Tanrı ile Selami
By A Koç
()
About this ebook
Selami İstanbul Yedikule'de yaşayan orta yaşlı, sıradan, müzmin bir bekardır. Bir gün kapı zili çalar. Gelen Tanrıdır.
Related to Tanrı ile Selami
Related ebooks
ruhumdaki yaralar Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsKesik Baş Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsDon Kişot ve Cesur Prens Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsOkul Psikoloğunun Anıları 6 Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsHüznün Dip Uğultusu Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsOkul Psikoloğunun Anıları 4 Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsDışarıdaki Şizofrenden İnciler Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsKüçük Kara Balık Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsKaybedilen (Bir Riley Paige Gizemi—Kitap 1) Rating: 5 out of 5 stars5/5Bir VAMPİRE Aşık Olmak Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsDüğüm Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsGünahın Üç Rengi Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsYin Yang Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsKayıp Halkanın Sırrı Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsYüzelli Yaşındaki Adam: Roman Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsYasak Vampir Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsBeyaz Geceler Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsBuraların Ağası Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsKalbim Ellerinde Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsEy Kizim Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsNil'in Kelebekleri Rating: 5 out of 5 stars5/5Karmaşık Güzellik Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsBir Fahişenin Eğitimi Rating: 5 out of 5 stars5/5AlacaKaranlık Uykusu Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsAşk Aşk İçinde Rating: 3 out of 5 stars3/5Aşkın Üç Yönü Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsVanpir Okulun'Daki Melez Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsYusuf Gibi Sevmek Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsDışarıdan Göremezsin Rating: 0 out of 5 stars0 ratings
Related categories
Reviews for Tanrı ile Selami
0 ratings0 reviews
Book preview
Tanrı ile Selami - A Koç
TANRI İLE SELAMİ
1
Kapı zili çaldığında mutfakta mikrodalga fırını tamir etmeye uğraşıyordum. Mendebur alet bir türlü çalışmıyordu. Söylene söylene koridora geçip kapıyı açtım.
Gelen Tanrıydı.
Donuvermiştim olduğum yerde. Kapı eşiğinde gülümseyerek bana bakan adamın çocukluğumdan şu güne zihnimde yer edinmiş yaratıcı imgesiyle uyuştuğu tek bir nokta bile yoktu. Tıknaz ve keldi. Armut burnunun altında barınan beyaz bıyığında, az önce içilmiş mercimek çorbasının turuncu tortuları belli belirsiz göze çarpıyordu. Ne mavi ne yeşil ne kırmızı, kahverengiydi gözleri, en fazla benimkiler kadar. Krem rengi polo yaka tişörtünün düğmeleri açıktı ve beyaz atletinin izlerini görmekte zorlanmıyordum. Kumaş pantolonunun cepleri şişkindi ve kıllı kolunun bileğinde çakma olduğu bariz iri saate ilave olarak; imamesi püsküllü, kehribardan imal bir tespih asılı duruyordu.
İçeriye davet etmeyecek misin?
diye sordu. Sesinde hiç yoktan ulvi bir tını olsaydı bari. Kalınla ince arasında, hani tanımlamaya bile lüzum olmayacak, sıradan bir sesti Tanrınınki. Yer ve göğün arasında Fiat Lux diye gürleyen adam bu olamazdı. Önünden çekilip içeriye buyur ettim. Rugan ayakkabısını çıkardı. Beyaz çoraplı ayaklarını büzüştürerek çaresizce bana baktı. Önüne bir çift plastik terlik attım. Giyip salona geçti. Kanepeye oturdu. Huzurla oflayıp gerindi.
Salondaki eşyaları alıcı gözle süzdü. Televizyon plazma mı?
dedi.
Ha?
Ne yapacağımı bilemez halde ayakta kalmış ona bakıyordum.
Televizyon plazma mı diyorum
Ha, yok. Lcd
İyi iyi, plazmalar çok elektrik yakıyormuş
Bir süre aramızda bunaltıcı bir sessizlik yaşandı. Bu sessizliği bölen tek şey: kırk yıl, günde iki paket sigara içmiş biri gibi soluk borusundan her nefesinde çıkan hırıltıydı. Çay isteyip istemediğini sordum. Olur
dedi. Mutfakta çay bardağını doldururken sakinliğimi yadırgıyordum. Normal şartlarda evin içine dahi almayacağım bu yabancı adamın Tanrı olması, evime gelmesi,