You are on page 1of 0

BRNC BOLUM

Gisele Dufrene, "Bulunmaz bir ekim ay..." dedi. Hepsi glp bunu onaylad. Gri mavi
gkten bir yaz scakl indi. Herkeste olup da, bende olmayan nedir? Plaisir de France
ve Votre Maison dergilerinin o kusursuz gzel "resimlerine bakarak gz zevklerini okadlar:
Bir lokma ekmek parasna, diyelim ki bir rek fiyatna satn alnan ve Jean-Charles
tarafndan bir ton havyar fiyatna yemden dzenlenen bir iftlik evi; "Ha bir milyon eksik, ha
bir milyon fazla umurumda deil" demiti Gilbert. Dominique de krizantemler, patlar, yldz
iekleri, sarmak glleri "Ile-de-France"dakilerin en gzelleri olsun istemiti. imen yeili,
mavi, mor koltuklar ve paravana insann gzne arpyordu. Ne byk cret! Bardaklarda
buzlar ngrdyordu. Siyah pantalonu ve parlak gmlei iinde incecik duran, yar beyaz yar
kumral salaryla arkadan otuz yanda gsteren Houdan, Dominique'in

elini pt ve "Dominique, kimse sizin gibi konuk arlayamyor" dedi. (Tam ayn anda,
tamamen ayr, tpatp e bir baka bahede, biri unlar syledi ve ayn glmseme bir baka
yzde belirdi: "Ne kadar gzel bir pazar!" Neden dnyorum ki bunu?)

Gne, meltem, zgara, kaln bonfileler, salata, meyva ve araplar, ksacas her ey
kusursuzdu. Gilbert yolculuk yklerini ve Keya'da yapt avlar anlatt, sonra da, yerine
koymam gereken daha alt para var, diyerek Japon oyununa;dald. Laurence, bir tr zek testi
olan klavuz oyumum oynamalarn teklif etti, hepsi buna byk ilgi duydu. Kendi
aknlklarna, birbirlerinin haline-glmeye baylrlard, Laurence kendini ok ypratmt,
onun iin de imdi bitkindi; zaman zaman ruhsal bunalm geiriyorum diye dnd. Louise
bahenin uzak bir kesinde kuzenleriyle oynuyor, Catherine ise, ar ar yanan minenin
nnde, halya uzanm kitap okuyan tm mutlu kk kzlar gibi, bir ey okuyordu: Don
Quichotte. Geen hafta Quentin Dur--loard' okumutu, ama gece onu alatan bu deildi.
yleyse neydi? Loise heyecanla: "Anne, Catherine'ih bir derdi var, gece alyor" demiti.
Oysa retmenlerini seviyordu ve okulda yeni bir kz arkada edinmiti. Sal yerindeydi ve
evde ise herkes ok neeliydi.

"Dufrene "gene yeni bir slgoan m aryorsun?" diye sordu.

"insanlar, duvarlar tahta panolarla, kaplama-

10

ya ikna etmeliyim."

Ne garip! Ortalktan kaybolduu zaman, slogan aradn sanyorlard. evresinde, Jeanne
Texcier'nin baarsz intiharndan sz ediliyordu. Dominique, sol elinde bir sigara, sa eli
szn kesecekleri nlemek istercesine havada, o gzel ve etkili sesiyle "Jeanne yle zeki
deildir, mesleinde ykselmesini salayan kocasdr; ama dorusu, Paris'in en gzde
kadnlarndan olup da, basit bir ii kz gibi de davranlmaz" dedi.

Tamamen ayr, tpatp e bir baka bahede biri yle sylyordu: "Dominique Langlois mi?
Gilbert Mortier sayesinde mesleinde ykseldi." Bu hakszlk;, 45'de radyonun arka
kapsndan girdi, kendine engel olmak isteyenleri ineyerek, essek gibi alp bileinin gc
ile bugnk durumuna geldi. Neden insanlar birbirlerini bylesine didik didik etmekten zevk
alrlar? Annemin kar olduu iin Gilbert'e kancay taktn dnyorlar. Gisele Dufrene
de bunu dnyor. Annem bu evi, bu yolculuklar, o olmasayd zor bulurdu; bu tamam. Ama
Gilbert'in ona verdii baka bir ey de var , babam terk ettikten sonra iyiden iyiye arm
kalmt. (O zaman babam, evde vicdan azab eken biri gibi dolanp duruyordu. Marthe'n
evlenmesinden hemen sonra Dominique ekip gitmiti.) Onun bugn kendine gvenen bir
kadn olmas, Gilbert'in sayesindedir. (Elbette denilebilir ki......)

Hubert ve Marthe, ormandan kollar kocaman yaprak demetleriyle dolu olarak dndler.
Mart-

11

he, ba arkada, dudaklarnda donup kalm bir glmseme, uar admlarla geldi: Tanr
akndan sarho olmu bir azize; inan sahibi olduktan sonra yapt rol bu. Mavi ve mor
yastklara oturdular. Hubert, "Kocam ubuum" dedii Fransa'da bunu byle adlandran son
kii olduu kukusuz piposunu yakt. Hele onun o arpk gl ve imanl... Yolculua
kt zaman siyah gzlk takar. "Nereye gittiimi bilmeden yaptm yolculuklara
baylrm". ok iyi bir dii olup, bo zamanlarn at yanlarndaki ilk ly byk bir
dikkatle incelemeye ayrr. Mart-he'm kendi kendini tatmin etmek iin yaratt eyleri
anlyorum. ,

"Yazn Avrupa'nn hibir plajnda uzanacak yerden fazlas bulunmaz; ama, sizi kimsenin
tanmad Bermuda'da, bombo, gzn alabildiine uzayp giden plajlar vardr," dedi Domi-

nique.

"Yani, kk sevimli bir ke," dedi Laurence.

Gisele, "Ya Tahiti? Tahiti'ye niin bir daha gitmediniz?" diye sordu.

"1955'de Tahiti iyiydi. imdi Saint Tropez'den beter. yle adi, yle adi ki...."

Yirmi yl nce de babam, Floransa'ya, Grana-da'ya gitmeyi teklif ettiinde, "oralara herkes
gidiyor, yle adi ki..." derdi Dominique. Drd bir arabaya dolmu, yolculuk yapan
Gngrmler Ailesi!.. Babam, italya ve Yunanistan'da dolar, biz de Dominique'in o
zamanlar lks ve kibar bulduu yerlere sayfiyeye giderdik. imdi ise

12

gne banyosu yapmak iin Atlantik'i ayor. Noel'de, Gilbert onu Balbek'e gtrecek...

"Brezilya'da, bombo, ok gzel plajlar varm szde," dedi Gisele. "Brezilya'ya bir kaamak
yaplabilir. ylesine grmek istiyorum ki oray!"

"Ooo, hayr! dedi Laurence. Zaten Paris'in tm evresinin hali iler acs; bir de bunun tpatp
benzeri, kocaman bir kent dn!"

Dominique "baban gibi sen de gemie balsn," dedi.

"Kim deil ki," dedi Jean-Charle." insanlar fze ve makineleme devrinde hl ondokuzuncu
yzyl kafas tayor.

Dominique "ben yle deilim," dedi.

Gilbert sylediine inanm bir sesle (daha ok abartlm bir biimde; szleriyle kendisi
arasnda her zaman bir mesafe brakr.) "Sen her zaman aykrsndr," dedi.

"Herhalde, kentin yapmnda alan iiler de benim gibi dnp, tahta evlerin' brakmak
istememilerdi."

"Laurence'cm, baka areleri yoktu," dedi Gilbert. "Brezilya'daki kiralar gelirlerinin ok
stnde."

Yapt ukallklar iin zr dilercesine, hafiften dudan bzerek glmsedi.

Dufrene "Brezilya bugn ok demode," dedi. "Hl yle bir mimarisi var ki, dam, kap,
duvar, baca hepsi ayr ayr seilebiliyor. imdi gerekletirilmek istenen ise, her esi ok
deerli olan sentetik ev: Orada dam duvarla karr

13

ve avlunun ortasna doru iner.".

Laurence, yine aptalca bir sz ettii iin kendi kendine kzar. Bilmedii eylerden sz etmek,
insan bu hallere drr ite... Matmazel Ho-uchet, bilmediiniz konuda hi konumayn,
derdi. Ama byle de olunca hi az amamak gerek. Laurence sustu ve Jean-Charles'n
anlatt gelecein kentini dinledi. Gzleri ile gremeyecei bu gelecein harikalar onu
sonsuz sevindirdi. Bugnn insannn ortaa insanndan, onun da tarih ncesi insandan
birka santim daha uzun olduunu renmek ok houna gitti. Onlar bu konularla bylesine
ilgilendikleri iin ansllar. Bir kez daha ve hep ayn hararetle, Dufrene ve Jean-Charles
mimarideki bunalmn tartmasn yapyorlard.

"Evet, kredi bulmak gerek," dedi Jean-Charles. "Ama baka yollarla, ikna gcn yadsmak,
tarih ile elikiye dmek demektir."

Kimse cevap vermedi; sessizlik iinde Mart-he'n sesi ykseldi: "Tm lkeler silahszlanma
konusunda anlasalard! VI. Paul'un son arsn okudunuz mu?"

Dominique sabrszca szn kesti: "Tam yetkili kiilerin bana sylediklerine gre bir sava
patlak verirse, insanln bugnk duruma gelmesi iin yirmi yl yeterliymi."

Yerletirecei drt paras daha kalan Gilbert ban kaldrd: "Sava olmayacak. Kapitalist
lkelerle, sosyalist lkeler arasndaki mesafe yaknda ortadan kalkacak. nk u anda yir-

14

minci yzyln en byk devrimi yaanyor. Meydana getirmek sahip olmaktan ok daha
nemlidir.

yleyse, silahlanmaya bu kadar para harcama neden, diye dnd Laurence. Fakat Gilbert
buna verilecek yant bilir, Laurence da kendisi ile alay edilsin isetemezdi. Zaten Jean-Charles
cevap verdi: Bombasz tarih dnlemez. Ne demek istedi acaba bununla? Herhalde felket
olurdu, herkesin can sklverdi.

Gilbert, Laurence'a nazike dnerek: "Cuma'ya geliyorsunuz deil mi? Yeni Hi-Fi setimi size
dinletmek istiyorum.

Dominique "Yugoslavya kral Alexandre'n ve Kerim Han'mkinin ei," dedi.

Gerekten harika," dedi Gilber. "Onu dinledikten sonra, baka, sradan bir pikapta mzik
dinlenilmez."

"yleyse onu hi dinlemeyeyim, nk mzii severim." (Yalan. Gln olmak iin
syledim bunu.)

Jean-Charles ok ilgilenmi gzkt:

En az ne kadar para saymak gerek?" Byle gzel bir Hi-Fi'ye sahip olabilmek iin?

"Bir mono tesisat iin en azndan... en azndan yz bin eski frank vermen gerek. Ama
bunun benim dediimle ilgisi yok."

"yle iyi bir ey almak iin, herhalde bir milyonu gzden karmal," dedi Dufrene.

"Bak: yi bir mono alt yzbinle bir milyon aras tutar; stereo istersen iki milyon frank
gzden

15

kart. Beni dinlersen, kt bir stereo yerine bir mono daha iyidir, derim, yi bir amplifikatr
be yz bin frank kadar tutar."

"Dufrene benim dediim gibi, en azndan bir milyon ister," dedi gs geirerek.

"Bir milyonu daha aptalca harcama yollan da var," dedi Gilbert.

Jean-Charles Laurence'a "eer Vergne, Ro-ussillon iini baarrsa, byle bir pikap armaan
ederiz kendimize," dedi Dominique'e dnerek:

"Roussillon'da yaptrmakta olduumuz toplu dinlenme konutlar iin ahane bir fikri var,"
dedi.

Dufrene, "Vargne'nin ok gzel fikirleri var ama, ou kez gerekleemiyor, dedi.

"Gerekleecekler. Onu tanr msn?" diye sordu Jean-Charles, Gilbert'e. "Onunla almak
ok zevklidir; tm atlye coku iindedir; orada uygulama yaplmaz, yaratlr."

"Kuann en byk mimar," diye sze girdi Dominique. "ehirciliin en ileri ncs."

"Monnod'un yannda almay ye tutarm," dedi Dufrene. "Orada yaratlmyor, uygulanyor
fakat daha da ok kazanlyor." Hubert azndan piposunu kararak:

"Bu da bir gr," dedi. Laurence annesine glmseyerek ayaa kalkt:

"Birka yldz ieinizi alabilir miyim?"

"Tabii." Marthe da ayaa kalkt ve kzkardei ile birlikte

uzaklat.

16

"aramba gn babam grdn m? Nasl, iyi mi?"

"Evindeyken her zaman neeli. O gn, deiiklik olsun diye, Jean-Charles ile tartt." "Jean-
Charles da babam anlamyor" Marthe ge bir gz atarak: "Dier. insanlardan ylesine ayr
ki, babam kendi ynnde doa stle ulayor. Mzik, iir onun iin bir dua."

Laurence yldz ieklerine eildi; cann skyordu bu tr szler. Tabi onda, bende ve
bakalarnda olmayan bir ey var (ama onlarda olup da bende olmayan ne?) Pembe, krmz,
turuncu, san renkteki nefis yldz ieklerin avucunda smsk tutuyordu. .

"Ne gzel bir gn, deil mi yavrularm? diye sordu Dominique.

"ok gzel," diye atldrMarthe.

"ok .gzel," diye tekrarlad, Laurence. Gn batmak zereydi, eve dnecei iin can skkn
deildi. Duraksyordu. Son dakikaya kadar bekledi; annesine bir ey sormak, onu on be
yandaykenki kadar tedirgin ediyordu:

"Sana bir ey soracaktm....

"Ne ola ki?" dedi souk bir sesle Dominique.

Serge konusunda niversiteyi brakp televizyon ya da radyoda almak istiyor.

"Bu ile seni" baban m grevlendirdi.

"Babamda, Bernard ve Georgette'e rastladm."

"Nasllar? Hl byk ak m yayorlar?"

"Oh! Hemen yle azck grdm."

17

l

"Babana kesin olarak syle, i bulma kurumu deilim. Benden bylesine yararlanmay
denemek, biraz an bir davran gibi geliyor bana. Ben kimseden bir ey beklemedim."

"Babama, yeenine yardm etmek istiyor diye, klamazsn herhalde," dedi Marthe.

"Ona kzdm ey, kendi kendine bir ey ya-pamamasdr." Dominique eliyle kar
koyacaklara set ekip: "Dindan olup manastra girseydi, onu anlard." (Yok daha neler diye
dnd La-urence.) Ama o ortada kalmay yeledi.

Dominique onu byk bir avukat sanp evlenmiti ama, mecliste yaz ileri yneticisi olarak
kalmasn affedemiyordu. "k olmayan bir yol" derdi.

"Ge oldu, yukar kp da biraz elimi yzm dzelteyim," dedi Laurence.

Babasna sz sylemesine dayanamyordu; onu savunmak ise, daha kt olacakt. Onu her
dndnde, kalbi burulur, bir tr pimanlk duyard. Nedeni yok ama, annesinin tarafn
hi

tutmad.

"Ben de kyorum, stm deieceim," dedi

Dominique.

"Ben ocuklarla ilgilenirim," dedi Marthe. Rahat: Azizelik yoluna girdiinden beri, ne kadar
angarya i varsa sahip kyor. Bundan ylesine zevk alyor ki, insan hi ekinmeden stne
her

ii, ykabilir.

Annesinin olduka gzel, ispanyol stili denmi odasnda, salarn tararken, son bir gle:

18

"Cidden Serge iin bir ey yapamaz rnsm?* diye sordu Laurence.

"Hayr."

Dominique aynaya yaklat.

"Halime bak! Benim yamda, btn gn alp, her akam da dar kan bir kadn, hap
yutmu bir kadndr. Biraz uyumam gerekecek."

Laurence aynada annesine dikkatle bakt. Yalanmakta olan bir kadnn, kusursuz ve ideal
grnts vard orada. Yalanan bir kadn... ite bu grnty reddediyordu Dominique. ilk
kez kendini kapp koyuveriyordu. Hastalk, yedii darbeler, hepsi st ste gelmiti. Anszn
panie kaplp:

"Bir gn yetmi yama geleceimi aklm almyor," dedi.

"Hi bir kadn senin gibi formunu koruyamaz," dedi Laurence.

"Vcudumu iyi, kimseninkine imrenmiyorum, ama una bak."

Gzlerini, boynunu gsterdi. Kukusuz krknda deildi artk.

"Yirmi yanda deilsin elbette,"dedi Laurence. "Ama pek ok erkek, grm geirmi
kadnlar yeler. Kant istersen, ite Gilbert..."

"Gilbert... Onu elimde tutmak iin, canm diime takp her akam kyorum. Yoksa bana srt
evirebilir;"

"Yok canm!"

Dominique srtna Balanciaga tayyrn geirdi. Asla Chanel giyilmez; dnyann parasna
bit

19

pazarndan giyinmi gibi oluyor insan, diye

mrldand:

"u namussuz Marie-CIaire ayrlmamak iin direniyor: Canm skmaktan holand iin."
"Belki sonunda raz olur." Marie-CIaire de, u namussuz Dominique diyordur, kukusuz.
Lucile de Saint-Chamont zamannda, Gilbert hl kars ile oturuyordu; ayrlmas sz konusu
bile deildi. nk Luce'in kocas ve ocuklar vard. Onu Marie-Claire'den ayrlmaya
Dominique zorlamt; eer Gilbert bunu kabul ettiyse, kukusuz iine geldii iindi. Ne
olursa olsun, Laurence annesini hain buluyordu.

"unu bil ki, Gilbert'le ortak bir yaantnn pek ok sakncalar olabilir, nk zgrln
seviyor."

"Ya sen? Sen de zgrln seviyorsun"

"Evet."

Dominique paral aynasnn nnde dnp glmsedi. Gerekten, Verdelet'lere
gitmekten ok holanyordu; bakanlar onda sayg uyandryordu. Ne kadar ktym dedi
Laurence. O annesiydi ve ona kar bir sevgi duyuyordu. Fakat, o ayn zamanda da bir
yabancyd. Aynada dnenen grntlerin arkasnda kim saklyd? Belki de hi kimse.

"Senin iler yolunda m?"

"ok iyi. Baardan baarya kouyorum."

"Kkler?"

"Grdn gibi serpilip byyorlar."

20

Dominique, ilke olarak soru sorar, fakat, Lau-rence'n can skc, ya da sadece ayrntl olarak
verdii, yantlarn da patavatszlk kabul ederdi.

Bahede Jean-Charles, Gisele'in koltuuna-eilmiti. Her ikisininde houna giden kk bir
flrt (sanrsam Dufrene'in de); ikisinin de arzulamad bir serven deneyebilecek gibi bir
tavr taknmlard birbirlerine. (Ya deneseler? yle sanyorum ki, umursamazdm. yleyse
kskanlk olmakszn ak olabiliyor.)

"O halde Cuma iin size gveniyorum," dedi Gilbert. "Siz olamaynca elenilmiyor."

"Daha neler!"

"Emin olun."

Sanki aralarnda zel bir ba varmasma, La-urence'n elini hararetle skt; ite, bunun iin
herkes onu sevimli buluyor:

"Cumaya grrz."

insanlar Laurence'la birlikte olmay srarla isterler; evine de koarak gelirlerdi. Laurence ise
bunun neden byle olduunu bir trl anlayamazd.

"Nefis bir gn," dedi Gisele.

"Paris'teki u yaantdan sonra, byle bir dinlenme kanlmaz bir ihtiya", dedi Jean Charles.

Gilbert "mutluluk gerekli." dedi.

Laurence kzlarn arka koltua yerletirdi, kaplar kilitledi, kendi de Jean-Charles'in yanna
oturdu. Dufrene'in Citroen'inin pei sra kk yola doru yneldiler.

"Gilbert'in bylesine iddiasz kalabilmi olma-

21

s, alacak ey," dedi Jean-Charles. "Sorumluluklarm ve yetkisini dn; buna karlk en
ufak bir gururlanma belirtisi yok."

"Umursamyor."

"Onu sevmemen doal, ama imdi hakszlk

etme."

"Yok hayr, onu pekl seviyorum."(Seviyor mu? Sevmiyor mu? Herkesi seviyor.) Gilbert'in
uzun uzadya gevezelik etmedii gerek diye dnd. Fakat, herkes onun, dnyann iki
byk elektronik aygtlar irketinden birini ynettiini ve ortak pazarn yaratlmasndaki
roln

biliyor.

"Gelirini merak ediyorum," dedi Jean-Charles.

"Her halde snrszdr."

"Bu kadar paraya sahip olmak beni rk-

trd."

"Akllca kullanyor."

"Evet," .

Garip; Gilbert yolculuklarn anlattnda ok elendiriyor insan. Bir saat sonra ise,
anlattklarndan elle tutulur bir ey kalmyor.

"Gerekten iyi deerlendirilmi bir hafta sonu oldu!"

"Gerekten iyiydi."

Ve tekrar Laurence kendi kendine, onlarda olup, bende olmayan ne, diye sordu. Oh! Merak
etmemeli; sol tarafndan kalkp, hi bir eyden zevk almad gnler olur insann. Laurence'n
.alk olmas gerek. Ama hereye ramen, herkes kendi kendine sorar durur. Neyim var ki?
An-

22

szn, kaytsz olur, uzaklar, sanki onlardan biri deildir artk. Be yl nceki bunalmnn
nedenini ona anlatmlard; bu tr bunalm pek ok kadn geirir. Dominique bunun zerine,
La-urence'a, evden uzaklap almasn t-lemiti. Jean-Charles ok para kazandn
grdnde, buna raz oldu. imdi bir ruhsal knt iin, artk neden yok. Her zaman
nmde i, evremde insanlar var; yaantmdan ho-nutum. Hayr, hibir tehlike yok. Bu
sadece ruhsal bir sorun. Eminim ki, bakalar da ou kez bu duruma der ama, abartp
nemsemezler. ocuklara dnerek:

"iyi elendiniz mi tatllarm?" dedi.

"Oh! Evet" dedi, Louise atlarak.

Ak pencereden ieri dklm yapraklarn kokusu giriyordu. ocukluundan kalma bir
gkte yldzlar parlad ve Laurence anszn kendini ok, ok iyi hissetti.

Ferrari onlar geti, nce earb rzgrdan uuan Dominique elini sallad. Gerekten haval
bir kadn. Gilbert'e gelince, hide ellialt yan adam deil. Gerek bir ift. Ksacas,
Dominique belirli bir greve sahip olmak iin direnmekte haklyd.

"Birbirlerine ok yakyorlar, yalarna gre gzel bir ift" dedi Jean-Charles.

Bir ift. Laurence, Jean-Charles' inceledi. Arabada, onun yannda olmak houna gitti. Jean-
Charles dikkatle yolu izliyordu; Laurence da onun profiline, on yl nce onu ok fazlasyla
heyecanlandran ve hl da etkileyen profiline,

23

bakt. Yzne baknca Jean-Charles tamamen- eskisi gibi deil kendisi onu artk yle gr:
myor Zeki ve enerjik bir yz var, fakat bilmem nasl sylemeli, tm yzler gibi onunki
de kalplap kalm. Lolukta profilden gzleri daha dalgn, az ise daha belirsiz gibi
gzkyordu. Onbir yl nce de ona byle gzkmt ite; yannda bulunmad anlar ve
kimi kez da arabada yanyana giderlerken, ona bu e-kilde gzkmeye devam ediyordu.
Susuyorlard. Sessizlik bir ortak ba antryor ve kelimeler itene ok derin bir uyum
salyordu. Belki de bir hayal. Yallar tekerlekler altnda eriyip gider-"ten, varakta r
uyurlarken, jean-Charles susmuken, Laurence bunun byle olduuna inanmak istiyordu.

Az sonra, Laurence masasnn bana oturduunda, tm kayg ve korku yok olmutu. Sadece
biraz yorgunluk ve ak havann verdii bir sersemlik vard zerinde. Dominique'in kesin
klarla, "hayal kurup durma, bir eyler yap" diye bozduu hayallerine yeniden dalmaya
hazrd; imdiyse, kendi kendini engelliyordu. Dolma kaleminin kapan karrken "bu
slogan bulmam gerek" dedi bir mobilyacya, gmlek-iye, iekiye gven, mutluluk
vadeden ne gzel bir reklm resmi. Aalarn tatl hrts iinde, yaya kaldrm boyunca
yryen bir ift, geerken ideal evden ieri baktlar: Ayakl lambann altnda oturmu, srtnda
Ankara ynnden bir kazak, gen ve yakkl bir adam byk

24

bir dikkatle dergi okuyordu. Gen kadn elinde dolmakalemi masa banda oturuyordu.
Krmz ve sar yldz ieklerine uygun (iyi bir rastlant) siyah, krmz ve sarlarn uyumu.
Biraz nce onlar topladmda canl ieklerdi. Laurence, ellediini altna eviren o kral
dnd. Kz da madenden, nefis bir bebek olmutu onun. Kendinin elledii her ey ise
resme dnyordu. Tahta panolarla, kentin inceliini ormann tm iiri ile badatrnz.
Yapraklar arasndan nehirin siyah alkantsn sekiyordu. Aydnlk bak ile kyy aratran
bir gemi geti. Ik, camlar tepeden trnaa aydnlatt ve anszn birbirlerine sarlm aklar
ortaya kard; bu benim iin gemiin grntsyd; ben ise, onlarn ierideki odada
uyuduklarn sandklar ocuklarla, geleceklerinin tatl grntsym. tlenilmesi gereken bir
konu. O her zaman bir grnt olmutu. ocukluunun birbirinden ok deiik olaylaryla
etkilenmi olan Dominique, buna zellikle dikkat etmi, btn zeks ve o tkenmez
enerjisiyle aradaki boluu doldurmaya almt. (Yrtk ayakkab giymek, orapla bir
balgama basmak ne demektir bilemezsin. Salar tertemiz arkadalarnn birbirlerini dirsekle
drtp seni szmelerinin ne demek olduunu bilemezsin. Hayr elbisendeki bu leke ile sokaa
kamaszn. Git dei.) Kusursuz bir kk kz, baarl yetikin, bir gen kz. ylesine
tertemiz, kusursuz, prl prl bir kzdn ki.... derdi Jean-Charles. Her ey temiz, yeni,
kusursuzdu: Havuzun

25

mavi suyu, tenis toplarnn lks grnts, przsz gkteki top top olmu bulutlar ve kknar
aalarnn kokusu. Laurence, her sabah penceresinin kepenklerini atnda mat kda
baslm ok gzel bir fotoraf seyrediyordu. Otelin parknda ak renk elbiseler giymi, yank
tenleri gzel akl talar gibi gneten parlayan kz ve olanlar vard. Laurence ve Jean-
Charles da ak renk giyimli, yank tenli ve prl prl idiler. Anszn bir akam, bir gezinti
dn, arabann iinde dudaklar birlemiti; o sarlma ve o ba dnmesi... Bunun zerine,
gnlerce ve haftalarca artk bir grnt deil fakat kan, et, arzu ve zevktim. Eskiden yaam
olduum, babamn ayaklar dibinde otururken, ya da elini avu-cumda tutarken duyduum o
tatl rahatln daha da bir bilinmeyenini yeniden yaadm.. On-sekiz aydr, Lucien'le de
yeniden ayn ey; damarlarmda ate ve kemiklerimde o gzel geveme. Dudan srd
Laurence. Ya Jean-Charles bilseydi! Gerekte, Laurence'la onun arasnda deien bir ey yok.
Lucien bir kenarda; ve zaten ona eskisi gibi de heyecan vermiyordu artk.

"Aradn buldun mu?"

"Henz bulamadm."

Kocann dikkatli bak, gen kadnn tatl glmsemesi. Glmsemesinin gzel. olduunu
ou kez sylemilerdi: Dudaklarnda hissediyordu onu. Aradm slogan bulmak balangta
hep zor olur. Ne kadar klie eskitildi imdiye

26

dek ve ne kadar da kanlmas gereken tuzaklar var. Fakat Laurence mesleini iyi bilirdi.
Ben tahta panolar satmyorum: Gven, baar, fazladan da biraz iir satyorum. Dominique
kttan resimler yapmasn teklif ettii zaman, ylesine abuk ve kusursuz baarmt ki,
sanki doutan yetenekliydi. Gvenlik... Tahta, ta ya da tuladan daha fazla tutumaz: Bunu,
yangn fikrini-uyandrmadan sylemeli, beceriklilik ite burada.

Anszn ayaa kalkt. Bu akam da Catherine alyor mu?

Louise uyuyor, Catherine tavana bakyordu. Laurence eildi: "Uyumuyor musun canm? Ne
dnyorsun?" "Hibir ey." Laurence marakla Catherine'e sarld. Bu gizlilikler Catherine'in
davran deildi; o ak szl, hatta gevezeydi. "Her zaman bir ey dnlr. Bana
sylemeyi bir dene."

Catherine bir an duraklad. Annesinin glm-sediini grnce karar verdi: "Anne, ihsanlar
niin var olmutur?"

ite, yalnzca, tahta panolar satmay dndnz bir an, ocuklarn sizi sk boaz edip,
yant istedii sorulardan biri. Hemen yant-lamal: "Tatlm, eer sen var olmasaydn, baban ve
ben ok zlrdk." "Ya siz de olmasaydnz?"

Hl bebekmi gibi davrandn u kk kzn gzlerinde ne kadar ok kayg okunuyordu.
Niye bu soruyu soruyordu? Onu alatan

27

ey, ite buydu.

"Bugn leden sonra senin, benim, herkesin varlndan honut deil miydin?"

Catherine bununla pek yetinmi gibi gzkmyordu. Laurence'n aklna birdenbire bir fikir
geldi:

"insanlar birbirlerini mutlu klmak iin var olurlar," dedi atlarak. Yant pek gururlandrd
kendisini.

Catherine, yz ask dnmeye, daha dorusu kelimelerini aramaya devam etti:

"Ama, yleyse niye mutlu olmayan insanlar var?"

Tamam, nemli noktaya geldik.

"Mutsuz insanlar m grdn? Nerede canm?"

Catherine korkmu gibiydi ve susuyordu. Nerede? Goya henz-Franszca konumaya balad,
hem de neeli. Mahalle zengin: Ne serseri, ne de dilenci var; yleyse kitaplar m? Arkadalar
m?

"Mutsuz arkadalarn m var."

"Yo, hayr."

Sesi iten gibiydi. Louise yatanda kprdand; Catherine'nin uyuma zaman gelmiti.
Grnrde daha fazla konuacak gibi deildi. Onu ikna etmek iin zaman gerekecekti.

"Bak dinle, bunu yarn konuuruz. Ama mutsuz kiiler tanyorsan, onlar iin bir eyler
yapmaya alrz. Hastalara baklr, iyi edilir, yoksullara para verilir; o kadar ok ey
yaplabilir ki...

"yle mi? Herkes iin mi?"

28 .

"Bilirsin ki, mutsuzluklar aresiz kiiler olsayd, ben her gn alar dururdum. Bana her eyi
anlatacaksn ve sz veriyorum arelerini bulacaz." Catherine'in salarn okad, "sz
yeriyorum" diye tekrarlad. "Uyu imdi yavrucam."

Catherine kendini yatan iine brakverdi. Gzlerini kapatt. Annesinin sesi, pckleri onu
sakinletirmiti. Ama yarn ne olacakt? Genellikle Laurence, dikkatsizce verilen szlerden
sakmrd. Ama bu sonuncusu kadar da dnmeden verdii sz asla olmamt.

Jean-Charles ban kaldrd:

"Catherine bana bir d anlatt," dedi Laurence.

Gerei ona yarn syleyecekti. Bu akam olmazd. Niin? Jean-Charles ocuklarla
ilgileniyordu. Laurence yerine oturdu ve aratrmasna dalm gibi yapt. Bu akam olmazd.
Sonra Jean-Charler, hemencecik, be alt yant buluverirdi. O yant vermeden, Laurence
kendiliinden anlamak istiyordu. Sknts neydi? Ben de onun yanda alardm: Hem de ne
ok alardm, belki imdi onun iin hi alayamyorum. Matmazel Houchent, "tm bu
lmlerin boa gidip gitmemesi bize bal' derdi, inanrdm ona. O kadar ok ey sylerdi ki:
insanlar iinde insan olmak! Kanserden ld. insanlarn soyunu tketme, Hiroima: 45'de,
onbir yandaki bir ocuun kendini datmas iin nedenler vard. Hatta, Laurence, bir hi
iin bylesine korkun

29

eyler yaplmasn olanaksz grm, Tanr'ya hereyin karl olan bir yaantya inanmay
denemiti. Dominique ok akllca davranmt ~ bu konuda. Bir papazla konumasna izin
vermi, hatta ona akll birini de bulmutu. Ama bu 45'de doald. Fakat bugn, benim onbir
yandaki kzm, eer hkryorsa, bunda kusurlu olan benim. Dominique bana bir psikolog
salk verebilir. Catherine ok fazla okuyor, tam olarak da ne okuduunu bilmiyorum;
zamanm olmuyor, olsa bile kelimlerin anlam, benim iin baka, onun iin baka.

"Dnebiliyor musun? Bizim yldz topluluumuzda bile, canl varlklarn bulunduu
yzlerce gezegen var!" dedi ]ean-Charles dergisine dnceli, dnceli vurarak. "Kmese
kapatlm, onu da tm evren sanan tavuklara benziyoruz."

"Yeryznde bile kck bir emberin iine

kapanp kalmz, ona bakarsan!"

"Bugn artk yle deil. Basn, yolculuklar, televizyon ve yaknda mondovizyon sayesinde,
tam bir gezegen dzeyi yaanyor. Yanl olan, gezegeni tm evren sanmaktr. 85 ylnda
gne sistemini kefetmi olurlar.,.. Bu senin hayaline bir eyler demiyor mu?"

"Dorusu hayr."

"Hayal gcn yok"

Bir st katta oturanlar bile tanmyorum, diye dnd Laurence. Kardakilere gelince,
onlar konusunda epey bilgi sahibiydi, aradaki blme

30

sayesinde: Banyoda su akar, kaplar arplr, radyodan arklar ve Bananla reklmlar
ykselir, koca karsn azarlar, o gittikten sonra da, kars oullarn... Ya binann yz krk
dairesinde, ve Paris'in dier evlerinde neler oluyordu? Pub-linfde, Lucien'i, biraz Mbna'y,
birka ehreyi ve birka ismi tanyordu. Aile ve dostlar: Ufak, kapal bir dzen ve
eriilemeyen btn dzenler. Dnya her yerde ayr ve oraya girme olana da yok. Ama
bununla beraber o Cathe-rine'in yaantsna szd girdi ve onu korkutuyor. Catherine'i ondan
korumam gerek. Ona, mutsuz kiilerin bulunduunu nasl kabul ettirmeli? Bir gn onlarn da
mutlu olacaklarna nasl inandrmak?

"Uykun yok mu?" diye sordu Jean-Charles. Bu akam aklma hibir ey gelmeyecek, inat
edip oturmak bouna. Kocasna bakarak onun gibi glmsedi.

"Var"

Gece teraneleri; banyoda nee ile akan suyun grlts, yatakta sar ttn ve lavanta kokan
pijama ve bu arada Jean-Charles sigarasn ierken, Laurence' gnn dertlerinden syrp
kurtaran du. arabuk yaplveren bir makyaj temizlii. nce geceliini srtna geirdi ve
hazrd. (Esiz bulu, u sabahlar di fralarken yutulan hap: Dier zmbrtlar kulanmak hi
ho eildi.) Beyaz araflarn serinliinde gecelii vcudundan kayd, bann zerinde
uuverdi; plak bir vcudun sevgisine brakverdi La-

31

urence kendini. Okaylarn verdiiz haz. Hain ve hoa giden zevk. On yllk bir evlilik
sonunda, tam bir fiziksel uyuma; evet ama, yaantnn rengini deitirmeyen bir uyuma. Ak
da przsz, salkl, allagelen bir eydi. "Evet, resimlerin ok ho" dedi Laurence. Mono
gerekten yetenekli. Laurence at kampanyalarda, onun yaratt, kk gln adam
tipini kullanyordu. Firmann en iyi deerlendiricisi olan Lucien de, biraz fazlaca kullandn
sylerdi.

"Ama," dedi, "Mona, o yaratna benziyor: inceden inceye sinsi, tatl sert ve zarif

"Lucien ne diyor biliyor musun? Mizahta arya kamamal. Bu durmda tahtann pahal
olduu doru, renkli resim daha iyi yanstyor

dnceyi."

Laurence, isteine uygun olarak yaplm resimlerden iki tanesini ald: Biri, yosunlar,
atafatl ve gsterisiz parlakla sahip yal gvdeleri, gizleri ile bir ulu ormand; dieri tahta
panolarla denmi bir odann ortasnda, ince, uuan giysileri iinde glmseyen bir kadnd.

"Pek zevksiz buluyorum onlar," dedi Mona.

"Zevksiz ama gz dolduruyor."

"Sonunda iimi dkeceim: Burada resmin deeri yok, her zaman fotoraf ye
tutuyorsunuz."

Mona taslaklarn toplad ve merakla sordu:

"Lucien'le aranz nasl? Artk onu grmyor

musun?"

"Yoo, gryorum."

32

"Artk benim yardmm istemiyorsun." "Tekrar intiyacm olacak sana."

Mona brodan kt, Laurence da resmi tamamlayacak yazy incelemeye koyuldu, i rahat
deildi. Alayla "ite, alan kadnn iler acs hali", dedi. (almad zaman kendini daha
da iler acs buluyordu.) Evde sloganlar aryor. Broda Catherine'i dnyordu. gndr
de ondan baka dnd hibir ey yoktu.

Catherine'le yapt konuma uzun srm ve karka olmutu. Laurence onu hangi kitabn,
kimin etkilediini merak ediyordu; nk Cat-herine, mutsuzluun ortadan nasl
kaldrlabileceini renmek istiyordu. Laurence yal ve yoksullara, toplumsal yardm
grevlilerinin yardm ettiinden sz etti. Hastalar iyiletiren doktor ve hastabakclar anlatt.

"Doktor olabilir miyim?"

"Elbette, iyi almaya devam edersen."

Catherine'in yznde bir aydnlanma oldu; onun gelecei zerine konutular. Catherine
ocuklar iyi edecekti; annelerini de tabii, ama zellikle ocuklar iyi edecekti.

"Sen, sen ne yapyorsun mutsuz kiiler iin?"

Oyun oynamayan ocuklarn o kat bak.

"Hayatmz kazanmak iin babana yardm ediyorum. Benim sayemde okuyabilecek ve
hastalan iyi edeceksin."

"Ya babam?"

"O da evi olmayan insanlara ev yapyor. Bu da onlara bir tr yardm etme. Anlyorsun deil

33

mi?"

Korkun yalan. Ama hangi geree bavu-ralabilirdi ki? Catherine arp kalmt. Niye
herkese yiyecek verilmiyordu? Laurence yeniden soru sormaya balad ve sonunda kk kz
afilerden sz etti. Belki en nemli konu olduu iin, belki bir baka eyi gizlemek iin byle
davranyordu.

Bununla beraber, belki de afi gerekten bir aklamayd. Resmin gc... "Dnyann te
ikisi a" ve kocaman gzleri, korkun bir gizlilii saklayan az ile bu ocuk ba ne gzeldi.
Bu benim iin bir belirti: Alkla yaplan uran belirtisi. Catherine, yat a bir olan
ocuu grd her halde. Hatrlyorum, bykler bana ne kadar duygusuz gelirlerdi! Fark
etmediimiz ne kadar ok ey var; yani fark ediyoruz, fark ediyoruz ama aldrmayp
geiyoruz; nk, zerinde srar etmenin faydasz olduunu biliyoruz. Sulu vicdan neye
yarar? Bu konuda, ilk kez babam ve Je-an-Charles ayn kandalar. u yl nceki eziyet
olay beni hemen hemen hasta ettiydi: Neden? insan Dnyann ktlklerine almak zorunlu-
unda ama, yle de ok var ki: Patlayncaya dek tknanlar, kesip bimeler, linler, ocuk
drmeler, intiharlar, terk edilmi zaval ocuklar, lm evleri, tutsak katliamlar, manevi
basklar; bunlar sinemada, televizyonda gryor ve geiyor insan. Bir gn bunlar ortadan
kalkacak ama, bu bir zaman sorunu. Yalnz, ocuklar imdiki zaman yayorlar ve kendilerini
savun-

34

madan da yoksunlar.

"ocuklar dnp, duvarlara byle resimler asmamal," dedi Laurence. Ne baya bir
dnce. Baya: Onbe yamn bir kelimesi, Fakat ne anlam var? Benimki kzn savunmak
isteyen bir annenin doal tepkisi.

"Bu akam baban sana her eyi anlatr" diye szn tamamlad Laurence. On buuk ya; bir
kz ocuu iin biraz annesinden uzaklap, babasna yaknlk duyduu devre. Hem o,
benimkinden daha ok inandrc kantlar bulur, diye dnd.

lk bata, Jean-Charles'n ses tonu biraz rahatsz etti Catherine'i. Ne tam alayc, ne de
iddialyd: Babacayd sesi. Daha sonra ok inandrc bir konuma yapt. imdiye dek
dnyann eitli noktalan birbirinden uzaktayd ve in- sanlar balarnn aresine nasl
bakacaklarn iyice bilemediklerinden bencildiler. Bu afi, deimesini istediimiz, ite bu
eylerin bir kant. imdi artk eskisinden daha ok yiyecek elde ediliyor, zengin lkelerden
yoksul lkelere kolayca gnderilebiliyor: rgtler bununla ilgileniyor. jean-Charles, her
gelecei hatrladnda olduu gibi, duygusallamt: ller, buday, sebze, meyva ile
kaplanm, tm topraklar "vado-lunmu topraklar olmutu". St, domates, pirin, portakala
gark edilmi tm ocuklar glyorlard. Catherine bylenmiesine dinliyordu; bayram
havasna brnm tarlalar, sebze bahelerini gryordu.

35

"On yl sonra zgn kimse kalmayacak m?" "Bu sylenemezse de, herkes yiyecek bulacak;
tm dnya ok daha mutlu olacak." Bunun zerine ilenmi bir sesle: "On yl sonra domay
ok isterdim", dedi. Jean-Charles gld. Kznn gelimi olmasndan da gurur duyuyordu.
Onun gz yalarn pek nemsemiyor, okuldaki baars ona yetiyordu. ocuklar ou kez
altnc snfta ne yapa-caklann arrlar; fakat Catherine'in Latince houna gidiyor, tm
dallardan da iyi not alyor. "O esasl biri olmal" der bana Jean-Charles. Evet ama kim?
imdilik, o zgn bir ocuk ve ben onu nasl avutacam da bilemiyorum.

telefon ald. "Laurence? Yalnz msn? -Evet Gelip bir merhaba diyeceim." Gelince
bana sitem edecek diye dnd Laurence. Tatil dnnden beri onu ihmal ettii de doru.
Evi dzenleyip amak, Goya'ya haber vermek gerekirdi. Loise bronit olmutu. Publinfte
geleneksel olarak yaplan ve elerin hibirinin kabul edilmedii bayramdan bu yana on sekiz
ay gemiti. Beraberce ok ok dans etmilerdi iyi dans ediyordu pmler ve mucize
tekrarlanmt: Damarlarndaki o ate ve o ba dnmesi. Onun evinde bulmulard kendilerini.
Laurence sarholuunu ne srerek, azna hibir ey koymamt zaten hi imezditan
yeri aarrken eve dnmt. Hi pimanlk duymamt; nk Jean-Charles bir ey
bilmeyecek ve zaten de bu durum devam etmeyecekti. Sonra

36

pek ok ey oldu! Beni izliyor, alyor, sonunda ben de kabul ediyordum; sonra, ilikisini
kesiyor, bunun zerine ac ekiyor, her yerde krmz Giulietta'sn aryor, telefon banda
saatlerce oturuyordum, dnyor ve yalvaryordu: Terk et kocan, hayr asla fakat seni
seviyorum, hakaret ediyor ve tekrar gidiyordu; bekliyor, umuyor umutsuzlua dyordum:
Buluuyorduk, ne mutluluk; sensiz ne ac ektim, ya ben sensiz! itiraf et kocana; asla... Tm
bu gelgitler ve her zaman ayn noktaya var....

"Ben de tam senin fikrini soracaktm,"dedi Laurence. "ki taslaktan hangisini yelersin?"

Lucien omuzunun zerinden eilip, iki resmi de inceledi. Onun bu dnceli hali,
Laurence'ln houna gidiyordu.

"Karar vermesi g. ki taslak da tamamen deiik konularda."

"Hangisi daha etkileyici?"

inandrc hibir istatistik bilmem. ngrne brak."

Elini'Laurence'n omzuna koyarak:

"Ne zaman birlikte yemee kyoruz?"

"Jean-Charles Vergne ile sekiz gn iin Ro-ussillon'a gidiyor." '

"Sekiz gn!"

"Rica ederim! Bamda bir sr dert var; kzmdan tr canm skkn."

"Bunun benim sylediimle ilikisini gremiyorum."

"Ben gryorum."

37

ok iyi bilinen tartma: Beni artk grmek istemiyorsun, hayr istiyorum, anlamaya al,
fazlaca anlyorum... (Acaba u anda, gne sisteminin bir baka kesinde, bir baka
Laurence'la bir baka Luicen de ayn eyleri mi sylyorlar? Kukusuz, hi olmazsa,
brolarda, odalarda, kahvelerde, Paris'te, Londra'da, Roma'da New York'da, Tokyo'da, hatta
belki de Moskova'da bu

byle.)

"Yarn kta bir bardak bir ey ielim, ne dersin?"

Lucien sitem edercesine bakt:

Seim hakkm yok."

Dargn, odadan kt gitti: Yazk. Laurence'n iinde bulunduu durumu anlamak iin ciddi
bir aba gstermiti. Onun asla ayrlamayacan biliyor ve onu bu konuda gzda
vermiyordu. Lucien hemen hemen her eye katlanyordu. La-urence da ona ok balyd: Onu,
Jean-Charles'la karlatrdnda birbirlerinden ne denli farklydlar: Atele su gibi. O,
ykler anlatan romanlar, ocukluk anlarn konu alan yazlar, soru sormay, ba bo
dolamay severdi. Onun baklar, Laurence'a kendi kendini deerli hissettirirdi. Deerli: O
da kendini aldatyor. Bir erkee balanld sanlr; oysa kendi herhangi bir dncene, bir
zgrlk ya da beklenmedik bir olaym grntsene, seraplara balsndr. (Doru mu,
yoksa mesleim mi benim dncelerimi arptyor?) nndeki paray yazd, tamamlad.
Sonunda ince giysili gen kadn seti-

38

Broyu kapad, arabasna bindi. Eldivenlerini giyip, ayakkabsn deitirirken, bir sevin
kaplad iini. Zihninden, niversite caddesine, keskin keskin ttn kokan, kitap dolu daireye
varmt bile. Ne yazk ki, orada uzun sre ka-lamyordu. En ok sevdii, dnyada en ok
sevdii babasyd. Ama en ok da Dominique'i gryordu. Tm yaantm byle geti: Babam
sevdim, ama annem beni, ben yapt.

"Hayvan ne olacak!" yarm saniye fazla du-raksam, iko herif de yoldan ekilip gitmiti.
Yeniden o kk, tek ynl, arabann amurluklarnn srtnd, yollarda dnendi durdu.
Yeralt park yerleri, drt katl kent merkezleri, Seine nehrinin yata altnda teknik bir kent;
on yl sonra olacak bunlar. Ben de on yl sonra yaamay yelerdim. Nihayet bir yer var! Yz
metre tede bambaka bir leme giriyordu: Eski tip pi-leli perdeli, yemek kokulu bir kapc
dairesi; sessiz bir avlu, yaya klan ve bastka ses veren ta merdiven.

"Gn getike park etmek zorlayor."

"Benden nce sen syledin."

Babas ile beraberken, en basit eyler bile, basit gelmiyordu ona; bu da, onun gzlerinden
prl prl yansyan, aralarndaki o ortak badan ileri geliyordu, ikisi de bu srdalktan zevk
alyorlard: ki kiinin ylesine yaknlk duyup, sadece birbirleri iin yaadklar, o anlar.
Yz o muzip ifade ile aydnland. Laurence'n oturtup, porta-kal suyu ikram ettikten sonra:

39

"Annem nasl diye sordu

"Olabileceinin en iyisi."

"Su anda kimi taklit ediyor?"

Freud'un bir isterik kadn iin sorduu bu soru, eskiden beri tartma konusuydu aralarnda.
Gerek olan u ki, Dominique her zaman birini taklit etmekte.

"Galiba u ara Jacqueline Verdelet'yi taklit ediyor. Sa ekli ayn. Cardin'den giyinmeyi
brakt, imdi Balenciga'dan giyiniyor."

"Verdelet'lere mi gidip geliyor? Bu salon yosmas... Doru, her nne gelenle hi
dnmeden dt kalkt... Ona Serge'den sz ettin mi?"

"Ona hibir ekilde yardm etmek istemiyor."

"Tahmin ediyordum."

"Enitemi ve halam da, yle pek ok sever hali yok. Onlar iin hl byk ak yayorlar m
diye soruyor.

"O kadar da deil. yle sanyorum ki, kz kardeim Bernard iin kurduu hayallerin pek
ounu yitirdi. Onu artk akla sevmiyor."

"Ya Bernard?"

"O da onun deerini hi bilmedi."

Akla sevmek; gerek deer. Bu kelimeler onun iin bir anlam tayor. O Dominique'i byk
bir akla sevmiti. Baka kimi sevdi byle? Onun. tarafndan sevilmek: Buna lyk olmay
bilmi bir kadn var m? Kukusuz hayr; eer olsayd, dudann kenarnda hayal krklnn
verdii bu krk olmazd.

"insanlar hep artyor beni," diye sze ba-

40

lad gene. "Bernard rejime kar ve olunun O.R.T.P. * gibi hkmetin can damar olan bir
yere girmek istemesini doal buluyor. Herhalde ben inat ve eski bir idealist olmalym; her
zaman yaantm ilkelerimle bir dzeyde tuttum."

"Benim ilkelerim yok!" dedi Laurence piman-lk duyarak.

"ilkelerin olduunu iln etmiyorsun herkese, ama drstsn; br trl olmandan daha iyi,"
hararetle babas.

Gld, bir yudum portakal suyu iti, ok iyi hissediyordu kendini. Onun bir iltifatna neler
verilmezdi ki? Dalavere bilmez, kimseye zarar dokunmaz, paraya kar kaytszdr: O
esizdir.

Plaklarn kartrd. Hi Fi bir pikap seti yoktu ama, severek alnm birok pala vard.

"Sana ok gzel bir ey dinleteceim: Pop-pee'nin Ta Giyme Toreni/'nin en son doldurulan
pla,"

Laurence dikkatini vermeye alt. Yurduna, dostuna elveda diyen bir kadn. ok gzel.
Babasna bakt: Onun gibi tam anlamyla kendini verip dinleyebilmek... Jean-Charles'da,
Lucien'de bulduunu sand ey, yalnz onda vard: Yznde sonsuzluk yansyordu. Her an
iin kendi kendinin dostu ve scak yuvas olmak... Onu

^

ihmal ettiim iin kendime kzyorum; ama aslnda benim ona ihtiyacm var. Ona bakt,
gizinin ne olduunu, bir gn onu kefedip ede-

Fransz radyo televizyonu

41

miyeceini sordu kendi kendine. Mzii dinlemiyordu. Uzun sredir mzik bir ey
sylemiyordu artk ona. Monteverdi'nin dokunakll, Beethoven'in trajiklii, hi ekmedii
aclar ima ediyordu ona: ylesine yakc, ezici ve dev gibi aclar. Baz buruk aclar, bir tr
fke, umutsuzluk, boluk, aknlk, bunalm gemiti bandan: zellikle bunalm. Bunalm
kimse mzikle dile getiremiyor...

"Evet, ok gzel" dedi canl bir sesle.

(Dndnz syleyin derdi, Matmazel Houchet. Babas ile bile, olanaksz bir ey di bu.
Hep, insanlarn sizden bekledii eyler sylenir.)

"Seveceini biliyordum. Devamn da koyaym m?

Bugn dinlemeyeyim. Sana bir ey danmak istiyordum; Catherine konusunda."

Ne yant vereceini nceden bilmeden, dikkat kesilip dinledi. Laurence konumasn
bitirince, dnd ve:

"Jean-Charles'la aranz iyi ya?" dedi.

Yerinde bir soru. O zamanlar evde o boucu sessizlik olmasayd, belki katledilmi Yahudi
ocuklar iin o kadar ok alamazdm.

"Her ey ok iyi."

"abuk cevap veriyorsun."

"Gerekten herey gayet yolunda. Onun dinamiklii bende yok ama bu ocuklar iin bir
denge salyor, i ki, ben ok dalgn olmayaym."

"Niye, iinden tr m?"

"Hayr. Genel olarak dalgnm gibi geliyor bana.

42

Ama ocuklarla olunca da pek dalgn olduumu sanmyorum."

Babas sustu, o sordu:

"Catherine'e ne cevap verebilirim?"

"Cevab yok. Bir kez soru soruldu mu, verilecek cevap kalmaz."

"Fakat mutlak cevaplandrmalym. Neden var olunur? Tamam, bu soyut ve metafizik; bu
soru o kadar zihnimi kurcalamyor. Ama iin kts bir ocuk iin ok ykc bir ey bu."

"Felaketin ardnda bile kvan bulunabilir. Ama itiraf edeyim, on yandaki kk bir kz
buna inandrmak kolay deil."

"yleyse, onunla konuup onu zen eyi anlamaya alacam. Sana sonucu sonra
sylerim."

Laurence ayaa kalkt:

"Gitmeli, vakit geldi."

Belki babam benden ve Jean-Charles'dan daha becerikli olacaktr bu konuda, dedi Laurence.
O, ocuklarla nasl konuulacan bilir; hem nabza gre erbet verir, hem de ok gzel
armaanlar bulur alr. Babas evlerine geldiinde cebinden, dev bir elma ekerim andran
parlak izgilerle sslenmi silindir biiminde bir karton kard. Sra ile, Louise, Catherine,
Laurence gzlerini dayayp baktlar: Bir sekizgenin simetrisi iinde oalan, ekillenen,
bozulan, uuan renk cmb grdler. Maddesini dnyann meydana getirdii ii bo bir
iek drbn: Hallar, perdeler, kitaplar, yldz iekleri. Jean-Charles da bakt.

43

Kuma ya da duvar kd desinatrnn pek gzel iine yarar, dedi. Dakikada on fikir..."

Laurence, babasnn stnde hi fikir yrtmeden itii orbay datt. ("Yemiyor
besleniyorsunuz" demiti bir gn: Laurence da Jean-Charles kadar yemek zevkine nem
vermedi.) ocuklara ykler anlatt, onlar gldrd ve sezdirmeden sorular sordu. Ayda
dolamak ho olurdu herhalde; korkarlar myd acaba oraya gitmeye? Yooo, hi deil! Eer
gidilirse uaa binmekten daha fazla tehlikeli olmayacan zaten bileceklerdi. Uzay adam
onlar hi de artmamt.; hatta televizyonda seyrederlerken onu biraz da apal bulmulard
Resimli kitapta okumulard zaten bu yky; hatta orada aya ini bile vard. Onlar artan
hl aya inilmemi olmasyd. Babalarnn sz ettii dier uydularda yaayan bu insanst,
in-sanalt, insanlar tanmay ok isterlerdi. Sz yarna girip onlar tarif ettiler, dedelerinin
varl, seslerinin grlts, sofrann zenginlii iinde coup kendilerinden getiler. Lisede
astronomi okunuyor mu? Hayr. Fakat ok iyi eleniliyor, dedi Louise. Catherine, kendinden
bir ya byk ve ok zeki Brigitte'le biraz aptalca olan Franszca retmeninden bahsetti.
Niye aptal ki? Aptalca eylerden baka bir eyler sylemedii iin. Ananash dondurmay
tk-mr-larken, dedelerine daha nce sz vermi olduu gibi, arabayla bir pazar gezmesi
yaptrmas iin yalvardlar. Fransa tarihinde sz geen Loire

44

atolarna gitmeyi istediler.

babaa kalnca; "Laurence bou bouna tellanyor, siz de yle dnmyor
musunuz?" dedi Jean-Charles. "Catherine'in yandaki tm ocuklar soru sorar."

"Ama niye bu tr sorular sorsun," dedi Laurence. "Yaad hayata ok dikkat ediliyor, kt
eylerden de korunuyor."

"Hangi ocuk ktlklerden korunabiliyor, bugnk gazete, sinema, televizyonlar?" dedi
babas,

"Televizyon konusunda ok dikkat ediyorum," dedi Laurence. "Gazeteleri de ortalkta
brakmyoruz."

Catherine'e gazete okumasn yasaklad ve insann yeterinece bilgisi olmaynca olaylar ters
anlayp yamlabileceini rneklerle anlatt; hem zaten gazeteler de ounlukla yalan
yazyorlard.

"Her eyi de kontrol etmen olanaksz. Yeni kz arkadan tanyor musun?"

"Hayr".

"Syle de bir gn getirsin onu. Kim olduunu, Catherine'le ne konutuunu anlamaya al
bakalm."

"Bilinen bir ey varsa, Catherine neeli, salkl ve derslerine de iyi alyor. Ufak bir ruhsal
bunalm, tarajik bir olay yapmak yersiz." Laurence, Jean-Charles'm hakl olduunu
dnmek isterdi. Sarlp pmek iin odalarna gittiinde kkler yataklarnda srayp bir
avaza glp takla atyorlard. O da srtlarn rtp, onlara g-

45

lmsedi. Fakat Catherine'in kuku iindeki yzn hatrlad. Brigitte kimdi? Bu ite bir rol
olmasa bile, bunu merak edip renmem gerekirdi. Pek ok ey gzmden kayor. Oturma
odasna geti. Jean-Charles'la babas her ar-anba karlkl yaptklar tartmalara
dalmlard. "Hayr," dedi Jean-Charles sabrszlkla, "insanlar kklerini, balarn yitirmi
deiller. Yeni olan, gezegen dzeyinde kk salm olmalardr."

"Hibir yerde olmakszn, her yerde varlar artk."

"imdiye dek, hi bylesine kt yolculuklar yapmamt."

Jean Charles Laurence'a bakt.

Sen New York dnmz hatrlyor musun? Jetlere ylesine almtk ki, yedi saat uu
bitmez tkenmez gelmiti."

"Yolculuun tam anlam ile sla zlemi yaratan byk bir deiiklik olmasn istiyorsunuz.
Ama dnya imdi tek bir lke artk; bir yerden dierine geiin zaman almas bile alacak
bir ey oluyor."

Proust telefon konusunda ayn eyi syler, hani Donciere'den bykannesine telefon ettii
zaman, hatrlyor musunuz? Uzaktan gelen bu sesin mucizesine ylesine alm ki,, beklerken
sinirlendiini farketmi."

"Hatrlamyorum" dedi Jean-Charles.

"Bu kuan yumurcaklar da uzayda dolamay doal buluyorlar. Hi kimseyi, hibir ey

46

artmyor. Yalanda teknik, doann kendisi gibi gzkecek ve tm ile insanca olmayan bir
evrende yaayacaz."

"Niye insanca olmayan? nsan ehre deitirecek; o deimez bir kavram iine hapsedilmez
ama sizin ok fazla nem verdiiniz kii, sanat gibi deerleri bo zaman sayesinde
tekrar elde edecek insan."

"Tutulan yol o deil."

"Nasl deil; ssleme sanatna baknz, mi-

Imariye baknz, sadece hizmet dncesi ile ye-tinilmiyor artk. Bir tr barok sanata yeni
estetik deerlere dn var."

Neye yarar diye dnd Laurence. Ne olursa

I olsun, zaman ne daha abuk, ne de daha ar akp gidecek. Jean-Charles imdiden 1985'i
yayor, babam da 1925'i zlyor. Hi olmazsa ya-ad, sevdii bir dnyadan behsediyor:
Jean-Charles belki de hi gereklemeyecek bir gelecek yaratyor.

"Eskinin demiryollar deli grnmnden daha irkin bir ey olmadn itiraf etmeli.
imdi, demiryollar ve elektrik irketi, Fransa'nn deerli grnmlerinin gzelliini korumak
iin dikkate deer aba harcyor." "Daha ok, acnacak bir aba bu." "Yooo hayr."

Jean-Charles evreleri ile ok gzel bir uyum iinde olan elektrik santrallann, garlar sayd.
Bu tartmalarda hep o ste kard, nk olay-'ar rnekleri ile sralyordu. Laurence
babasna

47 .

glmsedi. O susmay yelemiti; fakat dudann kenarndaki krk, gzlerinin parlts,
inanlarn deitirmediim belli ediyordu.

Gidecek nerdeyse, diye dnd Laurence. Bu kez de ondan iyice yaralanmam olacak. Ne
oluyor bana? Hep baka eyi dnyorum.

Bir saat sonra, "Baban yirminci yzyla girmeyi reddeden adam tipi," dedi Jean Charles.

"Sen de yirmi birinci yzylda yayorsun," dedi glmseyerek Laurence.

Masasnn bana geti yerleti. Lucien'in ynettii son anketleri dikkatlice incelemsi
gerekiyordu. Dosyay at. Can skc, hatta kahredici buldu. Przsz, parlak, aydnlk akp
gidi-ciliin ve donmu kalm kusursuzluun d; erotizmin ve ocukluun, safln
deerleri bun-,1ar ite; hz, zorbalk, gven. Acaba tm zevkler bylesine basit hayal
grntlerle bylesine basit hayal grntlerle aklanabilir mi? Pek sanmam. u
psikologlarn ii de ok nankr: Saysz testler, aldatmacalar, incelikler ve sonunda hep ayn
cevaplar, insanlar tehlikesiz olacak yenilik, ciddi olan elence, kendilerine pahalya mal
olmayacak bir n sahibi olmak istiyorlar... Laurence iin hep ayn soru; evresine gven,
rahatlk duygusu verirken dikkati ekmek ve artmak; yaantmzdan hibir ey
deitirmeden, onu allak bullak edecek sihirli denek.

"Kkken sen de ok soru sorarmydn?"

"Sanrm." ,

"Ne gibi sorular olduunu hatrlamyor mu-

48

sun? .

"Hayr."

Jean-Charles kitabna dald. ocukluuyla ili-gili her eyi unuttuunu iddia ederdi. Norman-
diya'da kk bir esnaf olan babas, iki erkek kardei ve annesi ile olan doal ilikiler:
Gemiinden kamas iin hi neden yoktu. Gerek u ki, hi ondan sz etmezdi.

Jean-Cherles okuyordu. Madem ki bu dosya cann skyor, Laurence da bir eyler
okuyabilirdi. Ama ne? Jean-Charles hibir eyden sz etmeden kitaplara baylrd. Anlyor
musun, bu gen yazarlarn en gzel yan, bir yk anlatmak iin deil, yazm olmak iin
yazmalar; hani zevk iin talar st ste dizmek gibi bir ey. Laurence bir asma kpry
anlatan yz sayfalk bir kitab okumaya balad; on dakika dayanamad. Lucien'in salk
verdii romanlara gelince, onlar da en az Monteverdi kadar yaants ile ilgisiz olaylardan
bahsediyordu.

Peki, tamam. Edebiyat bana bir ey sylemiyor; ama kendimi eitmeye gayret etmeliyim.
ylesine cahilletim ki! Babam: "Laurence benim gibi bir kitap kurdu olacak," derdi. Oysa,
onun yerine... Evliliinin ilk yllar neden gerileyip durduunu anlamt; durumu klasikti:
Ak ve annelik. Zek ile duygusallk arasnda henz uyumlu bir denge kurulmadan, gencecik
yata evlenince ok sert okusal bir ok oluyordu. Sanki benim iin bir gelecek yokmu gibi
geliyordu; ama Jean-Charles'n ve kklerin bir

49

gelecekleri vard, benimse yok. yleyse, kltr sahibi olmam neye yarayacakt? Ksr dng:
Her geen gn, kendimi ihmal ediyordum, canm sklyordu ve gitgide benim, sahip
olmadm hissediyordum. (Ama tabii ki bu ruhsal bunalmn ok daha derin nedenleri vard;
bundan kurtulmak iin bir psikanalize ihtiya duymamt; houna giden bir meslee balad
ve kendini toparlad.) Ya imdi? Sorun bambaka: Zaman az geliyor bana; bulunmas gereken
fikirler, dzenlenmesi gereken sloganlar sabit fikir halini alp, bunalma dnyordu. Hi
olmazsa Pub-lin'e girdikten sonra gazeteleri okuyordu. imdi ise, Jean-Charles'n verdii
haberlerle yetiniyordu, yetmez. "Kendi kendinize bir fikir sahibi olun" derdi Matmazel
Houchet. Eer bugn beni grseydi, epeyce hayal krklna urard! La-urence kk orta
masas zerinde duran Le, Monde'a uzand. ok cesaret krc; ipin ucunu hi karmamak
gerekiyormu, yoksa hap yutuyor insan: Her eyin, her zaman bir ncesi vardr. Burundi de
ne ki? Ya O.C.A.M.? Budist rahipleri neden gsteri yapyorlar? General Del-gado kimdir?
Gana nerede? Gazeteyi katlad; hi olmazsa biraz ii rahatlamt. nk, insan gazete
okurken ne gibi bir olayla karlaacan bilemiyor. Bou bouna zrhlandm, onlar kadar
salam deilim. "Kadnlarn kuruntulu yn," der Jean-Charles, halbuki kadn haklarnn
savunucusudur. Bununla savayorum. Kuruntulu olmaktan nefret ederim, onun iin de, en
iyisi o

50

ortam yaratacak olaylardan kanmak.

Dosyay tekrar eline ald. Niye yayoruz? Benim sorunum deil bu. Yaanr. nemli olan,
onu fark etmeden hzn alp lme dek bir solukta varmaktr. Bu hz be yl nce kesildiydi.
Bir srama yapmtm. Ama zaman uzun, yeniden dnyor insan. Benim sorunum, bu
uzaktan uzaa meydana gelen yklma, kme; sanki Catherine'in sorusuna verilecek korkun
bir cevapm gibi. Yok canm! Bunu imdiden dnmek sinir hastas ulamann yolunu
tutmu olmak demektir. Yeniden dmeyeceim. imdi haberliyim, silahlym ve dizginlerim
elimde. Zaten geirdiim bunalmn gerek nedenlerini biliyorum; onlar geride braktm:
Babamla, Jean-Charles'a kar duyduum, kart duygularn atmasn zmledim. Artk
bunun iin ylesine ok zlmyorum.

ocuklar uyuyor, Jean-Charles okuyordu. Bir yerlerde Lucien onu dnyordu. Yaantsn
bir tm olarak, scack bir yuva, bir koza gibi hissediyordu evresinde; bu gvenlik
duygusunda en ufak bir atlama olmamas iin biraz uyank ve enerjik olmak yeterdi.

51

KNC BOLUM

"Gilbert beni niye grmek iiyor?" Sonbahar ve kasaba kokan slak baheleri ile, Neuilly
evlerinin tm klinii andrrd. "Dominique'e sylemeyin." Sesinde korku seziliyordu.
Kanser mi? Kalp mi?

"Geldiiniz iin teekkrler."

Krmz ve grilerin uyumu, yerde siyah deme, deerli tahtadar yaplm raflar stnde
ender bulunan kitaplar, pahal cinsten iki mo-dern tablo, HiFi set ve bar: Bir kupon
demelik kuma ya da deerli bir tahtadan yaplm bir raf fiyatna, bu milyarder brosunu
satabilmekti i.

"Biraz viski?"

"Hayr teekkr ederim. "Laurence'n boaz dmlenmiti. "Ne oluyor? Ne var?"

"Bir meyva suyu?"

"Onu ierim."

Hi acele etmeden, onunkini verdi, keridinin-

53

kini ald, kendi bardana buz koydu, i tavna getirmeye ve zaman geldiinde konumaya
alk olduundan m byle davranyor? Yoksa zor durumda m?

"Dominique'i iyi tanrsnz, onun iin de bana bir yol gsterebilirsiniz."

Kalp mi, yoksa kanser mi? Gilbert'in Lauren-ce'a fikir danmas iin ok ciddi bir ey olmas
gerek. Kulana girmeyen bir sr anlamsz kelimeler iitiyordu Laurence:

"Bir gen kza am."

"Nasl yani?"

"Ak. Ak gibi: Ondokuz yandaki bir gen kza."

Dudaklarnda epeevre bir glmseme belirdi, sanki ok basit gerei, bir geri zeklya an-
latrcasna babaca bir sesle devam etti:

"Bugn ondokuz yandaki bir kzn, elliyi am bir adam sevmesi, yle ender rastlanan bir
olay deil."

"Demek ki, o da sizi seviyor?"

"Evet."

Hayr, diye haykrd iinden Laurence. Anneciim! Zavall anneciim! Gilbert'e soru sorup,
durumunu aklamasna yardm etmek istemiyordu. Gilbert susuyordu. Laurence susamaya-,
ca iin, konutu.

"O halde?"

"O halde evleneceiz."

Bu kez yksek sesle bard:

"Ama bu olanaksz!"

54

"Marie-Clarie boanmay kabul etti. Patricia'y tanyor ve ok seviyor."

"Patricia m?"

"Evet Luciel de Saint-Chamont'un kz."

"Olanaksz bu!" diye tekrarlad Laurence.

Patricia'y oniki yandayken grmt bir kez; sarn, zarif, hareketli, kk bir kzd.
Geen yl da sosyeteye katl balosunda, beyaz giysiler iinde ektirdii, resmini grmt.
Annesinin, zenginlerin kollarna att, gzel bir ahmaktan baka bir ey deildi o.

"Dominique'i brakp gidemezsiniz: Yedi yl sonra."

"iyi ya ite."

Kstaha bir sesle syledi ve glmsedi. O, sadece kzn biri. Laurence kalbinin hzl hzl
attn fark etti; korkun bir film mi, yoksa gerek olaylarn ta kendisi mi? Belli olmayan, o
kabuslardan birini yayordu. Marie-Claire boanmay kabul etmiti; tabii Dominique'e kt
bir oyun oynad iin de ok mutluydu.

"Fakat Dominique sizi seviyor, yaantnz so-

Inuna dek birlikte gtreceinizi sanyor. Terk edilmeye dayanamayacaktr. "Dayanlr,
dayanlr," dedi Gilbert. Laurence sustu. Tm syleyeceklerinin bouna J olduunu biliyordu.

"Byle zlm bir hal almayn, canm. An-

Ineniz canl, enerjik bir kadndr. Elli bir ya-indaki bir kadnn, ellialt yandaki bir er-
ekden daha yal olduunu da bilmektedir.

55

Mesleine, modern yaantsna baldr. Raz olacaktr bu ayrla; yalnz olaylar ona en iyi
ne ekilde anlatmal diye dnyordum; sizin fikrinizi bunun iin almak istedim."

"Her ne ekilde anlatlrsa anlatlsn, hepsi de kt sonu verecektir."

Gilbert, kendine ekici ynn kazandran o bak ile bakt:

"Sizin kararnza ok gvenim var. Sizce, artk onu sevmediimi mi sylemeleyim, yoksa he-
men Patricia'dan m sz etmeleyim?

"Buna dayanamaz. Yapmayn bunu!" diye yalvard Laurence.

"Onunla yarn leyin konuurum. Akam zeri onu grebilmek iin ilerinizi ayarlayn.
Birine ihtiyac olacaktr. Nasl bir tepki gsterdiini de, bana telefon eder sylersiniz."

"Aa, daha neler!" dedi Laurence.

"Onu fazla krmamak marifet; hatta dostluunu da kaybetmek istemem, bu da onun yararna."

Laurence ayaa kalkt ve kapya doru yrd. Kolundan yakalad onu Gilbert.

"Ona bu konumamzdan bahsetmeyin."

"Canm ne isterse onu yaparm."

Gilbert arkasndan sama sapan eyler mrldand; Laurence elini vermedi, kapy arpt,
kt. Nefret ediyordu ondan. Anszn, bunu kendi kendine itiraf etmenin rahatlm duydu:
"Her zaman Gilbert'den nefret etmitim." l yapraklar ezerek yrd; korku evresini kaln
bir

56

sis gibi kaplamt. Ama bu karanlklar, sert, aydnlk bir gerek deldi geti: "Ondan nefret
ediyorum!" Ve sonra dnd: "Dominique de ondan nefret edecek!" O hem gururlu, hem de
gldr. "Basit bir ii kz gibi davranlmaz." Ac ekecek ama, gururu onu kurtaracak. Zor
ama gzel bir rol: Ayrl kibar bir ekilde karlayan kadn, ine dalacak, yeni bir sevgili
bulacaktr... Ya, hemen imdi ben haber versem ona? Laurence direksiyonunun banda hare-
ketsiz oturur, kalr. Birden ter basar, kusmak ge-lir iinden. Gilbert'in syleyeceklerini, Domi-
nique'in duymas olanaksz bir ey. Bir ey ola-cak: Gece ya Gilbert, ya da Dominique lecek.
Ya da kyamet kopacak.

Yarn, bugn oldu. Kyamet kopmad. Lauren-ce yaya geidine park etti arabay; ceza iin
aldrma. Brodan kez arad ve megul sesi iitti. Dominuque ak brakm telefonu. Asan-
sre bindi, ellerinin terini kurulad, doal bir hal taknd.

"Rahatsz etmiyorum ya? Telefonun cevap ver-Smedi, sana bir ey danmaya geldim."

Annesine fikir danmayaca, kr kr par-mam gzne; nk hi danmazd; hem Do-
ninigue onu duydu, duymad: "Gir."

Yumuak tonlarda denmi salonun "rahat Ssessiz" kesine geip oturdular. Bir vazoda,
ko-caman, ac sar, uursuz kular andran, bir de-met iek duruyordu. Dominique'in gzleri
iti.

57

Alyor mu ne? Meydan -okurcasna:

"Sana hi de ho olmayan bir ey anlatacam!"

"Ne ola ki?"

"Gilbert biraz nce bana bir baka kadm sevdiini syledi."

"akadr canm! Kimmi o?"

"Kim olduunu sylemedi. Sadece bana ilikilerimize bir baka yn vermemiz gerektiini
anlatt, yi bir bahane! Bu hafta sonu Feuve-rolles'e gelmeyecek." atallaan sesi kinden
titredi. "Yani beni yzst brakyor! O kadnn kim olduunu bulacam ve sana yemin
ederim, ona ktlk edeceim!"

Laurence bir an duraklad: Bir seferde bitirmeli mi? Korkar, o cesareti bulamaz kendinde.
Zaman

kazanmal.

"Kukusuz bu bir kapris deil; onun sadece arzulan vardr." Anszn bir haykrma
duyuldu. "Pis herif! namussuz!"

Laurence annesinin omuzlarndan tuttu:

"Barma."

"Canm istedii kadar barrm. Namussuz,

namussuz!"

Laurence annesinin barabileceini, bylesine haykracan asla dnmemiti: Sanki o
kt oyun oynanan tiyatrolardaymcasma baryordu. Tiyatroda olabilirdi ama, gerekte
hayr. Ses, odann rahat, sessiz kesinin yumuak havasnda keskince ve edepsizce
ykseldi:

"Namussuz! Namussuz!"

(ieklerle dolu vazolar olan, tamamen ayr,

58

tpatp e bir baka salonda ayn haykr bir baka azdan kt. "Namussuz!.") Dominique
divana yld ve hkrd: "Dnebiliyor musun? Bunu benim gibi bir

insana yapmak. Beni bir ii kz gibi yzst

brakp gidiyor."

"Hibir eyden kukulanmyor muydun?"

"Hi. yi aldatt beni. Geen pazar grdn onu: Az kulaklarndayd."

"Tam olarak ne dedi?"

Dominique doruldu, eliyle sam tarad; yalar yznden akyordu:

"Bana gerei sylemesi gerektiini, beni saydn, bana hayran olduunu syledi; hep ayn

aval. Ama bir bakasn seviyormu.

"Adn sormadn m?"

"Becerip soramadm," dedi Dominique dileri arasndan. Gzlerini sildi. "Tm kk hanm
dostlarm duyar gibiyim. Gilbert Mortier, Do-minique'i yzst brakt. Ne bayram
edecekler!"

"Hemen bir bakasn bul: Sana kur yapan bir sr adam var."

"Evet, bir yn frsat dkn..."

"Yolculua k, onlara Gilbert'den vazgeebileceini gster. Pis herifin biri, haklsn. Onu
unutmak iin bir are bul."

"Buna pek memnun olurdu! Hem de yle bir iine gelir ki..."

Ayaa kalkt, salonda aa, yukar yrd:

"Onu yeniden elde edeceim. u, ya da bu biimde."

59

Hain hain Laurence'a bakt:

"O, benim son ansmd, anlayor musun!

"Yok canm!"

"Hadi canm sen de! Elli bir yandaki bir insan yeniden hayat kuramaz."

Manyak bir sesle tekrarlad:

"Onu tekrar elde edeceim. Gzellikle, yada zorla."

"Zorlam?"

"Evet. Eer ona bask yapma yolunu bulursam."

"Nasl bir yol?"

"Arayacam."

"Fakat zorla.olduktan sonra onu elinde tutmak sana ne kazandracak?"

"Onu tutmay. Yzst braklm bir kadn olmayacam."

Yeniden yerine oturdu, gzleri sabit, az kenetlenmiti. Laurence konutu. Eskiden
annesinin dudaklarndan dklm olan kelimeleri tekrarlad: Vakur olmak, soukkanlln
korumak, cesaret, kendine sayg, halini belli etmeme, seviyeli bir biimde davranma, roln
her zaman en iyisini yapabilme, Dominique hi cevap vermedi. Yorgun bir sesle:

"Evine git. Dnmeye ihtiyacm var. Petri-des'lere tarafmdan telefon edip anjin olduumu
sylersen, bana iyilik edersin."

"Uyuyabilecek misin?"

"Herhalde, uyuturucu nesneleri fazla karmayacam, eer buysa seni meraklandran."

60

Allagelmemi ve rahatsz edici bir ekilde Laurence'n ellerini tuttu; parmaklar ile bilek-
lerini skarak:

"Bu kadnn kim olduunu renmeye al."

"Bunu renmek iin tandm en iyi kii Gilbert."

"Bir deneyiver."

Laurence ar ar merdivenleri indi. Gsnde bir ey skyor ve nefes alamyordu. Sev-
giden ve zntden erimeyi yelerdi; ama, ku-laklarnda hep o ses, gzlerinde hep o hain
bak d. Hiddet ve krlm gurur; bir ak acs ka-dar kahredici: Fakat aksz bir ak acs.
Kim Gil-bert'i akla sever ki? Ya Dominique hi sevdi mi, sevebilir mi? (O zaman babas
evde ac eken bir ruh gibi durmadan dolanp duruyordu; onu sevmiti, hl da seviyordu.
Laurence sevgiden ve zntden eriyordu, te o gnden beri Do-minique'in evresinde bir
ktlk halesi meydana gelmiti.) ektii ac bile insanla-trmyordu onu. Sanki, biimsiz bir
grlt, bir stakoz gcrts gibi, insana sadece acy hatrlatan bir sesti o. Eer bu ac
paylalabilseydi dayanlmaz olurdu, ama haliyle daha da claypnl-maz oluyor.

Duymamaya alyordum ama eve geldiimde, hl can acsndan gcrdayan stakozlarn
sesi kulaklarmdayd. Louise, Goya'nm gzetiminde yumurta ak arpyordu; sarldm ptm
onu. "Catherine dnd m?" "Odasnda Brigitte'le beraber." Karanlkta kar karya
oturmulard. I yaktm. Brigitte. ayaa kalkt:

61

'Hogeldiniz efendim. "Eteinin basksndaki koca engelli ineyi hemen fark ettim; annesiz
bir ocuk; Catherine bana sz etmiti. Uzun boylu ve zayft; ksack kesilmi kumral salar
da-nkayd. Srtnda soluk mavi bir kazak vard. Kendine biraz daha zenseydi, gzel
olabilirdi. Oda darmadankd; iskemleler devrilmi, yastklar yerdeydi.

"Sizi tandma memnun oldum."

Catherine'e sarldm: . "Ne oyunu oynuyorsunuz?"

"Konuuyorduk."

"Bu danklk ne?"

"O mu! Biraz nce Louise'le azdk deliler gibi."

"Yerletiririz," dedi Brigitte.

"Acelesi yok."

Koltuun birini kaldrdm ve oturdum. Srasnlar, kosunlar, eyalar devirsinler, umurumda
deildi; ama ieri girdiimde neler konuuyorlard?

"Neden sz ediyordunuz?"

"Hi yle konuuyorduk" dedi Catherine.

Brigitte ayakta, kstaha deilse de belli bir merakla beni inceledi. Rahatsz oldum biraz.
Bykler aralarnda birbirlerine byle bakmazlar. Bu gzler beni gryordu. Catherine'in
arkadana dn verdii, resimlendirilmi ve ksaltlm, Don Quichette'u masann zerinden
aldm.

"Okuyup bitirdiniz mi? Hounuza gitti mi? Ayakta durmayn, oturun."

62

r

Oturdu:

"Bitirmedim."

Pek ocuksu deil ama, ok tatl bir ekilde, hatta biraz ivelice glmsedi:

"Kitap uzun olursa, canm sklyor. Hem gerek ykleri daha da ok beeniyorum."

"Ya tarihsel anlatlar?"

"Evet. Bir de yolculuk ykleri ile gazetelerde okunanlar seviyorum."

"Babanz gazete okumanza izin veriyor mu?"

Afallad birden ve ne syleyeceini arm bir ekilde mrldand:

"Evet."

Babam hakl, hereyi iyice denetlemiyorum, diye dndm. Ya liseye gazeteleri getiriyor ve
okuduklarn anlatyorsa... Btn bu eitli, korkun olaylar: Terk edilmi, z anneleri
tarafndan boulmu ocuklar.

"Okuduunuzun hepsini anlyor musunuz?"

"Aabeyim aklyor."Aabeyi renci, babas da doktor, ki erkein arasnda yapayalnz.
Fazla gz kulak olmuyorlar herhalde. Lucien, aabeyi olan kk kzlarn dierlerinden daha
abuk olgunlatn iddia eder: Belki de bunun iin, daha imdiden kk bir kadn tavr var
zerinde.

"ilerde ne yapmak istiyorsunuz? Tasarlarnz var m?" '

Sulu sulu baktlar birbirlerine.

Ben doktor olacam, o da tarmc," dedi Catherine.

"Tarmc m? Krlar sever misin?"

63

"Bykbabam, gelecek tarmclarn elinde,

der."

Bu bykbabann kim olduunu sormaya cesaret edemedim. Saatime baktm, sekize eyrek
vard.

"Catherine'in akam yemei iin gidip hazrlanmas gerekiyor. Evden de sizi beklerler
herhalde."

"Ooo! Bizde yemek ne zaman istenirse o zaman yenir," dedi asi bir sesle. "Herhalde evde
henz kimse yoktur."

Evet, durumu apak ortada, ihmal edilmi ve kendi kendine yetmeyi renmi kk bir kz.
Ne bir ey yapmasna izin verilmi, ne de bir ey yasaklanm ona; rasgele yetiip gidiyor.
Cat-herine onun yannda ne kadar ocuksu kalyordu! Onu yemee alkoymak iyi olurdu, ama
Je-an-Charles beklenmedik eylerden nefret eder. Hem de, bilmiyorum neden ama durun,
Brigit'le karlamasn istemiyordum.

"Eve dnme zamannz herhalde geldi. Ama durun, eteinizi bastrvereyim."

Kulaklarna kadar kzard:

"Yok! Zahmet etmeyin."

"Yok yok, yapaym, byle ok irkin."

"Eve gidince ben bastrrm."

"O zaman brakn da ineyi dzelteyim."

Dzelttim, glmsedi:

"ok iyisiniz!"

"Birbirimizi daha iyi tanmamz isterdim Perembe gn Catherine ve Louise'le Musee de

64

l'Homme * *'a gitmekten holanr mydnz?" "Aaa! tabii."

Catherine Brigitte'i sokak kapsna kadar uurlad; glp, Aktatlar. Ben de o yatayken,
kk bir kzla karanlkta oturup, glp hsl-damay isterdim. Ama Dominique her zaman:
"Kk arkadan ok sevimli ama zavall yavrucak o kadar basit ki," derdi. Marthe'n,
babamn bir dostunun kz olan, aptal ve mankafa bir arkada vard. Benim ise, hi
arakadasn olmad.

"Arkadan sevimli."

"Birlikte iyi eleniyoruz."

"Notlar iyi mi?"

'Tabii! Snfta en iyi notlar onun "

"Seninkiler aybamdaki aldn notlarndan daha dk. Yorgun deilsin ya?"

"Hayr." *

Israr etmedim.

"Ya senden daha byk; onun iin gazete okumasna izin veriliyor. Ama sana
sylediklerimi hatrlyorsun deil mi? Sen henz daha ok kksn."

"Hatrlyorum."

"Ve szmden de kmyorsun deil mi?"

Catherine'in sesinde bir ey gizliymi gibiydi.

"Szlerime pek inanm gibi gzkmyorsun."

"Yok, hayr. Yalnz biliyor musun, Brigitte'in bana anlattklarn anlamak zor deil."

Paris'de bulunan isnan bilim mzesi.

65

Ne yapacam ardm. Brigitte'i seviyordum ama, Catherine'in zerindeki etkisi iyi miydi
acaba?

"Tarmc olmak istemesi garip, bilmem anlyor

musun?"

"Benim doktor olmak daha houma gidiyor. Hastalar iyi edeceim, o da llerde herkesin
yiyecei domateslerle, budaylar yetitirecek."

"Ona a kk olan ocuunun afiini gsterdin mi?"

"O bana gsterdi."

Tabii ite. Ellerini ykamas, stn ban dzeltmesi iin gnderdim. Louise'in odasna
girdim. Srasnn bana oturmu resim iziyordu. Birden hatrlayverdim. Sadece kk bir
lambann aydnlatt lo oda, renkli kalemler, arkamda braktm kk kk zevklerin ser-
pitirildii uzun bir gn ve giz dolu engin d dnya. Tmyle kaybolup gidecekler. Ne yazk!
Bymelerini nlemek ya da... Ne yaplabilir ki? ."Resmin ok gzel canm." "Sana
veriyorum."

"Teekkr ederim. Masann zerine koyarm. Brigitte ile iyi elendiniz mi?"

Bana dans retti..." Louise'in sesi hznlendi: Ama sonra beni kap dar ettiler."

"Konuacaklard her halde. Sen de bylece Go-ya'ya yemek hazrlarken yardm edebildin.
Suflenin hemen hemen senin tarafndan yapldn renince baban, ne kadar gururlanacak."
Gld; sonra kapdaki anahtar sesini iittik,

66

basn karlamak iin kotu.

O, dnd. Laurence'n zihni meguld. Brigit-re'in glmsemesini grr gibi oluyordu: "ok
yisiniz," ve yumuuyordu. Catherine iin bu ya-rarl bir dostluk olabilir. Dnyada olup
bitenlerle iIgilenecei yata. Ben onunla yeterince konumuyorum, babasndan da ekiniyor;
yalnz faz-la da zedelenmemesi gerekiyor. Brigitte'in anneannesi ile dedesi israil'de
yayorlar; geen yl onlarla geirdii iin okulda geri kald. Ailesinde lenler oldu mu? Beni
ylesine alatm olan tm bu korkun eyleri Gatherine'e anlatt m?

Daha enerjik, canl olup olaylar izlemeliyim ve kzma olup bitenleri ben haber vermeliyim.
La-urence, France Soir gazetesine dikktatini vermeye alt. Yine korkun olaylardan biri
ite. Oniki ya: Hapsedildii yerde kandini asm; muz ve peete istemi ve asm kendini.
"Beklenmedik

kayplar." Gilbert her toplumda, mutlaka, beklenmedik kayplar olduunu anlatrd. Evet

anlmaz bir ey, fakat bu olay Catherine'i et-kileyecektir.

Gilbert. "Ak gibi ak." Namussuz ne olacak! Namussuz, namussuz" diye, odann rahat
sessiz kesinden haykryordu Domnique. Bu sabah telefonda can skkn bir sesle iyi
uyuduunu syledi ve hemencecik kapatt. Onun iin ne yapabilirim? Hibir ey. Biri iin bir
eyler yapabilmek yle ender olur ki... Catherine iin olur. yleyse yapmal. Sorularna cevap
ver-

meyi, hatta onlar nceden hazrlamay bilmeli.

67

Ona, onu korkutmadan gerei buldurmal. Bunun iin de nce benim bilgi sahibi olmam
gerekiyor. Jean-Charles yzylmla ilgilenmediim iin bana sitem eder. Ondan baz kitaplar
isteyeyim, onlar okumaya da kendimi zorlaya-ym. Bu dnce yeni bir dnce deil. La-
urence, devre devre, hangi nedenlerden olduu tam belli olmakszn, szn tutmaya da pek
yle niyetli olmadan kararlar alrd. Ama bu kez baka. nk Catherine sz konusu. Eer
szn tutmazsa kendini hi affetmeyecekti.

"Burada olman ne gzel," dedi Lucien. La-urence srtnda sabahl, deri koltukta oturuyordu.
Lucien de yerde yz ona dnk, ayaklarnn dibindeydi,

"Ben de ok iyiyim."

"Her zaman burada olman isterdim."

Sevimeler, hafif bir akam yemei yemiler, gevezelik edip tekrar sevimilerdi. Bu oda
houna gidiyordu: Krkle kapl bir yatar koltuk, bir masa, bit pazarndan alnma iki siyah deri
koltuk, raf stnde birka kitap, bir gk drbn, bir sekstant, bir rzgr gl, bir kede
kayak tahtalar ve domuz derisi valizler vard. Her ey zarif olmakla birlikte, hi lks bir ey
yoktu. Dolapta duran k takm elbiselere, deri ceketlere, kamir kazaklara, fularlara ve
ayakkablara da amamal. Lucien Laurence'n sabahln aralad ve dizini okad.

"Gzel dizlerin var. Gzel diz az bulunur."

"Senin de gzel ellerin var."

68

Lucien ok zayft, beden yaps Jean-Charles'dan daha irkindi, ama ince ve sinirli elleri,
hareketli, duygulu bir yz, hareketlerinde bir incelik ve zerafet vard. O, sessiz, yan aydnlk,
hafif renkli bir evrende yayordu; Oysa Jean-Charles'n yannda zaman her zaman lenin
onikisiydi: Eit ve i bir k gibi...

"Bir ey imek ister misin?"

"Hayr, teekkr ederim."

Dendiine gre, burbonun ender bulunabilen bir markasndan kendine "on the rocks"
hazrlard. Yemekle az ilgiliydi; ama iki ve arapta iyi bir uzman olmakla ovunurdu.
Laurence'n ayaklarnn dibine geldi oturdu tekrar.

"Hi sarho olmadna bahse girerim."

"ikiyi sevmiyorum."

"Sevmiyor musun, yoksa imekten mi korkuyorsun?"

Laurence, Lucien'in bebek sa yumuak-lndaki siyah salarn okad: "Benimle psiko-
logculuk oynama."

"nk, sen anlalmas, zor, sevimli bir hanmcksn. Kimi kez ylesine gen, neeli, ca-
nayakn oluyorsun, kimi kez de bana zrhl baln giymi bir Minerva'sn."

Balangta Laurence, Lucien'in ona kendisinden sz etmesinden holanyordu. Tm kadnlar
bundan holanrd. Bu ynden Jean-Charles onu pek martmamt, ama aslnda da
gereksizdi. Lucien'i ilgilendiren, hatta daha dorusu meraklandran eyin ne olduunu ok iyi

69

biliyordu Laurence:

"Her ey benim samn taran ekline bal."

Lucien, ban dizlerine yaslad:

"Be dakika brak da beni, btn hayat boyunca byle kalacakmz gibi, biraz hayal
kuraym. Haberimiz bile olmadan salarmz aaracak. Sen de ahane bir yal hanmefendi
olacaksn."

"Hayal et canm."

Neden byle samalyor? arklarda olduu gibi, bitmeyen bir ak "yoktur, yok."Ama o
zlem dolu ses, Laurence'da,, sanki bir baka hayatta nceden yaanm ya da u anda bir
baka gezegende yaanan bir ann karmakark yanksym gibi canland. Bu tpk, gece
kapal bir odada yava yava yaydan, tehlikeli bir koku gibiydi nergis kokusu. Laurence,
biraz donuk

bir sesle:

"Benden usanrdn," dedi.

"Asla."

"Romantik olma."

"Geen gn, bir doktor bir hafta nce lm kars ile elele tutuup kendini zehirlemi. Olur
byle eyler..."

"yi ama hangi gerekeyle?" diye sordu glerek.

Lucien sitem edercesine:

"Ben glmyorum."

Laurence konumalarnn aptalca duygu-lamasna gzyumdu^ gitmek kolay olmayacakt.

Elini Lucien'in yanana kuvvetlice bastrarak

70

"Gelecei dnmeyi sevmem; iinde yaadm an yeter bana," dedi.

"Doru mu?" Laurence'n dayanlmas g grntsnn aydnl ile parlayan gzlerle,
ona bakt Lucien.

"Benimle birlikteyken cann sklmyor mu?"

"Amma dnce! Hi kimseyle daha az canm sklmaz."

"arip bir cevap."

"Sen garip sorular sorduun iin. Bu akam canm skkn m grnyordum?"

"Hayr."

Lucien'in konumas ok oyalayc ve elendiriciydi. Beraberce, Publinf'te alanlardan,
mterilerden sz ettiler ve onlar .hakknda ykler uydurdular. Ya da Lucien okuduu
romanlar ve gezdii yerleri anlatyor, Laurence'da yolculuk yapma ve okuma merakm
anszn uyandran ayrntlar bulup karmasn biliyordu. Biraz nce Fritzgerald'dan bahsetti;
Laurence sadece onun adn biliyordu ve bylesine gerek d gzken bir olayn yaanlm
olmasna at kald.

"ok gzel bir akamd," dedi Laurence.

Lucien yerinden srayarak:

"Niin akamd diyorsun? Daha ^bitmedi ki..."

"Sabahn ikisi. Eve dnmem gerekiyor sevgilim."

"Nasl yani? Burada yatmayacak msn?"

"ocuklar iyice bydler, tahlikeli olmaya

71

balad."

. "Ne olur, rica ederim kal." "Hayr."

Geen yl Jean-Charles Fas'tayken ou kez, hayr der, giderdi; sonra da anszn arabay
durdurur, geri dner, merdivenleri koarak kard. Lucien onu kollarnn arasna alr:
"Dndn!" derdi ve gn aarncaya kadar kalrd orada. -Hepsi onun bu neeli yz iindi.
Herhangi bir tuzak gibi bu da bir tuzakt. Bugn geri dnmeyecekti. O da bunu biliyordu.

"Ne yani? nmzdeki gecelerin hibirini benimle geirmeyecek misin?"

Kasld kald Laurence. Jean-Charles'n yokluunda, Lavurence'n kendisiyle yatacan
sanmt Lucien. Ama Laurence byle bir sz vermemiti ona.

"Kzlarmn farkna vardn dn. Tehlike ok byk."

"Geen yl gze alyordun." "Alyordum ama, pimanlk da duyuyordum." ikisi de ayaa
kalkt. Lucien oda da bir aa bir yukar gidip geldi ve kzgn bir tavrla La-uence'm nnde
durdu:

"Hep ayn nakarat! kysndan ksesinden biraz ihanet ama genellikle iyi e ve iyi anne. Kt
ak, kt metres iin kelime yok mu?..." Sesi bouklat, gzleri dald "bu demektir ki,
bundan byle birlikte gece geirmeyeceiz; bundan daha iyi frsat olamazd." "Kimbilir, belki
olur."

72

"Hayr. nk frsat yaratmayacaksn. Syle, artk beni sevmiyorsun deil mi?"

"yleyse niin buradaym?"

"Eskisi gibi sevmiyorsun beni. Tatilden dndnden beri, eskisi gibi deilsin."

"inan ki deimedim. Eskiden beri yirmi kez bunun tartmasn yaptk. Brak da giyineyim."

Lucien kendine bir bardak daha iki koyarken, Laurence, raflar ie ve kavanozlarla dolu
banyoya doru yneldi. Lucien Publinfde m- tenlerin armaan ettii losyon ve kremleri
biriktirirdi; bunu elence olsun diye yapsa da, aslnda kendine da fazla zen gsterirdi. Pek
tabii, herey eskisi gibi olsayd, duyduum vicdan azabn bastrr, yok ederdim. O insan
akna eviren heyecan, alevlenen gece, zevk ve arzu lan, kasrgalar: Tm bu bakalam
iin ihanet edilir, yalan sylenir, herey gze alnrd. Fakat Jean-Charles'la beraberken,
duyduu, bu zevk veren tatl okamalarn benzerleri iin demezdi artk. Her gn yaanan,
bayatlam cokular iin gze alnmazd: "Zina bile bir grev" dedi kendi kendine. Onu
ylesine coturan tartmalar, imdi cann skyordu. Odaya dndnde ikinci bardan
bitirmiti Lucien.

"Anladm canm. Merakndan bir serven yasamak istedin, nk eer insan kocasn hi
aldatmazsa en azndan aptald, ama daha fazla bir ey deildir. Ya sana, sonsuz aktan sz
eden ben zavall aptal..."

"Yanl."

Yaklat ve sarld:

"Sana ok fazlasyla balym."

"ok fazla! Yaantnn birka krntsndan baka bir ey vermedin bana. Buna da katlandm;
ama bana daha da azn vereceksen, balarmz koparmak daha iyi olur."

"Elimden geleni yapyorum."

"Ne kocan ne de ocuklarn incitmezsin ama beni zmeye gelince, bunu yapabilirsin."

"Senin ac ekmeni istemiyorum."

"Haydi canm! Umurunda bile deil. Seni dierlerinden farkl sanyordum. Zaman zaman, bir
kalbin varm gibi geliyor. Ama hayr; gnn havasna uygun, zgr baarl bir kadn olmak
iin kalbi ne yapacaksn?"

Konuur, konuur. Jean-Charles sknts olduu zaman susar, Lucien ise konuur, iki ayr
davran. ocukluumdan beri duygularmn dizginlerini elimde tutmay bildiim doru, iyi
mi, kt m bilemem? Aslnda bouna bir soru, insan kendi kendini yenileyemez ki.

"iki imiyor, sinirlenip kendini kaybetmi-, yorsun. Bir kez olsun aladn da grmedim.
Kendini kapp koyuvermekten korkuyorsun: Buna, yaamay reddetmek derim ben."

Laurence alndn, ama neden alndn pek iyi anlayamad:

"Elimden bir ey gelmez. Ben neysem oyum?"

Lucien bileinden yakalayarak:

"Farknda msn! Bir aydr bu geceleri bekliyor, hep onlarn dn kuruyordum."

74

"Tamam, suluyum; sana nceden haber vermem gerekirdi!"

"Vermediine gre kal!"

Laurence yavaa bileini kurtard.

"Dn, ya Jean-Charles kukulansayd, aramzdaki u serven olanaksz olurdu."

"nk, beni feda etmek zorunluunu duyardn, deil mi?"

"Dnmeyelim yeniden ayn konuya."

"Hayr. Oyunu kaybettiimi gayet iyi biliyorum artk."

Lucien'in yz izgileri yumuam, gzlerinde sadece byk bir zntnn izi kalmt."

"Yarn grrz yleyse," dedi.

"Yarn grrz. ok gzel bir akam geireceiz." Sarld, pt, Lucien karlk vermedi;
ac dolu bir ifadeyle bakt ona.

Laurence ona hi acmad gibi, arabasna yaklarken gpta bile etti. Havre'a gittiklerinde,
Lucien'in hemen orada sorunu kestirip atmay istedii gece, Laurence ok zlmt; daha
iin basndaydlar. Laurence "Mokeski" kahvelerinin sat iin aratrma yapyor, Lucien de
beraberinde bulunuyordu. O beklemeyi, yalvarmay istemiyor, Laurence'n ocuklar ve
kocasna bal bir iliki srdrmesinden holanmyordu. "Onu kaybedeceim!" Gerek bir
yara acs gibi iinin szladn hissetmiti o zaman Laurence. Geen k Chamonix'den
dndnde yine byle olmutu. Bu iki hafta salt ac ektim, demiti Lucien; bu ie son
vermek daha iyiydi. Yal-

75

varmt Laurence. Lucien raz olmam, hi konumadan ona tam on gn cehennem hayat
yaatmt. Mzikte dile getirilen o soylu zntlerle hi ilgisi yok gerek zntlerin. Bunlar
daha ok, irenti: Zehir gibi bir az ve hep kusma istei. Ama hi olmazsa Lucien'in
pimanlk duyaca bir ey ve zntsnn bir deeri vard. Hl, o ateli sevgiyi,
umutsuzluu ve umudu hatrlyordu. O benden daha anslyd.

Laurence, "Niye Lucien deil de, Jean-Charles?" diye sordu kendi kendine, biskvi zerine
portakal marmelat sren kocasna bakarak. L-cien'in kendinden kopacan ve bir baka
kadn seveceini gayet iyi biliyordu. (Bir bakas deil de, niye ben?) Buna razyd, hatta
bunun byle olmasn istiyordu. "Niye Jean-Charles?" diye soruyordu kendi kendine. Dn
akam ocuklar Marthe'la Feuverolles'e gitmilerdi. Ev sakindi, fakat komular pazardan
yararlanp eleniyor, srayla duvarda tempo tutuyorlard. Jean-Charles masaya kuvvetlice bir
yumruk indirdi: "Yetiir yahu! Gidip azlarm burunlarn datacam." Dnnden beri
fkeli; ocuklara kyor, Goya'ya kzyor ve her eyi ince eleyip sk dokuyordu. Vergne
nsezisi gl bir dahi, ama onunla anlamak, ylesine g ki, sonuta Dufrene'in hakk var;
asla bir ey gerekletiremez. Mteahhit projesinin tamamn kabul etmedi: ii brakrken
ortaklarn dnmesi gerekirdi. Korkun bir para kaybettik, gz gre gre.

76

"Monnod'a girmeye alacam."

"ok iyi bir ekip meydana getirdiinizi ve evkle altnz sylerdin."

"evkle karn doymuyor. Vergne'da kazandmn daha fazlasn hak ediyorum ben.
Monnod'a girince, imdi kazandmn iki katn ka-za-nrm."

'Tut ki; byle de ok iyi yayoruz."

"Daha da iyi yaanlabilir."

Jean-Charles kendine iyi ve eli ak davranan Vergne'i terk etmeye kararl. (Catherine'in
doumunda bize o avanslar vermeseydi, halimiz ne olurdu?) Fakat tasfiyeye nce szle
balama zorunluluunu duyuyordu.

"Olaanst fikirlerden herkes sz ediyor, gazetelere de bunlarla dolu, aman ne iyi..."

Niye Lucien deil de, Jean-Charles? Bazen birinden biriyle olduu zaman, iinde hep ayn
boluu duyuyordu; yalnz, Jean-Charles'la arasnda ocuklar, gelecek, yuvas, salam bir ba
vard. Lucienle beraberken, hibir ey hissetmediinde, sanki bir yabancnn yanndaym gibi
geliyordu. Ya onunla evli olsayd? Ne daha iyi, ne daha kt olurdu herhalde. Niin u ya da
bu erkek de, bir dieri deil? Garip. mr boyunca adamn birine bal kalrsn; neden?
Ondokuz yanda ona rastlamsndr da ondan. Ama bu adamn Jean-Charles olmasndan hi
mi hi piman deildi. O ok canl, hareketli, kafas bir proje ve fikirle dolu, her yaptna
byk ilgi duyan, mesleinde baarl ve herkesin ok cana yakn

77

bulduu biriydi. Hem de sadk ve ak szlyd. Beden yaps gzel, sevimeyi, hem sk
sevimeyi iyi bilirdi. Evine, ocuklarna, Laurence'a tapyordu, Lucien'den farkl olarak, daha
az romantik, fakat daha gl ve etkileyiciydi. La-urence'n varlna, desteine ihtiyac vard.
Onu birazck zgn ya da sadece dnceli grse, deli olurdu, ideal koca. Bakasyla deil de,
onunla evlendii iin, Laurence kendini tebrik ediyordu. Ama her eye karn, evliliin
bylesine nemli bir ey olup da, bir rastlant olmasna ayordu, hem de hi bir zel nedeni
olmakszn. (Fakat herey byledir.) Karde ruhlar yksne kitaplardan baka bir yerde
rastlanr m acaba? Hatta karsnn lmyle len yal doktor olaynda bile, bu onlarn
birbirleri iin yaratlm olduklarm kantlamaz. "Akla sevmek," der babam. Jean-Charles'
akla m seviyorum, Lucien'i akla m sevdim? Laurence'a yle geliyorki, insanlar onunla
yanyana, onun iinde deiller; kzlar bunun dnda kukusuz, bu da organik bir ey olduu
iin.

"Zamanna uymasn bilmeyen mimar, byk mimimar olamaz."

Kap alnd, Jean-Charles'n sz yarda kald. Oday ikiye blen panoyu at ve Laurence da
kendi alma kesine Mona'y ald.

"Buraya kadar geldiin iin ok naziksin.

"Seni yalnz brakacak deildim ya!"

Mono ufak tef ekti. Pantalonu, kaln kaza ile olanms bir havas varsa da, gl,
boynunu

78

gerektiini ye maketinin de iyi yapmadn biliyordu. evresine baknd:

"Bak hele, evin baya gzel!"

Dnd. "Tabii ikiniz.de kazannca iyi para giriyor evinize." Szlerinde ne alay, ne de sitem
vard, karlatryordu sadece. Hayatn akll uslu kazanr, kendinden pek sz etmezdi.

Dendiine gre, orta halli bir aileden olup, tm ailenin yk de omuzlarndayd. Lauren-ce'n
yanna oturdu ve alma masasnn zerine resimlerini yayd.

"Ufak deiikliklerle bir sr yaptm."

Domates salas kadar yaygn bir eyin yeni bir markasn piyasaya srmek pek kolay deildi.
Laurence, Mona'ya, gne serinlik kartln kullanmas fikrini vermiti. Tamamlanm
sayfa ok ho olmutu: Canl renklerle yaplm gkte kocaman bir gne, zeytin aalan,
tepede bir ky vard; ilk planda da salann markasyla kutusu ve bir de domates bulunuyordu.
Fakat bir ey eksikti: Meyvann tad ve etli ksm. Mona ve Laurence uzun uzun, tarttlar,
sonuta, derisini soyup domatesin etli ksmn biraz ortaya karmaya karar verdiler.

"Hah! Bak ite dnya kadar farkl oldu: Isrmak geliyor insann iinden."

"Evet, memnun olacan dnmtm," dedi Mona."Dierlerinede bak bakalm..."

Kttan kda hafif renk ve ekil deiiklikleri vard.

"Semesi zor."

79

i'!

Jean-Charles odaya girdi, hararetle Mona'nn elini skarken parlak bembeyaz dileri grnd:

"Laurence bana sizden ok sz etti ve resimlerinizin ounu grdm. Meribel'inize hayran
oldum, ok yeteneklisiniz."

"Kendimizi kabul ettirmeye alyoruz," dedi Mona.

"8u resimlerden hangisi sana domates salas yeme isteini veriyor?" diye sordu Laurence.

"Birbirlerine ok benziyorlar, deil mi? Ayrca da ok gzeller: Hepsi birer gerek kk
tablo."

Jean-Charles elini Laurence'n omuzuna koydu:

"nip bizim dldl bir gzel temizleyeyim. Yarmda hazr olur musun? Feuverolles'e le
yemeine gitmek istiyorsak daha ge kalmamalyz."

"Hazr olurum."

Jean-Charles glmseyerek odadan kt.

"ehir dna m kacaksnz?" diye sordu Mona.

"Evet, annemin bir evi var, hemen hemen her pazar gidiyoruz. Bir dinlenme oluyor..."

Hi dnmeden azndan "gerekli" sz kacakken kendini toparlad. Gilbert'in sesi geldi
kulana: "Zorunlu bir dinlenme."

Mona'nn krm yzne bakt, biraz can sklmt. (Utangalk kt bir niyet, an bir
gpta yoktu yznde.)

"Ne tuhaf dedi Mona.

"Ne o?"

80

bir kesinde duran berjere brakt kendini.

"Hibir ey anlamamanzn nedenini anlyorum."

ou kez Mona'nn davran dostayd, ama zaman zaman, Laurence'dan nefret eder gibi bir
tavr taknyordu. Laurence genellikle kendinden nefret edilsin istemezdi; hele zellikle Mona
tarafndan. Mona ayaa kalkp, ceketini iliklerken evresine, Laurence'n pek anlam
veremedei bir ekilde, son bir kez daha gz att: Herhalde bu gpta deildi.

Laurence asansre kadar geirdi onu, sonra masasnn bana dnd. Setikleri maketi ve
yazd yazy bir zarfa koydu. Mona'nn alayc konumasndan, az buuk alnm hissetti
kendini ne sanyor kendini Mona? Komnist deil ama Jean-Charles'in dedii gibi,
proletaryann byleyici havas iinde olmal. Dar grlyd, Laurence bunu ilk kez fark
etmiyordu. ("Nefret ettiim birey varsa, o da dar grtr" der ba bam.) Yazk, te bunun
iin zaten, herkes kendi kk evresine tklp kalyor. Eer insanlar biraz gayretli ve iyi
niyetli olsalard, anlap, uyumak hi de zor olmayacakt, dedi zlerek Laurence.

Dlerimi hatrlamamam zc, diye dnd. Jean-Charles her sabah, sinemalar ya da
kitaplarda anlatlan o tuhaf olaylar gibi, tm ayrtlaryla anlatacak bir d buluyor. Bense
hibir ey hatrlamyorum. Tm bu gecelerin karanl ardnda meydana gelen eyler, bana ait

l

81

"Kocann Lucien'e benzemesi ok tuhaf."

"D m gryorsun? Lucierile Jean Charles, atele su gibi."

"Bana gre tpatp birbirlerinin modeliler."

"Gerekten bir benzerlik gremiyorum."

"ficisi de zarif davranl, beyaz dili, konumasn bilen ve tra olduktan sonra after shave
sren tipler."

"Evet, o ynden ele alrsan..."

" O ynden ele alyorum." Ksa kesti: Hangi tasla yeliyorsun o halde?"

Laurence yeniden gzden geirdi onlar. Lu-cien ve Jean-Charles After Shave kullanyorlar,
o tamam. Ya Mona'nn ki nasl biri? Onu konuturmak istedi ama, Mona Laurence' tedirgin
edecek kadar ciddileti. Pazarn nasl geirecek acaba?

"Sanrm buradaki en iyisi. Kasabadan dolay: Tepeden aa yuvarlanyormu gibi duran
evleri severim..."

"Benim de beendiim o," dedi Mona. Katlarn toplad:

"Pekl, o zaman ben kaaym."

"Bir bardak bir ey imez misin? arap, viski, ya da domates suyu?"

Gltler.

"Hayr. Canm bir ey istemiyor. Sen bana yuvan gezdir."

Mona hi ses karmadan odadan odaya geiyordu. Ara sra kanepelerin kuman, ya da bir
masann tahtasn elliyordu. Bol gneli salonun

82

gerek bir yaant olup, benden kap gidiyorlar. Eer o yaanty bilebilseydim, bana
yardmc olurdu belki (Neye?). Sabahlan bezgin bir ekilde uyanmasnn nedenini biliyordu:
Domini-que. Dominique bugnk durumuna bileinin gcyle gelmi, kendine engel olan
hereyi ezmi uzaklatrmt; imdi ise aresizlikten rpnyordu. Gilbert'le "dostluk
erevesi" iinde kalan bir grme yapmt. Ona dier kadnn adn sylememiti.
"Gerekten o kadn var mi?" diye kuku iinde sormutu bana Dominique. "Sana niye yalan
sylesin?" "ylesine anlalmas g biridir ki o!" "Benim yerimde olsan doruyu syler
miydin diye, Jean-Charles'a sordum."

"Tabii ki hayr. Bakalarnn iine elinden geldiince az karmak her zaman iin iyidir."

O halde Dominique, belli belirsiz de olsa, bir umut besliyor. Pazar gn Feuverolles'de, Gil-
bert'in gelmeyiine ok fazlasyla zld iin, bir ba ars uydurup odasna kapand;
"Bundan sonra artk hi gelmeyecek," diye dnyordu. Telefonla her gn beni anyor ve
ondan yle kt bir biimde sz ediyordu ki, nasl olup da ona balandn anlayamyordum:
Kstah, kendini beenmi, sadist, hayvancasna bencil, herkesi kendi rahat ve tuhaf huylar
iin feda eden bir tipti. Bir baka zaman da, onun bana , zeksn, irade gcn ver ve "bana
dnecek" diye ok kesin konuurdu, izleyecei taktikte kararl deildi: Tatllk m, yoksa
iddet mi? lmek

83

mi, yoksa ldrmek mi? Yaknda Gilbert ona hereyi itiraf edince, ne yapacak? Hibir ey
dnemiyorum. Bildiim tek ey, Dominique'in her zaman zaferi kazanm olmasdr.

Laurence, Jean-Charles'in tledii kitaplar incelemeye balad. (Glyordu Jean-Clarles:
"Hele kr karar verdin mi? ok houma gitti bu. Olduka olaanst bir devirde
yaadmz renirsin hi olmazsa." Byle gayretke bir havaya girdii zaman gencecik
oluveriyordu.) Laurence kitaplar kartrd, sonlarna bakt; hepsi de, Jean-Charles ve
Gilbert'in dedii gibi, herey eskisinden ok iyi, ilerde de daha iyi olacak, diyordu. Baz
lkeler fena balamlard ie: zellikle siyah Afrika; in ve Asya'daki nfus art
tehlikeliydi. Bununla birlikte sentetik proteinler, nfus planlamas, makineleme, nkleer
enerji sayesinde, 1990'a doru bolluk uygarlnn, bo zamanlar devrinin kurulmas
dnlebilirdi. Belki yeryzndeki tm lkeler birleecek ve belki de annda evirilerle, tek
bir evrensel dil konuulacakt, insanlar yiyebildiklerince yiyecek, almaya ok az zaman
ayracaklard. Hastalk ve ac nedir bilmeyeceklerdi. 1990'da Cat-herine hl gen olacakt.
Yalnz o, bugn kendi evresinde dnen eylerden emin olmak istiyordu. Bana baka grler
salayacak baka kitaplar gerek. Hangileri? Proust yararl olmaz, ne de Fritzgerald. Dn
byk bir kitap vitrininin nnde durdum kaldm: Ktle ve Kuvvet, Ban-dung, iletme
Patolojisi, Kadnn Psikanalizi, Ame-

84

rika. ve Amerikalar, Bir Fransz Askeri Doktrini iin, Yeni bir ii Snf, Yeni ii Snf,
Uzay Serveni, Mantk ve Yap, Iran... Hangisinden balamal? eri girmedim.

Soru sormal, iyi ama kime? Mona'ya m? Gevezelik etmesini sevmez. En az sreye mmkn
olan en ok ii sdrr o. Ayrca ne diyeceini de biliyorum. Aile denekleri, amar
makinalar, televizyon, hatta arabalar olmalarna ramen, gerektii gibi olmayan ve herkesin
de bu konuda ayn grte bulunduu iilik koulunu anlatacak. Evleri yetersizdi ama durum
deimek zereydi: u yeni binalara, antiyelere, Paris'in gnde ykselen sar krmz
vinlere bakmak, bunu anlamak iin yeterdi. Bugn toplum koullar ile herkes ilgili. Aslnda
tek sorun "u: Yeryznde adalet ve konforun olabilmesi iin herey yaplyor mu, yaplmyor
mu? Mona yaplmadn dnyor. Jean-Charles ise: "Hibir zaman, yaplabilecek herey
yaplmaz, ama u ara pek ok ey yaplyor," diyor. Ona gre, Mona gibiler sabrsz
olduklarndan, yanlyorlar; tpk Louise'in hl aya inilmemi olmasna amas gibi. Dn
Jean-Charles bana: "Muhakkak ki nfus younlamas ve makinelemeden dolay arasra
zc olaylar meydana geliyor. Ama ilerlemeyi kim durdurmak ister?" dedi.

Laurence gazetelikten Express ve Candide'm son

I saylarn ald. Genel olarak, gnlk olsun, haftalk olsun, gazeteler Jean-Charles' hakl
karyordu. Hi kayg duymadan at, okumaya ba-

85

lad. Artk korkun eyler olmuyordu; Vietnam hari tabii. Fransa'da da, Amerikallar kimse
onaylamyor. Zaman yetmezliinden ok zaman nasl olsa bulunurdu onu bilgisizlie
mahkm eden korkuyu yendii iin memnundu. Aslnda, olaylara tarafsz bir gzle bakmak
yetiyordu. Zorluk, bunu ocua iletmekteydi. Bu "sralarda Catherine sakin gibi. Ama,
huzursuzluu tekrar ederse, eskisinden daha iyi bir konuma yapabileceimi sanmyorum
onunla...

Fransa ile Cezayir arasndaki bunahm. Laurence, kap hafif hafif ik kez alndnda,
makalenenin yarsn okumutu, Marthe't gelen. Laurence, ona habersiz gelmemesi iin on
kez sylemiti; ama, gkyznden esinlendiinden bu yana, iyice kstahlat Ve doal
olmayan delice hareketler yapyordu.

"Rahatsz etmiyorum ya seni?*' "Biraz, arha madem geldin kal be dakika." "alyor
musun?" '' '"Evet."

"ok alyorsun. Marthe, kardeine, aklndan geeni okumak istercesine bakt: zntn,
skntn olmasrt da... Pazar, neeli deildin." "Yooo, hayr.Neeliydim." "Haydi haydi,
kardein seni iyi tanr." "Yanlyorsun."

Laurence hibir ekilde Marthe'a iini dkmek istemiyordu. Hem de, syleyecekleri
olduundan daha ok bytlecekti. Eer Cathe-ririe'in zmlenmesi gereken sorunlar oldu-

86

nu, Jean-Charles'n son gnlerde sinirden saa ola bardn ve kendisinin sevgilisiyle olan
ilikisinden dolay manevi bask altnda oldu-gunu syleseydi, kafasnn iinde onu tketen
bir yn urann bulunduu sanlacakt. Aslnda ura, gerekten var olmakszn, nefes
ald havada, gne renk katan eylerdeydi. Hem her zaman onu dnyor, hem de hibir
zaman dnmyordu.

"Dinle," dedi Marthe. "Sana sylemek istediim bir ey var. Pazar gn konumak istedim
ama ekindim."

"Benden ekiniyor musun?" .

"Gel gr ki evet. Seni kzdracam biliyorum. Ama ne olursa olsun. Catherine yaknda onbir
yanda olacak. Onu din derslerine yollaman, ilk komnyon unu yaptrman gerekiyor."

"Amma dnce! Ne Jean-Charles, ne de ben

n sahibiyiz."

"Ama onu hi olmazsa vaftiz ettirseydin."

"Jean-Charles'n annesi istedii iindi. Ama imdi ldne gre..."

"Kzn her trl dinsel eitimden yoksun braktn iin byk bir ykmllk alyorsun
stne. Hristiyan bir uygarlkta yayoruz. ocuklarn ou ilk komnyonlarn yapyorlar,
ilerde, ona hi seim hakk tanmadn ve onun yerine karar verdiin iin, sana kzp sitem
edecek." . ' .

"Hah! Bak bu ok gzel! Ona seim hakk tanmak, onu din derslerine gndermek mi yani?"

87

"Evet. Madem ki, bugn Fransa'da doal davran bu. Sen onu ayr tutuyorsun."

"Israr etme."

"Ediyorum. Catherine'i zgn ve kaygl gryorum. Garip garip eyler sylyor. Onu, hi
etkilemeyi denemedim, hep dinledim. lm, ktlk, Tanr'ya inanmayan bir ocuk iin,
kar konmas g eyler. Eer Tanr'ya inansayd, ii biraz daha kolaylard."

"Ne gibi dnceleri var?"

"Tam hatrlayamyorum." Marthe kardeinin yzne bakt. Sen bir ey sezmedin mi?"

"Evet tabii. Catherine ok soru soruyor Sorularna da yalan cevap vermek istemiyorum

"Yalan eyler, diye karar vermekle biraz ks-tahlayorsun."

"Gerek olduklarna karar veren senden daha fazla kstahlamyorum."

Laurence kardeinin koluna dokundu:

"Yetiir, tartmayalm. O, benim kzm; istediim ve anladm gibi yetitiririm. Sen de, ona
her zaman bol bol dua edersin."

"Eksik etmiyorum duam."

Ne kstah ey u Marthe! Din istilasna uram u evrende, lik ocuk yetitirmek gerekten
kolay deil. Catherine'in o tarakta bezi yok. Lo-uise'in, akln ise trenlerin gzellii elyor.
Yine Noel'de kreleri gidip grmeyi isteyecek... Daha ilk yalarndan beri, Laurence onlara
incil'i, isa'nn retilerini Yunan, Latin mitolojilerini ve Buda'nm yaantsn anlatmt.
Gerek olay-

88

lardan ve insanlarn evresinde gemi gzel efsanelerden bahsetmiti. Bunlar hazrlarken,
babas yardm etmiti Laurence'a. Jean-Charles da, onlara evrenin oluunu, neblzden
yldzlara, maddeden hayata geii anlatmt. Bunu ok, ok gzel bulmulard. Louise,
resimli, yaln dille yazlm bir astronomi kitabna byk ilgi gstermiti. Marthe
sylediklerine ar bir ekilde inanyor ve byk aba gsterip, dnp tanarak,
ocuklarma bu konuda verdiim emei bir fiske ile yok etmek istiyordu; kendisi ise,
ocuklarnn eitimini papazlara brakp bu ykten kurtulmutu.

"Catherine'in hangi sz dikkatini ekmiti, gerekten hatrlamyor musun?" diye sordu
Laurence kardeini kapya doru uurlarken.

"Hayr. Daha ok, kelimelerin ardndan bir eit nsezim oklu," dedi Marthe dnceli bir
ekilde.

Laurence, can skkn, kapy kapad. Biraz nce Catherine okuldan dndnde neeli
gzkyordu. Latince evirisini yapmak iin, Brigit-te'i bekliyor. Nelerden bahsedecekler.
Nelerden bahsediyorlar? Laurence soru sordu mu, Catherine atlatp cevap vermiyordu. Bana
gvenmediini sanmyorum; daha dorusu aramzda ortak bir dil yok. Hem bebekmi gibi
davrandm ona, hem de ok serbest braktm; karlkl konumay denemedim, bunun iin
szn aryor karmda. Bir trl balanty kuramyorum. Fransa ile Cezayir arasndaki
bunalm. u makaleyi

89

"Evet, evet. Tabii."

Bugnlerde neler gsterdiler acaba? Bakma-laydm. Hindistan'daki alg m, Vietnam'daki
katliam m, Amerika'daki rk atmalarn m?

"Son yaynlar izleyemedim,' diye devam etti

,

Laurence. "Dikkatinizi eken ev ne oldu?"

"Ringa bal filetosu zerine, yuvarlak havu paralar yerletiren, gen kzlar,. "diye atld
Bri-gitte.

"Nasl, yani?"

"yle ite. Kzlar, btn gn fileto zerine havu paralan koyduklarn anlatyorlard.
Benden de ok byk deillerdi. Byle yaayacama, lmeyi yelerin-..!"

"Ama, durum onlar iin seninkinin ayar deildir."

"Neden?"

"Onlar baka trl yetitirilmilerdir de, ondan."

"Durumlarndan hi honut gzkmyorlard" dedi Brigitte.

Yaknda makineleme sayesinde byle garip meslekler ortadan kalkacak. Bu gerekleene
kadar da tabii... Sessizlik uzayp gidiyordu.

"Peki. Haydi gidin evirinizi yapn. iekler iin de teekkrler" dedi Laurence.

Brigitte yerinden kmldamad.

"Bundan Catherine'e sz etmemeliyim.

"Neden?"

"u gen kzlardan."

"Hayr szet, dedi Laurence. "Yalnzca sana

92

gerekten korkun gzken eyleri syleme. Cal-herine'in kbus grmesinden korkuyorum
da."

Her zaman, sade ve olduu gibi grnen Brigitte, akn bir hal ald ve kemeriyle oynamaya
balad. Yanl hareket ettim, diye dnd Laurence. Yapt kendisinin de houna gitmedi
ama, ne yapabilirdi baka? Biraz acemice;

"Yani, size gveniyorum, biraz dikkat edin, o kadar," dedi.

Laurence, Brigitte mi ok duygulu, yoksa ben mi ok duygusuzum, diye sordu kendi kendine
kap kapandktan sonra. "Btn gn havu halkalar kesmek." Bu tr bir ite alan kzlar,
kukusuz, baka ilgin bir i yapamadklar iin bunu yapyorlar. Ama bu, yaptklar iin,
onlar iin zevkli olmas demek deildir, ite, yine zc "insanlar aras atmalar." Bu
konular zerine bu kadar az eilmekle, iyi mi yoksa kt m ediyorum?

Laurence makaleyi okuyup bitirdi. Balad eyi yarm brakmay sevmezdi. Sonra, iine
dald. Bir ampuan iin, senaryo yazmas gerekiyordu. Sigara stne sigara iti. Eer, insan,
bir ii iyi yapmaya gayret ederse, en sama eyler bile ilgin geliyordu. Paket boalm, vakit
de ge olmutu, ierden belli belirsiz bir uultu geliyordu. Acaba Brigitte hl orada myd?
Louise ne yapyordu? Laurence hol geti. Louise odasna kapanm alyor, Catherine'in de
sesi titriyordu.

Alama, diye yalvaryordu. inan bana, Bri-

93

gitte'i senden daha ok sevmiyorum."

"Bu da iyi! Niye ou kez, bazlarnn zevki, bir bakalarnn gzyalar ile son bulur!"

"Louise, seni daha ok seviyorum; Brigitte ile gevezelik etmek houma gidiyor. Ama seri,
sen benim kardeimsin."

"Doru mu, gerekten doru mu?"

Laurence sessizce uzaklap gitti. ocukluun, gzyalar ve pcklerle kark kederleri.
Cat-herine'in az almasnn nemi yok. Duygululuu olgunlayor; acy paylamak, teselli
etmek, almak, vermek, yzde ve sesteki farkllamay sezme. Bunlar gznden kayordu
eskiden. Bir an Laurence kalbine scaklk dolduunu hissetti. O ender ve deerli scaklk,
tlerde Catherine'in bundan yoksun olmamas iin ne yapmal?

94

NC BLM

Laurence ocuklarn yokluundan yaralanarak odalarn dzeltti. Belki Brigitte kendisini
ylesine etkileyen televizyon yaynndan sz etmemiti; etmi olsa bile, Catherine bundan hi
etkilenmi gzkmyordu. Bu sabah Louise ile bykbabalarnn arabasna binerken seviten
uuyordu. Hafta sonu tatilini geirmek iin bykbabalar onlara Loire atolarn gezdirecekti.
Ksacas, Laurence bu olaydan aptalca etkilenmiti. Basit, can skc gnlk bir olay
hazmetmek ona, ender rastlanan byk felketleri hazmetmek kadar g geldi. Bakalarnn
nasl iin iinden ktn bilmek isterdi.

Pazartesi gn le yemeinde Lucien'e sordu. (Bu karlamalar artk tatsz oluyordu. Hem
bana kzyor, hem de benden ayrlamyordu. Do-minique on yl nce "Erkekler mi? Midemi
bu-landryorlar," derdi. Ge gelmek, randevuyu ip-

95



tal etmek, gittike daha az bulumak, nihayet birbirlerinden irenmekle bu ie son verirlerdi
insanlar. Ben byle davranmay bilemiyorum. Bugnlerde o kanl ayrl iin bir karara
varmalym.) Bu sorunlara ilgi duymazd ama gene de cevap verdi. On alt yanda, gelecei
snrl, aptalca bir ie mahkm bir gen kz; hi de ho deil tabii. Ama aslnda yaam, u ya
da bu nedenden dolay her zaman kt. Benim biraz param var, iyi de kazanyorum ama
madem ki sen beni sevmiyorsun, neye yarar bu? Kim mutlu ki? Sen mutlu insan tanyor
musun? Kalbini sk skya kapattn iin, en byk skntlardan kanyorsun: Buna
mutluluk demem ben. Ya kocan? Belki mutlu, ama gerei renirse houna gitmeyecektir.
Yaklak olarak tm yaantlar ayn deerdedir.

nsanlarn ortaya koyduklar gerekelerini, zavall grntlerini ve seraplarn grmek ok ac
diye, sen kendin sylyordun. yle salam dayanaklar yok insanlarn. Eer yaantlarndan
memnun olsalard, bu kadar sinir ilac ve uyuturucu ila tketmezlerdi. Yoksullarn
mutsuzluu olduu gibi zenginlerin de var: Fritzgerald' okumalsn, orada bundan ok iyi bir
ekilde sz ediyor. Evet, gerek yap var bu szlerde, diye dnd Laurence. Jean-Charles
ou kez neeli, ama tam anlamyla mutlu deil. ok abuk ve kolayca, una buna kzyor.
Annemi, gzel dairesi, tuvaletleri ve yazlk evine karn ne tr bir cehennem bekliyor! Ya
beni? Bilmiyorum. Ba-

96

kaarnn sahip olduu bir ey yok bende... Olmaya ki, onlar da artk o eye sahip olmasnlar.
Gisele Dufrene "enfes" diye gs geirdiinde, Marthe koca az ile rahat bir eklide
evresine glmsediinde, belki benim hissettiimden daha fazla bir ey hissetmiyorlard.
Yalnz babam farklyd onlardan...

Laurence geen aramba, kkler yattktan sonra, babasyla babaa kald. Jean-Charles
gen mimarlarla akam yemeine kmt. ("Dikey yok, yatay yok, mimar ya eik olacak, ya
da olmayacak." Bunu biraz gln buluyordu Jean-Charles; ama gene de ilgin gr^ri var
demiti gece dndnde.) Babasnn para para verdii cevaplar dzene koymaya alt
bir kez daha. Sosyalist ya da kapitalist olsun, her lkede insan teknik tarafndan ezilmi,
zincire vurulmu, aptallatrlm ve iinden soumutu. Btn ktlk insann
gereksinimlerini oaltmasndan domutu, oysa onlar kstlamas gerekirdi. Varolmayan,
belki de hi varolmayacak bir bolluk ngreceine, canll devam ettirecek eylerin en az
ile yetinecekti. rnein, ok yoksul olan Sardunya adas ve Yunanistan'daki topluluklar gibi
yapacakt; oraya teknik szmad iin para rezil olmamt. Orada insanlar, yaantya esiz bir
tat katan cmertlik, kardelik, onur gibi gerekten insan baz deerleri koruyabildikleri iin,
ciddi bir mutluluk duyuyorlard. Yeni gereksinimler yaratldka, yoksulama da oalacakt.
k ne zaman ba-

97

lamt? Bilimin saduyuya, yararlln gzellie ye tutulduu gn. Rnesans'la aklclk,
kapitalizm, bilimcilik geldi, tamam ama, bu noktaya gelindikten sonra ne yapmal? Kendinde
ve evrende gzellik kavramn saduyuyu canlandrmay denemeli. Sadece, toplumsal,
siyasal ve teknik olmayan, ahlki bir devrim, insan kaybettii geree kavuturabilir. Hi
olmazsa u evirmeyi insanolu iin yapabilir miyiz? yleyse, bizi evreleyen bu
darmadank ve sama dnyaya karn kii elenmeye bakmal.

Aslnda Lucien'in ve babamn syledikleri birbirini tutmuyor. Herkes mutsuz; herkes
mutluluu bulabilir: Edeerlilik. Catherine'e insanlar hayatta bal olduklar iin sandn
kadar mutsuz deiller, diye anlatabilir miyim? Laurence bir an dnd. Bu da mutsuz
insanlarn mutsuz olmad anlamna gelir. Doru mu? Dominique'in hkrk ve haykrla
dolu sesi nlad kulamda: Hayatndan nefret ediyor, ama hi de lmek istemiyor. Bu
mutsuzluk. Bir de lmden beter, insann kann donduran u boluk var; kendini ldrmedii
srece, lme ye tutulan... Be yl nce bunu yaadm ve hl o korku iimde. Gerek u ki,
insanlar canlarna kyyorlar muz ve peete istemiti nk lmden ok daha beteri
olduu iin. Bir intihar olay okuyunca, insana buz gibi ter dktren ey, pencerenin
demirlerinde asl duran bu narin ceset deil de, intihardan hemen nce o kalpte olup biten
eydir.

Hayr. Bunun stnde iyice dnmeli, dedi

98

Laurence. Babamn verdii yant kendisi iin geerli. O her zaman, hereye ses karmadan,
yrekli bir ekilde dayanmt: Nefret sanclar, ameliyat, Alman kamplarnda geirdii drt
yl, ok byk znt duymasna ramen, annemin gidii. Kendine setii bu zor yaamdan
ve insanlardan uzakta yaamaktan zevk almay, yalnz o baarr. Gizini bilmek isterdim. Onu
daha uzun, daha sk grseydim belki bilebilirdim.

"Hazr msn?..." diye sordu Jean-Charles. Garaja indiler, Jean-Charles arabann kapsn at:
"Brak da, ben kullanaym. Sen ok sinirlisin" dedi Laurence.

Jean-Charles keyifli keyifli glmsedi: "Nasl istersen" dedi ve Laurence'n yanma oturdu.
Geenlerde Vergne'le aralarndaki konuma pek iyi gemedi herhalde. Bir ey sylemiyordu
fakat yz askt. ok hzl araba kullanyor, sert frenler yapyor, tehlikeli bir biimde
sryordu. Az fiaha, geen gn gazeteler, srcler arasnda Tieydana gelen, o az burun
krlan dvler-ien birini daha yazacaklard.

Geen gn Publinfte Lucien, direksiyon ban-daki insann psikolojisini ok gzel bir ekilde
anlatt: Yoksun olma, tatmin olma, gllk, di-er insanlardan ayr kalma duygusu. (Lucien
de ok iyi ama, deli gibi hzl araba kullanr.)

Mona szn kesti:

"Bu nazik baylarn direksiyon banda neden kabalatklarn ben size syleyeyim."

"Neden?"

99

"nk kabalar da ondan."

Lucien omuz silkti. Ne demek istemiti acaba Mona?

"Pazartesi Monnod'la anlama imzalyorum," dedi Jean-Charles neeli bir ekilde.

"Memnun musun?"

"Fazlasyla. Pazar uyuyarak, badmington oynayarak geireceim, ve pazartesi sa admm
atp, gideceim."

Araba tnelden kt ve Laurence gaza bast. Gzleri dikiz aynasndayd. Sollad, erit
deitirdi, sollad, sollad ve erit deitirdi. Cumartesi akam Paris boalmak zereydi.
Araba kullanmak houna gidiyordu. Ayrca da, pek ok kocann yapt gibi, Jean-Charles ne
dnrse dnsn azn ap bir ey sylemiyordu. Laurence glmsedi. Jean-Charles'n
pek fazla kusuru da yoktu, ksacas yanyana giderlerken her zaman yapt panolarda her
ne kadar bunu yanstmyorsa da "birbirleri iin yaratlm" olduklarn hayal ederdi. Kesin
bir karar ald Laurence: "Bu hafta Lucien'le konuacam." Dn yine ona sitem edercesine
'Sen kimseyi sevmiyorsun!" demiti Lucien. Doru mu? Yo hayr. Onu pekl seviyorum.
Onunla balarm koparacam, ama seviyorum onu. Herkesi de severim; Gilbert hari.

Ekspres yolu brakt, sakin, kk bir yola girdi. Gilbert Feuverolles'de olacakt. Dominique,
sesi zafer kazanmasna neeli, telefon edip: "Gilbert Feuverolles'de olacak" demiti. Niye
ge-

100

liyor? Acaba hl arkadalk numarasnda m? Ama gerek ortaya ktnda, bu yaptklar
ona pek fazla bir ey kazandrm olmayacak. Ya da hereyi, olduu gibi anlatmaya m
geliyor? La-urence'n elleri direksiyonu slatmaya m geliyor? Dominique hl umutlu olduu
iin, bir aydan beri bu duruma gs germiti.

"Gilbert gelmeyi niye kabul etti, merak ediyorum?"

"Belki evlenmekten cayd."

"Sanmam."

Hava souk ve pusluydu, iekler de solmutu. Fakat gecenin karanlnda camlar parlyor,
oturma odasnda mine alev alev yanyordu. Az fakat sekin kiiler vard: Dufrene'ler
Glibert, Thirion ve kars. Laurence Thirion'u kklnden beri tanrd; babasnn i
arakadayd. Fransa'nn en isim yapm avukat olmutu. Marthe ve Hubert arlmamlard.
Bu toplulua uygun bir ift deildi. Glmsemeler ve el skmalar. Gilbert Laurence'n bir ay
nce ptrmedii elini pt. Bak donuk, sorduu sorular da imalyd:

"Bir ey imek ister misiniz?"

"Birazdan," dedi Dominique. Laurence'n omu-zundan tutarak: "Yukar kta sam tara,
darmadank." Odada da glerek:

"Hi de darmadank deildi. Seninle konumak istedim de," dedi.

"Ne oldu vine?"

j

"Ne kadar ktmsersin!" 101

Dominique'in gzleri parlad. O, 1900'lerin bulz ve uzun etei iinde, ok fazla kt (Kimi
taklit ediyor ki?) Heyecanl bir sesle:

"Biliyor musun? Onun kim olduunu rendim."

"Ya! yle mi?"

Dominique, yznn nasl cin gibi bir ifade aldn, bir bilse?

"Sk dur aracaksn." Biraz duraklad: "Gil-bert eski akna, Lucile de Saint-Chamont'a
dnm." 1 "Nereden kardn bunu?"

"Birisi syledi. Her dakika onun evine tklp kalyor, hafta sonlarn da Manoir'da
geiriyormu. Ne garip deil mi? Bana, onun hakknda bu kadar ey syledikten sonra! Nasl
oldu da Lucile bu ii baard? Dndmden de daha glym."

Laurence sustu. Bilmeyen birinin karsnda, bilen birinin taknd bu bilgie tavrdan
nefret ederdi. Gerei apak gzlerinin nn sermeli mi? Bugn olmaz, evde bu kadar
davetli var.

"Belki Lucile deildir de, arkadalarndan biridir."

"Haydi canm! O Gilbert'in bir bakasyla yaayaca aka gz yummaz. Adn niye
sakladn anlyorum imdi: Alay edeceimden korktuu iin. Bu delice hevese bir anlam
veremiyorum. Eer Gbert, beni tanr tanmaz onu terk ettiyse, bunun bir nedeni vard; bu
neden hl da var. Bana geri dnecek."

102

Laurence hibirey sylemedi. Sesizlik uzad gitti. Dominique benim sesizliime am
olmal; ama yok hayr o ylesine soru sorup cevap vermeye alktr ki... Dominique dalgn bir
sesle: "Lucile'e mektup yazp, Gilbert'in anatomisini ve zevklerini ayrntl bir ekilde
anlatmak ne zevk olurdu," dedi. Laurence yerinden srad. "Bunu yapamazsn!"

"Ne komik olurdu. Lucile'in ve Gilbert'in yzlerinin alaca hali bir dn! Hayr, lnceye
dek bana dargn kalr. Benim taktiim ise bunun aksine, iyi davranmak olacaktr. Bylece
zaman kazanm olacam. Lbnan'a yapacamz yolculuktan ok umutluyum."

"Bu yolculuk yaplacak m sanyorsun?"

"Ne yani? Tabii!" Dominique sesini ykselterek: "Aylar nce, Balbek'de Noel geireceimize
sz verdi. Herkes de biliyor. Artk imdi ca-yamaz."

"Ama teki engel olacaktr."

"Ben de resti ekerim, o zaman: Benimle Lbnan'a gelmezse, bundan byle bir daha grmem
onu."

"antajla yola gelmez."

"Beni kaybetmek de istemez. Lucile'la olan bu ilikisi ciddi deil zaten."

"yle ise niye sana bundan sz etti?"

"Biraz sadistlik olsun diye. Daha ok da, hafta sonlar ve tatillerde serbest kalmak istedii
iin. Ama gryor musun, birazck srar etmem yetti

103

ve geldi."

"yleyse resti ek" dedi Laurence. Belki de bir are olabilir bu. Dominique bu ii kendisinin
kestirip att dncesiyle tatmin olacak, ilerde, gerei rendiinde, en zor devreyi atlatm
olur.

Oturma odasndan kahkahalar ve sesler ykseliyordu. arap, Martini ve Burbon iiyorlard.
Jean-Charles, Laurence'a ananas suyu uzatarak:

"zelecek bir ey yok ya?" "Hayr ama, sevinecek bir ey de yok. Baksana onun haline!"

Dominique Gilbert'in koluna, ona sahipmi-esine, elini koymutu.

" haftadr gelmediin bir ey deil de, ok alyorsun. Dinlenmesini de bilmeli insan."

"ok iyi biliyorum," dedi souk bir sesle Gilbert.

"Yok bilmiyorsun, insan gerek bir biimde ancak sayfiyede dinlenebilir."

Dominique iveli, biraz da kurnazca glmsedi Gilbert'e. Kendine hi yakmayan bu tavr da
yeni edinmiti. Yksek sesle:

"Ya da yolculuklar dinlendirir insan," diye ekledi. Hl eli Gilbert'in koluna yapm
durumdayd. Thirion'a dnerek: "Noel'i Lbnan'da geireceiz," dedi.

"Ne gzel bir fikir! ahaneymi sylendiine gre."

"Evet. Hem de scak lkede Noel naslm, me-104

rak ediyorum. Noel hep karl havada dnlr de..."

Gilbert ses karmad;. Dominique'in sinirleri o kadar gergindi ki, patlamas iin bir tek-
kelime yetecekti. Gilbert bunu sezmi olmalyd.

"Arkadamz Luzarche'n ok ho bir fikri var," dedi bayan Thirion o gzel sesiyle. "Uakla
srpriz bir Noel gezintisi. Yirmi be kii davet etti. Londra'ya m, Roma'ya m, Amsterdam'a
m, yoksa baka yere mi ineceimizi bilmeyeceiz ve tabii kentin en gzel lokantasnda da
yerlerimiz ayrlm olacak."

"Ne elenceli," dedi Dominique.

"Gilbert elenmeye gelince, insanlarn hayal gc yle azalyor ki," dedi.

Laurence iin anlamn yitirmi kelimelerden biri daha. Bazen bir film ilgilendiriyor ve
gldryordu onu; ama elenmek... Gilbert eleniyor mu? Nereye gittiini bilmeden uaa
bin-. mek elenceli mi acaba? Geen gn aklna taklan o kuku, belki de yerlemiti...

Laurence, Jean-Charles ve Dufrene'lerle minenim yanna gitti, oturdu.

"Modern konutlara mine yapmyorlar, ok yazk oluyor" dedi Jean-Charles.

Aydnl yzne vuran alevlere bakyordu. Set ceketini kard, Amerikan stili gmleinin
yakasn at. Her zamankinden daha gen ve daha rahat gzkyordu. (Ayn ekilde, Dufrene
de izgili kadife takm iinde daha din duruyordu; acaba yalnzca bir giyim ii mi bu?)

105

"Sana, baban ok sevecei bir eyi anlatmay unuttum," dedi Jean-Chaarles. "Goldwater
ylesine odun ateli seviyormu ki, yazn evini souk hava tertibat ile buz gibi yapyor,
ondan soma da bol bol ate yakyormu."

Laurence gld:

"Evet babam sevecek bunu..."

Yanndaki sehpada Realite, Erpress, Candide, Votre Jardin dergileri ve birka kitap
duruyordu: Le Goncourt, le Renoudot. Divann zerinde de, Dominique hi mzik
dinlemedii halde, oraya buraya atlm plaklar vard. Laurence gzlerini yeniden ona evirdi:
Gle, ar serbest bir ekilde, elleri ile trl hareketler yaparak konuuyordu.

"Benim ise Maxim'de yemek daha houma gider. Hi olmazsa eminim ki, ahba yemein
iine tkrmemi ve dizlerim de yandaki masada oturan adamnkine yapmamtr. Biliyorum,
bugnlerde kk birahanelere gitme zppelii ald yrd, ama orada da Ma-xim'dekinden
daha ucuza yemek yenmiyor. stelik her tarafn, le gibi ya koktuu bir yana, insan kimseye
arpmadan sereparman bile oynatamyor."

"Chez Gertrude'e hi gitmediniz mi?"

"Evet biliyorum. O kadar para verdikten sonra La Tour d'Argent ' yelerim.

ok rahat bir hali var. Acaba Gilbert neden geldi? Laurence, Jean-Charles'n ve Dufrene'lerin
gllerini iitti.

106

"Yok ama, cidden farknda msnz: Mteahhitler, giriimciler ve arasnda, biz, zavall
mimarlar, ne hale geliyoruz?"

"Ah! O giriimciler!" diye gsgeirdi Duf-rene.

Jean-Charles atei kartryor, gzleri parlyordu. ocukluunda da odun ateleri yakm
myd acaba? Yakm olsa da, olmasa da, o anda yznde ocuumsu bir anlam vard.
Laurence iinden bir eyin eriyip, zldn hissetti; efkat: Onu bir daha yitirmemek
zere bulmu olabilseydi... Dominique'in sesiyle kurduu d bozuldu.

"Ben de pek ho geeceini ummuyordum. Kt de balad; terifat aksyordu, ieri girmek
iin bir saat ayakta bekledik. Ama gene de dedi. Paris'in tm sayl kiileri oradayd.
ampanya iyiydi. Bayan De Gaulle' sandmdan daha iyi buldum, haval ve gsterili
deildi, tabii bir Linette Verdelet deil ama ok vakurdu."

"Bana, maliyeci ve politikaclarn yemek yeme haklar olduu, sanatkr ve edebiyatlara da
yalnzca iki ikram edildii sylendi, doru mu?" diye sordu Gilbert, souk bir sesle.

"Oraya yemek yemee gidilmez ya!" dedi ksnt bir glle Dominique.

Ne pis herif u Gilbert; srf anneme sevimsiz gzkmek iin, sordu bu soruyu! Dufrene Gil-
bert'e dnerek:

"IBM makinalarmn soyut resim yapmak iin kullanlaca doru mu?"

107

"Olabilir, yalnz verimli olacam sanmam," dedi glmseyerek Gilbert.

Bayan Thirion, " nasl! Bir makina resim yapabilir?" diye haykrd.

"Soyut resim, niye olmasn," dedi Thirion alayl bir sesle.

"Biliyor musunuz, Bach ve Mozart imal edenler var?" dedi Dufrene." Var ya! Tek kusurlar
eserlerinin kusursuz oluu, oysa et ve kemikten olan mzisyenlerde her zaman iin kusur
bulunuyor."

te bak! Daha geenlerde bir haftalk dergide okumutum bunu. Gazetelere bakmaya
baladmdan beri, Laurence, insanlarn konumalarnda makaleleri anlattklarn fark etti.
Neden olmasn, bilgilerini elbet bir yerden elde etmeleri gerekiyordu.

"Pek yaknda makineler atlyelerimizin yerini alacak, bizler de plajda, kumlarda
buluacaz," dedi Jean-Charles.

Gilbert, "bu kukusuz, dedi. "Yeni bir aa giriyoruz ve o ada da insanlar ie yaramaz hale
gelecekler."

"Bizler iin geerli deil," dedi Thirion. "Avukatlara her zaman gereksinim duyulacaktr.
nk bir makina asla gzel konuamaz."

"Fakat, belki de insanlar gzel sze kar duygulu olmayacaklar," dedi Jean-Charles.

"Haydi canm! insan konuan bir hayvandr ve gzel sz karnda da her zaman batan kar.
Makineler insan dehasn deitirmeyecekler."

108

"Hayr, tam tersine deitirecekler." Jean-Charles ve Dufrene bu konuda ayn ekilde
dnyorlard. (nk ayn eyleri okurlar.) insan konu alan gr, yeniden gzden
geirilmelidir. Bu ondukuzuncu yzyln bir buluu olup, bugn zaman amna uramtr.
Kukusuz yaknda da ortadan kalkacaktr. Edebiyat, mzik, resim, mimari gibi her alanda
sanat gemi kuaklarn hmanizmasn reddediyor. Gilbert zgn bir tavr taknm
susuyordu, tekiler de birbirleriyle yarrcasna konuuyorlard. Bir daha yazlamayacak
kitaplar, grlemeyecek filmler, dinlenemeyecek mzik paralar olduunu itiraf etmeli. Ama
stn yaptlarn ne zaman yaplm olduklar nemli deil; stn yapt da nedir? znel
ltleri kaldrmal, bu olanaksz; affedersiniz ama, modern eletirinin de btn abas bu
aslnda. Ya Goncourt ve Rena-udot'nun ltleri nelerdir, bilmek isterdim. dller geen
yldakinden de kt. Biliyor musunuz, btn bunlar yaymclarn oyunu! Emin kaynaklardan
duyduuma gre jrinin baz yeleri satn alnm; ok ayp dorusu. Ressamlar iin daha da
byk bir skandal ya! Reklmn gcne, sradan biri, szm ona stn yetenekli bir ressam
oluveriyor; herkes de o gzle bakarsa, stn yetenekli kalyor, ne paradoks! iyi ama nesnel
ltten baka lt de yok.

"Aaa! O kadar da deil! Gzel gzeldir!" dedi birdenbire, bayan Thirion ve herkes de sustu
bir an. Sonra hepsi birden konumaya devam etti-

109

ler...

Her zamanki gibi Laurence dncelerine dald gitti. ou zaman konuanla kart fikirdedir;
ama onlar aralarnda uyuamadklar iin, dndklerinin kartn sylemekle kendi
kendiyle elikiye der. Herkes tarafndan bilinen bir aptal olmasna karn bayan Thirion'un
dnd gibi sylemek geliyor iimden: Gzel gzeldir, doru da dorudur. Bu kannn
bile bir deeri yar m? Kimden edindim ki onu? Babamdan, liseden, matmazel Houchet'den
mi? On-sekiz yamda kan sahibiydim. Daha hl o yandan artakalan bir eyler var ama,
pek fazla bir ey deil, bir zlem belki... Yarglarndan pek emin deil: Bu o kadar, o anki ruh
ve evre durumuna bal ki... Sinemadan ktmda bile filmi sevip sevmediimi ancak
syleyebiliyorum.

"Bir dakika konuabilir miyim sizinle?"

Laurence souk souk bakt Gilbert'e.

"Hi canm istemiyor."

"Ben srar ediyorum."

Laurence merak ve duraksamayla yan odaya geen Gilbert'in peinden gitti.

Oturdular; Laurence konumasn bekledi.

"Size Dominique'in gzleri ne her eyi sereceimi bildirmek istedim. Tabii bu yolculuk
szkonusu bile deil. Patricia ok anlayl ve temiz yreklidir, ama yeterince beklediini
sanyor. Mays sonu evlenmek istiyoruz.

Gilbert'in karar ok kesindi. Tek are onu ldrmekti. Dominique "daha az ac ekerdi. La-

110

"Niye geldiniz? Ona bouna umut veriyorsunuz."

"Geldim, nk bunun pek ok nedeni var. Dominique'in bana dman olmasn
istemiyorum. Dostluumuzu tehlikeye att. Eer baz tavizler sayesinde, bu ba tatllkla
koparabilir-sem, bunu ok daha yelerim. Bylesi hereyden nce onun iin de iyi olmaz
m?"

"Bunu yapamazsnz."

"Evet sanrm yaparm," dedi deiik bir sesle. "Dncesi ne merkezde, onu anlamaya
geldim. Geici bir ey olduuna inanmakta srar ediyor. Gerei olduu gibi sylemeliyim
ona."

"imdi olmaz!"

"Bu akam Paris'e dnyorum..." Gilbtert'in yz aydnland: "Bakn siz onu bu duruma
hazrlarsanz, Dominique'in yararna olur diye dnyorum."

"Tamam ite! Burada bulunmanzn gerek nedeni belli oldu: Beni bu pis ile grevlendirmek
istiyorsunuz."

"Ne yalan syleyeyim, byle sahnelerden ok korkarm."

"nk hayal gcnz yok: imdi kopacak gmbrtden daha da beteri olacak." Laurence
dnd: "Bakn yle yapn: Patricia'dan hi sz etmeden yolculua kmay reddedin.
Domi-nique buna ok kzacak ve kendiliinden aranzdaki ba kopacaktr."

Gilbert, olduka kararl bir sesle:

"Byle davranmayacan pek iyi biliyor-

111

sunuz.

Hakl. Laurence bir an Dominique'in sylediklerine inanmak istemiti: "Ona resti
ekeceim," ama barmalar, yaknmalardan sonra gene sabretmeye, srar etmeye, ummaya
devam edecektir.

"Yapacanz ey ok zalimce.

"Byle dmanca davrannz beni incitiyor," dedi Gilbert zntl bir ekilde. "Kimse
kendi kalbine hkmedemez. Dominique'i artk sevmiyorum; Patricia'y seviyorum: Benim
bunda suum ne?"

Sevmek fiili aznda edepsizce bir anlam alyordu. Laurence kalkt.

"Hafta iinde onunla bunu greceim," dedi Gilbert. "Grmemizden hemen sonra onu
grmeniz iin sizin de gelmenizi kesinlikte istiyorum"

Laurence nefretle bakt:

"Onun, nedenini aklayan birka sat |yazp, canna kymasn engellemek iin beni
istiyorsunuz. Patricia'nn beyaz gelinliinin lekelenmesi iyi olmaz tabii..."

Laurence uzaklat. Kulaklarna stakoz gcrtlar geliyordu, insani olmayan acnn korkun
grlts. Bfeye doru yrd. Bir bardak ampanya koydu kendine. Odadakiler
balattklar konumaya devam ederken, bir yandan da tabaklarn doldurmaktaydlar.


"u yumurcak hi de yeteneksiz deil,": dedi bayan Thirion. "Yalnz, ona biraz giyinmesini

112

retmeli. izgili bir etek ve puanl bir bluz giyebilir."

"Bak ite bu olabilir," dedi Gisele Dufrene

"Dominique stn yetenekli bir terzi olunursa, her ey yaplr," dedi. Laurence'a yaklat:

"Ne syledi sana Gilbert?"

"Aman! arkadalarndan birinin reklmclkla ilgilenen yeenini bana salk vermek
istiyormu."

"Gerekten mi?"

"Gbert'in bana seninle olan ilikilerinden sz edeceini dnmyorsun her halde."

"Onun yapmayaca ey yoktur. Bir ey yemiyor musun?"

Laurence'n itah kesilmiti. Kendim koltua att ve eline bir dergi ald. Kimseyle
konuamayacak durumda olduunu hissetti. Gilbert hafta iinde gidip konuacakt.
Dominique'i yattrmam iin bana kim yardm edebilir acaba? Laurence bu geen bir ay
boyunca annesinin ne kadar yalnz kaldn fark etti. Bir sr iliki, ama tek dost yok. Onu
dinleyecek, hatt oyalayacak bile kimsesi yok. Yaantmz tek bana tama zorunluunda
olduumuz, pek ok tehlikelerle kar karya kalan, dayanaksz bir yapttr. Herkes iin de bu
byle mi acaba? Benim hi olmazsa babam var. Hem Jean-Charles da beni hi bir zaman
mutsuz edecek insan deil. Gzlerini ona evirdi; konuuyor, glyor, evresindekiler de
glyorlard. Birazck can iste-meyegrsn insanlarn yaknlm hemen kaza-

113

m

nrd. Laurence kalbinin yeniden, dalga dalga, sevgiyle dolduunu hissetti. Son gnlerde
sinirli olmas da doald. Vergne'ye neler borlu olduunu biliyordu, ama onun iin de btn
arzularndan vazgeemezdi herhalde, ite bu atma onu rahatsz ediyordu. O, baar elde
etmekten zevk duyard. Laurence Jean-Charles' iyi anlyordu, nsan i hayatnda baz
tehlikelere atl-rnazsa, almak korkun derecede skc bir ey olurdu.

"Sevgili Dominique, zgnm ama gitmek zorundaym" dedi. Gilbert nazike. "Hemen imdi
mi?"

"Erken gitmem gerektii iin, erken geldim," dedi Gilbert.

arabuk herkese allahasmarladk dedi, Do-minique de evden onunla birlikte kt. Jean-
Charles Laurence'a iaret ederek:

"Celsene canm! Thirion, davalaryla ilgili ok ilgin eyler anlatyor." Odada bir batan bir
baa yryen, hayali bir cbbenin kollarn savuran Thirion'dan baka herkes oturmutu.

"Hanm meslekdalanm iin ne mi dnyorum kk hanm?" dedi Gisele'e. "Sahip
olunabilecek en iyi kanya sahibim. ou sevimli hanmlar ve ou da yetenekli. (Genellikle
her iki nitelik ayn kiide bulunmaz.) Fakat kesin bir ey varsa, hibiri ar cezada savunma
yapmay baa-ramazlar. Bunun iin gerekli ne yrekleri, ne otoriteleri sizi artacam
ama ne rol yapma yetenekleri vardr."

: 114

"Kendilerine nsel olarak yasaklanm mes-leklerde baarl kadnlar da grld," dedi Jean-

Charles.

"Jri nnde en gzel ve en ustaca konuann, en cin gibi olann hemencecik mat ederim,"
dedi Thirion.

"Jean-Charles, ama belki de beklenmedik ey-lerle karlaabiliriz," dedi. 'Ben, gelecein
kadn-larn olduuna inanyorum."

"Belki ama, erkekleri taklit etmemek kouluy-la," dedi Thirion.

"Erkek mesleini yapmak, erkei taklit etmek

deildir."

"Dur bakalm, Jean-Charles," dedi Gisele Duf-rene, "sen ki her zaman gnn havasna
uyarsn, bana imdi kalkp feminist olduunu syleme. Bunun modas geti artk."

Feminizim: Bu sralarda, her dakika konu oluyor. Laurence anszn kendini konu dnda
buldu; tpk Psikanaliz ortak pazar vurucu kuvvet-ler konusunda olduu gibi, ne dneceini
bilmiyor, bir ey de dnemiyordu. Allerjim var btn bunlara kar. Dudaklarnda yapmack
bir glmsemeyle ieri giren annesine bakt. Belki yarn, belki iki gn sonra, ama bu hafta
Gilbert ona her eyi anlatacakt. Dominique'in sesi nlad kulanda. Odann rahat sessiz
kesinde yeniden nlayacakt o ses. "Namussuz! Namussuz herif!" Laurence'm gznn
nne uursuz kulara benzeyen iekler geldi. Kendine geldiinde, bayan Thirion heyecanl
he-

115

. yacanl konuuyordu: "Sistemli bir ekilde yaplan yergiyi iren buluyorum. A ocuklar
yararna 25 Ocak'ta verilecek yemekte yirmi bin frank karl kk Hintlilerin yemeini
verecekler bize: Bir kse pirin, bir bardak su. Hi de fena bir fikir deil. Ama gel gr ki, sol
basn iyi alay ediyor. Havyar ve karacier ezmesi yeseydik, ne sylerlerdi acaba?"

"Her zaman herey eletirilir," dedi Domi-nique." "En iyisi ii oluruna brakmaktr."

Kendinde deilmi gibi bir hali vard. Bayan Thirion'a dalgn dalgn cevap veriyordu. Bu
arada, dier drd de bri masasnn bana oturmulard. Laurence Express dergisini at:
Ksa ksa stunlardaki gnlk olaylar sklmadan kolayca okunabiliyordu. Uykusu vard,
aceleyle yerinden kalktnda, bayan Thirion da bri masasn terk etmi ve:

"Yarn gnm ok ykl, gitmek zorundayz," diyordu.

"Ben yukar kp uyuyacam," dedi Laurence.

"Bayan Thirion burada uyku ilac almakszn iyi uyunabilir," dedi. "Paris'te de ilasz
yapamyor insan."

"Mzikle uyumaya baladmdan beri, uyku ilacn kestim," dedi Gisele Dufrene..

"Jean Charles, neeli bir ekildi, ben de ninni plan denedim ama, hi de ninni etkisi
yapmad bana" dedi.

"Bana alacak bir aygttan bahsettiler. Prize takyorsun, kl, monoton ve byleyici
ekiller

116

grnyor, insan uyutuyor; sonra da kendi kendine akmdan kesiliyor. Bir tane
smarlayacam," dedi Thirion.

"Ooo! benim bu akam bunlardan hi birine ihtiyacm yok" dedi Laurence.

Jouy kuma ile kapl odalar gerekten ok gzeldi; ky tipi yataklar ve para kumalarla
yaplm yorganlar vard. Lavabonun stnde de fayanstan bir leen ve gm duruyordu.
Duvarda, hemen hemen gzkmeyen bir kap banyoya alyordu. Laurence pencereden dar
bakt ve buz gibi, toprak kokan havay cierlerine ekti. Biraz sonra Jean-Charles gelecekti
odaya: Ondan baka kimseyi dnmek istemiyor, onun alev nda aydnlanan profilini
gryordu. Anszn Jean-Charles karsndayd. Onu kollarna ald, sevgi damarlarnda ate
oldu akt, arzudan kendini kaybettii srada dudaklar birleti.

"Syle bakaym, zavall kk kzm benim! ok korkmadn ya?"

"Hayr," dedi Laurence. "Bisikletliyi ezmedi-| im iin yle memnunum ki."

Ban deri koltuun arkalna dayad. Nedenini bilmeksizin kendini artk o kadar iyi
hissetmiyordu.

"Bir fincan ay ister misin?"

"Yok! Rahatsz olma."

"Be dakikada yaparm."

Badmingtondu, televizyondu derken yola k-j tmzda gece olmutu bile. Hzl srmyor-

117

syrlabileceime inanmt bir kez. Ama yaml-yordu.

Gazete yl bir masaya tepsiyi koyarken, "ite zel harmandan yaplm bir ay," dedi
babas. "Biliyor musun, kkler arabada olsayd ayn refleksi yapar miydin diye
dnyorum?"

"Bilmiyorum" dedi Laurence. Bir an duraksad. Jean-Charles bir baka ben diye dnd. Biz
tek vcuduz. Sanki yalnzmm gibi davrandm. Ama yabancya bir ey olmasn diye
kzlarm tehlikeye atmak m? Ne samalk! Ya Jean-Char-les'? En tehlikeli yerde de o
oturuyordu. Herhalde kzmakta haklyd.

Babas:

"Byle bir tehlikeyi gze almaktansa, yanmda dn ocuklar varken bir btn yurt
rencisini bier geerdim," diye devam etti.

"Ne memnun olmular ocuklar!" dedi Laurence, "Onlar kralieler gibi arlamsn."

"Ya! Hani hl taze krema, iyi yemle beslenmi tavuklar ve hakiki yumurta bulunan kk
hanlar var ya, onlar oraya gtrdm. Biliyor musun, Amerika'da tavuklar yosunla
besliyorlar, yumurtalara da yumurta tad vermek iin kimyasal bir madde zerk ediyorlarm."

"Hi amam. Dominique bana, NewYork'dan kimyasal bir ekilde kokulandrlm ukulata
getirmiti."

Gltler. Ben onunla hibir hafta sonu geiremedim ya! Babas ay, taba fincan ayr
takmlar iinde verdi. Eski bir petrol lambasna

120

uydurulmu bir ampuln aydnlatt masada Pleaide'n bir cildi ak duruyordu: Onda
koleksiyonunun tamam vard. Kendini elendirmek iin hayal gcn kurcalamasna hi
gerek yoktu.

"Louise ok eytan ekici," dedi. "Ama Cat-herine daha fazla benziyor sana. Onun
yandayken, sen de byle arbalydn."

"Evet ona benzerdim," dedi Laurence. "Bana benzeyecek mi?"

"Hayalini ok gelimi buldum."

"Dnebiliyor musun! Marthe da bana onun ilk komsyonunu yaptrtmam iin devaml
drdr ediyor."

"Hepimizi inan sahibi yapma hayalinde. Vaaz vermiyor, ama rnek olarak kendini koyuyor
ortaya: Bakn, inan bir kadn nasl deitiriyor ve ne denli gzel bir i aleme eriiyor o
kadn, der gibi bir hali var. Ama zavall, i gzellii da-vurdurma o kadar kolay deil, onu
bilmiyor."

"Hainsin!"

"Yoo! yi kzdr. Annen ye sen parlak meslekler setiniz; ev kadn ve ana olmak snk
kalyor. O da azizecilik oynuyor."

"Ve Hubert de yaantsnn tek tan olduu iin pek tabii ki yetersiz oluyor."

"Feuverolles'de kimler vard?"

"Gilbert Mortier, Dufrene'ler, Thirion ve kars."

"O rezili hl aryor mu evine! Hatrlyor musun Thirion'un eve gelip bo eyler an-

121

lattru? vnmek gibi olmasn ama, ondan da ha iyi balamtm ie. Tm meslek yaants,
kirli iler ve reklamdan ibarettir. Dominique de benim byle olmam istemiti!"

"Yapamazdn."

"Onun yapt az kalabalkln yapsaydm olabilirdi."

"Benim de yapamazdn demek istediim bu."

Dominique'in anlayszl. "Orta durumu seti." Hayr. O, annemin ve benim evremdeki
fazla hareketli bir yaant yerine, dnmeye ve kendini eitmeye zaman bulduu ve hi de
tehlikesi olmayan bir yaant semiti.

"Annen gnden gne zenginlemeye devam ediyor mu?"

Laurence bir an duraklad:

"Gilbert Mortier ile aras iyi deil, sanrm annemi terkedecek."

"iyi afallayacak! Dnya gzelinden daha zeki, bayan Roosvelt'den de daha ho olduunu
dnr, bunun iin de tm kadnlardan stn grrd kendini."

"u ara ok mutsuz."

Laurence babasnn kat yrekliliini anlyor, ama Dominique'e de acyordu: "Biliyor musun,
mutsuzluk konusunda bana sylediklerini dndm. Ne olursa olsun mutsuzluk var. Sen her
durumda gl olabiliyorsun ama, bu dzeye herkes gelemez."

"Benim yaptm herkes yapabilir, bir istisna deilim."

122

"Ben yle gryorum," dedi mfik bir sesle. "rnein; ona alabilecek pek fazla kimse
yok-

tur."

"Bunu itenlikle denemek istemiyorlar da ondan. En byk kvanlarm yalnzlk iinde
tattm.

"Gerekten yaantndan memnun musun?"

"Kendimi sulayarak hibir ey yapmadm asla."

"anslsn."

'Sen seninkinden memnun deil misin?"

"Tabii! Ama pek ok eyde de kendimi sulu gryorum. Kzlarmla ok az ilgileniyor, seni
de ok az gryorum."

"Evin ve iin var."

"Evet ama gene de..."

Lucien olmasayd kendime ayracak daha fazla zamanm olurdu, diye dnd. Babam daha
ok grr ve onun gibi okuyup, dnebilirdim. Yaantm ok fazla ykl.

"Bak ite, imdi eve dnmek zorundaym."

"Syle bakaym bana, i dnyan pek karanlk deil ya? gidip bir doktora gzksen fena
olmaz."

"Yok hayr, ok iyiyim."

"Arabasz ne yapacaksnz? Benimkini dn vereyim mi?"

"Seni arabasz brakmak istemem."

"Arabaszlk benim iin nemli deil; yle az kulanyorum ki... Yaya dolamak daha houma
gidiyor."

123

Direksiyonun bana yerleirken, ite bu ta kendisi, diye dnd Laurence. Kimsenin
oyununa gelmez ve gerektiinde de karsndakini en sert ekilde eletirir. Ama her zaman
evresine ylesine dikkat eder, insana ylesine yaknlk gsterir ve yardmna koar ki...
Laurence evresinde hl dairenin loluunu hissediyordu. Yaantm fazla yklerden
kurtarmal ve Lu-cien'den kopmalym.

"Hemen bu akam" diye karar verdi kendi kendine. Mona ile kacan syledi, Jean-Charles
da inand ona. Hayal gc olmadndan her zaman inanrd. Kukusuz Laurence' aldatmyor,
onu kskanmak da aklnn ucundan gemiyordu.

"Ne gzel bir yer," deil mi?

"ok gzel" dedi Laurence."

Lucien'le bir saat oturduktan sonra, dar kmak iin srar etmiti. Samimi haval bir odadan
ok, kalabalk bir yerde durumu aklamak daha kolay geliyordu ona. Lucien gzel bir
kabareye gtrmt onu. Lolatrlm klar, aynalar, bitkileri, divanlar ve samimi
keleriyle eski devri hatrlatan bir yerdi. ampanya raklam yapmak iin bu dekoru bir film
de kullanabilirdi. Meslek kusurlarndan biri: Nasl dekor hazrlanacan gereinden fazla
biliyordu. Yapaca eyi gznn nne getirmiti bile.

"Ne iersin? ok iyi viskileri var."

"Bana bir tane syle, sen iersin."

"Bu akam gzelliin stnde."

Laurence sevimli sevimli glmsedi:

124

"Her ktmzda sylersin bunu."

"Her zaman dorudur."

Aynada kendine bir gz att. Zarif, neeli, az kaprisli, biraz da sihirli havas olan bir gen
kadn gryordu Lucien beni. Bu houma gidiyordu. Jean-Charles'a gre,_ ak szl,
tertemiz, insan etkileyen biriydi o. Bu yalnt. Evet, gze gzel grnen bir kadnd ama, pek
ok kadn kendinden daha gzeldi. Parlak tenli, yeil gzl, takma kirpikli bir esmer,
kendinden biraz daha gen bir olanla dans ediyordu: Byle bir yaratk iin, bir erkein akln
yitirmesini anlyorum. Glyorlar, arasra da yanak yanaa geliyorlard. Ak bu muydu?
Biz de glms-yorduk ve ellerimiz birbirine deiyordu.

"u hafta sonlar ne ikence oluyor, bir bilsen! Hele cumartesi gecesi. Dier geceler belki
ama, o gece beraber yattnzdan eminim. Hafta sonu kpkrmz bir boluk oluyor benim
iin. Kafay ekiyorum."

"Hi de iyi etmiyorsun. Bu o kadar nemli deil."

"Benimle olunca de nemli deil."

Cevap vermedi Laurence. Ne kadar can skc oluyor artk! Her dakika sitem. Eer bir kez
daha tekrarlarsa, patlayacam, gerekten...

"Dans eder misin?" dedi Lucien.

"Edelim."

"Hemen bu akam" diye tekrarlad kendi kendine. Peki ama niye? Bunun nedeni Feuverol-
les'de geirdikleri o gece deil; bir yataktan

125

dierine gemek onu rahatsz etmiyor: ylesine ayn ey ki.. Kazadan sonra Jean-Charles'm
kollarna atldnda, o, "araba parampara" deyin-ce, donup kalmt. Gerek ve tek nedeni,
artk insann sevmedii zaman, akn kahredici bir hal almasyd. Kaybolup giden btn o
zaman. Susuyorlard, ou kez sustuklar gibi. Ama ayn sessizlik olmadn hissediyor
muydu acaba?

"imdi sze nasl balayacam" diye sordu kendi kendine, divana otururken. Sigara yakt.
Eski tr romanlarda her dakika sigara yaklrd; ok yapmack bulurdu bunu Jean-Charles.
Ama hayatta da, bir davran ekli bulma ihtiyacn duyunca, insann aklna ilk gelen ey
sigaradr.

"Sen de mi Criquet marka akmak kullanyorsun? Sen ki zevk sahibi bir insansn, ok adi."

"Ama rahat."

"Sana gzel, ama gerekten gzel bir akmak vermeyi ok isterdim. Altndan bir akmak.
Ama sana armaan almaya hakkm bile yok."

"Haydi haydi! Sanki imdiye kadar hi armaan almadn."

"nemsiz eylerdi."

Parfmler ve earplar iin reklam eantiyonlar diyordu Jean-Charles'a Laurence. Ama bir
pudriyer, ya da altn akmak eantiyon olamazd tabii. Jean-Charles huylanabilirdi.

"Biliyor musun, bunlara nem vermiyorum. Reklamlarn yapa yapa tiksindim artk..."

"Pek balant kuramadm. Gzel bir ey srer gider, hem de an ykldr, te u akmak, ilk

126

kez bana geldiinde, senin sigaran yakmtm."

"Hatrlamak iin buna gerek yok."

Aslnda Jean-Charles'dan bir baka ekilde, Lucien de kendi kendinin dnda yayordu.
Onlardan farkl olarak yalnz babam tanyorum. O ballk duyduu eylerin ansn eyalarda
deil, kendinde tar,

"Niye benimle bu ekilde konuuyorsun?" diye sordu Lucien. "kmak istedin ktk,
istediin her eyi yapyorum. Daha nazik olabilirsin."

Cevap vermedi Laurence.

"Tm gece boyunca tatl bir sz bile sylemedin."

"Frsat olmad."

"Artk hi frsat olmuyor zaten."

"imdi tam zaman" dedi Laurence. Biraz ac eker ama sonra teselli olur. Tam o anda pek
ok sevgili birbirlerinden kopmak zereydiler. Bir yl sonra artk dnmeyeceklerdi bile.

"Bak dinle. Her dakika bana sitem ediyorsun. Ak ak konumamz daha iyi."

"Sana aklayacak bir eyim yok," dedi hrsla." Senden de bir ey istemiyorum."

"Dolaysz olarak soruyorsun. Ben de sana yant vermek istyorum. Duyduum sevginin en
gzelini sana saklyorum ve her zaman da saklayacam. Ama seni artk akla sevmiyorum."
(Hi sevdi mi ki? Bu kelimelerin bir anlam var m?)

Sustular. Laurence'n kalbi hzl hzl atyordu, ama en zorunu atlatmt. Kesin ve son karar
ve-

127

rilmi i imdi gemie bir kilit vurmaya kalmt.

"oktandr biliyorum," dedi Lueien. "Niye bana bu gece syleme gereini duyuyorsun?"

"nk bir sonuca varmamz gerekiyor: Eer artk aramzda ak sz konusu deilse
sevimemize son vermek daha iyi olur."

"Ben seni seviyorum. Birbirlerini delice bir akla sevmedikleri halde, birlikte yatan pek ok
kii var."

"Ben bunu yapmak iin neden gremiyorum."

"Tabii! Evde her aradn buluyorsun. Ya senden vazgeemeyen ben! Tasann otuz
beiyim."

"Tam tersi. Hereyden nce seni dnyorum. Senin de ou kez sylediin gibi,
kendimden sana, krnt denebilecek kadar az eyler verebiliyorum. Bir baka kadn seni ok
daha mutlu edecektir."

"Aman ne dokunakl bir endie!"

Lucien'in yz allak bullak oldu. Laurence'n elini tutarak:

"Ciddi konumuyorsun ya? Btn aramzda geenleri, Havre'da, odamda geen geceleri, Bor-
deaux'ya kamz silip atyor musun?"

"Hayr. Her zaman hepsini hatrlayacam."

"Unuttun bile."

Lueien gemii hatrlayp, rpnyor; Laurence da sakin sakin yant veriyordu. Bu tamamen
yararszd ama, terk edilen bir insana nasl dav-ranlmas gerektiim biliyordu.
Yapabileceinin en basiti, onu sonuna dek nazaketle dinlemekti.

128

Lucien kukulu, kukulu yzne bakt:

"Anladm! Aramzda bir bakas Var!"

"Daha neler, bu karmakark yaantmn iinde yle mi!"

"Doru. Sanmyorum da zeten. Beni sevmedin. Kimseyi de sevmiyorsun. Yatakta duygusuz,
souk kadnlar vardr; seninki daha da beter, kalbin duygusuz ve souk."

"Su benim deil."

"Ya gidip kendimi yola atp paralayacam sylersem?"

"Bu derece samalayamazsn. Haydi ii dram-latrmay brak. Bir kadn kaybetmisin ne
fark eder? insanlar bu kadar yerleri doldurulmaz eyler mi?"

"Sylediin ok korkun." Lucien ayaa kalkt: "Dnelim, yoksa iimden seni dvmek
geliyor."

Laurence'n evine kadar hi konumadan geldiler. Laurence arabadan indi, kaldrmn
kenarnda bir an duraklad kald.

"Eh yleyse allahasmarladk," dedi.

"Hayr, allahasmarladk deil, elveda. Sevgim al da bana al. imi deitirip bir daha
hayatta yzn grmeyeceim."

Arabann kapsn kapad ve gaza bast. Laurence kendisiyle pek vnmyorsa yaptna da
piman deildi. "Yapmak gerekiyordu bunu" dedi kendi kendine. Ama niin yapmak
gerektiini de pek iyi bilmiyordu.

Bugn Publinfte Lucien'le karlat, tek kelime sylemediler. Saat akamn onuydu. Oda-

129

sini toplarken telefonun aldn duydu ve arkadan da Jean-Charles'n sesi geldi:

"Laurence! annen senle konumak istiyor."

Acele ile konutu:

"Sen misin Dominique?"

"Evet, hemen gel."

"Ne var?"

"Gel syleyeceim." ,

"Geliyorum."

Jean-Charles kitabm tekrar eline almt ve cam skkn sordu:

"Ne oluyor kuzum?"

"Sanrm Gilbert konutu."

"Ne iler yahu!"

Laurence mantosunu srtna takt ve gitti kzlarn sarlp pt.

"Niye bu saatte gidiyorsun?" dedi Laurence ise.

"Bykanne biraz rahatsz, kendisine ila almam istedi."

Asansr, babasnn dn verdii arabay ektii garaja indirdi onu. Gilbert konutu! Geri
geri giderek kt garajdan. Sakin ol, sakin. Birkaz derin derin nefes almal. Soukkanl
olmalym. Acele srmemeli. ans eseri kaldrm kenarnda arabay koyacak bir yer buldu ve
hemen park etti. Merdivenin banda bir an hareketsiz durdu kald. Yukar kp kapy
alacak cesareti kendinde bulamyordu. Kapnn ardnda ne bulacakt? kt ve ald.

"Ne oluyorsun?"

130

Dominique cevap vermedi. Sa yapl, yz makyajl ve gz yal deildi. Sinirli sinirli
sigara iiyordu.

"Biraz nce Gilbert kt buradan" dedi bouk bir sesle. Laurence' salona ald: "Namussuzun
biri o. Namussuzlar kral. Kars da, hepsi de, ama savunacam kendimi. Canm almak
istiyorlar; alamayacaklar."

Laurence soru sorarcasna bakt yzne. Bekledi. Dominique'in azndan kelimeler glkle
kyordu:

"Lucile deil, Patricia imi. te bu aptalla evlenecek Gilbert."

"Evlenecek mi?"

"Evlenecek. Dnebiliyor musun? imdiden Manoir'daki portakal iekleriyle ssl, byk
evlilik trenini grr gibiyim. Kilisede evlenecekler, nk Marie-Clarire rahibin nne
kmamt. Lucile gen kaynana olduu iin heyecanldr her halde. Hayr, hayr kahroluyor
insan dndke."

Ban arkaya att, kahkahadan katld kald. Gld, gld... Gzleri sabit, rengi bembeyazd.
Boynunda kaln, da frlam damarlar grnyordu. Birdenbire yal bir kadn boynu oluver-
di. Bu haldeyken insanlara ya tokat atmal, ya da yzlerine su dkmeli, ama Laurence buna
cesaret edemedi. Yalnzca "Rica ederim sakin ol, sakin ol" dedi.

minedeki ate snmek zere can ekiiyordu. Oda ok scakt, Glmesi kesildi, ba

131

nne dt, boynundaki damarlar kayboldu, yz kt. Konumaya baladlar.

"Marie-Clarie boanmay kabul ediyor mu?"

"Hayatndan ok memnun. Benden nefret ediyor. yle sanyorum ki, dne de gelecek."
Do-minique yumruunu koltuun kenarna indirdi:

"Tm yantm boyunca savatm ve ite yirmi yandaki bu kk orospu Fransa'nn en
zengin adamlarndan birinin kars oluyor. Geberip gittiinde mirasnn yars ona kalacak.
Oda, o zaman hl gen bir kadn olacak. Bunu adil buluyor musun?"

"Ohoo! Hangi adeletten sz ediyorsun? Bak dinle beni: Sen kendi kendini ykselttin, bu ok
gzel bir ey. Kimseye gereksinimin olmad. Bu senin gl olduunu kantlar. Onlara gl
olduunu ve Gilbert'i hi umursamadn gster..."

"Kendi kendine ykselmeyi gzel mi buluyorsun? Bunun ne olduunu, ne yapmak
gerektiini, nelere katlanldn bilemezsin, hele kadn olursa insan! Tm yaantm boyunca
kk drldm. Gilbert'le..." "Dominique'in sesi ykseldi:" Gilbert'le kendimi korunmu
hissediyordum; bu, benim iin bir huzurdu, yllar sonra sonunda huzuru bulmutum..."

Bu kelimeleri yle bir ekilde syledi ki, La-urence ona doru frlad yerinden. Gvenlik,
huzur... Genellikle deiik ekillere girdii bu hrsl yaantsnn gereine deinir gibiydi bu
szlerle.

132

"Dominique'ciim, kendi kendinle vnme-lisin, kk drlm hissetme artk kendini.
Gilbert'i unut, o senin yaknmalarna lyk deil. Tabii ok zor, biraz zaman isteyecek ama,
sen stesinden geleceksin..."

"Eskimi bir eya gibi bir kenara frlatlp atlmak! Sen bunu gurur krc bulmuyor musun?
Onlarn arkamdan glmelerini duyar gibi oluyorum."

"Glnecek bir ey yok ki!"

"Gene de glecekler."

"yleyse hepsi birer budala. Aldrma onlara."

"Elimde deil. Anlamyorsun. Sen de baban gibi baka dnyada yayorsun. Bense bu
insanlarla yayorum."

"Grme artk onlarla."

"Ya kimlerle greyim?" Sararm yznden aa yalar akyordu: "Yal olmak zaten
korkun bir ey, ama kendi kendime, Gilbert benle her zaman beraber olacak diyordum. Ama
olan bu ite. Yal ve yalnz: ok, ok ac."

"Yal deilsin."

"Olacam."

"Yalnz deilsin. Ben varm, biz varz."

Dominique alamaya balad. eitli maskelerin altnda ihtiyarladn hisseden etten ve
kemikten bir kadn ve yalnzln korkuttuu bir kalp vard. Mrldanarak:

"Erkeksiz bir kadn yalnz bir kadndr."

"Bir baka erkee rastlarsn. Bu arada da iin

var."

133

"i mi? Bana fazla bir katkda bulunuyor mu sanyorsun? Eskiden bir yere varmak iin
alyordum, bir eyler de veriyordu bana. imdi ise varacam yere vardm. Ama nereye
vardm pek merak ediyorum."

"yi ya, istediin yere. Sradan olmayan bir yerin ve ok ilgin bir iin var."

Dominique dinlemiyordu. Gzlerini duvara dikmi bakyor, karsnda:

"Baarya ulam bir kadn gryordu. Uzaktan bakan iin nemli bir eydi bu. Ama akam
odada yalnz kaldnda... ve bundan sonra hep yalnz kalaca gecelerde..."Kemdini
kaybetmi de, aylyormucasna titredi ve: "Buna dayanacam!" dedi. "Dayanlr dayanlr,"
diyordu Gil-bert. Dayanlr m, dayanlmaz m?

"Yolculua k. Balbek'e yalnz git,"

"Yalnz m?" .

"Bir kadn arkadanla git."

"Benim kadn arkadalarm var m? Paray nereden bulacam? Feuverolles' bile elimde
tutabilecek miyim, bilmiyorum; bakm ok masrafl oluyor."

"Arabam al, git italya'ya, ban dinle, olanlar unut."

"Hayr hayr! Sinmeyeceim. Ber eyler yapacam."

Dominique'in yz ylesine kat ve sert bir ifade almt ki, Laurence korktuunu hissetti.

"Ne, ne yapabilirsin?"

"Hi olmazsa intikam alacam."

134

"Nasl yani?"

Dominique bir an duraklad, az tuhaf bir glle ekilsizlendi:

"Eminim ki kk kzdan, annesinin Gilbert'le yattn sakladlar. Ben syleyeceim. Luci-
le'den de bana ne ekilde sz ettiini, sarkk gsleriyle alay ettiini, hepsini hepsini
anlatacam."

"Bunu yapamazsn! Delilik olur. Gidip onunla konuamazsn!" "Hayr, ama yazabilirim."
"Ciddi konumuyorsun ya?" "Niin olmasn, ok ciddiyim." "ok iren bir ey olur!" "Ya
onlarn bana yapt, iren deil mi? Ze-rafet, apknlk, aman ne palavra! Bana ac
ektirmeye haklar yok: Yaptklar ktle iyilikle cevap vermeyeceim."

Laurence, Dominique'i hi yarglamamt, hem kimseyi de yarglamazd. Titriyordu.
Annesinin kalbinin ii kapkarayd ve bir sr ylan dolanyordu. Her ne pahasna olursa olsun
onu engellemeliydi.

"Hibir sonu elde edemezsin, kendini kk drrsn ve hereye karn da bu evlilik

yaplr."

"Bu biraz pheli." dedi Dominique. Dnd, inceden inceye hesap etti: "Patricia
mankafann biri. Bu Luciel'in teknii: insann sevgilisi olur, ama yavrusu bir ey bilmez, o
bakiredir ve portakal ieklerine lyktr..."

Laurence, Dominique'in anszn adilemesine

135

arp kald. Ne byle bir ses tonu vard, ne de byle baya bir az kullanrd. Konuan Do
minique deil, herhalde bir bakasyd.

"Gerei rendiinde, Meryem'in veledi iyi bir ok geirecek."

"O sana bir ey yapmad ki!" "Bir yerde o da sulu." Dominique hrn bir sesle devam etti:
"Niye onlar savunuyorsun?"

"Ben seni, sana kar savunuyorum. Bak dinle, sen her zaman byk darbelere gs
germesini bilmek gerekir dersin. Jean Texcier'ye ne kadar fkelenmi, sinirlenmitin."

"Ama ben intihar etmiyorum: intikamm alyorum."

Ne sylemeli, nasl caydrmal onu? "Yalan sylediini ne srecekler." "Patricia onlara bir
eyden sz etmeyecei gibi, hepsine de lanet okuyacak."

"Tut ki, konutu. Her yerde senin yazdn mektuptan sz edecekler."

Hi sanmam, kirli amarlarn herkesin gzleri nne seremezler."

"Aka ne olduunu sylemeden, iren mektuplar yazdn anlatrlar."

"O zaman ben ne yazdm kesinlikle ortaya koyarm."

"Senin hakknda neler syleyebileceklerini dnebiliyor musun?"

"Kendimi ezdirmeyeyim de, kim ne derse desin. Zaten terk edilmi bir kadnm. Bir gen kz
iin terkedilmi, ihtiyar bir kadn. Gln ol-

136

maktansa, iren olmak daha iyi."

"Rica ederim..."

"Aaa, yeter! zdn beni," dedi Dominique. "Pekl yazmayacam, sonra ne olacak?" Yz
tekrar kart ve hkrmaya balad: "Hi ansm olmad. Baban acizin biriydi, evet acizin
biri. Sonunda bir adama, gerek bir adama rastladm, o da beni yirmi yandaki bir budala iin
brakp gidiyor."

"Bu gece kalaym m?"

"Hayr, haplarm ver. Her zamankinden biraz daha fazla alr ve uyurum. Sinirlerim ok ger-
gin."

Bir bardak su, bir yeil kapsl, iki kk beyaz hap verdi ve Dominique onlar yuttu:

"imdi beni brakabilirsin artk."

Laurence sarlp pt ve karken sokak kapsn kapatt. Yava kullanyordu arbay. Evet mi,
hayr m, Dominique bu mektubu yazacak m? Nasl engel olmal ona? Gilbert'e mi haber
vermeli? Ama bu ihanet olur. Zaten Ptricia'nn mektuplarn da kontrol edemez ki! Annemi
yarn hemen yolculua m karmal? Rededecektir. Acaba ne yapmal? te bu soru karsnda
arp kalyordu Laurence. Her zaman kararszdm, hayatta hibir eye karar veremedim.
Hatta evliliime bile; ne mesleimi seerken, ne de Lucien'le ilikilerimiz balarken, hibir
eye karar vermi deildim. Kendime karn, bu iliki kendi kendine balad ve kendi kendine
bitti. Olaylar beni buluyor, ite o kadar. Acaba ne yap-

137

mal? Jean-Charles'a akl danmak m?

"Aman Allahm! Dominique ne halde bir busen. Gilbert ona her eyi sylemi."

Kitabnn arasna iaret koyarak masaya brakt Jean-Charles:

"Byle olaca belliydi."

"Daha dayankl olacan sanmtm. Bir aydan beri bana Gilbert iin sylemediini
brakmad!"

"iin iin de ok baka eyler var. rnein pa-ra:imdi hayat dzenini deitirmesi
gerekecek."

Laurence kaskat oldu. Jean-Charles dokunakl eylerden nefret ederdi; tamam ama, sesindeki
bu ilgisizlik de olacak ey deildi!

"Dominique Gilbert'i paras iin sevmiyor."

"Onun paras var ve de bu nemsenmeyecek bir ey deil, dn ki, herkes iin de nemlidir
para," dedi hrsl bir ekilde."

Laurence cevap vermedi ve odasna doru yrd gitti. Kazann ona sekiz yz bin franga
malolmasn hazmedemedi ve bundan da beni sorumlu tutuyor! Sinirli sinirli soyundu. ok
fkelenmiti. fkelenmemem ve iyi uyumam gerek. Bir bardak su, jimnastik hareketleri ve
souk bir du iyi gelirdi. Elbette Jean-Charles'n bu konuda bana yardmc olacan
beklememeliydim: Bakalarnn iene karmak m? Asla yapmaz bunu. Laurence'a bir tek
kii yardm edebilirdi: Babas. Ama herhalde onun btn anlayll ve yardmseverliine
karn, gidip ve Domi-nique'in urad hayal krkl konusunda, on-

138

dan yardm isteyemezdi. Hayatnda ilk kez yatmadan nce uyku hap ald. Pazar gnnden
beri pek ok heyecan biraraya gelmiti: Zaten her zaman hepsi st ste gelir.

Laurence annesini uyandrmaktan ekindiinden, broya gitmek iin evden kaca ana
kadar telefon etmemiti. Onu arad:

"Naslsn? Uyudun mu?" diye sordu.

"Sabahn drdne kadar ok iyi uyudum." Do-minique'in sesinde neeli bir meydan okuma
seziliyordu.

"Sadece drde kadar m uyudun?"

"Evet, saat drtte uyandm."

Bir an duraklad ve zafer kazanmcasna:

"Patricia'ya mektup yazdm."

"Hayr! Aman sakn!" Laurence'n kalbi iddetle arpmaya balad: "Mektubu gndermedin
deil mi?"

"Saat bete, hem de ekpres gnderdim. Kn halini dndke deliler gibi seviniyorum."

"Dominique! Bu yaptm lgnlk. Mektubu okumamas gerek. Telefon et ve amamasn
rica et ondan."

"Ne sylyorsun Allahm seversen! Ona telefon mu edeyim? Zaten ok ge, okumutur bile."

Laurence sustu. Telefonu kapatt ve kendini tuvalete zor att: Midesi yerinden kopacakm
gibi sancyordu, itii ay kustu. Yllardr heyecandan kusmamt. Midesi boalmt ama,

139

sanclar devam ediyordu. Tm hayal gcn yitirmiti: Ne Patricia'y, ne Gilbert'i, ne
Lucile'i, ne de baka bir kimseyi gznn nne getirip dnebiliyordu. Ama korkuyordu;
panie ka-plmcasna bir korkuydu bu. Bir bardak su iti ve divana yld.

"Yorgun musun anne?" diye sordu Catherine.

"Biraz, ama nemli deil, Sen git devlerini

"Yorgun musun, yoksa zgn m? Anneannemden dolay m?"

"Niye soruyorsun?"

"Az nce onun biraz iyiletiini sylerken, sylediine sen de inanmyor gibiydin. "

Catherine annesine, zgn ama gven dolu bir ifade ile bakt. Laurence beline sarld ve
barna bast onu.

"Gerekten hasta deil. Gilbert'le evlenecekti, fakat Gilbert artk onu sevmiyormu ve bir
bakasyla evlenecekmi. Bunun iin ok zgn."

"Evet! Anlyorum." Catherine dnd: "Nasl yardm edilebilir ona?"--

"Yalnzca onunla iyi geinmek, zmemek gerek."

"Anne, bykannem imdi hain ve kt m olacak?" . "Nasl yani?"

"Brigitte, naziler dnda, tm insanlar mutsuz olduklar zaman hainleirler der."

"Sana bunu mu syledi?" Laurence, Cathe-rine'e daha sk sarld: "Hayr. Bykanne ha-

140

l

inlemeyecek. Ama onu grdnde, onun zntsn bildiini belli etmemeye al sen
de."

"Senin hain ve kt olman istemiyorum," dedi Catherine.

"Ben mutluyum. nk benim ok, ok cici bir kk kzm var. Sen git devini yap ve
btn bunlardan, Louise'e bahsetme. O daha kk. Sz m?"

"Sz" dedi Catherine.

Annesinin yanana bir pck kondurdu ve glerek uzaklat. Ne sevecen, ne iten bir
ocuk! Benim gibi zihni karmakark ve dumanl, yrei kabarm bir kadn olmas zorunlu
mu?"

Publinf'deki brosunda, Lucien ve Mona ile, Floribelle kumann piyasaya tantlm
konusunu tartrlarken, "Dnmemeli, dnmek de istemiyorum" diyordu kendi kendine.
Saat on bir buuk. Patricia sabahn sekizinde mektubu alm olmal.

"Sylediimi dinliyor musun?" dedi Lucien.

"Evet, tabii."

Lucien duyduu kin ve dmanlktan kaskat kesilmiti. Laurence onu hi grmemeyi
yeliyordu ama Voisin iini brakp gitmesini kabul etmemiti. Ketenin sadelii, safl,
saydaml ve ayn zamanda gsterili olmasnn kartl istenmeliydi. Telefonun zili
Laurence' yerinden sratt.

Gilbert hain ve sert bir sesle: "Hemen u anda gidip annenizi grrseniz iyi edersiniz" dedi ve

141

telefonu kapatt. Laurence annesinin numarasn evirdi, insanlar hem ylesine yakn, hem
de ylesine uzak klan bu aygttan nefret ediyordu. Ac sesli bu canavar insann gnn rezil
eder ve felaket heberlerini de hep o verir. Orada, telefon sesizlikte alp duruyordu. Sanki ev
bo gibiydi. Ama Gilbert'in sylediine gre Dominique evde olmalyd. Bo bir evde bir
insan. Ne olabilir? Bir l.

"Annem bir kaza geirmi. Belki de bir kalp krizi, tam olarak nedir bilmiyorum... Hemen
arabaya atlayp gideceim ona."

Tuhaf bir hali olmalyd. Ne Lucien, ne de Mo-na bir ey sylemedi.

Kotu, arabasn ald ve srebildii kadar hzl srd. Yolun park edilmesi yasak tarafna
brakt. Asansrn inmesini beklemeden merdivenleri drder drder kt. st ste iki kez zili
ald, kez daha ald. Ses yoktu. Parma zilde kald.

"Kim o?"

"Laurence."

Kap ald, ama Dominique arkasn dnd ona. Srtnda mavi sabahl vard. Perdeleri
kapal olan yatak odasna girdi. Lolukta, yerde krlm bir vazo, saa sola salm laleler ve
muambann zerinde su birikintisi seiliyordu. Dominique kendini koltua brakt: Geen
gnk gibi, ba arkaya atl, gzleri tavandayd. Boynunun gerilmi damarlar hkrmaktan
imiti. Sabahlnn n yrtlm, dmeleri koparlmt.

142

"Bana tokat att."

Laurence banyoya geip ila dolabn at.

"Sinir ilac almadn m? Hayr m? Yut yleyse unu."

Dominique szn dinledi. Hi kimsenin sesine benzemeyen bir sesle konumaya balad.
Gilbert saat onda gelmiti. Kapc sanm kapy amt. Patricia hemen kendini Gilter'in
kollarna atm ve alamaya balamt. Lucile barp aryordu. Patricia'y tatl bir sesle
sakinletirip, salarn okuyordu. Kapy tekme ile kapatm ve sofada Dominique'e hakaret
edip tokat atmt. Sabahlnn yakasna yapp odasna srklemiti. Dominique'in sesi
bouklat, hkrarak:

"lmekten baka arem yok."

Tam olarak ne olup bitmiti? Laurence'n ba alev alev yanyordu. Bozulmu yatakta, yrtk
sabahlkta, yerdeki ieklerde Gilbert'in o iri, bakml ellerini, hain yzn grr
gibiydi.Bunu syleme cretini gsterdi mi? Buna kim engel olabilirdi? Laurence'n korkudan
soluu kesilmiti. Bu, Dominique'in biraz nce bandan geen eyleri ve u anda iinde
bulunduu durumun korkusuydu. Tm grntler paralanp daldlar, onlar yeniden bir
araya getirip birletirmek artk olanaksz. Laurence da bir sinir ilac almak istedi ama, hayr
almayacakt, zihninin uyank olmas gerikiyordu.

"Ne hayvan ey! Hepsi hayvan zaten."

"lmek istiyorum," diye mrldand Do-

143

Masmavi bir gn altnda, uzakta, beyaz Sacre Coeur ve Paris'in arduvaz damlar
parlyordu. Souk aralk aynda bahar neesi salen gnlerden biriydi. plak aalarda
kular tyordu. Aada, ekspres yoldan prl prl arabalar akp gidiyordu. Laurence
hareketsizleti; zaman anszn durmutu. Bu, yollar, byk yaptlar, parsellenmi arsalar,
acele acele giden arabalar ile oluan manzarann ardndan bir ey belirdi ve onunla kar
karya gelmek La-urence'o ylesine heyecanlandrd ki, btn dertlerini, evirdii dolaplar,
her eyi unuttu: O artk ne ba, ne de sonu olan bir bekleyiti. Gzkmeyen ku uzaktaki
bahar mjdelemek iin tyor, evrede bir pembelik uzayp gidiyordu. Laurence bilinmeyen
bir coku ile uzun sre hareketsiz, dondu kald. Daha sonra kendini bir lokantann terasnda
buldu, mt. Masasna dnd.

Dominique geldi yanna oturdu. Laurence yemek listesini uzatt.

"Canm hi bir ey istemiyor."

"Gene de bir eyler se."

"Benim iin sen se."

Dominique'in dudaklar titriyordu, bitkin bir hali vard. Sakin bir sesle:

"Laurence, benden kimseye sz etme. Ne Marthe'ln bilmesini istiyorum, ne de babanla Je-an-
Charles'n.

"Elbette, kimseye sylemem."

Laurence'm boaz dmlendi. Annesine

146

yardm etmek iin bir eyler yapmak istiyordu. Ama ne yapabilirdi?

"Bana syledii eyi bir bilsen! Korkun iren, iren bir adam."

Gne gzlklerinin altndan gz yalan akyordu.

"Dnme. Onu dnmeyi yasakla kendine."

"Yapamyorum."

"Yolculua k. Kendine bir sevgili bul ve bu olanlarn stne bir izgi ek."

Laurence, omlet, dil bal ve beyaz arap smarlad. Saatler ve saatlerce ayn teraneyi
tekrarlayacan biliyordu. Buna razyd. Ama Do-minique'i terk etmesi de gerekiyordu. O
halde ne yapmalyd?

Dominique acayip bir ekilde yzn buruturdu:

"yle sanyorum ki, hi olmazsa dn gecelerini, biraz olsun zehir ettim." dedi.

"Dufrene'ler iin ok artc bir armaan almak istiyorum."

"Babamn semtinde aramak geriyor."

Jean-Charles'n armaanlar, davetler, dar klan geceler, beklenmedik olaylar iin zel bir
btesi vard ve dierleri gibi onu da byk bir dikkatle kontrol eder, denkletirirdi. Bugn
leden sonra alverilerini yapnca masraflar, yaklak olarak, birka bir frank tutacakt,
ince i. Ne cimri gibi gzkmeli, ne de caka satmal. Armaan da bu ll davran
yanstmadan, sadece sahibinin houna gitmesi iin alndn or-

147

taya koymal. Laurence kocasnn yazd rakamlara gz att.

"Goya iin be bin frank ok deil."

" aydan beri bizde. Btn yl alm gibi para verilemez."

Laurence sustu. Kendi zel kasasndan on bin frank alacakt. Meslek sahibi olmak ne rahatt.
Kocann haberi olmadan prim de alnr, tartmalara da meydan verilmezdi bylece. Jean-
Charles' rahatsz etmek gereksizdi: Catherine'in karnesi houna gitmeyecekti ama onu
gstermenin zaman da gelmiti herhalde.

"Dn ocuklar aylk karnelerini getirdiler."

Louise'inkini uzatt. Birinci, nc, ikinci. Je-an-Charles ilgisiz bir ekilde gz att.

"Catherine'inki o kadar iyi deil."

Bakt ve suratn ast: Franszcadan on ikinci, Latinceden dokuzuncu, matematikten sekinci,
tarihten on beinci, ngilizceden nc.

"Franszcadan on ikinci! Hep birinci olurdu. Ne oluyor ona?"

"retmenini sevmiyor."

"Tarihten on beinci, Latince'den de dokuzuncu ama!"

Yorumlar hibir eyi zmlemiyor. "Daha iyi yapabilir. Snfta geveze, dalgn." Dalgn: Bu
huyunu benden mi alm acaba?

"retmenlerini gittin grdn m?"

"Tarihiyi grdm. Catherine yorgun ve dalgn, ya da tam tersine samalklar yapp yerinde
durmuyor. ou kez bu yataki kk

148

kzlar bunalm geirirler; ergenlik ann yak-lamasndandr, fazla merak etmemeli dedi."

"Bana kalrsa bu nemsenecek bir bunalm. almyor ve geceleri de baryor."

"ki kez bard."

"Bu da fazla. ar onunla konuacam."

"Kzma. Notlar o kadar da kt deil."

"Azla yetiniyorsun!"

Odalarda, Catharine Loise'e karma yapmasnda yardm ediyordu. Kk kskanlktan
aladndan beri, ona kar ok sevecendi. Lo-uise gzel, komik ve kurnaz. Ama ne olursa
olsun ben Catherine'i yeliyorum. almasnda bu geveme neden oldu? Laurence bu konuda
bir eyler biliyordu ama onlar kendine saklamaya iyice kararlyd.

"Canm, baban seni grmek isityor. Karnene can skld da."

Catherine ba nde, sesizce izledi Laurence'. Jean-Charles kzgn kzgn bakt:

"Syle bakalm Catherine ne oluyor sana? Geen yl hep ilk arasndaydn." Karneyi
burnunun dibine uzatt: "almyorsun."

Hayr alyorum."

"On ikinci, on beinci!"

Babasna arm bir ekilde bakt:

"Ne olur sanki?"

"Kstahlama!"

Laurence neeli bir ekilde araya girdi:

"Doktor olmak istiyorsan ok alman gerek."

"Tabii alacam. Doktor olmak benim iin il-

149

gin," dedi Catherine. "Ama u ara benim ilgimi ekecek eylerden sz etmiyorlar.

"Tarih, edebiyat seni ilgilendirmiyor mu?" dedi Jean-Charles alnm bir sesle.

Tartt zaman, karsndakini anlamaya almaktan ok, kendini hakl kartmay isterdi;
yle olmasa, seni ne ilgilendiriyor diye sorard. Catherine ne yant vereceini bilemezdi ama,
La-urence'n yant hazrd: Onu evresindeki bu dnya, ondan saklanan, ama onun ucundan
grd bu dnya ilgilendiriyordu.

"Arkadan Brigitte mi konuturuyor seni snfta?"

"Yok! Brigitte ok iyi bir rencidir." Catheri-ne'in sesi canland: "Franszcadan kt notlar
var ama, retmen aptal da ondan. Ama Latince'den birinci, tarihten de nc."

"yleyse sen de onun gibi almalsn. Kzmn haylaz olduunu grmek beni zyor."

Catherine'in gzlerinde yalar parlad. Lauren-ce ban okayarak:

"Gelecek sefer daha iyi alacak. imdi tatilden yararlanp okulu unutacak. Haydi canm,
haydi git de Louise'le oyna."

Catherine odadan kt. Jean-Charles kzgn bir sesle:

"Onu ararladm zaman okayacaksan, onunla ilgilenmem gereksiz."

"O kadar duygulu ki..."

"Biraz fazla duygulu. Ne .oluyor bilmem! Alyor, yayla ilgisiz sorular soruyor ve

150

almyor."

"Soru sorma yanda olduunu sen kendin sylyordun."

"Tamam. Ama bu okuldaki gerilemesi normal deil. Kendinden yaa byk, stelik de
Yahudi bir arkada, onun iin yararl m, deil mi merak ediyorum."

"Ne?"

"Bana Yahudi dman gzyle bakma, ama Yahudi ocuklarnn tehlikeli bir ekilde erken
uyandklar ve ar duygulu olduklar bilinen bir ey."

"Aman! Uydurma. Hi de inanmyorum. Brigitte yandan nce uyanm, nk annesi yok
ve ok ili dl olduu bir aabeyi var. Catherine'in zerinde de ok iyi bir etki yaptna
inanyorum. Kk byyor, olgunlayor, dnyor, daarc zenginleiyor. Okul
baarlarna ok nem veriyorsun."

"Kzmn hayatta baarl olmasn istiyorum. Onu niin bir psikologa gstermiyorsun!"

"Aaa! O kadar da uzun boylu deil! Eer ocuk her kt not getiriinde psikologa
gtrlseydi!"

"Okulda notlar dyor. Geceleri de baryor. Neden duygusal rahatszlklardan yetkili bir
kimseye gstermiyorsun da, kzlarn ksrr ksrmez hemen doktora gtryorsun?"

"Bu dnceni hi mi hi sevmedim."

"Klasik. Ana babalar, bir psikolog ocuklaryla ilgilendiinde kskanverirler. Ama biz byle
bir

151

davrana dmemek iin yeterince zekiyiz. Garipsin. Baz ynlerinle modernsin, ama
bazlaryla da iyice gericisin."

"Gerici ya da deil; Catherine'i olduu haliyle gayet iyi buluyorum. Onun hrpalanmasn da
istemiyorum."

"Psikolog onu hrpalamayacak ki. Sadece aksayan eyi bulmaya alacak."

"Aksayan ey; ne demek yani? Bana kalrsa normal diye dndn insanlarda da aksama-
yan bir ey yok. Eer Catherine derslerinden baka eylerle ilgileniyorsa, akl dengesinin
bozuk olduundan deil herhalde."

Laurence kendinin bile at sert bir sesle konumutu. Bir adm bile sapmadan tuttuun o
yolu izle, ne saa ne de sola bak. Her yan kendine zg grevleri var. Eer fkelenirsen, bir
bardak su i ve jimnastik yap. Bu bana ok yarad, hem de pek ok! Catherine'i ayn ekilde
eitmem iin beni zorlayamazlar. Hiddetle:

"Catherine'in houna giden kitaplar okumasn, sevdii arkadalarn grmesini
engellemeyeceim," dedi.

"Kabul et ki, dengesini bir hayli kaybetti. Baban ilk kez doru bir sz sylemiti: Bilgi
edinmek harika bir ey, ama ocuklar iin tehlikeli. nlem almal, hatta etkisi altnda kald
baz eylerden uzaklatrman onu. Hayatn zntsn hemen renmesi gereksiz, lerde,
sras gelince renir."

"yle mi sanyorsun? Sras gelmeyecek ve

152

yok da. Mona hibir ey anlamadmz sylemekte hakl. Her gn gazetede korkun eyler
okuyoruz, gene de onlar bilmezlikten geliyoruz."

"Aaa! 62 ylnda yaptn gibi, bana kalkp da, vicdan azab bunalmn tekrarlama," dedi
donuk bir sesle, Jean-Charles.

Laurence sarardn hissetti, sanki tokatlanm gibiydi. Titriyordu. lm ikencesi yaplm
kadn olayn okuduunda kendim kaybetmiti. Jean-Charles onu barna skca basm, o da
onun kollarna gvenle atmt kendini ve "ne korkun" demiti Jean-Charles. Laurence da
onun duygulandna inanmt. Sayesinde sakinlemi, bu any da aklndan karmak iin
aba harcam, hemen hemen de baarmt. Gene de sonuta, gazete okumaktan kanmas,
Je-an-Charles'dan tryd. Gerekten bu olay onun umurunda bile deildi; yalnz onu
sakinletirmek iin "korkun" demiti. imdi de olay yzne, bir tr kinle vuruyordu. Ne
ihanet! O her eyde hakl olduundan ylesine emin ki, bizde grmek istedii rnek kk kz
ya da gen kadn grntsn deitirecek olursak fkeleniyor; asl sahip olduumuz kiilik
de vz geliyor ona.

"Catherine'e senin o tertemiz vicdannn miras kalmasn istemiyorum."

Jean-Charles masaya vurdu. Kendisine kafa tutulmasna asla dayanamazd.

"Onu duygululuun ve kuruntularnla sen te-

153

dirgin ediyorsun."

"Ben mi? Duygululuumla m?"

iyiden iyiye armt Laurence. Duygulu olmasna olmutu ama, nce Dominique sonra da
Jean-Charles kreltmiti bu duygululuunu. Mo-na pek ok eye kar kaytsz olduu iin,
Lu-cien de kalpsiz olduu iin sitem ediyordu ona.

"Evet, daha geen gn o bisikletiyle..."

"k git," dedi Laurence. "Yoksa ben ekip gideceim."

"Ben gidiyorum. Monnod'a urayacam. Ama kendi hesabna bir psikologa grnsen iyi
edersin" dedi ayaa kalkarken Jean-Charles.

Laurence odasna kapand. Bir bardak su iip jimnastik yapmak: Hayr. Bu kez fkesini
engellemeyecekti. Tm dokularn sarsan, korkun bir kasrga patlad gsnde. Fiziksel bir
acyd ama yaadn hissediyordu insan. Yataann kenarna oturmu, kendini grr ve Jean-
Charles'n sesini iitir gibiydi: "Bunda akllca bir ey gremiyorum, yalnzca tarafik
sigortamz var... Herkes senin lehinde tanklk ederdi..." Birden aka yapmadn
anlayvermiti. Bunu benim bama kakt. Adam ldrme tehlikesini gze almayp kendisine
sekiz yz bin frank harcattm iin hl da bama kakmaya devam ediyor. Aa kap
kapanm ve Jean-Charles gitmiti. Kendi benim yerimde olsa, ocuu ezmeyi gze alr
myd? ster gze alsn, ister almasn; ben ezmediim iin bana kzgn. Kan bana km,
ensesi arm, oturup kalmt. Alamak istedi. Ne

154

zamandan beri alamay unutmutu?

ocuklarn odasnda plak alyordu: Eski ingiliz arklar. Louise kartma yapyor, Cat-
herine de Deirmenimden Mektuplard okuyordu, ban kaldrarak:

"Anne, babam ok kzmt, deil mi?"

"Niye daha iyi almadn anlayamyor."

"Sen de kzdn."

"Hayr. Ama biraz aba gstermeni istiyorum"

"Babam bugnlerde hep kzgn."

Doru. Vergne'le tartm, arkasndan da kaza olmutu. ocuklar kazay anlattrmak
istediklerinde, sinirlenmiti onlara. Catherine, cannn skkn olduunu fark etmiti;
Dominique'in bana gelen felaketi, Laurence'n kaygsn az ok hissediyordu.

"zld pek ok ey var. Yeni bir araba almamz gerekiyor ama pahal, i deitirdii iin
memnun fakat ortaya kan bir sr sorun var."

"Byk olmak ok ac," dedi Catherine sylediine inanm bir sesle.

"Yok, hi de yle deil, insann byk mutluluklar da olur; rnein sizler gibi kk.kzlar
olmas."

"Babam beni pek o kadar sevimli bulmuyor."

"yle mi sanyorsun?"

Tabii."

Jean-Charles hakl m? Bu kukucu zellii bana m ekmi Catherine'in? Sadece biz, biz
olduumuz iin, ocuklarmz da etkilediimizi dnmek korkun bir ey. Kalbinde ate
gibi

155

bir scaklk duydu. Pimanlk, kayg, Her gnk ruh halimiz, bir kelimenin, bir sessizliin
rastlants, benim arkamdan silinmesi gereken tm bu olaanlk, sessiz sessiz dnen bu
ocua ilenecek ve benim Dorninique'in deiik ses tonlarn hatrladm gibi, o da bunlar
hatrlayacak. Bu bana hakszlk gibi geliyor. Yaplan ya da yaplmayan btn eylerin
sorumluluunu yklenemeyiz. "Onlar iin ne yapyorsun?" Hibir eyin o kadar
nemsenmedii bu evrende, verilmesi gereken hesaplar kar anszn karna. Bu bir tr
hakszlk.

"Anne bizi kree gtrecek misin?" diye sordu Louise.

"Evet, yarn ya da br gn."

"Gece yars ayinine de gidebilecek miyiz? Pi-errot ve Riquet, klandrma ve mzikle, bu
ayinin gerekten ok gzel olduunu sylyorlar."

"Bakalm."

ocuklar oyalamak iin anlatacak ok masal var: Fra Angelico'nun cennetleri, harikulade
gelecekler, dayanma, iyilikseverlik, azgelimi lkelere yardm. Bunlarn bazlarn
reddediyor, bazlarn da az ok kabul ediyorum.

Kap alnd. Jean-Charles'n kartm tayan bir demet krmz gl: "Sevgilerimle." Laurence
ineleri ve kd kard, iekleri pe atmak geldi iinden. Buket, birka iekten daha
fazla anlam tar: Dostluk, umut, kvan, minnet demektir. Krmz gller ise, ateli ak
demektir. Hi de deil, itenlikle duyulan bir pimanlk bi-

156

le olmadna emindi Laurence. Noel yortusunda dargnlk olmasn diye yaplan bu hareket,
evlilik balarnn gerektirdii basit bir saygyd. Glleri kristal vazoya yerletirdi. Bu alev
alev yanan bir tutkunun belirtisi de deildi; ama gller gzeldi ve iten olmayan bir duyguyu
iletmek iin grevlendirilmi olsalar bile, gene de masum saylrlard.

Kokulu yapraklara dudan dedirdi Laurence. iimden, taa iimden Jean-Charles iin ne
dnyorum? O benim iin ne dnyor? La-urence'a, bunlarn hi nemi yokmu gibi
geldi. Yaantmzn sonuna dek birbirimize balyz. Niye Jean-Charles da, bir bakas deil?
yle de ondan. (Bir ba'ka, yzlerce baka gen kadn da, ayn anda, niye bir bakas deil de
o diye soruyorlard kendi kendilerine.) Jean-Charles da, Laurence da ne syleseler, ne
yapsalar, cezasz kalacakt. Hatta fkelenmek bile bounayd. Hibir kurtulu yolu yoktu.

Kapda anahtar sesini iitir iitmez, kotu karlad. Teekkr etti, sarldlar birbirlerine. Se-
viten uuyordu, nk Monnad ona Paris evresinde yaplacak olan prefabrik konutlarn
projesini vermiti. Salam ve iyi para getirecek bir iti. Acele yemeini yedi (Laurence
ocuklarla yediini sylemiti, bir lokma bile yemek istemiyordu can) ve taksiye binip
armaanlar almaya gittiler. Saint-Honore yolu boyunca, kuru souk bir havada, yrdler.
Vitrinler aydnlatlm, sokaklara ve maazalara Noel aalar

157 ,

konmutu. Kadnlar, erkekler, ellerinde paketlerle glmseyerek dolayor, ya da
kouturuyorlard. Derler ki, yalnz olan insanlar, bayram sevmez. evrem iyiden iyiye dolu
ama, gene de sevmiyorum bayram. am aalar ve paketler rahatsz ediyordu Laurence'

"Sana gzel bir armaan alacam," dedi Jean-Charles.

"Fazla delilik etme, alnacak daha araba var..."

"Sz etme artk bundan. Delicesine para harcamak istiyorum, gereken olanaklara sabahtan
beri sahibim."

Ar ar vitrinlerin nnden getiler. Earplar, kpeler, altn bilezikler, milyarderler iin ss
eyalar, prlanta ve yakut yzkler, siyah inciden kolye, safirler, zmrtler, altndan ve
deerli talardan yaplm bilezikler daha sade ss eyalar Tirol ta, yeim ta, Ren
ta, parlak kurdelelerin ucunda sallanan cam baloncuklar, yaldzl bir gne erevenin iine
yerletirilmi bir ayna, flenerek yaplm cam ieler, tek gl iin kristal vazo, beyaz, mavi
opal kaplar, porselenden kk ieler, altndan pudralklar, ta kakmallar, parfmler,
losyonlar, ku tynden, kamirden yelekler, yn ve deve ty kazaklar, tertemiz i
amarlar, pastel tonlarda yumuak, tyl ev giysileri, lmelerin, faylarn, brokarlar, ince
parlar madeni ipliklerle dokunmu ynllerin en gzelleri, en pahallar, Hermes maazasnn
donuk krmz vitrini, birbirlerinin deerini deri, krk kartlyla ortaya

158

koyan eyalar, kpms danteller ve; tm kadnlarn ve erkeklerin bunlara sahip olma
isteiyle parlayan gzleri...

Benim de gzlerim, ite o parlayan gzlerdendi. Maazalara girip gzlerimle yin yn
kumalar okamaya, zenle seilmi ieklerle bezenmi bu dzenli imenler arasnda
dolamaya baylrm. Avularndan moher ve angora ynlerinin yumuakl, bez
dokumalarn serinlii, kadifelerin arpc scakl akp gidiyordu. Laurence yerleri lks
kumalarla kapl, aalan kzl yakutlarla bezenmi bu cennetleri sevdii iin hemen onlardan
sz edebildi. imdi de yaratt sloganlarn tutsayd. Meslek kusuru: Bir dekor ya da
herhangi bir ey dikkatimi eker ekmez acaba neyin etkisi altna girdim diye dnmeye
balyorum. Btn bunlar birer enayi tuza gibi gryorum. Bu yutturmaca aldatc eyler
onu rahatsz ediyor, hatta sinirlendiriyordu. Sonunda hereyden kopup ayrlacam. Neyse,
rengi tarifsiz set bir ceketin nmde durdu: O sis rengi, hava rengi, masal perisinin
giysilerinin renginde bir eydi.

"Aman ne gzel ey!"

"Al onu, ama benim armaanm olarak deil. Sana ie yaramaz bir ey alacam."

"Hayr, almak istemiyorum."

Hevesi gemiti bile. Vitrinde onu ereveleyen sonbahar yapraklar, parlak earplar ve deri
mantolardan ayrldnda, ne ayn ayrts, ne de ayn kadife yumuakl kalacakt. Vitrimde
ser-

159

gilenmi eyler arasnda, insanda satn alma isteini uyandran yalnz oydu.

Laurence fotoraf makinesi satan bir maazay gstererek:

"Tabii, onu armaandan yoksun etmek sz-konusu bile deil, ama emin ol ki, onun iin bir
nlem almak gerekli," dedi Jean-Charles dalgn bir sesle?

"Bunun zerinde dneceime sz veriyorum"

Kullanlmas kolay bir makina aldlar. Yeil bir iaret n iyi olduunu, krmz ise yeterli
olmadn gsteriyordu. Yanlmak olanakszd. Catherine memnun olacakt. Ama beni ona
vermek istediim bambaka bir eydi: Gvenlik, kvan ve dnyaya gelmi olmann zevki.
Piyasaya yeni bir ey srdmde, ite btn bunlar sattm iddia ediyorum. Yalan.
Vitrindeki eyler evrelerinde klandrmann yaratt haleler ve renkli ktlarn saa sola
yansyan renk cmb iinde hl ok ekiciydiler. Ama vitrinden karp ele alndnda
yalnzca basit bir lamba, emsiye ya da bir fotoraf makinas gibi cansz ve souk eyalar
oluyorlard.

Monon Lescat da ok kalabalkt: kadnlar, bir ka adam ve iftler vard. uradakiler yeni
evli, erkek kadna bilezik takarken birbirlerine sevgiyle bakyorlard. Jean-Charles da gzleri
prl prl parlayarak; Laurence'n boynuna bir kolye takt: "Houna gitti mi? ok ok gzel,
prl prl, sade fakat k ve pek pahal bir kolyeydi. La-

160

urence kasld kald. Jean-Charles, sabahki tartma olmasa, bunu bana almazd. Bu bir tr
sembol ve telafi editi. Neyin telafisi? Artk varolmayan belki de hi varolmam olan bir
eyin: Btn armaanlar gereksiz klacak, scak ve i-tenlikli bir ban.

"Pek ok yakt sana!" dedi Jean-Charles. Birbirimize sylemediimiz eylerin
huzursuzluunu hissetmiyor muydu acaba? Sessizliin deil, bo, anlamsz szlerin verdii o
huzursuzluu; nezaket perdesi altndaki bu boluu ve mesafeyi gremiyor muydu?

Laurence hrsla kolyeyi kard; sanki yalan sylemekten kurtulmu gibiydi. "Hayr!
istemiyorum"

"Biraz nce bunu beendiini sen syledin." "Evet" hafife glmsedi: "Ama fiyat hi
uygun deil."

"Ona ben karar veririm," dedi can skkn bir sesle Jean-Charles. "Ama madem houna
gitmiyor, brakalm."

Laurence kolyeyi eline aldi yeniden: Onun cann skmak neye yarar? Kabul edip bu ii
burada bitirmek daha iyi.

"Hayr aksine, ok ok gzel buluyorum. Yalnz, onu almak lgnlk olur diye dndm.
Ama gene de senin bilecein i."

Laurence kolyeyi boynuna takmas iin ban edi: On yl sonra da birbirine hayranlk duyan
bir iftin oluturduu kusursuz tablo... Jean-Charles aile huzurunu, yuva mutluluklarn,

161

karlkl anlamay, ak ve kendisiyle gurur lanmay satn almt. Laurence aynada kendini
seyretti.

"Hayatm, srar etmekte haklymsn: Sevinten deli gibiyim."

Alageldii gibi, ylba gecesi gene Marthe'n evinde toplanld: "ev kadn olmann
ayrcal bol bol zamanm var" demiti Marthe, byk bir memnuniyetle. Hubert ve Jean-
Charles yaplan masraf paylatlar: Hubert'in eli sk olduu iin (aslnda da altn iinde
yzmyorlard) masraflar hesaplanrken ou kez glk kard; Jean-Charles da
kaynbiraderinden fazla para demek istemezdi. Bir yl nceki sofra pek yle zengin deildi.
Bu akamki pek o kadar fena saylmaz diye dnd Laurence, salonun dip tarafndaki bfeyi
inceledikten sonra. Marthe, mumlar, kk am aac, kse otu, oban pskl ve parlak
toplarla masay "Noelletirmiti". Babalan Reims'den bir arkadann yollad drt ie
ampanyay, Dominique de, Perigrod'un Straz-burg'unkinden kat kat iyi olan, Fransa'nn en
iyi karacier ezmesini getirmiti. Kzarm et, pirin salatas, fndk fstk, meyvelar, kuru
pastalar, arap, viski... rahat rahat on kiiyi doyuracak yiyecek vard.

Dier yularda Dominique ylba ve Noel gecelerini Gilbert'le geirirdi. Bu akam onu a -
mak Laurence'n fikriydi. Babasna:

"ok cann sklr m, gelirse? yle yalnz ve mutsuz ki," diye sormutu.

162

"Bana gre hava ho."

Kimse ayrln ayrntsn bilmiyordu ama, ayrldklarn herkes biliyordu. O gece Jean-
Charles'm davet ettii Dufrene'ler Hubert'in arkada Henri ve Therese Vuillenot vard. Domi-
nique tam "ailece kutlanan" bir bayram havas iindeydi: Gen bykanne kyafeti olan
arbal, bal renginde jarse bir elbise giymi, salar da, sardan ok beyaza yakn bir renge
boyanmt. Tatl tatl, daha ok ekinerek glmsyor, ok ar ar da konuuyordu; sinir
ilalarn fazlaca ald iin sersemlemi bir hal vard zerinde. Yalnz kalr kalmaz, yz
gz birbirine karyordu. Laurence yanna yaklaarak:

"Haftay nasl geirdin?"

"Fena saylmaz; olduka iyi uyudum."

Sanki dudaklarnn iki ucundan iple ekili-yormu gibi, makinalam bir glmseme vard
yznde.

"Feuverolles'deki evi satmaya karar verdim.

Tek bama byle bir nesneyle uraamam." "Yazk. Bir re bulunabilseydi..." "Neye yarar?
Kimi arlayabilirim ki artk ora-da? Houdan, Thirion'lar, Verdelet'ler gibi ilgin kiiler,
Gilbert iin geliyorlard." Aman! Senin iin de gelirler." yle mi sanyorsun? Hayat henz
tanmyor-sun. Toplumsal ynden, erkeksiz kadn bir hi-

Yok canm, sen yle deilsin! Senin adn var ve nemli birisin

163

Dominique ban sallad:

"sim yapm bir kadn bile, erkeksiz olunca, baarszla uram bir eit dkndr...
insanlarn bana ne gzle baktklarn grr gibiyim, nan ki, hi de eskisi gibi grmyorlar
beni."

Yalnzlk, Dominque'de bir sabit dnce olmutu.

Plak alyor. Therese Hubert'le Marthe Vu-illenoti ile, Jean-Charles Gisele'le dans ediyordu.
Dufrene de Laurence' davet etti. Hepsi de ok kt dans ediyorlard.

"Bu gece gz alc bir gzelliiniz var", dedi Dufrene.

Laurence aynada kendini grd. Srtnda siyah dar bir elbise, boyununda da sevmedii kolye
vard oysa gzel bir kolyeydi ve Jean-Charles da onu memnun etmek iin almt. Sradan biri
olarak grd kendini. .Dufrene imdiden ikiyi fazlaca karmt ve sesi her zamankinden
daha telalyd. Efendi bir ocuktu ve Jen-Charles'n da iyi arkadayd (aslnda birbirlerini
bu kadar sev-meselerdi, kskanrlard), ama Laurence ona zel bir yaknlk duymuyordu.

Plakla beraber kavalye de deitiriyorlard.

"Sevgili hanmefendi, bu dans bana ltfeder misimiz?" diye sordu Jean-Charles.

Memnuniyetle."

"Onlar bir arada grmek ok garip!" dedi Jean-Charles.

Laurence onun bakt yne doru gzlerini

164

evirdi; babas ile Dominique'in karlkl, nazik nazik konutuklarn grd. Evet, garipti.

"Geitirmie benzer," dedi Jean-Charles.

"Bol bol sinir ilalan ve yattrc eyler alyor."

"Aslnda, ikisi de birlikteki yaantlarna dnmeliler," dedi Jean-Charles.

"Kimler?"

"Annenle, baban."

Deli misin!"

"Niye deli olaym?"

"Taban tabana zt zevkleri var. Dominique yaayp elenmekten zevk alr, babam ise,
yalnzlktan."

"kisi de yalnzlar."

ilgisiz bir benzetme."

Mahte pikab durdurdu: "Gece yansna be var!"

Hubert bir ie ampanyay yakalad:

"ampanya amak iin ok gzel bir nesne biliyorum Geen gn televizyonda gsterdiler."

"Grdm, dedi Dufrene. "Benimki ondan daha iyi."

"Haydi yleyse..."

ikisi de bir damla bile dkmeden birer ie ampanya atlar ve pek de gururlandlar bundan.
(Birinden biri beceremeseydi, dieri iin daha iyi olurdu). Bardaklar doldurdular.

"iyi yllar!"

"yi yllar!" -

Bardaklar birbirine tokuturuldu; pckler,

165

glmeler ve pencereden gelen klakson konseri...

"Ne korkun grlt!" dedi Laurence.

"Be dakika alma izinleri var, tpk iki ders aras haykrp azma gereksinimi duyan
yumurcaklara verilen izin gibi, dedi babas. Ama burada szkonusu olan, akl banda
bykler."

Eee tabii, frsat iyi deerlendirmeli," dedi Hu-bert.

Dier iki ieyi de atlar. Kanepe arkasnda yl duran paketleri aldlar, altn yldzl
iplerini, kurdelelerini zdler, parlak renkli, stleri am aalan ve yldzlarla ssl ktlar
atlar. Ayn zamanda herkes gz ucuyla, bu armaan yamurunda kimin daha kazanl
ktn anlamak iin, birbirine bakyordu. "Biz kazanlyz" diye dnd Laurence.
Dufrene'e, Fransa'da ve btn dnyada saatin ka olduunu gsteren bir kol saati, babasna
da, eski petrol lambalaryla ok gzel badaacak antika telefonlarn taklidi, nefis bir telefon
bulup almlard. Dier aldklar armaanlar o kadar ilgin deil, fakat zevkliydi. Dufrene ie
yaramaz vr zvrdan semiti armaanlarm. Jean-Charlas'a dakikada altm plop plop yapan,
srekli alan bir kalp; bir venusik, Laurence'a da gerekten blbl sesi vermiyorsa, takmaya
hala cesaret edemeyecei bir korna armaan etmiti. Jean-Charles hibir ie yaramayan
eylere baylrd. Balca merakyd. Laurence ayrca, parfmler, eldivenler, mendiller de
almt. Herkes sevin lklar atp, birbirene teekkr ediyordu.

166

"Tabaklarnz, atallarnz aln, oturun balayn" dedi Marthe.

Patrt, grlt, tabak anak sesleri; ok lezzetli, biraz daha aln... Bu arada Laurence
babasnn

sesini iitti:

"Bilmiyor muydunuz; arab amadan nce deil, atktan sonra odada bekletmek gerekir.

"ok gzel."

"Jean-Charles seti."

"Evet. arap satan kk bir dkkan biliyor-'

um"

Jean-Charles keskin keskin mantar kokan bir araba ok iyi der ve bu iin erbab geinir;
tpk dier tekiler gibi. Glerler, aka yaparlar, Laurence komik bulmaz akalarn. Geen
yl... Geen yl da pek yle elenmemi ama, elenmi gzkmt. Bu yl byle yapmack
bir davran iin kendini zorlamyordu, nk yorucu oluyordu. Hem sonra geen yl Lucien'i
dnyordu; bu, bir tr baka yerde olmakt. Birlikte olmaktan zevk alaca birinin
varolduunu dnm, pimanlk lk lk, romantik bir alev gibi onu sarmt. Bundan byle
artk pimanlk da duymayacakt. Zamanndan, gcnden, kalbinden nasl yararlanacan pek
fazla bilmeden yaantsnda bir boluk yaratm, onlar bakasnn elinden kurtarmt sanki.
Yaants ok mu ykl, ok mu bombotu? Bo eylerle doluydu. Aman ne kark!

"Olak ve ikizler burcundaki pek ok kimsenin profillerini inceleyin, her grubun iinde
korkun

167

benzerlikler greceksiniz," dedi Vuillenot.

"Bilimsel olarak, yldzlar bizim kaderimizi et-kilemiz, diye bir ey yok," dedi Dufrene.

"Haydi canm! Bu a ylesine salt olgucu bir a ki, insanlar bunu gidermek iin, olaanst-
lle gereksinim duyuyorlar. Bir yandan elektronik makinalar yaplyor, bir yandan da
Planete okunuyor."

Babasnn byle yamanca kar koymas, La-urence' pek sevindimiti. ylesine gen kald
ki, hepsinin en genci diye dnd.

"Doru," dedi Marthe. "Benim, incil'i okumak ve dinin esrarna inanmak, daha houma
gidiyor."

"Dinde bile, o gizliliin, o esrarn havas kaybolmak zere," dedi Bayan Vuillenot. Duann
Franszca, stelik de modern mzikle okunmasn, ok zc buluyorum."

"Marthe, aaa! Ayn kanda deilim," dedi o inan dolu sesiyle. "Kilise zamana uymal."

"Bir noktaya kadar."

Marthe ve Bayan Vuellenot uzaklap, alak sesle, imansz kulaklarn duymamas gereken
tartmalarnda devam ettiler.

"Dn televizyonda, gnmzden geriye bak programn seyrettiniz mi," diye sordu Gisele
Dufrene.

"Evet," dedi Laurence. "Gzel bir yl geirmiiz gibi gelmiti bana; hi byle olduunu fark
etmemitim."

"Her geen yl byle zc olaylarla doludur

168

l

ama fark edilmez" dedi Dufrene.

Televizyonda olaylar seyreder, Match dergisinde resimleri grrz de, az sonra da btn
grdklerimizi unuturuz. Hepsini bir arada izlemek artyor insan. Beyazlarn ve siyahlarn
kanl cesetleri, uuruma yuvarlanm yolcu otobsleri ve lm yirmi be ocuk, yangnlar,
paralanm uak enkazlar ve hemen orackta lm yz on yolcu, siklonlar, sel felaketleri,
batan baa harabolmu lkeler, alev alev yanan kyler, kasabalar, rk kavgasndan doan
gler, yresel savalar, korkmu ve rkm mltecilerin boy boy geileri... Btn bunlar
ylesine yrekler ayd ki, sonunda insann, sinirden g-lesi geliyordu. Aile evresi iinde
rahat rahat oturup, btn bu felaketleri seyrederken, onlarn odamzdan ieri girmediini
belirtmek gerek, nk bu olaylar gerekte tadklar nemi ta-mayp, yalnzca birer resim
oluyorlar.

"Bundan yirmi yl sonra, bugn gsterilen, yirmi yl sonra Fransa konulu film iin ne
dnlecek merak ediyorum," dedi Laurence.

"Baz ynleriyle, her nceleme iin olduu gibi, gln olacak," dedi Jean-Charles. Ama
genel olarak gerek pay byk olacaktr."

Bu felaketlere kar, yirmi yl sonraki Fransa'y gstermilerdi televizyonda. rnein
ehirciliin baans: Her yerde, yz yirmi metre ykseklikte, ar kovanlarn, karnca
yuvalarn andran, ama pml pnl gne iinde ahane siteler olacakt. Bundan baka, ekspres
yollar, laboratuvarlar,

169

faklteler gsterdiler. Yorumu yapan spiker, bunlarn tek sakncas, bylesine bolluun
iinde Franszlarn btn enerjilerini yitirme tehlikesiyle kar karya kalmalardr, dedi. Ar
ekim yaplm bir filmde, bir ayan dierinin nne getirme zahmetine katlanmayan,
gayretsiz genleri gsterdiler. Laurence babasnn sesini iitti:

"Genellikle be yl, hatta bir yl sonra, planclarn ve bu konuda peygamberlik edenlerin, ta-
mamiyle yanldklar grlr."

Jean-Charles ukal bir bilim olma yolunda olduunu herhalde bilmiyorsunuz? Hi Rend Cor-
poration'dan sz edildiini duymadnz m? "Hayr duymadm."

"Olaanst olanaklara sahip bir Amerikan rgt. Her daln uzman kiileri sorguya
ekiliyor ve yantlarn ortalamas hesaplanyor. Bu almaya btn dnyadan binlerce bilim
adam katlyor."

Laurence, Jean-Charles'n bu ukal haline sinirlendi.

"Yani herhalde bize. Franszlarn hibir eksii olmayacak... dendiinde, yirmi yl sonra
ounluun banyoya sahip olamayacan bilmek iin, binlerce uzmann fikrini almaya gerek
yok; nk devletin halk iin yaptrd ucuz konutlarn ouna yalnz du yeri yaplyor."

Jean-Charles prefabrik konutlar tasarsn anlattnda, onun iin nemsiz olan bu ufak ey,
Laurence' fazlasyla artmt.

170

"Niye banyo yapmyorlar?" diye sordu Therese Vuillenot.

"Boru tesisat ok pahal, konutlarn maliyetini artryor," dedi Jean-Charles.

"Ya krlar biraz azaltlrsa?"

"Ama canm ok da azaltlacak olursa, birok insan iin, inaat yapmak ekiciliini
kaybedecektir," dedi Vuillenot.

Kars kt kt bakt ona. Drt gen ift: Kim kimi seviyor? Alevlenen ve snp geen o ilk
cinsel zevkten sonra, niye Hubert, Dufrene, ya da bir bakas sevilecekmi?

Laurence iki bardak ampanyay dikiverdi. Dufrene, toprak ilerinde dolandrclkla,
speklasyon arasna bir snr izmenin zor olduunu syledi: insan yasad davrana itilir
bunu yaparsa.

"Fakat syledikleriniz baya endielendiriyor insan" dedi can sklm bir ekilde, Hubert.

Laurence ve babas biraz alayc bir ekilde glmsediler birbirlerine.

"Ona inanamyorum," dedi. "Gerekten namuslu kalmak isteniyorsa, bir kar yolu vardr
bunun mutlaka."

"Baka bir i yaplsa, yani meslek deitirilirse, evet."

Marthe tekrar plak koydu, yeniden dans etmeye baladlar. Laurence, Hubert'e jerk
retmeye alyordu. Hubert gayret ediyor; soluk solua kalyor; dierleri de ona alayl
alayl bakyorlard. Laurence dersi aniden kesti ve Duf-

171

rene'lerle tartan babasna yaklat:

"Demode, aznzda yalnzca bu kelime var. Klasik roman demode, hmanizma demode.
Ama Balzac ve hmanizmay savunursam, belki de yarnn modasna uymu olurum. imdi
soyut resimden geilmiyor. yleyse, ben soyut resmi on yl nce de kabul etmediime gre,
hepinizden daha ilerdeymiim. Hayr, modadan baka eyler de var: Deerler ve gerekler."

Babasnn u sylediini ou kez dnmt Laurence: Aynen bu kelimelerle
dnmemitim, ama, imdi sylendikten sonra, onlar kendi syledii szler gibi gelmiti.
Modaya kar direnen gerekler ve deerler olduuna inanyordu Laurence. Hangi gerekler
ve deerlerdi acaba?

Artk soyut resim satlmad gibi, figratif de satlmyor. Ne yaparsanz, yle oaldlar ki,
resim satlarnda bunalm ba gsterdi. Hep ayn masal. Laurence'n can skld. Onlara bir
test yapmay teklif etsem, diye dnd. Trafik sigortanz var, bir bisikletli tekerleklerinizin
altna atyor kendini: Bisikletliyi mi ldrrsnz yoksa arabay tuzla buz mu edersiniz? Bir
yabancnn hayatn kurtarmak iin, itenlikle sekiz yz bin frang vermeyi kim yelerdi?
Tabii ki, babam. Ya Marthe? Pek sanmam. Her haliyle o, Tanr'mn elinde bir oyuncak: Eer
tanr, bu zavall olann kendi yanna dnmesini istediyse... Peki ya dierleri? Eer
adamcaz, reflekslerini kullanp ezmemi olsalard, eminim ki, sonradan

172

piman olurlard. "Jean-Charles aka etmiyordu." Bu cmleyi hafta boyunca ka kez tekrar
etmiti, hl da tekrar ediyordu. Acaba ben mi anormalim? Skntlnn, tasalnn biri miyim?
Bende olup da onlarda olmayan ey nedir? Can cehenneme kzl salnn; onu ezmekle ok
iren birey yapm olacaktm. Bende bu, babamn etkisi ite. Onun iin, insanlarn en
berbatnn yaantsnn deeri bile hibir eyle llmez. Para nemli deildir onun iin.
Benim iin nemli ama; dierleri iin olduundan daha az nemli. Laurence kulak verdi,
nk babas konuuyordu: Bu gece geen yla oranla daha ok gevezelik ediyor.

"Erkeklik gcn yitirme kompleksi! Pek ok eyi anlata anlata, hibir anlam kalmad, idam
sabah lme mahkm birini gzyalar iinde gren bir psikiyatrisi dnyorum: Aman, ite
erkeklik gcn yitirme kompleksi! derdi. -

Glp, tartmalarna devam ettiler.

Gene piyasaya srecein yeni bir mal iin bir eyler mi dnyorsun?"

Babas Laurence'a glmsedi.

"Hayr dalmtm. Onlarn para ileri canm skyor benim."

"yi anlyorum seni. Onlar parann mutluluk getirdiine itenlikle inanyorlar."

"Tut ki, yarar da var."

"Ondan bile emin deilim." Laurence'n yanna oturdu: "Artk seni gremiyorum."

"Dominique'le pek ok meguldm de..."

173 .

L

"Eskiden olduundan daha az hiddetli."

"Geirdii bunalmdan."

"Ya sen"

"Ben mi"

"Evet, naslsn"

"Bayram dnemi yorucu oluyor. Yaknda beyaz kumalar sergisi var."

"Ne dnyorum biliyor musun? Seninle yle ikimiz, kk bir yolculuk yapsak."

Asla gereklememi eski bir d. Bunun iin, eskiden ok genti Laurence. Sonra Jean-
Charles girdi araya ve az sonra da ocuklar oldu.

"ubatta tatilim var, ondan yararlanp Yunanistan' tekrar grmek istiyorum. Benimle gelmek
iin ilerini ayarlayamaz msn?"

Prl prl, aydnlk bir kvan duydu. Hesabmda para var, ubatta izin almak da kolay. Ama,
bir dn hi gerekletii grlm mdr?

"ocuklar ve dier herey yolunda giderse, belki bir eyler yapabilirim. Ama bu bana
olmayacak kadar gzel gzkyor..."

"Bir kez denersin."

Elbette deneyeceim."

On be gn! Sonunda soru sorma ve yllardr beklenen cevaplan alma zaman geliyor. Onun
iin yaantsna zevk veren eyi reneceim. Onu benden ve herkesten bu denli farkl klan
ve yalnz ona duyduum bu sevgiyi yeniden can-landrabilecek, o gizi zeceim. J'lerin
yolunda gitmesi iin elimden gelen her

174

eyi yapacam. Ansa sen de fikir deitirmeyeceksin."

"Tahta ha,, demir ha, varsa yalanm cehenneme gideyim" dedi gayet ciddi, Laurence'n
ocukken syledii bu tekerlemeyi

175

DRDNC BOLUM

Hibirimizin sevmedii Bunuel'in bir filmini hatrlyorum. Bununla beraber birka zamandr
aklmdan da hi kmyor. Sihirli bir emberle kapatlm insanlar, gemi gnlerinden rasgele
bir an tekrarlyorlard; bilmeden iine dtkleri bu tuzaktan kanp, gemiin kopmu
balarn dmlyorlard yeniden. (Az sonra bu tuzaa yine de deceklerdi.) Ben de, geriye
gitmek, baaramadklarm baarmak, tuzaklardan kurtulmu olmak isterdim. Baaramadm
neydi? Onu bile bilmiyorum. Yaknacak ya da pimanlk duyacak kelime bile bulamyordum.
Ama boa-zmdaki ite bu dm, yemek yememe engel oluyordu.

Yeniden balayalm. Bol bol zamanm var. Per-

177

deleri ektim. Gzlerim kapal yatm durumda, bu yolculuu kelime' kelime anlatacak ve
her grntsn teker teker gzmn nne getireceim.

Bana "Benimle Yunanista'a gelir misin?" diye sorduu an iimde bomba rnei patlayan
kvan... Hereye karn gitmeye ekiniyordum. Je-an-Charles bana gayret verdi. Beni ok
bitkin buluyordu, hem sonra da Catherine'in bir psikologa gzkmesini kabul etmitim. Jean-
Charles, benim yokluumun, kzyla olan ilikisini olumlu ynde etkileyeceini sanyordu.

"Atina'ya Caravelle'le gitmek yazk gnah" diyordu babam. Ben jetleri seviyorum. Uak ge
doru olduka sert bir biimde dikilirken, zindanmn duvarlarnn ykldm duyuyordum:
Hibirini tanmadm milyonlarca baka yaantlarla evrili, dar yaantm. Siteler, kk
evler silinip yok oluyordu. Yer ekiminden kurtulmu olarak st kapal yerlerin zerinden
uuyordum. Tepemde sonsuz mavi bir boluk uzanyor, ayaklarmn dibinde de gzm
kamatran ve aslnda var olmayan beyaz grnmler yaylp gidiyordu. Ben baka
yerdeydim: Hibir yerde deil, her yerde. Babam da bana gsterecekle-

178

rinden, birlikte kefedeceimiz eylerden szedi-yordu. Ben de "Seni kefetmek istiyorum"
diye dnyordum.

Yere ini... Havann lkl, am aalan ve deniz kokusuna karm benzin kokusu... Prl
prl, tertemiz bir gk. Uzaktaki tepeciklerden birinin ad Hymettus'du: Mor topranda arlar
bal yapmak iin iekten iee dolarlard. Babam da yaptlarn alanlklarndaki yazlar
bana eviriyordu: Giri, k, postahane... Dilin bana ocukluumda yaatt gizlilii, bu
alfabe karsnda yeniden yaamak houma gitmiti ve gemite olduu gibi, kelime ve
nesnelerin anlamn bana, babam iletmiti. "Bakma" diyordu bana ekspres yoldan geerken,
(Genliinde getii eski atlak, bozuk yolun yerine yapld iin biraz can sklmt.)
"Doru: Bir tapnan gzellii sevimli krsal grntsyle ilgilidir. Onun uyumlu
gzelliinin deerini anlayabilmek iin, belli bir uzaklktan grmek gerek. Onlar insan
uzaktan olduu kadar yakndan da etkileyen katedraller gibi deiller." Bu gsterdii titizlik
beni duygulandryordu. Gerekten de, tepenin stne tnemi Partenon, hatra eyas satan
maazalardaki al rprodksiyonlara benziyordu. Hi

179

balk alan, deniz hayvanlarnn kabuklan, fenerlerle sslenmi bir yeralt maarasyd.
"Annenin bayld byk lokantalardan ok daha elenceli" dedi. Benim iin bir turist
tuzandan baka bir ey deildi. Kibar bir yerin zevkli grnts, rahatl yerine, yresel ve
byk otellerin koyunlam mterilerine belli belirsiz tepeden bakan bir havay
yayordunuz orada. (Reklmclktaki konu yle ilenebilirdi: Farkl olun ya da farkh bir
yer.)

Babam patronla bir iki kelime Rumca konutu. O da btn mterilere yapt gibi, ama
herkes bunu kendine gsterilen zel bir yaknlk sanr. bizi mutfaa sokup, birer birer
tencerelerin kapam kaldrrd. Birlikte titizlikle yemek listesini hazrladlar, itahla ve ne
yediimin stnde fazla durmakszn yedim...

Marthe'n sesi geldi kulama:

"Laurence, mutlaka bir eyler yemelisin!"

"Uyuyorum brak beni."

"Hi olmazsa et suyu i. Sana et suyu hazrlayaym."

Rahatsz etti beni. Nerede kaldmd? Delf yolunda. Denizden esen sert yaz rzgrn, beyaz
ve yaln grnm seviyordum. Ama, talardan,

182

deniz suyundan baka bir ey gremiyordum. Babamn gsterdii tm eylere kr gibiydim.
(Onun gzleri de Catherine'inkiler gibi: Renkli, deiik, heyecan verici eyleri ortaya karp
gryorlar. Ben onlarn yannda kr kalyorum.) "Bak ite, Oedipe'in Laius'u ldrd yol
kava" dedi. Bu gemite kalm bir olayd ama, onu ilgilendiriyordu. Pitones'in maarasn,
stad, tapnaklar, her ta, her eyi bana aklyordu. Dinliyor, anlamaya aba gsteriyordum
ama, bounayd: Gemi, olduu gibi l kalyordu benim iin. Biraz da yalandan hayret
duyup, lk atmaktan yorulmutum. Aurige: "n-san heyecanlandryor deil mi? Evet.
ok gzel!" Bu yeil bronzdan adamda ne grlebileceini anlyor, fakat heyecan
duyamyordum. Canm skyordu bunlar, hatta pimanlk bile duyuyordum. Houma giden
anlar, birlikte bir birahaneye oturup, uzo itiimiz ve gevezelik ettiimiz anlard. Bana
eskiden yapt yolculuklardan sz ediyordu: Dominique'in ve byr b-ymez de bizim,
kendisi ile birlikte dolamamz ne kadar ok isterdi. Dn ki. Bermuda'y ve Amerika'y
grm ama, Yunanistan' ve italya'y grmemi. Neye yarar? Neyse dzelmeye

183

balad. Belki yedii bu ar darbedendir, bilemiyorum. imdi, daha ak szl, olgun, uysal
ve sakin." Dndklerinin aksini sylemedim; zavall anneceimi, babamn ona tand bir
lokmack dostluktan yoksun etmek istemedim.

Acaba zamann balangcna varmak iin Delf'ten mi hareket etmeli? Ovaya hakim bir
kahvede oturuyorduk. Cameknn ardndan tertemiz gecenin serinliini ve gkteki saysz
yldzlar sezinleyebiliyorduk. Kk bir orkestra alyordu, ki Amerikal ift, pek ok da
yerli halk vard: Aklar, sryle olan ocuklar, aileler. 'drt yalarnda kk bir kz
dans etmeye balad; ufak tefek, esmer, siyah gzlyd. Sar elbisesi dizlerine yelpaze
biiminde iniyordu. Beyaz oraplar vard. Kendi evresinde, kollar havada, kendinden
gemi deli gibi dnyordu; mzikle comu, sarho olmu, adeta kendinden gemiti.
iman ve sakin bir tip olan annesi, iinde bebek bulunan bir ocuk arabasn ileri geri sallyor
ve kendisi gibi tombul bir kadnla gevezelik ediyordu; geceye ve mzie kar duygusuzdu.
Ara sra, vecde gelmi ke bn bn bakyodu. "Yumurca grdn m?"

184

Babam "pek sevimli", dedi ilgisizce. Bu sevimli kk kz, byle, anas gibi bir hatun
olacakt. Hayr, istemiyordum bunu. ok mu uzo imitim? Mziin tutsak ettii bu ocua,
ben de tutsak olmutum. Bu cokunun doruuna erimi ann sonu gelmeyecekti. Kk
dansz bymeyecek, sonsuzlua dek kendi evresinde dnecek, ben de ona bakacaktm. Onu
unutmay, babasyla yolculuk yapan bir gen kadn olmay istemiyordum. u sevimli lgn
halini bile hatrlamakszn, bir gn annesine benzeyeceini kabul edemiyordum. lme
mahkm kk kz; cesetsiz, korkun lm. Hayat onu ldrecekti. ldrlmekte olan
Catherine'i dndm.

Ve anszn: "Catherine'i bir psikologa gtrmelerine raz olmamalydm" dedim.

Babam, arm bakakald. Kukusuz, Cat-herine dncesinden epey uzaktayd.

"Niye dndn ki bunu?"

"ou kez dnyorum. Hep onunla ilgili-, yim. Beni psikolog konusunda zorladlar, imdi
pimanm."

"Ona kt bir etkisi olacan sanmam," dedi dalgn bir sesle. . . -

"Sen beni psikologa gnderir miydin?"

185

"Yok! Hayr asla."

"Bak, grdn m?"

"Bilmiyorum ama, byle bir sorunla da karlamadm. ylesine dengeliydin ki."

"45'de pusulay iyice armtm."

"Nedeni vard ama."

"Ya bugn? Bir neden yok mu?"

"Evet. Nedeni var elbette. Her devirde, dnyay anlamaya balaynca, insann rkmesi
doaldr."

"yleyse, ona gvenini kazandrmak, onu anormal yapmaktr" dedim.

Bu bir gerekti ve beni lgna eviriyordu. Je-an-Charles' zen bu duygululuundan Cat-
herine'i kurtarmak isterken, onu sakaflayacak-lard. Hemen ertesi sabah dnp, onu ellerinden
almak geldi iimden.

"Ben insanlarn kendi sorunlarnn iinden, kendi balarna kmalarn daha doru
buluyorum. Aslnda bana gre bunu sakn baka yerde tekrarlama, yoksa yine gerici ihtiyar
derler' btn psikoloji arlatanlktan baka bir ey deildir. Catherine'i braktn gibi
bulursun."

"yle mi dersin?"

"Eminim." "

186

Ertesi gn iin ngrd gezintiden sz etmeye balad. Benim zntlerimi ciddiye
almyordu. Bu da doald. Ben de, onu bu denli byleyen, eski talara ilgi duymuyordum.
Ona kzacak olursam, hakszlk etmi olurdum. Hayr knt Delf'te balamamt.


Belki Miken'de balad. Tam olarak ne zaman acaba? akl tal bir yoldan trmandk. Rzgr
tozlar havaya savuruyordu. Anszn balar koparlm iki arslann bulunduu kapy grdm.
Birden, yle bir ey hissettim ki... babamn bana sz ettii heyecan, ok bu muydu? Ben, buna
daha ok bir panik diyeceim. Kraliyet Yolunda ilerledim, teraslan, duvarlar ve
Klitemnestr'in, Agememnon'un dnn bekledii yreyi grdm. Kendi kendimden
kopmuum gibi geldi. Neredeydim? Bu hi bozulmam sarayda, insanlarn gelip, gidip,
uyuyup yemek yedikleri yzylda; ama ben o yzyla ait deildim. Benim kendi yaantmn
bu ykntlarn arasnda yeri yoktu. Yknt neydi? O, ne imdiki, ne de gemi zamand; hatta
sonsuzluk bile deildi. Hi kukusuz, bir gn yok olacakt. Kendi kendime "Ne gzel!"
diyordum ve korkun bir ba dnmesi eiinde, girdaba kaplmcasna sarslyor,

187

alkalanyordum. Kendimi inkr edilmi, bir hie indirgenmi gryordum. Koarak turizm
brosuna gitmek ve gnm polisiye roman okuyarak geirmek istedim. Bir grup Amerikal
fotoraf ekiyordu: "Barbarlar!" dedi babam. "Bakmaya zaman harcamamak iin fotoraf
ekiyorlar." Bana, Mieken uygarlndan, Etridler'in byklnden, Kasandr'n onlarn
klerini nceden grp haber vermesinden bahsetti. Elinde turistik klavuz, her kar
topra zdeletirmeye alyordu. Kendi kendime, onun da tpk alay ettii turistler gibi
davrandn dnyordum: Yaantsna, kendine ait olmayan bir zamann kalntlarm
katmaya alyordu. Onlar, fotoraflarn albme yaptrp dostlarna gsterecekler, babam
ise, bunlarn efsanelerini ve grntlerini kafasna yerletirip tayacak, ve i alemindeki
mzesinde saklayacakt; benim ne albmm, ne de mzem vard: Gzellie rastlyor ve onu
nasl deerlendireceimi hibir zaman bilemiyordum.

Dnerken babama:

"Sana gpta ediyorum," dedim.

"Niye?"

"Bu eylerin senin iin ok anlam var."

188

"Senin iin yok mu?"

zlm bir hal ald ve bunun zerine hararetle:

"Benim iin de anlam tayorlar. Ama ben o kadar iyi anlayamyorum, senin kltrne sahip
deil," dedim.

"Verdiim kitab okusana yleyse."

"Okuyacam."

Kendi kendime, okuduktan sonra bile, Ka-padokya'da tabletler zerinde Atres'n adn
bulmu olmalarn dnmek, bende byk bir heyecan yaratmayacak diye sylendim.
Hibirini bilmediim bu tarihi olaylara kar, bir an bile bir istek duyamyordum Karlatrma
yapabilmek iin, Homer'le, Yunan trajikleriyle uzun sre har neir olmak ve ok ok
yolculuk yapmak gerekliydi. Btn bu gemi yzyllara ok yabanc kalyor, hem de
arlklaryla eziliyordum.

Bahenin birinden siyah giysili bir kadn kt ve bana iaret etti. Yaklatm: Bir eyler
mrldanarak elini uzatp at; bir ka drahmi verdim. Babama dnp:

"Grdn m?"

"Kimi, dilenci kadn m?"

189

"Dilenci deil. Bir kyl kadn. stelik ihtiyar bile deil. Kyllerin dilendii bir lke, ne
korkun bir ey."

"Evet, Yunanistan yoksuldur," dedi babam.

Durduumuz kimi kasabalarda, ylesine gzellik ve ylesine sefaletin yaratt eliki
karsnda rahatsz oluyordum. Bir gn babam, Yunanistan'daki, Sardunya'daki gerekten
yoksul toplumlarn para konusundaki bilgisizlikleri sayesinde bizlerin yitirdii deerlere ve
yaln, zorlu bir mutlulua eritiklerini sylemiti. Ama Pe-leponez halknn, ne akl ta kran
kadnlarnn, ne de ar kovalar tayan kk kzlarnn, yaantlarndan hi de honut halleri
yoktu. stnde durmadm bunlarn; buraya onlara acmaya gelmemitik. Ama hi olmazsa
babamn, yoksulluklaryla kyasya yetinip mutlu olan insanlar, tam olarak nerede rastladn
bana sylemesini isterdim.

Trent ve Epidor'da Miken'de yaadm heyecan zaman zaman yemden yaadm. And-
ritsena'ya geldiimiz gece ok neeliydim. Gece epeyce ilerlemiti. Bir uurumun boyu sra,
ok bozuk bir yolda, mehtapta yol almtk. Babam btn dikkati ile arabay kullanyordu.
Biraz uy-

190

kumuz gelmiti, ikimiz de yorulmutuk; lolukta farlar bize yol aarken, gsterge tcblosunun
klaryla hafiften aydnlatlm yryen evimizin iinde, kendimizi dnyada yalnz
hissediyorduk.

"ok cici bir otel var; bakml, temiz ve ky evi stilinde deli" dedi babam.

Kasabann meydannda, kepenkleri kapak bir hann nnde durduumuzda saat onbirdi:

"Bu bay Kristopulas'un oteli deil," dedi.

"Onu arayalm yleyse."

Yaya, ssz sokaklarda dolandk durduk. Ne camlarda bir k, ne de bundan baka bir otel
vard. Babam kapya vurdu: Ses yok. ok so-- uktu, arabada uyumak da pek ho
olmayacakt. Yeniden seslenip, kapya vurmaya baladk. Sokan dibinden, srtnda
bembeyaz bir gmlek, kuzguni siyah sal ve bykl bir adam frlad.

"Fransz msnz?"

"Evet."

"Franszca seslendiinizi duydum. Yarn pazar kurulma gn, otelde yer yoktur."

"yi Franszca konuuyorsunuz."

"Oh, pek o kadar deil, ama Fransa'y seve-

rim..."

191

rndan sz etmeye balad: Duyan da komnist partisine kaytl sanrd bizi. Eleniyordum
ama mideme de kramplar giriyordu.

"Gidip bir bakaym, alacak bir eyler bulabilirim belki," dedim.

Meydanda dolandm. Siyah giysili kadnlar, satc kadnlarla tartyorlard. "Yaln, zorlu bir
mutluluk": Souktan kzarm yzlerde, hi de bunu gremiyordum. Genellikle ok dikkatli
karar veren babam, nasl olmu da, bu derece yanlmt? Bu lkeyi yalnz yazn grm
olmalyd: Gne, meyvalar ve ieklerle kukusuz ok daha neeli yerlerdi buralar.

Kahvenin patronunun rafadan yapt iki yumurta satn aldm. Birini soymaya balar
balamaz, korkun pis, bir koku yayld evreye; tekini krdm, o da rmt. Yunanl gitti
iki tane daha getirdi. Piirttik: ikisi de rkt.

"Nasl oluyor bu byle? Dorudan doruya kyden geliyor.

Pazar on be gnde bir kurulur. ans eseri arasra bayat yumurtaya rastlanr. Yoksa... kat
yumurta yemek daha iyidir, nceden sylemem gerekirdi size." "Hi yememeyi yelerim."

194

Az sonra, Bassae tapnann yolu zerinde yrrken, babama:



"Yunanistan'n bylesine yoksul olduunu dnmemitim," dedim.

"Sava harap etti lkeyi, zellikle i sava."

"Nazik bir adam. Sen de roln iyi yaptn: Bizlerin komnist olduuna kanaat getirdi."

"Yunanistan'da bu kadar ok siyasal tutuklu olduunu bilmiyordum."

"Olaan. Bir meslekdam vard, durmadan bize Yunanistan kamplar aleyhine dilekeler
imzalatmak isterdi.

"imzalar miydin?"

"Evet, bir kez imzaladm, lke olarak bir eye imza koymam. Bir kere tamamen etkisiz kalr,
sonra da btn bu insanca grnl davranlarn arkasnda, siyasal arklar dner."

Atina'ya dndk. Kentin modern kesimini gezmemiz iin srar ettim. Omonya meydan
evresinde yrdk. Keyifsiz, kt giyimli ve ter kokan insanlar vard. "Grdn m, hi
grlmeye deer bir ey yok" dedi babam. Bu solmu yzlerin i dnyasnda neler olup
bittiini renmek isterdim. Paris'te de dirsek dirsee geldiim pek ok insann i dnyasn
bilmiyorum,

195

ama merak edip renecek zamanm da yok, ok megulm. Atina'da ise yapacak baka bir
iim -

yok.

"Birka Yunanl tanmak gerek," dedim.

"Tandm. Hi de ilgin deillerdi. Aslda u zamanda btn lkelerin insanlar, birbirlerine
benziyorlar."

"Gene de, buradaki sorunlar Fransa'dakilerle ayn deil."

"Sorunlar, burada da, orada hep ayn; gnlk hayat ura sorunlar

Zengin semtlerdeki lksle, halkn yzndeki anlam arasndaki kartlk bence Paris'tekinden
ok daha gze arpcyd.

"Bu lke yazn daha canl ve neelidir herhalde."

"Yunanistan neeli deil, gzeldir", dedi ba-mam sesinde hafif bir sitem seziliyordu.

Koray'lar, glmsemeyle kvrlm dudaklar, sabit bakan gzleri, neeli ama aptalca
halleriyle gzeldiler. Onlar sevmitim. Unutmayacam da biliyordum. Onlar grr grmez
mzeyi terk etmek istedim. Dier heykellerle, kabartmalara, efrizlerle ve dikme talara pek
ilgi duyamyor-dum. Vcudumu ve ruhumu byk bir yor-

196

gnlk kaplyordu. Babamn dikkatine, gsterdii ilgiye hayran oluyordum. Onun hakknda,
buraya geldiimiz zaman bildiimizden daha fazla bir ey renemeden, iki gn sonra ondan
ayrlyorum: Ne zamandan beri zihnimi kurcaladn bilmediim bu dnce... anszn ok
gibi sapland benliime. Vazolarla dolu bir salona girdik, sonra grdm ki, bunu i ie, vazo
dolu baka birok salon izliyordu. Babam bir ca-meknn nne dikildi, iindekilerin bana,
yzyllarn, stillerini ve zelliklerini anlatmaya balad: Homer devri, eski devir, siyah figrl
vazolar, krmz figrller ve beyaz zeminliler. Vazolarn zerlerinde temsil edilen sahneleri
de anlatyordu. Yanmda, ayakta, parlak parkeli salonlarn en dibine doru ilerleyip gidiyordu;
ya da ben ilgisizlik uurumundan tepe aa yuvarlanp gidiyordum. imdi, artk aramza
almaz bir mesafe girmiti, nk onun iin, bir renk fark, bir ku, bir hurma dal resmi onu
eski mutluluuna, tm gemiine geri gtren bir zevk ve hayret konusu oluyordu. Beni ise
bu vazolar bouyor, vitrinden vitrine getike, skntm bunalma dnyor ve ayn zamanda
da: "Bu frsat da kardm" diye dnyordum.

197

"Daha fazla dayanamacam!" diyerek durdum.

"Gerekten ayakta duracak halin yok: Daha nce sylemeliydin bana!"

Herhalde anszn dayanamayp baylacam sanp sinirlenmiti. Otele gtrd beni, bir
kseres iip ona Koray'lardan sz etmeye altm. Sylediimi anlamayacak bir haldeydi.
Can sklm gzkyordu.

Ertesi sabah Akrapol mzesine yalnz girdi. "Fartenon'u grmek daha houma gidiyor."

Hava lkt. Ge, tapnaa bakyor ve bozgunun verdii ac duyguyu yayordum. iftler,
gruplar klavuzu nazik bir ilgiyle, esnemelerini tutarak dinliyorlard. Ustaca yaplm
reklmlar onlar burada tarifsi; hazlar tadacaklarna inandrmt. Kimsede dnnde,
ykntlar karsnda hibir ey duymadn, ylece donup kaldn itiraf etmeyecekti.
Dostlarna Atina'ya gitmelerini hararetle gzel grntler hi bozulmadan kalacak ve yalan
zinciri srp gidecekti. Neyse, u gen iftin ve orta yal iki kadnn glp konuarak
tapnaa doru ar ar ktklarn ve durup onu, rahat bir mutluluk iinde seyrettiklerini
grdm. Niye ben byle olamyordum? Niin acaba sevgiye layk

198

olduunu bildiim eyleri sevmekten acizdim?

Marthe odaya girdi:

"Sana et suyu hazrladm."

"Zorla biraz kendini."

Laurence, onlar memnun etmek iin yu-tarcasna iti. iki gndr yemek yemiyordu. Ne
olacakt sanki, madem ki ackmyordu... onlarn zgn baklar altnda kseyi bitirdi. Kalbi
hzl hzl arpmaya balad ter bast. nceki gn ve daha nceki gnk gibi, banyoya kotu
ve kustu. Ohh, ne ferahlad! iini iyice boaltmak, tm benliini kusmak isterdi. Azn
alkalayp, bitkin ama sakinlemi olarak yatana att kendini.

"kardn m?" dedi Marthe.

"Sana yiyemediimi syledim."

Mutlak bir doktora grnmen gerek."

"istemiyorum."

Doktor ne yapabilirdi? Yapaca da neye yarayacakt? Kustuktan sonra kendini daha iyi
hissetti. Karanlk kt iine; brakverdi kendini karanla. Okuduu bir yky dnd.
Yeraltnda dolaan bir kstebek, bir gn oradan kar ve serin, temiz havay hisseder ama
grmeyi beceremez. Laurence, bu yky kendisine baka trl anlatt: Kstebek yeraltnda
grmeyi

199

becerir ve hereyi kapkaranlk grr. Hibir anlam yok bunun.

Jean-Charles ba ucuna oturdu ve elini avu-cunun iine ald:

"Hayatm, bana seni zen, cann skan eyin ne olduunu-anlatmaya al. Doktor Lebel'le
konutum, o senin ok byk bir can sknts ve znt iinde olduunu sanyor."

"Gayet iyiyim."

"itahszlktan sz etti. Birazdan gelecek."

"Hayr istemem!"

"yleyse bu iin iinden kendin k. Dn ba- kalm, bo yere itahszlk olmaz: Nedenini
bul."

Laurence elini ekti.

"Yoruldum, brak beni."

Jean-Charles odadan ktktan sonra kendi kendine, evet can skc olaylar var, var a"ma
yrmeyi, yemek yemeyi engelleyecek derecede deil, dedi. Daha beni Paris'e getiren Ca-
ravelle'deyken zgndm. Uak sise gmlrken, kamasn beceremediim hapishanenin
kaplarnn yeniden zerime kapandn gryordum.

Jean-Charles hava alanndayd:

"Gzel bir yolculuk yaptnz m?"

200

"ok iyi geti."

Laurence, ne yalan, ne de doru sylyordu. Bu sylenen btn kelimeler ve kelimeler. Evde
ocuklar sevin lklar, sramalar ve pcklerle karladlar. Bir sr soru sordular.
Btn vazolarda iekler vard. Bebekleri, earplar, etekleri, albmleri ve fotoraflar
dattm. Sonra da nefis yolculuu anlatmaya baladm. Daha sonra giysilerimi dolaba
yerletirdim.. Yuvasna kavumu bir gen kadn rol yapyormu duygusu yoktu iimde:
Daha kts vard. Bir grnt deildim, ama baka bir ey de deildim. Bir hitim.
Akrapol'n talar u evin talarndan daha ok yabanc gelmemiti bana. Yalnz at-herine...

"'Catherine nasl?"

"Bana gre ok iyi," dedi Jean-Charles. "Psikolog en yakn zamanda kendisine telefon etmeni
istedi."

"Olur."

Catherine'le konutum; Brigitte paskalya tatilini geirmek zere Setton gl yaknndaki
evlerine armt, zin verir miydim? Evet. O da evet diyeceimi bildii iin memnundu.
Bayan Frossard'la ok iyi anlayorlard; ona gittiinde

201

resim yapyor, oyun oynuyor ve eleniyordu.

Belki de anne psikiyatri rekabeti klasik bir eydi, ama ne olursa olsun ben bu durumdan
kurtulamyordum. Bayan Frossard' iki kez grm ve sevmemitim; nazik, iini bilen bir
grn vard. Ustaca sorular soruyor ve cevaplar snflara ayryordu, ikinci kez ondan
ayrldmda, hemen hemen benim, kzm konusunda bildiim eyler kadar, o da bilgi sahibi
olmutu. Yunanistan'a gitmeden nce ona telefon etmiti: Hibir ey sylemedi, tedavi henz
balamt.

"Ya imdi?" diye sordum kendi kendime, kapsn alarken, tepeden trnaa zrhlanm,
savunmaya hazrdm. Bu halimi grmezlikten geldi ve durumu tatl bir sesle aklad. Genel
olarak Cat-herine ok iyi bir duygusal dengeye sahipti. Beni ve Louise'i ok fazla seviyor
fakat babasn) pek fazla sevmiyordu; Jean-Charles'n bu konuda biraz aba gstermesi
gerekiyordu. Brigitte iin olan duygular ar deildi. Yalnz, ondan yaa daha byk ve
gelimi olduu iin, yapt konumalar Catherine'in huzurunu karyordu.

"Halbuki Brigitte bana dikkatli olacana dair sz vermiti: ok da drst bir ocuk."

Ama hanmefendiciim. On iki yandaki

202

bir ocuk szlerim nasl tartabilir.? Belki baz eyleri anlatmyor ama anlatt dier eyleri
de Catherine kt deerlendiriyor. Resimlerinde, yapt armlar, testlere verdii
cevaplarda bunalm apak gze arpyor."

Gerekten bunu biliyordum. Brigitte'den olanaksz bir ey istediimi anlamam iin bayan
Frossard'n bana sylemesine gerek yoktu: Arkadalk ak kalplilii zorunlu klard. Bayan
Frossard'm vard sonu: Catherine'i korumann tek aresi, iki ocuun karlamasn
nlemekti. Sert bir biimde kar kldnda tehlikeli olan, dayanlmas g ocuka tutkular
szkonusu deildi. Karlamalar akllca seyrekletirilirse, Catherine'de ruhsal knt
yapmayacakt. imdiden, yaz tatiline dek, birbirlerini daha az grmeleri ve gelecek yl da ayn
snfta olmamal iin are bulmalym. Kzmn daha ocuksu arkadalar edinmesi de iyi
olacakt.

"Grdn m! Hakkm varm," dedi Jean-Charles baar kazanmcasna. "Catherine'in ruhsal
dengesini bu kk kz bozdu."

Hl o sesi duyuyor. Brigitte'in eteinin basksna tutturulu ineyi gryordum: "Gnaydn
efendim"; boazmda bir eyler dmle-

203

niyordu. Arkadalk deerli bir eydi. Eer kkken bir kz arkadam olsayd, bkkn ve
bezgin kalacama onunla konuuyordum.

"Peki olur, paskalya'da yanmzda kalr."

"ok can sklacak."

Daha ilgi ekici bir ey nerilirse o kadar zlmez."

Jean-Cherles birden canlanverdi: Catherine, Yunanistan'dan getirdiim fotoraflara byk
ilgi duymutu; yleyse Louise'le birlikte onu da Roma'ya gtrrdk, ama dnte onu
oyalayacak bir ura bulmak gerekiyordu: Spor, dans gibi. Binicilik! ok gzel bir fikirdi,
hatta sevgi ynn bile tatmin ederdi. Arkadan yerine bir at! Tarttm, ama jean-Charles
kararlyd. Roma ve binicilik...

Catherine'e Roma'ya yapacamz yolculuktan sz edince, ne yapacan ard: "Brigitte'e
sz verdim, zlr gitmezsem."

"Bir Roma yolculuu bu, anlay gsterir: Her zaman byle bir frsat ele gemez. Sen ilgi
ekici bulmuyor musun?"

"Brigitte'e gitmeyi daha ok isterdim."

zlm, kederlenmiti. Ama hele bir kez Roma'ya gidelim, kukusuz houna gidecek, ar-

204

kadan da hi dnmeyecekti. Biraz daha da ustalkla hareket edilirse, gelecek yl onu
tama-miyle unutacakt.

Laurence'n boaz sklr gibi oldu. Ertesi gn Jean-Charles herkesin nnde, Catherine'in
durumunu tartmamalyd. Bu bir eit ihanet, sznde durmamakt. Aman ne romantizm!
Sanki Catherine'mi ve hakknda konuulanlar anszn duymu gibi, utanca boulduunu
hissetti Laurence. Babas, Marthe, Hubert, Jean-Charles ve Laurence hep birlikte
Dominique'de akam yemeindeyder. (Annem aile toplantlarndan zevk alyordu! Bunlar
da m grecektik! Ya babamn ona kar nazik tutumu!)

"Kz kardeim bana tpatp benzeri bir olay anlatt," dedi. "drdnc snftaki en iyi
rencilerinden bri, annesi Madagaskarl olan ve kendinden yaa daha byk bir kzla
arkadalk kurmu. Btn dnya gr ve kiilii deimi."

"Onlar ayrmlar m?" diye sordum.

"Orasn bilemiyorum."

"Bir uzmana akl danldnda, tlerini yerine getirmek gerek gibi geliyor bana," dedi
Do-minique. Kansna ok nem veriyormucasna

205

babama dnerek: "yle dnmyor musun?" dedi.

Dominique'in/ babamn kendisine kar gsterdii zenden duygulanm olmasn anlyorum;
dostlua ve sevgiye ylesine gereksinimi var ki. Beni tedirgin eden ey, babamn, onun iveli
davranlarna kendini kaptrm olmas.

"Dorusu da o herhalde."

Bu duraklayp ne syleyeceini bilemeyen ses, oysa Delf'te mzikten ldrm dans eden
ocuu seyrederken, benimle ayn kandayd.

"Bana sorarsanz, sorun bambaka bir ey", dedi Marthe.

Tanrsz bir evrende, bir ocuk iin yaamann olanaksz olduunu tekrarlad. Catherine'i
dininin verdii avunlardan yoksun klmaya hakkmz olmadn syledi. Hubert sessizce
yemeini yiyordu. Zihni anahtarlk takaslaryla megul olmalyd; bu onun son tuhaf
tutkularndan biriydi.

"Bir arkadaa sahip olmak herhalde ok nemli bir ey!" dedim.

"Sen pekl arkadasz yapabildin," diye cevap verdi Dominique.

"Sandn kadar kolay olmad bu."

,206

"yleyse bir tane arkada buluruz ona," dedi Jean-Charles." Aladna, kbus grdne ve
derslerini iyi izleyemediine gre Brigitte onun iin bir arkada deil; Bayan Frossard, az da
olsa, bir dengesizlik buldu onda."

"Ona dengesini bulmasnda yardmc olmal ama, onu Brigitte'ten ayrarak deil. Ama baba,
Delf'te, evreni tanmaya baladnda, insann bocalamasnn doal olduunu sylyordun."

"yle doal eyler vardk ki,' onlardan saknmak ok daha iyidir, nsan bir yerini yakarsa,
barmas doaldr! En iyisi yakmamaktr. Eer psikolog onu dengesiz bulmusa..."

"Ama sen psikologlara inanmyorsun!"

Sesimin ykseldiini hissettim. Jean-Charles can skkn bir biimde bakt bana.

"Bak dinle, madem ki Catherine ii dramla-trmadan bizimle gelmeyi kabul ediyor, sen de
bu ii fazla bytme."

"Dramlatrmyor mu?"

"Asla."

"O halde bir sorun yok ortada!"

Dominique ve babam birlikte; o helde sorun yok, demiler ve Hubert de onaylar gibi ban
sallamt. Laurence, yemek zorunluundayd

207

ama, ilk spazm o zaman midesine girmiti. Kendini yenilmi kabul ediyordu. Herkes haksz,
kendi hakl olamazd ya; hibir zaman bunu byle dnme kstahln gsterememiti.
(Matmazel Houchet Galile'yi, Pastr' ve dier bakalarn rnek gsterirdi ama, ben kendimi
Galile'nin yerine koyamam.) yleyse Paskalya'da birka gne kadar iyileirdi, biraz yemek
yemekten nefret edince, bu bir alakanlk halini alyordu Catherine'i Roma'ya
gtreceklerdi. Laurence midesinin burulduunu hissetti. Belki de uzun bir sre
yiyemeyecekti. Psikolog, Catherine'i gtrmek istemedii iin, yalandan kendini hasta ettiini
sanacakt. Sama. Eer gerekten istemese, kabul etmez ve bunun iin de urard. O zaman
hepsi de isteini kabul etmek zorunda kalrlard.

Hepsi. nk hepsi ona karyd. Biraz dikkati dalr dalmaz, o iddetle uzaklatrmak
isteyip, dayanamad grnt zerine kve-riyordu: Bir Amerikan gda maddesi reklam
yapan afi zerindeki kiiler rnei glen Jean-Charles, babas ve Dominique... Barmlar ve
kendilerini aile yaantsnn kvancna kaptrmlard. Temel ayrlklar gibi gzken eylerin,
o

208

kadar da nemi yoktu. Yalnz kendisi farklyd onlardan; bir kenara frlatlp atlm,
yaamaktan ve sevmekten acizdi. Elleriyle arafa yapt, ite onu lmden daha ok
korkutan ey geliyordu: Hereyin kp, yok olduu anlardan biri. Vcudu ta gibiydi.
Haykrmak istiyordu ama tan ne sesi de gzya vardr.

Dominique'e inanmak istememitim; Yunanistan'dan dnmzn sakizinci, yemek
yediimiz akamn nc gn bana:

"Dnebiliyor musun, babanla ben, yeniden birlikte yaamay dnyoruz."

"Ne? Sen ve babam m?"

"Bu kadar m artt seni? Niye ki? Aslnda ortak pek ok eyimiz var. ilk nce btn bir
gemiimiz, sonra da sen, Marthe ve sizin ocuklarnz."

"Zevkleriniz birbirinizinkinden ok farkl."

"Farklyd, yalannca biraz deiti."

"Sakin ol!, diyordum kendi kendime. Salonda bahar iekleri vard: Smbller, uha
iekleri. Onlar ya babamn armaanyd, ya da Domi-nique'in zevki deiiyordu. Kimi taklit
ediyordu? Olmak istedii kadn m? Konuuyordu. Kelimeler bir kulandan girip tekinden
kar-

209

ken, ona inanmamak iin hl kendimi zorluyor-dum. O her zaman kendi kendine,
olmayacak eyler uydururdu. Gvene, sevilmeye, saylmaya gereksinimi vard. Babamn da
ona kar sevgisi, saygs pek oktu. Babam onun bu tutkusunu, elenceli hayata ar
ballm yanl deerlendirdiini, aslnda bunlarn bir tr canllk belirtisi olduunu fark
etmiti; ve bu arada da, doal olarak, birlikte yaayaca birine de ihtiya duyuyordu. Kendini
yalnz hissediyor ve sklyordu. Kitaplar, mzik ve kltr bir varln yerini tutmuyordu.
Dorusunu sylemek gerikirse de, hl ok yakklyd. Hem o da kendi ynnden, bir
gelime gstermi, olumsuzluun verimsiz olduunu anlamt. Dominique onun parlamento
hayat hakknda derin bir bilgi sahibi olduunu bildii iin, radyodaki bir ak oturuma
katlmasn istemiti: "Ne kadar houna gittiini bilemezsin." O korkun lklarn nlad
salonun lk havasnda, sesi uyumlu ve memnun akp gidiyordu. "Dayanlr, her eye
dayanlr." Gilbert'in hakk varm. Barr, alar ve rpnr insan; sanki yaantnda, bu
alamalara, rpnmalara ve barmalara deecek bir ey varm gibi. Doru bile deil bu.
Hibir eyin

210

nemi olmadndan, onarlamayacak hibir ey de yoktur. Niin tm yaants boyunca
insan yatakta kalmasn?

"Babamn yaantsn ok mu snk buluyorsun?" dedim.

Anlayamyorum. Dominique babam konusunda anszn fikir deitirmemiti; onun dnya
grn paylamad gibi, orda durum diye adlandrd eyi de paylamaya raz deildi.

Aaa! Benim kendi yaantm bana ait," dedi hararetle. "Bu konuda tamamiyle anlatk:
Herkesin kendi uras ve evresi kendine."

"Bir eit bar iinde birlik mi yani?"

"yle de istersen."

"yleyse, niye birbirinizi arasra grmekle ye-tinmiyorsunuz?"

"Hani, yani sen de, dnyay tanmyorsun, hibir eyin de farknda deilsin!" dedi.

Bir sre sustu. Kafasn kurcalayan eyin, pek ho bir ey olmad belliydi. "Sana daha
nce de syle'dim; erkeksiz bir kadn toplumda yeri olmayan kadndr, ikisi eanlamldr.
Biliyorum, daha imdiden bana jigololar yaktryorlar ve istekliler de var."

"O halde niye babam setin? Daha parlak (Bu

211

kelimenin zerine basarak) birini seebilirdin," dedim.

"Parlak m? Gilbert'le kyaslarsan, kimse parlak deildir. Bir bakasna evet demem, ikinci
kalite bir eyle yetiniyormuum gibi olur. Baban ta-mamiyle bambaka." Yz, smbllerin
ve uha ieklerinin havasna uygun bir anlam ald: "Uzun bir ayrltan sonra, yall
birlikte karlamak zere, yeniden birleen kar koca, insanlar belki aacaklar, ama, glp
alay edemeyecekler."

Bu konuda onun kadar emin deildim. Ama imdi artk onu anlyordum. Gven ve saylma
duygusu: te ihtiya duyduklarndan ilki. Bakalaryla kuraca yeni ilikiler onu, hafif
merep kadnlar dzeyine indirecekti, oysa bir koca da, yle kolay bulunmazd. Yarataca
kiilii grr gibiydim: Ulaaca en yksek yere ulam, baarl ama havailikten kurtulmu
ve arbal, daha g eriilen zevkleri yeleyen bir kadn olacakt.

Ama babam raz myd? Hemen o akam La-urence babasna urad. Eski eya kokulu, sr
ile gazete ve kitaplarla dolu bekr evini ne ok seviyordu Laurence. Glmsemeye alarak,
he-

212

men gelir gelmez sordu:

"Dominique'in anlatt gibi, birlikte yaayacanz doru mu?"

"Her ne kadar sana ok alacak gibi geliyorsa da, evet yle."

Biran ne yapacan, ne syleyeceini arm gibiydi.

"Evet, dorusu ya, ardm. Yalnzlna yle ok balydn ki."

"Annene gidip yerleirsem, yalnzlm yitirmek zorunda deilim. Evi ok byk. Bizim
yamzda, ikimizin de bamsz olmas gerekir."

Laurence yavaa:

"Sanrm ki, iyi bir fikir."

"Sanrm. ok iime kapank yayorum. Dnya ile ilikimi srdrmem gerek hi olmazsa.
Hem biliyor musun, Dominique olgunlat ve beni eskisinden ok daha iyi anlyor imdi."

undan bundan konuup, Yunanistan anlarn tazelemilerdi. Akam Laurence yediini
ksmt. Ertesi gn, ne de daha ertesi gn yataktan kalkmamt. Kafas, birbirleriyle atan
kelimeler ve grntler dolu, bir ekmeceydi, onlarla savamaktan yorgun dmt.
ekmece alacak olursa, herey yerli yerindeydi. ek-

213

meceyi at. Yalnzca kskant. Oedipus kompleksinden tamamyla kurtulamadm iin
annemi hl hasmm olarak gryordum. Elektra, Agamemnon, Bunun iin mi Miken beni bu
kadar duygulandrmt? Hayr. Hayr. Zrva hepsi bunlarn. Miken gzeldi ve beni etkileyen
de gzelliiydi. ekmece kapand, iindekiler arpmaya balad. Kskancm ama, zellikle
ve zellikle... Hzl hzl nefes almaya ve soluu kesilmeye balad. yleyse babamn bu
olgunluu ve neesi gerek deildi ve kendi z aydnl kendine yetmiyordu! Bunu
anlayamad iin, kendi kendine kzd Laurence; belki de arad bu giz yoktu, evet yoktu:
Bunu Yunanistan'dan beri biliyordu Laurence. Hayal krklna uramtm. Bu kelime
haner gibi sapland. Hayk-ramayacah bildii halde, bunu engellemek istercesine mendili
tkad azna. Hayal krklna uradm, uramakta da haklym. "Ne kadar houna gitti,
bilemezsin." Babam da: "Beni eskisinden ok daha iyi anlyor." vldn hissetti.
vlmek, dnyaya ylesine belli bir ilgisizlikle ve tepeden bakan, her eyin geici olduunu
bilen, huzuru umutsuzluun epey tesinde bulan babam... inancndan asla dnme-

21,4 ,

yen o, yalanclk ve uaklkla sulad radyoda gidip konuacakt. O da bir baka soydan
deildi. Mona: "Ne olacak! Hk demi, birbirlerinin burnundan dmler," diyecekti.

Bitkin/uyuklayp kalmt. Gzlerini atnda Jean-Chales oradayd:

"Hayatm, doktora gzkmen kanlmaz oldu artk."

"Ne iin?"

"Seninle konuacak, rahatszlnn nedenini anlamanda sana yardmc olacak."

Laurence srad:

"Hayr! Asla! Benimle oynanmasna izin vermeyeceim." Bard: "Hayr! Hayr!"

"Sakin ol."

Yastnn zerine yld. Onu yemek yemesi iin zorlayp, hereyi yutturacaklard. Hangi
her-eyi? Btn kustuklarn, kendi yaantsn, yalan aklar ile bakalarnn yaantsnn,
onlarn para ilerini ve yalanlarn yutturacaklar, onun hayal krkln, hereyi reddetme
hastaln iyiletireceklerdi. Hayr. Niye hayr? Gzlerini ap da, karanl gren kstebee
bunun ne yarar olmutu? Ya Catherine'in? Gz kapaklarn m ivilemeli? Yksek sesle
"Hayr" diye bard.

215

Catherine'e bu yaplamaz. Bana yaplann, ona da yaplmasna izin vermeyeceim. Benden ne
yarattlar? Kimseyi sevmeyen, dnya gzelliklerine duygusuz, alamasn bile bilmeyen bir
kadn, kustuum bu kadn yarattlar. Ctahe-rine'nin ise, tam tersine, hemen gzlerini amal,
belki bir k szlp ona kadar ular ve belki de o kendini kurtarrd... Neden? O geceden.
Bilgisizlikten ve ilgisizlikten. Catherine... Anszn doruldu yerinden.

"Bana yaplan, ona yaplmayacak."

"Sakin ol."

Jean-Charles bileinden tutmu, gzleri birinden yardm bekler gibi, saa sola bakmyordu.
Her zaman hakl olduundan ok ok emin, evresinin olduka iyi etkileyen, Jean-Charles',
beklenmedik en ufak bir olay, korkutmaya yetiyordu.

Sakinlemeyeceim. Doktorsada istemiyorum. Sizler beni hasta ediyorsunuz. Sizlerin
isteklerine boyun emeyip, kendi kendime iyileeceim. Catherine konusunda da, meydan
size brakmayacam. Ben hap yuttum, ama onu sakat-layamayacaklar. Arkadandan yoksun
braklmasn istemiyorum. Tatilini Brigitte'le geir-

216

meini istiyorum ve bu psikologa da artk bir daha gzkmeyecek."

Laurence stndeki rtleri att ve kalkt. Srtna bir sabahlk geirdi; birden Jean-Char-les'n
zlm baklarn grd.

"Doktoru arma, aklm karmyorum. Sana dndklerimi sylyorum o kadar. Byle de
yzn asp durma!"

"Sylediklerinden hibir ey anlamyorum." Laurence aba gsterip, sakin bir sesle:

"Basit. Catherine'le ilgilenen benim. Sen uzaktan uzaa karyorsun. Ama onu ben
yetitiriyorum ve onun hakknda da karar vermek bana der. O kararlar da veriyorum imdi.
Bir ocuk yetitirmek, ondan gzel bir grnt yaratmak deildir..."

Kendine karn Laurence'n sesi ykseldi ve konutu, konutu... Tam olarak ne sylediini
bilmiyordu ama ne kard? nemli olan Jean-Charles'dan ve dierlerinin hepsinden daha ok
barp, onlar susturmakt. Kalbi hzl hzl att ve gzleri yand:

"Kararlarm verdim ve dnmeyeceim onlardan."

Jean-Charles gittike daha afallam bir du-

217

rumda, yumuak bir sesle mrldand:

"Niye btn bunlar bana daha nce sylemedin? Hasta olmana demezdi. Bu konuda
bylesine hassas olduunu bilmiyordum."

"Hassasm, evet. Belki artk kalpsizim ama bu konuda hassasm."

Laurence, Jean-Charles'n gzlerine gzlerini dikti ve Jean-Charles ban evirdi:

"Bana nceden sylemeliydin bunu."

"Belki. Her neyse, imdi syledim ite."

Jean-Charles inatyd ama, aslnda Brigitte ile Catherine arasndaki dostluu hi
nemsemiyordu. Onu gerekten ilgilendirmiyordu bu konu, nk ok ocuksu buluyordu.
Be yl nce olanlar da ho deildi. Yeniden ayn duruma dmemi istemezdi, ii sk
tutarsam, kazanrm.

"Eer sava istiyorsan savarz."

Omuzunu silkti:

"Sava? ikimizin arasnda m? Kiminle konutuunu sanyorsun?"

"Bilmem sana bal."

Jean-Charles: "Seninle hibir zaman ztlama-dm." dedi ve bir an dnd,

"Doru, sen benden daha ok ilgileniyorsun Catherinele. Son karar vermesi gereken de sen-

sin. Bunun aksini hi iddia etmedim." Can skkn bir biimde: "Hem dndklerini
aklasay-dn, herey ok daha kolay zmlenirdi."

Laurence zorla glmsedi:

Suluyum. Ben de seninle zt gitmeyi hi sev-nem."

Sustular.

"Anlatk m yleyse? Catherine tatilini Brigit'le geirecek.

Eer istediin buysa.

Evet."

Laurence salarn tarad, kendine eki dzen verdi. Aynadaki solgun grntsne, kaslm
yzne bakt: Benim iin her ey bitti, diye dnd. Ama ocuklar anslarn kullanma
frsatm elde edeceklerdi. Hangi ans? Onu bile bilmiyordu.

SON

You might also like