Discover millions of ebooks, audiobooks, and so much more with a free trial

Only $11.99/month after trial. Cancel anytime.

İzmir Savaş Karşıtları Derneği: Bir Sözel Tarih
İzmir Savaş Karşıtları Derneği: Bir Sözel Tarih
İzmir Savaş Karşıtları Derneği: Bir Sözel Tarih
Ebook105 pages1 hour

İzmir Savaş Karşıtları Derneği: Bir Sözel Tarih

Rating: 0 out of 5 stars

()

Read preview

About this ebook

Oğuz Sönmez'in dediği gibi "İSKD, bir başka açıdan da; bir anarşist faaliyetin, dergicilikten eyleme geçme noktasında ortaya çıkışıydı. Söylenmiş epey söz, bir çok dilde ortaya çıkmış dergiler, otonomlar artık vücut bulmalıydı. Onlara göre bu duruma en uygun yapı, aynı zamanda bir ‘çatı’ örgütlenmesi de olacak olan savaş karşıtı bir dernekti. Yepyeni söylemler ve duruşlar ortaya çıkarttılar: Anti-militarist bir ideoloji, vicdani ret gibi çok radikal ve her türlü özelliği ile örnek bir ‘itaatsizlik’ duruşu (daha geniş anlamda ‘şiddetten arınmış yöntemlerle eylem’ çizgisi) ve anti hiyerarşik, ‘özyönetim’e dayalı bir yapılanma...."Bu kitapta, çağrımıza yanıt veren İSKD aktivistleriyle yaptığımız röportajları bulacaksınız. Çoğunlukla belleklerde kalan, yitip gitme tehlikesi olan birçok anı ve nüans ve strateji, İSKD'nin etkileyici tarihçesi boyutuyla, bu kitapta tecelli ediyor. Amacımız, İSKD'yi sadece yeni nesillere anımsatmak değil, ayrıca tarihin yapraklarını yeniden açmak.
LanguageTürkçe
Release dateMar 1, 2014
ISBN9781927893289
İzmir Savaş Karşıtları Derneği: Bir Sözel Tarih
Author

Propaganda Yayınları

Propaganda Yayınları, Ocak 2011'de kurulmuş bir ekitap yayinevidir.

Read more from Propaganda Yayınları

Related to İzmir Savaş Karşıtları Derneği

Related ebooks

Reviews for İzmir Savaş Karşıtları Derneği

Rating: 0 out of 5 stars
0 ratings

0 ratings0 reviews

What did you think?

Tap to rate

Review must be at least 10 words

    Book preview

    İzmir Savaş Karşıtları Derneği - Propaganda Yayınları

    İzmir Savaş Karşıtları Derneği - Bir Sözel Tarih

    İzmir Savaş Karşıtları Derneği

    Bir Sözel Tarih

    Editör: Can Başkent

    logo-epub

    Mart 2014 - Birinci Baskı

    ISBN No: 978-1-927893-28-9 (ePub), 978-1-927893-29-6 (mobi)

    Dizgi: Propaganda Yayınları

    Kapak: İç Mihrak Propaganda Tasarım Kolektifi

    Sunuş: Oğuz Sönmez

    Propaganda Yayınları

    www.propagandayayinlari.net

    iletisim@propagandayayinlari.net

    www.twitter.com/PropagandaY

    Can Başkent

    www.canbaskent.net

    can@canbaskent.net

    Copyright 2013 - Propaganda Yayinlari

    Smashwords Edition

    Creative Commons

    2012 yazında kaybettiğimiz Tayfun Gönül anısına...

    Sunuş

    İstanbul Savaş Karşıtları Derneği’nin ikinci kez kapatılması üzerine 1994 yılı Aralık ayında ‘Savaşa Karşı Barış Dergisi’ çıkarılmaya başlanmıştı. Yaklaşık bir yıl sonra ben de bu çalışmalara katıldım. Farklı çevrelerden demokrat ve ‘solcu’ insanlar sürmekte olan savaşa karşı bir barış mücadelesi vermek adına biraraya gelmişlerdi. Dergide ortaklaşılan nokta ‘herhangi bir gerekçeyle herhangi bir savaşın övülmemesi’ idi. Sürekli kan kaybeden dergi ne yazık ki beş altı ay sonra kapanmak zorunda kaldı. Kalan birkaç kişi ile İnsan Haklari Derneği (İHD) bünyesinde bir ‘Barış Masası’ kurduk. 1996 Ekim ayında Ossi’nin tutuklanması ile başlayan destek eylemlerine ve Ossi ile Dayanışma Komitesi’ne katıldık. Süreç içinde Barış Masası dağıldı ve çalışmalarda benim dışımda Dergi’den kimsede kalmadı.

    İşte bu sıralarda İzmir’deki arkadaşlarla tanıştım. Birlikte Ossi’nin duruşmalarına katılıyor, konunun gündemde olmasını sağlamak için çeşitli etkinlikler ve çalışmalar yapıyorduk. 1997 yılında ilk kez 15 Mayıs Dünya Vicdani Retçiler Günü İstanbul’da kutlandı. Ancak sonrasında komite içinde yaşanan tartışmalar bir ayrışmaya ve İstanbul Antimilitarist İnisiyatifi’nin (İAMİ) kuruluşuna yol açtı. İAMİ ve İSKD’de ‘antimilitarizm’ temelli hemen hemen tam bir görüş birliği vardı. Bu anlamda -bir kısmı uluslararası katılımla- birçok etkinlik organize edildi. Bu çalışmalar benim için yepyeni, heyecan verici ve çok değerliydi.

    Tayfun Gönül’ün ve arkasından Vedat Zencir’in 1989’da başlattığı vicdani ret çıkışı, sonrasında İzmir ve İstanbul’da Savaş Karşıtları Dernekleri’nin kuruluşları, birlikte organize edilen vicdani ret kampanyaları, ardından gelen tutuklamalar, yargılamalar, cezalar, derneklerin kapatılmaları, tekrar açılıp tekrar kapatılmaları yoğun bir şekilde yaşandı. Bu süreç sonunda biraz gevşeyen ve tavsayan çalışmalar 1996’da Ossi’nin tutuklanışıyla tekrar bir canlanma ve yoğunlaşma dönemine girdi. Bu dönemde İAMİ’nin kuruluşu, 1998 ve 2000 yıllarında gerçekleştirilen kitlesel 15 Mayıs Dünya Vicdani Retçiler Günü kutlamaları İstanbul’u ön plana taşıdı. İSKD’de de bir daralma ve yorgunluk açığa çıktı. İleri doğru atılmak istenen adımlar ve bu nedenle yaşanan tartışmalar bekleneni vermedi. 2001 yılında, bir deklerasyonla Dernek ‘başlangıçtaki sözümüzü taşıyacak bir güce ve canlılığa sahip değiliz’ diyerek kendisini fesh etti.

    İSKD, bir başka açıdan da; bir anarşist faaliyetin, dergicilikten eyleme geçme noktasında ortaya çıkışıydı. Söylenmiş epey söz, bir çok dilde ortaya çıkmış dergiler, otonomlar artık vücut bulmalıydı. Onlara göre bu duruma en uygun yapı, aynı zamanda bir ‘çatı’ örgütlenmesi de olacak olan savaş karşıtı bir dernekti. Yepyeni söylemler ve duruşlar ortaya çıkarttılar: Anti-militarist bir ideoloji, vicdani ret gibi çok radikal ve her türlü özelliği ile örnek bir ‘itaatsizlik’ duruşu (daha geniş anlamda ‘şiddetten arınmış yöntemlerle eylem’ çizgisi) ve anti hiyerarşik, ‘özyönetim’e dayalı bir yapılanma...

    İlk iki üç yıl, çok canlı tartışmaların yaşandığı, toplu vicdani ret çıkışlarının olduğu ve bu durumun giderek bir çok ile yayıldığı çok verimli bir dönemdi. Ancak ‘her türlü savaşa karşı çıkmak’ ve ‘şiddetsizlik’ tartışmaları hem farklı anarşist grupların hem de ‘solcular’ın giderek uzaklaşmalarına ve derneğin adeta küçük bir grubun hakim olduğu bir yapı olarak algılanmasına yol açtı. Elbette bu dönemin, savaşın yoğunlaştığı, toplumsal muhalefetin genel olarak geri çekildiği en ‘karanlık’ yıllar oluşunun etkisini de özellikle belirtmek gerekir.

    Böylesi bir yapı, Ossi’nin tutuklanışıyla birlikte gelişen yükü taşımakta haliyle zorlandı ve zorlandıkça da daraldı. Esas olarak sahip oldukları ilke ve görüşleri de zaten bu durumu aşmalarına olanak vermiyordu. Onlar küçük ve yerel olmayı zaten ilke edinmişlerdi. İlkelerle yaşamı örtüştürmek tabii ki zordu.

    Ossi’nin hapisten çıkışıyla birlikte derneğin yeniden canlandırılması amacıyla yapılan ve daha çok da sorumluluklara vurgu yapan tartışmalar, varolan gerçekliğin daha iyi görülmesine ve kabullenilmesine yol açtı. Bu arada bir de Vedat’ın gözaltına alınması ve belki Ossi’ninkinden de daha ağır yaşanabilecek bir sürecin kaldırılamayacağı kararına varılmış olması gelinen noktayı en açık şekilde gösteriyordu.

    Son olarak şunu söylemek isterim: İzmir’den başlayan ve sonrasında İstanbul’da da geliştirilen ve bu topraklarda bir ilk olan bu savaş karşıtı-antimilitarist-vicdani ret temelli mücadele gerçekten de çok değerliydi. Az da olsa anarşist-sosyalist-barış sever duyarlı bir kısım çevre ve insanları, böylesi zorlu koşullarda biraraya getirip harekete geçirmişti.

    Oğuz Sönmez

    Ayşegül

    İSKD’nin kuruluşuna nasıl katkıların oldu? Yahut, İSKD’yle ilk olarak nasıl bağlantı kurdun?

    İzmir Savaş Karşıtları Derneği ile ilk temasım Ege Üniversitesi Klasik Arkeoloji Bölümü’ne devam ettiğim 1994-1995 yıllarına denk düşüyor. Yani kuruluş ve oluşum sürecinden yaklaşık iki yıl sonra dernek çalışmalarına katılmaya başladım. O zamanlar okulun ikinci yılından itibaren, öğrenci gruplarında aktif olarak çalışıyordum. Öğrenci gruplarıyla toplantılara katılıyor ve bu toplantılarda YÖK, üniversite harçları, toplanan zorunu bağışlar, üniversitede kol gezen özel güvenlik birimlerinin varlığına karşı çıkmak için nasıl politikalar geliştireceğimizi tartışıyorduk.

    O yıl yapılacak bahar şenlikleri kapsamında birbirine su atarak, satış amaçlı standlar kurarak ve cafelerde vakit öldürerek yaşayan üniversiteli anlayışına tepki duyduğumuz için Edebiyat Fakültesi’nde çeşitli bölümlerde okuyan arkadaşlarla bir araya gelerek alternatif bir şenlik kapsamında neler yapabileceğimizi konuşmaya başladık.

    Toplantıya felsefe bölümünden Serdar da katıyordu. İSKD’de aktif olarak çalışan Serdar, üniversite  şenliğinde savaş karşıtı bir sokak tiyatrosu oynama fikrini önerdi. Tiyatroyu Ege Üniversitesi hastanesi yakınlarındaki açık bir alanda oynayacaktık ve oyuna hazırlanmak için zamanımız vardı. Serdar, öneriyi getirirken, İSKD’de Ferda’nın tiyatro konusunda deneyimli olduğunu, bize bu konuda yardımcı olabileceğini söyledi. Üniversite çevresinden on kadar arkadaşımızı ve beni İSKD’ye davet etti. Hem bu tiyatro fikrini tartışabilmek hem de dernekteki arkadaşlarla tanışmak için derneğe gittim. Kısacası derneğe dahil olmamı sağlayan kişi, önceden de ortak politik çalışmalar yaptığımız Serdar’dır.

    Sokak tiyatrosu için metni Ferda düzenledi ki kendisinin sonradan dernek adına yaptığımız tiyatro çalışmalarımızda emeği ve katkısı her zaman çok fazla olmuştur. Okuldan sekiz kadın ve bir erkek Wolfgang Borchert’in Hayır De isimli kısaltılmış manifestosundan yola çıkarak, etkileyici bir performans ortaya koyduk. Heyecanım o kadar yüksekti ki oyundan sonra etkisinden uzun süre kurtulamadım. Tiyatro hazırlıkları sürerken Alsancak’ta ara sokaktaki ilk dernek binasına sık sık gidip gelmeye başladım, çalışan diğer arkadaşlarla tanıştım. Vedat, Ossi, Coşkun, Hülya ve daha bir çok arkadaşla o dönem tanıştık. Oyunu sergiledikten sonra bir süre dernekten uzak kaldım, derneğe sadece arada sırada gidiyordum. 1996 yılında Ossi’nin ret eyleminden sonra gözaltına alınmasıyla toplantılara düzenli olarak katılmaya

    Enjoying the preview?
    Page 1 of 1