You are on page 1of 6

ORUCUN HiKMET-İ TEŞRİİYYESİ


Ord. Prof. Dr. ALİ FUAD BAŞGİL

Orucun farz kılınmasımn lıikmeti nedir? Bu.. sualin cevabına gelmezden


evvel, bir nokta üzerinde durmak isterim: Oruç müslümanlığın asli erka-
, mildan biridir. Binaenaleyh mazur olmayan her müslümamn bu farizayı
hiçbir fayda ve menfaat gözetmeksizin, sırf Allahın emri olduğu için yerine
getirmesi lazımdır. Oruç gibi dini farizalarda fert ve cemiyet için bir takım
fayda ve menf?-at "!-ramak ve dini, herhangi bir felsefi veya içtimai doktrin
gibi, fayda fikri ile izaha kalkı§rriak, onu gayesinden saptırmaktır. Din .ne
bir faydacılık felsefesi ( =philosophie utilitaire) ne de bir menfaat doktrini
( =doctrine de l'interet) dir. Din, ferdin Halikına, kendi nefsine ve diğer
insanlara kaqı vazifelerini bildiren İH\.hi bir kanundur. Dindar olan kimse,
bu kanunun emir ve nemylerini hiç münaka§a etıneden, §ek ve §Üpheye
dü§meden, bir fayda ve menfaat hatta mükifat beklemeden ifa ile mükel-
leftir. Aksi halde din ile faydacılık felsefesi birbirine karı§tırılmı§, ·daha
doğrusu din bu felsefeye irca edilmi§ olur.

Esef edelim ki, zamamımzda birçokları bu yola dökülmekte ve hata


etmektedirler. Hata §uradadır: Fayda ve menfaat fikri zaman içinde pek
çok deği§en bir fikirdir. Dün faydalı olduğuna inanılan bir§ey bugün fay-
dasız olmakta; dün menfaat telakki edilen biqey, bugün mazarrat sayıl­
maktadır. Dini, her an deği§en bu gibi fikir ve tela·kkilerden ayı~an nokta,
deği§mez bir İlahi nizarn olmasıdır.
Bu mülahazamn arneli neticelerinden biri, bahsimiz olan oruç fariza-
sında kendisini göstermektedir. Şöyle ki, bir kimse oruçta bazı sıhhi fayda-
lar görerek Ramazanda sadece bu niyet ve maksatla oruç tutsa, dini farizayı
yerine getirmi§ olmaz. Çünkü diğer bütün islami arnellerde olduğu gibi,
oruçta da niyet §arttır ve neye niyet edilirse, arnele terettüp edecek hüküm
de ona göredir. ·
* **
4 . ALİ FUAD BAŞGİL .

Bu, böyle olmakla beraber; Allah Teala insanlara manasız ve faydasız


da hiçbir tekiifte bulunmaz. Zira "Allı:n" ve "Hakim" olan Allah mala:-
yani ile i§tigaldan. müne:Zzehdir. Allahın her emrinde ve her nehyinde mut-
laka arneli bir hikmet ve insanlar için bir riıana ve ;fayda mevcuttur. Şu
· kadar ki, insanlar bu İlahi hik.rı:ıeti ancak akıl ve ilimlerinin inki§afi nis-
betinde anlıyabilirler. Bunun delili: bugün tababerin .menettiği alk(;lü ve
· domuz etini, kanunların menettiği·kuman, sosyalizrhin afaro~ ettiği faizi -
Kur'an bundan ondört asır evvel men etmi§tir. ilim bu §eylerin hayat ve
cemiyet için pek _zararlı olduğunu ancak bugünkü inki§afi sayesinde ortaya
koyabilıni§tir.
* * *
Meselemize bu yönden bakılırsa, oruç farizasında, . bugünkü ilmin
de §ehadet ettiği gibi, derin hikmetler münderiç olduğu görülfu. Bu ·hik~ .
metlerden bir. kısmı fert hayatına, bir .kısmı da cemiyet hayatına taalluk
eder. ·
ı - Orucun fert hayatındaki yeri ve rolü :
. "'
·İnsan ruh ile cisimden mürekkep bir varlık olduğuna göre, o_rucun
fert hayatındaki rolünü iki bakımdan ele almak lazım gelir.
a) Orucu n ruh üzerindeki tesiri : .
Oruç müslümanın sabir idmamdır. Sabır ise ruhu temizliyen ve iradeyi
terbiye edip nefse hakimiyet kazandıran bir (iç cehdi)dir. 9rucun psikolojik
ifadesi budur. Fert, iradesine sahip ve nefsine hakim olma faziletini .sabırla
elde eder. Sabır, ferdin metanetini artınr ve ruhunu "Sabur" olan Allaha
yükseltir.
Sabır, insan! kemal ve faziletin ba§ı olduğu gibi, her te~ muvaffa-
kiyetİn de sırndır. Harpte sabred~n kumandan kazanır. ilim ve san'at
yoliıhda sabreden, alim ve san'atldr -.olur:. -'Ticarette, siyasette, hülasa
hayatın her sahasında İnuvaffakiyet, sabnn ıİıükafatıdır. Deha bile "uzun
bir sabnn meyvesidir".
Sabır insanda iki §ekil alır: biri elem ve kedere tahammül, ·diğeri de
arzu ve i§tahlara mukavemettir. Oruçta bu iki §eklin ikisi de mevcuttur.
Körük ağzında demir döğen oruçlu bir mü'ı:nii:ıi dü§ününüz. Bu kamil insan
bir taraftan açlık ve susuzluğun eleinine sabrederek çekici ile kızgın demiri
döverken, öbür taraftan da arzu ve ݧtahlarına direrirnek suretiyle hırçin
nefsini dövüp terbiye etmektedir. Bunun içindir ki, sabır fazileti Kur'an-ı
Kerimin müteaddit ayetlerinde övülmü§ ve "Allah sabreden kullanyle
ORUCUN HiKMET-İ TEŞRİİYYESİ 5

beraberdir" buyrulmuştur. Aynca Peygamber Efendimiz de sabrı, ~manın


yarısı olmakla tavsif buyurmuşlardır. Sabra g<?türdüğü ve bu faziletin ikti-
sabına en müessir bir vasıta old11ğu içindir ki, oruç_ müslümanlara farz ·
kılınmıştır .

Sabretme faziletiyle · bezenmiş olan bir mü'minin en kötü şüuı:i' ve
hadiseler karşısında bile ümitsizİenip nefsine hakimiyeti sarsılmaz. Bu sebep-
tendir ki, hakiki mü'minler arasında intihar vak'ası görülmez. Çünkü-inti-
lıara götüren başlıca sebep ümitsizlik, bezginlik, hulasa sabırsızlıktır. "Al-
lahın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz" emrine inkiyad eden mü'mini
ümitsizliğe ve bezginliğe düşürecek dünya hadiselerinden hiçbir hadise
yoktur. Mü' min en kötÜ bir hadiseyi bile sabır silahı ile kaqılamaya daima·
hazırdır. Oruç sayesinde bu hususta kafi derecede idmanlıdır.

Buna mukabil, sabır faziletinden mahrum olan bir kimseyi ömrünün,


her arnnda ya bir hastalık veya ölüm tehlikesi beklemektedir .. ;Böyle bir
insam, aldığı acı bir ani haber,kaqılaştığı kötü bir vaziyet birden yere sere-
bilir.
Zamammızda şeker, kalb ve tansiyon hastalıklarımn alabildiğine arttığı
malumdur. Bu artışın sebeplerinden biri, ve hekimlerin dediğine göre, en
ehemmiyetlisi üzüntü, huzursuzluk yani sabırsızlıktır. Hergün nah.oş vazi-
yetlerle karşılaşan zamammız insanları, sabır faziletinden mahrum olduklan
için, içierini kemirmekte ve çok sevdikleri hayatı kendilerine· zehir edip
hastalanmaktadırlar.

En yakım ve sevdiği bir kimsenin ölümü haberini alan bir mü'minin


sabırlı ve cesaretli bir eda ile "hepimiz Allahın inayeriyle -yar olduk ve hepi-
miz dönüp Allaha gideceğiz" mealindeki ayeti kerimeyi okuyarak sükfı.ta
varması ne :ulvi bir levhaclır. Bir de bunun yamnda feryad edip saçım başım .
yolan münkirin perişan hali~ düşünürseniz sabrın insan hayatı için ehem-
rniyetini anlal'sımi.
Her nimet gibi, ahlaki faziletler de cehd ile ve eleme tahammül idrna-
niyle elde edilir. Sabır faziletinin idrnam da İslamın farz kıldığı oruçtur.
b) Orucun beden üzerindeki tesiri :
Oruç ferde vücut sağlığı verir. Her makine gibi, vücut makinesinin de
bir mÜddet durup dinlenıneye ve temizkurniye ihtiyacı vardır. Ramazan'da
bir ay islami adab üzere tutulan oruç vücut makinesinin dinlenip temizlen-
mesini ternin eder. Fakat vücut sağlığı için bu nokta çok mühimdir. Herhangi
bir sağlık koruma kitabı açarsamz, yalııız şişmanlık ve tansiyon gibi bazı

/
6 ALİ FUAD BAŞGİL

hastalıklar için değil, sağlam bünyeler için de oruç tavsiye edildiğini görür-
sünüz. Son zamanlarda yapılan otopsi tecrül;:ıelerinde görülmüştür ki,
insanın bağırsak cidarlarına yapışıp üç h;ıtta beş .sene kalan ve duTmadan
zehir neşreden kurumuş ifraz maddeleri mevcuttur. Bağırsakları bunlardan
temizlemenin tek çaresi uzunca bir müddet oruç tutmaktır. 1 Bugün herkes
bilir ki, kalb, tansiyon ve şeker gibi hastalıkların başlıca arnili şişmanlık ve
yağlılıktır. İslami adab üzere tutulan orucun bu hastalığı karşı müessir bir
deva olduğu bugün tıbben sabittir.
Orucun çalışma gücünü azaltınası sırf bir hikayedir. Çalışma gücünü
asıl azaltan, oruç değil, içki, sefahat, gece hayatı ve iç üzüntüsüdür. -Oruç
bilakis hastalıksız bir vücuda tazelik ve zindelik ~erir. Ramazan ayında
dinlenip temizlenmiş olan vücut makinesi, senenin diğer aylarında daha
çok ve daha verinıli çalışır. Bunu oruç tutanlar tecrübeleriyle bilirler.
** *
Dikkat olunsun ki, orucun ruh ve beden üzerindeki bu faydalı neti-
celeri hasıl olabil~ek için islami adab üzre tutulması şa~_Jtır. Fıkıh kitapların­
da ve aleThusus Ihya-ü Ulum'da beyan olunduğu. üzere orucun başlıca
adabı :

ı -·- İftarı
su ile yapmak,
2 - H:urma veya meyve gibi hafif birşey aldıktan ve akşam namazını
kıldıktan sonra yemeğe oturmak 2 •
3 - İftar yemeğinden sonra hemen uyumamak ve teravihi kıldıktan
sonra yatmak,
4 - İftar ve sahur yemeklerini az ve gayet hafif yemek,
5 - Oruç gününü uyku ve uyuşuklukla geçirmemektir.
İmam Gazali orucu üç mertebeye ayırmıştır 3 : İlk mertebesi (avam)ın
orucudur ki, birgün aç ve susuz durmaktır. Bu, oruç mükellefiyetinin edna
mertebede ifasıdır. Orucun ikinci mertebesi (havass)ın yani a'mal-i salih
ehlimn orucudur ki, avaının orucuna ziyade olarak, vücudun bütün dış
uzuvlarının da miğde ile birlikte oruç tutmasıdır. Üçüncü ve üstün mertebesi
(havassü'l-havass)ın y_ani enbiya ve evliyanın orucudur. Bu da, havassın

1 Maurice Messegue: C'est la nature qui a raison, Librairie Seeretan Pı:ıris, p. 84-85
2 Gerçi iftarın tii.cili ve sahurun tehiri (müstahab) yani hoş görülmüştür, fakat bu
· taeilden maksat aç hayvan gibi yemeğe saldırmak olmadığı gibi, tehirden maksat da gün
ışığını beklemek değildir.
3 Bakınız: İhyaü-ulılm cilt I (Kitabı esrarü's-savm)

.-
ORUCUN HiKMET-İ TEŞRİİYYESİ 7

orucuna ziyade olarak, kalbin dünya evine kapanması ve yalnız Allaha


acılması
, dır.
Arnel-i salih orucu, miğde ile beraber vücudun dı§ uzuvlannın da oruç
tutmasıdır dedik. Binaenaleyh orucun bu mertebesi tahakkuk etmek için:
ı- Göz harama, mezı::r:ı:_um ve rnekruh olan §eylere bakınıyacaktır.
2 - Dil yalan söylemiyecek, dedikodudari, aleyhte konu§mak ve arka-
dan çeki§tirmekten hususiyle yalan yere yemin etmekten sakınacaktır.
3 - Kulak dinen mezmum ve rnekruh olan §eyleri i§itmiyecektir. Müs-
lümanlıkta söylenınesi memnu olan her§eyin dinlenmesi de memnudur. Bir
kimsenin aleyhinde konu§an ve arkaııından-çeki§tireni dinleyen de söyleyenin
günahını ortakla§mı§ olur.
4 - Eller harama ve hileye,. dinen mezmum ve rnekruh olan §eylere
uzanınıyacaktır.
5 - Ayaklar gidilmesi dinen mezmum veomekruh olan yerlere basını­
yacaktır.

2) Orucun Cemiyet hayatındaki rolü :


. Oruç cemiyetteki zengin, fakir tezadını azaltır. Zengine, fakirin hayat
ve mahrumiyerini bilfiil ya§atmak suretiyle serverin gururunu kırar ve zen-
ginde insaf ve·merhamet hisleri doğurur. Diğer taraftan fakirin de zengine
kar§ı kıskançlık duygularını yatı§tırır. Orucun bu rolü cezası olan keffaretin
§eklinden de anla§ılmaktadır. Bilindiği gibi, zamanımızda keffaret yani
mazeretsiz oruç yemenin dini cezası, altını§ fakiri birgün yahut bir fakiri
altını§ gün beslemektir. ,
Zengin, fakir tezadı cemiyetler var· olalıdanberi açık veya gizli bir
§ekilde hüküm süren bir sınıfmücadelesi doğurmu§tlir. Tarihteki ihtilaller ve
kanlı hareketler hep bu mücadelenin yani senin var benim yok kavgasının
birer §ekilde zuhurudur. İslamiyet bu ezeli mücadeleyi yatı§tırmak üzre,
bir taraftan zekat, sadaka ve vakıf müesseselerini kunnu§; bir taraftan da
.hususiyle sabır, kanaat ve kadere nza terbiyesi ve ahlakı emretmi§tir. Bu .
terbiye ve ahlak ile. bezenmݧ mü'ıninler arasında ne servet gururu, ne de
fakirlik kıskançlığı görülmü§tür. İslamda oruç bu terbiyenin en müessir
iktisab vasıtası olarak büyük bir içtimai mana ve kıyınet ta§ır.

You might also like