You are on page 1of 40

Abdulhamid ve Hilafet

Azmi Ozcan
Yeni afak Kitapl: 6 Yakn Tarih Dizisi: 2 stanbul 1995
Bu kitabn gazete ile birlikte verilmesine izin veren Sayn Azmi zcan'a teekkr ederiz.
NDEKLER
nsz 5
Sultan II. Abdulhamid ve dnemi
6
Hilfet ve slmlama 65
Seilmi Bibliyografya 94
Sultan II. Abdulhamid ve dnemi Osmanl tarihinin en fazla tartlan konularndan birisidir.
yle ki, konu ile ilgili literatr hem ok farkl hem de ou kere birbirleri ile elikilidir. Bu
farkllk ve elikilerde ideolojik kayglar ve siyas nyarglarn pay ok etkili olmutur.
Gnmze kadar srp gelen bu kargaada bir ksm Trk aydn Sultan II. Abdulhamid'in
lehinde veya aleyhinde ol- may bir kimlik tercihi olarak deerlendirme kmazna dm
ve "bana Abdulhamid'i syle sana kim olduunu syleyeyim" gibi son derece yanl bir tarih
tavr sergilenmesi ortaya kmtr.
Tarih ahsiyetleri vmek ya da yermek tarih'in konusu olamaz. nemli olan bilgiler ve
belgeler nda oluan tablonun her trl n yarg ve ideolojik genellemelerin tasallutundan
kurtularak ortaya konmaya allmasdr. Tarih deimeyecek olduuna gre deiecek olan
sadece bizleriz.
Elinizdeki bu kitapk bu dncelerle, genel okuyucu iin hazrlanm, Sultan II.
Abdulhamid ve dnemi ile hilafet ve slamclk siyaseti meselesini kendi tarih artlarnda
deerlendirmeye alan bir gayretin rndr. Her iki blmde evvelemirde baka bir
almann paralar olarak dnlm olmakla birlikte, maksada hizmet babnda tesirleri
gnmzde de btn canll ile devam eden bir devrin anlalmasna katkda bulunabilirse
gayesine ulam saylr.
Tevfik Allah'tandr.
Azmi zcan skdar 1995
'm av
Sultan II. Abdulhamid ve Dnemi
21 Eyll 1842'de Sultan Abdulmecid'in ikinci olu olarak dnyaya geldi. Annesi Tirimjgan
Kadn Efendidir. Osmanl Devleti'nin 34, Sultan unvanyla 31 Austos 1876'da tahta geen II
Abdulhamid yaklak 33 sene hkmran olduktan sonra 27 Nisan 1909^3 tahttan indirildi.
"Sultan- Sabk" olarak yaad hayatnn son on yln nce Selanik, sonra da stanbul'da
gzetim altnda geirdi. ubat 1918'de Beylerbeyi Saray'nda vefat etti. Hafife uzun boylu ve
duruu ne doru biraz eikti. Muhataplarnda sayg uyandran vakur bir grnme sahip
olup, Osmanl ailesinin irsi zelliklerini tayan iri ve hafif kemerli burnu ve byk gzleri
vard.
II. Abdulhamid'in ocukluu olduka kalabalk bir saray (harem) ortamnda alt asrlk
Osmanl tarihinin en nemli deiim hamlesi olan Tanzimat'n ilk balardaki aaas ierisinde
geti. Bu artlarda babasndan gerektii ve ihtiyac olduu kadar ilgi grememiti. Annesi de
verem hastas olduu iin aralarnda daima bir mesafe olmu, dolaysyla II. Abdulhamid
ebeveyn sevgi ve efkatini yeterince tadamamta. Annesini 11 yanda kaybedince Sultan
Abdulmecid'in hanmlarndan Perestu Kadn Efendinin himayesine verildi. Btn bunlar onun
ahsiyetinin olumasnda belirleyici olacak ve II. Abdulhamid iine kapank, yalnzl seven,
kendi kendine yeterli olmay tercih
eden ve mcadeleci bir ruh hali sergileyecekti. ok sonralar bunun izlerini yle ifade
etmitir: "nsan iinde yetitii hayat artlarnn tesirlerine gre meydana gelir ve
yetimesinde bilhassa tahsil ve terbiyenin rol ok fazladr. Benim ne artlar altnda yetitiim
her zaman unutuluyor. Kz ve erkek kardelerim sevilip martlrken, bilmediim bir sebeple

babam bana iyi muamele etmezdi. Beni yalnz zavall kardeim Murad anlard.
ocukluumdan beri ciddi bir tabiatm vard, oyun oynamay sevmezdim. Daha pek kk
yamda beeriyetin mevcudiyetine' dair ciddi mevzular zerinde dnmeye baladm.
Hayalperesttim. Bu halimden dolay, hocalarm beni azarlarlar, babama ikayet ederlerdi.
Muhitimdekilerin beni anlamadklarn hissederek bsbtn iime kapanmtm." Saray
geleneinde ehzadeler zel eitim grdkleri iin II. Abdulhamid de ilk eitimini devrin iyi
hocalarndan Gerdan-kran mer Efendi (Trke), Ah' Mahvi Efendi (Farsa), Ferid ve erif
Efendiler (Arapa ve din ilimler) ve Vaka-nuvis Lutf Efendi'den (Osmanl Tarihi) ald. Bu
arada Yabanc hocalardan Franszca ve Bat musikisi tahsil etti. Saray hayat ierisinde kendi
kendine Arnavuta ve er-kezce'yi de konuulanlar anlayabilecek kadar renmi, bylece
evresinde gelien olaylar ve yaanan hadiseleri takip yeteneini kazanmtr.
II. Abdulhamid'in genlik yllar ise Tanzimat'n skntlarn bizzat grerek ye hissederek
gemitir. Reformlarn beklenildii gibi gerekleememesi, Krm savann devlete getirdii
ek klfetler, Islahat Ferman ve bu Fermann ilanna ramen mparatorluun muhtelif
blgelerinde ortaya kan karklklar, Hristiyan ve Mslman tebaalar arasnda yer yer
gerginliklerin balamas, devlet adamlar arasnda gn getike su stne kan iktidar ve
g mcadeleleri, gittike artan bir israf ve btn bunlar karlamak iin nelere malolaca
hesaplanmadan Avrupa'dan alnan borlar ve nihayet Avrupal Devletlerin her geen gn artan
mdahaleleri II Abdulhamid'in genlik dneminde hep ahit olduu gelimelerdi. Amcas
Abdulaziz ve aabeyi V. Murad'dan sonra Osmanl tahtnn nc varisi olduu iin bu
gelimelerden de etkilenmemesi mmkn deildi. Nitekim kendi ketum kiiliiyle Devletin
ahvalini ve gidiatn hep takip ediyordu.
186'de babasnn veremden lm ve Sultan Abdula-ziz'in tahta geiinden sonra Saraydan
ayrld. Trabya'da-ki yazl, Maslak'taki kk ve Kathane'deki iftliinde geen daha sakin
bir hayat tercih etti. Bu dnemde Peres-tu Kadn Efendi'den kalan miras ve kendisine tahsis
edilen ayl tasarruflu kullanarak giritii eitli ticari faaliyetler neticesinde ciddi bir servet
sahibi oldu. ok tutumlu ve tedbirli yaar israftan ve aaal yaantdan nefret ederdi. Hanm
iki ocuu ve birka cariyesi ile mfik bir baba ve aile reisi olarak dzenli bir hayat vard.
Sabahlar erkenden kalkar, duunu alr, namazn eda eder, temiz ve itinal giyinir; atclk,
binicilik, jimnastik, yzme ve arlk kaldrma gibi dzenli olarak yapt sporlarla vcudunu
zinde tutmaya alrd. Zamannn geri kalan ksmn ak havada dolamak, zamanla takdir
edilecek bir maharet kazand marangozluk, aa oymacl ve kakmaclkla uramak,
opera ve tiyatro eserleri seyretmek, Bat mzii dinlemek, piyono almak ve kitap okumakla
doldurmaya alrd. Okuduu veya bir bakasna okutarak dinledii eserler daha ok
elendirici mahiyette seyahatnameler, polisiye romanlar, tarih, siyaset ve hukukla ilgili
yazlard. Tarihe kar merak o derece idi ki, zellikle yalan tarihin olaylarn ve
kahramanlarn bilgili kim8
selerden dinleyip renmeye alr, sk sk tarih sohbetleri dzenleyerek tartmalara katlr,
dersler kartrd. Keza ikametgahn mtemadiyen ziyaretilere ak tutar yerli ve yabanc
devlet adamlar ile yaadklar devrin olaylarn deerlendirir onlardan bilgiler alrd.
Padiahl sresince de devam ettirmeye alt bu alkanlklarnn dnda hayatnn hibir
dneminde an zevk ve sefahata bulamam ikiden de hep uzak durmutur.
II. Abdulhamid 15 sene sren bu devrinde serbestlii ve sakinlii semi olmasna ramen
gelimelerden uzak kalmam, zellikle saray etrafnda ve siyaset alannda olup bitenleri
yakndan izlemeye almtr. Normal artlarda amcasnn tahta gemesiyle II. veliaht olarak
tahtn yakn namzetlerinden birisidir. Ancak Sultan Abdulaziz'in veraset geleneini
deitirerek olu Yusuf zzettin Efendiyi veliaht yapmak istedii rivayetleri kmaya
balaynca, aabeyi V. Murad'n aksine bu duruma kaytsz kald izlenimini vererek amcas
ile yaknlk kurar. Sultan Abdula-zizle birlikte Msr ve Avrupa seyahetlerine katlr, buralarda

eitli incelemelerde bulunarak bilgi ve grgsn arttrr. Bununla birlikte zellikle baz
devlet ricali ve Gen Osmanllar tarafndan taht arzusu kkrtlan V. Murad ile de irtibatn
devam ettirir, onun kkne sk sk ziyaretlerde bulunur ve burada yaplan gizli toplantlara
dinleyici olarak katlrd. Veliaht Abdulhamid'in bu aamada Sultan Abdulaziz ile kardei V.
Murad arasnda bir tercihte bulunmad fakat Devletin istikrarn bozucu ve geleneklere
aykr gelimelelere kar tedbirli davramaya gayret ederek sessizce olup biten hereyden
haberdar olmak istedii anlalmaktadr. Ancak aabeyi V. Murad ise onun hakknda pek rahat
deildir. Zira Yeni Osmanllarla olan grmelerinde zaman zaman Abdulhamid'e kar ihtiyatl davranlmas kendisinin tahta gemesine ve Kanuni Esas'nin ilanna taraftar gibi
grnen kardeine esasen tam olarak itimat edilemeyecei, dolaysyla bunlara dair gizli
mevzularn ona duyurulmamas gerektii hususunda uyanlarda bulunmutur. Ancak Gen
Osmanl Kaynaklarna gre bunun kanlmaz olarak pek mmkn olamad anlalmaktadr.
Nitekim Gen Osmanllarn en nde gelen ismi Namk Kemal bu durumla ilgili olarak yle
sylemektedir: "Bizim korktuumuz insan Hamid Efendi idi. Maamafh meveret
meclislerinde kendisini hazr bulundururduk. unki onu iimize almazsak Yeni Osmanllarn
tertibatn Sultan ziz'e haber vererek cemiyetimizi esasnda mahvedebilirdi. Halbuki bizimle
beraber bulunduka taht- saltanatna biraz daha takarrb (yaknlat) iin tertibatmza
hadim olurdu (hizmet ederdi). Onu aresiz beraber bulundururduk. Fakat Sultan Mu-rad'm
ihtaratna itibaren (uyarak) Hamid Efendiye kar gayet ihtiyatkr davranrdk."(Ali E. Bolayr
368-9) yle anlalyor ki, II. Abdulhamid bir taraftan Sultan Abdula-zizle iyi ilikilerini
devam ettirirken dier taraftan onun aleyhinde oluan gelimelerin de yaknen takipisi
olmutur. Devlet ricali ve Osmanl aydnlarnn Saltanat ve Devletin kaderi zerinde bu kadar
etkili olmalarna bizzat ahit olmak tabiatyla onun ahsiyetinin bariz vasflan arasndaki
vehim ve korkunun iyice yerlemesinde nemli olacaktr.
Bu srada devlet ieride ve danda birok gailelerle uramaktayd. Maliye noktasnda olup
Bb- l bor ve faiz batanda boulmak zeri idi. Balkanlar ise kaynayan bir kazandan
farkszd. Hersek, Karada ve Srbistan'dan sonra Bulgaristan da ayaklanmt. Devlet bir
taraftan bunlarn hmilii iddiasnda bulunan Rusya'nn basksna
10
marue&ahrken, Bb- l'nin Balkanlardaki isyanlar bastrmak iin uygulad tedbirler
Avrupa'da arptlarak i politika malzemesi olarak kullanlm ve gelimeler "zalim
Mslmanlar mazlum Hristiyanlan vahice ldryorlar tahrikleriyle bir anda btn Avrupa
kamuoyu Osmanllarn aleyhine dnmt. Bylece Kmm savandan beri sregelen
geleneksel mttefik ve dostluk havas, yerini hiss bir hilal-ha kamplamasna brakmt. Bu
arada Balkanlardaki olaylar ve maliyenin skntlarn halledebilecei mid ve vaadiyle
sadrazam olan Mahmud Nedim Paa'nn . d borlarn denmesinde "Tenzil-i Faiz" karann
ilan etmesi (6 Ekim 1875) ellerinde youn miktarda Osmanl tahvilleri bulunan Avrupal
ticaret erbab, zel ahslar ve sermaye evrelerini de infiale srklemi; Avrupa'da Balkan
olaylarnda grlen aleyhte kamuoyundan daha iddetli protestolara yol amt. (Bu karann
alnmasnda Rus Sefiri Ignatiyefin ok etkili olduu eklinde grler mevcuttur. uras
Muhakkak ki, Rusya, Osmanl Devletine ynelik hesaplarnda ou kere Avrupal devletlerin
engellemeleriyle karlamt. Tenzil-i Faiz karar Avrupa kamuoyuna btnyle Osmanl
aleyhine evirdiine gre, bu kararn ayn zamanda Rus siyasetinin beklentilerine de ok
uygun dt ortadadr. Nitekim bir mddet sonra Rusya Bb- lfye ltimatom zerine
ltimatom verecek ve nihayet 93 harbini balatacaktr. Bu savata da Avrupal devletler daha
nceki taahhtlerinin aksine Osmanl Devletini Rusya'ya kar desteklememilerdir. Fakat
alnan btn tedbirlerden baarl sonular alnamam, isyanlar bastrrlamam, maliye
dzeltilip borlar denememi ve nihayet devlet ileri bir tkanmaya doru gitmiti. Bu arada
Rusya'nn nefesi daha scak hissedilmeye balanmta. Hatta bir aralk stanbul'da halk
arasnda

11
! Ruslarn pek yaknda Balkan mttefikleri ile beraber stanbul'u igal edecekleri sylentileri
yaylm ve halk korku ve endieye kaplarak silahlanmaya ve iin iin kaynamaya balamt.
Hatta kulaktan kulaa bir taht deiiklii ihtimalinden bahsedilmekteydi. Bu arada bir ksm
Yeni Osmanl aydnlar ve Tanzimat Paalar Sultandan mitlerini kesmiler ve yeni
oluumlar dnmeye balamlard. te yandan Sultan Abdulaziz, gelien hadiselere ve
etrafnda olup bitenlere kar zamannda ve etkili tedbirler almakta ok ge kald. Geri son
zamanlarda devlet ilerine daha ciddi eilmeye ve israftan kanmaya balamt ama bunlar
yeterli deildi. Son olarak muhtemel bir tehlikeyi nlemek iin ehzadelerin saray dna
kmalarn ancak mcbir sebeplerle izne tabi klm ve kendince durumu kontrol altna
almaya almt. Fakat gelimeler onun bekledii gibi olmad. Nihayet eyhlislm Hayrullah Efendi, Mithat Paa ve Hseyin Avni Paa'nn ban ektii bir grup tarafndan tahttan
indirildi (30 Mays 1876). Artk V. Murad yeni Osmanl Padiahdr. Ancak Abdulaziz hal'inin
altnc gn odasnda nedeni hl tartlmakta olan bir ekilde l bulunmutur. Yeni Sultan
ok hzl gelien olaylarn etkisi altnda ve ok bunalml bir dnemde tahta kmt.
stanbul'da da merutiyetin ilan tartmalar yaplmaktayd. Her ne kadar Sultan V. Murad
eklen Padiah yetkilerine haizse de ortada bir fiil durum vard ve Abdulaziz'in hal'inde ba
eken Paalar idareyi ellerine almlar ve Saray personelinin olumasnda dahi Sultan V.
Murad' serbest brakmamlard. Son olarak Sultan Abdulaziz'in cn almak bahanesiyle
ortaya kan ve Hseyin Avni Paa'nn lmyl sonulanan mehur erkez Hasan
hadisesinin (15/16 Haziran 1876)
gerginlii Sultan V. Murad'n zaten zayflam olan sinir
12
sistemini bsbtn datm, adeta delirtmiti. Uygulanan tedaviler bir netice vermeyince 93
gn sren padiahlktan sonra tahttan indirildi. (31 Austos 1876)
Sultan V. Murad'n dengesiz gnlerinde Veliaht Abdul-hamid'in nemi birden artm ve
padiahla getirilmesi konuulmaya balanmt. Hseyin Avni Paa'nn lmyle
Merutiyetin ilan nndeki en byk engel ortadan kalkm Mithat Paa ve Yeni
Osmanllarn nderliinde Merutiyeti bir hava olumutu. Bu ortamda II. Abdulha-mid bir
taraftan Devlet siyesetinde ngilizlerin arlm bildii iin ngiliz Bykelisi Eliot'a
hrriyeti reformlar ile ilgili teminatlar ulatrd, dier taraftan da Mithat Paa ile olan
grmesinde Padiah olmas halinde Merutiyet ilan edilmesi iin almalarda bulunaca
ve vkela heyetinin teklif edecei yenilikleri kabul edecei vaadinde bulundu. Bylece 31
Austos 1876'da trenle tahta geti.
Sultan II. Abdulhamid tahta ktnda Devlet ieriden ve dardan maruz kald tehditlerin
basks altnda, adeta ayakta kalabilme mcadelesi vermekteydi. ok ksa bir zaman diliminde
arka arkaya gelen gayri tabi! taht deiiklikleri istikran alt st etmi g dengeleri sarslm,
yaanlan kanl olaylar Bb- l'de belirsizlik gvensizlik ve karamsarlk uyandrmt.
Balkanlarda gelien bunalm btn iddetiyle devam etmekteydi. Avrupa kamuoyu ise bir
taraftan Balkanlardaki hadiselerden dolay uyandrlan hal ruhu, dier taraftan Tenzil-i Faiz
kararnn etkisiyle artk tamamiyle Osmanl Devleti'nin aleyhine dnm, bunu frsat bilen
Rusya ise artk tehditlerinin dozunu arttrmaya balamt. yle ki, Balkanlarda aylarca sren
karklklar Osmanllarn duruma hakim olmasyla sonulansa dahi Rusya mevcut durumun
deimesine msaade etmeyeceini aka ilan etmiti bile. Bunun ak13
si durumunda ise Balkanlarn tamamen elden ^^g, hatta Dou Anadolu'da dahi bir
paylamaya gidilecei gn gibi aikrd. Bu gereklerin arasnda II. Abdulhamid'in tahta
knn ikinci aynda Osmanl ordular Srp ordularna kar kesin bir galibiyet elde ettiler.
Artk asker adan ayaklanmalarn bastrlaca ve dorumun kontrol altna alnaca belli
olmutu. Rusya bu duruma mdahale etti ve Bb- Al'nin Srbistan ve Karada 3e kaytsz

artsz mtareke yapmasn istedi Avrupa desteinden mahrum Bb- l aresiz bu tehdide
boyun edi Mtareke sonras Balkanlar'daki Rus planlan ve slahat talepleri Bb- l'yi g
durumda brakacakken ingiltere son anda Rus yaylmaclnn kendi karlarm da tehdit
edecei endiesiyle Balkan meselesinin milletler aras bir konferansta grlp
halledilmesini istedi. (5 Kasm 1876) Taraflar bunu kabul etmekle birlikte artk Rusya oktan
sava hazrlklarna balamt.
L Abdulhamid*i bekleyen bu acil ve son derece hassas konularn yan sra bir de derhal
zm gerektiren, Tanzimat'n iyice girift hale getirdii kkl meseleler vard. Sz gelimi,
mparatorluun dier taraflarnda da grlen ayrlk veya zerklik eilimleri, memleketteki
hukuk sisteminde ortaya kan ikilik, gayesi belli olmayan ve ihtiya duyulan kadrolar
yetitirmekten son derece uzak bir eitim sistemi, din ve mezhep farkllklarnn Tanzimat'n
hedefledii Osmanlclk fikrine yaama ans vermemesi, mevcut kapitlasyonlar sayesinde
memleketin pazarlarnn Avrupal tccarlarn hakimiyetine girmi olmas, buna bal olarak
yerli retimin ve imalathanelerin neredeyse durma noktasna gelmesi, devletin gelir
kaynaklarnn gittike daralmasyla devlet arknn ileyiinde grlen zaaf ve zayflk acil
npvn bekleyen meseleler arasnda idi.
14
I
Bunlara ilaveten istikrarl bir ynetim iin siyasi otorite yannda nemli bir konumda olan
brokrasinin Tanzimat'la birlikte dier sosyal ve siyasal bask gruplarnn zayflamalarna
karn ciddi bir ekilde g kazanmas yine Sultan II. Abdulhamid'in uramas gereken bir
dier yeni gelime idi.
Bir de Clus Hatt- Hmayununda taahht edilen Merutiyet meselesi vard. Sultan II.
Abdulhamid tahta kt ilk anlarda her birinin devlet tecrbesi kendi ya kadar olan ve taht
deiikliklerinde rol oynayan paalarla ilikilerini hemen sertletirmek istemedi. Hatta bu
yzden ilk anlarda Sandrazam Mehmet Rt Paa'nn istifasn kabul etmemiti. Ayn ekilde
Yeni Osmanllarla da gven tazelemek istemi ve Namk Kemal'i kabul ederek ona "Allah iin
olsun Kemal Bey, hep birlikte alalm; bu devlet ve saltanat eski halinden l bir mertebeye
getirelim" demi ve aka ibirlii teklif etmiti. (Namk Kemal bu grmeyi Ebuzziya
Tevfik'e nakledince Ebuzziya, "aldanma Kemal O, daima Sultan Murad'n dedii ademdir. Bu
gn sana baka drl grnebilir. Lakin hi bir vakit baka drl olamaz. nki hilkati
msaid deildir" demitir. Namk Kemal buna mukabil "sen istediin kadar su-i zan et. Zaten
senin huyundur. Lakin greceksin ki Abdulhamid, hrriyetperverlikte dnyaya tek gelen bir
Padiah olduunu cihana tasdik ettirecektir."der. Ebuzziya daha sonra bununla ilgili olarak "va
hayfa ki su-i zan dedii hakikatler drt ay sonra birer birer saha-i havadisde cil-vekr
oldular" diyecektir, .M.K. nal, 1278) Ayn ekilde baarl ve etkili bir idare iin kamuoyu ve
ordunun da desteini almann nemini bildii iin, bu konuda saltanat kibir ve ihtiamndan
ok tevazu ve alak gnlllk mesajlar veren tavr ve davranlarla ie balamtr. Mese15
la halkn arasnda ibadete katilmi, askerler ve memurlarla samimi havada yemekler vermi,
clus bahilerini kendi varlndan datm, saray masraflarnda hemen tasarrufa balam,
hastahanelere ziyaretler de bulunup, Balkanlardan gelen yaral askerlerin tedavileriyle
ilgilenerek onlara sevgi ve efkat gstermi ve ksa zamanda btn evrelerin gvenini
kazanmt. Bu arada Ekim 1876nn balarnda hemen Kanun-i Esasi hazrlklarna baland
ve bu gaye ile ilgili Server Paa bakanlnda aralarnda asker, brokrat, cemaatler ve
ilmiyeden yeler bulunan otuz kiiyi akn bir komisyon kuruldu. ok ksa bir zamanda
komisyon bir metin hazrlad ve 6 Aralk'ta bu metin hkmet tarafndan tasdik edildi.
Osmanl Dev-leti'nde ilk anayasa olarak kabul edilen ve Batdaki benzerlerinden ilham
alnarak hazrlanan bu metinde geleneksel hak ve hrriyetler genel olarak teminat altna
alnmakla birlikte, Padiaha da geni yetkiler tannmaktayd. Devletin resm dini slm ve dili

Trke idi. Padiah halife olarak slm dininin koruyucusu ve btn Osmanllarn hkmdar
ve Padiahdr, Meclis-i Umumi, mebusan ve Ayan meclislerinden oluuyor, mebuslar halk
tarafndan Ayan ise Padiah tarafndan seiliyordu. Meclisin toplantya arlmas ve
gerektiinde yeni seim yaplmas artyla datlmas Padiahn haklarndand. Bunun dnda
kabinenin atanmas ve azli Padiahn yetkisindeydi. Hkmetin Meclise kar sorumluluu ise
tam net deildi. Bir de Sultan II. Abdulhamid'in sran ile metne ilave edilen 113. madde vard
ki, buna gre Padiah hkmetin gvenliini bozduklar soruturmayla tesbit edilen kiileri
memleket dna srgn edebilecekti. Kanun-i Esasfnin kabulnden iki hafta sonra Sultan II.
Abdulhamid'in gzden drd Sadrazam Rt Pasa istifa etmek dura16
munda kald. Onun yerine memleket iinde ve dnda tannan ve itibar olan Mithat Paa
Sadrazamla getirildi. (20 Aralk 1876)
Bu srada ngiltere'nin giriimiyle stanbul'da yaplmas planlanan Tersane Konferans
toplanmt. Kanun-i Esasfnin bu konferansa katlan delegeler zerinde ms-bet tesirler
uyandraca beklentileriyle 23 Aralk'ta konferans toplant halinde iken top sesleriyle
Merutiyet ilan edildi. Osmanl temsilcisi Hariciye Nazr Saffet Paa, top sesleriyle dikkat
kesilen delegelere seslenerek artk Merutiyet ilan edildiine gre talep edilen slahatlar kanun
garantisi altndadr dolaysyla grmeleri uzatmakta fayda yoktur dediyse de konferans buna
itibar etmemi ve toplant devam etmitir. Osmanl heyeti de aresiz konferanstan ekilme
karan almtr. Konferansta byk oranda Rusya'nn teklifleri rabet grd ve karar Bb-
l'ye bildirildi. Buna gre genel olarak, Bulgaristan Dou ve Bat olarak iki vilayete
ayrlacak, ve bunlarn valileri H-ristiyanlardan seilecek, Srbistan'da sava ncesi durum
korunacak, dier vali tayinlerinde byk devletlerin gr alnacak,. Bosna-Hersek ve
Bulgaristan'da kurulacak yeni istinaf mahkemelerinde mahall diller de kullanlabilecek,
vergilerde yeni dzenlemeler yaplacak ve merkez idarenin oram drlecek, yalnzca
mslmanlar askerlik yapacak, ehirler ve kalelerin korunmasnda ise hris-tiyan askerler de
nfus oranna gre grev yapacaklar, Balkanlardaki erkez mlteciler Anadolu'ya gidecekler
ve yerlerine de hristiyanlar yerletirilecekti. Ayrca bu deiikliklerin gerekletirilmelerini
salamak gayesiyle elinde asker kuvveti bulunan bir karma komisyon kurulacakt. Dorudan
Osmanl Devleti'nin hkmranlk haklarna mdahale olan ve Balkan vilayetlerine nce
zerklik verip
17
sonra da bamszlk yolunu aacak olan bu hkmler son derece tarafgir ve Osmanl
Deyleti'nce olduu gibi kabul edilmeleri imknsz isteklerdi.
Her ne kadar byk devletlerin delegeleri Kanun-i Esasi ile ilgilenmemiler ve kararlarn
hkmet'e iletmi-lerse de, stanbul'da zellikle gayri mslim cemaat yeleri arasnda bir
coku ve bayram havas esiyordu. Sadrazam Mithat Paa kendisini adeta icrann ba olarak
telakki ederek sratle kendi dncelerine uygun faaliyetlere balad. Fakat bu arada
brokrasiden, saraydan ve zellikle Yeni Osmanl aydnlarndan Mithat Paa'ya kar bir
muhalefet olumaya balad. Sarayn ve brokrasinin muhalefeti belli lde Paa'nn
dncelerinden ve keyf uygulamalarndan kaynaklanrken, Yeni Osmanllar ise onu Sultan
II. Abdulhamid'e abuk teslim olmakla, Pa-diah'a srgn etme yetkisini veren nl 113.
maddeyi kabul etmekle ve memlekettdeki hrriyeti gelimeleri tek bana sahiplenmekle
suluyorlard. Bu arada Sultan II. Abdulhamid ile Mithat Paa arasnda nceleri kiilik
uyumazlndan kaynaklanan soukluk, giderek gerginlie ulamt. Sultan Tersane
Konferans'nn kararlarn hi deerlendirmeden red ederek Devletin bana daha byk
gaileler aabilecek olarak grd Mithat Paa'ya bir muhtra gndererek bunlardan Kanun-i
Esas'ye uygun olanlarn kabul edilebileceinin taraflara bildirilmesini istedi. Bu kararlara
kar direnilmesi kanatinde olan Mithat Paa muhtray sadece ahsna hitap eden zel bir
metin eklinde telakki ederek Padiahn tekliflerini konferansa iletmemeyi tercih etti.

Konferanstaki delegeler ise kk bir takm dzenlemeler yaplabileceini, fakat kararlarn bir
btn olduunu ve eer bir hafta iinde kabul edilmezse stanbul'u terkedeceklerini bir
ltimatomla bil18

dinliler. Mithat Paa durumu Meclis-i Umumi'ye gtrd. Meclis-i Umumi kararlarn kabul
edilemeyecei ynnde gr belirtti. Meclis-i Umumi'nin, Padiaha takdim edilen mhrl
mazbatasnda zetle "Avrupa'da dostumuz olan millet ve devletler arasnda, devlet ve
milletimizin devam ve istikran temennilerinin gereklemesi, ancak bizim meru
Jmfclarnmn, eref ve istiklalimizi kendi kendimize korumaya samimiyetle ve birlikte
almamza ve o yolda birlik ve sebatmz dnyaya gstermekliimize bal olaca; bunun
aksine istiklal ve hukukumuzun yabanclarn tahakkm altnda kalmasna raz olduumuz
takdirde, dnyann nazarnda zerre kadar itibarmz kalmayacandan, meru haklarmzn
korunmas hususunda diretmekten baka kurtulu yolu olmad; iin sonunun baz tehlikelere
yol aabilecei korkusuyla yaplan teklifleri kabul etmek, yok olmamz abuklatrmaktan
baka bir mana ile yorumlanamayaca* gibi ifadeler yer alyordu. (Mirat- Hakikat, 219)
Ayn ekilde basnn desteiyle halk ve medrese rencileri de Avrupa devletlerini protesto
ettiler ve Konferansn isteklerini kabul etmektense savamaya hazr olunmas gerektii
yolunda gsteriler yaptlar. Bylece Bb- l Avrupal devletlerin ltimatomunu kabul etmedi
ve delegeler 20 Ocak 187Tde stanbul'dan ayrldlar. Mithat Paa Konferans kararlarnn
reddine dair kesin tutumuna ramen, Kanun-i Esas'nin ngrd reformlarn bir an nce
uygulanmasyla Balkanlarda durumun dzeltilebilecei ve Avrupa basksnn nne
geilebilecei midini hl yitirmemiti. Sultan Abdulhamit ise yaklaan sava tehlikesini
sezip daha esnek davranl-mas ve grmelerin mzakerelerle uzatlarak bu tehlikenin
bertaraf edilmesi dncesindeydi. Ancak henz hkmete ve meclise tam hakim olamad
iin iler ken19
di istedii gibi yrmyordu. Artk Mithat Paa ile iplerin kopma zamannn geldiine
inanarak onun gnderdii ari-zalan imzalamayp bekletmeye balad. Bundan son derece
etkiLnen Mithat Paa Osmanl geleneinde pek rnei olmayan bir slupla Sultan II.
Abdulhamid'e gelimelerden duyduu rahatszl belirtti ve Kanun-i Esas'ye gre hem
kendisinin hem de sultann yetki ve sorumluluklarn hatrlatan bir mektup yazd. Bu mektup,
barda taran son damla oldu ve Mithat Paa 5 ubat 1877 de Sadaretten azledilerek
Avrupa'ya srgn edildi. Karar son derece hassas ve dourabilecei sonular itibariyle
nemliydi. Bu karara kar kuvvetli bir tepkinin olumas halinde bunun bertaraf edilebilmesi,
ayn zamanda Sultan II. Ab-dulhamid iin kendi otoritesini kabul ettirebilme aamasnda ok
nemli bir adm olacakt. Beklenilenin aksine halktan ve aydnlardan ok fazla bir tepki
gelmedi. Sultan II. Abdulhamid bununla ilgili olarak "Mithat Paa sadaretinde milletin
kendisini o kadar sevdiine kani idi ki, azlettiim anda byk bir ihtilal kararak benim hal'
ve belki idam edileceimi saklamaa bile lzum grmezdi. Halbuki ben onu Avrupa'ya
uzaklatrdm zaman hi kimse azn amad gibi, bir ok vzera ve vekil beni tebrik
etmiler, airler bana kaside, ona hicviyeler yazarak gazetelerde kitaplarda ner
yaymlamlard." (Kololu, 244)
Mithat Paa'nn azlinden sonra Sultan II. Abdulhamid savan nlenebilecei midiyle 1 Mart
1877 de Srbistan'la eski durumu koruyan bir antlamann imzalanmasn kabul etti. Fakat
artk sava rzgarlar etraf kaplam; bir taraftan Rusya aka hazrlklarna devam ederken,
dier taraftan stanbul'da sava lehinde byk bir kamuoyu belirmiti. Bu kamuoyunun
olumasnda bir ksm aydnlar ve basnn ne kard slamc telakkilerin de b-20
yk pay vard. Zira aydnlar ve basn, Osmanl Devleti-'nin gl ve Osmanl Sultannn da
btn mslmanlarn halifesi olduunu vurguluyor, haysiyetsiz yaamaktansa savamann

gerektii ifade ediliyor ve Rusya ile giriilecek bir savata yeryzndeki btn mslmanlarn
cihad'a hazr beklediklerini ve gnlllerin stanbul'a gelmek iin iaret bekledikleri ynnde
haberler yayyorlard.
Bu arada Rusya, Tersane Konferansna katlan devletlerin Osmanllara yaptnmlardan
vazgeebilecekleri ihtimalinden hareketle tek bana savamak durumunda kalmamak veya en
azndan byle bir durumda dier devletleri karsna almamak iin Londra'da bir toplant
dzenlenmesine nclk etti. 31 Mart 1877'de ortaya kan Londra Protokol Srbistan ile
ban yaparak Osmanl Devleti'nin att adm olumlu bulmakla beraber, ana hatlaryla
Tersane Konferans kararlarnda hl srar ediyordu. Buna ilaveten Osmanl ordusunun
seferberlii iptal etmesi ve lzumundan fazla asker silahlandrlmamas da istenmiti, ingiltere
benzer eylerin Rusya tarafndan da taahht edilmesinde srar edince Rusya bunun iin
grmeler yapmak zere bir Osmanl elisinin Petersburg'a gelmesini art kotu. Ancak Bb l kendi dnda olutuu gerekesiyle Londra Protokoln tenkid etti ve Balkanlarda
istenen Karada lehine snr deiikliine itiraz ederek Rus ve Osmanl ordularnn ayn anda
terhis edilmeleri gerektiini belirtti. Bb- Al'ye gre Avrupal devletler Krm Sava
sonrasnda imzalanan Paris Antlamas hkmlerine uymuyorlar ve lkede ilan edilen Kanuni Esas vatandalar arasndaki eitlii garanti ettii halde hl Hristiyan unsurlar lehine slahat
talepleriyle hakszlkta srar ediyorlard. Kald ki, yabanc eli ve temsilcilerin Osmanl
Devleti'nin uygulamalarn kontrol etmele21
rini kabul etmek haysiyet knaydu Bana ilaveten jfcsya Ordulanm terhis etmeden byle bir
eye Osmanl Devletinin raz olmas atele oynamakt. Londra Protokoln red karan meclis
tarafndan da onayland ve ilgili devletlere bir nota ile bildirildi Artk sava kapdayd.
Bu kritik gnlerde bir yandan da Kanun-i Esasfye mutabk olarak seimler yapld ve oluan
Meclis 20 Mart 1877'de almalarna balad. Saltan Abdulhamidmeclisi a nutkunda
duyduu memnuniyeti belirterek devlet idaresinin adalet zerine kurulu olduunu ve asrlardr
Osmanllarn tebaas arasnda bu hususa riayet ettiini vurgulad. 8u aymia merut
idareye hakikaten inaan ve memleket iin faydasn kabullenen bir grnmde olan Sultan
L Abdulhamid devamla "Memleket k.nnnl-nnn imnmm reyine dayanmasn lzumlu
grdm. Ve Kanun-i sasfyi ilan ettim. Kanun-i Esasry kurmaktan maksadmz ahaliyi yalnz
idareyeJtirak ettirmekten ibaret deildir. Ayn 7-a"ianria memleketimizin idaresinin slahna,
ktlklerin ve istibdat idaresinin yok edilmesine de bu naliin tek mil olacana
inanyorum. Kanun-i Esasi, esas ve asli faydalarndan baka, kavimler arasnda birlik ve
kardelik esasn hazrlayacak ve b1fc. refah ve edep dahi salayacaktr" demitir. (Karal,
233). ye says altm dokuzu mslman ve krk alts gayri mslim olan . toplam 141
(Ayan 26 ve mebus 115) kiiden mteekkil meclisin almalarnn ilk devresi 28 Haziran
187Tye kadar srd ve filmar kararlar arasnda Tersane ve Londra Konferans kararlarnn
reddedilmesi de vard. Ayn ekilde meclis basnla ilgili baz hkmet tekliflerini de tartarak
bunlarn deitirilmesini temin etmiti. almalarda ok byk bir coku grlyordu.
zellikle Rusya'nn Sava ilan 25 Nisan'da meclise getirildii y-.*n.f heyecan 22
_..'_
I
I
dorua km ve yeler ok byk bir ounlukla Rusya'ya kar savala cevap verilmesi
kararn almlard.
Savaa giden yolda Sultan II. Abdulhamid'in pek fazla bir sorumluluu olmad ortadadr.
Henz yeni tahta km olmas sebebiyle gelimeleri hele Kanun-i Esas'nin ilan edildii
artlarda hemen kontrol altna alabilmesi ve esasen pek taraftar olmad sava
nleyebilmesi mmkn olmamt. Sultan II. Abdulhamid bu savaa girimenin pek hayrhah
olmayacan ok nceden gryor fakat kanlmaz olarak memleketin savaa doru gittiini

de izliyordu. Bu vetirede bir taraftan hkmetin yek vcud olamamasnn dier taraftan da
ngiltere'nin uygulad politikann Osmanl Devleti aleyhine gelitiini ok sonralan
belirtecek ve bu yzden de ngiltere'ye artk hi gvenmeyecekti. Hatta Sultan II. Abdulhamid
ngilizleri aka iki yzllkle sulayacakt. Sultan II. Abdulhamid'i bylesine etkileyen
gelimeleri u ekilde zetlemek mmkndr. Tersane Konferansna ngiltere adna birinci
delege olarak Lord Salisbury ve ikinci delege olarak stanbul Bykelisi Henry Eliot
katlmlard. Lord Salisbury ngiltere'nin bundan nceki yllarda Osmanl Devleti'ni
desteklemesini byk bir hata olarak deerlendiriyor ve artk bu siyasetten vazgeilmesini
savunuyordu. Bu yzden Tersane Konferansnda sert bir tavr taknm ve Osmanl Devleti
iin ar artlar isteyenler safnda yer almtr. Buna mukabil Eliot ise ngiliz hkmetinin
tavrnn farkl olduu imlanyla farkl bir yaklam sergilemi ve Osman-hlan Konferans
kararlarn reddetmeye tevik etmitir. Bb- l bu iki yaklamdan birincisinin bir taktik
gerei olduu zehabyla ngiltere desteinin hl devan ettii kanaatine vararak kararlarnda
daha cesur davranmtr. ngiltere'nin Londra protokolne imza koyarken de ekim23
i,
ser davranmas Bb- l'nin bu kanaatini kuvvetlendirmi ve Rusya ile sava ksa bile
ngiltere'nin kendilerini destekleyeceini ummutur. Hatta yalnz devlet ricali deil aycLular
ve basn bile ayn kanaatleri paylam ve muhtemelen Eliot'tan alnan gvenle ftursuz
tavrlar sergilemilerdir. Bu beklentinin bunalm dnemi boyunca ok etkili olduu
anlalmaktadr. Sultan II. Abdulhamid daha sonra bu gnleri hatrlarken, ngilizlerin devaml
kendilerini tevik ettiini Ruslarn durumunun korkulacak boyutlarda olmadn kendilerine
defeatle ilettiklerini, ayet bir sava ksa bile Osmanl ordularnn daha iyi artlarda
bulunduklarn, buna ramen eer Ruslarn galip gelme ihtimali szkonusu olursa ngiltere'nin
Osmanl Devleti'ne asker yardm bile yapabileceini ifade ettiklerini syleyecektir. ngiliz
devlet adamlar arasnda Rusya'ya kar Osmanl Devleti'nin desteklenmesini savunan ok
sayda kii olduu bir gerekti. Eliot ve daha sonra onun yerine stanbul'a bykeli olarak
gelen Henry Layard gibi diplomatlar kesinlikle bu grte idiler. Ancak bu kiilerin ahsi
grlerinin devlet grn yanstp yanstmadn tesbit etmek ve diplomatik manevralarn
arkasnda yatan gerek niyetleri anlayabilmek, ilgili devletlerin bilgi ve becerisinde olmas
gereken hususlardr. uras bir gerek ki, Bb- Al Balkan bunalmnda ve Doksan Harbi
srasnda ngiltere'nin hesaplarn anlamakta yanlmtr ve bu yanlg ok pahalya mal
olmutur. Nitekim Doksan Harbi balayp da Rus ordularnn hzla ilerlemeleri gerei
ortaya knca Bb- l ngilizlere mteaddit defalar taahhtlerini hatrlatm, fakat bir sonu
alamamtr.
Rusya sava ilan ettii zaman Osmanl ordularnn sava taraftan komutanlarn ifade ettii
kadar savaa hazr
24
olmadn ve sava iin gerekli plan ve taktiklerin tam olmadn Sultan Abdulhamid
anlamakta gecikmeyecekti. Ruslara kar Kafkas mslman milletlerinin ayakland-nlmas bir
strateji olarak teklif edildii zaman Sultan II. Abdulhamid bu konuda iyi dnlmesini
istemi ve eer b milletler hazrlkl deillerse Ruslar karsnda telef olmalarndan Allah
katnda mesul oluruz diyerek dikkatli olunmasn istemiti. Savan balangcnda halka ve
ordulara moral olur inancyla bizzat cepheye gitme arzusu ise, stanbul'u terketmenin, Sultan
Murad taraftarlarnn taht arzusunu kamlayaca telakkileriyle bir ksm devlet ricali
tarafndan engellendi. Engelleme bir yana bu tr yaklamlar Padiahn taht deiiklikleriyle
ilgili vehimlerini de iyice tahrik etmi ve onu nihai noktada belki de dnemin zel artlarnn
gerektirdiinin aksine Yldz sarayna kapanmaya ve etrafna setler ekmeye sevketmitir. Bu
srada btn iddetiyle devam etmekte olan savata Osmanl ordularnn silah ve mhimmat
bakmndan iyi durumda olmalarna ramen, komuta kalitesi itibariyle yetersiz olduklar ac

bir ekilde ortaya kt. Douda ve batda Gazi Osman Paa ile Gazi Ahmet Muhtar Paa'nn
mevzi baarlan genel gidiat deitirmemi, Rus ordular stanbul ve Erzurum nlerine kadar
gelmilerdi. Harp tarihi uz-manlan bu kt gidiatta, genel karargah ile cephe komutanlar
arasndaki irtibat kopukluunun mil sebepler arasnda bulunduunu ve cephe artlan
bilinmeden stanbul'daki Meclis-i Asker'nin bir takm kararlar alarak bunlarda diretmesinin
yanl olduunu sylerler. Sultan II. Ab-dulhamid'in isteiyle kurulan Meclis-i Asker'nin bu
tr mdahalelerinin bata erkez Rauf Paa olmak zere baz mavirlerin srarl telkinlerinin
sonucu olduu bilinmektedir. Bylesine hayati anlarda dahi bir ksm Paalarn
25
Padiah'a kendi grlerini kabul ettirebilmek iii onun hal* ile ilgili zaaflarndan
faydalanmak istemeleri Sultan II. Abdulhamid'de hal* endiesinin bir fkr-i sabit haline
geldiinin veya getirildiinin gstergeleridirler. Bir rnek vermek gerekirse, sava srasnda
Balkanlarda ilerleyen Ruslara kar geni cephelerde savunma yapmak yerine ordular dar
geitlerde teksif etmenin Osmanllar iin daha uygun olaca herkese ne srlmken ve bu
gaye iin en uygun mevzinin Sleyman Paa komutasndaki ordularn Edime-atalca hattnda
savunma yapmalar teklif edilmiken, erkez Rauf Paa, Sleyman Paa'nn Sultan Abdulaziz'in haFinde etkin olduunu ifade etmi ve onun ordularyla beraber stanbul'a yakn bir
yerde toplanmasnn II. Abdulhamid'in taht iin tehlikeli olabilecei ihtimalini ileri srerek
Padiah tahrik etmitir. Bylece Sleyman Paa daha batda 300 kilometrelik bir sahay
savunmak sorunda kalm ve nihayet Osmanl ordular bu kadar geni alanda
tutunamamlardr.
Doksan Harbi srasnda Rus ordular stanbul kaplarna kadar dayannca bir aralk
Padiah'n Bursa'ya gitmesi gndeme gelmi hatta bunun iin hazrlklar bile yaplmt.
Ancak ngiliz Bykelisi Layard bunun stanbul'u Ruslar'a teslim etmek mnasna geleceini
syleyerek Padiah' stanbul'dan ayrlmamaya ikna etti. Bu srada dier Balkan eyaletleri de
Rusya safnda fiilen savaa katlmak durumunda idiler. te yandan Balkanlarda kaybedilen
topraklarda yaayan mslmanlara kar uygulanan zulmler neticesi stanbul'a doru byk
bir muhacir akn balamt. Bunun zerine Bb- l devletin tamamen mahvolmasn
nlemek iin Osmanllarn toprak btnlne Krm Sava sonrasndaki Paris Antlamasyla
garantr olan ngiltere ve Fransa gibi devletlere mra26
I
1
caat,ederek ban iia^rag^k yapmalarn*i^tedi, fakat bir netice alamad. Daha sonra Sultan L
Abdulhamid bizzat Rus arna telgraf ekerek sava durdurmak istedi. ar'n cevab ban
taleplerinin Rus Ordusunun Bakomutan, Grandk Nikola ile grlmesi eklinde oldu.
Bb- l bunun zerine Nikola e irtibata geti, fakat art koulan istekler son derece ar, ve
Balkanlardaki Osmanl varln hemen hemen tamamen yok etmeye matuftu. stanbul'da
olaanst toplanan meveret meclisi byk bir aknlk ve tela ierisinde aresiz Rus
tekliflerini kabul etti ve 31 Ocak 1878'de Edirne Mtarekesi imzaland.
Bu srada istanbul'da ikinci mecls almalarna balanmt. Meclisin al (13 Aralk 1877)
Osmanl Ordularnn neredeyse tamamen dald ve Ruslarn Edirne'ye dayand
olaanst artlara rastgeldii iin terii btn meseleler ikinci plana atlm sadece savala
ilgili hususlar tartlmaya balanmt. Mebuslar zellikle savan sevk ve idaresi hakknda
ok iddetli tenkidlerde bulunuyorlar, bu kt gidiattan resmen hkmeti sorumlu tutuyorlar
ve hatta zaman zaman Padiah' bile hedef alyorlard. Bu durum Padiah' olduka rahatsz
ediyordu, istanbul Mebusu Astarclar Kethdas Ahmed Efendi'nin Meveret Meclisindeki
tenkidleri ise Padiah'a cidden ok ar gelmiti. Ahmet Efendi, bu meclisin toplanlmasnda
ge kalndndan bahisle "Huzuru ahanede byle meclis akdiyle ilerimize are
dnlmesi vaktinde gerekti Harpte durumumuzun gzel zamanlan geirildi bu dereceye

geldikten sonra ne denir? Meclis-i Mebusan dahli bulunmad bir durumun sorumluluunu
kabul etmemektedir.. Zaten Meclisin grleri bi dikkate alnmad. Kararlarndan hi biri
tatbik edilmedi. Tekrar ediyorum Meclis-i Mebusan bugnk felaketleri douran sebeplerden
bir sorumluluk kabul etme27
mektedir* deyince, Padiah "Devlet ve milletin hakkn ihlal etmediini, Devletin knden
en ok kendisinin zarar grdn ve greceini belirterek, Sait Paa'ya cevap vermesini
iaret etti. Sait Paa'nn savaa nasl girildii ve nasl cereyan ettii hususlarndaki izahatna
ramen Ahmet Efendi grlerinde srar edince Sultan II. Abdulha-mid ayaa kalkarak "Bu
Meclisi ben topladm. u Efendi evvela bunu bilmiyor. Ve imdi eer Ruslarn sevkedecekleri frkann stanbul'a girmesi u mecliste kabul olunmaz ise benim yapacam bir vazife
kalmtr. O da iinizde bana kimler uyar ve tebaamdan arkama kimler derse onlar alp
lnceye kadar cenk etmektir. Ve eer benimle hi kimse gelmezse din ve milletime sadakatle
can vermi olduumu ispat iin yalnzca Rus karargah karsna gidip ve komutanna kendimi
bildirip evvela bir tabanca ile onu ldrmek ve sonra nefsime olunacak hucma kar tutup ve
ayaklar altnda kalp lmektir. te ben bu fedakarlklara hazrm. Fakat bu adamn haddini
bilmeyerek u mecliste hkmdarnza kar ettii cret zerine tedibini yine meclisinizden
beklerim. Zira bir takm garazkarlar bu makule efkar ve hareket ile u vakitte maslahat-
Devleti ikal etmeye alyorlar. Ben her trl msadat adliyeye nail olduum halde artk
Sultan Mahmud'un yoluna gitmeye mecbur olacam" diyerek tepkisini dile getirdi. Bundan
ok ksa bir sre sonra da Kanun-i Esas'nin kendisine verdii yetkiyi gereke gstererek
meclisi sresiz olarak tatil etti (13 ubat 1878).
Padiah'n byk bir can skntsyla terkettii bu toplantdan sonra stanbul'un da elden
gitmesi korkusuyla Rus isteklerine boyun eilmi ve bir miktar Rus askerinin stanbul'a
gelmesi kabul edilmiti. Fakat tam bu devrede Osmanl mlkn tek bana Rusya'ya
kaptrmaktan en-28
dielehen ngiltere ie kart ve donanmasn Marmara Denizi'ne gnderdi. Bunun zerine
Rusya askerlerim stanbul'a gndermekten ekindi ve kuvvetlerini ekmece-'de durdurdu.
Daha sonra imzalanan Yeilky Antlamasyla sava tamamen sona erdi. Yeilky
Antlamasyla Osmanl Devleti'nin Rusya'ya muazzam bir sava tazminat demeyi
kabullenmesinin yan sra artk Romanya, Srbistan, ve Karada Osmanl hakimiyetinden
tamamen km, Bulgaristan szde Osmanl idaresinde kalm olmakla birlikte fiilen Rus
kontrolne braklm, keza Bos-na-Hersek idaresinde Avusturya ve Rusya etkileri kabul
edilmi ve nihayet douda Kars Ardahan, Batum ve Doubeyazt Rusya'ya terkedilmiti.
Ancak Rusya'nn Bu kazanlar blgedeki kar hesaplar yznden bata ngiltere ve
Avusturya olmak zere Avrupa devletlerini telaa drd ve duruma mdahale ederek
Rusya'y, Yeilky antlamasn Avrupa'da bar ve istikran tehdit etmeyecek bir ekilde
yeniden gzden geirmeye davet ettiler. Tek basma btn Avrupa'ya kar direnmeyi gze
alamayan Rusya aresiz boyun edi. Avrupal devletlerin kaygsnn Rusya'ya kar Osmanl
kayplarn kstlamak olmad aksine pastadan kendilerinin de pay almak olduu akt.
Nitekim bu aamada toplanacak yeni Kongrede (Berlin Kongresi) Rus tehditlerine kar
ngilizlerin Osmanly mdafaa etmeye mukabil Kbrs' istemeleri, Avusturya'nn da ayn
gerekeyle Bosna-Hersek'i istemesi bunu gstermektedir. Bb- l Avusturya'nn isteklerine
boyun ememekle birlikte ngilizler'in zaman zaman tehditkara-ne srarlar karsnda eklen
kira olmak zere Kbrs' ngilizlere vermeyi kabul etmek zorunda kald (4 Haziran 1878).
Fakat Berlin Kongresi'nde ngilizler'in tavr karsnda yine hayal krklna urayacaklard.
29
13 Haziran 1878'den 7 Temmuz 1878'e kadar sren Berlin Kongresi neticesinde Osmanl
Devleti'nin kayplarnn telafisinden ok Rusya'nn daha nce elde ettii kazanlarn
snrlandrlmas yoluna gidilmitir. Byk devletler kendi aralarndaki pazarlklar paralelinde

Paris Antlamasnn Osmanl toprak btnln koruma prensibini bir tarafa brakmlar,
artk paylama imknlarn arar olmulard. Nitekim Berlin Kongresi'yle Makedonya dnda
Balkanlarn hemen hemen tamamen elden kmas, Rusya'nn douda Kars, Ardahan ve
Batum'u almas, ngiltere'nin Kbrs'a yerlemesinin yannda, daha sonra Yunanistan'n
Tesalya'y (2 Temmuz 1881) ve Fransa'nn Tunus'u (12 Mays 1881) igal etmeleri de bu
pazarlklarn birer neticeleridir. Yine eskisinden farkl olarak Berlin Kongresi'yle Osmanl
Devleti hristiyanlarla mukim eyaletlerinde Avrupal devletlerin nezaretinde slahat yapmay
taahht ederek, bir bakma i ilerine mdahaleyi de resmen kabullenmek zorunda kalmtr.
Sultan II. Abdulhamid Berlin Kongresi'nden sonra Devletin toparlanabilmesi iin rahat bir
nefes alabilmeyi umuyordu. Zira tahta ktndan o ana kadar zellikle haric siyasetle ilgili
olarak mtemadiyen ortaya kan meseleler arasnda skp kalnmt. Artk firtna sona
ermi, Osmanl Devleti kaybedilmi bir savan yol at skntlarla babaa kalm, bata
mlteciler meselesi olmak zere bozulan maliye dalan idari dzen ve sarslan gvenin
yeniden toparlanmas iin almalara balanmt. Sultan II. Abdulhamid kendisini ok zor
artlarn beklediini fakat elindeki imkanlarn yetersiz olduunu artk anlamt. Hereyden
nce Devletin baka felaketlere artk tahamml edemeyecei tesbitiyle mparatorluu daha
fazla paralanmadan mevcut haliyle koruyabilmenin arelerini
30
aratrrken, dier taraftan da bir an nce lkedeki iktisadi sosyal ve idari istikrar tekrar tesis
etmek zaruretinin zerinde duruyordu. Artk yava yava Devletin kontroln eline alyordu.
Zaten savan en kritik gnlerinde mebuslarn tavrlarndan dolay Kanun-i Esas'nin
kendisine verdii yetkileri gereke gstererek meclisi sresiz tatil etmiti. Sultan II.
Abdulhamid'e gre belki Kanun-i Esas deil ama meclis kendisinden beklenen yararlar
salayamam, aksine en nemli zamanlarda istikrar ve birlii bozucu tavrlar sergilemitir.
Bu haliyle ak bulunmas memleket iin faydadan ziyade zarar mucipti. Btn bunlara tuz
biber olmak zere Sultann ahsna ynelik ve onu tahttan indirmeye matuf iki giriimin
ortaya kmas, Sultan II. Abdulhamid'in canm fena halde skm, zaten her an teyakkuz
halinde bulunan ruh halini iyice tahrik etmi ve bilinen vehimlerini ziyadesiyle arttrmtr.
Bunlardan ilki nl Ali Suavi olaydr.
Ali Suavi, Yeni Osmanllarla birlikte yllarca Avrupa'da Bb- l'ye muhalefet ettikten sonra
Sultan II. Abdulhamid'in tahta gemesinin akabinde memlekete dnm ve Padiahn
gvenini kazanarak Mekteb-i Sultani'ye (Galatasaray Iisesi'ne) mdr olmutu. ngilizlerle
yakn irtibatndan sz edilen Ali Suavi, ne var ki bir mddet sonra yine ngilizle'rin basksyla
grevinden azledildi. Bu srada Yeilky Antlamas imzalanmt. Bu hassas gnlerde bir de
mason localarnn artk iyiletii gerekeleriyle Sultan Murad' tekrar tahta geirmek
istedikleri sylentileri dolamaktayd. Ali Suavi Rusya'ya kar direnilmesi ve Yeilky
Antlamas artlarna muhalefet edilmesi hususunda Sultan II. Abdulhamid'i ikna edemedii
gerekeleriyle daha nceden irtibatta bulunduu birka yz Rumeli gmeni peine takarak ve
Sultan Murad'n bulunduu raan
31
Saray'na baskn dzenleyerek 6nt saraydan kartp tekrar tahta oturtmak istemitir. Ancak
bu srada saray mu-hafzlanyla kan atmada bana vurulan bir sopayla lnce bu hareket
ksa srede akamete uramtr. kinci giriim ise Temmuz 1878 de yine masonlarn organize
ettii ayn gayeye ynelik bir hazrlkt. Bir Rum olan Kleanti Skalyeri ile li efkati ve Aziz
Bey adl kiilerin eleba olduu bu hazrlk, bir ihbar neticasinde ortaya km ve bertaraf
edilmitir. Bu hareketlerin dier kesimlerden destek grp grmedii, ngilizlerin veya mason
localarnn bu ilerle ne derecelerde irtibatlarnn olduu tam olarak belli olmamakla birlikte
sonu itibariyle Sultan II. Abdul-hamid'in idare tarznda etkili olduu aktr.
Bu gerekler karsnda, fazlaca mbalaal da olsa, Sultan II. Abdulhamid'in taht deiiklii
vehimlerinde ksmen hakllk pay olduu ortadadr. Zira kendisinden nce yaanm iki hal'

hadisesinin izlerinin tazeliinin yan sra, bir taraftan kt giden bir savan ortasnda bir
ksm asker, brokrat ve mebuslarn sorumluluu kendi zerlerinden atmak iin padiah
sulamaya almalar peinde tabii olarak sorumlunun deitirilmesi fikrini gndeme
getirecekti. Kald ki, bu yolda Padiaha bir ok ihbarlarn yapld da bir gerekti. Buna
ilaveten sadrazam Hamdi Paa'nn dmamn stanbul'a dayand bir zamanda Sultann Yldz
Saray'nda uzlette bulunmayp Dolmabahe Saray'nda halkyla birlikte yaamasnn
gerekliliinden bahsetmesi ondaki korkulan tekrar canlandrm ve Dolmabahe Saray'na
inmesi tavsiyelerini hal'i-ni abuklatrma gayretlerinin bir paras olarak telakki etmesine yol
amtr. Son olarak ortaya kartlan ve yukarda bahsedilen iki giriim btn bu endieleri
dorular mahiyette olmutur. Birbirleriyle dorudan irtibatta g32
I
rnmeseler bile ok ksa aralklarla cereyan eden bu gelimelerin zaten tabiaten vehimli olan
ve "phe basiretin temel artdr" inancn tayan bir insan bu derece etkilemesi belli lde
makul saylmaldr.
Berlin Kongresi'nin akabinde ortalk biraz durulunca Sultan II. Abdulhamid kendisini
bekleyen lke meselelerine daha yakndan eilip kadrolarn daha iyi tanma frsat elde etti.
Bu srada onun idare tarzn etkileyen bir baka kanaate de ulat. Ona gre Bb- l'deki
mevcut kadrolarn ve devlet adamlarnn bir ksm lkenin o an iinde bulunduu hassas
durum meselelerinin gerektirdii kapasite ve fedakrlkta deillerdi. yle ki zaman zaman x
bizzat Devletin bakanlarndan bazlar aralarndaki kar ilikilerini veya atmalarn daha
ok nemseyip memleket menfaatlerini ikinci planda deerlendirme durumunda bile
olmulardr. Keza baz devlet adamlarnn Avrupal bykelilerle ar yaknlk ierisinde
olmalar ve bazen adeta onlar adna faaliyet gsteriyormu gibi davranmalar Sultan II.
Abdulhamid'e gre kabullenilmesi g fakat, aikr olan hususlard. Bu erevede istikrarl
bir ynetim iin mutlaka gerekli olan idari kadrolara kar duyduu gvensizlik Sultan II.
Abdulhamid'in bir baka kmaz olmutur. Etrafnda gvenebilecei ok az kimsenin
olduunu zannetmek onu hem ketum olmaya hem de her ii bizzat kontrol etmeye
sevketmitir. Buradan hareketle ifade edilebilir ki, Sultan II. Abdulhamid'in saltanat srasnda
devlet adamlar arasnda sk sk deiiklikler yapmasnda bu noktann da etkisi vardr. Aksi
takdirde gvenebilecei, bilgisini takdir ettii ve tarzlarnn uyutuu kimseler bulduu zaman
tereddtsz onlar greve arm ve mesela Tunuslu Hayreddin Paa rneinde olduu gibi
srarla vazifede kalmasn istemitir. Ayn ekilde Sait Paa'nn
33
03
r
o- o< o- s. 3. g?
5" S.
-eti &|f|
o* p
o. S 5" o* 2J liri*
H g1 B* P o w..
M
O
Mahmud Celaleddin Paa gibi kimseler de tabiayjajbun-lar arasnda idi. Mithat Paa
durumdan ilk haberdar olduunda Fransz Konsolosluuna snm, fakat daha sonra
Franszlar Paa'y hkmete teslim etmiti. Yldz Mahkemesinde yarglanan Mithat Paa,
Damat Mahmud Celaleddin Paa ile birlikte sulu bulundu ve idama mahkum oldu. Ancak
Sultan Abdulhamid tarafndan cezalan meb-bed hapse evrildi. Daha sonra Taife srgn,
edilip orada hapishaneye konuldular. Ayn ekilde Sultan Abdulaziz'in hal' fetvasn yazan

eyhlislam Hasan Hayrullah Efendi her ne kadar ayn sutan yarglanmadysa da, Yldz
Mahkemesinin akabinde dierleriyle birlikte Taifte hapsedilmiti. Fakat bir mddet sonra
Mithat ve Mahmud Celaleddin Paalar hapishane grevlileri tarafndan boularak
ldrldler. Bu hadise balangc, gelimesi ve sonucu itibariyle Sultan II. Abdulhamid
dnemiyle ilgili olarak hl tartlmakta olan bir hadisedir. Konu zerinde aratrma yapan
tarihilerden bazlar Mithat Paann ldrlmesinin Abdulhamid'in bilgisi dahilinde
olduunu iddia ederken, dier bir ksm da eer Sultan II. Abdulhamid'in byle bir niyeti
olsayd mahkemenin verdii idam cezalarn deitirmez ve aynen onaylard, demektedirler.
Sultan II. Abdulhamid bylece etrafn rahatlatp hareket kabiliyetini arttrdktan ve
hakimiyetini glendirdikten sonra ite istikran salamak, dta mdahaleleri nleyip itibar
arttrmak ve Devletin maliyesini dzene koymak iin bir dizi tedbirlere bavurdu. Islahat
fermanndan beri Devletin srtnda ar bir kanbur olan d borlar ayn zamanda byk
devletler tarafndan mtemadiyen bir bask unsuru olarak kullanlmaktayd. ncelikle bundan
kurtulmak gayesiyle 1881'de Avrupal alacakllarla Muharrem Kararnamesi ad verilen bir
antla36
ma imzaland ve borlarn tasviyesi iin alacakl devletlere Dyunu Umumiye (Borlar
Komisyonu) kurmalan izni verildi. Devletin resm gelirlerinin bir ksm borlarn denmesine
ayrld gibi ayn gaye ile baz yer st ve yer alt kaynaklanln iletilmeleri de yabanc
irketlere ve bankalara yerildi. Zaman ierisinde ok geni imtiyazlar elde eden Dyunu
Umumiye konumu, etkisi ve devlet iindeki arl ile bazen Devletin maliyesinin de nne
gemitir. Btn bunlara mukabil borlarn temizlenmesinde ok ciddi admlar atlm,
tamamen denemese bile belli bir hafifleme salanabilmiti. Bu bakmdan Sultan II.
Abdulhamid dneminde ekonomik kriz anlar, kuraklk ve baz iktisadi yatrmlar gibi bir
ksm zorunlu haller dnda mmkn mertebe borlanmaya gidilmemi tasarrufa nem
verilmeye allmtr. Sultan II. Abdulhamid zaten tabiaten seleflerinin aksine mali
hususlarda dikkatli bir yapya sahip olduu ve israftan holanmad iin tasarruf
giriimlerinde belli lde basan salanabilmitir. Bununla birlikte mali sknt daima
kendisini hissettirmi zellikle alanlarn maalarnn zamannda ve tam olarak denmesinde
zaman zaman glklerle karlald olmutur.
Sultan II. Abdulhamid dnemi d siyasetinin kendinden nceki ve sonraki dnemlerle
kyasland zaman daha istikrarl ve daha baarl olduu grlmektedir. Dok-san Harbi
akabinde Devletin kendisini toparlayabilme-si ve ite ngrlen hamlelerin yerine
getirebilmesi iin acil ve uzun sreli bir bara mutlak ihtiya olduuna hkmeden
Abdulhamid bu gayesini gerekletirebilmek iin bir taraftan tarafszlk anlayyla byk
devletler arasndaki rekabet ve kar atmalarndan faydalanmaya, dier taraftan da yabanc
devletlerle ortaya kan meselele37
ri mmkn olduunca sulh yolu ile halletmeye gayret ederek istediini elde etmeye
almtr. Zaman zaman korkaklk ve pasiflik iddialarna muhatap olacak derecede bu
siyasetinde srarl olan Abdulhamid'in son tahlilde bir ok konuda isabet pay bulunduu
ortaya kacaktr. Berlin Kongresi akabinde Paris Antlamas kararlarnn geerliliini
kaybetmesiyle Osmanh Devleti'nin nnde ya bir devletle mttefik olarak devam etmesi ya da
tarafszlk siyaseti gtmesi gibi iki seenek kalmt. Birinci tercihte yaanm tecrbelerin
ittifak taahhtlerine ne kadar gvenilebileceini aka ortaya koymas bir tarafa eit artlar
ve glerde gereklemeyen bir ittifakn bir bakma gl bir mttefikin himayesi ve
gdmne girmek demek olaca akt. Byle bir durumun kabul edilmesi mmkn olmad
gibi Osmanh Devleti'nin byle bir aray da sz konusu deildi Kald ki, dnemin siyasi
artlan ve gerekleri devletlerin birbirleriyle ittifaka gitmelerinden ziyade mstakil olarak

glerini devam ettirmelerini gerektiriyordu. Dolaysyla bu dnemde teaml ancak belli


konularda baz devletlerin birbirlerine yaknlamas eklindeydi. Sultan II. Abdulhamid'in
tarafszl ise artlar gerektirdii zaman yaknlama manevralarn kabul edebilen (mesela
Almanya ile) bir anlayta zorunlu bir tercih deil, Avrupal devletlere duyulan gvensizliin
nda bilinli bir tercihtir. Gaye birinci planda mmkn olduunca savalardan uzakta
kalmak, sonra da eldeki mevcut topraklan muhafaza edebilmektir. Bu erevede 1880lerden
itibaren baka devletlerin itahn kabartan Kuzey Afrika, Ortadou ve Balkanlardaki Osmanh
topraklarna zel hassasiyetle pilmig, buralan en azndan hukuken Osmanh snrlan
ierisinde tutabilmek iin gayret sarfetmi-tir. zellikle Tunus ve Msr konusunda Fransa ve
ngilte38
re'ye olan tutumu bu anlaya rnek olarak gsterilebilir. Fransa daha Berlin Kongresi'nde
Avrupal devletlerden Tunus tavizini alm ve igal iin uygun vesile kollamaya balamt.
talyanlar da benzer emeller taynca Fransa ok beklemedi ve bir snr ihtilafn bahane
ederek Nisan 1881'de Tunus'u istila etti ve Tunus Be/ine bask yaparak bir himaye antlamas
imzalatt. Osmanl Devleti bu fiil durumu hibir zaman kabullenmedi ve Tunus'u kendi
vilayeti olarak saymaya devam etti. Ancak bundan sonra ortaya kan daha byk keyfiyetli
Msr meselesi Bb- l'yi Tunus meselesiyle fiilen ilgilenmekten alkoymutur. ngiltere'nin
Msr zerindeki emelleri ok eskiye dayanmakla birlikte daha nce artlar bir trl
olgunlamam ve Hindistan yolu zerinde stratejik nemi ok olan bu topraklara hakim
olamamt. En son Doksan Harbi sonrasnda da bir ara Kbrs yerine Msr'a yerlemeyi
dnm fakat dier devletlerin buna raz olmayaca te-lakkisiyle bundan vazgemiti. Bu
srada Msr'da Hidiv smail Paann plansz ve msrif ynetimi neticesi maliye iflas etmi
byk borlarn altna girilmiti. ngiltere ve Fransa bu borlarn tasfiyesi iin Msr'da bir
komisyon kurmular fakat komisyonun almalar ve tedbirleri yerli halk zerinde tepki
uyandrmt. Bu tepkilerden ekinen smail Paa hem komisyonun almalarn kstlad hem
de daha nce hkmete dahil ettii Fransz ve ngiliz bakanlar azletti. Bunun zerine
ngiltere ve Fransa, smail Paann hidivlikten ayrlmas iin bask yaptlar. smail Paann
diretmesine ramen Bb- l de bu gre katlnca smail Paa'nn yerine olu Tevfik Paa
hidiv oldu. Sultan II. Abdulhamid'in smail Paann deitirilmesini kabul etmesi muhtemel
bir igali nlemeye matuf idi. Tevfik Paa'nn hidivliinde ngiliz ve Fransz etkinlii
I
39
tekrar balaynca tasarruf tedbirleri gereince aa alnan bir ok memur ve Msrl subay
kendi aralarnda tekilatlanarak Vataniler hareketini balattlar. Msr Msrllarndr
anlayyla hareket eden Vataniler ksa srede arlklarn hissettirdiler ve hkmete dahil
edildiler. Vatanilerin reisi konumundaki Arabi Paa da Harbiye Nazr oldu. Ancak bu
gelimeler ngiltere ve Fransa'nn iine gelmedii iin hkmetin deitirilmesini talep
etmeye baladlar. Hdiv iki ate arasnda kalp bocalarken Arabi Paa da muhtemel bir
ngiliz-Fransz saldrsna kar savunma tedbirleri almaya balamt. Sultan II. Abdulha-mid
kendi hukukuna bir halel gelmeden hem Msr'n igalini nlemek hem de meseleyi zmek
iin Msr'a bir temsilci gnderdi, fakat bu srada skenderiye'de hristiyan-larla mslmanlar
arasnda kan bir kavgada ou hris-tiyanlardan oluan krk kadar insann lmesi, durumu
bir anda gerginleterdi. ingiliz ve Franszlar bu hadiselerden Vatanileri sorumlu tutarak
Osmanl Devleti'nin Msr'a asker gnderip Vatani hareketini nlemesini talep ettiler. Byle
bir adimin karde kavgasna sebep olaca ynnde istihbarat alan Abdulhamid asker
gndermekte isteksiz davrand. Ancak Vataniler haraketini susturmakta kararl olan ngiltere,
Fransa ile anlat ve 15 Temmuz'da skenderiye'yi topa tutarak Bb- l adna "bar ve
istikrar temin" gerekesiyle Msr' igal etti. ngiliz teminatlarna gre bu igal geici idi ve
durumun msait olduu en ksa zamanda sona erecekti. Bu arada direnen Vatani kuvvetleri

malup edilerek datld, sorumlular tutukland ve Arabi Paa da Seylan'a srgn edildi.
Sultan II. Abdulhamid bu olup bittiyi kabullenmeye yanamad gibi hibir zaman da Msr
zerindeki haklarndan vazgemek istememitir. Fakat Osmanl Devleti ngilizleri Msr'dan
-40
I
kartabilecek asker gce sahip olmad iin de bu fiil duruma kar aresiz kalmtr. Sultan
II. Abdulhamid'in, Msr'a asker gndermekte ekimser davranarak ngilizle-r*in iini
kolaylatrd ileri srlm ve bu husus tenkid edilmitir. Ancak gerek gnderilmesi
ngrlen asker saysnn ihtiyac karlamayaca ynndeki kanaatler ve gerekse, Msr'a
gelecek Osmanl askerlerine Vatani kuvvetlerinin ellerinde Kur*an- Kerimle kar
koyacaklar haberlerinin alnmas bu ekimserlikte etkili olmutur. Zira Halife kuvvetlerine
kar yine Halifenin mslman tebaalarnn bu ekilde direnii baka mslmanlar zerinde
ok kt tesirler brakabilecei gibi Osmanl topraklarnda da baka huzursuzluklara yol
aabilirdi.
Msr meselesi Osmanh-ngiliz ilikilerinde de ok nemli dnm noktalarndan birisidir. Bir
baka deyile ingiltere'nin Msr'a bizzat yerlemesi daha sonra bunun bir hata olduunu
dnm olmalarna ramen, onun Rusya'ya kar Osmanl Devleti'ni dolayl destekleme
siyasetinden vazgeip kendisi asndan stratejik nemi olan Osmanl topraklarn dorudan
kontrol altna almplc siyasetine yneldiinin ak gstergelerinden birisidir. Bu deiimin en
az stratejik konum kadar nemli olan bir baka boyutu da ticaret ve ekonomidir. 1880lere
gelindiinde Msr ekonomisi byk oranda ingiltere'ye baml ve ngiliz fnans
kurulularna borlu idi. Msr'da yaanlan istikrarszlk ve Vatani hareketinin siyasi ve
ekonomik hedefleri ayn zamanda ingiliz karlarn tehdit ediyor, hatta ok byk meblalara
ulaan ingiliz alacaklarn da riske atyordu. te yandan ingiliz siyasetinde etkili olan bir ok
kurum ve kiinin Msr'da yatrmlar vard. Konuya zenginlik getirmesi iin bahsetmek
gerekirse, Msr'a mdahale karar veren ingiliz hkmetinin Babakan
41
Gladstone'nin ahsi servetinin yzde otuzluk bir ksm -da Msr tahvillerine yatrlmt.
phesis bu tr ahsi ilgiler igal gibi byk bir kararda birinci derecede amil deildir, ancak
bu insanlarn hkmetin kararlarnda etkili olduu da bir gerektir. Esasen ngiltere'nin
Msr'a kar taknd son tavr stratejik deerlendirmelerin yan sra XIX. yzyln ikinci
yansnda Batl emperyalist dncenin felsefesini de ortaya koymaktadr. Bu da, nc
lkelerdeki ticaret ve smr dzeni nce siyasi ve askeri bir mdahale riskine girmeden yerli
kadrolarla devam edebildii srece devam edecek fakat Msr rneinde olduu gibi, bunun
devam etmesinin mmkn olmad anlalnca, o lkenin ynetimine fiilen hakim olarak
dzeni devam ettirmek eklindedir.
Sultan II. Abdulhamid'in Berlin Kongresi'nden hemen sonra uramas gereken meselelerden
bir dieri de Dok-san Harbi'yle Balkanlarda ortaya kan yeni toprak dzenlemelerinin yerli
halk zerinde kargaalklara sebep olmasyla ortaya kan bunalmdr. Berlin'de Osmanl
idaresinde braklan Dou Rumeli blgesi bir mddet sonra Bulgarlarn Osmanl Valisini silah
zoruyla kovmalar ve bu blgeyi ilhak ettiklerini ilan etmeleriyle yeni bir gerginliin kayna
olmutu (Eyll 1885). Balkanlarda yeni (bamsz veya otonom) Balkan devletlerinin
kurulmasyla bunlar zerinde nfuz mcadelesine giren ngiltere ve Rusya zellikle
Bulgaristan Prenslii ve Osmanl idaresinde kalan Dou Rumeli blgesine ynelik planlarnda
Bb- l'yi de ie kartrarak gayelerinde baarl olmak istemilerdir. Bu iki kuvvetin
birbirlerine zt basklarna maruz kalan Sultan II. Abdulhamid blgede asker bir zmn
yeni meseleler douraca endiesiyle asker gnderme dncelerini kabul etmemi,
diplomatik yollarla mev42

cut ihtilaflardan istifade etmek suretiyle blgedeki Osmanl varln korumak gayesini
gtmtr. Balkanlarda ortaya kan bu yeni bunalm grmek zere Berlin Kongresi'ne
katlm olan devletlerin stanbul'da yapt toplantda ngiltere Rusya'ya kar artk Osmanl
Devleti yerine yeni bir tampon araynda olduu iin Fransa'yla birlikte Bulgaristan' himaye
etmeye alyor ve Bulgaristan'n hareketini destekliyordu. Buna mukabil Rusya ise Bulgarngiliz yaknlamasndan duyduu tedirginlikle Bulgaristan'n kendilerinin tasvibi olmadan
giritii bu harekete Osmanl Devleti'nin kar kmasn ve asker gndermesini istiyordu. Bu
srada bozulmaya yz tutan Balkan dengesi yznden Bulgaristan ile Srbistan arasnda sava
knca Bulgaristan aresiz Dou Rumeliyi boaltt. Savan Bulgarlarn galibiyetiyle
sonulanmasndan sonra Bb- l ile Bulgaristan arasnda varlan bir antlamaya gre Dou
Rumeli'de halk mslman olan blgeler dorudan Osmanl idaresine braklrkan geri kalan
blgeler Bulgaristan prensliine verildi (Nisan 1886). Sultan II. Abdulhamid zellikle
Bulgaristan ile Srbistan arasndaki sava srasnda blgeye asker gndererek kazanl kmak
frsat varken bunu yapmad iin frsat karmakla sulanmtr. Fakat meselenin bir baka
cephesi de vard ve Abdulhamid'e gre, byk devletlerin kar mcadelesinin merkezinde
bulunan bir blgeye asker gndermek scak savaa katlma ihtimalini gze almak demekti.
Osmanl Devleti ise bunu gze alabilecek durumda olmad gibi bylesine hassas bir blgede
baka devletlerin taahhtlerine de gvenilemeyeceini daha nceki tecrbelerinden pekala
biliyordu.
Dier taraftan, Balkanlardaki bu bunalm frsat bilen Yunanistan teden beri gz koyduu
Makedonya'y ilhak
I
43
etmek iin hazrlklara balamt. Bb- l buriif*4bur tedbirler dnrken Avrupa
devletleri de byle bir hareketin Balkanlar tamamen kartraca dncesiyle Yunanistan'a
kar ktlar. Yunanistan hereye ramen kararnda srar edip Osmanl topraklarna girdi fakat
Osmanh askerleri tarafndan geri pskrtld. Bu aamada istediini elde edemeyeceini
anlayan Yunanistan geri adm atmak zorunda kalmt. Fakat ilerleyen yllarda Megalo dea
(Byk lk) hayalinin bir Paras olan Girit zerine planlar kurmaya balad. Bu gaye ile
Girit fmllnp eitli vaadlerle kazanmaya alarak isyan hazrlklar balatt. Yunanistan bir
taraftan da bu hususta Avrupa kamuoyu ve devletlerinin de desteini almaya alyor, bu
konuda youn bir faaliyet gsteriyordu. Nihayet 1896'da Girit'te isyan patlak verince
Yunanistan Osmanh Devletine kar ak bir ekilde dmanca tavrlar sergilemeye balad.
Avrupa devletleri muhtemel bir sava nlemek gerekesiyle Girit'e zerktik tannmasn
istediler. Ancak Yunanistan bir oldu bitti yapmak iin Girif e asker kard ve aday ilhak
ettiini ilan etti. Bunun zerine Avrupa devletleri Yunanistan'dan aday boaltmasn talep
ettiler, fakat Yunanistan dikkatleri baka yne ekmek iin Tesel-* ya ve Makedonya'daki
Osmanh mevzilerine kar saldrlara balad. Son ana kadar meseleyi bar usullerle
zmeye alan Osmanh Hkmeti bu durumda 17 Nisan 1897'de Yunanistan'a sava ilan
etti. Avrupa devletleri ise kendi kararlarn dinlemeyen Yunanistan'a duyduklar kzgnlk
sebebiyle bu savata tarafsz kalacaklarn belirtiler. Ancak sava tahminlerin aksine ok ksa
bir srede Osmanh ordularnn kesin zaferiyle sonulanp Atina yollan alnca byk
devletler duruma mdahele edip Osmanl Devleti'nin sava durdurmasn istediler. Bylece
44
20 Mays 1897'de atekes ilan edildi. Avrupal devleer ban antlamasna dair hkmlerin
kararlatrlmas iin stanbul'da bir konferans tertip ettiler ve 13 Kasm'da kesin antlama
imzaland. Buna gre Osmanh Devleti ordularnn baarsnn meyvelerini alamyor ve byk
oranda savatan nceki durum muhafaza'ediliyordu.
Yunan sava ve sonulan II. Abdulhamid iin bir ok adan ibret verici olmutur. Hereyden
nce bu sava akabinde byk devletlerin tutumu aka bir daha gstermitir ki, eer

gelimeler ayn zamanda Avrupann da karlarna uygun dmezse Osmanl Devleti hakl
olduu .bir meselede dahi zaferinin karln alamayacak, sadece kaybettikleriyle kalacaktr.
Ancak Girifte yaanan son gelimeler (isyan ve sava yznden mslman halkn Anadolu'ya
zorunlu g gibi) artk adann bir gn mutlaka elden kacan gstermitir. Abdulhamid
bunun bilincinde olarak sava sonrasnda Tesalya'daki stratejik durumu nemli olan bir ksm
yerlerin Osmanh snrlan ierisine dahil edilmesinde srar etmi ve ksmen de bunu
baarmtr. Bununla birlikte Yunanllara kar kazanlan askeri basan manevi adan hem
Osmanllar hem de btn slm alemi iin nemli olmu ve hemen her yerde trenlerle
kutlanmtr. Zira her ne kadar kk apl da olsa bu galibiyet son yaran yzyl ierisinde
mslmanlarn Hristiyanlara kar kazand tek galibiyettir. Bu yzden btn slm alemine
bir mit gibi gelmi, bu arada da Abdulhamid'in hretinin yaylmasna ve onun muzaffer
bir halife olarak selamlanmasna vesile olmutur.
XIX. yzyln son eyreinde II. Abdulhamid'i en ok uratran meselelerden birisi de
Anadolu Islahat ve Ermeni meselesidir. Osmanl Devletinin tebas olan Hristiyan milletler,
yzyln bandan itibaren gelien nasyona45
list-ayrlk dnceler ve Avrupa devletlerinin ikr hesaplan ierisinde onlara salad
destekler sayesinde birer birer Osmanl Devleti'nden kopmulard. En son Dok-san
Harbinde fiilen Bulgaristan da ayrlnca geriye gerek manada sadece Ermeniler kalmt.
Ermenilerin Anadolu'da youn olarak yaadklar blgeler Batllarn kar kavgasnda
ncelikli olmad iin onlara ynelik almalar dierlerine nazaran olduka ge balamtr
denilebilir. Bunun yannda, Osmanl sosyal ve idari sisteminde Ermeniler Millet-i Sadka
olarak nisbeten iyi durumda bulunduklar iin ayrlk fikirlerin Ermeniler arasnda yaylp
kabul grmesi de yine dier milletlerden ge olmutur.
1856 Islahat Ferman ile Hristiyanlarn dini haklan ve mezhep deitirebilme serbestlii
konusunda zellikle, ngiltere ve Fransa imtiyazlar elde edince Osmanl topraklarndaki
misyoner faaliyetlerinde gzle grlr bir canllk balam, bunlara Amerikan Protestan
kiliseleri de dahil olunca Ermeniler zerine hesaplar gndeme gelmiti. Douda alan ok
saydaki misyoner okullar hem Ermeniler arasnda Protestanlatrma almalan yapyor hem
de onlara ayrlk fikirler alyordu. Ancak bu vetirede Ermeniler iin en nemli balang
saylabilecek gelime Doksan Harbi srasnda ve akabinde Ruslar'n onlara ynelik
planlandr. Nitekim Rusya Yeilky Antla-mas'na, Osmanl Devleti'nin Ermenilerle ilgili
slahat yapmay kabul ettii eklinde bir maddeyi koydurtmu, bu suretle Ermenilerin hamisi
ldne gstererek mdahale iin zemin hazrlamak istemitir. Ancak Rusya'nn Ermeniler
zerindeki hesaplarndan endielenen ingiltere bu konuda Rusya'dan geri kalmadn
gstermek iin ayn slahat maddelerinin Berlin Kongresi'nde kabul edilmesinde srarl
olmutur, ingiltere'nin bu konuya olan duyar-46
hl hem Dou Anadolu'ya olan Rus tehditlerine kar Kbrs' almasnda hem de Ermeniler
zerindeki sz hakkn Rusya'ya kaptrmamak noktasnda kendisi iin kazanl olmutur.
Berlin Kongresi'nden sonra bata ngiltere ve Rusya olmak zere Avrupa devletleri Bb-
l'yi Ermeni slahattan konusunda sktrmaya baladlar. Ancak bu taleplerin gereki
olabilmesi iin sz konusu yerlerde Avrupa kamuoyunu etkileyecek sknt ve kargaalklarn
bulunmas gerekiyordu. Nitekim ok gemeden byk oranda Batllarn desteiyle Ermeniler
arasnda ihtilalci hareketler tekrar canland ve Hnak (1887) ile Tanak (1890) cemiyetleri
kuruldu. Esasen bu tr cemiyetler Doksan Harbi'nin hemen akabinde de kurulmu (1878'de
Kara Ha ve 1881'de Anavatan Mdafileri) fakat Bb- l bunlar tesbit ederek datmt.
Hnak ve Tanak cemiyetlerinin hedefi pek ou dardan gelen komitaclarn desteiyle bir
yandan Mslman halka saldrlar dzenleyip onlar tahrik etmek, dier yandan da bizzat
Ermenileri taciz ederek iki halk birbirilerine drmek, daha sonra da hkmetten gelecek
sert tepkilerle tpk Bulgaristan olaylarnda olduu gibi Avrupa'y ayaa kaldrmakt. Nitekim

ok gemeden Ermeniler arasnda bir hareketlilik balad ve birka sene ierisinde (18901895) birbiri ardnca Musa Bey Olay, Erzurum Olay, Kumkap gsterisi, Merzifon Tokat ve
Yozgafc olaylan, Sasun syan ve nihayet btn bu olaylarda hkmetin tavnm protesto iin
Ermenilerin kanl Bb- l yry yaand. Gelimeler Ermeni cemiyetlerinin beklentileri
dorultusunda gerekleiyordu. Btn bu olaylar neticesinde Avrupa kamuoyu tekrar Osmanl
Devleti ve Trkler aleyhine dnm, her trl vastayla menfi propaganda yaplmaya
balanmt. ok gemeden Avrupa devletlerinin basksyla
47
Abdulhamid bir slahat programn kabul etmek zorunda kald (Ekim 1895). II. Abdulhamid
gerekten de birtakm yeni dzenlemelerin yaplmasndaki zarureti teslim etmekle beraber,
ilan etmek zorunda kald "mevadd- mu-zrra* hemen tatbikine balanlacak ve bir ihtiyaca
cevap verecek tedbirler deil basklan geitirmeye ynelik bir adm gibi grnmektedir. Zira
Sultan, bu gelimelerin arkasnda yatan siyasi emellerin ve sonucun Anadolu'da nce muhtar,
sonra da bamsz bir Ermenistan olduunu dnyor, dolaysyla nihai noktada 'Muhtariyete
gtrecek slahat kabulden ise lmeyi tercih ederim" diyordu (Kk 112).
Ermeni olaylar Abdulhamid'i hakikaten ok tedirgin etmiti. Her ne kadar blgedeki
airetlerden oluturulan Hamidiye Alaylar doudaki asayi ve devlet otoritesini tesis etmede
baarl olduysa da bu nihai bir zm deildi. Bu yzden bir taraftan ingiltere, Fransa ve
Rusya'nn bu konudaki basklarn diplomasi ve szde baz admlarla geitirmek istiyor fakat
dier taraftan da nihai bir k yolu aryordu. Sultan'm bunun iin bavurduu yollar arasnda
dikkat ekenleri, meseleyi komisyonlara havale ettiini bildirerek zaman kapanmak ve bunlar
da kafi gelmez ise zaman zaman slahat gerekletirmekle grevli kiileri azlederek yeni
tayin edilen sorumlularn durumu incelemek iin zamana ihtiyalar olduu gerekesiyle
Avrupa devletlerini oyalamak gibi taktiklerdir. Ancak bu arada Ermeni olaylar ksa aralklarla
da olsa devam etmitir. Mesela 26 Haziran 1896'da Van'da ayaklanma karmlar arkasndan
26 Austos 1896'da stanbul'da Osmanl Bankas bir grup Ermeni Komitacs tarafndan
baslm ve grevlilerin bir ksm rehin alnm, bir ksm da ldrlmt. Ermenilerin banka
basknnn duyulmasyla olay-48
Iar sokaklara da srad ve Ermeniler ile mslmanlar arasnda yer yer atmalar oldu. Bunun
zerine hkmet bankadaki 20 kadar Ermeni'yi tutuklamak istedi fakat byk devletlerin
araya girmesiyle bunlar tutuklanmayp snr dna karldlar. Bu arada ngiltere Bb- l'ye
basklarn srdrmekte ve sz konusu Anadolu Islahatlarnn bir an nce devlet teminatyla
uygulamaya konulmasnda srar etmekteydi. Hatta ingiltere bunun iin Rusya, Fransa ve
Almanya'nn da desteini alarak zor kullanmak ve stanbul'a bir filo gndermek istedi. Ancak
dier devletlerin bu konuda ncelikleri deitii ve aralarnda Osmanl Devleti e ilgili bir
mutabakat salanamad iin ingiltere'ye destek vermediler. Bylece 1890larda Osmanl
Devleti ile Avrupa devletleri arasndaki ciddi problemlerin banda Anadolu Islahat ve
Ermeniler'in durumu meselesi Birinci Dnya Sava srasnda tekrar canlanmak zere yava
yava gndemden kalkt ve yerini Osmanl-Yunan gerginliine ve Girit isyannn dourduu
bunalma brakt. Ancak Ermeni meselesi ve bu sralardaki kastl propagandalar, Avrupa'da
Osmanl Devleti iin "imaj" bakmndan silinmesi g izler brakm, dnemin gelimi
iletiim vastalarnn yardmyla hem mslman Trkler hem de Sultan'm bizzat kendisi son
derece vahi kimliklerle lanse edilmilerdir. te Sultan II. Abdulhamid iin bir ksm
evrelerde kullanlagele "Kzl Sultan" nitelemesi de esasen o gnlerin mirasdr. Ermeni
meselesinde Avrupa'nn kopard grltnn esasen Avrupa'nn Ermeniler'e olan
dknlnden ve salt insani duygulardan kaynaklanmad ortadayd. Bu mesele byk
devletlerce bir trl halledilemeyen Osmanl'nn paylam hesaplarnn deien Avrupa g
dengeleri ierisinde yeniden gndeme gelmesinin gstergesi ve bahanesidir. zellikle
ngiltere'49

nin dier devletleri Osmanl Devleti aleyhine yaptrmlara evket m ey e almas ve zaman
zaman g kullanmakla tehdit etmesi artk ngiltere'nin Osmanl Devleti'nden midi kestiini
ve ncelikle Rusya ile bu gayeye ynelik bir antlama zemini araylar ierisinde olduunu
gstermektedir.
Birbiri ardna yaanlan bu skntlar ne yazk ki bitmemi ve 20. yzyl yine Osmanl
mlknn paylam hesaplarnn youn olarak tartld bir baka bunalm olan Makedonya
olaylaryla balamtr. Makedonya tam snrlar belli olmamakla beraber Kosova, Selanik ve
Manastr vilayetlerini iine alan bir blge olarak Doksan Harbi'nden sonra Osmanl'nn
elinde kalabilen Balkanlardaki son toprak paralarndan birisiydi. Blgenin Osmanl Devleti
snrlar ierisinde kalmasnn en nemli sebebi, baz mahallerdeki mslman ve Trk
nfusun ounlukta olmasyd. Bunun dndaki nfus Rumlar, Bulgarlar, Srplar, Arnavutlar
ve Ulahlar'dan olumaktayd. Gerek etnik yapnn gerekse din (mezheb) yapnn ok e-' itli
ve kark olmas Makedonya'daki istikrar ve Osmanl hakimiyeti iin ciddi bir tehdit olmakla
beraber baka devletlerin siyasi kar hesaplan durumu bulandrmad zamanlarda blgede
ok ciddi bir sknt ile karlalmyordu. Ancak Doksan Harbi'nden sonra Makedonya'da
yaayan unsurlarla etnik ba olan Balkanlardaki dier devletler birtakm din, mill, tarih ve
corafi hak iddialaryla buraya gz dikerek frsat kollamaya balamlard. 19. yzyln
sonlarna doru zellikle Bulgarlar dier unsurlar sindirmek ve korkutmak iin youn
komitaclk faaliyetlerine giritiler. ok gemeden ayn gayelerle dier gruplarn da eteleri
olutu ve karlkl tedhi hareketleri balad. Blgede yaanlan huzursuzluklar giderek 50
younlara Almanya dnda dier Avrupa devletleri de ie karp Bb- l'den daha nce
kabul ettii slahat uygulamalarn derhal gerekletirmesini istediler. Esasen Makedonya'nn
gelecei ve muhtemel taksimi hakknda her devletin bir dncesi olmakla birlikte bunda
mutabakat salanamad iin bu planlar uygulanamyor, dolaysyla Osmanl idaresi byk
skntlar ierisinde btn huzursuzluklarn faturasn stlenerek devam ediyordu. Nihayet
1902 ve 1903'de Bulgarlar aylarca sren iki isyan kardlar. Bunun zerine Osmanl idaresi
bir takm tedbirlerin lzumuna inarak baz slahat hkmlerini yrrle koyduysa da bununla
ne Avrupa devletlerini tatmin edebildi ne de Makedonya'daki huzursuzluklar tamamen
nleyebildi. Zira huzursuzluklarn ana kaynann Osmanl idaresinin uygulamalar deil,
blgedeki bamszlk emelleri olduu ortada idi. Nitekim 1903 sonlarnda neredeyse bir
Balkan sava kacakm gibi bulank bir atmosfer mevcuttu. Duruma mdahale eden Avrupa
devletleri 1904 Ekim'inde aralarnda anlatklar ve ounlukla Hristiyan halklarn isteklerini
havi bir slahat plann Bb- l'ye kabul ettirdiler. O ana kadar Avrupa devletlerinin farkl
yaklamlarndan istifade ederek durumu idare etmeye alan II. Abdulhamid bu defa ortaya
kan bu yeni fiili durum neticesinde slahat tedbirlerinin uygulanmasnda Batllarn nezaret
ve kontroln kabul etmek zorunda kalmt. Bununla birlikte Makedonya'daki slahat
isteklerinin ardnda yatan zerklik beklentilerine daha nce yaanlan tecrbeler nda
btn maharetiy-le daima kar koymaya almtr. Durumu fiilen kontrol eden byk
devletler 1905'den itibaren slahat hkmlerini mali alanlara da temil etmek isteyerek
blgenin mali idaresinin Osmanl Bankas'na devrini talep ett51
iler. Bb- l buna direnmek isteyince Almanya dinda-ki Avrupa devletleri bir donanma
gnderek Midilli ve linini adalarn igal edip gmrk ve posta merkezine el koydular. Bb-
l! aresiz boyun emek zorunda kald (2 Aralk 1905). Ancak, btn bu yaptrmlar ve
uygulamalar Makedonya'daki huzursuzluklar ve ilgili devletlerin buras zerindeki itahlarn
sona erdinnemi, aksine bir mddet sonra daha byk oranda ortaya kacak ekilde
gelimesine sebep olmutur. Keza Makedonya'daki belirsizlik ortamnda daha rahat hareket
etme frsat bulan gen Trkler faaliyetlerini burada younlatrmlar, blgedeki etelere
kar mcadele iinde bilenen ve devletin maruz kald onur kna muamelelerin zdrabn
duyan gen Osmanl subaylarn kolaylkla etkilemek imkan elde etmilerdir. Bu gen

Osmanl subaylar bir ka sene sonra Osmanl Devleti'nde II. Merutiyet'in ilannda hayati bir
rol oynayacaklard.
II. Abdulhamid Osmanl tarihinin belki de en buhranl dnemlerinden birinde hkm srm
ve buraya kadar bahsedilenlerden anlalaca zere sadece d siyaset ve devletleraras
ilikiler nokta-i nazarndan bile saltanatnn sonuna kadar rahat bir nefes alamamtr.
Hatralarnda ve deiik vesilelerle sadr olan irade ve muhtralarnda hep ifade ettii ey,
devletin en nemli ihtiyacnn savalardan, gerginliklerden uzak uzun bir sulh devri olduu ve
yeniden toparlanp ayaa kalkmak iin bir nefes almaya ihtiya bulunduudur. Nitekim bunu
salayabilmek iin var gcyle alm, hatta byk boyutlu denilebilecek herhangi bir
savaa girimemitir. Bununla beraber ne yazk ki, Osmanl Devleti gerginliklerden uzak kalamam ve tabiatyla ok ihtiyac olan rahat nefesi alamamtr. Bir baka deyile Padiah
tahta geiinden itibaren 52
isteklerinin ve tahminlerinin aksine yukarda zetlendii gibi sadece bu erevede ve herbiri
brnden daha etin meselelerle uramak zorunda kalmtr. Btn bunlar II.
Abdulhamid'in ve devletin ilgilenmek zorunda kald ilerin bir cephesidir. lgilenilmeyi
bekleyen bir de i iler, maliye, ticaret ve sanayi, ordu ve gvenlik, eitim ve kltrle ilgili
zorluklar, mslman tebann ihtiyalar gibi devasa meseleler vard. Esasen birinin zm
dieri ile yakndan alakal olan bu meselelerle laykyla ilgilenilebilmesi byk oranda
devletin dta ve d ilikilerinde rahat olabilmesine bhyd. artlar ve gelimeler
meselelerde bir ncelik tercihi brakmad iin bir anda hereyle ilgilenilmek zorunda
kalnmas da Padiah'n bir baka ansszl olmutur. Devletin mevcut uurlarnda varlnn
devam ettirebilmesinin yine byk oranda kendi g ve dinamiklerinden deil de baka
devletlerin arasndaki rekabet ve anlamazlklara dayandnn aikar olmas Abdulhamid'in
zihninde hep yer etmitir. Hal byle olunca gn gelip ilgili devletlerin Osmanl zerindeki
hesaplarnda anlaabilmeleri ihtimali adeta Demokles'in klc gibi Ab-dulhamid'i tedirgin
klmtr. Dolaysyla onun di siyasetteki en nemli uras, bu ihtimali nlemeye almak,
devletleraras anlamazlklardan istifade etmek ve her devlete kar farkl siyaset izlemek
eklinde zetlenebilir. Bu cmleden, onun Almanya dndaki Avrupa devletlerine yaklam
daima bir phe, gvensizlik ve tereddd ihtiva etmektedir. II. Abdulhamid'e gre en tehlikeli
devlet olan ingiltere'nin "maksad- aslisi tevsi-i daire-i ticaret olup... devlet-i Aliyyeye zahiren
gsterdii asar- dosti ve muhaleset dahi maksad- aslisine hizmet iindir." Ve "amal ve
makasidine mmanaat eylediini grd gn ref-'i nihab- garazkari ederek alenen ibraz-
husumete
53
balarlar". II. Abdulhamid hilafet konusunda da ngiliz-lerfn tutumundan ikayetidir. Hi bir
ekilde ngiltere'nin vaadlerine gvenilemeyeceinden emin olan Sultan, Msr'n igal
edilmesindeki hedeflerden birisinin kendisinin Hilafet otoritesinin slm dnyasnda zaafa
uratlmas ve daha sonra da Hilafetin ngilizler'in kontrolnde Cidde veya Kahire'ye nakli
olduunu dnr. Abdulhamid Rusya'dan her zaman daha az ekinir olmutur. Zira her ne
kadar iki devletin dost olabilmesi iin birok tarihi ve coraf sebepler var olmakla birlikte
Rusya ak bir dmandr ve siyaseti her zaman bellidir. Pan-Slavizmle Balkanlar kontrol
altna almak ve Boazlar yoluyla ak denizlere inmek olarak ifade edilebilecek bu siyaset
Osmanl Devletin varln devam ettirebilmesiyle yakndan ilgilidir. Bu durumda Rusya'ya
kar baka devletlerle ibirliine ihtiya vardr. Fakat bylesine hayati bir hususta
Abdulhamid ngiltere ve Fransa'ya gvenilemeyeceini artk bilmektedir. Bu srada ngiltere,
Fransa ve Rusya'nn yannda Almanya'nn da dier bir gl devlet olarak ortaya kmas
teden beri Almanlar hakknda nisbeten iyi duygular besleyen Abdulhamid iin bir alternatif
olabilirdi. stelik Almanya'nn Mslman lkelere ynelik emperyalist bir yaylma iinde
olmamas veya bunun iin ok ge kalm olmas Almanya-Osmanl ilikilerinin gelimesi
iin olumlu bir durumdu. Ayrca daha nceleri Almanya'nn Avrupa d siyasetine taraftar

olmayan, dolaysyla Osmanl Devleti ile yakn ilikileri dnmeyen Bis-mark'n politikas
etkinliini kaybedip mparator II. Wil-helm'in Welt Politik anlay Alman siyasi dncesine
hakim olmutu. Bylece iki devlet arasnda nce ticari ve kltrel alanlarda bir yaknlama
balad. Daha sonra Alman mparatoru'nun Osmanl lkesini iki defa ziyaret et-54
meai ve sonra da mslmanlarn halifesi olan Osmanl Padiah ile dost olduunu ve daima
dost kalacan ilan etmesi iki devlet arasnda siyasi birliktelik iaretlerini veriyordu. Buna
paralel olarak Almanlarn teklif ve taahhtleriyle stanbul'u Anadolu'nun ve Arabistan'n
byk ehirlerine balayacak nl Badat Demiryolu projesi balatld. Osmanl-Alman
ilikilerindeki bu gzle grlr gelime ve stratejik nemi ok byk olan demiryolunun
Almanlara verilmesi bu i iin istekli olan dier Avrupa devletlerini telalandrmaktan geri
kalmad. Rusya, ngiltere ve Fransa eitli vesilelerle tepkilerini aka belirttiler (hatta Rusya
buna mukabil Karadeniz Demiryolu imtiyazn elde etti), ancak nihai olarak bunu
kabullenmek durumunda kaldlar. Sultan II. Abdulhamid Almanya ile ilikilerinden hakknda
oka sz edilen Pan-islamism siyasetinde de yararlanmtr. Ancak belirtilmelidir ki, bu
dnemde ilikiler belirli bir denge ierisinde yrtlmeye allrken ok sonralar Gen
Trkler Almanya'ya kar bu dengeyi koruyamamlar ve Almanlarn dmen suyuna
girmilerdir.
II. Abdulhamid'in Pan-slmizm siyaseti ilerleyen sa-hifelerde daha geni olarak
deerlendirilecektir. Yeri gelmiken burada ifade edilebilecek tesbit, II. Abdulhamid'in slm
alemindeki bu potansiyeli uluslararas denge siyasetinde mbalaal da olsa zaman zaman
gndeme getirmesi ve koz olarak kullanm olmasdr. Sz konusu potansiyelde teorik olarak
inananlarn birliini vaaz eden slm'n kendi mesajnn yansra tarihi artlar da belirleyici
olmutur. yle ki, Abdulhamid'in tahta kt dnem smrgeciliin slm alemi zerinde
(Osmanl topraklan dnda) hegemonyasn byk oranda gerekletirdii ve buna kar
mslman topluluklarn belirli bir aknhk55
tan sonra direni ve kurtulu yollarn aramaya baladklar zamandr. Bu aamada ncelikle
dier mslmanlara kar sorumluklar tadna inanlan Hilafet kurumunu elinde bulunduran
ve ayn zamanda tarihi telakkilerle slm aleminin gururu olmu bir zamanlarn gl
sultanl Osmanl Devleti btn mslmanlar iin en azndan gerektiinde bavurulacak,
snlacak bir merci konumundadr. II. Abdulhamid slm aleminin tesellisi olan ve hayalini
ssleyen bu konumu bir taraftan eitli tedbirlerle glendirmeye alm, dier taraftan da
Avrupa devletleri ile'ilikilerinde deerlendirmeye almtr. Kendi teba-sndan olan
mslmanlarla ilikilerine gelince, II. Abdul-hamid'in yaklam ve beklentilerini ksaca yle
ifade edebiliriz. Osmanl Devleti yeryzndeki btn mslmanla-rn mididir. O halde
mslmanlarn ve ncelikle Osmanl tebasndan olan mslmanlarn en nemli sorumluluu
bu devleti korumak, Hilafet ve saltanata sadakatle bal olmak ve mesele karmamaktr.
Bunun aksi din ve devlet dmanlarna yardmc olmaktr ki, byle bir eyin slm-da yeri
yoktur. Burada belirleyici unsur slmdr, dindir. Zira Abdulhamid'in tahta kt olaanst
artlarda Tanzimat'n yerletirmeye alt birlik anlaynn, Osmanlcln, maksada
hizmet etmedii anlalm, akamet ile sonulanan meclis ve Merutiyet tecrbeleri tebann
devlete ve saltanata kar konumunu belirsiz brakm, akabinde gelen sava felaketleri
zellikle uzak mesafeler-deki mslman tebann devlet ve saltanata olan gven ve balln
zedelemiti. Doksan Harbi'nden sonra Hristiyan unsurlarn ounlukla imparatorluktan
ayrlmas, buna mukabil kaybedilen topraklardan gerekleen glerin de etkisiyle mslman
nfusunda grlen younlama devletin tebas arasnda birlik iin nemli olan belirleyici 56
unsurlar ierisinde en tabi ve en etkili olarak din gereini ortaya karmtr. Yalnz artlarn
gerektirmesiyle ve kendiliinden ortaya kan bu hususa Abdulhamid'in pragmatist bir
anlayla sarldn sylemek mmkn deildir. Kendisinin de samimi bir mslman olduu
hatrlanrsa, Sultan'n inand bir sistemin devletine ve lkesine salyacan umduu

faydalar gzard etmesi dnlemez. Kald ki, bu sistem ayn zamanda o devleti oluturan
insanlarn ok byk bir ksmnn ortak inancdr. O halde burada yaplmas gereken ey,
zaten dinin kendisinde var olan bu anlay insanlarn davranlarna, devlete ve saltanata kar
olan tutumlarnda n plana karmak, bir baka deyile onlar eitmektir. Bu cmleden
hareketle mslmanlara verilmek istenen mesaj "Allah'a , Peygam-ber*e ve sizden olan ullemre itaat edin" 4/59 ayetini, benzer manalar ihtiva eden hadisleri ve dier dini otoritelerin
grlerini iyi anlamalar ve mucibince amel etmeleridir. Bu saland takdirde dierleri
kendiliinden gelecektir. Zira "Osmanl sultan slmn halifesidir ve ona hizmet etmek btn
mslmanlara hizmet etmek demektir" ve gerek mslmanlar bunu zaten yapacaklardr. Bu
durumda devlet ve saltanat meruiyyetini dinden almaldr ki, slm'n kaynaklarnda
kendisine itaat emredilen ull-emr konumuna eriebilsin. te Sultan II. Abdulhamid
zamannda zerinde durulan hususlardan birisi de budur. Daha 1876'da Sultan'n slm'n
halifesi, din ve devletin koruyucusu olduu Kanun-i Esasi'de ilan edilmitir. Sonra da devletin
resmi evraklarnda ve Padiaha ait unvanlarn kullanmnda halife ve Emirl-mminin gibi
alemmul dini keyfiyetler tayan kavramlar yaygnlamtr. Benzer hususlara basn ve
.yayn faaliyetlerinde de yer verilmi, gerek gazete makalelerinde gerekse mstakil
57
'5
olarak yaymlanan risale Ve kitaplarda birlik, beraberlik, halifeye itaat ve devlete sadakat gibi
konular sk sk ilenmitir. Ayn ekilde Abdulhamid'in tasavvufa olan ilgisi ve memleketin
muhtelif blgelerindeki tarikat eyhleri ile olan yakn irtibat geni halk kitlelerinin Sultan'a
ve devlete kar olumlu tavr taknmalarnda etkili olmutur.
Sultan II. Abdulhamid dneminde gerek fertlerin zel hayatnda gerekse sosyal hayatta gzle
grlr derecede bir "dirileme", farkedilir. Din devletin en nemli temel tadr. O halde
devlet bir taraftan dini hayat eitli messeselerle tevik ederken halk ta dier taraftan dinini
renmeli ve tatbik etmeye almaldr. Devleti temsil etme konumunda olan kiiler devletle
halkn yaknlamasnda veya uzaklamasnda ok nemlidirler. Dolaysyla devlet grevlileri
zel hayatlarnda farkl davransalar bile resmi grevleri srasnda davranlarna itka
etmendirler. Nitekim Abdulhamid bu hususu 1882'de Msr'a grevle gnderdii bir heyete
aka belirtmi ve dikkatli olmalarn istemitir. Bununla birlikte ifade edilmelidir ki, devlet
grevlilerinin seiminde ve tayininde II. Abdulhamid iin asl belirleyici unsur "dindarlktan"
ziyade ehliyet ve liyakat olmutur. Devlet grevi yapan ok sayda mtedeyyin olmayan
kadrolarn veya gayri mslimlerin bulunmas bunu gsterir.
Abdulhamid'in slm ve dini hayat konusundaki hassasiyeti devletin eitim politikasnda da
kendisini belli etmitir. Devletin istikbali mslman tebaya baldr. Fakat Tanzimat'tan beri
bu kesim gayri mslimlere nazaran eitim alannda ok geri kalm ve kendisini
yetitirememi-tir. Mslmanlarn bu durumu gayri mslimlerden daha az zeki olduklar iin
deil kendilerine yeterli imkan ve frsatlar tannmad iindir. Bu tesbitten hareketle Abdul58
ftid dneminde eitimijiijtaygnlatrlmas ve kalitesinin -arttrlmas iin youn gayretlerde
bulunulmu, ilk ve orta dereceli eitim dzeyinde (ptidai, Rtiye, dadi) birok yeni okullar
almtr. Ayn ekilde meslek okullar ve yksek okul saysnda ciddi bir art sz konusudur.
Sultan II. Abdulhamid'e gre, eitim kurumlar hem memleketin ilerlemesi iin zaruridir hem
de devletin ihtiyac olan kadrolar buralardan yetieceklerdir. O halde eitimin gayelerinden
birisi de eitim kurumlarndan dinini ve memleketini seven, saltanata ve Hilafete bal
nesiller yetitirmektir. Eer bu salanamazsa devletin istikbali ok karanlktr, zira devletin
kaderi eitilmi kiilerin elinde olacaktr. Bu gayeye ynelik olarak okullardaki mfredatta
yeni dzenlemelere gidilmi, din ve ahlki derslerin aded ve saatleri arttrlmtr.
Dikkat edilirse burada anahtar kavramlar devlet ve millet sevgisi, saltanat ve hilafete
ballktr. Bunlar saland takdirde her trl dnce ve davran serbest braklm, hatta

tevik edilmitir. Ancak bu noktada bir kmazla karlalmtr. Yukarda ifade edilen anahtar
kavramlar kiilerin siyasi tavrlaryla dorudan ilgilidir. Toplumun siyasi tavrnda etkili olan
kiiler (aydnlar) zaman zaman bu hususta Abdulhamidle ayn dnceyi paylamamlardr.
Bu da rejime muhalefet olgusunu gndeme getirmitir. Rejime muhalif aydnlar ya Tanzimat
dneminde yetimiler ve basma kalp baclklaryla Abdulhamid dneminin geleneki d
grnmn tenkid etmiler, ya da bizzat Abdulhamid dneminde alan yksek okullardan
yetimiler fakat Batnn pozitivist dncesinden etkilenerek Padiah'm ynetim tarzna ve
felsefesine cephe almlardr. Bu arada ok clz da olsa muhafazakar (slamc) kesimden de
ynetimin slmilii hakknda
59
tenkidler olduunu belirtmek gerekir. Abdulhamid'ermu- halefeti srdren Tanzimat aydnlan
zaman ierisinde srgnler veya "satn almalar" yoluyla etkisiz braklrken, ikinci grup
muhalefet ise gittike kuvvetlenmi ve nihayet Sultan'n sonunu hazrlamtr.
ttihad ve Terakki veya Jn Trk Hareketi olarak tannan bu muhalefetin ilk nvelerinin
1889'da 5 Asker Tbbiye talebesi tarafndan oluturulduu sylenmekle birlikte, gerek
anlamda bir hareket olarak siyasi faaliyetlerine 1895'den itibaren baladklar bilinmektedir.
Bu yllarda Osmanl Devleti'nin iinde bulunduu kt artlardan byk oranda Abdulhamid'i
sorumlu tutan ttihad ve Terakki yesi aydnlar "devleti kurtarmak" gayesiyle bir eyler
yapmann lzumunu savunuyorlar, bir taraftan aydnlar, brokrasi ve askerler arasndan
taraftar bulmaya alyorlar, dier taraftan da yaynladklar bildiriler ve dergilerle
Abdulhamid ynetimini suluyorlard. Bu arada 1896 ve 1897'de alelacele Abdulhamid'i
tahtan indirmeyi hedefleyen iki giriim planlad, fakat bu giriimler aa kartlarak nlendi.
Sorumlular ise idama mahkum olmalarna ramen affedilerek srgn ve hapis cezalaryla
tedip edildiler. Baz yeler ise Msr ve Avrupa'ya kaarak faaliyetlerini oralarda srdrmeye
balad. Ancak gerek lke iinde alnan sk tedbirler gerekse Avrupa'da faaliyet gsteren
ttihad ve Terakki yelerinin eitli vaadlerle ikna edilmeleri sonucu bu hareket iyice
clzlat. 1906'da yeniden r-anl^nan ttihad ve Terakki artk gayelerine ulamak iin mutlaka
ordunun desteine ihtiyac olduu fikriyle askerler arasnda youn bir faaliyete balad ve
zellikle Makedonya'da Bulgar ve Srp etecilerine kar mcadele veren gen subaylar kendi
saflarna ekti. ttihad ve Terakki bu arada Abdulhamid'e muhalif olan baka ke60
simlerle de ibirliini kuvvetlendirerek gcn arttumay hedeflemiti. Mesela 1907'nin
sonunda Paris'te yaplan II. Jn Trk Kongresi' ne katlanlar arasnda Ermeni Tanak Cemiyeti
de vard. 1908lere gelindiinde ttihad ve Terakki artk Balkanlarda kontrol eline alm ve
Merutiyet'in ilam iin stanbul'a bask yapmaya balamt. Nihayet 3 Temmuz'da Kolaas
Niyazi Bey asker ve sivillerden oluan yaklak 400 kiilik bir grupla daa kt ve bu yolda
aka tavr koydu. Bu arada stanbul'da devletin grevlileri karlyor veya vuruluyordu.
Durumun vehametini gren Sultan II. Abdulhamid bir karde kavgasn nlemek amacyla 23
Temmuz 1908'de Merutiyet'i tekrar yrrle koyduunu ilan etti. Merutiyet'in bu ekilde
ilan bir anda memleketin bir ok yerinde zellikle Balkanlarda byk bir cokuyla kutlanm,
geici olarak "ittihad- anasr* salanr gibi grnmt. Sansrn birden kaldrlmasyla
serbest hale gelen matbuat btn kamuoyunu etkiliyor ve her tarafta ttihad ve Terakki
Cemiyeti'nin ubeleri alyordu. Artk "Devr-i Sabk" veya "Devr-i stib-dad"n bittii ve
hrriyetin hakim olduu ilan ediliyordu. Ancak ok ksa bir sre sonra btn bunlarn
gereki olmad, lkedeki skntlar gidermesi bir yana zlmeyi ve paralanmay daha da
hzlandraca anlalmt. Zira Merutiyet'in ilanndan henz iki ay sonra 5 Ekim 1908'de
Avusturya-Macaristan Bosna-Hersek'i igal etti, Bulgaristan ise tam bamszln ilan etti.
Bir gn sonra da Yunanistan Girit'i ilhak etti. Yaplan ilk seimlerde ortaya kan tablo
memleketin gidiatyla ilgili endieleri dorular gibiydi. Meclisi oluturan mebuslar arasnda

Trklerin says aznlkta kald gibi gayrimslim mebuslar birlikte hareket ediyorlar, hatta
baz Arap ve Arnavut mebuslar da farkl tavr sergiliyorlard. Bunun yansra ttihadla61
nn baskc ynetimleri, kulaktan kulaa dolaan suikast haberleri, bir ksm subaylarn
ordudan kartlmas ve medrese talebelerinin askere alnmas giriimleri toplumun
huzursuzluunu artbnyonlu. Bu artlarda Kbrsl Dervi Vahdeti'nin kurduu ttihad-
Muhammediye Cemiyeti etrafinda oluan muhalefet ttihadlarn mason olduklarn, dinden
"Haatltlflrn^ memleketin bir felake^ eleketin bir felake te doru srklendii ve bu kt gidiat nlemek bir eyler yaplmas
gerektii yolunda youn propbgandalar yapyorlard. Cemiyetin szcs durumundaki Volkan
gazetesi, eski ittihatlardan Miaann Murad'n kard Mizan gazetesi ve Mevlanzade Rfat
Bev*in mesul mdrln yapt Serbesti gazetesinin neriyatyla bu eit propo-gandalar
geni halk kitlelerine ulat. Nihayet 13 Nisan 1909*da tarihe Otuzbir Mart Vakas diye geen
ayaklanma balad. <Bu olay o zaman kullanlmakta olan Rumi Takvime gre 31 Mart
1325'de vuku bulduu iin bu isimle anlmtr.) stanbul'da on gn akn sreyle kanl
olaylar yaand. Nihayet Selanik'ten gelen Hareket Ordusunun 23 Nisan gecesi istanbul'a
girmesiyle olaylar bastrld. Ab-dulhamid bandan beri gelimeleri byk bir znt ve
endie ile izlemi, olaylara karmam, hatta kendisine bal olan Birinci Ordunun Hareket
Ordusuna kar koymas eklindeki teklifleri lir Halife olarak mslmanlan birbirlerine
krdramam" diyerek kabul etmemitir. Bylece Hareket Ordusu duruma hakim oldu ve
akabinde ilan edilen skynetimle ttihadlar byk bir korku ve sindirme faaliyetine
giritiler. Olaylarla ilgisi bulunduu iddia edilen birok kii idam edildi. Bu hadiselerde hi
bir sorumluluu olmad artk kesin olarak bilinen Sultan II. Abdulhamid de ttihadlarn
hncndan kendisini kurtaramad; sra onun hal'ine gelmiti. Esasen ttihadlar bu62
na daha nce niyetlenmiler ve*Hareket Ordusu stanbul nlerine (Yeilky'e) geldiinde
Meclisin ounluu ile burada yaptklar gizli bir toplantda Sultan'm hal'ine karar
vermilerdi. Ancak artlar henz msait olmad iin bu karar sakl tuttular. Nihayet 27
Nisan 1909'da toplam 274 yenin katld bir oturumda oybirlii ile Sultan'm "Otuzbir Mart
olaylarna sebebiyet vermek, din kitaplar yasaklamak, yrtmak ve yakmak, devlet hazinesini
israf etmek, halka zulmetmek gibi" sularla hal'ini caiz gren fetva tasdik edildi. Duruma
itiraz eden baz mebuslar baskyla sindirildii gibi fetvada isnad edilen sularn doru
olmad gerekesiyle fetvay imzalamaktan kanan ve bunun yerine Sultan'a tahttan feragat
etme teklifinde bulunulmasn savunan Fetva Emini Hac Nuri Efendi de zorla ikna edildi.
(Nuri Efendi'yi ikna eden Mustafa Asm Efendi'nin bunun iin yle syledii ifade
edilmektedir: "Bu Fetvay imzalamazsan Abdulhamid'in hal'i mmkn olmaz, Saltanatta
kalmasna da imkan yoktur. Hal' edemezlerse kati ederler. Sen de bylece lmne sebep
olursun"). Oylama o kadar hzl gereklemiti ki, Hac Nuri Efendi'nin srarla zerinde
durduu ve fetva metninde Sultan'a feragat teklifinin yaplmasnn meclisin tercihine
braklmas hususu oylamaya bile sunulmamt. Meclisin bu ekildeki karar bir heyet
tarafndan Abdulhamid'e okundu. Abdulhamid karar dinledikten sonra uygun bulunursa
raan Saray'nda ikamet etmek istediini bildirdi. Ancak Mahmud evket Paa bunu kabul
etmeyerek ayn gnn akamnda Abdulhamid'i ailesi ve maiyetinin bulunduu 38 kiilik
grubuyla ve bir ka valiz eyasyla trene bindirterek Selanik'e gnderdi. (Yolculua balarken
Abdulhamid Yldz Saray'nda bulunan ve kendisinin ahsi serveti olan milyonlarca lira
deerindeki nakit altn ve
63
gm paralar ile baz deerli talan beraberinde gtr-meyip orada brakmt. Fakat hanm
Naciye Sultan'a ait para ve mcevherlerinin bulunduu bir anta ise Sirkeci Gan'nda bir
makbuz mukabilinde daha sonra iade edilmek zere elinden alnm, fakat bir daha iade

edilmemitir. ttihadc kaynaklar bu olay saklayp valiz kargaalkta kaybolmutur diye


yazagelmekle birlikte, son kan Ab-dulhamid evraklarnda bunun doru olmad ve antaya
el konulduu tevsik edilmektedir.) Bylece Osmanl tarihinde ilk defa bir Sultan srgne
gnderiliyordu. Meclisin kararn Sultan'a tebli eden heyette bir tek Trk mebusun dahi
bulunmay ise bizzat Abdulhamid'i bile hayrete drecek bir baka gerekti. Esasen II.
Abdulhamid daha nce Hareket Ordusu Yeilky'e geldiinde Merutiyeti korumakta kararl
olduunu, eer millete istenmiyorsa taht kardeine brakabileceini, fakat buna mukabil
meclisin bir komisyon kurarak son olaylarda kendi dahlinin bulunup bulunmadnn
aratrlmasn talep etti. Ancak bu teklif Ayan reisi ve Sultan II. Abdulhamid'in yedi defa
sadrazam olmu Sait Paa tarafndan, "eer tebrie ederse (susuz olduu anlalrsa) sonra
bizim hal- mevkiimiz nice olur" gerekesiyle reddedilmitir.
a
II. Abdulhamid bundan sonra Selanik'te Alatini kknde sakin bir hayat yaamaya balad.
Gnlerini eitli ibadetler ve tefekkrn yan sra marangozluk ve demircilik gibi pratik
uralarla geiriyordu. D dnya ile irtibat kstl olduu ve kendisine gazete, dergi gibi
yayn organlar ulatrlmad iin siyasi gelimeleri de yaknen takip edemiyordu. Balkan
savalar srasnda Selanik'in dme tehlikesi bagsterince arzusu hilafna 1 Kasm 1912'de
stanbul'a nakledildi ve Beylerbeyi Saray'nda yaamaya balad. Gelimelerden haberdar
olduu zaman 64
ok zlm ve Balkan Devletlerinin ittifakna gz yumulmasn siyaset bilmezlik olarak
niteleyerek Balkanlardaki daha nceki Osmanl varlnn bu devletlerin aralarndaki ihtilafa
dayandn ifade etmitir. Ayn ekilde Birinci Dnya Savama Almanya safnda girmenin de
byk bir hata olduunu belirten Abdulhamid savan sonlarnda kendisinin tecrbelerinden
faydalanmak isteyen Enver ve Talat Paalara artk ok ge olduunu ve bu savan daha
balangta kaybedildiini ifade etmitir. Bu sralarda aradan geen sknt dolu on yln
neticesinde halkn ve aydnlarn II. Abdulhamid ve dnemine baklar deimiti. Nitekim 10
ubat 1918'de vefat ettii zaman devlet treniyle kaldrlan cenazesinde bu deiiklik btn
heyaca-nyla ve pimanhyla dile getirilmi, gz yalaryla topraa verilmitir. Mezar
Divanyolundaki II. Mahmut trbe-sindedir.
II. Abdulhamid ve dnemi Osmanl tarihinin en fazla tartlan ve hakknda en fazla sz
sylenen, yaz yazlan konularndan birisidir. Konu ile ilgili literatr hem ok eitli hem de
ou kere birbirleri ile elikilidir. Bu farkllk ve elikilerde ideolojik ve siyasi kayglar ile
nyarglarn pay bir tarafa braklrsa ortaya kan bir dier nemli faktr, dnemin, Osmanl
tarihi ye uluslararas ilikiler asndan ok hassas ve Sultan II. Abdulhamid'in de ok girift
bir kiilie sahip olmasdr. Her eyi kontrol etmek isteyen ve bunda da kararl olan bir kiinin
bylesine hassas bir dnemde otuz seneyi akn bir sre devlet mekanizmasnn banda
olmas onu ok yormu ve ypratmt. Gnden gne zlmekte olan bir imparatorluu
birarada tutabilme endiesi normal artlarda farkl gelimesi mmkn olan siyasi tecrbeyi
kat bir merkeziyetilie gtrm, buna bir de brokrasi ve st seviye devlet kadrolan65
na (bazen hakl da olsa) gvensizlik eklenince ortaya mevcut durum kmtr.
Dier taraftan 19. yzyl i ve d artlarnda Osmanl Devleti gibi bir devletin bu kadar uzun
bir sre padiahlm yapabilmek tabiatyla bir takm kiisel zelliklere de sahip olmay
gerektirirdi. Nitekim Sultan II. Abdulhamid pheci ve vehimli olmasnn yansra cesur ve
soukkanl bir yapdayd. Zekas keskin, hafizas ise ok kuvvetliydi yle ki, yllarca nce
cereyan etmi bir olay ve kiileri btn detaylaryla hatrlar, bu konuda katiplerini uyarr,
evraklarn yerlerini bile sylerdi. almay sever ve devlet ilerini ok ciddiye alrd.
Btn bunlarn nda sonu olarak unlar ifade edilebilir: Zor zamanda ve zor artlarda
bulunulmasna ramen, Devletin varln devam ettirebilmesi iin son derece nemli grlen
uzun sreli bar temin edilmitir. Tanzimat'n hedefledii idari, brokratik ve hukuki
fa>kilaf.lanlarnay1a ilgili yeni araylara devam edilmi, brokrasinin ileyiini

hzlandrmada, resmi daireler arasndaki uyumu salamada ve i takibinde ciddi admlar


atlmtr. Byk lde Tanzimat'dan devralnan ar mali artlara ramen iktisadi altyapda
da belirgin gelimeler salanmtr. Eitimde lkenin ihtiyalarna uygun yeni okullar alm,
bunlarn teknik imkan ve kapasiteleri arttnlmaya allmtr. lkenin imar durumunda
belirgin bir gelime salanm, Anadolu ve Arap vilayetlerinin bir ok yerinde devletin sanma
uygun resmi binalar ina edilmi, yollar, kprler, demiryolu ve telgraf a yapm e ulam
ve haberlemede byk bir mesafe kaydedilmitir. Ksacas Abdulhamid dnemi yakn
zamana kadar oka vurgulandnn aksine heba olmu veya kaybedilmi bir zaman dilimi
deil, Osmanl Devletinin artk atl durumu gelmi ihtiyar yapma neter vurulmaya devam
edilen, bir ok alanda yeni messeselerin kazanld ve kelimenin tam anlamyla "modern"
bir devlet olmann gerektirdii alt yapnn temellerinin atld bir dnem olarak
deerlendirilmelidir.
66
iHilafet ve slamclk
Hilafet siyaseti, Pan-slamizm, ttihad- slm, slamclk gibi tanmlamalar, Sultan II.
Abdulhamid devri Osmanl devletinin i ve d politikada izledii yolu ifade iin ska
kulanlagelmitir. Genel anlamda ou kere birbirlerinin yerine ikame edilmekte olan bu
kavramlarn 19. yzyln ikinci yarsnda, zellikle Sultan Abdulhamid dneminde
kullanlmasnda younluk grld bir gerektir. Ancak bu d"rum szkonusu kavramlarn
daha nce kullanlmad anlamna gelmez. Aksine, bu kavramlar slm tarihinde, zellikle
Osmanl tarihinde tarih artlar ve muhteva farkl olsa bile kullanlmakta olan
kavramlardr. O halde, genel olarak kavramlar dnceleri ifade etme araa olduklarna gre,
Abdulhamid dnemi slamclk siyasetinin temellerini daha ncelerde aramak gerekir.
Nitekim L an II. Abdulhamid'in slamclk siyasetinin te-meleri olan din-devlet (Saltanat) ve
Hilafet zaten geleneksel kurumlardr. Bu temel arasnda vurgudaki nem ve kullanmdaki
muhteva farkll itibariyle en ok gze arpan Hilafet kavramdr.
Hilafet slm zellikle snn siyas geleneinde nemli yeri olan bir kurumdur. Kavram
olarak kaynan Kur'an'dan almakla beraber siyas mnda Hz. Ebube-kir*in Hz.
Peygamberin (s.a.v.) vefatndan sonra onun halefi seilmesiyle ortaya km, bundan sonra
da, msl67
manlarn imam ve Emirl-rn'minin gibi, devlet bakanlarna ait bir unvan olarak
kullanlmaya balanmtr.
Ancak halifeliin artlan, snrlan, halleri, sorumlu-luklan ve kimlerin halife olabilecekleri
slm tarihi boyunca teorik olarak daima tartlagelmi, fakat gerekte bu unvan tayan
sultan veya sultanlar hep bulunmutur. (Bununla birlikte ifade etmek gerekir ki; konunun
tartmal olmas onun dorudan dinin naslarna dayanan bir kurum olmamasndandr.)
Bilindii gibi silsilesi Hz. Peygambere uzanan hilafet kurumu, Hulef-i Raidin, Emeviler,
Abbasiler ve nihayet Osmanllarla devam etmitir. Ancak slmiyet'in genilemesi ve
deiik corafyalara yaylmasyla bu sralamann dnda veya bazen onlarla ayn zamanda
kendilerine halife denilen veya bu unvan tayan sultanlar da var olmutur. Hatta Osmanl
kaynaklarna gre, Hilafetin Yavuz Sultan Selim'e intikli olan 1517'den nce baz Osmanl
beylerinin ve sultanlarnn bile halife olarak anldklar bilinmektedir. Ayn durum
Hindistan'daki baz sultanlar iin de geerlidir. Bu durum, muhtemelen, Hz. Peygamber'e
dayanan alemmul hilafet kurumunun Abbasilerden sonra slm leminde arln
kaybetmi olmasyla aklanabilir. Byle olunca muhtelif corafyalarda hkm sren
sultanlarn din meruiyet ihtiva eden Emirl-m'minin ve Halife gibi unvanlar kendi snrlan
ierisinde kullanmalar tarih bir gelenek haline gelmitir.

Alemmul kurum mnsnda Hilafetin, son Abbasi halifesi Mtevekkil'den Yavuz Sultan
Selim'e 1517'de intikalinin keyfiyeti hl tartlmakta olan bir rivayettir. Bu olaydan dnemin
kaynaklarndan pek bahsedilmemekle birlikte daha sonraki Osmanl kaynaklarnda bu tarihe
68
ayr bir nem verildii gzlenir. Bu gerek lemmul Hi-lafet'in her ne kadar Osmanllai'a
bu tarihte intikal etmi olsa bile kurum olarak daha sonraki dnemlerde nem kazandn
gsterir. Ancak Osmanl ulemas hilafet hakknda daha Kanun Sultan Sleyman zamannda
fikir serdetmi ve ve Ltf Paa'nn ifadesiyle "devletin fiili gcnn yansra eriat tatbik
edilir ve adalet hakim olursa" sultanlarn halife unvann tayabilecekleri ynndeki
yorumlan ile klasik hilafet teorisindeki Kureylilik artn yine klasik dneme ait telakki
ederek Osmanl Hilafetini meru zemine oturtmaya almlardr. O halde burada belirtilmesi
gerekli olan husus, 16. yzyl kaynaklarnda bahsedilmeyen eyin Hilafetin Osmanllai'a nasl
ve hangi ekilde intikal etmi olmasdr. Yoksa, Osmanl Hilafetine ve onun meruiyyetine ait
atflar bata Hoca Sadddin Efendi, Ltfi Paa ve eyhlislm Ebussuud Efendi'de olmak
zere mevcuttur.
Siyas mnda lemmul Osmanl Hilafetinin tekrar ne zaman nem kazand yine ok
tartlan bir husustur. Pan-slmizm ya da slamclk hakknda aratrma yapan birok kii
almalarn muhtemelen 19. yzyl ve Abdul-hamid dnemi zerinde younlatrdklar iin
bu tarihi 19. yzyln ikinci yansna kadar getirmilerdir. Konunun kurgusu ve kavramna
yklenilen mn itibariyle 19. yzyln ikinci yans hakikaten ok dikkati ekmektedir. Ancak
daha nce de belirtildii gibi siyas literatrde ve ms-lman sultanlklar aras ilikilerde
kavramlarn kullanlmas ve kullanmlardaki benzerlik tarih ve siyas artlar farkl da olsa 17.
ve 18. yzyllarda da grlmektedir. Sultan Abdulhamid dneminde lemmul hilafet
anlaynn oka ve ska vurgulanmas onun kendi siyas tavrndan olduu kadar tevars
ettii gelenein de bir gereidir. Zi69
ra 19. yzyln ortasna gelindiinde bata Hindistan olmak zere birok slm memleketi
gayrimslim hakimiyetine girmi; buralardaki mslmanlar Bat yaylmaclna ramen hl
mstakil ve nisbeten gl olan Osmanl devletinden yardm ve destek arayna girmilerdi.
Bu arayta "din kardelii" faktrnn yansra Osmanl sultanlarnn tadklar Halife
unvannn yardma muhta mslmanlara ynelik sorumluluunun ok nemli pay vardr.
Nitekim gerek Orta Asyadaki sultanlklarn gerek uzakdoudaki Endonezya ve Malezya
mslmanlarnn ve gerekse Hindistan mslmanlarnn Osmanl devletine bu kabil
mracaatlarnda Hilafette ve Halifenin sorumluluklarn kabulyle siyas konjonktrn msait
kld oranda yardm ve destek salanmaya allmtr. Sultan II. Ab-dulhamid'e intikal
eden mirasda bunlara ilaveten bir de Yeni Osmanllardn formle ettikleri "slamclk" siyas
dncesi vardr. Sultan II. Abdulhamid'in tahta kt artlar hatrlandnda kendisini
ncekilerden farkl olmaya zorlayan birok gerein bulunduu grlr. Geleneksel yap
"an ihtiyalarna" cevap veremedii gerekesiyle Tanzimata bavurulmu ancak bu da
sonu vermemitir. Bunun konumuza yansmas u ekildedir: ok zlenen "ttihad- anasr"
gereklememi, aksine "anasr- muhtelife" birbirlerini boazlamaya balamlarda-. Bu
durumda zaten savalar, kaybedilen topraklar ve gler yznden deien nfus yapsnda
hristiyanlarn azalmas, tabii olarak mslman nfusu n plana karm ve devletin bunlara
yaslanmas gerektii gereini ortaya karmtr. Bu mnda hedef kitle mslmanlar olunca
din (slm) muhtevalar tayan siyas sylemin younlamas sadece i dinamikler asndan
bile tabii bir gelime olmutur. Bylece gelinen nokta 1876'da iln edilen Kanun- Esa70
sfde resmen ifadesini bularak "slm" devletin resm dini olmu (madde XI), Sultan da "zat-
hazret-i Padiah has-bel hilafe din-i slm'n hmisi ve bilcmle teba-i Osmani-yenin
hkmdar ve Padiah" eklinde tavsif edilmitir (madde III). Dikkat edilirse padiahn

hilafet sebebiyle slm dininin hmisi olduu ifadesi konumuzu en ok ilgilendiren husustur.
Zira slm dini sadece Osmanl snrlar ierisine mnhasr bir vaka deil, yeryznn birok
kesine dalm milyonlarca mslmann ortak inancdr. Dolaysyla himaye anlay bu
ifadenin sadece lafzyla bile yeryznn mslmanlarla mukim kelerine kadar
uzanmaktadr ki, bu madde lemmul hilafet kavramnn Osmanllarca nasl
deerlendirildiini gstermesi bakmndan ok nemlidir.
te Sultan II. Abdulhamid'in izledii siyasette anahtar konumda olan Hilafet kurumunu nasl
anladna ve kendi halifeliini nasl deerlendirdiine de byle bir arka plann nda
bakmak gerekir. Bu konuda elimizdeki en arpc veriler arasnda II. Abdulhamid'in hilafet
iddiasnda bulunan Fas Sultanna 1876'da yazd mektup ile eyhulislm'n Fas Reisululemasna yazd mektup dikkat eker: "Bir muktezy irade-i ilahiyye'ye ve mei-yet-i
Rabbanyye'ye ehl-i hail akd olan ulema-i lm ve vzera ve umeray-i asker-i slm ve
kaffe-i havas avamn ala vechil-kemmal vel-kabuli't-tm hsn-i biatleri ile bey-nel-enm ila-i
kelimetullaha makrun olarak futuhat- ke-sireye muvaffak olan b v ecdadm hulefa-i
i'zamdan irsen calis-i krsi-i hilafet-i kbra ve erike-piray- imamet-i uzma aldm."
eyhulislm'n mektubunda ise, "Emir'l-m'minin alel-tlak vais-i hilafet-i kbra bilistihkak" denilmektedir.
Bunlardan karlacak sonu udur; Sultan H. Abdul71
hamid kendi hilafetinin meruluunu 4 temele dayandrmaktadr:
1) lh iradenin byle tecellisi
2) Ecdadndan tevars etmek
3) Siyas ve asker g sahibi olarak ftuhatta bulunmak
4) Ulema, devlet adamlar, askerler ve halkn tasvip ve biati ile.
Ayn ekilde Osmanl devletinin resm Salnamelerinde de bu anlay devaml ifade edilmitir.
Grld gibi klasik teorideki "Kureylilik" artndan bir bahis bulunmamaktadr. Zira
Osmanl anlaynda bu art Hulefa-i Rai-dn dnemine mnhasr olarak telkki edilmi ve
en son Cevdet Paa da olmak zere, "Bu asrda krre-i arz zerinde din-i slm'n hamisi olan
yalnz bir devlet-i slmi-ye kalmtr. Binaenaleyh hanedan- Osmanf nin hilafetleri meru
olarak muhalefet edenlerin asi ve bai olduuna phe yoktur", eklindeki izahlarla Osmanl
hilafetinin meruluu savunulmutur.
Bu erevede, Sultan II. Abdulhamid kendi halifelii hakknda son derece hassas davranm
ve bu konuda en kk bir tartmaya dahi iddetli kar kmtr. Nitekim kendi saltanat
dneminde nesebi Kureyle dayanmad gerekesiyle halifeliinin meru olmadn iddia
eden baz Avrupal ve Araplarn propagandalarna ayn yolla cevap verdirtmi ve slm
leminde gerek halife olarak saygnln arttrmak iin tasavvuf ve tarikatlerin imknndan,
ulema ve eyhlerin nfuzundan faydalanld gibi birok risaleler, bildiriler ve brorler
datlmtr. Ayn ey gazete ve mecmualar yoluyla da yaplmtr. te yandan resm ve zel
yazmalarda, basnda, devlet trenle72
rinde ve kabul merasimlerinde Padiah ve Sultan gibi unvanlardan ziyade Emirl-Mminin ve
Halife unvanlar kullanlmtr. Sultan Abdulhamid'in bu konu zerinde bu kadar hassas
davranmasnn nedenini anlamak zor deildir. Zira hilafet btn slm leminde saygnl
olan bir unvan olduu kadar gerektiinde ierideki ve dardaki milyonlarca insan belirli
hedefler iin harekete geirebilmesi mmkn ve muhtemel bir kurumdur. Bunu II.
Abdulhamid'in "Halifenin bir sz btn mslmanlan harekete geirmeye kfidir", "Halifeye
hizmet etmek btn mslmanlara hizmet etmektir" gibi szlerinden anlamak mmkndr.
Tabiatyla bylesine nemli bir kurumun nfuzunu krmak isteyenler de mevcuttu. Nitekim,
zellikle ilikilerin souduu ve gerginletii dnemlerde ngilizlerin bu alanda ok faal
olduklan grlr. Bir alternatif halife aday olarak ortaya kan olmasa da ngilizlerin

periyodik olarak gndeme getirdikleri ve basn yoluyla youn olarak tartmaya atklar ey,
Osmanh hilafetinin meru olmad hilafetin Kurey soyundan birisine (muhtemelen erif
ailesine) ait olduu iddialardr. Bu iddialar Osmanl mparatorluu dahilinde veya dardaki
mslmanlar arasnda ciddi bir yank uyandrmad, ancak Sultan Abdulha-mid'i hi rahat
brakmad. II. Abdulhamid'e gre "ngilizlerin niyeti hilafeti stanbul'dan Cidde veya Msr'da
bir yere nakletmek ve hilafeti kendi mahiyetinde bir alan ittihaz ederekten cmle m'mini
istedii gibi tasarruf etmektir" (YEE 9-2638-72 Hocaolu 126). Bu kabil kanaatler ngilizlerin
Araplar arasndaki faaliyetleri ve akabinde de Msr' igal etmeleri ile iyice kuvvetlendi,
ingilizler asndan ise "Kurey art" Osmanl hilafetinin yumuak karn idi ve bu husus
gerektiinde kullanlabilecek bir kart ola73
rak daima el altnda bulundurulmab idi. Nitekim Araplar ve Osmanl Devleti ile olan
ilikilerinde bu noktay hi ihmal etmemiler ve daima gznnde bulundurmulardr. Sultan
II. bdulhamid'in slamclk siyasetinde tebarz eden bir dier nemli zellik, dinin (slm'n)
devlet ve millet hayatnda ve siyas alanda grd veya grmesinin hedeflendii ilevlerdir.
II. bdulhamid'in samimi bir m'min ve inancnn gereklerini (ibadet-muamelat) yerine
getirmeye alan bir mslman olduu herkese bilinen bir husustur. slm devletin resm
dinidir. Bu Sultan'm gznde unu ifade eder. "Osmanl mparatorluunu oluturan milletleri
bir ailenin fertleri gibi birbirine yaklatran ey iman birliidir. Bu sebeple hereyden ziyade
herkesin mslman olduu vurgulanmaldr." Bu nemlidir zira "devletin sosyal bnyesi ve
politikasnn esas din zerine kurulmutur." Ve din, milletin devam iin sahip olmas gereken
unsurlardan birisi olduu gibi, Devlet-i Aliyye'nin devam ve bekas [da] slmiyetle kaimdir."
Bu balomdan hassas bir konu olan ve ciddi anlamazlklara gtrmesi muhtemel milliyet
meselesine pek dokunulmamah, bunu yerine msl- . inanlarn karde olduklar
belirtilmelidir.
Mslmanlarda ise, iman ve halife ak en baka gelmeli, zihinlere din, devlet ve vatan sevgisi
tamamiyle yerletirilmelidir. .
Bu erevede II. Abdulhamid devrinde gerek devletin kimliinde gerekse toplumsal hayatta
hissedilir derecede bir "dinlleme* gzlenmektedir. Din kurum ve kurululara salanan
imknlar arttrlm, din adamlarnn iyi yetitirilmeleri ynnde alnan tedbirlerin yansra,
bunlarn gelir seviyeleri ykseltilmi ve eitli vesilelerle taltif
74
edilmiler, aylarda medrese talebeleri her trl masraflar karlanmak zere Anadolu'ya
gnderilerek halkn aydnlatlmas dnlm, "doru ve gvenilir" bilgiler ihtiva eden din
yaymlarda art grlm, cami, tekke, medrese gibi yaplarn bakm ve onarm ilerine itina
gsterilmi; namaz, oru gibi ibadetler tevik edilmi, memurlarn mesai ve askerlerin eitim
dzeninin namaz vakitlerine imkn verecek ekilde dzenlenmesine gayret edilmitir. te
yandan zellikle, stanbul'da, meskun mahallerde meyhane almas ve iki sat yasakland
gibi, mslmanlarn Galata ve Beyolu blgesindeki meyhanelere girmeleri de engellenmitir.
Ayn ekilde gzel ahlkla ilgili bir dizi tedbire bavurularak halkn haramlardan kanmalar
tevik edilmi, aylarda daha youn olrr.k zere din ve edebe aykr her trl davranlarn
kontrol edilmesi ynnde zabtalar grevlendirilmitir.
Buna bal olarak, toplum iinde, zellikle kadnlarn kyafetlerine ynelik dzenlemeler
yaplm ve onlarn islm eriatine ve geleneine uygun biimde tesettrlerine riayet etmeleri,
vcutlarn belirtecek derecede dar ve ince giyinmemeleri istenmitir. (II. Abdulhamid
dneminde arafn yasaklanp bunun yerine kaln yamak ve feracelerin tevik edildiini de
belirtelim). Keza umuma ak yerlerde iret ve elenceler yasakland gibi edebe aykr her
trl temsil ve tiyatro oyunlarnn sergilenmesine de msaade edilmemitir. (slmiyet'in eref
ve haysiyetine halel getirmemek iin benzer teebbsler yurtdnda da yaplm ve Amerika,
ngiltere, Fransa, talya'da konular slm tarihinden olan baz temsil, tiyatro ve operetlere

"hissiyat- millye ve dinyeyi rencide ediyor" gerekesiyle diplomatik kanallardan,


mdahalede bulunulmu ve byk ounlukla bunlar durdurulmutur. Bu gibi mdaha75
lelerin mslmanlar arasnda sevinle karland ve Osmanl devletinin prestijini arttrd
Hindistan msl-manlarndan gelen tebrik ve teekkr mektuplarndan anlalmaktadr.)
Btn bunlar u gayeye yneliktir: "Devlet-i Aliyye'nin medar- bekas din-i mbin-i
slmiyet olmakla icabna itina" ve "ahali-i slmiye'nin eriat-i Muhammediye'nin kaf-fe-i
ahkam- celilesine riayet-i kmilesi* mutlaka gereklidir. phesiz yukardaki uygulamalar ve
dzenlemelerin bir ksm zellikle toplumsal hayat ve genel ahlkla ilgili olanlar, Osmanl
devletinde daha nceki yllarda da car olan konulardr. Ancak Sultan Abdulhamid dneminde
bunlarn tekrar gndeme gelmesi ve zerinde srarla durulmasnn dikkat eken bir baka
yn var; Tanzimat ve bunu izleyen Islahat Ferman uyarnca devletin tebs arasnda din
farklln gzetmemesi sonucu devlet kad-rolarndaki gayrimslimlerin saysnda bir art
gzlendii gibi; Tanzimat'la birlikte gelien baz memur ve aydnlarn batl gibi davranma
kompleksleri yznden, devletin slm kimliinde zaaflar belirmeye balam, buna bal
olarak da devlet ve milletin aras soumaya balamt. Bu bakmdan II. Abdulhamid devrinde
bir taraftan gerek devlet hayatnda gerekse toplumsal hayatta ciddi bir dinleme tevik
edilirken, samimi bir mslman olan tek otoritenin din inanlarn yaama ve yaatma
kaygsnn yansra halife ve sultan olmas hasebiyle devletin bekas iin devlet ve milleti
tekrar yaknlatrma, mterek deerler etrafnda buluturma arzusu da yatar. Nitekim daha
nce de belirtildii zere halkla yakn ilikiler ierisinde grev yapan sorumlu devlet
memurlarnn slm konularda ve ibadetlerinde, baka zaman olmasalar bile, daha hassas ve
dikkatli davranmalar istenmitir. Bunun76
la birlikte din (slm), devlet grevi yapmada yegne belirleyici unsur deildir. Liyakat ve
sadakat olduktan sonra gayrimslimler de devlet mekanizmasnda zellikle hariciyede grev
yapabilmilerdir.
Sultan II. Abdulhamid dneminde hedeflenen din, devlet ve hilafet anlaynn topluma
yerletirilmesi ksa vadede yukardaki pratik tedbirlerle desteklenirken uzun vadede ve kkl
olarak eitimle mmkn grlmtr. Bu cmleden devletin eitime bak ve eitim
kurumlarndan beklentileri yine II. Abdulhamid'in muhtelif irade ve muhtralarndan aka
grlmektedir. Sultan zellikle mevcut sistemi, retmenlerin seviyelerini, okullardaki
mfredatn muhtevasn beenmemekte ve bunlar gayri mslim okullarla kyaslad zaman
aradaki farka ok ierlemektedir. Ona gre, devletin bekas okullarda dindar ve gayretli
genlerin yetimesine baldr. "Ne yazk ki, mekteplerimizin programlar yetitirdikleri
rencilerin zihinlerine din, devlet ve vatan sevgisini tamamiyle yer-letiremiyor.
Dmanlarmzn aldatc, kkrtc dncelerini ayrmaya gleri yetmiyor." "Okullarda
yeterli derecede din dersleri verilemedii iin buralardan yetienler inanlarn dahi gerei
gibi koruyamamaktadrlar." Buna mukabil memleketin her tarafnda alan ve Avrupa
lkelerinden salanan destek ve imknlarla ok iyi eitim veren gayrimslim okullarnda
eitim ok kaliteli ve Hristiyan inanc zerine yaplmaktadr. Mslmanlar ise daha ok
yabanc dil hevesiyle ocuklarn buralara gndermek-teler ve tabiatyla bu okullara devam
eden mslman ocuklar slm bilgi, adet ve geleneklerinden uzak Hristiyan usulleri ile
yetimekte, bu ise Osmanl devleti ve ms-lmanlarn gelecei iin tehlike arzetmektedir. Bu
kabil tehlikelerin nne gemek iin ana hatlaryla bir taraftan
77
msman okullarnn imkn ve kapasiteleri arttnlmaya allm, kaliteli ve mtedeyyin
retmenlerin grev almalar tevik edilmi, bylece yabanc okularna olan talep azaltlmak
istenmitir. Dier taraftan her seviyedeki okullar n mfredatlarnda din derslerine arlk
verilerek dinini hilen ve rendiini tatbik eden insanlar yetitirmek hedeflenmitir.

Bu tedbirler zellikle nfus yaps kark olan vilayetlerde ok daha fazla dikkat ekmektedir.
Buna bal olarak gayri mslim okullarda msman rencilere ynelik misyoner faaliyetleri
zerinde nemle durulmu, zaman zaman teftiler yaplarak bu eit faaliyetler nlenmeye
allmtr. Keza bu eit mahallerde bulunan idarecilerin, bata kendileri rnek olmak zere
msman halk ocuklarn gayrimslim okullara gndermemeleri iin tevik etmeleri
istenmitir.
Btn bunlardan kartlacak sonular yledir: Halkn dinini ve kltrn renmesi Halife
ve Sultann sorumluluklarndan birisidir. Bunun iin en nemli mekanlar okullardr. Okullarda
gerei gibi dinlerini renen talebeler belli bir uur ierisinde yetieceklerdir. Bu uur
tabiatyla kaynan dinden olan ve ayn zamanda din bir vecibe olan devlet ve millete
ballk ve sevgi ile halife ve sultana sadakat ve itaati gerektirecektir. Byle yetien insanlar
ise hem halka bu yolda rehberlik edecekler hem de lkenin gelecei iin tehlike
arzetmeyeceklerdir.
II. Abdulhamid'in kendi tebaasndan olan Araplar ve Araplarla mukim vilayetlere bak ve
uygulad politikalar da konumuz asndan nemlidir. yle ki, tahta kndan sonraki ok
ksa bir dnem ierisinde Osmanl devleti byk ounluu Balkanlarda alan, yaklak 6
milyon
78
nfus ve 232.000 km1 topra kaybetti. Bu durum ilk etapta hem kaybedilen deerlerin
tazmini hem de geri kalanlarn daha iyi muhafaza edilebilmeleri zorunluluunu ortaya
karyordu. Ancak 93 Harbi felaketinin etkileri sadece Balkanlar ve Anadolu'yla snrl
kalmam Araplar arasnda da kendisini hissettirmi ve devletin gelecei hakknda Arapkir'in
gven zaafna ve endieye dmelerine sebep olmutu. yle ki, savan hemen akabinde
Suriye ileri gelenleri toplanmlar ve eer Osmanl devleti yklrsa Arap topraklarnn
durumunun ne olacam tartmlard. Keza, Hicaz'da Osmanl devletinin artk Rus nfuzu
altna girecei sylentileri yaylyor ve Araplarn devlete sadakati zedeleniyordu.
Sava sonrasnda karlalan bu yeni durumda eldeki nfusun byk ounluu
mslmanlardan mteekkil olduundan ve yeni siyasette de slm, devletin varl iin en
temel faktr olarak ortaya ktndan, tabiatyla Araplarn sadakatini ve devlete balln
kuvvetlendirmek iin en nemli vurgu, slm zerinde olacakt.
Nitekim Sultan Abdulhamid'in saltanat boyunca, din kardelii ve slm dayanmas gibi
temalar sk sk n plana kmtr. Bu erevede nce Araplarla dier msman unsurlar
(zellikle Trkler) arasnda var olan problemlerin tesbiti yoluna gidilmi ve bunlarn
halledilmele-riyle durumun tekrar dzeltilebilecei dnlmtr.
Mesel Cevdet Paa, Abdulhamid'in istei zerine hazrlad bir raporda, '1517'den beri
uygulanan sevgi, sayg ve kardelik zerine kurulu politikalar yznden Araplar devlete
daima bal olagelmilerdi, diye yazyordu.
Paa'ya gre, daha sonraki yllarda bu ilkeler ihmal edilmi ve sergilenen yanl tavrlar
yznden Araplarla79
Trkler'in aras soumutur. Halbuki Arapla'a, eskiden olduu gibi, muamele yaplrsa durum
tekrar dzeltilebilirdi. Gerekten de Sultan II. Abdulhamid'in Araplara ynelik politikalarnda
bu anlayn hakim olduu hep grlecektir. Bu dnemde bir yandan devletin ve toplumsal
hayatn genel karakterinde ngrlen "dinleme'ye paralel olarak Arap topraklarnda da din
muhteval faaliyetlere arlk verilmi, dier yandan Araplarn devletin idar mekanizmasna
daha aktif ve daha youn ekilde katlmalar salanmaya allmtr.
Birok Arap danman, ktip ve memur tayininin yan-sra, zzet Paa gibi st dzey
brokratlar da greve getirilmitir. Keza aslen Kafkasyal olmakla birlikte, Arapla-m olan
Tunuslu Hayreddin Paa'y da belirtebiliriz. Bylece Araplar* tanyan, onlarn meraklarn

bilen ve beklentilerini paylaan kadrolar rehberliinde, Araplar'a kar stanbul'un tavr daha
gereki olabilmitir.
Buna bal olarak, Arap vilayetlerindeki yatrmlarda (bata, ziraat, haberleme, su, yol ve
demiryolu olmak zere II. Abdulhamid dneminde yaplan demiryolunun %47'si Suriye ve
Hicaz blgesindedir) bir art olduu gibi zellikle eitim alannda ciddi bir ilerleme
kaydedilmitir.
Keza Badad, am ve Beyrut gibi merkezi ehirlerde ok sayda eitim kurumlan ve meslek
okullar alm, buralardan mezun olan kabiliyetli genler stanbul'da bata Mlkiye olmak
zere yksek retime alnarak, devletin ihtiyac olan kadrolar yetitirilmitir.
II. Abdulhamid'in Araplar* devletle btnletirme abalarnda deerlendirdii bir baka
imkn da Arap erafnn kazanlmas ve bunlarn nfuzuyla halk ynlendirme gayretleridir.
Bu erevede stanbul'a davet edilen baz
80
ulema ve eyhlerin yansra, vilayetlerde bulunan erafn sarayla dorudan temasna izin
verilmi, eitli hediye, nian ve taltiflerle sadakatleri salanmaya allmtr.
Bunlar arasnda en nde gelenler ve II. Abdulhamid'in bizzat yannda bulundurup ayn
zamanda danman olarak zaman zaman Araplarla ilgili politikalarda grlerine bavurduu
kimseler, eyh Muhammed Zafir, eyh Ebul-Huda, Ahmed Esad Efendi ve Seyyid Fazl
Paa'dr. Bu isimlerden ilk ikisi tarikat eyhi olup, Arap vilayetlerinde, yaygn tekkeleri ve
mridleri ile geni nfuza sahiptiler. Dier ikisi ise, Hicaz blgesi erafndan olup zaman
zaman zel grevli olarak Arap vilayetlerine gnderilmiler ve Sultan'n temsilciliini
stlenmilerdir.
Btn bunlar blge insanlarnn ihtiyalarna daha gereki cevap verebilme arzusunun
yansra, Araplarn gnllerini kazanmaya matuftur. Bylece devletin mevcudiyeti, bu
insanlarn saltanat ve hilafete ball salam-laacak ve ok korkulan ayrlk akmlarn
Araplar arasnda yaylmasnn nne geilecektir. Tabiatyla, bu gayeye hizmet eden birok
dier mekanizmalar da vardr. Sz gelimi basn, szl propaganda, Arap vilayetlerinin idar
sisteminde tedrici olarak grlen merkezletirme, tayin edilen grevlilerin hususiyetleri vb.
Ancak bu vetire ierisinde Sultan II. Abdulhamid'in iini zorlatran engeller de yok deildi.
Bir kere Araplar din ve kltrel adan bir btnlk ierisinde deillerdi. Buna bal olarak
ok farkl sosyal, ekonomik, din ve siyas beklentiler mevcut olduu gibi bunlara ayn anda
cevap verebilmekte eitli zorluklarla karlalmakta idi. Keza, szkonusu faaliyetlerin
uygulanmas byk lde mal durumlarla ilgili olduu iin, devlet, belini bken ma81
l skntdan bir trl kurtulamyordu.
Bunlara ilveten, blgede, karlar olan Avrupa devletlerinin Araplar arasndaki siyas ve
ekonomik faaliyetleri ile ncelikle Ba$ eitimi alm Arap aydnlar ve Hristiyan Araplar
arasnda gelien yeni ve belli lde ayrlk dncelerin dierlerine olan tesirleri, II.
Abdulhamid'in salamaya alt devlet ve millet btnlne ksmen de olsa zarar
veriyordu. Abdulhamid dnemi s- 5 lmclk politikasnn en ok yank uyandran ve
zerinde durulan cephesi da'dnk olandr. Bu cephede dikkat e-ken iki yn ise, a)
Hariteki mslmanlara ynelik mesaj- > lar ve faaliyetler ile o mslmanlarn arasnda
gelien din ve siyas akmlar, b) Buradan hareketle mslman lkeleri smrgeleri altnda
tutan Avrupa devletlerine kar II. Abdulhamid'in bu adan yaklam ve tavrdr.
Bilindii gibi Sultan II. Abdulhamid'in ehzadelik gnleri, tedrici olarak Bat hakimiyetine
girmekte olan dier mslman lkelerin yneticileri ve aydnlarnn (ki bunlardan bir ksm
bizzat stanbul'a gelerek veya snarak) Osmanl Devleti'nden adeta yalvarrcasna yardm
talep ettikleri, Osmanl basnn bunlara sahip karak slm lkelerindeki trajik gelimeleri
hemen her nshalarnda n plana kardklar bir youn dneme rastgelmiti. Bu tr
gereklerin daha o zaman II. Abdulhamid'i derinden etkiledii, dindalarnn skntsn ve

bireyler yaplmas gerektiini hissettii fakat pek fazla birey yaplamamasna da son derece
zld bilinmektedir.
Saltanata getikten sonra bu duygular deimemi, ancak bu defa meselelere bir devlet adam
gerekilii ile ve ciddiyetiyle eilmeye almtr. Ortada bulunan tablo hi de i ac
deildir. Gerek mnda bamsz tek ms82
lman devlet Osmanl Devleti'dir ve onun da durumu ortadadr. Ancak hereye ramen
Osmanl Devleti dier mslmanlar iin yegane mid kapsdr. Bu bakmdan ncelikle
Osmanl Devletinin derlenip toparlanmas, ayn zamanda btn slm leminin kurtuluu iin
de elzemdir. O halde yeryzndeki mslmanlar kendilerinin iinde bulunduklar tm
olumsuzluklara ramen niha noktada ayn zamanda kendi kurtulular iin ncelikle Osmanl
Devleti'nin tekrar glenmesine destek olmaldrlar. phesiz bu destek Batllarn zan ve
hatta iddia ettikleri gibi saldrgan bir amaca ynelik destek olmayp, Hilafetin manev
emsiyesi altnda toplanarak, Osmanl Devletine ayn ve nakd yardm yapmann yansra, en
az bunun kadar nemli olan siyas kamuoyu oluturmak ve bal bulunduklar Batl lkenin
Osmanl Devletine ynelik poli-tikalanra tesir etmeye almak eklinde olmaldr. Nitekim II.
Abdulhamid dneminde dier mslmanlarla olan ilikilere baktmz zaman bu anlayn
ana hatlaryla daima geerli olduunu ve onlara ynelik btn faaliyetlerde bu gayenin
gdldn grrz. Bu erevede Osmanl Devletinin dier mslmanlara ynelik
politikalarnda deerlendirdii imkn ve vastalar arasnda Hac mevsiminde mukaddes
topraklarda toplanlmas, muhtelif memleketlerde bulunan Osmanl konsoloslarnn
faaliyetleri, stanbul'da veya baka yerlerde baslan kitap, dergi, gazete ve risalelerin her tarafa
datlmas, tasavvuf ve ta-rikatler ile ulema ve eyhlerin slm alemindeki nfuzlarndan
yararlanmak en bata gelenler ve en etkili olanlardr. Bu konuda yaplm son aratrmalar
gstermitir ki, ne sistematik bir ekilde gizli ajanlarn gnderilmesi sz-konusudur ne de
iddia edildii gibi slm memleketlerinde askeri amal tekilatlanmalar organize etmek gibi
bir a83
ok speklasyonun yapld, Osmanl Devletinin Hindistan'a ynelik yufrl?*?'""' ve
buradaki mslmanlarla ili-kerinin mahiyetini deerlendirirsek bu gerei aka grrz.
yle ki II. Abdulhamid dneminde Hindistan faktr Osmanl Devleti'nin zellikle ngiltere
ile olan ilikilerinde olumlu ve olumsuzluk derecelerine gre nem kazanm ve tartma
konusu yaplmtr. ki lke arasndaki ilikilerin gergin olduu dnemlerde ngilizler,
Osmanl Devleti'nin slamclk siyasetinin bir gerei olarak Hindistan'da ingilig hakimiyetine
kar ayaklanmalar karmaya alt yolunda iddialar ortaya atmlardr. Buna ramen
ngiliz hkmetlerinin defalarca yaptklar soruturmalar neticesinde ne byle birey
dorulanabilmi, ne de bu amal bir tekilat ortaya ckartlabilmitir.
HinHitttyn mslmanlan arasnda gzlemlenen Osmanl faaliyetleri daha ok Osmanl Devleti
iin yardm kampanyalan dzenlemek veya Sultan-Halife'nin din nfuz ve prestijini arttrarak
ngiltere'ye mesaj vermeye yneliktir. Gerekten de her iki gayeye ynelik ok sayda
teebbsn varl ve bunlarda da baarlar elde edildii, nihayet II. Abdulhamid'in adnn
Hindistan'n en cra kelerine kadar yayld bir gerektir. Ayn ekilde Hindistan
mslmanlan daha 1877-1878'de patlak veren 93 Harbi'n-den itibaren her vesileyle ingiliz
Hkmetine bask yaparak ngiltere'nin Osmanl Devleti ile olan ilikilerinde olumlu tavr
sergilemesini temine almlardr.
Abdulhamid dneminde Osmanl Devleti'nin ran'a olan yaklam ve her iki lke arasnda
slm ortak paydas etrafnda gelien ilikiler de konumuz asndan nemlidir, nceki yllarda
mezhep farkllnn iki lke arasndaki ilikilerde olumsuz bir faktr olduu bilinmektedir.
Ancak,
84

lft^ylizyn ikinci yarlidffiritibaren'her iki lkenin de - Rus tehditlerine maruz kalmas, buna
mukabil gvenebilecekleri bir mttefikten mahrum bulunmalar mezhep farkll gereine
ramen yaknlamay ihtiya haline getirmitir. Buna bal olarak nce st seviyedeki
diplomatik ilikilerde mslmanlarm yaknlamalarnn ve ibirliini gelitirmelerinin nemi
zerinde durulmaya, arkasndan da karlkl olarak birbirlerini rencide edici resm tavr ve
davranlardan kanarak veya birbirlerince kutsal kabul edilen baz trbe, cami vb. yerlere
zel itina gstererek iyi niyetler sergilenmeye baland. Bu kabil jestler arasnda karlkl
kutlamalar, yaymlanan resm bildiriler, hediye-lemeler, taltifler ve yaplan dualar
sralanabilir. Bu tr iyi niyet gsterileri ok gemeden etkisini hissettirmi ve iki lke arasnda
en st dzeyde "ittihad- slm'n zaruretinden ve Mslmanlara olacak faydalarndan
bahsedilmeye balanmtr. Ancak bir trl son adm atilamam ve bir ittifak
salanamamtr. Geri Osmanl Devleti byle bir teebbste bulunduu ve Osmanl Devleti,
ran ve Rusya arasnda bir savunma antlamas imzalanmasna alt rivayetleri dolam
ancak byle birey gereklememiti. Buna mukabil, karlkl iyi niyet gsterileri ve dostluk
temennileri devam etmitir. Nitekim ah Muzafferuddin'in stanbul'a yapt ziyaret de
bunlardan birisidir. Sultan II. Abdulhamid'in ran ile ilikilerinde hedefledii niha noktann
ok fazla iyimser olduu dikkat eker. Zira onun beklentisi "Almanya'da olduu gibi
ranlerin hkmdarlar yine ran'da icra-y hkmetle, askerin kumandas makam- Hilafette
olarak bir ittihad vcuda getirilmesi" ynndedir.
II. Abdulhamid'in ii lemine dnk tavr ise nl Ce-maledin Afgan ile birlikte yapmay
tasarladklar bir almada aka grlr. Cevdet Paa'nn tavsiyesi ile Ce85
maleddin Afgan stanbul'a devredilmi ve kendisineii-Snn yaknlamasnn mslmanlara
salayaca faydalar sralandktan sonra Padiahn samimi dilekleri olarak mezhep
ihtilaflarnn kaldrlarak ittifak ve ttihad- slm'n gerekletirilmesi yolunda mesaisi
istenmitir. Bunun zerine Afgan hummal bir faaliyete girerek, slm I
alemindeki
yzlerce nfuz sahibi ii ulemaya bu minval zere mektuplar yazdrtm ve Padiah'a byk
bir umud vermitir. Her ne kadar (daha sonra) Sultan Abdulha-mid'in Afgan ile aras
souklam ise de bu tr almalarn varl Padiahn dncelerini anlamada nemlidirler.
Buna mukabil II. Abdulhamid'in Osmanl Devleti dahilindeki iilere yaklam ise ranla
szkonusu olandan biraz farkldr. inden daima onlarn Snn elmalarn arzu etmi, bunu
gerekletirebilmek iin eitim ve kltrle ilgili birtakm tedbirler alm, ancak ii
vatandalarn rencide etmemek iin bunlarn dikkatli ve gizli olarak uygulanmasn temine
almtr. II. Abdulhamid'in kendi vatandalar arasnda byle bir mslman mezheb birlii
araynda olmasnn sebebi, devletin temel ta olan mslman unsurlarn d tesirlere kapal
ve salam bir btnlk ierisinde olmalarn istemesindendir. Zira, Osmanl iil^ri zaman
zaman ran'n tesiri altnda kalmlar ve ztllikle Osmanh-ran gerginliklerinde mesele
olmulardr. Bunun yansra, Osmanl Hilafetine kar kan ve bunun meru olmadn iddia
eden gruplar, iilerin hilafet telakkileri ok farkl olduu iin onlar arasnda daha etkili
olabiliyorlard.
Orta Asya ve Uzak Doudaki mslmanlara ynelik almalara gelince; Sultan Abdulhamid
dneminde zerinde en ok durulan hususlar gonel olarak; dnyada, halifenin ynetiminde,
mstakil ve gl bir mslman dev86
letin mevcudiyetini buralardaki mslmanlara duyurmak, bunlarn maruz kaldklar
adaletsizlikler karsnda ilgili devletler nezdinde mdahalelerde bulunmak, eitli vesilelerle
heyetler gndererek irtibatlar sklatrmak, slmiyet'i doru renip tatbik edebilmeleri iin
hocalar, din kitaplar vb. malzemeler gndermek eklindedir. Bu tr faaliyetler srasnda
zaman zaman Rusya ve Hollanda gibi devletler rahatszlk duymular ve mesel buralardan
hacca gidenlerin ykc fikirlerle geriye dndkleri iddialaryla baz tedbirler almlardr.

phesiz Osmanl Devletinin bu blgelere ynelik almalarnda karlat en byk engel,


aradaki mesafe idi. Buna ramen Hilafetin sorumluluunun bir paras olarak Orta Asya ve
Uzak Dou mslmanlarmm skntlar ile de ilgilenilmesinin gerei zerinde durulmu ve
zaman zaman bununla ilgili giriimlerde bulunulmutur. (Benzer giriimleri baka yerlerdeki
mslmanlar iin de szkonusudur.) Mesela Osmanl Devletinin Tiflis ehbenberine
(konsolosuna) gnderilen bir iradede "ahali-i slmiye'nin muhafaza-i hukuk ve emvali iin
Rusya hkmeti nezdinde teebbslerin tekrarnn istenmesi, bu tr ilerin yapageldiini
gsterdii gibi, Cava ehbenderi de mslman tccarlarn Hristiyan tccarlardan daha fazla
vergi demek zorunda olduklarndan dolay duyulan rahatszl Hollanda hkmeti nezdinde
dile getirmitir. Bu teebbsler karsnda szkonusu lkelerin duyduklar rahatszlklara
ramen II. Abdulhamid "dindalarmn hakl taleplerini kuvvetle mdafaa edeceim" demitir.
Burada dikkati eken bir baka gerek de Osmanl ehbenderlerinin bulunduklar lkede
sadece sembolik bir temsilci olmadklardr. Kaynaklardan anlaldna gre, byk bir ksm
bizzat II. Abdulhamid tarafndan seilen ehbenderler vazifeli olarak gnderil87
dikleri yerlerde normal mesailerinin yansra Hilafet ve devletin nfuz ve prestijinin yaylmas
iin de alyorlard. Hariciye nezaretindeki ehbender raporlar bunu aka gstermektedir.
Mesela Endonezya Adalarnda grevli Ali Galip Bey'in 1886 tarihli uzun raporu blgenin
coraf, ekonomik, din ve nfus yaplarn incelendikten sonra oralarda Hilafet siyasetiyle
ilgili yaplmas gereken almalar sralar ve kendi yapabildiklerinden rnekler verir. Benzer
raporlarn Hindistan, ran ve Orta Asya'nn muhtelif ehirlerinde grev yapan ehbenderlerden
de gelmi olduunu bu arada belirtmekte fayda vardr.
Sultan II. Abdulhamid, Avrupal devletler iin Mslman smrgelerinin ne kadar kymetli
olduunu bildii iin, kendisinin slm leminde ok byk bir etkiye sahip olduunu bu
devletlere kabul ettirmek istiyordu. yle anlalyor ki, bunun iin, baz araclar kullanarak
yanl veya mbalaal ayialar yaymak ve bilgiler aktarmak usullerini de denedi. Bu alanda
zellikle iki isim dikkat ekmektedir; saltanatnn balarnda stanbul'daki zbekler Tekkesi
eyhi Buharah Sleyman Efendi ve saltanatnn sonlarna doru mehur Macar arkiyat
Profesr Armi-nius Wambery. Bu iki ismin deli. Abdulhamidle irtibatlarnn olduu ve
Wambery'nin sk sk huzura alnp kendisiyle sohbet edildii bilinmektedir. Ancak Batl
lkelerin arivlerindeki belgeler eyh Sleyman Efendi ve Wam-bery'nin zellikle ngilizlerle
de yakn temas ierisinde olduklarn ve onlara Sultan'n slamclk siyaseti ile ilgili dehet
verici bilgiler aktardklarn da ortaya koymaktadrlar. Bu bilgilerin ou kere gerek d veya
abartlm olduu tesbit edilmitir. Fakat her iki isim de bu tr bilgileri ve uyarlar aktarrken
iki hususu daima vurgulamak ihtiyacn hissetmilerdir.
88
Bunlar, Abdulhamid'in mslmanlar arasnda ok etkili olduu ve onlar kolayca istedii
ynde harekete geirebilecei mesaj ile "Pan-slmizm tehlikesinin" nne gemek iin en
gvenli yolun Padiah ile iyi geinmek olduu eklindedir. Alt izilen bu iki hususun da,
Sultan II. Abdulhamid'in beklentilerine uygunluu hatrlanrsa Sul-tan'n olup bitenlerden
haberdar olduu hatta bazen ynlendirdii sonucu kartlabilir. Nitekim zaman zaman
ngilizler de bundan phe etmilerdir. (zellikle Wam-bery'nin iki tarafn da karlarna
hizmet ettii bilinmektedir.) te yandan Abdulhamid'in hilafeti, slm alemindeki nfuzu ve
etkisi konusunda, Avrupallarn yaklam genellikle zaman ierisinde siyas artlara gre
deimitir. Mesel ngiltere, Ortadou, Orta Asya ve Hindistan'a ynelik Rus tehditlerine
kar karna uygun bulduu zaman Osmanl Devleti ve hilafetinin Mslmanlar arasndaki
nfuzundan faydalanmak istemitir.
Ayn ey, in Mslmanlar arasnda Almanya iin de szkonusudur. Fakat dier zamanlarda
Avrupallarn tavr Osmanl hilafetini red etmek ve bunun meru olmadn savunmaktr.

Bunu yaparken arka plandaki dnce "iki ucu keskin bir bak olan hilafet siyasetinin gn
gelip kendi aleyhlerine de kullanlabilecei" ihtimaldir.
Sultan II. Abdulhamid dneminde ngiltere'nin hilafetten meded umduu en nemli hadise,
1878'de Ahmed Hulusi Efendi bakanlnda bir heyetin, Afganistan Emiri-ne, ngilizlerle
dost olmasn tavsiye etmek iin gnderilmesidir. Almanya ise 1900'de in'de gelien isyan
hareketine, Mslmanlarn katlmamasn tavsiye iin Abdulha-mid'den yardm istemi,
bunun zerine Mirliva Enver Bey bakanlnda bir heyet in'e gnderilmitir.
89
Ancak, her iki heyet, grevli gnderildikleri lkelerde sadece ngiltere ve Almanya'nn
beklentileri ile kendilerini snrlamayp, bizzat Sultan'dan aldklar direktiflerle ayn zamanda,
Osmanl Devleti ve hilafetin propagandasn yaparak oralardaki mslmanlarla irtibatn
gelimesi iin almalarda bulunmulardr.
slm leminde, potansiyel olarak mensup olunan dinin znde mevcut bulunan dayanma ve
hemhal olma anlay, gelien haberleme, ulam ve basnn imknlaryla kendisini daha rahat
ifade etmek imkn bulmu bylece daha nce ayr corafyalarda birbirlerinden bihaber
yaamakta olan mslmanlar, "bakalaryla" (Avrupallar) karlamann okuyla
"kendilerinden" haberdar olmak ve daha yakn irtibat kurmak gereini hissetmilerdir. Bu
gelime en youn olarak Osmanl tarihinde II. Abdulhamid dneminde yaanmtr. Deien
dnya ve Osmanl Devleti artlarnda, bu durumun deerlendirilmesinin, ncelikle
Osmanllar, buna bal olarak ta btn Mslmanlarn yararna olacan dnen
Abdulhamid, konu zerinde durmak gereini hissetmi ve bu alandaki faaliyetleri arttrmtr.
slm dnyasnda, 19. yzyln ikinci yarsnda younlaan bu vakann o zamanki kayda
deer tek mstakil mslman devlet olan Osmanl devleti etrafnda odaklamas hilafet
kurumu ve g dengesi itibariyle normaldi. Sultan II. Abdulhamid, szkonusu vakay, eitli
propogandalar ve faaliyetler ile yaygnlatrmaya alrken din motifler ve geleneksel
kurumlardan sk sk faydalanma yoluna gitmi, belli lde de baar salamtr. Ancak
karlalan uluslararas siyas zorluklar ve fikr glkler slamclk gayretlerinin umulduu
oranda mahhas sonulara ulamasna daima engel karmtr. Siyas mnda, biraz iyimser
olsa da, mid edilen ey, bir90
l?^?dayanma ierisnfeMSr slm leminin smrgeci devletlerin politikalarn'ciddi
olarak etkileyecei ve onlarn en azndan Osmanl Devletine daha olumlu bir tavr taknmak
zorunda kalacaklar hususu idi. II. Abdulhamid ve baz devlet adamlarnn ifadelerinde bu
beklenti hep var olmutur. Ne var ki, eldeki mevcut imknlarn tek bana ve yaln bir ekilde
bunu salamaya yetmeyecei de ortada idi. Dolaysyla byle bir kmazda olan Osmanllarn
yapabilecekleri en an ey, tehdid imalar ve "blf* idi. Bundan daha tesinin mmkn
olmadn zellikle Sultan ok iyi biliyor ve zel ifadelerinde i ekerek dile getiriyordu. Bu
bakmdan Sultan'm irade ve muhtralarnda grlen "halifenin bir sz btn slm lemini
ayaklandrmaya yeterdi" gibi baz sert ifadeler, 19. yzyl slm dnyas gereklerini
yanstmaktan ok, smrgeci devletlere kar "blF olarak anlalmaldr. Nitekim ok
sonralar Birinci Dnya Sava'nda Abdulhamid bunu aka itiraf edecektir.
Di^er taraftan Sultan II. Abdulhamid dneminde "slamclk siyaseti" ierisinde
deerlendirilebilecek snr tesi faaliyetlerin daha ok, Avrupal devletlerle belirli meseleler
zerinde bir anlamazlk veya gerginlik olduu zamanlarda gndeme gelmi olmas, bu eit
faaliyetlerden ounlukla siyas faydalarn gzetildiini gstermektedir. Mesel 93 Harbi'nin
hemen ncesinde ve akabinde younlaan snr tesi "slamclk" siyaseti 1880lerde durgunlam, 1890larda Ermeni ve Yunan hadiseleriyle tekrar gndeme gelmitir.
Btn bunlara kar Avrupa devletlerinin tavr ise tam bir netlik arzetmemektedir. ngiltere,
Fransa, Rusya ve Hollanda gibi devletlerin herbiri, "slamclk" siyasetine, Osmanl Devleti
ile olan ilikilerinin rengine gre yakla-

91
atlar, blySIyl ilikili 8sl^bldu#u zamanlS&ftrir-birlerine kar tevik ederlerken,
gerginlik zamanlarnda iddetle tepki gstererek Osmanllara bask yapmaya almlardr.
Almanya ise hemen hemen hi mslman smrgesinin olmamas itibariyle, bu siyasete
daima destek olarak kar salamak tow"*
Karlalan fikr zorluklar ise daha ok "slamclk" siyasetinin, devlet eliyle veya devlete
bal kadrolar tarafin-dan yrtlmesinden kaynaklanyordu. Bu haliyle tek merkezli ve
kontroll yrtlen almalar, bazen gelimelerin gerisinde kalyor, ama her zaman her
gruptan mstakil aydnlarn muhalefeti ile karlayordu. yle ki; II. Abdulhamid'e kar
olan ttihatlar, onun bu gayretlerinde samimi olmad ve byle bir siyasetin merkezi olacak
liyakat ve faziletten mahrum bulunduu ynndeki propo-gandalan ile slm leminde
phelere sebep olurlarken, baz ulema ve slama aydnlar ise, bdulhamid'in ynetim
biiminin bizzat takip edildii sylenen siyasete uymad ynndeki tenkidleri ile ekimser
kalyorlar ve destek vermiyorlard. Hal byle olunca alemmul bir siyasetin geliip
yerlemesi iin gerekli olan fikr derinlik ve dinamizm tam olarak salanamamtr. Buna
bal olarak geleneksel-likten kurtulunamam, slm dnyasnn iinde bulunduu siyas ve
entellektel kmazlara kar alemmul bir alternatifin fikr temeleri yeterince
geliememitir. Ayn ekilde, muhtelif slm memleketlerinde bamsz olarak ortaya kan
din-siyas fikir hareketleri ile bu adan bir irtibat tesis edilememi ve benzer hedeflere
ynelineme-mitir. Dolaysyla denilebilir ki, slm dnyasndaki bu kabil gelimeleri
ekillendiren ey, genelde tepki anlay olmu, siyas ve entellektel tecavzlere kar
savunma halet-i ruhiyesiyle ortaya klmtr.
92
Bununa birlikte, btn glklere ramen, H. Abdulhamid dneminde slm leminde bir
alemmul uurun uyand da inkr edilemez. Bu gerekte, Sultan II. Abdul-hamid'in gerek
kiilik olarak gerek bizzat gelimeleri ynlendiren kii olarak nemi aktr.
Nitekim, daha sonra Osmah idaresini ellerine alan t-tihadar, ksa sreli inkr ve nemsiz
grmelerin ardndan bu durumu itiraf etmek zorunda kalmlar ve onun siyasetinin mirasndan
faydalanma yoluna gitmilerdir.
Seilmi Bibliyografya
Sultan n. Abdulhamid ve Dnemi:
Babakanlk Osmanl Arivinde Mahfuz Osmanl devletinin resmi evraknn yamsra bkz,
Sultan II, Abdulhamid Han, Devlet ve Memleket Grlerim (nr. A. Alaattin etin-Ramazan
Yldz), stanbul 1976;
Abdulhamid Han'n Muhtralar, (nr. M. Hocaolu), stanbul 1976;
Siyasi Hatratm, stanbul 1987;
Tahsin Paa, bdulhamid'in Yldz Hatralar, stanbul,
1931;
Ahmed Mithat, ss-i Inkap, stanbul 1294-95;
Mahmut Celaleddin Paa, Mir'at-i Hakikat, (nr. . Mirolu),
stanbul 1983;
Ali Haydar Mithat, Mithat Paa, stanbul 1325;
AK Ekrem Bolayr'm Hatralar, (nr. M. K. zgl) stanbul
1991;
Sait Paa, Hatrat, stanbul 1328;
Kamil Paa, Hatrat, Konstantiniyye 1329;
Ziya akir, II. Sultan Hamid, ahsiyeti ve Hususiyetleri, stanbul 1943;
a.mlf, Sultan Hamid'in Son Gnleri, stanbul 1943;
93

Abdurrahman eref-Ahmed Refik, Sultan Abdulhamid-i Sa-ni'yeDair, stanbul 1337;

Aye Osmanolu, Babam Sultan Abdulhamid, stanbul 1984;


bnul Emin Atf Hseyin, Hatrat, Trk Tarih Kurumu, Yazmalar, 225;
M. K. nal, Son Sadrazamlar, stanbul, 1982, c. III; . H. Danimend, zahl Osmanh Tarihi
Kronolojisi, stanbul, 1961, c. IV;
C. Koak, //. Abdulhamid'in Miras, stanbul 1990; Davison, R. Reform in the Ottoman
Empire, Princeton 1963; Osman Ergin, Trk Maarif Tarihi, stanbul 1945; kr Haniolu,
Bir Siyasal rgt Olarak Osmanl ttihad ve Terakki Cemiyeti ve Jn Trklk, stanbul 1986;
E. Z. Karal, Osmanl Tarihi, VIII, Ankara 1986;
B. Kodaman, Abdulhamid Devri Eitim Sistemi, stanbul 1980;
Sultan U. Abdulhamid'in Dou Anadolu Politikas, Ankara 1987;
O. Koloh, Abdulhamid Gerei, stanbul 1987;
Abdulhamid ve Masonlar, stanbul 1991;
Y. T. Kurat, Henry Layard'm istanbul Elilii, Ankara 1968;
C. Kk, Osmanl Diplomasisinde Ermeni Meselesinin Ortaya ks, stanbul 1984;
. Mardin, Jn Trklerin Siyasi Fikirleri, stanbul 1983; . Meri, Cevdet Paann Cemiyet ve
Devlet Grs, stanbul 1979;
. Ortayl, Osmanh mparatorluunda Alman Nfuzu, stanbul 1983;mparatorluun En Uzun Yzyl, stanbul 1983;
A. Bedeve Kuran, Osmanl mparatorluunda Trkiye Cumhuriyetinde nklap Hareketleri,
stanbul, ty;
M. K. ke, Vambery'nin Gizli Raporlarnda kinci Abdulhamid ve Dnemi, stanbul 1983;
E. Pears, Forty Years in Costantinopole, London 1916;
S. Shaw-E. K Shaw, History of the Ottoman Empire and Modern Turkey l-ll, Cambridge
1985;
94
A. F. Trkgeldi, Mesail-i Mhimme-i Siyasiyye, (nr. B. S. Baykal) Ankara 1987;
lim Kltr Sanat Vakti, II. Abdulhamid ve Dnemi, Sempozyum Bildirileri, stanbul 1992;
. . Tarih Aratrma Merkezi, Sultan II. Abdulhamid ve Sevri Semineri, Bildiriler, stanbul
1994;
T. T. Kurat, Henry Layard'm stanbul Elilii, Ankara 1968; A. zcan, . ahin, "II.
Abdulhamid'in Hususi Mektup ve Telgraflar", stanbul nv. Tarih Dergisi, No. 34,1984;
I. H. Uzunarl, II. Abdulhamid'in ngiliz Siyasetine Dair Muhtralar", A. y. 10,1954;
"II. Sultan Abdulhamid'in Hal'i ve lmne Dair Baz Vesikalar", Belleten, 44,1946;
M. Sertolu, "II. Abdulhamid'in Millete, Mebuslara, Askere En Son Hitab ve Serveti
Hakknda Yeni Belgeler", Belgelerle Trk Tarihi Dergisi, 79-81,1974.
Hilafet ve slamclk:
Babakanlk Osmanl Arivinde bulunan belgelerin yansra bkz. Sultan Abdulhamid, Siyas
Hatralarm, st. 1984;
R. Yldz, A. etin, Sultan II. Abdulhamid Han: Devlet ve Memleket Grlerim, st. 1976;
G. etinsaya, //. Abdulhamid Dneminin lk Yllarnda slm Birlii Hareketi, Yaynlanmam
Y. lisan tezi, Ank. nv. 1988;
C. Eraslan, 17. Abdulhamid ve slm Birlii, st. 1992;
A. Osmanolu, Babam Sultan Abdulhamid, Hatralarm, st.
1986;
M. K. ke, Hilafet Hareketleri, Ank. 1988;
A. zcan, Pan-slamism, Osmanl Devleti, Hindistan Mslmanlar ve ngiltere, st. 1992;
M. Trkne, slamcln Douu, st. 1991;
J. London Pan-slamism, Osford 1990;

Ayrca, konu ile ilgili Batl kaynaklarn bir listesi iin bkz. M. N. Oureishi, "Bibliographic"
"Soundings in Nineteenth Century Pan-slm in South Asia", Islamic Quarterly XXIV 1980.
95
Prof.Dr. Mim Keml ke
MUSUL - KRDSTAN SORUNU
1918-1926
Tarih perspektif nda deerlendirildiinde Krt Sorunu'nun en nemli dnemeci, 1918 ile
1926 yllar arasnda yaand. ngiltere, yredeki emelleri dorultusunda, Gney Krdistan
dedii Musul'u emperyaf amalarna ithal etmek iin urat. Bu erevede Musul Sorunu,
Krt Meselesi ile iice bir boyut kazand.
Bu aratrma, ilk defa gnyzne kan ariv belgeleriyle Musul - Krdistan zerindeki
devletleraras ve blgesel mcadelelerin yksn, Trk i politikasna yansmalaryla birlikte
btn plakl ile gzler nne sermektedir.
Z YAYINCILIK
BuykdereCad.RaitR,ZaSok.
Kmlolu Han No: 10/5 Meddiyeky/stanbul
Tel: 211 26 22 - 211 32 88 Faks: 211 30 11
Btn kitaplar tek bir "Kitabn daha iyi anlalmas iin okunur.

You might also like