Discover millions of ebooks, audiobooks, and so much more with a free trial

Only $11.99/month after trial. Cancel anytime.

Fanzin(ci)ler Konuşuyor
Fanzin(ci)ler Konuşuyor
Fanzin(ci)ler Konuşuyor
Ebook237 pages2 hours

Fanzin(ci)ler Konuşuyor

Rating: 0 out of 5 stars

()

Read preview

About this ebook

Bu kitap 25'in üzerinde fanzin editörüyle yapılan röportajları içeriyor. Kimimiz için 90'ların bir nostaljisi, kimimiz için hala süregelen bir tutku olan fanzinlerle tekrar bağ kurmak isteyenler için bulunmaz bir kitap. Barış Akkurt'un derlemesi, internet çağında fanzinlerin hala neden ve nasıl yaşamaya devam edebildiğini, editörlerin fanzin yaratımına nasıl baktığını aracısız ve yorumsuz bizzat editörlerin ağzından anlatıyor.

LanguageTürkçe
Release dateMar 9, 2014
ISBN9781927893319
Fanzin(ci)ler Konuşuyor

Related to Fanzin(ci)ler Konuşuyor

Related ebooks

Reviews for Fanzin(ci)ler Konuşuyor

Rating: 0 out of 5 stars
0 ratings

0 ratings0 reviews

What did you think?

Tap to rate

Review must be at least 10 words

    Book preview

    Fanzin(ci)ler Konuşuyor - Barış Akkurt

    Kendi bacaklarından kendilerini asanlar, kendi taburelerini tekmeleyenler

    Kendim yapıyorum, editliyorum, sansürlüyorum, yayınlıyorum, dağıtıyorum ve hapse de kendim giriyorum.

    Vladimir Bukovsky

    Fanzini ortaya çıkaran, bildiğimiz anlamda var olan dergilerin yanında kimi zaman güçlü, kimi zaman geride kalmış bir halde, günlük hayatta ve kültürel paradigmalarda bunca değişikliğe rağmen yaşamını sürdürmesine neden olan dürtü nedir? Geleneksel üretim şekliyle elde hazırlanan, kes yapıştır ile kotarılan sayfaların katlanıp, yapıştırılıp, sınırlı sayıda kopyalanarak dağıtılan bu söz aracını ortalama algıda yerleşmiş yayınlardan temel farkının, okurun kendisine yukarıdan gelen içeriğe tüketmesinin değil, kendisiyle aynı konumdakiler tarafından üretilmiş, yatay çizgide dolaşıma sokulması ve okurun da bir potansiyel fanzin eylemcisi olmasının yolunun açılmasıdır denebilir. Bu haliyle fanzinlerin başlangıç noktasını içeriğinin hazırlanmasından, hazırlanmasından, ortaya çıkan yayının çoğaltılmasından ve diğerlerine ulaştırılmasından oluşan o kendine has yolunun bağımsız, özgür, kafasına göre tavır barındırdığı açıktır. Çıkış noktasını bilim kurgu, punk ya da korku edebiyatı olsun, bir alt kültürden başlatıp yayılan fanzinlerin manifestolar çağı diyebileceğimiz, geleneksel savaş biçimleriyle propaganda ve ajitasyonun önde olduğu yirminci yüzyılın ikinci yarısının ortalarından itibaren yeşerdikten sonra, yüzyıl sona ererken dünyadaki siyasal değişimlere paralel olarak zayıfladığı, değişen bin yıl ile ve tekrar güçlendiği söylenen yolculuğu sıkça tekrarlanır. Fanzin kelimesini ilk kullanan yayın Detours, diye bilinir. Ekim 1940 sayısında kendi aralarında dolaşıma soktukları yayın için kullanılan terim (fanatic-zine) kuşkusuz tutkuyu ve bu tutkuyla yapılan yayını muştuluyordu. Sahiden, tutku olmadan fanzinlerin de olmayacağını artık biliyoruz. Yine de, fanzinler hakkında çalakalem yazılmakta olan ve düzeltilmeyecek bu giriş yazısı çabasında, özgürce, kafama göre, fanzinin tarihini daha geriye çekmek isterim. Bugün hemen herkesin elinde görebileceğiniz Mikhail Bulgakov’un kitabı, Sovyetler Birliği’nde baskılar nedeniyle basılamadığı için bin dokuz yüz otuzlu yıllarda elden ele kopyalanarak dağıtılıyordu. Samizdat (bireysel yayın) zamanla bu dev ülkenin tüm entelektüel üretimin beşte biri oranına yükseldi. 19. yy sonlarında Polonya’da yeraltından yayımlanan Robotnik (İşçi) gazetesini fanzinin atasıdır diye düşünmemiz engellenemez. Yeri gelmişken, yeraltı burada gerçek anlamıyla kullanılıyor. Baskı makinesinin başında bin beş yüz adet basılan bu dergi boyutundaki gazete, tam yirmi beş yıl boyunca gizli polisten kaçak şekilde dağıtıldı. Hukuki bir yayın kurulu ile legal baskıya geçişi gerçekleştiğinde Polonya’da başka bir cumhuriyet vardı.

    Fanzinlerin tüm tanımlamalardan önce, çıkış şekilleriyle belirli ölçüleri olduğu görülüyor. Doğrudanlık. Sözü uzatmadan, estetik kaygılara kapılmadan (hatta kimi zaman kitch hallere bürünüp), kimseyi ve hiçbir olguyu yüceltmeden, sözünü sakınmadan ve korkmadan söylemek. Bunu yaparken aradan her türlü aracıyı çıkarıp yayını dolaysız, doğrudan ulaştırmak. Muhaliflik. Çıktığı zamanın iktidar araçlarının, toplumsal eğilimlerinin dışında konumlanmak. Zamanının düşüncesini tedirgin etmek, algısını bozmak. Kendin yap.  Fanlar tarafından, fanların üretimini belirten Do It Yourself etiği, bin dokuz yüz yetmişli yıllarda genel hatlarıyla bir gençlik hareketi diye nitelenebilecek ve kentsoylu kitlede hızla ses getiren punk hareketinin seksenli yıllarda hardcore’a evrilmesiyle yaygınlaştı. Fanların baskın medyanın yanından sıyrılıp kendi üretimini kendi yayması aynı zamanda politik bir tavır olarak nitelendi. Özellikle punk özelinde, kendin yapıp kendin dağıtmandaki, kendi ağını oluşturup kendi gibilerle bir araya gelmedeki tetikleyici unsur muhakkak bir siyasi tavırdan yola çıkmış olmasa da, okullarında, sokakta bütünüyle yabancılaşmayı yaşayanların kendilerine açtıkları ve kaset, plak, çıkartma gibi üretimlerin yanında ağın kalbini fanzinlerin oluşturduğu, ayrışmış, en azından görünürde özgürleşmiş camialar oluşturma çabasıydı.

    Türkiye’de ise farklı dertler vardı. Coğrafı ve kültürel farkların yanı sıra, askeri darbeler ve cuntaların eliyle hızla ve sert biçimde modernleşme sürecine giren toplumun siyaseten suskunluğa itilmesi, toplumun sınıfsal mücadelelerinin yerini hızla kolektif bir zeminsizleşme ve kesintisiz bir sermaye odaklı orta sınıf şişkinliğine gidilmesi yıllarıydı. Yetmişlerde plak kapağında yer alan bir ibareden öte bir karşılık bulmayan punk, İngiltere’de ortaya çıkışından az çok on yıl sonra Türkiye’de belirdi. Devletin kamuoyunu yaratıp liberalleşme çabalarının yardımıyla mı oldu, günlük hayat muhafazakarlığına, aile içi riyakarlığa tepki mi oldu, ne oldu bilinmez, fakat hiç de politik bir tavır derdi olmadan kendince bir punk tarihi ülkede yaşandı. Sonuçta ya da başlangıçta, doksanlı yılların başlarında Narmanlı Han’da MondoTrasho ismiyle, Türkiye’de, belgelenmiş biçimde ilk denebilecek, fanzin belirmiş oldu. Zamanla ifade alanlarının, pasajlar, sokaklar, stüdyolar, evler ve barlarla mekanlarda genişlemesine uygun biçimde, yeraltı denemeyecek, alt kültür ile açıklanmayacak, belki daha çok karşı kültür hareketi diye nitelenecek şekilde punk, breakdance, metal gibi müzik türlerini dinleyenler, birçok fanzin çıkarmaya başladı. Bunlara zamanla anarşistlerin bir araya gelmesi, üniversitelerde siyasi hareketlerin tekrar hız kazanması, tek tük edebiyat fanzinleri denemeleri katıldı. İnternetin yaygınlaşmasıyla birlikte, konumların bugün dahi net belirlenemediği biçimde yayıncılık ve sözünü söyleme eyleminin hatları muğlaklaştı. Zaman geçiyor, fanzinler de karşı-kültür hareketleriyle birlikte bazen geri çekiliyor, azalıyor silikleşiyordu.

    Milenyumla birlikte artık değişen kuşağın, değişen şartların gölgesinde, dağıtım alanlarının tekelleşmiş halinde bir değişim yok. Fanzinler için var olma refleksi, küresel ve yerel toplumsal kalkışmalar ve bireysel huzursuzluğun yanında kolektif dayanışma ağlarının tarihin gerekli anlarında kesişmesiyle birlikte hız kazandığı dönemler yaşanmaya devam ediyor. Sesin, yazının ve görselin ifade edildiği teknolojilerin matbu ile ayrıştığı ya da buluştuğu noktaları tartışmanın değil, bu kitaptaki örneklerinden anlaşılacağı gibi, internetin bytle’ları ve kağıdın kes yapıştır kolajları dahil, hayatın her alanında varlığını sürdüren fanzinlerin açtığı o farklı yolda yürümeye devam etmenin zamanıdır. Bu fanzinleri yapan, dağıtan, okuyan ve kendi de yapacak olanlar, kendi bacaklarından kendilerini asanlar, kendi taburelerini tekmeleyenlerdir, fakat bunu herkes için yapıyorlar. Belki de sıra sizdedir.

    Eylül 2014

    Barış Yarsel

    baris@futuristika.org

    Sunuş

    İçinizde birikmiş bir şeyler varsa boşaltmak kusmak isteyeceksiniz o şeyi. Rahatlama isteği içinde olmak isteyecekseniz. Kıvranacaksınız cümlelerinizi ortaya sermek için. Akacak bir mecra arayacaksanız sonra. Mecra ama hangi mecra?

    Diyelim piyasada bilinen bir yayına, yayınevine yazıp çizdiklerinizi gönderdiniz. Eğer gönderdiğiniz çalışma, piyasanın ihtiyaçlarına uygun değilse işin zor kardeşim.

    Yayınevleri açısından düşünüldüğünde niteliği veri alanlar o kadar az ki. O yayınevleri de büyük oranda tanıtım, dağıtım sorunları kıskacı içinde. Çalışmanı belki yayınlamak isteyeceklerdir, ama maddi durumları el verir mi bilinmez. Piyasa mantığının dayatması gereği çalışmanın kendini kurtarabilecek olmasını gözeteceklerdir. Bir de paranız varsa, maliyeti sizin karşılamanız durumunda çalışmanızı yayınlayan yayınevleri var, anıp geçelim…

    Diyelim ki öykünü, şiirini, çizdiklerini, yazdıklarını bilindik bir dergiye gönderdin. Oralarda tanınmış birileri ile iletişimin yoksa ya da birilerini aracı yapamıyorsan, çalışmanın yayınlanması yine çok zor.  Muhalif kimliği ile bilinen dergilere çalışmamızı gönderdik diyelim. Burada da derginin yayın politikası engeliyle karşılaşırsınız. Buranın da ağır abileri, ablaları vardır. Belki çalışmanızın buralarda yayınlanma olasılığı daha yüksektir, ama otosansür uygularsanız.

    Her köşe başı tutulmuş. Piyasa mekanizması öğüttükçe öğütüyor. Dokunduğu her şeyi metalaştırıyor. Ama şevkimiz kırılmasın. Fanzinler var.

    Fanzin bireysel bir çabanın ürünü olabileceği gibi kolektif bir ürün de olabilir. Ve fanzinle büyük bir özgürlük alanı açılır önünüzde. Belki az sayıda insana ulaşacaksınız ama kısıtlanmayacaksınız. Derin derin nefes almaya başlayacaksınız.

    Fanzinler giderek internete kayıyor, bir başkalaşım yaşıyor. Orijinalliğinden de bir şeyler kaybediyor elbette. Kâğıt kokusunu daha az alabilsek de, yine de fanzinler dilediğiniz gibi üretebileceğiniz, sahici temaslar kurabileceğiniz bir alan sunuyor işte.

    Bir fanzin okuru olarak giriştiğim bu çalışma bana çok şey kattı, çok şey öğrendim. Bu çalışma, bu üretim biçiminin anlaşılması yönünde bir katkı sağlayacaksa amacına ulaşmış demektir. Kim bilir belki bir fanzin çıkarmayı bile düşünürsünüz…

    Bu çalışma yaklaşık iki yıllık bir süreçte, sorularımızı yazılı ya da sözlü yanıtlayan yirmi dokuz fanzin, fanzinci ve fanzin üzerine yazıp çizen isimle oluştu.

    Sorularımızı yanıtlayanları alfabetik sıraya göre sunduk.

    Bu çalışmaya destek olan herkese, başta Ayhan Çınar olmak üzere, teşekkür ederim.

    Kasım 2013

    Barış Akkurt

    .noktasız. Fanzin

    .noktasız Fanzin’den Yağmur Kutlar sorularımızı yanıtladı.

    Bir fanzinin doğuşuna neden olan motivasyon nelerdir? O fanzine ilgi gösteren kişi neleri gözetir? Fanzin ilgi gösteren kişide neler uyandırır?

    Benim için bu motivasyon ürettiklerimi paylaşmaktan geliyor. Doğuşuna sebep olan şey biriken, boğazımızda tıkanıp kalan sözlerin, fotoğraf karelerinin ya da her ne ise ifade biçimi, onun patlamasıdır. O fanzine ilgi gösteren kişi/ler samimiyeti ve çoğu zamanda kendisiyle içselleştirmeyi gözetir. Fanzin; bu kişi/lerde bazen dibe itilmiş, ya da yüzeyde yüzse de farkındalığına varılmamış ne varsa onu uyandırır. Her zaman politik olması gerekmez, hatta benim için daha içseldir bu uyanışlar, kişi kendine bakabilmeye, kendini ifade etmeye cesaret bulur belki de.

    Fanzinler ve toplumsal mücadeleler ilişkisi nasıldır? Sovyet Devrimi’nde fanzinlerin önemine ilişkin bazı değinmeler gördüm. Türkiye’de fanzin geleneği için 1990’ların başına tarih veriliyor olsa da, -yeni olsa da- bu ilişki nasıl biçimlendi?

    Fanzinler hayatın tam içindendir ve bu nedenle de toplumsal mücadele ile dirsek dirseğe durur, bazen bilincinde olmasa da organik bir ilişki vardır bence aralarında. Türkiye’deki geleneğe hâkim olduğumu düşünmesem de, bu ilişki daha kopuk ve biraz daha birbirinden habersiz bir biçimlenme içinde. Ama şu zamana baktığımda, hızlanan zamanda biraz daha iç içe geçişler sezinliyorum.

    Popüler ürünlerin yarattığı bilince karşı fanzinler nasıl bir imkan sunuyor?

    Fanzinler bu noktada, tanımlanan kalıpların dışına çıkıp başka bir söz, ifade biçimini kullanma imkânı sağlarken bir yandan da bambaşka zeminlerdeki insanları ortaklaştırma gücüne sahip. Tabi bu durumun ne kadar sağlanabildiği konusunda bir şey diyebilmek için hala çok erken bence.

    Fanzin sayısının son yıllarda azaldığından bahsediliyor. Nedenleri nelerdir? Fanzincinin isyan etme gerekçeleri mi azaldı? Kültür-sanat tekellerinin iyice semirdiği, yayınlarda aynı isimlerin döndüğü bir ortamda; yaşamın nabzını tutan fanzinlerin söyleyecek daha çok sözü olması gerekmiyor mu?

    İfade etmekten çekinen bir toplum yaratıldı, kendi sözüne güvenmeyen. Ve bunu sistemin her öğesi destekler oldu. Üretken döneminde insanlar metalara bağımlı hale gelip kısır döngüler içinde kalakaldılar ve hala bu şekilde devam etmekte bu süreç. Üniversiteler bilim yuvası, bilgi üretimi değil de, robotikleştirmeye başladı beyinleri ve sonunda da başka yollar olabileceğini dahi sorgulamaktan çekinen ve çok da umursamayan nesiller gelmeye başladı. Yasaklarla büyüdük ve kabullenmek hep daha kolay geldi. Yoldan çıkmamak için kendi yolumuzu çizemez olduk. Kültür-sanat denilen şey de metalaştığı ve belli kesimlere ulaşabilir etkinliklere dönüştüğü halde buna razı geldik. Üretilen ne varsa çoğuna ulaşamadık, aldırmaz olduk.

    İnternetin gelişimi fanzini nasıl etkiledi? Fanzin arşiv projeleri bu geleneğin devamlılığına nasıl bir etkide bulunabilir? Elektronik ortamdaki fanzin arşivleri, fanzinin fotokopi kokan aurasını zedeler mi? Ne tür önlemler alınabilir?

    İnternet her şeyin ulaşılabilir ama aslında tam bir bilgi çöplüğü yaratmış durumda. Ne aradığımızı bilmeden kaybolduğumuz derya-deniz. Fanzin arşivi projeleri önemli adımlardan bu alanda. Geleneğin anlaşılması ve elimizde ne var ne yok görebilmek için hem yazarlar hem de okurlar için elzem. Her ne kadar elektronik dünyayı eleştirsek de arşivlerin bu ortamda tutulabilmesi de fanzincileri ve gelecek fanzincilerini destekleyecek bir şey. Elbette fotokopi kokan ve dokunulabilen fanzinin yeri ayrı ama hem somut hem de dijital arşivin olması, isteyen herkesin, her nerde olursa olsun erişebilmesi bugünün sunduğu imkânların da pozitif biçimde kullanılması ile harika bir şey. Bu noktada tehdit olarak bir şey göremiyorum ve ne gibi bir önlem gerekir yorum yapamıyorum.

    Mevcut kültür-sanat eleştirmenliği, edebiyatın sektörleşmesinde nasıl bir tahakküm yaratıyor? Bu sistem yeni seslere hangi ölçülerde açık?

    Mevcut eleştirmenlikler edebiyatı sektörleştirdiklerine inansam da bu sistem içinden olmadan dışardan seslerin de dijital medya üzerinden kendi sözünü söyleyebileceğine inanıyorum. Sadece o adımı atmak gerek.

    Düzensiz de olsa uzun yıllar yayımlanmış fanzinler var mı? Fanzin eyleminin uzun soluklu olmayışının nedenleri neler?

    Fanzin eylemi ekiplere, o ekibin devinimine, üretim enerjisiyle paralel gider ve sürekli ve periyodik olmayıp da zaman zaman durur, duraksar. Uzun soluklu olup olmayışı bundan bağımsız olarak sistemle doğrudan ilgilidir. Sistem içine aldığını ezer ezer ve bıktırır. Dayanıp da devam edebilen azdır ama vardır. Uzun soluklu olmasından ziyade varlığıdır bence önemli olan.

    Sokak şairleri, sanatçıları fanzincilerin ruh ikizleri mi? Ortaklıklar nelerdir?

    Kesinlikle ortak yönleri var. Kalıplarla benimsenen üretim ve ifade biçimlerinin dışında, kendine özgü ve kararlıdırlar. Devamlılığı zordur, insanı zorlar ama birbirini destekledikçe daha güçlenir her biri.

    Metropollerde (İstanbul, Ankara, İzmir) ve dışında, kültür-sanat endüstrisine karşı duruşunu önemsediğiniz bandrollü yayınlar var mı? Varsa, isim verebilir misiniz?

    Benim için Bant öyle bir dergiydi, önce 2 ayda bir çıkmaya başladı ve sonunda bitti. Şimdi bantmag olarak geri döndü sanırım, ama genelde benzer durumları yaşayan 90’ların lull'u ve bir zamanların roll'ü geri dönemediler.

    Kültür-sanat endüstrisine mesafeli bazı muhalif dergiler, dağıtım şirketlerinin istediği yüksek fiyatlar nedeniyle bu ağdan çekildi. Bu durum fanzin kültürünün özgünlüğünün ve fanzinci duruşunun bir onayı olarak görülebilir mi?

    Belki de. Ama birbirinden habersiz süreçler de olabileceğini hissediyorum.

    Bildiğimiz kadarıyla fanzin eylemi, kültür-sanat aleminin dışında konumlanmayı; günlük hayatın gerçeklerinden yola çıkarak, sisteme isyanı ve direnişi ifade eder. Hiç bu öze aykırı tutumlarla karşılaştınız mı, fanzinin bir basamak olarak görüldüğü durumlarla? 

    Hayır. Ama vardır da elbet, benim rastlamamış ya da şu an hatırlayamıyor olmam mümkün.

    Aralık 2011

    http://sadesessiz.blogspot.com

    yagmurkutlar@gmail.com

    Afili Bir Fanzin Şeysi

    Fanzin eyleminizin geçmişini ve bugününü, varsa geleceğe dönük fikirlerinizi, kısaca paylaşır mısınız?

    Bizim için fanzin eylemi: fitili ateşlenmiş torpilin bir anda patlaması, patladıktan sonra verdiği zevki tekrar yaşamak için ile bakkaldan bir tane daha almak arzusu, mahalledeki arkadaşlara anlata anlata bakkala koşmak, cepte kalan bayram harçlığının yeni bir torpile yetmemesi, ileride bir kutu torpil alacak ve onları mahallede kimsenin patlatmadığı şekilde patlatmak hayalleri…

    Yâni aniden tadına vardık ve önümüzdeki engellere rağmen peşini bırakmayı düşünmüyoruz.

    Bir fanzinin doğuşuna neden olan motivasyon nelerdir? O fanzine ilgi gösteren kişi neleri gözetir? Fanzin ilgi gösteren kişide neler uyandırır?

    Edebiyatı şiiri hikayeyi vs. bir kenara bırakın. Bizce fanzinlerin çıkışı insanın içindeki üretme, bir şeyler ortaya koyma güdüsünü açığa çıkarması ile olur. Biz afili fanzin olarak üretim yolumuzu görsel tasarım ve samimi söylemleri olan yazılar olarak seçtik. Başkaları çizmek, belki de boş bir sayfaya tek bir kelime koymak ile açığa çıkartır. Fanzine ilgi gösteren her kişinin amacı üretmektir.

    Afili Bir Fanzin Şeysi’nin derdi ne?

    Biz afili fanzin olarak hemen her fanzinin yaptığı gibi klişe dergi kalıplarını yıkmak istiyoruz. Okuyan herkesin kendini bizimle beraber sıradan hissetmesini istiyoruz. Bu sayede kişi kendi gibi sıradan birinin ortaya bir şeyler koyduğunu gördüğünde bunu kendisinin de yapabileceğini anlayacak ve harekete geçecektir. Tek amacımız bu tembelliği yıkmak diyemem ama dolaylı olarak bunu da sağlamış olmak istiyoruz.

    Fanzinler ve toplumsal mücadeleler ilişkisi nasıldır? Dünyada ve ülkemizde bu ilişki nasıl biçimlendi, bilginiz var mı? Türkiye’de fanzin geleneğinin görünür oluşu için 1990’ların başına tarih veriliyor olsa da, -yeni olsa da- bu ilişki nasıl biçimlendi?

    Fanzin elindeki basit ama etkili imkanların varlığından haberdar ve bunu kullanıp yerinden kalkabilecek enerjiye sahip her kişinin dünyaya haykırmak ya da fısıldamak için kullanabileceği pratik ve ilgi çekici bir araç. Ülkemizde veya başka bir yerde bu iş internetin çokça yaygınlaşması ile gelişti demeyeceğim. Çünkü 10 yılda (2002-2013) 18 milyon kişi daha internet kullanmaya başladıysa da bu milyonlarca kişi Facebook’a

    Enjoying the preview?
    Page 1 of 1