You are on page 1of 2

Bir Avrupalı’nın Günlüğünden

Yıllar sonra, tam 13 sene sonra, 3 senemi geçirdiğim yer Türkiye’deydim. Beni ufakken olgunlaştıran bu
çılgın kültürü, çok yıllar sonra, 2023’te bir de yetişkin olarak incelemek istedim. Bu sıcak ülkeyi genelli
sevsem de, giydigim etekler yüzünden çıplak dedikleri mahalleden nefret ediyordum.

Babamın işi yüzünden buraya taşıdıgımızda, 2007 senesinde, bir liseliydim. Okulun yaklaşık 15 dakika
uzaklıgında 30 ya da 31. sokakta oturuyorduk. Sokağın hemen köşesinde Haydar’ın Yeri isimli sadece
erkeklerin gittiği çok kirli, cafe gibi bir yer vardı. Bazıları dışarıya oturur, gelip geçen kızlar belki firikik
verirler diye sabahtan akşama kadar sokağı izlerdi. Kadınların göğüslerine ve kalçalarına bakıp ne
anlama geldiğini bilmediğim sözler mırıldanırlardı. O zaman da tahmin ederdim, ama şu an kesinlikle
anlıyorum ki bu, sözlü tacizle ilk tanışmamdı. Türkçem iyi değildi o zamanlar, hala da mükemmel
olduğunu söyleyemem. Türkçe ilginç ve biraz da kaba bir dil. Yazması kolay biraz, ama bazı sözleri
söylemesi çok zor. Mesela İngilizcede ‘animal’ olan söz Türkçede ‘hayvan’ diye okunuyor, ‘zoo’ ise
hayvanat bahçesi. Oh Tanrım, bu sözü hala okumayı yapamıyorum. Ama yine de Türkçemi gelistirmeyi
istiyorum, bu yüzden ara sıra Türkçe yazılar yazıyorum. Şiirleri, hikayeleri ve tarihleri çok fantastik.

Türkçenin karışıklığı ülkenin her yerini etkilemişti o zamanlar. Beyoğlu’na çok yakındık, ama orası çok
farklıydı bizim mahallemizden. Travestiler, gay ler (Türkler gey ya da escinsel diyor sanırım,
bilmiyorum), fahişeler relax geziyordu; İngilizce yazılar ve tourist de çoktu. Okulda çok sıkıldığımda
bazen gizlice Beyoglu’na gidiyordum. Gözlerimi vitrinleri fantezi (ya da fantazi) sütyen ve külotlarla
dolu sex shoplara (bunun Türkçesi bilmiyorum, seks dükanı değil sanırım anlamı farklı olur gibi öyle),
dinlediğim bütün müzik gruoplarının albumlarını satan büyük dükanlara dikip, Avrupa’da olduğumu
hayal ediyordum. Cağmiler, kiliseler, turbanli ( bir değişik saç örtme şekli) insanlar, Araplar gibi çok
sakallar, müzisyenler, dilenciler, diğer tarafta erotik kıyafetli çok ateşli orospular, hepsi bir caddede…
Burası Avrupa’dan daha karışıktı. Seneler sonra burası özgürlüğün ve modern örneklik olacaktı, ama biz
çok erken gelmiştik. Babama her seferinde taşınmamız için baskı yapıyordum, nefret ediyordum ama
itiraf etmiş oluyorum ki çok güzel anılarım da var oldu. İlk boyfriend’im ve ilk öpüşmem bu sokaklarda
olmuştu. Sarışın olmamı çok seviyor bana lolitam diyordu. Kim bilir nerededir şimdi. Türkiye’de
olduğunu hiç sanmıyorum. Bu ülkeden ve başkanlarından nefret ediyordu, asla gelişemeyecegini
söylüyordu. Bence çok negatif bakıyordu, ama 13 sene sonra gördüm ki, evet gerçekten gelişmeyi
yapamamış. Ben görmedim ama babama göre Türkiye, bir çeşit İran’a benzemiş. Buradaki gençlere
üzüldüm, yabancı albümler satılmıyormuş. Beyonce’un naughty girl ya da bir klasik olan Micheal
Jackson veya Madonna’nın Like a Virgin i ile dance etmeden büyümüşler. Hatta sanırım hiç kimse artık
dance etmiyor. Birisine dance edilecek bir club olup olmadığını sormaya çalıştım bana ‘show girl’ musun
sordu, tarif ettiği yere gittiğimde ise karşımda çok çirkin bir kerhane vardı. Bu sözün ne olduğunu da
orada öğrendim.

Şimdi bilemiyorum, ama o zamanlar Türkler çok garip insanlardı. Mesela küfüre çok kahkaha ile
gülerlerdi. Yazarken ı, ş, ç gibi Türkçe harfleri kullanmaya özen gösteriyorum ama konuşurken çok zor
oluyor. Bir gün derste hocaya ‘sıkıldım’ demek istedim ama söylerken şöyle söylemiştim: ‘ sikildim.’
Günlerce buna gülmüşlerdi. Bana hep küfür öğretmeye çalışıyorlardı. Ve ben söylemeye calıştıkça
gülüyorlardı. İlk öğrendiğim sözcükler “yarak” ve “amcık” olmuştu. Bunları hala hatırlıyorum çünkü r ve
ı ları söylemekte zorlanıyordum ve çok gülüyorlardı. Ne demek olduklarını ve neden bu kadar komik
olduklarını hala tam bilmiyorum, kimse ne olduklarını İngilizce açıklayamadı. Türkler küfür konusunda
çok yaratıcılardı. İlginçlikleri bununla bitmiyordu. Mesela bazı yerlerde, benim kaldığım yerde de vardı,
erkekler birden fazla partnerle yaşıyorlardı ve bu birçoğuna göre normaldi. Türklerin Arap kültüründen
çok etkilenmesi çok garip… Sonra, gazetelerde bakire değil diye öldürülen kız haberleri vardı. Terör de
vardı, ben yaşamadım, ama haberlerini okuyordum. PKK diye bir group vardı hep görüyordum ama a.q
gibi bir yazı kısaltması sanmıştım ilk zamanlar.

Kızları da tuhaftı. Bazıları özellikle çok utangaç ve bilgisizdi, genital hastalık olsa bile gynecolog
gitmeye korkuyorlardı. Ben anlattıkça bana tuhaf gözle bakıyorlardı, hatta kendi aralarında bana free ve
ya nudist diyorlardı. Onlar beni yanlış anlıyorlardı, çok gençtim, çok arkadaşım yoktu ve üzülmüştüm.
Ama hepsi öyle degildi. Benim gibi düşünen kızlar da vardı.

Şimdiki Türkiye çok farklı… Seneler sonraki Türkiye için inanılmaz düşüncelerim vardı, ama haklarında
çıkan haberler doğruymuş. Porn yasaklanmış, tecavüz, taciz ve cinayet olayları çok artmış. Kadınlar,
biseksüeller, homoseksüeller sapık işkenceler görüyor ve kendilerini gizliyorlarmış. Bu yılda bu neden
bilgisizlik?

Ülkede çok şey değişmiş ama çıtır simiti, sıcak beyaz ekmegi, doneri, diğer degişik yörsel yemekleri,
denizi ve güneşi hala aynı ve çok güzel. Türkiye’nin bu cok kapali halini gördügüme üzülsem de, bugün
son günüm, 15 günlük ziyaretim bitti ve burada doğmadıgım için Tanrı’ya bir kez daha şükrediyorum.

Adrianne, 2023

Bu hikaye 138 yasak kelimeyle, ahlaksızca yazılmıştır.

Buse Ceren Pamuk

You might also like