You are on page 1of 128

Aye Kulin _ Freya

Mustafa Asm
e. Hattatzdeler'in kz
Sara Cevat Paa akir Paa
1849-1916 1851-1900 1855-1914
e. Nimet Hanm e. (1) smi bilinmiyor
---------(2) Sare ismet
sim (1)
Cevat akir (2) 1890-1973
e. (l)Aniesi
(2) Hamdiye
(3) Hatice
Aye Erner (2) 1895-1978
e. Ahmet Erner
Hakkiye Koral (2) 1893-1971 e. Emin Koral
Mutarra (1)
Sina (2)
smet (3)
Suat(3)
Aliye (3) |
Freya
1910-1997
e. (l)Karadoanlar'n(?)
olu (2) Kl Ali
Nermidil Erdem
Suat akir (2) 1899-1972 . (l)Saida
(2) Remzet (Mizu)
(3) Yvette
(4) Remzet
Cem (2) Tark (2)
Aliye Berger (2)
1903-1974 e. Charles Berger
akir
1918-1989 e. Afife Koral
Fahrnissa Zeid (2)
1901-1991 e. (1) zzet Melih Devrim (2) Emir Zeid al-Hussein
Sara Koral Aykar e. (2) Emre Aykar
Faruk (1) 1921-1924
Nejad(l) 1923-1995
e. (1) Maria Tarlovsky (2) |anina Paluch
Mehmet enol do. 1976
Serra enol do. 1981
Raad (2) do. 1936 e. Margareta (Maida) Lind
irin (1) do. 1926 e. (1) Wesley Lau
(2) ehsuvar Menemenciolu
(3) Mcap Ofluolu
(4) Robert Trainer
NOT:
(e) ksaltmas 'ei' anlamna gelir. Parantez iindeki rakamlar evliliin kanc evlilik olduunu ve ocuklarn
hangi evlilikten doduunu gsterir.
Uygarlk ryamzn geree dnmesinde
pay byk olan, Cumhuriyet'in tm kadn sanatlarna...
I. BOLUM
jida'da ve jjursa'da Zaman
"Ada konaklarnn glendam kadnlar Gn boyu bir gergefin stnde parmaklar Ya da dalgn gzlerle piyano
alarlard"
i
Pentimento^
(Osmanolu Klinii - 26 Austos 1992)
Pencerenin pervaznda beyaz bir ku duruyor ne zamandr. Kocaman beyaz kanatlan yer yer gm prltlar
saan, cin bakl bir ku. Yaptm kulardan biri olmal diye dnyorum. Ama ben byle geni kanatl
kular yapmadm ki hi. Benim yourduklarm narin bedenli, kck bal, uslu, duraan kulard. Her an
umaya hazr deil de, uzun bir yolculuktan yeni dnm hissi veren, yorgun kular. Sahi, neden benim
kulanm durgun ve yorgundu hep? Onlar yapmam mrmn sonbaharna denk geldii iin mi?
Sanmyorum. nk bu yataa dene kadar hi yorgun ve durgun hissetmedim kendimi. Yalandm, iyice
ihtiyarladm, hatta hemcinslerime zg yaam snrnn ortalamasn oktan atm bile fark edemedim.
Gnler, sabah erken saatlerde coku ve neeyle uyanlp, gayretle almaya balanmasn, akamstleri de
iki kadeh rak ve yakn dostlarn eliinde keyifle sohbet edilmesini gerektiren zaman dilimleriydi. Buydu
hayat. Bu hayatn iinde, yalanmak, hastalanmak, lmek yoktu. Hastalktan payma deni omuzlamtm
zamannda. Sram savmm. Yalanmadan, hastalanmadan, bkmadan yaamay becerememi olmalym.
Neyin nesi bu ku. Gnlerdir beni gzlyor pencerenin kenarnda... Sanki bana bir eyler sylemek ister gibi.
ok nemli bir diyecei varm gibi.
(*) Bir yalboya tablo kazndnda, kimi kez altndan kabilen, ikinci hatta nc kat resim.
12
"Heyy ku, merhaba! Bir diyecein varsa syle, sonra da u git. Gzaltna alnmaktan hi holanmam ben."
Krmz, kk cin gzleriyle bakyor yzme.
"Duymadn m? Hit, sana sylyorum, ya konu ya da u git. Bakp durma bana yle, sinirime
dokunuyorsun."
Acaba bir srck ordusunu, Divan pastanesinin dip duvarnda sonsuza dek kanat rpmaya mahkm ettiim
iin, benden hesap sormaya m geldi?
Annemin beni kck bir ocukken, kulann gn seyretmem iin, elimden tutup, Aya Yorgi'ye kardn
ve orada, srcklarn hep birlikte kocaman bir V izilerini, bir sre V halinde utuktan sonra, aralarndan
birinin mzklk etmesiyle nasl bozulup bozulup da yeniden toparlandklarn bylenmi gibi dakikalarca
seyrettiimi bilmiyor, istanbul'da Eyll ay, bana g eden kular da getirirdi, inanlmaz gzellikteki mehtapla
birlikte. ocukluumun eyllleridir, Divan'm arka duvarnda duran. Ama gel de bunu kua anlat!
"Sara Hanm seninle konumak istiyor. ook uzaklardan geldi senin iin."
Aaa, ku konutu. Demek ki bir rya grmekteyim. Gece boyu srp duran upuzun bir rya.
"Sara seyahatte filan deil ki. Evi de buraya iki adm uzaklkta," diyorum.
"O Sara deil," diyor ku. "Seninle konumak isteyen, yeenin Sara deil, byk halan."
"Ama oktan ld o."
Ben be yandaydm ldnde. Akam yemei iin masa banda toplandmzda, "Eh, Sara halamz da
hakkn rahmetine kavutuuna gre, bundan byle aile reisimiz artk siz oldunuz, anne," demiti Aliye,
anneanneme. Anneannem kzn, "Aile reisimiz, enitendir," diye yantlamt babam kastederek. Sertti sesi.
Byle haberdar olmutum halamn lmnden.
"Kardeinin acsna dayanamad, zavall halam," demiti Aye teyzem.
Halam, ara sra ziyaretine gittiimiz o kr sal, esmer, yal kadn gzmn nne getirmeye almtm.
"nsanlar lnce nereye gider, anne?" Annemin yantlamasn beklemeden,
"Gkyzne," diye atlmt Aliye. "Ge kar, yldz olurlar."
Aliye, teyzemdi ama benden sadece alt ya bykt. Bu nedenle onu mrm boyunca teyze gibi deil, bir
abla olarak kabul ettim. Daha dorusu, yirmilerime gelene kadar bir abla, sonralar da benden ok ok
kk, delidolu bir kz karde olarak. Ama ocukken, her dediine inanrdm. Baheye km ve dikkatle
gkyzne bakmtm Sara Hala'y grebilmek iin. Sara Hala ancak prlts az, silik yldzlardan biri olabilirdi.
Uzun sre bakmtm gkyzne. Simasn bile hatrlayamyordum. Onu bulmaktan vazgeip ieri girmitim.
Kendini deil de, sadece bu konumay hatrlyorum halama dair. Bir de, bir aile dnnde, gelinin bana
salan altn paralar toplamak iin, dier ocuklarla beraber yere eildiimde, birinin yakamdan tutup beni
yukar kaldrdn hatrlyorum. Korkuyla dnp baktmda, esmer sert bir yz grmtm. "Cevat Paann
ailesinde kimse yerden para toplamaz," demiti, "ocuklar bile."
"Ne istiyormu benden Sara Hala?" diye soruyorum kua.
"Bunu ona kendin sor," diyor ku ve prltl kanatlar kk rpnlarla sarslmaya balyor. Oh, nihayet uup
gidecek diye dnyorum, byk gzalt bitmek zere. Ama gitmiyor ku. Gri krll kanatlan, gri krll bir
etee dnyor. Yere kadar uzun, evaze bir etee. Beyaz bol gri salar bann stnde kabark topuz
yaplm biri var kuun yerinde imdi. Uzun eteinin stne, dik yakas frfrl bir bluz giyiyor. Birbiri ardna
dizelen-mi dmelerinin hepsi de smsk ilikli, bembeyaz bir bluz. Kk gzleri, gaga gibi burnuyla tpk
deminki kuu andran yal, esmer bir kadn duruyor pencerede. Eski, sararm bir sepya fotoraftan km
gibi... Ben bu resmi bileceim. Ben bu resmi tanyorum. Aile albmlerini dolduran sryle fotorafn arasnda
defalarca grdm birine benziyor. Korka korka ve fsldayarak sylyorum adn.

"Sara Hala!"
"Evet Freya, benim."
"Ne yapyorsunuz orada? Niye bana yle bakyorsunuz? Ca-H mn dnda durmayn, bari ieri girin."
"Zaman geldiinde gireceim."
"Ne zaman?"
"Gitme zaman kzm. Seni gtrmeye geldim."
"Ben hibir yere gitmiyorum Hala. Yaknda bu yataktan kalkp, ilerimin bana dneceim. Sergim var
yaknda. Sizinle gelemem ben."
"Ben senin refakatinim."
"Annemle babam neredeler? Bana biri refakat edecekse, neden onlar gelmediler?"
"Ben geldim, nk sen bana ok benziyorsun..."
"Hayr, hayr. Benzemiyorum."
Nasl benzeyebilirim ona? Ben gzeldim. Uzun boylu, almlydm. Bir salona girdiimde, btn balarn bana
dndn, btn baklarn beni izlediini bilirdim.
Dncelerimi okuyor sanki. "Fiziksel benzerlikten sz etmiyorum. Elbette sen ok alml ve gzeldin, bense
ksa boyum, esmerliim ve sradanlmla, kardelerim gibi yakkl babama deil, Suriyeli anneme ekmitim
Freya. Bu nedenle beni ancak ok yal ve ok iman bir kocaya verebildilerdi. Ama benim szn ettiim
benzerlik, grntmzde deil, kaderlerimizde ve karakterlerimizdedir. Sen ve ben, bizi maddi ynden rahata
erdirecek evliliklerimizin yavan tadn tattktan sonra, hayatlarmza zgr ve yalnz devam etmeyi tercih ettik.
Hi ocuumuz olmad. Yine de mrmz bizim olmayan ocuklar yetitirmeye harcadk. Ben kardelerimi,
sen de kardeinin kzn evlat yerine koydun. Benim yaammn bir nevi devam gibiydi senin hayan.
Kendimizi bu ocuklarn yetimesi iin seferber ettik. Ettik de ne oldu?"
"Ben piman deilim, Sara'y evlat edindiime, hi piman deilim."
"Ben de mrm kardelerime feda ettiim iin piman olma-
dm Freya. On yanda 'kk anne' rolne brnmekten ve hayat boyu onlar kollayp, onlar iin
yaamaktan hi gocunmadm. Ama her ey ok daha baka olabilirdi. Analn stlendii- 15 miz ocuklar
da, biz de ok daha huzurlu ve mutlu olabilirdik, yle deil mi? Beklentilerimiz hsranla sonuland."
O nereden biliyor benim Sara'ya ilikin beklentilerimin gereklemediini. Bir tek kiiye dahi azm ap
ikyet etmi deilim. Ama hep kzmn sanata ynelmesini, ailemizin anna yakr biimde, yetenekli bir
sanat ya da nl bir yazar olmasn dlemitim. Bu ryama giren l kadn nasl okuyabiliyor yre-
imdekileri? imin okunmasndan rahatsz olduumdan, sz deitirmek iin soruyorum.
"Hala, mutsuz olduunuzu bilmiyordum. Ben sizi sadece resimlerinizden tanyorum. Yznz bile
hatrlayamyorum. ok kktm vefatnzda, lm haberinizi ancak hayal meyal..."
Szm kesiyor halam.
"Benim lmm bile ses getiremedi ki Freya. akir Paa'nm trajik lmnden sonra, cenazem de, tm
yaamm gibi gme gitti. ldmde arkamdan alayacak kardelerim kalmamt. Ben dnyaya tpk senin
gibi, baz grevleri yerine getirmek, cemiyette saygn bir yer edinmek ve yalnzl ba tac gibi tamak iin
yollanmm."
Yreim eziliyor halam dinlerken. im pimanlklarla dolu. Dedemin, lmnden sonra kimsenin el srmeye
cesaret edemedii evrakn, yllar sonra Aliye ile kartrmaya baladmzda, kk bir ocuun titrek
yazsyla yazlm mektup msveddelerini bulmutuk. Pek muhterem Atfzde Hsamettin Beyefendi'ye
hitaben kaleme alnm mektup, bir ocuun yapabilecei imla hatalaryla doluydu ama maksad akt.
"Validemizi de pederimizin vefatnn haftasnda kaybettik. Kimsesiz kaldk. Pederimin pek vefakr bir dostu
olarak, bizi himaye etmeniz iin, size yalvaryorum efendim. Bize stanbul'a girebilme iznini bahederseniz,
size hep minettar kalrz."
Bu mektubun, on yandaki halam tarafndan yazldn anlaynca, yalar szlmt gzlerimden. On bir
ve sekiz yala-
rndaki kardelerinin sorumluluunu stlenmi, kendine aralanacak bir sevgi kaps arayan, aresiz kk kz!
Her yere bavur-16 mu, her kapy almt halam. Ve baarmt sonunda. Baba dostu Hsamettin Efendi,
kimsesiz kalan ocuklar yanna aldrm, Cevat ile akir'i askeri okula yatl vermi, ablalar Sara'ya da yl
evinde baktktan sonra, ellisini oktan gemi, iman, yal ama ok zengin bir adamla evlendirmiti. itiraz
etmemiti Sara. Kardelerine iyi bir istikbal hazrlamak iin paraya ihtiyac vard. Nitekim yal kocas ksa bir
sre sonra lnce, bir daha hi evlenmemi ve varn younu Cevat ile akir iin seferber etmiti.
Elimi uzatp ona dokunmak istiyorum. Ona sevgiyle sarlmak, mezarn hi ama hi ziyaret etmemi olduum
iin zr dilemek, bam omzuna dayayarak alamak istiyorum. Yine iimden geenleri okumu gibi,
"zlme Freya," diyor. "Kaderimizi tayin etmek elimizde deil. Ne yazldysa, onu yaamaya mecburuz."
"Hala... Sara Hala... Kocanzn lmnden sonra, gnlnze gre birini bulup, evlenseydiniz keke."
"Anneciimin nasl ldn biliyor musun Freya? Babamn ihaneti zerine, yrei krlarak ld annem.
Ben olanlar anlayacak yataydm. Kardelerimden sakladm gerei. Babalarna olan sayglar eksilmesin
istedim. Ama erkeklerden hep uzak durdum ve hayatta sadece kardelerimi sevdim. Hata iledikleri zaman
bile sevdim onlan. nk onlar artk ocuklanmd benim. Anacmn bana emanetleriydiler. Evlenmeyi hi
istemedim ama, kardelerime istikbal hazrlayabilmem iin gl olmam gerekiyordu. Para, gtr. Bunu sen
de biliyor olmalsn. Bana bu gc evliliim salad. Kocamn lmnden sonra... evet hl ok gentim, ama
gzel deildim. Baka koca istemedim. Kim bilir nasl hrpalar, nasl zerlerdi beni. Kocamdan bana kalan
serveti yemeye alrlard. Kardelerime kanat germeme mani olurlard. Oysa, hayatmda yalnz Cevat ve
akir olmalyd, lene kadar sadece onlan sevmeliydim."
Halamn pencereyle btnlemi silueti bulanklayor. "Hala, halacm ne olur daha gitme," diye barmak,
onu durdurmak istiyorum. Ah Aliye keke sa olsaydn da bu an da paylasaydk 17 seninle.
Aliye ile, Sara Hamm'n Hsamettin Efendi'ye yazd mektubun msveddesini bulup okuduktan sonra, sorup
soruturmaya balamtk ev halkna. Bizim Sara Halamz nasl biriydi? Neden onu ok yal, ok iman
birine vermilerdi. iman kocasnn lmnden sonra, neden hi evlenmemiti. Babas sim Bey ile Suriyeli
kars ne biim insanlard? Nasl lmlerdi?
"Nereden kt bu sim Bey ile kars, imdi?" demiti anneannem. "Yllar olmu ikisi de leli. Size ne
onlardan?"
Anneannemin stne gidilmezdi hi. Aclyd. Kocasnn ve eve hi dnmeyen, uzaklardaki olunun yasn
tutuyordu. Ben ancak on yalarndaydm ve daymn uzaklarda deil de hapiste olduunu bilmiyordum.
Acaba Aliye de mi bilmiyordu? Bilse bana sylerdi mutlaka. Daymn konusu aldnda, az birlii
edilmiesine, "O uzaklarda, bir daha hi dnmeyecek," deniyordu, o kadar. Baka laf alamyordum
azlarndan. Ama sim Bey konusunda ayn lde ketum davranmadlar. Lala, dayanamayp konutu.
Aliye'ye o kadar dknd ki, onun bir dediini iki etmezdi. Lala'nm anlattklarn Aliye nakletti bana. Yllar
sonra, acaba Aliye, Lala'dan dinlediklerini bana naklederken, anlattklarnn iine kendi hayal gcn de katt
m diye dnmmdr. Lala'nm on sekiz yanda bir kza, evin beyinin bir cariyenin gslerini ptn
sylemesine imkn yoktu nk. Ama bu kukumu hi sylemedim Aliye'ye. Hikye o kadar romantik ve
iliydi, o kadar inanlmazd ki, bozmak istememi olabilirim. Lala'y arka bahedeki ardakta, Ali-ye'yi
karsna alm, heyecanla fsldarken gryor gibiydim...
"Kk hanm, Hanmefendi size bunlar anlattm duyarsa ok kzar. Aile srlardr bunlar."
"Ben aile deil miyim, Lalacm."
"te ben de o yzden anlatyorum ya..."
"Her eyi syle Lala. Ltfen, sevgili Lalacm, hibir eyi saklama." Aliye boynuna sarlyordu Lala'nn.
F2
"Babaanneniz, am'da Hattatzdeler diye bilinen ok nl bir ailenin kzyd. Bykbabanz sim Bey'in am'a
tayini ktn-18 da, ok gen ve yakld bir zabitken, grc usul evlendirilmiler. Sara halanz ve Cevat
amcanz am'da domular. Pederiniz akir Paa ise Bursa'da dnyaya gelmi. Son doumundan sonra
vereme yakalanm babaanneniz. Hekimler, ilalar, istira-hatler fayda vermemi. Hastalk ilerlemi.
Hastalndan tr, hanmefendinin eine yaklamasn yasaklam doktorlar. Cierleri gibi, gnl de
yaralanm bylece. ocuklarla megul olmas iin, bir gen kadn alnm eve. Babaannenizin houna
gitmemi ama, baka aresi yokmu. Bir akam vakti, veremden bitkin bedenini balkona srklemi
cierlerine temiz hava ekmek iin. ardan altnda, kocasn grm. ocuk bakcsnn zlen
dmelerinden fkran gslerini, boynunu pyormu. Orada, balkon demirlerinin gerisine ylm,
boazna ykselen gc bastrmaya alm. ksrk sesini duyan sim Bey, ban yukar kaldrdnda gz
gze gelmiler. Yukan komu... kucana alp yataa tam yerde yatan karsn... 'Ben hibir ey
grmedim, sim Bey,' demi hasta ei, bir ksrk nbeti arasnda. Sonra baylm. Ne alnna konan limon
kolonyal mendiller ne nane ruhu koklatmalar... kendine getirememiler, ateini drememiler. sim Bey
arka bahedeki ahra komu, atn zm, stne atlam ve at mahmuzlayp drtnala srm Bursa
ovasnda. O pimanlkla, o acyla hi durmadan, afak s-kene kadar srm at. Sabahn ilk klaryla,
srtnda yar baygn srcs, aheste revan eve geri dnm at. sim Bey'i attan indirip yatana tamlar.
Doktor armlar. Saatlerce at binmekten patlayan ft peritonite dnt iin, ayn gn akama doru
vefat etmi.
"Babaanneniz kocasnn lmnden habersiz, " 'Zevcim ner-de? sim Bey nerde? Neden yanma gelmiyor,'
diye sorup duruyormu yanndakilere.
"Ona korkun haberi verememiler. gn sonra, gen kzla adm atmak zere olan kz Sara'y artm
yanma. Oullarn ona emanet edip, gzlerini hayata yummu."
Penceredeki halama elimi uzatyorum. Ama halam giderek uzaklayor benden. Onun yerinde imdi yine o
beyaz ku var... Tanrm bitsin bu rya. Ryada bile ac ekmek ok zor. Neden 19 uyutup duruyorlar beni.
Kaldrsalar ya. Bkm yatmaktan. Bktm srekli karmdaki pencereye bakmaktan. Ne zamandr yatyorum bu
yatakta ben? Bir gn m, bir hafta m, bir ay m, bir mr m? Zaman kavramn yitirmiim besbelli. Uzun
sredir burada olmalym. Altmda serili iltenin ayrlmaz parasym sanki. Sama soluma balanm
serumlar, borular yznden ceset gibi hi kmldamadan, kprdamadan, gzlerim tek bir noktaya dikili,
yatyorum. Ama ceset deilim henz, hl hayatta olduumun farkndaym. nk baklarmn dedii
yerdeki pencereden ara sra bulutlan, ara sra da beyaz kuun kanat rparak getiini gryorum. Etrafmda
dolanp duran insanlarn ayak seslerini de duyuyorum zaman zaman. Bazen konutuklarn bile duyuyorum.
Kh anlyorum ne dediklerini, kh sadece bir uultu geliyor kulama. Doktorun, hemirelerin sesini, kan
almaya gelen hademenin ince, kadns sesini, Merrefin ve Sara'nm seslerini tanyorum... Sara, "Ne olur
syleyin Doktor, durumu ok tehlikeli mi? Hi mi mit kalmad?" diye soruyor sk sk. Soruyu iitiyorum da,
yant duyamyorum nedense. Ne gam! Duymasam da biliyorum ben yant. Umut yok. Onlarn anlad
mnda, yok umut. Oysa benim yreim kpr kpr, umut dolu. Heyecan verici, mutlu bir yolculuun
bandaymm gibi... Sanki burada kprdamadan, konumadan, yemeden, imeden yatadururken, biri,
valizime en sevdiim giysilerimi, ayakkablarm, yzklerimi, hatta o dnyann parasna aldm has ipek
bordo alm, ayrca amurlarm, yontularm ve frnm yerletiriyor. Amma da attm, frn valize sar m hi?
Ama syor ite... Bu yolculuk srasnda tek bir eksiimin bile kalmamas iin, o sihirli el, her eyimi derdest
edip valize sdrveriyor. Zaman geldiinde, pencereden beni gzleyen kocaman kula deil, halamla da
deil, bu yataa dmeden birka gn nce ellerimde ekillendirdiim son srck kuumla birlikte, ufka
doru, gnl kanatlarm rparak uacam. Turkuaz sonsuzlua...
Ben her zaman sevmiimdir yolculuklar. Hele de gkyz yolculuklarn. Baylrdm bambaka ufuklara,
bambaka diyarla-20 ra, zgr ve gl bir ku gibi, havada szlerek gidip gidip gel-meye. Yolculuun
hayali bile keyif verirdi bana. Her yolculuk arifesinde olduu gibi iim yine kpr kpr ama daha ok var bu
seyahate. Yolculuumun zaman gelmedi henz. Bir sre daha buradaym... Yaplacak ilerim, dnlecek
anlarm, anlatlacak yklerim var. Onlar bilmiyorlar bunu, ptr ptr yatamn evresinde dolap duranlar,
benim iin endie edenler. Hibir ey bilmiyorlar. Ne kadar bilinsizler, tanrm! Benim kendilerini
duymadm, birazdan leceimi sanarak drt dnyorlar etrafmda. Ara sra zerime eilip benimle
konumaya alyorlar.
"Hala, hala, beni duyuyor musunuz. Duyuyorsanz, ne olur elimi skmaya aln. Bir iaret verin bana."
Parmaklarm smsk kavram Sara, benden medet umuyor.
"Sara, belki de rahat braklmak istiyordur, dnmek istiyordur," diyor Merref. Benim vefakr Merrefim,
can dostum, O, her zaman her eyi bildi bana dair. Sara hi usanmadan tekrar tekrar deneyecek, "Hala, ne
olur, duyuyorsan, gzlerini oynat. Elimi sk. Bir iaret ver."
Sara, elbette duyuyorum seni. Ne iaretler, ne tler verdim sana hayat boyu. Ama kim kimi dinlemi ki,
sen beni dinleyesin! u anda elini de skyorum benden istediin gibi, gzlerimi de oynatyorum ama sen
gremiyorsun ite! Aslnda ben de seni gremiyorum, ya! Baucumda oturuyorsun nk, bense ancak
sadece ileri bakabiliyorum ve ka gndr beyaza boyal pencere erevesinin iinde grebildiim tek ey, gri
bulank bir gk ile u ku! Belki de gk deil grdm... Belki de tm yaammn, bir sinema gsterisi gibi,
zerinde yer alaca bir perde bu, bir beyaz perde... yok beyaz da deil, bulank gri bir perde. Perdenin sa
alt kesinde, tylerinin ucu balara alan beyaz ku duruyor. Ufak krmz gzleri zerime dikili. Yreimin en
derinlerini grmek iin, dikkatle ve srarla bakyor. Heyy ku, ben kimseye amamm yreimin kapsn,
sana m aacam imdi? Bir sr saklar gibi saklamm duygularm tam seksen iki yl... Yok, yalan syledim
sana, ku... ok nceleri byle sakl deildi duygularm. Sevgiler, hay-
ranlklar cokuyla fkrrd yreimden. Gnl kaplarm smsk rtmem, o lmden dndm gnlerin
iinde olmutu... Tahta masann stnde, karnmdaki bebeimle birlikte ldm, sonra 21 tekrar dirilip
dnyaya onsuz dndmde... sevdann, iyi niyetin, umudun ve kaybettiim ocuun acsnn yreime sivri
ulu krk cam paralar gibi batt gnlerde yirmi yandaydm... Hayr, hayr, bana ac veren anlan
dnmenin sras deil imdi. Hi deil... Onlar zaman geldiinde naslsa anlatacam. Ben, u anda
sadece yreimi yaam sevinciyle dolduracak resimlerine bakmak istiyorum hayatmn... en eski
resimlerine... Ryamda halam grnce, bir hasret bas iime. imdi, ok gerilere dnmek... Ada'ya gitmek,
bahenin ucundaki kk evimizde ku seslerini duyarak, genzime dolan ful ve yasemin kokulannm
buusuna uyanmak ve dedemin kkne koup, kulukaya yatm bir tavuun altndan alnp getirilen o
sapsar yumurtay onun elinden imek istiyorum... Ahh, ne ok severdi taze yumurtay dedem... O sevdii
iin, biz de her sabah taze yumurta yemek zorundaydk. Biz ocuklar, yani Aliye, ben ve Cevat daymn kz
Mutarra... sa-lanna yasemin kokular sinmi ocuklar.
"ocuklar, bu bahe cennetten bir kedir," derdi ninem. "Cennet nedir nine?" "iyi insanlanri lnce gittii
yer, canm." "Ama biz lmedik ki daha."
"yi ya ite," derdi Aliye, "Buras cennet ise, hi lmeyeceiz demek ki. Biz, yerimize gelmiiz bile!"
Biliyor musunuz, Aliye hi lmedi zaten. O, cenneti ve cehennemi bir arada bu dnyada yaad ve
gravrleriyle, lgn renkli abartl giysileriyle, kocaman mavi gzleri, byk ak, snr tanmaz heyecanyla,
iinden fkran sevgi seliyle onu her tanm olan kiinin yreinde, belleinin bir kesinde yaamaya
devam ediyor.
Ne diyordum size, ha evet... cennet! Cennet nasl olur bilirdik biz, Bykada'daki akir Paa kknn
bahesinde yaayan ocuklar. ..
Cennet, bir cami ile bir kilise arasnda kalan araziye ina edilmi, katl ahap bir Osmanl kona idi. Bize
usuz bucaksz 22 gelen bahesinde fuller, hatmiler, yaseminler, japon glleri, ortancalar, begonviller ve
mimozalar aard. Giritli ninemin, memleketinden zel olarak getirttii kekik, defne, fesleen yapraklarnn
kokusu leden sonra kan esintiyle, akamsefalannm, akasyalarn rayihalarna karr, bahe deiik
esanslarn az ak kavanozlarda yan yana dizildii bir parfmeri dkkn gibi kokard. Evin kapsnn nn
tutan yola ktnzda, karnzda camii, arka kapsndan ktnzda ise karnzda kiliseyi bulurdunuz. inde
yaayanlar da bu iki ibadethanenin temsil ettii kltrlerin arasnda kararsz kalm, elleri kollan ve zlemleri
kilisenin sembol batda, yere basan ayaklan ve yrekleri ise tam bulunduklar yerde, yani caminin ait olduu
toplumda, kafalar az biraz kark insanlard... Bense kendimi hi douya ait hissetmedim yaamm boyunca.
Sonra bir gn, bir bat kentinin hastane yatanda, kendimi yaama balayabilecek bir engel ararken
kefedip drt elle sarldm seramie baladmda, bir de ne greyim, iimden taan tm imgeler, hayran
olduum bat toplumunun zevkini, felsefesini, biimini deil de benim doup bydm topraklarn
renklerini biimlerini, simgelerini yanstyor. Ben; Osmanl laleleri, karanfilleri ve stlerinin, Ktahya
yeilinin, kiremit krmzsnn, hele de Akdeniz turkuaznm tutsa imiim... Ben tepeden trnaa Bizans,
stanbul ve Anadolu imiim, meer! Peki, ne zaman ve nasl kotarmm bu isel yolculuu? Anlatacam...
Her eyi anlatacam, ama srayla.
Anlattklanm hakkyla kavrayabilmeniz iin taa en batan balamam gerek. Benim iin her eyin balang
noktas, demin size szn ettiim, Ada'daki kktr ite. Sadece benim iin de deil, o kkte doan dier
ocuklar, yani Fahrnissa ve Aliye iin de kkn nesnellikten te bir boyutu vardr. Biz, akir Paa K-
k'nn ocuklan sanki bir ana-babann deil de bu ahap Osmanl konann tohumlanydk. Kk, bizi dokuz
ay yerine yllarca rahminde tam gibi, genlerimize sinmi, iliklerimize ilemi ve bize zsuyumuzu vermitir.
Sonraki yaamlarmzda edindii-
miz her birikim ve tecrbe, her ac ve sevin, her kazanm ve kayp, o konan ruhumuzu yaplayan harcnn
stne eklenmitir. Oysa Yldz'daki konakta doan annem, Aye teyzem, Cevat daym ile Nianta
konanda doan Suat daym Kk'n deil, yalnzca Sare smet Hanm'la akir Paann evlatlarydlar. Onlar,
'kk'te yaamakla kalmlard. Her hallerinden belliydi, bizim gibi kkn 'ocuklan' deil de, sakinleri
olduklan. Yine de, o beyaz boyal ahap evde, doan, byyen ya da sadece oturan her birimiz iin yaam,
'Ada'da zaman' ve 'Ada sonras' diye, miladi nem tayan dnemlere ayrlacakt.
Ada'dan nce, Cevat ve akir Paalarn aileleri iin, Yldz, Nianta konaklan ve srgnler varm. O gnleri
biz ocuklar hi bilmedik. Ama Nianta'ndaki kkten getirilmi eyalara baknca, Ada ncesindeki yaamn
ok daha grkemli olduunu hemen anlardnz. rnein, salona byk gelen, Edmond de Rothscild'in
hediyesi Aubusson halnn, eski konakta 'cim karnnda nokta' gibi kaldn anlatrd Lala. Japon
Imparatoru'nun armaan paravan, in Imparatoru'nun yollad Ming vazolar, Paris'te Osmanl saray iin
yaplm yaldzl koltuklar hep Nianta konandan getirilmiti. Ve eskiden, Ada'da on be kii olan
hizmetkrlarn says, Nianta'nda elliyi bulunmu, yirmi be kii n, yirmi be kii de arka odalar iin. Lala
anlatp dururdu, sormasak bile.
Beni Ada'daki kkte en etkileyen eya, bir duvan boydan boya kaplayan, metre yksekliindeki,
Yldz'dan getirilmi yaldzl aynayd. Karsnda durur, kendimi kocaman aynann iinde kck grrdm.
Arkamda geni hol ve bu hole karlkl alan san ve pembe salonlarn girileri grnrd. Bu salonlar biz
ocuklann dokunmas yasak olan Servres ve Saks antika vazolarla ve biblolarla doluydu. Ortadaki Ampir
mobilyalarla deli byk salonun sonuna, kzlar piyano alarken notalar grebilsinler diye, akir Paa
tavanda bir pencere atrmt. Oradan yaylan k, etajerlerden fkran bitkilerin stne derdi. Cevat
daymn kz Mutarra ve Suat daymn vey kz Geraldine ile, dne dne yu-kan kan merdivenin
trabzanlarna oturarak aa kayar, st ste ydrdk. Kazk kadar olmasna ramen, Aliye de bize katld
iin, srekli azar iitirdi. st katta da aa katin dzeninde bir hol ve karlkl iki salon vard. Salonlardan
birini oturma odas 24 olarak kullanrdk. Byk rahat koltuklarn bulunduu bu odada, akamst aylar
iilirdi. Baheye bakan dier oda ise, bykbabam akir Paa'nm alma odasyd. Tavana kadar
ktphaneleri ve st her an karmakark, evrak ve kitapla dolu yaz masa-syla bize ok gizemli gelen bu
odaya girmemiz yasakt. Aliye'den rendiimiz gibi, anahtar deliinden ierisini gzlerdik ara s-
ra..
Byk amcam Cevat Paa, Harp Akademisi'ni birincilikle bitirmi, gen yanda katld Trk-Rus harbinde
yldz parlam, askeri dehas, tarih ve dil bilgisinden dolay Berlin Antlama-s'nda emei gemi ve
olaanst yetkilerle donatlarak Girit Valilii ve Kumandanlna atanmt. Gsterdii stn basandan dolay
mirlie ykseltilmi ve nihayet sadrazam olmutu. Bykbabam akir Paa da Sadrazam olan aabeyine
yaver tayin edilmiti.
Cevat ve akir Paalar, istanbul'da bulunduklar zamanlar, Yldz'da ablalar Sara Hanm'n ekip evirdii bir
konakta otururlard. Cevat daym, annem ve Aye teyzem Yldz'daki konakta domulard. Sadrazam
olduktan sonra, Cevat Paa, Nianta'nda bugn Ik Lisesi'nin bulunduu yerde, kendine tahsis edilen
byk ve grkemli kke tanmt. Suat daym ise, bu muhteem kkte domutu, ama ailenin ikbal ve
refah dolu gnleri uzun srmemiti.
Cevat Paa, sadareti srasnda, gcn iyice yitirmi olan Osmanl Devleti'ni savan dnda tutmak iin,
olaanst bir aba harcamt. Sultan'a sunduu bir raporda lkenin eitli yerlerinde bagsteren
karklklarn nedenlerine k tutuyor ve Saray memurlarnn hkmet ve devlet siyaseti zerindeki
nfuzlarnn azaltlmas gereine deiniyordu. Sultan, bu kymetli Sadrazamn iaret ettii hususlar dikkate
alacana, onu Saray otoritesini hie indirmekle sulayarak 1895 ylnda nce Girit'e sonra da am'a
yollamt. am'da 5. Ordu'nun kumandanln yaparken vereme yakalanan Paa'nm stanbul'a dnmesine
de uzun sre izin vermemiti.
"Efendim," derdi Lala, gzlerini frdnd gibi evirerek etraf kolaan ettikten sonra, "Cevat Paa Hazretleri o
kadar kabiliyetli, o kadar hamiyetli idi ki, kiilii zamann padiahna ar geldi. Devletin en bykleri,
etraflannda kendilerinden daha ziyade k saan yldzlan barndrmak istemezler."
Adn asla azna almad devrin padiah, Sultan Abdlha-mid'di. Abdlhamid oktan lm olmasna
ramen, Lala onun hafiyelerinin hl ortalklarda dolat kukusunu tard nedense. Bu kuku belki de
Cevat Paa'nn, Sultan'm komplo paranoyasna kurban edilerek azledilmesinden ve lmcl hastalna
am'da srgndeyken yakalanm olmasndand.
"Sara Halanz, her eyi gze alarak huzura km efendim. Byk Sultan'dan, Paa kardeini affedip
stanbul'a getirtmesini arz etmi. Hi korkmam. 'Bir koca hkmdar, zavall ve yalnz bir kadna ne
yapabilir? Beni ldrtecek deil ya, olsa olsa huzurundan kovar. Ben de kar giderim,' demi. Halanzdan
baka hi kimse byle bir eye cesaret edemezdi Aliyanm kzm," diye anlatrd.
Cevat Paa, Sultan'n inad yznden, rutubetli lkede lm deine dene kadar bekletilmi, ancak ablas
Sara Hanm'n Sultan'a yalvar yakar olmasyla son nefesini vermek iin dnebil-miti istanbul'a. Yola kma
izni geldiinde, zor bir yolculukla istanbul'a vasl olmu ve iki gn sonra da lmt. Bykbabam akir
Paa'nm, aabeyinin gen yata lmnden sonra stk syrlmt Saray'dan. Oysa, aabeyi gibi, bir gn
onun da devlet adaml birikimi, engin tarih ve dil bilgisinden dolay, sadrazamla ykselmesine kesin
gzyle baklyordu. Osmanl erkn iinde, hem iyi bir asker, hem de ok iyi eitim grm, birka lisan bilen
memurlann says, bir elin parmaklarn gemiyordu. Ama o, yreinde hibir tereddte yer brakmadan
kam bu ikbalden. Saray'a dair dedikodulan duymayaca, Saray mensuplann grmeyecei bir yere,
uzaklara gitmek, doann kucanda yaamak istemiti. Saray'a ksen devlet adamlarnn ve paalann g-
nll srgn yeri niteliindeki Bykada'da, cami ile kilise arasndaki kk san almt. Be ciltlik Osmanl
Tarihi'ni, bu kk-26 te yazmaya balamt. Fahrnissa teyzem ve Aliye, ite bu kkte dodular. Ben de
yle.
Ada'da Zaman
"Mis kokulu zm salkmlaryd yaz aylan Buzlu nar erbetiydi kristal srahilerde"
"Freya, kprdanp durma, istemeden cann actacam," dedi Hakkiye. Elindeki fildii tarakla kznn gr
siyah salarn taramaya alyordu.
"Bana da pembe kurdele takn, Aliyoa'nnki gibi." "Aliye bir gen kz. Sen daha kksn kzm." "Ltfen
anneciim... ltfen. Ben de gzel olmak istiyorum, onun gibi."
"Sen de gzel olacaksn. Bydn zaman." "Olmayacam. Benim mavi gzlerim yok." "Gzel olmak iin
mavi gz art deil ki." "art. Neden benim gzlerim mavi deil de siyah anneciim?" "nk kk kzm,
senin annenle babann gzleri de siyah da ondan."
"Ama Aliyoa'nnkiler mavi..." "Aliye senin annen deil ki, o senin teyzen Freya." "Keke Aliyoa annem
olayd. Ben de mavi gzl olurdum." Hakkiye, elindeki tara hi esirgemeden daldrd kznn salarna. 'Ayy'
diye bard ocuk.
Gzellik denince hrnlard Hakkiye. Kendinden iki ya kk kardei Aye'nin de sapsar salar ve
kocaman mavi gzleri vard. Tpk en kkleri Aliye gibi, o da bir melei andryordu. nce uzun
parmaklaryla piyanonun bana oturduu zaman b-ylemedii kimse kalmyordu etrafnda. Ka kere
yakalamt babasn Hakkiye, hayran hayran piyano alan kzn seyrederken. Fahrnissa ise, zmrt yeili
gzleri, gr kestane rengi salaryla
bir baka fetti. Neden tm kz kardelerin arasnda sadece o, esmer babaannesine ekmiti acaba? Akll
olmak marifetmi gibi, 28 "Benim akll kzm," diye severdi onu babas, taa ocukluundan beri. Ailede akl
onun payna, gzellik dier kzlara dmt. rnein Aliye, ailenin aptalyd. Yine de hibir eyi eksik
olmazd. Annesinin koynunda o yatard. Onun her dedii yaplrd. Ablalar gibi piyano almay renirken,
keman diye tutturmu, ona bir keman almlard. Neye el atsa, hevesi hemencecik geiverir, yeni bir uran
peine derdi. Kh resim yapmaya soyunur, kh yazar olmak isterdi... Gelip geici heveslerinden, srekli
deien ruh hallerinden kimse gocunmazd. Niye mi? ok gzeldi de ondan! Kz bile, kocaman mavi gzleri
ve lle lle sar salar var diye, onun ocuu olmak istiyordu. u ie bakn! Gzel olmak dururken, kalkm
akll ve becerikli olmutu ki, her i ona buy-rulsun. Annesi gnlerdir sevgili olunun hazrlklar eksiksiz
yaplsn diye, dier kzlarnn deil de onun peinde dolanmyor
muydu?
"Hakkiye, kzm, alveriler tamam tamamna yaplm m, bakver." ... "Aya neler piirileceini iyice
anlattn m?" ... "Cevat arka bahenin gllerine baylr. Birka dal kopar da vazoya koy, odasna brakver,
emi kzm."
"Anneciiiim, sam actyorsunuz."
"Sen de doru dur. Byle yaparsan, daynn vapuruna yetie-meyeceksin. Seni evde brakr giderim haa!"
Freya tarifsiz bir heyecan iindeydi. Bir aydr yurtdnda tatilde bulunan days, kans ve kz Mutarra ile
birlikte dnyordu ve ailece onu karlamaya gitmek zere hazrlanmaktaydlar. Freya gibi heyecan eken
bir bakas da Sare smet Hanm'di. lk gz arsn, olunu beklerken, ii iine smyordu. Sadece akir
Paa cokusuzdu aralarnda. Dnceliydi. Tahsili yllar sren ve eve elinde bir diploma olmadan dnen
olunun hovardaln karlayabilecek gc yoktu artk. Alt ocuunu, damatlar ve torunlarn geindirecek
para her geen gn azalmaktayd. Hakki-ye'nin kocasn i gveysi almt eve. Gen adam ka kere en
azndan mutfak masraflarna katkda bulunmay teklif etmiti
ama, Sadrazam yaverlii, bykelilik yapm koskoca Osmanl Paas damadndan iae paras alacak deildi
elbette. stelik Hakkiye kocasyla birlikte, bahenin dndaki kk evde oturuyordu. Kiliseye bakan kapnn
karsndaki kk ahap evi, tamir ettirip byk kzna dn armaan yapmt akir Paa. Avrupa'da bir
sredir moda olmaya balayan ekirdek aile rneini yaatmak istemiti kzna. Kendi evlilii sresince
kardeleriyle birlikte oturmular, kars ile ablasnn arasndaki gizli ekimelerden rahatszlk duymutu.
Modern hayatta, her aile kendi evinde yaamal, diye dnm, ilk evlenen byk kznn evini ayrmt.
Ama, eski alkanlklar bir rpda silmek mmkn olamyordu. Aile, kahvalt dahil, her yemekte, ay saatinde
ve akam oturmasnda bir araya geliyordu. ocuklarn masa balarnda toplu halde bir arada grmeyi
sadece Sare ismet Hanm deil, kendi de arzu ediyordu aslnda. Hakkiye, ancak yatmadan yatmaya gidiyordu
kk evine. Zaten kocas da asker olduu iin, ou kez yalnz kaldndan, hep onlarla birlikteydi kz.
akir Paa, Sultan'a ks kalmann bedelini ar biimde demekteydi. Ada'ya Trk ocuklar iin bir ilkokul ve
bir Mslman mezarl yaptrdktan sonra, odasna kapanp tarihini yazmaktan baka ura kalmamt. Tek
elencesi, 1900'lerin banda, Abdlhamid'e u veya bu ekilde krlm ya da onun gadrine uram dier
ks paalar ve brokratlarla buluup, nargile imekti.
Eski tfekler, haftada birka kez bulutuklarnda, yreklerin-deki krgnlklar canl tutan, Osmanllar iin
sonun yaklamakta olduu endiesini yanstan sohbetler yapyorlard aralarnda. Bu yozlam dzenin uzun
sre devam edemeyeceinden emindiler, iyi ki uzaklamt Saray'dan, Enver Paa'nn darbesini grmemiti.
Meclisi ele geiren ttihatlar sratle kendi aralarnda hrlamaya ve blnmeye balamlard. Abdlhamid'in
istibdadndan kurtulmak iin darbe yapan hrriyet klar, birer despota dnmt. Devlet, srcs
olmayan ba bo bir araba gibi hzla kouyordu yoku aa. Bir tarafa toslamasna ramak vard.
29
Umutsuzlukla biten arkada sohbetlerinden yz bir kar ask, mutsuz ve sinirli dnerdi evine akir Paa.
st katta, bahe-30 ye bakan odasna kapanr, zamansz kaybettii kardeinin yasn tutmak ister gibi,
perdeleri eker, birka saat sessiz otururdu. Neler dnrd lo odasnda? Kendi sonunun da Osmanllarn
sonu gibi yaklamakta olduunu mu?...
Aabeyinin lmnden sonra, kendine miras kalan paray, kansnm erkek kardei Mithat Bey, Selanik'te bir
otel ina ederek deerlendirmesini tavsiye etmiti. Uygar dnyada, ad henz 'turizm' olarak tanmlanmam
bir gezi merak balamt. Orta ve bat Avrupa'nn yamurlu lkelerinde yaayan ecnebiler, baharla birlikte,
yaz geirmek zere gneli lkelere g ediyorlard. Selanik ehrinin Kordon Boyu denilen mevkiinde
yaptrlacak bir otel, iyi bir iletmecinin elinde altn yumurtlayan tavua dnebilirdi. Osmanl asilleri, o
yllara kadar ticaretle hi uramamlard. yi aile ocuklar ya orduya yazlr ya da Saray'da devlet memuru
olurdu. akir Paa, hem ordunun hem de devletin tm kademelerinden gemiti. Yozlam, tashihi imknsz
hale gelmi bu sistemin tamamen dnda kalmal, gayri mslim Osmanllar gibi ticaret yapmay renmeliydi.
Bu dncelerin nda, elinde avucunda ne varsa Mithat Bey'e vermiti. Bu para ile Selanik'te bir balkhane
alnm, ayrca Kordon Boyu'nda bir otel inaatna balanmt. Nianta'ndaki kkn giriine asl olan
muhteem avizenin bu otelin lobisine aslmas iin, Selanik'e gnderilmesi ise, bal bana bir olay olmutu.
Hayli masrafl bir olay! Bir sre sonra, Selanik'in artk Osmanl ehri olmayacan, otelin bir fanatik Rum'un
bombasyla yknt haline geleceini, balkhaneye el konacan, ryasnda grse inanmazd akir Paa. Zaten
ticarete ilikin neye elini atsa, hsranla karlamt. Bir madenlerinin iletme ruhsatn kaybettikleri iin,
hayrn grememiler, Suriye ve am'daki mlklerinin iradn alamaz olmulard.
Osmanl Tarihi'nin yazm, byk bir disiplin iinde, sayfa sayfa ilerlerken, geni ailenin mali gc de adm
adm gerilemekteydi.
akir Paa, zamannda Afyon civarnda byk bir arazi satn almt. Mahsulnn ou bu iftlikten geliyordu
ama, topraklarn banda olmad iin, khyasnn elde ettii geliri kuruu kuruuna kendine iletmediine
dair kukular vard. Ylda birka kez iftlii teftie giderdi. Dier yatrmlarn batrm olduundan, eline irat
olarak sadece bu iftliin, bir de 1909 ylnda, Harbiye semtinde satn ald apartmann geliri geiyordu.
Parasnn ounu byk olu Cevat'm tahsili iin harcamt. Yaza ortanca kz Aye'nin dnn yapmaya
hazrlanyordu. Byk kzna kkn bahesinde muhteem bir dn dzenlemiti. imdi sra Aye'deydi.
Ama Cevat'n Oxford'da uzun tahsili srasndaki snrsz harcamalar aile btesini allak bullak etmiti. Cevat
Ox-ford'daki tahsilini deiik faklteleri denedikten sonra, yarm brakm, sanat tarihi okumak zere
talya'ya gemi ve ordayken k olduu ve hamile brakt bir italyan kzyla evlenip yurda dnmt.
imdi de yeni bir yatrm yapmak iin, darda olan babasndan sermaye istiyor ve bu istei ne yazk ki
Aye'nin dnne denk dyordu.
akir Paa, aabeyinin kaybndan sonra yaamnn en zor gnlerini geirmekteydi. lm acsn, hayatn en
byk imtihan zannetmiti. Oysa yoktan var etmek, giderek daralan bteyle kalabalk bir aile geindirmek,
aile fertlerini alk olduklar standartlarn altnda yaatmamaya gayret etmek ve ektii skntlar hem onlara
hem de ee dosta belli etmemek, lm srtlamaktan ok daha zordu.
Cevat karsyla birlikte Floransa'da geirdii tatilden dnyordu. Kars Aniesi'nin ailesini ziyarete gitmilerdi.
Ziyaret tasarladklarndan uzun srmt. Sare ismet Hanm, hem olunu hem de torununu ok zledii iin
yerinde duramyordu. O akam iin Cevat'n sevdii zel yemekleri yaptrm, sofray elleriyle kurmu,
Hakkiye'ye baheden iek toplatmt. Bu iekleri, byk yemek masasnn ortasndaki oval aynann
stnde duran jardeniere dolduracakt. Yemekler, hele akam yemekleri, ortada iekler ve iki yannda
mumlar olmakszn yenmezdi kkte.
Sara Hala da, bu aile toplants iin Ada'ya gelmiti bir gn nce. Sara Hanm, Nianta'ndaki konak
daldndan beri, Bo-
gaz uaKi evnue leK. uana yayoruu. v^eva raa mu saggua, ailenin ve evin hanmefendisi oydu. Ama
kardeini kaybettikten 32 sonra, akir'in evinde, onun karsnn sznn geecei bir da-mn altnda oturmak
istememi, hemen kendine bir ev satn alp oraya tanmt. akir Paa'nn Ada'daki kkn ancak aile
toplantlarnda ve bayramlarda ziyaret ederdi. Bu ziyaretlerin en uzunu asla gn gemezdi. akir Paa
Kk'nn hanmefendisi Sare ismet Hanm, onun en gzde gelini deildi, nk.
Kardei akir, eini Girit'te grevliyken grp beenmi, hemen istetmiti. Aralarndaki ya farkna ramen,
Sare Ismet'in ailesi, lepiska sal, bal rengi gzl kzlarn, Girit'in askeri valisinin hem kardei hem de yaveri
olan yakkl paaya vermekte saknca grmemilerdi. Sare ismet Hanm, gzelliine ramen Sara Ha-nm'n
seimi olmad iin, onun gzdesi de olamamt. Oysa Cevat Paa'nn eini Sara Hanm bizzat kendi
semiti. Hicaz'a yapt bir yolculukta, dnya gzeli bir erkez kz olan Nimet'i halayk olarak satn alm,
ona piyano ve Franszca dersleri aldrm, yol yordam retmi ve bir paa kars olabilecek donanma sahip
olduuna kanaat getirince, kardeiyle evlendirmiti. Onu bir anne gibi seven, sayan, sznden hi kmayan
Nimet'in, bambaka bir yeri vard Sara Hanm'n indinde.
Sanda pembe kurdelesi, halasnn armaan olan tafta elbisesiyle, kutu bebeini andran Freya, dedesine
kotu.
"Dedeciim, daym bu elbisemi beenir mi?"
Yal adam ters ters bakt torununa.
"Daynn neyi beenecei beni alakadar etmez," dedi.
"Paa, byle konumayn rica ederim. Bugn gzel bir balang yapalm," diye deta yalvard Sare ismet
Hanm, "siz de bizimle inin Iskele'ye. Hem hava alm olursunuz... "
"Havam bahemde alyorum," diye karsnn lafn kesti akir Paa.
"i iten getikten sonra, hayflanmann bir faydas olmaz," dedi Sara Hanm kardeine, "Ben sizi daha Cevat
ocuk yalarndayken uyarmtm. Bunu ok martyorsunuz, ilerde piman olacaksnz demitim."
\.cc umu. cum nam 1. du ogana ar Dr zaai
var.
"Bilmez miyim. Hatrlasanza, hani sert bir lodos esmiti de 33 Ada vapurlar ilememiti. Annesi, dnyann
parasna kiralad bir tekne ile nce Bostanc'ya, oradan Boazii'ne geip, Cevat' okuldan almaya gitmiti.
Sanki bir hafta sonu eve kmayverse, kyamet koparm gibi..."
Sara Hanm'n gzlerinin nne, kardei akir Paa Atina'da sefirken, Akropol'n mermer basamaklarnda,
ifon eteklerini, san salarn uuturarak kouturup duran ve oluyla kovalamaca oynayan Ismet'in hayali
geliyordu. Sare ismet o sralarda ancak on dokuz, ocuu ise drtyamdayd. incecik, dnya gzeli, hayal
gibi bir anne ve kucanda, anasna daha o yanda k, bir erkek ocuk. Hafif bir kskanlk, bir 'oh olsun'
duygusu yokluyordu Sara Ha-nm'. O, gzellik, genlik, annelik nedir hi bilememiti. Onun yetitirdii, adam
ettii kardeleri tm ikballeri el kzlanna yaatmlard...
Sare ismet Hanm, ban edal bir biimde pencereye evirerek dar bakt.
"Bu yaz gller pek gzel at," dedi konuyu deitirmek iin. "
stelemedi Sara Hanm,
"Elbisen ok yakm kzm, dayn da seni ok beenecek," dedi yeenine. "Gel baheye kalm. Bana
annenin gllerini gster, hadi."
Freya, halasnn elinden kurtulunca, tafta eteklerini hrdata hrdata Aliye'nin odasna koturdu. Hayatta
en sevdii insan, imdilik, bu kk teyzesiydi. Aliye onun hem oyun arkada hem de ablas gibiydi.
"Aaa, kk bir melek olmusun Freya," dedi Aliye hayranlkla.
Freya'y kollarndan tuttu, kendi etrafnda dndrd. "Halam her zaman beceremez ama bu kez gzel bir
elbise semi." Freya'nn yakasnn arkasn kontol etti. "Hu, Lyon maazasndan alm."
F3
Aliye de yeeni gibi, pembe bir giysi iindeydi. Ama annesinin giydirdikleriyle yetinmemi, ekmeleri bir anda
karmakark 34 edip, bulduu turkuaz bir ifonu boazna dolamt.
"Aman Allahm, hemen kar onu boynundan," dedi kafasn oda kapsndan uzatan Hakkiye.
"Neden abla? Bence byle ok gzel oldu." "Son derece rk oldun Aliye. O earb takmakta srar edersen,
bizimle Iskele'ye gelmene izin vermem."
Hakkiye kzlarn en by olduu iin, hem onlarn hem de Suat'n stnde anneleri kadar otorite sahibiydi.
Yaradl itibariyle de son derece arbal ve ciddi olmas, her sznn dinlenmesi gerektiini ilham
ediyordu. Evlendiinden beri bsbtn ukalalamt.
"Ama abla, ben giysilerimi kendim seebilirim." "Seemezsin. Sen daha ocuksun." "det grdm ama."
"Neler sylyorsun ablana utanmadan." "Grdm ite."
"Olabilir. Ama hl ocuksun. Akln bedenin kadar gelimedi ne yazk ki. O rk ifonu boynundan z ve
aaya in."
Gerekten de on bir yanda olmasna ramen, bir gen kz gibi gelimi ve alml olan Aliye, earb hrsla
boynundan ekip yatan stne frlatt ve merdivenlerden zplaya zplaya inmeye balad. Babasnn alma
odasnn nnden geerken, annesinin yalvaran sesini duydu. Annesinin babasna yalvaran sesine almt.
Zavall Sare smet Hanm, nceleri kocasna olu Cevat'n Oxford harcamalarn karlamas iin yalvarmt.
Madem oullarn ngiltere'nin en gzde niversitelerinden birine yollamlard ve Cevat, Kraliyet ailesinin
ocuklaryla dp kalkmaya balamt, elbette bu yksek tabakada tutunabilmesi iin ar masraflar
olacakt. ngiliz Veliaht'yla ahbaplk kuran bir gen, herhangi bir dkkndan alnma giysilerle dolaamazd ki!
Sonraki yllarda, aabeyi o talyan kzna tutulduu vakit, bu kez de annesi, evliliklerine izin vermesi iin
yalvar yakar olmutu kocasna. Sonunda akir Paa pes etmiti. nk kz hamileydi ve olu eref sahibi her
erkek gibi, zerine deni yapmalyd. K-
kn at katndaki odann yeni evlilere hazrlanmas iin gereken paray vermi ama yz hi glmemiti.
imdi yine ne iin mnakaa etmekteydiler acaba? Bir an, sk sk yapt gibi, gzn deli- 35 e dayayp
ieriye bakmay dnd ama hemen vazgeti. On gn nce o bir gen kz olmutu. Annesi ve Hakkiye ona
artk ocuka davranlarndan vazgemesi, akln bana toplamas iin uzun ve skc bir nutuk ekmilerdi.
Kendini asla bir gen kz gibi hissetmiyor, bir an nce yeeni Freya'nn asma salncanda sallanmak ya da
bahenin dibinde duran ve artk hi kullanlmayan lan-doya(>> trmanmak iin can atyordu ama, ieriyi
gzetlerken yukardan her an aa inme ihtimali olan Hakkiye'ye yakalanrsa, azar iiteceini de biliyordu.
Neden ablas kendi kk evinde oturmazd hi?
"O bizim evladmz akir Bey. Beensek de beenmesek de olumuz o bizim."
Byle diyordu annesi. Cevat, Aliye'nin de sevgili aabeyi idi ve babasnn ona neden bu kadar kzdn, hain
davranmasnn sebebini bir trl anlayamyordu. Garip bir adamd babas. Hep odasna kapanp srekli bir
eyler yazan, yz ender glen, mahzun ve yal bir adamd.
O gn Cevat' karlamak iin Iskele'ye akir Paa ve Sara Ha-nm'n dnda btn kk halk indi. Cevat
annesine, kz kardelerine ve kk yeenine eli kolu hediyelerle dolu gelmiti. Babasna el yazmas
talyanca kitaplar getirmiti. Bu pahal hediyelerin tmnn parasnn akir Paa'nn cebinden kacana hi
aldrmadan, kkteki ayla bahvana kadar kimseyi unutmamt. Babas ona fena halde ierliyor olabilirdi
ama, Cevat gerekten de tm ailenin sevgilisiydi.
Akam, zenle hazrlanm sofraya geleneksel yerlerini alarak oturdular. Her zamanki gibi kolal keten
rtnn serildii sofrann en banda akir Paa, sanda ablas Sara Hanm, solunda kars Sare smet
Hanm, Hala'nm yannda en byk kz Hakkiye, Sare smet Hanm'n yannda Hakkiye'nin kocas Emin Bey,
Hak-kiye'nin yannda Cevat ve ya srasna gre, dier ocuklar. Masa-
(*) Bir tr fayton.
mn en sonunda o gecelik ge yatmaya zel izinli Freya, Mutarra ve ocuklarn Fransz ve Alman dadlar
oturuyordu... 36 Hakkiye, Emin Bey ve Aye, anneleri tarafndan yemek boyunca baba oulun muhtemel bir
atmasn nlemeye tembihliydi-ler. Bu yzden pek konukan olmayan Hakkiye ile Aye bcr bcr hi
durmadan konuuyor, Emin Bey de askerlik anlarn naklediyordu. Mecliste bykler varken, genlerin bu
kadar gevezelik yapmasna alk olmayan Sara Hanm'n yz bir kar aslmt. Sz bir ara dnd dolat,
Aye'nin bir ay sonraki dnne geldi.
"Artk o eski dnler kalmad," dedi Sara Hanm, "memleket kan alarken, yle davul zurna dn
yaplmas yakk almaz."
"Hakkiye'ye ne yapldysa, Aye'ye de yaplmaldr," dedi Sare ismet Hanm, "ocuklarmn arasnda ayr gayr
istemem."
"Mesele o deil," dedi Sara Hanm, "Hakkiye evlenirken Balkan Harbi henz balamamt. Selanik'teki
mlklerimizi de kaybetmi deildik."
Sare smet Hanm yine dudaklarn srd. u grmcesi onlarn en hususi meselelerine bile karrd. Dn
yapacak olan kendileri, parasn verecek olan kendileri, evlenecek olan onlarn kz... Sara Hanm'a da ne
oluyordu?
"Afyon'daki iftliin mahsulnn deerlenmesi iin, yaz sonuna erteledim dn," dedi akir Paa. "Mahsl
hele toplansn. Eyll kmadan, bir bahe dn de kk kzma yaparm inallah."
Aye, yanaklar kzararak nne bakt.
"Dede, bana da bahe dn yapar msnz?" dedi Freya.
"Senden nce teyzelerin var. Hele onlar bir bagz edelim. Hem bakalm ben senin dnne kalr mym?"
dedi akir Paa. "Ben yalym Freya, sen evlenene kadar gitmi olurum."
"Nereye, dede?"
"Dedemi eskidii iin eskiciye verirler," dedi Mutarra.
"O nasl sz," dedi Sare smet Hanm.
"Cennete," dedi Sara Hanm.
"Cennet bizim burada ya," dedi Freya. "Bizim bahemiz, cennetmi."
"Dorudur," dedi Cevat, "Annemin sayesinde, elleri dert grmesin."
Sara Hanm duymazla geldi. 37
"Dede," dedi Freya, "siz odanzdan hi kmyorsunuz, o yzden eskimezsiniz, korkmayn."
"insanlar gezip tozmakla eskiyorsa, o zaman Cevat dayn benden ok daha nce eskiyecek Freya," dedi
akir Paa. Herkes gld ama Freya hibir ey anlamad.
"Sen samalamaya baladn, belli ki uykun geldi," dedi Hakkiye. Kk kzn ekeleye ekeleye
iskemlesinden kaldrd, yatrmak iin. Yardm dileyen gzlerle Aliye'ye bakt Freya. Aliye yeenine gz krpt.
Bu; 'sen imdi git, ben birazdan yanna gelirim,' demekti. zel iareti ahnca, fazla direnmedi, annesinin elini
tutup kalkt ocuk. Herkese iyi akamlar diledikten sonra, Hakkiye'nin pei sra uslu uslu yrd.
"Bu ocuk, byynce adam olacak," dedi Sara Hanm Fre-ya'nm arkasndan. "Ben adam olacak ocuu p
diye anlarm."
Sare smet Hanm, grmcesinin yine byle bir masa banda verdii bir baka fetvay hatrlad, can skld.
En kk kz Ali-ye'nin, Freya'nn yalarndayken, sofrada kpr kpr kprdanmas zerine, "Bu kz cinli gibi,
bir saniye yerinde duramyor. Adam olsun istiyorsanz, ona sk disiplin uygulamanz lazm, yoksa sizlere ok
ektirir," demiti grmcesi.
Cevat'n italya'dan dnn kutlayan akam yemeinin zerinden yaklak bir ay gemiti. Ev halk yava
yava Aye'nin yaklaan dnnn heyecan iine girmekteydi. Sare ismet Hanm byk kzlaryla her gn
moda dergilerini inceliyor, Aye'nin gelinlii zerine grler belirtiyordu. Balkan Sava dolaysyla,
Hakkiye'ninki gibi kalabalk ve grkemli olmayacakt dn. rnein, saz heyeti getirilmeyecekti, fener alay
dzenlenmeyecekti. Ama neresinden baklrsa baklsn, davetlileri yz kiinin altnda tutmaya imkn yoktu.
akir Paa Kona'nn kadnlar arasnda, en sakin duran gelin namzedi Aye'ydi.
"Sanki evlenecek olan sen deilsin. Ne bu halin abla," demiti Fahrnissa, "yznden den bin para."
"Naz yapyor," demiti Hakkiye.
"Abla, Ahmet Bey'le evlenmek istemiyor musun yoksa? Eer 38 yleyse, bence aka sylemelisin."
"O nasl sz, Nissa! Niin istemesin? Nesi varm Ahmet Bey'in? Aslan gibi adam."
"Belki o beenmedi. Belki ii sevmedi."
"Nasl szler bunlar byle. Biz aklmzdan bile geirmedik annemizin babamzn seimine kar gelmeyi," dedi
Hakkiye.
"Ama zaman deiiyor, abla. Avrupa'da gen kzlar, elerini kendileri seiyor."
"Ne yazk ki her geen gn, yeni icatlar kyor."
Hakkiye bir ablann deil, bir annenin edas iindeydi.
"Buras Avrupa deil kzm, burada elerimizi ailelerimiz seiyorlar ve ne de iyi ediyorlar."
"Aye ablamn eini, sadece babam seti bence. Tek bana."
"Olabilir."
"Babam, asker damat seviyor."
"Ne var bunda?"
"Sara Halam diyordu ki, babam isteseymi sizlere soylu ve varlkl ailelerden koca bulunabilirmi."
"Fahrnissa! Ne biim konuuyorsun sen! Haddini ayor-
sun."
"Babam bana inallah asker koca semez."
"Bak Nissa, babamz ok tecrbeli ve akll bir insandr. Kzlarna Osmanl ailelerinin o dejenere olmu zppe
ve mark paazadelerini sememekle ok isabet etti. Sen deil miydin, dnya deiiyor diyen? Aye'yle
benim elerimiz, kendi kendilerini yetitirmi erefli, alkan gen erkeklerdir. Ben halimden memnunum.
Aye de ilerde ok sevecek kocasn. Nikhta keramet vardr."
Hakkiye, bunlar sylerken hafife dalyordu gzleri. Nikhtan nce, taa uzaktan tek bir kere grd
kocasyla ba baa kaldklar dn gecesini hatrlyordu. Hi tanmad, hi bilmedii, en az kendisi kadar
heyecanl ve akn esmer gen adam, odalarna ekildiklerinde, ceketini karm, kemerini zmt.
Hakkiye-nin kulaklar uulduyordu. Yatan kenarna oturmu, beklemi-
ti. Namaz seccadesine yryen kocas, namazn kldktan sonra, seccadeden ahuna yapm pullarla
karsna gelip durduunda, bir kahkaha frlamt Hakkiye'nin dudaklarndan. akn akn 39 bakmt
kocas. "Emin Beyfendi, alnnza pullar yapm da..." Kara kalarnn stndeki pullar almak iin, elini
uzatmt usulca. Ama sinirleri boalm olduundan, kendini tutamyor, srekli glyordu. Emin Bey de
glmeye balamt. Ancak o zaman grmt, kocasnn beyaz muntazam dilerini.
"Ama Ahmet Bey ne keman ne piyano alyor ne de lisan..." Fahrnissa, ablasnn yzndeki naho ifadeyi
grnce, cmlesini tamamlamadan sustu. Besbelli bir zevzeklik etmiti. Hakkiye'nin kocas Emin Bey ile
Aye'nin nianls Ahmet Bey, iyi yetimi genler olmakla birlikte, akir Paa ailesinin eitimine ve dnya
grne olduka yabanc, orta snftan gelme ordu mensuplar idiler. Hakkiye evliliinin en banda,
Halcky'de kocasnn ailesiyle birlikte oturmaya alm ama yaam tarzlar ok deiik olduu iin, yeni
ailesine intibak edememiti. Kocasnn evinde ne kitap okunuyor, ne mzik alnyordu. Kadnlar ve erkekler
uluorta bir arada oturmuyorlard. i skldnda ya da bir eksii olduunda, arafna sarnp dar kmas
bile ho karlanmyordu. Hakkiye bu hayata ancak dokuz ay tahamml edebilmi, sonra kalkp kendi
ailesinin yanna yerlemiti. Ama kk kardeini azarlarken, yaadklarn unutmu grnyordu.
Kardeleriyle konuurltken, yanlarna gelen annesine,
"Bu kk kzlar ok marttk biz, anneciim," dedi, "kendilerine mahsus fikirleri var kk hanmlarn." Sare
ismet Hanm iki byk kz ile iki kk kznn arasndaki ekimelere alkt. Cevap vermedi kzna.
"Babanz haftaya Afyon'a gidecek Hakkiye," dedi, duymam gibi, "eer Emin Bey'in o hafta nbeti yoksa,
Cevat'la Suat da onunla birlikte gitsinler, diyorum. Yalnz brakmasnlar babalarn."
"Lala'ya da haber verelim," dedi Hakkiye.
"Aaa, elbette. Lalasz olur mu hi. Aralarnda hesap ilerinden en iyi anlayan o," dedi Sare ismet Hanm. "Biz
de yava yava ge-
linlik seimimizi yapalm artk. u mecmualar al da ardaa gidelim. Aye orada bizi bekliyor." 40 "Ben
de geliyorum," dedi Nissa.
"Gel ama lafa karma ikide bir. Fikirlerini kendine sakla emi, Nissa," dedi Hakkiye.
"Neden?"
"nk sen hl ocuksun. Hem dersin yok mu senin, kuzum? Pazartesi okula geri dnyorsun. Senin
yerinde olsam, Franszcam alrdm," dedi Hakkiye. Fahrnissa, annesiyle birlikte baheye doru yryen
byk ablasnn arkasndan dilini kard.
Chopin'in 'Fantaisie-Impromptu'snn insann iini aan melodisi, aldayan bir elalenin sesi gibi yayld
baheye. Freya koa koa Aye teyzesinin piyano ald odann penceresinin altna gitti, nefes almaya
korkarak bekledi. Aye ne zaman piyanoya otursa, Freya iin, zaman dururdu.
"Orada karncalar var, ezme karncalar, buraya gel," diye seslendi annesi, "Nissa ile Aliye'nin vapuru
birazdan gelecek. Onlar karlamaya gitmek ister misin?"
"Aaa, hafta sonu mu geldi?" ocuk henz haftann gnlerini idrak edecek yata deildi ama, hafta sonu
denen zamana birka gece daha var gibi gelmiti. Aliye okula gittikten sonra bir elinin parmaklar kadar gece
geerdi, sonra Aliye ve Nissa, okuldan gelirler, hafta sonu denen gnler boyunca, onlarla Ada'da olurlard.
Nissa'nn gelii pek umurunda deildi ama, onunla birlikte azan, eee binen, baheyi talan eden Aliye'yi drt
gzle beklerdi Freya.
Hakkiye, kznn zeksna aarak, "Hafta sonu gelmedi ama deden bir yolculua kyor. Babalarna veda
etmeleri iin, okuldan izin alnd," dedi.
Pek bir ey anlamad Freya. nemli olan Aliye'nin geliiydi zaten. Zp zp zplayarak, "Evet, evet," diye
bard. "Onlar karlamak istiyorum." Piyanoyu unutup, annesinin peinden kotu.
"Kapanr bir devrin kadnlarna grkemli blm Yaz bahelerinde hoyrat bir rzgardr lm."
akir Paa, uzun bir yolculuk addedilen Afyon seyahati iin, kzlarna, gelinine ve karsna kk ayrlk
armaanlar almt. Sare smet Hanm da, taa Istabul'a kadar inmi, Beyolu pastanelerinden kocasna ve
oullarna yolluklar hazrlamt. Paa, o akam okuldan vedalamak iin getirilen kzlaryla birlikte, n
salonda oturarak, Aye'nin piyanosunu dinledi. Ertesi sabah, kahvaltdan sonra btn aile hep birlikte yola
dklp iskeleye kadar yrdler. Lala arkalarndan bavullar tayan hamallarla birlikte geliyordu. Vapura
binmeden nce, akir Paa, bandaki hasr apkasn eline alp, srasyla eini, kzlarn ve torunlarn pt,
ailesini damad Emin Bey'e emanet etti, oullaryla vedas uzun sren karsn ikaz ederek vapura atlad. Sare
ismet Hanm son anda, koskoca Paa ile oullarna gzkulak olmas iin, Lala'ya seslendi.
Freya, annesinin eline tututurduu tiril tiril keten mendili, kpkler karan vapurun arkasndan ince kollan
yorgun dene kadar sallad. Vapurun st gvertesindeki Cevat ve Suat daylar da ona el sallyorlard. Gen
adamlar uzaklaan vapurda birer nokta gibi kaldktan sonra, Aliye'nin peine taklp, kk bir kuzu gibi
hoplaya zplaya evine doru kotu.
"Ne olur anneciim, ben de onlarla gideyim," diye yalvanyor-du Freya. "Ben de plaja gitmek istiyorum."
"Olmaz bir tanem. Ben yannda yokken, denize gidemezsin."
"Aliye bana bakar."
"Tam buldun. O kendine bakmaktan aciz."
"Nissa teyzem bakar. Mrreb... mber..."
"Mrebbiye."
"Hah, ite o bakar."
"Olmaz dedim Freya. Byle tutturduun zaman ok kzdm biliyorsun. Susmazsan cezaya koyacam
seni."
fureya alamaya Daaa.
"abuk odana k. Bir saat boyunca baheye inmeyeceksin," diye bard Hakkiye.
Sonra da sr sepet, ellerinde plaj antalaryla denize gitmeye hazrlanan kardelerine dnd, "Her seferinde
ayn kyamet! F-reya'ya belli etmeden kp gidemiyorsunuz bu evden!" diye Fah-rnissa ile Aliye'yi azarlad.
Aliye'nin plaj torbas mrebbiyenin elindeydi.
"Frulein, ltfen verin kendi antasn kendi tasn," dedi, Alman dadya.
"inde benim havlum da var da..."
"Sizin plaj antanz yok mu, Frulein."
"Yok efendim."
"Olur mu hi? Hanmefendi'ye syleyin size bir anta versin. Herkesin kendi amar kendi antasnda
durmal."
Alman kadn kpkrmz oldu.
"Aliye, nedir o apkann stndeki yle?"
"Kurdele."
"apkann kendi kurdelesi var ya!"
"Ben bir tane daha baladm, abla," dedi Aliye.
"Hemen kart onu. ok rk olmu."
"Ben byle seviyorum."
"Olmaz. Kendini rezil etmene msaade edemem. kart onu. Frulein, siz fark etmediniz mi?"
"Ettim efendim."
"Neden mdahale etmediniz?"
"ocuun kendi kendini ifade etmesini kstlamak doru deildir."
"Aliye giyimine karar verecek yata deil."
"Rengrenk kurdeleleri, earplar ok seviyor. Onlar kullanmasnn kimseye bir zarar yok."
Hakkiye, Alman kadnla sonu gelmeyen bir mnakaaya girmekte olduunu fark etti. Mdahaleci yapsna
ramen, nerede durulmas gerektiini de iyi bilirdi.
"Zevkli giyinmeyi, renk ahengini bu yata renmeli. Ltfen bir dahaki sefere daha dikkatli olun," dedi ve
salona doru yrd.
I
tiazran ay iin, amaaiK uereceue sicsku iava. du anuma scaklar hep bir zelzele takip ederdi
stanbul'da... iinde tuhaf bir sknt vard geceden beri. Sabah kzna ve kardelerine gereksiz huysuzluklar
yaptnn da farkndayd. Aye'nin piyanosu susmutu, Allahtan. Hemen onun yanna gidecekti biraz
dertlemeye. Bu dnyada Hakkiye'yi en iyi anlayabilen kii Aye'ydi... Neyse ki, Austos sonunda evlenecek
olan kardeinin kocas da kendi kocas gibi i gveyi giriyordu konaa. Hi ayrlmayacaklard bylece. Tm
aile hep bir arada muu ve... Nazar deer diye dncelerinin sonunu getirmedi. Sava iindeydiler. Ya
kocas cepheye arlrsa, ya saadetleri bozulursa... Aye'nin piyano ald st salonun merdivenlerini
karken, parmaklarn bkp, merdivenin tahta trabzanna vurdu, tk tk... Bu ailede olabilecek en byk
tatszlk, Cevat ile babasnn bitmez tkenmez mnakaalaryd. O mnakaalar da kzlarn ve annelerinin
araya girmesiyle, her seferinde tatlya balanyordu, Allahtan...
O gece Hakkiye ve kocas, evin erkekleri uzakta olduklar iin, kendi kk evlerinde deil, kkte yattlar.
Freya anneanesinin koynunda uyuyordu. Kzlar odalarna her zamankinden erken ekilmilerdi. Nedense bir
trl uyku tutmuyordu Hakkiye'yi. Bir dalyor, bir srayarak uyanyordu. Oysa Emin Bey yannda, muntazam
nefeslerle derin bir uykudayd. Tavan uykusu uyuduu iin, bahe dndaki telal ayak seslerini de ilk o
duydu. Hangi terbiyesiz gecenin bu saatinde byle paldr kldr yryordu sokakta? Derken kap ngran
iitti. Herhalde sarhoun biri yanllkla almt. Orah olmad. Birazdan kap hzl hzh vurulmaya balad.
Frlad yatandan. Emin Bey de uyanmt. Hakkiye zerine giymek iin sabahln arad. Getirmemiti
yannda. Gecelii ile kapya yneldi. Emin Bey yatanda dorulup, ba ucundaki idare lambasn yakt.
"Hayrola hanm, nereye gidiyorsunuz byle yar plak?" diye sordu.
"Duymadnz m, kap vuruluyor."
"Kapy amak size mi der? Girin yataa. Ben bakarm." Homurdana homurdana kalkt, baucunda duran
saatine bakt. "Gecenin bu saatinde hangi Allahn delisi yapyor bu grlty?"
43
V1
jvuuaytu
seslerini dinledi bir sre, sonra yatak rtsn ikiye katlayp al 44 gibi omuzlarna rterek peinden seirtti.
Birka basamak inip aay dinledi. Bahvan da uyanm, bahe kapsn aarak d-ardakileri ieri alm
olmalyd ki, birka kiinin eve yaklaan ayak seslerini duyuyordu imdi. Birka basamak daha indi, trabzann
zerinden uzanp bakt. Kap giriinde bir ift izme grd. Sava m kmt yine? Kocasn askere almaya m
gelmilerdi? Merdivenlerin dibine kadar indi, niformal iki adam... polisler... Bahvan elindeki idare
lambasn, Emin Bey'in elindeki kd okuyabilmesi iin ykseke tutuyordu. Az a ramen kocasnn
yznden kann ekildiini grd. Emin Bey nce sendeledi, sonra sofann ortasndaki masaya tutundu.
Polisler nlerine bakyorlard. Hakkiye, zerinde gecelik olduunu unutarak sofaya yrd, kocasnn tam
karsnda durdu. Emin Bey, zangr zangr titriyordu. Elindeki telgraf tam karsna uzatrken geri ekti.
"Ne oluyor?" dedi Hakkiye.
"uraya oturur musunuz ltfen." skemleyi iaret ediyordu Emin Bey.
"Verin o telgraf bana!"
Emin Bey telgraf veremedi.
"Hakkiye, ltfen sakin olun. Oturun uraya."
Oturmad Hakkiye. Yz bembeyazd. Kocas, buz gibi olmu ellerini tuttu ve karsndan gzlerini kararak
fsldar gibi konutu.
"Bir kaza olmu. Korkun bir kaza. Cevat, akir Paa'y tabancayla vurmu, ldrm babasn."
Freya derin ocuk uykusunun iinde, evdeki koumalar hayal meyal duydu. Sabah uyandnda,
anneannesi yannda yoktu. Yataktan dar szld ve parmaklarnn ucuna basarak merdivenlerden inmeye
balad. Tm yatak odalarnn kaplar akt, yataklar botu ve yaplmamlard. Byle bir manzaray ilk defa
gryordu kk kz. Bir kat aa indiinde, salonun aralk kapsndan ieri ban uzatt. Anneannesi yerde,
dizlerinin zerine
un uncun ojv<y< oauayu ve, nmaiwuiaiiiiii, uyui-
du, "Aman Allahm... Aman Allahm... Aman Allahm." Tam ieri girmek zereyken Nissa ve Aliye'nin Alman
mrebbiyesinin 45 elik gibi kuvvetli elleri onu omuzlarndan yakalad ve dar ek-ti. Ar aksanl Trkesi
ile,
"Siz aln mayo Freya. Biz gidecek plaj," dedi.
"Annem denize onsuz gitmeme izin vermiyor efendim."
"Biz heute gidecek plaj. abuk ln, haydi."
"Annem kzar ama..."
Kadn, Freya'y ekeleye ekeleye merdivenlerden aa indirdi. Sofada Aliye ve Nissa, ellerinde plaj
torbalan akn akn bakmyorlard. Freya, daha kahvalt bile etmemiti. Karn at. Mutfaa doru,
eteinde bir eylerle koan Aye teyzesini grnce hemen yanma gitti.
"Teyze bu dad beni zorla plaja gtryor. Annem duyarsa ok kzar. Hem ben dedemle yumurtam yemedim
daha.
Aye teyzesinin gzel mavi gzleri birer kan anan andryordu. Eteine doldurduu yrtk fotoraflar
kk kzn grmemesi iin, eteini biraz daha yukar kaldrd.
"Deden yok artk!" dedi. Elbette yoktu. Yolcu etmemiler miydi dedesini ve daylarn.
"Babamla yerim o zaman."
"Baban da yok!"
"Nerede babam?"
"Afyon'a gitti. Sana ne diyorlarsa onu yap, Freya. Ayak altnda dolama. Bu sabah yumurta filan yok.
Ackrsan, Frulein plajda size simit alr," dedi, koar adm mutfaa yrd.
akir Paa Kk'nn ocuklar, sabahn kr karanlnda, apar topar plaja gtrlmelerinin nedenini
anlayamadlarsa da, denize gidiyor olmann keyfi iinde, Alman dadnn peine taklp yrdler. Nissa ve
Aliye aralarnda fsr fsr bir eyler konuuyor ama konutuklarn Freya ile Mutarra'ya nakletmiyorlard.
Plajdan akama doru ktklarnda, evlerine gitmediler. Birka gn kalmak zere byk kzlar Sara Hala'nn
evine, Freya ve Mutarra da Cemal Paa'nn Ada'daki kkne gtrldler, i amarlarn ertesi gn Lala
getirdi. Evlerinde bir sorun var-
u.
raa iasaammu. vutUK guiuusu uuymas. yordu. O iyileene kadar gnderildikleri evlerde misafir
kalacak-46 lard.
Freya birka gn sonra kke dndnde, Suat dayy evde buldu ama dedesini ve Cevat daysn bouna
arad. Onlar yoktu. Onlar bu kkte bir daha asla grmeyecekti. Ve Ada'da zaman, bir daha asla eskisi gibi
olmayacakt.
Buhranl Yllar
Kader, sanki akir Paa ailesinin ve lkenin dramn, mthi bir ayarlamayla ayn zamana denk drmt.
Hem akir Pa-a'nn geride kalan ei ve evlatlar hem de lke, 1914 ylnn son aylarnda, derin bir yeis ve
aknlk iindeydi.
Osmanl, vatann en gzel paralarn kaybetmiti. Dou Rumeli'nin, Bosna Hersek'in, Girit'in kayb,
Trablusgarp-Bingazi'nin talyan'lara geii yetmezmi gibi, Balkan Harbi'nin sonunda, Dou Trakya'nn
dnda kalan tm Avrupa topraklar elden kmt. Osmanl ordusu, 1912 ve 13 yllarnda srdrd Balkan
Sava-'nn bitiminde, basz bir kalabalk halinde dalmt.
Memleket periand. Halk kan alyordu, ittihatlar bir darbe ile hkmete el koymulard. ttihat Paalarn
btn dnyaya meydan okuyan tavrlar, kimseyi dinlemeyen kibirli halleri srerken, lkenin stndeki
karabulutlar da giderek younlayordu. Bunlar yetmezmi gibi felek, Osmanl lkesine ve halkna, Balkan
Sava'ndan yenik kmasnn hemen ardndan, bir sava darbesi daha indirecek, Avrupa devletlerinin 1914'te
balatt Birinci Dnya Sava'nn korkun girdabna, Osmanl Devleti gz kapal srklenecek ve o girdapta
boularak lecekti.
Birinci Dnya Sava'nn balamasndan drt yl sonra, 13 Kasm 1918'de dman filolar stanbul surlarnn
nne demir atp, karaya asker kardlar.
O gnlerde stanbul deta i ie gemi birka halkadan olumaktayd. En i halka stanbul'un Trk ve
Mslman halkyd. Kan alayan bu halk, savaa katlan ve savatan dnen, a, perian, isiz ve yrei yaral
insanlardan oluuyordu. Bu insanlar, o gne kadar inanm olduklar deerlerinin teker teker zlne
seyirci kalyorlard. Tutunacak dallar kalmamt. Kadnlar vaktinden evvel km, erkeklerin ou sakat
kalmt. Geim derdi
UVUtl
misti. eyiz sandklar boalmt. Kilerler tamtakrd. Mslman 48 halkn orta ve az gelirli tabakalannda,
hsran, umutsuzluk ve a-resizliin dnda tek bir ey kalmt; igalin yrekleri yakan utan duygusu.
kinci halkada sava zenginleri, trediler, aznlk tccarlar, karanlk ilerden ke dnmeyi bekleyen tilkiler ve
dalan kklerin, konaklann grkemli yaamlann srdrebilmek iin, her eyi yapmaya hazr kiileri ile
saltanat dknleri vard... Bunlar Pera, ili gibi kozmopolit mahalleleri mekn tutmulard.
Son halka, Saray'd. Artk kaynaklan kurumu, tkenmek zere olan ve saltanatn srdrebilmek iin, her
forml kabule hazr Saray!
Halka halka zlmekte, dalmaktayd istanbul.
akir Paa ailesi, Saray'dan on dokuz yl nce uzaklamt. Paa, gelecei grm gibi, kzlarn kendi
snfndan paazadelere deil, bir gn yepyeni bir lkenin douunda katks olacak, orta halli ve erefli gen
askerlere vermiti.
Savan balamasyla, Emin ve Ahmet Beyler cepheye arld-lar. akir Paa'nm kzlar, lise talebesi olan
Suat'n dnda, tamamen erkeksiz kald. Yaam onlar iin, artk her zamankinden daha zordu. Harbiye'deki
evlerinde ingiliz igal kuvvetlerinin kumandan oturduu iin, k Ada'da geiliyorlard.
Hakkiye ve Aye, babalann vuran aabeylerine kar derin bir nefret beslemeye balamlard. Aye,
bylesine bir lekeyle damgalanm bir ailenin mensubu olduu iin, niann bozmaya kalkm, ama bu teklifi
nianls tarafndan iddetle rededilmiti. Ce-vat on drt yllk mahkmiyetle hapisteydi. Suat bizzat yaam
olduu trajedinin tesirinde, sk sk baylr, kriz geirir olmutu. Ailenin, altklar hayat srdrecek paras
kalmamt. Sare ismet Hanm, hapiste yatan olunun kars ile kk kzn korumas altna almt ama,
onlara yedirecek yemei zor temin ediyordu. Fahrnissa zor koullar altnda, Sanayi-i Nefise'ye gidiyor,
Freya, dedesinin Ada'da kurduu ilkokula devam ediyordu. Dou cephesinde arpan Emin Bey,
istanbul'daki evin aln bil-
dolu'dan erzak yollamaya alyordu. Kz tavukgsn ok sevdii iin, bir keresinde dayanamam,
Anadolu'nun bir ucundan istanbul'a, teneke bir kutuda, koca bir paket tavukgs yollamt. Eve vardnda
tavukgsnden baka her eye benzeyen tatly, btn aile, gzyalan iinde yemilerdi.
1919 ylnn Nisan aynda, Kars ve Ardahan, Ermeniler tarafndan igal edildi. Nisan sonunda ve Mays
balannda Ege ve Akdeniz kylannda da igaller balad. 29 Nisan'da italyanlar Antalya'ya, 11 Mays'ta Yunan
askerleri Fethiye'ye ktlar, iki gn sonra, talyanlar, Kuadas'ndayd, 15 Mays'ta ise, Yunanllar izmir'de.
Bu, barda taran son damla oldu.
Aile ve lke kederden, yoksulluktan, umutsuzluktan rlm bir rg gibiydiler artk. Ama gne, zaman
zaman, kara bulutlan delerek, n ulatrabiliyordu yeryzne. Osmanl lkesinde, henz umudunu
kaybetmemi insanlar, vatan sevgisiyle dolu genler vard.
49
F4
Tarih, belki de hi kimsenin eseri deildir. O, kendi rgsn kendi tezghnda kendisi dokur.
. S. AYDEMR
Mustafa Kemal isimli kurmay subay, 13 Ekim 1918 gn, Adana'dan gelen trenden inip Haydarpaa rhtmna
ktnda, dman filolarnn stanbul'u igaline tam bir ay vard, istanbul, ok yakndaki igali bekleyen
aznln, zellikle palikaryalarn neeli sarho naralar ile n n tyordu. Gen adam fevkalade zgnd,
ama aresiz deildi. Gnlnde, dzenli bir ordu ile bu igali durdurmann, hi olmazsa elde kalan muhafaza
etmenin hayali vard. nceleri, hkmetin kendine bir frsat tanyacan sanyordu. O srada tahtta oturan
Sultan Vahdettin'e veliahtlk gnlerinde bir yurtd gezisinde yaverlik etmiti. zel dostluklarndan dolay,
Sultan'n kendini dinleyeceini sanyordu. Ama bu yoldaki tm giriimleri karlksz kald. nemli mevkilere,
milli dayanmaya taraftar gen ve enerjik kimselerin getirilmesi ok zordu. Mustafa Kemal, stanbul'da
kalarak mhim iler baarmaya imkn olamayacan abuk anlad.
Mustafa Kemal'in istanbul'da bulunduu tarihlerde, ilerde Anadolu'da balayacak olan Milli Mcadele'nin,
ismet Bey, Fevzi Paa, Kzm Karabekir, Refet Paa, Rauf Bey, Adnan Bey gibi hemen hemen tm ileri
gelenleri, tuhaf ve mutlu bir tesadfle, istanbul'da bulunuyorlard.
Mustafa Kemal, kendine ili'de bir ev kiralam ve 'halk mukavemetiyle kurtulu' hayalini gerekletirmeye
girimiti.
Evinde yaplan toplantlarda, kendi gibi artk Padiah'tan umudunu kesmi olan vatanseverlerin btn
mitleri, Anadolu'da balatlacak bir savunmaya balanyordu. Sabahlara kadar yaplan konumalarda, hep
ayn neticeye varlyordu:
i cc vcncsye ve gen, yetkin kumandanlarn ordulann banda Anadolu'ya gemeleriyle mmkn olabilirdi.
Bu byk projenin banda ise, byk hizmet ve kahramanlklar ile tannm Mustafa Kemal bulunmalyd.
Kurtulu Sava'nn gelecekteki kahramanlar, bu hususta hemfikirdiler.
Zaten Anadolu'nun dman igali altndaki blgelerinde yer yer mukavemet gruplar kendiliinden
olumaktayd. Bu gruplarn belli bir sistem iinde, birbirlerine balantl olarak hareket etmeleri, birbirlerinden
haberdar olmalar ve profesyonel askerler tarafndan rgtlenmeleri gerekiyordu. Mustafa Kemal ve onun
gibi dnen silah arkadalar, istanbul'da bo oturmayp, Anadolu'ya gnderebilecekleri, terhis olmu
askerleri aramaya koyuldular. Bir yandan Anadolu'ya gnderilecek adamlar rgtlerken, bir taraftan da
Mustafa Kemal'in resmi bir grevle Anadolu'ya evkini planlamaya alyorlard. Hkmette su balarn
tutmu Ittihatlar'la Mustafa Kemal'in oktan yol ayrmna gelmi olmasndan dolay, durum mitsiz
grnyordu. Ama, Vahdettin'den henz umudunu kesmemiti Mustafa Kemal. Bak kemie dayandnda
Padiah'n Anadolu'da bir kurtulu ordusuna izin vereceine ve onlarla birlikte yurdu kurtarmaya ynelik
almalar yapacana inanmak istiyordu. Bu inanca ihtiyac vard.
ili'deki evde gece gndz sren toplantlarda, kurtulua dair fikirler berraklam, grev blm
tamamlanmt. imdi i, Mustafa Kemal'in geni yetkili bir vazife ile Anadolu'ya tayinine kalmt.
ite tam o srada igal kuvvetlerinden, hkmete bir nota verildi.
Karadeniz kylarnda, Samsun ve civarnda asayi bozulmutu, ingiliz ve Franszlarn lkeyi igalinden
maran yerli Rumlar, Trk kylerini basyordu, igal kuvvetlerine gre, Trkler bu kylarda ve zellikle
Samsun civarnda yaayan Rumlara saldryorlard. Bu durum en ksa zamanda kontrol altna alnmazsa, bu
blge de yabana askerler tarafndan igal edilecekti.
rak, bu meseleyi halletmesini emretti. Mehmet Ali Bey; 52 "Bu i burada, Babli'de yoluna konamaz.
Asayiin bozulduu blgeye bu davann hakkndan gelebilecek, tecrbeli bir ahsiyeti geni selahiyetlerle
gndermek lazmdr. Mevcut komutanlar arasnda, bu vasflan haiz olarak hatrma gelen Mustafa Kemal
Paa'dr," cevabn verdi.
Doktor, iyi olacak hastann ayana gitmiti. 'ark Ordular Mfettii' unvanyla, Karadeniz zerinden Dou
Anadolu'ya yollanmak! Mustafa Kemal'in hayalini kurduu tayindi bu.
Anadolu'ya yollanmasnn arkasndaki nedeni henz bilmiyordu. Onun, istanbul'da her nne gelen kapy
alarak, dayanma istemesi igal kuvvetlerinin gznden kamamt, igal kuvvetlerini rahatsz eden
nedenler Saray'n da huzurunu bozaca iin, zellikle Harbiye Nezareti, Mustafa Kemal'in Anadolu'ya
srlmesine taraftard.
Dahiliye Nzn Mehmet Ali Bey ile, Sadrazam Damat Ferit Pa-a'nn bu tayini onaylamas yetmedi. O
gnlerde kimse sorumluluk almak istemiyordu. Durum ylesine vahimdi ki, herkes hibir atilimin Osmanl'y
ve gidiat kurtaramayacann farkndayd. Sadrazam ve Dahiliye Nzn, Mustafa Kemal'in bir de Sultan'dan
onay almasn istediler.
Mustafa Kemal ve Sultan Vahdettin, Yldz Saray'nm ufak bir salonunda, deta diz dize denecek kadar yakn
oturdular. Salonun Boazii'ne doru alan penceresinden, birbirlerine paralel hatlar zerinde sralanm ve
bordalanndaki toplar Yldz Saray'na dorultmu dman zrhllar grnyordu. Sultan,
"Paa, Paa," dedi. "imdiye kadar devlete ok hizmet ettin. Ama asl imdi yapacan hizmet, hepsinden
mhim olabilir. Paa, devleti kurtarabilirsin."
Mustafa Kemal'in iine bir scaklk yayld. O hep dememi miydi, Sultan'm igale raz olmayacan...
"Bir mukavemet ordusu kurmamzn..."
Sultan, muhatabn konuturmad, szn kesti.
"Vazifen, istanbul'a hkim olanlarn siyasetine uymaktr. On-
lann ikayet ettiKlen meselden halletmektir. Memleketi ve halk da, bu siyasetin doru olduuna inandnnz
Paa. Bunu yapabilirsiniz." 53_
Mustafa Kemal'in umudu yeeremeden solmutu. Huzurdan ktnda, Sultan'm yaverini kendini beklerken
buldu. Elinde kk bir kutu tutuyordu.
"Zat- ahanelerinin ufak bir hatras," dedi. Bu, kapann stne Vahdettin'in adnn baharfleri kaznm bir
saatti.
Mustafa Kemal'e resmi bir yetki ile, Anadolu'nun yolu nihayet almt.
Samsun'a varmasndan sadece birka gn nce, Yunanl'nm izmir'e asker karmaya hazrland duyuldu.
Hkmet yine aciz kalmt ama bu kez halk, ani bir amar yemi gibi silkini-yordu. Vatan evlatlannn
yreinden gl bir 'hayr' sesi ykselmekteydi. 'Bu gidie, bu igale dur diyecek birileri kmal! Mutlaka
kmal.' Byle dnenlerin says gn getike artyordu.
Emin Bey de byle dnenlerin arasndayd. Sk sk olmasa bile, ara sra ili'deki toplantlara katlmt.
Kaynpederi akir Paa'nm szleri kulaklannda n n tmese, kendini bu eyleme tamamen verecekti. Ama
akir Paa, birok kere ona, "Olum, bana bir ey olursa, ailenin bana sen geeceksin. HakMye ve kar-
deilerini sana emanet ettiimi unutma. Cevat'tan hayr gelmeyeceini biliyorum. Suat daha ok gen ve akl
bir kan havadadr. Aileme sen sahip kacaksn. Aman ola ki Saray'a bulama ve Saray' karna alma. Yoksa
ok sknt ekersin," demiti.
Emin Bey, ok sevdii ve sayd kaynpederine verdii sze sadk kalmaya almt. Mustafa Kemal'in
toplantilannda, bir gn bann Saray'la belaya girebilme ihtimalini grnce, ekimserlik gstermiti. Ama,
verdii sze sonuna kadar sadk kalamayacann da farkndayd.
Osmanl mlk ehir ehir dyor, Saray seyirci kalyordu.
Son konumalarnda, Mustafa Kemal ona, "Emin, eer bir gn Anadolu'ya silah evki gerekirse, yardmlarn
isteyebilir miyim," demiti. Sevk elbette tren veya gemi ile yaplmalyd. Demiryollan
ve vapur natan ecneDierm muyaznaaya. cimn r>cy m cmucu ve einin ailesinden dolay, yabanclarla
dostluklar vard. 54 Emin Bey, Marsilya Konsolosu Seyfettin Bey'i dnd. O, Demiryollar'nda alan bir
Fransz'la ok yakn dosttu. Bir keresinde Fransz'n kumara dkn olup, deyemedii borlarn altnda
kaldndan sz etmiti, laf arasnda. Acaba bu adamdan istifade edebilirler miydi?
zmir, 15 Mays 1919'da igal edildi.
Belki de zmir'in igali, halkn sabrnn tamasna yol at iin, Mustafa Kemal'in bir bakma ans oldu.
imdi ona den, hi vakit kaybetmeden bir an evvel, menziline ulamakt.
Pentimento
(Osmanolu Klinii)
"Yalnzl tadlar yreklerinde ve yataklarnda Zordu sava yllar gen kadnlara, Ada konaklarnda"
Bir eyden yana iim ok rahat, o da ldmde Sara'nn bana ok gzel bir cenaze treni
hazrlayacandan. Byle eyleri ok iyi becerir Sara. Al trenlerinden, cenaze trenlerine kadar her trl
tren konusunda sonsuz deneyimi ve esiz fikirleri vardr. Halkla ilikiler dalnda bylesine baarl olmasn,
grgsne olduu kadar, deiik bulularna da borlu. Evet, ondan beklediim gibi, bir yazar, bir ressam ya
da bir mzisyen olamad ama, sonunda baarl bir meslek kadn oldu kzm. Buna da kr...
Sara'nn, cenazemde, sar ya da krmz kasmpatlarla bezeli o rk elenkleri cami avlusuna
sokturmayacana eminim. Ark cami duvarnn dna m dizdirir ne yapar, bilemem. elenk denince benim
aklma hep kasmpat gibi sonbahar iekleri gelir. 10 Kasm sonbahara denk dtnden mi acaba? Sara,
herhalde tabutumun zerine, eer bulabildiyse, yaseminlerden yaplm kk, zarif bir elenk koydurur.
Yasemin bulamadysa, meneke ya da Osmanl karanfillerini seeceini sanyorum. Gl cenaze iei
deildir, kzm bilir bunu. elengin zerinde Sara'nn ve ocuklarnn ad yazar. Tabutun banda da en
sevdiim, kenarlar turkuaz oyal beyaz namaz rts...
u anda hastane yatamda, lme doru kayarken dnyorum da, sevmediim, krgn olduum tek bir
kii bile gelmiyor aklma. Krldm, gcendiim birileri olmad m hi? Elbette vard ama onlarn hepsini
affettim ben. Acaba benim onu ettiim gibi,
.nt ut ut atuj u: jd yuiuuc c yvjv.
boyu. Bir ocuu paylaamayan iki kadn! imdi, urada yatarken 56 dnyorum da, Sara'nn z
annesine hakszlk ettiimi gryo-~~~ rum. Ama mantk ne zaman sevginin esiri olmam ki? Sevgi,
insana her eyi yaptrr. Hele evlat sevgisi!
Ya pimanlklarm? Fazla pimanlm yok. imdeki tek ukte, sanata ge balam olmaktr. Tm hayatm
yeniden yaama frsat tansayd bana Tanr, niversiteyi bitirdiim yl, evleneceime, hemen seramie
balardm.
Acaba Sabahattin ile yine evlenir miydim? Evlenirdim herhalde. Onu ilk grdm an, bir alev topunun
karnmdan boazma doru hzla ykseldiini hisseden ben deil miydim? Sonra yine, boanrdk, o baka.
ocuum olmad iin eksiklik duyduumu sanmt baz yaknlarm. Bir arkadam, "isterdin herhalde anne
olmay," demiti. "Sara var ya," dedimdi ona. "Ama onu sen dourmadn ki," diye yantlamt. Aptal kadn,
ocuk sevgisinin douma bal olduunu sanyor. Bir ocuu evlat gibi sevmek iin, bacaklarn ap, avaz
avaz bararak onu iinden kartmak art sanki, insan var, icabnda z ocuunu bile sevemiyor... Ya da
ocuklarndan birini lesiye, dierlerini makul dozlarda seviyor. Tpk anneannem gibi. Anneannem, Cevat
dayma tarifsiz bir tutkuyla balyd bence. Kocasn vurmu olmas bile, olunu tkenmez bir duygu seliyle,
onu balayarak, onu korumaya alarak, ona toz kondurmayarak, son nefesine kadar sevmesine engel
olamad. En ok annemle Aye teyzem kzarlard anneanneme. Mahkemede anneannemin verdii ifade,
davann seyrini deitirmi, 'cinayet'ten 'kaza'ya dnmt karar, idamdan kurtard olunu, yatt
mahpushanelerde, kar k demez, ziyarete giderdi ve gerek ayan beyan ortada olmasna ramen, o hep,
"Cevat, babasn ldrm olamaz," derdi, "Benim olum, cinayet ilemez."
Onun bu tutumuna karn, kz kardeleri uzun sre affetmediler daym. Yllarca yzn grmek istemediler.
Hatta annem, ha-pisaneye olunu ziyarete gitti diye, anneannemle bir ay boyunca konumamt. Bu yzden
bir yaz gn Ada'dan ayrlp akir Paa Apartman'na dnmtk. Anneannemin ziyaretlerini srarla
srdrdn grnce, annem bu tutumundan vazgemek zorunda
ramumssa ve Aiye ok oana m aavran-dlard sonralar.
Yaam, insanlara affetmeyi de retiyor, lm kanksamay 57 da. lm! Souk, antipatik, siyah renkli
szck. Ne ok lm ya-yor insan hayat boyunca. Benim yalarma gelindiinde, lm de artk, kiiyi adm
adm takip eden sadk bir kpek gibi, yakna geliyor. Glge gibi, hemen orackta, yan bamda... Genliimde
beni rperten, korkutan lme imdi, sevecenlikle bakyorum, hani nerdeyse elimi uzatp okayacam onu.
Ama henz deil... Biraz daha bekle lm... Bir sergi daha... Son bir sergi. Sonra nasl istersen yle olsun.
Artk gerisini Sara dnr. Ada'daki kkn lo salonunda, o n yukardan dt keden
kalkamayacak olduktan sonra cenazem... varsn bildii gibi yapsn. Cenazemi dzenlemek ona kalm...
Cenaze denince benim gzmn nne nedense, Ada'daki kkte, alt salonun en dibindeki masann zerinde
duran ve yu-kardaki pencereden stne nur yaarmasna, yumuak, scak bir n dt tabut gelir.
Aliye'nin nl kocas Berger'in tabutu... Aliye, tabutu tayan masann sa kenarna yere diz km, beyaz
narin eli tabutun stnde, sanki lmle btnlemi gibiydi. Elindeki aynay Berger'in azna tutuyordu
srekli. Kolu yorulduu zamanlar, aynay vey olum Altemur alyor, o tutuyordu, hatr iin. Hepimiz, aynaya
Berger'in nefesinden bir buunun dmeyeceini biliyorduk. Ama Aliye'nin vazgemeyeceini de biliyorduk.
Tabut gtrlene kadar durmutu orada Aliye. Hatta gnlerce durmutu. Berger gmldkten sonra bile,
gidip gidip, o masann dibinde diz kn hatrlarm.
Ben, bykbabam akir Paa'nm cenazesinde drt yandaydm. Aile ocuklar bir yerlere datm, ancak
cenaze treninden sonra geri getirtmiti. Hayal meyal, ok elemli, ok gaml bir ev hatrlyorum... Siyahlar
giyinmi, azlarn bak amayan ve srekli alayan kadnlar, eve doluan yabanclar, polis mdrleri... Polis
mdrleri? Evet, elbette... Hizmetilerimizden biri azndan bu kelimeyi kard, biz ocuklar da tekrar
ettiimiz iin, iten karlmt. Her neyse, bykbabamn cenazesini grmedim ama, onu da hep ayn yerde,
ayn konumda canlandrrm haya-
neanneminki gibi, alt salonun en dibinde duran ve stne yukar-58 dan k den o byk masaya
koyduklarn biliyorum. Drama anlay yksektir bizim ailenin.
Dorusu, o gsterili gidii ben de isterdim kendim iin. Ein dostun bir mabede girermiesine, nce mor
salkml bahede sonra da ampir mobilyalarn dizelendii lo salonda, sessiz ve vakur admlarla yryp,
atlas rtnn altndaki tabutta yatanla, huu iinde son kez vedalamas nerede... dilencilerin acl insanlar
kollarndan ekitirdii bir cami avlusunda, saygszca bir azdan sohbet edenlerin grltsnde, iti kak
vedalamak nerede. Ama artk ne Ada o eski Ada, ne de cenazelere ok yakan salonuyla, Ada'daki ev var.
Muhtemelen, ben bu hastane odasndan doruca morga yollanacam. Sara'ya syleyeceim ilk frsatta,
morga asla yollamasn beni. Oldum olas sevmem souk yerleri. meyi hi sevmem. Ada'da geirdiimiz o
ktan beri korkutur beni souk.
Ne ok mtk o k. Hem okulda, hem evimizde donmutuk k boyu. Annem iskeleye vapura inerken,
kazamn iine gazete sokard, rzgra kar korunmam iin. ylesine bir poyraz eserdi ki Ocak aynda,
kemikleriniz donard. Ocak aynda iiniz neydi Ada'da derseniz, haklsnz. Bizlerden ve bir iki de Rum aileden
baka kimsecikler kalmamt Ada'da, o yl. Balkan Sava yeni bitmiti. Aradan bir yl gemiti ki bu kez
Dnya Sava balamt. O kadar fakirlemitik ki, akir Paa Apartman'ndaki tm dairelerimizi kiraya
vermitik. Anneannemin katn zaten ingilizler'in komutan igal edip, yerlemiti. Dier katlar, yani Aye tey-
zeminkiyle bizimki de kiradayd. Baka hibir gelirimiz kalmamt nk. ocuklardan saklamaya
alyorlard durumu. Ama seziyorduk. Gzle grlr ekilde deimiti hayatmz. Anneannem, yatak
odalarmzn ve ikinci kattaki oturma odasnn dnda kalan dier salonu ve kullanlmayan odalar kapattrm,
yakt tasarrufu yapyordu. Biz sebzelerimizin ounu bahemizden elde ediyorduk. Balkan Sava'nn
sonunda, jandarma komutan olarak istanbul'a dnen ve teyzemle evlenen Ahmet enite, Birinci Dnya
Sava knca, Badat'a 13. Ordu komutan olarak atan-
ym, oook uzaklara gitmiti, yani babasn vurduu iin, hapisteydi. Suat dayma ise, ahit olduu o korkun
olaydan sonra bir 59 baylma illeti gelmiti. Durup dururken titremeye balar, ak diye " der baylrd. Yine
de anneannem onun okumakta olduu Galatasaray Sultanisi'nde kalmasn uygun grmt. Fahrnissa ve
Aliye, devam ettikleri Fransz okulu kapatld iin, alelacele Franszca reten bir ecnebi hanmn
pansiyonuna verilmilerdi. Sonradan Fahrnissa Sultan Reat'n giriimiyle alan Sanayi-i Nefise Mektebi'nde
resim eitimi grecekti. Ne kadar parasz kalnrsa kalnsn, akir Paa ailesinde, bir ocuun Franszca
konua-mama ihtimali, dilsiz olma felaketiyle e anlaml gibiydi. Franszca bilmek ve bir mzik aleti almak,
bu aileye doan ocuklarn deimez kaderiydi. Ama, yoksulluk tahribatn bir trl gstermeye mecburdur.
Gzel gnlerden kalma taftalar, kadifeler iinde gezen ocuklarn st ba bir yln sonunda iyice dklmeye
balamt. Artk ayakkablarmzda kat kat peneler, giysilerimizde yamalar vard. Biz ocuklarn ektiimiz
sefalete pek aldrdmz yoktu. Bykler ise paraszlktan ok, dman igali altnda kalmaktan
yaknyorlard. akir Paa'nn lmnden tam krk gn sonra - bunu srarla vurgulard annem, nk
babasnn mevl-dnn okutulduu gnd - Osmanl imparatorluu Fransa'ya sava ilan etmiti. Dnya
yznde on binlerce ailenin ykmna neden olan o uursuz Birinci Dnya Sava, sadece ailemizi alt st
etmekle kalmayacak, imparatorluumuzun da ban yiyip bitirecekti.
Sava evimizin erkeklerini alp gtrd ve henz tahsilde olan Suat daym ancak hafta sonlan gelebildii
iin, evde bir ka-dmlar ordusu gibiydik. Paraszla, sefalet ekmeye, almaya hi alk olmayan, piyano ve
keman alma, dil bilip resim yapma yeteneklerinin dnda, elinden pek bir ey gelmeyen, nazl bir kadnlar
ordusu. Ama, neme lazm, ailemin kadnlar, yani anneannem, annem ve Aye teyzem, kendilerini aarak,
zorluklara kar olaanst bir mcadele verdiler. Balar hep dik durdu. ektiimiz yokluu, deil ee dosta,
evin ocuklar olan bizlere dahi hissettirmediler.
da idiler. Benim de dedemin adn tayan bir erkek kardeim 60 domutu. Fahrnissa, her gn Ada'dan
vapurla eziyetli bir yolculuk yaparak okuluna gider gelirdi. Aliye ile benim ya farkm, ksa bir sre iin iyice
almt. Artk eskisi gibi benimle komaca, saklamba oynamaz olmutu. Onun yeniden ok yakn dostu
olmama sadece be yl vard ama benim henz ocukluktan kmadm o gnlerde bile, paylatklarmz az
deildi. rnein bana ve boynuna sarmak istedii rengrenk ifonlar, ou kez anneme gstermeden ben
tardm evin dna. Hi gocunmadan, her istediini yapardm. Bana l dese, lmeye hazrdm da, Aliye'nin
hayatnn en byk, en tutkulu akna vesile olacam bilmiyordum henz. Daha pek ok ey bilmiyordum.
K gn Ada'daki kke dolumu olmamzn nedenini ve evimize igal ordular komutannn yerlemi
olduunu bir gn tesadfen renmitim. Kira toplamak iin Taksim'e inen annem, eve dnnde, benim
sylediklerini duyduumdan habersiz, annesine ve kardeine, sinir iinde anlatyordu.
"Dnebiliyor musunuz anneciim," diyordu, "ngiliz kumandann taraaya ast amarlarn arasndan bir
ift orabn teki kaybolmu. Adam avaz avaz baryordu, orabm aldnz, parasn deteceim size, diye".
"Rzgrda umutur, bizim at ok eser," diyordu Aye teyzem.
"Gel de onu adama anlat. lkemizde yokluk var diye, amarlarn alacamz sanyor."
"Bu son olsun kzm, ngilizler evimizi boaltr boaltmaz tanacaz, bitti bu i. Bir daha kiracyla uramak
yok... Elin yabanlarna muhatap olmaktansa, a otururum," diyordu anneannem.
Suat daym, kendini halnn stne atyordu boydan boya. Ben yine bayldn zannederken, o yerde
kahkahalarla glyordu, "akir Paa'nn kerimeleri Hakkiyanm, ingiliz komutann orabn alm. Kah kah
kah. ngilizin kocaman oraplar, Emin eniteme uysa bari."
Ben neler olup bittiini ancak byle merdivenlerden inip karken, oturma odasnn nnden getiimde
reniyordum. Bir
.;v. uL,a, ov.ll auun
nll alyorsun, bari para istemeyi dene. Belki verirler. Onlarn da yardmcya ihtiyac var," derken
duyuyordum. Fahrnissa kardelerin arasnda pratik zmleri retmekte esizdi. Ama annesinin sert
baklarn grr grmez hemen susard.
"Benim kzm hastabakclk m yapsn? O i ancak gnll olarak yaplabilir."
Akamlar odamza ekildiimde sorardm, "Anne, o oraba ne olmu?" ya da, "Gnll ne demek
anneciim?" diye.
"Bu savan bizim eve en kt etkisi, seni hem 'kap-dinler' hem de ok bilmi yapt," derdi annem.
Bir kadn ordusunun iinde kalmaktan dolay, vaktinden evvel bym ve martlm olabilirim. Ailenin en
k olduum iin, teyzelerimin tm, Suat daym ve anneannem, btn dikkatlerini benim zerimde
toplamlard. Hepsi de bana bir eyler retmeye alyordu. ster istemez ok bilmi bir ocuktum. Ama,
gerekten bydm, bir 'gen kz'a dntm hissettiim ilk an; ok zel ve esrarl bir gne aittir.
Annemin, karacier hastalnn tedavisi iin Karlsbad'da bulunduu, babamla benim akir Paa
Apartman'nda yalnz kaldmz o gaml gnlerden birine... Sanyorum bir erkee vurulmann nasl bir duygu
olduunu da ilk, o gn rendim... O, bizim eve ziyarete geldii
Ikl Gzler
"O sebular gibi ince kadnlar imdi Birer tutam sa kesip ipek rglerinden Sarmalayp zenle keten
mendillerine Elem, umut ve zlem yolladlar bir sre Zabitlerin koynunda Dou cephelerine"
Eve ok erken dnd Emin Bey. Elinde birtakm paketler vard. Mutfakta akam yemeini hazrlamakta olan
Fisula'ya, akama ne yemek olduunu sordu.
"Biraz brek vardr, dnden kalma. Kk hanma czbz yapacam paam," dedi Rum kz.
"Sen kfteleri hazrla git, kzm. Ben ocuun yemeini veririm."
"Ah hi olur beyefendi? Sz vermiim hanma, sizin bulasikleri toplamadan gitmem.""
"Olur, olur. Bu gece sana izin veriyorum Fisula."
"Kk hanm ne yiyecek?"
"Ben ilgilenirim. Sen git kzm."
"Ah, sofray kurmayaym?"
"Kurma, Fisula. Haydi, hava kararmadan dn evine."
Freya odasnda keman alyordu. Emin Bey, hizmetiyi yolladktan sonra, pencerenin nnde bir sre
bekledi, hizmeti kzn merdivenlerden inip, sokaa ktn, Taksim istikametine doru uzaklatn grd.
Kznn odasndan akortsuz keman sesleri geliyordu. Freya'ya bir yldan beri Macar virtz Charles Berger,
haftada iki kere keman dersi vermekteydi. Annesi ve Aye teyzesinin piyanodaki be-
Emin Bey, kznn odasna doru yrd, kapsn klatt.
"Fisula, girsene," diye seslendi kz. Kapda Rum hizmetiyi deil de babasn grnce, biraz aalad.
"Geldiinizi duymadm, babacm."
"Biraz nce geldim kzm."
"Fisula size ay verdi mi?"
"Hayr."
"Annem tembih etmiti ama..."
"Fisula'ya izin verdim, gitti."
"Ama annem buna pek ok kzacak."
"Freya, kemann brakr msn biraz."
"Yarn yine dersim var. almam lazm."
"Kemann brak ve beni dinle."
Freya keman yatann zerine brakt. Yay hl elinde tutuyordu. Telala, "Anneme bir ey mi oldu?" diye
sordu.
"Hayr yavrum. Daha bu sabah mektup aldm ondan. Anneciin ok iyi. Arlar azalm, itah alm. Sana
selam ve sevgi yolluyor."
Emin Bey, sylemek istediklerini bir trl toparlayamad iin, sustu. Freya, kemann yayn da yatann
zerine brakt, merakl gzlerle bakt babasna. Babas ok ciddi grnyordu.
"Freya, imdi seninle ok nemli ve sadece ikimizin arasnda kalmas gereken bir ey konuacam. Bir sr
paylaacam seninle."
Freya nefesini tuttu. Kpkrmz oldu yanaklar. Babas herhalde, Aliye'nin birine k olduunu renmiti.
Dokuz yanda bir ocuk iin, sr ancak sevdaya dair olabilirdi. Freya ne zaman Ber-ger'e derse gitse, biraz
sonra Aliye damlyordu. Bir kede oturup, hayran hayran Berger'i seyrediyor ya da ktphanesindeki
kitaplar kartryordu. Freya bir keresinde, "O kadar meraklysan, sen de ders alsana," demiti teyzesine.
Aliye'ye de ders vermeye balamt Berger ama, Aliye yine de Freya'nn derslerine gelmeye devam
ediyordu. Kk kz bu ziyaretlerden kimseye bahsetmemesi iin sk sk tembihlemiti. Ev halk katiyen
duymamalyd.
"Sen daha anlamazsn, henz ocuksun," demiti Aliye.
"Anlarm. Ltfen syle bana."
"Anlamazsn dedim ya."
"O zaman ben de derslerime girdiini anneme syleyeceim."
Aliye nce hrsla san ekmiti yeeninin. Sonra fikir deitirmi, yanaklarn pmt. "Byynce sen de
anlayacaksn canm. Ben m."
"Kocaman bir adam o. Yal."
"Ah Freya, Berger'e deil, bir bakasna m ama unu iyi bil; akn ya olmaz."
"Yaaa"
"Evet."
"Kime ksn?"
"Anlatamayacam eyleri sorma. Berger'i de ayrca ok beeniyorum. Hassas, derinlii olan, malumatl,
melankolik, ilgin bir adam."
"Ama yal ve ask suratl. Hi glmyor."
"Glmesin," demiti Aliye, omuzlarn silkerek. "Yine de ho bir adam. Aramzda bir sr bu. Tamam m
Freya? Sana srrm atm. Sadece sana. ok zel bir ey biliyorsun imdi."
"Evet ama Aliye, kime k olduunu bilmiyorum," demiti Freya.
"Onu asla renemezsin. k olduumu biliyorsun ya, o sana yeter."
Freya akn ne olduunu tam olarak tarif edemiyordu. Ama ailede aka dair laflar hi eksilmedii iin... Suat
daynn, Fahr-nissa'nn aklar... bir fikri vard. Kadn erkek arasnda heyecan verici, bir garip sevgi
olmalyd, ak.
Babas, naslsa renmiti demek srrn. Freya terleyen ellerini etekliine sildi.
"Kzm, bu akam buraya birka misafirim gelecek. ok nemli bir konuma yapacaz. Evde seninle benden
baka kimsenin bulunmasn ve bu konumalar duymasn istemiyorum. O yzden Fisula'y yolladm. Bize
ikram sen yapacaksn."
^cn un nees aa rureya.
"Misafir geleceini anneannen renirse, hizmet iin kendi adamn yollamakta srarc olur. Bu nedenle
kimseye bir ey sy- 65 lemeyeceiz. Bu akam, senin iin bir imtihan gecesidir, benim kk kzm. Odamda
duran paketleri mutfaa gtr ve a, on-lan annenden rendiin gibi, tabaklara yerletir, sofray kur. Bize
yemekte hizmet eder, sonra odanda keman alrsn, olur mu?"
"Kimler geliyor?"
"Baz asker arkadalarm."
"Ka kiiler, baba."
" veya drt kii gelecekler. Pasaj'a urayp mezeler aldm. Git bak bakalm evde rak var m?"
Freya bir ku gibi utu mutfaa. Elinde bir ieyle dnd.
"Baba, bu rak m?"
"Ta kendisi," dedi babas.
"Annem bu ikiyi o kk srahide servis yapar. Boaltaym m?"
"Karafakiye lzum yok. Sen sofray kur nce." Freya hoplaya zplaya mutfaa kotu. Babasnn getirdii
taramay, peynirleri, turular tabaklara boaltt. En sevdii ilemeli keten rty yayd masaya, tabaklan,
bardaklar koydu. Babasna gsterdi.
"Aferin sana, bu gece evimizin hanm sen olacaksn."
"Baba?"
"Efendim kzm."
"Kendime de masada bir yer koyaym m?"
"Hayr."
"Masann en ucuna."
"Hayr."
"Ama hani evin hanm ben olacaktm bu akam."
"Bu gece annen de evde olsayd, bizimle oturmayacakt Freya. ok zel eyler konuacaz aramzda."
"Aka dair mi?"
Emin Bey hayretle bakt kk kznn yzne. ocuk kpkrmz olmu, dudaklarn sryordu. Bir anda
frlamt bu soru a-
zuar. nemcil uaua, uuunuiuaii uiiiicr. nuyuiuu lup. ^aou byle bir boboazlk yapabilmiti, babasnn
karsnda.
"Vay vay vay," dedi Emin Bey, "Benim kk kzm neler biliyormu byle."
"Pardon. Pardon babacm."
"Freya, bu akam, aktan ok daha nemli eyler konuulacak bu evde. Sen imdi ieri git, zerine bir
eyler giy."
Freya, her zaman ok ciddi olan babasnn bu boboazlna kzmam olmasna aarak odasna yrd.
Dolabn ap, geen bayram alnm olan elbisesini kard, giydi. Elbise klmt. Bileklerine kadar inen
etekleri ancak dizinin altna geliyordu. kartt elbiseyi, okulda giydii etekliini ve beyaz bluzunu giydi,
salarn tarad. Aliye'nin onun odasnda unuttuu ifon earbn boazna sard, salona gitti.
"kar o eyi boynundan, Freya, senin yanda ocuklara yakmyor," dedi babas.
"Aliye teyzemin earb o." "Aslnda ona da hi yakmyor."
Freya, earb odasna geri gtrd, penceresinin nne bir iskemle koyup zerine kt, soka gzetlemeye
balad. Hava iyice kararm, sokaklardan el ayak ekilmiti. Salonda babasnn sinirli sinirli dolatn
duyuyordu. Tam pencereden ekilmek zereydi ki, nal sesleri duydu. skemlesinin zerinde dorulup bekledi.
Tek atm ektii st kapal bir fayton, Harbiye istikametinden doru geldi ve evlerinin nnde durdu. Freya
karanlkta arabadan iki pelerinli erkein indiini grd, iskemleden yere srayp, salona kotu.
"Babacm, geldiler, geldiler."
"Tamam, sen mutfaa git, ben seni servis yapman iin arrm. ini bitirince doru odana gider, kemanna
alrsn."
Babas heyecanl gzkyordu. Merdivenleri kan ayak sesleri yaklanca, Freya mutfaa gitti. Zil ksa ksa
iki kere alnd. Emin Bey sert asker admlaryla kapya yrd. ocuk babasnn kapy atn, "Buyrunuz,
buyrunuz efendim," diye misafirlerini ieri aldn duydu. Koridorda parmaklarnn ucuna basa basa
ytlruau ve Kap aralndan bakt. ki deil kiiydiler. Pelerinli adamlardan birinin arkas dnkt. San
salar solgun ampuln aydnlnda parlyordu. Dierinin yzn grebiliyordu Freya. ince sar bykl gen
bir adamd. Gbekli olan tanr gibi oldu ama tam karamad.
"Evde yalnz myz Emin Bey?" diye sordu, yz tandk gelen gbekli adam.
"Sadece Freya var," dedi babas.
"Freya?" Soruyu pelerinini karmakta olan arkas dnk asker niformal adam sormutu.
"Kzm. Dokuz yanda. Onu da evden uzaklatrmam dikkati ekebilirdi."
Babas konuklarn salona buyur ederken, o yine parmaklarnn ucuna basa basa mutfaa yrd, daha nce
hazrlad tabaklar gm tepsiye dizmeye balad. Elleri titriyordu. Babas ona bir misyon yklemiti bu
gece. Babasna bydn, gvenilebilir bir gen kz olduunu kamtlamalyd. Hi hata yapmayacakt.
Boboazlk hi yapmayacakt.
Fisula'nn akam baba-kza yedirmek iin hazrlad brei, annesinin yapt gibi kk paralara bld, bir
servis tabana yerletirdi. Acaba czbzlar piirmeyi becerebilir miydi? Babas onunla iftihar etsin istiyordu.
Frnn iinde duran tavay ekti sapndan. Tava o kadar ard ki az daha yere drecekti. Czbzlar
piirmekten vazgeti. Mutfaktaki tabureye iliti, bekledi. Zaman gemek bilmiyordu. Can sklmaya
balamt. Taburede srtn dayayamad iin, beli ar-mt. Evin hanm, gen kz filan olmak istemiyordu
artk. Odasna gitmek, kitaplanni kartrmak, boyalanyla, bebeiyle oynamak istiyordu sadece. Hatta kardei
akir gibi anneannesinin evine yollanmaya da razyd. Alamak zereyken babasnn sesini duydu.
"Freya, gel misafirlerimize 'ho geldiniz' de."
Tabureden atlad gibi ieri kotu.
"ite benim kk kzm Freya," dedi babas gururla. ocuk nce ince bykl adamn nne gidip, reverans
yapt.
"Ho geldiniz efendim."
"Bon soir, mademoiselle," dedi adam.
"Bu beyefendi Franszdr, onunla Franszca konu," dedi babas.
"Soyez le bienvenu," dedi Freya. Sonra gbekli yal adama
yrd.
"Ooo, ne kadar bymsn sen byle. Grmeyeli kocaman bir kz olmusun. Yaknda evlenme ama
gireceksin," dedi babacan bir sesle. Yanandan bir makas ald Freya'nn. Kpkrmz oldu Freya, nutku
tutuldu.
"Seyfettin amcan hatrlamadn m kzm?" "Aaa, akolsun, Freya, bir daha atlanma bindirmem ama seni..."
ocuk hatrlad, Taksim'deki klann orada oturan beydi, bu. Birka kere Suat days ile ziyaretine gitmilerdi.
"Ho geldiniz efendim." Ona da bir reverans yapp, nihayet yzn henz grmedii nc adama dnd
ocuk. Aman tanrm! Onlar nasl gzler yle. Masmavi, akmak akmak baklar, Freya'y delip yreine
sapland sanki. O hi bu kadar gzel bir erkek grmemiti bugne kadar. Dierleri, sarn Fransz ve gbekli
adam bir anda siliniverdi sanki. Odada sadece o vard. O ve Freya. Aliye, Aliye, Aliye... Burada olmalydn...
Bu gzleri, bu yz sen de grmeliydin...
"Siz Franszca biliyorsunuz demek, kk hanm?"
"Evet efendim."
"Ne zaman rendiniz?"
"Onunla annesi hep Franszca konutu da. Ana dili gibi, Trk-eyle birlikte rendi aslnda," dedi babas.
"Annesi Fransz m?"
"Hayr. Trktr."
"Baka marifetleriniz de var m, kk hanm?"
"Keman."
"Keman alyorsunuz, yle mi?"
"Evet efendim."
"Ka yandasmz?"
Freya, 'On sekiz, on dokuz, yirmi/ demek istiyordu.
"Dokuz," dedi.
"Evet."
"Aferin. Keke her Trk kz sizin gibi lisan ve mzik bilse. 69 Kim bilir belki bir gn..." dedi, mavi gzl
adam. "Resim de yapyorum," dedi Freya fsldayarak. "Kzm, yemeklerimizi yava yava masaya ta
bakalm." Freya, hl o baklarn tesiri altnda, dizleri titreye litreye mutfaa dnd. Mezeleri dizdii gm
tepsiyi kaldrmaya bouna abalad. Tepsi ar geldi. Teker teker tad tabaklar sofraya. Babas mutfaa
gelip rak iesini ve srahiyi ald. "Sen odana ekilebilirsin, Freya." "Mutfakta beklerim baba. Belki bir ey
lazm olur." Salarn okad babas, "Merak etme, olmaz. Sen git yat." Ayaklar geri geri giderek odasna
yrd ocuk. Sonra bir kou geri gelip, "yi akamlar efendim," dedi sofraya oturmakta olan erkeklere.
Adamlardan birinin Fransz olduunu hatrlaynca, "Bonne nuit, messieurs,"diye tekrarlad. "Bonne nuit,
Freya," dediler misafirler. Freya, ba geriye dnk, baklar mavi gzl adama dikili yrd koridorda.
Odasna ekildi. Aliye'ye bu adam anlatmak iin can atyordu ama, babasna sz vermiti. Syleyemezdi.
Bir ara, dayanamad parmaklarnn ucuna basa basa koridorda salona doru yrd. Yaptnn ok ayp
olduunun bilincindeydi ama o mavi gzl adama bir kere daha bakmak istiyordu. Babas salona alan
kapy kapatmt. Amaya ekindi. Kapnn gerisinde bir an durdu. Fransz misafiri yolcu ediyordu babas.
Sokak kapsnn kapandn, babasnn salona dndn duydu. Konuulanlar dinlemeye balad. Kulana
gelen szler onun anlayabilecei eyler deildi. "Bir milli mcadeleyi balatmak.", "Silahlarn Anadolu'ya
ulamas iin hangi gzergh takip edilmeli," gibi anlamsz szler sylyorlard. Odasna geri gitti ama ne
keman alabildi, ne resim yapabildi Freya. Yatana uzand, o mavi bakl adam dnd hep. Bir gn
evlenecekse, byle bir kocas olmalyd. Mavi gzl. Pelerinli. Bir ara ii geer gibi oldu, uyuyakald.
Srayarak uyandnda, sokak kapsnn nnde vedalaan misafirlerin seslerini duydu.
ijemy naan Dr an unu; leium cucuu. utuiunuuui;.... Bu iin acelesi var." Bunu syleyen mavi gzl adam
olmalyd. 7 "Bir are bulunacan sylemitim size." Bu, Seyfettin Bey'in sesiydi.
"Milletimiz, halkmz iin, hayrls ne ise o olsun." Bu da babasnn sesi.
Freya yerinden frlayp ieri komak, mavi gzl adam bir kere daha grmek istiyordu ama, sokak kapsnn
kapandn duydu. Kotu, pencerenin nne dayad iskemlenin zerine kt, bu kez cam ap, aa sarkt.
nce pelerinli adamn ktn grd kapdan. Arkasndan da Seyfettin Bey kt. Onlar getiren fayton yoktu
ortalkta. Her ikisi de etraf kolaan eder gibi saa sola baktktan sonra, ayr istikametlere doru yrdler.
Gecenin esran iinde kayboldular.
"Aferin kzm, bana anneni aratmadn bu akam," diyordu, kafasn kapdan ieri uzatan babas. Freya cam
kapad, perdeleri ekti.
"Babacm, kimdi onlar?" diye sordu.
"Seyfettin Bey'i tanmadn m?"
"Tandm. Ya teki? Fransz deil de, br mavi gzl olan?"
"O benim Harbiye'den snf arkadamd. Ad, Mustafa Kemal'dir," dedi babas.
Kl Ali
Emin Bey, salonda Seyfettin Bey'le konuuyordu. Freya tm dikkatini gm tepsiye koyduu kahve
fincanlarn dkmeden gtrmeye verdii iin, neler konuulduunun farknda deildi. Ama birden kulana
tandk bir isim alnd. Bir tavan gibi dikti kulaklarn.
"Mustafa Kemal'in yolculuu etin gemi," diyordu babas. "Gelen haberlere gre, Samsun'da, halkn szn
dinledii hocalar ve ileri gelen eraf kazanma yoluna gitmi. Onlar, vatann kurtarlmas gerektiine,
itenlikle inananlardr... Aaa, kzm ne yaptn. Kahveleri dktn. Hemen geri gtr, tabaklar deitirsinler."
"Anladma gre, istanbul'daki igal kuvvetleri, Mustafa Kemal'den tedirginler. Harbiye Nzr'na, geri
dnmesini emreden bir telgraf ektirmiler," dedi Seyfettin Bey.
"te bu fena oldu! Freya, niye dikilip duruyorsun orada kzm. Sana ne dedim ben, bu fincanlar ieri gtr.
Souttun zaten. Fisula yeniden yapsn."
Freya ks ks mutfaa yrd.
Seyfettin Bey, "Gelen haberlere gre, erafn byk bir ksm yabana himaye istiyormu. Bu nasl i azizim.
Herkes dardan gelecek sermayenin peinde," diyordu. Freya konuulanlarn geri kalan ksmn kard
iin zlmt. Mavi gzl adama dair ne haberler vard acaba?
Birka gn sonra, babas yatann banda ona iyi uykular dilerken, cesaretini toplayp sordu.
"Babacm, o akam evimize gelen mavi gzl paa...nerede o imdi?"
"Yine Sivas'a gemi." "Neredeydi ki?"
"Erzurum'dayd kzm. Orada yurdumuzu bu igallerden kurtarmak iin kongreler yapyordu. Bir kongre de
Sivas'ta yapm."
upaa...
Babas szn kesti, "Mustafa Kemal artk paa filan deil."
"Aaa neden?"
"Ordudan istifa etti de ondan."
"Ama niin baba? Ona niforma ok yakyor."
Emin Bey gld, "O istifa etmeseydi, Saray onu azledecekti. Mustafa Kemal atik davrand."
"Samsun uzak m baba?"
"Hem ok uzak hem de ok yakn, kzm," dedi, dnceliydi.
"O imdi ne yapyordur acaba?"
"Kim?"
"Mustafa Kemal."
"Birka askeri bir araya getirmek iin rpndna eminim. Freya, ne ok sordun, kzm."
Freya duymam gibi tekrar etti. "imdi o ne yapyordur acaba?"
Sivas'ta hava oktan kararmt. Kuyrukta bekleyenlerin sorgulanmalar ve kaytlan hemen hemen bitmi,
birka kii kalmt srada.
"Hangi cephelerde savatn, asker?" diye sordu Mustafa Kemal. Sesi yorgun, yz soluktu. Yanndakiler onun
bbrek sancs ektiinin farknda deildiler.
"anakkale'de ve Kafkas cephesinde Paam," dedi saf Emrul-lah. Mustafa Kemal irkildi. Erzurum'da bir
telgrafhanede, stanbul'a istifa ettiini bildirmeye mecbur kaldndan beri, paam, kumandanm gibi
sfatlardan rahatsz olmaya balamt.
"Azerbaycan'da Nuri Paa'nn bayaveriyken, stanbul'dan terhis ve silahlarmz teslim emri geldi.
Kumandanmz Nuri Paa, her ihtimale kar, biz zabitleri silahlarmzla birlikte muntazam bir ordu birlii
halinde muhafaza etmeye alta," diye devam etti saf Emrullah, "Yenilgiyi bir trl iimize sindiremiyorduk.
Ama stanbul hkmeti silahlan hemen teslim etmez ve dal-mazsak, si saylarak cezalandrlacamz
bildirince, aresiz daldk. Batum zerinden dn yaptm."
"anakkale'de de arpmsn," dedi Mustafa Kemal. Dikkatle
iji uiai u
salar, gen yana ramen dklmeye balamt. Muntazam yz hatlar, berrak baklan vard. Tand
birini hatrlatyordu ama 73 tam parmak basamyordu.
"arptm, evet. Yara izlerim o savatan yadigrdr. Sizi anakkale'den tanyorum Paam. O yzden imdi
karnzdaym."
"Kim yollad demitin, seni?"
"Muzaffer Yzba. Amcazadem olur."
Mustafa Kemal, bir sre hi konumadan durdu. Eer, Muzaf-fer'e ektiyse, sadk ve gzpek bir asker
olabilirdi. Onu Anadolu'nun igale uram yerlerinde, rgtlemede kullanabilir miydi acaba? saf, ordudan
ayrldktan sonra, sudan km bala dnen gen adamlardan biriydi besbelli. Osmanl, o kadar uzun yllar
savamt ki, insanlar savamann dnda hibir ey beceremez olmulard. Doru karar vermeliydi.
Karsnda duran uzun boylu gen, bir dava adam myd, yoksa kendine bir lokma ekmekle ban sokacak
bir dam arayan bir isiz mi?
"stanbul'da nerede kalyordun, olum?" diye sordu.
"Beikta'ta annemin evinde."
"Evli misin? Karn, ailen var m?"
"Var efendim."
"Olmad. stlenecein vazife tehlikelidir. Dn olmayan gidiler, bekr ii olmal."
"ocuklanmn dman elinde bymesini istemiyorum. Bana vereceiniz her grevi kabule hazrm."
"Sana l desem, lr msn?"
"lrm Paam. Korkmam. ok lmler grdm ben, lm benden korksun."
"Madem o kadar kahramansn, u lambay tut bakalm, elinle."
Karlkl oturduklan yeil uha kapl masann ortasnda kandili bitmek zere olan bir idare lambas vard.
Gen adam elini uzatp aralarnda duran lambann camn avulad ve gzlerini krpmadan, aknln
gizlemek isteyen Mustafa Kemal'in mavi gzlerine bakt.
"Aa in, yaverim sana gerekli bilgileri verecek, saf Efendi,"

$
T, irwj guv iva<-j
de rgtleneceine dair sana haber ularnz. Kendine bir kod ad 74 bul ve listeye yazl. Beni grmeden
ayrlma." "Kod ad m?" "Evet." "Nasl yani?" "Nereliyim demitin?" "Beiktal. Kl Ali mahallesinden." "l.
Senin adn bundan byle Kl Ali," dedi Mustafa Kemal.
saf Emrullah, arlyla tahta merdivenleri gcrdata gcrda-ta aa indi. Holde, bir baka idare lambasnn
nda nndeki deftere bir eyler yazan asker klkl adamn nnde durdu.
"Paa'yla konutum," dedi, "Beni de listeye yazver, bir zahmet."
"Adn?"
"saf Emrullah," dedi, bir an durdu, "Kl Ali," diye ekledi gururla. "Bundan byle benim adm Kl Ali."
Kurtulua Adm Adm
Serin bir sonbahar akamyd. Bin bir zorlukla Mara'tan Elbistan'a kadar gelmeyi baarm bir yolcu, kendini
mahalle kahvesinden ieri att. Sigara dumannn bir sis gibi kt dar mekn, kapdan ieri dolan havayla
serinledi. erde oturanlar, balarn evirip nefes nefese kalm, yorgun yolcuya baktlar.
"Franszlar, Ermenilerin eline silah vermi. Mara'taki Ermeni Kilisesi tepeleme cephane dolu. Tehlike
yaklayor. Benden size sylemesi, haberiniz ola," diye bard adam. Tela iindeydi. Oturanlardan biri
ayaa frlad:
"Hkmet yok! Asker yok! Jandarma bile yok! Her an bir katliama urayabiliriz. Bizi kim koruyacak!" diye
haykrd.
"Evlerin kaplarn salamlatralm. Kzlarmz, karlarmz saklayalm."
"Bence bir an evvel kaalm. Canmz, rzmz kurtaralm."
"Kaalm da nereye? Aa insen, Adana'y Fransz tutmu. Antep, Urfa istila altnda. Nereye kayorsun,
yeenim?"
Her kafadan bir ses kyordu. nsanlar aresizlikten panikle-milerdi.
Tam o srada taze bir haber ortal heyecana bodu.
"Mustafa Kemal Paa yardmc gndermi! Arkadan kuvvet de geliyormu!"
Haber azdan aza yaylnca, insanlar akamn alacakaranl iinde kasabann meydanna doru akmaya
baladlar. Uzaktan tozu dumana katarak, drtnala bir atl geliyordu. Yanndaki svarilerle dalgalana
dalgalana gelen atl, "Mustafa Kemal Paa'dan yardm gelmi!" diye lk la baran ihtiyarlarn,
ocuklarn, genlerin arasna dald, atnn dizginlerini ekti. At ahland ve durdu.
Kk mfrezenin bandaki Kl Ali, atn namus ve can kay-gusuyla buza kesmi halkn arasna ar ar
srd. stndeki es-
bir an, gkten indirilmi bir nurla parlyor gibi gzkt. Clz bir 76 umudun peine dm insanlarn
arasnda atndan indi ve etra-
fna bakt.
"Durum nasl? Hi umut kalmad m?" diye sordu yal bir
adam.
"O nasl sz?" dedi Kl Ali, "Ne demi atalarmz? kmadk canda umut vardr. Henz can tende duruyor. Bir
kahraman kt, helal st emmi bir kumandan... topramz, rzkmz, rzmz, kadnlarmz, kzlarmz
dmana teslim etmemeye ant iti. Allah onun yanndadr, efendiler. Sizler de yannda msnz?"
Ortal mthi bir uultu kaplad. Bir azdan baran, dua eden, tekbir getiren insanlar, "Yanndayz!" diye
haykryorlard.
Kl Ali, bir dakika bile kaybetmeden bu cokudan yararlanmak iin, hemen, Yrk Selim adndaki arkada
ve iki svari ne-feriyle, kasabann erkeklerini rgtleme iine balad.
Silah ve cephanesi yoktu. Hatta bu mntkay idaresinde bulunduran Kolordu'da yirmi-yirmi be neferden
baka kuvveti de yoktu. Sadece, yola kmadan nce, Mustafa Kemal'in cesaret ve kahramanlkla doldurduu
bir yree sahipti.
O ve onun gibi onlarca, yzlerce gen adam Anadolu topraklar stnde tomurcuklar gibi aniden fkracak,
Mara', Antep'i Fransz askerlerinden ve Ermeni etelerinden kurtaracaklar, istilay durduracaklard.
gal altndaki Anadolu'nun kaderi deimeye balamt.
Bir Gen Kz Yetiiyor
9 Eyll, 1922 zmir, Kramer Palas
Sevgili gzel kzm, Freya'm.
Son derece yorgun olmama ramen, sana verdiim sz tutmak zere, gn rken kalktm ve sana bu
mektubu yazmaya koyuldum. Aslnda tarihi 10 Eyll diye atmam gerekirdi. nk saatler evvel, yeni bir gn
dnd. Ama biz burada hl dn yaamaktayz. Keke 9 Eyll' gnlerce uzatabilsek. nk bizim zafer
anmz, anl askerimizle zmir'e giriimiz 9 Eyll'dr. Hl bu kutlu hadisenin tesiri ve sevinci iinde
olduumdan ve elinde o gne ait bir vesika bulunsun diye, tarihi 9 Eyll diye yazdm.
Bir asker, cann feda etmek, ailesini bir daha hi grememek pahasna savaa gittii zaman, bir tek
beklentisi vardr. Evine muzaffer dnmek. te ben bu yce duyguyu, ok az insana nasip olabilir ekilde
dnden beri yayorum.
Dn zmir bir maher gibi kaynyordu. Sokaklar, Kordon, rhtmlar, oradan oraya kouan, akn ve perian
insanlarla doluydu. Anadolu Rumlar, oluk ocuk, kadn erkek kendilerini, bulurlarsa bir kaya, bulamazlarsa
denize atyor, snmak iin, limanda demirli duran ngiliz, Fransz ve talyan muhriplerine doru kayorlard.
Asrlardr birlikte yaadmz bu insanlar bize kar kkrtanlar, imdi iplere trmanarak gemilerine kmak
isteyen bu zavalllara snglerini dorultmulard. Sonra bir yangn balad. Alevler sel sular gibi zmir'e
yayld...
Kzm, alar boyu Mslmanlarla birlikte, yuvalarnda rahata yaayan, Ege'nin tm ticaretini, tarmn elinde
tutan, saraylar konaklar iinde asrlardr mr sren Hristiyan halk, alevden bir denize atlayarak, dnmemek
zere gidiyordu. ok ama ok zgndm. Keder ta gibi oturmutu yreime. Fakat sonra, solmu, eski
niformalarnn iinde boz renkli yorgun Mehmetiklerin, Kadifeka-
leye Trk Bayran diktiini grdm. ArtiK osetn ae gam yemem. ..
Yangnn tahribat temizlendikten sonra, derhal mnasip bir ev tutup, anneni, kardeini ve seni zmir'e
aldracam.
Derslerini iyi al, sakn zorluklara gs germeye alan anneni zme.
Gzlerinden perim.
Baban.
Freya, mektubu katlad, kymetli eyalarn saklad gm kakmal kutuya yerletirdi.
"Babam ne yazyor, bana da oku," dedi kardei.
"Sana da yazm ya. Kendi mektubunu oku."
"Ben seninkini okumak istiyorum."
"Ben seninkini okumak istiyor muyum?"
"Annem kendi mektubunu okuttu ama bana."
"Ben okutmayacam."
"Anneme syleyeceim, mektubunu sana vermesin."
"Sylersen syle. Ben bakalarnn mektuplarn hi merak etmem."
"Ne biim kzsn sen? Tatiana ile her eyi paylayorsun ama."
"Tatiana benim en yakn arkadam. Onunla paylarm."
"Benimle de payla."
"ekil git bamdan akir," dedi Freya, "Ne kadar nemli eyler oluyor memlekette, sen aptal aptal konuup
duruyorsun."
"Sen o Rus kz benden daha ok seviyorsun. Doru drst Trke bile bilmiyor halbuki."
Freya, yatan stnde duran elbise asksn frlatt kardeine. "abuk k odamdan!" diye bard. "Canm
skyorsun."
En sevgili arkadana laf edilmesine tahamml edemezdi. Tatiana, ailesiyle birlikte, 1921'de Krm'a Kzl
Ordu'nun girmesi zerine, bir gemiyle kaarak istanbul'a gelmiti. Mhendis olan babas Lleburgaz'da
deirmencilikle ilgili bir i bulmutu. Kk kz Dame de Sion'da yatl okuyor, hafta sonlar da sk sk Fre-
ya'nm evinde kalyordu. Okulun cefasn, yani kat disiplinini ve snflaryla yatakhanelerinin buz gibi
souunu birlikte ektikleri
Ama, babasnn mektubundan anlalaca gibi, yaknda ayrlacaklard. Hem, Tatiana'dan, anneannesinden ve
teyzelerinden, 79 zellikle de Aliye'den ayrlaca iin zlyor hem de yeni bir e-hir greceinden ii iine
smyordu.
Freya'nn Tatiana'dan ayrlmas iin zlmesine gerek kalmad. Hakkiye Hanm, kzn sadece tatillerde
izmir'e gtrmeye karar verdi. Klar Dame de Sion'daki tahsili yarda kesilmesin diye, okuluna devam
edecek, hafta sonlan da anneannesine kacakt. Bylece Freya'nn keman dersleri de aksamayacakt.
Emin Bey, Atatrk'n yannda Kurtulu Sava'na katlm ve zaferden sonra, Ordu kumandan olarak izmir'e
atanmt. Artk o Cumhuriyet ordusunda bir Paa'yd.
Hakkiye Hanm, Freya ve kk akir, ehrin kurtuluundan ksa bir sre sonra izmir'e, Emin Paa'nn
Karyaka'da tuttuu bahe iindeki eve tandlar.
Hakkiye Hanm, zmir'de hi yabanclk ekmedi. Burada da istanbul'da olduu gibi, eitimli, ho insanlar
vard. Her ne kadar bir yldan beri 'Gvur izmir' olma zelliini kaybetmise de, izmir bir tara ehri olmaktan
ok uzakt. Yzyllar boyu birok ecnebiyi barndran ehirde hemen hemen herkes, Franszca ve Rumca
konuuyordu. Hakkiye Hanm, her iki dili de iyi bildii iin, geride kalan italyanlar ve Franszlarla dostluklar
kurdu ve bu kiiler kstahlamadklar srece, bu dostluu devam ettirdi. Ama en yakn dostlar, ocukluk
arkadalar olan, Uakizdeler'in kzlar ve zellikle Atatrk'n ei Latife Hanm'd. Latife Hanm ve Mustafa
Kemal, Hakkiye Hanm'n izmir'e tanmasndan ksa bir sre sonra evlenmilerdi.
Freya, Atatrk'n nikhna ok gitmek istedii halde, Gztepe'deki kke gtrlmedi. Annesi, "Bu aile
iinde sade bir nikh. Davetli says snrl. Seni gtrrsem, akir de gitmek isteyecek, yle sr sepet
gidemeyiz," diye tutturdu.
"akir daha ocuk. Ben koca kzm," dedi Freya.
"Koca bir kz olsaydn, bu sama sapan srarndan vazgeerdin. Demek ki sen hl bir ocuksun."
mn faa ve naKKiye nanm, suMcup puacmp wuvu n.^^.u gitmek zere karlarken, Freya alamamak
iin kendini zor tu-80 tuyordu.
"Sz veriyorum," dedi annesi, "Eve dnnce sana her eyi anlatacam."
Freya yatmad, annesiyle babasn bekledi. Hakkiye Hanm'la Emin Paa eve dndklerinde kzlarn pencere
nnde, dnlerini beklerken bulmulard.
"Haydi, ltfen anlatn. Latife Hanm'n gelinlii nasld?" diye sordu Freya.
"Gelinlik deil, krem rengi bir elbise giyiyordu. Salarna bir tl takm, eline de uzun sapl bir gl almt. ok
sade bir gelindi."
"Anneciim, sizin dnnzde olduu gibi, bandan aa
paralar, altnlar atld m?"
"Hayr kzm. Bu bir dn deil, nikht. Gayet sade bir ekilde dzenlenmiti."
"O... O nasld. Yakkl myd? Pelerini var myd?"
Hakkiye Hanm, kznn Mustafa Kemal tutkusundan haberdard. Gld.
"ok yakklyd ve elbette pelerini yoktu. Lacivert kruvaze bir elbise giymiti."
"Her eyi anlatn anne. Sz vermitiniz!"
"Evet Freya, bu nikh anlatmaya deer. Biz bugn Gztepe'de bir ilki yaadk. lk defa bir gelinle bir damat,
vekil tayin etmeden, evlenmek zere Kad'nm karsna kendileri oturdular."
"Sizler yle evlenmediniz mi anneciim?"
"Ne gezer. Bizler ya ayn ayr nikh kyardk ya da vekil tayin ederdik. Bizim bamza hi gelmedi ama, bu
vekillerin yznden pek ok istenmeyen olaylarn olduunu duyardk."
"Nasl yani?"
"Nasl olacak, gsterdikleri olan veya kz yerine baka kiilerle nikh kylp mutsuz olan pek ok insan
vard. Neyse, biz Pa-a'yla Latife'nin vekillerinin kimler olacan merak ederken, saat tam bete, Paa ve
Latife Hanm ahitleriyle birlikte kendileri gelip Kad'nm karsna oturdular.
"Latife'ninki, zmir Valisi Abdlhalik Bey'di, Paa'nnki ise Bayaver Salih Bey. Gazi Paa, Kad'ya, 'Efendim,
biz Latife Ha- 81 mm ile evlenmeye karar verdik. Ltfen lazm gelen muameleyi ya-par msnz,' dedi."
"Ahhh!" dedi Freya, "Keke ben on ya byk olsaydm da onunla ben evlenseydim."
"Freya, abuk subuk konuma. Bak, sana bir srprizim var. Yarn akam Paa ile yeni gelini bizim eve
yemee davet ettim. Onu yine yakndan grebileceksin," dedi annesi.
Freya sevinten deliye dnd. Ertesi gn zor etti. Ziyaret saati yaklatka, elbiselerinin birini giyip tekini
karyordu.
Misafirler, Karyaka'daki eve motorla yanatlar. Gazi, bu ziyareti kimseler duymasn istemiti. Ama, motorun
iinde onu tanyan birka kiinin igzarl ile, halk evin nne yld. Bir gn nce evlenen yeni evlilere
mthi bir tezahrat yaptlar.
O akam, Freya, heyecan iinde, Mustafa Kemal'in onu hatrlayp hatrlamayacan bekledi.
El skmak zere yanma gittiinde, "Emin Paa, bu yllar nce Harbiye'de evinizde grdm kk kz deil
mi? Ne kadar bym. Kocaman bir gen kz olmu," dedi Paa.
Freya kulaklarna kadar kzard. Btn akam, gzlerini ona dikti ve hi ayrmad. Bir ara mutfaa gittiinde,
annesi peinden geldi, "Freya, bir gen kz olduunu iddia ediyordun," dedi, "Gen kzlar erkeklere yle
ayran budalas gibi gzlerini dikip bakmazlar."
Yemekten sonra, her ailede olduu gibi, ocuklarn marifetlerinin ortaya dklme zaman geldi. Hakkiye
Hanm, Freya'ya kemann getirip almasn syledi. Freya bir sre nazlandktan sonra, zellikle Mustafa
Kemal'in srar zerine, yukar kt, kemann ald indi. Ama inmeden nce, bir kou aynaya gidip, salann
dzeltti ve parmak ularn diliyle slatp, kalarn yukar kaldrd.
"Ne alaym?" diye sordu misafirlerine.
"Ne istersek alabilir misiniz?" dedi Mustafa Kemal.
"Denerim."
"Bach aln."
"Hangi konertosunu?"
"Bu kz beni ayor Latif," dedi Mustafa Kemal yannda oturan 82 eine, "Ne alsn?"
"ki keman konertosu'ndan alabilir misin?" "Denerim efendim."
Freya keman boynuna dayad ve incecik parmaklaryla almaya balad. Gzleri kapalyd. Yz o kadar
duyguluydu ki, sanki bir ev toplantsnda annesinin misafirlerine keman almyor, sevgilisine serenad
yapyordu.
Para bittikten, alklandktan ve her trl iltifat dinledikten sonra, odasna gitti, gm kakmal kutusundan
hatra defterini kard. Aa indiinde ufak bir tereddt geirdi. Ya reddederse... Ama her eyi gze alp
yrd.
"Defterime benim iin bir eyler yazar msnz efendim," dedi.
Mustafa Kemal, Freya'nm uzatt defterle kalemi ald ve dizlerinin zerinde, onu ok uzun yllar etkileyecek
olan satrlar yazmaya balad. Yaz,
"Freya Hanm," diye balyordu, "Gryorum ki siz ok alkan bir insansnz. Millet sizden ok ey bekliyor.
Siz almal ve bir eyler vermelisiniz memlekete."
Freya, defteri, kutsal bir emanet gibi gsnn zerine bastrp odasna kt. Kendini milletine gerekten
borlu hissediyordu. Bir an nce byyecek ve memleketinin adn yurtdnda tantan bir konser solisti
olacakt. Yok... Belki de kendini Trk ocuklarna adayarak, onlara keman almasn ve Franszca
konumasn retirdi.
Mustafa Kemal ve Latife Hanm Ankara'ya gittikten sonra, Freya da okula devam edebilmek iin, stanbul'a
geri dnd. Anneannesinde, Aliye ve Suat daysyla birlikte kalyordu. O sralarda Fahrnissa teyzesi de zzet
Melih adnda ho, yakkl bir adamla evlenmi ve kk bir olu olmutu. zzet Melih devrin en nemli ttn
irketi olan 'Regie Ottoman'da almasna karn, zamann nemli edebiyatlarndan biriydi. Bu yzden,
ocukluundan beri yazar olmak isteyen Aliye'nin ok ilgisini ekiyordu. Aliye ve
rucya, ciuc nemcil net gun, kuuk yegenenn grmeye JNssa teyzenin ili'deki evine gidiyorlard. Bir
sre sonra, Freya o evde ho karlanmadklarn dnmeye balad. Nedense Fahr- 83 nissa teyzesinin
onlar grdnde yzne bir glge dyordu.
"Acaba bebei grmeye ok mu sk gidiyoruz? Sanki teyzem bizden biraz sklm gibi," diye sordu Aliye'ye.
"Yok canm, sana yle gelmi," dedi Aliye. "Haydi sallanma, Faruk'un mama saatini karmayalm. Tramvay
gelmek zere."
Pepee koarak merdivenlerden aa indiler.
"Aliye, niin bu kadar ok ssleniyorsun?" dedi Freya, "Bebek o, ne giydiini anlamaz ki!"
"Ben ss severim," dedi Aliye. "Kendim iin ssleniyorum."
"Kendin iinse evde niye derbeder dolayorsun?"
"Biliyor musun Freya, tpk annen gibi mthi bir ukala olamaya baladn."
"Ben ukalaysam, sen de rksn," dedi Freya. Yol boyu hi konumadlar. Sebuhyan Apartman'na
vardklarnda, her ikisinin de ks kalmaktan dolay canlar sklmt ama, inatlarndan suskunluklarn
srdryorlard. Kapy Faruk'un Fransz dads at.
"Bebek mamasn yedi mi?" diye sordu Freya.
"Hazrladm, vermek zereydim," dedi dad.
"Ah, msaade eder misiniz, biberonu ben iireyim?"
"Elbette Freya. Ama nce git ellerini yka."
Freya ellerini ykamak iin banyoya giderken, zzet enitesinin, yatak odasnda uzanmakta olduunu grd.
"Enite, neden yatyorsunuz? Hasta msnz?" diye sordu.
"Biraz bam aryor Freya, onun iin eve erken geldim," dedi zzet Melih.
"Teyzem evde deil mi?"
"Teyzen yok. Akademili arkadalarnn ayna gitti."
Freya ellerini ykayp bebein odasna dnd. Aliye odada yoktu.
"Aliyeee, bebek mama yiyor, gelsene," diye seslendi. Gelen giden olmad. Freya yeeninin mis kokulu
boynuna burnunu gmd, onu uzun uzun pp koklad, mamasn vermeye balad. Aliye hl ortalkta
yoktu. Bebein dadyla birlikte gazn kartt-
lar, odaya getirilen kk kvette bebei ykayp altn aegura-ler. stne temiz giysiler giydirdiler. Sonra,
Faruk'u kollarnda 84 sallaya sallaya, ninniler syleyerek uyuttu Freya. Bebek bakma-nn bysne
ylesine kaptrmt ki kendini, ne zamann nasl getiini ne de Aliye'nin ortalarda gzkmediini fark etti.
Neden sonra, gitme zaman geldiinde, birden harlad Aliye'yi. Salona kotu. Aliye salonda deildi. Mutfaa,
arka taraftaki oturma odasna bakt. ine bir sknt bast. Dadya bir ey sormak istemiyordu nedense.
Teyzesinin yatak odasna gidip, usulca kapal kapy tklatt. Bir sre sonra, enitesinin sesini duydu. "Bir ey
mi istediniz?" diyordu. "Enite, Aliye orada m?" diye sordu. "Ne var," dedi Aliye'nin bouk sesi.
"Ben artk eve dnmek istiyorum. Sen ne yapyorsun orada?" Kap ald. Aliye yanaklar al al kt dar.
"Enitem uyuyordu. Uyandrdn onu," dedi yeenine. "O uyuyorsa, senin orada iin ne?" dedi Freya. "Ben
ona kitap okuyordum... ba aryor diye... uyuyakald. Rahatsz etmemek iin, kmadm dar, oturdum
odada."
"Ama Aliye, sen buraya bebek iin gelmitin, yle ekerdi ki... Kardn ite," dedi Freya.
"Yarn yine gelir grrm," dedi Aliye. Paltolarn alp ktlar. "Tramvaya binmeyelim, yryelim," dedi Aliye.
"Alrz." "Sen de mi uyudun yoksa?" diye sordu Freya. "iim gemi ite."
Yan yana hzl hzl yrmeye baladlar. Aliye dalgnd. Bir ey dnyor gibiydi. Eve yaklatklarnda birden
durdu:
"Ablama giderken sana ukala demitim ya, affedersin Freya. Lafm geri alyorum. Sen aslnda ok
ekersin," dedi. Freya elini tutup skt teyzesinin.
"Sen de rk deilsin. ok ok gzelsin. Keke ben de senin gibi sar sal mavi gzl olaydm."
"yi ki olmadn, gzellik baa bela," dedi Aliye. "Bak sana ne diyeceim Freya, eve gidince anneme sakn
zzet enitemle birlikte, odada uyuyakaldmz syleme, emi." "Neden?"
vycnc e. ooyeme. >ma, eer enitem nastaysa, grip r-lan olduysa, bana da geirdi diye telalanr
annem. Syleme tamam m?"
"Olur, sylemem," dedi Freya.
Eve gittiklerinde, Sare ismet Hanm torununu, "Sana bir mjdem var," diye karlad. "Freya, siz gittikten
sonra, postac annenden mektup getirdi. Amadm, sizi bekledim. Bir sr izmir havadisi veriyordur. Al oku."
"Sesli oku da ben de duyaym," dedi Aliye. Freya mektubu ald, okumaya balad.
Aralk/1923
"ok sevgili, muhterem anneciim.
Size mektubumu biraz geciktirdim. Kusuruma bakmaynz. Bu son gnlerde fazla telamz oldu. Mustafa
Kemal Paa ve Latife, bir sredir zmir'deler. Sebebini ben size yazacam ama, kimseye sylememenizi
istirham ediyorum. Mustafa Kemal Paa, 1923 ylnn Kasm aynda, birka gn ara ile birer kalp spazm
geirmiler. Doktorlar ona kesin istirahat tavsiye etmiler. Eer Latife de o sralarda bir zatrree geiriyor
olmasa imi asla bu tavsiyeyi tutmazm. Ama einin de Akdeniz kylarnda bir hava tebdiline muhta olmas
zerine, Aralk aynda zmir'e gelerek, Latifelerin Gztepe'deki kkne yerletiler. Ben hemen hemen her
gn Latife'ye gidiyorum. Gitmezsem gceniyor. Anlalan zavallck Ankara'da ok yalnz kalm. imdi burada
eski arkadalar ve ailesi ile birlikte hasret gidermek ok houna gidiyor. Gazi Paa, Emin Paa'y da
akamlar mesaisi bittikten sonra davet ediyor, karlkl poker oynuyorlar. Anlayacanz bugnlerde pek
doluyuz.
Geen akam da Paa ile Latife bize yemee davetli idiler. Sizden rendiim beendili kuzu dolmasn
yapmaya altm. Bol dereotu ile pek lezzetli oldu. Ama dorusunu isterseniz, Paa pek itahl deildi.
Yemekten evvel bol bol leblebi, beyaz peynir ve elma yedi, tkand. O gzelim etten ancak bir kk lokma
yedirebildim. Bize gelirlerken hi tezahrat yaplsn istememiti. Bu yzden kimselere haber vermemitik.
Ama halk kapmzn nnde koruma polislerini ve
arabalar grnce, ere kimin oaugunu ewevw umum. &vm vw-de birikip sevgi tezahratnda bulundular.
Paa da pencereye kp 86 halk selamlad. imdi yazacaklarm biraz dedikodu mahiyetinde olacak ama
insan iini annesine amazsa, kime aar? Misafirlerimiz gelmeden nce, bir ie Dom Perignon'u buza sarp
bekletmitim. Gazi Paa pencereye halk selamlamaya yrdnde elinde ampanya kadehi vard. Latife,
kocasna avaz avaz 'Kemaal, abuk o kadehi brak elinden. Halk kadehle selamlayamazsn,' demez mi! Ben
de, Emin Paa da, Vecihe de donduk kaldk. Belki hakk var ama, insan Cumhurreisi olan kocasna byle
barr m? Paa bembeyaz oldu. Kadehi hemen masaya brakt ama, neesi de kat. Misafirlerimiz gittikten
sonra, ben, 'Bu evliliin uzun sreceini tahmin etmiyorum, Emin Paa,' dedim. 'Sk sk beraber oluyoruz.
Ben hibir uyumazlk grmedim. Nereden kartyorsunuz kuzum?' dedi. Erkekler baz konularda duyarszdr.
Bakn grrsnz. nallah yan-hyorumdur ama Latife, Paa'ya herhangi bir kocaym gibi davranyor. Oysa
kocas herhangi biri deil..."
"Freya, o mektubu ver bakaym bana," dedi Sare smet Hanm.
"Ama anneanne daha bitirmedim."
"Evet ocuum ama, mektupta bir anne kzn arasnda kalmas gereken eyler var."
"Biz de anne kzz, annemle."
"Uzatma kzm. Yann, br gn sana de mektup gelir annenden, okursun. Burada byklere dair eyler
yazm annen. Ver o mektubu bana."
"Ben de bana gelen mektuplar size okumayacam, yleyse,"
dedi Freya, dudaklar titreyerek.
"Bak yavrum, ben nce okuyaym. Sizi ilgilendiren bir eyler varsa, sylerim size. Bu mektup biraz hususi.
Aliye, sen de sakn ablann yazdklarn kimseye tekrar edeyim deme, anladn m," dedi Sare smet Hanm.
Omuzlarn silkti Aliye.
"Bu mahalle tavrlarn nereden reniyorsun kuzum? yle omuz silktiini grmeyeyim bir daha."
"Bu ev yatl okuldan beter," dedi Aliye, Freya'nn peinden
ouaMiid giucns.cn. ocu uc sua asp uumasaia: veKiuoun en ilgin yerini okudun zaten. Ondan sonras
yemek tarifleri ve saa sola selamdr."
"Paa kalp krizi geirmi baksana Aliye," dedi Freya. "lmez deil mi? O lrse ben ne yaparm?"
"O lrse hepimiz ne yaparz?" dedi Aliye. "Sahi, ne yaparz biz?"
Mustafa Kemal Paa kalp krizinden lmedi ama, bir yl sonra, Fahrnissa, kk olunu kaybetti. Faruk,
babasnn ilk evliliinden olan, okul andaki vey ablasndan kzl mikrobu kapmt. Antibiyotiin, penisilinin
bulunmad devirde kck vcudu yksek atee dayanamad. Faruk'un lm annesini ve babasn
perian etti. Freya da neredeyse onlar kadar zld. zzet Melih, Fahrnissa'y alp, aclarn unutturmak
zere uzun sren bir yolculua kard. Aliye de olanlardan etkilenmie benziyordu. deta bir bunalma
girmiti. Kendine bakmyor, salarn taramyor evin iinde mecnunlar gibi dolap duruyordu. Yazar olmak
fikrinden de caymt. Bir ara balerin olmay da dlemiti ama, Faruk'un lmnden sonra, kendini yeni
balad kemana verdi. Tek neelendii gnler, keman dersine gidecei gnlerdi. Fre-ya'nm derslerine de
dinleyici olarak katlmay srdryordu.
"Ben senin derslerine geliyor muyum! Sen de benimkiler gelme," dedi bir gn Freya. Kemann alarken bir
kede glge gibi oturmasndan bkmt teyzesinin.
Konumalarn duyan Suat days, "Freya, brak gelsin. Sen alarken otursun Berger'i izlesin," diye lafa
kart.
"Ama neden day? Neden gelsin?" diye sordu Freya.
"ivi iviyi sker de ondan," dedi days. Bu evde herkes bir garipti. Annesiyle babasnn dnda, kimsenin ne
sylediini, ne yaptn, neyi niye yaptn anlayamyordu Freya. Bir lgnlar eviydi akir Paa Apartman.
Mesela bir gn, Freya balkona km, soka seyrediyordu. Evin nnde bir taksi durunca ok armt. O
yllarda taksi says ok azd. Yar beline kadar sarknca taksinin iinde bir ift o-
: aya grmt, mrazaan Kap a kir'in yalannda sapsan sal bir kk kz ile, ba apkal uzun 88
boylu bir kadn inmilerdi. Arabann ofr, bagajdan Freya'ya sonu hi bitmeyecekmi gibi gelen bir sr
valiz indiriyordu. F-reya avaz avaz ieri komutu,
"Bize bir misafir geldi. Bize bir misafir geldi."
Suat days salonda kitap okuyordu. Freya'nn peinden balkona km ve aadaki manzaray grnce
evin iine kap, balkon kapsn ve perdesini sk sk kapatmt.
"Freya, o aadaki hanm buraya gelince, benim burada oturmadm syleyip, onu Fahrnissa teyzenin
evine yollayacaksn tamam m?" Heyecandan dili dolanyordu.
"Neden ama day, sizin eviniz buras deil mi?"
"Ukalalk etme, dediimi yap."
"Ama day..."
"Amas yok. Ben evde yokum. Bu evde oturmuyorum. Onlar teyzene yolla, hemen."
Freya'nn fazla soru sormasna frsat kalmadan alnmt kap. Hizmetinin peinden giden Freya, kapda
duran k mantolu kadnla sarn kz szmt.
"Suat akir bu evde mi oturuyor?" diye sormutu, yabana hanm. ngilizce konuuyordu.
Freya, Franszca cevap vermiti. "Buras onun annesinin evi.. O ablasnn evinde kalyor."
"Burada bekleyebilir miyim?"
"O buraya gelmez," demiti Freya, syledii yalandan dolay kzararak, "Oturduu yer uzak deil, ben size
yardm edeyim, bir taksiye binip gidin." Kadn ve ocukla birlikte aa inmiti. Geri geldiinde Suat days
telefonla Nissa'ya talimat veriyordu. Suat, az sonra km, misafirlerini bulmaya, Nissa'ya gitmiti. Freya,
Aliye ve annesi ardan dndklerinde, onlara olanlar anlatmt.
"Zppe," demiti Aliye, "akl sra bu evi beenmiyor. Herhalde Nissa'nn evini daha k buluyordur."
"Nesi varm evimizin?" demiti annesi, "Ada'daki evden biraz daha kk, o kadar."
casn brakarak, taa istanbul'a kadar peinden gelmi olan Saida
ile nikhlanm. Balangta bu birliktelik ok byk bir ak gibi 89
grnyordu. Ama birka yl sonra Saida, Suat'n apkmhklanna ------
dayanamayarak, kk kzn nne katip, memleketine geri dnecekti.
alkantlar
Annesi ve babas kardei akir'le birlikte zmir'de yaarlarken, Freya stanbul'da anneannesinin evinde
kalyordu. Olunun baba katili olmas ve hapse girmesiyle korkun bir darbe yemi olan yal kadn, kk
torununu da kaybedince, ev tam anlamyla sonu gelmeyen bir matem havasna brnmt. Freya'nn tek
tesellisi, yine ayn apartmann bir baka katnda oturan Aye teyzesini sk sk ziyaret ederek, kk
kuzenleriyle oynamakt. Okuldan geldikten sonra, derslerini yapar yapmaz, evin kasvetinden kurtulmak iin,
hemen st kata kyordu. Orada kk kuzenleriyle ilgileniyor ve ocukluundan edindii alkanlkla,
bylenmi gibi Aye teyzesinin piyanosundan ykselen mzii dinliyordu. Freya, teyzesinin piyanonun
tular stnde uuan parmaklarn seyrederken kendinden geiyordu deta. Braksalar btn bir gn hi
kmldamadan Chopin dinleyebilirdi. Ama, ne yazk ki, byl saatler sonunda bitiyor ve ks ks kendi katna,
akam yemeini yemeye iniyordu.
Her zaman ok elenceli olan Aliye'ye de bir eyler olmutu. Yz hi glmyor, Freya ile eskiden olduu
gibi ilgilenmiyordu.
"Birka sene bekleyeceksin Freya, bu yalarda ara alr, sonra yine kapanr. Aliye bir gen kz oldu, sen ise
hl ocuksun," diyordu anneannesi. "Sen kendine arkada istiyorsan, gece yatsna o Rus kzn davet et.
Neydi ad?"
"Tatiana, anneanne."
"Her neyse ite. Pek terbiyeli bir ocuk. Hem de senin akrann. ar onu, gelsin hafta sonu bizde kalsn.
Aliye'nin peini brak kzm, onun derdi kendine yetiyor."
Tatiana da bylece, birok hafta sonunu Freya ile birlikte a-kir Paa Apartman'nda geiriyordu.
um, uKjyiK. / naa ouuu, MjyuK Mzai uuaaiuua oyun oynarlarken, Freya su almak iin mutfaa
gittiinde, anneannesiyle Aye teyzesini telal telal konuurlarken buldu.
"Bu ne crettir? Nasl yapabilirler byle bir eyi?" diyordu Aye teyzesi.
"Mrteciler oldu bitti rahat vermemilerdir bu memlekete. Koskoca imparatorluu ite bu kafa ykt," diyordu
anneannesi. "Babanz da bu kafalardan uzak kalmak iin tandyd ya Ada'ya."
"Hakkiye ablama bir telgraf m eksek, ne yapsak, malumat almak iin? Emin Paa iin i yzn herkesten
iyi bilir."
"Aman sen de kzm, byle meseleler yazlr m hi telgrafta? Emin Paa'nn ban belaya m sarmak
istiyorsun. Ahmet Bey'in de stanbul'da bulunmamas kt oldu. O bizi aydnlatrd."
"Ne olmu, ne olmu?" diye sordu Freya. Kadnlar, ocuu grnce irkildiler.
"Yok bir ey canm."
"Nasl yok? Duydum sizi. Anneme babama bir ey mi olmu?"
"Onlara bir ey olmam Freya. Memlekette baz skntlar var. Sen anlamazsn, daha ocuksun."
Freya'y en kzdran cmleydi bu. Koar adm salona gitti, anneannesinin sabah, ayn ierken okuduu
gazeteyi ald, batan sona inceledi. Gazetede deiik haberler vard ama evin kadnlarn telalandracak
herhangi bir haber bulamad. Tekrar tekrar okudu. Anneannesinin cann u, "Eil nahiyesinin Piran
kyndeki ayaklanmaya teebbs" haberi skm olamazd. Acaba, vapur biletlerinin zamlanaca ihtimalini
mi okumutu? Gnn en kt haberi, Ardahan Mebusu Halit Paa'nn, Medis'in iinde Ali etinkaya
tarafndan tabancayla vurularak ldrlmesiydi. Ama bu haber pek yeni saylmazd ki. Ka gndr yazp
duruyordu gazeteler bu konuda.
Freya, olacaklar bilebilse, Piran kyndeki ayaklanmay hafife almazd.
eyh Sait, Elazl'yd ve Nakibendi tarikatna mensuptu. Byk koyun srleri vard. Cahil halkn dini
duygularn smre-
rek servetini her gun Diraz dana artrm ve Koyun rlerine dar geldii iin, srleriyle birlikte, Erzurum'un
Hns il-92 esine g etmiti. Koyun satma bahanesiyle, btn gney illerini gezmi, halkla tanm, hatta
Halep'e kadar gitmiti.
Sonra da, stanbul'da gizlice kurulan ve gayesi Krt bamszln salamak olan bir komiteye katlmt.
eyh Sait, kendine bal grubu ile, Ergani vilayeti iinde, o yrede hkmet muhalifleri ile temaslarda
bulunmak ve Cumhuriyet aleyhtar propagandalar yapmak zere bir gezintiye kmt. Piran kynde
temaslarda bulunurken, adli makamlar tarafndan aranmakta olan grubundaki iki suluyu, jandarmalar
yakalamak istemilerdi. Adamlar, eyh Sait'in emriyle jandarmalardan birini yaralam, dierinin silahlarn
alm ve telgraf hatlarn kesmilerdi. Bununla da yetinmeyip, Hani, Palo gibi kasabalarn hapisane-lerine ve
Hkmet konaklarna da saldrarak, orada bulunan jandarmalar esir almlard.
Bylece, uzun zamandan beri hazrlanmakta olan bir ayaklanma hareketi, vaktinden evvel patlak vermi
oluyordu.
ankaya'da Atatrk'n bri arkadalar bir k akam, Kk'te bir bri partisine davetliydiler. Kar attrmaya
balamt. Buna ramen konuklarn hepsi gelmiti. Salona birka bri masas kurulmutu. Falih Rfk ve
Yakup Kadri Atatrk'n masasnda oynuyorlard. Babakan Fethi Bey ve smet Paa baka baka masalarda
oturuyorlard.
smet Paa masadaki arkadalarna, bir yl nce, yine byle ok karl bir gnde, yeni tand evinde elilere
verdii daveti anlatyordu, glerek. Kar o kadar ok yamt ki, davete gelen elilerin arabalar yerlerinden
kprdayamaz hale gelmiti. Evine yryerek dnmeye mecbur kalan ngiliz Bykelisi George Clarck,
"Kurtlar bizi paralad takdirde, kurtlarn paralad insanlardan ilk defa olarak kar stnde, frak ve silindir
apka artklar kalacak," demiti. Masa arkadalar, sigara dumanlarn savurarak kahkahalar patlatmlard.
Cumhuriyeti kuranlar, bir baka kurdun yemee hazrlandn henz bilmiyorlard.
ra'ya ailelerini getirmiti, ne de ecnebiler bu ehirde yerleme niyeti gstermilerdi. ki yl sonra bu durum
giderek deiiyordu. 93 Elilikler yava yava kiraladklar evlere tanmaya balamlard. lk taman Ruslar
olmutu. Amerikallar Evkafn yeni yaprd kk evlerden birini kiralamlard. Franszlar, Kale yamacndaki
Osmanl Bankas'nn deposunu bir kabul salonuna evirip, yerlere hallar yayarak, ilk davetlerini vermilerdi.
Balolar, suareler hl pek seyrekti. En byk elence bu bri geceleriydi.
Gecenin ilerledii saatlerde, yaveri Atatrk'e bir ifre getirdi. Atatrk raporu okudu, yznde ac bir ifade
belirdi. Yavere, "Al bunu Fethi Bey'e gtr," dedi.
Yaver, zamann Babakan Fethi Be/in omuz banda durdu, bekledi. Oyunun en can alc yerinde rahatsz
edilmekten sklm grnen Babakan, Yavere, "Ne var?" diye sordu. Kendine uzatlan raporu ald, bir gz
att ve, "Sonra bakarz," diyerek raporu geri uzatt.
Atatrk yaveri yanna ard, "imdi de ifreyi smet Bey'e gtr," dedi.
smet Paa'nn o srada hkmette hibir vazifesi yoktu. Yanna yaklaan yaverin elinden raporu ald, bir gz
at, oyunu brakt, iskemlesini geri ekerek bir sigara yakt ve raporu dikkatle okudu. Birka nefesi derin
derin iine ektikten sonra, raporu batan okudu. Son derece dnceli bir ifadeyle, raporu katlad ve yavere
verdi.
Atatrk her iki arkadann da davrann dikkatle izlemiti. Dikkatini yeniden oyununa vermeden nce,
arkasnda durmakta olan Kl Ali, Atatrk'n alak sesle, "te Ismet'in fark," dediini duydu.
Fethi Okyar'n babakanlnda bulunan hkmet, ilk gnlerde eyh Sait isyann basit bir olay olarak
deerlendirmiti. Yerel zabta glerinin isyan bastrabileceini zannediyordu. Oysa olay, mnferit ve yerel
bir zabta olay deildi, iki yldan beri e-
tl kollaraan naznanmaaa oan ve umun iuuiucmu ymv mak zere planlanm bir hareketin
balangcyd. inde yaban-94 clann ve zellikle ngilizlerin parma vard. Hedefi, halk din propagandas ile
ayaklandrp, dou ve gney illerinde bamsz bir Krt Hkmeti kurmak, memleketin dier kesimlerinde ise
Cumhuriyet'i ykarak, yabanclarn vesayetinde Padiah' geri getirmekti.
1920'li yllarda, devlet adamlar arasnda, Saray'n kaybettii itibar dengelemek amacyla, milleti Hilafet
messesesi etrafnda toplamak dncesi olumutu. Zamann eyhlislam' Mustafa Sabri Efendi, Ferik Kiraz
Hamdi Paa, Dahiliye Nzn Mehmet Ali Bey, Maarif Nzn Rza Tevfik Bey gibi, sonradan 'yz ellilikler'in
arasna girecek devlet adamlarnn ba ektii bir dernek kurulmutu. imdi bu dernein yurtdna kam
veya srlm yeleri, son Osmanl Padiah Vahdettin'i de alet ederek ve Kr-distan'a muhtariyet verme
sz ile, Krtlerle ibirlii yapyorlar, ngilizlerden aldklan yardmla, isyann yaylmasna alyorlard.
Maksatlar Cumhuriyet'i ykp yerine Hilafet'i getirmekti.
syann yayld dou ve gney illerinde datlan bildiriler, Cumhuriyet'e, Atatrk'e, orduya, devlet
memurlanna ok ar kfrler ve ithamlarla doluydu. Ayrca, bu bildirilerde halk can evinden vurmak iin,
imdilerde ok iyi tandmz bir not daha vard. "Din mahvoluyor, islamiyet ayaklar altna almyor. Dinin
korunmas ve yaatlmasna, eyh Sait, Allah tarafndan memur edilmitir."'
Freya, anneannesiyle teyzesinin endieli konumalanna bir ipucu bulmak iin, gazeteleri dikkatle
incelemekten vazgemiyordu. Yine de, 21 ubat 1925 tarihli gazetede, stanbul'da istirahat etmekte olan
smet Paa'nn Ankara'ya gitme ve istasyonda Atatrk tarafndan karlanma haberi gznden kat. Oysa,
bu haber hem bir hkmet deiikliinin hem de isyan bastrmada etkili olmu 'Takrir-i Skn'0*' yasasnn
ipucu idi.
(*) 1925'te kabul edilen, Hkmete sansr ve sanklar istikll Mahkemele-ri'ne sevk etme yetkisi veren yasa.
jju amua, v^uinjiuiiyci s.a^a, ic;iihi yiKiianm eK yolunun Mustafa Kemal'i ldrmekten getiine karar
vererek, Ankara'da, Bursa'da ve birka baka yerde suikast giriiminde bulunacaklard.
Bu suikastlann birini de izmir'de planladlar.
Tertipiler, tetii ekmek iin, Kemeralti'nda Mustafa Kemal'in arabasnn ister istemez yavalamak zorunda
kalaca bir nokta semilerdi. Kalabaln arasna saklanan katil, onu vurduktan sonra, halkn arasna
kararak izini kaybettirecekti. Ne var ki, Mustafa Kemal'in treni, izmir'e beklenen zamandan hayli gecikmeli
gelebildi. Bu gecikmeyi, cinayetin anlalm olmasna yoran tertipilerden biri, olay izmir Valisine ihbar etti.
Ald sra, bu erken ihbarla, affedilme hakkn kazanacakt. Sanklar ve pheliler hemen tutuklandlar.
Tutuklananlar arasnda, Muhalefet hareketine itirak edenler de vard. Kzm Karabekir Paa da tutuklananlar
arasndayd. Krt isyan, gericiliin tehdidi ve Mustafa Kemal'e arka arkaya suikast teebbsleri hkmeti
panie drm, bu tertiplerle ilgisi olmayan birtakm masum insanlara da sulu gzyle baklmasna yol
am.
Karabekir Paa, srarla Babakan ismet nn'y grmek istedi, inn, karakterini ok iyi bildii eski silah
arkadan tutuklular arasnda grnce, hemen salverilmesini emretti.
Adalet Bakan Mahmut Esat Bey, Babakan inn ve stiklal Mahkemeleri reislerinden biri olan Kl Ali'nin
emirleri arasnda skmt. nce inn'nn emriyle salnan Kzm Karabekir, Kl Ali'nin bastrmasyla
yeniden tutukland. Bu olayda kar karya gelen Kl Ali ve inn, hayatlar boyunca birbirlerine husumet
duyacaklard.
Kl Ali, rejimi ve Atatrk' korumak iin tm kozlann oynadn ileri sryor, inn de onu, toplum
hayatnda onulmaz yaralar amakla suluyordu.
Freya ile Tatiana, okulun arka avlusunda teneffste duvara yaslanm konuuyorlard.
"Bunlar hi ama hi kimseye sylemeyeceine sz ver. Kuran stne yemin et," dedi Freya. Tatiana
glmeye balad.
Ay paraon, nep unutuyorum unumu ua^a umudunu. . zerine yemin et..."
"Kutsal ruh ve Meryem ana zerine yemin ederim. Tamam m?"
"Tamam. O hapisten kmt Tatiana. skdar'da oturuyordu. Yine hapse atlm." "Kim?"
"O ite. Cevat day. Umumi Afta kmt." "Yaa! Niye skdar'da oturuyordu, evine dnmedi mi?" "Eve
dnmesi yasakt. Annemin daysnn skdar'daki evine yerlemi. Onun kzyla evlenmi. Bir de olu varm
Sina adnda." "Sen nereden biliyorsun bunlar?"
"Aliye teyzem anlatyor. Annemin ve Aye teyzemin yannda daym konumamz yasak. Ama Aliye ile
konuuyoruz. Anneannem onu sk sk grmeye gidiyormu."
"Sen onu dedeni vururken grdn m Freya?" Freya bir an, ilgin olmak iin 'Grdm,' demeye yeltendi
ama, drstl ar bast.
"Grmedim. Afyon'daydlar. Kaza olmu." "Herhalde, insan babasn vurur mu hi?" "Deil mi ya!" dedi
Freya. Arkada, Cevat daysnn susuzluuna inand iin sevinmiti. Her ne kadar onu ancak hayal meyal
de harlasa, ailesinin bir ferdi olduu iin, daysn korumak ihtiyacn duyuyordu.
"Tatiana, daymn ba yine derde girmi galiba. Anneannem btn hafta sonu alayp durdu. Ka gndr
odasndan kmyor. Hep yatanda yatyor. Neden aladn sordum ama bana hibir ey sylemedi. Bir yeri
armyormu, hasta da deilmi." "Aliye teyzene sor, o syler," dedi Tatiana. "Syledi zaten. Ben annemle
babama veya akir'e kt bir ey olduunu zannettiim ve ok zldm iin syledi." "Ne dedi?"
" 'zlp durma, seninkilerle alakas yok. Cevat abi yine ban belaya sokmu. Alp gtrmler, hapse
tkmlar,' dedi." "Yine birini mi vurmu, yoksa?"
"Freya! Yaz yazd diye insan hapsedilir mi? Atma," dedi Tatiana. Aslnda, u hi grmedii Cevat daynn
babasn vurma hi- 97 kyesine de pek inanamyordu. Freya nereden uydururdu bunla-r? Babas ona,
"ocuklar byrken, byle masallar uydurmaya merakldrlar, hayal gleri fazla iler, bu da bymenin bir
parasdr, yle her duyduuna inanma," demiti. Ne kadar da doruydu.
Anneannenin odasna kapanarak alayp durduu gnlerin birinde, pek ender grdkleri Nedim day, onlar
ziyarete geldi. Anneannenin odasna girdi, kapy kapadlar ve uzun sre ierde fsr fsr konutular. Freya
yanlarna girmek istediinde, "Rahatsz etme onlar canm, brak babaa konusunlar," dedi Aliye.
Freya, byk daysnn ne iin geldiini yine Aliye'den rendi. Ailede sadece Aliye koyuyordu zaten, onu
adam yerine.
"stiklal Mahkemelerinden birinin reisi, daymn silah arkada m imi, neymi. Onunla grmeye gidecek
Ankara'ya Cevat aabeyimin aff iin," dedi.
"Aliyoa, stiklal mahkemesi nedir?"
"Kt bir eydir canm. nsan sorgusuz sualsiz asverijr."
"Yaaa!"
"Ama sadece vatan hainlerini."
"Cevat day vatan haini deil ki!"
"Elbette deil. Sadece delinin teki o," dedi Aliye.
Kl Ali, Nedim Bey'i makamnda kabul etti. Hal hatr sorduktan sonra, laf fazla uzatmad Nedim Bey,
"saf, ey... Kl... u yeni adna alamadm gitti birader." "Ben altm dostum. Bana da yakt yani, ne
dersin?" "Yakt evet. Gle gle kullan, hayrl olsun. Ben, seni benim yeen iin rahatsz ettim... Bir sredir
stiklal mahkemesinde yarglanyor."
"Allah allah," dedi Kl Ali, "suikast olayna karm bir akraban olduunu bilmiyordum."
mnasebetsiz bir yaz yazm da."
"Haa, u mesele. O dava bende deil azizim. Ona bizim Kel Ali bakyor. Allah aileye kolaylk versin. Pek aksi
heriftir."
"Ablam ok yal ve hastadr saf... Kl. Hepimizi o yetitirmitir. Hatr ok byk... Yllardan beri gznn
ya dinmedi bu olann yznden. Aslnda Cevat'm yazd, bir asker kaann ackl hikyesidir. Memleket
meseleleriyle, hkmete isyanla filan alakas yok bu yaznn."
"Ne diye korkuyorsunuz? dam gerektiren bir su deil ki bu."
"Ailede vereme istidat var. Bunun da cieri iltahaplanm. Hapiste uzun sre kalmas verem olmasn
kesinletirir. Amcas da byle hapisanelerde vereme yakalanp ld iin, anasnn gznn ya dinmiyor.
Dava uzadka uzuyor. Reis, olay tamamen bir cinayet mahkemesi haline sokmu. Cevat' idam istei ile yar-
glyormu."
"Nedim, ben bir megul olaym, sana haber veririm," dedi Kl Ali.
"Dostum, srf bu i iin geldim, buraya kadar. ok bedbaht, ok yal bir anann ricasn iletmek iin. imin
bana dnmeliyim, beni ne zaman haberdar edersin."
"leden sonra ura," dedi Kl Ali.
leden sonra, Nedim Bey, yine Kl Ali'nin karsndayd.
"Bizim Kel Ali, Afyonlu olduu iin, senin yeene yllardan beri kin beslermi. Cevat', yazsndan dolay filan
deil, resmen babasn vurma suuyla yarglyormu, meer."
"O davaya bakld. Hkm giydi ve affa kadar yatt zaten ierde," dedi Nedim Bey.
"Biliyorum. rendim."
"Ne olacak imdi?"
"Nedim, hatrn byktr. Omuz omuza savatk. Buraya kadar gelmisin. Elimden geleni yapacam. u
anda, Kel Ali'yle dalamann hi zaman deildi ama, elimden geleni yapacam. zlme," dedi arkadana.
lusgarp Harbi'nden arkada olan Nedim Bey'in yeenini Kel Ali'nin gazabndan korumay baard. Cevat
akir, Bodrum'da 99
yl srgne mahkm edildi. Bu karar Cevat akir'in olduu kadar, ------
zaman iinde Allah'n Ba Anadolu'da unuttuu sakin ve ilkel bir Ege kasabas olan Bodrum'un da kaderini
deitirecekti.
Yzlemeler
Freya, yannda getirdii btn kitaplar okuyup bitirmiti. Almanca dergilerden pek bir ey anlamyordu.
Hava berbatt. Can o kadar sklyordu ki, bin pimand Viyana'ya geldiine. Oysa, annesine mektup yazp,
babasna refakat etmek iin buraya gelmeye kendi gnll olmutu. Bir hastaya bakmann, o hasta sevgili
babas bile olsa, hi de kolay olmadn tecrbeyle reniyordu ite.
Pencereye yryp gkyzne bakt. Geldii gnden beri puslu ve karanlkt gkyz. Birazdan bardaktan
boanrcasma bir yamur indirecei belliydi. Biraz hava almaya kacak olsa, srlsklam slanacakt. Masann
bana geip, Aliye'ye mektup yazmaya balad. Sylemiti ona Aliyoa, "Sen hem ablam kadar iyi
hastabakc olamazsn, hem de o kasvetli ehirde iine baygnlklar basar," demiti. Ama o Aliye'yi deil,
Fahrnissa'y dinlemiti. "Bu frsat karma Freya, Viyana dnyann en nemli kltr merkezlerinden biridir.
Saray gezersin, bir iki konsere, operaya gidersin. Bu arada ablam da biraz dinlenmi olur. Sinirleri ne kadar
bozuk, biliyorsun."
Freya'ya annesine yardma olmak kadar, Viyana'y grme, operalara gitme fikri de cazip gelmiti. Ah elleri
knlayd da yaz-mayayd o mektubu.
"Sevgili anneciim,
Son zamanlarda ne kadar ok yoruldunuz, zldnz.
Faklte bu ay sonu kapannca, msaade edin, sizden nbeti ben devralaym. Babamn ok daha iyi olduunu
yazyorsunuz. Gznz arkada kalmaz. Siz Ada'ya gider, dinlenirsiniz, kr tamamlanana kadar, babama ben
refakat ederim."
Mektubunda, grmek istedii operalardan, yazlk, klk saraylardan, oturup bir ikolatal pasta yemek istedii
k pastaneler-
den, Karelerden n soz etmemiti. Onlar sadece Fahrnissa ile konumulard. Aliye ise, onun Viyana'ya
gitmesinden ok, ablasnn istanbul'a dnmesine karyd sanki.
"Hasta bakmay sen kolay m zannediyorsun?" demiti, "gitmek istiyorsan git ama, ablam da orada kalsn."
imdi Aliye'ye yazacakt. 'Haklymsn, Aliyoacm,' diyecekti, 'Keke annem de burada olsayd. nk
babam bir saatten fazla, yalnz brakamyorum. Bir saatin iinde ise, deil operaya, mzeye bile gidip
dnmek mmkn deil. Zavall babacmn kemikleri sanki teker teker paralanyor. Ayaa kalkmak iin
mutlaka birinin yardmna muhta. Baucunda duran gzlne uzanmas bile ona zdrap veriyor. Yirmi drt
saat hemire tutamadmz iin, onun her trl ihtiyacn ben karlyorum. Ancak sabah saatlerinde, ona
bakm yaplrken biraz kyorum, bir nefes almak iin. Ama hava o kadar berbat ki geldiimden beri gne
yz grmedim. Keke seni dinlemi olsaydm.'
Emin Paa, iki yla yakndr felaketlerle boumaktayd. Eskiehir'de Kolordu Kumandanl yapmakta iken,
hakknda yaplan bir ihbarla hayat cehenneme dnmt. Ahlaki bir nedenle istifas istenmiti. Milli
mcadelenin balamasyla, yllarn verdii Osmanl ordusundan istifa ederek, bu kutsal hareketin iinde yer
alm olan bu erefli asker, hakkndaki ihbar renince, istifa etmemi, askeri mahkemede yarglanmay
tercih etmi ve aklanmt.
Bu tatsz olay Eskiehir'de geliirken, Freya stanbul'da okuldayd. Ailenin deiik katlarn igal ettii akir
Paa Apartma-n'nda anneannesi, Aliye ve Suat days ile birlikte kalyordu. st katlarnda Aye teyzesi ve
ailesi, giri katnda, akir Paa'nn ilk evliliinden olan sim days ve kars oturuyorlard. Annesi ve babas
Eskiehir'de olduklar iin, onlarn birinci kattaki daireleri botu ama kiraya verilmemiti. Freya tm ailesinin
yaad bu ortamda hi yalnzlk ekmiyordu. Cumhuriyet'in kuruluundan beri, para skntlarnn dnda,
her ey daha bir rayna oturmu gibiydi. Cevat genel aftan yararlanarak, hapisten km skdar'da
daylarndan birinin evine yerleip, daysnn kz Hamdiye ile evlenmiti. Sare ismet Hanm elinde avucunda
ne varsa, gizli
gizli oluna yolluyordu... Yetmezmi gibi, bir de hreyann Da-basnm hastaland haberi gelmiti. Emin
Paa, ok zdrapl bir 102 sinir hastalna yakalanmt. Belkemii iltihap iindeydi. Freya okulu olduu iin
babasn grmeye gidemedi. Annesi de zaten kznn Emin Paa'y bu halinde grmesini istememiti. Bir sre
sonra, babas hastal nedeniyle ordudan istifa etmi ve tedavi grmek zere Viyana'nn yolunu tutmutu.
Freya, bu yolculuk iin, annesinin aileden kalma ok deerli mcevherlerinin sata karldnn
farkndayd... Aye teyzesi, mcevhere ok merakl olduu iin, "Hakkiye, Freya'ya satlacak olan paralar
son kez gster de, ince zevkin ne demek olduunu yakndan grsn. Bir daha byle mcevherleri
gremeyebilir," dediinde, annesi, "Freya mcevherin deil, salnn kymetini bilsin," diye terslemi-ti
kardeini.
te imdi uzun ve meakkatli bir tedavinin sonuna yaklayorlard.
Freya kap vurulunca irkildi. Uzun boylu doktor ve hemireler, sabah vizitelerini yapmak iin, ieri girdiler.
Babas uyukluyordu. Doktor, Emin Paa'nm incecik kalm bileini tuttu.
"Bakn Herr Emin," dedi. "Bugn kolunuzu kaldryorum ama, cannz fazla acmyor. Bu iyiye iarettir. Bu ayn
sonunda sizi tp tp yrteceime eminim."
Babas glmsedi. Zavall adam, zdrabn etrafna belli etmemek iin byk bir aba harcyordu. Doktor,
Freya'ya dnd, "Sizinle konumam gerekiyor, Frulein," dedi. "Babanzn fiziksel tedavisi sonulanmak
zere. Ama baz ilalan kesemeyiz. Biliyorsunuz, bu zdraph hastala, bir ruhi travma sebep olmu. Ar
ilalarn azaltyorum ama yeni haplar vereceim. Bu pembe haplar en az bir yl daha kullanmas gerekecek.
Moralinin hastaln seyri ile ok yakn ilikisi var. Onu stresli ortamlardan uzak tutmal, asabilemesine imkn
vermemelisiniz. Yoksa, arlar geri gelebilir. Bu sylediklerimi, babanza tercme etmeyin ama siz bilin ve
dikkatli olun."
Freya az ak, bakakald. Nelerden bahsediyordu bu adam? Neler olmutu onun bilmedii?
oaDan... run... Dir ounam m geirdi, demek istiyorsunuz?" Sesi titriyordu.
"Bu iltihaplanmalar, ani ruhi sarsntlarn ve byk zntle- 103 rin neticesidir ou kez. Babanz da bir
travma yaadn inkr etmiyor... Ona ihtimamla baknz ve srtmelerden uzak tutunuz. Sevgi ve huzur
her eyin ilacdr."
Freya, doktorlar gittikten sonra, Aliye'ye yazd mektubu buruturarak p sepetine att, yatan ayak
ucundaki koltua oturdu, gzlerini babasna dikti ve ok iyi tand bu yze dikkatle bakmaya balad. Emin
Paa, gzleri kapal, sakin sakin yatyordu. Hasta adamn yznde, daha nce hi fark etmemi olduu elemi
grr gibi oldu. Dudaklarndan aa doru ve kalarnn stnde ikier derin izgi olumutu... Ne aptal, ne
budala bir insand o! Bir de ailede en uar, en dengesiz kzn Aliye olduunu syler dururlard. Asl dengesiz
kendisiydi. Kendi sorunlarna ylesine kapanmt ki, babasnn ektiklerini fark edememiti. Bir ya, usul usul
akmaya balad enesine doru. Babas gzlerini ap, kzna bakt.
"Alyorsun Freya," dedi, "ok skldn deil mi canm kzm. Senin yanda bir insan hasta yatann bana
dikmek ne byk bir aklszlkt. Bu kasvetli odada skldn, yavrum. Haydi bana yardm et, tuvalete kadar
gideyim, sonra kar biraz hava alrsn. Birka saat dnme. Bir eye ihtiyacm olursa ben zile basar, hemireyi
arrm."
Freya hkrmaya balad.
"Babacm, benden neleri sakladnz? Bir dram yaam olduunuzu biliyorum artk. Ne olur, bana da
anlatn."
"Neler diyorsun sen Freya? Ne dram? Nereden karyorsun bunlar?"
"Ordudan niye istifa ettiniz baba?"
"Hastalandm iin. Grmyor musun halimi?"
"Sizi bu hale sokan nedir? Bilmek istiyorum."
"Bunlar geride kald kzm."
"Baba, ailemin bana gelenleri benim de renmeye hakkm var. Benim bydm kabul edin. Bakn,
liseyi de niversiteyi de bitirdim. Hayata hazrm. Siz demez miydiniz bana gl, se-
batl bir kz olduumu. yleyse dertlerinizi niye paylamyorsunuz benimle? Niye beni adam yerine
koymuyorsunuz?"
"Estafurullah kzm."
"Ltfen baba, ltfen... benden saklamayn. Hayat baka trl renemem."
"Baz zel meselelerim oldu."
"Ordudan ayrlmanz zel sebeplerle deildi herhalde."
"Freya, baz eyler kurcalanmamahdr."
"Baba, eer bana olan biteni anlatmazsanz, size hep ok gcenik kalrm. Beni de dertlerinize ortak etmenizi
istiyorum. Bakn, niversiteyi bitirdim. Her istediinizi yaptm. imdi de siz benim istediim bir eyi... Ne olur
babacm, derdinizi bilirsem, belki bir yardmm dokunur." Bir ya tanesi enesine doru yuvarland.
"Arkamdaki yastklar ykselt, dorulmak istiyorum," dedi babas. Gzyana hi dayanamazd ve kim bilir,
belki de yardm dokunabilirdi kznn.
Freya, babasnn anlattklarn bir masal dinler gibi dinliyordu.
"Annenle akir'in Eskiehir'e gelilerini hatrlyorsun deil
mi?" diye sordu babas.
"Hatrlamaz olur muyum. Annem bayramda yannza gelerek, size srpriz yapmak istemiti. akir heyecan
iindeydi. Ben de gelmek istiyordum ama, imtihanlarma almam gerekiyordu. Lala, akir'in dads... hep
birlikte sizi grmeye gelmilerdi ama, siz orada deilmisiniz."
"Oradaydm," dedi Emin Paa. Fsldar gibi konuuyordu. "Dinle beni Freya, madem bydn iddia
ediyorsun ki dorudur; yirmine yaklatn. Sen sekiz yanda bile akl banda, anlayl bir ocuktun. Ben de
akll ve anlayl olduun iin anlatyorum bunlar sana." Babas uzun bir sre sustu. Pikenin stnde duran
damarl elleri titriyordu. Gzlerini kzndan kararak yeniden konumaya baladnda, sesi de titriyordu.
"Bir askerin en byk derdi yalnzlktr. En kanl taaruzlan bile bitmez tkenmez yalnzlklara tercih ederim.
Asker, hele bizim Osmanl askeri, bir savatan tekine savrulup durmutur. Gnler-
ce, ayarca, yarca aesne, Karsna, ocuKianna nasret yaamtr. Ben senin ve kardeinin bebekliinizi,
yrmenizi, bymenizi gremedim. Hep uzaklardaydm."
Freya, t karmaya korkarak, sabrla bekliyordu. inden bir ses, babasna srar etmekle iyi yapmadn
sylyordu.
"Bunlar kendimi affettirmek iin sylyorum, evet. nk affa ihtiyacm var. Annen beni affetmedi. Belki sen
edebilirsen, anneni ikna edersin."
"Baba!"
Emin Paa'nn gz pnarlarnda yalar titreiyordu.
"stasyonda onlar yaverim karlam. Geleceklerini biliyormu. Bana hi haber vermedi. Eve girmiler, akir
merdivenlerden yukar frlam. Ben yatak odasndaydm. Yalnz deildim. Yanmda bir kadn vard."
"Baba!" Sesi bir lkt Freya'nn.
"Bydn sylemitin bana. Kzm, bu gibi durumlarn bir erkek iin nemi pek azdr. Yalnzlk, souk ve
uzun k geceleri, bir nefese, bir insana ihtiya duymak... Annen hi anlayamad. Ama sen, sen benim akll
kzmsn..."
Freya, kucanda duran ellerini yumruk yapm karnna bastryordu. Konumak istiyordu ama, sesi kmaz
olmutu. Babas bir eyler anlatyordu ama o duymuyordu artk.
"Olumu oda kapsnda grnce, birden yerimden frladm ve tarifi imknsz bir ac hissettim. O anda... tam o
anda... iimde bir ey koptu sanki. ki bklm aa indiimde, annen geri dnyordu. Onu durduramadm.
Bir hafta sonra beni sedye ile stanbul'a yolladlar. Eve geldiimde, annen odalarmz ayrmt. Senin ve
akir'in hatr ve skandali nlemek iin, boan-mamaya karar vermiti. Bu konuda asla konumak istemedi
fakat, bizim de kar koca hayatmz sona erdi. Yanmzda bakalar ve zellikle siz ocuklar varken, hibir ey
belli etmiyor. Ama ikimiz yalnz kaldmzda, benimle konumuyor. Ona, o gecenin skandala deer bir olay
olmadn, uzun sre yalnz kalm bir erkein, bir gecelik ihtiya kaama olduunu anlatamadm. Beni hi
dinlemedi. Herhalde yazdm mektuplar da okumad. Utan verici mahkemenin azab yetmiyormu gibi bir
de anne-
I
nn dargnl... rureya... Kzm... fureya... uana cevap ver o-cuum."
106 Hasta adam zorlukla dorularak baucundaki zile bast. Gelen hemireye,
"Kzm oka girdi," dedi, "yalvarrm bir eyler yapn. zc bir haber ald, oka girdi."
Hemire koarak kt odadan, biraz sonra elinde bir rngayla geri dnd.
"stemem," dedi Freya buz gibi bir sesle.
"Sizi sakinletirir."
"stemem, ben sakinim."
"Ama yznz bembeyaz ve elleriniz titriyor."
"Ben sakinim."
"O zaman biraz su iin." Babasnn baucunda duran barda doldurup getirdi hemire. Kolonya ile Freya'nn
akaklarn ovalad. Ayaklarn pufun zerine uzatp, altlarna yastk koyarak havaya kaldrd. Freya itiraz
etmedi. Tm gcn yitirmi, kle gibi olmutu.
"Babanz byle heyecanlandrmanz doru deil, Frulein. Toparlann bakalm," dedi hemire, kt odadan.
Baba kz bir sre hi konumadan oturdular. Konumaya baladnda, bu kez Freya'nn sesi titriyordu.
"Ama baba, annem size kendi bakt hastalnz sresince."
"Evet. ok hastaydm. Canm o kadar acyordu ki, araf etime demesin diye, annen karlkl iki yksek
sandalyenin zerine seriyordu zerime rtlen rtleri, i amar bile giyemiyor-dum. O haldeyken, benimle
hi tartmad. Tek kelime konumadan bakt bana. Yemeimi yedirdi, ilalarm iirdi. Bu durum beni
kahrediyordu. Sonra korkun aclar iinde, niformam giyip, bastonuma dayana dayana, Divan- Harp'te
mdafaam yapmaya Ankara'ya gittim... Ama yreimin acs, inan daha bykt, kzm."
Babas, askeri mahkemede beraat etmiti. Ama hem bedeni hem de ruhu bir daha iflah olmayacak derecede
yaralanmt. Freya da duyduklarndan yaralanmt. Yklmt. Mthi bir darbe yemiti. Yanaklarndan
yamur gibi yalar iniyordu. Hayat buydu
demek. Urenmeye, iine girip doyasya yaamaya can att o holuklarla, srprizlerle dolu hayat buydu!
Freya, iki geceyi uykusuz geirdi. nc gnn sabahnda, 107 babasna, "Babacm, ektiklerinizi
benimle paylatnz iin ok teekkr ederim. imdi gerekten bydm, olgunlatm hissediyorum,"
dedi, yumuak bir sesle.
Can ne opera, ne konser ne de mze gezmek istiyordu, artk. Ara sra, hava almaya ktnda, vitrinlerde
tehir edilen eyalara bo gzlerle bakyordu, o kadar. Vitrindekilerin en ucuzunu bile alabilecek paralar
yoktu zaten.
Baba-kz imdi birbirlerine eskisinden ok daha yakndlar. Freya, babasn affetmese bile anlamt. Piman
olduuna, ac ektiine inanmt.
Hastaneden kp, evlerine dnmelerine bir hafta kala, annesinden gelen mektubu okuyordu babasna. O
sabah ok neeli kalkmlard. Emin Paa, ilk defa olarak, arsz bir gece geirmi, kahvaltda Freya'nn
stanbul'dan getirdii ve camn dnda saklad eski kaardan tatmak istemiti. Freya, hemire odadan
ktktan sonra cam am, i ie kese ktlarna saklad peynirden ince bir dilim kesmi, tereyal
ekmein zerinde babasna uzatmt. Kahvalt keyfinin zerine bir de stanbul'dan mektup getirmiti
hademe... Annesi, aileden ve zellikle kardei akir'den haberler veriyordu. Freya, bir oyunu bu kadar
baaryla srdrebilen annesine hem aryor, hem de sonsuz bir hayranlk duyuyordu. Annesinin
yazdklarnda, babasna krgnln belli eden en ufak bir ima yoktu. Okurken, birden duralad Freya.
"Ne oldu?" diye sordu babas, "Kt bir haber mi var?"
"... ok ama ok messif bir hadise oldu. Aliye, bir tabanca olayna kart. ki gece nce, Berger'in sevgilisi
Mari'yi tabancayla vurmu. Allahtan Ahmet enitesinin adn vermeyi akl etmi karakolda. Ahmet Bey,
istanbul Polis Mdr olduu iin, olay rtbas ettirmeyi baard. Hepimiz perianz. Yllar nceki o korkun
olay yeni batan yaar gibiyiz. Allahm, ailemizin bana gelen felakeder, hi bitmeyecek mi?..."
Babas, ancak duyulur bir sesle, "Bu iin byle olaca belliydi," dedi. Yznde derin bir endie vard.
"Baba, nedir bu?" diye fsldad Freya.
"Bir rezalet, kzm. Bir rezalet daha!"
Freya'nn gzleri fal ta gibi almt. Yz bembeyazd. Elleri titriyordu.
Babasna, "Bana bir aklama daha yapacaksnz herhalde," dedi.
"Ne aklamas? Mektubu okudun ite. lgn teyzen, bir lgnlk daha yapm, inallah bu son olur."
"Aliye, Berger'in sevgilisini niye vursun baba?"
"Bilemem."
"Baba, elbette bilirsiniz. Ltfen beni aptal yerine koymayn."
"Berger'le ilikisi vard. Baka ey bilmiyorum."
"Onun talebesiydi, yle deil mi? Baka ne ilikisi vard?"
"Aliye ona kt."
"Berger'e mi?"
"Evet."
Freya, yandan ayrlm dmdz salar, bembeyaz soluk yznde kor gibi yanan gzleriyle Berger'i
dnd. Ona hep bin yanda bir hayalet gibi gelmiti keman hocas. Ama genliini geride brakm bu orta
yal adam, kz yandaki Aliye'yi k edebilmiti kendine. Macaristan'da Krala kar tertiplenen bir siyasi
olaya ad kart iin, yurdundan kaarak, istanbul'a sman, aplan Macar! Evinin lo kelerinden kp,
hayatn iine asla karmazd. Sinsi bir glge gibi, perdeleri inik evinde, karanlklar iinde dersini verir ve hep
kitap okurdu. Odasnda drt duvar da kaplayan kocaman ktphanedeki tozlu kitaplarn hepsini okumu
muydu acaba? Bir gn sormutu bunu ona. "Hem de kaar kere," demiti. Onun iin mi sadece notalar,
bestekrlarn hayatlarn ve tm eserlerini deil, her eyi ama her eyi bilirdi. Resimden anlar, tarihten,
edebiyattan konuabilirdi. Ayrca, hayat hakknda, ei bulunmaz bir hocayd o. Freya'nn niversitede felsefe
okumasna da Berger sebep olmutu. 'Demek, akir Paa Apart-man'nn kzlarna ak konusunda da
retecekleri varm,' diye
rn paylat teyzesi ondan gizlemiti akn? Onu adam yerine koymam, ona yreini amamt. Neden?
Freya, hayatnn ikinci okunu ok daha ar yaad birincisinden. Babas, kzna nihayet yreini a iin,
imdi onunla her eyi paylayor, ona destek olabiliyor ve bu yardmlamadan g alyordu. Ama yaad
ikinci hayal krkl kaldrlabilir gibi deildi. stelik, bu yeni tabanca olay ile birlikte, akir Paa'nn
lmnn stndeki esrar perdesi de alyordu. O gne kadar bir eyler sezip de soramad, ocuklarn
aralarnda fsr fsr dedikodular reterek konutuklar konu gn na kyor, aile fertleri Freya'nn
gznde tm dokunulmazlklarn, tm bylerini kaybediyorlard. Herkesten iyi konuulan Franszcalar,
herkesten iyi alnan piyanolar, herkesinkinden k sofralar, esiz antikalar, herkesten iyi bilinen 'savoir
vivre'... Sonuta birbirini yiyen zppeler, katiller, lgnlar barndran bir aile!
Freya ve babas, hastaneden taburcu olduktan sonra, planladklar gibi, ehri gezmek iin, birka gn daha
Viyana'da kalmadlar. Yaanan son aile faciasnda paylarna deni stlenmek iin, hemen geri dndler.
Emin Paa, nce karsn dnyordu. Onun acsn paylamak iin telatayd. Ama Freya, gelir gelmez,
nce Aliye'yi grmek istedi. Aliye Dame de Sion'nun manastrma kapanm, rahibelerle oturuyor ve kimseyle
grmek istemiyordu.
Freya bou bouna birka kere gidip, teyzesiyle grmek iin rahibelere yalvard. Sonunda Aliye'ye ne
kadar krldn anlatan bir mektup gnderdi ve onu yine ziyarete gitti. Bu kez Barahibe, kilisenin arka
bankolarndan birine oturup beklemesini ama Aliye'yi zecek davranlardan kanmasn tembih ederek,
uzun eteklerini srye srye, teyzesini armaya gitti. Freya heyecan iinde bekledi. Aliye, yere kadar
uzun siyah bir elbiseyle kapda gzkt. Ik arkasndan vurduu iin, dank san salar yzn bsbtn
solgun gsteriyordu. Zayflam, gzleri iine kmt. Bir hayalet gibi yaklat. Birbirlerine sarldlar.
"Beni neden grmek istemiyorsun Aliyoa?" diye sordu Freya.
Aliye cevap vermedi.
Aliye ban nne edi. "Akn benden, en yaknndan sakladn iin mi utanyorsun, Berger'e k olduun
iin mi?"
"Berger'e k olmaktan hi utanmyorum. Onu hl ok seviyorum," dedi Aliye.
"Aliyoa, neden bana sylemedin?"
"Kimseye sylemedim."
"Neden?"
"Tasvip etmezlerdi."
"Kimler?"
"Annem. Ablalarm. Enitelerim. Hibiriniz."
"Yllardr bu srr tek bana m tayordun? Paylatn kimsen yok muydu?"
"Fahrnissa biliyordu."
Freya hafif bir kskanlk duydu.
"Nissa'da kalyorum diye gittiin geceler, Berger'e mi gidiyordun yoksa?"
"Evet."
"O neden gz yumuyordu bu aka?"
"Kocasn korumak iin."
"Anlamadm," dedi Freya.
"zzet Melih'le ilikimiz vard Freya. Nissa bunu biliyordu. Ama gururuna yediremedii iin, bilmemezlie
geliyordu. O yzden benim Berger'e lgnca k olmam tevik etti."
Freya'nn midesi bulanmaya balad. Bu ak denen ey ne berbat, ne ilke tanmaz bir duygu olmalyd.
"Nissa nasl byle bir eyi kabul etti? nanamyorum. Hemen kovmalyd evden kocasn."
"Anneannem, Belikal metresi var diye, dedemi evden kovdu mu? O da grmemezlie geldi. Kadnlar
kocasz yaayamaz, bunu
bil."
"Peki, o kadn neden vurdun, Allahakna?"
"Kskanlktan. Mari adndaki o Ermeni piyanist kadnla ilikisi vard. Birlikte det yapyorlard gya ama,
sevitiklerini de anlamtm."
"Onu deil, kadn ldrmek istedim."
"Aman Allahm, Aliye, nasl yaptn bunu?"
"Nissa'nn evinden zzet Melih'in tabancasn alp Berger'in evine gittim. O gece buluacaklarndan
pheleniyordum. Onu Suriye Pasaj'nn kapsnn aralna saklanarak izledim. Evinden kt, tramvayla
Beikta'a indi, vapurla skdar'a geti. Sonra yine tamvaya binip Karaca Ahmet'in oralara geldi. Ben hep
peindeydim. Kadnn evine gittiini, zili aldn grdm. eri girdi. Evin tam karsndaki duvara oturup
bekledim. Hava karard, klar yand. Perdenin arkasnda piyanonun yannda keman aldn gryordum.
Kadn herhalde piyanodayd. Bekledim... bekledim... bekledim. Sonra bir hareket oldu. Kadn ayaa kalkt.
Berger onu kollarna ald ve pmeye balad. O an hissettiim acy sana tarif edemem. lmeliydim. Hemen
lmeliydim. Yreimin acsna dayanamyordum. Sonradan yaptklarm bilinsizdi. Duvardan indim, evin
merdivenlerini kp, kapy aldm. Mari at. Tabancam dorultup, tetie bastm. Tam kalbine nian
almtm. Ama elim titredii iin skalamm. Yere ykld. Kapda Berger'in perian yzn grdm. Sonra
koa koa katm. Saatlerce Karaca Ahmet mezarlnda talarn arasnda dolatm, intihar etmek istiyor,
yapamyordum... Sonunda skdar karakoluna gidip teslim oldum. Ahmet enitenin adn verdim. Polis
mdrnn yeeniyim, dedim. Orada baylmm Freya. O geceye dair baka hibir ey hatrlamyorum.
Berger artk beni grmek istemiyor. Ne byk bir aptalm ben. Onsuz yaayamam. Anlyor musun,
yaayamam."
Freya karsndaki zavall, perian, aciz gen kadna bakt. Kendine rnek almaya alt, onun kadar gzel
olmad iin hayfland, zeki, yetenekli, elenceli bulduu sevgili teyzesi, bu zavall myd? Kollarn uzatp,
Aliye'yi kendine ekti. Ona yine, yreinde sevgiyle sarld. Ama imdi teyzesine hayranlk deil, sadece
acma duyuyordu.
O k Freya hayatnn en buhranl dnemini yaad. Anneanneleri, bana gelen bu ikinci felaketten sonra,
kendini kimsesizle-
etmeye gidiyordu. Aliye evine dnmt ama, insan iine kacak 112 yz yoktu. Yine gizli gizli, kendini
affeden Berger'le bulumaya devam ediyordu. Emin Paa iyileememiti. Annesi evde bir yandan hasta
kocasyla urayor, bir yandan nnde tahsil hayat uzanan olu akir'in tahsil masraflarn nasl
karlayacan dnyordu, besbelli. Freya, annesinin rol yeteneine hayranlk duyuyordu ama, akam el
ayak ekildikten sonra, annesi rglerini, ilemelerini alp kendi odasna ekiliyordu. Kocasyla yalnz
kalmamaya zen gsteriyordu.
Freya dayanamam, "Anneciim, neden babamla ayr odalarda yatmaya baladnz?" diye sormutu bir
seferinde.
"Kzm, babann gece arlar tuttuu zaman ne kendi uyuyabiliyor ne de yanndaki. ou kez uykusu kanca
kitap okuyor. Beni rahatsz etmemek iin, o srar etti odalarmz ayrmaya." Sesi o kadar doald ki, Freya,
'Bana doruyu sylemiyorsunuz,' demeye cesaret edememiti. Demek bu an gururlu kadna hi
eriemeyecek, babasyla arasn dzeltmek iin bir frsat yakalayamayacakt. Bir gn de akir'i sktrmay
denemiti.
"Eskiehir'de olanlar bana neden anlatmadn akir?"
"Ne olmu Eskiehir'de?" demiti akir.
"Bana numara yapma. Her eyi biliyorum."
"Biliyorsan ne diye soruyorsun?"
"Sadece benden niye gizlediini renmek istiyorum?"
"Neyi?"
"Beni aptal yerine koyma."
"Sen de beni aptal yerine koyma."
"Ne zaman koymuum seni aptal yerine?"
"Her gn ve her an. Sen akllsn, ben aptalm. Sen niversiteyi bitirdin, ben akmadan snf geemiyorum.
Sen keman alyorsun ben slk bile alamyorum. Sen su gibi Franszca konuuyorsun, ben 'je m'apalle akir'
demeyi yeni sktm. Ama, Eskiehir'de olanlar da ben biliyorum ite, atla!"
Az ak kalmt Freya'nm. Ne syleyeceini bilememiti. Kardei onun sevgisinden phe ediyordu.
Besbelli, bir ezilmilik duygusu iinde kskanyordu da onu. Ama, Freya'y asl kahre-
rn zaaflarna yenilmeleri ve kendi i deerlerinin yerle bir olmasyd. Babasnn muhatap olduu muamele,
Fahrnissa ve Ali-ye'ye dair hayal krklklar, ayrca, yllardr yere ge koyamad sevgili hocas Berger'e
kar sarslan duygular, kaybolan saygs... Kendini boulacakm gibi hissediyor, evde srekli yaanan
dramlardan, boazna kadar kedere ve sua batm bu aileden uzaklamak, bambaka bir yerlere gitmek
istiyordu. alkuu gibi uzaklara, Anadolu'ya gitmek... kaybolmak. Orada, renmi olduu her eyi,
kemandan Franszcaya, corafyadan tarihe, ne biliyorsa, Anadolu ocuklarna aktarmak, onlar bilgiyle
donatmak, aydnlatmak, stmak... Atatrk, defterine, "memleketinize faydal olunuz," diye yazmt. O bir
Cumhuriyet kzyd. Hayatn iine karp, lkesine faydal olmak iin yollanmt yeryzne. Bundan emindi.
Sabahattin'in Freya ile 'hayrl bir i iin tanma' teklifi, ite Freya byle bir ruh hali iindeyken ulat
evlerine. Ahmet enitenin Bursal arkada brahim Bey, Bursal, ok varlkl ve ok yakkl bir gen adamn,
Freya'y bir yerde grm ve hayran kalm olduu haberini iletti Aye Hanm'a. Acaba Freya bu genle
tanmay kabul eder miydi? Son ayn olaylarn yaamam olsa, herhalde etmez, 'evleneceim adam
kendim bulurum' diye tuttururdu. Ama Freya, annesini babasn ve teyzelerini ok artan bir ey yapt,
"Peki, tanalm," dedi. Bir tandn evinde dzenlenen toplantda bir araya geldiler.
Sabahattin, iriyan, uzun boylu, ak kumral, ok yakkl bir adamd. Freya'nm grmeye alk olduu
erkeklerin hibirine benzemiyordu. Ne babas ve Ahmet enitesi gibi dimdik bir asker duruu ve vekar, ne
dier enitesi zzet Melih ve Suat days gibi k, entelektel salon adam grnts vard. Hele btn
kadnlarn hayran olduu sevgili hocas Berger'in hayaleti andran bembeyaz yzne, kor gibi yanan derin
baklarna ve melankolik havasna inat, teni gne yan, baklar neeliydi. Paris'ten yeni dndn
sylyor, iki imeyi ve dans etmeyi seviyordu ama, o bir toprak aasyd. Bursa ovasnn usuz bucaksz
yeil krlarnda at
srmeyi, imuua guucy, cjsjh Muuuma; uu;vuu. vu.. numaya baladnda, sesine, sylediklerine deil,
beden diline ka-114 pldn fark etti. Bu gen ve yakld adamn gl kollarnda ko-runmak, sevilmek,
okanmak istiyordu. Akam evine dndnde, merakla onu bekleyen annesine, "Beendim," dedi ksaca.
"Kaba saba bulmadn m?"
"Hayr. ok doal buldum."
"Sen iftlik hayatna alk deilsin kzm. yi dn."
"Anne, nasl deilim? Hayatmzn en gzel gnleri Ada'da gemedi mi?"
"Ada, Bursa'da bir iftlik deildir Freya. Orada kimlerle dostluk edeceksin."
"Dosta ihtiyacm olmayacak. Kendi dnyam kuracam, ocuklara eitim vereceim."
"Ne?"
"Ne var bu kadar aacak anne? Bykbabam akir Paa, Ada'da Trk ocuklar iin okul amad m? Hem
de o dnemde. imdi stelik Cumhuriyet var. Benim bu giriimimi destekleyecek devrimler var."
Hakkiye Hanm'm, damat adayn gz pek tutmamt. Sabahattin'in babas, o on bir yandayken lm,
tm serveti oluna kalmt. Kilometrelerce araziyi tek bana idare ediyordu. Evli bir kz kardei vard. Kz
kardei ve de kocas ho insanlard. Buna karn annesi pek cahil bir kadncazd. Olunu, tek erkek evlat
olduu iin, ok martmt. Bu gen adam, Freya'ya layk myd acaba? Bursa yaknlarnda bir iftlikte
mutlu olur muydu kz?
Hakkiye Hanm'n tereddtlerini grnce, Sabahattin stanbul'da Nianta'nda da bir ev tutmaya, dayayp
demeye sz verdi. Freya iftlik hayatndan skld zamanlar, stanbul'a gelebilirdi. Zaten kendisinin de
srekli iftlikte oturmas gerekmiyordu. Hasat zamanlar iftlikte bulunmas yeterliydi.
Freya, gaml evinden ve onu hayal krldna uratan ailesinden uzaklaaca iin memnundu ama, ayrca
Sabahattin'e de tutulmutu. Sabahattin'in salkl gen gvdesinden enerji fkn-yordu ve bu, gen kz
heyecanlandryordu.
*y>~, n\a umu cvm Lu Kauari au, lemzetu. Baheye yllar nce kendi dnnde olduu gibi japon
fenerleri ast. Cevat Paa'dan kalan ve hi kullanlmayan yemek takmlarn 115 ykatt, Ada'ya tatt. Ailenin
stne ken laneti silip sprmek istercesine, muhteem bir dn dzenledi. stanbul'un tm eski aileleri,
paalar, paazadeler, diplomatlar, zzet Melih'ten dolay yazarlar, airler, entelekteller vapurlarla Ada'daki
bahe dnne tand. Vapurda yol boyunca misafirlere ikramlar yapld.
Fahrnissa'nn drt yandaki kk kz irin, elinde iek se-petiyle, gelinin nedimesi olmutu. Dn
boyunca, bir kuuyu andran gelinin peinden ayrlmamt. Freya bir ara kardeine, "irin'i artk yatrsalar
ya," diye yaknd, "ok yoruldu, iki de iiliyor da."
Damat beyin, dn gecesinde zil zurna sarho olmasn, Hakkiye Hanm'la Emin Paa'dan baka kimse
yadrgamad. Freya k gelinliinin iinde muduluktan uuyordu. Tm eyizi, gecelikleri, yatak takmlar
Paris'ten getirtilmiti. Karakol sokanda, dayanm denmi bir dairesi vard. Kocas ise, onu her frsatta,
arka bahedeki manolya aacnn altnda, aala kendi gvdesinin arasna sktryor, diri gvdesini ona
smsk dayayarak dudaklarndan pyordu. Hem ampanyalardan hem de heyecandan, gelin de biraz
sarhotu.
Ama, dnn sonunda, nihayet Nianta'ndaki evlerine dnebildiklerinde, damadn dn boyunca sren
harl atei nedense snverdi. Sabahattin kendini zor tayarak, yataa yld, fazla ikinin etkisiyle szd
kald.
Bursa'da Zaman
Gen kar koca, Bursa'daki iftliklerine istanbul'daki halaylar bittikten sonra dndler. Yalova'da onlar
karlayan khyann srd son model Cadillac'a kurulmu, evlerine doru yollanrken, Freya pembe
hayaller kurmaya devam ediyordu. Sabahattin'in Bursa'da Mahkeme Mahallesi'nde, geni bir bahe iinde
ok gzel bir evi vard. Ama Freya zellikle evliliinin ilk gnlerini kaynvalidesi ile paylaaca bir konakta
deil, kocasyla ba baa kalabilecei iftlik evinde geirmek istemiti. Doann kucanda romantik gnler
yaayabilecei bir kulbe dlyordu. Ama araba harabeyi andran iki kath bir evin nnde durunca, tatl
uykusundan uyand. Onun hayalindeki iftlik eviyle bu evin arasnda dalar kadar fark vard. O, Viyana
varolarnda grd iki katl, krmz kiremit atl, pencerelerinden renkli ieklerin fkrd ahap evleri
beklerken, ahrn stne ina edilmi, barakaya benzeyen bir yerde bulmutu kendini.
Kocas arabadan inmesine yardm etti, ieri girdiler.
"Yatak odalar yukarda," dedi Sabahattin.
"Buras neresi?"
"Oturma odas."
Yerde serili iki iltenin, bir iki tahta sandalyenin dnda, tek bir mobilya bile yoktu. Freya yutkundu, oturma
odasndan talar kararm mutfaa geti. Mutfakta gzleri frn bouna arad. Kocaman bir mangal, bir
kmr oca, duvara rasgele aklm raflar...
"Tuvalet nerde?" diye sordu Freya.
"Darda."
"Pardon?"
"Darda dedim, darda, avluda."
"Yatak odalarnn yaknnda, tuvalet yok mu? Gece... yani ihtiya hasl olursa, ne yaparsnz?"
uar iKarz. urK msan yatt yere smaz."
Freya tokat yemi gibi irkildi. nce yanl duyduunu zannetti. Sonra, kocas aka yapyor diye dnd.
Biraz kabaca bir 117 aka...
"Ellerimi ykamak istiyorum."
"Emine sana su dksn," dedi kocas.
Kk bir kz seirtti, "Hele beklen, ibrii alam da gelem," dedi Freya'ya.
"Musluktan su akmaz m?"
"Burasn akir Paa Apartman m zannettin kk hanm? Suyunu kuyudan kendin ekersin."
'Pekl yle olsun, Sabahattin Bey. Beni snyorsun, farkndaym bunun, istanbullu mark kz, adam
edeceksin akln sra. Bu ilerden gocunacam sanyorsan yanlyorsun. Ben keman aldm gibi, amar da
ykarm, kuyudan su da ekerim. Bekle bakalm, kim kimi adam edecek,' diye geirdi iinden.
"Yatak odam grmek istiyorum," dedi.
"Hanm yukar kart Emine," dedi kocas.
Kk kz nde, Freya arkada gcrdayan tahta merdivenleri ktlar. Girdikleri odada tuhaf bir koku vard.
"Ne kokuyor buras?" diye sordu Freya.
"Tezek," dedi kz.
Freya'nm nce ii bulanr gibi olduysa da, kokuya burnu abuk alt. "Khya'ya syle de aadan
antalarm tayversin," dedi kza.
"Ben getirem, abla."
"Sen o ar valizleri kaldramazsn ocuum."
Kz aa indi, birazdan oflaya puflaya merdivenlerden kzn valizlerden birini ekelemeye altn grd.
Pencereyi at, arabann yannda hl eyalar boaltan Khya'ya seslendi.
"Rza efendi, hemen geliverin ltfen."
Adam biraz akn bakt hanmna. Sert bir sesle tekrar etti Freya:
"Hemen!"
Adam merdivenlerde gzkt.
"Emine'nin elindeki valizi aln, odaya getirin. Dierlerini de
sz tayn yukar. Bu yata Dr ocuk, ar tarsa, gece yaagma ier. Emine'nin ar tadn bir daha
grmeyeceim."
Rza efendi, valizleri getirip, byk grltlerle att odann ortasna.
"Teekkr ederim," dedi Freya. Valizlerden ve apka kutularndan kard ifon elbiselerin, ipek
geceliklerin, topuklu ayakkablarn, tyl apkalarn ortasnda, tahta aralklarndan aadaki ahr gzken
odada, ok tuhaf bir grnts vard. Biraz sonra, merdivende ayak sesleri duydu. Kocas kapya dayanm,
onu seyrediyordu.
"Yeni evini beendin mi?" diye sordu alayl bir sesle, "iinde deitirmem gereken eyler var." "Neler,
mesela?"
"Perdeler. u pencerelere perde asmazsak, ierde soyunurken, khyan beni seyreder."
"Khyam sen evdeyken buralarda dolaamaz," dedi Sabahattin. Freya'nn incecik bedenini bir koluyla
kavrad gibi yatan zerine frlatt, teki eliyle yatan zerine yaylm giysileri, apkalar yere itelerken,
karsnn stne aband. Freya, Sabahattin'in bluzunun dmelerini zen aceleci ellerine yardmc olmaya
alt. Derin bir haz denizinde yzmeye hazrlanrken, hibir ey umurunda deildi, isterse oda tezek koksun,
musluklardan su akmasn. Yeter ki bu gl kollar onu her gn, her gece, her dakika sarsmlar,-bu gne
yan eller gen bedenini okasn, sar byklar yznde, boynunda, gslerinde, her yerinde dolasn.
lgn bir arzuyla sarld kocasna.
Karadoan iftliinde yaam, asla tek dze deildi. Freya, Ada'daki bahede tanm olduu doann yeni
bir boyutunu kefediyordu. Baygn kokulu yaseminlerin, zakkumlarn, japon gllerinin dnda, tabiat eitli
sebzeler ve meyveler de sunuyordu insanoluna. Gen gelin, domates tarhlarnn arasnda dolanyor, nane,
maydanoz, dereotu topluyor, dut silkeliyordu. Toprakla sarmadola olmaktan byk keyif alyordu. Doann
iinde mutluydu. Skntlar eve girdii andan itibaren balyordu. Geceleri uykudan uyanp, tuvalete gitmek
iin, idare lambasnn
uucK guua avuya iihicr., susuziuk, yeneK prrKen annda gelen havagaz yerine kmrn harlanmasn
beklemek... hepsinden daha kts de, yreinde yatan idealleri gerekletire- 119 memek.
"
"Yaknlarda ders verebileceim bir ky okulu yok mu?" diye sormutu bir akam kocasna.
"Ne dedin sen?"
"Yaknda okul var m dedim?"
"Diyelim ki var. N'olacak?"
"ilk defa duymuyorsun Sabahattin, bana evlenme teklif ettiin gn szn etmitim bunun. retmenlik
yapmak istediimi biliyorsun."
"ocuklarn olunca, onlar eitirsin."
"Bana hayr dememitin o zaman. Hatta tevik eder grnmtn."
"Fikrimi deitirdim."
"Bu kyde nasl vakit geirmemi bekliyorsun sen? Aklm karmak zereyim."
"Dnyann plan, kitabn tadk senin iin. iftliinde gramofonu olan baka kadn yok burada. Mziini
dinle, kitaplarn oku. Akamlar da ben eve dndmde seni memnun ederim."
"Bak Sabahattin, ben seninle evlenirken..."
"Kess!" diye barmt kocas. Freya, iedeki rak azaldka, kocasnn tehlikeli olmaya baladn
renmiti. Susmutu. Belki bu konuyu, Sabahattin'in rak imedii bir saatte, mesela sabah kahvaltsndan
hemen sonra amalyd. Yemeklerini hi konumadan bitirmilerdi. Emine sessizce tabaklarn toplayp
mutfaa tamt. Freya masadan kalkp merdivenlere ynelmi, yan yola gelmiti ki, kocasnn ayak
seslerini duymutu arkasnda.
"Sofradan kalkmak iin, benden izin aldn m?"
"Samalama," demiti Freya ve sustuu anda, kocasnn tokad yznde patlamt... Bir an, bana gelene
inanamamt... Kt bir rya m gryordu acaba.
"Bu, bana kar geldiin iindi, bu da retmenliin iin!" Bir
venden aa umutu. Kendine geldiinde, merdivenlerin dibin-120 de, hngr hngr alayan kocasnn
kollarnda yatyordu. Bir an, neler olduunu hatrlayamad.
"Canm, sevgilim, bir tanem," diyordu kocas, "sana bir ey olursa, ben lrm. Sensiz yaayamam Freya...
Beni affet. Beni affet. Beni affet."
Freya, neler olduunu yava yava hatrlyordu. Gzlerinden ip gibi iniyordu yalar. Kocasndan dayak yemi
olmay onuruna yediremedii iin, hibir ey hatrlamyor gibi yapmalyd.
"Ne oldu bana?"
"Dtn sevgilim. Dtn bir tanem. Ben bir hayvanm. Affet beni." Sabahattin karsn kollarna alp,
merdivenlerden yukar tamt. Freya'nn stndeki giysileri paralarcasma kartmt. Hem alyor, hem de
onu pcklere bouyordu. Seviirlerken her ikisinin de gzyalar birbirine karyor, birbirlerini hrpalayarak,
rseleyerek seviyorlard...
Bu olaydan birka gn sonra Freya sabah kahvaltsnda kocasna, "Ailemi zledim, stanbul'a gitmek
istiyorum," dedi.
"Ne zaman?"
"Vcudumdaki morluklar geer gemez. Annemin onlar grp telalanmasn istemiyorum. Belki haftaya."
"Olur gideriz," dedi Sabahattin. "Orada da bir evimiz var. Biraz gezer eleniriz stanbul'da."
Freya kulaklarna inanamad. Sabahattin huy mu deitiriyordu? Belki yle bir geceyi bir daha hi
yaamayacaklard. Belki bundan byle mutluluu yakalayacaklard. O hadiseden beri Sabahattin grlmemi
bir efkat gsteriyordu kansma. yi ki tokat yediini hatrlamyor gibi yapmt Freya. Ondan ayrlmaya hazr
deildi. Acayip bir tutkuyla balyd kocasna. Tm kavgalar yatakta son buluyor ve sanki kavgalar
ihtiraslarn krklyor gibi, her kavga sonrasnda cokuyla seviiyorlard.
Bir hafta sonra, yeni evliler stanbul'a gittiler. Hakkiyanm kzna kavutuu iin, sevinten delilere dnd.
Annesi, Aye teyze-
lyn uaveuer yaptlar. Her gece bir yerde yemek yiyor, sonra da tiyatrolara, dans salonlarna gidiyorlard.
Sabahattin bekrlk gnlerinde dadanm olduu Arjantin tangolar alan Garden Bar'a gitmeyi seviyordu en
ok. Ama oras, Freya'nn gidebilecei bir yer deildi. Birka kere akrabalannda yedikleri akam
yemeklerinden sonra, evlerine dndklerinde, Garden Bar'a kocasnn tek bana gitmesine izin verdi.
Sabahattin, bunu her geceye binen bir alkanlk haline getirmekle kalmad, eve sabahn yedisinde kr ktk
sarho gelmeye de balad. Freya, komulann veya bir tandn kocasn bu halde eve girerken
grmesinden korkuyordu.
Bir gn, bu endiesini dile getirdiinde, Sabahattin, "Benim ne haltlar kartrdm umurunda deil, sadece
etraf ne dnr diye endieleniyorsun, yle mi?" diye bard.
"Evde kann seni beklerken, haltlar kantrmayacan dnyorum," dedi Freya. Sesini ykseltmekten
korkuyordu. Apartmanda, iftlikte olduklan gibi usuz bucaksz bir arazide yapayalnz deildiler.
"Niye yle fsr fsr konuuyorsun?" diye sordu kocas. "Sesin mi ksld?"
Kbus yeniden balyor diye dnd Freya. Eer birbirlerini yemeye balayacaklarsa, iftlikte olmalan daha
doru olurdu. Ertesi sabah, en mnasip zaman seip, "Evimi zledim Sabahattin," dedi, "Bursa'ya dnelim
mi?"
Mthi bir sevin gsterdi kocas. O da bu dejenere ehirde, dejenere insanlann arasnda olmaktan
holanmyordu.
"Kimmi onlar?" diye sordu Freya. "Bu dejenere insanlar kim? Garden Bar'dakiler mi?"
"Onlar senin tm aile fertlerin," dedi kocas. "Teyzelerin, o kendini beenmi Nissa, rk Aliye, byc gibi
srekli incik boncuk toplayan ukala annen, kendini piyanist sanan teyzen, zibidi dayn... Adam gibi bir tek
baban var aralarnda. Allah ona kolaylk versin."
Freya kulaklanna inanamad. Bu insanlarn tm, karsnda duran serseriyi bir evlat gibi barlanna
basmlard. Ona son derece kibar davranmlard. Zavall annesi bile, honutsuzluunu belli
ememeK iin emue gccm yapyuiuu. ihun uum-uv. luym/u-mu! Gerekten de Hakkiye Hanm, kocasnn
hastal ve dier e- itli sorunlaryla baedebilmek iin, kendini oyalayacak bir i icat etmi, boncuklarla,
cam ve ayna paracklaryla gece antalar ve sepetler yapmaya balamt. rettii antalar eine dostuna
hediye ediyordu... Terbiyesiz, terbiyesiz adam! Birden Freya bir glme krizine tutuldu. Ailesinin tm
fertlerine, teker teker kocasnn gzyle baknca, gerekten de bir karikatrle kar karya kalmt.
Aralarnda sradan saylabilecek, belki babasyla kendinin dnda hi kimse yoktu. Herkes o kadar renkli ve
aykryd ki. Her ey, ineklerin yan gelip yatt ve hibir eyin asla deimedii iftlikten o kadar bakayd ki.
Tm dnyas hayvanlar, ekinler ve Arjantinli danszler olan, zavall, zavall kocas... Ne dese yeriydi.
Freya, iftlie ikinci geliinde, baz ileri kendi kendine halletmeye karar verdi. Eitim iine, Emine ile
balayacak. Ona okumay sktrebilirse, sra iftlikte alan dier ocuklara gelirdi. Yannda getirdii defter
ve kalemleri kza gsterdi. Kz hi gnll deildi ama, hanmn krmak istemiyordu.
"Senin okuma renmeye baladn nce kimseye sylemeyelim," dedi, "okumay sktn zaman, srpriz
yaparz."
"Ne demek o?" diye sordu kz.
"Yani artrz herkesi. Anneni, baban, Sabahattin Bey'i."
Emine'yle her gn bir saat ders yapmaya baladlar. Bu i o kadar keyifiendirmiti ki Freya'y, stanbul'dan
getirdii renkli basmalarla oturma odasna perdeler ve yatak rtleri dikti, Bursa'da bir marangoza iki koltuk
ve kitaplann koyabilecei bir raf smarlad. Sabahattin karsnn bu giriimlerinden memnun grnyordu
ama, kaynanasn memnun etmek imknsz gibiydi. Oturma odasndaki perdeler oday karanlk ediyor diye
tutturuyor, koltuklara oturacana, srf gelinini illet etmek iin, yere bada kuruyordu. Allahtan kadn srekli
onlarla kalmyor, ou zaman Bursa'daki evinde yayordu. Yine de sk sk yeni gelinin oluna ne gibi
yemekler hazrladn, evin tertipli olup olmadn grmek iin, teftie geliyordu. Hi oral olmuyordu Freya.
on ahan, suuay loparcen, raa iesini yanlam olan kocas, minderdeki yastklann arkasnda, Emine'nin
defterini buldu.
"Bu nedir, bu?" diye grledi.
"Ne nedir?" dedi Freya. Sabahattin defteri sallayp duruyordu.
"Ha o mu? Emine'nin yaz defteri."
"Ne demek oluyor bu?"
"Emine'ye okuma yazma retiyorum."
"Benden gizli?"
"Seninle ne alakas var bunun?"
"Ben bu evde eek ba mym? Neler olup bittiinden haberim olmayacak m?"
"Evde hizmet eden bir kk kzn okumas da m senin iznine bal?" diye sordu Freya. Kocasnn ikili
olduu zamanlar kavga karmak iin bahane aradn biliyordu ama, bazen tutamyordu kendini.
"Bu evde her ey benim iznime bal. Ben izin vermezsem u gygyn da alamazsn. Anladn m?"
Sabahattin keman iaret ediyordu.
"Daha neler," dedi Freya ve o anda, sofrann stne koyduu vazonun havada utuunu grd. Ban yana
yatrmasayd, belki de tm yz paralanabilirdi. Ama atik davrand iin, vazo, bann sa tarafn synp
geti. Freya, elini bana gtrd, kpkrmz oldu parmaklan. Yavaa yere kt, usul usul alamaya
balad. Bir saniye sonra, kocas yanndayd. Onu kollarna alm, bir bebek gibi sallyor, "Yavrum, bir
tanem... ben ne yaptm. Affet beni. Affet sevgilim," diyordu. Freya onun yzn grmemek iin smsk
yumdu gzlerini. Neler olacan biliyordu artk. Kocas onu kollarnda yatana tayacak, nce alayarak
zr dileyecek, sonra pmeye, okamaya balayacak, Freya dayanamayp karlk verince, lgnca
seviecekler, birka gn balay havasnda geecek ve bir ie raknn bitirildii bir baka akam, bu oyun
tekrardan oynanacakt. Freya yava yava bir amar olan haline dntn gryordu. Utancndan
herkesten gzlerini karmaya balamt. Kk Emine'den bile. Bu ie bir son vermeliydi.
iftlikteki yegne dostlar, Sabahattin'in kz kardei ve koca-

sya. isvme aoneomeK iin, onaraan yaram seyeDir myu: Onlara gvenebilir miydi? Bir sabah, tm
gcn toplayp, g-rmcesinin evine yrd. Ara sra sabah kahvesine urar, sohbet ederlerdi. Eer,
kaynvalidesi ortalarda deilse, konuya girecek, evine dnebilmesi iin, ondan yardmc olmasn isteyecekti.
Peinde Karaba, yeni uyanan doann gzellikleri, mis kokular iinde yrrken, gzlerinden yalar akyordu.
Buraya ne umutlarla gelmiti. Ne kadar mutlu olacan sanmt. k olduu gen bir kocas, prl prl
idealleri vard. Cumhuriyet'in umut balad gen bir kadnd o. Henz on drt yandayken Atatrk ne
yazmt onun defterine, "Freya Hanm... siz almal ve bir eyler vermelisiniz memlekete..." Sonra
salarn okam "lkemizi sizin gibi yetimi genler ina edecek," demiti. Burada, bu harap drt duvarn
arasnda, tek bana Bursa'ya bile inmeye hakk olmadan, esir pazarndan alnm bir kle gibi koca daya
yiyerek mi katkda bulunacakt Cumhuriyet'e?
"Ne yaptm ben Allahm?" diyordu iinden, "Ben nasl bir hata iledim ki beni byle cezalandryorsun?"
Grmcesinin evinin kapsna yaklatnda, iinin ekilir gibi olduunu hissetti. "Gnein altnda onca yol
yrdm iin, yoruldum," diye dnd. Ama eve kan merdivenlere geldiinde, tkenmiti.
Merdivenlerin dibine ylverdi.
Kendine geldiinde, grmcesinin yatanda yatyordu.
"Bana ne oldu?" diye sordu.
"Hafif bir baygnlk geirdin. Naslsn imdi?"
"Neden bayldm acaba?"
"Scaktandr," dedi grmcesi. Gen kadnn arkasnda kaynanasnn sevgiden yoksun yzn grd Freya:
"Gebeindir belki de."
"Aman tanrm!" dedi Freya, bu ihtimal hi aklna gelmemiti.
"Bursa'da iyi bir jinekolog var m?"
"O da nesi?" diye sordu kaynanas.
"Kadn doktoru anne," dedi kz.
"Ebe var, ebe. Halimanm ne gne duruyor?"
"Ebeyle olmaz," dedi Freya.
,uvgu. x 1V1U OV11 gl^Ut. UlUp UUlldUl
n bilmiyor musun? Hesabn yok mu senin? En son ne zaman grdn?"
Freya kpkrmz oldu. Hususiyetine paldr kldr giriveren kaynanasna nefretle bakt. Yantlamad.
leden sonra, kocas eve her zamankinden erken dnd. Mjdeyi oktan duymutu. Freya'y kollarna alp,
pcklere bodu.
"Arabay bekletiyorum Bursa'ya inmek iin. Hazrlan," dedi.
"Bu saatte, randevusuz doktora gidilmez ki," dedi Freya.
"Doktora giden kim? Biz sana alverie gidiyoruz," dedi kocas, "Kuyumcu Yakup'a haber yollattm, altya
kadar ak tutacak dkkn, gnln neyi sevdiyse alacaksn."
Freya aknd. Kendini deta tuzaa drlm gibi hissediyordu. Eer byle bir durum varsa, onu
kocasna kendi haber vermek isterdi ama, kaynanas stlenmiti bu ii. Bir de kukusu vard. Ya hamile
deilse!
"Yarm da doktora gideyim bari," dedi kocasna.
"Doktoru ne yapacaksn. Douracan zaman arrz."
"Beni bir doktor grmesin mi Sabahattin?"
"Bunu sonra konuuruz," dedi kocas. O kadar mutlu ve neeli grnyordu ki, bir mnakaa balatmak
istemedi Freya. Bursa'ya inip, ardan ona kocasnn sraryla bir altn bilezik aldlar. Dnte, Freya
doktor konusunu bir kez daha at.
"Bursa'da olmaz. Buras tutucu muhittir, illa doktor diyorsan, o zaman stanbul'a gidelim," dedi.
Freya sevindi. Sabah ald karardan oktan vazgemiti. Eer gerekten hamileyse, Sabahattin'den
ayrlmayacak, ocuunu dourup, tm sevgisini ona verecekti. Bir snf dolusu ocuu yetiti-remesebile,
istedii gibi eitebilecei kendi evlad olacakt avularnn iinde. Uygar, kltrl, aydn bir ocuk
yetitirecekti. Sabahattin belki de ocuk yznden, ikisinden vazgeer, makul bir insan olurdu. Karsn
stanbul'a gtrmek istemesi, bu yolda iaretler veriyordu zaten. stelik, Freya bu yakkl gen adama
tutkundu. Tm kavgalarna ramen, kendini onun ateli kollarnda bulduu zaman, her eyi unutmuyor, her
eyi affetmiyor muydu?
stanbul aa rureyann Dr DeDeK ucwcuigi mua, uuia umu cokuyu yaratmad. Babas zaten arlarndan
dolay, hibir eye sevinemez hale gelmiti. Annesi, sevineceine endielendi. Yrmediini iin iin hissettii
bu evlilikten hi kurtulamayacakt artk kz. Ama doktor da ihtimali dorulaynca, yapacak fazla bir ey
kalmad. Freya bu ocuu istiyordu. Onu, evliliinin, daha dorusu kocasnn iki bamllnn bir kurtarcs
olarak gryordu. Sabahattin aslnda, neeli, ho sohbet bir adamd, iyi bir insand. Ama raky yanladktan
sonra her eyden phe eden, her eye kzan bir manyaa dnyordu.
stanbul'da kk evlerinde hayat nceleri huzurlu gemeye balad. Akamlar yemeklerde aile ile bir araya
geliyorlar ya da sinemaya, tiyatroya gidiyorlard. Emin Paa'nm yannda ikisine ok dikkat ediyordu
Sabahattin. Gndzleri Freya bebee gerekecek eyalarn alveriini yapyordu annesi ile. Evliliinin belki
de en gzel gnlerini yayordu ama, kocas hamile olduunu rendiinden beri, ocua zarar vermemek
iin Freya'dan uzak duruyordu bu kez.
Yirmi gn sonra, isizlikten sklan Sabahattin iftlie dnmek iin srar etmeye balad.
"Sen burada kal, o gitsin," dedi annesi.
"Anne, ben douma bir iki ay kala gelirim, doumu da stanbul'da yaparm. Bylesi daha doru olur," dedi
Freya.
Hakkiye Hanm, Bursa'ya kzn ziyarete gitmiti. Emin Paa hasta haliyle zlmesin diye, ondan gerei
saklamt ama, evin ne kadar ilkel olduunu biliyordu.
"Freya, insan hamileyken ok abdeste kalkar. Elinde idare lambas, o merdivenleri nasl inip kacaksn. Bari
inadndan vazge, Bursa'daki eve tan. Doru drst bir evde otur," dedi kzna.
"Kaynvalidem ile ayn at altnda kalamam anne. Gerekirse Bursa'da ayr bir ev tutarz," dedi Freya.
Tutmamalar iin bir neden yoktu. Byk bir servetin sahibiydi Sabahattin. Aslnda istanbul'da kalmak iin
neler vermezdi ama, imdi her ey yoluna girerken, kocasn kzdrmak istemiyordu. Hazrland ve onunla
birlikte iftlie dnd.
geni arazisine admn att anda sanki baka bir ruha brn-yordu. Rak iesi her zaman olduu gibi
sofrada yerini alnca, 127 kavgalar, barmalar yeniden balad. Yalnz bu kez, kendini tu-tup karsna
vurmamaya gayret ediyordu.
"Ne olur Sabahattin, iki ieceksen, evde ime," diye ricada bulundu Freya. Kocasnn barlara dadanacan
biliyordu ama, kendisine el srmediine gre, nasl olsa gidecekti sonunda. Sabahattin haftann drt
gecesini darda geirmeye balad. Sabaha kar dndnde, Freya'y uyandryor, ona sarlp alayarak,
karsn ne kadar ok sevdii anlatyordu... Freya bu hezeyanlarn bir nevi gnah karma seanslar
olduunun bilincindeydi. Aldrmyordu. Tek istedii karnndaki bebei korumakt. Aralarnda yle bir ekim
vardi ki, naslsa bebek dounca, kocas da bar kadnlarn brakp, kendine dnecekti.
Bir akam, Sabahattin tabancalarn temizlemek iin masann zerine yayd.
"Bana rakm ve mezemi hazrla," diye bard Emine'ye.
"Sabahattin, rakn bu silahlarla iini bitirdikten sonra i," dedi Freya. Artk hamilelii epeyce ilerlemiti. ki
aya kadar doum bekliyorlard.
"Sen karma."
"ki iede durduu gibi durmuyor, biliyorsun."
"Skldm senin mdahalelerinden."
"Ben de ok eyden skldm," dedi Freya, "Douma iki ay kala beni anneme yollayacaktn. Bu hafta iinde
gitmek istiyorum. Sen de biraz ban dinlersin."
"Daha gitmen iin erken."
"Dokuz aylk olunca, ok arlarm, rahat seyahat edemem."
"Bekleyeceksiniz kk hanm. Bekleyeceksiniz."
"Neyi?"
"Keyfimi."
"Terbiyesiz," dedi Freya.
"Ne dedin? Sen bana ne dedin?" Sabahattin elindeki tabancay karsna dorultmutu. Birden panie kapld
Freya, telala ayaa
irau ve Kapya uugiu Kusmaya yau. .n/ag muuu (/umuv.u.v taklnca byk bir grlt kararak nce
dizlerinin stne dt, sonra yana devrildi.
"Freya... sevgilim... iyi misin?" Freya eliyle itti kocasn.
"Neden korktun o kadar. Tabanca botu. Yoksa sana dorultur muyum hi. iyi misin? Bir yerin acyor mu?"
"Bana dokunma," dedi Freya. "Hibir yerim acmyor, iyiyim. Bana dokunma." "Ebeyi aracam."
"istemem."
"Karcm, seni korkuttuum iin beni affet. Sana aka yapyordum. Sen benim her eyimsin."
Emine ile birlikte Freya'y yerden kaldrp mindere tadlar. Emine bir bardak su getirdi. Kzn yz
bembeyazd.
"Korkma Emine, ben iyiyim," dedi Freya. Kocas frlayp gitmiti. Birazdan yannda kz kardei, annesi ve
ebeyle dnd. "Halimanm seni muayene etsin," dedi karsna, "istemiyorum, ben iyiyim."
"Olmaz, olmaz. Baksn bakalm ocuk zarar grm m?" dedi kaynanas, "Hamile insan dikkatli olur. Karn
burnunda dlr m hi!"
"Anne, kaza herkesin bana gelir," dedi grmcesi. "Rahat verin Freya'ya> iyiyim diyor ite."
Freya, baucunda duran gen kadna minnetle bakt. "stersen, Halimanm karnn bir dinlesin. Bakalm
bebein kalp atlar dzenli mi, Freya'cm."
Halimanm elinde huni gibi bir aletle geldi, Freya'nm karnn dinledi,
"Hadi hepinize gemiler olsun. Olumuz sapasalam maallah," dedi odadakilere dnerek.
'Olan olduunu ne biliyor?' diye geirdi iinden Freya. Hamile kaldndan beri, tm aile ocuun erkek
olacan varsay-mt. Kocas hangi kymetli silahlarn oluna armaan edeceinin, olunun ka yanda
tfek kullanmaya balayacann hesabn yapyordu, imdiden.
ui) uaa Kaujuarnua, cen aagaa divann ustunae yatmak istiyorum," dedi Freya, "inip kmas zor
oluyor."
"Ben de seninle yatarm." 129
"Divan dar, tek kiilik."
"Olsun."
"Ben tek bama zor syorum, zaten."
"O zaman yukar, odana gel. inmek istediinde ben seni kucamda indiririm."
Her zamanki olay, tekrar ediyordu. Bir sre, sululuk duygular iinde birka gn ona kul kle olacakt kocas.
Uzatmad Freya, oflaya puflaya st kata kt, yatana yatt.
Freya hemen hemen her gn ne zaman istanbul'a gideceini soruyordu kocasna. Sabahattin o kaza
akamnda olduu gibi ters yantlar vermiyor, "Para bekliyorum," demekle yetmiyordu. Birka gn arka
arkaya evde kaldktan sonra, yine geceleri yok olmaya balamt. Besbelli yeni bir kazaya yol amamak iin,
evde iki imiyordu artk.
"Kocay evden uzaklatrmann vebalini, sonunda kanlar der," diyordu kaynanas. "Her erkek ier. Buna gz
yummak lazm. Kylk yerlerde baka trl gemez zaman. Freyanm, sen olumun ikisinden ikyetisin
ama, pek gen olduun iin bilmiyorsun, bir de erkein kadna taklan, metres edineni vardr. Maazallah, ya
yle biri olayd Selah'm. O zaman grrdm seni ben."
'Bu kadn neden beni hi sevmiyor acaba?' diye dnyordu Freya. Fahrnissa bir keresinde ona,
"Kaynanalar ve gelinler, tpk kedi-kpekler gibi ezeli dmandr, isteseler de birbirlerini sevemezler," demiti.
Kendisi de kaynanasndan nefret ettiine gre, bir hakikat pay olmalyd dediinde. Ve ite kader, onu her
gn kocaman karnyla bir sedire devrilip, kendini sevmeyen bu kadnn karsnda akama kadar oturmaya
mahkm etmiti. Kaynanas, olu sk sk tembih ettiinden, gelinine gz kulak olmak iin, artk evden bir
dakika bile ayrlmyordu.
Freya areyi sk sk grmcesinin evine kamakta bulmutu. Yry iyi geliyor bahanesiyle, yava yava
yryerek, bir iki ki-
lometre uzaktaki eve gidiyor, gnunu n omazsa, gen luaaua-rn arasnda geiriyordu.
Yine bir akamst ayn birlikte imek zere, grmcesine gittiinde, "Yznz bembeyaz, iyi misiniz
Freya," dedi grm-cesinin kocas.
"Biraz arpntm var bugn. Zor yrdm." Onu ieri buyur ettiler. Biraz uzand, kendine geldi. Bir iki el bezik
oynadlar. Freya dnmek istediinde akam yemeine kalmas iin srar ettiler. Onun ok sevdii i brek
yaplacakt.
"Kalrm," dedi Freya. Kocas naslsa akamlar gelmiyordu. Evde kaynanasnn ukalalklarn dinleyeceine,
burada i breini yer, belki bir el bezik daha oynard.
Yemekte havadan sudan konutular. ocuk isimleri semeye allar. Yemein sonuna doru,
"Belim aryor," dedi Freya, "Belime bir ar giriyor." "Yourt yedin yemekte, yourt gaz yapar," dedi,
grmcesi. Freya'nn iinde sanki bir an bir canavar gezindi ve demir peneleriyle iinden bir ey kopard.
Dudaklarndan bir lk frlad, gzleri karard, iskemlesine yld. ook uzaklardan koumalar, bartlar
duyuyordu... abuk ol... doum yapyor... kan var kan... Arabay hazrla... araba Sabahattin'de... yine hangi
cehennemde bu herif... khyay kotur, Sabahattin'i bulsun... nce doktor... abuk bir doktor... sesler
giderek daha az daha az duyulur oldu... sonra derin bir karanlk... kapkaranlk!
Hakkiye Hanm kznn nnde kprdamadan, bir asker gibi dimdik durdu. Freya'y ehrem ehrem atlam
eski bir mutfak masasna yatrmlard. Yz bembeyazd. Elini tuttu, buz gibiydi eli. Konutu kzyla, bard,
seslendi ona. Bana msn demedi Freya. Mermerden oyulmu bir Yunan heykeli gibi tarifsiz gzel ve sakin,
kprdamadan yatyordu.
"Gitti kzm, gitti," diye fsldad Hakkiye. Kl kprdamyordu yznde, ifadesizdi. O an Hakkiye de lmt
sanki. Bu dnyadan kap, kznn bulunduu yere gitmek istiyordu. Tek duyum-sad, kznn yanna erimek
arzusuydu. Kz u anda neredeyse, orada olmak... Yznden esefi belli olmuyordu. Bu insanlara, ki-
zm uuuiuunaci unug du... du... Dunlara, Dell etmek istemiyordu duygularn. Freya'ya zamannda
mdahale edememilerdi. Doktoru zamannda aramamlard... Grmcesi, doktoru 131 getirtmiti ama,
o cahil yal kadn, olu gelene kadar, Freya'ya mdahale edilmesine izin vermemiti.
"Bebei hemen almalym. Bebek lm," demiti doktor.
"Olumu bekleyin!"
"Anneyi de kaybederiz."
"Olumu bekleyin."
Freya can ekiirken, ana-kz lesiye kavga etmilerdi banda. Sonunda kz kazanm, tahta mutfak
masasn yukar tatm, ve doktora kesin emir vermiti. "Gerekeni yapn. Annemi dinlerseniz, sizi
olacaklardan sorumlu tutarm."
Khya, Sabahattin'i kim bilir hangi bardan toplayp, getirene kadar, ilkel artlar iinde, elinden geleni
yapmt doktor. Ama hamilelii doru drst takip edilmedii, sorumluluu bir ebe kadna brakld,
istanbul'a vaktinde getirilmedii iin, ldrmlerdi kzn. Tahta mutfak masasnn stne yaydklar arafa
yatrp, bebeini skp almlard iinden. Oluklarla kan akmt. Son damlasna kadar akmt. Bu yzden
miydi, mermer beyazl?
Hakkiye, gelinliinin iinde bir kuu gibi szld dn gecesini hatrlyordu Freya'nn. Simsiyah
gzlerinde ak, sevin, umut.
"Bebei grmek ister misiniz?" diye sormutu biri.
"Hayr."
"Bebek, kzd."
Yantlamad Hakkiye.
"Gelin, oturun biraz. Bir saattir ayakta duruyorsunuz. Deien bir ey yok. Kendine gelirse, haber verirler
bize."
"Siz brakn beni. Burada duracam. Kzmn banda."
Durdu. Ka saat daha durduunun farknda deildi. Gzleri Freya'nn bembeyaz yzne dikiliydi. En ufak bir
hayat emaresi grrse, seslenecekti ona. Kirpikleri bile kprdamyordu oysa. Elini alnna koyuyordu. Buz
gibiydi... Bileini tutup nabzn dinlemeye alyordu. Nabz yoktu. Birinci Dnya Sava'nda gnll
hemirelik yapt gnlerden tanyordu lm Hakkiye. Ne ya-
zk ki, tanyordu, uogsunun uzennue uuan yacjau uom^, uu;u gzeli yzne doru ekti kznn. Ar ar
kt mutfaktan. Kan 132 ana gzleriyle iri bir adam, elinde tabancayla durdurdu onu.
"Ne oldu, syleyin ne oldu. ld m?"
Elinin tersiyle itti adam.
"Syleyin dedim size. O ldyse ben de kendimi vuracam. Onsuz yaamak istemiyorum. Onsuz
yaayamam."
"O halde onu niye ldrdn?" dedi, buz gibi bir sesle.
Merdivenlerden inip, aa odaya girdi. stanbul'dan beraber geldikleri Dr. Tevfik Salim Paa, Emin Paa'yla
yan yana, balar nlerine eik oturuyorlard. Emin Paa karsnn yzndeki ifadeyi grnce, "Ne oldu?" diye
sordu "Ne oldu? Freya'y kayp m ettik yoksa?"
Birden silkindi Hakkiye. Sesi, insan sesini deil bir kurt ulumasn andryordu,
"Hayr... Hayurr... Hayurr..."
Elinde tabancayla arkasnda duran Sabahattin'i itip, merdivenleri drder beer karak, nefes nefese geri
dnd odaya. Doktor ve kocas peinden kotular... Freya'nn stndeki araf ekip yere att. Kznn
ellerini, ayaklarn, kollarn ovalad. "abuk, scak su getirin bana. abuk."
Scak su torbalan Freya'nn drt bir tarafna yerletirildi. Tm vcuduna masaj yapld. Doktor ve Hakkiye
kan ter iinde hi durmadan alyorlard. Sabahattin biraz geride, yaral bir hayvan gibi aresiz, onlar
izliyordu. Hafife kirpikleri oynad Freya'nn. Tevfik Salim Paa, Hakkiye'yi odann dna ekti.
"Hakkiyanm... Dinleyin beni... Freya'y mutlaka stanbul'a gtrmeliyiz. Ne pahasna olursa olsun. Buradaki
imknlarla kurtaramam kz. Septisemiden gider."
Sabahattin odada yalnz kalnca, yataa yaklat. "Freya," diye seslendi, "Freya, gzlerini a. Canm,
sevgilim, a gzlerini."
Freya gzlerini ap, yorgun baklarla bakt kocasna.
"Annen, baban da burdalar. Doktor getirdiler sana. Beni sulayp duruyorlar."
rucya imi guzen yine Kapancu.
Hakkiye Hanm ve Tevfik Salim Paa odaya dndler.
"Freya'y stanbul'a sevk etmeye mecburuz," dedi Doktor. 133
"Bu halde hibir yere gidemez. Ona bir ey olursa ben kendimi
vururum.
"Sabahattin Bey," dedi Hakkiye, bir ordu komutan edasyla, "Freya burada lrse, emin olun o elinizdeki
tabancayla sizi ben vururum. imdi hemen hazrlklar yaptrn."
Freya, Osmanolu Klinii'nde gnlerce kendini bilmeden yatt. Sabahattin, kliniin koridorlarnda, kh
kendini, kh karsn iyiletiremeyen doktorlar vurmak zere, gnlerce elinde tabancayla tur att durdu. Emin
Paa ve Hakkiye Hanm, kzlarn, hayata dnd taktirde, bu eli tabancal kocadan kurtarmaya kararlydlar.
Freya, haftalar sonra, nihayet kendine geldiinde, hibir ey anmsamyordu.
"Tedavinin asl zor dnemi, imdi balyor," dedi doktorlar. Olanlar hatrlayp, bebeini kaybettiini
renince, oka girmesini bekliyorlard hastann. Nitekim bekledikleri oldu. Freya, nce bebei kaybettiine
inanmak istemedi. Ac gerei kabul etmek zorunda kalnca, bu kez derin bir depresyona girdi. Gemii sanki
silinmiti. Bursa'ya dair hibir ayrnty hatrlamyordu. Bir sisin iinde yaar gibiydi. Doktorlar srekli
hafzasn zorlamasn sylyorlard. Hakkiye Hanm, bu durumda kzna kocasn brakmas iin bask
yapmaktan vazgeti. Sonunda hafzas yerine geldiinde belki hibir telkine ihtiya kalmadan, kendi brakrd
Sabahattin'i.
Sabahattin, Freya eve kabilecek hale gelince, karsn alp Nianta'ndaki evlerine gtrd. Yaam, eskisi
gibi devam etmeye balad. Freya ok halsiz olduu iin, yemeklerini annesi kendi evinde piirip her gn
Nianta'na tayordu. Sabahattin nceleri gece gndz karsnn bandayd. Ona efkatli davranyordu.
Eskisi gibi gezmeye, tiyatrolara, sinemalara gitmeye balamlard. Tabii gece kulplerine ve Garden Bar'a
da. Freya abuk yoruluyordu. Gecenin ilerlemi saatlerinde, eve dnmek istediinde, Sabahattin'i barlardan
karmak kolay olmuyordu. Sonuta, Freya
baha kar dnd iin de le saatlerine kadar uyuyordu. Fre-134 ya, bu gidii nasl dzeltebileceini
bilemiyordu. Sabahlara kadar gezen kocasn hem delice kskanyor, hem de onun peine taklp, barlarda
srklenmek istemiyordu. Bu i ekimeleri yaarken, yine hamile kald. Bu kez doum yapana kadar asla
iftlie dnmeyecekti. Sabahattin durumu mecburen kabul etti. Karsnn bana gelenlerden sonra, hayr
diyecek yz kalmamt. Ama onun iftlik ilerine bakmas iin, artk Bursa'ya dnmesi gerekiyordu. Freya,
'Belki de en hayrls budur,' diye dnd. Huzurlu bir hamilelik geirir, ocuu dounca, bebekle birlikte,
iftliin temiz havasna dnerdi. Artk bir yavrusu olaca iin, cannn sklmas da sz konusu olmazd.
Annesini ziyarete gittii bir gn, Freya korkun bir sancyla sarsld. Eve arlan doktor dehet iindeydi.
Freya iddetli bir apandisit krizi geiriyordu. Ambulans arp, onu hemen hastaneye koturdular. Kendine
geldiinde, her ey bitmiti. Tanr sanki tm aclar ikier kez yaatyordu bu aileye. Freya yine bembeyaz
bir yatakta yatyordu, yine halsizdi, peritoniti atlatmt ama, yine bebeini kaybetmiti. Ve imdi, ilk lmden
dnnde unuttuu her eyi en ince ayrntsna kadar hatrlyordu.
Sabahattin, Bursa'da, karsndan gelen mektubu tekrar tekrar okudu.
Freya, "Beni sylediin kadar ok seviyorsan, bana anlay gster. iftlie dnmek, benim iin lmle e
anlaml. stersen beni tabancanla vurabilirsin. Bursa'ya geri gelirsem, zaten bir lden farkm kalmayacak.
Byk bir ihtimalle, intihar edeceim," diye yazyordu.
Khne iftlik evinin kapsna dizilmi sra sra son model spor Amerikan arabalarnn en hzlsna atlad ve
deliler gibi srd arabay, taa istanbul'a kadar. Nianta'ndaki evde Freya'nn eyalarn bouna arad.
ekmeceleri, dolap kaplarn at, hepsi bombotu. ahsi eyalarn alp, gitmiti kars.
Freya, annesinin odasndaki hasr koltua oturmu, kitap okuyordu Sabahattin'in baran sesini
duyduunda.
"Bebei siz aldrttnz. ocuumu ldrdnz. Geberteceim hepinizi," diye baryordu.
patlamt. Peritonitten gidiyordu," diyordu babas, titreyen sesiyle. Freya yavaa kalkt oturduu
koltuktan, salona geti, dim- 135 dik, sert admlarla yrd, kocasnn tam karsnda durdu. Gz-lerinin
iine bakt.
"Senden boanyorum Sabahattin," dedi, "istiyorsan hep zerinde tadn tabancay ek ve beni hemen vur.
Ama dnm yok, bunu bil. Seni istemiyorum. Sana asla dnmeyeceim. imdi evimizden k ve git."
Sabahattin, Freya'y vurmad ama tek bana iftlie dndnde, yatak odasnda, karsnn baucundaki
masada, gm erevede duran Hakkiye Hanm'n resmine bakarak, "Karm elimden sen aldn, alak
kadn!" diye bard ve tabancasndaki btn kurunlarn arka arkaya boaltt. Ancak resim delik deik
olduunda sakinleebildi...
Pentimento
(Osmanolu Klinii)
Ben hastane yataklarna alm. Bu yataklarda lme ka kere dil kartmlm var. inanmayacaksnz ama
ne zaman byle lmcl durumlarda yataklara dsem, hep Anka kuu misali, kllerimden yeniden
domuumdur. Bana nedense uurlu, hayrl gelir lm dekleri.
Hastaneye ilk dtmde, bir aya yakn kendimi bilmeden yatmtm. Belki de duymak istemediim gerei
renmemem iin, kendini savunmaya almt bedenim. nsan vcudu aklldr. Ne zaman ne yapmas
gerektiini, iyi bilir. Sinir sistemim beni bir aya yakn uyuttuktan sonra, nihayet uyandmda, ilk i, ellerimle
karnm kontrol etmitim. O koca gbeim yoktu. Demek dourmutum. Kz myd, olan m? Tanrm inallah
kzdr da, onu Sabahattin'in silah merakndan korurum, diyordum. Olan olduysa eer, kck yata
verecek silah eline...
"Eee, sylesenize," demitim etrafmda saf tutmu yaknlarma. Annem, hortlaa dnm gibiydi. Ne kadar
zayflamt. Ali-yoa'nn gzlerinde ya m vard? Onun hemen arkasnda, babam mahcup nne bakyordu.
'Ah bu Osmanl erkekleri, kzn bile yatakta grmeye utanyor,' diye dnmtm. Kimseden ts kmyordu.
"Heyy! Size sylyorum, ayol. ocuk kz m, erkek mi?"
Beyazl bir adam, akrabalarm hafife iteleyerek yataa yaklamt.
"Sylesenize, bir ey mi var?"
"Freyanm, metin olun kzm. Bebek biraz erken dodu. Vaktinden iki hafta evvel."
"Hayr."
Bam yataa geri dt... Bebeim lm olamaz. Tm mit- 137 lerimi baladm ocuum, kanmla
canmla beslediim... Yok, olamaz! Doru deil bu. Bana kt bir aka yapyorlar. Pis, kt, iren bir aka.
"Kocam nerede? Sabahattin yok mu. Onu arn bana."
Aliye'nin szlp dan ktn grdm. Birazdan Sabahattin'le birlikte ieri girdiler. Kocam da annem gibi
zayflam, avurtlar kmt sanki. Korka korka yanma yaklat. Yatan yannda diz kp, elimi elinin
iine ald. Annem yznde tkrr gibi bir ifadeyle arkasn dnd.
"ocuumuza ne oldu Sabahattin? Bebeim nerede?"
"O... o... Baka ocuklar yaparz Freya. Bir sr ocuumuz daha olur. Hem bu kzd. Bir erkek ocuk
yaparz..."
"ocuumu veriiin. Bebeimi istiyoruuum." Avaz avaz baran ben miydim? Biri kalama bir ine batrmt.
Yine karanlklar. Yine karanlklar. Hi bitmeyen karanlklar. Hep karanlklarda kalmak istiyordum... Hep.
Sanrm aklm yitirmitim. Aklmla birlikte, yaama sevincimi, umutlarm, belleimi, her eyimi yitirmitim.
"Ben ne yapacam," diye soruyordum doktora, "hibir ey hatrlamyorum."
"Hafzanz zorlayn."
Zorluyordum.
Nianta'nda bir kk evim vard. Evet, bunu hatrlyordum. Kocam elbette hatrlyordum. Hamileydim...
sonras yok. Yok!
Her ey, annemin evinde son buldu. Karlkl sabah kahvesi iiyorduk salonda. Karnma bir an sapland.
Sivri bir bak, sa yanm deiyordu sanki... Aile doktorumuz Aziz Bey'i ardlar hemen.
Ayn sahnede rolm bir kez daha oynar gibiydim. Ambulans geldi, hastaneye kaldrldm, uyutuldum.
Uyandmda bebeim yoktu. Apandisimle birlikte, bebei de almlard. Kocama haber verecek zaman bile
bulamamtk.
, ucuc Kaacas^m ve
na ben bakacam," dedi annem. Nasl da korkardm ocukluumdan beri annemin otoriter sesinden.
"Peki anneciim."
"Kocana bende kalacan haber verelim," dedi. Kocama! Beni dverek seven, kocama. Hafzamn nndeki
perde, ameliyat sonrasnda almt. Her eyi hatrlyordum, ark. Tm ayrntlaryla, dayak ve sevime
gecelerim, bir kle gibi eve hapsediliim, kocamn hayallerimin gereklemesine engel oluu, itii gecelerin
kbusu, bardan sarho dnleri, teker teker gzlerimin nnden geiyordu.
Ona bir mektup yazdm. Yreim paralanyordu. Ama byle yapmam gerektiini biliyordum. Sabahattin'in
kollar arasnda erimeden, onunla sevimeden yaamay baarmalydm. Bu abay gstermeye mecburdum.
Kiiliimi, kurtarmak iin, mecburdum buna.
Sabahattin, mektubu ald gnn akamnda geldi... Azgn bir boa gibi burnundan soluyordu. Mektupta
yazdklarm tekrar ettim.
"Asla," dedi Sabahattin.
"Beni hemen tabancanla vurabilirsin. Ben burada kalyorum," dedim. Sesim yle kesin ve sertti ki, bana bile
yabanc geliyordu. Ama yreim onun kollarna atlmak, onu pmek, onunla sevimek istiyordu.
Sabahattin, avaz avaz bararak, annemle babam, benim aklm elmekle sulad ve kp gitti. Canm
acyordu. O kadar ok acyordu ki, acm tek bama tayamyordum.
"Anne, siz de bunu yapmalydnz. Madem babam affedemeyecektiniz, onu sonsuza kadar
cezalandracanza, braksaydnz. Boasaydnz. Terk etseydiniz. Sizin sonu gelmeyen cezanzn arln
imdi hepimiz birden ekiyoruz," diye bardm, rengi kle alm anneme. Annem bana ne bir ey sordu ne
de syledi. ylece yzme bakt uzun uzun. Onun da gzlerinde acy grdm. Oh, demitik! Odama
gittim, yatama girip, yorganm kafamn stne ektim.
jui-utii \upaut, ayaiacaMlld. 1 lMd Ull Uiiyvaillll 1VUC-
me sresince bir keye gizlenmesi gibi, uykularma saklandm, ben de. Uyudum, uyudum, uyudum.
Sonra bir gn, yattm yataktan kalktm ve braktm yerden yaama geri dndm. Arada geen evliliimi,
sildim. Kocaman bir silgiyle, hi iz brakmadan silmi olmalydm Sabahattin'i, Bursa'y, iftlik evini... hi
tanmamasna, yaamamasna...
"Gzel evladm, yine evlenirsin, ocuklarn olur. Dnya gzeli ocuklarn," dediydi annem.
Annemin days Nedim Bey, 1912 Balkan Harbi'nde, sava meydannda bulduu kck bir kz ocuunu
yannda getirmiti eve dnerken. Fatma benimle birlikte byd. Be al yala-rndaydk. Yurtdndan gelen
bir aile dostumuz, bana yatt zaman gzlerini kapatan ve alayan bir ta bebek getirmiti. Fatma ile
Ada'da, sarncn yannda oynuyorduk. Bebek benimdi, hep benim kucamda duruyordu. Bir ara, tutmas iin,
bebei Fatma'ya uzattm. Fatma bebei ald, olanca hzyla yere arpt. Bebek parampara oldu, yerde.
Dondum kaldm. aknlmdan alaya-madm bile. O akam hi uyumadm. Ertesi gn annem bana bir
bebek almak iin, Beyolu'na iniyordu.
"Alma anne, istemiyorum," dedim, inanmad. Elinde kocaman bir bebekle dnd leden sonra. Elimi
srmedim o bebee. Ne ona ne de bir baka bebee. Benim iin bebekle oyun bitmiti.
Benim iin ocuk fasl da bitmiti.
Fahrnissa teyzem ikinci kocas Emir Zeid ile evlenmeye Atina'ya gidiyordu. Beni de gtrmek istedi. Bir
deiikliin bana iyi geleceine inanyordu, iim paramparayd. Yaadklarma inana-myordum. iki yl iinde
yirmi senelik yol almtm sanki. Ihtiyar-lamtm, yaralanmtm, iki ocuk kaybetmi ve lmn eiinden
dnmtm. k olduum kocam, gururumu korumak iin boamm ve henz yirmi iki yandaydm. Fazla
nazlanmadm, hazrlklarm tamamlannca, teyzemin peinden Atina'ya gittim... ve orada bir Anka kuu gibi,
kllerimden bir kez daha dodum.
Rastlant
"Freya kzm, bak u masa bo. uraya, glgeye oturalm," dedi Hakkiye Hanm.
Freya annesinin peinden yrd, ince uzun gvdesi, muntazam hatlar, gr siyah salaryla bir Yunan
tanrasn andryordu. Yaklak bir yl nce geirmi olduu travmadan hi iz tamyor gibiydi. Atina
yolculuu ona iyi gelmi, ektii skntlar unutturmutu.
Alt aya yakn kalmt Fahrnissa'nm yannda. Birlikte Paris'e ve Msr'a da gitmilerdi. Fahrnissa da ayn
yollardan gemi, ocuunu kaybetmi, apkn kocaya dayanmann ve boanmann aclarn ekmi olduu
iin yeenini ok iyi anlamt. Akla balanlan bir erkekten vazgemenin ne demek olduunu biliyordu.
Yeenine byk bir sevgi ve anlayla yaklam, onu martm, gezdirmi, elendirmiti. Artk ok zengin bir
kadn olduu iin, kesenin azn da am, bol bol da alveri yaprtm. Freya ne zaman itiraz edecek
olsa, "Aptallk etme Freya, ne lazmsa bol bol al. stanbul'a dndnde naslsa para sknts ekeceksin,
gzlerin vitrinlerde kalacak," diyordu.
Freya Atina'da, teyzesinin harcad paralarn karsnda, hayrete dyordu. akir Paa'nm lmnden beri
gs germek zorunda kaldklar paraszla ramen, etrafa skntlarn hi belli etmemeye almlar ve
ailece hep balarn dik tutmulard. Yksek rtbeli subaylar olan babas ve Ahmet enitesi rahata ancak
Cumhuriyet'in kurulmasyla kavuabilmilerdi. Fahrnissa da ilk evlilii sresince para sknts ekmemiti.
Ama ok dzeyli yaamaya, en k elbiseleri giymeye, en kaliteli yemekleri yemeye alm olan zavall
anneannesinin, Aliye'nin, hatta Suat daysnn verdii hayat mcadelesini hatrladka ettii alveriler iine
sin-
kln bile kprdatmyordu.
Freya, Atina'daki hayat grnce, parann deerim anlar gibi oldu. Gen bir kadnn kendine yakacak
elbiseleri, aksesuarlar, mcevherleri alabilmesinin, salarn en iyi berberlerde taratabil-mesinin ve tm
bunlar gsterebilecei muhitlerde dolanmasnn tarifi imknsz bir keyfi vard.
u anda da Atina'dan ald k mavi keten tayyrnn, boynuna dolad bir ton koyu ifon earbnn iinde,
kendini son derece iyi hissediyordu. Anne kz, Yalova'daki bu pek nl naralt ay bahesinde, glgede
kalan masaya yryp oturdular.
"Garson bekletmeden gelse keke," dedi Freya, "Babam uzun sre yalnz brakmak houma gitmiyor."
"Kzm, o tek bana kalp kitaplarn okumaktan ok memnun. Biraz fazla stne dyorsun," dedi annesi.
Freya, k beyaz antasn at, iinden elbisesiyle uyumlu mavi uzun azln kard, ucuna sigarasn
takt.
"Kibrit sizin antanzda myd?" diye sordu annesine. Hakki-yanm, tasvip etmeyen gzlerle bakt kzna ama
itiraz etmedi, yle byk bir badire atlatmlard ki... ldn zannettii kznn yaama dnd gnlerde,
ona hibir mdahalede bulunmamaya, onu bir daha asla azarlamamaya kendi kendine sz vermiti. Kibriti
karp verdi.
Garsona aylarn smarladlar, Freya sigarasndan derin bir nefes ekti. Tam fleyecei srada, bahede bir
hareketlenme, bir tela oldu. Garsonlar koutular. Annesi yz kapya dnk oturuyordu,
"Aaa, Freya! Aman Allahm, Atatrk geliyor," dedi.
Freya dizlerinin zldn hissetti. ocukluunda ilk bakta k olduu Atatrk' zmir'in kurtulu
yllarndan beri grmemiti. Araya babasyla yaanan krgnln girmi olmasna ramen, derin bir sevgi
besliyordu bu muhteem adama. Heyecanland. Ne yapacan bilemedi.
"Dnme o tarafa, dnme. Belki bizi grmezler, aymz ier kaarz," dedi Hakkiye. Kzn siper almaya alt.
"Anneciim
mu. m oz.: inim gcyu aauai, dedi Freya. Atatrk de bu arada onlar grm ve tanmt. Ya-nmdakilerle
birlikte, masalarna yrd. Hakkiye ve Freya ayaa H5 kalktlar.
"Naslsnz hanmefendi?" dedi Atatrk elini uzatarak.
"yiyim efendim," dedi Hakkiye souk bir sesle.
"Bu kk hanm, kznz m?"
Freya sa diplerine kadar kzard. Atatrk, ne yazk ki yllar nce grd o ince, sar sal ilah deildi ama,
insann iine ileyen gzleri hl akmak akmakt.
"Freya'y tanmadnz m Paam?"
"Aman yarabbi, o kck ocuk bu hale ne zaman geldi? Hl keman alyor musunuz kk hanm?"
Freya'nn elini ellerinin arasna ald.
"Zaman bulduka. Ne yazk ki bir konser solisti olamadm, efendim..." dedi Freya. Atatrk etrafndakilere
dnd,
"Bu hanmefendiler, Emin Paa'nn ei ve kzdr," dedi.
kr Kaya ve Kl Ali de onlar selamladlar. Hakkiye ve Freya, bu kiileri her gn okuduklar gazetelerden
tanyorlard zaten.
"Bizim masamza buyurmaz msnz?" diye sordu Atatrk. "Rahatsz etmeyelim efendim," dedi Hakkiye
Hanm. "Ne mnasebet." Atatrk etrafnda dikilen garsonlara dnp emir verdi, "Masam bytn.
Hanmefendiler de bize katlacak."
Hakkiye'nin bu durumdan kurtulamayacan bildii iin, ii iini yiyiyordu. Otele dndklerinde ne diyecekti
kocasna. Emin Paa, ok krgn olduu Mustafa Kemal'in masasna oturduu iin ona kzacak, gcenecek
miydi yoksa byle bir oldu bitti karsnda kald iin anlay m gsterecekti?
Freya ise heyecandan ve mutluluktan umak zereydi. Trkiye'de yaayan her gen insan gibi, sonsuz
hayranlk besledii n-der'in masasna davet edilmek ltfuna ermiti. Hemen onlarla gitmek zere ayaa
frlad. Annesinin sert baklarn grmemezlie gelerek yrd. Bir elinde beyaz antasn, teki elinde mavi
uzun azln tayordu.
tafa Kemal Paa, hanmlara yer gsterdi, kr Kaya ve Kl Ali, 146 hanmlar ve Mustafa Kemal oturana
kadar beklediler. Freya, kr Kaya ve Mustafa Kemal'in sohbete daldklar bir srada, Kl Ali, sessiz ve
sinirli olduunu belli eden Hakkiye Hanm'a eilerek alak bir sesle sordu.
"Emin Paa hazretleri nasllar, iyiler mi?"
"Nasl olmasn bekliyorsunuz? Elbette moralman kk. Sal da iyi deil. Srekli arlar var. Zaten onun
arlar iin geliyoruz Yalova'ya."
"Aaa, Emin Paa burada m?"
"Otelde. Dinleniyor," dedi Hakkiye Hanm.
"Onu muhakkak ziyaret etmek isterim," dedi Kl Ali.
"Zahmet buyurmaynz." Hakkiye bu laf azndan kar kmaz piman oldu. Kocasnn bana gelen haksz
muamelelerden dolay iin iin Mustafa Kemal'in evresini suluyordu ama, galiba fazla ileri gitmiti. Biraz
sonra, yannda artk susan ve ba eik oturan Kl Ali'ye doru kendisi eilerek,
"Ben ahsen size bir teekkr borluyum," dedi.
"Estafurullah, hanmefendi."
"Evet. Daym Nedim Bey, annemin hususi ricalarn size ilettii zaman, yal ve kederli bir annenin
duygularna bigne kalmamanz, yardm elini uzatmanz, byk bir licenaplk rnei idi."
Hakkiye, aabeyi Cevat akir'in adn azna almadan, onun hapisanelerde ryeceine, Bodrum'a srgn
edilmesinin ardnda olduunu bildii Kl Ali'ye, annesi adna teekkr ediyordu.
"Bizim hem askeri, hem siyasi hem de kltr hayatmza bunca katks olan bir ailenin ricasn nasl krardm,"
dedi Kl Ali, "zellikle babanza, yazm olduu tarih kitaplarndan dolay sonsuz saygm vardr."
Hakkiye Hanm'n sessizlii ve durgunluu, Kl Ali'nin iten tavrlaryla geer gibi olmutu. Ama yine de fazla
gecikmeden otele dnmeleri gerekiyordu. Bir Cumhurreisi'nin masasndan kalkmak yakk alr myd acaba?
Kzma bakt. Freya cvl cvld. Heyecann yenmi, imdi de Kl Ali'ye Atina'da gezip, grp hayran olduu
yerleri anlatyordu.
^;<_ amn in nnguug vusiiua jvciiuu raa mn gznden kamad.
"Otele dnmekte acele ediyorsanz, biz size mani olmayalm 147 hanmefendi," dedi. Hakkiye Hanm
teekkr ederek kalkt. Mustafa Kemal ve arkadalar da kalktlar. Freya sigarasn sndrd, azln
antasna koydu. Vedalatlar.
Mustafa Kemal, Emin Paa'ya dair tek kelime etmemiti. Hakkiye Hanm'la Freya'y bahe kapsna kadar
Kl Ali geirdi. Kapda hem Hakkiye Hanm'n hem de Freya'nn ellerini pt.
"Emin Paa'ya hrmetlerimi iletin efendim," dedi. Kapdan ktlar.
"Grgsz adam," dedi Hakkiye Hanm, "Hi gen kzlarn eli plr m?"
"Anne, ben gen kz deilim ki. Bamdan bir evlilik geti," dedi Freya.
Kl Ali, hanmlar geirdikten sonra, masasna dnd.
"u Emin Paa'nn kzn gryor musun Kl," dedi Mustafa Kemal, "ben onu u kadarck, pi kuruuyken
tandm. Bym de, adam olmu, karmda oturdu, azl ile pfr pfr sigara iti."
Freya, Termal Otel'de kaldklar srece, ne zaman odasndan aa inse, Kl Ali ile karlayordu. Kl Ali,
ayrca ne yapm etmi, Emin Paa'yla grmeyi baarmt. ki eski dost, Emin Paa odasndan kmak
istemedii iin, bir sabah odada bulumular, kahve imiler, bir baka gn de, yine odann balkonunda ay
imilerdi. Bu sohbetler uzun zamandr, kimseyle temas olmayan Emin Paa'ya iyi gelmiti.
Akamlar yemekten sonra, annesi ve babas odalarna ekildiklerinde, Freya otelin salonuna iniyor, Hikmet
Bayur, kr Kaya ve Kl Ali ile bezik oynuyordu. Bu arada uzun uzun sohbetler de yapyorlard. Birlikte
bezik oynad beylerin hepsi, kendinden ok byktler. Ama Freya'ya bir gen hanm muamelesi
yapmaktan geri kalmyorlard. Son derece terbiyeli ve mesafeli olmakla birlikte, Freya ara sra, gzel
yznde dolaan hayran-
Freya, anne ve babasyla birlikte, Yalova'da on be gn kalp stanbul'a dndkten bir ay sonra, evlerine bir
ziyareti geldi. Ziyareti, daha nce telefon ederek Emin Paa'yla zel bir hususta grmek istemiti. Emin
Paa, Kurtulu'un nemli muharebelerinden Conk Bayn kahraman Nuri Conker'i, gnlsz kabul etti.
Yalova'da karlamalarndan sonra, ona yeniden bir vazife tevdi edeceklerse eer, kesinlikle istemiyordu.
Artk en hafif bir greve getirilmeye bile msait deildi salk durumu. Divan- harp olay, bu eski askeri
perian etmiti.
Oysa Nuri Conker'in bambaka bir istei vard. Emin Paa'nm kz Freya Hanm', Kl Ali'ye istemeye
gelmiti.
Emin Paa, kulaklarna inanamad. Kl Ali, neredeyse Fre-ya'nn babas yandayd. "Olmaz yle ey,"
demekle yetindi.
"Freya Hanm'm da grn akaydnz," dedi Nuri Conker, ayrlrken.
Akamst, gezmeden eve dnen Freya'ya neredeyse alay ederek anlatt annesi, sabahki olay.
"Neden o kadar garibinize gitti, anneciim," dedi Freya, "a-kir Paa ile anneannemin de arasnda yirmiden
fazla ya fark yok muydu?"
"Zaman deiiyor," dedi Hakkiye Hanm. "O ya farklar eskidendi. imdi insanlar akranlaryla evleniyor."
"Ben evlendim de ne oldu?" diye sordu Freya. "Demek eskilerin bir bildikleri vard. Yal kocalar hi olmazsa
karlarnn kymetini biliyorlar."
"Yani sen imdi bu ie gnll msn? Kl Ali ile evlenmek mi istiyorsun?" Hakkiye Hanm, kznn aka
ettiini sanyordu.
"Bilmiyorum anne. Ama ciddi ciddi dneceim," dedi Fre-
Akam Freya odasna ekildikten sonra, "Kzmz akln karm olmal," diye sylendi Hakkiye Hanm.
"Dnecekmi!
uuunuur taran var m du nf riad yandan getim, adamn drt tane hayta gibi olu var. En bynn
ya, Freya'ya yakn olmal. Kars var."
"Kars olsa, kzm istemeye cesaret edemezdi," dedi Emin Paa.
"Ayol bu koca olanlar kim dourdu? Meryem ana m?"
"Belki kadncaz lmtr."
"Ya lmediyse?"
"Herhalde boamtr, o zaman."
"Freya yznden bouyorsa, vebali kzmn stnde kalr. stemem."
"Ben de istemem ama, bizi kim dinler. imdiki genlere baksanza, hanm. u Aliye'nin yaptklarna mesela..."
"Allah benzetmesin," dedi Hakkiye Hanm. Beterin beteri vard gerekten. Ama onun kz akllyd, dengeliydi.
Bu gece hele bir gesin, yarn akl bana gelir, menfi yantn gnderirdi Kl Ali'ye.
Freya btn gece, kendine yaplan evlenme teklifini dnd. Kl Ali, iri yapl, uzun boylu, ba alm
ama muntazam hatl ve hareketleri kadnlara kar son derece nazik bir erkekti. Yan gstermiyordu.
Davranlarnda mrn cephelerde geirmi bir erkein tavrndan ok, bir salon adam edas vard. Freya,
Atina'dayken servetin keyfini srmt. Parann, bir kadnn hayatn nasl deitirebildiine, etraf nasl l l
bir parltya boabildiine yakndan tank olmutu. Fahrnissa teyzesi, artk hi grmedii kadar mutlu ve
gzeldi. inde yanan bir k, yzne, tenine yansyordu sanki. Kocas dnyann en iyi yrekli, en anlayl
adamyd hi phesiz. O ksa boylu, tombalak, ak bal Emir Zeid, Atina'daki bonkrlnden sonra,
Freya'ya bile yakkl gzkmt. Para sihirliydi. Dokunduu her eyi deitiriyordu.
Freya, titiz ve otoriter annesiyle, srekli arlarla bouan hasta babasnn evinde onlarla yaamak, tahsil
andaki kardei akir zaten bir emekli maana kalm olan aile btesini zorlarken, bir de kendi
masraflarn eklemek istemiyordu. Evlenirse, babasnn yk azalacakt. Ve evlenirse, Freya bu kez asla k
ol-
mayacag ve ona zarap eraremeyece fena halde can yankt.
Ama Kl Ali'nin bu teklifini asl cazip klan, O'na yakn olmakt. Henz dokuz yandayken, bir grte
vurulduu ve hayranlnn her geen gn artt... stmann, aresizliin, aln krd halkn iinden, deil
elinde silah, ayanda postal bulunmayan perian insanlardan, vatan akyla dolu bir ordu yaratarak,
milletinin kaderini deitiren... Freya'y dier hemcinsleriyle birlikte, onurlu, haysiyetli, zgr insanlar
mertebesine ykselten... etrafn a boan O'na, o 'mucize'ye yakn olmak!
Freya, hibir zaman ezilen, horlanan bir kadn olmamt. Kiiliini rseleyen ilk evliliininden silkinmesini
bilmiti. Ama bu lkede herkes onun kadar ansl deildi.
Atatrk, kendini savunmaktan aciz Trk kadnlarn savunan, koruyan kanunlar getirmiti. Atatrk, yalnzca
yzde sekizi okur yazar olan bir milletin, ay gibi ksa zamanda, her yatan insanyla okur yazar olmasn
salamt.
Atatrk, insann kendi z dilinde konuturmutu Tanrsyla. Kadnlarn gzel yzlerini gnee, insanlarn
beyinlerini a amt. beyazlar, eker, un ve pamuk, Trk fabrikalarnda retiliyordu tkr tkr. Varsn
arada babas ve babas gibi bakalarnn gnl krlm olsun! Bir vatan yaratmt Atatrk, bir millet
yaratmt... Btn bunlar, Freya'nn ilerici, atlmc karakterine ok uygun dyordu.
Freya kendini, apartmanlarnn balkonundan yar beline kadar sarkm, Refet Paa'nn, kurtulutan sonra,
stanbul caddelerinden atnn zerinde muzaffer bir kumandan olarak geiini seyrederken hatrlyordu. O
inanlmaz cokuyu, sevinci yeniden yayor gibiydi. Halk yerlere hallar sermi, muzaffer askerlerini iek
yamuruna tutmutu. Herkes sevinten ldrm gibiydi. Herkes mutluluktan alyordu. Annesi, igal
gnlerinde maruz kald onur krc muamelenin acsn karmak iin, erkek oraplar atmt balkondan...
Ve imdi Freya, bu evlilikle, her gn onu grebilme, ona yakn olabilme frsatn yakalayacakt. Ondan feyz
alacakt. O kadar heveslenip de, Bursa'da yapamad almalarn, Cumhuriyet'in
iinden fkran enerjiyi kanalize etmesi iin, yolunu Bursa'dan Ankara'ya doru bilhassa saptrmt.
Sabahn ilk klaryla, kulana gelen ezan dinledi. Sanki, sadece ona seslenen gizli bir mesaj vard
mezzinin sesinde. Ve ne tuhaf, hi uyumam olmasna ramen, yorgun deildi. Umutlu, heyecanl ve
kararlyd.
Yatandan kalkt, annesinin yatt odaya yrd, kapy tklatt.
"Hayrola," diye seslendi annesi, "akir, sen misin olum?"
"Benim anne. Uyuyor muydunuz?"
"Eh, uyandm artk. Ne var?"
"Bir ey sylemek istiyorum."
"Bu saatte mi? eri gel Freya."
Freya odaya girdi. Annesi dorulmu, baucundaki lambay yakmaya alyordu.
"Ne oluyor kuzum?" Annesi dikilip oturdu yatanda. Freya pencereye yryp, perdeleri at. eri sabahn
iyimser aydnl doldu.
"Ben kararm verdim. Kl Ali'nin teklifini kabul ediyorum,"
Nuri Conker, geen geliinde hem ok tedirgindi, hem de ok ksa kesmiti ziyaretini. imdi, Hakkiye
Hanm'n sunduu kahveyi ierken, bir taraftan da evi tetkik ediyordu, belli etmeden. Eyalardan,
resimlerden, biblolardan, kitaplardan anlalyordu burann grm geirmi bir aileye ait olduu. Ev, Ankara
ve istanbul'da ziyaretine gittii yeni zenginlerin evlerine hi benzemiyordu. Freya'nn aristokrat gemiinin
aynas gibiydi... mrnn byk bir ksmn sava meydanlarnda geirmi, mtevaz ve orta yal bir emekli
asker ile, bu dnya grm, ok gen ve ok gzel kadnn mtereklerini bulmaya alt.
"m Nuri. Bu yamda fena k oldum," demiti Kl Ali arkadana.
"Duyduuma gre, o da akm Kl. Boand kocasna akm hl."
"Ikici ve apknm adam."
"Demek efkate ve ihtimama ihtiyac var. Bunlar ben ona verebilirim."
"Mantk evlilii yapmak iin, o henz ok gen. Sen de ak evlilii iin ge kaldn."
"Hayatm savalarda arparak geti. Birka yl ncesine kadar hep mcadele ettim. Artk hayatn tadna
varmak ve mutlu olmak benim de hakkm. stelik, ben sadece ak evlilii yapyor deilim. Benim iin ayn
zamanda bir mantk evliliidir bu. Yanmda, Gazi'nin tam istedii gibi, kltrl, dil bilen, modern bir e
olacak. Trk kadnna rnek olabilecek bir e. Genlii, gzellii de cabas."
Nuri Conker, belki de Kl hakl, diye dnd. Kendi ei de dahil olmak zere, Atatrk'n yakn evresindeki
kadnlarn arasnda, bir yldz gibi parlayacakt Freya. Cumhuriyet'in kurucular, kzlarn okullarda,
niversitelerde, yabanc diller reterek yetitiriyorlard ama eleri, ne kadar intibak etmeye alrlarsa
alsnlar Cumhuriyet'e, bir baka devirden kalmlard. zerlerine giydikleri modern elbiseler bile ireti
duruyordu sanki. ekingen ve rkektiler.
Emin Paa'nn endieli sesiyle syrld dncelerinden,
"Ne dersiniz Nuri Bey, Kl iyi koca olur mu? Onu siz ok yakndan tanyorsunuz."
"yi koca olur," dedi Nuri Conker.
"Sizin de ok dkn olduunuzu, stne titrediinizi bildiim bir kznz var, Kymet Hanm' istemi olsayd,
verir miydiniz ona?"
Nuri Conker'e birden bir sknt bast. Drt ocuklu, krkn gemi birine verir miydi kzn?
"Emin Paa," dedi, "Kl Ali, yumuak, terbiyeli, iyi bir insandr. ok iki iilen bir muhitte olmasna ramen
ben onun zilzur-na sarho olduunu, samaladn hi grmedim. ocuklarna iyi babalk etmitir. Salkldr.
Hali vakti olduka yerindedir. Bulunduu konumda ikbal sahibidir. Freyammm maddi adan bir
verir miydim? Kzm onunla evlensin diye zorlamazdm. Ama kendi rzasyla gidiyorsa, mani de olmazdm."
Konuurken, gzle- 153 ri hep yerdeydi Nuri Conker'in. -----
Emin Paa arkasna yasland. "Azizim," dedi, "Benim fikrimi sorsalar hayr derdim. Ama kz olurunu verdi.
Kendi rzasyla gidiyor. stelik tecrbesiz de deil, bandan bir talihsiz evlilik geti. Evlenme diye
zorlayamam ki. Sonra baka ksmeti kmazsa, hesabn bana yazar. Ben ne diyeyim?"
"Hayrl olsun deyin," dedi Nuri Conker, "Hayrls neyse o ol-
Ankara Yllar
(1935-1938)
Freya ile Kl Ali, Yeniehir'de, Bayndr sokakta, bahe iinde bir villaya yerletiler. Kl Ali'nin bu evlilie
iddetle kar kan oullan Fahir, Gndz ve Keskin onlarla birikte oturmuyor-du.
ocuklarn arasnda Freya'ya tek tepki gstermeyen ve henz on iki yanda olan en kk olu Altemur
ise, yar onlarla yar kendi annesiyle kalyordu.
Altemur, gzel bir bahe iindeki istasyon binasnda domutu. st katlarnda smet Paa ve ailesi otururdu.
Bu yzden smet Paa'nn ocuklaryla ok yakn arkadatlar.
Freya, balarda, vey oullarnn huzurlarn bozacandan ok korkmutu. Ama bekledii gibi olmad. 1917
doumlu olan Fahir zaten oktan kendi hayatn kurmutu. Gndz ile Kes-kin'in tepkilerini, babalar gen
karsna yanstmamay baard. Freya sadece onlar tarafndan sevilmediini, istenmediini bildi, o kadar.
Altemur ise, aabeylerinin tesiri altnda, annesinin yerini alan bu yabancya her ne kadar kt muamele
etmek istediyse de baaramad. nk onu hem ok gzel hem de ok ilgin buluyordu. Freya, bu gen
ocuun ufkunu geniletiyor, ona o gne kadar duymad mzikleri dinletiyor, okumas iin kitaplar
veriyordu. stelik elenceli ve neeliydi. Kendine kt muamele yapacandan korktuu bir vey anne
beklerken, hi annelik taslamayan bir arkada bulmutu. Freya'y sevmeye ve benimsemeye de gnl el
vermiyordu. Ne de olsa, annesi deildi o. Kendini ona yakn hissettii gnlerin sonunda, yatana yattnda
deta
un vcuan azau ve suiuiuk auygusu ekiyordu, z annesine kar.
Freya, Kl Ali'den bekledii baba efkatini fazlasyla bul- X55 mutu. Kocas onu martyor, onun bir
dediini iki etmiyordu. Cebinde harcamas iin, istedii kadar paras, evinde hizmetkrlar vard. Evin mevcut
eyalarn beenmedii iin, Saray'da alm olan bir Ermeni ustaya yeni koltuk takmlar smarlam, btn
mobilyalarn deitirmiti. O sralarda, ubuklu'da bir Osmanl konanda yaplan bir mzayededen, annesine
bir kanepe ve antikalar aldrtm, bunlar trenle Ankara'ya naklettirmiti. istanbul'dan getirttii sadece
mobilya deildi. Luka isimli bir Rus metrdotel ve bir a da istanbul'dan yollananlar arasndayd.
Freya, Ankara'ya ilk gittiinde, onu bir hayal krkl bekliyordu. O konuda ok kitap okuduu iin ok iyi
bildii Fransz Devrimi'ni gerekletiren aydnlar gibi, Ankara'da mnevver bir evre bulacan sanmt.
Devrimin arka plandaki kahramanlar, o mthi kafalar, filozoflar, dnrler, elbette Paris'te olduu gibi,
Ankara'da da Atatrk'n yaknnda olacaklard. Ama ne ac ki, Mustafa Kemal'in yakn evresi bombo
insanlarla doluydu. Hibirinde ne kltr ne birikim ne sanat tutkusu vard. Freya'nn on be yanda
okuduu kitaplar bu insanlar duymamlard. Radyoda tm gn alan klasik mzii bile dinlemiyor, gecenin
ge saatlerinde, ancak kantolar, gbek havalan sylyorlard. Atatrk bsbtn byd gznde. Evet,
sava silah arkadalaryla birlikte kazanmt phesiz. Ama Cumhuriyet sonras verdii savata yapayalnzd.
Sadece kendi sat kla parlyordu etraf. Ve o k, halk aydnlatr, strken, kendi yakn evresi karanlkta
kalyor, ktan nasibini alamyor gibiydi. Atatrk'n yaknndakile-rin tek hnerleri, bu byk dehaya olan
ballklaryd. Onun projelerine destek veriyorlard, o kadar.
Freya'y tedirgin eden bir baka ey de evdeki silahlard. Kl, kavgac bir adam olmamasna karn, hep
drt be tabancayla dolayordu nedense. Bir tabanca evin giriinde dururdu, baka bir tane yatak odasnda,
ba ucunda. Arka cebinde, n cebinde, her tarafnda bir tabanca bulunurdu.
bvne yeretiKten sonra, rureya, Aye leyzesim numara ya armt.
Teyzesi poker oynamasn ok sevdii iin, ona bir kare hazrlam, iyi poker oynayan Nuri Conker ile Salih
Bozok'u da oyuna davet etmiti. Aye Hanm, masada Kl Ali ve misafirlerinin karsna yerlemi, kartlar
kartrmaya koyulmutu. Birdenbire, masann tarafndaki adamlardan tak tak sesler gelmeye balamt.
Tak bir tabanca Nuri Conker'den, tak tak iki tabanca Salih Bozok'tan, tak tak tak tabanca Kl Ali'den.
Adamlar, muhtelif ceplerinden karttklar tabancalar masaya brakyorlard. Aye Hanm'in zaten byk olan
mavi gzleri yuvalarndan frlam,
"Ne oluyor kuzum, ihtilal mi var!" diye sormutu.
Kl Ali, tabancalardan ocukluundan beri ok korkan gen karsn kramayaca iin, tad tabanca
saysn bire indirdi. Bu, Atatrk'n keskin gzlerinden kamayacakt. Bir gn, "kart bakaym tabancalarn
Kl," demiti... Kl Ali'nin zerinden tek bir tabanca knca da,
"Gryorum ki senin de hakkndan Hanmn gelmi," diyerek dostunu alaya almt.
Freya'y Ankara'ya ziyarete gidenler arasnda, Hakkiye Hanm ve kk irin de vard. Annesi Berlin'de
olduu iin, yalnzlk eken yeenini de yannda gtrmek istemiti teyzesi. Bu, i-rin'in ilk yolculuu idi.
Heyecandan yerinde duramyordu. Toros Ekspres'le gelen annesini ve irin'i karlamaya istasyona giden
Freya'y k tayyr ve apkas ile karsnda grnce, hayranlndan bir lk atmt ocuk. Ankara'da on
gne yakn kalmlard. At yarlarna gitmiler, balarda gezmiler, Ankara Palas'ta yemekler yemilerdi.
irin, villann bahesinde komularn ocuklaryla oynamt. stanbul'a dndnde, Ankara'da en ok neyi
beendiini soranlara, "Freya ablam," demiti, "Bizi karlamaya geldiinde o kadar hotu ki, nce onu bir
film yldz sandm. Tanrm ben de keke onun gibi olabilsem, bydm zaman."
_------j - -. -u.y * " *** ^ * viiuivtv ovsnx0. X~\.l-<ILU1 J^. C UK< J^iUTSl"
lamas Dolmabahe Saray'nda verilen bir ziyafete rastgeldi.
istanbul'a bir ziyaretleri srasnda, Freya ve kocas, akir Paa Apartman'nda kalyorlard, lene doru
kapc elden verilmi bir mektup getirdi. Akama Dolmabahe Saray'nda yemee bekleniyorlard. O sabah
Atatrk'n Arkeoloji Mzesi'ni ziyarete gittiini biliyordu... Freya, Ata'nn Mze'de Cevat Paa Ktphanesini
grd iin, onu davet ettiini sand. Sevindi. Yannda getirdii tuvaletlerinden birini seti, tlenmesi iin
yatann stne serip, berbere kotu. Akam sekizde kan koca hazrdlar. Freya heyecan iindeydi.
"Aman kzm, sakn Gazi'nin sofrasnda iki ve sigara ime, yle yapan hanmlar hafifmerep addedermi,"
diyordu annesi. Freya'nn, masasnda azl ile sigara itii iin, Atatrk'n kocasna yapt yaknmay
duymu olduundan, hi niyeti yoktu, ne iki ne sigara imeye.
Dolmabahe Saray'nn yemek salonuna kurulan otuz-krk kiilik sofrada, Atatrk tam ortada oturuyordu.
Sana Afet Inan' oturtmutu. Freya'y da soluna buyur etti. Freya bacaklar titre-ye titreye gitti oturdu. lk
bakta Galip Bey'i, smet Paa'y ve kr Kaya'y grd.
Afet nan, svire'de bir niversitede tezini hazrlyordu. nce bir sre bu tez zerine konutular. Sonra
Atatrk, Freya'ya dnd,
"Sizin Franszcanz hepimizinkinden daha iyi, imdi Afet Ha-nm'a tezi yksek sesle okutturacam,
yanllklar varsa, ltfen mdahale edin, dzeltin," dedi.
Afet nan ayaa kalkp elindeki notlar okumaya balad. Atatrk srekli okumay durduruyor, Freya'nn
fikirlerini soruyordu. Sofrada Franszca bilen bakalar da vard. Onlar da bu sorulardan nasiplerini alyorlard.
Tezin okunmas bitti. Eitim zerine bir sohbet balad. Freya'nn tam karsnda, Cevat Abbas'n yeni
evlendii kars oturuyordu. Bu hanm, bir okulda hocalk yapmaya hazrlanyordu. Ho bir kadnd. Atatrk
ona dnerek bu konuda fikirlerini sordu. Kadncaz kpkrmz oldu, kekele-
sinirlendii belli oluyordu. Freya'nn elleri ter iinde kalmt, soru sras ona da gelir mi diye dnyordu.
Merak uzun srmedi, biraz sonra Atatrk bu kez Freya'ya dnd ve Afet nan'm tezini, masada Franszca
bilmeyenler iin Trke aklamasn istedi.
"Ben not almamtm efendim, yanl bir ey sylemeyeyim," dedi Freya. Cevat Abbas'n karsnn yannda
oturan Kl Ali'ye bakt. Kl'n yz bembeyazd.
"Ama aklmda kalanlar aktarabilirim," dedi hemen. Ayaa kalkt ve tezin konusunu aklamaya balad.
nceleri dizleri stmaya tutulmu gibi titriyordu. Sonra sakinleti, kendinden emin bir sesle anlatmaya devam
etti. Ara sra Afet nan'a dnyor, "Yanlm varsa dzeltin ltfen," diyordu.
Nihayet son cmlesini syledi ve yerine oturdu. Atatrk'n Galip Bey'e,
"Ben sana demedim mi, o bilir, en iyi o anlamtr," dediini duydu.
Ban kaldrnca Kl Ali'yle gz gze geldiler. Kocasnn kendini szen baklarnda derin bir hayranlk vard.
Atatrk'n sofralar, bir okul gibiydi. Tartlmasnda fayda grd konular, o konuya yakn kimseleri masa
bana toplar ve tartmaya aard. Masada, konuyla hi ilgisi olmayan kiiler de bulunabilirdi. Belki de bunu
her fikri duyabilmek, her tepkiyi alabilmek iin zellikle yapard. Bugn, tm dnyada 'beyin frtnas' diye
adlandrlan fikir retme toplantlarnn ad konulmam rnekleriydi bu sofralar.
Freya, Kl Ali ile Ankara'ya dndkten ksa bir sre sonra, bir gn evlerinin nnde bir otomobil durdu. O
zaman Ankara'da zel araba saplyd. Freya, motor grltsn duyunca, pencereye koup dar bakt.
Atatrk'n arabasyd bu.
"Aman Allahm," dedi, "Aman Allahm, ben imdi ne ikram edeceim ona, byle hazrlksz... Kl da evde
yok!"
Arabadan nce Afet nan, sonra Gazi indiler. Freya sama bir tarak vurup, paldr kldr aa kotu.
Gazi... Paltosunu kard, Freya paltoyu alp Luka'ya verdi. Lu-ka'nn da heyecandan bembeyaz kesilmiti
yz.
"Kl Ali evde deil, hemen Meclis'e haber yollataym," dedi Freya. Her nedense Luka'nn ortalktan
kaybolmasn istiyordu. Oysa Luka ta kesilmi gibi duruyordu orada. Salondaki koltuklara karlkl oturdular.
Atatrk tepesinde dikilen Luka'ya bakt, "Olum, pardesmn cebinde tabancam var, al da getir," dedi. Luka
tabancay ald, geldi, yznde hep o sersemlemi ifadeyle Atatrk'e uzatt. Atatrk bir ekerli kahve istedi.
Luka mutfaa giderken, peinden frlad Freya,
"Ben piireyim kahvenizi Paam," dedi. Maksad Luka'ya ortadan toz olmasn sylemekti. Neden adamn Rus
kimliini saklamak istediini kendi de bilmiyordu. Belki Atatrk'n onu zppe bulmasndan korkmutu. Belki
de asrlardr horlanm Trk milletine z gven alamaya alan nderin karsna, yabanc uyruklu bir
garson karmaktan rahatszd.
"Yok, siz oturun, bizimle sohbet edin," dedi Atatrk. Gelip yerine oturdu Freya. Biraz sonra Kl Ali, eve
dnnce sakinledi. Ama o gn hayat boyunca hi unutamad. Sanki bir ilah, evini ziyaret edip nura
bomutu.
Ankara'da yaam olaanst hareketliydi. Hafta sonlar Gazi koularnn yapld Hipodrom'a gidiliyordu.
Diplomatlarn ve brokratlarn hanmlar at yarlarna en k tayyrlerini ve apkalarn giyerek geliyorlard.
Pazar len yemekleri, iftlik'te yeniyordu ou kez. Herkes herkese ainayd... Kocaman bir aile gibiydi
Ankara. Yeniehir'in ankaya'ya uzanan geni caddesinin iki yanma yazn glge veren hlamur aalar
dikilmiti. Ankarallar bu caddede yrye karlard. Yeniehir'de kasap, manav, bakkal gibi temel ihtiyalar
karlayan dkknlarn dnda, tek bir manifaturac ve bir de zen Pastanesi vard. Hanmlar, dier ihtiyalar
iin, otobse binerek Ulus'a gitmek zorundaydlar. Kumalar, ayakkabclar ve ev gereleri iin dkknlar
Ulus'tayd. Ne yazk ki Ankara, yeni yzyln ehri olma imknn elinden karmt.
kaldrmaya gc yeten Atatrk, milletleraras bir yarmay kazanarak ehri planlamaya hak kazanan Prof.
Yansen'in ehir plann gerekletirememiti. nk Trk insan, maddi menfaatlarna dokunulacan sezdii
anda, her engeli ykmaya hazr, a bir kurda dnyordu.
Prof. Yansen, "Bir ehir plann tatbik edebilecek kadar kuvvetli bir idareniz var m?" diye sormutu Atatrk'e.
'Vatan yedi dvelin elinden kurtarm, bir ortaa saltanatn ykarak, yerine bir yeni a devleti kurmuuz.
Bir ehir plann tatbik edecek gcmz olup olmadn ne cretle soruyor bana?' diye dnmt Atatrk.
"Elbette!"
"O zaman size ehircilik sanatnn son rneklerini getireceim. Dnyaya bir rnek vereceksiniz. Atatrk
Bulvar'n otomobillere ayrdm. Yan yollar bu caddeyi ancak yarm kilometrede bir kesecekler. Binalarn bu
caddeye kaps olmayacak. Arabalar yz kilometre hzla seyredebilecek. Yan yollarn her biri, caddeyi bir
bloka balayacak. Tpk araba yolu gibi, bloklarn arkasnda da yayalar iin yemyeil bir yolunuz olacak.
Trafik polisine hi ihtiyacnz kalmayacak."
Atatrk nee iinde dinliyordu.
Ankara rnek bir ehir olabilecekken, ufuksuz bayndrlk bakanlarnn, inat ve bilgisiz belediye
bakanlaryla, arsa yatrmclarnn gadrine uramt. Zamann Bayndrlk Bakan, kendine bal Yksek
Mhendis Mektebi diplomallarna ucuza Gar Binasn yaptrvermi, Belediye Bakan Nevzat Bey, "Ben
Malatya'da da balarna yollar yapmm, Yansen bana ehir iinde sokak yapmay m retecek?" diye
tutturmutu. Her eye ramen, Ankara yine de, temiz, aal ve az ok planl bir ehirdi, ilkbaharda mis gibi
leylak ve yasemin, sonbaharda ise hlamur kokard.
Akamlar Ankara sosyetesinin buluma yeri Ankara Palas't. ilk gidenler bir masaya oturur, daha sonra
Atatrk maiyetiyle gelir ve masa, dier gelenlere de yer amak iin, byye byye krk kiiyi barndrmaya
balard. Masada genellikle gnn politikas
^.v.ymmv.u. u^c mu ruiKaia ua Duunaugu yllara rastlayan gnlerde, sofrann en gzde konusu, Dil
Kurultay'ndaki gelimelerdi. Atatrk Trk diline ve Trk tarihine byk ilgi gsteriyor- 161 du. Bu nedenle
insanlar ou kez, bu konuya hazrlkl gelirlerdi sofraya. Tartmalar bittikten sonra, saat iki sularnda
Atatrk, ekseri Freya'ya, "Siz yoruldunuz galiba Hanmefendi," derdi. Fre-ya hemen anlard gitme vaktinin
geldiini.
"Evet Paam," der, kalkard. Yaver onu arabasna kadar gtrr, Freya evine dnerdi. Hanmlarn masadan
ayrlmasndan sonra Marmara Kk'ne veya Bar'a geilir ve gece, sabaha kadar srerdi. Salih Bozok, Cevat
Abbas, Hikmet Bayur, kr Kaya, Nuri Conker, Hasan Rza Soyak gibi yakn evrenin ba ektii bu
toplantlarda kadn olarak bir tek Falih Rfk'nn ei sabahlard onlarla. Freya, ilk evliliinin aksine, Kl Ali'nin
byle horozlar terken, aydnlkta eve dnmesinden hi gocunmazd.
Bazen de, leden sonra, drt-be sularnda, bayaver telefon eder, Atatrk'n akam yemee geleceini
haber verirdi. Bu tr haberlere alk olduu halde, eli aya kesilirdi Freya'nn. Zaten Luka ve a, byle
gnler iin getirtilmitiler taa istanbul'dan.
Atatrk'n yemee gelmesi demek, misafirlerin dnda, yaklak bir yirmi kiinin daha arlanmas demekti.
Bir sofra da yaverler iin kurulur, bir baka sofrada ofrler ve koruma polisleri oturtulurdu. Freya, alelacele
eitli mezeler hazrlard. nk yedi buuk sralarnda gelen Atatrk, saat ona kadar yemek yemez,
demlenirdi. Ankara Palas veya Karpi Lokantas'ndan yemeini smarlayabilecekken, evde kendi zel
menlerini hazrlamay tercih ederdi Freya. stelik o zamann Ankara'snda, eit bulmak da mmkn
deilken. Hem deiik yemekleri, hem de ok zenle hazrlad masalar, beyaz eldivenli garsonlar
yznden, Freya'nn sofralar Ankara'da mehur olmutu. Yemek daveti vermek isteyen Ankaral hanmlar,
onun sofralarn rnek alrlard.
Freya bu srada ilkokulu bitiren Altemur'un, Robert Kolej'de tahsil grmesi iin, kocasna bask yapyordu,
ingilizce, dnyada birinci dil olarak yerini almaya balamt. ocuun Robert Ko-
lej ae OKumasumi, una uuyun. ya<<m uiawgm ya. Cevat akir de bu okula gitmi ve engin kltrnn
temelini 162 Robert Kolej'de edinmiti. Altemur ise, ocukluun verdii bilinsizlikle, Ankara'da babasnn
yannda kalmak istiyordu. Kl Ali gibi, altnda ofrl arabas, kapda korumalar olan, nfuzlu bir babann
yannda, rahat ve fiyakas yerinde olacakt. Okulda bile, konumundan dolay ayrcalklar vard. Freya'nn,
Altemur'u yatl okula yollamak istemesinin nedenlerinden biri de buydu. ocuu, koruma polislerinin, onu
Kl Ali'nin olu olduu iin poh-pohlayan kimselerin evresinden koparp, yatlaryla bir arada
bulunabilecei iyi bir okulda okutmak. Ama Altemur, vey annesinin bu giriimini, ondan kurtulmak istemesi
olarak deerlendirdi ve huysuzluklar yapt. Ne var ki, Kl Ali iin, kansnn istekleri deta bir emir
mahiyetindeydi. Altemur'a okulun istedii giysiler, eyalar alnd ve ocuk Robert Kolej'e yolland. Blent
Ecevit, Ahmet svan, Tun Yalman, Nezih Neyzi ve u tesadfe bakn ki, babasnn lm fermann verdii,
Maliye Nzn Cavit Bey'in olu iar Yaln ile ayn yatakhaneye yerleti. stiklal Mahkemelerinin idama
mahkm ettii Cavit Bey'in olu iar ve stiklal Mahkemelerinin reislerinden Kl Ali'nin olu Altemur,
dman olabilecekken, dost olmasn becerdiler. Bunda, rencilerine geni alardan bakmasn ve ufuklu
insanlar olmasn reten okulun da pay vard belki. Altemur, Robert Kolej'de geirdii bir yln sonunda,
vey annesine ilikin grlerini deitirmiti. Onu bu okula zorla yollayan Freya'ya mr boyu kran
borlu olacakt.
Freya, Ankara'da yllardr zendii, gnl koyduu atlmlar yine gerekletiremedi. Deil bir alkuu olmak
ve ocuklara, genlere eitim vermek, bir sanat ortamnn bile iine giremedi. Ama bu kez, ellerinin bal
olmas, kocasnn kstlamalanndan dolay deil, vakit bulamad iindi. Her gn ankaya'ya ynelik
beklentiler iinde yaamak, hayat tarzlan olmutu. Kl Ali, srekli Atatrk ile birlikteydi. Freya da, gece
gndz her an gelebilecek davetlere hazrlkl olmalyd. Kk'ten gelen emirlerle, hangi saatte nereye
gidecekleri hi belli olmuyordu. Bazen sadece akam anlyorlard bazen de len yemekleri iin.
Freya ve Kl Ali'nin yaamlar Ankara ile de snrl deildi. Sk sk istanbul'a, Bursa'ya, Eskiehir'e gidiyor,
Atatrk'n pein- 163 de fr dnyorlard.
Bu gezmelerden hi gocunmuyordu Freya. Ia koan pervaneler gibi, Atatrk'n etrafnda uumaktan
memnundu. Ama en ok istanbul'da olmay seviyordu, istanbul'daki ilk yazlarn, Florya'da Atatrk iin
yaptrlan Snkl Kk'n yaknndaki Yaver Kk'nn st katndaki dairede geirmilerdi. O yazn sonunda,
Kl Ali, Yaver Kk'nn karsna den caddenin arkalarnda, ahap bir ev satn almt. Her gn Atatrk
ile birlikte oluyorlard. Hatta bir keresinde, Atatrk'n kknde tamirat bitmedii iin, birka gece onu
evlerinde misafir etmilerdi. Atatrk, zellikle yabanc misafirleri arlayaca zamanlar, Freya'dan sofralann
ve mennn tanzimini rica ediyordu.
istanbul gnlerini daha da renklendirebilmek iin, bir kotra satn almt Kl Ali.
"Haydi kotramza gzel bir isim bulalm," demiti Freya.
"Ben bir isim teklif edebilir miyim?" diye sormutu Altemur.
"Syle bakalm."
"Esen."
"Ah, harika bir isim bu Altemur. Kotramzn ad Esen olsun. Ama bana itiraf et bakaym, bu senin sevdiin
kzn ad olmasn sakn?"
"Freya abla! Neler dnyorsunuz," demiti Altemur, kza-rarak. vey annesiyle aras ok iyi idi. Ona
annelik taslamyor ama ablalk yapyordu Freya. Cevat Abbas'n olu ve kuzeni ile Atatrk'ten tokat
yediklerinde de ok zlen Altemur'u teselli etmek Freya'ya dmt.
Bir yaz gn kkn terasndan drbnle etraf seyreden Atatrk, denizin iinde oynaan ocuklan grm,
kz arkadalar ile akalamalan haddini biraz anca, Salih Bozok'u yanlarna yollamt. Bozok, ocuklar
kulaklarndan tutarak Atatrk'n huzuruna getirmiti. Atatrk, "Ben laubalilikten hi holanmam, bir daha
byle saygsz bir davrannz grmeyeyim," diyerek birer tokat patlatmt olanlara.
ivauma clNCMtm ra aaua yaamay ugn.unn.iui, ,uu,,..,
araftan kurtulup, toplum iinde yer alabilmesi iin elinden gele-164 ni yapan Mustafa Kemal, saygszla
ve edepsizlie hi gelemezdi. Dansl toplantlarda bile, kadnlarn ar dekolte veya ar makyajl
olmalarndan holanmadn hemen belli ederdi.
Freya'nm zaman iinde, Atatrk korkusu gemiti. Ama hayranl hi gemedi. Onun seyyal zeks, pratik
zmleri, her konuyu en ince ayrntsna kadar irdeleme merak, filozofa yaklamlar, ll olmas ve
muziplii Freya'nn hayranln pekitiriyordu. Son zamanlarnda, hastal nedeniyle zaman zaman ani
klar da yapsa, Mustafa Kemal kimseyi incitmek istemeyen, hassas bir insand.
Bir akam, Florya Kk'nde, dil konusu zerinde tartma yapacaklar sylendi. Sofraya bu konuda sz
sahibi kiiler davet edilmiti. Atatrk, Yahya Kemal'in dil devrimine kar olduunu duymu, grlerini
dinlemek iin, onu da artmt. Yahya Kemal, saat yediden itibaren, gidebilecei her yere baklmasna
ramen, bir trl bulunamyordu. Saat sekiz, dokuz, on oldu, Yahya Kemal yoktu. Bu arada Atatrk, Hikmet
Bayur'la dil kurallar zerine bir mnakaaya girmiti. lla da ona kendi grn kabul ettirmek istiyor fakat
baaramyordu. Saat on bir, on iki oldu. Ne ortada Yahya Kemal vard, ne de Hikmet Bayur, inadndan
vazgemiti. Bir ara Freya dayanamad,
"Paam," dedi, "Neden illa Hikmet Bey'in de sizinle ayn fikirde olmasn istiyorsunuz? Bizler ayn fikirdeyiz ya,
varsn o da kar ksn. Ne fark eder?"
"ok nemli," dedi Atatrk, "nk, eer o kabul ederse, herkes kabul eder."
Kabul ettirmek istedii kurallar son derece aklcyd. Dilimiz, bizim olmayan, konuurken asla
kullanmadmz, sadece edebiyatlarn ve limlerin yazarken kullandklan kelimelerle doluydu. Bu nedenle
bir Osmanl gencinin, yksekokul grdkten sonra bile, imla hatalar yapmas ok olaand. O kadar ki,
'imlas dz-
gn uciicK, usmancaaa yar- Digm anlamna geliyordu. hretli yazarlar arasnda bile, Arapa ve Farsa
kelimeleri doru okuyamayanlar vard. rnein, 'trdd' ve 'mtdd' kelimelerini, eer 165 Arapa bilmiyorsanz,
ayn bugn okuduunuz gibi telaffuz ederdiniz. (Oysa birincisi 'Tereddt' ikincisi 'Mtecellid'dir.) Dolaysyla,
dili sadeletirmek ve ihtiyacmz olmayan kelimeleri atmak en aklc zm gibi duruyordu. Aslnda, yeni
alfabenin kabulnn, Arap harflerinin Trk grtlana uygun dmemesinin ve zor okunur olmasnn ok daha
gerisinde yatan derin bir nedeni daha vard. Birinci Dnya Sava srasnda ve sonrasnda, Arap dnyas
tarafndan srtndan hanerlenmi olan Osmanllarn mirasndan, bir Trk milleti domutu. Atatrk, ulusal bir
alfabe yaratmakla, Trk ulusunu yzyllardr etkisi altnda tutan Arap dilinin ve kltrnn boyunduruundan
kurtarmay, yeni kimliine kavuturmay amalyordu, ite bu nedenle, fikrini benimsetmeye alyordu
arkadana.
Yahya Kemal hl bulunamamt. Atatrk, Vali Muhittin Bey'i artt,
"Yahu," dedi, "Ben saatlerdir dostumu aryorum. Ne biim Valisin? Neden air'i bulduramyorsun?"
Yahya Kemal, saat bee doru Harbiye Hamam'nda bulundu. Atatrk'n kendini arattn duyunca,
korkusundan oraya saklanmt. Freya, olacaklar o kadar merak etmiti ki, deti olmad halde, o gn
sabaha kadar bekledi. Hibir ey olmad neticede. Atatrk, "Enteresan bir tartma kardn stad," demekle
yetindi ve yatmaya gitti.
Zaten Atatrk'n Florya'dayken yatma saatleri, genellikle sabahn bei, alts, bazen de yedisi oluyordu. Saat
e, drde kadar uyuyor, kalknca uzun sren bir banyo faslndan sonra, Kl Ali'yi, Hasan Rza'y, Cevat
Abbas ve Salih Bozok'u yanna aryor,
"ocuklar, ben dn gece fena bir ey yaptm m?" diye mahcup mahcup soruyordu. Artk bu dnemler, onun
hastala boyun emeye balad dnemlerdi. Freya da gnein batmak zere olduunu fark ediyordu.
1937 ylma girildiinde, Atatrk sk sk ateleniyor, gnden gne zayflyor ve burun kanamalar geiriyordu.
Sofralar eski ta-
dini kaybetmiti. Hele Atatrk, bu sotraarda sk sk soluunu kesecek kadar iddetli ksrk krizlerine
tutulmaya baladktan sonra. Doktorlar henz karacierinde siroz balam olduunu bilmiyorlard. Ama
gzle grnr bir biimde ktlemesi, yllardr onun en yakn olan Kl Ali'yi fazlasyla mteessir ediyordu.
Artk evin de eski neesi kalmamt. A mutfakta, evde ziyafet olmadka i de olmad iin oflaya poflaya
oturuyor, Luka bahede srekli sigara iiyordu.
Atatrk'e siroz tehisi 1938 ylnda kondu. O sralarda Atatrk, Hatay olaylar zerine younlamt. Hatay'da
Trkiye ve Fransa'nn garantisi altnda mstakil bir Cumhuriyet kurulmas iin aylar ncesinden kabul edilen
anlamada ciddi przler kmaya balamt. Atatrk kendini iyi hissetmemesine ramen, her gn ok uzun
ve nemli almalar yapyor, doktor tavsiyelerini kulak ard ediyordu.
1938 baharnda, Mersin ve Adana'y da kapsayan bir yolculuun sonunda istanbul'a geldiler. Bu yolculuu
hakknda kan hastalk sylentilerini yalanlamak iin, Atatrk istemiti. Gezi esnasnda, Atatrk trenlerde
uzun sreler ayakta durmu, Silifke yolu zerindeki harabeleri gezerken de an scaktan rahatsz olmutu.
stanbul'a vardklarnda ok yorgundu, ilk geceyi Atatrk Dolmabahe'de, Freya ve Kl Ali ise akir Paa
Apartman'nda geirdiler.
Ertesi sabah, Florya Kk'ne gitmek zere arabalarla yola koyuldular. Atatrk yolda rahatszland. Arabay
bir kenara ektiren Kl Ali, telala Freya'nn bindii arabaya kotu.
"Freya, Gazi galiba kalp krizi geiriyor," dedi. Eli aya titriyordu.
Freya, Atatrk'n bulunduu arabaya geti. Atatrk'n arkaya yaslad ba ter iindeydi. Yz
bembeyazd. Freya, mendiliyle Ata'nn souk terlerini sildi, gmlek dmelerini at. antasndan kartt
kolonyay akaklarna srd.
"Teekkr ederim kzm," dedi Atatrk. "Syleyin ofre, yola devam etsin. Daha iyiyim."
1
i mnudjuc, ^umauac ye uunmemn uana uygun olacan dndler. Bunu Ata'ya sylemeye
ekmiyorlard. Kl Ali, "Paam, msaade buyurursanz, Saray'a dnelim, biraz istirahat bu- 167 yurun.
Kendinizi iyi hissediyorsanz, Florya'ya leden sonra gi-deriz," dedi. Teklifinin kabul greceini sanmyordu.
Ama Atatrk, kendini ne kadar bitkin hissediyor olmak ki, hi itiraz etmedi.
Dolmabahe'ye varr varmaz, Prof. Dr. Neet mer Irdelp'e haber saldlar. Ata'y muayene eden doktor, bu
krizin kalple ilgisi olmadn syledi. Atatrk bir karacier krizi geirmiti.
0 akam odalarna ekildiklerinde, Kl Ali, gz pnarlarnda titreen yalarla, "Freya, korkarm geri saym
balad," dedi karsna. Sonra ban ellerinin arasna alp, hkra hkra alad.
1 Haziran 1938 gn, Savarona yat Dolmabahe Saray'nm nne demir att. Bir Amerikal'dan satn alnan
bu yat, hemen ziyarete gitti Atatrk. Bir ocuk gibi sevinliydi. Kl Ali, onun, "Ne olurdu bu gemi elimize
birka yl evvel gemi olsayd," dediini duydu. Yat birka gn iinde hazrlannca, Atatrk Dolmabahe
Saray'ndan yata tand ve almalarn orada srdrmeye balad. Her gn Ankara ile gryor,
hkmetten ve Genel Kurmay'dan gereken bilgileri alyor, elileri kabul ediyor ve zellikle, yeni bir savaa
doru srklenen dnyada, lkesinin yerini tespite alyordu.
Freya, yat sk sk ziyaret ediyordu. Kendi zel yat ile istanbul'a gelmi bulunan Romanya Kral Karol'u kabul
edecei gn, ikramn aksamamas iin, yine Freya'dan yardm rica etmiti, ince bir zevkle donanm sofray
grnce, Freya'ya teekkr etmi, "Sizin gibi bir yardmcnn eksikliini hep hissettim Freyanm," demiti.
Haziran ay iinde, akam yemeklerini byk yemek salonunda, arkadalar ve davetlileri ile yiyiyordu. Freya
ve Kl Ali, bu yemeklerde yatn mdavimi olmulard. Ama Temmuz aynn ortalarnda, halsizliinden dolay
bu yemeklere son verildi. Artk, sadece geminin byk salonunda veya gvertede ezlonguna uza-
lan dinliyordu. Freya bu kez de ona kitaplar ve plaklar tayor-168 du. Ara sra ziyaretileriyle koyu
sohbetlere dald da oluyordu. En fazla ilgilendii konular, Dil ve Tarih Kurumu'nun konular ve Hatay
meselesi idi.
Freya, Atatrk'n son deniz gezilerinde de yanndayd. Dol-mabahe'den balayarak Florya'ya kadar uzanan
ve sonra Boaz' bir batan bir baa geen Atatrk, geminin kpetesine dayanarak, istanbullularn sevgi
gsterilerine karlk vermiti. Hayatn adad halk ile son bulumasyd bu. Gezinin sonunda, km,
tkenmi bir halde kendini bir koltua atmt.
Yine bir baka akam, Dolmabahe nnde demir atm olan Savarona'nm gvertesinde, hasr koltuunda
gnein batn seyrediyordu. Ufuk, minarelerin arkasnda kpkzl bir renk almt. stanbul, camileriyle
ateten bir fona yaslanm gibiydi. Freya, Atatrk'e son okuduu kitab getirmi, yanbanda oturuyordu.
"Syler misiniz, bana bir Mnir alsnlar," dedi Atatrk.
Yaveri koup gramofona bir ta plak koydu. Az sonra, minarelerin birinde yank sesli bir mezzinin ezan
duyuldu. Atatrk bayla iaret verdi. Pla susturdular. Hepsi huu iinde ezan dinlediler. Freya, ban
teye, camilerden yana evirmi olan Ata'nn gz pnarlarnda yalarn biriktiini grd. Bir damla szlm,
yanandan aa akyordu. Atatrk, uzun mddet yanndakilere doru dnmedi. Nihayet ban evirdiinde,
hem ezan bitmiti, hem o kendini toparlamt.
"Ne yazk ki ezan tekrar ettirmemize imkn yok, Freyanm," dedi yumuak bir sesle.
"Sabah ezann bekler, hep birlikte dinleriz Paam," dedi Freya.
"Siz o saatte ml ml uyuyor olursunuz. Ben yalnzlm ancak..." Sustu. Belki de ok byk kalabalklarn
iinde, arkada dolu sofralarn ortasnda yaarken ektii derin yalnzlndan sz edecekti. Ama lafnn
gerisini getirmedi.
Birka akam sonra Atatrk atelendi. Freya annesinin evinde, gecenin o saatinde alan telefonun hayra
alamet olmadn
yu. AiaturK un ateini dremiyorlard. Hakkiye Hanm, evde gl sirkesine batrlm tlbentler hazrlad.
Freya, sanki elinde bir hayat iksiri ta- 169 yormu gibi, gsne bastrd sirke ve tlbentlerle Yat'a
kotu. Sabiha Gken, Hasan Rza Soyak ve Kl Ali, sabaha kadar, bu tlbentleri Atatrk'n alnna kollarna
ve bacaklarna sararak, atei drmeye altlar. Ertesi gn, Kl Ali karsna,
"Freya, artk yata gelmen doru olmaz. Ziyaretlerine son ver ltfen," dedi.
"Neden?" diye sordu Freya, ok gcenmiti.
"Ben Gazi'yi iyi tanrm. Bu haldeyken kimsenin onu grmesini arzu etmez. Yannda ancak en yaknlar olan
ve onun her halini bilen bizler kalacaz."
"Bunu kendisi mi istedi?"
"O asla byle bir ey sylemez," dedi Kl Ali.
23 Temmuz'da, Atatrk yatla son gezintisini yapt. Artk yatn odalarndaki scak dayanlmaz hale gelmiti ve
Atatrk' Dolmabahe Saray'na tanmaya ikna etmilerdi. Hasan Rza ve Kl Ali, Ata'nn tanmas iin bir
sedye hazrlattlar, fakat Atatrk buna iddetle kar koydu. Bu sefer, baka bir are dndler. Yata
yanam olan Acar motorundaki hasr koltuu yata kardlar ve Atatrk', Kl Ali, ismail Hakk Teke ve bir
sivil polisin tad bu koltukla nce motora, sonra Saray'n alt katndaki asansre gtrdler...
Atatrk, asansrden odasna kadar kendi bana yryerek gitti. Geceyarsyd.
O gnden itibaren Freya, Kl Ali'yi ok az grd. Kocas srekli Dolmabahe Saray'nda, Atatrk'n
baucunda nbetteydi. Ara sra Taksim'deki eve uruyor, bir banyo yapp, stn deitirip geri dnyordu.
Kocas, 10 Kasm gn, gzleri kan anana dnm bir halde eve geldiinde, Freya, ac haberi radyodan
oktan duymutu. Ona sarld zaman, hkrklara boularak,
"Son anda, son nefesini vermeden bir saniye nce, birdenbire
san Rza ile dndk ki, baland ve inand aziz milletini, etrafndaki dostlarnn ahsnda, son defa
askerce selamlamak istedi," dedi. Freya kocasn, rahata alayabilmesi iin yatak odasnda yalnz brakt.
Dokuz yandan beri tarifsiz bir hayranlkla, belki de bilinaltnda akla sevdii insann kayb karsnda,
uyumu gibiydi. Annesini ya da babasn kaybettii iin ne yapacan bilemeyen, akn bir ocuktan fark
yoktu. Ama bu duygusunda yalnz deildi. O anda, yurdunu seven her Trk, yrei yanarak, kendine ada
bir lke armaan etmi, bir daha yeri asla doldurulamayacak Ata's iin gzya dkyordu.
Freya'nm Ankara'dan yollad mektup, "Sevgili anneciim ve babacm," diye balyor, ve 21 Kasm gn
Atatrk'n naamn bir top arabas zerinde Etnografya Mzesi'ne gtrln anlatyordu. Emin Paa,
kznn mektubunun bir blmn, eski bir asker olmann verdii derin haz duygusuyla birka kere st ste
okudu.
'... Sizlerin topraklarmzdan diinizle trnanzla skp attnz ngiliz askerleri, Fransz askerleri ve daha
nice yabanc asker, tren elbiseleri iinde sraya girmi, silahlarnn namlularn ve bayraklarn aaya emi,
ar ar ilerliyorlard... Mze'nin nnde bekleyen sefirlerin, yabanc generallerin arasnda yal biri dikkatimi
ekti. Atatrk'n tabutu nnden geerken, elindeki mareallik s-sn yukar kaldrarak, onu askerce
selamlad. Gzlerinde yalar vard. Kim bu yal asker? diye sordum, Kl'a. anakkale'de Atatrk'n
karsnda savam, yenik dm ve ayann birini o savata kaybetmi olan ngiliz Mareali
Birdwood'mus, meer...'
stanbul Yllar
(1939-1946)
Freya ve Kl Ali, Atatrk'n lmnden sonra, Anka-ra'daki evlerini kapatp, stanbul'a dndler.
Tevikiye'de, Hs-rev Gerede Caddesi'nde Gzem Apartman'nm bir katn kiraladlar. Tanma telandaki ilk
haftalar getikten sonra, Freya kendini ok zor gnlerin beklediini fark etti. Kl Ali derin bir bunalmn
eiindeydi. Kimse ile grmek, hibir yere kmak istemiyordu.
Sanki koca adamn varolu nedeni, Atatrk'n lmyle yok olmutu. On be yl akn bir sre, Ankara'da en
nemli konumlarda bulunan, Devlet Reisi'nin en yakn olan Kl Ali, imdi bir hiti. Cumhurbakan ismet
Paa, Atatrk'n hibir zaman sevmedii yakn evresini ezmi gemiti.
Freya, kocasn bunalmdan karabilmek iin elinden geleni yapt. Birok bankada ve i yerinde hatrl
tandklar vard. Onlardan herhangi biri, ordu disiplinini bilen, Medis'te milletvekillii yapm, Devlet'e bu
kadar yakn yaam tecrbeli bir kiiye, bir yerde bir Ynetim Kurulu yelii, bir danmanlk kolaylkla
bulabilirdi. Kl Ali, bu teklifleri duymak bile istemedi. Hi kimseden i dilenmeyecekti. Az ok paras vard.
Eski aaal hayatlarn srdremeseler bile, kimseye muhta olmadan yaayabilirlerdi.
"O zaman, senin bu depresyondan kurtulman iin, bir seyahate kalm," dedi Freya. Kl Ali kabul etti.
Herhangi bir yerde olmak, Ankara veya istanbul'da bulunmaktan ok daha iyiydi. Prag zerinden geerek,
Paris'e uzanan bir seyahat yaptlar. Yolculuk boyunca, her ikisi de mthi hznlyd. Ama yeni yerler
MSU12111I
fark etmiyorlard. 172 Freya iin asl sorun, stanbul'a dndkten sonra balad.
"Perembe gn, Byk Kulp'e akam yemeine davetliyiz," dedi Freya.
"Ben gitmem. Sen tek bana git."
"Neden gitmiyorsun?"
"Bir zamanlar beni grnce iki bklm olan kapclar, imdi kap tokman bile tutmazlar benim iin Freya."
"Kl, bir zamanlar sana iki bklm olan adamlara bol bahi verirdin. imdi bir mislini verirsin gerekirse, bak
bakalm iki bklm oluyorlar m, olmuyorlar m?"
"stemiyorum. Bakalar da olacak orada. Selam vermeyebilirler."
"Nereden karyorsun bunlar? nsanlar sana niye dman olsun?"
"Dmanlklarndan deil, benimle dostluk kurmalar bugn-ki iktidarn kulana gider diye ekinirler."
"nn lene kadar evinden dar kmayacak msn?"
"lene kadar deilse bile, iktidardan dene kadar."
"ok beklersin Kl," dedi Freya, "Anlayamadm bir ey var. Bu aranzdaki derin husumet neden
kaynaklanyor?"
"Hasan Rza, Atatrk'n son gnlerinde, nn ile muhaberatn kesmi. Son geliinde odaya m sokmam
ne?"
"yi halt etmi," dedi Freya.
"Ne kadar bitkindi, hatrlamyor musun?"
"Bence Atatrk'n bitkinliinden te nedenleri vard. Onu sevmedii iin sokmamtr... Her neyse, bundan
sana ne? Sen Hasan Rza deilsin ki."
"O hepimizi ayn kaba koyar ve hibirimizi sevmez. Sanyor ki, istesek Atatrk'n ikisine mani olabilirdik."
"Kl, bunlar mazide kald artk. Bak nmzde kocaman bir hayat uzanyor. Senin siyasetle hibir ilikin yok.
inn seni sevse ne olacak sevmese ne olacak Bu vesveselerden vazge. Brak, biz hayatmz yaayalm."
1 /aFiar>- gtiiiyu gzelim, UCU1 1SJ11 Ali.
"Ne yemek yemek, ne iki imek, ne bakalaryla lak lak etmek istiyorum. Beni rahat brak Freya. Sen k,
git, gez. Beni hatrala- 173 rmla babaa brak. Ltfen." -----
Kl Ali evinin deniz gren arka balkonunda Mzeyyen Se-nar'n plaklarn dinleyerek ve raksn
yudumluyarak geirmeye balad gnlerini. Bir k uykusuna yatm gibiydi.
Freya, kocasnn kabuunu krabilmek iin, neler yapmas gerektiini dnyordu srekli. Gzem
Apartman'nm kasvetli havasndan kp, baheli bir eve gemenin ona iyi gelebileceini dnd. Belki
ieklerle megul olur, oyalanrd. Bu nedenle Erenky'de bahe iinde irin bir eve tandlar. Kl Ali'nin ruhi
durumunda hibir deiiklik olmad. Yine odasna kapand. Freya, derin ve karanlk bir kuyunun dibinde
uzun sre oturamaya-cak kadar gen ve hayat doluydu. Kendine Ankara'da yl boyunca ok gzel gnler
yaatm olan Kl Ali'yi kuyuda tek bana brakamayacak kadar da insafl ve kadirinast.
Pentimento
(Osmanolu Klinii)
Bir insann bedeninin yataa bal kalmas m daha korkuntur, yoksa ruhunun drt duvar arasna dmesi
mi? Ben her ikisini de yaadm, biliyorum. nann bana, ikincisi daha azap veriyor hem insann kendine hem
de etrafndakilere. imdi ben, burada kalp gibi yatarken, en azndan vicdan azab iinde deilim. Etra-
fmdakiler de odamda dolanp durduktan, tm ihtiyalarmn yerine getirildiini grdkten sonra ekip
gidiyorlar kendi dnyalarna, kendi hayatlarn yaamaya. Benden kurtuluyorlar.
Ben veremken de ka kez yataklara mahkm kalmtm, byle. .. Gnlerce karl bir daa bakan hastane
odasnda, tpk imdi yaptm gibi, gzlerimi pencereye dikip, bej renkli perde bir sinema ekranymasma,
orada yaamm seyretmitim. Yine ziyaretime gelen gelmi, ziyaret saatleri dolduunda, beni dncelerimle
babaa brakp, ekip gitmilerdi. Hayatm sorgularken, stesinden gelmitim yalnzlmn, aresizliimin,
hastalmn.
Ama ruhun tutsakln kocamla birlikte yaarken, anladm ki, ikincisi daha zor. lm gibi bir ey hayata
ksmek. Hatta lmde bir baka hayata gei umudu bile tayabiliyor da insan, yaarken yaamdan
vazgemek... stesinden gelinir gibi deil.
Kl Ali, heybetli gvdesini aresiz bir bebein bedenine hapsetmiti sanki, 10 Kasm itibariyle. O bebei, ben
kucaklamtm. Sarp sarmalamtm. Ama nasl emzireceimi, onu nasl hayatta tutacam bilmiyordum.
Yreim, hibir zaman akla sevmediim kocam iin lk la idi. Ona yardm etmek, onu iine dt o
derin kuyudan ekip karmak istiyor, beceremiyor-
iniyorduk, hzla.
Evet, kesinlikle ruhun tutsak dmesi ok daha korkun, bede- 175 nin aresizliinden.
Kl Ali, tm apoletleri bir hamlede sklp atlm bir mareal gibiydi. Boynu bkk, ba eikti. Hayatta en
deer verdii insan kaybetmi olmann zntsne teselli bulamyordu. Aynca, bir sre nce, gzn
krpmadan verdii kararlarn altnda ezilmeye balamt. nk artk sorguluyordu. Ve gryordu ki, hibir
rejim, insan hayatndan daha deerli deildir. nsan hayatnn deerini, Atatrk lrken renmiti sanrm.
O lm deinin banda beklerken, bir lm melei karsna geip,
"Ey Kl Ali, yatakta yatan dostunu, istediimi verirsen balamaya hazrm," deseydi ve Mustafa Kemal'in
diyeti olarak Cum-huriyet'i isteseydi, kocam, Paa'y yaatmak iin, bekiliini stlendii rejimi gzn
krpmadan feda ederdi, eminim.
Ama Mustafa Kemal lmt ve lrken Kl Ali'nin yaam sevincini birlikte gtrmt. Geride bana bir
enkaz brakarak. Kocam eminim armtr, yllk karsnn ilk kez yatakta ona smsk sarlarak uyumaya
balamasna, ama bir yl boyunca ben Kl Ali'yi ana efkatiyle, ihtimamla, bir ocuu sever gibi sevdim ve
kollarmda uyuttum. Onun, ruhunu ldrmesine izin vermeyecektim. Her ne yapysa, doru veya yanl,
vatan iin ve vatan akyla yapmt. Onu, 10 Kasm'dan sonra iktidara kanlar deil, tarih yarglard
gerektii gn. "Ban dik tut Kl Ali," diyordum, "yaralarn gizle gzlerden. Varsn bizi grmezlie gelip
selamlamasnlar, varsn kaplar amasn, etrafmzda pervane olmasnlar. Davet etmesinler, aramasnlar.
Yeni dostlar buluruz kendimize." Kocam bunalmdan karmak, iim olmutu benim.
"Bir yry yapmaya ne dersin, Maka'ya doru. Talk kahvesinde bir ay ier, dnerdik."
"Yorgunum, sen k istiyorsan."
"talya'dan bir tiyatro grubu gelmi dediler..."
"Sen git. Ben erken yatacam."
"Boaz'da bir balk yemee gidelim mi?"
Kl, yeni bir kitap kt..."
"Okumak istemiyorum Freya. Dikkatimi toplayamyorum nedense. Sakn kitap getirme bana."
"Ben senin yerinde olsam ne yaparm, biliyor musun? Hatratm yazarm. Ka kii bu kadar yakn olmutur
Atatrk'e? Bir avu insansnz. Neler var kimbilir anlatacanz, yle bir kitap ok ilgi ekerdi. Bence ilk
davranan sen olmalsn. Ben de sana yardma olurum."
Bo gzlerle taa uzakta grnen bir avu denize bakyor.
"Bana bir Mzeyyen koysana. Bir yksk de rak ver, gzelim."
Mzeyyen Senar'n plaklarndan bir tane seip koyuyorum-dum gramofona. Biraz meze hazrlyordum raknn
yanna. Bir gn daha geiyordu. Ufku seyrederek geen kanc gnd bu?
"Sen bana baksana, yrtnp duruyorsun kocan iin, bir bunalma da sen girersen, sana kim bakacak?"
dediydi Aliye.
"Bana da sen bakarsn."
"Ay ben hi gelemem yle skntl ilere. Bunalma filan gireyim deme bana gvenip, bakamam. Ben ancak
bir tek kiinin derdiyle uraabilirim. Bana yetiyor de artyor."
"Kim o, Berger mi?"
"Evet canm, Berger. Dnyada fedakrlk edebileceim tek o var, benim iin. Freya biliyor musun, onsuz
yaayamam."
"Yaarsn Aliyoa. Herkes acnn stesinden gelmeyi reniyor. Anneannem kocasnn kaybna, Nissa
ocuunun lmne dayand..."
"Ak ayr bir ey."
"Ne kadar kendine dnksn Aliye. Sanki bu dnyada senden ve senin akndan daha nemli hibir ey yok."
"Hepimiz yle deil miyiz? Nissa benden deiik mi? Suat, Ce-vat? Annen?"
"Aaa, bak annemi ve Aye teyzemi kartrma. Onlar baka. Onlar ok eye gs gerdiler."
"Ama ikisi de ak bilmiyorlar. Bakalarnn onlar iin setii
Ak tanmyorlar, zavalllar."
Aliye iin en nemli duygu, akt. Ak da Berger'di. Bu derin 177 bakl, beyaz yzl adamn dnda kimse
sevilmeye layk deildi onun gznde. Aile fertlerimi dnp sorguluyorum da teker teker, hepsi birbirinden
eksantrik ve kendine dnktler. Ben neye borluydum, onlara kyasla sradanhm, yere basan ayaklarm?
Babama m? Herhalde, bir Cami imamnn olu olarak doan ve yedi yanda hatim indiren babam, akir
Paa Ailesi'nin rzgrna ne kadar kaplm olursa olsun, hayatnn sonuna kadar halkn arasndan gelmi,
mtevaz ve dengeli bir insan olarak kald. Sanattan, edebiyattan nasibini almam olabilirdi. Ama nazik ve
drstt. Onu evreleyen atafata ve sivrilie karn, hep sade ve uyumluydu. Babamn genleri, ana
tarafmdan gelen arl ve ayrcal dengelemi bende. Vefa duygumu ise, hem annemden hem babamdan
alm olmalym. Annem, ihanete uramasna ramen nasl brakmadysa kocasn hasta yatanda, ben de
artk gzden dm, yrei krlm kocama kanat germeye kararlydm. Ama onu hayata geri dndrmenin
bu kadar zor olduunu tahmin etmemitim dorusu, iim zordu.
Yaama Dn
Kl Ali'nin yaama dn, karsnn ona oyun gruplar kurup, haftada -be gece bezik, poker, bri gibi
kart oyunlar dzenlemesinin sonucu gerekleti. nceleri, evde toplanp oyun oynayan konuklarn yanma
bile kmayan Kl Ali, yava yava misafirlerin gelecei gnler, tra olmaya, giyinmeye ve salona geip
oyun oynayanlar omuz balarndan seyretmeye balad. Fre-ya, arkadalarna kocasna bask
yapmamalarn zellikle tembih etmiti. Kimse azn ap, hadi sen de bize katl demiyordu. Kl Ali bir sre
ayakta oyun seyrettikten sonra, nce oynayanlara fikirler vermeye, sonra da onlara katlmaya balad.
Freya, kocasna haber vermeden onu hem Moda hem de Cercle d'Orient kulplerine z yazdrmt. Uzun
sre bu yerlere insanlar ona itibar etmez korkusuyla gitmeyen Kl Ali, bir sre sonra kulplere de gitmeye
balad ve korkularnn yersiz olduunu grd. Ankara'da siyasi nedenlerle ar yaltaklanmalara veya tam
tersi ar horlanmalara uramak mmkn olabilirdi ama, stanbullular siyasi ikbal veya dlere, zel
menfaatleri olmadka, merakl deildiler.
Freya ve kocas artk haftann hemen hemen her gnn oyun partilerinde geiriyorlard. Oyundan sonra
istanbul'un Boazii meyhanelerinde ge saatlere sarkan akam yemekleri yeniyordu. Poker akamlarnda ise
oyun sabaha kadar srebiliyordu.
Kl Ali, depresyondan ve matemden nihayet km gibiydi. Ama bu kez de Freya bunalmaya balamt.
Hayatnn geri kalan ksmnn bir oyun masasnn banda geebileceini dndke iine fenalklar
basyordu.
Yaam, akamlarn sabahlara sarkt oyun masalar, ge kalkmalar ve yeniden brie, pokere, bezie
hazrlan ksrdngs iinde geiyordu. Hafta sonlar danslara ve yemeklere gidiliyordu ama, Freya
sklyordu.
Gen kzlnda zendii atlmlar, onun ok uzanda kalmt. imdi o, ok gzel giyinen, ok gzel sofralar
hazrlayan bir ha- 179 nmefendi, ei bulunmaz bir ev sahibi olmutu. Bu rolnden ik-yeti deildi. Ama
sadece bununla yetinemiyordu. Kl Ali'yi sosyal yaama geri dndrdnden beri, sonunu gremedii bir
bolua kendi dmt. Hayatn hibir anlam kalmadn dnyordu. Sonunda bu boluu dolduracak
bir ura buldu. Beendii Franszca kitaplar Trkeye evirmeye balad. Derken bir yabn dostu ona bir
teklif getirdi. Mzikle ocuk yandan beri har neirdi. ok iyi keman alyor, hibir konseri karmyordu.
Neden Vatan gazetesinde mzik eletirmenlii yapmasn?
Freya nce biraz ekingen davrand. Ama yazd bir iki yaz o kadar olumlu tepkiler ald ki, kendini drt yl
boyunca, Vatan gazetesinin mzik eletirmeni olarak buldu.
O yllarda, Fahrnissa teyzesi de Maka'da Ralli Apartma-n'nda kocaman bir daire kiralam, ayrca
Beikta'a inen sokaklarn birinde bir resim atlyesi edinmiti. Fahrnissa bir sredir iine dt ruhi
bunalmlardan ve hayali hastalklarndan resim yaparak kurtulmutu.
Bu yllar 'D grubu ressamlan'nn k yapt yllard. Fahrnissa da D grubu ressamlaryla sergilere katlyor
ve ok beeniliyordu. Resim yapmak ona ok iyi geldii iin, bunalan yeenini de resme ynlendirmek istedi.
Ailede hemen hemen herkesin resme istidad vard. Cevat ve akir Paalar hem iyi birer ressam hem de
fotoraflar Fransa'da dller kazanm amatr fotoraflard. Freya'ya nedense ailede herkesin hobisi olan
resimde bir ka aramak ters geldi. Teyzesinin resimle oyalanma teklifine kar kt.
Teyzesinin evi bu sralarda ressamlarla, yazarlarla, entelektellerle dolup tamaya balamt. Freya da bu
toplantlardan eksik olmuyordu. Akamlan izlemek zorunda kald konserler, leden sonralan katlmak
istedii sanat toplantlar, sabahlan yaz yazmasn gerektiren alma saatleri... Kl Ali ve Freya,
kendilerine yeni dnyalar ina etmekle birlikte, beraberliklerini de srdryorlard.
kn dostlarndan birinin kocasnn kendini hayran gzlerle izle-180 mekte olduunun ne zamandr farkndayd.
Aralarndaki ya far-kndan ve adamn evli olmasndan dolay, uzun sre kendini yanldna inandrmt.
Ama, bu zarif erkekten gelen ilgi, bitecee benzemiyordu. evki Bey, Freya'ya Fransa'dan en son baslan
kitaplar ve plaklan tayor, teyzesine gstermesi iin sergi kataloglarn getiriyor ve onu ilgilendiren her
konuda uzun ve renkli sohbetler yapyordu. Freya kendine gsterilen bu alakadan memnundu. Tuhaf bir
ekilde gururunu okuyordu, kendinden yaa bu kadar byk ve son derece akll, aydn, ho bir adam
tarafndan beenilmek.
"evki Bey'in sana olan hislerinin farknda msn?" diye sormutu Aliyoa.
"Hislerinin hayr, ilgisinin evet."
"ilahi Freya, ilgiyi sevgiden ayrabilir misin?"
"Elbette. His, yani sevgi bambaka bir eydir. evki Bey benimle sadece ilgileniyor."
"Neden bunca kadn arasnda seninle ilgileniyor?"
"Ne bileyim ben. Belki gen olduum iin."
"Rezzan da gen, Nanaka da gen... Ben bile gen saylrm."
"Senin sahibin var."
"Senin yok mu?"
Freya duralad. Gerekten de pek aptalca bir laf etmiti. stelik evli olan Aliye deil kendisiydi.
"Sen ksn. Birine delice k olduu her halinden belli olan kadnlarla erkekler zaman kaybetmek istemez.
stelik evki Bey de evli."
"Ama onun evlilii... sadece formalite evliliine dnm."
"Kimin dnmemi ki," dedi Freya. Sesinde belli belirsiz bir hzn vard. Kendi evliliini mi yoksa annesiyle
babasn m, hatta anneannesiyle bykbabasn m dnyordu, belli deildi.
"evki Bey'den holanyor musun, Freya?"
"Evet holanyorum. Onu zeki, esprili ve mthi kltrl bu-
:y oamaz. ikimiz de evliyiz ve onun ei benim ok saydm biri."
"Ve senden otuz ya byk."
"Yan nemi yok."
"Yaa, demek yok. Benim renmek istediim de buydu Freya. Eer evki Bey'in ya seni rahatsz
etmiyorsa, dier engelleri sayma bile. Sen bu kapana sktn, gzelim."
"Biliyor musun Aliyoa, Berger sana bir iki ruhi analiz retti diye, kendini psikolog zannetmeye baladn."
"Freya, ben senin vcut diline bakyorum."
"Bunu da m Berger'den rendin?"
"Evet. Dikkat ettim, hep onun oturduu kanepeye iliiyorsun. O salona girince gzlerin parlyor. O odada
yoksa, gzlerin hep kapda..."
"nk," diye Aliye'nin lafn kesti Freya, "Sadece onunla diyalog kurabiliyorum. Okuduum kitaplar o da
okuyor, sevdiim mzii o da seviyor..."
"Ve sana ok gzel gller yolluyor."
Freya kzararak vazoda duran uzun sapl gllere bakt.
"Geen akamki yemee teekkr etmek iin yollam."
"Akolsun ona," dedi Aliye, "bana da ka kere ikiye ve yemee geldi ama daha gl ml grmedik."
Hayat, istanbul'un ok hzl temposunda akmaya devam ediyordu. Sergiler, konserler, tiyatrolar, yemek
davetleri, dansingler ve elbette oyun geceleri... evki Bey ile hemen hemen her gece kalabalk bir dost
evresinin iinde birlikteydiler. Freya, Aliye'ye itiraf etmek zorunda kalmt, "Evet, evki Bey, sanrm bana
k." Bu olgu onu hem memnun ediyor hem de vicdan azab ekmesine neden oluyordu. Her ne kadar evki
Bey'in evliliinin ierik olarak ve duygusal anlamda bitmi olduunu bilse de, tand, sayd biriydi kars.
"Sakn beni bu yzden itme Freya," demiti evki Bey. "Bu evlilik o anlamda yllar nce bitti. Biz artk ok
yakn iki dostuz. Ltfen senin yaknnda olmama izin ver. Sen, benim yal ruhuma iksir gibisin. Senin varln
bana yaama sevinci veriyor."
rureya nn raz edecek na yoktu, u aa du DeraDeriKten gaa
alyor gibiydi. evki Bey ile ilikisi platonik dzeyde kaldka,
182 kimseye zarar vermeyeceine inanyordu. O, fikir alveriine su-
sam gen bir kadnd, evki Bey ise, onun etrafnda uuan bir
pervane, o kadar!
Fahrnissa 1945 sonbaharnda, oturduu Ralli Apartman'nda sadece kendi resimlerini sergileyecei kiisel
bir sergi amaya karar verdi. Freya byk bir heyecan iinde, teyzesine yardma kotu. Sergileyecekleri
resimleri grup grup ayrdlar, atlyeden Ralli Apartman'na tadlar, erevelerini yaptrdlar. Bu sergi
Fahrnissa'nm ilk kiisel sergisi olaca iin, ok zen gsteriyorlard. Freya, bu hazrln bizzat iinde
olabilmek iin, gnlerce evine gidemedi, Ralli Apartman'nda kald. Fahrnissa ok gzel resimler yapmt.
Resimlerin ou empresyonist ve klasik izgiler tayordu, istanbul camilerinin ileri, limanlar, kayklar ve
kayklar. .. hepsi son derece renkli ve canl resimlerdi.
Ralli Apartman'nda kald o gnlerin birinde, Fahrnissa ile sabah kahvaltsndan sonra karlkl sigaralarn
tttrrlerken,
"Sana bir ey sylemek istiyorum Freya," dedi teyzesi.
"ok ciddi bir eye benziyor."
"Evet, ciddi bir ey. Houna gitmeyebilir ama, yine de syleyeceim."
"Meraklandrma beni. Bir mesele mi var?"
"Var. Mesele sensin Freya."
"Ne demek istiyorsun, Nissa?"
"Hayatn bir boluk iinde srdrdn gryorum. Gzel davetler vermenin, sabahlara kadar oyunlar
oynamann ve k elbiselerle gezmenin dnda hayatnda hibir ey yok. Buna daha ne kadar zaman
tahamml edeceksin? Bir eyler yapmann zaman gelmedi mi?"
"Fahrnissa! Neler diyorsun sen? Oyunu kocam oynuyor. Ben gazetede yazlar yazmyor muyum? Vatann
sanat sayfasn de-senleyen ben deil miyim?"
"Amatrce iler bunlar. Sanat ciddiye almalsn."
"Bktm bizim ailenin sanata olan dknlnden. Sanatkr
uiiKuv. ju m: uil moan ma uo. toi yapman, pyau veya KC-
man almal, roman, hikye mi yazmaldr? Yoksa, adamdan saylamaz m yani?"
"Freya, hayatna bir eki dzen ver. Senin iyiliin iin sylyorum bunlar."
Freya kalkp odasna gitmiti. Peinden odaya dalan irin, "Niin alyorsunuz Freya abla?" diye sormutu.
"Alamyorum irinaki. Gzme sigara duman kat."
"Hi de deil, bu gzya deil mi?" demiti ocuk, Freya'nn yanana szlen damlaya parman
dedirerek.
Serginin alna birka gn kala, Freya kendinde bir bitkinlik hissetti. Sergi yznden o kadar ok
yorulmulard ki, stnde durmad. Sergi gn atei ykselmiti. Bunca emek verdii sergiyi karmaya niyeti
yoktu. Son bir gayretle toparland, berbere gitti, makyajn yapt ve gelen konuklar Fahrnissa ile birlikte
karlamaya balad.
Kl Ali, taa Erenky'den geldiinde, sergi epey kalabalkla-mt. Freya bir haftadr Ralli Apartman'nda
kalmakta olduu iin ancak telefonla grmlerdi. Kalabaln arasnda kansn arad. Freya pencerenin
kenarnda biriyle konuuyordu. O tarafa yrd.
"Freya! Ne bu halin! Gzlerin akmak akmak. Atein mi var senin?" dedi
"Evet. Grip oluyorum herhalde." Kendine sarlmaya alan kocasn usulca itti. "pmeyelim Kl, sana da
gemesin gribim."
"Ne zaman hastalandn byle?"
"Bir iki gndr halsizdim. Bu sabah ateim de kt."
"Hasta hasta dolanma bari, git ieri yat. Ben giderken sana haber veririm, eve bir taksiye atlar gideriz.
Vapurda trsn yoksa."
"Merak etme, grndm kadar kt deilim. Yorgunluk alt taraf. Sen bana bir kadeh rak getirsene."
"Ellerin ate gibi Freya. Biz bir an evvel evimize gidelim," dedi Kl Ali.
dan kmadan nce, ben gidemem. ok emeim geti sergiye. stelik satla da ben ilgileniyorum," dedi
Freya.
Sergi muhteem oldu. Resimlerin ou satld. Basn olaanst ilgi gsterdi. Sergiye stanbul'da nl
ressamlarn, yazarlarn, gazetecilerin tm ve sosyetenin en nl kiilerinin yan sra, gen sanatlar ve
kalabalk bir Akademili grup da katlmt. O gn konuklarn arasnda, henz yazar olarak ismini duyurmam,
ama sanata merakl olduu iin, sergiyi grmeye gelmi biri daha vard;Tevikiye evresinin havagaz saya
memuru, Yaar Kemal.
Serginin bitiminde, Freya teyzesinin yatak odasndaki koltua yld kald. Onu apar topar Tevikiye Salk
Yurdu Klinii'ne gtrdler.
Ertesi gn Freya'ya verem tehisi kondu.
Verem, Soygun ve lm
Tevfik Sami Paa bakm altndaki Freya'ya k boyu sk bir kr uygulad. Yaz temiz haval aalk bir yerde
geirmesini tavsiye ettii iin, yaz gelince Bykada'nn tepelerinde, amlar iinde bir kk ev tuttular.
Freya, gn boyu srekli yemyeil aalara bakan odasnda yatyor ancak bir-iki saat iin dar kabiliyordu.
Annesinin yapp yollad besleyici yemeklerin dnda her gn bol st iiyor, taze yumurta, bol sebze, meyve
ve et yiyordu. Hayattaki yegne keyfi, amlarn glgesine uzanp, klasik mzik dinlemek ve kitap okumak
olmutu.
Saatler sren istirahatlarnda, dnme frsat da bulmutu. Hastalanmasnn Fahrnissa'nn sergisine denk
gelmesi zerine, teyzesi ona, "Bak grdn m Freya, sanatla ilgilenmediin iin, tam serginin al gn,
bir tepki olarak hastalandn. Bu sana tanrnn bir iareti," demiti. Nerdeyse inanaca gelmiti Fre-ya'nn.
Yreinde sanatla kucaklamak iin mthi bir hasret vard. Yukardan bir ses ona "yaadn hayat sana gre
deil, kendine bir ura bul" mu diyordu acaba? evki Bey ile olan romantik ilikisi iin, tanrnn onu
cezalandrm olabilecei dncesi ise tylerini rpertmiti. Geri bu ite onun bir gnah yoktu ama, artk
genliini ve gzelliini oktan geride brakm, yalanm bir kadna ok ac vermiti herhalde, kocasnn
gnlnn ok daha gen birine kaymas. Sabahattin ile evli kalsayd ve bir gn kendini Emine Hanm'n
yerinde bulsayd, ne ok zlebileceini dnd. Hatta o gn ziyaretine gelen Aliyoa'ya,
"Biliyor musun canm, kadnlarn kocalaryla aralarnda mutlaka ok ya fark olmal. Bykannelerimiz yal
erkeklere vararak ne kadar doru yapmlar. Yprandklarnda, kocalarnn bakalarna bakacak hali kalmyor,"
demiti.
"nk, yprandklarnda kocalar oktan lm oluyor," diye yantlamt Aliye, "senin de kocanla byle bir
sorunun olmaya-
aksn.
"Aliyoa, ben veremim unuttun mu? Hangimizin daha uzun yaayaca belli deil."
"Ah Freya, annen seni yle bir besledi ki, bu gidile sen veremden deil mide fesadndan leceksin ya da
patlayarak."
Freya glmeye balamt. Kendini bildi bileli, ailede en ok bu deli-dolu teyzesini seviyordu. En mutsuz
gnlerinde bile gldrmesini bilirdi onu. Daldan dala konarak konumas, aydnlk yz, akn baklaryla
ya ne olursa olsun hep neeli bir ocuk gibiydi. Kaprisli, akl be kar havada, ama can bir ocuktu.
Aliye'nin gzleri yine baucundaki gllere taklmt.
"Freya bu iekler bahe iei deil. evki Bey mi yollad bunlar?" diye sormutu.
"Evet."
"Her gn gl m yolluyor sana?"
"Aliyoa, bozdun benim gllerimle. Berger'e syleyeceim sana ara sra gl getirsin."
"Bana cevap ver. Her gn m yolluyor?"
"Her pazartesi ve her perembe."
"Kocan bir ey demiyor mu?"
" 'Bu adamn bir gl seras var herhalde,' diyor."
"Kskanmyor mu?"
"Aliyoa, niye kskansn? Yaral cierimle, flrt edecek halim mi var? Beni memnun eden davranlara, o
benden ok seviniyor."
"Yal ve gbekli olabilir ama, iyi huylu bir kocan var. Kymetini bil," demiti Aliye.
Freya, kocasnn kymetini bilmiyor deildi. Ayr dnyalarn insanlar olmalarna karn, bir denge
kurabilmilerdi. Pek ok kii, Freya ile Kl Ali'nin, Atatrk'n lmnden sonra, boanmalarn beklemiti.
Ata'nn yakn evresinin imtiyazl ve grkemli yaants sona erdiine gre, onlarn evlilii de sona ermeliydi.
Oysa onlar, pek ok insan artarak, ll bir sevgi ve sayg iinde birlikte yaamay srdryorlard. Kl
Ali, gen karsnn hastalna pek ok zlm ve onu tedavi ettirebilmek
m yun cyucn Kanmamt, rureya aa neKanat dneminde kocasnn eve kapanp sklmamas, tekrar bir
bunalma girmemesi iin, yine dostlarn evinde toplamaya devam ediyordu.
1946 ylnda yeni bir parti kurulmutu. Demokrat Parti'nin kurucularnn arasnda Kl Ali'nin pek ok dostu
vard. Partiye girmesi, aktif bir grev almas iin teklifler gelmiti. Ama Kl Ali, tm teklifleri reddedecek,
Demokrat'larm sadece sadk bir dostu olarak kalacakt.
Demokrat Parti'nin nde gelenlerinden Fuat Kprl ve Refik Koraltan, sk sk eve poker oynamaya
geliyorlard. Ayrca Fahrettin Altay ve izzet Paalarla gryorlard. Freya yukarda odasnda kitap okuyup
mzik dinlerken, onlar aada oyunlarn oynuyorlard. Kalabalk olduklar zaman, kk eve samayacaklan
iin, Fuat Kprl'nn kardeinin sahildeki evine iniliyordu. F-reya'nn nekahat devresinde olmasna
ramen, neeli geiyordu yaz.
Yaz boyunca ne Kl Ali ne de Freya, Ada'dan hi inmediler. Eyll banda, kontrol rntgenlerini ektirmek
iin, istanbul'a gitmeleri icap etti. Freya, Nisan bandan beri ilk defa tayyr giyecekti. Etekliini gardroptan
kard, stne geirdi ve bir lk att. Belini kavuturmasna imkn yoktu. Baka bir etek denedi, olmad.
Emprime elbisesine girmeye alt. En sonunda pes etti.
"Kl, sanrm stanbul'a inemeyeceiz. Hibir eye giremiyorum," diye seslendi kocasna.
"En az on kilo aldn Freya, giremezsin tabii," dedi Kl Ali, "Sen en iyisi yine o keten eteini ve bol bluzunu
giy de, gidelim. Sana yeni bir gardrop dzeriz artk, karcm."
Freya homurdana homurdana giyindi. Kendini besili bir inee benzetiyordu. Kar koca kolkola yokuu inip
yola ktlar, kendilerini bekleyen arabaya binerlerken, Kl Ali,
"Ah, yanma para almay unutmuum. Sen bin, ben geliyorum," dedi karsna. Freya arabaya kurulup
bekledi. Uzun zaman gzkmedi Kl Ali. Freya meraklanmaya balamt ki, yokuun banda gzkt.
Koar adm geliyordu. Yz kpkrmzyd.
"Sandn anahtarn sen mi aldn?" diye sordu.
Yoo. Bende anahtar yok.'
"iyi dn, Freya."
"Kl, o anahtar hep sendedir. Niye alaym ki?"
Kocasnn kpkrmz yz birden bembeyaz oldu. Kaldrmn kenarna ylrcasna oturdu.
"Ne oldu Kl? Neyin var Allahakna? Sandn anahtar, kilerin anahtarnn yanndadr hep. Oraya baktn
m?"
"Biri... sandktaki kutuyu alm."
"Neee!"
"Kutu yok Freya, kutu yok!"
Freya'nm da yz bembeyaz oldu. "Telatan grememisin-dir Kl, bir de ben gidip bakaym."
"Otur oturduun yerde kzm. Ben tam kere sand batan aa boaltp yeniden yerletirdim. Kutu
umu."
Kutuyla birlikte, ellerinde ne var ne yoksa, altnlar, paralar, paraya evrilmi tahvilleri ve Freya'nn tm
mcevherleri de birlikte umutu. imdi kan koca, ceplerinde onlar ancak istanbul'a kadar gtrebilecek
bozuk paralaryla, balarna gelene inanama-dan akn akn oturuyorlard, biri kaldrmn kenannda, dieri
at arabasnn iinde.
Kl Ali'nin alnnda souk terler birikmiti. Az kurumutu. Rengi kl gibiydi. Tirtir titriyordu. Freya
kocasnn kalp krizi geirmesinden korktu.
"Kendine gel Kl," dedi. "Alt taraf giden maldr, can deil. Bir aresine bakarz. Haydi kalk yerden,
teceksin. Kalk bin arabaya da polise gidelim."
"Hibir eyimiz kalmad, Freya hibir eyimiz kalmad. Sfra intikal ettik. Sfrz. Sfr. Sfr. Sfr. Sfr."
Akln karmak zere olan Kl Ali ve alt ay sonra ilk kez bu kadar uzun bir yola kt iin bacaklar tir tir
titreyen Freya, kendilerini Ada karakolunda bulduklarnda, Freya da olayn dehetini kavramaya balad.
Kl Ali sava yllarnda istanbul'un bir dman igali altnda kalabileceinden korkarak tm tahvillerini altna
ve paraya evirt-miti. Ne olur ne olmaz, hep elinin altnda bulunsunlar diye, bun-
*au> .<i..uv ^..i ouuiiv lynuv. oatoijuiuu. rmcya /\ua ya tanacac-lan zaman, hi olmazsa altnlar bir
banka kasasna yatrmas iin ikna etmeye almt kocasn. Ama ok sava grm ve hem Anadolu'da
hem de istanbul'da igali yaam insanlarn bankalara gvenmeleri kolay deildi. Banka, bir gece iinde
kapanabiliyordu. Bankadaki altna ya da paraya el konabiliyordu. Altnlarn ve paralarn sedef kakmal
kutusuna koyup, sandn iinde Ada'ya tamt, Freya'nn tm mcevheratyla birlikte.
Kan kocann karakola vardklarnda sinirleri iyice bozulmutu.
"Ben sana demedim mi?" diyordu Freya, "Israr etmedim mi o kadar, hi olmazsa bir ksmn bankaya
yatralm, diye. Bak benim mcevherlerim bile gitti. imdi ben hangi parayla tedavi olacam, inadn
yznden benim hayatmla oynadn."
"Beni deli etme, Freya! Mcevherlerini kendin getirmek istedin. Btn yaz inmeyeceiz Ada'dan, yanmda
olsunlar, demedin mi?"
"Sen de uygun grdn ama... Belki kulbe gideriz, takmak istersin, diyen sendin."
"Senin moraline giyinip, sslenmek iyi gelir diye dnmtm. Bunun iin beni mi suluyorsun?"
Polis miri araya giriyordu, "Efendim olan olmu. Brakn bunlan imdi. Bana phelilerin adlann verin ki bir
an nce iimi yapaym. Kimlerden pheleniyorsunuz? Evinize girip kanlar, hizmetiler, tamirciler, dostlar..."
"Dostlar m?" dedi Kl Ali, "Bizim dostlarmz byle ey yapmazlar."
"Hi belli olmaz efendim."
"Yapmazlar dedim olum... Kafamn tasn attrma benim."
Freya mdahale etme gerei duyuyordu, "Memur bey, kocam ok geiriyor. Kusuruna bakmayn. Her
eyimiz gitti de... her eyimiz... her..."
Birden korkun gerekle yz yze geldi. Kl'n hakk vard. u karakoldan ktklarnda, sfrdlar. Ay ba
geldiinde, kiray deyecek paralar bile kalmamt. Tek umut, alnanlarn bir an evvel bulunmasndayd.
mutfak, st katta da iice geen iki oda vard. Birinci odada Kl 190 Ali yatyordu. Sandk, Freya'nm yatt
balkonlu odada duruyor-du. Bir gece nce eve misafirleri gelmiti. Aada oyun oynuyorlard. Freya, saat
on ikiye doru odasna kp yatmt. Bir ara gzlerini atnda, balkonun nndeki incir aacnn sallandn
grm, frtna ktn zannetmiti. Kalkp balkona kmt. Hayret! Rzgr yoktu, yaprak kmldamyordu,
hava limonata gibiydi. Hrsz, o uyurken girip sandktan kutuyu alm olmalyd.
Kim bilebilirdi sandn iindeki sedef kutuyu?
Evde alan kadnn kz da verem olduu iin, Freya ona zel bir yaknlk duyuyor, srekli para yardmnda
bulunuyordu. Buna ramen hrsz, kadnn haylaz olu olabilir miydi? Yoksa, birileri Kl Ali'nin Freya'nn
sraryla bir mddettir yazmakta olduu hatratn m almak istemilerdi? Sorular soruturmalar kovalyor
ama bir trl sonuca ulalamyordu.
Freya ve Kl Ali, mitlerini ellerinde kalan tek mlke baladlar. Milletvekillii srasnda Kl Ali, bir Ermeni
tccardan, bir ya fabrikas satn alm ama 'Atatrk'n yaknlar istismar yapyorlar' denmesin diye, fabrikay
kz kardeinin kocasnn stne yazdrmt. Fabrikay onlar idare ediyorlard. Hi hesap sormamt Kl Ali.
Paraya ihtiyac yoktu. Annesi ve kz kardeinin ailesi fabrikadan gelen parayla geiniyorlard. Ara sra onlara
teneke iinde zeytinya yollarlard.
Kl Ali ilk defa hesap sormaya kalktnda, bir ok daha yaad. Kz kardei ve ailesi, "Senin bu fabrikada
hakkn yok. Buras bizim zerimize kaytl," dediler, "Biz bu fabrikaya dnyann masrafn yaptk."
Kl Ali, akln karacan sand. Felaket geldi miydi gerekten de zincirleme geliyordu. Avukatlar,
mnakaalar, toplantlar sonucunda zar zor bir anlama salanabildi ve Kl Ali zamann parasyla,
kardeinden, bir elli bin lira kadar para alp, yaamn srdrmeye devam etti.
Kar koca, balarna gelenlerden o kadar bunalmlard ki, Kl Ali eline geen para ile Paris'e yerlemeye ve
orada baz ticari
ti. Sevincinden utu. Paris'te, aylarca yatakta kald gnlerin acsn karacakt. Hemen konserlerde
tiyatrolarda yer ayrtt. ok 191 gzel sergiler vard. Hepsini grmek istiyordu. Hibir elbisesine samad
iin, alveri de yapacakt. Bu hengme iinde, kocas "Buraya kadar gelmiken bir de burada doktora
grn," diye tut-turmasayd, belki ok ey deiik olabilirdi. Freya, Kl Ali'yi krmad, bir doktordan randevu
aldlar ve dnya balarna ykld...
Freya, onca bakma, beslenmeye ve istirahate ramen iyilee-memiti. Fransa'da ekilen rntgenlerden
kan sonu ktyd. Hastalk devam ediyordu.
Doktorun tavsiyesi zerine Fransa'da bir daa kp on be gn kaldlar. Daha nce, hasta cierine hava
verilmiti. Kl Ali, on be gn sreyle karsna bebee bakar gibi bak. Sre bitince, Paris'e dnp yine
doktorun karsna oturdular.
"Byle olmayacak. Uzun sre bir sanatoryumda tedavi grmeniz gerekiyor, Madam Kl," dedi doktor.
"Ama ben hem Ada'da hem de Fransa'da dada istirahat ettim."
Szn kesti doktor, "Bu i dalarda istirahatla olmaz. svire'de size adn vereceim sanatoryuma
yatacaksnz. Uzun sre. Belki bir, belki iki yl. Bakm, istirahat ve tedavi ayn anda, ayn elden srdrlecek.
Ancak o zaman bir iyilemeden sz edebiliriz."
"Hemen mi yatmalym. Memleketime dnp, ailemi gremez miyim?"
"Gidin, ailenizi grn. Kendinizi yormamaya gayret edin ve ilalarnz muntazam iin. Ama sonunda,
sanatoryuma gitmeyi gze almalsnz."
"Yaz sonuna kadar Ada'da kalmak isterdim."
"O halde size Eyll sonundan itibaren yer ayrtacam," dedi Doktor.
Kl Ah' ve Freya, stanbul'a, Paris'te yaama hayalleri krlm olarak dndler. Kl Ali, o gne kadar srt
evirdii idare meclisi yeliklerinden birka tanesini, artk talep etmek zorun-

di. Ve nnde yllar srecek etin bir yol. Freya asla vereme ye-192 nik dmemeliydi.
stanbul'a dnlerinden ksa bir sre sonra, aile yeni bir facia ile sarsld.
Freya, annesinin evinde kalyordu o gece. Ertesi gn Ada'ya gidip, Berger'in Avrupa turnesinde verecei
konserin repertuarn dinleyecekti.
Aliye ve Berger, yirmi yl akn frtnal bir kara sevdadan sonra nihayet evlenmilerdi. Yllar nce, gen
yanda lkesinden siyasi nedenlerle kaan Charles Berger, Trkiye'ye snm ve mrn Suriye
Pasaj'ndaki evinde keman dersleri vererek srdrmt. Freya'ya ders vermek iin Ada'ya gittii gn
tant Aliye ile inili kl bir ak yaamlard. Her ikisi de birbirlerini delice sevmi ve delice zmlerdi.
Ama birbirlerinden hi vazgememilerdi. Aliye, Berger'in iliki kurduu kadn vurarak sadece kendini ve
ailesini rezil etmekle kalmam, Berger'in ekmei ile de oynamt. Bir sre bu skandala sebep olan adama
hi kimse keman dersi iin ocuklarn, zellikle de kzlarn yollamak istememiti. Berger byk skntlar
ekmesine ramen affetmiti Ali-ye'yi.
Aliye de mrn ona adam, ailesinin, dostlarnn, tandklarnn hatta tm istanbul'un ayplayan nazarlarn
ve dedikodularn gsleyerek yllarca onunla gya gizli bulumutu. Ama Berger, Aliye'nin gze aldklarna
ramen birok ilikiyi ayn anda yrtmt. Hatta birlikte yaamaya yeni baladklar srada, gen bir Ermeni
kzndan bir erkek ocuk sahibi olmutu. Aliye de bu durumu sineye ekmiti.
Birlikte ok ey gsledikten sonra, nihayet evlenmilerdi. Nikhlar akir Paa Apartman'nda kylmt.
Nikh boyunca alamt Aliye. Berger, ailenin hatr iin Mslman olmutu. Ada'da Manastra bakan amlar
iinde kk bir eve yerlemilerdi. O srada, Macaristan'da iktidara, Berger'in yakn arkadalar
<i Lii araK e-
, u^vuv. maiNticiucu <i Lii araK e-lerine geen paray Berger'in Macaristan'dan balayacak olan
Avrupa turnesi iin biriktiriyorlard. Berger, yirmi be yl aradan 193 sonra, vatann tekrar grecekti. ok
mutluydular. Aliye, amla-rn arasndaki kck evini bir ku yuvasna benzetiyordu. Bu yuvada kularn
yan sra, gn boyu Berger'in kemanndan dklen melodiler de akyordu.
"Macaristan'a gittiimiz zaman, Budapete'nin en gzel kadn sen olacaksn. Macarlar sana k olacaklar
Aliyoa," diyordu Berger, "Yanna en gzel apkalarn al. Sana apka ok yakyor."
Aliye, son rencinin de parasn kumbarasna koyarken, "Kendime yeni bir apka alabilir miyim, yola
kmadan nce?" diye soruyordu.
"Alacaksan abuk ol. Bu ay sonu gidiyoruz. Haftaya yerlerimizi ayrtacam Aliyoa. Konser Ekim'in onunda
ama, biz daha nce gidelim, sana tantrmak istediim kiiler, gstermek istediim ynla yer var," diyordu
Berger. Yirmi be yldr uzakt vatanndan. Baz geceler heyecandan ve sevinten uyuyamad oluyordu.
"Haydi, Freya'ya haber ver de gelsin repertuarm dinlesin. Onun kulana gvenirim," demiti.
"Verdim, yarn geliyor."
Yazdan kalma bir Eyll akamyd. Mis gibi hlamur kokuyordu ev. Freya, "Bu gzel koku nereden geliyor
anne?" diye sordu.
"Arkada bir hlamur aac var," dedi annesi. Telefon almaya balad.
"Hayrdr inallah. Bu saatte kim arar? Baksana telefona Freya," dedi Hakkiye Hanm. Freya telefona
yrd, ahizeyi kaldrd,
"Alo," dedi, "Evet buras... Ne? Ben torunuyum. Ne olmu?"
"Ne var? Nedir?" dediler annesiyle babas.
"Susun bir dakika, Ada karakolundan aryorlar, duyamyorum. .. Evet... evet... Ne zaman?" Ahize elinden
dt. Annesiyle babasna bakt, bembeyazd yz.
"Karakoldan bir polis arad," dedi
"Ne dedi?" diye sordu babas.
"akir Paa'nn damad iskelede lm, dedi."
Freya olduu yere kt. Babas ayaa kalkm, tirtir titriyor-
194 du.
"Baba sakin olun canm. Sakin olun. Nedir bu haliniz. imdi
size de bir ey olacak."
"Ben hemen gidiyorum. Aye'nin yannda olmalym," dedi annesi.
Freya annesinin karsnda belki de ilk kez diklenerek konutu.
"Hayr anneciim. Siz burada babamla kaln. Ada'ya Kl'la ben gideceiz. Siz yarn, babam sakinleince
gelirsiniz."
Ada'da oturan yakn arkada Rezzan Yalman'n telefonunu
evirdi.
"Bize bir yer hazrla Rezzan," dedi, "Ahmet enitem vefat etmi. Ev ok kalabalksa, sende kalrz."
Telefonu kapatt, gzyalan yanaklarndan sel gibi akyordu. Bir ku daha umutu aileden. Onu
ocukluuna, ocukluunun o vurdumduymaz, neeli, oyunbaz gnlerine balayan zincirden bir halka daha
zlmt. Ada evinin bolluk, bereket ve inceliklerle rl resimlerinden biri daha eksilmiti hayatndan.
Azaldn, eksildiini hissetti. rperdi.
Pentimento
(Osmanolu Klinii)
Kalkacam bu yataktan. Beni son yolculuuma uurlamaya hazrlananlar artacam. Ben byle
artmacalar ok yaptm, hasta yataklarmda. Kurtulma ansmn yzde on olduu ameliyata girerken
Paris'te, iimden bir ses yrtacam sylyordu. Demitim ya biri valizimi hazrlyordu son yolculuk iin diye...
dn gece bir rya grdm. Aliye, "Acelen ne yahu, naslsa sonunda geleceksin, biraz daha oyalan oralarda
bari," diyor ve o gizli elin valizime doldurduu btn eyalarm teker teker geri kartyordu. En son frnm
ekip ald ve odann tam orta yerine koydu. Gzlerimin iine bakp, "al!" dedi.
Yapacam, dediini teyzemin. O da Fahrnissa'nm szn dinledii iin lmden dnebilmiti zaten. Ben de
onu dinleyeceim ve dneceim lmden. alarak.
lm! Hayal meyal hatrladm bykbabamn, beni gnlerce alatan minik Faruk'un hatta Atatrk'n iimi
yakan, yaamm deitiren lmlerinden daha da korkun bir lme, cierim yaralyken tank olmutum.
Daha nce de syledim size sanrm, lm denince aklma, ilk nce Berger gelir.
Kl'la iskelede buluup, akam vapuruyla Ada'ya gemitik. Eve hzl hzl yrmtk. Kap akt. nce ben
girdim ieri. n salondan bir inilti geliyordu. Yaral bir hayvann alamasn andran, i paralayan ince, uzun,
acl bir inilti. Hi bitmeyen bir lk. Salona girdim. Dipte, masann zerinde duran tabuta eilmi biri vard.
Oda lotu. yi gremiyordum.
"Teyze, Aye teyzeciim," dedim fsldar gibi. Dnd ve bana bakt. Salar didik didikti. Gzleri insan gz
olmaktan km,
UtlUl U1A tiRoll IVUV UOUVUU) tllllUt tUlllUO oapil C7XI ay Utt lUlur vx
du. ALYE!
196 "Canlanacak," dedi bana bakarak. "Bak Freya, bak, nefes al-yor."
Tanrm, Berger'mi len. Berger'mi.
Kl Ali arkamda durup beni tutmasa yere yklacaktm. Telal ayak sesleri duydum. Aye teyzem, Ahmet
enite, ocuklar Erdem ve Nermidil, birileri doluuyordu odaya.
"Acsz, eziyetsiz bir lm," diyordu Aye teyze, "Ne kendi ekti ne etrafna ektirdi. Hepimiz ayn yolun
yolcusuyuz, kzm, anlatamyorum ki Aliye'ye."
"Nasl olmu efendim?" dedi Kl Ali. lmn nasl geldii her nedense pek nemlidir geri kalanlara. En ince
ayrntya kadar sorulur, en ince ayrntya kadar anlatlr.
"Sabah, Budapete'ye gitmek iin, biletlerini ayrtmaya gideceklerdi. Vapura yetimek iin araba
bulamaynca, yol boyu komular." Teyzem sesini alaltyor, gzyle Aliye'yi iaret ediyor, "Zamannda
hazrlanamamtr her zamanki gibi. Saraylhan-mm(*> orada bir sanc girmi gsne. Hemen ieri
girmiler, yere yatrmlar Berger'i. Aliye yakasn zm, nefes vermeye alm. Kollarn oynatp durmu
nefes aldrabilmek iin ama, o oktaaan..."
Yava yava Aliye'nin yanna gidiyorum. Berger'e beyaz bir gmlek giydirip tabuta yatrmlar. Tabutun
kapa ak. Bakyorum, Berger huzur iinde. Aliye hl elindeki aynay tutuyor kocasnn azna.
"Saat on birden beri tabutun banda. Elinde ayna, Berger'in canlanmasn bekliyor," diyor Ahmet enite.
"Kard galiba." Erdem'in sesi bu. rkiyorum. Yok karma-d. O her zaman byleydi an duygu ykl, ar
iyimser ve ar karamsar.
imdi Aliye ile yan yana seyrediyoruz Berger'i. Gzyalarn, ok eski dostumun, enitemin beyaz gmleine
damlyor.
(*) Bykada iskelesindeki nl dondurmac.
verilmemesi gerektiini reten sevgili, sevgili hocam... Be yandaydm karsnda durup elime yaym ilk
kez aldmda. 197
"Macaristan'da Krala kar darbe yapanlarn arasndaym. stanbul'a kam. Saray'da Mecid efendinin
ocuklarna ve sultanlara ders vermi zamannda. Nadir Nadi ile Remzi Paa'nn ocuklar da ondan ders
alyorlarm," demiti anneannem, "Fre-ya'y kemana balatmak istiyorsanz, Berger'den iyisi olmaz."
Karsnda duruyordum ve dizlerim titriyordu. Elimi tutmu, kemann bir ipei andran przsz yzeyini
okatmt. Bir tahtann bu kadar yumuak dokusu olabileceine armtm. Dizlerimin titremesi gemiti.
"Freya, yanan kemann zerine daya ve dinle onu. Bak sana ne gzel eyler anlatacak," demiti, "Sev
onu Freya, onu sev, onu hisset, onun paras ol!"
Sonra Aliye'yi sevmiti, onu hissetmi, onun paras olmutu. Dnyann en mthi filozofu ve en mthi
pedagogu...
"Aliye, gel canm, ieri gidelim, beni krma," diyorum. Beni duymuyor bile. Sabaha kadar banda oturacak
sevgilisinin, belki uyanr umuduyla.
"ok almt son gnlerde bu konser iin. ok da heyecanlyd. Nasl olmasn, Macaristan'dan balayacak
bir Avrupa turnesi. .." diyor Ahmet enite.
Herkes geceyarsna doru birer birer yatmaya gidiyor.
"Freya, sen de yatmalsn. Bugn gereinden fazla yoruldun," diyor Kl Ali.
"Ben onu yalnz brakamam. cap ederse salonda uyurum."
"ocukluk etme, Freya. Sen mutlaka yatp dinlenmelisin. Sonra yine atein kar. Ben otururum salonda."
"Siz gidip yatn, ben beklerim Aliye ablay," diyor Altemur, Kl Ali'nin en kk olu.
"Freya abla, sz veriyorum, hi yalnz brakmayacam onu."
Salondan kyoruz. nce, dokunakl, l andran inilti hi bitmiyor. Bir kez daha bakyorum arkam dnp
salona. Aliye, ta-
ruyor, elinde aynas.
Cenazeden sonra, eve geri dndmzde Aliye beni odaya sokup kapy kilitlemiti.
"Sana bir ey gstereceim. Kimseye sylemeyeceksin. Sz ver."
"Veriyorum."
zerine bir kurdela balanm, pembe kadife bir kutu getirmiti. Yava yava zmt kurdelay. iinde bir
sr altn vard. Altnlar yatak rtsnn zerine yaymt.
"Saydm, tam iki yz altn var burada."
"Nedir bunlar kuzum?"
"Bunlar benim ve Berger'in biriktirdiimiz altnlar. Her renci parasn getirdiinde ben gidip bir altn alrdm.
Macaristan seyahatimiz ve Avrupa turnemiz iin."
Yzne bakyorun Aliye'nin.
"Freya, imdi bunlar gidip arli'ye vereceim. Senin de benimle gelmeni istiyorum."
"O da kim Aliyoa?"
"Berger'in olu."
"iyi dndn m canm, istersen yansm ver. Senin de hakkn var bu altnlarda."
"Hepsini vereceim. O benim sevgili kocamn olu."
"Ama bu jesti anlayacak yata deil."
"Byynce anlar," diyor Aliye. Hibir ekilde fikrini deitirmeyeceini biliyorum. Kafasna koyduunu
yapmazsa huzura eremeyecek. Pembe kutu elimizde, kyoruz evden. Nereye gittiimizi soranlara, "Kiliseye
gitmek istiyor, stne varmayn," diyorum. Ortaky'de bir eve gidiyoruz. Ho karlanmyoruz. Aliye veriyor
altnlar. Kk olana sarlmak istiyor, alayarak kayor ocuk. Kocaman ak kahverengi gzleri ve babas
gibi duyarl bir yz var. Aliye alyor. ocuu yanna aryor. ocuk hep kayor Aliye'den.
"Ltfen artk gidiniz," diyor annesi.
'Ah Aliyoa, bu kadar paraszsn, niin verdin altnlarn hepsini? Bir teekkr bile almadn. Ya imdi sen ne
yapacaksn?'
mm Dunan maen soyuyorum. tve gen donuyoruz. Aliye konyak iesini alp odasna kyor.
Berger'in lm iki kiilikti. O, Ada'daki mezarla gmld. Aliye ise, Ada'daki amlann arasnda srekli
alayarak dolaan, yaayan bir lye dnt.
Ey lm! Uzaa git. Bak ryamda, valizimdeki eyalar gerisingeriye yerletirildiler yerlerine. Bordo alm
srtma ver. yle uzanacam, 1947 ylnn sonbaharna doru. O sonbahar, benim kllerimden bir kez daha
doduum mevsimdir.
Leysin
(1947-1949)
Freya'mn sanatoryumu Leysin'de, am aalarnn birbirinden deiik yeillerle yamalar ssledii tipik bir
svire dam-dayd. Yatandan, karsndaki dalarn duman inmi zirvelerini ve gne vurduunda, kristal
avizelere dnen amlar grebiliyordu. Bir sabah penceresinin nne gelip kar tepelere baktnda gzleri
kamamt. Aalarn zerindeki kar taneleri gnei yanstarak, simden yaplm damlalar gibi parldyordu.
Her taraf ve her ey o kadar temiz, beyaz ve saft ki, burada her trl dertten arnmamann imkn yok
gibiydi.
Freya, 'Bu havada iyileemezsem, baka hibir yerde iyilee-mem,' diye dnd. Geri Ada'daki nekahat
srecinde de byle yemyeil amlarn arasnda oturmu ve iyi beslenmiti. Ama orada, etrafnda akaduran
yaamn grltsn, homurtusunu duyabiliyordu. Dostlar gidip geliyor, sohbet ediyor, etrafta sigara
iiyorlard. Oysa, imdi bu durgun beyazln iinde, bir sinek dahi umuyordu. Ara sra, yine beyazlar iinde
ilalarn vermeye gelen hemireler ve yemek tepsisini getiren, beyaz nlkl, yanaklarndan kan damlayan
svireli gen kzn dnda, dnya durmu gibiydi.
Freya dnyordu, acaba kitaplar bittiinde ve durmakszn dinledii mziinden bktnda bu beyaz
cennet bir beyaz kbusa dnecek miydi?
ilk on be gn Freya'ya ziyareti gelmesine izin vermediler. Gen kadn sessizliin ve beyazln ortasnda,
kendi kendiyle ba-baa, i sesini dinlerken, yalnzln yan sra hiliin de farkna vard. Yaam bir hiti,
lm, o kadar ani gelebiliyordu ki insana,
ama kendi kaderi karsnda aresiz kalan Mustafa Kemal'i dnd. Yirmi yllk bir kovalamacayd
Freya'mnki, onun pein- 201 de. Dokuz yanda vurulduu erkein, yaam boyunca her zaferi-ni, her
devrimini ve nihayet kn izlemiti, adm adm. Onun karacierini kurtaramayan doktorlar imdi
Freya'mn cierini kurtaracaklard szmona. lm bir kan mesafede duruyordu Freya'ya. Niin?
lm, Berger'i, yirmi be yl bekledikten ve zledikten sonra, lkesine kavumasna on gn kala almt.
Neden?
lm Aliye'ye baka bir yntemle vurmutu. Mutluluu yakaladna inand nikh gnnden birka yl
sonra, yaayan lye evirmiti onu. Salarnda bile can kalmamt, didiklenmi ota dnmt gzelim
lepiska salar. Hep bir ocuk aknl ile bakan mavi gzlerinin feri kam.
Evet, kesinlikle bir hiti hayat. Bugn varsan yarn yoktun. Ve eer bugn varolacaksan, bir anlam, bir
sevinci olmalyd bu varoluun.
Freya srekli hayatn sorguluyordu. Uzun yllardan beri ne byk bir boluk iinde yzmekte olduunu fark
ediyordu. ocukluk gnlerinin sona ermesiyle, tesadflerin akna brakmt kendini. Hibir eye bilinli
olarak karar vermemiti. Hibir snr zorlamamt. Olaylar dalga dalga gelmiler, Freya'y nlerine katp
srklemilerdi. O, hep artlara uymutu.
Freya tam on be gn boyunca kendini, etrafn saran yeil lekeli beyazla brakp dnd. Bu hastal
atlatabilirse eer, yaamna bir ama bulacakt. Bir eye balanmas artt. ocuk yapmak iin belki ge
kalmt. Ama, ocuktan baka eyler de olmalyd insan hayata balayan. Aliye'yi ak balamt yaama.
Fahrnissa'y sanat kurtarmt. Annesi ocuklar iin yaamt, anneannesi gibi... O da bulacakt bir ey,
eer yaarsa... eer.
On be gn sonra, krmz yanakl kz, kapdan ban uzatt. "Bir ziyaretiniz var Madam," dedi, "salonda
bekliyor. Odada m kabul etmek istersiniz, aa inmek mi?"
Kimmi?
"Bir beyefendi. Adn aklmda tutamadm."
"Kl Ali deil herhalde," diye dnd Freya. "Eer bir srpriz yapmak istemi de gelmise, 'kocasym,'
derdi."
"Bana bir on be dakika msade etsin, hazrlanmam iin. Sonra yukar aln."
Banyoya girdi, salarn toplad ensesinin stnde. Yanaklarna allk srd, sanatoryuma gelirken ald uuk
pembe sabahln giydi ilk kez. Aynaya bakt. Hastalkl, hele veremli birine hi benzemiyordu. Glmsedi
aynadaki aksine.
Birazdan kap vuruldu.
"Girin," dedi Freya. Kap alnca nce glleri grd. Uzun saplarn ucunda henz tam patlamam, sryle
pembe tomurcuk...
"evki Bey!"
"Evet gzelim."
"Ne aryorsunuz burada?"
"ok gzel bir kadn aryorum."
"Ho geldiniz," dedi. Gl btn yzne yayld.
"Yok yok... sarlmayn bana. Ltfen evki Bey, doru deil, mikrop..."
Adam Freya'nm ince gvdesini gl kollaryla sard.
"Bu kadar yol geldim. Beni metre teden selamlayacak deilsin herhalde."
"Ben sizin iyiliiniz iin..."
"Benim iyiliim, senin en yaknnda olmaktr."
evki Bey, gllerin yan sra Freya'ya bir sr kitap, kutularla ikolata, dinlemesi iin bir radyo ve bir ie de
parfm getirmiti. Balkonun nndeki koltuklara karlkl oturdular.
"Mthi bir manzara bu," dedi evki Bey.
"Evet. Gerekten yle. insan derin bir yalnzla dnce, tek tesellisi etrafndaki grnt oluyor."
"Freya, derin bir yalnzla dmeyeceksin."
"Dier hastalarla sohbet etmekten holanmyorum. Mterek hibir eyimiz yok."
unara aa sonbet etmek zorunda deilsin. Benimle sohbet edeceksin. Eskisi gibi."
"Ne kadar kalacaksnz burada?" diye sordu Freya.
"Sen buradan kana kadar."
"Ben iki yl kalabilirim."
"O zaman ben de iki yl kahrm."
"evki Bey!"
"Leysin'de bir ev tuttum."
"Bana her zaman ziyaretiye izin vermiyorlar."
"Verdiklerinde grrz."
"Delilik bu."
"Ak biraz da deliliktir."
Biliyordu Freya, akn delilik olduunu Aliye'den renmiti.
"Ben... ben..."
"Sen bana k deilsin. Zarar yok. Benim sana olan akm ikimize de yeter. Senden tek istediim beni itme.
Beni uzaklatrma. Hayat ok ksa Freya. insan ne istediini biliyorsa, onun iin yaamal. Ben seni
istiyorum. Senin de beni isteyecein gn sabrla bekleyeceim."
"evki Bey, biz evliyiz... Ayrca ben veremim."
"Sen iyileene kadar burada kalp sana arkadalk edeceim. Bunda ne ktlk var? ilerde, yine dnrz."
Freya bir eyler sylemeye hazrlanyordu ki, elini tuttu evki Bey, "Bana sakn 'etraf deme," dedi. "Ben
yalym, sen veremsin. Etrafa ayracak zamanmz kalmam olabilir."
Freya gller kucanda, hasr koltuun zerinde oturdu kald akama kadar.
Pencereden ieri dolan beyaz, yava yava maviye, sonra griye ald. Titreen kar taneleriyle ay n
yanstan amlar grdnde akam olduunu anlad.
Yine olaylarn akna brakyordu kendini. Snrlan zorlamadan, kendine gerekten neyi isteyip istemediini
sormadan. Yine bir bakas ynlendiriyordu onu. Yaamndaki derin bolukta imdi bir de cmle
yanklanyordu, giderek ykselen bir tonda, 'Zamanmz kalmam olabilir!'
evki Bey her sabah onda geliyor, Freya'nm yemek saatine 204 kadar kalyordu. Her seferinde Freya'ya
taze iekler, yeni dergi-ler, ikolatalar ve pastalar getiriyordu, iki saat boyunca, sanattan, politikadan,
dnyann gidiinden konuuyorlar, son okuduklar kitaplar tartyorlard. O gittikten sonra, yine yalnzlna
ve dncelerine dalyordu Freya.
Yine bir sabah kaps hafife vurulduunda, "Girsenize evki, bakalm bugn ne iekler topladnz benim
iin," diyerek kapya dnm ve donup kalmt. Bern'de bykeli olan Yakup Kadri Karaosmanolu,
yznde eki bir ifadeyle kapda duruyordu.
"Buyrun Yakup Kadri Bey," diyebildi, dudaklar titreyerek.
"Sizi ziyarete geldim Freya Hanm. Leman da sevgilerini selamlarn yollad," dedi mahcup mahcup.
"ok iyi ettiniz. evki Bey de Isvire'deymi. Bugn yine urayacan sylemiti de... sizi o zannettim," dedi
Freya. Hafife kzarmt.
Karlkl oturup sohbet etmeye baladlar. Yakup Kadri, yannda Trk gazeteleri getirmiti. Memleketten
haberler pek parlak deildi. Cumhuriyet Halk Partisi son seimlerde ok itibar kaybetmiti. Halk artk
kesinlikle bir deiim istiyordu. Yakup Kadri, bir bykeli olarak kiisel fikirlerini sylemekten kamyordu
ama, onun da bir deiime scak bakt belliydi. Kl Ali adna sevindi Freya.
Ertesi gn, evki Bey, "Avluda forslu arabay grnce, Yakup Kadri'nin yukarda olduunu anladm, geri
dndm," dedi.
"Bouna zahmet etmisiniz evki, ben tek bama bir uval inciri berbat etmeyi baardm," dedi Freya.
evki Bey gittikten sonra dnd. Neyi kimden gizlemeye alyorlard acaba? Aralarndaki iliki, yan
alm bir adamn, gen bir kadna olan hayranlnn tezahrnden ibaretti. Fre-ya'y da memnun eden bir
dostluktan te gitmiyordu. Gelebildikleri en an nokta, konuurlarken, evki Bey'in Freya'nn elini skca
tutmas, Freya'nn da 'bey'i kaldrp ona evki diye hitap et-
dntrebiliyordu. Belki de bu ilikinin en keyifli yan, ite bu gnah duygusuydu.
Freya, annesinden gelen mektubu heyecanla ap, bir solukta okudu.
"Canm kzm," diyordu annesi, "akir yine evlenmeye kalkt. Bu ocukla ne yapacaz bilemiyorum. Birinci
evliliinden hi ders almama benziyor. Ben ahsen bu evlilie karym. Daha yeni boand. Baban her
zamanki gibi, tepki gstermiyor. akir de babann bu tutumundan g alyor. Babann gzellere zaaf
olduunu bilirsin. Kz fena deil, sarn, aka paka bir kz. Baban onu grnce, 'varsn evlensin hanm, eve
yeni kan girer, nee girer' demez mi. ldrr insan Emin Paa. akir bana alt ay iin sz verdi. yice
dnecek, kz tanyacakm. Bu ii tekrardan alt ay sonra konuacaz. " Freya istanbul dedikodularn
abuk geti. Annesi onu en ilgilendirecek konuyu sona saklamt. "Aliye'nin durumu giderek ktleiyor.
Elinden konyak barda dmyor. Nerdeyse gn boyu sarho. Anneciim, balarda acsn ancak byle
unutabiliyor diye ses karmyordu ama, artk sal bozulacak diye endie ediyor. Zar zor ikna ettik,
Londra'ya Fahrnissa'nn yanna yolluyoruz. Bu mektup eline getiinde, o Londra'ya varm olur. Seni
mutlaka ziyarete gelecektir. Ne olur Freyacm, sen de onunla konu, hayatna bir eki dzen vermesi iin.
Bilirsin, teyzen olmasna ramen, o senin kk kardein gibidir. Seni hem sayar hem szn dinler. Bizleri
dinlemiyor."
Freya brakt mektubu, yatan zerine. Tarifsiz zgnd. Keke istanbul'da Aliye'nin yannda olabilseydi!
Ne yaplabilirdi acaba, onu oyalamak iin. Fahrnissa, Freya'ya resim yaparak oyalanmas iin ktlar,
kalemler, suluboyalar yollayp duruyordu. O hep tepki gstermiti resme ynelmeye. Belki Aliye kabul ederdi.
Onun kurtuluu da, Fahrnissa'nnki gibi, resimle olurdu belki. Londra'ya bir telefon istetse, ka saatte
balarlard acaba?
"iyi sabahlar olsun," diye ieri girdi evki Bey. Elinde Freya'nn ne olduunu anlayamad bir bycek paket
vard.
"Bu sabah bana iek yok mu?"
"Nedir, nedir?" 206 " nce sen bana syle Freya, gzlerindeki hzn neden?"
ard Freya. Bu adam gerekten de onu annesiyle babasndan, kardeinden, hatta kocasndan daha iyi
tanyordu.
"Evden mektup aldm," dedi, "Aliye'nin durumu iyi deilmi. Ne yapmal acaba?"
"En iyi ila zamandr," dedi evki Bey. "Sabrla bekleyeceksiniz."
"ok zlyorum evki."
"O zaman seni elendirecek bir ey bulalm." Elindeki paketi Freya'nn kucana koydu. Freya paketin
zerindeki kd itinayla a, dizlerinde duran karton kutuya bakt hayretle.
"Kapan a."
Bir lk at Freya. Kutuda dnyann en irin kpei, mahzun gzleriyle Freya'ya bakyordu. Freya yavru
kpei kutudan karp yatan stne koydu. Kuyruunu sallaya sallaya gelip Freya'nn elini yalamaya
balad.
"Bak ne akll. Sahibini hemen tand," dedi evki Bey.
"Gerekten de yle. Bir eytan bu. Haydi buna bir ad bulalm."
"Sen buldun bile. eytan!"
"Harika!" diye bard Freya. "Odamda kalmasna izin verirler mi acaba?"
"Verecekler. Vermeyecek olsalar alp getirmezdim. O konu halledildi."
"Sizbir... bir..."
"Ben bir neyim?" diye sordu evki Bey.
"Mthisiniz evki. Beni martyorsunuz. Siz olmasaydnz, burada gnlerim nasl geerdi, dnemiyorum
bile," dedi Freya minnetle.
Birka gn sonra, Fahrnissa telefon etti. Sesi alamaklyd.
"Bu Aliye ile baa kamyorum ekerim," diye dert yand. "Sefaret sigara kl iinde, her tarafta iki
ieleri... Ev le gibi kokuyor. Bizimki krizde, laf anlamyor. Baka adam olsa, onu kapya
mele ediyor. Sabahlara kadar karlkl oturup konuuyorlar. imdi, sana bir trl yaptramadm onda
deneyeceim. Bakalm bu 207 sefer baarabilecek miyim?"
"Aliye'den ressam m yapacaksn Nissa?" diye sordu Freya.
"Ona ya koca bulacam ya da onu ressam yapacam."
"Allah kolaylk versin," dedi Freya.
Fahrnissa kolay pes etmedi. nce tuval ve boyalar verdi Ali-ye'ye. Aliye boyalar o kadar kt kulland ki,
boyalan elinden almak zorunda kald. Bu kez karakalem ve kt verdi kardeine.
"Berger'i yaatmann tek bir yolu var Aliye," dedi, "Onun hayatn yazacak ve resimleyeceksin. Eer onu
seviyorsan, onu ancak byle yaatabilir, lmsz klarsn."
Aliye Londra'da resim dersi ve gravr teknii reten bir atlyeye yazld. Grlmemi bir evkle alyordu,
iki yl iinde, elli adet gravr yapt. Londra'da yapt gravrlerle ocukluundan beri olan hayatn
anlatyordu sanki, i dnyasn yanstyordu, iini bu ekilde dknce rahatlad. Yeniden hayata dnyor
gibiydi.
Aliye, Freya'y Leysin'de ziyarete gittiinde, tamamen toparlanmt. Her ne kadar zaman zaman Berger'den
sz ederken gzlerinden yalar ip gibi inse de, konuyu deitirebiliyor ve etrafndaki gzelliklerden zevk
alyordu.
Fahrnissa bu kez Freya'ya boya ve kt yerine birka kutu plastik yollamt.
"Benim ressamlmdan midini kesti nihayet," dedi Freya.
"Kesti, nk imdi benim zerime younlat. Ama senden tamamen vazgemi deil. Al bak bunlara."
Plastikleri masann zerine koydu.
"Nedir bunlar Allahakma Aliyoa?"
"Plastik bir madde canm. Bak elinde byle yourup ekil veriyorsun." Aliye parmaklarn sar renkli amura
daldrm, bir eyler yapyordu.
"Deli misiniz nesiniz? Bu yatan sonra ocuk oyuncaklaryla m uraacam."
"Otuz yedi oluyorum."
"Hadi ordan," dedi Aliyoa, elindeki amurdan bir iek yapp uzatt.
"Kirletme yatam sakn," dedi Freya, "Bunlar al oteline gtr. Akam sen oynarsn."
"Kalsnlar burada. Benim izimlerim var, oyalanmak iin. stemiyorsan at gitsin, taa Londra'dan getirdim.
Daha fazla taya-mam bunlar," dedi Aliye.
"Yarn kata gelirsin?"
"Sabah erken gelir, eytan' yrye kartrm, istersen," dedi Aliye, "Etraf ok gzel, biraz dolanmak
istiyorum doann iinde."
"Erken gel."
Aliye kt. Freya, kucanda eytan, pencereye kadar yryp arkasndan bakt. Aliye fuya earbnn
ulann savura savura yryordu. evki Bey haklyd. Zaman, en tesirli ilat.
Toprak ve Su
Aliye kp gittikten sonra, Freya odasn derleyip toplad. Yastklarn kabartt, perdeleri ekti. Fahrnissa'nn
yollad plastikleri ve Aliye'nin yapt iei atmak zere, pe yrd. Tam atacakken vazgeti. Taa
Londra'dan buraya kadar tamt onlan Aliye. Kyamad. Madem teyzesi oyalansn istemiti, bu akam kitap
okuyacana amurla ocuklar gibi oynar, oyalanr, sonra atard. Kutulardan birini ald, yatana oturdu.
Servis masasn nne ekti, plastik maddeyi kard kutudan, ellerinin arasnda yourmaya balad.
Bir saat sonra, krmz yanakl kz yemeini getirdiinde hl nndeki amurla urayordu.
"Ne yapyorsunuz yle Madam Kl?" diye sordu kz.
"Bir kutu yapyorum. Bitince sana vermemi ister misin?"
"Ah, Madam! Teekkr ederim." Kimseden bir ey almaya alk olmayan isvireli kz, sevin iinde, yemek
tepsisini masaya brakp kt. Yaptna alc bulunca, daha bir zenle almaya balad Freya. Yarm saat
sonra hemire tepsiyi almaya odaya girdiinde, "Aaa Madam Kl, yemeklere dokunmamsmz," dedi,
"Neden? Beenmediniz mi?"
"Aaa, sahi," dedi Freya, "Dalmm. zr dilerim."
"Buz gibi olmu orbanz. Istp geri getireceim." Bir kar suratla tepsiyi ald kt.
Freya banyoya ellerini ykamaya gitti. Trnaklarnn arasna plastikler yapmt. Fralamadan karamad.
Birazdan hemire tepsiyle geri geldi. "Ltfen hemen yiyin yemeinizi."
"Emredersin komutanm!" dedi Freya Trke. Aval aval bakt kadn, ekti gitti. Freya alelacele yemeini
bitirdi, masann zerini boaltt, yine yayd plastiklerini. Hemirenin odaya girdiini duymad.
"Nedir o, sizi bu kadar megul eden?" diye sordu kadn.
Kutuyu bitirmeden yatmayacakt. Enteresan bir eydi bu elle-210 rinin arasndaki plastik. stedii formu
verip, bir kenara braktk-tan sonra kuruyup katlayordu. Gece on ikiye kadar urat kutuyla. Suratsz
hemire sonunda, "Uyumanz lazm," diye klar sndrene kadar kutunun zerine ssler yap.
Ertesi gn krem ve sigara kutularnn zerini sslemeye balad. Bir kutuyu babasna yollad, bir baka
kutuyu krmz yanakl kzn kk kardei iin ssledi. Bu arada heykelimsi eyler de yapyordu tek tk. Bu
durumdan eytan hi memnun deildi. Sahibesi tm dikkatini ellerinde yourup durduu bir eylere veriyor,
onunla eskisi kadar megul olmuyordu.
Bir gn Fahrnissa'nn yollad be kutu plastik tkeniverdi. Freya, kendini sigarasz kalm gibi aresiz
hissetti.
"Ben sana Cenevre'ye gider bulurum bu plastiklerden," dedi evki Bey, "svire'de bulamazsam, Londra'ya
smarlarm."
"Biliyor musunuz, bir ey dndm. Acaba plastik yerine amurla m urasam?" dedi Freya.
"Kil bulabilir miyiz acaba burada?"
"Bulunmaz olur mu. svirelilerin de seramik ileri var."
"Ben bu ile ilgileneceim," dedi evki Bey.
evki Bey ertesi gn eli kolu kitaplarla dolu geldi. 'Toprakla nasl uralr', 'Toprakla yapt nasl meydana
getirilir' gibi isimler tayan kitaplard bunlar. Freya romanlarn ve tarih kitaplarn bir kenara brakt,
toprakla ilgili kitaplar okumaya koyuldu.
Birka gn sonra, nne toprak getirilip konduunda, az ok ne yapacan biliyordu. almt dersini.
Tepsinin zerine ylm kili avulad. Bir serinlik yayld parmaklarndan kollarna doru. Sanki beyaz bir k,
gneten topraa, topraktan Freya'nm ellerine geiyor, ellerinden yreine ve beynine yryordu. Sanki,
bembeyaz odada gnler boyu srt st yatp da sorgulad hayatnn ifresi, imdi avularnda tuttuu bu
hafif kaygan amurdayd. Elleri srekli alyor ve sanki ona hi danmadan, bir kuuyu ekillendiriyordu.
Gnlerce gzledii, Leman glnde szlen o uzun boyunlu marur ve narin ku,
yidiuud. lyuc ve
etrafnda hissettii o derin boluk, amurla doluyor, ekil alyor, anlam kazanyordu. Silkindi. Uzun zamandr
arad yantlar, eli- 211 nin altnda myd imdi? Bir insana ya da bir eye tutkuyla balan-mak istemiti. Her
neyse o, onu hep aramt. Ada'da amlarn altnda yatarken de, Fransa'da dada ve burada karl yamalara
bakarak, hep onu, o eyi aramt. O, imdi avucundayd. Toprak ve su, yani amur! Freya'nm dehasyla
ekil almak, biim ve anlam kazanmak iin, bekliyordu toprak. Tpk insanolu gibi, nce suyunu, sonra
kimliini, en sonra da ateini bekliyordu, yaratcsnn elinde pimek iin.
Freya, biliyordu, emindi, bu iliki tanr ve kul arasndaki iliki gibi sonsuz ve kopmaz olacakt. O yaratacak,
toprak ona boyun eecekti. Toprak ba kaldracak, Freya sabrla ve akla devam edecekti. Yaam boyu,
lene kadar. Freya, avulad topra yzne, yanaklarna, alnna, kollarna srd. amuru kendinin bir
paras yapmaya, tutkuyla sevmeye hazrland.
"Freya, istanbul'da ilerimle ilgili baz przler kt. Dnmem gerekiyor. lerimi yoluna kor komaz geri
geleceim," dedi evki Bey.
isvire'de ana dilini konuan tek dostu onu brakp gidiyordu. Hi panie kaplmad. Ne zamandr tm vaktini
iine vermek istiyordu zaten.
"Dnmek iin acele etmeyin evki. Kl da nmzdeki ay geleceini yazyordu. Ben yalnz kalmaktan
mteki deilim," dedi.
"Farkndaym Freya. Bu amurla oyalanmak ok houna gidiyor olmal. Acaba daha ciddiye mi almalsn bu
ii?"
"Nasl yani?"
"Bir hoca bulsan, teknik ynlerini renmek iin."
"iyi fikir. Aratracam," dedi Freya.
Doktoru, Polonya'da Akademi'yi bitirmi ve isvire'ye snm bir kadndan sz etti Freya'ya. Paraya ihtiyac
vard ve seve seve ders verebilirdi. Anlatlar. Bir iki dersten sonra, Freya okuduu kitaplar yznden
kadndan ok daha fazla bilgi sahibi ol-
uuguuu diidu. vau wn
har neir olmay.
"Bana resim dersi verir misiniz?" diye sordu. Paraya ihtiyac olduunu bildii iin, dersleri kesmek
istemiyordu.
"Seve seve veririm," dedi kadn. Haftada iki gn desen dersi alyor, geri kalan zamanda amurlaryla kk
heykelcikler yapyordu.
"Nihayet muradna erdin teyze, resim dersleri almaya baladm," diye yazd Fahrnissa'ya. Teyzesinin yant
gecikmedi.
"Sevgili Freya'cm, senin resimden kaamayacan biliyordum ite. Son derece memnun oldum. Sakn pes
etme. Aliye de bu arada kendini gravre verdi, deli gibi alyor. ki ve sigara imeye vakit bile bulamyor.
Bu gravr ii, onun kurtuluu oldu Freya. Al-laha ok kr," diye yazyordu.
Ne tuhaf! Hastalk, lm ve felaketlerle sarslan akir Paa ailesinin btn kzlar iin sanat nce yaama
dn yolu, sonra da bir yaam biimi oluyordu.
Freya, sanatoryumdan ktktan sonra, Lozan'da bir seramik atlyesine devam etti. On be gnde bir
cierlerine hava vermeleri iin sanatoryuma kyordu. Geri kalan zamanlarda, amurlaryla urayordu.
Memnundu hayatndan. Artk eskisi gibi, amasz, isteksiz ve gayretsiz deildi.
Bir sre sonra doktorlar bir konsltasyon yaptlar ve hastaln tm bu ihtimama ramen devam ettiini
saptadlar.
Doktor Werber, soluk ve ciddi yznde belli bir endieyle, gzlklerinin zerinden bakt Freya'ya uzun uzun.
Nasl balayacan bilemiyor gibiydi.
"Madam Kl," dedi. "ok mteessirim ama tm abalarmzn boa gittiini gryorum. Yara hl
kapanmad."
"Ne yapmam istiyorsunuz Doktor?" dedi Freya, "Yatn, dediniz yattm. Yiyin, dediniz yedim. Sigaray bile
braktrdnz bana. Eer hi mit kalmadysa, aka syleyin, istediim gibi yaayaym kalan zamanm."
tm kartlanm oynamadan, vazgemeyeceim. Size sylemek istediim bir ey var." Doktor sustu. Sabrla
bekledi Freya. Syle- 213 mekte bu kadar zorluk ektii ey, neydi acaba?
"Madam, bir ila var. Yeni kt piyasaya. Henz isvire'de onay alm deil. Yan etkileri fazla. Fransa'da
kullanlyor ve baz vakalarda ok olumlu sonular alnd. Bu ilac denemek ister misiniz?"
"Nedir bu Doktor?"
"Streptomisin."
"ilk defa duyuyorum."
"Bu ilac kullanmay kabul ederseniz..."
"iyileir miyim?"
"Kati bir ey syleyemem Madam Kl, ama klasik tedaviye cevap vermiyorsunuz. Belki ilac denememizde
fayda vardr."
"Hemen balayalm," dedi Freya.
"ite sorun orada. Hacn bu memlekette kullanm henz yasak. Fransa'ya geebilir misiniz? Sizi Paris'te bir
meslektama yol-lyacam."
"Meslektanz hemen arayn," dedi Freya. "Hi vakit kaybetmeden balayalm. Doktor, ilacn yan tesirleri
nedir?"
"Ba dnmeleri, kulak nlamalar yapabiliyor. Tabii bu ilac alrken sk bir kontrol altnda olacaksnz."
"Hemen kocam arayacam, Paris'te gereken hazrlklar yapmas iin. Yan tesirleri gze alyorum," dedi
Freya.
Freya, Paris'te tedaviye balamadan nce, istanbul'a ailesini grmeye geldi. Doktorun gizemli hali, baz
eylerin ters gidebileceinin iaretini veriyordu. Ayrca istanbul'u ok zlemiti. Kardei akir evlenmiti,
kars hamileydi. Daha tanmamt kardeinin karsyla. Paris'te sonucu belli olmayan bir tedaviye girmeden
nce tm ailesini grmek istiyordu.
istanbul'a gelmiken, her ey yolunda gider de, bir gn kentine dnmesi nasip olursa, orada seramikle neler
yapabileceini de renmek istedi. amur ilerini piirebilecei bir frn var myd mesela? Nejat Eczacba'na
telefon edip sordu. "Ben seramikle urayorum, istanbul'da neler yapabilirim?" diye.
sordu, ayn yant ald. stanbul'da alabilecei bir frn yoktu. 214 Sadi Diren henz Akademi'de renciydi.
Yapt ileri, Kk-su'da Behzat Usta'nn frnnda piiriyordu. Seramik krss almamt daha. Bir de
Ankara'da smail Hakk diye biri merak sarmt seramie. Freya'nm iine sknt bast.
Arkeoloji'nin mdr Prof. Gabrier dostuydu. Ona dant. "Aldrma Freya, bulunur bir aresi. Sen iine bak,
sakn vazgeme," diye akl verdi Gabrier.
"Paris'teyken bir okula gitmek istiyorum Prof. Gabrier." "Ben sana Paris'te yaayan nl bir seramikinin
adn vereceim. Gidince onu ara, o seni en iyi ekilde ynlendirir," dedi Profesr.
Freya'ya istanbul'daki bu ksa dnem iinde tm dostlar ve akrabalar byk bir yaknlk gsterdiler. Ksa bir
sre iin de olsa geldiine ok memnundu.
Kardeinin yeni ei Afife, bir gn onunla zel olarak konumak istemiti.
"Freya, biliyorsunuz hamileyim. Bu sizi rahatsz etmiyor deil mi?" diye sormutu.
"O nasl sz Afife. Ben neden rahatsz olaym. Kk bir yeenim olaca iin o kadar ok seviniyorum ki."
"Ahh! Sahi mi?"
"Elbette. Nereden kardnz rahatsz olacam?"
"Benim hamile kalmam, kaynvalidemin houna gitmedi. Hatta bebei aldrmamn doru olacan bile
syledi. ok zldm. Sebebini akir'e sordum, 'Freya'nm ocuu olmad iin, annem o zlmesin ister.
Ondan yle sylemitir,' dedi."
"Afife, bakn beni iyi dinleyin. Her karde gibi, bizim de aramzda kskanlklar, geimsizlikler oldu. Benim
doumum ailenin bolluk dnemine, akir'in doumu da darlk dnemine rastlad. Bu nedenle o benim hep
daha imtiyazl bydm dnd. Asla byle bir ey yok. Aramzda sekiz ya fark var. Benim ona annelik
etmeye kalkmama sinirlenmi de olabilir. Herhalde hakk vard, insana bir anne yetiyor. Ama ben ok teyzeli
bir evde by-
gsterdi. Annem, bebei belki yeni evli olduunuz iin erken bulmutur. Yani, evlilik otursun, ayrlk
olmayacana emin olduktan sonra bebek yapn anlamna. ahsen, ben sevin iindeyim ve yeenimi drt
gzle bekliyorum," dedi Freya.
Gerekten de eve bir kk bebein katlaca fikri ona sevin ve heyecan veriyordu. Bu yeni ilaca cevap
verebilirse, gsnde skabilecei, pp koklayabilecei, kollarnda uyutabilecei bir minik bebei olacakt
yaknda! Gzel bir d grmek gibiydi, bunu dnmek.
Pans
(1950-1951)
Freya ve Kl Ali Paris'te bulutular. Plaza Athenee'ye yerleip, kk bir daire aramaya baladlar. Sava
sonrasnda kiralk ev bulmaya imkn yoktu. Evlerin ouna Amerikallar yerlemiti.
"Otelle bir anlama yapalm, bize srekli bir oda ayrsn," dedi
Kl Ali.
"ok pahal olmaz m?"
"nce bir ay iin anlarz, sonra gerekiyorsa uzatrz. Devaml mterisi olacamz iin, bir indirim
yapmalarn isteyece-im."
Kl Ali, stanbul'da Bankas'nda idare meclisi yelii yapt iin, karsnn yannda srekli kalamayacak,
ancak sk sk gidip gelecekti.
Freya tedavisine balamadan nce, Prof. Gabrier'in tavsiye ettii nl seramiki Serre'yi arad. erre, uzun
yllar hocalk yaptktan sonra emekli olmutu ve Sevr'de oturuyordu, nce ona bir mektup yazd, sonra da hi
enmedi, bir trene atlad Sevr'e gitti.
"Paris'te Seramik okuluna kaydolabilmem iin, bana yardmc olur musunuz?" diye sordu.
erre, Freya'y atlyesine gtrd, orada evkle ellerini amura daldnm, kk kular, vazolar, fincanlar
yapn seyretti.
"Okula gitmenize hi gerek yok kzm," dedi, "Sizde okulun verecei formasyon zaten var. Bouna vakit
kaybetmeyin, hemen bir atlyeye girerek almaya balayn."
"Bir atlyeye girdiim zaman, orann tarzna uymak zorunda-
n uu uy/ aLu^vn itam ouua KdiidK islemiyorum.
Sadece iin tekniini renmek istiyorum, efendim."
"Benim iki eski rencimin altrd bir atlye var. Sanatla 217 ilgileri yok. Sadece ticari seramikler
yapyorlar, iin tekniini en iyi orada renirsiniz. Size hemen adresini yazaym," dedi erre.
Freya, Sevr'den bulutlarn stnde dnd. Kl Ali'ye bir atlye bulduunun mjdesini verdi. Paris'in ehir
haritasn ap bakt kocas. Bourget havaalanna giden yolun zerinde, cehennemin dibinde bir yerdi.
"Freya, sen buraya seramik yapmaya m geldin, tedavi olmaya m?" diye sordu.
"Seramik yapmak, benim tedavimin bir paras Kl."
"Nasl gidip geleceksin oraya kadar? Her gn gidi geli taksi, dnyann paras tutar."
"Taksiye binmeyeceim ki," dedi Freya, "metro ile gidip geleceim."
"Kzm sen akln m kardn. Metro'da tp hastalanacaksn."
"Ben zaten hastaym."
"Daha fena ya!"
"Beni anlamaya al, eer kurtuluum yoksa, ok istediim bir eyi yaparak leceim."
"nce kurtulsan da sonra yapsan, o ok istediin eyi."
"Kurtuluum biraz da ona bal. Biliyorsun, insanlar mutlu deillerse, iyilemeleri de mmkn olamyor."
"Senin mutluluun bir avu amura kald, yle mi Freya," dedi Kl Ali, gcenmiti. "Ailede akl banda bir
sen vardn, sana da oldu olanlar."
Kl Ali, meclis idare yeliklerinden birinin genel kurulu iin, istanbul'a dnd. Freya, Doktor Tibaux ile,
streptomisin tedavisine ve yeni atlyesinde almalarna balad. Tedavi iin doktoruna on be gnde bir,
seramik iin atlyeye her gn gidiyordu.
Her allann sabah saat sekiz buukta, kar, yamur demeden metroya biniyor, son istasyonda iniyor, durakta
otobsn bekli-
yor, otobsle sabah tratgnae oazen Dir saae yanjaan un yun,u-luktan sonra, inip, on-on be dakika da yol
yryordu. Yolda y-218 rrken, soruyordu kendine, tm bunlara deiyor mu?
Atlyenin kapsndan girer girmez, burnuna pimi toprak kokusu arpnca veriyordu yant: 'Deiyor!'
Topraa su verip amur yapyordu. amuru yoururken, amura biim verirken, sadece kafas deil, bedeni
de giriyordu iin iine. Freya'nm elleri, akl, ruhu ve yrei ayn anda, ayn ritim iinde amurla birleiyordu.
Panolarnn stne, doduu byd topraklarn labirentlerinden gelen birikimi yansyordu. Mevlevi
dervileri, Trk ilemelerinden esintiler, kilimlerin geometrik ekilleri... deta yllardr uuraltnda biriktirdii
her eyi, farkna bile varmadan davuruyordu.
Evet, deiyordu, bitmez tkenmez yollara dmeye! Topran rengini vermeyi reniyordu. Topran
kvamn tutturmay da.
Deiyordu, deiyordu!
Sonra doktoruna gidiyordu inelerini olmaya, ilalarn imeye... Sonra yine ar ii gibi alyor, alyordu.
Tkendii anda, kendini tiyatrolara, konserlere, sinemalara atyordu. Birka gn istirahat ediyordu. Enerjisini
toplaynca, yeni batan yollar, su, toprak ve amur. Baz akamlar yorgunluktan uyuyamyordu. ou kez
bileklerinden dirseklerine kadar tutulmu oluyordu kollar.
Bir gn metroda, atlyeye giderken, tam karsnda duran adama bakt hayretle. Acaba deli miydi zavallck?
Akvaryumdaki balk gibi, srekli azn ap kapyordu, hi ses karmadan. 'Benimle dalga geiyor,' diye
dnd, kard gzlerini. Bir az sonra yanndaki kadna takld gz. O da aynen adam gibi sessiz bir eyler
sylemekteydi. Garibine gitti. Dnp kadna, bir ey sordu. Yantlyordu kadn, ama sesi yoktu! Metroda
kimsenin sesi yoktu! Bir kbus grdn dnd. Sesi olmayan insanlarla tk tk bir vagona bindirilmi,
hzla gidiyordu yeraltnda... Birden uyand: 'Aman tanrm duymuyorum! Hibir ey duymu-
i.i^l.^uu. uu mini.*., loLaoyvjiiuOJVl IClClUlia KUIU. V^eDUlUe
bozuk para ararken hatrlad sar olduunu. Doktorun yantn duyamayacakt! Hemen bir taksiye atlad,
kliniin adresini verdi.
"Madam Kl, size nasl syleyeceimi bilemiyorum. Bu ila, hastalnza ok iyi geldi ama, yan tesiri
umduumdan daha ar oldu," dedi Doktoru.
Freya, doktorun dudaklarn okumaya alt. Doktor, bir kda sylediklerini yazd.
'Dozu dreceim. Ksa bir zaman sonra yine duyacaksnz. Evde istirahat edin. Birka gn atlyeye
gitmeyin. Hafta sonuna doru yine duymaya balarsnz. ok yoruyorsunuz kendinizi. Siz veremli kalmakla,
seramik yapmak arasnda bir karara varmalsnz. Cumartesi akam benimle yemek yer misiniz?'
Freya ard. Karsndaki adama bakt. Krk yalarnda grnyordu. Elleri, trnaklan, beyaz gmlei
tertemizdi. akaklar aarm ve ona ok yakmt. Neden olmasn?
"Evet," dedi, "Eer duymaya baladmsa, yemee karz."
"Sizi pek az kiinin bildii ok gzel bir tavernaya gtreceim."
Freya duymad. Teekkr edip kalkt. Oteline geldi. Yatana uzand ve dnd. Sar olarak
yaamaktansa, lmek daha iyiydi.
Drt gn sonra, bir karara daha vard. Seramik yapmak iin, veremli kalmaya razyd.
Freya ve Doktor Tibaux, masalardaki mumlarn aydnlatt lo salonda karlkl oturuyorlard. Doktor,
dounun gizemini tayan bu gzel kadn hakknda ok ey renmek istiyordu. Neden lme meydan
okuyordu byle? ok mu mutsuzdu? Neden kocas ok yalyd? Nasl bir Fransz'dan bile iyi konuuyordu bu
dili?
"Kendinizi belirli kalplara hapsetmisiniz dostum," dedi Freya, "Gzel kadnlarn kocalar yakkl ve gen
olmaldr. Hasta olanlar kelerine ekilip, lm beklemelidir. Trkler sadece Trke konumaldr. Btn
bunlar, insanlarn kendi kendilerine uydurup, kendilerini uymaya mecbur ettikleri aptalca kurallar. Oysa hayat
hibir kurala uymuyor. al al akp gidiyor drt bir
yanmzdan, ia erKeKier ue sevcum, idMdia u< ag iyyi gu alabilir, bazen mecburiyetten, bazen de
benimki gibi srf istek-220 ten. Ve Trkiye'de Franszcay bir Fransz kadar iyi konuabilen onlarca insan
vardr. Fransa kltrn, sanatn ve bilimin beiidir. Acaba burada Trkeyi iyi konuan bir Fransz bulunur
mu?"
Doktor Tibaux aknd. Karsnda bir derya duruyordu. Mzikten, edebiyattan, tarihten konuan, kltrl,
grgl ve sivri dilli, dnya gzeli bir esmer derya.
"Bir doktor olarak btn hastalarmla ilgilenirim ve onlar severim Madam," dedi, "ama size olan ilgim, itiraf
etmeliyim ki doktor-hasta ilikisini ayor. Hayatmda ilk defa, bir hastama k oluyorum. Size adnzla hitap
edebilir miyim?"
"Doktor Tibaux..."
"Roger, ltfen."
"Roger, olduka zor gnler yayorum," dedi Freya, "Bana admla hitap edin ama, hayatm daha fazla
kartrp, zorlatr-mayn. u dnemde tek ihtiyacm olan ey; huzur."
Oteline dnp yatana uzandnda, 'Yarn, ne pahasna olursa olsun atlyeme mutlaka gitmeliyim,' diye
dnd, 'Gitmeli, tm benliimle amura dnmeli ve tehlikeli eilimlerden arnmalym.' ok uzun bir sredir
yalnzd, hl ok genti ve Roger ok yakklyd, nk.
Streptomisinin yava yava kesilmesiyle, kulaklar ald. imdi ba dnmeleri vard sadece ve klasik tedavisi
devam ediyordu. Doktor Tibaux ile iki dost olmulard. Freya'nn ona k arkadalarnn says kabaryordu.
'Ksmetimin bu kadar ak olduu bir dnemde keke verem olmasaydm,' diye dnyordu ara sra. Yine
lgn bir tempoyla almaya balamt. Ha babam bir eyler retiyordu. Bir taraftan da yaptklarndan
memnun deildi, 'Bir tarz edinmeliyim, bir eyden balamalym,' diyordu kendi kendine. "Mutlaka bir eyden
balamalym. Ama nereden?'
Eski kuma desenlerinden balamaya karar verdi. Eski Osmanl kumalarnn desenlerini ve hat yazlarn
stilize edip, seramie
L
v*^ ~~^ .^*^*-. m. w, ^* y^ n-viw ywnyxiittj'tt L/dyiau. JLU dldUd Ull Ml~
loyu ve bir blok kd antasndan eksik etmiyor, nerede houna giden bir ey grse, hemen izmeye
balyordu. Fahrnissa, ona, 221 "ini mrekkebi ya da stilo ile abucak izmeyi ren," demiti. Leysin'de
ders ald Polonyal kadndan renmiti abuk izmeyi, allahtan. izdii desenlerin bir ksmn, mesela
aalar, seramik karolarn zerine uygulamaya balad.
Sonbaharda Fahrnissa Paris'e geldi. Onu tand nl sanatlara ve galeri sahiplerine tantrd. Bir de
akln fena halde kartracak bir soru sordu.
"Ynla yapt retmisin. Neden bunlar sergilemiyorsun?"
Bu soru kafasnda bir la dnmeye balad ve nlenemez bir istek haline geldi.
Sergi ama isteini iinde saklyordu. Da vurmaya cesareti yoktu.
Bir gn Fahrnissa ile Paris'te birlikte gittikleri bir sergide, Charles Estienne'ye rastladlar. Fahrnissa'nn
Paris'te yaayan pek ok sanat ve sanat eletirmeni ile yakn dostluklar vard. Bu ok nl eletirmene
yeenini tantrd. Sergiden ktktan sonra bir grup oluturarak yemee ktlar. Freya, yemekte cesaretini
toplayabilmek iin yeteri kadar arap itikten sonra, yannda oturan Estienne'ye, "Bir gn urayp
yaptklarm grmek ister miydiniz?" diye sordu.
"Son derece memnun olurum," dedi adam. "Siz de teyzeniz gibi yetenekli misiniz bakalm?"
"Ben daha ok seramik zerine alyorum."
"Olsun. Gelip grmek isterim. Prenses Zeid ile bir gn kararlatralm. Haftaya arambaya ne dersiniz?"
Freya kulaklarna inanamyordu. Koskoca Charles Estienne, gelip yaptlarn grecekti! Haftaya
arambann, klinie gidecei gn olduu bile kmt aklndan. u anda cierini dnecek hali yoktu.
"Bekliyorum. Bekliyorum. Mutlaka gelin," dedi.
Heyecandan lmek zereydi. Acaba seramiklerini grnce ne syleyecekti?
fanrunssa, nger uegeiiic/.sc, myuu ^y wjivmu.. ^.ucui. ^. lirim huyunu," demiti. Susacak myd?
'Seramikten vazgein, re-222 simle devam edin mi,' diyecekti. O kadar deiik yaptlar vard ki, bir stil
edinememiti henz. Tarzna karar vermek iin, Estien-ne'nin yol gstermesini bekliyordu.
ple ektii aramba gn, nihayet geldiinde, dudaklarnn ucunda azl, tm yaptlarn teker teker
inceleyen Estienne'nin yannda durdu, azndan kacak fetvay bekledi.
"Azlnza sigara takmay unutmusunuz," dedi Estienne.
"Unutmadm. Bana sigara yasak."
"Azlk niye aznzda?"
"Sigaray braktmdan beri, ilk kez bugn nedense bir sigaraya lgnca ihtiya duydum."
"Neden acaba?" dedi Estienne ve hemen ekledi. "Siz bunlar sergilesenize."
Freya dili tutulmu gibi kald.
"Sergilemek mi?" diye sordu korka korka.
"Elbette."
"Hepsini mi?"
"Evet."
"Ama bunlarn iinde yok, yok. Bir btn oluturmuyorlar."
"Belki bir iki tanesini kartabilirsiniz."
Adam gittikten sonra, Freya ban ellerinin arasna alp, saatlerce oturdu. Dnyordu. Eer bir sergi
aacaksa, batan balayacakt. Tarzn tamamen deitirecekti. Kocaman panolarn zerinde 'soyuta'
gidecekti. k yolu, yine kendi lkesinin esintileri, motifleri ve renkleri olacakt. Kocaman tablolar yapacakt
seramikle. Boya yerine amuru kullanacakt panolarnn zerinde. Toprak ile suyu...
Delice bir tempoyla yeniden almaya balad. Yemek yemeyi, ilalarn almay, verdii tm randevular,
hatta zaman zaman uyumay bile unutarak.
luk al. Dinlen," diyordu Tibaux.
"Bu benim ilacm Roger. Benim gdam bu," diye yantlyordu 223 Freya ve klinikten kar kmaz,
grlmemi bir oburlukla sald-ryordu amura.
Ruhunu, yreini, tm enerjisini katarak alyordu. O kadar ki oteline dnp, her taraf szlayarak yatana
yattnda, uykusunda bile alyordu.
Bir gn Estienne'ye telefon etme cesaretini buldu. "Yeni bir tarz deniyorum. Fikrinizi almak isterdim," dedi.
iki gn sonra geldi Estienne. Yannda uzun boylu, ok ho bir adam vard.
"Sizi tantraym," dedi, "Bu bey, Jacques Lassaigne. Herhalde duymusunuzdur adn, Freya."
"Duymaz olur muyum. Elbette duydum." Paris'in en nl sanat eletirmenlerinden biri daha karsnda
duruyordu. Bu ltf hak etmek iin ne yapmt acaba! Lassaigne ve Estienne, yapt ilere baktlar. Sonra
Estienne, "Devam," dedi. "Freya, ok iyi gidiyor. Sakn vazgemeyin. Mthi bir sergi olacak bu."
Onlar kp gittikten sonra, bir mddet alamad Freya. Mutluluktan nutku tutulmutu.
Akama otele geldiinde, o gnk ansn kutlamak iin, bir ie ampanya smarlad odasna. Birka
arkadan armaya niyetliydi. Tam telefona doru yryordu ki telefon ald.
"Ben Jacques," dedi telefondaki kaim erkek sesi, "Sizin de yaptlarnz kadar ilgin olduunuzu seziyorum.
Benimle bir iki ier misiniz?"
"Hangi Jacques?" diye sordu Freya.
"Bugn, Estienne ile birlikte ilerinizi grmeye gelen Jacques."
"Jacques Lassaigne!!"
"Niye ardnz?"
"ardm... Evet ardm. Beklemiyordum."
"Bu Trklere zg bir alakgnlllk m Madam? Fransa'da bir kadn sizin kadar ho ise eer, arand
zaman hi ar-
i
lm, birlikte ielim," dedi Freya. 224 "Bir ey mi kutluyorsunuz?" diye sordu Lassaigne. Freya,
'Bugn,' diyemedi.
"zel bir nedeni var. Ama bana katlabilirsiniz," demekle yetindi.
Jacques Lassaigne hem sanatna hem de kiiliine hayran olduu Freya'ya sergisini aabilmesi iin, elinden
gelen yardm yapt. Freya lgn temposunda almalarn srdrrken, Lassaigne onun yaptlarn
sergileyebilecei en uygun galeriyi aryordu. Sonunda, Akademi'nin giri kapsnn hemen yanndaki M. A.
galerisi ile anlat. Btn Akademi rencilerinin ve hocalarnn, dolaysyla sanat dnyasnn yolunun stnde
bir galeri! Fre-ya'nn inanlmaz gzellikteki ryas devam ediyordu.
Sergi, 1951 Haziran'nn ilk haftasna programland. Jacques Lassaigne, Paris'in sanat dnyas ile i evresinin
listesini stlenirken, Freya stanbul'dan birok tandn davet etti.
Dnemin tannm Trk ressamlarndan biri olan Rasin, serginin dzenlenmesine yardmc olmak zere,
altan bir hafta daha nce geldi Paris'e. Sergide Freya'nn ilk dnem Paris seramikleri de vard, sergi
ama fikrinden sonra yapt ileri de. Hat sanatndan, ilemelerden, Mevlevi dervilerinden izler tayan
panolara gnlk hayattan esintilerini katmt. Eserlerinin tm karoydu. Hibir form yoktu. Karolarn stne
amurla soyut resimler yapm gibiydi. Ayrca litografileri de sergileniyordu ayn sergide.
Freya, siyah bir kuu gibi konuklarnn arasnda szlp dururken, birden gzne, uzun sapl konca
gllerden oluan bir buket arpt. Pembe koncalar... Yok, olamaz!
"Seni bu en nemli gnnde yalnz brakacam m sandn Freya?" dedi evki Bey.
"Bilmeliydim. Geleceinizi bilmeliydim evki."
"Bu gece Maxims'de yer ayrttm. Akam yemei iin..."
tn sanatlar, hep birlikte serginin byk baarsn kutlamaya Lipp'e gideceklerdi.
"Bizimle gelin siz de," dedi.
"Yok, bu gece sen git baarn kutla. Ben seni yarn karrm. Babaa bir yemek yeriz. Sana anlatacaklarm
var."
"Yarn otele urayn," dedi Freya, "eytan sizi grnce ok sevinecektir."
Etraflar o kadar kalabalkt ki, grltden birbirlerini zor duyuyorlard. Srekli flalar patlyor, gazeteciler
sorular soruyorlar, birileri Freya'y ya tanmak ya tebrik etmek istiyordu. Bir akamst, bir saatin iinde
yldz olmutu Freya.
Ertesi sabah gazeteleri ald ve hakknda kan yazlar okudu.
"Freya'nn, bu Trk sanatnn sergisi, dou ile bat kltrnn bir sentezidir," diyordu bir sanat eletirmeni.
"Bu kadna dikkat edin. Takip edilmesi gereken bir sanat," diyordu bir bakas.
Freya, o sergide bir deiim yaamt. O artk bir seramikiydi!
1
Yeni Hayat
(1951)
"ok byk bir baarya imza attn Freya," dedi evki Bey, "Fransa'da eletirmenlerden bylesine vgler
alabilmi olmak her Trk'e nasip olmuyor."
"Onlara baka bir lkenin sanatndan izler grmek ilgin geldi," dedi Freya.
"evren sana hayran insanlarla dolu. Sende pek az insanda olan zel bir... bir... nasl desem, bir karizma
var. Dikkat ettim, etrafndaki btn erkekleri bylemisin."
"Onlar benim dostlarm evki."
"Dostlarnn ou sana k!"
"Kskandnz m?"
"Endielendim. Benden ok daha gen ve yakld olan bu adamlarn, bana ayrdn vakitten almalarndan
korkuyorum. Mesela u eletirmen, neydi ad?"
"Jacques m?"
"Ad Jacques m o uzun boylu adamn. Tm sergi boyunca gzn senden ayrmad ve peini brakmad."
"Bu sergiyi onun yardmlar olmadan gerekletiremezdim."
"Pabucum dama atlyor, yle mi?"
"evki, benim hayatmda sizin yerinizi kimse tutamaz. Leysin gnlerimde tek dostum sizdiniz. Beni hi yalnz
brakmadnz. Verem zor bir hastalktr. Kimse yannza yaklamak istemez. Benimle ayn kaderi paylaanlarla
bindiim gemide, evremdeki kalabala ramen tek bama bir yolculua km gibiydim. Dilimi
konumayan bir gen kadn, hibir ortak noktam olmayan faist klkl bir adam, Trkiye'nin haritada bile
yerini bilmeyen bir
gen... Btn bu bana ok uzak insanlarn arasnda yaarken, teK dostum siz oldunuz aylar boyunca. Benim
dnyaya alan pence-remdiniz. Geleceiniz, benimle sohbet edeceiniz saatleri iple ekerdim." Freya
sustu. Duygularn belli etmekten hi holanmazd. Oysa, boazna bir yumru oturmutu konuurken. Elini
uzatp, evki Bey'in masann stnde duran elini tutup skt.
"Evet hayranlarm var. Sizden daha genler. Yakkllar. Ama onlann hibiri sizin yerinizi dolduramaz. Siz
benim has dostumsu-nuz. Dorudur, seramie ilk admm Fahrnissa teyzemin ve Ali-ye'nin sayesinde attm
ama, bu baarmn arkasnda, sizin de desteiniz, bana yolladnz kitaplar, hastane odasna kadar
getirttiiniz amur var. Baksanza bugn de en byk sevincimi sizinle paylayorum. Minik yeenimin
doumunu birlikte kutluyoruz."
"Doru Freya," dedi evki Bey. "Sara'nm doumu ifte sevin oldu senin iin."
"Biliyor musunuz, serginin baarsna m, Sara'ya m daha ok sevindin, diye sorsanz, size cevap veremem.
Bu ocuu o kadar byk bir heyecanla bekliyordum ki... dokuz aydan beri sanki douracak olan benmiim
gibi, tuhaf bir duygu iindeydim. Ailemize nihayet yeni bir hayat geldi. Annemin ve babamn adna da ok
seviniyorum. Canlarndan bezmi gibiydiler. Her ikisini de yaama balayacak bu bebek."
Yemek boyunca Freya srekli yeeninden sz etti. "Bana benziyormu. yle dediler. Annem, 'seni yeniden
kucama alyor gibi oldum Freya,' diye yazyor, Benim btn mcevherlerim alnmt ya, Ada'daki evden,
tek bir broum kalmt Rus ii. Onu, gardropta tayyrmn yakasnda unuttuum iin sadece o
kurtulabildiydi, hrszdan. O brou Sara'ya yollamak istiyorum. Halasnn anneanne yadigr, yegne
mcevheri onun olsun da onu ne ok sevdiimi bilsin. stanbul'a gidecek birini duyarsanz, bana haber verin
olur mu?"
evki Bey, yemek boyunca Freya'nn ku gibi cvldamasn dinledi. Yemein sonuna doru, "Freya, sana
sylemek istediim baz eyler var. Biliyorsun, stanbul'a gidip bir sre orada kalmam icap etti," dedi
dnceli bir ifadeyle.
"Aslnda ailemi grmeye deil, ailemle konumaya gittim."
Irkildi Freya.
"ler istediim gibi gitmedi."
"Hayrola, bir aksilik mi var?"
"Emine Hanm' boanmaya raz edemedim."
"Boanmak istediinizi bilmiyordum," dedi Freya.
"Elbette istiyordum. Beraberliimizi saygn bir hale getirmek istiyordum."
Freya dondu kald. evki Bey'le evlenmek aklnn ucundan bile gememiti. Onu kendine hayran bir dost
olarak dnmt hep.
"evki Bey, ben de evliyim."
"Benim eimle olan dzenim kabul edilebilir. Her ikimizde yamz alm insanlarz. Ama sen gen bir
kadnsn Freya. Kocan neden yannda deil?"
"nk onun stanbul'da bulunmas gerekiyor. Tedavimin masraflarn karlamak kolay deil. Yanmda
olmad iin onu sulayamam."
"Skntlarnza ben yardmc olabilirdim."
"Kl Ali'nin byle bir yardm kabul edebileceini nasl dnebiliyorsunuz?"
Yantlamad evki Bey.
"Ondan holanmayabilirsiniz. stiklal mahkemelerinin ok kimseye antipatik geldiini rendim artk. Ama
kocam onuruna dkndr."
"Seni gcendirmek istemedim Freya. Sadece seni korumak ve mutlu etmek istiyorum. Boanabilseydim,
tamamen korumam altnda olurdun. Hepsi bu."
"Teekkr ederim. Dostluunuz beni yeterince mutlu ediyor evki."
"Gerekten mutlu musun Freya? Yalnzlk ekmiyor musun? Paris'in dna kmak, seyahat etmek istemez
miydin? Mesela Amerika'ya gitmek? Ya da istanbul'a dnmek?"
"Hayr. Olduum yerde iyiyim."
"Gereklemesini istediin bir arzun yok mu? Mutlaka vardr.
Dnyada en ok istediin nedir? alnan mucevnerer yerme koymak olabilir mi, mesela." 232 "Hayr.
Mcevherler umurumda deil."
"Peki, ne isterdin?"
Hi duralamadan yantlad Freya, "Kendime ait bir seramik frn ve bu frn iine yerletirebileceim bir
stdyo."
"Gerekten, istediin bu mu?"
"Tek istediim bu."
Bir hafta sonra, evki Bey, Freya'y, bir srprizi olduunu syleyerek taksiyle otelinden ald ve Rive
Gauche'a gtrd. Taksi, dar sokaklarn birinde durdu. evki Bey, taksinin parasn dedi, cebinden kard
anahtarla kapy at, koridorun sonuna yryp bir iki basamak indiler.
"Bana otelden kp, bu daireye yerletiinizi sylemeyin, sakn," dedi Freya. Alan kapdan girdi, hole
alan az eya ile deli iki oday akn gzlerle dolat. Mutfakta bir seramik frn vard.
"Nasl, beendin mi?" diye sordu evki Bey.
"Nedir bu?"
"Bu, dnyada en ok istediin iki ey. Bir daire ve bir seramik
frn."
"Delisiniz siz! Asla byle bir eyi kabul edemem," dedi Freya.
"Alt aylk kiras pein dendi. Bo mu dursun?" diye sordu evki Bey.
"Neden yaptnz bunu?"
"Seni mutlu etmek iin. Mutluluunda benim de katkm olsun istedim."
"Bu eve geemem. Mmkn deil bu."
"Yal bir dostunu ok zersin. Sana istediklerimi yeterince veremediim ve boanamadm iin zaten ok
zlmekteyim."
Freya, "Boanabilseydiniz, sizinle evlenmezdim," diyemedi. Adam o kadar sevgi ve efkat yklyd ki, onu
krmak istemiyordu.
"Freya, gece kalmasan bile, eve frn kullanmak iin gel bari ara sra," dedi evki Bey.
Freya'nn nutku tutulmutu. Bylenmi gibi frna yrd ve elini uzatp kapana dokundu. Souk
demirden bir scaklk yayld
palna, uyama. oihiri gen Kauna gu, enerji ve nam veriyordu frn.
"Atlyeye kadar gidip, amurlarm, malzemelerimi getire- 233 yim," dedi Freya. Bir an evvel almaya
balamak istiyordu, kendi frnnda.
Freya Paris'te iken, stanbul da nihayet bir galeriye kavumutu. Maya Galerisini Adalet Cimcoz, Avrupa'daki
galerileri aratmayan bir iletmecilik zihniyetiyle ynetiyordu. Maya'nn Sabahattin Eybolu gibi sanat
danmanlar vard. O gne kadar, stanbul'da ressamlar ilerini genellikle Fransz Konsoloshane-si'nin
salonunda sergilerlerdi. lkenin tek zel galerisi, Anka-ra'daki Helikon Galerisi'ydi. Freya'nn Paris Sergisi
Trk basnnda da yer alnca, Adalet Cimcoz, Freya'y sonbaharda Ma-ya'da sergi amaya davet etti.
Fahrnissa ile Aliye de sergisini bu galeride tekrarlamas iin srar ediyorlard. Freya, Fransz basnnda
haknda kan olumlu eletirileri ve yaptlarnn fotoraflarn Maya'ya yollad.
"Sonbahar sezonunu sizinle aalm," diye srar ediyordu Adalet Cimcoz.
Freya, Paris'teki sergide satlan yaptlarn yerine yenilerini koymak dncesindeydi. Ayrca Jacques ona,
"Anadolu'dan yansyan mistik hava, Parislileri byledi Freya, ama Trklere deiik eyler gtrmen lazm,"
demiti. Deliler gibi, sabah akam almaya balamt yine. stelik yorgunluktan tkendiinde yatana da
atamyordu kendini eskisi gibi. imdi artk mehurdu. Yeni sergileri, galerileri, mzeleri srekli gezmek,
deiik yaklamlar yakndan grmek, yenilikleri izlemek zorundayd. Galerilerde rastlad ou sanat
tarafndan tannyordu. Bakml ve iyi giyimli olmaya da mecburdu.
"Freya, iyiletin iyilemesine ama, kendini bu kadar yorarsan, hastaln nksedebilir. Yara her an alabilir,"
diyordu Doktoru. Doktor Tibaux ile, aramba akamlan birlikte konsere gidiyorlard. Konserden sonra, hafif
bir eyler attrp, ayrlyorlard.
Jacques Lassaigne ise, ok yakndan takip eoyorau amaa-rn. Sk sk atlyeye geliyor, akam saatlerinde
Freya'y alp yeni 234 alan resim ve heykel sergilerine gtryordu. Ara sra da seramikiler ve
heykeltralarla ibirlii yapan mimarlarn binalarn grmek iin turluyorlard Paris'in iinde. Miro'nun
seramiki Ar-tigas'la ibirlii yapt o nl sergi, seramikle ok eyin, hatta her eyin yaplabileceini sermiti
gzler nne. Avrupa'nn fuarlar yoluyla tant Dou seramiklerinin srlan sanatlar tarafndan incelenmi
ve merakllar uygulamalara oktan gemilerdi. Seramik teknolojisi hzla gelimeye balamt. Seramik
stne yaynlar da yle. 1886 ylnda, Gauguin'in, bir mlekinin atlyesinde kil kullanarak yapt
heykellerin yadrganm ve itilmi olmasnn stnden ok sular akmt. Gauguin'in yaptlarndaki derinliin
deeri, zamann sanatlar ve sanatseverleri tarafndan anlalmaktayd artk.
Miro'dan sonra, Picasso'nun da Madoura atlyelerinde rettii iler, seramik alannda bir devrimdi
balbana.
Avrupa, seramii sevmi ve onu da bir sanat dal olarak kabul etmiti.
Freya bir kurt gibi koklaya koklaya iz sryor, seramiin servenini yakndan takip ediyordu. Yol gstericisi,
Lassaigne'ydi.
Ama, en yakn, her gn grmese bile mutlaka telefonda uzun uzun konutuu, iini dkt, evki Bey'di
Freya'nn. evki Bey, kendini hangi konuma koyarsa koysun, Freya onu, bir babaya beslenebilecek sevgi
ve saygyla seviyor, ayn zamanda ok yakn arkadaym gibi de, duygularn, sevinlerini, korkularn hep
onunla paylayordu.
Otelinden kp, evki Bey'in tuttuu kk daireye yerlemiti. Paras denmi apartmanda, frn onu
bekliyorken, frndan uzakta kalamamt. Bylece gece yanlarna kadar alabilme frsat domutu ona. Bu
eve tanmasnn bir nedeni de eytan'di. Kpek baheye alan balkondan dan kabiliyor, iini grp, evin
etrafndan dolanarak kapya gelip havlyordu. Her allahm sabah erkenden stne bir ey geirip, eytan'
sokaa kartmaktan kurtulmutu. Evinin her kesine yeni bebein resimlerini
yereunm. ncmei neiei 11er narca Dir DaKa resmini yollu-yorlard istanbul'dan. Sara gerekten de gn
getike daha ok benziyordu Freya'ya. O da amurlarndan ve malzemelerinden 235 artrd para ile
srekli bebek eyalar alyordu. Paris'e gelip gi-denlerle istanbul'a yollamaya alyordu aldklann.
Bir Mevlevi derviini daha pimeye koymak zereydi, gece yarsna doru telefon aldnda, iini yarda
brakmak istemedii iin, aldrmad telefona. Arayan bir daha arar diye dnd. Ama telefon susmuyordu.
Sylene sylene gitti at.
nce anlayamad kar hattaki adamn szlerini. Tekrar sordu.
"Neden bahsediyorsunuz, kuzum? Kim lm?"
Mevlevi dervii elinden dt. Bir an sonra, kendi de yanma kt derviin, ayn onun gibi, kolu kanad krk
kalakald yerde.
evki Bey'in lm, hi kimsenin kaybna benzemiyordu. Kendini koulsuz seven ve karlksz veren dostu,
babas, aabeyi, , arkada yoktu artk. Hamisi yoktu. marabilecei, omzunda alayabilecei, sonsuza
kadar gvenebilecei tek dostu, yoktu. Freya tm acsnn yan sra, otel odasnda yatan bir cesetle ba
baa kalmt.
"Kimin yannda ldyse, o kaldrsn cenazeyi," diye haber yol-latmt kans. Kim bilir ne zannediyordu
aralarndaki ilikiyi.
Cenazenin istanbul'a yollanabilmesi iin gerekli her ii tamamlayp, sevgili dostunu yolcu ettikten sonra evine
geldi. eytan, mahzun gzlerini yerden kaldrp yzne dikti ve uzun uzun bakt Freya'ya.
"Gel buraya," dedi Freya. Kpek yatt yerden kalkt, tembel tembel yrd sahibesine.
"eytan, burada yaayamayz artk. Yapayalnz kaldk eytan. Yapayalnz kaldk. Paris'i tek bama
srtlayamam. Gitme vaktimiz geldi. Evimize dneceiz. Orada yeni domu bir bebeimiz var. Sara bizi
bekliyor," dedi. Hayvan akn akn bakyordu yzne. Ban eytan'm kvrck tylerine gmp hkra
hkra alamaya balad Freya.
Lassaigne, "Dnmeye karar vermen, delilikten baka bir ey 236 deil," diyordu Freya'ya. "Burada mthi
bir atlm yapmak ze-resin. lk serginle baarya ulatn Freya. Burada kal, arkasn getir. Teknik adan bin
bir yetersizliin elini kolunu balayaca bir kente dnmek istemeni anlayamyorum. Orada alabileceim f-
rn bile yok, demiyor muydun? Neden gidiyorsun yleyse, hem de seramik Avrupa'da bir patlama yaarken?
Picasso, Miro, Chagal, seramik ateini hazr burada tututurmularken, neden gidiyor-
"Oras benim memleketim, Jacques. ini geleneinin doduu, yeerdii lke. Hamam kubbelerinin, cami ve
saray duvarlarnn, emelerin, trbelerin iniyle kapland yer. Yurduma dnp, bu gelenei yeniden
yeertmek istiyorum. Sapsz zm gibi ortada kalmaktan bktm. Kendi yerime, kendi toprama ait olmak
istiyorum. Ayrca, bir de yeni bir hayat var, orada beni bekleyen. Yeni bir can, minicik bir bebek. Benim
yllardr beklediim, kzm." Freya'nn sesi ylesine kesindi ki, sustu Lassaigne.
Gkyznde parlamakta olan yal bir yldz, sanki yol gsteriyordu, gen kadna. Freya, kendine iaret
edilen istikamete doru gitti. Uakta yerini ayrtp, evini toplamaya balad.
Atein Kz
Freya istanbul'a sergisinin almasna ancak hafta kala dnebildi.
Havaalannda onu karlayan Kl Ali ile birlikte, evlerine giderlerken,
"Herhalde eve gitmeden nce bebei grmek istersin Freya," dedi Kl Ali, "Annenlerde duralm m?"
"Ah, Kl bebei grmek istemez miyim? inan bana, doduu gnden beri, be aydr baka ey
dnemiyorum," dedi Freya, "Ama bebei bu yolculuk kyafetimle kucama alamam, nce eve gidelim, bir
banyo yapaym, elbiselerimi deitireyim, hediyelerimi kartaym valizden, sonra, hemen gidelim."
n koltukta ofrn yannda oturan eytan, koltuun stnden atlayarak, Freya'nn kucana geldi.
"Hot," dedi Kl Ali. "Yerine dn bakaym. Hanmnn elbisesini buruturuyorsun."
Kpek dilerini gstererek hrlad. "Kusuruna bakma," dedi Freya, "Yolculuk yordu zavally. Huysuzlanyor.
Zamanla alr sana da." Kl Ali kpei sevmek zere elini uzatnca yine hrlad kpek.
"Sus eytan," dedi Freya, "Terbiyesizlik etme."
"Ad kendine ok uymu," dedi Kl Ali. "Pek sevimsiz bir ey."
Freya sesini kartmad. Kar koca El Irak Apartman'na geldiler. Freya Erenky'deki evin eyalarnn bu
apartmana tanmasna yardmc olmutu ama, tedavisi yznden iinde uzun sre yaayamamt. Yine de
arkadalarn davet edecek zaman bulmutu. Ahmet Emin ve Rezzan Yalman, Nanaka ve Fahri Arel,
Kmuran Cemal, Cimcoz'lar gibi yakn dostlar, on iki kiilik mumlu iekli sofralarnda, leziz akam yemekleri
yemiler-
cak banyosunu yapt, stn deitirdi, bebek iin ald eyalar 238 bir antaya doldurdu.
"Bir taksiye bineyim," dedi. Ev ok yaknd ama, hem heyecandan ayaklan birbirine dolayordu hem de yk
ard.
akir, kars ve bebei, Emin Paa ve Hakkiye Hanm'la birlikte oturuyorlard. Freya annesinin kapsn
alarken, yrei azna gelmek zereydi. Kapy evde alan kz a. Annesi kznn sesini duyunca koarak
geldi. Smsk sarld annesine. Ne kadar ok zlemiti onu.
"Babam nerede?"diye sordu.
"Oturma odasnda, seni bekliyor."
Kzn grnce glkle ayaa kalkt Emin Paa.
"Babacm, rahatsz olmayn, oturun." Kotu yanna, babasna da sarld.
"Nerede o?" diye sordu heyecanla.
"Afife onu uyutuyor. Bugn biraz huysuzluk yapt," dedi babas.
"Tpk sana benziyor Freya, sanki senin kzn."
"Ama o benim kzm." akir kapda belirdi. Freya sevgiyle pt kardeini.
"akir, aferin sana. Benim bir trl beceremediimi sen basardn. Bu aileye bir sevin kayna oldu Sara. u
babamn haline bak, gzleri prl pml bakyor," dedi Freya. "Bu ocuk ne zaman uyanr?"
"Yeni uyudu Freya abla," dedi Afife. Kapnn yannda durmu, Freya'nn onu da kucaklayp pmesini
bekliyordu.
'Uyutacak zaman ne gzel semi,' diye dnd Freya, 'Tam ben ocuu grmeye gelirken.'
"Ne kadar uyur?"
"Belli olmuyor. Bir iki saat."
"Aman tanrm. O kadar bekleyemem."
"Gelin, uyurken grn," dedi Afife. Afife'nin peinden yrd Freya.
"Sizin odanzda m yatyor bebek?"
LA T *- * Xj 11U1M111 L4-V UJ.iVJ.llOi.Xl lOL^-1111 V VJL Ulll)
hemen yanma alyorum."
ocukluunda mitsizce mark olan Aliye'nin dnda, her 239 bebek kendi odasnda uyumutu akir Paa
ailesinde. Bir tek Ali-ye'ye sz geirememilerdi. Barmaya balar, annesinin koynuna girene kadar
susmazd. yle garip davranlar vard ki Aliye'nin, babas onu be yandayken bir doktora gtrmt,
zeks normal, akl tam m diye. Aklndan biraz zoru olabilirdi ama, zeks normaldi. Sadece ar hrn bir
ocuktu. imdi Sara da Aliye gibi, annesinin yannda m uyuyacakt? Can skld ama belli etmedi.
Sara kk yatanda pembe bir battaniyenin altnda yatyordu. Salar terden alnnn stnde kvrlmt.
Minik yumruu battaniyenin zerinde duruyordu. Elini uzatp dokunmak istedi, uyanr korkusuyla geri ekti
elini. Gzleri kapalyken kimseye benzemiyordu. Ama mis gibi bir bebek kokusu geliyordu burnuna. Sabunun,
talk pudras ve masumiyetin birbirine kart, sadece bebeklere mahsus o koku... Freya, kokuyu iine
ekti,
"Ponpon," dedi yavaa, "minik bir ponpon bu."
Parmaklarnn ucuna basa basa yaklat yataktan, yine parmaklarnn ucuna basa basa uzaklat. ay servisi
bitene kadar, naslsa uyanrd. O zaman grecekti yzn.
Annesi ve babas arkas gelmeyen sorular soruyorlard. Sergi hakknda her eyi duymulard ama bir kere de
ondan dinlemek istiyorlard. Sal tamamen dzelmi miydi, tedavi tamamlanm myd yoksa yine geri
dnmeyi dnyor muydu? Kl Ali'yi bir yl daha tek bana brakmas ne kadar doru olurdu? Ne de olsa
onun da bakma, ilgiye ve sevgiye ihtiyac vard. Zavall evki Bey, bir otel odasnda tek bana m lmt
kalp krizinden? Ac ekmi miydi? Neden ailesinden biri megul olmamt da kzlarnn stne kalmt yurda
nakledilmesi? istanbul'daki sergi iin hazr myd?
Freya'mn kulana bir ara ince bir ocuk alamas arpt. Frlad yerinden. Afife ile ayn anda kapdan
kmaya alp, arptlar.
1V1U2><1<1UC CU111,
rd bebein odasna doru.
"Bebeim, gzelim, bir tanem, uyandn m sen? Bak halan seni grmeye gelmi," diyordu Affe'nin sesi.
Freya odann kapsnda durdu. Dierleri de bu hala-yeen karlamasn karmamak iin, peinden
gelmilerdi. Yava yava yrd yataa. Gzleri akt Sara'mn. Aman Tanrm! Ular aa doru inen,
kocaman kara gzler, ortas bitiik uzun kalar, belirgin bir burun, ince, biimli dudaklar. Bu ocuk o kadar
ok benziyordu ki Freya'ya, kesinlikle onun kzyd. Yirmi yl nce, Bursa'da tahta masann zerinde iinden
aldklar, ona gstermeden gmdkleri minik kzyd. Elini bebee doru uzatt, ve tam o anda belki de
heyecandan, bir ksrk takld boazna. Eliyle azn kapayp ksrd. Babas, annesi, akir ve Afife gz
kesilmi ona bakyorlard. t kmyordu kimseden. O veremdi, ksryordu. Yzne bakanlar, onun en
yaknlar, bebein bandan ekilmesini istiyorlard herhalde.
"Bebek, nce mamasn yeseydi," diyordu babas. Yer Fre-ya'nn altndan kayyordu. Ba dnyordu.
Kulaklar zonkluyor-du. uraya ylp kalsa, hi anlatamayacakt neden fenalk geirdiini. Hastalnn
tezahr sanacaklard. "Tanrm, bana g ver," diye yalvanyordu iinden.
"Bebei kucanza almak istemez misiniz Freya abla?" Ban kaldrd. Afife, Sara'y yatandan karm ona
uzatyordu. Dierlerinin yzndeki endieyi grd.
"Sonra alrm Afife," dedi. "Babamn hakk var. nce mamasn yesin." Arkasn dnd, kt odadan.
Kulaklarmdaki uultu sryor, ateten bir el yreini sktryordu. Banyoya girdi, kapy kilitledi, bam
kapnn arkasnda asl duran bornoza gmd. ocuu kucaklayamamt. Sel gibi akmaya balad gzyala-
Freya'nm seramik frn stanbul'a serginin almasndan birka gn nce ulat. Freya seramik frnnn ne
ie yaracan gmrklere anlatmakta zorluk ekecei iin, ekmek frn olarak soktu gmrkten.
iv.hvjv ...n jama .a.i. iui ycncug u, aum aacac yer kalmad mutfanda.
"Bakalm bana bu frnda neler piireceksin?" diye dalga geti 241 Kl Ali.
"Sergiye katmak istediim bir iki para var, nce onlar piecek. Ama sergi sonrasnda dnrz," dedi
Freya.
gn boyunca hi uyumadan alt. Kl Ali sabaha kar uyanp evin iinde dolandnda, karsn elleri
kollan amur iinde, yz harl ateten dolay kzarm, frnn banda buluyordu.
"Freya, yine hastalanacaksn. Nedir bu halin. Nefes al, dinlen."
"Sergiden sonra," diye yantlyordu Freya.
Sergi Ekim sonunda ald. Al muhteem oldu. stanbul'da yaayan sanatlarn yan sra, stanbul
sosyetesinin tamam ve ehirde aileyi tanyan herkes renklendirdi al. Btn yaptlar daha ilk gnnden
kapld. Seramikleri kimileri, beendii, ilgin bulduu iin alrken kimileri de Freya'nm hatr iin satn ald.
Ama Paris'teki eletirmenlerin aksine, istanbul'un sanat evreleri, Freya'nm boyutlu ahmayp, sadece
panolarn zerini bir tual gibi ilemesini sorguladlar. armt Freya. Yzyllar boyu, inilerle yaam bir
toplumdan beklememiti byle bir tepkiyi. Ama o gnlerde Freya da sorgulamaktayd sanatn. Geleneksel
iniyi yine duvarlarda ada yorumlarla m ilemeliydi, yoksa yaamn iine mi tamalyd ilevsel olarak?
"Sergi bittiine gre, normal yaammza dnecek miyiz, yoksa yine frnn banda sabahlamaya devam m,
atein kz?" diye sordu bir gn Kl Ali.
"Atein kz m?"
"Srekli atein nndesin."
"Benim iim bu."
"in deil kancm, hevesin bu."
"Seramie benim hevesim olarak m bakyorsun Kl?"
"Ne yani? Para kazanmak iin yapmyorsun ya bunu. Elenmek, vakit geirmek iin yapyorsun."
"Sergiden ok para Kazanaim ama.
"Her zaman ayn sat bekleme," dedi Kl Ali. "Deiik bir ey diye aldlar seramikleri. Dostlar da hatrn
iin ald. Hep byle gitmez."
"Peki, ne yapmam istiyorsun? Bu ii brakmam m?"
"Eskisi gibi, evinin kadn olman, benimle megul olman, birlikte gezmemizi, ayn odada yatmamz. Seramii
brakman elbette art deil, oyalanmak iin yaparsn," dedi kocas. "Sergin kapandnda frnda yemek
piirmeye sz vermitin, hani?"
Freya yantlamad kocasn. Kl Ali'nin sylediklerinde hakl olduunu dnyordu. Ama artk eski hayatna
dnemezdi. Oyun masalar, gece elenceleri, iki sofralar ve sabun kp gibi konumalar... Asla geri
dnemezdi bunlara. Dnmeyecekti.
ki gn sonra mutfaa girdi ve kocasyla dostlarna, kile sarp sarmalad bir iskorpit piirdi frnnda. Yanma
kark bir yeil salata yapt. Rak sofrasnn mezelerini hazrlad ve eski gnlerdeki gibi, mkemmel ev
sahibesi roln oynad batan sona. Konuklar, bal yiyebilmek iin kilin kk bir ekile krlmasn
aknlk ve hayranlkla seyrettiler, iskorpitin lezzetini anlata anlata bitiremediler. Kocasnn az
kulaklarndayd. Kadehler hep Freya'nm erefine kalkyordu. En iyi a, en k, en gzel sofralarn mimar
ve stelik de seramiin kraliesi Freya'nn erefine. Hibiri bunun bir veda yemei olduunun farknda
deildi. stanbul'un gezen, elenen, oyun oynayan ve dans eden k insanlarna verilmi bir son yemek!
Freya Paris'ten dndnden beri Kl Ali ile ayr odalarda yatyorlard. Aslnda, verem tehisi konduu gn
ayrmlard odalarn. Bunu srarla Freya istemiti. "Uykularm ok kt, ateliyken uyuyamyorum, seni de
rahatsz ederim Kl, ayr odalarda yatalm," demiti. Ama imdi bir de kpek kmt Kl Ali'nin bana.
eytan Freya'nm odasnda kalyor, Kl Ali ieri girmek istedii zaman hrlyor, hrmlayordu.
Freya, btn gn atlye olarak kulland odaya koydurduu kocaman masann zerinde elleri amur iinde
alp duruyordu. Akama doru, Sara'y grmeye annesine uruyor, ocuu kuca-
na auaua, uz.<uvLau o\~vy\j, suma ud vaya vjdicIlMllC gUiyurUU.
Galeri, sanatlarn urak ve sohbet yeriydi. Galerinin st katnda oturan Sabahattin Eybolu, Bedri Rahmi,
artk kendini yazar ola- 243 rak kantlam Yaar Kemal, Ahmet Hamdi Tanpnar, Alo(*>, Fer-ruh Baaa,
Oktay Gnday, Kuzgun Acar, brokrat ressam ihsan Cemal Karaburak gibi Maya'da sergi aan sanatlar
hemen hemen her akam orada buluuyor, sonra birlikte yemee kyorlard. Ara sra Nurullah Ata da
geliyordu Ankara'dan. Freya, evi bu kalabal kaldrabilecek kadar byk olduundan, sk sk onlar eve
davet ediyordu yemek iin.
Kl Ali evine dndnde, tanmad bir sr insan salonunda, ellerinde tabaklar, saa sola km yemek
yerken, iki ierken buluyordu.
"Freya, bana haber vermedin, misafir geleceini," diyordu karsna.
"nceden planlanm deildi Kl. Galeriden hep birlikte kp geliverdik ite. Sen de katlsana bize," diyordu
Freya. Kl Ali sklyordu bu insanlarla. Konuacak ey bulamyordu. Apayr dnyalardan, bambaka
insanlard. Konular onu hi ama hi ilgilendirmiyordu. Suratn asp, odasna ekiliyordu.
ou akam da zaten ge geliyordu eve. Freya'nn Paris'te tedavide olduu yllarda, yeeni Berrin nsel,
yalnz kalmamas iin, onu kendi muhitine almt. Geri ya, birlikte gezdii insanlardan ok fazlayd ama,
zellikle gen kadnlar onu ho tutuyor, genlik ve ankaya anlarn anlattryorlar, sevgi ve sayg
gsteriyorlard. Gezmeyi, elenmeyi fkra anlatmay ve dans etmeyi ok severdi Kl Ali. Atatrk'l yllarda
sabahlamaya almt. Bu gen insanlarla hi gocunmadan sabahlara kadar gezip tozuyor, eleniyordu. Bu
nedenle, eve gidip, holanmad adamlarla, anlamad sanat konularnda konuacana ya da asla
inanmad politik sylemlere katlacana, Berrin'in evresinde kalmay tercih ediyordu. Freya'nm da ok
yaknda bu az paral, ok lafl, komnist eilimleri olan arkadalanndan bkacan ve normal yaama
dneceini dnyordu.
(*) Ressam Teoman Germener.
Normal yaamda sana, atanrm aruai uaia*. ca muu, onun gznde. Haydi, karsnn hatr iin, bir de
kaynvalidesi 244 Hakkiyanm'm yemeklerden sonra verdii Chopin'li, List'li piyano konserlerini de sineye
ekiversin...
Hem Freya hem de Kl Ali, Freya yaam tarzn deitirmeyecek olursa, bu evliliin yryemeyeceinin
bilincindeydiler ama, kimse ilk adm atmyordu.
Freya, 1951'in sonlarna doru, atlyesini, seramik yapmak isteyen kimselere aarak, seramikseverlere bir
frsat tanmak istedi. Kendisi gibi bu sanata gnl vermi bir sr gen vard. amurla ok gzel iler
yapyorlar ama frnlan olmad iin, ilerini piiremiyorlard. Ankara'da, Gazi Eitim Enstits'nde Hakk zzet
adnda bir hoca, kendi zel frnn kurmu ve rencileriyle bu iin merakllarna frnnn kapan ardna
kadar amt. Abi-din Dino bile kullanmaktayd ara sra frn. O niye bu ii stanbul'da denemesindi?
Harbiye'deki El Irak Apartman'n geceleri sanat evre doldururken, gndzleri de renciler ve amatr
seramikiler doldurmaya balad.
Kl Ali'nin, evinde hi rahat kalmamt. Evinden el ayak ekildikten sonra bile, gece tuvalete gitmek zere
odasndan kt zaman da, kendine kt kt hrlayan eytan' sineye ekmek zorunda kalyordu.
Freya'nm Maya galerisi ve frn arasnda koutururken tek dura, her gn urad akir Paa
Apartman'yd. Ponpon adn verdii minik yeeni Sara ile, hemen hemen her gn megul oluyordu. Paris'ten
gelirken bebek bakm hakknda bir sr kitap getirmiti. Affe'nin bu kitaplar okumasn ve bebei kitaplarn
dorultusunda bytmesini istiyordu.
"Ben Franszca bilmiyorum," demiti Afife, "bu kitaplar anlamam."
"Bir kursa yazlp, rensene," demiti Freya.
"Vaktim yok. Ponpon tm vaktimi alyor."
"Anneme brakabilirsin."
gocuumu Kimseye oraonaK istemiyorum, riem ka k kitapla bym ki, ne gerekirse yapyoruz ite,"
demiti Afife.
"Bir eyi bilerek yapmak, rasgele yapmaktan ok daha iyi netice 245 verir. Hele bu bir ocukla ilgiliyse."
Freya esirgemiyordu lafin.
"Freya abla beni neden sevmiyor? Ona kar bir hata m iledim?" diye sormutu bir keresinde Afife
kaynpederine.
"Sende onun ok ok istedii, ama bir trl sahip olamad bir ey var kzm. Bir ocuk! Bu yzden seni biraz
kskanmasn ho grmeli, alttan almalsn," demiti Emin Paa. Hakkiye Hanm, kocasnn bu szlerini duysa,
kyamet kopanrd. Annesi iin Freya, sadece ve hep doru olan yapard. Kzn, kusurlar ve hatalar
olabilecek bir insan gibi deil, asla yanl yapmayacak olaanst bir varlk olarak grmt mr boyu. Bu
nedenle, onun holanmad kimselerden Hakkiye Hanm da holanmazd. Ama Emin Paa, evde kars kadar
etkili olmasa da, daha tarafsz olabiliyordu. Afife, kaynpederini severdi. Emin Paa'y zmemeye ve szn
dinlemeye karar verdi.
Sara tek tk kelimeler sylemeye balamt. Freya'nn onu yine uzaktan sevmeye geldii bir gn,
kaynpederinin ricasn krmayarak, "Freya abla, siz Ponpon'a ikinci anne gibisiniz, ister misiniz size 'hala'
yerine 'Freya anne' desin?" diye sordu Afife.
Freya sarsld. stemez olur muydu hi! ocuk acaba onu gerek annesi gibi de sevebilir miydi ilerde?
Dyada belki de tek istedii buydu artk... Sara'nn annesi olmak.
stanbul yeni bir yla girmenin heyecanl hazrl iindeyken, Freya, bir kere daha rahatszland. ocuu
grmeye gittii bir leden sonra,
"Kzm yzn bembeyaz, neyin var?" diye sordu annesi.
"Biraz ateim var galiba anne," dedi Freya. "Bir derece versene bana."
Hakkiye Hanm'n getirdii dereceyi Freya, koltuunun altna koyup bekledi. Biraz sonra dereceye bakt ve
annesi grmeden hemen silkeleyip, dereceyi ykamak zere banyoya yrd.
"Atein kam?" diye sordu annesi.
"Otuz yedi civannda," dedi Freya.
Sana bir aspirin vereyim mr
"Ben kyorum anneciim. Eve gidince alrm," dedi Freya.
"Ponpon'u grmeden mi gidiyorsunuz Freya abla?" dedi Afife. "Birazdan uyanacak."
"Yarn urarm."
Freya, serin havada yava yava yrd evine kadar. Atei krka yaknd. Demek hastalk yine
nksediyordu. Bkmt bu hastalktan, bkm usanmt. nnde kendini bekleyen gnleri dnd. almak
yok, gezmek yok, Maya'ya gitmek, seramik yapmak yok ve en korkuncu da Sara'y grmek yok! ocuu
zaten kucana almyordu. Onunla ayn odada mmkn olduu kadar az kalmaya gayret ediyordu. Ailesi ile
sessiz bir dayanma iinde gibiydiler. Kimse neden odasnda bu kadar az kaldn ve onu kucaklamadn
sormuyordu. Ama herkes nedenini biliyordu. imdi, verem nksettiyse eer, ona uzaktan bakmas bile
mmkn olamayacakt. Yine bir sanatoryumda srt st yatacak, sabahtan akama kadar bal, tereya ve
taze yumurta yiyerek iko bir domuza dnecekti. Ne iin? Birka ay normal bir yaam srp, sonra yine
sanatoryuma ekilmek iin mi?
Evinde kocasn bulmay umuyordu ama henz gelmemiti Kl Ali. Berrin'lerde olabileceini dnerek,
oraya telefon etti. Hizmeti kadn, "Jale Hanm'a bezie gittiler, akam yemeini orada yiyeceklermi," dedi.
Kapatt telefonu Freya. Biriyle dertlemek istiyordu. Onun dertlerini hi sklmadan dinleyen sevgili dostu
yoktu artk. Birden evki Bey'i mthi zledi. Belki hakk vard evki'nin onu korumas altna almak istemekle.
Yalnzd, yapayalnzd, tpk sevgili dostunun dedii gibi.
Freya, Kl Ali'nin evine dnmesinden umudunu kesince, Paris'e bir telefon yazdrd. Telefonu akamn ge
saatlerinde balayabildiler.
"Hayrola Freya," dedi Doktor Tibaux, "Beni zlediin iin mi aryorsun, yoksa bir sorun mu var."
"Seni ok zledim ama bir de sorun var," dedi Freya. "Ateim krka kt."
"Yarn hemen rntgen ektir ve neticeyi bana bildir, Freya.
ma gir," dedi Tibaux, "Fransa'da bir doktor, vereme kesin are bulduunu sylyor. Yarn onunla
konuacam." 247
"Nasl bir are? Yeni bir ila m?"
"Hayr. Kknden halletmek de diyebiliriz. Hasta cieri kesip atyor."
"Tek cierle yaanr m?"
"Salamsa, evet."
"Neden bunu bana uygulamadnz bunca zamandr."
"ok yeni bir olay bu. Hastann ameliyata dayanacak gte olmas lazm. nce buraya gelip, testleri
yaptrmalsn. Riskleri dnmelisin."
"Riski, hastaln tekrar m?"
"Hayr Freya. Bu ameliyatta tekrar riski yok. Ama lm riski var."
"Yaamay becerebilirsem, seramie devam edebilir miyim?"
"Elbette."
"Kk bir bebei kucama alabilir miyim. pebilir miyim? Yatamda yatrabilir miyim?"
"Ameliyata dayanabilirsen, veremle ilgin kalmayacak," dedi Tibaux. "Bebee ne istersen yaparsn. Kendi
bebeini bile yapabilir-
Freya telefonu kapatt. Gzlerini de kapatt. Birka saat yatt yle yatan stnde. Kr olmakla, verem
olmann arasnda byk bir fark olmadn dnd. Her iki durumda da yapmak istediklerini yapamyor,
sevdiklerini gremiyordu insan, ve hayat bir cehennem azabna dnyordu. Hayr, hayr, hayr! Kr olmak
bin kere daha iyiydi verem olmaktan. Kr olsayd, ellerini amura daldrarak iekler, kular, balklar
yaratabilirdi. Kr olsayd, o mis kokulu bebei yreinin stne yatrabilir, burnunu boynuna gmebilirdi.
Onu koklaya koklaya pebilirdi. Yanan yanana dayabilirdi. At gzlerini. Sabah olmak zereydi. Kl Ali
henz dnmemiti. Atei vard. ok atei vard. Alev alev yanyordu elleri, aln. Kocas sylemiti zaten;
atein kzyd o, cehennemin kapsnda srekli beklemede duran.
Bir hafta sonra, Doktor Sami Paa'ya yalvaran gzlerle bak-
248 yordu Freya.
"Olmaz kzm. Olmaz evladm. Bu ameliyattan sa kan olmuyor. Ben asla kabul edemem. Onaym
veremem. Bakma yzme yle."
"Baka arem yok efendim."
"Ne demek baka arem yok! Seni ka kere salna kavuturduk klasik tedavilerle. Kendi zel durumunu
unutup, lgnlklar yapmasan, yorulmasan, uykuna, yediine dikkat etsen, turp gibiydin. Yaadn hayat,
verem olmayan bile hasta eder Freya." "Ot gibi yaayamam."
"Ot gibi yaama. Mziini dinle, kitabn oku. Ne bileyim ben..."
"Ponpon'u kucama almaya korkuyorum. Daha bir kere bile kucaklayamadm onu."
"Kucaklamak art m. ngilizler gibi olsana. Onlar ocuklarn gzleriyle sever."
"Paa, ltfen, Paris'teki doktorla bir kere daha konuun." "Gereken her eyi konutuk, kzm. Ben senin bu
lkedeki doktorun ve baba dostun olarak bu tehlikeli ameliyata 'hayr' diyorum. Ucunda lm var. Bunu gze
alamam." "Hepimiz iin yaamn ucunda lm var." "Sen lm dnecek yata deilsin."
"Veremli yaamann lmden fark yok. Bu cier iflah etmiyor. Belli oldu artk. Ben lm gze alyorum. Ya
iyileeyim ya da leyim."
"Benden medet umma. Ben hayatn tehlikeye sokacak bir ameliyata peki diyemem. O Fransz zibidileri, seni
benim gibi taa ocukluundan beri tanmyorlar. Sen benim elime dodun," dedi Sami Paa. Yataa yayd
rntgenleri toparlad, zarfn iine soktu. Reetesini yazmaya balad.
"O halde, yine bana sanatoryum yolu gzkt, demek ki," dedi Freya.
"stersen burada Heybeli'de sana yer ayrtabilirim. Ama havas, Alp dalan gibi olamaz. Ne de olsa rutubet
vardr, nmz
Mf. on y ^v*1 ya-*-* Mum yc, urp giDi aonersn, razm, dedi Sami Paa. Uzun uzun elini tuttu
Freya'nm avulannda. "Kocana syleyeceim. Bir an nce gidin."
"Bu ameliyat unut Freya. Ben annenle babana szn bile etmeyeceim, bouna zlmesinler," dedi Kl
Ali. Sami Paa onun da kanna girmiti besbelli. "Geen seferlerde olduu gibi, tedavini olursun dneriz. ok
gerekliyse, yine bir daa kanz belki."
"Senin benimle Paris'e gelmene gerek yok, Kl," dedi Freya, "Bu sefer doktorumu, hastanemi, her eyi
biliyorum artk. Birka hafta mahade altna alnacam hastanede. Sen Paris'te yapayalnz kalacaksn k
gn. stersen, hastaneden kma yakn bir tarihte gel. Birlikte dneriz istanbul'a."
Kl Ali, zaten Freya ne derse onu yapmaktayd genelde.
"Nasl istersen karcm," demekle yetindi. "Ay sonuna doru gelirim."
"Ben yokken eytan'a bakar msn?"
"Annene yolla."
"O evde bebek var."
"Aliye baksn."
"Aliye her sabah onu sokaa karamaz."
La havle ekti Kl Ali, "Dndnde eytan' seramik fnnm-da pimi bulursan, bana kzma, sakn," dedi.
Freya Paris'te hastaneye yatmadan nce bir sr kartpostal satn ald, stlerine nndeki haftalann deiik
tarihlerini koydu. Annesiyle babasna, kardeine, kocasna, Aliye'ye ve Ponpon'una mektuplar hazrlad.
Ameliyattan sonra, yaz yazamayacak halde olursa, onu merak etmesinler istiyordu. stanbul'dakiler onun
tedaviye gittiini sanyorlard. Hi kimsenin, Freya'nn bu sonu belli olmayan ameliyata gireceinden haberi
yoktu. Karan kendi bana almt, ipi tek bana gsleyecekti.
inceldii yerden kopacakt ip.
Pentimento
(Ostnanolu Klinii)
Ben demedim mi size, henz vakit tamam deil diye. Bugn leden sonra Sara gelecek, Merrefle birlikte
kartacaklar beni buradan. Evime dneceim, yeniden balamak iin. Pencere per-vazmdaki ku, bouna
bekleyecek beni yarm sabah. Sara halam da yle. Ku, selamm iletse, "Bitirilecek ileri varm Freya'mn,
evine dnd," dese ya, halama. Kular bilir aslnda benim yle kolay kolay pes eden cinsten olmadm. Ama
sadece benim kularm bilir bunu. Hi vazgemem. Hi enmem. Yeni batan balarm hep, yeni bir
gayretle. Ka kere frndan kardm baykular, kumrular, bir yerlerinde renk fazla alm ya da
kanatlarnn ucuna bir taraz oturmu diye hemen krvermiimdir, orackta. Yeniden balamak iin. Daha
iyisini, daha mkemmelini yapmak iin.
1951'de, cierimin alnaca ameliyata girerken de byle bir 'yeniden dou'un beklentisi iindeydim.
lebilirdim. Gze almtm lm. Ama ya yaarsam! Yaarsam, veremli olmayacaktm artk. Geceleri
sabahlara kadar amurumu ekillendirip, scak frnn nnde alnmdan akan terleri ilerime damlatarak, yeni
krlanglar, yeni balklar, aalar, iekler, derviler retecektim. Otuz yl daha uraacaktm seramikle. Tam
otuz yl! Neden acaba bu otuz'a taklmtm byle. Krk, elli deil, yirmi be deil, illa da otuz yl. Kimbilir,
belki yeniden k olup, dolu dizgin seviecektim. Kendimi veremli gnlerimdeki gibi, esirgemeyecek, kana
kana sunacaktm sevdiime. Ama en nemlisi, en can alcs - lme bylesine korkusuzca sramamn
arkasnda kesinlikle bu vard - o ocuu, bana benzeyen, benim kanmdan gelen o kk
hjii KiKiyaaya cvctcK, uuyuucccK, ycereceK, geuureceK, eaen-direcektim. O benimdi. Benim kzmd
Sara. Bana yirmi yl sonra dnen, Bursa'da kaybettiim bebeimdi. Onu yetitireceksem 251 salkl
olmam artt.
"Kurtulma ansm nedir?" diye sormutum Tibaux'a. Odann iinde bir aa bir yukar yryp duruyordu.
Pencerenin nne gitmi, arkas bana dnk konumutu.
"Az."
"Yzme baksana Tibaux," demitim. Kprdamamt.
"Dn ve bana bak," dnmt. Gz pnarlarnda yalar m parlyordu, bana m yle gelmiti?
"ansm az ama yine de bu riski almam sylyorsun."
"Hayr. Sylemiyorum. Azma laf koyma Freya."
"Bu ameliyat gze alaym m? Cevap ver!"
"Kararn kendin verdin, zaten."
"Kararm onaylyor musun?"
"Seni iyi tandm iin evet. Hayat dolusun, iinden enerji fkryor. Hasta cierle gnde iki saat gidi, iki
saat dn yolu yapyordun, elinde kilolarca malzemeyle. Salam insan yapsa, yorgunluktan hastalanrd. Bu
yaam sevincinle, ancak salkl yaarsan mutlu olursun, sen. alarak, reterek, sevierek, cokuyla
yaarsan. Rzgrdan korkarak, gneten saknarak yaamak sana gre deil."
"Beni anladn iin teekkr ederim," demitim, usulca.
"Benim de bir sorum var. Kurtulursan, dudaklarn verem bahanesinin arkasna saklanarak esirgemeye
devam etmeyeceksin benden, deil mi?"
"Kstah! Baka bir bahane bulurum."
"Neden?"
"Thibaux, doktorlarn hastalar ile duygusal iliki kurmalar tp ahlakna aykrdr."
"Sen artk benim hastam deilsin ki. Seni baka biri ameliyat edecek," demiti Tibaux.
"Yz kiide bir kii kurtulabiliyormu bu ameliyatta. O bir kii ben olursam, dnrz," demitim. Ne
kallee bir davrant
benimki. Ulm yolculuumda, em utacac eK aosramu, kuuk bir mitle baucuma balamak istiyordum.
Yalnzhk korkuntu.
O yz kiideki bir kii, ben olacaktm. Hayat beni bekliyordu, iim vard, sevgimi vereceim bebeim vard.
Yaama azmim vard. Drt saat krk be dakika sren ameliyata girdim. Srekli kan vermilerdi bana
ameliyat boyunca. Her trl tedaviye direnen inat, huysuz, hasta cierimin yarsn skp almlard
bedenimden. Bir buuk cierle kalmtm.
"Kalanlara gznz gibi bakn, Madam Kl," demiti doktorum, "Dikkat ederseniz, yz yana kadar
yaarsnz."
Bembeyaz bir odadaydm. Her tarafmdan sondalar, ince hortumlar kyordu. Baucumda armut gibi
sallanan serum ve kan ielerini gryordum gz ucuyla.
"Freya, basardn... basardn..." Tibaux olmalyd konuan. "Artk haber verelim mi ailene?"
Gzlerimle 'hayr' demeye alyordum.
Ka gndr yatyordum acaba? Ka gn daha yatacaktm? Bir sre sonra arkamdaki yastklar kabartp,
oturttulard beni yatakta.
"Grmek istediin biri var m?" diye sormutu, her gn ziyaretime gelen Tibaux.
"Yok."
"Lassaigne'yi grmek istersin diye dndm."
"Neden?"
"nk..."
"nk, ne?"
" nk sezgilerim kuvvetlidir."
"O zaman neden soruyorsun bana?"
Lassaigne ertesi gn gelmiti. Elleri kollan iekler ve kitaplarla doluydu. Gzlerim pembe uzun koncalar,
sesini bir daha asla duyamayacam sadk dostumu aramt.
"Hayatmda grdm en gl kadnsn sen Freya," demiti Lassaigne. "Seni tandm iin anslym. ok
zel birisin sen."
j^n Suyu r.oum: ijuyccc, Kcuic uugm roun KaraKten Di-imlenmiti kafamda. Gl kadn oynamak
bana yakacakt. Siyah salarma, keskin baklarma, uzun boyuma yakacakt. a- 253 muru avulayan,
ekillendiren ellerime, yirmi yamdan beri iti-im sigaradan kalnlam sesime de yakacakt. Oysa ailede
oynamak, Aliye'nin iiydi. Belki biraz da Fahrnissa'nn, ama Ali-ye'nin apnda deil. Kk teyzemin kendi
kiiliini deil de olmak istedii baka birini oynadn fark ettiimde, henz ocukluktan kmamtm. On
drt-on be yalarndaki Aliye, karamsar, iine kapank hatta az biraz da melankolikti. Benim yanmda bu
niteliklerini hi saklamazken, kalabaln iine girdi miydi, kendini neeli, elenceli gstermek iin yrtnrd.
Sormutum bir keresinde,
"Neden ok neeliymisin gibi rol yapyorsun, zellikle Suat daymn ve arkadalarnn yannda?" demitim.
"Beni sevsinler diye," demiti.
Bir ey daha fark etmitim ona dair. Byk kardelerine kendini ezdirmemek iin, onlann yannda aptal, aciz
ve onlara muhta rol yapard. Ablalar ve Suat aabeyi onu sevsinler, ona acsnlar isterdi. Ama kiiliinden
ok fazla taviz vermeden oynard tm bu rolleri. imdi ben de bana yaktrlan ve ok da houma giden
'gl kadn' oynarken, onun tutturabildii o ince dengeyi tutturabilecek miydim acaba? Sevimsiz olmadan
gl olmak mmkn myd?
Zor da olsa baaracaktm. Ben ki yz kiide bir kiinin kurtula-bildii ameliyat atlatmtm...
Sara Hala, syledim size o kadar, beklemeyin pencere nlerinde bouna, diye. imdi gidiyorum ite, dier
Sara ile birlikte. Bunu da atlattm. Evime dnyorum yine.
Evimde frnm yok artk. Birka yl nce sattmd fnnm, syleyecek bir eyim kalmad diye. Kendimi tekrar
edip duruyordum. Yeni bir ey karamyordum. Bitmitim. Tkenmitim. Ama yanlmm. Frnmdan
ayrldktan sonra, iimde ve etrafmda byyeduran boluu yine amurla yorumlamak varm kaderde.
Terakotadan insancklarm yaparken, bir de ne gre-
yim, meer syleyeceklerim Ditmemi, oen, Dimemm. uuyccc seksen yandan sonra bir ey daha
renmi oldum, can kma-254 dka, sz bitmiyor, ite halacm, bunun iin gelmek istemedim sizinle.
Sanki son bir szm daha var sylenecek... Hissediyorum bunu, Paris'te ameliyata girerken olduu gibi. O
zaman da sylenecek szm, yaplacak iim vard. Hazr deildim lme. Nitekim hastaneden kar kmaz,
hemen stanbul'a dnmek istemitim. Bir kez daha yalvarmt Lassaigne, "Burada kal Freya," demiti nce,
"Paris'te sanat ortamnn gbeindesin. Her kesinden sanat fkran bu kenti brakma, istanbul'da
yeeremezsin." Kararmn deimediini grnce de,
"Sfrdan balayacaksn. Biliyorum, g, dayanlmaz bir eydir bu. Ama baaracaksn," demiti.
"Belki sfrdan, ama Fahrenheit sfrdan balayacam," demitim.
nk, istanbul'da da gzel eyler oluyordu. Maya Galerisi ald gn, sanatlarn buluma oda haline
gelmiti. eitli sanat dallar, bugn olduu gibi birbirinden ayr ve kopuk deildi. airi, yazar, ressam,
tiyatrocusu hepsi bir aradaydlar ve birbirlerinin ilerine duyarlydlar. Halk ise, sanatn her trne a ve
akt. Seramik yapmak isteyen istanbullular frnm iin beni bekliyordu. Ben ise Sara'y barma basacam
gn bekliyordum. Son bir kez sormutum doktoruma, "Sigarayabalayabilir miyim?"
"Sizin yerinizde olsam, balamazdm."
"Minik yeenimi pebilir miyim?"
"pmek mi! Tabanzdan yemek bile verebilirsiniz. Veremle ilikiniz kalmad Madam Kl."
Dndm. El Irak Apartman'nda yeniden bir hareket balad. Seramik merakllar hemen hemen her gn
frnmn evresindey-di. Kl Ali'nin bu ilerden holanmadn biliyordum. lme meydan okuyup, bu
dnyada kalmay baardktan sonra, hi kimse umurumda deildi artk. Kendimi, her zaman yaptm gibi
artlarn hazrlad durumlara, tesadflere teslim etmeyecek, hayatmn dizginlerini smsk tutacaktm
avularmda. Yaadm srece canm ne istiyorsa onu yapacaktm. Canm, seramik yap-
ma*, suyuuu. v^am, maya ua uuuugum sanat dostlarmla birlikte olmak istiyordu. Canm sigara imek
istiyordu. Ve en ok da Sara'ya annelik etmek!
"Annelik etmek mi?" diye sormutu Suat day.
"Evet."
"Ama sen halasn, Freya. Ponpon'a, annelik deil, halalk et!"
"Bu baka bir durum. Sizler anlayamazsnz."
Benim annelik saatlerim, akamstne rastlard. Gnmn en deerli, en duygu ykl anlaryd. Maya'ya
giderken urardm Sara'ya. Onu yedirir, banyosunu yaptrrdm.
Sabahn erken saatlerinde srl topraklayd iim. Bu topra kullanr ama sorgulamazdm. Sorgulamadm iin
de zorlamazdm. Srlarm Almanya'dan getirtiyordum o yllarda. Kili Gksu'daki Hasan Usta'dan alyordum.
Sonralar Hasan Usta topra benim iin karmaya ve tornaya ekmeye de balad. Ben de denemitim
tornay. Ameliyattan yeni km bedenimle, yarm saat torna yapnca, drt saat srt st yatmak zorunda
kalyordum. abucak yoruluyordum. Oysa Hasan Usta ben bir sigaray yakp, bitirene kadar, karveriyordu
istediim formu, i blmn hemen yapmtk. Ben iziyordum, o yapyordu.
leden sonra, seramik merakllar doldurmaya balard evi. almalarm seyreder, yardmc olur, ya da
kendi yaptlarn piirirlerdi frnmda. Ben onlara retmek iin deil, sadece yardma olmak iin oradaydm.
Akam saat dokuzdan sonra, dostlarm doluurdu eve. Ressam, air, yazar, mimar, eletirmen, heykeltra ve
seramiki dostlarm. Dolu dolu geen gnn sonunda, yataa yattmda, ertesi gn topran srla nasl
buluacan dnrdm, bu kez.
Kl Ali'ye yer kalmamt hayatmda. O da farkndayd bunun.
"Bizi ayrrsa, bu amur ayracak," diyordu sk sk.
Son sergisinde byk baar kazanan bir ressam arkadamn kutlamasna hazrlanyordum evde. Yetmie
yakn konuk davet etmitim. Eyalar oradan oraya tanyordu, kalabala yer amak
iin. fu Ali eve emen gcm, uu Kuuuuam yun uu^u.f-t.
"Ne oluyor kuzum? Neden oynatyorsunuz eyalar yerinden?" diye sormutu alanlara.
"Akama hanmn daveti var."
Beni mutfakta yemek hazrlarken buldu.
"Gelir misin bir dakika odama Freya," dedi.
"Ellerim soanl, Kl. Ne var?"
"Ellerini yka ve gel ltfen." Tersti sesi. Ellerimi ykadm, odasna gittim.
"Akam davet mi var bu evde?"
"Evet."
"Neden benim haberim yok?"
"Anlayamadm."
"Sen bana bu davetten sz ettin mi? Bu holanmadm insanlar arrken bana sordun mu?"
"Yoo."
"Neden?"
"Sen, ben Kirazl Yayla'da ya da yurtdnda tedavideyken bu evde bir sr akam yemei yaptn. Bana haber
verdin mi Kl? Koraltanlar, Menderesleri davet ederken bana sordun mu? Yemekleri, sofralar da Afife'ye
hazrlattn stelik."
"Sen burada yokken misafirlerimi kardeinin kars deil de kim arlasayd, peki?"
"Mesele o deil. Sen de benim holanmadm insanlar evime armakta, onlarla sk fk olmakta hibir
mahzur grmedin, imdi bana niye kzyorsun?"
"Kimmi onlar?"
"hsan Doruk, Ttnc Selman, kran zer, dierleri... Ko-raltanlar vesaire. Ekbir dostlarn."
"Kirazl Yayla Sanatoryumu'ndaki mdrlm, Banka'daki ynetim kurulu yeliimi onlara borlu
olduumu unutma. Bir kere bile kmadn yanlarna. Evimize davet etmekten vazgetim, ka kere yalvardm
sana, ardklarnda birlikte gidelim diye."
"Kimseye bir ey borlu deilsin, Kl. Senden daha iyisini bulsalar, bu ilerin bana seni getirmezlerdi."
IVU11UI11U L>U UCgllUl.
"Tamam, konumuza dnelim. Eer istemiyorsan, sen de benim misafirlerimin yanna kma bu akam."
"Bir anlamaya varmalyz Freya. Eve birilerini aracan zaman, bana bildirmen art. Zaten btn gn
eve giren kan belli olmuyor. Akamlar da bana kalsn bari."
"Kl, buras benim de evim. Kk ocuk gibi srekli izin alarak yaayamam."
"Son szn bu mu?"
"Evet."
"Anlald," dedi kocam.
Ertesi gn Kl Ali, birka bavula doldurduu ahsi eyalarn yanna alarak, gitti. Koskocaman daireden bir
p bile almamt.
Leysen'de gnler boyu, saatlerce dndmde, hep evliliimi bitirmek istemitim. Seramie bulatm
andan beri ise amurla arama girebilecek her eyden ve herkesten nefret etmeye hazrdm. Uzun zamandr
beklemekteydim bu ayrl. Oysa, Kl Ali'nin arkasndan kapy kapadmda, hzn doluydu iim. Gnlm
krkt. Karmda kuyruunu sallayp duran eytan'a, ona hi rahat vermemi olduu iin, "ieri git! abuk!
Gzm grmesin seni," diye bardm. Kpek, ks ks gitti.
Byk salonun ortasnda kollarm yanlara aarak durdum ve kendi etrafmda dnerek kapladm alana
baktm. Kollarmn eritii yere kadar benim kaplama alanmd. Sadece benim! kinci evliliim de bitmiti.
Avazm kt kadar bardm, pek de inanmayarak.
"Yaasn zgrlk! Yaasn zgrlk!"
nc evliliimi yapmaya hazrdm artk. Toprak ve srla, sr ve atele, ksacas seramikle mr boyu
srecek son evliliimi.
r
Metamorfoz
(Atlye Yllan, 1954-1974)
Freya'nn El Irak Apartman'ndan akir Paa Apartma-n'ndaki daireye tanmas kolay olmad. Kl Ali,
evden bir p bile almadan ayrlm, tm eyalar olduu gibi karsna brakmt. Buna karlk Freya'nn
hibir geliri yoktu. Pein denmi aylk kirann sonu geldiinde, evi boaltmas gerekecekti. Gidebilecei
tek yer, akir Paa Apartman'nm giri katndaki iki blmeli minicik daire idi.
"Gel bizimle kal," demiti annesi. "Ponpon'la ayn odada yatarsn." Annesinin evinde akir ve Afife ile
yaamay aklnn ucundan bile geirmiyordu ama, Ponpon'la ayn oday paylamaya davet edilmesi, gzel bir
mzik gibi gelmiti kulana. Ona birka yl evvel, kimse byle bir teklifte bulunmay gze alamazd. Demek
ki verem, gerekten kp gitmiti hayatndan. Cierini alt yl boyunca kemiren bu yzsz ve arsz mikrobu,
sadece kendi iradesiyle yenmiti. Annesine, babasna, kocasna kalsa, o hl mzmz tedavilerle urap
duruyor olacakt ve asla Ponpon'un odasnda yatmaya terfi edemeyecekti.
Gl kadn oynamaya soyunmuken, gerekten de gl bir kadn olup kmt. imdi sra, hayatn
yeniden dzene koymaya gelmiti. Art ve eksilerinin dkmn yaptnda, artlarnn fazla olduunu
gryordu. Severek yapmakta olduu bir meslei vard, yllarca zlemini ektii bir minik kza, zlemini
ektii bir sanat ortamna ve salna kavumutu. Tek ihtiyac olduu ey, parayd! ylesine paraszd ki,
eyalarn bir evden teki eve tayacak olan hammallara deyecek kadar bile paras yoktu. Olgunlama
Enstits'nde at son sergisinden elde ettii gelirin hep-
31111 avauifu yuivta. Ulipuil Ulia UUliycUlUl C^ydMIll CIIIU.
Yaknlarn hediyelere bomutu. Evinde dillere destan ziyafetler vermiti ve imdi be yz metrekarelik
apartmandan kacak on-ca eyay nereye nasl sdrabileceini dndke, iine fenalk-lar basyordu. Bu
paraszlkla, akir Paa Apartman'nn giriindeki hap kadar daireye tanmaktan baka aresi kalmamt.
Annesi, kznn o kadar kk bir evde asla yaayamayacan dnyordu. Oraya kanepesi bile smazd.
Yatak odas hi smazd.
"O kadar da zlme Hakkiye Hanm. En azndan yemeklerini yemek iin, bize kar, eskisinden daha sk
grrz kzmz," demiti, her iin iyi yann grmeye yatkn babas.
"Zaten her gn geliyor Ponpon'u grmeye Emin Paa, grmyor deiliz ki onu. Nasl yaar o delikte
Freya'm?"
"Kafasna koyduysa, yaar," demiti Emin Paa.
Freya, ellerindeki kili temizledikten, trnaklarnn arasna giren amurlar skp attktan sonra, giyindi, krk
etoln omuzlarna att ve koar adm, Portakal'a yrd.
Dkkndan ieri ylesine hzla ve kararl admlarla girdi ki, Aret Portakal'n hassas burnu, havada bir eyler
olduunu hemen sezdi.
"Ho geldiniz Freyanm," dedi, "Hayrola? Telal grnyorsunuz. Size bir kahve syleyeyim, yle buyurun.
ok gzel bir Saks param var elimde. Sizin evdeki koleksiyona uyacak cinsten."
"Ben almaya deil, satmaya geldim Aret Bey," dedi Freya.
ard Portakal. Karsnda duran ve bir prensesi andran k kadnn herhalde paraya ihtiyac yoktu. Belki
evindeki antika paralardan bkmt, onlar baka eylerle deitirmek istiyordu.
"Bana bir urayn da fikrinizi alaym. Evimde bir mzayede yapmak istiyorum."
"Yaaa!"
"Evet Aret Bey. Boandm ben. Kk bir daireye tanyorum. Eyalar smayacak maalesef. Hepsini
satmaya karar verdim."
"yi ettiniz," dedi Portakal, krk bir sesle. Kendine mthi bir
gOZUKmuiU uiUKia ama, yuc uc can mmiiiiiju. \yuis. utuu y-
lardan beri tanrd ailevi. Freya btn eyalann gzden kan-260 yorsa, durumu pek parlak deil,
demekti.
"Ben bir deerlendirme yapaym. Belki baz paralan saklamak istersiniz."
"Hayr. Her eyi satacam. Bundan sonraki yaammda, onlara yer yok."
"Sizin yaamnzda zarafete ve sanat eserlerine her zaman yer olmal Hanmefendi," dedi Aret Portakal.
"imdi evimde daha baka, daha ada yorumlarla kotarlm sanata yer vereceim Aret Bey. Bugne kadar
olanlar bana klasik izgiyi retti, grgmn, birikimimin temelini hazrlad. Ama a deiiyor, sanat anlay
deiiyor. Zamana uymay bilmeliyiz."
'Bu aile zamana uymay, hep baarmtr,' diye dnd Portakal.
Son Osmanllarn Cumhuriyet'e uyum salamalar, ok kolay olmamt aslnda. Ama akir Paa ailesinin
fertleri, Cumhuriyet'i sevgiyle kucaklamay bilmi, ona ve deerlerine bark yaamlard hep. Pek ok eski
ailenin evlerine girmi, satlar yapmt Aret Portakal. Para, sava ve ihtilal sonrasnda el deitirirken,
deerli antikalarn satan ailelerde boyunlar bkk, gzler yal olurdu. Oysa, akir Paa'nn evlatlar, nadide
eyalarndan ayrlrken, hep Freya'nn bugnki vakur tutumu iinde olmulard. Sylemleri, az birlii
etmiesine aynyd; 'Daha gzel gnlere erimek iin, fedakrlk lazmdr. Daha gzel gnler ada
yaamla, gzel sanatlarla ve daha da tesi, sanatn gnmzdeki yorumuyla yakalanabilir ancak!'
'Ne mutlu onlara,' dedi iinden, 'hezimetleri zafere evirmesini baaryorlar, hem de ne byk bir zarafetle.'
Freya, Portakal'm dkknndan ktktan sonra, eytan'la birlikte Harbiye'den Taksim'e doru yrmeye
balad ar ar. Kpek ara sra bir aacn dibine yanaarak hanmnn hzn kesiyordu. Oysa, sk bir
tempoyla yrmek istiyordu Freya. Yoru-
biriken binlerce sorudan kurtulmak istiyordu.
Mzayedenin getirecei gelir, ne kadar sre iin yetebilirdi 261 ona? Hemen yeniden almaya balamas ve
her zamankinden ok daha retken olmas gerekiyordu. stelik, imdi keyif iin deil, para kazanmak iin
retmeliydi. Panolar boyamakla ve son sergisindeki iler gibi duvar panolar retmekle olmayacak bu i.
insanlar evlerine srekli seramik pano alacak deillerdi ya! Bir ey dnmeliydi. Bir ey bulmalyd. Seramii
geim kaynana dntrecek bir yol, mutlaka vard. Ama nerede ve nasl?
"Aman ne eker kpek bu. Ad nedir acaba?"
Silkindi Freya. Ne kadar da dalmt. Lacivert okul formal bir kzn, yine bir aa dibine iemekte olan
eytan' okadn fark edememiti. Glmsedi.
"Ad eytan," dedi.
"Ne gzel rengi var. Nedir bu, kani mi?"
"Evet."
"Hi bu kadar gzel kpek grmemitim."
"Teekkr ederim."
"Nereden aldnz? stanbul'da var m bunlardan."
Kz bir trl lafn bitirmek istemiyor gibiydi. Tanmad insanlarla sohbet etmekten fazla holanmazd
Freya.
"svire'den aldm," dedi, "Haydi bakalm eytan, bu kk hanma veda edip, biz yolumuza gidelim."
Kz kpei okamay brakp, doruldu. "Affedersiniz," dedi. "Size bir ey sorabilir miyim?"
"Buyrun." Can sklmaya balamt Freya'nn.
"Siz... O' mu sunuz?"
"Kim?"
"Freya msnz?"
"Evet. Freya'ym."
"Ahh, Freya Hanm. Ben size ok hayranm. Sizin Olgunla-ma'da ileriniz sergileniyordu. ok ok
beendim. Tebrik ederim."
"Teekkr ederim yavrum," dedi Freya.
.mucc uugui guuuc, ucnai Ud aduidi nuava^ua
almak istedim ama ok ok pahalydlar."
"Bu stnzdeki forma... Dame de Sion'lu musunuz yoksa siz?"
"Evet. Son snftaym."
"Ben de o okuldan mezunum."
"Ahh, ne gzel," dedi kz. "Benim adm Ayda."
"Sizi tandma memnun oldum Ayda. iyi gnler yavrum," dedi Freya, yrmeye hazrland.
"Bir dakika efendim. Bir ey daha soracam... Sizin bir atlyeniz varm. Genar'daki bey syledi. Acaba
oraya renci olarak yazlabilir miyim?"
"Ben ders vermiyorum ki." Freya, kzn gzel gzlerindeki hayal krkln grnce, ekledi. "Ama seramie
ok meraklysan, urayabilirsin tabii. Beni alrken seyredebilirsin. Denersin de."
"Ah, ok teekkr ederim. Teekkr ederim efendim. Ne zaman geleyim? Okuldan kar kmaz gelebilir
miyim, yarn? Dersler drde eyrek kala bitiyor."
"Ayda, bana bir sre msaade et. Evimden tanyorum. Bak u ilerdeki apartman gryor musun, nar
aacnn orada."
"Evet, evet!"
"Orada, giri katndaki dairede olacam, iki ay sonra, ayn heyecan tayorsan, bir ura bakalm," dedi
Freya. Sevinten uan Ayda ArePi arkasnda brakarak, yrd.
Seramii, nndeki yllarda sadece yaam biimi deil, gelir kayna da yapacakt. Emindi buna. Demin
rastlad kk kz, ona olan hayranl, cokusu, seramik sevgisi ile, her eyin iyiye gideceine bir iaretti.
Freya'ya umut ve gven veren bir iaret.
Nitekim, 1955 ylnda, Cannes'da alan Uluslararas Seramik Sergisi'nde, 'Gm Madalya'y Freya
kazanacakt. Paras olmayabilirdi ama alt yl nce, M. A. I. Galerisi'nde kazand uluslararas hretini bir
kere daha tescil ettiriyordu ve itibarn verdii keyife paha biilemiyordu dorusu. Bu itibarn arkasnda ise,
solunan zehir, nasrlaan eller, uykusuz geceler, dur durak bilmeyen bir alma, azim, merak, umut,
heyecan, toprak, ate ve sr vard.
Cevat Paa'nn sadrazaml srasnda, aure mevsimlerinde Saray'dan ileri aureyle doldurularak gnderilen
Sevr aurelikler, 263 tombak sahanlar ve yirmi drt kiilik Limoge yemek takmyd. Freya, evdeki eyalarn
arasndan sadece gm atal baklarla, Saks ocuk banyosunu ayrmt. Gm atal baklan yeni evinde
kendi kullanacak, Saks banyoyu da Sara'ya hediye edecekti.
"Ne anlar yandaki ocuk Saks banyodan Hanmefendi, mzayedenin en nadide parasn geri
ekiyorsunuz," demiti Portakal.
"Ponpon'a bir aile yadigr kalsn istedim."
"Baka bir para ayralm. Bu banyo ok para eder, benden sylemesi."
"Babaannesinin bebekken ykand banyodan onu mahrum edemem."
"Resmini ekelim, byynce gsterirsiniz. Byle banyoda ocuk ykanr m hi? Ona bin tane banyo alrdnz,
en lsndan..."
Glmt Freya, "Haklsnz Aret Bey, herhalde annesi Saks'n iinde ykamayacak Ponpon'u. Ama ben,
bunu ona ayrdm," demiti.
Onaylamayan baklarla ban sallamakla yetinmiti Aret Portakal. Saks banyoyu kartmt listeden.
El Irak Apartman'ndaki garsonu Salih'in kollarna, bir battaniyeye sard banyoyu byk bir ihtimamla
yerletirmi ve ok ok dikkatli olmasn tembih ederek, adam annesinin evine yollamt Freya. Sokakta
kouan ocuklarn garsona arpacan, garsonun da ayann kayp deceini ve Saks vazonun Sara'ya
eriemeden tuzla buz olacan nereden bilebilirdi?
Freya, akir Paa Apartman'ndaki atlye-konutuna yerletikten sonra, hayatnn sonuna kadar, asla
mcevhere ve antikaya para vermedi. Bykada'daki eve girerek btn mcevherlerini alan hrszdan ve
parampara olan Saks banyodan bir hayat dersi almt. Kymetli eyalarn ve mcevherin, yaamn ak
iindeki deerleri hiti. Aslolan dostluklard, dostlard ve sanatt, iki kk blmeden oluan minicik atlye
konutunda, Freya, sevgisini
ve adilimin ya^a u ptiv uuv.tg
uuu, ^um, gutunun
yreinin nuruyla, dostlarndan ve sanattan oluan bir dnya ya-264 ratacakt.
Bu derin ve scak dnya, i ie gemi iki odadan ibaretti. Odalarn birinde, stne kilim rtlm bir divan,
hemen yan-banda da seramik frn dururdu. Oda boyunca uzanan raflarda, mermer paralar, heykeller,
seramikler, ortada ise etrafnda tabu-releriyle kendi elinden km bir seramik masa, sada solda yine kendi
yapt lambalar ve tabaklar vard. Tasarmlarn dier odadaki byk masann zerinde gerekletirirdi.
Freya, yeni geirdii cier ameliyatn gz ard ederek, sr kovalaryla dolu odada, yatann yanbanda
duran frndan kan gaz soluyarak ve lme meydan okuyarak amurla i ie yaamaya balad,
dudaklarnn ucundan drmedii sigaras ile birlikte.
Bu kk konut-atlye, zamanla gidip gelenin hi eksilmedii, sanatn bir yemek-rak-sohbet geninde
retildii bir 'ocak'a dnt. Burada retilen sanata, Sabahattin Eybolu'nun Anadolu-su, Cevat akir'in
mavi yolculuklar, Amazon'u yakndan tanyan Alain Gheerbrant'n yerlilerinden izler yansd. Kendi
grdklerinin yan sra, dostlarnn dile getirdii gzellikler de panolarnda ve tabaklarnda soyut figrlere
dntler. Freya'nn, Ahmet Hamdi Tanpnar'dan, Ulvi Uraz'a, Melih Cevdet'den Sabahattin Batur'a,
Teoman Aktrel'e, kar koca Cimcoz'lara, Rezzan Yalman ve olu Tun'a, Sevim Moran'a, Azra Erhat'a
uzanan dostlar yelpazesini, ailenin sanatlar Fahrnissa Zeid, Aliye Berger ve irin Devrim de sk sk
renklendirirdi. Bu buluma ve rastlama gnlerinde, srasyla, herkes grdn, bildiini, yaadn anlatr,
dierleri dinleyerek zenginleirdi. Konumalar, genelde yeni kan kitaplar, yeni alan sergiler, tiyatrolar,
yolculuklar stne olurdu ama bazen de siyaset dedikodular yaplrd.
Bu toplantlar, zaman iinde Freya'nn sadece sanatn deil, siyasi bilincini de ynlendirmeye baladlar.
Hitit gnelerini ve Akdeniz balklarn panolarna ve tabaklarna yanstrken, 27 Mays 1960 ihtilalini
hazrlayan sokak yrylerine katlarak, cokuyla kouturmutu caddelerde, genlerin arasnda. Kl Ali ile
tvn uuugu yumma, rars yocuuKianna karken, Flaza At-heneVnin odalarnda sigarasnn kllerini silkmek
iin, yannda gm kl tablalarn tayan Freya iin ne mthi bir dnm- 265 d bu! Snob, kuralc ve
varsl bir hanmefendiden, yar bohem, sol eilimli, geni mezhepli bir sanatya dnmt,
hanmefendiliinden zerrece taviz vermeden. Onda deimeyen tek ey, Cumhu-riyet'e olan gnl bayd.
Uzun yaam boyunca, zgrlk kart hareketlerin, tutucu ve gericilerin hep karsnda duracakt Freya.
Freya, konuklarna Atatrk'l gnlerden kalma bir alkanlkla, gm bir anak iinde leblebi, rak ve kendi
yapt san votkay ikram ederdi. Sonra da ortaya, kilde pimi balklan, arapta dinlenmi av etleri gibi nefis
yemekleri gelirdi. arab, kendi frnndan kma seramik taslarda sunard. Kk odada, bohem havann
iinde verilen bu scak ziyafetlerin samimiyeti, ay saatlerinde, asla taviz verilmeyen bir seremoniye
dnrd nedense. ay, hep tiril tiril kolal beyaz keten rtnn zerinde, tepside gelir, aydanlktan,
gm tabaklarda oturan byk cam bardaklara aktanlrd ve yannda Markiz'den ya da Divan'dan alnma bir
pasta bulunurdu.
Freya'nn, cami ile kilisenin arasnda kalm o muhteem bahede geen ocukluunun avk der dururdu
kk evinin her kesine.
Ve bu birikim yansmasndan, zellikle gen rencileri, kendilerine den pay olabildiince almaya
alrlard. Seramik dersi vermez, seramik sevgisi bulatrrd evresindeki dostlarna. Bylece, gn be gn
saylan artan rencileri, raklar, mezleri ile, akir Paa Apartman'nm giri katndaki avu ii kadar
atlye-konut, birka yl iinde bir meslek ve hayat okuluna dnmt.
Bambaka Bir Kadn
akir Paa Apartman'na tandnn haftasnda, yannda kendi yanda bir baka gen kzla, kapsnda
bitmiti Ayda Arel.
"Beni hatrladnz m efendim, hani sizinle sokakta karlamtk?" diye sormutu.
"Dame de Sion'lu kk kz!" demiti Freya, "adnz neydi
kuzum?"
"Ayda."
"Ho geldin Ayda. Bak bu da Leyla(>). Benim yardmcm." Yardmcm diye tantrd, Ayda'nn yalarnda
bir baka gen kzd. O da Freya'nn bysne kaplarak seramie balam ve o kadar yetenekli kmt ki,
kendine asistan olarak ayrmt onu. Sonraki yllarda, Leyla atlyede tant Faruk ile evlenecek ve
Freya'nn ilikisini yaam boyunca srdrd en yakn dostlarndan biri olacakt. Faruk, irin'in vey ablas
Remide'nin eski kocasyd ama Freya onu ok yakn bir akrabasym gibi severdi.
Binay(w) ise Freya'y ilk kez, bir taban zerinde bir imza olarak tand. Tabak, ellili yllarn banda,
stanbul kentine bir r am olan Genar'da satlyordu. Genar aslnda bir kitap dkknyd. Ama o yllarda
yurtdndan getirdii, nl ressamlarn tablolarnn reprodksiyonlanyla, stanbullulara kl ve renkli bir
pencere aralamt.
Binay incelemiti taba. Anadolu'nun sembol Hitit Gnei, grlmemi bir renk uyumu ile ilenmiti tabaa.
Vurulmutu. Hemen almak istemiti ama paras yetmemiti. Eilip imzaya bakmt. 'Freya' yazyordu.
Kimdi bu?
(*) Leyla Sayar. (") Binay Kaya.
rureya, ynaa, Mengu brteln gen bir delikanl iken, Maya Galerisi'nde rastlad, uzun boylu, esmer,
muhteem kadnd. stnde kimseninkine benzemeyen, uzun ve uuan bir 267 giysi vard. aretparmana,
giysisiyle ayn renkte, kocaman tur-kuaz bir yzk takmt. Afrodisias'dan ya da Efesus'dan kap,
Beyolu'nun karmaasna karvermi olduu iin, yerini biraz yadrgam bir Yunan ilahesinin soylu
btnl iindeydi.
"Kim bu kadn?" demiti Meng Ertel.
"Bu kadn, bir zamanlar snf arkadam Gndz Kh'n vey annesiydi. Galatasaray'da renciyken hepimiz
ona ktk. Eriilmez, muhteem bir gzellii vard," diye yantlamt Utarit Izgi.
"Yine var."
"imdi daha fazlas da var," demiti Izgi, "nk bu kadn Freya!"
"Freya! Mehur Freya, ha! Beni ona gtr."
"Seramie mi balayacaksn."
"Hayr. Ama onu tanmak istiyorum. Kimselere benzemiyor. Bambaka bir kadn, o!"
Bingl Baarr ise ressam olmak istiyordu. Bu nedenle, resim sanatn ieren her kitab almakta, yutarcasna
okumaktayd. Burhan Toprak'n yazm olduu bir sanat tarihi kitabnda rastlamt Freya'ya! lk kez
duyuyordu bu ad. "Ne ho bir isim," diye dnmt, "tam bir sanat ismi. Keke benim de byle kafiyeli
ve uzunca bir adm olayd."
Sonra, 1959 ylnda, Beyolu'ndaki Olgunlama Enstits'nde alan bir seramik sergisinde Freya'nn hem
yaptlarn hem de kendini grmt. Tpk Meng Ertel gibi o da bylenmiti. Adresini renip kapsna
dayanm,
"Sizin renciniz olmak istiyorum," demiti. Onun rencisi olmann yan sra, onun gibi de olmak istiyordu.
O, ahmh ve soylu ama candan ve samimiydi, mesafeli ama scakt, olgun ama gen ruhluydu, k ama
deiikti... Onunla almaya baladktan sadece alt ay sonra, kendi atlyesinde at sergisine, BingPn
yeni rettii birka yaptn katabilecek kadar alakgnll, destekleyici ve kendinden emindi.
Ayn yl, lzum sjzcan aa Kaumu ruicya um ufana.
Tzm, izmirli bir ifti ailesinin oluydu. Ellili yllarda z-268 mir'de sergi salonu olmad iin, porselen ve
cam eya satan bir maazada, Freya'nn ilerini grmt. Bu ileri, dierlerinden ayr klan bir eyi fark
etmiti. O ayrcal kefedebilmek iin sergi sresince her gn gitmiti maazaya.
1959 ylnda, stanbul'da artk bir niversite rencisi olarak galerileri dolarken, Fransz Kltr'de Freya'nn
seramik sergisine rastlamt. Serginin kapanmasna drt gn kalmt. Drt gn nbet tutmutu galeride.
Freya'nn yaptlarn toplamaya geldii son gn karlamlard nihayet. Tzm, karsndaki kadnn
tavrndan, heybetinden ve genizden gelen kaln sesinden rkmt. Mor ve ok deiik giysisinin
arpclndan, iaret-parman ssleyen tuhaf, uzun yznden de. Yine de yanna yaklap, seramii ok
sevdiini, tekniini renmek istediini syleyebilecek cesareti bulabilmiti kendinde.
"Bu konulan bu kalabalkta ve telan iinde konuamayz, isterseniz haftaya atlyeme gelin," demiti Freya.
Tzm Kzlcan, bir hafta boyunca, her saniye deien kararlarla yaam ama sonunda Freya'nn
bysnden kurtulamayacan anlaynca, kendini akir Paa Apartman'nda bulmutu. Karsndaki gencin
seramik tutkusunun geici bir heves olmadn gren Freya, atlyeye haftada iki gn devam etmesine izin
vermiti.
Tzm ve Bingl, atlyeye haftann ayn gnlerinde gitmeye baladlar. Dostluunu kazanm kdemli
rencilerin ve ahsi dostlarnn dnda, gnde iki kiiden fazla renci almazd Freya. Zaten, zaman iinde
alt kattaki dkknn da bir merdiven ile eklendii atlye, bu katlma ramen, hl ok kkt. Yeni getirilen
byk frn, aadaki blme yerletirilmi, Freya frnn yanbanda uyumaktan kurtulmutu ama ilerin
yapld byk masa yine yukarda kalmt. Plakalar yukarda hazrlanp, srlanyor, dik ve dar merdivenle
inilen alt atlyede kurutulup frnlanyordu. Freya gnde belki yz kere iner kard o darack merdi-
vemeiuei. vuu Dir aisipnn iinde alr ve durmadan retirdi. Yanbanda kendi ileriyle uraan
rencilerine karmaz, onlarn kendilerini istedikleri gibi ifade etmelerine izin verirdi. Ancak 269 soru
sorduklar vakit yantlard onlar.
Usta ile raklar, belli bir sistem iinde alrlard. Her gn iki renciden biri ay zaman geldiinde, ay
servisine bakar, dieri kap aldnda kapy aard. nk ay saati ile birlikte, sohbet vakti de gelmi olur,
dostlar teker teker akn ederdi. Freya'y gereksiz yere megul edecek kimselerden korumak, kapya bakan
rencinin greviydi. Tzm, atlyeye yeni balad gnlerde, ustasnn tm dostlarn tanmad iin, kap
iinde ok sknt ekmi, bir keresinde salar tepesinde toplanm ve ss olarak soan iekleri takm
birinin ieri dalmasn engellemeye kalkmt.
"ekil nmden olum," demiti, soan iekli hanm.
"Efendim, ltfen! Giremezsiniz, ierde ders var."
"Freyaaa," diye seslenmi ve Tzm' iteleyerek ieri dalmt, hanm.
"Ayol, kim bu beni kapdan sokmayan ocuk?"
"Kusuruna bakma Eren. O daha yeni balad," demiti Freya, "Tzm, Eren Eybolu'nu tanmadnz m
kuzum?"
Konuun Eren Eybolu olduunu rendiinde yerlerin dibine gemiti Tzm. Ama bu gibi kazalarn
utanc, gen rencilerin lkenin tannm yazarlarn, ressamlarn, oyuncularn tanmalar ve onlardan feyz
almalarnn keyfi yannda devede kulak kalyordu. Genlerin ufuklar ve soluklar ocan nl mdavimlerini
yakndan tandka, anlattklarn dinledike, alp geniliyordu.
Paylamacyd Freya. Tanrnn kendine verdii her eyi, bakalaryla paylaarak oaltyordu. Yzyllarn
iinden szlerek gelmi grgsnden, Paris'te seramik alrken tuttuu notlardan, zel olarak getirttii
yksek piirim killerinden, yeni rendii tekniklere kadar her eyi ve en nemlisi de dostlarn, herkesle
paylamay seviyordu.
Gre tekniiyle alt yllarda, Hasan Usta'nn onun iin Pi-rinky'den getirttii kili, Binay'a da satmasna
gzn krpmadan izin vermiti, mesela.
^unKu aes, aosuan ve ogrencnen unun en ucgem vdiuma-ryd. Atlyesine kabul ettii kiileri, ne pahasna
olursa olsun, el 270 stnde tutard. Sadi ve Mfide alk, Candeer Furtun, Alev Ebziyya, Lerzan Bengisu,
Beril Anlmert gibi bugnn nl seramikileri de o ocaktan gelip gemi, Freya'nn dostluk tasndan su
imi kiilerdi.
Ayn yllarda, Bedri Rahmi Eybolu, Avrupa'da olduu gibi, sanatn mimariyle i birlii yapmas iin, baz
kaplar zorlamaya balamt. Grsel sanatlarda, elle tutulur, gzle grlr bir kprdanma vard byk
kentlerde.
Freya'nn sanat, ellilerin sonlarna kadar, kk karolara ve tabaklara yansyan sralt resimleri olarak
sregeldi ve sonra, Ayla adndaki o gen renciye rastlad gnn uuru vurdu yaamna. Ne zamandr
hayalini kurduu ilk duvar panosu sipariini ald. Hilton Oteli'nin giriindeki i Bankas'nn duvarna
yerletirdii panosuyla, kendi lkesinde bir ilke imza atyordu. On yedinci yzyln sonuna kadar nce iniyi
batac sonra da birden bire gz ard etmi bir topluma, ada bir yorumla, geri veriyordu geleneksel duvar
sslemeciliini. imdi artk sadece bir sanat deil, ekmeini topraktan karan bir iiydi ayn zamanda.
Derken, Rockfeller Bursu'nu kazanarak Gney Amerika'ya yolculuk yapt 1957 yl kageldi. Freya iin bir
dnm noktas olan, rengrenk anlarla ve duygularla ykl 1957 yl.
Pentimento
(Osmanolu Klinii)
Kk kiralk uakta, pilotla arkeologun arasnda oturuyordum. Arkeologun ad Philip'ti. Bir kolu omzumda
duruyor ve beni fena halde tedirgin ediyordu. Gzlerimin hi alk olmad bir corafyann zerinde
uuyorduk.
Ben, bu uaa binmeden ok nce balamtm pembe bulutlarn stnde umaya. Rockfeller Bursu'nu
kazandm, evime yollanan mektuptan renmitim ama, mektup elime gemeden bir hafta nce,
katldm bir davette, Amerikan elisi, "Yaknda sana bir mjde var, galiba Freya," demiti. Mjde, birka
ey olabilirdi. New York'ta bir konferans vermek iin davet bekliyordum, vizemi bekliyordum. stanbul'u
ziyaret eden bir Amerika-h'nn panolarmdan birini satn alma ihtimali vard. Ayrca, bir sergi teklifi de
gelebilirdi ama ar seramik eyann taa Amerika'ya tanmas imknszd. Amerikan Konsolosu, litolarm
sergilemem iin bask yapyordu. Ben, seramikiydim. Bir sergi aa-caksam kendi dalmdan mutlaka birka
yapt bulunmalyd sergimde. Litografi sergisi amak ise, o iin ustas olan Aliye'ye derdi. Zordu iim.
Bana verilen mjde, tm beklentilerimin stndeydi; bir yl boyunca Amerika'da kalmak, Gney Amerika'da
aratrma yapmak, Maya ve Aztek medeniyetlerini incelemek frsat... Tanrm bu ne byk bir ltuftu, benim
gibi, eksik cierli bir kula. Eksik cierli olduumu ben unutmaya oktan hazrdm ama, annem ikide bir
hatrlatyordu.
"Freya, sigara dudaklarndan dmyor. Sana hatrlat-
"Aman saKin, anneciim, saKin soyemcyu. ocu uumuum, hatrlyorum."
"O halde neden ttyorsun bir baca gibi." "Ttemediim yllarn acsn kartmak iin. Alt yllk miktar iince
sz veriyorum, brakacam."
Alt yl bir ay daha uzatmam gerekmiti sonradan. nk Ponpon'dan bomaca kapmtm. Bomacaya
yakalanan ocuun yanna yaklamamam iin, yine en ok annem srar etmiti. Benim yamda bomacaya
yakalanmak m? Annemin dnda hepimiz glmtk buna. En ok da Afife glmt. "Bu yata bomaca
olunmaz herhalde, efendim," demiti anneme. Hl dnrm, acaba ona inat olsun diye mi yakalanmtm
bu sevimsiz hastala. Verem tekrar ediyor diye dm patlam, hemen rntgene komutum. Ah hayr.
Sapasalamd cierim. Ama sabahlara kadar ksryordum kei gibi. Kapc Ali Efendi sabah gazetesini
getirdiinde,
"Dn gece yine hi uyuyamadnz Freya abla," diyordu. Bu, bizi de uyutmadnz demekti. Sigaray brakmak
zorunda kalmtm, bomacayken. Hibir yere kamamtm, tekrar verem oldum, mikrop sayorum
zannederler, diye. Atlyemi de kapatmtm. Sabahtan akama kadar mzik dinliyor, kitap okuyordum
yattm yerde. Meksika'da geen bir ak roman vard elimde. Meksika ve ak... Ne kadar uzaktlar bana
Meksika ve ak... ok ok uzaktlar. Yanlyormuum!
Altmzda bir renk cmb grdm nce. eitli morlann birbirine kart bir zeminin stnde uuyorduk.
Ne olduunu karamyordum. Uak, morlann deiik tonlarda dalgaland bir denize ini yapar gibiydi.
"Nedir bu aada grdm? Nereye iniyoruz?" diye sordum. "Bir orkide tarlasna," dedi Philip, "Seni alalade
bir havaalanna indirecek deilim herhalde." Omzumda duran eliyle bam kendisine evirip dudaklarma bir
pck kondurmak isteyince bam hzla te yana evirdim. Kendimi kurtarmak istedim yanmda oturan
erkein omzumda duran kolundan, sonra vazgetim. Artk kimsenin kars deildim. Verem de deildim, iki
kere
evicnm ve uuaium, KirKin gemi, koskoca bir kadndm. rkek gen kzlar gibi davranmak bana
yakmyordu. Ama ylesine almtm ki adn tadm erkein onurunu kollamaya, zgr 273 olduum
hemen aklma gelmiyordu.
"Neyin var canm?" dedi Philip, "Dncelisin."
"Dnceli deil, heyecanlym," dedim.
Doruydu. Dnyann en ilgin lkelerinin birinde, dnyann en eski medeniyetlerinden birini gezmekteydim.
Bu lke mzik, sanat ve akla i ie yayordu. Konutuklan dil bile, bir piyano ile bir mandolinin srekli det
yapmas gibi geliyordu kulama. Astrolog-din adamlarnn tepelerinde mthi ayinler dzenledikleri
piramitleri geziyordum. Yucatan blgesinin en nemli kenti Mayapan'da, kilden yaplm heykelcikleri ellerken
tarih ncesinin gizemini yakalamaya alyordum. Turuncunun stnde helezonlar izen siyah desenleriyle
toprak testilerin, taslarn, vazolarn sade ihtiam gzm kamatnyordu. Bu diyarn arab tatlyd, bam
dndryordu. Ttn sertti, genzimi yakyordu. Gnei parlakt, iimi styordu. Bir de stelik ktm. Ya da
ak yllardr ok zlemi olduum iin, kendimi snlsklam k sanyordum. Tanrm ne gzel eydi, sevday
kimsenin beni asla tan-yamayaca bir yerde yaamak.
Honduras dalarnn eteklerindeydik. Azteklerden kalma bir toprak tasa bakyordum hayranlkla. "Yedi yzyl
nce yaa, bu tas bu incelikle ve bu yaln zevkle yapmasn becer! inanlr gibi deil," demitim.
"Sen medeniyetin hep ykselen bir doru ile giderek bugnlere vardn dnyorsun, deil mi?" diye
sordu Philip.
"Elbette."
"Oysa, daha nce yaam olan Mayalar, u baktn kab yapan Azteklerden ok daha ileriydiler."
"Yaaa!"
"Aztekler sava bir kavimdi. O toplumda, en iyi savaan erkek en makbul erkekti. Oysa Mayalar, astronot,
bilge ve filozoftular. cat ettikleri takvim, bugn kullandmzdan daha da mkemmeldi, inanabilir misin?
Medeniyete varan doru, inili kldr Freya, hep zigzaglar izmitir."
Onu hayranlkla ve meraKia amieaigimi gorum.c, aum m-
mutu.
"Freya, geri dnme. Dnyann drt bir yanna kazlara gidiyorum. Sen de benimle gel. Gemii birlikte
kefedelim," demiti Philip. Kar konulmaz bir teklifti. nk geree varmak iin en kestirme yolun,
yaanm tecrbelerden getiine bir kere daha tank olmutum burada. Bu serveni yakndan izlemek!
Sevdiim adamla, Philip'le insanln srrn kefetmek!
Bir hafta boyunca dnmtm. Kalabilir miydim gerekten? Ben Philip'e mi ktm, yoksa k olmak
fikrine mi? Kk atlyemi ve Ponpon'umu, dostlarm ve ailemi brakabilecek miydim? Alkanlklarm, lferi,
uskumruyu, bafra sigaram, rakm? Bo-az'm saat ba deien rengini? Birden bir gn, Anadoluhisa-r'nda,
deniz kysnda yaadm bir an geldi aklma. Gne batmak zereydi. Kpkzld. Bu kzllk bir saniye iin gri
denizin stne yansd ve denizin rengini altst etti. Kpkzl bir leke, lk diye Boaz'm mavisinin stne
oturdu. ok ksa srm olmalyd bu mucize. nk ben kendime geldiimde, deniz eski rengine
kavumutu. evremdeki kimse fark etmemiti olanlar. Bense bylenmi gibiydim. Varolu ile yokuluun
arasndaki o ksack an yaamtm, rpererek. Bu anlatmas zor manzaray, ancak Boaz'da yaabilirdim
tekrardan.
Valizlerimi toplam, Philip'e veda edip New York'a gemitim, konferansm vermeye. Yolculuumun geri
kalan ksmnda, akndan vazgemi gnl krk kadn rolm itenlikle oynarken, bir gn, bir sergide,
sigaramn dumanlar arasndan gzken bir resimde, gerei grr gibi olmutum. Yine, tek bir and beni
deitiren, dnyaya bambaka bir gzle bakmam salayan. Anadolu kadar eski ve soylu topraklardan,
sadece iki yz yllk bir gemii olan birikimsiz ve grgsz yeni dnyaya gemitim. Teknolojileri ve adalet
duygular ile, yedi bin yln kltrnn stnde oturan bizleri, fersah fersah ayordu Amerika. Tek bir ortak
payda vard aramzda. Baka kltrlerden de gelsek, baka dilleri de konusak, aramzda yzyllarn fark da
olsa, sanat ve sevgi bizi ayn dnyann insanlar yapyordu. Dnya bir byk btnd.
rmup c Kc^cucLcg saiulgii gizi, Kena Kename de Dulablr-dim, sanatla ba baa kaldm takdirde.
Evime dndm. Tam yirmi yl geti aradan. Yetmili yllarn 275 sonuna doruydu sanrm, Nouvelle
Observateur' okuyordum. Salarna ak dm bir erkein resmini grdm gazetede. Birini hatrlatyordu
bana. Okudum. Aman tanrm! Yirmi yl nce, Meksika'y birlikte gezip dolatm... k olduum, yannda bir
mr yaayabilir miyim diye dndpm adam... Philip'i... tarihi eser kaaks olduu iin, yerliler
vurmulard. Yrtc kularn parampara ettii cesedi haftalar sonra bulunmutu, vadide. Mina'y aradm
hemen. Mina Urgan'. O, Nouvelle Observateur' de okurdu, benim yllarn gerisinde kalm sevdam da
bilirdi.
"ldrlen arkeologun haberini grdn m?" diye sordum.
"Grdm," dedi, "Gemi olsun. Ne hikye olurdu ama! istanbul hop oturup hop kalkard. Belki de
adamcaz, sen yannda olduun iin, girimezdi bu karanlk ilere."
Yirmi yl nce, ayana ta balanm ku gibi geni ufuklara kanat aamadm iin azarlamt beni, Mina.
Ku bu sefer yok pencerede. Onlar da kendim gibi, ok uzaklara uuramadm iin, beni boykot mu ettiler
acaba? Aslnda ok istedim kularn tam o yerden havalandklar uu anlarn seramikte yaatabilmeyi. ok
denedim, beceremedim. Benim kularm hep yere akl kaldlar.
"Siz imknsz denemisiniz," demiti bana Ferid Edg.
"Neden byle sylyorsunuz?" diye sormutum.
"nk seramikte, uuun hafifliini ve hareketini vermek imknszdr da, onun iin."
Haklyd belki. Ama bunu bana deil, kulara anlatsn. nk iimde beni cezalandrmakta olduklarna dair
tuhaf bir duygu var, onlar gklere salveremediim iin.
Beni yine ayn odaya koydular. Merref ok srar etti, girite. "Freyanm odasna alt. Baka oda vermeyin
ltfen. Orada yatan hasta bugn kacaksa bekleriz," diye tutturdu.
"Merref, ne tark eder kuzum, nereae osa yatarm, uyor-dum.
"O oday sevmitiniz. Pencereden her ne grnyorsa, hep dar bakyordunuz," dedi. Bir an iin dndm
ona kutan bahsetmeyi, sonra vazgetim. Beni delirdi ya da bunad sanabilirdi.
Geen yl kaldm odaya yattm, sonunda. Merref, bir durumaya yetimek iin, beni hastabakclara teslim
edip gitti. Onlar beni soyup, yatama yatrdlar. Oksijen makinesini getirmek zere ktklarnda hemen
pencereye baktm. Yok, gelmemi. Kuun orada olmamas, gidici deilim mi demek acaba? Sizler de
anladnz artk, benim etin ceviz olduumu. Kolay kolay gitmiyorum. len tatilinde, Sara geldiinde syler
bana doktorun tehisini. Bakalm ka gn yatacam bu sefer hcremde. Ama yazk! Gardiyanmn eksikliini
hissediyorum penceremin pervaznda. Bu seferki kalm, bir nceki kadar elenceli olamayacak. Ku
gelmiyor bir trl.
iinden Aa Geen Ev
(1958-1968)
Utarit zgi, Galatasaray lisesinde renciyken, snf arkadann annesi olarak uzaktan grd ve bir tanra
kadar muhteem bulduu Freya ile, ilk defa Maya Galerisi'nde tant. Bu kez de Akademi'de renciydi.
Freya artk, ilk genlik yllarndan hatrlad ba dndren bir gzel deildi. Ama taze gzelliini
demlendirmi, ilgin, derin ve hl muhteem bir kadnd. Deiik giysilerinin ve kendi retimi olan taklarnn
uzun sre belleklerde kalmasnn yan sra, genizden gelen kaln sesi de kulaklardan silinmiyordu kolay kolay.
Utarit Izgi, bir on be dakikaya varan sohbetten sonra, delikanllk ann ilk hayranln, belki de ilk
bilinalt sevdasn en doru kiiye ynlendirerek yaam olduunu dnd.
Freya, Paris'te at sergiyi, Maya'da da tekrarlyordu ve ilk seramik yaptnda, iznik inileriyle kapl bir
duvarn nndeki kk nite duran rahleyi betimliyordu. Seramiklerinde, renk seimi ve konu itibariyle iznik
gelenei vard. Cokulu renkleri kulland suluboyalarnda ise selvi aalarnn yldzlara uzand gece
manzaralaryla naif bir tat yakalyordu. Utarit Izgi de, baty kopyalamadan ok, gelenekten yola karak
ada yakalamak peinde olduu iin, Freya'nn ilerine hayranlk duymutu. raklk devresine rastlayan
o gnlerde, ilerde yapaca binalarda, mimar-sanat ilikisini gerekletirmek, hayallerinden biriydi. Kimbilir,
belki Freya ile de alma olana bulurdu bir gn!
Hayali, alt yl sonra, 1958'de gerekleti.
1958 Brksel Enternasyonal Fuar'nda, Trk Pavyonunu ger-
ekletirme onuru, Akademi retim gorevllen olarak utant zg ve arkadana dt. Utarit zgi, Hamdi
ensoy, lhan Tregn 278 ve Muhlis Trkmen, mimari tasanmlarn Trk sanatlarnn katksyla
renklendirmeye karar verdiler. Hangi sanatlarla almak istediklerini kararlatrdlar.
Bedri Rahmi, 250 metrekarelik bir duvarn zerinde alacakt. Sabri Berker, bir baka duvan resimleyecekti.
lhan Koman, bir heykelle katkda bulunacakt.
"Freya'y da ekibimize katalm," dedi Utarit.
"Zaten iki adet duvar panosu yapyoruz. Freya'ya stnde alacak duvar kalmad," dedi lhan Tregn.
"Duvar panosu yapmas art deil ki. Belki baka trl bir katkda bulunabilir?" dedi Hamdi ensoy.
"Her ne yaparsa yapsn, bir Trk kadn sanat olarak, Fuara katlmas ok ho olurdu," dedi Utarit. lk
genliinden esen bir rzgr, bir diva'nn alml hayalini dalgalandryordu gzlerinde.
Freya, Brksel Fuan'na seramik fncanlaryla katld. Fuar'n nc gn sona ermeden, fincanlardan eser
kalmam, hepsi yamalanmt. ok acele birka takm daha smarladlar istanbul'a. Her gelen takm,
haftasna kalmadan, sergiyi gezenler tarafndan yrtlyordu. Utarit zgi, fincanlar alndka, tuhaf bir
gurur duyuyordu. Brksel halk, Trk sanatnn iine duyduu hayranln onun seramiklerini, yasad
yollarla bile olsa, evlerine tayarak dile getiriyor gibiydi, sanki.
Brksel Enternasyonal Fuan, biri mimari dieri seramik dalnda iki ustann uzun yllar srecek dostluuna ve
ibirliine bir basamak oluturdu. Utarit zgi, istanbul'a dnnde, Feneryo-lu'nda yapaca ikiz evlerin i
tasarmnda birlikte almalann istedi Freya'dan.
"Duvarlanna pano mu istiyorlar?" diye sordu Freya.
"Onlar bir ey istemiyorlar. Ben onlan, sanatlarn renkleri, biimleriyle yaplarna katkda bulunmalarnn ok
iyi bir ey olduuna inandrmaya alyorum."
nz zor utant ney, dedi Jfreya.
"Hayr deil. Onlar ikna ettim bile. minelerini yapar msnz?"
Freya hemen evet diyemedi. Bu i, bir bankann d duvann yapmaya benzemiyordu. Kabul ederse,
sanatn birtakm zengin kiilerin emrine sunuyor olacakt. Eleri, kendi zevkleri dorultusunda, Freya'ya ters
den bir eyler isteyebilirlerdi. Kaprisli olabilirlerdi. Paray verenin dd aldn bilirdi Freya.
"Tasany grebilir miyim?" diye sordu, ii yokua srmek iin. "nce bir grelim bakalm, benim
alabileceim bir ortam var m?"
Utarit zgi, Freya'nn broya kolay kolay uramayacan sezdii iin, krokileri evine yollad. Byk alma
masasna yayd ktlan Freya, bir gz att.
"Hoppalaa," dedi, "Bu da ne?"
nnde iinden aa geen iki adet ikiz villa duruyordu. Yanl grdn sand iin, atlyede dolanp
duran Sara'ya seslendi.
"Ponpon, gel bak una. Ne gryorsun burada?"
ocuk, ktlarn zerine eildi, "Fifo anne, bu ne tuhaf bir ev. iinden aa geiyor," dedi. Freya telefona
koup, Utarit'i arad.
"Utarit Bey, ben mi yanl grdm acaba? Evin iinden aa m geirdiniz?"
"Evet," dedi kardaki ses, sakin sakin.
"Neden?"
"Aac kesmeye kyamadm da ondan."
Mimarn, sadece yaratc deil, koruyucu da olduunun bilincindeki bu dostuna, hayr diyemezdi artk. Freya
iin koruyuculuk sadece eski yaplan deil, doay da korumakt. Demek, kendi gibi dnen bakalar da
vard evresinde. O kadar sevinliydi ki, onun da iinden arklar geiyordu imdi.
"iinden aa geen evlerin minlerini yapacam bildirmek iin aradm sizi, Utarit," dedi.
"ok iyi ettiniz. Ben size bir mine daha sipari etmek istiyo-
"Kimin iin?"
"Bir dostum iin. Faruk Tanay' tanr msnz? naat malze-280 meleri yapan bir fabrikas vardr."
"Tanmyorum," dedi Freya. "Tanrz."
Nedim Karakurt ve Haluk aman'in, Feneryolu'ndaki ikiz villalarnda almaya balamadan, Faruk Tanay'm
minesini tamamlad Freya.
Bir minenin yapm iin tant Faruk Bey, Freya'ya evki Bey'den renkler anmsatmt. Onun gibi yal
olmamakla birlikte, babacan grnl, yumuak, gvenilir, sakin bir insand. Sanat ya da sanat ruhlu
deildi ama, sanata ve sanatlara byk saygs vard ve en nemlisi, Freya'ya fena halde tutulmutu.
Kendine hayran bir erkein, evresinde dolamasna alkt Freya. Hayatnda byle birinin bulunmas onda
bir emniyet duygusu uyandryordu. Darda kar sepelerken, scack bir odada, rahat koltua uzanp gzel bir
kitap okumak gibiydi, emrine mde bir hayrann el pene divan durmas. Yalnzln ve zgrln
dengelen-mesiydi, birine 'ait olma' hissiydi. Kadnlara has bir skn duygusuydu, itmedi Faruk Tanay'.
Evliliinden de gocunmad. Onun evli oluu, kendini tamamen sahiplenmeye kalkmasna engel olaca iin
memnun bile oldu. Bekr erkeklerle giritii ilikilerde, aralarndaki mesafenin kontrol elinden kayordu
Freya'nn. Hele Trk erkekleri, gnn her saniyesinin hesabn sormaya ok meraklydlar. Oysa onun, kendi
yaama alann igal etmeyecek, ona soluk alma frsat tanyacak, gvenilir bir dosta ihtiyac vard.
arldnda gelecek, sevgisini, ihtimamn ancak istendiinde gsterecek, saygl, efendi bir arkadaa.
Bir cumartesi gn, lene doru, elinde Hakkiyanmn verdii anahtarla, Freya'nn len yemeini aa
kata indiren Afife, yatak odasndan kan bir erkekle karlanca, eve hrsz girdiini zannetmi, avaz avaz
barmt.
"Barmayn efendim," demiti Faruk Tanay, "Ben hrsz deilim. Freya'nn arkadaym."
nt, u uaa /.m yaiidua cvc girmeyin lUUen, CiemiU
buz gibi bir sesle Freya.
"Anneniz yollad beni. Yoksa anahtarnz bende ne gezer."
"Annem anahtar da verse, siz yine zili aln."
"alyorsunuzdur diye dnmtm. alrken rahatsz edilmek istemezsiniz de."
O gnler, Freya'nn dikkatini datmak istemeden aralksz alt gnlerdi. Meksika'dan, cebinde ok eyle
dnmt. Yeni dnyada geirdii sre iinde, ada sanat ve deiik kltrlerin rnlerini yakndan
tanyp, incelemi, zmsemiti ama hayr, Gney Amerika yerlilerinin sanatn yanstmayacakt ilerinde.
Baka dleri vard. Seramiin, sadece sra susam toprak zeminden baka boyutlar da olabileceini
kavramt ve zorlayacakt snrlarn. Zaten, bu yolculuktan dnerken bir de kk emay frn getirmiti
yannda. Eski Msr'n, kobalt karml hamurunu denemiti ve bu malzemede lei kk tutmak zorunda
olduu iin, taklar yapmaya balamt. Bakr, pirin gibi maddeleri srlyor, bir zamanlar Bizans'tan Rusya
yoluyla Avrupa'ya geen teknii kullanarak, yzkler, kolyeler, brolar retiyordu.
Afife, Ferruh Tanay ve Freya etrafa salm taklarn, seramik ve cam paralarnn ortasnda, birbirlerine
bakmlard. lk kahkahay Afife patlatmt. Freya da glmeye balaynca, Faruk Ta-nay'n ii rahat etmi
geri dnmt yatak odasna.
"Faruk, cuma akamlan bende kalyor ekseri, haberiniz olsun," demiti Freya.
Afife yukar ktnda, aadaki konuktan hi sz etmemiti evdekilere. Freya'nn bir srrn paylayor
olmasnn ve bu srr kimseye sylememesinin, aralarndaki soukluu gidereceini umuyordu. Ama o buzdan
duvar zmeyi yine becerememiti. ok gl bir harc vard duvarn, Sara adnda. Bu konuda hibir suu,
bilgisi, eylemi olmad halde, mr boyu bir kara kedi gibi, annesiyle halasnn arasnda duracakt Sara.
Bu yllarda, akir Paa atlyesindeki mdavimler de hi deimemi, sadece oalmlard. Utarit ne zaman
akamstleri Fre-
281
ya ya urasa, oraaa Anmet nama anpnar a, /vnme sms e-cer'e, Melih Cevdet'e, Sabahattin Eybolu'na,
akir Eczacba-282 'na, Cimcozlar'a rastlyordu. Onlar her aramba, Freya'da bu-luup, ya Jorj'un
Kulis'ine, ya Kumkap'da Kr Agop'un veya Balk Pazar'nda Lefter'in meyhanesine gidiyorlard. Moda'daki
Koo'ya veya Kalam'taki Todori'ye gidecek olurlarsa, Kadky yakasnda oturan Mina Urgan da katlyordu
gruba.
Freya, mrnn elli yln birlikte geirmi olduu zengin evrelerden, lks lokantalardan ve yksek burjuva
alkanlklarndan kendi gnl rzas ile kopuyor, sanat dostlarnn deme snrlan iindeki daha mtevaz
meknlara, baka alkanlklara doru kayyordu. Ama, gemiinin soylu dzeyinden hi dn vermeden. Kl
Ali'nin kars iken giydii Worth, Dior, Givency markal giysilerle deil, Anadolu desenleriyle sslenmi, Ayla
Er-yksel imzal, mor ya da turkuaz etnik giysilerle dolayordu. Prlantalar, zmrtler deil, emay ya da cam
taklar takyordu. Her zaman olduundan ok daha arpc, haval ve kt.
Freya zaman zaman, gemiinin izlerinden yola karak baz mnakaalarn iinde buluyordu kendini. En
ok da en yakn ve sevgili dostu Sabahattin Eybolu ile atyordu.
Bir gn drt kii, Bursa'ya gezmeye gitmilerdi. elikpalas'm salonunda oturuyorlard.
"Byle lks yerler sinirime dokunuyor. kp doru drst bir yere gidelim yemek yemek iin," dedi
Sabahattin Eybolu.
"Burann neresi lks kuzum?" diye sordu Freya.
"Sana lks gelmeyebilir. Ben halk ocuuyum. Buras bana gre lks."
"Buray lks bulmadma gre, senin gznde ben ne ocuuyum Sabahattin?"
"Sen kk ocuusun kzm. Kk ocuu olduunu hi unutamadn iin de burann lks sana batmyor."
"Burann lks bana batmyor, nk buras lksten ok uzak, khne bir otel."
"Kk ocuklar iin, yle olabilir."
Freya, ilk defa terbiyesini bozmay gze ald. "Neden bana
ucugu ucrKcn, sesnue orospu ocuu dermiin giDi Dr tn seziyorum?"
"Durun! Durun, durun, ocuklar. Ne kadar sama bir ey s- 283 tne tarttmzn farknda msnz?" diye
araya girdi akir Ecza-cba.
"Sen sus, karma," dedi Sabahattin.
"Neden, o da m kk ocuu?" diye sordu Freya.
"Freya, allahakna, ne oldu sana byle?"
"Bana kzma, ona kz akir. Kendi dnda hepimizi ey ocuu zannediyor."
"Ne ocuu zannediyor muum?" diye steledi Sabahattin.
"Sence salatan holanmak, dklen pis yerlerde dolamak, bir erdem yle mi?"
"Yahu delirdiniz mi siz? ocuklar gibi incir ekirdeini doldurmayacak bir ey stne mnakaa ediyorsunuz,"
diye araya girdi akir.
"Ben mnakaay bitiriyorum. Burada yemek yemem. Nokta."
"Ben de buradan baka yerde yemek yemem," dedi Freya.
akir, resepsiyona yrd, hesaplarn dedi.
"Haydi bakalm, madem yle, evlerimize geri dnyoruz," dedi. Bir kar suratla arabaya dolutular. Araba
vapuru kuyruunda, vapura binmek zere beklerlerken, bir glme tuttu hepsini. Freya, Sabahattin'e dnd,
"Allahakna doruyu syle bana," dedi, "kk ocuu olduum iin, benim ev de lks m senin gznde?"
"Hayr. Oras senin inin." |
"Yani imdi de bana hayvan m diyorsun?" *
"Sana hayvan deil, arslan diyorum, Freya, arslan! Arslansn sen," dedi Sabahattin. Bartlar.
Freya ilk mavi yolculuunu 1959 ylnda yapt. inden aa geen evin minelerini yeni bitirmiti ve ayn
yl babasn kaybetmiti. Emin Paa, Yalova'da geirdii bir beyin kanamasndan sonra, ambulansla stanbul'a
nakledilmi, bir sre evinde kendini bilmeden yatmt. Zaten yllardan beri hastayd. lm kendi
m DeiKi ae Dir Kurtuuu ama rureya ok ac eonu. ueraar-ca ryasnda grmt babasn. Son
grdnde babas, paa 284 niformas iindeydi ve kzna, "Benim iin zlme yavrum. Hat-ta aclarm
dinmi olduu iin sevin. Artk huzur iindeyim," diyordu. Yine de babasnn, o uzun boylu dimdik adamn son
yllardaki ufalm krlgan gvdesini, zdrap dolu gzlerini hatrladka ii yanyordu Freya'nm.
O gnlerden birinde, Freya manen ve bedenen ne kadar yorgun olduunu anlatp duruyordu bir akam,
konuklarna. Cevat akir, gmbr gmbr grleyen sesiyle,
"Seni Akdeniz'in sularnda ykamak lazm kz! Baka trl arnp, dinlenemezsin," demiti.
"Akdeniz'in sularnda yka beni o zaman day."
"br gn, Bodrum'a dner dnmez, bir tekne ayarlayacam sana."
Kk atlyeyi dolduran onca insandan sesler ykselmiti,
"Beni de yka."
"Beni de."
"Beni de."
Sonunda, o srada atlyede bulunmayan Mina'nn da katlmasyla, tam otuz kii olmulard.
"Nuh'un gemisine dndk yahu!" demiti Cevat akir.
Days birka yldan beri, Aliye, ve Freya'nn srarlaryla, gelip gitmeye balamt akir Paa Apartman'na.
Annelerini kaybettiklerinden beri Hakkiye ve Aye, aabeylerine kar daha yumuak bir tavr taknmlard.
zellikle de aabeylerinin Bodrum'da doan ve byyen kz Ismet'i grmelerinden sonra.
ocuk, kzl parltlar yanstan sar rgleriyle narin bir papatyay andryordu. Cevat akir, ar hasta
olduunu telgrafla rendii annesine, sekiz yama yaklaan kzn tantrmak iin yannda getirmiti. ocuk
yolda tm, nezle olmutu.
"Aabey, annem bu haliyle bir de nezle kapmasn. smet birka gn Ada'da kalsn, nezlesi geince alr
getiririz," diye srar etmiti
di.
Sare smet Hanm'a, kendi adn tayan kk torununu grmek nasip olmamt ama yatt hastane
odasnda, sevgili olunun kollan arasnda vermiti son nefesini.
Cevat akir periand. Annesinden gelen mektuplar, yreinin zerinde tayabilmek iin, sol yan cepli
ceketler giyen Ce-vat' uzun yllar hasretini ektii anasndan skp koparmak zor olmutu. Onun derin
znts ve knal yapnca andran rgl kk kz, kardelerin arasndaki buzlar eritmi, zaman iinde
kardelerin ilikisi eski scaklna kavumutu.
Uzun zamandan beri, o zaten Cevat akir deil, nl "merha-ba"syla etrafndakilerin gnn stan, bir
nefeste, Yunan mitolojisini nnze seriveren Balk'yd. Homer'di, Oedipius'tu, Po-seidon'du. Ve onun,
bulunduu meknlar a, bilgiye ve neeye boan kiiliine uzun sre kar koymak da imknsz gibiydi.
1959 yolculuu, 'Mavi Yolculuk' adyla dilimize yerleen gezilerin ilkiydi. Cevat akir, tekneyle ok dolamt
o sularda. Yannda bir iki de merakl turist bulunurdu ekseri. Ege corafyasn kefe km bir Ulysis gibi
adm adm gezerdi koylar. Bu kez, 16 metre boyundaki sala bir teknenin iinde, uyku tulumlar, raklar,
paket paket sigaralar, havlulara sarlm buz kalplar, ortasndan kesilip buzlara yatrlm karpuzlanyla tam
otuz kiiydiler, tekmili de stanbul'dan gelmi!
'Macerac' adl tekne, Marmaris'ten kalkp, burunlar dolana dolana, Bodrum'a getirmiti yolcularn. Geceleri
uyku tulumlarna veya battaniyelerine sarnp gvertede uyumulard. On be gn boyunca denizle,
yunuslarla, tarihle ve rakyla ylesine i ie girmilerdi ki, Bodrum'a vardklarnda, aralarnda bir sre kendini
Likyal bir balk ya da Xantos'tan gelen bir Yunan tanrs sananlar olmutu. Her gne, daha gne ufukta
kan krmz rengiyle yeni yeni gzkrken, Balk'nn genzinden ykselen gr bir "Merhaba!" ile balamlar,
onun tuttuu balklan atete kzartp yemi, ondan dinledikleri efsanelerin yan sra, adn sayd yzlerce
bitkiyi, iei, otu, aac tanmlard.
285
286
l Ultva vt auxauaoiaii) mavi tvivuiui^ui- vvivjuw^ >_.*.*....Uy.*.- v
her yl tekrarlanmt bu serven.
Freya, birka yl sonra, 1962'de, Prag'da Uluslararas Seramik Sergisi'nde en byk dl olan 'Altn
Madalya'y kazand. 1955'te Cannes'da kazand gm madalyadan sonra, kendini uluslararas arenada bir
kez daha kantlam oluyordu bylece.
Artk o bir ustayd ve seramikte ufkunu geniletmesinin zaman gelmiti. Teknik niversite'nin Jeoloji
blmne bavurdu ve eitli aratrmalardan sonra, ok elverili bir malzeme ele geirdi. Bu malzemeyle,
yksek piirimli trleri denedi. Topran karm-laryla ve atlyeye nakliyle sevgili Hasan Usta's urayordu.
Freya ise sabaha kadar frnnn banda, deiik piirim dereceleri deniyordu. Alacal srlar, yksek piirime
uymad iin, renklerden vazgeiyor, sralt oksit boyalar kullanyor, tek renklerde younlayordu. Gre
almaya balamt.
ok youn bir k geirmi olmasna ramen, o yaz mavi yolculua kamad Freya. Yaplacak zel ileri
vard. Ponpon, Da-me de Sion'a balayacakt. ocuun niformalar hazr edilecek, kitaplar, defterleri
alnacakt. Yaz boyunca, biraz da Franszca almasn istemiti kzn.
Eyll banda, okulun eski mezunu olarak, yeenini kayda kendi gtrd. Tam be yl nce, Sara ilkokula
balarken, okuldaki ilk gnlerini hatrlad. retmeni, ocua adn sorduunda,
"Ponpon," demiti Sara.
"Kzm senin baka adn yok mu?" diye sormutu retmen.
Bir an, 'Bu ocuun ad neydi, sahi?' diye dnmt Freya.
imdi, Dame de Sion'un o ok tandk kayt odasnda oturmu sralarn beklerlerken, birdenbire,
"Fifo anne, ltfen bana onlarn yannda Sara der misiniz?" diye sordu ocuk.
"Kimlerin yannda, Ponpon?"
"Srlerin, rencilerin. Onlarn Ponpon olduumu bilmelerimi istemiyorum."
"Nasl istersen Pon... ocuum." Freya, ilk kez Sara'nn artk
J. VJllj-'V/i* W^-Jj") **j.yiv UW.iaaua \uyui\ Ull llIJUll V/lUUUllU laiIV V.U1"
yordu. Kendi adna kavumak istiyordu ocuk, hakl olarak.
"Seni Ponpon diye armamalarn evdekilere de soyleyece-im," dedi. Kardeinin, "Kzm nasl aracam
sen mi tayin edeceksin?" diye soracan duyar gibi oluyordu. Ama, evdeki anlamazlk, akir'den deil,
Affe'den kt.
"Ponpon'u okula kaydettirmisiniz Freya abla," dedi.
"Evet."
"Bana veya babasna haber verebilirdiniz."
"Afife, Sara'nn Dame de Sion'a gideceine karar verilmemi miydi?"
"Verilmiti."
"Eeee?"
"Ama kayda birlikte gidebilirdik."
"Ne fark eder ki. te gittik, yapverdik."
"Velisini kim diye yazdnz?"
"Velisi ben oldum."
"Ama annesi benim."
"Benim veli olmam, senin anneliine halel getirmiyor ki."
"Bu ocuun annesi ve babas var. Velisi ikimizden biri olmalyd."
"Yarn gider, deitiririm. Mesele yaplacak bir ey deil."
"Velisi sen olursan, Franszcaya da sen altrrsn Afife," dedi Hakkiye Hanm. Her zamanki gibi, kznn
yannda yer alyordu.
"Babas altrr," dedi Afife. "stelik, Dame de Sion'a giden her ocuun annesi ve babas Franszca m
biliyor, Allahakna?"
Freya, yantlamad gelinini. akn akn annesiyle halasn dinleyen Sara'nn san okad, kapy usulca
ekip, aaya, kendi katna indi. Az sonra, kk ayak sesleri duydu kapsnn nnde. Zili alnd. Gitti at
kapy. Sara mahzun gzlerle kapda duruyordu.
"Hayrola?" dedi.
"Fifo anne, velim annem olursa, siz yine beni altrrsnz deil mi?"
"Elbette Pon... Saracm. Elbette altrrm."
"O Franszca bilmiyor nk."
287
Z-M.id.1 yun.. Udutui) atat, u~, m-pmiiz, uuijuilu..
"Ben sizin altrmanz istiyorum, Fifo anne. Sizi ok seviyo-288 rum nk."
Freya, "Annenle baban da ok sevmelisin," demek istedi ama, kelimeler boazna takld, "Ben de seni ok
seviyorum," demekle yetindi. Sara sz konusu olduu zaman, duygular mantna ar basyordu. Biliyordu
bunu.
Freya'nm, dnyaya bak alan birbirine pek uyan Utarit Iz-gi ile ibirlii altml yllarda da tm hzyla
sryordu.
Pendik'deki Kunt villasnn hem minelerini yapm, hem de ayrc beyaz beton duvarnda seramik eler
gerekletirmiti Freya. Ama en heyecan verici almas, 1966 ylma denk den, Ziraat Bankas ile Baak
Sigorta'nm birletirici duvarlar oldu. Binalar Harbiye'de ina edilecekti ve 80 metrekarelik yzeyleri ile, bir
sanat iin, inanlmaz gzellikte bir rya gibiydiler.
Freya da nce gzel bir rya grdn sand. Hayalinde, kafasnda, yreinde ne varsa sere serpe
boaltabilecei 80 metrekarelik bir bo alan sunuluyordu ona. Yaasn!
Konuan, Sevien, Dnen Duvarlar
Freya, pelerinine brnp, Harbiye'de alaca duvarlarn nne yrd, iki karde kurulu yan yana
duruyorlard ve binalar, ortalarndaki kolonla ikiye blnyordu. ki ayr pano gerekletirebilirdi duvarlann
zerinde. Ama o hi sevmezdi kolaya kamay. Bo duvarlann karsna geip, durdu. Hava kararmak
zereydi, iinden evine kouturan insanlarla, okuldan km ocuklarla doluydu sokak. Trafiin grlts bir
ara kulaklarn sar edecek kadar oald. Hafiften bir de yamur balamt. Freya srekli karsndaki
kolonla blnm duvara bakyordu. Bu duvan deitiremez ileri ya da geri alamazd. Byltp, klte-
mezdi de. Binann mimar, onu karsnda duran yzeye, boyutlara ve a mahkm etmiti. Freya, Izgi'nin
binasnn esiriydi artk. Bir yol bulacakt ve sevecekti bulduu yolu. Baka aresi yoktu. Beinci sigarasn
sndrd ve yava yava evine geri dnd.
Sabah yedi buukta yine ayn yerde buldu kendini. Yannda getirdii alr kapanr kk tabureye kt.
Sokaklar yeni aydnlanmt. Kimseler yoktu yollarda. Duvar, sessiz, sevimsiz ve karanlkt. O, bir iki sigara
bitirene kadar bir uultu kaplad ortal. Sabahn ilk otobsleri oktan menzillerine ulamlard ama, en
grltc kalabal tayan, en dolu otobsler yeni yeni kyorlard seferlere. Bir yanm saatin iinde etraf
okula giden o-cuklann cvltlar, temizlie giden kadnlarn yaknmalan kaplad. Gne ykseldike,
Freya'nm duvan da iiyor, aydnlanyordu. Saat dokuz buukta duvar, apaydmhk, nee dolu bir yzeye
dnt. Freya evine dnd.
Saat biri biraz geiyordu geri geldiinde. le yemei iin annesinde bir eyler attrp, tekrar komutu
duvara. Yannda ta-
F19
yOKlU UU KCZ.. uiii<ii<iii>iiii Koifiouw UUyv.. e______,___r
duvar seyre koyuldu.
290 "Teyze, ne bekliyorsun burada?" dnd bakt, bir delikanlyd soruyu soran. "Otobs."
"Durak burada deil ki." "Biliyorum."
"O zaman otobs beklemiyorsun." "Hayr."
"Birini bekliyorsun u halde." "Evet," dedi Freya. "Ben de seninle bekleyebilir miyim?" "Kimi?"
"Senin beklediini." "Sana ne benim kimi beklediimden." "Ortaya ktnda sana yardmc olurum."
"Yardma ihtiyacm yok, yavrum," dedi Freya. "Vardr vardr. Sen kadnsn ne de olsa." "Ne demek
istiyorsun?" "Yani, bana bir i mi gelmesin." "Niye gelsin ki?" "Eee, bu iler belli olmaz, teyze." "Hangi iler
olum?" "Bu sizin iler." "Neymi bizim iimiz?" "Milli Emniyetten deil misin yani?" Freya glmemek ii zor
tuttu kendini "Yoo, deilim," dedi. "Hep yle derler. ay nce, u kardaki bfeyi gryor musun, oraya
bir adam geldi, tnedi satc gibi, gnlerce gazoz satt bfede. Sonradan rendik, bir komnisti mi
enseleyeceklermi neymi."
"Ama ben Milli Emniyet'ten deilim."
"Peki ne diye gelip ayn yerde dikiliyorsun gnlerdir."
"Duvar iin."
"Ne duvar?"
"Neden?"
v u ul.
"Bana bir eyler sylemesi iin."
Bu sefer arma sras olana gelmiti.
"Yokyaa!" dedi, "Ne syleyecekmi duvar?"
"Ben de henz bilmiyorum. Ama bana anlataca bir iki ey mutlaka vardr. Bekliyorum ite."
Delikanl uzaklat yanndan. Yan sokaktaki dkknlardan birine girdi. Yannda bir adamla tekrar kt dar,
Freya'y gsterip eliyle deli iareti yapt. Freya'nm onlara el salladn grnce, ikisi birden hemen
dkknn iine katlar.
Haftann sonuna doru, Freya ile duvarn arasnda elle tutulur, gzle grlr bir iliki balad. Sokakta
yryen insanlarn, caddeden geen arabalarn sesleri arasnda, Freya, duvarn soluunu duymaya alt.
Gzlerinin nnde yava yava bir kavram beliriyordu. ki duvar birbirinden ayrmayan, tersine birletiren bir
kavram, iki ayr pano yerine, ikiye blnm bir pano dledi. Birbirini tamamlayan, bununla da kalmayp, bir
birliktelik yakalayan, iki blml ama tek bir pano hayal etmeye alyordu, gzlerini kapam. Birden bir ses
duydu arkasnda.
"Duvar konutu mu teyze?"
Gzlerini anca, birka gn evvel ona sorular soran genci grd.
"Sonunda konutu," dedi.
"Ne syledi?"
"Doay oluturan drt ana unsurdan sz etti."
"Neymi onlar?"
"Toprak, su, ate ve hava."
Delikanl ellerini kafasnn hizasnda tutup sallayarak, "Sen bir doktora git," dedi Freya'ya, koa koa
uzaklat. Freya sakin sakin kdn ve kalemini kard antasndan, her zaman dayand aaca dayanp
izmeye balad.
Pano, soldaki Ziraat Bankas'nm duvarndan balyor, bir kolonla blnp dar kyor, yeniden ieri girip,
Baak Sigorta'nn duvarnda devam ediyordu. Bir yansnda scak renkleriyle toprak ve ate, teki yansnda
ise, souk renkleriyle su ve hava yer alyor-
291
du. Bylece DirDirne Kart ana yuc uc resim oluuyordu panonun btnnde.
292 Doay, yaam, varoluu, sreklilii simgeleyen bir resim. s-telik, i ve d meknlar birbirine
balayan, kavramsal btnl gerekletiren bir resim!
Freya kabataslak izimini bitirince, kdn ve kalemini antasna koydu. Delikanl, dkknn camna
burnunu dayam, ierden ona bakyordu. Tam dkknn nnden geerken dar kt.
"Yarn yine duvarla konumaya gelecek misin?" diye sordu srtarak.
"Hayr, iimi tamamladm."
"Komnisti mi yakaladn."
"ocuumu dourdum. Yani panomu," dedi Freya. Hzl admlarla evine doru yrd.
Toprak, su ve ate, atlyesinde onu bekliyorlard.
Freya'nm duvarlarla sk fk ilikisi, 'toprak ve ate-su ve ha-va'y yaratt panoyla bitmedi.
Unkapan'na Manifaturaclar ars ina edilirken, baz sanatlara sslemeleri iin duvarlar verilmiti.
Bunlardan bazlar, ana caddeye bakan d duvarlard, bazlar yan duvarlard. Kimi du-varlarsa avlunun iinde
yer alyor ama, ana caddeden de bir lde grlebiliyordu.
Freya'nm payna, bu i duvarlardan biri dt.
Kalkt, duvarn grmeye gitti, ilk gn grd, ne aryd ne de duvar.
Sadece Sleymaniye Camiini gryordu. Cami ylesine heybetli, hametli ve esrarlyd ki, etrafnda ne var ne
yoksa her ey si-liniyordu, onun glgesinde. Bir duvara kp huu iinde, saatlerce bu sanat aheserini
seyretti. Onun elinden ne gelebilirdi ki, bu ulu yapnn eteklerine kurulacak arnn iinde?
Yine sancl bir doum sreci balad Freya iin. Gnlerce gidip geldi Unkapan'na. Saatlerce duvarnn
karsnda oturdu. Sabah, len, akam saatlerinin deiik klarn ezberledi. Sley-maniye'nin silueti, her
kta bir baka gzkyordu. En ok sevdii, gn batmndaki grntsyd.
Duvarn karsnda oturma faslndan sonra, ana caddeye kp, defalarca ileri geri yrd. ar'nn nnde
belki yz sefer yapt. Sokaktan geen insanlar, duvarn ancak uzaktan grebileceklerdi. Demek ki, onlarn da
gzne batacak byklkte bir desen gerekletirmesi gerekecekti. Belki de bir deil, birden fazla, rnein
byk leke... Uzaktan gz alacak, ama ayrntlar ancak yaklatka belirginleecek leke!
Her ne yaparsa yapsn, Sleymaniye Camii'nin glgesindeki bu duvara, mutlaka sevinci, mutluluu ve ak
yanstmak istiyordu. Caminin mistik havasyla btnleecek, sonsuz bir huzur ve sevgi imgesi dmeliydi
duvara. Hibir figr dlemeyecekti. Sadece mutluluk kavramndan yola kacakt. Bunu baarabilmek iin,
B-ykada'daki ocukluk gnlerini, bahedeki koumalarn, anneannesinin bin bir renkli ieklerini
dnecekti yaptn yaparken.
Bir eye daha karar verdi; cam kullanacakt, fazla eritmeden. nk cam, frn scakl artrld zaman
eriyor, seramiin zerinde sr etkisi yaratyordu. Oysa, belli bir scaklkta piirildiinde, erimiyor ve seramikte
prizma etkisi salyordu. Freya eritmeye-cekti camn. Bylece, seramiin renkleri, bu cam prizmadan
szlerek yansyacakt. Unkapan ars'nn nndeki ana caddeden geenler, nce duvarn stnde
oynaan renkli n avkn grecek, lekeleri sonra fark edeceklerdi.
ar'nn panosu da, yapt dier duvar panolar gibi, Fre-ya'nn byk alma masasnn zerinde serili
duruyordu. O, gayet yava ve sakin fra darbeleriyle, bir ressamn resmini boyamas gibi, sabrla srlyordu
metrekarelerce plakay. Kocaman panolar tasarlayp gerekletirebilecek resim bilgisine sahip olduundan,
kolay ve rahat retebiliyordu. Panonun srlanmas bittiinde, masann zerinde gri bir alan meydana
geliyordu. Plakalar frnlanp masaya serildiklerinde, ortaya kan renk cmbne ap kalyordu rencileri.
zellikle de Binay. Freya'nm bu dourganlk anlarnda, Binay, Bingl ve Tzm, ona yardmc olmak iin,
etrafnda kelebekler gibi uuarak alyorlard, hi konumadan. Duyulan tek ses, fra darbelerinin
trtsnn yan sra, Mozart veya Beethoven konertolarnn aldayan sesi oluyordu.
293
I
Manifaturaclar ars'nn karolar duvara monte edilirken, 294 avluya dolumu olan ocuklar, iskelede
iilerle birlikte alan pantolonlu kadn seyrediyorlard hayretle. Kadn zayft ve evik bir kei gibi, hi
gocunmadan inip kyordu iskeleye. riyar, yal bal iiler, ona bir kralie muamelesi yapyorlard deta.
aknd ocuklar. Montaj henz tamamlanmamt ama, lekelerin de eni konu belirginlemilerdi
duvarda.
Birden ocuklardan biri bard.
"uraya bakn, iki ku pyorlar!"
Freya iskelenin zerindeydi. Glkle arkasn dnerek, aada cvldayp duran ocuklara bakt.
"Hanginiz syledi bunu?" diye seslendi. Sska bir olan ne kt.
"Ben!" dedi.
"Ku mu grdn orada?"
"Evet."
Freya enmedi, indi iskeleden. ocuu yanna ard.
"Kuu nerde grdn gster bakaym."
ocuk birka adm geriledi. Freya takip etti ocuu. Eliyle
iaret etti olan.
"Nah orada, ite, kular gaga gagaya vermi, pyorlar." Dondu kald Freya. Hi tasarlamad halde,
ocuun iaret ettii yerde masals iki ku kafas beliriyordu. Tpk pr gibiydiler. Haklyd ocuk. Biraz
daha geriledi iyice grebilmek iin.
'Ne iyi etmiim de, elimi ocukluk anlarmn ynlendirmesine izin vermiim/ dedi kendi kendine. Duvarnda,
cam prizmann nda, mutluluk, sevgi ve sevda yansmaktayd... Tam dledii gibi!
Pentimento
(Osmanolu Klinii)
Ayn odadaym yine. Bir giriyorum bir kyorum bu klinie. Odam, nasl olsa geri dneceimi bildikleri iin,
bo tutmaya gayret ediyorlar. Buras ikinci evim olmu durumda. lla bir ikinci evim olacaksa, bunun Bodrum
koylarndan birinde duran bir tekne olmasn isterdim. Ama benim, bir ikinci eve ya da tekneye yetecek
param olmad hayatm boyunca. Yoo, ikyet ettiimi sanmayn sakn. Kimseye muhta olmadan yaamasn
becerebildim bir mr. Sanatmn getirdii gelir, ancak yaamn gnlk akn-daki masraflarm karlamaya
yetti. Buras Trkiye. Burada sanatlar, yazarlar, mzisyenler hibir zaman onlar zengin etmeye yetecek
paray kazanamazlar. Gerek sanatlar her zaman olduu gibi, yine yolsuz. Olsun! Belki de yaratc
olabilmenin bir bedelidir yoksulluun verdii tevekkl ve alakgnlllk.
Kuu beklemekteyim yine. inad tuttu bir kere, gelmiyor. Oysa eminim biliyordur kendi trnn hayatmdaki
yerini. Ne ok ku yapm mrm boyunca. Onlar zgrl ve engini simgeledikleri iin deil, plastik
biimleri ilgimi ektii iin de ok uratm kularla. Kumrular, gvercinler ve baykular yaptm. Evet,
baykular! Kularmn arasnda, en ok da insanlarn uursuz kabul ettii baykuu sevdim nedense. Soylu bir
gzellii vard bu kuun. Dier kulardan farklyd. Karanl gren gzleriyle, kendini uursuz sanan aptal
insanlara, alayl bir ifadeyle tepeden bakar bayku. Bouna 'bayku' dememiler ona, yani beylerin kuu...
Ama o srcklar var ya, daha nce de szn ettiim... Onla-
n bir panoya ilemem, sanrm, sanat nayatmm en Kayoa aeger olay idi. Beyaz zeminin stnde uurmay
baardm srckla-296 rm yksn anlatmay bitirdiimde, iimden bir ses, benim ku-un gelip
pencereme konacan sylyor. nk artk, dayanlmaz bir hasretle bekliyorum onu.
1968 ylnn sonlarna doru, sadece beyaz ve siyah renklerden oluan bir ie kar, mthi bir istek
balamt iimde. O gnlerde duvarlarla fena halde har neir olduumdan, yine stnde sere serpe
alabileceim bir duvar dlyordum. Bana duvar sunan oktu da, herkes renkli istiyordu duvarn. Ama
karar vermitim bir kere. Asla dn vermeyecektim renklerimden. Bunun dnda, ne bir form ne de bir
desen vard kafamda. Sadece, siyah ve beyaz!
Bir akamst, evime ay imeye urayan mimar dostum Abdurrahman Hanc'ya atm derdimi.
"Yahu Freya, u anda neyle megulm, biliyor musun?" diye sordu.
"Neyle?" dedim.
"Divan Oteli'nin i dzenlemesiyle urayorum. Otelin pastanesinde, tezghn arkasna yerleecek duvar iin
bir zm aryordum. Hay aklnla bin yaa sen."
"Beni anlayamadm. Ben sadece siyah ve beyaz kullanmak istiyorum."
"iyi ya," dedi Abdurrahman Hanc, "Vitrinde duran renk renk pastalarla, keklerle, turtalarla yarmayacak bir
renk lazm oraya. Ayn zamanda da temizlik duygusu verecek bir renk. Bu beyazdan bakas olabilir mi?"
"Siyahmdan vazgemem ama." "Geme," dedi Abdurrahman.
Kulaklarma inanamyordum. ansma inanamyordum. Tanr bir kez daha, tam istediim boyutta bir duvar
lap diye kucama brakvermiti. Sevgili kuluydum. Evet evet, hi phem yoktu, beni sevmeye balamt
yukardaki. Bu sevgiyi sanata olan sevdama borlu olabilir miydim? Ne de olsa, onun doas da ei bulunmaz
bir sanat eseriydi.
Duvarm bulmutum. Rengimi de bulmutum. Ama ne yapacam bilemiyordum henz. Gnde birka kez
gidip geliyordum
uvan ute ne. Aiantan evime ocyaKind da otel, aklma estike frlyordum evden.
Sonra bir gn, otelin nndeki aalara tnemi srcklar grdm. Arada bir, hep birlikte havalanyorlar,
yine gelip aacn dallarna konuyorlard. Akamstyd. Gk boluunda kck kanatlarn rpp duran
kularn, bu doa mucizesinin kimse farknda deildi, ii vard herkesin. Ben, ayakta dikilip uzun uzun
seyrettim onlar. ocukluumda Ada'da annemle glerini seyrettiim leylekleri anmsatyorlard bana. Evet,
kanat rpan tm kular iin yapacaktm panomu. Divan Oteli'nin nndeki aalarn siyah kular, dallardan
havalanacak, ykselecek sonra da szlerek ieri girecek ve pastanenin beyaz duvarnda yerlerini
alacaklard. Hep orada kalacaklard, ben gittikten sonra bile.
Bir tanesi olsun aralarndan syrlp, kanat rparak gelip pencereme konmaz m?
Haydi ku haydi, bekliyorum.
Oysa beklemeyi hi sevmem ben. Ne bekletirim bakalarn ne de ben beklerim, on, bilemediniz on be
dakikadan te. insanlar bekletmeyi, grgszlk ve saygszlk olarak belletmilerdi bana, taa ocukluumda.
"En byk ayplardan biridir," derdi anneannem, "Beyefendiler ve hanmefendiler, zamannda hazr olmay
bilen kimselerdir, kzm. Birisi gecikti miydi, notumu hemen veririm ben; aile terbiyesi eksiklii."
Anneannem haklyd da grnde, bendeki bu beklemeyi sevmemek, daha ok tezcanl olmamdan
kaynaklanyor aslnda. Bir eyi kafama koydum mu, hemen olsun isterim. Bu yzden, srf bu tezcanlhm
yznden, beklemeyi sevmediim, sabrede-mediim iin, baz kalpler de krdmd zamannda.
Beni hi affetmedi Afife. Kzn ondan aldm zannetti durdu. Oysa, bir insan bir baka insandan almak
mmkn olabilir mi, hele de annesinden?
Sara'y evlat edinmek istememden doal ne olabilirdi ki? Tek vrisim oydu. Zaten ona kalacakt her eyim.
Evlat edinmekle, ilerde bir gn, onun hakknn yenmesine mani olacaktm. Servetim, mcevherlerim yoktu.
Yllarca nce, hrszn tayyrmn ya-
297
kasnda unuttuu, bana kalan yegne mcevherimi, Kus gl broumu da Sara'ya vermitim zaten. Ama
lmmden sonra, ya-298 ptlarma bakalar gz dikemeyecekti, atlyeme sadece o sahip kacakt.
Karlnda, soyad bile deimeyecekti Sara'nm.
Bu fikri kafama Mehmet Ali ile Adalet sokmulard. Onlarn da ocuu yoktu, benim gibi ama Merrefleri
vard. Ben onlarda tanmtm Merrefi. akir Paa Apartmam'nm bir mteahhide kat karl verilmesinin
gerekli kanuni ilemlerini yapyordu bizim aile iin. Gencecik, dnya gzeli bir kzd. Ben, Aliye, Fahr-nissa,
hepimiz her trl iimizin grlmesi, haklarmzn korunmas iin vekletnamelerimizi ona vermi ve zaman
iinde onu ok sevmitik. Sanki Mehmet Ali dostumuzun avukatlk brosunda aban bir stajyer avukat deil
de hepimizin kzyd. Kardeimiz gibiydi demeye bile dilim varmyor. nk, sonunda bir evlat kadar yakn
olmutu bize. akir Paa ailesinin tm fertlerinin btn kaprislerini, dertlerini, sorunlarn gk kmadan
zyor, bir de stne sevgi veriyordu hepimize. Onsuz hibir ey yapamaz hale gelmitik. Bamz skt m,
hemen Merrefe kouyorduk. Bir gn Mehmet Ali ve Adalet'le ikilerimizi yudumlarken,
"u Merref olmasa bizim ailenin hali ne olur acaba?" demitim.
"Bunu biz de dnyoruz," demiti Mehmet Ali, "Merref olmasa Adalet ile ben ne yapardk. Artk bromun
btn ilerine o bakyor. Yetmiyormu gibi bir de salk sorunlarmzla uramakta. Evladmz olsa daha yakn
olamazdk."
"ocuklarmz yok ama, benim Sara'm var, sizin de Merrefiniz."
"Sara hi olmazsa senin yeenin Freya. Vrisin o. Ya, biz nasl deyeceiz hakkmz Merrefe? Adalet'e
diyordum ki, bunun tek bir yolu var."
"Neymi o?" diye sormutum.
"Merrefi evlat edinmek."
"Annesi babas varken, mmkn m?"
"Kabul ederse, evet. Ben aratrdm, aramzda kanunun emrettii ya fark da var..."
"Mehmet Ali, ben de Sara'y evlat edinebilir miyim?" "akir'le kars isterler mi?" diye sormutu Adalet.
"Sadece Sara'nm kabul etmesi gerekiyor. On sekiz yama gel- 299 meini bekle," demiti Mehmet Ali.
Sara benim nfusuma geebilecekti demek. Benim kzm olabilecekti.
"Zaten senin kzn o," demiti bana annem. "Ne diye urayorsun? Afife'yle akir, holanmayabilirler bu
iten."
Sara ister miydi? Gnlerce uyku tutmamt beni. Cimcoz'lar, Merrefi evlat edinebilmek iin gerekli evraklar
hazrlarken, keke benim evraklarm da hazr etseler, diye dnyordum, ylesine kafama yerlemiti ki bu,
elimdeki ileri bile doru drst yapamaz olmutum.
"Sara," demitim sonunda, "Cimcoz'lar Merrefi evlat ediniyorlar. Ben de seni nfusuma geirsem, neyim
var neyim yok sana kalrd."
"Zaten bana kalacak, Fifo anne," demiti Sara, "kardeim yok ki benim."
"Kzm yle de, annen olmadm iin, sen ancak yeenim olarak miras haklarmdan yararlanabiliyorsun.
Baka akrabalar kabilir, kendilerine de pay dtn sylerler, urar durursun. Evladm olsaydn baka
kimsenin mirasm stnde hak iddia etmesi mmkn olmazd."
"Ben zaten kznz saylrm. Soyadmz bile ayn."
"ite ben de srf bu yzden sorabiliyorum bunu. Adn dahi deitirecek olmadktan sonra, niye yapmayalm."
"Annemle babama sormadan m?"
"Onlar bir kere kar karlarsa, yapamayz. stersen hi kimse bilmesin. Gerek, ben lnce meydana kar."
"Annem babam duyarlarsa.
"Duymazlar. Soyadn deimeyecei iin, sadece ikimizin arasnda kalr. Sz veriyorum. Bir de Merref
bilecek haliyle. Onu da Cimcoz'lar evlat ediniyorlar, biliyor muydun?"
"Evet, sylemitiniz," demiti Sara.
sara nn on seKiz yan doldurmasna ok az zaman kalmt. Uursuz bir yld. Genler sokaklarda Amerika
kart gsteriler 300 yapp duruyorlard. imde kt eyler olacakm gibi bir his var-di. Ya lverirsem
diyordum, kendi kendime, ya onu evlat edine-meden lr gidersem. Tela iindeydim. Sanki hemen
lverecek-miim ve birileri Sara'nn haklarn koparp almak istiyorlarm gibi bir paranoyaya kaplmtm,
lmden bu kadar ok korkunca, lm hi affetmez hemen gelir.
Nitekim, Sara'y evlat edinmemin akabinde, lm kapmza dayanmt souk ve karanlk yzyle. Annem ne
zamandr rahatszd. Yeni yaptlarm Taksim Galerisi'nde sergilememden nce iyice ktlemiti. Sergi
hazrlnda olduum iin, gerektii gibi ilgilenememitim annemle. Sabah akam uruyordum nasl olduunu
sormaya.
"Ben ok iyiyim, sen git iini bitir," diyordu hep. Bitirecek o kadar ok iim vard ki, yannda uzun kalmyor,
gidiyordum ben de.
Serginin al gn, sabah ktm yukar.
"Naslsnz anneciim," dedim.
"Kzmn sergisine gelemeyecek kadar kt deilim," dedi. Severdi allan. Operalar, tiyatrolar, konserleri,
gala gecelerini de severdi, btn kardeleri gibi. Bu serginin heyecan iindeydi ne zamandr.
"Allahtan Galeri evimize ok yakn," dedim.
"Uzak da olsa gelirdim Freya," dedi.
Sergide mutluydu. Bana soru soranlar teker teker en sevdii yaptlarn nne gtrp, bilgi veriyor,
gazetecilere resimler ek-tirtiyordu. Serginin sonunda, her zaman yaptmz gibi yemee gidecektik.
Abdullah Efendi lokantasnda kocaman bir masa ayrtmtk.
"Ben yoruldum Freya," dedi yanma gelip, "Yemee gelmek istemiyorum."
"Siz de gelin, ne zaman isterseniz ben sizi eve brakrm," dedi Utarit.
"Yoruldum yavrum. Eve gideyim."
UV1UU~
mde, Afife karmakark bir suratla, kapda beni bekliyordu. Yukar frladm. Annem, sergiden eve dnnce
hemen yatmt. 3l Biraz sonra Afife girmiti odasna. "Uyuyacaksanz, nz kapa-taym," demiti. Ses
vermeyince, yanndaki sndrmek iin yataa yaklam ve anlamt bir tuhaflk olduunu. ok zor
soluk alyordu. Kendinde de deildi. Doktor getirtmilerdi.
"Komaya girdi," demiti Doktor.
"Ama biraz ncesine kadar iyiydi. Sergide herkesle sohbet etti," demiti akir.
Demek ki annem, sergimin sonuna kadar ayak diremiti lme. Son gayretiyle mutluluumu paylamaya
gelmi, serginin bitimine kadar kalmt. Yatan yanma yere ktm. Elini tuttum.
"Benim anne, yanndaym," dedim. Bayla bir iaret yapt gibi geldi bana. El ele ne kadar uzun kaldmz
bilmiyordum. Zaman durmutu. Ailenin direiydi annem. Hibir frtnann devireme-yecei kadar gl, her
acy dimdik tayabilecek kadar onurlu ve vefalyd. Bir de stne o kadar uyumlu ve akll. Cumhuriyet'e
ayak uydurmasn bilmi, Cumhuriyet'i sevmi bir Osmanl kadnyd. Son Osmanlyd o. Okula gitmemi, evde
yetimiti ama, Belediye Meclisi'nde ye olacak kadar gncelle i ieydi ve akllyd. Aile genlerinde varolan
yaratclnn kant el emei iler, antalar, sepetler odann drt bir kesine serpilmiti. Onun sanat, dier
kardelerininki gibi tehir edilememi, evin iine hapsedilmiti. Ne yazk! Onlara bakyordum, tarifsiz bir
hzn ve sevgiyle. Birden, iime domu gibi, yzne evirdim gzlerimi, son soluunu verdiini grdm.
Krk gibi inip kalkan gs, dmdzd artk. nanamyordum. Birka saat ncesine kadar scakln
hissettiim, sesini duyduum annem yoktu. Bir an nce varken, bir an sonra yoktu. Bir kzllk yansyordu
gzme. Bu var olula yokolu ann bir yerlerden hatrlyordum... biliyordum. Daha nce yaamtm sanki...
Boaz'da bir gn... Anadoluhisa-r'nda... o mucizeyi yaarken, o doa mucizesini... gne bir anda yok olup
gitmiti ufuktan. Tpk annem gibi, bir an varken yok olmutu, inanlmazd. Dayanlmazd. Katlanlmazd.
Yalar art arda dyordu gzlerimden. Yanaklarmdan kayarak annemin
tim, hep iimde tadm bu varolu ve yokolu ann. Yaamn 302 mucizesini, yani lm belki de...
Sara'y evlat edinemeden geli-verir diye korktuum lm beni gtrmemiti ama, sonunda gelmi, annemi
almt benden.
Sara on sekizine girdii gn, almtm onu karma.
"Sara," demitim, "Karar verme an geldi. lm ok abuk gelebiliyor. Hazrlksz yakalyor insan. Biliyorum.
Bildiim iin de korkuyorum. Kzm olmaya hazr msn? Haftaya pazartesi bitirelim mi bu ii?"
"Bitirelim Fifo anne."
Syledim size beklemeyi sevmem diye. Madem karar verilmiti, bir an nce yaplacakt gereken. Merref
hazr etmiti tm evrakmz. Zeytinburnu Adliyesi'nden gn almt.
Sara'y bir hafta sonra nfusuma geirdim. Artk o benim k-zmd. Ama garip bir ey olmutu, nfusuma
getikten sonra, o gne kadar beni Fifo anne diye aran Sara, bana, 'hala' diyordu artk. Kzm bana 'hala'
diyordu.
ok uzun yllar sonra, zor bir doumla Serra'y dnyaya getirdii gnn akam, yanbanda otururken
renmitim nedenini. Sara, onu evlat edineceimi annesinden saklayamam, bir tek ona sylemiti, gizli
kalmas ricasyla.
"Halam bunu srf benim menfaatim iin yapyor anne," demiti. Bir art vard Afife'nin. Sara, bana Fifo anne
deil, hala diyecekti.
Ku, eer inat etmeyip de gelseydin, soracaktm sana, Afife mi, ben mi, hangimiz kazandk, diye?
Neredesin, ku?
Araylar
(707i Yllar)
Panolardan bkt Freya. Geni yzeyler, byk duvarlar zerinde yeterince almt. ini sanatmza ada
bir yorum kazandrarak, yeniden yaamn iine, yaplarn kalbine sokmutu iniyi, yeni kimliiyle. Adm
'Seramik' koyarak.
imdi seramii evlerin iine de sokmak istiyordu. Tpk hayran kald Meksika duvar resimlerindeki gibi,
sanat, yaamn tam orta yerinde, insanlarn yanbana olmalyd.
Evlerin duvarlarna aslmak zere, nce kk panolar, sonra da tabaklar yapmaya balad. Tabaklar,
ilevsel nitelikleri iin deil, duvarlar iin yapyordu. nsanlar, bu seramikleri tpk birer tablo satn alr gibi
alp, evlerinin duvarlarna asacaklard. Motifleri deiikti. Kulardan balklara, aalardan evlere uzanan bir
yelpaze ieriyordu. Bu yaptlaryla Paris'te ve stanbul'da sergiler dzenledi ve grd ki, yanl yolda deildi.
nsanlar gerekten de bu tabaklan ve minik panolar duvarlar iin alyorlar, onlara sanat eseri muamelesi
yapyorlard.
Uzakdou'nun ve znik'in tabaklar, tabak olarak kullanlmak zere retilmilerdi. Oysa, tabaklarn sanat
deerini grebilen Batllar, tabaklarn mutfak raflarndan salon duvarlarna tamlard. Bizde, iznik tabaklar
kullanlmaktan tr krlr ve zamann iinde yitip giderken, Bat'da kullanlmadklar, muhafaza edildikleri
iin, tabaklarn antika deerleri olumu, zengin koleksiyonlar kmt ortaya.
Freya da byle bir dle balamt tabaklarn yapmaya. Gre tekniini kulland, yani tabaklarn yksek
atete piirdii iin, ok az renkle alyor, bin bir eidini denedii ku, balk ve aa
yan yana geldiklerinde, deiik bir pano havas yaratyordu. 304 Freya, 1970'lerde seramii, yaplarn
dna olduu kadar, ev-lerin iine de sokuyordu artk.
Derken beyaz bir d grmeye balad. Ryasnda, her tarafn karla kapl olduu bembeyaz bir ortamda, yine
beyazlar giymi olarak kouyor, kouyor ve yorulup durduunda, elini yakan bembeyaz bir fincandan ay
iiyordu. Elindeki fincan, o kadar beyazd ki, geirebiliyordu iinden. deta effaft. Hafifti. Porselendi!
Yksek piirim topran, 63 ylnda bulmutu. imdi, 1200 dereceden de ileri gitmek, porselen dzeyine
yaklamak, belki de onu gemek... 900 derecede pien topra en son snrnda snamak, kilin daha da ok
sintellemesini salamak... denemek... aratrmak... yeni piirim dereceleri bulmak... srekli yenilenmek
istiyordu.
Porselen yapma fikri, bir tutkuya dnmeye balad iinde.
Neydi porselenle seramii deiik klan?
Tamam, killeri ayryd. Kili bulabilirdi. Hasan Usta's ve onun olu Rfat arkasnda olduka, bulamayaca
toprak yoktu. Porselen ile seramiin s dereceleri de farklyd, kendi frnnda piire-mezdi porseleni. Byle bir
frn nasl elde edebilirdi acaba?
stanbul Porselen Fabrikas'nm Tuzla'daki atlyesinde buldu kendini.
"Porselen yapmak istiyorum," dedi. "Porselenin kendi z beyazln koruyan, hafifliini, saydamln yanstan
almalar yapmak istiyorum."
Buyur ettiler.
Porselen fabrikasndan ieri ilk kez bir sanat girmi oldu bylece.
Fransa'daki atlye gnlerini anmsatan bir tempoyla almaya balad. Her sabah gn domadan yollara
dp Tuzla'ya geliyor, ge saatlere kadar, ban iten kaldrmadan alyordu. Kahve ve ay fincanlar,
yemek tabaklar, ibrikler, kular, ku kandilleri,
orba kseleri, vazolar, aydanlklar yapyordu. Antep'in pirin ibriklerinden, Guatemala'nn teneke
kularndan, Osmanl motiflerinden yola kyor, hibir renk kullanmadan, beyazn stne 305 yine beyaz
motifler iliyordu.
Yapt iler, stanbul'da Ankara'da kaplyor, Anadolu kentlerinde raflarda kalyordu. Bir rnn
sanayileebilecei miktarda satlmyordu yaptklar. nk ok zeldiler. ok ince bir zevki yanstyorlard.
Fabrika yneticileri, sanatn deil, ounluun sesine kulak verdiler.
Oysa bu fabrikada bir gelenek oluturmak istemiti Freya. Ondan sonra, arkasndan baka sanatlar
gelecek, onlar da kendi dlerini yanstacaklard porselene. Olamad. Hem seramik sanatnn hem de
endstrisinin geliimini salayan, lkelere saygnlk ve verimlilik getiren sanat-endstri ibirlii kadk kald.
Fre-ya'nn bugne kadar retilmi en gzel yemek takmlan, el emei o bembeyaz fincanlar, vazolar, ku
kandilleri deeri bilinmeyince retimden kaldrld. Freya da kalplarnn tmn krp, tuzla buz etti.
Biraz da gnl krlmt belki. Ama ok deil. nk ne olursa olsun, seramik artk yaamn iindeydi.
Yaplara trmanm, sofralara tanm, masalara kadar da inmiti. Hilton'a sehpalar yapmt seramikten,
insanlar onun seramik masalannn zerinde kahve ve ay imilerdi. Taslanndan da arap.
Yetmili yllara geldiinde, uzun bir yol yrmt Freya. Az biraz yorgundu. O yllar da az yorucu deildi
hani. niversitelerde boykotlar ve igaller sryor, saclarla solcular hemen hemen her Allahm gn
birbirlerini vuruyorlard. Siyasi cinayetlerin ilenmedii, huzursuzluun kmad tek bir gn yoktu.
1971 ylnn 12 Mart'nda, Ordu, hkmete mehur Muhtray vermi, Demirel hkmeti istifa etmi, yerine
Nihat Erim hkmeti kurulmutu. O yllarn tek umut verici olay, 1973'te istanbul Kltr ve Sanat Vakf'nm
Uluslararas stanbul Festivali'ni gerekletirmi olmasyd.
F20
Ortamn yreklere verdii arlk, sanatlarn enne ae yansyordu, haliyle. Oysa Freya'nn mahzun kular
olmas gereken 306 baykularnda bile bir iyimserlik vard. nk dallara konmu baykularn retirken,
memleketin halini deil, Aliye'yi dnmt, Aliye'nin bir akam alacakaranlnda elinde yeni ateledii
tabancasyla, rkek, umutsuz ve aresiz mezarlkta dolat saatleri, izbeliklerin, mezarlklarn kular, selviler
arasnda titreyerek dolanan gen kadn, akn baklaryla izlemi, kollamlard, yle anlatmt Aliye. Belki
de bu yzden Freya baykularnn yusyuvarlak gzlerine hep scak bir bak, yzlerine sevecen bir ifade
vermiti.
Yetmili yllarn huzursuz ortamna, bir baka olay, akir Paa Apartman'nn bir mteahhite devredilmesi, tuz
biber ekti.
Hakkiyanmm lmnden sonra, ok sahipli bu evde bir dzenlemeye gitmek gerekmiti. Mehmet Ali
Cimcoz'un tantrd bir mteahhitle, kat karl anlama yapld. Mteahhit buraya kocaman bir i han
yapacak, karlnda akir Paa'nn ocuklarna katlar verecekti, inaatn balayabilmesi iin apartmann
boaltlmas gerekiyordu.
Freya ne yapacan arm haldeydi. Acilen bir yer tutup evini ve atlyesini tamalyd. Oysa, henz kat
hazr olmad iin, kiray karlayabilecek, srekli gelen bir akan da yoktu.
"Kendinizi bu kadar harap etmeyin Freyanm, naslsa bir yer bulacaz," diyordu Merref. Tm dostlar hani
harl hem ev hem de atlye olarak kullanabilecei bir yer aryorlard Freya iin. Aliye Beyolu'na gelmesinde
srar ediyordu. Freya ise mrn geirdii muhitten aynlmak istemiyordu. Sonuta, Harbi-ye'de caddeye
paralel bir arka sokakta, Arif Paa Apartman'nda bir daire bulundu.
"Eh, bir Paa'dan teki Paa'ya geiyorsun," diye dalga geti Aliye, "Sana da bu yakrd dorusu."
Yerleecei kat bykt fakat harap bir halde idi. Alk olduu gibi, yine bir giri katyd. Utarit Izgi, iini
gcn brakp, F-reya'nn yeni dairesini dzenlemeye giriti. Seramik frn, bu kez i masasnn yaknna
yerletirilecekti ki, Freya teki evde olduu gibi sknt ekmesin.
rrn yeneunrcen freya mutlakta kutulan, paketleri ayordu ve Utarit'in, "Yava olun, arpmayn, aman
dikkat," diye barp duran sesini iitiyordu. Birden, "Allah kahretsin," diye bir 37 haykrma duydu, ieri
kotu. Kan ter iindeki Utarit ve ustalar, bir ayann zerinde eilmi duran fnna bakyorlard akn akn.
"Ne oldu yahu?" diye sordu, nce kimse yantlamad. "Nedir bu haliniz?" dedi yine Freya.
"Frnn bir aya zemini delip, alt katn tavanna geti," dedi ilerinden biri.
"Anlamadm."
"Anlamayacak ne var. u anda alt katta oturan adamn tavanndan bir fnn aya sarkyor," dedi Utarit.
Frnn yeniden askya alnp yerinden kaldnlmas, zeminin beslenmesi ve yerine yerletirilmesi gnler ald.
Evin ii dandi-niydi. Freya, eskisi gibi her iine koup ona yardmc olan Afi-fe'nin yokluunu hissediyor,
ama bunu kendine bile itiraf etmiyordu.
Sara, Dame de Sion'a baladndan beri aralan giderek almt geliniyle. ocuk okuldan knca, Freya'nn
devlerine yardm edecei bahanesine snp, doruca atlyeye gidiyordu. Afife, akir Paa binasnn
ykmndan dolay, evlerin ayrlmasna memnun olmutu iin iin. Kz artk baba evini bilecekti. Ama iler
istedii gibi gitmedi. Sara ocukluktan km, istediini yapabilecek yaa gelmiti. Atlye onun iin hem bir
bilgi hem de bir elence kayna idi. Halasnn, srekli gen, yal, kadn, erkek bir sr insann girip kt,
renkli evinde ok ho vakit geiriyordu. Okuldan knca ders bahanesiyle gittii evden, bazen akam
yemeini yemi olarak dnyordu kendi evine.
"Sara'nn en ge saat altda evinde olmasn istiyor babas," demiti Afife.
"Bazen dersi bitmiyor. Bir eyler attrveriyoruz karlkl." "Olmaz Freya abla. Belli bir disipline almas
lazm." Yava yava su yzne kmaya balayan bu ekime sonucunda, Afife, Freya'nn yeni atlyesine
gitmez, konuklar iin kana-pelerini, san votkalarn hazrlamaz olmutu.
Bu yllar Sara'nm ilk aklarn, gen kzlk maceralarn yaad yllard. Kendini ak fikirli halasna daha yakn
buluyor, srlan-308 n onunla paylayordu. Freya, Sara'nn gvenini, yaknln ve ' sevgisini
kaybetmemek iin, Afife'nin ho grmeyecei davran-
larn ve arkadalarn sineye ekiyor, bu durum bsbtn kzdryordu Affe'yi.
Gelin-grmce arasndaki rekabet, Sara 1974 ylnda evlenince durulur gibi oldu, ama hi bitmedi.
nc Boyut
Freya son duvar almasn, Sheraton oteli iin, 1975 ylnda yapt. Sonra da Grdal Duyar'la alarak
heykel yapmay renmeye giriti. lk yapt denemeler, yznn her bir izgisini hatta mimiini ok
yakndan tand, dnyada en ok sevdii kiiye aitti. Aliye'ye, Sara'ya ve Sara'nn olu Memo'ya.
Sara Memo'ya hamile kald zaman, Freya, Bursa'da geirdii hamileliinin tm kbusunu yeni batan
yaam, ocuun doumuna kadar tek bir gece bile doru drst uyku uyuyamamt.
"Bu kadar telalanmanzn hibir anlam yok. Elli yl nceki Bursa'da deil, 1976 ylnn stanbulu'ndayz
Freyanm. Ne Sara'ya ne de bebee bir eycik olmaz," deyip duruyordu Merref, ama Freya'y ikna
edemiyordu. Sara nihayet 9 Mart'ta doum yaptnda, Mereref e dnecek,
"Sara bir kere dourdu ama ben dokuz ay her gece dokuz dourdum Merref," diyecekti.
Freya, sevgili yakn iin yapt bstlere, aba ve zamann yan sra, sevgi, duygu ve coku aktmt. En
ufak bir tereddte kapldnda, hemen bozup, yeni batan balamt heykellerine. Onlar tamamladnda,
seramie kularyla ve balklaryla geri dnd. Tm sanat yaam boyunca, her ikisinden de hi
vazgemeyecekti. Kular umasalar bile bir zgrlk hissi veriyordu ona. Balklar ise biimlerinden dolay
seviyordu.
Ve artk Freya, bundan byle seramikle sadece boyutlu yaptlar retecekti.
Derken, sanat yaamnda deiik bir r olan evlerin ilk admlan, 'kaplar' girdi devreye. Kaplar, bambaka
insanlarn yaamlarna alan pencerelerdi. Kimi, sizi karanlnn gerisinde duran bir de gtrmek zere
aralk duruyor, kimi de evresinde oynayan neeli ocuklar, stnde uan kularyla, sonbaharda
yapraklarn dkm bir aa olarak, yaam betimliyordu.
yya. lyaai leeoia k.uu, au, un karsnda.
310 "Freyanm, rahatsz ettiim iin affedin. Seramikilerin olu-turaca bir dernek kurma vaktinin geldiini
dndk arkadalarla. Bize katlrsanz onur verirsiniz," diyordu Candeer Furtun.
Freya 6O'l yllarda kurulan Seramikiler Dernei'nin de yesiydi vakti zamannda.
"Seve seve katlrm," dedi.
"6 Temmuz'da Binay'm evinde toplanyoruz. Sizi saat ikide evden alabilir miyim?"
"Hayhay," dedi Freya.
Candeer Furtun, Amerika'da eitim grdkten sonra, istanbul'a dnm ve altml yllarda kurmutu
atlyesini, bin bir glkle. Freya'nn hibir sergisini karmazd. Bir keresinde, "Biliyor musunuz
Freyanm," demiti, "Atlyemi ilk atm yl, o kadar umutsuzlua kaplmtm ki. Her iim ters gidiyordu.
Ama bana, siz gayret verdiniz."
"Ben mi? Nasl?"
"Sizin kendi atlyenizi on yl nce, ne mcadelelerle ve ne yokluklara gs gererek kurduunuzu
dndke, 'pes etme, Candeer, baaracaksn,' diyordum. Siz bana k tuttunuz."
Freya, sylenen tarihte, Candeer'le birlikte gitti Binay Ka-ya'nn evine. Bu eski rencisi imdi nl bir
seramikiydi. Hepsi kendine oranla ok gen olan bu seramikiler, yal ustalarnn da aralarna katlmasyla,
ii ok daha ciddi tuttular ve bir yl sonra, 80 yaznda derneklerini kurmay baardlar. Bu konuda daha
nceden tecrbesi olan Freya, bilgi ve deneyimleriyle onlara yol gsteriyordu. Bakan seilmek istemedii
halde, onu zorla dernee bakan da semilerdi.
ok zor bir yaz geiriyorlard. Cinayetlerin ard arkas kesilmiyordu. Nisan aynda Yazar mit Kaftancolu'nun
ldrlmesini, Mays'ta meclis sayman Sevin zgner'in, Temmuz aynda ise, CHP Milletvekili Abdurrahman
Kksalolu'nun, eski Babakan Nihat Erim'in ve DSK eski Genel bakan Kemal Trkler'in ldrlmeleri
izlemiti. Her yerde yangnlar karlyor, saa sola bombal pankartlar aslyordu.
ve Seramikiler Dernei'nin de almasyla kapanmas bir oldu.
Freya'nn bakanl da dmt ama, mrnn sonuna ka- 3*1 dar ona sevgi ve saygyla balanacak bir
dost kazanmt. Cande-er Furtun, belki de yetmi sonlarnn en byk kazanmyd Freya iin. Tabii bir de
Memo vard. Freya'ya torun sevgisini tattran, ona, kardei akir'in bebeklik gnlerini hatrlatp yeniden
yaatan Memo'su. Sara'ya bebekliinde nasl her gn uradysa, imdi de Memo'nun banyo saatlerini
karmamaya zen gsteriyordu.
"Bu ocuklar saat ba byr ve deiirler Sara, bir andan tekine bir de bakarsn, glmsemeye veya
baklaryla bir eyleri takip etmeye balarlar. Gelimelerini karmak istemiyorsan, gzlerini Memo'dan
ayrma," demiti. 'Hi ocuu olmayan halam, nereden biliyor bebeklere dair bunca eyi,' diye dnmt
Sa-
ra.
Freya'nn, itiraf etmese de, Fahrnissa'nn kck yata len olu Faruk'tan beri, iinde hep bir ocuk
zlemi kalmt. Kendi kaybettii bebein kz olduunu rendiinden beri de kzlara kar derin bir sevgisi
vard. Bu yzden irin'i evlad gibi sevmi, Cevat akir'in kzlar ismet ile Aliye'ye gerek bir abla gibi
davranmt. Hatta, Ismet'in yatl olarak Arnavutky Kz Kole-ji'ne verildii yl, onunla ok yakndan
ilgilenmek amacyla, hafta sonlarn akir Paa Apartman'nda geirmesi iin srar etmiti. Genlere,
ocuklara, bebeklere kar zaafa varan ilgisi, sonunda Sara ve ocuklarnda odaklanmt.
Freya'nn atlyesinin konuklar zaman iinde deimeye balamt. telere gen dostlarn, uzaklara giden
arkadalarn yerini, ocaa yeni katlanlar dolduruyordu. Yetmili yllarda, evine, Nesibe ve Kemal Trkmer,
Sabahattin Batur, akir ve Sebla Ec-zacba, Ulvi Uraz ve ei Seluk, Doktor Nejat Harmanc, Inge ve ressam
Ali Btn en sk gelenler arasndayken, yetmi sonlarnda, kendilerini kantlam gen seramikilerle, Rabia
apa, Meng Ertel ve Ferit Edg mdavimlerin arasna katldlar. Freya'nn dostlar giderek genleiyordu.
Etrafna toplad genlerden
U\,J/V1U^
..y
dnya gr, ne giyim kuam ne de yaam felsefesi. 312 Sara ile alverie kt bir gn, Sara'nn kendi
iin bile 'bu yatan sonra giyemem bunu' dedii darack bir tayt pantolonu almakta srar etmi, satc kzla
yeeninin biraz alaya, biraz akn baklar karsnda, istemeye istemeye vazgemiti pantolonu almaktan.
Yetmili yllarn sonunda, yetmi yann banda bir gen kzd o.
Evler - nsanlar
(8O'li Yllar)
Freya'nn seramikteki araylar seksenli yllarda ilgin bir boyut kazanmt. Artk toprak ve srla resim
izmiyordu eskisi gibi. imdi, deta iini, topra ekillendirerek dkyor, ruhunun araylarn biimlerle
seriyordu gzler nne.
Daha nceleri, belki de kulardan bir trl vazgeemedii, ama onlar yapmaktan da yorulduu iin, ku
evleri yapmt. Osmanl mimarisindeki ku evlerinden haberi olmayan bir kk olan, annesiyle sergiyi
gezerken, evlerin iine kularn girdiini sanmt. Bir imek akmt Freya'nm kafasnda. ine kularn
girdii evler! inde mutlu insanlarn yaad evler... pencerelerine fesleen sakslarnn dizelendii evler...
Evler, odalarnda yaayan insanlaryla her zaman ilgisini ekmiti onun. Kentlerde olsun, kylerde olsun, ne
zaman kl bir pencerenin nnden gese, hep ban uzatp ieri bakmak geerdi gnlnden. Acaba
insanlar nasl yaarlard evlerinde? Sofra balarnda m otururlard, minderlere mi uzanrlard? Sofralar
soan-ekmekli yoksul evlerin, iirdeki gibi sar scak rengini grmek ister, daha zengin kurulmu masalarn
stndeki zeytinyal eitlerini merak ederdi. Sakslarda devetaban, tenekede sardunya m yetitirirdi yal
kadnlar, cumbalarna tnediklerinde, fal aar, yn m rerlerdi? Ku mu beslerlerdi? rkten yksek beton
binalarda deil de, nedense tek veya iki katl kk evlerde, samimi mahallelerde yaayan mutlu insanlarn
ev halini merak ederdi. Her evin bir gizemi vard onu eken. Her kapnn ardnda bir yk, bir roman...
nce kaplar yapm, aralad kaplardan yryerek evlerin
iine girmiti fureya. kj ever ki umuiiuma m^ku uuUU>r, v~~~ larmda duman tutmutu, hep akt
pencereleri, gne ve hava 314 dolsun diye odalarna, sofalarna... kendi cierlerine yeterince ekemedii
havay, bolca eksin diye o evlerin insanlar.
Rya ehir stanbul'da yitip gitmekte olan, o grm geirmi, zamann boyasyla kararm, yal, ok yal
evler. Sona ermekte olduunu sezip de, dondurmak ister gibi o ryay, birbirlerine dosta yaslanm evleriyle
mahalleler yapmt. Yetinmemi, insanlar koymutu evlerin iine. Kular, sakslar, testiler koymutu. Kk
mutluluklar yaratmt kk evlerinde, hayat yaanmaya deer klan.
Beyaz eldivenli garsonlarn hizmet ettii, nadide antikalarla ssl konaklardan, grkemli dairelerden kp, iki
gz odada mutluluu, sanat, gerek dostluu ve sil batan hayat yakalayan biri iin, bir oto-terapi miydi bu
sevimli stanbul mahallelerini yaratmak? Bir i dkme, bir hesaplama myd?
Freya bilirdi yollarda yryen insanlarn yzlerine, i dnyalarn gizlemek iin birer maske taktklarn.
Sokakta alanmazd rnein. Barp arlmazd. Hatta kahkahayla glnmezdi bile. Ama evlerine
girdiklerinde, kendi i dnyalarn da vururdu insanlar. Evlerinde seviir, sevinir coar, zlr alarlard.
Aynen onun da yapt gibi, yllar, yllar boyunca. imdi ilerinde insanlaryla evleri yaparken, onlann ruh
hallerini, duygularn, i dnyalarn yansttn dnyordu.
Evet, kesinlikle bir davuru, bir oto-terapiydi evler. Belki de artk, onca suskunluktan sonra, iini dkmek
istiyordu birileri-
ne.
Seksenli yllarn birinde, birlikte geen bir alma gnnn sonunda,
"Freya Hanm, ka yldr hemen hemen haftann gn birlikteyiz. Siz benim en sevdiim, en saydm
dostumsunuz. Ama ben size dair ok az ey biliyorum. Ne olur bana kendinizi anlatn," demiti Candeer.
"Ne renmek istiyorsunuz Candeer?"
"Sizi bu kadar ayrcalkl yapan nedir? Nasl bu kadar...
no... - Kemey DUimaKta zorucekiyordu - "deiik... muhteem yapan nedir?"
"Ben o dediklerinizin hibiri deilim ama, buralara nasl geldi- 3*5 imi soruyorsanz, bir gn oturun
anlataym."
Elinde ses kayt makinesiyle gelmiti Candeer. Kanepenin stnde diz dize oturmulard. ki saat boyunca,
soluk almaya korkarak dinlemiti Freya'nn Ada'daki kkte balayan yaam servenini. Anlarn rzgrnda,
kh bahenin egzotik bitkileri arasnda savrulmu, Bursa'da bir tahta masada can ekimi, kh Atatrk'n
sofrasnda kadeh kaldrm, kh bir sanatoryumun terasnda ksrklere boulmu ya da Paris'in renkli,
grltl sokaklarnda koumutu elinde kilolarca malzeme ile.
ki saatin sonunda, hem Freya, hem Candeer, biri uzun sredir anlatyor olmaktan, dieri bir hayatn
iinde drtnala komaktan, soluk solua idiler.
"Teekkr ederim," demiti Candeer, "Size ok ok teekkr ederim. ok deiik, ok renkli bir film
seyretmi gibiyim." Ses kayt makinesinin dmesine basmt. Hi ses gelmediini grnce, bir daha
basmt.
"AMAN TANRIM!" Bembeyazd yz.
"Ne var? Ne oluyorsunuz kuzum? yi misiniz Candeer? Renginiz utu."
Ancak fsldayabilmiti Candeer, "Freyanm... Freyanm... ok korkun. Bir ey oldu. ok ok korkun...
Kayt dmesine basmamm. Btn anlattklarnz boa gitti. Galiba baylacam. Baylmak zereyim."
Bir kahkaha patlatmt Freya.
"Bunun iin baylmaya deer mi hi? zlmeye deer mi? Ben buradaym. Siz buradasnz. Kayt makinesi de
burada. aylarmz ielim, ben size her eyi batan anlatrm, olur biter."
aylar hazrlamak iin mutfana yrmt kendini beceriksiz bir aptal gibi hisseden Candeer'i odada
brakp. Candeer, konuulanlar kaydedememiti ama, artk ok iyi biliyordu; Fre-ya'y bu kadar ayrcalkl
yapan, mrndeki zengin birikimdi, yaam tankl idi.
treya, Aiyenn oumunaen sonra, uuu sun g av ununu sergilemek istemiti.
316 "Bu sergiyi Rabia'nn galerisinde aalm, ne dersiniz?" demiti Ferit Edg. "Benim u aralar en
beendiim galeri oras."
Ferit'le birlikte Maka Sanat Galerisi'ne gitmilerdi. Rabia ile ilk kez Aliye'nin sergisi dolaysyla tanm ve
ondan sonra, Rabia da onun yakn dostlarnn arasna katlmt. Torunu yandaki Rabia apa ile o kadar iyi
anlaacak o kadar ok elenmeye balayacakt ki, seksenli yllardaki yolculuklarnn ounu onunla birlikte
yapacakt.
Fahrnissa'nn Paris'te at sergiye hep birlikte gitmilerdi, Rabia, Candeer ve Melike Kurti ile. O yllarda
Paris'te yaayan Alev Ebzziya'nm evinde kalmlard. Liseli kzlar gibi fkr fkr gle oynaya Paris'in altn
stne getirmilerdi. Girip kmadklar galeri, mze, tiyatro kalmamt. Rabia ara sra, Freyanm ok mu
yoruyoruz, diye endieye kapldnda veya kendisi yorgunluktan bitap dp evde kalmak istediinde,
"Buraya gezmeye geldik, istirahat etmeye deil," diyerek, eke eke kartmt onu evden.
Rabia ve Candeer, Freyanmm stanbul'dayken, sabahlar, len saatlerine kadar yalnz kalmay tercih
ettiini bildikleri iin, ayn dzeni Paris'te de srdrmek isteyeceini dnm, sabah saatlerine fazla arlk
vermemi, programlan hep leden sonralara kaydrmlard.
"Ne diyorsunuz kuzum ocuklar? Paris'in sabahlarn karacak deiliz ya, benim afyonum ge patlyor diye.
Ltfen uyuyaka-lrsam beni saat sekiz buukta uyandrn," diye sk sk tembihler etmiti. Onlar nne katp
yllar nce kald otelleri, hastaneyi, evi, devam ettii seramik atlyelerini teker teker gstermiti.
Paris yolculuunun ok elenceli ve uyumlu gemesi zerine, bir Bozburun gezisi dzenlemilerdi stanbul'a
dnte.
Ama Freya'nn ve Rabia'nn unutamad yolculuk, yine Fahrnissa'nn bu kez Amman'da aaca sergi iin,
rdn'e yaptklar seyahatti.
Bu sergiye dnyann eitli yerlerinden gelmilerdi Fahrnis-
sa nn ei uosu. >nn ve Kocas America dan, Freya, Rabi, bara ve kocas istanbul'dan umulard.
Freya ve Rabia, serginin al gnnden ok nce gitmilerdi, biraz da rdn' gezmek iin.
Herkes, Fahrnissa'nn canl, grltc ve renkli kiiliine alkt. Hediye vermekteki cmertliine de. Ama
Amman'daki saray andran evine ilk girileri her trl beklentinin zerindeydi.
Bir akamst, bahe kapsndan ieri attklar ilk admdan itibaren, eve kadar uzanan ta yol, Fahrnissa'nm
tualleriyle kaplanmt. Yol boyunca dizelenmi mealelerin nda, nce yere ok renkli bir acem hals serili
sanmlard. Yerdekilerin ne olduunu anlaynca, resimlere basmamak iin, hoplaya zplaya yrmlerdi eve
kadar. Evin iinin de baheden fark yoktu. Yerler, duvarlar, tavanlar, perdelerin nleri, pencereler... her
taraf... baheye ve sokaa alan kaplarn dnda her yer resimlerle kaplyd. Deiik boylarda yzlerce mum
yanyordu drt bir yanda. Yksek tavandan sarkan kristal avizeye hediye paketleri aslmt. Hediyeler o
kadar oktu ki avize gzkmyordu. Evin her bir kesine, bir festival, bir bayram, bir kutlama havas
hkimdi. Fahrnissa kocaman yatanda, mcevherler ve kurdeleler iinde uzanm yatarken, dolaplara
smayan rengrenk ilemeli giysileri, tpk Aliye'nin evinde olduu gibi, tavandan, engellerden, dolap
kulplarndan sarkyor, oday bir tiyatro kulisinin gardrobuna eviriyordu.
Rabia, otelde odasna girdiinde, yataa serilmi yerel giysileri ve iek petallerini, masalarn zerindeki iek
ve meyve sepetlerini grnce hi armamt. Fahrnissa, otel odasnda byle bir karlama treninin
benzerini, Paris'te de yapmt ona ve zaten mealelerle aydnlatlm, resimlerinin serili olduu yola admn
attndan beri, hibir eye aamyordu artk.
Amman'da her ey olaanst renkli, abartl, arpcyd. irin her zamanki gibi elenceli ve enerji doluydu.
Freya ise, kelimelere samayacak kadar sade ve zarifti. Belki de onu, ailenin dier sanat kiilerinden
ayran, deiik klan, bu yaln, sssz, keskin zarafetiydi.
317
Onun kiiliindeki ve izgilerindeki bu ayrcala bir kere de 318 Ferit Edg yakndan tanklk etmiti.
Berlin'de bir sanat sempozyumuna katlmak zere arlmt. Onun Berlin'e gitmeye hazrlandn duyan
Freya, "Ahh," demiti, "Biliyor musunuz Ferit, 1936'dan beri Berlin'e hi gitmedim ben."
"Buyrun, siz de gelin Freyanm," demiti Ferit.
Ayn tarihlerde Fahrnissa'nm Almanya'nn Aachen kentinde bir sergisi alacakt.
kisi birbirine denk dtne gre, neden olmasn, diye dnmt Freya. Sara ile kocas Emre de
gelmeye karar verince, bir ocuk gibi heyecan iinde valizlerini hazrlamt.
Ne ok severdi gezmeyi, yeni lkelere gidip, yeni sesler duymay, yeni tatlar tatmay.
Ferit ile Berlin'de buluup, ok keyifli bir tatil yapmlard. 1936 ylnda, Fahrnissa'nm orada sefire olarak
bulunduu srada, birlikte gezdikleri yerleri, otelleri, lokantalar aram, ama her eyi ok deimi bulmutu.
Zaman acmaszd. Baya ve irkine doru ne byk bir hzla kayyordu insanolu.
"O yllarda siz bir Prenses'le birlikte dolamsnz buralar. Bugn halktan biri olarak gezmektesiniz. O gzle
bakn," demiti Ferit.
Hi itiraz etmeden, o gzle bakmt Freya. Bu kez, bambaka eyler grebilmeyi baarmt. ada sanat,
dolu dizgin komaktayd. Genlerde mthi bir dinamizm vard. Berlin eski Berlin deildi ama, neresi ayn
kalabilmiti ki? Belki de gerekliydi byle bir deiim. Hayatn yenilenmesi, umut ve heyecan verici olmas iin
artt.
Berlin'de dnyann drt bir tarafndan gelmi sanatlara - yazarlara, ressamlara, sinemaclara, mzisyenlere
- sempozyumun bitiminde bir akam yemei dzenlenirdi. Ferit Edg, Freya'y da bu akam yemeine
gtrmek istemiti.
"Amerikal'sndan Fransz'na, Alman'mdan ekoslovak'na kadar bin bir eit sanat gelecek, dnyann drt
bir kesinden. Siz de mutlaka gelin, eminim hounuza gidecektir," demiti.
uniKie. wrc, Kirc De Kinm yemek yemekte olduu salondan ieri girdiklerinde, salonun uultusu birden
kesilmi, btn balar kapdan girmekte olan Freya'ya dnm ve herkes bir an soluunu tutmutu. Sanki
kap giriinde bir hale olumutu ve konuklar o a doru dnmt, pk ieklerin gnee dnmesi gibi.
Ferid Edg seksen yana gelmi bir kadnn hl bu kadar karizmatik olabilmesine ap kalmt.
319
Birdenbire Sonbahar
Dnle beraber gitti cancazm ne kadar sz varsa dne ait. imdi yeni eyler sylemek lazm.
MEVLANA(*>
"Frnnz neden satmak istiyorsunuz?" diye sormutu Cande-er Furtun.
"nk artk yeni bir ey retemiyorum," demiti Freya. "Yaptklarm, hep daha nce yaptklarmn tekrar
oluyor. Tekdzelikten nefret ederim."
Ferit'e de aynen bunlar sylemiti.
"Syleyecek bir eyim kalmad."
Ferit, onun, artk ok yal ve gsz olduu iin, amurla, amura form vermekle, atele har neir
olmasnn onu yoracan tahmin ettii iin,
"Resme dnn Freyanm. imdi ok gzel kalemler k piyasaya. Siyah-beyaz'la balayn, hounuza
giderse renk de kullanmaya balarsnz," demi, tevik etmek maksadyla ona resim ktlar ve mrekkepli
kalemler getirmiti.
"Ayn ey deil resim. Seramik bambaka. Topran serinliini, scakln avularmda duyumsamann, frnn
nne dikilip ierdeki parann ne ekilde kacan sabrszlkla beklemenin o heyecan var ya, o duyguyu
hibir eye deimem. Bir beklentidir seramik, nk frndan yaptin nasl kacandan hibir zaman emin
olamazsnz. Bir anlk elektrik kesilmesi, iki derecelik s fark, ok eyi deitirebilir, istediiniz tonu ya da
kvam kaybedebilirsiniz.
(*) eviren: A. Kadir
i ftmtu, ytuc ne uunussa, un uc uaKarsmz, uzernae Dr ece olumu..."
"Satmayn o zaman frn."
"Olmaz. Sylenecek bir ey kalmad."
Bir sevgiliden ayrlr gibi ayrlmt frnndan, ii yanarak, istemeden, ama dorusunun bu olduuna inanarak.
Freya'nn sevdii kocasndan ayrl da byle olmutu. Tutkuyla baland gen adam ayaklan geri geri
giderek terk etmiti. Bir konser solisti olamayacan anlad iin, yirmi iki yanda, on yedi yldr ald
kemann brakmt. Be yandan beri, yanan serin ve przsz tahtasna yaslayarak, yreinin zerinde
tuttuu, parmaklaryla konuturduu kemann... Ball ve sevgisi ne kadar derin olursa olsun, son
noktalar koymay hep bilmiti Freya.
Frn satm, boyalarn, malzemelerini datmt gen seramikilere. Ferit'in masasnn zerine brakt kt
kalemlerle oyalanmt bir sre.
Yorgundu. Bundan byle, kendine bykanne rolnn daha ok yakacan dnyordu, iki tane torunu
vard artk.
Sara'nm Serra'y dourduu gn, yaamn deerini bir kere daha sorgulamt, bahede doumu beklerken,
ilkbahard. Aalar iee durmamlard henz, ama taze yapraklarla yeni donanmlard. Yemyeildiler.
Yaamn her bahar sil batan yinelenmesini gzleriyle gryor ve soruyordu, "Tanrm, aalara baladn
biz kullarndan niye esirgedin acaba? u tomurcuk demin patlad gzlerimin nnde. ln duymadm
daln. Oysa benim kzm sekiz saattir avaz avaz baryor ierde. Neden? Neden bunca acy biz insanlara
reva grdn? Sara'ya bir ey olursa, ben imdi tm bu dallar krmaz mym teker teker? Yolmaz mym
yapraklarn aalarn?"
"Freyanm, bahe serin. teceksiniz, ieri gelin ltfen, Bahekim haber yollad, odasna rica ediyor sizi,"
demiti karsnda dikilen hemire.
"Girmem ieri. Sara'nn lklarna dayanamyorum."
"Her doum yapan kadm byle barr, inann bana."
"Saatlerdir baryor kz. Kuzum, tp bir are bulamyor mu bu acya?"
321
F21
Memo'nun doumunda, rureyaya ocuk uuguuKum uma haber vermilerdi. Sara sk sk tembih etmiti,
halasna yine do-322 umdan sonra haber verilmesi iin. Ama Sara doum katna indi-rildikten bir saat kadar
sonra, naslsa bebek yaknda doar diye, telefonla haber vermiti kocas. ok zor bir doum yapyordu Sara.
Sabahn erken saatlerinden beri, birlikte azap ekiyorlard ha-la-kz.
Sonra, bebein kz olduu mjdesi gelmiti. Cam bir blmenin ardnda durup, kuvzde yaam mcadelesi
veren o miniminnack cana bakmt Freya. Ne byk bir savala gelmiti dnyaya ve kim bilir daha ne
savalar bekliyordu bu kck insan yavrusunu. Birka saat nce aln seyrettii tomurcuk gibi,
tazeleneme-yecekti her bahar, ama serpilip geliecekti, okuyup renecekti, evlenip oalacakt... Bu
mucizeye yakndan tanklk etmek istiyordu. Seramik yapmak, amurla oynamak, sergiler amak deil, Serra
ile Memo'nun bymelerini, gelimelerini yakndan izlemek, onlarn yaamnn ayrlmaz bir paras olmak,
onlar doya doya sevmek, etkilemek, zerlerinde iz brakmak istiyordu. nk, ya vakit yoksa! Ya
bydklerini gremezse!
Geen yllar iinde, srasyla annesini, Suat ve Cevat daylarn, Aliye'yi ve Aye teyzesini kaybetmiti. lm,
akir Paa ailesinin ba keye kurulmu, hatrl konuu gibiydi. Her yl birini ekip alyordu aralarndan.
Scak nefesini yznde hissediyordu baz geceler. Bazen de ne kadar uzakta duruyordu ona lm. zellikle
de Memo ile Serra'ya gittii gnler. O kk bedenlerden kan sevgi, gven ve enerji, sanki Freya'y,
bilinmeyen ktlklere kar bir zrh gibi sarmalayp koruyordu. Onlarn yannda genle-iyor, hatta
ocuklayor, mutlu oluyordu.
Merrefe de sz etmiti duygularndan. Yine bir mavi yolculua kmak zereydiler. O bordasna mavi
yolculuk flamasnn Sabahattin Eybol tarafndan ekildii, gvertelerin yatakhaneye dnt, eit eit
sanatnn gnein ilk klarnda, Balk-'nn merhabas ile uyandnld, Hrriyet ya da Macerac adl sala
teknelerin devri kapanmt oktan ama, hl bu yolculuklara kyordu, bu kez gen arkadalaryla.
vjvuiiwuii ujuu vu^tnc. iyime Mimyor du yaz istanbul'u brakmak."
"Aaa, olur mu hi Freyanm. Siz olmadan gidilir mi mavi yol-culua. Ben, her suya atladnzda 'ahhh
Merref, ohhh Mer-ref,' diye barmalarnz duymazsam, nasl karrm denizin keyfini?"
"ocuklar brakmaya gnlm el vermiyor."
"Onlar ocuk. Bir oyuna daldlar m farkna bile varmazlar yokluunuzun."
"iyi de onlarn hasretini ben nasl kaldrrm? Ya ben yokken bir ey olursa?"
"Anneleri babalar var. Anneanneleri de burada." Bunu syler sylemez kzarp susmutu Merref. Sanki
Sara'nn evlat edinilme davasn kendi stlenmemi gibi. Nasl unuturdu! Aptal, aptal kadn!
"Doru," demiti Freya, krk bir sesle.
"Demekistedim ki..."
"Haydi yardm et de, yolculukta yanma alacam eyalar bulup karalm ekmecelerden," diye szn
kesmiti Merrefin.
Havlularn, mayolarn, bir iki pantolonunu ve bluzunu istif etmiti yatan stne Merref. Bir taraftan da
gz hapsine almt Freya'y. Ne zamandr eski enerjisi yok gibiydi. Yolculuklara bile eskisi gibi
sevinemiyordu nedense. Merref hasretle gemi gnlerin Freya'sn dnd.
"Ylan balklarn hatrlyor musunuz?" diye sordu.
Yzne ltl bir glmseme yayld Freya'nn. "Hatrlamaz olur muyum! Nasl da kyabilmitin kilolarca
bala."
Merref birka yl nce, Enez'de bakt o davay anmsyordu, ii szlayarak. Meri Nehri ile denizin birletii
noktada yumurtlayan ylan balklar, yumurtalarn braktktan sonra, Meksika Krfezine kadar giderlermi.
Mvekkili ona bu uzun yol yolcularndan, bir uval dolusu armaan etmiti. Eve dndnde balklar ne
yapacan bilemeyen Merref, onlar kalorifer kazannda yaktrm. Duyduu zaman kplere binmiti
Freya. Bana getireydin, bir balk daveti yapardm diye tutturmutu. Sonunda, Freya'nn sitemlerinden
kurtulmak iin bir uval ylan
323
Dalg dana stetmu vuerrei. rureya cvuc uaya cug gu ux balk partisi dzenlemiti. Prasaya sard
balklar kiremitlerin 3^4 stnde atete piirip ikram etmiti konuklarna. O yemek dave-tinde deil miydi
Nuri lyem'e, "Kuzum, niye senin kadnlarn hep atk kal? Bunlar hi mi glmsemezler?" diye sormas?
Uzun zamandan beri, evinde balk davetleri vermiyordu. On gnde bir, Merrefle iskele lokantasnn en
ucundaki masada gnein henz batmad bir saatte buluup, nce kzaran ufku seyrediyorlar, sonra
balklarn yiyorlard. Bu yemekler bir gelenee dnmeye balamt. Merref, Freya'dan nce gidip
masada oturup onu bekliyordu. En sevdikleri masay kapmak, mezeleri smarlamak, belki biraz da onun ieri
giriini grmek iin. nk Freya, uzun etekli, mor ya da turkuaz giysisi ve beyaz salar ile kapda
gzktnde, balarn hayranlkla ve saygyla ona doru evrilmesini seyretmek houna gidiyordu. 'Bu
ailenin kadnlarn ayrcalkl yapan nedir acaba?' diye dnrd hep Merref. nk ok iyi tand
Fahrnissa ve kz irin de ayn byleydi-ler, arpc ve etkileyici.
Bir gn, istiklal caddesinde Taksim'den Tnel'e doru yryordu Freya. Kalabalkt sokak. Her iki yanndan
da bir sr insan akyordu koar admlarla. Kimi Tnel, kimi Taksim istikametine doru kouturuyorlard.
Hepsinin acelesi vard. Hepsi mutsuzdu. Hibirinin yz glmyordu. Baktklar yeri grmyor gibiydiler. Ne
aalarn, kularn, ne sokakta yryen dier insanlarn farkndaydlar. Kebam tutmu simiti bile bo
gzlerle bakyordu gelip geene. Caddeden geen otobslerin pencerelerine, yine bakt yeri grmeyen,
donuk yzl, dman bakl insanlar yapmt. Freya tek bir dost yz, bir scak ifade yakalayabilmek iin
rpnd. Dkknlara girdi kt. Bir bardak portakal suyu iti bir bfede. Bir kiiyle olsun, diyalog kurmaya
alt. Portakalm skan, bardan uzatan, parasn alan adam, bakmamt bile yzne. rperdi. Korku
filminde yayor gibiydi. Onun Istanbulu'na m aitti, bunca yabanclk ektii sokak? Evine geri dnd. Tandk
ve dost eyalarnn arasna snd.
Bu Beyolu yrynden aylar sonrayd. Ferit Edg ile, Fre-ya'nn evinde karlkl ikilerini
yudumluyorlard. Bir ara Freya,
"Size gstermek istediim bir eyler var," demi ve alma odasna yrmt.
"Bekleyin biraz."
Ferit bekledi. Freya i masasnn zerine bir eyler diziyordu.
"Gelebilirsiniz."
Ferit, ieri girip, masann zerine rasgele dizelenmi figrleri grnce,
"Bunlar da nerden kt?" diye sordu.
"Sokaklardan," dedi Freya.
Masada, kadnl erkekli bir sr insan figr duruyordu. Gzleri bo birer delikti. Kiminin yz ifadesizdi ama
kiminin de yznde derin bir ac ve umutsuzluk vard. Ruhlar lm ya da acyla kavrulmu insancklard.
Henz fmnlanmamlard.
"Bunlar hemen piirin," dedi Ferit. "Bugne kadar yapm olduunuz en dramatik iler, bunlar."
"Doruyu syleyin," dedi Freya. "Hepsini bir anda krabilirim."
"Sakn, sakn! Frnlayn bunlar."
Freya ilk eletiriyi Ferit'ten aldktan sonra, srasyla Utarit Iz-gi'ye, Candeer'e ve Binay'a gsterdi
insancklarn. Hepsinin fikirlerini bir arada deil de teker teker almay tercih etti nedense. Aralarndan sadece
Utarit sordu, "Neden yaptnz bunlar? Ne ifade ediyorlar?" diye.
"Bugnn insann," dedi Freya. "Bir bolua doru gidiyorlar, baksana. Kiiliklerini yitirmiler. Ruhlar l.
Beklentileri yok. Yaamyorlar. Belki ok eyleri var ama hibir eyleri yok gibi."
Utarit rperdi. Eski ve sevgili dostunun i dnyasn m yanstmaktayd bu acyla bklm ya da hibir
beklentisi kalmam gibi duran figrler? Umudun kalmamasn, yalln ne menem bir ey olduunu, ancak
yolun ortasn gemi olanlar anlard.
Rabia ile Ferit, bu figrleri nasl sergileyebileceklerini dndler kafa kafaya verip. Bir sergiyi doldurabilecek
kadar ok deildiler ama az da deildiler, ylesine dramatik ve deiiktiler ki, mutlaka gz nne getirilmeleri
gerekiyordu. Freya'nn seramie balamasnn zerinden tam krk yl gemiti. Neden ona bir
325
krknc yl sergisi yaplmasn? Neden bu sergiye onun ocanda yetimi olsun olmasn, memleketin tm
seramik sanatlar kat-32.6 kda bulunmasn.
Fikir Rabia'dan kt. Mthi bir bulutu. Freya'ya verilebilecek en gzel hediyeydi. Krk seramik sanatsna,
bu yal ustay selamlama grevi vermek! Hem de Freya'nn yapmaktan asla yorulmad vazgemedii 'ku'
temas ile...
Katlm krkn da stnde oldu. Seramie bulam profesyonel ya da amatr tm seramikiler bu orbada
tuzlan olsun istediler. Ku panolarnn boyutlar krka krk olarak saptand. Bu sergide kular sadece Freya
iin uacaklard ve ayn gn, Freya da dostlarn, son yapt olan terakota insanlaryla selamlayacakt.
Sergiyi, Maka Sanat Galerisi'nde Sarkis hazrlayacakt. Freya'nn yaptlarn onun evinden getirecei aile
yadigr bir etajerin stnde sergileyecekti. Sanki galerinin o blm, Freya'nn odasndan bir keymi
gibi...
nce niyetleri bir srpriz yapmakt Freya'ya, ama o kadar heyecanlydlar ki, srlarn saklayamadlar
ilerinde. Freya duydu. Kulaklarna inanamad. Byk bir cokuyla beklemeye balad krk sanatnn onun
krknc sanat yln kutlayaca gn.
Serginin alna on be gn vard. Merref telefona koarken, sanki ho bir haber almayacan hissederek,
'hayrdr nallah,' diye kaldrd telefonu. Freya'nn evinden aryorlard. Temizlie gelen hanm,
"Nefes alamyor. Nefes alamyor," diye baryordu telefonda. Merref araba anahtarn kapp frlad
brosundan. ok uzun ve zor bir yolun banda olduunu bilmiyordu henz. renecekti. O kadar iyi
renecekti ki, sonraki seferlerde, nce hep ambulans arayacak ve arabasyla deil, park sorunu olmasn
diye taksiyle koacakt Freya'nn imdadna.
Pentimento
(Osmanolu Klinii)
insan yle upuzun, yataa serilmiken, scak suda ykanm ynl kuma gibi klebilir mi acaba yatt
yerde? Mmkn m bu? Ben genliimin byk bir blmn yatama uzanm olarak geirdiimden, yatak
hallerini iyi bilirim. Bir sre sonra bele, srta arlar girer. Ba dnmeleri olur. nsann yatarken
uzayabileceini de irin retmitir bana.
On bir-on iki yalarndayd Berlin'de kzla yakalandnda. Atei ok ykselmi olduu iin hastaneye
kaldrlmt. lk evladn ateli bir hastalkla kaybeden Fahrnissa o kadar zgnd ki, onu teselli etmek
maksadyla hem ben hem de Aye teyzem Almanya'ya gitmek zorunda kalmtk. Her gn hastaneye i-rin'i
ziyarete gidiyordum. Gze arpar bir biimde uzuyordu ocuk.
"leceim seni," demitim. Ayaklarn uzattnda, ayak parmaklarnn dedii noktay mimlemitim
yatann iinde. nanmas zor ama, gn sonra iki parmak daha uzamt.
te imdi burada yatarken, bana tam tersi oluyor. Yatan iinde gn be gn ksaldm, kldm fark
ediyorum. Sa-ra'ya syledim bunu gld, "Size yle geliyordur hala," dedi. Belli bir yaa gelince, kimse
ciddiye almyor insanlar. Yaadka reniyorum ite.
irin'in uzamas hastanede yatt srece srm, hastaneden ktktan sonra da devam etmiti. Birka yl
sonra, hepimizin tepesinden bakacakt, upuzun boyuyla. Ad gibi, ne irin bir ocuktu. Baylrdm ona. Karde
ocuklarydk ama, aramzdaki ya farkndan dolay ben onun kuzini deil, teyzesi konumunday-
dim. bahrnssa yolculuklara ktnda kzn Dana emanet eaer-di. Emir Zeid ile evlenip yurtdna gittii
zaman da ben bakm-328 tim irin'e. Gzlerimin nnde uzayp durmutu ama bir trl bydne
inanamamtm nedense. O hep benim kk i-rin'imdi. Sonra bir gn gen bir Amerikal ile evleniverdi
Amerika'da.
"Ne zaman bydn de evlendin sen?" diye sorduumda,
"Boyumu her gn len siz deil miydiniz?" diye yantlamt.
"irinaki, uzamak bymek deildir ki!" demitim.
Evet, gnden gne uzamak bymek deildir, ama gnden gne klmek, bal gibi yalanmakr. u yatakta
geen her gn biraz daha yalanyorum ben. Kle kle sonunda bitivere-cekmiim gibi bir his var
iimde. Bir gn odaya girecekler ki, ben yokum. Pikeyi kaldrp bakacaklar. Aaa, sadece izim kalm arafta!
Ne ho bir lm olurdu yok oluvermek. Cami avlularnda skatlarn tacizinden kurtulur, hrpalanmazd
aileler. Ama yle olmayacak. Tantanayla kalkacam bir camiden. Bizim aile tantanay pek sever. Buna layk
olduumuza inanrz. Be parasz kaldmz zamanlarda bile hi taviz vermemiizdir trensel llerimizden.
Neydi bu ller? Istakozdu rnein! Hazr irin'den sz amken, yine onunla bir rnek vereyim, bari.
ehsuvar Menemen-ciolu ile evlenmeye karar vermilerdi. Srlsklam kt. Onu bizlere tantrmak
istiyordu.
"Teyzeciim, yarn nianlm akam yemeine getireceim, ne olur ailenin anna layk bir yemek hazrlayn.
Ona grgnn, ze-rafetin ne olduunu gsterelim," demiti.
"Trk mutfa m hazrlayalm? Rakc mdr, rak sofrasn m tercih eder?"
"Hayr, hayr. Ona Fransz mutfa yapn. Istakoz mesela," demiti irin.
Balk Pazan'na koturmutu annem. Istakoz bulamamt o gn. rpnp durmutu. Ona yardma olmak iin,
stakoz aramaya Boaz'a gitmitim. Istakozlar denizin dibine kamlard sanki. Annem ertesi sabah erkenden
Afife'yi Hal'e stakoz mzayedesine yollamt. Kocaman byk gm tepsiye yayd salata
yapraKiarnm ustune azeemt stakozlar, nets bir termdor sosuyla. Gerekten de bir kral sofras
hazrlamt annem. ehsu-var' etkilemeyi baarm, irin'i mutlu etmiti. Ama sonra evle- 329 rinde, hi de
gocunmadan, gnlerce para sknts ekip nelerden feragat etmilerdi kim bilir. 'Nobless oblige'^ ailemin
yaam tarzyd.
irin'in, yllar sonra son kocas Robert'le nian da benim evimde olmutu, u tesadfe bakn ki. O sralarda
stanbul'da bulunan Fahrnissa'nn erefine bir aile yemei veriyordum evimde. irin, imdi kocas olan
Robert Trainer adl Amerikal ile gelmi ve Robert o gece irin'i, ilk evliliini yapan bir gen kzm gibi,
annesinden istemiti. Kz kez evlenmi olduu halde, byle bir ey ilk defa bana geliyordu
Fahrnissa'nn. Heyecandan baylacak gibi olmutu. Hi planlanmad halde, o akam yemei bir nian
trenine dnmt.
"ampanyasz kutlama olur mu hi!" demiti Aye teyzem. Son dakika ampanya bulmaya almtk eten
dosttan.
imdi ben de yapyorum bu marklklardan ara sra. Sevmedim hastanenin yemeklerini. Ne tatlar var ne de
tuzlar. Nefesimi trl ilalarla ve oksijen maskeleriyle atklarndan beri, canm az tadyla bir eyler yemek
istiyordu. Merref sz verdi, burdan kar kmaz Boaz'da balk yemee gideceiz diye, ama ben bek-
leyemedim. Derim ya hep, sabrszmdr diye. Baucumdan ayrlmayan Candeer'e anahtar verip eve
yolladm ki, buzdolabnda sakladm somon fmeden getirsin bana.
"Hi olur mu Freya Hanm! Hasta hasta byle eyler yenir mi! Ar gelir, rahatsz olursunuz," diye itiraz
ettiydi.
"insan ancak sevdii eyi yerse iyi olur Candeer," dedim.
Sonunda hak verdi bana. Gidip getirdi evden istediklerimi. Canm bir de buz gibi rakyla bir sigara ekiyordu
ama syleyemiyordum. Dncelerimi okumu gibi konutu. "Sigara dnyada olmaz, denemeyin bile. Hatta
dnyorum da, keke bu kadar ok imeseydiniz zamannda, byle tkanmayacaktnz imdi."
(*) Yksek tabakann uymas gereken etiket kurallar.
"Ohhh, iyi ki imiim. Ne de iyi etmiim."
Odann iinde bir sre dolanp durdu sonra baucuma gelip 330 eildi,
"Haklsnz Freya Hanm," dedi, "insan hayatta ok keyif ald eyleri yapmasn bilmeli. yi ki imisiniz."
Dorudur. Ne keyif verdiyse bana, yaptm hepsini de. Sigaray eksik cierime ramen drmedim
dudaklarmdan. Hediye vermeyi severdim, param olduu srece pahal armaanlar verdim eime dostuma.
irin, ona kk bir kzken Saryan'dan aldm bilezii hl anlatr. Gzlerine inanamamt grdnde.
Annesi yeni kocasyla Berlin'deydi. irin babasnn Harbi-ye'deki evinde kalyordu. Ona annesinin yokluunu
unutturmaya alyordum. evresindeki kalabala ramen, iin iin yalnzlk ektiini seziyordum. Zamann
nl kuyumcusu Saryan'a ucunda kk bir kalp sallanan bir bilezik smarlamtm. Kalbin stnde, 'seni
seviyorum' yazyordu. Armaan paketini atnda, on yandaki ocuun sevincini grmeliydiniz. Hediyeler
insanlara beklenmedik ani mutluluklar baheden periler gibidirler...
Sonralar, yalnz yaamaya balayp hayatm kendim kazanr olduumda, bu kez hep ee dosta verebilmek
iin kk balklar, kular, kseler, panocuklar retirdim seramikten. En ok Rez-zan'a vermiimdir
bunlardan. Bir keresinde kk bir ekmece yapm, iine bir de iir yazmtm srf Rezzan iin. Olu Tun
hl saklar onu.
Erkekler konusunda da, istediimi yapmadm desem yalan olur. Kimini sevdim, kimini... an olsun diye.
lmmden sonra, evraklarm kartrr da baz aklarm, mektuplarmdan, yazmalarmdan renirlerse ne
l. Yoksa hepsi bir sr olarak benimle birlikte gidecek. Benim, yaadm aklarla dile dmememin nedeni,
hem benim azmn skl hem de bizim kuamzn erkeklerinin gerek birer beyefendi olmalarndandr.
Has terbiyeyle yetimi bir nesildik. Kimse bbrlenmek iin boboazlk yapmazd. Ne aklar yaanmtr
istanbul'un krkl ellili yllarnda, gizli gizli. O zamanlar, insan ku gibi avlayan kameralar, her sokak ban
tutmu magazin habercileri yoktu.
zel hayat, kiiye zel kalrd. Biz, istanbullulardk, paral ya da parasz, iyi yaamasn seven ve bilen, kibar
ve grgl insanlardk, istanbul, zenginine de fakirine de lezzetine doyum olmayan 331 balklar, tr tr
simitler, ei grlmemi bir mehtap, cvl cvl temmuz aylar, hznl sonbaharlar ve pastrma yazlar
sunard. Gnl zengin olurdu Istanbullu'nun haliyle, bunca gzellik iinde.
Frnm sattktan sonrayd. Artk iim gcm olmad iin, sokaklarda dolar olmutum. En ok da Balk
Pazar'na gidiyordum o rengrenk meyveleri, sebzeleri grmek, orann en durgun gnde bile canl, hareketli
havasn yaamak iin. Yine bir gn, Balk Pazar'nda dolandktan sonra, Tnel'deki Narmanl Han'a doru
yryordum, hasret gidermek iin. Gidip Han'n avlusundaki akasya aacnn altnda duracak, bir zamanlar
Aliye'nin olan pencereye doru bakacaktm. Dank sar salaryla bana el sallayan teyzemi grecekmiim
gibi. Sonra da Ferit'e urarm bir kahvesini imeye diye dnmtm. Birden caddede yryen insanlarn
yzlerini fark ettim. Kardan stme stme gelen, yanmdan gelip geen kalabalk rktt beni.
Ne Ferit'e uram ne de akasyann altnda oturabilmitim. Ahh Aliyoa, sana bir merhaba diyemeden
avlunda, evime dnmtm. Bu insanlar... bu insanlar... bu insanlarn bo baklar ve ruhsuz yz ifadelerini
iimden karp atmalydm, ama fnnm yoktu. Malzemelerim, spatulam, keskim...
Frnm sattm iin bana kzanlar olmutu. Ne yapsaydm ya? Bahenin karsndaki kk atlyemde durup
duruyordu, boynu bkk. Ne zaman pencereye yaklasam, bacasnda duman artk hi ttmeyen atlyeye
bakyor ve frnn sesini duyuyordum deta.
'Beni buraya hapsettin, yanma bile uramyorsun. iine yara-mayacaksam, baka birine ver, bu boluktan
kurtar beni,' diyordu frn. Kulaklarm ellerimle kapatyordum lklarn duymamak iin. Rabia st katmda
bir depo kiralamt. Sk sk urard o yzden bana. Bir keresinde,
"Rabia, dayanamayacam artk. Frnn karda ilevsiz bekle-
yip durduunu bildike, sinirleniyorum. Sorun bakalm sanat dostlarnza, bir ilgilenen olur mu?" demitim.
Haftasna gitmiti 332 frn.
Sonunda almtm amuru yine elime. Bu kez seramikten deil, srsz terakotadan heykeller yapmtm.
Korkuntular.
Aliyoa, ah canm Aliye, bu kadar uzun yaamak hi iyi bir ey deil. Sen bir ku gibi uup gittin
yabanclamadan sokaktaki insanlara. Ben bir trl uuramadm kularm gibi, yere akl kaldm burada.
Kular Freya in Uuyor
(22 Eyll 1992)
Freya batan aa beyazlar giymiti. Maka Sanat Galeri-si'nin beyaz duvarlarna ilenmi ak bir nak
gibiydi. Uuan kumatan uzun beyaz giysisi, uzun beyaz earb, boynuna dolad sra sra incisi ve sallantl
beyaz inci kpeleri ile bir kar prensesini andryordu. Sanki az sonra bir ince duman gibi, beyaz bulutlara
karacak ya da bir k huzmesine dnecekti.
Konuklarn karlamak zere, galerinin giriinde ayakta duruyordu ve ardndaki panoda krk be seramik
sanatsnn, onun iin rettii kular yer alyordu.
Sarkis, terakota insan figrlerini yerletirdii Freya'ya ait etajeri dier odaya koymutu. Etajerin yaknnda
evinden getirilmi koltuu duruyordu.
lkenin seramikileri ile Freya, karlkl, Bach'm 'iki Keman Konertosu'nu alyor gibiydiler. Gen
seramikiler, ustalarn krk yllk bir sanat kousunun sonunda saygyla selamlyorlar, nlerine at yol iin
ona teekkrlerini sunuyorlard.
Usta, gnn sembol olan ii bo insanlaryla onlara veda ediyordu.
Unutulmaz bir gnd. Kimler yoktu ki. stanbul'un btn sanatlar. .. ressamlar, yazarlar, heykeltralar,
oyuncular vard. Sanat eletirmenleri vard. Mimarlar oradayd. Emekli Bykeliler taa Ankara'dan kalkp
gelmilerdi, retim yeleri, grsel sanatn her dalnda eitilen renciler, eski dostlar, yal ve gen dostlar,
basn mensuplar...
Krkar santimetrelik panolarnda, ge doru umaya hazr kulara parmaklarnn ucuyla dokunuyor, her
birini ayr ayr ok-
i
adlar okumaya alyordu.
334 nl seramikiler, rencileri, dostlar... Abidin Dino, Alev Ebuzziya, Jale Ylmabaar, Beril Anlmert,
Candeer Furtun, Bin-gl Baarr... daha niceleri.
Freya, mikrofonu ona uzatan bir gazeteciye,
"Biliyor musunuz, aldm hibir dl, bana bugnn sevincini ve mutluluunu vermedi," diyordu. "Benim iin
en byk, en anlaml dl budur. Dostlarmn beni kendi yaptlaryla selamlamas. Bundan daha gzel bir ey
olabilir mi?"
Konuklar, ev sahibi saylan seramikilerden uzun sre ayrlmak istemedikleri iin, kokteyl ge saatlere kadar
srmt. Saat dokuza doru, misafirler yava yava ayrlmaya baladlar. Freya, her sergi sonrasnda
olduu gibi, yine bir yere yemee gideceini umuyordu dostlaryla. Evinden getirilen koltua oturmu
bekliyordu. Meng Ertel yaklat yanna.
"Freyanm, bu akam sizinle birlikte olmak isterdim ama, ok nceden verilmi bir szm var," dedi, elini
perek. Biraz burkuldu Freya, ama hi renk vermedi. Az sonra Utarit geldi, "Kendimi pek iyi hissetmiyorum.
Grip oluyorum galiba. Bana msaade edin, sizlere de bulatrmadan eve dneyim," dedi, mahcup bir edayla.
Dostlar srayla geliyor, bir mazeret uydurup teker teker gidiyorlard. Yz giderek aslmaya balamt, "Ayol
hepiniz hastalanacak, bir yerlere sz verecek gn bulmusunuz," dedi krgn bir sesle sonunda.
"Freyanm benim ne szm var ne de nezlem. Biz sizinle gider babaa gzel bir yemek yeriz," dedi Rabia.
"yle yapalm," dedi Freya. saat ncesindeki cokusundan eser yoktu sesinde. Galeride kimseler
kalmamt. Rabia ile ktlar. Kapnn nnde duran arabaya bindiler.
"Utarit Bey'e brakmak istediim bir dosya var. Hazrlamtm ama, giderken almay unutmu. Msaade eder
misiniz?" diye sordu Rabia, "Naslsa yolumuzun stnde evi."
"Elbette. Ben arabada beklerim."
"Yok arabada beklemeyin. Bakarsnz bir eyler sorar, gelmem gecikir. Sklrsnz tek banza. Siz de benimle
kn yukar."
zellikteki gnn bys ne abuk bozulmutu, indi arabadan, Rabia'nn pei sra yrd, asansre bindiler.
Kapy alarlarken, 335 "ok uzun srmez deil mi Rabia?" dedi, "Benim karnm ackt."
Kapy Utarit at, "ieri buyrun," dedi. Hi armamt onlar grdne.
"Girmeyelim," dedi Freya.
"Girin, girin."
Rabia ieri yrynce, o da aresiz gitti peinden. Salona girer girmez bir alk koptu. Odada belki krk kii
vard. En nde Meng Ertel'i grnce anlad. Dostlar ona bir srpriz yapmak istemilerdi. Her biri ayr ayr,
Galeri'nin kalabalnda syleyemedii sevgi szcklerini fsldyordu kulana. ampanya da vard, ama ona
buzlu raksn verdiler. Sevgili Candeer'i, Bingl', tm rencileri, meslektalar...
Gece elbette her sergiden sonra olduu gibi, bir restoranda yenen yemekle bitti. Merref onu yemekten
sonra evine brakrken,
"Tpk bir kuu gibisiniz bu gece Freyanm," dedi. "Beyazlar ok yakt size. Belki de siz hep beyaz
giymelisiniz."
O gece Freya gerekten gz kamatrd iin mi, yoksa tesadflerden dolay m, bir de film teklifi almt.
Yavuz Turgul, ekecei Glge Oyunu adl filmde bir rol stlenmesini rica ediyordu. nce "Yok yok, ben byle
bir ey yapamam," dediyse de, dndke fikir houna gitmeye balad. Rol arkadalar ener en ve
evket Altu olacaklard. Galatasaray'dan aa inen yokua alan sokaklarn birinde, eski bir binadayd
ekim. Sonuta kabul ettiine hi piman olmayacakt. ekim boyunca hem ok elenecek, hem o gne
kadar az tand sinema evresiyle dostluklar kuracakt.
1992, hastaneye yatrlmasnn dnda iyi bir yld.
Krknc Yl Sergisi ve ilk sinema denemesi, geride kalan mrnn en gzel anlar olarak yerleecekti
hafzasna.
Kuunun lm
Merref kim bilir kanc kez, ambulans arayp Arif Paa Apartman'na yollatt, antasn kapp frlad sokaa.
Eve vardnda, Freya'y sedyeye yatryorlar di. Freya zor nefes almakla birlikte, direniyordu.
"Sedyeye yat..mama gerek yok. Otu..ra..rak giderim."
"Efendim, cierinize hava girmiyor. Oksijen maskesi takmamz lazm. Ltfen..." diye rpnyordu hemire.
"Freyanm, ben de sizinle arkada geleceim. Nefesiniz biraz dzelsin, dorulur kalkarsnz," dedi Merref.
Harbiye'deki metro almalar iin yollar kazlmt. Cankurtaran, otobslere ayrlm eritten ters istikamette
son srat gidiyordu. Birden ofr kardan hzla stne gelen otobs grd ve direksiyonu krd. Yolun
kenarna dizelenmi bidonlan devirerek kar eride geti ve frene bast. Araba savrulup yan yatt.
Arkada Freya'nm sedyesi Merrefin stne dm, yznden oksijen maskesi frlamt. Hemire, ban
arpt iin kendi derdiyle meguld.
Merref sedyenin altndan syrlp karken,
"Freyanm beni ok sevdiiniz iin, geride brakmak istemiyorsunuz, beraberinizde gtryorsunuz galiba,"
dedi.
Freya glmekten konuamyordu.
"Gldrme beni... zaten zor nefes alyorum," diyebildi kesik kesik.
Hastaneye vardklarnda, Freya'y doru youn bakma aldlar. Cierleri iyice tkalyd. Yorulmamas gerektii
iin konumas yasakt. Zaten nefesi tek bir cmle yapmasna bile yetmiyordu.
Freya'nn salk ileriyle olduu kadar, banka hesaplaryla da Merref ilgileniyordu. Repoda duran
birikimlerinin gnleri dolduunda, yeni ilemlere gemeden, geliyor, dikiliyordu Freya'nn bana. Tm
seenekleri sralyordu.
aic verin, cmz ne yapmam istiyorsanz, onu yapacam. imdi; dolara m evireyim?"
Biraz bekliyordu. "Borsa da m oynayaym?" Yine susup bekli-yordu.
"Repoya devam... ya da hisse senedi?"
Gzleriyle iaret ediyordu Freya.
"Repoya devam, yle mi? Tamamsa elimi skn." Smsk tutuyordu elini.
"Anladm. Paranz repoya koyacam."
Merref, Freya'nn parasyla ilgili hangi ilemi yaptysa, hepsinde Freya'nn onay vard. Her eyi ona
danarak yapmt.
Youn bakmdan kp odasna gtrlrken, sedyesinin yannda yryen Merrefin elini tutup pmt
Freya.
"Aman Freyanm," demiti Merref, "Allahakna, ne yapyorsunuz?"
Yatana yatuktan sonra, iaret etmiti yaklamas iin.
"Bir gn youn bakm gibi bir yerde yatman gerekirse ilerde, Allah sana da kararlarn verebilme imkn
tanyan dost versin Merref," demiti. "Sen benim en aciz zamanmda bile, karar verme yetkimi elimden
almadn. Allah senden raz olsun."
Merref akam evine geldiinde, kendi gibi bir hukuku olan kzn karsna alm, "Bak kzm," demiti.
"Sen benim biricik ocuumsun. Benim her eyim, senin olacak. Sakn olaki bir gn, annemin uuru gitti
diye, benim yerime sen kararlar almaya kalkma. Youn bakmda bile olsam, kararlanm bana aldr. Bunun bir
insan iin ne nemli bir zgven olduunu, ben bugn Freya-nm'dan rendim."
"Peki anneciim. Ama sen neden alyorsun?" demiti kz.
Merref, hastanede yatmas uzadka, masraflarn nasl karlayacandan endie eden Freya'y, sk sk
teselli etmek durumunda kalyordu.
"Kimseden para istemeyeceksin benim iin. Ne zengin dostlarmdan ne de..."
"Biliyorum Freyanm. Merak etmeyin siz. Yeterince paranz var. Kimseye muhta olmayacaksnz. Siz
iyilemeye bakn. Bu ileri halletmeyi bana brakn," diyordu.
F22
337
nn ziyaret aknna uramt. Aslnda hatrlandn, sevildiini 338 grmek ok houna gidiyor ama
yoruluyordu. Candeer, Binay, Ayda sk sk ziyaretine geliyorlard. Ferit ona sanat dergileri tayordu.
Sara'nm kocas Emre ve Memo ile Serra da sk gelmelerine karn, Sara'nm ortalarda gzkmemesine fena
halde alndn hisseden Merref, Emre'ye,
"Bence doruyu sylemenin zaman geldi, Emre. Youn bakmdan ktna gre altra altra sylemeliyiz.
Belli etmiyor ama ok zlyor," demiti.
Syleyecekleri, Sara'nm kt bir araba kazas geirip, hastanede allar iinde yatyor olmasyd. Youn
bakmdayken, kalbinden endie ettikleri iin, gerei saklamlard. Odasna indikten sonra, Merref nce
Sara'nm yurtdnda olduunu, sonra da ilerinin ok youn olduunu sylemiti. Ac bir tebessm oturmutu
dudaklarna Freya'nn.
"Sen syler misin?"
"Hayr Emre. Ne istersen yapaym ama, bu haberi ben veremem. Odada bile bulunmak istemiyorum,"
demiti Merref. Hi kimse olanlar anlatmaya cesaret edemeyince, hasta yatandan Sara aramt
telefonla. Altra altra sylemiti bana gelenleri.
Freya'y bir mddet sonra evine karmlard. ok halsizdi. Kitap bile okuyacak gc yoktu. Uzun yllardan
beri nihayet sigaray brakt iin de asabiydi biraz. Dostlar onu hi yalnz brakmyorlard.
2 Haziran'da, seksen yedi yana basarken, ona bir srpriz doum gn hazrladlar. Pastasn, mumlarn
armaanlarn alp evine gittiler. Kimsenin karsna bakmsz kmak istemediini bildii iin Merref
sabahtan ona gitmi,
"Belki bugn urayanlar olur, sizi giydirmemi ister misiniz?" diye sormutu.
"Bugnn dier gnlerden ne fark var ki Merref?" demiti Freya. "leden sonralar ekseri Candeer'le
Rabia uruyorlar. Giyinirim yemekten sonra."
Dolabndan bir giysi semiti Merref. "Bugn hatrm iin bunu giyin."
"Ne bileyim, iimden geldi ite. Bir deiiklik olsun." Akamstne doru, hepsi birlikte gelmilerdi, tm
sevgili 339 dostlar. armt. Pastasn, mumunu grnce anlamt, doum gnn hatrladklarn. Hem
sevinli hem de hznlyd o gn. Sara hl yatakta olduu iin katlamamt doum gnne.
"Canm, gelecek yl o da aramzda olur inallah," demiti Meng.
"Gelecek yl ben olmayacam." Bunu, planlad bir yolculua kacakm gibi, kesin bir tonla sylemi, bir
nefes alp eklemiti, "inallah!"
Freya'nn salnn iyice bozulduunu renen irin Temmuz aynda, srf onu grmek iin istanbul'a gelmi,
raan Ote-li'ne yerlemiti. Bir sr gecelik getirmiti Freya'ya. Her gn evine gidiyor, saatlerce kalyor,
ona dergiler kitaplar okuyor, etrafta olup bitenden haberler veriyordu. Freya, halsizliine ramen, her eyi
renmek istiyordu. Yeni filmler nelerdi? Festivale hangi mzik gruplar katlmt, ilgin sergiler var myd?
Siyaset ne lemdeydi. 'Aydnlk iin Bir Dakika Karanlk' netice vermi miydi? Genliinden beri okuduu
Nouvel Observateur' eline ald bytele tetkik ediyordu sk sk.
irin, Boaz' ok sevdiini bildii iin, bir gn onu otele getirmek istedi. Odasnn balkonu denizin stndeydi
deta. Freya balkonda oturmaktan, gelip geen gemileri, denizin her an deien rengini seyretmekten ok
holanabilirdi. Yorulmasn diye, otelin kapsna bir tekerlekli sandalye hazr etmiti. Freya'y almaya gittii
zaman onu, getirdii geceliklerden birini giymi, yatanda uzanrken buldu.
"Giyinmenize yardm edeyim Freya abla," dedi. "Taksiyi kapda bekletiyorum."
"Halsizim irinaki. Gidemeyeceim."
irin kalakald. Freya'y hayatnda ilk kez bir yere gitmeye itiraz ederken gryordu. "Balkon ok gzel
oluyor. Vapurlar, gemileri seyredecektiniz."
"Baka bir gn..."
lecereu sanuaye iazraui. iuiumay<cuw>t v... "Bugn yataktan kmak istemiyorum."
34 irin pes etmedi. Birka gn sonra, Sara'nn kocas Emre'yi arad.
"Dnmeden nce, mutlaka Freya'ya bir Boaz gezisi yaptrmak istiyorum," dedi, "Bugn kendini iyi
hissediyor. Acaba araban yollatabilir misin, birka saatliine?"
"Sizi ben gezdirmek isterim," dedi Emre. Yarm saat sonra, arabasyla kapnn nndeydi. Freya'y kollarna
girerek arabaya yrttler yava yava. Dolmabahe'den sahile inerek Saryer'e kadar uzandlar. Gzel bir
yaz gnyd. Boaz havas iyi gelmiti Freya'ya. Batn, bulunduu yakadan gremiyordu ama, denizin
zerindeki meneviten, gnein minarelerin ardnda, istanbul'u pembenin ve morun tonlarna boyayarak
batmakta olduunu tahmin edebiliyordu. Birden, "Tamam," dedi "Tamam olan nedir?" diye sordu Emre.
"Gne. imdi batt." "Nerden anladnz?"
"Anlarm ben," dedi Freya. "Batlar ezbere bilirim. Benim batma da ok az kald."
irin, "Freya abla, byle eyler duymak istemiyorum," dedi ama, her de bu Boaz gezintisinin, son
gezinti olduunun bi-lincindeydiler. Freya, dalgn ve sessizdi. ok uzun yllar nce, Dolmabahe nlerine
demir atm olan gemide yaad bir baka gn batmn anmsyordu.
"Ne dnyorsunuz ?" diye sordu irin. Nzm'dan bir msra ile yantlad Freya, "Ne lmden korkmak
ayp, ne de dnmek lm."
Denizin stndeki kzl yansma giderek griye dnyordu.
Pentimento
(Osmanolu Klinii - 26 Austos 1997)
"Ben bir avu tozum savur gklere Samanyollart yarat Gvdemde set ek lme"^
Aliye, cierleri iflas ettiinde Taksim lk Yardm Hastanesi'ne kaldrlmt. Kendine gelir gelmez, "Bana renk
getir Freya," demiti. "Sakn renksiz brakma beni."
Evine komutum. Yatann drt bir tarafnda uuup duran rengrenk, mor, fuya, turkuaz, mavi, yeil,
pembe, krmz, eflatun yzlerce ifon paras pencereden giren rzgrla dalgalanyor, ne arkaya salnp
birbirlerine karyorlard. Darmadan odada, yerlere serpili eyalara basmamak iin seke seke yrm, ak
ekmeceleri ve pencereleri kapatm, sigara kl dolu tablalar boaltm, birka ifon kapp hastaneye geri
dnmtm. Serum iesinin salland boruya balamtm earplar.
"Gzel renkler semisin," demiti.
Aliye, bakm iin Aye teyzemin Ada'daki evine giderken de doldurmutuk rengrenk earplarn antasna.
Bylesine renge k bir kadnn cenazesini, tabutun bana konacak bir yemeni ile kaldrmak olur muydu hi!
Pembe pelua sarmtk tabutunu. Pembe bir konca gl gibi krlgan, ince ve gzel Aliyoa... Hi kimselere
benzemeyen teyzem benim... Pembelere brnerek git-
(*) "ibrahim Ergin, Cevat akir'in baz cmlelerini kendince sralayp, iir haline getirmi ve 'Halikarnas
Balks'ndan iirler' balyla yaynlamtr." Hseyin Yurtta, Balk'ya Merhaba Kitap, Edebiyatlar
Dernei, 1999.
342
mt euer ustunae. Aaa aaKi ae mezargnaa yaan sevgusnm yanna, ne zamandr hasretini ektii.
O, renk istemiti vermitik. Ben burada lm deinde yatarken, neden vermiyorlar istediimi.
Sara gelmiyor. Ku da yle. Bana eitli bahaneler uydurup duruyorlar. Hibirine inanmyorum. Tanr,
Affe'den ocuunu almaya yeltendiim iin, beni cezalandryor olabilir mi? Olamaz. nk biliyor ki,
almadm, ok iyi niyetlerle evlat edindim Sara'y. Kardeimi ve karsn zmek iin deil, onlarn ocuuna
her eyin en iyisini verebilmek iin. Eh belki biraz da yalla yelken am yapayalnz bir kadnn, bir gn biri
tarafndan sahiplenme arzusu yatyordu maksadmn derininde. Tanr olsa olsa, beni ancak onlara haber
vermediim iin cezalandryordun Evet, belki suluyum ilemleri onlardan gizli yaptm iin ama, ne ar bir
ceza bu, evladn, manevi de olsa, annesinin lm deinde yanma gelmemesi. Ne ar bir ceza!
Merref, "Biliyorsunuz Sara'nn da hastanede olduunu, sizinle telefonla konutu ya," deyip duruyordu.
"Ne zaman?" diye sormutum. "Dn," demiti.
Bunuyor muyum ben?
Bu kt oyunu da oynar m dersiniz bana felek? Genliimi veremle ssledikten sonra, yallmda da aklm
alp, ele gne alay konusu eder mi beni?
"Size verdiimiz ilalar, hem ar iitme hem de unutkanlk yapyor. Kestiimiz zaman hepsi geer," dediydi
doktorum.
Aslnda bizim ailede hi bunayan olmad. Hepsi kalp krizinden, kanserden, anfizemden ya da bir kaza
kurunu yznden gittiler. Fahrnissa mesela, alt yl evvel, doksan yana basmasna ramak kala, akl
banda ld ve Amman'da kendine ok yakr biimde, devlet treniyle gmld. Banda oluyla gelini
varm, son nefesini verirken.
Benim kzm nerede?
Burada yatm, i sesimle homurdanp duruyorum ya, tipik bir mzmz ihtiyar gibi, aslnda hakkm yok
ikyeti olmaya. Hayat bana kt davranm deil. yle bir muhasebesini yaptm-
ua unu umun, amuru iik eme aicugim gunaen du yana, ne ste-misem onu yapmm tam krk ksur yl.
iniyi, gnlk yaamnda gzyle ve eliyle okamaya alk insanlarmza geri vereceim, demitim, baardm
bunu.
Ama inann bana, ne gecem vard ne gndzm. Gzm bir yirmi be, otuz yl seramikten baka bir ey
grmedi. Yalnzl da bu yzden tercih ettim. Oysa hi kolay deildi blememek, paylaa-mamak hayat.
Ak hep vurka yaamak. Yine de beni ylesine doyurdu ki seramik... sergiydi, dld, yazyd, onlar
kastetmiyorum asla, yaratc olduum srece doyurdu beni. Elime alyordum bir avu amuru... ne rengi var,
ne formu... ve o hiten, bir ey yaratyordum. Beni en ok an ve hareket etkiliyordu, retirken. ok ac
duyarak rettiim iler bile bana sonsuz mutluluk veriyordu, annemin lmnden sonra yaptm pano gibi.
yi mi oluyordu, kt m oluyordu finndan karttm i? Hi nemi yoktu bunun. Ama ite o yaratma an
var ya ve frnn nnde, doum bekler gibi, heyecanl bekleyi; onun verdii mutluluu baka hibir ey
veremedi bana. Sevdim seramii. Sevdim, sevdim. Tutkuyla vuruldum, balandm ona.
Seramik sanatn en iyi deerlendirenlerden biri olan Herbert Read,
"Seramik, sanatlarn hem en basiti hem de en g olandr," der. "En basitidir; nk en ilkelidir. En g
olandr; nk en soyutudur."
Her trl benzetmeden ayrlm sanattr. Saf sanattr seramik. te ben bu saf sanatla krk yl boyunca alt
alta, st ste boutum ve sevitim. Elli yl nce, Fahrnissa yollamasayd bana plastii, Aliye de alp
getirmeseydi yattm sanatoryuma, ne olurdu benim halim imdi? Nice olurdu? Belki de vereme yenilip
oktan gitmi olurdum telere.
Zaten ne zaman ki uzak dtm amurumdan, ne ellerimde, kollarmda g kald ne de iimde alma
arzusu, bir mum gibi snmeye baladm. Anlamszlat yaam. alamadm iin mthi sklyordum. Ve
tarifsiz zlyordum. Artk evde duramadmdan, sokaklarda gezer olmutum. stelik, sokaklar da
istemiyordu beni.
343
uxt. uu. guuut^, u
y<uiinu<i utulmu,
li'ye gidiyordum, "Aaa, kar yayor," demitim uuan kar tanele-344 rine bakp,
"nallah ta da yaar," demiti ember sakall ofr.
"Niye ta yasn olum, ne gnahmz var ki?" diyecek olmutum.
"Byle Allahtan uzak olunca, ta da yaar, cehennem de gelir, inallah bu memleket batan aa yklr."
Anladm. Benim iin sylyordu. nk beyaz salarma inat, dudaklarm boyalyd. Sslydm. Ne ok vard
bu adamlardan evremde. Sanki bir anda yerden biterek, ehrin tm taksilerine el koymulard. Uzun
mantolu, tesettrl kadnlar ise, 'madam' deil de mslman olduumu anladklarnda, ters ters bakyorlard
yzme. Ben ki inanlmaz bir cokuyla yaamtm devrimleri, lkemin insannn aydnla kma, bilimle,
sanatla bulumasna, kadnnn kimlik kazanmasna tanklk etmitim... Tanrm al beni artk al, al!
imde en ufak bir istek krnts bile yok yaamak iin.
Oysa, doksanlarn banda, anakkale Seramik'in dzenledii 'Su' temal yarmada, seici kuruldayken, gen
rencilerin ileri karsnda ap kalan ben deil miydim? " adet dl yetmez bu ocuklara. O kadar gzel
iler var ki, gnahtr," diye dllerin saysn altya karttran! O gururu ve sevinci yaayan!
Nedir bu mehter takm gibi bir ne bir geriye sallanp durmamz?
Skldm. Bam dnd.
Ben imdi, henz gitmek istemezken gelip pencereme ariz olan, canm skan kuu bekliyorum, hasretle.
Gelmiyor. Sara'lar da gelmiyor. Ne halam ne de kzm. Herkes cephe ald bana anlalan, iyi, ben de sizlerle
konumayacam. Hi amayacam azm, istedikleri kadar dikilip bama, "Bugn naslsnz bakalm
Freyanm?" desinler doktorlarla hemireler. Susuyorum. Sonsuza dek!
Byle inatlarm vard benim ocukluumda. Bir kere konumamaya ya da glmemeye karar verdim miydi,
her trl maskaral yaparm Cevat daym, beni konuturup gldrmek iin.
guc uen peK naurayam-yorum. Ama atlyeme geldii zamanlar, suratm ask grrse beni gldrmeye
alrd, evet. En kt gnmde bile yzme bir 345 tebessm oturtmasn becerirdi.
Ona hakkn demeye almtm elimden geldiince, ldnde, izmir'de vefat etmiti ama Bodrum'da
gmlmek istemiti. Azra0 ve kzlar ile ekmediimiz brokratik cefa kalmamt bunu gerekletirmek iin.
izmir Belediyesi, ne hikmetse, bir cenaze arabasn esirgemiti ondan. Sonunda, bir dolmu-minibs-ne
koymutuk tabutunu. Cenazeyi tayan minibs nde, ailenin ve ein dostun dolutuu arabalar arkada, pe
pee yola koyulmutuk. Verdiimiz brokratik mcadeleden bitkin, kzgn ve ac iinde dolana dolana
trmanyorduk, Bafa Gl'ne kan yokuu.
"Babam Bodrum'a mrn ve gnln verdi. Acaba Bodrum da babam o kadar sevdi mi?" diye sormutu kz
ismet.
Yantn Milas'tan itibaren almaya balamtk.
Milas'ta, her ke banda bir araba, birka motosiklet ve bisikletler katlyordu konvoya. Bodrum'u tepeden
gren noktaya, uzun bir konvoy halinde yaklatmzda, bir ey fark etmitik yolun ilerisinde. Bir ey... bir
dalgalanma... bir ylma.
"Kaza m olmu, ne var?" demiti Azra.
ofr yavalamt, "Valla bir durum var ama..."
"Bir bu eksikti," demitim.
Yaklanca grdk ki, Bodrumlular, Bodrum'u Bodrum yapan adama haklarn helal etmeye gelmilerdi. Yal
kadnlar, bastonuna dayanan ihtiyarlar, delikanllar, gen kzlar, okul ocuklar... yzlerce insan, kyls,
yerlisi, kaymakam, muhtar, polisi, balks, sngercisi arabalaryla, bisikletleriyle, kamyonetleriyle ya da
yaya, Cevat akir'i daha Bodrum'a girmeden karlamlar, tabutu tayan minibsn zerini, onun elleriyle
ektii mimozalarla, rengrenk gllerle, Nis karanfilleriyle, amberlerle, begonvillerle donatmlard. Bodrum'a
vardmzda, tabutu minibsten indirdiler. Tabutun zerinde, yeil uha deil, denizi simgeleyen mavi
(*) Azra Erhat
auasian Dir onu varu. duui uuKKaniar Kapayu. duuiuhi au, bugn Cevat akir Caddesi denen yola
karlkl dizilmilerdi. Ta-346 but, havaya uzanm ellerin stnde dalgalana dalgalana umaya balad. Hi
kimse yrmyor, tabutu omuzlamyor sadece Balk-'y elden ele birbirlerine geiriyorlard. Balk,
dalgalanan masmavi bir deniz gibi evinin nnden akt, Cumhuriyet Cadde-si'nden geerek, Halikarnas
Oteli'nin rhtmnda 'Halikarnaslm' adl tekneye kondu, Bodrum'u koy koy dolamaya balad. Deniz
stndeki tm balk tekneleri ve sngerciler ddklerini ala ala peinden gittiler... Allah bilir, denizin
altnda da tm balklar, yosunlar, sngerler, anforalar trendeydiler. Sonra limana geldi Balk, yine dar
sokaklarn iki tarafna dizilmi insanlarn elleri zerinde ua ua ary geti. Belediye'nin nndeki camiye
geldi. Namaz klnd. Sngerciler, balklar, renciler onu sonsuza dek yataca kayalklara kardlar.
Bodrum'un muhteem koyunu bir bakta gren tepeye.
Sonra oraya 'Gnl Tepesi' adn verdi Bodrumlular.
ismet yantn, byle almt ite.
Dostlarmn arasnda, dayma en yakan benzetmeyi, saol-sun, Ara(>) yapmtr. En gzel resimlerini de o
ekmitir. Ara, sava arabasnn stnde gkleri yararak giden, salar rzgrda uuan, keskin bakl bir
Yunan Tanns'na benzetirdi Cevat a-kir'i. "Gr sesiyle bir 'Merhaba' ekti miydi, sesi ve yreinizi de-
lecekmi gibi dimdik bakan baklar sizi yerinize mhlar," derdi.
Nitekim, biz onu tepedeki mezarna brakp, yoku aa inmeye baladmzda, gklere buyruunu vermi
olmalyd gr sesiyle. Durgun denizin taa tesinde usul usul bir sonbahar yamuru balamt, yava yava
yaklaan. O youn kalabalk, bir anda dalp toz olmutu. Sevmezdi nk alayii. Balkya veda iin
Bodrum dndan gelen konuklan Artemis oteli gnll arlamt o gece. Ah Anadolu insan, sen ne
gzelsin! Hayata si ve uan bir paa olu olarak balayan daymn iinde yatan cevheri bulup kardn,
ondan bir efsane yaratmay baardn iin...
(*) Ara Gler.
i U1V.VO1
gcu: ucu vucrrc.
Kim gelecek, ya Candeer ya Rabia uramtr yine. Gelmiyor artk dostlanm. Hi konuamadan yatan birini
niye ziyaret etsinler?
Ta zeminde ayak sesinin yan sra, bir de baston sesi duyar gibiyim. .. tk tk tk... Bizim kuaktan kim kald
ki, ecelin benim gibi unuttuu, Tatiana'dan baka... baston sesi... o olmasn gelen?
"Halacm, sokaa ilk kez bu gn ktm. Hemen size geldim."
Sara bu! Sara'nn sesi! Sara gelmi! Yatamdan frlamak, ona sanlmak istiyorum. Gcm yok. Gzlerimi
amak ona doya doya bakmak, onunla dertlemek, helallemek... Kprdayamyorum bile. Kle gibi
yatyorum yatamda. Koma dedikleri bu ite... Yardm edin, biri yardm etsin kuzum bana... Kaldnn beni,
dorulmak, srtm yastklara dayamak istiyorum.
"Beni duyuyor mu?" diye soruyor Sara.
"Duyduunu varsayalm," diyor Merref. Her eyi bilen Merrefim.
"Halacm... Benim, Sara. Yanndaym. Duyuyor musun beni?"
Duyuyorum kzm, sakn gitme. Sakn kama abucak. Tanrm, hi olmazsa ellerimi oynatacak gc ver bana.
Sara eiliyor stme doru. Salar yzme deiyor. Onu ilk grdm gn, burnuma arpan ve hep
belleimde kalan, sabunla kark masum ocuk kokusunu duyuyorum nedense. Yzme bir damla ya m
dt Sara'nm gzlerinden? Yoksa benim gzya-m m slatt yanam? Ellerimi tutuyor smsk. Son bir
gayretle abalyorum.
"Ah hala, gzlerini atn. Demek ki duyuyorsun beni! Hala, hala..."
Sara alyor. Oynatabildiim elimle kolunu okuyorum Sara'nn. Gen, przsz ipek tenine dokunuyorum.
Elimi pyor. Bir de konuabilsem... Ah bir de konuabilsem... Ama tek bir kelime bile kmyor azmdan.
Sanki dilsizim. Sara'nm eli, kolunu tutan elimin zerinde. Hep kollann okuyorum kzmn.
347
l <u.ia y vaya, lua^. uu guiiuiv uu luua y\*L\*L. uatA.un
siz de rahatszsnz," diyor hain bir hemire.
348 "Yine geleceim hala. Nihayet ktm hastaneden." Eilip ya-nam pyor. Kirpikleri slak. "Hep
geleceim artk."
Elini tutmak istiyorum ama, gcm kalmam. Yataa dyor kolum.
Uzaklaan admlarnn yan sra, tk tk tk baston sesleri...
Gle gle evladm, kuzum kendine iyi bak. Seni ve ocuklarn, nce Allah'a sonra da Emre'ye emanet
ediyorum. Elveda benim kara gzl kzm.
Sara knca kararacan sandm oda, k iinde kald birden. Karda ay yansmalann andran, beyaz,
temiz, sakin bir k... Pencerenin orada neler oluyor?
Ku! Kanatlarnda gm parltlanyla o beyaz ku. Ama tnemiyor pencerenin pervazna bu kez. ki yana
sereserpe ayor kanatlarn, tm pencereyi kaplyor. Gz gze geliyoruz. Kanatlar kk rpnlarla
sarslarak, bekliyor beni. Artk hazrm.
Merhaba lm. Ho geldin!
Sonsz
Freya Koral, yaama 26 Austos 1997 ylnda, Osmanolu Klinii'nde veda etti.
Cenazesi 28 Austos'ta Dolmabahe'deki Bezm-i lem Valide Sultan Camii'nde klman le namazndan
sonra, Dolmabahe rhtmna yanaan bir motora konarak Bykada'ya gtrld ve bykbabas akir
Paa'nm yaptrd Mslman Mezarh'ndaki aile kabrinde topraa verildi.
O imdi, yaama balad yerde, Bykada'nn amlar altnda, Cumhuriyet devrinin ilk kadn seramikisi
olmann ve kendinden beklenildii gibi, sanat dalnda lkesine ok ey vermenin gururu iinde uyuyor.
Teekkrler
Cumhuriyet Trkiyesi'nin ilk kadn seramik sanats olan Freya Koral'n yaam yksnn yazl srasnda,
bana Freya ile olan anlarn ayrntlarla nakleden, kasetler, belgeler, dergiler ve fotoraflarla bilgilenmemi
salayan Sara Koral Aykar'n ve Afife Koral'n arivleri ve destei olmakszn, bu kitabn yazl eksik kalrd.
Her ikisine de itenlikle teekkr ediyorum.
Ayrca deerli vakitlerini ayrarak bana Freya ile olan anlarn nakleden irin Devrim Trainer'a, smet
Noonan'a, Merref Cimcoz'a, Mi-na Urgan'a, Ayda Arel'e, Binay Kaya'ya, Tatiana Moran'a, anlar, belgeleri
ve fotoraflar ile katkda bulunan Altemur Kl'a, Ferit Edg'ye, Nesibe ve Kemal Trkmer'e, Candeer
Furtun'a, Rabia apa'ya, Utarit Izgi'ye, akir Eczacba'na, Tun Yalman'a ve Yahi Baraz'a teekkr
borluyum.
Her kitabm olduu gibi, Freya'y da basmndan nce titizlikle okuyan ve eletiren sevgili arkadam Meyzi
Baran ve hayat arkadam Engin Baraz'a, fotoraf arivinden yararlandmz deerli Ara Gler'e, resim ve
kapak dzenlemelerini yapan mer Erduran'a, ekip almasnn en gzel rneini sunan Zeynep Atayman'a,
Yasemin Akta ve Hatice Ta'a gnl dolusu teekkrler.
Kaynaka
Yazarn FREYA'nn yazl srasnda yararland kitap, dergi ve belgelerin dkm:
akir Paa Ailesi, irin Devrim, Milliyet Yaynlar, 1998.
Atatrk'ten Hatralar, Hasan Rza Soyak, Yap Kredi Bankas A.., 1973.
Antlarla Mustafa Kemal Atatrk, smet Kr, Bankas Kltr Yaynlar, 1998.
ankaya, Falih Rfk Atay, Bate A.., 1968.
Tek Adam, . S. Aydemir, Remzi Kitabevi, 1999.
Atatrk zerine, Emre Kongar, Remzi Kitabevi, 1994.
Atatrk'ten Hi Yaynlanmam Anlar, Y. Yurdakul, Aksoy Yaynclk, 1999.
Kl Ali'nin Hatrat (Altemur Kh'n arivinden).
Freya, Ate ve Sr, Ferit Edg, (Ege Seramik A..) 1992.
Bir Usta Bir Dnya: Freya Koral, Yap Kredi Kltr Sanat Yaynclk, Ekim
1997.
Trk Seramik Dernei, Seramik Dergisi, Freya zel Says (4), 1998. Milliyet Sanat Dergisi, 1 Eyll 1997.
Vizyon Dergisi, Ekim 1992.
Ve ayrca, irin Devrim, Altemur Kl, Ferit Edg, Rabia apa, Utarit Izgi, Candeer Furtun, Ayda Arel
tarafndan yazara verilmi olan belgeler.
Bykada'daki aile konann merdivenlerinde akir Paa ailesi: akir Paa, Sare smet Hanm, Cevat,
Fahrnissa, Aye, sim, Suat ve Aliye. nde ayakta Hakkiye.
Sadrazam Cevat Paa'nn kk kardei'
yaveri akir Paa.
Bykada'daki konakta Hakkiye
Hanm ve Emin Bey'in yatak
odas. Freya bu odada dodu.
Freya 1 yanda.
Hakkiye Hanm ve Emin Bey Bykada'daki kkn bahesinde.
Freya, annesi Hakkiye Hanm ile birlikte. (1913)
Freya ve kardei akir.
Freya 12 yanda.
Freya ve kardei akir Bykada'da bahede.
Freya'nn Fahrnissa tarafndan yaplm resmi
Atatrk ve solunda Freya'nn babas Emin Paa.
Atatrk'n Freya'nn hatra defterine yazd not: 'Freya Hanm, millete ifa edecein vazife mhimdir!'
Freya'nn teyzesi Aliye Berger.
Emin Paa, Freya'nn ilk kocas, Hakkiye Hanm, Sare smet Hanm, Freya ve akir. Yalova, 1930.
Freya ilk evliliine adm atarken, nedimesi irin Devrim ile birlikte.

Freya ve Kl Ali nian trenlerinde. (1935)
Enver insel, Ali etinkaya'nn ei Naime Hanm, nde oturan Berrin insel'in annesi Vesiret. Beyaz elbiseli olan
Kl Ali'nin kuzeni Berrin nsel.
Freya'nn 1939 ylnda Schiapareiii'den alveriini gsteren bir fatura.
vl"'
u"1
Kl Ali, Atatrk, Salih Bozok ve kk lk.
Ankara'da, Freya'nn
evinde verdii bir
akam yemeinin,
Atatrk tarafndan
imzalanm mens.
akir (en solda), Freya ve Kl Ali Ankara'da Nuri Conker ile.
Freya ve Kl Ali Nice'te
Freya ve Kl Ali'nin "Esen" teknesi.
n planda Nejad ve irin Devrim ve Emir Zeid. Arka planda Kl Ali, Freya ve Hakkiye Hanm. Esen
teknesinde. (1935)
Kl Ali, Freya, Fahrnissa ve Emir Zeid Cannes'da. (1935)
Freya Florya'daki Srki Kk'n terasnda. (1935)
Leysen'de sanatoryumda
Aliye ile birlikte, seramie
ilk balad dnemde.
Leysen'de
sanatoryumun
balkonunda.
Freya Leysen'de
sanatoryumdaki odasnda
kpei eytan'la.
1954 ylnda Hilton
Oteli iin yapt
seramik masalardan
birinin nnde.
Freya ilk sanat yllarnda teyzesi Fahrnissa ve teyzesinin olu Raad ile Paris'te. (1952)
5O'li yllarn alma ortamnda, torna ekerken.
akir Paa
Apartman'ndaki
atlyesinde bir sergi
sonras mlakat
verirken. (1956)
Freya akir Paa Apartman'ndaki atlyesinde Fahrnissa Zeid'in yapt portresinin nnde ve alma
masasnn banda.
Karaman ilesinin
Dele kynde Nezihe
Araz, Hakkiye Hanm,
Konya Mzesi eski
mdr Mehmet nder
ve kyllerle.
Fureya 50'li yllarda atlyesinde alrken.
Freya ile Sara Uluda'da. Sara 10 yanda.
akir Paa
Apartman'nda
irin Devrim, Freya
ve Aliye Berger.
1964 ylnda, Dr. Fikret rgp, Aliye Berger, Sabahattin Eybolu, Fahrnissa Zeid, Cevat akir Kabaaah,
Freya, irin Devrim, Sina Kabaaah.
Ziraat Bankas ve Baak Sigorta'nm duvar panosu hazrlanrken. (1966)
akir Paa Apartman'nda, atlyesinden bir ke.
60'h yllarda alrken.
Arif Paa Apartman'nda Freya, teyzeleri Aye Emer ve Fahrnissa Zeid ile. Arka planda Sara. (1974)
Freya'nn evinde irin Devrim ve Robert Trainer'n nian. Aliye, Fahrnissa, Bob ve irin, Aye Emer ve
Freya. (1973)
Duvar panolar iin alrken.
Manifaturaclar ars'ndaki duvar panosunun nnde.
ai^Hil:!.,
mmUm
p
m
Amman'da Fahrnissa Zeid'in evinde irin, Freya ve Fahrunissa'nm gelini Prenses Maida.
izmir'de, lm deinde yatan days Cevat akir'in banda. (1973)
Freya, Sara ve Emre Aykar'n evinde, nikh trenlerinde.
Freya, Arif Paa
Apartman'ndaki
evinde, Sadrazam Cevat
Paa'dan kalan koltukta,
Sara'nn bst ve
evlerinden biri ile.

Kill, JfMB MM
n Hj 1^9



tF-wi i . J t^m
',-' ; Hi < 1 jjmm
; '..'
Fahrnissa Zeid'in Amman'daki evinde Freya, Prenses Maida, Fahrnissa ve Rabia apa.
Freya, Sara'nn olu Memo ile. (1980)
Sara, ocuklar Memo ve Serra ile
"Glge Oyunu"nun film seti. Burcu Aykar (Emre'nin kz), Serra, Freya ve ener en.
Sara Koral Aykar evinde, ocuklar Mehmet ve Serra ile, Freya'nn tabaklarnn nnde. (1997)
Freya 40. sanat ylnda onuruna alan sergide, koltuunda.
Utarit izgi, Merref
Cimcoz ve Freya. 40.
sanat yln kutlarken.
Freya'nn 40. sanat ylnda Maka Sanat'ta alan 40 sanatnn yapt eserlerden oluan, "Freya'ya Sayg"
sergisinde kular.
Freya'nn evinden sergi iin
getirilen koltuu ve "insan"lar
etajerinin stnde sergilenirken.
Maka Sanat Galerisi, 1994.

You might also like