You are on page 1of 220

bir din politikas

T THUZT W
MARMARA NVERSTES
LAHYAT FAKLTES VAKFI YAYINLARI Nu. 65
bir din politikas
LAIKLIK
Hultisi YAZI CI OLU
stanbul, 1993
M.. LAHYAT FAKLTES VAKFI YAYINLARI Nu. 65
ISBN 975-548-021-8
Dizgi: Ayan Grafik
Bask: Yldzlar Matbaaclk
Cilt: Ksmet Ciltevi
Kapak: Ayan Grafik
Kapak Bask: Orhan Ofset
steme Adresi: M. llhiyat Fakltesi Vakf Yaynlan
Balarba/SKDAR
Tel: 34247 87 310 53 11
BRNC BLM
GR
Yntem 19
Aydnlar ve Liklik 21
Kavram Belirsizlii 23
Baz nyarglar ve Kaynaklan 25
Terminoloji Seiminin nemi 27
Liklii Anlamak iin 30
KNC BLM
HRSTYANLIIN NDE GELT
TOPLUMSAL VE SYAS ORTAM
Semav Dinler 35
Hristiyanlm Douu 36
Satr Balaryla Roma 37
Kilisenin Douu 41
zetle Hristiyan lhiyat
r
44
Roma Dyor [ 46
Kilisenin rgtlenmesi 47
Kavimler Gne Kadar Devlet ve Kilise 50
NC BLM
KAVMLER GNDEN SONRA TOPLUM, DEVLET VE KLSE
Kavimler G ve Frank Devleti 55
Franklar Dneminde Devlet, Toplum ve Kilisa f
likilerde Kilise ve Devlet Cephesi 60
Devlet Dini, Devlet Kilisesi, Mill Kilise 64
Kilise ve Hukuk 68
Batnn Oluumunda Kilise 71
DRDNC BLM
REFORMASYON SONUNA KADAR AVRUPA
lmsz Roma 77
Regnum ve Sacerdotium 79
mparatorluk (Almanya) ve Fransa 81
mparator ve Papa 83
atmalar Dnemi . 85
Bir mparator Af Diliyor 87
Konkordat (Concordat) 89
Kilisenin ki Klc 91
Engizisyon 92
Burjuva Snfnn Douu 94
Avrupa'da Gelimeler 96
Bbil Tutsakl 98
Yeni Bir Avrupa'ya Doru ...... 100
Mill Kilise 102
Reformasyon ncesi Almanya .. 103
Burjuva Snf ve Reformasyon . 105
Protestanlk 106
Cuius Egio, Elius Religio 109
ngiltere'de Anglikan Kilisesi m
Fransa'da Gallikan Kilisesi 113
BENC BLM
LKLE DORU
Akl Tanrs 119
Devrim 120
Devrimin Din Politikas 122
Napolyon Dnemi ve 1801 Konkordas 124
Almanya'da Dnyevletirme (Saekularisation) 127
19. Yzylda Fransa...: 128
Fransa'da Lisizm (Laicisme) 130
19. Yzylda Avrupa 132
19. Yzylda Papalk 134
talyan Birlii ve Roma Sorunu 137
Almanya'da Kulturkampf (Kltr Sava) 140
Kilise ile Devletin Ayrlmas 142
Fransa'da Liklik 145
Yasal Durum 147
Lik Devlet Modeli 149
Ayrlk Yasasnn Uygulanmas 151
Smrgelerde ve Himye Blgelerinde Liklik 155
Fransa'da Son Durum :. 158
Din Politikalar 162
ALTI NCI BLM
SLM VE LKLK
Uygarlk Tanrsnn indirdii yet 171
Osmanl Devletinin Din Politikas 173
Cumhuriyet Aydn ve Liklik 178
Cumhuriyetin Din Politikas 182
Bir Deerlendirme ^87)
Yanllklar 191
Liklik ve Tevhd 194
islm Kilisesine Doru mu? 196
Yeni Bir Mezheb 201
zet 205
KAYNAKLAR 209
SM VE KAVRAM DlZlNl 219
"La form de reaction que l'on peut aujourd'hui,
legitimement, appeler laicite de l'Etat est dans une large mesure
un phenomene occidental, et meme franais; laquela
inspire le regime de certains nouveaux Etats nes de la
decolonisation en Afriquefrancophone."
"Cette doctrine de la laicite de l'Etat s'est, historiquement,
developpee dans une large mesure enface de l'Eglise
catholique, a cause de sa centralisation, de la rigueur de ses
dogmes, de sa morale, de sa discipline."
"Bugn, adna yasal olarak devletin liklii denilen tepki
biimi byk lde bat ve hatta Fransz toplumuna zg bir
olgudur; o Fransz Afrika'snda smrgeciliin
tasfiyesinden sonra kurulan baz yeni devletlerin rejimlerine
de esin kayna olmutur."
"Devletin liklii denilen bu reti, tarih olarak byk
lde Katolik kilisesi kartlndan, onun
merkeziyetiliinden, dogmalarnn katlndan, ahlkndan,
disiplininden domutur"
(Encyclopaedia Universals, Corpus:10, S:925)
SUNU
LAKLK, yasalarmzda yer ald gnden beri srekli, bitmeyen bir
tartma, kavga konusu olagelmitir. Bununla birlikte, tartanlarn, bel-
ki daha dorusu bu yzden kar karya gelenlerin, birbirini anlamakta
glk ektiini sylemek pek bir abartma saylmaz.
Bir yanda laiklik denince tm haklarndan yoksun brakldn d-
nen; tyleri diken diken olanlar, te yanda, Trk toplumunda zgr
dnme ile kurtuluun arac, sihirli deynek gibi ona sarlanlar var. La-
iklik konusunda yazanlarn ou laiklii anlamaz, kavgasn yaparlar.
Yasalarmzda da laikliin ak seik tanm yaplmaz. Yorum ve uy-
gulamalar elikilerle doludur. Bir takmnn kafasnda anlamn kendi
beklentilerine gre uydurduu; kendi beklentilerine gre ierik ykledii
bir kavramdr. Deiik kesimlerdeki bir takm davranlara kar tepki-
lerle yorulduundan, elikili, hatta ak ile kara gibi kart anlamlar ta-
r. Bir kesim kelimenin kendinden ve laikliin uygulanndan rahatsz-
dr ve srekli tepki gsterir; tepkilerinin etkisinde tartmaya girer, yo-
rum yapar.
Batdan ithal edilen DEMOKRAS, ZGRLK, ADALIK vb.
kavramlar iinde LAKLK, denebilir ki, gerek ithal edenler, gerekse tar-
tmasna girienlerce en az bilinen, en bulank; en ok ekime ve zn-
t kayna olagelenidir. Dindar-muhafazakr kesime gre LAKLK bir
zulm arac, Avrupac, batc, adaclara gre ise UYGARLIIN VAZ-
GELMEZ BR UNSURU, Trk milleti iin de bir KURTARICI'dr.
Bu birbirini anlama gl, kelimenin hristiyan Bat'dan, ok ya-
banc, stelik dman, birok bakmlardan da ters den bir dzen ve
kltr ortamndan alnp getirilerek ak seik tanm yaplmadan, anlam
yklenmeden; hangi durumlarda nasl uygulanaca da belirtilmeden,
Mslman Trk toplumu iine geliigzel salverilmi olmasndan kay-
naklanmaktadr, sanrm.
Trkiye'deki zntnn Nedenleri'de ksaca deinmitim. Daha
sonra her ynyle aratrp yazmak istedim. Olmad. Benim yllarca ta-
sarlayp da yapamadm Sn. Yazcolu yapt.
Yazcolu, nyarglara kaplp srklenmeden konuyu uzun yllar
aratrd, inceledi. Kitabnda, bu aktarlm kavramlarn lkemizde iin-
de oturtulduu kat ereveleri krarak, ksr tartmalar da aarak, laik-
liin tarih iinde dou ve oluumunu ilgilenenlere, okurlarna ayrntla-
ryla sunuyor.
Bu kitab okuyan artk konuyu, pek ounun yapt gibi, kendi kafa-
sndaki tahminlere, durumuna ve tepkilerine gre deil, iyi bilerek ve
kavrayarak konuup tartabilecek. urasn da belirtmeliyim ki kitabn
amac propaganda, okuru ynlendirmek deil, doru, salkl bilgi ver-
mek, tarih boyunca uygulamadaki deiim ve doum yeri olan Bat lke-
lerindeki anlay ve uygulamalarda grlen farkllklarla, aktarld
Trkiye'de deiik anlay ve uygulama farklarm, akla kavuturmak-
tr.
Hristiyan Bat toplumlanyle Mslman Trk toplumu arasndaki
fark, laikliin lkemizde anlalma ve uygulanmasndaki glklerin ar-
dndaki en nemli etkenlerden biridir. Bir Amerikan yazarndan aldm
aadaki satrlar sorunun etinliini yeterince ortaya koyar sanrm:
"Tutalm ki bir Roman Catholic piskoposu blgesindeki kiliselerin pa-
pazlarna, btn katolikleri, ocuk aldrmaya msaade eden yasalar des-
tekleyen adaylara KARI OY vermeye zorlayan bir mektup yazyor ve bu
mektubun kilisede okunmasn emrediyor. Piskoposun bu hareketinin,
hibir yasa teknii asndan ANAYASAYA AYKIRI OLMADII kesin-
dir." (*)
imdi piskopos yerine bir mfty koyunuz ve dnnz....
Yazcolu ok deiik grevlerde, deiik etkileim evrelerinde bu-
lunmu, zengin bir hayat tecrbesinden gemi; dolaysyle ok ynl,
olaylara deiik ynlerden bakabilen bir kiidir. Ayrca, bu deneyim biri-
kimine okuyan, dnen, olaylara, davranlara yorum arayan kii olmak
zelliini de eklerseniz, kitabn yazarnn nasl bir kii olduu hakknda
zihninizde bir grnt oluur sanrm.
Yazar 1935 ylnda Safranbolu'da dodu. Gazi Eitim Enstits Al-
manca Blmn, Trkiye ve Ortadou Amme daresi Enstits'n ve
( *) Kent Greenvvalt, Religeous Convictions And Political Choice s. 8, New York. Oxford
Oxford Umversity Press. '
A..Hukuk Fakltesini bitirdi. retmenlik, okul mdrl, Mill Ei-
tim Bakanl'nda ube Mdr Yardmcl ve ube Mdrl, Alman-
ya'da Kltr Atae Yardmcl grevlerinde bulundu. Daha sonra devlet
memurluundan ayrlarak serbest avukatla balad.
Yazcolu salt YAZI YAZAYIM diye yazanlardan deil. Laf olsun di-
ye yaz yazmaz. Syleyecei, sylemesi gerektiine ve sylemeye deer bir
ey olduuna inand bir ey varsa yazar.
ite bu kitap byle bir ihtiyacn rndr.
AKDENZ, Sabri
NSZ
Liklii, iinde doduu ortam ve koullan tanmakszn her toplum
ve dine uyarlanabilecek evrensel bir rejim olarak dnenler; onu salt
din ve vicdan zgrlnn gvencesi; akim, bilimin, adaln ve de-
mokrasinin gerei sananlar bu kitapta aradklarn bulamayacaklardr.
Belki ona, tpk msveddelerini okuyan, yazannn dostu bir aydnmz gi-
bi, kendileri iin gereksiz aynntlarla dolu bir "hristiyanlk tarihi" gzy-
le bakacaklardr. Trkiye'de insanlar "liklik" ad verilen din politikas
zerinde ylesine koullandmlmlardr ki, bu konudaki gerek kafalara
yerletirilmi olan kalpla atnca ou kii gerei kabul etmeyi deil, o
kalba inanmay srdrecektir. Zira kinci Merutiyet dneminin insanla-
r iin "hrriyet"; 1946 ruhu iin "demokrasi" ne ise, mminleri iin de
"liklik" odur. Tpk onlar gibi, iinde tm erdemleri tayan bir mevhu-
me, bir lkdr.
Ancak lkemiz insan bu tutumunda haksz da deildir. Yllardr yo-
un bir biimde tartmamza karn konu zerindeki bilgimiz miyne
bir "dinle devletin ayrlmas" tanmnn dna pek kamamtr. Birka
dnda konu zerinde yaplan yaynlarn deimez bir kalb vardr: nce
liklik akim, bilimin, demokrasi ve adaln kayna bir ilke olarak ta-
ntlr. Ardndan ksaca kilisenin "zgr dnce" zerinde yapt bask-
lardan; bu basklara kar oluan tepkilerin ortaya kard siyas ve top-
lumsal hareketlerden ve onlarn baanlarndan; "ileri bat lkeleri"nin
bugnk dzeylerine, bu rejimi devlet ve toplum hayatna geirdikleri
iin ulatklarndan sz edilir. Sonra kafamzda henz, btn bunlarn
bizi niin ve ne lde ilgilendirdii sorusuna cevap bulamadan Kurtulu
Sava ve Cumhuriyet'in ilk gnlerine atlanr. Saltanatn ve hilfetin kal-
drlmas, Tevhd-i Tedrisat yasasnn kabul, tekkelerin lv ve benzeri
eylemlerle, adna "liklik" denilen rejim arasnda mantk balar kurula-
rak dizi tamamlanr. Kukusuz ki bu kalbn iine yer yer, ona tepki gs-
teren "gerici" akmlann serptirilmesi de ihmal edilmez.
Oysa ki liklik ne salt bu tanmlara sdrlabilecek bir ilkedir; ne
"ileri bat lkeler'nin tm liktir; ne de hristiyan Avrupa'da bin yl a-
kn bir srede yaanan siyas ve toplumsal olaylarla bizim toplumumu-
zun yaad sre arasnda bir benzerlik vardr.
Gerekte yanlgmz, sihirli lmbasna parolay syler sylemez gn-
lnn ektiine kavuuveren Aleddin gibi, bir takm kavramlar telffuz
edersek, onlarn yzyllar iinde kazandklar ieriklerin de kendiliklerin-
den gnlk hayatmzda yerlerini alvereceklerini sanmamzdan kaynak-
lanmaktadr. Tpk ikinci Merutiyet dneminde "hrriyet"; 1946'dan
sonra "demokrasi"; bugn de szgelii "liklik" dersek sorunlarmzn bir-
denbire zlvereceine inanmamz gibi.
Ne var ki, nasl ikinci Merutiyet'in hrriyet'i beraberinde ittihat ve
Terakki'nin basksyla gelmise; 1946'larn demokrasisini silh sesleri
karmsa; yeni mezhebimiz liklik de insanlarmz mahkm edenler ve
mahkm olanlar olmak zere ikiye ayrmaktan; sorunlarmza sorunlar
katmaktan baka eye yaramamtr.
yleyse ortada temel bir yanllk, kavramlar yanl alglamaktan
doan bir yanlg vardr, ite bu kitap bu yanlgy gzler nne sermek
amacn tamaktadr.
Hristiyan lkelerde siyas rejim iinde yer alan bir kavram olan
liklik, bu yzden ncelikle hukuk boyutuyla incelenmek gerekirken l-
kemizde bugne dein -bildiimiz kadaryla- birka makale dnda bu
adan ele alnmamtr. Bu kitapta likliin hukuk boyutu yannda onu
hazrlayan tarih, din, toplumsal, siyas ve felsef gelimeler de bir btn
halinde verilmee allmtr. Kitap, dergi, gazete yazs ve bror ola-
rak bu blmlerde yararlanlan yazl kaynaklarn byk ounluunun
yabanc dillerde yaymlanm; ya da -arapa ve farsa dahil- bu dillerden
trkeye evrilmi olanlardan seildiini sylemek belki ac bir itiraf ola-
caktr; ama gerektir. Baka amalarla yazlm olup yer yer konuya de-
inenler saylmazsa bu alanda, son yllarda sa ve sol aydnlarca yaynla-
nan, bununla birlikte resm grn ideologlarnn yaynlar yannda hak
ettikleri ilgiyi gremeyen birka eser dnda yansz ve sistematik bir ese-
re rastlanamadm belirtmek abartma saylmamaldr.
Kitap, Trkiye'de nasl bir din politikas izlenmesi gerektiine ilikin
bir zm nerisi getirmemitir. Bu onun bir eksiklii olarak, grlebilir;
ama deildir. Bir kere ele ald konunun byle bir neri getirmekle ilgisi
yoktur. Geri yazar, kitabn "mefhum-u muhalifi"nden bu politikaya ili-
kin baz ilkelerin kartlabilecei kansndadr. Bununla birlikte politika
saptama iine acak, youn tartmalardan sonra, konu zerinde hi de-
ilse asgar dzeyde bir fikir birliine varlmasyla giriilebileceini d-
nmektedir.
Kitap, blmler iinde yer alan konular tek balarna okunduklarn-
da da bir anlam ifade edebilecek biimde tasarlanmtr. Yer yer rastla-
nacak tekrarlarn nedeni budur. Ancak bunlar esasen, onun tm iinde
nemle vurgulanmas gereken hususlar olduundan, birka kere okun-
malar skc olmayacaktr.
Belirtilmesi gereken bir nokta da kitapta yer alan baz terimlerle ilgi-
lidir. Dilimizde, bat toplumlar ve hristiyanlkla ilgili hukuk', siyaset, teo-
loji vb. alanlarda kullanlan terimlerin yerlemi karlklar yoktur. Bu
yzden kitapta, bu tr terimlerin amaca en uygun trke karlklar ve-
rilememitir. Bu eksiklik bir lde, terimlerin bat dillerinde kullanlan
biimlerinin parantez iinde yazlmasyla giderilmee allmtr.
ilhiyat olmayan yazar hem bu alanda, hem de br konularda bil-
gi ve deerlendirme yanllarna dmse, bunlarn eletirilmesinden
sevin duyacaktr.
Yazar, kendisinden teviklerini esirgemeyen sayn Sabri Akdeniz ve
Do. Dr. Ymn Sezen beylerle Marmara niversitesi tlhiyat Fakltesi
Vakf Ynetim Kurulu'na, Neriyat Mdr sayn Mehmet Kl bey'e ve
basmda emei geenlere teekkr bir bor bilir.
EKM 1992
HULSl YAZICIOLU
BRNC BLM
GR
YNTEM
Uluslarn ve kltrlerin birbirlerinden etkilenmeleri, birbirlerinden
fikirler, inanlar, yaama biimleri, teknolojiler almalar kanlmazdr ve
bu doaldr. nsanln ilerlemesi bu yolla olmutur.
Bnyesine dardan yabanc bir etki giren her kltr kukusuz ki ar-
tk zgnln yitirmi olacaktr. Ancak byle bir durum, o kltrn
egemen olduu toplumu siyas smrgelemeye srkleyebilecei gibi bir
kimlik arayna ve sonuta kendi kltrnn yepyeni bir yorumunu ya-
parak, ya da kendi kltryle yabanc kltr bir senteze ulatrarak bir
yeniden doua da gtrebilir.
Felsefi olsun, din olsun, bir inan sistemi ise znde yabanc etkiyle
badaamaz. O kendi iinde, kendi kendisiyle tutarl bir btndr. ze-
rinde dnenin bilgi ve anlayna gre deiik yorumlar yaplabilir.
Ancak bu yorumlara egemen olan mantk gene onun kendi dnya gr-
nn mant olmak gereir. Aksi halde bu inan sistemi kendisi olmaktan
kar ve ona bambaka bir ad vermek gerekir.
te lkemizde siyas rejimin temeli saylan ve adna "liklik" denilen
uygulama da din bakmdan hristiyanhm, siyas bakmdan ise Fran-
sa'nn yzlerce yllk tarih geliimleri sonicu ortaya kan ve bir yandan
slm'n, te yandan yzlerce yl iinde oluan Trk devlet geleneinin
zlerine yabanc, bu nedenle de onlar kendilerine yabanclatnc bir ili-
kiler zinciridir.
Bir yabanc dilden alp gerek anlamlarn bilmeden kullandmz
yle szckler vardr ki, asl karlklarn renince arrz. Yllarca ka-
famzda, o szck yoluyla yerleen yanl ierik bizi, onun gerek anlam-
n kabule kar direnmee zorlar.
Yabanc dilden dilimize giren szck somut bir varl gsteriyorsa,
onun yanl anlamda kullanlmas byk bir sorun yaratmaz. Ancak yan-
h bir anlam ya da ierikle alnan szck soyut bir kavram gsteriyorsa,
o szck yoluyla kafamzda yerleen yanl ierii temel alp dnce ya-
pmz bunun stne oturtmak, varlacak sonucun da yanl olmasna yol
aacaktr.
Szgelii, almancadaki "Land" szc trkeye "eyalet" diye evril-
mekte ve basnda sk sk, iinde bu szcn getii haberler yaynlan-
maktadr.
Gazetelerde byle bir haberi okuyan ve bu lkenin idar yaps ze-
rinde bilgisi olmayan bir yurttamz aklna ister istemez, bizde Osmanl
dnemindeki eyalete benzer, merkez hkmete atanan bir vli eliyle y-
netilen bir ynetim birimi getirecek; kafasnda oluturaca tm dnce
yapsn bu yanl varsaym zerine oturtacaktr.
Oysa ki bu lkenin, bizim "eyalet" olarak adlandrdmz ynetim bi-
rimi kendisine zg anayasas, meclisleri; bamda "Babakan" unvan ta-
yan bir kii olan hkmeti bulunan bir eit devletiktir. Bu devletik
alt kademe ynetim birimlerine bizdekine benzer biimde blnm ol-
mad gibi, bu birimler merkezden atanan kiilerce de ynetilmezler.
Ksaca, yurttamzn yanl bilgi zerine kurduu varsaym gerekle
karlanca, temelsiz bir bina gibi yklp gidecektir.
ite "liklik" dediimiz ve ou aydnmzn dahi, anlamn belki sa-
dece kk bir ansiklopediye bakarak rendii szck de bu durumda-
dr. Zira lkemizde, yarm yzyldr tartmas yapld halde bu konuda
birka yayn dnda doru drst kaynak bile yoktur. Politikacsndan
hukukusuna, sade yurttandan aydnna kadar pek ok kii, "dinle dev-
letin ayrlmas" ya da "din ileriyle devlet ilerinin ayrlmas" olarak bil-
dikleri liklik konusunda kendi k noktalarnn mantna uyun, ama
geree aykr bir dnce yaps oluturmaktadrlar. Bylece ortaya, bu
konuda konuan ve yazan says kadar deiik liklik tanm kmakta-
dr. Konuyu bilen baz aydnlarmzn ise, yerlemi deer yarglaryla
ters dmemek iin ya sustuklar, ya da zorlama yorumlara saptklar
gzlenmektedir.
Oysa ki liklik, lkemizde sanld gibi yzeysel bir "dinle devletin
ayrlmas", ya da "din ileriyle devlet ilerinin ayrlmas" kavram olma-
yp, hristiyanlm ilk yzyllarnda cemaatn "ruhban" ve "lik" olmak
zere iki snf halinde rgtlenmesi; hristiyan ilhiyatm derinden etkile-
yen ve varl madde ve ruh olarak birbirinden bamsz iki cevher halin-
de gren ikicilik (dalizm); hristiyanlkta siyas iktidarm dnyev (reg-
num) ve ruhan (sacerdotium) olarak ikiye ayrlmas olgusu; bu dinde ki-
giri
21
lisenin nitelii, toplum iindeki konumu, devletlerle ilikisi ve eitli ne-
denlerle kitleler zerinde kazand byk nfuz; buna dayanarak orta-
ada devletlerle siyas iktidar paylama yarma girmesi; baz hristiyan
devletlerin gttkleri din politikalar; ortaa balarndan itibaren kilise
ve devletlerce gelitirilen siyas retiler; felsefi akmlar, toplumsal ve
siyas kaynamalar ve zellikle Fransa tarihi bilinmedike anlalamaz.
Gerekte olay salt bir siyas rejim sorunu olarak ele alanlar kadar,
salt bir ilahiyat sorunu olarak grenler de yanlmaktadrlar. Liklik ko-
nusunu anlamak iin onun sadece siyas yap iindeki, ya da sadece hris-
tiyan ilhiyatmdaki yerine bakmak yetmez. Tam tersine, siyas yap iin-
deki yerini anlamak iin hristiyanlk tarihini bilmek; hristiyan
ilhiyatmdaki yerini saptamak iin de siyas yap iindeki geliim sreci-
ni izlemek gerekir. Konu hem bir din sorunu, ama sadece hristiyamla
zg bir din sorunu; hem de bir ksm bat Avrupa devletlerinin yaplarn-
daki zelliklerden kaynaklanan bir siyas sorundur. Bu konudaki geli-
meleri kendi mantklar iinde anlayabilmek iin hristiyanla bir hristi-
yan gzyle; Avrupa lkelerinde ortaya kan siyas gelimelere de bir
Avrupal gzyle bakmak gerekir.
Ancak bu da yetmez. Zira yalnz bu srecin incelenmesi konuya, bir
hristiyan dnrn bakt adan bakma sonucunu douracaktr ki, ya-
zarlarmzn ou bu yanlgya kolaylkla dmektedirler. Nitekim liklik
denilen rejimi gerek savunanlar, gerekse onun karsnda olanlar, onu
yaratan hristiyan Avrupa dncesinin rn bir terminoloji ile konu-
makta; savunur ya da yererken gene onu yaratan manta bavurmakta,
o mantkla dnmektedirler.
Oysa ki, toplumumuzda liklik uygulamasnn olabilirlii zerinde
yargya varabilmek iin, btn bunlar yannda islm toplumunun kendi-
sine ve devlete bak asn ve bu bakn tarih sre iindeki uygulama-
larn bilmek; ayrca bu aamada bu toplumlardaki devlet geleneinin
mantyla dnmek gerekir.
Btn bunlardan nce ise konu, nyarglardan uzak bir yaklamla
ele alnmaldr.
AYDINLAR VE L KL K
Liklik kavramn gerek boyutlaryla tanyabilmek iin ilk yaplmas
gereken, zor olmakla birlikte kafamzda bu kavramla ilgili olarak yerle-
en yanl birikimi bir yana brakmak ve nyarglardan kurtulmak; sonra
da dncemizi ifade edecek doru bir terminoloji semektir.
Bat Avrupa kltr ile dorudan ilikiye getiimizden bu yana baz
aydnlarn dtkleri yanlglardan biri, bu kltrn deer yarglarn -
hatta bunlarn zn deil, sadece d grnlerim- ortaya kmalarn-
dan ve bazan da yerlerini yenilerine terketmelerinden ok sonra lkemi-
zin toplum, devlet ve kltr yapsn yarglamada yanlmaz l olarak
kabul etmeleri olmutur.
Ancak bu aydnlar bu deer yarglarn, tarih sre iinde onlar ya-
ratan koullan aratrmadan, herhangi bir dnemde tandklar biimiyle
aldklarndan onlara evrensel, deimez gerekler; uygarlk tanrsnn in-
dirdii yetler gibi bakmlar; onlar savunmada bir banazn btn sa-
va yntemlerini kullanmlardr.
Bu deer yarglarnn lkemizin toplum yapsna uymadna, sorun-
larn zmnde yeterli olmadna aratrarak, ya da duygusal neden-
lerle inanan bir dier aydn kesim ise ounlukla, ortaya kendi toplumsal
kaynaklarmzdan fkran tezler koyma yerine, ya psikolojik eziklik iin-
de savunmada kalm; ya da kurtarc olarak bu deer yarglarnn gene o
lkelerdeki kartlarna snmtr.
Bu tutumun her iki aydn kesimin kullandklar terminoloji ve d-
nce kalplarna yansmas da kanlmaz olmutur. Nitekim bu deer
yarglarnn yannda ya da karsnda olan her iki kesim de genellikle ay-
n yabanc terminoloji ve mantkla konumaktadrlar.
Bu davran tarz, somut olarak liklik olgusunu ele aldmzda ak
biimde ortaya kmaktadr.
Liklik Fransa'da, hristiyan cemaatnn ruhban ve onlar dnda ka-
lan likler olmak zere iki ayr snfa ayrlmas ve ruhbann ynetiminde-
ki katolik kilisesi ile devlet arasnda, siyas iktidarn kullanlmasndan
doan atma sonucu ortaya kan ve 20. yzyl banda pozitif hukuk
kurallarna balanan bir hukuk statnn addr.
Ancak lkemizde ne ruhban ve lik ayrm, ne de siyas iktidar dev-
letle paylama iddiasnda olan bir din cemaat rgt var olmutur.
Fransa'da ruhban, devletler hukukuna gre bamsz bir devlet olan Pa-
pala bal iken lkemizde din hizmetini grenler devletin kaytsz-art-
sz hkm altnda olmulardr. Fransa'da genel eitim 19. yzyl sonlar-
na kadar byk lde kilisenin (ve manastrlarn) elinde ve likliin n-
cs olan "lik okul" (ecole laique) slogannn amac eitim hizmetlerini
kilisenin elinden alp devlete vermek iken lkemizde, denetleyemedii
yabanc okullar dnda her trl eitim hizmeti devletin tekelinde ol-
mutur.
Her toplumun kendi yapsndaki elikilerden doan dnce ve ey-
lemler yalnz o topluma zgdr. Kukusuz ki tarihiler ve toplumbilim-
ciler, deiik a ve toplumlarda ortaya kan dnce ve eylemler ara-
snda, bunlarn ortak noktalarn bularak genellemeler yapabilmek ama-
cyla benzerlikler arayacaklardr. Ancak bu tr genellemelerin amac bi-
limsel sonulara varmaktr ve bu sonular, onlar arasndaki farkllklar
da inkr etmeyeceklerdir.
Byle olduu iindir ki, birbirine komu iki hristiyan lkede, aa
yukar ayn tarihlerde ortaya kan ve sonuta devletlerin din politikala-
rm belirleyen iki ayr hareket iki ayr adla anlmlardr. Bunlar Fran-
sa'da, hukuk stat olarak liklii yaratan siyas akma ad olarak verilen
"lisizm" (laicisme) ile Almanya'da "Seakularismus"tur. ki ayr adla
anlmlardr; zira Fransa'daki hareket kaynan liklerin, ayrcalklara
sahip monari, aristokrasi ve katolik kilisesinden oluan glere kar
ayaklanmasndan ald ve z itibariyle antiklerikal (ruhban egemenlii
kart) olup devletin ynetiminde tm yetkileri sadece liklerin ellerinde
toplama amacn tad halde Almanya'daki hareket, sava sonucu ar
madd kayba urayan devlete kilise arazisinin devletletirilmesi (Saeku-
larisation) ile bala:mtr. Her iki hareketin balang noktalan farkl ol-
duu gibi gelime aamalar, sreleri, bu aamalardaki kilise-devlet ili-
kileri ve vardklar sonular da birbirinden farkldr. Her iki hareketin
br zerinde hzlandrc etkisi olmu olabilir. Ancak bundan tr
kendi akmlarna ne Franszlar "seklarizm", ne de Almanlar "lisizm"
adn vermilerdir. Siyas rejimimiz iinde yer alan "liklik" kavramyla
kasdedilen, devletin hukuk ve ynetim sisteminin din hkmlerin etkile-
rinden arndrlmas ise, bunun o dillerdeki ad "deconfessionalisation de
I'Etat/(Entkonfessionailisierung)des Staates"dir. Mutlaka yabanc dilden
bir szck gerekliyse, islm toplumlar asndan kavram ifade edecek en
doru terim budur.
Konu ile ilgili olarak Trkiye'de asl tartlmas ve zerinde d-
nlmesi zorunlu olan husus pozitif hukukla din hkmler arasndaki
iliki olmak gerekirken lkemizde, hristiyan Avrupa dncesine zg
sorunlar tartmaktan buna sra gelmemektedir.
KAVRAM BELRSZL
Edebiyat derslerinde retmenler rencilere bazan, anlamn bilme-
dikleri bir kavram vererek ksa bir aklama yapar; sonra onlardan, bu
kavram zerinde bir kompozisyon yazmalarn isterler. Ama rencinin
hayal gcn harekete geirmektir. Doaldr ki ortaya, renci says ka-
dar deiik tanm kar.
Franszcadan alnarak siyas yaammza apar topar sokuluveren
"lik" szc ve onun trevlerinin ifade ettikleri anlamlar konusunda
ou insanmzn bu rencilerden fark yoktur. Bugn Trkiye'de, bu ko-
nuda konuan ve yazan says kadar deiik liklik tanm vardr.
te yandan kavramn yasal bir tanm da yaplmadndan kapsam-
nn tyini kiisel grlere bal kalmaktadr. Kukusuz ki bu durumda
yorum lkemiz yazarlarnn konu zerinde yazlm yazlarna dayand-
rlmakta; ou zaman da ansiklopedik bilgilerle yetinilmektedir.
Oysa ki yazarlarmz ok kere bat lkelerinde, zellikle Fransa'da
"lisizm" konusunda vaktiyle yaplm tartmalar toplumsal ortamyla
tarih srecinden ve tartma sahibinin kiiliinden soyutlayarak dilimi-
ze aktarmaktadrlar ki, bunlar da kiisel grler olmaktan teye gitme-
mektedir. ou zaman konu tarih perspektifi iinde bir btn halinde
incelenmeden, herhangi bir zaman kesitinde Avrupa'da, devletlerin din
politikalar ile ilgili olarak ortaya atlan deiik grlerden birisi yaka-
lanmakta ve bu gr lkemiz kamuoyuna deimez gerekmi gibi su-
nulmaktadr. Fransz ve Trk toplum yaplarnn, katoliklik ve slm'n
ve bunlarn tarih sre iinde geliimlerinin birbirinden ne kadar farkl
olduklar hesaba katlmadan bu tartmalarn lkemize tanmalar ko-
nuyu bsbtn anlalmaz hale getirmektedir.
Ancak, belli bir zaman dilimi iinde bir Fransz'n ortaya att bir
gr, o lkedeki tarih geliim sonucu ortaya kan bir yargy ierir. Bu-
nu okuyan ve konunun ncesini, sonrasn az ok bilen bir Fransz oku-
runa bu yaz bir fikir verdii, onun kafasndaki izlenimle tamamlanp
bir btne ulat halde Trk okuru, konunun tarih geliimini bilme-
dii iin onu sadece, kendisine tantlan kesitteki zellikleriyle tanmak-
ta; o kesit iindeki tek bir kiisel gr likliin deimez ilkesi san-
maktadr.
Bu tutumun nedeni Trk aydnlarnn, Cumhuriyetten nce olduu
gibi bir sre sonra da Fransz kltr ve toplumsal olaylarnn etkisinde
kalmalar ve bu lkede ortaya kan gelimeleri, bu lkenin kendisine z-
g sorunlarn yzyllk gecikmelerle ve tanyabildikleri biimleriyle lke-
mize tam olmalardr. Zira, 1950'lerden sonra ingilizce renen baz
kesimlerin gzlerini Okyanusun tesine evirmeleri gibi, Cumhuriyeti
kuran son Osmanl kua da franszca bilmekte ve Fransa'y uygarln
beii saymaktadr.
Ne var ki, lkemize aktarlan Fransz toplum yapsna zg kavram-
larn, bu lkenin bitiiindeki komular iin dahi geerlii yoktur. Szge-
lii "lik devlet" kavramnn Fransa iin "mill devlet", "demokratik dev-
let" anlamlarna geldii dorudur. Oysa ki, Anglikan kilisesini "devlet ki-
lisesi" olarak benimsemi olan ngiltere iin doru olan, bu yargnn tersi-
dir. Bununla birlikte ngiltere hem "mill", hem de yaygn anlamyla "de-
mokratik" devlettir.
Kavram zerindeki belirsizlik bir yandan da lisizm Oaicisme) ile
liklik (laicite) arasndaki farka dikkat edilmemesinden kaynaklanmak-
tadr. Yazarlarmzn lkemize tadklar tartmalar liklik ile deil, 19.
yzyln ikinci yansnda Fransa'da ortaya km olan lisizm akm ile il-
gilidir. k noktalan tanntanmazlk (ateizm), ruhban egemenlii kar-
tl (antiklerikalizm), deizm, pozitivizm, masonluk gibi felsefi ya da
siyas akmlar olmakla ve geni bir yelpaze iinde birbirinden farkl bak
alan tamakla birlikte "lisizm" ad altnda toplanan bu grlerin ana
hatlan kilisenin devletle ilikisini kesmek ve din normlar toplum haya-
tnn tm alanlanndan, hukuk, ahlk, siyaset, gzel sanatlar vb. uzakla-
trmaktr.
Oysa ki liklik, "devletin lik oluu" (laicite de I'Etat) anlamnda
hukuk bir stat olup Fransa'da devletin din politikas olarak ortaya k-
m ve nc Cumhuriyet dneminde, 1905 ylma kadar yrrle ko-
nulan bir dizi dzenleme ile yasal metinlere balanmtr (1).
BAZI NYARGILAR VE KAYNAKLARI
nce unu vurgulamak gerekir ki, islm toplumlan asndan liklik
kavramnn kart devlete bir dinin benimsenmesi, bir baka deyile
devletin dini olmas deildir. Gerekte "devlet dini" kavram, dini bir dev-
letin tekeline almas nedeniyle, evrensel bir inan sistemi olan hristiyan-
lm da zne ve mantna aykndr. Bu kavramn kayna Roma mpa-
ratorluu'nun "devlet tanrs" geleneidir ve hristiyanlar yzlerce yl bu
inana kar, hayatlar pahasna sava vermilerdir. mparatorluk ykl-
(1) Cumhuriyet Gazetesinin 8 Ekim 1989 tarihli saysnda, kendisiyle bir sylei yaplan
Vatikan'n Ankara Bykelisi bu konuda aynen unlar sylemektedir: "Ancak bizim
amzdan nemli bir nokta var. Vatikan'a gre liklik ile lisizm arasnda ok nemli
bir ayrm vardr. Galiba sizin dilinizde bu ayrm ok belirgin deil. Kilise ve Vatikan
lik siyas rejimlere son derece saygldr ve kesinlikle bunlara kar deildir. Liklik
toplumsal gereklikten doan bir uygulama ilkesidir ve buna kar kmak sz konusu
olamaz. Ama lisist olmak bir inanc, ya da ideolojiyi vurgulamaktadr. Bir inan ya da
ideoloji olarak lisizm elbette kilisenin kabul etmedii, doru bulmad bir eydir."
Burada "lisist" szyle, bir ideoloji olarak lisizmi benimsemi olanlarn kastedildik-
leri belirtilmelidir.
diktan sonra Avrupa'da kurulan devletler de, katolik kilisesi de onun
siyas yapsn kendilerine rgtlenme modeli olarak almlar ve Ro-
ma'nm "devlet tanrs" gelenei Avrupa siyas rejimlerine "devlet dini"
uygulamas olarak girmitir. Bu yzden hristiyanlk Avrupa lkelerinde
yzlerce yl "devlet dini" olarak kabul edilmi ve kilise siyas iktidar dev-
letlerle paylamtr.
Kukusuz ki byle bir devlet geleneine sahip olan lkelerde devletin
"lik" ya da "devlet dini benimsemi" olmas birbirine zt iki ayr politika-
dr.
Ancak islm (ve Trk) geleneinde hristiyan Avrupa'dan ok deiik
bir devlet modeli vardr ve bu nedenle o toplumlarn elikilerinden kay-
naklanan kavramlar da ona yabancdr.
te yandan Trkiye'de, evrensel bir liklik kavramnn var olduu,
bat lkelerinin tmnn lik olduklar ve bu yzden ilerledikleri, kendi
dillerinde bu szc kullandklar biiminde ok yanl bir kam yerle-
mitir.
Oysa ki, bu lkelerin hepsinde devlet-kilise ilikileri ve devletlerin
din politikalar birbirinden farkldr ve farkll yaratan, her lkedeki
toplumsal, siyas ve tarih geliimin baka baka oluudur. Bat lkeleri-
nin tmnn lik olmamalar bir yana, ngiltere ve skandinav lkeleri
gibi iktisaden gelimi baz lkelerde, ortaadaki uygulamadan deiik
de olsa bir devlet dini (Staatsreligion) rejimi yrrlktedir.
"Lik" szcnn trevi olan "liklik" ise din politikasna verilen ad
olarak sadece franszca ve br ltin dillerinde vardr ve bu rejim bat l-
kelerinde Fransz sistemi olarak kabul edilmektedir. Benzer kavramlar
anlatmak iin br bat dillerinde "secularisme/Saekularismus" gibi sz-
ckler kullanlmaktadr. Ancak bu lkelerde bu kavramlarn ifade ettik-
leri din politikalar, Fransa'daki liklikten farkldr.
Ne var ki, bat dillerinden dilimize yaplan evirilerde "seklarizm"
szcnn "liklik"; "dnyev, cisman, ada, vb." anlamlara gelen
"profane, temporel, weltlich, irdisch" vb. szcklerin tmnn ise "lik"
diye evrildii grlmektedir. Oysa ki bu terimlerin hepsi de, ifade ettik-
leri anlam bakmndan birbirinden ok farkldr. Belki trkede bu kav-
ramlar yeterince anlatacak szck bulamamaktan, belki de hristiyanla
zg konulan iyi anlayamamaktan doan bu dikkatsizlik, lkemiz kamu-
oyuna yerleen pek ok nyargnn da kayna olmaktadr.
Son olarak, resm metinlere ve yarg kararlanna bile girmi olan "din
ve devlet ilikisi", ya da "dinle devletin ayrlmas" biimindeki tamlama-
lar zerinde durmak da yararl olacaktr.Gerekte bu tamlamalar bat
dillerindeki "kilise ile devlet ilikisi", ya da "kilise ile devletin ayrlmas"
tamlamalarnn yanl eviriidirler. Devlet, organlar araclyla ka-
rar veren ve bunlar uygulayan bir tzel kiidir. Din byle bir varlk m-
dr ki onunla ilikisinden sz edilebilsin? Devletle ilikide olan, ya da on-
dan ayrlan ancak, onunla az-ok mzakere yeteneine sahip ve hukuk
dilinde "kii" olarak nitelendirilebilen bir varlk olabilir ki, hristiyan l-
kelerde bu ilikiyi kuran kilisedir. Nitekim bu konuda yabanc dillerden
yaplan eviriler asllaryla karlatrldnda, asl metinde geen "dev-
letle kilisenin ayrlmas" (separation de l'Eglise et de l'Etat/Trennung von
Staat und Kirche) tamlamasnn trkeye "dinle devletin ayrlmas" bii-
minde evrildii grlecektir.
Geri bu anlalabilir bir tutumdur ve bu yanlla, islm gelenein-
de kilise kavramnn bulunmamasndan doan bir dikkatsizlik yol a-
maktadr. Ancak u da bir gerektir ki bu yanllk siyas literatrmze
"dinle devletin ayrlmas" gibi anlam ve ierii belli olmayan acaip bir
kavramn yerlemesi sonucunu dourmutur.
Oysa ki, devletin din konusundaki tutumu, devletin kilise ile iliki-
sinden farkl bir eydir ve bu tutuma verilmesi gereken ad "devletin din
politikas" olmak gerekir. Zira, kilise ile olan ilikide devletin karsnda
somut bir varlk, bir tzel kii ve onun adna konuan gerek kiiler var-
dr. Kilisesi olmayan lkelerde ise devlet, din konusundaki tutumunu tek
tarafl olarak tyin eder. Bu ise bir "iliki" deil, bir "politika"dr.
TERMNOLOJ SEMNN NEM
Toplum bilimleri alannda belirli kavramlar ifade eden szcklerin
bir yabanc dilden, sahip olduklar ierikten soyutlanarak alnmas ister
istemez kavram kargaasna yol aacaktr. Zira yabanc dilde kavramn
geirdii bir tarih sre vardr ve bu sre iinde oluan birikim ona bir
ierik kazandrmtr. O dilde o szck sylendiinde, onun tarih sre
iinde kazand bu ierik hatrlanr.
Szck baka bir dile alndnda ise ierikten yoksun, bombo bir du-
rumdadr. Bu nedenle ona bir anlam ve ierik kazandrmak iin alnd
lkede kazand ieriin, ou zaman da bilgi yetersizlii ya da kavra-
(2) Son yllarda bu tanmn yanll anlalm ve tamlama "din ileriyle devlet ilerinin
ayrlmas" biimine dntrlmtr. Ancak bu tanm yapanlar, ona ters den bir
uygulama ile din hizmetlerinin genel idare iine alnm olmasna aklk getireme-
mektedirler.
mm alc toplumun deer yarglaryla atmas yznden, bozulmu bir
biimde tmyle ya da para para aktarlmasna balanr. Toplum bilim-
leri alannda, zellikle hukuk stat ifade eden bir kavram, doduu l-
kede kazand ierikten soyutlayarak almak mmkn deildir. O yeni
topluma bir kurum olarak girecektir. Zira alc lke, nitelii kendisine ya-
banc bu kavram kendi toplum hayatma uygularken rnekler arayacak
ve bunlar, szgelii "demokrasi" kavramnn lkemize giriiyle bu kav-
ramla ilgili modellerin lke dnda aranmasnda olduu gibi, verici lke-
de bulacaktr.
"Lik" szcnn dilimize yerlemesinden sonra bu konudaki rnek-
ler de genellikle Fransa'da aranmtr. Bu tutuma rnek olarak, Trkiye
Barolar Birlii'nin 1976 ylnda devletin en st kademelerine sunduu bir
raporda, liklik kavramnn yasal tanmnn yaplmas ve bu konuda
Fransa'nn 1905 tarihli "kiliselerle devletin ayrlmas" (la separation des
Eglises et de l'Etat) yasasnn esas alnmas yolunda -kukusuz ki iyini-
yetle- yapt neri gsterilebilir.(3)
Ancak bu yasa dnce ve din zgrln gvence altna alan h-
kmler tamakla birlikte, byk lde kilise ve ruhbann konumunu
dzenleyen bir yasadr. Her kavram kendi zddyla dnlebileceine
gre, ruhban-lik, devlet-kilise, dnyev iktidar-ruhan iktidar ayrmlarir
na yabanc olan lkemizde bu yasann rnek ahnmasmn kanlmaz so-
nucu, yapay olarak bu elikilerin yaratlmas ve ayn sreci daha nce
yaam olan Fransa'da olduu gibi siyas iktidarn dnyev ve ruhan iki
g arasnda paylalmas mcadelesinin balamas olacaktr. Ayn kl-
tr deerlerini paylaan iki lke arasnda salt bu deerlerle ilgili bir ku-
rumun al verii belki yabanclk yaratmayacaktr. Ama farkl iki klt-
rn yaratt kurumlarn birinden brne geii halinde yabanclama
kanlmaz olacaktr.
Bu deerlendirmeyi somutlatrarak franszcadan dilimize giren
"lik" szcne indirgediimizde ortaya kan grnt u olmaktadr:
Bu szck hristiyanla zg bir kurumu ifade etmektedir ve ruhban d-
ndaki hristiyan topluluunun addr. Szck dilimize girdiinde ne an-
lam, ne ierii, ne de tarih sre iinde kazand birikim bilinmemekte-
dir. Zamanla buna bir ierik kazandrmak iin gzler hristiyan lkelere
dikilmi ve rnekler orada aranmtr. Ancak katoliklik ve slm ve bun-
larn devlet gelenekleri arasnda derin farkllklar olduu iin aranan r-
nekler yeterince bulunamam ve bu kere boluk benzetme yoluyla doldu-
(3) Trkiye Barolar Birlii Blteni, Kasm 1976, s. 11
G R
29
rulmaa allmtr. Bu ise kiiye gre deitiinden ortaya, birbirinden
farkl ok sayda tanm kmtr. Burada her iki durumda da yabancla-
ma aka grlmektedir. Alnan rnein topluma aynen benimsetilmesi
abalan toplumdaki dengeleri bozmakta; tersine, kavrama kendimizden
bir eyler katmak onu kendisi olmaktan karmakta ve bu durumda biz-
zat kavramn kendisi soysuzlamaktadr.
Bir batldan, bize zg sorunlarla ilgili terminoloji seiminde gerekli
zeni beklemek yanltr. Zira o, dnyann eitli yerlerinde ortaya kan
siyas ve toplumsal hareketleri, kendi dnya gr iindeki emalara
uygun olarak ortaya koyaca kategorilere yerletirecek ve bizdeki top-
lumsal olaylara, kendi dnce kalplarndan ve alt terminolojiden
synlarak yaklaamayacaktr. Bu nedenle o, bir islm lkesinde, devletin
gtt din politikasn "liklik" ya da "seklarizm" olarak adlandrmak-
ta mzur grlebilir. Kald ki, asllanndan okunduunda grlecei ze-
re ou batl yazar islm dinine ilikin pek ok kavram, hristiyanla z-
g szcklerle aklamaktadrlar. slam toplumlann ok iyi tanyan
Toynbee'de bile zaman zaman "islm kilisesi" deyimine (4) rastlanmakta-
dr. stelik bu tr benzetmeler onlarca, kendi toplumlarnn stnln
vurgulayan bir ara olarak da grlebilir.
Bu bakmdan batl yazarlann, Trkiye'deki toplum hareketleri ko-
nusunda kullandklan terminoloji bizim iin rnek olamaz.
Bu olguya ters bir rnek verilerek aydmlann tutumlanndaki yanl-
lk gzler nne daha iyi serilebilir. "Gen Trkler" lkemizde, son Os-
manl dneminde ortaya kan bir siyas akma nclk edenlere verilen
addr. Bundan bir sre nce bir Uzakdou lkesinde ynetime kar ayak-
lanan bir grup aydn kendilerine "gen Trkler" adn vermilerdir An-
cak bu hareketin, adn ald Osmanl "gen Trkler'nin hareketiyle
uzaktan yakndan ilgisi olmayaca kukusuzdur. Zira her iki toplumun
yaplan, gruplan ayaklanmaya sevkeden ortam ve olaylar zinciri, ayakla-
nan ve kendisine kar ayaklanlan taraflarn dnya grleri ve hedefle-
ri, ksaca her iki hareketi oluturan unsurlar birbirlerinden ylesine fark-
ldr ki, arada benzerlik kurarak birinin brnn admi almas takliti-
likten teye bir anlam tamayacaktr.
(4) zgemiinden Trkiye de on yl sreyle gazetecilik yapt renilen Richard Peters
adl Alman yazarn Trklerin Tarihi" adyla yaynlad kitapta u cmleler yer al-
maktadr: 5. Nisan 1928'de Byk Millet Meclisince, devletle kilisenin ayrlmas hak-
kndaki yasa kabul edildi. "Liklik: Bu kavramla, devletle kilisenin ayrlmas dn-
cesi ifade edilmektedir. (Richard Peters. Geschichte der Trken, s. 141-143)
y
a
f
a r l a
! 7"
b u
benzetmeyle neyi kastettikleri ok ak deildir. Onlarn aznda
islm kilisesi deyimi bazan islm cemaat, bazan din bilginleri, bazan da islm huku-
ku anlamlarna gelmektedir.
Kald ki toplum hareketleri, toplumun kendi bnyesindeki oluumla-
rn itici gcyle kendiliinden (spontane) doarlar. Tarihin hibir dne-
minde bir toplumun, kendi yapsna yabanc bir emaya uydurulmas a-
basnn tam baarl olduu grlmemitir. Byle abalar olsa olsa, o top-
lumdaki dengeleri alt st ederek toplumu kendisine yabanclatrmaktan
ve sonu olarak da onu yeni araylara itmekten baka ie yaramazlar.
Dnme ise ou kere mekanik bir olaydr. Dnrken, bir fikir
yaps kurarken kavramlar dnme eylemine temel olarak alr ve bu s-
rada onlar eletirici bir gzle elemeden geirmeyiz. Esasen dncenin
hzl ak iinde bu mmkn de deildir. Zira dnme eyleminin ula-
mak istedii asl hedef karsnda bunlar birer kk aratrlar.
Byle mekanik bir dnme olaynda, temelde doru kabul edilen
kavramlar yanlsa, ya da bunlar kuracamz fikir yapsna uygun deil-
lerse, o takdirde dncemizin yanl sonulara varmas kanlmazdr ki,
lkemizde liklik konusunda olan da budur.
L KL ANLAMAK N
Fransa'da 19. yzyl sonlarnda nc Cumhuriyet dneminde nce
"lik okul" (ecole laique) sloganyla ortaya kan, ancak kkleri 14. Lui
dnemindeki devlet-kilise atmasna kadar uzanan bir ilikiler zincirine
ad olarak verilen "liklik" Oaicite) kavramn anlayabilmek iin, hristi-
yanlm Roma mparatorluu iinde yaylmaya balad MS. 1. yzyln
siyas ve toplumsal ortamna, kavimler g ile Avrupa'da deien siyas
tabloya, ortaya kan yeni siyas yaplamalara, felsef akmlara, bu or-
tam iinde kilisenin oynad role ve siyas iktidar devletlerle paylama
abalarna inmek gerekmektedir.
MS. 5. yzylda balayan kavimler g ile Roma mparatorluunun
batdaki topraklarn ele geiren Cermenler'in, kendilerini bu imparator-
luun vrisleri sayarak yerletikleri topraklar zerinde daha sonra eitli
Avrupa devletleri kurulmu olmakla birlikte, bunlardan konu ile ilgili
olarak ele alnmas gereken balca ikisi Fransa ve Almanya'dr. Zira, ba-
t lkelerinin devlet ve toplum yaplaryla, bu lkelerde gdlen din poli-
tikalarnn genel izgileri nce bu ikisinde biimlenmi ve oralara bu iki
lkeden sramtr.
Bu nedenle bu kitapta ncelikle hristiyanlk, bu dinde kilisenin konu-
mu ve Roma mparatorluu dneminden Protestanln douuna kadar
olan srete bu iki lkedeki devlet-kilise ilikileriyle, bu ilikileri biim-
lendiren felsef, siyas ve toplumsal ortam incelenecektir. Protestanln
ele alnmasnn ise konu asndan fazla yaran olmadndan bu dnem-
den itibaren incelemenin arl, Roma-Katolik Kilisesi ile Fransa ara-
sndaki ilikilere kaydnlacaktr.
Bununla birlikte, kendisine zg bir din politikas izleyerek bu alan-
da nc bir seenek oluturan ngiltere ile protestanlk ve ortodoksluk
hareketlerine ve ilgileri lsnde br baz lkelerdeki uygulamalara da
satr balanyla deinilecektir.
KNC BLM
HR ST YANLI I N NDE GELT
TOPLUMSAL VE SYAS ORTAM
/
SEMAV DNLER
Yerkresi zerinde Uzakdou'dan Cebelitark'a kadar uzanan bir yay
izilirse, bu yay zerinde domu olan yerleik uygarlklarn balcalan
douda in ve Hint, batda Yunan ve Roma, ortada Msr ve Sami uygar-
lklardr. Yay zerinde doudan batya, ya da batdan douya gidildike,
insandaki dnme yeteneinin en belirgin zellii olan gerei arama bi-
iminin de nitelik deitirdii gzlenir. Douda soyut, batda somut d-
nme alkanl egemendir ve bu nitelik farkll, yayn ularna gidil-
dike younlar. Douda gerei bulmak iin kendi iine ynelen insan,
batda onu kendi dnda arar. Douda metafizik ve ahlk; batda mate-
matik ve hukuk gelimitir. Dounun soyut dnceyi tanrlatran, ya
da tanrsz dinleri yannda batda doay ve ona ait varlklar tanrlat-
ran ya da tanrsz inanlar grlr.
Yayn ortasnda yer alan Ortadou'da ise soyut ve somut dnceyi
birletiren inanlarn domu olmas kukusuz ki bir rastlant deildir.
Zt nitelikler tayan iki dncenin birbirleriyle bulutuklar ortamda
karlkl etkileim yoluyla bir senteze ulamalar kadar, onu benimseme-
e hazr insan unsurunun da bu ortamda bulunmas doaldr. Nitekim
doudan batya, batdan douya giden yollarn bulutuu Ortadou, byle
bir sentezi kabule ve onu yaymaa hazr kitleler ynnden en elverili or-
tamdr. Btn semav dinler gibi hristiyarilk da bu ortamda indirilmi-
Her dinin, bir ortaya kt andaki saf biimi, bir de ona sonradan
yaplan katklardan oluan ve bazan zde onun yerini alan gelenekleri
vardr. Elde, ilah vahyi nnda zapteden bir metin olmamas, yaylma
srecinde hristiyanlm da bir kilise dini ve gelenekler yn haline gel-
mesine yol amtr.
Burada hristiyan ilhiyatmn kendisine zg sorunlar tartlacak
deildir. Sadece liklik konusunun daha iyi anlalmas iin bu dinin or-
taya kndan bu yana geirdii aamalardan ksaca sz edilecektir.
HRSTYANLIIN DOUU
Hristiyan dininin kitab 'Teni Ahit" adyla anlr ve drt ncil ile bun-
lara ek yirmi kutsal metinden oluur. Szck anlam "mjde" olan in-
diler, Hz. sa'nn lmnden sonra Matyus. Markos. Luka ve Yuhanna
adl kiilerce, onun szlerini ierdikleri belirtilen metinler halinde yazl-
dklarndan bu kiilerin adlaryla anlrlar. nciller Hz. sa'nn lmn-
den yllarca sonra yazldklar iin, ilah vahyi onun azndan kt bii-
miyle zaptetmi olmalar sz konusu deildir. Yeni Ahit'i oluturan dier
kutsal metinler ise, Hz. sa'nn havarileri, ya da onlarla birlikte yeni dini
yayan kiilerce yazlmlardr.
Gerekte hristiyanln yaylma srecinde ortaya kan yzlerce incil,
hristiyan dnyasnda sren uzun kargaa dnemi sonunda kilisece MS. 4.
yzylda sayca drde indirgenerek bugnk Yeni Ahit meydana gelmi
ve brleri uydurma (apokrif) saylarak yok edilmitir. Bununla birlikte
bugn bu indilerden bazlar ya tam metin halinde, ya da para para el-
de bulunmaktadr. (6).
te yandan hristiyan dnyasnda bu inciller ve hatta Hz. sa'nm kii-
lii zerinde tartmalar hl srmektedir.(7)
Gelenee gre Hz. sa, milad tarihin balangcndan birka gn nce,
o ada Roma mparatorluunun egemenliinde bulunan bugnk sra-
il'de, Kuds yaknlarndaki Beyt-el-lehm'de (Bethlehem) domu ve otuz
yalarnda yeni dini yaymaa balamtr. Roma egemenlii altnda Ya-
hudi toplumunda bir yandan siyas kargaa srerken, te yandan bu kar-
gaadan kurtulu zlemi toplumu, din bir k aramaa ve bir kurtarc
(mesih) beklemee itmektedir. Beklenen mesih gelip ilh vahyi tebli et-
mee baladnda ise ona ilk kar kanlar gene onu bekleyenler olur.
Yahudiler arasnda en banaz din grup olan Ferisler Hz. sa'y atalar-
nn yasalarn inemekle sularlar. Romallar da onun kiiliinde, Yahu-
diler'i devlete kar ayaklandracak bir devrimci grrler. Hristiyan kay-
naklarna gre Yahudiler, onu yarglayp lme mahkm ederler. Karar
Romal Genel Vli'nin onayyla infaz edilir(8).
Yeni dini Hz. sa'dan sonra havarileri ve onlarn yardmclar, Roma
mparatorluunun egemen olduu topraklarda yaymaa balamlardr.
(5) Bu kitabn amac hristiyan ilhiyatm incelemek olmadndan bu dinin Eski Ahit'le
balantsna deinilmemitir.
(6) Do. Dr. Suat Yldrm, Mevcut Kaynaklara Gre Hrisliyanlk, s. 92; Walter Nigg-Bo/s-
chafter des Glaubens- s. 221 vd.
(7) Der Spiegel, 31. Jan. 1966, Nr. 6, s. 53 vd., "JesusKnig der Juden?" balkl yaz dizisi;
25. April 1983, Nr. 17; s. 77 vd., "Der falsche Jesus" balkl yaz.
(8) Luka incili, 22. ve 23. bblar. /
Bunlardan zellikle Pavlus ve Petrus. hristiyanln en nemli adlar ara-
snda yer almaktadrlar.
Yeni din bir yandan doduu topraklarda Yahudiliin yerlemi gele-
nekleriyle atrken, te yandan Roma mparatorluu'nun "devlet dini"
olan oktanrc putataparla kar karak imparatorluun imeklerini
zerine ekmi ve douundan ksa bir sre sonra imparatorluun her y-
resinde hristiyanlara kar korkun bir devlet terr balatlmtr(9).
SATIR BALARIYLA ROMA
M.. 51 ylnda, sekiz yl sren kanl savalardan sonra imparator
Jl Sezar, bugnk Fransa ve Belika ile svire ve talya'nn bir ksm
topraklarn iine alan Galya'y zaptettiinde Roma mparatorluu, Roma
kenti ekseninde spanya'dan Anadolu'ya kadar uzanan bir erit zerinde-
ki lkelerle Suriye, Msr, Kuzey Afrika kylar ve Krm' egemenlii al-
tnda birletirmi oluyordu. Akdeniz ticareti bu geni topraklan, iktisad
ilikiler a iinde birbirini btnler hale getirmiti. mparatorluk snr-
lan iindeki lkeler arasnda gmrk duvarlan yoktu. Yerel paralar ze-
rinde mparatorluk paras, deeri hemen hi dmeden tedavl ediyordu.
Suriye araclyla Hindistan ve in'le, Karadeniz yoluyla da kuzey lke-
leriyle iliki kuruluyordu. Doudan, gemicilikle uraan Suriyeliler arac-
lyla batya, tketim mallar kadar mistik inanlar ve tccarlar da geli-
yordu. Bunlar arasnda ok sayda Yahudi de Roma'ya yerlemiti.
nsanlk tarihinin en byk siyas topluluklanndan biri olan bu m-
paratorluk, geni topraklan zerinde yaayan halklan, kurduu yeterli
bir ulam a ve iyi ileyen ynetim mekanizmas sayesinde bir "Roma
bar" (Pax Romana) iinde yaatyor; bu sayede mparatorluun ve Se-
nato'nun merkezi olan Roma'dan, lkenin bir ucundan br ucuna kadar
tm iler aksamadan yrtlyordu.(10)
Galya'mn zaptndan sonra, bu topraklar zerinde yzlerce yl bam-
sz yaam olan Keltler Roma'nm dil ve kltrn benimseyerek
ltinletiler; ama egemenliklerini yitirmi olmay ilerine hibir zaman
sindiremediler. Baz yazarlar, Galya halknn Roma'ya kar duyduu is-
yann, ileriki dnemlerde Fransz karakterinin oluumunda byk etkisi
olduunu; "Gallikanizm" ad altnda Roma-Katolik Kilisesine kar ortaya
(9) Adolf Wilhelm Ziegler, Religion, Kirche und StaaC in Geschichte und Gegenvarl, s. 90
vd.; Edward Gibbon, Roma mparatorluunun Gerileyi ve k, c. 1, s. 533, 539-
566, 568-577.
(10) Heri Pirene, Mahomet und Kari der Grosse, s. 19vd.
kan ve likliin ncs saylan mill kilise hareketinin kkeninde bu is-
yann yattn belirtmektedirler(ll).
mparatorluk dneminde, MS. 212 ylma kadar Romallar, sahip ol-
duklar haklar bakmndan birbirinden farkl ve babadan oula geerek
edinilen toplum snflarna ayrlmlard. En ayrcalkl snf "yurttalar"
idi. Bunlar "senatrler", "valyeler", "eraf' ad verilebilecek olan yerel
ileri gelenler ve bunlar dnda kalan yurttalar idiler.
Yurttalardan sonra "Ltinler", sonra da yurtta olmayan uyruklar
(peregrinus) geliyor ve toplumdaki tabakalamann en alt basamanda
da "kle'ler yer alyordu.
MS. 212 ylnda Ltin ve peregrinus statleri kaldrlarak bunlar da
yurtta saylmakla birlikte kle stats devam ettii gibi; gerek hr yurt-
talarla kleler, gerekse hr yurttalarn kendi ilerindeki smf farkllk-
lar daha da derinleti (12).
Bu farkllklar kiliseye de yansyarak onun hiyerarik bir yapda r-
gtlenmesinde etkili olaca gibi, ilerde Avrupa'da snf atmalarna da
yol aacaktr. Gerek Almanya'da protestanlm, gerekse Fransa'da
likliin ortaya klarnn temelinde bu snf atmalar da yatmakta-
dr.
mparatorluun yayld geni alan zerinde bulunan saysz blge-
ler ve kavimler iktisad, toplumsal ve kltr yaplan bakmndan birbi-
rinden kaba, fakat belirgin izgilerle ayrlan iki ayr kutupta odaklam-
lard: talya'nn dousundan geerek Akdeniz havzasn ikiye ayran iz-
ginin batsnda kalan alanda egemen olan Ltin uygarlk evresiyle, onun
dousunda kalan antik Grek uygarl evresi. Nitekim, tek bir siyas ya-
p iinde btnlemi olmalanna karn bat kesiminde tanma, douda
ise ticaret ve denizcilie dayal iktisad yaplarn, her iki kesimde de fark-
l toplumsal tabakalamalara yol at grlmektedir. Pek ok ynden iki
ayr dnya grnn egemen olduu bu iki alan, gn gelecek siyas ba-
kmdan da ikiye ayrlacak; Roma mparatorluu, Helen karakterli de olsa
siyas gelenei ve kurumlaryla, sonradan "Bizans" ad verilecek olan do-
u kesiminde yaarken bat kesimi, "barbar" diye nitelendirdii komu
Cermen kavimlerinin eline geerek varln, farkl bir biimde onlarla
srdrecektir (13).
(11) E mest Robert Curtius, Fransz Medeniyeti, s. 61-62.
(12) Ord. Prof. Sadri Maksud Arsal, Umum Hukuk Tarihi, s. 377.
(13) H. Pirene, Mahomet, s. 42vd.
Kuruluundan hristiyanln ortaya kma kadar mparatorluun
bat kesimi, din bakmndan eitli evreler geirmitir. Bu evrelerin hep-
sinde ortak olan zellik Roma'da dinlerin deil, "tanr"lann var oluudur.
Tabiat varlklarm ya da glerini tannlatran bu putataparlk trnn
hibir mistik yn yoktur. Tanrlara yakar, ierii olmayan bir takm
yzeysel trenlerle yaplmaktadr. Her ailenin ve her kentin kendisine ait
tanrs vardr. Btn bunlarn stnde, yurttalarn tmne ait devlet
tanrlar vardr ki, ilerde hristiyan lkelerde grlecek olan "devlet dini"
ve "devlete tannan din" kavramlar bu gelenein uzantlardr.
En byk tanrlar Jpiter, Juno ve Minerva'dan oluan tanrlar l-
sdr. Aile tanrlar dndaki devlet tanrlarna yakar devlete dzen-
lenen trenlerle yaplmakta ve bu trenler, devlet grevlisi olan rahipler-
ce (pontifex) ynetilmektedir. En byk rhip, "ulu rhip" (pontifex maxi-
mus)tir ki, Jl Sezar'la birlikte imparatorlar bu unvan kendi zerlerine
almlardr (14). Jl Sezar, Msr seferinden beraberinde, bu lkede yz-
lerce yl egemen olmu olan "tanr-imparator" inann getirmitir. Son-
raki yzyllarda imparatorlar, devleti ve tanrlar kendi kiiliklerinde so-
mutlatran "tanr-hkmdar" (Dominus et Deus) unvann alarak en b-
yk tanr kabul edilmiler ve bu inan devlet dzeninin, belirli trenlerle
yerine getirilen bir paras haline gelmitir (15). Baz yazarlar, devlet
araclyla tm lkeye yaylan ve bu nedenle mparatorluk iinde bir e-
it evrensellik kazanan bu inann, evrensel bir din olan hristiyanln
onun yerini kolayca alvermesinde etkili olduunu belirtmektedirler (16).
Genelde oktannllm Roma'da, herkesin bakasnn tanrsna ka-
ytsz kalmasndan doan bir din hogrnn egemen olmasna yol at-
nda birleilmektedir. Devlete dzenlenen din trenlere kar olmamak
kaydyla dardan baka tanrlarn da lkeye sokulmasna ses kartlma-
maktadr. Hatta "evocatio" (17) denilen rica etme yoluyla bakent Ro-
ma'ya, bir baka yrenin tanrs da dvet edilebilmektedir. Bu hogr,
devletin temeli saylan tanr-imparator inanna ve devlete tannan tan-
rlara kar klmas halinde ise korkun bir devlet terrne dnmek-
tedir.
Aziz Pavlus MS. 60 ylnda hristiyanl yaymak iin bakent Ro-
ma'ya geldiinde imparatorluk bu durumdadr. Gerekte Romallar, d-
(14)' Atlas zur Weltgeschichte, Band. 1, s. 91, 93; E. Gibbon, a.g.e. c. 1, s. 84.
(15) Atlas zur Weltgeschichte, Bad. 1, s. 97, 101; E.Gibbon, a.g.e. c. 3, s. 6-8.
(16) Szgelii Felicien Challey, Dinler Tarihi, s. 178; Oswald Spengler, Der Untergang des
Abendlandes, Band. 1, s. 517-525.
(17) "Evocatio" iin bkz. Atlas zur Vfeltgeschichte, Band. 1, s. 87. Kelime anlam iin: Trk
Hukuk Lgati, s. 560.
udan gelen mistik inanlara alkndrlar. Hatta daha nce de eski Yu-
nan ve Msr'dan gelen tanrlar ltinletirerek kendi tanrlar arama al-
mlardr. Btn istedikleri, devletin dzeniyle zdeletirdikleri tanr-
imparator inanna ve oktanrhla kar klmamasdr. Roma'da yer-
lemi bulunan Yahudiler sinagoglarnda, tanr-imparator iin kurban
kesmeyi kabul ettiklerinden ayrcalkl bir statye tbi tutulmakta ve
devlete dzenlenen trenlere katlarak tanrlara ve tanr-imparatora
adak sunmaa zorlanmamaktadrlar.
Ayn eyi yapsalard, hristiyanlarm da ayn ayrcala sahip olacak
olduklar kukusuzdur. Ancak onlar putataparl ve tanr-imparator ina-
nn kabul etmedikleri gibi ona aka kar da kmaktadrlar. Bu, hris-
tiyanln znden doan kendiliinden (spontane) bir tavr altr. nce,
evrensel bir dinin, imparatorluk ideolojisi gibi dar bir gr asyla eli-
mesi kanlmazdr. Onlara gre tek bir imparatorluk vardr. O da Tan-
n'nn, btn insanl kucaklayan imparatorluudur. Bu yzden hristi-
yanlk balangta, Roma mparatorluu'ndaki "devlet dini" kavramna
kar olmutur. Sonra, henz kahramanlarn ve kurbanlarn yetitirdii
bir ada hristiyanlk gibi stn bir dine balananlardan, Roma tanrlar-
na ve tanr-imparatora sayg gstermelerinin beklenemeyecei kukusuz-
dur. nancn ok gl olduu byle anlarda insanlarn, inanlarna ayk-
r davranmaktan sa lm setikleri ok grlmtr. Hristiyanlar, impa-
ratora imparator olarak sayg duyduklarn, ama ancak Tann'dan korkul-
mas gerektiini sylemektedirler. Grnte onlarn btn istedikleri,
siyas gcn egemen olduu alann dnda kalarak dinlerini zgrce icra
edebilmektir. Oysa ki Roma asl bu noktada onlar bu alann iine ek-
mee, devlete bal olduklarm kantlamalar iin devletin varlyla z-
delemi olan devlet tanrlar ve tanr-imparator adna dzenlenen t-
renlere katlmaa zorlamaktadr ki, kilisenin politika ile iie yaamas-
nn nedenlerinden biri de, Roma'nm hristiyanlan siyasete iten bu tutumu
olsa gerektir.(18)
Hristiyanlarm Roma tanrlarna ve tanr-imparatora sayg gsterme-
yi reddetmeleri, bunlar devletin varlk nedeni sayan Roma'nm iddetli
tepkisine yol at. Roma hristiyanlkta, devletin dayand temelleri yka-
cak devrimci bir ekirdek gryor; kahramanlk an yaayan her ina-
nta grld gibi ilk hristiyanlar da inanlar uruna lm gze al-
maktan ekinmiyorlard. Hogrl Roma, mparatorluun dzenini bo-
zan bu tanrtanmazlara, devlet ve imparator dmanlarna hadlerini bil-
dirmek iin iddetli bir devlet terr balatt. Zaman zaman yatarak,
(18) A.W.Ziegler, Religion, s. 90 vd.
/
zaman zaman da boyutlar byyerek yz yla yakn sren ve mpara-
torluun her yresinde ok sayda hristiyanm canna mal olan bu terr
dalgas, MS. 312 ylnda mparator Konstantin'in "Milno hogr ferma-
n" adyla anlan bir fermanyla sona erdi. Ne var ki btn bu olaylar
hristiyan cemaatnn devletin karsnda bazan onu destekleyen, bazan
kar kan rgtl bir g olarak yer almasna yarad.(19)
KLSENN DOUU
Hristiyanla ve bu dindeki rgtlenmeye zel bir ilgi duymam olan
bir mslmana kilise kurumunu, hele Roma Katolik Kilisesini anlatmak
ok zordur. Zira bize yabanc kavramlar genellikle, bildiimiz baka kav-
ramlara benzeterek somutlatrmak kolaymza gelir. Bu yzdendir ki o-
unlukla, kilise denilince cmiyi, ya da ok ok hristiyanlkta din hizmet-
lerini gren, bizdekine benzer bir kuruluu; ruhban denilince de islm
toplumlarndaki din grevlilerini akla getiririz.
Oysa ki hristiyanlkta kilise kavramnn, iinde ibadet edilen yeri be-
lirten anlam dnda baka anlamlan da vardr ki, kilise denilince akla
asl bunlar gelir. Asl anlamyla kilise (eglise/Kirche/church) (20), hristi-
yan dinine inananlann oluturduu, kendi iinde hiyerarik yapya sahip
birlie verilen addr. Hukuk konumu bakmndan bu birliin siyas yap
iinde kendine zg bir yeri vardr. Hukuk konumuyla bu birlik,
slm'daki "cemaat"tan ok farkldr. slm'da cemaat, inanan eit kiiler
topluluudur ve ne sosyolojik, ne de hukuk bir varl yoktur. Oysa ki
hristiyanlkta kilise hem sosyolojik, hem hukuk bir varlktr ve bu varl
oluturan bireyler ona sert ya da yumuak bir disiplin ve ast-st ilikisiy-
le baldrlar. Toynbee'nin ortaa Roma Katolik Kilisesi iin dedii gibi
"Papaln kurduu Hristiyan Cumhuriyeti (Respublica Christiana), in-
sanla kurduklar kurumlar iinde kendine zg tek rnektir. Onun ka-
rakterini, dier insan topluluklarnda gelitirilen kurumlara benzeterek
aklama abas, benzetmelerin baarszla urayarak derin farkllkla-
rn ortaya kmasndan baka eye yaramaz." (21)
Bu anlam dnda kilise szc, yerel cemaat kuruluunu, ya da bu
kuruluun yneticisi durumundaki kiiler topluluunu (ruhban) kasdet-
mek iin kullanlmaktadr.
(19) A. W. Ziegler, Religior, s. 99. Ferman metni iin: Proklamatioren und Manifeste zur
Wellgeschichte I, s. 18.
(20) Kilise szcnn Franszca grekede "toplant alan" anlamna gelen "ekklesia" dan;
almancas ise ayn dilde "tanrlara ait olan ey" anlamna gelen "kyriakon"dan tremi-
tir. Bkz: Nouveau Pelit Larousse Musire, s. 334; Der Neue Brockhaus. Band. 3, s. 120.
(21) Arnold J. Toynbee, Der Gang der Wellgesch.ich.te, Band. 1/2, s. 462.
slm dininin ana kurallarn benimseyen bir kii, baka hibir for-
maliteye gerek kalmakszn bu dini kabul etmi saylr. Hatta bu kabul
hibir d grnts olmayan, tmyle kiinin i dnyasnda kalm bir
benimseme de olabilir. slm'da dine kabul edilme gibi, dinden karlma
ya da ibadetten engellenme kavramlar da yoktur.
Oysa ki hristiyanlkta dine girmek deil, kiliseye girmek sz konusu-
dur ve bu, "vaftiz" ad verilen zel bir kutsal trenle gerekleir. Hristi-
yanln ilk yzyllarnda kilise babalannca (bykjerince) ortaya atlan
ve 1442 ylnda toplanan Floransa konsilinde (22) doma haline getirilen
"kilise dnda kurtulu yoktur" (extra ecclesiam nulla salus) (23) szn-
den de anlalaca zere, kilise dnda dine inanma kavram yoktur. Bu
dogma katolik evrelerce getirilen yeni yorumlarla bugn yumuatlmak-
ta ise de, geerliini hl korumaktadr. Ayrca "afaroz" (excommunicati-
on) yoluyla bireyin kiliseden karlmas, ya da baz ibadetlere katlmas-
nn yasaklanmas da mmkndr.
Konunun daha iyi anlalmas iin hristiyanlkta kilise kurumunu or-
taya karan din, toplumsal ve siyas koullarn incelenmesi gerekmekte-
dir.
Hristiyanlk, Roma mparatorluu gibi, tarihin tand en gl
siyas kurululardan birinin egemen olduu topraklar zerinde, onun
devlet dini olarak tand oktannc putataparlkla ak bir elikiye d-
mesi kanlmaz olan bir semav dindir. lk hristiyanlar iin mparatorlu-
un siyas ve toplumsal yaps iinde kendilerine bir yer edinmek sz ko-
nusu dahi deildir. Bu yzden, onlar dlayan devlet yerine kendilerinin,
Hz. sa'nn aznda uhrev leme, ya da bu dnyaya ait olmakla birlikte
evrensel bir ideal devlet dzenine ilikin bir kavram olan "Tanr'nn m-
paratorluu"na bah olduklarn sylemektedirler. Bu tutum onlar, te-
meli zveri ve dayanma olan bir inananlar birlii haline getirmitir. Ye-
ni dinin Hz. sa'dan sonraki ncleri de basklara kar, inananlar arasn-
daki dayanmay glendirmek iin onlar bu tr birlie tevik etmiler-
dir. Nitekim hristiyanlm Hz. sa'dan sonraki asl rgtleyicisi saylan
Aziz Pavlus. Yeni Ahit metinleri arasnda yer alan mektubunda inanan-
lara seslenerek: "Bilmez misiniz ki Tanr'nn mbedisiniz ve Tanr'nn ru-
hu sizde durur... O mbed sizsiniz" demektedir(24).
(22) Konsil: yeleri st dzey ruhban olan, kilisenin yasama organ konumundaki kurul.
Katolik kilisesinde dogma koyma konsillerin kararyla olmaktadr.
(23) Josef Imbach, Fragender Glaube, s. 76.
(24) Korintoslular'a 1. Mektup, 3/16-17. /
Aziz Pavlus'un szleri dikkatle incelendiinde, bu szlerle hristiyan
topluluuna mistik bir nitelik verilerek gerekte bu birliin tek bir
manev varlk olduunun vurguland grlecektir. Nitekim katolik kili-
sesinin anlayna gre kilise "sa'nn manev varl" (corpus Christi
mysticum/der mystische Leib Christi) ve bu sfatla da gerein yamlmaz
sahibidir. (25)
nl Alman dnr Spengler, antik Roma hukukunda bulunma-
yan "tzel kiilik" kavramnn bu hukuk sistemine Aram hukukular yo-
luyla Arap hukukundan getiini belirtmektedir. Bu kavram Araplar'da,
yelerinin hepsi ayn tanrya inanan bir bamsz kentin (Stadtstaat)
kendi iinde, benzerlerinden ayr bir "inan topluluu) (Glaubensgeme-
inschaft) oluturmasyla ortaya kmtr, dolaysyla tzel kiilik, toplu-
luk olarak tek bir hedefi olan, tek bir karar veren ve ayn sorumluluu ta-
yan tek bir varlktr. Yazara gre kilisenin ekirdei olan Kuds'teki ilk
hristiyan cemaat da; hristiyan ilhiyatmdaki, Tanr'nn ayr grn-
me sahip tek bir varlk olmas inanc da, Arap hukukundan geen bu t-
zel kiilik kavramndan kaynaklanmtr (26).
Esasen hristiyanla kabul treni olan vaftiz de, bireyin bu tzel kii-
lie giriini salama amacn tamaktadr. Bir hristiyan ilhiyatnn de-
dii gibi, "Bizim, varlmz sa ile birletirmemiz kutsal vaftiz yoluyla
gerekleir" (27).
Aziz Pavlus'un inananlara bir baka d ise, sorunlarn kendi ara-
larnda, zmeleri ve balarna "episkopos" (28) getirmeleridir ki bylece,
ilerde kilisenin yneticisi olacak olan ruhban snfinm temelleri atlm
olmaktadr.
te yandan ortada, Hz. sa'nn tebliini nnda derleyen bir metin ol-
mad iin indilerin yazm ve yorumlanmas, din dogmalarn konulma-
s (tedvini) ve uygulanmas gibi konularla, cemaatn yeleri arasndaki
hukuk anlamazlklarn zmnde toplulua nderlik edecek kiilere
ihtiya duyulmutur. Esasen ncil'de bizzat Hz. sa'ya "Rab" diye hitabe-
dilmektedir ki, bu szck ibranicede "retici" anlamna gelmektedir (29).
(25) Bu dogmaya dayanarak ilerde papalar "yamlmaz" olduklarm iln edeceklerdir.
(26) O. Spengler, a.g.e., Band. 2, s. 635. Burada birlik inancnn kayna hakknda dei-
ik alardan farkl yorumlar yapldm belirtmek gerekir.
(27) J. Imbact, a.g.e., s. 71.
(28) Episkopos. "Gzetleyen denetleyen" anlamnda greke szck. Dilimizde bugn pisko-
pos" olarak kullanlmaktadr. Szlk anlam iin: Pelit Larousse, s. 385. Bu unvann
ortaya kyla ilgili olarak: E. Gibbon, a.g.e., c. 1, s. 498.
(29) Petil Larousse s. 844.
Hristiyanlm tektannclnda, siyas ideolojisini ve varlnn daya-
na haline gelmi olan oktannc tanr-imparator inann ykarak dev-
leti kntye srkleyecek devrimci bir ekirdek gren Roma'nm bask
ve terr de hristiyan topluluunu kendi iinde sk bir dayanma ve r-
gtlenmeye itti. Kahramanlar ann, ar basklara ve uygulanan dev-
let terrne kar korkusuzca direnen, lm hie sayan ncleri yeni di-
ni, mparatorluun her yresine tadlar.
Balangta salt bir inananlar topluluu olan kilise olaylar gelitike,
Roma hukukundan ve Roma'nm devlet dzeninden ald kurumlarla
dnyevleecek ve Bat Roma mparatorluu'nun yknts zerine bir ha
dikerek, devletlerle siyas iktidar paylama yarna girecektir.
ZETLE HRSTYAN LAHYATI
Hz. sa'dan sonra hristiyan ilhiyat youn tartmalar yaamtr.
Elde ilh teblii nnda zapteden bir metnin olmamas hristiyanh, ken-
disinden nceki inanlarla bir takm felsef akmlarn szmalarna ve ki-
lise babalarnn yorumlarna ak hale getirmitir. Bu durum bir yandan
gr ayrlklarnn mezheplemeye doru gitmesine; te yandan ayrlk
tutumlara kilisenin mdahale ederek, dalmay nlemek iin giriimler-
de bulunmasna yol at. Ortada yzlerce incil dolayor ve Tanr'nn nite-
lii zerinde youn tartmalar yaplyordu. Bu konudaki grler Tan-
r'nn unsurdan olutuundan, tek bir unsur olduuna kadar deien
bir yelpaze iinde dalyordu. Genelde mparatorluun, Ltin geleneine
bal bat kesimi Tanr'nn "Baba, Oul ve Kutsal Ruh" olmak zere
unsurdan olutuunu; tek tanrl gelenein daha yaygn olduu Ortadou
kesimi ise, skenderiye'de ortaya kan ve Tanr'nn tek bir varlk olduu-
nu, Hz. sa'nn ise onunla ayn zden gelmeyip yaratlm olduunu savu-
nan Ariusculuu benimsiyordu. (30)
Kargaaya zm bulmak iin konuya el atan mparator Konstantin
325 ylda znik konsilini toplad. Konsil, Tanr'nn unsurdan olutuu-
na, Hz. sa'nn Tanr ile ayn ze sahip olduuna karar verdi ve bu gre
aykr inan besleyenleri sapkn (heretik) iln etti (31). znik konsilinin
yaynlad, hristiyan ilhiyatmn bugn de zn oluturan bildiri yle-
dir:
(30) Prof. Muhammed Ebu Zehre, Hristiyanlk zerine Konferanslar, s. 194 vd.; E. Gibbon,
a.g.e., c. 2, s. 174-181.
(31) E. Gibbo a.g.e. c. 2, s. 162 vd., 176-184. /
"Hereye gc yeten; gn, yerin, grlen ve grlmeyen btn ey-
lerin yaradan olan tek bir Baba Tanr'ya inanyoruz."
"Tek Rab sa Mesih'e inanyoruz. Tanr'nm biricik olu, ezelden beri
Baba'dan doan, Nur'dan gelen Nur, gerek Tanr'dan gelen gerek Tanr;
yaratlm deil, dourulmu; Baba ile ayn ze sahip olan; kendi aracl-
yla her ey yaratlm, biz insanlar iin ve kurtuluumuz iin gklerden
inmi, Kutsal Ruh ve bkire Meryem araclyla beden alp insan olmu;
Pontiyus Pilatus'un (32) emriyle bizim iin armha gerilmi, sknt ek-
mi, gmlm, kutsal yazlara (33) uygun olarak lmnden sonra
nc gn dirilmi, gklere ykselmi, Baba'nn sanda oturmu, diri-
lerle lleri yarglamaya grkemle gelecek olan O'dur. O'nun egemenlii
hi son bulmaz."
"Kutsal Ruh'a da inanyoruz. Rab olan, yaam veren, Baba'dan kp
gelen, Baba ve Oul ile birlikte tapnlp yceltilen, peygamberlerin a-
zndan konuan O'dur." (34)
"Havarilerin yolunda olan tek bir evrensel toplulua (35) inanyoruz."
"Gnahlarn balanmas iin tek bir vaftizi tanyoruz."
"llerin diriliini ve gelecek an yaamn bekliyoruz." (36)
Bildiriden de anlalaca zere hristiyan ilahiyatnn znde "Baba"
olarak grlen bir yaratc Tanr; ondan kopan ve insanl kurtarmak
iin insan biiminde yeryzne inen Oul, yani Hz. sa ve gene Baba'dan
kaynaklanm olup O'nunla Oul arasnda balanty kuran Kutsal Ruh
bulunmaktadr. Bylece Tanr tek bir varlk olup unsur O'nun deiik
grntleridir. Bir baka deyile Tanr Hz. sa'nn kiiliinde yeryzne
inmitir. Bu yzden hristiyanlk tmyle O'nun kiilii zerine kurul-
mutur. Baz yazarlar trkede "teslis" ya da "birlik" (trinite/Dreiei-
nigkeit/trinity) diye adlandrlan bu inancn kkeninde, Roma'nm tanr-
imparator inan iinde birleen tanrl dininin bulunduunu belirt-
mektedirler (37).
(32) Pontius Platus. Hz. isa'nn armha gerilerek ldrlmesi kararn onaylayan Romal
genel vli.
(33) Burada kastedilen Yeni Ahit iindeki metinlerdir.
(34) Hristiyan ilahiyatnda peygamber (Prophet) diye, Hz. isa'nn azndan konuan, hava-
riler gibi kiilere de denilmektedir. Burada kastedilen kiiler onlardr.
(35) Burada "evrensel topluluk" szyle kilise kastedilmektedir."
(36) G. Barker, Onun zinde, s. 46.
(37) Hristiyan ilhiyatlarn grlerine gre birlik inanc oktanrllkla kartrlma-
maldr. Her ne kadar hristiyan olmayan baz evrelerde bu yaplmakta ise de, hristi-
yanln tek bir Tanrya inandnda kuku olmamak gerekir.
Bugn hristiyanlk, bizim "mezheb" dediimiz, bat dillerinde ise ge-
nelde "din" olarak adlandrlan ana dala ayrlmtr. Bunlar katoliklik,
ortodoksluk ve Protestanlktr. Bunlar da kendi aralarnda, inantaki ay-
rntlardan doan bir takm alt dallara blnmlerdir. Hristiyanlk bir
kilise dini olduu iin bu dallardan her birinin ayr kilisesi vardr. Bu ne-
denle, bir kiliseye girilmedike bu dinlerden herhangi birinin benimsen-
mi olmas sz konusu deildir. Katolikler, banda Papa'mn bulunduu
ve bamsz devlet statsnde olan Roma Katolik Kilisesi'ne baldrlar.
Ortodokslar birka kiliseye ayrlm olmakla birlikte, gelenekten gelen
bir tutumla stanbul'daki Fener Rum Ortodoks Patrii'ni en byk din
nder olarak grmektedirler. Protestanlkta ise yer yer mill, baz lkeler-
de de devletten bamsz, demokratik yntemle ileyen kiliseler grl-
mektedir.
ROMA DYOR
Roma'nm devlet dinine kar klar nedeniyle mparatorluun d-
zenini bozan anarist gruplar olarak grlen hristiyanlarm ilk yzyllar-
da iddetle kouturulmalarna ramen, saylarnn giderek artmasyla
siyas arlk kazanm olmalar sonucu dinlerinin devlete de tannmas-
nn ardndan mparator Konstantin bakentini Roma'dan, kendi kurduu
ve "kinci Roma" diye adlandrlan stanbul'a tand.
leri grl bir devlet adam olan Konstantin'in tutumu, mparator-
luun o dnemde iinde bulunduu durumla bir arada deerlendirildiin-
de ok gereki bir siyas davran olarak grlmek gerekir. Gerekten
mparatorluun bat kesimi bir yandan kuzeyden ve doudan, Roma'nn
"barbar" olarak niteledii kavimlerin istillarna gebe durumda olup, te
yandan byk bir ahlk knt iine girmiken; dou kesiminde, evren-
sel bir din olma iddiasndaki hristiyanlk, mparatorluun yeni ideolojisi
olacak yetenekte grnd gibi ufukta Sasanler dnda snrlar tehdit
edecek byk bir tehlike de yoktu.(38)
Bunu gren Konstantin'in, bir yandan hristiyanl koruyuculuuna
alrken, te yandan mparatorluun merkez ssn daha gvenli grd-
dou kesimine kaydrmay uygun bulmu olmas muhtemeldir.
MS. 381 ylnda hristiyanlk mparatorluun devlet dini kabul edildi
ve putatapar inanlar yasakland. (39) 395 ylnda ise, mparatorluun-
(38) Joan M. Hussey Die Byzantimsche Welt s. 9. Roma'daki ahlk knt hakknda:
E.Gibbon, a.g.e., c. 2, s. 494-496; Jean Jacques Rousseau, limler ve Sanatlar Hakkn-
da Nutuk.
(39) E. Gibbon, a.g.e., c. 2, s. 216-217.
dou ve. bat kesimleri arasndaki toplumsal ve kltrel farkllama, bu
iki kesimin siyas bakmdan da birbirinden ayrlarak iki ayr imparator-
luk haline gelmesi sonucunu dourdu. Bu tarihten itibaren Dou Roma
imparatorluu, 1453 ylnda istanbul'un Trkler'ce fethiyle ortadan kal-
kncaya kadar imparatorluk ve Roma geleneini kendisine zg izgilerle
srdrerek yaarken; Bat Roma imparatorluu ksa bir sre sonra Cer-
men kavimlerince yklacak; ancak bu kere de deiik siyas yaplamalar
iinde bu kavimlerin nclnde tarih sahnesine yeniden kacaktr.
KLSENN RGTLENMES
Tm dnyay "Tann'nm mparatorluu" (Civitas Dei), kendisini de
bu imparatorluun yeryzndeki grnts olarak gren kilise, unvan-
na grekeden ald "katholikos" (evrensel) szcn de ekleyerek "kato-
lik kilisesi" adn ald. Roma mparatorluu'nca tannmasnn ardndan
hristiyanln devlet dini olmasyla da, oktannc putataparlm mpara-
torluk iinde igal ettii yere oturdu.
Daha Hz. sa'nn armha gerilmesinden elli gn kadar sonra ilk ce-
maat rgt kurulduunda bu kk topluluk, gelecein gl kilisesinin
ekirdeini de iinde tayordu (40). Henz mparatorluk iinde yasal sta-
tye kavumadan rgtlenmeye balamt. Yasal statye kavumas bu
rgtlenmeyi hzlandrd! Btn insanlk Tann'nm mparatorluu'nun
yesi olduuna gre, bu imparatorluun ekirdei olan kilisenin de yne-
tenleri ve ynetilenleri olmas doald. Ynetici konumunda olan ruhbana
grekede, miras kalan bir tarlann ifraz edilen bir parasna verilen ad-
dan tretilen "kleros" denildi ki, Tann'nm kendisine hizmet etmeleri iin
cemaat arasndan bir ruhban snfn setiini anlatan bu terim eitli
Avrupa dillerine deiik imllarla (lat. clericatus/fr. clerge/alm. Kle-
rus/ing. clergy biiminde) geti. Ruhban dnda kalan hristiyanlara ise
gene grekede, "kendi stndekilerin otoritesine tbi halk" anlamna ge-
len "laos" denildi ve bu szck de bu dillere ayn biimde deiik imllarla
(lat. laicus/fr. laique ve laic/alm. Laie/ing. lay) geti. Bu szcn fransz-
ca okunuu "lik" olup trkeye bu dilden alnmtr (41). Almanca Crei-
felds Hukuk Szl'nde "lik", katolik kilisesinin mecellesi olan Codex
iuris canonici'nin 87. vd. kanonlanna (42) gre "Geerli bir vaftizle vaftiz
(40) E.Gibbon -a.g.e., c. 1, s. 468.
(41) "Kleros" ve "laos" szckleri iin: Arnold J. Toynbee -Der Gang- Band 2/1 s 146- E
Gibbon -a.g.e.- c. 1, s. 503 ve 1400 numaral dipnotu.
(42) Kanon: Roma Katolik kilisesinin yasalarna verilen ad olup grekede "kural" anlamna
gelmektedir. Kanonlar konsillerde kabul edilirler. Bkz. Petit Larousse, s. 153.
edilerek btn hak ve ykmllkleriyle hristiyan olan kii" diye tanm-
lanmaktadr. (43)
Balangta ok mtevazi anlamlar tayan bu szckler zamanla ilk
anlamlarndan epeyce deiik ierikler kazanmlar ve bunlardan treti-
len terimler bir takm siyas akmlara ad olarak verilmitir. Szgelii
ltince "clericus" (tekil olarak ruhban) szcnden tretilen "klerika-
lizm", ruhbann devlet ilerinde etkili olmasn ngren bir retinin ad-
dr.. Hukuk stat olarak likliin ncs olan lisizm akm ise bu teri-
min kart olarak balangta, devlet ilerinde (zellikle eitimde)
liklerin egemenliini salama amac gtmtr.
Tm dnyay Tanr'nn mparatorluu olarak gren kilise, Toyn-
bee'nin deyiiyle bu yzden dnyevlemek ve tpk bir devlet gibi rgt-
lenmek zorunda idi. rgtlenme modeli olarak ise nnde, yararlanabile-
cei en iyi rnek Roma mparatorluu'nun siyas ve idar yaps idi. Daha
mparatorluk iinde yasallamadan nce kilise rgtn, bu modeli he-
men hemen tmyle kendisine mal ederek kurdu.(44)
Son imparatorluk dneminde Roma'da imparatorun yetkileri ve gc
artmt. Roma kenti dndaki topraklar ynetim bakmndan ikisi bat-
da, ikisi douda drt byk blgeye (Prefektura) blnmt. Bunlarn
banda Genel Vali (Praefektus Pretorio) bulunuyordu. Bu blgeler de
eyalet (Dioecesis) denilen alt ynetim birimlerine ayrlm olup bunlarn
yneticilerine "vekil" (Vicarius) deniliyordu. Eyaletler ise vilyet (Provin-
cia) ad verilen daha kk ynetim birimlerine blnmlerdi. Bunlar
yneten grevlilere de "Praesides" ya da "Correctores" ad veriliyordu
(45).
Kilise bu ynetim yapsn hemen hemen olduu gibi, ancak aadan
yukarya doru rgtlenerek benimsedi. mparatorluun ynetim yaps
iinde yar zerk kent (lat. civitas/yun. polis/ alm. Stadtstaat) durumunda
olan yerleim birimlerinin bana cemaat tarafman seilen birer "pisko-
pos" getirildi(46). Vilyet merkezi olan kentlerin piskoposlar, o vilyete
bal kentlerin piskoposlarmca "bapiskopos" olarak tannd. Bapisko-
poslar, eyalet merkezi olan kentteki piskoposu "Primus" (47) olarak kabul
(43) Dr. Cari Creifeld, Rechlvrterbuch, s. 646.
(44) A.J. Toynbee, Der Gang, Bad. 2/1, s. 54-56; Henri Pirene, Ortaa Kentleri, s. 17-18.
(45) S.M.Arsal, a.g.e., s. 437-438.
(46) E.Gibbon, a.g.e. c. 2, s. 149-151.
(47) E.Gibbon, a.g.e. c. 1, s. 499-501; c. 2, 982 numaral dipnotu. "Primus" unvan Roma
idar sisteminde "senatr" unvan ile aym dzeyde saylm ve "dk" karl kullanl-
mtr.
ettiler. Blgelerin ynetim merkezi olan kentlerin piskoposlarna ise "Pat-
rik" denildi ki bu unvan da imparatorluun Genel Vli unvanna edeer
tutuldu, imparatorluk topraklar be byk blgeye ayrlarak biri batda
Roma'da, brleri douda iskenderiye, Kuds. Antakya ve istanbul'da ol-
mak zere be adet "Patriklik" oluturuldu. Gerek kilisenin ynetim bi-
rimlerine, gerekse bu birimlerin banda bulunan kilise byklerine un-
van olarak ounlukla, imparatorluun siyas literatrnde kullanlan
benzer adlar verildi.-(48) Roma kenti piskoposu ise, tpk Roma'daki m-
parator gibi "Papa" (49) unvanyla Tann'nm mparatorluunun tm y-
netim birimlerinin ba kabul edildi.
Hatta kilise, hristiyan ilhiyatma ilikin bir takm terimleri bile Ro-
ma hukukundan ald. Szgelii, ltincede "sacramentum" szc "asker
yemini ve yasal ilem" anlamlarna gelmekte ve Roma hukukunda tap-
naklar gibi "tannlara ait eya, kutsal eyler" anlamna gelen "res sacrae"
ile ayn kkten gelmektedir. Kilise bu szc kendisine mal etti ve vaftiz
ya da gnah karma gibi kutsal yinlerine ad olarak verdi (50).
Bylece Cermen istilsyla Bat Roma mparatorluu kerken ortada
gebe ftihlerin karsnda tek g oda olarak, onun modeline gre r-
gtlenmi ve banda Roma Patrii (Papa) bulunan katolik kilisesi kal-
mt. H.G.Wells'in deyiiyle "Roma Patrii kendisini btn hristiyan ce-
maatnn ba iln etti; artk ortada imparator da kalmam olduundan,
kendisine imparatorluk pye ve haklarn izafe etti ve imparatorlann en
eski unvan olan Pontifex Maximus. yani Roma mparatorluu Barhibi
unvann ald." (51)
ilerde grlecei zere Roma Katolik Kilisesi bir yandan gebe
ftihlerin yerleik toplum dzenine geilerini kolaylatrarak onlar
hristiyanlatrmak ve yrtemedikleri brokratik ilemleri stlenmek;
te yandan bu yolla onlar zerinde kurduu nfuzdan yararlanarak yerli
halk onlara kar korumak suretiyle her iki kesimde de byk itibar ka-
zand (52).
(48) Bu bilgiler iin: A.J. Toynbee, Der Gang, Band. 2/1, s. 54.
(49) Papa: Ltincede "baba" anlamna gelen bu szck MS. 375 ylnda Roma Imparatorun-
ca Roma Piskoposuna unvan olarak verildi. Daha sonra papa en byk din otorite ola-
rak tannd. Katolik kilisesince ilk papa olarak aziz Petrus (St. Pierre) kabul edilir ve
papalar onun halefi saylrlar. Kilisenin idar bakmdan rgtlenmesi hakknda: A.J.
Toynbee, Der Gang, Band. 2/], s. 54-56.
(50) A.J. Toynbee, Der Gang, Band. 2/1, s. 92-93.
(51) H.G. Wells, Ksa Dnya Tarihi, s. 152.
(52) Handbuch der Wellgeschichte (Herausgegeben von Alexander Ilonda), 2. Band, s. 1176.
Balangta ruhban ve lik hristiyanlar arasnda, sahip olduklar
haklar bakmndan fark yokken, kilise glendike ayrcalklar grlme-
e balad. Tanr'nn mparatorluunun yneticileri olan ruhban, Bat
Avrupa'daki hemen tm kitle hareketlerinde grlen snflama eilimiy-
le likler zerinde hukuk yetkilere sahip ayrcalkl bir snf haline geldi.
Bugn bile Roma Katolik Kilisesi'nin mecellesi olan Codex iuris canoni-
ci'de u hkmler yer almaktadr: "Lik ruhbandan ayrlr, onlarn giysi-
lerini giyemez, grevlerini yapamaz; ancak onlardan ruhan iyilikleri ala-
bilir. Ruhbana sayg gstermelidir. Dnyev alanda nemli bir grevde ise
kilisede erefli bir mevki edinebilir. Ancak tanrtanmaz (ateist) olur, ya
da kt bir fiil ilerse bu grevi geri alnr. Ruhban kt bir fiil ilerse bu
sfat kaldrlr ve lik statsne geirilir." (53)
Hristiyan cemaat iindeki bu snflama eilimi ilerde Almanya'da
Protestanln, Fransa'da ise likliin kayna olacaktr (54).
Kilise Bat Roma mparatorluu topraklarnda bylece devletin yerini
alrken, Dou Roma mparatorluunda, dounun devlet geleneine uy-
gun olarak mparator'un hkm altna girecek ve bu kesimde "sezaropa-
pizm" ad verilen bir devlet-kilise ilikisi rejimi ortaya kacaktr (55).
KAVMLER GNE KADAR, DEVLET VE KLSE
mparator Konstantin'in yaynlad hogr fermanyla mparator-
luk iinde yasal statye kavuan kilise, zamanla varln her alanda du-
yurmaa ve bir takm ayrcalklar edinmee balad. Konstantin'in emriy-
le ruhbann bir kesimi crete baland. Devlete, mahkemeler ve esnaf
iin pazar gn tatil olarak kabul edildi. Boanma kstland ve hristiyan-
lm, insanlarn eitlii ilkesi gerei klelikle ilgili hkmler yumuatl-
d. ok nemli bir gelime olarak piskoposlara, ilk hristiyan cemaatlarn-
da uyguland gibi, taraflardan birinin istemi halinde meden hukuk
uyumazlklarnda hakemlik yetkisi verildi. MS. 4. yzyln sonlarna
(53) Codac iuris canonici'den derlenmitir.
(54) Okuma yazmann kilise ve manastrlarn tekelinde olduu Ortaa Avrupas'nda "lik"
szc "bilgisiz, uzman olmayan, acemi" gibi anlamlara gelmekte ve bu anlamlarda
hl kullanlmaktadr. Aadaki almanca cmleler szcn bu kullanl biimine bi-
rer rnektirler:
"Er ist ein Laie auf diesem Gebiet (is nicht Fachmann). "O bu alanda bir liktir (uzman
deildir)" Bkz: Dden Slillurterbuch, Mannheim 1964, s. 342.
"Die folgenden Seiten bieten Laien und Fachleute sachkundige Information." "ilerdeki
sayfalar liklere ve uzmanlara ayrntl bilgi vermektedir." Bkz: Edward Schafer, Chi-
na, Rowohlt Taschenbuch Verlag, Hamburg 1973; s. 6.
(55) Sezaro-papizm hakknda: J.M.Hussey, a.g.e., s. 76.
doru, ruhban zerinde papaya hiyerarik yetki, kurulan kilise mahke-
melerine de inan konularnda yarg yetkisi tannd. Gerek piskoposlarn
hakem sfatyla verdikleri kararlar, gerekse kilise mahkemelerinin karar-
lar devlete infaz ediliyordu (56).
Kiliseye yarg yetkisi verilmesi gerekte, devlet iktidarnn blnme-
sine yol aacak ok nemli bir gelimedir. Zira yarg yetkisi devletin ege-
menlik ve bamszlnn simgesi olup, bu yetkinin onun tekelinde bu-
lunmas gerekir. lerde, kiliseye verilen bu yetkinin snrlar genileyerek
ortaada, devlete kullanlmas gereken kamu davas ama yetkisi kili-
sece kullanlacak ve bu davalar kilise bnyesinde kurulan "engizisyon"
(57) mahkemelerinde karara balanacak; devlete de bu kararlar infaz et-
mek decektir.
Konstantin'in danmanlannan piskopos Eusebius devlet-kilise iliki-
lerini dzenleyen ve ortaa boyunca bu ilikilerin temelini oluturan il-
keler belirlemitir. Bunlara gre imparatorun balca drt grevi vardr:
nancn yaylmasna almak; kilisenin birliini korumak; onu dman-
larna kar savunmak ve onlar yenerek hristiyanla dndrmek; son
olarak da imparatorluu tm dnyada egemen klmak.
Eusebius'a gre imparator "Tanr'nn valyesi ve sa'nn yeryzn-
deki vekili"dir. Tanr nasl gklerde hkm srmekte ise, o da yeryzn-
de hkm srmektedir. Hristiyanln Hz. sa'y Tanr'nn Olu olarak
kabul ettii anmsanrsa, burada imparatora bir eit kutsallk izafe edil-
dii grlr. Batl yazarlara gre bu yorumla Roma imparatoru, putata-
parlk andaki tanr-imparator konumunu korumu olmaktadr.
Bylece tpk kendisinden nceki Roma mparatorlarnn putataparl-
devletin korumasna almalar gibi, Konstantin de hristiyanl koruma-
s altna ald ve yeni din eskisinin yerine kolayca geiverdi.(58)
(56) Jacques Pirene, Byk Dnya Tarihi, c. 1, s. 201-202, 231-233; E.Gibbon, a.g.e., c. 2,
s. 155-156.
(57) Engizisyon: Latince "inquisitio" dan gelmekte olup szlk anlamyla "inceleme, aratr-
ma" demektir. Hukuk terimi olarak ahs dava kart kamu davas anlamna gelir. Av-
rupa'da daha nce sular zarar grenin ikyeti zerine kouturulmakta iken, orta-
ada ortaya kan gelime sonucu baz sularn mahkemelerce re'sen kouturulmas
ilkesi benimsendi. Kilise mahkemeleri bu dnemde, sahip olduklar yetkiyle dinden sa-
panlar aleyhine dorudan kamu davas aarak onlar yargladklar iin "engizisyon
mahkemesi" adn aldlar. Trk Hukuk Lgati bu szc "ilk tahkikat" olarak ver-
mektedir. Bkz. s. 563.
(58) Bu konuda Toynbee yle demektedir: "Pavlus'tan bu yana kilise babalar hristiyanl-
n ilk drt-be yzylnda hristiyan retisini Yunan felsefesinin kavramlaryla akla-
masalard, kilise hiyerarisini Roma sivil ynetimi modeline gre rgtlemeselerdi,
hristiyan yinlerini misterium'a (Roma ve eski Yunan'da kapal din trenler) benzer
biime sokmasalard, putataparlk bayramlarn hristiyan bayram kabul etmeselerdi
Geri iki din arasnda yle bir farkllk vard: Putataparlkta din,
devletin stnde bir kurum deildi. Oysa ki hristiyanlar dine devletten
daha stn bir yer veriyorlard. Bu eliki yle bir yorumla giderildi: m-
parator yeyznde sa'nn grnts ve vekili idi. Dolaysyla nasl onun
imparatorluu snrsz ise, imparator da yeryznde mutlak gce sahipti
ve rakibi yoktu. O dnyamn tek efendisi olduu iin tm hristiyanlarm,
dolaysyla piskoposlarn da ba idi (59).
Bununla imparatora bir eit, putataparln Pontifex Maximus (ba-
rhip) sfatnn yetkileri veriliyor ve imparatorlar artk koyduklar yasa-
larla kilise zerinde onun rgtlenmesini, ruhban ve liklerin statlerini,
hatta hristiyan ilhiyatn ilgilendiren dogmalar belirleyecek yetkiye sa-
hip oluyorlard. Nitekim 350 ylnda imparator olan Constantius, kendisi-
nin kanun koyma yetkisi olduunu iln etti. 381 ylnda toplanan stan-
bul konsilinde imparator, kilise hiyerarisinde stanbul Patrii'nin Roma
Patrii'nden sonra ikinci srada geleceine ilikin 3 numaral kanonu
koydu. Bundan sonra imparatorlar kilise iindeki ayrlk hareketlerine
kar daha etkin mdahalelerde bulunacaklardr (60).
te yandan hristiyanlm devlet dini olmasnn ardndan putatapar-
lk yasakland ve tapmaklar ya ykld, ya da kiliseye dntrld. Tpk
bir zamanlar hristiyanlara yapld gibi bu kere de putataparlar kou-
turmaya uruyor; putataparlk kamu hukukunu ilgilendiren bir su say-
lyordu (61).
mparatorluk iinde yasalla kavuan kilise bir yandan, tabandan
tavana doru rgtlenmesinde de rnei grlen "demokratik" tutumu
nedeniyle halka devlet brokrasisinden daha yakn bir kurum olurken;
te yandan kendi mlk olan topraklara da sahip oluyor ve zenginleiyor-
du. Bu gelimeler ilerde onun, dnyev iktidara da sahip olma konusunda
retiler gelitirmesi ve herhangi bir devlet gibi, zerinde egemenlik hak-
larn kulland topraklan olan bir devlet kurmasyla noktalanacaktr.
ve putataparlarn kahramanlk inanlarn azizlik inancna dntrmeselerdi, Roma
imparatorluunda hristiyan kilisesinin zaferi gerekleemezdi." Bkz: A.J. Toynbee,
Der Gang, Band. 1/2, s. 557.
(59) A .W. Ziegler, Religion, s. 126-130.
(60) Prof. Dr. Richard Honig, Beilraege zur Entvicklung des Kirchenrechts, s. 29; E.Gibbon,
a.g.e., c. 2, s. 147-148.
(61) J.B. Bury, Fikir ve Sz Hrriyeti, s. 43 vd.; E.Gibbon, a.g.e., c. 2, s. 216-217.
NC BLM
KAV MLER GNDEN SONRA
TOPLUM, DEVLET VE Kl LSE
KAVMLER G VE FRANK DEVLET
Daha milttan nceki yllarda Cermen kkenli bir takm gruplar e-
itli nedenlerle Roma mparatorluu snrlar iindeki lkelere gyor ve
Roma bunlar snrlara koruyucu veya lkenin ilerine tarm iisi olarak
yerletiriyordu.
MS. 375 ylnda Hunlar'm, devletlerini ykarak batya doru ittikleri
Dou Gotlar Roma mparatorluuna snarak, ikiyz yl sreyle Avru-
pa'daki siyas dengeleri altst edecek olan byk kavimler gn balat-
tlar. Deiik adlar tayan Cermen kavimleri kuzeyden ve doudan, ken-
dilerine gre ok yksek dzeyde bulunan uygarlna hayran kaldklar
mparatorluun topraklarna, hemen hibir direnile karlamadan gir-
diler. Sonraki yllarda, mparatorluun eyletleri olan spanya, Galya,
talya ve Germania'da (Almanya) saysz krallklar kurdular. 5. yzyln
sonlarna doru, merkez sleri bugnk Almanya'nn bats ve Hollanda
olan Cermen kavmi Franklarn kral Klodvvig (Clovis, MS. 482-511) br
Cermen gruplarn egemenlii altna alarak, Galya ve Germania toprak-
larnn bir ksmn iine alan Frank devletini kurdu. Merovenj hanedan
ad verilen hanedann Klodwig'den sonra gelen krallar Galo-Roman
(Ltinlemi Galyal) ve Cermen kavimlerini tek bir ynetim altnda top-
layp devletin snrlarn genileterek Bat Roma mparatorluu'nun
vrisi olacak yeni bir siyas birliin temelini atarken, te yandan da Ro-
ma kltrnn Gal ve Cermen unsurlarla birleerek yeni bir biimde or-
taya kmasna ortam hazrlyorlard. Bugnk bat Avrupa toplum ve
devlet yaps, kltr, kilisenin toplum ve devlet iindeki konumu bun-
dan sonraki siyas yaplamalar iinde olumaa balad.
Roma kmt ama, evrensel imparatorluk dncesi yeni siyas ya-
plamalar iinde de srmekte idi. Bu ideal gerek Merovenj ve ondan son-
ra devleti ele geiren Karolenj hanedanlar dneminde Frank devletiyle;
gerekse daha sonraki Kutsal Roma-Cermen mparatorluu'yla yaamm
srdrd. Onlardan sonra gelen Alman ve Avusturya mparatorluklar
ile Napolyon a da ayn idealin uzantlar saylmaktadr (62).
(62) Prof. Dr. Paul Koschaker, Roma Husus Hukukunun Ana Hatlar, s. 4-5.
slmiyeti douundan sonra Arap ordularnn, Akdeniz'in her iki
yakasnda hzla ilerleyerek Kuzey Afrika ve spanya'y fethetmeleri ve
Akdeniz'e egemen olmalaryla Frank devletinin ve genelde Roma mpara-
torluu'nun bat kesiminin, Akdeniz yoluyla Bizans ve Ortadou ile kur-
duu ticaret ve kltr ilikileri koptu. Bat Avrupa'nn merkez ss Ak-
deniz'den kuzeye, bugnk Almanya ilerine kayd (63). Bu gelimeler
Merovenj hanedannn yerini, gene Frank asll Karolenjler'in almasna
yol at. 687 ylndan itibaren Karolenjler Frank devletinde fiilen egemen
olmaa baladlar. 751 ylndan itibaren de krallk bu hanedana geti.
Karolenj dneminin en nemli ad, Avrupa tarihinde byk izler b-
rakm olan Byk Kari (arlmany)dr. arlmany 800 ylnda Papa III.
Leo'nun elinden imparatorluk tcm giyerek "mparator/Kayzer" unvan-
n ald. Bylece Roma mparatorluu ideali yeniden domu oluyordu.
Dneminde, devletin egemenlii altnda bulunan alan bugnk span-
ya'nn batsyla Fransa, Almanya, svire, Avusturya, Belika, Hollanda,
Lksemburg topraklarn ve talya ile Danimarka, Arnavutluk, Yugoslav-
ya ve ekoslovakya'nn bir ksmn kapsyordu.
Frank devletinin Avrupa tarihinde oynad en nemli rollerden biri
kilisenin de katksyla, hristiyanlm ortaya kndan sonra Bat Roma
topraklarnda deien toplum ve kltr dengelerini tek bir siyas yap
iinde yeni bir btnlemeye doru gtrmesi ve "okluk iinde teklik"
olarak adlandrlan bat Avrupa toplum ve kltr yapsnn oluumuna
ortam hazrlamas olsa gerektir. Siyas olaylarn ak daha sonra bu top-
raklar zerinde, yerel nitelikleri birbirinden farkl bamsz devletler or-
taya karm olmakla birlikte bunlarn, adna "Bat" dediimiz toplum ve
kltr yaps iinde bir btn haline gelmeleri, Frank devletinin siyas
yaps iinde gereklemitir (64).
FRANKLAR DNEMNDE DEVLET, TOPLUM VE KLSE
Yaadklar an en uygar lkesini istil eden, onun "barbar" diye
niteledii Cermenler aslnda, ilkel kabile yaam srdren gebe sava
topluluu idiler. Roma'y ele geirmilerdi; ancak byle karmak bir siya-
s yapy iletecek bilgi ve deneyimden yoksundular. Bu topraklara sa-
vunduklar bir dnya grn benimsetmek, ya da oralar smrge yap-
(63) H. Pirenne, Ortaa Kentleri, s. 26.
(64) Cermo istils ve Franklar hakknda: H. Pirenne, Mahomet, s. 21-65; J.Pirenne,
a.g.e., s. 217-222; Server Tanilli, Yzyllarn Gerei ve Miras, c. 2, s. 15-41; E. Gib-
bon, a.g.e., c. 1, s. 265, c. 2, s. 411-432.
mak iin deil, yerlemek iin gelmiler ve ele geirdikleri lkelerin yksek
yaam dzeylerine hayran kalmlard. u halde gsterecekleri en tutarl
davran, onun yerleik halk ve kurumlaryla zdelemek olabilirdi.
Cermenler de bunu yaptlar. Roma brokrasisini pek ok kurumlany-
le zmsediler. Cermen hukukuna zg kabile mlkiyeti yerine, Roma
hukukunun zel mlkiyet anlayn ve genelde bu hukukun br kurum-
larn benimsediler (65).
Frank devletinde kral hem ynetimin ba, hem de asker ef idi.
Kentlerde ynetim Roma dneminde olduu gibi kralca atanan memurlar
olan "comes"lerin (kont/Graf) ellerinde idi. Kentlerin bal olduu daha
byk ynetim birimlerine gene kralca birer ynetici (dk/Herzog), snr
blgelerine ise "ubeyi" denilebilecek bir grevli (marki/Markgraf) atan-
maktayd ve bu grevliler Roma dnemindeki soylularn yerini almlar-
d. Bu sistem ilerde, toprakta zel mlkiyetin kabul, bu grevlilerin top-
raklan mlk edinmeleri ve soyluluk unvannn miras yoluyla gemesi gi-
bi gelimelerle birleerek feodal dzene dnecektir (66).
Cermen akmlan sonunda Roma mparatorluumda siyas g k-
m; ftihlerin karsnda tek g oda olarak kilise kalmt. stil edi-
len yerlerde kilisenin, dzeni salayarak kargaay nlemesi kukusuz ki
istilclann da iine geliyordu. Birok yrede piskoposlar onlan karla-
yarak yerleik nfusun bask grmemesi iin mzakerelere giriiyor; ta-
lan edilen yerlerde halkn ihtiyalarn karlyor, atan asker gler
arasnda arabulucuk yapyor; istilclarn yrtemedikleri brokratik i-
lemleri stleniyorlard. Baz yrelerde Cermenler, kent ynetimini pisko-
poslara brakyorlard. Bylece kilise bir yandan hem ftihler, hem de
halk zerinde byk itibar kazanrken; te yandan dnyev iktidan kul-
lanmaa da alyordu. Sahip olduu topraklan geniletiyor; yeni yeni ku-
rulmakta olan manastrlarda okullar aarak halk eitiyor, buralarda r-
nek tanm iletmeleri kurarak tanm ve hayvancl gelitiriyor, bu ilet-
melerin rnlerini satarak gelir elde ediyor; hatta emtia ticaretine bile el
atyordu. (67)
Kltr alan ise hemen tmyle kilisenin tekelinde idi. Manastrlar
birer eitim ve bilim kurumu oluyorlar; ltinceyi ileyerek kitleler arasn-
da dil birliini salyorlard. Kilise Cermenler'e, o gne kadar duymadk-
(65) S Tanilli, a.g.e., c. 2, s. 30; O. Spengler, a.g.e., Band. 2, s. 636; H. Pirenne, Ortaa
Kentleri, s. 14-15. Bununla birlikte Cermen hukuku kabileler arasnda varln sr-
drd.
(66) Atlas zur Weltgeschichte, Band. 1, s. 126; H. Pirenne, Ortaa Kentleri, s. 36-38.
(67) H. Pirenne, Mahomet, s. 68-70; A.J. Toynbee, Der Gang, Band. 1/1, s. 309, Band. 2/1,
s. 177.
lan "yaratc Tanr, Tanr nnde insanlarn eitlii, birleik bir insanlk"
gibi byleyici szler sylyordu(68).
Merovenj hanedannn sonlarna doru islm fetihleri Akdeniz'i
Franklar'a kapad ve onlarn deniz ticareti yoluyla elde ettikleri iktisad
kaynaklar kuruttu. lke bir tarm lkesi haline geldi ve toprak byk
nem kazand. Gelirleri azalan monari karsnda, eskiden kraln memur-
lar durumunda olan kontlar, markiler ve dkler ynettikleri topraklarn
mlkiyetini ele geirerek birer derebeyi (senyr/Landesherr) haline geldi-
ler ve bylece, toprak sahibi olmaya dayanan bir soyluluk dzeni (aristok-
rasi) kuruldu. Adna "feodalite" denilen bu dzende toprak senyrn ml-
kyd ve o, bu toprakta alanlar zerinde hem ynetim, hem yarg yet-
kisine sahipti. Bu dzende toprakta alanlar senyre, senyr kendisin-
den daha byk bir senyre; o da, gerekte kendisi de "eitler arasnda bi-
rinci" (primus inter pares) durumundaki bir senyr olan krala bir vefa
ahdiyle balyd. Bylece kral yetkilerini, toprak sahibi olan senyrler ve
kilise ile paylayor ve ortaya kabaca, bu lnn oluturduu soylular
snf ile onlara baml olanlar olmak zere iki ayr snf kyordu. (69)
Merovenjler dneminde kral kilise zerinde egemendi ve hristiyanlk,
Roma dneminde olduu gibi devlet dini idi. Bununla birlikte kilise krala
tbi olup toplumsal yardm, eitim ve kltr kurumu olma dnda
dnyev alana tamamakta idi. Devlet ilerini ruhban dndaki likler
yrtmekte idiler (70).
slm fetihleri sonucu Frank devletinde siyas iktidar Karolenj hane-
dan ele geirirken devlet anlayna da byk bir deiiklik geldi. Karo-
lenjler islm ilerlemesini durdurmak iin, onun karsna hristiyanlk
ideolojisini kardlar (71). Merovenjler dneminde krallarn "Frank kra-
l" (rex Francorum) olan unvanlar, "Tanr'nm kutsad Frank kral" (Dei
gratia rex Francorum) olarak deitirildi (72). Papa'nn temsilcisi eliyle
Karolenj kral Pippin'e kral tc giydirildi ve bana kutsal ya srld
(73). Merovenjler dneminde liklerin atandklar baz st dzey grevle-
(68) Alfred Weber, Felsefe Tarihi, s. 137; J. Pirenne, a.g.e., c. 1, s. 223; A.J. Toynbee, Der
Gang, Band. 2/1, s. 145 vd.
(69) H. Pirenne, Mahomet, s. 43 vd., s. 140 vd; S. Tanilli, a.g.e., c. 2, s. 7vd; Atlas zur Welt-
geschichte, Band. 1, s. 126-127; H. Pirenne, Ortaa Kentleri, s. 36-38, 48-49.
(70) H. Pirenne, Mahomet, s. 54.
(71) H. Pirenne, Mahomet, s. 160.
(72) H. Pirenne, Mahomet, s. 226-229, 241-243.
(73) Kutsal ya srmek: Hrisliyanln ortaya kt dnemde Yahudiler arasnda, ok
nemli bir greve sahip olan kiinin bana ya srme deti vard. Bu ie "mesh"; ba-
na ya srlen kiiye de "mesih" deniliyordu. Grevi insanl kurtarmak olan Hz.
sa'ya bu unvan bu yzden verilmitir. Burada kraln bana ya srlmesinin sembo-
lik anlam, devletin hristiyanlk konusunda grevli klnm olmasdr.
re ruhban getirildi. Papa, o zamana kadar koruyuculuu altnda bulun-
duu Bizans mparatoru yerine Frank krallarnn koruyuculuuna girdi
(74). Buna karlk kral Papala talya'daki Ravenna ve Pentapolis kent-
leriyle evresini balad ki, 754 ylnda bu kentlerle Roma kentini kap-
sayan alanda kilise kendi devletini (Respublica Christiana) kurdu (75).
Zaten talya bir ara Franklar'dan ayr bir Cermen kavmi olan Lombard-
lar'm eline dt srada, 590-604 yllan arasnda Papalk makamnda
oturan ve hristiyan lkelerde "Byk" sfatyla anlan Papa I. Gregor ay-
n zamanda, byk bir karmaa iindeki Roma kentinin yneticiliini
(praefektus) baaryla yrtm ve kilise topraklarn birletirerek, onun
dnyev iktidara yaklamnda ok nemli bir adm atmt. Respublica
Christiana ile kilise, dnyev iktidarn kurmada son adm atyor ve
"Petrus'un mmeleki" (Patrimonium Petri) (76) ad verilen bu topraklar-
da, Avrupa devletlerinin siyas ve asker destekleri ve korumalan altnda
yaam da olsa herhangi bir egemen devlet gibi, an devletler hukuku
anlaynn tand haklara sahip bir siyas kurulu haline geliyordu.
Gtt hristiyanlk ideolojisi gerei, Karolenj dneminin nl krah
arlmany da bu kuruluu onaylad. Bylece hristiyanln ruhan nderli-
i, varln bugn de "Vatikan ehir Devleti" (Stato della Citta del Vati-
cano) olarak ve devletler hukukuna gre bamsz devlet statsnde sr-
dren bir dnyev iktidar odana dnyordu. lerde bu devlet, sahip
olduu ruhan otorite dolaysyla dnya politikasnda, madd gcyle kar-
latnlamayacak lde bir etkinlikle ynlendirici rol oynayacaktr.
Karolenj dneminin sonlarnda, younlaan iktisad glkler feoda-
liteyi glendirdi; merkez otorite paraland; kont, marki ve dkler kendi
egemenlik alanlarnda yan bamsz hale geldiler. 843 ylnda mparator-
luk Bat Frank (Fransa), Orta Frank (Kuzey denizinden talya'ya kadar)
ve Dou Frank (Almanya) krallklar olmak zere balca devlete aynl-
d (77).
(74) J. Pirenne, a.g.e., c. 1, s. 274vd.
(75) Allaszur Wellgeschichle, Band. 1, s. 123, 140.
(76) Kendisinden incil'de de sz edilen havar aziz Petrus (St. Pierre) katolik kilisesince ilk
papa sayld iin Papaln kurduu devletin lkesine onun ad verilmitir. Katolik
kaynaklarna gre Petrus MS. 64 ylnda Roma kentindeki Vatikan alannda armha
gerilerek idam edilmitir.
(77) J. Pirenne, a.g.e., c. 1, s. 277-278.
LKLERDE KT,TSE VE DEVLET CEPHES
Hristiyanhm Roma mparatorluu iinde yasallat MS. 4. yzyl-
dan 7. yzyl sonlarna kadar olan dnem, hristiyanlk tarihinde gerek
ilhiyata ilikin tartmalar, gerek devlet-kilise ilikileri, gerekse kilise-
nin toplum iindeki konumu ynnden ok nemli ve gelecek yzyllarda-
ki kurumlamalara temel oluturacak fikir ve uygulamalarn ortaya k-
t bir dnemdir (78).
Gerekten bu ve daha sonraki Karolenj egemenlii dnemlerinde bir
yandan inantaki farkllklar, zellikle Tann'nm nitelii ve Hz. sa'nn
"Tanr" kavram iindeki yeri zerinde ortaya kan farkl grler nede-
niyle dou ve bat kiliseleri arasndaki ayrln temelleri atlrken; te
yandan kilisenin devlet ve toplum karsndaki konumu zerinde, hristi-
yan toplumlarnda bugn bile hl konuulmakta olan konular uzun uza-
dya tartlmtr. Burada hristiyan ilhiyatyla ilgili olanlar bir yana b-
raklarak, zellikle devletle kilise ilikileri zerindeki reti ve uygula-
malara deinilecektir. likilerin kilise cephesinde piskoposlar, papalar,
hristiyan dnrler yer almakta; devlet cephesinde ise imparatorlar ve
krallar bulunmaktadr. Burada gze arpan en nemli noktalar, toplum
iinde devletle kilisenin iki ayr g oda haline gelmeleri; kilise cephe-
sinde zaman zaman, kilisenin devlet zerinde yetkiye sahip olduu gr-
lerinin ortaya atlmas; bununla birlikte ilikilerin dzenli bir politika
izgisinde kalmayp, herhangi bir dnemde bu iki kurumdan hangisinin
daha arlkl olduunu papalar ve krallarn kiiliklerinin ve siyas orta-
mn tyin ettiidir (79).
Daha 4. yzyl ortalarnda piskopos Athanasius, imparatordan t-
myle bamsz ve uyanlarna imparatorun da kulak vermesi gereken bir
kilise grn savunuyordu. Ayn yllarda piskopos.Hilarius devlet ve
kilisenin grev alanlann birbirinden kesinlikle aynyor; kilisenin, devle-
tin koruyuculuuna ihtiyac olmadn sylyordu. Yzyln sonlarnda
kilise dnrlerinden Gregor "ruhun bedene stn olduu gibi, kilisenin
de devlete stn olduunu" vurguluyordu. Ayn yllarda piskopos Ambro-
sius ise "sarayn imparatora, kilisenin de ruhbana ait olduunu; kilise i-
lerinde imparatorun kilisenin stnde olmadn" savunarak onun bir
buyruunu yerine getirmiyordu (80).
Dnemin en nl dnr, bat felsefesinin en byk adlarndan bi-
ri saylan ve dnceleri hristiyan dnyasn yzyllarca derinden etkile-
(78) A.W. Ziegler, Religion, s. 182.
(79) A.W. Ziegler, Religion, s. 243.
(80) A.W. Ziegler, Religion, s. 147-150.
mi olan, bugn dahi grleri zerinde farkl yorumlar yaplan Aziz Au-
gustinus'tur. "De Civitate Dei" (Tanr'nn imparatorluu Hakknda) adm
tayan en tannm eserinde devlet ve kilise zerinde dndklerini
toplamtr. Augustinus'a gre Tann'nm imparatorluu (civitas Dei) kar-
snda "yeryz imparatorluu" (civitas terrena) bulunmaktadr. Tan-
r'nn imparatorluu bu dnyaya ait deildir ve her ada Tann'ya bala-
nan tm insanlann topluluudur (81). Yeryz imparatorluu ise ege-
men olma tutkusu, gurur ve bencillikle dolu olanlara aittir. Kukusuz ki
tannsal olan beer! olana, ebed olan geici olana stndr. Devlet de ge-
ici eyler olan, refah ve gvenlii salamak gibi dnyev hedeflere ula-
mak iin aba gsterecektir. Ancak bunu yaparken hristiyanln ilkeleri-
ni gznnde tutmal ve kiliseyi dmanlarndan korumaldr.
Augustinus'un dnceleri ilerde eitli ynlere ekilecek ve kilise ta-
rafndan, devletin kiliseye baml olmas gerektii biiminde yorumlana-
caksa da, ada baz yazarlar bu yorumlann yanlln vurgulamakta-
drlar (82).
Kilise ile devletin iki ayr g oda olduklan biimindeki gr en
ak seik biimde ortaya koyan kii, 5. yzyl sonunda papalk yapan Ge-
lasius'tur. Gelasius'a gre egemenlik imparatora Tann tarafndan veril-
mitir. Bu nedenle kilisenin ileri gelenleri devletin yasalarna saygl ola-
caklar ve dnyev ilerden uzak duracaklardr. Ancak dnyev ileri y-
rtenler de ruhan konulara el atmayacaklardr. Bu konularda imparator
ruhbana tbi olacaktr. Ruhban greve devlet tarafndan deil kilisece,
kendi yasasnda dzenlenen seim yntemiyle (kanonik seim) getirile-
cektir.
Gelasius'un retisi dnyev ve ruhan gler arasnda, her ikisinin
de kendi hakk olana tam anlamyla sahip olmas zerine kurulan bir
dengeye dayanr. Glerden herhangi birinin engellenmesi dengenin bo-
zulmasyla sonulanr.(83)
Farkl biimlerde de olsa, gl dnemlerinde gerek Merovenj, gerek-
se Karolenj krallarnn kiliseyi denetimde tutmalar nedeniyle 9. yzyla
kadar nazar tartmalar, yerini youn konsil toplantlarna brakmt. 9.
yzyl balannda kilise cephesi bir grup piskopos eliyle, devlete kar ba-
mszlk grn gndeme getirdi. Piskoposlar imparatora, Papa Gela-
sius'un grlerini anmsatarak "kilise ynetiminde yetkinin dnyev ve
(81) Burada tanm yaplan topluluun kilise olduu kendiliinden anlalmaktadr.
(82) A.W. Ziegler, Religion, s. 151-158.
(83) A .W. Ziegler, Religion, s. 159-161.
ruhan glerce (devlet ve kilisece) kullanldm; ancak arln ruhan
gte olmas gerektiini, nk hkmdarlarn tutumlarndan dolay
Tanr katnda ruhbann sorumlu olduunu; mparator Konstantin'in ruh-
bana, imparator zerinde yarg yetkisi tandn kilisenin i ilerinde
ruhbann Tanr'dan baka kimseye hesap vermeye zorlanamayacan be-
lirtiyorlard. (84)
9. yzyln ikinci yansnda grev yapan ve gl bir kiilie sahip
olan Papa I. Nikolaus'ise, iki g arama kesin bir izgi ekti. Piskoposla-
ra dnyev ilerle ilgilenmeyi kesinlikle yasaklad. Ona gre, zlim olma-
dka hkmdara itaat bir grev idi. Ancak kilisenin yasa koyucusu ve
yargc da papa idi. Dnyev egemenler kilise ilerine karamazlard.
Kendileri de kilisenin bir yesi olduklan iin icraatlarnda ruhniyete
yardmc olmal idiler. Aksi halde afaroz edilebilirlerdi.(85)
likilerin devlet cephesinde ise nazar tartmalar deil, pratik n-
lemler egemendi. Konstantin'den bu yana devlet de gerek dnyev, gerek-
se ruhan alanda iktidan kullanma tekelini elden brakmak istemiyordu.
Ancak devletin tutumu imparator ya da kraln kiiliine ve siyas ortama
gre deiiyordu. Konstantin ve ardndan gelen birka imparator kilise
zerinde, kanon koyacak kadar etkili idiler. Cermen istils dneminde
ise, bir batl yazarn belirttii gibi mparatorluk ne lde gszleirse,
kilise o lde gleniyordu. Bir baka deyile mparatorluun siyas ve
toplumsal alanlardaki grev ve yetkileri kiliseye aktarlyordu. Yeni
ftihler siyas g odaklann darmadan ediyorlar; ancak sadece kilise
onlara direniyor, onlan kendisine ekiyor ve onlardan sayg gryor-
du^) .
Cermen istilsndan sonra 8. yzyl ortalanna kadar Roma'daki pa-
palar imparator olarak Dou Roma mparatorunu tandlar ve onun ko-
ruyuculuuna girdiler. Roma hukukunu tedvin eden mparator Justinian
dneminde imparatorluun kilise zerindeki etkisi doruk noktasna ula-
t. Justinian fakirler, gszler ve hastalara yardm iiyle kiliseyi grev-
lendirdi. Arap hukukundan gelen tzel kiilik kavramn kiliseye uygula-
yarak onu tzel kiilie kavuturdu ve bylece tanr ve tanmaz malla-
(84) M.S. 754 ylnda kilise devleti kurulurken Papa 2. Stephan mparator Konstantin'in
Roma kenti ile birlikte mparatorluun bat kesimindeki lkeleri ve imparatoru yarg-
lama hakkn papaya verdiini iddia etti. Buna Konstantin'in armaan (Donatio Cons-
tantini) denilmektedir. Sonralar, bu iddiaya kant olmak zere ortaya kartlan belge-
lerin sahte olduklar anlalmtr. (Bkz: A.W. Ziegler, Religion, s. 230).
(85) A .W. Ziegler, Religion, s. 231.
(86) A.W. Ziegler, Religion: s. 171.
rm gvenceye ald. Ona gre Tanr insana iki armaan vermiti. Bunlar-
dan biri "hkmdarlk gc", teki "piskoposluk grevi" idi. Hkmdarlk
gc tm beer ilikiler gibi, kilise ve onun hizmetlileri zerindeki yetki-
leri de kapsamna alyordu. Bu nedenle imparatorun iradesi en yksek
yasa idi. Justinian'm din politikas "sezaropapizm" olarak adlandrlr ve
genel izgileriyle ortodokslukta yzlerce yl devlet-kilise ilikisinin zn
oluturmu olup ilkeleri temelde bugn de geerliini korumaktadr. Bu
sistemde kilise "devlet kilisesi" konumundadr ve devletle btnlemi
olup hkmdar her ikisinin de badr. Bununla birlikte kilise de devlet
ynetiminde onun ilkeleri dorultusunda grev alr. Szgelii 7. yzyl ba-
nda Bizans mparatoru Persler'e kar savamak zere stanbul'u ter-
kettiinde yerine nib olarak stanbul Patirii'ni brakmtr. (87) Benzer
biimde, kinci Dnya Sava sonunda Yunanistan'da kral lkeye dnn-
ceye kadar Atina Bapiskoposu kral nibi olarak grev yapmtr. Bir
baka arpc rnek ise, Kbrs Bapiskoposu Makarios'un ayn zamanda
devlet bakanl grevini yrtmesidir.
Ne var ki, Bat'daki toplum ve devlet yapsna ters gelen bu mdaha-
leci politika, baka olaylarn da etkisiyle papalarn Bizans mparatoru ye-
rine Karolenjler'e balanmalarna yol at. (88)
Karolenjler dneminde, zellikle arlmany'm otoriter ynetiminde de
kilise tam anlamyla imparatorun denetimi altnda idi. arlmany kilise-
nin koruyucusu, egemeni, sa'nn vekili ve Aziz Petrus'un halefi idi. Bu
sfatla konsilleri toplantya aryor, kararlarn onaylyor, piskoposlar
tyin ediyor, inanca ilikin konularda kararlar veriyordu (89).
Ancak, Dou Roma mparatorluunun din politikas ile Karolenj-
ler'inki arasnda, Roma mparatorluu'nun bat ve dou kanatlar arasn-
daki toplumsal ve kltrel farklardan kaynaklanan bir ayrlk vard. Do-
u Roma'da kilise devlet bnyesi iinde idi, ama ondan ayr bir varl
yoktu. Oysa ki Karolenjler dneminde papa, bakenti Roma olan bir kilise
devletinin banda bulunuyordu. Sadece bu devlet mparatorluun koru-
yuculuuna girmiti. mparatorluun dier blgelerindeki piskoposlara
ise arlmany bir takm ayrcalklar tanmt. Kontlarna onlara sayg
gstermelerini emretmi, onlar devletin yarg ve vergi yetkilerinin dn-
da tutmutu. Kilisenin, kendisine bal inananlardan ald, "ondalk" ad
verilen vergiyi o yerletirmi ve devlet eliyle toplatmt (90). Devletin st
(87) J.M. Hussey, a.g.e., s. 70-78.
(88) J. Pirenne, a.g.e., c. 1, s. 274.
(89) Atlas zur Weltgeschichte, Band. 1, s. 277.
(90) J. Pirenne, a.g.e., c. 1, s. 277.
dzey grevlerine ruhban snfndan olanlar getirmiti. Bu ayrcalklar
ilerde, "ruhan prenslik" ad verilen, banda piskoposlarn bulunduu
prensliklerin temeli oldu.
Grld zere Dou Roma'da kilise imparatorun koulsuz olarak
buyruunda ve devletin bnyesinde bir kurum iken, Karolenjler'de impa-
raor kilisenin ba ve egemeni olduu halde, devletle kilise arasnda bir
eit szlemeye dayal bir birliktelik oluturulmutu. Byle bir rejimde
kilisenin manevra alan kukusuz ki ok geni idi. Nitekim 800 ylnda
arlmany'm papann elinden imparatorluk tcn giymesi ilerde, impara-
torluk yetkisini kazanmann papann onayna bal olduu gibi bir yoru-
mun yerlemesine yol aacaktr.
Kilise-devlet ilikisi asndan bu dnemin en nemli sonucu bat
hristiyanlmda, dnyev (regnum) ve ruhan (sacerdotium) glerin bir-
birinden farkl iki iktidar oda olarak ayrt edici izgileriyle ortaya k-
m olmalar olsa gerektir (91).
DEVLET DN, DEVLET KLSES, MLL KT,SE
Hristiyan toplumlarda devlet-kilise ilikilerinden doan sorunlarn
ve devletle kilisenin birlemesi ya da ayrlmas kavramlarnn ne anlama
geldiklerinin akla kavumas iin ncelikle, birbirinin trevi olan
"devlet dini" (la religion d'Etat / Staastreligion), "devlet kilisesi" O'eglise
d'Etat / Staatskirche) ve "mill kilise" (national church) terimlerinin bilin-
mesi gerekir.
Semav dinlerin mantna temelden aykr olan devlet dini kavram-
nn kayna gerekte, bu dinlerden nceki oktanrl inanlarda; hatta
henz kln halinde yaayan ilkel toplumlarn totemciliinde aranmaldr.
Totem, geni bir aile topluluu olarak nitelendirilebilecek olan klnn
koruyucusu, korkulan ve sevilen atas; klna egemen olan dorularn ve
yasaklarn kayna saylan bir kutsal varlktr. ounlukla klnm baka-
n, ayn zamanda onun adna dzenlenen trenlerin de yrtcs-
dr.(92)
te bu ilkel toplum yapsna egemen olan anlay "devlet dini" kavra-
mnn da kayna olmutur. Zira kln toplumunda totem ne ise, daha
sonraki aamalarda ortaya kan kabile ve zerk kentler toplumlarnda
(91) H. Pirenne, Mahomet, s. 130.
(92) Prof. Hilmi Ziya lken, Dini Sosyoloji, s. 28-29.
\
da, o kabile ve kentin tanrs ayn eydir. O da kabile veya kentin hem ko-
ruyucusu, hem de hukuk ve ahlk kurallarnn koyucusudur. Bu nedenle,
bu kurallara uymamann yaptrm, gene onun koyduu kabul edilen ce-
zalara arptrlmaktr. Bir baka deyile o, hukukun ve ahlkn hem kay-
na, hem de meyyidesidir.(93)
Kentlerin ya da kabilelerin birlemesiyle ortaya kan daha st d-
zeydeki siyas birliklerde ise kent ya da kabile tanrlar korunmakla bir-
likte, alt dzeydeki ynetim birimlerine sz geirecek; yani merkezdeki
siyas gcn otoritesini onlara kabul ettirecek daha st dzeyde tanrlara
ihtiya domutur. Bylece ortaya, bir yandan kabile ya da kent tanrlar-
nn stnde gce sahip, merkez gcn tanrs karken; te yandan bu
durum, kabile ya da kent tanrlarnn da korunmasyla hiyerarik yapda
bir oktannllm douuna neden olmutur.(94)
Tpk kent ya da kabilenin tanrs gibi, onlarn birlemesiyle ortaya
kan devlet tanrs da devletle btnlemi ve zdelemitir. Devlet tan-
rs, bazan Msr'da grld gibi tek tanr olmu; bazan da Roma'da ol-
duu gibi birka tanrdan oluan bir tanrlar grubunca temsil edilmi-
tir(95). Kent ya da kabile tanrs gelenei, devletin oluumunda ona akta-
rlm ve "devlet tanrs" kavramnn trevi olan "devlet dini" kavram bu
sre sonunda ortaya kmtr. Kent ya da kabile tanrs gibi devlet tan-
rs da, yalnz o devletin egemen olduu alanda hukukun ve ahlkn kay-
na ve bu birlik iinde yaayanlarn koruyucusudur. Bu toplumlarda
devletin ba olan hkmdar ok zaman onun temsilcisi olarak grlm-
tr. Bu yzden, devlet iinde siyas birlii salamak iin topluluun ye-
lerini, o topluluun hukuk ve ahlk kurallarnn kayna saylan devlet
tanrsna balanmaa zorlamak onun hakk olarak kabul edilmitir. Bu
dnce tarz szgelii, eski Msr ve Roma'mn "tanr-imparator" inan-
larnda ortaya kt gibi ortaa Almanyalnda da, prenslerin, uyrukla-
rnn dinlerini seme yetkisine sahip olmalar anlamna gelen "kimin top-
ra, onun dini" (cuius regio, eius religio) kuralna dnmtr.(96)
Konunun salt ilhiyat ilgilendiren yn bir yana, semav dinlerin
tektannl ya da oktanrl putataparla sava amalarnn sosyolojik an-
lam, bu dinlerin evrenselliiyle brlerinin Tanr'y dar bir toplulua
(93) F. Challey, Dinler Tarihi, s. 9-21.
(94) Burada ok kaba izgilerle nazar bir ema izilmektedir. Doal olarak somut olaylarda
ok deiik biimlere rastlanmaktadr.
(95) Burada semav dinler dnda tektannl dinler bulunduunu hatrlatmak gerekir.
(96) Bu blmde izilen nazar ema ile ilgili olarak bkz: Jean-Jaeques Rousseau, Toplum
Szlemesi, s. 147-149.
mal eden tekelci yaplan arasndaki elikilerin atmasdr. Balang-
ta, br semav dinler gibi hristiyanlk da ayn nedenlerle "devlet dini"
kavramna kar olmutur. Onun iindir ki, kahramanlar a hristiyan-
lar Roma tannlarna ve Roma'da devlete benimsenen "devlet dini"ne
kar olmular ve bu inana yzyllarca, hayatlan pahasna kar km-
lardr. (97)
Ne var ki hristiyanlk, ortaya kndan sonraki ksa bir sre iinde
bir kilise dini haline gelmitir. Kilise Roma toplumuna uyum salayp
devlete desteklenmee balaynca mcadele gcn yitirmi; kilise b-
yklerinin beer zaaflan n plna gemi ve Konstantin'in akllca yn-
lendirmesiyle hristiyanlk Roma devletiyle btnlemitir. Hl ok g-
l olan putatapar inantan kitlelerin hristiyanla rahata ve sarsntsz-
ca geilerini salamak, putataparlarla hristiyanlar arasnda kavgalann
kmasn nlemek kaygsyla Roma'nn eski devlet dininden yeni dine
pek ok gelenein aktarld kukusuzdur. Bu geleneklerin hristiyanlk-
a benimsenmesi, MS. 4. yzyl sonlarnda bu dinin devlet dini olarak ta-
nnmas ve putataparln yasaklanmasyla sonulanmtr. Bylece hris-
tiyanlk, balangta kar kt bu kavrama smsk sarlacak ve bunun
sonucu olarak iine girecei siyas kavgalardan bir daha kamayarak bu
kavgalarda yzyllarca sreyle taraf olacaktr.
"Devlet dini" kavramnn ieriine bakldnda ise u zelliklerin
saptanmas mmkndr.
nce devlet dini, onu kabul eden devletin resm ideolojisidir. Bu sfat-
la genelde, devletin egemenlik alan iinde icra edilebilen tek dindir.
Bu durum devletin tutumundan ok, bizatih dinin sahip olduu sta-
tden ve bu stat de, tpk kabile ya da kent tannlan dneminde olduu
gibi hkmdann siyas iktidarnn bu dinin kurumlanyla zdelemesin-
den kaynaklanmaktadr. Bunun sonucu olarak din ya da onu temsil eden
kurumlar siyas iktidann, ona tbi olan, ya da onun tbi olduu paras
olmaktadrlar.
Klnlarda olduu gibi iblmnn yeterli dzeyde bulunmad top-
lumlarda; ya da Roma'da imparatorun "ulu rhip" (Pontifex Maximus)
unvann kendi zerine almasnda grld gibi siyas zorunluluklarla
bazan hkmdar ayn zamanda devlet dininin en yksek yetkilisi olmak-
tadr. blmnn yeterli dzeye ulat, ya da siyas zorunluluun bu-
lunmad hallerde ise bu yetkinin, gene siyas gle balantl rhiplere
(97) E. Gibbon, a.g.e., c. 1, s. 539vd.
devredildii grlmektedir. Din bir kiliseye sahipse kukusuz ki bu yetki-
yi kullanmak onun doal hakk olmaktadr.
Devlet dini sisteminin en arpc zellii ise tekelci bir yapya sahip
olmasdr. Bu din, onu kabul eden devletin tek dinidir. Onun dndaki
dinlere kar devletin tutumu, yasaklayp iddetle kouturmaktan, ikin-
ci snf dinler sayarak az ya da ok hogr gstermee kadar uzanan bir
yelpaze iinde dalan ok deiik biimlere brnmektedir. Nitekim
Fransz devriminden sonra Avrupa'da yeni bir uygulama ortaya km ve
siyas terminolojiye "devlete tannan dinler" (cultes reconnus) kavram
girmitir. Devlet dini uygulamasnn yumuatlm biimi olan bu kav-
ram devlete, ya devlet dini yannda lkede icra edilebilecek baka dinle-
rin de varlnn kabul edilmesi; ya da bir devlet dini kabul edilmeksizin
baz dinlerin icra edilmesine devlete msaade edilmesi anlamn ta-
maktadr. Bundan sonraki aama ise devlete hibir dinin "tannmamas"
aamasdr ki, Fransa'da 1905 ylnda yrrle giren "kiliselerle devle-
tin ayrlmas" yasas ile varlan nokta budur.
Devlet dini benimsemi olan lkelerde kiliseler de "devlet kilisesi" ya
da "mill kilise" (National Church of England gibi) diye anlmaktadrlar.
Bu sistemde devletle kilise iiedir. Kilise devlet iinde bir takm grevle-
re ve ayrcalklara sahiptir; devlet de faaliyetlerinde onun. deer yargla-
rna uymaktadr.
Yahudilikte ise, en eski alardan beri devlet biiminde srekli bir
siyas yaplama olmadndan "kavim tanrs" kavram vardr. Gerek-
ten Yehova srail'in Tanr's, srail de Yehova'nm kavmidir. O, baka ka-
vimlerle olan ilikilerinde, haksz da olsalar srail'i destekler. Msr'dan
k srasnda kavmine Msrllar' soymalarn tler. srailoulla-
r'nn baka kavimlere yaptklar savalar 'Yehova savalar" diye adlan-
drlr ve bu savalar yapan gerekte Yehova olup srailli savalar sa-
dece onun yardmcdrlar. Yahudi kavminin dmanlar Yehova'nm da
dmanlardr. Zira Yehova bir "mill Tanr", sadece Yahudilerin Tan-
r'sdr (98). Bu yzdendir ki musevlik inanc srailoullar'nn dna pek
kamamtr.
(98) Yahudilik hakkndaki bilgiler P. Challey nin "Dinler Tarihi" (s. 122 vd.) adl eserinden
derlenmitir.
KLSE VE HUKUK
Likliin zn oluturan "kilise ve devletin ayrlmas" kavramn an-
layabilmek iin kilisenin siyas yaplama iindeki yeri aydnla kavu-
turulmal; bu nedenle de nce onun devletin iindeki ve karsndaki huku-
k konumuyla bizatihi kendisinin hukuk yaratma ilevi ele alnmaldr.
Konuya bir para derinliine baklrsa, kilisenin 4. yzyl balarnda
yasallaarak bir takm ayrcalklara kavumasnn, onun devlete bir hu-
kuk kiisi olarak kabul edildii anlamna geldii grlr. Nitekim yasal-
lamasmm hemen ardndan, 321 ylnda mparator Konstantin tarafn-
dan yaynlanan bir yasa ile kiliseye, kendisine braklan miras kazana-
bilme hakk, yani miraslk sfat tannmtr ki, Roma hukukuna gre
sadece gerek ve tzel kiilerin miraslk sfatlan olduu gznne al-
nrsa, bu yasayla kilisenin tzel kiilik (universitates personorum sfat)
kazanm olduu anlalr.
te yandan bu hak ve ayrcalklara! kendisine devlete balanm
olmas devletin de kilise zerinde, onun i disiplini ve dogmalanna dein
uzanan bir denetim yetkisi kazanmas sonucunu dourmutur. Nitekim
bu dnemde imparatorlar konsilleri toplantya armlar, kararlann
onaylamlar ve yaynladklan yasalarla kilise hiyerarisini dzenlemi-
ler; hatta kardktan fermanlarla hristiyanlk inancna ilikin dogmalar
koymulardr. Btn bunlar ise kilisenin bir kamu kurumu olmas anla-
mna gelmektedir ki bylece kilise karmza, devlet iinde bir kamu hu-
kuku tzel kiisi olarak kmaktadr (99).
Ancak kilisenin bu konumunun, herhangi bir kamu hukuku tzel ki-
isinin konumuyla kartnlmamas ve bu konuma baka bir takm yetki-
lerin de eklenmesi gerekir.
Bilindii zere ilk hristiyan cemaatlannda hukuk anlamazlkla
piskopos tarafndan zme balanmas gelenek halini almtr. 318 yln-
da Konstantin'in kard bir yasa ile bu yetki yasallatnlm ve devlet
yarglarnn, piskoposlann yarg yetkilerine mdahalede bulunmalan
yasaklanmtr. Bylece kilise bamsz yarg erkine kavumu oldu ki,
333 ylnda gene Konstantin'in yrrle koyduu bir yasa ile bu yetki-
nin snrlar geniletildi ve anlamazln taraflanndan birinin piskopos
huzurunda yarglanmay istemesi halinde, br taraf kar ksa bile da-
vann kilise mahkemesine gtrlmesi esas kabul edildi (100).
(99) R. Honig, a.g.e., s. 10-12.
(100) J. Pirenne, a.g.e., c. 1, s. 201-202; J. MHussey, a.g.e., s. 177-178; J. B. Bury, a.g.e., s.
120; E. Gibbon, a.g.e., c. 2, s. 155-156.
Ancak, yarg erkini kullanmakla birlikte bu dnemde kilise henz ya-
sa koyma yetkisine sahip deildi. Geri konsillerde yasa gcnde karar-
lar alnmaktayd. Ancak hem konsiller devletin denetimi altnda toplan-
makta, hem de alman kararlar imparatorun onayndan sonra yasa gc-
n kazanmakta idi. mparatorlar kardklar yasalarla hristiyanlk inan-
cna ilikin dogmalar bile koyabilmekte idiler. Szgelii 381 ylnda mpa-
rator Theodosius'un yrrle koyduu bir yasa ile hristiyanln "Baba,
Oul ve Kutsal Ruh"tan oluan Tanr inanc yasalatrld ve buna inan-
mayanlarn sapkn (heretik) iln edilerek "infami" (101) cezasna arpt-
rlmalar hkm getirildi. "nfami" hukuk dilinde, meden haklar kullan-
ma ehliyetinin yitirilmesi anlamna gelmekte olup kiinin seme ve seil-
me, mahkeme nnde tanklk yapma ve kendini ya da bakasn savun-
ma ve yasalardan yararlanma haklarndan yoksun kalmasyla, afaroz
edilebilmesini-kapsyordu (102). Hristiyanln Roma mparatorluunda
devlet dini olmasnn bu yasayla balad kabul edilmektedir (103).
Geri hristiyanlktaki "birlik" inanc znik konsilinde kabul edil-
mitir. Ama ilk olarak bu yasayla, inanlmas zorunlu bir yasal metin ha-
line getirilmitir. Bu dnemde henz hem birlik inanc, hem de un-
sur arasndaki iliki, eitli hristiyan gruplar arasmda tartmaldr. The-
odosius'un, hristiyan inancnn en temel konularndan birini devlete -
kartlan bir yasa ile karara balam olmas hem kilise dogmalarnn ka-
bulnde izlenen sre, hem de devlet-kilise ilikileri asndan ilgin bir
rnektir.
Sonraki yzyllarda kilise yasalarnn (kanonlarn) papalarca onay-
lanmaa ve Papalk buyrultularnn yasa gc kazanmaa balamasyla
(104) kilise, yasa koyan ve devletin uyruklarn bu yasalara gre yargla-
yan bir kurum haline geldi. Kanonik hukuk (ius canonicum) adn alan bu
hukuk dal devletlerin zel ve kamu hukukunun bir dal oldu ve kilise
mahkemelerince verilen kararlar devletlerce infaz edildi (105).
Burada, konu asndan bir noktann akla kavuturulmas yerin-
de olacaktr. Papalk 774 ylnda devlet olmu; yasama ve yarg erki ya-
(101) Ltincede szlk anlam "erefsizlik"tir. Bkz: Cassel's Latin-English Dictionary, s.
115.
(102) birlik inancnn imparatorca "Cunctos populos" adm tayan yasa ile yasalatrl-
mas ve buna uymayanlara verilecek "infamia" cezasyla bu cezann sonulan iin
bkz: R. Honig, a.g.e., s. 17; afaroz hakknda: E.Gibbon, a.g.e., c. 1, s. 507-508; c. 2, s.
156-158.
(103) R. Honig, a.g.e., s. 17.
(104) Daha nce kanonlar imparatorun onayyla yasa gc kazanmlardr.
(105) H.G.Wells, a.g.e., s. 176; E.Gibbon, a.g.e., c. 2, s. 155-156.
mnda, devlet olmann nc unsuru olan yrtme gcne de kavumu;
yani teden beri esasen kullanmakta olduu yrtme yetkilerini hukuk
ereve iine alarak merlatrmtr (106).
Ancak burada yle bir. sorun ortaya kmaktadr: Katolik kilisesi
(Papalk) bir devlettir ve baka devletlerin egemenlik alanlar iindeki ye-
rel kiliseler de Papala baldr. Bu lkelerde grev yapan piskoposlarn
atanmalarnda son karar mercii papa m, yoksa kral m olacaktr? Ya da
kilise arazisinin mlkiyeti kime ait olacaktr? Kilisenin evrensellii, ilke-
si, lkeler iindeki yerel kiliselerin Papala bal ve kilise arazisinin
mlkiyetinin ona ait olmasn gerektirmekte; bu durum ise devletlerin
egemenlik haklaryla elimektedir.
Bir siyas topluluun devlet nitelii kazanmasnn nde gelen koulu,
kendi egemenlik alan iinde hukuk normlar koyma ve bunlar uygulama
tekelini elinde tutmasdr. Kilisenin bu konumunun ortaya kard ya-
sama, yarg ve yrtme ikilii ortaa Avrupa'snda devletlerle kilise ara-
snda yetki atmalarna yol am ve daha sonra da, Trkiye'de adna
"liklik" denilen, "devletle kilisenin ayrlmas" kavramnn gndeme gel-
mesinde birinci derecede etkili olmutur.
Yzyllar boyunca eitli evreler geiren kanonik hukuk yalnz hristi-
yan ilhiyatma ilikin dogmalardan ibaret olmayp snrlar, engizisyon
dneminde olduu gibi sapknlar yarglayarak haklarnda lm cezas
vermee kadar uzanmken, bugn Roma-Katolik Kilisesinin sadece i
hukukunu oluturmaktadr ve biri ilh hukuk (ius divinum), br
beer hukuk (ius humanum) adn alan iki dala ayrlr. Byk lde
"Codex iuris canonici" ad verilen ve be kitap iinde 2414 kanon ieren
bir mecellede toplanmtr. Codex*in birinci kitab genel hkmleri, ikinci
kitap personel hukukunu, nc kitap eya hukukunu, drdncs usul
hukukunu ve beincisi de ceza hukukunu kapsamaktadr. Kanonik huku-
kun Codex dnda bir baka nemli kayna, Vatikan'la devletler arasn-
da imzalanan ve devlet iinde katolik kilisesinin haklar, yetkileri ve faa-
(106) H. Pirenne, Ortaa Kentleri, s. 52-54. Yazar bu konuda yle demektedir: "O zaman-
dan (sekizinci yzyl) balayarak piskoposlara halk ve topraklar zerinde tam bir
egemenlik yetkisi verildi. Din adamlar stnde daha nce sahip olduklar, kilise hu-
kukuna gre yarglama yetkisine, ruhban snf dnda kalan kimseleri yarglama
yetkisi de eklendi. Bu mahkemeye yalnzca tm din adamlar en kk ayrntlarda
bile bal olmakla kalmyorlard; din adamlar snf dnda kalan halk ilgilendiren
evlilik, vasiyetname, meden durum vb. konularda da yarg yetkisi bu mahkemeye
aitti. Bundan baka piskopos, ok stnkr tanmlanm zabta yetkisine de sahipti;
bu yetkiye dayanarak pazar yerlerini denetliyor, vergi toplanmasn dzenliyor, kp-
r ve surlarn bakmyla ilgileniyordu."
liyetlerini dzenleyen, devletler hukuku szlemesi niteliindeki "konkor-
da'lardr. (107)
Kanonik hukukun cezalarla ilgili kitabnn uygulama alan bugn sa-
dece inanca aykr fiiller ve ruhbann disiplin ileriyle snrldr. nanca
aykrlk halinde bu fiili ileyen kii aleyhine kilise mahkemesinde "inan
davas" (Glaubens-Prozess) ad verilen bir dava alabilmektedir (108).
BATININ OLUUMUNDA KLSE
Bat toplumunu yeterince tanmayan Trk aydnnn kilise, zellikle
katolik kilisesi ve Papalk konusundaki deerlendirmesi genel olarak, tek
yanl evirilerden edindii bilgilerden oluan olumsuz izgiler ve nyarg-
lar tar. Bu konuda kafamzda yerleen izlenim genelde, kilisenin
skolstik bir dnce yaps ve eitim dzeni kurarak zgr dnceyi
bask altna ald; devletlerin politikalarn karlar dorultusunda yn-
lendirdii; cennetin anahtarlarn satarak, ya da engizisyon mahkemeleri
kurarak kitlelere bask yapt biimindedir.
Ancak bu izlenim sahipleri, byk bir siyas rgte ve onu destekle-
yecek bir asker gce sahip olmayan katolik kilisesinin (Papaln), byle
bir nfuza nasl eritiine, dnya politikasnda byk devletlerle boy l-
ecek konuma nasl geldiine yorum getirememekte; kitleler sadece
korkutularak ynlendirilemeyeceine gre nasl olup da bu konumunu
yzyllarca koruduunu ve bugn de dnya politikasnda niin hl etkili
olduunu aklayamamaktadrlar.
Gerekten Roma Katolik Kilisesi bugn de bamsz bir devlettir ve
bu sfatla ok sayda lke ile diplomatik iliki iindedir. Pek ok hristiyan
lkede Nuntius (109), kdemine baklmakszn kordiplomatik duayyenidir
(110) ve perde arkas diplomaside Papalk hl nemli bir role sahip-
ti r.( l l l )
(107) Criefelds Reehturlerbuch s. 623.
(108) mek olarak "Papann yanlmazl" dogmasn eletiren bir kitap yaynlayan Th-
bingen niversitesi teoloji profesrlerinden birisi hakta nda alan inan davas (Gla-
ubens-Prozess) ile ilgili olarak bkz: Der Spiegel, 27. Mai. 1974, Nr. 22, s. 57. Bu tr
davalar protestanlkta da vardr.
(109) Nuntius/Nonce: Vatikan devletinin (Papaln) devletler nezdindeki bykelisine ve-
rilen unvan.
(110) Kordiplomatik duayyeni (doyen): Her lkede trenlerde, en kdemli bykeli meslek-
dalarn temsil etmekte ve kdemli bykeliye bu ad verilmektedir. Pek ok hristi-
yan lkede Vatikan bykelisi kdemsiz de olsa duayyendir. Nuntius'un bu konumu,
1961 ylnda imzalanan, "Diplomatik likiler Hakknda Viyana Szlemesi'nin 16.
maddesiyle kabul edilmitir. Bkz: Dr. Rudolf Geiger, Internationale Verlraege und
Organisalionen, DTV., Mnchen 1971, s. 245.
(111) Papaln hukuk konumu hakknda: Encyclopeadia Uniuersalis, Corpus. 13, s. 1034,
Yves Congar, Papaule.
Geri dilimize kilise konusunda yaplan eviriler okunurken, yazar-
nn dnya grne ve yaad tarih ortama, o an siyas akmlarna
ve felsef dncelerine eletirici bir gzle baklmaldr. Ancak, kukusuz
ki Roma Katolik Kilisesine yneltilen eletirilerin ou tarih sre iinde
yaanm olaylara dayanmaktadr ve dorudur.
Ne var ki bunlar gerein bir yzdr. Roma Katolik Kilisesinin, l-
kemiz okuruna pek yansmayan bir baka yz vardr ki, ona kitleler
zerinde byk nfuz ve devletlere kar vazgeilmezlik salayan budur.
Konuyu hristiyanlm douundan bu yana ele alarak zetlemekte yarar
vardr.
Hristiyanlk, manev bakmdan kmekte olan Roma mparatorlu-
una tektannclm evrenselliini getiren bir ideoloji olmutur. Hristi-
yanlk yasallamadan nce mparatorluun devam, oktanrcln bir
"tann-imparator" inanc iinde eritilerek evrenselletirilmesine ve bu ina-
nn mparatorluu bir arada tutacak bir ideoloji haline getirilmesine
balanmt. Hibir mistik yn olmayan byle bir ideolojinin srekli ola-
mayaca kukusuzdu.(112)
Oysa ki hristiyanlk, gerek getirdii "yaratc tek Tanr" ve "O'nun
karsnda insanlarn eitlii" gibi, o zamana kadar duyulmam idealler-
le; gerekse ilk hristiyanlarn, bugn baz hristiyan evrelerce fanatizm
olarak nitelenen kahramanca direnileriyle kitleler zerinde byk itibar
kazanmtr. Kukusuz ki onun evrensellii, Roma'nn ilkel oktanrc ev-
renselliinden ok daha gl bir ideoloji olacakt. Nitekim mparator
Konstantin dneminde bu anlalm ve hristiyanlk, Roma'nn yeni ideo-
lojisi olarak eskisinin yerini almtr. Bundan byle o, devletin vazgeil-
mez bir kurumudur ve ilerde, Karolenjler ve Kutsal mparatorluk dnem-
lerinde hristiyan birliinin, hal seferlerinde ve smrgecilik anda da
hristiyan devletlerin izledikleri yaylmaclk politikasnn itici gc ola-
caktr.
Ancak, hristiyan lkeler ynnden kilisenin olumlu yz bununla da
snrl deildir. Roma'da mparatorluk, dalmay nlemek iin mutlaki-
yetilie kayarken, kentlerde piskopos cemaat tarafndan seilmektedir.
Devletin ar vergiler ve brokratik ilemlerle bezdirdii halk kurtuluu
kilisede aramaktadr. Piskoposlar cemaat iindeki anlamazlklar z-
mekte; cemaatn nfus, evlenme-boanma, hatta tapu ilemlerini yrt-
(112) Roma oktannclm bir eit tektarclk iinde eritilmesi hakknda: O. Spengler,
a.g.e., s. 522-525.
inektedirler (113). Cermen istils dneminde ise halk ftihlerin bask ve
talanlarndan, hatta soykrmlarndan koruyan tek g kilisedir(114).
Cermen istils dneminde Roma mparatorluunun yerleik halk,
Mool istils dneminde Anadolu insannn dt umutsuzlua benzer
bir ruh knt iindedir (115). Bu dnemde Romallar, tpk Anadolu
halknn tekke ve zviyelerde kurtulu aramas gibi, kendilerine mistik
bir inan ve ruh doyum getiren manastrlara ynelmilerdir. Manastr-
lar antik edebiyat rnlerini toplayarak korumular, ltinceyi ileyerek
ortak bir dil gelitirmiler, kurduklar rnek tarm iletmeleriyle halka
nc olmular, atklar okullarda onu eitmilerdir. Avrupa'nn bugnk
okul ve niversitelerinin kayna bu manastr okullardr ve bu okullarda
kullanlan pek ok terim (dekan, rektr, ordinarius gibi) manastr kken-
lidir. (116)
Eitimin kilisenin tekelinde olduu dnemde, ruhban iinden yetien,
yetenekli ok sayda devlet adam son yzyllara kadar devletlerin i ve
d politikalarnda belirleyici rol oynamlardr. Bir toplumsal yardm ku-
rumu grevi de yapan kilise hastalara, gszlere kucak amtr ve bu
grevini bugn de srdrmektedir.
Son olarak unu da vurgulamak gerekir ki, hristiyanln efkatli Ba-
ba Tanr ve insanlarn gnahlar uruna len ve sonra dirilen Oul inan-
c, kilisenin iledii "sevgi" temasyla birleerek ahlk knt iindeki
Roma toplumuna, insann derinden ihtiya duyduu bir manev doyum
getirmitir.
Bugn, adna "Bat" dediimiz toplum tipini oluturan en nemli un-
sur kilisedir. Bu gerei bir batl az yle ifade etmektedir:
"eitli sreler sonunda bnyesinden, kendi iinde bir btn olutu-
ran Avrupa'y kartan Bat, sadece tarih ve sosyolojik deil, tersine b-
yk lde bir din olgudur. Tam ifade edilmek gerekirse o, bir dizi belirli
hristiyan dncesinin ve kilise kurumlarnn eseridir. Bu gznnde bu-
lundurulmakszn Bat olgusu ve onun, btn insanl kapsayan, uygar-
ln oluumundaki inkr edilmez nemi anlalamaz. Biz Bat kavramn-
dan, deiik devletler iinde ortaya km olmakla birlikte jeopolitik ve
(113) Georgc Duhamel, Yeni Trkiye (Bir Garp Devleti), ev: Can Ycel, Bankas Yay-
n, Ankara 1956, s. 20.
(114) E .W. Ziegler, Religion, s. 202-207.
(115) H.Pirenne, Mahomel, s. 105.
(116) A.J. Toynbee, Der Gang, Band. 2/1, s. 177; Der Neue Brockhaus, 1. Band, s. 516; 4.
Band, s. 71, 320.
kltrel bakmdan bir btn olan yapy anlyoruz. Bu oluum bir yan-
dan, ken Bat Roma mparatorluu'nun topraklan zerinde, katolik di-
niyle, bir kltr dili olan ltincenin birletirici etkileri altnda; te yan-
dan, slm'n fethettii topraklarla evrilmi ve snrlarndaki Slvlar'
henz kendi iinde eritememi olan Rumlar'n Grek-Bizans mparatorlu-
u'yla, gerilimlerle dolu da olsa srdrlen ilikilerin katklanyla ortaya
kt. Bat'nn bu okluk iinde teklii ancak, her zaman gerekleememi
de olsa kilise olgusunun znde bir ideal olarak var olan ve ayn zamanda
zgrl de ifade eden teklik kavram gznnde tutularak anlalabi-
lir. Burada "okluk iinde teklik" deyimindeki "okluk" kavram devletle-
rin, dillerin, mparatorlukla ilikilerin ve yerel kltrlerin farkl geliim-
lerini; "teklik" kavram ise din birlii ve dolaysyla ruh birlik, toplumsal
birlik ve gzard edilemeyecek lde siyas birlii anlatr. Bu yzden Ba-
t'nn ncelikle bir inan birlii olduunu sylemek gerekir."(117)
Gerekten Bat'nn tm felsefe akmlarnda, gzel sanatlarnda,
ahlk ve hukuk normlannda, edebiyatnda ve bat insannn gnlk yaa-
mnda, etki ve tepki olarak hristiyanlm izlerini grmek mmkndr.
Toplumu bylesine derinden sarsan bir deerler btnnn kayna olan
kurumun, onun bnyesi iindeki konumu da kendiliinden anlalacaktr.
Yzyllardr eitli siyas olaylar ve felsefe akmlannm ykmaa altk-
lan bu kurumun, konumunu byk lde hl korumas, etkilerinin bat
toplumunda ne kadar derinlere kk saldnn ak bir kantdr.
(117) Hand.bu.ch der Weltgeschichte s.% 1166.
DRDNC BLM
REFORMASYON SONUNA KADAR AVRUPA

LMSZ ROMA
Roma mparatorluunun knden sonra Avrupa'da ortaya kan
siyas gelimeleri anlayabilmek iin bu imparatorluun evrensellik lk-
snn ve bu dncenin Avrupa toplumlarnda brakt izlerin iyi bilin-
mesi gerekir.
Bir Roma yurtta iin imparatorluk evrensel ve lmszdr. Roma
kenti onun ebed bakenti, imparator da tannsdr. Kltr, sanat, hu-
kuku, sava ve ynetim alanlarndaki stnlyle yeryzndeki tm
uluslar zerinde egemen olmak onun hakkdr.
Hristiyanlk bu kalb olduu gibi koruyarak onu yeni bir ierikle dol-
durdu. Roma'nn evrenselliinin yerini hristiyanln evrensellii ald ve
Roma kenti bu kere de bu yeni lknn merkezi oldu. mparator, oktan-
rc putataparln tanrs olmaktan kmt; ama konumunu, hristiyan-
ln Tann'snm vekili (vicarius Dei) olarak eskisi gibi srdryor-
du.(118)
Bu noktada, hristiyanlktaki iktidar blnmesi olgusuna ksaca de-
inmek gerekmektedir. slm toplumlarnda iktidar blnmez ve devlet
eliyle kullanlr. ktidarn, kilise benzeri bir din kurumuyla devlet arasn-
da paylalmas olgusu bu toplumlara yabancdr.
Oysa ki hristiyanlkta iktidar, biri "dnyev" (regnum), br
"ruhan" (sacerdotium) olmak zere iki baldr. Hristiyan dncesine
gre dnyev iktidar imparatorun (devletin), ruhan iktidar ise papann
(kilisenin) hakkdr. Matta ncili 22/21'deki nl "mparatorun eylerini
imparatora, Tann'nm eylerini Tann'ya deyin" sznn yorumundan -
karlan sonu budur.
lke bu olmakla birlikte, her iki iktidann yetki snrnn nerede bala-
yp nerede bittiinin belirlenmesindeki glk, hristiyanln Roma'da
yasallamasmdan bu yana devletlerle kilise arasnda srp giden youn
(118) A.W. Ziegler, Religion, s. 273.
tartmalarn balca nedeni oldu. Hristiyanlk tarihi boyunca iki iktidar
arasndaki bu snrn kesin izgilerle belirlenmesi mmkn olmad. Ba-
zan, kilise hiyerarisine gre birer "lik" olan dnyev egemenler din
dogmalar koyacak kadar g kazandlar; bazan da papalar onlar afaroz
ederek, af dilemek iin ayaklarna getirtmee zorlayacak kadar etkili ol-
dular.
Bununla birlikte ortaan ilk yans boyunca Avrupa toplumlan hris-
tiyan birlii lksn derinden yaadlar; bu birlii dnyev alanda im-
paratorun, ruhan alanda da papann temsil ettii tartmasz kabul edil-
di. Tartma, bunlardan hangisinin daha stn olduu zerinde idi. Esa-
sen, kilisece kutsanarak tac giydirilmesi ve hristiyanlm koruyucusu ol-
mas gibi nedenlerle imparator da kutsal (sakral) nitelie sahipti. Bu yz-
dendir ki, zellikle ortaan ilk yansnda imparatorun manev otoritesi,
egemeni olduu topraklar dndaki hristiyan Avrupa lkelerinde de ge-
erli idi. Szgelii, Bat Roma imparatorluu ykldktan sonra, onun top-
raklan zerinde eitli devletler kuran Cermen krallar, aralannda siyas
ba olmad ve stn bir asker gce sahip olduklan halde Dou Roma
imparatorunu imparator olarak tandlar. Batda, gl bir devlet kura-
rak kendisinde imparator olma hakkn gren arlmany'a kadar hibir
kral bu unvana sahip kamad. Onunla birlikte hristiyan dnyasnda ye-
niden ikili imparatorluk srecine girildi. (119) Ancak daha sonra Bat'da
gelitirilen "gei nazariyesi" (Translationstheorie) uyarnca arlmany ile
Roma mparatorluu hakknn Grekler'den Cermenler'e getii kabul
edildi. (120)
Ne var ki hristiyan birlii lks, tek bir papa gibi tek bir imparato-
run varln gerektirdiinden, bu unvann kazanlmasnn ekimelere
yol amas kanlmaz oldu. Bu aamada papann hakemlii belirleyici bir
nitelik kazand ve imparatorla, papalann elinden tac giymeleri gelene-
i yerleti. Bu durum bir yandan imparator unvann almak isteyen kral-
lar ve onlann banda bulunduklar devletler arasnda anlamazlklara
neden olur ve Papal devletlerle kar karya getirirken; te yandan ki-
(119) Aralarndaki farkllklar gznnde tutulmak kaydyla hristiyan toplumlarda impa-
ratorun kommu, islm toplumlarnda halifenin konumuna benzetilebiliri Ayn gr-
te olan Toynbee bu konuda yle demektedir: "ilk halifelerin tadklar resm Emr-
l M'minn sfat, Isa zamannda Roma yneticilerinin tadklar imparator sfat-
nn karl olmaktadr. Halifelik konusunu inceleyenler bu benzetmeyi gznnde
bulundururlarsa yollarn daha fazla kaybetmeyeceklerini sanyorum." (A.J. Toynbee,
Trkiye, s. 193.) . .
(120) Tac giyme ile arlmany "Imperator Romanorum" (Roma imparatoru) unvam almt.
(Bkz: Paul Koschaker, a.g.e., s. 4)
lise evrelerinde, impraratora seme ve azletme yetkisinin papada bulun-
duu yorumunun yerlemesi sonucunu dourdu (121).
Ortaa boyunca dou ve bat kiliselerinin birbirinden kopmalarna
varan gelimelere, papalarla imparator ve krallarn srekli atmalar-
na, Fransz krallaryla Alman imparatorlar arasnda stnlk yarma
yol aan olaylar zinciri byk lde bu elikilerden kaynaklanmtr.
REGNTJM VE SACERD OTTUM
Hristiyanln douundan bu yana devlet-kilise ilikilerinde ortaya
kan sorunlarn temelinde, hristiyan dncesinde iktidarn dnyev
(regnum) ve ruhan (sacerdotium) olmak zere ikiye blnmesi olgusu
yatmaktadr. slm toplumlarna yabanc olan bu olguyu yaratan kay-
naklara inmek, slm dncesiyle hristiyan dncesi arasndaki bir ya-
p farklln ortaya karmak kadar, kilise-devlet ilikilerindeki temel
elikiyi anlamak bakmndan da gereklidir.
slm dininin tersine hristiyanlk, gl bir devletin egemen olduu
topraklarda ve onun dnya grne kar bir inan sistemi olarak do-
du. yz yl akn bir sreyle bu devletin uygulad bask politikas
hristiyan topluluklarn, siyas gcn karsnda tavr almaa zorlad ve
bu gce, kaynan yeni dinde bulan bir gle kar koymaa itti. Kar
koyma ve sorunlarn kendi ielrinde zme zorunluluu hristiyan toplu-
luklarn rgtlenmelerine yol at ve bylece kilise, hiyerarik yapda bir
kurum olarak devletin karsna kt (122). Kukusuz ki kilisenin oluu-
munda Yahudi, Roma, Galya vb. geleneklerinde din adamlarnn konum-
larnn rnek alnm olmas da mmkndr.
Ne var ki bu unsurlar, hristiyan toplumlarndaki iktidar blnmesi
olgusunu aklamakta yetersiz kalmaktadrlar. Bu olguyu belki, hristiyan
ilhiyatm etkilemi olan ikici (dalist) felsef dncelerle, zellikle
Efltun felsefesiyle eski Yunan ve Roma'nn yerel kltrlerinde aramak
gerekecektir.
Varln ilk cevherinin ne olduu konusu yzyllarca felsefenin yan-
tn aradn en etin sorulardan biri olmutur. Antik Yunan felsefesi bu
soruya, biri brnn kart iki yant vermitir. Bunlar, tartlmas g-
(121) Gei nazariyesi ve tacn imparatora papa-tarafndan giydirilmesi iki kl retisi ile
birarada kilise evrelerince, papann imparatora stnlk iddiasna hukuk dayanak
yapld. Bkz.: A.W. Ziegler, Religion, s. 258.
(122) E. Gibbon, a.g.e., c. 2, s. 148-149.
nmzde de sren maddecilik (materyalizm) ve ruhuluk (spiritalizm)
akmlardr. Kaba bir tanmla maddecilik varln cevherinin madde oldu-
u; maddenin, doa kanunlarndaki zorunluluktan doan mekanik hare-
ketiyle bilinci yaratt ve bilincin, geirdii evrim sonucu gelierek zek
dzeyine ulat inancndadr. Ruhuluk ise tersine, ruhun maddeden
nce ve onun dnda, hatta ondan bamsz olarak var olduu ve madde-
yi onun ynlendirdii grndedir.
Antik Yunan'da ruhu felsefenin en nemli ad olan Efltun'a gre,
var olan her eyin (eya, grnt, kavram, insan vb.) duyu organlarmzla
alglanamayan; ancak sezgiyle bilinebilen mutlak, deimez, ebed biim-
leri vardr. O, bu rnek biimlere "ide" adn vermektedir. Ona gre asln-
da gerek olan bu ide'lerdir. Duyu organlarmzla algladmz varlklar
ise ide'lerin birer yansmas, onlarn birer kopyasdr. Szgelii somut bir
varlk olan aam, ya da soyut bir kavram olan "iyi"nin mutlak, dei-
mez, ebed biimde ide'leri vardr. Gnlk hayatta grdmz aa, ya
da karlatmz iyi bu ide'lerin, onlarn mutlaklna belirli llerde
yaklaabilen yansmalar, kopyalardr (123).
Grld zere her iki felsefe akmnda da varlk, birbirinden farkl
iki ayr ze sahip olmaktadr. Efltun'da bunlardan biri (ide), Tanr ile z-
delemektedir (124).
te hristiyan dncesinde iktidarn dnyev ve ruhan olarak ikiye
blnmesi olgusunun kaynanda, onun antik Yunan felsefesi yannda e-
itli etkiler altnda deiik kltrlerden ald bu ikicilik (dalizm) bu-
lunmaktadr. Bu temel anlay, ncil'deki eitli szlerin de buna uygun
olarak yorumlanmasna yol amtr (125).
Nitekim, Matta ncili 22/21'de geen "mparatorun eylerini impara-
tora, Tanr'nn eylerini Tann'ya deyin" sz bu mantkla, dnyev ve
ruhan glerin ayrlna iaret olarak yorumlanmtr. Luka ncili
22/38'de geen, Tanr'nn hristiyanl korumak iin iki kl verdii bii-
mindeki sz de ayn mantkla, bunlardan birinin Papa'ya, brnn de
mparator'a verildii biiminde yorumlanm ve bu yoruma dayal olarak
(123) A.Weber, a.g.e., s. 49 vd.; Max Apel, Philosophisches Wrterbuch, s. 136 vd.;.Platon-
Parmenides.
(124) AAVeber a.g.e., s. 52-59; Platon, Parmenides, s. 39-41.
(125) Efltun ve Yeni Platonculuun hristiyan ilhiyatna, (zellikle birlik inancna)
yapt etki konusunda: E. Gibbon, a.g.e., c. 2, s. 167-184; Muhammed Ebu Zehre,
a.g.e., s. 61-67; J. Pirenne, a.g.e., c. 1, s. 327. Efltun felsefesindeki ikicilik (dalizm)
konusunda: Prof. Dr. S. Hayri Bolay, Felsefi Doktrinler Szl, 4. Bask, Aka Ya-
ynlan, Ankara 1987, s. 61; M. Apel, a.g.e., s. 72. Hristiyan dncesindeki ikicilik
konusunda: A.W.Ziegler, Religion, s. 302.
kilisenin ortaya att "iki kl retisi" ortaan ikinci yars boyunca
devletlerle kilisenin balca tartma konularndan biri olmutur. (126)
Oysa ki baz hristiyan ilhiyatlarn ve zellikle mslman yorum-
cularn grlerine gre Hz. sa bu szleri bu anlamda sylemi deidir.
Ne var ki, daha sonra hristiyan dncesine egemen olan ikici (dalist)
anlay ve hristiyan cemaatnn devlete kar rgtl bir g oda haline
gelmesi, indilerin bu tarzda yorumlanmasyla sonulanmtr.
MPARATORLUK (ALMANYA) VE FRANSA
Cermen kavimlerinden Franklarn kurduu Karolenj mparatorluu
daldktan sonra, yaklak olarak bugnk Almanya topraklan zerinde
kurulan dou krall bir yandan kendi bnyesi iindeki Cermen boylan-
n bir merkez g evresinde birletirerek; te yandan douya ve gneye
doru genilemek suretiyle buralardaki birtakm devletleri denetimi alt-
na alarak bir imparatorluk haline geldi. Avrupa siyas tarihinin en nem-
li adlarndan biri olan Alman kral I. Otto 962 ylnda Roma'da papann
elinden imparatorluk tcn giydi ve bu devlet daha sonra "Alman Ulusu-
nun Kutsal Roma mparatorluu" (Sacrum Romanum Imperium Nationis
Germanicae) adn ald. Kuruluundan, 1806 ylnda sessiz sadasz orta-
dan kalkmasna kadar bat imparatorluu Almanlar'm elinde, ok zaman
sadece bir ad olarak varln srdrd (127).
Gl bir kiilii olan I. Otto, kendine zg ve kendi adyla anlan bir
ynetim dzeni kurdu. mparator sfatyla doal olarak hristiyan birlii-
nin temsilcisi, kilisenin ve kilise devletinin koruyucusu idi. Hristiyanl
dou ve kuzey Avrupa'ya yaymak iin ilk misyon rgtn oluturdu ve
Slv kkenli halklar dine kazanmak amacyla yeni piskoposluklar at.
Kiliseyi tam anlamyla denetim altna alarak papay ve piskoposlar o
seti. Kiliseye byk miktarda arazi balad. mparatorluk iindeki ye-
rel senyrlerin, topraklarn miras yoluyla ocuklarna brakmalarn ve
bylece feodalitenin merkez iktidara kar bir g oda oluturmasn
nlemek amacyla, evlenmedikleri iin ocuklar olmayan ruhbana prens-
likler verdi (128). Hatta piskoposlardan babakan (Kanzler) ve ordu ku-
(126) iki kl retisi (Zweischwerterlehre) konusunda: Creifelds Rechtsvrterbuch, s.
1409.
(127) Atlas zur Wellgeschichle, Band. 1, s. 143-145; S. Tanilli a.g.e., c. 2, s. 204-209.
(128) Prenslikler, prensin ruhban ya da lik kkenli olmasna gre ruhan prenslik (geist-
liches Frslentum) ve dnyev prenslik (wcltliches Frstentum) olmak zere ayrl-
yordu. Prenslii iinde hem siyas egemen, hem de kilisenin en yksek dzeydeki yet-
kilisi (piskopos ya da bapiskopos) olan ruhan prens, kilise hiyerarisindeki unvany-
mandan bile atad. O dnemde, yerel nfuz sahiplerine kar bir denge
oluturan bu yntem daha sonra tersine ileyerek, likler de kilise grev-
lerine atanmaa balaynca, papalarla krallar ve imparatorlar arasnda
kan atmalarn balca nedeni oldu. (129)
12. yzyldan itibaren Kutsal Imparatorluk'ta merkez g zayflama-
a ve lke, her biri gerekte birer devletik olan yzlerce feodal prenslie
blnmee balad. 13. yzyln ikinci yansnda imparator seiminin, bu
prensler arasndan seilen ruhan ve drt dnyev prense yaplmas-
nn hkme balanmas, prensliklerin siyas iktidarm imparatorluk aley-
hine glendirdi ve imparator unvan yzlerce yl, yetkilerden soyutlan-
m bir ad olarak kald. (130) 13. yzyldan sonra Kutsal mparatorluk,
mli ufakl yzlerce prenslikten oluan bir konfederasyon haline gelmiti'
Her prenslik kendi egemenlik alannda siyas ve idar yetkilerle yarg
yetkisini olduu kadar iktisad kaynaklan da elinde tutuyordu. Szgelii,
16. yzylda kylnn rnnn ancak yzde otuzalts kendisinde kal-
yor; yzde elli senyre gidiyordu. Kalan yzde onbir de kilise ile impa-
ratorluk arasnda paylalyordu. (131) mparatorluun feodal kimlii
kukusuz ki deiikliklerle, 19. yzyla kadar srd.
Bat krallnn egemen olduu Galya'da ise, yerli halkla kanan Cer-
men asll Franklar ve lkenin bir blmn istil eden Normanlar bir
Fransz ulusu kimlii altnda birleiyorlard. mparatorluun tersine bir
gelime ile Fransa'da merkez iktidar feodalitenin gcn krd. 10. yz-
yln sonlanna doru, Paris dukalm elinde tutan Capet hanedan kral-
l ele geirerek iktidann tm Fransa'ya yaymaa balad. Merkez ve
tarada krallk brokrasisini yerletirerek lik ve ruhan feodalleri dene-
time ald.(132) Bilinli olarak yrtlen bir vergi politikasyla krallk ma-
(131)
(132)
(129)
(130)
liyesi glendirildi. Kurulan krallk ordusu ve senyrlerin yarg yetkileri-
ne getirilen krallk denetimi merkez otoriteyi tartmasz hale getirdi.
te yandan, imparatorluun evrensellik ideolojisine yabanc kalan
Fransa Avrupa'da, ulus olma bilincinin ilk ortaya kt lkelerden biri
olarak grlmektedir. lkede bu bilincin yerlemesine yol aan olaylarn
banda, imparator unvannn Cermen krallarna kaptrlm olmas gel-
mektedir. Hal seferleri, burjuva snfimn douu ve 14. yzylda tngiliz-
ler'in lkeyi istil etmeleri mill duygulan glendiren etkenlerin balca-
landr. Gerekten hal seferleri Fransz valyeleri iin "Franklarn
Tann uruna sava" (Gesta Dei per Francos)dr. Burjuvazinin douu e-
itli nedenlerle bu duyguyu glendirmi ve ingiliz istils, efsanev
bakire Jean d'Arc'm kiiliinde Fransz milliyetiliini yaratmtr(133).
Her iki lkenin toplumsal nitelik farkll Papalkla olan ilikilerin-
de de aka grlmektedir, imparatorluk, evrensel hedeflerinin gerei
olarak, destek verme ya da atma biiminde Papalkla srekli iliki
iinde olduu halde, katoliklii en iyi zmseyen lke olarak bilinen
Fransa, denetimi altnda tuttuu dnemler dnda ona daima uzak dur-
mu; onun evrensellik ilkesinin karsnda olmu ve ulusal bir kilise kur-
ma akmn ncln yapmtr.
MPARATOR VE PAPA
Karolenj imparatorluunun dalmasyla Avrupa'da siyas birlik par-
alanm ve buna kout olarak hristiyan birlii lks de zlme sreci-
ne girmitir. Zira imparatorluk da, Papalk da biri dnyev, br ruhan
alanda hristiyan birlii lksn temsil etmektedirler. Bu srece kadar
aralarndaki ilikiye ksaca gz atmak, ilerde sz edilecek konular kav-
ramak bakmndan yararl olacaktr.
Hristiyanlkta ruhban, likten farkl ve ayrcalkl bir statye sahip-
tir. Ruhbann bu statye alnmas "kutsama" ad verilen zel bir trenle
(sacrament) gereklemektedir. Kutsama yetkisi papa ya da piskoposa
aittir.
imparatorun tc giymesi de bu anlamda bir kutsamadr. Tc, genel-
likle Roma'da St.Pierre kilisesinde papa, "Benim araclmla krallar h-
km srer" (Per me reges regnant) szleriyle giydirir. Bu srada impara-
torun bana kutsal ya srlerek kendisine, "Dnyann ve piskoposlarn
(133) Fransa'daki gelimeler konusunda: J. Pirenne, a.g.e., c. 1, s. 309-317; S. Tanilli,
a.g.e., c. 2, s. 429-434, 502-506; Atlas zur Weltgeschichte Band. 1, s. 189.
ba" (Caput orbis et episcoporum) diye hitabedilir; ruhan grev simgesi
olan yzk ve as verilir.
Burada tc papann Hz. sa adna giydirdii varsaylmakta ve impa-
rator Tanr'nn yeryzndeki vekili (vicarius Dei) kabul edilmekte-
dir(134).
Bu trenden sonra imparator kiliseye ballk yemini eder. Bu, papa-
nn stnl anlamna gelen bir feodal yemin deil; kiliseyi korumay,
ona bal kalmay ve zgrlne sayg gstermeyi taahht eden bir eit
yardm vaadidir. Bu yeminle kilise de imparatora yardm ykmll
altna girmektedir.
Bu trenle imparator kutsanmakta ve kutsal (sacral) bir nitelik ka-
zanmaktadr. Kukusuz ki bu nitelik onun kiiliinde imparatorlua izafe
ediliyor ve bylece devlet kutsal bir nitelie brnyordu.
mparatorluk daldktan sonra da imparator, ayn zamanda hkm-
dar olduu lke dndaki lkelerin kral ve prensleri zerinde, tad
sfatla manev bir nfuza sahip saylyordu. Bu, hristiyan birlii lks-
nn gerei idi.
Sonralar imparatorlarla papalar arasnda stnlk yar balaynca
kilise tc giydirme trenini bir stnlk simgesi olarak yorumlamaa
balad ve gndeme, "iki kl retisi" denilen kendi devlet retisini ge-
tirdi. Kilisenin yorumuna gre, Luka ncili 22/38'de belirtildii zere
Tanr hristiyanln savunulmas iin biri dnyev, br ruhan iki kl
vermiti. Kiliseye gre kllardan her ikisi de papaya verilmi olup o,
bunlardan dnyev olan imparatora verecekti.
Bunun anlam, stn iktidarn ve imparatoru atama yetkisinin papa-
ya ait olduu idi. Nitekim daha sonralar tc giydirme treninde impara-
tora yzk ve as yerine kl verme gelenei yerlemitir (135).
Oysa ki Karolenj mparatorluumun dalmasyla hristiyan birlii
siyas bakmdan paralanm ve imparatorluk Cermenler'in eline gemi-
ti. Hristiyan birlii lks gerei kilise de onlarn koruyuculuu altna
girmiti.
Bu durumun Kutsal mparatorluk (Almanya) dndaki lkelerde
kavmiyetilik ve Roma'dan koparak ulusal kilise kurma eilimlerine yol
(134) A .W. Ziegler, Religion, s. 273.
(135) Bu tren ve sonulan hakknda: A.W. Ziegler, Religion, s. 273-274. Halifeye kl ku-
atlmasnn ve "zll-ullah fi-l-lem" (yeryznde Allah'n glgesi) sfatnn taklmas-
nn Koma siyas sisteminden alnan gelenekler olup olmad aratrlmaldr.
amas kanlmazd. Nitekim burjuva snfnn douu, kk kent dev-
letiklerinin kuruluu, rnesansla ortaya kan gelimeler gibi etkenlerin
de katlmasyla bu eilim glenmi; nce Fransa'da grlen milliyetilik
ve mill kilise akmlar giderek br Avrupa lkelerine de yaylmtr.
ATIMALAR DNEM
11. yzyl balarna kadar kilise, hristiyanln yksek ideallerini b-
yk lde yitirmi ve bu nedenle kilisede reform yaplmas yolunda bir
takm grler gndeme gelmiti. Eletiriler zellikle,kilise grevleri ya
da hizmetlerinin para karl elde edilmesi (Simonie), ruhbann evlen-
me yasana (Zlibat) uyulmamas ve piskopos ve manastr barhip-
lerinin lik yetkililerce atanmas (Laieninvestitur) zerinde younlayor-
du (136).
Gerekte bu grlerde hakllk pay bykt. Zira, Karolenjler ve
Otto dnemlerinde ruhbann devlet grevlerine getirilmesi uygulamas
tersine dnm ve bu kere de piskoposluklara liklerin atanmasna ba-
lanmt. Oysa ki, ruhban statsne alnmak "kutsama" ile gerekleen
bir ilem olup buna da papa yetkiliydi. Kald ki bu likler kilise gelenek-
lerini alt st ederek ona dnyev bir takm alkanlklar getiriyorlar; zel-
likle ruhan prenslikleri ele geiren lik kkenli piskoposlar buralar mi-
ras yoluyla ocuklarna devrediyorlard. Kukusuz ki bu piskoposlar ken-
dilerini, papadan ok krala bal hissediyorlard.
Krallar asndan bakldnda ise piskoposlarn atanmalar, devletin
egemenlik haklar ile ilgili bir konu idi. Kilise, bakenti Roma ve bakan
papa olan bir devlet olduuna gre, velev ki piskopos da olsalar, kendi l-
kelerindeki grevlilerden bazlarnn papa tarafndan atanmas onlara
hakl olarak, egemenlik haklarnn ve otoritelerinin inenmesi olarak g-
rnyordu. te yandan krallar kendi atadklar piskoposlar, bamszlk
gden prenslerle itaatsizlik gsteren kabile bakanlarna ve soylulara
kar bir denge unsuru olarak kullanyor; feodalite zerinde otorite kur-
mak iin onlardan yararlanyor; gerektiinde onlar araclyla kilise ge-
lirlerine el atyorlard. Piskoposlar ve manastr barhiplerinin papa ta-
rafndan atanmalar onlar asndan, en azndan bu yararlarn byk l-
de yitirilmesi anlamna geliyordu.
Daha 10. yzyl balarnda Fransa'da Cluny manastr evresinde
oluan reformcu dnceler hristiyan dnyasnda byk yanklara yol a-
(136) Bu szckler iin bkz: DerNeue Brockhaus, Band. 2, s. 629; Band. 5, s. 11 ve 612.
mt. Cluny'iler dnyev egemenlerin kilise ve manastrlarn i ilerine
karmalarna kar kyor; hristiyanlm ilk yzyllarmdaki saflna
dnlmesini, manastrlarn dorudan papaya balanmasn, iktisad faa-
liyetlerinin yeniden dzenlenmesini ve buralara sk bir i disiplin getiril-
mesini istiyorlard. Bu amala ikiyz manastr bir birlik (congregation)
oluturmulard. (137)
Kilise bnyesinde ortaya kan reform yanls bir ekip ise ktln
kknn kaznmasn ruhbann denetim altna alnmasnda ve bunun
iin de ncelikle onlarn, kilise hiyerarisine gre lik statsnde bulu-
nan dnyev egemenlerce atanmalarnn yasaklanmasnda gryordu.
Bu amala kilise 11. yzyln ikinci yarsnda bir takm nlemler al-
maa balad. nce papa seimi yeni bir dzenlemeye balanarak, sei-
min bir kardinaller (138) kurulunca yaplmas esas getirildi. Bylece bu
seimde likler devre d braklm oluyordu. Ardndan piskoposlar ve
manastr barhiplerinin dnyev egemenlerce atanmalar ve daha sonra
da ruhbann evlenmesi yasakland.
Ne var ki bu kararlarn, dnyev egemenlerin iddetli tepkilerine ve
kar koymalarna yol amas kanlmazd, ite bu aamada, hristiyanlk
tarihinin belki en trajik olaylarndan biri yaand ve bir imparator bir pa-
padan, ayana kadar giderek af diledi. Hristiyan dnyasn derinden et-
kileyen bu olay, kiliseyle devletler arasnda, 1075 ylndan 1122 ylma ka-
dar krkyedi yl sren ve "atama kavgas" (la querelle des Investitures /
Investiturstreit) ad verilen atmann da balangcdr. 1122 ylnda an-
lamayla sonulanmasna karn devlet-kilise atmas deiik biim ve
boyutlarda daha yzlerce yl srd ve bugn de kesin biimde noktalan-
m deildir (139).
Burada, atmalarn ayrntlarna inilmeden birka mek olayla, d-
nem sonuna kadar devlet-kilise ilikilerine ve bu ilikilerin ulatklar so-
nulara k tutacak ana izgiler verilmee allacaktr.
(137) J. Pirenne, a.g.e., c. 1, s. 245.
(138) Kardinal: Papaya yardmclk ve danmanlk yapan, piskopos dzeyinde yksek kili-
se grevlisi. Daha nce papa Roma kenti soylularmca seilip imparatorca atanyordu.
(139) Atama kavgas hakknda: Handbuch der Vfeltgeschichte, s. 1311-1316; S. Tanilli
a.g.e., s. 324-328.
BR MPARATOR AF DLYOR
Reformcu ekipten kei (manastr rhibi) Hildebrand'm 1073 ylnda
7. Gregor adyla "Kutsal Krs'ye (140) oturmasyla balayan Papaln
byk gnleri etkinliini gittike artrarak ikiyz yldan fazla srd ve
daha sonra d srecine girerek kilisenin adm adm gerilemee bala-
masyla noktaland.
7. Gregor hristiyanlk tarihinde, kiilii ve eylemleri en ok tartlan
papalardan biridir. Ne var ki onu venler de, yerenler de bykln
kabul etmektedirler. Devlet-kilise ilikileri zerindeki grleri yle
zetlenebilir: "Roma piskoposu (papa) imparatoru azledilir. Yoldan kan
senyrn uyruklarnn ballk andlann zebilir. (141) Bundan krallar
da ayrk tutulmazlar. Ruhan iktidar, bizzat Tanr tarafndan verildii
iin dnyev olana stndr. Dnyev egemenlik ise kaynan insann s-
trabndan, kibirinden, mal-mlk hrsndan ve sadakatszlmdan alr;
ona eytan egemendir. stnl nedeniyle ruhan iktidar, dnyev olan
yarglayabilir; onu elinde tutan azletmek ve ballk andn zmek yo-
luyla cezalandrabilir."(142)
7. Gregor ilk olarak devletin kutsal (sakral) niteliini ve imparatorun
"Tanr'nn vekili" (vicarius Dei) sfatn kaldrdn aklad. 1075 ylnda
ise dnyev egemenlerin piskopos atamalarn, piskoposlarn da onlarn
elinden grev almalarn yasaklad. Yasaa uymayanlar afarozla tehdit
ediyordu (143).
Gen, deneyimsiz ve marur mparator 4. Heinrich yasak kendisine
ulanca prenslerini ve kendi atad piskoposlar toplad. Onlarn onayy-
la papay, "mparatorluun bu ba dmann" azlettiini aklad. Bu ka-
ran da, "Gasbederek deil, Tanr'nn kutsal seimiyle kral olan Hein-
rich'ten, artk papa olmayan sahte kei Hildebrand'a" szleriyle bala-
yan bir mektupla papaya iletti. (144)
7. Gregor buna, mparatoru azl ve afaroz etmek ve tm hristiyanlarm
ona olan ballk andlann zmekle karlk verdi.
(140) Kutsal Krs (St. Sige/Heiliger Stuhl): Papalk makamna verilen ad.
(141) Feodal dzende uyruklarn senyre ballk and ile bal olduklar kabul ediliyordu.
Uyruun bu and tek tarafl olarak zme hakk yoktu. Bu kurum, aralarndaki farka
dikkat edilmek kaydyla ve sadece niteliinin daha iyi anlalabilmesi iin islm top-
lumlarndaki "biat"a benzetilebilir.
(142) A.W. Ziegler, Religion, s. 147 vd.
(143) A.W. Ziegler, Religion, s. 248.
(144) Proklamalionen und Manifeste, Band. 1, s. 28.
Feodal toplum yapsnda bir senyr iin, uyruklarnn ballk andla-
rnm zlmesi, artk o grevde kalamamas demektir. Zira andn zl-
mesi o kiinin bundan byle senyr olarak kabul edilmemesi sonucunu
dourmaktadr.
Afaroz ise kiinin kiliseden kartlmas, yani kilisenin hibir hizme-
tinden yararlanamamas demek olduuna gre, kendisine bu yaptrm uy-
gulanan kii toplumdan soyutlanm olmaktadr. zellikle bu kii, siyas
bakmdan hristiyanln en st dzeydeki koruyucusu sfatn tayan ve
bunun iin and imi olan imparator ise, yaptrmn sonular kendiliin-
den ortaya kar.
ite, azil konusu tartlsa bile 7. Gregor'un bu karar 4. Heinrich iin
imparatorluk grevinin fiilen sona ermi olmas anlamna gelmekteydi.
Kukusuz ki burada imparatorun kaderini belirleyecek olan, prensle-
rin tutumu olacakt. 1076 ylnda toplanan, imparator kartlarnn o-
unlukta olduu prensler kurultay (Frstentag), gerek amac 4. Hein-
rich'i grevden uzaklatrmak olan bir karar ald. Buna gre impara-
tor, afarozu bir yl iinde kaldrtamazsa azledilmi saylacakt. 4. Hein-
rich'in nnde iki seenek vard: Ya gururunu ayaklar altna alarak Pa-
pa'dan af dileyecek; ya da imparatorlua veda edecekti. O birincisini se-
ti. 1077 ylnn sert knda af dilemek zere, Papa'nm atosunun bulun-
duu Canossa'ya gitti. 7. Gregor, bat hristiyanlnn imparatoru ve Al-
manya ve italya'nn kraln "srtnda bir ul ve yalnayak, gn gece
atonun avlusunda beklettikten sonra" (145) kabul etti ve afarozu kaldr-
d.(146)
Bu olaya gnmz insannn devlet anlay asndan baktmzda,
kilisenin byle bir gc nereden aldn aklamamz olanakszdr. An-
cak, her olay yaand dnemin koullarna gre deerlendirilmek zorun-
dadr. O dnemde Roma-Katolik Kilisesi Bat'da devletlerst konumda
bir kurulu olup, gcn ve meruluunu, siyas ve hukuk bakmdan ka-
bul grm olan bu niteliinden almaktadr. Konuya byle yaklam ola-
y, gemite yaanm bir garabet rnei saylmaktan karacak ve mer
kurumlarn siyas stnlk yarlar olarak grlmesini salayacaktr.
Atama kavgasndan kan atma, Kutsal Imparatorluk'ta 1122 y-
lnda, devletle kilise arasnda imzalanan ve adma "Konkordat" (fr. con-
(145) H.G. Wells, a.g.e., s. 174.
(146) Olayn geliimi ile Papa 7. Gregor'un imparatoru afaroz ettiini bildiren fermann
metni hakknda: Proklamelioren und Manifeste Band. 1, s. 27-29. Olay konusunda:
Handbuch der Wellgesch.ich.te s. 1314.
cordat) denilen bir andlama ile, iki tarafin da grlerinden dn verme-
leri sonucu grnrde sona erdi. Hukuku ve ilhiyatlarn bulduklar
zme gre piskopos atamalar iki aamal bir sre olarak kabul edildi.
Hristiyan dncesine her alanda egemen olan dnyev-ruhan ayrmn
ok belirgin bir biimde yanstan bu zme gre piskoposa, atamann
ruhan simgeleri (Spiritualia) olan yzk ve as papa tarafndan verile-
cek; dnyev simgeleri (Temporalia) olan kilise mallar da kral tarafndan
teslim edilecekti.
Atama kavgas Fransa ve ngiltere gibi mparatorluun dndaki l-
kelerde nemli atmalara yol amadan benzer andlamalarla sonulan-
d. (147)
KONKORDAT (CONCORDAT)
Hristiyan bat toplumlarnda devlet-kilise ilikisinden treyen ok
sayda terim iinde bilinmesi en ok gerekenlerden biri de "Konkordat
(concordat) szcdr.
Diplomatik dilde konkorda, devletler hukukuna gre bamsz bir
devlet olan Papalkla bir devlet arasnda, o devletin lkesinde her iki ta-
rafn faaliyet ve karlaryla ilgili konular dzenlemek amacyla imzala-
nan bir andlama anlamna gelmekte olup hukuk retisinde devletler
hukuku szlemesi olarak kabul edilmektedir (148). Konkordanm bu ni-
telii, Papaln da herhangi bir devlet kadar devlet olmasndan domak-
ta ve i hukuk bakmndan geerlii, lke parlamentosunca kartlan bir
yasaya balanmasyla salanmaktadr.
Protestan kiliseleri ise evrensellik iddiasnda bulunmayp yerel ya da
mill kiliseler olduklarndan, bu kiliselerle konkorda imzalanmas szko-
nusu deildir. Pek ok protestan lkede bu kiliseler "devlet kilisesi" olup
devlete ynetilmektedirler. Hem katolik, hem protestan nfusa sahip
olan Almanya'da ise, Vatikan'la devlet arasnda Hitler dneminde imza-
lanan ve bu lkede bugn de yrrlkte olan "Reichskorikordat" yannda
Land'lar da (149) protestan kilisesiyle "Kirchenvertrag" (kilise szleme-
si) imzalamaktadrlar. Konkordadan farkl olarak Kirchenvertrag reti-
de devletler kamu hukuku szlemesi deil, i kamu hukuku szlemesi
kabul edilmektedir. Bu nitelik farkll protestan kiliselerinin, Vatikan
(147) Handbuch der Weltgeschichte s. 1315; Atlas zur Weltgaschichle, Band. 1, s. 149.
(148) Encyclopaedia Uniuersalis, Corpus. 10, s. 270.
(149) Land: Almanya'da, trkeye yanl olarak "eyalet" diye evrilen federe devletikler.
gibi bir siyas yapya sahip olmamalarndan kaynaklanmaktadr (150).
Konkorda, atma halindeki devletle kilisenin uzlama ve lke iin-
de faaliyet alanlar ve yetkilerini belirleme ihtiyalarndan domu olup
ilk konkorda 1122 ylnda, Papalkla Kutsal imparatorluk arasnda imza-
lanan Worms konkordasdr. Daha sonra Papalkla devletler arasnda e-
itli konkordalar imzalanmtr.
Aada rnek olarak, 1933 ylnda Alman devleti ile Vatikan arasn-
da imzalanan ve bu lkede bugn de yrrlkte olan Reichskonkordat'm
balang ksm ile baz maddelerinden kesitler verilmektedir.
"Kutsal Krs ile Alman devleti arasnda konkorda"
"Kutsal Papa XI. Pius hazretleri ile Alman Devlet Bakan (Reichs-
praesident), ortak arzudan hareket ederek Katolik kilisesi ile Alman
devleti arasndaki ilikiyi iki tarafi da memnun edecek tarzda de-
vaml olarak dzenlemek iin kutlanmas gereken bir tutumla
bir uzlamaya varma zerinde anlamlardr."
"1. Madde: Alman devleti katolik dininin inan zgrln ve aka
ibadet yapmasn gvence altna alr."
"O Katolik kilisesine, herkes iin uyulmas zorunlu yasalarn snrlan
iinde, ilikilerini bamsz olarak dzenleme ve yrtme; yetkileri ere-
vesinde yelerini balayc yasa ve dzenlemeleri koyma hakkn tanr."
"5. Madde: Ruhan grevlerini ifa srasnda ruhban, tpk devlet me-
murlan gibi devletin koruyuculuundan yararlanr."
"11. Madde: Katolik kilisesinin Alman devleti iinde yer alan eyalet
rgt ve bunlarn yarg evreleri olduu gibi (mevcut durumlanyla) de-
vam eder.
"17. Madde: Katolik kilisesine bal kamu hukuku tzel kiilerinin,
kurumlarn, vakflann ve birliklerin sahip olduklan mal varlklar ve
br haklar, devletin yrrlkteki yasalanna uygun biimde kullan-
lr."(151)
(150) Konkorda ve Kirchenvertrag hakknda: Encyclopaedia Universalis, Corpus. 5, Louis
de Nourois, Corcordat, s. 270 vd.; Jean Leflon-Concordat de 1801, s. 272 vd; Creifelds
Rechtswrterbuch, s. 642, 655; Werner Weber, Die Deutschen Konkordate und Kirc-
henverlraege der Gegenvart; Alman anayasasndaki (Grundgesetz) ilgili hkmler
hakknda: Grundgesetz und Verfassungen der deutschen Bundeslaender, Herausgege-
ben von Prof. Dr. jur. Hans Ulrich Evers-3. Auflage, Wilhelm Goldmann Verlag, 1980,
s. 64-65.
(151) W.Weber, a.g.e., Band. 2, s. 14 vd.
KLSENN K KILICI
Papaln, stn iktidarn kendisinde olduu yolundaki gr, 12.
yzyl sonunda bu makama gelen 3. Innozenz dneminde doruk noktas-
na ulat. Ona gre Tanr insanlara iki k vermiti. Bunlardan gne ki-
liseyi, ay ise devleti simgeliyordu. Nasl ruh bedene stnse, kilise de
devlete stnd. Zaten Luka ncili 22/38'e gre Tanr, hristiyanln sa-
vunulmas iin iki kl vermiti. Papaya gre bu kllarn her ikisi de ki-
liseye verilmiti. O bunlardan ruhan olan kendisine alkoyacak, dnyev
olan krala verecekti (152).
Kilise, adna "iki kl retisi" denilen ve ruhan iktidarn dnyev
iktidara stnl iddiasna kant olarak gsterdii bu teze, "gei naza-
riyesi" (Translationstheorie) ad verilen bir baka tezi dayanak yapmt.
Buna gre, papann arlmany'a tc giydirmesiyle Roma mparatorluu
Grekler'den Cermenler'e gemiti. Bu geiin papann eliyle gerekleme-
si, dnyev klcn dnyev egemene onun tarafndan verilmi olduunun
ak bir kant idi. Bu yzden, seici prensler imparatoru seebilirlerdi;
ama papann da bu seim zerinde bir eit onama yetkisi vard.
Kukusuz ki bu tezler, salt nazar dnceler olarak kalmyor; papa-
larn Avrupa politikasnda etken olmalarnn; devletlerin i ilerinde be-
lirleyici rol oynamalarnn; politikalaryla badamayan egemenleri d-
rmek, badaanlar da greve getirmek iin yaptklar mdahalelerin
gerekesini oluturuyordu. Szgelii papa, 1198 ylnda Almanya'da im-
paratorluk seimi yznden kan i savata kendi adayna yardm edi-
yor; ngiltere'de, krala Magna Charta'y kabul ettiren baronlara kar
kral destekliyor ve bu belgeyi geersiz iln ediyor (153); ilerinde 2. Fri-
edrich gibi ok gl bir imparatorun da bulunduu ok sayda egemeni
ve hatt bazan toptan bir lkeyi afaroz ediyordu. Szgelii,i 12. yzyln
sonunda otuz yllk bir sre iinde skoya, Fransa ve ngiltere toptan
afaroz edilmiti. Bir lkenin afaroz edilmesiyle o lkede kilise yinleri ya-
plmyor, ller gmlmyor, evlilik ilemleri yrtlmyordu (154). Pa-
palarn elindeki bu gl yaptrm, krallar kolayca dize getirmee yeti-
yordu.
(152)
(153)
Luka incili 22/38'deki cmle aynen yledir: "Ve onlar (havariler): Ya Rab, ite bura-
da iki kl, dediler. sa onlara: Yeter, dedi." Muhataplar arasnda ilk papa kabul edi-
len havari Petrus (St. Pierre) olduu ve esasen nceki cmlelerde de onun ad getii
iin bu szler, her iki klcn da onun kiiliinde kiliseye verildii bjiainde,^rum-
lanmtr.
ingiliz anayasal dzeninin ilk resm belgesi olan Magna Chari!^
s
kabul eMf i i f d ^
-
nemde bu lke papaln bamls (vassali) olup bu ba 14/^uzyda kaldrlmtr.
(154) H.G.Wells, a.g.e., s. 176, '
**Strmniaf
Papaln 7. Gregor'la balayan byk gnleri 14. yzyln bana ka-
dar srd ve Kutsal Krs Avrupa'da hem hukuken, hem de fiilen devlet-
lerst konuma sahip bir merci oldu. Kilise hukuku derlendi ve bir Me-
celle (155) haline getirildi. ngiltere, Portekiz, Sicilya, Korsika, Sardunya
gibi lkeler Papaln vassali oldular. Gerekte bu balln bu lkelerin,
egemenliklerinden dn vererek siyas bakmdan Papala baml hale
gelmeleri olarak yorumlanmamas gerekir. Tersine bu ballkla papa bu
lkelerin egemenlerine kral unvan veriyor ve onlar kutsuyordu. Bu ise,
kralln yceltilmesi ve Tanr'nn mparatorluu iinde erefli bir yer
edinmesi, bamszlk kazanmas anlamna geliyordu (156).
Siyas terminolojide, kilisenin devletlerst bir g oda olduu bu
rejime "hiyerokrasi" (Hierokratie) ad verilmektedir. Bu rejim en byk
kuramcsn, 14. yzyln ilk yllarna kadar papalk yapan 8. Bonifaz'm
kiiliinde buldu. sa'nn vekili (vicarius Christi) sfatyla Tanr'nn mpa-
ratorluu'nun anahtarlar ona verilmi; yeryznde ocan yaksn ve ezi-
len insanlara yardm etsin diye Tanr tarafndan tm krallar, devletler ve
insanlar zerine o gnderilmiti. Yaynlad "kutsal birlik" (unam sanc-
tam) fermannda zet olarak yle diyordu: "Kilise, ba sa olan tek bir
mnev bedendir. Bir bedende ise iki ba olmaz. Dnyev ve ruhan kl-
lar kiliseye verilmitir. Dnyev klc krallara ve askerlere ruhban verdi-
i iin dnyev iktidar ruhan iktidara tbidir. Dnyev egemenler ebed
kurtulua ilikin konularda papaya itaata zorunludurlar. Kurtulular
iin tm insanlarn Roma'daki papaya tbi olmalar gereklidir" (157).
Ne var ki, 8. Bonifaz'la gcnn doruuna kan kilise, ksa bir sre
sonra gene onunla ini srecine girecek ve Fransz kralnn gzpek bir
saray grevlisi bu ykseklerde uan papay bir oyuna getirip tutuklaya-
rak kilisenin stnlk dnemini kapatacaktr.
ENGZSYON
Roma mparatorluunda yasallamasmdan bu yana kilise, ruhbann
kendi iinde ve ruhbanla likler arasnda kan anlamazlklarda yarg
yetkisine sahipti. Zamanla bu yetkinin snrlar, aile ve miras hukuklar-
nn baz alanlarn iine alacak biimde geniletiidi.
(155) co "Corpus iuris canonici" adn alan ve 1140-1500 yllan arasnda tamamlanan bu
mecelle, 1919 ylnda yrrle giren ve halen yrrlkte olan "Codex iuris canoni-
ci"nin kaynadr.
(156) A.W. Ziegler, Religion, s. 263.
(157) A.W. Ziegler, Religion, s. 264.
Ceza Hukuku alannda ise ortaan ikinci yarsna kadar Avrupa'da
ahs dava ilkesi yrrlkte idi. Bu ilke gereince, su ileyen kii aleyhi-
ne kouturmaya, sutan zarar grenin ikyeti zerine giriilirdi.
ilk olarak 1184 ylnda dinden sapanlara (heretiklere) afaroz edilme
ve manastra kapatlma cezalarnn verilmesi amacyla kilisece, haklarn-
da ikyet olmakszn dorudan (re'sen) kouturmaya balanmasyla Av-
rupa hukukuna re'sen kouturma ilkesi (Inquisitionsprinzip) girdi.
Ltincede "inceleme, aratrma" anlamna gelen "inquisitio" (158) szc-
, sapknlar aleyhine dorudan kouturma aan kilise mahkemelerine
ad olarak verildi. Gnmz hukuk sistemlerinde suun devlete doru-
dan kouturulmasyla sank aleyhine kamu davas almas esas ortaya
byle kt (159).
Kilisenin sapknlarn kouturma eylemi 1215 ylnda bir hal seferi-
ne dnt. Kurbanlar, kilise ve ruhban egemenliine kar kan ve top-
lumun alt tabakalarnda yaylan iki tarikatn mensuplar idi. Bir ingiliz
yazara gre, kilisenin her iki tarikatn zerine bylesine iddetle gitmesi-
nin gerek nedeni, tarikat mensuplarnn kiliseye vergi demekten kan-
malar idi (160). Sapknlarn kouturulmas piskoposlara grev olarak
verildi. Krallar ve prensler, kilise mahkemelerince verilen kararlar in-
fazla ykml tutuldular. Aksi takdirde onlar da afaroz edileceklerdi.
1231 ylnda engizisyon dzenli bir rgte kavuturuldu, uygulama
alan geniletildi ve hkmleri iddetlendirildi.. Kouturma ile Domini-
ken tarikat mensuplar grevlendirildi. Sularn itiraf ettirmek iin sa-
nklara ikence yaplmas yasallatrld. Her piskoposluk blgesinde Do-
minikenler arasndan zel olarak seilmi kouturmaclar (engizitr) bu-
lunmaktayd. Bunlar geni yetkilerle blgelerini dolaarak sapknlar
arayp buluyor ve yarglanmak zere kilise mahkemelerine teslim ediyor-
lard. Ayrca herkes, ana-babas da olsa sapknlar ihbar etmekle ykm-
lyd.
Yarglama usul ise ok acmaszd, ihbar edilen kii pein olarak
sulu saylyor ve susuzluunu kendisinin kantlamas gerekiyordu. Ne
var ki, yalan da olsa aleyhteki her tanklk hkm iin yeter saylyordu.
Baz toplum kesimlerinden gelen insanlarla yakn akrabalar sulunun
ancak aleyhinde tanklk yapabiliyor, lehine tanklk edemiyorlard.
(158) Latin-English, English-Latin Dictionary, s. 119. Franszcaya, okunuu "engizisyon"
olarak giren bu szck trkeye bu dilden alnmtr.
(159) Konuyla ilgili olarak bkz: Creifelds Rechtvrterbuch. s. 26 (Akkusationsprozess), s.
597-598 (Inquisitionsprinzip).
(160) J.B. Buy, a.g.e., s. 47.
Sapkn, ikence yaplp suu itiraf ettirildikten sonra tvbe ederse sa-
dece zindana atlmakla yetiniliyordu. Tvbe etmeyenler ise atete yakla-
rak ldrlyorlard. Bunlarn mallan msadere ediliyor, evleri yakl-
yor, ikinci gbee kadar altsoylan devlet grevlerine alnmyordu.
nsan ldrmek hristiyanlk ilkelerine aykr olduu iin kilise mah-
kemesi hkmnde, sapkn hakknda lm karan vermiyor; sadece sulu-
nun, "doru yola girmesi kabil olmayan sapkn" olduunu belirterek onu
devlete teslim ediyordu. Haklarnda bu karar verilenlerin lm cezalan
devlete infaz ediliyordu.
Burada u gerein vurgulanmas gerekir ki, engizisyon uygulamas-
nn tek sorumlusu kilise deildir. Krallar ve prensler de eitli nedenlerle
bu uygulamadan yararlanmakta ve onu desteklemekte idiler (161).
Engizisyon en acmasz biimde spanya'da, sapknlar yannda zel-
likle mslman Maribler'le Yahudiler ve Protestanlara kar uyguland
(162).
Engizisyon uygulamas Almanya'da reformasyon hareketiyle ortadan
kalkt. Etkisi azalarak Fransa'da 1772, spanya'da 1834, talya'da 1859
ylma kadar yrrlkte kald.(163)
BURJUVA SINIFININ DOUU
slm ordularnn Akdeniz'in her iki yakasndaki fetihlerinin Avru-
pa'nn dou ile olan ticaretini kertmesi Avrupa lkelerinin toplumsal ve
iktisad yapsn alt st etmi ve buralan birer tanm lkesi haline getir-
miti. Kukusuz ki bu tr toplumlarda topraa sahip olmak, iktisad ve
siyas gce sahip olmak demekti. Toprak ise senyrn ve kilisenin elinde
idi. Bir mlikne evresinde kendisine ayrlan topraklarn mliki olan
senyr, bu topraklar ileyen kyller zerinde de ynetim ve yarg yetki-
sine sahipti. Kylye gelince o, iledii topran sadece zilyedi ve baz y-
relerde o hakka dahi sahip olmayan "seri" idi. (164) Kilise ise, krallann
ve gnahlarndan annmak isteyenlerin balan, ocuksuz lenlerin b-
raktklar miras ve vakflar gibi yollarla byk miktarda arazi edinmiti.
14. yzylda birok Avrupa lkesinde topraklarn drtte biri kiliseye ait-
ti(165).
(161) Handbuch der Weltgeschichte, Band. 2, s. 1192-1193; J.B. Buy, a.g.e., s. 46-56; J.
Imbach, a.g.e., s. 69-70.
(162) Trkiye Yahudileri 16. yzylda lkemize bu nedenle snmlardr.
(163) DerNeue Brockhaus, 2. Band, s. 622.
(164) H. Pirenne, Ortaa Avrupas'nm Ekonomik ve Sosyal Tarihi, s. 14-15, 17.
(165) H.G.Wells, a.g.e., s. 175.
Adna feodalite denilen bu toplum dzeni gerekte, krsal ekonomiye
dnn toplumsal plnda yansmas idi (166). karlar ayn noktada
kesien soylularla kilise bu dzenin, birbirini tamamlayan iki unsuru idi-
ler. Bir baka deyile katoliklik, feodalitenin ideolojisi haline gelmiti.
Ancak hal seferleri, talya ve Gney Fransa kentlerinin, Bizans ve
Ortadou ile deniz ticaretini yava yava gelitirmee balamt. Avru-
pa'nn kuzeyinde ise byle bir gelimeye skandinav kkenli halklar na-
yak oldular. zellikle kuzeydeki gelime Ren havzasna kadar yayld ve
Almanya, Fransa ve Flander'i (167) etkiledi. 10. yzylda Flander'de eski
dokumaclk gelenei yeniden canland. Bu blgede dokunan kumalar
dou lkelerine bile ihra ediliyordu (168).
Bu gelimeye kout olarak topraktan kopan gen kyller kentlere
gerek buralarda ticaret ve sanayii gelitirmee baladlar. Kent hayat-
na yeni giren bu kyllerin en byk kayglar, feodal andla bal olduk-
lar senyrn kendilerini bularak topraa geri dndrmesi idi. Bunu n-
lemek iin onlara "zgrlk" gerekli idi. Bu nedenledir ki onlar iin z-
grlk nazar bir hukuk kavram deil, gnlk hayatlarnda gerekli bir
ey idi (169).
Kentlerin yeni zenginlerini de oluturan bu kiiler zgrlklerini
salama almak iin dayanma iine girdiler ve rgtlendiler. 11. ve 12.
yzyllarda bu insanlarn durumu, zgrln yasallamasna neden
olan bir takm gelimelere ve daha sonra kentlerdeki yeni koullan kar-
layacak bir hukukun domasna yol at. Doal olarak bu, din nitelii ol-
mayan bir hukuktu. Zira kilise kazan hrsna, ar kra ve faize kar
idi. Oysa ki kentlerin bu yeni skinleri, iinden geldikleri smfi deitire-
rek ticaret ve sanayi yoluyla kendilerine toplumda saygdeer bir yer
edinmek iin kilisenin ilkelerine aldn etmiyorlard. Onlar iin zenginlik
arac olan toprak mlkiyeti deil, para ve mal stoku idi. Toprak da sade-
ce, zerinden para kazanlan bir ticar meta idi. Kiliseye harcanan para-
lar ise l yatnmdan baka bir ey deildi (170).
Avrupa'da ticaret ve sanayinin gelimesinin rn olah bu yeni kent-
liler "burjuvazi" ad verilen bir snf haline geldiler ve ellerine geirdikleri
iktisad gce dayanarak siyas gce de ortak olmak iin nce feodalite ve
kiliseyle, daha sonra da monarilerle savaa girdiler.
(166) H. Pirenne, Ortaa Avrupas'nm, s. 14.
(167) Belika, Hollanda ve Fransa topraklarnn bir blmn iine alan blge.
(168) H. Pirenne, Ortaa Kentleri, s. 111-113; Ortaa Avrupas'nm s. 28-37.
(169) H. Prenne, Ortaa Avrupas'nm, s. 42-46.
(170) S. Tanilli, a.g.e., c. 2, s. 310-314; H. Pirenne, Ortaa Avrupas'nm, s. 46-52.
Burjuva snfnn douu feodaliteyi zayflatt. Zira topraa sadece bir
servet unsuru olarak bakan bu yeni smf, iletmek iin toprak satn al-
yor; bu da bir yandan senyrn toprann ve dolaysyla gelirlerinin azal-
masna, te yandan kylnn fakirlemesine yol ayordu. stelik miras
yoluyla toprak gittike blnyor ve iletme bana verimlilik de dyor-
du (171).
Feodalite zayfladka monarilerin senyrler zerindeki etkinlikleri
artt ve merkez otoriteler glendi. Topraktan kopan kyller ise 16.
yzyldan itibaren yeni bir snf haline gelmee baladlar. Emeinden
baka geinecek hibir eyi olmayan bu snfa da "proleterya" denildi.
Btn bu gelimeler ilerde, din ve felsef akmlar yaratarak smf a-
tmalarna yol aacak ve burjuvazi, kendisine kar feodalitenin yannda
yer alan katolik kilisesine Almanya'da reformasyon; Fransa'da ise 1789
devrimi ile ar darbeler indirecektir.
AVRUPA'DA GELMELER
Ortaan ikinci yarsnda Avrupa toplumu bir deiim srecine gir-
miti. Bir yandan siyas dengeler yeniden oluurken, te yandan toplum
kesimlerinin ve devletlerin kiliseye bak alan da deiiyordu.
nce feodal toplum yapsna gei merkezi otorite yerine yerel otorite
kavramn ikame etmi; bu da yava yava imparatorluk lksnn zaa-
fa uramasna yol amt. Daha sonra yerel otoritelerin, ilerinden biri
tarafndan denetim altna alnarak merkez otoritenin monari biiminde
yeniden glenmee balamasyla "mill devlet" kavram gndeme gel-
mi; bujuva snfnn douu bu eilimi glendirmiti. Bylece, bam-
szl en byk deer yargs olarak gren yeni bir devlet modeli ortaya
kyordu (172).
Oysa ki, mill devletin znde tad deer yargsyla, imparatorluk
ve papalk gibi evrensel amalar gden siyas kurulula deer yargla-
nnn birbirleriyle atmas kanlmaz idi.
Bir kere "tek imparatorluk" dncesi nazar olarak, manev balarla
da olsa devletlerin imparatora bal olmasn gerektiriyordu. Byle bir
ball da ancak, ulusal karlarn stne kabilen bir ideoloji salaya-
bilirdi ki, evrensel hristiyanlk ideolojisi bir sre bu grevi yapmt. An-
(171) S. Tailli, a.g.e., c. 2, s. 425-429; H. Pirenne, Ortaa Avrupas'nn, s. 69-73.
(172) S. Tanilli, a.g.e., c. 2, s. 579-582; c. 3, s. 13-13, 31-34.
cak, artk deien toplum dinamikleri buna elvermiyordu (173). Bu yz-
dendir ki imparator, kendisine bal prenslere bile szn zor geiriyor-
du.
Kilise ise, banda papann bulunduu bir devletti. Bu devletin, br
devletlerin lkeleri iinde geni topraklar ve ok sayda mlk vard. O
devletlerin uyruklarndan vergi topluyor ve bunlar dier gelirleriyle bir-
likte Roma'ya aktaryordu. Grevlileri olan ruhban kendisini, devletin y-
neticilerinden ok papaya bal sayyordu. Yeni devlet modeli asndan
bakldnda, olay byle deerlendiriliyordu.
Kendi lkesinde merkez otoriteyi glendirmek iin feodal senyrle-
re boyun edirme savana girmi olan bir kraln, kilisenin bu ayrcalkla-
rna gz yummas dnlemezdi. Bu konuda onu ihtiyatl davranmaa
itecek tek neden ancak, kilisenin halk kitleleri zerinde hl sahip oldu-
u byk nfuz olabilirdi. Bu nfuz krlabilirse krallar, kilisenin tm
servetine ve gelirlerine el koyabileceklerdi. Bylece krallk hazinesinin
gelirlerini artracaklar, savalara daha fazla gider ayrarak yeni toprak-
lar kazanacaklar, senyrleri kendilerine itaata zorlayacaklard. Onun iin
gzlerini kilisenin bu lsz servetine dikmilerdi (124)..
Ne var ki kilise, bu gelimelerin tm uyarc belirtilerine karn, iin-
de bulunduu ksr dngden karak kendisini yenileyemiyor; esasen
siyas denge hesaplar da buna izin vermiyordu. Papalar, bir egemenle
bozuurlarsa bir bakasna yanayorlar; egemenler kiliseyi, kilise de on-
lar kendi dorultularna ekmee alyorlard. Yaraya parmak basan
papalar ya da ilhiyatlar ise karlarnda nce, dnyev zevklere ve g-
ce alm olan ruhban buluyorlard.
Gerekte bu elikiler temelde, hristiyan dncesine her alanda ege-
men olan ikici (dalist) dnya grnde yatmaktayd. ktidarn dnyev
ve ruhan olarak devletle kilise arasnda
1
paylalmasnn, bu olgunun
iinde tad elikileri bir gn suyun yzne karmas kanlmazd.
Avrupa'daki gelimelerin en youn biimde yaand lke Fransa ol-
du. 11. yzyldan bu yana bu lkede monari glenmi; soylular kral
karsnda zayflatlm, yarg ileri merkezletirilerek krala balanm,
dzenli bir vergi rgt ve bir krallk ordusu kurulmu; hepsinden nem-
lisi lkede bir mill devlet bilinci uyanmt. Feodal prensliklere bln-
m bir kara lkesi olan Kutsal mparatorluk yannda deniz ticaretine
(173) A.W. Ziegler, Religion, s. 278.
(174) H.G.Wells, a.g.e., s. 175.
ak ve merkez otoriteyi glendirmi olan Fransa artk mparatorlua
da, kiliseye de kafa tutabilirdi (175).
BBL TUTSAKLII
Kara Avrupas'nda bugn olduu gibi dn de iki siyas g oda, Ka-
rolenj mparatorluu'nun iki ana gvdeye ayrlmasyla ortaya kan Al-
manya ve Fransa idi. Her iki lkenin tarih sahnesine klarndan itiba-
ren siyas yaplamalarn etkileyen birbirinden deiik unsurlar, siyas
hedeflerinin de farkl niteliklere brnmesi sonucunu dourmutu. Bu
konumlan, aralannda yzlerce yl sren stnlk yan ve atmalarn
da kayna oldu.
Karolenjler'den sonra bat imparatorluunu ele geiren Almanlarn
siyas hedefleri, hristiyanlm benimsetilmesini amalayan bir douya
yaylma politikas idi.
Katolik dncesinin (katolisizmin) en iyi zmsendii lke olmakla
birlikte, bir imparatorluun belirleyici nitelii olan evrensel hedeflerden
uzak kalan Fransa'da ise tersine "mill devlet" kavram geliti. Bu neden-
le Fransz yaylmaclna egemen olan ilke de "hegemonya" kavram idi.
1285 ylnda tahta kan Gzel Filip'in ortaya att bu gr, Fransz-
lar in stn egemenlii altnda bir Avrupa Birlii kurulmasn ngryor-
du. Bu dnemde Fransz d politikasnn ilk hedefi, Ren'in bat kysna
kadar olan topraklar ele geirerek lkeyi doal hudutlarma kavutur-
mak idi (176).
Amacna ulamak iin Gzel Filip'in gz diktii ilk yer, ticaret ve sa-
nayinin olduka yksek dzeyde gelitii Flander olmutu. Ne var ki bu
blge ngilizlerin de itahn ekiyor ve bu yzden iki lke arasmda bir
savaa kanlmaz gzyle baklyordu. Gzel Filip sava hazrlklan ya-
parken kilise gelirlerine de vergi koymu; aynca Templier tarikatnn b-
yk servetine gz dikmiti. Papa 8. Boniface buna sert bir tepki gsterdi
ve ruhbana, liklere vergi dememelerini emretti. Buna karlk kral da
lkeden para ve deerli eya kn yasaklayarak kilise tahsildarlann
lke dna kard. Bylece Fransa'dan Roma'ya gidecek gelire el konul-
mu oluyordu.
Anlamazlk bir sre sonra zme balandysa da ipler bir kere kop-
mu, oklar yaylardan kmt. Her iki kampm hukukular da durmadan
(175) J. Pirenne, a.g.e., c. 1, s. 309, 352.
(176) J. Pirenne, a.g.e., e. 1, s. 349-351; EJR. Crtius, a.g.e., s. 68-72.
kendi cephelerinin hakl, doru yolda ve brne stn olduunu kantla-
yan itihadlar retiyorlard.
Kavga, Papa ngiltere ve Fransa arasndaki olas bir sava nlemek
iin arac olmak istediinde patlak verdi. Gzel Filip Papaya, lkesinin
bamsz olduunu ve dnyev konularda kendisinin, kendisinden baka
otorite tanmadn bildirdi. Buna karlk 8. Boniface da kraln elileri-
nin huzurunda, "gnahlarndan tr kraln papaya tbi olduunu, bun-
dan nceki papalarn Fransz kraln azlettiklerini, byle giderse ken-
disinin de Gzel Filip'i azledeceini" vurgulad. Ardndan nl "unam
sanctam" fermann yaynlad. Denge politikalar gderken papalarn her
zaman uyguladklar bir ynteme bavurarak Fransa kralna kar mpa-
rator'a yneldiyse de, i sorunlarla ba yeterince dertte olan mpara-
tor'dan yardm gremedi.
Bu srada kral da soylular, piskoposlar ve kentlerin temsilcilerinden
oluan bir meclis toplamt (177). Papaya kar gdecei politikay bu
meclise onaylatt. Kraln papaya baml olmad tezinin en ateli savu-
nucusu olan Nogaret adl bir saray grevlisi gizlice Papa 8. Boniface'n
kald Roma yaknlarndaki Anagni kentine gnderildi. Nogaret, saray-
na zorla girerek yatanda istirahat etmekte olan Papa'y tutuklad. Geri
olayn duyulmas zerine ayaa kalkan kent halknca kurtanldysa da
yal Papa, ksa bir sre sonra ld (178).
Baka hibir olay, papalarn stnlk iddialarnn artk ciddiye aln-
madn, gcnn doruunda olduu sanlan kilisenin gerekte onu yitir-
mi olduunu-, bundan sonraki gelimelerden daha iyi anlatamaz. Hristi-
yanln tek nderi, sa'nn vekili ve Putrus'un halefi, imparator ve kral-
lara hkmeden, onlar afaroz ve azleden, af dilemek iin nnde diz k-
tren ve btn bunlar yapmann yetkileri arasnda olduu kabul edilen
kiilerden biri hakarete urayp tutuklanyor; ama kimsenin kl kprda-
myordu.
8. Boniface'dan sonra Kutsal Krsye, bir dizi Fransz asll papann
birincisi olan 5. Clement oturdu. Papalk, 1309 ylnda lmsz Ro-
ma'dan, gney Fransa'daki Avignon kentine tand ve 1377 ylna kadar
orada kald. Katolik kilisesi bu dnemi, Papaln Franszlar elinde tut-
(177) Etats-G<5n6raux ad verilen bu meclis Fransa'da parlmentonun ekirdei saylmak-
tadr. Bu mecliste bulunan yelerin tm gibi kral tarafndan atanan ruhban da do-
aldr ki papaya kar onun yannda yer ald. Esasen Fransa'da ruhbann ounluu
benzer olaylarda hep kraln yannda olmutur.
(178) Olay hakknda A.W. Ziegler, Religion, s. 263-264; J. Pirenne, a.g.e., c. 1, s. 352-354;
H.G. Wells, a.g.e., s. 182.
saklk dnemi olarak grr ve bu olay, Kuds Bbil kral tarafndan zap-
tedilip ykldktan sonra Yahudilerin M.. 597-586 yllar arasnda
Bbil'e srgne gnderilmelerine benzeterek "Bbil tutsakl" olarak ad-
landrr (179).
Kutsal Krs'nn Avignon'da bulunmas kukusuz ki Franszlarn
ilerine geliyordu. Bu nedenle 1377 ylnda Roma'ya dnen Papa'y tan-
madlar ve Fransz asll kardinaller Avignon'da ikinci bir papa setiler.
Franszlar ve balaklar Avignon'daki, "kar papa" (anti-pape/Gegen-
papst) denilen papalar; Almanlar ve balaklar da Roma'daki papay
tandlar. Hatta bir ara bir ncs seilerek katolik dnyasnn tane
papas oldu. Her papann brnn yandalarn afaroz ettii bu karga-
aya hristiyanlk tarihinde "byk nifak" ad verilmektedir (180).
Btn bu olaylar, katolik dnyasnda birliin zlmekte ve gelime-
lerin mill kiliseler kurulmas dorultusunda olduunun ak gstergele-
ridir.
YEN BH AVRUPA'YA DORU
Ortaan ikinci yarsnda (181) Avrupa'nn siyas ve toplumsal yaa-
mnda ortaya kan deiiklikleri belki en ok etkileyen olay bujuva am-
finin douudur.
Gerekten bu snfn toplum yaamna girmesiyle Avrupa'da kentler
canland, refah dzeyi ykseldi; gnlk geim gereksinmesi dndaki
alanlara da kaynak ayrlmasyla bilim, felsefe ve gzel sanatlarda bir at-
lm dnemi balad.
Atlmlar besleyen iki kaynaktan biri kuzey Afrika, Endls ve Sicil-
ya araclyla giren Arap-slm kltr; br Trklerin fethinden nce
ve sonra Bizans'tan gelen Yunanl bilgin ve sanatlarn tadklar antik
Grek kltr idi.
Mslman bilginlerin zellikle tp, felsefe, corafya, astronomi, cebir
alanlarndaki stn nitelikte eserleri Avrupa'y derinden etkiliyor ve yeni
kurulan niversitelerde ders kitab olarak okutuluyordu. Yunanllar ara-
(179) A.W.Ziegler, Religion, s. 264-265; J. Pirenne, a.g.e., c. 1, s. 354.
(180) H.G.Welle, a.g.e., s. 183; Atlas zur Weltgeschichte, s. 181; J. Pirenne, a.g.e., c. 1, s.
366-367,388-389.
(181) Tarihiler Avrupa ortaan farkl tasniflere gre eitli blmlere ayrmaktadrlar.
Burada kaba bir snflandrmayla iki blme ayrlan bu dnemin birinci yans szy-
le 5-11. Yzyllar aras; ikinci yans szyle de 11. yzyldan 17. yzyln ortasna ka-
dar olan sre kastedilmektedir.
clyla. da eski yunanca ve antik kltr aratrmalarna ynelik geni
kapsaml bir faaliyet balyordu.
Akm nce talya'da, okullarda "beer aratrmalar" (studia huma-
nista) ad altnda gramer, gzel konuma ve iir derslerinin okutulmasy-
la balad. Bu dersleri okutanlara "hmanist", bu akma da "hmanizma"
denildi (182).
Hmanizma akm talya'dan br Avrupa lkelerine yayld ve 16.
yzyl sonlarna kadar bu lkelerde edebiyat ve gzel sanatlarda byk
adlar ortaya kt. Bu faaliyetlerin tmne 19. yzylda, franszcada "ye-
niden dou" anlamna gelen "rnesans" ad verildi (183).
Rnesans dneminde Avrupa siyas ve toplumsal yapsn etkileyen
bir baka nemli kaynak da Roma hukuku ve kltr oldu. O zamana ka-
dar rf ve det hukukuyla kanonik hukuk karm bir yapnn egemen ol-
duu Avrupa lkelerinde, zellikle otoritelerini pekitirme amac gden
egemenlerin abalaryla merkeziyeti, mutlakiyeti ve devleti Roma hu-
kuku kabul edilmee baland. Bylece krallar ve prensler Roma kamu
hukukunda, mutlakiyeti eilimi destekleyecek bir dayanak buldu-
lar(184).
te yandan matbaann icad okumay yaygnlatrm; halk tarafn-
dan anlalabilmesi iin ncil eitli dillere evrilmee balanmt. Deniz-
cilikte pusulann kullanlmasyla o gne dein varln dahi bilinmeyen
yerler kefediliyor; kent hayatnn gelimesiyle artan tketim talebi re-
timi kamlyordu.
Bu ortamda toplum snflar arasndaki dengeler de deiiyordu. Top-
raa dayal iktisad yapnn yerini ticaret ve sanayiye dayal bir yapnn
almasyla feodalite nemini yitirmi, onun yerini burjuva smfina dayal
bir toplum yaps almaa balamt. Krallar ve prensler kendilerine daha
ok vergi verebilen bu yeni smfi destekliyorlard. ekirdek halindeki
ticar va mal kapitalizmin kar da egemenlerle ibirliinde idi. Bu du-
rum ise devletleri evrensel lkler yerine, burjuvazinin, yani sonuta l-
kelerinin z karlar dorultusunda hedeflere yneltiyordu. Bylece kili-
senin geni arazisi ve byk mal varl devlete mal edilebilecek ve
dnyev egemenler bunu ite otoritelerini pekitirmek; dta da yaylmac
amalan urunda kullanmak olanan elde edeceklerdi. Bunun sonucu
(182) Atlas zur Weltgeschichte s. 212.
(183) Atlas zur Weltgeschichte, s. 213.
(184) P. Koschaker, a.g.e., s. 14-16; J. Pirenne, a.g.e., c. 1, s. 328; A.W. Ziegler, Religion, s.
284-285.
olarak bir yandan "mill devlet" kavram geliirken, te yandan evrensel
kilise yerine devletin stn egemenliini tanyacak bir "mill kilise" anla-
y gndeme geliyordu (185).
Btn bu gelimeler kilisenin toplum iinde ve devletler karsndaki
konumunu olumsuz biimde etkiliyordu. Artk bilim, felsefe ve gzel sa-
natlarda kilisenin tekeli krlyor; btn bu alanlarda kilise dogmalarnn
yerini dnyev bir akl yrtme yntemi alyordu.
Kilisenin bu gelimelere kar olumlu bir tavr almas mmkn deil-
di. Zira btn bu gelimelerin kendi asndan vard nokta olan mill ki-
lise akm onun varln ortadan kaldracak boyutta bir hareketti. Bir
baka deyile, yerel kiliselerin kendisinden ayrlmasyla ortada Papalk
kalmayacakt. Bu nedenle gelimelere kar kt ve engizisyonu yeniden
balatt. Artk kurbanlar, sapknlar dnda ilhiyatlar, bilginler ve filo-
zoflard. Ne var ki gelecek, ortaya kan bu yeni glerin oldu.
M LL KLSE
11. yzylda dou ve bat kiliselerinin ayrlmasna kadar, banda Ro-
ma'daki papann bulunduu katolik kilisesi tm hristiyan dnyasnn ev-
rensel kilisesi idi. Ortodoks kilisesinin ayrlmasndan sonra papaln et-
ki alan bat hristiyanl ile snrl kald. Evrensel kilise olarak bu alan-
da yer alan lkelerin yerel kiliseleri ona bal idiler. Bu ballk, papa ta-
rafndan atanan piskoposlar araclyla yerel kiliselerin ynetilmelerini,
tanr ve tanmaz mallarnn mlkiyetinin Papala ait olmasn, kilise
dogmalar ve yargs konularnda karar yetkisinin Papalkta toplanmas-
n gerektiriyordu. Bunun sonucu olarak yerel kiliseler devletlerin yann-
da, kendisini devletlerst sayan bir siyas merkeze bal g odaklan
haline gelmilerdi.
te yandan kilise, sahip olduu yarg yetkisi ve mal ayrcalklar ya-
nnda eitim gibi, o gnn anlayna gre devletin grev alan iinde sa-
ylmayan bir ksm kamu hizmetinin yrtlmesi yetkisini de elinde tut-
tuundan kitleler zerinde byk nfuza sahip bulunuyordu.
Papal yanma alarak evrensel bir politika gden bir devlet iin kili-
senin bu durumu, br devletler zerinde hi deilse manev otorite kur-
mann bir arac idi. Oysa ki br devletler asndan kilise, devlet iinde
devletin egemenlik haklanyla elien bir kurum grnmne brnm-
(185) S. Tanilli, a.g.e., c. 2, s. 475; A.W.Ziegler, Religion, s. 280-281.
t. Nitekim devletler, katolik kilisesine bu itham sk sk yneltmiler ve
ruhban "Roma'nm ajanlar" olarak nitelemilerdir.
"Mill devlet" kavramnn yeteri kadar aklkla belirmedii dnem-
lerde devletlerle kilise arasndaki yetki tartmas henz bu eliki ze-
rinde odaklamyor; stn iktidarn papada m, kralda m olduu konu-
sunda younlayordu. Papalk yanllar "iki kl retisi" gereince bu-
nun papaya ait olduunu savunuyor; krallk yanllar da bu retiyi in-
cil'deki, "imparatora ait olann imparatora, Tanrya ait olann Tanr'ya"
verilmesi gerektiini belirten sze dayanarak iktidarn dnyev alanda
krala, ruhan alanda da papaya ait olduu biiminde yantlyorlard.
Tartma uzlamaya varmadndan devletler yerel kiliseleri, Roma
ile balarn kopararak kendilerine balamak iin bir baka yol buldular.
Bu, katolik inancna bal kalmakla birlikte ynetim bakmndan Papa-
lkla balarn belirli bir lde koparm "mill kilise" forml idi. Byle-
ce egemenler piskoposluklara istedikleri kiileri atayabilecekler, bu yolla
kiliseyi denetim altnda tutacaklar ve mal varlna el koyabileceklerdi.
Kukusuz ki "mill kilise" kavram Papaln evrensellii ile ak bir
eliki iinde idi. Ancak, bujuvazinin gelimesinin yaratt mill devlet
anlaynn eninde sonunda varaca sonucun "mill kilise" kavram olma-
s kanlmazd (186).
Mill kilise akm baka bir takm etkenlerle de birleerek Alman-
ya'da reformasyonun doumunu hazrlarken ingiltere'de Anglikan, Fran-
sa'da da Gallikan kiliselerinin kurulmasna yol at.
REFORMASYON NCES ALMANYA
Katolik kilisesine kar, sonu olarak ondan kopmaya varan en etkili
k, hristiyanl imparatorluun ideolojisi olarak benimseyen Alman-
ya'da gerekleti. Bu bir eliki olarak grlebilir. Bu srete bir baka
eliki de, din zgrln salamak gibi bir ama tamayan, tersine za-
man zaman Roma Katolik Kilisesinden daha byk lde iddete bavu-
ran reform hareketinin, onun hristiyanlar zerindeki tartlmaz otorite-
sini sarsarak bu zgrle giden yolu am olmasdr. Her iki elikinin
de anlalmas iin ncelikle, Almanya'nn reformasyon ncesi siyas ve
toplumsal yapsyla bu dnemde kilisenin durumuna gz atmak gerek-
mektedir.
(186) Mill devletle mill kilise akm arasndaki iliki konusunda: A.W.Ziegler, Religion, s.
280-282; H. G.Wells, a.g.e., s. 197-198.
Reformasyon ncesinde mparatorluk, imparatora gevek balarla
bal ok sayda kent devletii ve prenslikten oluan bir konfederasyon-
du. mparator da, prenslerin kendi aralarndan setikleri seici prensler-
ce (Kurfiirst) seilmekteydi. mparatorluk, gelirleri az, kendisine bal bir
dzenli ordusu, maliyesi ve brokrasisi olmayan, dar yetkili bir kuru un-
vandan ibaretti. Seim yntemi, gerekte kendisi de sadece hassa mlk-
nn senyr olan imparatoru prenslere baml klmaktayd (187).
Asl g ise prenslerin elinde olup onlar da kiliseyi kendilerine ba-
ml klmak ve onun servetine el koymak peinde idiler. zellikle kuzey-
de ticaret burjuvazisi gelimiti ve bu toplum snf pazar ekonomisinin
kurallar gerei, yatrma akacak kaynaklan gereksiz yerlere harcadna
inand kiliseye kar kyordu (188).
Toplumun en alt katmann oluturan kyl smfi da, tarmda geerli
ve soylularca tam anlamyla smrlmelerine yol aan yasalarn ar ko-
ullan altnda bunalm; patlamaya hazr durumda idi (189).
Reformasyon, her toplum smifinm beklentilerinin en ok younla-
t dnemde, din nitelikli grnmekle birlikte burjuva snfnn glen-
mesi sonucu patlak veren bir toplumsal devrim olarak grlmelidir. Ha-
reketin itici gc, evrensel lkleri gerekletirme yerine, mill pazar
oluturarak ticar etkinliini geniletme amac gden burjuva snfdr.
Baz batl yazarlara gre, nasl marksizm 19. yzylda proleteryanm ide-
olojisi olmusa, reformasyonun bir trevi olan kalvenizm de 16. yzylda
burjuvazinin ideolojisi olmutur. Bir baka deyile 19. yzylda marksiz-
min oynad rol 16. yzylda reform hareketi oynamtr (190).
Hareketi soylular, kiliseyi kendilerine baml klmak ve mal varl-
na el koymak; kyller de kendilerini bunaltan smrye kar kmak ve
feodal dzeni ykmak amacyla desteklediler.
Bu dnemde kilise ise tam anlamyla dnyevlemiti. Roma'nn soy-
lu ailelerince seildikleri iin bir eit Roma prensi durumuna den pa-
palar, Rnesans ann zellii olan dnya zevklerine dalmlar; st d-
zey ruhban arasnda lks yaama, adam kayrma, rvet alma, servet
edinme eilimleri olaanst boyutta artmt. nan paraya dklm
olup, para karl gnah balanyordu. Hatt ylesine ki, Roma'daki
(187) S. Tanilli, a.g.e., c. 3, s. 105-106, 147.
(188) S. Tanilli, a.g.e., c. 3, s. 103-104.
(189) S. Tanilli, a.g.e., c. 3, s. 106.
(190) A.J.Toynbee, Der Garg, Band. 1/2, s. 585.
(191) J. Pirene, a.g.e., e. 1, s. 495-497; S. Tanilli, a.g.e., c. 3, s. 108-110; Atlas zur Welt-
geschichte, Band. 1, s. 215.
St. Pierre kilisesinin yapm iin papann kard zel "gnah balama
makbuz'nun (endljans) sat tekeli, ticaret burjuvazisi ile yaplan ya-
rarl ibirlii sonucu, Almanya'nn en byk bankerleri" olan Fuggerler'e
verilmiti. Bu bankerlik kuruluu ald komisyon karlnda makbuz-
lar gielerinde satyordu (191).
Reformasyon byle bir ortamda patlak verdi.
BURJUVA SINIFI VE REFORMASYON
Gemite Avrupa'nn yaad belki tm toplum olaylarnda, toplum
snflar arasndaki elikilerin izlerini grmek mmkndr. Bu nedenle,
Avrupa lkeleri asndan bakldnda "snf sava" kavram salt
Marksn ortaya att bir kuram deil, bu lkelerin toplum yaplarndan
kaynaklanan bir olgudur.
Avrupa'da, kendi iinde trde ve dayanma iinde olan toplum s-
nflarnn ortaya kmasna yol aan neden belki de, toprakta zel mlki-
yetin binlerce yl nceden yerleik bir kurum halini almas, topran tek
elde toplanmas ve miras yoluyla aktanlabilmesidir. Kukusuz ki tarma
dayal bir iktisad yapda, en nemli iktisad faaliyet unsuru olan topraa
sahip olmak, siyas gce de sahip olmak demektir. Bylece siyas ve
iktisad gc ve onlar destekleyen yarg gcn ele geiren soylularla bu
glere sahip olmayan toprakszlar, ya da az toprakllarn oluturduklar,
iktisad temele dayal iki ayr snf ortaya kmt.
Kilise ise esasen kuruluundan beri hristiyan toplumunu ruhban ve
lik olmak zere iki snfa ayrmt..
Tarma dayal iktisad yap iinde bir st snfa geiin hemen hemen
olanaksz oluu bu snflar kendi ilerinde trde hale getirmi ve snf
bilinci ile snf ii dayanmay yaratan en nemli etken olmutur (192).
slm toplumlarnda ise herhalde arazi mlkiyetinin temelde mir
oluu, siyas gcn merkez otorite elinde toplanmas ve slm'n kilise
benzeri bir rgt tanmamas bu toplumlarda, Avrupa tr toplum snf-
larmn olumasn engellemitir.
Burjuva snfnn douuna dein egemenlerin evresinde soylular ve
st dzey ruhban, kendi aralarnda ekiseler de kitlelere kar dayan-
ma iinde olmulardr. Bu, tarma dayal iktisad yapnn rn bir iliki
(192) Erich Fromm, Hrriyetten Ka, s. 67-69.
biimidir. Bir baka deyile feodal yap ve ruhban stnl, tarm toplu-
munun bir rndr. Bu yzdendir ki katoliklik feodalitenin ideolojisi ol-
ma grevini yklenmitir.
^ Ticaret ve sanayinin gelimesi sonucu burjuva snfnn douu Avru-
pa'daki toplum dengesini altst eden ok nemli bir olaydr. Doas gerei
bu yeni smf, tarm toplumunun rn olan yaplanmann, onun yaratt
kurumlarn ve deerlerin tmyle karsnda yer almtr. Onun iin de-
erli olan soyut bir takm din ya da ahlk kavramlar, treler ve gelenek-
ler deildir. O kendi ahlkn, tresini, geleneklerini ve kurumlarn, so-
mut karlara dayandrd dnya grnden gene kendisi kartacaktr.
te reformasyon byle bir ihtiyacn sonunda domutur (193).
Batl yazarlar u nokta zerinde birlemektedirler: 16. yzylda Pro-
testanl mparatorluun, doal kaynaklan en bol, ekonomisi en geli-
mi, en zengin yreleri kabul etmitir ve bu miras bugn dahi srmekte-
dir (194).
PROTESTANLIK
"Soru: Her ikisi de rhiplik yapabileceine gre hristiyanlkta
bir rhiple lik arasnda ne fark vardr?" (195)
"Cevap: Rhip, papaz, ruhan ve benzeri szcklere hakszlk
edilmitir. Zira bunlar bugn, byk bir topluluktan alnarak, "ruh-
ban" denilen kk bir toplulua mal edilmitir. Oysa ki Kutsal Ki-
tap, bunlann aralarnda aynm gzetmemektedir. O, bilginleri ve
kutsanm olanlan (196) "ministros, servos, oeconomos" diye adlan-
drmaktadr ki bu szckler, bakalanna sa'y, inanc ve hristiyan
zgrln vaaz eden "hizmet-krlar, kullar ve khyalar" anlam-
na gelmektedir. Bakn, Aziz Paulus Korintoslular'a 1. Mektubunun
4. bbnda: "Bylece insanlar bizi Mesih'in hizmetileri ve Tann'mn
(193) Reform hareketinin douunda bujuva snfnn oynad rol hakknda: H. Pirenne,
Ortaa Keneri, s. 156-165; Max Weber, Protestan Ahlk ve Kapitalizmin Ruhu, s.
27-31.
(194) Max Weber, a.g.e., s. 27. "Sermye sahipleri ve iverenler, hatta ii snfnn eitim
gormu yksek tabakas, zellikle ada i kollarnda yksek dzeyde teknik ya da
ticar eitim grm personel, protestan zelliklere sahiptir."
(195) Bu kitapk soru, cevap biiminde yazlmtr. nceki sorulara verdii cevaplarda
Luther, liklerin de papazlk yapabileceklerini syledii iin byle bir soru dzenlen-
mitir.
(196) Kutsanmak: Burada, hristiyanlkta ruhban statsne girecekler iin dzenlenen ve
kiiye papa ya da piskoposa kutsallklar verilerek ruhban yetkisi kazandran tren.
Bu trenle ruhban mminleri ynetmek, yinleri icra etmek yetkisini ve liklere kar-
belirlenmi ayrcalklar kazanr.
mjdesinin khyalar gibi grsnler" diyor. Ne var ki, sanki likler
hristiyan deillermi gibi, bu khyalktan ylesine dnyev, da d-
nk ve grkemli, korkun bir g ve iktidar dodu ki, gerek
dnyev g bununla hibir biimde boy lemez. Bylece hristi-
yan kutsallnn, zgrlnn ve inancnn btn anlam ve bizim
isa'dan aldmz her ey, hatta onun kendisi ortadan kalkyor. Biz
ise insanlarn yaptklar bir sr yasay ve onlarn eylemlerini ka-
bul ederek dnyann en yeteneksiz insanlarnn uaklar olduk."
(Martin Luther'in 1520 ylnda papaya gnderdii "Bir Hristiya-
nn zgrl" adl risleden. Helmut Gollwitzer, Luther, Frank-
furt / M. und Hamburg 1956, s. 84).
Roma Katolik Kilisesinden ayr bir protestan kilisesinin kurulmasy-
la sonulanan reformasyon lkemizde, kilisenin birey zerindeki otorite-
sine son veren bir dnce ve din zgrl hareketi olarak tantlr.
Oysa ki reformasyonun dnce ve din zgrln yerletirmek gibi
bir amala uzaktan yakndan ilgisi olmad gibi, otorite konusunda tm
yapt da, onu papadan alarak dnyev egemene (kral, prens) vermek ol-
mu; yani Protestanlkta otorite el deitirmitir. Hristiyan ilhiyatma
getirdii en nemli deiiklik ise, incil dndaki metinleri geersiz say-
mak olmutur.
lkemizde bilinenin tersine reformasyon hogrden son derece uzak
ve kat bir yntemle yrtlm; yer yer iddete bavurulmutur. Bu a-
dan protestan kilisesinin katolik kilisesinden hibir fark yoktur. u unu-
tulmamaldr ki reformasyon bir mistik akm deil, bir toplumsal patla-
madr. Bu yzden onun, bu tr devrimlerin kullandklar yntemlere ba-
vurmu olmasn yadrgamamak gerekir.
Reformasyonun asl yapt, bireyle kilise ve kilise ile devlet arasn-
daki ilikilerde yeni bir dzenleme getirmek olmutur.
Hareketi, bir katolik ilhiyat olan Martin Luther, 1517 ylnda Al-
manya'nn Wittenberg kentindeki bir kiliseye ast, papay, Roma Kato-
lik Kilisesini ve kilise dogmalarn eletiren 95 maddelik bir bildiriyle
balatmtr. Luther'in eitli eserlerindeki balca grleri ylece zet-
lenebilir:
1) Din konularda bavurulacak tek kaynak incil'dir; konsil kararlan
ve kilise dogmalan deildir. ncil'i yorumlamak ise kilisenin tekelinde ol-
mayp bunu, okuyup anlayabilen herkes yapabilir (197).
(197) Bu amala Luther, o gne kadar almanca evirisi bulunmayan incil'i ltinceden al-
mancaya evirmitir.
2) Tanr'm ruhaniyetinde herkes eittir. Bu nedenle likle ruhban
arasnda hibir fark ve ruhbann like stnl, yoktur. Likler papaz-
lk yapabilecekleri gibi, rhipler de evlenebilirler.
3) Kilisede hiyerari olamaz. Papann ve piskoposlarn hristiyanlar
zerinde, onlara hizmet dnda yetkileri yoktur.
4) Ayr bir kilise hukuku olamaz. Hristiyanlkta cemaat bir hukuk ki-
isi deil (198), ancak bir inananlar topluluudur.
5) Cemaat papaz olarak kimi seerse bu grevi ve kutsama iini o ya-
par (199).
6) Ruhan imparatorluunda Tanr bizzat hkm srer. Bu nedenle
gnahlar ancak o balayabilir. Tanr dnda kimsenin, papa ya da pis-
koposun byle bir yetkisi yoktur.
7) Dnyev iktidar Tanr tarafndan verilmitir. Bu yzden dnyev
egemen Tanr'nn grevlisidir. Bu sfatla o ktleri cezalandrmak, din-
darlar korumak ve hristiyanlk retisinin benimsetilmesini denetlemek-
le grevlidir. Devlete zorlayc g bu nedenle, gnahlara engel olmas
iin verilmitir.
8) Yeryzndeki tek otorite dnyev iktidardr. Papann dnyev hi-
bir yetkisi yoktur ve imparatora stn deildir. Ancak dnyev iktidar da
ruhlar iin yasa koyamaz (200).
Grld zere Luther, kurduu yeni kiliseyi papann elinden ala-
rak devlete vermekteydi. Bu nedenledir ki papa tarafndan afaroz, mpa-
rator tarafndan da afaroza uygun olarak yasad iln edilmesine karn
kendisini destekleyen ve kilisenin servetini ele geirmeyi bekleyen prens-
lerce korundu. Nitekim protestanl benimseyen yrelerde prensler bu
servete el koydular ve ou, ayn zamanda prenslik blgesinin piskoposlu-
unu da kendi zerlerine alarak kilise zerinde tam bir denetim kurdu-
lar. Luther'de mistik bir nitelie brnen "devlete koulsuz itaat" fikri,
onun ncil'i almancaya evirerek dilin yaygnlamasn salamas Alman
milliyetiliinin douunda en byk etken oldu. (201)
Protestanln, Luther ve onun ardndan gelen Zwingli dndaki
nc byk ad olan Calvin Cenevre'de, burjuva ahlkn ve kapitaliz-
(198) Oysa ki katolik inancna gre cemaat hem bir hukuk kiisi, hem de Hz. isa'nn kiili-
inde btnlemi bir manev birliktir.
(199) Buradaki "kutsama" szcp ile vaftiz gibi kutsal trenler kastedilmektedir.
(200) A.W. Ziegler, Religion, s. 302-303.
(201) Atlas zur V/eltgeschichte, Band. 1, s. 230-231; J. Pirenne, a.g.e., c. 1, s. 502-503.
min ilkelerini ideolojisi haline getirdii bir cumhuriyet kurdu. Son derece
kat bir uygulama ile "sapkm"lar lmle cezalandrd.
Luther kiliseyi devletin eline vermiti. Calvin ise ondan farkl bir tu-
tumla devleti kilisenin ynetmesi gerektiine inanyordu. Bu nedenle
kurduu devlet bir teokratik cumhuriyettir. Faiz yasan kaldrarak bu-
gnk svire bankaclnn gelimesine de byk katks olan Calvin'in
retisi kapitalizm ideolojisinin ncs saylmaktadr (202).
CUIUS REGIO, EIUS RELIGIO
Reformasyon a tm Avrupa toplumlarnda byk alkantlarn,
ayaklanma ve ideolojik kkenli savalarn yaand bir dnemdir. Zira
burjuva snfnn ortaya k ve kendisine toplum iinde yer aray pek
ok dengeyi altst etmi ve yeni dengeler kurulmasn gerektirmiti. Lut-
her'in k ise, toplumun eitli kesimlerindeki birikimlerin patlamaya
dnmesine yol aan bir kvlcm oldu.
lk patlama Kutsal mparatorluk'ta valyelerden geldi. Ortaa bo-
yunca valyelik nemli bir toplum katman idi. valyeler soylularn bir
alt snf durumunda idiler ve gelirleri iyi olduu gibi mertlik, savalk
gibi, an vlen niteliklerine sahip olduklar varsayldmdan toplum
iinde de saygn bir yerleri vard.
Oysa ki ykselen burjuvazi iin bu nitelikler artk, yel deirmenleri-
ne saldran Don Kiot kadar gln eylerdi. te yandan sava aralarn-
daki gelime de valyelerin, kl-kalkana dayal sava yntemlerini dev-
re d ve onlar isiz brakmt.
Bu ortamda valyeler, kendilerine prens unvan verilmesi ve el ko-
nulacak olan kilise topraklarndan datlmas istemiyle 1522 ylnda
ayaklandlar. Bir yl sonra ayaklanma bastrld. valyelik Don Kiot gi-
bi savam ve onun gibi lmt (203).
1524 ylnda ise byk kyl ayaklanmas patlak verdi. Tarm yasa-
larnn ar koullar altnda bunalan kyl snf gerekte, bir nceki
yzyldan bu yana srekli ayaklanma ortam iinde yayordu. Luther'in
fikirleri onlar iin de fitili ateleyen bir kvlcm oldu. Bir eit proleterya
devrimi nitelii tayan ve sertliin kaldrlmas, baz mallarda ortak
(202) J. Pirenne, a.g.e, c. zl , s. 508-509; Henri See, Modern Kapitalizmin Oluumu, ev:
Selhattinzmen, Baha Matbaas, istanbul 1972, s. 37-38.
(203) Atlas zur Weltgeschichte, Band. 1, s. 233.
mlkiyetin tannmas, vergilerin indirilmesi, feodal dzene son verilmesi
gibi isteklerle ortaya kt iin batl yazarlarca ideolojik ynyle ilkel
bir komnizme benzetilen ayaklanma, prensler ve imparatorun ordula-
rnca kanl biimde bastrld ve sonu olarak feodal dzen 19. yzyla ka-
dar, koullar daha da arlatrlm olarak korundu (204).
Luther, kendi yakt atei gene kendisi sndrd. Her iki ayaklan-
maya da, dnyev egemene koulsuz itaat gerekesiyle iddetle kar kt
ve ayaklanmaclarn kanl biimde ezilmelerini istedi. Onun bu tutumu
gerekte ^formasyonun bir burjuva devrimi olduunun ak bir kantdr
Ne var k yaanan sarsntlardan asl kazanl kanlar prensler oldu Al-
manya da burjuva snf da, Protestanlk hareketi de 19. yzyl balarna
kadar prenslerin egemenliine girdi (205).
Reformasyonun yol at toplumsal sarsnt bu ayaklanmalarla da s-
mrb kalmad. Katolikler ve Protestanlar arasnda balayan atmalar
aralklarla ve zaman zaman iddetlenen karlkl soykrmlarla, 1555 y-
dein
D n Ba
"
1
"
n a
Religionsfriede)
_ Augsburg Din Ban, bu ada Avrupa'da dnce ve din zgrl-
anlaynn egemenle uyruklan arasndaki ilikinin niteliini b-
t^plaklgyla gsteren ve etkilerini bugn dahi srdren bir andla-
_ Andlamann en nemli hkm, ltince szlerle "cuius egio eius reli-
y e (kmm topra, onun dini) diye ifade edilen ilkedir. Bu ilkeye gre,
bir prens katolklk ya da Protestanlktan hangisini semise, o prensli-
in egemenlik alan iinde yaayan uyruklar da o dini benimsemek zo-
runda idiler. Bu ilkeye uymayanlar, bal olduklan dini seen bir baka
prensm topraklanna g edeceklerdi. Bu nedenle din zgrl ancak, o
da gerektiinde yurdunu terketme pahasna katolik
y a
da protestan
inanlarndan bmni seme zgrl anlamna geliyordu. Kukusuz ki
uygulamada seme zgrl hemen sadece prensler ve soylular iin ile-
S.Tanilli, a.g.ec. 3, s. 148,156-158; Ailas zur Wdtgeschickte Band 1 s 2<?S
(205)
S ^ S S S - S r * * * ^ ^ t u ^ l a s zur
( 206)
IZ^Ttl^ *
k0nUdak
* * * * ^ OM*-
(207) A.J. Toynbee, Der Gang, Band. 1/2, s. 626-231; Atlas zur Weltgeschichte, Band. 1, s.
Augsburg Din Bar 'timin topra, onun dini" ilkesinin uygulamas-
nn 1624 ylma kadar tamamlanmasn ngrdnden o yla dein
prensliklerin egemenlik alanlar iinde din birlii salanmt. Bir Alman
yazarna gre bu ilke, 1555-1624 yllan arasndaki serbest g olana ve
kinci Dnya Savandan sonraki youn g dalgasna karn balang-
tan bugne ok az deien bir "din haritas"nn izilmesiyle sonuland.
Yazara gre bu harita "...bugne dein politikay ve seim sonularn da
etkilemitir" (208).
Protestanlk inanc eitli Avrupa lkelerine yayld ve tm Avru-
pa'da protestan ve katolik gler arasnda din savalar 1648 ylnda im-
zalanan Westefalya bar andlamasna dein srd.
NGLTERE'DE ANGLKAN KLSES
"Kral 8. Heny ingiltere'deki dinin, evrensel hristiyanlk dininin bir
paras olmas gerektii dncesinde deildi. 8. Henry ngiliz dini-
nin, Tann' nm varlna hizmet etmekten ziyade kendisine hizmet
etmesini arzuluyordu. Emrindeki meclisler yoluyla dogmalar istedi-
i gibi deitirebildi. Bu deiiklikleri benimsemeyenlerin boynunu
vurdurtmakta herhangi bir glkle karlamad. Manastrlann
datlmas krala gelir getirdi. Bu da onun, ngiliz kilisesinden ayr-
larak ba kaldran katolikleri kolayca alaa etmesini salad."
(Bertrand Russel, ktidar, ev. Erol Esenay, istanbul 1983, s. 85).
Ad konulmam olmakla birlikte "kimin topra, onun dini" szleriyle
zetlenen din politikasnn en arpc ve mill kilise akm sonucu ortaya
kan devlet kilisesi modelinin en zgn rnei ngiliz Anglikan kilisesin-
de grlr.
lgintir ki, ngiliz kilisesinin Papalktan koparak Anglikan kilisesi-
nin kurulmasna yol aan olay, retide yerel kilise ile Papalk arasndaki
anlamazlktan deil, kral 8. Henry'nin evlilii ile ilgili bir ekimeden
kaynakland.
Kraln kans doum yapamamakta, dolaysyla taht vrissiz kalmak-
ta idi. Bu yzden de 8. Henry boanarak bakasyla evlenmek istiyordu.
Ne var ki, kilise yasalanna gre boanmay papann onaylamas gerek-
mekte; ancak kralie Alman mparatorunun yeeni olduu iin papa bo-
anmaya izin vermemekte idi.
(208) E.Gottfried Mahreholz, Die Kirchen ir der Gesellschaft der Bundesrepublik, s. 15;
Frankfurter Mlgemeine Zeitung, 4. Feb. 1991, s. 8.
Anlamazlk zlemeyince 8. Henry 1531 ylnda ingiliz kilisesini
Papalktan ayrarak kendisini, Anglikan kilisesi ad verilen yeni kilisenin
ba iln etti. Kendi atad bir bapiskoposa boanmay onaylatarak ye-
niden evlendi. Anglikan kilisesinin bamsz ve kraln da bu kilisenin ba-
olduu, 1534 ylnda kraln emrindeki parlamentoca yasalatnld. Ba-
mszl tanmayan katolik ruhban zerinde ar basklar uyguland. Is-
rar edenler idam edildiler. Tm devlet grevlilerine, kilisenin bamszl-
n ve kraln sfatn tandklarna ilikin yemin ettirildi (209).
Bundan sonra 8. Henry hristiyan ilhiyatma el att, Parlamentoda -
kartlan bir yasa ile yeni bir ilmihal kabul edildi ve yeni inancn ilkeleri
belirlendi. Katolik olsun, baka protestan gruplardan olsun, bu ilkelere
uymayan ruhban ve liklere korkun bir iddet uyguland. 8. Heny'den
sonraki krallar dneminde yaanan baz kargaalara karn lkede,
inanta katolik nitelii ar basmakla birlikte rgtlenme asndan Pa-
palktan bamsz olduu iin protestan saylan Anglikan kilisesi ve kra-
ln kilise iindeki konumu yerleti(210).
Gerekte 8. Henry'nin boanmasnn yol at bamsz kilise konusu
ngiltere'de, uzun srede oluan bir birikimin patlamas saylmak gere-
kir. Birikimi oluturan unsurlarn balcas bu lkede, ykselen burjuva
snfnn etkisiyle glenen mill devlet akmdr. Bu akmn, Papaln
evrensel iktidar retisiyle eninde sonunda elikiye dmesi kanlmaz-
d. Mill devlet ise gl bir merkez iktidar gerekli klmakta idi. Gerek-
ten bu dnemde kraln soylular zerinde tartlmaz bir otoriteye sahip
olduu grlmektedir ki, bu da Papalktan kopmay kolaylatran bir et-
ken olmutur.
te yandan kiliseyi devletletirirken 8. Henry'nin kilise (ve manastr-
larn) topraklarna ve servetine el koyup bunlarn bir blmn krallk
hazinesine mal ederek kalann soylulara datmas hem kendisini g-
lendirmi; hen^ de soylulardan gelebilecek kar koymalar nlemi-
tir(211). \
Bu dnemde hmanizma akmnn etkisiyle kitlelerde dine balln
zayflam ve esasen kilisenin de saygnlm yitirmi olmas, bamsz
kilise kurulmasn kolaylatran etkenler arasnda saylmak gerekir.
Bir baka etken de, dnce dzeyinde kitleleri etkileyen ve kilisele-
rin Papalk'tan koparak devletlerin otoritesine tbi olmalarn ngren
(209) A.Vf.Ziegler, Religion, s. 311.
(210) Bertrad Russel, ktidar, s. 84-86; A.W. Ziegler, Religion, s. 311-313.
(211) B. Russel, ktidar, s. 85.
"Erastusculuk" retiidir. Erastus adl bir svirelinin bu konudaki g-
rleri krallarn eylemlerine de dayanak olmutur (212).
FRANSA'DA GALLKAN KLSES
Bugnk Fransa, tarihte "Galya" ad verilen lkenin bir blm top-
raklar zerinde yer almaktadr. M.. 51 ylnda Romallar igal edinceye
dein Galya'nm yerli ahalisi olan Keltler bamsz bir devlete sahiptiler.
Kendilerine zg dinleri, ayr bir kltrleri ve dilleri vard.
Roma istils Keltler'i ltinletirdi ve franszca bu karmdan dodu.
Ne var ki, Ltin kltr evresine girmekle birlikte Galya'nn yerli halk
bamszln yitirmi olmay iine hibir zaman sindiremedi ve Roma'y
daima istilc olarak grd. Galyal kimliini unutmad ve frsat bulduk-
a Roma'ya kar ayakland (213).
Cermen istils srasnda Galya bu kez de, en gl Cermen kavmi
olan Franklar'm eline geti. Romallar ile olan ilikinin tersine Galyallar
egemen, fakat kltr dzeyleri dk Franklar kendi ilerinde erittiler.
Bu kez de Cermen asll Franklar ltinletiler. Bugnk Fransz ulusu,
ilerde Normanlar'm da katlmasyla oluan bu karmdan dodu (214).
Tarihiler bu istillarda Galya halknn z kimliini olabildiince ko-
ruduunu ve yeni bir ulus olarak ortaya kan Fransz toplumuna da bu
sre iinde edindii birikimleri aktardn belirtmektedirler. Bu biri-
kimlerden bir tanesi de istillarn etkisiyle gelien, bamszlk konusun-
daki duyarllktr.
Bu tutumdur ki, dnyada katolik ruhunu en iyi zmsemi olan ve
kendisini "kilisenin ilk kz" (215) diye adlandran Fransa'y Roma Kato-
lik Kilisesinin bandaki papa ile sk sk kar karya getirdi. Buna bal-
ca iki neden gsterilebilir: Bir kere kilisenin lke dnda Roma'da bulu-
nan bir baka devlete, yani Papala bal bulunmas, Fransa'nn ege-
menlik konusundaki duyarlyla atmaktayd. stelik Papalk hristi-
yanln evrensellik anlay gerei, bu ilkeyi temsil eden Cermen mpa-
ratorluunun, yani Fransa'nn kara Avrupa'sndaki en byk siyas raki-
binin koruyuculuu altnda idi (216).
(212) Erastusculuk iin bkz: B. Russel, iktidar, s. 86; Meydan-Larousse, "Erastus" madde-
si.
(213) E.R. Curtius, a.g.e., s. 62.
(214) E.R. Curtius, a.g.e., s. 64-65.
(215) "Pille ainee de l'Eglise" Bkz: Alain Peyrefitte, Le Mal Franais, Tome: I, Librairie
Plon, Paris 1976, s. 399 vd.
(216) E.R. Curtius, a.g.e., s. 68-70, 125.
Tm bu nedenler Fransa'da, adna "Galiikanizm" denilen mill kilise
akmn ortaya kard. Ancak Almanya ve ngiltere'deki benzerlerinden
farkl olarak Fransz mill kilise akmnn amac katolik kilisesinden kop-
mak deildi. Tersine protestanlk Fransa'da kanl biimde ezildi ve tutu-
namad. "Galya" adndan esinlenilerek "Gallikan kilisesi" ad verilen
Fransz mill kilisesi katoliklie derinden balyd. Ama dnyev konular-
da papann evrensel otoritesini reddetmekte ve bu otoritenin sahibi ola-
rak kral grmekte; ruhan alanda ise en yetkili karar mercii olarak papa-
y deil, st dzey ruhbann bir araya gelmesiyle oluan konsilleri tan-
makta idi. Papa konsillerin kararlarna tbi olmalyd (217).
Gerekte baz yazarlar Gallikan akmnn balangcn, Galya'da hris-
tiyanlm yerlemee balad 3. yzyl sonlarna kadar gtrmekte ve
Galya katolik kilisesinin her dnemde Papala kar nisb bir bamszl-
a sahip olduunu belirtmektedirler (218). Bununla birlikte bu bamsz-
lk akmnn, "Gallikan zgrlkleri" ad verilen ilkelerinin devlete yasa-
latrlmas 1438 ylnda olmutur.
Ancak Gallikan kilisesinin Papalktan bamsz kimliini gerek an-
lamyla kurumlatran kii, 17. yzylda hkm sren Fransa kral 14.
Lui oldu. Dneminde kralln merkez otoritesi olaanst derecede ar-
tan ve hemen tm kamu hizmetlerini bu otoritenin kapsamna alan 14.
Lui, lkedeki st dzey ruhbanla Sorbonne niversitesinden de ald
destekle 1682 ylnda Gallikan kilisesinin ilkelerini ieren drt maddelik
bir ferman yaynlad (219).
Fermann birinci maddesinde dolayl ifadelerle kilisenin iki kl -
retisi reddedilmekte ve onun yerine ncil'deki nl "mparatorun eyleri-
ni imparatora, Tanr'nn eylerini Tanrya deyiniz" szne yer verilerek,
ruha gcn Tanr tarafndan kiliseye dnyev ilere karmak iin de-
il, ruhlar iyiletirmek iin verildii; bu nedenle dnyev egemenlerin
dnyev konularda kiliseye tbi olmadklar; kilise otoritelerinin onlar
grevlerinden alamayacaklar, ya da uyruklarnn andlarm zemeyecek-
leri; zira her iktidarn kayna Tanr olduuna gre dnyev egemenlere
de iktidarn Tanr tarafndan verilmi olduunun kabul edilmesi gerekti-
i belirtilmektedir.
br maddelerde ise Gallikan kilisesinin ana ilkeleri anmsatlmakta
ve zellikle konsil kararlarnn papann zerinde olduu, Gallikan ilkele-
(217) E.R.Curtius, a.g.e., s. 68-70,125.
(218) R.Honig, a.g.e., s. 50 vd.
(219) Ferman metni iin: Proklamationen und Manifeste, Band. 1, s. 111.
rinden dnlemeyecei ve yerel kilise onaylamad takdirde, itikat konu-
larnda papann verecei kararlarn "deimez olmad" vurgulanmakta-
dr.
Fransa'da monarinin en gl dayanaklarndan biri olan Gallikaniz-
min, 1789 devriminde krallkla birlikte yklp gitmesine karn, ilerde or-
taya kacak olan lisizm akmn da byk lde etkiledii kabul edil-
mektedir.
BENC BOLUM
LKLE DORU
AKIL TANRISI
Ortaan bat Avrupa'snda dnce hayatnn odak noktas kilise-
dir. Bir batl yazarn dedii gibi: "Kilise ortaaa hkmeden en byk
gtr. Onun dnda asla bilim yoktur. Ortaa bakmndan felsefe yap-
mak akideyi (dogmay) aklamak, onun sonularn gelitirmek, onun
doruluunu kantlamaktr" (220).
Kilise bu arlyla ortaan ilk yarsnda, zellikle ilk yzyllarda
bat Avrupa toplumlarn derinden etkilemi ve bu toplumlara, bugn
adna "bat uygarl" denilen deerler btnnn oluumunda nc ve
retici bir grev yapmtr.
Ne var ki bat hristiyanlnm belirleyici zellii olan dnyev ve
ruhan gler ayrmnn sonucu olarak bu toplumlarda dengenin korun-
mas ancak, her iki gcn de kendi snrlar iinde kalmasyla mmkn-
d. Oysa ki katolik kilisesi ruhan snr ap dnyev alana, ya da devlet
ruhan alana girince devletle kilise arasnda kanlmaz bir sava balad
ve bu savan sonucu, kilise birliinin paralanarak yerel mill kiliselerin
douu oldu. Bat hristiyanlnda kilise artk otorite olmaktan kmt.
Kilisenin otoritesinin sarslmasnn dnce alannda yapt en
nemli etki, koyduu kalplarn krlmas, ve bat Avrupa fikir hayatnn
nndeki engellerin yklmas oldu. Bunun ardndan gerek msbet bilim-
lerde, gerekse felsefe alannda deta bir patlama ortaya kt.
Kukusuz ki hristiyan bat dnyasnn bu noktaya gelmesinde tek et-
ken olarak devletle kilise arasndaki yetki, atmasn grmek yanl ola-
caktr. Burjuva snfnn domasyla kapitalizmin gelimesi; rnesansla
toplum yaamna dnyev zevklerin yerlemesi; reformasyonla kilise-
nin eletirilmez olmaktan kmas; coraf keifler sonucu insanlarn
dnyaya ve olaylara bak alarnn genilemesi; msbet bilimlerde ve
teknik alanda elde edilen ilerlemeler ve iktisad gelime, karlkl etkile-
(220) A. Weber, a.g.e., s. 138.
im iinde bu sonuca ulalmasnn balca nedenleri olarak saylmak ge-
rekir.
Bylece 17. yzyldan itibaren Avrupa, yerlemi her yargnn, her
toplumsal deerin, hatta Kutsal Kitabn serbeste eletirilebildii bir d-
neme girdi. "Aydnlanma a" ad verilen bu an nde gelenleri artk
piskoposlar ve keiler deil, bilginler ve filozoflard. "nsan ruhunun,
kendi dndan gelen etkilerden arnarak bilinle ve salt kendi dnce
gcyle gemite yaananlar eletiriye tbi tutmas ve onlar yeniden
dzenlemesi abas" (221) olarak tanmlanan "aydnlanma"nm tand en
yksek deer, hatta tanrs "akl" idi. Nitekim bu srecin sonunda Fran-
sa'da patlayan devrimin katoliklii kaldrarak yerine ikame etmek istedi-
i din de "akl dini" (la culte de la Raison) oldu.
nan yerine akl egemen klma akmnn ilk en nemli rn, kuru-
cusu nl "dnyorum, yleyse varm" sznn sahibi Descartes'm
rasyonalizmi (aklclk) idi. Descartes'm akl yrtme yoluyla geree
ulamada bavurduu yntem "phe"dir. Geri onun aklcl phe ile
balayp sonunda gene Tanr'ya varyordu. Ama, temel zellii akl yrt-
me olan bu dnem ruhculuktan maddecilie, Tanr'ya inantan tanrtan-
mazla kadar dalan bir yelpaze iinde bir dizi felsef akm yaratt. Bu
akmlarn bir ksm da soyut dnce alanndan karak, siyas, hukuk,
iktisad sistemlere temel oluturdu (222).
te yandan yeni dnemin serbest dnce ortam Fransa'da burjuva
snfn harekete geirerek, Avrupa'y alt st eden 1789 devriminin patla-
masnda en byk etken oldu.
DEVRM
Fransa'da devrim 1789 ylnda patlak verdi. Bu, bat Avrupa tarihin-
de her byk toplumsal olayda izleri grlen bir toplum snf hareketiy-
di. Devrimi kentlerde yaayan burjuva snf hazrlam, o yapm, o yn-
lendirmiti. Kyller ve kentler proleteryas sadece onun bu nlenemez
ykseliine yardmc olmulard. Onlar devrimin "baldn plaklar" idi-
ler(223).
(221) Max Apel, Philosophisches Wrterbuch, s. 36.
(222) Descartes ve rasyonalizm konusunda: Descartes, Felsefenin ilkeleri; M. Apel, a.g.e.,
s. 62, 234-235; Prof. Dr. S. Hayri Bolay, a.g.e-, s. 223-226; A. Weber, a.g.e., s. 222-
226. Burada Descartes'm rasyonalizminin de ikinci (dalist) bir felsefe olduunun be-
lirtilmesi gerekir.
(223) Devrimde soylular devrimcilere bu anlamda "Sans-culotte" (klotsuz) adn takm-
lard. Bu deyim daha sonra "yurtsever, cumhuriyeti" anlamlarnda kullanld. Bkz:
Petit Larousse, s. 922.
LKLE doru 121
Burjuvazinin nnde, ykmay hedef ald, rakibi kurum vard:
Monari, aristokrasi ve kilise. Burjuvazi bunlar ykt ve onlarn ayrca-
lklarn kendisine mal etti.
Devrim ncesi Fransz toplumu incelenirse bu gelimenin kanlmaz
olduu grlr. Monari yzlerce yldr soylularla st dzey ruhban ken-
di evresinde toplamt ve rejim dayanan, bu kesimin dengeli bir i-
birlii iinde yaamasnda buluyordu.
Sonu olarak feodal ilikilere dayanan bu rejim, tarm toplumu aa-
masnda rahatlkla ilemiti. Zira monarinin de, soylu ve ruhban snfla-
rnn da rgtlenmesi tmyle bu toplum yapsna gre ayarlanmt. Bu
rgtlenme biimi yazl, yazsz yasalarla, gelenek ve rflerle gvence al-
tna alnmt.
Ama toplum yaamna yeni giren burjuva snf iin tm bu kaytlar
gerekte, onun toplum iinde hak ettii yeri almasna birer engeldi. u
halde bunlarn ve bunlarla birlikte temsilcilerinin de yklmas bir zorun-
luluktu.
Burjuva snfnn elindeki kozlar gznne getirilirse bu sava onun
kazanmas iin gerekli koullarn var olduu grlr. Bir kere gelien
iktisad ve ticar ilikiler sonucu sermaye onun eline gemiti. Soylular
salt unvanlar, yava yava elden karmaa baladklar babadan kalma
mlikneleri ve devlet zoruyla elde tuttuklar, artk fazlasyla gze bat-
maa balayan ayrcalklaryla kalakalmlard. Yzyllarn birikimiyle
halkta bunlara kar oluan kskanlk duygulan, glerini yitirmee
baladklarnda nefrete dnmt. stelik, Fransz tarihilerinin ka-
bul etmemelerine karmbu soylular byk ounlukla Frank, yani Cer-
men asll yabanc ftihlerin torunlan idiler (224).
te yandan, kaynan rasyonalizmden alan her trl felsefe akm
doru ya da yanl, hakl ya da haksz, oklann toplumdaki yerleik deer
yarglanna evirmiti. Byk ounluu "zgr dnceli" olarak adlan-
drlan aydnlar 17. yzyldan beri her kurumu da kyasya eletiriyor,
alaya alyor; ksaca onlarn halkn gznde itibarlarm yitirmeleri iin ne
gerekliyse yapyorlard. Voltaire gibi ngiltere'yi tanm olanlar bu lke-
yi, parlamentonun her trl ktlkten arndrd ideal bir rnek olarak
tantyorlard. Kuzey Amerika'da da ngiliz smrgeciliine son verilerek
(224) Fransa'nn devrim ncesi siyas ve toplumsal yapsyla hukuk kurumlar hakknda:
A. Aulard, Fransa nklbnn Siyas Tarihi, c. 1, s. XIII-LH, mtercim Nzm Fo-
roy'un incelemesi. Fransz soylularnn Cermenlikleri konusunda: E.R. Curtus,
a.g.e., s. 67.
bir cumhuriyet kurulmas Fransz aydnlarn cumhuriyeti akmlar be-
nimsemee yneltmiti. ngiltere'den yaylan iktisad liberalizm siyas li-
beralizmi de beraberinde getiriyordu. Tm bu fikirler kentlerde kurulan
ve byk ounluu Amerikan masonluundan etkilenen kulplerde s-
rekli olarak tartlyor, gelecekteki toplum hareketlerinin fikir ortam
buralarda hazrlanyordu (225).
Ksaca sylemek gerekirse, zaman burjuva snf lehine iliyordu.
Yzyllarn sekin snfnn yerlerini artk, soyut ahlk deerler yeri-
ne parann egemenliini kuracak olan yeni bir sekinler snfna brakma-
lar zaman gelmiti.
Fransa'da devrim byle bir ortamda gerekleti. Monariyle birlikte
Gallikanizm de yklp gitti; ancak baz ilkeleri, ilerde "liklik" ad verile-
cek olan rejim iinde yeniden ortaya kt.
DEVRMN DN POLTKASI
"Mill Meclis.
1. Kilisenin tm mal varlnn illerin, gzetimi altnda ve onla-
rn belirleyecekleri dzenlemelere uygun olarak, ibadet giderlerini
karlayabilmesi, ruhbann cretini deyebilmesi ve fakirlere yar-
dm edebilmesi iin ulusun emrine verilmesine, karar ver-
mitir."
(Fransa'da kral henz devrilmeden nce, metni devrimin Mill
Meclisince kabul edilip kralca onaylanan bildiriden, Proklamatio-
nen und Manifeste zur Weltgeschichte, C.l, s. 153).
"Daha sonra geriden bana sivri bir tc, srtna uzun bir cbbe
giydirilmi, kuyruuna armha gerilmi isa'y gsteren hala Kut-
sal Kitap ve incil balanm bir eek geliyordu. Onlarn ardndan,
kiliselerden yama edilmi kutsal kseler,-vazolar, okunmu ekmek
kaplan yklenmi bir sanklot (baldnplak) topluluu ve en niha-
yet de "Kahrolsun asiller! Yaasn Cumhuriyet! Yaasn giyotin!" di-
ye baran bir kalabalk ilerlemekteydi."
(Devrim dneminde hristiyanlk aleyhinde yaplan bir gsteri-
Pierre Gaxotte, Fransz htilli Tarihi, Varlk Yaynlan, istanbul
1962, s. 220).
"Bu direktr (Fransz devriminde 1795-1799 yllan arasnda l-
keyi yneten ve be direktrden oluan kurulun yesi Lepaux) bir
frsattan yararlanarak bakan meslekdalanna, kendi kurduu din
(225) Pierre Gaxotte, Fransz htilli Tarihi, s. 35-48.
hakknda uzun bir konferans verdi. Bakanlardan ou ona baar
diledikten sonra Dileri Bakan Talleyrand yle dedi: Bana kalr-
sa sadece unu syleyebilirim: Isa, dinini yaymak iin haa gerilme-
yi gze ald ve sonra tekrar dirildi. Siz de buna benzer bir ey yap-
may denemelisiniz."
(Arnold J. Toynbee, Der Gang der Weltgeschichte, Band. 1/2, s.
640).
Devrimin amar en ok kilisenin yznde patlad. Geri kral ve kra-
lie de idam edilmiler; soylulardan, balarn giyotinden kurtarabilenler
ise varlarn yoklarn brakarak yurt dna kamlard. Ama ayrca tah-
kir ve alay edilerek, kk drlerek, ruhban zerinde dinlerini inkr
ettirmee kadar varan basklar uygulanarak cezalarn en arna arpt-
rlan kilise oldu. eitli aamalarda uygulanan bu tr basklara verilecek
birka rnek, devrim sresince kiliseye kar taknlan tutumun nitelik
ve amacn gstermee yetecektir.
Devrimcilerin bu konuda ilk yaptklar, kilisenin ondalk vergisini ve
br gelir kaynaklarm kaldrmak oldu. Ruhban devlete crete, yani
iktisad bakmdan devlete baland. Daha sonra "ruhban anayasas" deni-
len bir yasa hazrlanarak ruhban atanmas katolik, protestan, musev ya
da tanrtanmaz, tm halkn katlaca bir seime baland. Devlet bor-
larn kapatmak zere kilise mlk millletirildi. Bunlar byk lde
ve deerlerinin altnda bedellerle burjuvalara satld. Ardndan yeni ruh-
ban atanmas durduruldu ve din tarikatlar kaldrld (226).
Bu srada Papa ruhban anayasasn takbih etmiti. Devrim hkmeti
ise tm ruhban bu anayasaya and imee zorluyordu. Sonuta piskopos
ve papazlarn, and imeyi reddeden yardan fazlas kiliseden atld (227).
21 Ocak 1793'te kralla kralienin idari edilmelerinin ardndan kilise
ve ruhban aleyhtarlnn boyutlar da byd. nce, hristiyanlm son
izlerinin de ortadan kaldrlmas iin yeni bir takvim hazrland. Pazar
yinlerinin engellenmesi amacyla pazar gnleri tatil olmaktan karld.
Ruhbann cretleri kesildi, geleneksel giysilerini giymelerini yasakland;
meydanlarda ve gze arpan yerlerde bulunan halar ve din tasvirler
kaldrld. Kiliseler ibadet d ilere tahsis edildi. Szgelii Paris'te bir ki-
lisede balo dzenlendi (228).
Btn bunlara bakarak Fransz devrimcilerinin dinsiz olduklar sa-
nlmamaldr. Onlar gerek, hem de banaz dindarlar idiler. Ancak dinle-
(226) P. Gaxotte, a.g.e., s. 123-127.
(227) P. Gaxotte, a.g.e., s. 124-131.
(228) P. Gaxotte, a.g.e., s. 268-271.
ri katoliklik ya da protestanlk deil, "akl dii" (la Culte de la Raison)
idi. Katoliklii ortadan kaldrarak Fransz halkna bu yeni dini benimset-
mek iin inanarak aba gsteriyorlar; bu uurda giyotini iletmekten ka-
nmyorlar; bugnn insanna gln de gelse, halkn gznde katolikli-
i kltmek ve akl dinini yceltmek amac tayan yinler dzenliyor-
lard. lerinden bir ksm da yeni yeni dinler retiyorlard.
Mill Devrim Meclisi 10 Kasm 1793 tarihinde akl dinini resmen ka-
bul ettiini aadaki bildiriyle Fransz halkna duyurdu:
"Paris halknn bir Meclis yesi araclyla ilettii rica zerine Mill
Devrim Meclisi devlet kilisesinin bundan byle "akl tapma" olarak ad-
landrlmasna karar vermitir."
"Cumhuriyet adna devlet geici yrtme kurulu btn idar ve adl
mercilere iliikteki yasay kaydetmelerini ve kendi il ve ilelerinde
okutmalarn, yaynlatmalarn, yasann yrtlmesini ve sonucun de-
netlenmesini salamalarn emreder ve onlar bununla grevlendi-
rir."^)
Bir sre sonra Meclis yeni dinin onbe maddelik ilmihalini yasala-
trd. Bu yasann birinci maddesine gre akl dininin tanrs 'Yce Varlk"
adn tayordu ve lmszd. kinci ve nc maddelerde Yce Varlk'a
kar mminlerin devleri saylyordu. Daha sonraki maddelerde ise yeni
dinin bayramlar dzenleniyordu. (230) Paris'teki nl Ntre Dame kili-
sesi akl dininin merkezi oldu ve Fransa'nn eitli yerlerinde bu yeni tan-
r iin yinler yapld.
Gereki Napolyon'un ilk ilerinden biri bu maskaralklara son ver-
mek oldu.
Burada bu kitabn konusuyla ilgili bir ekleme yapmakta yarar vardr.
Fransz devriminde, Trkiye'de sanld gibi ne "liklik" ya da ona ben-
zer bir kavram, hatta ne de bu adlar vardr. lerde belirtilecei gibi bu
kavramlar 19. yzyln ikinci yarsnda ortaya kmtr.
NAPOLYON DNEM VE 1801 KONKORDASI
"Birinci Konsl Napolyon'a sadece, hereye ramen Fransa'nn
katolik olduunu ve bu yzden onu yeni bir dini kabule zorlamak-
tansa, eski dini yeni. efendinin safna ekmenin daha basit ve siyas
(229) Proklamationen und Manifeste, Band. 1, s. 163.
(230) P. Gaxotte, a.g.e., s. 275-277.
bir davran olacam kefetmek kalyordu. (Arnold J.Toynbee, Der
Gang der Weltgeschichte, Band. 1/2, s. 640)
"Ftihler sabrl olmak ve her dini korumak zorundadrlar. Ben
Msr'da, Peygamber'in yandalarna kendimi mslman gsterdi-
im iin baarl oldum. Fransa'da (katoliklikten) baka bir dini yay-
ma olana yoktur. Orada byle bir din iin yeterince mmin bulu-
namaz."
"Papa ile, btn ilikileri dzenleyen ve bu dzenlemeyle inanl
katolikleri kendi yanma eken bir konkorda imzaladm. Papa'y ya-
nma almak zorunda idim; bylece dinin en yksek ba ben imiim
gibi, onun efendisi olacaktm." (Napolyon'un anlarndan. Napoleon,
Erinnerungen und Gedanken, Goldman, Mnchen 1961, s. 160).
Devrimin din siyaseti katolik kilisesini, ruhban anayasasn kabul
edenler ve etmeyenler olarak ikiye blm ve halk arasnda saysz iddet
olayna yol aarak lkeyi kargaaya srklemiti. Devrimin simgesi olan
giyotin artk bizzat devrimcileri de yiyordu. Byle bir ortamda gl bir
ele duyulan ihtiya, 1799 yl sonunda gerekleen bir hkmet darbesiy-
le gen ve ihtirasl general Napolyon Bonapart' ibana getirdi. lke y-
netimi "Konsllk" ad verilen kiilik bir kurula verildi ve Napolyon
byk yetkilerle Birinci Konsl oldu (231).
Ordudan ald gle ierde dzeni salayan Napolyon 1801 ylnda
Papalk'la bir konkorda imzalad (232). Gerekte onun bu tutumunu dine
olan ballyla yorumlamak yanltr. O, kalbi kafasnda olan birok po-
litikac gibi bu ilikiden yararl sonular bekliyordu. Bu tutumuyla nce-
likle lkedeki kargaaya son vereceini, katolik kitleleri ardndan srk-
leyeceini ve bir sonraki aamada da Papa'nm elinden tc giyerek bat
mparatorluu'nu dirilteceini hesaplyordu. (233)
Konkorda halka, 1802 ylnn Nisan aynda Paris'te kiliselerin an
sesleriyle duyuruldu ve devrimcilerin "akim tapma"na dntrdkleri
Notre-Dame kilisesinde dzenlenen bir yinle kutland. Napolyon 18 Ni-
san 1802 tarihli bildirisinde olay yle duyuruyordu:
"Franszlar! Yurt sevgisiyle yaplan devrimde birden bire aranzda,
aileleriniz iine ayrlk tohumlar eken, parti atmalarn alevlendiren
ve dmanlarnza yeni umutlar veren din kavgalar patlak verdi."
. "...Bu kargaay ortadan kaldrarak dzeni salamak iin dini yeni-
den kendi temeline oturtmak gerekliydi ve bu da ancak, ona gerek dee-
(231) P. Gaxotte, a.g.e., s. 327-332.
(232) Konkordam hazrlanyla ilgili olarak bkz: A. Aulard, a.g.e., s. 1012 vd.
(233) A.W. Ziegler, Religion, s. 376-377.
rii vermekle mmknd. Akl ve yzyllarn bize gsterdii rnekler, g-
rleri birbirine yaklatrmak ve kalbleri birletirmek iin Papa'ya ynel-
meyi emrediyordu."
" Ve sizler, kendilerine protestanlk inancn seen yurttalar! Ya-
sa sizleri de ayn lde koruyuculuu altna ald." (234)
1801 konkordasyla katolikliin serbeste icras kabul ediliyordu.
Geri o artk, devrimden nce olduu gibi devlet dini deildi. Ama halkn
ounluunun dini olarak, tannan br dinler olan (235) protestanlk ve
musevlik yannda ayrcala sahipti. Katolik kilisesi devrimden nce ol-
duu gibi Papala balanyordu. Ruhan eyaletler (Dizese) yeniden
oluturuluyor, buralara piskopos atama yetkisi Birinci Konsl'e veriliyor-
du ki, bu koul Gallikanizmin en nemli ilkelerinden biri idi. Piskoposlar
ise kendi blgelerindeki cemaatlarn papazlarn, hkmete uygun g-
rlmemi olmamalar kaydyla kendileri atayacaklard. Piskoposlar ye
papazlar, metni Roma'da dzenlenen bir ballk and ieceklerdi. Papa-
lk, devrimde milliletirilen kilise mlknden feragat ediyordu; ancak
salt din amaca hizmet eden binalar kiliseye geri verilecekti. Papa ve
Konsl karlkl olarak birbirlerine eli gndereceklerdi. (236)
Konkordanm ardndan karlan baz yasalarla kilisenin devlete ba-
mll glendirildi. Szgelii katolik ve protestan ruhban devlete ayl-
a baland; meden nikhn kilise nikhndan nce kylmas hkm ge-
tirildi. Bununla birlikte katolik kilisesi Fransa'da, devrimde yitirdii ay-
rcalklarn bir blmn tekrar kazand. (237).
1801 konkordas Fransa'da, 1904 ylnda devlete tek tarafl olarak
feshedilinceye kadar yrrlkte kald. Birinci Dnya Savandan sonra
Fransa'ya katlan Alsas-Loren blgesi iindeki illerde ise bugn de yrr-
lktedir (238).
(234) Proklamationen und Manifeste, Bard. 1, s. 169-171.
(235) Tannan din (culte reconu): Bir dini devlet dini kabul etmesinden farkl olarak "tan-
nan din" devletin, lkesinde inananlarca icra edilebilmesine izin verdii dini ifade
eden bir terimdir. Bir lkede devlete tannan din bir ya da birka tane olabilir. Bu
rejimin yrrlkte olduu bir lkede devlete tannm olmayan bir dinin zgrce ic-
ras mmkn olmayabilecei gibi, bu dine inananlar yasalarla getirilen imknlardan
yararlanamayabilirler de.
(236) A.W. Ziegler, Religion, s. 376.
(237) A.W. Ziegler, Religion, s. 377.
(238) 1801 konkordas hakknda daha geni bilgi iin: Eneyclopaedia Universalis, Corpus.
5, s. 272-275; A. Aulard, a.g.e., c. 3, s. 1010-1029.
ALMANYA'DA DNYEVLETRME (SAEKULARSATON)
Devrimin Fransa'da hanedan ykarak dnya gndemine "halk ege-
menlii" kavramn getirdii srada, ok sayda prenslik ve kent devleti-
inden oluan Kutsal mparatorluun da sonu gelmiti. Napolyon ordula-
rnn, mparatorluk topraklan iinde yer alan Ren nehrinin bat yakasn
zaptetmeleriyle balayan sre, mparatorluun dalmas ve kilise ml-
knn dnyevletirilmesiyle (Saekularisation) sonuland. Sebep-sonu
ilikisi bakmndan birbirine yakndan bal olan bu gelimelerin seyrim
izlemek, almancada, franszcadaki "lisizm" kavramna benzer bir anlam
tayan dnyevletirme kavramnn akla kavuturulmasna yardmc
olacaktr.
Hukuk anlamda bu szck ilk olarak, 1648 ylnda imzalanan Weste-
falya bar andlama grmelerinde kilise topraklanmn devletletiril-
mesi karlnda kullanld. Reformasyon dneminde prenslerin kilise
arazisine el koymalar da bu anlamda dnyevletirme saylmakta-
d r ^ ) .
Bununla birlikte katolik kilisesi hl byk miktarda topraa sahip-
ti. 18. yzyln sonlarnda, Kutsal mparatorluk iindeki Bavyera'da ift-
liklerin yzde ellialts kiliseye aitti. Ne var ki artk Avrupa dncesine
egemen olan aydnlanma dnemi dnrlerinin gzlerinde kilise kurum-
lar, retime katklar olmayan gereksiz kurululard. Hem bu bak a-
s, hem de siyas zorunluluklar kilise topraklarnn dnyevletirilmesiyle
sonuland. (240) Bu eyleme "erilen ad, ierii toplum bilimleri alanna
da yaylarak din konusunda gdlecek bir politika trn anlatan bir te-
rim oldu.
1801 ylnda Fransz ordulannn Ren'in bat yakasn zaptetmelerin-
den sonra Napolyon'un Almanya politikas, Kutsal mparatorluun dal-
masn salamaya ynelmiti. mparatorluun evrensel lksne bal
olan lkede henz ulusal birlik dncesinin yerlememi olmas da iini
kolaylatryordu. Napolyon, gney ve bat Almanya'daki prenslikleri
kendi stn egemenlii altnda bir "Ren Birlii" (Rheinbund) halinde r-
gtlemeyi tasarlyordu. Prenslikler ise, Ren'in bat yakasnda uradklan
toprak kayplarn bir baka biimde telfi etmek kaygsnda idiler. Bu
ortamda 1803 ylnda toplanan, Kutsal mparatorluun yasa koyucusu
niteliindeki Reichstag, mparatorluun dier blgelerindeki kilise top-
(239) "Saekularisation" szc ve tarihf geliimi hakknda: Brockhaus Enzyklopa.ed.ie,
F.A. Brockhaus, Wiesbaden 1973, 16. Band, s. 365-366.
(240) A.W. Ziegler-Religion, s. 377.
raklannm Fransz igalinden zarar gren prensliklere datlmas yolun-
da bir karar ald (Reichsdeputationshauptschluss). Karara gre kilise
arazisi dnyevletirilerek (Saekularisation); dorudan doruya mpara-
tor'a bal topraklar da bir eit millletirilerek (Mediatisierung) (241)
bu prensliklere datlacakt. Bu kararn sonucu olarak ruhan prensli-
in, 80 manastr barhiplii ile kilise vakfinm, 18 piskoposluun mlki-
yetindeki topraklarla 200'n stnde manastra el konularak bunlar
prensliklere datld; bir baka deyile dnyevletirildiler (242).
Gelimeler, esasen bir kura unvandan ibaret kalan mparatorluu -
kertmee yetmiti. 1804 ylnda Avustuya kral kendisini mparator iln
etti. Ancak, ayn yl mparator tc giyen Napolyon'un basks zerine
1806 ylnda bu unvandan feragat etti. Bu olayla Alman Ulusunun Kutsal
Roma mparatorluu da tarihe karm oluyordu (243).
Balangta kilise arazisini dnyevletirme anlamna gelen Saekula-
risation szc sonralar toplum yaamnn her alanm; hukuk, ahlk,
gzel sanatlar, bilim vb. din etkilerden arndrmaya ynelik bir akm
(Saekularisierung) anlatan bir terim haline geldi (244).
Yaklak olarak ayn dnemde Fransa'da benzer bir akm olarak orta-
ya kan lisizm (laicisme), 19. yzyln sonlarnda, baz ilkeleri devlete
din politikas haline getirilen ve adna retide "liklik" (laicite) demlen
bir hukuk statnn kabulne yol at.
Almanya'da ise dnyevletirme (Saekularisation/Saekularisierung)
dnce alanndan taarak bir devlet politikasna dnmedi. Her ne ka-
dar Bismarck'n anslyelii dneminde "Kulturkampf' ad altnda, d
grnyle Fransa'daki liklie benzer bir politika izlendiyse de bu da-
ha ok Bismarck'n kiisel giriimi olarak grld ve sonusuz kald. Bu
nedenle Almanya ve Fransa'da izlenen din politikalar birbirinden ok
farkl nitelikte olup Trkiye'de sanldnn tersine Almanya, Fransa an-
lamnda "lik" bir lke deildir.
19. YZYILDA FRANSA
Fransa'da ne 1789 devrimi srasnda yaanan siyas ve toplumsal
olaylarda; ne de ondan nceki akmlar ve politikalarda lisizm ve liklik
(241) "Mediatisierung" szc iin: Brockhaus Enzyklopaedie, 14. Band, Mannheim 1991,
s. 371.
(242) Brockhaus Enzyklopaedie, 16. Band, s. 365-366.
(243) Handbuch der Weltgeschichte, Band. 3, s. 2070.
(244) "Saekularisierung" szc iin: Brockhaus Enzyklopaedie, 16. Band, s. 366; Hand-
buch der Weltgeschichte, Band. 3, s. 2070.
ad verilen kavramlar olmayp, bu gelimelerin her biri kendisine zg
adlarla anlmaktadr. Bunlar sonuta lisizm ve liklie giden yolu a-
mlardr; ama onlarla zde olmalar sz konusu deildir.
Geri bugn baz yazarlar bu kavramlarn kklerini Fransa'nn ok
uzak tarihinde; szgelii 1789 devriminde, ya da mill kilise kurmay
amalayan Gallikanizmde; hatta Henri Pirenne gibileri Merovenjler d-
neminde aramakta ve bu dnemlerde izlenen baz politikalar "lik" ola-
rak nitelemektedirler. Ancak bu tr tanmlamalar tarihilerin sk bavur-
duklar benzetmeler olup, olaylarn kaynaklarna inme zorunluundan
domaktadr. Gerekten mill kilise hareketi (Gallikanizm) sonuta,
Fransa'da yzyllar sonra likliin domasna yol aan bir gelimedir.
Ama bu hareketle, bugn adna liklik denilen uygulama arasnda ok
byk farkllklar vardr. Gallikanizmde kilise monari ile iie ve onun
en byk dayana olduu halde, liklik cumhuriyetiliin rndr ve
temelde devletin kilise ile her trl ilikisine kar olmutur. Gallika-
nizmde katoliklik devlet dini olduu halde, liklikte devlet hibir dini ta-
nmaz. Benzeri deerlendirme devrim dnemi iin de yaplabilir. Bu d-
nemde devletin din politikasna damgasn vuran tutum liklik deil,
kaynan ruhban egemenlii aleyhtarlndan (antiklerikalizm) alan bir
iddet eylemidir.
19. yzyln ikinci yarsna kadar "lik" szc Fransa'da henz bili-
nen basit anlamn koruyor; yani "ruhban snfndan olmayan hristiyan"
karlnda kullanlyordu. Szck, bu anlamn gene korumakla birlikte,
yzyln ikinci yarsnda kazand yeni ierikler ve bu kkten tretilen
yeni szcklerle zenginleerek yeni bir takm akm ve kavramlarn kay-
na oldu. Tretilen szcklerden bir tanesi de lisizm (laicisme)dir ki,
bir fikir akmna ad olarak verilen bu kavramn douunu, geliimini,
ulat sonucu ve ieriini belirlemek iin bu dnemde Fransa'daki siyas
ve toplumsal kaynamalarla fikir akmlarna ksaca gzatmak yerinde
olacaktr (245).
Siyas bakmdan Fransa 19. yzylda byk bir kaynama yaad.
Yzyln banda ordularyla Avrupa'y altst eden Napolyon'un devril-
mesiyle nce krallk rejimi yeniden kuruldu. 1814-1848 yllar arasn
kapsayan bu dnem yksek burjuvazinin altn a olarak nitelendiril-
mektedir. Yksek burjuvazi lehine gdlen liberal politikalar aydnlar
arasnda radikal sol, cumhuriyeti ve bonapartist eilimleri; sanayileme
(245) "Lisizm" szcnn tarih geliimi hakknda zet Jn^^^taDM/B i Ym s^^:
Encyclopdique, Librairie Larousse, "Laicisme" maddesi. _____ _ '"<"?/-
alannda grlen gelimeler de ii hareketini glendirdi. Bu ortamda
seimlerin yenilenmesi ve ii haklarnn yeniden dzenlenmesi iin yap-
lan gsterilerin yasaklanmas ardndan, 1848 ylnda talya'da balayan
ve tm Avrupa'ya yaylma istidad gsteren ayaklanmalarn en iddetlisi
Paris'te yaand ve Fransa'da 2. Cumhuriyet iln edildi. 1848 ylnda ba-
a geen Louis Napoleon 1852 ylnda "Tanrnn ltft ve halkn iradesiy-
le" kendisini mparator iln etti. nceleri birok alanda baarl olan m-
parator 1870 ylnda Almanya ile girdii savata ar bir yenilgiye urad.
Versay andlamasyla Fransa, bata Alsas-Loren blgesi olmak zere ar
kayplara urad. Bunun sonucu olarak Fransa'da 3. Cumhuriyet kurul-
du. (246)
te yandan siyas ve toplumsal kaynamalar fikir alannda da yeni
akmlar dourdu. Rasyonalizmle balayan bu gelimeler din, felsef, top-
lumsal ve siyas alanda deizm, pozitivizm, materyalizm, ateizm (tanrta-
nmazlk), sosyalizm, liberalizm, kralclk, cumhuriyetilik vb. fikir akm-
lar ve eylem eitlerini retiyordu. Masonluk ise Fransa'da, 1789 devri-
minden bu yana aydnlarca yrtlen tm eylemlerde arln duyuran
bir akmd.
Kaynamann youn olduu byle bir ortamda, birbirine yaknlk du-
yan akmlarn cepheleme eilimi iine girmeleri doaldr. Nitekim sosya-
listler ve balaklar siyas bakmdan cumhuriyetilii savunan cepheyi
olutururken, nasyonalistlerle katolikler ve balaklar da kralc cephe-
de yerlerini alyorlard. Likliin hukuk stat kazand 3. Cumhuriyete
byle bir cepheleme ile girildi.
FRANSA'DA LASZM (LAICISME)
"Onlar (eitimi kilisenin tekelinden karmak isteyenler) zorun-
lu, parasz, lik retim istemektedirler. Fikirlerinin younluu t-
myle, masonlarn on yldan bu yana toplantlarnda alkladklar
bu l formln son szcndedir. Lik... Gerekte, eski dilde ba-
sit bir anlam olan bu szcn iine sinsice yeni anlamlar ykleni-
yordu. Bu tutum aka ifade edilmiyordu; zaten sezilemiyordu da.
Ama zamanla, yzyln ortasnda tm Fransa'da gerekletirilen,
"okul'un ellinci yl kutlamalarnda her ey akla kavutu. Kutla-
nan okulun ne zorunlu, ne de parasz oluu idi. Sadece liklii idi.
Lik okul... Bu bir zaferdi. Lik... Bu, "zgrlk, eitlik ve karde-
(246) Atlas zur Weltgeschichte, Bad. 2, s. 49, 71; J. Pirenne, a.g.e., c. 3, s. 1235-1238,
1307-1308.
lik"te ibaret szck ile ifade edilen yeni dogmalar retecekti.
Ve gn gelecek, devletin Fransa'da sahip olduu ve gsterdii tm
duvarlara kaln harflerle yazlacakt."
(Daniel Halevy, La Republique des Ducs,s. 217)
" d'organiser l'humanite sans Dieu et sans roi" (insanl Tan-
r ve kral olmakszn rgtlemek)
(Lisizmin nclerinden ve 19. yzyln ikinci yansnda Fransa
Eitim Bakam Jules Ferry'nin sz). (247)
Tarih yazarlar yeryznde katoliklii en iyi zmseyen lkenin
Fransa olduunda gr birlii iindedirler. Hi kukusuz ki bu olgunun
en nemli nedeni katolik kilisesinin Roma mparatorluu'nun siyas ku-
rumlarn kendisine mal ederek rgtlenmi olmas kadar, Galya'nm eski
dininden pek ok motifin hristiyanla gemi olmasdr da. Bir baka de-
yile Fransz halk katoliklikte kendi zn bulmutur.
Bu yzdendir ki, tarih sahnesine kndan itibaren Fransa'da kato-
liklik kart her akm lke btnlne ynelik bir ykc eylem sayla-
rak iddetle kouturulmutur. Ne var ki, nl ngiliz tarihisi Arnold
J.Toynbee'ye gre, ezilen her akm bir sre sonra bir baka ad ve gr-
nm altnda yeniden ortaya kmtr. Szgelii, 12. yzylda bastrlan
katoliklik kart bir ayaklanma 16. yzylda, protestanlm bir tr olan
"Kalvenizm" biimine brnmtr. Onun bastnlmas jansenizmin, bu
akmn ezilmesi de lisizmin ncleri olan deizm, rasyonalizm, agnosti-
sizm ve ateizm akmlarnn domasna yol amtr (248). Bir baka de-
yile katoliklii savunmada gsterilen iddet, ona kar kta iddeti ya-
ratmtr. Gallikanizm hareketinde olduu gibi monarinin nclnde
Papala kar yrtlen mcadele ise din deil, siyas nitelikte ve Papa-
ln evrenselliiyle Fransa'nn mill devlet anlaynn elimesinden
kaynaklanan bir atmadr. Gerekte Fransz katolik kilisesi monarinin
en gl dayana olmu ve Papala kar yrtlen mcadelede onu
desteklemitr.
Bu toplumsal yapnn yol at elikiler 19. yzyl Fransa'snda ok
ak biimde grlmektedir. Yzyllardr monari ile katolik kilisesi yle-
sine btnlemilerdir ki, bunlardan birine kar olmak, brne de kar
(247) Aydnlanma felsefesinin rn olan lisizm, felsef temelde insann Tanr'dan bam-
szln; tanrsal ahlka kar insan doasnn ihtiyalarndan kaynaklanan ahlk
savunan bir dnya grne sahip olmutur. Bkz.: A. Freiherr von Campenhausen,
Staat und Kirche in Frankreich, s. 158.
(248) A.J. Toynbee, Der Gang, Band. 2/2, s. 356.
olmak anlamna gelmektedir. Bu yzdendir ki, 1789 devrimcilerinin mo-
nari ile birlikte kiliseyi de ykm olmalar gibi, 19. yzyl boyunca gr-
len rejim deiikliklerinin tmnde bir yanda katolik kilisesiyle monari
yanllar; te yanda cumhuriyetilerle katoliklik kart akmlar iki ayr
cephe halinde birlemilerdir. Fransz protestanlannn cumhuriyetilerin
yannda yer alm olmalar da bu cephelemenin din olmaktan ok siyas
nitelik tadnn ak bir gstergesidir (249).
Toplum yaamnn her alann din normlardan arndrmay ve kilise-
yi kamu hizmetlerinin tmnden uzaklatrmay ngren, hatta daha ile-
ri aamada tanrtanmaz nitelik tayan lisizm akm ite byle bir or-
tamda dodu.
Akm nce, kilisenin eitim alanndaki tekeline son vermek amac g-
den bir eitim hareketi olarak ortaya kt. 1789 devriminden sonra mo-
narinin ibanda bulunduu dnemlerde kilise eitim kurumlarndaki
etkinliini yeniden kazanmt. Cumhuriyetilerin kullandklar, iinde
"lik" szcnn getii ilk slogan "zorunlu, parasz, lik retim" (l'en-
seignement obligatoire, gratuit, laique) slogan idi (250). Balangta bu
slogandaki "lik" szc, asl szlk karl olan "ruhban snfi dn-
daki hristiyan halk" anlamnda alglanyor ve 1789 devriminden sonra
Avrupa ve dnya gndemine giren "halk egemenlii" kavramm art-
rarak, kitlelerde olumlu yank buluyordu (251).
"Lik okul" (l'ecole laique) slogan, kapsam zamanla genileyerek
zellikle 3. Cumhuriyet dneminde cumhuriyeti cephe iinde yer alan
gruplarn iddetle savunduklar lisizm retisi haline dnt. Monari
yanllarnn oluturduklar cephe ise kukusuz ki bu retiye iddetle
kar kyordu. Cumhuriyeti cephenin seimleri kazanmasnn ardn-
dan, gelien bir takm olaylarn da etkisiyle parlmentoda kartlan ve
adna "lik yasalar" denilen yasalarla lisizmin ilkelerinden bazlar
hukuk ereveye alnd ve bu yasalarla oluan statye "devletin liklii"
(laicite de l'Etat); ya da ksaca "liklik" (laicite) denildi (252).
19. YZYILDA AVRUPA
eitli alardan incelendiinde 19. yzylda Avrupa'nn ok youn
bir siyas, toplumsal ve felsef kaynama iinde olduu grlr.
(249) J. Pirene, a.g.e., c. 3, s. 1377-1378, 1428-1429.
(250) Daniel Halevy, La R6publique des Ducs, s. 217.
(251) D. Halvy, a.g.e., s. 216.
(252) A.W. Ziegler, Religion, s. 427-429.
Sanayi alannda yaanan olaanst gelime kapitalistleme sreci-
ni hzlandrm ve evrensel amalar dorultusunda izlenen politikalarn
yerini, bu srecin doal sonucu olan pazar edinme politikalar almt. Bu
politikalar bir yandan byk siyas yaplarn zlerek, ya da ok kk
siyas birimlerin birleerek mill devletlerin kurulmasna yol aarken, te
yandan bunlar arasndaki stnlk yar smrgecilik an balatyor-
du. Gerek Fransz devriminin etkisiyle, gerekse bu srecin doal verisi
olarak nasyonalizm yzyln belirleyici eilimlerinden biri olmutu.
Gelimeler siyas alanda da bir takm kuramlarn domasna yol at.
Bunlarn belli ballar, mevcut toplum yapsn ve yzlerce yllk bir s-
rete oluan toplumsal deerlerin korunmasn ngren muhafazakrlk;
bireyin ve toplumun zgrlnn yasal gvencelere kavuturulmasn
ve iktisad faaliyetlerde serbestlii ngren liberalizm; sanayilemenin
ortaya kard bir toplum snf olan proleteyanm zlemlerini yanstan,
iktisad kaynaklarn eit biimde datlmasn ngren sosyalizmdir.
Proleteryann toplumsal kaynamalara katlmasyla ii hareketleri
younlamt. Baka etkenlerin de araya girmesiyle bu kaynamalarn
yol at devrimler neredeyse tm Avrupa'y saracak boyutlara ulat. -
i hareketlerine kar tavr alma zorunda kalan devletler ve kilise ise
bunlar nlemeye ynelik sosyal politikalar gelitirdiler.
Felsefe alannda 19. yzylda egemen olan akmlar pozitivizm ve ma-
teryalizm idi. zellikle aydn kesimlerde bilimin her sorunu zeceine
kesin bir inan vard. Siyas alanda ise bir yanda monariyi savunanlar,
te yanda cumhuriyetiler iki ayr cephe halinde- birlemilerdi. Bu or-
tamda gndeme gelen, devletin ve bireyin temel hak, dev ve yetkilerinin
saptanmas dncesi anayasalarn kabulyle sonuland. Cumhuriyet
rejiminin kurulamad lkelerde merut> monariler ortaya kt.
te yandan bu gelimeler zorunlu olarak, sadece gvenlik ve yarg gi-
bi ilevlere sahip geleneksel devlet anlayn da deitirdi. Halk egemen-
lii kavram, halkn iradesini yanstt varsaylan devletin grev alann
geniletti ve daha nce kilisenin grev alan iinde kalan eitim, kltr,
aile hukukunu ilgilendiren iler gibi kamu hizmeti dallar devletin grev
alan iinde saylmaa baland. Bir baka deyile devletin grev alannn
genilemesi lsnde kilisenin grev alan darald (253).
Toplumsal gelimelerin dinamiinden kaynaklanan bu ortam devlet-
lerle katolik kilisesini yeniden kar karya getirdi. Katolik kilisesi iki
(253) Th. Schieder, Geschichte Europas, Band. 5, s. 195-196.
seenekle kar karya kalmt. Ya bu gelimeleri kabullenip dnyev
grev ve yetkilerini devlete brakacak ve ruhan alana ekilecek; ya da di-
renecekti.
Papalk nce ikinci yolu seti. Gelimelere kar karak dnyev yet-
kilerini brakmamakta direndi. Bunu salamak iin geleneksel yntemle-
re bavurdu; monarileri destekledi. Ancak sonuta hem dnyev yetkileri
elinden alnarak ruhan alana hapsedilmekten; hem de kilise devletinin
topraklarnn tmn yitirerek "Vatikan Kent Devleti" ad altnda Ro-
ma'nm bif semtine skp kalmaktan kurtulamad.
19. YZYILDA PAPALIK
"Bu yzden Biz, balangcndan bu yana Bize emanet edilen
hristiyanlk inancna sadk kalarak, kurtarcmzn Tanr'smn ere-
fi, katolik dininin ycelmesi ve hristiyan halklarn iyilii iin Kutsal
Konsil'in de katlmasyla unu belirtir ve Tanr'dan sdr olan bir il-
keyi aklarz M:
"Roma'nn Papa's krssnden konutuu; yani hristiyanlann
oban ve retmeni sfatyla grevim icra ederken, kilisenin tm-
nn zerinde birletii, inanca ve gelenee ilikin bir reti konu-
sunda bir karar verdii takdirde, tanrsal ve kutsal Petrus tarafn-
dan kendisine balanm olan destekle yanlmazla sahiptir."
"Kim ki, Tanr korusun, Bizim bu kararmza kar kmak cre-
tini gsterirse afaroz edilecektir."
(Papa 9. Pius'un 1870 ylnda iln ettii "yanlmazlk dogma-
s ndan alnt. Proklamationen und Manifeste zur Weltgeschichte,
C.2, s. 70).
19. yzyln banda Papalk, talya yarmadasnn ortasnda yer alan
ye bakenti Roma olan birdevletti. Baka lkelerde katolik kilisesinin sa-
hip olduu arazilerin byk lde elinden alnm olmasna karn Pa-
palk devletinin lkesi, orta byklkte bir krallk kadar yzlmne
sahipti. (254) Geri devletin grev alannn genilemesi dnyev konular-
da kilisenin neminden yitirmesine neden olmutu. Ama toplum iindeki
arl dnyev alanda azaldka ruhan alanda artyordu ve din kitleler
zerinde hl byk nfuza sahipti. Fransa'da 1789 devriminden sonra
elinden alman mlk ve ayrcalklarn byk blmne rejim deiiklikle-
ri srasnda yeniden kavumutu.
(254) Kilise devletinin dnyev gcn gsteren bir rnek olarak 1845 ylnda Papalk ceza-
evlerinde on bin siyas tutuklu bulunduu belirtilebilir. Bkz: J. Pirenne, a.g.e., c. 3,
s. 216.
Kilisenin etkinliini gznnde tutan Avustuya mparatoru, Prusya
kral ve Rus ar Fransz devriminden sonra yaylan devrimci ve cumhu-
riyeti akmlara kar dini bir kalkan olarak kullanmak iin 1815 ylnda
"kutsal ve blnmez birlik adna" bir "Kutsal ttifak" kurdular. ve
d politikada hristiyanlm ilkelerine uyacaklarn iln ettiler. ttifakn
amac, "tahtla mihrab"m sk bir ballk iinde bulunmasn; bir baka
deyile kilisenin devleti desteklemesini salamakt. Bu yolla, devrimden
sonra yaylan ve monarilerin dayandklar dzenin yklmasna yol aa-
cak olan zgrlk dncelerin bastrlmas amalanyordu (255).
Katolik kilisesinin kitleler zerindeki nfuzundan yararlanmak yo-
lunda baka giriimler de vard. Szgelii, birka kralla ayrlm olan
bugnk talya'da talyan birliini kurmak ve tek bir devlet ats altnda
birlemek isteyenler de Papay, bu birliin ncln stlenmesi iin s-
ktryorlard (256).
te yandan Fransa'da, yzyln en yaygn eilimlerinden biri olan li-
beralizmle katoliklii badatrmak isteyen bir "liberal katoliklik" akm
ortaya kmt. Akmn ncleri katolikliin zgr bir ortamda daha iyi
gelieceini; devrimden sonra Fransz toplumunda bagsteren zlme-
nin nne, papaya devletlerst bir rol tannarak geilebileceini; devlet-
le kilisenin birbirinden ayrlmas ve vicdan, din, eitim, basn ve toplant
zgrlklerinin tannmas gerektiini savunuyorlard. Onlara gre zgr
dnceyle dolu kitleler katoliklik iin byk dayanak olacaklard (257).
Sk sk patlayan devrimlerin huzursuzlua srkledii halk kitleleri
de, Papaln hakem olmas halinde anlamazlklarn zme kavuaca-
na inanyorlard.
Siyas grup olarak cumhuriyetilerin evresinde kmelenen aydmlan-
maclar ve br akmlar iin ise din ve kilise esasen gereksiz kurumlard.
zellikleri satr balaryla verilen bu tr tutumlara kar Roma Kato-
lik Kilisesinin ald tavr yle zetlenebilir: Papalk, 1789 devriminden
sonra kilise topraklarn dnyevletirerek devlete mal eden lkeler bu
topraklar geri vermee ve kiliseyi toplum iinde devrimler ncesi konu-
muna getirmee yanamadklar iin Kutsal ttifak desteklemiyordu.
talyan birliinin ncs olmas yolundaki neriyi ise Papa siyas neden-
lerle uygun grmyordu. Birlik kurulduu takdirde kilise devleti de onun
(255) A.W.Ziegler, Religion, s. 384-385.
(256) J. Pirerne, a.g.e., c. 3, s. 1191-1192.
(257) A.W. Ziegler, Religion, s. 397-398.
iinde eriyecek; yani Papalk bamsz devlet olma niteliini yitirecekti.
neriyi reddetmesi yznden talyan birliini kurmak isteyenlere ters
den Papa, 1849 ylnda Roma'da cumhuriyet iln edilince kentten ka-
mak zorunda kalm ve ancak Fransz birliklerinin himayesinde 1850 y-
lnda geri dnebilmiti. Bundan byle kilise devletinin kaderini talyan
birlii konusundaki gelimeler etkileyecekti (258).
Papalk liberal katolik akma da ho gzle bakmyordu. zellikle kili-
se ile devletin ayrlmas ilkesini savunmas nedeniyle bu akm suluyor-
du. Papa 9. Pius 1864 ylnda yaynlad bir fermanda (259) liberalizmin
hristiyanl toplumun zel ve kamuya ilikin tm faaliyet alanlarndan
uzaklatracan bildirerek, bu akm tm eilim eidi ve sonularyla
knad; yanlgya denleri afarozla tehdit etti. Bunun zerine liberaller
de Papa'ya kar iddetli bir kampanya atlar. Katolik kilisesinin her gi-
riimini ortaa hurafelerine geri dn ve devlet dmanl olarak nite-
lediler. Katoliklii savunmay da "ultramontanizm" (260) olarak sulad-
lar.
lerindeki eitli eilimlerle birlikte cumhuriyetiler ise monarilerle
yapm olduu ibirlii nedeniyle katolik kilisesini esasen kendilerine ha-
sm olarak gryorlard. Bu kesime iddetli bir ruhban aleyhtarl ege-
mendi.
Bu ortamda Papaln, kendisine tannan ayrcalklarla yetinip uzla-
mac bir siyaset gtmesi ve dnyev egemenlikten vazgeerek ruhan
alanda devletlerst, tarafsz bir konumda kalmas en doru yol olacakt.
Ne var ki Papalk 1864 ylnda yaynlad fermanla tam tersi bir tutum
taknd. 1869 ylnda toplanan I. Vatikan konsili ise bir adm daha atarak
Papann, greviyle ilgili konularda, hristiyanlann tmnn yneticisi ve
retmeni sfatyla sylediklerinde "yanlmaz" olduunu iln etti. (261)
Yanlmazlk (Infallibilitas) dogmas denilen bu dogma katolik kilisesiyle
devletler arasndaki ilikilerin daha da gerginlemesine yol at. Zira dog-
mann itirazsz kabul halinde papann bu sfatla sylediklerinin birey ve
devletlerce, koul ileri srlmeden uygulanmas gerekecekti.
(258) J. Pirenne, a.g.e., c. 3, s. 1214-1216; Atlas zur Vfeltgeschichte, Band. 2, s. 55, 73.
(259) Th. Schieder, Geschickte Europas, s. 196. Burada trkeye "ferman" diye evrilen
"Syllabus" szc papalarca yaymlanan knama bildirilerine verilen addr. 1891 ya-
lnda ise Papa 13. Leo, yaynlad nl "Rerum Novarum" Enzyklika'syla ii hakla-
rna sahip kt. EnzykHka metni iin bkz: Proklamationen und Manifeste, Band. 2, s.
76-91.
(260) Ultramontanizm: Fransa'da Gallikanistlerin aalamak amacyla, mill devlete deil
de, Roma'daki Papala bal olanlar nitelendirmek zere kullandklar terim.
(261) Bildiri metni iin: Proklamationen und Manifeste, Band. 2, s. 66.
te yandan talyan birliinin kurulmas da ortaya, Papaln siyas
konumu zerinde byk tartmalar ve Avrupa lkelerini uzun sre u-
ratran bir "Roma sorunu" kard.
TALYAN BRL VE ROMA SORUNU
19. yzyln banda bugnk talya topraklan zerinde, ilerinde,
bakenti Roma olmak zere kilise devletinin (Papaln) de bulunduu
bamsz bir takm krallk ve prenslikler yayordu. Bu kk devletlerin
d politikalarnda etkin rol olan iki lke Fransa ve Avusturya idi.
Avrupa toplumlarnn i dinamikleriyle Fransz devriminin harekete
geirdii milliyetilik akmlar yzyln balarnda, o gne dein coraf
bir kavram olan talya topraklar zerindeki kk devletlerin birletiri-
lerek tek bir talyan devleti kurulmas (Risorgimento) lksn benimse-
milerdi. Bu lk bir yandan batsnda gl bir devlet istemeyen Avus-
turya'nn; te yandan, birliin kurulmas, bu birlik iinde eriyecek olan
kilise devletinin bamszlnn ortadan kalkmasyla sonulanacandan
Papaln ve onun koruyucusu olan Fransa'nn tepkilerini douruyordu.
Kaynamalar yzyl ortalarnda talya'daki baz devletlerde anayasa-
larn kabulne ve Avusturya'ya kar ayaklanmalarn balamasna yol
amt. talyan birlikileri Papa'dan, hareketin bana geerek birliin
kurulmasna nclk ve Avusturya'ya kar sava iln etmesini istediler.
Kukusuz ki Papa'dan, kilise devletinin bamszlnn son bulmas an-
lamna gelen byle bir neriyi kabul etmesi beklenemezdi. Papa 9. Pius
her ne kadar Avusturya'y kmadysa da birlik hareketinin bana gemeyi
reddetti. Bunun zerine talyan birlikileri ile aras bozuldu.
1849 ylnda Roma'da cumhuriyet ilanyla Papa'nn lkeden kamas-
nn ve daha sonra Fransz birliklerinin himyesinde geri dnmesinin ar-
dndan talyan birlikileri umutlarn Piemonte devletine ve bu devletin
ba olan kral Victor Emanuel ile onun dileri bakan Kavur'a balad-
lar. Kavur birlik yanllarn Piemonte krall evresinde toplamay ve
Avusturya'ya kar Fransa ile anlamay baarmt. 1859 ylnda kan
savata Avusturya ordusunun ar bir yenilgiye uramasnn ardndan
talya'daki kk devletler Piemonte krallna iltihak etmee balad-
lar. 1861 ylnda Piemonte kralnn "talya kral" unvann almasyla tal-
yan birliimin kurulmas yolunda ok nemli bir adm atlm oluyor-
du(262).
(262) A.W. Ziegler, Religion, s. 403-404.
Bununla birlikte bamsz kilise devletinin varln srdrmekte ol-
mas, birliin gerekletirilmesi yolunda en byk engeli oluturuyordu.
Zira gen talyan krall iin papa sadece katolik kilisesinin ba deil,
ayn zamanda kurulacak birlie dahil bir toprak parasnn ve birliin do-
al bakentinin dnyev egemeni idi. Fransa imparatoru ise Roma'y
asker igal altnda tutuyor ve kilise devleti bu lkenin desteiyle varl-
n srdryordu. Bu yzdendir ki Roma kenti kralln bakenti iln edil-
mekle birlikte Floransa geici bakent yaplmt.
Grld zere talya ynnden katolik kilisesi ile devlet arasnda-
ki atma, Fransa ya da katolik nfusa sahip baka lkelerle olandan
ok farkldr. Yzyllardr katolikliin merkezi olan talya iin ama, kili-
se devletinin varlna son vererek onu kendi topraklarna katmakt. Bu
ise d politikada Avustuya ve Fransa ile ok hassas dengeler kurulmas-
n ve dnya zerindeki katolik kitlelerin tepkilerini dikkate almay ge-
rektiren diplomatik manevralar yapabilmeyi art kouyordu.
talyan birlii, birlik yanllarnn asker abalan yannda byk l-
de Kavurun bu manevralara yatkn kiiliinin eseri saylmaktadr.
Onun, gerek amac kilise devletinin zlerek birlie katlmasn sala-
mak olan "zgr devlette zgr kilise" (libere chiesa in libero stato) sloga-
nyla zetledii din politikas Fransz likliine de esin kayna olmu-
tur(263).
Kavur'un gerek niyetini iyi bilen Papa 9. Pius bu slogana iddetle
kar kt. Bunun zerine talya krall, kilisenin toplum zerindeki et-
kinliini kracak bir dizi nleme bavurdu. Szgelii 1863 ylnda kilise
okullar dnda devlet okullan ald; 1866 ylnda kilise nikh yerine
meden nikh konuldu. (264)
1870 ylnda ise Fransa ile Almanya arasmda patlak veren sava kili-
se devletini Fransa'nn koruyuculuundan yoksun brakt. Bundan yarar-
lanan kral Victor Emanuel Roma'y igal ederek kilise devletine son ver-
di. Kutsal Krsnn makam olarak Papala, Roma kenti iindeki Vati-
kan saray ve evresinden oluan 44 hektarlk bir alan tahsis edildi. Bu
igalle ortaya, Avrupa'da "Roma sorunu" (Questione Romana) ad verilen
ve ancak 1929 ylnda zme kavuan anlamazlk kt.
Papa 9. Pius kilise devletinin Avrupa'nn en eski devleti olduunu
vurgulayarak igalin devletler hukukuna gre, bamsz ve egemen bir
devletin ortadan kaldnlmas demek olduunu belirtiyordu.
(263) Th. Schieder, a.g.e., Band. 5, s. 197
(264) Th. Schieder, a.g.e., s. 197-198.
talyan hkmeti ise doacak tepkileri nleyebilmek iin, konusu Pa-
pala lke iinde tannacak ayrcalklar olan bir "gvence yasas" kar-
mt. Yasaya gre talya hkmeti Kutsal Krsnn sahibi olarak papa-
ya "kutsal ve dokunulmaz" sfatn veriyor; onu kutsal binalarn egemeni
olarak tanyor; hristiyan lkelerle zgrce ilikiler kurmasn kabul edi-
yor; Papaln giderleri iin devlet btesinden yksek bir denek ayr-
yor ve piskoposlarn atanmalarna karmamay taahht ediyordu.
Papa 9. Pius gvence yasasn sert bir biimde reddetti. gali tan-
madnn gstergesi olarak kendisim 'Vatikan tutsa" iln ve igalcileri
afaroz etti. 1874 ylnda Papalk talya katoliklerinin parlamento seimle-
rine seen ve seilen olarak katlmalarn yasaklad.
Yzyln sonlarnda talya'da ibana geen sol liberaller kilisenin
nfuzunu krmaya ynelik bir dizi yasa kardlarsa da katolik kilisesi
kitlelerin gznde itibarn korudu. Vatikan sorunu 1929 ylnda Mussoli-
ni dneminde Papalkla talya devleti arasda imzalanan Lateran andla-
masyla zme kavuturuldu. Bu andlamayla Papalk Roma kentinde
kendisine ayrlan bir semtte "Vatikan Kent Devleti" (Stato della Citta del
Vaticano) ad altnda yeniden, devletler hukukuna gre bamsz ve ege-
men bir devlet oldu. (265)
Bugn dnyann en kk devleti olan Vatikan devleti, uluslararas
siyasette ok etkin bir konuma sahiptir. Anayasas Vatikan devletinin
egemenlii, hukuk sistemi, vatandalk ileri ve ynetimle ilgili dzenle-
meleri ieren alt temel yasadan oluur. Devletin bakan, kardinaller
meclisince seilen papadr. Bu meclis ayn zamanda hkmet ilevi de g-
rr. Papa Vatikan devletinde yasama, yrtme ve yarg ilerinin ba ve
bu alanlarda tek yetkilidir. Ancak yetkilerini, kendisine yardmc kii ve
kurullar eliyle kullanr. Devletin, birka dnda tm hristiyan ve baz
mslman lkelerle diplomatik ilikisi vardr. Herhangi bir devlet gibi bu
lkelere eli gnderir ve onlarn elilerini kabul eder (266).
Burada bir noktann daha aklanmas gerekir. talya krall ordu-
sunun Roma'y igal ederek kilise devletine son verdii 1870 ylndan, La-
teran andlamasmm imzaland 1929 ylna kadar geen srede Papal-
n talya ve br hristiyan lkelerle resm ilikilerinde eskisine gre de-
iiklik olmu deildir. Bu sre iinde Papalk talya'da gvence yasas-
nn getirdii ayrcalklardan yararlanm; talya dndaki hristiyan lke-
(265) A.W. Ziegler, Religion, s. 404-405; 420-421, 458-460.
(266) Vatikan Kent Devleti Hakknda: Encyclopaedia Universalis, Corpus. 18, s. 635-637,
Cit du Vatican.
lerle diplomatik ve siyas ilikilerini eskisi gibi srdrm; hatta bu lke-
lerin i politikalarnda arln her zaman olduu gibi duyurmutur.
Bununla birlikte talya birliinin kurulmasyla sonulanan olaylar
dizisi Papal Fransa'daki, adna "devletin liklii" demlen rejimin uygu-
lanmasndan nce dnyev alandan kartarak ruhan alana hapsetmi-
tir.
ALMANYA'DA KULTURKAMPF (KLTR SAVAI)
"Benim amdan Kulturkampfm balamasn belirleyen unsur
byk lde, olayn Polonya konusu ile ilgili yn idi."
(Otto von Bismarck, Gedanken und Erinnerungen, Safari Ver-
lag, Berlin, s. 258)
1871 ylnda Almanya, irili ufakl Alman devletlerinin Prusya krall-
nn nclnde oluturduklar, Prusya'nn otoriter devlet anlay ve
protestan ruhunun egemen olduu, federal yapda bir imparatorluk (Das
Deutsche Reich) oldu. Almanya, birliini ve bu birliin siyas rgtnn
yeniden kurulmasn 1862-1871 yllar arasnda Prusya krall babaka-
n; 1871-1890 yllan arasnda bu grev de kendisinde kalmak zere impa-
ratorluk anslyesi (267) olan Otto von Bismarck'a borludur.
Yaynlanm olan anlannda da grlecei zere Bismarck, devletin
snrsz gcne inanan Prusya geleneiyle ve kilisenin devlet denetimin-
de bulunduu protestan bir evrede yetimi, otoriter kiilie sahip bir
devlet adamdr. Bu kafa yapsndaki bir kiinin Papala bal, ruhban
atanmas Roma'dan yaplan, devlet iinde ikinci bir devlet konumundaki
katolik kilisesiyle badaamayacak olduu aktr. Bu yzdendir ki Bis-
marck anslyelii dneminde katolik kilisesine kar "kltr sava"
(Kulturkampf) ad verilen iddetli bir mcadele at. Harekete bu adn ve-
rilmi olmasnn nedeni, mcadelenin arlkl olarak eitim kurumlar
zerinde younlam olmasdr.
Gerekte Bismarck' katolik kilisesiyle mcadeleye iten neden, aydn-
lanmaclar gibi, din normlann toplum yaamndan tmyle uzaklatnl-
mas biiminde bir dnceye sahip olmas deildi. Tersine o bir liberal
Alman milliyetisi olarak aydmlanmaclar ve sosyalistlerle de mcadele
etmiti. O daha ok protestanlm, ruhan gc kendi snrlarna iten g-
(267) anslye (Alm. Kanzler): Almanya'da federe devletlerin hkmetlerinden ayr olarak,
federal devlete kurulan hkmetin bakanna verilen unvan.
rn; ou kiliseyi devletin gzetimi altnda tutan ynetim anlayn
tayordu (268).
Anlarnda Bismarck zellikle, mparatorluk hkmeti Eitim Ba-
kanl bnyesinde kurulmu olan Katolik Dairesi'nin faaliyetlerinden
yaknmaktadr. Bismarck'a gre "Bu daire kurulduktan sonra Dou Prus-
ya ve Posen'de Alman milliyetilii aleyhine Polonya milliyetilii hz ka-
zanmt. Daire bu blgelerde, aslen Alman olan binlerce kiiyi resm ka-
ytlara Polonyal olarak geirmiti. Aslnda katolik Prusyallar'n haklar-
n Roma nezdinde savunmak iin kurulmu olan bu daire, Prusya devleti-
ne kar Roma ve Polonya karlarn temsil eden bir rgte dnm-
t." (269)
lkedeki katolik nfusun siyas temsilcisi olan, cizvit tarikatnn ege-
men olduu Zentrum (merkez) partisi ise kilisenin zgr (ve doaldr ki
Roma'ya bal) olmas gerektiini savunurken Bismarck bu partide devlet
dmanlarnn, Polonyal ayrlklarn ve Papalk ajanlarnn toplanm
olduklar kansndayd. Katolik kilisesini de, "kendisini devlet gzetimin-
den karan ve Alpler'in tesinde ordusu bekleyen rgt" olarak gryor-
du. Tersine Bismarck'n tutumu kartlar arasnda Polonyallar alman-
latrma ve katolikleri protestanlatrma eylemi olarak nitelendiriliyor-
du.
Kukusuz ki Bismarck'n katolik kilisesine kar tutumunu belirleyen
baka etkenler de vard. Birinci Vatikan konsili sonunda 1870 ylnda Pa-
pa'nn iln ettii yanlmazlk dogmas hristiyan devletlerde byk tedir-
ginlikler uyandrmt. Bu ortamda Bismarck katolik kilisesine ve Zent-
rum partisine kar iddetli bir mcadele at.
Kulturkampf bir dizi nlemle balad. 1871 ylnda talyan ceza yasa-
s rnek alnarak dinin ktye kullanlmasn ceza yaptrmna balayan
yasa, 1872 ylnda da okullara devlet denetimi getiren ve cizvit tarikatn
yasaklayan yasalar kartld. 1873 ylnda katolik kilisesi tam anlamyla
devlet denetimine alnd. Kilisenin yarg yetkisi yalmz din konularla s-
nrlandrld. Rhiplerin, atanmalarnn yaplabilmesi iiri alacak devlet
snavn kazanmalar ve ardndan yetkili- devlet grevlisine bavuruda
bulunmalar koulu getirildi. Kiliseden karlmay (Kirchenaustritt) ge-
rektiren hkmler hafifletildi. 1875 ylnda kilise nikh yerine meden
nikh kabul edildi.
(268) A.W. Ziegler, Religion, s. 422-423.
(269) Otto vo Bismarck, Gedanken und Erinnerungen, s. 255.
Kulturkampfa kar Papa ok sert bir tepki gsterdi ve katolik ruh-
bandan, yasalara uymay reddederek pasif direnie gemelerini istedi. Di-
reni byk bir baaryla uyguland. Hibir rhip aday devlet snavna
girmedi ve atanma bavurusunda bulunmad.
Bunun zerine devlet bask nlemlerine giriti. Katolik kilisesine
devlete verilen denei kesti. 1874 ylnda, devlet snav ve atanma iin
bavuru koulu getirilmeden nce kiliseye girmi olan rhiplerin grev-
den alnmalar iin bir yasa kabul edildi. Yasann dn verilmeksizin uy-
gulanmas sonucu 1876 ylnda Prusya'da hibir katolik piskopos grev
yapmad.
Ne var ki, gerek hedefi katolik kilisesini dize getirmek olan sert n-
lemler onun halk kitleleri zerindeki nfuzunu azaltmak bir yana, tersi-
ne halkla ruhban arasndaki ba glendirdi. Bu durum siyas ortama
da yansd ve 1881 ylnda yaplan seimlerde Zentrum partisi parlamen-
toya en gl parti olarak girdi. Bismarck geri adm atmak ve mcadele-
ye on vererek yaptklarnn bir blmn geri almak zorunda kald. id-
deti gittike azalarak Kulturkampf 1887 ylnda sona erdi. 1890 ylnda
ise Bismarck mparatorca istifaya zorland. Kulturkampf yasalarnn o-
u yrrlkten kaldrld ve bu yasalardan geriye sadece okullarda devlet
denetimi ve meden nikhla ilgili olanlar kald. (270)
KLSE LE DEVLETN AYRILMASI
"Kilisenin, Papalkla piskoposluklarda biimlenen ve italya,
Galya ve ispanya'da kurulan Cermen devletlerinin dikkate almak
zorunda kaldklar hukuk konumu Bat'da devletin oluumunda te-
mel grevi yapmtr."
(Eandbuch der Weltgeschichte, Walter Verlag 1954 s. 1166).
"Kilise ile devlet arasndaki iliki ya devlete kiliseye belirli i-
lev ve haklar tanyan devlet-kilise ayrl ilkesine; ya da devlete
konulan kilise hukukuna (Staatskirchenrecht) gre belirlenir. B-
yk Britanya'da devlete konulan kilise hukuku uyarnca devlet ki-
lisesi sistemi benimsenmitir. Devlet kilisesi ingiltere'de Anglikan
kilisesi, Iskoya'da presbiteryen kilisesidir. Her iki kilisenin de ba
kraldr. Parlamento kilise ile ilgili konularda denetim yapar. Din z-
grl vardr. Geri devlet okullar Anglikan retisine uygun ei-
(270) Kulturkampf hakknda: Th. Schieder, a.g.e., s. 198-200; O. von Bismarck, a.g.e., s.
255-266.
tim verirler. Ancak bu eitimden muaf saylmak, ya da devlete des-
teklenen bir mezhep okuluna devam etmek de mmkndr." (Al-
manca Hukuk Szl, Creifelds Rechtsvrterbuch, s. 1047).
"Devlet-kilise ayrl ilkesi, devletle kilisenin uzv bir btn ol-
malarnda simgelenen ve ayn zamanda devletin bir dini olmas so-
nucunu douran devlet kilisesi sisteminin zdddr."
{Creifelds Rechturterbuch, s. 1131)
nce bir kez daha Trkiye'de yaygn ve resm metinlerde dahi "dinle
devletin ayrlmas", ya da bu deyimdeki tutarszln farkedilmesi zerine
"din ileriyle devlet ilerinin ayrlmas" biiminde yer alan liklik tanm-
nn yanlln vurgulamak gerekir (271). Bu deyim hristiyan lkelerin
dillerinde "kilise ile devletin ayrlmas" biimindedir. Geri bu dillerde
ender olarak "dinle devletin ayrlmas" biiminde deyimlere de rastlan-
maktadr. Ancak bu tr ifadelerde kullanlan "din" szc ile kasdedilen
gene kilisedir.
lerde belirtilecei zere liklik, kilise ile devletin ayrlmasndan da-
ha geni bir kavramdr. Her iki kavramn birbiriyle kesien noktalan ol-
makla birlikte, kilise ile devletin ayrl rejimini benimseyen her lke
lik deildir. Bir baka deyile, liklik kavram iinde kilise ile devletin
ayrlmas olgusu vardr; ama kilise ile devletin aynld her rejim lik de-
ildir. Aradaki ayrm belirlemek her iki kavramn daha iyi anlalmas-
na yardmc olacaktr.
Kilise ile devletin aynl rejiminin niteliini anlamak iin nce, kili-
senin devlet iindeki ilevinin ve kavramn zdd olarak devletle uzv bir
btn olmasnn ne anlama geldiini bilmek gerekir. Bilindii zere Ro-
ma mparatorluu'nda yasallamasn ardndan hristiyanlk mparator-
luun devlet dini olmu ve bu konumunu Avrupa lkelerinde yzyllarca
korumutur. mparatorluun kmesinden sonra onun siyas, idar ve
hukuk yapsn olduu gibi kendisine mal eden Roma Katolik Kilisesi bu
yapy Avrupa'da kurulan devletlere aktararak, siyas rgtlenmede onla-
ra nc ve retici bir grev yapmtr. Bu yzden kilisenin bu zellii
onu Avrupa lkelerinde devlet kilisesi olmann tesinde, devletlerle iie
olmasn salayan bir konuma getirmitir. Konumuz asndan ele aymd-
mda, katolik kilisesinin bu konumunun devletlerin lkeleri iinde ona
ykledii ilev, ana izgileriyle yle sralanabilir:
(271) Szgelii, 1926 ylmda kabul edilen Trk Meden Kanununun gerekesinde, baz Av-
rupa lkelerinin meden kanunlarndan sz edilerek "Bu saydmz kanunlarda esas,
din ile devletin mutlak surette ayrldr." denilmektedir.
1) Aile hukuku, eitim, kltr, toplumsal yardm gibi, bugn devletin
grev alanna giren kamu hizmetlerinin yrtlmesini lke iinde tekel
olarak kilise stlenmitir. Esasen bu hizmetlerin kilisenin grev alanna
girdii konusunda yzyllarca itiraz olmamtr.
2) Kilise, zel hukuk ve kamu hukuku dallarm kapsamna alan ken-
dine zg bir hukuk gelitirmitir. Devletler, Roma hukuku ve rf ve det
hukuku yannda bu hukuku da uygulamlardr.
3) Kilisenin devletinkinden ayr bir yarg mekanizmas olmutur. Ki-
lise mahkemeleri devletten bamsz olarak kamu adna yarg yetkisi kul-
lanmlar ve sulu olarak nitelediklerini mahkm etmiler; zel hukuk
alanna giren anlamazlklar hkme balamlardr. Kilise mahkemele-
rinin verdikleri kararlar devletlerce infaz edilmitir.
4) Kilisenin devletten ayr bir vergi mekanizmas olmutur.
5) Merkez otorite olarak, gerekte kendisi de ayr bir devlet olan Pa-
paln idar tasarruflar devletlerin lkeleri iinde, devletin mdahale
yetkisi olmadan uygulanmtr.
6) Devlet dini olmann doal sonucu, hristiyanlm lke iinde icra
edilebilen tek din olarak kabul edilmesi; baka dinlerin yasaklanmas, ya
da ikinci smf din saylarak, mensuplarnn daha az hakka sahip olmalar
veya aalanmalar olmutur.
Buna karlk kilise ile devletin ayrlmas rejiminin zelliklerim ke-
sin izgilerle belirleme olana yoktur. Zira bu rejim lkeden lkeye ve
bir lke iindeki eitli dnemlerde deiiklikler gstermektedir. Bununla
birlikte ayrlk rejiminin kuramsal olarak kilisenin ilevine getirdii dei-
ikliklerin ana hatlarn yle belirlemek mmkndr:
1) Kilisenin aile hukuku ile ilgili hemen tm ilevi devlete gemitir.
Devlet okullarnn almasyla eitimde kilisenin tekeli krlm; devlet
kiliseye bal eitim kurumlarnda bile denetim kurmutur. Kltr hiz-
metleri devletin tekeline alnmtr. Ruhbann devlet mekanizmas iin-
deki etkinliine son verilmitir. Bununla birlikte kiliselere kendi okulla-
rm ama olana tannmtr. Toplumsal yardmlama alamnda ise kili-
seler hl etkindirler.
2) Katolik kilisesinin gelitirdii hukukun yerini, devletin koyduu
hukuk almtr. Kilise hukuku sadece kilisenin kendi bnyesi iinde ge-
erli hale gelmitir.
3) Kilise mahkemelerinin yarglama yetkileri daraltlm ve bunlar,
mminlerin inan konularndaki sapmalanyla ruhbann disiplin ilerine
bakan disiplin mahkemelerine dnmlerdir.
4) Ayrlk rejiminin en ok bilinen zellii, kuramsal olarak devletin
dinler karsnda tarafsz olmas ve kilisenin i ilerine karmamasdr,
ilke bu olmakla birlikte "tarafszlk" ve "karmama" kavramlarnn uy-
gulanmas lkeden lkeye deimektedir. 1905 yl sonrasnda bir sre
Fransa'da ve 1917 devriminden sonra Sovyetler Birlii'nde olduu gibi
ayrlk rejimi bazan dinler karsnda tarafszlk deil, tanrtanmaz ve
kiliseye kar baskc bir nitelie brnmtr.
Gerekte kilise ile devletin ayrlmas rejiminin kklerini hristiyanlk
tarihi boyunca sregelen, bu dinin klsik ruhan (Sacerdotium/Spiritua-
lia)-dnyev (Regnum/Temporalia) ayrmnn yol at atmada ve bu
ayrma vcut veren ikici (dalist) felsefede aramak gerekir.
Kilise ile devletin ayrlmas ilkesi sadece katolik, ya da katolik ve
protestan olmak zere kark nfusa sahip olan hristiyan lkeler iin sz
konusudur. Nfusu sadece protestanlardan oluan lkelerde protestan
kilisesi genellikle devlet kilisesidir. Geri bu lkelerde de kiliseyi devlet-
ten ayrarak ona zerklik kazandrmay amalayan giriimler vardr. An-
cak bu giriimler henz sonu vermi deildir.
Ayrlk rejiminin uyguland lkelerde ise din politikalar, 20. yzyl
banda Fransa'da olduu gibi bu ilkenin mutlak anlamda uygulanmas
biiminde sert bir tutumdan, devletle kilisenin ibirlii iinde faaliyet
gstermelerini salayan uygulamalara kadar deien bir yelpaze iinde
dalmaktadr.
FRANSA'DA LKLK
"LACTE: Systeme qui exclut les Eglises de l'exercice de tout
pouvoir politique ou administratif, et en particulier de 1'organisation
de l'enseignement."
"LAKLK: Kiliseleri her trl siyas ve idar gc kullanmak-
tan ve zellikle eitim rgtnden dlayan sistem."
(Grand Larousse-Encyclopediqtte, "laicite" maddesi).
Fransa'da cumhuriyetilerle kralclar arasnda 1789 devrimiyle ba-
layan hesaplama 19. yzyln sonuna dein srd ve 20. yzyln ban-
da cumhuriyetilerin kesin stnlyle sonuland. Kukusuz ki onlarn
en byk zaferi, izledikleri politikann en arpc yn olan ve sonuta
"liklik" ad verilen bir rejimin yasal ereveye alnmasn salayan d-
zenlemelerin yaplmas idi.
Almanya'ya kar uranlan ar bir asker yenilgiden sonra kurulan
3. Cumhuriyet'in d politikada en nemli hedefi, bu yenilginin cn al-
makt. Bu amaca ulamak iin kralclarn da, cumhuriyetilerin de byk
arlk verdikleri iki kurum ordu ve okul idi. Bununla birlikte siyas re-
jim henz oturmu deildi. Bu yzdendir ki 19. yzyln son eyrei, iki
cephenin parlamento iinde ve dnda siyas rejim kadar eitim kurum-
lar zerinde de odaklaan kyasya mcadeleleriyle geti (272).
lk yllar kralclarn ounlukta olduu mecliste, 1876 seimlerinde
cumhuriyetiler ounluu aldlar ve kralc cepheye kar iddetli bir sal-
dr balattlar. Cumhuriyetilerin ilk hedefleri, kralc cephenin en gl
bala olan katolik kilisesinin nfuzunu krmakt. 1880 ylnda, en
gl katolik hareketini temsil eden cizvit tarikat yasakland. 1882 yln-
da kartlan bir yasayla ilkretim okullar devletletirildi. Tarikat okul-
lar kapatld; ruhbann ilkretim okullarnda retmenlik yapmas ya-
sakland; birok manastr lvedildi. On yl iinde katolik kilisesine ait
yaklak onbin okul kapatld. Yasay destekleyen protestanlar ise, bin
kadar protestan okulunu kendiliklerinden kapattlar (273).
1894 ylnda cephelemenin boyutlarn olaanst derecede byten
bir olay oldu. Fransz Genel Kurmaynda grevli Alfred Dreyfus adnda
Yahudi asll bir yzba Almanya adna casusluk yapmak ve asker sr-
lar tayan bir takm belgeleri Almanlara vermekle sulanyordu. Yzba-
Dreyfus asker mahkemede yargland ve mr boyu hapse mahkm ol-
du.
Dreyfus'un mahkmiyeti cumhuriyeti cephede byk tepki dourdu.
Cumhuriyetiler, mahkmiyet kararna esas alman belgelerin sahte ve
kar cephe tarafndan dzenlenmi olduunu iddia ediyorlard (274). l-
ke kamuoyu yzbann lehinde ve aleyhinde olmak zere ikiye bln-
mt. Bir yanda cumhuriyetiler yarglamann yenilenmesini isterken,
te yandan kralc cephe karar savunuyordu. 1898 ylnda yaplan genel
seimleri byk ounlukla kazanan cumhuriyeti cephe iindeki sosya-
listler ve radikal sosyalistler hkmeti kurdular. Karlarnda kralclar,
katolik kilisesi, nasyonalistler ve Yahudi aleyhtarlarndan oluan cephe
yer alyordu. Seim zaferinin ardndan cumhuriyeti hkmet, sa cephe-
nin ideolojik ynn temsil eden katolik kilisesine, bu en tehlikeli dma-
nna kar iddetle hcuma geti. 1899 ylndan 1905 ylma kadar kart-
(272) J. Pirenne, a.g.e., c. 3, s. 1318-1319.
(273) Encyclopaedia Universalis, Corpus. 10, s. 926.
(274) J. Pirenne, a.g.e., c. 3, s. 1428-1429. Ileriki yllarda belgelerin sahtelii ortaya km
ve Dreyfus yenidenyarglanarak aklanmtr.
lan yasalarla kiliseye ar darbeler indirildi. 1901 ylnda kartlan der-
nekler ve tarikatlar yasalaryla tarikatlar dernek statsne alndlar.
Bunlarn kurulmalar ve mevcutlarn devam devletin iznine baland.
Tarikatlarn, eitim kurumlarn dorudan doruya, ya da dolayl olarak
ynetmeleri; ardndan da tarikat ruhanlerinin okullarda ders vermeleri
ve bunlarn yeni ye kaydetmeleri yasakland (275).
1904 ylma gelindiinde, Dreyfus olayyla balayan gelimeler doruk
noktasna ulat. Sa cepheyi birletirmek amacyla kurulmu olan "Acti-
on Franaise" adl kuruluun eylemlerini kkrtma olarak gren sol cep-
he hkmeti daha sert nlemler almaa balad. 1904 ylnda, Napol-
yon'la Papalk arasnda 1801 ylnda imzalanm olan konkorda hk-
mete tek tarafl olarak feshedildi ve Vatikan'la diplomatik ilikiler kesil-
di. Ardndan 1905 ylnda, kilise ile devlet arasndaki ilikileri tmyle
koparan nl "kiliselerle devletin ayrlmas" (la separation des Eglises et
de l'Etat) yasas kabul edildi (276).
te Fransa'da, ekirdeini 28 Mart 1882 tarihli "zorunlu ve lik ilk
retim"; 1 Temmuz 1901 tarihli "dernekler ve tarikatlar" ve zellikle 9
Aralk 1905 tarihli "kiliselerle devletin ayrlmas" yasalarnn oluturdu-
u hukuk statye "liklik" ad verilmektedir.
Bununla birlikte devletin niteliini belirten bir sfat olarak "lik "
szc Fransz anayasasna 1946 ylnda girmitir. Ancak Fransa bu an-
lamda, Ayrlk yasasnn kabulyle lik devlet olmutur.
YASAL DURUM
"1. Madde: Cumhuriyet vicdan zgrln salar. Dinlerin, ka-
mu dzeniyle ilgili aada yazl snrlamalarla zgrce icra edilme-
lerini gvence altna alr."
"2. Madde: Cumhuriyet herhangi bir dini ne tanr, ona ne cret
verir, ne de denek ayrr." (Fransa'da 9 Aralk 1905 tarihli "kilise-
lerle devletin ayrlmas" yasasndan).
Fransa'da likliin hukuk erevesini izen yasalarn nemli madde-
lerine deinmek konunun akla kavumasna yardmc olacaktr.
(275) Encyclopaedia Universalis, Corpus. 10, s. 927; Th. Schieder, a.g.e., s. 202; Atlas zur
Weltgeschichle, Band. 2, s. 105. Bu yasay lkesinde kat biimde uygulayan Fransa,
yabanc lkelerde ve smrgelerinde at okullarda ise, Fransz uygarlnn tay-
cs sayd katolik misyonerleri tevik ediyordu.
(276) Code Administratif s. 651 (Loi du 9. decembre. 1905); Encyclopaedia Universalis,
Corpus. 10, s. 927; Corpus. 6, s. 691.
1905 tarihli Ayrlk yasasnn 1. maddesi vicdan ve ibadet zgrl-
n gvence altna alyor; 2. maddesi ise Cumhuriyetin hibir dini "tan-
madn" belirtiyordu.
Burada "tanmama" szcnn ne anlama geldiini bilmek iin nce
bir dini "tanmak" kavramnn anlamn bilmek gerekir.
Bilindii zere 1789 devrimi ncesinde katoliklik Fransa'da devlet di-
ni idi. Devrim onun yerine "akl dini"ni getirmiti.
Napolyon'la balayan yeni dnemde ise katoliklik artk devlet dini ol-
maktan kmt. En ayrcalkl din olmakla birlikte katoliklik yannda
Protestanlk ve musevlik devlete varlklar kabul edilen dinler olmular
ve bylece ortaya "tannan din" (culte reconnu) kavram kmt. Ceza-
yir'in Franszlar'ca alnmasndan sonra orada katoliklik, protestanlk ve
musevlik yannda slm da tannan din kabul edilmiti.
te Ayrlk yasasnn 2. maddesiyle bu duruma son veriliyor ve Fran-
sa'da tannan din kalmyordu. Bunun anlam, hibir dinin "tanma" ayr-
calndan yararlanamayaca ve tm dinlerin Ayrlk yasasndaki h-
kmler erevesinde icra edilebilecekleri idi. Yasayla kiliselerin hukuk
konumlarnda da nemli bir deiiklik oluyordu. Buna gre kiliseler ka-
mu tzel kiisi olmaktan kyor ve zel hukuk tzel kiisi haline geliyor-
lard. lke olarak tanmama keyfiyeti tanrtanmazlk olmad gibi, bu il-
ke uyarnca devletin dinler ve kiliseler konusunda herhangi bir karar al-
ma yetkisi de yoktur.
Ayrlk yasasnn 2. maddesi ayrca, hibir din cemaata devlet bte-
sinden denek ayrmama ve liseler, kolejler, imaretler, cezaevleri gibi ka-
mu kurulularnda grevli olanlar dnda ruhbana cret dememe hk-
mn getiriyordu. Bylece ibadet giderleriyle rhiplerin cretleri cemaa-
ta yklenmi oluyordu. Gerekte din hizmetleri iin devlete hibir deme
yaplmamas tanmama kavramnn ieriinde kendiliinden vard. 2.
maddede bu hususun ayrca belirtilmesi gerekte, deme yapmama ilkesi-
ne getirilen istisnalar vurgulamak amacm tayordu.
Yasann 3-11. maddeleri kiliselere ait binalarda bulunan tanr mal-
larn saymnn yaplarak, bunlardan ibadet iin mutlaka gerekli olanla-
rn kurulacak cemaat rgtlerinin tasarruflarna braklmasn ngr-
yordu.
1789 devriminde millletirilip 1801 konkordasyla kiliseye tahsis
edilen ibadete mahsus binalar, papaz lojmanlar, piskoposluk ikamet-
ghlar, rahip seminerleri gibi binalarla bunlarn eklentilerinin kamu
mal (devlet mal) olduklar yasann 12-17. maddeleriyle teyid ediliyor;
ancak bunlarn intifa (kullanma) hakk cemaat rgtlerine braklyordu.
18-24. maddelere gre, ibadetlerin yrtlmesi ve ruhbann cretiyle
ibadet giderlerinin karlanmas gibi idar ve mal konularda sorumlu ol-
mak zere din cemaat rgtleri (associations cultuelles) kurulacakt. Bu
rgtler 1901 tarihli dernekler yasasma deil, Ayrlk yasasyla getirilen
hkmlere tbi olacaklard.
25-36. maddeler ise ibadetlerin icras ile ilgili hkmler getiriyordu.
Buna gre yinler gizli yaplamayacak ve polis denetimine tbi olacakt.
yin yaplaca gvenlik makamlarna nceden bildirilecekti. Resm bi-
nalara din amblemler asmak yasaklanyor; kilise anlarnn alnma bi-
iminin ayrca dzenlenecei belirtiliyordu (277).
lkretimi dzenlemek amacyla 1882 ylnda kartlan ve onun ar-
dndan gelen yasalar ise devlete ait ilkokullarn mfredat programlarn-
dan her trl din konuyu kartyor, devlet okullarnda din dersi veril-
mesini yasaklyordu. Buna karlk devlet okullar, rencilerin, aileleri-
nin istekleri dorultusunda okul dnda din eitim grebilmelerini sa-
lamak amacyla haftann bir gnne ders saati koymayacaklard. Ayn
yasalara gre ruhbann devlet ilkokullarnda retmenlik yapmas da ya-
saklanyordu (278).
Burada belirtmek gerekir ki eitim kurumlaryla ilgili bu dzenleme-
ler sadece ilkokullar kapsamna alyordu. st dereceli eitim kurumlan
ise Aynlk yasasndaki hkmlere tbi idiler.
LK DEVLET MODEL
nce u hususun vurgulanmas gerekir ki "lik devlet" modeli,
"lisizm" ad verilen akmn tm ilkelerini kendi bnyesi iine aktarm
deildir. Liklik, bu akmn baz ilkelerini benimsemi olmakla birlikte
Fransa'da devlete, siyas ortam ve tercihler gznnde tutularak izlenen
bir din politikasdr. Bu yzden bu politikann ilkeleri pozitif hukuk ku-
rallanna balanm olup, bu ilkeler byk lde deimeden kalm ol-
makla birlikte, uygulama gnn siyas koullarna gre nemli deiik-
likler geirmitir.
Uygulama bir yana braklrsa kuramsal adan, Fransa'da 1905 y-
lnda ortaya kan "lik devlet" modelinin kaynaklarn, bu modele geil-
(277) Yasa metni iin bkz: Code Administratif, s. 651 vd; A. Freiherr von Campenhausen,
a.g.e., s. 3-7.
(278) A J\ von Campenhausen, a.g.e., s. 86-87.
meden nce yaanan aamalar ve modelin ilkelerini zetle gzden geir-
mek, lkemizde yaygn kavram belirsizlii ve bundan doan kavram kar-
gaasn nlemede yardmc olacaktr.
1. nsan davranlarna yn veren saf dnce asndan ele alnd-
nda liklik hristiyanlm, varl madde ve ruh olmak zere birbirinden
bamsz iki ayr cevher olarak alglayan ikici (dalist) dnya grnn
rndr. Bu dinin Roma mparatorluu'nda yaylmaa balamasndan
itibaren yaanan, devletle kilise arasndaki tm atma ya da uzlama-
larn kaynanda bu dnya grn aramak gerekir.
2. Varln bu alglan biimi hem bireyin i dnyasna, hem de top-
lum yaamna dnyev ve ruhan ayrmn getirmitir. Gerek varlklar,
gerekse beer ilikiler bu ayrma gre "dnyev" (Temporalia) ve "ruhan
(Spiritualia) olmak zere iki ayr kategoride snflandrlmlardr.
3. Birey asndan bakldnda dnyev alanda likler, ruhan alanda
ruhban birbirinden bamsz, toplum iinde farkl konumlara sahip iki
ayr snf oluturmulardr.
4. Toplumsal rgtlenme aamasna geilince dnyev g (Regnum)
olan devlet yannda ruhan g (Sacerdotium) olarak kilise yerini almtr.
5. Hristiyanlm douundan bu yana siyas iktidar kullanmada bu
iki rgt bazan yanyana, bazan kar karya olmulardr. Kar karya
olduklar dnemlerde gler dengesi stn egemenlii bazan birine, ba-
zan brne tanmtr.
6. 1789 devriminden Napolyon dnemine kadar yaanan ksa sre ay-
rk tutulursa, Fransa'da 1905 ylnda benimsenen lik devlet modelinin
hristiyanlk tarihinde bir baka rneinin olmadn sylemek yanl bir
deerlendirme olmayacaktr. Devrim sresince izlenen din politikalarn
"liklik" olarak nitelemek ise yanltr. Devrimin din politikalarna yn
veren dnce ve anlay liklik deil; kilise ve ruhban aleyhtarldr.
Esasen o dnemde henz "liklik" diye bir kavram yoktur.
7. "Lik" szc franszcada isim ve sfat olarak iki ayr anlamda
kullanlmaktadr. sim olarak "lik" hristiyan cemaatnn ruhban olma-
yan yesini ifade etmektedir ki, szck 19. yzyln ikinci yarsna kadar
sadece bu anlam tamtr. Sfat olarak ise devletin, bireyin, ya da var-
lklarn ve beer ilikilerin din normlarla bal olmayan niteliklerini be-
lirtmektedir. Szck bu anlamda 19. yzyln ikinci yarsndan itibaren
kullanlmaa balanmtr.
8. Lisizm, bireyin, toplumun ve devletin tm faaliyet alanlarn her
trl din etkiden arndrmaktan din dmanlna kadar uzanan bir fi-
kir akm; liklik ise Fransa'da devletin, din normlar kendi faaliyet ala-
n iine sokmamay ve kiliseyi bu alandan uzaklatrarak etkinliini
ruhan alanla snrlandrmay, koyduu pozitif hukuk kurallaryla ger-
ekletirdii bir din politikasdr.
9. Bu yzdendir ki, liklikten sz edebilmek iin ncelikle dnyev ve
ruhan iki ayr gcn varl gereklidir. Bu ayrmn doal sonucu birey te-
melinde lik ya da ruhban olmak; toplum temelinde ise devlet ya da kilise
biiminde rgtlenmektir. Bir baka deyile likliin olmazsa olmaz ko-
ulu, devletin yannda merkez otorite konumunda bir kilisenin varl-
dr.
10. lke olarak lik rejim dnyev gc temsil eden devletin de,
ruhan gc temsil eden kilisenin de kendi bnyelerinde mutlak biimde
zgr olmalarn; kendi yasalarn brnden etkilenmeden koymalarn
ve idar ynden birbirlerinden bamsz birimler olmalarn gerektirir.
11. Bunun sonucu olarak liklik, dnyev g ve aralar elinde tutan
devletin lkesi iinde vicdan, din ve ibadet zgrln salamasn ge-
rekli klar. Bu zgrlklerin salanmasnn doal sonucu, devletin, din
dogmalar ve kilisenin i idar ileri konusunda gr bildirme ya da ta-
sarrufta bulunma yetkisinin olmamas; devlete bireye bir dinin ne lehin-
de, ne de aleyhinde telkinde bulunulmamasdr.
AYRILIK YASASININ UYGULANMASI
"Ayrlk yasas kabut&dilirken devletin yarg organlarnn ala-
caklar kararlarn sonulan hi dnlmemiti; zaten bu arzu da
edilmemiti. Zira gdlen ama kiliseleri kltmek ve bir eit
"protestanlatrmak" suretiyle onlann etkilerini snrlandrmakt.
Ancak tam tersi bir sonuca ulald. Bugn kilisenin, devletin yarg
organlan karsndaki konumu, Napolyon'la imzalanan konkorda-
nm yrrlkte olduu dnemdekinden ok daha elverilidir."
(Aynlk yasasnn yrrle girmesinden sonra bir Fransz ya-
zara atfen Dr.jur. A.F. von Campenhausen, Staat und Kirche in
Frankreich, s. 28).
Parlamentodaki ounluuna dayanarak Ayrlk yasasn kartan
hkmet, sra yasann uygulanmasna gelince bunun hi de kolay olmad-
n grd. Glkler, sadece yasaya kar iddetli tepki gsteren muha-
lefetteki sa cephe partilerinden deil; yasayla getirilen baz hkmlerin
hayatn gnlk olaan ak ve toplumun gerekleriyle badamamasn-
dan kaynaklanyordu. Ek yasalar kartlarak, ya da Ayrlk yasasnn ru-
huna aykr den genelgeler yaynlanarak yasann ilkelerinden dnler
verildi. Bununla birlikte yasann, onu kartanlarn ngrdklerinden
ok farkl bir biimde yorumlanarak, bu yorumlara uygun biimde uygu-
lanmasn salayan gene devletin bir kurumu, Fransz Damtay (Conceil
d'Etat) oldu.
Burada konudan bir para uzaklaarak Fransa'da cumhuriyetiliin
rn olan liklik ile, monarinin rn olan Gallikanizm arasndaki bir
benzerlie deinmek yerinde olacaktr.
Tarih boyunca Fransa katolik dinine bal kalm ve protestanhk ha-
reketini iddetle ezmitir. Bununla birlikte ayn Fransa her dnemde, ka-
tolikliin papa tarafndan temsil edilen merkez otoritesine kar olmu
ve Papalkla balarn koparan bir mill kilise kurmay istemitir. Galli-
kanizm bu zlemin monari rejimi iindeki yansmasdr.
1789 devrimiyle birlikte Gallikanizm yklm; ancak mill kilise ile il-
gili ilkeleri Cumhuriyet rejimi iinde de srp gitmitir. Liklik bir bak-
ma bu ilkelerin yeni rejim iinde ald biim olarak grlmelidir (279).
Geri Ayrlk yasasn kartan cumhuriyeti cepheye iddetli bir din, kili-
se ve ruhban aleyhtarl egemendir ve onlar asndan bakldnda
liklik rejimine geilmesinde bu duygularn pay byktr (280). Ancak
Fransa'da bu rejime koyu katolik halk kitlelerinin de byk apta itiraz-
lar olmamtr. Zira liklik bir ynyle, Fransa'nn yzyllar boyunca iz-
ledii geleneksel mill kilise politikasna uygun dmektedir.
Gerekten Ayrlk yasasyla getirilen ve yerel cemaat rgtleri (asso-
ciations cultuelles) kurulmasn ngren hkmler incelendiinde, bu r-
gtler kurulduu takdirde Fransa'daki katolik cemaatn Papalkla ilgisi-
nin tmyle kesilecek ve demokratik bir tarzda ileyecek olan bu kuru-
lular yoluyla mill kilisenin gerekleecek olduu grlr. Bu, protestan
kiliselerinin rgtlenme modelidir. Katolik retisinde ise bu modele yer
yoktur. Zira o gerekletii takdirde ortada Papalk gibi bir merkez otori-
te kalmayacaktr.
te bu yzdendir ki Papalk Ayrlk yasasna kar tavr ald ve usta-
ca taktiklerle onun katlklarn ortadan kaldrmay baard.
(279) Galikanizmle lisizm arasndaki ba konusunda: Encyclopaedia Universalis, Cor-
pus. 6, s. 693; Corpus. 10, s. 926.
(280) 3. Cumhuriyet dnemindeki din aleyhtarl konusunda bkz: Encyclopaedia Univer-
salis, Corpus. 10, s. 926; J. Pirenne, a.g.e., c. 2, s. 1428-1429.
Yasaya gre her ibadet blgesinde yaayan mminler blgelerinde,
kiliseyi ynetme ve ibadet giderleriyle ruhbann cretini karlama so-
rumluluklarn tayacak bir yerel cemaat rgt kurmakla ykmlyd-
ler. Bu rgtler demokratik ilkelere gre ileyecek; yani kilise bnyesinde
ruhban ve likler eit haklara sahip olacaklar ve papazlar kilise cemaa-
tmca seileceklerdi.
Yasann yrrle girmesinin ardndan lkedeki protestanlar ve
musevler yerel rgtlerini hemen kurdular. Esasen bu rgtlenme biimi
onlarn geleneklerine uyduu gibi, Ayrlk yasasnn hazrlanmasnda
Protestanlarn byk katklar olmutu.
Katolik kilisesi ise tavandan tabana doru inen hiyerarik bir yapya
sahip olduundan cemaat rgtlerinin kurulmas onun iin, kilisenin or-
tadan kalkmasyla eanlaml idi. Bu yzdendir ki Papalk yaynlad bir
genelge (Enzyklika) ile cemaat rgtlerinin kurulmasn yasaklad.
Katolik cemaatn yasaa uyarak yerel rgtlerini kurmamas hk-
meti ok zor duruma drd. Zira Ayrlk yasasyla getirilen deiiklik-
lerin ounun gereklemesi bu rgtlerin kurulmasna balyd. badete
mahsus binalarn intifa (kullanma) hakk bu rgtlere braklacak;
yinler yetkili mercilere bu rgtlerce bildirilecekti. Konkordan feshiyle
devlet Papalkla her trl ba kesmiti. Cemaat rgtlerinin de kurul-
mamasyla Fransa'da katolik kilisesinin varlnn hukuk dayana kal-
mam oluyor ve devlet, karsnda, kendisine kar katolik cemaat tem-
sil edecek muhatap bulamyordu. Bu durumda rgtlerin kurulmas iin
yasayla verilen sre dolduunda hukuken, Fransa'daki tm katolik kili-
selerinin kapatlmas gerekiyordu.
Kukusuz ki bu, gze alnabilecek bir tutum deildi. Din ve Eitim
Bakanl bir genelge yaynlayarak, sre dolduktan sonra da ibadet yerle-
rinin ak kalmakta devam edeceini bildirdi. 1907 ylnda kartlan bir
ek yasa ile de ibadet yerleri iin yerel cemaat rgtlerince, bunlarn ken-
dilerine tahsisi iin bavuruda bulunma koulu kaldrld. Bunlar, m-
minler ve dine hizmet edenlerin kullanmna (intifama) brakld. Bylece
dolayl yoldan cemaat rgt kurulmasndan vazgeilmi oluyordu (281).
Katolik kilisesi yasada yer alan, yinlerin nceden bildirilmesi hk-
mne uymay da reddetti. Hkmetin nnde iki seenek vard: Ya
yinlere engel olacak, ya da bildirimde bulunma hkmn yrrlkten
kaldracakt. Bu noktada hkmet ikinci geri admn att ve 1907 ylnda
(281) A.F. von Campenhausen, a.g.e., s. 8-9.
kard ek yasa ile, yinlerin bildirimde bulunulmakszn icra edilmele-
rini hkme balad (282).
Ayrlk yasasnn pek ok hkm likler, rhipler ve yasay uygula-
makla ykml yerel yneticiler arasnda idar davalara konu oldu. Bu
davalarda verdii kararlar ve yapt yorumlarla Dantay, yasann ve
yasay uygulamakla ykml olanlarn katlklarn yumuatt. Bu konu-
da verilecek birka rnek bu tutumu belirtmee yeterli olacaktr.
Devlet Papal tanmad ve yerel ceaat rgtleri de kurulmad
iin katoliklere mahsus ibadet yerlerinin kime tahsis edilecei sorusu
akta kalmt. Dantay yapt yorumlarla bu boluu doldurdu. badet
yerlerinin, piskoposa atanm olan papaza teslimi gerektiine karar ver-
di ve ayrca yorumlaryla "ibadet yeri" kavramnn kapsamn da genilet-
ti(283).
Ayrlk yasasna gre kapal yerlerde yaplan yinler de kamu dze-
niyle ilgili grlyordu. Bu nedenle, gvenlik glerinin ba sfatyla ye-
rel Belediye Bakannn, yinleri kamu dzeni ynnden denetleme yet-
kisi douyordu. Bu konuda mahkemelere yansyan davalar zerine veri-
len kararlarda tam tersi bir yorum getirildi. Buna gre papaz kilise bina-
s iinde salt din hizmetin gerei olan dzenlemeleri kendisi yapacak;
kamu dzenini bozmaa ynelik davranlar olursa Belediye Bakann-
dan yardm isteyecekti (284).
Anlamazlk konularndan biri de kilise anlarnn alnmasyla ilgi-
liydi. Yasa bu konudaki dzenlemeyi Belediye Bakanna brakmt. Ar-
dndan yaynlanan bir genelgede, dzenlemenin yerel cemaat rgt ba-
kanyla birlikte yaplmas bildirildi. Ne var ki katolik cemaat yerel rg-
tn kurmad iin katolik kiliselerinde an alma zaman ve sresini
Belediye Bakanlar tek balarna saptadlar. Dantay, bunlardan gele-
nee ters den tm dzenlemeleri Ayrlk yasasnn, "dinlerin zgrce
icra edilmeleri" hkmne aykr sayarak iptl etti (285).
Ortaya kan bir sorun da ibadet yerlerinin onarmlaryla ilgiliydi.
Yasaya gre devlet hibir dine mal destek vermeyecekti. Oysa ki ayn ya-
sayla ibadet yerleri kamu mal olarak kabul edilmiti. u halde bu bina-
larn onarm vb. hizmetlerinden kim sorumlu olacakt? Yargya intikal
eden eitli olaylarda Dantay, bunlarn ve ilerindeki tanr mallarn
(282) A.F. von Campenhausen, a.g.e., s. 10.
(283) A.F. von Campenhausen, a.g.e., s. 17-18.
(284) A.F. von Campenhausen, a.g.e., s. 22-23.
(285) A.F. von Compenhausen, a.g.e., s. 36-38.
bakm ve onarmlarndan devletin (yerel ynetimlerin) sorumlu olduklar-
na karar verdi (286).
Bir nemli konu da piskoposlarn atanmalar ile ilgilidir. Roma Kato-
ik Kilisesi hukukuna (kanonik hukuka) gre papa bir lkedeki piskopos-
lar, onlar da kendilerine bal alt dzey ruhban atarlar. Ruhbann bu
atanma yntemi, hem bu yolla merkez otoritesini kuran papa; hem de
otoritesinin zaafa uradn gren devlet asndan zerinde ylesine ti-
tizlikle durmay gerektirecek nemdedir ki, ortaada bu yzden Papa-
lk'la devletler arasnda yllar sren bir "atama kavgas" kmtr. Bu ne-
denle papann piskoposlar tek bana atamasn nlemek amacyla dev-
letler atama zerinde teden beri "itiraz hakk ya da gzetim hakk" (dro-
it de regard/Erinnerungsrecht) kullanmlardr.
Ayrlk yasasnda ngrlm olan yerel cemaat rgtleri kurulabil-
seydi ruhban ibana cemaat bnyesinde yaplacak bir seimle gelecek;
bylece piskopos atanmasnda papa devre d kalacakt. Ancak bu rgt-
lerin kurulmalarndan vazgeilmi olmas; yasa gerei devletin de kilise-
nin i ilerine giren konularda kendi kendini snrlandrmak zorunda kal-
mas nedeniyle Papalk piskopos atanmasnda tmyle serbest kald ve
atamalar, devlete itiraz hakk kullanlmakszn tek bana papa tarafn-
dan yaplmaa baland. Bu durum lisizm savunucularndan bazlarn-
ca, devletin kilise zerindeki denetimini tmyle yitirdii gerekesiyle
iddetle eletirildi. Birinci Dnya Savandan sonra oluan, kilise ile dev-
let arasndaki yaknlama ortamnda devlet itiraz hakk konusunu yeni-
den gndeme getirdi ve varlan uzlama sonunda bu hakk yeniden kul-
lanmaa; yani atanacak piskopos hakknda gr bildirmee bala-
d(287).
Son olarak u noktaya deinmek gerekir: Her ne kadar lik yasalar
vicdan, din ve ibadet zgrln salamak gerekesine dayandrlm
iseler de, gerekte bunlarn kartlmalarnda en byk etken katolik kili-
sesi ve ruhban aleytarl idi. Bu yzden uygulamada, balangta byk
apta katlklar yaand. Yasay uygulamak iin baz blgelerde asker
nlemlere bile bavuruldu.
SMRGELERDE VE HMAYE BLGELERNDE LKLK
Dnya zerinde devletin liklii rejiminin ampiyonluunu yapan
Fransa'nn, smrgelerinde ve himye haklarnn bulunduu yerlerde bu
(286) A.F. von Compenhausen, a.g.e., s. 40-42.
(287) A.F. von Campenhausen, a.g.e., s. 76-78
konuda nasl samimiyetsiz davrandn ve rejimin ilkelerini nasl ine-
diini grmek herhalde ilgin olacaktr.
Ayrlk yasasnn 43. maddesi, yasa hkmlerinin Fransa'nn smr-
gelerinde de geerli olacan belirtiyordu. Smrgelerin ou ise hristi-
yanl yeni yeni benimsemekte olan geri kalm lkelerdi. Dolaysyla
katolik kilisesiyle herhangi bir sorunlar yoktu. Bu yzden bu smrgeli-
lere katolik kilisesine niin kar olmalar gerektiini anlatmak ok zor-
du.
te yandan smrgeleri franszlatrmada, ya da en azndan buralar-
da Fransz kltrn yayarak lkenin siyas ve iktisad karlarn koru-
mada en etkili ara olan, kiliseye bal misyoner rgtlerini desteklemek
Fransa'nn d politikada deimez ilkelerinden biriydi. Ancak, devletin
hibir dini tanmamasn ve ona mal destek vermemesini ngren Ayrlk
yasasnn kabulnden sonra bu politikann terkedilmesi gerekiyordu.
Ne var ki yasadan sonra dahi bu smrgelerde, bir yandan "zgr ki-
lise" ilkesine aykr olarak din hizmetleri Fransz genel vlilerinin
kararnmeleriyle yrtlrken; te yandan Fransz kltrnn tayc-
lar olarak grlen misyon rgtlerine byk denekler tahsis edildi
(288). Fransa'da kapatlan tarikatlarn yabanc lkelerde ve smrgeler-
de atklar okullar faaliyetlerini eskisi gibi srdrdler ve devlet onlar
eskisi gibi destekledi (289).
Vatikan'la arasndaki konkorday tek yanl olarak feshedip diploma-
tik ilikisini kesen Fransa, Osmanl mparatorluu'ndan elde ettii, "ka-
toliklerin koruyucusu ve kutsal yerlerin bekisi" sfatn da eskisi gibi
kullanyordu.
16. yzylda Osmanllarca Fransz uyruklulara tannan ayrcalklarn
kapsam zamanla genileyerek "kapitlsyon" biimine dnmt.
Bunlar arasnda Franszlar'm en ok nem verdikleri ayrcalk, Osmanl
topraklan iindeki, hristiyanlarca kutsal saylan yerlerle buralarda yaa-
yan katoliklerin "koruyuculuu sfat idi. Fransa, hatt katolik kiliseleri-
ni kapatt 1789 devrimi dneminde bile bu ayncahklan olduu gibi ko-
rumutu. Devrimciler ite koyu bir katolik dmanl yaparken stan-
bul'daki Fransz elisine bu haklann korunmas tlimatn veriyorlar-
d(290). Ayncalklar, devletler hukuku ynnden de Berlin andlamas-
(288) A.F. von Campenhausen, a.g.e., s. 53 vd.
(289) A.F. von Campenhausen, a.g.e., s. 91.
(290) Paul Imbert, Osmanl Devletinde Yenileme Hareketleri, s. 93.
nn 62. maddesiyle gvence altna alnmt. (291) Bu yzden Fransz h-
kmetleri lke dnda gttkleri, Ayrlk yasasna aykr politikay,
uluslararas andlamalarn kendilerine ykledii sorumluluun gerei
olarak takdim ediyorlard. Gerekte ise bu ayrcalklar br Avrupa l-
keleri Fransa'nn elinden almak; o da vermemek iin iddetle atyorlar-
d. Parlamentoda, lik yasalar kabul eden hkmetlerin dileri bakan-
lar ayrcalklar srdrme politikasn savunuyorlar; Ayrlk yasasnn
lke iinde iddetle uyguland 1908 ylnda Osmanl topraklan iindeki
kutsal yerler ve misyon rgtleri iin ayrlan denek oybirliiyle kabul
ediliyordu. Konunun ilgin bir baka yn, Ayrlk yasas dolaysyla
Fransa ile ilikileri kopmu olan Papaln bu konuda onunla ibirlii
iinde olmasyd. Osmanl devletinin bala olan Almanya bu ayrcalk-
larn Fransa'dan alnarak Vatikan'n Bbli nezdindeki temsilcisine ve-
rilmesini nerdiinde, Papalk bu neriyi kabul etmiyor; zira bir yandan
protestanlk yan ar basan Almanya'nn ie kanmasn istemiyor, te
yandan asker gc olan katolik Fransa'nn koruyuculuunu tercih edi-
yordu (292).
Smrgesi Cezayir'de ise Fransa hi beklemedii bir sonula karla-
t ve kilise-devlet ayrl uygulamas bu lkede, Cezayir milliyetiliim
alevlendiren bir unsur oldu.
1907 ylnda Cezayir iin, gerekte 1905 tarihli Ayrlk yasasmn he-
men hemen ayns ayr bir yasa hazrlanmt. Yasaya gre orada da kili-
selerle devlet ayrlacak ve devlet din hizmetlerine verdii destei kaldra-
cakt. Cezayir'de devlete tannan dinler olan katoliklik, protestanlk ve
musevlik kilise ve cemaat rgtlerine sahip olduklanhdan, onlar iin ya-
saya uyum sorun olmad. Ancak ounluu oluturan mslman toplumu
bir kiliseye sahip deildi. Bu nedenle Fransz hkmeti Cezayir msl-
manlarma, yasaya uyum salamalar iin on yllk bir gei sresi tand
ve bu sre iinde islm cemaatnn din hizmetleriyle ilgili giderleri devlet
btesinden karland. Ama, bu srede Cezayir mslmanlarmm da
tpk hristiyan ve musev cemaatlar gibi hiyerarik bir yap iinde rgt-
lenerek, bir baka deyile kiliseleerek, din hizmetlerinin yrtlmesinde
devletten bamsz duruma gemelerini salamakt.
Ne var ki islm toplumlarnda kilise gelenei olmad iin bu alanda
yaplan tm giriimler baanszlkla sonuland. Bu durum, mslmanla-
nn din hizmetlerinin smrge ynetimi bnyesinde hristiyan grevlilerce
(291) Berlin andlamas: 13 Temmuz 1878 tarihinde Osmanl devletiyle Rusya, Almanya,
Avusturya-Macaristan, ingiltere ve Fransa arasnda Berlin'de imzalanan andlama.
(292) Paul Imbert, a.g.e., s. 87 vd.
yrtlmesi gibi arpk bir uygulamaya yol at. slm cemaat rgt ku-
rulamad iin gei sresi durmadan uzatld; 1947 ylnda ise belirsiz
bir tarihe ertelendi.
Hristiyan Franszlar'n islm dininin i ilerini ynetmeleri balan-
gta fazla dikkati ekmedi. Ancak 1930'lu yllarda smrge ynetimi
Vahab mezhebinden olan vizlerin cmilerde vaaz vermelerini yasakla-
ynca konu Franszlarla Cezayir milliyetileri arasnda siyas bir sorun
haline dnt. 1936 ylndan itibaren islm dininin Fransz tahakk-
mnden kurtarlmas, "zgr cmi, Arap okulu" (des mosquees libres, des
ecoles arabes) sloganyla kampanya aan milliyetilerin ana hedeflerin-
den biri oldu. kinci Dnya Savandan sonra Ferhat Abbas, olay Cezayir
bamszlnn itici gc haline getirdi. slm cemaat rgt ise bam-
szla kadar kurulamad (293).
FRANSA'DA SON DURUM
"Tepkici bir tutum olan lisizm gnmzde, eitim alam dn-
da, iddetini yitirdi. Zira ou hristiyan, dinin klerikalizmle (ruhban
egemenliini savunan akm) ayn ey olmadn anlad."
(Grande Larousse-Encyclopedigue, 'laicisme" maddesi).
"Bugnk yoruma gre liklik lisizmle ayn ey deildir ve ag-
nostisizm (mutlakm bilinemeyeceini savunan felsefe akm), ma-
teryalizm (maddecilik) ve ateizmi (tanrtanmazlk) iermesi gerek-
mez. Yeni bir inan olmad gibi bir yedek din de deildir. O, dini
bireye brakr. Bir baka yorum onu, olumlu tarafszlk olarak nite-
lendirir. Bu dnyevilik tr eitim zerinde tekel kurmaz. Zira aksi
takdirde bu, vicdanlar zerinde bask kurmak olacaktr."
(Adolf Wilhelm Ziegler, Das Verhaeltnis von Kirche und Staat in
Europa, Manz Verlag, Mnchen 1972, s. 132)
' Yahu el insaf!
Adam devrimden iki yzyl sonra lkesinde katolik yavrukurt
rgt, misyoner merkezleri, tarikat liseleri ve manastrlar olduu-
nu; kilise divanhanelerinde cemaata okuyacaklar kitabn, seyrede-
cekleri filmin iln edildiim unutmu; Anadolu'daki bir niversite-
nin duvarnda "Tek yol slm" iarn grd diye Trkiye'de Ata-
trkln battn yazyor. Fransz niversitelerinin duvarlarn
bir hatrlasa!
(293) Smrgeler ve Cezayir'deki durum iin bkz: A.F. van Campenhausen, a.g.e., s. 52-
58.
Adam dediim, Le Monde'un muhabiri J.P. Peroncel-Lugoz."
(Atilla ilhan, Milliyet Gazetesi, 1 Haziran 1986 tarihli nsha).
Birinci Dnya Sava, Fransa'da liklik uygulamasnn katlklarnn
trplenmesine ve Fransz devleti ile Vatikan'n birbirlerine yaknlama-
larna vesile oldu. Bu gelimenin i ve d politika ile ilgili balca neden-
leri ylece sralanabilir:
1) Uygulama, katolik bir lkede devletle kilisenin mutlak ayrlnn
sanld gibi mmkn olmadn gsterdi ve Vatikan'la yeniden diplo-
matik iliki kurulmas yolunda basklar artt. likilerin kopmasyla ruh-
ban atanmas yetkisi tmyle Vatikan'n eline gemiti. Bu ise, devletin
katolik kilisesi zerindeki denetimini yitirdii gerekesiyle lisizm savu-
nucularmca bile eletiriliyordu.
2) Sava srasnda katolik ruhbann gsterdii yurtseverlik, lisizm
savunucularmca onlar hakknda yaplan, Fransa'dan nce Roma'ya bal
olduklar yolundaki sulamalarn aslszln gsterdi.
3) Sava sresince Vatikan diplomasi ve istihbarat ynlerinden ok
nemli bir uluslararas merkez oldu. Papalk'la ilikileri kopuk olan
Fransa bu etkinliklere katlmaktan yoksun kald.
4) Fransa'nn ortadou lkelerindeki karlarnn gvencesi olan, bu
lkelerdeki himaye haklarn srdrebilmesinin ancak Vatikan'la anla-
mas halinde mmkn olaca grld.
5) Fransa in'de de hristiyanlarm koruyuculuunu ve bu sfatla Pe-
kin-Roma arasnda araclk roln stlenmiti. Vatikan'la ilikilerin ko-
parlmas bu aracl ve dolaysyla Fransa'nn karlarn tehlikeye so-
kuyordu.
6) nemli bir neden de, savatan sonra Fransa'ya katlan Alsas-Lo-
ren blgesinin durumu idi.
Bas-Rhin, Haut-Rhin ve Moselle illerinin oluturduu blge daha n-
ce Fransa'ya bal iken 1871 Fransz-Alman savanda Almanlar'm eline
gemiti. Alsas-Loren'de nfusun yzde doksana yakn bir Alman lehesi
konumakta olup ounluu katolikti ve halk Fransa'ya sempati duyu-
yordu. Blgede kilise ile ilikiler 1801 ylndan bu yana, Fransa ile Vati-
kan arasnda imzalanan konkorda hkmlerine gre yrtlyordu.
1918 ylnda Fransz birlikleri Alsas-Loren'i igal ettiler ve 1919 ylnda
imzalanan Versay andlamasyla blge Franszlar'a brakld.
galden sonra Fransa blgede lik yasalar uygulama giriiminde
bulunduysa da, blge halknn gsterdii iddetli tepki ve Fransz Dan-
taynn 1925 ylnda verdii, blgede uygulanan konkorda rejiminin ana-
yasaya uygun olduu yolundaki karar zerine giriimden vazgeildi. Bu-
nunla birlikte bugn bile sosyalistlerin hkmet programlarna, blgede
lik yasalarn benimsetilmesine alacaklar biiminde maddeler koyma-
larna karn Alsas-Loren, anayasasna gre lik olan Fransa'da yasal ba-
kmdan lik olmayan bir ada olarak kalmakta devam etmektedir (294).
Gelimeler sonucu liklikten dn vermek zorunda kalan hkmet
1921 ylnda Vatikan'la yeniden diplomatik iliki kurdu ve Paris'e papal-
n bir bykelisi (Nonce/Nuntius) atand. Fransz hkmeti nceleri
Vatikan temsilcisinin etkinliini sadece devletler arasnda yrtlmesi
mutad olan diplomatik ilikilerle snrlandrmak ve onu katolik kilisesi-
nin i hukukuyla ilgili ilerden uzak tutmak istedi. Ancak zamanla bu s-
nrlamann olanaksz olduu grld (295).
kinci Dnya Sava srasmda Mareal Petain'in kurduu Vichy h-
kmeti kilise yanls bir politika izleyerek bu dorultuda yasalar kard.
Hatta Vatikan'la yeni bir konkorda imzalamak istediyse de siyas geli-
meler bunu engelledi.
Savatan sonra kurulan Beinci Cumhuriyet hkmetleri Vichy reji-
minin kard yasalar byk lde yrrlkten kaldrdlar. 1946 yln-
da kabul edilen anayasaya devletin niteliklerinden biri olarak "lik" sfat
eklendi (296).
Bununla birlikte yaanan her iki sava ve ara dnemlerde ortaya -
kan siyas gelimeler, yzyln bandaki liklik anlayn ok deitir-
mi ve yumuatmtr. Bugn Fransa'da devletin liklii "dinler karsn-
da olumlu tarafszlk" olarak nitelendirilmektedir. Vatikan'la konkorda
imzalanmamasna karn kilise ile ilikiler ve eitim ileri bu anlay
dorultusunda yrtlmektedir. Fransa'daki bu stat ile ilgili olarak
devletle katolik evreler arasnda bir uzlama (konsenss) olumu olup
artk katolikler de devletin likliini savunmaktadrlar. Protestanlar ise
esasen, katolik basksna kar gvence saydklar liklii bandan beri
desteklemektedirler. Lik yasalarn hazrlanmasnda protestan evrele-
rin byk katklar olmutur.
Bugn Fransa'da Vatikan temsilcisi sadece iki devlet arasndaki dip-
lomatik ilikileri yrtmekle kalmamakta; katolik kilisesinin i hukuku
(294) A.W. Ziegler, Das Verhaeltnis von Kirche und Staat in Europa, s. 135-136; Fransz
Solunun Ortak Hkmet Program, ev: Doan Grsev, Konuk Yaynlan, istanbul
(Tarihsiz), s. 74; A.F. von Campenhausen, a.g.e., s. 68-69.
(295) A.F. von Campenhausen, a.g.e., s. 114-115; A.W. Ziegler, Europa, s. 133.
(296) A.F. von Campenhausen, a.g.e., s. 114-115.
ile ilgili ilerle de ilgilenmektedir. Tarikatlar ve cemaat rgtleriyle ilgili
olarak yzyln banda getirilen kstlamalar tmyle kaldrlmtr, iba-
det yerleri ve rhip lojmanlar devletin (yerel ynetimlerin) mlkiyetinde
olup bunlarn bakm ve onarmlarndan da bu kurulular sorumludur.
Piskoposlar, devlet bakannn uygun gr alnarak Papa tarafndan
atanmaktadr (297).
lkenin Alsas-Loren blgesi dndaki blmnde ilk ve orta retim
hizmetleri devlet okullaryla, byk ounluu katolik eitimi veren zel
okullarda yrtlmektedir. Devlet okullarnda din dersi okutulmamakta;
ancak ders saatleri dnda isteyen velilerin ocuklarna din dersi veril-
mektedir. 1960 ylnda kartlan bir yasayla, devlet okullarnda din dersi
verenler de kamu grevlisi saylmlardr. Ayrca bugn devlet, zel okul-
lar mal bakmdan bir lde desteklemektedir (298).
Alsas-Loren'de ise lik yasalar uygulanmamakta olup blgede 1801
konkordasnn hkmleri geerlidir. Burada din hizmetleri ileri Ba-
kanl'na bal bir dairece yrtlmektedir. Katolik piskoposlar konkor-
da hkmleri gereince, Vatikan'n da gr alnarak devlet bakannca
atanmaktadrlar. Blgedeki protestanlarm ise devletle imzalanm sz-
lemeleri yoktur.
Lik yasalar uygulanmad iin Alsas-Loren'de Fransa "tannan din-
ler" (cultes recnnus) politikasn izlemektedir. Blgede devlete tannan
dinler katoliklik, protestanlm iki ayr kolu olan luteryenlik ve refor-
misttik ile musevliktir. Bunlar dndaki dinlere "mezheb" denilmekte ve
tannmak istedikleri takdirde bunlarn devletten izin almalar gerekmek-
tedir.
Alsas-Loren'de okullar devlet okulu olmakla birlikte tannan dinlerin
retilerine uygun eitim veren "konfesiyonel" okullardr. Bunlarn baz-
lar sadece bir cemaata mensup rencileri kabul ettikleri halde bazlar
karma okullardr (299).
En son verilere gre Fransa'da ilk ve orta retim dzeyinde genel ve
meslek eitim veren, katolik kurululara bal onbin civarndaki zel
okulda iki milyon kadar renci renim grmekte ve buralarda yzyirmi
bin kadar retmen grev yapmaktadr. Bu rakamlara, rhip yetitiren
(297) A.W. Ziegler, Europa, s. 132, 136-137.
(298) Conceil de l'Europe, Guide des Systems Scolaires, s. 105-116; A.W. Ziegler, Europa,
s. 134-135.
(299) Alsas-Loren hakknda: Europas Ungelste Fragen, Herausgegeben von Wolfgang Ve-
nohr, Rowohlt Taschenbuch Verlag, Hamburg 1971, s. 24-31; A.W. Ziegler, Europa,
s. 135; A.F. von Campenhausen, a.g.e., s. 60-66.
okullarla katolik ve protestan teoloji faklteleri ve buralarda okuyanlar
dahil deildir. (300)
DN POLTKALARI
"ngiltere Eitim Bakam Kenetth Clarke eitim mdrlklerine
gnderdii bir genelgede, din dersleri eitiminde younluun hristi-
yanlm retilmesine verilmesini istedi. Clarke sz konusu genel-
gede, "hristiyan geleneklere ve retiye dayal yeni bir din mfreda-
t gelitirilmesi" arsnda bulundu. Anglikan, katolik ve Yahudi
okullara mal yardmda bulunan ingiliz hkmeti, mslmanlann
kurduklar okullara yardmda bulunmay u ana kadar kabul etme-
di."
iMilliyet gazetesinin 23 Mart 1991 tarihli nshasnda yaynla-
nan haberden).
"ite halnn iine su szdnlamayan kafas. Biz onlarn bize ba-
km iyi renemeden, alnacak kar tedbiri hi dnemeden ne-
reye gidiyoruz? Adamlar her vesile ile nmze, zihniyetlerinin ta-
nmm yazp koyuyorlar; biz ise bunun zerinde hi durmadan, hat-
ta okumadan geiyoruz. Biz onlarn liklii dinler arasnda deil,
hristiyan mezhepler arasnda bir denge ve hogr olarak algladk-
larm ya unutmuuz, ya da renememiiz."
(ismail Berduk Olgaay, Tasmal ekirge, Milliyet Yaynlan
103, istanbul 1990, s. 265).
"Dinde zorlama yoktur. Bakara sresi, 256).
Hristiyan lkelerde gemite ve bugn izlenmi ve izlenmekte olan
din politikalar, bunlan birbirinden ayran farkl zellikler; lkeler nfu-
sunun katolik, protestan ve ortodoks olmas; ya da karma bir nfs yap-
ma sahip bulunmalar gibi nitelikler gznnde tutularak eitli alar-
dan tasnife tbi tutulabilir. Burada, ortodoks hristiyanlk ayn bir katego-
ride ele alnmak zere bu politikalarn belirleyici zelliklerim ieren, ta-
mamiyle soyut bir tasnif yaplacaktr.
Bu zellikler gznnde tutulduunda bat hristiyanlmda izlenmi
ve izlenmekte olan din politikalar, devlete bir devlet dini benimsenerek
onun dndaki dinlerin yasaklanmas; bir devlet dini benimsenmi olma-
s yannda dier baz dinlerin tannmas; bir devlet dini benimsememekle
birlikte baz dinlerin tannmas ve hibir dinin ne devlet dini olarak be-
(300) Zaman Gazetesi 23 Eyll 1990 tarihli nsha.
nimsenmesi, ne de tannmas olmak zere balca drt kategoride topla-
nabilir ve her kategori kendi iinde alt gruplara blnebilir (301). Arala-
rndaki benzerlikler dikkate alnarak tek tek lkelerin din politikalar,
Vatikan Kent Devleti'nde (Papalk) yrrlkte olan, katolikliin tek dev-
let dini olduu saf teokratik rejimin dikkate alnmad bu tasnifte yer
alan kategorilerden birine sokulabilir.
Tek tek lkelerin bu soyut tasnif iinde yer alanlardan hangisine ya-
kn bir din politikas izledikleri ise bu lkelerin yasalaryla, buralardaki
uygulamalar incelenerek saptanabilir. Ancak belirtmek gerekir ki, hibir
lkenin din politikas bu kuramsal tasnif kategorilerinden herhangi biri-
ne tam olarak benzemeyecektir. Bununla birlikte yasalardaki hkmler
ve uygulama biimleri gznnde tutularak, tasnif iinde yer alan rejim-
lere yaklaan rnekler vermek mmkndr.
Bugn hristiyan lkelerde, Papalk dnda, baka dinlerin icra edile-
medii bir devlet dini rejimi yoktur. Bir devlet dini yannda tannan din-
lerin bulunduu rejime protestanlk iin skandinav lkeleriyle ngiltere;
katoliklik iin de spanya ve Ltin Amerika lkelerinden bazlar rnek
gsterilebilir. Hibir dinin tannmad rejimin klsik rnei ise Fran-
sa'daki likliktir.
Hibir dini tanmama politikasnn Fransa'daki liklikten farkl bir
eitlemesi Amerika Birleik Devletleri'nde grlmektedir. Fransa'da
liklie iddetli bir kilise ve ruhban kartl ile balayan bir sre so-
nunda ulald halde ABD'nin din politikas tersine bir gelimeyle, din
dostu bir sreten geerek sonuta dinler karsnda tarafsz bir din z-
grl anlayna varmtr. Pek ok din ve mezhebin yaad lkede
esasen bu tutum bir zorunluk olarak ortaya kmtr.
Kt'aya ilk yerleen beyazlar ounlukla Avrupa lkelerindeki din ve
siyas basklardan kaanlardr. Bunlar yeni dnyaya koloniler halinde,
din ve mill balarn koruyarak yerlemilerdir. Deiik lkelerden ge-
len, farkl kiliselere mensup bu gruplar din cemaatlar halinde rgtlen-
miler ve bu cemaatlar, baka cemaatlarn mensuplarna kar balang-
ta hi de hogrl davranmamlar; baz yrelerde kendilerinden olma-
(301) Ayn tasnif Osmanl dnemi hukukularnda da vardr. (Bkz: ibrahim Hakk, a.g.e.,
Cild-i Evvel, s. 296 vd.) A.Aulard'n "Fransa inklbnn SiyasTarihine yazd ta-
ntma yazsnda Nzm Poroy farkl bir tasnif vermektedir: "1. Devletin kiliseye
tbiiyeti (thocratie), 2. Kilisenin devlete tbiiyeti, 3. Ya bir anlamaya, ya da rf ve
dete dayanarak iki kuvvet arasnda birleme, 4. Birbirinin vcudundan haberdar
deilmi gibi her ikisinin de birbirinden mmkn olduu kadar ayrlmas."
yanlara yerleme yasa koymular; hatta o yreye girilerini lm cezas
yaptrm koyarak nlemilerdir. Kle olarak kullanlan Afrika'l zenciler-
le, soylar hemen hemen tketilen yerliler ise hristiyan yaplmakla birlik-
te beyazlarn kiliselerine kabul edilmemiler ve ayr kiliseler kurmaa
zorlanmlardr.
Bununla birlikte lkede, gerek bamszlk hareketine nclk eden,
gerekse onlardan nce ve sonra gelen ileri grl devlet adamlar, kke-
ninde din farkllklar yatmakla birlikte siyas bir grnm kazanan an-
lamazlklarn her dine saygl, ama onlara kar tarafsz bir politika ile
ortadan kaldrlabileceini; ulusal birliin ancak bu yolla kurulabileceini
kavramlardr. 1789 devriminden ve Fransa'daki lisizm akmndan ok
nce ortaya atlan bu grler, ABD'nin kurulutan bu yana hemen hi
deimeden izledii din politikasnn temelini oluturmutur. Vardklar
sonu ayn olmakla birlikte Fransz liklii ile ABD'de izlenen din politi-
kas arasndaki fark yaratan, her iki lkede yaanan farkl tarih sre-
lerdir. 1776 ylnda yaynlanan "bamszlk bildiris'ndeki din zgrl
ile ilgili blm bu politikay yasal bir temele oturtmaa balamtr. Vir-
ginia vlisi ve daha sonraki ABD Bakam Jefferson'n 1779 ylnda hazr-
lad "Din zgrlne Giri Yasas" ABD. anayasmn dinle ilgili h-
kmlerine de esas olmutur. 1787 ylnda iln edilen anayasann 6. mad-
desi "Birleik Devletlere tbi bir grev veya kamu hizmeti iin yeterlik
art olarak dinle ilgili bir aklama istenemez" demekte; 1791 ylnda ka-
bul edilen ekler arasndaki 1. deiiklik ise "Kongre, bir din kuran veya
bir dinin serbeste yerine getirilmesini yasaklayan hibir yasa kara-
maz" hkmn getirmektedir.
Anayasann izdii bu ereve iinde ABD'de izlenen din politika-
s konusunda devlet ve br kamu kurumlaryla zel kurulu ve birey-
ler arasnda ortaya kan anlamazlklarn zm mercii Birleik Devlet-
ler Yksek Mahkemesi'dir. Yksek Mahkemenin bu anlamazlklarda
gzettii ilke, "hibir dinin brne stn tutulmamas, hibir dinin
devlete desteklenmemesi ve hibir dinin faaliyetlerinin engellenmeme-
si"dir.
lke bu olmakla birlikte lkede birliin korunmas iin toplum yaa-
mnda din olumlu bir faktr olarak grlmekte ve devlet-kilise ayrl
lml bir tutum iinde srdrlmektedir. lkede devlet okullar yannda
din cemaatlara ait ilk, orta ve yksek renim dzeyinde eitim veren
kurumlar bulunmakta; kiliseler zel hukuk tzel kiisi saylmaktadr.
Yasalarla belirlenen bu zgrlk ortamna karn toplum iinde din ve
rk farkllklarnn yaratt sorunlar tam anlamyla zlm deil-
dir(302).
Hristiyan dnyasnda hibir dinin tannmamas politikasnn bir
nc eitlemesi olarak, 1917 devriminden sonra Sovyetler Birlii'nde
grlen kilise ve din kart rejim gsterilebilir. Ancak artk tmyle ter-
kedilmi olduu iin bu politika zerinde durmaa gerek yoktur.
Almanya'nn din politikas bir ara rejim olarak dnlebilir. Ger-
ekten Alman anayasasna gre devlet kilisesi yoktur ve lkede devlet-ki-
lise ayrl ilkesi benimsenmitir. Bununla birlikte uygulamada Alman-
ya baz dinleri tanyarak bunlarn kiliselerini kamu hukuku tzel kiisi
olarak kabul etmektedir. Devletle bu kiliseler arasndaki ilikiler, taraf-
lar arasnda imzalanan andlamalar dorultusunda yrtlmektedir. Ka-
tolik kilisesi (Papalk) ile yaplan andlama "Konkordat" adn tamakta
ve Vatikan'n bamsz devlet olmas nedeniyle devletleraras hukuk sz-
lemesi olarak kabul edilmektedir. Protestan kiliseleriyle yaplan andla-
ma ise i hukuk szlemesi niteliindedir. Devletle kiliseler arasndaki
ilikilerin genel erevesini izen bu andlamalar ve federal anayasada
yer alan hkmler dorultusunda Land'lar kendi anayasalarna kilise ile
ilikiler ve din eitimi gibi konularda, ayrntlar dzenleyen hkmler
koymaktadrlar (303).
Tarihte Roma mparatorluunun bat kesiminde dnyev g (devlet)
ile ruhan g (kilise) birbirinden bamsz iki ayr kurum olup aralarn-
daki atmann temelinde, bunlardan hangisinin br zerinde egemen
olaca konusundaki anlamazlk vardr.
Ortodoksluun egemen olduu dou kesiminde ise kilise devletten ay-
r bir varla sahip olduu halde ondan bamsz bir hukuk kiisi deil;
onunla btnlemi, onu etkileyen ve ondan etkilenen bir kurumdur. Or-
todoks geleneinde bu iki kurum iiedir ve ikisi birarada siyas yapnn,
onun ilevini tamamlayan iki unsurudur. mparator siyas egemen ol-
makla birlikte kilise yasas koyacak kadar yetkiye sahiptir. Patrik de
hem ruhan nder (Patriarkh), hem de halk nderi (Etnarkh) sfat ta-
maktadr.
Bu konumu ortodoks lkelerde kilisenin devlet kilisesi olmasn ge-
rektirmitir ki, bugn bu rejime rnek olarak da Yunanistan Ortodoks
(302) A.B.D.'deki durum hakknda: A.W.Ziegler, Das Verhaeltnis von Kirche und Staat in
Amerika, s. 22-53.
(303) Almanya'daki durum hakknda: A.W. Ziegler, Europa, s. 20-42.
Kilisesi gsterilebilir (304).
Dnya zerinde eitli din aznlklar halinde yaayan hristiyan top-
luluklarn konumlarn ise, yaadklar lkelerde devletlerin din politika-
lar belirlemektedir.
Musevlie gelince, bilindii zere bu din Yahudi kavminin ulusal
dinidir. Bu nedenle israil devletinin, tm kurumlaryla musevlik akide-
lerine gre ileyen bir siyas ve idar yapya sahip olduu belirtilmelidir.
Bu lkede zorunlu ilkretim, az saydaki zel okullar dnda devlet
okullarnda verilir. Bu okullar din olanlar ve olmayanlar olmak zere iki
eit olup renci velileri bunlardan birini semekte zgrdrler. Ayrca
lkede "Yeivot" ad verilen ve din adam yetitiren yksek retim ku-
rumlan vardr (305).
Hristiyan toplumlarda devletlerce izlenen din politikalar kanl at-
malarla geen tarih geliim sonunda, farkl inanlara bal gruplar ara-
snda yasal dengeler kurularak oluturulduu halde islm hukukular,
somut olaylarla karlamadan ok nce bu politikay ayrntl biimde i-
lemilerdir. slm'n geleneksel din politikas br semav dinlerin
slm'dan nceki hak dinler olarak kabul edilmeleri; devletin lkesi iin-
de yaayan gayrimslimlerin, dinlerinin gereklerini zgrce yerine geti-
rebilmeleri ve slm' kabule zorlanmamalan; zel bir vergiye balanarak
toplum iinde kendilerine eit stat kazandnlmas; hatta ilerinden ehil
olanlara kamu grevi verilmesi (306); eriata aka aykr olmamak kay-
dyla zel hukuk ilikilerini kendi cemaatlarnda yrrlkte olan hkm-
ler erevesinde dzenlemelerine msaade edilmesi; rf, det ve gelenek-
lerini korumalarna izin verilmesi; can, mal ve rz gvenliklerinin salan-
mas gibi esaslara dayanr. Ancak, kitabn konusu iine girmediinden
burada bu politika zerinde uzun boylu durulmayacaktr. Gemite ve
bugn islm toplumlarnda bu politikann kuramsal esaslanna ne lde
uyulduu tartlabilir. Geri tarih, islm devletlerinin baka dinlere kar-
ne kadar hogrl davrandklarn kantlayan rneklerle doludur.
Ama ayn tartma, hristiyan toplumlar iin de yaplabilir. Szgelii
Fransa'da devletin liklii rejimi, getirdii yasal dzenlemelerle dinler
(304) Ortodoksluk hakknda yararl bir eser: Dr. M. Sreyya ahin, Fener Patrikhnesi ve
Jrkye.
(305) israil'de eitim konusunda bkz: israil Elilii Basn Brosu, srail'de Eitim Bu-
gnk israil Yaynlan, Nu: 1 Ankara (Tarihsiz).
(306) Prof. Dr. Muhammed Hamidullah, slama Giri, s. 22. Yazann belirttiine gre Hz.
Muhammedm Habeistan'a gnderdii diplomatik kurulun banda, o srada
slamyet henz kabul etmemi olan bir gayrimslim vardr.
arasnda kuramsal olarak bir denge kurmutur. Ama bu dengenin, geiri-
len tarih! srete onun dnda kalanlar iin byk bir yarar olmad ve
toplumu gerei gibi ynlendiremedii, yaanan olaylarla aka grl-
mektedir. Bu lkede 1989 ylnda mslmanlara kar yaplan gsteriler;
bir kentte cminin buldozerle yklmas; bir bakasnda kimlii mehul
kiilerce yaplan tehditler sonucu cmi yapmnn engellenmesi ve benze-
ri olaylar bu dengenin sadece hristiyan ve musev gruplar iin kurulmu
olduunun ak kantdr (307). Ayn ekilde, bugn dnyada yasal a-
dan din zgrlnn en ileri rneini veren ABD'de kktenci protestan
gruplarca kurulan Ku Klux Klan gizli rgtnn eylemlerinde olduu gi-
bi, siyas grnml bir takm olaylarn altnda din motiflerin yatt bir
gerektir. Burada ele alnan konu toplumlarn ya da toplum iindeki bir
takm gruplarn tutumlar deil, devletlerin din politikalardr.
Trkiye'de genellikle, birbirinden farkl inanlara sahip gruplar ara-
snda ok eski alardan bu yana sregelen atmalarn siyas rejim iin-
de kurulacak yasal dengelerle nlenebilecei ve bireylerde, kendilerinin-
kinden farkl inanlara kar hogrnn yerletirilebilecei dnl-
mektedir. Bizi, lkede lik rejim benimsenirse hogr ortamnn da ken-
diliinden doaca kansna srkleyen nedenlerden birinin de bu d-
nce tarz olduunu sylemek yanl olmayacaktr.
Oysa ki gerek bunun tersi ve hogrnn yasal nlemlerden deil,
bunlarn hogr ortamndan doduunu gsteren rneklerle doludur.
Hogr zihn bakmdan olgunlamann bir rndr. Bu olgunlua
ya yaanan bir sre sonunda bireyler ve toplum gruplar arasnda den-
geler kurulmasyla, ya da bireyler ve toplum gruplarnn kltr stn-
lkleri ve inanlarna duyduklar gvenle varlabilir. Bunlardan birincisi-
ne hristiyan bat toplumlar; ikincisine de, siyas stnlk alarnda
islm toplumlar rnek gsterilebilir. Baka inanlara kar hogr
slm'n geleneklerinde vardr. Bu yzden onu darda aramaa gerek
yoktur.
(307) Bu olaylar hakknda bilgi iin, szgelii 19.8.1989 tarihli Cumhuriyet ve 27.10.1989,
24.10.1989 tarihli Hrriyet gazeteleri.
ALTINCI BLM
SLM VE LKLK
UYGARLIK TANRISININ NDRD YET
"Bilgisiz adam anlayamadna tapar."
Cesare LOMBROSO
(nl italyan krimonolog)
Osmanl devleti Avrupa karsndaki gszln farkettikten son-
ra aydn kesimlerde, d grnleriyle birbirine taban tabana zt; ancak
zde ayn psikolojik eziklikten kaynaklanan iki ayr tepki biimi ortaya
kmtr. Bunlardan biri Bat'nn uygarln tm kurumlaryla kendimi-
ze maletmek, br de onu tmyle reddederek geleneksel yaam tarzna
snmak diye zetlenebilir. Bugn her iki tepki biimi brnden ald
etkilerle bak alarm geniletmi iseler de, k noktalar deimemi-
tir.
Toynbee her iki tepki biiminin, stn uygarlkla kalaan her top-
lumda grldn belirtmekte ve bunlardan birine "herodyanizm", b-
rne "zelotizm" adn vermektedir. Yazara gre her iki tepki biimi de
taklitidir ve her ikisinin de baar ans yoktur. k yolu, toplumun
kendi uygarlnn ada bir yorumunu yapabilmesinde yatmakta-
dr(308).
Gerekten bugn Trkiye'de aydn keimin tartmalarna ksaca g-
zatmak bu konuda yeterli bir fikir verecektir. Genelde dnce hayatm-
za egemen olan nitelik yaratclk deil, aktarmaclktr. Gerei bulma-
mz iin uzun boylu yorulmamza gerek yoktur. Zira nasl olsa onu bizden
nce birileri bulmutur. Yaplacak olan onlar kendimize uyarlamaktr.
Bylece dardan aldmz bir takm kavram ve kurumlan toplum yaa-
mmzda yer alan, benzeri saydmz kategorilere yerletirmekte; onlan
bakalarnn mantklaryla yorumlayp, ou kez buna bile gerek grmek-
sizin bakalarnn yorumlanyla yetinip kendimizi onlann llerine gre
deerlendirmekteyiz.
(308) Arnold J. Toynbee, Kultur am Scheidevege, s. 133-152.
Kavramlar ve kurumlar ideolojik, ya da ideolojik kla sokulmu ise-
ler birinci grteki aydnlar onlara uygarlk tanrsnn indirdii yetler
gibi bakmakta ve onlarla benzerliimiz lsnde kendimizi uygar kabul
etmektedirler. Sonra onlarn kaynak toplumdaki uygulama biimlerini ol-
duu gibi lkemize tamak, benzemeyenleri zoraki yorumlarla benzet-
mee almak, onlara kar kanlar ise kaynak toplumda yaygn sula-
malarn aynsyla sulamak yoluna gitmektedirler. Kavram ve kurumlar
ideolojik olmayp toplumsal ya da hukuk bir stat ifade ediyorlarsa, on-
larn tm zellikleri bizdeki benzeri saylanlara mal edilmektedir.
kinci grteki aydnlar ise yerlerine kendi tezlerini koymakszm
bunlar ya tmyle reddetmekte; ya da itenlikle veya kurnazca bir tak-
tikle kendi izgilerine ekmee almaktadrlar. Her halkrda gerek
dardan alman kavram ve kuram, gerekse lkemizdeki benzerleri kendi-
leri olmaktan karlarak soysuzlatrmaktadr. Verilecek iki rnek sy-
lenenleri somutlatrmakta yararl olacaktr.
"Feodalite" szc Ortaa Avrupa'snda topran mlkiyetini ele
geirmi olan senyrn, topraa baml olanlar zerinde egemen olduu
iliki trn anlatan bir toplumbilimi terimidir. Bu terim Avrupa top-
lumlarnn yaam olduklar, zellikleri belirli bir srecin sonunda orta-
ya kan bir kurumun addr. Benzer bir toplumsal kurum olarak Osman-
l timar rejimi acaba feodalite ile ayn ey midir? Her iki kurum zde ise-
ler birine brnn adn vermekte saknca yoktur. Ancak d grnte-
ki benzerlie aldanarak timar dzenini feodaliteye, sipahiyi senyre ben-
zetip feodalite ve senyre ilikin olarak Bat'da sylenenleri Osmanl top-
lum yapsnda aramann; ya da o yapy feodalite konusunda Bat'da sy-
lenenlerle yorumlamann bilgi noksanl ve psikolojik eziklikten kaynak-
landnda kuku yoktur. Oysa ki iki kurum arasndaki bakal grmek
iin, dier farkllklar bir yana, sadece topran Bat'da kural olarak sen-
yrn mlk; Osmanl timar dzeninde ise mir olduunu belirtmek ye-
terli olacaktr (309).
Bir hukuk terimi olarak "teokrasi" szc devlet iktidarn ruhbann
kulland, bir baka deyile devletin karar ve ynetim birimlerinde ruh-
bann egemen olduu ve devlet kurumlarnn kilise dogmalar dorultu-
sunda faaliyet gsterdikleri bir siyas rejimin addr. Yani teokrasi kavra-
mnn varlndan sz edebilmek iin bir siyas rejimde ruhban ve kilise
dogmalar egemenliinin bir arada bulunmas gereklidir. Bu iki unsurun
(309) Timar dzeninin feodal dzenle ayn ey olmad hakknda: Prof. Dr. mer Ltfi
Barkan, Trkiye'de Toprak Meselesi, Toplu Eserler I, Gzlem Yaynlan, istanbul
1980, s. 873 vd. "Feodal Dzen ve Osmanl Tmar" balkl makale.
bir arada var olmalar teokrasi rejiminin varlk kouludur (310). Her iki
unsuru bir arada tamayan, bunlardan ancak birinin var olduu siyas
rejime baka bir ad verilebilir; ama onu "teokrasi" diye adlandrmak
miyne bir benzetme olarak kalr, hukuk bir nitelendirme olamaz.
Oysa ki kilisesi ve ruhban bulunmayan islm toplumlar iin bu te-
rim yerli-yersiz kullanlmakta; bazan Osmanl siyas rejiminin teokrasi
olup olmad tartlmakta, bazan da islm hukukunun uygulanmasn
savunanlara "teokratik devlet yanllar" ad taklmaktadr. Bu tutum ya-
zarlarmzn, tpk liklii "dinle devletin ayrlmas" biiminde tanmla-
malar gibi, islm geleneinde kilise ve ruhban bulunmamas olgusunu
bilerek ya da bilmeyerek gzard etmelerinden ileri gelen bir ihmalden
kaynaklanmaktadr.
Kkleri, tarih geliimleri ve yabanc lkede ne tr bir toplumsal ku-
ruma ad olarak verildikleri aratrlmadan gelii gzel alnp toplum ya-
ammza yamanan bu tr kavramlar sadece nazar tartmalara konu ol-
makla kalmamaktadr. Onlardan yola klarak varlan sonular siyas
ilikilerimize, yasalarmza, yarg dzenimize, ksaca devletle yurtta
arasndaki pek ok ilikiye yansmakta ve gnlk yaammza yn ver-
mektedirler. Sonuta bir yandan kendi toplumsal gereklerimizden kopup
sorunlarmza yanl tehisler koyar ve yanl tedaviler uygularken, te
yandan toplumumuzda yeni soysuzlamalara ortam hazrlanmaktadr.
Bunlardan biri de likliktir.
OSMANLI DEVLETNN DN POLTKASI
"Aslna baklacak olursa, Halifelie atfedilen din ve dnyev
yetkiler bat siyasal felsefesinden ithal edilmi terimlerdir, islm
dnyasmn ufuklarnda Bat belirmemi olsayd; islm yazarlar,
kendi tarihlerinin verdii tecrbenin nda, bu terimleri hi kul-
lanmayacaklard... Bilimsel olmamak ve yanl yola gtrmekle be-
raber, Bat'nn iktidarlar ayrmm islm halifeliine uyguladmz
zaman, buna "dinfden ok "dnye-v" bir gzle bakmak daha az ya-
nltc olacaktr."
(Arnold J.Toynbee, Trkiye-Bir Devletin Yeniden Douu, ev.
Kasm Yargc, Milliyet Yaynlar, stanbul 1971, s. 192 vd.)
"Memlik-i hnede mtemekkin tebaa-i mlkne her ne din
ve mezhepten olursa olsun cmlesine Osmanl tbir olunarak hepsi
(310) Teokrasi kavramnn ksa tanm iin bkz: Petit Larousse, Das Neue Brockhaus, Cre-
ifelds Rechtsurterbuch, "teokrasi" maddeleri.
de nazar- kanunda msavi ve aym hukuk ve vezifle mbeccel ve
mkellef olduklarndan ve bu suretle din ve mezhep teftik olunma-
d gibi baz Avrupa memlikindeki zadegnlk usul misill nasb
ve veldete mstenid farklar da olmadndan..."
{Hukuk-u dare, Mellifi: Mekteb-i Hukuk-u hne mderris-
lerinden ibrahim Hakk, Cild-i evvel, stanbul 1306, s. 312).
Gerekte, kuruluundan dalna dein Osmanl devletinin izledii
din politikasnn, burada yaplandan ok daha cidd ve kapsaml bir ara-
trmaya konu olmas gerekir. Burada yaplmak istenen, bu politikann
ana izgilerini saptamaa almak olacaktr.
Bu erevede ele alndnda Osmanl devletinin izledii din politika-
sna egemen olan ve kuruluundan dalna dein ok az deien baz
ana ilkeler belirlemek mmkndr. Bu politikay bat ya da dou hristi-
yan toplumlarnda izlenen din politikalar iinde herhangi bir kategoriye
yerletirmek ve onu bu politikalara verilen adlarla nitelendirmek ou
aydnmzn dt, her ikisini de yeterince tanmamaktan kaynakla-
nan bir yanllktr. Osmanl din politikas kendine zgdr ve bir yan-
dan islm hukukuyla Trk devlet geleneinin; te yandan eitli kavim-
lerden oluan mslim, gayrimslim uyruklar bir devlet ats altnda,
sarsntya yol amadan bir arada tutma zorunluundan doan pratik -
zmlerin izgilerini tar.
Bu politika baz ynleriyle hristiyan toplumlarda izlenen u ya da bu
din politikasn andrabilir. Ancak, iinden seilecek baz unsurlar l
alarak onu, o toplumlarda izlenen politikalarla zde saymann ve onlara
verilen adlarla nitelendirmenin taklitilikten baka aklamas olamaz.
Osmanl devletinde uyrukluk genelde milliyet ayrmna deil, din ay-
rmna gre snflandrlmtr. Bu tutum bir yandan her din cemaata ge-
ni apta, fetihten nce yrrlkte olan, zellikle ahs, aile, miras, vergi
ve arazi hukuku ile ilgili hkmleri eskisi gibi uygulama olana vererek
siyas iktidarn el deitirmesinin sarsntszca atlatlmasna yararken,
te yandan devletin geni topraklan zerinde adl hizmetlerin kolaylkla
yrtlmesini de salamtr. Ayrca bu tarz bir snflandrma hem a-
nn anlayna; hem de imparatorluk gibi, eitli kavimleri iinde barnd-
ran bir devlet yapsnn gereklerine uygundur.
Osmanl din politikasn hristiyan toplumlarda izlenen politikalardan
ayran en belirgin zelliklerden biri onun, devletin tek yanl tasarrufuyla
izilmi olmasdr. Bat hristiyanlmda bu politika kilise ile devletin a-
tma ya da uzlamalar sonucu olumutur. Ortodoks hristiyanhn se-
zaro-papizminde ise imparator din dogmalar koyacak kadar kilise ze-
rinde etkili olmakla birlikte, kilise de devletin i ve d politikasna yn
verecek konumdadr. Bir baka deyile her ikisi de birbirinden bamsz
olmalarna karn iiedirler. Bu nedenle ortodoks hristiyanlkta da din
politikas, kilise ile devletin karlkl etkileimleriyle ortaya kmtr.
Osmanl din politikas ise devletin tek yanl tasarruflaryla izilmi
olmakla birlikte, bu politikay belirleyen ve devletin kuruluundan k-
ne dein zde hi deimeyen iki unsur "serbest-i edyn" (din zgrl-
) ve "imtiyazt- mezhebiye" (mezheplerin ayrcalklar) ilkeleridir.
Balangta yazl olmasalar da bu ilkeler Osmanl ynetimlerince, belki
byk lde de siyas zorunluklarla devletin kuruluunda benimsenmi
ve Tanzimat bunlarla ilgili olarak "malmu ilm etmek"ten baka ey
yapmamtr.
Serbest-i edyn ilkesi uyarnca devletin lkesinde, kamu dzenini
bozmaa ynelik tutum iinde olmamak kaydyla her din mensubu inan
ve ibadet zgrlne sahiptir. Bu politikada, gayrimslim cemaatlarn
ibadet yeri ve sair hayr tesisleri inas iin devletten izin almalar zorun-
luu dnda cemaatlar arasnda ayrm yoktur (311). slm dininden ol-
sun, baka dinlerden olsun, cemaatlarn ibadet yerlerini kurmak ve ya-
atmak iin bavurduklar yol, kurduklar vakflarla bunlar beslemek ol-
mutur.
Devlet, lke iindeki hristiyan mezheplerin tmyle musevleri ce-
maatlar halinde rgtlemi ve onlar ruhan nderlere balayarak varlk-
larn resmen tanmtr. er' hkmlerin uygulanmas sz konusu oldu-
unda islm mezheplerinden hanefi, malik, afi ve hanbel fkhlar ge-
erlidir. Bir baka deyile bunlar devletin resmen tand islm mezhep-
leridir. Bununla birlikte resmen tannm olmasalar bile devletin, lke
iindeki i, haric, yezid gibi uyruklar da dinlerini zgrce icra etmiler;
hatta bunlarn meden hukuk ilikilerini kendi mezheplerine gre dzen-
lemelerine gz yumulmutur.
Serbest-i edyn ilkesini bylesine liberal bir tutumla uygulayan dev-
let, kamu dzenini bozmaa ve devleti ykmaa ynelik olarak grlen
(311) Hukuk-u idare adl eserin yazar bu iznin, yaplacak inaatn arasnn ahs arazisi,
vakf arazisi veya mir araz olup olmad; bir baka mezhebin benzer kurulularna
yaknl, ya da asker ihtiyalar iin gerekli bulunup bulunmad gibi teknik bir in-
celeme sonucu verildiini; incelemenin bavuru tarihinden itibaren kazalarda iki,
vilyet ve livalarda bir ay iinde bitirilmesi, Dersaadet'te de sratle sonulandrlma-
s gerektiim; mevcut tesislerin onarmlarnn ise esasen Vilyet dare Meclislerinin
izniyle yapldn belirtmektedir. (I. Hakk, a.g.e., Cild-i Evvel, s. 309-311).
davranlara kar ise hogrsz olmutur. Ortaya klar toplum yap-
sndaki arpkllardan kaynaklanm olsa da din grntl ayaklanma
giriimlerine Osmanl devleti hakl ya da haksz, hep siyas adan bak-
m ve onlara, gene din ve mezhep fark gzetmeksizin iddetle karlk
vermitir.
Osmanl din politikasnda farkllklar, imtiyazt- mezhebiye ilkesi-
nin uygulanmasnda grlmektedir. Gerekte bu deyim, devletin kurucu-
su olan islm unsuru iinde kendi din ve hukuk zelliklerini koruyabil-
meleri iin gayrimslim cemaatlara tannan ayrcalklar ifade etmek
amacyla kullanlmtr. Ancak kavramn, devlete varlklar resmen ka-
bul edilen, ya da kabul edilmi olmasalar bile fiilen var olan tm din ve
mezheplere temil edilerek, uygulamann buna gre deerlendirilmesi
yanl olmayacaktr.
Bu adan bakldnda Osmanl devletinde hanefi fikh esas alnm
olmakla birlikte drt snn mezhebin de eit deerde tutulduu grl-
mektedir. Hristiyan mezhepleri arasnda ise en ayrcalkl olan Rum Or-
todoksluudur (312). Devletin fethettii alan geniledike, fethedilen yer-
lerin rf ve det hukukundan geni lde yararlanlmtr.
Hristiyan mezheplere tannan ve Tanzimat'ta yazl hale getirilmi
olmakla birlikte, esaslar ekirdek halinde kurulutan bu yana var olan
ayrcalklar ise yle zetlenebilir: Tannan mezheplerin ruhan nderleri
cemaata seilip, atanmalar devlete yaplmtr. Bunlara pye ve devlet
protokolnde yer verilmitir. Szgelii stanbul Rum ortodoks patrii ve-
zir dzeyinde saylmtr. Roma katolikleri gibi merkez otoriteye tbi ce-
maatlarn devletle ilikileri temsilciler araclyla salanmtr. badet
yerlerinin mlkiyeti ve ynetimi cemaatlara braklm; cemaatlarn ken-
di mensuplar iin eitim kurumlar amalarna izin verilmitir. Nikh
akdiyle nikhn feshine, drahoma, cihaz, mehir ve nafaka ile ilgili anla-
mazlklara ilikin davalar patriklikler bnyesinde kurulan mahkemeler-
de grlm ve buralarda verilen kararlar devlete infaz edilmitir. l-
nn miraslar arasnda kk yata miras ya da gip kii bulunmas
halleri dnda tereke ileri, ahval-i ahsiye kaytlarnn tutulmas, er'
hkmlere aykr olmamak kaydyla vsiyetnmelerin onaylanmas yet-
kisi patriklik ve metropolitliklere verilmitir. Su ileyen ruhbann tutuk-
lanmas patriklikler araclyla gerekletirilmi; ihtida edecek olanlar
(312) "Rum cemaatnn imtiyazt- mezhebyesi akab-i fethde Ftih Sultan Mehmed Han
hazretleri tarafndan ihsan buyrulup o vakitten beri devlete daima mer' ve muteber
tutulmu ve cemaat-i saire umurunca dahi ksmen misal ittihaz olunmutur." (I.
Hakk, a.g.e., Cild-i Evvel, s. 313)
patrikliklere bildirilerek kendilerine dnme sresi verilmi ve ancak
bu karan zgr iradeleriyle verdikleri subut bulunca istekleri kabul edil-
mitir (313).
Avrupa'nn, devletleraras andlamalarla kabul edilen "kimin topra-
, onun dini" (cuius regio, eius religio) srecini yaad; 1789 devrimine
kadar Fransa'da tahta kan krallarn resm yemin metinleri iinde kato-
liklik dndaki dinlerin mensuplarn kahredeceklerini belirten szlerin
yer ald; 1860 ylma dein sve yasalarnda, devletin resm dini olan
Luteryenlik dndaki uyruklar iin ceza hkmleri bulunduu gznne
getirilirse, Osmanl devletinin din politikasn Avrupa lkelerinde izlenen
din politikalarndan ayran zellik daha iyi anlalr (314).
Bu veriler nda Osmanl din politikas, bat lkelerinde izlenen
politika kategorilerinden hangisine yerletirilecektir? Geri 1876 Kanun-
u Esas'sinin 11. maddesi bugnk dille "Osmanl devletinin dini slm
dinidir" demi; ancak ardndan "Bu esas korunmakla birlikte Osmanl l-
kesinde mruf (tannan) tm dinlerin zgrce icrasnn ve eitli cemata-
lara tannm olan ayncalklann kullanlmasnn devletin gvencesi al-
tnda olduu" hkm eklenmitir.
Maddenin lfzna bakarak byle bir rejimin Avrupa'daki, devlet dini
yannda tannan dinlerin (cultes reconnus) de icrasma izin veren sisteme
benzedii dnlebilir. Nitekim dnemin hukukular da Osmanl din
politikasn bu kategoriye sokarak onu Avusturya, Prusya ve baz istisna-
laryla ngiltere ve Rusya'da izlenen politikalarla, Fransa'da Burbon ha-
nedannn ibanda bulunduu 1814-1830 yllar arasnda yrrlkte
olan, katolikliin yeniden devlet dini kabul edilip onun yannda Protes-
tanlk ve musevliin de tannan dinler sayldklar rejimle zdeletir-
mektedirler (315). Cumhuriyet dnemi yazarlannm bir kesimi ise ok da-
ha kat bir yorumla bu politikay "teokrasi" olarak adlandrmaktadr.
Gerekte gerek Osmanl, gerekse Cumhuriyet dnemleri aydnlannm
bu tutamlan Trk aydnnn Bat karsndaki, psikolojik eziklikten kay-
naklanan itirazsz kabul ya da itirazsz red biimindeki geleneksel tavnn
(313) Ayrcalklar ibrahim Hakk'm Hukuk-u idare adl eserinin 307-313. sayfalarndan
zetlenmitir. Bunlardan aile hukuku ile ilgili olanlar Osmanl dneminde 1917 y-
lnda yaynlanan Hukuk-u Aile Kararnmesi ile kaldrlmtr.
(314) Fransa ve isve rnekleri iin: I. Hakk, a.g.e., Cild-i Evvel, s. 299.
(315) I.Hakk, a.g.e., Cild-i Evvel, s. 300 vd. Bunu, "tannan dinler" (cultes reconnus) anla-
mnda bir tanma saymak yanl olur. Zira tannan dinler rejiminde, icra edilebilecek
dinlerin devlete nceden belirlenmesi ve onlar dndakilerin faaliyetlerinin az ya da
ok kstlanmas; tannabilmeleri iin de devletten msaade almalar gereklidir;
yanstmaktadr. Kanun-u Esas'nin 11. maddesindeki "Osmanl devleti-
nin dini slm dinidir" cmlesinin, kabul edildii dnemde Avrupa'da y-
rrlkte bulunan rejimlerden esinlendiinden kuku duyulmamaldr. Bu
maddeyi teokratik rejimin kant olarak gsterenler, Kanun-u Esas'yi ha-
zrlayanlarn Avrupa lkelerinin anayasalarndan esinlendiklerini ve
karlarnda bu rejimler dnda ok fazla rnek bulunmadn gznn-
de tutmaldrlar.
Osmanl devletinin siyas rejimi, baz aydnlarmzn iddia ettikleri
gibi "teokrasi" ise ve anayasalara devlete din izafe eden hkmler konul-
makla siyas rejimin byle nitelendirilmesi gerekiyorsa, 1928 ylna kadar
Cumhuriyetin de teokratik bir devlet olduu kabul edilmek gerekir. Bu
mantkla bugn dahi devlet dini benimsemeyi srdren ingiltere ve baz
skandinav lkelerindeki rejimleri ayn kategoriye yerletirmek yanl ol-
mayacaktr. Oysa ki byle bir yarg, bat lkelerinin tmn "lik" olarak
niteleyen ayn evrelerin deerlendirmeleriyle elimektedir. Gerekte
bat lkelerinin tm lik olmadklar gibi, devlet dini benimsemi olan
bat lkelerindeki siyas rejimler de teokratik deillerdir.
te yandan gayrimslim cemaatlara tannan imtiyazt- mezhebiye
gerei, bu cemaatlarn kendi bnyeleri iinde kendi din kaynakl hukuk-
larn uygulam olmalar nasl aklanacaktr? Salt hukukun kaynann
din olmas bir rejimin teokratik olarak nitelendirilmesi iin yeterliyse,
Osmanl devletinde ok tarafl bir teokrasi olduunu kabul etmek gereke-
cektir.
Maddenin lfzna aldanarak Osmanl devletinin, gerekte dini bir
devletin ya da ulusun tekelinde tutan "devlet dini" rejimini benimsemi
olduunu kabul etmek, Osmanl din politikasndaki pek ok zelliin gz-
den karlmas sonucunu douracaktr. Osmanl devletinin siyas yaps
gibi din politikas da kendine zgdr. O, tarih geliimi iinde devletin,
karlat siyas, idar ve hukuk sorunlara pratik zmler bulmak
amacyla oluturulmu ve ancak onun genel yaps iinde aklamas ya-
plabilecek bir politikadr. Bu politikaya bir ad verilmek gerekirse, bu ad
gene onun kendi mant iinden karlabilir.
CUMHURYET AYDINI VE L KL K
"Liklik bir hayat ve devlet eklidir, inklplarmzn gk kubbe-
si ve temel direidir". (Trkiye Barolar Birlii'nin 10 Ocak 1987 ta-
rihli basn blteninden).
Cumhuriyeti kuran son Osmanl kua, son dnem Osmanl aydn-
nn ttihat kesiminin meziyet ve zaaflarn tar. Asla yenilgiyi kabul et-
meyen, mcadeleci bir karakter yapsna sahiptir. ok gen yalarda ken-
disini iinde buluverdii i ayaklanmalar ve savalar, yrtt var ol-
ma-yok olma kavgas iradesini elikletirmi; ancak onun toplumsal ko-
nularla yeterince ilgilenmesine engel olmutur. Geri bu onun eserini k-
ltmez. Ancak bu yzdendir ki, dnyadaki toplumsal olaylarn i dina-
mikleri ve toplumlarn gelimelerine yn veren ilkeler konusunda s bir
kltre sahiptir. lerinden byk ounluk Fransz devriminin, nitelik-
lerini yeterince kavrayamad sloganlarna hayrandr ve bir styap dev-
rimi yaplrsa toplumun, "uygar" dedii lkeler toplumlarnn dzeyine
ksa srede ulavereceine; bu sonuca da, kendisinin nceden belirledii
ilkeleri bir kla disiplini iinde topluma benimseterek varacana inan-
mtr. Kukusuz ki onu bu tutuma iten, lkenin iinde bulunduu ar
koullardr. O, yzylmzda stn uygarln saldrsna uram ou
toplumda grlen aceleci aydn trnn ilk rneklerindendir.
Bat, 19. yzylda kuruluunu tamamlad smrge imparatorlukla-
rna kar en byk tehdidin, smrlen toplumlarn kendi z kltrleri-
nin ada bir yorumunu yaparak bunu siyas bir gce dntrmelerin-
den kaynaklanacan; bu tehdidi nlemenin tek yolunun da bu toplumla-
ra bat yaam tarzn benimseterek onlar kiilik bilincinden uzak tutmak
olduunu dnmektedir. Fransa, kendi lkesine katt Alsas-Loren bl-
gesinde kabul ettiremedii liklii, gerekte buralardaki siyas karlar-
n koruma amacyla Afrika'daki smrgeleriyle Ortadou ve Kuzey Afri-
ka'daki islm lkelerine benimsetme abasndadr (316). Cumhuriyetin
inklp ekibi Fransz devriminin yz ksur yl nce yaptklarn yeni re-
jimin ideolojisi haline getirir. Trk toplumunun bnyesine uyum salayp
salamayaca tartlmadan, Avrupa toplumlarnn tarih geliimleri so-
nucu domu olan bir takm kurumlar siyas rejimimize mal edilir. Bun-
lardan biri de "liklik"tir.
Aslnda Trkiye'de liklik tartmalar Cumhuriyetle balam deil-
dir. Son Osmanl dneminde, Fransa'daki lisizm akmnn etkisinde Ali
Suavi, Ahmet uayp gibi yazarlar ve tihat dergisinde yaymlanan yaz-
larla balayan tartmalar Cumhuriyet dnemine dein srmtr (317).
(316) Fransz Merik-i zam Umum Meclisinin 1923 yl toplant tutanaklarnda (s. 247)
u temenni yer almaktadr: "Tamamen lik olmak zere umum ve meslek tahsil ve
terbiyenin neir ve tmimi ve bu durumdan faydalanlarak Franszln yaylmas."
(Bkz: A.G. Michel, Mason Diktatrl, ev: Eski bir sefir, hy Yaynlar, istanbul
(Tarihsiz), s. 102.
(317) Ali Suavi, Ahmet uayp ve itihat dergisinin yazlar iin: Prof. Dr. H. Ziya lken,
Trkiye'de ada Dnce Tarihi, c. 1, s. 103-105, 109-111, 224, 238-239, 316-317.
Fransa'y kafasnda uygarln beii olarak yaatan son dnem Osmanl
aydn, bu lkede yaanan toplumsal gelimelerin yaratt kurumlar
Osmanl lkesine tamakla sorunlarn zlecei kansndadr. Bununla
birlikte o bu gelimeleri, onlarn kkenlerine inerek inceleme abasndan
da, onlar anlayacak dnme alkanl ve bilgi birikiminden de yok-
sundur.
Ancak, belki Osmanl devletinin deiik mezheplerden hristiyan uy-
ruklar olmas dolaysyla son Osmanl dnemi dnrlerinin hristiyan-
lkta cemaat rgtlenmesi olgusunu ve kilise ile devlet arasndaki iliki
trlerini Cumhuriyet dnemi yazarlarndan ok daha iyi tandklar, bu
konularda onlardan daha geni kapsaml tahliller yapabilmi olmalarn-
dan anlalmaktadr. Szgelii Osmanl dnrleri liklik olgusunun
zne bir lde inerek "ruhan-dnyev" ayrmndan sz edebildikleri;
kelm ve fkh alanlarnda bu ayrmn uygulanma ansn tartabildikle-
ri halde, Cumhuriyet dnemi aydnlar konuyu ya resm gr savunma
dorultusunda miyne bir "elinle devletin ayrlmas" eylemi olarak ele
alm ve din, felsef, toplumsal, hukuk ve siyas boyutlar olmayan, 1789
devriminin etkisinde militan bir tutum sergilemiler; ya onun karsna,
gene hristiyan Avrupa'dan alnan "devlet dini" rejimini karmlar; ya da
itenlikle veya hibir aratrmaya dayanmayan, sadece siyas nedenler-
den kaynaklanan bir pragmatizmle onu slm'la badatrarak yorumla-
maa almlardr.
Cumhuriyet aydnnn liklik olgusu karsndaki tavr genel izgile-
riyle bu gruplarda toplanabilir. Kukusuz ki bunlardan her biri kendi
iinde, birbirinden ok deiik hareket noktas ve dnya grne sahip
kiilerden olumaktadr. Burada yaplmak istenen onlar, tavrlarndaki
ortak noktalara gre snflandrmaa almaktr.
Bir aydn kesime gre liklik ada devletin vazgeilmez bir nitelii;
demokrasi, bilimsel dnce, mill devlet, adalk gibi ideal deerlerin
yaratcsdr. Bu kesimdeki aydnlarn bir blm dini insan yaam iin
gereksiz grmekte; ilerindeki lmllarn oluturduu bir blm de beer
ve toplumsal ilikilerin tmyle dinden arndrlarak onun, sadece bire-
yin i dnyasnda kalmas gerektiim belirtmektedir. Ortak dncesi di-
nin devlet ve toplum yaamnda bir deiken olamayaca biiminde zet-
lenebilecek olan bu kesimin bir blm de, kendi iinde likliin ierii
konusunda anlam olmasa bile onun, devlet gcyle ve gerekirse de-
mokrasi ilkeleri dahi bir yana braklarak korunmasn savunmaktadr.
Likliin karsnda yer alan aydm kesim ise, slm'n devlet dini
olarak kabul edilmesini istemektedir. Bu konuda radikalden lmlya ka-
dar deien grlere sahip olan bu kesim gerekte islm'n devlet dini
olarak benimsenmesi halinde uygulamann nasl yaplaca; devletin
siyas rejiminin ve hukuk sisteminin nasl bir biim alaca zerinde ken-
dine zg bir tez gelitirmi deildir. Daha ok tepkici (reaksiyoner) bir
tavr iinde, Bat'dan alman liklik rejiminin karsna, gene Bat'da
onun kart olan devlet dini rejimini karmaktadr.
ounluunu din inanlaryla resm gr badatrmak isteyenle-
rin; siyas nedenlerle kendilerini halkn byk ounluunun eilimleriy-
le resm gr birletirme zorunluunda gren, ya da liklie kar ol-
makla birlikte nasl olsa siyas yapmzdan karmaa glerinin yetme-
yeceini bildikleri iin kurnazca bir tutumla onu kendi dorultularnda
yorumlayan politikaclarn ve devlet memuru konumunda olup resm g-
r savunmak zorunda kalan ilhiyatlarn oluturduu bir dier aydn
kesim ise likliin slm'a aykr yn olmad; tersine din, ibadet ve vic-
dan zgrln gvence altna alan bir rejim olduu biiminde grler
ileri srmektedir. Bu kesimden bazlar gerek likliin slm'da bulun-
duu; znde slm'n "lik bir din" olduu gibi ne anlama geldii belli ol-
mayan iddialar ortaya atmaktadrlar.
Bu noktada her aydm kesimin de likliin din, felsef, hukuk,
siyas ynleri ve tarih iindeki geliim sreci zerinde asgar dzeyde bil-
gi sahibi olmadklarn kabul etmek herhalde yanl bir yarg olmayacak-
tr. Amac, Trkiye'de hukuk egemenliinin kurulmasna katkda bulun-
mak olan bir kurulu liklii "inklplarmzn gk kubbesi" olarak ta-
nmlamaktan baka bir ey yapamyorsa; bu konuyla ilgili davalarda h-
km verenler onu ansiklopedilere bakarak reniyorlarsa; konu zerinde
bilimsel hi bir yaynlar bulunmayan niversite retim yeleri, eitim-
cilik gibi bir sfatn kendilerine verdii arl bir yana brakp rencile-
riyle az dala yapyor, gzlerinde kk dme pahasna onlarn bala-
rna giydikleriyle uraarak liklik yaptklarna inanyorlarsa; ona kar
kanlar tutumlarn bilimsel hi bir temele oturtamyorlarsa bu yarg
haksz saylmamal ve ortada ok cidd bir kltr boluunun bulunduu
kabul edilmelidir.
lkemizde liklik konusunda cidd ve bilimsel aratrmalar ise son
yllarda, sol ya da sa eilimli yeni bir aydn kesim arasnda grlmee
balanmtr. Geri yllarn verdii alkanlkla resm grn, "dinle
devletin ayrlmas" mantndan yola karak konuya bu manta uygun,
ama geree aykr yorum getiren ideologlarnn yaynlar yannda, bu ke-
simin yaynlar henz hak ettikleri itibara kavumu deildir. Ancak l-
kemizde dnce zgrlnn nndeki engeller ykldka bu aydn ke-
sim ve onun grleri kamuoyunda hak ettii yeri alacaktr.
CUMHURYETN DN POLTKASI
"Madde 2: Trkiye devletinin dini din-i islmdr; resm dili trk-
edir; makam Ankara ehridir." (Cumhuriyet dneminin ilk anaya-
sas olan 1924 Tekilt- Esasiye Kanununun 2. maddesinin ilk bi-
imi).
"Madde 2: Trkiye devletinin resm dili trkedir, makam An-
kara ehridir."
(Maddenin 1928 ylnda deitirilmi biimi.)
"Madde 2: Trkiye devleti cumhuriyeti, milliyeti, halk,dev-
leti, lik ve inklpdr. Resm dili trkedir. Makam Ankara eh-
ridir."
(Maddenin 1937 ylnda deitirilmi biimi).
"Trkiye'de devletin liklii, dinin devlet hayatnda siyas fonk-
siyon ifa etmesine kesin olarak son verme eklinde tecelli etmi; bu-
na mukabil devlet, inklplarn icabettirdii fevkalde bir zbta
tedbiri olarak din ilerim bir kamu hizmeti olarak yapmakta devam
etmitir."
"Trkiye'de itima artlar yeter bir olgunlua ulancaya kadar
fevkalde bir kamu gvenlii tedbiri olarak devlet, din ilerim pek
yakndan murakabe edecektir, etmelidir."
(Prof.Dr. Blent Dver, Trkiye Cumhuriyetinde Liklik, A.
SBF yayn, Ankara 1955).
"Kamu dzeninin ve haklarnn koruyucusu sfatyla, dinsel hak
ve zgrlkler konusunda devlete denetim yetkisi tannmas, liklik
ilkesinin gerei olarak anlalmaktadr."
(Anayasa Mahkemesi'nin 7.3.1989 tarihli trban kararndan).
"Anayasamzda, kurulmu olan lik devlet dzenini korumak
zere yaptrmlar konulmutur. Bunlarn sonucu olarak devlete din
hrriyeti zerinde bir denetim yetkisi tannm bulunmaktadr. Bu
yetki dini smrmeyi ve ktye kullanmalar ve din taassubu nle-
mek gibi biimlerde kendini gstermektedir."
(Yargtay Ceza Genel Kurulu'nun 24.3.1980 tarihli bir kararn-
dan).
Balangcndan bu yana Cumhuriyet dneminde izlenen din politika-
sn slm ve slm d dinler asndan ayr kategoriler halinde ele al-
mak ve islm diniyle ilgili politikay da birka aamada incelemek gere-
kir. Ancak islm dini ynnden yaplacak inceleme yazl dzenlemeler
asndan, yazl olmamakla birlikte idar tutum ve davranlar asndan
olandan farkl sonular verecektir. Burada esas alnacak olan, bu politi-
kann yazl dzenlemelerle saptanm olan durumudur. dar tutum ve
davranlarn ise, polemiklere yol almamas iin zerinde durulmaya-
caktr.
Cumhuriyet dneminde slm d dinlerin siyas yap iindeki ko-
numlar Lozan andlamasyla dzenlenmitir. Bazlar kt zerinde
kalm da olsa bu andlamamn konuyla ilgili hkmleri incelendiinde
u ilkelerin saptanmas mmkndr:
1) Gayrimslim uyruklar din cemaatlar olmaktan karlarak kavm
aznlklar konumuna geirilmilerdir. Bunlarn ruhan nderlerinin
siyas unvan ve sfatlar kaldrlmtr.
2) Bunun sonucu olarak Osmanl dneminin imziyazt- mezhebiye il-
kesi geerliini yitirmi; yani Osmanl dneminde cemaatlara tannan
hukuk ayrcalklar kaldrlmtr. Bylece bu uyruklarn kamu hukukun-
da olduu gibi zel hukuk ilikilerinde de devlete kartlan yasalara
tbi olmalar esas getirilmitir. Bu ilkenin bir istisnas aile ve kii huku-
ku dallarnda aznlklarn, rf ve geleneklerini uygulamalarna msaade
edilmesidir.
3) Gayrimslim aznlklara kamu idarelerinin btelerinden denek
ayrlmas, bunlarn ibadet yerleriyle din kurumlarnn devlete korun-
mas; vakf ve benzeri hayr kurumlarna her trl kolayln gsterilme-
si; byk kentlerde aznlk mensuplarnn ocuklar iin okul almasna
msaade edilmesi hkm altna alnmtr.
4) Gayrimslim aznlklar mensuplarnn, inanlarna aykr ve din
yinlerini ihll edecek bir tutuma zorlanmamalar; hafta tatilinde mah-
kemelerde hazr bulunmamalar veya bir yasal ilemi yapmaktan kan-
malar halinde hak kaybna uramamalar kabul edilmitir (318).
5) Andlamamn 44. maddesiyle gayrimslim aznlklarn bu haklar
uluslararas gvence ve Cemiyet-i Akvam'm (Birlemi Milletler
Tekilt) kefaleti altna alnmtr. Madde metnine gre bu hkmler
BM yesi lkelerin ounluunun karar olmadka deitirilemeyecek-
t i ^ 19).
Osmanl dneminde din cemaatlara tannan hukuk ayrcalklarn
Lozan andlamasyla kaldrlm olmas lkede hukuk birliinin salan-
(318) Burada hafta tatilinin o dnemde henz cuma gn olduunu hatrlamak gerekir.
(319) 24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan'da imzalanan "Sulh Muahedenmesi" metninden
zetlenmitir. Metin iin bkz: ismail Soysal, Trkiye'nin D Mnasebetleriyle lgili
Balca Siyas Andlamalar, s. 47-50.
mas bakmndan olumlu bir gelime saylmak gerekir. Andlamanm
olumsuz yan, Cumhuriyetin aznlklar konusunda izleyecei din politi-
kasnn devlete tek tarafl olarak deil, ilkelerinden bazlar kt ze-
rinde kalm da olsa andlamaya taraf lkelerce izilmi ve uluslararas
gvence altna alnm olmasdr.
Oysa ki islm dini ile ilgili olarak devlet byle bir yetki snrlamasna
tbi deildir. Bu yzdendir ki Cumhuriyetin islm dini konusundaki tu-
tumu balangcndan bu yana, siyas deimelere kout olarak deiik
aamalardan gemitir.
1) Cumhuriyet kurulduunda anayasada devletin dininin islm dini
olduu hkm yer almaktadr. Bu hkm, Osmanl anayasasndaki hk-
mn aynsdr. Anayasann bu hkm 1928 ylnda kaldrlm; 1937 y-
lnda ise devletin niteliini belirten maddeye "lik" sfat eklenmitir.
2) Saltanat ve ardndan hilfetin kaldrlmasndan tekkeler ve trbe-
lerin kapatlmasna, tevhid-i tedrisat yasasndan yaz ve giysi deiiklik-
lerine, Meden Kanunun kabulnden vakflarn tasfiyesine dein tm de-
iikliklerin gerek amacnn, siyas ve toplumsal tm kurumlarn islm
etkilerden arndrlmas olduu grlmektedir. Bu biimiyle Cumhuri-
yetle getirilen deiikliklerin 1789 Fransz devriminde yaplan eylemle-
re, ya da 19. yzylda Fransa'da ortaya kan lisizm akmnn ngrdk-
lerine benzerlii dikkati ekmektedir ki, Cumhuriyeti kuran son Osmanl
kuann Fransa'daki toplumsal gelimeleri, nedenlerini tam anlayama-
salar bile izledikleri dnlrse, bu lkedeki eylem ve akmlar Trki-
ye'de uygulamay tasarlam olduklarn kabul etmek yanl olmayacak-
tr(320).
3) Bununla birlikte resm grev unvan tayanlar, Fransa'da gr-
lenden farkl bir yaklamla bizatih slm' deil, onun bozulmu biimi
olarak grdkleri ve "irtic" adn verdikleri eylemleri hedef almlar;
slm'n kendisine kar ise nisbeten yumuak ve saygl bir dil kullan-
mlardr. Deiikliklerin gerekletirilmesinde zaman zaman dnemin
din bilginlerinden yararlanlmtr.
4) Cumhuriyetin nc ekibinin bu aamalarda yumuak bir slp
sergilemeyi, asl hedefe ulamak iin bir taktik olarak dnd ve by-
lece, doabilecek muhalefeti nceden nleme amac gtt anlalmak-
tadr. Bu tutum baz eylemlerde aka grlmektedir. Szgelii nce ana-
(320) Ali Suavi, Ahmet uayp ve Abdullah Cevdet gibi yazarlarn bu konudaki yazlar-
nn, Fransa'da liklik zerinde youn tartmalarn yaand yllara rastlamas dik-
kat ekicidir.
yasaya devletin dini ile ilgili hkm konulmu, ikinci aamada bu kald-
rlm, son aamada ise yerine lik sfat yerletirilmitir.
kinci bir rnek de hilfetin kaldrlmasn dzenleyen yasada grl-
mektedir. Gerekten bu yasann ilk maddesi "Halife hal' edilmitir.
Hilfet, hkmet ve cumhuriyet mn ve mefhumunda esasen mndemi
olduundan hilfet makam mlgdr" biimindedir.
Okuduunu anlayabilen herkesin bu madde ile ilgili yorumu, "ayrca
bir makama ihtiya olmad iin hilfet makamnn kaldrlarak bu ma-
kam igal eden kiinin grevinden alnd; bununla birlikte hilfet ku-
rumunun hkmetin ve cumhuriyetin bnyesi iinde varln srdrd-
" biiminde olacaktr.
Halifelii kaldran yasa kartlrken Meclis'te yaplan mzakerelerin
tutanaklar incelenirse, yorumda yanllk yaplmad grlecektir. Zira
sz alan yelerin ou, hilfetin cumhuriyet rejimi iinde esasen var ol-
mas nedeniyle ayrca bir halifelik makamna gerek olmad grnde-
dirler (321).
Kukusuz ki yasann kartl amac bu deildir. Ancak bu tutumun,
bir tevil zorunda kalndn gsterdiini kabul etmek gerekir.
Bir baka rnek, 1928 ylnda anayasann 2. maddesinden devletin
dini ile ilgili hkmn; 16 ve 38. maddelerdeki yemin metinlerinden "val-
lahi" ibarelerinin; 26. maddeden de er' hkmlerin infaz ile ilgili hk-
mn kartlmas iin verilen gerekeli lyihada grlmektedir. Gereke-
de "din ile devletin ayrlmas" ilkesinin dinsizlik anlamna gelmedii; ter-
sine, bu yolla "insanln manev mutluluunu salama grevini yklenen
dinin vicdanlarda yce yerine yerleerek Allah ile birey arasnda kutsal
bir buluma haline girecei" belirtilmektedir. Lyihada, bir tzel kiilik
olan devlete din izfe edilemeyecei; zira onun, dinin gerek kiilere yk-
ledii ykmllkleri yerine getirmesine olanak bulunmad gr ileri
srlmektedir ki, liklii savunanlar yllardr yeni hibir unsur ekleme-
den bu gr bir felsef gereke olarak ileri srmektedirler (322).
(321) Szgelii hilfetin kaldrlmas hakkndaki yasa teklifini getiren Urfa mebusu eyh
Saffet efendi ve arkadalar, konumaclardan Rize mebusu Ekrem, Karahisansahip
mebusu izzet Ulvi, Zonguldak mebusu Tunal Hilmi beyler bu grtedirler. Tunal
Hilmi bey aynen yle sylemektedir: "Hilfetin ilgas, deniliyor arkadalar! Ben
hilfetin ilgasn kabul etmiyorum arkadalar! Hilfet ilga edilmiyor. Hilfetin ma-
kam kaldrlyor. Halbuki o hilfet mevcuttur. Arkadalar! imamet de burada,
hilfet de burada!" (Bkz: Bekir Stk Yalm Atatrk inklb, s. 311-334). Yasa tekli-
finin eyh Saffet efendinin kiisel giriimi olmayp, st dzeyde kararlatrldktan
sonra ona verdirildii ak olduuna gre, teklifin st kademelerin grlerini yan-
stt kabul edilebilir.
(322) B. Stk Yalm, a.g.e., s. 433-436.
5) Cumhuriyetin kurucu ekibi yaplan deiiklikleri balangta
liklik gerekesine balamam; bunlara "inklp" adn vermitir. Bu
inklplarn likliin gerei olarak takdim edilmeleri sonralar ortaya
km ve baz yazarlarca deiikliklerin tm bu gerekeye balanm;
resm grevliler de bu gr benimsemilerdir.
Ne var ki liklik ad verilen kavramn bu sre iinde ne doru drst
bir tanm yaplm, ne de snrlar belirlenmitir. Kavramn islm lkele-
rinde uygulanabilirlii hemen hi tartlmam; bir takm ceza meyyi-
delerle konu dokunulmaz hale getirilmitir.
Hemen her toplumsal konuda olduu gibi bu alanda da, Avrupa'nn
hristiyanlk kltrnden kaynaklanan kavramlarla dnmeye alm
olan son Osmanl, ilk Cumhuriyet kua aydnlar lkeye bu kavram ge-
tirirlerken onun mslman bir toplumda yarataca sarsntdan habersiz
grnmektedirler. Onlar bunu, Avrupa'dan tpk herhangi bir brokratik
kurum alr gibi almlardr (323). Ne Cumhuriyetin kurulu yllarnda,
ne de bugn bu kavramn Fransa'da ortaya kna ilikin yeterli bir
aratrma yaplmam, hatta en azndan Avrupa dillerinde bu konuda ya-
ymlanan ok sayda aratrmadan bir tanesi bile, bildiimiz kadaryla,
dilimize evrilmemitir.
Bunun sonucu olarak, tam bir bilgisizliin hkm srd bu alanda
uygar tartmann yerini karlkl sulamalar almtr. ou kii bu
alandaki bilgisizliklerini, Trkiye'deki likliin Fransz likliinden fark-
l olduu biiminde bir yorumla kapatmaa almaktadr. Konu zerinde
bilgi sahibi olduklar anlalan baz yazarlar ise ya susmu, ya da olay
saptrma yoluna gitmilerdir.
6) Likliin ana ilkesi, din hizmetlerinin yrtlmesinde devletin her
trl etkinliine son verilerek bu hizmetlerin cemaat rgtlerine brakl-
masdr. Smrge ynetimi dneminde Fransa'nn Cezayir mslmanla-
nndan byle bir rgt kurmalarm istemesinin nedeni budur.
Oysa ki Cumhuriyet ynetimi er'iye Vekleti'nin kaldrlmasndan
sonra Diyanet leri Bakanl'n kurarak bu hizmetleri genel idare bn-
yesi iine almtr. Uygulamada deiiklik, bakanlk dzeyindeki siyas
yetkinin idar grev haline dntrlmesinden ibarettir.
(323) Cumhuriyet gazetesinin 4-10 Mart 1990 tarihli nshalarnda yaynlanan "Liklik
Nedir, Ne Deildir?" balkl ak oturuma katlan konumaclardan birinin syledi-
i, "imdi Bat'dan telefonu, demokrasiyi aldk iyi, liklii aldk kt diyebilir mi-
yiz?" szleri bu anlay arpc biimde yanstmaktadr. (Bkz.: 4 Mart 1990 tarihli
nsha).
Ancak bu deiiklik siyas karar organna din hizmetlerinin yrtl-
mesinde byk tasarruf yetkisi vermitir. Bunun sonucu olarak ortaya,
resm gr dorultusunda bir eit devlet dininin kmas olmutur.
Hristiyanlktaki protestanlk hareketinden etkilendii bu konudaki be-
yanlardan aka anlalan bu tutumun amac hem inan, hem de din hiz-
metlerinin ynetiminde bir islm reform yapmaktr. Dinin ilgi alan da-
raltlm ve o, Protestanlkta olduu gibi sk bir devlet denetimine aln-
mtr. dar tasarruflarn 1950'den sonra byk lde yumuamasna
karn yarg organnn tutumu genelde ok az deimitir.
BR DEERLENDRME
"Bat hristiyanlma derinden kk salm olan ikili regnum-sa-
cerdotium ayrm islm'da yoktur ve hatta islm toplumlarnn
klsik dillerinde ruhan-dnyev, lik-kiliseye ait, din-sekler sz-
cklerinin benzerleri bulunmaz" (324).
(Bernard Lewis, Der islam - Von den Anfaengen bis zur Erobe-
rung von Konstantinopel, Band. l , Artemis Verlag, Zrich und
Mnchen, 1981, s. 14).
Benzetmenin bilimsel bir yan olmamakla birlikte, salt yaygn bir ka-
nnn sorgulanmas amacyla, bat konseptlerine uygun bir deerlendirme
yaplarak Cumhuriyetin izledii din politikasnn "liklik" olduu yolun-
daki grn doruluk derecesi ve bu dnemde din zgrlnn ne l-
de var olduu tartlrsa, ortaya nasl bir sonu kacaktr?
(324) Gerekten yazarn belirttii gibi, deil klsik trkede, bugnk trke terminolojide
dahi, almanca metinde geen bu zt szcklerin karl yoktur. Zira toplumumuzda
ne dn, ne de bugn bu kavramlarn karl' olan kurumlar ve iliki trleri var ol-
mamtr. Yazarlarmz, yabanc yaynlarda yer alan bu terimlerin hepsim trkeye
"din-lik" diye evirip gemektedirler. Oysa kibunlarm her biri brnden farkl bir
ilikiyi ifade etmekte olup evirilerde bu farkllklarn kaybolmas, lkemizde hkm
sren kavram belirsizlii ve kargaasnn balca nedenidir. Burada verilecek bir r-
nekle bu durum somut olarak gsterilecektin
Baz lkelerin anayasa metinlerinin trke evirilerini ieren bir kitapta (Prof. Dr.
Yaar Grbz, Anayasalar, Filiz Kitabevi, istanbul 1981) Almanya anayasasnn
7/3. maddesi dilimize "Din dersi, lik okullar dndaki resm okullarda mecburdir."
biiminde evrilmitir. Bu cmleyi okuyan bir kii, Almanya'da "lik okul" ad veri-
len bir okul tr bulundu ve bu eitim kurumunun niteliini belirtmek iin alman-
cada "laik" sfatnn kullanld yangsna varacaktr.
Oysa ki, cmlede trkeye "lik" diye evrilen sfat karlnda almanca metinde ge-
en szck, "inan bakmndan zgr" anlamnda kullanlan "bekenntnisfrei" sfat-
dr. Bu sfattan yaplan "Bekenntnisfreiheit" ismi almancada "inanma ve inanc ifade
edebilme zgrl" anlamna gelmektedir. Yani bu szckle liklik, tarih srecin-
de kazandklan ierik bakmndan birbirinden ok farkl kavramlardr. Ancak unu
da kabul etmek gerekir ki dilimizde, her iki kavram karlayacak szckler yoktur.
Geri bugn Trkiye'de yaanan ksr dnce ortamnda pek ok ko-
nuda salkl bir deerlendirme yapmak ve kavramlar gerek nitelikle-
riyle yerlerine oturtarak tartmalarda ortak noktalara ulamak mm-
kn deildir. Aydnlarmz byk ounlukla, kendilerini iinde saydkla-
r toplum kesimlerinin nyarglarna baml ve kar kesime kapaldr-
lar. Saltanattan Cumhuriyete gei gibi ok nemli bir siyas rejim dei-
ikliinin yaratt ve stmzden hl yeterince atamadmz kukular
pek ok davranmz olumsuz biimde etkilemekte ve bizi, bizimle ayn
eyleri dnmeyenlere kar kat bir tutuma srklemektedir. Bu yz-
den aydnlarmz ounlukla, kar kesimlerden gelen seslere kar deta
sardrlar ve yanl da olsa bildiklerini okumay srdrmektedirler. Bu
adan bakldnda son dnem Osmanl aydnlarnn, aralarnda eki-
mi olsalar bile kart dncelerle, bugnn aydn kuaklarndan kat
kat fazla temas iinde olduklarm sylemek yan olmayacaktr.
Bununla birlikte tarafsz olmaa zen gstererek, Cumhuriyetin din
politikasnn deerlendirmesini yapmann zorunluu hale geldiini de ka-
bul etmek gerekir. Zira Trkiye'de bu konuda dorularla yanllar birbiri-
ne karm ve yanllar dorulara egemen olmutur. Toplumun byk
ounluunca benimsenecek, ileriye dnk hedefleri olan yeni bir din po-
litikas oluturabilmemiz iin bu egemenlik son bulmaldr.
nce bir dorunun belirlenmesi gerekir: Dnya zerinde yaayan
devletlerin bir blmnn, kendi toplumlarnn geirdikleri tarih sreci
iinde olumu din politikalar vardr. ounluunu geri kalm lkelerin
oluturduu kalanlar ise bu konuda kendilerine rnek aldklar lkelerde
izlenen politikalar taklit etmekle yetinmektedirler.
Bunlar arasnda liklik Fransa'da 1905 ylndan bu yana devletin iz-
ledii din politikasdr. Fransa'nn ve katolikliin zel koullarndan do-
mu olup bat lkelerinde izlenen evrensel bir politika deildir. miyne
bir deyile "dnyevilik" diye dilimize evrilebilecek olan "seklarizm" ise
bir din politikas olmayp bir tutumdur ve bat lkelerinin dillerinde bir-
birinden farkl anlamlar tamaktadr^^) Szcn bu dillerdeki ortak
anlam "dnyevlik"tir. Bu anlamda, bir devlet dini benimsemi olmakla
birlikte kiliseyi devletin, yani ruhan gc dnyev gcn denetimine al-
m olan protestan lkeler de "sekler" bir siyas rejime sahiptirler; an-
cak "lik" deildirler. Bir din politikas olan liklikle seklarizm zde
(325) Bu farkllklar grmek iin ayr dilde yaymlanm olan Der Grosse Brockhaus,
The Encyclopaedia Americana, Encyklopaedia Britannica ve Encyclopaedia Univer-
salis'te "seklarizm" maddelerini incelemek yeterli olacaktr.
kavramlar olmayp, ingilizce metinlerde geen "seklarizm" szcnn
trkeye "liklik" diye evrilmesi ya evirenlerin ihmalinden, ya bilgisiz-
likten, ya da dilimizde her iki kavram karlayacak szcklerin bulun-
mamasndan kaynaklanmaktadr.
Bu nedenle bir lkede sadece hukukun ve kamu ynetiminin din
norm ve etkilerden arndrlmas, ya da okullardan din derslerinin kald-
rlmas gibi eylemler bir rejimin "lik" olarak nitelendirilmesine yetmez.
Sadece bu zellikleri tayan bir rejime sekler denebilir, ancak lik de-
nemez. Zira likliin en nemli koulu ortada devletken bamsz bir kili-
se, ya da benzeri bir cemaat rgtnn var olmas ve kiliseye ait saylan
hizmetlerin, devletin mdahalesi olmadan bu rgte yrtlmesidir.
Bu dorultuda bir deerlendirme yaplrsa, anayasasnda devletin ni-
teliinin lik olduu belirtilmi olmasna karn, Lozan andlamasyla
kavm aznlklarn dinlerim "tanyan"; islm dinine ilikin hizmetleri de
kamu hizmetleri arasna alan Trkiye Cumhuriyeti lik bir devlet deil-
dir.
Kuramsal olarak din zgrl kavram ise nce bir dini ya da din-
sizlii seebilme; sonra bir din seilmise o dince konulan ibadetleri ser-
beste yapabilme ve onun ahlk normlarna uygun olduuna inanlan bi-
imde bir yaam tarz srdrebilme; daha sonra da her konuda, inanca
uygun saylan grleri ifade edebilme ve yayabilme; dinsizlik seilmise
aym eyleri, benimsenen dnya gr dorultusunda yapabilme zgr-
l olarak tanmlanabilir.
Cumhuriyet dneminde Trkiye'de din seme zgrlnn her za-
man var olduunda kuku yoktur. Ancak ayn eyleri din zgrlnn
br unsurlar iin sylemek mmkn deildir. Yazl metinlerle olmasa
bile idar tasarruflarla dolayl yoldan zaman zaman kstlamalar getiril-
mitir. Dinden kaynaklandna inanlan ahlk normlarna uygun yaa-
ma zgrlnn yarg kararlar ve idar tasarruflarla kstlanmakta ol-
duuna ise, barts konusunda yaananlar yeterli rneklerdir.
Ancak Trkiye'de din zgrl asl, dinsiz bir toplum ve devlet yap-
s kurulmas yolunda ortaya atlan grler yasal bir engelle karla-
mazken; devletin ve toplumun din inanlar dorultusunda rgtlendiril-
meleri yolunda ileri srlen dncelere kar getirilen ceza yaptrmla-
ryla kstlanmtr. Bu durumda lkemizde din zgrlnn var oldu-
undan sz etmek mmkn deildir. Oysa ki, liklik rejimini rnek ald-
mz Fransa'da bu tr yasal kstlamalar olmad gibi, son Osmanl d-
neminde de bu alanda geni bir zgrlk ortam vardr.
Yanl olduunu bile bile, salt anlamada kolaylk salanmas amacy-
la konuya batl kafasyla bakar ve Trkiye'de izlenen din politikasn ba-
t lkelerindeki benzerlerinin bulunduklar kategorilere yerletirirsek,
bir yandan Lozan andlamasyla aznlklarn dinlerinin devlete tann-
m, islm diniyle ilgili hizmetlerin ise devlet denetimine alnm; te
yandan ibadet ve ifade zgrlklerine bir takm kstlamalar getirilmi
olmas nedenleriyle, devletin lik olduu yolundaki tm iddialara karn
lkemizde "tannan dinler" (cultes reconnus) rejiminin yrrlkte oldu-
unu ve kstl bir din zgrl bulunduunu kabul etmek gerekir. Bu-
nunla birlikte hukukun ve kamu kurumlarnn din normlardan arndrl-
m ve din hizmetlerinin devlet denetimine alnm olmas dolaysyla re-
jimi, protestan lkelerdeki gibi "sekler" olarak nitelemek yanl olmaya-
caktr.
Lozan andlamasmn hkmleri yrrlkte kald ve islm dini ile
ilgili hizmetler devlet denetiminde olduu srece Cumhuriyetin din poli-
tikasn lik olarak nitelemek mmkn deildir.
Geri lkemizde, ilerinde idar ve adl karar mercilerinde grevli ki-
ilerin de bulunduu bir aydn kesim islm dini ile ilgili hizmetlerin dev-
let denetiminde kalmasn, hatta devletin din zgrln kstlama yet-
kisine sahip olmasn "taassubun nlenmesi" ve "likliin gvence altma
alnmas" gibi gerekelerle hakl grmektedirler. Bu kesimden bazlar
Trkiye'de demokrasi ve liklikten ancak birinin tercih edilebileceini ve
bugnk ortamda likliin tercih edilmesi gerektiini savunmaktadrlar.
Gerekte liklii deil, lisizmi savunan bu tutum lkemizde zgrlkler
karsndaki engellerin sadece yasalardan domadn; asl byk enge-
lin kendilerinde, bakalarnn zgrlklerini kstlama hakk grenlerin
varlndan kaynaklandn gstermektedir.
Bu tr tutumlarm bir nedeni de konu zerinde kstl bilgilerle yetini-
lerek yorum yaplmasdr. Szgelii bir niversite retim yesinin bu ko-
nuda yaymlanm bir kitabnda lisizm ve liklik szckleri ayn anlam-
da ve birbirine zde kavramlar olarak, birbirinin yerine kullanlmakta-
dr (326). Kolaylkla tahmin edilebilecei gibi yazar, yabanc yaynlardan
lisizm konusunda edindii bilgileri liklie mal etmekte ve yorumunu
bu bilgilere dayandrmaktadr. Oysa ki lisizmin, bireyin ve toplumun
tm ilgi alanlarnn din normlardan ve etkilerden arndrlmasn savun-
(326) Prof. Dr. Dou Ergil, Liklik, Turhan Kitabevi, Ankara 1990. Yazar kitabn 50., 55.
ve 79. sayfalarnda be ayr yerde "liklik" yerine "lisizm" szcn kullanmakta-
dr. Lisizm ve liklik ayrm iin bkz: Bu kitabn (1) numaral dipnotunda Vati-
kan'n Ankara Bykelisinin szleri.
masna karlk liklik bu ilkeyi sadece devletin ilgi alanna inhisar ettir-
mektedir. Kavramlardan birinin brnn yerine konulmasnn, asl kas-
tedilen kavramn deil, onun yerine konulann ieriine gre bir yargya
varlmasna yol aaca kukusuzdur.
Bu gibi tutumlar Trkiye'de baz aydnlarn bu konuda politika sap-
tama giriimlerinde bulunurlarken bile asgar bilgi dzeyinin ne kadar
altnda ve samimiyetten ne kadar uzak kaldklarn gsteren ilgin rnek-
lerdir.
YANLILIKLAR
Siyas rejimimiz iinde liklii savunanlar tartmalarna ok zaman
kkenlerini aklayamadklar bir takm postltlarla balamakta ve i-
lettikleri mantk srecine bunlar dayanak yaparak sonulara varmakta-
drlar. Kukusuz ki, postltlar doru iseler, onlara dayanlarak varlan
sonular da doru olacaktr. Tersine postltlar geree aykr iseler,'ile-
tilen mantk sreci ne kadar doru olursa olsun, varlan sonular da yan-
l olacaktr. u halde sonular zerinde bir yargya varabilmek iin nce,
bu mantk srecine dayanak yaplan postltlarm doruluklarnn irde-
lenmesi gerekir.
Postltlardan bir tanesi likliin, bireyin zihn faaliyetini doa st
her trl etkiden uzak olarak, sdece kendi zihn yetenei ile yrtmesi-
ni ve kendisinin ve toplumun yaamlarn bu yetenekle dzenlemesini n-
gren bir "dnya gr" olduu biiminde ifade edilen grtr.
Gerekte bu, bir din politikas ve sonu olarak bir hukuk stat olan
likliin deil, aydnlanma felsefesinin ve ondan kaynaklanan lisizmin
tanmdr.
Geri pozitif hukuk kurallarna balanm bir din politikas olan
liklik, lisizm akmnn siyas alanda etkili olmas sonucu benimsenmi-
tir. Ancak bu politikann izlendii Fransa'da devletin uyruklarnn oun-
luunu katolik nfus oluturmaktadr ve bu nfus iindeki bireyler gn-
lk yaamlarn "doa st" demlen etkilerle dzenleyip dzenlememekte
zgrdrler. Kiliselere bal mminlerin din ve vicdan zgrlklerini g-
vence altna alma ykmllnde olan devlet, bu uyruklarn kiliselerle
yrttkleri ve lisizm akmnn doa st diye tanmlad ilikilerini
dzenlemelerine karmamaktadr. Sonu olarak, lisizmin dnya gr-
nn tersine hem bireysel, hem toplumsal yaam sadece bireyin zihn
yeteneiyle dzenlenmek zorunluluunda deildir. Aksi halde lisizmin
devletin ideolojisi ve din politikas olarak bireyin ve toplumun tm yaa-
mra yn vermesi ve bu takdirde tm din faaliyetin yasaklanmas ka-
nlmaz olurdu. Oysa ki liklik devlete, sadece kamu hizmeti saylan et-
kinlikleri kilise ve onun dogmalarn dikkate almakszn gerekletirme
yetkisi vermitir. Bireyin ve toplumun, devletin ilgi alanna girmeyen ya-
amlar likliin snrlar dndadr.
Bir baka postlt, likliin mill ve demokratik devleti yaratt; ya-
ni devletin mill ve demokratik niteliklere sahip olmasnn lik olmasyla
mmkn olduu grdr.
Fransa gibi lkelerde hangi koullar altnda sylendiine baklmaks-
zn, yeryzndeki btn siyas teekkllere uygulanabilecei sanlan bu
grn doruluk derecesi aratrlmak gerekir.
nce u husus vurgulanmaldr ki, burada likliin trevi olarak ta-
ntlan "mill devlet" szyle kastedilen, kilisenin evrensellik ideolojisin-
den syrlm olan devlettir. Bu anlamda mill devlet, lke snrlar iinde
devlet iktidar ile evrensel kilise iktidar arasndaki atmadan domu-
tur. Likliin anayurdu Fransa'da bu atmann yaratt, kiliseye kar
kan ilk akm devleti kiliseden ayrmay hedef alan liklik deil; tersine
kiliseyi Papalk'tan kopararak devletle btnletirme amac gden Galli-
kanizmdir.
Ancak, 19. yzylda Avrupa'da younluk kazanan milliyetilik (nas-
yonalizm) akmndan ok nce, mill snrlar iinde devletin kurulmasn,
bir baka deyile ekirdek halinde mill devletin ortaya km salayan
gelime, tarma dayal feodal yapnn kerek ticaret burjuvazisinin top-
lum iindeki yerini almas olmutur.
Gerekten ticaret ve sanayinin gelimesiyle nemini yitirmee bala-
yan feodalitenin, Kutsal imparatorluk dndaki monariler tarafndan
denetim altna alnarak merkez otoritenin glenmesi ve bunun sonu-
cunda siyas ve idar birliin kurulmas, ekirdek halinde ada devleti
yaratan en nemli gelimedir. 15. yzyldan balayarak 16. ve 17. yzyl-
lar bu yeni devletin, toplum iinde parann egemenliini kuran ticaret
bujuvazisi ile ibirlii halinde lke snrlar dnda smrge imparator-
luklar kurmaa yneldii dnemlerdir. Bu dnemlerde, likliin ncs
olan lisizmin henz ad bile yoktur. Tersine, smrgeletirme eylemle-
rinde kilise de nemli grevler stlenmitir. Lisizm bu aamalar geil-
dikten ok sonralar, burjuvazinin ideolojisi olarak, onun monariyi yk
masndan sonra ortaya kmtr. Bir baka deyile mill devlet lisizmin
deil, lisizm mill devletin trevi olmutur (327).
(327) Mill devletin douu hakknda: Roger Garaudy, Yaayanlara ar, s. 481-487.
Ay yarg "demokratik devlet" iin de dorudur. Mill devletin ekir-
dek halinde oluumu srasnda gerek ingiltere, gerekse Fransa'da bugn-
k parlamentolarn ncs saylan kurulular yerlerini oktan almlar-
dr.
te yandan "lik" szc franszcada hem isim, hem sfat olarak
kullanlmaktadr, isim olarak ruhban smfindan olmayan hristiyan halk
ifade eden bu szck sfat olarak "like ilikin, likle ilgili" anlamna gel-
mektedir. Bu anlamda franszcadaki "lik" sfat, trkedeki "halk" sfa-
tyla benzerlik gstermektedir. Kuramsal olarak trkedeki "halk dev-
let" deyimi nasl "demokratik devlet" anlamna geliyorsa, franszcada
"lik devlet" deyimi de ayn anlam artrmaktadr (328). Bu, Fran-
sa'da kiliseyi devletten ayrmann ve devlete liklerin egemen olmalar-
nn doal sonucudur/Yani, Alsas-Loren blgesinde likliin uygulanma-
mas gzard edilirse Fransa iin lik devletin kuramsal olarak mill ve
demokratik devlet anlamna geldii doru saylabilir.
Ancak ayn yarg, Anglikanl devlet dini kabul eden ngiltere iin
doru deildir. Bununla birlikte ingiltere yaygn anlamyla hem mill,
hem demokratik devlettir. Trkiye'de baz aydnlarn benimsedikleri g-
rn tersine mill kiliselerin mill bilincin, sonu olarak mill devletin
oluumunda katklar ok byk olmutur. Bunun bizce en iyi bilinmesi
gereken r ne i Yunanistan ortodoks kilisesidir. Likliin anayurdu Fran-
sa'da da mill devleti yaratan en byk etkenlerden biri, Gallikan mill
kilise hareketidir. Bu Trk aydnlarnn mantndan yrnrse, Alsas-
Loren blgesinde liklii uygulamayan Fransa'nn dahi mill ve demokra-
tik devlet olmad sonucuna varmak gerekecektir, ingiltere lik deildir,
ama kiliseyi devletin, yani ruhan iktidar dnyev iktidarn denetimine
ald iin "sekler" yapda bir mill devlettir.
Son olarak "lik okul, lik aydn, lik kyafet" gibi tamlamalarla ya-
plan bir temel yanlla deinmek yerinde olacaktr.
- Fransa'da lik okul (ecole laique) ad verilen kurum, yzlerce yldr
kilisenin tekelinde olan eitim hizmetlerinin devlet denetimine alnmas
ve eitim kurumlarnda retmenlik yapan ruhbann grevlerine son ve-
rilerek lik (ruhban olmayan) retmenler atanmas amacn gden bir
akm sonucu ortaya kmtr. Bir baka deyile lik okul devlet okulu-
dur. lkemizde ise gerek Osmanl, gerekse Cumhuriyet dnemlerinde,
(328) Benzer gr iin bkz: Niyazi Berkes, Trkiye'de adalama, s. 16. Yazar yle
demektedir: "Laicisme szc katolik hristiyanlm yayld halklarn dilinde, zel-
likle franszcada kullanlr ve kkenine baklrsa "halksallatrma" demektir."
yeterince denetleyemedii yabanc okullar dnda eitim kurumlar t-
myle devletin denetiminde olmutur. Tevhd-i Tedrisat Kanunu eitim
hizmetlerini Maarif Vekleti'ne, gene devletin bir baka kurumundan
alarak balamtr. "Lik aydn, lik kyafet" gibi tamlamalar da kiile-
rin, varlklarn ya da ilikilerin ruhban snfi dndaki liklere zg nite-
liklerini ifade etmektedirler. Ruhban snfnn bulunmad islm toplum-
larnda bu tr tamlamalarn kullanlmasnn, zenti ve taklitilikten ba-
ka bir aklamas yoktur.
Ancak, belki dncelerimizi ifade ederken yeterli dikkati gsterme-
memizden kaynaklanan bu tr anlatm biimleri bizi bilinli ya da bilin-
siz olarak, rnekleri ve yorumlar srekli kaynak lkelerde aramaa ve
sonuta bu lkelere zg kurumlan lkemize tamaa srklemektedir.
Konunun dikkatle en ok zerinde durulmas gereken yn, bu tr aktar-
maclklarn toplum yaammzda yol aaca ve amakta olduu yozla-
malardr.
Her kavram zddyla dnlebileceine gre ruhban-lik, devlet-kili-
se, ruhan-dnyev ayrmnn bulunmad islm toplumlarnda bu uygu-
lamann kanlmaz sonucu slm'n, varl bir btn olarak gren
"tevhd" inancnn paralanmas ve lik kart bir ruhban snfnn orta-
ya karak, ayn sreci daha nce yaam olan hristiyan lkelerde oldu-
u gibi siyas iktidarn dnyev ve ruhan iki g arasnda paylalmas
mcadelesinin balamas olacaktr.
LKLK VE TKVHI)
"Tevhd, Mutlak'm tabiatna ilikin metafizik bir tasdike ek ola-
rak bir btnleme metodu, kendi btnln ve varln derin
birliim gerekletirmenin bir vastasdr. Bu, insamn dncelerin-
de ve davranlarnda blnmemesi gerektiim ifade eder."
(Seyyid Hseyin Nasr, slm-ldealler ve Gerekler, ev. Dr .Ah-
met zel, Akabe Yaynlan, istanbul 1985, s. 31)
Felsef adan liklik, hristiyan dncesine egemen olan ikicilikten
(dalizm) kaynaklanr. Varln madde ve ruh olarak iki ayr zden olu-
tuu grne dayanan ikicilik, hristiyan dncesini derinden etkilemi
ve bu etkinin yaratt mantk sreci varln ve beer ilikilerin bir b-
lmnn ruhan, bir blmnn de dnyev alana ait olduklar biiminde
alglanmalarna yol amtr. Ruhan alana ait olanlar kutsaldrlar, olma-
yanlar deildir.
Hristiyan dncesindeki ikici dnya grn birlik (teslis)
inancyla kartrmamak gerekir. Hristiyan dnrlere gre birlik
inanc gerekte tek Tanrnn ayr grnmn vurgulamaktadr.
Ne var ki birlik inancnn kayna olarak da hristiyan dnce-
sindeki ikicilii, yani varln zndeki paralanmay grmek yanl ol-
mayacaktr. birlik inancnda da tek Tanr Hz. isa'nn varlnda mad-
delemi olup Ruh-l-kuds O'nun saf ruh yandr. Her ikisi Baba'nm
ztnn iki ayr tezhrdr.
Hristiyan dncesine ikicilik antik din ve felsefeler yoluyla girmi
olmakla birlikte bu dnya grnde, hristiyanlk ncesi Roma hukuku-
nun ve Roma imparatorluu iinde yer alan eski kltrlerin izlerini de
grmek mmkndr. Gerekten Roma hukukunda eya ilh hukuka (res
divini iuris) ve beer hukuka (res humani iuris) ait olmak zere iki kate-
goriye ayrlmakta; beer hukuka ait eya tanrlarn mlkiyetinde kabul
edilerek zel mlkiyete konu olmamaktadr. Bu ayrm hristiyan toplum-
larn ounun putataparlk dnemlerinde oluan yerel kltrlerinde de
aynen grlmektedir.
kici dnya gr'hristiyan toplumlarda beer ilikilerin de benzer
bir kategorik ayrma tbi tutulmasna neden olmutur. Bu nedenledir ki
Tanr'ya ait bir kurum saylan kilise ruhan; insanlara ait kurum olan
devlet ise dnyev ileve sahiptirler. Her ikisi de farkl g ve iktidarn
sahibidirler. Hristiyan lkelerde izlenen din politikalar bu iki gcn bir-
lemesi, ayrlmas, ya da birinin brnn zerinde egemen olmasna g-
re birbirinden farkl iliki trleri halinde ortaya kmlardr. Bu iliki
trlerinin her birine ayr bir ad verilmi olup bunlardan liklik Fran-
sa'da, ruhan ve dnyev glerin ayrld rejimin addr.
Oysa ki slm'da tevhd ilkesi varl ve beer ilikileri bir btn ola-
rak grr; onlar birbirinden farkl zlere sahip kategoik blmlere ayr-
maz. Onlar arasnda kutsal olan ya da olmayan ayrm yapmaz. Muhan-
med kbal'in deyiiyle "Gayri kuds dnya diye bir ey yoktur. Btn bu
madde vs'ati, ruhun kendini idrk etmesi iin saha tekil etmektedir.
Her yer mukaddestir. Bu, Hz. Peygamberin u gzel szleriyle buyrul-
mutur: Btn bu zemin mesciddir." (329)
Tevhd, varl bir btn halinde alglayarak insann gerek dnce-
sinde, gerekse davranlarnda bir disiplin iinde hareket etmesini sala-
yan; bununla birlikte dnce ve davranlarnda sonsuz olaslklara yer
(329) Muhammed ikbal, slm'da Din Tefekkrn Yeniden Teekkl, s. 174.
vererek iradeye zgrlk kazandran; bireyleri tek bir zde birletirmek
yoluyla insanlar arasnda, toplum halinde yaama sonucu ortaya kan
eitsizlikleri kaldran, bal bana bir inan sistemidir. Bu yzdendir ki
tevhd inanc slm'n z kabul edilmektedir.
Psikolojik adan bakldnda ise hristiyanlktaki ikici dnya gr
bireyin i dnyasn ve onun da yansyan yan olan davranlarn da
paralamtr. Bunun sonucu olarak birey madd yaamnda sadece mad-
denin, szgelii igdlerinin kurallaryla baldr. Ahlk deer yarglar
ise onun sadece i dnyasnda varlklarn srdrebilirler. Oysa ki varl
bir btn olarak alglayan tevhd ilkesine gre birey, madd yaamnda
da ideal deer yarglarna uygun davranmakla ykmldr.
Bu nedenle liklik uygulamasnn slm'da meydana getirecei en
byk yozlama, tevhd inancnn yklarak islm dncesine hristiyan-
lm ikiciliinin egemen olmas olacaktr.
Kukusuz ki din gibi kkl bir inan sisteminde deiimler birden bi-
re ortaya kmayacaktr. Bu yzden liklik uygulamasnn slm'n
tevhd inanc yerine hristiyanln ikiciliini ikame etme srecinin ta-
mamlanmas zaman alacaktr. Bununla birlikte bugn Trkiye'nin bu s-
reci yaamakta olduu, toplumda yerlemee balayan bir takm inan ve
davranlarda kolaylkla grlmektedir. Szgelii, ahlk ve hukuku kate-
goik bir ayrma tbi tutup bu ayrmdan "lik ahlk" ve "lik hukuk" kav-
ramlarn tretmek, varl ve beer ilikileri ruhan ve dnyev olmak
zere iki ayr kategoride alglayan ikici dnya grnn rndr. Bu
tutum, kilisenin koyduu ahlk ve hukuk normlarm ykarak onlarn ye-
rine liklerin koyduklar normlar yerletirme amac gden hristiyan top-
lumlarda kendi mant iinde tutarldr. Ancak islm toplumlarnda bu
kavramlar ne anlama gelecektir? Ortada ne kilise vardr, ne de onun koy-
duu normlar. slm toplumlarnda asl tartlmas gereken bu normla-
rn birinin bryle deitirilmesi deil, normlarn benimsenmesinde
hangi ilkelerin esas alnacadr. Oysa ki liklik uygulamasnn kanl-
maz sonucu, toplumsal normlarn konulmasnda ilkelerin dep, kategorik
ayrmlarn egemen olmas olacaktr.
SLM KLSESNE DORU MU?
"Bu durumda Vatikan'a muadil yeni bir din merkezin olumas
zarur olacaktr. Btn Avrupa mslmanlarmn din temsilcisi s-
fatyla Avrupa Birlii yolunda mslmanlar halifelerim seecekler."
(Abdurrahman Dilipak, Yamalanan lke Trkiye, 2. Bask, is-
tanbul 1988, s. 34-Avrupa Topluluuna girdiimiz takdirde karla-
acamz sorunlarla ilgili yazdan).
Hristiyan dncesine egemen olan ikici (dalist) dnya gr
siyas iktidarn devletle kilise arasnda paralanmasna yol aarak bu iki
g arasnda yzyllar sren atmann temellerini atmtr (330).
Oysa ki slm'n tevhid inanc gerei islm toplumlarnda siyas ikti-
dar devletin elinde toplanmtr. slm toplumlarnda hem reti, hem de
gelenekte iktidar blnmez (tecezzi etmez) ve devlet eliyle kullanlr. kti-
darn blnmesi olgusu slm'a tmyle yabancdr. Bu yzdendir ki
islm toplumlarnda "ruhan iktidar" ya da "dnyev iktidar" veya benzeri
kavramlar yoktur. Hilfet kurumuna, bozulduu dnemlerde dahi bat
hristiyanlnda bir benzer aramak gerekirse bu papalk deil, imparator-
luk kurumudur.
Ne var ki Trkiye'de balatlan liklik uygulamasnn, siyas gelenek-
lerimiz iine ikiciliin girerek lkemizde iktidarn dnyev ve ruhan iki
ayr g arasnda dalmasyla noktalanmas kanlmaz olacaktr. Bu-
gn Trkiye'de baz evrelerde Diyanet leri Bakanl'na zerklik, ya
da benzeri bir stat verilmesi; zellikle yurt dnda yaamakta olup hris-
tiyanlkta kiliselerin toplum iindeki konumlarndan etkilenen yurttala-
rmz arasnda da, lkemizde din hizmetlerinin devletten bamsz bir
kurumca yrtlmesi eilimlerinin yanda bulmakta olduu ve bu ei-
limlerin genelde hristiyanlktaki kilise rgtlenmesini rnek gsterdikle-
ri grlmektedir. Bu tr neriler, dinin devlete ynlendirilmesine kar
kanlara, bunlarn likliin gerei olduuna inananlara ya da byle bir
kurumlamadan kendileri veya bal bulunduklar siyas ve benzeri grup-
lar iin yarar bekleyenlere ekici gelmektedir.
Liklik, resm grn tanmlad gibi din ileriyle devlet ilerinin
birbirinden bamsz olmas ise o takdirde, din ilerinin ynetiminde de
devlet faktrnn yok saylmas gerekecektir. Byle bir tutum din hiz-
metlerinin cemaat tarafndan kurulacak, devletten bamsz bir rgt
eliyle yrtlmesini gerektirir.
imdiye dein Trkiye'de byle bir rgtn kurulmasna devlete
msaade edilmemitir. Devlet bir yandan resm gr gerei ynetimde
(330) Burada belirtilmelidir ki, siyas iktidarn dnyev ve ruhan gler arasnda para-
lanmasna, siyas demokrasinin gerei saylan "oulculuk" ilkesi ile ilgisi yoktur.
oulculukta siyas iktidarn kullanlmas devletin tekelinde olmakla birlikte bir ta-
km kurumlar onun ynlendirilmesinde etkili olmaktadrlar, iktidar paralanmasn-
din faktrn yok sayarken, te yandan resm grn mantna ters
den bir uygulama ile din hizmetlerinin yrtlmesini tmyle kendi
tekeline alm; bu tutumunu da, rejimin korunmas iin zgrlklerin k-
stlanmas zorunluluu gerekesine balamtr.
Ancak, bir zamanlar tabu saylan pek ok konunun tartmaya ald-
gnmzde bu tr gerekelerin geerlii kalmamtr. Halk oyunun
devlet ynetimindeki arl arttka bu arpk tablonun dzeltilmesi ve
liklik-devlet ileriyle din ilerinin ayrlmas demek ise, cemaatn da dev-
letten bamsz kendi din rgtn kurabilmesi gerektii kabul edilecek-
tir. Devletin, kendi koyduu kuraln mant gerei bu isteklere kar da-
ha uzun sre sessiz kalamayaca kukusuzdur. Bu noktada islm dini
Trkiye'de byk olaslkla bir eit kiliseleme srecine girecektir ki,
liklik uygulamasnn kanlmaz sonucu bu olacaktr.
Burada belirtilmelidir ki "kilise" szc dar anlamda hristiyan ce-
maatnn ibadet yeri karlnda kullanlmakta ise de geni anlamda, bir
dine inananlarn kurduklar hiyerarik yapdaki rgt anlatan bir te-
rimdir. Sz edilen gelimeler sonucu Trkiye'de olumas muhtemel r-
gtlenme kukusuz ki "kilise" adm almayacaktr. Ancak sosyolojik bir ol-
gu olarak bu kuruluun, hristiyan toplumlardaki kiliseden byk bir far-
k olmayacaktr.
Gerekte bu eilim slm'daki "cemaat" kavramn hristiyanlktaki
cemaat kavramna benzetmekten kaynaklanmaktadr. Hristiyanlkta ce-
maat hem sosyolojik, hem hukuk, hem de Hz. sa'mn kiiliinde btn-
lemi manev bir varlktr. Oysa ki islm toplumlarnda cemaat ne sos-
yolojik, ne de hukuk bir varla sahiptir. Sadece ayn inanc paylamakla
birbirlerine yaknlk duyan insanlar topluluudur.
Byle bir topluma, hristiyanlm kendine zg kurumlarm tepeden
inme benimseterek din hizmetlerinin kilise benzeri bir kurum eliyle y-
rtlmesinin yarataca sonular zerinde durmadan nce, ilk anda akla
gelen u sorularn yantlanmas gerekir.
1) Acaba cemaatn tm, zerk stat verilecek olan cemaat rgt-
nn evresinde toplanacak mdr? Yoksa din, siyas vb. deiik kanaatle-
re sahip topluluklarn her biri baka baka cemaat rgtleri kurmaa m
yneleceklerdir?
2) Cmilerin, din amalarla vakfedilen mallarn mlkiyeti kime ait.
olacaktr? Bunlarn kamu mal. haline getirilmeleri vakfn tahsis amacna
aykr decektir. Buna karlk bu yaplrsa bakmlarndan da devlet so-
rumlu olacana gre, bu tutum ayrlk ilkesiyle nasl badaacaktr?
3) Tersine bu mallar cemaat rgtlerine devredilecekse, byle bir tah-
sis hangisine ve hangi ller iinde yaplacaktr? Tahsis srasnda kendi-
lerine hakszlk yapldn ileri srecek olan rgtlerin koparacaklar g-
rlt yeni anlamazlklarn tohumlarn atmayacak mdr?
4) Cemaata bal bireylerle rgt arasndaki yelik ba nasl kurula-
caktr? Herhangi bir cemaat rgtne balanmayan kii, tpk hristiyan-
lkta olduu gibi ateist (tanrtanmaz) mi saylacaktr?
5) Byle bir yaptrm getirilmeyecekse bireylerin rgtlere ye olma-
lar nasl tevik edilecektir?
6) Cemaata bal bireyin rgte kar mal ykmll ne olacak ve
bu ykmllk nasl bir dzenlemeye tbi tutulacaktr. Cemaat rgtne
devlete mal destek salanmas ayrlk ilkesine aykr olacana gre, zo-
runlu bir vergi ya da aidat ykmll getirilmeyecekse, rgte mal
destek nereden salanacaktr? Tersine, rgte mal destek salayanlarn
onun zerinde kiisel nfuz kurmalarna nasl engel olunacaktr?
7) Cemaat yneticileri nasl seilecektir? Devlet seecekse bu, balan-
gta konulan ilkeye aykr olacaktr. yeler seeceklerse, byle bir seim
siyas parti seimlerine dnmeyecek ve bylece yeni blnmelere yol al-
mayacak mdr?
8) rgt yneticileri ve yelerinin rgt ii disiplin ya da inart konu-
larndaki aykr davranlarna kar uygulanacak yaptrmlar neler ola-
caktr? Bu tr davranlarn yarglanmas hangi mercice yaplacaktr? Bu
yetki rgte verilecekse, bir yarg ikilii domayacak mdr?
9) rgtn byle bir yetkiye sahip klnaca varsayhrsa, yarglama
sonucu ynetim, cemaata bal yeyi cemaat dna atabilecek midir?
Byle bir durumda din, inan, vicdan, dnce ve dnceyi yayma z-
grlkleri zedelenmi olmayacak mdr? Tersine bu yetkiye sahip kln-
mayacaksa, rgt ii disiplin nasl salanacaktr?
10) Btn bu sakncalar gznnde tutularak devlete sadece bir r-
gte kurulma izni verilecekse bu tutum,din zgrln kstlamak ol-
mayacak mdr?
slm'da, hristiyanlktaki kilise benzeri cemaat rgtleri kurulmas
halinde doacak sonular imdiden tahmin edilemeyecek olsa da, eitli
olaslklar yle sralanabilir.
1) nce, yzyllardr byle bir rgt disiplinine almam kitleler bu
tr rgtlenmeye scak bakmayacaklar ve byle bir giriim Cezayir rne-
ide olduu gibi baarszlkla sonulanabilecektir. Bu durumda devlet
ie mdahale ederek balangta koyduu ilkeyi inemek zorunda kala-
caktr.
2) Cemaat rgt iinde, her insan topluluunda grlen bir hiyerar-
i kurulacak ve bylece ruhban benzeri "din adamlar" ile din konularda
onlara tbi, hristiyanlktaki lik zmre benzeri bir topluluk oluacaktr.
3) Kukusuz ki "din adamlar" yorum tekelini ellerinde tutacaklar ve
gerektiinde, tpk hristiyan kiliseleri gibi yeni dogmalar koyacaklar;
bunlara uymamay bir takm yaptrmlara balayacaklardr.
4) Cemaat rgtleri, yaayabilmeleri iin gereksinim duyacaklar
madd kaynaklar salamak amacyla inanan kitlelere ynelecekler ve bu
da rgtleraras rekabete yol aacaktr. Her biri kendi iinde kapal top-
luluk haline gelecek olan cemaat rgtleri, yelerini elde tutmak iin ite
ve darya kar sk bir disiplin uygulayacaklardr. Bunun sonucu ola-
rak islm dini zndeki dnce zgrln yitirecek ve bir kilise dini
haline gelecektir.
5) Cemaat rgtleri, belki tpk bugn hristiyan kiliselerinde grl-
d gibi byk sermayaye sahip finans kurumlan haline gelecekler ve
bundan da byk suiistimaller doacaktr.
6) Bu rgtler baz bat lkelerinde grld gibi, sadece bir cemaa-
te mensup olanlar kabul edecek olan okullar aabileceklerdir. Devlet,
kendi koyduu ilke gerei bunlara engel olamayacak; ancak bu takdirde
eitim zerindeki denetimini byk lde yitirecektir.
7) Belki de cemaat st dzeyde bir konfederasyon iinde birleecek ve
bu takdirde ok gl bir nfuza ve mal kaynaa sahip bir kurum olarak
devletin karsna dikilecektir. Bylece Avrupa'nn ortaada yaad
devlet-kilise atmas Trkiye'de gnmzde yaanacaktr.
Bat hristiyanlmda kilisenin bizatih varlnn eletirildii gn-
mzde, slm' br dinlerden ayran ve bireye dnce ve yorum zgr-
l getiren zelliinden uzaklatrarak onu bir kilise dini haline getir-
mek hem dini, hem toplumu, hem de devleti iinden bir daha kamaya-
caklar kavgalara srklemekten baka eye yaramayacaktr. Din ve dev-
let anlaymza ok kkl deiiklikler getirecek olan byle bir uygulama
bizi, hristiyan toplumlarn yzyllar nce yaadklar elikilere srkle-
yecektir.
Bununla birlikte, devletin, inanc ynlendiren ve din zgrln k-
stlayan mdahaleci tutumunun, ancak bugnknden farkl bir kurum-
lamayla ortadan kaldrlabilecei de bir gerektir. Bugn Trkiye, top-
lumdaki bunalm artrmaktan baka eye yaramayan ve dini de, toplu-
mu da, devleti de soysuzlamaya itecei apak olan politikasn terkede-
rek yeni bir din politikas oluturma zorunluuyla kar karyadr. Dev-
letin eitli din ve mezheblerden tm uyruklarn kapsamas gereken bu
politika gene slm'n kendi mant iinden karlabilir. Ne var ki lke-
mizde, hristiyan toplumlara zg sorunlar tartmaktan bunlar dn-
mee sra gelmemektedir.
YEN BR MEZHEB
"Kii artlanmalarndan; artlanmalarnn getirdii deer yarg-
larndan; artlanmalarnn getirdii deer yarglarnn oluturduu
duygulardan arnmad srece gerei idrk edemez!
Bunu gerekletiremedii srece, benliinin hakikatim bilemez
ve Allah' tanyamaz!
Bu ekilde yaam boyunca "Allah" der ve bu ismi, kafasnda
artlanmalarna gre hayal ettii bir Tanr'ya vererek mrn bo
yere harcar."
(Ahmed Hulsi, Hazreti Muhammed'in (Aleyhisselm) Allah',
Kit-San Yaynlan 27, 3. Bask, stanbul 1991, s. 141)
"Yalnz ta ve tahtadan baz ekiller deil; szler, makinalar, bi-
limsel aratrmalar, bakalanmn bizim zerimizdeki grleri veya
devlet, devletin lideri, eitli bask gruplan ve politik kurulular da
Tann dzeyine ykseltilip, tapnlacak putlar haline dntrlebi-
lirler. ite bu arada Tann kavram bile, yoz kiilerce bir put haline
getirilmitir gnmzde."
(Erich Fromm, Psikanaliz ve,Din, ev. Aydn Antan, Fatih Ya-
ynevi, istanbul 1982, s. 151) ' ,
Liklik uygulamasnn Trkiye'de eninde sonunda ulaaca nokta,
slm'n tevhd inancnn yerini hristiyanlm ikiciliinin (dalizm) alma-
s olacaktr. Evreni ve insanl alglama yntemimizde ve dncemizi
ynlendirecek olan mantk srecinde kkten bir deiime yol aacak olan
bu gelime, birey ve toplum olarak davran ve ilikilerimizde de byk
bir deiime neden olacaktr. Trkiye bugn bu deiim srecini yaa-
makta olup grnen, zamanla bu srecin ivme kazanacak olmasdr. Bu
yzden, yaamakta olduumuz gelimeler nda, sre tamamlandn-
da insanmzn bireysel ve toplumsal yapsnn nasl bir biim alaca
zerinde tahmin yrtmek mmkn olacaktr.
Psikolojik adan ele alndnda, bireyin i dnyasnda madd alanla
ruh alan birbirinden kesin izgilerle ayrlacak ve her iki alan da kendi i
dinamiklerinden kaynaklanan, birbirinden bamsz iki ayr ahlk, gele-
nek ve yaptrmlar sistemi oluturacaklardr? Birey madd yaamnda
bunlardan madd alana ait olana tbi olacak ve bir eylemde bulunurken
ie br alann deer yarglarn kartrmayacaktr. Bu eylem srasnda
ruh alann deer yarglarna ters dmek durumunda kahrsa bu onu, ey-
lemi gerekletirmekten ahkoymayabilecektir. Ancak ayn birey kendisim
ruh alann deer yarglaryla yarglayacak olursa, iinde beliren sululuk
duygusunu bastrmak iin bu kez o alann af yntemlerinde aradn bu-
labilecek; bir baka deyile gnah karacaktr.
Toplumsal adan bakldnda bireyler madd ya da ruh alanla ili-
kili olanlar olmak zere kmelenecekler ve bu kmelenme bir yandan ye-
ni blnmelere kap aarken, te yandan toplumdaki snflama eilimini
hzlandracaktr.
Siyas adan ele alndnda ise, madd alan temsil eden devletle,
ruh alan temsil eden cemaat rgtleri iki ayr g oda olarak kar
karya geleceklerdir. Aralarnda bazan uzlama, bazan atma olacak-
tr. Ama her ikisinin de, brnn zerinde egemenlik iddia ettii alana
tamalar tam olarak nlenemeyecektir. Zira her ikisinin sorumluluk s-
nrlar da kesin izgilerle belirlenemeyecektir. Devlet, elinde tuttuu ka-
mu gcyle cemaat rgtnn alanna girecek; cemaat rgt de, zorun-
lu olarak dnyev ilere bulaaca iin devletin sorumluluk alanna taa-
caktr.
Dncemize egemen olacak olan ikiciliin, slm'n "Allah" inancm
paralamas da kanlmaz olacaktr. Kukusuz ki gelenek olarak d g-
rnyle bu inan korunacak; ancak o inancn Tanr's artk slm'n Al-
lah' olmayacaktr, igdlerin idealletirecei beer nitelikler, duygular
ve zaaflar somutlatrlarak O'nun yannda ada putlar yaratlacaktr.
Bu putlara izafe edilecek olan olaanst yetenekler insanlarda hurafele-
re kar ilgiyi artracak; onlar fal, by gibi yntemlere bavurmaa s-
rkleyecektir.
Bununla birlikte ibadet yerleri ak kalmakta devam edecek; hatta
belki saylar nisb olarak artacaktr. Belki kitlelerde ibadet grevini yeri-
ne getirme eilimi ykselecek; ilhiyat alannda ayrntlara varan incele-
meler oalacak; bu alanda eitim veren kurumlarn saylarnda art
olacaktr. Btn bu gstergeler, kitlelerde din duygusunun gelimekte ol-
duuna kant olarak takdim edilecektir.
Ancak slm, zndeki en deerli ilkeyi yitirerek bir kilise dini haline
gelecek; ortaya biim olarak slm'a, z olarak ise hristiyanha ait izgi-
ler tayan yeni bir mezhep kacaktr.
Kukusuz ki bu tablo, bir takm sivri olaslklarn karakteristik izgi-
leri bir araya getirilerek oluturulmutur. Ama gnlk yaaymzda bu
tr olaylara, ya da onlarn henz ekirdek halindeki benzerlerine sk sk
rastlamakta olduumuz da bir gerektir.
Oysa ki insann i ve d dnyas bir btndr; kategorik olarak
madd ve ruh iki ayr alana blnemez. Davranlarmz denetleyen ve
kendimizle babaa kaldmzda onlar yarglayan mekanizma gene ken-
di iimizdedir. Hristiyan dnyas, insan benliindeki her iki alann birbi-
rinden kopuk olarak faaliyet gstermesinin, birbiriyle tam bir eliki iin-
deki maddeci ve ruhcu mistisizmleri yaratt gereinin rnekleriyle do-
ludur. Bunun sonucu olarak her iki mistisizm de kendi deer yarglarn
olaanst derecede idealletirerek yeni tanrlar yaratmlardr.
nsan davranlarn yarglayan mekanizma sadece madd alann
koyduu yasalara gre ileyecekse gnlk yaammzda bizi, o alana ege-
men olan igdlerin bencilliinden hangi g koruyacaktr? Madd ve
ruh alanlar birbirinden kopuk olarak faaliyet gstereceklerse kukusuz
ki buna hi bir g engel olamayacaktr. Bu takdirde eylemin muhatab
ezilecek ve toplumda kin ve intikam duygularnn yerlemesine ortam ha-
zrlanacaktr. Eylemi gerekletirecek olan ise ya sululuk duygusu iin-
de kvranarak bunalma decek; ya da igdlerinin yaratt kurallar
ruh alana aktararak bunlardan kendisine bir hukuk, ahlk, gelenek ve
meyyideler sistemi kuracaktr.
Ne var ki yaradltan bencil olan igdlerimizin oluturaca bu de-
erler sisteminin, br bireylerin bencillikleriyle atarak onlarla ykc
bir savaa girmesi kanlmaz olacaktr. nsanln yzylmzda yaad
korkun savalarn, saldrganlk eilimindeki artn, terrn, alkol ve
uyuturucu bamllnn, smr ve eitsizliklerin, kar cinsler arasn-
daki ilikilerde baboluun temelini belki burada aramak ve onlar, bu
atmada ezen ve ezilen taraflarn aktif ve pasif sava yntemleri olarak
grmek gerekmektedir.
Toplumun rgtl gc olan otoritenin koyduu hukukun insan dav-
ranlarnn tmn denetlemesini ve koyaca yaptrmlarla bunlar di-
siplin altna almasn beklemek ise hayaldir." Bir kere insan, yaamn
salt bu yasalara gre dzenleyecekse, bireyin zgrl nerede kalacak-
tr? Davranlarmz, i dnyamza uzanacak kadar ayrntlara inen ya-
salar dzenleyecekse, zgrlmz onlar koyanlarn iradelerine ter-
ketmi olmayacak myz? Kald ki gnlk yaaymzda bunlarn gireme-
yecei pek ok alan vardr.
Ortaa boyunca hristiyan bat dnyasnda kilise egemenliinin,
madd alann bencilliini kstlamas yoluyla insanlk iin huzurlu bir d-
zen kurulabilecei dnlmtr. Ne var ki kilise bu egemenlii bir
dnyev egemenlie dntrerek bireyin zgrln kstlamaktan
baka ey yapamamtr.
Oysa ki slm'n, varl ve beer ilikileri birbiriyle balantl bir
btn halinde alglayan tevhd inanc bireye, bir yandan davranlarn
gene kendi iradesine brakarak zgrce karar verme olana salarken;
te yandan igdlerini, ruh alann znde mevcut ideal deer yarglar-
nn denetimine tbi tutarak ona bunlarn sorumluluunu yklemitir.
Toplumsal otoritenin giremedii alanlarda bireyin eylemlerini igdleri-
nin bencilliinden koruyan bu sorumluluktur. Tevhd inanc, ksack "Al-
lah'tan baka Tanr yoktur" formlyle "kll'den "cz'"ye doru derece
derece inerek iimizdeki putlar ykacak ve insan zgrletirecektir.
Bugn islm toplumlarnn iinde bulunduklar, bu ilkenin getirdii
zgrlk ve sorumlulua aykr ortam bizi yanltmamaldr. Balangta-
ki badndrc gelimenin tersine birey ve toplum temelinde islm dn-
yasnn bugn iinde bulunduu durum slm'n biztih kendisinin deil,
islm toplumlarnn yaplarndan kaynaklanan zaaflarn rndr.
Bu nedenledir ki gnmzde doulu ya da batl drst pek ok d-
nr slm'n zndeki deerlerin, insanln yaamakta olduu bireysel
ve toplumsal kntye zm getirebilecek tek inan sistemi olduunu
savunmaktadr. Bu deerlerin ilki tevhd inancdr ve insanln bugn
bu inanca, gemiteki pek ok dnemden daha ok ihtiyac vardr.
Bu noktada grev banazlktan uzak, evreni ve insanl bir btn
olarak alglayan, zgr dnceli islm dnrlerinin omuzlarna yk-
lenmektedir. slm'n zm kendi iindedir. Yeter ki bu zm bula-
cak kiiler ve onu benimsemee hazr toplum olsun.
ZET
1. Liklik, Trkiye'de ou kiinin yapt gibi bir ansiklopediye bak-
larak zerinde bilgi sahibi olunabilecek; ya da "dinle devletin ayrlmas"
gibi miyne bir yorumla tanmlanabilecek bir kavram deildir. Likliin
gerekten anlalabilmesi iin ncelikle hristiyanlk ve Fransa tarihinin;
hristiyanlkta kilisenin oluumunun, hukuk varla sahip bir kurum ola-
rak toplum iindeki ve devletler karsndaki konumunun, devletlerle
arasndaki yetki atmalarnn; bu atmalarn nedenlerinin ve onlarn
Fransa ve br bat lkelerinde ulat sonularn iyi bilinmesi gerekir.
2. Bu kavramn slm'la badap badamad ve islm toplumla-
rnda uygulama olana olup olmad konusunda hkm vermek ise,
slm'n temel zellikleriyle islm toplumlarnn siyas gelenekleri ze-
rinde bilgi sahibi olmay ve bu toplumlarn siyas mantklaryla dne-
bilmeyi gerektirir.
3. "Liklik" ve "lisizm" birbirinden farkl kavramlardr. Lisizm (lai-
cisme) Fransa'da 19. yzyln ikinci yarsnda, kendilerine "zgr dn-
celi" denilen aydnlar arasnda ortaya kan ve pozitivizm, ateizm (tanr-
tanmazlk), masonluk gibi akmlardan etkilenen bir fikir akm; liklik
ise, "devletin lik oluu" (laicite de l'Etat) anlamnda, snrlar yasalarla
belirlenmi bir hukuk statdr.
4. Liklik sadece katolik hristiyanla ve zellikle Fransa'ya zg bir
kavramdr. Franszlarn mill devlet anlaylar ile Papaln evrensellik
iddias arasndaki eliki ve atmadan domutur. Protestan lkelerde
kilise mill kilise ya da devlet kilisesi olduundan, o lkelerde byle bir
kavram yoktur. Bizzat katolik Fransa'nn Alsas-Loren blgesine dahil il-
lerde de lik yasalar uygulanmamaktadr.
5. Trkiye'de sanld gibi bat lkelerinin tm lik deildirler ve
bu szck sadece franszca ve onunla ayn kkten treyen ltin dillerinde
kullanlmaktadr. ngilizce ve almancada benzer anlamda kullanlan "se-
cularisme/Saekularismus" szcklerinin ifade ettikleri rejimler, fransz-
cadaki liklik (laicite) szcnn ifade ettii siyas yapdan ok farkl-
drlar.
6. Hristiyan bat lkelerinde bu szckler yerine daha ok "kilise ile
devletin ayrlmas" (separation de l'Eglise et d l'Etat/Trennung von Staat
und Kirche) terimleri kullanlmaktadr. Trkeye sokulan "dinle devletin
ayrlmas" terimi, bu tamlamalarn yanl bir evirisidir. Bu lkelerde
devletlerin kilise ile ilikilerini, bir baka deyile din politikalarn belir-
leyen balca sistem vardr: Fransz liklii ile Alman ve ngiliz sek-
larizmi. Fransz likliinde devlet Vatikan'la her trl ilikiyi kesip mal
bakmdan kiliseyi desteklemee son verdii halde ngiliz seklarizminde
Anglikan kilisesi devlete baldr ve kral ayn zamanda kilisenin de ba-
dr. Alman seklarizmi ise bu ikisi arasnda bir orta yol olarak grlmeli-
dir. Bu lkede kiliselerle ilikiler "Konkordat" ve "Kirchenvertrag'-ad ve-
rilen ikili szlemelerle dzenlenir. br hristiyan bat lkelerinde dev-
letlerin din politikalar bu sistemin eitlemeleridir.
7. Bu nedenle, hristiyan bat lkelerinin tmnn lik olduklar bii-
minde lkemizde yaygn kam yanltr. Evrensel bir liklik rejimi olmad-
gibi, evrensel bir din politikas da yoktur. Hristiyan bat lkelerinde
devletlerin gttkleri din politikalar, bu lkelerin yaadklar toplumsal
ve siyas birikimlerden domutur.
Oysa ki, hristiyan bat lkelerinin dillerinde, devletle kilise arasnda-
ki ilikiyi anlatmak amacyla kullanlan tm szckler trkeye, bilerek
ya da bilmeyerek "liklik" diye evrilmekte ve bylece dnyada evrensel
bir liklik rejimi varm gibi yanl bir kan yaratlmaktadr.
8. Hristiyanlkta kilisenin varl, hristiyan mminlerin kilise bnye-
si iinde ruhban ve lik olmak zere iki smfa ayrlmalar sonucunu do-
urmutur. Bir siyas g olarak Roma Katolik kilisesinin (Papaln)
devletlerle olan ilikilerinde oynad rol zellikle Fransa'da byk eli-
kiler yaratm ve kilisenin siyas yap iindeki etkinliinin yok edilmesi
ve ruhbann kamu ynetimindeki yetkilerinin kaldrlarak devlet ileri-
nin mnhasran liklerce yrtlmesi yolundaki dnceler sonuta
liklik ile noktalanmtr. Bu nedenle liklik Fransa'da "mill devlet" ve
"demokrasi" kavramlarnn iinde kendiliinden var olmas gereken bir
unsur olarak grlmektedir.
Oysa ki ayn yarg, lik olmayan ngiltere iin doru deildir. Bunun-
la birlikte ngiltere, bugnk yaygn anlamyla siyas demokrasinin do-
duu bir mill devlettir.
9. Liklik temelde u unsurlara dayanr:
9.1. Felsef adan: Hristiyanlk kurulu anda Efltun felsefesin-
den ve kendisinden nceki putatapar toplumlarn kltrlerinden pek ok
unsuru, bu arada varln birbirinden bamsz, ruh ve madde adn alan
iki ayr cevherden olutuuna inanan ikincilii (dalizm) alan eklektik
(iine baka inan sistemlerinden unsurlar alan) bir dindir.
Oysa ki slm'm tevhd inanc her iki cevheri de, karlkl etkileim
iinde bulunan bir btn olarak grr.
9.2. Psikolojik adan: Hristiyanlktaki ikici dnya gr, bireyin i
dnyasn ve onun da yansyan yan olan davranlarn da paralam-
tr. Bunun sonucu olarak birey madd yaamnda sadece maddenin, sz-
gelii igdlerinin kurallaryla baldr. Din, ahlk gibi kurumlarn de-
er yarglar ise onun sadece i dnyasnda varlklarn srdrebilirler.
Oysa ki varl bir btn olarak gren islm'da birey, madd yaa-
mnda da ideal deer yarglarna uygun davranmakla ykmldr.
9.3. Toplumsal adan: Hristiyanlkta kilisenin varl inananlar
ruhban ve lik olarak iki snfa ayrlmalar sonucunu dourmutur. Oysa
ki islm geleneinde ne kilise rgt, ne de onun trevi olan ruhban ve
lik ayrm yoktur, islm toplumlarnda Avrupa tr bir snflama gele-
neinin olmamas da, byle bir oluumu engellemitir.
9.4. Siyas adan: Hristiyanlkta cemaat, kilise bnyesi iinde btn-
leen bir hukuk kiisidir. Bunun sonucu olarak bu toplumlarda siyas ik-
tidar devletle (dnyev g) kilise (ruhan g) arasnda blnm ve kili-
se siyas iktidar devletlerden bamsz olarak yzyllarca kullanmtr.
Bu g, protestan lkelerde kilisenin devlet denetimine alnmas, katolik
Fransa'da ise liklik uygulamas ile snrlandrlmaa allmtr.
Oysa ki islm toplumlarnda cemaat ne sosyolojik, ne de hukuk var-
l olmayan bir inananlar topluluudur. Bu yzdendir ki bu toplumlarda
siyas iktidar blnmez (tecezzi etmez) ve devlet eliyle kullanlr.
10. Batl yazarlarn, Trkiye'de liklik uygulamas konusunda ileri
srdkleri grler bizim iin l olamaz. Zira, nasl mslmanlann o-
unluu hristiyan toplumlarn kendi inanlarnn kalplaryla deerlen-
diriyor iseler, batllar da islm'a hristiyanlm kalplar iinden bakmak-
tadrlar. te yandan bunlar arasnda suret-i haktan grnp islm lke-
lerinin siyas ve toplumsal yaplarn soysuzlatrma kast tayanlarn
varolduunu da gzden uzak tutmamak gerekir. Kald ki fikir namusu ta-
yan baz batl yazarlarn bu konuda gereki deerlendirmeleri olduu
da unutulmamaldr.
11. Bat hristiyanlmm bir rn olan ve adna "liklik" denilen reji-
min varlndan sz edebilmek iin ortada ncelikle kilise benzeri, hukuk
varha sahip bir rgtn bulunmas ve bu rgt iinde birleen mminler
arasnda ruhban ve lik benzeri hiyerarik bir snflandrmaya gidilmesi
gerekir.
Bir kavram zddyla dnlebileceine gre ruhban-lik, devlet-kili-
se, dnyev-iktidar-ruhan iktidar ayrmnn bulunmad islm toplum-
larnda liklik uygulamasnn kanlmaz sonucu, bir yandan tevhd inan-
cnn paralanarak ortaya hristiyanlm ikiciliini benimsemi yeni bir
mezhebin kmas, te yandan bireylerin lik ve ruhban gibi zmrelere
blnerek, ayn sreci daha nce yaam olan hristiyan lkelerde olduu
gibi siyas iktidarn dnyev ve ruhan iki g arasnda paylalmas kav-
gasnn balamas olacaktr.
KAYNAKLAR
1- Sabri AKDENZ, Trkiye'deki zntnn Nedenleri, Faklteler
Matbaas, stanbul 1969
2- Seil AKGN, Do. Dr., Halifeliin Kaldrlmas ve Liklik, Tur-
han Kitabevi, Ankara (Tarihsiz)
3- Aytun ALTINDAL, Liklik, Sre Yaynclk, stanbul 1986
4- Max APEL, Dr., Philosophisches Wrterbuch, 5. Auflage, Verlag de
Gruyter Co., Berlin 1958.
5- Sadri Maksud ARSAL, Ord. Prof., Umum Hukuk Tarihi, 3. Tab,
1.. Yayn, stanbul 1948
6- Fahreddin ATAR, Dr., slm Adliye Tekilt, Diyanet leri Ba-
kanl Yayn, Ankara 1979
7- Bnyamin ATE, T.C. Kuruluunda Lik Deildir, Yeni Asya Ya-
ynlar, stanbul 1987
8- Claude et Paul AUGE, Nouveau Petit Larousse Illustre, Librairie
Larousse, Paris 1959
9- A. AULARD, Fransa nklbnn Siyas Tarihi, ev: Nzm Poroy,
2. Bask, Cilt: 1-2-3, Trk Tarih Kurumu Yayn, Ankara 1987
10- Auguste BAILLY, Bizans Tarihi, ev: Halk aman, Cilt: 1-2,
Tercman 1001 Temel Eser Dizisi (Tarihsiz)
11- G.BARKER, O'nun zinde (Hristiyanlk ve Liklik Tarihi), Zafer
Matbaas, stanbul 1985
12- W. BARTHOLD, Prof. Dr., Prof. Dr. Fuat Kprl, slm Mede-
niyeti Tarihi, Diyanet leri Bakanl Yayn, 3. Basm, Ankara 1973.
13- Ali Fuad BAGL, Prof. Dr., Din,ve Liklik, 2. Bask, Yamur
Yaynlar, stanbul 1991
14- Hikmet BAYUR, Ord. Prof., Trkiye Devletinin D Siyasas, ..
Yayn, stanbul 1942.
15- Niyazi BERKES, Trkiye'de adalama, Bilgi Yaynevi, Anka-
ra 1973.
16- Niyazi BERKES, Teokrasi ve Liklik, Adam Yaynlar, stanbul
1984
17- Niyazi BERKES, slmlk, Ulusuluk, Sosyalizm, Bilgi Yaynevi,
2. Basm, Ankara 1975
18- Marc BLOCH, Feodal Toplum, ev: Mehmet Ali Klbay, Sava
Yaynlar, Ankara 1983
19- Otto von BISMARCK, Gedanken und Erinnerungen, Safari Ver-
lag, Berlin (Tarihsiz)
20- Maurice BUCAILLE, Kitab- Mukaddes, Kur'an ve Bilim, ev:
Suat Yldrm, Do. Dr., 3. Bask, TV. Yaynlar, izmir 1981
21- J.B. BURY, Fikir ve Sz Hrriyeti, ev: Avni Baman, Remzi Ki-
tabevi, stanbul 1945
22- Mahmut Esat BOZKURT, Atatrk htilli, Altn Kitaplar Yay-
nevi, 1967
23- Axel Freiherr von CAMPENHAUSEN, Staat und Kirche in
Frankreich, Verlag Otto Schwarz Co., Gttingen 1962
24- Felicien CHALLEY, Mlkiyetin Tarihi, ev: Turgut Aytu, Rem-
zi Kitabevi, stanbul 1944
25- Felicien CHALLEY, Dinler Tarihi, ev: Samih Tiryakiolu, 2.
Basl, Varlk Yaynevi, stanbul 1963
26- Code Administratif, Petits Codes Dalloz, Seizieme Edition, Ju-
risprudence Generale Dalloz, Paris 1981
27- Cari CREIFELDS, Dr., Creifelds Rechtswrterbuch, C.H.
Beck'sche Verlagsbuchhandlung, Mnchen 1978
28- Ernest-Robert CURTIUS, Fransz Medeniyeti, ev: Sabahattin
Eybolu, ..E.F. Yayn, stanbul 1938
29- brahim Agh UBUKU, Prof. Dr., Liklik ve Din, Anadolu Ba-
m Birlii Yayn, Ankara 1988
30- Rene DESCARTES, Felsefenin lkeleri, ev: Mehmet Karasan,
Mill Eitimi Basmevi, stanbul 1988
31- D. Mehmet DOAN, Batllama haneti, Dergh Yaynlar, s-
tanbul 1975
32- Encyclopaedia Universalis, Encyclopaedia Universalis France
S.A., 1985, Corpus. 5-6-13-14-18
33, Yavuz ERCAN, Do. Dr., Kuds Ermeni Patrikhnesi, Trk Ta-
rih Kurumu Yayn, Ankara 1988
35- smail Fenn ERTURUL, Hakikat Nurlar, Cemiyet-i Tedrisi-
ye-i slmiye Yayn, stanbul 1949
36- Hans-Ulrich EVERS, Prof. Dr. jur., Grandgesetz und Verfas-
sungen der deutschen Bundeslaender, 3. Auflage, Wilhelm Goldmann
Verlag, Mnchen 1980
37- Z. Fahri FINDIKOLU, Hukuk Sosyolojisi, ...F. Yaym, s-
tanbul 1958
38'- Erich FROMM, Hrriyetten Ka, ev: Dr. Ayda Yrkn, Tur
Yaynlar, stanbul 1979
39- Erich FROMM, Psikanaliz ve Din, ev: Aydn Artan, stanbul
1982
40- Lisolette FUNCKE, Cornelius A. von Heyl, Johannes Niemeyer,
Kirche in Staat und Gesellschaft, Verlag Bonn Akteli G.m.b.H., Sttut-
gart1974
41- Louis le FUR, 17. Asrdanberi Tabi Hukuk Nazariyesi ve Modern
Doktrin, ev: Dr. Nihat Raif Erim, Hukuk lmini Yayma Kurumu Yay-
n, stanbul 1940
42- Roger GARAUDY, Yaayanlara ar, ev: Cemal Aydn, Nuri
Aydomu, Pnar Yaynlar, stanbul 1986
43- Roger GARAUDY, slm'n Va'dettikleri, ev: Nezih Uzel, Pnar
Yaynlar,stanbul 1983
44- Pierre GAXOTTE, Fransz htilli Tarihi, ev: Samih Tiyakio-
lu, Varlk Yaynevi, stanbul 1962
45- Edward Gibbon, Roma mparatorluunun Gerileyi ve k Ta-
rihi (The Decline and Fail of the Roman Empire), ev: sim Baltacgil,
Cilt: 1-2-3, B.F.S. Yaynlan 1988
46- Guide des Systemes Scolaires (l'Education en Europe), Conseil de
l'Europe, Strasbourg 1970.
47- Erol GNGR, Prof. Dr., Islmn Bugnk Meseleleri, tken
Yaynevi, 4. Basm, stanbul 1986
48- Yaar GRBZ, Prof. Dr.
s
Anayasalar, Filiz Kitabevi, stanbul
1981
49- Ahmet GRTA, Atatrk ve Din Eitimi, Diyanet leri Bakan-
l Yayn, 4. Bask, Ankara (Tarihsiz) >
50- Daniel HALEVY, La Republique des Ducs, Tome: II, Editions
Bernard Grosset, 1937
51- Hseyin HATEM, slm Hukukunda Devlet Yaps, Hareket Ya-
ynlan, stanbul 1970.
52- Hseyin HATEM, Batllama, Bir Yaynclk, stanbul 1987
53- Richard HONIG, Prof. Dr. Beitraege zur Entwicklung des Kir-
chenrechts, Verlag Otto Schwarz Co., Gttingen 1984
54- Joan M. HUSSEY, Die Byzantinische Welt, W. Kohlhammer Ver-
lag, Stutgart 1958
55- Sdi IRMAK, Ord. Prof. Dr., Atatrk Devrimleri Tarihi, Yap ve
Kredi Bankas Yayn, (Tarihsiz)
56- brahim Hakk (Mekteb-i Hukuk-u hanede Mderris), Hukuk-
u dare, Cild-i Evvel, Cild-i Sni, Karabet Matbaas, stanbul 1308
57- Atill LHAN, Ulusal Kltr Sava, zgr Yayn Datm, s-
tanbul 1986
58- Josef IMBACH, Fragender Glaube, Don Bosco Verlag, Mnchen
1976
59- Paul IMBERT, Osmanl mparatorluunda Yenileme Hareketle-
ri, ev: Adnan Gemgil, Havass Yaynlar, stanbul 1981
60- Incil-i erif (Yahut sa Mesih'in Yeni Ahit Kitab), 4. Basl, Av-
rupa Kt'as Yayn Fonlar, (Tarihsiz)
61- JOHANNES XXIII, Geistliches Tagebuch, Schweizer Volk-Buch-
gemeinde Luzem, Verlag Herder KG., Freiburg im Breisgau, 1964
62- Nf tuf KANSU, Pedagoji, Mill Eitim Basmevi, istanbul
1948
63- Mehmet KAPLAN, inci Enginn, Zeynep Kerman, Necat Birinci,
Abdullah Uman, Atatrk Devri Fikir Hayat 1 ve II, Kltr Bakanl
Yayn, Ankara 1981
64- Hayreddin KARAMAN, Mukayeseli slm Hukuku I, irfan Yay-
nevi, istanbul 1978
65- Thomas von KEMPEN, Nachfolge Christi, Fischer Bcherei,
Hamburg 1957
66- Herman KINDER, Werner Hilgemann, DTV. Atlas zur Welt-
geschichte, Band. 1 (8. Auflage, 1972), Band. 2 (23. Auflage, 1989) DTV.,
Mnchen/Kln.
67- Paul KOSCHAKER, Ord. Prof. Dr., Roma Husus Hukukunun
Ana Hatlar, ev: Dr. Kudret Ayiter, A.H.F. Yayn, Ankara 1950
68- Mehmed Zhid KOTKU, Tevhd, Seha Neriyat, istanbul 1985
69- miran KURTKAN, Prof. Dr., Sosyolojik Adan Tasavvuf ve
Liklik, Kutsun Yaynevi, istanbul 1977
70- Yaar KUTLUAY, Do. Dr., Tarihte ve Gnmzde slm Mez-
hepleri, Seluk Yaynlar, Ankara 1968
71- Gnter LANCZKOWSKI, Die Neuen Religionen, Fischer Tasc-
henbuch Verlag, Frankfurt/Marn 1974
72- Pierre LAROQUE, Toplum Snflar, ev: Nihal nol, Varlk Ya-
ynlan, istanbul 1969
73- Niccolo MACHIAVELLI, Der Prinz (Ie Principe), Philip Reclam
jun., Stutgart 1972
74- Ernst Gottfried MAHRENHOLZ, Die Kirchen in der Gesellschaft
der Bundesrepublik, Verlag fr Literatr und Zeitgeschehen G.m.b.H.,
Hannover 1969
75- Kari MARX, Friedrich Engels, Din zerine, ev: Murat Belge, 2.
Bask, Gerek Yaynevi, stanbul 1974
76- Guy MICHAUD, Prof., Guide France (Manuel de Civilisation
Franaise), Librairie Hachette, 1964
77- Gaetano MOSCA, Prof., Siyas Doktrinler Tarihi, ev: Samih
Tiryakiolu, Varlk Yaynevi, stanbul 1963
78- Muhammed Ebu ZEHRE, Prof., Hristiyanlk zerine Konferans-
lar, ev: kif Nuri, Fikir Yaynlar, stanbul 1978
79- Muhammed HAMDULLAH, Prof. Dr., slm'a Giri, ev: Ke-
mal Kuu, 3. Bask, rfan Yaynevi, stanbul 1973
80- Muhammed HAMDULLAH, Prof. Dr. C.H. Bousquet, Prof. C.A.
Nallino, slm Fkh ve Roma Hukuku, ev: Kemal Kuu, Yamur Ya-
ynlar, stanbul 1964
81- Muhammed HAMDULLAH, Prof. Dr., slm Peygamberi, Haya-
t ve Eseri, Cilt. 1-2, ev: M. Said Mutlu, rfan Yaynevi, stanbul 1966
82- Muhammed KBAL, slm'da Din Tefekkrn Yeniden Teekk-
l, ev: Sofi Huri, stanbul 1961
83- Paul KENNEDY, Byk Glerin Ykseli ve kleri, ev: Bir-
tane Karanak, T. Bankas Yayn, Ankara 1990
84- Paul NAUDON, Tarihte ve Gnmzde Masonluk, ev: Samih
Tiryakiolu, Varlk Yaynevi, stanbul 1968
85- Der Nem Brockhaus, Band. 1, 2, 3, 4, 5, F.A. Brockhaus, Wiesba-
den 1958-1960
86- Walter NIGG, Botschafter des Glaubens, Buchklub Ex Libris Z-
rich, Walter Verlag, Olten 1968
87- Recai Galip OKANDAN, Do. Dr., Umum Amme Hukuku, stan-
bul 1945
88- Recai Galip OKANDAN, Prof. Dr., Umum Amme Hukukumuzun
Ana Hatlar, Birinci Kitap, ..H.F. Yayn, stanbul 1948
89- Franz OPPENHEIMER, Devlet, ev: Aleddin enel-Yavuz Sa-
buncu, Kaynak Yaynlar, stanbul 1984
90- Baskn ORAN, Atatrk Milliyetilii, Dost Kitabevi, Ankara 1988
91- Josef Albert OTTO, Dr., Warum Mission, Verlag Butzon/Bercker
Kevelaer, Kln 1961
92- zer OZANKAYA, Prof. Dr., Atatrk ve Liklik, 3. Basm (Tarih-
siz)
93- etin ZEK, Dr., Trkiye'de Gerici Akmlar ve Nurculuun y-
z, Varlk Yaynevi, stanbul 1964
94- D. zer, A. Debbaolu, F. Namkolu, Trk Milliyetilii ve Ba-
tllama, Dergh Yaynlan, stanbul 1975
95- Kari Heinrich PETER, Proklamationen und Manifeste zur Welt-
geschichte 1, 2, Wilhelm Goldman Verlag, Mnchen (Tarihsiz)
96- Richard PETERS, Die Geschichte der Trken, 2. Auflage, W. Kol-
hammer Verlag, Stuttgart 1966
97- Henri PIRENNE, Mahomet und Kari der Grosse, Fischer Bche-
rei, Hamburg 1963
98- Henri PIRENNE, Ortaa Kentleri (Kkenleri ve Ticaretin Can-
lanmas), ev: adan Karadeniz, iletiim Yaynlar, istanbul 1990
99- Henri PIRENNE, Ortaa Avrupasnm Ekonomik ve Sosyal Tari-
hi, ev: Uygur Kocabaolu, Alan Yaynclk, istanbul 1983
100- Jacques PIRENNE, Byk Dnya Tarihi, ev: Nihal nal, Bes-
lan Cankat, Refik zbek, c. 1, 2, 3, Meydan Yaym (Tarihsiz)
101- PLATON (Efltun), Parmenides, ev: Saffet Babr, Ara Yayn-
clk, 1989
102- D. RHOTON, Bilebilir miyiz?, ev: Bnyamin Candemir, Pak-
hayat Yaynevi, istanbul 1968
103- Maxime RODINSON, Baty Byleyen slm, ev: Cemil Me-
ri, Pnar Yaynlar, istanbul 1983
104- Alexander RONDA, Handbuch der Weltgeschichte, Walter Ver-
lag, Schweiz 1954
105- J.J. ROUSSEAU, limler ve Sanatlar Hakknda Nutuk, Serden-
geti Neriyat, Ankara 1959
106- Jean-Jacques ROUSSEAU, Toplum Szlemesi, ev: Vedat
Gnyol, 2. Basm, Adam Yaynclk, istanbul 1984
107- Marcel ROUSSELET, Adalet Tarihi, ev: Adnan Cemgil, Remzi
Kitabevi, stanbul 1963
108- Bertrand RUSSEL, ktidar, ev: Erol Esenay, Deniz Kitaplar
Yaynevi, stanbul 1983
109- Bertrand RUSSEL, Din le Bilim, ev: Akit Gktrk, Elif Ya-
ynlar, istanbul 1963
110- Said Halim Paa, slm ve Bat Toplumlarnda Siyasal Kurum-
lar, Haz: N. Ahmet zalp, Pnar Yaynlar, stanbul 1987
111- Said Halim Paa, slm Dnyas Niin lerliyemiyor?, Bedir Ya-
ynlar, istanbul 1962
112- Theodor SCHIEDER, Propylaen, Geschichte Europas, Band. 5,
(Staatensystem als Vormacht der Welt, 1848-1918), Propylaen Verlag,
(Tarihsiz)
113- Edmund SCHOPEN, Weltentscheidung im Mittelmeer, Wilhelm
Goldmann Verlag, Leipzig 1937
114- Sami SELUK, Temsili ve Katlmc Demokrasinin Kkeni,
ada Yaynlan, stanbul 1987
115- Seyyid bey, Hilfetin Mahiyet-i er'iyesi, Haz: Suphi Mente, s-
tanbul 1969
116- Seyyid Hseyin Nasr, slm-dealler ve Gerekler, ev: Dr. Ah-
met zel, Akabe Yaynlar, stanbul 1985
117- D.P. SIMPSON, Cassel's New Compact, Latin-English, English-
Latin Dictionary, 2. Edition, Cassel/London 1965
118- Wilfred Cantwell SMITH, Der islam in der Gegenwart (islam in
Modern History), Fischer Bcherei, Hamburg 1963
119- smail SOYSAL, Trkiye'nin D Mnasebetleriyle lgili Balca
Siyas Andlamalar, T. Bankas Yayn, Ankara 1965
120- Oswald SPENGLER, DerUntergang des Abendlandes, Band. 1,
2, DTV. Mnchen 1972
121- Kari Gerhard STECK, Helmut Gollvvitzer, Luther, Fischer Bc-
herei, Frankfurt/Main-Hamburg 1956
122- M. Sreyya AHN, Dr., Fener Patrikhnesi ve Trkiye, tken
Yaynevi, stanbul 1980
123- Gencay AYLAN, slmiyet ve Siyaset (Trkiye rnei), V. Ya-
ynlan, Ankara 1987
124- Server TANLL, Yzyllarn Gerei ve Miras, Say Yaynlar,
stanbul, c. 1 (1988), c. 2 (1986), c. 3 (1987), c. 4 (1989)
125- Blent TANR, Taner Beygo, Trk Anayasalar ve Anayasa
Mahkemesi Kararlar, stanbul 1966
126- Cahit TANYOL, Prof. Dr., Liklik ve rtica, Altn Kitaplar Yay-
nevi, stanbul 1989
127- Abdullah TERCMAN (Anselmo Turmeda), Hristiyanla Red-
diye, ev: Hac Mehmed Zihni Efendi, Bedir Yaynevi, stanbul 1990
128- Arnold J. TOYNBEE, Kultur am Scheideuuege (Civilisation Tri-
al), Ullstein Bcher, West Berlin 1958
129- Arnold J. TOYNBEE, Der Gand der Weltgeschichte (A Study of
History), Band. 1/1, 1/2 (Aufstieg und Verfall der Kulturen), Band. 2/1,
2/2 (Kulturen im bergang), Mnchen 1970
130- Arnold J. TOYNBEE, Trkiye (Bir Devletin Yeniden Douu),
ev: Kasm Yargc, Milliyet Yaynlar, 1971
131- Arnold J. TOYNBEE, Tarihi Asndan Din, ev: Dr. brahim
Cnan, Kayhan Yaynlar, stanbul 1978
132- Tark Zafer TUNAYA, slmclk Cereyan, Baha Matbaas, s-
tanbul 1962
133- Mmtaz TURHAN, Prof. Dr., Atatrk lkeleri ve Kalknma, s-
tanbul 1965
134- Mmtaz TURHAN, Prof. Dr., Garpllamann Neresindeyiz2.
Bask, Trkiye Yaynevi, stanbul 1959
135- Trk Hukuk Lgati, Babakanlk Yaynevi, 3. Bask, Ankara
1991
136- Hilmi Ziya LKEN, Prof., Din Sosyoloji, ..E.F. Yayn, stan-
bul 1943
137- Hilmi Ziya LKEN, Ord. Prof., Trkiye'de ada Dnce Ta-
rihi, Cilt: 1, 2, Seluk Yaynlar, stanbul 1966
138- Rudolf WIETHLTER, Rechtswissenschaft, Fischer Taschen-
buch Verlag, Frankfurt/Main 1976
139- Alfred WEBER, ProfFel sefe Tarihi, ev: H. Vehbi Eralp, 3.
Basm, Remzi Kitabevi, stanbul 1964
140- H.G. WELLS, Ksa Dnya Tarihi, ev: Ziya shan, Varlk Yay-
nevi, stanbul 1959
141- Max WEBER, Protestan Ahlk ve Kapitalizmin Ruhu, ev:
Zeynep Aruoba, Hil Yayn, stanbul 1985
142- Werner WEBER, Die Deutschen Konkordate und Kirchenvertra-
ege der Gegenvart, Band. 1 (1962), Band. 2 (1971), Vandenhoeck und
Ruprecht VI, Gttingen
143- Bekir Stk YALIN, smet Gnlal, Atatrk nklb, Kltr ve
Turizm Bakanl Yayn, Ankara 1984
144- YASEVZDE, Lisizm, Hakikati Aray Neriyat, stanbul
1986
145- Suat Yldrm, Do. Dr., Mevcut Kaynaklara Gre Hristiyanlk,
Diyanet leri Bakanl Yaynlar, Ankara 1988
146- Abdlkerim ZEYDAN, Prof. Dr., slm Hukukunda Fert ve Dev-
let, ev: Cemal Arzu, Kltr Basn Yayn Birlii, Ankara (Tarihsiz)
147- Adolf Wilhelm ZIEGLER, Religion, Kirche und Staat in Gesch-
ichte und Gegenuart, Manz Verlag, Mnchen 1969
148- Adolf Wilhelm ZIEGLER, Das Verhaeltnis von Kirche und Staat
in Europa, Manz Verlag, Mnchen 1974
150- Stefan ZWEIG, Rotterdam'l Erasmus'un Zaferi ve Trajedisi,
ev: Ahmet Cemal, B.F.S. Yaynlar, 1987
DNML YAYINLAR
151 - Bibelreport, Herausgeber: Deutsche Bibelgesellschaft, Stuttgart
(eitli saylar)
152- Mission, Herausgeber: Berliner Missionswerk der Evangelisc-
hen Kirche in Berlin (eitli saylar)
153- Der Wachtturm, Wachtturm Bibel und Traktakt, Gesellschaft,
Deutscher Zweig, e. V. Selters/Taunus (eitli saylar)
154- Die Weddinger Osterkirche, Monatlich erscheinendes Gemein-
deblatt der Ev. Osterkirchengemeinde, Berlin (eitli saylar)
155- Evangelische Information, Frankfurt/Main; Bonifatiusblatt, Pa-
derborn; Weltmission Heute, Hamburg; Mission Akteli-Aachen (eitli
saylar)
Akl dini 120,124
Akkusationsprozess 93
Almanya 23, 30, 38, 50, 56, 65,
81, 89, 91, 103,107, 110,127,
128, 138,165
Alsas-Loren 126, 130, 159, 160,
161, 179, 193, 205
Anglikan kilisesi 25, 111, 112,
142,206
Atama Kavgas 86, 88,155
Ateizm 25,130, 131,158
Augsburg din bar 110,111
Aydnlanma 120,191
Ayrlk yasas 148, 151, 152, 154,
156, 157
Aziz Augustinus 61
Bbil tutsakl 98,100
Bat 56, 73, 74, 78, 88, 142, 171,
173 177 181
BismarckCOtto Von) 140, 141,142
Burjuvazi 95, 109, 121, 192
Codex iuris canonici 50, 70
Cumhuriyet (Trkiye) 24, 177,
179, 180, 182, 183, 184, 186,
187,188,189,193
Demokratik devlet 25,192, 193
Descartes (Rene) 120
Devlet dini 25, 26^ 37, 40, 46, 64,
65, 66, 67, 126, 144, 162, 180,
181, 188, 206
Devlet kilisesi 25, 64, 67, 111,142
Devlet tanrs 25, 26, 65
Dinle devletin ayrlmas 20
26, 27, 143, 173, 180, 181
Efltun (Platon) 80, 207
Engizisyon 92, 94
Feodalite 58, 85, 95, 96, 106, 172,
192
Fransa 19, 21, 22, 23, 24, 25, 28,
30, 31, 37, 50, 56, 67, 82, 83,
85, 91, 97, 113, 120, 122, 124,
126, 128, 131, 137, 138, 145,
147, 149, 150, 152, 156, 157,
159, 163, 177, 179, 184, 188,
205,206
Gallikanizm 37, 114, 115, 122,
126,152, 192
Gregor (7.) 87, 88, 92
Heinrich (4.) 87, 88
Hiyerokrasi 92
Hz. sa 36, 42, 43, 44, 45, 47, 51,
60, 84, 195, 198
ide 80
iki kl retisi 81, 84, 91,103
kicilik (dalizm) 20, 80, 194,
195,197,201,208
mparator Konstantin 41, 44, 46,
50, 62, 68, 72
mtiyzt-1 mezhebiye 175, 176,
183
Inquisitionsprinzip 93
slm 24, 28, 42, 166, 180, 181,
183, 184, 187, 194, 195, 196,
197, 198, 199, 200, 201, 202,
203, 204, 205, 207
Kanonik hukuk 69, 70, 71,155
Karolenjler 56, 63, 72, 85
Katolik kilisesi 31, 41, 49, 70, 71,
72, 88, 90, 113, 135, 143, 153,
206
Kilise ile devletin ayrlmas 27,
68,143,206
Kilise dnda kurtulu yoktur 42
Kimin topra, onun dini 65, 110.
111, 177
Konkorda 71, 88, 90, 125, 126,
159, 165, 206
Kulturkampf 128, 140,141,142
Lik 20, 22, 47, 50, 52, 85, 92,
129, 132, 150, 193, 200, 201
Lik okul (ecole laique) 22, 30.
130, 132,187,193
Lisizm 23, 25, 115, 129, 130,
131, 132, 149, 151, 190, 191,
192, 205
Lozan andlamas 183,190
Luther (Martin) 107, 108, 109,
110
Marksizm 104
Materyalizm 80, 130
Mill devlet 25, 96, 98, 100, 103,
112, 131, 180, 192, 193, 206
Mill kilise 64, 67, 85, 100, 103,
129, 152
Napolyon (Bonapart) 55, 124.
125, 127, 128, 129, 147,150
Osmanl 24, 156, 171, 172, 173,
174, 175, 176, 177, 178, 179,
180, 183
Otto (I.) 81
Papalk 69, 83, 99, 103, 112, 113,
136, 139, 147, 152, 155, 163,
165
Petrus'un mmeleki 59
Pozitivizm 25, 130, 133
Protestanlk 106, 107, 111, 148,
187
Rasyolanizm 120, 121, 130, 131
Regnum (dnyevi iktidar) 20, 64.
77, 79, 145
Reformasyon 96, 103, 104, 106,
107, 110, 150
Respublica Christiana 41, 59
Roma mparatorluu 36, 37, 40,
44, 55, 57, 72, 73, 77, 91,131
Ruhban 20, 22, 28, 48, 50, 52, 85,
92, 121, 123, 129, 132, 176,
193, 200, 208
Sacerdotium (ruhan iktidar) 20,
64,77,79,145,150
Saekularisation 23,127, 128
Saekularisierung 128
Saekularismus 23, 26,206
Seklarizm 23, 29,188,189, 206
Serbeti-i edyn 175
Sezaro-papizm 50, 175
arlmany 56, 59, 63, 78, 91
Tannan din 148,161,177,190
Tnn-imparator 39, 40, 50, 65
Tanr'nm imparatorluu 47, 48,
49,50,61,92
Teokrasi 172,173, 178
Tevhid 194, 195, 196, 197, 201,
204,207
Toynbee (A.J.) 29, 41, 48, 131,
171
Trk 19, 24, 26, 174, 177, 179,
193
Trkiye 24, 29, 167, 171, 181,
186, 188, 189, 190, 196, 197,
198, 200; 201, 205, 207
birlik 69,195
nc Cumhuriyet 25, 30, 130,
132,146
Yanlmazlk dogmas 134, 136,
141

You might also like