Discover millions of ebooks, audiobooks, and so much more with a free trial

Only $11.99/month after trial. Cancel anytime.

Aşk Kongresi
Aşk Kongresi
Aşk Kongresi
Ebook151 pages1 hour

Aşk Kongresi

Rating: 0 out of 5 stars

()

Read preview

About this ebook

Evren’de yaşayan, milyarlarca yaşındaki yaşlı bir ruh Yeryüzü’ne aşkı göndermeyi amaçlayan bir kongre düzenleniyor. Kongreye katılanların aşk ve sevgi içeren tüm hikayeleri ve beyanları, bir ışık kanalıyla Dünya'ya gönderiliyor ki dünyalılar da aşkı paylaşmayı, hissetmeyi, sevmeyi ve yaşatmayı ögrenebilsin...
Kongre yeni başladı. Buyrun, sizleri de salona davet ediyoruz...

LanguageTürkçe
Release dateSep 25, 2017
ISBN9781370594634
Aşk Kongresi

Related to Aşk Kongresi

Related ebooks

Reviews for Aşk Kongresi

Rating: 0 out of 5 stars
0 ratings

0 ratings0 reviews

What did you think?

Tap to rate

Review must be at least 10 words

    Book preview

    Aşk Kongresi - Sebastian Burnaz

    Açılışı İlan Ediyorum...

    Canlarım, sizleri sevdiğim için buraya çağırdım. Biliyorsunuz ki hepinizi seviyorum. Her bir şeyi her şeyi sevdiği gibi, birbirilerinizi sevdiğiniz gibi ve hepiniz beni sevdiğiniz gibi ben de sizleri seviyorum.

    Canlarım, sizin yardımınıza ihtiyacım var. İçinizdeki sevgiden dolayı Evrenin her bir köşesinden buraya çağırdım çünkü siz sevmeyi biliyorsunuz, onlar ise hala yok. Aşağıda acı ve ıstırap var ve onlar için zor. Elimizden gelenler ile onlara yardım etmenizi istiyorum, kendi kendilerine de yardım etmek isterlerse tabi ki…

    Onlar için görüntüler, hayaller, resimler, umutlar, kısmet, doğruluk, güzellik ve sevgiden oluşan bir albümü sizinle birlikte yapmak istiyorum. Her birimizin bir şeyler eklensin istiyorum, herkesin imkanına göre. Hikayelerinizle Evrenin farklı köşelerinden geldiniz; onları anlatmak ve kendilerine yardım etmeğe değer...

    Canlarım, onlar için de vakit geldi. Aşka doğru adım atmanın zamanıdır.

    Onlar için zaman geldi, aşklarının vakti geldi.

    Burada çok sayıda toplandık ve hepimiz güzeliz; tüm bu harika Evrenin takdir ettiği sevgi ve bilgelik ustaları, aşkının şairleri, bilim adamları, ve hepimiz kendileri için en iyi olan şeyi istiyoruz. Onların da zamanı geldi, aydınlanma zamanı geldi. Kendilerine yardım edeceğimizi düşündüm…

    Dediğim gibi bu yüzden her birimiz, her biriniz; geldiğiniz, kaldığınız veya seyahat ettiğiniz herhangi bir yerden duymuş, yaşanmış ya da görmüş olduğunuz bir hikayeyi anlatmanızı istiyorum. Evren – ki kendisi kocamandır – biliyor zaten, yeni şeyleri duyacağız ve güzel şeyleri göreceğiz. Bu sebepten dolayı onlara burada neler olup bittiğini anlatmak ve bu güzellikleri paylaşmamızı istiyorum ki, bütün bu olanları görüp duyduktan sonra içlerinde güzellik ve aşk arzusu doğacak ve denemek isteyecekler. Çünkü kendiler de bunu yapabilir, aşk cahilliğinden kurtulup tıpkı bizlerin milyonlarca yıl önce yaptığımız gibi ışığa doğru yükselebilecekler ve doğru yolda sabitlenecekler.

    Yani, canlarım; aşkı anlatın, acıyı anlatın, nostaljiyi anlatın, insani duyguları içeren ve hepimize iyi gelen o heyecanı anlattın ki onlara da iyi gelsin. Sevgiyi anlatın, bilgeliği anlatın, güzellikleri anlatın, şifayı, aşkı ve bağışlamayı, şükranı ve takdiri, yaşamış olduğunuz kederleri ve şifayı nasıl bulduğunuzu, her şeyi anlatın, her şeyi ama her şeyi, her bir şeyleri…

    Canlarım; Suların Suyu hepimizi doğurdu ve hepimiz oradan dünyaya adım atmaya başladık. Bazılarımız bilgeliğe doğru koştuk, bazılarımız öğrenmeye çabaladık, bazılarımız acıyı yaşadık fakat hepimizi iyileştiren aşk oldu.

    Yaşlıyım, canlarım. Ruhum çok-çok-çok milyarlarca yıl saydı ama hala her şeyi görmedim. Duymadığım yerlerden yeni şeyleri, yaşlandığımdan beri Yıldızların Tozunda neler olup bittiğini, bizleri tam anlamıyla ne kadar çok sevdiğini asla anlamayacağımız O, İyilerin İyisi bizim için başka ne harikalar yaratığını duymak beni çok sevindirecektir…

    Canlarım, herkesin söylemek ve anlatmak istediği hikayeler uzun bir süre alacağı için bu şekilde yapmayı düşünüyorum: Bizler aşkın değerini bilen milyarlarca, milyarlarca ve milyarlarca varlıklarız. Şu anda toplanmış olduğumuz yerden, yani bu göksel amfiteatrda akacak olan her bir hikayeyi, söylendiği anda ışık kanallarından onlara doğru göndereceğiz ki, aşağıdakiler de bu hikayeleri yaşasın, hissetsin, görsün, sevsin. Ve bu, daha iyi olacak. Hikayelerimiz, eski ve yaşlı dostumuz Dünya ile orada yaşayan fakat bir süredir aşkı tanımayı bırakan o sevimli varlıklara doğru sürekli ve kesintisiz akıncaya kadar çok Zamanlar geçecek çünkü. Onlara söyleyelim canlarım, nasıl bir şey olduğunu anlatalım onlara…

    Anlatmaktan çekinmeyin. Kendiniz Dünya’da bulunuyormuş gibi, acıyı ve sevinci, kederi ve mutluluğu yaşarmışçasına anlatın. Hassas ve duygusal ruhlarınızı sergilemekten çekinmeyin, durmaksızın Aşk hakkındaki gerçeği anlatın onlara…

    Ben, Canlarım; Aşk Kongresi’nin açılışını ilan ediyorum. Dilerim ki her birinizin içinde hissetmiş olduğunuz aşk, o sevimli varlıklara, Dünya’da yaşayan insanlara da ulaşılsın.

    Işık yolu açıktır ve aşk dört bir yanımızı sardı. Başlayabiliriz, canlarım...

    İki Can...

    (Çok, çok eski bir hikaye...)

    Uzun, çok uzun zaman önce, Evren’in Şafakları daha çok yeni iken, yıldızlar henüz oluşmadığında ve Yaratıcının aklında sadece kavram olarak olduğunda, Güneş’imiz bile kendi varlığını ve Yeryüzünü aydınlatacağını henüz hayal etmemişken, işte o zamanlarda iki can iyi anlaşıp birbirlerine sevmeye başlar.

    O, sevmeyi bilen herhangi bir kız gibi harikaydı. Erkek ise, rüyalarında sadece onu gören çok sıcak kanlı biriydi. Birbirlerini seviyorlardı, sadece kendileri bildiği bir şekilde canlarını ısıtırlardı ve çevrelerinde hep aşk vardı.

    Erkek, kızı ilk gördüğünden beri sevmişti. Olduğu gibi sevmişti, halbuki çok uzakta bulunan bir gezegenden gelmiş gibi görünüyordu… Onun gözünde kız nazik, iyi, harika, sıcak, sevgi dolu, güzel, narin, şirin görünürdü ve kızı olduğu gibi sevmişti. Onun yüzüne, sesinde, kendisine, umutsuzca çaresizce aşık olmuştu...

    Gündüzleri her yerde onun yüzünü görürdü, akşamları sadece onu düşünürdü, sabahları uyandığında ona gülümsüyordu, gündüzleri yalnız olsa bile hep onunla sohbet ederdi…

    Kız ise erkeği o kadar çok seviyordu ki… Ona karşı beslediği aşk, yaşadığı, gördüğü, hissettiği bir aşktı…

    Kız, erkeğin en sevdiği varlıktı ve, akan zamanın kanıtlamış olduğu gibi, kız da onu bütün gücüyle sevmişti ki, onları tanıyan her kim varsa hayran kalmıştı.

    Çok uzun zaman önce, Evren’in Şafakları daha çok yeni iken ve yıldızların dünyası henüz oluşmamış iken, iki can birbirlerine sevmeye, birbirlerine saygı duymayı ve hayata birlikte göğüs germeye anlaşmıştı…

    Çok, çok uzun zaman önce, birbirlerine seven iki can sonsuza kadar birbirlerini seveceklerine söz vermişlerdi…

    Rüya

    (Erlista gezegeninden gelen genç ve güzel bir bayan tarafından anlatılmıştı)

    Şimdi Sizlere hiç ama hiç karşılaşmadıkları halde, birbirlerine aşık olan ve birbirlerini seven iki genç hakkında bir hikaye anlatacağım:

    Her akşam bizim gezegenimizde, iki genç, bir oğlan ve bir kız, rüyalarında buluşuyorlardı.

    Kız uyuyordu ve rüyasında Bahçe’yi görürdü. Girişinde durdurdu ve oğlanın gelmesini beklerdi. Çocuk da rüyaların alemine girdikten sonra hemen ona doğru koşarak giderdi. Buluşuyorlardı, konuşuyorlardı, birbirlerini severlerdi.

    Her gece aynı güzel rüyayı görüyorlardı, her seferinde aynı anda birlikte. Uykuya dalan ilk kişi, Bahçe’de diğerinin gelmesini beklerdi ve birbirleriyle buluştuktan sonra patika yollarda gezmeye başlarlardı. Konuşuyorlardı, bakışıyorlardı, birbirlerini severlerdi, gözlerinin içi gülerdi çünkü çok aşıklardı, çok…

    Normal hayatlarında tanışmıyorlardı, isimlerini bilmiyorlardı, nasıl görünürlerdi ve de nerden olduklarını bile bilmiyorlardı fakat kalplerinde bir şarkı yeşermişti ve onu izliyorlardı.

    Onlar aynı yaşta sayılırlardı, beş yıl kadar bir fark vardı belki de aralarında, ama onların bundan haberleri yoktu, hem ne önemi vardı ki, önemli olan birbirlerini seviyor olmalarıydı.

    Hayat, her biri için günbegün akışını takip ederdi. Zaman zaman rüyada kız, gece vardiyasında çalışan ve gelemeyen oğlanı bir gece boyunca beklerdi, oğlan gelemiyordu fakat kız yine de onu beklerdi… ve beklerdi…

    Sonra, bir sonraki gece gelirdi. Bahçe’deki bankta tekrar buluşurlardı ve ikisi de aynı çiçekleri, aynı patika yolları, aynı düşünceleri ve aynı duyguları rüyalarında görürlerdi. El ele tutuşuyorlardı ve mavi bir çiçeğin sapını tırmanmaya çalışan aynı karıncayı, bir papatyanın üzerinde kanatlarını çarpışan aynı kelebeği birlikte takip ederlerdi rüyalarında. Aynı rüzgar saçını dağıtırdı her birinin rüyasında, aslında ikisine ait olan rüyada çünkü birbirlerini sevdikleri ve beraber olmak istedikleri için bu rüyayı birlikte yarattılar…

    Yıllar geçti fakat onlar rüyada kendilerini hala birlikte görüyorlar, birbirlerini sever ve arzularlar. Aşk sarayları inşa ediyorlar rüyalarında, harika Bahçe’de hala gezmeye devam ediyorlar ve birlikte şelaleler, akarsular ve dereler etrafında yürüyerek dağları hayranlıkla izliyorlar. Her biri kendi rüyasında fakat yine de

    Enjoying the preview?
    Page 1 of 1