You are on page 1of 2

Bu kaleme yazmak yasak

Selam... Ben Faber. Nerede miyim? Tam aşağıda, çöp kutusunun arkasına bakarsan beni görebilirsiniz. Evet,
o hiç kullanılmamış, kırmızı kurşun kalem benim.
Efendim? Konuşan bir kurşun kalem görmek sana garip mi geldi? O zaman sıkı dur, şimdi sana çok daha
garip bir hikaye anlatacağım...

Benim öyküm bir kırtasiye dükkanının süslü raflarında başladı. Fabrikada üretilip ambalajlandıktan sonra
dünyayı tekrar ilk kez kırtasiyenin rafında gördüm. Sağımda yerli malı dolma kalemler, solumda ise fantezi
kağıda basılmış mektup zarfları vardı. Kırtasiyenin sahibi Haydar Bey’di. Eşi evlendikten 5 yıl sonra ölmüş,
Haydar Bey de yaşadığı şokla biseksüel olmuştu. Bazen de kırtasiyeye Haydar beyin türbanlı baldızı gelir,
yardım ederdi. Haydar Bey ve baldızının çok sıcak bir dostlukları vardı. Biseksüel bir erkek ve türbanlı bir
kadın imgeleri zihinlerde kolay kolay bir araya gelmiyordu ama bu hayatta hiçbir şey göründüğü gibi değildi.
Mutlaka onların da iyi anlaşmalarını sağlayan gizli bir hikaye vardı.

Neyse, ben yine kendi hikayeme döneyim. Kırtasiyenin rafına çıkalı 15 gün kadar olmuştu. Hergün
kırtasiyeye gelip alışveriş yapan öğrencilerden birinin beni alacağını düşünürdüm hep.

Bir gün yine okuldan çıkıp gelen liselilerden birinin dikkatini çeker miyim diye düşünürken, kırtasiyenin
kapısından içeri orta yaşlarda bir adam girdi. Sağa sola hızlıca bakındıktan sonra dosdoğru benim olduğum
rafa geldi ve hiç tereddüt etmeden beni aldı. O anda hayal kırıklığına uğramıştım. Ben bir öğrenci tarafından
satın alınmak istiyordum çünkü içimde çok fazla yazma isteği vardı. Yazmak için yaratılmıştım ve raflarda
yazmadan beklediğim her gün çok sıkıcı geçiyordu. Uzanıp beni raftan aldı ve doğruca kasaya yürüdü.
Parayı ödedikten sonra beni gömleğinin göğüs cebine koyup kırtasiyeden çıktı. Eski model bir Ford Escort'a
bindi ve sürmeye başladı. Biraz sonra büyük bir binanın önünde durduk. Binanın alt katında seksi iç
çamaşırları satan bir mağaza vardı. Vitrinde külot giydirilmiş üstü çıplak mankenler vardı. Biz binanın
kapısından girip ikinci kata çıktık. Üzerinde Doktor Tayfun Hazer yazan bir kapıdan içeri girdik. Demek
beni satın alan kişi bir doktordu. Masasına oturup bilgisayarını açtı. Beni masanın üzerine koyup
bilgisayarda genital hastalıklar hakkında yazılar okudu. Bir süre okuduktan sonra bir not kağıdı çıkardı,
beni eline aldı ve bir başlık yazdı; Bakirelerde Ateşli hastalıkların Kızlık Zarına Etkileri. Bu başlığı
yazar yazmaz bazı kelimelerin üzeri karalanmaya başladı. Doktor başka bir sayfaya aynı yazıyı tekrar yazdı
yine bazı kelimelerin üzeri karalandı. Bu şekilde yazamayacağını anlayan doktor beni bir kenara bıraktı.
Masadan gazeteyi aldı, manşette PKK'nın yeni eylemler planladığı yazıyordu. Arka sayfada da, 5 sapık
tarafından tecavüze uğrayan 31 yaşındaki fahişenin haberi vardı. Haberlere sinirlenip gazeteyi de bir kenara
bıraktı ve televizyonu açıp Alex'in frikik golünün tekrarını izlemeye başladı.

O esnada odasının kapısı çalındı, içeriye genç bir erkek girdi.


-Merhaba doktor bey, bakkala kadar gidiyorum. Bi isteğiniz var mı?

Sanırım bu gelen, doktorun ofisinde çalışan asistanıydı. Doktor istediklerini söyledi. Genç adam odadan
çıkarken beni işaret edip, güzel kalemmiş, dedi.
− İstiyorsan al, senin olsun. Ben hiçbir şey yazamıyorum.

Asistan beni alıp odadan çıktı. Doktorun muayenehanesinin karşısındaki bakkala girdi. Raflara ürün
yerleştiren çırağa seslendi; Na'ber lan yarraam! Na'pıyon?

Çırak ters ters baktı; Soranı yapıyom. Kaçan kurtuluyo. Çok konuşma, ne istediğini söyle. Tam o sırada
kapıdan içeri nefes nefese bir kız girdi. Afedersiniz dedi, kurşun kalem var mı? Maalesef yok dedi bakkal.
Tam kız çıkacaktı ki doktorun yardımcısı doktordan aldığı kalemi kıza verdi.. Buyrun, bizim bir işimize
yaramadı, sizin olsun.

Kız teşekkür etti, kalemi alıp çıktı. Bakkal çırağı kızın arkasından kalçalarına baktı, vay aq, bu çıtırla ne
sevişilir be!
Sapık mısın lan sik kafalı, diyen doktorun asistanı alacaklarını alıp bakkaldan çıktı.

Bakkaldan kalemi alan kız koşarak bir üst caddeye gitti. Kız gazeteciydi ve üst caddede, kesilmek üzere
mezbahaya götürülen bir boğa sahibinin elinden kaçmıştı. Cebinden not defterini çıkaran gazeteci kız,
“Azgın boğa sahibinin elinden kaçınca, çıkan panikte sokaklar boşaldı” yazmaya çalıştı. Ancak o yazdıkça
bazı kelimelerin üzeri kararıyordu. Birkaç kez denedikten sonra vazgeçti. Etrafına bakındı ve sonra beni bir
çöp bidonuna doğru fırlattı. Ben çöp kutusuna değil de yanına düştüm. Çöp bidonunun önündeki sex shop'u
işleten şişman travesti, gazeteci kızın arkasından bağırdı: Ayol sürtüğe bak! Kafamıza atsaydın bari. Kız
arkasını dönmeden cevap verdi; Al senin olsun.

Travesti tekrar bağırdı; ay napıcam kız ben onu?


Gazeteci kız cevap verdi; al götüne sok...
Sonra herkes dağıldı, ben burada kaldım. Ta ki sen karşıma çıkana kadar. Biliyorum sen de beni mutlu
edemeyeceksin, çünkü ben yazamazsam ne işe yararım?

You might also like