Discover millions of ebooks, audiobooks, and so much more with a free trial

Only $11.99/month after trial. Cancel anytime.

Kizir
Kizir
Kizir
Ebook168 pages2 hours

Kizir

Rating: 0 out of 5 stars

()

Read preview

About this ebook

Küçük yaşta devlet tarafından yetiştirilen Melih Kayra komutasındaki Kizir ekibi şimdi intikam almak için geri dönüyor. Gerilim, gizem, macera ve aksiyonu içinde barındıran Kizir, siz değerli okuyucuları bekliyor.

LanguageTürkçe
Release dateAug 18, 2018
Kizir

Related to Kizir

Related ebooks

Related categories

Reviews for Kizir

Rating: 0 out of 5 stars
0 ratings

0 ratings0 reviews

What did you think?

Tap to rate

Review must be at least 10 words

    Book preview

    Kizir - Osman Onur Güner

    KİZİR

    Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.

    -Mustafa Kemal Atatürk

    V1

    Osman Onur Güner

    Copyright © 2018 Osman Onur Güner

    ÖN BİLGİ

    Öncelikle belirtmemde fayda var ki birazdan okuyacağınız kurgunun gerçek kurum ve kişilerle hiçbir alakası yoktur. Sadece hayal ürünüdür. Onun dışında dilerseniz biraz kendimden ve kitabın oluşturulma sürecinden bahsedeyim. Bendeniz Onur 25 yaşında makine mezunuyum. Ama yazmayı çok sevdiğim için kendimi bildim bileli bir şeyler yazıyorum. Kizirler adlı bu kurgum ise bu işe ilk başladığım zamanlarda kendimi denemek amacıyla yazdığım bir kurgudur. Bundan yıllar önce yazılmış olan bu hikâyenin kurgusunda ve yazım dilinde hiçbir değişiklik yapmadan paylaşıyorum. Bu hikâyem ilk olma özelliği taşıdığı için devamını da yazacağım lakin tabii ki v2 içerik olarak daha zengin olacak. Betimlemeler konusunda ise ben şahsen hikâyelerin olabilecek en sade dil ile anlatılması taraftarı olduğum için fazla betimleme yapmıyorum.

    Zira bana göre okuyucu direkt olarak yazarın kafasında kurguladığı hikâyeyi anlasa kâfi. Bundan dolayıdır da betimlemelerime fazla önem vermiyorum. İyi okumalar dilerim.

    Aylardır süren o bütün hazırlığın sonunda artık zamanı gelmişti. Melih Kayra, günlerini geçirdiği o eski ucuz otel odasında son saatlerini geçiriyordu. Tekrar ortaya çıkmasının artık vakti gelmişti. Bunca zamandır üzerinden belki de binlerce kez geçtiği planını son kez kafasında tekrarladı. Aşama aşama geliştirdiği planı artık kusursuzdu. Hiçbir şekilde hataya yer yoktu ki o da bunun farkındaydı. Artık sabırsızdı. Küçücük odanın içerisinde heyecanlı şekilde volta atıyor, dakika sayıyordu. Ve sonunda bütün bu bekleyişi sonlandıracak telefonunun alarmı çaldı. Saat sabahın 07:30'u idi. Hemen alarmı kapattıktan sonra odanın içerisinde bulunan lavaboya geldi, elini yüzünü yıkadı. Dün gece hiç uyumadığı için kafası sersem gibiydi ama elini yüzünü yıkayınca bütün o sersemliğini bir köşeye bıraktı. Karşısındaki ufak ve bir köşesi kırık olan aynaya bakarak yüzünün sol tarafındaki yara izini fark etti. Kuzey Irak'ta bir operasyon sırasında patlayan el bombasından seken parça, sol gözünün hemen altından üst dudağına kadar kesmişti. O aynada bu ize bakarken bütün hayatı gözleri önünden geçti. Vücudunun çeşitli yerlerinde buna benzer yaralar vardı ve bu her yaraların kendine özel bir hikayesi. Ve bu hikayeler de Melih Kayra'nın hikayesini oluşturuyordu. O bu devlete tam 15 yıldan fazla bir süredir hizmet etmişti. Bu süre zarfına ise yüzlerce sınırdışı ve binlerce sınıriçi özel operasyonlar, acı ve tatlı bir ton anılar sığdırmıştı. Ama asla ne yorulmuş ne de bıkmıştı. Her zaman verilen görevi en layıkı ile yerine getirmiş bir Türk subayı olmuştu. Tek dileği Mustafa Kemal Paşa'yı yattığı yerde gururlandıracak bir asker olmaktı ve bunun için de çok çalışmıştı. Zira başarılı da olmuştu. Şanlı bir Türk askeri olarak adeta Türk Silahlı Kuvvetleri'nin göz bebeği haline gelmişti. Lakin o güne kadar. Anne ve baba olarak bildiği kişilerin ona ve komutasındaki ekibine ihanet edene kadar. O gün yedi kişilik ekipten sadece Melih Kayra ve beraberinde 4 kişi kurtulabilmişti. Birileri, kizirler timinin üzerini çizmiş ve onları bilerek ölüm hattına göndermişti. Lakin her şey bu kadarla da sınırlı olmamıştı. Kizir ekibinin üstünü çizen bu kişiler ekipte sağ kalanları da vatan haini ilan ederek en çok aranan teröristler listesine eklemişti. İşte en çok da bu koymuştu ona. Üstlerinin çizmelerini bile affetse de vatan haini ilan edilmelerini hazmedemiyordu. Ama yine de kızgın değildi. Çünkü hiçbir baba öz evlatlarını ateşe atmazdı. Melih Kayra, onların üzerini çizen bu kişilerin devletin olmadığını, devlete ve orduya sızan hainlerin olduğunu biliyordu. Belki o şerefli üniformayı giymiyordu ama bu millete devlete tekrar hizmet etmesi için üniformaya da zaten ihtiyacı yoktu. Tek ihtiyacı olan şey damarlarındaki asil kanda mevcuttu. Kırmızı bültenle ''terörist'' diye aranıyor olmalarından dolayı ekibindeki sağ kurtulan diğer arkadaşları bir süreliğine dağılmıştı. Ordudan atıldıktan ve hain ilan edildikten hemen sonra yani yaklaşık üç yıldır intikam almayı planlayan Melih, şu ana kadar bu planlarından hiç kimseye bahsetmemişti. O bir yalnız kurttu. Lider kurt. Her şeyi kusursuz olana kadar planlamıştı.

    Kırık aynaya bakıp bütün yaşadıklarını aklından geçiren Kayra, tekrar ihanetin soğuk bir yemek olduğunu ve bu yemeği de artık yiyeceğini hatırlamasıyla kendine geldi. Gözleri hemen o şerefli üniformasını, beylik silahını ve bordo beresini aradı. Her zaman ki gibi odanın diğer ucundaki ahşap masanın üzerinde düzenli bir şekilde duruyorlardı. Üniforması altta, bordo beresi ve silahı üstteydi. Silahını beline taktıktan sonra son kez çıkarmaya bir gün bile alışamadığı o beresini sevdi. O bere; gerçek vatan aşkına, kardeşliğe, veda edilen yıllara, sayısız kurtarılan canlara ve en önemlisi de o büyük ihanete şahitti. Şehit kanıyla ıslanmış bu bordo bere, bir Türk askeri için şeref ve namustan bile daha üstündü. Bütün yaşadıkları gözünün önüne geldikten sonra zihnini tekrar ilk günkü öfkeyle doldurdu ve beresiyle yani geçmişiyle vedalaştıktan sonra odadan çıktı. Koridorda biraz ilerleyip merdivenlerin başına gelmek üzere iken birden sağ odanın kapısının açıldığını fark etti. Zeliha ve geceden kalma müşterisiydi bu. Dün geceyi beraber geçirdiği sarhoş züppe müşterisi Zeliha'yı kolundan iterek yere, hemen Melih Kayra'nın önüne attı. Zeliha yıllardır bu otelde çalışan bir seks işçisiydi. Müşterilerini bu otelde ağırlıyor ve böylelikle hem kendi hem de otel sahibi para kazanıyordu. Siyah uzun kıvırcık saçları, işlenmemiş kahveyi andıran çekik gözleri, dolgun dudakları ve alımlı vücudu ile her erkeğin ilgisini çeken bir kadındı. Belki işi gereği hep dar mini etek ve derin göğüs dekolteli ince askılı giyiyordu ama özünde gerçekten delikanlı ve iyi bir kızdı. Okumak için memleketinden buraya gelen Zeliha, çok başarılı bir tıp öğrencisi olmasına rağmen uyuşturucu bataklığına ve ardından da bu otele düşmüştü. Belki kendi kirlenmişti ama pırlanta gibi olan kalbine hiç kimsenin leke sürmesine izin vermemişti. Erkeklerin onun üzerinden geçirdiği 10-15 dakika boyunca hep mutlu bir hayat sürdüğünü hayal ederek zamanını dolduracak kadar akıllı, son dakikalarda orgazm taklidi yaparak müşterisini nasıl memnun edeceğini bilecek kadar da profesyoneldi. Tamamen rol olmasına rağmen çok iyi taklit yapıyor, müşterilerinin işini bir an önce bitirmesini sağlıyordu. Bir tür özel yeteneği vardı bu konuda. O Karaköy'de adından sıkça söz ettiren bir kadındı. Bir pezevengi olmamasından dolayı da sadece kendi istediği müşterilerle beraber oluyordu. Bu müşterisi de devamlı gelen bir müşterisiydi ve özellikle kafası güzel iken bu tür sert fanteziler yapıyor ama ödemesini de ona göre cömertçe yapıyordu. Lakin bu sefer ki farklıydı. Bu sefer müşteri işin dozunu arttırmış ve bütün geceki emeğinin karşılığını yani parasını vermeyerek Zeliha'yı dövmeye başlamıştı. Zeliha karşılık verince de soluğu koridorda, Kayra'nın yanında almışlardı. Melih ilk bu otele geldiğinde Zeliha onu çok beğenmiş ve ücretsiz olarak bir gece geçirmeyi bile teklif etmiş ama Melih Kayra tarafından nazikçe geri çevrilmişti. İlk defa bir erkek hem ona nazik davranmış hem de geri çevirmişti. Bu Zeliha'nın kalbinde sönmeye yüz tutmuş umut ışığının tekrar parıldamasına sebep olmuştu. Bundan dolayıdır ki yaşanan o günden beri ne zaman denk gelseler Zeliha'nın mahçup bir şekilde yüzü kızarır, Melih'e o pis teklifi yaptığı için kendinden iğrenirdi. Ancak Melih Kayra onun her zaman gönlünü almayı beceriyor, utancını bir nebze de olsa yok ediyordu. Haftalar, aylar derken zamanla Melih'in sahip olduğu o gizemine ve iyiliğine karşı Zeliha duygular beslemişti. Müşterilerinin altında iken bile içinde Melih Kayra'nın da olduğu mutlu hayaller denizine dalıyor ve müşterisi işini bitirene kadar denizlerde yüzüyordu. Onu ne zaman görse yüzünün kızarması yanında panikliyor ve eli ayağı birbirine karışıyordu. Hep kendine acaba Melih Kayra ile başka zamanda ve yerde tanışmış olsalardı mutlu olup olamayacaklarını sorup dururdu. Evet belki o bir seks işçisi idi ama o da bir insan, kadındı ve onun da duyguları, kalbi vardı. Ve o da her insanın yaptığı hatayı yaptı, aşık oldu. Bir imkansıza aşık olan kadın kadar çaresiz başka kimse yoktur şu hayatta. Zira aşık olan kadın eninde sonunda üzüleceğini bile bile imkansızını elde etmek için savaşır ama her defasında başarısız olur. İşte budur onların çaresizlikleri. Lakin Zeliha her ne kadar duygularını gizlemeyi başarmış olsa da bazı zamanlarda Kayra'ya belli ederek nabız yoklardı. Fakat beklediği karşılığı hiçbir zaman alamamıştı. Onu bir seks işçisi diye reddettiğini düşünse de Zeliha, işin aslı bambaşkaydı.

    Melih Kayra'nın kalbi başkasına aitti; vatanına. O, yıllarca bu vatana hizmet etmiş bir askerdi ve vatanından, bayrağından başka hiçbir şeyi sevmemişti. Şimdi de sevemezdi. Tek sevgilisine ihanet edemezdi. Ancak Zeliha bunu bilmiyor, farklı farklı düşüncelerle adeta kendine işkence ediyordu. Haliyle Kayra'nın onu müşterileriyle görmesini de istemiyordu. Ama gel gör ki olaylar buraya gelmişti. Sadece üzerinde bir havlu ile yarı çıplak şekilde yerde yatan Zeliha ve onu kolundan tutup yere iten yine yarı çıplak bir müşteri. Hemen diplerinde de asker vücutlu yapılı ve geniş omuzlu Melih Kayra. Zeliha için artık bütün umutlar bu sahnede bitmiş, onun için hayat durmuştu. Ne zamandır başına gelmesinden korktuğu şey başına gelmişti. İstemese de yavaşça kafasını kaldırarak utanç içerisinde sevdiği adamın yüzüne baktı. Zaten artık yapacak bir şey de yoktu. Melih Kayra'nın o okyanus mavisi iri gözlerinde adeta kendi yansımasını gördü. O an fark etti Zeliha kendi göz pınarlarından süzülerek elmacık kemiğine düşen o masum gözyaşını. ''Melih..'' diyebildi sadece masumluk ve utançlıkla. Melih Kayra ise hiçbir şey olmamış gibi yaparak yere eğilip elini uzattı. ''İyi misin?'' diye sordu. Zeliha sevdiği adamın silah tutmaktan nasır tutmuş elini sıkıca kavrayarak kalktı yerden. ''Ne oldu?'' diye sordu Melih Kayra tekrardan Zeliha'nın üzerindeki havluyu düzeltir iken. Zeliha cevap vermek üzereydi ki, ''Sen de kimsin lan?'' diye atarlandı müşteri Kayra'ya. İşler iyice karışmak üzereydi. Zaten Melih yeterince şey görmüştü bir de Zeliha yüzünden şimdi başı belaya girecekti. Ama neyse ki Melih müşteriye dönüp cevap verme gayretinde bulunmadı bile. ''Ağlama.'' dedi Kayra, Zeliha'nın yanağındaki gözyaşını silerken. Zeliha'nın o sessizce akan gözyaşları aslında çığlıklarla doluydu. Kalbi öyle çok acıyordu ki kızgın demiri göğsüne batırsalar bu kadar acımazdı. Evet belki utanç içerisindeydi ve sevdiği adama bakacak yüzü yoktu ama onun eline yatmak o kadar iyi gelmişti ki. Her şeyi unutmuştu o an. Dünyanın en güvenli, en güzel yerindeydi, sevdiği adamın avcunun içinde. Duygu karmaşası içerisinde kontrolü kaybederek öptü aşık olduğu adamın elini. Artık ne olacaksa olsun düşüncesindeydi. Artık Melih'i kaybedemem, onsuz yaşayamam sınırına gelmişti olaylar. Fakat müşteri Melih Kayra'nın bu hareketi üzerine daha da sinirlenerek üzerine yürümek istedi. Araya Zeliha girmek istese de müşteri tekrar Zeliha'yı kolundan tutup sertçe duvara doğru itti. Böylelikle hayatındaki en büyük hatasını yapmış oldu. Gereksiz yere planı daha şimdiden aksayan Melih Kayra gür ve kalın kaşlarını sert biçimde çattı. Zeliha anlamıştı sinirlendiğini. Çünkü ne zaman Kayra'nın kaşları çatılırsa o an Melih'in damarlarına sertçe basılmış demekti. Müşterinin canı şimdi çok yanacaktı. Bu gereksiz ve yersiz cesaretlenmesinden belliydi ki müşterinin kafası hala daha dün gece aldığı uyuşturucunun etkisindeydi. Bu cesaretle müşteri sertsem bir yumruk çıkardı. Kayra ise o yumruğu eliyle tutup ani bir hamleyle müşterinin arkasına geçti ve dizinin arkasına, tam eklem yerine sert bir tekme atarak müşteriyi dizleri üzerine düşürdü. Eliyle yakaladığı yumruğunu açan Melih, müşterinin açtığı elini bileğinden ters çevirerek birkaç yerinden kırdı. Acılar içinde çığlıklar atan müşterinin sesi tüm koridorda yankılandı. Zeliha ise artık her şeyi salmış biçimde koridorun soğuk duvarına yaslanarak olanları izliyordu. ''Bir daha..'' dedi Melih Kayra müşterinin kulağına yaklaşırken, ''Bir daha seni ne bu otelde ne de Zeliha'nın etrafında görmeyeceğim. Eğer olur da görürsem, bu sefer diğer elini de önce kırar sonra o götüne sokarım. Anladın mı lan beni?'' Müşteri önce çığlık attığı için cevap veremedi. Bileğinin acısı sanki tüm vücudundaki kas sistemini sarıyordu. Ama Melih Kayra sinirlenmişti bir kere. Müşterinin elini biraz daha çevirdi. ''Anladın mı dedim lan!'' ''Anladım!'' diye cevap verdi müşteri acıyla karışık bağırarak. ''Güzel.'' dedi Melih müşteriyi öne doğru itip. ''Şimdi hadi kalk siktir git hastaneye.'' Müşteri acılar içerisinde yerden kalktı ve ardına bakmadan duvarlara sürünerek koridorun ilerisindeki merdivenlerden kaçıp gitti. Artık Kayra ve Zeliha kalmıştı orada. Zeliha sadece ağlıyor, öylece Kayra'nın yüzüne bakıyordu. Ama Kayra ona bakmadan uzaklaşmak istedi. Zira planının çok gerisinde kalmıştı. Zaten ne diyecekti ki? Karşısındaki kadının utanç içerisinde olduğunun farkındaydı ve daha fazla orada kalarak onu utandırmak istemiyordu. Fakat tam giderken Zeliha bir cesaret Melih'in kolundan tuttu. ''Gitme..'' Melih Kayra kafasını çevirip Zeliha'ya baktı ve açılan havludan gözüken sağ göğsünü örttü. Aslında Zeliha'nın gitme demesindeki amacı anlayacak kadar akıllıydı ama anlamamış gibi yaptı. -öyle yapmak zorundaydı- ''Korkma. O adam bir daha zarar veremez sana.'' Zeliha da anlamıştı Melih Kayra'nın konuyu farklı yere çektiğini ama cevap veremedi, üstüne gitmek istemedi. Sadece bilinmeze doğru giden sevdiği adamı izledi gözyaşlarıyla beraber. Kayra'nın inerken her basamakta çıkardığı ses, Zeliha'nın kafasının içinde yankılandı. Elinden bir şey

    Enjoying the preview?
    Page 1 of 1