You are on page 1of 108

I

i
|1.62-1ğ,3

ğ.ç9ğ,Ö9Ö ;L
NAHÇIVAN', DA ARKEOLoJIK
l ARAŞTIRMALAR
Archaeological Suroey in Nakhicheoan

,:
r)- >
/\,

r} !
5
*
) i
A,\
1\ \4-, -

l-1

,-f
NAHÇIVAN'DA ARKE0L oIiK
ARAşTIRMALAR
1998

ARCHAEOLOGICAL SURVEY
IN NAKHICHEVAN, 1-99
RFXT)
olcay Bellİ - Veli Sevin

'_*__.İ--.
;i; (ij:' .'_.;: : .i
lll.,':i:"İljl ill]il i i:,'1.:i i::.*:i
*' JJaş İıo.

!:l r;::t h:i.

w
ARKEOLoİ VE SANAT YAYINLARI
ARKEOLOJi VE SANAT YAYINLARI
Aıaşhıma, inceleme ve Belgeleme Dizisi: 8
NAHçIVAN'DA ARKEoLoJiK ARAŞTIRMALA& 1998
ArchıeoıogicLl suroey in Nakhicheoafl, 7998
OKTAY BELL| .VEII SEVN

Yayrnlayan ve Yöneten
NEziH BAşGELEN

Düzenleme
FÜSUN ULUÜLKE

ISBN: 97H899-404

BASKI
Kanaat Basııiıevi, İstanbul 1999

@ 1999, ARKEoLoJİ VE SANAI YAYINLARI


Hayriye cad. çorlu APL 3/5, 80060 Galatasaİay
Tel: 0 272 293 03 7A - 245 68 3a Fax: 0 2"12 245 68 77
İstanbur - TüRKivE
iÇiNnnrİrıR / Co^rrEMIs

I. SUNUş, 7
II. GİRiş, fl
III. ARAşTIRMALA& 16
A. oRTA KESiM: Nahçıvan Kenti ve Yakın Çevresi, 16
II. Kii]tepe Höyüğü, 16

Çalhankale, 7 7
B. KUZEY KESİM: Şerur ilçesi, 24
Şortepe Höyüğ!i, 24
Şahtahtı NekroPollefi Ve Kalesi, 25
Kulalı Höyüğü, 27
II. Ferhat KanaL, 27
C. DoĞU KESi}A: Şahbuz ilçesi 30
Fefhat EVi Kaya M ezarı ve Çivi'Iazıty 37
D. GÜNEY KESİM: ordubad ilçesi, 35
Muncuklutepe Nekıopolü, 35
Haıabe Gilary 37
IV MADEN VE HAMMADDE YATAKLARI,4l
DiPNOTLAR,44

INTRODUCTION,4T
ÇAI-IIANKALE, 52
THE MOUND OF KULALI, 58
THE FEKHAT II CANAL, 58
THE RocK-clIT T)MB AND 3LıNEIF2RM INSCRIP?'IoN oF FERIIII Evİ,67
MI]N CUKLUTEPE NECROPOI.JS, 64
SOURCES OF MINERA'S ,4ND RAW MATERIALS, 65
FOOTNOTES,6T

BiBLiYOGRAFYA / BIBUOGRAPHY, 68

DiziN / INDEX,73
I. SUNUş

1967 yl.Jında Varı]da Prof. Dr.Afif Erzen başkanlığında ku-


rulan istanbul Üniversitesi'ne bağlı '1lan Bölgesi Tarfü ve Arke-
oloji Araştrrma Merkezi" bilim kurulu üyeleri tarafından, Doğu
Anadolu Bölgesi'nde son 40 yıldan beri kesintisiz olarak arke-
olojik kazı ve yıİzey araştffmasl yapılmaktadır. 1959 plından
beri sürdürülen kazıların başında Prof. Dr. Afif Erzen başkanlı-
ğında Van-"Ernis (Ünseli)", "Toprakkale", "Çaıııştepe", "Van
Kalesi", ve "Giyimli (Hlrkanis)"; Prof. Dr. M.Taner Tarhan baş-
kanlığında 'Ilan Kalesi", "Van Kalesi Höyüğü" ve GevaşJ'Hali
me Hatun Küınbeti veMezat|ığı"; Prof. Dr. Veli Sevin başkanh-
ğında Elazığ-"imikuşağıi', Diyarbakı/'ÜçtePe", VanJ'Karagün-
dijz" , Yan:'Altıntepe Nekropolü" ve "Hakkari Nekropolü";
Prof. Dr. oktay Belli başkanlığında ise VanJ'AşaF ve Yukarı An-
zaf Kaleleri" ve Van- "Yoncatepe Kalesi ve Nekropolü" kazıI.arı
gelmektedir. Doğu Anadolu Bölgesi'nin iıygarlık tarihini aydın-
Iatmak ve yörenin kültürel ve ekonomik yönden kalkınmasına
yardımcr olmak amacryla yapılan arkeolojik kazı çalşmaların-
dan birçoğu, günümüzde bile öneminden hiçbir şey kaybetme-
den başarrlı bir şekilde devam etmektedir.
Arkeolojik kazıl,lara koşut olarak, bölge kültiirlerinin daha
iyi tanmmast ve değerlendirilmesi amacryla, çeşitli konularda
yüzey araştumaları da yapılmıştır. Türkiye'nin en az araştınlan
bölgeleri araslnda olan Doğu Anadolu'da yürütülen araştrma-
Iar, hiç kuşkusuz çok büyük bir önem taşrmaktadrr. Terörün en
şiddetli olduğu dönemlerde bile bu bölgede sürdürülen yüzey
araştrrmalarr trplo arkeolojik kazr çalrşmalarr gibi kesintisiz ola-
rak devam etmiştir. Sürdürülen yüzey araştırmalan arasında
Prof. Dr. Veli Sevin başkanlığında "E|azığ-Bingö| Yüzey Araştır-
masr", "Diyarbakır-Harran Yüzey Araştırmasl" , Proİ. Dr. oktay
Belli başkanlığında "Doğu Anadolu'da Boyalr Mağara
Resimlerinin Araştırılması", "Doğu Anadoluida Urartu YoI Şe-
bekesinin Araştırılmasr", "Doğu Anadolu'da Hammadde ve
7
Madencilik Faaliyetlerinin Araştrrılması,,,,,Yan Gölü,nün
Güneyindeki Anıtsal Mimari Yapıların Araştlrılmasr,,,,,Doğu
Anadolu'da Baraj, GöIet ve Sulama Kanallarrnın Araştrrrlmasr,,,
Prof. Dr. Ali M. Dinçol ve Doç. Dr. Beikıs Dinçol başkanlrğında
"Doğu Anadolu'da Urartu Çiviyazılr Belgelerinin Araştırrlmasr,,
ve lJzman Dr. Aynur Özfırat başkanlrğında ,,Doğu Anadolu,da
M.Ö. il. Binyıl KüItürlerinin Araştırrlmas1, gibi ionular bulun-
maktadır. Bunlardan "Baraj, Gölet ve Sulama Kanaliarrnrn Araş-
tırılmasr" ile "M.Ö.[. Binyıl KüItürlerinin Araştrrılması,, adlr
konular,, başarrlı bir şekilde sürdürülmektedir.

istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi,ne bağlı Van Bölge-


si Tarih ve Arkeoloji Araştrma Merkezi'nin bilim kurulu üyele-
ri tarafindan sürdürülen kazı çalrşmaları ve yiizey araştrrmalarr
ile ilgili uiusal ve uluslararasr 1000'den fazla bilimsel yay:rr. ya-
prlmıştu. Bunun yanr srra Ege Üniversitesi ve Ankara İngiliz Ar-
keoloji Enstitüsü ile birlikte bugüne değin dört ,, IJluslararası
Demir Çağları Sempozyumu" da düzenlenmiştir. Yabancı bilim
adamlarrnrn büyük katılımı ile gerçekleştirilen bu önemli sem-
pozyumun üçüncüsü, 6{2 Ağustos 1990 tarihinde bizzat Yan,da
bulunan Tarih ve Arkeoloji Araştrrma Merkezi,nin konferans sa-
lonunda gerçekleştirilmiştir.
Son y larda gelişen toplumsal olaylarrn siyasal tabloyu tü-
müyle değiştirmesi sonucunda çrkan yeni durumla ilgili olarak,
Araştrrma Merkezi bilim kurulu üyelerinin Nahçrvan toprakla-
rında arkeolojik araştrrmalara başlamasınrn yararlı olacağr kara-
nna varrlmış ve bununla ilgili ilk girişimler de L997 yıLında baş-
Iatrlmrştrr. lJzman Aynur Özfırat'rn doktora çalrşması ite ilgili
olarak bölgede ve Nahçrvan Tarih Müzesi,nde ilk etüdler ger_
çekleştirilmişı ve daha sonra da Dr. VeIi Bahşaliyev,in ,,Nahçr-
van Arkeoiojisi" adrnr taşIyan yaPttının Türkçe ve ingilizce ola_
rak yayınlanması sağlanmrştır2. Bundan sonra Doğu Anadolu
Bölgesi'nde 40 yrlı aşkın bir süreden beri yapılan arkeolojik ka-
zıve yİizey araştrrmalarr sonucunda elde edilen deneyim ve bil-
gi birikimini Türk Cumhuriyetleri,ne aktarmak ve Eskiçağ Uy-
garlrklarrnrn ortak özellikierini saptamak amacıyla, Nahçıvan

8
Bölgesi'nde arkeolojik çahşmaların çok daha köklü bir şekilde
başlatrlmasına karar verilmiştir. Bu tarihi karar Doğu Anado-
lu'da son 40 yridan beri sürüp giden araştırmaların doruk nok-
tasına ulaştrğrnın kanıtı olduğu kadar, Türkiye Cumhuriyeti,nin
tarihindeki ilk sınırdrşr arkeolojik projesi olması bakrmrndan da
çok büyük bir önem taşrmaktadrr.
7998 yıLının 22 Haziran_12 Temmuz tarihleri arasrnda bu sa_
trrların yazarlarının bilimsel başkanlığı altında Nahçıvan özerk
Cumhuriyeti'nde yaptığımrz yüzey araştırmasrna Azerbaycan
Bilimler Akademisi Nahçrvan İlim Merkezi başkan yardımcısl
arkeolog Dr. VeIi Bahşaliyev, Erzurum Atatı.irk Üniversitesi Fen-
Edebiyat Fakültesi Eskiçağ Tarihi Anabilim Dalr Başkanr Yrd.
Doç. Dr. Alpaslan Ceylan, istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakül-
tesi Eskiçağ Tarihi Anabilim Dalr öğretim üyesi Uzman Dr. Ay-
nur Özfirat, a;.nı anabilim dalrnda okutman (M.A.) Erkan Kon-
yar, Diyarbalır Dicle Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Arke-
oloji ve Sanat Tarihi Bölümü'nden (M.A.) Jale Velibeyoğlu ve
Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih
Böiümü'nden okutman Nevin Ulusoy katrlmlşlardrr. Çizimleri
büyük bir başarryla yapan okutman Erkan Konyaı,a ve çok yo-
ğun bir çalrşma ortamr içinde sorunlara örnek bir bilimsel yak-
laşlmla eğilen ve büyük bir özveriyle çalrşan değerli meslektaş-
Iarrmrza teşekkür ederiz.

Nahçlvan Özerk Cumhuriyeti'nde yaptığırnız yizey araş-


trrması, bilim kurulu üyemiz Dr. Veli Bahşatiyev'in rehberliği aI-
tında gerçekleştirilmiştir. onun rehberliği o]maksrzrn bu denli
krsa bir süre içinde bölgenin küitürei varlrklarınr tanlmaya Ve
sorunlarr çözmeye olanak bulamayacaktrk. Ayrıca Nahçrvan Ta-
rih Müzesi'ni ziyaretirniz srrasrnda, müze müdürü sayrn Neza-
ket Esedova'nrn büyük bir ilgisi ile karşılaştrk. Bu yüzden her
iki meslektaşımıza da şükran borçIuyuz.
Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti'nde sürdürdüğümü z yizey
araştrrmasr, hemen her şeyden önce istanbul üniversitesi Rektö-
rü sayrn Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu'nun Türk Cumhuriyetle-

I
ri ile yapılacak her türlü bilimsel işbirliğini desteklemesi ve is-
teklendirmesiyle gerçekleştirilebilmiştir. İstanbul üniversitesi
Araştırma Fonunun "Uluslararası Projeler"e öncelik vermesi ve
maddi yönden desteklemesi (Proje No: UP-6,/010598), yurtdı.
şında sürdürdüğümüz çalrşmaların başarılr geçmesinde bir baş-
ka olumlu etmeni oluşturmuşfur. Gerek sayrn Rektör Prof. Dr.
Kemal Alemdaroğlu'na, gerekse Araştırma Fonu Uzmanlar Ko-
mitesi Başkanı sayrn Prof. Dr. Engin Bermek ve uzmanlar komi-
tesi üyelerine SağIamş oldukları maddi ve manevi yardımlar-
dan dolayr teşekkür etmeyi vazgeçilmez bir gönü borcu say-
maktayız. Eğer bu değerli yardımlar olmasaydı, oldukça zor ko-
şullar altmda yürütülen söz konusu çalışmayı başarılı bir şekil-
de gerçekleştirebilmek olası değildi.

Nahçıvan Başkonsolosluğu ile yapılan bürokratik yazışır.a-


larda, Ankara Dşişleri Bakanlığı, Çok Taraflı Kültiirel iıişkiıer
Genel Müdür Yardımcısı Saym M. Hayri EroI ile Nahçrvan eski
Başkonsolos'u ve şu anda DrşişIeri Bakanlığı Daire Başkan Veki-
li sayın Mehmet Çrna1, Türk bilim adamlarının Nahçrvan'da ça-
lışma yapmaları konusunda bizlere yol göstererek, sürekli des-
tek olmuşlardır. Bu yüzden İstanbul Üniversitesi Öğretim Üye-
leri adrna kendilerine minnettarrz. Ayrıca Nahçrvan Özerk
Cumhuriyeti'ndeki çalışmalarrmız srrasında bizlerden yardım-
lannı esirgemeyen Başkonsolos sayln Hasan Aygün ile geçici
Konsolos Yavuz Aktaş ve Askeri Ateşe Albay saym Ahmet Ke-
siktaş'a bir kez daha içtenlikle teşekkür ederiz.
Türk bilim adamlarının yurt dışmda sürdürdükleri arkeolo-
jik çalışmalar daha önceki yıllarda olduğu gibi, bu kez de Arke-
oloji ve Sanat Yayınları tarafından ilgi ile karşılanarak isteklen-
dirilmiştir. Bu yüzden Türkiye'nin yurt drşındaki ilk arkeolojik
araştrmasınl oluşturan bu çalışmayr destekleyerek ya}4mını
gerçekleştiren Arkeoloji ve Sanat Yayınları'nın kurucusu ve edi-
törü sayrn Nezih Başgelen'e teşekkürlerimizi sğnaflz.
oktay BELLi Veli SEVİN
Istanbul 1999
10
II. GiRiş

Tİanskafkasya Platosunun güneyinde yer alan Nahçrvarç


batıda Türkiye, güneyde İran, kuzeyde ve doğuda ise Ermenis-
tan ile komşudur (Harita 1). NahEvan 1920 yılında beri Azer-
baycan Federatif Cumhuriyeti'ne bağlı Özerk bir Cumhuriyet-
tir. YüzöIçümü yaklaşrk olarak 5.500 km"yi bulan Nahçıvan top-
raklan, Türkiye-iran sı',rrrn' çizen Aras Irmağı'nrn doğu ve ku-
zeyine doğru uzanmaktadır3. Tıplc Doğu Anadolu Bölgesi gibi
burada da karasal iklim egemendir; yaz mevsimi kurak ve sıcak,
kış mevsimi ise soğuk geçmektedir. Sonbahar mevsimi de kurak
geçen Nahçrvarıida, yağmur çoğunlukla ilkbaharda yağmakta-
dıra. Bölgenin batısı ve güneyi bozkr olmakla birlikte, kuzeyde-
ki Zangezur sıradağlarındaki Kaplcıl(ta yükseklik 3.904 ın'ye
ulaşmaktadrr. Bitki örtüsü balomrndan oldukça fakir olan Nah-
çrvan topraklarrnda, seyrek çam orman kalıntıları yalnızca ku-
zeydoğudaki dağların eteklerinde görülmektedir. Sadece bura-
daki dağlar zengin otlak ve çayırlarla kaplrdır. Bu yüzden bu
'yöredeki yerleşim merkezlerinin ekonomik üretimlerinde, hay-
van besiciliği önemli bir yer tutar.
Fazla engebeli olmayan Nahçrvan toprakları, deniz seviye-
sinden ortalama 1100-1200 m. yüksekliğindedir. Ancak Aras Va-
disi boyunca yükseklik 1000 metrenin altrndadır. Nahçıvan top-
raklarrndaki yerleşim merkezlerinin çok büyük bir kısmı da ya
Aras Vadisi boyunca, ya da Aras Vadisi'ne kuzeyden inen çay-
larrn çevresinde yer almaktadu. Bölgenin en büyük engebesi ise,
kı.ızeybatıda Türkiye toprakları içinde yer alan 5165 m. yüksek-
liğindeki Ağrr Dağr'drr. Doğu Anadolu Bölgesi söylencelerinde
olduğu gibi, Nahçrvan halkı söylencelerinde de Ağn Dağı tıpkı
Yılanlı (Haça) Dağ gibi gizemli kutsallığınr hala korumaktadır.
Bölgenin en büyük akarsuyu, güneyde İran sınrrınr oluştu-
ran Aras Irmağı'dır. Aras, Erzurum'un doğusunda yer alan Av-
nik Kalesi'nin giineyindeki yüksek dağların eteklerinden çrkan
11
kaynak sularr ile kar sularının birleşmesinden oluşmaktadır.
Güneydoğu yönüne doğru akan ırmak Nahçrvan topraklarınr
geçtikten sonra, kuzeydoğu yönünde Kura (Kür) Irmağr ile bir-
leşerek Hazar Denizi'ne dökülmektedir. Nahçıvan toprakları
içinde kuzeyden güneye doğru akan Arpaçay, Asnı, Cehr! Nah-
çrvan, Elence ve Gilan gibi çaylarrn hemen hepsi, Aras ile birleş-
mektedir. Buradaki Aıpaçay'a Çıldır Gölü'ntin güney eteğinden
çıkarak akan ve Türkiye ile Ermenistan arasında srnır oluşturan
Arpaçay ile karrşmaması içiıç "Şarki Arpaçay"da denmektedir.
Frrat Irmağr gibi Aras da , Doğu Anadolu Bölgesi'nde halkın se-
verek söylediği türkülere konu olmuştur. ilginçtir ki Nahçıvan
Bölgesi'nin halk türküleli, öykü ve söylencelerinde de.en çok iş-
lenen konuların başında yine Aras Irmağı gelmektedir.

Nahçıvan coğrafi konumu dolayısryla, Doğu Anadolu Böl-


gesi'nin kuzeydoğuda bir uzantrsı durumundadır. Öyıe ti gtı-
neydoğu yönüne doğru akan ve Nahçıvan topraklanna giren
Aıas Irmağr'nrn arazide açmrş olduğu geniş vadi bir dil biçimi
ni andırdrğından, "Dil ovasr" olarak da anıImaktadrr. Aras'rn
Iğdrr ovas1nda ve Nahçrvan topraklarrnda açtığı vadi, yöresel
deyimle "Sürmeli Çukuru" olarak da adlandırılmaktadırs. Bu
önemli ovanrn kuzeyinde Ermenistan tarafinda kalan kısmı ise,
"Ararat ovasr" olarak isimlendirilmektedir. Aras Irmağı'nın ta-
şımış olduğu alüıyal topraklardan oluşan bu geniş vadi, çok ve-
rimli tarrm alanlarrna sahiptir. Ancak bu geniş ve verimli top-
raklarda sulama olmaksrzrn başarılı bir tarrm yaPmak da ola-
naksızdır. Bu yüzden kuzeyden güneye doğru akan ve Aras Ir-
mağr ile birleşen çay sulan, tarrm için çok büyük bir önem taşı-
maktadrr. Bölge ekonomisinde geleneksel olarak yapılan tarım
ürünleri önemli bir yer tutmaktadrr. Bunların başında da buğ-
day, arpa, pirinç/ mrsır ve dan, bakliyat türleri arasında da fasul-
ye, nohut, mercimek, ve bakla gelmektedir. Geniş alanlara yayr-
Ian meyve bahçeleri ve üzüm bağlaT| en aZ tarrm kadar önemli
dir. Meyve türleri arasında elma, armut, şeftali, kayısı, zerdali,
dut, iğde, kiraz, vişne, ve üzüm bulunmaktadır. Ancak son yıl-
Iarda bağcrlıkta gözle görüIebilir bir gerileme olmuştul
'12
Çay, dere ve rrmaklann sulayamadrğr alanlarda yaprlan ta-
rım için her halükarda baraj, gölet ve sulama kanallarrndan sağ-
lanan sulara gereksinme duyulmaktadır. Bu yüzden M.Ö. I. bin-
yrlın ilk yallsında Doğu Anadolu, Transkafkasya ve Kuzeybatr
iran Bölgelerinde egemenliğini sürdüren Urartu Krallığr, sula-
maya dayalı modern tarımı başlatan ilk uygarlrk olarak karşmı-
za çrkmaktadır. Doğu Anadolu Bölgesi'ni baraj, gölet ve sulama
kanallarr ile donatan Urartu Krallığı, Nahçıvan topraklarl içinde
de aynr sulama tesislerini kurarak, verimli topraklarda yapılan
tarlmın başarılr olmasınr sağlamıştır. Bu bölgede 2800 yıl önce
Urartu Krallığı'nrn yaptırmrş olduğu çok sayıdaki baraj, gölet ve
sulama kanallarıyla bölgeyi gerçek anlamda bir cennete çeviIdi-
ği bilinmektediro. Öyle ki ortaçağz ve Yeniçağ'das bile birçok
seyyah Doğu Anadolu Bölgesi'nde lJrartu sulama tesislerinin
yardımryla yaprlan sebze ve meyve bahçeleri ile üzüm bağlarrnı
büyük bir övgü ile anlatmştrr. Örneğin 18. yüzyılrn başlarında
bu bölgeyi gezen J.P. Tournefort, Ağrı Dağı eteklerinde yeI alan
Sürmeli Çukuru'nda geniş bir alana yayrlan sebze ve meyve
bahçeleri ile üzüm bağlarının İazlallığı karşrsında etkilenerek,
burayr gerçek anlamda bir "Cennet Bahçesi" olarak yorumla-
mıştrrg.

Coğrafi açıdan önemli bir konuma sahip olan Nahçıvan


topraklarının batıya açrlan en büyük kapısr da, Aras Irmağr va-
disidir. Doğuda Afganistan, Hindistan ve Kuzeybatr İran i.ize-
rinden gelen önemli bir ticaret yolu, Nahçıvan'da ikiye ayrıl-
maktadrr. Bunlardan biri kuzeyde Erivan üzerinden Kafkas-
f a' yaıo, diğeri de batıda Iğdır-Doğubayazıt-Ağrı-Erzurum-Bay-
burt üzerinden Doğu Dünyasl'nın en büyük ticaret limanr olan
'Irabzon' a ulaşmaktadır. ortaçağda birçok İslam coğrafyacrsr
Maveraünnehir, İran ve Doğu Anadolu Bölgeleri'nden gelen ve
Trabzon'da Karadeniz'e açılan bu önemli yoldan yaprlan ticare-
tin ulaştrğı boyııtlar konusunda ayrrntıh bilgiler vermektedirıı.
Doğu iiılkelerinden Trabzon'a getirilen mallar, deniz yolu ile Bi
zans Devleti başkenti Konstantinopolis'e ve buradan da Akde-
niz ve Avrupa üIkelerine gönderilmekteydi. Yine batıdan gemi-

13
ler ile kabzon'a getirilen mallar da, karayoluyla islam ülkele_
ri'ne gönderilmekteydi. Bu ünlü yol, Eskiçağdan günümüze
değin öneminden hiçbir şey yitirmeden varlığınr sürdürmekte-
dir. Öyle ki günümüzde bile bu tarihi yol, NahEvan halkı tara-
findan'Nahçıvan'rn Kalbi" olarak adlandırrlmaktadır. Ayrrca
bu yolu Türkiye srnır kapısrna bağlayan Aras Irmağr üzerindeki
demir köprü de, "Umut Köprüsü" adrnr taşımaktadır (Res.l).
Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti, özellikle M.ö. ilI. binyıl baş_
larrndan beri Doğu Anadolu Bölgesi'ne yayllan ve "Karaz KüL-
türü", "Yanık Kültürü"., "Şengavit Kültürü", "Kura-Aras Kültii-
rü", "Erken Hurri Kültürü' veya "Erken tanskafkasya Kültii-
rü"12 olarak adlandırılan ilk Tunç Çağı kültürünün kökeni sayr-
Ian Kura-Aras Irmağı arasrnda kalan böIgenin çok önemli bir
parçasıdır. Fırat ile Dicle Irmakları arasında kalan verimli top-
raklar Mezopotamya için ne denli önemliyse, Kura ve Aras Ir-
makları arasında kalan'topraklar da, Güneydoğu Kafkasya için
o denli önemlidir. Grekçe Araxes ve Cyrus olarak isimlendirilen
bu ırmakla1, Arap kaynakları tarafından da Nahr-ar Rass (Aras)
ve Nahr-al Kurr olarak adlandrrılmışlardırı:. İki ırmak arasrnda
kalan verimli topraklarda yaPıIan başarılr tarım, ortaçağda da
öneminden hiçbir şey kaybetmeden devam etmiştir. Arap coğ-
rafyacılar bu iki ırmak arasrnda kalan verimli toprakları " Bayn-
al Nahrayn" olarak isimlendirmektedirr+.

Doğu Anadoiu. Bölgesi ile Nahçrvan topraklarındaki kültür


varlrklarrnı incelemek ve kültürel gelişmeyi tanıyarak bir bütiin_
lük içinde değerlendirmek, burada yaptığırnız yiizey araştfma-
srnın temel amaclnl oluşturmuştur. Aynr benzer amaç, M.Ö. il.
binyıl kültürü için de geçerlidir. Çünkü ilk Ti-ınç Çag'nın sonla-
nnda hemen hemen tüm Doğu Anadolrç Transkafkasya ve Ku-
zeybatı iran höyüklerinin ıssızlaşmasına karşın, bu bölgede yo-
ğun bir yerleşik iskanrn varlığrnr gösteren buluntulara sahibiz.
Özelikle II.KüItepe Höyüğü, Şahtahtr Kalesi ve Kızrlvank Hö-
yüğü orta ve Son Tunç Çağları'na ilişkin sorunların anlaşılabil_
mesi açrsından büyük bir önem taşlmaktadırls. orta ve Son Tunç
Çağ boya bezemeli çanak çömlek küItiirleri ile kurgan halklarr
14
arasmdaki ilişkilerin anlaşrlmasrna bu bölgede yaprlacak arke-
olojik çalışmaların büyük katkısı olacaktır.
M:Ö. I. blnyıl için ise durum bu kez tam tersinedir. M.ö. I.
binyılın ilk yansmda Doğu Anadolu, Transkafkasya ve Kuzey-
batı İran Bölgelerinde güçlü bir şekilde egemenliğini sürdüren
Urarİu Kiiltürüne ait )üzlerce mimarlık anltl Ve yazıtr bilinme-
sine karşın, Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti'nde ise çok az ve ye-
tersiz bilgilere sahibiz. Şimdilik bölgenin M.Ö.9. yüzplın son
çeyreğinde Urarfu Krallığr'nın egemenliği altrna girdiği bilin-
mektedir16. Bu yüzden sözünü ettiğimiz sorunları irdelemek ve
bir kültür birliğinden söz edebilmek amacıyla, çok az bilinen ve
araştınlan Nahçrvan Özerk Cumhuriyeti'nde daha geniş kap_
samlı yüzey araştrrmasr yaPmaya karar verdik. Böylelikle son
iki yıldan beri yapıIan ön çalrşmalar, daha bilimsel bir tabana
oturtulacaktır. Yiizey araştırmalarr sonucunda elde edilecek bul-
gular ayrıntrL bir şekilde değerlendirildikten sonra, ikinci aşa-
ma olarak arkeolojik kazr yaprlması amaçlanacaktrr.
1998 plı NahEvan çalrşmalan, başlıca dört ana bölüme ay-
rrlmıştır. A- orta kesim: Nahçrvan kenti ve yakın çevresi. B-Ku-
zey kesimi: Şerur ilçesi. C- Doğu kesimi: Şahbuz İlçesi. D-Güney
kesimi: ordubad ilçesi. Yüzey araştrrmasr sırasında toplamış ol-
duğumuz çanak çömlek parçalan bu çalışmada değerlendirile-
memiştir.

15
III. ARAşTIRMALAR

A. ORTA KESİM: Nahçıvan Kenti ve Yakın Çevresi

Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti'nin başkenti Nahçrvan ve ya-


krn çevresinde yaptığırrız araştrrmalara Nahçıvan Tarih Müzesi
ile başladrk. Bu modern müze bölgenin tarihsel ve kültürel geç_
mişini çok eğitici bir biçimde ifade edecek tarzda düzenienmiş-
tir. Müzede kronolojik olarak Taş Devri'nden başlayarak günü-
müze değin devam eden tarihsel süreci çeşitli salonlardaki vit-
rinierde yüzlerce eser ile izleyebilmek olasıdrr.

II' Kültepe Höyüğii

Nahçrvan kentinin yakın çevresindeki ören yerlerinden en


önemlisi hiç kuşkusuz II. Kültepe Höyüğü'dür. Nahçıvan kenti_
nin 10 km. ve I.Kültepe Höyüğü'nün de 5 km- kuzeyinde bulu-
nan höyük, yaklaşrk oiarak 3 hektarlık bir alana ya;ılmaktadır.
Deniz seviyesinden 1100 m. yüksekliğinde olan höyük, Cehri
Çayı ile Nahçrvan Çay1nın birleştiği yerin hemen kuzeyinde yer
almaktadrr (Res.2). oldukça elverişli bir coğrafi konuma sahip
olan höyüğün çevresinde, geniş ve verimli topraklar bulunmak-
tadrr. Çok geniş bir alana yayılan höyüğün batı kesimi, ne yazrk
ki Cehri Çayı'nın değiştirilen yeni yatağı yüzünden büyük ölçü-
de tahrip olmuştur (Res.3). Bah eteklerini derin bir şekilde oyan
Cehri Çayı'nın tahribatr, tüm hızryla devam etmektedir. Bu iki
çay, günümüzde bile Nahçıvan kendnin su gereksinmesini kar-
şrlamaktadır.
Höyüğe en yakın yerIeşim merkezi 1 km. güneyde yer alan
Uzunbaba köyüdür. 1.5-2 km. kuzeybatrsrnda ise Didivar köyü
bulunmaktadrr. Yerden yüksekliği çay yatağrnda değişkenlik
göstermekle birlikte, 9-14 m. arasrnda değişmektedir.

75
II. Kültepe Höyüğıi'nde 1968-88 yllları arasrnda o.H. Habi-
bullayev ve V. H. Aliyev başkanlığında geniş çaplr kazılar yapıl-
mrştul7 (Res.4-5). Bu kazılarda, Erken Transkafkasya Döne-
mi'nden başlayarak, orta ve Son Tunç Çağr ile Demir Çağı taba-
kalarr saptanmlştrrıs. Höyük, M.Ö. il. binyıl boya bezemeli kap
larrn ortaya çrkanldığı önemli yerleşim merkezlerinin başında
gelmektedirıo (Res.6-7-8). Bunun yanı srra çevresi duvarla çevri-
li bulunan içkale, orta Tunç Çağında Kültepe'nin aynr zamanda
büyük bir yönetim merkezi olduğuna da işaret etmektedir
(Res.9). Kale surlarınrn içi çay yatağından elde edilen iri çakıl
taşlarınrn çamurla örülmesi suretiyle yaPılmlştü. Kapı ve kimi
kulelerde ise dş yüzeyleri kabaca düzeltilmiş kalker bloklarla
kerpiç kullanılmıştrr. Özellikle Azerbaycanlı arkeolog Veli Ali-
yev tarafindan yaprlmrş olan kazılarda,bı önemli surun ortaya
çrkarrlmasr için büyii& çaba harcanmlştrr. Buna karşın sitadel
içindeki yapılar ise hiç incelenmemiştir. oysa Kafkasya'da M.Ö.
III. binyıldan I. binyrl başlanna değin süren oldukça karanlık sü_
recin aydınlatrlması açrsrndan bu höyük son derece önemli stra-
tigrafik verilere sahiPtir. Bununla birlikte yaymlarrn azlığı ve
yetersizliği, höyüğün tabakalaşmasr ve diğer yerleşim merkez-
leriyle bağlantrsr konusunda birçok sorunu hala güncel kıImak-
tadır. Bu y_uzden böylesine önemli bir kültür merkezinde yeni
den sistemli kaz aIın başIatılması ve kültiir katmanlarrnın daha
sağlrklr bir şekilde ortaya çrkarrlmasr gerekmektedir.

Çalhankale
Nahçrvan kenti yöresinin en ilginç ören yerlerinden biri de
Çalhankale'dir. Ulaşrlmasr çok zor yüksek bir tepe üzerinde bu-
lunan bu ilginç alan, şimdiye değin aynntıIı bir araştırmaya sah-
ne olmadığr için, arkeoloji literatüründe çok az bilinmektedir.

Çalhankale, Nahçıvan kentinin 19, II. Kültepe Höyüğünün


ise 10 km. kuzeyinde yer almaktadrr. Kaleye en yakın yerleşme
merkezi, 3-4 km. güneybatlda bulunan Payız köyüdür. Deniz se-
viyesinden 1840 m. yüksekliğinde kayalrk bir tepe üzerinde bu-

77
lunan kale, kuzeyden güney yönüne doğru akan Cehri
Çayının
batrsında bulunmaktadrr. Kalenin bulunduğu kayalrğın Cehri
Çayı vadisinden yüksekliği ise 450 m. dir. HaIk arasında oğlan-
kale olarak da adlandrrılan Çalhankale,ye, doğudan Cehri Çayı
vadisinden ve kuzeyden çıkılmaktadır (Res.10). Kalker kayalrk-
Iardan kopan irili-ufaklr binlerce kaya parçası, doğuda Cehri
Çapna değin uzanan2 km. lik bir alana sürüklenmiştir. Çalhan-
kale bu ilginç konumuyla Eskiçağda savunma yönünden çok
avantajlı özellikleri bünyesine toplamrştrr. Yalnız kaynak suları
yönünden oldukça fakir olduğu görülmektedir. Tehlike arunda
buraya geçici olarak sığınan insanların su gereksinmesini, yağ-
mur sularr karşrlamrş olmalıydr. Kale duvarlarının güneydoğu-
sunda ve kayalığrn altında büyük mağaralar vardır. Fazla derin
olmayan mağaralar, sanki bir kaya altı srğınağınr andrrmaktadrr.
Çobanların ve küçükbaş hayvanlarrn sığınak yerleri olarak kul-
lanrlan mağaralarda, küIhir katmanlarının bulunup bulunmadı-
ğı belli olmamaktadu. Aynca V.G. Aliyev'in varsayrmınrn aksi-
ne, çevrede herhangi bir çanak çömlek parçasına ve taştan yaprl-
mış alete de rastlanılmamaktadrrzo.

Çalhankale izeri diiz bir plato görünümündeki kayalığın


savunma yönünden en zayrt olan giiırıey kesiminde boylu bo-
yunca çekilmiş, anrtsal nitelikli bir savunma duvanndan ibaret-
tir (Res.11). Doğu-batr doğrultusunda uzanan bu duvar, ortala-
ma 350-360 m. uzunluğundadrr. Fazla tahrip olmadan günümü-
ze de$n özgünlüğünü koruyan bu ilginç duvann batr ucu yük-
sek bir kayalık tepe ile birleşmekte, doğu ucu ise aşağrdaki yol-
dan ulaşılmasr olanaksrz olan uçuruma değin uzanmaktadır.
Masif teknikte yapılmış olan taş duvarlar, güneye doğru teraslar
halinde alçalan doğal fay kırıkları üzerine inşa olunmuştur; an-
cak temellerinin ana kaya içine oyulduğuna veya ana kayada
duvar yatağı açıldığına ilişkin herhangibir ize rastlanmamrştır.
Fay kırıkları üzerine yapılmrş olması yüzünden, topografyaya
uyumlu biçimde inşa edilen duvar düz değildir. Duvar kabaca
da olsa bu görünümüyle yatay ve ya)rvan "Y" harfune benze-
mektedir (Res.12). Düzenli olmayan aralarla içten ve dıştan dir-

18
sekler yaparak güçlendirilmiştir. Bunun drşında iizerinde hiçbir
destek çıkıntrsına yer verilmemiştir. Dik bir şekilde inşa edilen
duvarrn taş beden kısmrnrn ü2erinde B.B Piotrovski'nin önerdi-
ği 8ibi21 kerpiçten yapılmrş bir üst yaPr olup olmadığı bilinmez;
ancak günümüze en ufak bir kerpiç kalrntısınrn gelmerniş olma_
sı tümüyle taştan yapılmış olabileceğine işaret eder (Res.13). Ba-
tıdaki yüksek tepeden bakıldığında, krvrımlr olarak devam
eden savunma duvarr sanki Çin Seddi'nin bir minyatürü gibi
görünmektedir (Res.14). Daha doğrusu Çin Seddi Çalhankale
savunma duvarrnr örnek almrşa benzemektedir. Duvarlarda
kullanrlan dış yüzeyleri kabaca düzeltilmiş iri prizmatik bloklar,
çevrede zengin olarak bulunan ve oldukça sert bir bileşime sa-
hip olan kalker yataklarrndan elde edilmiştir (Res.15). Duvarrn
kalmlığı 2.30-2.70 m. arasrnda desşmektedir. Yüksekliği bazı
yerde 2.50-2.70 m. ye ulaşmaktadry ancak güney ve kuzey kı-
sımlarına yrkrlan taşlarrn da gösterdiği gibi, ilk yapıldığl srrada-
ki yüksekliğinin 3.00 m.'nin üzerinde olduğu anlaşllmaktadır.
Duvarın drş kısımlannda oldukça iri, iç dolgu krsrmlarında ise
daha küçük taşlar kullanılmıştır. Taşlar arasrnda birleştirici mal-
zeme olarak kil veya çamurdan yararlanrlrp yararlanılmadığl
belli değildir. Ancak duvarların yıkılan krsrmlannda herhangi
bir çamur izine rastlanrlmamaktadrr. Bloklar çoğunlukla ince
uzun dikdörtgen biçimlidir (Res.l6). Dış yüzünde uzun ve dik-
dörtgen taşlarrn kullanılmlş olmasr, duvarrn görünümü ve ya-
prm tekniğini daha da ilginç kılmaktadır. Bloklar arasındaki
boşluklar, küçük taşlarla doldurulmuştur; ancak büyük bir
özenie işlenmiş olmalarr yüzünden, aralarrnda büyük boşluklar
bulunmamaktadrr. Öte yandan benzer testere dişi biçimli du-
varlarda görülen eğim, bu duvarrn ne iç ne de drşında görül-
mektedir. Eğimin olmaması bu duvarrn inşa tekniğini daha da
ilginç ve özgün kılmaktadrr. Öyle anlaşrlmaktadır ki bu duvar
aslrnda, tümüyle taştan kuru duvar tekniğiyle örülmüştür.

Çalhankale savunma duvarınrn en önemli yapım özelliği


nin başında, testere dişi (kurt dişi) tekniğinde yapılmış olmasr
gelmektedir. Testere biçimli çıkıntıIar duvarrn hem iç (kuzey),

19
hem de dış (güney) yüzlerinde karşrlıklı olarak bulunmaktadır.
360 mekelik duvar, toplam 22 bölümden oluşmaktadrr. Testere
biçimli çıkıntılar, ortalama 0.30-0.40 m. arasrndadır (Res.17). Ka-
Ieye yapılan herhangi bir saldın sırasrnda, duvarların yandan
korunmasrndd bu çıkıntılar çok biiyük bir avantaj sağlamrş ol-
malrydı. Aynca bunlar duvara estetik bir görünüm kazandrrma-
slnln yanl sıra, büyük bir sağlamlık da kazandırmş olmalrdır.
Nitekim duvarlarrn özgün biçiminin birüerce yıldrı bozulmadan
günümüze değin varlığını sürdürmesi de, taş örgü tekniğinin ne
denli gelişrniş olduğunu kanrtlamaktadır.
Savunma duvarrnın çok belirgin iki kapısr vardrr. Bunlar-
dan biri güneybatıda, diğeri de güneydoğudadrr. Güneybatıda-
ki kapınrn genişliği 2.40-2.50 m., derinliği de 3.10 m. dir (Çiz.\,
Res.18). Çok büyük bir olasılıkla 3.10 m. derinliğindeki kaprnın
iizeri tiimüyle büyük sal taşlarla kaplrydı. Kaprnrn tizerinde o1-
duğu anlaşılan büyük lento taşı yrkılmıştır. Kapı girişi iki duvar
arasında bir boşluk gibi görülmekteyse de, düzgün işlenmiş
dikdörtgen biçimli büyiiü< taşlardan oldukça sağlam ve özenli
olarak yapılmıştır (Res.19). Her iki yanrnda kule ya da kulemsi

çALHANKALE 1998
0---ı_-- : n'
-ja-

A - A Kositi

Çizim 1 : Çalhanıale kap$trun Plan ve kesiti'


20
çıkrntrlara rastlanmamaktadır. oldukça özenli işlenmiş iri taş-
lardan yaprlan kaprnın görünümü günümüzde bile insanı etki
lemektedir (Res.20-21). Kapı direklerinin oturduğu yuvalartn, iç
krsımda yer aldrğı sanılmaktadrr. Çift kanatlı olduğu anlaşılan
kapı kanatları, içerŞe doğru açılmaktadır. Kapıya dik bir ram-
padan ulaşrlmaktadrr. Bu rampa, savunmayı daha da güçlendir-
miştir. Tabanın ana kaya olması yüzünden, taban ayrıca sal taş-
larla kaplanmamıştır.
Güneydoğu uçtaki kapı, güneybatrdaki gibi çok diizgiiırı bir
plan göstermemektedir. DoğaI bir kaya boşluğu arasındaki ikin-
ci kaprnrn genişliği 2.70 m. dir. Ancak bu kaprnrn daha çok yılc-
larak tahrip.olduğu görülmektedir. Her iki kapı da arabalarrn
geçmesine elverişli değildir.
Savunma duvarrnrn 14-L7 tn. güneyinde, daha alçak bir te-
ras üzerinde ikinci bir savunma duvannrn daha yapılmış olduğu
gözlemlenınektedir. Ancak bu ön duvar, kuzeydeki asıl savunma
duvarrna kryasla çok daha fazla tahrip olmuştur. Kuzeydeki fay
kıırklarından 2-2.5 m. daha düşük seüyede bulunan doğal kaya-
lrk teraslar üzerinde yaprlan duvar kalrntılanndan ancak 1-2 srra
taş dizisi günümüze değin varlrğınr koruyabilmiştir.

Böylesine anrtsal bir savunma duvarrnrn koruduğu kuze-


yindeki düz kayalık alanda, taştan yaprlmış binaların azlığı, şa-
şırtıcrdrı.. Savunma duvarrnrn güneydoğusunda, iki kapı arasın-
da ve duvann iç, yani kuzey yüzünde bitişik olarak yan yana
yapıian 3 odalr bir yapr kompleksin kalıntıları görülmektedir.
Tümüyle taştan yapılan odaların mevcut duvar yükseklikleri
0.50-0.70 m'dir. Duvarlarrn içine ve drşrna yıkrlan taşlar, herhan-
gi bir değişikliğe uğramadan olduğu gibi kalmıştır. Duvarların
kalrnlrkları 1-1.20 m. arasında değişmektedir. Bu odalardan do-
ğudaki 9.5 x 9.5 m. öIçülerinde kare plan göstermektedir. Bunun
batısında bitişik olarak yapılan her iki odanrn kuzey duvan ise
apsislidir. Bu odalar ise ortalama 9.5 x 10.5 m. büyüklüğündedir.
Konutlarrn içinde ve drşrnda herhangi bir çanak çömlek parçası-
na rastlanrlmamıştır. Bu yüzden Çalhankale'nin sürekli oturu-
21
lan bir yer değil, ancak tehlike sırasında çewedeki ovalarda yer
alan yerleşim merkezlerinde oturan insanların geçici olarak sı-
ğrndrkları bir savunma yeri olduğu kesinlik kazanmaktadrr'
Yukarrda da değindiğimiz lJ.zere, Çalhankale,nin güneyı,
yumuşak teraslar yaparak alçalan bir yamaç görünümündedir.
Zaten burası kalenin ulaşrma elverişli en uygun kesimidir. Bu
alçak yamacrn ortasrnda ve tepedeki surların 800-900 m. kadar
güneyinde 4 odah olduğu anlaşılan bir yapı kalınhsı görülmek-
tedir. Dış duvarların kalınlığr yine 1-1.20 m., iç duvarlar ise 0.50-
0.60 m. kalınlığında olduğu sanılmaktadır. Duvarlarrn toprak ile
kaplı olması yiizünden, taş duvarların üzerinde kerpiç duvarla-
rın yükseldiği anlaşılmaktadrr. Bu yapı topluluğu 160-170 m,,lik
bir alana yayılmrştrr. Burada da herhangi bir çanak çömlek par-
çasrna rastlanrlmamştrr.
Öyle anlaşılmaktadrr ki testere biçimli çıkıntılara sahip olan
Çalhankale savunma duvarınrn C. Halilov ve G.A. Aliyev,in
varsayımlarının aksine22 şimdilik Nahçıvan'da tam bir paraleli
yoktur. Örneğin II. KüItepezs, Şahtahtı-Gavurkale2a ve oğlanka-
lezs hisarlarının savunma duvarları gerek biçim, gerekse tasarım
ve inşa tekniği yönünden oldukça farklı özellikler göstermekte-
dir. Testere dişi biçimli çrkrntıIara sahip savunma duvarlarrnln
Kafkasya ve Kuzeybatı İran Böigelerinde var olup olmadrğı ise
şimdilik bilinmemektedir. Buna karşrn duvarlara sağlamlık ka-
zandrran ve sa\,1ınmayt güçlendiren testere biçimli çıkrntılara
sahip hisar duvarlarrnrn benzerine, Kalkolitik Çağın başlann-
dan beri Anadolu'da rastlanrlmaktad[26. Örneğin bu konuda en
eski örnek Mersin-Yumuktepe XVI. yaPı katl kalesini çeviren
duvardrr27. Tarsus-Gözlükule ilk Tunç Çağ'ı II. dönemine ait sa-
vunma duvarlarrnrn iç ve drş krsmrnda karş rklı olarak yer alan
testere dişi biçimli çrkıntılar, Mersin Yumuktepe,dekilerin daha
gelişmiş bir örneğini yansıtmaktadırzs. Alişa1rn sandık duvarla-
rrnda da, testere dişi biçimli çrkıntrlar bulunmaktadırz9. Çalhan-
kale savunma duvarlarrndan farklılık gösteren Alişar duvarla-
rrnda iç ve dış yüzeyde testere biçimli kesit, sandık duvarların
tek tek ve aynı zamanda yön desştirerek yan yana dizilmeleri

22
sonucunda oluşmaktadır. Fırat Irmağr'nrn doğı,ı kryısrnda yer
alan imikuşağr 12.ve 10. yapr katınrn masif duvarlarrndaki tes-
tere dişi biçimli çıkıntılar, sandık duvann dışında, tasarım ola-
rak testere dişi biçimli çrkıntrlara sahip Alişar duvarlarınrn ben-
zerini oluşturmaktadu3o. Çalhankale savunma duvarlarının ta-
sarrm yönünden bir başka benzeri de, Kuzeybatı Anadolu'nun
deniz kryrsmda yer alan ünlü ticaret merkezi Troya'da bulun-
maktadrr. Troya'nın VI. yapı katındaki kulesiz hisar duvarlann-
daki çrkrntrlaL Çalhankale savunma duvarının testere dişi bi-
çimli çıkınt arına benzemesine karşıry yüksek duvann drş yü-
zündeki büyük eğim olmasıyla ayrımlıhk göstermektedira1.
ilginçtir ki Doğu Anadolu, Transkafkasya ve Ku zeybatı iran
BöIgelerinde Mö. II. binyılın ikinci yarısına ve M.Ö. I.binyılın
ilk yarısına tarihlenen hisar duvarlarında testere dişi biçimli çı-
kıntrlara rastlanrlmamaktadrr. Hatta Kafkasya32 ve Van Gö-
lü'nün güneyinde33 yer alan yüksek ve dağlık bölgede tıimüyle
taştan yaPılan hisar duvarlarr ile diğer anıtsal mimari yaprlann
duvariarında da testere dişi biçimli çrkıntrlar görülmez. Öte
yandan M.Ö. I.binyılın ilk yarısında sözünü ettiğimiz bölgeler-
de egemenliğini sürdüren Urartu Krallrğr'nm yaPtırmş olduğu
çok sayrdaki kalenin sur duvarlarrnda, savunmayı kolaylaştrran
ve duvarlara büyük bir sağlamlrk kazandrran testere dişi biçim-
li çıkıntılar arhk kullanılmaz olmuştur. Testere dişi biçim|i zayıİ
çıkıntılarrn yerini, daha kısa arairklarla kullanrlan dikdörtgen
biçimli ve daha sağlam çIkmtllar (bastiyonlar) almştır. Bunun
yanl srra duvarların taş temellerinin ana kaya içine oyulan dö-
şekler üzerine yaprlmasr, çok iri taşlann kullanılması, taşlar ara-
smda birleştirici malzeme olarak kilin kullanılması ve duvarla-
rın dış yüzlerinin eğimli olması, savunma duvarlarrnın gelişimi-
ni sağlamıştır. Öyle ki olumsuz doğa koşularına ve insanlarrn
ac[naslzca yıkrmrna direnerek günümüze değin varlığrnr sür-
düren anrtsal hisar duvarlarr, mimari gelişimin doruk noktasına
ulaştığınr canlr bir şekilde yansrtmaktadır.
Ne yazrk ki herhangi bir çanak çömlek Parçaslna rastlanıl-
mamasl yüzünden, Çalhankale savunma duvarının ne zaman

23
yaPlldtğml şimdilik kesin olarak söyleyebilmek olanaksızdr.
Anadolu'da testere dişi biçimli çıkıntılara sahip hisar duvarla-
nndan Mersin-Yumuktepe Kalkolitik Çağa, Tarsus-Gözlükule
ve Alişar Erken Tunç Çağ1, İmikuşağı orta Tunç
Çağı,na ve Tio-
ya VI. yapı katr duvarlarr da orta Tunç Çağr,nın sonuna tarih-
lendirilmektedir. Bu yüzden testere dişi biçimli
çıkınhlara sahip
Çalhankale savunma duvarr da, şimdilik geçici olmak koşuluy-
Ia M.Ö. II. binyılın ortalarına tarihlendirilebilir. Sonuç olarak
Çalhankale savunma duvarr, şu anda Doğu Anadolu, Kafkasya
ve Kuzeybatı iran BöIgelerinin M.ö.Iı. binyılın ortalarrna ilişkin
en görkemli ve anıtsal taş duvarlarrnr oluşfurmaktadır.

B. KUZEY KESiıvI: Şerur ilçesi

Şottepe Höyüğü
Nahçıvan kentinin 54 km. kuzeybahsrndaki Şortepe Höyü-
ğü Şerur ilçesi srnrrlarr içerisindedir. ibaduııah Belediyesine
bağlı Kışlakabbas köyünün hemen kuzeydoğu eteğinde ve de-
niz seviyesinden 1000 m. yükseklikte bulunan höyüğün kena-
rından, toprak bir kanal geçmektedir.

Şortepe Höyüğü ilk kez 1934 yılında bir kanal inşaatr sra-
srnda bulunmuş ve 1936 yılında da A. K. Alekperov tarafından
incelenmiştirs+. Yapılan kazılarda Erken Transkafkasya, orta
Tirnç Son Tunç, Erken Demir Çağr ve Antik Dönem gibi kültür
katlarr belirlenmiştir3s. Ancak günümüzde höyük sanki düz bir
yerleşme görüntiisüne sahiptir. Üzerinde ve çevresinde herhan-
gi bir çanak çömlek parçasına rastlanmamaktadrr. Kaçak kazrlar
ve inşaat faaliyetleri höyüğün üzerini köstebek çukurlarına dö-
nüştürmüştür. Bu yüzden eskiden var olan nekropol alanı da tü-
müyle tahrip edilmiştir. Bunlardan da kötüsü, çevresine ve üze-
rine atı].an molozlar ve çöpler, burayı gerçek anlamda bir çöplü-
ğe dönüştürmüştür.

24
Şahtahtı Nektopollei ae Kalesi
Nahçrvan kentinin 42 km. kuzeybatısında ve Şerur ilçesi sı-
nrrlarr içinde yer alan Şahtahtı yerleşim merkezi, nekropol ve
kale oimak üzere iki böIüme ayrılmaktadır (Res.22). Güneyde
iran ve batısındaki Aras Irmağr ile geniş ve bereketli ovanrn ku-
zeydoğusunda bulunan Şahtahtı, oldukça stratejik bir konumda
yer almaktadrr (Res.23)' Nekropol ve kalenin yant Sıra/ Şahtahtr
ve yakrn çevresi, Nahçıvan'rn en zengin kalker taşr yataklarına
sahiptir.

Çok geniş bir alana ya}alan Şahtahtı nekropolleri, iki bö-


lümden oluşmaktadrr. Kalenin doğusundaki nekropol alanı, 5
hektarlık bir alanı kaplamaktadır. Güneybatıdaki ikinci nekro-
pol alanl ise, 3 hektarlık bir alana yayılmaktadrr. Bu nekropol
modern Şahtahtl yerleşmesinin konut ve çeşitli yaprları tarafrn-
dan tahrip edilmiştir. İlginçtir ki bu tahribat günümüzde bile
tüm hrzı ile devam etmektedir. Şahtahh nekropollerinde L936 yı-
lında A. K. Alekperov, 1'979-1990 yrllarr arasrnda da G. A. Aga-
yev ve G. M. Aslanov tarafindan geniş kapsamlı kazılar yapıl-
mrştr36. Ayrrca araştrrma bilim kurulumuzun üyesi Dr. V. Bah-
şaliyev de, 1985 yılında buradaki mezarlarda bir kurtarma kazı-
sr yapmrştrr37.

Şahtahil nekropolleri'ndeki mezarlar, genellikle dikdörtgen


planlr taş sandık tiiıründendir (Res.24-25); üzerleri taş ve toprak-
tan oluşan bir yğma tepeye dönüştiirülmüştür. Bu görünümle-
riyle tipik birer kurgana benzerler. Ancak yığma tepeler olduk-
ça alçaktrr ve erozyondan dolayr zorlukla seçilmektedir. Bazr
sandık mezarların çevresi ise daire biçimli taşIarla, yani bir
kromlekle çevrilidir. Taş sandık mezar|ara cesetler çoğunlukla
yakılarak, küller urneler içine yerleştirilmiştiraa. oldukça zengin
armağanlar ve özellikle boya bezemeli çanak çömlek kaplar içe-
ren gömüler, dört evreli olarak tarihlendirilmişlerdireo(Res.26).
Bu evreler M.Ö. il . binyrl başlarından, M.Ö. I. binyıt başlarına
değin sürmüştiir.

Şahtahtı nekropol alanrndaki kurgan ttirü mezarlarrn ben-

25
zerleri, Doğub ayaz|t' |n batısında yeI alan yaylalarda da gönil-
mektedir4o. Balık Gölü çevresinde geniş bir bölgeye yayılan iri-
li-ufaklı kurganların bir lısmr kaçak olarak kazılmasrna karşın,
çok büyük bir krsmı bozulmadan olduğu gibi durmaktadrr. Ba-
Iık GöIü çevresi, özellikle M. Ö. il. binyıl yerleşmecilerinin eko-
nomik yaşam biçimi için gerekli olan tüm olumlu koşulları bün-
yesinde toplamaktadır. otu ve suyu bol olan ve kuraklktan faz-
la etkilenmeyen Balrk Gölü çevresi, ekonomilerinde küçükbaş
hayvan besicilisnin önemli bir yer tuttuğu topluluklar için ter-
cih edilen yerlerin başrnda gelmiştir. ilginçtir ki bu tür kurgan-
ların benzerlerine güneyde Van Gölü çevresinde çok az rastlan-
maktadır. 7999 yıliı çalrşmalarında Bal* Gölü çevresindeki kur-
ganlar daha ayrıntılı olarak araştır acak Ve Şahtahtı nekropolle-
riyle birlikte değerlendirilecektir.
Nekropollerin ve modern-Şahtahtr yerleşim merkezinin ba-
trsında kale yer almaktadır. Kale, bahsından geçen yol ile doğu-
daki nekropol alanı arasında, fazla yüksek olamayan bir tepe
üzerinde bulunmaktadır. Yöre halkı burayr "Gavur KaIe" olarak
adlandırmaktadır. kuzey-güney doğrultusunda uzanan kale,
yaklaşık 2 hektarlrk bir alana yayılmaktadır. Etrafr ince-uzun
dikdörtgen biçimli kalker bloklardan bir surla çevrilidir (Res.27-
28). Burada yap an kazı|arda, M.Ö. il. binpl başlarından I. bin-
yılın başlarına değin kültür katmanlarının varlığı saptanmrştrr.
Bu savunmalr alanrn orta ve Son Tunç Çağlarına ilişkin olduğu
önerilmiştifl. Kalenin en çok tahrip olan kısmı batr böIümüdür.
Kazılar srrasında ortaya çtkarılan sur duvarının blokları, çevre-
de zengin olarak bulunan kalker yataklarından elde edilmiştir.
Drş yüzleri kabaca işlenmiş kalker bloklardan yapılan duvar or-
talama 2 m. kalınlığında ve 1-2.5 m. yüksekliğindedir. II. Külte-
pe Höyüğü sur duvarınrn işçiliğinden daha farklı özellikler gös-
teren bu duvar, biraz daha geç bir döneme ilişkin olabilir+z. An-
cak ne yazık ki nekropoller gibi, Gavurkale de modern Şahtahtı
yerleşim merkezi tarafindan tahrip edilmekte ve kalenin üzeri
inşaat artıklarrnın döküntü yeri olarak kullanılmaktadır.

26
IfuIalı Hiiyi}gü
Nahçrvan kentinin 36 km. kuzeyinde ve Nahçıvan-Iğdır ka-
rayolunun 5 km. kadar kuzeydoğusunda yer alan höyük, Şerur
ilçesi srnrrlarr içindedir. Bugüne değin herhangi bir kazıya sah-
ne olmamlştrr. Höyüğe en yakrn yerleşim merkezi, Yurtçu ve
Krvrak köyleridir. Güneyinde birçok kaynağın birleşmesiyle
oluşan Ve doğudan bahya doğru akan bir dere yer almaktadır.
Kabaca doğu-batı doğrultusunda uzanan höyüğün yerden yük-
sekliği 30-35 m. arasında değişmektedir. Üstünde ve çewesinde
bulunan az sayıdaki çanak çömlek Parçasl, Tunç ve Demir Çağ-
larrna aittir. 1 km. kadar doğusundaki yamaçlarda da, Tunç ve
Demir Çağlarrna ait nekropol alanı bulunmaktad[. İnşaat çalış-
maları sırasında belirlenen mezarlarda henüz bilimsel kazılar
yapıImamrştrr.

II' Ferhat Kanalı


Nahçıvan Bölgesi'nin kuzeybatı ucu civarrnda, Şerur ilçe-
sindeki araştlrmamrz srrasrnda çok önemli bir su kanalı.rıın var-
lrğr sapanmıştrr. Söz konusu kanal, bu bölgedeki Urartu Krallr-
ğr'nrn egemenliği açrsından çok büyük bir önem taşmaktadı.r.
Bilindiği üzere, M.Ö. I.bin;nlın ilk yarısrnda Doğu Anadolu,
Transkafkasya ve Kuzeybafi iran BöIgeleri'ne egemen olan
Urartu KrallığI sulamaya dayalı modern tarımı başlatan ilk uy-
garlıklardan biri olarak karşımrza çrkmaktadır. Doğu Anado-
lu'yu baraj, gölet ve sulama kanallarryla donatan bu devletiry
benzer sulama tesislerini Nahçrvan Bölgesi'nde de kurmuş ol-
ması beklenmeyecek bir olgu değildir. Günümüzde içi taş Ve
toprak ile dolu olan bu kanal, destek duvarlarryla birlikte yan-
lışIlkla yol kalrntrsl olarak yorumlanmaktaydr. oysa, bölge haL
kr bu tesisi Ferhat Kanalı olarak isimlendirmektedirae. iügınçır
ki 1996 yılında Doğubayazıt ovasrnda bulmuş olduğumuz ka-
nal da, bölge halkı tarafından "Ferhat Kanal1' olarak adlandınl-
maktaydl44. Böylece Nahçıvan ve Doğu Anadolu Bölgelerinde
aynı adr taşıyan kanal saylsı ikiye ulaşmrştrr. Ferhat Kanalları-
27
nln birbirine karışmaması için, daha önce Doğubay azı( ın batı-
srnda Bakk Gölü'nün güney kıyısında bulmuş olduğumuz sula-
ma kanalrnı I. Ferhat Kanalı, Nahçrvan'ın Şerur ovasındakini
ise II. Ferhat Kanalı olarak isimlendirmeyi uygun bulduk. I. Fer-
hat Kanalı geçirmjş olduğu küçük onarımlarla 2700 yıldan beri
kesintisiz olarak çalrşmasrna karşrn, II. Ferhat Kanalr ise çok
uzurı bir süreden beri işlevini yitirmiştir.
Arpaçay'dan alrnan kanalrn izleri, Tüıkiye-Nahçıvan sınır
kapısrndan 6 km. doğuda, karayolunun kuzeydoğusu boyunca
belirgin olarak görülmektedir. Aras Vadisinin kuzeyini srnrrla-
yan dağiarrn batr etekleri üzerinde yer alan kanal, kuzeyden gü-
neye doğru akan ve Aras Irmağı ile birleşen Arpaçay,dan alın-
maktadr. Bölge halkının verdiği bilgiye göre Ferhat Kanalı
Mahmut Kendi köyü, Zeyve köyü ve Demirci köyünü geçtikten
sonra, Sederek köyünde "Hasan GuIu Bağlar/na kadar devam
etmekteymiş.
Günümüzde kanalın içi, yağmur ve sel sularının yüksek ve
dik tepelerden taşrmış olduğu kalın bir toprak ve taş tabakası ile
kapiıdır. Bu yüzden genişIiği ve derinliği kesinlikle belli olma-
maktadrr. Buna karşın kanal suyunu belirli bir seviyede akıtabil-
mek amacryla arazinin elverişli olmayan çukur ve alçak losıınla-
rrna iri taşlardan yaprlan destek duvarları, oldukça belirgin ola-
rak görriılmektedir. Destek duvarlarıyla güçlendirilen Ferhat Ka-
nalr'nrn yaklaşık olarak 25- 30 km. uzunluğunda olduğu sanıI-
maktadır. Böylece II. Ferhat Kanalı, I. Ferhat ve Menua Kanalla-
rından sonra tiçüncü uzun IJrartu sulama kanalını oluşturmak-
tadır. Kanalın Sederek köyüne doğru olan kısımlan büyük kum
ocaklarr ve yeni yapıIan beton kanal tarafindan tahrip edilmiş-
tir. Ancak betondan yapılan yeni kanalrn, eskisinin güzergahrnı
izlediği gözlemlenmektedir. Destek duvarlarrnrn büyük bir bö-
lümü, giirıümüze değin bir veya iki taş dizisi halinde varhğını
koruyabilmiştir. Duvarlann bn yüksek olduğu kısım ise, 2.5-3
m' ye varmaktadır (Res.29). 3.00 m. yüksektiğindeki duvarda, 7-
8 srra taş dizisi görülmektedir (ReS.30). Aşağr losırrilara yuvarla-
nan işlenmiş taşIarrn da gösterdiği gibi, duvar yüksekliğinin da-

28
ha İazla olduğu anlaşrlmaktadrr. Duvarlarda kullanılan taşların
görünen ön yüzlerinin kabaca düzeltildikleri görülmektedir.
Bunlar, çevrede zengin olarak bulunan ve çok sert bir bileşime
sahip olan volkanik siyah taş türündendir. Bazr taşlar kare ve
dikdörtgen biçimli , bazrlan da poligonaldir. Taşlar arasrnda ka-
lan büyük boşlukların küçük taşlarla doldurulduğu görül-
mektedir. Diğer Urartu kanallarında olduğu gibi, taşlar arasın-
da birleştirici malzeme olarak kilin kullanıldığ anlaşılmaktadır.
Bindirme tekniği ile inşa edilmiş olan duvarlardaki eğim, Urar-
tu Krallığuiın ünlü Menua (Semiramis/Şamram) Kanalr ve I.
Ferhat Kanalın'daki duvar eğiminden daha azdııEs. Arazinin el-
verişli olmayan kayalrk kısımlarında destek duvarı için yataklar
aç mrşsa da, üzerleri taş ve toprak ile kaplı olduğundan, belir-
gin olarak görülmemektedir. Ancak duvarlarrn oldukça sağlam
ve güçlü bir şekilde yapıldığını,2.30-2.70 rn. kalrnlılısnda olma-
sı da doğrulamaktadrr.
Il.Ferhat Kanalrnın getirmiş olduğu sular, özellikle Aras Ir-
-ve
masnrn sulayamadrğr Şerur ovası'nda yaprlan tarrmın seb-
ze bahçelerinin su gereksinmesini karşılamaktadır. Bilindiği gi-
bi ova oldukça verimli topraklara sahip olmasrna karşın, su yö-
nünden fakirdir. Sulama oImaksrzm başarılı bir tanmdan söz et-
mek olanaksızdır. Bu yüzden kanalrn getirmiş olduğu sular, ge-
niş bir alanda yapılan tartm ve sebze bahçeleriyle üzüm bağları
için çok büyük bir önem taşlmaktadf. Kanalın ne zaman işlevi-
ni kaybederek kullanrlamaz duruma düştüğünü ise bilemiyo-
ruz. Ancak tasarımr ve duvar inşa yöntemi, Doğu Anadolu Böl-
gesi'ndeki lJrartu sulama kanallarlna berızer. Bununla birlikte
Urartu Krallarrndan hangisi tarafrndan yaptırıldığını şimdilik
kesin olarak bilemiyoruz. Ancak II. Rusa'nrn (M.Ö. 685-645)
Transkafkasya ve Kuzeybatr iran Bölgelerinde ekonomik ve as-
keri amaçIı birçok kale kurduğunu bilmekteyiz. Sözünü ettiği-
miz bölgeletde yine aynı kralın kanal açtrrdığına ait inşa yazıt-
larr da bulunmaktadıf6. Destek duvarlannrn yapılrş yöntemi
de, M.Ö. 7. yljzyı|a tarihlenen I. Ferhat Kanalı destek duvarları-
nın inşa tekniğiyle çok büyük bir benzerlik göstermektedir. Bu
yiiz-den şimdilik geçici olmak koşuluyla, II. Ferhat Kanalınrn
M.o. 7. yiizyıI.da yapılmış olduğunu önerebiliriz. önümüzdeki
yıllarda yakın çevrede kanalr koruyan, bakım ve onarrm işlerini
düzenleyen Ve suyun düzenli bir şekilde akmasını organize
eden kale ve yerleşim merkezlerinin var olup olmadrğı araştrl-
lacaktrr. Ayrıca yöre halkı, Arpaçay'dan alınan bir başka kanalrn
daha olduğu konusurrda bilgi vermiştir. Gerçekten de bu kanal
bazı yayrnlarda "Kalecik Kanalı" olarak adlandırrlmaktadıra7.
Bu yüzden 1,999 yıIında böIge çok daha ayrrntılı olarak araştırr-
lacak ve özellikle her iki kanalrn yakınında bulunan ve M.ö. I.
binyılrn ilk yarrsrna tarihlenen oğlankale ile birlikte değerlendi-
rilecektir. Çok büyük bir olasıIıkla oğlankale aynr zamanda ve-
rimli topraklardan elde edilen tarrm ürtinlerinin depolandlğı
ekonomik bir merkez durumundaydr. Bunlardan da önemlisi
kanallarrn nereleri suladğınrn haritasr, planları ve kesitleri çıka-
rrlacaktır. Arkeoloji literatürüne ilk kez kazandrrılan Il.Ferhat
Kanalr, Urartu Krallığrnın kuzeydoğuda Nahçrvan topraklarr
içinde şimdilik ilk ve en önemli sulama tesisini oluşturmaktadır.

C. DoĞU KşSİM: Şahbuz ilçesi

Nahçrvan Bölgesi'nin doğu kesimi de arkeolojik kalrntrlar


açrsından zengindir. Bu böIge arkeoloji literattiründe Demir Ça-
ğ1na ilişkin Kolanı Nekropolleri'nde yaP an kazıIardan tanrn-
maktadılı (Res.31). Araştırmamrz srrasında Şahbuz ilçe merke_
zindeki küçük müzeyi ziyaret ederek, özellikle Demir Çağı me-
zarlıklarından elde edilen bronzdan yapılmış silah ve zengin ta-
kılarr görme olanağını bulabildik (Res. 32).

Şahbuz yöresine yaPtığımz geniş kapsamlı araştırma gezi-


sinin esas amacr ise, kayaya oyulmuş bazr odalar ile burada var-
lığı bildirilen bir yazıtı inceleyebilmekti.

30
Feıhat Eoi Kaya Mezan ae Çiııi lazıtı

Batabat yaylasında bulunan kaya mezarr ve çivi yazıtr, Nah-


çıvan kentinin 65 km. kuzeydoğusunda yer almaktadrr. Kaya
mezarlna en yakrn yerleşim merkezi , Şahbuz ilçesine bağlı Bi-
çenek köyüdür. Batabat yaylasının deniz seviyesinden ytiksekli-
ği 2380 m'dir. Yaylada yarr göçebe yaşam biçimini geleneksel
olarak sürdüren ve kıl çadırlarda oturan insanlar bulunmakta-
dır. Bir doğa harikası görünümünde olan iki büyük gölden biri
üzerindeki yüzer adacık, Doğu Anadolu'da BingölJdeki yij'zer
adacığrn benzerini oluşturmaktadır (Res.33). Bazr yayrnlarda
mezar odaları "Batabat Kaya odalarr" olarak isimlendirilmekte-
dir4ap. oysa mezar odaları bölge halkı tarafından, "Ferhat Evi"
olarak adlandrrılmaktadır; kimi yayınlarda ise mezar odalarr
yanlrşlıkla "Konaklama Merkezi" olarak yorumlanmrştrrso. Gü-
nümüzde kaprya takılan basit bir kanat ile söz konusu odalar ot
ve saman deposu olarak kullamlmaktadrr.
Mezar odaları ve çivi yazrsının bulunduğu kayal*, bugün-
kü Nahçıvan-Ermenistan slnülnln bulunduğu yüksek tepelerin
hemen batr eteğinde yer almaktadır (Res.34). Yumuşak bileşim-
li kalkerden oluşan kayalrk, yerden ortalama 6-13 m. arasrnda
bir yüksekliğe sahiptir. Yazıtın bulunduğu kayalrğm batr kesimi
nin yerden yüksekliği daha az, mezar odalannın bulunduğu gü-
ney kesiminin yüksekliği daha fazladır. Kayalığrn güney yönün-
deki dikdörtgen biçimli mezar giriş kaprsr 1.30 m. genişliğinde
ve 2.20 m yüksekliğindedir (Çiz.2,Res.35). Toprak zeminden faz-
la yüksekte olmayan kapı girişinin üzerinde, Kiril alfabesi ile
yazılmrş yazılar bulunmaktadır. Yine kapınrn sağına ve soluna
kazılı kadın ve erkek başlarının da sonradan yapıldığr sanrlmak-
tadır. Büyük bir özenle oyularak düzeltilen kapı girişinden son-
ra, kuzey yönüne doğru birbirileriyle bağlantılı olarak 4 odanın
sıralandığr görülmektedir. oda duvarları ve tabanları kaprya kı-
yasla çok di;z,gon bir işğIik göstermezler. Kabaca dairesel bir
plan gösteren ilk oda 2.80 m. genişliğinde, 3.00 m. uzunluğunda
31
A - A kesiti

Çizim 2: Felhat Bvi IGya Mezarr Plan ve kesiti (AüyeV 1992).

ve 1.90 m. yüksekliğindedir. Doğu duvarınrn önünde, tabana


fazla derin olmayan 0.80 m. çapında dairesel bir oyuk aç mrştrr.
Bu oyuğun hangi amaçla yapildığı veya daha sonra mı yapıIıp
yapıImadığı belli olmainaktadır. ikinci odaya 0.40 m. derinliğin-
de, 1,.40 m. genişliğinde ve 1. 20 m. yüksekliğinde kapımsr bir
boşluk ile geçilmektedir. Dikdörtgen planlı ikinci oda, toplam
dört odanrn en büyüğünü oluşturmaktadır. 2.80 m. uzunluğun-
da ve 6 m. genişliğinde olan bu odanın tabandan yüksekli$ de
ortalama 2 m. dir. Bu odanrn tavanı diğer odalarda görmediği
rniz bir biçimde kubbemsidir. odanın doğu duvarı dibinde, di-

32
l'--

ğer Urartu mezar odalarrnda olduğu gibi, bir seki bulunmakta-


drr. Buradan üçüncü odaya 0.60 m. deriniiğinde,2 m. genişIiğin-
de ve 1.70 m. yüksekliğinde bir kapı geçidi ile geçilmektedir. or-
talama 2 m. uzunluğund a, 3.40 rn. genişliğinde ve 1.70 m. yük-
sekliğinde olan bu odanrn içinde, tıpk dördüncü odadaki gibi
herhangi bir özelik yoktur. Dördüncü odaya 1.60 m. genişliğin-
de ve 1.60 m. yüksekliğinde bir kapı boşluğu ile geçilmektedir.
ortalama 170 m. uzunluğunda, 3.60 m. genişliğinde ve 1.70 m.
yıiksekliğinde olan bu oda, üçüncü oda büyüklüğündedir. it-
ginçtir ki mezar odalarrnın duvarlarında, IJrartu mezar odalarr-
nın aksine armağanlarrn konuimasr için herhangi bir niş açılma_
mı.ştrr. Duvarlarda görülen üçgen biçimli küçük oyukların, son-
radan açılrp açılmadrğı beili olmamaktadrr.
Kayalrğın batı yüzünde ve yerden ortalama 2 m. yükseklik-
teki kaya yüzeyi, üzerine bir y azıI yazıltl.ak iizere düzeltilmiştir
(Res.36). Yazıt için düzeltilen alan 0.60 m. yüksekliğinde ve 3.40
m. uzunluğundadu. 3 satrr olduğu anlaşrlan çivi yazısında bir
satrrrn 0.15 m. yüksekliğinde olduğu ve satırlar arasrnda da 0.05
m.'lik bir boşluğun olduğu anlaşılmaktadrr. Çok net olarak gö-
rülen çivi yazısr hecelerinin yüksekliği de, 11-11.5 cm. arasında
değişmektedir (Res.37). Bugüne değin Urartu Krallrğ1nın yayıl-
dığı Doğu Anadolu, Tianskafkasya ve Kuzeybatr iran Bölgele-
rinde bulunan çok sayıdaki çivi yazrsında, bu kadar ince ve
uzun yazrlmrş çivi yazrsı hecelerine rastlanılmamaktadır. Bu bi-
çimleriyle Urartu çivi yazrsr işaretlerinin duktus özelliklerindn
tümüyle farklıdr. Yalnız işaretlerin büyuklüğü Van Kalesi ka-
yalrsnın güney yönünde ve orta krsma yakın bir yerde bulunan
Pers Kralr Xerkes'in yazdrrtmrş olduğu çivi yazrsr işaretlerinin
büyüklüğüne yakınmş gibi görünmektedir. Çok yumuşak bir
bileşime sahip kalkerden oluşan kayalık üzerindeki çivi yazısı,
ne yazık ki tümüyle tahrip edilmiştir. Yazrtların silinmesinde
yumuşak dokulu kaya üzerinde bulunan çivi yazısınrn üzerine
yeniden ne olduğu kesin olarak okunamayan Kiril alfabesiyle
kazrlmış isimlerin çok büyük bir etkisi olmuştur.
Yazrtın tahrip edilmesi hem mezar odalarmrn, hem de çivi
yazısının hangi küItüre ait olduğunun öğrenilmesini engelle-
mektedir. Genel görünümü açrsrndan Urartu çivi işaretlerine
benzememekle birlikte, tüften ve kalkerden oluşan kayalrklar
içine oyulmuş benzer plana sahip mezar odaları, Urartu Krallı-
ğı'nın yayıldığr Transkafkasya, Kuzeybatı iran ve Doğu Anado-
Iu Bölgelerinde oldukça fazla bulunmaktadır. Bunun yanl Srra
Doğu Anadolu Bölgesi'nde mezar odalan ile birlikte çivi yazrsr-
nrn yazrldığı benzer tasarımlı örnekler de bulunmaktadır. Bu-
nun en güzel örneğini, Ururtu Krallığrnın başkentliğini yapan
Van Kalesi (TuşPa) kayalığının güneybatr yüzündeki Kral I. Ar-
gişti'ye (M.o.786-764) ait mezar odaslnln cephesindeki çivi ya-
zrsı oluşturmaktadrsl. Krallığın batr srnırrnda yer alan Tunceli
Kaleköy'deki mezar odasr kapr girişinin sol yüzünde, Kral.II.
Rusa'ya (M.Ö. 685-645) ait çiü yazısı vardrrs2. Yine tasarrm yö-
nünden Ferhat Evi Mezar odalarr Ve çiü yaz$ının bir başka
benzeri de, Van ovası'nın doğusundaki Kayseran'da bulun-
maktadır. Erek Dağı üzerindeki Rusa Barajı'nın (Keşiş Göl) 7-8
km. kadar doğusunda yer alan Kayseran köyüniirı yaklaşık 2-3
km. kuzeydoğusundaki yüksek kayalık bir tepedeki çivi yazrsı
Ve mezar odası, tasarım yönünden Ferhat Evi'nin benzeridir.
Kayalığın güney yüzünde yer alan mezar odasına inen kaya ba-
samaklarr yıkıldığı için, odalara girilememektedir. Kalkerden
oluşan kayalığrn kuzey yüzüne yazl|an 3 satırlık çiü yazısınırç
su tesisi ile ilgili olduğu sanılmaktadırsa.
Öte yandan yapılan ya1nnların birinde, Ferhat Evi kaya me-
zarr odalarr ve çivi yazısrnın olduğu kayalığın yakınında yer
alan ve "Yişap" olarak adlandırılan balık-boğa karrşımı hayvan
heykelinin de, Ermeniler tarafrndan çalındığr öne sürülmekte-
dirsl. Bilindiği glbi çoğunlukla andezit taşından yaprlan ,,Vişap,'
lar, Urartu Krallığının yay ım alaru olan Tianskafkasya,daki
Urartu yapılarınrn hemen yakınında görülmektedirss. Ne yazık
ki çivi yazısının tahrip olması yüzünden mezar odalannın,
Urartu Krallığr döneminde m| yoksa Ahamenid döneminde mi
yaPıldlğınr şimdilik kesin olarak söylemek olanaksrzdır.

34
't---

D. GÜNEY KESiM: ordubad ilçesi

Muncaklut ep e N ektop o lü
Nahçıvan kentinin 64 km. güneyinde bulunan nekropol ala-
nı, ordubad ilçesi sırurları içindedir. Muncuklutepe nekropolğ
ortaçağ'dan kalma Harabe Gilan kenti akropolünün yaklaşık
olarak 2 km. güneybahsrnda yer almaktadır. Erken Demir Çağl-
na ait olan nekropolde, 1,975-7990 yıIlan arasrnda G. Kardeşhan
Aslanov-Behlül ibrahimov-Süheyla Kaşkay tarafından arkeolo-
jik kazı yapılmıştırse. oval ve alçak bir sırt üzerinde yer alan
nekropolün doğusr1 kuzeyden güneye doğru akan dere suları
tarafından parçalanmrştrr; batısı ise, kayalık ve daha yüksek te-
peler tarafrndan çevrelenmektedir. Muncuklutepe nekropolü-
nün en ilginç özelliği mezarların son derece sık bir biçimde yan
yana yerleştirilmiş olmasrdrr (Res.38). Mezar|ar, hemen yakrn
çevrede zengin olarak bulunan kumtaşı yataklarından elde edi
len ince levhalardan oluşturulmuştur (Res.39-40). Genellikle
dromoslu alçak oda-mezar ve bazen de taş-sandık türündedirler
(Çiz.3,Res.41). Kimilerinin önünde, yine sal taşlarından yapıl-
mrş bir adak çukuru bulunmaktadır (Çiz.4,Res.42). Adak çukur-
ları da, hpkı mezarlar gibi kare, dikdörtgen veya oval bir biçim
gösteImektedir (Çiz.5,Res.43-44). Açılan çok sayıda mezarda
herhangi bir yön kaygısının olmadığ anlaşrlmaktadrr. Mezarlar-
da ortaya çıkarılan bol miktardaki boncuk nedeniyle, buraya
Muncuklutepe adı verilmiştir. Günümüzde bile yağmur ve sel
sularrnın ortaya çrkardığr mezarlarda ele geçirilen akik ve kor-
nalin türü taşlardan yaprlan boncuklann kaba el yapımr olduğu
ve bu bölgedeki değerli taş yataklarrndan elde edildiği anlaşıl-
maktadrr.
Muncuklutepe nekropolü, hafirler tarafindan M.Ö. s.-6.
yiJrzyıllar arasrna tarihlendirilmektedirsz. Bu tarihlendirme me-
zar|atdan ortaya çrkanlan metal eşya, silah ve çanak çömlekle-
rin Kafkasya Bölgesi'nde bulunan mezar armağanlarrna benze-
mesinden dolayı yapılmıştır. Ancak gerek planları ve gerekse
A

/\
A
c/>

-+
j-

A - A Kesiti

(r l-J--
J -t--
-
B -B Kesiti C - C Kesiti

ol2m-
FEFEF.--

çizim 3: MuncuklutePe mezan, PIan ve kesiti (Aslanov-Kaşkay 1991).

36
mezar arrnağanları, bunların daha erken bir döneme tarihlendi-
rilmesini gerektirmektedir. Brorrz eşya ve silahlar arasında de-
mirden yapılmrş olanlara hiç rastlanılmamıştrr. Önlerinde adak
çukurları olan bu ilginç mezarların benzerlerine Anadolu, Kaf-
kasya ve Kuzeybatr İran Bölgeleri'nde rastlanmaz. Ancak adak
çukurlarrnrn drşında, sal taşlardan yap an mezarlann büyük bir
krsmı, Van'rn 9 km. güneydoğusunda bulunan ve Erken Demir
Çağı'na tarihlenen Yoncatepe mezarlarına benzemektedir. Ayrı-
ca'çanak çömlekler arasrnda Kızeybatı İran Erken Demir Ça-
ğı'nrn en tipik örneklerinden gri renkli uzun ve köprüsüz akta-
caklı çaydanlıklara rastlanması da bu'mezarların daha erken bir
tarihe ait olduğuna işaret eder.
Harabe Gilan
İran srnın yakınrnda yer alan ordubad ilçesinde ziyareİ' et-
tiğimiz ikinci ören yeri, Harabe Gilan kalesi ve kentidir. Arke-
olojik kalrntrlar Nahçıvan kentinin 64 km. güneyinde yer aimak-
tadrr. En yakın yerleşim merkezi, 3-3.5 km. batıda bulunan Sab-
ridize köyüdür. Ören yerlerinin çevresinde en küçük bir ağaç
topluluğu kalmadığı için, erozyonun korkunç boyutlar4 ulaştığı
görülmektedir. Eskiçağ ve ortaçağ'da Zengin bir uygarlığa sah-
ne olan Harabe Gilan ve yakrn çevresi, günümüzde gerçek an-
lamda bir çöl görünümünü yansıtmaktadrr.
ortaçağ'a ait olan Harabe Gilan ören yeri, oldukça geniş bir
alana yayrlmaktadıI. Burada yakın geçmişte geniş kapsamlr ar-
keolojik kazılar yaprlmıştırss. Yüksek bir kayalık tepe üzerinde
bulunan akropolün güney ve batı eteğinde yerleşim merkezi ve
nekropol alanı yayılmaktadiL AkİoPoldeki çeşitli mimari yapı-
larda ve nekropolerde kullanılan kumtaşr blokları, çevrede zen-
gin olarak bulunan kumtaşı yataklanndan elde edilmiştir. Akro-
polün güney eteğinde, küçük bir gölet bulunmaktadır. oldukça
kalın olarak yapılan göletin duvarı, batı uçtadır (Res.45). Duvar-
larda kullanılan ve kabaca drş yüzleri işlenen irili-ufaklr taşlar
arasrnda birleştirici malzeme olarak Horasan Harcı kullanrlmrş-
trr. Gölette, doğu ve kuzeydeki yüksek tepelerden akan kar ve

37
A

')**
*tr-t A - A Kesitı

012m.

Çizim 4: MüncuklutePe mezan/ Plan ve kesiti (Aslanov-Kaşkay 1991).


yağmur sulan biriktirilmiştir. Günümüzde göletin içi yüksek te-
pelerden yağmur ve sel sularınrn taşımş olduğu toprak tabaka-
sıyla dolmuştur. GöIetten batı yönüne doğru akrhlan sularrn
arazide açmış olduğu küçük vadi, belirgin olarak görülmekte-
dir. Buradan akıtrlan sular, aşağıdaki yerleşim merkezinin ve
sebze bahçelerinin su gereksinmesini karşılamaktaydr.

Akropolün güneybatı duvarlarr, günümiize değin 2-5-3 m.


yüksekliğinde varlığrnı koruyabilmiştir. Duvarın btiyük bir
özenle işlenmiş ince, r;zun dikdörtgen bloklardan yapıldığr gö-
rülmektedir (Res.46-47). Akropol içinde arkeolojik kazılardan
sonra yaprlan kaçak kazrlar, binalarrn ve tiirbelerin tahrip olma-
sına neden olmuştur (Res.48). insan eliyle yapılan bu şiddetli
tahribata doğanınkiler de eklenince eserlerin yok olma süreci
hrzlanmıştrr (Res.49). Özellikle hirbelerin sırlı tuğla|arı, eI yazma
kitapları ve mumyalarr, acrmasızca tahrip edilmiştir (Res.50). Taş
temeller üzerinde kerpiçten duvarların yükseldiği ve tavana ka-
dar sağlam olan konutlar, küçük bir kentin mahalle dokusıınu
tüm canlılrğl ile yansrtmaktadır (Res.51-52). Ancak kazrdan son-
ra koruma önlemleri alınmadığı için, tipik bir ortaçağ kent do-
kusunu yansrtan konutlar da, kaderlerine terk edilmişlerdir.
Akropolün kuzey eteğinde bir başka göIet daha bulunmak-
tadır. Göletin kalın ve yüksek duvan, kuzey losmına yapılmrşhr
(Res.53). Özenle işlenmiş büyük taşlardan yapılan bu göletin
duvarr günümüze değin daha sağlam olarak kalmrştrr. Iki tepe
arasındaki boşluğu kapatan dqvar ortalama 8-9 m. genişliğinde
ve 60-65 m. uzunluğundadrr. Duvarrn üsttinde yrkrlan taşlar,
duvarrn her iki yüzünü kapatmıştır. Duvarrn kaç metre yüksek-
liğinde olduğunu bilemiyoruz. Kar ve yağmur sularrnrn birikti-
rildiği göietin içi, yüksek tepelerden sularrn getirdiği kalın bir
toPrak tabakasıyla dolmuştur. Bu yüzden tıpkr güneydeki göIet-
te olduğu gibi, bunun savağı da görülmemektedir.

Sonuç olarak Harabe Gilan, yerleşim merkezi, nekropolü ve


göletleriyle birlikte tipik bir ortaçağ kentini tüm özellikleriyle
yansıtmaktadrr.
39
/
-Jl&
4t
B

r r

A"
VK
t

i
İ

! --==rc:-
I

I
5
Ii
,-A
\--f--:
li
A-A Kesiti

B-B Kesiti
1

C-C Kesiti
i

2m-

Çizim 5: Muncuklutepe meza , Plan ve_kesiti (Aslanov-Kaşkay 1991).

40
IV. MADEN VE HAMMADDE YATAKLARI

Nahçıvan'da yaPhğlmlz çalışmanrn bir başka konusunu,


böIgede kurulan yerleşim merkezlerinin ekonomik ve küItürel
yönden gelişmesinde büyük bir etken olan maden ve hammad-
de yatakları oluşturmuşturss. Maden ve hammadde yataklarrn-
dan yapılan üretim yalrzca bölgedeki yeIleşim merkezlerinin
gereksinmesini karşılamamış, başka bölgelerle yapılan ticarette
de çok önemli bir rol oynamıştrr. Nahçlvan'da bulunan maden
ve hammadde yataklarr yalnrzca Eskiçağda değil, ortaçağ ve
Yeniçağ'da da işletilmiştir. Hatta tız, kil ve kalker taşı yataklarl
günümüze değin işletilmektedir.
Nahçrvan'da bulunmayan madenlerin başında kalay ve de-
mir gelmektedir (Harita.2). Kalayın Anadolu, Kafkasya ve iran
gibi komşu bölgelerde de bulunmamasr, uluslararası bir ticare-
tin yapılmasrna yol açmrştrr60. oysa demir madeninin bulunma-
masr, daha ilginç gelişmelere sahne olmuştur. Örneğin Tunç Ça-
ğın'da başka bölgelerle yaPılan kalay ticaretiyle bronz endüstri-
si ve ticaret gelişmiş, bölgedeki Tunç Çağı küItiirleri doruk nok-
tasrna ulaşmrştrr. Buna karşın Tunç Çağı'ndaki ekonomik ve
küitiiırel gelişmeyi, Demir Çağr'nda bölgedeki yerleşim merkez-
lerinde görmek olası değildir. Demir ticaretinin kalay kadar
yaygrn olarak yaprlamamrş olmasl, Erken Demir ve Demir Çağ'ı
kültürlerinde batıda Doğu Anadolu külttirlerine kryasla bir ge-
rilemeye neden olmuştur. Bunun sonucunda bölge, Doğu Ana-
dolu'da demir metalurji tekniğini doruk noktasına ulaştran
Urartu Krallrğrnrn egemenliği altrna girmiştir.
Altın
Nahçıvan'daki altrn madeni yalnrzca ordubad ilçesinin Ke-
leki köyii yakınlarrnda bulunmaktadrr. Altrn madeninin İazla
zengin olmadığı anlaşrlmaktadrr. Ancak buradaki altın madeni,
yalınızca Eskiçağda değil, ortaçağ ve Yeniçağ'da da işletilmiştir.

47
Gümüş

Nahçıvan'rn zengin gümüş yatakları, Şerur ilçesi,nin Gü-


müşlü köyü yakınlarında bulunmaktadrr. Kurşun ve çinko ma-
deniyle birlikte bulunan gümüş madeninin olduğu mevki, böl-
ge halkı tarafrndan "Giirnüşlük" olarak isimlendirilmektedir.
Gümüş madeni, Eskiçağ'rn yanr sıra, ortaçağda da işletilmiştir.
Bakır
Diğer maden yataklarrnın yanl srra' Nahçıvan,da çok zen-
'gin olarak bulunan madenlerin başında baku gelmektedir. Hiç
kuşkusuz I. ve II. Kültepe Höyüklerine yakın bakır yatakları çok
daha büyük önem taşımaktadrr.
Mis Dağı: Nahçrvan kentinin 60 km. kadar doğusunda bu-
Iunan Mis Dagı, Babek ilçesinin Sirab köyü yakınlarrnda yer al-
maktadrr. Farsça bakır anlamına gelen "Mis,, bakır yataklarınrn,
Tiınç Çağın'da işletildiği sanılmaktadır. Daha sonraki dönemler-
de ise bakır yataklarr kapanmrştır.

Şekerdere: Mis Dağı'nın batısrnda bulunan Şekerdere bakır


yatakları ,, işletilen bir başka baku madenini oluşturmaktadır.

Vayhrr: Nahçıvan kentinin kuzeyinde, Babek ilçesinde bu_


lunan Vayhır bakır yatakları, Kültepe Höyüklerine yakındrr.
Bölgesel deyimle "Yayhlr" bakrr anlamrna gelmektedir.
Göydağ: Nahçıvan kentinin kuzeydoğusunda, Culfa ilçe-
sinde bulunan Göydağ balor madeni, Vayhır gibi Kültepe Hö-
yüklerine yakındır. Bakır oksit renginin vermiş olduğu yeşil
renkten dolayı, bölge halkı tarafından buradaki bakrr madenle-
ri Göydağ olarak adlandırrlmaktadır.
Sirab: Nahçrvan kentinin 16 km. kadar kuzeyinde bulunan
Sirab bakır madenleri, I. ve II. Kültepe Höyüklerine yakın bir
başka önemli bakrr yatağıru oluşturmaktadrr.
Kurşun ııe Çinko
Bölgenin en zengin kurşun ve çinko yatakları, Şerur ilçesi-

42
nin Gümüşlü köyü yalonlarında bulunmaktadır. Gümüş made-
ni ile birlikte bulunan kurşun ve çinko yataklarının Ortaçağ'da
da işIetildiği konusunda yazılr kaynaklar bilgi vermektedir.
Antimon
Antimon yataklan, Nahçrvan'ın güneybatısında, Culfa ilçe-
sine bağlı Darıdağ'da bulunmaktadır. Bilindiği gibi antimon,
tunç yaprmında katkr maddesi olarak kullan maktad .
Arsen
Bölgenin en zengin arsen yatakları, Nahçıvan'ın doğusunda
Culfa kentinin kuzeydoğusundaki "Darıdağ"da bulunmaktadır
(Res.54). Buradan çıkarılan arsenin, kalay kullanımından önce
tunç yapımında yaygrn olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır. Üre-
tilen arsen bu bölgenin yanl Sıra/ komşu bölgelerin gereksinme-
sini de karşılamrştrr. Arsen yataklarr son olarak 2. Dünya Savaşı
sırasında kimyasal silah yapımında kullarulmak üzere çok yo-
ğun olarak işletilmiştir. 1980 yılından itibaren ise arsen üretimi
durmuştur.
Kıya Tuzu
Bölgede kaynak tuzu bulunmamastna' karşrn, çok zengin
kaya tuzu yatağı bulunmaktadır. Kaya tuzu Nahçrvan kentinin
12 km. kuzeydoğusunda "TuzDağı" olarak adlandırrlan yüksek
tepelerden çıkarılmaktadır. Doğu-batı doğrultusunda uzanan
tepeler, kalkerimsi bir görünüme sahiptir. Çıkarılan kaya tuzu-
na bölge halkı "Sal Tuzu" adını vermektedir. Tüz yataklannda
ortaya çrkarrlan eski galeri ve tuz çıkarmak için kullanılan çekiç
gibi taş aletler, tuz yatağınrn Eskiçağ'dan beri kullanıIdığını gös-
termektedir. Nahçıvan'da başka tuz yatağırun olmadığını göz
önüne alacak olursak, buradaki fuz yatağının bölge hallo için
çok büyiiü<. bir değer taşrdığı kolayca anlaşrlır. Özellikle üretilen
tuzun ticari ilişkilerde yoğun olarak kullanılması, böIgenin eko-
nomisine büyük bir canlrlrk kazandumrş olmalıdır. Tıpkı Iğdır
iline bağlı Tuzluca'daki tuz yatakları gibi, buradaki tuz yatakla-
rrndan da Eskiçağ'dan günümüze değin üretim yapılmaktadır.

43
Mermer
Bölgedeki zengin mermer yatakları, Şerur ilçesinde Halaç
köyü yakınlan ile oğIankale köyü yalınlarında bulunmaktadır.
Andezit:
Bölgedeki andezit yataklan ise, ordubad ilçesinde buluı-
maktadır. Faz|a zengin olmayan andezit yataklannın kalker taşı
kadar yaygın olarak kullanılmadıkları anlaşılmaktadır.
IQIker
Bölgenin en zengin kalker yatakları, Nahçrvan kentinin 42
km. kuzeydoğusundaki Şahtahtı köyü çewesinde bulı.ınmakta-
dır. Çok geniş bir alana yayrlan kalker yataklarr, açık ve kirli sa_
rr bir renge sahiptir (Res.55). Kalker yataklarrnın hemen yaknın-
da bulunan nekropol ve kale yerleşmesinde kullanılan kalker
taşlannrn da gösterdiği gibi, buradaki taş ocaklarr, M. ö. II. bin-
yıIdan beri kullanrlmaktaydr. Buradan çıkarrlan kalker taşlarrnrn
yakın çevredeki yerleşim merkezlerinde de kullanıldığı anlaşıl-
maktadır. Hatta son 10 1nl öncesine değin gerek Nahçıvan,daki
çeşitli mimari yapılar, gerekse Moskova Metrosunun kaplama
taşları da, buradaki kalker yataklarrndan karşılanmıştrr.

DIPNOTLAR

1. Kİş. özİ\at -Igg7 -


2. KIş. Bahşaliyev 1997.
3. Minorsky 1993, 922.
4. saraçoğlu 1955, 341
5. saraçoğlu 1956, 340-343
6. Belli 1996, 637 vdd.
7. Moses Khorenatsi, 98 vdd.; Johannes Katalitos, 148.
8. Evliya Çelebi, 6, 274 vdd.
9. Tournefoıt, 251.
10. Pigulewskaja 196, 155 vd.
11. El Mukaddesi, 148
12. Buıney-Lang 197-l, M; Sagona 1984, 1.5 vdd.
1,3. Strange 1,930, 179.
14. Hamdullah el Mustavfi Kazvini, 160,

44
15. Bahşaliyev 1997, 29 vdd.
-|99a'
16. Hmayakyan-Igumırov-Karagyozyan 7996,747 -i Sal.vını 95 vd-
17- Aliyev 1977,5 vd.
7a. Bahşaliy ev İ997, 23-35.
1.9. Özİııal 7997, 55 v d.
20. Aliyev 1977 , 51,
27. Aliyev 1991,52
22. Aliyev 799"1,52
23- Niyev 1977 , 17 vdd,.
24. Bahşahyev 1997,31 Vdd,fes. 12
25. Bahşaliyev 199z 41 vdd, ıes,27
26. Naumann 1975, 24&259.
27. G,aİsla g 7953, rcs. 79-80 a.
28. Goldman 1956, 21 vdd., plan 6.
29. Von der Osten 1937 ,29, res.20
30. Sevin 1987,300, res. 3.
31. Blegen 1935, 112,Dorpİel79o2,-I2oiKotİmarın-l994,247,res-2.;Kortmarn1995286'
res.2., 10.; Korfman^ 1997, 429, rcs.7, 79-20,
32. Mikaelyan 1958, 7 vdd. ; Smith-Kafadarian 1996,23 vdd.; Köİoaü 199z 135-138
33. Belli 1983,37-39.; Belli 1986, 280-285.i Belli 1,993,259-265.
34. AlekPeİov 1937, z49 vd'd''
35. özhİat 7997, 47 vd'
36. Özİııat 1997, 5o vdd'.
37. Bahşaliyev-Aliyev 1985, 63 Vdd.
38. Bafualiyev 1997, 33 vd.
39 ' lJiyev z8 vdd.' Özhİ^t 1997 , 57 vd..
1977 ,
40. N\yev 1977,28
vd.d..; Özİ'İat 7997,79 vd.
41. Novfuzlu-Bahşa|iyev 1993' 28.
42. Aliyev 1,977,3.1
43. Nlyev 7991,44-45
44. Bel[i 7997a, 177-Va ; Belli 1997b,2h.
45.Be1|i "1997 a, 78o-1a1, çziff. 22-23. ; Be||i 7997b, 26,29' qzful]. 7-a, 22-2j.
46. König 1955-5Z no: 126.; Melikişvili 196o, no:281.
47. Aliyev .1991, 44.45.
48. Bahşaliyev 199& 1 vdd.
49. Bahşaliyev 7997, 43.
50. Aliyev-Allahverdiyev 7992, 79 vd,.
51. König 1955-57, NL1
52. Schaleı 1'977 256 vd-
'
53. König 1955-5z no: 79.; Melikişvili 196o no: 301.
54. Aliyev-Allahvediyev 7992, 8.1,.
55. Piotrovski 1955, 9.
56. Kaşkay-Aslanov 1981, 307 vd. ; Aslanov-K^şk^y 199-l,221 vd-
57. Aslanov.-Kaşkay 1991133
58. Aslanov-İbİagimov-Kaşkay 199Z 401 vdd.
59. Bahşaliyev 1986- 12 vdd.
60. Belli, 1991, 1 vdd.

45
ARCHAEOLOGICAT SURYEY
,N NAKHICHEVAN, 1998
INTRODUCTION

Nakhichevan, lying in the south of the Transcaucasian


plateau, is bordered by Turkey on the west, Iran on the south,
and Armenia to the north and eastl. Since 1920 it has been an
autonomous republic, a constituency of the Republic of
Azerbaijan. The nearly 5,500 km' of soil belonging to the
Autonomous Republic of Nakhichevan stretches northward and
eastward from the Aras (or Araxes) River, which forms the
boundary with Turkey. The climate-like that of the Turkish
East Anatolian Region-is continental: hot and dry in the sum-
mer, cold in the winter. Autumn as well tends to be dry in
Nakhichevan; most of the rainfall comes in the spring2. While
the west and south of the country consist of steppes, the
Zangezıır mountain range reaches an altitude oİ 3,904 rn at
Kapıcrk in the north. The range in vegetation cover is thus lim-
ited; scattered remains of pine forests are to be seen only along
the skirts of the mountains in the northeast. Meadows and rich
pasture are also found only in this part of the land, where ani-
mal husbandry figures significantly in the economy of the
inhabitants.
The lands of Nakhichevan, with few major geographical
obstructions, Iie at an average of 1100-1200 m above sea level. It
is only in the valley of the Aras that the terrain falls below 1000
m. The great majority of the population is settled in the Aras
river valley and along the streams which join the Aras from the
north. The most dominant feature of the region is 5,165-m
Mount Ararat in Turkey, just across the western border. Like the
Turks of eastern Anatolia, the folk of Nakhichevan, too, have
retained an almost aweaome respect for the mountain, evident
in overtones of spirituality in their legends.
47
The largest river in the region is the Aras, which also delin_
eates the southern border, separating Nakhichevan from Iran.
The source of thö Aras is in the east of the Turkish Province of
Erzurum, where springs at the foot of the high mountains south
of the Avnik Citadel feed the river, seasonally nourished by the
melting snow. Flowing past Nakhichevan to the east, the Aras
then joins the Kura River and they flow as one into the Caspian
Sea. Nearly all the streams in the landscape of Nakhichevan_
the Arpaçay, the Asnr Çayı, the Cehri Çayı, the Nahçıvan
Çayı,
the Elence Çayı and the Gilan Çay, to name a few-are tribu_
taries flowing southward into the Aras. To distinguish this
Arpaçay within the country of Nakhichevan from that which
flows from the south shore of Lake ÇıIdır to form the border
between Turkey and Armenia, the tributary within
Nakhichevan has been dubbed the ,,Şarki Arpaçay,, or the
"Eastern Arpaç ay" by geographers. Like the Fırat, or Euphrates,
the Aras figures in some of the favorite folksongs of eastern
Anatolia. In Nakhichevan as well, the river frequently recurs in
the songs, tales and legends of the people.

Thus geographically Nakhichevan represents an eastern


tI
extension of the East Anatolian Region of Turkey. Indeed, the
i broad valley cut by the Aras as it flows southeastward along the
üİ

lands of Nakhichevan takes on the configuration of a giant


tongue, appropriately reflected in the name of the wide low_
lands here, Dil ovasr, literally ,,Tongue Plain.,, The Plain of Iğdır
and Dil ovası together are also referred to as the ,,Sürmeli
Çukurys." The northern part of this great plain, which extends
into Armenia, is known as the plain of Ararat. The rich and fer_
tile alluvial soil spread across this broad valley by the floodwa_
ters of the Aras, however, is suitable for agriculture only when
irrigated. The southward flowing tributaries have thus proved
of enormous significance in the traditional economy of the
region, to which agricultural produce has always contributed a
large share. The most important cereal grains harvested include
wheat, barley, rice, corn and millet; chief among the legumes are

48

i
lL
beans, chick-peas, lentils and the broad bean. Rivaling the crops
from the fields is the fruit from the widespread orchards and
vineyards of the region: apples, pears, peaches/ apricots, mul-
berries, oleaster (the wild or Russian olive), cherries and grapes.
Recent years, however, have witnessed a recession in grape pro-
duction.
Throughout the areas not well watered by gullies, streams
or rivers, agriculture requires dams, artificial lakes and irriga-
tion canals. We therefore find that the Urartian Kingdom, which
controlled eastern Anatolia, tanscaucasia and the area of north-
western Iran in the first half of the first millennium BC, was the
earliest civilization to have developed the principle of irrigation
farming as used today. To benefit from the fertile soil of
Nakhichevan and make agriculture pIofitabıe in the area, the
IJrartians set up there the same systems of dams, lakes and
canals that they had established in eastern Anatolia. The many
irrigation facilities built by the Kingdom here indeed turned this
region into a real paradise+. The Urartian irrigation systems
were so successful that the gardens, orchards and vineyards of
the region continued to receive the praise of travelers through-
out the Middle Agess and into Early Modern times6. One such
traveler, J.P. Tournefort, reporting on the region at the beginning
of the 18th century-amazed by the number and extent of the
gardens, orchards and vineyards stretching wide out across the
Sürmeli Çukuru below Mount Ararat__described the area aS a
true "Garden oİEdenz."
For the lands of Nakhichevan the Aras River also represents
the greatest portal to the west. In Nakhichevan the important
trade route leading from the east across India, Afganistan and
northwestern Iran divides: one fork leads northward over
Erivan to the Caucasuss; the other proceeds over Iğdrr,
Doğubayazıt, Ağrı, Erzurum and Bayburt to Trabzon (the for-
mer Trebizond, ancient Trapezus), the largest commercial port
of the Eastern World in antiquity. Several Islamic geographers
of the Middle Ages offer explicit detail on the extensive trade

49
along this famous route from tansoxiania (Nlazıeraünnehir = the
land beyond the River Ceyhun to the east), Iran and the East
Anatolian Region, to Trabzon on the Black Sea coaste. The goods
that reached Trabzon from the lands to the east were there sent
on by sea to Constantinople, capital of the Byzantine Empire,
whence they found their way into Europe and the lands of the
Mediterranean. Conversely, wares from the west were taken by
ship as far as tabzory whence they were sent overland to desti-
nations in the Islamic regions. This trade route, renowned since
antiquity, has retained its importance to the present day. It is
known as "the heart of Nakhichevan" to the people of the coun-
try.
The Autonomous Republic of Nakhichevan forms a signifi-
cant part of the region lying befween the Rivers Kura and Aras,
which is considered to be the homeland of an Early
Transcaucasian culture which eventually spread into the eastern
Anatolian regions, particularly from the beginning of the third
rnillennium onward. This culture has been variously recognized
as the "Kataz Culture," the "Yanık Culture," the ,,Şengavit
Culture," the "Kura-Araxes Culture," and the ,,Early Hurrian,,
or "Early Transcaucasian" Culturelo. Just as the fertile soils of
the Euphrates and Tigris were important for Mesopotamia, so
were these lands between the Kura and the Aras important for
the southeastern Caucasus. Called the Araxes and the Cyrus
respectively, by the ancient Greeks, these rivers appear in the
Arabic sources as the Nahr-ar Rass and the Nahr-al Kurrrr. The
prosperous agriculture of the lands between these two rivers
continued unfaltering into the Middle Ages, and the fertile land
here was called "Bayn-al Nahrayn" by Arab geographersl2.
The principal goal of our survey was to so examine the cul-
tural wealth of eastern Anatolia and of Nakhichevan, and famil-
iarize ourselves with its cultural development as to be able to
evaluate it as a whole. This is crucial for cultures of the second
millennium BC as well, for while there remain several puzzles
as to the culture or cultures of the second-millennium popula-

50
Efi. InİırrJü,
k ıı*roruem,ij
tion in Eastern Anatolia, this period is richly represented in
Nakhichevan by a people characterized by their painted pottery
tt and the tradition of monumental kurgan burials (a type of
ü tumulus). In the first millennium, the situation is reversed.
Whereas there are hundreds of architectural monuments and
inscriptions to document the dominance of the Urartian culture
primarily in eastern Anatolia, but also as in Transcaucasia and
northwestern Iran during the first half of the first millennium
BC, in the Republic of Nakhichevan very little is known of this
culture. At the present, we know that the region was under
Urartian control in the eighth century BC13. In order to answer
such questions and be able to speak of a cultural entity, we
determined to carry out a thorough survey in the little known
region of the Autonomous Republic of Nakhichevan. The results
of our last two years' preliminary work have given us a firmer
archaeological footing from which, after a detailed'evaluation of
the surface finds, archaeological excavation can begin as the sec-
ond phase of the project.
We decided to begin an archaeological investigation in the
Nakhichevan region in order both to share with the Turkic
Republics the knowledge and experience gained by some 40
years of excavation and survey in Eastern Anatolia and to deter-
mine the common characteristics in the ancient civilizations
peculiar to the general area. This historical decision is not only
a verification of the fact that archaeological research in eastern
Anatolia, going on for the last forty years, reached a culmina-
tion, but also gains special importance, as it brings forth the first
archaeological project in the history of the Turkish Republic to
be realized abroad.

51
çALHANKALE

Çalhankale is one of the most interesting sites in the vicini-


Ş the city of Nakhichevan. The site, situated upon a high, not
of
easily accessible precipice, is scarcely mentioned in archaeolog-
ical literature, since it has not wittnessed a detailed survey.

Çalhankale lies 19 kms north of the city of Nakhichevan,


some 10 kms beyond KüItepe II. The closest settlement today is
that of Papz Village three or four kilometers to the southwest.
The fortress stands on a rocky peak 1840 m above the sea level
on the right (west) bank of the Cehri Çay, which runs past to the
south. The rocky crag on which the fortress rests rises 450 m
from the stream valley. one can reach Çalhankale, called
oğlankale by the local people, from the valley of the Cehri Çay
in the east, or from the north. To the east, thousands of limestone
splinters from the crags cover the two kilometers to the
streambed. In this striking landscape, Çalhankale possessed
effective natural strategic defenses in antiquity. The only thing
that would appear to have been lacking is a source of water.
Those who sought temporary shelter here in the face of danger
must have had to collect rainwater in order to survive. There are
large caverns to the southeast of the fortress below the outcrop,
rather shallow caves that appear to be shelters and are indeed
used today by shepherds and their flocks as a refuge from the
elements. Whether or not there are any cultural remains here is
unclear. Contrary to the supposition of V.G. Aliyev, there seem
to be no sherds or stone tools in evidence whatsoever at allla-

Situated on this high rock, the top of which forms a flat


plateaq Çalhankale is most vulnerable from the south, so that a
fortification wall of monumental proportion, some 350 to 360 m
Iong, has been built stretching from east to west along this side.
These remarkable fortifications have been preserved with their
original characteristics in relatively good condition, to the pre-
sent. The western end of the wall unites with a rocky spur; the

52
eastern ond begins high on the cliffs where any access from
below is out of the question. Segments of wall constructed in
massive masonry follow the natural rock crevasses that slope
downward to the south. There are no traces at all, however, of
cuttings in the rock or foundation trenches. Following the nat-
ural contours of the topography, the wall is by no means
straight, but roughly approximates a broad and shallow At
^y'.'
irregular intervals the fortification zigzags in saw-tooth fashion,
angular on both the interior and exterior. The stone wall itself
rises vertically without any set-backs or buttresses. No remains
of a mudbrick superstructure are in evidence; the absence of any
remaining traces of mudbrick suggests that the entire structure
was bııilt of stone. with its twists and turns, when viewed from
the high hill to the west, it looks like a miniature rendering of
the Great Wall of China, or rather it is as if the Great Wall of
China had been inspired by this fortification wall of Çalhankale.
The giant prismatic blocks, their outer faces roughly smoothed,
were taken from local quarries of the relatively hard limestone
which abounds in the area. The thickness of the defense wall
varies from 2.30 to 2.70 m, and the structure is preserved to a
height of 2.50-2.70 m. Blocks fallen to the north and south indi-
cate, however, the original height must have been over three
meters. Quite large blocks were employed for the faces, where-
as smaller pieces were used as in fill. It is not clear whether any
clay or mud was employed as mortar, but there are no signs of
any such binding material aPParent in breaks in the wall. Most
of the blocks are oblong prisms, which makes the façade and
construction even more impressive. Spaces between the blocks
were filled with smaller stones; this work was done so carefully
that no large gaps at all are to be found. Furthermore, the slope,
typical of similar sawtooth fortifications, is not seen here, either
on the interior or on the exterior, still another feature underlin-
ing its remarkable construction. Contrary to the assumption
made by B.B. Piotrovski and V.G. Aliyev, there is not the least
evidence for a mudbrick structure atop the stone constructionls.
It seems to have been entirely of solid masonry.

53
The fact that the fortification wall of Çalhankale consists of
sawtooth deienses-that it zigzags-is by far its most significant
feature. This 360-m stretch of defenses is made up oi 22
".g_
ments which angle first toward the exterior (S), then the interior
(N). The 'teeth,' which are at intervals of 30 to 40 cm, would
have proved to be a great advantage for protecting the approach
to the wall both from the front and from the side in times of
attack. Furthermore, besides being pleasing to the eye, the teeth
are a means of a strengthening the wall structure itself. Alone,
the fact that these fortifications have survived over the millen_
nia without losing their original character speaks conclusively
for how strongly they were built.

The two gates in the fortification wall aıe highly conspicu-


ous. One is toward the southwest, the other toward the south_
east. The width of the southwestern gate is 2.40-2.50 m. The
entrance,3.10 m deep, was most probably covered with a roof_
ing of large stone slabs. A large block which had clearly served
as the lintel of the door, has fallen from its position at the interi_
or end of this entranceway, leaving the entrance today rather
bare-a gap in the wall. The neat ashlar masonry of large, weil_
smoothed stone blocks, however, remains solid and in remark_
ably fine condition. There is nothing to suggest that towers or
bastion-like structures had ever flanked the gate. The doorııııay
itself, built of massive well-smoothed blocks, is still impressive.
Once two wings of a double door here would have swung open
inwards on pivots, the sockets of which can still be seen. One
approaches this gateway up a steep slope from below, another
asset of natural defense. Because the entranceway was situated
directly on the bedrock, apparently no need for paving stones
was felt.
The doorway at the southeastern end was not so formaliy
Iaid out. Located in a natural opening in the rock 2.70 m wide,
it has fallen into ruin and is in much poorer condition. Neither
doorway would have been convenient for chariots or other
wheeled transport.

54
Sorne "14-17 m south oİ and 2-2.5 m lower than the fortifica-
tion wall, again on natural terraces formed by crevasses in the
rock, can be seen the scant remains of another wall of defense.
This wall iş in much worse condition, only one or two courses
of stone having survived.
surprising to find hardly any buildings on the wide nat-
It is
ural rock platform inside such a monumental defense system.
At the southeast, adjoining the fortification walls between the
two gates, was a three-room complex. The walls of the three
adjoining rooms; built side by side, were completely of stone,
much of which has collapsed both into the rooms and outside;
the walls, 1-1.20 m across, are preserved to a height of only 50-
70 cm. It appears that no clearing or rebuilding was ever
attempted. The eastern room was 9.5 m square in plan; the next
two, with apsidal northern walls, both measure 9.5 x 10.5 m. No
doorways were apParent in any of the three rooms, and not a
single potsherd was to be found inside or outside the complex.
This absence of pottery substantiates the premise that
Çalhankale never served as a Permanent settlement, but only as
a place of temporary refuge for those living in the surrounding
plains.
Some 800 to 900 m south of Çalhankale there is another nat-
ural, bowl-shaped hollow. The natural Passage into this area
and that to the north, as mentioned above, opens to the east into
the valley of the Cehri stream. In the center of this rather wide
area there are the ruins of what was once a four-room structure.
The exterior walls measured 1,-1.20 m across, the interior durd-
ing walls only 50-60 cm. The soil that covers the walls testifies to
a superstructure of mudbrick. The total building complex cov-
-160-'170
ers an area oİ m'. No sherds were found here, either.

It is clear that no exact parallel for the sawtooth fortification


wall of Çalhankale has been found in Nakhichevan despite the
hypotheses of C. Halilov and G.A. Aliyevıo. The defensive walls
of the forts at Kültepe II, Şahtahtl-Gavurkale and oğIankale, for

55
example, display characteristics different not only in plan,, but in
construction technique as well. We do not know whether or not
defense walls with sawtooth zigzags exist in Caucasia and
northwestern Iran, but we do know that a sim llar forrn oİ zigzag
construction which both strengthens the wall itself, and is
advantageous for defense, appears frequently in Anatolia from
the beginnings of the Chalcolithic period onwardslT. The oldest
example is the fortification wall of Level XVI at Mersin_
Yumuktepel8. The fortification wall at Thrsus-Gözlükule, with
corresponding angles on both interior and exterior, would
aPPear to reflect a further development on that of Mersinıs. The
casemate wall at Alişar also incorporates sawtooth projections2o.
The difference between the interior and exterior plans of the
sawtooth walls at Alişar and that at Çalhankale stems from the
fact that the casemate layout used at Alişar allowed for creating
projections in two different manners: either by the placement of
the individual 'rooms' of the casemate, or by changing the direc_
tion of these adjoining 'rooms., The walls of building level 10 at
the site of imikuşağı on the east bank of the Euphrates, parallel
the walls of Alişar, not only in their casemate constrrıction, but
in their zigzag plan as wellzr . Another defense wall recalling the
plan of the Çalhankale fortifications is found on the very north-
western coast of Anatolia at the famous trade center of Troy.
Despite the resemblance in plan between the walls of
Çalhankale and those of the tojan Sixth Settlement (both forts
without towers), the pronounced slope on the exterior of the
Troian walls nevertheless sets them apart2z-

It is curious that in eastern Anatolia, tanscaucasia, and


northwest Iran we have found no sawtooth fortifications dating
to the second half of the second millennium or to the first half of
the first millennium BC. Even in the high mountainous areas of
Caucasia23 and to the south of Lake Van2a, where fortification
walls and other monumental architecture were also built com_
pietely of stone, no such zigzag projections from this era have
appeared. In the many fortifications of the Urartian Kingdom

55
controlling .this area in the first half of the first millennium BC,
the sawtooth plan so useful for strengthening and defending the
fortifications is replaced by a layout with sturdy rectangular
bastions at relatively close intervals. The walls were now built
upon stone foundations sunk into foundation trenches cut into
the bedrock, and in place of the huge blocks formerly employed,
smaller stones were set in a mortar of mud; the sloping exteriors
of these new walls represent another facet in the development of
the fortification wall. The fortifications of this period were so
sturdy that neither the destructive forces of nature nor pillaging
have prevented them from surviving to the present, thereby
demonstrating that the monumental fortification wall had
reached the apex of its architectural development at this period.
It is a pity that no pottery has been found to provide us with
a secure date for the constıuction of the fortification wall of
Çalhankale. In Anatolia, fortifications with sawtooth pğections
can be seen at Mersin-Yumuktepe in the Chalcolithic period, at
Tarsus-Gözükule and Alişar in the Early Bronze Age, at
imikuşağı in the Middle Bronze Age and in the Trojan Sixth set-
tlement toward the end of the Middle Bronze Age. Let us tem-
porarily suggest, then that the sawtooth fortifications of
Çalhankale may well date to the mid second millennium BC.
What can conclusively be said however, is that the fortification
wall of Çalhankale is the most magnificent and monumental
stone wall known at present throughout the larger region of
eastern Anatolia, the Caucasus and northwestern Iran.
THE MOUND OF KULALI

Kulah Höyüğü lies 36 km north of the ciŞ of Nakhichevan,


some five kilometers northeast of the Nakhichevan-Iğdır high-
way. The nearest settlements today are the villages of Yurtçu
and Krvrak. No excavation has ever taken place at the site. A
stream fed by several springs to the south of the mound here
flows in a westerly direction. The mound is an oval with a
roughly east-west orientation; it varies from 30 to 35 m in
height. The few sherds recovered on and around the mound
belong to the Bronze and Iron Ages. Graves representing a
cemetery of the Bronze and Iron Ages were found during con-
struction work orı the slopes about one kilometer east of the site,
but these have not been archaeologically excavated either.

THE FERHAT II CANAL

The irrigation canal we found in our survey of Nakhichevan


is of vital significance in demonstrating the sovereignty of the
IJrartian Kingdom in the region. As is well-known, the Urartian
Kingdom, ruling eastern Anatolia, Transcaucasia and northwest
Iran in the first half of the first millenium BC, was one of the pio-
neers of modern agriculture which depends upon irrigation.
With its retaining walls filled today with earth and gravel, it has
been misinterpreted as remnants of a roadway. The local popu-
lation, indeed call this ancient facility the "Ferhat Canal%', .
Interestingly enough the one we discovered in the Doğubayazrt
plain in 1996 carries the same name26. Thus we now have two
"Ferhat Canals", one within the Nakhichevan and the other in
eastern Anatoiia. To avoid confusion we have decided to refer to
the previously known irrigation canal on the north shore of
Lake Balık to the west of Doğubayazıt as İhe Ferhat I Canal, and
to call the one here in the Şerur plain of Nakhichevan, the Ferhat

58
II Canal. While the Ferhat I Canal has remained in continuous
service for a period of some 2700 years with only minor repairs,
the Ferhat II Canal has been out of use for quite a long time.

Traces of the Ferhat II Canal, which was built leading from


the stream call'ed the Arpaçay, can be seen northeast of the mod_
ern highway at a point only six kilometers east of the customs
post at the Turkish/Nakhichevan border. The canal runs along
the base of the mountains which limit the Aras Valley to the north
and takes its water from the Arpaçay, a tributary of the Aras
River. We were told by the local inhabitants that the irrigation
canal passes the villages of Mahmut Kendi, Zeyve and Demirci
before proceeding to Sederek Köyü and the Hasan Gu_lu Bağlan.

The interior of the canal is today filled with a deep deposit


of earth and stone which has been washed over the high verti-
cal sides by rain and floodwaters; the original width and depth
is no longer apparent. What remains most obvious today is the
substructure of huge stones which carried it over the depres-
sions and low areas along its course. Supported by retaining
walls, the Ferhat II Canal is estimated to have been 25 to 30 km
long, making it the third-longest Urartian irrigation canal
known today; only the Ferhat I and the Menua canals are longer.
A stretch of the Ferhat II Canal near Sederek Köyü has been
destroyed by large gravel pits and a new concrete irrigation
facility, which, however, follows a different route. Here two or
three segments of the retaining walls can be seen, preserved to
2.5-3 m. The preserved height of 3 m represents seven or eight
courses of masonry but the number of stones fallen to the
ground indicate that the original wall was still higher. The sur-
faces of the stones forming the exterior had been roughly
worked to present an even outer surface. A very hard black rock
of volcanic origin, common to the area, was used in the con-
struction of the canal. Some stones were square or rectangular in
form, others polygonal. The large gaps between the bloks were
filled with small stones. Like in other Urartian canals, the con-
necting material was clay. The walls were built using corbelling

59
technique. Their slant, however, was less pronounced than that
of the other main Urartian canals, the Menua (Semiramis
/Shamiram) and the Ferhat Izz. Through rocky elevations in the
terrain, beds may well have been cut into the rock in lieu of
retaining walls; if such was the case, however, they are now
filled with debris and no longer in evidence. We have been able
to confirm, on the other hand., that the walls of the canal were
indeed strong and sturdily built, 2.30 to 2.70 m thick.
The water carried by this canal would have served to irri-
gate the fields and vegetable gardens of the Şerur plain in par-
ticular, an area without access to the waters of the Araxes River.
Although known for its fertile soil, the area is poor in water;
without irrigation agriculture would have been impossible. The
water brought by th.is canal would have been critical for the
fields, orchards and vineyards of the region. We do not know
when the canal fell out of use and into disrepair. But we do
know that its plan and construction resemble those of the
IJrartian irrigation systems in eastern Anatolia. Although we
can only guess as to the king at the time of the construction, we
do know that Rusa II (c. 685-645 BC) established several citadels
in Transcaucasia and northwestern Iran for economic and mili-
tary purposes; there are even inscriptions to the effect that he
had a canal built in this general region2s. Because the retaining
walls are constructed in a technique closely resembling that of
the Ferhat I Canal of the 7th century BC, for the present we shall
accept a 7th-century date for the Ferhat II Canal as well. In the
coming years we will comb the countryside around the canal for
traces of fortresses and settlements which might have served to
oversee the operation of the canal. Local people also speak of a
second canal which diverted water from the Arpaçay, and
indeed such a canal is mentioned in some publications as the
"Kalecik Kanah2e". A more detailed survey of this area is
planned İor -L999 when the two canals will be evaluated togeth-
er with the fortress of oğlankale, which lies within easy reach of
both canals and is dated to the first half of the first millennium
BC. oğlankale may well have served as an economic center
where the harvests of this fruitful plain were gathered and
stored. Even more important, a map of the canals and the areas
they served, as well as the plans and sections of these water
channels, will be drawn up. The Ferhat II Canal meanwhile
enters archaeological literature as the first and foremost irriga-
tion system of the Urartian Kingdom in its northeastern reach-
es, now the soil of Nakhichevan.

THE ROCK-CUTTOMB AND CUNEIFORM


INSCRIPTION OF FERHAT EVi

The rock-cut tomb and cuneiform inscription found in the


high pasture of Batabat are located 65 km northeast of the city of
Nakhichevan. The closest modern habitation is Biçenek Village
in the district of Şahbı.ız. The high Batabat Plain lies some 2380
m above sea level. The inhabitants of this highland pasture carry
on a traditional semi-nomadic existence, living in goat-hair
tents. The 'floating islets' on the two large lakes constitute a nat-
ural wonder. They remind one of the 'floating islands' of Bingöl.
Some publications address the tomb chambers as the "Batabat
Rock-cut Chambers3o." The locals speak of them as the "Ferhat
Evi" ("House oİ lot''); some sources have misinterpreted the
tomb chambers as a "Residential Complexsı." Today the tomb
chambers-with the simple addition of a hinged door-are used
to store straw and hay.

The rocky outcrop in which the burial chambers ani


inscription are found lies just on the western foothills of the high
peaks that form today's border between Nakhichevan and
Armenia. The soft limestone of the cliffs rises 6-13 m. above
ground level, lower at the west where the inscription is and ris-
ing toward the burial chambers in the south. The door to the
tomb, facing south, is 1.30 m wide and 2.20 m high. Above the

61-
entrance is an inscription in the Cyrilic alphabeÇ a male and a
female head incised to the right and left of the doorway are also
thought to be later additions. Beyond the meticulously carved
stone portal, a row of four internally joined burial chambers is
seen to proceed northward into the rock. In comparison to the
door, the walls and ceilings of these chambers appear rather
clumsily worked. The first chamber, roughly in plan,
measures 2.80 x 3.0 m across; the ceiling is 1.9 m"i.cuim
from the floor.
A shallow circular pit B0 cm in diameter has been cut into the
floor in front of the eastern wall; why or when it was opened is
unclear. The second chamber is reached through a door_Iike
opening which is 40 cm deep, 1.40 m wide and 1.20 m high. This
second room, rectangular in plan, is the largest of the four, 2.g0
x 6 m with a ceiling height averaging 2 m. In this room alone the
ceiling is somewhat vaulted in configuration. As is typical of
other Urartian burial chambers, a bench runs along the eastern
wall of this room. From here a doorway 60 cm deep,2 m wide
and 1.70 m high leads into the third chamber. Inside the third
chamber, which averages 2 m x 3.4 m with a ceiling height of
1.70, there was nothing of note-as is true as well of the fourth
chamber. The entrance to the fourth chamber is square, 1.60 m
wide and 1.60 meters high. The fourth chamber itself is of near_
ly the same dimensions as the third 1.70 m x 3.60 m
-averaging
with a ceiling height of 1.70. Curiously enough, there are no
niches in the walls for burial gifts, a standart characteristic of
Urartian tombs. The small triangular holes cut into the walls
here may or may not have been a later alteration.

On the west face of the cliff about two meters from the
ground, one sees an area 60 cm high and 3.40 m long which was
smoothed in preparation for a cuneiform inscription. It is appar_
ent that there had once been three lines of cuneiform text, each
line 15 cm high with five-centimeter spacing in-between. The
height of the strokes forming the syllables iı still very clear as
well; they vary between 11.0 and 11.5 cm. No Urartian inscrip-
tion yet found within the reaches of the Kingdom ___eastern
62
Anatolia, Transcaucasia, and northwestern Iran- displays
cuneiform syliables this large. The size of this text nearly match-
es that of the text which the Persian King Xerxes had inscribed
near the center of the southern rock face below Van Kalesi, the
great fortress at Van. The text of the inscription here at Ferhat
Evi, due to the softness of the limestone, is unfortunately no
longer legible. The obliteration of the cuneiform text inscribed in
this soft stone was greatly aggravated by a later text scratched
over it subject of which is also unclear- with names in the
-the
Cyrilic alphabet.
The destruction of this text means that we have lost the
opportunity to learn under whose rule the tomb was built and
the inscription written. Even if the general appearance of the
writing does not particularly resemble that of the known
Urartian cuneiform, a sizable number of burial chambers simi-
lar in plan have been found carved into outcroppings of tufa
and limestone throughout the Urartian Kingdom in eastern
Anatolia, Transcaucasia, and northwestern Iran. In eastern
Anatolia such tombs are even seen accompanied by similarly
arranged cuneiform inscriptions. The best example is found on
the southwestern cliffs below the fortress at Van (formerly
Tuşba), the capital of the Urartian Kingdom. There an inscription
on the façade of the tomb identifies it as belonging to Argishti I
(c. 786-764 BC;oz. 1n Tunceli at the westernmost reaches of the
Kingdom, a cuneiform inscription at the Kaleköy burial cham-
ber of King Rusa II (c. 685-645 BC) is found on the rock face to
the left of the tomb portal33. Still another parallel to the Ferhat
Evi tomb and inscription is that of Kayseran in the eist of the
Plain of Van. It is located on a high rocky peak some two or three
kilometers southeast of the village Kays'eran 7-8 km east of Keşiş
Gölü, the reservoir behind the Rusa Dam. Because the stone-cut
stairs leading down to the tomb on the south face of the cliff
have broken away, the tomb chambers are not accessible here.
The three{ine inscription on the north face of the limestone cliffs
here is thought to refer to waterrııorks3a.

63
:

One publication mentions a aishap, the statue of a creature


with athibutes of a fish and a bull, which stood near the tombs
and inscription of Ferhat Evi; this statue is said to have been
stolen by the Armenians3s. Such ııishaps, generally of andesite,
often stood just beside Urartian structures in the Transcaucasıa
region36. It is truly a pity that the cuıeiform inscription did not
survive to the presen! we might then know for sure whether the
tomb belonged to the Urartian period or to Achaemenid times.

MUNCUKLUTEPE NECROPOLIS

The necropolis, 64 km to the south of the city of


Nakhichevan falls within the religion of Ordubad.
Muncuklutepe necropolis lies some two kilometers SW of
Harabe Gilan, a Medieval city. Excavation in this early Iron Age
cemetery took place under G. Kardeşhan Aslanov, Behlül ibrahi-
mov, and Süheyla Kaşkay İroın "1975 to 799037. The eastern part
of the necropolis, situated on a low oval spur, has been
destroyed by the waters of a stream flowing past it in a north-
south direction; the western part remains intact, protected by
outcrops of bedrock and by the higher hills around it. The main
peculiarity of the Muncuklu tepe necropolis that the graves are
grouped together side by side. The tombs were built of stone
slabs made of sandstone, found in the immediate surroundings.
Most of the graves were shallow chamber tombs each with a
dromos, although there were also some stone cists. In front of
some graves were found votive pits, again lined with stone
slabs- Like the graves, the pits were Square/ rectangrılar or oval
in shape. The many graves that have been opened indicate no
preference as to the direction in which the skeletons lay. The site
takes its name from the multitude of beads (muncuk) recovered
from the graves. With each rain or flooding, more of these beads
appear on the surface. They are crudely hand-cut of agate or
cornelian, mined locally.

54
ı

Kaltapğ

i?ı"g.

aB.b.İ
İxıı*vııııı

}'ıı.

I:,.l
Harita 1. Nahçıvan Bölgesi'ndeki eski yerleşmeler
1. Türkiye - NahçıVan Srn[ KaPrSr

2. II. KıiltePe Höyüğü

ı
II
3. Cehri Çayı taIaflndan tahriP edilen höyük
4. II. Kültepe ilk Tunç Çağ açması

III
5. II. Kültepe Ilk Tunç Çağı, kerpiç duvarlı, yuvarlak planlı ev

6. II. Kü1tepe Höyüğü'nden boya bezemeli kap parçası (Plı. Nezih Başgelen)

IV
7-8. IJ. Kültepe'de bulunmuş, stilize hayvan motifleriyle bezeli
gövde parçalarr (Ph. Nezih Başgelen)
9. II. KüItepe sur duvarlarl

10. Çalhankale'den Cehri Çayı Vadisi

VI
11. Savunma duvarrnrn genel göIünümü, güneyden

12. "V" biçimli Savunma duvarr

VII
13. Harçsz yapılmrş saı.unma duvarr
14. Savunma duyarr, batıdan

VIII
15' Duvann genel görünümü

16. Duvarda kullanılan ince ve uzun taş bloklar

IX
l
I

17. Testere biçimli çrlqnttlal

18. Güneybah kapısl ve Celıri Çayr Vadisi


19. Cüneybatı kaPsl, kuzeyden

x
20. Kaprmn batr duvarr 21. Kaprnın doğu duvaıl

22. Şahtahtı Kalesi'nin genel görünümü, 8üneybattdan

23. Şahtahtı Ye Aras ovası

XI
l
I

24. Dikdörgen planlı mezar

25. Dikdörtgen planlr mezar 26. Şahtahtl, boya bezemeli çömlek


(Ph. N. Baş8e]en)

xII
27.Şahtahh Kalesi

28. Şahtahtı Kalesi doğu duvarr

xIII
29. TI. Ferhat Kanah destek duvarr

30. Ferhat Kanalr destek duvarından detay

XIV
31. Kolam nekropollerinin ge'
nel görünümü, kuzeyden

32. Kolanı nekropollerinde


buluıan bronz spiral

xv
33. Batabat YaylaŞr Ve göllel
34. Mezar odalarrrun bulunduğu kayalığrn genel göıünümü

XVI
L

R*(TÖFıLıJğu

35. Mezar odasrnın kaprsr, güneyden 36. Yazrtrn alam, batrdan

37. Tahrip edilen çivi yazıtı


38. Muncuklutepe nekropollerinin genel görünümü

I
XVII
39. Kumtaşr levhalardan yaprlan mezarlar

40. Kumtaşr levhalardan yaprlan mezarlar

XVIII
l

41 . Dromoslu mezar
42. Adak çukurlu mezar

xIx
43. Adak çukurlu mezar 44. Adak çukuru

45. Harabe Gilan, güneybahdaki birinci gölet

xx
--

46. Harabe Gilan, AkroPol


47. Akropol duvarından detay

xxr
48. Harabe Gilan, arkeolojik kazrlar 49. Kaçak kazrlar

50. Kaçak kazrlar 51. Harabe Gilan kent yerleşmesi

52. Harabe Cilan, konutlardan detay

xxII
f_

OşorİePo

X
x

Tz Drğl

şek İq9..
İ!ııcuktutepe
lfuıckl

İo.auşra

Harita 2. Nahçlvan Bölgesi'ndeki maden ve hammadde yataklan


l

53. Kuzey etekteki ikinci gölet

54. Darrdağ arsen yataklarr

55. Şahtahtı kalker ocaklarr

XXIV
The necropolis at Muncuklutepe has been dated by the
excavators from the eighth to sixth centuries BC by according to
the metal objects, weapons and pottery found as a burial gift in
the tombss8. However, both the architecture of the graves and
the accompanying gifts indicate an earlier date for these burials
at Muncuklutepe.

The total absence of iron implements and weaPons is


doubtlessly crucial. Not a single example of an iron implement
or weapon was recovered. These unusual graves votive
-with
pits placed before them- have no parallels in Anatolia, the
Caucasus or northwest Iran. If we ignore the votive pits, how-
ever, parallels to most of the graves of stone-slab construction
can be found in graves from the Eağ Iron Age at Yoncatepe,
just nine kilometers southeast of Van. Furthermore, the occur-
rence of long-spouted 'teapots' of gray ware characteristic of the
Early Iron Age in northwestern Iran also suggests an early date.

SOURCES OF MINERALS AND RAW MATERIALS

Another objective of our investigations in Nakhichevan was


to locate the sources of those minerals and raw materials of
importance in the economic and cultural development of the
region. The natural resources found heıe not only met the needs
of those living within the area, but played a major role in foreign
commerce. Exploitation of the mines and quarries of
Nakhichevan was by no means limited to ancient times, it con-
tinued in the Middle Ages and up to the present.
The most significant mineral resources of Nakhichevan are
tin and iron. Lack of tin in the neighboring regions of Anatolia,
Transcaucasia and Iran provided a stimulus for foreign trade3s
whilst a similar scarcity of iron ore had more interesting results.
During the Bronze Age, we see the development of commerce in
65
tin accompanied by progress iıı the bronze industry; it was the
zenith of the Bronze Age cultures of the region. However, the
great economic and culfural pnogress made in the Bronze Age
did not continue within the Iron Age settlements of the region.
Because trade in iron was not as widespread as that in tin, the
Early Iron Age and the Iron Age cultures of this area lagged
behind those of eastern Anatolia to the west. As a result the area
fell eventually into the hands of the Urartian Kingdom of east-
ern Anatolia, the regional leader in iron technology.

Other metals such as gold, silver, lead, copper, and antimo-


ny are also found in the regio#o. The richest copper lodes are
those on Mis Dağ, in Şekerdere and Vayhır, on Göydağ and in
Sirab. The rich deposits of arsenic on Darrdağ were widely used
as an alloy of bronze before the employment of copper. Rock salt
from the peaks called "Salt Mountain,, some 12 km northeast of
the city of Nakhichevan has continued to supply the salt needs
of the region throughout the Middte Ages to the present day.
Also still in use today are the rich Iimestone quarries in the sur-
roundings of Şahtahtı Yi|Iage 42 km northeast of the city of
Nakhichevan; they have been worked since the second millen-
nium BC.

65
FOOTNOTES
1. This work ]^r'as suPPolted by the Reseaıch Fund of the University of Istanbul.
Project number: UP-6 / 070598.
2. Saraçoğlu 1956,341.
3. saİaçoğlü 1956, 3,10-343.
4. Bel],i 1996, 637 fİ.
5. Moses Khorenatsi, 98 {f.; Joharınes Katalitos, 148.
5' Ev|iya çelebi' 6,274 İl.
7. Toumefort, 251.
8. Pigulewskaja 1969, 155 f.
9. El Mukaddesi, 148.
10. Bumey-Lang 1977, M; s^go^a 1984- \5 İ.
11. Strange 1930,179.
12. Hamdullah el Mustaüi Kazüni, 160.
13. Hrıayakyan - Igumnov - Kafagyozyan 7996,|M.; Sa|vini 7998' 95 İ.
14. Aliyev 1977, 5-1.
15. Aliyev 1991,52.
16. Aliyev 199'1,52
17. Naumann 1975, 248-259.
18. Garstang 1953, figs 79-8Oa-
19. Goldman 1956, 27 İİ., phn 6.
20. Von der osten 1937' 29, İig' 20'
21. Sevin 1982 300, fig. 3.
22. B|egen 7935, -l-12; Döryfeld 190a 120; Korfmann 1994,241, İig,. 2; Korfmann 1995,
286, figs. 2, 1'o; Koİffr\arfi 1997 429, İj.rs. 7 , 19-20.
' -1996,
23. Mikaelyan 1968, 7 ff.; Smith-Kafadai^^23 tr.; Kötoğl117997 , 735-138.
?4. Be||i 19a3, 37-39, figs. 5-13; Belli 1986,280-285, İigs. 1-2; Belli 1983, Belli -1993' 259-
265, İigs. 1-3.
25. Aliyev 1,99-1, M f.
26. Be||i7997a" 177 İ.; Bel,k 7997b, 26.
27. Be||i 1997a,18o İ., fi9s' 22, 23, Belli 7997b, 26 İİ., hge. 7, a, 22, 23-
28. König 1955-57, no. 126; Melikişvili 19a,
'Jıo.2ts1-
29. A|iyev 1997, u İ.
30. Bahşe|\yev 1997 43.
'
31. Aliyev-Ailahverdiyev 1992, 79 I.
32. König 1955-57, no. 1.
33. Scheİeİ 1,9n,256 f.
34. König 1955_5z no. 7't; MelikişVili 1960, no. 301.
35. Aliyev-Allahverdiyev'1992, 8-1.
36. Piotrovski 1955, 9.
37. Kaşkay-Aslanov 1981,307 f.; Aslanov -Kaşkay 1gg1,221 İ.
38. Aslanov-Kaşkay 1991, 233.
39. Belli 1991, 1 ff.
40. Bahşaliyev 1986, 12 ff.

67
BIBLIYOGRAFYA/BIBLIOGRAPHY

Alekperov 1937 Alekperov, A.K., ',Krasenaya Keramika


Naehicevarıskogo kraya i Vanskoye
Çaıstvo", Soaetskaya Arheologiı 4'
Aliyev 1977 Aliyev, V G, Azerbaycan'd.ı Tunç Dearinin
Boyalı Knplar Medeniyeti-The Bronze Age Pa-
inted Pottery Culture in Azerbayjan,Baki.
Aliyev 1991 Aliyev, V. G., Kultura epohi sredney bıonzi
Azerbaydjana (Azerbaycan'ın orta Tunç Kül-
türü) , Bakii.
Aliyev-Allahverdiyev 1992 Aliyev, Allahverdiyev, S., ,,Ferhad Evi,,,
V.-
Azerbaycan'da Arkeolıii ae Etnografya ilmi-
nin Sorunlanna Hgsrolunmuş ilmi Konferan-
sın Mat ery all ei, B akii, 79 - 82.
Aslaııov-ibramigov-Kaşkay 1997 : As|anov, G-ibramigov, B- Kaşkay, S.,
'Das mittelalterliche Haraba-Gilan (Aser-
beidschan),,, Arghaologische MitteiıunTen
aus Iran und Tumn, 29 , l99Z , 401-4ZS .

Aslanov-Kaşkay 1991 Aslanov, c-Kaşkay, S., ,, Pogrebeni Nekıo_


poli Mundjuklutepe,,- ,,Tombs in the Bon-
cuklutepe Cemeteıy',, Soaetsknyı Arheolo-
gia, 3, 1991., 22-l -233.
Bahşaliyev 1986 Bahşaliyev, V., M etalurgia i MetıIloobrabotkı
na territorii dreaney Nahiçeuani (Nahçıııan, d.a
Eski Metalurji ae Mıdencilik), Leningrad.
Bahşaliyev 1997 Bahşaliyev, Y ., Nahçıaan Arkeotojisi- The
Archaeology of Nakhicheııan, Arkeoloii ve
Sanat Yayınlarr, istanbul.
Bahşaliyev 1998 Bahşaliyev, V, "Nahçıvan,da Bir EIken
Demir Çağı Nekropolü; Kolanı', , Belleten
-t_1.4.
223,
Bahşaliyev-Aliyev1985 Bahşaliyev, V.B-Aliyev, VG.,,,Şahtahtı
Nekropoliiniirı Yeni Tapınhlar1,, Haberler
(Izvestıya, Azetbaycan SSR ilimter Akade-
miyası) 4, 63-69.
Belli 1983 Beili, o., "Nairi-Habuşkia Ülkesi Aıaşhr-
ma|arı" , Eski Ese eı ae Müze\er Genel Mü-
dürlüğü, l. Alaşhffia Sonuçlan Toplanhsı,
31-39.

Belli 1986 Belli, O., "IJntersuchungen zur Eisenme-


tallurgie in Hubuşkja'', Prof . Dı. U. Bahıdıt
AIkım Hatıra Sayısı, Anadolu Araştırmıları
10,27"t-299.

Belli 1991 Belli, O., " The Problem of tin deposits in


Anatolia and its need for tin, according to
the written souıces", Anatolian Iron Ages,
The Proceedings of the Second Anatolian Iron
Ages Colloquium helt at İzmit, 4-8 May 1987,
(ed. A. Çilingiıoğlu and D. H. French), 1-9

Belli 1993 Belli, O., "Ruinen monumentaler Bauten


südlich des Van-Sees in ostanato1ien'',
Festschıift fi}r Peter Neııe, Istanbuler Mitte-
ilungen, 43,255-265.
Belli 1996 Belli, o., "Doğu Anadolu Bölgesi'nde Keş-
fedilen Uraıtu Baıajlarrna Toplu Biı Ba-
kış" , Belleten, 40, 63'l'-680.

BelT\'19974 Belli, o., "1995 Yılında Doğu Anadolu Bö1-


gesi'nde Uraıtu Barai ve Sulama Sistemi-
nin Araştrnlmasl'' , Anıtlar ııe Müzeler Genel
Müdüılüğü, 15. Araştırma Sonuçları Toplan-
tısı II, "l63-'L98.

Bıe\\17997b Belli, o., Doğu Anadolu'da Urartu Sulama


Kınallan-Ikartian fuigation Canals in Eas-
tem Anatolia, Arkeoloji ve Sanat Ya1ınlarr,
istanbul.
Blegen 1935 Blegen, C.W., ?oy III : The rixth settlements,
Princeton.
Dörpfeld 1902 Dörpİe|d' IN., Tioja und llion, Beflin.
El-Mukaddesi 1877 El-Mukaddesi Muhammed ibn Ahmet,
Ahsan al-taqasim f.i ma'ifat a|-aqalim (yay.
M.J.De Goeje) Geographotum Aıabico-
rum, Leiden.
Evliya Çelebi 1970 Ealiya Çelebi Seyahıtnamesi 6, (Çeviren ve
sadeleştiren Z.Danışman), istanbui.
Garstang 1953 Garstang, J., Prehistoric Mersin, Yümük Tepe
in Southern Turkey, Oxford.
Goldman 1956 Goldmarç H., Exıaaations at Gijzlü Kule ,
Tarsus II, Prııceton.
Hamdullah el Mustaı.fi Kazvini 1915: Hamdullah el Mustavfi Kazvini,
Nuzhıt al qulup (yay. G. Le Strange), Le_
iden-
Hmayakyan-Igumnov-Karagyozyan 1996: Hmayakyan, S.G._Igumnov,
A.-Karagyozyan,H.H',"An Uıartian
Cuneiform Inscıiption from ojasarJlan-
dağ, Nakhichevan", Studi Micenei ed Egeo-
Anatolici 38, 137 -1,51.
]ohannes Katalikos 1904 H. Thopdischiarç Die inneren Zustande aon

#İ:i,T::"#?i'!;i}iİ|,|![f :.x'İ"İf;
VIIlll, Berlin.
Kaşkay-Aslanov1981 Kaşkay,S.-Aslanov,G.,,,NewArchaeologi-
. cal Finds in Soviet Azarbaijan,,2g. Ran-
contre Assyriologique Int ernationale, l,Vien,
Korfmann1994 Korfmann,M., ,,1993 Yı|ı toia Çalrşmala-
n, , Anıtlaı ı'ıe Mİizeler Genel MüdüıIüğü, 16.
Kazı Sonuçları Toplantısı I, 239-262.
Korfmann 1995 KorfmaıçM., ,' Troia 1'994 Kazı Sonuçlarr',,
Anıtlar ıe Müzeler cenel Müdürlüğü,I7. Ka-
zı Sonuçlan Toplantısı I,283-303.
Korfmanı 1997 Korfman,M., ,,1996'Iroia Kazr Sonuçları,,,
Anıtlar ae Mi,izeler cenel Miidürlüğü,lg. Kı-
zı Sonuçlan Topıantısı l, 427-453.
Köroğlu 1997 Köıoğlu, K., ,,1996 Yılr Artvin-Ardahan it-
leıi Yüzey Araştıımaı,,, Anıtlar ı'ıe Müzeler
Genel Müdürliiğü, 15. Araştırma Sonuçları
Topl an txsx I, 127 -1,5 6.
König 1955-57 König, F.W., Haııbuch der chıldischen lnsch-
riften, Achio fİir Orientforschung, Beiheft 8,
Ctaz.
70
Mikağan 1968 Mikaelyan, c.H., Cyclopean Fortresses ın
the Basin of lııkı Seann' Erivan.

Melikişviü 1960 Melikişvili, G.A., Uıartski klinoobraznye


Nadpisi, Moskova.
Minorsky 1993 Minorsky, V, "Nakhçrwan'' ,The Ency-
Iopaedin of Islam, 922-923.

Moses Khorenats'i 1978 History of the Ar7nenians (çev. Robert W.


Thomson). London.
Naumann 1975 Naumann, R., Eski Anadolu Mimerhğx,
Türk Tarih Kurumu, Ankara.
Nowuzlu-Bahşaliyev 1993 Novruzlu, E.i.-Bahşaliyev,V. , Şeruı/un Ar-
keoloj i Abidelei, Bakü.

Özİıraİ 1997 Özİırat, A., Kuzeydoğu Anadolu M.Ö.lI


Bin Yıl Boyalı Çanak-Çömlek Kültürü, ts-
tanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Ens-
titiisü Eskiçağ Taıihi Anabilim Dah, (Basıl-
mamrş Doktora Tezi), istanbul.
PiguJewskaja 1969 Pigırlewskaja, N, Byzanz auf den wegen
nach Indien,Aus der Geschichte des byzan-
tinischen Handels mit dem orient ıom 4. bis
6. ]ıhrhunderl, Berlin.

Piotrovski 1955 Piotrovski, B.B., "Razvitie Skotovodstva v


drevnejsem Zakavkaze'', Soaetskı Arc-
haeologia,23, 5-'15.
Sagona 1984, Sagona, A.G., The Caucasian Region in the
Early Bronze Age, BAR Int. Seıies 214 (I),
-

Oxford.
Salvini 1998 Salvini, M., "Eine uıarthische Felsinchrift
in der Region Nachichevan" , Zeitschıift ft]r
Assyriologie und Vorderasiatiche Archİologie
88,94-99.
Saraçoğlu 1956 Saıaçoğlu, H., Doğu Anadolu I, istanbul.
Sevin 1986 Seviry V., "imikuşağ Kazİaıı, 1986' , Eski
Eserler ae Müzeler Genel Müdürlüğü, 9 ' Kızı
S onuçI an Topl ant:ısı I, 300-333.

77
Schöfer 1997 Schİfer, H. P., "Die Inschrift Rusa II. Argis-
tehinis in Mazğirt-Ka1eköy", Studi Micenei
ed E g eo - Anat olici, 1,8, 249 -268.

Smith-K#adarian 1996 Smi*ı, A. T- Kafadarian, K., "New Plans


of Early Iron Age and Urartian Fortresses
in Armenia: A Preliminary Report on the
Ancient Landscapes Project'', Iran 34, 23-
37.
Strange 1930 Strange, G. Le, The Iınils ğ the Easteın
Caliphnte, Mesopotamia, Persia, and the Cent-
ral Asia from the Moslem conquest to the time
of Timur, Canbidge.
Tournefort 1718 Tournefort, Jous Pitton de., A Voyage in to
the Leımnt l|, London'
von der Osten 1937 Von der osten, H, H., The Alishnr Hüvük,
Seasons 1930-32, Oriental Institute Pub-
lications, 28, Chicago.

72
DiziN
adak çukuİu"35,37 bİo^z eşya37
AfganistaİL13 bronz silah3037
Ağıı,13 bİonz taİr,30
Ağn Dağı,I1,13 buğdarl2
Ahamenid dönemi,34 Cehri çayı,12,16,18
Akdeniz ülkele413 Cennet Bahçesi,I3
akik.35 Culfa ilçesi,,9-,$
altınl1 cyİüs'14
altın madeni41
AlhntePe nekIoPolül3 ça|hank^|e,17 -19 27'24
Alişaİ22-24 çaVuştePe,7
h\ad,oh\,2224,37 A1 çddır Götü12
a^deziİA4 çinkol2-43
andezit yataklaİı,/ı4 çin seddi,Ig
A.İıkara Dışişleİi BakanlĞı,Io ÇirJi yazl8,3L 33-u
Ankara Ingiliz Arkeoıoii Enstitüsü8
Antik dönem,24 Dandağ,,$
antimonl3 daIı,12
antimon yatakları,43 deniİ'37A1
AraP coğİafyacılaİt,l4 DeD-iİ Çağ|,17 27 30A1
AraP kaynakıary14 Demirci köyü28
Ararat Ovasr,l2 demh metalu4i tekniği,4l
Aİ as lİrn.ağl'll -7 4,25,28 -29 demir ticaretill
Aras Vadisi,l1.1328 Dicıe Irmağl,14
Araşİırma Fonu Uzmanlal Komitesi,lo DividaI köyü,16
Araxes,l4 Diı ovası,I2
Aİ8işti I.(Uİatu IGal0,34 Diyarbakır,7
Aİkeoloii Ve Sanat Tarihi Biiliimü8 Diyarbakır Dicle Universitesi Fen Edebiyat
armut,12 Fakültesi9
arya,72 Diyarbakır_Harran Yiizey AIaştırması,7
Alpaçay,12,2830 Doğu Anadolu Bölgesi,7-8,11-75 29
aİsen,i[3 24,27 29 37,333447
aIsen yataklary43 Doğu Aıadolr./da Baraj,Gölet ve sulama
Asİu çayı,12 Kanallamun Araşhrrlması,8
Aşağ1 ve Yukarı Anzaf Kaleleri,7 Doğu Anadolırjda Boyah Mağara
Avnik Kalesi,11 Resimlerinin Araşhntxıası,7
AVnıPa iiılkeleİi,l3 Doğu Anadolüjda Hamfiiadde ve Madencilik
Azeİb^yca^,17 Faaliyederinin Aİaştur]ması,8
Azeİbaycan Biıimler Akademisi,8 Doğlı A_rıadolu'da Urartu Anfsal Kaya
Azerbaycan Federatif Cumhuriyetill IşaretleIinin Araştır ma$,8
Doğu Anadolt/da Uİartu Çiviyazılı
Babek iıçesil2 Belgelerinin Araşhrılİnast 7-8
bakİ'42 Doğu Aİıadolu'da UTarh] Yol şebekesinin
balor yataklan 42 AIaştırııması,
bakla,72 Doğu Anadolu:da M.o.II'Biny KüItiirlerj nin
Bal,k Gölü25,28 AüştıüIması,8
baraj,l3,27 Doğ1rbay
ba5tiyoİL23 Dobu.b^yAzlİ o!ag27
^z|t,'l3,26,2a
Batabat kaya odalaİı"3l Doğu Diinyası.l3
Batabat yaylası,3l Doğu ülkeleri,I3
Baybu*,l3 dut ı2
Bayn al-Nahİayn,l4 II'Dünya gavaşı,ll3
Biçenek köyü31
BingöI,31 Ege Üniversitesi,8
Bizans Devlegl3 Elazt*7
bİonz endüstİisill Elazığ-Bin8öı Yiizey fu aştıİmasr,7
Elence çayı,12 İstam coğrafyacürı,l3
elma,l2 Islam ülkeleri,14
Eİ€k Dağıra istanbuI Üniversitesi Araşhrma Fonıı,9
ErivarLl3 istanbLıI Üniversitesi Edebiyat Fakültesi,8-9
Erken Demir Çağı,24r5rz41 istanbıi Üniversitesi RektöİtiiğüB
Erken Hurri Kiiltiirü,14
Erken Tıanskafkasya Kü,ljnrii,l 4,17,24 Kafka9ya, 13,77 ,22-243537 A1
Emis(Unsel0,7 ka|keİ y atauJan, 2526 A4
Erzurum,11,13 Kalkolitik çağ 2224
Erzurum Atafirk Üniversitesi Fen Edebiyat kal^y,4143
Fakültesi,8 kalay ticare0 41
eski galeri4i) Kalecik Kanalı, 30
EskJçaE,l 4,18,37,41 43 KaPıcrt9 11
Eskiçağ Tarihi Anabiüm Dalı,8 Karadeniz. 13
Eskiçağ Uygarl*ları,8 Karagündiiz, 7
Karaz Kültiiİii 14
Farsça,42 kaya fiezaİL 3'I,34
fasulye,l2 kaya aJz!,43
Ferhat Evi,31J4 kayısı, 12
Ferhat Kanal (I)28-29 kaynak tuzu, 43
Feİhat Kanalı(fi ),27-30 Kayseİan köyü, 34
F ıı at |ı rrıağ"12,1 4'23 Ktşlakab.bas köyü, 24
Kvrak köyü, 27
Ga!J..-rİkal'e,2226 Kızıtvank Höyiiğü. 14
cevaş'7 kiJ,19,23
Gilan Çayı.12 kimyasal silah. ,(}
gö|eİ,1327 37,39 kiİaz,72
cöydab42 Kiril alfabesi,31.33
Göydağ Bakır Madenleıil2 Kolaıu nekroPolü, 30
Gö'iiıı<uıe (TaTsus)2224 Konstanünopolis, 13
gümiiş12 ko.nalirf 35
Giimiiştiiıç42 kroınlek,25
Giimiiştü köyü,,ı24Q Kulalr Höyüğğ, 27
giimiE tİıadenilz-4i} kuıe,20
gijmiiş yataküİl2 kumtaşı yataklarL 3'37
Güneydoğu IQfkasy4l4 Kura-Aİas Kiiltiiıü, 14
Kura (Kiiİ) Imağ1, 1214
Hakkari nekİoPolü7 krİga,7425-26
Halaç köyü,44 kurşun' 42-43
Haüme rfutııİı Kiiİnbell ve Mez^İhb,,7 Kuzeybatı Anadolq 23
hammadde yataklanll Kuzeybah İrarı, 1}1522-24,27,2g,gg-g4'si
Harabe Gilaİr3537,39 KiiltePe Höyiiğü (I.), 16.42
Harabe Gilan kalesi,37 KütePe Höyiiğü (II.), 14'16-17 2226A2
Harabe Gilan kentiJT Kütahya Duü uPnaT Unrve$itesi Fen
Hasan Gulu Bağıan 28 Edebiyat Fakülte6i 9
Hazat Detizi,lz
Hindistan 13 madelı yataklan, 41
HoIasan Harcı"37 Mahmut Kendi köyü, 28
Maveraünnfir, 13
|ğdv,1327 ,+3 Menua (semifamis/şaEüam) KanaıL 28_29
Iğdü ovasL12 mercimek, 12
merrner,44
İbadutlah BelediyesiB4 mermer yatakları, 4[4
Içkale,17 meyge bahçeıeri, 12-13
Iğde,12 mezar oda$, 311934
IlkTlln.ç çAğ|'14,u,24 Mezopotamya, 14
|mik!şab1;7 23-24 rugır. 12
Iİa\'71'73'2s,37 A1 Mis,42

74
Mis Dağ], 42 Taİih Bölümü, 8
Moskova metrosıı, 44 tegtere dişi (kurt dişi), 19-20,22-24
mumya/ 39 ToPfakkaıe, 7
Mrıncuk]utePe nekroPolü 35 Transkafkasya, 1}ı 523,27,29 3}34
Transkafkasya platosu, 11
Nahçıvan, 8,11.13-1422 27 -2a,31 A-| Ttabzoı' 7x14
Nahçrvan arkeolojisı 8 Troya,23-24
Nahçıvan Başkonsolosluğu, 10 tunç 42-43
Nahçıvan böbesi, 8,122z30 TJnç ÇaEL' 27
'41-a2
NahçıVan çayı, 12,16 Tunceıi Kalektj, 34
Nahçtvan Ilim MeIkezi, 8 Tuşpa (Van Kalesi), 34
Nahçrvaıılın kalbi, 14 Tuzluca,43
Nahçıvan kenti, 15-17,24-25 2:7 31 35 37,4244 TuzD^ğ|'43
Nahgvan Özerk Cumhuriyeti, 910,'lç16 tuz yataklary 43
Nahçı\ıan Tafih Miizesi' 8,16 İitbe,2'24
Nahgvan ToPrakları, 11_13i0 Tiiıkiye, 7 ,7G12,14
Nahİ-aI Rass (Aras), 14 Tiiİkiye- Nahgvan smır kapısı, 28
Nahr-al KurI, 14 Tükiye Cumhuriy€tr 8
nohut,12 Tüfk Cumhuriyetleri, 8-9

oğlankale, 18,22,30 Uluslararası Demiı Çğarı semPozyumu/ 8


oğLinkale köyü, ,9 Umut KöPiisü 14
odubad ilçesi, 15,3'37ı14 Urartu çivi yazısı, 33_34
ü^çağ,'I3 -1 4 35,37,39 A7 43 Urartu KIal]ığI. 13,1'23 27 30,33-34A1
oİ^ T!^ç Çağ|,14,17 ,24,26 UEİtu kütiirii, 15
Uürtu mezar odalafı, 33
Pay|z k6yİj,'I7 Urarhı sulama kanallaİı, 28-29
Pirinç 12 Urartu sularna tesisleri, 13
Uzunbaba köyü 16
Rusa II. (UüItu Kİalı), 29J4
Rusa Baraı (Keşiş Göl). 34 Üçtepe, 7
iizijğ].,12
sabridize köyü 37 ijzİirJr. bağ|afl , 1,2-1,3,29
SaI tuzu, !l:}
savak,39 Yan.,7,37
sebze bahçeleri, 13,29J9 Van Bölgesi Tarih ve A*eoloii Araştffia
sedeIek köyü 28 Meİkezi,74
sırlı tuğla, 39 va^ cö|İi, 8 2j26
siİab bakır yataklarr, 42 Van Kalesi, 713-34
silab köyü, 42 Van Katesi Höyüğü, 7
Son'lınç Çağ, 14,17 ,24p6 Van ovası, 34
sulama karrallary ı3, 27 vaytıİ,42
sürmeli Çüluİu, 12-13 Vaylul bakıİ yataklaD, 42
vişaP, 34
vişne, 12
şahbuz iıçesi, 30-31
şaht^hll' 25-2.6, 1A xeİkes (Pers KIalı), 33
şahtahtı kalesi' 1422,2F26 Yan* Kültiirii, 14
Şahtahtr nekIoPolleİi 25 Yeniçağ, ı341
Şarki Arpaçay, 12 Yılanh Glaça) Dağı, 11
şeftali,12 Yoncatepe Kalesi ve N ekrcpolli 7,37
Şekerdere, ,9 YünuktePe Meİsin), 22,z
Şekerdere bakfi yataklaİr, 42 Yurtçu köyü, 27
şengavit Kii]tiirü, 14 yiizeI adaolç 31
şen.rİ i|çesi,l
5 24,27 A2 A4

Şeruİ ovası2&29 hngezur sıradağlarr, 11


Şortepe Höyiiğü, 24 zğda|1' 1'2
Zeyve k6yü, 28

l
75
INDEX
Achaemenid time,64 canaIs.4[8
Afganistanl9 Caucasia,56
agaİe,64 Caucasus,49,5Z65
Ağrı,49 Caspian Sea48
A]işar,56-57 Caverns.52
a[oy,66 Cehri çayl8"52
A^atoli.a,56S7 ,65 Cefui sheam,ss
ancient times,65 cemeteİy,58
andesite,64 .ityof NaktichevaİL52F8,64,66
antiquityl9-50 Chalcolitic penodS6-57
apples,49 chamber,62
apricots,49 chaİiots54
Arab geographeIs,so cherIiesl9
Arabic sources,So chick-peasl9
Aras Riv€Il7-49,59 c1ay,53,59
Araxes,50 cliffs,53
Araxes River,5o Constantinople,so
A.ras Valley.59 copper,66
archaeological excavationSl cornlS
aİchaeological investigatiorysl coIneliaİl,64
archaeological literatrr_r€J2 crcature,64
archaeological research"Sl cropsl9
architectuf al monurnents,sl cuneif oİm insğiPtio&61-64
Argişti I.(Uraftian King).63 cuneüorm syllables,63
ArPaçay,48,59{0 cuneiform text inscribed,63
arsenic,66 CFilic alphabet 62-63
artiJical lakes,49 C1,rus,50
Asn' Çay1,48
Autonomous Republic of NakhichevanlT,so- Çalhankale,s2-s7
51
A\,'ııik citadeH8 damsl9
AzeİbaijaflA7 Darıdağ65
Demiİci Villagej9
barleyl8 Dil ovası,48
bastion,54 Doğ1'bayazLlAg,58
Batabat,6l Doğubayazıt PIainJ8
Batabat Rock-cut Chambers,6l doorway.54
Bayburt 49 dromos,64
Bayn-al NahraynJ0
beads,64 Earıy Age culture,65
beans,49 Eaİly Anatolian Region"47-48,50
Biçenek Viılage,61 Eaİly Brcnze Age57
Bin8öl,61 Early Hudan CultureS0
Black Sea50 EaıIy Iron Age,6!66
brcad beanlg Eaİly Iron A8e cemetery64
bİortze,56 Early Modern times.49
Bronze A9e,58,65-66 Early Trancaucasian cultur€,so
Bronze Age cultuies,56 Eastern Anatolia,4T-sl 5G58,6O,62-63,66
bronze industry,66 easteİn Anatolian rcgions5o
bull,& Eastern ArPaçay,l8
büial chambeİs,63 Eastern Worl449
Byzantine Empire,so economic center,61

76
Elence çayıl8 Kaleköy,63
Erivanl9 Kapıc ç47
EuPhİatesl8,50,56 KaTaz cutİuİe,so
EuİoPe50 Kayseran \4llage,63
EIzurumlS-49 Keşiş Gijlü,63
Krvrak Village.S8
Ferhat Eü,61l}64 Kulalı Höyüğn,58
Ferhat Evi (House of Joy),61 Kura-Aiaxes Culfure"5o
Feİhat Evi tomb,63 Kütepe tr5255
Ferhat I CanalS8-60
Ferhat CanalS8-61 lakesl9
Feİhat Caİralşs8 Lake Bal&58
floafin8 islaıds61 Lake Çıldııl8
floating islets,6l Lake Va&s
f o*if ication wall52,5+57 lea449
foftification zigzagsJ3 Ientils19
fİLitl9 limestoneS2-53,61,63
limestone quaffies,66
8aİde^,49,60 local mined,64
Garden of Edenlg local populationjs
galewayS4 local quarries,S3
giant prismatic blocks,S Mahrnut Kendi \tllage,sg
Gilan çayl8 MediterIanneanS0
gold,66 Medi€val city,64
Ci5yd.aa,66 Menua (Urartian King).sg
gıapes.49 Menua (semiramis/shamiİaİrü canal,59-60
graves,64-65 Mersiry56
gray ware,65 Mersin-YumuktepeS6-57
Great waıl of china53 Mesopotamia,50
Greeks,50 metal,66
metal objects,65
Harabe Gila&64 Middle Ages,49-5o,65-66
Hasan Gulu Bağlary59 Middle Bronze AgeJT
h^y,6'I milletl8
highway,5S-59 mineİals,65
mines,65
lğdt,49,58 Mis Dağ,66
Indial9 monumental foıtification wallj7
Iİa^A74a,65 monumeıtal kurgan (tumulus)Jl
Iron A9e,58,66 monrımentaı stone wall,s7
Islamic geographers,4g InoİtAİ,s3,57
lslamic regions"5o Mount Aİalat 49
mud,53,57
lrİUkkuşagL5o-5i/ mudbdck53,55
inscİiPtions51,60,63-64 mulberriesl9
iroIL65-66 Muncuklutepe,&65
iİon imPlement 65 Muncuklutepe necropolis,6+65
ircn technology,66
ircn weaPoİL65 NahEvan çay1,48
irrigation canalsl9,58-59 Nahr-al Kurrjo
irrigation f acilities,4g Nahr-al Rass,so
iİrigation f arİning,49 NakhichevanlT-sl,55"58,61,65
irrigation system,61 Nakhichevan ıegionJ1
northwestern Iranlrsl.,56 -58,60,63,65
Kalecik Kaİıalı,60

77
oğlankale,52j5,60-61 tomb63i5
oleasteI (ı^rild or Russian otive)l9 tomb chambersFS-63
orchaidsl9,60 Tongue Plainl8
Orduba464 towers,54
Tİabzon (TIebizond, Tİapezus),49-5o
PasEİeA7 Transcaucasial8,51,56,SB,60,6g,65
'6'|
Paylz Yi|lageŞ2 Transcaucasian plateaulT
Peachesl9 TIaIıscaucasia aegion 64
Pearsl9 Tlansoxiania Maveraünnehir),so
Persian King Xeües.63 Ttoy,5G57
Pıain of AraIatl8 Trcjan walıs,56
Plain of Iğdır,48 Tunc€li,63
pottery55,5Z65 TİkeyA74A
Turkic RepublicJl
quarries.65 Tuİkish RePublic,s1
Turkish-Nakhichevan border,sg
İal^r materials.65 Tuşba (Urartian caPital),63
reaı Paİadisel9
Residental fümPıex,61 Urartian,4951
i*18 Uİartian burial chambeİs,62
River Arasj0 Uraİtian canals,59_60
River Ceyhun 50 Urartian cultureJl
River Kuraj0 Ufartian cuneüorEL63
ıodwayJ8 Uraİtian inscriPtiorL62
rcck-cut tomb,61 Unrtian irrigation canaı,sg
rock salt 66 Uİa(ian iIrigation systemlg.5o
Rusa II (Uürtian King),60/63 Urartian Kingdom,4gJ 6 F5,67,69,66
Rusa dam,63 Urartian period,64
salt MountaiİL66 Unİtian stİuctun!'64
sandstone,64 Uİartian tomb.62
saw-tooü fashioıLs3
sawtootlı f ortilication wall55_57 valley AraslS
sawtooth wallsjs-s7 Van,63.65
sa&tooü zigza$,56 Van fortresses,63
sederek Köyiijg Van Kalesi,63
silver,66 Van plain 63
siüb66 vayhıİ,66
solid masonrJ'J3 vineyaİds,49.60
.

southeasteİn C-aucasusjo vishap,64


southwestean gate,s4 volcanic oİigin/59
straw.61
weapons,65
stone portal,62
stone-slab coıtstruction,6s
waterworks,63
siirmeli çuku.ul8-49
wheatlS

Yanık Culture5o
Ta$us-Göztiiıute,5G57
Yoncatepe,65
b^pot",55
Yüftçu vi[ageJ8
the heart of Nakhichevanjo
üe RePubüc of NakhichevaDsl Zangezur mountainlT
TigdsS0
Zeyve VillageJ9
tirL6tu6
zgzag constİuctior\s6

78
ARKEOLOJi VE SANAT YAYINLARI

Antik Kender Dizişi:


1) Behıamkale ASSOS, Ünit Serdaıoğlu
la) Behramkale Assos, Üfiit sedaioğıu (İng.)
2) Limyfa, zemüi Taşhrıu ]ürgen Borchhırdı (çeU' GijıLy yümei

Deneııe, Eleştiti ve Tarih Diziei:


1) Tiirk lslam Sanah Uzeıine Denemeler, Doğın Kuban
2) Karşıtı Aıamak (Saııat Taıihi Yazı.ları), Sezet Taıısuğ
3) Antik Çağda Kender Nasıl Kuruldu? R . E' |Nychrcley
7) Minos Uygarlrğı, styıiqnos Nexiou
8) _Etriisk Saııaı, Elif Ti]ı Tuıulwy
9) Onerileı, E, Tafaı- M. ozdoğın - N' Başgelen
l0) Ilkçağda Trakya, Afiİ Erzzn (ci|r|i)
12) Bizanş I, E. Gibbon Qeo. A. Ballacıgil)
13) Eskiçağda Haıran, A1nır ozfırat
14) Taıihöncesi Inşan, R Braidwood
15 ) Antik Çağda Doğan Biı Eğitim Sistemi: Rhetorica Ç. D'nişterı
16) Bızans ll,Edııard-Cibbon (çZo' A. Boltacıgil)
17) Urarh.ı Kıallığ Dineminde E[azığ (Alzi) ve Çevresi K I(o'mğ,ır
18) Nahgvan Arkeo|o1isi Veli Balşıliyeıı
19) Roma'nın Yurts€ver Tarihçisi TIIUS UüüS B. Demiıiş

Müze, sergi, Koleksiyon Katalogıarı Dızisi (Ing.|Tijl)


1) Büst Sek. Kantar Aüırhklan'Y. Mıtİcbouu-S.Atasou
zi Hiiıse}in Kocabaş Ğ[ cu- b""rh, ku (., Y.Akat-N . FıratIı-H . xocabaş
3) Anadolu'daı MezaI Stelleri, Şehruzat Kırrgöz
4) Tire ve Çev Pişrn\ Topıakl-ahitlıeı, A.diI Eoreı
5) Ist. Aık. Miizesinden Bir Grup Frig Keıamiği , Giildem PoIıt
6) Istanbul Büyiid< sa ray Mozayıği, w. IobtI-B.Eldaı-c.Gunfler

Antik Kavnaklaİ Dizisi:


1) Antik Anadolu Coğıafyası (Geogıaphka\, Strabon Qm' A. Pehnın)
2) Heıo ile leandıos, MousLios (çeıı. Bilge Umar)
3) Roıııa Tarihi, Tifıs Liaius Kitap I (ciltli) (çeıı. S. Şmbark)
4) Roma Tarihi, Tifıs Lioiıs Kita|p II (ciltl (çeıı' S' Şenbarh
5) law]aı, Prokopios
6) Ro'ma Taıihi, Tiııs Liııiıs KIap IlI-lV (ciıtıi) (çeo' s. Şeflbark)
7)Aleksandros ya da Diizmece Yalvaç, Lıkiınos (Çeo.E' Vaiılioğlu)

Aıaşhrmç inceleme ve Belgeleme Dizisi:


1) onaı Dede Mezaılrğı ve Şeyh Hasan one4 I' Kıygusuz
2) Afyon Ti'iırkmen Mezar Taşlan,M. Seyitci-A' Topbaş
3) Doğada, Bilimde, sanatta Alhn oran, M. Suıt Beıgil
4) Anğik Deviİde Çocuk Eğitimi, I''ı /e'ıkjns
5) Antik Devirde Gladyaldr|et H' Mılıy-H. Sıhy
6) Avrupa Resim Sanatı' Tayfın Akkıyı-Engin Beksaç
D Doğu Anadolu'da Urartu Sulama Kana|]aıı, okıu Belli
8) NahEvan'da Aİkeo]oiik Aİaşhm ala4 ohay Belli:Veli Seııin

Eski Anadoıu Uygaİlıklan Dizişi:


1) Hitit Mimafllğı, W schi,'mel
2) Aıızaf Ka]e]eıc ve Urartu TanrıLarı, oklav Belli
2a) The Arızaf Fortresses And The Gods of uıaİtlr, oktay Belli

El sanatıaf,' Folklor ve Etnogıafya Dizisi:


1) Hece Tahtalaıı, Naci Ereıı
2) Kaşık ve Kaşıİçılık, Naci Eren
Bölge, Şehiİ ve semt Monogfafileri Dizisi:
1) Peygqmbet|eı Şeh ri |)rİa,trıIus! ofa Avalac
3) The Story of EphegJs, Tijil@ğiu
'ebahallii
Konfeıanslar Dizisi:
2) Alkım Konferanşlaıı
Taıihi Coğrafya Taıamalan ve Ataşt[malan Dizisi:
1 -2) Homeros/ILYADA - Ksenephon/ANABASIS

Kazı Monogafileıi Dizisi:


l) Eski Malatya NekropoliKazlsl Mıh Akturan
2) Boubon Sebasteioni ve Heyke|ieri, ]ale İnan
3) AmoIium, Cİrltropher Lish|foot
4) Biı Erken Demir Çağ Nefu<jpo]ü/ Van-Karasiindiiz, V'SminlE.Yaınktı
5) Toroslay'da Biı Antik Kent, 5e|eııkeia?-Lyrbie?, |aIı inan

Kazı Rehbeıleri Dizisi:


2) Uçtepe Kaz$ı, Veli Sevin
3) Iznik Çini Fınılaıı Kazısı, Aıa Alfun
Eskiçağ Dinleri ve Mitoloiileri Dizisi:
2) Theseus ve Kenta gİornakhia' Eıil Tül Tulufiax
3) Efsuncu oıpheus, orpheus the Magicia n, Fisun Tülek
4) Mitfas Gizlarinin Kökeni, Dızi,d lllinsey Qa. H. ooacık)

Sikke, Madalya ve Mühür Kataloglaıı Dizisi:


l) lncilipınar Def inesi, Y ücel AkaI (|h, |T |i l.)
2) Antjk ve Anadolu Nümismatiği Biblıyogra[vası, O,Tekin
3) Antik Çağ lkono8İahsinde Erdyei, öğu, cijler
Aıtik Niimismatik Dizisi:
1) Antiİ NiilTnismatik Ve Anadolu' Oğuz Tekin
2', Grek Sikke\eıi' Sabıhat Atlaı
3) Antik NiiEnisrrıatiğe Ciriş, Slefaı lGnıiese
4) Roma Sikkeleri, Mzıhat Baydur

Aİmağan Kitapları Dizisi:


l) Ja]e Inan Aımağanı
2) Metin Akvurt_Eahattin Devam Anr Kitabı
3) ZaIer TaşIıklıoğlu Armağaru, Anadolu ve Trakya Çalışmaları

Kongıe, Sempozyum, PaneI Dizisi:


1) Türk Tıbbının Batrlılasması
2) Mekteb-i Tıbbiye-i Adiiye-i Şahane

Başvuru ve El Kitaplaıı Dizisi:


1) onasya Arkeolojisi Seramik Teıim]leri, A' Tuba
2) Çok Dilli Arkeolot sözlüğü EC}€ !
3) Kazı Teknikleri EI Kitabı,veıi seoin (ciltli) "';i.-.J;.'.İ
4) Anadolu Kompoz it Başlııklıaıı, Cıoaİ Başarın f]}*İştii;_l;jİt ii. ı= i: ı: ;ı iı.a n e; i
Eğitici çocuk Kitaplaıı Dizisi: i} ' Barı
]) Hiti(leri Boyayalım l (Kaıgamış), II (Znciıli), ja;ı:ıii I jc
III (Yazıl-ıkaya), lV (Mal'tya)

You might also like