Praksis Felsefesi Tillin Bumin 1949 1971 D.T.CF. Fel- sefe Blilin ' n bitirdi. Fransa' da Paris I niversi- tesi'nde Marcuse, Colleti ve praksis felsefelerinde gereklik ve konusunda felsefe anda Calatasaray niversitesi Felsefe Blm olarak Till in Bumin' in YKY' de/d Modernlik Descartes ve Spinoza (1996) Hegel - Bilin Problemi, Kle-Efendi Praksis Felsefesi (1998) Yap Kredi Yaynlar - 1203 Cogito - 79 Hegel - Bilin Problemi, Kle-Efendi Diyalektii, Praksis Felsefesi / Tlin Bumin Kitap editr; Serra Ciliv Dzelti: Murat Yurdakul Kapak tasarm; Nahide Dikel Bask: Pasifik Ofset Cihangir Mah. Gvercin Cad. No; 3/ 1 Baha Merkezi A Blok Haramidere - Avclar / stanbul 1. bask: stanbul, Aralk 1998 4. bask: stanbul, Ocak 2010 ISBN 978-975-363-324-6 Yap Kredi Kltr Sanat Yaynclk Ticaret ve Sanayi A.. 2005 Sertifika No: 12334 Btn yayn haklar sakldr. Kaynak gsterilerek tantm iin yaplacak ksa alntlar dnda yayncnn yazl izni olmakszn hibir yolla oaltlamaz. Yap Kredi Kltr Sanat Yaynclk Ticaret ve Sanayi A.. Yap Kredi Kltr Merkezi stiklal Caddesi No. 161 Beyolu 34433 stanbul Telefon: (O 212) 252 47 00 (pbx) Faks: (O 212) 293 07 23 http://www.ykykultur.com.tr e-posta: ykykultur@ykykultur.com.tr nternet sat adresi: http://alisveris.yapikredi.com.tr NDEKLER nsz 7 Grngbilim'i Bir zgrlk Felsefesi Olarak Okumak 11 Tinin Grngbilimi'nde Filozofla Dierinin Diyalogu 80 Tinin Grngbilimi'nde Bilinci Serveni 92 Hegel' de "Sanatm lm" zerine Bir Deneme 110 Praksis Felsefesinin Hegelci nclleri 120 Hegelci zgrlk Felsefesinden Devlet Bilimine: Grngbilim ve Hukuk Felsefesi 134 nsz Hyppolite bir makalesinde Hegel konusunda, "O bizim iin Aristote les'in ortaallar iin tad anlam tamtr" demekte ve bylece bu kltrn Hegel'i anlama-zmseme ve (Hegel'in terimleriyle) onu ama yolunda verdii abalarn, herhangi bir Hegel yorumlamas ol mann tesinde, tad anlamn altn izmektedir. Fransz dnce dnyasnn Hegel'le tanrken tad kayglarn, sorduu sorularn, kendi kltrn bu dnceden hareketle yeniden sorgulamasnn, gncelliini koruduunu ve bizi de ilgilendiren pek ok boyutu iinde barndrdn dnyorum. XVII. yzyl felsefesinin balatt nesne metafizikleri r, bir sonraki yzyln Aydnlanma hareketinin eitli alardan giritii eletiri etkinlikleri ve zellikle de, Kant'n dnyay bilme ve kavrama ediminde insann nemini ortaya koyan almalar sonucunda hemen hemen kapanmt. Artk felsefi dnn nnde, Descartes'n co gito ile mjdesini vermi olduu znellik alan btn enginliiyle al maktayd. Hegel'in, bir zne ve bilin felsefesi iin gereken son ama ok nemli bir boyutu, zaman ve tarihi, bu alana tayarak ona eksik lii duyulan derinlii kazandrd bilinmektedir. Onun felsefe siste minin, bir btn olarak ele alndnda, z bakmndan, bir zne ve bilin felsefesi olup olmad olduka tartmal olmakla birlikte, bu sis temde sz konusu sorunsallara byk yer ayrlm olduu ve nemli almlar getirilmi olduu kukusuzdur. Bu kitapta yer alan yazlarn ou Hegel'in bilin felsefesine ka zandrd yeni boyutlar tanmak ve tartmak gibi ortak bir amaca sahiptir. Ama Hegel dncesini olduu kadar, yzylmzn Fransz dnrlerinin Hegel zerine gelitirmi olduklar yorumlar da aktar mak ve irdelemek amacn da tadklarn hemen belirtmeliyim. Bu ne- 8 Hegel denle bu nszde, Fransz kltrnn Hegel dncesini zmseme- hesaplama etkinliinin bizi bugn hangi adan ilgilendirdii zerine birka sz sylemek istiyorum. Yine belirtmeliyim ki, Hegelci felsefeyle, kendi kartezyen gelene inden kaynaklanan nedenlerle olduka ge tanm, ama bu dn ceyi bir kez tandktan sonra onunla youn bir biimde ilgilenmi olan Fransz felsefesinin bu konuda vermi olduu abalarn tmn kua tan bir aratrma yapm olma iddiasnda deilim. Ama, Hegel zerin de dnrken aslnda kendi kltr, tarih ve insan sorunlar zerinde imdiye kadar yapmad bir tarzda dnme yol ve yntemini kefet mi olan bu kltrden baz rnekleri tanmann ve irdelemenin, hem Hegel'in felsefesini, hem de yzylmz Fransz felsefesinin baz nemli boyutlarn anlamak bakmndan yararl olacan umuyorum. Bu kitapta yer alan yazlarmn nemli bir blmnde A. Kojeve' in, Hegel'in Grngbilim'fne ilikin savlarna geni lde yer ver dim ve ayrca felsefe tarihine Hegelci yaklamn tantmaya altm. Kojeve Grngbilim' i 1933-1939 yllar arasnda Hautes E-tu- des'de, aralarnda Raymond Aron, Merleau-Ponty, Jean-Paul Sartre ve Lacan gibi ilerinin nemli dnrlerinin de bulunduu bir grup karsnda verdii derslerde incelerken, yine bu konuya ilikin gr lerini tantmaya altm Hyppolite tara niversitelerinde zerinde on yldr almakta olduu Grngbilim'fn evirisinin ilk yarsn bitirmek zereydi. Hyppolite'in 1946'da Sorbonne'da tez olarak sun duu Tinin Grngbilimi' nin Olu ve Yaps adl eseri gelenek sel akademik biim ve sluba daha yakndr. Bu biimsel ayrlk bir yana braklacak olursa, Hyppolite'in Kojeve'in Hegel yorumlamalar nn byk ksmna katld sylenebilir Bununla birlikte Hyppolite, Kojeve'in Grngbilim' i Hegel'in sisteminin btnnden yaltarak ele almasn ve bu metine tarihsel ve dnsel bir bulmacaymcas- na yaklaarak onda gizli bulunduunu varsayd anlam ortaya kar maya almasn eletirir. Kojeve'e gre Hegel, Napoleon'da, iinde yurttalarnn sosyal balamlarndan bamsz olarak, kendi balar na tanndklar etrden ve evrensel devleti kurarak, znde bir Kle- Efendi diyalektii olan tarihi sona erdiren eylem adamn grmtr Grngbilim insan tininin ite bu sona ulancaya kadar yaad serveni anlatan bir destandr. Bu sonda Tarihi yapan eylem adam (Napoleon) ile onu anlayan filozof (Hegel) uzlamakta, bilgiyle eyle- nsz 9 min, kuramla pratiin bireimi gereklemektedir. Hyppolite Kojeve' in son derece "zengin ve kiisel" ve ou kez de "hakl" bulduu yo rumlarnda Hegel'in tanrtanmazl zerinde fazla kesin yarglar vermesine ve Grngbilim' f mutlak bir antropoloji olarak okumas na katlmaz. Kendisinin, Kojeve'den farkl olarak, Grngbilim'de yer alan ve Kle-Efendi diyalektii kadar nemli baka baz diyalektik leri de gz nne aldn ve ayrca, eserin edebiyatla ilgili blmleri ne daha duyarl olduunu belirtir. Hyppolite, Hegel'de, ne Kojeve'in ileri srd gibi militan bir tanrtanmazln, ne de P. Fessard ve P. Niel gibi baka baz dnrlerin ileri srd tarzda dinsel bir dncenin egemen olduunu dnmektedir: Hegel'in dncesi bir teoloji olmad gibi yalnzca bir antropoloji de deildir. Fransz Felsefesi iin Hegel'i kefetmek felsefi dncenin ufku nu yeniden izmeyi gerektirecek bir olay olmutu. A. Kojeve'in zama nnda byk yank uyandrm ve gnmzdeki Fransz dnrle rinin nemli bir blmn etkilemi olan. Tinin Grngbilimi zerine gelitirdii savlarn tantan ve tartan yazmda gstermeye altm gibi Hegel'in zaman felsefenin temel kavram haline getire rek felsefi antropolojiye kazandrm olduu yeni kuramsal imknlar, Fransz dncesi iin yeni bir dnemin balatcs olmutur. Zaman- sal bir varlk olarak insan anlamann, tarihi anlamann bizim dn ce dnyamzda da gittike daha fazla duyduumuz bir gereksinme olduu kukusuzdur. Hegel bize, hayat, insan, onun moral ve poli tik etkinliklerini ve bu etkinliklerinin tarihini felsefenin ilgi alanna kazandran ve belki ilk yaklamda olduka soyut gelen, ama aslnda -onun bu kavrama ykledii anlamda- son derece "somut" olan bir dncenin yollarn ayor. Bu yzden Hegel zerine dnmenin Fransz kltr iin olduu kadar, bizim iin de, kendi toplumumuz, tarihimiz, kltrmz zerinde dnmek bakmndan uyarc olaca n umuyorum. Grngbilim'i Bir zgrlk Felsefesi Olarak Okumak Kojeve'in Hegelci Antropolojisi zerine Grler "Hegel'in bu konudaki dncesi bir yana, Grngbilim/e/se/i bir antropolojidir." Hegel'in felsefesi znde bir antropoloji mi yoksa bir teoloji mi dir? ada Hegel yorumcular bu soruya getirdikleri yanta g re snflandrlabilirler. Mesela italyan dnr L. Colletti Hegel ci dncede, bir praksis felsefesine kaynaklk edebilecek bir ant ropolojinin temel savlarn bulmann imknszln ispatlamaya ynelik almalarnda, onun sisteminin Hristiyan teolojisinin felsefi bir uzantsndan baka bir ey olmad, orada antropo lojinin olsa olsa bir an olarak yer alm olabilecei sonucuna va rrken, bir H. Marcuse, Hegelci idealizmin znde bir zgrlk felsefesi olduunu ileri srerek kendi praksis kuramn bu felse fenin dayanaklar zerinde kurmutur. Ayn ekilde, E. Bloch, G. Lukcs ya da L. Althusser gibi yzyln dikkate deer dnrle rinin bu konuda gelitirmi olduklar birbirinden olduka farkl hatta zaman zaman birbirine kart zellikteki yorumlar, kendi zgn tarih ve toplum felsefelerine dayanak tekil etmitir. Sz konusu Hegel yorumlarndan hangisinin daha doru ve temelli olduu, onu bir antropoloji olarak m yoksa bir teoloji olarak m okuyanlarn hakl olduklar konusunun, Hegel felsefe sinin kendisini anlamak asndan kukusuz nemli olmakla bir likte, bu yorumlar zerinde ykselen ve yukarda temsilcilerin den bazlarnn adn belirttiimiz ada felsefe kuramlarnn 12 Hegel Kojeve' in Grngbilim zerine gelitirdii ve belki de He- gel'den baka trl sz etmek aslnda imknsz olduu iin, b tn bir Bat felsefe tarihini kuatc nitelikte olan savlarndan, bizi burada ilgilendirecek olanlarn yle belirleyebiliriz: I. Btn teolojiler aslnda zorunlu olarak bir antropolojidir. As lnda, dinsel dncenin konusu insandr. Din, tanr bal al tnda, insan dnr. Doay aan, duyular-st varl yani tini dnrken din, aslnda, olumsuzlayc/yaratc insan eyle mini dnmektedir. O halde dinsel dnce, kendi bilincinde 1 Bkz. Kojeve, A., Introduction a la Lecture de Hegel, Gallimard, "Classiques de la Phi- losophie", 1947 (Biz kitabn 1968 basksn kullanyoruz.) kendilerini anlamak sz konusu olduunda, ikinci dereceden bir neme sahip olduunu syleyebiliriz. nk bu dnrlerin hemen hepsi, birer Hegel yorumcusu olmann yan sra, hatta on dan ok, Hegel'in ele ald temel sorunlar kendi dnem ve ko ullarnn nda yeniden tartmak amacyla, Hegel sisteminde gelitirilmi bulunan kuramsal imknlardan hareketle, ama yine de olduka zgn, yeni dnsel evreler izmi, bu sorulara ye ni boyutlar ve almlar kazandrmlardr. Bu yazda, Grng- bilim zerine dnerek gelitirmi olduu felsefi antropolojinin temel savlaryla gnmzn tannm pek ok dnrn etki lemi olan, ada Fransz felsefesinin Hegelci dnrlerinden Alexandre Kojeve'in yorumunu tantmak ve deerlendirmek is tiyoruz. ada Fransz dncesinin Hegel'e en fazla bal kal mak kaygsn gtm ve hatta bu kaygy, Hegel'i Hegel'e ra men anlamak gibi, olduka tartlr bir u noktaya vardrmas nedeniyle, ou kez znel olmakla sulanm, ama Grngbilim zerine yapt almalarnda^ yer alan grlerinin derinlii ve zgnl kadar yaklamnn adalyla da byk etki uyandrm olan Kojeve'i tanmann, bugn hem her eye ra men Hegel'i anlamak iin, hem de batan baa Hegel dncesiy le beslenmi olmakla birlikte zgn olabilen bir kltr ve tarih felsefesiyle tanmak iin nemli olduunu dnyoruz. UbiUm' Bir zgrlk Felsefesi Olarak Okumak 13 olmayan bir antropoloji, felsefi bir dncedir, insandan farkl adlarla sz eden iki ayr bak as olarak din ve felsefe arasn daki kartlk, iinde tikellik ve tmellii (evrensellii) bada- tramam olan dnyann yaad elikilerin bir sonucudur: nsan iinde yaad dnyay kendi eyleminin rn olarak g remedike kendi tmelliini (evrenselliini, insan-olmakln) tzselletirerek bamsz bir varlk olarak tasarlayacak ve kendi gerek dnyasnn tesine yanstacaktr. Din ve felsefe kartl nn ortadan kalkmas iin, her eyden nce insann aknlk ka tegorisinden kurtulmas ve kendi tmelliini bu kategoriye ba vurmadan yani kendi gerek dnyas tesinde bir varla gn deri yapmadan kavrayabilmesi gerekir. Bu ise, yalnzca felsefi, dnsel bir abann rn olamaz. nsann bunu baarmas, ancak, toplumsal-politik geliimin belli bir annda gereklee bilecektir.^ Bu konuyla ve genel olarak Hegel'de "tarihin sonu" anlayyla ilgili tartmalar bir yana brakarak, bizi burada ilgilendiren noktaya, yani tarihin bu "son" aamasnda din ve felsefe ilikisinin ald biime bakalm: Bu aamada, Kojeve'e gre, aknlk kategorisinin ortadan kalkmasyla birlikte din de ortadan kalkm ve yerini, artk tini tanrsal deil, insansal bir ey olarak kavrayan tanrtanmaz bir antropolojiye yani Hegel felsefesine brakmtr.^ nsann Tanry kendisinin yarattnn, 2 Kojeve bu konuda unlar yazyor: "Hristiyan dnyasnn tarihi, o halde, iinde insann kendisini birey olarak gerekletirerek, sonunda "doyuma" ulaaca, evrenselle tikelin, kle ve efendinin, sava ve al mann sentezi olan bu ideal devletin yava yava gerekletirilmesinin tarihidir. Ama bu devleti gerekletirebilmek iin insan gzlerini te dnyadan ayrmal, bu dnyaya yneltmeli ve yalnzca bu dnya iin ey lemelidir. Baka deyile, o, Hristiyanln aknlk dncesini bir tara fa brakmaldr. Ve ite bu nedenledir ki Hristiyan dnyasnn geliimi ikili bir geliimdir: Bir yanda 'mutlak' devletin douunun toplumsal ve politik koullarn hazrlayan gerek geliim ve te yandan, aknlk idesini ortadan kaldran, Hegel'in dedii gibi, gkyzn yeryzne in diren dnceyle ilgili bir geliim sz konusudur." Kojeve, A. age, s. 193. 3 "Tanry insandan ayr gren teoloji makul deildir. O zorunlu olarak bir mito lojidir. Din, bilim tarafndan ykld, ama bilim dinin sembolik anlamn kavra- mamaktadr: Yalnzca mutlak felsefe dinin sembolik anlamn anlar. (Her halk tapnd tanrlarda kendi kendini dinsel olarak yceltir: Tanrsal olan tandn sanrken, aslnda, kendi bilincine ular.)" Kojeve. A., age., s. 47. 14 Hegel onun, kendi kltrnn bir rn olduunun bilincine varma s ve dolaysyla kendi bilincine de tam olarak ulamas demek olan bu an, onun, doay tanrlatrd ilk dinlerden bu yana, giderek daha fazla insan-biimci yorumlarn szgecinden gei rerek kendine benzer kld Tanrlarnn tarihinin son andr. Tanrlarn tarihi, dinler tarihi, insann kendi bilincine ulama yolunda ilerleyiinin tarihidir. Kojeve' in aslnda "gerek, etkin tarihsel geliimin ideolojik yansmas" olduunu belirttii^ bu ilerleyi, artk gizli bir teolojiden ibaret olmayan bir felsefeyle, yani gerekten tanrtanmaz bir antropoloji olan Hegel' in felse fesiyle sona ermitir. Hegel' in kltr ve tarih felsefesinde yer alan, insan biimci Tanr anlaylarnn ve onlarn en gelimii olan Hristiyanln, insanln kendi bilincine ulamas srecinde oynam olduu olumlu rol konusunda ileri srlen bu grler bize kanlmaz olarak Spinoza'y hatrlatmaktadr: Spinoza, bilindii gibi, in san biimci Tanr anlaylarnn eletirisine dayanan ve etkisini L. Althusser gibi ada praksis kuramclarnda da izleyebildi imiz bir ideoloji kuram gelitirmiti. Kojeve, Spinoza' nn din ve felsefe anlayn Hegelci bir yaklam erevesinde inceler. Grngbilim zerine vermi olduu derslerin derlenmesin den oluan Hegel'i Okumaya Giri adl yaptnn VI., VII. ve VI - II. blmlerinde felsefe tarihinin balca tutumlarn zaman ve kavram arasnda kurmu olduklar ilikiyi temel alarak incele yen Kojeve, bu yolla Hegel' in felsefe tarihinde gerekletirmi olduu devrimin ne lde kkl ve nemli olduunu ortaya koyma amacn gder. Kendi bana, bir felsefe tarihi felsefesi nin ana izgilerini ieren bu grlerden biz, imdilik, Spinoza zerine savlar olarak niteleyebileceimiz birkan aktarmakla yetineceiz: Spinoza' ya gre Tanr her eydir. Bu sav, Kojeve'e gre, aslnda, bir "panteizm"den ok bir eit "acosmisme"i dile getirmekte, baka bir deyile, "Tanr her eydir" derken, asln da "kosmos hibir eydir" demektedir. Spinozacln tmyle Tanrya indirgedii evrende insan da kosmosun kaderini pay lamakta ve ortadan kalkmaktadr. Bu sonu aslnda Spino za'nn zaman ve kavram arasnda kurduu ilikinin sonucudur 4 Kojeve, A., age., s. 235. UbiUm' Bir zgrlk Felsefesi Olarak Okumak 15 ve Spinozacln hareket noktas, bu adan ele alndnda, ok eskilere, Parmenides' e dayanr. Parmenides ve Spinoza' ya gre kavram, ncesiz-sonraszlktr. Zamanla ve zamansal olan la (zamanda yer alan varlkta) logos'un (bilimin, aklsalln, kavramn) hibir ilikisi olamaz. Zaten Ethica'nm yntemini ge ometride aramasnn sebebi, bu bilimde varln zaman boyutu hesaba katlmakszn, zaman-d olarak ele alnmasdr. Kavra m ncesiz-sonraszlkla, varl da bu ekilde tanmlam olan kavramla zdeletiren Spinozac sistemde insansal-tarihsel va rolua yer yoktur. Oysa bir kurtulu ve mutluluk retisi olarak Ethica'nm amacnn insan varoluu ve yapp etmeleri zerine dnmek olduu aktr. Ayn ekilde, felsefe tarihinin bu tek geometrik ahlaknn, aralarndaki btn biimsel yaknla ramen, XVII. yzyln nemli filozoflarnn hemen hepsini cezbetmi olan bu bilime, aslnda ne lde benzedii de tartma konusudur.^ Ama Kojeve'e gre, ne olursa olsun, Spinoza varl sonsuzluk bakmndan kavramay amalamakla, zaman akld saydn aka bildirmektedir. Spinozac sistemde, ontolojik gvencesini insanlarn Tanr nn moduslar olmasnda bulan Tanr sevgisi, bylece, tektzc (moniste) bir metafizie dnrken, ardnda, olduka yadrga nlacak bir zgrlk anlaynn glkle doldurmaya ala ca bir zgr irade boluu brakyordu. Teolojinin Tanrsyla XVII. yzyl biliminin doas, Spinoza' nn "Tanr ya da doa" (Deus sive Natura) deyiinde, geometrinin ynteminin salad zaman-d aklsallk erevesinde zdeleirken, zamansal, ta rihsel, ampirik insana, bu zdeliin aklla kavramlsndan elde edecei mutluluk kalyordu. Spinoza' nn "neden ve sebebi" (Ca- usa sive Ratio) zdeletirme abalar sayesinde din ve bilim, fel sefe asndan uzlatrldysa da, bu baar Spinozac sistemin, aknlk ve yaratm kategorilerini dtalamas nedeniyle, Hris tiyanlk tarafndan mahkm edilmesini engelleyemedi. Kojeve buna ramen, Spinozacln din ve bilimi uzlatrc btn bu abalarnn rn olan felsefe sisteminin bir antropolojiden ok, yeni bir Tanrbilim (theologie) olduunu dnmektedir. 5 Bkz. Delbos, V., Le Spinozisme, Vrin, 1926 (kinci bask), s. 8. 16 Hegel Kojeve'e gre, Parmenides' ten beri zaman, deiimin, eli kinin, gelip geiciliin, yani btn akla aykrlklarn sebebi, sorumlusu olarak grlmtr. Oysa, Hegel'e gre, zaman dtalamak insan dtalamaktr. Kosmosun zaman yoktur, ya da olsa bile, onun insansal zamanla hibir ortak yan yoktur. Hegel kavramla zaman zdeletirmekle insan kavrayabile cek bir felsefeyi yani gerek bir antropolojiyi mmkn klm tr. E. Bloch' un Experimentum Mundi'de^ deiik bir balamda Kojeve' in bu grlerine yakn grler ileri srdn gr yoruz: "(Astronomik ve kosmik evren) Hegel'de, hibir zaman, gelip geici, ve zaten aa dereceden olan bir varlktan baka bir biimde ortaya kmaz: Orada yldzlar gn yzndeki czzam yaralarnn izlerinden, fizik yeryz ise "ayaklarm zn dibine serilmi ve yok olmaya mahkm koskoca bir kadav- ra"dan, ve sonu olarak da, iinden insan tohumu bir kez ktk tan sonra geip gitmi ve saman ynna dnm bir eyden ibarettir. Giordano Bruno ve Spinoza, tam tersine, panteist bir anlamda, kosmik doaya her eyi iinde barndrma ve bir b tn olma zelliini ve hatta dzenleyici bir moral deeri yk ler. zellikle Spinoza'da, Natura sive Deus ifadesiyle, kosmik doa, orada artk tarihsel gereklikten tmyle yoksun olacak olan btn insan doasn, kendi iine katar. Spinoza' nn Ethi- cfl'da gereklikle mkemmellikten ayn eyi anladn syledi ini hatrlatan Bloch, onun bu matematik panteizm dnyasnn, ancak bir kristalde rastlanlabilecek bir geometrik mkemmel likte olduunu belirtir. Bu kristalde, ya da Bloch' un deyiiy le tzn biricik okyanusunda "zaman eksiktir, tarih eksiktir, geliim ve somut oulluk eksiktir". Ve yine Bloch'a gre, Spi- nozaclk bize, batan baa mkemmel bir nesne-tzle dolu ve mkemmelliin kendisine ihtiyac olmamas nedeniyle, iinde ereksellie ve yine ayn nedenle znellie herhangi bir yer bu lunmayan bir evren imgesi sunmaktadr. Spinozacln, son suzluk grn altnda verdii bu kristal-dnya imgesinde, zaman "sanki dnyann zorunluluunda, ncesiz-sonrasz bir le vaktinde" duraklam gibidir.^ 6 Bloch, E., Experimentum Mundi, Fr. ev. Raulet, G., Payot.,1981, s. 168. 7 Bloch, E., Le Princife de l'Esference, Fr. ev. Wuilmart, R, Gallimard, 1982, s. 487 UbiUm' Bir zgrlk Felsefesi Olarak Okumak 17 8 Kojeve, A., age., s. 365. 9 "zbilin ancak bir baka zbilin iin kendinde ve kendi iin olduu zaman ve lde kendinde ve kendisi iin vardr: Bu demektir ki o ancak kabul edilmi bir varlk olarak vardr." Flegel, G. W. F. La Phenomenologie de l'Esprit, Fr. ev. Hyppolite, J ., Aubier, 1980, s. 155. Spinoza da Hegel gibi, ama ona tmyle ters bir adan, var l hibir aknlk kategorisine bavurmadan aklama abas nn ender rastlanan rneklerinden birini vermiti. Ama Kojeve'e gre bu sistem bir Tanrbilim, hem de iinde insana hibir yer ayrmayan bir Tanrbilimden baka bir ey deildir. Spinoza'nn kavram ncesiz-sonraszlkla zdeletirmek yoluyla, her eyi Tanrya indirgeyerek elde ettii ikinlik felsefesini, Hegel, zama n kavramla zdeletirerek, onu "kavramn buradaki varl, ampirik varoluu" klarak elde edecektir. te, Kojeve'e gre, fel sefenin ancak Hegel' le birlikte tarihi yani insansal eylemi kavra- yabilmesinin ve bylece nesnenin bilgisi (trl dogmatik ontolo jiler) ya da nesnenin bilgisi zerine bilgi (eletirel felsefe. Kant) olmaktan kp bir zbilin olmasnn ve varl insan eyleminin rn, felsefeyi de, insann kendini gerekletirmesinin bilinci olarak kurmasnn temelinde yer alan sav budur. II. nsan zbilintir, ve zbilin ancak bir baka zbilin iin var olduu lde vardr.' Grngbilim'in bu nl cmlesi, ada praksis kuramlar nn Hegel'de bulduklar en nemli dayana dile getirmektedir. Hegel'in, zbilincin bu temel zellii konusundaki grlerine gemeden nce, Descartes ve Kant gibi modern bilin felsefesi asndan her biri ayr neme sahip olan filozoflarn zbilin an laylarn hatrlatmak, praksis felsefesinin Hegel'de bulduu zbilin anlayna duyduu ilgiyi anlamak bakmndan, yarar l olacaktr. Bilindii gibi, Descartes, btn bir felsefe sistemine hare ket noktas ve temellendirici ilke olarak dnen ben'i semekle, bilinten hareket eden ada rasyonalist felsefe sistemlerinin balatcs olmutu. Onun cogito'su her ne kadar bir bilgi edimi znesini andrmaktaysa da, Kant' n bilince yaklama tarzy la karlatrldnda, ontolojik yn ar basan bir erevede 18 Hegel ele alnm bir "ruh" olarak kendini gsterir. Cogito, aslnda, d dnyann bilgisinin yani fiziin temellendirilmesi grevi ni stlenmi bir "lk Felsefe"nin yani metafiziin (kukunun karartt ama sonra da apakln gz kamatrc nda daha byk bir aklkla ortaya kmasn salad) yolunun, zne. Tanr ve d dnyadan oluan temel urandan biri dir. E. Gilson Metod zerine Konuma'ya yazd dipnotlarndan oluan nl tarihsel yorumunda, bu konuda u grleri ileri sryor: "Hakl olarak, cogito'nun Malebranche ve Berkeley yoluyla Kant' a ulaacak olan idealizm yolunda atlan ilk adm olup olmad sorusu sorulmutur. Aslnda ancak, realist kay nakl olduu apak olan Descartes' n dncesinin arptlma s yoluyla gerekleebilmi olmakla birlikte, Descartesln bu ynde bir etkide bulunmu olduuna kar kmak olduka g grnmektedir."^*^ Biraz ileride ise Gilson, L. Bruhl' n, kendisi nin de katldn belirttii u grlerini aktarmakta: "cogito s ralan bakmndan, varolua dair hakikatlerin, dierlerinin on dan sonra gelmesi anlamnda, ilkidir; ama Descartes onu asla dier hakikatlerin mmkn olmasnn koulu klmad; o, onu yalnzca, cogito'nun onlara elik etmesi ve sonu olarak onlarn da cogito'yu nceden gerektirmesi anlamnda, dier btn varo lu yarglarnn koulu yapt. Descartes Mersenne' e yazd bir mektupta yle diyordu: ' Bizim, ayn anda, dndmz b tn eyleri dnme yeteneinde olan bir ey olarak ruhumuza dair bir ideye sahip olmakszn hibir eyi dnmemiz mm kn deildir.' O halde, eer burada Descartes Kant' a yaklatrl mak isteniyorsa, hakl olarak kurabileceimiz tek benzerlik cogi to ile ' Dnyorum btn alglarma elik eder' (Kant, Kritik der Reinen Vernunft, "Transcendentale Analytik", I B, 2 Haupts- tck, S.16) arasndadr."" Grld gibi, Descartes' ta herhalde kritik felsefenin bir ncsn grmek yerinde olmayacaktr. Bununla birlikte Des cartes'n bilin kavramyla Kant' nkinin, Hegel tarafndan da al t izilecek olan baz ortak noktalar mevcuttur. Bilindii gibi, aklama gc Aristoteles'in eskimi fiziine oranla ok daha 10 Gilson, E., Texte et Commentaire de "Discours de la Meihode", Vrin, s. 301. 11 Gilson, E., age., s. 301. UbiUm' Bir zgrlk Felsefesi Olarak Okumak 19 fazla olan, ama henz metafizik temellerden yoksun bulunan Galilei fiziini, septisizmin saldrlarna kar temellendirme giriiminde olan Descartes, areyi yine septisizmin kendi silah olan kukuya bavurmakta buldu. Cogito, yani zbilin, ite bu metafizik temellendirmenin belli bir annda ortaya kar. Cogi to, yani znenin kendi bilinci, Descartes' n, kendi kendisini te- mellendiremeyen fizii artk hibir septiin gelip ykamayaca salam temeller zerinde yerletirmek amacyla benimsedii yntemin yani kukunun kendisinden fkrr. Cogito'nun zel lii ve gc kukuya kar verilen metafizik savata, yine, ku kunun kendisinden baka bir eye ihtiya duymamasndadr. Belki, bir tek nokta dnda: Kuku duyuyorum, yani dnyo rum. O halde varm. Descartes' n dncenin tanmn eskiye oranla olduka geniletmi olduu aktr. Ona gre bilincinde olduumuz her etkinlik dncedir: "Yryorum, o halde va rm" diyemeyiz. Ama pekl, "Yrdmn bilincindeyim, o halde varm" diyebiliriz. Descartes'n, bilincin kapsamn yalnzca dnsel deil ayn zamanda duygusal, heyecansal etkinlikleri de iine alacak biimde geniletmesinin, cogito'nun yalnzca dncenin znesi olmasn ve bir bedene sahip oldu unu ispat etmek iin bile, tpk d dnyann varlnn ispat edilmesi iin olduu gibi, nce Tanrnn varlnn ispatn ge rektirmesini engellemediini, bu arada, belirtmeliyiz. Ama bun dan da nemlisi, cogito iin dier cogito'lar da, ayn ekilde, birer d dnya konumundadr. Tanrnn varlna (kendisinde buldu u mkemmellik dncesi dolaysyla) yine kendisi kaynaklk edecek olan, Descartes' n u an iin kendi yalnzlna gml cogi'to'suyla dier dnen benler arasnda, kendisiyle fizik dn ya arasnda var olan uurum kadar derin bir uurum bulun maktadr. Buna karlk, cogito, yani dncenin znesi gerek bir kiisel zne de deildir: O ne Descartes' tr ne de bir bakas. O, dnen her zne ile ayn lde ve tarzda belirlenmi (ve be lirlenmemi) olan, dierleriyle arasnda hem hibir balant hem de hibir mantksal ayrm bulunmayan herhangi bir znedir. zbilinler aras iliki, tpk cogito ile d dnya arasndaki iliki gibi, tanrlk gvence sayesinde ve bir anda temellenir ve bylece de hibir olu sorununa ya da, Hegel'de greceimiz 20 Hegel trden, btn bir toplumsal-politik, tarihsel sorunlar rgsne gnderecek tarzda, bir iletiim, bir "kendini dier zbilinlere kabul ettirme" sorununa dnmez. nk tanrlk gvencey le temellendirilen doutan ideler, hakikat ltn, dnen zneler aras ilikide arama ihtiyacnda deildir. Hegel'i, zbilincin douu sorununu incelerken, bu douu bilinler aras ilikide temellendirmeye iten sebeplerden belki de en nemlisi, onun hakikat kavramna getirmi olduu yeni liktir. leride greceimiz gibi, Hegel'e gre, insan tekinin ha kikat olarak kabul ettii bir eyin (kendisinin bir zbilin, bir insan olduunun) znel bir kan olmaktan kp, tam anlamyla bir hakikat olmas iin, dier zbilinler tarafndan bilinmesi, kabul edilmesi gerekir. Bu koul Hegel'i, zbilin sorununu top lumsal adan ele almaya gtrmtr. Descartes ya da Kant' ta olduu gibi d dnyann bilincine kanlmaz olarak elik eden ve bir bakma, bu bilinle birlikte kendiliinden doan, dolay syla, ondan bamsz bir olu ya da geliime sahip olmayan bir zbilin yerine, Hegel'de, toplumsallk ve tarihsellik boyutlar hesaba katlmakszn aklanamaz bir olua, bir dou serveni ne sahip olan bir zbilin anlay geer. Kant' a gelince, o zbilin sorunuyla Saf Akln Eletirisi'nin "Transandantal Analitik" blmnn, kategorilerin transan dantal dedksiyonu ksmnda ilgilenir. Burada Kant' n temel sorusu, bizim kendileri olmakszn dnemeyeceimiz a priori formlar olan kavramlarn, nasl olup da, duyarllkta verilen nes nelere uyabildii, uygulanabildii sorusudur. Nesne zamansz ve mekansz olarak kendini gsteremeyecei iin, bu iki formun (zaman ve meknn) dedksiyonu sorun tekil etmemitir. Oysa anln formlar olan kategoriler iin durum farkldr: "Btn fe nomenler, ancak bu koulla grlr hale gelebildikleri yani gr (duyarllk, sezgi) tarafndan, ampirik olarak duyulabildikleri ve verilebildikleri iin, zorunlu olarak duyarlln bu biimsel ko uluna uyarlar. imdi, sz konusu olan, a priori kavramlar, sez gisel (grsel) olarak duymaya deil, genel olarak, bir eyi nes ne olarak dnmeye izin veren koullar olarak nceden kabul etmek gerekip gerekmediine karar vermektir; nk o zaman, nesneler hakkndaki btn ampirik bilgiler, onlar olmakszn de- UbiUm' Bir zgrlk Felsefesi Olarak Okumak 21 12 Kant, E., Criticjue de la Raison Pure, Fr. ev. Tremesaygues et Barni, Tome I, P.U.F., 1950, s. 150. 13 Kant, E., age., s. 103. 14 Kant, E., age., s. 110. neyim nesnesi olarak hibir eyin var olmas mmkn olmaya candan, zorunlu olarak bu kavramlara uygun olacaktr."^^ O halde anln kategorileri, nesnenin bize kendisini gstermesinin koullar olmadklar, bilgimizin tmyle znel koullar olduk lar iin nesnel deerleri bakmndan ayrca temellendirilmeye muhtatr: "Anln kategorileri, hibir zaman, nesnelerin gr de bize verilme koullarn oluturmazlar; bunun sonucu olarak, nesneler kukusuz, anln ilevlerine mutlaka bavurma ihtiya c duymadan ve sonu olarak da, anlk onlarn a priori koulla rn salamadan, bize kendilerini gsterebilirler. Bundan, duyar llk alannda karlamadmz bir glk, yani, nasl olup da, dncenin znel koullarnn nesnel bir deere sahip olabildii, yani nesnelere ait btn bilgileri mmkn klan koullar salayabil dii sorusu ortaya kar. nk fenomenler anln ilevlerine bavurmakszn, pekl, verilebilirler."^^ Kant'n dncesinde, "Dnyorum" ite bu noktada ie karr; duyusal veriler kendi balarna saf eitlilik olduklar iin, onlar arasnda kurulan ba lar anln rn olmaldr. Oysa ba kavram birlik kavramn gerektirir. eitli elerin birliini, bu eitlilii bir birlik olarak kavramak kouluyla kurabiliriz. te, btn balarn gerektirdii bu birlik, benim btn tasarmlarma elik eden bilin birlii ya da Dnyorum'dur. Bilincin bu birlii analitik zelliktedir: Dndm her e yi ben dnyorum: "Gerekten de, belli bir grde (intuition) verilen eitli tasarmlar, hepsi birlikte, bir zbilince ait olmasa lard, benim tasarmlarm olmazlard."^^ Eer, Dnyorum be nim btn tasarmlarma elik etmeseydi, o zaman, bende bir tasarm bulunan ama dnlmeyen bir ey bulunuyor olacak t, yani benim iin mevcut olmayan bir ey bulunuyor olacakt ve dolaysyla bu tasarm mmkn olmayacakt. Buna karlk, onlara sahip olmamzn koulu olmas nede niyle, btn tasarmlarmza elik ettii kukusuz olan Dn- yorum'un, henz bu aamada, bir zne kimliini tamas sz 22 Hegel konusu deildir. nk her bir tasarma elik eden Dnyo rum bilinci henz ampirik bir bilintir ve tasarmlarn kendisi kadar dank durumdadr. Tasarmlarn birbirleriyle balan masndan doacak sentezin bilinciyledir ki, Dnyorum'la- rn kendisi de bir birlie kavuacaktr: Neyi dnrsem d neyim, onu dnen benim ve ben tasarmlarmn eitliliini bir birlie ulatran sentezi gerekletirdiim iindir ki, btn tasarmlarmda, kendimi ayn bir ben olarak bulmaktaym. Bu ilemin kendisi, aslnda, bir nesnenin bilgisinden baka bir ey deildir. nk bir nesneyi kavramak, grnler okluu ve eitliliini bir birlik ve zdelik altnda toplamaktr. Bu edim ise, tasarmlar aras ban kurulmasn mmkn klan bir ta- malgnn (aperception) sentetik birliini, yani bir zbilinci, bir zne-olma-bilinci'ni gerektirir. Kant bu konuda u gr ileri srer: "Tasarmlarn bir nesneyle ilikisini, yani onlarn nesnel deerini oluturan, bilincin birliinden bakas deildir; ondan bilgiler elde eden odur, ve sonu olarak da, anln mmkn ol mas ona dayanmaktadr."^^ Felsefe tarihinde Hegel'in zbilin anlaynn zgn yanla rn ortaya koymak amacyla, Descartes ve Kant' n sistemlerin de zbilin kavramnn yeri ve ilevini belirlemeye ynelik a lmamzda kategorilerin temellendirilmesi konusunda yapm olduumuz hatrlatmalarn bylece bizi en dorudan biimde il gilendiren noktasna gelmi bulunuyoruz: Kant, bilincin transan dantal nitelikteki nesnel birlii ile ampirik nitelikteki znel bir liinin birbirinden ayrlmas gerektii dncesindedir. nk, yalnzca, veri olan eitlilii bir nesne erevesinde birletiren tamalgnn, yani bilinli algnn, transandantal birlii nesnel bir deere sahiptir. Anln bu tr birletirme ediminin ad yargdr. Bir cismi tarken bir arl duymamn bilinci (yani znel bir lik) nesnel bir bilin deildir. Nesnel bilginin ifadesi olan yarg "Cisimler ardr" der ve bylece nesnel bir birlik kurar. O halde yarg nesneyi kuran ve bilince birliini verendir. Kant' a gre biz, nesneyi kavrayarak kendimizi de bir zne olarak kavramaktayz. Yargnn mantksal ilevlerine gre nesnenin grsn belirle yen kavramlar kategorilerdir ve onlarsz ne dnce, ne de d- 15 Kant, E., age., s. 115. Grngbilimi Bir zgrlk Felsefesi Olarak Okumak 23 16 Kant, E., age., s. 135. nen ben olamaz. Ben ve dnya arasndaki bu sk iliki aslnda bilimin dnyasyla, nesneler dnyasyla yine transandantal bir ben yani tek tek kiilere ait olmayan, zneler-aras bir ben arasn daki ilikidir. Bu ben ile tek tek benlerin varolular arasndaki iliki tpk bir fenomen olarak dnya ile onu kavrayan transan dantal ben arasndaki iliki gibidir. Fenomen ve numen arasnda ki uurumun, belki de kendini en ok duyurduu nokta zbilin cin kendi iinde ikiye blnd bu noktadr: "Benim kendi va roluum", demekte Kant, "kukusuz, bir fenomen (hele yalnzca bir grn hi) olamaz, ama onun zerine hilgim bir fenomen hakkndaki bilgimden farkszdr. Ben kendimi olduum gibi de il, kendime grndm gibi bilebilirim: ' Kendimiz konusun daki bilincimiz kendimiz zerine bilgi olmaktan ok uzaktr.'"^^ Kant' n d dnya ile onu anlayan ben arasna yerletirdii bu uurum, insann kendi iinde, varolusal deneyimi ile kendi hakkndaki bilgisi arasnda yeniden ortaya kmaktadr. Bilin dii gibi Kant, yaamak ve bilmek, pratik ve kuram arasndaki bu boluu Yarg Yetisinin Eletirisi'nde kapatmaya alacaktr. Ama, yine de Kant' ta, znenin evrenselliinin, kategorilerin zneler-aras niteliiyle kendiliinden temellenmesi, zbilin sorununun, Hegel'de olduu gibi tek tek benler aras iliki soru nuna, bir diyalog ve iletiim sorununa dnmesini engellemek tedir. Bu nedenle, diyebiliriz ki, Kant' taki evrensellik kavram, Hegel'de rastladmz, bireyleri ve onlar aras ilikinin atma- l/uzlamal tarihini ieren ve kendisine adm adm yaklalan bir ama olan evrensellie benzemekten ok uzaktr. Descartes' n, ne Descartes ne de bir bakas olmayan, tek ierii kendi dnme edimi olan, hem konusuna hem de bir birey olarak kendisine kar kaytsz cogito'sunun sahip olduu doutan idelere Tanrnn salad nesnellik ve dolaysyla, evrensellik (yani btn dnen benler iin geerli olma duru mu) ile, Kant' n transandantal ben' inin yukarda altn izmeye altmz belirlenimleri arasndaki ortak noktalar u ekilde zetlenebilir: 1. Descartes' n anlksal (intellectuel) sezgiyle ulat zbi lin tpk Kant' n transandantal zbilinci gibi, yalnzca dnen 24 Hegel znenin kendi dnme ediminin bilincidir. Descartes' ta zbi lincin bedeniyle ilikisi, d dnya ile ilikisi tarzndadr. Ayn ekilde, Kant' a gre de, bir numen olarak yaanld halde am pirik ben, tpk d dnya gibi ancak bir fenomen olarak biline bilir. Ama, hemen belirtmek gerekir ki, Descartes' n sisteminde cogito'nun bu zellii hibir biimde bir sorun tekil etmeyecei gibi, tam tersine, ruh ve bedenin iki ayr tz oluunun ilk ve en nemli kantn oluturmak bakmndan ayr bir neme sahip olacaktr. E . Brehier' nin de belirttii gibi, Descartes' n sistemin de ruh ve bedenin ayrln hazrlamak cogito'nun temel ilevle rinden biridir: "Ben kendimi dnen varlk olarak ve yalnzca yle bilmekteyim; kukusuz, yalnzca cogito araclyla, ayn zamanda bir madde, ince bir k veya baka herhangi bir ey olup olmadm bilemem; kendimi dnen varlk olarak bili yorum ve dnen bir varlktan ibaret olup olmadm henz bilmiyorum. Bununla birlikte, biz, bedenin varlna dair hibir ey bilmeksizin, dnen, duyan, isteyen bir varlk olarak ken di varlmzdan emin olabiliriz."^'^ O halde Descartes' ta zbi lincin insann ampirik varlndan bu denli ayr olmas, bir so run tekil etmek yle dursun, ikici bir metafizie temel olmas bakmndan, sistemin bir gerektirmesidir. Daha sonra ortaya kacak olan, insanda ruh ve bedenin ilikisi ile ilgili sorunlar, zbilin anlay dzleminde deil baka alardan zlmeye allacaktr. 2. nsann dnya ile ilikisi sorunu bir zbilin sorunudur ve hem bilmenin hem de eylemin (teknik, moral ve politik ey lemin) temellendirilmesinde ortaya kan bu sorun, modern fel sefenin balca konusunu oluturur. Hegel, bu soruna, sonuna kadar gtrp gtrmedii ayrca tartma konusu olan, ama sonuta, gnmzdeki varoluu felsefelere kadar izlerine rast ladmz yeni ynelimler kazandrmtr. Hegel' in zbilin anlaynn, kukusuz, Descartes ve Kant gibi hazrlayclar mevcuttur. Descartes d dnyay ve kendi bedenini "dnyo rum, o halde varm" da ifadesini bulan ilk kesin hakikate varn caya kadar sorgulamt. Dnyorum'la d dnya arasndaki kopukluk o denli mutlakt ki, cogito'dan ibaret olmayan her e- 17 Brehier, E., Histoire de la Philosophie, Tome 11, P.U.R 1942, s. 72. UbiUm' Bir zgrlk Felsefesi Olarak Okumak 2 5 yin hakikati sorunu ancak tanrhk gvenceyle zlebilecekti. Kant' n, ben ve dnya ilikisini doyurucu bir biimde temel- lendirmede ok nemli bir ilerlemeyi gerekletirdii belirtilir. nk Kant d ve i deneyimin, ayn bir deneyimin iki yz olduunu gstermitir. Ben, kendi deneyimini d dnyann de neyimi olmakszn yaayamaz. Ben ile dnyann bylesine i ielii, yine de, sorunu tmyle zm deildir. nk tran sandantal ben, bu ikili deneyimin temelini oluturmakla birlik te, ne i ne de d deneyim yoluyla tam olarak kavranamaz. Bu adan, Hegel' in sav, btn bu n hazrlklara ramen, tmy le zgn bir sav olarak ortaya kar: Ne d deneyim ne de i deneyim, bilincin karsnda bir baka ben olmakszn kavra namaz. nsann bir insan olarak olumasn salayacak olan de neyim baka birinin de kendi asndan yaad, katld bir deneyim olacaktr. nk zbilin, daha sonra ayrntl olarak greceimiz gibi, kahul edilme kavramn, o da karlkllk kavra mn gerektirir. Hegel' in mesela bir Sartre'da rastladmz "bir bakas-iin-varln, kendi-iin-varln olumsuzlanmas oldu u" sav, bu bakmdan Hegelci dnceye tmyle ters bir sav olacaktr. nk Hegel'e gre bakas iin var olma kendi iin va rolmann sine qua non kouludur. Oysa Kant' ta, grm olduu muz gibi, transandantal zbilin Descartes' n cogito'su gibi hem herkeste bulunan ve bu bakmdan evrensel olan, hem de kiisel olmayan bir bilintir. Onun evrensellii, iinde bireysel olan barndran bir evrensellik olmad iin, Hegel'e gre, soyut, ie- riksiz bir evrenselliktir. 3. Yukardaki dncelerin sonucu olarak: D dnyann bilgisi konusunda ve bu bilgileri bize salayan bilimin (birinde Galilei, dierinde Newton fizii) felsefi olarak temellendirilme- si amacyla ortaya kan, Descartes' ta kuku, Kant' ta ise eletiri biiminde gelien srete ve her ikisinde de d dnyann bilgi sine elik eden bir bilin olarak doan bilin kavram, ne Descar- tes' ne de Kant' bilinler aras iliki sorununa ve onun toplum sal ve tarihsel boyutlarna ulatrmamtr. Ayrca, Hegel'de zbi lin insanla doa arasndaki kuramsal bir ilikiden deil, insan- doa-insan l terimleri arasndaki kuramsal olduu kadar da pratik olan, karmak bir ilikiler rgsnden doacaktr. 26 Hegel Kojeve'e gre, Hegel-ncesi felsefeler gerek bir zbilin kavram gelitirememi, yalnzca birbirine kart terimler ola rak tanmladklar doa ve bilin kavramlarna dayanarak al mlardr. Bu bakmdan, Descartes' n felsefesiyle alan kuram sal alan aslnda bir zbilin felsefesi deil, bir bilin ve bir doa felsefesidir. Hegel-ncesi bilin felsefeleri tikel ve onun kart olan tmel/evrensel terimleriyle alr. Ve Kojeve'e gre, bu fel sefelerin evrensel olandan anladklar, mesela, devlet gibi top- lumsal-tarihsel bir form deil doadr; doay insann dnda, insana tmyle yabanc bir kategori olarak ele alp, insan da onun karsna tmyle edilgin, seyirsel bir tavr iinde konum larlar. Bunun nedeni, onlarn, insann doayla olan etkin, d ntrc ilikisini yani alma kavramn ihmal etmeleridir. Kojeve, bilin felsefelerine, tarihte srekli olarak, dinlerin elik ettiini belirtir. Bilin felsefesinin ngrd insan-doa (zne- nesne) ikicilii, dinlerde insan-Tanr ikicilii biiminde ortaya kar. Bu bakmdan dinle felsefe arasndaki fark, birincisinin bu ikilii, insan ve ona yabanc, zerk ve akn bir varlk ikilii ola rak, insann kendi iine yerletirmesidir: nanl insan tikel ile tmel kartln kendi dnda bir dzlemde yaamad iin, evrensel olan, ona gre, tmyle insana yabanc ve onun dn da deildir. Bu nedenle din, Hegel'e gre, insann zbilin olma ya doru ilerleyiinde nemli bir ura oluturmaktadr. Bilin felsefesi tarafndan, tmyle doa d bir varlk ola rak tasarmlanan insan, Descartes' ta ak bir ilkrneini grd mz gibi, doayla hibir ortak blene sahip deildir. Bu fel sefeler iin insann dier insanlarla ilikisi tpk doayla arasn daki iliki gibi olduu iin, bu erevede ele alnmaz bile. Bir yanda tmyle tinsizletirilmi, insanslndan artlm, yaln ve saf bir varlk olarak tanmlanan doa, te yandan, saf dn ceye indirgenmi, ampirik hibir belirlenime sahip olmayan in san elerinden oluan bu dnyada felsefe, bouna, dnceden yoksun yayhm'la yani doayla, yaylmdan yoksun dnce yani insan arasndaki ba kurmaya alr. Oysa gerek, Kojeve'e g re, insandan bambaka bir ey olarak tanmlanan doa deildir. Gerek dnya, iinde insan da barndrr ve insann kendisi de dnyann dnda ele alndnda, ayn ekilde, bir soyutlama- Grngbilimi Bir zgrlk Felsefesi Olarak Okumak 27 18 Bkz. Marcuse, H., Raison et Revolution: Hegel et la Naissance de la Theorie Sociale, Fr. ev, Castel et Gonthier, Les Editions de Minuit, 1968, s. 144. 19 Bkz. bu konuda, Marcuse' nin, Hegel'in italyan neo-idealizminin nl temsilcisi Gentile tarafmdan yaplan yorumu konusunda, yukarda ad geen kitabnn sonu blm. dan ibarettir. Kukusuz insan, kendi dndaki dnyadan baka bir ey olduunun bilincine vararak zbilincine ular ve insan olur. Ama bu varoluun kendisi, yine, dnyada yer alr. Bu ne denle, insann zamansal-meknsal bir gereklik olarak kavranl mas, zbilinle dnya ilikisinin Descartes ve Kant' ta grd mzden farkl bir biimde kurulmasn gerektirir. Grm olduumuz gibi, Kant' ta da nesnenin oluumuna katlan, onu kuran, etkin bir zne anlay mevcuttur. Ama bu zne yalnzca epistemolojik bir znedir ve Marcuse' nin bir al masnda belirttii gibi, onun kurduu dnya da epistemolojik bir dnya yani fenomendir.^ Hegel, pratik ve kuramsal akl ay rmna yer vermemekte, zneyi ve dnyay bir btn olarak ele alarak bilgi formlar ile gereklik formlar arasndaki sk ili kiyi grebilmekte ve bu adan eletirel felsefenin ben/dnya, numen / fenomen, kuram/pratik biimleri altnda ortaya kan ikiciliini aabilmektedir. Bilindii gibi Kant' n kendinde-ey an lay, dnyay iki ayr dzleme, znellik ve nesnellik dzlem lerine ayrm olduu iin, farkl eletirilere yol amtr. Hegel de ayn anlaya ciddi eletiriler yneltir. Ama onun iin kendin de-ey sorunu yalnzca epistemolojik bir sorun olmaktan uzak tr. nsan-dnya ikiciliinin bir ifadesi olarak kendinde-ey kav ramn eletiren Hegel, Marcuse' nin de belirttii gibi, insan ve dnyann dorudan zdeliini ileri srmemi, akl ve gerekli in hibir dolayma ihtiya duymakszn ayn olduunu dn memitir.^' Onun demek istedii insan ve dnya arasnda diya lektik bir etkileimle gerekleen ve bu iki terimin tam bir b tnlk iinde kaynamasyla sonulanacak olan bir etkileimin mevcut olduudur. Bu etkileimde, yine Kant' ta olduu gibi z nenin stnl sz konusu olacak ve bu bakmdan, ama ok deiik bir balamda, Hegel Kant' n bilin ve zne felsefesine kazandrm olduu yeni almlar korumaya ve gelitirmeye devam edecektir. 28 Hegel zbilincin Douu: Bilme ve steme nsan zbilintir. O kendi bilincinde olan tek varlktr. zbilin cin douunu anlamak, insann niin ve nasl "Ben..." demeye baladn anlamay gerektirir.^" Bilin bir eyin bilincidir ve kukusuz, bir eyin, d dnyann bilinci olmadan zbilin yani insan da olamaz. Ama gerekten insansal bir varolu d dnya nn bilincinden ibaret deildir. Kojeve'e gre, Descartes' n cogito anlaynn yetersizlii, yani bir zbilin felsefesi deil de, yal nzca bir bilin felsefesi olmasnn ve dolaysyla "Ben neyim?" sorusuna, daha balangtan beri, yarm bir cevap getirmesinin nedeni yle aklanabilir: Descartes "Dnyorum" da ben'i tmyle ihmal ederek, dikkatini dnce zerinde younlatr mt. Oysa insan yalnzca dnen bir varlk, varl anlaml szcklerden oluan sylem yani logos araclyla aklayan bir varlk deildir. Hatta bu nokta onun zgl yann oluturmak tan uzaktr. nsan yalnzca d dnyay ve yle tanmlanm olan varl aklamaz/anlamaz. O ayn zamanda, varl ak- layan/anlayan varl, yani kendisini de kavrar ve birincisine (d dnya, varlk) kart olarak konumlad bu varla ben ad n verir. O halde insan yalnzca bilin deil, ayn zamanda da bir zbilintir. Bilin zbilinten nce gelir. Varln szle aklanmasnn, zbilin aamasndan nce gelen bu ilk aamasnda varlk, he nz, daha sonra zbilincin ie karmas yoluyla doacak olan zne-nesne kart terimleriyle kavranaca gibi, insansz, nesnel d dnya, ya da "Doa" deildir. Bilincin, yani varln anlam l szlerle aklanmasnn ilk biimini Hegel Grngbilim'm birinci blmnde, "Duyusal Kesinlik" ad altnda inceler: Bi- 20 Bkz. Kojeve'in bu kitapta yer alan "Giri Olarak" balkl yazs. Bu aklamalardan sonra, Kojeve'in, Hegelci dnceyi, znde bir antropoloji olarak kavraynn en nemli dayanak larndan birini oluturan Kle-Efendi diyalektii zerine gr lerini, zbilincin douu sorunundan hareketle, daha ayrntl olarak ele alabiliriz. UbiUm' Bir zgrlk Felsefesi Olarak Okumak 29 linin bu aamadaki, humda ve imdi belirlenimlerinden baka hibir belirlenime sahip olmayan nesnesinin, balangta bize en ierikli ve kesin olarak grnmekle birlikte, aslnda, hibir dolayma, belirlenime sahip olmad ve duyusal kesinliin asl konusunun evrensel/tmel olan olduu ortaya kar. Kojeve, ampirik ve dolaymsz olma zelliklerini tadn sandmz bilin konusu nesnenin, aslnda, gizli bir tmellik olduunu ve zsel e olduunu dndmz nesnenin yerine bilginin getiini grdmz bu blmde, bizi asl ilgilendiren nokta nn, Hegel' in varm olduu sonu olduunu belirtir: Bu bilin formundan, bu bilgiden hareketle insann zbilince varmas mmkn deildir. Varln edilgin bir biimde seyredilmesi insan kendine geri dndrmez. nsan bu tarz bilme ediminde nesnede erir; onu deitirmez, dntrmez. Burada insan, ne kendi seyretme edimini, ne de dier ynleriyle kendini dne mez. nsan nesneyle olan bu ilikisinde nesneden szedebilir, ama "Ben" diyemez, kendinden sz edemez. nsan "Ben" de meye gtrecek olan, onu yalnzca varl aklamaya/anlama- ya iten bu seyirsel tavr deil, Hegel' in IV. blmnn banda kendisinden sz edecei istektir. stek, mesela yemek yeme istei, insan kendine geri dnd rr. O her zaman iin henim isteimdir ve bu nedenle de onu dile getirmek iin "Ben" demem gerekir. stein bilinci, o halde, zbilince giden yolun banda yer alr. stein zbilin iin zo runlu bir koul olmas, Hegel' in biyolojik hayvansal hayat (ha- yatsz istek olamayacana gre) insansal varolu iin zorunlu koul olarak kabul etmesiyle de uyum iindedir. stek yalnzca insan kendine geri dndrerek, "Ben" deme sini salamaz, ayrca, nesneyi yalnzca seyretmemesini, onun zerinde etkide bulunmasn, ona ulap tketmesini, onu ken dinin klmasn salar. O halde istein ikinci zellii olumsuz- layc olmas, veri olan dntrmeye giden yolu amasdr. stelik istekten kaynaklanan olumsuzlayc eylem yalnzca y kc deildir. nk o, olumsuzlad-ykt nesnel gereklik yerine, sz konusu d, yabanc gereklii kendi gerekliine dntrerek, kendine mal ederek, iselletirerek, kendi znel gerekliini koymaktadr. 30 Hegel O halde, insana bir ben kazandran, bilincin seyirsel, tan myla ilgili edimleri deil, insann organik gerekliine ait bu basit duygu olmaktadr. Ama, istekten kaynaklanan, isteyen ben nedir? Ackm bir insann ben' i, ierikten boaltlm bir ey, bir boluk, hilik deil midir? "Genel olarak istein ben' i, demekte Kojeve, ancak, istein konusu olan ben-olmayan yok eden, dntren ve kendinin klan olumsuzlayc eylem aracl yla olumlu bir ierik kazanan bir boluktur."^^ Bu bakmdan, isteyen ben'e ieriini verecek, onu belirleyecek olan tek ey is tenen nesnedir ve bu nesne doal bir gereklik olduu srece ben de doal bir ben olacak ve bu nedenle de, yalnzca insanda mevcut olan zbilin deil, hayvanlarn da sahip olabilecei bir zduygu olarak kalacaktr. Oysa hayvan, verilmi, doal, mad desel bir varlk olarak kendisini, gerekten aamaz, kendisiyle arasna gerekli mesafeyi koyarak kendinden sz edemez, kendi ni aklayamaz ve bu yolla bir zbilin olamaz. nsann zbilin olmasnn yolu istekten getiine ve isteyen ben'e ieriini kazandran ey, yneldii nesne olduuna gre, insann zbilin olmasnn tek yolu isteinin doal olmayan bir nesneye ynelmesidir. Bu nesne verilmi bir varlk olursa, by le bir varl istemek kendini onunla doldurmak, ona benzemek ve ona balanmak demek olacaktr. O halde zerk bir varlk, bir zbilin olmak iin, yani insann kendi doal, verilmi varln amas iin, istek, u an iin mevcut biricik doal olmayan, "var olmayan" eye, istein kendisine ynelmeli, baka bir istei, ba ka bir ben'i istemelidir. Kendi bana ele alndnda istek bir yokluun varldr: "nk istek olarak istek, yani doyurulma sndan nceki haliyle istek, gerekten de, anlanm bir hilik ten, gerekd bir boluktan baka bir ey deildir. Bir boluun anlanmas, bir gerein yokluunun varl olmas bakmn dan istek, istenen eyden zsel olarak farkl bir ey, kendi kendi siyle sonsuza kadar zde kalan, duraan ve verilmi bulunan bir eyden, gerek varlktan baka bireydir."^^ O halde, istein insanca, daha dorusu, insanlatrc ya da Kojeve'in deyimiyle "athropogene" olmas iin, bir baka istee, 21 Kojeve, A., age., s. 12. 22 Kojeve, A., age., s. 12. Grngbilimi Bir zgrlk Felsefesi Olarak Okumak 31 bir baka insana ynelmesi, bir nesneyi deil, yine bir nesneye ynelik bir baka istei hkm altna almaya almas gerekir. nk burada istek bir nesneye (mesela bir bayraa) ynelse bile, aslnda o nesne kendi doal deeri iin deil, bir baka is tein de nesnesi olmas bakmndan istenmektedir. Burada, iste nen nesne araclyla ilikiye geen iki ya da daha ok isteyen ben mevcuttur. Bu nesne zerine hakkn, kendisinin bu nesne nin sahibi olarak tannmasn, karsndakine kabul ettirmek, baka bir istei istemek, kendini, kendi stnln dierine kabul ettirmeyi istemek demektir. te, insan, zbilinci yaratan istek byle bir kendini kabul ettirme istei ve ondan kaynaklanan eylem'div. Kabul edilme kavram, Kojeve'e gre, bizi zbilincin, biyolojik hayattan sonra gelen nemli bir baka nkouluna g trmektedir: zbilince gtren istek, birden ok sayda istein varln gerektirir. Ayn konuya J . M. Bernstein bir makalesin de nemli bir yer ayrmakta: Kle-Efendi diyalektii ve zbilin zerine yazd bu makalede,^^ kendi yaklamn sol-Hegelci olarak nitelendiren Bernstein, Hegel'de zbilin kuramna ynel tilen maddeci eletirileri cevaplandrrken, nce, Hegel'de zbi lincin bedensel varolutan soyutlanm olarak tanmlanm ol duuna ilikin yerleik yargya kar kyor. Bedensel varolu, tam tersine, Hegel'de, zbilincin var olma koullarndan birinci sini oluturur: Cansz nesne asla zbilince ulaamaz. nsann z bilince kavumas iin hayatta kalmas zorunludur. O halde be densel gereklik, her eyden nce, zbilincin olumas iin gerek li olan ortamdr. Ayrca, daha sonra greceimiz gibi, kendini di er zbilinlere kabul ettirmek iin "lesiye sava" aamasnda ve yine, biyolojik varlnn ortadan kalkma olasl karsnda duyaca lm korkusu, kleyi, klelik durumunu kabul etme ye iten balca neden olacak ve bylece Kle-Efendi diyalektiin de byk bir nem tayacaktr. Ayn zamanda, Bernstein'n al tn izdii gibi, klenin maddesel hayatn kaybetme tehlikesi karsnda gerilemesi onu klelik konumuna mahkm etmekle birlikte, ayn zamanda ona zbilin olma yolunda nemli bir katkda bulunmaktadr. nk bu yolla Hegel'in belirttii gibi, 23 Bkz. Bernstein, J . M., "The State and Civil Sodety", From Self-Consciousness to Community, Der. Pelozynski, C.U.P., 1984. 32 Hegel "zbilin, saf zbilin olarak kendisi iin hayatn zsel (temel) bir ey olduunu renir."^^ Kle-Efendi ilikisiyle sonulanan "kendini kabul ettirme uruna sava"n sonunda, bir zbilin iin hayatn vazgeilmezliini anlayan tek taraf, onu kaybetme korkusu karsnda klelii kabul eden taraf deildir. Savatan zaferle kan efendi de ayn sonuca varr. nk her ne kadar o, kendisinin hayatn saygnl elde etme uruna harcamay g ze aldysa da, kendisini bir zbilin olarak kabul ettirmek iin karsndakinin hayatta kalmasnn zorunlu olduunu grerek, bu dolayl yolla, hayatn neminin farkna varr. Ama, Bernstein' n da belirttii gibi, Hegelci zbilin anlay nn asl nemli olan yn, zbilincin temel insansal zellikle rini insanlar aras ilk iliki biimi olan Kle-Efendi ilikisinde kazanmasdr. Oysa hem idealist hem maddeci yaklamlarda insan, insanlar aras iliki ncesinde, bir zbilin olarak tanm lanmaktadr. Onun dierleriyle ynelimli, amal ilikilere, yani praksis dnyasna girmesi, bir insan olarak doutan getirdii yeteneklerini gelitirmesinden baka bir ey deildir. O halde, insann bir zbilin olarak douu, kkeni sorusu ne maddeci ne de idealist felsefelerde sorulmaktadr: "Maddeciler bu yne limli/kastl yapy nasl olup da ortadan kaldrmaktadrlar? Yalnzca, savataki kiiyi praksis dnyasna zaten girmi varsa yarak, bu varsaym, bu insanlara Hegelci analizin hesabn ver meye alt yeteneklerin tmn daha balangtan itibaren salamaktadr. Eer, ilkel durumdaki insanlar akll davran yeteneine zaten sahipseler, o zaman maddeci aklamann gs terebilecei tek ey onlarn bu yeteneklerini hangi koullarda yaygnlatrm olduklardr; bu aklamalarda niteliksel deii me hi yer ayrlmamtr. Daha da nemlisi, zbilince sahip ol ma bu kuramn bir ncl olmaktadr; ve bu kuramn idealist lerle paylat ncl de budur. Kiiler dierlerine olan balar nn dnda ve onlardan bamsz bir biimde zbilin haline gelmilerdir... Maddeci, yntembilimsel adan bir solipsisttir; idealist gibi o da insanlar dierlerinden bamsz, kendine z g, zel bir alana yerletirir."^^ Buna karlk, Hegel' in Kle- 24 Hegel, G. W. R, age., s. 115. 25 Bernstein, J .M., age., s. 27. Grngbilimi Bir zgrlk Felsefesi Olarak Okumak 33 Efendi diyalektii, idealist ve maddecilerin birlikte varsaydkla r bu toplumsal-olmayan zbilin zeminini sarsmaktadr. Daha nce grm olduumuz gibi, Descartes ve Kant' n zbilin anlay, aralarndaki btn farkllklara karn, ortak baz zelliklere sahipti. Her ikisinde de, insan kendi bilincine dnen bir ben olarak, kendini btn dnce konularndan, ieriklerinden ayrarak ulayordu. Ben-bilinci, ben' i, dnda ki her eyden, bilince veri olan her eyden, d dnyadan hat ta kendi bedeninden ayran bir bilgiden kaynaklanyordu. D nen ben' i, dnd, ona verilmi olan konudan ayrmak hem Descartes' ta hem de Kant' ta, zbilincin hareket noktasn oluturuyordu. Ayn noktaya deinen Bernstein' a gre, Des-car- tes'ta kukunun ilevi, bilinci kendi ieriklerinden ayrmaktan ibarettir. Kant iin de ayn yaklam sz konusudur: "Kant ta malgnn transandantal birliine benzer bir biimde, koulsuz buyruu, gerekletirmeye niyetlendiimiz edimlerin ahlaksal deerini yarglamamza olanak salayacak pratik durumlara uyguladmz evrensel bir kural olarak sunar. Pratik zbilin, tpk teorik zbilin gibi, edimde bulunan ben ile veri olan ara sndaki ayrmdr."^'' Her iki filozof iin de, veri olan, akldl- n kaynan oluturur. Kuramsal dzlemde, kendi dnme etkinliiyle, zerinde dnd konunun birbirine indirge- nemezliinin bilincinden ibaret olan zbilince karlk, pratik dzlemde zgrlk, ben ile onun zerinde etkide bulunan di erlerinin (d dnya ya da dier benler) birbirine indirgene- memezlii, ayrtrdenlii zerine temellenir. Bu birbirine indir- genememezlik zellii, Kant' ta nedensellik ve zgrlk, kuram sal bilin ve zgr ben (pratik dnyann ben' i) arasnda srekli olarak kendini gsterir. Ayrtrden yetenekler olan pratik ve kuramsal akln ben'i arasnda, aralarndaki yapsal, ilevsel b tn benzerliklere karn, gerek bir ban kurulamamas, ite, bu nedenledir. Hegel, pratik akl ve kuramsal akl ilikisi sorununa olduk a farkl bir biimde yaklar. Daha nce belirtmi olduumuz gibi. Kant ve Descartes' n kuramsal bilinci Hegel' in Grngbi- lim'inde zbilin deil, bilin bal altnda ele alnmaktadr. 26 Bernstein, J .M., age., s. 28. 34 Hegel nk Hegel'e gre, d dnyaya, zerinde dnme ve tanma kaygsyla ve bunun sonucu olarak da seyirsel ve edilgin bir biimde ynelen ben, nesnede erimi, kendini orada unutmu olan bilintir. Nesneyle bu tarz ilikisinde bilinci kendine geri gnderecek, zbilin olmaya itecek bir etken mevcut deildir. Onun, kendisi zerine eilerek, kendisini konu alarak zbilin haline gelmesi, kuramsal etkinliinden hareketle deil, dier bilinlerle arasndaki pratik etkileimden hareketle ele aln maldr. Hegel aslnda, nesneyle kuramsal ilikinin (kuramsal bilincin), zbilincin ortaya kmasndan sonra gerekletiini dnmektedir. zbilin insanlar aras ilikinin sonucu olduu na gre, sralanma u biimde olacaktr: nsanlar aras kendini kabul ettirme ilikisi, zbilin ve en sonunda kuramsal bilin. Bu bakmdan, zbilincin nceliinin temellendirilmesi, bilincin toplumsal boyutunun ve dolaysyla pratik bilincin kuramsal bi lince olan nceliinin temellendirilmesi demektir. O halde, zetlersek: Bernstein' a gre, Hegel dncesinde, insan kendi bilincine dnya ile kendisi arasndaki ayrm bi lerek deil, dier bilinlerle somut ilikiye geerek ular, yani toplumsallk her trl kuramsal etkinlikten nce gelir. Kuram sal bilincin ya da nesne bilincinin Kant ve Descartes' ta olduu gibi dnsel/yansmal (reflective) bir zellik tamas, onun, daha nceden, bir zbilin haline gelmi olmasn gerektirir. Bu yzden, Hegel'e gre, metafizik kuku (tpk septisizm gi bi) kuramsal zbilincin bu formunu hazrlayacak olan klelik deneyiminin ardndan ortaya kacaktr. Grm olduumuz gibi Kant' ta, kendi kendinin farknda olma (zbilin) anlay, Descartes' n tersine, d dnyann yani ben-olmayann bilgisine sk skya baldr: Aslnda Descartes' ta da ben bilinci d dn yann bilgisini (metafizik fizii) temellendirme amacn tayan abadan domutur. Buna karlk, cogito, henz d dnya ile ilgili hibir bilginin kesin olarak kabul edilmedii bir anda ve bu anlamda, d dnyann bilgisinden bamsz olarak doar. Oysa Kant' ta nesne bilinci ile zne bilinci, ayn bir bilincin iki yn gibi olup birbirini sk bir biimde gerektirir. Ama Hegel'e gre, kendini d dnyadan ayrma yetisinin insana zg oldu u kukuludur. Ona gre hayvan da kendinin belli bir tarzda Grngbilimi Bir zgrlk Felsefesi Olarak Okumak 35 27 Aslnda Flegel'e gre insan klan istek bir nesneye de ynelebilir. Ama burada, nesne kendisi iin deil, bir baka istein konusu olduu iin istenmelidir, yani bir baka istei istemek ediminde arac olmaldr. Nesnenin yalnzca bir dolaym olduu bu ilikide iki insan, bir nesne araclyla, yani dolayl olarak ilikiye gir dii iin sz konusu olan yine istein istemesi yani kabul edilme isteidir. farkndadr ve bu onun bir zbilin olmas anlamna gelmez. Bernstein, Hegel'in, bilincin Kant' ta saptadmz da baml ln zneler aras alana tam olduuna iaret etmekte. Yani zbilin, Kant' ta nesne bilincine sk bir biimde balyken, He gel'de dier bilinlere, onlarla ilikisine baldr. Bu deiiklikle ayn neme sahip bir baka deiiklik de, sz konusu ilikinin gsterdii niteliksel deiikliktir: Kant' taki bilme ve tanma ilikisinin yerine Hegel'de isteme edimi gemektedir. Bunun ne deni yle aklanabilir: Kendi kendinin farknda olma, insana ait zbilincin zorunlu koulu olmakla birlikte, onu, byle bir ye tenee sahip olduklarn pekl dnebileceimiz dier canl lardan ayran zellii oluturmad gibi, insann benliinin ne tr bir benlik olduuna dair herhangi bir bilgiyi de vermemek tedir. Bunun nedenlerinden biri, bu tr bilincin, znesinden ok nesnesini aa vurmasdr: Dnyay seyretme edimi, He gel'e gre, bize, seyredenden ok seyredileni bildirir ve zne ile nesneyi ayrmaktan ok birletirir. stek ise, insan kendine geri dndrr. Bu geri dndrme ileminin gereklemesi iin, daha dorusu sonuta bir zbilincin doabilmesi iin, istein konusu nun nesne deil baka bir zne olmas gerektii noktasna da ha nce deinmitik. nk, kendi bana ele alndnda, bir yoksunluk, bir yokluk olan istein ieriini belirleyen tek ey yneldii nesneydi. Mesela yemek yeme istei, tek bana ele alndnda, insana, yalnzca, organik bir varlk olduunu gs terir ve ayrca, srekli olarak yeniden ortaya kmas nedeniyle, onu nesneye baml klar.^'^ O halde istein yneldii konu bir insan znesi olmaldr. Oysa bu an iin, insans tek konu dier bir insann isteidir. Bu nedenle, insan klc (Kojeve'in deyimiy le, anthropogene istein) konusu, zorunlu olarak baka bir istek olacaktr. Baka bir istei istemek, istenmeyi istemek, "kabul edilmeyi" istemek demektir. stein ancak bir eylem yoluyla do yum bulmas nedeniyle insan eyleme gtrdn gz nne 36 Hegel Hegel'de Kle-Efendi Diyalektii ve ada Yansmalar nsan dier canllardan ayran zelliin kendi kendinin farkn da olmas olamayacan, bu farkn istek kavramndan hareketle aratrlmas gerektiini, buna karlk, istein, tek bana, insan insan klan bir etken olamayacan grdk. Kojeve'in de belirtti i gibi, istek, hayvansal istein dayand temel deerden farkl bir deere dayanmaldr. Hayvansal istein dayand temel de er hayatn korunmasdr. nsanlatrc istek, bu yzden, hayat bir baka deer uruna yitirmeyi gze alan bir istek olmaldr. te bu nedenle insanlar aras ilk iliki olan sava lesiye bir sa va olacaktr. nsann, kendi znel hakikatini (bir insan olduu bilincini) nesnel bir hakikat haline getirmesi yani kendini kabul ettirmesi, onun byle bir savaa girmesini gerektirir. Hegel'in bu sre konusundaki dnceleri u ekilde zetlenebilir: l.Bir z bilincin var olabilmesi, yani insann kendi hakknda, bir insan olduuna dair znel hakikatini nesnel hakikat haline getirebil mesi iin en az iki znenin bir savata, srf saygnlk iin, kendi hayatlarn tehlikeye atmalar gerekir. 2. Bu savata, balangta ki iki benzer tutuma, yani her iki znenin de saygnlk uruna savaa girme kararna karn, bu iki taraftan biri tutumunu de itirmeli, kendi hayatn kaybetme tehlikesini gze alamayarak dierinin deerini yani onun bir zbilin, bir insan olduunu ka bul etmeli ve bylece, balangtaki amacn terk etmelidir. Savataki taraflardan birinin tutumunu deitirmesi ka bul edilme kavramnn gereidir. Eer taraflardan her ikisi de alrsak, insan klc eylemin ne tr bir eylem olaca sorusu gn deme gelecektir. Hegel'e gre, "kendini kabul ettirme" isteinin yol aaca eylem, bilinler aras ilikinin bu aamasnda, savatan baka bir ey olamaz. O halde, zetlersek, zbilincin douu kanl maz olarak zbilinler aras ilikiden geecek ve bu ilikinin ilk biimi, yine kanlmaz olarak, "kendini kabul ettirme uruna sava" olacaktr. Hegel' in nl Kle-Efendi diyalektii, ite bu savan ve sonularnn diyalektiidir. hilinii Bir zgrlk Felsefesi Olarak Okumak 37 balangtaki tutumunu korusayd, sonuta, biri lecek, dolay syla, kabul edilme kavramn imknsz klacak bir durum or taya kacakt. Yine, bu aamada bedensel, biyolojik varoluun zbilincin nkoulu olduu ortaya kmaktadr. Kojeve' in ifa de ettii gibi, "nk insan doal bir dnyada yaad srece gerektir."^ Bu doal ve insana yabanc dnyay insann yad smas, dntrmesi kendinin klmas gerekecektir. Ama, ken disine kar savaaca bu dnya, yine de onun var olabilecei tek ortamdr. O halde, eer efendinin amac kendini kabul et- tirmekse, o bu savan sonunda hasmnn hayatn balamal ve onun yalnzca zerkliini yok etmeli, ya da tek bir szckle, onu "kleletirmelidir". O halde sonuta, zorunlu olarak, taraflardan biri kabul edi lecek, dieri ise yalnzca kabul etmekle yetinecek yani bir kle ve bir efendi ortaya kacaktr. Kle baml varlk, efendi ise ba msz varlktr: "te bu nedenledir ki zbilincin kkeninden sz etmek, zorunlu olarak zbilincin zerkliinden ve bamlln dan, efendilikten ve klelikten sz etmek demektir."^' Baka bir de yile, ilk insan yalnzca bir insan deildir; o ya bir kle ya da bir efendidir. nsanlar aras ilikinin tarihi, ve yine oradan geen, insan-doa ilikisinin tarihi, ayn nedenle, kle ve efendinin bir birini, karlkl olarak, etkilemelerinin tarihi ya da Kle-Efendi diyalektii eklinde oluacaktr. Bylece, ayn tarihin sonu da, imdiden saptanm durumdadr: nsann kle ya da efendi ol mak bakmndan belirlenmedii, ama insan olarak kabul edildi i an. Hegel'e gre bu an, felsefenin bandan beri amalad ve orada, insanlarn artk kendilerini ve birbirlerini birer insan bireyi olarak kabul ettikleri evrensel uzlam andr. Hegel'in, bu sona ulamada, Eransz Devrimi' nin oynad belirleyici rol ve Napoleon' un kurduu devlete ayrd ayrcalkl yer zeri ne yaplm ve yaplmakta olan tartmalarn, bu yazda ele ald mz sorunsal erevesinde, bizi ilgilendirmediini daha nce belirtmitik. Bizi burada ilgilendiren Hegel' in zbilin anlay nn, zbilincin douu sorununa ve onun da, bilinler aras ili ki sorununa yani toplumsal ve politik ynleriyle insan ve tarih 28 Kojeve, A., age., s. 20. 29 Kojeve, A., age., s. 15. 38 Hegel konularna gnderen ynlerinin, modern felsefi antropoloji a sndan tad nemdir. Grngbilim'de Hegel, tamamlanm bir felsefi sonular btn olarak kendi sistemini sergilemeyi amalamad ve konu olarak semi olduu bilincin kendi bak asna yerle erek onun yaam olduu tarihsel diyalektiin nemli urak larn "betimlemek"le yetindii iin, Kle-Efendi diyalektiini de ayn adan ele al acakt r . Bu diyalektikte iki bak as sz konusu olduu iin, iliki, klenin bak asndan ve efendinin bak asndan olmak zere iki adan ele alnacaktr. Bu iki ba k asndan hareket etmek grngbilimsel yntemin gerek- tirmesidir. nk, belirtmi olduumuz gibi, Hegel'e gre bu yntem, filozofun bak asn konuya uygulamay deil, felse fi olmayan (doal) bilincin bak asna yerlemeyi gerektirir. Kle-Efendi ilikisine ilk yaklamnda Kle-Doa-Efendi l ilikisi u grnm sunar: Saygnlk iin savatan nce istek, efendiyi doaya baml klmaktayd. nk nesnenin t ketiminin salad doyum geiciydi ve yerini nesneye duyulan gereksinmeye brakyordu. Bunun nedeni, Kojeve'e gre nesne nin bilin karsndaki bamszldr. imdi ise efendinin iste i bir araca, bir dolayma sahiptir. Bu dolaym kledir. O, efendi nin doayla ilikisinde koruyucu bir ekran grevi grmektedir; nesnenin bamsz olan ynyle uraarak, nesneyi dntre rek, alarak, onu efendinin tketimine, doyumuna hazrlar. Bi yolojik varoluunu, kendini zerk bir varlk olarak kabul ettir me uruna savata tehlikeye atarak kendi iindeki doay am olan efendi, dndaki doann (nesnenin), zneyi baml klan, zerk yann da klenin almas sayesinde aar. te bu anlam da efendinin doayla yani "verilmi olan varlk"la ilikisi bir baka varlk yani kle dolaymyla gerekleen bir ilikidir. Efendinin, saygnlk uruna savata "verilmi varlk" ola rak kendisini yani kendi doasn amam olan kleyle ilikisi de, ayn ekilde dolayma sahip bir iliki haline dnmtr: Efendi kleyle, nesne araclyla iliki kurar. Ona gre artk, verilmi varlk olarak nesneler, kendi isteinin olumsuzlayc 30 Bkz. Hyppolite'in bu kitapta yer alan "Grngbilim' in Anlam ve Yntemi" adl yazs. hilinii Bir zgrlk Felsefesi Olarak Okumak 39 31 Kojeve, A., age., s. 22. gcyle yok ettii (tkettii) aralardr, ve dolaysyla, kendisin den bamsz ve hatta kendisini bamllatrabilecek eyler de ildir. Bu aralar onun tketmesine hazrlayan klenin istei ise, artk, yalnzca efendinin isteinin bir uzantsdr. Kle sava ta, kendisinin de bir doa olduu duygusunu aamad ve ey lerle dayanma iine girmi olduu iin, nesnenin bamszla- trc ynyle imdi o uraacaktr; alma yoluyla nesneyi d ntrecek, ama onu olumsuzlayamayacak, tketemeyecektir. Ksaca kle, savata kendi doasn aamad iin, efendinin ve doann klesi olarak alacaktr. O halde ilk yaklamda, efendi bir zbilin, bir insan olma yolunda kleye gre daha ile ri durumdadr. Kle efendiyi bir zbilin olarak kabul etmekte ve bylece, efendinin kendi insan deeri konusunda sahip oldu u znel gven, dolayml bir dnce, nesnel, kabul edilmi bir hakikat haline dnmektedir: "Kle hl 'dolaymsz', doal, ' hayvansal' bir varlk olarak kald halde, efendi -sava ara clyla- imdiden bir insan, 'dolayml' bir varlk olur; onun davran, buna bal olarak, ayn ekilde, eylere kar olduu kadar insanlara kar da -nk ona gre bu dierleri kleden baka birey deildir- dolayml, ya da insanca'dr."^^ Ama, "kabul edilme" kavram zerinde daha dikkatle du rursak, aslnda, insanlar aras ilk ilikinin (Kle-Efendi ilikisi nin) bu kavram tam olarak gerekletiremedii ortaya kacak tr. nk, kabul edilme, zorunlu olarak karlkl olmaldr. Oy sa bu ilikide, kabul edilme tek ynldr ve dolaysyla, eksik tir. Efendi bir zbilin olduunu bilmekte ve kle dolaymyla bu kany bir hakikate dntrm bulunmaktadr. Ama ona gre kle bir zbilin deil bir nesnedir. Efendinin, uruna ha yatn tehlikeye att bir zbilin olarak varoluu, zbilin olma yan bir ey, bir nesne tarafndan kabul edilmitir. Onun gerek ten kabul edilmi olmas iin, kendisi de zbilin olan bir varlk tarafndan, yle olduunu dnd ve kabul ettii biri tara fndan kabul edilmesi gerekirdi. Oysa bu, efendi iin mmkn deildir. Klenin kendini kabul ettirmesi efendi olmas demek olacana gre, efendinin onu kabul etmesi kendisinin gerek letirdii efendilik kavramyla eliecektir. Bu nedenle, kendini 4 0 Hegel zbilinci Kuran ki Kavram: Korku ve alma Hegel'de, klenin efendiyle ilikisini zbilin sorunu asndan irdelememize izin verecek iki temel kavram korku ve alma kavramlardr. Klenin savata ve daha sonra efendinin hizme tinde alrken duyduu korku (yani lm korkusu ve efen dinin gcnn kendisinde uyandrd korku), ona yalnzca, biyolojik varoluunun bilinli varoluu iin gerekli olduunu retmemi, ayn zamanda, hibir belirli varoluun (mesela bir efendi olarak varoluun) insan gerekliinin tmn olu turmadn retmitir. Ayrca kleyi, doann veri olan yn n ele alp ona biim vererek dntrecek bir etkinlie, yani efendinin hizmetinde almaya iten yine korkudur. Bu bakm dan korku insann (klenin) zbilin olma yolunda ilerleyii a sndan, tek bana yeterli bir koul olmamakla birlikte, byk neme sahiptir. Korku insann doutan getirdii eilimlerini, anlk isteklerini bastrmasna, ertelemesine yol aarak gerek 32 Kojeve, A., age., s. 25. kabul ettirme biimi olarak efendilii seen, ama bylece, ba langta (savaa girerken) amalad noktaya yani "bir insan ta rafndan kabul edilmi bir insan olma" noktasna ulaamayan efendinin gerek doyuma ulamas imknszdr. Efendinin tra gedyas, onun iinde bulunduu amaz, o halde, ortadadr. nsan balangta ya kle ya da efendi olduuna ve efendi nin karlkl kabul edilme amacna, dolaysyla da gerek bir doyuma ulamas mmkn olmadna gre, bu amaca ve onun verecei doyuma ulaacak olan kle olacak, "daha dorusu, k le olmu olan, klelikten gemi olan, kleliini 'diyalektik ola rak' ortadan kaldrm olan"^^ olacaktr. Baka bir deyile, dier bir zbilin tarafndan kabul edilmi zbilin haline gelmeye aday olan efendi deil kledir. Ama bu, balangtan itibaren klenin bir zbilin olduu anlamna gelmez; o bunu efendiyle ve doayla diyalektik ilikisinin, Eransz Devrimi' ne ve oradan da Napoleon' un kurduu devlete kadar uzanan, insanlk tarihi kadar uzun geliimiyle elde edecektir. 'Mlim'i Bir zgrlk Felsefesi Olarak Okumak 4 1 anlamda "alma" denen etkinlii balatabilmesini salamtr. Hegel' in bu gryle, Freud'un uygarlk-alma ve isteklerin bastrlmas/ertelenmesi arasnda bulunduunu dnd sk iliki zerine savn nceden haber verdii aktr. Ayrca, Hegel' in alma kavramna kazandrd yeni boyutlar, ada praksis felsefesi asndan da olduka nemlidir: alma, dier etkinliklerden, anlk bir doyuma ulatrlacak bir istek tarafn dan gdlenmemesi bakmndan ayrlr. alma denilen et kinliin nedenleri insana doal olarak (kendi doas ya da d doa tarafndan) verilen nedenler deil, tarihsel ve toplumsal nedenlerdir. J . M. Bernstein, daha nce szn ettiimiz yazsnda, Des cartes' ta kukunun ileviyle Hegel'de korkunun ilevi arasnda ki ortak ynleri ele almakta ve her iki filozofta da zbilincin douunun, bilincin kendisiyle kendisine veri olan arasnda bir ayrm yapmasyla birlikte gerekletii dncesinin mevcut olduuna dikkati ekmektedir. Buna karlk, Descartes' n bu amala setii kuku edimi yeterince temellendirilmi deildir. Descartes' ta insann kendi bilin ieriklerinden yani bilince veri olan eylerden nasl kuku duyabilecei konusu akla kavu turulmam, temellendirilmemi, tam tersine, btn sistemin kendisi zerine temellendii ama kendisi temellendirilmemi bir nokta olarak kalmtr. Bilin zbilin olmak iin kendinde hazr bulduu, kendisine verilmi ieriklerden kuku duyma ldr. Ama, Bernstein' n belirttii gibi, veri olandan kuku duy mak, bilincin onunla kendisi arasnda bir mesafe koymas de mek olup, zaten bir zbilin olmu olmay gerektirmez mi? Ve ri olandan kuku duymak henz bir zbilin haline gelmemi olan bir bilincin benimseyecei bir tutum olabilir mi? Veri olan dan kuramsal dzeyde kuku duyarak bir ben olduunun bilin cine varmak filozofun yaktrmasndan baka bir ey olamaz. nk d dnyann bilgisinden kuramsal dzeyde kuku duy mak, bir zbilincin zaten varolduu anlamna gelir. Bernstein' a gre metafizik kuku metafizik yapabilecek bir znenin tutumu olabilir. Oysa zbilincin douunu kavramak, zbilincin, doal bir varoluun barndan karak ve kendisini bu tarz varolu tan ayrarak bir hen olarak tanmlamasnn tarihini kavramak 42 Hegel demektir. te Hegel' in Kle-Efendi diyalektiiyle yapmaya al t budur. Yine bu nedenledir ki, Hegel, insan kendi bilincine sahip klmaya itecek tutumun metafizik kuku gibi kuramsal de il, pratik dzlemde yer alan bir deneyim, yani korku olduu nu syler. nsann veri olandan kendisini ayrmas iin gereken oku filozofun yntem olarak nerdii kuku deil, bilincin ger ekten yaad lm korkusu salayacak ve bu sreci, alma, veri olan olumsuzlayp dntrerek, sonuca ulatracaktr. O halde Hegel'e gre, veri olan kuku yoluyla, soyut bir tarzda olumsuzlayacak bir bilincin (cogito'nun) mevcut olabilmesi iin, onu alma yoluyla, somut bir tarzda olumsuzlayacak/dn- trecek bir zbilincin -daha dorusu zbilin olma yolundaki bir bilin figr olarak klenin- var olmas gereklidir. Hegel' in daha sonra greceimiz gibi, stoaclk, septisizm ve Hristiyanl , zbilincin ilk figr olan klelie ait dnya grleri olarak ele almasnn nedeni yine bu noktada aranmaldr. Hegel'e gre yalnzca Descartes' n cogito kuram deil, btn felsefi sistem ler varolusal tutumlara sk skya baldr ve onlarn oluturdu u temeller zerinde ykselir. Varolusal tutumlar ise, insann bir zbilin olmasn ve bu durumun gereklemesini mmkn klacak, iinde btn zbilinlerin birbirini birer bilin olarak tanyaca evrensel uzlam gerekletirmi topluma doru iler leyen tarihsel sreteki deiik uraklar olutururlar. Klenin veri olanla (ve bu anlamda kendi i doas ve d doasyla) ilikisi, alma yoluyla yapsal bir deiiklie uraya caktr. Efendinin olumsuzlayc tek etkinlii sava olduu halde, kleye zgrlk ve zbilin verecek olan etkinlik almadr. a lma yoluyla kle, veri olan biimiyle d dnyann nesnelerini olumsuzlayacak, dntrecek ve kendi zerkliinin bilincine varma yolunda ilerleyecektir. Balangta sanki, alarak, kle doaya klelik yapyor, efendi ise onu tketerek, isteini doyura rak ayn doann bamllatrc yanndan, kle araclyla, ko runuyor gibiydi. Ama, durumun aslnda olduka farkl olduu ortaya kmaktadr. nk, efendinin tketerek olumsuzlamak- tan ibaret olan doyumu, ardnda kalc hibir ey brakmamakta, ona belli bir haz salamakla birlikte, ondan bakasn ilgilendir meyen, dierleri tarafndan kabul edilmeyen, geici bir duygu ol- 'Mlim'i Bir zgrlk Felsefesi Olarak Okumak 4 3 33 Kojeve, A., age., s. 54. maktan kurtulamamaktadr. Bylece, kendini, sadece isteyen ve isteini kolayca doyurabilen bir ben olarak ortaya koyan efendi, ancak bir zduyguya sahip herhangi bir canl olmann tesine geememekte, kendi iindeki doay, veri olan gereklii aarak insan olmay tam anlamyla baaramamaktadr. Kle ise, istein gdmnde deil, belli bir amala yaplan eylemle (almayla) nesneyi dntrerek kendini eitir ve doay biimlendirirken kendini de biimlendirir. alma nesneyi yaratrken, bir zbi lin olarak insan da yaratr. Her ne kadar, son zmlemede, bu etkinlik bir baka istein yani efendinin isteinin gdmn de gereklese de, alma araclyla kle, nesneden baka, onu olumsuzlayabilen, dntrebilen bir bilin olduunun farkna varr. Yaratt nesnede kendini, kendi zerk ynn gren k le, orada kendini gerekletirir: "Ancak yapma bir nesne rettik ten sonradr ki insann kendisi gerekten ve nesnel olarak doal bir varlktan baka bir ey olur; ve yalnzca bu gerek ve nesnel rndedir ki o, kendi znel insan gerekliinin tam olarak bilin cine ular. O halde, insan alma yoluyla gerek bir doast ve kendi gerekliinin bilincinde varlk olur."^^ Bylece kendi i doasn savata yenememi olan kle, alma yoluyla, d dn ya olarak doay yenerek, kendini veri olan varlk olarak doa dan ayran ynn bilincini elde eder. Kojeve, yorumunun bu noktasnda, efendinin, insann bir zbilin olarak douu serveninde yalnzca bir katalizr oldu una iaret ediyor. Yani o, kendisi olmadan bu srecin gelieme- yecei, ama, bu srece zel bir katks olmayan bir eyi temsil etmektedir; efendi almaz, ama, o olmasayd kimse alama yacakt. Efendi insanln zbilince ulama yolunda sapland bir amaz temsil etmekle birlikte, bu amazn kendisi ilerleme nin bir koulu olmaya devam etmektedir. O, uygarln, Ere- ud'da da rastladmz, olumsuz olmakla birlikte, sine qua non kouludur. O tek bana ele alndnda, uygarla hibir zel katks olmayan hask, otorite, gereklik ilkesi gibi olumsuzlukla r temsil eder. Efendinin tragedyas bal altnda Hegel' in bi ze anlattklarnn, insanln bugn yava yava sorgulamaya balad ilerlemeci tarih ideolojisinin kendini hakl karmak 4 4 Hegel yolunda ortaya att aklamalardan biri olup olmad sorusu nun, bu yazda ele alnamayacak derecede farkl bir kuramsal balamda irdelenmesi gerektii aktr. te yandan, yine be lirtmek gerekir ki, Hegelci dncenin szn ettii efendide Nietzche trnde bir stn insan rnei aramak doru olma yacaktr. Kojeve' in belirttii gibi, her eyden nce, Kle-Efendi diyalektii yalnzca bireysel ilikilere ait olmak gibi bir zellik tamayp. Roma ile Barbarlarn, ortaada asillerle dierlerinin, Yahudilikte Tanr ile insanlarn ilikilerini kavramak asndan, bize nemli ipular salamaktadr. Doay biimlendirirken kle, znenin nesneye olan stn ln kavrar: Bir tasar eliinde, belli amalarla nesneyi d ntren insan, veri olan, doay, aabileceini, bu anlamda, zgr olduunu ve byle olan tek varlk olduunu a n l a r . B u onun, Kant' n koulsuz buyrukta arad kendiliindenliini ya amas demektir. Doay dntrmesi, nesneyi tketime ha zrlamas efendinin buyruudur. Ama, doay dntren ve bunu nasl baarabileceini bilen, yalnzca kledir. Kendi dav rannn uyaca ilkeleri hibir doaya bavurmakszn olutur mak, kendisi olmak, zbilin olmak demektir. zbilin olmann Descartes ve Kant' ta grm olduumuzdan olduka farkl olan bu yolunun ada antropolojileri bu denli etkilemi olmas a rtc deildir. Hegel doada, ama doadan farkl olarak var ol mann yolunu, hareket noktas olarak kuramsal doa bilgisini ve sonra pratik yani yaayan varlk ve numen olarak da insan 34 Papaioannou Hegel'in almaya ve teknik praksise verdii nem konusunda yle yazyor: "Eer alet ben' in eyleminin bir uzants ise, otonomlatrlm, insan gcnn fizik snrlarndan kurtulmu, "kendi bana etkin" olma yete neine kavumu alet olarak makine, kendi olmaklm (soi) olumsuz znn ifadesidir. Mekanikleme olaynda Hegel'i byleyen ey (kendisinin de birok defa, zellikle, belirttii), alma sresinin gerekten azaltlmas imkn deil, makinenin, olumsuzluun evrensel etkinliinde sahip olduu stn konum dur. "Makine," der Hegel, "znenin dnda konulmu olan znelliin, kavra mn endiesidir." "(Papaioannou, K. Hegel, Seghers, 1962, s. 58.) Makinenin ark ve zincirlerinde, tarihte ve dnyada kendini gerekletirmekte olan akim olum suzlayc (veri olan deitirici-yadsyc) gc, sanki, somutlamaktadr. Ama, hemen belirtelim ki, Hegel'in makineletirme karsnda duyduu hayranlk, hibir zaman, bir Descartes' ta grld trden sonulara gtrmez: Hegel'in felsefesinde teknik praksis (politik ve moral) insan etkinliinin yannda, her za man, ikinci dereceden bir etkinlik olarak kalr. 'Mlim'i Bir zgrlk Felsefesi Olarak Okumak 45 bilgisini ele alarak deil, her ikisini bir arada, insan-doa-insan ilikisi erevesinde eriterek ele almakta aramaktadr. Kant' ta ol gu ve anlam, insan ve doa, ahlak ve bilim ayrlnn kayna olan kuramsal akl, pratik akl ikicilii, bylece, felsefenin al maz ikicilii olmaktan kmaktadr. Bylece, zgrlk ve kendi kendinin farknda olma (Kant' n kuramsal zbilinci) birbirinden ayr eyler olarak kalmamakta, bir bilincin iki farkl yn haline gelmektedir. Doay bilme, do ay dntrmeyle ve her ikisi de insann dier insanlarla ili kisiyle birlikte ele alnarak, Hegelci antropolojide, ayn bir dene yimin eitli ynlerini oluturmaktadr. Hegel'e gre, felsefenin o ana kadar yapageldii soyutlamalarn rn olan, insan-do- a kuramsal ilikisi, insan-doa pratik ilikisiyle, yine ayn e kilde, insan-insan dnsel/ahlaksal ilikisi de, insanlar aras toplumsal, politik ilikiler rgsyle bir arada ele alnmaldr. Hegel'de zbilin, kendisinden nce gelen bilin felsefelerinden farkl olarak hem tinsel hem maddesel boyutlaryla birlikte gz nne alnr. alma kavram zbilincin bu iki ynn bir ara da temellendirmesi bakmndan ayr bir neme sahiptir. Kabul edilme kavram, grm olduumuz gibi zbilin sorununu toplumsal dzleme ekmiti. imdi, alma kavra m onun doayla ilikisini ortaya koyacaktr: nsan, maddesel olandan farkl olduunun bilincine vararak zbilin olur; ama bunun farkna varmas iin insan, maddesel olan zerinde etki sini grmek, ona yeniden, kendi amalar dorultusunda biim verebileceini saptamak durumundadr. Kant' taki, d dnyay bilerek, onu bilme dzeyinde etkin bir biimde kurarak, bu yol la kendini de bilen ben'e karlk, Hegel'de, d dnyay dn trerek ben olan bir zbilin anlay buluyoruz. Ama Hegel' in zbilin felsefelerine getirdii tek yenilik bu deildir. Ayrca, insann d dnya ile arasndaki ilikinin zbilinci oluturucu zelliine paralel olarak, bir de bu teknik praksise elik eden, onun dolaymn oluturan toplumsal praksis mevcuttur. nsa nn d dnyay, nesneyi biimlendirerek kendi bilincini elde edebilmesi, onun bir baka insanla ilikisi (Kle-Efendi ilikisi) yoluyla gereklemektedir. nk, grm olduumuz gibi. K lenin almasnn nedeni efendinin isteidir. 4 6 Hegel Bu arada, Hegel' in insann dier bir insanla ilk ilikisinin bir Kle-Efendi ilikisi olduu eklindeki tezinin olduka tart lm olduunu belirtelim: nsanlar aras ilikinin ilk tarzlarn dan birinin dii-erkek ilikisi olmu olmas gerektii ve bunun mutlaka bir kle-efendi ilikisi olmayabilecei akla gelen ilk kar klardan biri olmutur. Ama, kolayca anlalabilecei zere, sz konusu ilikinin temelinde yer alan biyolojik istek, in san, Hegel' in tanmlad tarzda biyolojik bir varlk olmaktan fazla bir ey olma bilincine gtrecek trden deildir. nsan biyolojik varln amaya, olumsuzlamaya gtrecek tek iliki, Hegel'e gre, lesiye sava biiminde olmu olmaldr. Bu sava ta, aslnda, olumsuzlanmak istenen dierinin biyolojik varldr. Ama bu iliki, tpk bir ayna gibi, karlkl konumlar yanstan bir ilikidir. Bu nedenle, dierinin biyolojik varln yok etmeyi istemek, kendisinin biyolojik varlnn olumsuzlanmasn gze almay gerektirir. te yandan, Hegel'e gre klelik ve efendilik mutlak roller deildir. Her eyden nce, zbilincin bu iki taslak biimindeki figrnden birini benimsemek varolusal bir seim iidir ve hibir biimde nceden belirlenmi deildir. Bu bakmdan, He gel'in btn syledii, taraflardan birinin efendilii, dierinin ise klelii semi olmas gerektii, baka trl, savan taraflar dan biri ya da ikisinin lmyle sonulanaca, dolaysyla da zbilincin ve tarihin yolunun daha balangtan itibaren tkan m olaca eklindedir. Kle biyolojik varolula btnlemeyi, efendi ise onu amay seendir. Ama, aslnda, daha sonra da greceimiz gibi, bu ilikide ayna benzetmesinin geerli olaca tek an, sava an deildir. likinin diyalektii gelitike ki min efendi, kimin kle olduu sorusu yeniden gndeme gele cektir. Sava sona erdiinde, efendi biyolojik varoluu, klenin ona salad rnler sayesinde kendi doyumu iin bir ara durumuna indirgeyerek atn dnmektedir. Oysa gerekte durum tam olarak byle olmaktan uzaktr. nk efendi biyo lojik dnyaya olan aknln yine biyolojik bir tarzda (istein doyurulmas tarznda) yaar. Bu nedenle onun aknl mutlak deildir. Bu nedenle de biyolojik varoluun tam olarak alma mas, yani tam bir zbilin olma, efendinin deil klenin elde edebilecei bir sonu olacaktr. Efendinin kendini gerekletirdi- 'Mlim'i Bir zgrlk Felsefesi Olarak Okumak 47 i evren biyolojik bir evrenken, kle yaratt teknik evrenle ken di kleliini amay, bir zbilin olmay baaracaktr. imdi klenin biyolojik varoluunu ama bilincine nasl ulaabilecei konusuna yeniden dnelim. Kleye kkl bir a- knlk duygusu salayabilecek ilk deneyim korkuydu. Bu, lm korkusu olduu iin kkl bir korkuydu. Bu kkl duyguyu aabilmek kendisi olmay gerektirir. Biyolojik varlnn eriyip gitmesi tehlikesi kleyi kendi kendisi olmaya itecektir. Ama kor ku onun kendisini bir ben olarak yaamas iin yeterli deildir. nk kendisinin yok olabilecei duygusunu yaamak, zbi linci, bir yokluktan, hiten ibaret olmad bilincinden fazla bir noktaya gtrmez. Buna karlk, klenin efendinin hizmetinde yrtecei a lma, onun zbilin olma yolundaki ilerleyiine ok baka kat klarda bulunacaktr. nk alma nesnel dnyaya bir znel lik grnm kazandrr. Biyolojik dnya, mesela, ilenmemi bir toprak parasysa, alma onu bir tarla haline dntrerek ona insans bir grn kazandrr. Bu grn, bu imge, kle iin bir tr efendilik imgesidir. Bylece kle, kendi almasyla ortaya kan rnde, kendi olumsuzlama/dntrme gcn yani daha nce hep efendiye ykledii bir zbilin olma, bir in san olma belirtilerini bulur. stelik artk bu, korkuda olduu gi bi bir tr aknlk duygusu deil, nesnellemi bir aknlk, dier zneler tarafndan grlp tannabilir, kabul edilebilir bir akn- lktr. Oysa, grm olduumuz gibi efendinin, klenin alma s sayesinde, isteklerinin karlanmas biiminde elde ettii do yum, kalc bir doyum olmad gibi, nesnel ve kabul edilebilir bir doyum da deildi. Oysa klenin tarla zerindeki efendilii tarlann kendisi ka dar nesneldir. Burada, u son derece nemli noktaya iaret et memiz gerekiyor: Hegel' in felsefesinin tpk Schelling' inki gibi mutlak bir idealizm olduu ve zne ile nesnenin zdelii sav n benimsedii belirtilir. Aralarndaki fark, Schelling' in bu sav felsefesinin bir ilkesi, bir hareket noktas olarak semi olmas na karlk, Hegel'in, onun temellendirilmesi gereken bir sonu olduunu vurgulamas biiminde bel i r l eni r . Oysa bu fark bir 35 Bkz. Hyppolite'in bu kitapta yer alan "Grngbilim' in Anlam ve Yntemi" adl yazs. 4 8 Hegel cmleyle geitirilemeyecek kadar derindir: Bu sonu Hegel'de sistemin bir "son sz" olmaktan ok, zne ve nesne ilikisi nin, hem kuramsal hem de pratik dzlemde her anmda kendi ni gsteren diyalektik zelliinin bir sonucudur. Mesela biraz nce grm olduumuz gibi, bir zne olarak kendini bilmek durumunda olan kle, bu konuda sahip olduu znel duyguyu, ancak, bir nesneyi znelletirerek, nesnel bir hakikat durumuna ge tirebilir. Nesneyi znelletiren kle, bu yolla kendi Kleliini, dolaysyla efendiyi ama yoluna girmitir. Klenin zbilin olma srecinde korku ve almann ne mini son bir kez karlatrrsak: Korku, ie doru duygusal bir hareketi dourur, alma ise, znenin da dnmesine yol aar. Savata kle d dnyada erimekten kendi biyolojik kimliini kaybetmekten korkuyordu. Baka bir deyile, d ve biyolojik bir dnyadan, onun iinde erimek, yok olmak kaygs sayesin de, farkl olduu duygusunu yayordu. alma sayesinde k le d dnyadan, baka olandan duyduu bu korkuyu yenecek ve onu olumsuzlayarak, onunla arasndaki farkll korku gibi olumsuz bir dzlemde deil, onu kendine benzer klmak gibi yapc, nesnel bir dzlemde kavrayacaktr. Bylece kle, znel liini yitirerek, nesnel olan iinde eriyerek yok olmaktan duy duu korku sayesinde elde ettii bir zne olma duygusunun ye rine, nesneyi znelletirerek elde ettii bir zne olma bilincine kavuacaktr. O halde, alma, insann zduyguya deil, zbilince ula mas asndan daha etkilidir. alma korku kadar kkl de ildir. Korku mutlaktr, nk insann varoluunun tmn ilgilendirir. alma ise belli bir nesnenin dntrlmesi/olum- suzlanmas olduu iin mutlak deildir. Buna karlk, alma da duygu deil, dnce egemen olduundan, bu yolla elde edi lecek olan bir zduygu deil, zbilintir. Bo bir alan bir tarla haline getirmek ona herkesin anlayabilecei bir biim vermek demek olduu iin, alma dierleri tarafndan, nesnel olarak kavranlabilecek bir sonuca ulamaktadr diyebiliriz. Bernstein' n belirttii gibi, tarla gereklemi bir geometri (yani gerek lemi bir dnce, ya da nesnellemi bir zne), gereklemi bir ekonomi, ksacas, insana benzer klnm bir dnyadr. z- 'Mlim'i Bir zgrlk Felsefesi Olarak Okumak 4 9 ne-nesne diyalektii Hegel'de o denli karmaktr ki, Grng bilim'i hem maddeci hem de idealist adan okumay mmkn klmaktadr. nk, sonu olarak her ey, insann m insanla- m doa (zne haline gelmi nesne), yoksa doann m kendine yabanclam tin (nesne haline gelmi zne) olduu sorusuna indirgenmekte ve Hegel' in zne ve nesne arasnda grd kar mak ilikiler a tek bir "ipucuyla" zlmeye allmaktadr. Balangta, efendi, saygnlk uruna verdii savata elde etmi olduu zgrln, klenin kendi hizmetinde almas yoluyla, d dnyada gerekletirmekte gibi grnyordu. n k kle varln veri olan yanlarn dntrerek, onu, efendi nin isteklerine uygun hale getirmekteydi. Efendi doadan, ona baml olmakszn yararlanabiliyordu. Doann baml klc yanyla uraan kle ise, doay dntrp olumsuzladka, orada kendi zgrln deil efendinin isteinin gerekle mesini, dolaysyla, efendinin zgrlnn nesnellemesini gryordu. Bylece kle alarak, sanki, doaya katlmakta, onun baml klc etkisine maruz kalmakta, efendi ise, zgr lemekteydi. Oysa, bu alma etkinliini daha yakndan ince lediimizde, onun kle asndan olumlu olan ynn fark ede riz. Aslnda, almann insanlatrc yn baml klc oldu unu sandmz ynnden kaynaklanmaktadr: almann in sanlatrc zellii onun, alann kendi isteklerini doyurmak amacyla deil de, bir bakasnn isteklerini karlamak iin ya plmasndan domaktadr. nk kendi isteklerini karlamak iin yaplan alma, insann kendi doal eilimlerini, igdle rini doyurma amacn tar ve olsa olsa, insann biyolojik dnya olarak doann hnerli bir yesi olduunun gstergesi olabilir. Bu nedenle de insann kendisini, doadan ayr, zgl bir varlk olarak kavramasna yol amaz. nk, bu biimde tanmlan m bir etkinlik olarak alma araclyla insan doay amaz, tam tersine onunla btnleir. Ama, kendi istei dnda bir ne denle alan kle biyolojik olmayan bir amacn, bir idenin sonu cu olarak eylemde bulunmaktadr. Doay maddesel olmayan, tinsel bir eye yani ideye gre dntrmek, insann, biyolojik isteini doyurarak doayla btnlemesini deil, doann bir insan dnyas haline gelmesini salayacaktr. 50 Hegel 36 Kojeve, A., age., s. 55. O halde, ilk yaklamda, efendi, saygnlk uruna savata, kendi biyolojik isteklerinin temel deeri olan "hayatn koruma" igdsn yenerek, klenin gznde, kendi biyolojik doasn atn ispatlar gzkt iin, kleye gre stn durumdadr. Ama, kle iin, kendi almasnn nedeni istek deil, bir idedir. te yandan, kleyi almaya iten duygunun korku olduu gz nne alnarak, almann ona, savata duyduu korkudan da ha fazla bir ey kazandrmayaca dnlebilir. Kojeve'e gre, kle, savata da lm korkusunun ona verdii saf olumsuzlu u, zgrlk ve doadan baka olma duygusunu yaamtr. O, bundan, dnyada var olduu, insan olarak varoluunun snrl olduu sonucunu karmtr. Daha da nemlisi, o, lm kor kusunda, kimse kimsenin yerine lemeyecei iin, kendi birey selliini duymutur.^^ Ayrca, kleyi almaya zorlayan efendi korkusu, efendiden kendisinin biyolojik varln korurken duy duu korkudan farkldr. alrken, kle, savata olduu gibi, efendinin kendini ldrmek zere olduunu duymamakta, onu ldrebileceini bilmektedir. Bylece almann temelinde yer alan korkunun da bir ideye dnt grlmektedir. nk, kle alrken, veri olan bir varl, bir ideye bal olarak (bir tasarya gre) olumsuzlamakta, dntrmektedir. Bu nedenle de onun eylemi insanca bir eylem olmakta, hem doay hem de kendisini insan klc bir etkinlik olmaktadr. Bu nedenle, bili min, tekniin ilkrnei, Kojeve'e gre, klenin bu etkinliinde bulunabilir. Hatta, Kant' o denli etkilemi olan fizik biliminin kkeninde bu tr klece bir doa anlay yatmaktadr. Nasl efendi savata kendi biyolojik gerekliine ait igd leri yenerek kendini doadan ayrdysa, kle de, ayn ekilde, alma yoluyla, kendi anlk istek ve igdlerini yenerek, ken disini sava annda yenmi olan doay yenecektir. Bylece o, efendinin savaarak ulam olduu bilince, alarak ulaacak tr. Doaya olan aknlnn bilincine vararak o, kendi zgrl nn bilincine varacak, zerk bir varlk olduunu kavrayacak tr. Ama, klenin sahip olduu zgrlk kavram henz onun hayatnda gereklemi, ete kemie brnm deildir. nk o zgrlk dncesini kendisi zgr olmakszn, zor altnda hilinii Bir zgrlk Felsefesi Olarak Okumak 5 1 37 Kojeve, A., age., s. 26. yapt bir alma sonucunda elde etmitir ve bu dnce, onun bir kle olarak kalmasn, imdilik, engellememektedir. Onun zgrlk dncesini gerekletirmesi iin, doay kendi dncesine gre dntrmesi, yani teknik praksis yeterli de ildir; onun, ayrca, dier insanla yani efendiyle olan ilikisini dntrmesi/olumsuzlamas yani kendi kleliini olumsuzla- mas gerekir. O halde, Hegel'de teknik praksis toplumsal prak- sisi hazrlamas asndan nemlidir. Tek bana ele alndnda, teknik praksis, bilincin, dierleri tarafndan kabul edilmi ve dierlerini de kendisi gibi bir zbilin olarak kabul etmi bir in san haline gelmesi iin yeterli deildir. Aslnda kle, iinde her insann dierini kendisi gibi bir in san olarak kabul edecei, evrensel uzlam salam, gerekten insansal bir topluma ulama yolunda, yine de, efendiden daha uygun bir konumdadr. nk o, efendinin stnln kabul etmekle, insann zerkliinin, zgrlnn temsil ettii deeri kabul etmiti. Yalnz, o bu deeri kendisinde deil, efendide ger eklemi olarak gryordu. Aslnda, Kojeve'e gre, onun stn yan burada bulunmaktadr. Kendisini kabul etmi olan dierini kabul etmeyen efendi bir amaza saplanm durumdadr. "Oy sa kle, tam tersine, balangtan beri dierini (efendiyi) kabul eder. O halde, insan tam ve kalc olarak gerekletirecek ve do yuracak olan karlkl ve srasyla kabul etmenin gerekleme si iin, onun kendisini dierine empoze etmesi, kabul ettirmesi yetecektir. Kukusuz byle olmas iin kle, kle olmaktan k maldr: O kendini amal, kendini kle olarak "ortadan kaldr mal d r. Ayrca, efendinin kendi efendilik konumunu ortadan kaldrmak iin hibir nedeni ve kar yokken, klenin kendi k leliini ve dolaysyla, efendinin efendiliini olumsuzlamak iin pek ok nedeni bulunmaktadr. nk kle, kle olmay setii iin deil, biyolojik varoluundan vazgemeyi gze alamad iin kledir. O halde kle, Kle-Efendi ilikisi biimindeki bu insan ilikisi formunu olumsuzlamaya efendiden daha fazla yat kndr. Buna karlk, bu yatknln eyleme dnmesi kendili inden olacak bir ey deildir. Hegel'e gre, onun insanlk tari hinde rastladmz balca uraklardan gemesi gerekecektir. 52 Hegel O halde zetlersek: Kle alma araclyla sahip olduu zgrlk dncesini dier insanlar tarafndan kabul edebilir klmay isteyecektir ve bu amala, efendinin kiiliinde zaten kabul etmi olduuna gre, dier insanlarn da zgr olmasn kabul etmeye yatkn olacaktr. Efendi ise, grm olduumuz gi bi, bu adan varolusal bir amazdr. nk, bir yandan, onun zgrl ancak kendisi gibi zgr olan bir dieri tarafndan kabul edilmek kouluyla bir hakikat haline gelebilir, te yandan ise, bu koulun gereklemesi klenin kle olmaktan, dolaysy la efendinin de efendi olmaktan kmas demek olacaktr. Hegel'e gre efendiliin tarihi yoktur, tarih yalnzca kleye aittir. nk efendinin insanca tek eylemi savatr ve onun bu amala kullanaca silahlarn deiiminin, geliiminin tarihi bi le klenin almasnn tarihinden baka bir ey olmayacaktr. Efendinin varolusal tutumu, Kojeve' in belirttii gibi, ne insan ne de doay gerekten dntrecek bir tutum, tarihsel olarak nitelendirilebilecek bir deiiklie yol aabilecek bir tutum de ildir. Oysa alma, kanlmaz olarak deiimi, tarihsel geli meyi dourur. alma yalnzca, verilmi olduu biimiyle do ay deil, doal, verilmi ynleri bakmndan insan da deiti rir. Aslnda kle de efendi de kendilerini kuatan dnyann veri olan koullarna bamldrlar. Ama kle, bilinli olumsuzlayc eylemiyle yani almasyla bu koullar ve dolaysyla insan de itirebilir. stelik, bu deiiklii salayan yine kendisi olaca iin, sz konusu deiim kle iin bir tr kendi kendini deitir me olacaktr. Dnyay, onun hakknda, efendi sayesinde, sahip olduu ideye, insan da bu yolla kendisinin gelitirecei ideye bal olarak yeniden biimlendirerek tarih dediimiz insansal- kltrel deiim srecini balatan kle, kendini gelitirip dei tirdike tarihin de ilerleyiini salayacaktr. Ama, balangta kle zgrlk hakknda yalnzca soyut bir kavraya sahiptir. nk onu gerekletirmesi iin efendi ye kar eyleme gemesi, toplumsal praksis alanna yerlemesi gerekir. Oysa bu hemen ve kolayca gereklemeyecek, kle z grlk bilincini nce dnce dzleminde, trl dnya gr lerini gelitirerek yaayacaktr. Bu yolla kle, hibir toplumsal praksise bavurmadan, yani kendisinin zgr bir insan olduu- hilinii Bir zgrlk Felsefesi Olarak Okumak 5 3 Klenin Dnya Gr Olarak Stoaclk, Septisizm ve Hristiyanlk Hegel'e gre stoaclk, klenin kendi i zgrlne duyduu inanc temele alan ve onun insan iin yeterince doyurucu ve anlaml olduunu kantlamaya alan bir dnya grdr. Stoacln bu adan inceleniine gemeden nce, Hegel' in bu konuya yaklam zerine, genel olarak birka aklamada bu lunmamz gerekiyor: Hegel' in stoaclk, septisizm gibi felsefe sistemlerini bir eit dnya gr, bir ideoloji olarak ele alma s, ilk anda yadrgatc gelebilir. Kendini her eyden nce bir tin felsefesi olarak tanmlayan Hegelci dncenin, felsefe sistemle rini tarihsel-toplumsal koullarn rnleri olarak grmesi, d ncenin zerkliine ve anlamn kendi iinde tadna olan inanla eliir grnmektedir. Yalnz sanyoruz ki, Hegel' in bu konudaki grnn, dncenin, maddesel koullarn belirle dii, ikinci dereceden bir gereklik olduu eklinde anlalmas nn ne kadar yanl olaca aktr. Onun bu konudaki tutumu nun, dnceyi kendi zerine kapallktan, somut, maddesel, toplumsal d dnyadan kopukluktan karp, onu, insann ta rihsel ve kltrel deneyimini bir btn olarak kavrayacak tarz da yeniden tanmlamak eklinde anlalmas gerekir. Bu bakm dan yle demek daha doru olacaktr: Hegel'e gre stoacl klece varoluun ortaya koyabilecei bir dnya gr olarak kavramak mmkndr ve onu insann toplumsal-tarihsel ser veni iine yerletirmek, onunla btnletirmek ancak klenin varolu deneyimini hesaba katarsak, tam anlamyla mmkn olacaktr. Stoaclk, klenin bildii, kavramna sahip olduu na dair edinmi olduu bilinci dierlerine kabul ettirerek nes nel bir hakikat durumuna geirmeyi denemeksizin, iinde yaa d elikiyi dnsel dzlemde ortadan kaldracak ve zgr olduunu bildii halde zgr olmadan yaamasn merulat- racak trde dnya grleri gelitirme iine giriecektir. Stoaclk, septisizm ve Hristiyanlk, Hegel'e gre, bu adan kavranlabilecek, aklanlabilecek temel dnya grdr. 54 Hegel ama henz gerekletiremedii zgrlk dncesi olarak ele alnnca, yalnzca bir "felsefi dnce" olmaktan kp, insann kendi tarihsel serveninde benimsedii varolusal bir tutumu anlaml ve meru klmak amacyla ortaya koyduu bir dnya gr haline gelir. Hegel' in Grngbilim'in IV. blmnde ele ald stoac lk, septisizm ya da Hristiyanlk yalnzca bilisel deil, ayn zamanda duygusal ve varolusal tutumlar olarak incelenir. Kle, doa zerindeki zgrletirici praksisinin sonucu olarak kendisinin aslnda zgr olduunu bilir, ama bu zgrln, efendiye kar, toplumsal dzlemde gerekletiremez ve ken dini i zgrlnn yeterli olduuna ikna etmeye alr: n san Roma imparatoru da olsa, kle de olsa zgrdr. Maddesel zincirleri onun zgrln yok edemez. Zengin ya da fakir olsun, gl ya da gsz olsun, hasta ya da salkl olsun, o, eer dnyorsa, eer zgrlk idesine sahipse, zgrdr. He gel IV. blmn B ksmnda stoacl yle tanmlyor: "Onun ilkesi, bilincin dnen z olduu ve bir eyin bilin olduu iin, yalnzca bilin ona kar dnen z olarak davrand zaman zsellik deeri tad, ya da, onun iin doru ve iyi olduudur."^ Hegel' in biraz ileride belirttii gibi, "Bu bilin, hkimiyet-klelik ilikisi karsnda olumsuz bir tavr iinde bulunur: Bu, ne hakikatini klede bulan efendinin, ne de kendi hakikatini efendinin iradesinde ve onun hizmetinde almak ta bulan klenin tavr deildir; onun kendine zg davran, taht zerinde olduu kadar zincirlere vurulmuken de, her tr l bamlln barnda, bireysel varoluu bakmndan zgr olmaktr; onun yapt, buradaki-varln hareketinin dna ey lemin olduu gibi ac ekmenin de dna, dncenin yaln z- selliine snan bu cansz kaytszl kendine saklamaktr."^' Hegel'e gre, stoaclkla birlikte zgrlk idesi, dncenin saf evrenselliine geri dnmekte olduu iin dnya-tininin bu ev rensel formu, yalnzca bir korku ve evrensel klelik dneminde ortaya kabilmekle birlikte, ayn zamanda, eitim ve kltr dnce dzeyine ykseltebilmi bir kltrn varln da ge- 38 Hegel, G. W. R, La Phenomenologie de l'Esprit, Fr. ev. Hyppolite, s. 169. 39 Hegel. G. W. E, age., s. 169. hilinii Bir zgrlk Felsefesi Olarak Okumak 5 5 rektirmektedir. Buna karlk, bu zbilincin z soyuttur; n k, bu form erevesinde zbilincin zgrl, doal, burada- ki-varla kar kaytszdr; onun hakikati "ii hayatla doldurul mam " bir hakikattir; bu nedenle o gerekletirilmi zgrlk deil, zgrln yalnzca kavramdr. Bu yzden, demekte Hegel, stoacya, kendisine gre neyin iyi ve doru olduunu sorduumuzda verebilecei tek cevap, yine her trl ierikten boaltlm olarak, dncenin kendisi, olacaktr. Ona gre akl- salln kendisi iyi ve doru olandr. te, bu soyutluk ve bu bi imselliktir ki, Hegel'e gre, stoacln, ok gemeden, skc ol mas sonucunu douracaktr. Kojeve, Hegel'in stoacln skc olmas nedeniyle ok ge meden ald konusundaki grn fazla basitletirici bir aklama olarak eletirebilecek olanlara, bu aklamann ilk ba kta yle grnmesine ramen, aslnda, derin bir metafizik te mele sahip olduunu bildiriyor: nsan, Hegel'e gre, var olan bir varlk deildir. O varln olumsuzlanmasdr ve bu anlamda, ey lemdir. Hegel "insann hakiki varlnn eylem" olduunu sy ler. Oysa stoaclk, bir eylem felsefesine tmyle kar, ona giden yollar sk skya tkayan bir dnya gr gelitirmitir. nsan eylemde bulunmadan, yalnzca var olmakla, veri olan doasyla almakla yetinerek hayvan, nesne ya da melek olabilir, ama, in san olmaz. Bu nedenle zbilin stoaclkta doyum bulmayacak ve bu doyumsuzluu bir tr sknt duygusu biiminde yaaya caktr. Bu arada, Hegel'e gre bireyci anlk felsefelerinin temel idesinin, stoaclktan gelen ve Hristiyanln da benimsemi ol duu bir eylemsizlik idesi olduunu da belirtelim. Stoacla gre insan dnd iin ve dnd sre ce zgrdr; isteklerinin esiri olunca doann da esiri olur, d nerek ise zgr hale gelir. Bu zgrlk anlay stoa felsefe sinde belli bir dnce anlayyla bir btn oluturur. Stoac, dnmenin ve dolaysyla zgrln, doal d dnyadan kopma yoluyla mmkn olacana inanr. Kojeve bu grn onu efendiye kar mcadele etmeye gtrecek bir nitelikte ol mamakla birlikte, tutarl olduu zaman, onu, efendiden ve on dan gelecek lmden korkmamaya, dolaysyla da efendinin hizmetinde almamaya gtrebileceini belirtir. Bu noktada. 56 Hegel stoa felsefesinin nl "felsefi lm" anlayyla karlayoruz. Bu anlay, klece alma ve yaamayla karlatrldnda, bir ilerleme olarak nitelendiren Kojeve, buna karlk, zgrlk anlayndaki bu ilerlemenin, "olumsuz bir zgrle", dnya ya ve insanlara kar bir zgrle doru bir ilerleme olduu nu dnmektedir. O halde, stoac haline gelmi olan klenin ulat zgrln birinci zellii "olumsuz" olmasdr. kinci zellii ise soyutluudur. nk, stoac zgrlk, eylem zgr l deil de dnce zgrldr, bu nedenle de dolayml olmayan, dierleri tarafndan kabul edilmi olmayan, nesnel- lememi bir zgrlktr. Doay alma yoluyla kendi idele ri uyarnca deitirir ve olumsuzlarken zgr olduunun bilin cini elde eden kle, bu zgrln efendiye kar bir praksis haline dntrmeyip, bir stoac olmay, zgrlnn znel bilinciyle yetinmeyi seerek, sonunda, dnyadan, iinde efendi nin hkim olduu dnyadan bamsz ve zgr olduu "yanl samasna" sarlmay semitir. Ama biraz nce belirttiimiz ne denlerle, bu zgrlk, ya "felsefi lmle" ya da skntyla sona erecek ve stoac, hakikatini septisizmde aramaya balayacaktr. Hegel'e gre nihilizmle ayn ey olan septisizm, stoac ide alin gereklemesi, yani stoacln hakikatidir. Stoacnn kendi sine kaytsz kald (insansal ya da doal) dnyay, septik, da ha kktenci bir tutumla olumsuzlar; d dnya stoacnn dedii gibi insann i zgrl asndan nemsiz ve deersiz deil dir. O, tek kelimeyle, mevcut bile deildir. Var olann yalnzca bireysel olan olduunu ileri sren bu moral ve varolusal solip sizme gre yalnzca "Ben" vardr. Bylece, septik, d dnyay olumsuzlar, ama bunu yalnzca dncede gerekletirir. Bu nedenle zgrl gerekletirmek konusunda, o da stoacln tutumuna yakn bir tutumu benimsemektedir. Onun olumsuz layc etkinlii d dnyann bilgisi olarak bilime kar yrt len kuramsal bir eletiri biimindedir. Bu yzden, septik, asln da "dnya yoktur" demek isterken, "d dnyay dnmeden de ben'i dnebiliriz" diyerek dnya grn dile getirir. Ayrca septisizmde anlk felsefelerinin bir baka temel idesini bulmaktayz: Dnya ve insan ikicilii ya da, dnya ve insann, sonradan pek ok felsefe sisteminin doldurmaya alaca, kk- UbiUm' Bir zgrlk Felsefesi Olarak Okumak 5 7 ayrl. Yalnz, tpk stoaclk ve septisizm gibi, bilin bak asndan geerli olan bu ayrlk, anlk felsefelerini, insann d dnyay insanca bir dnya haline getirme yolundaki eylemle rini kavrayan bir praksis felsefesine gtrmez. Oysa, Hegel'e gre, doa kendi kendisiyle zdeliktir; insan ise veri olan, do utan getirdii zellikleriyle kendi doasn olumsuzlama, de itirme ve yeniden kurmadr. O halde insann olumsuzlama gc, onun d doay ve kendi i doasn ama zellii, ayrt edici, insan klc zelliidir. Bunu gz nne almayan anlk fel sefeleri ve "sradan", "resmi" bilim, insan kendini kuatan ger eklikten yaltarak, kendi iine kapatr. Kojeve bu tavrn, ayn zamanda, teolojik moral tarafndan da benimsendiini syler. Yine Kojeve'e gre, antik felsefenin, "neysen o ol" eklinde zet lenebilecek olan moral anlayna karlk Hegel felsefesinde (Hegel'de aslnda bir felsefi moral kuram aramak, tpk Spino- za'da olduu gibi, doru olmamakla birlikte) "neysen o olma, olduundan baka trl ol, olmadn ey haline dn" bii minde zetlenebilecek bir moral ilkenin gizli olduunu ileri sr mek yanl olmayacaktr. Hegel ncesi btn felsefe sistemlerinin gz ard ettii ba lca konu, insann ayrt edici zelliinin, veri olan, insansal ol sun, doal olsun, dnyay ve kendi doutan getirdii i doas n olumsuzlayc eylem olduudur. Kojeve, Hegelci dncenin bir praksis felsefesi olarak okunmasn salayan temel savn bu olduunu belirtir. nsan olumsuzlayc eylemdir, bu eylem tari hin yani zamann kaynadr. Bu sav tamamlayan, onunla bir btn oluturan ikinci bir sava gre ise, zaman, kavramn bu- radaki-varoluu, ampirik varoluudur. Yani, Hegel felsefesinde, insan olumsuzlayc eylemiyle tarihi ve kendini yaratr ve bu ta rih, akln zamanda kendini anlamas, grnr klmasdr. Yeniden septisizme dnersek: Tpk stoacln dnya kar sndaki tutumu gibi, o da almaya adaydr. Tutarl bir nihilistin davran da lm seme eklinde olacaktr; nk dndaki ve iindeki veri olan (biyolojik) doay olumsuzlamann en kk l yolu budur. Ama, "l bir septiin Hegel'i ve dolaysyla G rngbilim'i ilgilendirmeyeceini" bildiren Kojeve, onun dnya grn, baka bir dnya grne, Hristiyanla doru a- 58 Hegel maya gtrecek olan nedenleri irdeler. Septik, olumsuzlamann nemini fark etmi ve onu en kkl bir biimde (d dnyann varln ve ondan sz eden bilimin deerini yadsyarak) dile ge tirmitir. Ama septik, olumsuzluk ve zdeliin ayn bir btn ln farkl ynleri olduunun bilincine sahip deildir. Doal varolu, temel kategorisi mekn olan, kendi kendisiyle zdelik, neyse o olmaktr. nsan olmak ise, veri olan varln bu zdeli ini krmak, dntrmek, ona zaman katmak, bir tarih kazan drmaktr. Meknsal ve zamansal varoluu ya da meknsal ve zamansal belirlenimleriyle bir btn olarak varl kavramak iin insann, dnyann dnda ve ona kar tavr almas, yani onun varln, septiin yapt gibi olumsuzlamas deil, onun iinde alp, eylemde bulunup, onu -zamanda- dntrerek insanca bir hale getirmesi gerekir. nk varlk, hem zdelik, neyse o olmak yani doal ve veri olan varlk, hem de ne ise o olmamak zere, sahip olduu idelere dayanarak eyleyen olum suzluk, yani insandr. Varl bu ekilde kavramak, soyut bir anlk felsefesi olmaktan kmak, dnyay kavramak demektir. Oysa septiin dnya karsndaki tutumu hem zdelik hem de olumsuzluk deil, saf olumsuzluktur. Kojeve bu tutumun, Dos- toyevski'nin kahramanlarndan Kirilov' un tutumu olduunu syler. Septik de, stoac gibi, soyut bir zgrlk idesine sahiptir ve tutarll onu lme, elikileri ise kendini aarak "mutsuz bilin" olmaya gtrecektir. Mutsuz bilin, zbilincin, yani dnya ile kartlnn bilin cine sahip bilincin nc figrdr. Bu, yalnzca dnyay sey reden ve anlayan bilincin kuramsal tutumu deil, onu duyan, yaayan bilincin benimsedii bir varolusal tutum, bir ideolo jidir. Dier ideolojiler, dier dnya grleri gibi o da, insann dnya ile kartlnn ifadesi olmakla birlikte, bu bilinci kendi ni dnya ile birletirecek bir eyleme dntrerek znel hakika tini gerekletiremeyen bir zbilin biimidir. Kendini dnya dan farkl, ona kart olarak tanmlamak, bu zbilin evresinde de, zbilinci dnyadan kopmaya ve eylemsizlie itecektir. Ha yatta kalmay seen nihilist, varoluunun ierdii elikinin bi lincine ererek, varolusal durumunu deitireceine, yeni bir ideoloji, imdiki varolu tarzn merulatracak, temellendire- hilinii Bir zgrlk Felsefesi Olarak Okumak 59 40 Kojeve, A., ge., s. 66. cek yeni bir dnya gr gelitirir. Bu onun efendiyle olan ili kisini toplumsal bir praksisle deitirmesinden nce benimseye cei temel dnya grlerinden biridir. Mutsuz bilincin ifadesi olan Yahudi-Hristiyan dnya gr, klenin, sahip olduu zgrlk idesiyle kendi nesnel gereklii arasndaki elikiyi, yaanlr ve kabul edilebilir klmasna izin verecek bir ideoloji dir. Bu ideolojinin ncekilere gre yeni olan yan, onun iinde yaad elikiyi yadsmamas, tam tersine onu bir dnya gr nn hareket noktas haline dntrmesidir: Hristiyann va roluu eliiktir. Ama bu eliki bu dnya ile te dnya arasn daki eliki biiminde dile getirilecektir. Hristiyan bu dnyada fakir, gsz ama te dnyada. Tanr karsnda efendiyle ayn konumdadr. te dnyada gerekleecek olan bu eitliin nedeni, onun orada efendi olmas da deildir. nk, te dnyadaki tek efendi (yani dsel efendi yani Tanr) karsnda o hl kledir. Ama, orada artk, insanlar arasnda kle-efendi ayrm kalkm tr. Herkes buradaki konumu ne olursa olsun, dsel efendinin kuludur. Bu, Kojeve'e gre, klenin gerek efendiyi dsel efen di araclyla yok etmesi (ya da yok ettii yanlsamas) olarak yorumlanabilir. Mutsuz bilin, ya da "sofu znellik" aslnda, Hegel'e gre, bilincin kendi iindeki blnmln dile geti rir: Efendinin kendini kabul etmesini salayamayan kle, kendi ni bu dnyadan yaltmakta. Tanrnn klesi haline gelmektedir: "imdi o kendisinin ve efendisinin ayn ekilde Tanrnn klesi olmas bakmndan efendiye eittir. Ama o gerekten zgr deil dir: O klelikte eittir, karlkl olarak birbirini kabul etmemek te eittir..."40 Ama yine de, bu dnya gr, Kojeve'e gre, klenin gerek durumu konusunda kendisine anlatt yalanlardan iba ret deildir. nk her ideoloji de zbilincin zerklie ve zgrle doru tarihsel ilerleyiinde nemli uraklardr. Ve bu uraklarn herbirinde insan zbilin olma yolunda nemli kazanmlar elde eder. Bu bakmdan, taht zerinde olsun, zincir lenmi olarak olsun zgr olduunu dnen stoac, insann, hayvandan farkl olarak, yalnzca bu (doal, kosmik) dnyada 60 Hegel kaplad yer tarafndan belirlenmi olmadn, varoluunun yalnzca meknsal olmadn, zgr olduunu anlar. Septisizm insann kendi solipsizmiyle d dnyaya meydan okumas, bu yolla, kendi ontolojik ve moral stnln dile getirmesidir. Hristiyan ise kendisinin, ona, imdilik Tanr adn verse de, meknsal varla, doaya olan "aknln" kefeder. Yahudi ya da Hristiyan kle kendi varoluunun eliik olduunu yad smaz; ama, bu dnyadaki varoluunun eliik olduunu bilerek onu merulatrmaya alr: Bu dnyadaki klelik durumun dan kurtulmak iin herhangi bir eylemde bulunmak gereksiz dir; nk bu dnyann kendisi nemsiz ve geicidir. Ama te dnyann gerek efendisi nezdinde herkes eit ve insandr. Bu bakmdan Hristiyan dnya grnde zgrlk artk bo bir kavram deildir. zgrlk te dnyada gerekleecektir ve do laysyla bu dnyada savamak iin hibir neden yoktur. Kle te dnyadaki akn efendi nezdinde bu dnyadaki efendi ile eit olmak umuduyla, bu dnyada kendini dierlerine kabul et tirmek tasarsndan vazgemektedir. Aknlk kategorisinin bu yolla douu, sonunda, insann kendi eylemi sayesinde gerek aknl kendisinin temsil et tiinin bilincine varmasyla sonulanacaktr. Ama bu bilince ulancaya kadar kltr uzun bir "teolojik" dneme girmi bulunmaktadr. Yine, bu arada belirtmek gerekir ki, Hegel' in mutsuz bilinci inceledii bu blmde sz konusu olan teoloji deil dinsel bilincin grngbilimini yapmaktr. Din, bir dn ya gr olarak, zbilincin oluumunda ortaya koyduu ve kendi geliimi asndan son derece nemli ve etkili olmu rnlerden biridir ve Hegel onu incelerken insann kendini kavrama ve dolaysyla bir zbilin olma yolunda verdii d nsel, duygusal ve varolusal abann balca rnlerinden birini incelediinin farkndadr. Dinsel dnya grleri formu altnda gerekleen srecin banda yer alan Yahudiliin Tanr imgesinde, Kojeve' e gre, klenin karsnda dehete dt ve lm korkusuyla titredii, mutlak olarak akn bir Tanr an lay buluyoruz. Kojeve bu Tanr imgesinin kle ve efendinin balangtaki lesiye sava biimindeki ilikilerine tekabl et tiini belirtir. Daha sonra greceimiz gibi, bu adan Hristi- 'Mlim'i Bir zgrlk Felsefesi Olarak Okumak 61 yanlk, insann dinsel bilincinde daha ileri bir aamay temsil etmektedir. Ama, genel olarak, diyebiliriz ki Hristiyan, stoac nn, d dnya karsndaki tutumunu deitirmeden -nk her ikisi de bu dnyann deerden yoksun olduunu dn mektedir- daha ileri bir bilin dzeyine ulamasna izin veren bir dnya grdr. Aslnda insann Tanry kabul etmesi, onun, bir bakma, di erini kabul etmesi demektir. Bu dieri, imdilik, bir insan de il, bir Tanr olsa da, bu kabul edi, onun dier zbilinleri ka bul etmeye doru att bir adm olarak deerlendirilebilir. J ean VVahl'n belirttii gibi, mutsuz bilinte "bilin, sep tisizmdeki zntl yan gittike daha ok duymaktadr; bir Montaigne' in tad hava gittike derinleir ve bir Pascal'n anlayna dnr."^^ Yine J . VVahl'n deyiiyle, Grngbilim'de "mutsuz bilinte, artk stoacln yol at sknt da szkonu- su deildir. nk Hristiyan iin yalnzca zgr olduunu dnmek ve sylemek deil, belli bir anlamda, eylemde bulun mak. Tanrya ve te dnyaya giderek yaklamak ve katlmak sz konusudur. O halde, Hristiyanln, stoacln -dnce de- zgr ve efendiyle eit olma idealini, eyleme daha yakn bir biimde gerekletirdii sylenebilir. Yine ayn ekilde, iin de klelik ve efendiliin egemen olduu bu dnyann yoksan- mas eklindeki septik ideali, Hristiyanln belli bir tarzda yerine getirdii dnlebilir. Bu bakmdan, ama kavramnn Hegel'de yalnzca olumsuzlama/ortadan kaldrma deil, bir e yin olumlu yanlarnn korunarak olumsuzlanmas anlamna geldiini hatrlarsak, Hristiyanlk septisizmin almasdr diye biliriz. Zaten, Hegel'e gre, Hristiyanln bu gcdr ki, onun yzyllar boyunca insanlk iin doyurucu bir ideoloji olmasn salamtr. Hegel, Grngbilim'in "zbilin" blmnn son paragra fnda, insann nasl gnn birinde dinsel zbilinci terk ederek, dnen insan haline geldiini anlatr, Kojeve'e gre, "diyalek tik geiin ksal, dinli insann Hegel tarz bir tanrtanmaz la dnmesinin (daha doru bir deyile anthropotheisme'e dn- 41 Wahl, J ., Le Malheur de la Conscience dans la Philosophie de Hegel, Rieder, 1929, s. 165. 62 Hegel 42 Kojeve, A., age., s. 73. meinin) zorunlu olmadn, aslnda, dinin sonsuza kadar yaa nabilir olduunu gsterir gibidir."^^ O halde insan, dinli kiiye zg bilinci, bu bilincin tad mantksal elikiler nedeniyle terk etmez, zaten dinsel tavrn modern dnemlerde de sregit- mesinin nedeni bu olsa gerektir; ama, te yandan, dinli kiinin hayat mutsuz, doyumsuz bir hayattr. nsann bu tutumu terk etmesi zgr bir olumsuzlama yntemiyle gerekleebilir. He gel'in tpk, stoacln "skcl" nedeniyle, septisizmin "yaa- nlmazl" nedeniyle terk edildiini, aldn sylemesi gibi, bu konudaki yorumu da, kendisine yneltilecek "panlogisme" eletirilerine nceden verilmi bir cevap gibidir. nk Hegel, bu rnekte grld zere varolusal tutumlarn benimseni- ini ve terk ediliini mantksal dedksiyon yoluyla temellen- dirmemekte; onlar, belirli insansal koullar erevesinde, ama bu koullara indirgenmeksizin yaanan zgr seimler olarak aklamay yelemektedir. Kojeve, dinsel tavrn temelinde, klenin efendi karsnda btn derinliiyle duymu olduu lm korkusunun yattn belirtiyor. Tektanrl dinlerin hepsinin vaat ettikleri lmsz lk yani sonsuz hayat iin, dinli kii, mutlak efendiye (Tanrya) hizmet etmeyi kabul ediyor. Biyolojik hayatnn karl olarak birinci efendiye klelik etmeyi kabul eden kii ikinci efendiye ise sonsuz hayat uruna hizmet edecektir. O halde her ikisinin de temelinde, Kojeve'e gre, insann hayatnn zamanda snrl oluunu kabul edememe tavr bulunmaktadr. nsann kendini zamansal bir varlk olarak kabul edebilmesi, onun her trl a- knla kar kp kendi zgrln gerekletirebilmesinin kouludur. nsanlk tarihi insann kuramsal ve pratik dzlemler de bu hedefe doru ilerleyiinin tarihi olarak kavranlabilir. Tan rtanmazlk, insann kendi zamansalln {zamanda snrl oluunu) kabul etmesi ve zgrlk: Kojeve'e gre Hegel'in tarihsel antropolo jisinin btn rgs bu kavramlardan hareketle dokunmutur. nsann zgrl onun her trl aknl (efendiyi ve mutlak efendi olan Tanry) olumsuzlamasna, bu ise, kendisini zaman sal bir varlk olarak kabul etmesine baldr. Ko-jeve'in Hegelci dnceyi bir antropoloji olarak okumasyla, onu tanrtanmaz 'Mlim'i Bir zgrlk Felsefesi Olarak Okumak 63 adan yorumlamasnn birbirine bu denli sk skya bal olma snn aklanmas, sanyoruz bu noktada yer almaktadr.^^ Kojeve'e gre insanlk tarihi bir klelik ve efendilik tarihi olarak okunabildii gibi tmellik ve tikellik diyalektii olarak da anlalabilir. Pagan site toplumunda efendilik insan varolu- undaki evrensel eyi, klelik ise tikel eyi temsil eder. Site devletinin tand e, evrensel olan, yani efendilik ve onun yrtt saygnlk uruna sava eylemidir. alma, klelerin yani toplumun kenarnda yer alan ve tikellii temsil eden kesi min iidir. Oysa eer insann, dolaysyla tarihin amac karlk l kabul edi ise, insan ancak tikel ve tmelin sentezi sayesin de, byle bir sentezi gerekletirecek toplum ve devlette mutlu olacak ve doyum bulacaktr. Bu ayn zamanda tikellii temsil eden bireyle tmellii temsil eden devletin uzlamas anlam na gelecektir. Tikelle tmelin sentezi, aslnda, klelik ve efendi liin olumsuzlanmas, almas demektir. nsann birey olarak deerinin, btn tarafndan, yani tmelliin cisimletii alan olan devlet tarafndan tannmas, kabul edilmesi ve ayn ekil de, devletin temsil ettii tmelliin her bir birey tarafndan ta nnmas, kabul edilmesi gereklemedike, yani klelik ve efen dilik ortadan kalkmadka, evrensel uzlam da, insann birey sel doyumu da tam olarak gerekleemeyecektir. Efendilik niin tmellii temsil eder? nk, Kojeve'e g re, onun temsil ettii deer, yani kendi insan deeri iin haya tn tehlikeye atmas efendiyi bir birey haline getirmez, kii kl maz. Saygnlk uruna hayatn tehlikeye atm birini ayn ii yapm olan bir dierinden ayran hibir zellik sz konusu ey lemden kaynaklanmaz. Zaten bu nedenle site devletinin yneti minin banda bulunan kii, devleti uruna hayatn savaarak tehlikeye atacak olan biri, yani herhangi bir yurtta olmaktan baka bir zellik tamaz. O, bir Napoleon gibi, devlete kendi 43 Hyppolite, "La ' Phenomenologie' de Hegel et la Pensee Franaise Contempora- ine" balkl konferansnda (bkz. Figures de la Pensee Philoso-phicjue, P.U.R, 1971), Hegel syleminin, bu ynde yorumlanmaya uygun baz ifadelerine ramen din sel bir dnce olarak anlalmamas gerektiini, tersine, Kojeve'in ileri srd gibi militan bir tanrtanmazclk sz konusu olmasa bile bu dncenin Hristi yanln dnya grnn temelini tekil eden aknlk kategorisine ve bu dn ya ile te dnya ayrmna kar verilen youn abann rn olduunu belirtir. 64 Hegel kiiliinin damgasn vurmaz; onu kendi kiiliine gre biim lendirmez. Baka bir deyile, o modern anlamda bir diktatr de ildir. Buna karlk, alma mekna ve zamana gre deien koullara bal bir etkinlik tr olduu iin kle sitenin tikel esini oluturur. Yine bu nedenle, Hristiyanlk, sa'nn tad simgesel anlam sayesinde, pagan kltrne gre daha ileri bir adm temsil eder. nk pagan devleti insann yalnzca evrensel yanna (sava-yurtta olarak insan) deer vermektey ken, klelerin dini olan Hristiyanlk, tikel olana, burada ve im di olana (sa'ya) mutlak bir deer ykler. Hristiyanlk sa im gesinde, evrensel olanla (Tanr, devlet, efendi) tikel olann (aile, kle, alma) sentezini dsel dzlemde gerekletirmitir. Bu bakmdan, bundan sonra kltr tarihi Hristiyanln almas deil, onun imgesel dzlemde dile getirmi olduu idealin ger ekletirilmesi ynnde geliecektir. Ama bu idealin gerekle mesi bir tasarnn uygulanmas eklinde anlalmamaldr. Bu, Kojeve'e gre teolojinin (tanrtanmaz) bir antropoloji haline d nmesi, yani insann Tanrnn yerine gemesi demek, insan -t e dnyada- kabul eden, tanyan akn bir evrensellik idesi yerine, bu dnyada, ikin bir evrenselliin yani devletin geme si demektir. Byle bir devlet araclyla, birbirlerini karlkl olarak tanyan bireylerden oluan bir tmellik gerekleecektir. te, Kojeve'e gre, Hristiyanln dsel efendisi olan Tanrnn yeri, Napoleon' un ortaya koyduu devlet idesi tarafndan doldu rulduu zaman, insan artk, tikel ve evrensel olann uzlamn hibir akn varlk dncesine bavurmadan salam olacak tr. Bu uzlam ortaya koyacak olan tarih iki koldan ilerler: de- sel dzlemde, Hristiyan teolojisinin geirecei trl evreler, ey- lemsel dzlemde ise toplumsal-politik tarihin eitli uraklar. Mesela, bu sre iindeki nemli bir urak olarak, Hegel, Grn gbilim'in B blmnn IV. ve V. ksmlarnda, burjuva entelek teli tipini inceleyecektir: Burjuva-entelektel ne efendi ne de kledir. nk o ne savar ne de alr. Ayrntlarna gireme yeceimiz bu srete, burjuva, kle-efendi diyalektiinin iki u teriminin almasnda nemli bir aamay oluturur. Ama burjuva bu ama olayn yalnzca dncede elde eder. Oysa gerek yalnzca dnceden ibaret deildir. Gerek, 'Mlim'i Bir zgrlk Felsefesi Olarak Okumak 65 44 Kojeve, A., age., s. 199-200. grm olduumuz gibi, insansz doa da deildir. nsan, ger ekliin ihmal edilemez olan, nk onu anlayan ve dntren bir parasdr. Ama doasz insan ya da dncelerini gerek letiremeyen, onlar doann bir paras haline getirmeyen ve bylece yeni bir doa oluturmayan insan da gereklik deildir. Fichte'nin, Kant' n pratik ben' inden hareketle, felsefenin merke zine koyduu ben ile, Schelling' in zne felsefeleri tarafndan ih mal edilmi olduunu dnerek yeniden ontolojinin merkezi klmaya alt doa (tz), Hegel'de Kle-Efendi diyalektii er evesinde yeniden birbiriyle hesaplar. nsan ve doann sente zi bu ikisinin hem bir aradaln hem de ayrln iinde ba- rndrmaldr. Byle bir sentez erevesinde insan meknsal ve zamansal (doal ve doal olmayan) yanlaryla birlikte kavranl- maldr. Aslnda insan meknsal ve zamansal belirlenimleriyle mevcuttur, ama insan, Grngbilim'in ele aldmz blmlerin de grld gibi, imdiye kadar kendini hep, zaman-d ve mutlak bir gereklie kart bir varlk olarak kavrayagelmitir. Bu nedenle, buraya kadar ele alm olduumuz varolusal tu tumlar, hep insann (tikel varln) kendisini, aslnda bir paras olduu tmel varla (devlete, insanla) kart olarak konumla ma tarzlardr. Bir birey olarak insan, kendisi olmayan her ey de (efendide. Tanrda, devlette, insanlkta) kendisinden apayr, zerk bir gereklik grmektedir. Bilin/dnya, zne/nesne ayr m zerine temellenen btn bu dnya grleri, aslnda, zbi lin deil bilin felsefeleridir. Kojeve'e gre, "nsan kendisini fel sefede ve felsefe yoluyla yaltk bir birey olarak kavrar. Ve Hegel ncesi btn felsefeler, bu anlamda, bir yandan, nesneye kart olan zneyi, doal dnyaya kart olan insan bireyini, te yan dan da znenin dnda yer alan zerk nesneyi ele alan ve an- layan bir Bemusst sein (bilin) felsefesidir. Dnya ile bir btn oluturan insana gelince, yani gerek, topluluk halinde bulunan, tarihsel insana gelince ya da -yle demeyi yelersek- devlete gelince, o kendisini din yoluyla aa vurur."^^ Hegel ncesi fel sefe sistemlerine hep bir dinin elik etmesinin nedeni budur. sa imgesinin, Hegel'e gre, daha nce belirtmi olduu muz farkl, baka bir anlam daha vardr. Bu imgeyle Hristiyan- 66 Hegel 45 Kojeve, A., age., s. 155-156. lk, bireyci bir antropolojiyi, teolojik bir biim altnda da olsa balatmay baarmtr. Bireyselliin Hegel'de tikelle tmelin sentezi olduunu dnrsek, bu imgenin anlam, evrensel ya da mutlak deerin tikel bir varlkta ve bu varlk araclyla ger eklie dnmesi olarak belirlenebilir. Bu sentezde tikel varlk mutlak bir deere sahip olur ve evrensel olarak (herkes tarafn dan) bu ekilde kabul edilir. Hristiyanlk bireysellik idealini simgesel olarak dile getirmekle birlikte, henz; yalnzca evren sel olan n plana karmakta ve klenin stoaclk ve septisizm erevesinde kefetmi olduu bireysellik, pagan dnemin efen diler dnyasnn evrensellik boyutu iinde erimektedir. Kojeve bu noktay yle aklamaktadr: "Bylece aksiyolojik vurguyu evrensel olan zerine vurmakla kle, bireysellii, tikelliin t- mellemesinin (insann tanrlamasnn) bir sonucu olarak de il, tmel olann tikellemesi (Tanrnn cisimlemesi) olarak ta sarlar. Ve her ne kadar artk onun kendi deeri, ona gre, veri olan doal kosmosta douu dolaysyla kaplad yer (topos) ta rafndan belirlenmi deilse de, o bu deeri ancak, kendisi iin ve kendisi sayesinde gerekleebilecek insanca bir dnyann yaratlmasnda deil, insann iradesinden bamsz olmas nede niyle kendisi de ayn ekilde veri olan tanrsal bir kosmosta bir yere sahip olmay zlemekte/istemekte bulur."^^ Bylece dinsel bir tarzda insan bilinsiz olarak ulamak istedii yeri (bireysel lii, tmel olarak kabul edilmi bir tikellik olmay), bir efendi olarak kabul ettii Tanr konusunda dile getirir. nsann bilin siz olarak duyduu bu istei rtmek iin Hristiyanlk, srekli olarak, alakgnll olmay ve Tanr karsnda insann kendi deersizliini vurgulamay rgtleyecek ve gururu byk bir gnah olarak nitelendirecektir. Kendisi karsnda efendiyle (mutlak klelik iinde) eit konumda yer ald Tanr sayesinde, doaya egemen olan efendinin kendisine yasaklad deere kavuarak gerek efendiden kurtulan kle, henz, hibir efendi nin klesi olmamay ve evrensel olarak kabul edilmeyi kendi insansal tikellii asndan istemeyi baarmaktadr. indeki bu dsel efendiyi (Tanry) amas, onun kendini amas, klelii ni amas demek olacaktr. Kojeve'e gre, kle bu yolda ilerledik- 'Mlim'i Bir zgrlk Felsefesi Olarak Okumak 67 e teolojik dnya grnden syrlarak antropolojik dnya g rne yaklaacaktr. Hegel'e gre, Hristiyanl dier pagan dinlerden ayran ve onun hakiki bir din olmasn salayan nokta temel olarak kabul ettii aknlk anlaydr. Bu dnyaya gml olan pagan d ncesi aslnda, bir kosmolojidir. Hristiyanlk ise, bilinsiz bir biimde de olsa, iinde bir antropolojiyi barndrmakta ve Tanr ya da aknlk ad altnda, aslnda, doay aan, doal olmayan, daha dorusu veri olan varlk olarak doadan getirdii yann aabilen tek akn varlktan, yani insandan, sz etmektedir. Pa gan kltr insandan ve Tanrdan szettiini sanrken doa dan (kosmostan), Hristiyanlk ise akn varlktan yani doal ol mayan varlktan sz ettiini sanrken insandan sz eder. Kojeve'in, insann (Hegel ncesi) felsefi, dinsel, sanatsal, politik tm rnlerinin birer ideoloji olduunu ileri srmesi, onun Hegel felsefesi konusunda getirdii yorumun temel sav n oluturmaktadr. Ancak unu belirtelim ki, Hegelci dn cenin praksis felsefesi asndan okunuunun en u rneini oluturan bu yorumda Kojeve hibir zaman, daha sonra sk sk yapldn grdmz gibi Hegel felsefesini kendisine son de rece ters olan bir biimde emalatrmamakta, ona, belki znel bir adan, ama btn karmaklyla kavramaya alarak yak lamaktadr. Bu yorumda kltr en geni ve varolusal tutumla r da ierecek biimde ok ynl bir btn olarak ele alnmakla birlikte, hibir zaman, kendi dndaki dzlemler ve gler tara fndan belirlenmi bir "st-yap" rnei olarak ortaya kmaz. Kltr, kuramsal ve pratik ynleriyle bir btndr ve Kojeve'e gre onun rnlerini (felsefe sistemleri, dinler vb.) birer ideoloji olarak ele almas, hibir biimde, Hegel' in onlar, insann ken di dnyasnda varolu tarzna ilikin koullar merulatrmak iin anlatt "yalanlar" olarak grd anlamna gelmez. de olojilerin douu ve k, yine dnce dzleminde yer alan ve onlarn kendi i elikileri ya da tkanlar nedeniyle bir di erine dnmeleri biiminde gerekleen bir "ideolojiler diya- lektii"dir. Ayrca belirtelim ki, bu yorumda Hegel' in felsefesi de doru, ideolojik olmayan tek dnce olarak sunulmamakta- dr. Kojeve, Hegel'in, onu bu noktada ok iyi anlam yorumcu- 68 Hegel Hegel'de Zaman ve Kavram likisi Kojeve'e gre zaman ve kavram (bilim, logos) ilikisi sorunu felse fenin dousuyla birlikte gndeme gelmi bir sorundur. Eelsefe ilk olarak Parmenides' le birlikte ak bir biimde akl ve aklsal olan tanmlam ve bu tanmda zaman, kavramn, logos'un kar sna dikilen en byk engel, en etrefil sorun olarak kendini gstermiti. Hatta btn felsefe sistemleri yani felsefe tarihinde ki, varl sonuna kadar temellendirilmi, hakll gsterilmi evrensel bir sylemle aklamaya ynelik btn giriimler, filo zoflarn zamanla hesaplamalarna ve ona kendi sylemlerin de verdikleri (ya da vermedikleri) yere gre snflandrlabilir. Daha nce belirtmi olduumuz gibi zaman Parmenides' ten beri, aklsal olmayann yani deikenliin, gelipgeiciliin so rumlusu, duyusal dnyada rastlanan, akln aklayamayaca, kendi kalplar altnda kavrayamayaca her eyin kaynadr. Zamanda olmak aklsal olmamak, kavranlabilir olmamak ve (Parmenides'e gre) dolaysyla var olmamaktr.^^ te bu nok tadan hareketle Kojeve, Platon'un Aristoteles' in bir XVII. yz yl Parmenides' i olan Spinoza' nn ve daha yakn dnemlerde zamanla kavram ilikisini yeniden kuran nemli bir dnr olan Kant' n bu konudaki grlerini inceleyerek, zamanla kav ram zdeletirme, zaman kavramn buradaki-varl olarak tanmlama yoluyla felsefe ile tarihi uzlatran ilk filozof olarak Hegel' in bu konuda gerekletirmi olduu devrimin anlamn ortaya koyma abasn gder. Ona gre bu devrim sayesinde Hegel mutlak bir antropolojiyi yani tanrtanmaz bir antropolo jiyi ortaya koyabilmitir. Hegel'e gre zaman, amac insan an- 46 Kojeve, A., age., s. 86. 47 Bkz. Kojeve, A., Essai d'une Historie Raisonnee de la Philosophie Paienne, Tome I, Gallimard, 1968. larndan biridir. Eer, Kojeve'e gre hakikat Hegel' in sisteminde dile getiriliyorsa bunun nedeni "hakiki olann, btn ideolojile rin (tutarl) btnl, yani Grngbilim'de tam olarak betimle- nii" olmasnda aranmaldr.^'' 'Mlim'i Bir zgrlk Felsefesi Olarak Okumak 69 lamak olan antropolojinin temel kavramdr. Kosmosta zaman yoktur, ya da olsa bile, onun insansal zamanla bir ilgisi olamaz. Zaman felsefi sylemin temel kavram klmak demek, insan ve onun tarihini felsefenin asl konusu olarak grmek yani fel sefi antropolojiyi mmkn klmak demektir. nsan anlamak za man anlamay, tarihi anlamay gerektirir. Hegel ncesi filozof larn hibiri bunu baaramam ve felsefeleri, bu nedenle, z bakmndan bir teoloji olmaktan kurtulamamtr. Bu arada Ko jeve'e gre btn felsefe sistemlerinin ya bir teoloji ya da bir ant ropoloji olduunu bir kere daha hatrlatalm. Kojeve, Hegel'i Okumaya Giri'm nemli bir blmn olu turan zaman ve kavram ilikisi zerine verdii konferanslarda, genel izgileriyle u yorumu ortaya koyar: Felsefe hakikatin pe indedir ve filozof bir ya da birok hakikati bulmu olduu ka nsndadr. Hakikati, felsefenin balangcnda zorunlu ve evren sel olma zellikleriyle kendini dierlerinden ayran bir bilgi e idi olarak tanmlamtr. Zorunlu ve evrensel olmak, deimez ve yadsnamaz olmak demektir. Oysa hakikat, deimez olan, zamansal-olmayan, ncesiz-sonrasz olan bir bilgi olmakla bir likte, belli bir yerde ve belli bir zamanda bulunur ve ortaya ka rlr. O halde kendisi zamansal olmayan, zamana bal olarak deimeyen bir ey olarak hakikat kavram, daha ileri srlr srlmez, onun insanla ve dolaysyla zamanla arasndaki iliki sorunu da, kanlmaz olarak doar.^ Bu sorun felsefe sistemle rinin ou tarafndan gz ard edilmitir. Kojeve Spinoza' nn bu konuda ilgi ekici bir rnek olduu nu belirtir. Ona gre Spinoza var olan her eyi geometrinin tem sil ettii bilgi ideali erevesinde aklayan (varl zamansal-ol mayan adan yani sonsuzluk grn altnda ele alan) felsefi bir sylem gelitirirken u soruyu cevapsz brakmaktadr: Ken disi zaman-d, ncesiz-sonrasz olan bu hakikati bilen, dile getiren (anlayan) kimdir? Kojeve'e gre bu, belli bir zamanda 48 "Felsefenin douunda Parmenides kavram ncesiz sonraszlkla zdeletir- di. O halde zaman, kavramla, mutlak bilgiyle, episteme ya da hakikatle, ve ni hayet, kavramn taycs olmas bakmndan, bilginin zamansal dnyadaki varl olan insanla hibir ilgisi yoktu. Zaten kavramn dnyadaki bu zamansal varoluu Parmenides' e gre aklanamazd." Kojeve, A. Introduction a la Lecture de Hegel, Gallimard, 1968 basks, s. 364. 70 Hegel yer alan bir varlk olarak Spinoza yani bir insan olamaz. Varl n tmn ncesiz-sonraszlk grn altnda ancak bir Tan r kavrayabilir. Yani Ethica'y ancak bir tanr yazabilir. Hegel btn filozoflar arasnda bu soruyu ciddiye alan ilk filozoftur. Zaman, burada olan kavram yani ampirik varolua sahip olan kavram olarak tanmlarken, yine Grngbilim'in Giriinde "za man konusunda, onun ampirik olarak var olan kavram olduu nu belirtmek gerekir" derken, Hegel, felsefe tarihinden zamana kar taknlan tavrda tam bir devrimi gerekletirmektedir. Bu devrimin nemini aydnlatmak iin Kojeve, sz konusu kon feranslarnda Hegel ncesi felsefi tutumlarn balcalarn ele alp inceler: Parmenides' te kavram ve zaman arasndaki iliki tmyle olumsuz bir ilikidir. Kavram ncesiz-sonraszlktr, zamanla arasnda hibir ilikisi yoktur; ama onun ncesiz-son- rasz olanla da hibir ilikisi yoktur, nk onun kendisi nce siz-sonraszlktr. Parmenides' in bu bak asn gelitiren, so nularna ulatran modern a filozofu Spinoza'dr. Bu bak asnn tam kart olan tutum ise, kavram zamanla zdele tiren Hegel' in tutumudur. Kojeve'e gre felsefe tarihinin ban dan sonuna (yani Parmenides' ten Hegel'e) kadar ortaya km olan btn sistemler, felsefi dncenin birinci savdan, onun kart olan Hegelci sava doru ilerleyiindeki belli bal urak lar olarak kavranabilir. Ancak, Hegel' in bu konudaki tutumuyla ilgili olarak he men belirtilmesi gereken bir nokta mevcuttur: Hegel'e gre kav ram zamandr, zamansal deildir. nk kavramn zamansal olduunu sylemek hakikatin zamana bal olarak deitiini sylemek olurdu ve septisizme zg olan bu gr, Hegel'e g re, aslnda felsefenin kendisinin yadsnmasndan baka bir anla ma gelmezdi. te yandan bir de, kavramn ncesiz-sonraszln kendisi olmadn, yalnzca ncesiz-sonrasz olduunu ileri sren yak lam mevcuttur: Bu biimiyle kavram kendisi dnda bir eye ncesiz-sonraszln kendisi (Platon ve Aristoteles'e ait) olan tu tumu ele alalm: Her iki filozof iin de kavram, Parmenides' te ol duu gibi ncesiz-sonraszlk deil, ncesiz-sonrasz bir eydir ve dolaysyla kendisinden baka bir eye (bir konuya) gnder- hilinii Bir zgrlk Felsefesi Olarak Okumak 71 49 Kojeve, A., age., s. 349. me yapar. kisi arasndaki ayrm bu kavramn (bilimin) kendi sinden sz ettii, kendisine gnderme yapt konunun ne oldu u noktasnda belirir. Platon'a gre kavram (doru sylem, Zogos) kendisi zamann dnda yer alan ncesiz-sonraszlktan (ideler evreni) sz eder. Ampirik varlk (fenomen) z bakmndan de ikendir yani zamansaldr. Hakikati (deimez olan, zamanda var olmayan) anlayan Zogos'un konusu ise ncesiz-sonraszlk- tr. Kojeve'e gre Platon'un bu hakikat anlay, yukarda sz n ettiimiz sorunsal (kendisi zamansal bir varlk olan insann bu hakikati bulmas ve dile getirmesi) asndan, Parmenides'e gre, ileri bir adm oluturmaktadr. nk bu anlayla Platon, varl anlayan szle (Logos) bu szn konusunu birbirinden ayrmaktadr. Aristoteles belli bir noktaya kadar Platon'u izler: Ona gre de kavram ncesiz-sonraszdr ve zamana deil, nce- siz-sonraszla gnderir. Ama Platon'dan farkl olarak, Aristo teles, ncesiz-sonraszln zamann dnda deil, iinde yer al dn dnr. Platon, btn insanlar deitii halde "insan"n deimediini, bu nedenle de insan kavramnn zaman-dnda yer alan bir ncesiz-sonraszla (ideye) gnderme yaptn sy lyordu. Aristoteles ise insan idesinin, zamana bal olarak de imeyen, ncesiz-sonrasz bir insan "tr" olarak bu duyusal dnyada yani zamansal evrende yer aldn ileri srer. Yani ona gre kavramn anlad (ortaya koyduu, dile getirdii) ncesiz-sonraszlk zamanda mevcuttur. Aristoteles'in gerekle tirdii bu yeniliin genel olarak bilim ve antropoloji asndan sonular yle belirtilebilir: Platon'da zamansal varlk olarak insann, tarihin bilimi mmkn deildir. nk logos zamana gnderemez, zamansal bir varlktan sz edemez ve asl varlk zamana, bu dnyaya akndr. Aristoteles'le birlikte artk za man-d olan zamanda var olabilecektir. Buna karlk, hemen belirtmemiz gerekir ki, Aristoteles'te zamann kendisi dngsel olarak tasarland iin, tarih logos'un konusunu oluturmamak tadr. Zaman, ncesiz-sonrasz olarak ayn noktaya geri dn tr.^' Kojeve, Aristoteles'in bilim modelini biyolojide bulduu nu ve zaman ile kavram arasnda kurduu ilikiyi bu bilimi gz nne alarak gelitirmi olduunu syler. Aristoteles'in sis- 72 Hegel 50 Kojeve, A., age., s. 349-350. teminde insann yeri yine buna bal olarak belirlenmitir: Bu sistemde insan bir tr olarak aklanabilir, ama bir tarihe sahip bir varlk olarak, yani onu gerekten insan klan ynyle akla namaz. Ayrca Kojeve, bu sistemde zgrlk kavramna yer bu lunmadn ileri srer: "Kukusuz, Aristoteles zgrlkten sz eder. Ama herkes ondan sz eder. Hatta Spinoza bile. Ama eer kelime oyunu yapmazsak (Hegelci anlayta aklanan ve Grn gbilim'de grdmz biimiyle) hakiki zgrlk kavramnn Aristoteles'in sistemiyle uzlaamaz olduunu sylemek gerekir. Gerekten de bu sistemin, tanm gerei, yaratc bir Tanrya yer brakmadn biliyoruz. (Bu, sistemin bir gerektirmesidir, n k zamanda-yer alan ncesiz-sonraszlk, dnyann ncesiz-son- raszl, balang noktasna ncesiz-sonrasz bir biimde geri dnmek demektir.) Oysa Tanrnn yaratc eylemine yer olma yan bir dnyada insann yaratc eylemine hi yer yoktur: nsan tarihe maruz kalr, onu kendisi yaratmaz; o halde o, zamanda zgr deildir."^*^ Kojeve'e gre Aristoteles'le birlikte zaman, en sonunda, mutlak bilginin alanna katlmaktadr. Ama burada sz konusu olan zaman, ncesiz-sonrasz bir dn olarak za man, deyim yerindeyse, zaman-d bir zamandr. Spinoza, daha sonra Hegel' in savunaca bir gr and rr bir biimde, dnce ve varln zde olduunu, dolaysy la, kavramn (dnce, bilim) kendi dnda bir eyden deil kendinden sz ettiini, kendi dnda (dnce-d) bir varla gnderme yapmadn syler. Her ikisinde de dnce, varlk zerine dn deildir. nk varlk kendi kendisi zeri ne dnr. Ama bu varlk-dnce Spinoza'da ncesiz-sonra szlk, Hegel'de ise zamandr. Ethica bu nedenle, "bir bakta" okunmal, hakikat zamana gerek duyulmadan kavranlmaldr. Parmenides' in daha nce ileri srm olduu, hakikatin zama na ihtiyac olmad gr Platon tarafndan Parmenides'te ele tirilmiti. Eer varlk bir ise ondan sz edemeyiz. nk onu dile getiren sylem de tpk onun gibi bir olmal, yani zaman-d olmaldr. Oysa insan zamana ihtiya duymadan dnemez ve konuamaz ve bylece mutlak bilim, insan iin, mutlak ses sizlie dnr. hilinii Bir zgrlk Felsefesi Olarak Okumak 7 3 Bu bakmdan, zaman ve kavram arasnda Parmenides' in kurmu olduu ilikiyi benimseyen Spinoza' nn Ethica's, varl ncesiz-sonraszlk grn altnda aklama giriiminde her eyi aklamakta, ama bir insann (zamansal bir varln) bu hakikati nasl olup da dnm ve dile getirmi olabilece ini aklayamamaktadr. Spinoza varlk-dnceyi ncesiz- sonraszlkla zdeletirerek, her eyi Tanrya, Hegel ise, onu zamanla zdeletirerek, her eyi insana indirgemektedir. Bu nedenle, her iki sistem de kapal ember eklindedir, mutlaktr ve her ikisinin de iinde hibir aknla yer yoktur. Kant' a gelince: O da Platon ve Aristoteles gibi kavramn ncesiz-sonrasz olduunu syler. Ama, buna karlk, Kant' ta kavramn kendisine gnderdii konu zamandr. Kojeve'e gre byk bir cesaret gerektiren, felsefe tarihindeki bu yepyeni sav "grz kavramn bo, kavramsz grnn ise kr" olduu eklindeki nl nermede dile getirilmitir. Kant kategorilerin transandantal dedksiyonunda ve ematizm kuramnda kav ram ve zaman ilikisi konusundaki grlerini aklar: Bilimsel bilgi, evrensel ve zorunlu bir hakikati dile getirir, nk kav ram a priori'dir, zamansal olan ierikten (deneyimden) nce ge lir. Bilginin a priori transandantal kurallar vardr demek, Koje ve'e gre, kavram ncesiz-sonraszdr demektir. Onlarn kayna olan transandantal ben, ncesiz-sonraszln da kaynadr. Kojeve, Kant' ta transandantal ben'in, Parmenides' in hakknda yalnzca bir olduunu syleyebileceimiz, baka bir bilgiye sa hip olamayacamz Tanrsnn yerine getiini ve dolaysyla, Kant' n transandantal ben konusunda, onun yalnzca bir birlik olduunu belirtmekle yetindiini belirtir. Zamansal olan kavra mann (deneyimin) koulu olan ve ncesiz-sonraszln kayna n oluturan transandantal ben'den kaynaklanan kategoriler bu ben'e uygulanamazlar. Kojeve'e gre "eer (transandantal) ben gerekten (yani duyumda ve duyum -al g - yoluyla) zbilin- cini elde etmek isterse, o bunu ancak, (onun bilincini elde ede cek kendi bilincine ulamay amalayan -transandantal- ben olmas dnda, zerine pek ok ey syleyebileceimiz) duyu sal bir znenin bilincine varma eklinde gerekletirilebilir."^^ 51 Kojeve, A., Kant. Gallimard, 1973. s. 110. 74 Hegel Baka bir deyile, transandantal ben kendi bilincine, gerekten, yani deneyim yoluyla varmak isterse -ki bu, onun kendisi ko nusunda bilimsel bir bilgi edinmesinin tek yoludur- o zaman duyusal znenin bilgisiyle yetinecek ve bu konuda trl bilgile re sahip olabilecek, ama bu bilgiler arasnda, hibir biimde bir (transandantal) ben olmas bulunmayacaktr. Yani Kant' ta insa nn transandantal ben olarak bir zbilince ulamas, deneyim den kaynaklanan bilgi tarznda, mmkn deildir. Biz kategori ler araclyla dnyay bilebiliriz, ama o kategorilerin kayna olan ben'i bilemeyiz. Kant' ta insan bilgisi ieriini kendi dndan elde eder. Bir bilim yapmak iin yalnzca dnme edimi yeterli deildir, ay rca bir de dnlecek bir ieriin mevcut olmas gerekir. O halde kavramn bir bilgi kurabilmesi iin kendisinden baka bir eye (gr) gnderme yapmas, onunla birlemesi gerekir. Kavramn kendi kendini dnmesi, yine kendine gnderme yapmas, yani Parmenides-Spinozac varlk-dnce anlay, Kant' a gre, imknszdr. Daha dorusu, ancak entelektel bir sezgiye sahip olan bir Tanr iin byle bir anlay sz konusu olabilirdi. Kojeve'e gre, bu gr Kant' n Spinozac anlaya ynelttii en byk eletiridir. Kant' ta insan bilgisi bir ilikidir, kavramn kendisinden baka bir eyle ilikisidir. Bu baka olan ey zamansal ve meknsaldr. Yani ampiriktir. O halde bilgi n cesiz-sonrasz olann (kavram) zamansal olanla ilikisinin r ndr. Bylece Kant, insan bilgisinin zamanda yer almasnn ve dnce ediminin insana ait zihinsel bir edim olarak zaman da cereyan etmesinin mmkn ve tutarl bir aklamasn suna bilmektedir. Kojeve incelemesinin bu noktasnda, emalatrma kuramn da zamann sahip olduu ayrcalkl yerin nemini vurgular ve irdeler. Burada onun, btn boyutlaryla ele almamza imkn olmayan bu inceleme sonucunda, Kant' n sahip olduu Newton- cu doa anlaynda insana ayrlm olan yere ilikin deerlen dirmelerine deinmekle yetineceiz: Kant' n, kendisi ncesiz- sonrasz olan ama zamana gnderme yapan kavram anlay, insanda, onu zaman dna yerletiren bir ynn bulunduu sa vn gndeme getirir. Bu zgrlktr, pratik akl olarak, ya da hilinii Bir zgrlk Felsefesi Olarak Okumak 7 5 52 Kojeve, A., ge., s. 65. salt irade olarak ele alnm transandantal ben'dir. Kant' n bu kuram, Kojeve'e gre, Hegel'de bulaca son zmden nce, felsefe tarihinin zaman ve kavram uzlatrmak ynnde ver mi olduu abalarn en ileri noktasn temsil etmektedir. Hegel' in bu konuda gelitirmi olduu kurama gemeden nce, Kant' n sistemindeki biimiyle doa (zorunluluk) ve in san (zgrlk) kartln, bir bakma bu sorunun ncs olan Descartes' taki yorumuyla karlatrmak istiyoruz: Bilindii gi bi, Kant' ta "insan zgrl, insan doasna indirgenemez bir biimde kart olarak tanmlanmt ve genel olarak doa, ya ni "mmkn deneyim", doann ve onu anlayan deneyimin ayrt edici zelliinin nedensellik, mutlak ve tam bir zorunluluk olmas nedeniyle, her trl zgrle indirgenemez bir biimde kart olarak tanmlanmt."^^ Kojeve' in "Atina ve Kuds arasn daki nl kartln" bir ifadesi olarak nitelendirdii bu sorun, btn Hristiyan filozoflar gibi Descartes' n da sorunuydu. Bu sorunun belirleni tarznda tmyle Kant' a zg olan yana ge lince: Kant' ta kartlk artk, Descartes' ta olduu gibi insan ve doa arasnda deil, insann kendi iinde, onun sahip olduu iki varolu dzlemi arasnda yer almaktayd. Bu kartlk insa nn pratik akl ve kuramsal akl, hatta (sonsuz olan) iradesi ve (adm adm ilerleyen) dncesi arasndayd. Aslnda Descartes' ta, insann iinde, onun sonsuz olan ira desiyle sonlu olan (dar anlamyla) dncesi arasnda belli bir gerilimin mevcut olabileceini (mesela, iradenin srf, zgrl n yaayabilmek iin, Sokrates' in iradenin kanlmaz olarak anl izleyecei savn rtmek istercesine, akln gsterdii yolu izlemeyebileceini) ileri srerek, insann iinde birbirin den farkl iki boyutun varln kabul eder gibidir. Ama bu fark llk hibir zaman, Descartes tarafndan, bir atma biiminde dnlmemi ve irade ile dar anlamyla dnce, her ikisini de kapsad dnlen geni anlamyla dnce iinde uzla- trlabilmi, hatta birbiriyle zdeletirilebilmiti. nk Koje ve'in belirttii gibi, geni anlamyla dnce, Descartes' n siste minde, yaylml olmayan her ey demekti ve bu bakmdan ira de ile birlikte dar anlamyla dnceyi de iinde barndrmak- 76 Hegel 53 Kojeve, A., age., s. 66. tayd. Kojeve, bu konudaki yorumlarn. Kant zerine yazd ve ancak lmnden sonra yaymlanan kitabnda serimlerken u noktaya dikkatimizi ekmektedir: "Bu nokta, te yandan, bizim, Kant' n sistemini Descartes' nkinin karsnda konumla mam za imkn vermektedir. Kant' n sisteminde kartezyen 'ya- ylmn', Descartes (dar anlamyla) dnce iinde eritildii, nk Kant' ta meMnsaZ-zamansal 'grnn' dier esi aklsal olan, ya da adm adm ilerleyen dnce yani ('gr' tarafndan 'verilen') 'trll' 'birletiren' 'salt akl' olan, ayn bir 'znelli in' kurucu-elerinden biri olduu, olduka sk olarak, belirtil mitir."^^ Oysa Kojeve'e gre Kant' ta sz konusu olan bunun t myle tersidir. nk aslnda, Kant' ta dar anlamyla dnce, iradeyi iinde eritmekte, kendinin bir paras haline getirmekte dir: Kant' a gre salt akl (ya da kuramsal akl) meknsal-zaman- sal ereveyi aamad gibi, stelik, pratik akla (yani iradeye), tpk Descartes' ta doann z olarak yaylmn, iradenin ken disinin bir blmn oluturduu geni anlamyla dnceye kart olmas gibi, karttr. Kojeve, Kant' n, daha bandan beri sisteminde insann z gr ynyle doal (belirlenmi) yn arasnda gizli bir atma bulunduunun farknda olduunu syler. nsan ayn bakmdan hem zgr hem de belirlenmi olamayaca iin. Kant, onun kendinde ey (meknsal-zamansal olmayan varolu) olarak z gr, meknsal-zamansal varlk yani fenomen olarak ise belirlen mi olduunu ileri srmtr. Bu bakmdan insan Kant' n siste minde hibir elikiye kaynaklk etmemektedir. Buna karlk, Kojeve, zamansal-meknsal olmayan bir tarzda zgr olmay insann yeterli ve tatmin edici bulmamasnn da anlalr oldu unu kabul etmemiz gerektiini belirtir. Bilindii gibi Kant an lam ve olgu, kendinde ey ve fenomen kartlnn insan iin douraca sorunlar Yarg Yetisinin Eletirisi'nde "umut" ve "sanki yleymi gibi" terimleri erevesinde gelitirecei bir tr "doa metafiziinde" zmeye alacaktr. Bu giriim, Spinoza ve Leibnizci "birbirini tamamlama" ve "nceden yerletirilmi uyum" eklindeki doa ve insan arasndaki uurumu kapatma ya ynelik zmlerden daha baarl olamamtr. hilinii Bir zgrlk Felsefesi Olarak Okumak 77 Kojeve' in Kant' la ilgili eletirilerinden bizi burada zellik le ilgilendirenlerini aktarrken son bir noktay belirtmek istiyo ruz: Bilindii gibi Kant nc Kritik'inde, doal dnya ile z gr irade sahibi olarak insan arasndaki uurumu kapatmak amacyla, sanatsal beeniyi ele almaktadr. Hemen belirtelim ki Kant' n burada sz konusu ettii etkinlik sanatsal yaratc et kinlik olmayp sanat eserleri zerine getirilen yarglardr. Ko jeve'e gre Kant' n iinde bir tr "telos"u barndran etkinlik olarak, mesela "alma" etkinliini semeyip de sanat semi olmas anlamldr. stelik "yarg yetisinin kendisi edilgendir ve kendi bana hibir ey yaratmaz." Bu nedenle, Kojeve'e gre, yar g yetisinin etkinlii sahte bir etkinliktir, yani veri olan deiti rip dntrmeyen, seyirsel bir etkinliktir. Oysa Hegel, "teoloji- nin"nin, yani imdiki zamann gelecek (insann gelecee ilikin tasars) tarafndan belirlenmesinin bir "fenomen" olarak mm kn olduunu, insann alma ve sava eklindeki, veri olan de- itirici-dntrc etkinliini gz nne alarak temellendi- rebilmitir. Bylece Kant' n "ereksiz ereksellik"inin yerine belli bir eree gerekten sahip olan bir eylem anlay geebilmitir. Kendisinden nceki filozoflarda ancak yorumlama yoluy la ortaya karlabilen zaman ve kavram ilikisi anlaylar, ilk kez olarak Hegel'de ak bir biimde dile getirilmi bulunmak tadr. Hegel zamann, kavramn kendisinin buradaki-varl ol duunu Grngbilim'm Giri blmnde ve VIII. blmde iki kez dile getirmitir ve bu ifade, Kojeve'e gre felsefe tarihinde nemli bir dnm noktas oluturmaktadr. nk kavram ve zaman zdeletirmek zgr ve tarihsel bir varlk olarak insa nn felsefi dnce tarafndan kavranmasn mmkn klmak tadr. Kojeve'e gre, gerek kavramn, yani ampirik olarak (bir insan araclyla) kendini kendine anlam varln, zaman olduu sav Hegel felsefesinin temel savdr. Grngbilim'e g re, tarihin aknda, varl kendi sylemi araclyla anlayan insan, ampirik olarak var olan kavramdr ve zaman da ite bu kavramdan baka bir ey deildir. nsansz doa salt mekndr; insann dnda zaman mev cut deildir. Kojeve Hegel' in baka eserlerinde yer yer kozmik bir zamandan sz ettiini ve onu tarihsel-insansal zamanla z- 78 Hegel deletirme eilimi gsterdiini kabul etmekle birlikte, bu eili min Hegel' in Grngbilim'de gelitirmi olduu kuramla uyu madn ve onun genel sisteminde bir tutarszlk oluturduu nu belirtir. Kozmik zamanla tarihsel-insansal zaman arasnda ki ayrm, gelecein nce gelmesi ve hareket noktasn olutur masnda bulunur: "Gelecein uyard hareket istekten doan harekettir. Buradaki istein insana zg istek olduunu, yani yaratc istek olduunu, baka bir deyile, gerek doal dnyada var olmayan ve daha nce de var olmam olan bir eye ynelen bir istek olduunu da hatrlatalm. te ancak bu durumdadr ki biz bir hareketi gelecein dourduunu syleyebiliriz: n k gelecek (henz) var olmayandr ve (daha nce) var olmam olandr."^^ Yalnzca, konusu baka bir istek olan bir istein, do- al-olmayan, doal bir varolu anlamnda var olmayan bir ko nuya ynelmi bir istek olabileceini daha nce grmtk. Bu nedenle, o halde, gelecein dourduu hareket ancak, bir baka istei isteyen istee ait hareket olabilir. Bu istek, yani insansal istek, bu bakmdan, meknsal bir varolua sahip deildir; me knsal adan o bir hitir. nsansal istein meknsal bir konuya ynelii ancak olumsuzlama biiminde yani veri olan ampirik bir gerekliin olumsuzlanmas biiminde olabilir. nk eer istek ampirik varla olumlu bir biimde ynelseydi, biyolojik bir istek yani hayvansal bir istek olurdu. Hegel'e gre zamann, kavramn buradaki-varoluu (ampi rik varoluu) olduunu sylemitik. Yine, Hegel'e gre insansal zaman gelecein baskn olduu, belirleyici olduu zamand. Bu iki noktann sonucu olarak: nsansal zaman ancak olumsuzla ma biiminde (ampirik, meknsal) bir varolua sahip olabilir ya da, baka bir deyile, doal dnyada (meknda) ancak, veri ola nn olumsuzlanmas biiminde var olabilir ve bu olumsuzlama- y gerekletirebilecek tek varlk da insandr. O halde Hegel'e gre zaman ve insan ayn eydir. Zaman insann dnyadaki varl ya da gerek tarihidir. O halde, Kojeve'e gre Hegel' in zaman anlay Kant' nkin- den farkldr: Kant' n zaman, zamanda var olan her eyden so yutlanarak elde edilen bo bir kalp gibidir. Bu zaman, insann 54 Kojeve, A., Introduction a la Lecture de Hegel, Gallimard, 1968, s. 367. UbiUm' Bir zgrlk Felsefesi Olarak Okumak 79 yaratmad ama bir madde-ierik olarak iinin doldurulmas na katld bir dnyadr. nsan onu bir duyarllk formu olarak iinde tamakla birlikte, kendisini zamansal bir varlk olarak kavramak istediinde, aslnda kendisinin onun iinde olduu nu kefeder. nk bu zaman insansal bilginin formu olmakla birlikte, gerekten insansal bir zaman (tarih) deildir. Bu soyut zaman Hegel'e gre, tpk, kendini soyut (ieriksiz) bir biimde bilince dardan sunan soyut kavram gibidir. Kojeve, "kavram ile zamann zdelii" aykr savnn anla labilmesi iin, btn bir Grngbilim'in okunmas gerektii ni, nk Grngbilim'in bu savn kantlanmasn tekil ettii ni tekrar tekrar belirtir. Tinin Grngbilimi nde Filozofla Dierinin Diyalogu Bugn Tinin Grngbilimi bizi niin ilgilendirir? Herhangi bir filozof iin, herhangi bir felsefe rn iin sorabileceimiz ve eer dnce tarihiyle, tarihle aramzda yalnzca bir "gemii merak etme"den baka, daha fazla bir ilikinin var olduunu ka bul ediyorsak sormamz gereken bir soru. Nasl Platon'a duydu umuz ilgi antika iin beslediimiz genel bir merakla akla namaz trden, bir bakma daha ok amzdan, kendimizden kaynaklanan bir meraksa, nasl Platon bizi her eye ramen dorudan ilgilendiren sorular sorduu ve zmler arad i in ilgilendiriyorsa, ayn biimde Hegel de. Tinin Grngbilimi de yle olmaldr. eitli dnemlerde farkl filozoflara, kitaplara duyulan ilginin o dnemin kendi sorunlar ve araylarndan hareketle aklanabilecek bir tarzda azalp oalmas olgusu, sz konusu merakn yukarda belirlemeye altmz trden "bencil" bir merak olduunun ikna edici kantlarndan birini oluturur. Gerekten yaayan, dinamik bir kltr ortam sz ko nusu olduunda yalnzca "moda" terimiyle aklayamayaca mz bu olgunun temelinde daha ciddi, daha derin ve o kltr yakndan ilgilendiren nedenlerin yatt aktr. Fransa'da Hegel'i ve Tinin Grngbilimi'ni ilk kez tantan, bu dile kazandran ve bu kltr tarafndan anlalp kavranlma s iin aba gsteren Fransz dnr ve felsefe tarihilerinden J ean Hyppolite, bir makalesinde ayn soruyu sormakta.^ ngilte re ve zellikle talya uzun sreden beri Hegel'in sistemiyle he- 1 Hyppolite, J ., Figures de la Pensee Philosophique, 1, Paris, P.U.R 1971, ss. 231-242. Tinin Grngbilimi'ne Filozofla Di eri ni n Di yal ogu 81 saplamaktayken, Benedetto Croce daha 1907'de Hegel felsefesi nin canl kalan ve artk alm olan ynlerini serimlemeyi ama layan yaptn yaymlarken, Fransa'nn Hegel'e bir para ilgi gs termesi iin 1930'lar beklemek gerekmiti. Hegel'e niversite programlarnda bir Flaton'a, Descartes' a ya da Kant' a tannan ye rin verilmesine gsterilen bu isteksizliin, bu direncin ardnda yatan (Franszcaya evrilmemi ve son derece etrefil metinler gibi) pek ok nedenin yannda, Hyppolite, dnemin kltr an laynn da nemli yere sahip olduunu sylemekte: Dnemin Fransz dncesi, tarih felsefesinin, akln zmleyici imknla rn aabilen bir alan olduu kansn tamakta ve ona kar, tari hi dtalayan kartezyen gelenekten kaynaklanan bir dmanlk duymaktayd. Ayrca, biraz da "pangermanisme" olarak grlmek te olan Hegelciliin yerine, 1925'lerde tarihten ok hayat felsefe sinin merkezine koyan Bergson tercih edilmekteydi. Franszla rn tarihi bir yana atmalarna kar, tarihin onlara ayn biimde davranmadn belirten Hyppolite eitli koullarn ve zellikle de 1940 yenilgisinin tarihi yeniden Fransz dnce etkinliinin balca konusu haline getirdiini sylemekte. Fransa, Hegelci d nceye dolayl bir biimde, Hegel'e kar kan iki akm olan va roluuluk ve Markslk yoluyla ilgi duymaya balad. Bu dolay l ve ge ilginin olumlu bir yannn bulunduunu da belirtmek gerekir: Daha nce, baka baz yorumcular tarafndan kapal bir sistem reticisi olarak tannan Hegel'i Franszlar, tarihle, toplum la ve varolula ilgilenen bu akmlar sayesinde bir baka ynyle, belki de bugn bizi hl ilgilendirebilecek nitelikteki tek yny le tandlar. Bylelikle de daha nceki Hegel yorumcularnn ger ekletiremedikleri bir okumay mmkn kldlar. J ean VVahl'n 1929'da yaynlanan Le Malheur de la Conscience dans la Philosophie de Hegel'i {Hegel Felsefesinde Bilincin Mutsuzluu) okurlara nere deyse Kierkegaard' artran romantik bir dnce karsnda olduklar izlenimini veriyordu. Bu grnyle Hegel, ortodoks Hegelciliin daha ok Ansiklopedi'den kaynaklanan ve bir sentez ve uzlam sistemi olan grnnden ok farklyd. Ge bir dneme rastlad iin yeni kayglarla ve yeni so rularla Hegel'e yaklaan Fransz dncesi bu felsefenin daha nce aratrlmam baz ynlerini gn na kard. Giderek, 82 Hegel 1946Tarda, Sartre' n L'Etre et le Neant' (Varlk ve Hilik) gibi za mann Fransz dncesi zerinde byk etkisi olan kitaplar ve yazarlar araclyla Hegel niversitelere girmeye balad. Bu tarihten sonra, artk evrilmi olan Grngbilim, Sartre' n sz geen kitab ve Merleau-Fonty' nin Phenomenologie de la Per- ception'uyla (Algnn Grngbilimi) birlikte temel kitaplar arasn da yer alyordu. Tinin Grngbilimi bir kltr felsefesi ve kltrn kendi bilincine ulat, kendi kendisini kavramlara ykselttii an olarak felsefenin felsefesiydi. Belki daha da nemlisi onun tin ya da kltrden, dolaysyla felsefeden anlad eyin felsefe zerine ou kez sahip olunan ve felsefeyi bazlarna hayattan kopuk olma anlamnda soyut ve ruhsuz olarak tantan anlay tan farkl bir yaklama giden yolu amasyd. lk yaklamda soyut bir grnme sahip olan ve yeterince ak olmayan gn derileri barndran, ama bir kez kavranlnca. Emile ya da Wil- helm Meister tr bir kltr romann artran, Dante' nin lahi Komedya's tarznda (ama dnyasallatrlm olarak), in san tini zerinde yazlm bir efsane gibi okunabilen bu kitap Merleau-Fonty' ye "Bir roman kadar ilgin, fenomenler perdesi ardnda grlecek hibir ey yok" dedirtecek kadar ilgi ekti. Grngbilim insan bilincinin nasl duyumladn, algladn, anladn; bilincin nasl tin olduunu, bir zbilin olarak kendi sini baka zbilinlere tantmak istediini, bu arzudan kaynak lanan ilikileri, Kle-Ffendi diyalektiini ve onun sonularnn felsefi anlatm olan stoacl, onun giderek kklletirilmesi olan antik kukuculuu anlatmtr. Zamann kltr romanlar nn baka yntemlerle dile getirdii bilincin serveninin felsefi anlatmdr: Goethe' nin, Schiller' in, Cervantes ve Rousseau' nun insanln kltr roman erevesinde sorduu sorular, verdi i yorumlama imknlar, Hegel' in Grngbilim'de bir filozof olarak, baka bir yaklamla, baka yntemlerle ama ortak bir ilgiyle yneldii konulardr. Fer bir felsefe rn onu kuatan kltrden, tarihsel-toplumsal, dnsel ve sanatsal etkinlikler den ve rnlerden kopuk bir birim olarak anlalmazsa ve ona kendi "i tutarll" adna, yukarda sz edilen balamda yal- tlabilir bir "i mantk" yklenilip anlam buna indirgenmezse. Tinin Grngbilimi'ne Filozofla Di eri ni n Di yal ogu 83 Grngbilim, bugn bizi hl ilgilendirebilecek, ada bir oku maya imkn veren bir kitap olarak kendini gsterir. Felsefe tarihinde eine az rastlanr trden bir kitap olan G rngbilim'de Hegel konu olarak ald insanln kltr tarihi ni anlamak iin, onu Descartes tarz bir zmlemeye tabi tut mak yerine, grngbilimsel bir yaklamla bu kltrn olu srecini betimlemeyi semitir. Her ne kadar hibir filozof ken disini evreleyen tarihsel balamdan ve hatta bir Descartes' n Traite des Passions'u Corneille' in yaptndan haberli olmakszn tam anlamyla kavranlamazsa da, Grngbilim'de okurdan beklenen aba ok daha fazladr. Hegel ou kez kendisine y neltilen soyutluk sulamalarnn tersine, somutu aratran bir dnrdr. Ama somut, ieriin dnce yoluyla kavranl- dr. Felsefeyle ulalabilecek sonutur; o, duyusal bilincin ara sz olarak elde edebilecei bir ey deildir. Bu anlamda hakikat somutun hakikatidir ve onu dile getirecek tek ara kavramdr. Hegel Grngbilim'de bir insanlk tarihi felsefesinden ok bir kltr felsefesi gelitirir. Bunu yaparken, her eyden nce de neyim kavramnn kapsamn, iine yalnzca Kant' n deneyim den anlad eyi, bilimsel deneyimi deil, insanln estetik, dinsel, kuramsal ve politik tm deneyimlerini alacak biimde geniletip bu kavram yeniden tanmlar. Aslnda Grngbilim, Salt Akln Eletirisi gibi deneyim ve onun gizli koullar zeri ne dnmedir. Kant bu yaptta, deneyimi amann gereklilii kadar imknszln ve bu yndeki (metafizik) abalarn yanl- samal niteliini ortaya koymaktayd: Bir bilim olarak metafi zik insan aklnn doal olarak retme gereksinmesinde olduu ama umutsuz bir abayd. Ama Kant' n bu konudaki zmle meleri, yasaklam olduu alanlarda ve anlamda kendisinden sonra metafizik yaplmasn engelleyemedi. Tam tersine, yeni metafizik araylar zaman zaman Kant' hareket noktas olarak bile alabildiler. Hegel'e gelince, o kendisini, mutlan bilgisinin bilimi olarak metafizii en sonunda kurabilmi bir filozof ola rak sunmaktayken, daha sonra gelen nemli felsefe akmlarnn hemen hepsi kendilerini metafizie kar olarak konumladlar: Nietzsche, Marx, Freud. Aslnda metafiziin sonunu bildiren yine Hegel' in kendisiydi. Bu felsefenin bitiini bildirdii tarih. 84 Hegel iir gibi pek ok ey arasnda metafizik de yer alyordu. Her ne kadar Hegel' in yapt anlamda metafizik kendisinin de ileri srm olduu gibi sistemiyle birlikte son bulduysa da, felsefe, yntemsel ve yapsal deiiklikler geirmekle birlikte, yaama ya devam etti. stelik Grngbilim bu yeni felsefe anlaynn oluumunda byk etkide bulundu ve bulunmaktadr. Grn gbilim hem bugn felsefe yapmann anlam ve yollar zerin deki dncelerimize k tutabilen, hem de insanln kltr tarihinde felsefe dediimiz bu dnce geleneini kavramam za yardm edebilen bir yapt olarak kald. Tinin Grngbilimi'nm konusunu, bilincin insanlk tarihi boyunca yaad serven oluturur. Bu serven doal bilinten mutlak bilgiye doru bir yolculuktan, son dura felsefe olan bir yolculuktan baka bir ey deildir. Grngbilim bir numenolo- ji ya da bir ontoloji deildir ve bu yolculuu anlatmakla yetinir. Bununla birlikte, bu anlatmn amac yalnzca saptamak deil dir, onun, doal bilinci ve bu bilincin felsefi olmayan sylemini bilime, felsefi syleme doru yneltmek, ykseltmek gibi gerek anlamnda pedagojik bir kaygs da vardr.^ Aslnda felsefi sylem daha ilk Sokratik diyaloglardan beri, felsefi bilincin felsefi olmayan bilin ce arsdr. Bu ar felsefe tarihinde farkl yntemlere bavur mutu: Sokrates'in ironisi, Descartes'n kukusu, Kant'n eletirel yaklam. Hegel Grngbilim'de yntem olarak bilincin kendi gi dii olan diyalektie bavurur. Ama bu yntem felsefeye doru gtrlmesi gereken bilincin kendi i ilerleyiinin kendisi oldu u iin, sz konusu olan, doal bilince (felsefe yapmayan bilince) yabanc bir yntemi dardan uygulamak deil, onun felsefeye doru adm adm ve diyalektik olarak ilerleyiini betimlemekten, yani grngbilimini yapmaktan ibarettir.^ Burada diyalektik fel sefi bilinle felsefi olmayan bilincin (Sokrates'le bir Atinalnn) di yalogu, bireyle toplumun, kleyle efendinin, yarglayan bilinle 2 Bkz. age., s. 209. 3 Hegel bu konuda yle demektedir: "e karmamz gereksiz klan yalnzca, kav ram ve nesnenin, l ve incelenecek malzemenin, hepsinin bilincin kendi iinde mevcut olduu gr deildir, bizi bu ikisini karlatrma derdinden ve dar an lamyla incelemeden kurtaran bir dier ey de, bilincin kendi kendini incelemesi durumunda, bu bak asna gre, bize yalnzca olup biteni salt olarak grme ediminin dmesidir. Phenomenologie de l'Esprit, 1, Paris, Aubier, 1941, s. 74. Tinin Grngbilimi'ne Filozofla Di eri ni n Di yal ogu 85 eyleyen bilincin diyalogu ya da deneyimidir. Ozbilinlerin bu di yalogu toplumsal atmalardr, savalardr; ama ayn zamanda felsefe kuramlardr, sanat rnleridir, tarihtir. Ksacas, Hegel'e gre zbilincin kendini dier zbilinlere kabul ettirme eilimin den kaynaklanan insanlk tarihi dediimiz servendir. Balangta "nesne"nin yanltc dinginliinde avunan, da ha sonra, nesneler sisteminin znesi yani anlk olarak kendisini tanmlayan bilincin tarihini politik, estetik, dinsel btn dz- lemleriyle kuatmak isteyen Grngbilim ayn zamanda mutla n biliminin (her ne kadar Hegel sonradan "Giri" alt baln kaldrdysa da) ilk blmn oluturur. O halde, btn felsefe tarihinin adm adm kendisine doru ilerledii ve en sonunda elde edilen bu mutlak bilgi Grngbilim'in neresindedir? Hi bir yerde ve her yerde. O, Atina' da balayan. Platon ve Aristo teles'in Hristiyanlk tarafndan yeniden okunmasyla gelien ve amzda baka belirlenimler kazanan bu diyalektik yolun btnnde ve bu btnn doru anlatmndadr; yani Grng bilim'in belli bir yerinde mesela sonunda deil, btn Grng- bilim'dedir. Doal bilinten balayp tinin en st aamas olan, nk kltrn en ak ve en sistemli dile getirilii olan felsefe ye giden ve her zaman ekimeli, atmal olarak yaanan bu servenin btnndedir. Hegel'e gre mutlak bilgi Schelling' in "yree sklan bir tabanca" gibi ortaya koyduu yaltk bir me tafizik nerme olamaz. O bir olgu deil, bir sonutur. Bu sonu, bilinci kendisine ulatran yollarn btn tarafndan temellen- dirilir. Doru bilgi, bilginin nasl hakikatin bilgisi, yani felsefe olmaya doru gittiini, bilginin felsefe olma srecini anlatt lde dorudur. Hegel, en sonunda kendisinin gelip mutlan bilgisini getirdiini, hakikatin imdiye dek bulunamam yeni bir ltn bulduunu ileri srmemektedir. Bilincin diyalek tik ileyii, Kant' n gsterdii gibi antagonik sonulara ulaty- sa da bu ileyi bir sretir ve diyalektik, bu srecin yasasn dan baka bir ey deildir. Hegel kendi dneminde bu srecin nesnel olarak son aamasna ulatn ve bu nedenle de artk kendi bilincine ulaabileceini dnmektedir. Akln kendini tarihte amas olan tinin bu aamasnda felsefe artk kendini kavrayabilecek, (Hegel'in felsefesinde) kendi felsefesini rebile- 86 Hegel ektir. Kendi bilincine sahip olmak her eyden nce kendi tari hini, kendi servenini anlamak demektir. Bu biimde anlalan felsefeye giri sz konusu olamaz. Ya ni Grngbilim bilgisiz olduklar kabul edilen okurlara felsefe yi retmek amacn gtmeyecek, onlar bilgisizlikten bilgiye geirmeyecektir. Felsefe, "bilgisiz"i bulunduu yerden, arasz duyusal ve kesin bilgiler ortamndan alacak, onu kendi i itili- iyle felsefeye doru gtren yolu, onunla birlikte izlemekle yetinecektir. Bu yolu filozofun yaratmas gerekmez, o, dnce nin kendi yoludur, dilin kendi yoludur. "Bilgisiz" duyularn tanklnn kesinliine inanr. Grn gbilim nce bu inantan sz edecek, onu yine kendi i ele- riyle zmleyecek, nasl kendi i mantyla, kendi kendisini aarak tkettiini gsterecektir. Bunu "bilgisiz"e gsteren filo zoftur. Ama filozof bunu kendi ltlerini bilincin deneyimine dardan ekleyerek, doal bilince kendi felsefi ltlerini zorla benimseterek yapmaz. Filozof doal bilincin nerede tkenecei ni, nerede felsefi bilince dneceini bilir, ama felsefenin ile vi, bunu sz konusu aamada bildirmek deildir. Doal bilin, tarihsel geliimi sonucunda felsefi bilinci kendi kendisinden reten bilin olarak, bu sonuca yine kendisi ulamaldr. "Bilgisiz" yalnzca duyumlamaz, alglamaz, nesnelere inan maz, o ayn zamanda bir uygarlk iinde bulur kendini; bu ba lamda o "drst insan"dr, "feodal"dir, jakobenlik iin savar ya da Roma Cumhuriyeti' nin bir yurttadr. Grngbilim, kl trn bir derlemesi olarak, bilincin btn bak alarnn, ona karlk olan btn varolusal tutumlarn, insanlarn toplum sal edimlerinin btn trlerinin tam bir sistematiini de ierir. Bu varolusal tutumlar rnekleme yoluyla ya da sembolizm yoluyla baz yaptlarda da kendisini yanstmaktadr: Yunanl yurtta ayn zamanda bir Herakleitos'tur, Anaksagoras' tr, Sop- hokles'tir, Flaton'dur. Yine ayn kltr tarihi dinlerde, iirlerde, tarih yazlarnda ve zellikle de filozoflarn sylemlerinde, ken dini dile getirir. Bir kltrn kendisini senteze ulatrd an olarak felsefe ve tarihi Grngbilim'de nemli bir yere sahiptir. nsanln kltr serveni dnme srecidir. Felsefe bu srete zel bir yere sahiptir. Felsefe tmyle rasyonel, hibir Tinin Grngbilimi'ne Filozofla Di eri ni n Di yal ogu 87 nermesi postulat niteliinde olmayan, sonuna kadar meru- latrlm bir sylem kurma abas olarak insanln kltr de neyiminin doruunda yer alr. Felsefe tarihinin eitli felsefe akmlar erevesinde birbiriyle badamaz nitelikte sonulara varmas ve kritik felsefenin bundan, mutla kuramda deil, ahlakl edimde aramak gerektii sonucunu karmas karsn da. Kant sonras felsefe, dncenin sylemsel olarak merula- trlmas gereksemesini bir yana atarak, cokulu ama yeterince temellenmemi nermelerle alan romantik akma ynelmiti. Yeni akm yeterince ikna edici bulmayan Hegel, Kant' n vard sonular da hesaba katarak onun felsefesinin dne koy duu snrlar amay amalamaktadr. Kltr bir btn ola rak, politik, tarihsel, bilimsel dzlemleriyle. Kant tarafndan, kuramsal ve pratik olmak zere birbirinden sk skya ayrlm alanlarn bir arada kapsayan bir btn olarak kavramann tek yolu budur. Felsefenin, bandan beri amalad eyi, en geni anlamnda kltr, kavramlara ykseltme, insanl kendi bi lincine ulatrma iini baarmak iin, felsefe, Kant' n ona koydu u snrlamalar amak, kltr bir btn olarak kavrama hak kn yeniden merulatrmak zorundadr. Descartes metafizii, iki tz anlayyla ann kltrnn iinde barndrd ve birbiriyle eliir yapda grnen iki bo yuttan (doabilim ve dinbilim) her ikisinin de ontolojik adan temellendirilebilir olduunu gstermeye alm, birinin sonu laryla dierinin sonularnn, alanlarn birbiri karsnda iyice snrlanmasyla, birbirini yok etmeden, bir kltr iinde kavra- nlabileceini savunmutu. Bylece bir kez snrlar belirlendik ten sonra, mekanik bir doa anlaynn din tarafndan kabul edilebilir olduunu dnmekteydi.^ Kant ise, benzer bir bi imde, kuramsal aklla pratik akln kurallarn (Newton ve Ro- usseau' yu) ve onlarn birbiri karsndaki snrlarn belirlemek abasndayd. Descartes' izleyen dnemde, mekanikletirilmi doann, kuramsal ve pratik (ahlaksal) tm ynleriyle insan da bir tr duyumlar mekaniine indirgeyecek biimde alann geniletmesi olgusundan sonra, sz konusu abann, insann ahlaksal edimleri alannda zgrlk kavramnn yeniden me- 4 Bu konuda Descartes' n din adamlaryla yazmalar zellikle ilgintir. 88 Hegel ruluk kazanmas asndan bir ilerleme oluturduu kukusuz dur. Ama imdi kltr etkinlii iinde ok daha nemli bir yer tutan ve felsefenin kendisini sz konusu kltr sentezi iinde zmsemesini bekleyen yeni bir alan vardr: Tarih. Artk felsefe nin hesaba katmas gereken, Galilei ya da Newton' un rneini oluturduu bilimsel sylem olduu kadar ve belki de daha faz la, Bastille' in aln, terr ya da Napoleonun eylemleridir. Fransz Devrimi' nde gereklikle aklsalln uzlamasnn nemli bir aamasn gren Hegel, btn insanlk tarihini bu uz lam hazrlayan, ona doru ilerleyen bir sre olarak grecek tir. Hegel' in Tbingen'de niversite arkadalar olan Schelling ve Hlderlin'le birlikte, Bastille' in alnnn birinci yldnm n kutlamak iin bir zgrlk aac dikmi olduklar sylenir. Hegel bir genlik yazsnda "Hayat dnmek, ite yaplmas gereken bu" demekteydi. Gerekten de hayat, bireyin, kltrn, insanln hayat onun dncesinin balca konusu olmay so nuna kadar srdrd. nceleri, Devrimde Aydnlanma'nm ilke lerinin gereklemesini gren Alman entelektelerinden byk bir ksm, jakobenizm ve devrim ordusunun askeri baarlar zerine tutumlarn tmyle deitirirlerken Devrime sonuna kadar bal kalanlar arasnda, Kant' la birlikte, Hegel de vard. Hegel bu byk politik olayn insanln hayatnda gerekle tirdii dnmn felsefe tarafndan aklanmas, olumsal bir olay gibi ihmal edilmemesi ya da ampirik bak asndan ele- tirilmemesi, ama tpk Yunan sitesi. Roma imparatorluu, Hris tiyanlk gibi, kavramlatrlmas gerektiini dnyordu. As lnda 1789 Devrimi genel olarak Avrupa'da dnsel etkinliin tarihe ynelmesine byk lde katkda bulunmutu. Ama en derin etkiyi Hegel zerine yapm olduu sylenebilir. O, tari hi kavramak iin, felsefenin ierik ve yntemlerini yenilemesi gerektiini dnyordu. nk tarihi anlamak insan eylemle rini nceden kestirilemez ve ok boyutlu yaplaryla kavramak demekti. Hayatn -bireysel hayatn, kltr ve insanlk hayatnn- ie riini yalnzca felsefe, doru felsefe kavrayabilir. Ama bu felse fe, ierie, kendisinden olmayan bir formu dardan bir kural gibi uygulamaya alan, biimci bir felsefe olmamaldr: "o- Tinin Grngbilimi'ne Filozofla Di eri ni n Di yal ogu 89 u kez felsefe ierii boaltlm, biimsel bir bilgi olarak kabul edilir. Oysa hangi bilimde olursa olsun, ierik bakmndan ha kikat, yalnzca, eer onu ortaya koyan felsefe ise hakikat adn almaya layk olabilir; dierleri istedikleri kadar ince dnme yollarna bavurarak felsefeyi bir yana atp ilerlemeye alsn lar, felsefe olmakszn onlarda ne hayat, ne tin ne de hakikat bulunabilir."^ Yine Hegel, zamannda zellikle kritik felsefenin saldrlarna bir tepki olarak ortaya km olan, "doal felsefe" denilen ve kavramsz felsefe yaplabilecei inancna dayanan akmlar da eletirir: "Yine ayn biimde, bugn, kendisini kav ramdan stn gren ve kavram yokluunda kendisine sezgisel ve iirsel bir dnme tarz seen bir tr doal felsefe, dnce nin kendisine yalnzca karklk salad bir fantezi anlayn dan kaynaklanan, ne et ne balk, ne iir ne felsefe olan tuhaflk lar, hayal rn bileimleri pazara karmaktadr."^ Bir baka trden bir doal felsefe anlay ise saduyuya dayanarak ken dini temellendirmektedir: "Buna karlk saduyunun gvenli yatanda akan doal felsefe, en iyisinden, sradan hakikatleri dile getiren laflar retmekte", anlamszl yzne vurulunca da, kant olarak, herkesin yreinde bulunduunu varsayd duygular yardma armaktadr. Oysa kavramsz hakikat sz konusu olamaz ve insanlk doas gerei birbirini kavramlar yoluyla anlamaya ynelir. nsanlk ancak bilinlerin bir arada oluuyla, anlamasyla mmkndr. Hegel yalnzca duyguya s nmay ve yalnzca duygu yoluyla anlaabilmeyi insana kar bir tavr olarak mahkm eder. nk kendi bilincine erimi btn akllar tarafndan kabul edilebilecek nitelikte bir haki kat ancak kavramlarla i grerek elde edilebilir. Hegel kavrama ksm olan ve en iyi rneini zamann romantik felsefe akm larnda bulan felsefeyi yeniden kavramla uzlatrmak amacn dadr. Ama eer bu gerek bir uzlam olacaksa, o zaman bu akmn dile getirdii boyut, duygular, aclar, hazlar da kavram- latrlabilmelidir. te, Hegel' in temel savnn bu noktada yer ald sylenebilir: Her ey, btn hayat, btn boyutlaryla ta rih kavramlatrlabilir. Ama bunu yapabilmek iin kavram ye- 5 Hegel, Phenomenologie de l'Esprit, 1, Paris, Aubier, 1941, s. 58. 6 Hegel, age., s. 58. 90 Hegel niden tanmlanmal, ierikle btnlemeli, onun gidiini yakn dan izlemeli, ona katlmaldr. Hegel' in felsefesi gerek bir ikinlik felsefesidir. Descartes' n Tanrda temellendirdii hakikat lt sorununu, Grngbi lim'in, ozbilinlerin iletiimi sorununa, yani dil sorununa dn trdn grmekteyiz. Her ne kadar Hegel'e gre tarih akln kendisini zamanda amasysa da, o ayn zamanda insanln umutlar, umutsuzluklar, aclar, sevinleri, inanlar, inan szlklardr. J . Hyppolite bir makalesinde Grngbilim'i insan tininin Oedipus tragedyas olarak yeniden okumay nerirken bu noktay vurgulamak ister.^ Hyppolite Freud'dan hareketle, onun zmlemelerinden yararlanarak bu kitab okumann bi ze, Hegel' in baka terimlerle dile getirdii sorunu kavramada ve yaptn yap ve dilini anlamada nemli ipular salayaca kansndadr. Grngbilim'in balarnda sz edilen doal bi lin kendi kendisinin farknda olmayan, bilinsizlik durumu dur. Gren ama kendisini grmeyen, grmekte olduunu gr meyen bilin bir eyler bilmekte ama bilmekte olduunun far knda olmamaktadr. Bu durum bilmeme durumu deildir; bil diinin farknda olmama, bir gn bunu fark edebilme imknn iinde tar. Grngbilim'in sonunda bilin, Freud' un bir psika nalizin sona ermesi iin hastadan demesini bekledii eyi syle yecek, "Ben bunu hep biliyordum" diyecektir. Bilin kendi ser veni olan bu yolculuun sonunda, aslnda bilinsiz bir biimde hep bilmekte olduu kendi hakikatini bilecektir. Bilin bu dene yimi, bu yolculuu sahip olduunu sand her hakikatin srek li olarak olumsuzlanmas olarak yaadndan, bu yol "o halde, kuku yolu ya da daha dorusu umutsuzluk yolu olarak grle bilir." Tpk Oedipus' un kendini kefetmesi gibi, bilin aclarla dolu bu yolda kendini kefedecek, kendi hakikatine ulaacaktr. Hyppolite Grngbilim'i Freud' un kavramlaryla yeniden okumay nerdii bu metinde ok nemli bir baka noktaya deiniyor: Grngbilim'in bilinci ele ald balang noktasn dan beri, bu henz bildiini bilmeyen bilincin servenini bilen, anlatan kimdir? Biz, yani filozof. Burada da, tpk Emile'de ol- 7 Hyppolite, J ., Figures de la Pensee Philosophicjue, I, Paris, P.U.F., ss. 213-231. 8 Hegel, Phenomenologie, I. s. 69. Tinin Grngbilimi'ne Filozofla Di eri ni n Di yal ogu 91 9 Hegel, age., s. 73. duu gibi iki kii sz konusudur: Deneyimi yaayan bilin ve onu izlemek, onun deneyimini anlatmakla yetinen filozof. te, Grngbilim'de bir felsefe sylemi iin yeni olan nokta burada ortaya kar: Eer filozof bilincin hakikatini, sonunda ona "ben bunu zaten biliyordum" dedirtecek olan hakikati, yani bilincin zn balangtan beri biliyorsa, niin bunu ona hemen akla maz? Bu soruya karlk olarak Hegel "Bizim onun z olarak bildireceimiz ey, onun hakikati deil, bizim onun zerine bilgimiz olacakt"' demektedir. Burada lt filozofun lt, hakikat yine onun hakikati olarak kalmakta, felsefi olmayan bi lin iin ikna edici olmamakta, sonu olarak da gerekten evren sel uzlam salama gcnden yoksun kalmaktadr. O halde felsefenin mesajn iletmesinin tek yolu, felsefi olmayan bilinle diyalogunun tek yolu, yani felsefenin hep aram olduu evren sel uzlam salamann tek yolu felsefi olmayan bilincin ser venini ciddiye almaktadr. nk bilincin hakikati ancak zbi linlerin iletiiminde, bak alarnn (felsefi olanlar ve felsefi olmayanlar da dahil olmak zere) uzlamnda bulunur. Tinin Grngbilimi nde Bilincin Serveni Hegel Grngbilim'i eitici nitelikte bir metin olarak dnm t ve bu nedenle okuyucuyu alp felsefeye doru gtrecek bu eseri, kukusuz, ak ve anlalr bir dille yazmay amalam olmaldr. Ernst Bloch onun bu konuda baarszla uram olduunu, buna karlk, ortaya kan rnn felsefe metinleri dnyasnda ei bulunmaz bir tarzda, ayn zamanda iinde eit lilii barndran ve merkezi iyi belirlenmi olan, hem diyonis- yak hem de i dzenleniinde son derece salam bir metin oldu unu belirtmektedir.^ 1807'de yazlm olan bu eser, pek ok felsefe tarihisinin belirttii gibi Hegel' in belki de en nemli ve kukusuz en ok tartlm olan eseridir. Bat felsefe geleneinde eine rastlanl mayan bu alma, kuramsal atsnn karmakl ve dour duu byk dil glkleri yznden uzun zaman yeterince tannmamtr. Oysa Grngbilim Hegel' in sisteminin temeli ve onun sistemine ulamann tek yolu olarak dnlm ve bu ekilde yazlmtr. Kukusuz, onu gerekten anlamak iin ok daha gerilere gitmek, bu metnin yap talarn oluturan kavramlarn teolojik eserler denilen genlik yazlarnda dile ge tirilen, daha ok varolusal arml konularna, onlarn duy gusal arka dzlemlerine eilmek yararl olacaktr. nk J ean VVahl'n dedii gibi "Hegel' in felsefesi birka mantksal formle indirgenemez. Ya da, daha iyi bir deyile, bu formller ilerinde yalnzca mantksal kkenli olmayan bir eyleri barndrrlar."^ 1 Bloch, Ernst, Subjet-Objet, Edairdssements sur Hegel, Fr. ev., M. de GandiUac, Gallimard, 1977. s.55. 2 Wahl, J ean, Le Malheur de la Conscience dans la Philosophie de Hegel, Rieder, 1929, s. 9. Tinin Grngbilimi'ne Bi l i nci n Serveni 93 Kavramlarn birbiriyle zincirleniinden oluan bu sistemin ar dndaki gizli duygusal zenginlii kavramak, sistemi gerekten kavramann tek yoludur. Ancak bu yolla, Grngbilim yalnzca bir doktrine giri olarak deil, gen Hegel' in sorunlar olan ve yalnzca zihinsel deil, ayn zamanda ahlaksal, dinsel ve varo lusal zellikteki sorunlardan hareketle ulalan bir sonu ola rak grnecektir. Ancak o zaman Grngbilim'in kavramlar canl bir yaantnn dile getirilii olarak okunabilecektir. Fransz kltrnn Hegelci dnceye getirdii ufuk a c yaklamlar zerinde J ean VVahl'n Hegel Felsefesinde Bilincin Mutsuzluu adl kitabnn yapm olduu etkinin nemi bilin mektedir. Bununla birlikte, bu eser Hegel sistemine yneltilmi olan en dndrc ve belki de en ktmser eletiriyi dile ge tirmektedir. Hegelci dncenin kavramsal ve sistemli rnle rini hazrlayan genlik eserlerinden hareket eden ksa nsz n J . Wahl, bir sistemi serimleyen Hegel' in aslnda bu sistemi "aklad lde yktn" belirterek bitirir: "Bu kavramlar yava yava, canllklarndan bir eyler yitirecek, katlaacaktr; ve gerekten de, bizce, Hegel' in son durumuna ulam biimiy le sistemine yneltilecek en gl itiraz udur: Ne kadar zengin olursa olsun, bu sistem, iinde gen Hegel' in sahip olduu d nce, imgelem, umut ve umutsuzluk trlln barndracak kadar zengin deildir."^ Bundan fazla olarak, gen Hegel, daha sonra sistemci Hegel'e yneltilecek pek ok eletiriyi (zellikle akla ve aklsalln indirgeyici olma zelliine yneltilecek pek ok eletiriyi) dile getirmitir. Mantk ve Ansiklopedi'de kendini gsteren Hegelci dnceye yneltilebilecek Kierkegaard tarz, ya da ok daha nemlisi, Stirner tarz eletiriyi iinde barnd ran bu genlik eserlerinin tannmasnn, Grngbilim'in ok daha ierikli bir tarzda okunmasna imkn salayaca kuku suzdur. nk bylece, Grngbilim'in kavramlar J . VVahl'n diledii gibi, canllk kazanacak, kavram-d (ncesi ya da son ras) duygusal boyutlaryla btnleecektir. J . VVahl'n bu yakla m ne kadar dikkate deer olursa olsun yine de Grngbilim Hegel' in kendisi tarafndan sistemine giden bir yol, bir giri ola- 3 Wahl, J ., ge, s. 12. 94 Hegel rak tanmlanmtr ve yalnzca bu nedenle bile, Hegelci dn ceyi tanma giriiminde bir balang noktas olarak seilebilir zellikte bir metindir. Grngbilim, yalnzca dnsel deil, ayn zamanda da pratik, tarihsel geliim izgisi zerinde artk tin olma aama sna ulam olan bilincin zgemiini yeniden dnmesi ola rak tasarland iin, bireysel bilince eitici bir okuma imkn salayacak, okuru henz felsefi olmayan doal bak asndan bilime doru ykseltecek bir metin olacakt. Bu son aama ar tk kendi bilincine ulam, kendini tin olarak kavram olan bi lincin yer ald noktadr. Balangta bilin kendini dolaymsz duyusal izlenimin bilinci olarak gsterir. zne-nesne ikiliinin bilgi dzleminde ilk kez kendini gsterdii bu andan itibaren kendi i diyalektiiyle gelien bilgi, gittike daha fazla dolay ma sahip ve daha kavramsal bir yapya doru ilerleyecektir. O halde bu serven ayn zamanda, kltrn kendini kavramsal- latrmaya doru yani felsefeye doru yapt yolculuktur. Bu yolculuu, bilincin bu odiseasn anlatan (ve onu yalnzca anlat makla yetindiini srarla vurgulayan) Grngbilim bireysel bi lin (okur) asndan da, onun iinde bulunduu felsefe-ncesi bak asn ap bilime doru ilerlemesini salayacak eitsel bir deere sahip olacaktr. Grngbilim'm bir tasarm olarak ele alndnda, dour duu sonulardan ilki, bu "eitici" olma amacndan kaynak lanmaktadr. Gerekten de kitap Hegel'in de nceleri belirttii gibi bir "giri", "hazrlk" ve bu anlamda sistemin "ilk blm" olma zelliini tar. Hegel ok sonralar, sistemin tmn ge litirmi olduuna inandnda, bu sistemin bir daire olutur mas (daha dorusu i ie krelerden olumas) nedeniyle, onun serimlenmesine (ya da okunmasna) neredeyse "herhangi bir" noktadan balanabileceini dnerek "birinci blm" bal nn yerinde olmadn dnmtr. Ayrca felsefe mutlak bil gidir. Hegel'e gre "yalnzca mutlak hakiki ve hakikat mutlak tr." Felsefe ne Organon gibi dnmeden nce dnme arac nn bilgisi ne de hakikat sevgisidir. Hegel ena yazlarnda her felsefenin bir "hazrlkla" balamas gerektii grn iddetle eletirmi ve Schelling' in hasm olan Reinhold' un bu yaklamy- Tinin Grngbilimi'ne Bi l i nci n Serveni 95 la, kendisini hibir zaman bilime ulaamadan tapnan eiin de kalmaya mahkm etmi olduunu sylemiti. Yine Fichte ve Schelling'in Sistemleri Arasndaki Fark adl eserinde ve iman ve bil gi konusundaki makalesinde bu eletiriyi gelitiren Hegel'e g re. Kant da ayn ekilde, bilmeden nce bilme aracn incelemek le kendisini balang noktasn, yani Locke tarz znelcilii, amamaya mahkm etmitir: Kritik yaklamn bilgiyi bir ara olarak kabul etmekle nceden varsayd zne-nesne ayrmn bu bak asndan amak mmkn deildir. Aslnda Kant' n felsefesi iinde zne ve nesnenin zdelii eklindeki (Schelling ve Hegel'in benimsedii) speklatif ideyi, transandantal de- dksiyonda, tohum halinde bulundurmaktadr.^ Ama Kant' ta bu ide henz btn sonularyla gelitirilmemi ve bu nedenle onun felsefesi bilgi zerine "dn" felsefesi olarak kalm tr. J . Hyppolite'in bir makalesinde gstermi olduu gibi Hegel Kant' n sorunsalnn aslnda bilgi sorunsaln atn dn yordu. Kant yalnzca dn olmayan ama ayn zamanda d n zerine dn olan felsefenin yani mutlak bilginin ilke sini kefetmi ama gerekletirememitir. Bylece onun felsefesi sonu olarak Locke' un giriiminin bir uzants, bir bilgi felsefesi olarak kalm, insan varlnn mutlakla ilikisini kuramam, varlk ve bilginin ayrl kadar birliini de kuran ve kukusuz her eyin bilgisi demek olmayan ama mutlan kendi bilgisine erimesi anlamna gelen mutlak bilgiye ulaamamtr. Onun te mellendirdii bilgi insan iin geerli ama snrl bilgidir. Oysa kategorilerin transandantal dedksiyonunda Kant bilginin ilk temeli sorusunu sorduunda, nesnellii, nesnenin nesnelliinin znenin znelliiyle ayn olduu dncesiyle temellendirilmi- ti. Ama yarg konusunda Kant bu dncenin sonularn geli tiremedii iin, bu dzlemde bilgiyi fenomenal bilgi olarak snr landrm ve nesnelliini bu snrlamayla temellendirmitir. Am pirik bilginin tek gvencesi, onun sonlu, snrl ve bu anlamda fenomenal bir bilgi olmas, "kendinde ey" konusunda bir ey dememesidir. Bu yaklamn olumsuz bir sonucu da, fenomenin kendisinin mutlak bilgi asndan deersizlemesidir. 4 Hyppolite, J ean, Figures de la Pensee Philosophicjue, I, P.U.F., 1971 s. 175. 96 Hegel Kant' n belirledii biimiyle bilin bak asna yerletiril diinde dnya indirgenemez bakalyla ve yabanclyla, znenin karsnda, onun eriemeyecei bir ey olarak duracak tr. Mutlak, asla bilgisine ulaamayacamz bir bakalk, insan bilgisi de mutla hibir zaman yakalayamayacak bir znellik olarak kalacaktr. Kant' n fenomenal bilgiyle mutlak arasnda var olduunu gsterdii uurumun bulunduu yerde Hegel zo runlu bir ba kurmak amacndadr; ona gre fenomenal bilgi zorunlu olarak ve kendiliinden mutlak bilgiye doru geliir. Ama bunu gelitirmenin tek yolu yine fenomenal bilgiye, bilin bak asna dnmek, oradan hareket etmektir. "Bu nedenle" diye yazmakta Hegel Ansiklopedi'de, "yaym lanmas srasnda ' Bilim sisteminin ilk blm' olarak adland rlan Tinin Grngbilimi'nde, zorunluluu bu bilinle kendisi arasndaki sreklilikle ispatlanan felsefi bak asna varncaya kadar, onda mevcut diyalektii gelitirmek zere, tinin ilk gr nmnden, dolaymsz bilinten hareket ettim."^ O halde mut lak bilgi olarak felsefi bilginin, ya da bu anlamda bilimin temel- lendirilmesinin ilkrneini Grngbilim'de grmekteyiz. Bu ba kmdan Grngbilim eitsel deerinin yannda felsefi bir ispat deerine de sahiptir. Yani Hegel' in felsefesine giri, ayn zaman da bu sistemin ilk temellendirilii, merulatrlmas olmakta dr. nk yukardaki alntda belirttii gibi Hegel Grngbi lim'de, doal bilincin nasl kendi i diyalektiiyle felsefi bak asna doru ilerlediini anlatmaktadr. Burada, ayn zamanda felsefi bir ispat sz konusudur; ama bu ispatn ya da temellen- dirmenin zgn yan onun grngbilimsel niteliidir. Burada filozof, felsefenin bak asn doal bilin (sradan insann ya da baya bilimin bilinci) karsnda temellendirmek iin felse fe tarihinde daha nce hi rastlamadmz bir ynteme bavur makta, onun kendini kendi geliim tarihinde grnr klarken alm olduu figrleri betimlemekle yetinmektedir. Gerekten de filozof (Grngbilim'in yazar) hibir eyi kurmamakta, bi lin figrleri silsilesini betimlemektedir. Bilin bu geliim s recinde kendini deil nesnenin dnmn grmekte, ama sonunda, bu srecin kendi geliimi olduunu, nesnelerin tarihi- 5 Hegel, G. W. R, Encylopedie, s. 25 R. Tinin Grngbilimi'ne Bi l i nci n Serveni 97 nin, dnyann tarihinin, kendi tarihi olduunu anlad zaman, bu tarih, onun gznde bir ispat, yani sonuta aa kan zne ve nesne zdeliinin ispat deerine sahip olacaktr. O "bizim iin" yani filozof iin imdiden bir ispattr. nk bu geliimin zorunluluu tarihle akln, kavramla zamann birliinin sonucu dur. Gerekten de A. Kojeve' in Hegel zerine verdii derslerde gsterdii zere Hegel, kavramla zaman zdeletiren ve bu yolla aklsall, hibir aknla bavurmakszn, bu dnyadan baka hibir akn-dzleme bavurmakszn sistemletiren ilk filozoftur.'' Grngbilimsel yntemin felsefi bir ispat zelliini kazan masnn nedeni, burada incelenecek konunun bilincin geliimi olmasdr. Filozofun bu incelemeye kendi ltlerini dardan eklememesinin ama bu geliimi betimlemekle yetinmesinin, g rngbilimsel yntemden baka bir ispat tekniine bavurma snn nedeni budur. Hegel bu konuda Grngbilim'de yle de mektedir: "Bilin kendi ltn kendi iinde tar ve bundan tr de aratrma, bilincin kendi kendisiyle karlatrlmas eklinde olacaktr; nk yukarda yaplan ayrm onun kendi snrlar iinde kalmaktadr. O kendinde dieri-iin-olan bulun durur, ya da bilgi annn belirlenebilirlii genel olarak onun iinde bulunur. Ayn zamanda, dieri, ona gre, yalnzca onun iin deildir; o, bu bantnn dnda olarak ya da kendi-iin ha kikat andr. Bu nedenle, bilincin kendi iinde kendinde-varlk ya da hakikat olarak belirlemi olduu eyde biz, onun kendi kendisinin kendi bilgisini lmek iin oluturmu olduu l y buluruz. Bilgiyi kavram, z de ya hakiki varlk ya da nesne olarak adlandrrsak, inceleme, bu durumda, kavramn nesne yi karlayp karlamadn aratrmaktan ibaret olur. Fer, tersine, z ya da nesnenin kendinde varln kavram olarak ad landrrsak ve eer nesneden nesne olarak yani onu bir dieri iin var olduu ekliyle anlarsak o zaman inceleme, nesnenin kavram karlayp karlamadn incelemek eklinde olur. Bu iki sunuun birbirinin ayn olduu anlalmaktadr; ama nem li olan, btn aratrma boyunca iki ann, kavram ve nesnenin, bir dieri-iin-varlk ve kendinde-varlnn incelediimiz bilginin 6 Kojeve, Alexandre, Introduction a la Lecture de Hegel, Gallimard, 1947, s. 336. 98 Hegel Ben ve Onun Ben-Olmayan Dnyas Felsefe tarihilerinin bir blm Bat felsefe geleneinin dou tarihi olarak Sokrates'i (ya da Kojeve'in deyimiyle Sokrates-Pla- ton'u), dier bir blm ise, biraz daha geriye giderek, ilk do a felsefecilerini gsterirler. Felsefenin douu ayn zamanda aklsalln, yani varl aralarnda aklsal olarak aklanabilir balar bulunan birimlerin oluturduu bir btn olarak kavra yan yaklamn douudur. nsanlk bu yaklamdan nce bir bakasna, mitolojik yaklama sahipti. Bu bakmdan felsefenin douunu anlamak mithos'tan logos'a geii anlamak demektir. Felsefenin Sokrates ncesi dnrlerce balatldn ne sren 7 Hegel, G. W. R, La Phenomenologie de l'Esprit, Fr. ev. J . Hyppolite, Auhier, 1941. s. 73-74. snrlar iine dtn ve bu bakmdan, aratrma sresince llerimizi, kiisel ide ve dncelerimizi beraberimizde getir memiz gerekmediini iyice hatrlamaktr; tam tersine onlar bir yana ataraktr ki biz nesneyi kendinde olduu ekliyle ve kendi kendisi-iin dnmeyi baarabiliriz."^ O halde filozofa den, bu mantksal (ezamanl) bir temel- lendirme sreci olarak kullanlabilecek ilerleyii artzamanl olarak yaayan bilincin servenini, yine bu sre iinde ortaya kan ve bu bakmdan da hem mantksal hem tarihsel olan kav ramlarla anlatmaktr. Grngbilimsel ynteme bavurmak bi lin bak asna yerlemek demek olduu iin ilk bakta He gel'in, Schelling' in mutlak bilgi asn brakp Kant ve Fichte' nin bak asn benimsedii sonucu karlabilir. Oysa Hegel zne-nesne zdelii dncesinin dogmatik olmayan bir tarz da temellendirilmesi amacyla bu geri dn gerekletirmek tedir. zne-nesne, ben ve dnya zdeliinin kurulmas iin nce bu iki terim arasndaki ayrmn ciddiye alnmas, yani fe nomenal bilince geri dnlmesi gerekir. te Tinin Grngbilimi bu geri dn sayesindedir ki, felsefe tarihi kadar eski olan bu zne-nesne ayrln ayn zamanda bir zdelik olarak anlatabi lecektir. Tinin Grngbilimi'ne Bi l i nci n Serveni 99 sava gre insanlk, bu aamada, varln kendisinden hareketle ortaya kt bir ilk unsur, dolaysyla var olanlar aklsal ola rak aklamamza yarayacak bir ilke bulma abasna girmekle bu adm atm bulunmaktadr. Thales arkhe olarak suyu kabul ettiinde nemli olan gerekten her eyin aslnda sudan olu tuu, z olarak su olduu savnn doru olup olmad deil, zsel olan ve olmayan arasnda insan dncesinin yapt ay rmdr. nsan dncesi bu ayrm yapt zaman, var olann, te- mellendirilmeksizin, onun zerine getirilmi olan sylemi me rulatrma yolunda hibir kayg tamakszn anlatlmasnn bir yolu olan mitolojik yaklamdan mantksal yaklama gemi bulunmaktadr. Bu sava karlk olarak, daha mithos'lar dneminde, daha ncesine gre st dzeyden bir aklsalla geiin yaanm ol duu, nk Olimpos' un tanrlarnn Zeus bakanlnda olu turduklar basamakl dzenin ve i blmnn bu tanrlarn il gilendikleri doa olaylar arasnda insan zihni tarafndan kavra nan bir dzeni yanstt sylenir. Bu bakmdan mitolojinin ken disi de insann, doa olaylarn, ben-olmayan kavrama yolunda verdii bir ilk abann rndr. Ama yine de mithos logos deil dir. O olsa olsa. Bat felsefesinin ve aklclnn tarih-ncesidir. lk doa felsefecilerine gelince, onlar Bat felsefesinin ve aklcl nn ilk ustalar olmak iin mitolojiye henz fazla yakndrlar: Thales' in suyu mitolojinin konusu olan bir maarann suyun dan, Herakleitos'un atei simyaclarnkinden ok az farkldr. Bu ikinci yaklama gre felsefe tarihinin asl balangc "Fi zikilerin anlattklar konularda ne doru ne yanl hibir ey bilmiyorum" diyen, bir rencisi onu alp doal bir gzellii seyretmeye gtrd zaman bu yerden skldn, agoraya, in sanlarn arasna dnmek istediini syleyen Sokrates' le gerek letirmitir. Bu tavryla Sokrates zne ve nesne ayrmn, ben ve ben-olmayan ayrmn yapan ilk dnr olmaktadr. Mithos dneminin insan srekli olarak d dnyayla ilgilenmekte ama bunu yaparken oraya tand tek gereklii yani birtakm ama lar, duygular, niyetleri olan kendini yanstmaktan ekinme mektedir. Oysa doann ilk kez Aristoteles tarafndan gerek letirilecek olan "bilimsel bilgisi" iin, insann, hereyden nce. 100 Hegel doann, kendisine yabanc, indirgenemez, baka bir varlk oldu unu kabul etmesi gerekmektedir. te bu yolla atlan ilk adm Sokrates' in fizik dnyayla kendisi arasna koyduu mesafeyle gerekletirdii ilerleme olmaktadr. Onun fiziin konusu olan varla kar kaytsztln dile getirii, bu varln insana, zne ye benzemediinin dile getirilii demektir. Ben-olmayann, doann, nesnenin bilgisini elde etme yo lunda etkili ve aklsal ilk giriime rastlamak iin ise, Platon'u geip (nk o, Sokrates' in moral zneye uyguladn Polis'e uygulayacak ve doa konusunda sylediklerinden ok bu alan da baarl olacaktr) Aristoteles'i beklemek gerekecektir. zetle sylemek gerekirse Bat felsefesinin Sokrates' le ba ladn dnenlerin temel sav, bu gelenein zne-nesne ay rm zerinde temellendii eklinde belirlenebilir. Sokrates z nellik alann amtr. Bu alan, kanlmaz olarak fizikten ok morale uygundur. Ama nemli olan Sokrates' in zneyi hangi adan ele ald deil, onu zne olarak yani nesneden farkl bir ey olarak ele almasdr. nk bu, nesneyi zne-olmayan ola rak ele almann ya da modern anlamyla fizik yapmann da ilk ve zorunlu kouludur. zne-nesne ayrmnn yapl bir baka geliimle (sandan bilgiye geile) bir araya geldiinde asl anla mn kazanacaktr. Szn douu insann douu kadar eskidir. Ama szn diyalog olarak domas iin bu yeterli deildir. nk bunun iin insan-doa ilikisi deil, insan-insan ilikisi gerekmektedir. Sz filozofun sz olmadan nce khinin sz ya da despotun sz olmutur. Bu sz felsefenin sznden ayran zellikleri anlamak, felsefeyi, onun douunu, ben bilincini ve dnya bi lincini, onlar arasndaki ayrm ve Bat felsefe geleneinin zel likle XVIII. yzylda onlar bir btn olarak kavrama yolunda verdii abay anlamak asndan byk neme sahiptir. Khi nin sz ve despotun sz dinlenen bir szdr; anlalan bir sz, onaylanan bir sz, kendisiyle tartlan, doru ya da yanl bulunan bir sz deildir. nk bu sz akn bir szdr ve yle bir hakikati iletmektedir. Oysa akn bir szle diyalog sz konu su olamaz. O ancak dinlenir. nsann varl kavramas insann insanla ilikisinden getiine gre ve bu sz karlksz bir sz. bir monolog olduuna gre insann bu aamada dnyay kavra- y da, temellendirilmi, her nermesi merulatrlm, aklsal bir sylem yoluyla olmayacaktr. Temellendirilmemi bir sz sany (doksa) dile getirir. Eer felsefenin Sokratesle birlikte, yani M.. V. yzylda Atinada doduunu kabul edersek, o zaman bu dnemde, bu yerde ya- anan nemli bir olay, dorudan demokrasi dediimiz ve sy- lemin yapsn deitiren kltrel sonularyla felsefe tarihini yakndan ilgilendiren olay hatrlamamz yerinde olacaktr. Bu olay, sistemin kendisinin onu oluturan birimlerin (yurttala- rn) kararlaryla belirlenmesi eklinde zetlenebilir. Sanlar di- le getiren sz bu belirlemede byk nem kazanm, dierleri- ni ikna etmek iin anlalr, temellendirilmi, etkileyici olma y- nnde gelime gstermitir. te Sokratesin mesaj bu noktada asl nemini kazanmaktadr: Ona gre Atinallar site iin do- ru olan ararlarken konumakta, birbirlerini ikna etmeye al- makta ve ounluun setii yolu site adna benimseyerek uzla- m aramaktalar. Ama ulalan sonu gerek uzlam deildir. nk bu uzlam sanlarn oylanmasyla elde edildiinden ortaya kan niteliksel ounluk gerek bir uzlam iin gerekli aklsal temeli salayamamaktadr. Gerek uzlama ancak diya- logla ulalr, yoksa karlarn belirledii sanlarn ve onlar di- le getiren monologlarn (karlarn ayn olmas gibi) doal baz nedenlerle birbirine denk dmesiyle deil. Atinallar karlar birbirine uyduu srece, ayn monolou dile getirdikleri iin, uzlatklarn sanmlardr. Burada uzlamay salayan akl deil doadr. Doa ise bilinler aras iletiimi deil olsa olsa birdmeyi salar. Atinallar, gerekten de, karlar bir dt- srece uzlatlar. Ama Pelepones savalarnda nemli eli- kiler ba gsterdii zaman uzlam artk imknsz oldu. Gn- mzn Fransz felsefe tarihilerinden F. Chtelet, sonuna kadar temellendirilmi, merulatrlm ve bylece gerek uzlam salama yeteneinde bir sylemi gelitirme abas olarak felse- fenin douunun bu noktada yer aldn belirtir. 8 Bu andan itibaren felsefe tarihi, benden ya da zneden ve ben-olmayandan yani nesneden, doadan, tzden hareket eden 8 Bkz. F. Chtelet, Platon, Gallimard, 1965. Tinin GrngbilimindeBilincinServeni 101 102 Hegel Tz Felsefesinden zne Felsefesine Doru Birbiriyle elien ve birbirini ikna edecek nitelikte aklsal bir temellendirmeden yoksun olan sanlarn att ve zmn artk diyalogda deil, iddette arand ortamda ilk olarak orta ya km olan ve sonuna kadar temellendirilmi sylemle ev rensel uzlam salama iddiasyla hayat bulan felsefe, gerek diyalogun kavramlarla kurulacan bildirmi ve Atinallar, ki ayr trden sylem araclyla varl aklsal olarak temel lendirilmi bir biimde kavrama abas olarak sregelmitir. Or taada egemen olan Tanr merkezli kltr yaps iinde her ne kadar antikan ulaamad bir noktaya gelinmi ve Hegel' in yorumunu geerli kabul edersek, "Tanr sitesi" kavram saye sinde evrensel bir insan idesi retebilmise de, bu dnemde ne zne-insan ne nesne-doa bamsz bir kategori olarak gelime mitir. Augustinus' ta ilk sistemli ifadesini bulan Tanr merkezci gr, her eyi dorudan doruya Tanrnn istemiyle aklayan bu "dolaymsizlik felsefesi", gerekten de, hibir varlk alannn bamsz olarak ele alnmasna izin vermemekteydi. Ortaan geri kalan ksm bu kategorilerin yeniden kurulmas iin veri len aba sayesinde atlan admlarn tarihi olarak dnlebilir. XVI. yzyl Rnesansyla doann yeniden gndeme geli i ve neredeyse ortaan Tanrsnn yerini aln izleyen XVII. yzyln mekanik doa anlay zne-nesne ilikisini bal ba na bir sorunsal olarak gelitirir. Hegel, Descartes' n "ilk ada filozof" olduunu syler. Hegel'e gre Descartes' n nemi onun cogito'dan hareket etmesi ve bylece znellik alann am ol masdr. Ama, te yandan, Descartes iin insan bir bilgi znesi olmaktan ok ontolojik nitelikte bir kategori, bir ruhtur. XVII. yzyl felsefecileri arasnda en tutarl ve tarihsel adan en b yk etki gcne sahip "tz felsefesini" gelitirmi olan kii (en azndan Hegel' in yaad dnem asndan) Spinoza olmutur. Hegel, onun felsefesinde mutla tz olarak kavrayabilmi ama zne olarak kavramay baaramam bir dncenin en yetkin rneini grr. Tinin Grngbilimi'ne Bi l i nci n Serveni 103 Sokrates' in sesiyle, kendi bilincine ulam olan kavramsal d nceye armtr. Bu ilk aryla balayan felsefe gelenei da ha sonra sanlarn atmasnn yerine doktrinler atmasn ge irdi. Metafiziin bir sava alann andran grnm, Kant' a gre, onun sanlardan gerekten kopmadnn ve kuramsal ak ln kendi bilincine eriemediinin belirtkesiydi. Bunu baarabil mek iin akl, anda tm yerleik yarglara ynelttii eletiri yi kendisine de uygulamal, dnyay kavramadan nce kendisi ni kavramal, ileyi tarzn ve snrlarn belirlemeliydi. Bu ise zneye dn gerektiriyordu. Felsefenin bu yeni giriiminin Hegel' in yaad dnemde kendini duyuran sonucu, nesne me tafiziinin yasaklanmas, onun yerine yeni bir alann, zne me tafiziinin gemesi oldu. Artk bilgi her eyin bilgisi olmadan nce bilginin bilgisi olacakt. Transandantal idealizm ad verilen akm Schelling tarafn dan yle tanmlanmaktayd: "Fer transandantal filozof iin yalnzca znel olan birinci dereceden bir gereklie sahipse, o, konu olarak alaca bilgide yalnzca znel olanla ilgilenecektir. Nesnel olan ancak dolayl olarak onun konusunu oluturacaktr ve sradan bilgide bilginin kendisi (bilme edimi) nesnesi kar snda ortadan silinmekteyken, buna karlk, trasandantal bilgi de bilgi nesnesi nesne olarak ortadan silinecek, geriye yalnzca bilginin bilme edimi kalacaktr. O halde, transandantal bilgi, bil ginin salt olarak znel olmas bakmndan bilgisi olmaktadr."' Bu adan Kant' izleyen ve onun moral beni' ni hareket nok tas olarak alan Fichte, znelcilii kktenletirerek, Kant' n bi lin bak asna direnen ontolojik artk olan "kendinde ey"i yenmeyi, felsefeyi onun boyunduruundan kurtarmay ama ladn bildiriyor ve bu bakmdan kitabn Fransz Devrimi' y- le karlatryordu. zne edilgin deil etkin ve zgn olacak, bilisel ben' in yerini yaratan ben alacakt. Her ey benin kendi sine zdelii ilkesinden hareketle aklanacak, doaya, ben' in olumsuzlan olmak, bo ve edilgin olmak kalacakt. Hegel, Fichte'de dile getirilen salt znelliin, dogmatik maddecilerin salt nesnellii gibi bir soyutlama olduunu dnr. Bu neden- 9 Hyppolite tarafndan yaplan alnt. Genese et Structure de la Phenomenologie de l'Esprit de Hegel, Aubier, 1946, s. 24. 104 Hegel Hakikati Yalnzca Tz Deil, Ayn Zamanda zne Olarak Kavramak "Ancak sistemin sunuluuyla meruluk kazanacak benim bak tarzma gre her ey u temel noktaya baldr: Hakikati yalnz ca tz olarak deil, ayn zamanda da zne olarak anlamak ve di le getirmek."^" Hegel Schelling' in Spinozacln amak gerek tiini byle dile getirmektedir. Spinoza doay sonsuz olan tek bir tzn modifikasyonlar olarak gryordu. Nesneler, dn ce ayn tzn iinde eritiliyordu. Bu tz Tanryd. Ama onda, z nellie, bilincin otonomisine yer yoktu. Oysa Hegel hakikati yal nzca tz deil, zne olarak da kavramak istemektedir. znel idealizmin deeri zneyi dnyann merkezine koymasndadr. Ama o da bilincin ulaamad tzsel artkla, "kendinde ey"le kar karya kalmtr. Hegel Kant' n akl salt olarak fenomenal bilginin snrlar iinde tutan anlayna kar kar ve onun, kavram gerein dnda grdn syler. zne ile nesneyi birletirmenin yolu varlkla kavram birletirmek, varl btn dzlemlerinde kavramsallatrmaktr. Doasz kavram yoktur. Ama doada kavram yoktur. O d- sallktan ve bilinsiz zorunluluktan ibarettir. Doada kavram kendi dnda, tmyle nesnellemi bylece de bilinsizlemi 10 Hegel, G. W. R, Phenomenologie, s. 17. le de, Schelling' in, znellik felsefesinden zarar grm doayla akl uzlatrma ynnde verdii abay olumlu bulur. Schel- ling'de doa grlebilir tindir. Fichte'nin znel beni' nin yerini ise mutlak ben alr. Akl doa ile birletirmek, aklsallkla tz uzlatrmak, Hegel'e gre, Schelling' i Spinoza' ya yakn klmak tadr. Fichte'nin ben'i ile Spinoza' nn tznn birlemesiyle, ben znelliinden kacak, tz ise hareketsizliinden kurtulacak tr. Schelling' e gre, doada uyumakta olan tin, tam olarak ge limi bir nesne olan insanda ben haline gelmektedir. zne ile nesnenin zdelii ve felsefenin mutlak bilgi olduu savlar, He gel'e uzun zaman Schelling' in izleyicisi ve savunucusu olacak kadar ekici gelmitir. Tinin Grngbilimi'ne Bi l i nci n Serveni 105 olarak bulunur. Fizik nesneler aras iliki mekanik bir ilikidir; doadaki hayat talam bir hayattr, lmdr. Canllk hare ketliliin, diyalektiin, hayatn douudur. Canl diyalektiktir nk kendi iinde kartn (cansz doay) barndrr. O halde hayat zne-nesne ilikisinin ilk kez kendini gsterdii yerdir. Canl, d dnyaya, cansz doaya, nesneye kar durur. Onu kendi varoluu iin bir ara olarak kullanr, tketir. Ama yalnz ca insan veri olan bir btn olarak olumsuzlayabilir, bylelikle de gerek bilin ve znenin oluumunu salayabilir. nsann douu bilincin douu demektir. nsan Hegel'in Grngbilim'de gsterdii zere edilgin bir edim olan bilme ediminde nesne karsnda silinir, onu kendi nesnelliinde kav ramak iin bilginin znesi olarak kendisini gz ard eder. Bilme ediminde n plana kan, kendi kendisini "anlayan" zne de il, nesnedir. zneyi kendisine geri dndren edim bilme edimi deil, istektir. O halde zbilin bu edimden kaynaklanacaktr. Yalnz istenilen nesneden bamsz olarak ele alndnda istek istenilen eyin yokluundan, onun isteyen znede bulunmay ndan, yani bir boluktan ibarettir. Onun olumlu ierii, bu nedenle, istein yneldii konu tarafndan belirlenecektir. Fer bu konu doal bir varlksa (yemek yeme isteinin konusu gibi), o zaman bu istek de doal olacak ve zbilince ulaamayacaktr. stein zbilinci dourmas iin, onun doal olmayan bir konu ya ynelmesi gerekir. Oysa bu aamada doal gereklie ait ol mayan istein kendisidir. O halde zbilince ulamas iin istein bir baka istee ynelmesi, yani bakasnn isteini istemesi, ba ka bir deyile ona kendisini "kabul ettirmeyi" istemesi gerekir. Bu amala karlaan iki insann ilikisi, yani insanlar aras ilk iliki, insann salt biyolojik bir varlk olmay brakp insan olma ya doru ilerleyebilmesi iin, hayvan isteklerinin temel deeri olan "hayatn korunmas" ilkesini amal ve "kabul edilme iin lesiye sava" biiminde olmaldr. Bu sava sonunda insann ka bul edilmi varlk olarak ortaya kmas iin iki kiinin savaa girmesi yetmez; ayrca, taraflardan birinin bu savata geri ekil mesi, korkmas, hayatn kaybetmeyi gze alamamas gerekir. O halde savan sonunda onlardan yalnz biri kabul edilecek, dieri onu kabul etmekle yetinecektir. A. Kojeve'in Tinin Grn- 106 Hegel gbilimi konusunda verdii ders notlarndan oluan kitabnn giri blmnde btn boyutlaryla ele alnan bu konuda bizim burada daha ayrntya inmemiz mmkn deil. Yalnzca unu belirtmekle yetinelim: nsanlar aras ilk iliki Kle-Efendi ilikisi olarak sonulanacak ve varln kendi bilincine ulamas yoluyla att ilk admla balayan tarih, Kle-Efendi diyalektii eklinde geliecektir. Bastrlm istek olarak alma yoluyla doay dn tren klenin biim verici etkinlii sayesinde insan dnyay ken disine yabanc bir z olarak ortadan kaldrr, onu kendinin klar. Bununla birlikte bilin gerek doyumunu ancak kendisini kabul edecek, tanyacak bir baka bilinte bulur. Hegel Grng bilim'in bir yerinde "nsann doasnda uzlama ynelim mev cuttur, onun varoluu yalnzca bilinlerden kurulu bir topluluk ta sz konusudur" demektedir.^^ Yine, Kle-Efendi ilikisini ele ald "zbilincin Bamszl ve Bamll" adl blme He gel yle balamaktadr: "zbilin ancak bir baka zbilin iin, kendinde ve kendi iin var olduu zaman ve bu nedenle kendin de ve kendi iin vardr; yani o ancak kabul edilmi varlk olarak var olabilir."i2 Son amac evrensel uzlam olan ve Kle-Efendi diyalekti iyle balayan tarih, aclarla, elikilerle, umutsuzluklarla iler leyen yolun sonunda, herkesin dierini bir ben olarak kabul edecei bir sitede, bir dnya devletinde son bulacaktr. Hegel'i Schelling' den ayran nokta burada ortaya kar. Schelling "olum suzluun ciddiliini, acsn, sabrn ve almasn" grememi tir. Onun zne ile nesne arasnda, ben ve dnya arasnda kur duu zdelikte olumsuzluun, zamann, tarihin yeri yoktur. "Hakikat btndr. Ama btn, geliimi araclyla kendisini gerekletiren, tamamlayan zdr. Mutlak konusunda, onun yalnzca sonunda aslnda olduu ey haline geldiini sylemek gerekir; onun hakiki gereklik, zne ya da kendi kendinin geli imi eklindeki doas, tam olarak budur. Eer mutla z ba kmndan sonu olarak tasarlamak elikili gibi grnrse, bu konu zerinde biraz dnmekle bu elikili grn dzelt mek mmkn olacaktr. lk ve dolaysz olarak dile getiriliinde 11 Hegel, G. W. R, Phenomenologie, s. 59. 12 Hegel, G. W. R, Phenomenologie, s. 155. Tinin Grngbilimi'ne Bi l i nci n Serveni 107 balang, ilke ya da mutlak, yalnzca evrensel olandr. Eer ben btn hayvanlar dersem, bu szckler bir hayvan-bilim yerine geemez; ayn ekilde aka grlmektedir ki tanrsal, mutlak, ezeli gibi szckler de ilerinde bulunan dile getirmezler ve byle szckler aslnda yalnzca dolaymsz olarak tasarlanan sezgiyi dile getirirler. Bu tr szcklerden daha fazla olan ey, hatta yalnz bir nermeye gei bile, yeniden kendine mal edil mesi gereken baka-oluu ierir, ya da bir dolaymdr. Oysa, san ki ondan, onun mutlakla hibir ilgisi olmadn ve mutlakla bir yere sahip olmadnn kesin olduunu sylemek dnda bir eyler demek iin yararlanlnca mutlak bilgiden vazgemek gerekiyormuasna insanlar kutsal dehete dren ey, ite tam da bu dolaymn kendisidir."^^ Schelling mutlakta dolayma, olumsuzlamaya yer vermitir, bu yzden onun felsefesi bir tz felsefesi olarak kalm, zneye ve onun tarihine ve tarihteki olumsuzlama gc olan zamana ulaamamtr. Onun zneyle nesne, ben ve doa arasnda var ol duunu syledii zdelik ve bu zdeliin ifadesi olan mutlak bilgi yalnzca bir sonutur. Schelling, kendisinden nce gelen filozoflarn ou gibi hakikati zaman-st bir ey olarak kavra maktadr. Oysa Hegel'in Grngbilim'de yer alan nl ifadesiy le "zaman ampirik varolua sahip olan kavramdr."^^ Mutlak bilgiyi felsefenin temeline koymak ve Schelling' in yapm olduu gibi, ondan hareket etmek felsefi bilinci nce den varsaymak demektir. Bu varsaym, felsefeyi felsefe-ncesi bilinci (doal bilinci, dolaymsz tini) ikna etme imknndan yoksun brakr. Hegel'e gre, Schelling' in sisteminde grld zere yree sklan kurun gibi patlayan hakikatin doal bilin tarafndan kabul edilmesini istemek onun, buna hi de gerek olmakszn, ba zerinde durmasn istemek demek ola caktr. Mutlak, Schelling' e gre olduu gibi, hakikattir ama G rngbilim kendinde ve kendi-iin mutla incelemeyecek, onu bilinteki haliyle inceleyecektir ve mutlak bilgi, srekli olarak kendini eletirerek adm adm ilerleyen fenomenal bilgiden ba ka bir ey olmayacaktr. 13 Hegel, G. W. R, Phenomenologie, s. 19. 14 Hegel, G. W. R, Phenomenologie, s. 39. 108 Hegel Dnya, Bilincin inde Kendini Bulduu Aynadr Hegel Kant' n bilgi ile mutlak arasna izdii kesin snr kabul etmez. nk ona gre bilgi nesneyi bozan bir prizma deil dir. Bilginin, ne nesnenin kendi iinden geip bize ulat bir ortam, ne de nesneyi bize ileten bir ara olmadn, onu bu e kilde tanmlamann, bilince daha en bandan hakikati yasak lamak anlamna geldiini Grngbilim'm giriinde ayrntl olarak aklar: "Felsefede eyin kendisini, hakikatte var olann gerekten doru bilgisini elde etmeden nce, mutla kendisi nin yardmyla elde ettiimiz ara, ya da onu kendisi sayesin de grdmz ortam olarak kabul ettiimiz bilgi konusunda anlamamz gerektiini varsaymak doaldr." Ama bu doal yaklam bizi, hakikatin ykseklikleri yerine, doruca, yanl lk bulutlarna gtrecektir. Bir ara olarak tanmlanan bilginin eletirisi, hemen ardndan, bu eletirinin eletirisini ve bylece, sonsuza kadar geri gitmeyi gerektirir. Ve yanllk korkusunun, zerinde biraz dnrsek, hakikat korkusu olduu anlalr. nk sorunu byle koymak, zne ve nesneyi bir daha asla bir- lemeyecekleri ekilde ayrmak demektir. Oysa bilgi mutlakla aramzda yer alan ekil bozucu bir prizma deil, hakikate do ru ilerleyen, kukularla, aclarla, elikilerle dolu yoldur. Bu yol filozofun varsayd, kurduu bir yol deil, bilincin kendi yolu, kendi tarihidir. Grngbilimsel yntem bilincin ilk duran dan hareketle, yani ilk duygusal bilgiden hareketle tine ulan caya kadar yaad tarihi, geirdii deneyimi betimlemekten ibarettir. Grngbilim, J . Hyppolite' in belirttii gibi bir tarih fel sefesi olmaktan ok bir kltr felsefesidir. Arasz duyusal bilgi den, kavrama ykselecek olan bilincin, kendi bilincine ulat zaman, nesnenin bilgisinin tarihi olarak yaam olduu tarihte kendi kltrnn tarihini bulmas, okumas demek olan Grn gbilim, bu okumaya en bandan yani bir zne iin bir nesne nin var olduu noktadan balayacaktr. Bilgi kendi kendini yad syarak diyalektik ilerleyiinde srekli olarak yeni bir nesnenin douunu grecek, deienin kendisi deil, karsnda bulunan ve kendisinden baka olan, kendisine yabanc olan nesne oldu unu dnecektir. Bilin bilme ediminde kendisiyle dnya Tinin Grngbilimi'ne Bi l i nci n Serveni 109 15 Hegel, G. W. R, Phenomenologie, s. 154. arasnda yer alan perdeyi amak iin srekli aba gsterir. Oy sa "Aktr ki, denildii gibi, ieriyi rtmesi gereken perdenin ardnda grecek hibir ey yoktur, tabii eer oraya hiz kendimiz girmezsek..." Nesne konusunda ard ardna gelitirdii tasarm larn kendi kendilerini ortadan kaldryla ilerleyen bu sre zbilinte asl nemli olan evresine ular. nk zbilinlerin diyalogu ile gelien bu sre sonundadr ki "bir hiz olan bir hen, ve bir hen olan bir hiz"^^ yani tin (ya da, yle demeyi yelersek, kltr) doacaktr. Hegel'de "Sanatn lm zerine Bir Deneme Hegel sylemi "tarihin sonu" bal altnda pek ok eyin sonun dan, tkeniinden, lmnden sz eder. Sanat da bunlardan bi ridir. Sanat, Hegel iin insanln gemiine ait bir eydir. Sanat trlerini mimarlktan balayp heykel, resim, mzik ve iirden geerek nesre ulaan ve giderek maddesel olandan, duyumlana- bilir olandan uzaklaan bir biimde snflandran Hegel, ann tipik sanat trnn roman olduunu syler. Bu sanat trlerinin kendi i geliim sreleri de ayn yolu izlemektedir; giderek du- yumlanabilir olandan, yani kkensel anlamyla estetik olandan uzaklama. Bu izgi zellikle iirde ok iyi bir biimde kendini aa vurmaktadr. iir tinsellikten, kavramdan, evrensellikten bir eyler aldka estetik alann dna der. Hegel' in adalar arasnda olduka yaygn olan "sanatn lm" dncesi, adalarnn tersine, Hegel'i zmemekte dir. nk sanat, bir dil-ncesi, ya da baka bir deyile, kt ko nuulan bir dildi. Hegel' in bu dncesini nasl temellendirdii- ni grmeden nce aklamamz gereken iki nokta var: 1. Hegel, sanat, temsil edici olmayan bir etkinlik olarak al maktadr. Son derece acl nitelikte olan bu anlay Frankfurt Okulu' nun Hegel'den esinlenme noktalarndan biridir. 2. Fstetik, insanln tine ulam srecinde getii evreler den birinin. Yunan uygarlnn temel kategorisi olmutur. Yu nan tinselliinin kendisi araclyla anlatmn bulduu din, es tetik bir dindir. Hegel Yunanllarn estetik dini ile Hristiyanl karlatrarak birincinin estetik nitelikte oluunun Tanr d- Hegel' de "Sanatn l m" zerine Bi r Deneme 111 ncesine tam olarak ulamada nasl bir engel oluturduunu aklamaktadr: Estetik, beraberinde zorunlu olarak getirdii maddesel, bireysel, duyumsal boyuttan tr, kanlmaz ola rak, kavram-ncesi, yani akl-ncesi ve (Hegel'de bu ayn ey olduu iin) dil-ncesi bir eydir. Hegel' in antik Yunan ve Hristiyanlk konusundaki grle ri genlik yaptlarnda (Erankfurt) ve olgunluk yaptlarnda (1802'den sonra) farkllklar gstermektedir. Hegel genlik d neminde olduu gibi olgunluk dneminde de Yahudiliin bu dnyadan uzak, korkutucu, yce ama yceliinden tr bu dnya ile hibir uzlam kabul etmeyen Tanrsna gre Yunan llarn estetik dininin ileri bir adm olduunu dnmektedir. Buna karlk olgunluk dneminden farkl olarak Hegel genlik dneminde {l'Esprit du Christianisme) Hristiyanln sa aracl yla gerekletirdii sonsuz ile sonlu, evrenselle bireysel. Tan ryla insan arasndaki dolaymsz birleimi eletirmekte. Yunan llarn estetik dininin rettii figrlerinin daha gelimi, daha kalc olduunu ileri srmektedir. sa bir bireydir. Oysa Yunan Tanrlar insanbiimsel grnmlerine karn insanla Tanr bir leimini tanrsal dzeyde kalarak, tanrsallklarn, insans d zeye indirgemeksizin gerekletirebiliyorlard. Yunan dininin Yahudilie olan stnl ise onun ilk olarak kendini aa vu ran, gsteren bir Tanr anlayna ulamasndan kaynaklanyor du. Yunanllarn imge-Tanrs Yahudiliin sonsuz ile sonlu ara snda rtlemez, kapatlamaz olarak nitelendirdii uurumu. Tanr idesini, grlebilir, duyumlanabilir yani estetik klarak kapatyordu. Oysa Grngbilim'den balayarak artk Hegel, Hristiyanl n mutlak bilgiye doru gidite filozof olmayanlarca varlabi lecek en ileri aama olduunu dnmektedir. Yani Hristiyan ln din anlay estetik olandan kurtulmu, syrlm bir din anlay olarak tine. Yunan dininin estetik niteliinden tr ba aramad lde yaklaabilmitir. Yunanllarn tinselliinin Yahudilerinkine stnl, o halde, ift anlaml bir stnlk tr. Yunanllar Tanrlarn sergileyerek onlarla ortak bir eyleri olduu duygusuna ulaabilmilerdi. Ama bu duygunun zorun lu olarak grme esine bal olmas -Platon' un da demi oldu- 112 Hegel u gibi- Tanr fikrinin evrensellii, kavramsall asndan sa kncal bir eydi. te bu nedenle Yunanllar tine ulaamadlar. nk dinin estetik yani duyumlanabilir e aracl ile (Tan r heykelleri) gerekletirdii uzlam, estetiin biimle madde arasnda gerekletirdii uzlamn hakikat asndan kt bir uzlam olmas nedeniyle baarszdr. zetle, Hegel'in adalarnn ou gibi -VVinkelman'n Yu nan sanat zerine yazlarnn uyandrd byk etkinin de so nucu olarak- Frankfurt'ta Yunan sanatna kar besledii byk hayranlk sona ermitir. Yunan a artk yitirilmi bir uyum a olmaktan ok bir olgunluk ncesi dnemidir. imdi Hegel, Yunanllarn gerekletirdii uzlam, dolaymszl ve gr- lebilirlik zerine temellenmiliiyle kusurlu bir uzlam olarak grmektedir: nsan gibi grnmek. Yunan Tanrsnn bir estetik seyir konusu olmasn getirmitir ama seyretmek, kavramak de mek deildir. Tersine Tanrnn grlebilir oluu onun kavram na ulamada, onu evrenselliini tanmada bir engel oluturmu tur. Oysa Tanrnn ete kemie brnmesiyle insanlk, kendisiyle Tanr arasnda seyirden farkl bir ilikinin olabilecei bilincine eriti. Bu bilin estetik seyirin gerekletirdii ilikiden ok fark ldr. nk estetik seyirdeki iliki, seyreden ile seyir konusunu kendi yerlerinde brakan ve aralarnda dsal bir ba kuran bir ilikidir. te Hristiyanln sildii, bu dsallk badr. nsan-Tanrnn yaad en nemli olay lmdr. sa l mekle, stelik gen lmekle, insanla Tanr arasnda gerekle tirdii uzlamn duyumlanabilir boyutunu ortadan kaldrm, bylece insanla Tanr arasnda doru ilikinin nasl olacan gstermitir: Tanr kendini seyir konusu olmakszn da gstere bilir. Tanr lmtr. O artk grsel dzeyde alan hayal gc nn deil, hatrlamann konusu olacaktr. Hristiyanln Yunan dinine stnl, hatrlamann ha yal gcne stnlnden kaynaklanyor. Fvet, hatrlama He gel'e gre henz dnme deildir. Ama Tanr hakiki anlamn bedenlemeden ok lmyle dile getirmitir. sa lmekle, in sanl duyumlanabilir olann kmazndan nemli bir lde kurtarm, bylelikle de evrensel olana, kavrama giden yolu gstermitir. Hegel' de "Sanatn l m" zerine Bi r Deneme 113 Hegel' in din felsefesi ve genel olarak tarih felsefesi konu sundaki bu deerlendirme, onun estetik etkinliin genelde in sanln tine ulam srecindeki yeri konusunda dndkleri ne degin birtakm ipular vermektedir. Bundan kalkarak ar tk estetik kuramnn ana izgileri daha dorudan bir biimde belirtilebilir. Hegel'e gre sanatsal etkinlik rettii "grn" aracly la, anlam grnebilir klmaktr. te sanatn zgll burada dr. Yine bu noktadr ki sanat salt bir kopya olmaktan alkoyan nk sanat, ieriin dile getirilmesine yaramayan eleri bir yana brakr, yeniden retmez. rnein, Homer Ail' in gl bedenini anlatmak iin onun btn niteliklerini olduu gibi be- timlememektedir. O halde bir grn olarak sanat yaptnn ierii, doalln zel olarak yitirmi bir varolutur. Sanat yapt n ekici klan da ite bu "doalln yitiri"tir. Hegel, Kant' n tersine, sanatn, varoluun hakikatini (varolu u grne dntrme yoluyla) verebildiini dnmektedir. Yani sanat yapt salt varolua gre daha yksek bir hakikatin taycsdr. Bu nedenle de Kant' ta doa gzellii sanat gzel liine stn tutulurken, Hegel'de estetik temsil etme, doal ola nn hakikatini oluturmaktadr: Estetik "temsil etme"de, doal kabuunda (maddesel, duyumlanabilir kabuunda) kapal bu lunan ierik kendini gsterir, aa vurur. Hegel' le Kant' karlatrmamz gereken bir baka konu da ha var. Kant iin sanat yaptndan duyulan estetik haz saf, ar bir haz deildir. nk sanat yapt zerine verdiimiz yargda -kanlmaz olarak- bu yaptn retilmesinde gdlen niyetli amasalln gz nne alnmas sz konusudur. Yani Kant iin sanat yaptnn kusuru, onda sanaty -onun kiiliinin, niyet lerinin izlerini- grmemizdir. Hegel iin ise tersine, sanat yapt nn kusuru, retenin etkinlii ile bir seyirci olarak ben' in etkin lii arasnda bir "ekran" rol oynamas, yapmnda kullanlan emei gizlemesidir. Yine Hegel, sanat nesnelerinin, Kant' n ileri srd gibi ok doal olduklar iin deil, ok doal eyler ola rak yapldklar iin houmuza gittiklerini sylerken de, estetik alannda asl nemli olann sanat yaptndan ok sanatsal etkin lik olduunu belirtmektedir. 114 Hegel Sanat yaptnn salt varoluu kopya etmediini sylemitir Hegel. Ona gre en gereki sanat yaptnda (rnein Hollanda resim geleneinde) bile figre dnen ipek ve ynden dokun mu kumatan yaplan bir giysi aslnda renk ve ktan baka bir ey olarak grnmez. Byle olmakla da bu grn, gerek ipek ve ynn hakikatini bildirmektedir; ipek ve yn dediimiz, by le algladmz eylerin hakikati k ve renkten baka bir ey de ildir. Resim kendi dnda bir hakikati temsil etmiyor. Tersine resimde belirtke ve anlam birleiyor. Resmin hakikati, konusu olan salt varoluta deil, salt varoluun hakikati, onu grne dntren, onda bulunan ve anlam gizleyen ayrntlar aykla yan, seen, yeniden biimlendiren resimdedir. Sanat yapt varo luu idealletirerek onun hakikatini aa vurmaktadr. Bu idealletirme salt varoluu, zne iin veri olan, onu edil gen (salt alc, duyumlayc) klan varolu, yadsyc bir etkin liktir. Bu yadsmann tad bakaldrma boyutu yine Frank furt Okulu' nun Hegel'den ald nemli grlerden biridir. rnein, Adorno' ya gre sanat bir biim verme etkinlii olarak var olan biimlerin, veri olann tad biimlerin yadsnmas anlamn tar. te her sanat yaptnn (en tutucusunun bile) z gerei tad eletirel, bakaldran boyut bu yadsmadan kaynaklanmaktadr. Adorno' yu Hegel'e balayan ba burada bitmiyor. Biim verme etkinliinin yadsyc bir etkinlik olarak anlalmasnn yan sra Adorno iin de biim verme, Hegel'de olduu gibi, ierik kazandrmaktan ayr bir etkinlik deildir. nk biim ncesi bir ierik, bir anlam yoktur. Biim verme et kinlii, veri olann tad dzene yeni bir dzen kazandrr. Alberti' nin perspektifinin ada resimde krlmas yalnzca ye ni bir tekniin, "hiim"m ya da biemin ortaya k deildir. Resimde perspektifin sorgulanmas, yadsnmas belli bir dnya gr ve aklsallk anlaynn sorgulanmasdr. te bu neden le Adorno, "Biim, kertilmi sosyal ieriktir" derken Hegel gi bi dnmektedir. Hegel'in Estetik'ini okumamz buraya kadar olumlu bir oku mayd. nk, onun sanatsal etkinlikte bulduu, salt varolua gre stn olan ynle ilgilendik. Sanat, salt varoluu grne dntrrken, yeniden biimlendirirken, duyumlanabilir olan Hegel' de "Sanatn l m" zerine Bi r Deneme 115 yadsd. Ama bu yadsma yeterli bir yadsma deildir Hegel iin. nk sanat yapt duyumlanabilir olan yadsmak iin yine du yumlanabilir bir ey olmak zorundadr. Bu nedenle onun yarat t grn hakikatle, tinsellikle yeterince btnleemiyor. O, hakikati gsteriyor, stelik kendi dnda bir ey olarak, salt va roluta yer alan bir ey olarak deil. Evet, sanat yapt hakikati dile getiriyor, getiriyor ama, diyor Hegel, sofu ruhlularn haya tn anlamn gsterdikleri gibi, yani yine de hayatta kalarak. Bu nedenle yukarda szn ettiimiz idealletirme sreci eksik, kusurlu kalyor. air diyorduk, gerein fotorafn vermez, ay rntlar seer, eler. Evet ama, bu seimle ayklad att madde sel olann tad olumsallk, karklk, yani anlam gizleyen, karartan eler, sanat yaptnda tmyle ortadan kalkmyor. nk sanat yapt maddesellikten hibir zaman tmyle kurtu lamyor. Bylece o, figr deitirmesine neden olduu maddesel- liin tutsa olmaktan vazgeemiyor. Bunu tmyle baard an, o artk sanat yapt olmaktan kacaktr. Resme istediimiz kadar bakalm, o yine de, baml ol duu maddesellikten tr kendi iin bir nesnedir, bir anlam deil. Renklerin bys yine de uzaysal trden, dsal bir ey dir. Yalnzca iirde, duyumlanabilir dsallk, en aza, hemen hemen sfra yaklar ve sonunda belirtkeler maddeselliklerini kaybederler. Ama maddesellikten kurtulmu bir ey olarak i ir, Hegel'e gre, estetik d bir eydir. "Tinsellik yani maddesel olmama durumu iirde eksik olan eyin sorumlusudur" ve iir tinselletike sanatn kkensel tanmnn dna dmeye ba lar. Estetik grn yalnzca belirtkeye dayandnda kendi ha kikatine o denli iyi ulamaktadr ki, sanat artk hem olanaksz hem de yararsz olacaktr. nk sanat, tanm gerei varolula hakikati arasndaki maddesel dolaymdr. Artk sanat kkensel ilevini yitirmitir, nk bu ilev, Hegel'e gre dolaymsz ola nn -yalnzca varoluun, dilsiz varoluun- anlamszln, hi liini gstermektedir, bunu gstermek iinse sanatn maddeye gereksinmesi vardr. iirde artk dolaymsz olarak var olan (salt varolu) tmyle ortadan kalkt iin, onun anlamszln, hi liini (resim rneinde grm olduumuz gibi) gsterme ile vi yani sanatn kkensel ilevi de sona ermitir. 116 Hegel iir sonuta, tinin douunu hazrlamakta, bir bakma da geciktirmektedir. iir sanattr desek bile bunu, sylediimiz e yin i elikisini bilerek sylemeliyiz. nk iir yle bir estetik trdr ki onun z, duyumlanabilir olann yok olmas, salt belirtkenin stn gelmesidir. Evet air ve estetiki iirin evril- mezliini syleyerek onun maddesel boyutunu -dilsel madde siyle btnlemiliini- vurgulayacaklardr. Ama, iyi ya da k t, biliyoruz ki, iir evrilebilir. Denilecektir ki iirsel sz este tik eden tmyle yoksun deildir, nk o, ne de olsa, "ses"e baldr ve "ses" maddedir, salt belirtke deil. iir "ses"siz de okunabilir. Bu durumda ise yazl belirtkeler ve anlalabilirlik elerinden baka bir ey kalmaz geriye ve estetik, bir serap gi bi yok olur. Yukarda resim rneinde grmtk ki belirtke grnte hakikatle tam olarak btnleemiyordu ve bu anlamda estetik grn, tine ulamada bir engel oluturmaktayd. Bunun nede nini daha iyi anlamak iin estetik belirtkeyi dilsel belirtke ile karlatrmak gerekiyor: Sanatta dolaymsz varlk ideallemi- tir. Dilde ise, Hegel'e gre, tmyle ortadan kalkmtr. kisi de dolaymsz olann, zne iin veri olan salt varoluun yadsnma- sdr, ama iki farkl trden yadsma. Birincisi hakikati grn klar, ikincisi onu sz haline sokar. Birincisi grntr, ikincisi deyi. Sanat kkensel anlamda dil tesi (para-langage) bir eyken, iire dntnde alt-dil (infra-langage) olur. Her sanat tr bu grn/deyi ular arasndaki yerine gre snflanabilir. Sanat hakikati grne dntrmekte, sy- leyememektedir. Sanat Hegel iin kt konuulan bir dildi, bir dil-ncesiydi. Bu nedenle onun lm Hegel'e ac vermemekte dir. Sanat kavrama ulaamad, bysn bu eksikliinden ge tiriyordu. Ama byleyen eyin lm akln douunu bildir mektedir. Sanat bizim nesrimizin syleyemedii bir eyi syle- yebiliyordu, diye dnp yaknmak gerekmez. Onun lm dilin douudur. Ancak Hegel dile geile hemen kavrama ulalacan da dnmemektedir. nk bu dil anln (entendement) dilidir. Akln deil. Anln (anlama yetisinin) dili ise henz temsil edi ci enin tutsadr, henz grme modelinden syrlamamtr. Hegel' de "Sanatn l m" zerine Bi r Deneme 117 Onun iin filozoflar (Hegel burada Kant' dnmektedir zel likle) dilden yaknmakta, onun hakikati, mutlak olan dile getir mek iin yetersiz olduunu sylemektedirler. Oysa yanl olan onlarn dil anlaydr. Dile getirilemez dnce, dil-ncesi bir dnce olamaz Hegel'e gre. Yalnz yaayan bir insann bile, dnmek iin dile gereksinmesi var. nk hakikat dilsel bir eydir. Bu nedenle, anakronizm yaparak diyebiliriz ki Hegel Fe- uerbach'n "Dilin eylerle bir ilgisi yok" deyiine katlmaktadr. Ancak, ona gre bu, dilin kusuru deildir; belirtke zaten imge den farkl olarak, duyumlanabilir benzerlikten koptuu iin or taya kmtr. nsanlk henz bu kopuu benzerliin bir u du rumu, belirtkeyi imgenin bir dnmym gibi dnyorsa bu onlarn bir trl syrlamadklar yanl dil bilincinden gel mektedir. Nesir dili bizi imgesellikten kurtarmakta ama tam olarak tine ulatramamaktadr. Sanat, tin iin uygun bir yer deildir. Dilin de byle olduu, kukusuz byle olduu, sylenemez. nk speklatif dnce ncesi dil, temsil etmenin tuzan dan kurtulamad. Sezgi, hayalgc ve belirtke, aslnda hepsi soyutlamayla a lyor. Temsil edici dnce de, duyumlanabilir olan demekle, onun yetkesini (salt alglamann verdii edilgenlikten gelen yet kesini) krmakta, onu yadsmaktadr. Duyumlanabilir olana bu yolla kar k ne denli kkl olursa olsun, temsil edici dnce yine de, somut olana, duyumlanabilir olana bavurmaktan alko yamaz kendini ve onu kavramlarnn maddesel temeli olarak ko rur. Bu adan temsil edici dil ile sanat yapt benzemektedirler: Sanat yapt, ierii, duyumlanabilir dzeyde grne dn trmekte, dil ise ayn ierii demektedir. Bu anlamda belirtenle be lirtilenin sanattaki birleimi ile onun dildeki ayrm ok byk bir fark oluturmaktadr. Dil araclyla biz, Hegel'e gre, imge ler kurmaktan vazgeiyoruz. "Aslan" szcn kullanrken ar tk bu hayvan ne sezmek, ne de onun imgesini retmek zorun da deiliz. Ama dil bilincimiz gelimemi olduu iin yine de "aslan" szcn kltlm bir imge gibi grmekteyiz. Btn felsefe tarihi bu tr bir dilsel yanlsama zerine ku rulmutur. Bu nedenle evrensele, kavrama ulalamamtr. 118 Hegel nk evrensel olann anlatm iin imgesiz bir dil gerekmekte dir. Biz hl szc, eylerin -imgede olduu gibi- bir yanl samas olarak gryoruz. Szck sanki d bir eyi gstermek iin kullanlan, imgeden daha kullanl bir ey gibi geliyor bi ze. Oysa szck, gsterme ileminin ortadan kalkmasdr aslnda. Biz grdmz gibi konumayz ve dil daha ksa bir yoldan gs terme deildir. Dil gstermeksizin dnmedir. Dilin temsil edici kullanm onun pagan andan tanyp getirdii bir saplant dr. Felsefe, sapland dil ideolojisinden, varlkla kavram ayr maktan kurtulduu zaman syrlacaktr. nk varlk bizim iin kavramndan baka bir ey olamaz. Bu nedenle bilgi kura mnn sorunsal, hakikat sorunsal, yalnzca temsil edici dn ce olan anlk iin sz konusudur. Felsefe batan aa dil oldu unun bilincine eritiinde yani speklatif dnce olduunda hakikat sorunsal ortadan kalkacaktr. Hegel'e gre anlam, her zaman "grme"yi; anlaml olma, grlebilir olmay rnek ald ve Hegel'e kadar felsefe temsil et me kmazndan kurtulamad. Fski Yunan' daki "k" metaforu- nun bolluu, anlamada her zaman "grme"ye bir gnder-me ol duunu gsteriyor. Oysa Hegel iin anlamllk ve grlebilirlik arasnda hibir uzlama olamaz: Anlam n giderek ortaya k figrn giderek silinmesiyle mmkndr. Hegel'e gre insanl n estetik etkinlik tarihini incelersek, imgelerin giderek azalan bir ilevi olduu anlalr. mge sk skya figre, grlebilir ola na baldr. mgenin azalan gc ile grlebilir olann, dolaym sz olann nemi de azalacaktr. Sanatn zellii salt varolutaki ierii "grn"e dntrerek, anlama giden yolu amasdr. Ama o, zorunlu olarak tad maddesel, dolaymsz eden tr, bu yolu ayn zamanda kapatmaktadr da. Sonu olarak Hegel, gezgin airi trl armaanlar sunduk tan sonra sitenin kapsndan uurlayan, ona ancak iktidarla z delemi felsefenin yani rasyonel sylemin buyruunda olma y benimsedii lde katlanabileceini syleyen Platon'la ayn eyi mi sylemektedir? Baka bir deyile Hegel' in sanatla akl arasnda kurduu iliki -daha dorusu kesinti- Platon'un Dev- let'mde yer alan sanat kavramnn yinelenmesinden baka bir ey deil midir? Hegel' de "Sanatn l m" zerine Bi r Deneme 119 Bilindii gibi Platon iin sanat yapt her eyden nce epis- temolojik adan deersizdir. Sanat-resim rneinde aka g rld gibi idealar dnyasnn kusurlu bir kopyas olan bu dnya zerine tek ynl bir bak asndan gerekletirilmi ikinci dzeyden bir kopya, bir yalandr. Ressam, dlgerin ta nmn, zn taklit ederek yapt masann birincisinden ok daha kusurlu ikinci bir kopyasn retmekteydi. Bu durumda eer felsefe, zlerin doru bilgisini tayan rasyonel sylem olarak mmknse, o zaman sanat zorunlu olarak ya dilden uzaklaacak ya da doru sylemin gdmnde olmay see cektir. Hegel iin de sanat rasyonel sylemin douunun nce sinde kalm bir eydir, bir dil-ncesi dnemidir. Ama sanat, Platon'un dedii gibi var olann kt bir kopyas deildir. Her eyden nce sanat bir kopya deildir. Ayrca sanatsal etkinlik, daha nce grdmz gibi, salt varoluun, dilsiz varoluun, kendinde bulunmayan hakikatini retmektedir. Bu nedenle ha kikat asndan sanat salt varolua, sanat yapt doaya gre bir ileri adm oluturmakta. Ama bu ilerleme noktasnn kavrama ulamak iin kendi kendini silmesi, yok etmesi yani sanatn l mesi gerekmitir. Hegel' le Platon arasndaki tm ayrlklara karn ortak bir yn sz konusu: Platon sanatn hakikati -kt kopya ettii iin- veremediini syleyerek onu deersiz hatta zararl bulu yor. Hegel iin sanat hakikati bir lde veriyor ama maddesel boyutundan tr onunla tam olarak btnleemiyor. Kavram olamyor ya da kavram olduu an sanatn dna dyor. Bu nedenle Hegel' in estetik anlay btn acl ynlerine karn sonular asndan pek savunulabilir grnmemektedir. Kavra m, kavramsal hakikati amalamayan kltrel etkinlik trnn var olabileceinin, var olduunun kuku gtrmez olduu a mzda Hegel' in estetii etki gcn yitirmiyorsa, bunu byk lde yukarda aklamaya altmz dil-sanat ilikisine de gin zmlemelerine borlu olmaldr. Praksis Felsefesinin Hegelci nclleri Gnmzde praksis felsefesi, uzun sre tarihi, kendisinin bir kuram olarak ona izmi olduu izgiden, ngrd mantk tan sapmakla suladktan sonra, sorularn kendine yneltme ye, tarihle arasnda yer alan uyumsuzluun nedenlerini kendi kuramsal yapsnda aramaya balyor. Bu sorgulama praksis felsefesinin rasyonalist nitelii zerinde younlamakta. Bir ku ram olarak kendini yeniden dn erevesinde, rasyonalist dnceyi savlarnda snrlamak, rasyonel olann yannda rasyo nel olmayann da varln kabul etmek, tarihi tmyle rasyonel bir sylem iine kapatmann dourduu sakncalarn altn iz mek gibi giriimlerin C. Castoriadis, C. Lefort, F. Chtelet gibi dnrlerde nemli rneklerini grmekteyiz. Bu giriimlerin konusu olan sorunsal tantmak istediimiz bu yazmza, Mar cuse' nin zellikle ilk eserlerinde yer alan, praksis felsefesinin Hegelci ya da genel olarak rasyonalist nclleri konusundaki grlerinin deerlendirmesini yapmakla balayacaz. Marcu se'nin, praksis felsefesinin. Bat aklclnn geleneksel savnn incelenmesiyle, yukarda adlarn verdiimiz dnrler tarafn dan Bat aklclnn rn olan trl tarih felsefelerine ve on larla paylat boyutlar asndan praksis felsefesine getirilen eletirilerin anlamnn daha aklk kazanacan sanyoruz. Marcuse ilk kitaplarndan birinde^ praksis felsefesinin te mellerini, "gerein akla uygun bir biimde dntrlmesi" postulatndan kalkarak aratrmakta. Bat felsefe tarihinin kritik bir yeniden okunmas sonunda, Platon'dan Hegel'e kadar uza- 1 Marcuse, H., Raison et Revolution, Paris, 1968, Minuit. Praksis Felsefesinin Hegel ci nclleri 121 nan bu felsefe geleneinin znde bir "negatif dnce" gelene i oluturduu savn gelitirmektedir. Negatif dnce gelene inin balca zellii Marcuse' ye gre, onun, ampirist-pozitivist gelenee ve bu gelenein "kurulu gereklik" anlayna kar akln gerekirlikleri adna verdii savata aranmaldr. Gerek fel sefe olan rasyonalist felsefe, her zaman, insanln doay ve top lumu rasyonel bir biimde ynlendirebilmesi amacyla, varln anlalmasn mmkn klacak en genel kavramlarn kurulmas iin almtr. Bu amala kurulan en temel kavram ise "akl" kavramnn kendisidir ve hangi trden olursa olsun praksis fel sefelerinin hepsinin k noktasn oluturur. nk praksis fel sefesi, gereklii akln gerekirliklerine uygun bir biimde dn trme abasnn kuramsal temelini, genel kavramlarn "evrensel lik" ve "zorunluluk" niteliklerinde bulmaktadr. Ampirizm ise, akln gereklik karsnda kendine tand bu hakk yadsyarak, pratikte tutucu bir tavra ynelmektedir. Sosyal-tarihsel varln btnlnde dntrlmesi fikrinin kuramsal dayana olan akl kavram, Marcuse' nin ona verdii bu tanmla, doal olarak Hegel syleminin bir rndr. Bylece Marcuse' nin ilk eserle ri Bat felsefe tarihinin bu savlar altnda yeniden deerlen mesi erevesinde, "metafizik", "idealizm" gibi terimlere yeni anlamlar vermekte, sz konusu felsefe geleneklerinin, kuramsal dzeyde "veri olan yadsyc", yani kritik, yanlarnn praksis fel sefesine aktarm olduu mirasn altn izmeye almaktadr. Bu savlaryla Marcuse' nin dncesi, praksis felsefesinin Bat aklclnn bugn iinde bulunduu genel krizden kurtarma abalarnn hesaba katmas gereken noktalar iermektedir. Marcuse' nin praksis tanm szn ettiimiz yazarlar tara fndan da paylalmakta: rnein Castoriadis, praksisi, gerei rasyonel klma eylemi^ olarak tanmlayarak, K. Kosik,"oluun ierdii rasyonaliteyi gerekletirme" abasnda kavramn ne minden sz ederek,^ Chtelet ise praksisi "rasyonaliteyi hic et nunc var etme" isteminin belirlediini ileri srerek benzer ta nmlar getirmektedirler. Yani praksis ve akl kavramlarnn ku ramsal yaknl fikrini paylamaktadrlar. 2 Castoriadis, C, Institution Imaginaire de la Societe, Paris 1975, Seuil, s. 76. 3 Kosik, K., La Dialecticjue du Concret, Paris, 1975, Maspere, s. 96. 122 Hegel H. Lefebvre' in getirdii bir ayrm burada hatrlamakla sorunsal biraz daha aabiliriz: Lefebvre, Hegel dncesinin kuramsal akl mutlaklatrmasna karlk, praksis felsefesinin pratik akla ncelik tanmakta olduunu belirtiyor.^ Praksis fel sefesi ayrca "ideolojilerin sonu" bal altnda. Bat aklcl nn dnsel-tarihsel ieriinin nemli bir ksmn yadsmakta dr. Ama, K. Lwith' in belirttii ve olduka yaygn bir ekilde paylalan bir gre gre bu yadsmann doruunu oluturan, "felsefenin yklmas" tezi bile, aslnda, felsefenin ve onunla beraber Bat aklnn gerekletirilmesi tezinin bir sonucundan baka bir ey deildir. Lwith'e gre, praksis felsefesinin Hegel felsefesine ynelttii eletiri bu felsefenin ilkelerine deil, onun ilkelerini gerekletirememesine ilikin olarak gelitirilmitir. Daha ak bir deyile, praksis felsefesinin Hegel'de kar kt nokta, "gereklikle rasyonalitenin uzlatrlmas" ilkesi deil dir. Tersine, bu ilke Hegel felsefesinin praksis felsefesine brakt miras oluturmaktadr. Asl sorun da ite bu noktada ortaya kmaktadr. nk, anlalmas gereken, bu "rasyonalite"nin, praksis felsefesinin ona verdii yeni ieriin, ne lde Bat akl clnn zellikle onun en yksek rn olan Hegelci tarih fel sefesinin tad kalptan arnm olabilecei konusudur. te, Marcuse bu tr bir kaygdan hareket ederek, daha nce sz n ettiimiz kitabn 1960'ta yazd nszde u soruyu soru yor: "O halde, negatif dncenin gc nerededir? Gerekten de, diyalektik dnce Hegel'i, felsefesini dzenli, btnlenmi ve sonu olarak pozitif olan zerine srarla dayanan bir sistem olarak gelitirmekten alkoymad. Hegel felsefesinin diyalektik olmayan esinin akl kavramnn kendisi olduunu dnyo rum. Bu akl kavram her eyi iine alyor ve sonu olarak, b tn iinde yeri ve ilevi olmas nedeniyle ve btnlk iyinin ve ktnn, hakikatin ve yanlln tesinde bir ey olduu iin, her eyi balyor. Akln, klelik, engizisyon, ocuklarn al trlmas, toplama kamplar, gaz odalar ve nkleer hazrlklar da kapsayan terimlerle yaplacak bir tanmn, tarihsel olduu kadar mantksal olarak da hakl gstermek mmkndr."^ 4 Lefebvre, H., De l'Etat, II, Paris, 1976, s. 10-18. 5 Marcuse H., age., s. 4 7 Praksis Felsefesinin Hegel ci nclleri 123 Ama, Marcuse, yolundan sapm bir aklcln yine aklc lkla onarlmas gerektiini savunmakta. O halde, onun. Bat aklclnn krizini anlayan ve ilkesi sakl kalmak kouluyla bu gelenei yeniden tanmlamaya alan dnrler arasnda saymamz gerekir. Marcuse' nin bu amala gelitirdii grleri burada yeterince incelememiz imknsz. Yine de, zetle syle memiz gerekirse, Marcuse' nin kuram da, dier Hegelci praksis felsefecilerinin kuramlar gibi, "felsefenin yok olmas/gerekle mesi" sorunsal konusunda gelitirdii dnceleriyle bir kya met kurgusu olmaktan tmyle kurtulamamtr. zellikle, ger ein akla uygun bir biimde dntrlmesi srecinde lt olarak kabul edilen ilkelerin felsefi olarak temellendirilmesin- deki glklere Marcuse' nin kuramnda da zm getirileme mitir. Marcuse, Hegel'in diyalektik rasyonalizmine, akl kavram na ilikin olarak getirdii eletirilere ramen, bu felsefenin yine de, olgularn dilinde ve mantnda yitmi olan zneyi yerine koymay arayan bir dnce olduuna inanmaktadr: Hegel ras yonalizminin praksis felsefesi asndan nemi, hereyden nce, onun dnceyi "mevcut olan yadsyc" bir etkinlik olarak ta nmlamasndan kaynaklanmaktadr. Bylece, bu dnce, bize nesnenin aslnda kendini nesnelletirmi zne olduunu gstere rek, gerekliin eylemi srecinde yitik zneyi, dncede ye rine koymamz mmkn klmaktadr. Ksaca sylemek gerekir se, Marcuse iin Hegel sylemi znde bir praksis sylemidir. Yine de, Marcuse asndan Hegel'de praksis dncesine ters den bir ey var: "O halde, nesnel dnyay oluturan bu znellik nedir ya da kimdir?" sorusunun Hegel felsefesindeki karl "insan" deildir. Marcuse de Hegel'deki "tin" kavram nn insan znesi olarak yorumlanmaya pek elverili olmad n kabul etmektedir. Bununla birlikte, "akl dnyay ynetsin" nermesi, demektedir Marcuse, Hegel iin bir postulat, tarih fel sefesinin tek postulat olmak durumundadr. Bu nedenle, soyut gereklik yerine insan pratii esini geirmekle bu felsefenin bir praksis kuramna dnebileceine inanmaktadr. Hegel' in ngrd, "kavram"n gereklemesi dncesinin ancak, rasyonel bir sosyal rgtlenmeye ulam insanln, doaya 124 Hegel gerekten hkim olmasyla mmkn olacan syleyen Marcu se, Hegel dncesinin tad iki boyuttan -insan praksisi ile mutlak idealizm- birincisinin, insann dnen varlk olarak akln kendi bilincine erimesi srecinin (tarihin) en st nokta sn temsil etmesi dolaysyla sahip olduu ayrcalk yznden, ar bastn dnmektedir. Bylece Marcuse, "akl dnyay ynetsin" postulat arkasn da gizli olan "insan dnyay ynetsin" postulatnn n plana ge tirebileceini ileri srmektedir. Hatta o, "rasyonel olan gerek tir, gerek olan rasyoneldir" nermesinin bile praksis felsefesi ynnde yorumlanabileceini dnmektedir: Tarihin ieriiy le akln ieriinin ayn olduu sav, yine geerli olabilir. Ama tarihin ierii, olup bitenlerin toplam deil, tarihi rasyonel bir btn klan yasalar ve eilimlerin tm olarak anlalrsa.^ Mantk ile Tarih Felsefesi'nin yaplar arasndaki benzerlik de, He gel'de akln ieriiyle "tarihi rasyonel bir btn" klan ieriin birbirine tekabl ettiini gstermektedir. Tarih Felsefesi'nin, ze rine kurulmu olduu postulat Mantk tarafndan hazrlanm tr. Hegel' in "akl" kavram ya da onun zamanda alm olan "tin" kavram ile praksis felsefesinin zne olarak tanmlamaya alt "insan" arasnda nasl bir iliki vardr? Daha nce de sylemi olduumuz gibi, Hegel'de insan, dnen varlk olma s dolaysyla ayrcalkl bir yere sahiptir. Bu nokta Hegel kay nakl praksis felsefeleri iin ok nemlidir. nk bu felsefede dnce mmknden geree gei arac olma durumundadr. Hegelci olu anlaynda, mevcut fenomenler ile bu fenomenleri yadsyan btnlk ilkesi arasndaki eliki, insan bilincini "ku rulu gereklik"i amaya itmekte, bylece tarih, yeni zmler varsayan bir gidi, bir "eilim" olarak ortaya kmaktadr. Marcuse' ye gre, gerekle rasyonelin zdelii sav, He gel'in bir baka sav, var olan her eyin gerek olmad ilkesi gz nne alnarak yorumlanmaldr: Hegel'e gre gerek yal nzca akln kurallarna uygun bir biimde var olandr. O halde Hegel' in nl cmlesi tutucu bir karakter tamak bir yana, ter sine asl gereklii salt varolutan ayrmakla, varoluun rasyo- 6 Marcuse H., age., s. 269. Praksis Felsefesinin Hegel ci nclleri 125 nel duruma getirilmesi eklinde zetlediimiz tasarya -prak sis felsefesinin temel tasars- ontolojik bir temel, bir meruluk kazandrmaktadr. Hegel'deki uzlatrma dncesi -gerekle rasyonelin, sonluyla sonsuzun, dnyevi olanla ilahi olann uz latrlmas dncesi- olgusal anlamda deil de, tasar anla mnda yorumlanmaldr. Hegel, gerekle rasyonelin uzlamn ok uzun bir sre olarak dnmektedir. Marcuse' nin Hegel' in "zdelik tezi"nin (gerekle rasyone lin zdelii) politik sonular konusundaki grleri de yukar da vermeye altmz genel yorumuna paralel bir izgidedir ve E. VVeil'in bu konudaki yorumuna^ ok yakndr. Marcuse de, Weil gibi, Hegel' in Prusya devletinin vcs olduu yo lundaki grlere kar kmaktadr: Hegel' in Prusya devletini "somutlam akl" olarak grmesinin nedeni, bu devletin, He gel'e gre, modern an politik kazanmlarn somutlatrm olmasdr. Hegel Prusya devletini yalnzca ilkesinde -bu ilke hukuk devleti ilkesidir- onaylamaktadr. Hegel iin Prusya dev leti, Eransz Devrimi' nin, Alman Reformu'nun ve idealist klt rn ilkelerinin bir sentezini gerekletirmektedir. Modern dev let yasa kavram altnda gerekle rasyonelin uzlamasn temsil etmektedir. Bu uzlamann gereklemesiyle politika kuram artk varlk nedenini yitirmitir. Politika kuramnn bir praksis kuram olarak var olabilmesi iin gerein znn rasyonel ol mas gerekirdi. Oysa imdi, henz her ey rasyonel deilse bile, tarih rasyonelliin ilkesini politik bir form olarak bulmu oldu u iin, gelecekteki dnmlerin tek arac yasa olacaktr. te bu yzden, Hegel, gerein rasyonel, rasyonelin ise gerek oldu unu ve bunun tesinde, baka bir ey aranmamas gerektiini sylemitir. Onun dncesinin snrlar ve yanlglar, Marcu- se'ye gre, ann ve toplumunun snrlar ve yanlglarndan kaynaklanmaktadr. Weil, bir noktaya kadar, Marcuse ile ayn grte grnmek le birlikte, aslnda, Hegel'deki politik rasyonalite konusunda da ha ince bir deerlendirme getirmektedir: Hegel, aslnda yalnzca Prusya devletini deil, genel olarak devleti, tarihin en son haki kati (burada sz konusu olan devletin modern devlet, yani ulus- 7 Weil, E., Hegel et l'Etat, Paris, 1970, Vrin. 126 Hegel devlet olduu unutulmamaldr), son amac olarak anlamaktadr. te bu anlamda, devlet Hegel'de "eylem halindeki akl"dr. Dev let felsefesi, tarih felsefesinin bir anlamda son szdr. Praksis felsefesinin amacnn bir bakma, Hegel' in tarihe getirdii bu "son"dan, devlet yerine sivil toplumu temel alarak kurtulmak olduunu syleyebiliriz. nk tarih, Hegel' in ak ln zaferi olarak grd politik rasyonalitenin hi de rasyonel olmayan boyutlarn ortaya karmaktadr. Yeniden Marcuse' ye dnmek iin zetle diyebiliriz ki, b tn bu eletirilerden sonra, Marcuse, Hegel' in akl kavramnn yine de, idealist bir form altnda, insanln zgr ve rasyonel bir varolu uruna harcad tm abalar ierdiini dn mektedir: Hatta, akl kavramnn hakiki ieriini Fransz Devri- mi' nin temel dilekleri oluturmaktadr. Hegel' in akla inancyla Robespierre' in akla inanc ayndr. Her ikisi de kurulu gerek lik karsnda akln ilkelerine stnlk tanmaktadrlar. Gerekten de, bilindii gibi "gerei yalnzca tz olarak de il, ayn zamanda zne olarak anlamak" Hegel' in temel istei dir. Ama onun arad bu zne "insan" olarak yorumlanmaya, yani praksis felsefelerini dorudan Hegel'e dayandrma abalarna kar direnmektedir. Hegel' in tarih felsefesindeki bu direni iki nok tada younlamaktadr: 1-Tarih bilgisinin post factum (olup bit tikten sonra) niteliinde olmas: Praksis kuramnn zel bir bil gi anlayna gereksinimi vardr. Bu yle bir bilgi olmaldr ki, tarihte "tasar"y mmkn klmal ve mmkn olann bilgisi, eilimlerin kavramls olarak, gerein bilinli bir biimde ras yonel klnmasn salayabilmelidir. te, tarih bilgisinin ancak post factum olarak mmkn olmas, tarih karsnda bir bilme bi imi olarak felsefenin gszlnn bir kantdr. Hegel'e g re, felsefe tarihi kavrayabilir, ama bunu ancak gemie dnk bir tarzda yapmak gcndedir. Modern devletin temellerinin atlmasyla artk akl tarihte tpk bir tasar gibi nceden sezile bilir ve ynlendirilebilir olacaktr. Ama, bu bilme ve ynlendir menin tek znesi devlettir, felsefe deil. Hegel, felsefe reeteler vermez, ancak, olan bitenin sonradan, rasyonel olarak kavran masn salar, demektedir. Goldmann da, "Ayrlk, kavramsal sylemin doas, ilevi, ulalmak istenen son ama ile felsefe Praksis Felsefesinin Hegel ci nclleri 127 deali konusundadr" demekte ve Hegel'de eylemin kendi bilinci ne erimi bir dnceyi gerektirmediini, tarihin kendini yanl bilinler ve ideolojiler araclyla gerekletirdiini belirtmekte dir. Oysa, praksis felsefesi bir doru bilin kuramn gerektir mektedir. (Bu anlayn en iyi rneini Lukcs' n Tarih ve Snf Bilinci adl kitabnda buluyoruz) 2- Hegel' in tarih felsefesinde ok nemli bir yeri olan "akln kurnazl" dncesi: tinin in sanlk ve onun tarihsel etkinlii karsndaki durumunu, tpk insanln teknik araclyla doa karsnda ulat durum gibidir. rnein nasl insan yel deirmenleriyle, doa yasalar n bozmadan, yalnzca, onlar kendi saptam, semi olduu amalara doru ynlendirerek, kendisi hi yorulmakszn, bu yasalarn rasyonalitesini, insann setii bir baka rasyonalite iin bir ara olarak kullanyorsa, tpk bunun gibi tin de insan etkinliklerinin dar, birbiriyle eliir rasyonaliteleri araclyla, insanlar farkna varmakszn ve ou kez insanlara ramen ta rih denen rasyonaliteyi gerekletirmektedir. Bylece, elikiler, duygusallklar, yani akla ters den eyler, farkna varmadan, kendilerini aan bir rasyonaliteye hizmet etmektedirler. Politik dzeyde bu gr sivil toplum ve onun birbiriyle elien, d manca ve ykc nitelikteki etkinliklerinden olumu insan ve grup ilikileri stnde yer alan devletin rasyonel varl kura mnda anlatmn bulur. Daha nce de belirttiimiz gibi, imknn kendi bilincine erimesi olay, doada grlmeyen bu durum, ancak insanda gereklemitir. O halde, Hegel felsefesi insana ayrcalkl bir yer tanmaktadr. Ama bundan kalkarak Hegel'de tarihin zne sinin insan olduunu sylemek doru deildir. Tinin kendi bi lincine eritii, bylece tam anlamyla zne durumuna geldii tek yer devlettir. Bunun dnda kalan btn varlk alanlar asl rasyonalitelerini kendi dlarnda ve stlerinde bulunan bir var lk alanna borludurlar ve onun rasyonalitesinin hizmetinde- dirler. mkn, insan hayatn daha rasyonel bir biimde dzen lemeye yardmc olan kurumlarda gereklemektedir. "Dnya tini", diye yazmaktadr Marcuse, "zgrl gerekletirmeyi dilemektedir ve kendini ancak nesnel zgrlk alannda yani 8 Goldmann L., Recherche Dialecticjues, Paris 1959, Gallimard, s. 16. 128 Hegel Sonuna Kadar Temellendirilmi, Tmyle Meru Bir Sylem Olarak Felsefe Gnmzde ortaya kan ve yazmzn banda szn etti imiz praksis sylemlerinin ortak aray, bir yandan praksis felsefesinin Hegelci nclleri diyebileceimiz grlerin ipo teinden kurtulmak, te yandan toplumu ve kurumlar, tari hin Hegel tr bir son sz olduklar yargsna gtrmeyecek terimlerle yeniden dnmek olarak anlalabilir. Ama, Hegel ci ncller dediimiz konular daha iyi anlamlandrmak iin, onlarn, Hegel'i aan, ok daha eskilere uzanan kaynaklarna bir gz atmamz gerekiyor. Hegel sylemi, genel olarak ifade edildii gibi, Hristiyanln temel bir ilkesiyle, felsefenin bir sistem olarak ilk defa ortaya ktnda ileri srm olduu b yk bir savn, Protestanln belirlemesiyle mmkn olmu bir sentezidir. Bu sentezin szn ettiimiz esini aklamaya onlarn en eskisi ile, felsefeyle balayalm: Eelsefenin bir sistem olarak ortaya knda, yani Platon'un syleminde tad "t myle merulatrlm bir sylem kurma"^ iddiasndan, bu nalm devrine girmi Yunan demokrasisinin uzlamal rasyo- nalitesi ve bu bunalm besleyen sanlar atmasnn zerine ald iddet ortam karsnda felsefenin "akll ve iyi niyetli 9 Marcuse H., age., s. 280. 10 Chtelet, R, Logos et Praxis, Paris 1962, SEDES, s. 66. devlette gerekletirebilir: Evrensel tin kendisini orada bir bak ma kurumlam olarak bulur."' Ama, bu gerekleme, gerei tmyle rasyonel klmaya yeterli deildir. nk Hegel' in de belirttii gibi, kurumlarn ve zellikle devletin tad rasyona- lite bir kez kurumlatktan sonra henz kurumlamam akln karsna bir engel olarak dikilir. Hegel, buna ramen tarihte bu art arda gelen kurumlama biimlerinde daha rasyonele doru bir ilerleme olduu grndedir. Tarihte ortaya kan trl devlet biimleri, ite bu, daha rasyonel bir yne doru gidi s recinin anlardrlar. Bu sre Prusya devletinin temsil ettii mo dern devlet ile esas olarak sona ermitir. Praksis Felsefesinin Hegel ci nclleri 129 herkesin kanlmaz olarak doru bulaca, tmyle merula- trlm sylem"i^^ kurma, yeni ve asl rasyonaliteyi gelitirme yolundaki iddiasndan sz ediyoruz. Bu iddiann bykln anlamak iin, onu ann bir baka dnsel bulgusuyla, ma tematikle karlatrmak yeterlidir. Felsefe, matematikten farkl olarak, varl, btnde ve mutlak olarak temellendirilmi, ya ni hibir ilkesi postulat biiminde olmayan bir dnce tryle anlayp anlatabileceini sylemektedir. Bu iddiann Platon'da verdii sonucu biliyoruz: dealar kuram. Yani, alglanan dn yann tesinde, anlalabilir bir dnyann var olup, gerekliin kendisini oluturduu dncesi. dealar kuram, Platon'un, bir yandan demokrasinin uzlamc hakikat anlayna, te yandan ise sofistlerin belli bir "consensus" salamaktan yoksun grle rine kar gelitirdii felsefenin, kendisini hakikatin kuram ola rak sunmasdr. Tartmalarla, sanlarn karlamasyla gelien sylem tek bana yeterli deildir, o yalnzca bir aratr. Yalan- lanamaz olmas iin sylem, varln btn arln tamak zorundadr. Bu yzden, iyi bir politika zorunlu olarak evrensel bir sylemle, doru bir dnya sistemiyle btnlemelidir.^^ te bu nitelikleri tayacak bir biimde olumu sylem, btn mev cut sylemlerin yargc olacak, neyin doru, neyin yanl, neyin iyi, neyin kt olduuna karar verebilecektir. Felsefenin bu ilk byk tasarsnn, varl rasyonel bir biimde dntrme, yani logos'u gerek klma yolunda ileri srd grlere degin olarak (filozof kraln iddetle olan ilikisi gibi ok nemli sorunsallara alan ayrntlar bir yana brakarak) konumuzu ilgilendiren bir noktann altn izmekle yetinelim: Felsefenin, varl btnnde rasyonel klma yolun da gelitirdii sistem, tmyle merulatrlm bir sylem olu turabilmenin koulunu, idealar kuram gibi, ampirik olan yar gerek, baml gerek, kopya gerek gibi ontolojik planda silik bir yerlere koyan, felsefenin rasyonel dediine ise asl gereklii ykleyen bir tr "sekinler gr"n gelitirmekte bulmutur. Yani gerei ve zellikle ampirik olan rasyonelletirme istemi- 11 Age., s. 68. 12 Bkz. Chtelet, E, "LTdeologie de la ite Grecque", Histoire des Ideologies, I. cilt, Paris, 1978, Hachette. 130 Hegel nin felsefe planndaki ilk rn olan idealar kuram, rasyonel olan ile ampirik olan ayrmakla ie balamtir. Chtelet' nin belirttii gibi, zellikle bizim konumuz ere vesinde nemli olan, Platon'un dncesini idealizm, realizm, spiritalizm gibi skolastiin gelitirdii kategorilerden birine sktrmadan, giriimin asl can alc boyutunun, yani "felsefe yi, evrensel, doru bir sistem" olarak kurma abasnn altn iz mektedir. Bu abann asl amac ise byle evrensel bir sylemde "doruluk yargsnn" mmkn olduunu gstermektedir. By lece ilk olarak "akl" kavram, Hristiyanlk gelenei ve XVII. ve XVIII. yzyllarn bilimsel planda gelitirecei geleneklerden geip, bu gelenekler boyunca zenginleerek gnmz Bat d ncesinin temelini oluturacak olan ilk tanmn bulmutur: "Platon felsefeyi buldu: Kltrn akldan bundan sonra anlaya ca eyi tanmlad. Bylece, 'Akdeniz-Bat' dncesinin, kendi si iinde deerlerini kuraca, geliimini gsterecei ereveyi izdi."" Hegel syleminin gerekletirdii ikinci e olan, Hristi yanln ilkesinde anlatmn bulan nokta, yine gerekle rasyo nelin birliinin aratrlmasna degin: "Sonluyla sonsuzu", "tanrsal olanla dnyasal olan" sa imgesinde uzlatran Hris tiyanlk, Bat dncesinin bu arayna yeni bir yant sunuyor. sa imgesiyle tanrsal olan dnyevi bir boyut kazanyor. Hris tiyanln, Kilise olgusuyla glgede kalan bu ilkesinin yeniden canlandrlmas ise, Hegel'e gre, Protestanln olumlu yann oluturmaktadr. Bilindii gibi. Yunan dncesi, rnein bir Thukydides' le verdii stn rnee ramen, dngsel bir zamansallk anlay na sahipti. Ba, yn belli olan izgisel zamansallk ve onun bir sonucu olan ilerleme dncesinin Hristiyanln getirdii tarih anlaynn rn olduu genellikle kabul edilen bir d ncedir. Ama yine bilindii gibi, Hristiyan tarih anlaynda tarih, anlamn kendinde deil "vahiy"de bulmaktadr. te He gel'in tarih felsefesi, rnein bir Aziz Augustinus' un bu nokta da ve derin bir biimde ayrlmaktadr. Hegel'de tin, kendi oluu mundan nce gelen bir ey deildir. Yani tarihin anlalabilirli- 13 Chtelet, R, Platon, Paris, 1965, Gallimard, s. 243. Praksis Felsefesinin Hegel ci nclleri 131 inin ilkesi tarih-d bir odakta aranmamaktadr. Her ne kadar Hegel-tarih felsefelerinin hemen tm gibi- tarihi, daha sonra yadsmak amacyla kabul etmekteyse de, oluu rasyonel klan ilke, olua ikin olarak kabul edilmitir. Bu nokta praksis fel sefeleri iin ok ekici olmutur. Bir baka deyile zamansallk zaten mevcut olan bir zn alm deildir. Ama bu, Hegel' in syleminin laik okunmasn nerenlere katldmz anlamn da alnmamaldr. nk Hegel'deki, her eyi tarihselletirme, varln dnsel, maddesel hibir boyutunu tarihin dnda brakmama isteminin, aslnda, onun, tarihi Tanrnn merulat- rlmasnn alan olarak grmesi olgusuyla birlikte dnlmesi gerektiine inanyoruz. Gerein rasyonelle uzlamas ilkesi, ya ni Hristiyanln "Tanrnn dnya ile uzlamas" ekline dn trd ilke ayn biimde Hegel' in tarih felsefesinin ana ilkesi olmaya devam etmektedir. Yalnz, Hegel' in ona getirdii byk bir yenilik sz konusudur. Hegel bu uzlamn yolunun tarihin hesabn vermekten getiini grmektedir. Tarih, tarih-d bir ilkenin kendini aa vurmas iin bir frsat olmaktan fazla bir eydir. Hristiyanln sunduu sa imgesinde tanrsal ile dn yasal arasnda oluturulmak istenen uzlamn, gerek bir do laym gerektirdii dncesini gren Hegel, bu dnceyi fel sefesinin temel kategorilerinden birisi yapmtr. (Bilindii gibi Lukcs, Tarih ve Snf Bilinci'nde bu kategoriyi praksis felsefesi erevesinde yeniden canlandrma giriiminde bulunmutur). Bunun, uzlam sorunsal asndan anlam udur: Tarihin t myle rasyonel bir sylemin konusunu oluturabilmesi iin, ta rihteki irrasyonel olaylarn, atmalarn, hakszlklarn anlam landrlmas gereklidir. Btn bu irrasyonel nitelikteki noktalar, btnnde rasyonel olan, akln anlalr klabilecei, hesabn verebilecei "an"lar olarak grnmelidirler. Bu ise, ancak eli kiyi dlamayan bir dnce biiminin (diyalektik) iidir. Ancak byle bir dnce, dolaym kategorisi araclyla, tarihin olum suz anlarn atlamadan, bu srecin btnnde tamakta oldu u rasyonaliteyi aa karabilir. Bylece Platon'un ona kazan drd tanmla "tmyle rasyonel bir sylem" olarak felsefe bir tarih sylemi olarak mmkn olabilecek, gerekle rasyonelin birlii ilkesini hibir te-dnya fikrine snmakszn savunabi- 132 Hegel lecektir. Ama praksis felsefelerinin kendi itirazlarn aktararak zetle diyebiliriz ki, Hegel dnceyi tarihselletirmekle, tari hi, dnceye indirgemitir. Onun felsefesi eski sorunlara yeni zmler getirmek iddiasnda deildir. Onun iddias ok daha byktr: Btn mmkn sylemlerin sylemini kurarak ha kikat sorunsalndan kurtulmak. Gemiteki filozoflarn gr leri yanl deildir, tersine onlar Hegel sisteminin geici anlar olarak sunulmakta ve onlarn doru bir biimde okunmasnn nasl bizi felsefe tarihinin ana sorunsaln oluturan varlkla d ncenin ilikisi sorununa ve ondan kaynaklanan hakikat soru nuna Hegel' in getirmi olduu yanta gtrecei gsterilmekte dir: Tamamyla meru sylem ancak btn sylemleri iine alp btnnde onlar aan bir sylem olabilir. Byle bir sylemin meruluunun ayrca ispatlanmas gerekmemektedir. nk o, dier grleri dlamamakta, tersine onlarn hesabn verebil mektedir. Bylece, Hegel'e gre, sylem, varlkla dncenin bir lii ilkesi sayesinde ksr hakikat sorunsalndan kurtulmutur. Mmkn dnya grlerinin hesabn verebilecek, ayn za manda da kendisini onlardan ok farkl bir "bilim" konumuna yerletirebilecek bir kuram gelitirmek (ideolojilerle ilgili bir ku ram) praksis felsefelerinin de amac olmutur. Onlar da tarihin rasyonel okunmasnn -hem de ampirik olandan hibir biimde ayrlmadan- gerein bilimsel bilgisi olarak mmkn olduu nu ispatlamaya almlardr. Ama bu okuma, yazmzda altn izmeye altmz noktalarda Bat rasyonalizminin genellik le teoloji kaynakl eski emalarn yeniden retmekten kurtula mamtr. Praksis felsefelerinin Hegel'de bulduklar o ok ekici yan, yani bu felsefenin akla verdii nem, onun insana ayrd byk yer olarak yorumlanmaya allmtr. Oysa, L. Collet- ti'nin dedii gibi, "Hegel iin antropoloji teolojinin bir anndan ba ka bir ey deildir." Hegel'de insann bilinci, Hristiyanlkta asl ieriine kavumu olan logos'un kendi bilincine erimesi olay dnda bir anlam tamaktadr. Praksis felsefesinin rasyonalist bir tarih felsefesi olarak ele tirisini yapan C. Castoriadis yle demektedir: "Marksizm, o halde tarih felsefesini aamamakta, yalnzca bir baka tarih felsefesi oluturmaktadr. Olaylardan kard rasyonalite, as- Praksis Felsefesinin Hegel ci nclleri 133 14 Castoriadis, C, age., s. 66. lnda onlara zorla kabul ettirdii rasyonalitedir. Szn ettii "tarihsel zorunluluk" felsefe terimiyle sylersek, Hegelci akl dan hi de farkl bir ey olmamaktadr. Her ikisinde de insann tam olarak teolojik bir yabanclamas sz konusudur."^^ Casto- riadis'in, praksis felsefesini Bat rasyonalizminin iinde kkle mi bulunan teolojik kategorilerin ipoteinden kurtarmak ama cyla gelitirdii grleri burada zetlememiz mmkn deil. Ama onun ve dier modern praksis kuramclarnn genel eili minin, tarihteki ve toplumdaki sembolik boyutun ve ona ba l olarak imgesel enin neminin vurgulanmas, determinist yaklamn bir trl yantlayamad anlam sorununun irdelen mesi, toplumda ilevsellikle sembolik olan arasndaki sk iliki nin zmlenmesi ynnde olduunu syleyebiliriz. Hegelci zgrlk Felsefesinden Devlet Bilimine: Grngbilim ve Hukuk Felsefesi Tinin Grngbilimi'ni, Kojeve'de en iyi rneklendiren birin grdmz gibi, bir zgrlk felsefesi, mutlak bir antropoloj olarak okumak mmkn grnrken. Hukuk Felsefesinin lkeleri, bu tarz bir okumay imknsz klmasa bile, byk lde g letiren bir metin olarak karmza kyor. Kitabn nsz bu adan zellikle zengin bir metin olarak grnmektedir: Akl salln gerek, gerekliin ise aklsal olduunu dile getiren n l cmle,^ "Var olan kavramak felsefenin grevidir, nk var olan akldr^" cmlesiyle birleince, Hegelci hukuk felsefesine ynelecek saldrlar iin bitmez tkenmez bir kaynak olutur maktadr. Politika felsefesi tarihiyle ilgilenen dnrlerin bu konudaki tartmalarnn, Hegelci devlet felsefesinin, zgrlk, demokrasi, insan haklar gibi amzn politik ve moral deer leri asndan savunulamaz olan bir devlet apolojisi olup olma d sorusu zerinde odakland sylenebilir. Gerekten de Grngbilim'de kendini varlktan ok, olu fi lozofu olarak sunan Hegel, Hukuk Felsefesi'nin daha nsznde, tarihin sona erdiini ve akln belli bir kurumda, modern dev lette cisimletiini sylemekte ve bylece, felsefe tarihinde Pla ton ve Hobbes' dan sonra rastlanan en kat devleti tutumlardan birini sergileyeceini bize bildirmekte deil midir? Bu soruya verilecek cevaba bal olarak, tartmalar, Hegelci politika felse- 1 Hegel, G. W. R, Principes de la Philosophie du Droit, Fr. ev., A. Kaan, Gallimard, 1968 basks, s. 41. 2 Hegel, G.W. R, age., s. 43. Hegel ci zgrl k Felsefesinden Devlet Bi l i mi ne 135 fesinin, onun kendi sistemine ihanet olarak nitelendirip nitelen- dirilemeyecei ynnde geliir. Varlan sonulara bal olarak da devlet felsefesi kimilerine gre Hegel sisteminin kanlmaz sonucu, hatta doruk noktasyken, kimi dnrlere gre de, ya zamann politik ve toplumsal koullar gz nne alnarak ba lanabilir ve belki de savunulabilir, ya da yal filozofun Ber lin dneminin bir rn olarak ihmal edilebilir bir blmn oluturmaktadr. O halde, her eyden nce Grngbilim ile Hukuk Felsefesi'ni, genel izgileri ve temel savlaryla karlatrma yoluyla Hegelci politika felsefesinin aykr ynn belirlemeye alalm. Genel olarak Hegel, Alman idealizminin bir zne felsefesi olarak Kant ve Fichte'de benimsemi olduu yola tepki olarak ortaya kan ve bu felsefelerde zarara uram olan nesneyi "do a" ad altnda yeniden canlandrarak temele alan ve genel ola rak da, felsefenin mutlak idealizm olmas gerektiini, ya da ba ka bir deyile, zne ile nesnenin zdelii dncesi zerine ku rulmas gerektiini ileri sren Schelling' in yannda yer alan bir filozof olarak tannr. Buna karlk Hegel' in bir genlik dnemi rn olmakla birlikte en nemli eseri olarak nitelendirilen G rngbilim'de bilin bak asna yerlemesi, yani Kant-Fich- teci yaklam benimsemesi yle aklanabilir: Hegel, zne ile nesnenin zdelii savn yani mutlak idealizmin temel savn felsefi dncenin tarihsel geliimi sonucunda ulalm bir sav olarak grmektedir. Mutlak idealizm bilincin tarihsel sre iin de benimsemi olduu bak alarnn sonuncusudur. Ama, Hegel kendi idealizminin mutlak idealizm olmas iin bundan fazla bir ey olmas gerektiini dnr. Bu "sonu", gerek bir son olmak iin, srecin tmn anlamal, aklamal, hesabn vermeli, bylelikle de bilincin geliimindeki son an, herhangi bir an olmaktan kp, "btn" olmaldr. Baka bir deyile, ta rihsel olarak mutlak idealizm kltr tarihinin tmn anlaya bildii lde bir sonu, bir bititir. Bu anlamda Hegel' in felse fesi tarihsel aya yerlemi bir kltr felsefesi, dolaysyla da felsefenin bir felsefesidir. Mutlak idealizm, kltrn din, bilim, sanat gibi alanlar zerinde, insan bilincinin bu alanlarda vard sonular kavramsallatrarak dnen, yani kltr anlayan 136 Hegel felsefenin tarihsel serveni zerinde dnme yoluyla felsefeyi anlayan felsefedir. Bu anlamda gerekletiinde felsefe, mutlak olmakta, anlad konuyla kendisi zdelemektedir. Ama bu son, felsefi bilincin kendisini anlamas tarznda bir son olduu lde hibir soruna yol amazken, gerekle aklsalln zdeli i tarznda Hukuk Felsefesi'nde dile getirildiinde, felsefe tarihi lerini dndrmekte, hatta az ya da ok rktmektedir. Hegel' in kendi felsefesini felsefi bilincin geliiminin son an olarak grmesi, rasyonalist, sistemci felsefenin Hegel' le bir likte sona ermesi anlamnda kabul edilebilir bir eyken, Prusya devletini gereklik ve aklsalln hesaplamas sreci olarak tanmlanan tarihin son an, diyalektii noktalayan zdelik an olarak sunmas, en azndan, yine tarihin kendisinin rtt bir gr olmaktadr. stelik burada felsefenin sav politik bir sav olarak zelleip yalnzca dncenin tarihini sona erdirme- mekte, politik, toplumsal, tm ynleriyle insanln geliimi ola rak tarihi sona erdirmektedir. Bu konunun tam olarak aydnlatlmas iin Hegelci hukuk felsefesinin daha yakndan incelenmesi gerektiinden, sz ko nusu sorunu, yazmzn sonunda yeniden ele almak zere, im dilik yalnzca ana hatlaryla belirtmekle yetineceiz. Bununla birlikte, Chtelet' nin bu konudaki grlerini imdiden hatrlat mak Grngbilim ile Hukuk Felsefesi arasndaki ilikinin, san lann tersine, btnleyici bir iliki olabilecei konusunda baz ipular salamak asndan yararl olabilir: Chtelet' ye gre G rngbilim'de dile getirilen felsefe kendisini, yine kendi iinde yer alan felsefeler gibi bir felsefe, felsefi bir bak as olarak sunmamakta, felsefenin felsefesi, felsefenin hakikati olduunu ileri srmektedir. Bu savn ispat, sz konusu metinde serimle- nen bak alarnn iinde yer ald srecin kapanmasn, bitme sini gerektirir. Baka bir deyile Grngbilim'in son blmn amak istediimizde, mantksal bir zorunluluk sonucu olarak kendimizi ayn metnin ilk blmnde buluruz. Ayn biimde. Mantk kendisini, "bir sistem olarak iinde varln ve syle min tm kategorilerini kapsayan kapal bir btnsellik" olarak sunmaktadr.^ Btnsellik, sistemin mantksal olarak ispat ol- 3 Chtelet, R, Hegel, Seuil, 1981, s. 129. Hegel ci zgrl k Felsefesinden Devlet Bi l i mi ne 137 makla birlikte, bu tr bir ispat Hegel'e yeterli gelmemekte ve tarihsel bir "ispaf' la tamamlanmay gerektirmektedir. nk Mantk, gereklikle aklsallk arasnda mevcut olan ayrlklara karn, aslnda ikisinin zde olduunu mantksal olarak ispat lamtr. Ama bu sonu yalnzca dnceye gre bir sonu, dn ce iin bir sonutur. Bu sonucun, gerekte ulalan son urak ol duu biiminde bir kantn Chtelet' ye gre. Hukuk Felsefesinin tikeleri ve Tarih Felsefesi zerine Dersler getirecektir. Aslnda bu iki tarih zerine sylemin getirecei kantn ipular Grng bilim'in nsznde imdiden belirtilmektedir: Felsefe artk bil- gelik-sevgisi olmaktan kp bilim olma yolundadr; nk dn yann kendisi, kendini ve toplumu kavrayan bir rgtlenme for munu, modern devleti tanmak zeredir. Bu devlet gereklikle aklsalln zdeletii, toplumun devlet araclyla kendi bi lincine ulat noktadr. Fransz Devrimi ve daha sonra Napole on'un kurduu imparatorluk araclyla son aamasna ulaan gereklik, akln, felsefenin, kendisini bir btn olarak kavrama sna imkn tanmaktadr. Hegel'e gre insann gerekten bilim yapabilmesi yani varl aklsal olarak ve btnyle kavrayabil mesi iin, nce, rasyonel bir devletin bilinli bir yurtta olarak ortaya kabilmesi gerekir. Baka bir deyile, bilgelik-sevgisinin bitmesi, bilimin balamas iin, tarihin bitmesi, onun son an olan modern devletin domas gerekir. Grngbilim'in nsz nn nceden bildirdii bu sonu, yine de Grngbilim'de yer alan antropolojik savlarla pek ok adan uzlamaz grnmek tedir. Bu son noktay aklamak iin sz konusu savlar ksaca hatrlatmamz yerinde olacaktr. Grngbilim'de yer alan nl Kle-Ffendi diyalektii He gelci sylemin ada zgrlk felsefeleri asndan okunmaya en uygun blmn oluturur. Burada yer alan, bir zbilincin ancak bir baka zbilin tarafndan yle kabul edildii lde kendinde ve kendisi iin var olaca sav, Hegel felsefesinin, z bilinci daha balangtan itibaren bir toplumsallk ortamnda ele almas bakmndan, dier bilin felsefelerinden kesin olarak ayrld kansna yol amaktadr. Dier zbilinlerle kendisi arasnda, d dnya ile arasnda yer alan uurum kadar derin bir uurum bulunan kartezyen zbilin anlay, Kant' n bilin 138 Hegel felsefesinde bu adan nemli bir deiiklie uramadan sre- gitmiken, Hegel felsefesinde zbilin olma sreci dier zbi linlerle ilikisi iinde, yani toplumsal bir praksis erevesinde ele alnmakta ve Kojeve gibi yorumculara hareket noktas olu turabilmektedir. Kabul etme kavramnn karlkl olmas kou lunun, ne lde, evrensel uzlam dncesiyle birlikte ada demokrasi ideali asndan yorumlanabilecei, bu yorumun ne lde Hegel' in toplum ve tarih felsefesine uygun olaca G rngbilim erevesinde "tartlabilir" bir konu olduu halde. Hukuk Felsefesi gz nne alndnda sz konusu bile edilemez grnmektedir. Yine Grngbilim'in ayn blmnde Hegel, Freud'u artrr bir biimde, istek kavramna byk yer ver mekte ve karlkl kabul kavramn onun zerine temellendir mektedir: Hegel'e gre bilincin kendisine dnmesi ve zbilin olmas iin bilme edimi yeterli deildir. nk bu etkinlik z neye deil, nesneye ynelir ve onu n plana karr; o, bilincin bilinci deil, onun konusu olan nesnenin bilincidir. Bilincin ken disine ynelmesi ve zbilin olmas biyolojik varla ait bir tavr olan istek sayesinde olacaktr. Ama istein zbilince gtrmesi iin, onun kendisini belirleyen, ona ieriini kazandran ey olan konusunun doal bir nesne deil, yine bir baka insann is tei olmas gerekir. Bylece bilin, baka bir insann isteini iste yerek yani kabul edilmeyi isteyerek insan olur, zbilin olur. Bu hatrlatmalar burada yapmamzn sebebi, Grngbilim'de istek ile zbilincin sine cjua non koulu olan kabul edilme arasnda yer alan sk ilikinin altn izerek ayn konuya Hukuk Felsefesi'nde ayrlan yeri aydnlatmaya almaktadr. Hukuk Felsefesi'ne gre toplumsal uzlam yalnzca tzsel tmellik yani devlet aama snda gerekleir; ondan nceki btn uzlama biimleri gerek evrensellii salamaktan uzaktr. Kendi iinde belli bir mant gerekletirir grnen sivil toplum konusunda bile Hegel, Ricar- do'nun bu konudaki tutumunu andrr bir biimde, ktmser bir yaklam benimser grnmekte ve ileride greceimiz gibi, devlete toplum karsnda tanyaca akn konumu bu ktm ser yaklam zerinde temellendirmektedir. O halde Hukuk Felsefesi'nde toplumsal birlik ve evrensel uz lam, bireysel isteklerden ve karlardan hareketle -ve aslnda Hegel ci zgrl k Felsefesinden Devlet Bi l i mi ne 139 onlara ramen- gerekleen bir pazar mantnn rn olarak, toplumda deil, Hegel' in biricik politik dzlem olarak grd devlette gerekleecektir. Bu durumda Grngbilim'in bireyler aras ilikiye ve topluma verdii nemin. Hukuk Felsefesi'nde ye rini, toplumu dnen, kavrayan, kuran bir devlet anlayna braktn sylemek yanl olmayacaktr. Eric VVeil'in de bir makalesinde belirttii gibi. Hukuk Felsefesi'nde devlet, istekler, gereksinmeler ve doyumlar sistemi olan toplumu dnr; onu sivil toplumun yani bilinsizce, mekanik bir biimde ileyen ekonomik toplumun zerine ykseltir.^ Devlet, ayn zamanda, toplumsal morali, aileyi kollar; insanlarn zgrln ve say gnln, ksacas insanln yaamalarna izin verecek politik ortam hazrlar. Doal olarak, birey iin bu kadar ok ey yapan devletin ondan bekledikleri de olduka fazla olacaktr: Bireyler kendilerine salad birlie ve btnle karlk olarak, gerek tiinde, devlete, tm karlarn ve hatta hayatlarn feda etmek durumundadrlar. Devlet toplumsal zbilincin olutuu tek dzlemdir. Bu durumda akla hemen u soru gelmektedir: Toplumun devlet dzeyinde gerekleen biricik bilincinin znesi kim ya da kim lerdir? Hegel' in devlet anlaynda kendisine en stn yeri ver mekle pek ok saldrya yol at Monark, artc bir biimde, bu bilincin taycs olarak sunulmamaktadr. Onun yerine, He gel, Platon'u artran bir biimde, bu grevi devlet grevlile rinden bekler: Toplumu, tmel olan, genel kar dnen ve onun iin alanlar, yalnzca bu ama iin ve yetenekleri gz nne alnarak, stelik de son derece demokratik bir biimde seilmi olan uzmanlardr. Hemen belirtelim ki, bu nokta He gel'in devlet anlaynda demokrasiye yer verdii tek noktadr denilebilir. Bilme ve ynetmenin, Platon'un Devlet'inden sonra, bu denli ak bir biimde btnletii baka bir politika felsefe sine rastlamak olduka gtr. Btn bu noktalar gz nne alndnda, artk, gerekliin aklsal, aklsallnsa gerek olduunu bildirerek tarihi, zamann Prusya devletiyle noktalar grnen, Fransz Devrimi' nin politik 4 Weil, E., "La ' Philosophie du Droit' et la Philosophie de l' Histoire Flegelienne", Hegel et la Philosophie du Droit, PUE, 1979. 140 Hegel Devletin Tin Felsefesindeki Yeri Hegel' in felsefesi bir mantk, bir doa felsefesi ve bir tin felse fesinden oluur. Doa felsefesinin temellendirmeye alt g r olan bilimle varln zdelii gr, yalnzca, dncenin yasalarnn ayn zamanda varln da yasalar olduu savna de il, ayrca varln geliiminin mutlak bilgiyle yani tam olarak gerekletirilmi kavramla sonuland savna dayanr: Dn ce varla yabanc deildir; tersine, o varln mkemmelleme- sidir. Varln diyalektii tpk dncenin diyalektii gibi, ey lerin mutlak varlklar deil, birbirine geen, kendini yadsyarak dierine dnen varlk anlar olduklarn, yani kendi yadsma sn iinde tayan sonsuzluun sonlu anlar olduklarn ortaya koyduu iin, varlkla dnce zde olmaktadr. Dnce, ide, varln dnda bulunan, ona ayrca eklenen bir ey olmayp, varln anlanm, aklanm, kavranm durumudur. Bu ba kmdan mantk, varln ve dncenin formlarnn kuram ola rak, sistemin birinci uran oluturmaktadr. Hegel mant. Tanrnn yaratm anndan nceki sonsuz zyle karlatrr. Mantktan doa felsefesine gei, teolojinin terimleriyle, bir tr yaratm olarak dnlebilir. Doa tinin karsnda bir dsal lk, yabanclk alandr. Orada, maddesel varla zg yaylm, tinsel gereklie zg zaman kategorisinin yerine geer. Tin iin haka olmak, meknda olmak, yaylml olmaktr. Hegel'e g re doa, idenin dsal formudur. Bu aklamalardan anlalaca gibi, aslnda Hegel' in btn sistemi (mantk ve doa felsefesi de iinde olmak zere) bir tin felsefesidir. Ama mantkta tin, gerek varolua sahip olmayan soyut bir z olarak kendini gsterir, doa felsefesinde ise dsal formu iinde ortaya karken, tin felsefesinde, artk ne varolua ve toplumsal kazanmlar olan insan haklarnn temelinde yatan doal hukuk ve toplum szlemesi anlaylarna kar kan bir politika dncesi rn olarak Hukuk Felsefesi'nin Hegelci siste min iinde kaplad yerin ve tad anlamn ayrca belirlenme si gerei daha ak bir biimde kendini duyurmaktadr. Hegel ci zgrl k Felsefesinden Devlet Bi l i mi ne 141 yabanc bir z ne de tine yabanc bir varolu deil, gerek, var olan bir tin sz konusudur. Bu alan artk en geni anlamyla in san fenomenleri alan ya da kltrdr. Ayrca tin felsefesinde bu kltr yalnzca z bakmndan deil, ayn zamanda gelii mi bakmndan da, yani tarih olarak incelenmektedir. Hegel bu tarzda kavrad tini, ya da baka bir deyile, in san fenomenlerini blm iinde inceler: znel tin, nesnel tin ve mutlak tin. Grngbilim'de ele alnd biimiyle znel tin, doaya gmlm bulunan bilincin kendini ondan ayrma a balarnn trl evrelerinden oluan bir tarihe sahiptir. Bu tarih te, bencillik, alkanlk, istek ve anlk anlamnda dnce zel uraklar olarak kendilerini gsterir. znel tinin ilk figr olan doal bilin, kendindedir, kendi iin deildir; nk o, kendi iin de ve dndaki doay dolaymsz bir biimde yaamakta, duy maktadr. Alain' in bir yazsnda belirttii gibi,^ Grngbilim'de bu evre, ocuun, delinin ya da peygamberin bilin durumunu karlar. Daha sonraki bilin figrlerinden biri olan anln so yutlamalar dnda dnlmesi olduka g olan bu evrede, henz bilin iin, i ve d birbirinden ayrlmam durumda dr. Bu bilincin "afak vakti", zne ve nesneyi ayrmak zere, daha sonra, anln gelip izecei izginin berisine dmesi ne deniyle, "dile getirilemez" bir btnlk olarak kendini gsterir. Bilincin bu evresi ancak, onun dna km olan bir bilin ta rafndan anlalabilir; oysa bu anlama zne ve nesne ayrmn yapm olan anln ii olaca iin, olsa olsa, "dncenin ya r aydnlk douu" olarak kavranabilecektir. Alain, Grng bilim'de "tinin efsanesinin" bu evresini anlatan blmlerinin zetlemeyi imknsz klacak bir iirsellikte olduunu syler. Ama yine de zetlemek gerektii iin bu konuda unlar syle yebiliriz: Nasl Hegel, tinin ilk byk an olan mantkta, onun varolutan yaltlm olduunu, dolaysyla da yetersiz olduu nu gstererek doa felsefesine getiyse, ayn biimde, doadan tine ykselii kavramaya alt znel tin aamasnda da, bu ikinci yaltlm ann yetersizliini yani znelliin yetersizlii ni gstermeye almaktadr: Tin, her eyden nce, kendinde ve kendi iin varolmak iin doaya kar kmal; hem anlk olarak 5 Alain, "L'Esprit Subjectif", Introduction a la Philosophie, Elammarion, 1967. 142 Hegel zne ve nesne ayrmn yapmal, hem de isteme olarak dier bi linlerle arasndaki ilikiyi kurmaldr. te yandan, bilme dz leminde zne ve nesne ayrmn yapmak, isteme dzleminde de dier bilinlerle iliki kurmak, bilincin hem zbilin olma yolu na girmesini salayan hem de onu bu konuda yetersiz klan giri imlerdir. nk en yetkin rneini Kant' ta bulduumuz anlk felsefelerinin temel ilkesi, bilen ile bilineni birbirinden ayrarak anlamak olduu halde, transandantal mantn znesi kendini, deneyim nesnelerinin bandan bamsz bir ey olarak kavra- yamaz: Kant' n felsefesinde bilin dnp dolap nesneye varr; bir trl, kendi bilinci, zbilin olamaz. Ama, belki yine ayn nedenledir ki onun nesne olarak kavrad da bir "fenomen", ya ni zaten kavrayamad "bilince gre olan"dr. Alain' in de gs terdii gibi, anlk, "kendi dna atlm olan, doaya yaylm olan ve kendi birliini, ancak, yasalar erevesinde birletirdii bir doa tasarm sayesinde bulan tin"dir.^ Bu nedenledir ki, d n zerine bir dn olma amacn tad halde kritik felsefe bir zbilin felsefesi olamamaktadr. Hegel'in, henz do aya gml bulunduu biyolojik varolu aamasndan hare ketle ele alarak, geirdii tm anlarn diyalektiini inceledii znel tin, o halde, son aamasnda bile, nesnenin karsnda yer alan bireysel bir bilin olmaktan kurtulamamaktadr. Nesnel tinin dnyas, insann, iinde kendini tanyaca ikinci bir doa olarak nesnelletii rnler dnyas, yani ahlak sal, toplumsal ve politik kurallarn, kurumlarn dnyasdr. Bu dnya gerek bir dnyadr; ama bu gereklik maddesel deil tin seldir. Bu, mesela iinde eitilip yetitirildiimiz amza zg ortamdr. Bu ortam, bu dnya, treler, alkanlklar, kurumlar, devlet, hukuk, dil, dnme tarzlar, yerleik dnceler olarak, bireyleri aan, onlar hem derin bir biimde belirleyen, kuatan, hem de kendisine kar koymak istediklerinde onlar durduran ve hatta cezalandran ikinci doadr. O halde, onun ilk zellii znel olmamas, bireyler st olmasdr. Nesnel tinin ikinci zelli i tarihselliidir: Onun tarihi kendisini oluturan trelerin, yasa larn, kurumlarn, toplumsal politik ve ahlaksal formlarn tari hidir. Baka bir deyile, nesnel tin insan yalnzca biyolojik bir 6 Alain, age., s. 248. Hegel ci zgrl k Felsefesinden Devlet Bi l i mi ne 143 varlk olmaktan kurtaran, onu, tek bir szckle sylersek, tarih sel bir varlk klan eydir. Nesnel tinin nc ve son ayrt edi ci zellii zbilinten yoksun olmasdr. Aslnda nesnel tin, znel tinin taycs olan bireyler araclyla alr, kendini gerekle tirir. Buna karlk, o bir btn olarak, tek bir bireyde kendi bi lincine ulamaz. Bir bakma, bu znellememe, onu nesnel klan, nesnel tin yapan zelliktir. te yandan bu zellik onun aykrl n da oluturur: Tinsel bir gereklik olmakla birlikte bir bilin olma mak. Bilindii gibi, Hegel sisteminde pek ok dzeyde kendini gsteren bu aykrlk, tarih felsefesinde, akln kurnazl biimin de bir kurama dnr: Tpk insann aralar, makineler yoluyla doay kandrmas ve onun yasalarnn (yeldeirmeni rnein de olduu gibi) kendi saptad bir amaca hizmet etmesini sa lamas gibi, tarih de, mesela, bir Sezar' n iktidar hrsn kullana rak, kendi geliimini, ilerlemesini salamaktadr. Ayn durum, daha sonra greceimiz gibi, nesnel tinin sivil toplum alannda yani ekonomi alannda da gerekleecektir. Bu alanda da tinin geliimine katlan, onu kendi eylemleriyle besleyen znel bilin lerin hibiri onun gerek sahibi deildir. Hatta, nesnel tin zeri ne bilgimiz (felsefe) bile, nesnel tinin kendi alannda deil, mut lak tin alannda yer alacaktr. Ksacas, bilinler tarafndan ta nan, gerekletirilen, gelitirilen nesnel tinin kendisi bir zbilin deildir. Bylece, bir bilin olduu zaman bir zbilin olmayan (nk, Kle-Efendi diyalektiinin gsterdii gibi, bir zbilin yani bir insan oluunu, kendisinin de bir zbilin olduunu ka bul ettii baka bir zbilince kabul ettirerek, bu konuda sahip ol duu znel kany nesnel bir hakikate dntrmeyi tam olarak baaramayan) znel bilin, en sonunda nesnel olduunda (yani nesnel tin dnyasna ulatnda), bu kez de bir zne olamamak ta, kendi bilincine sahip bir bilin haline gelememektedir. Nesnel tin evrensel tindir, somut evrenselliktir, yani tinsel birey olan evrenselliin somutlamasdr; ama o evrensel bir bilin deildir. Bu arada belirtmek gerekir ki nesnel tin, znel tinlerin toplamndan baka ve daha fazla bir eydir; nk onun kendine zg bir hayat, bir bireysellii vardr. Nesnel tinin hayat ve geliimi, adna tarih dediimiz bir manta sa hiptir ve nesnel tin, aslnda kendi geliimiyle zde olduu iin. 144 Hegel Hukuk Felsefesi nin Yaps ve Temel Savlar Ansiklopedi'de hukuk, nesnel tin alanna girer. Hegel'in hukuk felsefesi Ansiklopedi'de yer alan konular arasnda, genileterek bal bana bir kitap biimini kazandrd tek konudur. Kitap, "Soyut (zel) Hukuk", "znel Ahlaksallk" {Moralitat), "Nesnel Ahlaksallk" (Sittlichkeit) balklar altnda incelenen blm den oluur; sonuncu blm, kendi iinde, "Aile", "Sivil Toplum" ve "Devlet" alt-blmlerine ayrlr. Her eyden nce Hegel'in hukuktan anlad eyin znel ahlak ve soyut hukukla kartrl mamas gerektiini belirtelim. lk olarak Roma mparatorluu dneminde ortaya km olan soyut hukuk, kiiyi "sahip olma" kavramndan hareketle tanmlayan, toplumsall ise szleme kavram nda temellendirmeye alan bir hukuk anlaydr. Hegel, szlemenin, henz evrensel istem (irade) olmamakla bir likte, ortak istemin ilk gerekleme tarz olduunu kabul eder; buna karlk, toplumu ve devleti bireyden hareketle ve szle me yoluyla temellendirmeye alan XVIII. yzyln Rousseau akln zamanda anlanmasdr, yani tarihtir. Hegel bu tarihin, z bakmndan, zamann ulus-devleti aamasnda tamamlan dn ve bu nedenle de hukuk ve devlet idesinin felsefi biliminin artk yaplabileceini dnmektedir; Hukuk Felsefesinin tikeleri ite bu bilimin ilkelerinin serimlenmesidir. Hegel' in bu eseri, ou kez belirtildii gibi, kuruluu ve ar soyutluu ile, onun daha nceki rnleriyle tanm olanlar iin, hayal krklna yol aacak zelliktedir. Hakikatin yalnzca bir sonu olmayp, bilincin ona adm adm yaklat srecin tmn kuatt g rnde olan bir filozof iin olduka yadrganacak bir biimde, bu eserde, Hegel' in genlik dneminde gelitirmi olduu politi ka ve tarih savlarnn izlerini bulmak olduka gtr. Bununla birlikte onun entelektel geliimini ve genlik dneminin teolo jik rnlerini yakndan tanyan yorumcular bu yallk dne mi eserinde, gen Hegel' in antik site idealinin ve Fransz Dev rimi konusunda duyduu heyecann -zamanla soluklam, ku rumu da olsa- izlerini bulup ortaya karabilmekteler. Hegel ci zgrl k Felsefesinden Devlet Bi l i mi ne 145 tarz bireyci kurumlarna kar kar. Bu kurumlar hukukun te meline uzlam yerletirmekle yanlmaktadr; nk szleme istee baldr, nesnel tin ise deildir. Hegel, kendisinden nce hukukun ya salt ahlaksallk ya da salt g zerine temellendiril meye alldn dnr. Bunlardan salt ahlaksallk, gerek, etkin, kendini insan hayatnn her annda duyuran hukuk iin ok zayf bir temeldir. Yarar ve gereksinme kavramlar da bizi hukuka g ve tehditten daha fazla yaklatramaz. Ayrca, He gel iin zgrlk Kant ve Rousseau tarz bir ideal deildir; so yut zgrlk kavram, eylem dnda var olmayan istem iin ye terli bir temel oluturmaz. Oysa tin, ancak, zgrlk d dnya ile iliki kurunca nesnel tin olur. stemin eylemi, kendi kavram n yani zgrl bu nesnel ve d dnyada gerekletirmektir. znellik kendini grnr klmal, nesnelletirmeli, eyleme ge meli; ne denli salam olursa olsun, kendi i dokusunda kapal kalmamaldr. Asl zgrlk, kavram ile varoluun btnleme sinden doar. O halde hukuk zgr istemin varldr ve bu var lk toplumsal ve tarihsel olarak belirlenmitir. zgr istemin ald ilk form mlkiyettir. Mlkiyet huku kun ilineksel bir formu olmayp, kendini gerekletiren istemin brakt bir iz, onun bir kii olarak tanndnn bir gsterge sidir. Mlkiyetin tannmas, kabul edilmesi szleme yoluyla olur. Szleme, ampirik ilikileri aan bir dzlemi getirdii iin, kukusuz, toplumsallamaya bir tr balang oluturur. Ama szlemenin doas, onun ilgilendii konu tarafndan belirlen dii iin, soyut hukuk insan zgrln yani insann varln deil, onun sahip olduu eyi yani mlk hedef alr, dolaysyla da, insann ne olduunu, onun neye sahip olduunu gsterme yoluyla kavrar. Chtelet' nin de belirttii gibi, Hegel, soyut hu kukun tutarszlnn kendisini su ve ceza diyalektiinde gs terdii kansndadr.^ zel ya da soyut hukuk zayftr; nk kendi bana, adaletsizlii ortadan kaldramaz; onu yalnzca ta nmlar. Szleme mlkiyetin tannmas ve iddete kar korun mas amacyla gerekletirildii halde, iddeti yine yalnzca id det yoluyla, ceza hukuku ve mahkemeler araclyla engelleye bilecektir. Bu bakmdan mlkiyet hakk, cezalandrma hakkn 7 Chtelet, R, age., s. 133-134. 146 Hegel douracak ve stelik, suluyu yalnzca, kii olarak, mlk sahibi olarak cezalandrarak, yani sahip olduu eyi elinden alma yo luyla cezalandrarak deil, onu, varoluuna mdahale etme yo luyla cezalandrarak adaleti salayabilecektir. O halde, insann, iddete ak doal durumundan toplum salla geiini salama iddiasnda olan zel hukuka dayal sz leme anlay, aslnda, gerek bir evrensellii kuramamakta, ancak, elikili, biimsel ve soyut bir toplumsall temellendire- bilmektedir. Ernst Bloch' un szleriyle, "soyut hukuk zoru ierir, gerektirir; ite Hegel' in adaletsizlik zerinde durma yoluyla or taya koymak istei dnce budur." zel mlkiyet yoluyla tikel istemler byk lde birbirinden ayrlmakta ve birbiriyle at makta ve dolaysyla, soyut ve evrensel bir hukuk ancak bir id det olarak gerekleebilmektedir. nk mlkiyetten hareketle belirlenen toplumsallk erevesinde adalet ve hukuk ancak de- illemenin deillemesi olarak, ceza araclyla yeniden kurulabil mektedir. Hegel'e gre, zel hukuk, bir hakkn zarara uramas sonucunda, o hakkn deillenmesi olan bu zararn deillenmesi yoluyla, yani ceza yoluyla bir dolayma sahip olur ve ancak by lece kendi gerekliliini kantlam olur. Bu bakmdan soyut hu kukta ceza, zgrln yeniden kurulmas anlamna gelmekte ve Bloch' un doal hukuk dncesinin tarihsel geliimi zerine yazm olduu nl kitabnda alayl bir slupla dile getirdii gi bi, bu mantk erevesinde, "boynu vurulan sulu, insanln yeniden elde etmektedir."' Su ve ceza diyalektiinin gsterdii gibi zel hukuk alan gerek zgrlk alan deildir. Sahip olunan ey yoluyla kendi ni gerekletirmenin bu sonular karsnda bilin, ahlak bir tarz benimseyerek kendi iine dnecek ve bylece, Hegel' in so yut olarak nitelendirdii bir nceki evresini, yine soyut bir bi imde yadsyacaktr. D dnyada, mlkiyette kendisini temel- lendiremeyen doruluk, iselleerek, iyi ya da ahlakllk olacak ve daha nce hukukun znesi olan kii, imdi ahlakn znesi ol may deneyecektir. 8 Hegel, G.W.F., age., s. 133. 9 Bloch, E., Droit Naturel et Dignite Humaine, Er. ev., D. Authier et J ean Lacoste, Payot, 1976. Hegel ci zgrl k Felsefesinden Devlet Bi l i mi ne 147 10 Hegel, G.W.F., age., s. 156. Hegel' in Hukuk Felsefesi'inde "znel Ahlaksallk" blmn de ortaya koyduu gr ve eletirilerin byk blmnn Kant ahlakn hedef ald bilinir. Hegel yalnzca ahlakl olma nn kendi bana bir deer dzeyine ykseltilmemesi gerektii grndedir: "znenin ne olduu, yaptklarnn toplamyla belirlenir. Eer onlar deersiz bir dizi ilerden oluuyorsa iste min znesi de deersizdir; eer tersine, onun edimlerinin olu turduu dizi nemli trden ise, bireyin istemi de yledir."^" Bloch' un da vurgulam olduu gibi, Hegel znenin niyetine ve moral bilincine ceza hukukunda bile fazla deer vermez. Onun, ahlakl edimi niyet zerine temellendirme giriimlerine Hukuk Felsefesi'nde ynelttii eletirilerin benzerlerini Grngbilim'de de bulmak mmkndr. Grngbilim'de yer alan mutlak bilin ve Eransz Devrimi' nden Kant felsefesine gei konularnda Hegel' in ileri srd savlar zerine farkl yorumlar gelitiril mitir. Bu yorumlarn aydnlatmaya altklar sorun, Hegel'in, Kant' n pratik felsefesini Eransz Devrimi' nin hakikati olarak ni telendirmi olmas, yani onu, bilincin bu devrimden sonra ula t aama olarak grm olmasdr. nk Napoleon'u lena'da at zerinde grd zaman, kendisini cisimlemi dnya ruhu karsnda hissederek heyecanlandn sylemi olan Hegel'in, Devrim' in hakikati olarak onu deil de, bir eylem felsefesi re- tememekle sulad Kant' grmesi, gerekten de aklama is teyen bir konudur. Hegel' in bu seimini anlamamz iin, onun Devrim' le Terr arasnda mevcut olduunu dnd zorun lu ba hatrlamamz gerekir: Eransz Devrimi' nin dayand insan anlay, btn bir XVIII. yzyl felsefesinin gelitirmeye alt insan haklar zerine dayanr, ve bu bildiride dile geti rilen insan anlayndan hareketle toplumun yeniden kurulma s yolunda verilen abalar btnnden oluur. Oysa bu abalar Terr'le byk bir baarszlkla noktalanmtr. Hegel'e gre bu abalarla, yani devrim dncesinin kendisiyle Terr arasnda ki iliki ilineksel bir iliki deildir. Tam tersine Terr Devrimin zdr. nsan haklarnn gerektirdii zere Devrim ve toplum akldan hareketle yeniden kurulacakt. Her bir bireyin zgrl herkesin zgrl, her bir bireyin istemi herkesin istemi ol- 148 Hegel duu iin, devrimden sonra ynetimi ele alanlar genel istemin temsilcileri olarak, kendilerine kar kan tikel her istemi, ge nel istem ya da halk dman olarak grp mahkm etmeye, yok etmeye yneldiler. Hegel'e gre, mutlak birlik ilkesi zerine kurulu olan ve bu nedenle de, tikel istemle genel istem, bireyle btn arasnda, ampirik olann, tarihsel olann beraberinde ge tirmesi kanlmaz olan kartlklara kesinlikle katlanamayan tm dzenlerde olduu gibi, Fransz Devrimi' nde de grlen btn "temizlik" ve terr olaylarnn nedeni budur. Kendileri nin tmel istemle, halkla zde olduklar iddiasnn, yani dev rim ynetimlerinin iddiasnn, ampirik dnyada, fenomenler dnyasnda bu tr bir terre yol amas kanlmazdr. Kant' n ahlak kuram, bilincin bu politik, tarihsel deneyi minden kard sonucu dile getirir: nsan artk kendi znn fenomenler dzleminde yer almadn anlamtr. Fransz Dev rimi' nin felsefesi, her bir insann herkesle zde olduunu ileri srmtr; oysa ampirik dzlemde gerekleen deneyim bu dnceyi rtmt. Bilincin yeni ura olan ahlak anlay na gre de insann zgr olduu ve bu zgrln yasa olmas gerektii ileri srlmektedir. Ama burada ayrm tmel istem le kendilerini zdeletiren yneticilerle tikel istemin taycs olarak kendini gsteren ynetilenler arasnda deil, her bir in sann kendi iinde yaplacak, her bir insan, kendi iindeki insan zn yani tmel insan kategorik buyrukta dile getirdii ya sa yoluyla kendi bireysel istemine kabul ettirmeye alacaktr. Baka bir deyile, Hegel'e gre, devrimin mutlak zgrlk ilke si, ahlaksal tutumda, dsal grngler dnyasndan geri eki lerek isellemektedir: Kant' a gre de insann z zgrlktr; ama zgrlk insanda mevcut doal bir veri deildir. nsann zgrlk olan zyle, onun fenomenler dnyasnn bir yesi olarak grn arasnda bir kartlk mevcuttur. Toplum gr nler dnyasnda yer ald iindir ki Devrim bu z gerekle tirmekte baarszla uram, hatta tam tersine bir zgrsz- lk ve terr ortamyla sonulanmtr. Aslnda Devrim de her eyi hakiki bir insan idesi zerinde yeniden kurma tasarsyla ie balamtr; ama sonuta anlalan, insan idesinin yalnzca metafizik dzlemde, z olarak geerli olduudur; nk onun Hegel ci zgrl k Felsefesinden Devlet Bi l i mi ne 149 11 Chtelet, R, age., s. 138. 12 Chtelet, R, age., s. 135. 13 Bloch, E., Subjet-Objet, Edaircissements sur Hegel, Rr. ev, M. de GandiUac Galli mard, 1977, s. 247 hakiki gerekUi grngler dzleminde bulunmamaktadr. n sann hakiki gereklii zgrlktr; ama zgrlk dier neden ler arasnda bir neden deildir. O, Kant' a gre, insann kendi ne denselliini kendisinin belirleyebilmesidir. O halde zet olarak diyebiliriz ki, Fransz Devrimi insann ne olduu sorusundan hareket etmitir. Ama o, Kant' a gre, bu soruyu sormas gere ken dzlemde sormamtr. Bu nedenle Hegel, Fransz Devri mi' nde bilinsiz bir form iinde mevcut olan metafizik temelin, Kant' n pratik felsefesinde bilinli bir ahlak metafizii olarak gelitiini dnmektedir. Yine bu nedenledir ki, Hegel'e gre. Kant, Fransz Devrimi' nin hakikatidir. Grngbilim'deki yerinden farkl olarak. Kant tarz ahlak sallk. Hukuk Felsefesi'nde, soyut hukukun ardndan gelen "z nel Ahlaksallk" blmnde ele alnr. Bundan da anlalaca zere, Hegel, burada ahlaksall baka bir balamda ele almak tadr: znel ahlaksallk alannda, Chtelet' nin de altn izdii gibi, sz konusu olan, sahip olmaya kart olarak tanmlanm biimiyle olmak deil, olmak zorunda olmak ya da grev kavram dr." Kant ahlaknda en iyi biimiyle dile getirilen znel ahlak sallk anlayna gre insan "zgr olmal", zerk olmaldr. Kant ahlak anlaynda "zgrlk -ne yadsnm ne de veril mi olan, ama yaplacak, kabul ettirilecek bir ey olarak- ancak bu bakmdan bir anlam tamaktadr."^^ Chtelet' nin "acmasz" olarak nitelendirdii eletirileriyle Hegel, Kant' n Pratik Akln Eletirisi'inde, Aydnlanma' nm duy gusalln ve romantizmini kabul etmemekle birlikte, dnya grn benimsediini ve aslnda "yrek" ad verilmesi gere ken eye "akl" adn vererek, onu biimsel bir ilke durumuna ykselttiini ileri srmektedir. Bloch' un da belirttii gibi He gel'in Hukuk Felsefesi'nde "inanl bir Protestandan hi de bek lenmeyecek bir biimde, sonu olarak Kant' ta doruuna ula m olan niyet etiinin" olduka sert bir eletirisi mevcuttur." Buna karlk, Kant ahlak anlaynn "ellerinin temiz olduu- 150 Hegel nu, nk, aslnda elleri olmadn" ileri sren "aktif ahlak lk" taraftarlarnn deerlendirmeleriyle Hegel' in yaklamnn bir tutulmamas gerektiini hatrlatan Chtelet' ye gre Hegel, znel ahlakln her eye karn, zgrlk bilincinin geliimin de nemli bir yere sahip olduunu grmektedir. O halde Hegel "salt istemin zafer elenklerinin zaten hi bir zaman yeerme- mi olan kuru yapraklar"dan olutuunu^^ belirtmekle birlik te. Hukuk Felsefesi'nde znel ahlaksalln yalnzca yadsnmas deil, anlalmas ve nesnel tin iindeki yerinin belirlenmesi amacn tamaktadr. nk, bilincin ilk hukuksal evresin den sonra gelen bu ahlaksal evresi zorunlu bir evredir: "nsan zerk olmay istemelidir. Hegel' in demek istedii -ki bu nokta ok nemlidir- bilincin, bu ii Kant' n tanmlad koullarda yapamayacadr."^^ Hegel, aslnda, Kant' n, znenin zerklii kavramn sisteminin temeline koymasna kar kmamakta, ama onun, bunu, nce soyut bir znenin ii olarak grmesini ve ancak sonra ona, bu bireyden hareketle toplumsal bir boyut ka zandrmaya almasn eletirmektedir. Hegel'e gre, soyut hukuk ve znel ahlaksallk, her ikisi de, so nu olarak, soyut ve bireycidir. Tarihsel anlara karlk olduk lar kadar, politika ve ahlak dncesindeki bak alarna yaklamlar da karlk olan bu evreler, birliklerine nesnel ah lak alannda ulaacaktr: "Hukuk ve ahlak kendi balarna var olamazlar, onlarn var olmas iin kendilerini destekleyecek ve onlara temel olacak trelerin mevcut olmas gerekir; nk hu kukta znellik an eksiktir; ahlakta ise yalnzca bu an mevcut tur, ve bu nedenle de bu iki ann hibiri kendi balarna tam olarak gerek olamazlar."^ ^ Bu iki soyutun an aarak asl ger eklik olan nesnel ahlaksallk alanna gemeden nce zerinde durulmas gereken birka nokta daha var: Bilindii gibi Hukuk Felsefesi'nde zel (soyut) hukuk, Kant anlamdaki ahlaksallk- tan nce gelmektedir. Bu adan Hegel' in Kant' a kar Fichte'nin yannda yer ald dnlebilir. Buna karlk, Hegel' in ahlak kuramnn Kant tarz znel ahlaklkla, toplumsal, nesnel etii 14 Bloch, E., Subjet-Objet, s. 247. 15 Chtelet, R, age., s. 136. 16 Hegel, G.W.R, Principes, anld kaynak: Bloch, E., Subjet-Objet, s. 247 Hegel ci zgrl k Felsefesinden Devlet Bi l i mi ne 151 birbirinden ayr olarak dnd unutulmamaldr. Nesnel ahlaksallk, soyut hukukun yadsnmasyla ortaya kan ahlak- salln (znel ahlakn), daha fazla ve hakiki bir zgrlk y nnde almasdr. Bu bakmdan, soyut hukuku izleyen ve onu yadsyarak aan soyut ahlakn kendisi de yadsnmakta ama bu yadsma yine nesnel bir ahlaksallk adna gereklemektedir. Bu yolla alan yeni tin alannn en st ura olan devletin ger eklii, aslnda, bireysel gerekliin bir sonucu deil, nedeni olarak ortaya kar: Hegel'e gre zgr bir birey, yani gerek z nellik -Kant' n ahlak felsefesinin mutlak hareket noktas olarak setii znellik- ancak aklsal bir devletle ortaya kabilir: "So mut dnce, ide, tikellik ann temel olarak ald lde, onun doyumunu da, ayn derecede gerekli bir ey olarak grr. Birey grevini yerine getirirken, ayn zamanda kendi kiisel karn ya da doyumunu da elde etmelidir ve onun devlet iinde sahip olduu konumun sonucu olarak, kamusal olann ayn zamanda tikel olmasn mmkn klan bir hak anlay ortaya kar."^'^ Hegel'e gre, o halde, ahlaksallk. Kant tarz bir iyi niyet ahla kndan fazla bir ey olmal, ahlaksal bir dzende kendini ger- ekletirebilmelidir. te yandan, toplum da, nesnel dnya ola rak, iinde tinselliin kendini gsterebildii bir dnya olarak, tinsel deerlere yer veren bir dnya olmaldr". znel niyetleri hi gz nne almadan da, nesnel olarak iyi olarak nitelendire bileceimiz eylemler ve kurumlar mevcuttur. O halde nesne iyi, znel niyetten bamsz olarak kavranlabilir bireydir. stelik, Hegel'e gre yanl bir bilin somut bir suu anlalr klabilir, ama onu maddesel olarak ortadan kaldramaz. Btn bu aklamalar gz nne alndnda Hegel'in siste minde belli bir ahlak ve politika ikileminin sz konusu olduu ileri srlebilir. Bu sonucun, hakikatin bir btn olduunu ileri sren bir felsefe iin olduka yadrgatc olduu aktr. Bu ayk r durum Hegelci politika felsefesinin ierdii iki gr gzn- ne alnarak aklanabilir: Bloch' un da belirttii gibi, aslnda, He gel'de politika felsefesi dier filozoflarn etiinin yerini alr ve devlet, bu etiin en yksek aamas, insann tinsel gerekliinin vazgeilmez ufku olarak tanmlanr. O halde, Hegel'e gre politi- 17 Hegel, G.W.R, Principes, s. 280-281. 152 Hegel ka bireysel ahlaksalln, daha yksek ve daha gerek bir ahlak sallk adna almasdr. Ama te yandan, Kant' n pratik felsefe sinin belirlemi olduu anlamda bireysel, znel ahlakla politi ka arasnda belli bir iliki olduu anlalmaktadr. nk, bir yandan, insann kendini, devletten kopararak, kendi ahlaksal i dnyasnda gerekletirmesi mmkn deilken, te yandan, ah laksal bireylerden oluan nesnel bir ahlaksallk dnyas olmak szn da -en azndan modern anlam nda- politika mmkn de ildir. Politika, kendi tinsel deerini ahlaksal alandan devirir- ken, znel ahlak da soyut tlerinden syrlarak, buyruklarn somut tinsel gerekliklerde, ortaklaa hayatn iinde aramak du rumundadr. Ama, bu son nokta, Hegel'in, ahlak ve politika ara snda tam bir uyum olmas gerektii yolunda verdii bir t olarak alnmamaldr; nk Hegel, znellikle nesnellik, ahlak ve politika, birey ve devlet arasndaki gerilim ve elikinin, tari hin ve dolaysyla geliimin itici gc olduunun bilincindedir. zellikle tarih felsefesinde znel ahlak, nesnel ahlakn formlar olan kurumlarn ve veri olan biimiyle devletin yadsnmas yo luyla, toplumsalln deimesine, gelimesine yarayan sonsuz bir hareket ilkesi olarak tanmlanr. Buna karlk, Hegel, ayn znel ilkenin, yadsd, ykt gerekliin yerine gemek ze re, gereklemesi, kendini dsallatrmas gerektiini dnr. Hegel, iselliin ve dsalln, bireyin ve devletin bu diya lektiinin en iyi rneinin Sokrates' in yaamnda bir tragedya biiminde ortaya ktn dnr: Sokrates -Antigone ile bir likte- antik Yunan' da bireysel, znel bilincin ilk figrn olu turur. Onun lm, Hegel'e gre, nesnel olarak hakldr. nk onun temsil ettii znellik ilkesi, bireyle toplum arasnda, ah lakla politika arasnda hibir kkl kartlk tanmayan, tam ter sine, onlarn doal olarak birdmesi, bireyin neredeyse igd sel olarak toplumun, devletin yasalarna uymas ilkesi zerine kurulmu olan site iin tam bir yok olu anlamna gelmekteydi. Hegel, tarih felsefesinde, Sokrates' in kaderinin, dncenin ken di kendisine kar verdii sava tam olarak yansttn syler. nk onda Yunan tininin tragedyas yaanmaktadr. Atina llarn en asili, en susuzu olarak Sokrates, duyular st dn yann ilkesini, tmyle zerk ve kendini yine kendisi zerine Hegel ci zgrl k Felsefesinden Devlet Bi l i mi ne 153 temellendiren, kendini yine kendisi yarglayan salt dncenin zgrln temsil etmektedir. Onun temsil ettii bu znellik, zgrlk ilkesi, Atina devletinin ykm anlamna gelmekteydi. Vatanna kar grevlerini tmyle yerine getirmi ve stelik ona yeni bir dnyann kaplarn, isellik ve znellik dnyasn am olan Sokrates' in ldrlmesi ne denli zc ve ne den li hakszsa, bir baka adan da yani belli bir devlet formunun kendi temellerini savunmas asndan da, o denli anlalr bir eydir. Eer Sokrates, haksz bir biimde lme mahkm edil mi olsayd, bu Hegel'e gre, yalnzca zc bir ey olurdu. Oysa, Sokrates de Atina sitesi de hakldr ve bu lmn bir tra gedya olmasnn nedeni de budur. stelik Sokrates' in lm bo unadr: Onun temsil ettii znellik ilkesi, aslnda, sitede artk kk kazlamaz bir biimde yerlemi olduu iin, bireysel ah lakla devlet (ya da nesnel ahlak) arasndaki bu atmadan za rarl kan yalnzca Sokrates deil, ayn zamanda devlet olacak ve Atina devletinin kne ne onun lm ne de Atinallarn sonradan duyacaklar pimanlk engel olamayacaktr. Son olarak unu da belirtelim ki, Hegel' in hukuk sistemin de, znel ahlakla nesnel ahlak, bireyle devlet arasnda uzlam nesnel ahlakta tam olarak gereklemez. Hegel, devletin en son tarihsel formunu kazand an olan modern devletten bile bu nu ummak safln gstermez. Modern devlet, iinde znellik alanna yer ayrmas, bireysellii yoksamamas bakmndan, Hegel' in genliinden beri byk hayranlk duyduu Yunan sitesinden daha yksek bir politik formu temsil ettii halde, bu uzlam tam olarak salayamamaktadr. Dolaysyla znel bilin, Grngbilim'in mutsuz bilinci olmaya mahkm gr nr. Bu konuda tek teselli yine mutlak bilinte yani felsefede bu lunabilir. Devlette gerekleemeyen uzlam, felsefede, znel ve nesnel tinin bu birleiminde gerekleir. Sanat ve dinin de yer ald birimden oluan bu dizinin doruu olan felsefe, o hal de, nesnel tinin doruu olan devletin yapamadn gerekleti rebilecektir. Bu nedenle Hegel, devleti ven filozof olmaktan ok felsefeyi ven filozof olarak nitelendirilmeyi hak eder. 154 Hegel Nesnel Tin Nesnel tin, gerek evrenselliin kurulabilecei, tinin, yalnzca "Ben" deil "Bi z" olduunu anlayabilecei, kendi toplumsall n yaayabilecei tinsel alandr. Grngbilim'in "bir biz olan bir ben ve bir ben olan bir biz"^ olarak tanmlad bu alan. Hu kuk Felsefesi'nde, "Aile", "Sivil Toplum" ve Hegel'e Prusya devle tinin savunucusu nn kazandracak olan "Devlet" blmleri ne ayrlarak incelenir. znel ahlaksalln incelenmesinden anlalm olduu gibi tin ya da zgrlk, kendini gerekletirmeksizin kendisi olamaz. Hegel'in, tinin niteliklerinden biri deil de z olduu nu belirttii zgrlk, aslnda kendini ilk kez mlkiyet olarak nesnelletirmi, gerekletirmiti. Hegel mlkiyetin yalnzca egoizmden kaynaklanan bir ey olmayp, tinsel bir anlama sa hip olduunu dnr; nk bu yolla tin kendi znelliini a makta ve somut bir ierik edinerek gereklemektedir. stelik mlkiyetin beraberinde getirdii szleme, tikel istemlerin belli bir birlie kavumas yolunda atlan bir adm temsil etmekte dir. Ama bir bakma tikel istemlerin birbirini karlkl olarak tanmas, kabul etmesi demek olan szleme bu birlii, grm olduumuz gibi, tam olarak salayamamaktadr. nk szle me, henz, evrensel istem deil, onun kendini ilk kez grnr klyd. Szlemenin salad birlik, Hegel'e gre, ailenin bir liinden bile daha aa dereceden bir birliktir. stelik, Hegel'e gre, ne aile ne de devlet szleme ile aklanabilecek birlik tr leri deildir: "Ne aile ne de devlet bir szleme deildir; XVI - II. yzyln bireyci kurumlarnn, Kant' n aile kuramnn ya da Rousseau' nun toplum szlemesi kuramnn yanlgs, daha s tn olan yani aile ve devletin tzsel istemini, onun ancak zayf bir grn ya da grngsel bir nsezisi olan szleme arac lyla tanmlamalaryd."^' Nesnel ahlakn ilk ura olan aile, toplumsal birliin ilk formunu oluturur. Ailede znel istem nesnellemekte, znellik 18 Hegel, G.VV.R, Phenomenologie de l'Esprit, Fr. ev., J . Hyppolite, T.I., Aubier, 1941 basks, s. 154. 19 Hyppolite, J ., Principes'in Franszca evirisine yazd nsz, s. 21. Hegel ci zgrl k Felsefesinden Devlet Bi l i mi ne 155 20 Hegel, G.W.F., age., s. 218. kendisine yine kendi rzasyla snrlar getirmekte ve ykml lkler stlenmektedir. Burada birbirini kabul etme olay yani birlik, hem snrl bir alan sz konusu olduu iin, hem de bu birleme doal duygular zerine kurulduu iin daha kolay bir biimde gereklemektedir. Buna karlk aile, bireylerine bu bir lik iinde kaldklar srece kendi kendileri iin olma frsatn ta nmaz ve Hegel' in kadn etmenine balad znellik boyutunu da aamaz. Aile zgrln ve kiiliin tam olarak kendisini gerekletirmesi iin fazla znel bir birliktir. Sivil toplum nesnel ahlaksalln ikinci uran oluturur. Aslnda sivil toplum, Hyppolite' in de belirttii gibi, nesnel ahla kn znellik anna karlktr. nk ekonomi alan demek olan bu alanda bireyler kendi znel karlarndan baka bir eyi d nemezler. Bireyler bu alanda alr, alveri yapar, szleme ler yoluyla kazanmlarna kalclk kazandrmaya urarlarken, kendi znel ve bireysel karlarna hizmet ettiklerini dnmek te ve kendi istemlerinin kendinde ve kendi iin istem olduunu varsaymaktadrlar. Hegel, aslnda, bu blmde pazar ekonomi sinin liberal mantna olduka sert eletiriler yneltir: Bu man tk ona gre, eitsizlik, toplumsal karlar konusunda krlk ve smr mantdr. Sivil toplumun birinci ilkesi kendi kendisi iin bir ama olan somut bireydir. "Ama tikel kii z gerei di erinin benzer biimdeki tikelliiyle iliki iindedir, yle ki, her biri bir dieri araclyla kendini ortaya koyar ve doyuma ula r, ve dolaysyla da ayn zamanda, dier ilke olan evrensellik biimine de gemek durumunda kalr."^*^ te bu ikinci ilke sa yesinde bir karlkl bamllklar sistemi oluur; bu sistemde bireyin varl ve refah, herkesin yani toplumun varl ve refa- hyla bir btn oluturur. Oysa antik site yalnzca evrensellik zerine kurulmu ve bireysellik ve znellik boyutu iinde boy vermedike de baarl bir tarihsel devlet formu olarak varln srdrmtr. Ancak bu devlet formu znellik esiyle karla t zaman, ortadan kalkan e, Sokrates' in lmne ramen, znellik deil bu devlet formunun kendisi olmutur. Daha son ra Roma mparatorluu dneminde birey kendisini, karsna yabanc bir g olarak dikilen ve onu ezen byk bir devlet 156 Hegel 21 Hegel, G.W.F., age., s. 220. karsnda bulacaktr. Bununla birlikte artk birey, zgr oldu unu, daha dorusu, znn zgrlk olduunu bilmekte ve henz bu zgrln gerekletirme yolunda belli bir toplum sal pratie gememekle birlikte, bu isel zgrln, Hegel' in znde birer kle felsefesi olarak nitelendirdii stoaclk ve H ristiyanlk biiminde dnya grleri araclyla dile getirmek tedir. Sokrates' le ilk kez ortaya kan znellik esi btn bir ortaa boyunca derinleecek ve ierik olarak zenginleecektir. Hegel' in modern devletten bekledii, antik devletin tzsel t mellii ile Hristiyanln ileyip zenginletirdii znelliin bir leimini salamasdr. Platon'un Devlet'i Hegel'e gre bir topya deildir. Tam ter sine o, k dnemine girmi olan Atina sitesinin zn temel olarak alp gelitirmeye almt. "Platon", demekte Hegel, "Devlet'inde tzsel ahlaksall kendi ideal gzellii ve hakikati iinde sunar, ama o, kendi anda Yunan ahlaksallnda yer almaya balam olan bamsz tikellik ilkesini kabul etmeyi bir trl baaramaz. O, bu tikelliin karsna yalnzca tzsel olan devleti karyordu ve bylece de, onu, kendisinin tohu mu olan zel mlkiyeti ve aileyi bile yadsyacak kadar dtal- yordu."^^ Oysa Hegel, Roma hukukunda dsal, Hristiyanlkta ise isel formu iinde kendini gsterecek olan bireysellik ve z nellik ilkesine, kendi modern devlet anlaynda nemli bir yer vermekte ve soyut hukuk ve ailede olduu gibi, nesnel ahlakn ikinci ura olan sivil toplumda da bu eleri ayrntl olarak incelemektedir. Chtelet' nin de belirttii gibi Hegel, soyut bir kuram reticisi olma nnden beklenmeyecek bir biimde, ngi liz ekonomistlerinin dikkatli bir okuyucusudur ve sivil toplum betimlemelerinde ann ekonomi kuramlarndan, zellikle de Adam Smith' ten etkilenmi olduu anlalmaktadr. Ona gre, sivil toplum, egoist tutumlarn arpma alan olmakla ve ora da herkes kendi kar iin almakla birlikte, bu atmalar bo yunca belli bir dzen kendini gsterir. Bu alanda, gereksinmele rin diyalektii bizi evrensel olana doru ilerletir. Tinin bir kur nazlnn rn olarak nitelendirilebilecek bu dzene karn, Hegel'e gre, sivil toplum kendini oluturan elikileri zecek Hegel ci zgrl k Felsefesinden Devlet Bi l i mi ne 157 Devlet, ya da zgrln Nesnel rgtlenmesi Hegel, devleti, istemin gereklemesi yoluyla nesnelleen tinin en yksek an olarak grr. Bu nedenle birey de ancak, aklsal bir devletin yesi olarak zgrdr. Zamann liberalist kuramla rna ters dt kadar gnmzn birey-devlet elikilerini giderek daha fazla gndemine alan politika felsefeleri asn dan da yadrgatc olan bu yaklam daha batan mahkm et memek ve anlayabilmek iin, Hegel' in devlet kuramn incele meden nce, onun istem ve zgrlk konularna yaklamn genel izgileriyle hatrlatmak yerinde olacaktr. Bu konuda Eric VVeil'in Hegel ve Devlet'i,^^ yerleik tm yarglar sarsacak ve bizi bu konu zerinde yeniden dnmeye itecek ipular sunmakta dr: Hegel'e gre, insan zgr istemdir. Ama o, balangta, yal nzca, kendisinin de iinde yer ald dnyann bilincine sahip bulunmaktadr. Ancak kendisine geri dnd, kendi bilincine eritii zamandr ki, istem yalnzca var olmaktan kp, ayn za manda, kendisini yine kendisine duyuran, gsteren bir ey hali ne gelir. zbilin olma sreci Grngbilim'de, Kle-Efendi diya lektii olarak gelien bilinler aras iliki (sava) eklinde gerek leir ve bu yolla insana kendini gsteren istem, dnce haline gelir. Bu durumuyla istem, zgrlk dncesinden, yani d ve i doann, veri olann yadsnabilecei dncesinden ibaret tir. Ama bu sonu, yani veri olann genel olarak yadsnabilecei dncesi zgrln hakiki tanm olmak iin fazla genel ve belirsizdir. VVeil'e gre, aslnda her yadsma belli bir eyin yad snmas olduu lde, yine belli bir eyin ortaya konulmas, gerekletirilmesi amacyla gerekleen bir yadsma edimidir. O halde, somut bir durum dnda dnebilecek bir zgrlk yok tur. Spinoza her belirlemenin bir yadsma olduunu sylerken, o halde, her yadsmann da bir belirleme, bir ortaya koyma oldu- 22 Weil, E., Hegel et L'Etat, Vrin, 1980. ve gerek evrensellii kurabilecek trden bir nesnel ahlaksallk alan deildir. Hegel, bu alana ancak devletle girilebileceini dnr. 158 Hegel unu sylemeyi ihmal etmitir. Yine bunun bir sonucu olarak anlalmaktadr ki, zgrlk, yalnzca yadsma olarak tanmlan d zaman bile, ayn anda bir gerekletirme zgrl olarak kendini gsterir. Bu dnce aslnda, VVeil'e gre, Hegel'in bir buluu deil, bir yeniden bulutur. nk, aslnda, zgrln bu tarz tanmlanmas felsefenin kendisi kadar eskidir. Hegel'e zgrln yeniden, belli bir durumda zgrlk olarak tanmla ma gereini duyuran ey, Kant' n ahlaksal acosmisme'i olmutur. O halde zgr istem, zorunlu olarak kendisine belli bir ierik, ulalacak somut bir hedef seen bir istemdir. Baka bir deyile, zgrlk, bir ey yapma zgrldr. Bununla birlikte, insann zgr olduu konusunda sahip ol duu bu dnce, her eyi yadsyabileceine ilikin olarak edin dii bu kesin kan, henz bilim deildir. Bu nedenle de birey, henz, her yadsmann bir olumlama, her kar kma ve ykma nn bir eyi ileri srme ve yapma olduunun bilincinde deildir. Ayn biimde, Kant' ta istem, her trl kouldan bamsz olarak ve herhangi bir varoluun yadsnmas biiminde tanmland iin, Hegel'in deyiiyle, biimsel iyiye ynelen bir "bo istem" ol maktan kurtulamaz. Oysa, Hegel'e gre, somut durumlarn d nda ele alnabilecek, tanmlanabilecek bir somut ahlak yoktur. Ahlakn ilkesi, eylemin anlamna dnmedike, pratik felsefe, yani nesnel ahlaksalln kavramls da mmkn deildir. Hegel' in soyut hukuk ve soyut ahlaka ynelttii eletiriler, onun politika felsefesinde hukuk ve ahlaka yer tanmad yo lunda yorumlara yol amtr. Oysa Hegel' in onlara ynelttii eletirileri, onun ahlak ve hukuka ynelttii eletiriler olarak okumak son derece yanltr. Hegel onlar, ahlak ya da hukuk zerine dnceler olmaktan ok, ahlak ve hukukun soyut ola rak tanmlanmas giriimleri olarak eletirmektedir. Onlar bu tr giriimler olarak yanl, ama bilincin ahlak ve hukuku kav rama srecinde yaanmas gereken anlar olarak da gereklidir. Hegel iin soyut olmak, var olmamak ya da nemsiz olmak deil, btnn yalnzca bir an, ura olmak ve bu nedenle de yetersiz olmak demektir. Btn, bu anlar, olumlu yanlarn koruyarak aar ve bu anlamda onlar yadsr. Bu ama, o halde, onlarn tmyle tesinde yer alma deildir. Bunun bir sonucu Hegel ci zgrl k Felsefesinden Devlet Bi l i mi ne 159 olarak, devlet de hukukun (zel ya da soyut hukukun) ve znel ahlaksalln (Kant ahlaknn, bireysel ahlakn) tesinde, onla rn ulaamayaca bir yerde bulunmaz. Devlet soyut hukuk ve ahlakn hakikatidir, yani ahlak ve hukuk devlette nesnel olarak kavranlacak ve gerekleecektir. zgrlk konusunda znel kannn yetersizlii sonucu, bi zi, gelenekler, kurumlar ve davran kurallarndan oluan top lum dzlemine gnderir. Aile ve sivil toplumda varoluuna kavuan zgrlk idesi, devlette dnce olarak kendini gste rir. VVeil'e gre "toplumun bir bireyi olarak insan, eylemde bulu nur; ama onun eylemi, aslnda evrensel olann gereklemesine katkda bulunduu halde, onu hedef olarak sememitir; toplu mun yesi olan birey alr ve o, kendisi iin alarak herkes iin almaktadr; ama o, almasnn evrensel olduunu bil mez; bunun sonucu olarak da, alma dnyas bu dnyann zerinde, dnda yer alan bir dnya, kendisini gerekletirme yi istemeden gerekleen bir dnyadr."^^ Yalnzca devlet, ayn zamanda evrensel ve bilinli hedeflere, amalara sahiptir. Bu hedeflerin doruu, Hegel'e gre akl ve akln gerekletirilmesi olarak zgrlktr. Bilin orada kendi zel karlarndan toplu luk uruna vazgeerek, evrensel olana doru ykselir ve tinin gereklemesi yoluyla ilerler. Hegel' in Hukuk Felsefesi'nde devleti metinler bulmak son derece kolaydr. Ama daha doru olan, onun bu tr metinleri ni devleti bireyden ya da sivil toplumdan hareketle kavrama abalarna ynelttii eletiriler olarak anlamak olacaktr. Hegel bireysel atomculua kesinlikle kardr; oysa bu yaklamlara gre, devlet insanln keyfi bir buluundan baka bir ey olma yp, znel karlarn korunmasna ynelik bir szleme zerine temellenir: "Eer devleti sivil toplumla karlatrrsak ve onu kiisel mlkiyet ve zgrlklerin korunmas ve gvence altna alnmasna ynelik bir ey olarak tanmlarsak, bu durumda bi reylerin kar tek bana, onlarn gerekletirmek iin bir araya geldikleri en yce ama haline gelir, ve bir devletin yesi olmak istee bal bir ey haline dnr. Oysa devletin bireyle ilikisi bundan ok bakadr; eer o nesnel tin ise, bu durumda birey 23 Weil, E., age., s. 46. 160 Hegel 24 Hegel, G.W.F., age., s. 271. ancak onun yesi olduu lde nesnellie, hakikate ve ahlak- salla sahip olacak demektir."^^ Bireyci yaklam sivil-ekono- mi toplumuyla devleti birbirine kartrr. Hegel'e gre, devlet genel karla, toplumsal iyiyle ilgilenir; birey ise onunla kendi zel kar dolaysyla ilgilenmektedir. Birey bu yolla genel ka ra yine de hizmet etmekle birlikte aslnda onun bilincinde de ildir ve onu hedef olarak sememitir. Bu nedenle birey sivil toplumda, zel kii olarak kendisini gerekletiremez; Hegel' in terimleriyle konuursak o kendini bu alanda evrensellie (in san olma zne) ykseltmez. Onun bunu baarmas ancak bir devletin yesi, yani bir yurtta olarak sz konusu olabilir. Bu aklamadan sonra, Hegel'e gre akl cisimletiren mo dern devletin nasl bir devlet olduu sorusunu sorabiliriz: Bu devlet bir monari, daha dorusu, anayasal bir monari (meru tiyet) olarak tanmlanabilir. Ekonomi asndan yerinden ynet ime dayal olan, buna karlk politik ynetim olarak merkezci olan, herhangi bir dini devlet dini olarak benimsememi olan ve meslekten memurlarla alan bu devlet, (bir monari olma zellii bir yana braklrsa) E. VVeil'in de belirttii gibi, aslnda, bugn btn gelimi lkelerde rastlanan devlet biimine son derece yakndr. Hegel, devletin zn anlamak iin, felsefenin, onun en stn biimi olarak ada devleti anlamas gerektii ni dnr. Belki bu devlet formu henz her yerde gereklemi deildir; ama ona gre daha az gelimi formlar anlamnn yo lu, yine, en stn olan anlamaktan geer. O zaman u soruyu sormamz gerekecektir: Hegel'in, ele ald devlet formunu en stn devlet formu olarak deerlendirirken kulland lt nedir? VVeil, bu soruya Hegel'in getirdii cevab anlamak iin, onun tarihin hareket ettirici gc olduunu dnd doyum kavramna genel olarak tarih felsefesinde verdii yeri hatrlama nn yerinde olacan dnr. Bu kavram ayn zamanda tarihin kendisine doru ilerledii hedefin addr: Bu hedef, iinde her bireyin btn dier bireyler tarafndan tannaca, kabul edile cei, baka bir deyile, insanlar arasnda (ve insanla doa arasn da) dolaymn tam olarak kurulaca toplumsal-politik formdur. A. Kojeve, Hegel'in Grngbilim'de gelitirmi olduu felsefi Hegel ci zgrl k Felsefesinden Devlet Bi l i mi ne 161 antropolojide, kabul etme ve doyum kavramlarna verdii ne mi, kendi almalarnda byk lde ortaya koymutur. Weil, modern devleti en yksek devlet formu klan ynn yine bu kavramlardan hareketle anlalabilecei konusunda hakl grnmektedir: nk Hegel'e gre devlet, somut z grln gerekliidir; somut zgrlk ise, bir birey olarak kiinin, tam olarak geliimini ve kendi iin hakknn dierleri tarafndan kabul edilmesini salayabilmesi demektir. Devlette bu hedefe ulalr; nk orada bireyler, ya aile ve sivil toplum iindeki varolularyla kendiliinden bir biimde genel istem le btnleirler, ya da genel istemi en son ama olarak grp, bilerek ve isteyerek, yani bilinli olarak, eylemlerini ona gre ynlendirirler. Bu devlette, "evrensel olan, tikel kar, bilin ve istem olmakszn bir deer tamad ve gereklemedii gibi, bireyler de, evrensel istem olmakszn yalnzca kendi karlar n gerekletirmeye ynelen zel kiiler olarak yaamazlar: On lar bu hedefin bilincinde olan bir etkinlik iindedirler. Modern devletin gc ve derinlii, onun hem nesnellik ilkesinin zerk kiisel tikellikten oluan u noktaya kadar gereklemesine izin vermesi, hem de znellii tzsel birlik etrafnda toplayarak, bu birlii sz konusu ilkenin kendi iinde korumasdr."^^ Daha n ce de belirtmi olduumuz gibi, Hegel, hibir zaman, totaliter devlet anlaylarna zg bir biimde toplum ve devleti birletir meyi, zdeletirmeyi dnmez. Devlet, bu anlamda, topluma akn bir konumdadr: "zel hukuk ve tikel karn, aile ve sivil toplumun karsnda devlet, (bir yandan) onlarn dnda bulu nan ve onlardan daha yksek olan bir zorunluluktur."^^ nk onlarn yasalar ve karlar devlete baldr. Buna karlk, dev let onlarn evrensel birlii olmak bakmndan, ayn zamanda, onlara ikindir. Bu nedenle onlar devlete kar haklara sahip olduklar lde, grevlere de sahiptirler. Yine ayn nedenle, bi reyler modern devletin uyruklar deildirler ve devletin hikmeti ve dzeni onlara kendini yabanc ve kavranlmaz bir g ola rak duyurmaz; tam tersine ve antik Yunan' dan farkl olarak on lar kendi bireyselliklerini ve tikel karlarn bu somut evrensel- 25 Hegel, G.W.F., age., s. 177-178. 26 Hegel, G.W.F., age., s. 278. 162 Hegel likte grp tanyabilirler. Bu bakmdan modern devlet, bireyin kendini gerekletirebilecei, zgrln gvenle yaayabile cei biricik politik formdur. O halde, VVeil'in zmlemelerinin de gsterdii gibi, Hegel modern devleti, birey ve devletin, tikel istemle tmel istemin uz lamasn saladn dnd iin, en yksek devlet formu olarak grmektedir. Bugn hi kimse Hegel'in, ann devleti konusundaki deerlendirmelerinde yanlm olduunu yads- mamaktadr. Ama, Hegel hangi konuda yanlmtr? Onun ya nlm olduu nokta, tikel ve tmelin, birey ve devletin, ann devleti tarafndan uzlatrlm olduu noktasdr. Ama, onun, bir devlet formunun baarl olmasnn ltn, tikel ve tme lin uyumunda aram olmasn bir yanlg olarak nitelendireme- yiz. Bu ltn bugn hl bizim ltmz olduu gz n ne alnrsa, tam tersine, Hegelci hukuk felsefesinin, sonular bakmndan olmasa da, sorduu sorular ve benimsemi olduu temel uzlam ilkesiyle canlln bugn de koruduunu ileri srmek yanl olmayacaktr. Ayrca, Hegelci devlet felsefesinin olumlu yn yalnzca bu genel ilkeyle snrlanm deildir. He gel'in devlet konusundaki zmlemeleri, VVeil'in Hegel ve Dev- Zef inin btn boyutlaryla ortaya koyduu gibi, bugn hl Bat dnyasnn sahip olduu devlet formunu anlamak bakmndan nemli ipular vermektedir. Biz burada VVeil'in zmlemele rine, sz konusu olumlu grleri hatrlatmaktan ok, Hegelci devlet felsefesine yneltilen eletirileri ele alma ve belki de ya ntlamada bavurmay dnyoruz. Sz konusu eletirileri nokta etrafnda toparlayabiliriz: Anayasa, Monark ve Halk Ege menlii. Hegel'in devleti anayasal bir monaridir; ama onun anayasa anlay bugn sahip olduumuz ve VVeil'in, XIX. yz yl hukukularnn Eransz ve Amerikan devrimlerini rnek alarak gelitirmi olduklarn belirttii anayasa anlayndan olduka farkldr. Hegel anayasay, tartma ve halk ya da halk temsilcileri tarafndan oylama yoluyla oluturulan bir metin ola rak anlamaz. VVeil'in deyiiyle, "bir ulusa anayasa vermek, ona sal iin gerekeni reeteyle bildirmek, kar koyulmas g bir ekicilie sahiptir;"^^ ama Hegel'e gre zgrlk ancak bir 27 Weil, E., Hegel et L'Etat, s. 57 Hegel ci zgrl k Felsefesinden Devlet Bi l i mi ne 163 halkn kendi konusunda sahip olduu bilinte bulunmas ko uluyla kendini gerekletirebilir. Bu nedenle, anayasay kimin yapaca sorusunun, ilk bakta "ak gibi gzkt halde, da ha yakndan incelendiinde sama bir soru olduu anlalmak tadr. nk bu soru anayasann mevcut olmadn, yalnzca, bir araya gelmi bireysel atomlardan oluan bir kitlenin mevcut olduunu varsayar. Bir insan kitlesi bir anayasaya (yapla) han gi yolla sahip olacaktr? Kendiliinden mi? Dardan bir biim de mi? yilikle mi, dnceyle mi yoksa zor yoluyla m? Bu yine bu kitleye braklmas gereken bir sorudur. nk kavramn bir kitleyle ilgisi yoktur. Ama eer bu soru bir anayasann (bir yap ln) zaten mevcut olduunu varsayyorsa, o zaman anayasay yapmak bir deiiklikten baka bir ey olmayacaktr."^ Hegel' in kavramn kitleyle ilgisi olmadn sylemesi de- mos dmanl olarak grlebilir.^' Ama bu, en azndan bu metinle ilgili olarak ona demek istediinden farkl bir eyi sy letmek olacaktr. Oysa Hegel' in burada demek istedii aktr: Bir ulusa bir anayasa vermek {constitution kelimesinin ayn za manda yapl anlamna geldiini hatrlatrsak), Hegel'e gre, o toplumu hibir forma, yapla sahip olmayan bir malzeme ola rak dnmek; kuram nesnel tinin, nne geirmek ve tarihi yok saymak anlamna gelmektedir. Hegel tarih felsefesinde bi lince nem verir; ama bu bireysel bir bilincin rn olarak ku ram deil, toplumsal bilin daha dorusu tindir. Toplumlarn kuramlar deil yapllar vardr; nk onlarn bilinleri ey lemlerinden ve gerekletirmelerinden ayr bir metin, varlktan kopuk bir mantk deil, kendini toplumsal eylem yoluyla nes- nelletiren, yapsallatran tindir. Nesnel tin gereklemi bulu nan, veri olan biimiyle toplum olarak her trl deitirmeye, bir tasar olarak dnceden hareketle dntrlmeye, yani toplumsal praksise aktr. Ama bu praksis bir topya olmaya cak, toplumu zerine salt dnceden hareketle istenilen eyin yazlaca bo bir kt olarak dnmeyecektir. nk toplum ve tarih burada, yazl, yapl bir metin olarak, kendisinden ha reket edeceimiz biricik nokta, zemin olarak buradadr. O hal- 28 Hegel, G.W.F., age., s. 305. 29 Bkz. bu konuda: A. Glucksmann, Les Matres Penseurs, Grasset, 1977. 164 Hegel de anayasa yaparken gerekleen i, mevcut yapl (anayasay) deitirmek, dntrmekten baka bir ey deildir. Hegel' in burada toplum szlemesi anlayna kar kt aktr. VVeil bu konuda u grleri ileri srmektedir: "O halde anayasa tarihi iin bir balang noktas yoktur, toplum szle mesinden nce gelen bir durum hi olmamtr; insanlar her za man, rgtl yapl bir toplumda yaarlar ve anayasa (yapl) btn kuramlardan nce gelir."^ Anayasa, yazl olduu lke lerde (ngiltere'de yazl bir anayasa hl mevcut deildir), az ya da ok iyi bir biimde dile getirilmi olabilir. Ama insann olduu yerde toplumsallk ve dolaysyla bir yapl (anayasa) mutlaka mevcuttur ve o, zgrln toplumsal rgtlenmesin den baka bir ey deildir. Hegelci devlet kuramnda, savunucularna byk glk douran noktalardan ikincisi monaridir. ngiltere ve Fransa'da- ki devrimlerin gerekletirmeyi denedii cumhuriyet ilkesinin yenilgiye urayarak yerini, yeniden, monariye brakmas gibi tarihsel koullarla anlalr klnmas mmkn olmakla birlik te, Hegel' in tmyle aklsal bir zemin zerine kurmak istedii devlet anlaynda monarkta temsil edilen trden bir biyolojik gereklie yer vermesini bir zayflk olarak grmemek olduka gtr. VVeil, Hegelci devlet sisteminin monarka verdii yeri, sistemde "karar veren bir bireye" duyulan gereksinmeyle ak lar. O halde monarkn yerini ve ilevini anlamak sz konusu bi reysel kararn niin ve nasln anlamakla mmkn olacaktr: Bu bireysel karar, her eyden nce, despot iin sz konusu oldu u gibi yasasz ve tikel istemin bak asndan verilen keyfi bir karar olmayacaktr. Hegel'e gre, tikel isteme ait olsun halka ait olsun, keyfi bir biimde verilen, yasal olmayan buyruklarla alan bir ynetim despotluk ynetiminden baka bir ey ola- maz.^^ Hegelci sistemde monark btn dier devlet yneticileri gibi evrenselliin taycsdr ve onu temsil eder. Hegel' in mo nariyi soya bal bir hkmdarlk olarak anlamas, onun Prus ya monarisine verdii bir taviz (VVeil'e gre tek taviz) olarak anlalabilecei gibi, daha doru bir biimde, devletin neredey- 30 Weil, E., Hegel et l'Etat, s. 57. 31 Hegel, G.W.E, Principes, s. 309. Hegel ci zgrl k Felsefesinden Devlet Bi l i mi ne 165 32 Hegel, G.W.F., Principes, s. 275-276. se biyolojik srekliliini, yine biyolojik bir gereklik olan soya dayandrma giriimi olarak da yorumlanabilir. VVeil'e gre, bu son nokta bir yana braklrsa, egemenliin belli bir bireyde ci simlemesinin, amzn devletlerinin ou iin de geerli oldu unu sylemek yanl olmayacaktr. Bu durumda soru, Hegel' in prensinin sz konusu devletlerin bakan ya da krallarndan ok daha byk bir yetkiye ve neme sahip olup olmad biimine dnr. Hegelci devlet anlaynda karar verme oda prens tir; ama o neye ve nasl karar vereceini kendisi belirlemez. O, evet ya da hayr diyen son bireysel istemden baka bir ey de ildir. Bunun dnda, sava annda ordularn bana gemek, lm cezalarn affetmek gibi kendisine Hegel tarafndan ykle nen zel yetkilerin ou, VVeil'in de belirttii gibi, bugn de o u devlet bakannn yetkileri arasnda yer almaktadr. Prens, devletin en yksek ve vazgeilmez temsilcisi olmakla birlikte, onun ne merkezi ne de hareket ettirici gc deildir. Bloch, VVeil'den farkl olarak, Hegelci monari anlaynn, aslnda Prusya mutlak monarisinden ok ingiltere'deki meru tiyet rejimini rnek ald kansndadr: Halka ak mahkeme leriyle, komnlerin zerklii gibi grleriyle, Hegelci devlet kuram tanrsal hukuka dayal monari sistemlerinden ok fark ldr. Hegel'e daha yaarken yneltilen saldrlar ve lmnden sonra onu devlet dmanlyla sulayanlarn varln hatrla tan Bloch, Hegel' in mutlak iktidar anlayna ne denli kar oldu unun en iyi kantn yine kendisinin, isvireli politika kuram cs Haller'e ynelttii sert eletirilerde bulacamz belirtir. Hegel'e gre Haller, Rousseau' dan kaynaklanan sahte politika kuramlarna tepki olarak, tam kart olan uca yerlemekte ve her trl yasaya, biimsel ve yasal olarak belirlenmi her trl yasa dncesine duyduu nefreti dile getirmektedir. Haller' in kuram tmyle doal g zerine temellenen bir devlet ve hu kuk anlayndan ibarettir: Doada olduu gibi toplumda da en glnn egemenlii Tanrnn yerletirdii bir kuraldr. Hegel Hallerci kuramda hibir yasa ve anayasaya yer olmadn be lirterek, onun dnyada bu gibi eylerin varln bile aklama yeteneine sahip bulunmadn syler.^^ 166 Hegel Bununla birlikte, Hegelci sistemin liberallere kar savunul masnn g yan, aslnda, onun monark kabul etmesi deil, halk egemenliini yadsmasdr. Hegel'e gre halk egemenlii kavram anlamsz olmamakla birlikte yararsz ve hatta tehlike lidir. Bir halkn darya kar otonom bir birlik oluturduunu ve kendine ait devlete sahip olduunu belirtmesi bakmndan anlaml olan bu kavram, egemenliin prens ve ona bal olan btn devlet mekanizmasna kart bir biimde tasarlanan top lumda bulunduu dncesini dile getirdii zaman yanl ve tehlikelidir. nk Hegel'e gre bir devlete, tarihe ve anayasaya (herhangi bir yapla) sahip olmayan bir halk yoktur. Bu neden le devlete kar bir g olarak halktan sz etmek, zgrln r gtlenme tarzlar olan tm toplumsal ve politik formlarn dn da var olan bir yndan sz etmek demek olacaktr; oysa byle tanmland biimiyle bir halk zaten yoktur.^^ O zaman, Hegel niin yine de bu anlaytan sz etmekte ve eletirilerini kime y neltmektedir? VVeil'e gre, bu eletirilerin hedef ald anlay, Hegel' in zamannda kendini duyurmaya balayan ve 1848'de ha rekete geerek ilk baarsn Bismarck' la, daha sonraki tam ama geici baarsn da Hitler' le elde edecek olan byk Almanya ulusuluu ideolojisidir. VVeil, Hegel' in yalnzca liberallerin de il, ayn zamanda nasyonal sosyalistlerin de iddetle saldrd bir devlet anlay ortaya koymu olduunun unutulmamas ge rektiini syler. VVeil'e gre bu ortaklk yle aklanabilir: Her iki tarafa gre de "halk kendisine bir devlet verir"; oysa Hegel'e gre "halk biimlendiren, (halk bir kez barbarlk dneminden ktktan sonra artk birbirinden ayrlmaz iki g olarak) devlet ve tarihtir."^^ Bu noktalar gz nne alnrsa, denilebilir ki, He gel'in demos ve halk egemenlii eletirileri, aslnda bu kavram larn etnik ulusuluk ideolojisi tarafndan anlalma tarzna ynelmektedir. Hegel halkn, ancak rgtlendii, toplumsal ve politik formlar, kurumlar iinde kendini gsterdii lde ege men olduu grndedir. Hegel' in nl demos dmanl konusundaki yerleik yar glar bylece cevapladktan sonra, yine halk kavramyla ilgili 33 Weil, E., age., s. 64. 34 Weil, E., age., s. 63 ve 65. Hegel ci zgrl k Felsefesinden Devlet Bi l i mi ne 167 olarak sorulmas gereken asl soruya geebiliriz: "Prens ege menlii dile getirir ve bir btn olmasn salar: Bu durumda geriye, halka ne kalmaktadr?"^^ Halka parlamento, ya da He gel'in terimleriyle sylersek, etat'lar kalmaktadr. Halk tartr, grr ve o, bu ii toplumda rgtlenmi olduu biimiyle ya ni etat'lar araclyla yapar. Toprak sahiplerinin oluturduu bir rgt {Chambre haute), dorudan doruya ya da temsilcileri araclyla yurttalarn parlamentoda ynetimle iliki kurmala rna, ynetime katlmalarna imkn vermekte ve aslnda byk lde politik ynetimin elinde bulunan ilerin ortak karlar dorultusunda ve kendilerinin onayyla yrtlmesini sala makta ve halkn da bu konuda bilgilenmesine, ikna edilmesine gerekli ortam oluturmaktadr. Yine bu yolla, yurttalar, ken dilerinin, somut olarak neyseler o ekilde yani alma dnya sndaki yerlerine gre, devlet tarafndan tanndklarn anlar. Ancak unutulmamaldr ki "bireye, daha nce o konuda onay alnmakszn herhangi bir buyruk verilmemektedir; ama ondan istenen tek ey de, bir giriim deil, ite bu onay olmaktadr."^^ Parlamento, ynetici devlet ile i ve alma dnyas ola rak sivil toplum arasnda yukarda anlatld biimde bir ba kurmakla birlikte, Hegelci devlet sisteminde bu iki dnya, ya ni toplum ve devlet birbirinden zenle ayrlm bulunmaktadr. Devlet evrenselin temsilcisi ve savunucusudur. "Toplum devle tin temeli ve belli formlar iinde olarak anlalmak kouluyla, onun maddesi ise de", demekte Weil, "kendi bilincine sahip akl tmyle devlet tarafnda yer alr: Onun dnda somut ahlak, ge lenek, i, soyut hukuk, duygu, erdem mevcut olabilir, ama akl olamaz. Yalnzca devlet dnr ve yalnzca devlet btnsel olarak dnlebilir."^'' Hegelci devlet sistemi yakndan incelen diinde, onun vazgeilmez ura olan monarkn beklenildii lde byk bir neme sahip olmad anlalrken, buna kar lk devlet grevlileri evrenselin asl tayclar ve zbilinci ola rak kendilerini gsterirler. Son derece demokratik bir biimde, yalnzca yetenek ve yeterlilikleri gz nne alnarak (devlet s- 35 Weil, E., age., s. 64. 36 We,E.,age.., s. 67. 37 Weil, E., age., s. 67 168 Hegel navlar yoluyla) seilen bu uzmanlar, Platon'un filozof-krallar- nn zelliklerini (zamann koullarna uyarlanm bir biimde) byk lde tarlar ve Hegel yorumcularnn byk blm, onun devletinin, monarkta cisimlemekle birlikte, memurlarca gerekletirildii noktasnda ayn gr paylarlar. Bat politika felsefesinin son byk eseri olan Hukuk Felse fesi'nin yntem ve ierii konusundaki incelememizi bitirme den nce, onun Platon'dan bu yana sregelen politika felsefesi tarihindeki yeri zerine ileri srlen baz grlere deinmek ve birka nemli noktay hatrlatmak istiyoruz. Hukuk Felsefesi belli bir politika dncesi geleneinin yalnzca sonu mudur? Yoksa, ayn zamanda, bu gelenei belli bir anlamda amakta mdr? nce, bu gelenek iinde iki farkl yaklamn varln hatrlamamz gerekir: Antik Yunan felsefesinin, insann dou tan toplumsal ve politik bir varlk olduu postulat zerine temellenen yaklamyla, Hobbes' la balayan ve Rousseau ve Kant ile sregiden modern yaklam, Karl-Heinz Ilting' in bu konudaki bir yazsnda belirttii gibi^, Hegel' in sistemi politi ka felsefesi tarihindeki balca yaklamlarn bir sentezi olarak tanmlanabilir. Hegel' in bu sentezi gerekletirebilmesinin ko ulu, sz konusu iki (klasik ve modern) gelenein dayand nvarsaymlar ortaya koymakt ve Hegel bu ii, sz konusu ge lenekleri kendi sisteminde, birer bak as, birer dnya gr olarak ele alma yoluyla baarabilmiti. Gerekten de, soyut hukukta ve soyut ahlaksallkta da politika felsefesinin sorunla r, kurallar sistemi ve toplumsal hayatn kuramlar olarak ele alnmamakta, daha dolayl bir biimde, trl bak alarndan oluan bir geliimi izleyen bilincin uraklarna karlk olan anlar olarak incelenmektedir. Mesela, Hegel, hukuk alanndan ahlak alanna geii, haklar zerine dnen kiinin "ahlaksal bak asna ulamas" tarznda anlatmaktadr. Ayrca, kitabn ikinci blmnde ele alnan konu ahlak deil, ahlaka uygun luk anlamnda ahlaksallk (trellik), yani bir kurallar sistemi deil, bir insansal tutumdur. Onu izleyen nc blm de, ay n biimde, znel ahlaksallktan, toplumsal ahlaksalln bak 38 IIting, Karl-Heinz, "La Forme Logique et Systematique de la Philosophie du Dro it", Hegel et la Philosophie du Droit, PUF, 1979. Hegel ci zgrl k Felsefesinden Devlet Bi l i mi ne 169 asna gei olarak anlalmaldr. u farkla ki, bu blmde ele alnan bak as, artk, bireysel bir bilin ve onun bak as na ait olan deneyim deil, btn toplumsal deneyimlerin ortak ufkudur. Bu bakmdan, Ilting'e gre, btn Hukuk Felsefesi'ni, Tinin Grngbilimi yoluyla balayan "bilincin deneyimleri bilimi"nin bir blm olarak anlamak ve onu bu btnn bir an olarak deerlendirmek doru olacaktr. Bu nedenle, Hegel' in burada ele ald konu olan zgrlk dncesinin geliimi, her eyden nce, zgrlk bilincinin geliimi olarak anlalmaldr. Hegel kitabn nc blmnde yani toplumsal ahlaksal l ele alnda, antik politika felsefesinin ufkunu benimsedii izlenimini uyandrr: "Politika felsefesi tarihi gz nnde bu lundurulduunda znel ahlaktan toplumsal ahlaka bu gei, modern hukuk ve ahlak anlayndan temelli olarak kopma ve ayn zamanda da Platon ve Aristoteles' in politika felsefelerine geri dnme anlamna gelmektedir. nk Hobbes' dan Kant ve Fichte'ye kadar filozoflar, hukuk ve ahlak sorunlarn, eylemle rinden sorumlu bireyin karlat sorunlardan hareketle z meye alrken. Platon ve Aristoteles tersine, iyi dzenlenmi bir etkileimle ilgilenen herkesin ortak karn gzeten bir in sanlar aras etkileimin koullarn aramaktaydlar. Bu nedenle de Platon ve Aristoteles, politika felsefelerinde, dierleriyle bir arada yaamann, ailede, iblm zerine kurulan bir toplum da ve devlette, bireyler aras etkileimi mmkn kldn ve desteklediini gstermek istiyorlard."^' Yine de, bir btn olarak ele alndnda Hegelci devlet fel sefesi bu iki gelenein sentezini oluturur. nk Hegel, Platon ve Aristoteles' in yukarda belirtilen kaygyla gelitirdikleri poli tika felsefelerinde nceden varsaydklar, insanlarda doutan olarak bulunan toplumsallama eilimi dncesine katlma maktadr. Bu noktada o, hukukun doa deil, zgrlk dzle minde yer aldn dnen Kant' n grne katlr. Buna kar lk Hegel, bu dzlemi, Kant' tan farkl olarak, bireysel bilincin bak asndan deil, toplumsal, somut dnce ve eylem dz leminden hareketle anlamay amalamaktadr. 39 Ilting, K. H., age., s. 26. 170 Hegel Gereklik, Aklsallk ve Devlet Hegel' in gerek ile aklsalln zdelii zerine, daha nsz de dile getirdii nl gr, zerinde saysz tartmalara yol am olan ve yalnzca bu nedenle bile olsa, bal bana bir in celeme erevesinde ele alnmas gereken bir konudur. Bunun la birlikte ve yine ayn nedenle, Hegelci devlet anlay zerine yazlan herhangi bir incelemeyi, bu konuya ksaca da olsa yer vermeden bitirmek olduka g grnmektedir. Sonu olarak denilebilir ki, Hegel, antik politika dncesi kadar modern politika dncesinin de apak hakikatler ola rak kabul ederek nceden varsaydklar grlerin tartlabilir grler olduunu, onlar Hukuk Felsefesi'nde birer bilin bak as olarak inceleme yoluyla ortaya koymay baarabilmitir. Ilting'in belirttii gibi, Hegel bylece, mesela, modern politika felsefesinin temelinde bulunan doal hukukun ve etiin buyu rucu yapsna ciddi eletiriler getirebilmitir. Bu yolla Hegel, "bo znellik ilkesi"nden yola kan Kant rasyonel etiin kar sna toplumsal bir etii koyabilmitir. Ama, bu etiin, gerek bir etik olabilmesi iin, yani yine rasyonel olmas ve salt tarih sel bir grecelie (insan eylemlerinin zamann toplumsal koul lar tarafndan belirlendii dncesine) indirgenmemesi iin gereken temelleri Hukuk Felsefesi'nin ne lde salayabildii so rusu ayr bir tartma konusudur. Ama en azndan, diyebiliriz ki, Hegelci hukuk felsefesi, antik politika felsefesinin, toplum salln insann doasnda bulunduu biiminde dile getirilebi lecek olan nvarsaym ile modern politika felsefesinin bireyci ve buyurucu yaklamnn nvarsaymlarn sorgulamas asn dan, sz konusu geleneklerin almasn temsil etmektedir. Bu na karlk Hegelci sistemin kendisi baz sorular dourmakta, ve belki de baz nvarsaymlara dayanmaktadr. Bu sorunlarn kaynann, Hegelci hukuk felsefesinde, tarihe uygunluk ilkesi nin akla uygunluk ilkesinden nce gelmesinde bulunabilecei yolunda Ilting'in ileri srd sav, zerinde ayrca dnmeye deer gzkmektedir. Hegel ci zgrl k Felsefesinden Devlet Bi l i mi ne 171 "Aklsal olan her ey gerektir, gerek olan her ey de akl- saldr"cmlesi, Hegelci devlet kuramna alan byk bir kap gibi, nszde yer almakta ve VVeil'in de belirttii gibi, yine ayn kitapta yer alan, devletin yeryzndeki tanrsallk olduu, ulus uluun ok nemli bir kavram olmad, ahlakn politikadan daha az bir deere sahip olduu ve yurttan en yce grevinin devlete ballk olduu gibi, gnmzn liberal politika anlay asndan her biri bal bana bir "sorun" olan grleri bir anda unutturarak, sisteme ynelen saldrlarn asl hedefini oluturmaktadr. Bu nedenle, demekte VVeil, Hegel eletiricileri nin ou, kitab okumakta deilse de anlamakta, bu cmlenin tesine geememitir. Aslnda, Hegel' in zamannda cmlenin birinci blm olumlu karlanm, hatta "ilerici" bulunmu, buna karlk ikin ci blm byk tartmalara yol amt. Bloch'a gre sol He- gelcilerin iyimser olanlar cmlenin tmn postulatc tarzda yorumlam, yani onda, gerekliin aklsallk ynnde dnt rlmesi yolunda bir dilei hatta bir tasary okumakta tereddt etmemilerdi. Gerekten de, mesela Marcuse Akl ve Devrim'm- de bu tarz bir okumay kendi praksis felsefesine hareket nokta s olarak almaktadr. VVeil, Bloch ve daha baka pek ok Hegel yorumcusu, bu yanl anlamalarn temelinde Hegel' in gereklikten anlad eyin iyi bilinmemesinin yattn belirterek bu konuyu aydn latmaya alrlar: Aslnda, Hegel Mantk'ta varlkla varoluu birbirinden zenle ayrm, yine Ansiklopedi'de fenomen (Ersche- in-ung), mevcut gereklik (Dasein) ve hakiki gereklik {VVirklich- keit) arasndaki fark ak olarak belirlemiti.^*^ Bu konuyla ilgili terminoloji tartmalarna burada yeterince yer vermemiz mm kn deildir. Ama ksaca belirtelim ki, sz konusu yorumcula rn tm, Hegel'in, ampirik varolutan, tmyle zne uygun olmayan dolaysyla da tam olarak rasyonel olmayan varl, gereklikten ise, zn tam olarak gerekletiren ve grnr k lan varl anlad konusunda ayn dnceyi paylamaktadr. Yine de, btn bu aklamalar Hegel' in nl cmlesiyle di le getirdii grn ne olduunu deil, ne olmadn ortaya 40 Bkz. Bu konuda, Weil, E., Hegel et l'Etat, s. 237. 172 Hegel koymaktadr: Hegel bu cmleyle veri olan politik, hukuksal ger ekliin vgsn yapmay amalamamaktadr. Ama o zaman, Hegel' in demek istedii nedir? Eer, sol Hegelcilerin, olduka zorlamal grnen (postulatc) yorumuna katlmak istemiyor sak, o zaman belki de yaplacak en iyi ey nsz amak ve He gel'in bu gr hangi konuda ileri srdn hatrlamaktr. O zaman grlecei zere, Hegel bu paragrafta Platon'un Dev let'inden sz etmekte ve onun aslnda bir topya olmadn, tam tersine, k dnemindeki Atina sitesinin zn dile getir diini ileri srmektedir. Genel olarak felsefe, demektedir Hegel, doayla ilgilendii zaman, onu naslsa yle kavramay amalar; ondaki aklsal ynn, gizli bir yerde de olsa yine onun iinde ol duunu dnr. Oysa, tinin dnyas ve onun bir an olan poli tika, daha az deerde bir gereklie sahip deildir. Tam tersine, zellikle nesnel tin dnyas, akln, doada olduu gibi, kendini gerekletirmekle yetinmedii, stelik sonunda, kendi bilgisini elde edebildii dnyadr: "Doa ile politika arasndaki bu para lellik arpcdr: Hegel, akln yalnzca doal fenomenlerde bulu nabileceini, eylem ve tarih alannn ise duygularn, istek ve tut kularn eline terk edildiini kabul etmez. Doann bilimi oldu u gibi devletin bilimi de vardr..."^^ zellikle, Hegel' in tarihin amacn, tikel ve tmelin, birey ve toplumun uzlamas olarak tasarladn gz nne alrsak, onun, ne aklsall var olanla snrlad, ne de var olan hereyin, tm kurumlarn, trelerin, kurallarn, olduklar biimiyle aklsal olduunu ileri srd sonucuna varmak imknsz grnmektedir. Bu bakmdan, bu nl tartmaya ayrdmz bu snrl blmde varabileceimiz tek sonu u olacaktr: Hereyden nce Hegel, devletin nesnel ti nin en st evresi olarak hakiki bilimin yani felsefenin konusu olmay hak ettiini dnmekte ve ikinci olarak da, bu bilimin, bilim olmak iin, znel ahlaktan ve onun topyac yaklam nn temelinde yer alan "olmas-gereken" kavramndan hareket etmemesi, olann iinde bulunan aklsall bulup ortaya kar mas gerektiini ileri srmektedir. Ama bu sonu "olmas gereken"in "olan" karsnda ye nilgisi olarak da yorumlanamaz. nk Hegel, veri olan bii- 41 Weil, E., age., s. 26. Hegel ci zgrl k Felsefesinden Devlet Bi l i mi ne 173 42 Hegel, G.W.F., Principes, s. 126. miyle varln (olann), kendi iinde, yapsal bir eilim olarak "olmas-gereken"i barndrdn kabul eder. Yalnz, bu eili mi ya da olmas gerekeni felsefe, dnn yapnts olan kuramdan ya da topyadan hareketle deil, yine veri olan bi imiyle varlktan hareketle, ama tmyle aklsal, kavramsal yolla bulup ortaya karacaktr. Zaten, Platon' un Devlet'inin bir topya olmadn syleyen Hegel' in topyadan genel ola rak anlalandan farkl bir ey anlad aktr: Hegel Platon- cu anlamda topyaya, yani nesnel tini anlamaya alan, var lktan hareket eden bir felsefi dnce olarak topyaya kar deildir. Onun kar olduu, gereklie ve tarihe ve dolay syla ideye srtn evirerek retilen ve yalnzca znel istek ve duygular doyurmay amalayan, kendi dneminin topyac politika kuramlardr. nk bu ama Hegel' e gre dinin ya da sanatn ii olabilir, felsefenin deil: "spattan ve dedksi- yondan vazgeebileceini dnenler, byle yapmakla, felse fenin ne olduu konusunda en ufak bir dnceye sahip ol madklarn gstermektedirler ve onlar, bu konular zerine sylem gelitirme iini srdrebilirler, ama onlarn, yani kav ramsz konuanlarn felsefi syleme katlmaya asla haklar olamaz."^^ Hegel yanlyor olabilir, ama, yalnzca, eer felsefe kavram sal dn deilse...