You are on page 1of 7

ATATÜRK'ÜN İKTİSAT ZİHNİYETİ 

Dr. Hasan SABIR 
İstanbul Üniversitesi 
Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat 
Anabilim Dal Öğretim Eleman 

Atatürk'ün  "karma  ekonomi  düzeni"  olarak  ders  kitaplarmza  giren  ancak  bu  kavramdan  daha  geniş 
içerikte  olan  iktisadi  düşünceleri,  benimsediği  iktisadi  prensipler,  çağdaş  kalknma  politikas  ve 
stratejilerine yön vermiş, ayrca gelişmekte olan ülkelerin örnek alabileceği önemli bir ekonomik model 
oluşturmuştur.  Atatürk'ün  henüz  İstiklal  Savaşmzn  tozu  toprağ  ortadan  kalmadan  söylemiş  olduğu 
"...askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsun iktisadi zaferlerle taçlandrlmazlarsa kazanlacak zaferler 
yaşayamaz,  ksa zamanda  söner"  sözü  ekonomiye  ne kadar  önem  verdiğini  göstermektedir.  Maalesef 
Yüce Önder Atatürk'ün bedenen aramzdan ayrlşndan sonra Atatürkçü Düşünce Sistemi’nin gerekleri 
istenilen  düzeyde  yerine  getirilmemiştir.  Ulusumuzun  henüz  Atatürk’ün  öngördüğü  amaçlara 
ulaşamamş  olmas  bunun  kantdr.  Makalemizde  Atatürk'ün  iktisada  dair  fikirleri  ve  temel  aldğ 
ekonomik  prensipler  irdelenmeye  çalşlacaktr.  Böylece,  Atatürk  sonras  dönemde  ülkemizin  karş 
karşya  kaldğ  ekonomik  skntlarn  hep  bu  iktisadi  ilkelerin  göz  ard  edilmesi  sonucunda  meydana 
geldiği  görülecektir.  Öte  yandan  ülkeleraras  ticari  snrlarn  giderek  kaldrlmas  yani  serbest  ticaret 
ideolojisinin dünya ekonomisine egemen olmas, gelişmekte olan ülkelerin ve bu arada Türkiye'nin de 
kalknma  sorununu  giderek  daha  önemli  klmştr.  Dolaysyla,  Atatürk'ün  iktisat  siyasetinin  temel 
özelliklerinin ortaya konulmas ve hükümetlerin bu prensiplerden taviz vermemesi, küresel ekonomiyle 
bütünleşme sürecindeki Türkiye'yi bu süreçte daha etkin klacaktr. 

1. Cumhuriyet Öncesi İktisat Politikalar 

1.1. 1838 Serbest Ticaret Anlaşmas ve Osmanl Ekonomisi'nin Çöküşü 

İktisat teorisinde Serbest Ticaret Kuramlar esas olarak Adam Smith'in ve David Ricardo'nun fikirlerine 
dayanmaktadr.  Adam  Smith,  "Uluslarn  Zenginliği"  (1776)  isimli  kitabnda  uluslararas  ticaretin 
pazarlar  büyüterek  iş  bölümünü  geliştireceğini  ve  böylece  uluslarn  zenginleşeceğini  vurgulayarak 
serbest ticaret düşüncesini savunmuştur. İktisat Kuram'na David Ricardo ile gelen yenilik ise ticarete 
giren  taraflarn  karşlkl  olarak  ticaretten  kazanç  sağlamalar  düşüncesinin  yerleşmesi  ve  dolaysyla 
çkarlarn ahenkleşmesi olmuştur. Ricardo "Ekonomi Politiğin ve Vergilendirmenin İlkeleri" (1817) isimli 
kitabnda "...tam serbest ticaret sistemi altnda, her ülke sermaye ve emeğini doğal olarak kendisi için 
en  yararl  kullanmlarna  ayracaktr"  demektedir  (Ricardo,  1997:  120).  Yani  bütün  ülkeler  koruma 
duvarlarn karşlkl olarak kaldrmaya, dolaysyla da dezavantajl olduklar üretim alanlarn terk ederek 
en  ucuza  ürettikleri  ürünlerde  uzmanlaşmaya  davet  edilmektedir.  Burada  Ricardo'nun  serbest  ticaret 
yaklaşmn  genellemesini  ve  bundan  evrensel  sonuçlar  çkarmasn  görmekteyiz  (Sabr,  2001:  51). 
Ancak  uygulamada,  sanayi  devrimini  ilk  gerçekleştiren  İngiltere  hariç,  bugünün  gelişmiş  ülkelerinin 
hepsi  koruma  duvarlar  arkasnda  sanayileşmiş  ve  daha  sonra  serbest  ticaret  fikrini  savunmaya 
başlamştr. 

Osmanl  Devleti'nin  serbest  ticarete  geçiş  serüveni  ise  1838  ylnda  İngiltere  ile  Baltaliman  Ticaret 
Anlaşmas  ad verilen  bir  anlaşmay  imzalamasyla  başlamştr.  Bu  anlaşma ile Osmanl  Devleti,  iktisat 
politikasn  tam  serbest  ticaret  rotasna  oturtmuştur.  Osmanl  Devleti'nin  uyguladğ  serbest  ticaret 
politikasnn  ilk  sonucu  Avrupa  mallarnn  Osmanl  pazarlarn  doldurmas,  Osmanl  Devleti'nin  açk 
pazar haline gelmesi olmuştur. 1838 Ticaret Anlaşmas herşeyden önce Osmanl Ekonomisi'ne öldürücü
bir  darbe  indirmiş,  ülkedeki  geleneksel  üretici  kesim  Bat  ürünlerinin  rekabeti  karşsnda  iktisadi 
hayattan  silinmiştir  (Sayar,  1986:  213).  Gümrüksüz  giren  İngiliz  gelişmiş  makina  endüstrisi  mallar 
Osmanl'nn korumasz el tezgah endüstrisini ksa zamanda ezmiştir. Zamanla bir çok ülke ile serbest 
ticaret anlaşmas imzalanmştr. Bu olumsuz politika sonucunda Osmanl İmparatorluğu'nda yeni sanayi 
atlmlar  olmamş,  varolanlar  da  gelişememiştir.  Osmanl  sanayii  geleneksel  el  tezgahlarna,  tarma 
dayanrken,  serbest  ticaret  anlaşmas  yaptğ  ülkeler  sanayi  devrimi  sürecini  tamamlamş  ülkelerdi. 
Böylelikle ihracatn çok üstünde ithalat harcamalar yaplmş, bu durum savaşlarla da birleşince devasa 
finansman açklar ortaya çkarak dş borca muhtaç bir ülke haline gelinmiştir. 

1854 ylnda Krm Savaş ile dş borca başlayan Osmanl Devleti 1875 ylnda borçlarn ödeyemez hale 
geldiği için moratoryum ilan etmiştir. Bu tarihte ihracat geliri 19 milyon sterlinken, sadece ksa vadeli 
borçlar  16,5  milyon  sterlin,  hükümet  geliri  ise  22,5  milyon  sterlindir  (  Kazgan:  1999:  39).  Dş 
borçlanma  süreci  Osmanl  Devleti'nin  yklşna  kadar  devam  etmiştir.  Yanlş  ekonomik  politikalar 
izlemesi  nedeniyle  ülkeyi  ağr  bir  fakirliğe sürükleyen Osmanl  Devleti,  Amerikan  Dolar'nn  167  kuruş 
olduğu yllarda 32 milyon Türk Liras dş borcu yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti'ne miras brakmştr. 

1.2. Milli Mücadele Dönemi'nde İktisadi Politika 

Milli  Mücadele  Dönemi'nde  izlenen  iktisat  politikas  üzerine  söylenebilecek  ve  bugün  için  de  ibret 
alnmas  gereken  en  çarpc  nokta,  Atatürk'ün  Kurtuluş  Savaş'n  sfr  enflasyon  ile  gerçekleştirmiş 
olmasdr.  Milli  Hükümet  Kurtuluş  Savaş  boyunca  para  basmna  gitmeden,  harbin  finansmann 
arttrlan  vergiler  ve  halktan  alnan  bağşlarla  sağlamştr.  Yani  Türkiye'nin  bağmszlk  savaş 
enflasyonsuz yürütülmüştür. 

Milli  Mücadele  yllarnda  Anadolu'da  kullanlan  para  Osmanl  kaimeleriydi.  İstiklal  Savaş'n  T.B.M.M. 
hükümeti yürütüyordu. Ancak emisyonun yani para basmnn anahtar İstanbul rejimindeydi. T.B.M.M. 
savaş  boyunca  kendi  adna  para  basmamştr.  Ayn  parann  iki  ayr  egemenlik  alannda  kullanldğ 
durumlarda  emisyonu  kontrol  altnda  tutan  tarafn  tartşlmaz  bir  avantaj  vardr.  Karşlksz  para 
baslmasyla  başlatlabilecek  bir  enflasyon,  satnalma  gücünün  İstanbul  yöresinde  toplanmasn 
sağlayarak  Kuvay  Milliye'nin  finansmann  felce  uğratabilirdi.  Neyse  ki  bu  tehlike  gerçekleşmemiş  ve 
İstiklal Savaş enflasyonsuz gerçekleştirilmiştir (Ergin, 1978: 183­184). 

Görüldüğü  gibi  ne  İstanbul  Hükümeti  ne  de  T.B.M.M.  açk  finansman  politikas  uygulamamş  ve 
Kurtuluş  Savaş  srasnda  Anadolu'da  enflasyon  problemi  yaşanmamştr. Bu  noktada  Milli  Mücadele'yi 
başarszlğa  uğratmak için  elinden  geleni yapan  İstanbul  Hükümetleri'nin  neden  emisyon  politikasyla 
Milli  Mücadele'ye  sekte  vurmadğ  tartşlabilir.  Kanmzca  İstanbul  Hükümetleri  para  politikasnn  ne 
derece önemli bir silah olduğunun farkna varacak düzeyde iktisada hakim değildi. Aksi takdirde, zaten 
her  türlü  ihanetin  içinde  olan  İstanbul  Yönetimi,  para  basarak  Kuvay  Milliye'nin  elindeki  kaimelerin 
değerini  düşürür  ve  Atatürk'e  karş  iktisadi  bir  savaş  başlatrd.  Kuşkusuz  bu  uygulama  da  savaşn 
sonucunu değiştirmezdi, belki bir süre savaşn uzamasna sebep olabilirdi. 

Atatürk'ün iktisat siyasetinde makroekonomik istikrarn önemli bir yeri olmuştur. Öyle ki, enflasyonsuz 
para politikas Cumhuriyet tarihinde sadece Atatürk zamannda uygulanabilmiştir. İsmet İnönü'nün şu 
sözleri  çok  enteresandr:  "Hükümet  olarak  ylda  iki  kez  ödeme  yapamayacak  duruma  düştüğümüz 
olurdu. Gider konuşurdum. Birkaç milyon liralk emisyonun bizi ferahlatacağn anlatmaya çalşrdm. Bir 
defa  bile  "evet"  dedirtemedim".  Türkiye  Cumhuriyeti'nde  enflasyon  problemi  Atatürk'ün  vefatyla 
başlamş ve bir daha da durdurulamamştr (Aysan, 2000: 37). 

Sonuç  olarak  Türkiye  Cumhuriyeti'nin  kuruluşunda  enflasyonun  yeri  olmamştr.  Atatürk  her  zaman 
para  değerinin  istikrarna  büyük  önem  vermiş,  İstiklal Savaş'nn  en  zor  günlerinde  bile  tedavüle  yeni 
para çkarmamştr. Atatürk'ün sk para politikas anlayş Cumhuriyetin kurulmasndan sonra da devam 
etmiş, Atatürk döneminde Türkiye Cumhuriyeti'nde karşlksz para baslmamştr. 

2. 1923­1938 Yllar Arasnda Ekonomik Reformlar
Osmanl  Devleti'nden  genç  Türkiye  Cumhuriyeti'ne  kalan  miras;  fakirlik,  yerli  sanayi  olmamasndan 
dolay  dşa  bağmllk,  dş  borç  ve  üretimin  olmadğ  bir  ekonomi idi. Ülkede  kayda  değer  bir  sermaye 
birikimi  olmadğndan,  bir  başka  deyişle,  yanlş  politikalar  nedeniyle  Türk  burjuvazi  snf 
oluşamadğndan  yatrm  yapabilecek  zengin  yoktu.  Ticaret  Osmanl  döneminde  ağrlkl  olarak  Rum, 
Ermeni  ve  Yahudilerin  tekelinde  olmuştur.  Atatürk'ün  "...askeri  ve  siyasi  bağmszlk  ancak  ekonomik 
bağmszlkla taçlandrlrsa korunabilir" anlayş Cumhuriyet Türkiyesi'nin kalknma çabalarnn temelini 
oluşturmuştur.  Bu  anlayş  çerçevesinde  bir  çok  ekonomik  reforma  girişilmiş,  daha  sonra  tüm 
Cumhuriyet tarihi boyunca yakalanamayacak ekonomik istikrar sağlanmştr. 

2.1. İzmir İktisat Kongresi 

Atatürk ülkenin dş düşmanlardan kurtarlmasndan sonra ekonomik durumu görüşmek ve alnabilecek 
önlemleri  saptamak  üzere  İzmir'de  bir  iktisat  kongresi  toplamaya  karar  vermiştir.  Atatürk  Kongre'nin 
açlş  konuşmasnda  "Tarihin  ve  tecrübenin  süzgecinden  arta  kalmş  bir  gerçek  vardr.  Türk  tarihi 
incelenirse,  gerileme  ve  çöküntü  nedenlerinin  iktisadi  sorunlara  bağl  olduğu  görülür.  Kazanlmş 
zaferlerin  ve  uğranlmş  başarszlklarn  tümü  iktisadi  durumla  ilgilidir...Milletimiz  düşman  ordularn 
mahvetmiştir. Tam bağmszlk için şu kural vardr: Milli egemenlik, mali egemenlikle desteklenmelidir. 
Bizleri  bu  hedefe  götürecek  tek  kuvvet  ekonomidir.  Siyasi  ve  askeri  muzafferiyetler  ne  kadar  büyük 
olursa olsun, iktisadi zaferlerle taçlandrlmadkça payidar olamaz" diyerek bundan sonra mücadelenin 
ekonomik düzlemde gerçekleştirileceğinin altn çizmiştir (Ergin 1978: 184­185). 

Kongre'de  alnan  kararlara  gelince,  önce  ülkedeki  ekonomik  yaplanmann,  uygulanacak  iktisat 
siyasetinin  rotasn  çizen  bir  "Misak  İktisadi"  kabul  edilmiştir.  Kongre'nin  üzerinde  birleştiği  politika; 
yurt  sanayiini ve  ticaretini  geliştirmeyi amaçlayan,  özel  girişime öncelik  veren, onu  koruyan,  mülkiyet 
haklarna  saygl  bir  ekonomik  düzeni,  yasal  çerçevesi  ve  kurumlaryla  oluşturmak  ve  kökleştirmektir 
(Demir, 1994: 51). 

İzmir  İktisat  Kongresi  kararlarnda  devletin  iktisadi  yaşamda  fiilen  üstleneceği  belirli  işlevlerin  olduğu 
bunlarn  da  ağrlkl  olarak  altyap  ile  ilgili  olduğu  belirtilmiştir.  Devlet  demiryolu,  karayolu  ağn 
kuracak,  limanlar  inşa  edecektir.  Haberleşme  örgütünü  gerçekleştirecek,  eğitim  işlerini  üstlenecektir. 
Ticaret ve sanayi bankalarnn kurulmasna ve ortaklğna öncülük edecek, ancak buralardaki paylarn 
daha  sonra  Özel  Kesim'e  devredecektir.  Devlet  katksz  bir  liberal  iktisat  politikas  yani  "braknz 
yapsnlar,  braknz  geçsinler"  yanls  olmayacak  ama,  ekonomik  yaşamn  gereklerini  bizzat  üstlenip 
gerçekleştiren de olmayacaktr (Kuyucuklu, 1986: 174). 

Kongre'de  yabanc  sermaye  konusu  da  tartşlmş,  yabanc  sermayeye  karş  olunmadğ  önemle 
vurgulanmştr. Atatürk Kongre'nin açlş konuşmasnda yabanc sermayeye karş olmadğn söylemiştir. 
Ancak,  Türk  yasalarna  ve  örfüne  saygl  yabanc  sermaye  istediğini,  yabanc  sermayenin  bundan 
değişik bir düzenleme biçimindeki varlğna kesinlikle karş olduğunun da altn çizmiştir. Atatürk'ün bu 
düşüncesi  "Misak  İktisadi"  belgesinin  9.  maddesinde  yer  almştr.  Bu  maddenin  gereği  Ocak  1924'te 
yabanclarn  mülk  edinmelerini  serbestleştiren  bir  yasa  ile  yerine  getirilmiştir.  Ayrca  1927  Teşviki 
Sanayi Kanunu'ndan yabanc sermayenin de yararlanmas düşünülmüştür. 

Yukarda açklananlara ek olarak şunlar da Kongre'de alnan kararlar arasndadr (Aydemir, 1981: 348):

· Anonim şirketlerin kurulmalarn kolaylaştrmak,
· Milli Bankalarn kurulmas,
· Demiryollar inşasnn hükümetçe bir programa bağlanmas,
· Sanayiin teşviki,
· Yerli mal giyilmesi,
· Amele denen iş erbabna bundan sonra işçi denilmesi ve sendika hakk tannmas,
· Memlekette ticaretin tamamen serbest braklmas. 

Alnan kararlardan açkça görülmektedir ki, uygulanacak iktisat politikasnn liberal çizgiye yakn olmas 
düşünülüyordu.  Ancak  bu  dönemde  benimsenen  liberal  politikalarn  zorunlu  bir  "laissez  faire" 
uygulamas  olup  olmadğ  tartşlabilir.  Yeni  Cumhuriyet  Lozan  Anlaşmas  gereği  1928  ylna  kadar
gümrükleri  düzenleme  yetkisine  sahip  olmadğndan,  kamu  otoritesinin  serbest  ticareti  terk  etme 
seçeneği yoktu (Balkanl, 2002: 87). 

Lozan  Anlaşmas  henüz  sonuçlanmamş,  milli  mücadele  süreci  tüm  hzyla  devam  ederken  böyle  bir 
ekonomi  kongresini  toplamş  olmas  dahi,  Atatürk'ün  iktisadi  soruna  ne  derecede  önem  verdiğini 
göstermeye yeterlidir. Başndan sonuna Atatürk'ün yönlendirdiği Kongre'de iktisat bakannn şu sözleri 
makroekonomik  bir  istikrarn  formülünü  verir  niteliktedir:  "Gayemiz,  istihsalimizi  ihtiyacmza  göre 
tezyid  ederek  kendi  kendimize  kifayet  etmeye  doğru  gitmek  olmaldr.  Harice  göndereceğimiz 
istihsalatmz  da  ihmal  edemeyiz.  İthalatmzla  ihracatmz  arasnda  tevazün  ancak  bu  suretle 
mümkündür. Aksi halde iktisadiyatmz iflas tehlikesinden yakasn kurtaramaz" (Ökçün, 1997: 222). 

2.2. Kalknma Planlar 

Dünyada ilk demokratik kalknma planlar 1931 ylnda Türkiye'de uygulamaya konulmuştur. Bu planlar 
Atatürk'ün Türk Ulusu'na armağan ettiği önemli bir ekonomik reform hareketidir. Bu kalknma planlar 
eldeki  kt  kaynaklarla  halkn  ihtiyaçlarnn  en  iyi  biçimde  karşlanmasna  yönelik  olarak  hazrlanmştr. 
Atatürk  Birinci  Kalknma  Plan'n  1933­1938  yllar,  İkinci  Kalknma  Plan'n  ise  1938­1944  yllar  için 
hazrlatmştr.  Her  iki  kalknma  plannn  da  temel  amac,  hammaddesi  Türkiye'de  olmasna  karşn 
dşardan ithal edilmek zorunda kalnan ürünlerin ülkemizde üretilmesini sağlamakt. Bu amaçla tekstil, 
iplik  ve  dokuma  fabrikalar  kurulmuş,  devletin  teşvikiyle  özel  girişim  olarak  baz  çiftçilerin  de 
katlmasyla  Alpullu  ve  Eskişehir  gibi  baz  şeker  fabrikalarnn  kurulmasna  girişilmiş  ve  bunlar 
gerçekleştirilmiştir. 1925 Ylnda devlet sermayesiyle Sanayi ve Maadin Bankas kurulmuştur. Bankann 
amac  fabrika  kurup  yönetmek  olarak  belirlenmiştir.  Bu  bankann  desteğiyle  Kayseri­Bünyan  İplik 
Fabrikas TAŞ, İsparta  İplik  Fabrikas TAŞ, Kütahya  Çini  İşleri TAŞ ve  bunlar  gibi  bir  çok  özel kuruluş 
devletin de ortak olmasyla faaliyete geçmiştir (Kuyucuklu, 1986: 180). 

2.3. Atatürk Dönemi'nde Başlca Ekonomik Girişimler 

Atatürk'ün  fiilen  ekonomiyi  yönlendirdiği  dönemde  gerçekleştirdiği  somut  ekonomik  girişimlerin 


bazlarn maddeler halinde sralamak, onbeş sene gibi ksa bir zamanda devasa bir kalknma hamlesine 
girişildiğini göstermeye yeterlidir:

· Türkiye İş Bankas açlmş ve böylece ulusal bankaclğn ilk adm atlmştr.
· Uşak’ta şeker fabrikas kurulmuştur.
· Kayseri’de uçak fabrikas kurulmuştur.
· Bünyan Dokuma Fabrikas açlmştr.
· Ereğli Bez Fabrikas açlmştr.
· Nazilli Bez Fabrikas açlmştr.
· Aşar vergisi kaldrlmş ve Türk köylüsü ağr bir yükten kurtarlmştr.
· Anadolu Demiryollar satn alnarak ulusallaştrlmştr.
· Ulusal Ekonomi ve Araştrma Kurumu kurulmuştur.
· Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankas kurulmuştur.
· Gemlik Suni İpek Fabrikas, Bursa Merinos Fabrikas, İzmit Kağt Fabrikas, Kayseri İplik ve Bez 
Fabrikas, Eskişehir Şeker Fabrikas gibi pek çok kurum ve kuruluş oluşturulmuştur.
· Ticaret ve Sanayi Odalar kurulmuş, daha sonra da Türkiye Ticaret ve Sanayi Odalar Kongresi 
toplanmştr.
· İstatistik Umum Müdürlüğü kurulmuştur.
· Hükümete iktisadi konularda fikir vermek amacyla çeşitli meslek kuruluşlarnn temsilcilerinden 
oluşan Ali İktisat Meclisi kurulmuştur.
· Birinci ve İkinci Kalknma Planlar oluşturulmuştur.
· 1927 Ylnda Teşviki Sanayi Kanunu çkarlmştr.
· 1930 Ylnda Sanayi Kongresi, 1931 ylnda da Ziraat Kongresi toplanmştr.
3. Atatürk ve Devletçilik 

Devletçiliğin  iktisadi  düzlemdeki  görünümü  "karma  ekonomi"  anlayşdr.  "Karma  ekonomi"  yaklaşm 
sosyalizm  benzeri  bir  yaklaşm  olmayp,  esas  itibaryla,  ekonominin  gerekli  altyapsn  hazrlayp, 
kalknma sürecine paralel olarak piyasa ekonomisine geçişin gerçekleştirilmesidir. 

Atatürk'ün  Devletçilik  anlayş  bir  kalknma  modelidir.  Atatürkçü  Devletçilik,  kamu  hizmeti  dşndaki 
ticari ve  snai  teşebbüslerinin  pazar  ekonomisi kurallar  gereğince  kurulup işletileceği ve  günü  gelince 
geniş bir mülkiyet zemini üzerinden özel kesime devredileceği, kalknmada devlet öncülüğünü tanyan 
bir pazar ekonomisidir (Aysan, 2000: 35). İsmet Giritli'nin yorumuyla Atatürk Devletçiliği "...sosyalizmin 
anladğ manada ve bir doktrin mahiyetinde olan devletçilik değil, sadece pratik ve pragmatik manada 
yani  milli  ekonominin  zaruretleri,  memleketin  hzl  kalknmas  ve  bunun  için  sanayileşmesi  ihtiyac  ile 
snrl  olan  özel  teşebbüsün  tam  güvenlik  ve  istikrar  içinde  varlğn  sürdürmesini  de  lüzumlu  bulan 
başka  bir  deyimle,  karma  ekonomi  sistemine  dayanan  hzl  sanayileşmeye  dönük  bir  kalknmay 
gerçekleştirecek bir devletçiliktir" (Giritli, 1975: 298). 

Görüldüğü  gibi,  Atatürk'ün  Devletçilik  İlkesi  esas  itibaryla  bir  kalknma  modeli  olup,  kat  bir  ideoloji 
olarak alglanmamaldr. Atatürk'ün Devletçilik İlkesi değerlendirilirken dönemin ekonomik koşullar göz 
önünde  bulundurulmaldr.  Falih  Rfk  Atay'n  şu  sözleri  Devletçilik  ilkesinin  zaruriyetten  doğduğunu 
açkça göstermektedir: "Yeni Türkiye'de Devletçilik, bir ekonomik meslek olarak doğmamştr: Bir tarihi 
zaruret  olarak  doğmuştur.  Yaplacak  şeyleri  devletten  başka  yapabilecek  olan  yoktu.  Mesele  bundan 
ibaret. Yeni Türkiye, kendi yapmak veya hiç bir şey yaplmamasna boyun eğmek arasnda seçmeli idi" 
(Atay, 1984: 452). 

Atatürk döneminde uygulanan devletçi iktisat politikasnn, 1930'lu yllarda ağrlk kazanmas, devletçilik 
ilkesinin  zaruriyet  sonucunda  ortaya  çktğ  tezini  doğrulamaktadr.  Çünkü,  İzmir  İktisat  Kongresi'nde 
benimsenen,  liberal  çizgiye  yakn  politikalar  beklenen  sonucu  doğurmamştr.  Özel  teşebbüs  istenileni 
verememiş,  ümit  edilen  sanayileşme  gerçekleşmemiştir.  Aslnda  dünya  konjonktürü  de  o  yllarda 
devletçilik  ilkesinin  uygulanmasna  müsayitti.  "Laissez  Faire"ci  liberal  iktisat  politikalar  ABD  başta 
olmak  üzere  gelişmiş  Bat  ülkelerinde  başarszlğa  uğrayarak  büyük  bir  ekonomik  bunalma 
dönüşmüştü.  Bat  ekonomilerinde  ortaya  çkan  bu  bunalmn  esas  nedeni  [  Arz>Talep]  olgusuydu. 
İktisat biliminin temel gayesi Arz­Talep eşitliğini sağlamaktr. Ünlü iktisatç Keynes 1936'da yaynladğ 
"İstihdam, Faiz ve Parann Genel Teorisi" isimli kitabnda bu eşitliğin ancak devlet müdahalesi yoluyla 
sağlanabileceğini  savunmuş  ve  bu  müdahalenin  teorik  altyapsn  hazrlamştr.  Devlet  otonom  yatrm 
harcamalar  yoluyla  milli  geliri  arttrarak  Arz­Talep  eşitliğini  kurmalyd.  Türkiye'nin  temel  ekonomik 
sorunu  ise  kalknma  problemi  olduğundan,  esas  savaşn  talep  cephesinden  ziyade  arz  cephesinde 
verilmesi gerekiyordu. Türkiye'nin 1930'lardaki "karma ekonomi" modelinin bu nedenle iktisat biliminin 
alt  dallarndan  olan  kalknma  iktisadnn  öncüsü  olduğu  rahatlkla  söylenebilir.  Atatürk,  ekonominin 
çarklarn döndürmek için devlet müdahalesinin önemini Keynes’den önce görmüş ve gereklerini hayata 
geçirmiştir. Bu nedenle Atatürk, kan ve ateşle örülü bir yokluk ortamnda, Türkiye’nin bağmszlğn ve 
varlğn  gerçekleştirme  mücadelesini  sürdürürken,  gerekli  gördüğü  ilkeler  arasna  Devletçiliği  de 
yerleştirmiştir. 

Atatürk’ün Devletçilik politikas, yalnz iktisat politikas ile ilgili bir kazanm değildir. Devletçilik politikas, 
ayn zamanda, tam bağmszlk ilkesinin bütünlenmesidir. Atatürk, siyasi bağmszlğn ancak ekonomik 
bağmszlkla sürdürülebileceğini söyleyerek gelecekteki yöneticileri uyarmştr. Ancak daha sonra gelen 
kadrolar  bir  kalknma  modeli  olan  Devletçilik  İlkesini  devam  ettirememişler  ve  yanlş  kalknma 
stratejileri  izleyerek  ekonomimizi  dşa  bağml  bir  hale  getirmişlerdir.  Bugün  yaşadğmz  süreçte 
ekonomik  bağmszlk­siyasi  bağmszlk  arasndaki  ilişkinin  ne  derece  önemli  olduğunu  daha  iyi 
görmekteyiz. 

Atatürk  Devletçiliğinin  CHP'nin  Mays  1931  Kongresi'nde  saptanan  programndaki  tanm  şöyledir: 
"Bireysel  çalşma  ve  işleri  temel  tutmakla  birlikte  olanakl  olduğunca  az  süre  içine  ulusu  refaha  ve 
ülkeyi  bayndrlğa  eriştirmek  için  ulusun  genel  ve  yüksek  çkarlarnn  gerektirdiği  işlerde  özellikle 
ekonomik alanda devleti eylemli olarak ilgilendirmek önemli ilkelerimizdendir." (Alp, 1998: 243).
Görülüyor  ki  Devletçilik  (karma  ekonomi)  =  devlet  +  özel  sektör'dür.  Devletin,  "karma  ekonomi" 
politikasna  göre  kurduğu  sanayi  kuruluşlarna  ve  ortaklklara  Kamu  İktisadi  Teşebbüsü  (KİT) 
denilmektedir.  Sümerbank  (1933)  ve  Devlet  Sanayi  Ofisi  (1932)  bunlardan  en  önemlileri  arasndadr. 
Dünya  Ekonomisi,  tarihinin  en  ağr  ekonomik  krizini  yaşarken,  Türkiye  Atatürk'ün  aklc  ekonomi 
politikalar sayesinde bu buhran en hafif biçimde atlatmştr. 1929­39 Dünya sanayii üretim artş %19 
iken Türkiye'de %96 olmuştur (Tekin, 2001: 186­187). 

Buraya kadar olan açklamalarmzdan şu sonuçlar çkarmamz mümkündür. Öncelikle, Devletçilik İlkesi 
iki ana hedefe odaklanmştr: i) "İktisadi Bağmszlk", ii) Hzl Kalknma. Bu hedeflere o dönem koşullar 
içinde  pür  liberal  bir  politika  ile  ulaşma  olanağ  yoktur.  Atatürk  serbest  piyasa  ekonomisine  karş 
olmayp, zaman içinde özel sektörün gelişip devlet sektörünün üstlendiği işlerin bir ksmn devralmasn 
istemiştir.  Bu  nedenle,  Devletçilik  İlkesi  "ekonomide  bütün  işleri  herzaman  devlet  yapacak"  anlamna 
gelmemektedir.  Dolaysyla,  bazlarnn  öne  sürdüğü  gibi,  "Devletçilik  İlkesi  artk  sona  erdi"  sözleri  bu 
ilkenin anlamn kavrayamamaktan veya Atatürkçü Sistem'e karş önyarglardan ileri gelmektedir. 

4. Atatürk ve Ekonomik İstikrar 

Atatürk  sürdürülebilir  bir  kalknma  için  ekonomik  istikrara  ne  derecede  önem  verdiğini  politika  ve 
uygulamalaryla göstermiştir. Atatürk döneminde dş ticaret açğ olmadan, enflasyona başvurulmadan, 
dengeli ve istikrarl bir kalknma sağlanmştr. Atatürk, para skntsna bir çözüm yolu olarak emisyona 
başvurulmas önerilerine her defasnda karş çkmştr (Eroğlu, 1981: 50­51). 

Atatürk'ün 1 Mart 1922 Tarihli T.B.M.M. açlş konuşmasnda "Türk paras sağlam değerini tutmaktadr. 
Hükümet  bu  siyasaya  çok  değer  vermektedir;  bundan  böyle  bu  siyasadan  ayrlmayacaktr"  sözleri 
istikrarl  bir  para  politikasndan  yana  olduğunu  göstermektedir  (Balkanl,  2002:  87).  Baslan  parann 
üretim  karşlğ  olmaldr.  Ülkenin  üretiminde  artş  olmakszn  para  baslmas,  yani  açk  finansman 
politikas  talebi  arttracaktir.  Arz­Talep  dengesi  Talep  lehine  bozulacağ  için  böyle  bir  politikann  ilk 
sonucu fiyatlarda sürekli artş yani enflasyon şeklinde kendisini gösterecektir. 

Enflasyon  verimli  yatrmlarn  yaplmasn  engeller,  yüksek  talep  ithalat  arttrrken  ihracat  caydrr, 
dolaysyla  dş  ticaret  açğ  büyür,  enflasyonist  politikalar  gelir  dağlmndaki  dengesizlikleri  arttrr. 
Üretim  çeşitli  darboğazlarla  karş  karşya  kalr  ve  uzun  vadede  enflasyonlu  bir  büyümeyi  sürdürmek 
olanakl değildir. 

Enflasyona  yol  açmamak  için  devletin  giderlerini  para  basarak  değil,  vergi  gelirleriyle  karşlamas 
lazmdr. Dolaysyla istikrarl bir ekonomide iç dengenin sağlanabilmesi için G (Devlet Harcamalar) = T 
(Vergiler) olmaldr. Dş dengenin formülü ise X (İhracat) = M (İthalat)'tr. Dolaysyla makroekonomik 
bir  istikrar  için  vergilerden  ve  ihracattan  elde  edilen  gelirlerin  devlet  harcamalar  ve  ithalat 
harcamalarnn  toplamna  eşit  olmas  gereklidir.  Atatürk  döneminde  bu  ekonomik  istikrar  ilkesinin 
benimsendiğini ve yaşama geçirildiğini görüyoruz. 1930­1938 Yllar arasnda kalan dönemde (1938 yl 
hariç) X ­ M hep pozitif rakamlar olurken, [ T + X = G + M] de büyük ölçüde sağlanmş yani ekonomik 
istikrar  korunmuştur.  Atatürk  bugün  uygulamakta  zorlandğmz  istikrar  politikasnn  en  başarl 
uygulaycs  olmuştur.  Atatürk'ün  dş  ticarete  ilişkin  olarak  1  Kasm  1934  tarihinde  T.B.M.M.'nin 
açlşnda yaptğ şu konuşma dş dengeye ne kadar önem verdiğini göstermektedir: "Dş ticarette takip 
ettiğimiz  ana  prensip,  ticaret  muvazenemizin  aktif  karakterini  muhafaza  etmektir.  Çünkü  tediye 
muvazenesinin  en  mühim  esasn  bu  teşkil  eder".  Atatürk  bir  başka  konuşmasnda  da  "...İstiklal­i 
maliyenin  mahfuziyeti  için  şart­  evvel,  bütçenin  bünye­i  iktisadiye  ile  mütenasip  ve  mütevazin 
olmasdr..."  demektedir.  Yani  maliye  politikasnda  da  bütçe  denkliği  prensibini  esas  almaktadr. 
Görüldüğü gibi Atatürk'ün iktisat anlayşnda öne çkan unsur istikrarl ekonomi politikasdr. Atatürk'ün 
ekonomik istikrar konusundaki hassasiyeti, Kurtuluş Savaş'nn en zor anlarnda bile para basma yoluna 
gitmemesiyle açkça görülmektedir. Enflasyon sorununu en zor anlarnda bile yenen bu büyük ulus ne 
acdr  ki,  büyük  önderin  bedenen  aramzdan  ayrlşndan  sonra  bir  daha  bu  dertten  yakasn 
kurtaramamştr. 

5. Sonuç
Bu çalşmada Büyük Önderimiz Atatürk'ün benimsediği iktisadi ilkeler ana hatlaryla ortaya konulmaya 
çalşlmştr.  Atatürk'ün  temel  ekonomik  hedefi  bütün  toplumun  mümkün  olduğu  kadar  ksa  sürede 
kalknmasn  sağlamak  olmuştur.  Osmanl'dan  alnan  kötü  miras  bu  yolda  büyük  bir  dezavantaj 
oluşturmuş  ancak  yine  de  Büyük  Önderimizin  deyimiyle  "az  zamanda  çok  büyük  işler  yaplmştr". 
Atatürk'ün  görüşüne  göre  bütün  toplumun  mümkün  olduğu  kadar  ksa  bir  sürede  kalknabilmesi  için 
istikrarl iktisat politikalar uygulamak şarttr. Bunun için gerek iç gerek dş iktisadi dengeler gözetilmeli, 
karşlksz  para  basma  gibi  kolayc  yollara  saplmamal,  kesinlikle  enflasyonist  bir  politika 
izlenmemelidir. 

Atatürk,  devlete  pazar  ekonomisine  geçişte  öncü  ve  destekleyici  bir  rol  vermiştir.  Atatürk  döneminde 
devlet,  kalknmann  adeta  motoru  işlevini  görmüştür.  1923­1938  Yllar  arasnda  geçen  onbeş  yl 
boyunca fiyat istikrar bozulmadan ve bütçe açklarna gidilmeden çok büyük işler başarlmştr. Burada 
önemli  olan  nokta  şudur;  bir  kalknma  hamlesine  girişilirken  ne  yaplacağnn  hesaplanp,  yatrmlarn 
nasl  finanse  edileceğinin  planlanarak  rasyonel  bir  şekilde  hareket  edilmesi  gereklidir.  Dş  borçla, 
karşlksz para baslarak, enflasyonist politikalarla girişilen kalknma hamleleri tkanmaya mahkumdur. 
Atatürk  bunlarn  hiçbirine  tenezzül  etmemiş,  gerçekleştirilen  tüm  ekonomik  başarlar  ve  yaplan 
yatrmlar  o  dönemin  kendi  gelirleriyle,  ülkenin  geleceğinden  yenilmeksizin  elde  edilmiştir.  Gerçek 
başar da budur zaten. 

Kaynakça 

ALP, Tekin, Kemalizm, Toplumsal Dönüşüm Yaynlar, İstanbul, 1998. 
ATAY, Falih Rfk, Çankaya, Bateş Yayn, İstanbul, 1984. 
AYDEMİR, Şevket Süreyya, Tek Adam, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1981. 
AYSAN, Mustafa, Atatürk'ün Ekonomi Politikas, Toplumsal Dönüşüm Yaynlar, İstanbul, 2000. 
BALKANLI, Ali Osman, Türkiye'de Ekonomik Gelişme ve Kriz, Filiz Kitabevi, İstanbul, 2002. 
DEMİR, Gülten, Devlet­Ekonomi İlişkisinde Dönüşüm, Beta Basm Yaym, İstanbul, 1994. 
ERGİN, Feridun, K. Atatürk, Yaşar Eğitim ve Kültür Vakf Yaynlar, İstanbul, 1978. 
EROĞLU, Hamza, Atatürk ve Devletçilik, Ankara, 1981. 
GİRİTLİ,  İsmet, "Kemalizmin  Sosyo­Ekonomik  Yönü", Atatürk  Devrimleri  I.  Milletleraras  Simpozyumu 
Bildirileri, İ.Ü. Atatürk Devrimleri Araştrma Enstitüsü Yaynlar, İstanbul, 1975. 
KAZGAN, Gülten, Tanzimattan XXI. Yüzyla Türkiye Ekonomisi, Altn Kitaplar Yaynevi, İstanbul, 1999. 
KUYUCUKLU, Nazif, Türkiye İktisad, Beta Basm Yaym, İstanbul, 1986. 
ÖKÇÜN, A. Gündüz, Türkiye İktisat Kongresi, Sermaye Piyasas Kurulu Yayn, Ankara, 1997. 
RICARDO, David, Ekonomi Politiğin ve Vergilendirmenin İlkeleri, Belge Yaynlar, İstanbul, 1997. 
SABIR,  Hasan,  Dünya  Siyasetinde  Küresel  Rekabet  Sistemi  ve  Politikalar,  Derin  Yaynlar,  İstanbul, 
2002. 
SAYAR, Ahmet, Osmanl İktisat Düşüncesinin Çağdaşlaşmas, Der Yaynlar, İstanbul, 1986. 
TEKİN, Nil Türker, Anahatlaryla Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, Çantay Kitabevi, İstanbul, 2001.

You might also like