Professional Documents
Culture Documents
İngilizceden
çevirenler:
Nurfer Çelebioglu
Eylem Canaslan
Otonom 34
Felsefe Dizisi 11
Spinoza Kitaplığı 3
Aykırı Spinoza
Gündem(deki/dışı) Çeşitlemeler
Antonio Negri
ISBN 978-975-6056-36-3
1. Basım Mayıs 2011, İstanbul (1000 adet)
Çevirenler
Nurfer Çelebioğlu, Eylem Canaslan
(Çeviri, Spinoza subversif. Variations (in)actuelles (Paris: Editions Kime,
1994) basımıyla da karşılaştırılarak İngilizceden yapılmıştır.)
Yayıma Hazırlayan
Eylem Canaslan
Kapak ve İç Tasarım
Mert İnan - Barış Eroğlu
Baskı ve Cilt
Kayhan Matbaacılık Sanayi Tic. Ltd. Şti.
Tel (0212) 576 01 36
Otonom Yayıncılık
Firuzağa Mh. Çukurcuma Cd. Yazıcı Çıkmazı No:2
Beyoğlu - İSTANBUL
Tel 0 212 244 87 09
Faks 0 212 244 87 88
e-posta: iletisim@otonomyayincilik.com
www.otonomyayincilik.com
AYK SPINOZA
Gündem(deki/dışı) Çeşitlemeler
Antonio Negri
Çevirenler
N urfer Çelebioğlu, Eylem Canaslan
İÇİNDEKİLER
Kısaltmalar xvii
Politik İnceleme ya da
M odern Demokrasinin Temeli 13
Reliqua desiderantur:
Son D ön em Spinoza’daki Demokrasi Kavramının
Tanımlanışı Üzerine Bir Tahmin 39
Ö nsözü
Timothy S. Murphy
E d İt ö r ü n N o t u
xv
Aykırı Spinoza
1 Bu term inolojik ayrımla ilgili daha kapsamlı bir tartışma için Michael
Hardt’ın Savage Anamoîy deki önsözüne bakınız (Savage Anomaly, s. xi-xvi
[Yaban Kuraldışdık, s. 27-36]). Negri, politik felsefe tarihinden sunduğu
geniş bir örnekler dizisi içinde bu ayrımın kavramsal etkilerini geliştirir,
bkz. Insurgencies: Constituent Povjer and the Modern State (Minneapolis:
University o f M innesota Press, 1999).
Aykırı Spinoza
xıx
Sp i n o z a :
1
Aykırı Spinoza
2
S p in oza: G ü n celliğin in Beş Sebebi
3
Aykırı Spinoza
4
Spinoza: Güncelliğinin Beş Sebebi
5
Aykırı Spinoza
9
Aykırı Spinoza
11
P ol İ t İk İnceleme ya da M odern
D EM O K R A SİN İN TEMELİ
13
Aykırı Spinoza
15
Aykırı Spinoza
16 o
Politik inceleme ya da Modern Demokrasinin Temeli
17
Aykırı Spinoza
18
Politik İnceleme ya da Modern Demokrasinin Temeli
19
Aykırı Spinoza
21
Aykırı Spinoza
22
Politik İnceleme ya da Modern Demokrasinin Temeli
23
AyKirı opınoza
24
..... ~ j * aa Modern Demokrasinin Temeli
1 (İng. ç.n.), Bu “ deyiş", N egri bir referans verm ese de, Etik’teki bazı pasajları
anım satır; ö rn e ğ in E IV Ö 37 n l : “Kendi yararım ızı g özetm en in rasyonel
ilkesi bize, insanlarla bağ kurm ayı öğretir; bizden daha düşük hayvanlarla
ya da doğaları insan doğasından farklı olan şeylerle değil. Bizim karşım ızd a
25
Aykırı Spinoza
yarak, somut bir kurucu yapının itici gücüne dönen bir sürecin
anahtarı olarak açığa çıkmaya başlar. Teorik projenin yöntem-
bilimsel-metafizik temeline adanmış olan TP’nin birinci kısmı,
V. bölümle birlikte sona erer. Burada Spinoza, doğal haklar te
orisinin bir başka temel kavramı olan “en iyi devlet” kavramını
inceler. Fakat bunu, bu topos un yardımcı bir rol oynamasını
sağlamak ve de onu kendi güç kavramı içerisine dâhil ederek
dönüştürmek için yapar. Görmüş olduğumuz gibi güç, kendi
sini multitudo içinde açığa çıkaracağı noktaya ardıl geçişlerle
somutlaşarak gelir. Bir devlet, bu hareketler ve cupiditas ların
kolektif örgütlenmeye doğru ardıl gelişimleri temelinde ken
disini kurabilmiş ve gücün eklemlenmelerini iktidara çevire-
bilmiştir. Bu nedenle en iyi devlet, bu özgürlük hareketinin
azami genişlemesini kaydedebilen devletten başkası olamaz.
Her türlü ütopyanın ötesinde, devletlerin en iyisi, kendisini
multitudo mm örgütlenmesinin somut süreçlerinden hiç şüp
hesiz kurtaramayacaktır. Devleti kusursuz bir mamul olarak
gören yanılsamaların ötesinde, sivil yasa, tıpkı meşrulaştırma
kanalları gibi, daima kurucu sürecin, devredilemez bireysel
özgürlüklerin çatışmak bağımsızlığının yeniden olumlanması
olarak, savaş hakkıyla kesilmesi ve devam ettirilmesi olanağı
na tabi olacaktır. TP nin birinci kısmının, başlarken olduğu gibi
biterken de, aşırı politik gerçekçiliğine istinaden bir özgürlük
programı savunucusu olarak benimsenen Machiavelli’yi övme
si tesadüfi değildir. "Tantumjuris quantum potentiae TP’ninilk
beş bölümü ve özellikle de bu bölümlerin sonuç kısımları, bu
metafizik deyişin bir açıklaması olarak betimlenebilir. Bura
dan çıkan sonuçlar a) bütün aşkınlıkları radikal biçimde red
deden ve (Hobbes’tan Rousseauya) iktidarın aşkınlığım temel
alan geçmiş ve gelecek tüm teorileri dışlayan bir devlet fikri;
26
Politik İnceleme ya da Modern Demokrasinin Temeli
27
Aykırı Spinoza
28
n
Politik İnceleme ya da Modern Demokrasinin Temeli
29
Aykırı Spinoza
30
Politik İnceleme ya da Modern Demokrasinin Temeli
31
Aykırı Spinoza
33
Aykırı Spinoza
Kaynakça
34
Politik İnceleme ya da Modern Demokrasinin Temeli
R e c o g n o v e r u n t J. V o n V lo t e n e t J. P. L a n d (H agae
C o m itu m , a p u d M a r t in u m N ijh o ff, 1 8 8 2 -8 3 ).
Spinoza, Opera. Im A u ft r a g d e r H e id e lb e rg e r A k a d e m ie
der W i s s e n s c h a f t e n , h e r a u s g e g e b e n v o n Cari G eb h a rd t
(W in te r s U n iv e r s it a e t s B u c h h a n d lu n g , 1 9 2 4 -2 6 ).
Spinoza, CEeuvres com pletes, der. R o la n d C a illo is, M a d e le in e
F ra n ces v e R o b e r t M is h a r i (P a ris: B ib lio th e q u e de la
P leia d e, 1 9 5 4 ).
Spinoza, B e n e d ic t d e, The Political Works , der. v e çev. A . G.
W e r n h a m ( O x f o r d : C la r e n d o n P ress, 1 9 5 8 ).
Spinoza, Traite politique, e d . S y lv a in Z a c (P a ris: V rin , 1 9 6 8 ).
Spinoza, Political Treatise , çev. S a m u el S h irle y (In d ia n a p o lis :
H a ck e tt, 2 0 0 0 ).
35
Aykırı Spinoza
36
Politik İnceleme ya da Modern Demokrasinin Temeli
37
R eliqua D esiderantur :
S o n D ö n e m S p i n o z a ’d a k İ
39
Aykırı Spinoza
1 Antonio Negri, The Savage Anomaly: The Power o f Spinoza s Metaphysics and
Politics, çev. Michael Hardt (1981; Minneapolis: University of Minneasota
Press, 1990), s. 183-9 [Yaban Kuraldışılık, s. 301-9].
R eliq u a D e s id e r a n tu r
2 Emilia Giancotti (der.), Spinoza nel 350 anniversario della Nascita (Napoli:
Bibliopolis, 1985) s. 293-320 içinde Etienne Balibar, “Spinoza et la crainte
des masses” (İng. ç.n. Bu metnin gözden geçirilmiş ve “Spinoza, the anti-
Orwell: The fear o f the masses” başlığı altında yayımlanmış versiyonu için
bkz. Balibar, Masses, Classes, Ideas: Studies on Politics and Philosophy before
and after Marx, çev. James Svvenson (New York: Routledge, 1994)); Andre
Tosel, Spinoza ou le crepuscule de la servitude (Paris: Aubier, 1984).
3 Giorgio Solari, Studi storici di filosofia del diritto (Torino: Giappischelli,
1949); Adolfo Ravâ, Studi su Spinoza e Fichte (Milano: Giuffre, 1958);
Walther Eckstein, “Zur Lehre vom Staatsvertrag bei Spinoza”, Zeitschrift
für öffentliches Recht 13 (1933), s. 356-68.
4 Leo Strauss, Spinoza s Critique o f Religion (1930; New York: Schocken,
1965) ve “How to Study Spinoza’s Theological-Political Treatise”, Persecution
and the Art ofVVriting (1948; Glencoe: Free Press, 1952). Yirminci yüzyılın
ilk yorumcular kuşağı Spinoza’yı esas olarak liberalizmin babası olarak
41
İlk yolun izlenm esini engelleyen bir dizi genel sebep vardır.
TTP ve TP, aslında Spinoza nın düşüncesinin iki farklı evresin
de yer alırlar. TP bir tür gerçekliğin kuruluşu projesiyken; TTP,
Spinozanın m etafiziğinin gelişim inde eleştirel bir orta noktayı
42
R e liq u a D e s i d e r a n tu r
43
Aykırı Spinoza
44
R e li q u a D e s i d e r a n t u r
45
Aykırı Spinoza
46
R e liq u a D e s id e r a n tu r
I
47
Aykırı Spinoza
48
R e li q u a D e s i d e r a n t u r
49
Aykırı Spinoza
50
Reliqua Desiderantur
51
Aykırı Spinoza
53
Aykırı Spinoza
54
O ___
Reliqua Desiderantur
55
Aykırı Spinoza
56
Reliqua Desiderantur
57
Aykırı Spinoza
58
Reliqua Desiderantur
59
Aykırı Spinoza
60
Reliqua Desiderantur
61
Aykırı Spinoza
62
Reliqua Desiderantur
olsa bile tüzel bir öznedir, toplum salın zorunlu bir niteliğidir,
politik birliğin ve yapıcılığın bir hipotezidir (TP III/7). Fakat
multitudo aynı zam anda, kavranılm az bir tekillikler kümesi
olmaya devam eder. Bu çetin bir paradokstur; multitudo’nun
fiziksel, çoğul ve kavranılm az doğasıyla, hakkı ve kuruluşu ya
ratan öznel ve tüzel doğası arasında biçim lenm iş bir paradoks
tur. Bu ilişki çözülem ez bir ilişkidir. Burada, bu imgeyi multitu
do ve onun belirlediği hukuki etkilerden, Rousseau’nun genel
iradesine doğru yön eltm enin radikal im kânsızlığı kanıtlanabi
lir (Spinoza, bu kanıtı TP IV ve V ’te ele alır).24 Hayır, mutlak ile
multitudo arasındaki ilişki, gücün bu iki türü arasındaki ilişki,
kapalı değildir: Bunlardan biri politik olanın birliğine doğru
yoğunlaşır, diğeriyse öznelerin çeşitliliğine doğru yayılır.
Multitudo kavramı, Spinozanm politika dinamiğini ya da
fikrini tıkamadan, bu politikayı mantıksal olarak tamamlar. Di
ğer bir deyişle o, Spinozanm politikasının mutlağını, bir açılış,
gerçeklik sürecinin yavaşlatılamaması ya da gizem li hale geti
rilememesi olarak nihai biçim de gösterir. Spinozanm politik
düşüncesi gerçek bir Kopernik devrimine dâhildir: Multitudo
sonsuzluktur; onun gücü, sürekli bir harekettir; bir bütünlük
kuran ama bu bütünlüğün içinde ancak bir geçişin edimselliği
olarak tanımlanan sonsuz bir harekettir; bu hareket kapalı değil
açıktır; üretir ve yeniden üretir. Bu hareket, dünyayı sözüm ona
birleştiren (zorunlu olarak bir yabancılaşma olan) ilkeyi gören
Batlamyusçu ve teolojik kavrayışın karşıtıdır. Bu yüzden bu ha
reket, bütünlük ile sonsuzluk arasındaki çözülmüş ilişki olarak
düşünülen Hegelci ilişki kavrayışının da karşıtıdır. Her türlü
63
Aykırı Spinoza
64
Reliqua Desiderantur
65
Aykırı Spinoza
66
Reliqua Desiderantur
67
Aykırı Spinoza
68
Reliqua Desiderantur
69
Aykırı Spinoza
70
Reliqua Desiderantur
71
Aykırı Spinoza
72
Reliqua Desiderantur
73
Aykırı Spinoza
74
Reliqua Desiderantur
75
Aykırı Spinoza
rununu bize faal bir ufuk, pietas’m toplumsal bir praksis, yapıcı
bir belirlenim haline gelme olanağını gösteren bir ufuk olarak
sunacaktır. Böylece pietas üzerine, tanımlayıcı özelliklerinden
çoğu artık verili olduğundan, birkaç kelime daha eklememiz
yeterlidir ve bundan böyle temel tema, bu özellikleri, kurucu
bakış açısından ve dinamik yer değiştirme içinde bir araya ge
tirmek olacaktır. Toplumsal sözleşmenin başlangıçta dışlan
masının telafi edildiği ve şimdi, özgün, dinamik ve açık bir
durumun, içinde bir tür toplumsal sözleşmenin yapılanmakta
ya da inşa edilmekte olduğu (edificazione) bir durumun öneril
diği söylenebilir. Bir mit olarak değil toplumsal kuruluş olarak,
etik oluşumun kendisini ortaklaşmacı ve kolektif hale getirişi
(farsi) olarak toplumsal sözleşme. Özellikle pietas la ilgili bir
kaç söz: Tam da bir tutku, çok güçlü ve ontolojik açıdan yapıcı
bir ahlaki davranış olarak pietas, superstitio ve metusun karşı
tıdır. Pietas bunları ortadan kaldırır. Pietas, cupiditası virtus’a
dönüştürmek için, potentiamn, makul cupiditas aracılığıyla
ifade ettiği pozitif diziye katılır;_pietas arkadaşlığın ve sevgi
nin bu çoğaltıcısını, kolektifin belirlediği bu ontolojik artıyı
gerçekleştirecek hattı, virtus a taşır. Bu bakış açısından pietas,
multitudo nun. ruhudur. Bunun içinde evrik ama bütünleyici bir
muğlâklık vardır. Multitudo, mutlak haline gelebilmek için, onu
oluşturan tekillikler aracılığıyla yeniden yapılanması gereken
kolektif bir terimse; pietas da ontolojik açıdan kurucu bir yol
dan multitudo'ya açılan tekil bir kavramdır. Tema kendisini tek
rarlar: “Tekil şeyleri ne denli anlarsak, Tanrıyı da o denli anla
rız”; “Bununla birlikte Tanrı’da, bu ya da şu insan bedeninin
özünü bengilik türü altında ifade eden bir fikir zorunlu olarak
vardır” (E V Ö24, Ö22). Demokrasinin, kitlenin mutlaklığının
ve potentialann kurucu tekilliğinin yöneldiği sınır olarak, yani
multitudo ve pietas olarak in reliquis temsil edilebileceğini dü
şünmek mümkündür.
Bu sınırın belirlenebilm esi, cupiditas’lann doğal süre
cinin pozitivist biçim de kurulm uş bir sona sahip olabilmesi
76
Reliqua Desiderantur
77
Aykırı Spinoza
7S
Reliqua Desiderantur
80
S o n s u z l u k İl e T o p l u l u k
A r a s in d a :
S p i n o z a v e L e o p a r d i ’n İ n
M A T E R Y A L İZ M İ ÜZERİNE NOTLAR
81
Aykırı Spinoza
82
Sonsuzluk ile Topluluk Arasında
83
Aykırı Spinoza
84
Sonsuzluk ile ToplulukArasında
85
Aykırı Spinoza
86
Sonsuzluk ile ToplulukArasında
87
Aykırı Spinoza
88
Sonsuzluk ile Topluluk Arasında
89
Aykırı Spinoza
90
SonsuzlukileToplulukArasında
91
Aykırı Spinoza
24 Nietzsche, 7he Gay Science, çev. Walter Kaufmann (New York: Vintage,
1974), § 99, s. 154. Ayrıca bkz. § 37, s. 105-6, § 349, s. 291-2 ve § 372, s.332-
3. Nietzsche’nin Leopardi okuması üzerine bkz. Sebastiano Timpanaro,!*
filologia di Leopardi (Bari: Laterza, 1977), s. 187-9.
25 Nietzsche, § 333, s. 261-2.
92
Sonsuzluk ile Topluluk Arasında
93
Aykırı Spinoza
94
Sonsuzluk ile Topluluk Arasında
95
Aykırı Spinoza
96
Sonsuzluk ile Topluluk Arasında
97
Aykırı Spinoza
98
Sonsuzlukile ToplulukArasında
99
Aykırı Spinoza
100
Sonsuzluk ile Topluluk Arasında
101
Aykırı Spinoza
K A R ŞITLIĞ I
Romantik Spinoza
Spinoza’nm m odernlik içinde yeniden belirişine damga
sını vuran paradoks iyi bilinir. Mendelssohn “Spinozayı, Le-
ibniz ve W olff’un felsefi Ortodoksluğuna yakınlaştırarak, ona
itibarını iade etm eyi” istem işse ve Jacobi “onu, kelimenin tam
anlamıyla heterodoks bir figür olarak sunup, m odern Hıristi
yanlık adına ondan kurtulm ayı arzulamışsa” da, sonuçta “her
ikisi de am açlarına ulaşamamış; itibarını geri kazanan yine
heterodoks Spinoza olm uştur.”1 Mendelssohn-Jacobi tartışma
sı, felsefi paradigm anın krizine dâhil olarak, dönemin oldukça
çetin tinsel gerilim ini yatıştırabilen, güç ile töz, özne ile doğa
arasındaki ilişkinin sistem atik önkoşullarını kurabilen bir Spi
noza figürü üretir. Lanetli Spinoza, Romantik bir filozof olarak
m odernliğe tekrar girer. Lessing, Spinoza da, duygu ile anlama
Aykırı opuıU<,a
110
Spinoza’nın Modernlik Karşıtlığı
112
Spinoza’nın M od ern lik Karşıtlığı
Modernin zamanı
Diğer yandan Hegel’in Spinoza karşısında aldığı konum
ları, modernlik meselesi çevresinde değerlendirebileceğimiz
başka bir m oment daha vardır. Bu m oment zaman sorunuyla
ilgilidir. Spinoza açısından zamanın, ilk olarak şimdi-burada-
nın zamanı, ikinci olarak ise belirsiz sürenin zamanı olduğunu
biliyoruz. Belirsiz sürenin zamanı “her şeyin kendi varlığında
direnme çabasıdır”. Bu kuvvetin “şeyin süresini belirleyen sı
nırlı bir zamanı içermesi” saçma olacaktır, çünkü bir şeyin yok
Aykırı Spinoza
olması, o şeyin özü n den kayn aklanam az, ancak dışsal bir ne
denden gelebilir (E III Ö 8 k). Şim di-buradalık, yani tekillik ve
belirlenim olarak zam an, k en d isin i sürenin öz için önemsizli
ğinin dedüksiyonunun kalıntısı olarak sunar (E IV Önsöz); fa
kat aynı zamanda ve en ön em lisi, b u kalın tın ın p ozitif temeli
ve ontolojik dönüşüm ü olarak da sunar: Beden, onun edimsel
varoluşu ve bedenle bağlantılı olduğu m üddetçe zihin, “bede
nin özünü, belli bir bengilik türü altında ifade eden” bir fikir
de bir araya gelirler (E V Ö 23 n). H egel’in, Spinozanın belirsiz
süre olarak zaman tanım ına karşı çıkm ası şaşırtıcı olmasa da,
“şimdi-buradalık olarak zam an” (tempo-presenza) tanımı kar
şısındaki konumu oldukça m uğlâktır. Belirsiz süreye karşı yü
rütülen Hegelci polem ik, tözü n kiplerinin farklılaş madan yok
sun olmalarına karşı yürütülen polem iklerin yeni bir tarzla
tekrar dile getirilm esinden başka bir şey değildir. Hegelegöre
belirsiz, aslında, sonsuz ile sonlu arasında ilişki kurmanın zor
luklarını önlemez, aksine bu zorlukları keskinleştirir: Öyleyse
kavramı aşılmalıdır. Süre kendisini ölçüye dönüştürmelidir,
dolayısıyla niceliğin niteliğe d oğru dolayım ı ve sınırsızlık,
kendi zorunluluğunun gerçekleşm esi boyunca yayılmalıdır.11
Bu nedenle sürenin zam ansallığa, soyut zamansallığın somut
ve tarihsel zamansallığa indirgenişi, H egel’in, Spinozacı varlı
ğı, kendisini saf hiçliğe çevirm ek olan teorik kaderinden kur
tarmak için gösterdiği yoldur. Diyalektik, bu durumda da, var
lığı gerçekliğe iade ederek, zam anın bu somutlaşması yoluyla,
modernliğin tanım ının inşa edilm esine katkıda bulunacaktır.
Sonuçta geriye Spinoza nm yaptığı ikinci zaman tanımı kalı
yor; bu tanıma göre zaman, gücün sub specie aeternitatis şimdi-
buradalığı ve açım lanışıdır (apertura).12 Spinozacı Dasein tam
114
S p in o z a ’n ın M o d e r n lik K arşıtlığı
Harper & Row, 1962) [Varlık ve Zaman, çev. Kaan Ökten (İstanbul: Agora,
2008)]) geçen Almanca “Erschliefhmg" teriminin İngilizce karşılığıyla
da uyumlu bir biçimde disclosedness (açımlanış) olarak çevirdiğimiz de
oldu; bu sözcük, Negri’nin alıntıladığı İtalyanca çeviride “apertura” olarak
geçmektedir.
115
Aykırı Spin oza
za m a n ın ın , k e n d is in i t e k illiğ in , D a s e ir im p o z i t i f zamanının,
S p in oza cı ş im d i-b u ra d a lığ m b e lir iş in in k a r ş ıs ın d a konumlan
d ırd ığ ı anda, k riz e girer. *
Peki, H egelci m o d e r n lik n o s y o n u n a n e ola ca k ? Hegel, kendi
kavram sal k u ru lu şu n u n m e v cu t m u ğ lâ k lığ m ı ifşa etm ek duru
m undadır. Çünkü aşk ın sa l d o la y ım ın ritm i, tek illiğ in belirişi
n in ü stü n e tü m ağırlığıyla a b a n ır v e a şk ın sa l, tek ilin enerjisini
em m ek istese de, b u n u h a k k ıyla y a p a m a z. “A k o z m ik ”, “zaman-
dışı” Spinoza, b ü yü k d iy a lek tik m a k in e n in k e n d in e m al etmeye
çalıştığı am a b u n u b e ce re m e d iğ i b ir ş im d i-b u ra d a lık ve tekillik
olarak zam an k a vra m ın a sa h ip tir. M o d e r n , k e n d isin i yalnızca
R om a n tiğin h asm ı olarak d eğ il, a y n ı z a m a n d a tek illiğin üretici
gücünü geri k azan m aya y ö n e lik h ü sra n d o lu b ir istek olarak da
sunar. Fakat bu u la şılm a z istek , te k ra rın e tk ililiğ in i yok etmez:
Tahakküm param etrelerin i ö n e sürer. H egelT e b irlik te modern,
aşkın salm gü ç ü zerin d e k u rd u ğ u ta h a k k ü m ü n işareti, iktida
rın araçsal ra syon alitesi içe risin d e , g ü c ü sü rek li olarak işlevsel
b içim d e örgü tlem e çabası h a lin e gelir. B ö y le lik le ik ili bir ilişki,
Hegel ve S p in oza y ı, h em b ir le ş tir ir h e m de ayırır. İkisi için de,
varlık dolu ve ü retk en d ir; fa k a t S p in o z a g ü cü , dolaysızlığa ve
tekilliğe yerleştirirken , H egel d o la y ım a v e ik tid a r ın aşkınsal di
yalektiğine ayrıcalık tanır. Bu a n la m d a v e sa d ece b u anlamda,
S pinozacı şim d i-b u ra d a lık , H e g e lci o lu şa k a rşı gelir. Spinozanın
m od ern lik k arşıtlığı, W irklichkeit\n r e d d i d e ğ il, VVirklichkeit’m
Daseiria. in dirgen işidir. H egeT in m o d e r n liğ i ise b u n u n tersidir.
Modernin yazgısı
Gerçek, ya n i m o d e rn , “ö z ü n v e v a r o lu ş u n , d iğ er bir deyişle
içselin ve dışsalın , d iy a le k tik b iç im d e k i d o la y s ız birliğidir”. Fel
sefi eleştiriyi, n ered ey se ik i y ü z y ıl b o y u n c a sü rü k ley en Hegelci
fırtın a n ın k ök ü işte b u d u r.13 Ç a ğ d a ş A lm a n fe lse fe sin in gümüş
S p in oza’n ın M o d e rn lik Karşıtlığı
118
Spinoza’nınModernlikKarşıtlığı
Tempus potentiae
Heidegger yalnızca modernliğin yazgısının kâhini değil
dir. Bölünmeyi gerçekleştirdiği anda, modernlik karşıtlığına
açılan, yani tözün ya da aşkınsalın hegemonyasını kıran, on-
tolojik açıdan kurucu bir ilişki olarak bir zaman kavrayışına
ve dolayısıyla güce açılan bir aralıktır. Kararlılık, sadece ka
palılığı açma (Ent-schlossenheit) olgusundan ibaret değildir;
öngörüye ve açılışa mensuptur, Daseirida örtüsünden sıyrılan
hakikatin kendisidir. Varlığın keşfi yalnızca önceden var ola
nın açılmasına (Erıtdecken) değil, “O nlar’m dağıtıcı hareketli
liği kanalıyla ve bu hareketliliğe karşı Daseirim kurulu otono
misinin vazedilmesine dayanır. Orada-varlık, kendisini sonlu
olarak sunarak açılır (aperto) ve bu açılış, bakıştır (Sicht): As
lında bakış olmaktan çok, Umsicht’tir, öngören bir-şey-için-
bakıştır. Orada-varlık olanaktır, ama bundan daha fazlasıdır:
olma-iktidarıdır:
119
Aykırı Spinoza
121
Aykırı Spinoza
122
S p in o z a ’n ın M o d e r n l ik K a rşıtlığ ı
meyle sona erer: “Bir şey ne kadar çok yetkinliğe sahip olursa,
o kadar çok eyler ve o kadar az edilgen olur; ve tersine ne kadar
çok eylerse, o kadar çok yetkindir.” (E V Ö40). Öyleyse gücün
zamanı, kurucu eylem şimdi-buradalıkta olduğu ölçüde, bengi
liğin de kurucusudur. Burada ön kabul olarak alınan bengilik,
eylemin olumlanmasınm ürünü olarak, ufku olarak gösterilir.
Zaman, bir sevgi doluluğudur. Heideggerci hiçliğe Spinoza-
cı doluluk -ya da bengiliğin, şimdi-burada dünyanın bolluğu,
tekilliğin görkem i- karşılık gelir. Modernlik kavramı, sevgiyle
yanıp tutuşur.
123
Aykırı Spinoza
21 Burada bir kez daha, Etik’in beşinci bölüm ünün göreli muğlaklığının,
entelektüel sevgi kavrayışı ile Politik İncelem ede tarif edildiği biçimiyle
demokrasinin kuruluş sürecini sıkı bir şekilde birbirine bağlayan bir
okuma yardımıyla çözülebileceğini vurgulam ak isterim. Bu konuma karşıt
olarak, benim Yaban Kuraldışılık’da geliştirdiğim yorumu kullanarak
Spinoza’nın sisteminde aşkınlık sürekliliği bulacak kadar ileri giden bir
okuma için bkz. C. Vinti, Spinoza, La conoscenza come liberazione (Roma:
Studium, 1984), IV. bölüm.
22 Burada Rudolf Haym, Franz Rosenzweig ve Eric Weil tarafından
geliştirilen, liberal ve demokratik Hegel yorum larını kastediyorum.
23 Jürgen Habermas, Kleine politischen Schriften I-IV (Frankfurt: Suhrkamp,
1981), s. 444-64.
124
Spinoza’nın Modernlik Karşıtlığı
Spinoza redivivus
Hegel’le başlayan m odernlik tanımları döngüsü -diğer bir
deyişle, gücün mutlak aşkınsal forma indirgenişinin zirveye
ulaştığı ve bunun sonucunda ilişki krizinin, asıl gücün kovu
lup ondan geriye kalanın ise irrasyonelliğe ve hiçliğe indirgen
diği döngü- böylece sona erer. Spinozacılığın tarihsel bir dizin
olarak değil, işleyen bir paradigma olarak çağdaş felsefe içinde
yerini kazanışı burada gerçekleşir. Çünkü Spinozacılık, m o
dernlik eleştirisinde daima bir referans noktasını temsil eder;
şimdi-buradalığın güçleri olan bir kolektif özne, sevgi ve beden
125
Aykırı Spinoza
126
SpinozanınModernlikKarşıtlığı
127
Aykırı Spinoza
bir dünyanın düz bir şim di-buradalığm da, Spinozacı bir tarzda
içselin ve dışsalın karşılıklı hareketinin b ir sonucu olarak or
taya serilen kolektif özne olarak kendisini yeniden keşfeder.29
Öyleyse modernlik karşıtlığı, şim di ve burada bir tarih kav
ramıdır; kolektif özgürleşm e kavram ı, sınır ve sınırın aşılışı,
beden, bedenin bengiliği ve şim di-buradalığı, olanağın sonsuz
yeniden açılışı olarak tekrar biçim kazanır. Resgestae, teorinin
tarihsel pratiğidir.
“ Sp in o z a ’y a D ö n ü ş ” v e
K o m ü n İz m İn D ö n ü ş ü
129
Aykırı Spinoza
* ' v
131
Aykırı Spinoza
132
“Spinoza’ya Dönüş” ve Komünizmin Dönüşü
134
“Spinoza’ya Dönüş” ve Komünizmin Dönüşü
136
“Spinoza’ya Dönüş” ve Komünizmin Dönüşü
137
Sp i n o z a ’d a
DEMOKRASİ VE BENGİLİK
139
Aykırı Spinoza
140
Spinoza’da Demokrasi ve Bengilik
Buradan d e m o k r a s in in , ta m d a C u m h u r iy e tin y a p ı ta şı
olduğu son u cu n u çık a r a b ilir iz . D iğ e r d e v le t b iç im le r i, d e m o k
ratik biçim le k a r ş ıla ş tır ıld ığ ın d a , s a d e ce d a h a z a y ıf o lm a k la
(depotenziate) k a lm a zla r, a y n ı z a m a n d a v a r o lm a k v e m e ş r u lu k
kıstaslarını ileri s ü r e b ilm e k iç in , k e n d i b a ğ ır la r ın d a d e m o k r a
siyi b a rın d ırm a k la rd ır da. Bu b a k ış a ç ıs ın d a n , “ omnino absolu-
tum”, absolute absolutum imperium1dur.
Bu soru ştu rm a iz le ğ i, T P ’ d e m e r k e z i b ir k o n u m a s a h ip tir.
Olası birçok ö rn e k a r a s ın d a n b ir k a ç ın ı ele a la lım . T P n in ilk b ö
lümlerinde, S p in oza , “a d e ta te k b ir z ih n in r e h b e r liğ in d e k i ç o k
luk” (TP III/2) k a v ra m ı ü z e r in d e ıs ra r ed er. V. b ö lü m d e “ö z g ü r
bir çokluk” ta ra fın d a n y a r a tıla n p o lit ik ik tid a r, d e v a m lı o la ra k
141
Aykırı Spinoza
142
Spinoza’da Demokrasi ve Bengilik
144
Spin oza’ da D em ok ra si ve B en g ilik
145
Aykırı Spinoza
146 -1 1
Spinoza’da Demokrasi ve Bengilik
147
Aykırı Spinoza
148
Spinoza’da Demokrasi ve Bengilik
149
Aykırı Spinoza
150
Spinoza’da Demokrasi ve Bengilik
151
Aykırı Spinoza
152
Spinoza’da Demokrasi ve Bengilik
POSTMODERNLER
155
Aykırı Spinoza
156
Bitirirken: Spinoza ve Postmodernler
157
Aykırı Spinoza
i 58
Bitirirken: Spinoza ve Postmodernler
159
Aykırı Spinoza
160
c E
Dizin Cassirer, Ernst 99, Eckstein, Walther
112,113,114 36,41
Condillac, Jıtienne Einstein, Albert 10
A Bonnot de Engels, Friedrich
Althusius, Johannes 82,89 153
44,47,48 Croce, Benedetto Eşitçiler (L evellers )
Althusser, Louis 94, 96, 97 45, 48
126,127
D F
Aristoteles 94,156
Deleuze, Gilles v, Fichte, Johann
B viii, xi, xviii, Gottlieb 36,
Balibar, Etienne 41, ' 19,35, 52, 60, 41,83,110
61,62,73, 99,127,128, Foucault, Michel xi,
135 140,155, xiii, 127, 128
Baudrillard, Jean 157,160, Frances, Madeleine
159 163,164 35, 36, 63
Bayie, Pierre 81, Del Vecchio, Friedrich, Cari 35,
82,83 Giorgio 44 44, 48
Beccaria, Cesare 82 Democritos, 83
Benjamin, Walter xi Derathe, Robert 44
Bertrand, Michele Descartes, Rene ix, G
68 x, 47,48, 66,
Galilei, Galileo 10
Biasutti, F. 83 69, 83, 84,
Gentile, Giovanni
Binni,Walter 81,91 125
83, 84
Blitzer, Charles 45 DeWitt kardeşler
Giancotti, Emilia
Bloom, Harold 86 17
41,83, 84,
Bobbio, Norberto Diderot, Deniş 64,
135
ix, 44,45 83
Gierke, Otto von
Boscherini, E. Dilthey, Wilhelm
44,48
Giancotti 83, 85
Gioberti, Vincenzo
84 Droetto, Antonio
84
Brandt, Fritjof 66 43,44
Goethe, Johann
Bruno, Giordano Duguit, Leon 44
Wolfgang
10,83
von 110
Gough, J.W. 44
1A1
Guattari, Felix xvi 26, 34, 66, 79, 104,106,107
Gu£roult, Martial 81,157,158 Lessing, G.E. 109
19.99.110, Hölderlin, Friedrich Locke, John 56
112,155 100 Löwith, Kari 116
Luhmann, Niklas
H j 45 .
Lyotard, Jean-
Habermas, Jürgen Jacobi, Friedrich
François 159
117,124,126 109
Hacker, K. 19,36 Jamme, C. von ve
M
Hardt, Michael ii, H. Schneider
vii, xii, xiv, 100 Macherey, Pierre
xvi, xvii, 35, Jellinek, Georg 44 viii, 19,35,
40, 88 Janet, Paul 44 60,112
Harrington, James Machiavelli, Niccolo
45,46,48, 56 K xi, 10,20,26,
Haym, Rudolf 124 34,46,47,48,
Kant, Immanuel ix,
Hebraeus, Leo 72,143,158
45, 110, 117
(Levi Ben Macpherson, C.B.
Kelsen, Hans ix, 45,
Gershon) 83 45,49
54
Hegel, Georg Mamiani, Terenzio
Keynes, John
Wilhelm 85
Maynard ix
Friedrich ix, Mandarini, Matteo
Kolakovvski, Leszek
35, 57, 58, 59, xi, xii, xv, 72,
19, 36
60,96,97, 143
99.100.110, L Marramao,
111-9,124-6, Giacomo 42
156,158 LaMettrie, Julien M arx, Kari 10,34,
Heidegger, Martin Offrayde 82 41,60,117,
114,117, Lampsakoslu 126,153,
118,119, Straton 83 158,164
120,121,125 Latour, Bruno Matheron,
Helvetius, Johannes 159 Alexandre
81,82 Leibniz, Gottfried viii, 19,35,
Herder, Johann VVilhelm 109 44,49,50,60,
Gottfried Leopardi, Giacomo 62,73,77,97,
von 110 xii, xvi, 81, 99,135, HO.
Hobbes, Thomas 82-98, 100-2, 155,157,160
162
Maupertuis, Pierre Rubel, Maximilien Verri kardeşler 82
Louis 60 Vico, Giovanbattista
Moreau de 83, 84
82 S Vinti, C. 124
Mendelssohn, Virilio, Paul 159
Saccaro Battisti,
Moses 109 Vlachos, Georges
Giuseppe 43,
Mignini, Filippo 68 45
61,69, 74
Moro, Aldo vii Voltaire 48, 64 *
Santinelli, C. 82,
83, 85
N W
Schelling, F.W.J. 85,
Nietzsche, Friedrich 100,110 Walther, Manfred
92, 93, 116, Schopenhauer, 41, 109
117, 163 Arthur 92, Warrender, Hovvard
94, 96 66
P Skolâstikler 20 Weil, Eric 124
Solari, Giorgio 36, Welzel, Hans 44
Pascal, Blaise 10
41 Wolff, Christian
Pashukanis, Evgeny
Spink, J. Stephenson 109
ix
48 Wolfson, H.A. 19,
Poli, M. de 82
Strauss, Leo 36, 41, 37, 155
Popkin, Richard 48
42, 44, 66, 78
Prete, A. 82
Szondi, Peter 110 z
Procacci, Giuliano
46 Zagorin, Perez 45
T
R
Theophrastos 83
Raab, Felix 46
Timpanaro,
Ravâ, Adolfo 36,41,
Sebastiano
83, 84
92
Ra\vls, John 45
Toland, John 56
Rorty, Richard 159
Tosel, Andre 41,42,
Rosenzweig, Franz
49, 50, 60,
124
61,78
Rousseau, Jean-
Jacques 26,
V
36,46, 63,
68,158 Vattimo, Gianni 159
Avrupa nın felsefi kültürünü ya da en azından Krlsls düşüncesinin
Kayhan kumlarında pasiflikleriyle barışık bir şekilde kendilerini
kaybetmeyi reddedenleri saran 'Splnoza'ya dönüş'ün, Marksizmin .
krizine bağlı bir olay olarak ortaya çıktığını saklamak gereksizdir. Bu,
genelde alayla ve bazen kızgınlıkla karşılanan bir vehçedlr ama i ^
birçok veçheden yalnızca biridir. Yine de bu vehçenin daha fazla
dikkati hak ettiğini düşünüyorum. Aslında bu, Marksizm ve onun
etkililiği üzerine, yani tarihsel açıdan hegemonik olan ortodoks
Marksizm üzerine eleştirel düşünümün sarf edildiği momente aittir
Bu eleştirel düşünüm, olumsuz bir bilince çekilmeyi reddederek
(burada Spinozacı temanın yeniden ele alınmasının ardındaki tekil
ve olum k i devindirici güç belirir), bunun yerine ontolojik birdayanak
bulup, bu dayanak üzerinden gelecek olan zamana ait felsefeyi ve
komünizm tasavvurunu önerir. Ve bunu, bir kez daha, akla ve
kolektif insan praksisine duyduğu büyük güvenle yapar."
vvww.otonomyavlnclllk.com
iv,- netlsim@otonomyayincillk.com