Discover millions of ebooks, audiobooks, and so much more with a free trial

Only $11.99/month after trial. Cancel anytime.

İngiltere'nin Kısa Bir Tarihi
İngiltere'nin Kısa Bir Tarihi
İngiltere'nin Kısa Bir Tarihi
Ebook88 pages1 hour

İngiltere'nin Kısa Bir Tarihi

Rating: 5 out of 5 stars

5/5

()

Read preview

About this ebook

İngiltere’nin ilginç bir tarihi var. İlginçliği sağlayan ögelerin başında kral ve kraliçeler geliyor. Son bin yıllık tarihinde, dönemi sıkıcı geçmiş kralların sayısı çok sınırlı: Sürekli bir olay, hareket, alt-üst oluş var. Bu yüzden kitapta İngiltere’nin tarihini genel olarak kral ve kraliçelerin tarihi olarak yazdım.
Her kral ve kraliçenin bir ilginçliği var. Öte yandan, kraliyet ailesini belirleyen ortak şeyler de var: Çoğunun erkek evladı olmuyor. Olunca da yaşamıyor. Kız çocukları da çok farklı değil. Çocuklar arasında babasının-anasının ölümünü görebilenler şanslı. Örneğin, Kraliçe Anne’in 17 çocuğu oluyor, hepsi de bebekken ya da çocukken ölüyor!
Bir süre sonra erkek-kadın bolca evlatları oluyor ama bu sefer de o evlatlar pek hayırlı olmayabiliyor! Babayla oğul arasında sorunlar yaşanabiliyor.
Bir de, tahta geçtiğinde İngilizce bilmeyen krallar var!
1066’da Normandiya’dan gelip İngiltere’yi işgal edip tahta geçen Fatih William İngilizce değil Fransızca konuşuyor. Ondan sonra başa geçenlerin de, 1399 yılınan kadar ana dili Fransızca.
Fatih William’dan yaklaşık 700 yıl sonra Almanya’dan gelip kral olan Birinci George da İngiltere’ye geldiğinde İngilizce bilmiyor. Peki, İngilizlerle konuşması gerektiğinde hangi dilde konuşuyor? 700 yıl önce William’ın yaptığı gibi Fransızca konuşuyor.
Bir başka sorun da para. İnanılmaz bir şey ama krallar hep parasızlık çekiyor. “Koskoca kral neden parasız gezsin ki, çıkartır bir salma, toplar paraları” diyorsanız pek öyle olmuyor. Kendilerinden para istenilen soylular sürekli ayaklanıyor. İngiltere’nin gördüğü tek halk isyanı, Köylü İsyanı da kralların olmadık vergiler salmasından kaynaklanıyor. Demokrasi bile kralların halktan para toplamasını sınırlandırmak için geliyor neredeyse!
Son olarak bilmemiz gereken şey de, Avrupa’daki kral ve kraliçelerin hemen hepsinin birbiriyle akraba olması. İngiltere’den Avrupa’ya, Avrupa’dan İngiltere’ye kraliyet ailelerinden kadınlar ve erkekler geçip duruyor. Bu da tahta geçiş konusunda çok serbest oldukları anlamına geliyor. İskoç kralı Altıncı James’in İngiltere’ye kral olması, tek kelime İngilizce konuşamayan Birinci George’un da Almanya’dan gelip kral olması hep bu yüzden.

LanguageTürkçe
Release dateAug 6, 2018
ISBN9780463929520
İngiltere'nin Kısa Bir Tarihi
Author

Murat Yildirimoglu

1964 yılında doğdum. 1988 yılında ODTÜ Elektrik/Elektronik Mühendisliği bölümünden mezun oldum. Mezuniyet sonrasındaki ilk iki yıldan sonra sürekli olarak bilgisayar alanında çalıştım. Bilgisayar alanında 7 kitabım var. Bir tanesi ("TCP/IP";) 15. baskısında bulunuyor. Cumhuriyet gazetesinin Bilim-Teknik ekinde, Bilim ve Gelecek dergisinde çok sayıda bilim konulu makalem yayınlandı. Uzmanlık alanımın, zor teknik konuları anlaşılır şekilde yazmak olduğunu düşünüyorum.

Read more from Murat Yildirimoglu

Related to İngiltere'nin Kısa Bir Tarihi

Related ebooks

Related categories

Reviews for İngiltere'nin Kısa Bir Tarihi

Rating: 5 out of 5 stars
5/5

1 rating0 reviews

What did you think?

Tap to rate

Review must be at least 10 words

    Book preview

    İngiltere'nin Kısa Bir Tarihi - Murat Yildirimoglu

    İngiltere’nin Kısa Bir Tarihi

    By Murat Yıldırımoğlu

    Smashwords Edition

    Copyright 2018 Murat Yıldırımoğlu

    İngiltere’nin ilginç bir tarihi var. İlginçliği sağlayan ögelerin başında kral ve kraliçeler geliyor. Son bin yıllık tarihinde, dönemi sıkıcı geçmiş kralların sayısı çok sınırlı: Sürekli bir olay, hareket, alt-üst oluş var. Bu yüzden kitapta İngiltere’nin tarihini genel olarak kral ve kraliçelerin tarihi olarak yazdım.

    Her kral ve kraliçenin bir ilginçliği var. Öte yandan, kraliyet ailesini belirleyen ortak şeyler de var: Çoğunun erkek evladı olmuyor. Olunca da yaşamıyor. Kız çocukları da çok farklı değil. Çocuklar arasında babasının-anasının ölümünü görebilenler şanslı. Örneğin, Kraliçe Anne’in 17 çocuğu oluyor, hepsi de bebekken ya da çocukken ölüyor!

    Bir süre sonra erkek-kadın bolca evlatları oluyor ama bu sefer de o evlatlar pek hayırlı olmayabiliyor! Babayla oğul arasında sorunlar yaşanabiliyor.

    Bir de, tahta geçtiğinde İngilizce bilmeyen krallar var!

    1066’da Normandiya’dan gelip İngiltere’yi işgal edip tahta geçen Fatih William İngilizce değil Fransızca konuşuyor. Ondan sonra başa geçenlerin de, 1399 yılına kadar ana dili Fransızca.

    Fatih William’dan yaklaşık 700 yıl sonra Almanya’dan gelip kral olan Birinci George da İngiltere’ye geldiğinde İngilizce bilmiyor. Peki, İngilizlerle konuşması gerektiğinde hangi dilde konuşuyor? 700 yıl önce William’ın yaptığı gibi Fransızca konuşuyor.

    Bir başka sorun da para. İnanılmaz bir şey ama krallar hep parasızlık çekiyor. Koskoca kral neden parasız gezsin ki, çıkartır bir salma, toplar paraları diyorsanız pek öyle olmuyor. Kendilerinden para istenilen soylular sürekli ayaklanıyor. İngiltere’nin gördüğü tek halk isyanı, Köylü İsyanı da kralların olmadık vergiler salmasından kaynaklanıyor. Demokrasi bile kralların halktan para toplamasını sınırlandırmak için geliyor neredeyse!

    Son olarak bilmemiz gereken şey de, Avrupa’daki kral ve kraliçelerin hemen hepsinin birbiriyle akraba olması. İngiltere’den Avrupa’ya, Avrupa’dan İngiltere’ye kraliyet ailelerinden kadınlar ve erkekler geçip duruyor. Bu da tahta geçiş konusunda çok serbest oldukları anlamına geliyor. İskoç kralı Altıncı James’in İngiltere’ye kral olması, tek kelime İngilizce konuşamayan Birinci George’un da Almanya’dan gelip kral olması hep bu yüzden.

    İlk Zamanlar

    İngiltere’ye yerleşim yaklaşık 500 bin yıl önce başlıyor. O zamanlar İngiltere Avrupa’nın geri kalanından kopuk bir ada değil. Avrupa kıtasını ve İngiltere’yi birleştiren buz katmanları var.

    MÖ 6. bin yılda buzlar eriyor ve İngiltere ada haline geliyor. Ama İngiltere çok da uzak değil; İngiltere ile Avrupa arasındaki en dar yer 35 Km., yani, hemen hemen İstanbul Boğazı uzunluğunda. Bu yüzden insanlar botlarla, sallarla gelmeye (ve gitmeye) devam ediyor.

    Ada sakinlerinin yarattığı görkemli taş yapı, Stonehenge MÖ 3000 yılı civarında ortaya çıkıyor.

    Ama asıl gelişim MÖ 500 yıllarında Keltlerin adaya gelişiyle başlıyor. Keltler demirden silah ve alet yapmayı biliyor. Şu an Galler, İskoçya ve İrlanda’da bulunan ve kendi dilleri olan halklar bu keltlerden geliyor. Briton da bunlara deniyor. Sürekli yağan yağmurlar ve işbilir Keltler adayı yaşanılabilir çekici bir yer haline getiriyor. Çekici demek birilerinin gözünün hep burada olması demek.

    MÖ 55 yılında Sezar liderliğindeki Romalılar İngiltere’yi işgale başlıyor. Sezar başarılar kazansa da Avrupa’da çıkan isyanlar nedeniyle dönmek zorunda kalıyor.

    Romalılar İmparator Claudius zamanında, MS 43 yılında tekrar geliyorlar. Bu sefer arkaları sağlam; Avrupa’nın büyük bölümünde düzeni sağlamış durumdalar. Bu nedenle daha güçlü ve kalıcılar. Ama inatçı İngilizler durumdan çok memnun değil. Romalılar da memnuniyetsizliği arttırmak için her şeyi yapıyor. Yerli kabilelerden birisinin başındaki kral ölünce kralın kızlarına tecavüz edip anneleri olan kraliçe Boudicca’yı kırbaçlıyorlar. Boudicca ve kızları MS 61’de isyan ediyor ve çok sayıda aşireti Romalılara karşı birleştiriyor.

    Boudicca’nın temsili resmi

    Boudicca’nın isyanı hem İngiltere hem de askerlik tarihi açısından çok ilginç. Boudicca topladığı onbinlerce askerle Romalılara dünyayı dar ediyor. Romalıların yirmi yıl önce kurdukları Londra da dahil olmak üzere yerleşim yerlerini yakıp yıkıyor, Romalıları ve işbirlikçi İngilizleri öldürüyor. Zirve noktasında yüz bine yakın askeri var.

    Geriye son bir Roma lejyonu kalıyor. Yaklaşık 10 bin Roma askeri.

    Lejyonun başındaki Romalı general deneyimli. Askerleri de öyle.

    General sayıdan çok eğitimin, yeteneğin ve disiplinin önemli olduğunu biliyor. Bunlar da hem kendisinde hem de askerlerinde var.

    Son savaşı yapmak için Boudicca’nın ordusunun sayı üstünlüğünü yok edecek, aşağıdaki gibi bir alan seçiyor:

    Kendi ordusunu orman içindeki açıklık alanın dar ağzına yerleştiriyor. Boudicca da kendisinden emin karşısında konumlanıyor:

    Boudicca’nın askerleri Romalılara doğru ilerlerken dar açıklık alanında sıkışmaya başlıyorlar. Askerlerin karşısına geldiklerinde hem savaş birebir mücadeleye dönüyor hem de İngilizlerin safları ve disiplinleri çoktan bozulmaya başlıyor. İngilizler uzun kılıçlar kullanıyor, bu da sıkışık bir alanda onlara yaramıyor. Romalıların klasik kısa kılıçları tam böyle bir ortamda büyük bir avantaj sağlıyor.

    İngilizler yeniliyor. On binlercesi öldürülüyor. Boudicca ve kızları kaçıyorlar ama Romalıların onların peşinde olduğunu biliyorlar. Boudicca intihar ediyor. İsyan sona eriyor.

    Boudicca’nın isyanından sonra, MS 400’e kadar güneyde bir daha isyan olmuyor.

    Kuzey ise farklı bir hikaye. İngiltere’nin en kuzeyinde yaşayan ve vücutlarını, yüzlerini boyadıkları için Romalılar tarafından Pict (Boyalı) diye anılan halklar hiçbir zaman boyun eğmiyor. Üstelik sık sık

    Enjoying the preview?
    Page 1 of 1