Discover millions of ebooks, audiobooks, and so much more with a free trial

Only $11.99/month after trial. Cancel anytime.

Türkiye Kimlere Emanet
Türkiye Kimlere Emanet
Türkiye Kimlere Emanet
Ebook389 pages4 hours

Türkiye Kimlere Emanet

Rating: 1 out of 5 stars

1/5

()

Read preview

About this ebook

Dünya çapında yapılan birçok anket veya istatistik çalışmalarında toplum olarak ya orta ya da son sıralarda yer alırız. Anket konuları ise genellikle insan hakları, demokrasi, ifade hürriyeti ve eğitim kalitesi gibi modern toplum olmanın en temel gereksinimlerini içermektedir. Bu araştırmalarda görüldüğü üzere Türkiye’nin geri kalmışlığı, bazen basit bir olay (örneğin sıradan bir futbol müsabakasının ülkenin tek gündemi haline getirilmesi) veya hamasi çıkışlar ile toplum nezdinde unutturulmaya çalışılmaktadır. “Bir Türk Dünyaya Bedel”, “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur”, “Yenildik ama Ezilmedik” gibi yeri ve zamanı sürekli karıştırılan, zeminden yoksun bilinçsiz çıkışlar bu amaca hizmet etmektedir. Diğer bir zafiyet alanımız ise derinlemesine inceleme ve takip yapamamak, insan hakları konusunda yeterli bilince sahip olmamaktır. Kendimize sürekli layık gördüğümüz “Balık Hafıza” tabiri ile açıklanan bu durum “günlük” yaşamaya alışmanın ve eğitim eksikliğinin sonucudur. Bundan dolayı, ülkede karar verici makamları işgal eden insanların birbirini tutmayan söylem, eylem ve insan haklarına uygun olmayan davranışları maalesef bir sorun olarak görülmemektedir. Türk medyasındaki bazı ulusalcı yazarlar tarafından vurgulanan bu sorun, onları okuyan kesim tarafından bile anlık olarak değerlendirilmekte, iktidarı, muhalefeti ya da bürokrasiyi sorgulayıcı bir hale dönüşmemektedir. Sonuç olarak küreselleşen ve küçücük bir köy haline dönüşen dünyada yaşam kalitesi ve üretim seviyesi düşük “serseri devlet” yolunda ilerleyen bir ülke profili ortaya çıkmaktadır.

Peki Bu Hale Nasıl ve Neden Geldik/Getirildik?

LanguageTürkçe
PublisherTuran Kaya
Release dateDec 21, 2018
ISBN9783000616426
Türkiye Kimlere Emanet
Author

Turan Kaya

Merhaba ben Tarih araştırmacısı ve yazarım.

Related to Türkiye Kimlere Emanet

Related ebooks

Related categories

Reviews for Türkiye Kimlere Emanet

Rating: 1 out of 5 stars
1/5

1 rating0 reviews

What did you think?

Tap to rate

Review must be at least 10 words

    Book preview

    Türkiye Kimlere Emanet - Turan Kaya

    Önsöz

    İCİNDEKİLER

    MEŞHEDİLİĞİN TARİHİ

    Babil Kralı Nabukadnezar’ın Kudüs Seferleri

    İkinci Yahudi Sürgünü

    Sürgün Sonrası Kriptolaşmada Babil

    Pers Dönemi’nde Yahudiler

    Pers Kralı Ahaşveroş Dönemi

    Ester Kraliçe Oluyor

    Mordekay’ın Entrikası

    Purim Bayramı

    Ester’in Oğlu Pers Kralı Kiros

    Türk-Pers Çatışması: Kiros’un Öldürülmesi

    İskender Dönemi

    Sasani Dönemi

    Kripto Meşhedi: Abdullah...

    Bizans İmparatorluğu’nda Bagratuniler

    Emeviler Döneminde Meşhediler

    Emevilerin Yıkılışında Meşhediler

    Abbasi Döneminde Meşhediler

    Meşhediler ve Beytü’l-Hikme

    Sasanilerin Tekrar Dirilişi: Büveyhiler

    Abbasilerin Yıkılışında Meşhediler

    Moğol İstilası Döneminde Yahudiler

    Kriptoların Yeni Devleti Fatımiler

    Kraliçe Tamara ve Gürcülerin Altın Çağı

    Gürcü Kraliçesi Rusudan ve Torun Tamara

    19. Yüzyıl İran’ında Kripto Meşhediler

    Azeri Türk’ü(!) İrene Melikof

    Yeni Culfalı Melkon Han (Melkoniyan)

    İran’ın Tarihsel Türk Düşmanlığı

    Meşhedilerin Anadolu’ya Göçü (1914-1924)

    Günümüzdeki Meşhedi Bagratuni İşbirliği

    Meşhedilerin Türkiye’deki Yayıncılık Faaliyetleri

    OSMANLI DEVLETİ’NDE BAGRATUNİLER

    Osmanlı Sarayı’nda Nüfuzlu Bir Kadın: Ester Kira

    Osmanlı Devleti’nde Ermeni Bagratuni Amiralar

    Bir Müslüman Amira: Ohannes Amira Yerganyan

    Günümüzün Amiraları: AKPli İşadamları

    Trabzon’daki Son Bagratuni Kralı II. Solomon

    Osmanlı Devleti’nde Bir Bagratuni Nazır

    Bagratuni Okulu; Pangaltı Ticaret Mektebi

    Eğin’in Ermeni Bagratuni Köyü: Abuceh

    Enver Paşa ve Bagratuni Operasyonu Nemesis

    Romanoflar

    Zeytun Ermeni İsyanı

    Musa Dağı İsyanı

    Kriptoların Saklı Hayatları

    Hemşin’in Kripto Bagratunileri

    Kripto Hemşinliler

    Kürt Bagratunilere Bir Örnek: Şeddadiler (951-1174)

    Yahudi Kürtler ya da Kürtleşen Ermeniler

    Kriptoların Ağrı Dağı İsyanı

    Kripto Kürtler ve Aşiretler

    Namıdiğer Anter Hoca

    Bagratunilerin Son Hamlesi: PKK

    M. İhsan Arslan’a Bağlı Hücreler

    Alon Liel’in projesi; Tayyip

    Tayyip ve Kripto Ekibi

    Sarayın Güzelleri

    Yargıdaki Kripto Yapılanma

    Bürokrasideki Kripto Yapılanma

    AKP Medyasının Kriptoları

    Soner Yalçın’ın Gizemli Ailesi

    Kriptoların Türk Düşmanlığının Nedenleri

    EK A

    KAYNAKÇA

    MEŞHEDİLİĞİN TARİHİ

    BABİL KRALI NABUKADNEZAR’IN KUDÜS SEFERLERİ

    Nabopolassar, Asur (1) Kralı Asurbanipal tarafından Babil’e vali olarak atanmıştı. Nabopolassar Babil’e vali olarak atandıktan sonra Asur krallığının zayıflamasını fırsat bilerek bölgede Yeni Babil İmparatorluğunu kurmuştu. Nabopolassar, Babil’i başkent yaparak kendisini de Babil’in Kralı ilan etmişti. Nabopolassar’ın ölümünün ardından oğlu Nabukadnezar tahta geçti. Nabukadnezar babasının kurduğu bu devleti büyük bir imparatorluğa dönüştürmeyi başardı. Kırk üç yıllık hükümdarlığı boyunca çok önemli başarılara imza atan Nabukadnezar, Babil İmparator-luğunun (M.Ö.626-539) en uzun süre tahtta kalan kralıdır. Nabukadnezar yalnız Babil tarihi için değil aynı zamanda Yahudi tarihi için de önemli bir kişiliktir. Nabukadnezar, İsrail’in baş düşmanı ve İsrail tarihi boyunca Yahudi halkına en fazla felaket getiren, Yahudi toplumu üzerinde en fazla kötülük eden şahıs olarak tasvir edilmektedir.

    (1) M.Ö.2000-M.Ö.612 arasında Mezopotamya merkezli olup Mısır Suriye’yi de içine alan İmparatorluk.

    Asur imparatorluğu.

    Olağanüstü yetenekli bir general ve devlet adamı olan Nabukadnezar, aynı zamanda ülkesini imar etme konusunda başarılı biriydi. Nabukadnezar tahta çıkar çıkmaz Yahuda Krallığı’na sefer düzenledi. Bu sefer daha çok bir askeri güç gösterisiydi. Yahuda kralligi Nabukadnezar tarafından işgal edildi. Yahuda kralı olan Yehoyakim, Nabukadnezar’a istemeyerek boyun eğdi ve ona yüklü miktarda haraç ödemek zorunda kaldı. Bunun yanında çok sayıda Yahudi, Babil’e esir olarak götürüldü.

    Asurlular tarafından yıkılan İsrail Krallığı ve Babil Kralı Nabukadnezar tarafından yıkılan Yahuda (Judah) krallığı.

    Yahudileri dize getiren Nabukadnezar, Kudüs için Mısır ile hâkimiyet mücadelesine girişti. M.Ö.601 yılında yapılan savaşta Babilliler ağır kayıplar verdiler. Bunun üzerine Yahudi kralı Yehoyakim, ortaya çıkan yeni konjonktürü değerlendirerek Babil’e haraç ödemekten vazgeçti. Savaşın galibi olan Mısır ile işbirliğine girdi. Çünkü Yahudiler ayakta kalabilmek için her zaman güçlünün yanında yer almanın gerekliliğine inanıyorlardı. Fakat süreç Yahudilerin bekledikleri gibi gitmedi. Nabukadnezar, kısa sürede tekrar ordusunu yenileyerek M.Ö.597 yılında Kudüs’ü tekrar kuşattı. Stratejik hata yaparak Mısır’ın geçici üstünlüğüne aldanan Yehoyakim bu hatasını canıyla ödedi. Bu acı yenilginin sonucunda Yehoyakim’in oğlu Yehoyakin, ailesi, önde gelen askeri ve devlet erkânı ile zanaatçılar Babil’e tutsak olarak sürüldüler. İbrani kaynakları bu esirlerin sayısını 10.000 olarak vermektedir. Babil’e götürülen bu grup içinde Tevrat’ta Peygamber olarak anlatılan Hezekiel ile Yahudi kızı Ester’in (2) büyük dedesi Kiş de bulunmaktaydı.

    (2) Yahudi kızı Ester’in hayatı ileriki sayfalarda ayrıntılı bir şekilde ele alınmıştır.

    Babil Şehrinin Krokisi.

    Nabukadnezar Yahudilerden aldığı Kudüs’e el sürmedi. Fakat Süleyman mabedinden ve saray hazinesinden haraç aldı. Babilliler fethettikleri bölgelerdeki yerel idarecileri yönetimde bıraktıkları zaman isimlerini değiştirirlerdi. Bu uygulama otorite ve üstünlüklerini göstermek için yapılıyordu. Geleneğe göre; Yehoyakin’in amcasının adı Zedekya olarak değiştirildi ve Kudüs’te geri kalan Yahudi nüfusu yönetmek için şehirde bırakıldı.

    İKİNCİ YAHUDİ SÜRGÜNÜ

    Babilliler Yahudi esirleri Nippur, Erbil, Süleymaniye, Hemedan, Şiraz, Tebriz, Kazvin, Hoşap, Kum, Bahçesaray, Başkale ve Nişapur başta olmak üzere Babil ülkesinin çeşitli bölgelerine yerleştirdiler. Özellikle Babil İmparatorluğunun doğu topraklarına (günümüzdeki İran devletinin bulunduğu bölge) Yahudiler iskân edildi. Yehoyakin ve ailesi de Babil Sarayı’nda gözetim altında tutulmaya başlandı.

    M.Ö.595 yılında Babil ülkesinde büyük bir ayaklanma çıkmıştı. Bu ayaklanmayı fırsat bilen Nabukadnezar’ın Kudüs’teki Vassal (3) Zedekya, Mısır taraftarı politika izlemeye başladı. Filistin’de Mısır faaliyetleri tekrar canlanmıştı. Bunun üzerine öfkeye kapılan Nabukadnezar, Filistin’e güçlü bir ordu gönderdi. Mısırlılar hemen bölgeden çekildiler. Babilliler, bazı kentleri aldıktan sonra Kudüs’ü tekrar kuşattılar. 18 ay süren kuşatma ile Babilliler, Yahudilerin kendilerine ihanet etmelerine bir son vermeyi amaçlıyorlardı. Kuşatma sonucunda kent açlıktan kırılmıştı. M.Ö.586 yılında Babilliler Kudüs’ün duvarlarını yerle bir ettiler. Zedekya kaçmak zorunda kaldı; fakat Eriha nehri yakınlarında yakalandı ve Nabukadnezar’ın Suriye’deki Asi (Orontes) nehri üzerindeki askeri üssüne getirildi. Burada oğulları gözlerinin önünde idam edildi ve kendisi de kör edilerek, Babil’e götürüldü. Kudüs’teki Süleyman mabedi ve saray yakılarak, Babil karşıtı Yahudi liderler idam edildiler. Kudüs’te geri kalan Yahudiler, bir daha ihanet etmemeleri için Babil ülkesinin çeşitli yerlerine bir kez daha sürgüne gönderildi.

    (3) Başka bir ülkeye bağlı krallık.

    M.Ö. Birinci yüzyılda gerçekleşen sürgünler sonucunda Filistin dışındaki Yahudi nüfusu, Filistin’dekinden daha fazla sayıya ulaşmıştı. Dönemin kaynaklarına göre; Filistin’de iki milyon Yahudi ikamet ediyordu. Kafkasya ve İran başta olmak üzere diğer bölgelerde ise bu sayının çok üzerinde Yahudi vardı. Filistin dışındaki Yahudi nüfusun büyük bir kısmı ise Kafkasya’da yaşıyordu.

    Heredot’a göre; Gürcülerden bir boy olan Kolh’larda ve Kapadokya toplumlarında sünnet geleneği vardı. Bu durum onların Yahudi olmalarından kaynaklanıyordu. Gürcü kabilelerinden olan Svanetler arasında ticareti ellerinde tutan Lahamuliler de Yahudi’ydi. Lahamuliler Yahudi dinini terkedip Ortodoks Hristiyanlığa geçmişlerdi.

    SÜRGÜN SONRASI KRİPTOLAŞMADA BABİL

    Sürgün döneminde Yahudiler kültürel anlamda değişikliğe uğradılar. Köle olarak Babil’e getirilen Yahudiler’den bir kısmı toplumda yer edinebilmek ve köle kimliğinden kurtulabilmek amacıyla kriptolaştılar (Gerçek kimliklerini gizleyerek Yahudi inancını yaşamaya devam ettiler).

    Kripto Yahudilik; bir fikir sistemi, ideoloji ve hakim uluslar içinde yaşam şekli olarak Babil’de sistematikleşti. Bu sistem dünyanın çeşitli yerlerine yayılan Yahudiler için örnek olacaktı. Siyasi ve tarihsel alanda bir dönüm noktası olan bu dönemde Yahudi hayatı iki düşünceden derinden etkilendi. Bunlardan birincisi; yeniden Kudüs’e ve Kudüs Tapınağına kavuşma özlemiydi. İkincisi ise yabancı bir milletin içinde Yahudi kimliğini koruyamama endişesiydi.

    Kriptolaşmanın ilk adımı Babil isimlerini kullanmaya başlamalarıydı. Gittikleri bölgelerde isim değiştiren Yahudiler, böylece topluma daha kolay entegre oldular. Yahudi kutsal kitapları arasında yer alan Tanah’ta bazı Yahudilere açık bir şekilde Babil isimleri verildiği görülmektedir. Örneğin Daniel’e Belteşassar, Hananya’ya Şadrak, Mişael’e Meşak, Azarya’ya Abed-Nego gibi Babil isimleri koymuşlardır. Böylece Yahudiler, Babil isimleri alarak ve Babil kültürüne uyum sağlayarak, İmparatorlukta yüksek mevkilere geldiler. Bu tecrübeyi Yahudiler, gittikleri her yerde tatbik ettiler ve bulundukları devletin önemli mevkilerinde hızlı bir şekilde yükseldiler.

    Babil toplumuna entegre olan kripto Yahudiler, tarih boyunca etkili oldukları ticaret sektörünü ele geçirip kısa zamanda ülkenin zengin kesimini teşkil ettiler. Hatta Kudüs’te kalanlara yardım edecek kadar servet sahibi oldular. Kişisel kazançları ve zenginlikleri sayesinde Babil’deki kraliyet sarayında nüfuzlarını arttırdılar. Özellikle hekimlik mesleğini tercih ederek devletin en kritik konumlarına yükseldiler. Saraydaki nüfuzlarını arttırmada ve saraya sızmada bu mesleğin önemli rolü oldu. Zaman içerisinde hekimlik mesleği, kripto Yahudiliğin tekeline geçti.

    Yahudiler sadece sınai, tarımsal ve ticari alanlarda değil, siyasal ve askeri alanlarda da sivrildiler. Özellikle Mısır ve Babil İmparatorluğu’nda, askeri başarılarıyla tanınmışlardı. Babil İmparatorluğu, Yahudileri sınır muhafızları olarak kullanmak üzere de seçmişti. Yahudi askerlerin oluşturduğu koloniler, Mısır’ın sınırlarını Etiyopyalılara karşı savunmuşlardı.

    İbraniler, Babil’de sistematikleştirdikleri kripto Yahudiliği, sonraki dönemlerde kurulan devletlerde tatbik ederek başarılı oldular. Birçok devletin yönetici kadrolarına sızarak toplumları manipüle ettiler. Anadolu ve Kafkasya’ya sürgün olarak gelen Yahudiler; Ermeniler, Romalılar ve Gürcüler içerisinde yönetici olan Bagratuni grubunu oluşturdular. İran’a Sürgün edilen Yahudiler Pers toplumu ve yöneticileri içerisine sızarak Meşhedi grubunu meydana getirdiler. İran’da kriptolaşma sürecini devam ettiren Yahudiler, sonraki dönemlerde Cedid el-İslam (Yeni Müslümanlar) adını aldılar. Fergana (Günümüzde Özbekistan sınırları içinde bulunan bir şehir) ve Buhara’daki Yahudiler; Çala, Müslüman Arap toplumu içerisindeki Yahudiler; Müsta’reb (Araplaşmış Yahudiler), İber yarımadasına (İspanya ve Portekiz) yerleşen Yahudiler; Morano, İspanya üzerinden özellikle Osmanlıya gelenler ise zamanla Sabetayist olarak adlandırıldılar.

    Babil İmparatorluğu Yahudiliği ve Pers Yahudiliği arasında doğrudan ilişkiler bulunmaktadır. Babil İmparatorluğu Yahudilerine bakıldığında, iki gerçek özel önem taşır. İlk olarak Diaspora’nın (4) en geniş Yahudi cemaatini oluşturmuşlardır; ikinci olarak, diğer Yahudiler Hellenik (5) etkilere maruz kaldıkları halde Babil imparatorluğu Yahudileri bu etkilere hemen hemen hiç maruz kalmamışlardır. Babil İmparatorluğu Yahudileri, Roma İmparatorluğu’nun parçası olmayan bir ülkede yaşamışlardır.

    (4) Çok uzun bir zamandan beri bir kavim ya da ulusun veya inanç mensuplarının ana yurtlarından koparak başka yerlerde azınlık olarak yaşamaları.

    (5) Hellenik Dönem: Büyük İskender’in Doğu seferinden sonra batı ve doğu kültürlerinin birbirlerini etkilemesiyle oluşan kültür atmosferi.

    PERS DÖNEMİ’NDE YAHUDİLER

    Persler eski Elam (6) bölgesine yerleşmiş bir Hint-Avrupa boyudur. Adlarını ilk kalelerinden olan Parsua’dan (Fars) almışlardır. Perslerin tarihi Ahamenişlerden önce başlamakla birlikte, kendi yazdıkları ve kendilerini açıkça Pers olarak tanımladıkları ilk kaynaklar M.Ö. 6. yüzyıla aittir.

    (6) İran’ın güneybatısında var olmuş, antik bir medeniyet ve bölgenin adıdır.

    Persler, yayılma döneminde Babil topraklarını kendilerine hedef seçtiler. Perslerin Babil ülkesinin doğu bölgesini işgal etmesi üzerine Yahudilerin büyük bir kısmı Pers tebaası haline geldi. Bu dönemde Yahudiler, Dicle ve Fırat nehirleri arasında bulunan verimli bölgelerde kalabalık topluluklar halinde yaşıyorlardı. Daha sonra, Mezopotamya Pers İmparatorluğu’nun bir eyaleti olduğunda, Yahudiler imparatorluk sınırları içindeki hemen her yere seyahat etme ve yerleşme olanağına kavuştular.

    Zaman içinde Pers bürokrasisinde etkili olmaya başlayan Yahudiler, devletin idaresinde söz sahibi oldular. Satraplık adı verilen eyaletler de dahil olmak üzere Pers topraklarının tamamında güçlü konuma geldiler. Bu durum Pers kökenli devlet adamlarını rahatsız etti. Nitekim toplumda Yahudi aleyhtarlığı yayılmaya başladı. Yahudilerin zengin ve etkili olmaları Pers kökenlilerin onlara karşı organize hareket etmelerine neden oldu. Zamanla konumlarını yitirme endişesine kapılan Yahudiler, Babil döneminde elde ettikleri tecrübeler doğrultusunda gizli hareket etmeye başladılar. Yahudiler, ataları gibi kripto yapılar oluşturdular. Bu kripto Yahudiler, özellikle Pers sarayında teşkilatlandılar. Pers kökenli devlet adamlarına komplolar kurmaya başladılar. İlk dönemlerde ortaya çıkarılamayan bu yapılar, zamanla devlet adamlarının dikkatini çekti. M.Ö. 5. yüzyıl’a gelindiğinde üst düzey görevliler arasında yer alan Haman, Yahudilerin devlet aleyhine faaliyetlerine karşı harekete geçti. Haman, kripto Yahudilerin Mısır, Asur ve Babil’i ele geçirdikleri gibi Pers devletini de kontrol altına alacaklarını düşünüyordu. Haman’ın harekete geçtiğini gören ve saraya sızmış olan kripto Yahudiler Haman ve ekibine karşı komplo hazırlığına giriştiler. Dönemin Pers kralı Ahaşveroş ise meydana gelen güç mücadelesinden haberdar değildi.

    M.Ö. 6 yüzyıl Pers İmparatorluğu.

    PERS KRALI AHAŞVEROŞ DÖNEMİ

    Ahaşveroş yüz yirmi yedi ilin Kralıydı ve o dönemde ülkeyi başkent Sus’tan yönetiyordu. Krallığının üçüncü yılında bütün önderlerinin ve görevlilerinin onuruna bir şölen verdi. Pers ve Med ordu komutanları, ileri gelenler ile eyalet valileri de oradaydı. Ahaşveroş tam yüz seksen gün süren şenliklerle krallığının zenginliğini, büyüklüğünü ve görkemini gösterdi. Bunun ardından, sarayının avlusunda küçük büyük ayırmadan, Sus Kalesi’nde bulunan bütün halka yedi gün süren bir şölen verdi. Mermer sütunlar üzerindeki gümüş çemberlere mor ve beyaz renkli iplikten yapılmış sicimlerle bağlanmış beyaz ve lacivert kumaşlar asılmıştı. Somaki, mermer, sedef ve pahalı taşlar döşenmiş avluya altın ve gümüş sedirler yerleştirilmişti. Sarayın en iyi şarabı kralın cömertliğine yaraşır biçimde bol bol ve her biri değişik altın kupalar içinde sunuluyordu. Kral saray hizmetkârlarına konukların dileklerini yerine getirmeleri için buyruk vermişti.

    O sırada Kraliçe Vaşti de Kral Ahaşveroş’un sarayındaki kadınlara bir şölen veriyordu. Yedinci gün, şarabın etkisiyle keyiflenen Kral Ahaşveroş, hizmetindeki yedi haremağasına Kraliçe Vaşti’yi başında tacıyla huzuruna getirmelerini emretti. Kraliçe Vaşti güzeldi. Kral halka ve önderlere onun ne kadar güzel odluğunu göstermek istiyordu. Ama Kraliçe Vaşti haremağalarının kraldan getirdiği buyruğu reddedip gitmedi. Bunun üzerine kral çok kızdı, öfkesinden küplere bindi.

    Kral yasaları bilen bilge kişilerle görüştü. Çünkü kralın, yasaları ve adaleti bilen kişilere danışması gelenektendi. Bu dönemde kralın önem verdiği bilge kişiler arasında yer alan Karneşa, Şetar, Admata, Tarşiş, Merses, Marsena ve Memukan’la görüştü. Bu yedi isim aynı zamanda o dönemde Pers ve Med İmparatorluğu’nun en üst yöneticileriydi.

    Kral Ahaşveroş onlara, Buyruğa uymayan Kraliçe Vaşti’ye yasaya göre ne yapmalı? diye sordu. Memukan, kralın ve önderlerin önünde şu yanıtı verdi: "Kraliçe Vaşti yalnız krala karşı değil, bütün önderlere ve kralın bütün illerindeki halklara karşı suç işledi. Bütün kadınlar, kraliçenin davranışıyla ilgili haberi duyunca, Kral Ahaşveroş Kraliçe Vaşti’nin huzuruna getirilmesini buyurdu, ama kraliçe gitmedi diyerek kocalarını küçümsemeye başlayacaklar. Bugün kraliçenin davranışını öğrenen Pers ve Med’li soylu kadınlar da kralın soylu adamlarına aynı biçimde davranacak. Bu da alabildiğine kadınların küçümsenmesine, erkeklerinde öfkelenmesine yol açacak. Kral uygun görüyorsa ferman çıkarsın, bu ferman Persler’le Medler’in değişmeyen yasalarına eklensin. Buna göre Vaşti bir daha Kral Ahaşveroş’un huzuruna çıkmasın ve kral ondan daha iyi birini kraliçeliğe seçsin. Kralın fermanı büyük krallığının dört bir yanına ulaşınca, ister soylu ister halktan olsun, bütün kadınlar kocalarına saygı gösterecektir".

    Bu sözler kralın ve önderlerinin hoşuna gitti. Kral, Memukan’ın önerisine uyarak, krallığın bütün illerine yazılı buyruklar gönderdi. Her erkeğin kendi evinin egemeni olduğunu vurguladı.

    ESTER KRALİÇE OLUYOR

    Kralın özel hizmetkârları Kral için genç, güzel, el değmemiş kızlar aransın dediler. Ahaşveroş egemen olduğu bütün illere görevliler atadı. Bu görevliler bütün genç kızları toplayıp Sus Kalesi’nde hareme getirdiler. Kralın kızlardan sorumlu harem ağası Hegay’a teslim ettiler. Hegay kızların güzelleşmeleri için ne gerekiyorsa yaptı.

    Bu sırada Sus Kalesi’nde yaşayan Mordekay adında bir Yahudi vardı. Bu kişi Benyamin Oymağından olup Kiş’in torunuydu. Kiş; Babil kralı Nebukadnezar’ın Yahudi kralı Yehoyakin ile birlikte Yeruşalim’den sürgün ettiği kişilerden biriydi. Mordekay’ın Haddatta adında bir amcakızı vardı. Annesi ve babasını yitiren Haddata’yı Mordekay evlat edinip büyütmüştü. Haddata endamlı ve güzeldi. Mordekay, özel olarak yetiştirdiği bu kızı Pers sarayına kraliçe yapmayı düşünüyor ve Ahaşveroş’tan bir erkek çocuk doğurmasını istiyordu. Böylece Yahudiler, Pers saltanatının sahibi olacaktı. Mordakay Yahudi adı olan Haddata’nın yerine yeğenine Ester ismini verdi ve saraya gönderdi. Haremağası olan ve Mordekay ile irtibatı bulunan Hegay, Ester’i beğendi ve ona ayrıcalık tanıdı. En iyi biçimde beslenip güzelleşmesi için ne gerekiyorsa hemen sağladı. Ayrıca kralın sarayından seçilen yedi hizmetçiyi buyruğuna verdi. Sonra onun hizmetçileriyle birlikte haremin en güzel bölümüne yerleştirdi. Ester, Yahudi olduğunu kimseye açıklamadı. Sadece onun Yahudi olduğunu Mordekay, Hegay ve Memukan biliyordu. Çünkü Mordekay, Ester’e Yahudi olduğunu açıklamasını yasaklamıştı.

    Pers sarayına kraliçe seçimleri başlamıştı. Her genç kız sırası geldiğinde kral Ahaşveroş’un huzuruna çıkacaktı. Ama kural uyarınca önce 12 ay süren güzellik bakımını gerçekleştirmeleri gerekiyordu. Altı ay süreyle her kıza mür yağı sürülüyor, altı ay da kremler ve losyonlar uygulanıyordu. Akşam kralın yanına giren kız, ertesi sabah cariyelerden sorumlu harem ağası Şaaşgaz’ın yönetimindeki hareme dönerdi.

    Kralın yanına girme sırası Ester’e geldi. Yahudilerin kutsal kabul ettikleri 7 rakamına uygun olarak, Ahaşveroş’un krallığının 7. yılında, Yahudi takvimine göre Tevet (7) diye adlandırılan 7. ayda Ester saraya kralın yanına götürüldü. Kripto Hegay, bu zamanı İbrani mistik inancına göre ayarlamıştı. Kral, Ester’i öbür kızlardan daha çok sevdi, en çok ondan hoşlandı ve ona ayrıcalık tanıdı. Kraliçelik tacını ona giydirip Vaşti’nin yerine onu kraliçe yaptı. Ardından Ester’in onuruna büyük bir şölen verdi. Bu şölende bütün önderler ve görevliler hazır bulundu. Kral bütün illerde bayram ilan etti ve krallara yaraşır cömertlikle armağanlar dağıttı.

    (7) Türkiye’de Tevet soyadlı Musevi aileler yaşamaktadır. Bunlardan bazıları Türkiye’den göç etmişlerdir. Ayrıca ünlü pop sanatçısı Tarkan’ın ailesinin soyadı da Tevetoğlu’dur. Tevetoğlu ailesi Rize İkizdere’nin Rüzgârlı Köyündendir.

    Böylece Yahudiler, uzun bir hazırlığın sonucunda hedeflerine ulaştılar. Artık Pers sarayının en üst noktasında kripto Yahudi kızı Ester vardı.

    MORDEKAY’IN ENTRİKASI

    Ester kraliçe olduktan sonra Mordekay’ı hemen kralın kapı görevlilerinden birisi olarak tayin etti. Böylece kralın yanına gelen kişileri Yahudiler kontrol etmeye başladılar. Kendisini büyüttüğü günlerde olduğu gibi Mordekay’ın sözünden çıkmayan Ester, çok sayıda kriptoyu Pers sarayında görevlendirdi. Saray adım adım Yahudi etkisine girmeye başladı. Kripto Yahudiler, Pers sarayında kendilerine engel gördükleri kişileri değişik entrikalarla tasfiye ediyorlardı. Bu durum Pers kökenli kapı görevlilerinden olan Diktan ve Tereş’i rahatsız etti. Pers sarayının kripto Yahudi etkisine girdiğini sezen bu kişiler Mordekay’ı korkuttu. Mordekay, Yahudiler için tehlikeli bir durum olacağını anlayarak Diktan ve Tereş’i ortadan kaldırmak için plan yaptı. Plana göre bu kişilerin Kral Ahaşveroş’a suikast düzenleyeceği söylentisi yayılacaktı. Bu bilgi Ester tarafından Ahaşveroş’a aktarıldı. Ester’e inanan ve çok sinirlenen Ahaşveroş, derhal Diktan ve Tereş’in idam emrini verdi.

    Pers milliyetçileri olan Diktan ve Tereş’in deşifre olması üzerine Haman harekete geçerek olayın daha fazla büyümemesi için kendi elleriyle bu iki adamını öldürdü. Böylece sarayda kritik noktalarda bulunan Pers milliyetçilerinin daha fazla zarar görmesinin önüne geçti. Ayrıca Haman, bu hareketiyle kral Ahaşveroş’un gözüne girmeyi başardı. Kral Ahaşveroş Agaklı Haman’ı yüksek bir göreve atayıp onurlandırdı. Onu bütün önderlerden daha yetkili kıldı.

    Gücü eline geçiren Haman, ülkedeki ve saraydaki kripto Yahudi etkinliğini yok etmek için kral Ahaşveroş’u ikna etmeye çalıştı.

    Haman Kral Ahaşveroş’a şöyle dedi:

    "Krallığınızın bütün illerinde, öbür halkların arasına dağılmış, onlardan ayrı yaşayan bir halk var. Yasaları bütün öbür halklarınkinden farklı, kendileri de kralların yasalarına uymazlar. Onları kendi hallerine bırakmak kralın çıkarlarına uygun düşmez. Kral uygun görüyorsa yok edilmeleri için yazılı bir buyruk verilsin".

    Rembrandt’ın Ahaşveroş, Haman ve Esther’i yemek yerken betimlediği tablosu.

    Bunun üzerine kral Ahaşveroş, Haman’a istediği yetkiyi verdi. Haman, Adar ayının 13. günü ülkedeki bütün Yahudilerin öldürülmesi için harekete geçti. Durumu öğrenen Mordekay, Ester’den duruma müdahale ederek gerçek kimliğini açıklamasını istedi. Ester, milletini kurtarmak için Haman’a verdiği katliam yetkisini kaldırması için Ahaşveroş’a yalvardı ve şöyle dedi:

    "Ey kralım, eğer benden hoşnutsan ve uygun görüyorsan, isteğim canımı bağışlaman, dileğim de halkımı esirgemendir. Çünkü ben ve halkım öldürülüp yok edilmek, yeryüzünden silinmek üzere satıldık".

    Bunun üzerine Haman’ın kendisini aldattığına inanan Ahaşveroş, Haman’ın idamına karar verdi. Böylece Haman, asıldı. Mal varlığına el konuldu.

    Kral Ahaşveroş Yahudi düşmanı Haman’ın malını mülkünü Kraliçe Ester’e bağışladı. Ester’in Mordekay’a yakınlığını açıklaması üzerine Mordekay kralın huzuruna çağırıldı. Ardından Mordekay, Haman’ın yerine atandı.

    Pieter Lastman (1583-1633) tarafından 1624 yılında yapılan Mordekay’ın zaferini resmeden tablosu.

    Böylece Asur ve Babil devletlerinde olduğu gibi kriptolar, Pers devletinin de kontrolünü ele geçirdiler. Pers vilayetlerinde Yahudilere karşı faaliyet içerisinde olanların mallarına el konuldu ve Yahudilere dağıtıldı. Yahudiler için sevinç ve mutluluk dolu günler başlamıştı. Kendilerini yok etmek isteyenlere saldırmak üzere bir araya geldiler. Hiç kimse onlara karşı koyamadı. Çünkü Yahudi korkusu bütün halkları sarmıştı. İl önderleri, satraplar, valiler ve kralın memurları, Mordekay’dan korktukları için Yahudiler’i desteklediler. Mordekay sarayda güçlü biriydi artık ve ünü bütün ülkeye yayılmıştı. Yahudiler düşmanlarını kılıçtan geçirdiler. Kendilerinden nefret edenlerden yetmişbeş bin kişiyi kestiler. Sadece Sus Kalesi’nde beş yüz kişiyi katlettiler. Haman’ın on oğlunu Parşandata, Dalfon, Aspata, Porata, Adalya, Aridata, Parmaşta, Arisay, Ariday ve Vayzata’yı öldürdüler. Bununla yetinmeyen Ester, Haman’ın oğullarının cesetlerinin darağacına asılmasını ve halka gösterilmesini istedi. Bütün bunlar Adar ayının on üçüncü günü oldu. Yahudiler on dördüncü gün dinlendiler ve o günü şölen ve eğlence günü ilan ettiler.

    Ester ve

    Enjoying the preview?
    Page 1 of 1