Discover millions of ebooks, audiobooks, and so much more with a free trial

Only $11.99/month after trial. Cancel anytime.

Bütünsel Bakışla Canlılık-II: "Madde ve Enerji, Beden ve Ruh İlişkisi"
Bütünsel Bakışla Canlılık-II: "Madde ve Enerji, Beden ve Ruh İlişkisi"
Bütünsel Bakışla Canlılık-II: "Madde ve Enerji, Beden ve Ruh İlişkisi"
Ebook139 pages1 hour

Bütünsel Bakışla Canlılık-II: "Madde ve Enerji, Beden ve Ruh İlişkisi"

Rating: 0 out of 5 stars

()

Read preview

About this ebook

Çağlardan beridir insanlığın duygularını, rüyalarını, davranışlarını, düşüncelerini, hemen her şeyini etkileyen ve algılandığı kadarıyla sorduğu bazı soruların günümüz dünyasında anlaşılmaya, kapılarının aralanıp bilincimizi yeniden şekillendirmeye başladığını görürken, yeni soruları oluşturmaya başladığımızı görüyoruz.
Bugünlere kadar hepimizin merak ettiği soruların bazıları şunlardır:


- Canlılık nedir?
- Duygularımız nedir?
- Ben neyim? Bunları algılayıp yorumlayabildiğimiz bilinç nedir?
- Beden ile düşünce zamanda nasıl bağlanmıştır?
- Düşüncelerimi, gördüklerimi, gözleyen nedir?
- Uzay nedir? Nasıl var olmuştur?
- Evrende neyin ifadesiyiz?
- Zaman nedir?
- Ölümden sonrası var mıdır?
Ruh olarak tanımladık, zihin-beden arasında bağlantıyı kurmaya, duyguları anlamaya çalışırken. Bilincin, algının ve tüm bunlarla nasıl bir ilişkisi olabileceğini sorguladık. Genelde öyle oluyor ya bütünün önce parçalarını anlamaya, parçalara ayırıp anlamaya çalışmanın, sorunların izlerini sürüp bütünle olan etkileşimini görmeye yöneliyoruz.
Zamanın içinde zaman geçirmemize rağmen, bilincimizle, canlılığımızla nasıl bağlantılı olduğunu görmezden geldik. Günümüz dünyasının ulaştığı bilgi, yaşamsal deneyimlerin kaydedilip aktarılması, izlediğimiz filmlerden tutun da, deneyimlerimizin hızlı etkileşimiyle zaman aralıklarını orduk. Sınır sistemimize benzeyen internet ağları oluşturduk.
İnsanlık olarak yapay zekalar geliştirdik. Hücre ile beden benzeri; canlıyla tüm canlılığın, ekosistemin, varlığın etkileşim örüntüsü olduğunu anlamaya başladık. Belki de oluşturduğumuz yeni anlamlar, gelecekte oluşacakların parçalarıdır. Değişim devam ediyor. Görünen o ki, canlılar bu evrenin en ileri evrensel alanlarıdır.
Soralım kendimize; Evrende canlılıktan daha anlamlı bir şey var mıdır?

LanguageTürkçe
Release dateDec 15, 2017
ISBN9786052259061
Bütünsel Bakışla Canlılık-II: "Madde ve Enerji, Beden ve Ruh İlişkisi"

Read more from Yunus İlik

Related to Bütünsel Bakışla Canlılık-II

Titles in the series (2)

View More

Related ebooks

Related categories

Reviews for Bütünsel Bakışla Canlılık-II

Rating: 0 out of 5 stars
0 ratings

0 ratings0 reviews

What did you think?

Tap to rate

Review must be at least 10 words

    Book preview

    Bütünsel Bakışla Canlılık-II - Yunus İlik

    Bütünsel Bakışla Canlılık-II

    Madde ve Enerji, Beden ve Ruh İlişkisi

    YUNUS İLİK

    Kitap adı: BÜTÜNSEL BAKIŞLA CANLILIK-II,

    Madde ve Enerji, Beden ve Ruh İlişkisi

    Yazar adı: YUNUS İLİK

    E-posta: y.ilik@yandex.com

    Sayfa Düzeni ve Grafik Tasarım: e-Kitap PROJESİ

    Editorial & Kapak Tasarım : © e-Kitap Projesi,

    "Evrim Teorisi, İnsan manyetik alanı & Dna & Nöron & Matrix"

    Yayıncı (Publisher): e-KİTAP PROJESİ,

    www.ekitaprojesi.com, Murat UKRAY

    Yayıncı Sertifika No: 32712

    İstanbul, Aralık / 2017

    eISBN: 978-605-2259-06-1

    Print ISBN: 978-198-1-76-142-5   |   Print Publisher: Createspace

    Cevap ve yorumlarınız için:

    {For reply and your Comments}

    http://www.ekitaprojesi.com/authors/yunus-ilik

    www.facebook.com/EKitapProjesi

    Yazar hakkında {About Author}

    YUNUS İLİK:

    1971, Rize doğumlu

    � { �

    İÇİNDEKİLER

    Bütünsel Bakışla Canlılık-II

    Yazar hakkında {About Author}

    Önsöz

    Duygularımız

    Yaşam

    Beden ve Ruh

    Duyma sistemi

    Görme olayı

    Bilinç

    Hafıza-Bilinç

    Rüyalar

    Nazar Değer mi?

    Ben Hala Ben miyim?

    Zaman-Enerji-Kaostaki Düzen-İnançlar

    PLOTİNOS’UN AŞK KURAMI

    PLATON’UN İDEALAR KURAMI

    Arka kapak

    � { �

    06.01.2016'da hayata gözlerini yuman Annemin Anısına...

    Ve bu kitabı yazarken

    Arketip gibi, idea’lar gibi gördüğüm ve zihnimde beni yönlendiren

    Sevgili,

    Ayşen Özkendirci’ye atfen…

    Önsöz

    §

    ESKİ Çağlardan beridir insanlığın duygularını, rüyalarını, davranışlarını, düşüncelerini, hemen her şeyini etkileyen ve algılandığı kadarıyla sorduğu bazı soruların günümüz dünyasında anlaşılmaya, kapılarının aralanıp bilincimizi yeniden şekillendirmeye başladığını görürken, yeni soruları oluşturmaya başladığımızı görüyoruz. Bugünlere kadar hepimizin merak ettiği soruların bazıları şunlar.

    - Canlılık nedir?

    - Duygularımız nedir?

    - Ben neyim? Bunları algılayıp yorumlayabildiğimiz bilinç nedir?

    - Beden ile düşünce zamanda nasıl bağlanmıştır?

    - Düşüncelerimi, gördüklerimi, gözleyen nedir?

    - Uzay nedir? Nasıl var olmuştur?

    - Evrende neyin ifadesiyiz?

    - Zaman nedir? Zamanda nasıl var olmaktayız? Zamanla bağlantımız nasıldır?

    - Ruh olarak yorumladığımız durum tanımlanabilir mi? Ruh olarak algıladığımızla beden arası bağlantı kurulabilir mi?

    - Ölümden sonrası var mıdır?

    Beden ve ruh olarak iki ayrı şeymiş gibi görme eğiliminde olduğumuz duruma, ulaştığımız kuantum dünyamızda madde ve enerjinin bütünleri olarak bakabilirsek nerelere ulaşabiliriz? Madde ve enerjinin temelde aynı şeyler olduğuna birbirlerine dönüşebildiklerine maddenin yoğunlaşmış uzay alanı olduğuna günümüzde hemfikiriz. Madde ile enerji arasında var olan bu ilişkiyi beden ile ruh arasında da kurabilir miyiz? Beden madde ise, ruh dediğimizde enerjimiz, iletkenliğimiz midir? Bilinç: duyulardan kaynağını alan daha bütüncül bir duyu mudur? Bilincimize duyuların duyusu olarak bakabilir miyiz?

    Böylece bu sorulara oluşturacağımız cevaplar yaşamımızın anlamını etkileyeceğinden, oldukça önemli gözükmektedir. Bilinç dediğimiz durumun ne olduğunu anlamaya yaklaşmamız seçeneklerimizi hemen her şeyimizi etkileyeceğinden oldukça anlamlı olacağını düşünmekteyim. Yaşadığımız evrenin parçası olmak, onun enerjisinin yapısından şekillenmek evrenin doğasında tüm ekosistemimizle birlikte evrilmek demektir. Canlılık, belki de evrenin en gelişmiş evrimsel enerji alanıdır. Evrenin başka yerlerinde galaksimizde başka canlıların da olması yüksek ihtimaldir. Evrenimizde milyarlarca başka galaksiler olduğunu düşününce, zamanda evrilip yok olan ekosistemler, var olanlar ve gelecek zamanlarda evrilip var olacaklar ve günümüz dünyasında ulaştığımız bilinçte, tüm bunların gerçek olma olasılığının yükselmiş olduğu görülmektedir. Canlılık; evrenin enerji alanında enerjiyi dönüştürüp kullanabilen, zamanda evrimleşen ve buna kendisinin de etkisi olan organize olmuş madde-enerji alanları olarak gözükmektedir. Canlı olmak, evrende en anlamlı evrimsel olgudur. Gelecek evrim canlılığı, bilinci nerelere ulaştırabilecek? Uzayın doğasını daha derinden algılamamıza nasıl yardımcı olabilecektir? Evrimsel bilincimizin geleceğinde, başka gezegenlere ulaşıp, oralarda evrilebilir, yaşantı alanını serpiştirip genişletebiliriz. Bunu evrenin başka yerlerinde bizlerden önce yapabilen bizlerden önce hayat bulup evrilen bilinçlerin bile olması yüksek ihtimaldir. Bu tip düşünceler, küresel bilincimizde önemli yer tutmaya, güneş sistemimizdeki ve diğer yıldız gezegenlerinde, uydularında hayatın serpiştirilmesi düşünülmeye çoktandır başlanmıştır. Gelecek bilincimiz yapay zekalarla birleştirilip, şimdiki bilincimizin çok çok ötelerine geçebileceği görülmeye başlanmıştır. Hatta ve hatta evrenin enerjisini dönüştürebilip evrenimizden yeni evrimsel evrenler bile başlatabiliriz belkide. Evrenin varliği neyin birinci harikasıdır? Bilemiyoruz ama tüm ekosistemi ile yaşam evrenin birinci harikası olarak gözükmektedir.

    Duygularımız

    §

    Öncelikle beyin kabuğu dediğimiz cortex ve beynin derin nöron gölcüklerinde neden myelin kılıfı yoktur? yani elektrik kablolarının plastikle sarılıp izole edilmesi gibi nöron uzantıları da myelin denen izolasyon maddesiyle sarılır. Sadece nöronların birbirlerini uyarımı değil beynimizin, bilincimizin elektromanyetik alan olduğunu düşünmekteyim.

    Duygularımız genel olarak evrimsel süreçte şekillenmeye devam eden, yenilerinin eklenebileceği,elektro-kimyasal zihin işleyiş hızını gündelik mekanik ortam zamanına yayan, beden yapımızla bunun arasındaki organize işleyişi oluşturan sinir ağlarının ve bedenin işleyiş şekliyle zamandaki döngüsel etkileşimidirler. Ve de evrimsel süreçteki davranış programlarımız, modellerimiz, beden dillerimiz, beden hallerimizdirler. Tam olarak aynı duyguyu tekrarlayamayacağımız görülmelidir.

    Duyguları oluşturan nöron ağı organizasyonlarının olduğu beyin alanı, duygusal beyinde denen limbik sistemdir. Haliyle sinir sistemi tümden etkileşim içindedir ancak evrimsel süreçte gelişen organize işleyişin kendini ördüğü, kendine has, yoğunlukla o duyuyu, duyguyu, hareketi uyaranların ördüğü yoğun bağlantı alanları vardır. Ancak her durum böyle değildir. Bir duyguyu oluşturan yoğun bölge aynı zamanda diyer duygu ve bölgelerin etkileşimindedir. Bir duygu farklı beden hareketlerine bürünürken, bir diğer duygu başka beden hareketi ve kaslarını uyarır ve hypofiz bezinden salınan protein moleküllerini uyarır. Örneğin; gülümseme, öfkelenme, duygu bölgeleri vardır. Çoğu da bütünün etkileşiminden ortaya çıkmaktadır.

    - BİLİNÇ DE BÖYLEDİR. -

    Bazen düşündüğümüzün kendi içinde kaldığını daha organize, yoğun etkileşimde fark ederiz. Matrix'de Neo ile Mimar'ın karşılaşma kısmı gibi. Beynimizde kortekse yükselen hiper sütunların genişleyen alanı ve genişleyen etkileşimi genelde önceki halimizi de içerir, kapsar. Gözlemleyenin ne olduğu; temel olarak hacimsel olarak beyin alanlarının etkileşimi ve zamandaki son halimiz olduğudur (Söyler misiniz dışarıyı gözleyen benle, deneyimlerini, hafızasını gözleyen ben aynı beynin ortamında şekillen miyormu?)

    Tedirgin olmak: İşleyişteki uyumsuzluktan, kararsızlıktan, korkunun oluşturduğu karmaşıklıktan, aşırı uyarılmadan, kısaca sistemin karmaşasından, kaosundan genel olarak oluşmaktadır. Hani ne yapacağını bilememenin tedirginliği diye bir durum vardır ya, bu durumu ifade edebilir. Bu alanlar duyguyu oluşturacak davranış modelinin uyaranı olurken, kendine has yoğun etkileşimiyle de hypofizden salınacak duygu moleküllerinin, hormonların salınımını uyarırlar. Salınan moleküller hücrelerde, dna'daki etkileri, kısacası bedene etkileri tüm sistemimizi etkilerken, yoğun olarak etkileşimi kendini oluşturan ağlardadır, etkileşimdedir.

    Geri/dönüşümlü etkileşim sistemin zamanda sürekliliğidir. Beynimizde farklı duyguları oluşturan sinir ağları vardır. Sinir ağları -beden etkileşiminde hiypofizden salınan kimyasal hormonların beden ve hücreler üzerindeki etkilerinin de tekrar algılanmasıdır. hem bu şekil kimyasal etkileşimler hem de bu etkileri birleştiren farklı duyguların sinir ağları kendilerine has davranışları, beden hareketlerini, beden dillerini oluştururlar. Örnek olarak gülme, öfkelenme gibi (gülümsemeyle birlikte oluşan, uyarılan kaslarla, öfkelenmenin birlikte oluşturduğu, uyardığı kaslar ve haliyle beyin-beden işleyişi farklıdır.. deneyebilirsiniz. Çoğu canlı türleri benzer beden hareketleriyle, çıkardıkları içsel seslerle, davranışlarıyla bizlere tanıdık gelirler. Hemen tüm canlıların duygusal davranışlar sergiledikleri gözükmektedir. İnsanlardaki duygusal davranışlar İç organlarımızdan uzuvlarımızdan, kısacası bedenimizden çıkan ve inen sinir ağları temel olarak sistemin anatomisiyle şekillenirken bunların üstünde daha evrimsel yapılarımız örülmektedir ve böylece evrimsel yolculuğumuz sürüp gitmektedir. Vücudun anotomisi de evrimle gelişmiş, değişmiş bağlantı organizasyonu olduğundan ve de her yeni gelişim birlikteliğinde yeni etkileşimler, değişimler oluşturmakta ve tüm etkileşimlerle hayat yolculuğunda evrimini sürdürmektedir. Bilinç; duyular üzerine inşa

    Enjoying the preview?
    Page 1 of 1