You are on page 1of 239

\ -< \

Ansiklopedik
Edebiyat Terimleri Sözl ügü

-
Persembe Kitaplan: 5

Ansiklopedik
Ansiklopedik
Edebiyat Terimleri Sözlügû
Dr. Turan Karatas Edebiyat Terimleri
Sözl ügü
Ofset Hazrrhk
MehmetEmin
Dr. Turan Karatas
Kapak
YediGece

Baskr
Avo Ofset

Cilt
Sistem

Istanbul
2001

IsnN 975-7954-12-8

YediGeceKitaplan
Davutpasa Cad . TiM 2 B Blok
No: 324 Topkapt - istanbul
Tel, (0212) 567 17 79
Fak" (0212) 565 25 84
Önsöz

TUR A N K ARATA~

1961 yrlmda Sivas' ta d ogdu. Ilk ögrenimini Ulas'ta, orta ög-


renimini Sivas'ta tama mlad r.
1986 yrlmda Ata türk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakült esi
Türk Dili ve Edebiyah Bölü m ü' nü bitird i. Fakü lte ögrenci-
siyken ba~ ladl~ gaz etecili gi (bir gazetenin tas ra mat baasm-
da 'd üzeltm enlik' ve yazl isleri soru ml u lugu) 1987 Yl.!ma
kad ar sürdürdü. Ayro yrl gazetecilikten ayn hp Atatürk Uni-
versites i'ne Türk OOi Dkutmam old u . Bu g örev de yedi yû ir bilim alanma, ya da b ir sanat dahna ä~i na ~l m a n~n
ça1"i h .
Bu arada, adr geçen ünivers itenin Sosyal Bilimler Ens titü-
s ü'nd e Yeni Türk Ed ebiyan Anabilim Dahnda Prof. Dr. Or-
B ilk sarn, 0 sa barun terim leri ni tam ma k ve bilmektir.
H er hangt bir aland a ye ter de recede bilgilen me k,
dahas r u zmanlasm ak için teriml er; vazgeçilmez "mana kod -
ha n Okay derusmanhgmda y ükse k lisans ve d oktora ya ph . lanvdrr, Edebi yatta ise terimler d aha bir ö nem kazarur, Ed e-
biyat terimlerini b ilrnede n, ne söz konusu ala na ad im ata -
Mina, Karçiçegi, Palandöken, Yedi Iklim, Kü ltü r, Kayttlar, bi lmek, ne d e edebf eserin d üny asma nü fuz ed ebilmek
Tü rk Dili, Ed ebi yat Ortarru, Derga h, Hece, Kafd ag r d ergile- m ümk ünd ür. Elestirel d üsüncenin / favnn ëdebiyat eserleri
rinde inceleme yaz ilan , d enemeleri ve günlü kleri yay tm- üz erinde sag hkh so nuç lara ulasabilmesi d e, yine lerimlerin
land t Erzurom'da çikan Mina dergisinde "Genç Kalemler" anlasihp ye rli ye rine otu rtulmasma bagh dtr. Terimler anla-
kösesini hazrrlayrp yönetti. sihp kavra ndi kça, dahasr içsellestiril dik çe elesti rini n n es-
1997 y111 içinde yaym lanan Riiyalanm,zm Sa n~ln BugdaYI - ne lligi artar.
Çocu k Üzerine Yazrlrrus Siirler Gü ld estesi- (2. bs. Pers embe Terimlerin anlamlanru kav ra ma k, ka psa mla nm bilmek için,
Kita plan, ist. 2001) adh ilk kitabr, aym yrl Türkiye Yazarlar diger kelimelerde oldugu gibi, gene l sözlüklere bakmak
Birligi tar ahndan çocuk edebiyan dalmda öd ü le layik gö- yetmez. Terimlerin za ten "snu rh ve özel" olan manalanru
rü ldü. ikinci kitabt Siir Vadilerinde, 1998 yihnda çikn. Kara- bilmek lçin yine "özel'' söz lü klere ihti ya ç vardir. Elinizdeki
tas'm doktora çahsmast, Dcgu'nun Yedin ci Oglu: Sezai Kam- kitap da, edebiyat gib i gen i~ bir alam n terimlerine yeni bir
koç adryla 1998 yilmda yaymland r. bakis geti r mek arnacryla kale me ahruyor.
1993 yihn da arasnrma göre vlisi olara k girdigi Gaz iosma n- Teriml erin "tarumlan'' ve "kapsamlan" sü rek li terusilmisur,
pas a Unive rsitesi Fen-Edebiyat Fakültesi'nde 1994 H azira- Bu kitapI a tarns malara son ve rmis d egiliz . Olsa oisa yeni
rundan 1998 Arahgme kadar Türk Dili ve Edebiyatt Bölümü tar nsmala ra ze min hazrrlamrs olu yoruz. Zaten he r kitap,
Ba ~kanh~ görevi ni yürüttü . Halen ay m bölümde ögretim be rab erinde bir de tartis ma ge tirmez mi? Narruk Kemal'i n
üyes i olarak g örev yapan Karata s evli ve ü ç çocuk babasi. d eyisiyle fikirlerin çan smasm dan hakikat ~i m~eg i dogacak-
sa, bund an kaçmmak dogru olur mu l

I'
Bu çahsrnad a, ye nl-eski, edeb iyat vad isinde ku llar ulan, kul - vertldi . Daha çok baska alanla rda Iöm egln felsefe, sosy olo-
larulmasa d a bihnmesinin gerekü old ugu d üsünülen terim- ji, ga zetecilik, tarih gibi) kullamlan ancak, edebiyat ala run-
Iere yer ve rild i. Ban edebiyatlannda s rkça g örül en ve e ra- da da za m an zaman kars rlastlan bazr kavramlar ve terim ler
d an ed ebi yanrmza geç mis ve kullarulrrus, yer etmis olan te- de bu sözlükte yer ald r. Bir terimin 'altkü mesi' mesábes in-
rimler de kitaba almd r. Edebi sa na tla n n nered eyse tama rm- de olan bazr tabirl er 0 as tl terim in açtklan drgr madd ed e yer
na yakr ru ta runlmaya , klasik siirimizd e sikça g örû lenlert ve aldr . (Mesela : açrk hece HECE, sa rma ka fiye KAFlYE mad -
yeni siirimizde d e kismen kull arulanl an örn eklerle açrklan- delerind e yer ahp açrklandr.)
ma ya çahsi ldr. Bugün arhk kullamlmayan es kid en de çok
Bazr madd eleri anlahrken yaprlan almtilarm çoklu gu na iti-
seyrek basvurulan söz ve mana sanatlannm bir kaçrru kita-
raz edilebilir, bu bir kusur saydabilir. Ne var ki, b öylesine
ba alma yr gerekli gö rmed im . Eski Tûrk sii rinin nazim sekil-
genis kapsamh, ansiklopedik bir aresnrmeda, takdir edil-
lerine yer verirken d e hemen hemen ayru tuturn sergilendi.
melidir ki, bazr maddelerde konunun uzma m na basvur-
Bu kita p, bir teri mler s özl ügü cldu gu için, terimlerin kelime mak ka d ar d ogal bir ~ey olmam ah. Mü ellifin b ütû n madde-
(s özlü k) anl aml arma, doga l olarak yer veril med i ve han gt Ier konusund a ye tkin bilgiyè sahip oldugunu iddia etmesi,
dil de n old ugu g österilmedi. 'Is tdah'Iarm geçm isten bu gü- abes le istig áld ir. Ede biya tm yakm c ld ugu alanlarla ilgili
ne yaygm olarak kull arulan, bugün d e en çok bilinen isim- maddelerde, hat ta ede biyatm kendi içind eki b ölümlenme-
lerine itibar ed ild t. Terimlerin meshu t olmus isimlerine iti- lertn kimi mad d elerinde bile, sa ha run u zmanlanndan ya -
bar etmek i1kesi, oku ru n kitaptan kolayca yararlanmasr hu- rarlanmak böyle bir çahsmarun bili nen özelligid ir,
su su nu göz ö nü nde bu lu ndurm ak kaygr smdan d ogdu. Ki-
Kitabm dil ve üs lûbu nd a, yer yer d eneme tü rünû n keyifle
milerm ee tu tarsizh k saytlacaguu bile bile, bir terimin ya-
okunur serbes tligi ne kendim izi kapnrdr girrnz olmustu r, Îl-
bancr i~ mi n i Irea liz m gibi), di gerinin Türkçe karsrhgrm
mi yö nü hep göz önü nd e bulundurulan bö yle bir çalisma-
(gerçeküst ûcûl ük gibi) madde bast yap ma m m seb ebi de
run üs lûbu nun yer yer dene meyi and rrrnas r, yazan mn oku-
bundandir, Öt e ya nd an, henüz d il içinde tama me n yerlese-
ru sikrnamak ka ygrsmdan olmahdrr, Dahasr, kimi maddele-
mernis teri m adla n m (yazm gibi ) d ikkate almad im . Terim -
rin içerigine göre bir anlatma tarzm m denend lgt dahi iddia
lerin esk i-yen i-yabancr varsa esanlam hlanru d a bel irttim .
ed ilebilir,
Bazr terimlerin biline n müt er adifl eri d e ma dde basma alm -
dl an cak , b kz . krsalt m astyla ast! mad deye gönderme yaptl- Kitapta ad i geçen sair, yazar ve d iger ed ebiyat ad amlarmm,
dl. Terimler açtkland iktan sonra, m ümkün oldu gunca ör- mümkün old ugunca ve gerektigince, dogum-ölü m tarihleri
nekler verildi ya d a örn ekler yardmuyla izahlar g üçtendiril- parantez içinde verildi. Söz konusu tarihler, ed ebî sahsiyet-
di. Bun unl a m ad d elerin zevkle oku n masl amaç1andl. Ve lerin admm ilk geçtigi yerde verilip sonra ki ye rlerd e belir-
böylece, oku r, b u kit apia sa hamn baz l güzel sö z ve meti nle- tilmem i!ltir.
rine ula~a ca gl için , elinin alhnd a kü çü k bi r seç ki d e bul un -
Ça h~ ma mn so nu na, hem sa ha ile i1gili önem li kayna klan,
durm u!l olacaktu .
hem d e yararland tgtmlz kit ap ve ma kaleleri için e alan b ir
Edebiyat teri m leri nin dl~mda, edebiyat egitiminde ka ~lm l­ bibliyografya konutdu. Terim leri izaha çl h~l r ken yap tlan
za Ç1ka n bazl kavramla ra (açlko tu ru m, anket gibD, henü z almhlann çogund a, ge rektigi nce kay n ak gös terildi . Ahnh
te rim l~mem i~ kim i kelime ya da tabirlere d ah asl bazl ma z- yapllan kaynagm tam künyesi bibliyografyad a veri ld igi
munlara da (äb-I hayat, anka, Leylà g ib i' kitablm lzd a yer için, metin içinde mümkün oldugunca , klsaltarak ya ztld l.

'I I' ' I


Bas ta ed eb iy a t ar as trrma cila rma ve Türk Dili ve Edebiyah
Böl ümü ögr encilerine, soma rum ed ebtya t heveslilerin e ki-
lavuz olmast amacryla ha zrrlanan bu kitapta, edebiyat te-
rimlerinin tümüne yer verdigim iddiasmda de gilim . N e var
ki, bugün el altmda ve 'piyasada' bulunan benzerl erinin en
iyisi olma iddiasuu tast yor bu çahsma . Ve yazan da, ed ebi-
yat merakhlannm aradrklan bir çok seyi bu kitapta bula- önce evren sonra kavram
caklan ürnidini.
maddeden çogalzr anlam
var/Ik yeni/endikçe keldm
Dr, Turan Katatas
Tokat, 2001
ûstün ü ba~ml yeniler
Attila jfhan

'I
I ....e

KISALTMALAR

a.g.e. Adr geçen eser,


ay. m. Aymmadde.
Bh . Baknuz . G ~BI
bs . BaskJ. AB-
ABARTMA. Bkz. MÜBALAGA.
C. G it .
DiA. Tür kiye Diyanet VakJl Islam AnsikJopedisi. ABDAL Dünya isle riy le ilgisini kes ip kend isin i Allah yolu -
EL. Edebiyat Lagen, (Tahir'ül-Mevlevll. na adayan e rmisleri n bir krsrru için ku llamlsa da , daha
ETS. Edeb iya t VI" Tenk id Söz lügü, (Mus tafa Nih at Ozon). çok sii-batinî ina ncma bagh, onu yayma yo lunda m üca-
FDS . Felsefi Do ktrinier Sözlügü. dele etmis haIk sa tr leri ne verilen addi r, Tür kçe'd e VI"
s. SaYI. edebiyatnruzda "d er-vis", "v eli" ye rine ; rind , cezbeli sa -
,. Sayfa. ir anlaml annda kull arnldrgr da gö rül ür, Abdaldn-, Rûm \
TDEA Türk Dili V I" Edebiyan Ansiklopedisi [Derga h Y. I ad r ve rilen bi r gru p 13. yü zy dda ~iî ina ncnu Anadolu ç
cog ra fyas ina yaymak için ortay a çrkrms VI" bi r nevi tari - \
kat gö rü n tüsü alrrustir, Giderek söz kon usu zümren in c
ya ni Anadolu abdallanrun Bekta;;îligi benimsedigt bi- d
linmekted ir. Abdal Musa (14. yy.), Pir Sulta n Abda l (16. )
yy.), bah sedile n inan cr benimseyen ve ab da l sifanyla 2
amla n haIk sairleridir. Bu ozanlann in a nçlan, dünya gö- t
rûsleri yazdrklanna si kça yansrrrusn r:
e
Abdalhgm binasrm so ra rsan
ABC
Allah bir, Muha mmed AH abdaldr r
Hakika t ilmi n in ashn ara rsa n s
n
Cümle ululardan u lu abd ald rr,
,
i,

1" 1
,AElECE

Dertli kernter anladm rru hisabi zaman alti ay, hatta üç ay gibi sürelerin d e abonelikte ge-
Seyyid Battal Gazi Abd ülvehhab't
çerli oldugunu g örrnekteyiz. Ülkemizde, özellikle edeb i-
Hem doksan bin halifenin sahabi yat dergileri abone sistemiyle yaytmml s ürd ürür.
Hünkar Haci Bektas Velî abdaldrr
Dertli ABS OLUTÏZ M. Bkz . SALTÇILIK.
AB STRE. Bkz. SOYUT.
Nesini sorarsm garip h älimin
Çoktan beri yatar hastadtr gönül ABSÜRD. Saçma, abes. Akla , mannga, akl-r selime uyma-
Ahsrrus gurbete geçmis Hinden yan düs ünceler, çikanmlar. Bir toplum tarafmdan be-
Abdala kansmis posttadtr gönül nimsenmis ortak degerlere , kurallara; ins an m/ top lu -
Kul Mustafa mun ezelden beri ahsrk oldugu davraruslara ters d üsen,
her da vrarus 'saçma'dir, Mizah sananrun, sikça kullandt-

AB ECE. Bkz . ALFABE.


ÄB-I HAYAT. Bengisu, hayat suyu, ölümsüz lük suyu. Îçenle-
~ zengin bir malzemedir 'saçmahk' . Çagdas edebiyat
eserlerinde de 'sa çm a' nm önemli bir yer tuttugunu gö-
rüyoruz. Bazr sanatçilar, duygu ve d üs üncelerini, farkh
0
re ölümsü zlük bagisladrgma /verdigine inamlan efsane- bir sekilde ifade edebilmek için 'saçma' ya basvururlar,
vî su . iskender-i Zülkarneyn , s öz kon usu suyu çok ara - Banh düs ün ûr ve sanatçi Albert Camus'n ün eserlerinde
missa da bulamarrus, v eziri olan H1Ztr bulmus ve kana "saçma" ternel espri durumundadir. Sartre, gerçek 01-
kana içmis, arkadasr Ilyas'a da içirmistir. Bu sebeple, adi makla birlikte álemin saçma oldugu düsüncesini savu-
geçen bu iki insan ölümsü zlû ge kavustuklanndan krya - nur; çünkü, kainat 'zihinle kavranamaz' der. Ahmet
mete kadar yasayacaklardir. Dogu ve Bah dünyasmda, Hamdi Tanpmar'm Saatleri Ayarlama Enstitüsü romerun-
çok eskiden beri varhgma inarulan äb-r ha yat , Türk- da da , "ab es"in mühim bir yeri vardïr.
çe' nin eski ve yeni ede biy at eserlerinde, zengin anlamlar
AÇIKLAMA. Izah. tavzih . Bilinmeyen, az bilinen ya da anla-
çagrrstiracak sekilde sikça karsirruza çikan bir mazmun-
d ur. Ab-lhayvan, áb-l beM, áb-l cávid, áb-l ctnndanî, áb-l zin- srlmasm da gü çlük çekilen ifadeleri, sözl eri, metinleri, bi-
lindigi varsaytlan ögeleri kullanarak billnebilir, anlasrla-
degán, áb-l iskender, áb-l Hursit tabirleri de , "êb-r hayat"
yerin e, onunla aym anlamda kullarulrrusnr, Tasavvu fta, bilir duruma getirmek. Bir edebî esen, daha genis oku-
zaman zaman hakiki askï: m û rsid -i kêmilin akh dogrul- yucu kesimine anlasrhr kilmak için yaptlan bu ugra~, dil
ten , gönlü u yandtran/ dirilten sözlerini ve na zanm ifade dedigimiz sistem içinde ve söz konusu sistemin a'nlarn
etmek için de ab-l hayat tabiri kullaruhr, bütünlügünü zedelemeden, bozmadan, zorla mad an ya-
prlm ahdrr. Açiklama yapan k isinin, eçikleyecagi seyin
ABONE. Ücretini/bedelini pesin ödeyere k bir dergi ya da mahiyetini iyi bilmesi, sözkonusu ibarenin/yazmm /
gazeteyi belli bir sü re için sat m a1ma durumu . Bir ya Yl- metni n /eserin içind e ye r ald lgl alana hakim olmas t ge-
run abone bed elt, normal fiyat mdan biraz daha azdi r, ya-
rekir, Açrklama , ~erh etme, yorumlama ve tahlil etmeden
ni daha ucuzdur. Ayhk d ergiler ve d iger süreli yay mlar farkhd ir, Bu saydtguruz edebi ugra§lar, daha kapsay rci-
için abon elik sür esi ge nellikle bir yïldrr, An cak , za man drr ve 'açrklama' yr bir metod ola rak ku llana b ilirler.
13
1
AÇlKUK ADAPTASYON
A

AÇIKllK. Vuzûh. Bir ed ebi metinde me rarrun kolayca a nla- d inleyicileri biktirmak marifet de gildir. Sonunda bir fi -
silmasi için ifaden in açrk olmasr. Edebiya tta bit üslûp kir blrligine va n lm as r da açrkotu ru md a ki tartrsmarnn
özelligi olan açrkhk, duygu ve d ü süncelerin izaha, yoru- a m açla n arasmdadir,
ma gerek du yulmaksizm dil e ge tirilmesi, anlattlmasidrr,
AÇIK-5AÇIKllK. Söylenmesi yazrlmasi aytp sayrlerc gele-
En girift, en derin, en zor meseleleri açrk bir bi çimd e d i-
nege, örf ve êdete aykin olan; toplumun çogunlugunca
Ie getirmek zord u r.
hol' karsilanmayan yüz krzarhcr ifadelerin bir edebiyat
Mustafa Nihat Öz ön, kelimelerin bilinir olmast ve yerli ya pitmd a kullerulmasu bu sekilde bir durumun be timle-
yerinde kullarulmesmm, cümlelerin düzgün srralanma - nip açimlanmasr. "Edebiyat edeple kaimdir" düsturunu
smm, d üs ün cenin dolambaçsrz söylenmesinin açrkhgi siar edinen bir milletin edebiyat eserlerinde eçrk -saçrk
rne ydana getirdigini belirtir. "A çikhg m birinci sarn, an- sözlerin, sahnelerin yer almast dogru degildir. Eserlerin-
lanlmak istenilen seyin anlatacak kimsenin zihnind e de bu tür ifadelere ve enstantanelere yer veren ya zarla-
açikça belirmis olmasr, sonra onu anlasma kurallarma .
uygun olarak s öylemesidir. C..) Açikhk bulunmayan ya -
zida d ügûmlû l ük, belginsizlik, karanhk, kapahhk var
rm bu tutumlanna mazeret olarak gösterdikleri insan
gerçeklîg inÎ oldugu gibi anlatmak sa vi, inandmcr degildir.
Us ta sanatkêr isterse daha usturuplu ve üstü kapah söz-
4
demektir." (ETS , ay. m.) lerle merarrum anlatabilir. Açrk-saçrk s özlerin bulundu-
Açikhk, özellikle siir tûründe bir çoklan tarafmdan gö-
gu kitaplar, bütün toplumlarda, çocuklar ve genç1ik için
sakincah sa yrlnustir,
receli bir durum sayrlrrus hr. "Kime g öre açikhk" sorusu
hep sorulmustur, Bu sebeple olsa gerek. özel bit okur is- ADAPTASYON. Ad apte de denir, Uyarlama. Yabancr bir Á
tey en silrde açtkhk, bir çok sa ir ve elest irme ni n tasvip et- edebiyat eserinin içerigi korunarak eserdeki yer adlan-
medigi bir dururndur. Açikhk, basitlik anl amma gelme- run, kahraman adlanrun, deyimlerin, gelenek ve göre- •
melidir. (Bkz . SADELiK.) neklerin yerli hayata uyarlanarak ektanlmasi. Ad a p tas-
yona, çok keyfî, serbest bir çeviri d e denebilir. Türk ede-
AÇIKOTURUM . Pa nel. Kitle iletisim araçlarm da basvurulan
biyatmda daha çok tiyatro türünde g örülmüstûr. ilk
bir anlatma, bilgilendirme bi çirni . Bit konunun bird en
adapte öm ekleri ni, Moliere' d en yap trgr uyarlamalarla
faz la konusmaci tarafmdan dinleyeciler ön ünd e tartisil-
Ah m et Vefik Pasa ortaya koymustur. Direktör Áli Bey
ma SI seklind e gerçekles tir ilir. Tartrsrlan kon unun top lu -
de, özellikle Ay yar Hamza isimli eseriyle bu konuda ismi
mu n bûy ük kesimini ilg ilen d irm es i ve guncel olmaar
arulm asi gere kenlerd en biridir,
açi kot uru rnu n ön em in i artrnr. Kend i alarund a u z-
ma n / taru nrms hatta s öh retli simal arm çagrtlmast ve Ada pte, ilk d önem lerde , Bah'da ki ed ebî gelismeler i, sa -
oturumun ge nis, elve r isl i bit salonda , kalabahk bit izle- nat sal faali yetl eri ülkemiz ed ebiyatma ve dol ayï siyla in-
yici/ dinleyici ön ünd e yap ilmasr on a olan ilgiyi ve on- sar urruza ya nsitmak bakmundan mübah sayrlabilir. Faka t
dan saglanac a k fay day t faz lasly la arhnr. Açlkoturu m da bugün, okur-yazar ora mn!n ve yaba ncl d il bilen insanla-
am aç, ta rt l~ llan konuyu to plum a anl ~tmak ve dinleyen- tin a rttig l, kitle ileti~i m a ra çlanmn bütün olu p b itenl eri
leri söz konusll me vzu d a bilg ile ndirmektir. Yoks a, uz u n bir yerd en bire yere an md a aktard lgl bir d önemde , ada p-
uzun açlklam ala r ya pa ra k vey a an lamslz t a r tl~m a la rl a tasy on ça h~ ma l a rma gere k yoktur kanaatind eyiz .

"I 115 'I


.
Af ORlZMA AGIT

AFORiz MA. Aforizm. Çesitli konulardaki d üs ünceler i, çar- islamdan öncek i Türk topl umlarm da öl ünün arkasin-
PlCl, kimi zaman mizahî bir sekild e ifade ed ee krsa, yo- dan yapilan t örenlerd e (yug törenlcri), top lannlarda
gu n, özlü s özler. Ban' ya has bir s öyleyis b içimidir. Biz- "agitçi" dcnilen kadmlar veya ozanlar tarafmdan, bu-
deki vecizeye benzer ancak biraz daha uzundur ve felse - gün agl t ad i vc rdigimiz dortlûklcrden ol usan ma nz um
fîdir. Aforizmalarda ileri s ûrülen fikirler, da ha ziyad e, "sagu'Tar öze l bir ezgi ile söy lenirmis. Bug ün, ölüm tö-
bas kalanrun kabulünü beklemeyen yazann sü bjektif ka- renlerinde "agIt yakma " gelenegi yaygm degildi r. Gü-
naatlerid ir. Edebi yaturuzm batthlasma d öneminde, Ba- nümüzde yapilan me rasimlerde, ölenin acisryla söyle-
h' daki ömeklerinden etkilenen, esin lenen kimi edi pleri- ~en yürek daglayici bazr sözler aglt kat ma yükselmez.
miz, aforizma benzeri denemeler ya zrrustir, Bunlann en Olenin dilinden söylenrnis gibi takdim ed ilen agitla r da
ün l üs ü, C cn ab $chnbcddin'in (l870 -1934)Tiryaki Söz le- vard rr.
ri' dir. Bugûn, ba zr gazete ve dergilerde revaçta olan "d u- Belli bi r kisi tarafmdan yazrlsa d a, zaman la tür k ûleserc k
var yazilan", bir bakrma aforizmalann daha basitlestiril- anonim lesen agr tlar vardrr: "Eolerinin önii yonca/ YOllca
mis veya "s u land m lrrus" seklidir denebilir. ka/kmI? diz bOYlIIlca/ Bil yoncaYI kim biçecek/ Cc/al oglan 01- ft..
Bir aforizma örn egi: "jnsamn belli ba~h iki gûnatn t ardir, maymca". Kagiz ma nh Hi fzr' run genç yas ta ölen amcast W;
öbürleri bunlardan pkar: eabtreu lik ve tembellik. Sabtrstz 01- kizr için yazdig i agitta n bir ka ç d örtlük:
duklan için Cennerten kovuldular, tembelliklerinden geri d ö-
nemivorlar." (Franz Kafka ) Sefil bay kus ne gez ers in bu yerde
ÄGÄZ-I DÄSTÄN. Eski Türk ed ebiyatind a destana ve hika- Yok mu d ur va ta run illerin hani?
Küsmüs m üsün se lam im i almad m?
yeye baslamaya : herhangi bir kitapta ve öze llikle mesne-
vilerde as û konuya girise verilen isimdir, Iran edebiyatm- Seyda bül bü l si ri n d illetin hani?
da n geçmi sy ahnrrus bir edebî gelenektir. Ägäz-i dästên
yerine yer yer dtbace-ihikaye, ibtidd-Yl dástdn, ibtidá-Yl mnn- Ecel tuzaguu açamaz rrusm?
Açip dn içinden keç amaz rrusm?
zume, ágáz-l kitab tabirlerinin kullaruldrgr da olmustur.
Azád eyleyescler u çamaz rrusm?
AGIT. HaIk siiri na zim b içimi olan kosmarun bir türüdür. Kink mi kanad m kolla n n han i?
Dah a ziyade genç yasta ölen sevilen bir kimsertin arka-
sindan söy lenen ve 0 kisinin üstünlü kleri ni, meziyetleri- Emm im km aç kapi yi gi reyi m
ni anlatan, öleni yücelten halk siiri örneklerine verilen Hasta rrusm hálin hat rm so raYlm
addr r. Sevilen kisilerin ölüm ü, gençlerin amansrz bir Sus uz degil misin bir su ve reyim
has ta hg a, cina yete kurban gitmest ya d a sehit olmast. Çay lard a çalkanan sellerin h an i?
agul ann ortaya çikmesmda b üy ük etken olmu~tu r. Agtt,
ölü mü n aClSlyla söyle nd igi için , ked erli , karamsar, yürek GcHn olan klzlann, büyük felà ketlcrin ardmda n d a, agl t
yaktct özellikler ta~tr. Ag ltlar, okuy am/ dinleyeni, ölü - ~a.~lldIgl oJmu~tur. Bu scbepJe, ag ltla r, "kaytp, ayn hk ve
mün ma hiyeti, dünyamn ve faSlZh& üzerine dü~ünmeye olu m ~iirleri" olarak da tamm lamr. Divëm ~iirinde yay .
d e sevk eder. gm olan mersiye, bir ag lt tü rü d ür. (Bh. MERSiYE.)

I"
-
AGIZ ÀHENK

Modern Tü rk siiri nde de ag lt özellik leri ta~lyan siir ör- çimi. Za manla bir çok insanda kisisel ahsk anh klar hali-
nekleri vardtr. Recaizêde Mahmud Ekrem'in oglu Ne- ne d önüsen bu farkhhk la r salt s öyleyiste kahr, yazi d ili-
-, jat'm vefan sebebiyle söyledigl "Ah Nijat" ve Alaeddin ne ve bazr hikaye ve roman kahramanlannm konusrnasr
Özdenören'in oglunun ölümü üzerine yazdtgl "Kerem' e di smda edebiyata pek ya ns lmaz. Ag.zlarda, yöreselyye-
Aglt" bu baglamd e zikred ilecek gü zel örn eklerd ir. Cahit rel kelimeler drsmda kelime farkh hgr g örülmez. Aym
Kü1ebi (1917-1997), b ir sairin, sair Ceyhu n Atûf Kan - anedilin geçerli old ugu ül ke nin çesitli bölge ve sehi rleri,
su ' nun (1919-1978) ölü münden duydugu üzüntü yü bir sözcükleri deg i ~ik söyleyerek kendi yör elerinin adla ny-
agltia dile getirmistir : la arulan agrzlan olu stururla r: Erzurum, Adana, Ba h
A nadolu aglZlan vb. gibi .
Ceyhun kardas sen bu elden gideli Ayru dili konusan bir toplumdaki katmanlann söyleyis
Daglanm yikrld ï, çöllerim bombos. farkhhgma da agu denir (Kabadayt agzr, es naf agzl,
Sögüt lü de reler, igdeli beller, köylü agzt, sehirli ag zi vb .). .
Kura ktan çatlarr us göllerim bombos.
ÀHENK. Armoni, kismen fesá ha t. Ed ebî eser d e kull arulan
ke lime ve keli me gruplanmn ke ndi aralanndaki ses
G
Tuthal yöresinden, Yildszeli'nden,
uyumundan dogen ve kulaga hos ge len, okuyanda ade-
Çocuktan, büyükten, krzdan, gelinden. ta bit musikî tesiri yapan ses d üzeni. ( "A ~ m , y ine ak-
Kurtarrrustm sa ynhgm elinden, ~m , yine a~ml Göllerde hu dem bir kaml$ olsam" Ahmet
Simdt sayn kald rm, ellerim bombos. Hasim) Belága tin ö ne m li konulanndan b iri olan ähenk,
si irde esten k e tkinin m ûhim bi r kisrrnru temin eder, Mu-
Her sevdigin ~eye se n gü lü m d erdi n, sikide makam neyse, siirde d e êhe nk od u r denebilir,
Însanla n bebe gibi severd tn, Ähenk, bir ses olayrdi r ama anlama katkist nisbetinde de
En sonund a kend i y üregln verdin, ö nem kazamr. (Bkz. RiTM, RiTiMLl .)
Kmldr dallanm, güllerim bo mbos .
Her sesin ke ncline ha s bir müzika l degerl va rdr r; Kelime-
Kule bi der ölü m geli r yava~ta n, lerde bir a raya ge le n sesler karakt eristik özellikle rine gö-
Ben de brknm bu anlamsi z savastan, re bi r ses d ûzenegi m eyd ana get iri rler. lste bu d üzen
Dagdaki geyikten, gökteki kustart ähengi clus turur; Klasik siirirnizde büyü k bir yer tuten
Beter oldum, telirn telegim bombos . êhenk, bel ägafkitaplannda uzun uzadrya anlatilagelmis-
tir. Eski belágatta "insica m" , "tecänus" , "teellüf" , "selä -
AGIZ. Sadece kelirneleri s öyleyis (telaffuz) fa rkhltklan sebe- set" teriml eri de ' áhenk' ! karsïla mak üzere kullarulrrus tir.
btyl e bit ana d il içinde olusa n/ gö rü len kü çük d il birlik- Eskiden be ri, umGmî, taklîdf ve tasvirî olmak ü zete üç çe-
led. Ba~ka bir deyi~le, ay m di li kon u ~ a n /kull anan b ir ül ~ ~itàhenkten sö z edilir. UmQmÎ dhenk, sö ylenen ve ya zlla n
kenin degi~ik bölge ve ~ehirleri nd e, çoktuk bölgenin sözd e telaffu z / söyleme gü çlü gü (tena ru r), Sik tekrar, zin-
öze llikleri , ö rf ve äd e tle tin yö nlend it mes iyle konu~ma cirleme tamlama, yersiz u zatma ve klsa ltma butunma-
dilind e gö rü len söylcy i~ farkhhklan, lizel bir telaffuz bi - ma smdan do gan áhenktit; gene t bi t ses dü zenliligid it.

I"
ÁHENK AKD ÜHALL

Taklîdî dhenk, tabiat taklidi seslerle olusturulur. Daha ge - AHREB. "Mef ûlu " He baslayan aruz kahbi. Rübai vezni 01-
ni{; bir ifadeyle bir fikri, bir duyguyu, bir hayali kel ime- rak bilinir. Rübaide kullarulan 12 ahreb vezni vardrr. Bun -
nin anlammdan çok, çrkardrklarr seslerle anlatmakhr. Îki lann en ço k bilinen kahbi Me{û/ü , mefdîlü, mefdîlün fa'drr.
çesidi vardrr. Î1kibasit ve açik olamdir ve takIîdî dhenk d i- Ahrem. "Mef û lü n" He baslayan bir aTUZ veznidir. Rüba-
ye bilinir: ide kullamhr. 12 tanedir. (Bkz . RÜBAÎ.)
AHSENÜ'L-KASAS, Bkz . KISSA.
$lp êtp diye indi merdivenden
Açti kapiyt küs äde-gerden AHZ Ü SiRKAT. Bkz. iNTiHÀL.
AKADEMi. Ünlü Yuna n filozofu Eflatun'un dors ycniigi ycrc
Hakka dogru durahm eeer ki~;j niye tine.
verilen isim. Bugûn.rbüim, sanat ve edebiyatta ilerleme-
Nannk Kemal
yi. gel ismeyt saglamak emacryla çahsen btr okul ya da
kurum"a; veyahut yüksek tahsil, ihtisas yaptlan yerlere iIf:.
Ikincisi 11511 tablidi alter/kür V~ kapahca, sanatkûráne ya ~
bu ad verilmistir. Beraberce çahian bi/gin/er ve sanatkàrtar ~
p rhr. Çogunlukla, baska anlamlar da çagrtstrrabilecek
topluluguna da akademi denmistir, Y üksek biIirn ve sanat
bir kelimenin s öylenisinden ortaya çikar:
kurulu anlammda da yine bu terimin kullamldigr g öru lü r.
Güm güm öter asman sadädan
Eskiden E{latun'un dü~iinü$ eietemi için kularulan akade-
Cumgeste zemîn bu macerêdan
mik tabir i, simdilerde ilmî bir üslûpla yazrlrrus yazrlar
$eyh Galib
için de kul1amhyor.
Tastnri àhenk, duygu ve d üs ûncenin ifadesinde tercih Güzel sane tlann hemen her dahnda eskl klasiklere bag-
edilen kelime d izilisinin insan zihninde bir tasvir uyan- h kalma ve onlarm estetik tavnru s ürdû rm e anlayisma
dirmasidir. Bu bir bakrma, seslerin yardmuyla manamn da akademizm denir.
guçlcndirilmcsid ir, Tevfik Fikret'in "Yagmur" siirinin AKD Ü HALL. Orijinali d üzyazi eeklinde ortaya konmus b ir
asag rya aldrgumz dizelerinde, seçilen kel imelerin sesle-
eseri, na zrna çevirip sö ylem eye "akd": bir siiri veya
ri nd en ya gmurun sesini duyar gibi oluruz: manzum bir eseri d üzy azi biçimine getirmeye de "hall"
denk Edebiyaturuzda akd' den çok hall öm e klerine Tast -
Küçük, muttarid, muhteriz darbeier larur, Fuat Köprülü ve Orhan Veli'nin N asrettî n Hom Fik-
Kafeslerde, cam lard a p ür-ihtizäz ra/ar/ ' m nazmen ifade ettikleri çahsmalan akd'in; Ab-
Olm dembedem nevha- ger, nagme-sáz dûlbaki Gölpmarh'nm Mevlana'nm M esnevi' sin i ve Di-
Kafeslerde, cam larda pür-ihtizá z van-I Kebir'ini düzy azrya çev irerek yayimladigr kitaplar
Kûçûk. muttarid, muhteriz darheler... da hall'in güzel örnekleridir.

Soka klar da seylá beler eglas rr, " BiT yere misafir gidilirken eli bos gid ilmez. hahî! Ben
Ufu k yaklasn; yaklasrr, ya klasrr: d e bos gel me d im , suç getird im. Cetirdigim, da glan n çe -
kem edig i agir bir yüktü . Ben o nu iki kat sirtunla tastd im
20 I
21
1
'KIM
-
ve getirdim." seklindek i yaz l parças ml, Têhir'ûl-Mevle- ase ra k evrensel bir mahiyet ka zarup etkilerini yüzytlla r
vi, akd yaparak na zmen söy le ifad e eder: boyu deva m ettirebilirler, Bu manad a, Ban' d a d ogup ge·
lis tikten sonra ül kemizd e de ter aftar bu lan , itib ar ed ilen
Eli bos gidi lmez gid ilen ye re edebiyat akJmla n klasisizm , romantizm , realizm , parna-
Rabb im, bos ge lmed im, be n su ç ge tirdi m sizm, natûralizm. sembolizm, sürrealizm zikred ileb ilir. Bun-
Daglar çekemezken 0 agt r yükü lar, büyük ed ebi cere yanl ardrr ve evrenseldir,
iki ka t strtunla pek güç geti rdim.
Öte ya ndan, bir milletin kendi ed ebiyat srr urlan içinde
AKICIUK. Se lêset. Söylene n, yazs lan sözlerin d ile takilma- ka Jan ve edebiya t tarihin in belli bir d öneminde etkili
dan, kolayca ve àh enkl i bit biçimd e oku nup an lasi labil- cl an, da hasr 0 d evre adrrn veren "akim", "me kteb" dedi-
mes i hall. Söz ü n akrcr olma st baska bir deyisle için d e gimiz olu su mlar vard rr. Ortak ilkelere baglanma, d ünya
herhangt bir ses pü rü zü olma masr için, duygu ve d û- g örüsü ve sa na t anlayisr bakmund an bazr ilkelerde bir- A
süncelerin bir düzen içind e anla nl masi , çogu nlugun á~i­
na oldugu ve anl arru kolayca kavranan kelimelerin ter-
lesme, sa na tsal bir manifestoya sahip olma ve baska or-
tak es tetik kaygtlan pa ylasma itibariyle bir araya gelen
sanatçda n n olus tu rdu klan ve srralanan ka yg tla rla orta -
C
cih ed üm est , söylenilmes i/ telaffuz u zcr olan seslerden
ve ke limelerden kaçrrulmasr, cü mlelerin ya p l bakirmn- ya koy duklan eserlerle sü rdürdükJeri olusu ma da
dan d ogru olmasr, genellikle krsa cumlelere itibar edil- "aktm" denir, Bu rür akrmlar; edebiyat tarihinin belli bi r
rnesi gerekmekted ir, Bu kêbil söz ve yazl1ara eskiden se- d önemine d amgasrru vurmakla kalmaz sen raki kusakte -
TI da bü yük ölçüde etkileyebilirler. Servet-i Fiinûn, Garip
lis denirdi. Bir üslüp özelligi olan ak rcrhk, edebî eserin
kolay okunmasrru hu ves iley le de yay rlma sir u, zihinler- akrml an gibi. Her iki anlamda da , ede bî akim ye ni bir
de yer etm esini sag lay an öne mli bir niteliktir. Náilî'nin araYl~1O ve olusumun sonucu olara k ortaya çtkar. Öz ü n -
su beytini bir se láe t örnegi olarak zikred ebiliriz: d e blr önceki d öneme karsr bir tepkiyi ve bir yenil igi ba-
nndmr. Her edebt cereyan, yeni bir iddia ve tea üz re vû -
Hev ê-yr eska uyup kÜY·1 y áre d ek gide riz cu t bul ur. iJk çrkrsta Bed sürülen d üs ün celer giderek be·
Nesim-i subha refikiz bahä ra d ek gid eriz. lidi ilkelere d ön üsü r ve söz konusu ilkeler etra fmd a bir-
lesen sanatkê rlar çogalmca, edebî akim olusmus, edebî
AKIM. Bu terim, edebiyutrrruzm çesitli dönemlerinde "mes - mekteb olmega hak kazannu s olur.
lek-i edeb", "mekteb-i ed eb" , "edebî mekteb", "edebî
mes lek" , "edebiyat mekt ebi", "e de biyat oku lu", "ya zm Bir ede biya t mekfebinde yer alan sanatç rlarm mizaç ve
okulu", "edebi cereyan ", "cdebiya t akimi", "ed ebiya t Çl· ka rak ter baklmmdan mü~terekleri olm akl a birlikte, ye·
ti~me tarzl, an l aYI~, dünya görü~ü ve aym za ma n kes i·
gm", "ed ebiyat ek olü " gib i isimlerle a m l m 1~ h r.
tin d e ya~a m l~ olmak yani akran saytlabilecek bi yolojik
Aktm, bir milletin edcbiya tm m belli bir d öneminde top. ëzellikleri ta ~lmak gibi ortak hususiyetl er e sa hi p oJma ·
lumsal a n la Yl~m ve d egi~imin bir ge regi olara k ba~la­ Jan gerekir. Ancak , gru p içinde yer alan bü tün sana tçlJa-
yan, geli~ en ve so na ere n; kendine ha s duyu~u , görü ~ü , TIn belirl enmi ~ ilkelere, ortak kurallara kesinkes bagh
anlah~1 ve d ü ~ ün ü ~ü ola n bi r ol u~ timd u r. Edebiyat kaJmasl d ü ~ü n ül em ez . Zat en böy le bir ~ey, sanatm ve sa-
aklmlarmm bir kis mi, dogd uk lan ü lke lerin smlrlan Oi nat kä rlO tabiatma ay km d u . Aym ekole bagh sa natçtla r
"I I" 'I
AKIS AKROSn$

arasmda özd e bir birlik rnevcutsa , ay rm nl ara ve birey sel Noksen akis ör n ekl eri:
çrkrsla ra fazla it ib ar edilmez.
Yar/ Ill göremez bugün her kim ki goremez yan m
He r ed eb î m ekteb, bunyesinde v ücut buld ugu çagm kül- La-e árt
tü rel, siy asî, ekonomik v e ictimaî sartlanndan da izler
tasrr. "Edebî ak rm, zam a rurun her türlü edebî zevkleri- Cih anda adem clan bîgmll olmaz
nin degisiminde sosyal ve fikrî ya pilanmalann d egisimi Anunçü n bîgmn clan adem olnmz
ve yeni den olus u mu nda ya belirl eyici rol oynar ve etken Necatî
konumdadir ya da 0 edebî akmu, 0 sosy al atmosfer d o-
gu rm us tu r." (Nu ru llah Çetin : "Edebî Akim" Terim i.) Utandrm aglay arak, agladlm utanmayarak
Mehmet Äkif Ersoy
AKis. Aks, çaprazlama. Tard ü aks veya aks ü tebdil de denir.
Bir rrusra veya c ümledeki kelimelerin, ifade ve ibarelerin Her an bir yeni su vardr
yin e anlamh bir sekilde yerlerini degistirerek yaprlan bir Her yeni sud a bir an (
ed ebî sanat trr. Eski siirimizde seyrek olarak karsirr uza çr-
Özdemir As!'f
ka n bu sanatm "tam akis " ve "noksan akis " di ye iki çesi-
di vard rr, Kelimelerin tümünün sirnetrik olarak yer de -
gi ~ti r m esi su retiyle yaprlaruna "tam akis": kelimelerin AKROSTi~. Muvassah, istihrec, uçlama, abe ccdarius. Bir .'?i-
bir kismmm yer degtstirmesiyle yap ilar una da "noksan irin, rrnsralanrnn ilk harflerin in birlesmesi so nucu or ta -
akis" denir. Aym kelimelerin /ifadelerin dizilisinden elde ya an1amh bir kelime veya özel isim çikacak sekilde ter-
ed ilen iki anlam arasmda ne kadar aynhk olursa, akis sa - tip edilmesi: 0 tertipten çikan an1amh kelime. Akrostis,
nat! da 0 de rece basanh olrnus sayihr, s özün etkisi artar. biçimsel bir da yatma arzettiginden, bu " oyu nva yer ve-
Ta m akis örnekleri: ren siir örnekleri pek basanti degildir, örnekleri de çok
azdir. An cak, Sezai Karakoç'un MOlla Rom s iirinin "Ask
Dîdem ruhunu gözler gözler ruhunu dîdem ve Çileler " adh Uk b ölûm ünde bi r akrostis ya prlm as ma
Kiblem olah kasm kasm olah krblem ragmen. siirin edasmda hiçb ir yap m acikhk hissedilmez.
Bu yüzden, s öz konusu eserin ilk b ölûmû, kanaatimizce
Cennet gibidir rûyun rûyun gibidir eennet
edebiyanrruzdaki en basanh akrostis öm egidi r.
Ádem doyamaz sana sana doyarnaz adem
Nazim
Var olan bir sen, bir ben, bir de bu bahar.
Kelêrrun kiban, kibarm kelänudir,
Eld en ne gelir ki? Güze1sin, gençligin var.
Anon im
Dünyada askirmz ölüm gibi mukaddes.
Mü m k ün de gil Huda'yr bilmek de bilmemek de inan ki bir d aha geri ge lm ez bu günler,
Bilmek de bilmernek de rnümkün degil Huda' yi Àlemde bir and ir bize d ost esen r üzg ár,
Lá-edrî Cahit Sllkl Tarancl

I"
AK SlYO N ALFA BE

Lal olu r bülbü l, açar go nca , d ud ak hayrán nlur sai rlerin siirlerini toplayan kitap bütünl ügund eki bazr
Eld e rruzrab ü rp ertr tellerd e hos seyr ên olu r eserlere d e albüm d enmektedir.
M est ede r bes te ruhu çagledr kça nagmeier
ALEGORi. istiàre-i temsiliyye. Bir d üsün cey i, duyguyu
i nce bir kud retle hisler si' r olur, elhän olur
inandmcr v e etkili kilmak için, d ah a çok soyut ka vramla-
A nlatllm az bi r güzellik nazh bi r zevk-i taráb n somutlasnrarak yani simg eleri kulJanar ak anla tma
Titresir dillerde binbi r nagme pür-Iem'an olur yö n temi. Degi~ik bi r ifadeyle, bir d üsü nce veya kav ra -
Läy ikr tak d ir tekrimd ir 0 üst ád Lem' i kim
ü
rmn bir va rhk ya da nesneyle scmu tlas nn lara k anlanl-
Izn rabr, neses t d ilden di le destên olur mast, Ögretici eserlerde, çogu nlu kla bu ta rz bir an lah m
Vecdi Bingöl
te rcih edi lir; Yus u f Has Hacib' in Ku tadgu Bilig'i, ~ey hr n i n
Harnámt'si, ~yh Gälib'in Hüsn ü A~k' 1 alegori k ese rlere
öm ek gös terilebilir. Yeni siirde d e, "a nlatma" kaygisr
AKSivON. Hikaye, roma n ve tiya trod a, a nla ttla n vakarun öne çikmca alegor iye basvu ru lmu stu r; Tevfik Fikret'in
tasvir, d üs ü nce ve moral kis rrnlanrn çrkt tk tan sonra geri- "De ven in Ba~l" ma nzumesi, bu baglamde tipik bir ör- ~
ye kalan entrik. "sa lt olay" krs rm. Aks iyon . ese rd eki gen- nektir. insa n yasa nnsmm niteliklerini tasiya n / ye nsu a n.
limi arhran ha tta saglayan u ns urdu r. Çagd as romanda dinl, a hlakî, felsefî ve top lumsal bir d üs ünceyi insa na
geri plana atrlan aksiyo n, es ki anlati lann ve kla sik ro m a- i1etm eye çahsan, ha yvan, bitki ve herhan gt bi r e~ya n m
run va zgeçernedi gi bir öged ir. An latm a esas m a ba gh söz si mge ola rak ku llaruld rgr ma sallar da alegorik sa yih r,
konusu eserlerd e, ofaylflrtn akl?l", anlatmak için de "aksi -
ALFA BE. Abece. Bir d ildeki ses lerin yaz rd ak! kar~,h g l olan
yen" tabiri kullam hr.
isa re tlerln (ha rf) olustu rd ugu , belli bi r sirast clan y.1 Z I
ALÀKA. iIgi. Bir sözû n ge rçek anla m m m d isind e baska bir s iste m i. Sesin yazrdaki kar~lh gl ola n isa retin ad r h arftir.
anlamda /mecazen kull arulmasr durumunda gözetilen Ha rflerin sis tem li srr alam sr da alfabe olar ak ad lan d ml-
neden . Mecaz ve tesbi h sa na tmda bü yük öne m i olan al á- nusnr. Seslerin salt g örece sekillerin d en iba ret olan har f-
ka , b ir çok edebi sa nat ya prhr ke n göz önünd e bulundu- lerin temsil et tigi sesle hiçbir ilgisi yoktur. Aym dilin ses -
rulur. "Oglu m uz gird igi bu smavda yü zümüzü agartti" leri için, farkh zam an larda degi~ik alfabeier kullarulrrus-
cümlesinde 'agarth' s özcügü nü n 'besa n h oldu', 'basan hr. Ç ün kü hari dedijiimiz sekiller degiskendi r, d ild e as -
ka zandi ' anlarrnnda kullar ulma smda , 'agartm ak" fiilinin lolan ise sesti r. Ne var ki, milletlenn kültürû n ü, ed eb iya -
kokenind e bulu nan 'iyilik', 'hosluk', 'olu mlu luk ' mana- tiru hatta medeniyetini kesintiye, kmimaya ugrat h g! için
lanyl a bir ilgi ku ru lmustur. Aläka çesitli ned enlerle ya - alfabe degi~ikligi dogru degtldir. Tü rkl er, baslangiçtan
p l1abilir. Bunl arm ba~h c a l a n ~ u nl a rd l r: Azhk-çoklu k i1- bu gü ne Göktürk, Uygur, Mani, Bmhmi, Amp, lAtin ve Ki.
gisi, seb ebiyet ilgisi, öze l-ge ne l i1gisi, hu lû l ilgisi, geç- ril yazl sistem lerin i kull a n ml ~hr. 1928'den beri ku lland t-
mi ~ -gelecek i1gisi, isnad i1gisL.. gJm lz bugünk ü alfahemizde 29 har f va rd tr.
ALBÜM. Fotograf , res im, pul ya da ba zl hahra m alzem eleri- Bir m etnin söyl en i~i ni tam olarak gös terme k için kulla-
nin içinde to plan d lgl d eft er veya kità p . Bol resimli, klsa mlan alia beye tra ns krip siyon alf ahesi denir. Söz konu-
açlkl amah kitaplar da bu isim le amh r. $o n ytllarda, kim i su aliabede her sese kar~ill k gelecek bir ~ek iJ va rd! r.

"I I" 1 28
Allel ALMANAK

(Bkz. ÇEVIRIYAZ I.) Baska dill erden / yaztl ardan çevrl- Eyt üld e melûl old u g önü l sold u d a l ále
len ! ah ntrlana n metinlerin orijin alleri gtb i gösten lm es ln - Bir käkül~ meyletti gönü l gcldi bu MIe
de ise transliteration alfabest kull amhr. Edip Ayel
Alfabe sira st gözetilerek yapila n düzenlemeye alfabetik
denir. S özlü k, ansiklopedi, bibHyografya ve benzeri ça- Üz üm çöpleri, a nnu t sapl an, çekirdek çok çig
lismalarde alfabetik sira esa s ahrur, Oaeeden d üs üncrncdik çok çig çag
Behçet Neca tigii
All Cl. Bir sana t eserine muhatab olan herkes. Sanatçmm
hed ef kitle si clan okur, izleyici ve dinleyici modern elesti- Çaglard a çagla ya n bir çavla n bir çaglayarum
ride bu terimle ifade edilmektedir. A1ICI terimiyle karsi- Çah çirpi çadir çrktn bir çavdar uygarhgryim ben
lana n insan1ar çoeuk, delikanu, ye t j~kjn ve sanatp olmak
Semi Kamkoç
ûzere dö rt gruba aynhr. Ahcmm nit eligi . eserin seviyesi-
n i belirleyen etmenlerden biri sa yrhr. Çagdas elestiri, sa- Keçiler kafata sr çmgtrakh keçiler
na tçir un, eserini olus tu ru rken, alicismm seviyesini ve Ka çar kaç arlar da ga dogru
psikolojisini göz önü n de bulundurmasi gerektigini sa-
Sezai Karakoç
vu nu r.
ALi NTI. Bkz. iKTiBAS. A LKI~ . Bazr agizlard a "algis" scklind e söylenrnesi yay gm-
ALiT ERAS YON. Ses yinelemesi. Bir siirin herhangi bir d i- di r, Görülen iyiliklere, tad rla n nirnetlere ve y a~a nan gü-
zesi nde veya düzyazmm bir cümlesinde, ay m ünsû zle- zelliklere karsi minnet d uygu lanm ifa de etmek için s öy-
ri n ya da benzer hecelerin bi r ahenk olusturacak biç im - lenen d ilek sö zle ri. Alkis. bir ini ululamak/y ûcelt mek,
de tekrarla nmasr su retiyle yap rla n bir edebî sanatttr. Es- övmek; bir nevi on a ha yir d u ada bulunm ak nr. Folkloru-
ki ve yeni siir im izd e sikça kullamlan ali terasyon sana- muz içinde önemli bir yer tutan alkrs sözleri. b ir bak un a.
nyla, anlama da yanslya n bir ähenk olusturmak amacr s ükra n duygule rnu n ifa desidi r. Bu kabil s özler konus -
gü dü lü r. Asa gidaki öm eklerde, koyu yazila n aym ûn- maya renk ve can hhk ka ta r. Örnekler: ACI ylÏzii gönn eye-
sü zleri n tekran suretiyle aliterasyon sanatt yapilrmsnr: sin, Agacm kurumasm, Allah ne muradm varsa versin, Al/Ilh
sana karn ka?lt kam gözJii gelinler versin, Beytllllaha y iiz stt-
Karsi yatan kars r kara daglar kara ytpnr... resin, Dallanasm-budakumesm , Hmr yolda~m a/suil, iki ci-
Oede Korkut handa yiizihl ak 01511I1. .

Gü l gü lse aglasa bülbül acep degil ALMANAK. Bir çesit takvim. Yih n gün, hafta ve ay gibi bö-
Zîra kimin e agla demisler kimine gü l lümlerin i; ay ve gü nes m sey rini. iklim hareketlerini, yil-
Nedim dönümlerini gösteren; sanat, ed ebiyat, kûltûr ve dig cr
konularla ilgili bilgilere. istatistiki verilere, bun larla ilgi-
Seherle seyre koy u ld um semä-yi dery êyr H ögüt, fikra, atas özû ve özd eyislere de bu nyesin de ycr
Tevfik Fikret veren kitap seklinde bir çesit yilhk takvim. Ceçmis çag -
lar d a, gök bilimci lcr, hazlrladl kla n almanakla n Yllbil ~l

" I
ALP ANAlOJi

hediyesi olarak hükümdarl ara su narla rrms. Tûrk çed e Edebiyatrrrnzda en yaygm anakroni zm öm egt, farkh za-
y,ll lk (b kz.) yerine d e ba zan bu terim kul lar nlnus trr manl arda yasarrns Timur'la Nasrettin Hoca'run ay m d ö-
nem d e yesanus gibi gösterilerek anl anlan fikra lard e gö-
ALP. Bilhassa esk i Tü rk de sta nlan nda yigi tligi, kahrarnanh-
rü lür, Nasrettin Hoc a'run uçakta yokulu k ed erk en ftkra-
g., cesa reti ve pehl ivanhgryla öne çikan ideal erkek tip i. ya girmesi d e, belli bir amaçla ve bilerek yaprlan ana kro-
Türkler islamiyeti kabul ettikten son ra "alp" tipi , ed ebi-
nizm öm egid ir.
yahmlzm yine d estansr bazr ese rleri nde "alperen" ve
"alpgazi" isimle riy le ka rsmuza çrkar, Bir varhtt, nesneyi hiç bulunmadrgr bir yerde zi kret-
mek , orada varml~ gibi gostermek yanhs hgina da ana-
AMATÖR. Hevesli, me rakh. Gü zel sanat1ann herhangi bir
korizm deni r. Erzurum Pasinler ilçesmd e ya-?ayan ve
alarnnda, iddiasr olma dan, bir kars iltk be klemed en. onu
ku rgulad rgr yalanlarla yöre halkmm sevgtlisi olan Teyo
meslek edinmed en ugrasan. kendince ürû nler ortaya
Pehlivan'm Iöl. 1999) bir 'yalarn'nda bahsi geçe n Sanka-
ko yan kimse. Siiri çok se vdigi için sür çah smalan r apao,
rrns' ta ki d eru z, bir anakori zm öm egi d ir. Anlah cmm ,
ama hiçbir za man sair oldugu nu iddia enn eyen kisi,
çokl uk bu ya n h~hÏI b ilerek yap hgl açiknr.
zevki için resim çizen ve ressamhk iddiasmda buhmma-
r an kimse bi re r a m a törd ür, ANALÎZ. Bkz. TAHLiL.
ANA FiKiR. BiT konuyu a nla tm ay r a maçla ya n bir ya zrd aki ANALOJi. Kiya s, örn ekseme. Akil yü rûtm e me tod lanndan
temel d üsünce, yazann, açrk veya giz li okur a iletm ek is- biri olan ana loji, iki ~ey arasmd ak t ben zerli gi eses ala-
tedigi asû rnesaj. Ana fikre, anl anlan konunun ÖZÜ , on- rak, birisi hak kmda verilm is olan hükmü di geri için d e
dan çrkanlacak so nuç da d enebilir. Peyami Safa, "En bû- geçe rli say maktir, Baska bir tarunu d a söy le yapthr: ka-
yük ask romanlanmn bile okura verm ok istedig! bir ana bul edilmis örne klerd en hareketle benzer olay ve olgular
fikir vardrr" der. Yazilarm konu ve bashklanyla ana fi- aras md aki sebep sonuç iliskilerinden de yar arlanarak
kirleri ara smda siki bir iliskinin olmast gerekir, Ne var zihni sonuçlar elde etme yöntemidir, Modern ed ebiy att a
ki, aym konuyu anlatan kisiler, fatkh fikirlere sahip 01- metin tahlilinde; edebî eserlerin çözümlenmesind e,
duklan için sonu çte' farkh çikan mlara ulasabilirler, Bu açimlanmasmda hatta anlasilmasmda kullarulan bir me.
sebeple konu He anll [ikri birbirinden ayn tutmak gerekir. tod o1arak karsirmza çrkan analoji , elestir inin de basvur-
Ana fikir; yazmm bütününe yayilacagr gibi, yazmm her- dugu yöntemle rd en biridir. Iki edebiyat ese ri arasmda ki
hangi bir yerinde bir cürnleyle de ifad e edi lebilir. Siirde benzerligi dayanak alarak, daha öncc ortaya konul an
ana fikir de gil d e aMa tema (b kz.) olur. eser hak kinds verilen hükm ü, se nraki için d e verme ktir.
An a10ji yoluy1a elde edilen neticeler sag hkh olma yab ilir.
ANAGRAM. Bkz. KALB. ~i h insel bir çlkan m oldugu için ihtimali ve sübjektiftir.
ANAKRONizM. Ya?adl gl d ön em bdli olan bir ~ahsiyeti ve- O te yanda n, sanatçllar, kullandlklan d ilin çag n~lm im-
ya ne zaman meydana geld igi açlkça bilin en ta rihî bir kanlanm, nesneter arasmdaki benzerlik ve and lTl?tan
olaYl, ba?ka bir d önemd e ya~ a m l? ya da geçmi? gibi ya rarlana ra k ge ni?letebilirler. Bu baglamda, söz ve an -
gösterme duru mu . Ana kron izm, ya bilgi eksi kligind en lam sa nat lan mn bir çogu d a a naloji yolu yla kurul m tl ~­
kay na klamr ya da beJli bir maksatl a bilerek yapilabilir. tur denebilir.
'0 I I"
32
ANANIM
ANKET

ANAN iM. Çevrik isim. Özel veya g üzel, meshar bir adm ter - ve ses açismdan yen! bir söyleytse ul asmak kaygts ryla
sinde n oku nmasryla yahu t hecelerin in yer degistirmesty- basvurulan anjanbma n, edebi~a hmlza ilk geç tigi d ö-
Ie or taya çrka n ta kma ad. Yaza rlar a rasmda bu tür takma nemd e, Fikret' in ve Mehmed Akif in manzumelerind e
is imler modad u; öze llikle yabana ülkelerd e. Çevirmece ustahkla kullarulnusnr. A?ag ldaki iki d izeye yay tla n (ita-
yoluyla Melin Eloglu, Ethem Olgu nil ve Ni! Meteoglc. is- lik yazi lan) siir cürnlesi, b ir anjanbma n örn egld ir:
met Özel d e Metis Elöz müsteanm kullanrmsnr.
o süslü haclelerin sine-i mua ttarma
ANA TEMA. Ana d uygu da denir. Bir duyguyu hatta b ir d ü- Kosanlar! Iste bi r insa n ki in liyo r nefesi ;
s üncey t hissettirmek, dile getirmek üzere ortaya konen
Tevfik Fikret
metinlerde hassaten sii rde ana fik rin ye rini tu tan / alan
öz, Belli bir d u ygu etrafmd a okuru ycgunlasurmak, söy-
lenenleri onlann yüreklerinde, iç d ü nyalannd a be lirgi n ANKA. Zü mrüd üanka, zû rnrût, simurg.. sire ng. Bir çok ede-
kilmak ana d uygunu n basanyla sunulmasr sayesinde biyat eseri nd e, özeItikle diva n siiri örneklerind e maz-
olu r. Siirdeki d üs ünce d ahi bi r d uygu yumusakhgr ha - mun ola ra k ka rsumza çikan anka, Kaf Dagr'nda ya~adlgt
linde met inde ye r almehdr r. va rsa yrlan ad r var kend i yo k efsê ne vî bir kustu r, Çok
uzun boynu, tengerenk ve upuzun tü yleri, insa rt yüzü ne
ANATOMi. Bkz. TE$RiH.
benzeyen yüzü ve her kus ten bir iz tasryan özellikleriy le
ANEKDOT. Hikay e, roman, desten vb. gibi anlatma esasma aruhr; Yere konmadan havada, ço k yüksekle rde uçara k
bagh ese rle rde an lanl a n büyük / esas ola ym basf basma yasadrgma ina mhr. Boynu çok u zun old ugundan anka,
bir bü tü nlü k arz ed en krsunl a rma ve rilen isim. oruz kus bü yüklü g ünd e, otu zrenkl i ve otuz kusun isa ret-
Aynca, geç rnis d önem insanlannm hayatlarmd an ya nsl- lerini ta?ld lgl içi n simurg, streng; bulu nd ugu ye rd eki ku s-
yan, ha n rala rdan süzü lü p gele n kü çük ib retli olay lan, il- lan avladigr için ankil-y' mllgrib adla n ve rilm ist ir; Bir s öy-
ginç durumlan anl atan kisa sözlere, bir çesit nükt e ve la- len ceye g öre, ~ayvanlan hatta çocuklan ka prp yernege
titelere d e anekd ot d enmektedir. b~~laymca soyu yild mmla yo k edilmis tir. Bir rivayete
gore d e, anka, eenne t kusuna ben zer yesfl bir kusmus.
Cesmi s d önem lerde, anekdot tabiri "g izli kalrrus, hiç ya- Türk ma sallannda ka rs ilasn grrruz an ka kusu , iyiliksever
ym lan ma rrus": "çok eski bir yazann eserlerin d en ya p l ~ bir ku stu r. Masa I kahramanl anm karsrlas nklan tehlike-
Jan ilk bask i' anlamlannda da kullamlrmsttr, Ierden kurtarmak için on lan strtma alarak uzak diyarla-
ANI. Bkz. HATIRA. ra, Kaf Dagr'na götürür ve tehlikeden emin kilar. Anka,
bazr kaynaklarda, haik arasinda de vlet ku su olarak bili-
ANJAN 8MAN. Ulanti. Siir cümlelerinin bir mlsra veya be-
nen "hü mä" v~ "kaknu s" ile kan~tIOJ ml~hr. (Daha geni ?
yitte tamamlanmay tp diger mlsr a ve beyitlere hatt a
biJgi için bkz. Iskender r ala: Divan $îiri SözIiigii, ay. m.)
bendiere u zamasldlr. Franstz ?iirinde n edebiyattmlza
gcçe n anja nb ma n, Serve t-i Fünûn :;;airlerince sevildi ve ANK ET. Soru?turm a. Klsaca "geni~ kitleleri ilgilendiren ko-
ku llan lld l; böylece yaygm hk kaza nd l. Öyküye yas lanan nu larda halkm Hkrini alma k" :;;eklinde tantmlanabilir.
manzumelerde ter cih edi len anja nbman, nazml nes re Bir konudaki benzer sorulan, 0 ko nuy la ilgili far kh in -
y a k l a~ tJ ra n bir üslûp özelligi kabul edili r. Yeni bi r ritme sa nlara sorarak bilgi to plama; bu say ede bir meseIeye
'I 1
33
1
I1 ANLAM
ANLATlM

I ,I açikhk ge tirme Iaali ye tl. Anket, d ergi, gazete ve simdi-


lerd e televi zyonun sikça basvurdugu bilgi, g örüs topla-
nusu ü ç unsurun gerek li sa rtlan tasiyo r olmast halinde
"anlama" gerçeklesir,
ma yöntemlerinden biridir. Edebiya t d ergil eri de, bir ko-
nuyu eni ne boy u na tarnsmak veya bh edebî meseleyi ANLAMOA~;' Mûterêdir, esa nlamh, sinor-im . Neredeyse ay-
gündeme getirmek, ona di kka tleri çekmek arn~clyla, an- manlama gelen, ar alannda çok kûçük an lam fark hhkla-
I
ket yöntemine basv u rurlar. Aym ko nuda ferk h görüsleri n (nûans) bul un an ke lime lerden he r biri . (Çogunluk ta-
I~ ih tiva etmesi ve bir konuyu çesi tli yönleriyle tarnsmaya rafmdan ay m anlama gelen dense de , esanlam h kelime-
Ier arasm da u fak tefek farkhlar vardrr.) Artlamd as ke li-
açmasr bakrmmda n anketler, itiba r ed ilen, ilgi gö ren bil -
gi kaynaklan arasmd adir. meierin bi r cûm le içinde, ay m anlama geleeek seki ld e,
I
gelisigûzel kullarulmasr hos karsrlsnmaz.
ANLAM. Ma n a. Bir kelime ni n, sözün, sembolün, isaretin ,
metnin içerdigi d üsü nce ve/veya duygu . Modern d ilbi- ANLATI. Tahkiye, hikay e etme, öykü1eme. Narrative terimi-
limi n bakisryla söy lersek; anlam, gösteren He gösterilen ne karsrhk bulunan bu terim, zih inde kurgulanan b ir
arasmdeki iliskid ir, Ede biyat eserlerin d e ku llam la n ke- d urumun, olaym öyküleme yoluy la anlatrlmasr d ernek- ~
lim eler, simgeler vb . u nsu rlar, birden çok anlama gele- tiroHikaye, roman, tiyatro, d esta n türlerini n anlat ma bi- ~
bili r. Kelimenin çok anlamh olu su , metnin zenginlig tni çimi, bu türI erin hepsinin gene l adr olara k d a ke rsurnza
arhn r. çikmaktadir. Klasik b içimlere u yrna yan bazi roma nlara
d a 'anlan' isminin verild igi olmu stur.
Sözcükleri n ifade ettigi an lam, ge nellikle aslî (temet ger-
çek) ve mecazi diye ikiye aynhr. Kelimen in sözlükteki ilk ANLATIM. ifa d e. Duygu ve dü sû ncelerin, bir durumu n, ola-
anlarru aslî yani as rl/ öz anlamdrr: d iger anlamlar .~s e m:- ym, bili nen, ögrenilen bir seyin SÖ Z ya d a yaz ryla disa
cazîdir. Kelimeler, zamanla, genel bir anlamdan oze l brr vurulmasi, beyan ed ilrnes i; merarrnn baskal anna d u yu -
anlama kevusmak sûretiyle anlam da ralmasma ya da bu rulu p anlatilmasi. Edebiyahn yegäne vesitasr olan anla-
duru m un tam tersi olarak anlam genislemesine ugrayabi- tun, genelIi kle "yazryla ifade" anlarrunda ku llarulrr, Ya-
zih anlatirrun nazim ysiir ve nesir olrna k ü zere iki sekli
lirle r. Tûrkçe'deki kelimeler, yaplm ek1eri vasitasryla yeni
vardir. Edebî bir krymeti olan anlattmlarda, m u hata ba
anla m lar kazamr. Kelimelerin bir k rsrrurun anla rru soyut
aktanlrnak iste nen d uygu ve düsünceler önce zihi nde
(m ûcerret), bazrlanrunki de somu t (müsahhas) olab ilir,
tasarlarur, bir dûzene ko nur soma d a sanatkê rane bir ~e­
ANLAMA. Bir ifadeye, sembol ya da kavrama, kullarul dïgr kilde ifadeye dökülü r. Söz lü anlatimda, daha dogru bir
baglama uygun bir anlam verrne; söze yü kl e n m i~ ~l~n tab irle irtic álen söyleyiste aulatilmak istenenler bi rden-
ma na Yl kavrayabilme. Anlamamn ge rçeklesmesi rçm , bire, içten geldigi gibi söylenir; bir düzenlilik arzetrneye-
hem ifadede hem de okurda, bazr sa rtlann olusmus 01- bilir. Anlanrrun güçlü ve güzel olabil~esi için, kelime le-
mast gerekir. Ifadenin, sembolün, kevranun, im geni n rin yer li yerinde ku llandmasl gerekir, An latunm biricik
isaret/fmê ettigi ve/ ya çagn~hrdtgl anlarru kav ramak malzemesi olan kelime ler b üt ün an lamlan ve esprileriy-
için, belli bir bir ikime ihtiyaç vardrr. Meram anlasrlrru- Ie bilinirse anlatmun gücü ve güzellig t artar.
yorsa söyleyende /yazanda, söy lenende /y az~lan~a ya Anlanm s öz ve anlam sanatlanyla daha etk ili haIe geti -
da okuyanda bir anza, bi r eksiklik var de mektu . Söz ko-
rilebilir. Ne var ki, edebiyat metinlennde, sekil ve üs lûp
"I /35
ANSIKLOPEDI
ANLAnMCILIK

güzelliginin gere gi nd en faz1a öne çrkanlmasi: edebi sa - me, ka vram y e ko n u bashklanru u zun uzadiya a çikla-
natlan kul lanmaktan, an latmu söz ve mana sanatlanyla ma , öm èklerle izah etme metodunu benimserler.
sü slemekten fazlasiy la zevk a1ma tutumu ifade perver- Ü1kemiz k ültur üne , bugünkü anlarruyla ve içerigiyle 19.
lik vey a ifade pervazhk olarak nitelenir. Böyle bir tevrr, asrm ikinci yansmd a n ifibaren girmeye baslayan ansik-
ed ebiy at çevrelerinde bazi durumlarda, kim ileri tarafm- lopediler, de gisik konulardakt bilgilere kisa zamand a
da n olu mlu karsrlanmaz. ulasmayi saglayan, tercih ed ile n, kitlelerin ihtiya cma ce-
ANLATIMCILIK. Ekspresyonizm, ifadecilik, drsavurumcu- vap verebilen genis hacimli, kusancr eserlerdir. ûkuyu -
luk. 20. y üzyihn basmda izlenimcilige (empresyonizm) cuyu arama zahmetind en kurtanrlar. Sistematik (bili m
tepki olarak ortaya çrkan bir sanat anlayrsr. Hareketin çesitlerine g öre ), alfabetik (rnaddeleri abece srrasryla )
edebî cephesine bakngirmzda: iç dünyarruzda olusan, ve ya rne slekî (sadece bir bilirne veya san ata aynlrms)
dog art duygulan anlatmaya önem veren bir edebi akrm olarak ha zrrlarurlar. Bugün, daha çok "g enel" alfabetik
h üviyeti görürüz. Ekspresyonizm, romantizmin degisik olanlar tercih edilmektedir.
bir versiy onu sayrlabilir. Romantizme yakm duran anla- ilim dallarmm çogelmasi, ihtisaslasmarun önem ka zan-
nmcilar, sanann özü nü, kendilermee duygulann anlan- masryla ansiklopedilerin uzman bir ekip tarafmdan ha-
rru d emek olan ' yara tm a' eyleminde bulurlar. Ferdi öne zirlanmasi zoru nlulugu dogmustur. (Örnegi n, 1988 Yl-
çikaran, özg ür ruhun sesine kulak veren bu akrmm en lmda yaYlmma ba slanen ve henüz 21. cildi yayimlanen
önem li te msilcileri Franz Kafka (1883-1924) ve Thomas Türkiye Diyanet Vakft is/am Ansiklopedisi' yüzlerce ilim
Stearn Elio t'dur (1888-1965). adarru, ala rnnda uzman akademisyenin katkisiyla, daha
ANONiM. Yazam ve s öyleyeni unutulmus, halka mal olmus dogrusu her madde, 0 konunun uzmam tarafmdan ya -
edebî degen olan söz ve ya zilann genel adr . HaIk edebi- zilmak suretiyle ha zirlanmaktadrr.)
yanrruz , zengin anonim ürünlere sahiptir. Dahasi, kimi Özelli kle çagirruzde, her geçen gün bilgi u rct imi nin ar t-
arasnrmacilara g öre, haIk edebtyan anonim bir edebi- mast , bilginin ve anabilim dallarmin ço ga lrnasr, yaym
yattIr. Söyleyeni belli olan eserleri, bu edebiyatm dism- saYlsmm basdö ndü rü cü bir hrzla arhs g östermesi gibi
da tutmak gerekir. Bilmeceler; ninniler, maniler, atas öz- nedenlerle, ansiklopedilerin ihtiva ettigi bazr bilgilerin
leri, efsaneler ve bazr türküler anonim ürünlerdir. bir süre sonr a eskidigi, ge çerliligini ke ybettigi görülür. .
ANSiKLOPEOi. Her konuda ya da belli bir alandaki bilgile- Ansiklopediler, kapsadiklan konular (ed ebiyat, san at,
ri, belli bir yöntemle su nan genis kapsamh eserlere veri- spor vb.) . düzenlenis biçimi (sis tematik, alfabetik) ve hi-
len isim . Daha genis bir tammla "Ansiklop ed iler hazrr- tap ettikleri okur kitlesi (çocuk, gençlik, kadm, genel)
landtklan devirlerdeki ilim, kültür, sana t ve teknik gibi bakmundan gru p lara aynlabilir. Aynca, telif tercüm e.
çesitli d allann tamarm veya bir bölürnüyle ilgili salus, yan telif-yan tercüme, ad apte ans iklop ed iler scklin de
eser, cografî b ölge ve müesseselerin tamtIml veya keli- bir aynm yapmak da mümkün d ür .
me , kavrarn, ola y ve konulann izah l gib i her türden bil-
giye belli bir sistem içind e yer verirler." (Ayhan Aykut, $emsed d in Sarni' nin n850~ 1904) tek ba ~m a hazlrla dl gl 6
DiA. ay. m .) Ans iklope diler, madde olarak seçtigi keli- ciltlik Kámus'u/ Álá m 0 889-1899), bi r tarih, cog rafya ve

"I

ANTiROMAN ANTOLOJI

biyografi s özlûgû ola rak Tü rkçe' de tam amlana n ijk an- ZI eserlerinde de anti-roman ozelliklerini görebiliriz.
siklopedidir. Cu m hu riyet d öneminin ilk ans iklop ed isi, Türk edebiyatmda, son yrllard a kaleme almen ba zi öykü
1932-1936 yrllan arasmda telifi ve ya Ylml ger çeklestiri- ve roman denemelerinde antiromarun kim i özellik lerini
Ien 10 ciltlik Hayat An siklopedisi'dir. Ülkemizde son elli görmek mümkündür.
Y1Ida, gerek d evlet gerekse sivil kuruluslar tarafmdan
ANTOLOJi. Müntehabát, güldeste, gûlsen, seçki. Aym me s-
cidd î telif ans iklopediler yaymlanrrusnr. Bunlarm ilk ak -
lege mensup sanatkärlann (sair, yazar, ressam, bestek ár
la gelenleri sunlardïr: Tiirk Ansiklopedisi (5. cilde kadar
vd.) eserlerinden veya toplumun krymet verdigi anonim
inönü adi yla), 33 dIt; islam Ansiklopedisi (bir krsrm tercû-
ûrûnlerdenseçilmis öm eklerin bir araya gelmesiyle olu-
me), 13 cilf Sanat Ansiklopedisi (Ceial Esat Arseven) 5 dIt;
sen kita p; ya da aym konuda /temada yazilrrus eserler-
jstanbul Ansiklopedisi (Reset Ekrem Koçu tarafmdan ha -
den yapilan seçki .
zir lanan ansiklopedi, yazan m n ölümü üzerine yanm
kalrrnstir), 5 eilt; Türk Dili ve Edebiyat.r An sik/opedisi (Der- Eski edebiyahrmzdaki nazîre mecmualan ve suarê tezki-
gah Yaymlan), B cilt: Türk Edebivan An siklopedisi (Atilla releri, antolojilerin bizdeki ilk /el örnekleri sayilabilir,
Özkmmh),4 cilt. Antoloji sö zcügü, edebiyatnruzdaki bu türden eserlerc
1930'lu yillarm basmdan itibaren ad olmaya bas larrusnr.
ANTIROMAN. Alternatif roman. Bah ed eb iyatlarmd a g örü -
Batih anlamda bu türde ilk eser, Ziya Pasa'nm Har áb êt'r
Ien yeni bi r roman "y aratma" hareketidir. Adi roman ol-
(1874) kabul ed ilirse , 0 tarihten 1931'e kadar geçen yak-
sa da bilinert anlamda geleneksel rom an formu ndan
Iasrk 60 yilhk süre içinde tabir, yaygm olarak müntehabdt
uzak d u rm aya çahsan bir an lah türüd ûr. Antiromamn
(seçi lmisler, seçmeler), nilmune (örnek), giiisen (gül bah-
ternel özelliklerinden bazrlan sunlardrr: "Açrkça bir olay
çesi), giilzár (güllük), gûldeste, deste sözcükleriyle karsr-
örgiisünün bulunmayrsr, olaylardaki d agtrn khk ve kar-
lanrrus: bir baska deyisle, bugün an toloji dedlglrruz 0
m as rkhk, kahramanlardaki gelismelerin asgari düzeye
günkü eserlere, bu kelimelerden biriyle baslayan tarnla-
inip siradanlesmasi, nesnelerin yüzeysel aynnnlanna
male r, ya da sadece kelimenin kendisi ad olmustur, Bu
itibar edi lip onlann incelenmesi, eserin bir çok yerinde
kelimelerden bir krsrrun m, zaman zam an, aym maksatla
tekrarlara basvurulmasr, kelimelerle.Jmla ve noktalama
bugün de ku llaruldrgr görülmektedir.
isaretleri yle , sözdizimiyle haddinden fazla oynanmasl,
baslangrç ve bitirislerin bilinenden çok fark hhk arzetme- A ntoloji, telif bir eser olmayrp derlemek , topariamak su-
si, zaman düzeninin allak-bullak edilmesi vb ." Anti-re- retiyl e haztrlanan bir kitaphr. 'Seçmek', 'bir aray a getir-
mamn daha asm örneklerind e ise su gibi özellikle re rast- mek' ve 'tertip etmek' scklinde ü ç asamadan ge çerek
lamak da mümkündür: "Kitapta yirnhp atilabilecek ya okura ulasir, Antoloji hazrrlama s ürecinde en önemli
da yeniden tanzim edilebilecek sayfalann bulunmasr, asama, birinci asamadrr. Ant oloji he zir layrcisi, 'seçme"
ba zr sayfalann renkli olmasi, bazr sayfalann bos brrakrl- asamasmda, mümkün oldugunca tarafsrz kalmah. bu-
mast, ba zr sayfalarda resimlerin yah u t kabartmalann yer nun yarnsrra sanatm estetik ve etik ölçü tlerini göz ardt
almasr.;" (Yasar Kaplan: "femel Edebiyat Bilgtleri ") etmeden, hosg örû smmru genis tutmahdir,
Antiromamn en bilinen örnegi James- Joyce'un (1882- Antolojiler, okuru genie bir arama zahmetind en kurtar-
1941) me~hur an lahs l Ulyssess'idir. Virgin ia Woolf'un ba- digl için sevilen, aranan kitaplardlr. Bu rurden kitap lann

"I 1'9 40 I
,tlNTROPOLOJI ARANESIl

yaym lan d rkt an sonraki d önemlerde de aranmasi. itibar rrund a kullar uldrgr gö zlenmektedtr. Hu anlanuyla , keli.
ed ilmesi için, eme k mahs ûlü ve ehliyetli kisil er tn elin- me, iler iki YllIard a bir edebiyat te rim i olarek da ha genis
d en çrkrrus ol m ast gerekir, Aksi takdirde, N ecip Faz ll' l1~ bir ku llamm alam bul a caknr ka na at ind eyiz.
k üç üm ser bir ed a He bahsetti gi su duruma d üsebilir :
"An toloji... ha va srzh ktan bayilrrus sinekler gib i, eski ye - ARA NESiL. Tanzima r'm ikinci nesli (H ámid -Ekrem -Sezat )
ni, gen ç ih tiya r, bütün edebiyat seh itleri ni bi r and a can- ile Edebi yat -r Cedîde nesli arasmdaki yir mi yilhk (1876-
landrran . bo gaz boga za getiren ve her b irin i 'ben van m, 1896) dönem de ese r veren cd eb iyat ku sagm a veri len ad
ben vanm' diye bagrrtan sih irli oksijen damlast. en dog- Bu d ön em sair ve ya zari an nm escrlerinde, Tanzimat d ö-
ru tabirle, krymet dereceleri yerine, sükûtun ve hiçin ört - nemi edebiyat çilanyla birlikte ve en çok Recaiz êde Mah-
tügü krymetsizlik derecelerini kaydeden garip kimya mud Ekrem ve Muallim Naci tesiri görü lür. 'Ara Ne-
k äad i..." (" Manzara 6" ) sil' d en özgün, birinci snuf bir sa natkä r çïkma rrustrr. An-
ANTROPOLOJi. insanhk bilimi. Insanm olusumunu, tarihi cak , Fransrzca bildiklerind en ve Fra nsi z ede biya tmd an
ma cer êsnu, da vraruslanru, inançlanru, buluslan ru ve sa· habe rd ár olduklanndan bir çok yabancr eseri Tü rkçe' yc
hip oldug u diger özeIliklerini çesitli açrlardan .~ncel eyen çevirmekle yeni türlerin Türk ed eb iyatm a girmes ine, ya-
bilim dah. Folklorle yakm ilgisi olan antropoloji. ana ko- yrlma sma hizmet etmislerd ir. Bu nesil, edebiya n sa lt
nu su insan olan edebiyata da kaynakbk ede r, yol gösterir. edebiyat yani est enk bir olgu olara k kabul ettikle ri için.
onun ge lism esine ve gûzellesm esî ne d e ka tkida bulu n-
APRioRi. A priori. Baz r edebiyat eserlerinde de rastlana~ muslard ir, Edebiyatm ve öze lli kle siirin m eselelen (ve-
bir çesit akil yûrütme, sonuç çikarma metodu . Herhangt zin, ka fiye, tûr vb.) Ara N es!e me nsup edebiya tçrlar ta-
bir meselenin gerçeklikle ilgisini incelemeden, zihnin bir rafmdan gündeme getirilmis ve söz konusu kon ularda
sonu ca varmasidrr. BaZI prensiplerden yola çrkrlarak 50- yen i g örüsler ort aya konmustur,
nuca van ld rgr için, ispatlanmarrus, deneyler sonucu e~de
edi lmemis bi r d üsünceye ulasrhr. "Deneyden pren sibe Bu neslin, dergi cilige olan kat krla n ru d a a rtmak gerekir.
u lasma" anlarruna gelen aposteriori felsefî teriminin Çûn k ü, bu dö n emde bu ne slin m ensuplan sa yesin d c
karsmdir, edebî ve diger alanlarda bir çok dergi çikrrusnr, Aynca,
bu dö nemd e edebî tenkit önceki dönernlere gö re bir ge-
ARABESK. "islam ve Türk tezyinatmdaki glrift süsleme tar-
lisme ka yd e tm ls ve ciddiye ah m r olmustur, Cid dî kal em
ZI" anlarrunda bir sanat tarihi terimidir. 19. asirda ya~ml~
tartismalan (özellikle eski-yeni münaka salan) bu d ö-
olan bir çok ünl ü Fransrz edebiyatçisr (Beud elaire, Balzee.
nernd e vu ku buldugu için, elestlrel anlamd a iJk eserleri n
Flaubert, Hugo vd.) ve Almen sairi Goethe, "Dogu tarzr
telif d e bu d öneme tekabül eder. Besir Fuad'm bu bag-
resim, mûzik, heykel ve bu tarZIn et1cisinde ortaya ç ooru~
larnda öne mli hizmetleri olmu~tur. Ara N esil, söz kon u-
bü tün sanat eserleri" için, bu terimi kullanml!llardrr.
su ed ebî faaliyetleriyle bir baklma Ed ebiyat-l Cedîde'yi
Bugiin, özellikl e YIgmlan n itibar ve iltifat ettigi "arabesk hazlrlarnl~ttr de ne bilir. Ara N esil içind e yer ala n belli
mü zik"ten sonra, arab esk teriminin, "suadan", "or tama- ba~h ~a hsiyetler: Abd ü lhalim Memd u h 0 866-1905), AH
h" , "haIk için üretilen kitaplar"t n itelemek üzere , hakiki Kemal (1867-1922), Andelib (Me hme d Esad) (1873-1902),
sanat degerinden yoksu n, edebî klymeti olmayan eserler anla- Be~ir Fua d 0 852-1887), Fatma Aliye 0 862-1936), ismail

"I I
ARAsOZ ÁRiF

Safa 0 867-1901> Isonradan Servet-i Fün ûn edebiyah ei argosu , esnaf argosu, genelev argosu , hapishane argosu, hl'.
için de ye r al m rsn r ], Mehmed Celäl 0867-1912), Mene- SIZ argosu , kumarlhane argosu, ögrenci argosu , spor argosu ...
menlizàde Mehmed Tahir 0 862-1902), Na bizáde Nêztm gibi . Türk argosu nu n gü nûmüzde, ü çbini askm sozcu k
0862-1893). dag arcigma sahip oldu gu belirtilmekted lr,
ARA SÖZ. lstttr äd . An latIima k istenen dûsüncenin, duygu- Argo ve "uyd u rma dil " için Cem il Mer iç sunla n söyler:
nun daha iyi anlasilmas r için cümle arasma kon an açtk- "Argo, kanundan ka çanlan n dili . Uydurma dil, tarl hten
layrcr iba re, s öz grubu . Bir yazi içind e ara s özlere sikça kaçanl ann ... Argo, korkunun ördügü d u va r; uydurm a
basvutmak konu nu n bü tü nlügünû bozabilir, Bu sebep- dil suursuz lugun. Biri günahlan gizley en peçe, öteki ir·
Ie, ara söz ierin as rl ifadelerin uygun yerlerine ve bütûn- faru bogen kement. Argo, yar ah bir vicd am n sesi; u yd ur -
!ügü zed eleme yec ek, dagrtm aya cak bir biçimd e ko nma - ma di l, hafrzesuu kay beden bir nes lin . Argo, her ül ke-
SI gerekir, Eskid en ist itrád d enilen ve yaz i içindeki ye ri ni n; uy d u rma dil , ülkes izlerin." (Bu Ülk~, s. 84)
bir se kilde belirtilen ara s özler; son za ma nlarda parantez
IGmi ~a i r ve ya zarlar, baar argo kelim e ve deyimfere
içinde yazilma ktadrr. Kirni zama n d a, ara sözlerin iki
eserlerinde yee vermek suretiyle, s özlü olan argo yu yazl
çizgi - - arasma ko nd ug u olur. dili ne d e tasirlar. (Bu baglamd a, Mehmet Äkif Ersoy'un
ARGO. Bir top lu mun sosyal altgruplan tarafmd an kullam- ge rçegi ya ns rtmak u gruna manzumelerind e argo ya SIk·
lan ve çogunlukla ya:l.1diline tas may an " özel bir dilr d e- ça basvu rduguno: Hüseyin Rahm i ve Neyzen Tevfik'In
ki kelime ve deyimlerin genel adr . {Walte r Porzig Dil De- argoyu kull anmaktan özel bir zevk ald iguu: son d öne m
nm Mu ciu adh kitabmda argoyu "ö zel d il"den çok sairler ind en Ece Ayha n ve Can Yücel'In ~iirlerini argo--
"asm nus ve can sikter esrl ifad evd en bir ka çrs ole rek ta- nun b ir kaynak olara k besl ed igtm belirte lim.)
rnm lar.) Genel d ilin b ir altkü mesi say tlan ergo, insanla r ÀRiF. in sa n-I kä m il/olgun insa n. Ma ddî, kitabi bilgilerden
aras md a d ah a çok "gizli d üs ûncelerin an lan lmasma ya· ziyad e, manevl bilgisiyle gerçegi ve Yar ancr'yr bilen : es-
ra yan " bir d ild ir. Argo, az çok ay rp lanan ya da hor g örü - yan m hakikatine sezgi ve tecrübesiyle ulasa n kim se.
Ien belirli da vrar us b içirnlerini veya eylem leri ifad e et- Ärif gö nü l gözü eçik, irfan sa hib i, zeki insandir, Içind e
mek üzere gellstirilmis nisbeten yapma bi r d ild ir. Genel yasa d rgurnz ûlem i, manevt sez gilert yle m üs áhede eder.
dildeki kelimeler altûst edilerek, bozular ak , anlamlan Àrifin bilgisin e ma rifet denir. ilim sa hibi älimle, marifet
ters çevrilerek yaprhr. Kabadayt agzm da ye r alan kelime sa hib i ari f arasmd aki fark ~öyle belirtilir: "Álim zihn î fa·
ve d eyiml er d e argo olarak kabul edilmi ~ tir. Asdslz, ya· aliye tle mu tlak sû rette bile n, arif ise ahlaki ve manevi
lan söz ka~ l hgmda argod a ~u ke Hmeler ku lla mltr: At· an nma s ayesinde sezgi gücü ve d eTÛni tecrübe ile ögre-
masyon , dolma, dubara, lw/ti, masal, palavra, polim ... Argo nen anlay and lr:' Divan ~iirind e, arifin "zä hid" in ka ~l ·
genel dil içind e b ir çe~n id i r. Ne var ki, bi r ç~ n i olmakla smda ol u~u dikkati çeke r. Ärifler "ä rif-i billah", "ku tb",
beraber arg onun dm ifsa d ettigi, ge nel dili olums uz yön· "ve li" , "ehl·i yaki n", "eh l·i häl", "eh l-i tahkik" gibi isim ·
de etkiledigi söyleneb ilir. lerle de a ntl ml~lanhr. Fuzû1i, bi r beytinde ~yle d er:
Bugü n, to p lu msal taba kalan n her kesim inin kendine öz - .Hikmet-i d ünya ve mäfihä bilen ärif degiI
gij birer argosu va rdl r: Asker argosu, denjzci argosu , dilen· Ärif old u r bilmeye dünya ve mäfihä ned ir.

"I 1""1
,l RKArK ARUZ

AAKAÎK. Ceçmis d önemleri, eski çaglan n ürünlerini, üslû- ~ivler, sahip old uk lan belgeleri, belli bir düzen da hilin-
bunu çag nsn ran, hanrlatan s öz, yaz i veya eser, Bazr çag · d e ilgi lilerin isnfadesine su narlar.
das edebiya t eserlerinde mazîn in / tari hin mi ras r rnesá-
ARTÎST. Zaman zaman sa natçi /sane tk är ye rine kullamla n
besind e c lan geçmis yûzytllann kelimeleri, biçimleri,
bir terim. (Bkz . SANATKÁR.) Sahne sanatlan nd a Itiyat-
malzemesi kulla mlabilir; eskiye baghhk ifad e eden bu
ro , sinema ) oyu ncu lu gu meslek edinmis kisil er d e bu tv
ravrm ad r da a rka iz rndir. Bu gibi eserler, eger, çaga has
rimle amhr.
bir yonilik ve g üzelllk tas imazlarsa faz~a bir krymet ifa-
de et mezler. Gü zel sanatlann herhangi bir ala rund a, sanat kaygrsr yl..
ortaya konan eserler için de ba zan artist ik sifan kullaruhr
L. Sami AkaIm, arkaik terimine su anlamlan verir:
ARuz. M isral arm heet: ~ Yl::;lIl1 ul:g,iI UI:, hecelerin ~eklill i
1. Eski ve ilk çaglar ve bu çag lann ürü nle ri.
(uzunluk-krsahk, aç rkhk -kapahhk) esas alan na zrm ölçu
2. Yaptld lgl çagdan daha ön ceki zamanlann isine henze-- sü nün ad) . Bu ölçü sisteminden bahseden Urne de aru:
yen ürünler. denmisti r, Arapla ra özgü bi r ölçü sisterni olan aru z, on-
lardan Ira nhler'e, eradan da bizim edebiyatmuza ge ç-
3. Eski kl êsik çag üslûb u nd an önceki üsl ûba benzetile-
mtstir, Bu geçis esnasmda bünyesine da hil old ug u rnil-
rek yaprlan eserle r,
letleri n dill eri nin ya ptsma ve es tetik zevkine begh 01<1 -
4. Klásikte n öncekl ese rler toplu lugu . ra k ba zr degi~ikli klere ugrarrnsnr.
5. Eskiyi and rran söz ya da yaz l. (Edebiyat Terimleri Söz- Aruz birimlerinin <teme t te filel erin : feû lü n; fäilü n: fáila -
liigfi , ay. m .) tü n; mefä îlü n, mü stef ilün, mef ûlátû, müfä'a letün, m u
ARMONi. Uy um, bir çesit êh enk. Daha ço k müzikt e kulla m-
tefäilü n) bi r d ü zen dahilinde ve degisik se killerd e ya n
lan bi r terim olan arm oni, ed eb iyat eseri nd e bilhassa ~ i · yan a ge lmcsiy le aru z ka hpla n olus mustu r: Fdi/tîtün fai/û
irde aym tem ay a ait motiflerin , s özleri n, s özcükleri n bir t ûn [aiUin , mefáiliin mefailiin [eûliin, me[ûlü mefdiUi feû/lil
uy u m arzetmesi, ritmik bir aki s sergilemes i anlam mda vd. gibi.
kullam hr. Edebiyanrruzdaki yaygm /bilinen ad i êhenk- Sayrsi 19'u bul an aruz b ahirleri (esas kahp, ana makam :
tir. (Bkz. ÁH EN K.) Nesir turündeki edebiyat eser ler ind e su adlarla bilinir: Bahr-I ta vîl, beh r-i medîd , bahr-i bas it
bir konunun muhtelif kisimlanrun, an ekdotl ann, di ger bahr-i v áfir; bahr-i k ámil, bahr-i hez ec, bahr-i recez
unsurla n nm bir b ütûnlük içinde g özükmesin e, bir tut ar- bahr-i remel , bahr-i se n.... , bah r-i m ü nse rih, bahr-i h a fif
hhk arzetmesine d e armoni dendigi olu r. bahr-i müz ärt' , bahr-i m u kteda b, bahr-i müctes, bah r-
mût ekárib, ba hr-i mûted ärik, bahr-i cedid, bahr-i ka rîb
AR~iv. Belgelik. Geçmi~ d önemlerin önemli olaylan na ta·
ntkhk ede cek klymette olan belgeIerin (bera t, ferman, ba hr-i mü~äki l.
rnektup, res im, h ari ta, plan , film, p lak, ses band i vb .) ko- Aroz ve zninin Tür k ~iirinde uygulamasmda, kelime1el
run up sakl and lgl ye r. Ar~ ivde saklanan belge:er, bir mil- bazl kahplara he r zaman u yma yabi lir. Çünkü, aru z
letin tarihi , örfü, d in i, dili , kü ltü rü , ahlakl açJsmdan klY· Arapçanm özellikleri göz önü nde bu lundurularak olu ~
metli bilgileri haiz olabilir /olma hdlr. Resmi ve öz el ar - turulmu~ bir sistemd ir. Özellikl e Türkçe u zun kelimel er
'I
b
ASALET
ASONANS
..
Ie, ba zr Arapç a, Fars ça söz cü klerle kurul rnus rrusrala n n Yine ay m m ûelli f Ziya Pasa'ru n Fu zûli için söyledig f
ölçü ye u ydurulm asr için yaptlan bazr zoru nlu , kimi za-
man h~ta say rlan vasl (ulama), im äle, zihdf ve kasr gibi Yaruk nr 0 êsikm kitabt
uygu.lam alar vardrr, (Aruz korusunda genis bilgi için N az m mda kokar ciger kebabr
bkz.lpekl en , 5.117-337.) beyti He Fuzûli'n in sevgilisine hitaben: \$
Bin YIh askm bir süre içinde Türk stirinin va zgeçilm ez Pêre páre dil -i mecrûh u perisaru rndan
biçimsel egelerin d en b iri olan aru z, nazm a ahenk sagla- Ser-i kû yunda gezen her ite bir pare fed a
mak bakrmm dan öne m arzeden bir unsurdu r. Millî siir
ölçü mü z ad d ed ilen hece veznine na zaran daha ahenkli beytint asálete aykm bulur.
ve dalgah olan aruz vezni, di van siirinin vazgeçil mez, Mustafa Nihat ÖZön, ed eb-i kelam terim ine karsthk do-
hatta zo ru nlu biçim sel unsurla nndan biri olmus tu r, Mo- lamlam a tabirini kullamr ve su sekild e tammlar : "Belli
dem Turk siirinde dahi kull arurn alaru bulmus. adeta bir fikri dogrudan dogtuya degil d e ba ska bir s özle an -
kend isine yeni alen lar açnu sn r. Hatta aruzu hat asrz bir latmaya denir. Oldü yerine ölü elbisesini giyd Î;terledi yen- ~
biçimd e stird e uygulaya n sairler bu d önemde yesanus - ne stkmn gülsuyun a bath demek gibi ." (ETS, s. 67) ,
hr. Yeni siirimiz içinde Tevfik Fikret, Mehme t Ákif ve Özön'ün verdigi öm ekler edeb-i kelam tarurruna denk
Yahya Kemal, aruzu bas anyla kullanan üç sairimiz dir, düsmesine ragmen terime bu ldugu yeni kar~lhgl ve ta-
Hecele rin ses degerin e yaslana n aru z, h älê kull amlan bir r urru d ogru addetm ek güçtür.
nazrm ölçüs ü d ü r.
ASKI. Eskiden saz sairleri arasmda düzenle nen siir yan:i-
ASÄLET. Edeb-i kelêm, mümtá ziyet. 5öylene n /ya zl1an sö- malann da ga lip geleeek olan saire verilme k üzere kah -
zü n, oku yu cu d a baya gr, igr enç, k ötü artlamla r çagn~h­ vehan e duva nna as rlara k teshir editen kihç, tabanca , sel,
racak ifadeler den , kelimele rd en armrrns olmast. Kadîm ku mas, he ybe gibi öd üllere verilen isim. Saz sairlerinin
sairler, siirlerin d e insanda nefret duygusu u yandrra n, yan sma d a basen ka zamp duvarda ki öd ülü almas ma d a
ok uyam tiksindi ren bayagr kelimele rin ye r alma masma askr indirme k d en ir.
özen g öste ri rlermis. "Ö ld ü" yerine "terk-i dünya ett i" ,
"Hakka yü rü dü", "sizlere ömür" veya "r ahmet-I rahma- ASONANS. Bir siirin d izelerin de ayru ünlûlerin tekranyl a
na kavustu " denmes t gibi." ah enk me ydana getirmek sanan. Bazan alit era syon la
birlikt e ya pild rgr olur. Aso nans için ba zr ki taplarda "ya-
Asáletin zrd d r hasêsett ir, Tah ir'ül Mevlevî "asälet' e ör- nm kafiye" ifad esi yer alrr: bu tammm d ogru ol du gu ka-
nek olarak N äbî' nin terl emi :i bir güzeli tasvir ed en ~u na atinde degiliz. A~a gt.daki örnekle rde a ve 1/ ûnl uler i-
beytini ve n r: nin yi ne lenmes inden d olayt bir ahenk d uyulur.
Kat kat dü~üp ol peri hicäba Ayd an
Gark oldu gii läb-I lzhrába Yamuk yamuk gelen
Bir yum u~ k yu m ro ktu r
Yagm u r siz e
Sezai Karakoç
'I
Kan kazan bir karabasamm ben Öte yandan, 'ask'm ism-i fäili olan á~lk tabiri, sairin en
Seza j Knrakoç önem li vasfma 'd a isaret eder. Ä~>lk, s ád rk hr, Sab rrhdrr;
seba tkêrdrr. Cämm dahi, cän áruna (masû kasma) verecek
kadar cömerttir, Çünkü ask, á~l gl "sevilen ugrunda can
$IK. Saz sairi, ha ik sairi. Halk edebiyan sahasmda, "saz
vermeyi göze alma"ya g ötü ren çetin bir sma vdir, À~lk a~­
~a iri " anlarrunda , yaygm olarak "äs ik" terimi kullarnhr,
ka, zá hid akla itibar eder.
Hece ölçüs üy le ve uyekh, halkin anlayabilecegi sade bir
dille siirler s öyleyen, saz esligind e özel bir ezgtyle ~îir Ä!1IK EDEBÎYATl. Saz siiri. Äsrkla nn (saz sa ir lerinin) ortaya
okuyan, türkü s öyley en, ha Ik hik ay esi anlatan, yurdu ko yd ugu ese rierin olus tu rdu gu, haIk ede b iyan içinde
dola~arak ken d isin in ve ustalann eserler ini s özüyl e sa- yer alan bir kol. Anonim û rün lerin drsmda kalan yani
zryla yaymaya çah san sanatkär ruhlu sahsiye tlere äsik söyleyeni be lli ola n ma nz u m ese rlerin (kosma, se mai,
adr vertli r. kalanderi, türkü, aglt vd.) meydana ge tirdigt top lam bu
~i ir s öylemekle beraber hemen çogu saz çaldlgl, sii rleri-
ni saz esliginde okudugu için saz sairi de denen 'ä ~lk'm
isimle ad land m lrrnsnr. Kimi êsrklarm basmdan geçen ve
yaygmlasip s öhret bulan hikayeler de êsrk edebiyan
Içinde ele ahrur; Bir tarikate mensup olu p 0 yolda siir
t
~ir1ik yetenegine, rnûsikî bilgisine ve .hikaye anlatma
kabiliyetine sahip olmast gerekir, "Bêde" (bkz.) içm is söyleyen lekke ~irlerinin ese rleri, á~nk edebiyatma dahil
edilmemistir. (Bkz. TEKKE ~iiRi .) Fuad Köprülü , ä~lk
olanlara b êdell a~ lk denir ve bu sifat, à~lklar arasmda
çok itibar ed ilen bir niteliktir. Neredeyse, bádesiz olan- edebiyanrun, ha ik edebiyatindan ayn bir edebiyat ola -
rak kabul edilmesi gerektigini sa vunmussa de, saharun
lar, ásiktan saytlmaz. Bir á~lgm gelen ege uygun sekilde
sonraki arasnrmactlan, kan bir aynma gitmemis: ä~lk
yetismesi için siralana n özelliklerle birlikte bir "usta" mn
edebiyatnu ha ik edebiyahnm bir kolu olarak incelemis-
yanmd a uzun yrllar "çrrakhk" etmesi gerekir.
lerdir. (Bkz. HALK EDEBiYATI.)
Ásrklar, yetistikleri ya d a temsil ettikleri çevrelere göre;
A!?K. Äle min yaran hs sebebi olan bu kavra m, siirin de en
msaba tie çehir d~Jk faTl , köy á~lklaTl , gäçebe d~,kfar, mezhep ve
tem el varolus ne denid ir. Diger edebi eserlenn 'ya ra-
tarikat á?lklaTi gibi gruplara aynhrlar. Bu nla r arasmda
nm'mda d a 'ask' m bü yü k dahli vard tr. Sana tm ortaya Çl-
okuma-yazma bil meyen ler (üm mî), az çok álim olanlar,
k1~ esprisinin özünde yatan biricik sebe p d ahi ask' nr.
saz çalan lar, b êd e içenle r ve içmeyenler va rd ir. "H alk
Büyük sai r Fuzû li"nin "A? k imis her ne va r álemde" de-
arasmda sa z sai rlerine di Jk, saz çaIamayan ve fakat az
. yis i bunu n içindir.
çok okuma ve yazmasl olu p d a ~îi r söy leyebilen ~a irlere
kLllem ~ ua rds l näml verilmekte ve ~uarä kelimesi müfret A~ktn ev saf! SlmrSIZ, tarifi ve tasn ifi güçtür ama, mecazi
ItekiI] yeri nd e kull ami maktadi r. Meselá: Gev heri, Kara - ve hakiki oimak üzere iki a~ktan ba hsedilir. Ba~ka bir
caoglan, Dertli, Tokath Nu ri, Emrah birer á ~lk; Çankmh dey~le a~k, mahiyeti itibariyle " meca zi/ ma d d i/ ~eri" ,
Zahmi, Bayburtiu Zihni ve Yozgath N azi birer kalem ~u­ "tasavvufi/ iJahi/ hakiki" diye iki ~kiJde mütaIä OOilîr.
arás1dlT. (...) Saz ~a irlerinden Bekta~i tarikahna mensup Dünyevî olana tutku. baglanma mecazi a$k; a~ km, yü ce
~lanla nna meydan ?Oiri de denirdi." (On ay:T tirk Haik ~j­ bir varhga baghh k ve sevdahhk hali, insamn O 'na yani
ITlerinin $ekil ve Nev'j, s. 5.) astl kayna~na uIa~ma ar zusu da hakiki a~k ola rak tamm-

I"
A$K A

Ian abilir. Bunlar bazan içi içelik d e arzedebilir. Aslmda, Daga d ûse r kül eyler
hakikî aska mec azdan gtdilir. Çûnkü " mec az hakikatin Gönü l1ere yol eyler
k öprüsüdür." Buna "güzelvd en "güzellik" e gid is de d e- Sultanlan ku l eyler
nebilir. Yaygm ve êmiyane bi r tabirle, Leylä 'd an Mev- Hikmetli ne snedir ask
lä'ya ulasmak gib i. Ne var ki, mutlak güzellik olan Me v-
lä'ya varmak için, bazan Leylê gerekmeyehilir. Mecazî Kime kim vurdu ok
ile hakikî ask arasmda genis bir duraklama alaru vardir Gussa ile kaygu yok
ki, bu safhaya "platonik" ya da "felsefî" ask d iyenler Peryêd He álu çok
vard ir, Bûtün bu aynmlar, tasnifler yerine, Kemal Sa- FirkatIi nesnedir ask
yar'm "her ask bulundugu kalbin seklini ahr" sözünü
hattrlatmak en d ogrusu olur kanaatindeyiz . Denialeri kaynatrr
Mevce gelir oynattr
Ask çileli bir yol; yakrci bir atestir. Askm mebde" ve Kayalan söyletir
mensei, evi olan gönül garn, keder, sitem-i yä r ile harap KuvvetIi nesnedir ask
olmaymca, dünyamn en güz el hazinesi olan ask or taya
çikmaz. En ktyrnet li hazineler harabe yerl erde gizlidir. Ák.illeri sasmr
Ask hazinesinin zuhuru için gönlün harap olmast gere- Deryalara düsürür
kir. Samimi êsik, 'ask belä'smdan uzak durmaz. 'ïu- Nice elger pisirir
nus'un dedigi de budur: "Ölen hayvandurur, êsrklar öl- Key .OOlu nesnedir ask
me z." Bu aym zamand a, ask ile dirilen ásrkm tavsifidir,
Ne kadar anlenhrsa anlahlsm, hakkmda ne ne söylenir- Miskin Yunus neylesin
se s öylensin yi ne de ask hakkryla açrklanamaz. Bu se- Derdin kime sö ylesin
beple, sözü, askm atesiyle pisen bir pîre, bir Hak ä~lgma, Varsin dostu toylasm
bir ask s özcüs ün e, Yunus Emre'ye (12';0-1320) birakmak Lezzetli nesnedir ask
en iyis idir: .
Isidin ey yá renler Isidin ey yä renler
Ktymetli nesnedir ask A~k bir gûnese benzer
Degmelere bitinmez Askt olmayan gönü l
Hürmetli nesnedir as k Mis äl-i tasa benzer

Hem cefêd ir hem sefá Tas gönülde ne biter


Hamz á'yi atn Kaf a Dilinde agu tüter
Ask iledir Mu stafá Nice yumsak söylese
Devletlt nesnedir ask Söz ü sa vasa benzer
A!;>KJNLlK ATASÖZÜ

Askr var gönül yanar ceye zenginlik ye renklilik karen, yerine göre düs ünceye
Yumsarur muma döner delil olan etas özleri, ye~de kullaruldrgmda konusma
Tas gönüller karartrus ve yaztlarm adeta tadi tuzu olur.
Sarp kan kisa benzer
Anonim haik edebiyan ürünlerinden saydan ancak ma-
sal , türkü, máru gibi bir ed eb î tûr olmayan atas özleri,
günlük konusmalarda, ahbap sohbetlerinde konusarun
Bütün mîlletlerin edebiyannda, özellikle siirinde, ask te- can kurtaramdrr, Edebiyat metinlerinde, didaktik man-
minin müstesna bir yeri vardir, Siirin olusumunda en zumelerde ve özellikle düzyazrlarda atasözlerinden ya-
büyük etken asktir dense, yanhs olmaz, Çünkü siirin rarlaruhr.
cevheri asktandïr. Mayasma askm êtesîn srcakhgr kans-
Atas özlerinde, kelimelerin çogu mecazî anlamlanyla kar-
nustm Asktan ahr krvilcmuru has siir ve askm yakici gü-
smuza çikar: AC! patlscant kfragl çalmaz; Akacakkan damar-
zelligiyle rstldar. Abdülhak Sinasi Htsarm "Ask, siiri,
da durmaz; Her horoz kendi çöpliigiil1de öfer... Atasöz lerinin (
her nesil tazeleyen bir bahardrr, A~k sonsuz blr asalet
ölçül ü ve kaftyell olanlan da vardar. Bir çogu nda alitcras-
kaynagidir. Kurumus edebiyatnu bu kaynaktan sulaya-
yon, cinas, intak'o kinaye, tesbih, tezat gibi edebî sanatla-
mlyan ve eseri yaruk bir sahra olan sanatkàra acnur."
nn kullaruldigr da olur. Zarnanla d egisime ugrayanlan
cümleleri, askm edebiyatta ve özellikle çiird e ne denli
vardrr, Seyrek de oIsa yöresel atas özferine rastlamr. Veci-
önem li bir yer tuttugunu ispat eder. Yahut Yahya Ke-
zeden en önernli farkr, söyleyeninin belli olmamasrdir,
mal'In su manidar cümlesi, askm siirde tuttugu yeri ne
Deyimlerden farki ise, bir hüküm ifade etmesid ir.
güzel ifade eder: "Sirde lisan, zevk, fikir, mazmun, her
~ey eskir, yalruz ask eskimez her dem tazedir." Kasgarf Mahmud'un (Ll. yy.) Divan ü Lûgat'it-Türk adh
meshur eserinde ve Dede Korkut Hiknyeleri'nde atas öz ü
A~KINLIK. Transandantal. Edebiyatta, g örülen, bilinen, ya-
örn eklerine rastlarnr, Ne va r ki, Sinasî'n in 0 826-1871)
sarulan, tecrübî dünyamn ötesine geçerek, ya da söz ye~
Durûb-/ Emsiil-i Osmaniye (863) isimli derlemesi, bizde
rindeyse ûstû ne çika rak bir nevi askm bir alemie bulus-
etasözlerin i derli toplu sunan ilk kitaptrr. Senraki yillar-
rnarun ruh haliyle yazrlrrus eserleri nitelemek için kulla-
da . Türk atasözleri çesitli ar asn rmacilar tarafmdan der-
mlan bir terim. lyi sanat eserleri, çogu zaman, "ahcrt sr-
lenerek alfabetik ve ya konular esas almarak sistematik
na da, bu askmhgi ya satir.
bir sekilde kitaplastmlrrusnr. Atas özû örnekleri:
ATASÖZÜ. Ata lar sözü , darb- ! mesel. Kim tarafmdan söy-
lend igi belli olmayan, dogrusu zamanla söyleyen i unu- Adam sözünden, deli gözünden belli olu r.
tu lmu s ve halkm ortak mah olmus, insana ögtit ve d er s At sahib ine göre kisner.
veren, insarun dünya ha yatmdaki durumunu açimlayan Bes parmak bir d egildir.
"h üküm seklinde nakledilen" hikmetli, özlü sözler. Ata- Dogru yold an giden yorulmaz.
sözleri, veciz anlatim m çok dikkate deger örneklerid ir. Dünya mali dünyada kahr.
Yûzyillan n tecrübe ve gözlemleri gizlidir atasözlerinde. C öz ü aç olanm kamt tok olmaz.
ifadeye canhhk kazandlran, anlatdmak istenen dü~ün- iyilik unutulmaz, kemli k yu tulmaz .

"I 53

b-. 1
_
AzAOE

Keskin sirke küpüne zara r verir. (Ruhs atî' nin yuka n ya aldrguruz iki dörtlügünde, s iya h
Kötü söyleme esine, aSt kat ar asma . yaztla n kelimeler ayaktir.)
Kötülük her kismin k án, Iyil ik er kisinin k änd rr,
Saz sairleri arasmda ya p ilan ~ii r ya nsmalan nd a, atrsma -
Meyveli aga ç taslarnr.
larda taraflard an birinin yan~maYl baslatmak için ilk
N amus a paha biçilmez.
d örtlü gü söy lemesi ne ayak açmak; bu ilk d örtlüge d i-
Sen d ost kazen , d üsmaru a na n da d ogurur,
ge rlerinin aym ka fiye ve redif d üzeniyle cevap vermes i-
Tence re kapagryla kaynar.
ne d e ayak uydurmak denir.
Yaramaz d em irden yahsi kihç olmaz.
AVRIBASIM. Herhangi bir dergtde yay im lanmr s bilimsel bir
ATI$MA. Sazsairleri ara smd a, ä ~tgr n söz ve saz gücünü gö r- m akal enin, çoklu k ka pa k geçirilere k küçük bir risal e, ki-
mek / gösterm ek için, belirlenmis bir ayaga uyar ak yapl- tapçtk seklind e mü sta kil h êle ge tirilmes i.
lan sa zh-sözlü ~ ii r yen smast. Deyisme de d en ir.
ÄZÁDE. Mrsra-r äzê de. Tek nusrahk/ sahrhk siir. Bir manzu-
ATMOSFER. Edebi yaturuzda yeni yeni kullarulrnaya basla- meden veya beyitten bagimsrz olarak söylenm is, tek ba -
nan bir terimdir. Bir edebiyat ese rine hakim olan "zihnî, sma bir anlarru, ölçü s ü ve bütünlügü olan misralara ve -
ahlakî, hissî ve ya he yecan ve rici" hallerin bütünü de- rilen addir; Klêsik Türk siirinin en küçük nazrm biçi.mi
me ktir. Bir sanat eserinin, "ahcr" üzerinde uyandrrdrgr olan êzá de rrusralar, di vanlann en sonlan nd a yer ah r. IJ.
"k alite h issi" ne d e atmosfer d enir. Mahmud'un hekimbasisr Abd ülhak Molla'run ecza d o-
labmm üz erine yazd rrd igr "Ne ar arsan bulunur d erd e
AYAK. Sazsiirt ömeklerinde bentl eri birbirine baglayan d ize-
devädan gayn", Mu alli m Naci 'nin tebbessü m hali nd e
lerin ka fiyelerin e (redifle birlik) ayak dendi gi gibi, aym
çektirdigi bir fotograftrun altma yazd rgr "M ud hikà t-r
za manda ha ik sitrtnde ka fiye anlarrunda ykarsrhgmda
dehre ben ölsem de tasvirim güler" rrusralan birer êzê -
kulJantian bir terimd ir. Uyak kelimestnd en boz uld ugu
d edi r, Yahya Kemal' In "Tûrkçe agz rmda annemin sü tü -
varsayrhr. Haik sairleri 'ayak' konusunda fazla titiz d av-
dür" söz ü d e, böyle bir rrnsradrr.
ranmazlar. Onlar için rrusra sonlanndaki tek ses benzerli-
gi hatta mah reçleri birbirine yakm seslerin s öylenmes i bi- Bir manzume ya d a b eyitte yeT elan ve eksiks iz bir an -
Ie kafiye için yeterlid ir. Yeter kj, "kulage hos ge len hafif lam ifade eden rrnsralar için d e zam an zam an ázêd e ta-
bir ses ben zerligi" olusturulmus olsu n. (Bkz. KAFiYE.) biri kullarulnustir. (Bkz. MISRA )
Gel gid elim u zeklara sevgilim
Bizi söylesinler ellere kar~1
Egil bir yol ba l dudak tan öpeyim
Agzmdan d ökülen b allara ka rs r.

Kerem eyle beni tam sevdigt m


Ugruna koyrnusu m cam sev d igim
Bana verirler mi se ni sevdtgtrn
Ala yrm kaçayrm ell ere karsr.
BAS. Bölüm , kisrm . Ceçmis d önemler de, bir kitabm konu-
lann islenisi bak urund an bölümle ne n genis kisimlan na
ve rilen isim.
BÄBIÄLi. istanbu l'un aym isi mli semtind e bul unan gaze- (
tele rden dolay r Tanzim a tta n bu güne kad er, Türk ba sr-
mmo, özellikle d e is tanb ul basm mm sim ges i olan bir te-
rim . Sen yillarda, büyük gazetele r Istanbu l'u n Îkitelli
sem tine ta~mdlgl için, "Ikitelli ba suu " se klinde bir ifad e
yaz l dilimize girmis bu lunuyor.
BÄDE. Dolu . Haik edebiya h sah asmda eser veren à~lklarm
uy ku esnasm da / rüya lannda içtikleri varsayrlan efsane-
vî, yan kutsal hat ta mitolojik, mahiyet i belirsiz bir
su / içki. Rüyas mda kendisi ne pirler ta rafm dan venlen
bá d eyi lçen sa zsairleri ne b êdeli ä~ l k d enir ve sóyled ik-
lerin e krymet ver flir. Çü nkü 0 kendind en degil
"Hakvta n söyl eme kted ir. Bäde içmeyen êsrklara d a iti-
bar edilmez .

-
BAHARiYE BASMAKAllP

Ben d egilim Hak söy letir dilimi BALAD. Üç bend ve b ir yan m (krsa) bendden olu san , Bah
Bád e içtim kimse bilmez hälimi siirine ait bir nazrm biçimi . Balad m en belirgin ve d egi;;-
Su ya lan d ü nya dan çektim elimi mez özelligi, ilk d izesi kaç heced en olus mussa bendleri-
Meftûnl nihan var sen n'olacaksm nin rmsra saYlSI da ona esit olur, so n beyit in rmsra saYI.
Ruhsatî SI Ise bunun yan sr kadardir, Mese la, rrusralan sekiz he-
celi olan bir baladm uzun olan ü ç bend i sekizer dizeden,
Tasavvufta ise, Yüce sevgrliye (Allah 'a) ula srnak yo lu n- krsa olan son ben d i d e d ört di zed en olusur. Sekiz hece Ji
d a á ~lga coskunluk veren bir vasr tad rr bäde. Klasik siiri- bir baladm diz e saYlSI8+8+8+4=28'di r. Bendie rin sonun-
mizd e, hamr, mey, mü l, sahba, db dah i b êde yeri ne kulla- da ki rmsra nakarattrr, Balad nazrm seklinin kesin bir ka-
mlan tabirlerd ir. tiye düzeni yoktu r.
BAHARiVE. Nes ip krsrmnda baha rm güzelliklerinde n, hos- Naz im tiirü olarak balad, genellikle bir hikayesi o lan kt-
lugund an, dirilticiligin d en, insa na verdigi nesveden sa lirik siirlere veya d uygusal sa rkrlara, efsane ve ask ko-
bahsed en, ktsacasi ginsinde bah ar tasviri clan kas id ele- nulartrun i~lendigi manzumelere veril en genel eddtr, Ba.
re veri len ad dir. (Bkz. KASiDE.) n tesirinde gelisen Tür k siirin d e bir nazrm sekli yt ûrû
olarak ba lad örnekleri görülse d e, sa irlerimiz fazla rag-
BÄHNÄME. Ceçmis esrrlarda cinsi kortulart konu ed inen, bet etrnemistir,
ele alan kitaplara verilen isim. Ash nd a, ev vela, tip ala-
nmda cinsel mese lelerden bahseden kitap lara bu ad ve- BASK!. Tab. Herhan gt bir ilm i, ed ebi veya sanatsal çahsma- 15
rilmistin Giderek kelime, ere tik d uygulardan, cinsel ilis- mn matbaada kita p olma serüvenl. Baska bir söyleyisle, ~
kilerden ba hseden manzum mensu r "gayr-r ahlakî" bir eserin basimevinde kitap haline ge tirilmesi islemi .
Baskrrun niteligi, bir kitap için çok önemlidir. Bir kitabm
eserlere ad olmus tu r, Bu tür kitap larda, insanda sehvet
her yayrml arusr için d e b u tabi r ku llam hr: Birinci baskJ.
d uygula nm uyan d rran yaz i ve resimler ye r ah r. Mod em
ikinci basta, besinci baskr. .. gibi.
d ü nyada "b êhnêrne" ad r unutuldu belki erna, onlara bi-
Ie "ed ep li" d ed irt ebilecek yüzlerce gazete, de rgi ve kit ap BASIN. Matbuat, med ya . C azete, d ergi gibi siireli yaymla-
bu alam doldu rd u. ra, bunlan çrkara n insan, kurum ve kurulusla ra, s öz ko-
nusu yaymlan n halka ul asm asmd a profesyonel alarak
BAHR. Ya d a Bahir. Aru z ölçüsü n ün ana ma kamlan nd an
çahsan insanlann yer ald lgl me slek ala runa verilen ge nel
her biri. (Bkz. ARUZ.) isim . C ûnûm üzde, "gó rse l basm" ad ryla televizyon d a
BAK I~ AÇISI. Persp ekti f men äzrr, Sana tkän n tab ian, esye- bastrun alam içine d ah il edi lmist ir, Bastrun ü lke insa ula -
YI; nesnelerin arala nndaki du rus farkla nru, mesafeleri nmn aydmlan lrnas mda ve yönlendirilmesinde büyük
belirleyecek sekilde anlatmak, betimlemek, resm etmek rolü var d rr, Bastrun g öre vi, ka muyu ilgilen di ren siyasi,
için baktlgl nokta . Sanatçmm bakrs aç rst, eser e kendine sa natsal, edebî vb . güncel olaylan, bu konula rdaki d û-
özgii bi r ayncahk kaza nd mr. Perspektit neredeyse sa- ~ünce ve gÖTÜ-?leri, yo ru mla n tarafslz bir ~kil de halka
dece sa nat ese rinde söz konusu old ugunáan. diyalekhk- iletmek tir. <Bkz. GAZETE.)
tcn farkhd lr. BASMA KALJP. Harclalem, siradan. ib tizal. Herkesin bitdi gi,
"I I"
BA$LlK
BELÁGAT

kullandr gr s öz, d eyim . düs ün ce ve ben zetmeler, Tekrar seklinde tarumlarl ar, Bunun anl anu: söyIenen sö z ün ku -
edi le ed ile ez berlenm is. adetá klise halin e ge lm is ifade ve sursuz olmak la birlikt e duruma ve yere uygun d üsmesi
d eyiml er. Bu türden basmakahp söz ve ibarelerin , ben- gerektr, d em ektir. Baska bir deyisle, sözü n "ye rtnd e, ye-
zet m eleri n, çok bilinert fikirleri n bir edebl metinde yer al- tennee ve aa m arnnda " ifad e ed ilmesid ir. Belàgat, s ëz ün
ma sr, pe k ho ~ karsûanmaz: eserin klymetini d üs ürür,
güzel, etkileyi ct bir biçimd e ve ye rind e söy lenmesin i ko-
BA!?L1K. Serlevha . Ed ebi metinlerin basmda yer alan ve on- nu edinen 'b ilim' d a hdir, Belägati, güzeI yaz rna yolla n -
lan n bir baknna adr olan kel ime veya kelime gru p lan . rn ögreten, yaz ma ugra~mda gûzelligin ve ustalr gm ilke-
$iir olsun, d üzyazr olsun her edebl metnin bir ba ~hg l 1erini gosteren bir d isiplin ola rak tamrnlayanlar da var-
va rd rr. Insan için isim ney se, edebî metinler için de bes- d m Belägat, "meram, en güzel, en etkileyici bir biçimde
hk odur. Öze llikle d üz ya zrda ba slik önemlid ir. Bu tü r nasrl Ifade edilir" so rusuna cev ap ara r, Eskiden "edebi-
yaz da n n bashklanrun kisa, çekici, ana fikre ve yaz mm ya t" anl arnmda da kullarulan belêgat, bu gün, edebiyann
ru hun a uygun olmast gerekir. Bir edebiyat eserinde 00 - bir sub es t konumundadrr,
lü m baslanna, ya da u zunea bir yaz rda belirli kisrmlara
Belägatin ü ç kisrru va rd rr: Meànî, beyan, bedî".
konart bashkla ra ara bashk d enir.
Gazete ve de rgil erde, heberin veya yaz mm öne mine g ö- Meani: Söz ün, hàlin gere klerine uyu p uyma drg r dururn-
re çesi tli karak terlerde (italik, d üz, bold , negatif ,) ve bü- lardan bah sed er. Kehme ve sözdizimi ile anl allm arasi n-
d aki ilisk iler üzerinde d urur.
yük lü kte tertip edilen, basma kondugu hab eri, ya zlYI
ifad e ed en kelime vay a kelime grubuna da baslik denir. Beyan : Meca z, istiare, tesb ih ve kin aye gibi anlam sa-
Bashk atma /koyma gazeteetlikte çok önemlid ir. Çünkü , natla n m ineeler. Düzgün, tesirl i söz s öylernen in, enlat-
habe ri yyazryr oku tan biraz da bashgrdir, rnarun gereklerinden; d üs ün celen degisik yo l1arla ifade
BA$ YAZI. Bas rnakale. En önemli güncel konuyla Ilgi li ola- etrnenin metod ve kurallarmd an bahsede r. (Beyan tabi-
rak gazetenin/ derginin basyazan tarafmdan kaleme ah- rinin "anlanm", "bir anla n m arac r' an1arnmda kullarul-
dlgl de olu r.)
na n ve gaze te1erin birinci, dergilerin de ilk say falan nda
fer alan makale/ yazr. Basyazi, günün konusuyla ilgili Bedi: Kelim e ve anlam sana tlanm ineeleyerek sözûn dis
olarak kendi de rgi ya da gazetesinin genel görûsünü, güzelligini konu ed inir. 'Sözü gü zelle~ tirme' ilmi de de -
d ü~ü nc esi n i de yanslhr. Söz kon usu makaleyi /yazlYl nebilir. (Kelimenin bu an lamml göz önü nd e bulundura.
kalerne alan ki~iye de ba~yazar (sermuharrir) denir. rak oIsa ge rek, Edebiyat-l Cedide saQatkàrlan bedi' ted.
8EDÀHATEN, 8iL8EDÀHE. Bkz. iRTicÁL. mini 'es tetik' kelimesiyle kar~I1aml~lardlr.) Ba~ka bir Ha-
deyIe , bedî ' söz va man a san atlanm içine .llan, onIan in-
8ED Î. Bkz. BELÁGAT.
celeyen bir disiplindir. (Bkz. EDEB! SANATLA R )
8EOii. Gö nü l o~aya n, zevke hitap eden, estetik degeri
Belàgatin b u ü ç klsmmm sö zü güzelle~tirmekteki i~levi­
ol. n. (Bkz. GÜ Z EL.)
ni, Mu allirn N.lci ~öyle an latt r: "Kelämd a iki tü rlü gü-
8ELÀGAT. Retori k. Eskiler, belägati "sözün fasih olrnak la zellik ara mr. Biri hü sn- j zati Ikend iliginden güzellik J,
beraber mu kteza-YI hàl ve rnakarna rnut ablk olmasldlr" d igeri hüsn -i arazidi r Isonrad an olu~turu la n güzelhkl.
"I
'61
BEND
BERCESTE

H ûsn-t zatî; m eanî ve beyan ile, h üsn-i arazî; bedî' ile BENZETME. Bkz. TE~BiH .
cilveg ár olur. Söz bir gü zel krze tes bih olu nsa meanî He
beyan endarmrun d ü eg ünlügüne, hareketleri nin inc eli- BERÁAT-i iSTiHLÁL. H ûsn-i ibtid á, h üsn-i matla. Gü zel
gine; bed î' ise dis sûslere ben zetilmek Iazrm ge lir. Yalmz baslangrç. Bir ese re veya yazlya, konusuna uygun d ûse-
bedî' ile müzeyyen olan s öz, tekell ûfl e sûslenmis bir çir- eek güzel sözler, özd eyisler, deyimler ve ilgi çekid / çar-
kine benzer, Bir güzel sûslenmese de güzeldir. Bir çirkin pIel ifad elerle beslamak. Baska bir ifadeyle, s öze iyi ba s-
süslense de çirkindir, ih timal ki gülünç de olur. Hûsn-i lamak anlarrunda bir tabirdir.
zatis iz hûsn-i arazinin ehemmiyeti olamaz. Fakat h üsn- Bir ya zlya baslarken asil konuya geçmeden önce, mak-
i zatîy e hûsn-i arazî de munzam olsa elbette älä olur." sadr belirteeek yolda giri-? yapmaya, giri s sözleri söyle-
(lstddhdt-I Edebiyye.) me ye de ibtid à denir. ibtidà, edebiyatta giri-? sözü, bas -
BEND. Bir çok yerde/ anlamda kullamlan terimin edebiya-
lama sözü anlammda kullamlan bir terim old ugund an
ber áat-I istihláli de içerir. Baska bir deyisle beräat-i istih-
tmuzda ki yaygm, bilinen tar umi sudur: Tarnarm aym
lál, b ir ib tid á çesid id ir,
aruz kalibiyla yazdan bi tden çok dizeli veya beyitli siir
b ölük1erine verilen isim. Eski Tü rk edebiya nnda murab- BERCE5 T E. Mtsra-l bereeste, seçkin dize. Söylenis güzelli-
ba , muhammes, müseddes, terkib-i bend, terei-i bend gt- gi, mazmun yeniligt ve anlarnmm dolgunlugu ile yazrl-
bi nazrm sekillerinin her bir b ölüg ünün ismi de benddir.
Aynca, Musammat'l arm her bir parçasm a da bend ad r
verilir.
dlgt manzumenin içinden aynhp tek ba sma meshur olan
yetkin mtsralara verilen addrr. Bir bereeste rrusra , çog'u
zaman bir siir krymetine yükselebilir. Koca Ragip Pasa ,
G : 1.
"Eger maksûd eserse misra-i berceste kêfldir" diyerek
Bir siiri meydana geti ren ikilik (beyit), üçlük , d ört lük,
bu tür rrusralann bir esere bedel ol du gu nu imê etmistir.
beslik vd. kümelere de bend denmistir. Ahmet Ha-
Kadim sairler, berceste rrusra söylemeyi önemli bir me.
sim'im asagt ya ald tguru z "Bûlb ûl" Isirnli siiri iki ben d-
ziyet say mislardir. Bereeste mtsralarm merakhsi çoktur.
d en ibarettir:
Söz konusu rrusralar asirla rdr r siir sev erlerin ha frzal ann,
Bir gam h haz êrun seherinde d a yer etmis, dilIerde dolasrrusnr. Son yü zyd içinde, ber-
Isr ära ne Meet yin e bülbül? ceste nusralar d iyebilecegimi z örn ekle ri içeren nusra
Bil, kalbimizin bahçelerin de seçkileri dahi hazirlanrrushr,
Can verdi sen in söyledigin gü l! Bereeste rrusra örnekleri:

Savrulmada gül simdi ha v êda N e beslersin bu ten i, sind e kurt kus yer gider
Gün dogmade bir baska ziyà da ... Yunus Emre

Çokluk kendi içinde bir anlam b ütûnl ügü tasryen yaz r Dahl eden dinimize bari müselmàn olsa
p arçalan na ben d dendigi gibi, Tü rk çe ilk özel gazet ele- Küfrî Bahayî
rin çrkm as mdan som a ftkra, makale yerine dahi ben d ta-
biri kullarulrrusnr,
I 63
" 1 I
1

J
BESMEl E·HAMDEl E·S AlV El E
BE!; HECECllER
H ên rda zev k di lde saf ä tende yok mecäl
le'de AlIah'a d uydugu ha mdr (sükra ru), salvale'de Pey-
Ndîl-; Kadim
gam be rimiz Hz. Muh ammed 'e olan saygrsrru d ile gen-
rir, ona dua eder ve onun ~efà a ti n i dile r.
Ne ler çeker bu gönül söylesem sikaye t olu r
$eyhülistam Ya hya BE$ HECECiLER . H ecenin bes sai ri d iye de am lan Or han
Seyfi Orhon 0890-19n), Enis Behiç Koryürek (1891-
Gü} me vsimidir d efter ü d ivaria bakrlmaz 1949), Halit Fahri Oza nsoy 0 891-1971), Yusuf Ziy a Orta ç
$eyh citisfam Yahya (1895-1967), Faruk Nafiz Ça mhbel (1898-1973) beslis!
için kullamlan bir ib are. ilk siirleri ni aruzla yaz malan na
Kena nn dilberi n êzfk de olsa nêzenln olmaz hatta se nraki ytllarda d ah i aruzu kull anmalanna rag-
Nabi me n, bu bes kisinin "hececiler" d iye bilinmelerinin en
büyük se bebi, öne mli sil rlerini heceyle yazmalan, hece
Sitem h ep ästnäla rd an gelir bîgä neden gelmez veznini n ülkemiz de itibarda oldugu bir döne mde, ay m
NObi za ma n di lim ind e ya~am ,-? olma lan d u; Söz konus u isim-
lerin hece ölçüsüyle ~iir ya zmalannd a Rrza Tevfik, Me h-
Sab r et gönü l ki kalmaz bu rüzgä r b öyl e met Emin ve Ziya Gökalp gîbi sai rtertn tes iri olmus tu r.
Nev'; Bir ~ey daha var etki eden; 0 günlerde bir bakr ma ed ebi-
yattn gündemi ni bel irle yen " Yen! Mec muavrnn dergiye
Gü n d ogmadan mestme-t sebd en ne ler dogar gö nde rilecek silrlerde arad lgl iki ~art: s áde Tûrkçe ve he-
Rahm i ce vezniyle yazrlmrs olmak.
Bu be s sair in sitrle rine b akarak "s ád e, özentis iz" ortak
Çesmini görd ü m unuttum d er di d e dermam da bir ed ê ile, ycrl i bir sanat anl a yisiyla mcmleke t sathma
$eyh G41ib yaytlmasi u mu lan bir edebiyat kurmay i amaçlad rklan
s öylenebilir. Yu kandaki bes isimd en sairllk y ön ü güçlu
'Su u yu r d üsmen uyur heste-i hicr án u yumaz
olam Orhan Seyfi ve Faru k Na fiz'd ir. Adr ge çen bes sair;
$eyh GO/ib silrlerinde da ha çok 11'ti heee kahbrm kullansalar da ye-
ni kaliplan denemisler; hece ölçüs ün ün durak lannd a
Bu terim , öze llik1e be yit ve d ört lük seklindeki güz el siir- baz i degisikltkler yap rruslard rr, Heeenin çok yaygm na~
Ier için dahi kull amlsa da , bercest e d eyince ak la mlsra
zrm b irimi olan 'dö rtlü k'e bagh kalm ayip yeni sek il ar a.
gelir. Yl~l içinde old uk lan görülü r. "H an Duva rla n ", "Peri KI-
BE5MELE-HAMDELE-5ALVELE, islam î Türk Edebiy an Z1 ile Çoba n Hikayesi" örneklerinde old ugu gibi konu-

ala runda ese r ortaya koyan yazarlan n, kitaplannm basr- lu / öyk ülü man zum elere i1 tifat ede rek na zrruysiiri nesr e
na ya zdiklan mukad d ime nin ü ç bö lü müne verilen ad . yaklasnrrrusl ardi r, Bu tavrm belki bir sü regi olarak heet:'
Eseri nin önsö zü nd e bu geleoege u yan yazar, Besmele'd e ölçüsüyle ma nz u m tiya trolar kale me alrrnsla rdrr.
yaz iyà/yez may a AlIah'm ad ryla baslad rguu, hamd e-
N~ en "Bes Hececiler", alhncr bir isim bu lu namaz mlY-
"I I"
BETiMlEME
BIBlI YOGRAFY A

d l, 0 ytllarda heceyle yaz an? Elbett e bul u nabilird i. An- d en dil e dolasan, ÖZ ve biçim itib ariyle kusursuz beyitle-
ee k, hu ismin tercih edil isine sebe p DIarak, da ha ön ce re berceste beyt denmistir, Klasik siiri mizde bu tur beyit-
Pransa'da kurulmus olan "Bes Yaz arlar Demegt" akla Ier-in saYlsl oldukça fazladrr, Berceste beyite öm ekler:
geliyor. Çagdaslasmayi "b an hlasmak'tla bir tutan ya d a
ona endeksl eyen bir toplumda, basit bir edebî olusumda ;;îrler pen çe-i kahnmda olurken lerz ên
ve adlandrrmada bile bu çarp ikhk g örûlebiliyor, Beni bir g özleri ahuya zebûn e tti felek
Yavuz Sultan Selim
BETÎMLEME. Bkz. TA5ViR.
BEYÄN. Bkz. BELÀGAT. Garîbindir am hos tut efendim iste biz git tik
Gönül derler ser-i kûyunda bir dîvênemiz kaldi
BEViT. Beyt, ikilik. Aym vezinde yazrlrrus, anlamca birbi-
Hayalî
riyl e iliskili iki rrusradan meydana gelen, anlam b ütün-
Iügüne sahip bir nazim birimi. Farkh ölçülerle yazrlrrus
G~m-l agy ár u d erd- i y ár ile matemdeyim her gü n
iki rrnsram bir aray a gelmesiyle be yit olmaz. Bir beyitte-
NIce ba yram olur m êbeynimizde merhab ê olmaz
ki rrusra lann birb iriyle kafiyeli olmeer sart degildir,
Yahyá Bey
Beyit, klas ik siirim izin en öne mli birimidir. Eski Türk si-
irinde bir manzumenin uzunlugu be yit sayisi yla belirle- Gören sanur ki saf ádan semê-r rê h ed erim
nir, Bazr özellikleri g özardr edi lse de, bey it modem siiri- Döner döner bakanm kUY-1 yäre ah ed erim
mizde d e ku llarulrms tir,
Klasik Türk siirinde, bir takrm öze llikleri seb ebiyle be-
Esrsr Dede G
yitlere d egisik ad lar verilmistir. Gazelin en gü zel be yti- Ne Süleymàna esîri z ne Selîmin kuluyuz
ne beut'iü-gazel , kasi denin en güzel be ytine de beyt'üI- Kimse bilmez bizi bir säh-r kerîmin ku lu yuz
ka sîd; bir manzumen in (özellikle gazelin) mutlak güz el Hay retî
c la n beytin e de §à h veya §elr beyit d enlr. Sai rin mehlesr-
mn bu lu ndug u beyitlere kasidelcrd e tà c beyit, gaz eller- Isterim hüsnün gibi cevrine pay än olmasm
de is e m ahl as bey ti adi ve rilir. Gazel ve kasidenin ilk Tek seni sevmek cihá n halkina êsên olmas in
be yfine matla', öze llikle gazelin eon beytine de makta ' $eyh Gdlib
d enmistir. iki misral birbitiyle kafiyeli olan b eyitler e
mu rassa , kafiyeli olmayan bcy itlere de ferd vey a miifred o gûl-end ám bir al sále bürûnsûn yürüsün
ad i venlir. Manas t d iger bir beytle tamamlanan bey te d e Ucu gönlüm gibi ardmca sürünsün yü rüsün
beyt-i me rhûn den ir. Enderun lu Vaslf
Bir s iirm parçasl olabildigt gibi tek basm a bu lunabil en
beyitler de va rd ir, Divarila rm "m üfred" bashg irutasryan BiB ~iY.~GRAFY~. BibHyografi de denir, Kitabi yyat. kltap
k rsrmlarmd a ba gl m sl z beyitlcr yer a h r. bil gisi. Her çestt yayuu (ki tap, dergt, mak ale vb.) krsr m -
Ia ra a yirarak yrl, ay ve tü r be lu-tere k list e h äli nde
Seçkin bir zev ke sahip herk estn begenisi ru kazan an, dil - g österen yazr. Genellikle inceleme kitap tanru n , arasnr-

I"
BIBLivOGRAFYA BIÇIM

ma ya zrlanrnn sonunda yer alir, ba zan müstakil kitap Bibliyografyalan "genel" ve "öz el" olmak üzere ikiye
olarak da yayunlarur. Bizde, bibliyografya alamnda ilk ayirmak da m üm k ünd ûr. Gene l hibli yograf yalar her-
ese rt Katip Çelebi ha zirlamisnr, Adr geçen zatm batt dil- hangi bir konu aynml ve suurlarnasi ya p ma ksizin bütü n
lerine de çevri len Ke~füz-Zünûn adlt kitabt. bu alanda ya ymlan g österirler, Bazt alanla ra, ko nu lara ait btbliyo g-
önemli bi r es erd ir, "Bir eser ha zrrlarurken yararlamlan rafyalar da öze ld ir: H aIk ed ebiya n bibliyog rafyasr , Ka-
kaynaklar" anl anuna gelen kaynakça He yaymevlerinin racaoglan bibliyo grafyasr vb . glbi.
basrp sat ttklan çesitli kitaplann listesini-gosteren kata- BibHyografyalar, genellikle yazar lann so ya d r es as alma -
loglar bibliyografyamn yerini tutmaz. rak alfabetik olar ak düzenlenir, Ayru yaz ar m bird en çc k
Bibliyografyalar, ilmi çahsm alanrr/arasn rrn alann vaz- eseri zi kred ileceks e, eserlerin tarih sirast d ikkate ah rur.
ge çilmez b ölümleri: büyük bir rnesai isteyen, yorucu bir Bibliyagrafyada kitaplar ayn bir ba shk altmda, yazrl ar
çahs ma sonrasmda ortaya çikan, ortalama okuyucunun (m akaleler) da ayn bir bashk altmda verilir.
fazla ilgisini çekm ese d e arasnrmecilar için vazgeçilmez Bu ki tabm sonundaki "b ibliyo gra fya " kisrnma bakila-
krsrmlardrr. Son d erece dikkat ve emek isteyen böyle bir rak, kitaplarm veya makelelerin künyelerinln nast! veril-
çalrsmarun okunmaktan çok gerektiginde bakilmak üze- d igi gö rü lebilir.
re ha zrrlandrgr da bilmen bir gerçektir,
sisLivOMANÎ. Kitap hastahgr. Kitap m eraki. k itap edinme
Bibliyografyalar, arastirma konulanmn vey a yaptlan il- he vesi, hastahkh bir häl a hrsa, bu du ru ma bibliyoma ni
mi çalrsma larm çesitliligine g öre degisi k sekilde ha zrrla - denir. Bir baska d eyisle , bibli yomani; oku ma k içln degi l
nabilirler. Yani, bibliyografya hazrrlarnarun belirlenmis de, b iriktirmek, gosterts amacryla kitap toplamaknr, Bu
bir rnet odu yoktur, Degisik bir ifadeyle, yap tlan ilmî ça- hastahk, insaru kitap çalmaya dahi sevkeden tehlikeli bi r
hsmarun kendisi, bibl iyograéyasiru d a belirler, Bazi bib- dururndur.
liyogr afyalar, hazirlanan eserin-kaynaklanru, yan i aras-
tirmacuu n yararland igi eserleri ihtiva etmekle beraber, 0
BiçEM. Bk.z . ÜSLÛP.
konuda daha evvel ya zdan kitap ve makaleleri de içine siçiM. Sekil, farm. Edebi yat eserinin di s yapisr/ görûnûsu.
ahr. Bazilan da, yaptl an çahsmanm ka ynaklanm muhte- an lahrnla ilgili un surlanr un bütünü . Na zrm biçim leri.
vî oldu gu gibi, aynca ele ahnan sahsiyetin (sanatk êt; dü- kafiy e, ölçü , ses, ü slû p , eserin uzunlu k ve kisa hgr. keli-
sû nce adarru vb.) yazi hayahm ve düsünce gel isimi ni ta- melerin örgüsü vb . u ns urlar/özell ikler, bir ed ebiyat esc -
kip ed ebilmek, eserlerini belli bi r d üzen ve disiplin için- rin in d is gö rûnûsü n û olustura n b içimsel ög elerdir. Bir
de dikkatlere su nabilmek için, onun kalern Iaaliyetler i- ed ebiy at eserinde iki ternel un sur vard rr: Öz (muhteva .
nin bir say rm-d ökû mü nü de içine alir, Bu ikin ci tip bib - içerik) ve biçim. Bu nlard an b iri zayif veya anzah olu rsa
liyogra fyalar, öz ellikle monografik çahsmalarda dikkati eserin güzelligi zedelenir, kiymeti aza hr. Na h id Srrn.
çekmekted ir. "en kiym etl i edipler, fonla berab er forma [biçime] ehem-
Bir konuda yapllaca k ilmi ça h~ mal ar için, daha önce or- m iye t veren ve onu n ü zerinde yorulan muh arrirlerd ir"
tay a ko nan ara:;;h rma ve incelemeleri d erli to plu su n ma- d iye rek, edebiyat ese rind e, biçimin öne mi ni vurgular.
SI sebebiyle bihliyog rafya lar bü yü k b ir önemi haizdir.
Biçim, dah a çok ~ii rin öne m verdigi bir unsurdur denl;;'-
Iq

BilOiRI
BilMECE

bil ir, Edebiyat eserleri, biçimsel öze llikleri dikkate alma- kim benzetmelerden, çagrtsimlardan yararlarup ûstü ka-
Tak snu fland m hr,
pah bir biçimd e anlatarak soran kahplasrrus s öz grupla-
Ibn-i Haldun, meshur eseri Mukaddim e'd e, siir konusu- n . Bir çesit söz oyunu ola n h er bilmecenin bir çözü-
nu islerken, biçimi 'Iaftz' kelimesiyle karsrlar ve eserde mü / cevabr vardir, Haik edebiyah anopim ürünleri ara-
tut tugu yeri isaret eder: " Bil ki gerek nazrm, gereks e ne- smda incelenen bilmeceler, bir takrm kelime oyunlann-
sir olsun s öz (kelám) sanatmdan asrl maksar artlamlar da n, ses tak litIerinden, zrt hklardan, ölçü ve kafiyeden
degi l, lafrzlardr r. Anlam1ar ancak lafizlara tábidir, lafrz- çokça yararlamr. T ürkçe'nin ze ng in bir bilmece hazinesi
la r asildrr. (...) Dil ile konusulau ve tekrarlanan nesne la- vardir, Bilmecelerin, salt bir oyun olm a kta n öte, insa nla-
ft~la :. ve t.erkiplerdir. Anlarn~ar i~e zihinde dogan seyle r- nn ke lime dagarcigrrugeni sletmek, on la n ba zr konular
~lr. Ustehk an~amlar.herk~~I~ z.~ hninde me vcut olup dil üzerinde düsünmeye sevketmek gibi fon ks iyonlan d a
ile konusuldugu sekilde du~unuldügü için, ayn bilgi ve vardrr. Dikkatle üzerinde durulursa bi lmecelerde "psl-
sanata muhtaç degtldir. Ancak bu anlamlan an latmak kolojik, sosyolojik, pedagojik kry metler" da h i bulunabi-
için lafrzlard an cümle ve iba reler kurmak ge rekir. Keli- lir. Sabahattin Rahmi Eyiboglu [Sab ah attin Eyuboglul,
meier ve te rkipler anlamlann kahbr yerindedir. Nasrl kj bilmecel erin siirle ilg isini kurdugu bir yazrda su tespit-
su kabt is ter alhn ve gümüsten, isterse sedef veya top- leri ne de yer verir: "Bilm ecelerdeki ruh dünya hayattna
ra ktan yapilrrus olsun, içind eki su aym sudur." (5. 245- ve 'dünya nim etleri ' ne d erin bir sevgi Ile baghd rr. (...)
246)
Bilmecelerde yasa ma k bir salkrm üzüm kadar tath ve ta- I;
c. B.~:l- bi.zi. san.at e.seri karsrsmda costuren. vecde dü~ü­ ze .. Yüzlerine bak rnad rgrrruz ev e~yastnm h er birine, bil- ~
ren oge biçimdir diyerek, söz konusu un su run bi r sanat meceler 's aven' ve 'sevilen' bir een veriyor. Havlu her
eserinde tuttugu yerf/ önemi vurgulamaktadn, (Biçim- sabah bizi kucaklayrp yûzümüzü öpen bit ge lin, ba rdak
~çerik. mukayesesi ve bu konuda daha genis bilgi için herkese dudakl anru veren cömert bir kiz oluyor. Yemek,
IÇ ERIK maddesine bakilabilir. ) içmek, ya tm ak, kal krnak gibi itiyatlanrruz bi lmecelerde
sevinçli birer oyun h alini ahyorlar." ("B ilmecelerin Cen-
eiLDiRi. Teblig . Bilim ve sanat adamlanrun, edebiyat ve di-
ne tin d e" ) Eyibog lu, bilmecelerin edeta çocuk ruhunun
ger saha ara~hnnacdan~l~e n son yapn klan özgü n aras-
t~rmalar!m, incelemel crini anlatan ve çesitli bil gi sölenle- esye ka rsrsm d ak i ha yretini ifa de ettigin i d e yaz ls mm de-
nnde (simpozyum) sunduklan bilirnsel ya zilar. Bildtri- va rrund e belirtir.
nin özgün bir arastirma ya da tnceleme .ü rü nü olmasi ge- Asirdan asira degisime ug raya n, yöreden yöreye Iarkh-
rekrnektedir. Esef verici bir gö z lem ; so n ylliarda, edebi- liklar arzed.ebilen bil m eceler daha çok manzum olarak
yatm ç~~i~li. ko~~ ba~ltk.1~~~ alnnda ya ptla n simpozyum_ düzenlenir. FazIa uzun olm ad iklan ve çokluk ölçûl ü
lann btldmlen mc elendlgmde, bir ktsmmm özgünlü k- hatta ahenk te~kil eden seslerden /kelimelerden kurul·
ten uzak, dahast slradan ve harclálem ~eyler oldugu ö- duklan için bilmeceler çabuk ezberlenebilir ve hahzalar-
TÜlecektir. g
da yer eder. Bir çok çe~idi olan bil m ecel er tam tmaca, ath-
eiLMECE . HayahmtZI ku~atan, dolduran he m en her ~eyi mesel, ath he1cP.t gibi isi mlerle de amlmt~ttr. Örnekler:
(nes neler, araç-gereç, tabiat olaylan, ca nhla r vd. ), bir ta-
'I
Si RLIK BIYOGR AFI

Ufacrk krrtruzt bir ev va r demektir. Sana t eseri tü mü ile ay m etkiy i uyandi ra-
N e kapisr var ne pencerest cak bi r b üt ühl ük ah en gind e olmahdr r," (ETS, ay. m .)
Içind e yrld izda n bir yatak
BÎYOGRAFÎ. Tercu me -i h ál, yasa m öyküs ü. Bir sana tçuuu.
Yatakta bes k üçük ya vrucak.
yazan n ya da rneshur bir insarun ha yat hik ayesini anla-
(elma)
tan yazr/mett n / ktta p. Böyle insa nlarm hayatmm bûtûn
sa fhalanm konu alan kitap larm genel adr. An toloji ve
Sakah va r, söz ü geçmez,
ansiklopedilerde ye r alan genel biyografilerde, ele ah-
Pek Uzagl gözü seçmez.
nan kismin dogurn tari hi, d ogd u gu ver, a ilesi, ögrenirni,
Kara nohut eke r gid er,
meslek hayah anl anhr, ölüm ta rihi .Qelirtilir. Eger bir sa-
Tasta rt tasa seker gider;
nat kär sa krsa ca eserlerinde n d e ba hsed ilir. Bazt kitap la-
Akça suyun içer ler,
nn iç veya arka kapagmda ye r alan "hê l tercümeler i" d e,
Sey tan d eyip geçe rler.
yazanma dair bu k ábil bilgilcri içerir ve bir çes it biyog-
(keçi)
rafid ir. Biyografiler bir yazl ha em ind e olabilecegi gibi.
bi r kit ap büyüklûg ûnde dahi olabi lir.
Saça ktan sü ng ü sa rkar.
(buz) Bir insamn hayatt yla birlikte hayahna etki eden çevre VL'
in sanlar, sa hs iyetini se ktllendiren her türlü ay n nn , eser-
Gö kte gö rdüm bir kö prü leri , hizrnetleri ve etkilerinin anla nld rgr ay n nn h biyo g-
Rengi var yedi türlü. rafilere mo nografi denir. Bu tü r yazr lar, ka ra kterleri ge-
(ebemku",g.! regi daha çok bir sahstye tin etrafmda sekilleni rle r. An -
cak, bununla srrurh kalmayip ya7.ann birikimi ve bakr s
aÇ'lS1 nisbetind e. ele ahnan kistyle bi rlikte 0 sahsiyetm
BiRLiK. Vahd et. Gene] bir sanat terimi olarak söyle terurn-
d önemi, içinde bul u ndugu ed.ebî veya siyasî ortamlar,
laru r: "Bir sana t eserini n muh telif kis unla n a ras mdaki
onlan n belli bash öze llikleri de gü n I~lgma çika n labil ir.
rab ita ve ahenkten d ogen birlik." H erhangi bir edebl
(Bkz. MONOG RAFl.l
metind e ( ~iir, nesir) anlatrlme k, s öylen mek, d uy uru lma k
istenen özû n / Içerig in bir tern el m otif ya da d üs ûnce et- Mesh ur bir kisinin ölüm ünü n hem en ard md an, d aha
rafmd a toplanmasma birlik denir, Eserin b ûtünlüg ü çok onun hati ralanndan, dostlanrun, arka da slanr un an -
içind e ge reksiz ola n aynnnlara girmek, ternel d üsü nce- lat ttklannd an / yazdlklanndan yo la çrkrlara k, ha tta bi z-
de n uzaklasmak, "birlik" ten dogacak olan etkiyl azal nr, za t söz konusu malzem en in derleni p bir araya getirilmc-
si suretiyle hazrrlan an kita pla r nekro loji ad ryla a rulsa
Mu sta fa Nihat Özön, birligi yazma ugrasirun (kempo-
d a bir çesit biyografidi r. Hilmi Yücebas'rn "Biitün Cephe-
zisyonun) en ternel özelligi sayar ve söyle der: "Bir ya-
Ieriyle .:" serisi bu tü r çahsmalara ti pik bir öm ektir.
za r, eserinin tj.J rlü bölümleri arasmda tam ve ah enkli bir
uygunluk kurab ilmis ise, kon usu nu iyice ortaya koymus Biyografiler, tezkire, hadika, siisilenûme, mennklbnäme ad la-
ve onu bir so nuca, ma nhga uyar bir çözü lü~ u l~~hrmak nyla kitapla~ml~ giderek bi r gelenek ol u ~ m u~ tu r. Cum-
için de metot lu bir ta rzda geli~tirmi~ ise 0 eser d e birlik huri yetle bi rlikte monogra fi çah~ mala n ag lrhk ka zan -
7'1
bn
....
80HEM 8 UTÜNLUK

nus, eski biyo grafi kitaplan mn yerini ansikl opedik çabs- ziya d e beyit gûzelligini yani parçalann mükemmelligini
malar alrrusttr, Dene bilir ki, b ir m illetin ede biyat tarihi- gezeten bir ;;iir anlayisr hakim di. On doku zu ncu yûzyrlm
nin dogru ve eks iksiz yaztlabilrnesi için, her sair ve ya- sonlan na dogru Servet-i Fünûn d ergisinde bir ar uoa ge-
zann ciddi biyog rafi ve mo nografisine ihtiyaç vard tr. $u Ien sairler, Batr'da ortaya çtkrp gelisen sa nat anlaytslan-
da var ki, biyogr afi ve monografiler yazthrken nesnellik- na bak arak. siirin bir bürün olmas t gerektigi konus unda
ten aynlmamah, dogru bilgilere itiba r edi lmel idir. Met- g örüs beyan ed ip bu bagfamda de nerneler ya p nlar, Gide-
nin "okunabilir" olmasma da özen gös terilme lid ir.
rek muh tevayr en iyi yansitan sekillerin seçilmes i, gereki-
BOHEM. Boh emian. Içind e varoldugu toplumun altsik 01- yorsa bulunmasi ragbet gänneye baslad i. Böyle ce, siirin
madrgr aykm bir yasan n yr benimsemis: genel ya~a YI~ ve içerigiyle sekli (özle biçim) bütûnlesmeye baslad i ve
ahlak kura llan na fazla yü z verro eyen "s rrad ts i" b ir in- özü n, biçimd e eritilmes ine özen gösterildi. Bug ünk ü si-
san tipi. Bohem d ü nya mahna, paraya p ula fazla ön em irimizin bü yük zaytfhkla n ndan biri, hem öz hem d e bi-
verrneye n, içkiyi seven, sanata äsina, ede biyata gö nül çim olarak, b ûtûnlü k duygu su ndan mahrum olusudur,
veren kim i insanlar için de ku llamlan bir sifatd rr, "00-
zens iz, d agnuk bir haysta ahsrru s sa na tçr ve ya za rlan n
ahska nhkla n, avarelikle ri ve m ace ralan" bchem bir ya-
sann ola rak n itelendirilir. Batr'da ki bu insan tipi, edebi-
yatirruzrn yen ilesme sü reciyle birlikt e, bizd e d e kull am -
hr olmustur, Sanat çr ruhlu ama , top lum ku ralJan m dik-
kate alma d an "se rse n" bir hayat ya;;ayan kimsel ere bu
srfat yakrstmlrmsn r. Bohem, Sark kül tür ve ede biyah mn
yarattlgl "ri nd r'e, bazr özellikleri bakrmm d an be nzeyen
bir insa nd rr ama , daha d ün yevî yani seküler ve de rinlik-
ten yoksundur. (Bkz. RiND.)
BRO~ÜR. Bkz. Ris ÄLE.
BULWit Sanat ala mnda bir yenilige im za atma k ya da ede-
biyat eserinde konu/tema , motif ve üslûp baki rrnnd an
yenilik g österm ek. (Bkz. leAD.)
BÜTÜNCÜLÜK. Strüktüralizm. Yirm inci asnn baslannda
ortaya çrkan ve sanat eseri nde bü tüncül güzellige (yek -
pêrelik), kuru lusa önem veren, bunu öncü leyen sanat
akmu.
BÜTÜNLÜK. Bir ede biya t eserinin özellikle ~iirin öz ü yle ve
biçimiyle b ütünl ük a rze tmesi. Divan ede biya n nda , daha

I"
CAizE. "Srle" de denmistir. Eski edebiyatrrruzda, sairlerin
devlet adamlanna, itibarh kisilere sunduklan, onlann ÜS·
tünl üklerini anlatan medhiyye veya diger eserlere karsr-
11k ald rklan m ükaf ät, bagl~ ya da hediyelere caize denir,
Tehir'ûl-Mevlevî, caize He ilgili olarak tarihî bir anektod
nakleder: "Hü küm darlan n çogu . hakkmda yaztlan ve
huzurunda okunan kas id eleri an lamadan dinler ve käil-
lerin e ihsan ederd i. Germ iyan hükümdan Yaku p Bey bir
gü n bir saz sairinin: 'Benim devletIû sultam m akîbtîtm haYlr
C .
015unl Yedügün bal ile kaymak, gezindiigün çay" 015 «n' diye-
rek saz çald igrru dinl emis ve anladigr bu SÖZÜ d inlemek-
ten hosleurrus. 'Medhiye dedigin b öyle anlasihr SÖ Z olur,
Bizim Seybî (Germ iyanh) gelir bir seyler okur ; anlamam,
faket mecbûren din Ier, bir kaç pa ra da veririm!' diye isln
dogrusunu s öyleyiverm is." Ayru m üellif, konuyla ilgili
bir de yorum ya par ki, hakhd ïr: "Evet, medh budalasr
olan larm mûsteri çikm asi, medhiyeciligi kêrh bir sanat
[d ogru su is de meliyd i] häline getirdigt için ma nzû m söz
söyleyebilenler in çogu bu vad ide çahsmaya baslarrus.
Mevcut d ivarilarm han gisl göz de n gcçinlse bir kaç kesi-
deye tesa d üf olu nur." (EL, s. 28-29)

77
1

b
,..-------------;---------,
CA" CEZALET

CAN. insanda ve hay vand a ya~amaYI sagla yan marlde dl~l CEDEL Bir fikir tartr smasmda. taraflard an bi rinin dü~ünc.~­
varhk. Beden elb isc sini n içinde var oldugu bilinen yasa- lerini bir mantik silsilesi dahilind e sunmasi. (Bkz . MU-
ma cevheri. Cansiz beden cesettir. Ruh kelimesiyle çogu NÁZARA)
zaman aym anlama gel en hu tab irle özellikle Divan ~ i­
CEM: Klasik siirimi zde "bir kaç seyi tek bir hüküm altmda
irinde srkça karsrlasmz. Can mazmunu, edebiyatm di-
toplama sanatma" cem denmistir. Nefî'nin "Hem kadch
ger tûr lerinde de zengin çagrtsrmlarla karsirruza çikar,
hem báde hem bir $ûh sdkîdir gönül/ Ebi-i a$kln hasilf sahib-
Evvelemirde ~airin/ a:;;l~n sahsuu temsil eder. Can , ca-
mezdkJd,r gönül" bey ti bu sanata örnek olarak gösterilir.
nán için feda edilecek en krymetli varhkttr, Nedim'in Beyitteki "kadeh, bade, sûh sákî" sözcüklerinin h ükûm-
"Áfet~i can dediler gemze-i cell ádm için j Nahl-i gül söy- leri "gönül" de cern edilmia/toplanrrustir. Fakat cem, Di-
lediler k ême t-i simsêdm için" beytinde de dile getiril di-
van siirinde srkça basvurulan ve ragbet edilen bir edebî
gi gibi , cän ên, cana taliptir ve sadik äsrk caruru cên êruna sanat degildir,
bagts lamaktan büyük bir ha z duyar, Günümüz sairlerin-
den At tila Ilhan, cen-ten baglammda sunu söyler: Aynca, Cem, sarabi buldugu için. edebiyatta zevkin ve
eglencenin simgesi olan efs änevî bir kahramamn ad id rr.
su dinlerim gök anla nm
Kadeh, sdgar, peymane, piydle, kdse, ayag, sebû, dolu ke lim e-
alevi tenime sigmaz
leriyle aym anlama gelen, hepsinin anlarrum kersila yan
teni canla bütün lerirn "dim" (içki kabi) da hi on un yad igê rid ir. "Cám-i Cem"
büyür bedenime srgmaz sözü ne red eyse bir d eyim olmustur,
Cahit Srtkr, "Cem" siirin d e onu s öyle anar:
CANAN. Sevgili, masûka, mahbûbe. Á~tgm ve "cäru candn
ditemis vermemek olur mu ey dil" di yebi len seirin gönül Besbelli bu kadeh senden yadigär ey Cern;
verdigi, cärundan çok se vdigi bazan muhayyel, ba zan Elimizde garip garip panldar ey Cem, IJ
d ûn yevî güzeli imà eden, isa retle yen: hem klasi k hem de Vermiyor amma sa na verdigt nese yi: ..
modern siirimizde çok kullamlan tabirler den biridir. Ah - Ne rde senin dem sürdügün zamanlar ey Cern?
met Hasim'm "Havuz" siiri, 'cän án' m evs áfiru dile getir-
mek baglarrunde g ûzel bir örnektir: CERÎDE. Türkçe'de gazete anlammda /kars ihgmda ilk defa
Aksam yine top land 1 d erinde.. Cerîde-i Havä dis tamlamasmda kullanilan bir terim.
(Bkz. GAZETE.)
Cênên gülüyor eski yer ind e, CEZÁLET. Sertlik. Söylendlklerinde ku laga sert, kaba gele n
Cànàn k.i gündüzleri gel me z kelimelerin bir söz veya yazl içind e bir ara ya gelmest
Aksam görü n ür ha vz üzeri nd e, durumu. Rikkàtin tersidir. Belêgatçilar, ke limelerin bir
kisrrurn (toprak, agaç , çarh, ar z vb.) "elfêz-i cezle", bir
Mehtä b kemer taze belinde. kisrmru da (siir, edîb, sevgtli, sen vb.) "elf äz-t rekîka" di -
Üstü nde se rnä gizli bir örtü ye nitelemislerdir. " 'Ed a'ru n ' rn ûed d a' ile, ya ni lafzm
Yrld rzlar onun gü ld ü r elind e... mana, d aha açlgl üslûbun 'rnevzu' He m uva ftk olmast
'I I"
CILD -CINAS

içi rt kelimlerin rikkat ve ceza letine dikkat etmek gerekh- Üftád elerle. ge rçi 0 m eh senli benlidir
gtru" ögü tleyen Tahir'ü l Mevlevî bu hususta bir d e ör- Benlik ed ers e d e yakrsrr çifte benlidir
nek verir: "Bes tkteki bir yavrucugun u yud u gu nu an lat- BeUg
mak için 'rrusil rrusrl' tabi ri kullaruhr; Ç ü n k ü mevzuun
rikkati öyle bir rikkati gerektirir. Onun yeri ne ' horuI ho - Dûs olup bir taze yáre
rul' tabiri kullarnlacak olsa 0 kelirnelerin cezêleti, adeta Cána açnm laze yáre
çocugu uykudan uyandinr ve korkutur." (EL, ay. m.) Enderunlu Vdslf
Büyük salrler, adeta bir ke lime kuyumculugu yaparak,
seç tikleri kelimelerin dile getird ikleri duygu ve d üsün- Dönülmez aksarrun ufkundayrz, va kit çok geç
eelerle u ygunluk içinde olmasma özen göstermislerdir. Bu son fasrld ir ey öm rü m nast l geçersen geç.
Bu baglam d a, Yahya Kemal'in titizligi edebiyatla içli d is- Yahya Kemal Beyatll
h olanlann ma lûmudur,
Niçin kondun a bülbül
CiLD. Bir dergi ya da kitabm sayfalanru, forma lanm dagrl- Kapimdaki asmaya
madan bir arada tutabilmek için deri, b ez, plastik vb . Ben yárimden vazgeçmem
maddelerden yap ilan koruyueu kab /kapak. Bir eserin C ötürseler asmaya
ayn kit apl a r halinde basrlan h er birine de cild denir, Son Anonim
A szr Türk ~ajrleri 'nin bi rinci cildi gibi.
CiNAS. Teems de d enir. Yazih s ve söylenisleri aym veya bir- Keli~elerden birinin basit digerinin iki ve ya daha çok
birine çok benzeyen an eak, a nIamIan farkh olan keIime olusuyla yapilan cinasa eski belágatçiler "m ûrekkep ei-
ve kelime gruplanru bir arada kullanmak suretiyle yap l- nas" ad r vermistir, Ne va r ki, bu tû r cinas örnekleri d e
lan bir edebî sanattir. Nêbt. "kelêma vûsat-r meydan ve - giderek tam cinasm Içind e zikred ilir olmustur,
rir cinas" diyerek bu sanatm önemini vurgularmstrr. Kla- Áh kim ömrüm cihan mülkûnde CananSIZ geçer
sik ve haIk siirimizde sikça kul la mlan cinasm "ta m" ve Ben cihan mti lkün niderem çü nki cán anslz geçer
"eksik" olmak üzere iki sekli vardir, Bu iki cinas çesidi Ahmet Pa ~a
de kendi içinde bir takrm gruplara aynhr, Cinasi m eyda-
na 'getiren kelimelerdeki ha rflerin tür, stra, saYI ve heyet Her nefeste ieledim ben bir giinah
bakrrrundan b irbirleriy le uygun/ esit olmalarr h álinde Bir gü na h için demedim bir gün ah
" tarn cinas" tesekkûl eder, Bu dort noktadan birinde bir Süleyman Çelebi
esitsizlik varsa "noksa n cinas" olu r.
BiT evde dü zen olsa ol evde düzen olm az.
Tam cinae ö rn ekleri:
Fuad Pa~a
Krsmetindir gezdiren yer yer seni
Arsa çiksan ákibet yeryer se ni
jbn-i Kemal
80
1

....
q

i' CÖNK
CÖNK

Çay kuru çesme kuru Kendüyü g örmeye häcet yoktur


i '
Nerden içsin kUZIl su Bilmege ärif ile nädêru
Beni yakip bitiren Cönkünü görmek ile zähir olur
Bir ananm kuzusu Herkesin mertebe-i irfêru."
Anonim
(Onay: Türk Haik Siirlerinin $ekil ve Neni, s. 20)

Degerli arasnrmacr merhum Orhan Saik Gökyay, 'c önk-


Yartm cinae örnekl eri :
lerd e daha çok äsik lann siir leri bulunur' seklindeki yay-
Askm sihirli sarkist yüzlerce dildedir
gm görüsü söyledikten sonra, içinde hiçbir ma nzum
ispanya nes'esiyle bu aksam bu ztldedir.
parça bulunmayen, srrf mensur metinlerd en meydana
Yahya Kemal Beyath
gelmis cönklerin de oldugunu hatta hu tbe, vaaz, dua gi-
bi dinî rnuhtevah metinlerin yer aldigr cönkleri n ' dahi
Ask celladmdan ne çrkar madera ki yiir uardtr
bulundugunu belirtir. Gökyay, cönklerin içerigtyle ilgi li
Yoktan da vardan da öted e bir Var tardt r olarak sunlan da kaydeder: "Cenellikle ásrklarm , seyrek
Sezai Karakoç olera k d a divan sairlerinin bir kisi m siirleriru ihtiva eden
cönklerde çesitli dualar, sihirle ilgili notlar. ilaç tarifleri,
efendime vermek için sahibini ilgilendiren dogurn ve ölüm tarih leri, alacak ve-
yirmi yedimden gijn aldtm recek hesaplan, anonim tiirkü, rnêni ve ilahiler, halk hi-
yirmi yet imden giil kayeleri, ve daha bi r çok konu ile ilgili bilgiler bulun-
ibrahim Tenekecî rnakt adtr. Ha ik, gezgin sairlerin ugradrklan yerlerde
söy ledik)eri türkü, kosma, desfan ve fikra lan, hikayeleri
CÖNK. Içinde haik sair lerinin siirlerinin ve türk ü, mani, çok defa aklmda tutabildigi kadanyla eksik ya da yanhs I!
olarak kagida geçirmis: m êni ve bilmeceleri, kendi ha ya - ~
desran, ftkra, hikaye, d ua , hutbe gibi yazam belli olma-
yan anonim manzum ve rnensur ürülerin yer eld rgi, asa - nyla ilgt li kendince gerekli bir tak rm hastahklarm tam-
gldan yukan dogru açilan. çogu me sin ka ph / ciltli el rruru, bunlann ted avi yo llanru, reçeteleri, nlsimlan, özel
yaz mas i dofter/ mccmu a. C önklcr biçim bakirrnndan, bu bayatma ait notlan bu defterlere yazml§, böylece saYlslz
ve birbirinden çok ~arklt muhtevaya sahip cönkler mey-
gû n blok net ad, verilen de fterlere ben zerler. Halk edebi-
dana gelmistir," (DIA , ay. m. )
yatuu n va zgeçilmez birinci el kaynaklanndan olan
cönkler; yaklasik 15-25 cm . uzun lukta, 5-15 cm . gen tslik- Cenellikle anonim eser olarak kabul edi len cönklerin
"
te ke silm is kagttlarm kisa taraflarmdan d ikilmek sure- yaprak saytlan 30 ile 300 arasmda degi§ebilir ve çogun-
tiyle yapihr. Çoklu k saglam kaglt kullaruhr cönklerde. da varak (sayfa) numarasi bulunmaz. Genellikle siyah
"Bu ka gt tla r ekser iya renk renk olur ve siirler sek il ve veya kahverengi derilerle çok güzel ciltlenmis olan lan
ne vilenne nazara n hu ren kierden birine yaz thrd i. C..) Su yanmd a ciltsiz, sa yfalan eksik cönkler de va rd it.
krt'a, cönk ler hakkmd a es kilerin d üs üncesin i g österir: Cönklerle ilgili olarak, haIk edebiyah ara snrmacisi Kut-
lu Özen de -,?U bilgilerf kaydeder: "Hemen hem en bû tün
83
1
CUMHURlYET EOEBlYATI cû,

c önkler okunmasr güç, k ötü bir yaz 1 ile yazrlrrusta rdrr. Behçet N ecangtl, Cahit Külebi, Attil a Ilha n, Îlhan Ceçer,
(...) Yine büyük bir ktsmmda iml a boz uk tu r. (...) C ön kler ilh an Berk, Edip Cansever, Ece Ayhan, Sezai Kara koç,
krsa zama nda yazrhp tamamlanamazdr . Bazen bir cön- Ce rnal S üreya , Turgut Vyar, Ataol Behramoglu , ismet
gün ya ztlmast ü ç d ört yih bulurdu. C..} CönkI er ekseri- Özel, Ca hit Zar ifoglu: hikaye ve ro man d a: Reset Nu ri
ye tle d üzenJeyenleri belli olmayan eserlerdir. Cönkler Güntekin , Me md uh Sev ket Esend al, Ah met H amdi Tan-
hem baste n, hem de sondan yaz rldï kla n nd a n çogunluk- pmar, Saba het tin AH, Kemal Tahir, Sait Faik Abas iyarnk,
la bas ve sonlan belli degildir, Yine bü yü k bir krsrrurun Orhan Kema l, Oguz Atay, Tank Bugr a, Selim Ileri, Ra-
kapaklan kopmus. bas ye sondaki y apraklan kaybol- sim Ózden ören, Mustafa Kutlu, Cemil Kavukçu.
mustut. Aradan bazr yapraklan kopanbrus cönkler de CÜMLE. Tümce. Bir d üs ünce, bir du ygu, bir olay, bir olu s,
vardtr, Bazan bi r, bazan bir çok sahsm kaleminden çrk- bir istek , bir yargl bildiren /anlatan an lam h kelirne ya da
rrusnr, Bazr cön klerde sahibine ait notlar, hatta mühürler kelimeler dl zisi. Dil bilgisi içind e cümle bah s ini isle yen
g örü lse d e pek çogu nd a bu tür kayrtlara rastlanmaz." bilim kolun a da cümle bilgisi denir . Edebi metnin tem el
("Cönk ve Mecmualann Hai k Ed ebiya n Arasnrmalarm- birimi cü mledi r.
da ki Yeri, ..." )
CÜMLECiLiK. Bir an lam ifad e etrneyen bos sözl er yazma
CUMHUAivET eDEBivATl. Cumhuriyet'in ilan mdan (1923) 'hastahg t'. Gramer kurallan bakrmmdan yanhsr olma-
bugüne kadar geçen s üre içinde ge lisen, olusan ed.ebiyat . yan, d üzg ün, sü slü cümleler ya zlp hir ~ey anlattahna-
ve verimleri. Sim d ilik, yak lastk seksen yûhk bi r sü reyi ma k. Cümleeilik, bugünkü edebiyat dergilerinde de sik -
kapsaya n bu genis ed.ebiyat d önemi, kendi içinde özel- ça karsrlasngmuz bi r ma razî du rumdu r. Ahmh cümle-
likje siirde (Hececiler, Yed.i Mes 'a lectler, Ga rip akrrru, lerle, süslü ve artistik ifadelerle yaz rlnus sayfalar boyu
ikinci Yeni...) b ölümlere aynlarak ele ahru r ve degerlen - uzayan yazt lan okuyup bi tirdigimi zde ne zihnimizde
d ir ilir. bir fikir; bir çagn?lm ne de y üregimizde bir d u ygul anm a
Cu m bu riyet edebiyatm m en be lirgin özelligi, dil deki ge- me yd an a ge lir
lisrne ve sade lesmed ir. Yazr ve ede biyat dili ile konusm a CÜz. Kisrrn, bölüm, fasi kü l. Yazrlan ya da bas ilan kitaplann
dili ara smd aki bü yük mesafe, bu d önernde gtd erek azal- her bir b ölûm û: bi r kitabm ayn kapa k içlnde yayimla-
nustir, Sair ve yaz arlar, kalabahklarm anlayabilecegi bir nan fasikülleri için eskiden ku lla mla n bir tabi r,
dil ve biçem anla yrsuu tercih etmislerdir. Siirde heee
vezninin kullarurm yay gmlasrr us ve ölçüsüz/serbes t Aruz ölçüsü nd e, bir kehbm bir "tefi levs ini kaldirarak
ürü nler giderek çogalrrusnr, Toplumsalh k, bir çok edebi - yeni bir kah p olus turmay a ve "tefile'Terin her birine eüz
yat ada rrumn kaygisr olmus tu r, denir.

Bu dönemi n belli bash sa hsiyetleri ~iirde: Faru k Nafi z


Çam hbel, O rha n Seyfi Orhon, Ahmet Kutsi Teeer, Necip
FazlI Klsakürek, Nazlm Hikmet, Ah met Muhip Dlranas,
Ziya Osman Saba, Cahit Sltkt Taranel, Asaf Halet Çelebi,
Or han Veti Kamk , Oktay RIfat, Meli h Cevdet Anday,

"I I"
---

G
ÇAGATAY EDEBiVAl1. Türk ed ebiyanrun m averê ünnehir,
Harzem, Altmordu bölgelerinde, Harezrn Türkçesinin
gelismis brr sekli olan Çagatay diliyle eserler verdigi
kolu. Onbesinci yü zyrlda altm d evrini ya~aya n bu ed e-
biyat kolunun en çok bilinen, ön emli temsiicileri Ali $îr
Nevaî «(i 441-1501), Hüseyi n Baykara (1438-1507), Babür
Sah'dtr (1483-1530).
ÇAGRI~IM. Bir isaret, bir sembol veya bir kelime, bir im ge,
bir mazmun ile krsacasr bir uyanCl vasitasryla okurun
zihn ind e, ha yalinde ba zr duygu ve d üsünc elerin belir-
mesi/ olusmast. Oeçrrdste olmus bir olaym veya duru-
mu n hatirlanlmast da çagrrsrm yoluy la yapihr, Çagrrsi-
mln gerçeklesm esi için, u yanel He çagn~lml ya pilacak
!?ey arasm d a benzerlik, zith k, aym m eka n ve zamand a
bulunma veya ard ishk gibi ilgil erin bu luurnasi gerekli-
dir, Ahcm m/ oku ru n durumuna g öre ça gn~lmm ma hi-
yeti, etkisi, d erecesi d eglsebil ir. Mizac, sosyal çevre, ög-
reni m durumu, kültürel binkim. 'al1~kànhklar bakmun-
d an farkh c lan salus lard e çagn~iQ1 çe~itlenir. Özellikle

I"
ÇA Ll Nn
çoc o« EDEBIVATI
siirde, zengin çag rrsun la r yapacak çok anlamh kelime le- ÇIKMA. Bkz. DERKENAR.
tin ku llamlmasma dikka t edilir,
ÇiLE. Bir tasavvuf terimi olan çile, bazi tartkatlarda, yeni gi -
ÇAUNTl. Bkz. iNTiHÁL.
ren müritlerin nefsin i terbiye e tmek, dünyevî kirlerd en
ÇATI~MA. Zithk, kars rthk. Bir edebî eserde birbirine karsit annmak üzere geçirdikleri deneme suresidir,
unsurlan n bir arada anlanlmasr durumu . Çansma, anlat-
Son yillarda bu tenmin edebî bir anlam kazandignu, sa-
ma esasma bagh hikaye, roman, tiyetro ve efsane gibi
natkánn eser vermeden önce ve eser verme sü reclnd c
eserlerin ortaya konmasm da basvurulan önemli unsur-
yasadig i hazirhgt, zorlu gu, tabir yerind eyse 'dogu m
lardandar. Neredeyse, bu tür eser lerin temel çerçeve leriru
sanc ilan'ru ifad e ettigini g örmekteyiz. Her sa nat eseri -
z rthklar olusturur. Kehramanlarm karsir tavrrlan, durus-
n in bir çileden soma ortaya kondugu neredeyse isin er-
Jan; birbiriyle tezat teskil eden mekanlann yan yana, iç
babi tarafmda n kabul edilir olmustur.
içe sergilenmesi; su nulan yasama biçirrunin iki ZIt yüzü,
bu tür eserlerin krymetini artmr. Eserdeki ZIt unsurlar, Sezai Ka rakoç, 'çilc'y i sa natm da , sanatkárm d a varelus
kars rt tipler sayesinde, yazar anla tmak is ted igini da ha ko- sa rtlarm da n biri, belki de tek sarti sayar. Çünkü san at
lay ve etkili bir biçimd e suna bilir. Halit Ziya Usakltgil'in onu asmakla baslar. Maddî im ka nsrz hkla r degildir sanat
Mai ve Siyah ro m anmdaki Ahmet Cemil ve Rad tiplerinin adarrunm asrnasi gereke n. Sanatçi her sartra ve imkanda ,
kars rthgr, eserin esp risini güçlen d irir; gerilimini art mr. yine de bir çilenin adarrudrr. Çilesini doldurmayan / ta-
Peyami Safa'r un Yalmzlz romamndaki Samim ve Besim'in mamlam ayan deha, deha degild ir. Kar akoç, "sanatçrlar,
zit kara kterleri, yaza rm verm ek istedigi mesajr kolaylasti- edebi yatçila r, sa irle r de çekmedikleri çile ka lmadikta n
nr. Ha lide Ed ip Ad rver' m Sinekli BakJml romanmd aki ke- soma eserlerini verebilrnisler" de r. Kirasnu za r-zor öde-
nar mahalle--saray Zlt!IgI romana çesni ve güç kata r. yebildigi evin önündeki agaca konan kusla n avlayarak
çEviRi. Bkz. TERCÜME. karruru doyuran romanci: çeketini satarak kitabuu bastt-
ran sai r öm eginin bu baglamde hanrlanmasi gerektigini
ÇEViRiVAZI. Transkripsiyon. Bir metnin tam bir okunusunu vurgular,
vermek samyla / amacryla yazi ld rgi alfabeden baska bir
yazl sistem ine akta rmakur. Osmanh alfabesiyle yazrlrrus ÇOCUK EDEBÎVATI. Çocuklann okumasr ame çlana rak ya-
eski edebiyat ürûnlerinin latin harfli b u günkü alfabeyle zilan edebiyat ü rü nle rirun olustu rdugu to pla rrun gencl
ilmî nesirleri yap rhrken veya agrzlardan derlenen yöre- adr. Çocu klar için yazilan metin lerde sena t kaygrsmdn n
sel metinier yazl d iline aktanhrken kullamlan bir yön- çok egttiet. ög retici kaygilar ön plandadir. Bu tûr ürünle-
temdir, Ara p alfabes indeki kimi haflerin veya agrzlarda- tin çocugun düsü nce ve duygu dünyasma hita p edeeek
ki bazr seslerin yeni yazI sisteminde (Latin alfabesinde) seviyed e, ahla kî, içten ve kolay anlasihr; resimlerle sü s-
karsihklan bulunmadrgi için, böyle bir aktanmda sesle- lenmis olmasma özen gös terilir. Çocuklann okuma ah-?-
ri karsilayan bir taklffi i-?aretler ku llamhr. kan hg r kaz an masind a, çocu k edebiyan ürünlerini n
ÇEVRE. Bkz . MU HiT. önemli bir rolü vardir. Haik edebiyatt ·ürünlerinden nin-
ni, tekerlemc, masal , bilmece de çocu klan n zevk le oku ·
ÇIGIR. Bkz. AKIM. duklan / d inlerikl eri eserlerdir.
"I
b ~
ÇÖZÜM
,
ÇÖZÜM. Roma n, hikaye, masal ve tiya tro gibi anlatma esa -
sma bagh edebiyat eserlerinde, anlanlan olaydaki dügti-
mün çözü lüp olaym sona erdigi krstm.
ÇÖZÜMLEME. Bkz. TAHLiL.

DAOAizM. Eskiden beri olusmus toplumsal ve este tik de -


gerlert, dil kurallanru, krsaca sr "gelenegi" önemseme-
yen , dahasr inkar eden sanat aknrurun ad 1. Dadaistler, I!t
'saçma'yr, raslanhsal olam ve sezgi gücünü kullanarak ~
gerç ege vartlacaguu savunurlar ve buna itiba r ede rIer;
anlarnstz h gr ve kuralsizhgi önemserler. Akla kryme t
vermezler, estetik kaygi tasrmazlar, Devamh s üp he için-
d edirler. Sanahn btçimsel unsurlanna sirt çevirmisler-
dir, Birinci Dünya Savasr'ndan sonra, özellikle 1918-
1922 yillan arasmda, biraz da sevas sonrasirun umutsu z
tablosu içinde, Bati'da ortaya çikrrus olan bu aktm , ede -
biy anrruzda ragbet g örmemistir, ama gerçeküstücülügü
haztrl ayan önemli olusumlardan biridir d enebilir.
DAGINIKUK. Düs ûnce ve duygulann gelisigü zel bir sekil-
d e konusmada yahu t yazid a yer almeer . Sözü söyleye-
nin /yazanm d üs üncelerinin, duygulanmn savruklugu
ve özensizllgi, verilen öm eklerin yerli-yersiz olusu ya-
ztlard a da gJmkh ga neden olur. Dagnukhk, bir anlah m
kus u ru d u r ve ede biyat metinlerinde ki bü tü nlügü n zrd-
d l bir tutumdur.

'0 I I"
DARB-lMESn

DARB-l MESEL Bkz. ATASÖZÜ . (ye rulikçi le r) arasm d a süren "d ekad anhk tartisrnasrvnd a
DEOiM-DEOi. Bir kosm a türüd ür. Haik siirinde örnekle rine en çok Ce nab 'Seha be d d m ve on un ;;iiri hed ef ahmr. Ce-
rastl arur. Saz sa irlerini n sevg iliyle konusuyormus gib i nab, ara kad asla rma ve kendisine yöneltil en suç lamalara
söy ledi kler i, karsrh kh konusmayla tertip ed ilen silr tü rü . söy le ka rsrhk verir: "Sesimizi dirn agmuze topladik: za-
marurm zm felsefe-i pîç ü têbm a lêyrk, aCI bir üslûp ara-
Dedim d ilber didelerin islenmis , dik : bul du gumuze : Dekadanhk d edil er," Hüse yin Ca hit
Dedi çok agladim sel yarastdrr. (Yalçm), Kaugalanm isimli kita bmda, 'd ekad anh k' yolun-
Dedim d ilb er yanaklann d islenmis, daki mücadelelerini de, 'heyec anla' hikaye eder.
Dedi zü lfü m degdi tel yarasid ir.
Odönemd e, s öz konusu ibarenin. " te k at an ", "dek aten"
Dedim dilber leb in seker bal olm us kelimelerinden bozma oldugunu (saka yollu olsa gerek)
Ded i bugün bana baska b äl olmus. id d ia edenle r dahi çrkrrusnr. Yeni sdri begenmeyen ve
Dedim dil ber ak ge rda n m al olmus, sa hip lerine ya kistmlan "d ek ad a n" ism ini muvahk bu -
Dedi çiçek so ktu rn gü l ya ras rd rr. lan 'ad a sa m ' Mehmed Ce lal, Servet-i Fünû ncularm üs-
lûbunu kull an arak onlan alaya alan bir d e ma nzume ka-
Dedim di lbe r Emrah akhrru aldm, Ieme alrr usnr, Söz konu su manzumeden bir kaç d ize:
Dedi su ciha nda ben i mi buldun. Siz gittiniz ey sa nh h ün erverleri d ehrin
Dedim d ilbe r niçin sa ra np soldun. Bizier hezeyanlar, dekad anlard an usandrk.
Ded i çekd icegim d il ya ras rdir, Göçtü edebiyat-r zek ä perveri dehrin
Erzu rumlu Emrah "Zira ki ziya n orta da bilmem ne ka zand rk?"
Baslar edebiya t-r cedîde... mü teh ayyir
DEKADAN. Siird e, d önemin ge ne l eg iliminin aksine, farkh Hatta göz ü baygm ve yüzü hayli rnüsemrnes
bi r anlaytst ve an lans r benimseyen ler için kullarulan bir Bir hasta kizm veçhine ben zer... müteessir
srfat. Edebi yatm gelenekten kopup "soy suz lasmasivna Mor nemeli , al cilveli, hem .tirseli bi r ses?
zemi n ha zrrl ayanlara da "dekad an " denmistir. Fransrz Ku mral bastrun üstüne çrkrrus ve kulaklar
ed ebiyatmda Baudelaire ve onun izinden giden edebi-
yatçrlara bu isim verilmistir. Ed ebi yanmrzda, Ahmet
Mithat Efen di , dili bozd u klan , ah srlm edrk, anlastlmaz DELÁLET. Bir mantik terimi ola n d elàletin ed ebiy attaki an -
kelime ve tamlamalara eserlerinde ye r verdikleri için , lamt sudun Söyl enen / yaz ilan söz veya ifade ile 0 sö-
Edebiyat-r Cedîde (Servet-i Fünün ) edebiyatma mensup zü n/ifade ni n okuru n / mu ha tabm zihninde hastl cttigi
sai r ve yaza rla n a~agIl aya rak "dekada nhk"la suçlarr us- anlam arasmdaki ilgiye ver ilen ad. Mantrkta, bir seyln
h r. Ah met Mithat, 1895't e Sab ah gazetesi nde yaytmla- bilinrn esinden ikinci bir seyin anhs dmasr ya da hanrlan-
nan "Dekad anlar" bashkh ya zrsryla 0 yrlla rda deva m masr ge rekli ligi an lammda kullamhr. Bir yerdeki insa n
eden polemikle ri baslatmis olur. Ahmet Mithat te rafta r- aya gl izini n, oradan bi r ki~ioglunun yürümüs olmasma
lanyla (gelenekçilerle) Edebiyat-r Cedlde mens u plan del êlet etrnesi gibi. Edebiyat eserlerinde d elale tin mann-
"I I'
h _
r ....
DEMAGOJi OENEME

kî anlarrundan da yararlarulrrnstrr, Peyarni Safa'nm 0 0- gu ortamda demagoji yogunlasabilecegi gibi , bizzat de-
kuzuncu Haricîye Kogll$U adh meshur romarunda Hasta magojinin de kavram kargasasma yol açacagr göz ardr
Çocuk'un evlerinin sofasmda g ördügû "iki yasnk, bir si- edilmemeli." (KJJfa Kansttran Kelimeler, s. 36-37)
se, bir mendil"in deläletiyle annesinin biraz rahatsizla-
mp oraya uzandrgrru, bic fenahk geçirdigini ve agladlgt- DENEME. Edebî tür1er içinde muhteva ve sekil bakrrrundan
ru anlamast güzel bic ömektir. en serbest özellikler tasiyan ve sirurlan kesin çizgilerle
tam olarak belirlenmemis olan denemenin simdiye ka-
OEMAGOJÎ. Mugalata. Haik avclhgl. Demagoji, fikrr bi, tar- dar kesin ve açik bir tarnrm yapilamarrustrr. Bu yüzden
tl$rnada, bir taklm kelime ve mantik oyunlarmm yardlmlyla S. Johnson, bir edebî tür içine sokamadigr her yazlya de-
a511 gayenin dmna çtklp bi, neui "faf ebe/igi" yaparak ba$Qn neme demistir, 16. yüzyI1da ya~ayan Fransiz yazan
kazanma çabasl v/arak bilinir. Daha çok siyast ve politik ha- Montaigne'den beri, begrmsrz bir edebiyat türü ?larak
yatta g örûlen bu tavn toplumbilimciler söyle açikler: biçimlenmeye baslayan deneme, kisaca "yazana göre
"Haik: avcJllgl: Bir toplulugun dûsünce ve duyarhhklanna yazr" diye tammlanabilir. Eskilerin tecrûbe-i kalemiye
uygun cümleler kullauarak. onlarla çelismeden kendi (kalem tecrûbesi) dedikleri denemede daha ziyade ask,
menfaatini korumak; çikarlarinm gerekliliklerini yerine ölüm, gurbet, sanat, felsefe, din, ahlak, gelenek ve haya-
getirirken cûmlelerle oymyarak toplumun menfaatlerine tm binbir yüzü gibi bütün insanlarr/Insanhgi ilgilendi-
uygun davramyor göz ükmek. Bu niyetle yapilan söz ren genel konular ele ahrur.
oyunlanna ve süslü ifadelere dayah konusma. Kitlenin
zaafmdan yararlanarak, insanlann hislerini oksayarak Deneme türündeki yazrlarda, yazarm duygulan, subjek-
tif düsûncelen, dünya görüsü: krsaca bütün varhgr ön
E
kend i menfaatini komma tavn.' (Demir & Acar, s. 56.)
plandadir, Montaigne'e bakihrsa, îyi bir deneme yazan,
Demagojtyi "Cör ünüste dogru, mannkî bakrmdan hiçbir kendisiyle konusuyormus gibi yazar, kati bir sonuca var-
eksigi bulunmayan, ashndaysa etrafi aldatmak için söy- maz; varsa bile, bu sonuç kendisini baglar. Denemede
lenen sozdür" seklinde tammlayan Rasim Ózden ören planm önemi yoktur; yazar bir p~ana bagh kalmaz ve ser-
konuyla ilgili olarak sunlan da kaydeder- "Demagog'un bestçe düsünûr, serbestçe yazar. Istegtyle seçtigi ilginç bir
mantik ku rgusu öyle ustacadir ki, ilk anda derhal inaru- konu üzerinde sahsî görüs ve d ûsûncelerini derinlestire-
lrr; hiç olmazsa kitleler üzerinde bu tür sözl erin yanhs rek, bir nokta üzerinde yogunlasarak kalemini isletir.
yönlendirme bakmundan etkisi vardir. Ne var ki, ldema-
gojidel kullerulan mantik örgüsü ne kadar güçlû olursa Deneme yazan, her seyden önce kullandrgr dili çok iyi
olsun muhteva baklmmdan b o~lugu ve yamltlclhgt çok bilmek, i~ledigi konuyu her yönden iyi kavrarrus olmak
geçmeden anla?lhr. (".) zorundadlr. Gerçek denemeler; yapmaclkhktan uzakhr,
her cümlesi insam saran bir içtenlik ta~lr. Denemelerin
"Demagoglar, hiç bir zaman yeni gerçekler söylemezler, konusu bütün bir hayatl kapsar. Deneme yazan, bu ha-
sadece bilinen gerçeklerden yararlanarak hakikati saptt- yatla ilgili tecrübelerinden faydalamr. Gerektikçe bu tec-
nrlar. Fakat kullamlan manttk örgüsü kimi zaman öyle- TÜbeler üzerine egilir ve gözlemlerini -aC1 da olsa - tath
sine girift olabilir kj, demagoji yaptldlg'l uzunca bir süre bir dille, isbata gerek gönneden, fazla iddiah olmayan
anla?lImayabilir de. Kavram karga~asmm mevcut oldu- bir biçimde anlahr.
94
1
I"
OENEME OEAGi

Deneme türün ün d ünya edebiyatmda en ün l ü yazan kurallanrn kendi yaratan oir oyun dur." (" Beni Bir Göz ler î
Pransiz Montaigne (1533-1592)'dir. Ingiliz yazar Bacon Ahuya Zebun E"tti Felek")
(1561-1626) da deneme türünûn büyük ustala n ndand rr. OERGi. Mecmua . Belli arahklarla (haftad a, 15 günde, ayda,
Servet-i Fünûn dönemi yazarlan "mu sahebe" bashgryla 45 gunde, iki ayda, üç ayda bir), çesi tli alanlarla (felsefe,
d enem enin ilk / el ömeklerini yazsalar da, Ïkinci Mesru - bilim, sanat, edehiyat, siyaset, sper) ilgili olarak çrkan
yit' ten sonraki sun'i özgürlük ortanuyla birlikte ga zete süreli yaymlara verilen genel ad. Baslangrçta forma d ü-
ve dergilerde deneme ömekleri görülse de, tûrün edebi- zenine göre B, 16, 32, 48 sa yfahk bir hacimle çikan dergi-
ya tirruzd aki asil serüverd Cumhuriyet'le birlikte baslar. lerin sayfa saYIsl gtderek daha da artmis en azmdan d e-
Hasan Ah Yücel (1897-1961), Nurullah Ataç (1898-1957) gi~ikhk arzeder olmustur. Dergtler, gazeteler gibi genis

Su ut Kemal Yetkin (1903-1980), Ahmet Hamdi Tanpmar bir okuyucu kitlesine ses lenmez, daha srmrh bir çevreye
(1901-1962), Sabahattin Eyuboglu (1908-1973), Cem il hitap ed er, Daha çok, oylumlu, inceleme-arasnrma yazl-
Meriç 0917-1987), Salah Birsel 0919-1999), Ahmet Tu- Ianna yer verir.
ran Alken (1954) ve Ah Çolak (1965) tanmrrus, usta de- (Son yillarda ülkemizde haber dergileri, mi zah, kadm,
neme yazarlannuzdir, çocuk, mo da dergilert yaygm hk kazanrrus trr, Birinci
grupta yer alan bilim, felsefe, edebiyat, sa nat, kü ltür
Son yillarm dikkate deger deneme yazarlarmdan biri
dergileri daha çok bi r ideali gerç eklestirm ek, bir d üs ûn-
saydrgrm Ah Çolak, deneme türündeki bir ya zismda ceyi yesertmek, insanlan bir sekilde bilinç sa hib i yap - ,
'd enem e' yi anlanr:
mak amaciyla yaymIamrken ikinci gruptaki dergiler, he- ..
"Deneme oir gezinti gibidir." der MichaelHamburger. "Key- men hemen para kazanmak kaygrsiyla okurun huzuru-
[ince bir dolasmadir. bir i~ yoleulugu degildir." (...) Deneme- na çrkar.)
de kalemin 0 özgürce sahmfl, istedigi yerde eglenip istemedi- He rhalde srrf bir mukayese oIsun diye, bi zce ya nhs bir
gine dokunmaYlfl, gûnluk; gûneslik bir sabah vakti, oimadi bir kanaatle kitaplann Çlkt/gl günden itibaren eskimeye ba?ladl-
ikindi gölgeliginde keyfince dolafmaya pek benzer. Stkmnnm, g ll11 beli rten Mustafa Sekip Tunç , d ergilerle ilgili olarak
telasm adi okumnaz böyle gezintilerde. Gidilecek iüede biryer su isabetli tesp itleri yapar: "Ancak mecmualardrr ki da-
yoktllr. Kürekler dheste çekiiir. Herkesin ham degildir böyle irnî de vera m temin eder. Kültürün nabiz hareketleri de
yürüyü?ler; ehl-i keyiflere mahsustur. (...) Yazarken yaptlkla- ancak bu 'uz uvl ar' da takip oIunabilir. Onlar bi ze, nabr z
Tl, ho? bit zihin gezintisinden ba?kasl degildir. gib i, kü1tü rümüzün zaa f ve kuvvetlerini duyurarak m a-
nevî srhhatimi zi suur ve ihtiyatla takip etmemize yara -
Suut Kemal miydi 0 , ?iiri mksa, düzyazlYl yiirüyü?e benzeti- yacak yegáne vasrtalard ir,' (" Ak siyon")
yordu. Denemenin 'yü rüyü§ü' öbür düzyazl1ara benzemez
pek. Ba?ta dedigimiz gibi daha çok 'gezinti'dir 01111.1110. Ve bil. Edebiyat ta, dergilerin öz el ve önem ll bir yeri va rd ir, Kû l-
gezintiden zaman zaman 'raks'a geçildigi olur. Düzyazmm tür, sanat-ede biyat d ergileri, bir mill etin, h ir ü lkeni n kü!-
"gidecegi bir yer" vardtr rnutlaka. Bir?eylerögretecek, bir ha- türel hayatml , g eçm i~teki edebî mah fillcrin, m u hitleri n
kikatin örtüsünü slYlracaktlr. Hamburger'in ~u sözü samnm atm osferini ve ed ebî dalga lanma lan, fikir h areketler ini
?iir için de, deneme için de lsmarla ma gibi oturur: "0 , kendi takip edeb ilmek açlsmd an önemlidi r. De rgiler, adeta,

"I I"
...
DERGi OESTAN

dönemlerinir. kült ür-sanat grafikleridir, Adeta, sürek li Adam Sanat, Dergah, E, Hece, C österi. Kn ~gar, Kitap-isk,
bi r m ed -cezir ha linde y üksclen, kaba ran, ye da kan kay- Türk Edebiyall, Var11k... ilk akla gelenle rdi r.
bed en k ültür-sa nat o,rta ml a n m bütü n açikltgryla göste-
DERKENAR. Hasiye, çikm a, h árnis. Genellikle el yazrnasl ki-
ren ha ftahk, ayhk, ya hut iki ayhk tabJolar da diyebiliriz tap lann sayfalannm kenan ndak i bosluklara, unutulan
dergil ere. Ceçmisin kü ltürel mirastrn, geleeek kusaklara veya izahm a gerek d uyula n bir meseleyle ilgili olarak,
aktarmak bakr rrnndan da dergi ler. önemli bir görevi üs t- küçük harflerle ya zrlan açïklayici ve tam amlayïcr bilgileri
lenirier. Bir dergide g örünen imzalar arasmda "görü s içere n ya da sonrada n ese rle i1gili ilgistz dus ülen not la r.
b irlig.ï" ve "sû reklilik" önemlidir.
Bugü n, bir kitab t oku rken me tin de geçe n bir düsü ncey-
Ce mil Meriç, derg iler için su nlan s öylcr: "Cenç düs ün- Ie, kavramla ilgili olarak s ay fa kena rm e oku run yazd igr
ce, dcrgi lerde kanat çlrp ar. Yasak bölge tarumayan bir te- açrkla yicr, tam am layici, m u halif no tlara ya da b u notla -
cessü s: taruma ynn , d a ha dogrus u tam mak istemeyen. En nn bir yazl hàlin e getirilmesine de derkenar, kemlr notII.
çank kas lrlannda bile insem gûl ümseten bir 'itimäd -r çlkma, okuma notlan, ha~iye, há m i~, klÏçiik oçttdama den-
nefs', dünyamn kendisiyle bas ladr guu vehmeden bir me ktedi t. Bazr edebiyat dergilerind e, bilinçli okur yeles-
safvct var. Tomurcukla nn vaitkä r gururu . Bir sehrin iç tirmenlerin kalern inden çtkrms bu tü r oku m a notla n n m
sokakla n gibi mahrem vc sa m imid irler. Devrin çehresi - "derkena r' sü tu nlannd a veya özel bi r krs im da yaYlm-
n i m ak yajsrz ola rak on la rd a bulur su nu z. L ) Dergi h ür Iandrgt g örül m ektedi r,
tefekkürün kalesi. Belki se ts cri ern a taze ve srcak bir te- DE5TAN. Epope, d äsit ên, d ástàn... "Ioplumu d eri nd en e tki- ~
fckk ür. Kitap, çok dcta tck insanm eseri, tck d üsüncenin leyen tarihî ve sos yal olay la n a nlata n u zun ma nz urn hi -
ya nktsu derg i bir zckalar top lul u gu nu n. Bir neslin vasi- ka ye." Da ha d oyu ru cu bir ta mmla de stan, önceleri haIk
yetnamesid ir derg i; va siye tn amesi, daha dogru su mesa - aras mda tam estetik hü viyetine kavu smarrus olarak or-
ji. Kapanan her d ergi, kaybedilen bir sava~, hezimet ve- taya çrkan ve yaygmhk kazandrktan soma daha çok
ya intihar. Bizd e ha zin bi r kad e ri va r d ergile rin. çogu bi r manzum ba zan da m en sur ola ra k yaZlya geçirilen, b ir
mevsim ya~ar, çiçek lcr gibi . En talthlileri bir nesle sesle- mill etin veya kavmin g örk em li d önemleri ni anl atan
ni r. Eski d ergiler, ziyaretçisi kalm ayan bir mezarhk. kahra rnanhk hikayclertne ve ri len isimdir. Ergenekon Des-
An ah ta n kaybolmu:;; bir çekmece. 5.-1yfalarma hangi ha - tam, Oguz Kagan Destam, Alp Er TI/nga Dt.'stam , ~ 1/ Desta-
h rala r sinmi;;, hangi üm itler, ha ngi heyeca nlar gizlen- nl , Manas Destam , Körog/u Deslam gibi. Bu türün Bah'da-

mi~, me rak ed en yo k." (Ril Ü/ke, s . 100 -101) ki ka~tllg. epope'di r.

De rgilcrin ban ~,l Y II.ln blitlinliylc bclli ktlJlulara ay n llr, Erdogan Erbay, d ah a ge n i ~ bir perspcktiften bakarak
ön em li ki;;i1c rt.' yt-'r Vl..'rir; bu nl.ua özel saYI (nüs ha-i " Desta nla r, bir m ille tin d enn ked er ve uzü ntüler yuma-
mahsusa ) d enir. (Bkz. SAYI.) 81ile çepeçevre k u ~atl lmasl esnas md a birdcnbire or lay a
çlka r. Vü cu t vereni belli d e olsa, d cstan, be lirli bir su re
Serv('t-; Fijml", VarIIk, Dirili;;; ekol () I m u~ , uzun süre çlkl· so m a mill eti n orta k hüznü, orta k gözya ~a , ortak kedcri
sü rd ü rmü;; sana l-edebiya l d e rgiterimi zdir. Bugü n
;,Int olur. Mill et, elindeki malzemeyi, ke ndi roh vc sl.'Ciyesi ne
de edcbiya l ortamlanmn nabzlOl lulan der~iler olarak u ygun bi r tarzda yü cc ltir veya alça lttr, malzemeye i1iwe -

"I 1
99
D€ STAN
DEVRIVY f

Ier yap ar, bazr unsurlan çikan r. Bulabildigt kad ar, bütün de destan d eni r. Haik oz anlan rruzm, insanoglunun d o-
hüzün ve kederlerini destana yükler, onu zeng inles tirir," gumundan vey a gençligtnden bas layara k yes yes. dö-
d er. Denebilir ki, desterun en önemli vasfi, millî olusu- nem dönem ha yat mac erasrru siir les tire n ya !J des tanl ar i
dur.
çok ünlü d ür. (Bkz . YA$ DESTANI.)
Yaranhs , "toplu m vicdamnda iz birakan" sava sla r, kah- Klasik siirimizd e, manzum hikaye lere (mesnevilere) ve
ramanhklar, do gal afetler veya hemen her ola y destan bunlann küç ü k bölümlerine de, ba zan dásitán dendigi
konusu olab ilir. Destanda dikka ti çeken belli bash özel- olmustu r. Destan kelimesi, hikaye, m asal , sergü zest, kis-
lik ier sunlardrr: Gerçekle i1gisi kurulabilse d e çok yücel- sa anlamlarmda da kullarulrrnsn r.
tilmis bir olay; olagan üstü bir kahraman; siirsel bir an la-
hm; dönemin sosyal panoramasml da aksettirebilen me- DEVRiK CÜMLE. Ku ralh olmayan, yani Tûrkçe' de ki sö z d i-
tifler... Destanlan, yaptlan itibariyle "d ogal" ve " yap- zimine (özne- > nesne veya tümleç-> y üklem srralamasi-
ma" di ye ikiye ayirmak mümkündür. Muhtevalan baki- na ) uymaYlp yüklemi basta ya da ortada bulunan cüm-
mmdan da "millî", "dinî", "halk" destanlan scklinde bir Ie. Siirlerde ve konusma dilinde sikh kla karsmuza çikar
gruplandrrma yapilabilir. Olmaz mI daglaTln derdi/ Hiç eksiimez kusu kurd u. Bu ik i
devrik cümlenin düz sekilleri s öyle olurdu: Daglartn
Destanlann çogu. inarulmayacak kadar hayalî, mitolojik d erd i olmaz rruî: Kusu kurdu hi ç eksilmez.
bir mahiyet ar zederken, bazrlan da tarihî bir olaya daya-
mr . Toplumsal ve millî bir karaktere sahip olan desten- DEVRiVYE. Ruhun àlemdeki macerasrru, dolasmurn anl a-
lar, çok eski dönemlere aûtir. Bu yüzden tarihi çok eski - tan manzumelerin adr . Tasavvuftaki devir nazariyest.
lere uzanan mi lletlerin destanlan vard ir ancak. Hititlere devriyyelerin bashca konusudut. Daha çok Ale vî-Bekt a.
~it old ugu söylenen GJ1gaml~, Hindler'e ait Ramavana , ~î sairler ta rafmdan yazilrrusnr. Devri yyelerin bir kis -
Iranhlar'in meshur destam Sehnäme. ilyada ve Odisse, La- mmda, tart kata dair bazr ' äd êb' m konu edi ldigi d e gö rü -
tin ler'in Virjil'i, Fin millî destam Kalevala dünyaca ünlü lür. Sirî'ye ait bi t devriyyenin ilk iki ve son üç d örtl üg ü
destanlardrr, s öyledir:

Yeni Türk siirinde de, bilinen destanlann kimi özellikle- Cih an var olmadan ketm -i ad emde
rin i tasiya n ve admda "destan" ibaresi bulunan kü çük Hak He birlikte yekdä s idim ben
hacimli eserler yazilrrnshr, Faz rl Hüsnü Daglarca'run Yara th bu mülkü çünkü 0 demde
" Üç Sehitler Destam", N iyazi Yildmm Cenç osmanog- Yaptim tasvirini nakkês id im ben
lu'nun "Malazgirt Destaru" isimli siirleri bu baglamde
zikredilebilir. Anä sird an b ir liba sa bûrûndûm
N ar b ád ü êb ü haktan g öründ üm
ü

Ha ik edebiyan alarunda, he centn 11'ti ölçûsûyle ve dö rt- Ha yr ülb eser He d ün yaya geld im
lükler ha linde yaz rlan, bir toplumda basgosteren önem- Ád em ile bil e bir yes idim ben
li ola ylan (se va s, bans, göç, çöküs, kithk, d in ve m ed eni-
yet degisti rme vb . gibi ): bü yük bilge-ka hra man insanla-
nn yasan nlan ru, gü lü nç olay lan a nlatan ma nz u me lere
~--------------------':""""'---------------...q
DuiM DiDAKTIK

$u fen á mülküne çok gel d im git tim Ale vl-Bekt est haik salrlerinin söy led igt ve tasavvufi
Yagmur olup yagdim, ot olup bittim tnancr, bir ta rikatm ilkelerini, ögre tis tni dile ge tire n siir-
Urum diyanm ben irsêd etti m lere d e gen el olarak 'deyis' adr venlmistir.
Hora san'dan gelen Bektas idim ben
OÎSAC E. Eski ed ebiyatmu zda, daha çok manzum eserlerin
Gähi nebi , gähi velt go rû ndü m ba s tar afma konan ve ese rin ya zrhs sebe bini, mahiyeti -
Gáhi uslu, gê hi d eli göründü m ni, muhtevasrru açrklayan bi r nevi sun us yazlsl . Man-
Gáhi Ahmed., gä hi AH g örü ndü m .zu m olan d ibaceler de vardrr, Öz ellikle d ivan d iba cele-
Kimse bilmez srrtt m, kallá s id im ben ri, klasik siirimiain kimi poetik mes elelerine l~lk tutacak
mahiyettedir. Türkçe divan dibacelerinin tesbit ed ilebi-
Simdi hamdülillah $iri dediler
len 4C'lnt, Tahir Üzgör, bugünkü Tür kçe yle karsrhklanru
Gel d im, gtttim, za nm hiç bilmediler
da veterek bir kitapta top larruste. (Tiirkçe Divan Dibace·
Kimseler bu rem zi feh me ttiJer
Her gelen mahluka kardas idim be n Ieri, Ank. 1990.)
~u srralayacag muz terimlerin, Tanzimattan so nra dibace

DEVÎM. Tabir. Gerçek / öz a ula m mm drsmda farkh bir an la- . yerine kullaruldrgr görü Im ekted ir: tfade, ifade·i mahsusa,
rru clan, en az iki kelimed en olusan kahplasrms söz meram, ifade-i meram, iflitah, medhaf, takdim , m ukaddun e.
Diba ce yerine bugün, yaygmhk sirasma g öre, önsöz, mll- ~
gruplan. Dey im lerin çogu cümle d egen tasunaz ve ne re-
deyse hemen tümü genel bir hüküm bildirmezler; Bu kaddime, ön deyi~ , SÖZ ba ~I , sunu, s u n u ~ , ba?1angzç, ba ~larkell , W
yö nleriyle at asözlerind en aynhrlar. Seyrek olm akla b ir- birkaç s ëz, g iri~ kelimelerinden biri ku llaru lmaktadir,
likte..bazi de yimlerin atas özü gibi kullamld lg l da g örü - (Bkz. ÖNSÖZ.)
lür. Oz1ü ve etkil i bir anlatrm vas itasi olan deyimler, yer- DiDAKTiK. Din, ahlak, felsefe, edebiyat, estetik vd . kon u lar-
ti yerinde kul lar uld iklan takdird e, anlanma canhhk ka- d a bilgi ve ögü tler verrnek amacryla yazrlan ög re tici
zendmr, d ûs ünceyi gü çlend irirler. Deyimler çogunlukla manzumelerin gene l adi. Nesir halin de kaleme ah na n
mastar biçiminde (bi r kasrk su da bogmak, dil d ökm ek, ve bi rind amacr ögre tmek olan edebiyat ve rim leri de di -
ku lu ku rbaru olmak , vb.) ku ll ~m hr lar. Türkçe, deyim ba . da ktik d iye vas rflandmlrr, Klasik ed eb iyanrrnzm baslau-
kirrundan zengin bir d ildi r. Orneklcr : Aba altmdan sapa glç yillannda sai rlerin çogu eg itici, ögretici, yol-yord am
göstennek, abay' yakmak, aYlkln pirincin tasint, blçak kem ige
g österi ci bir görev üstlendiklerin den yazdrkla n rnanzu -
dayanmak , bir ta ~/a iki kll~ uurmak. Crlmm disine takmak. çd- m elerin hemen çogu d idektik bi r mahiyet arz ed er. (Ru
gma dömnek, degn ek tutmak. ele nVlIca sIgmamak, felegin
ba glamda Kutadgu Bilig, Atabetü'l-HakaYlk, Garibnáme ilk
çemberillden geçmek, göniil d ii~ JÏ rm ek, hariçten gaz.el oku-
ve tipik örn eklerd ir.) Giderek iyi ~airl er bu tavn terk et-
mak, ign e ile kuyu kazmak , slIya sabulla dokllllmamak...
mi~lerdir. Za ten has ~iirin, direkt bilgilendirmek, ögüt
OEYi~. Haik ed ebi yatI alam nda ko?ma (koçaklama, gü zelle- ver rne k gib i b ir ama CI olmad lgtnd an, "d id aktik ~;jir " ifa-
me, ta ~lama ) ve lü rkIÏ gib i nazlm ~ekill eri yle yazllan "ez - d esi dognl bir adlandlrma degildir. Oognl olan, gö rü-
gili" ~iir biçiml erinin ge net ad I. Zaman z ama n "d em e" nü ~t e ed ebi bir yapl ar zetse de, bu gibi özellikleri t a ~l y an
d iye de aOlIJr. ese rle re "d id aktik manzume" d eme ktir.
103
"1 1
D1K$iVO N DIVAN

OiKSivON. Tela ffuz /söyleyi~ . He r kelimenin yerli yerind e, meydana ge ti.ren ses, keltme, kel troe gru b u v e cü m le d e-
d ogru vu rgu lan yla; ses lerind ek i müzik karakter leri ni de gerind eki d il unsurlan m incelcyen bilim ko lu . Dil bi lgt-
hissettirecek b içimd e s öyle n mesi, seslend irilm esi. Da ha sin in se s bilgisi (fone tik), kelime bUgi si (m orfo loji; ":;;e-
açrk bir ifadeyle, ko nu su rke n ve bir metni yü ksek sesle kil b ilglsi" , "yap r bilgi si", "anlam bilgisi" ) ve cümle bil -
okurken sesleri ve kelimeler i hakkiyle söy lemek; vurgu- gisi (sentaks) gibi alt kollan var di r.
lar a ya ni cü m lede ki anlam ve heyecan d u ra kla n na gere- OiLBiLiM. Lis ániyat, dil bilimi, lengü isük, filoloji. Bir d ili
ken d ikkati gö sterm ekti r. Diks iyonu n, özellikle tiyatro yaplSl, i:;;Ieyi:;;i, tarihi, degislmi vd . b ütûn yönleriy le tek
vb . sa h ne sa natlannda, hitabette öneml i bir ye ri vard ir, basma veya ka rsrlas n rma h olara k inceleyen bilirnin ad r.
Siir oku m alan nd a da ilk sa rt, d iksi yonun d üzgün olm a- Bir dogal di ldeki kelime h azin esi ve keh melerdeki an -
srd rr. Eskilerin fesáhat, taldkat, nahkR tab irleriy le ifade et- lam degismeleri. d ey im bilgisi, köken (mense) bilgisi,
mek istedikler i manalann tümû, bugün n eredey se bu etim oloji. dil tarihi, im lä dahi dilbiltmin u gra :;;hg1, ince-
kelimenin m an asmda toplanrrustir. ledigt konu ve alanlardrr. Dil btl gtsint d e kapsayan ge nis
Bir edebiyat ese rind e, özellikle s iirde "kelime seçis y ön- bilim dah.
tem i"ne; "eseri n ke ndine özgü kelim e da ga rclg/'na d a OiLEKÇE. Arz-r hal , ist td ê, dileklik. insanlarm dilek ve is-
d iks iyon denir. teklerini beli rterek resmi ku rum ve ku ruluslara ve d iger
DiL Lisan . insa nlar ar asmda anlasm a, iletisim kurma vast- m akamlara s und u klan im zah, tarihli yaz r. Kisilerce ilgi -
tasi olmesm m yan m da d u ygu ve d üs ünc elerin s öz vey a li makamlara yazilan, bi r istek Içeren d ilek kagidr olan
yaz i aracrligiyla beskalanna aktanlmasma , i1etilmesine; d ilekçeler ln belli bir plana göre yazrlmasr ve meram m
krym et ifade ed en sö zü n korunmasm a ya raya n çok mü- açikça ifad e edilmesi ge rek lid ir.
him bir canh u nsu r/ varhk. Toplumu "millet" yapan un- DipNOru. Metin içinde yer alma st pek u ygun olm adigm-
su rlan n ba smda geld igi için " mi llî" bir mahiyet a rzeder, d an sayfa altma ko na rt açrklayi cr bilgileri ih tiva ed en ya
Edebi yann biri cik / ana malzem es! di ld ir. Cel ismis, ku- d a metin içinde ah nt tlanan sözün ka yna grm, ya ra rlaru -
ra lh bir dile sa hip olmayan m illetleri n edebi yah da ola - lan kaynagm k ün yes ini gösteren not. Esas metinde an -
marmsnr. lahlan kon uyla ilgili ek bilgiler de , çokluk d ipnotlarda
verilir. Öze llikie arastrrma ve in celeme yazilan nda sikça
Kull arurn alarnrun geni:;;ligi sebebiyle dilin çesitli alt kû-
b asvu rul an bir "ç km avdir dipnotlar. "A çikla ma" ve
me leri or tay a çrkm isn r: Edebiyat di li, siir di li, gazete di-
"kaynak" dipnotlan d iye ikiye aYlTm ak m ümkündü r.
li, b ilim d iH, hu ku k di1i, meslek d ili, resoû d il, tekn ik dil
Dipnotl ard a gösterilen kaynakl ann tarn kü nyesi bibli-
ve kü lha nbeyi d ili (argo) gibi.. .
yografyada verild igin d en , d ip notta mümkün old u gunca
Dille r, kök enleri ve ya ptlan esas almarak b ir taktm grup- ktsa lttlarak verilir.
Iara ay n hrlar. Tür kçe, men :;;e (kö ke n) ba km und an Ural-
DivAN. Esk i ede biyatim1Zd a, bir $airin ?ÎÎrlerini belli bir diize-
Alt ay d il grubu na bagl an an, yap lsl itibariyle d e sondan . ne göre içine alan $iir defteri/kitab,'nm ad1d1r. Divan-l FuzlÎ-
eklemeli b ir dild ir.
lî; Fuzû1î'nin mesnevileri d l:;;m da kalan ~ i i rl eri n i içine
Dil BilGisÎ. Sarf ve nahif, gra me r. Bir dilin i:;;leyi:;;ini, o nu ala n kitap de me ktir. $ii rler divana yerle:;;tirili rke n ~u Sl -
104

--
1
oiVANÇE DlYAlEKTiK

ra ta kip ed ilir: Kasideler (tevh id, m ûn aca át, na't ve d i- ad t. Yirmin ci yüzyihn basmdan Itibaren kullaruldrgr sa-
gerlen) , ta rihIer, m us am ma tla r, gazelIer (he r beytin 50n mlan "divan ed ebiyatr" edr , sairlerin , manzumeler ini
harfi esas ah narak Arap alfabesind eki s lray a göre alfa be- 'd ivan' dedikle ri bir defterde/ eserde toplamalanndan
tik), krtalar (rrulfred ler). Böy le eksiksiz divanlara "mü- dolayr ver ilmi stir, Söz ko nusu edebiyatm en parlak d ö-
ret teb di van " denir. Müretteb bit di vanda, sairin her nemi, edebî verimlerin zirv eye çlkttgl çag, 16. yûzyildir.
harfle biten en az bir gaze li olmast ger ekir. Osmanh d ö-
Div an edebiyatmda nes ir tü rleri pek gelismemis ve öz-
nemi Türk sairleri arasmda divan tertib etmek yaygm
gün örnekler ortaya konulamarrustrr, Bu edebiyan n ere-
oldugundan, 0 devrin edebiyatma d a divan edebiyatl de yse siir temsil eder, Sözün siir olmasr için de ölçül û ve
denmistir,
kafi yeli olmast sarttir. Divan siirind e, bu iki unsurd an
Öte yanda n, halk sairlerinin /ê siklan n aruz ve zni nin taviz verilmemistir, Zaman zam an iran edebi yatmm es-
"fáilê tûn fäilát ûn fàilätün fäilün" kahbryla yazdrklan ve tetik kurgusundan etkilenilmistir.
özel bir ezg iyle oku nan m anz umelere de divan denir. Eski Türk Edebiyatl, Klasik Edebiyat, islamî Edebiyat, Os-
Aruz ölçüsüyIe yazilrrus olm alarma kar srlrk di van ör- manu Edebiyatl isimleriyle de arulir. Bunlarm yarunda ,
nekleri, bece nin l S'li ya da 16'h ka hpl an na da u yat. Di- yaygm olmasa da "yü ks ek zü m re edebiyan", "havê s
van ed eb iyahndaki murabba na zrm sek line çok benzeyen edebiyatr", "saray edebiyatr", "enderun edebiyatr" isim -
divanlar, d örtl ûklerden olusur ve su sc kilde kafiyelenir: led de, Divan Edebiyatr yerine zaman zaman kul larul -
aaba ccce ddda ... Birinci d örtlügün kafiye si abab vey a rrusti r, Ne var ki, bunlar, di van edebiyatuu karstlayacak ~
aaab ya da aaaa scklinde olabil ir. Diger d örtlükle rin son nitelikte isirnler deg ildir, ..
di zesi de , her hä lü kärda birinci d örtl ûg ün so n d izesiyle
kafi ye lid ir. Divanî d e denilen b u manzumelerin "ayakh Bu edebiyatm siir alamnda belli bash isimleri sunlard rr:
divan " ve "yede kl i divan" gib i çesitleri dahi vardrr. Hoca Dehhanî, Su ltan Veled , Ahmedî, Kadi Burhaned-
din, Seyyid N esim î, Ahmet Pasa , Seyhî, Necati Bey, Cem
DiVANÇE. Küçü k siir d efteri, küçük di van . Osmanh sairle- Sultan, Zatî, Fuzûlî, Bêkî, Hayalî, Nev' î, Bagdath Ruh î,
rini n kirni, bütûn nazrm biçim ve türlerin e örnek yazrna- Tashcah Yahya, Nef î, N äbt, Seyhu lislam Yahya, Ná ilî,
d ik lan için, müretteb d ivan yer ine, m esela sad ece gazel- Nedim, Seyh Gä lib, Koca Ragip Pesa , Enderunlu Vastf
lerd en olusen bir siir mecmuasi ha zrrlarlardi . lste bu tip Keçecizáde izzet Molla .. Nesir vadisinde Evli ya Çelebi,
kü çü k. bir baki m a eksik divanl ara divan çe denir. Bazan Katip Çeleb i, Sinan Pasa, Náim ê, Veysî, Nergisi gibi bi r
d a mürett ep b it d iva n olu st u ra madan dü nyarmzr ter ke- kaç isim ön e çikabilmistir. (Bu konud a genis bil gi era-
d en salrlerin û rünleri, ge ride kala al ar ea bir araya getiri- yan lar için: Ak ün : DiA , C. 9, ay. m. s. 389A 27; Pala: An -
lir; b u "tamamlanmarrus" siir toplarrune d a divançe de- siklopedik Divan $iiri Sözlüg ü, 3. bs ., 5. 147-162)
nir. Divançelerin iç düzeni de . gen ellikle d ivanlarda 01-
dugu gibid ir. DivALEKTiK. Cedel, ilm~i cedel, fenn -i münazara, eyti~im.
Birden çok anlama gelen ve çe~i tli anlamlarda kullamlan
DiVAN EDESiVATI. islam medeniyetinin etkisinde ortay a bir terimdir. Felsefede, "man h k p rensip lerine gö re tarh ~~
konulan ve ge li~ e n , 13. as trdan 19. asn n br ta larm a kadar mak üzere fikirleri sualamayt ögreten tartt ~ma sana h";
yakl a ~ lk 600 Yll d cv am eden Türk ed ebiyah döneminin bir çe~ it "ya p maclkh" aktl yü rü tme; bic ara~tmna yönte-
I t 07
OtYALEKTiK DOGMA

mi. Bu baglamda, bazi düs ünürler diyalektigin insan OiVALOG. Anlatma esasma bagh edebiyat eserlerinde kah-
zihnini, düs ünceye zincir vuran, ilmin ilerleyisini yava~­ ramanlann kaisihkh konusmalanna verilen ad. Roman,
latan dogmalardan, pesin h ük ûmlerden, geçmise takthp hikaye ve tiyatroda basvurulan bir anlatma teknigi olan
kalmaktart kurtaracaguu savunurlar. Dahasr, diyalekti- diyalog, daha çok dram türiindeki eserlerde görülür. Ver
gin hayata göz ku lak olacagr, yeniyi görmeyi ve daima yer üslûba canhhk katngr için eserin ko1ay okunmasrru •
ileriye dogru yürümeyi ögretecegi iddia edilir. Insa edi- saglar, Son ytllarda ortaya konan hikaye ve roman1arda
Ien gerçege bir çesit bakis tarzr olan diya1ektik için Ce- diyalog tekniginin kismen terk edildigi ya da az basvu-
mil Meriç ilginç belirlemeler yapar: "Diyalektik, 'degi- rulan bir teknik oldugu dikkati çekmektedir.
sen'e çevrilen bakis, tezatlann ilmi... diyalektik, süphe. Öte yandan, kimi yazarlar diyalog tekrugini kullanarak
Diyalektik, dairna tedirgin, daima uyamk bir suur. (...) düsûncelerini okura iletmislerdir. Bu baglamde ünlü fi-
Diyalektik düsûnce, hiç kimsenin inhisannda degildir. lozo f Eflatun'un Di:;alog1an zikredilebilir.
Tefekkûrün tarifidir diyalektik. ... düsüncenin bütün fa-
tihleri diyalektikçidirler. Varhk denen esrarh yumagr an-
ozs, Bkz.MISRA.
cak diyalekttgm titiz, seyyal dikkati çözebilir. Diyalektik OizGi. Dergi, gazete, kitap vb. seyleri basabilmek lçin yazi-
düsünceyi birkaç kaba düstura hepsetmek, diyalektige 1arm elle veya dizgi makinasiyla harf harf ya da sanrlar
ihanettir. Yorulmayan bir cehittir diyalektik: her konuyu halinde dizilme isi. Eskiden dizgi, e1le yapihrdr ve adma
ayn ayn ve tekrar tekrar ele almak, bütün y ön lerini ve tertlp, bu isi yapan kimseye de mürettip denirdi. Müret-
bûtün yönleriyIe kavramaga çahsmak: köküyle, gövde- tip hatast,mürettip eetain tabirleri dilimize bu i~ vesilesiy- (
siyle, dallanyla." (Bu Ülke, s. 190-191) Diyalektik bilgiden Ie girmistir, Simdelerele dizgi makinelerle (bilgisayarlar-
ba?ka bir ?ey degildir,diyalektik, ?eylerikendi haraketleri, de- la) yapihyor, bu i~i yapan kimseye de yazlcl operator de-
gi?meleri, kar?tllkb etki ve iIi?ki içinde inceleyen bir arasnrma niyor,
metodu demektir be lirlemelerini de bu baglamde zikret-
OiziN. indeks. Bir kitap içinde geçen salus, eser ve yer adla-
meliyiz. (Terimin genis felsefî açrklamasr için bkz. Prof .
nnm alfabetik bir siraya konu1arak hangt sayfada geçtik-
Dr. Boley, FDS , s.50-60.)
lerini belirtecek biçirnde sayfa numaralan konarak gös-
Farkh bir zaviyeden bakarak diyalektik der, Rasim Öz- terilmesi. Dizinler, genellikle kitaplann sonunda yer ahr.
denoren "varhgt ve olusu, varhgm hikmetini kü1 halin- Daha ziyade bilim, arasnrma ve hatira kitaplanna dizin
de kavrayabilmek için insan zihninin yûkselebildig! sö- konur, Dizinler, herhangi bir konuda veya kisi hakkmda
yut kurallann adrdtr, Bir bekïma, dûsüncenin, belirli ku - arastrrma yaprnak isteyenler için büyük kolayhktir, Di-
rallar içinde sirurlanmasr ve evrene, olusa, hikmete 0 di- zin, nadiren "lçindekiler" anlammda da kullemlrrustrr,
siplin içinden bakrlmasrdir," DOGAÇLAMA. Bkz. iRTicÁL.
Diya lektik kimilerince edebiyatta, "bir düsûnceyi ifade OoGALLIK. Bkz. TABiîLiK.
etme, an latma tarz i, metodu" manasmda kullarulrrustir.
Necip Fazll, diyalektigi ~öyle tammlar: "Diyalektik, fik- DOGMA. Mutlak ve kesinkes dogru olan, tarh~ma kabul et~
rin, ifade kahplannda ve telkin unsurlarmda büriindü- meyen bilgi ve inanç. Edebiyat eserlerinde de kar~lmlza
gü eda , agl z, üsIûp demektir." çlkan; incelemeden, ara~hrmadan, e le~tirmeden, delilsiz
110
...
DOKÜMAN DON JUAN

dogruluguna inarulan ve tasdik edilen düsûnceler dog- ve bu ugurda icabederse babalanru öldûrmekten çekin-
matiktir. Böyle bir görüse ve düsûnüs biçimlne de dog- miyen, hiç bil' ~eye inannuyan, krymet vermiyen, her
matizm denir. seyle alay eden, çahmh, parlak bil' çapkm manasma kul-
DOKÜMAN. Vesika, beige. Bil' sekilde kazamlrrus bilgilerin. larulan Don [uan kelimesi, hakikatte beden ile ruhun fa-
verilerin veya zamanla meydana gelen çokluk önemli ciasim isaret eder," ("Don [uan")
olaylarm kaydedildigi malzeme, beige yahut vesikalara Nurullah Çetin "Türk Edebiyatmda 'Don juan' Tip i"
verilen isim. Bil' edebiyat eserinin hazrrlanmasmda, bashkh incelemesinde bu snnank, ifade yerindeyse züppe
özellikle edebiyat arasnrmalannda öncellkle doküma- ve ahlaksiz insan tipinin özelliklerini söyle anlahr: "Bil'
mn (bilgi fisleri, gözlem notlan, bibliyografya listesi vb.) Ispanyol efsanesinin kahramaru olan Don Iu an, asilzade
hazir hale getirilmesi lazrmdrr. olup dûsûnce, duygu, tavtr ve hareketlerini cinselligin
DON JUAN. Bah kült ürû ve yasama ortammda boy anp ede- güdûmledigi sefih bil' tiptir. Celeneksel anlamda yerle-
biyat cserlerine konu olan olumsuz insan tipine verilen sik degel' yargrlanna: anlayis, kanun, ädet ve kurallara
isim. 'ralruzce cinsel arzulanna esir olup bunun drsmda isyan eden ve erotizmi simgeleyen bil' mittir. Bil' kadm-
hiçbir seye, Allah'a dahi inanmayan, degel' venneyen; da karar krlmayrp sürekli es degistiren bu Látin a\>lk ti-
"benim dinim güzellik ve asknr" diyen Don Juan tipi run pi, cinselltkte Slml'S1Z bagrmsrzhgi esas alrrustrr.
en ternel özelligt "inançsizhk" ve geleneksel ola na, top -
lum degerlerine karsr olmaknr, Genel ahlakr hiçe sayan,
srk, sûslü ve modaya uygun giyinmekten öte olumlu bil'
"Don [uan'm ahlakî, dinî ve sosyal an lamda inandigr
kutsal bil' degel' yal'gisi yoktur. Tek üs tü n degen kendi
zevkleridir. Kadm-erkek iliskisi baglarrunde sevgi, ask,
G
yam bulunmayan Don Iuan, aYlp nedir bilmeyen biridir. romantizm, duygusalhk, sadakat, fedak árhk gibi insani
Bu terimin karsrladigi tipin ortaya çikrs macerasrru ve ne degerler yerine tamamen cinsel iç gûd ülerin tatminini
gibi özellikler tasidtgiru Burhan Toprak, bu konuya aYlr- ön plande tuter."
. dlgl bil' yazismda s öyle anlanr: "Don Juan tiyatroda.
Egtenceyi ve sefih ya~amaYl siar edinen bu tipin edebi-
edebiyatta, m üzikte ve resimde sürekli bil' öm r ü olan ef-
yatrrruzdaki farkh yansima lanru, Tanzimat'tan soma ya-
sanevî bil' sahsiyettir. Ash ispanyoldur. Chronique de zrlan eserlerde g örmek rnümk ünd ür. Ahmet Mithat
Séville'm anlatngma göre, Ispanyarun asil ailelerinden
Efendi'nin "Felatun Bey"! bil' yönüyle Don Iuen'd rr. Ki-
birinin çocugu olan Don [uan de Tenorio, bil' çok krzlan,
raltk Konak'taki "Faik", bu tipin bil' çok özelliklc rine sa -
evii güzel kadmlan, ba$tan çlkal'dlktan soma, bil' gece
hiptir. Fecl'-i Átî yazal'lanndan Izzet Melih (Devrim),
Reis Ulloa'Yl öldÜl'el'ek ho~una giden klZln1 kaçmr. Ul-
hem ya~anhslyla hem de eserlerinde yer vel'digi tiplel'
10a'YIFl'ansiscain rahiplel'inin kilisesine gömel'ler. Bu ci-
vasItaslyla, Don Juan'l bizden bil'i gibi görmeye/göstel'-
nayetin öcünü almak için, Don Juan'l l'ahiplel' kiliseye
meye çah\>ml~, bu tipi olumsuzlamak yel'ine aClnacak bi~
çagll'arak öldürürler ve haIk al'asma Don Juan'm gecele-
ti gibi görmü~hil'. Îzzet Melih'in 'Don Juan'hgma ve bu
yin Ulloa'YI mezannda tahkil'e geldig-i ve mezann da
tesbitin dogruluguna, yazann klZI ~irin Devl'im'in kale-
anu yutup Cehenneme yalladtgl ~ilyiasllu yayarlar. (.,,)
me aldlgl $akir Pa~ Ai/est" "Harika Çtlgllllar" kitabl ~eha­
"Yetle~mi~ bit kanaate göre; kadmlan kolayca aldatan det etmektedir.
"0 I
DOSYA
QUYARll K

DOSYA. Özel bölüm. Edebiyanrruzda son yillarda kullarul-


dürüeü sa hnelere de yer veren tiyatr o çesidi ne: tr ajcd i
maya baslayan bir terimdir. Edebiy at dergileri ba zi saYI-
olm ayan türde n eserler için ku l1am lm ay a baslannusnr .
lar mda sayfalan m n b ir krsrmuu btr konu ya da kisiye
Tü rk çe' ye d e, d ah a çok bu ikinci ve senra ki anlerruyla
tah sis ed erler: Iste bu öz el bö lüme d osy a adr verih r. Ele
girmistir.
ahnan konu veya sanatçiyla ilgili ne redeyse bütün d ö-
kümanlar, söz konusu sayfalarda toplandrgr (en azmdan DUDAK DEGMEZ. Bkz . LE BDEGM EZ .
b öyle iddia ed ild igi ) içm , bu bölümler dosya di ye isim- DURAK. Durgu de dcnir. Heee ölçü süyl e ya ztlan siirl er in
lend irilmi stir, Dergilerde yer alan bazi dosyala r, edebi- he r d izes inin belli ye rlerind eki b ölünme noktalanna d e-
yat arastirmactlan için önemli kaynaklardir. Bazan de ,
nir. Aruz veznindeki takti'nin hece ölçü sü nd eki kar sih-
dosyal ann bil inen, ha fif bilgilerle geçistirildigine sahit gtdt r. Durakiarm m utlaka iki keIime arasm d a olmast ge-
olu ruz. Kitap-uk dergisinin son yrllard aki nüshalarmda rekir. Bir dizedeki iki anlam öbeginin arasmda bulunan
yer alan d osya lar di kk ate deger ve takdire sayandrr, durakler, kulakta áhenkli bir ses brrakir, Bu sekilde yazi -
DÖRTLÜK Dör t dizeden me ydana gelen ~iir bölükleri; lan bir siiri güzel oku m ak içi n , dura k yerlerinde azteik
kit" a. HaIk siirind e, modem siirde itibar edilen, çok ku l- d ur m ak läzrmdir. Heee ölçüsû nde 4+4::::8, 4+4 +3=11,
larulan bir siir birimidir. Her dörtlûgûn, npki be yit gibi , 6+5=11 duraklan ya ygmd ir,
kend i içinde anlam bû tûnlûg û tasimasi gerekir. D örtlük,
Hak b ir gö n ül + verdi bana
Tü rk nazrrurun temel birimi olarak benimsenmistir, Ay-
Ha demeden + hayran olur
nca, Divan siirind e, dört misraden me ydana gelen özeI Bir dem gelir + s ádî olur
bir nazrm biçimi de va rd rr. (Bkz . KIT' A. )
Bir dem gelir + giryän olur
DÖ$ EME. Baslama bölümü. HaIk hikayelerinin basmda yer Yu nu s Emre
alan ve hikayede anlanlanlarla fazla ilgisi olmayan se ci-
1i s özlere , manzumelere d öseme denir. D öseme, diger llgrt ilgit esen + seher yelleri
eserlerdeki medhal, mukaddime, dibace'yle benzer bir Esip esi p yê re + degm eli degil.
isle ve sahip tir denebilir, D ösemelerde önee dinleyenler Ak elleri elvan + elvan kmah,
selamlarur; som a çogu nlukla bir yalan söylenir ve ardm- Karadir gö zleri + sü rm eli deg il.
da n hikayenin anlaturuna geçilir. Dede Korkut Hikaye1e- Knracaoglan
ri'n in baslarmdaki 'soylama'Iar en güzel d öseme örnek-
lerid lr.
DURULUK. Söz lü an lanmla ve öze llikle dûzyazida cümlelc-
DRAM. Bu terim, Bah ed ebiyatlannda, baslangrçta, sahne- rin anlasrhr; ger eksiz uzatm alard an ve söz faz lahg mda n
len mek üzere ma nzu m, m ensur ya da nazrm-nesir kan- annrrus olmast durumu . Anla nlarun ta m olarak an las ila-
;;lk ya zrlan ve ed ebî kiymeti haiz eserler için kullaruh- bileeek açrkhkta olma st hä li. Du ru lugun siirde ki karsih
yo rd u. Komcdi ve traje di olmak ü zere belli bash iki çesi- gl sa deliktir. (Bkz. 5ADELiK .)
d i va rdr . 19. yüzylldan itibaren dram, d aha çok ha yatm DUYARLIK. Ha ssasi yet . "Duygulann ve d üsû ncen in etkilc-
isurap f taraflanm ön p lana almakla beraber arada gü l-
siminden dogen bilesik bir ruh hali, bir algrlama ve tep -
112
1
DUYGU
OÜ$ÜNCE
ki ver me ortanu" diye tammlanan ve son yiller da edebi-
yat or tamlannda sikça kull arul àn bir edebiya t terlm idir, meI unsurdan biri olan konu veya tema . Akh n, zekarun
û rû nû oIan d üs ü nce, edebî eserin vare lus nedenlerin in
Du yarh oIma haline de duyarh hk de nir. de basmda gelir. Düsüncesiz eserler, kisisel fantaz ilere
DUYGU. His. Insanm bir takrm olgu ve olayla r karsrsmd a kurban giderler.
veya çesitli varhklarla ve di ger insanIarIa iliskil eri sonu- Siirde dile getirilen d üs ünceye tema, nesirde anlattlan
cunda iç dün yasmda me ydana gelen; çcg un lukla Hzyo- d ûs ûnceye de konu demek gerekir, Recaiz êde Ekrem ,
lojik tem ellen ve nedenleri izah edi lem eye n sevinç, ke- "H er bir eser-i edebînin ruhu efk êrdrr. Esálîb ise esk äl-i
der, h üz ün vb . olu su m ler, Duygu için, çesttli nedenlerle hariciyeden ibaret kahr" diyerek d üsüncenin önem ini
hassasiyet ûzerinde meydana gelen izienimlerin bütiinüdür vurgularmsnr. Edebiyat eserini bir insana benzetirsek
demek yanhs oImaz. Dûsûncenin yarubasmda, çogu za- içerdigi, özündeki düsünce, insandaki ruh gibidir. Biçim,
man onunIa iç içedir, Bir edebî eserde salt d üsüncentn ise, vücut ve ten gibi dis unsurlardan ibarettir, Ruh ol- :
bulunmasi yet erli degildlr. Duyguya da en az onun ka- maymca ten y a ~ a ya m a z, ten (sek il) olmaymca ruh
dar yer verilmelidi r. Çü nk ü, edebiya t eserin èh birinci il- (öz Zd üs ünce) barrnaeek yer bulamaz.
kesi 'duyurmak' yani gönülde bir ya nki uyandrrmaknr.
Mehmed Áki f gibi yazdrklarmda fikri ön planda tutan Eskiler, düsûncenin zihinde dogmasma "icê d", slra ya
realist bir sair bile bu hususta der ki: "Bir eser-i edebî yaI- konmasma "terttb", baska seylerle kansnnlmamesma
mz dimagm degil, biraz da kaIbin mahsûlü olrnahdir," "vahdet" demislerdir. "Fikri n bir cih etten dogrulugu
'hakikat' her cihetten dogrulugu 'selämet'tir' ilkesi, ka- $.
DÜSEYT. Bkz . RÜBAi. dim ediplerin düsturu olmustur. ~
OÜGÜM. Bir olayi anlatmayi önceleyen roman, hikaye, pi- Herhangi bir seb epIe s öylenmig /yazrlrrus d ûs ûncelerin
yes vb. 'a nla trla rd a anlahlan aksiyonun nkandigr, karts- dogru, yanil?, aidatia olabilecegtni vurgulayan Mustafa
hgt menkezî kisim : olay m karmasrklasip merakh bir hê l Nihat Özön sunlan kaydeder: "Dcgru bir d ûs ü nce bir
aldigr, oIgu larm çözülmeden önce toplamp birlestikleri gerçegi anlatandrr: 'Bûtû n insanlar ölü r'. Bir düsüncenin
yer. bir krsrru dogru bir kisrru da yanhs olursa Aldanci veya
DÜNYA GÖRÜ!?Ü. Ha yat felsetest. Bir sanatkärm eserinde paradoks düsünce olur, iIk baktsta dogru gibi g örünüp de
ortaya koydugu, sezd irmeye çah :;;hgl hayat anla yisi, esasmda yamln bulunursa b öyleleri ctdan ci olur: 'Z evk,
ina nç biçimi; hayat a ve yasamaya dair benimsedigi dü- mutlulugu me ydana getirir". Herkes tarafmdan kabul
sû ncelerinin, ilke ve ina nçIarm m tû m ü. Bir eserd e, insa- edilmis bir g örüse karsit olursa Paradoks d üs ün ce olm:
run varolusu na ve ha yatm anlamma iliskin soru lara veri - 'Aglamak ve dua etmek aym d er ecede ba ya gih knr".
len cevaplarm hepsi birden, sanat errun d ünya g örû sûnü Bunlardan baska düsünceler konuIanna göre de, derin ,
ele verir. Dü nya g ör üsü eseri kusa rar ak sairin/yazarm arak, ulvi , sadedilce, garip, niik teli, a ~ag lll k , adi olab ilir,"
yegan e ama cl olursa, eser ede bî olmakta n uza k l a ~ a bi li r. (ETS, ay. m.) Yukandaki aynml "kon uIan na gö re" d egil
de, mahiye f/eri itibariyle demek daha do gru olurdu kana-
DÜ!?ÜNCE. Fikir. Edebiyat eserle rinin özü nü èlold uran, içe- atin de yiz.
r igini o lu~tura n, ona hakiki klym etin i kazandlran iki te-

"I
OÜ$ÜNCE YAZlS I

OÜ$ ÜNCE YAZIS I..Düzy azl türleri~çinde d üs ünceye daha


fazla yer veren, dü sü nceyle sekillenen, çoklu k bir d û-
sü ncen in ifade edilmesi scklinde ortaya çrkan makale. ftk-
ra,deneme, sohbet gibi yaz rlarm tümü için zaman zaman
kullarul an bir tabirdir.
OÜZYAZI. Bkz. NESiR.

EBCED HESABI.Önemli bir olaym tarihini göstermek ûze-


re yazilan manzumelerde basvurulan ve Arap alfabcsin-
deki harflerin sayisal d egerini esas alan bir edebî hesap
sistemi. Kültürümüz ve edebiyat gelenegimiz içinde
önemli bir yeti olan ebced hesabi, bugün dahi kullaml-
maktadrr.
Ebced hesabmda harfl erin sayrsal degen ~u sekildedir: ,
Elif =1, be = 2, cim = 3, dal e 4, he = 5, vav « 6, ze 7, h a ,
= 8, ti = 9, ye = 10, kef = 20, lam =30, mim = 40, nun
= 50, sin = 60, aym = 70, fe ::: 80, sad ::: 90, kaf = 100, Tl
= 200, ~m ::: 300, te = 400, se = 500, hl = 600, zeI = 700,
dad = 800, Z' ::: 900, gaym ::: 1000. Osmanlt yazl sistemi
içinde Farsçadan ahmp kul larulan p-be , çe-cim, je-ze,
ge-k ef ile aym d egere sa hiptir. Yukanda zikrcdilmeyen
harfl erin sa yisal de gen ise l 'dir.
Hesfib-l cümme1 veya cümeI,ebicéd gibi isimlerl e d e amlan
bu sistem ad rru eli!, be, cim, dal harflerinin birlestirilme-
sinden alrrustir. Tarih d ûsürmede (bkz. ) kullarulan bu
hesap sisterru, da ha çok sairlerin bir san at gös terisinc
d önüserek özellikle eski edebiyatmuz d a yayg mhk ka-
EoA
EDEB! SANATLAR

zenrrushr, Mezar kitab elerinde veya bina "tarumhk'Ta-


edinebilen eser. Malzemesi dil olan edebî ese r, m uhata-
n nda da ebced hesabtrun kullaruldrgr g örülmektedir,
bmda derin duygusal bir etki, estetik heyecan ve güzel-
EDÁ. Bkz. ÜSLÛP. lik duygusu uyandmr. Edebî ese r, sanat eeeri b üy ük k ü-
mesinin içinde yer alan bir altk ümedir. Edebî ese r deyin-
EDES. Edebiyat sözünün tûretildigi kelime köküdür. Er.
ce, daha çok hikaye, roman ve siir türünde yaz rlan ya plt-
de m; terb iye, görgü, incelik, zer afet, aktlhhk gibi birden
la r ak la gelir, Edebî eseri , Prof. Dr. Sad rk K. Tural s öyle
çok anlarru içinde banndiran bir tabirdir. "Edeb bir tác
tarif eder: "Malzem esi d il cl an: duyguya, hayale ve este-
im is nû r-i Hüdadan / Giy ol tact, e min ol her belêdan":
tik heyecana dayanan uyanmlar yo luyla, zihinde yer
"Gird im ilim meel tsine. aradim kildun ta leb / ibm t ê ge-
edebilme gücüne sahip bulu nan s özlû veya yazrh kom-
ride im is, aulad im illá edeb" gibi d eyis ler, gelenegimiz
pozisyondur. Islenmemis duygu, hayal ve d üs ünceye
içinde edebe verilen önemi ifade ed en bir kaç kûçük ör-
y öne lm is, estetik endiseden u zak eserle ri ede bî eser sa y-
nektir.
mak old u kça güçtür." (Zamanm Etinden Tutmak. s. 25.)
Eski yazrd a elif dal , be harfleriyle yaztlan kelime , Bekta-
EDEB· j KELÁM. Bkz. ASÁLET.
siler arasmda olgu nlu gun ifadesidir. Ele, dile, hele hakim
olmayi: yani "elinle kimseyi incitme, dilinle kimsenin EDEBÎMEKTEPIOKUL Bkz. AKIM.
gönlünü ktrma, sehvete dûskûn olma" seklinde bir d üs- EDEBÎ MEKTUP. Bkz. MEKTUP.
turn sembolize etmektedir edeb. Mir'a tî'nin su d örtl ü-
gti nde s öz konu su i1ke vurgulanmaktad rr: EDEBÎ SANATlAR. Mana ve söz sanatlan, sanêyi-i bed îa.
Edebî eserdeki s özü , ifadeyi gûzellestirmek, anlarruru
Mir'a tî s özlerim ca nh muamma güçlendirmek için basvu rula n söz ve an lam oy unlanrun
Árif olanlara olur hüveyda tümüne verilen isim . Ma na ve söz (lafz ) sana tlan olmak
Elsizi z, di lsiziz, belsiziz a m m a üzere iktye aynhr lar. Tezat, tekrîr, mübalaga, husn-i ta'lit , lI'!i
Yasanz dünyada erkekcesine. tecûhul-i arif, tetrasüb en yaygm olan anlam sanatlandrr, W
Söz sanatlan içinde ise aliterasyon, asonans, cinas, i$tikak
Ö te yandan, edeb, lügnt, sart, nahio, i$tikllk, meani, beyan en çok kul lern lanlandrr,
aruz , knfiye, çiir ve insa gibi ilimlerin hepsini içine alan,
suurlan oldukça genis bir ilmin ad idir ki, sonralan edebi- Ali N ihat Tarlan , edebî sanatlan, "heyecana ba gh" olan-
yat kelimesiyle karsilarnr olmustur. (Bkz. EDEBivAT.) lar ve "fikre bagh olanlar" seklinde iki gruba aymr. He -
yecana bagh edebî sanatlan da "mecazî" ve "gerçek"
EDEBÎ eSER. Ortaya konduktan sonr a okurdan gördûgû mana sanatlan olmak ü zere iki kisimda inceler. Fikre
hüsnü kabûl sayesinde b ir mil1etin edebiyan içind e ye r bag h edebî sa natlar; "mana", "mana ve s öz", "s öz" sa -
alan ese r. Orijinal bir yaplsl ve edebi b ir ktymeti natlan olmak ü zere ü ç grup hälinde tas nif edilmistir.
oIan; içinde va r oldugu dile ve m u hatabi olan okura Edebiyat kitaplannda ve diger kaynaklarda itibar edilen
oIumlu yö nde bir katkist bulunan; meydana getirildigi tasnif, "mana" ve "s öz" sanatlan seklindeki aynmdir.
dönemd e ed ebi yat ortamla nnda günd eme-ge tirilip uze-
Edebî sanatlan özellikle siirde bir süs olarak dahasr bir
rit:lde konu ~ulan vc milletinin ede bi Y<lt tarihind e yer
faz1ahk olarak görmek d ogru deg-ildi r. Bir yaza n m lzm
119
1
EDESi TÜRLER EDEBIYAT

d eyisiyle. "Siir her seyden evvel benzet erek konusan bir müdafaa etmek, bi r takim ka id eleri tesbit etmek, bir ak -
di ldir. Tesbih, mecaz, istiêre, sem bol V I" alegoriyi birer de de lil olmak gay elerin d en u zak olarak yazrlan: itiba rî
s üs olarak d egil, siirin en öz hususiyetl eri olar ak g örrnek d eg erini oku yucunu n vey a o kuyuculann ter cih ölç ü-
Iäzimd rr," sü nde n alan; bu tercihlerin ittifakiyle s äh eser e d ogru
yü kselen edebî eserler; destan, siir, dram, roman V I" em-
EDEBÎ TÜRLER. Tür. Edebiyat üriin1 erinin belli özellikleri
sali türler içinde karsnruza çrkarlar." (TDEA, ay. m.)
dikkate almara k yapilan tasnifler sonucu ort aya çrkan
yazr/ metin çesitleri. Tü r de yince, edebiyatta müste- Edebiyatm amacr, insanl ann d uygu, d üsünce VI" hayal-
rek/belli konulan, öze llikleri, biçimleri, teknikleri V I" lerini inceltmek, güzellesti rmek, zev klerin i yükseltm ek
hatta kural ya da ilkeleri olan eserler akl a gelir, Hikave. ve bütün bunlara derinlik kazandirmaktrr. Edebiyatm
roman, destan vb . anlatrlar V I" siir bu baglamde Uk hahra temelybirici k mal zemesi söz, d aha genis anl anuyla dil -
gelen tü rlerdir. Naztm tûrleri (bkz.) ise manzumelerin dir. Ona bi r dil sanan demek yanhs olmaz . Dili kullanan
içerig ine bakrlarak yaprlen özel bir aynmdtr. edebiyat: dili gelistire n, zenginlestiren ve koruyan da yi-
ne edebiyatnr.
Band a, eskiden beri nazrm vadisindeki eserler lirik; epik,
dramatik, didaktik gib i çesitlere ay n lrrus: mensur yaz tlar Baslangrç ta "edeb" scklinde dili mi zd e kullarulan edebi-
d a roman, tenkid, tarih, hitabet, mektup gibi ana ba shklar yat, kelime VI" kavram ola ra k T ürkçe'de Tanzimat'tan
altmda toplanrrustrr. Gazetenin yay gmlasm asm dan son - sonra kullamlmaya baslanrrus, 1860' ta n sonra yaygmltk
ra tür, daha genis anlamda kullandmaya baslanrrus VI" ka zanrrusnr. Söz kon usu d öneme kadar, aym yahut bi -
her yaz i bir tür sa yilrrusnr, äeneme, makale, ftkra, vd. gtbi . raz daha farkh anlamda "edeb" kelimest kul larulrrusnr.
Geçmis d önemlerde, siir kelimesi d e "edebiyat" anla-
Bugün neredeyse eski türler birbirine kansir olmustur,
mmda kullarulmaktaydi.
Hikaye (öykû) silre yaklasrrus: silr anlanya me yletmistir.
Edebiyat eserlerini, içerik lerine bakarak "gerçek"], "id e- Edeb'in Arapça'da çesitli anlamlara geldigi bilinmekte- (
al"! V I" "aksiyon?u an latanlar di ye üç gruba ayrranlar 01- dir. Prof. Dr. Kaya Bilg egil /in arasnrmasma g öre, bunla-
mustur. nn belli baslilart sunlard tr: güzel ahlak; insani [enaltklardan
sakmdmp iyilige seokeden meleke; güzel huy ve haYlrh amel;
EDEBÎVAT. Bir çok terurm yaprlabilen edebiyan Prof. Dr. Or-
islamlIktan som a d a, Araplara has ilim leri içine alan bi r
han Oka y genel olarak söyle tarif eder: "Duygu, düsün-
terim olan edeb kelimesi, dilimizde, yukandaki anlam-
ce VI" hayall erin okuyucuda he yecan, ha yranhk V I" este-
larmm neredeyse tü müyle karsirmza çikrna ktadrr.
tik zev k u yandira cak sekilde sözle ifade edilmesi sanah-
dir." Daha genis bir tarum da söy led lr: jnsanian duygu, Kati p Çelebi, "edeb ilrni, 0 ilim d ir ki , söz ve yaz rd a ha-
äûsunce ve hayal bakJmmdan yükselten, ondaki estetik duy- taya ugramaktan kurtu1mak on unl a müm kü n olur" der.
guyu heyecana/ha raketegetirecek degerde siir, roman, hiknye, Sinast d e, bu "fen", in saria iyi huy ögreteceg i için "edeb"
tiyatro vd. gibi nazlm ve nesir halindeki sanat eserterinin tii- ad rru alrrusnr: on u nla u gra san lar a "edîb" d enilmesi d e
müne; bu eserteri inceleyen bilime; bu bilimi konu olarak ele aym sebeptend ir, g örüs ûnd edir. Ede biya t tari hi m izde,
alan kitaplar manzumesine edebiyat denir. Prof . Dr. Kaya ed ebe, do grusu ed ebi ya ta ayn bir ön em ve ren V I" on u s ik
Bilgegil'in tarifi ise !}öylediT: " Bir ilmi ögretmek, biT tezi sIk gündeme getiren N am lk Kemal 'dir. Edebiyatslz m il-
EDEBiYAT EDEBIYAT-l CEOlDE

leti dilsiz insana benzeten Narruk Kemal'e g öre, milleti EDEBiYAT~1 CEDÎDE. Servet-i Fünûn Edebiyan. Edebiyati-
olusturan fertlerin kenetlenmesinde edebiyat önemli bir nuzm bir döneminde (1896-1901) edebî faaliyet gösteren
rol. ~ynar; mill.~tin güzel terbiyesi hususunda da büyük ve bu krsacik sürede edebî bir mektep olusturucak kadar
tesiri vardtr. Yuzydlar boyunca fikirlerin terbiyesine hiz- bir bütünl ük ve 'yeni'lik öm egi sergileyen edebiyat top-
me~ e~i~ olan edebiyat, okuyam da "islah" eden fayda- lulugunun adt. Daha ziyade Recaizáde Mahmud Ek-
h bir eglence olmustur. Narruk Kemal'e göre, en iyi ter- rem/in (1847-1914) y önlendirmesi ile 1896 yrhnda Ser-
biye, edebiyat sayesinde kazaruhr, Muallim Neef, infikad vet-i Fünûn dergisi etrafmda bir araya gelen ve söz kc-
adh kitabmda, "hakikatte edebiyat, edeb lafzrrun cämi' nusu dergide siir ve yazrlanm nesreden topluluga, yaz-
oldugu yüce manaYl ve söyleyisi, lnsarun vicdamna drklan dergiden dolayr Servet-i P ûnûn Edebiyatl da den-
aaksedeeek derecede tesire sahip olan belîg sözlerdir" mistir. Bir önceki ku~aga yani Tanzimat neslîne yeni ede-
der. Belig sözlerin telifi için tutulan yöntem de edebiyat- biyat anlammda "edebiyat-i cedîde" dendigt için bunla-
t~~. Naci: bir baska yazrsmda da, "edebiyat denilen güzel ra galat olarak "Yeni Edebiyat-r Cedide" dendigi de va-
sozlere msan ruhu cezbolur. Bu cezbedisi hasrl etmeyen kidir.
hiçbir söz edebiyat dairesine giremez" demektedir. Edebîyat-r Cedidecilerin edebiyat görüsleriru yansrtan,
Recaizêde Mahmud Ekrem ise, edebiyatm "terbiye-I ef- içeren belirli bir beyann ämeleri yoktur; konuyla ilgili
kar, tasfiye-i vicdän, tezhîb-i ahlak, tenvîr-i ezhêna hiz - dagmik kuramsal yazrlan vardrr. Halit Ziya'nm Mai re
met ettigi"ni inkar etmemekle beraber, "bir sair siirini Siyah romanmin esas kahramam Ahmet Cemil'in söyle-
ahlak dersi vermek için söy lemez" der. Ve devamla dikleri, bir yere kader, bu toplulugun siire dair g örüsle-
"Edebiyatm amacr, fikir, his ve hayalce olan gûzellikleri rini yansitabilir, Söz konusu dönem içinde "sanat sanat
ortaya çrkarmaktrr" görûsûnû ileri sûrer. Besir Fuad'a içindir" prensibine bagh kalmrrustrr, Ortaya konan ede-
göre, edebiyat, "hakikat"i tespit etmelidir. Fikret de, bî ür ünler, ortak özelliklere sahiptir. Mektep mensuplan
edebiyatm ahlakla olan ilgisini kabul etmekle beraber, da d il, edebiyat, sanat ve hayat hakkmda ortak düsünce- ~
onu güzel sanatlarm bir dah olarak gÖTÜr. Yahya Kemal, Ier tasimaktadirlar, Bunlara ilaveten "Edebiyat-r Cedîde ~
edebiyat sözünün siir ve nesir sanatrru içine aldrgiru: mensuplanru bir araya getiren sebepler arasmda, bun la-
bunlarm "yazr marifeti"ndcn baska bir mahiyeti bulun- nn orta srmf esnaf ve memur çocuklan olmalan, disip-
dugunu, bunun da ancak manevî hayatla ilgili oldugu- linli, programh ve yebancr dil ögreten okullarda egtfirn
nu söyler. görmeleri gibi benzer sosyal ve kültürel çevrelerde yetis-
m~~ bulunmalan da zikredilir." (Prof . Dr. Orhan Okay:
Edebiyat kelimesinin Türkçe'de, kronolojik olarak, su DIA, ay. m.)
manalara geldigi görülür: 1- Ahlakî bir mana, 2- Dile ait
ilimler; 3~ Güzel yazma sana tt ve onun ögretimi, 4- Ede- Biraz da devrin siyasal durumu geregi içe kapanma, ma -
bî metinler, 5- Bir konuyla ilgili yaymlar (literatür), 6- Ge- razilige varan bir melankoli ve sahsilik söz kon usu mek-
reksiz yere sözü uzatmak, edada yapmacrkhga dûsmek. .. tebin olumsuz özellikleri gibi g örülse de, estetik deger-
(Edebiyatm dilimizde kaz<lndlgl manalar, Prof. Dr. Kaya 1erde derinlesme ve gelisme daha ön plandadrr. 'ïeni bir
Bilgegil 'in Edebiyat Bilgi ve Teorileri kita bmdan özetlene- edebî dilin olu~umunu ve geli~mesini saglaml.~ lar ama,
rek ahnmi~hr. Geni~ bilgi için bkz. aym eser s. 1-18.) bir önceki nesil tarafmdan sadele~tirilmeye çah~i1an ya-
122 1 123
1
EDEBIYAT-I CEDiDE
EOEBlYAT TARlHl
zr dilini, yenid en agi rlasu rdiklan için ele stirilip su çlan -
rruslard ir. Gerek siird e, ge rekse nesirde êhe nkli kelime- EDEBivAT OKULU. Bkz . AK1M.
ler e, Farsça terkiplere itibar eden Edebiyat-i Cedîdeciler,
EDESivAT TARÎHi. "Edebl eser ve sahsiye tleri kron olojik ve
eski sö zlüklerde bulunan, Arapça ve Farsça'da dahi kul-
sist em ati k olarak ineeleyen b ilim dab." Faruk K. Timur-
lamlm ayan ba zr kelimelere siirlerinde yer vermislerdir,
tas, bu tamrru bira z genisleterek s öyle der: "Edebiyat ta-
Realizmin siirdeki yanslm asl olan Pamasçihgr benimse-
rihi , bir milletin edebi yatmm asirlar bo yunca gös terdig i
yen Edebiyat-i Cedîde mensuplan, asm duyarhk, heye-
seyir ve tek äm ülü tam olar ak ineeleye n; edebî olus ve ce-
ean ve acr ifade eden ünlemleri, devrik cümleleri , bag-
reyanlan bir bütün olarak ele a up onlarm siyasî, ictimaî,
laçlarla ba glanrrus uzun cûm leleri tercih etmislerdir, Sa-
ruhî ve fikrî muhit ve sar tlade ilgi ve m ünasebeti ni tayin
irler, sa dec e aruz veznini, neredeyse hatastz olarak kul-
lannuslardir, Eski Tûrk siirinin nazrm biçimler inin he- ederek ve estetik deger ini belirterek açtkla yan bir ilim-
men çogu terkedilmis, Fransrz siirinden alman "sone" dir," Edebiyat tarihinin suurla n ya d a edebiyat tarih çisi-
ve keyfî /serbest sekiller denenmistir, Anjambman da bu nin ilgi alaru konusunda a ym arastrrmacmuzm su cümle-
mekteple siirimize girer. Mensur siir de bu dönemde lerine sahit oluru z: "Ed ebiyat tarihi yalru zca büyük sah-
yaygm hk kazanrrusnr, Hemen hemen ask ve tabiah kc- siyetler ve eserleri ûzerind e durmaz. Çok sumûllü bir sa-
nu edinen Servet-i Fünûn sairleri, siirlerine, içerik itiba- ha üzerind e çahsan edebiyat tarihçisinin Iaaliyeti, terkibî
riy le, derinlik kazandiramarruslardir, Roman ve hikaye- bir faaliyettir. Ancak terkip yapabilmek için tahlilî çah s-
de ise Edebiyat-i Cedîde, bi r dönüm noktasrdir. Hatta malarm bitmis olmast ve Bk malzernenin ortada bulun-
bugûn bilinen anlarmyle roman, neredeyse Halit Ziya ile rnasr sar tbr. Yani bir edebiyat tarihi, ancak eserler, salus-
baslar. lar, edebî neviler, devirler, muhtelif m eseleler üzerinde
incele, ar ast irma ve tahliller yaptldrktan, mon ografiler
Abdülhak H ämid ve Recaizêde Ekrem'in edebiyatmuza yazildiktan, bi yografik. bibli yo grafik her türlü malûmat
özellikle siirimize hassaten Ban/dan getirdikleri yenilik- bir araya getirildikten soma ya zûabilir," ("Tü rk Edebiya -
1eri gelistirerek devam ettiren Edebiyat-i Cedîde, sö z ko- h Tarihi Ana Kitabi N asil Yaztlabilir?") Faruk K. TImur - (
nusu ikili tarafmdan da sürekli desteklenmistir, tas, aym makalesinde, edebiyat tarihimizd e rnetod /yön-
Edebiyat-i Cedîde içinde ün yapml§ belli bash sahsiyet- tem meselesinin henüz hal ledilemedigini (aradan geçe n
Ier: $airler. 'Ievfik Fikret 0867-1915), Cenab Sehabeddin yakla stk krrk ytlhk zarnana ragmen. aym problem h àlä
0870-1934), H ûse yin Sîret (Ózsever) 0972-1959), Süley- halledilmis d egildir) beli rterek "ed ebiyat tarihi inceleme-
man N azif (1870-1927), A. N ad ir (AH Ekrem [Bolayirj) Ierinde gen etik (hadise ve mes el-yi m ense'inden alara k
0867-1 937), Ahmet Resit (Rey) 0870-1956), Süleyman tekämül û He Inceleme k), estetik (eseri n ed ebi sa nat lan ve
Nesib 0866-1917), Faik ÁH (Ozansoy ) 0 875-1950), Celal bedil degerl eri ü zerinde durmak), psikcl ojik (eseri me y-
Sahir (Erozan) (1863-1935), H üse yin Suat (Yalçm ) (1867- dana getiren sa natkárm ruh durumunu gö z önünde tut-
1942). Hikaye ve roman yazarlan . Halit Ziya (Usakh gfl) mak) ve sosyolojik (d aha çok dis tesirler i esas olarak al-
0 865-1945), Mehmet Rauf 0875-1931), Hüse yin Cahit mak) olm ak üzere belli ba:}h d ört çe?it metod va rdlr. Ay-
(Yalçm) 0874-1957), Ahmet Hikmet (Mü ftü oglu) 0870- rIea, bu metodlann i~e gelen klslm Ianm ala rak d uruma
1927), Saffetî Ziya 0 875-1929). ve ihti yaea gö re mey da na ge tirilen eklekti k (birle§tirici
12' I ve seçici) m etod da m evcuttur." der..
- - - - - - - - - - - - --:-- - - - - - - - - ""4
EDiB EGZlSTAHSivAU2M

Türk edebiyan üzerine yaprl an çalrsmala r; henüz arzu EoiSYON KRÎTiK. Karsrlasnrma h, tenkitli meti n yaytm. Bir-
edilen, iste nen seviyeye gelememistlr, Zaten, b izd e ede- den çok el yazma veya mat bu nûshast bu lun an ve bu
biya.tm sistemli bir bilim alaru olarak ele ahm p irtcelen- nüsha lar arasmda farklthk lar mevcut olan bir edebi yat
~es~ ya km dönemlerded ir. Edebiyat tarihi çahsmalan, eserinin, söz konusu nüsha lan mn karsrlastinh p farkh-
~dd l oIarak 20. yüzyil baslannda görülûr, Bu alanda Uk hklar tes pit edilerek, aslma yakm, d ogru bi r seklini n el-
kitap Abdülhalim Memduh'un (1~66-190S) Tarih-i Ede- de edilip yaymlanm as r isi. "Ienkitli basim" veya "Ilm î
biyyat- I Osmaniyye'sidir (888). 1912'd e, Faik Resad neslr" de de nilen bu tür yayimlarda, nüshalar arasmda -
0851-1914), AH Ekrem, Sehabedd in Süleyman 0885- ki farkhhklar dipnot larda gösterili r; gerekiyorsa açtkla-
1 ?2~ ) tar~óndan hazrrlanan, telif edilen aym isim le (Ta- malar da yapihr.
~h-, Ede,blyyat., OSl1umiyye) üç ayn kitap daha çtka r; Bu
EOrrÖR. Kita p base n, yayunlayan ve satan yaymevi sahibi
d~.ede~lyat tarihlerinde, daha çok edebi sehsiyetlerte iI- veya bu kuruluslerda han gi kitabm ve ne seki lde basria-
gili degerlendirmeler d ikkati çeker, Fuad Köp rülü'n ûn
cagma ka rar verecek yetkiye ve b iriki me sa hi p kimse.
0890-1966) bu alandaki ilk denemesi ola n Türk Tarih-i
Dergi yö neticilerine ya d a yazi isleri m üd ürl eri ne d e edi-
E~ebiYYQt Oersler; (914), biraz d aha d erli topIu bir ed e-
tör dend igi olur.
b~yat .~arihi gö rü nü mü nded ir. Ayru muharri rin Sehabed-
d m Sul~yman'la birlikte kale me a~lp aym yrl yaymlad rk- EFSANE. Söy lence. Gerçek te olm aya n fak at insanlarea ol-
lan Yent Osmanh Tarih-i Edebivan, Ibrah im Necm i' n in Ta- mu s gibi tasavvur editen bir takrrrt olay lan anl atan , ede-
ria-i Edehiyyat Dersieri (922), ism ail Hikmet'in dört b ü- bi kryme ti az bir çesit masal. Bir tab iat olay uu n m eyd a-
y ük .ciJtlik Tiirk Edebiyah Tarihi (925) Os ma nh yazrs ryla na gelislni, he rha ng i bir varhgm yaratihs iru, olma d rk ha-
(es ki, yazlmtz la) besrlan, sa han m belli basb klta plartd rr. yal lerle süsleyi p olaga nûstû bir sekilde anlatan söz lü ve
1928 d~n sonra Türk edebiyatr tarihine dair aym ad aJ- yazrh ese rlerd ir. Efsaneler, bir yö nüyle 'm itos'e be nzer.
tm da bir çok Türkçe kitap yay mla nrrustir. Fakat, ön cekl-
Jerin. metod u hem en hem en bu kitap lard a d a görülür.
Bu bakrmdan ~u belirleme yanhs de gildir: efsa ne , "ina -
rus haline ge lmeyen mitos'Tardrr, Efsaneler, sa na tçi için ,
G
BeIk1 srrad isi bir öm ek olar ak, Ahmet Hamdi Tanpr- islen ecek zengin bir malzeme niteligtni d e hai zdir. Efsa-
nar'm XIX. Astr Turk Edebiyatl Tarihi 0 949 d ûzeltme ve nel er "yaranhs", "tarihî" ve "dinî" efsaneler seklind e
iJaveI.e:le 1956) a'd h kitabr, bu genene men in drsmda tu - tasnif ed ilir. Masaldan daha inandmcr olan efsan eler; hi-
tula~lhr. Der~i topIu ve res im li olusu ned eniy le Nihad kaye ve d estana daha yakm durur.
Saml Banarh nm 0907· 1974) iki ciltlik kitablOt da (Re-
simli Tiirk Edebiyall Tarihi, 3. bs o1983) an~ak gerekir. Bizim efsa nelerimizd e Allah 'm kudretine irnan, ka hra-
manh k, fed akàrhk, cesa ret, dogruluk, cömertlik, sa rni·
EOÎB. .Ed ebîy.at ile cid dî ma nada ugra~an, edebiyah ugra~ miyet, ahlaki tavu ve davram~lar, için cle ya~a nt la n sos -
hahne ge tlren kimselere "ed ebiyatçt" ma nas ma bu isim yal düzene baghhk gibi konula r i~lenir. Genç Osman , Bo~
veriJm i~se de, asltnda edîb, d üzyaz1da sa·natkàrane bir
Be~ik, Alageyik, Kan KuyuslI, Yllsufwk KIl~u ha Ik aras mda
ye~e~ek gösteren, yaz.1rJlk v.1.sfln ln üstül~d c kabi liyet Jeri
yaygm ola rak an la hlan Tü rk efsane leridir.
halz msanlara veril cn unvandl r. Bu a nlamda cs kiden d a-
ha çok mün~i tab iri kullamJml~tlr. (Bkz. M ÜN~i.) EGziSTANSivAUZM. Bkz. YAROLU~ULUK .

EGZOTlK ELE.$TÎRi

EGZOTiK. Az b ilinen u zak bi r ülkeyle ilgili ya sama b içimi- yazil ar. Elesti ri ye zrla n, sanat ese rine "a çrm lay rcr", "zen-
ne, olayla ra, kisil ere yer veren eserlerin vasfr. Bu tür gtnlestirici" , "s ürd ürücü", "ça gdaslastmcr' nitelikler
eserler, yabanci memleketlerdeki insanlann va srflanna katngmden, kendi neslind en sanatçila n, eser ortaya ko-
ve hayat tarzma, örf ve ed etlerme, tabiî güzelliklerine, yanlan, okuru yönlen di rmesi kaçnulmazdir, Blestirinin,
her t ür Ilgtnç özelliklerine yer verir. Abd ü lha k Hàmid'in sanatkärdan ziyed e, edebiyat ortarru, öze llikle okur üze-
Finten'i egzotik bir eserd ir. Yahya Kemal Beyath'nm rinde belirleyici bir islevi oldugunu kimse inkar etmez.
"End ülüs' te Raks", "Alt e r Sehrind e", "Sicilya Krzlan" Elestiri yazilan r un bi r kismmm çabuk tûkendigi ve tüke-
isimli siirleri, egzotik unsurlar tasrrlar, tildigi s öylen ir, dogrudur. Fakat, kimi yaz ilar var ki,
EGRETiLEME. Bkz . iSTi ARE . yû zy ûlar sonrasmda kendin e alan açabilir, Elestiri yazI-
SI, "bir baska s öylemi betimleyip çözü mleyici", açiklayi-
EKOL Bkz . AKIM .
Cl, bilgilendîrici ; onaran, eksilten yahut tamamlayan,
EKSPRESYONizM. Bkz . ANLATIMClLIK. mukayese ed en gib i özelliklerd en yoksunsa ba ska bir tü-
riin alamna girmis deme kti r. Elest iri, "bir ya pit ûstü n c
ElE~TiRi. Intikad, tenkit. krit ik . Edebiyat eserle'diü deger- kurulmus" ikincil bir "ya ranm" dir. "Yazi üst üne yazr"
lendirmek, suuflandirmak, açiklamak ve tarntmak ama-
bir b akima .
cryla kaleme ahnan yazilara el estiri denir. Bir baska Ha.
de yle elestiri: herhangi bir fikir ve edebiyat eserin in özü- Elestirmen, eseri n anlasilmasmd a, top lu m u n sana t zev-
nû, ya p lSlnI, olumlu-olumsuz yönlerini inceleyen ya da kinin yü kselm esind e, senatm, sa naterrun vc toplu m u n
bazi kimselerin toplum kersismdaki tutum ve egilimle- ktlavuzu durum una ge lrnesinde önemli rol oy na r. Ban-
rini arastmp bi r sonuca varart gazete ve dergi yazrlan - 11 bir d üs ün ûre g öre: "Sa na tçr, güzel seyle r ortaya ko-
d rr, Elestiride , ele ahnan eserin güzel ve çirkin, d og ru ve yand rr. Elestirme n ise, gü ze l seylerden ald igi izlenirnle -
ya nhs y önleri g österilir. Böylece , sana tçiya (saire, yaza- ri baska bir tarz ya da yeni bir malzem e içind c ka hba dö - (
ra) da ha olgun eserler verm esin de ya rd imci olu nm us, kebilen kimsed ir,"
yol g österi lmis olur. Eles tiri yaz ihrken, bahse konu cl a n eserin özû iyi kav-
Elestiri sözc ügü. bizde hep olumsu z bir çagnsim yap- ranmah ve nasil bir sanat anl ayisryla yazrldrgt b ilin m eli-
nu sn r, Salt b izd e de de gil . Bir Fran siz sairin s öyle b ir sö- dir. Ese rin ortaya konulusundaki tut u mu , çagm gen el
anlayi sma uygun olup olma dig i: sanatçrrun, bu eseriyle
zü nakledilir: "Ka çm hu adamdan, ISInr; elestir mendir."
Elestir i yazrlan. d aha çok, ok u n masi güç yaz rlard ïr, Cid - toplumun sana t alerundaki degismesine ka tkida bu lu -
nup bu lunmadigi: üzerinde durulan eserin orijina lligi.
d iye t, sabrr ister, Tah sin Yücel Eieetirinin A BCsi'nde "Bir
d il ve anla tim özelliklerin i tarnsmak elesti ri yaz lsmm
oku ma de neyiminin aktanl mas r" der elest iri için. Edebi-
belli bash hedefidir.
ya t ále mimizde dolasimda ola n he me n hemen iki tip
elestiri yazlsl vard ir. Birincis i; d eger ortaya koy an, hü· izIenimci, psikolojik, objektit, uÇlklama ll, dilbilimse/, biyogra-
küm b ildiren ve sonrakilerce 'gözard l' ed ilmeden d ikka- fik, kar?,la~ltrmalt , pedagojik gibi ele~t ir i çe~ it leri saylisa
te ahnan yaz tlar. Îkincisi, zevkle, key ifle okunan an cak da, bir ele:;;tiri, bazan bu tutumlardan, yän temlerd en bir
sonu çta bir belirl em e yap ma ktan uza k duran "s übjektif" kaç ml dahasI hepsini içerebilir.
128 12

hn 1 1
_
ELiFNÀME ENCÛMEN-i ~UARA

Edebiyat eserlerini degerlendiren, inceleyen, elestiren dan res mi veya yan resmî b ir statüye sahip bulunmaksr-
dahasr elestinyi kendisine ugra~ ed ine n kisiye eskiden z10 yaklasik 6-7 ayhk bir süre He (Haziran 1861-0 cak
münekkid deniyordu, simdilerde d aha ziyade elestir- 1862) bir araya ge lerek edebiyat top lantilan , sohbetleri
men deniyor. gerçeklestiren bi r topl ul ugun ad tdir. Sairler toplu lu-
EliFNÄME. "Elifvten beslayip "ye'tye kadar, her harf He gu/meclisi anlamma gelen Enetimen-i Suara. edebiyat
beslayen brr misra veya beyit ya da d örtl ûk tertip etmek tarihim ize önemli yenilikler getiren ve hizmetleri olan
suretiyle meydana getirilen manzumclere verilen isim. bir olus um degildir, Kendisi de bir sei r olan Hersekli
Elifnámelere, divan siirinde ve haik edebiyan ûrünleri Arif Hikm et' in (1840-1903) evinde bir araya gelen topl u -
arasmda rastlemak mümkündür. Çesit li ko nulan isleyen luk, çesi tli ves ilelerle da ha önce de tar usan , çogu aym
elifnêmelerd e sairler, d ile hakimiyetleri ni ve ustahklari- d evlet daireleri nde be raber çahsan insanl ard an meyda-
ru se rgilerler. na gelm istir, Encümen-i Su ara, ortak bir es tetik Vt; ed cbî
zevki paylasan, hem en hemen aym kü ltü r ve anl ayista,
El YAZMA51 . Yazma. Elle yazr lrrus kitapla r için kullarulan aym dünya görüsüne sahip bir mekanda toplaua rak siir
bir teri m. Matbaa nm icadmdan önce bü tun kitaplar elle ve ed ebi yat so hbeti yapan bir dos t m eclisi h üviyetini ta-
yazihr ve istinsa h (ko p ye etme) yoluyla çogalnhrdi . EI -ï1r. Encüme ni olus turan sairler in soy, dogurn ve memu-
yazmasl kitaplar, güzel bir yazryla yazihr, tezhiblenerek riyet yönüyle Rumeli vilayetleriyle ilgi lerinin bu lunma-
sûslenirdi. Sag lam ve g österisli bir cilt le ciltlenirdl. Kû- SI, Bektasî me-?rep olmale n ve degisik de olsa bir takrrrt
tüphanclerirnizde dört yüz binden fazl a el yazmasr ki- dergá hla ra mensubiyetleri gibi baska ortak vastflan da
tap mcvcu ttur. vardrr.
Yazma eserlerin sonuna m üstensihler ta rafmdan konan Her sah günü dûzenli olarak toplanan meclisi, çogun-
nota fer ag kaydl veya k etebe kaydt denir. Hu notta, ge- lu kla Leskofçah Gà lib Bey (1828-1867) yönetir, Toplan n-
nellikle me tni kimin kopya (istinseh) ettigi. hangi yil , YI id are etmekle bi rlik te Gà 1ib Bey, genç sairlere siir yaz-
gun veya gecede, saat kaçta bitirild igi kayt thd ir, Müs- ma konusunda tavsiyelerde bulunmak, yol gostermek
tensihin bu 'bitiris notu' yazma eserin hangi çaga, yila gibi bir görevi d e yerine getiri r. Eski kûltüre äsina, ede-
ait oldugunu tespit etmek için önemlidir,
bi zevk sahibi Encümen-i Suara mensuplanrun he psinin
Mustafa Nihat Özön, bir yazann kendi yazlsl ile meyd a- iyi b irer sai r oldugu söy lenemez. Su denebilir ki, 19.
na getirdigi ilk nüsha için el yaz masl, müstensihler, hat- asirda esk i siir vadisinde yazan en kuvvetli sairler bu
ratlar tarafmdan sonradan çogalnlan nüshala r için de topluluk Içinden çikrrus trr. Genel ka naatlerin aksine, En-
yazma tablrinin kullarulmasrrun yerintle olacagnu belir- cumen-i Suara, tam an larmyla eskinin devarru degildir
tiroBugün, böyle bir aynm söz kon usu degildir. Elle ya - ve eskiye dönüsû temsil etmez. Klasik nazrm biçimleri
zrlrrus eski kitaplann mmüne yazma veya el yazmaSI ku lla mlml-?, nazire yazma hadd inden faz1a ön emsenmi,;,
denmektedir. m azmun sistemine ba gh ka hnml-?ttr. Fakat Encümen-i
~uara .arasmda d iva n ~jjrini baZi yönlerden tenkit eden-
EMP RESYO NizM. Bkz . IZLENiMC iLiK. .
Ier, hatta begenmeyip küçümseyenler, eski ~iire yeni bir
ENCÜMEN-j ~UARA. Belli bir gayesi ve beyannámes i olma - yön vermeye çah~anlar; hece veznini kullananlar, haik
130 I Il. 1J
ENTE L EPiGRAM

siirinin kimi biçimlerine ve sáde Türkçe'ye itibar eden- sma baska bir sair veya yazardan almarak konan ve onu
Ier; silrlerine bashk koyanler, yeni temalar arayanlar, si- bir bakrma önceleyen, özetleyen, tamamlayan; cnun bir
yasî-sosyal meselelere ilgi duyenlar, bazr Fransrzca keli- özelligtn i tamtan, ele veren kisa manzum veya mensur
meleri kullananlar vardir, Bu saydiklanrruz, birer yenilik sözler.
araYI~mm tezahürüdür, Bu bakrmdan, Encümen'in, ye-
Tarihî bir eserin ne zaman, kim tarafmdan ve ne amaçla
nilesme dönemi edebiyanru ve bu edebiyat içinde yer
yaprldrgrru gösteren: eserin bir bakima "kimlik bilgil~­
alacak sahsiyetleri belli bir ölçüde etkiledigi söylenebilir.
ri"ni içeren tarntter yazilara da bu isim verilir. (Bkz. KI-
Eneurnen-i Suara toplannlanna devam eden belli bash TÀBE.)
isimler sunlardir: Osman Sems, Mehmed Lebib, Reca-
EPiGRAM, Crekler'In mezar tas lanna yazdrklan kisa nazrm
izêde Mehmed Celäl, Memduh Faik, Ziya Bey (Pasa),
parçalan ile Romahlar'm hiciv türünden çok ~a man-
Narruk Kemal.; Bazr kaynaklarda Seyhülislam Arif Hik-
zumelerine verilen ad. Söz kon usu nazrm sekli, sonra-
met, Recaizêde Ekrem, Yenisehirli Avni gibi sairlerin de
dan Romahlar' dan almarak son ITUSra l nükteli ve doku-
Eneurnen-i Suara toplannlarma devam ettikleri kayde-
nakh bir biçim kazandmlarak devam ettirilmistir, Cum-
dilse de bu, bazr maddî sebeplerden dolayr imkansizdrr,
, huriyet d önemi sairlerimizden Özdemir Asafm 0923-
ENTEL. Banhlasma sendromuyla birlikte ortaya çikan: ge- 1981) epigram seklinde küçük manzumeleri vardir.
rekli zihinsel donarurndan yoksun ama kendisini bilgiç
göstenneye çahsan, kendini aydm sanan, enteIektüeI ge- JURi
çinen sahte aydm tipi için kullamlan bir tabird ir. Kisise l Bütün renkler aym hrzla klrleniyordu,
fantazilerinden yola çrkarak toplumsal problemier üze- Birinciligt beyaza verdiler.
rine ucuz tezler üreten ve bunlara prim vereru-halkiyla
bansamarrus, bütûnlesememis, erdemden yoksun kisiler EL
için kullarulan, biraz da igneleyici bir ifadedir. Hikaye Hik áyeler hep aym hikäye olmasm,
ve romanlannuzda yerilen "alafranga" tipleri de, bir ba- Onlan biz aym yapanz.
kirna , bu terimle adlandrrmek mümkündür. Entel teri-
miyle ifade edilmek istenen tipe bugünkü gazetelerin SÜREK
bir ktsrm k öse yazanyla üniversitelerimizdeki kimi pro- I
fesörler somut örnek olarak gösterilebilir. "Ölürn Allahm emri",
Trafik olmasaydr.
ENTRiKA. Hikaye, roman ve tiyatro türü eserlerde anlanlan ÖzdemirAsaf
olayt, meraki sürukleyecek sekilde karmasik ve cazip bir
ha Ie getirme. Macera ve polisiye romanlannda en trika Faz la viraj ahyorsun aglr ol
önem li bir yer tutar. Bu tür eserlerde, estetik kaygtdan Esekten düsmüs karpuza dönersin soma
ziyad e ne anlatildigi öne çikar. Okur; anlatrlan ilginç, Aheste çek kürekleri kendine gel.
"heyecanh" olay ile yetinmek durumunda kahr,.
EPiGRAF. Tarumhk. Herhangi bir kitabm ya da yazmm ba-
EPiK ~iiR ESER

EPiK$iiR. Yigitligi, tarihi kahra manh klan, savaslan, zafer- EPiLOG.' Sondeyis. Edebiyat eserlerinin son uç böl ümü; bir
leri, vatan sevgisini, yu rt duygu lanmalanru coskulu bil' ed ebî ' ese rin ko nu veya temini özetleyen sonu ç krsrru.
seki lde d ile getiren manzumelere verilen add rr, Kahra- Karsm pr olog , ed ebiyat terimi olarak daha yaygmd rr.
manhk s iiri, hamasi ~iir, destani siir de ay m anl amda kul- (Bkz. PROLOG.)
laruhr. Mehmed Ákif Ersoy'u n Çanakkale sehitlerine
EPiZOT. Roman , hikaye, ma sal, de stan ve efsane gibi an lat -
adadïgi man zume, Yahya Kemal'in "A km cr", Orhan Sa-
ma esasma bagh metinlerde, esrl olaym içinde bazr yön-
ik Gökyay'm "Bu Vatan Kimin" isiml i siirleri, hu tü rün
lerden kendi içinde bir bü tünlük gösteren, bir b ütûn gi-
edebiyatmu zdaki güzel örnek1er idi r.
bi g örünen küçük b ölüm lere verilen isim. Epizotlar. ana
Bu ttirden "kahramanhk siirlerivnin "g ay n sahsî, objek - konuya bagh ikinci derecede bir olay gibi g örünür.
tif ve dramatik " özellikler tasrma sr gerektigtni C. M.
EPOPE. Konusu. geneIlikle kahramanhk olan u zun manzu-
Bowra'dan nakieden Hakan Arslenb enzer, e pik siire
melere verilen isimdir. Bah edebiyatlannda dogen, geli-
destansi bil' vas rf da yü kley erek smirlan konusunda il-
sen ve yaygm olan bu tûrden eserler; edebiyaturuzd aki
ginç beli rlemelerde bulunur: "Epik bil' siir aym zaman-
manzum destanlara, hatta manzum hikayelere benzer-
da d indarea ya d a inan çsizca d ile gelmis veya ka ydedil-
Ier. Epopelerin siirsel kiymeti azdir, 19. asnn son çeyre-
mis olabilir, iste r tek bil' müellifin kaleminden çiksm is-
ginde ilk ciddî örneklerini veren yen i T ürk siiri döne-
terse d e yûzyillar sü-en anonim bil' çogehsla sa yisi z de-
minde epope'yi andmr eserler tecrü b e edilmistir. Ziya
gi~ kel ere u las rrus olsu n, yega neligin, isti snai olu su n bil'
Gökalp'in ve Mehmet Emin Yurdakul'un bazr manzu -
ifadesi ya da kadimligin, gelenegin dogal bil' çesitlem esi
meleri, epopeyi hanrlanr, Senraki yrllarda, modern Türk
olab ilir: top ragin alnyla ve yerin yüzüyle ilgtlendigi ka-
siiri içinde, epope denemeleri devam etmistir.
da r gök ler in merakli m acer alannd a n da dem vurabilir;
sade ya da karmasik. kavranabilir ya da anlasr lmaz ola- EROTiK. Cinsî arzuyu, cinselligi bayagihga düsmeden an -
bilir; yü ksek heyecan d a, sakin bilgelik de epik siirin ya- latan eserlere sifat olarak ku rlarnlan bir tabirken, son yil- ~
bancr olm adi gi duyg u biçiml eridir: nihayet, amaçsrz gö- larda, kaba sehvetin, mûstehcenligin, çirkin ar zu lann dl - W
rü nen bil' vahset de, insanhgr çekip çevi re cegi umulan \,a vurumu, an lanrru anlarrunda kullarulmaktadir, (Bkz.
bil' iyi gönü llü lü k de onun konusunu olusturabilir. Krsa- AÇIK-SAÇIKLIK.)
cas t, epik siirin srrur lan ne tek tek örn ekleri nin sanatsal
E5ER. Yapit. Bazan telif ins ä ve icêt anlamlarmda, onlarm
ya da kamusal s nu rlan ne de su veya bu s özlügûn, ku -
yerine dahi kullamhr. Bir insamn me ydana getirdigi,
rarrun ya da gö rû sü n be lir ley eb ileceg i smr rlard rr,"
saglam bir d üsüncenin veya derinlikli, çarplcl b il' duy-
("N eo-ep ik stirin temelleri: Terim in ortaya çrk rsr" )
gunun ürünü olan; edebî, estetik krymeti olan eey- Ede -
Daha çok pedagojik bil' kaygtyla olsa gerek, esk iden be- biyat d ûn yasmda, basrh her kitap eser say tlm az. (Bkz .
ri, ~iil'ler firik, epik, pastoral, didaklik vb. tül'ler altmd a top- EDEBî ESER.) Esel'in bil' kitap formahnda c lmasl da ge~
lanmaya ça h ~ I1 m l ~ h r. Kanaatimiz, bu tür tasniflerin sag- rekmez. iyi bil' ~iil', güzel bir tablo, etkileyici bil' ~arkt,
hkh olmad lgt dogrultusundadll'. Çünkij kahl'amanhgm tül'kü birer esel'dir. Eserin esasmd a ibda etme/ yaratma
dil e getirild igi bil' ~iirde, ay m zamand a a~ka d ail' bil' ima vardl!". Esel', göremediklerimjz j gösteren (en azmdan j$l1ret
da bulunabilir. eden), duyamad lklanmlzl d uyu ran (hissettiren, sezdi ren),

"I 1
135
EsiN
ETIMOLOJÎ

duygu ve dûçü ncelere biçim veren; yeniIik duygusu uyandl- deyle "g üzellik ve gü zelligtn unsurla n , ölçüle ri ve s ar t-
ran, uiuk açan, tabiatr güzeltestiren, aydmlatan, yücelten, te- lermd an , g üzelltk duygusund an bahsed en " dt stpltn.
mizleyen; keiimelerin, çekillerin, renkierin, çizgilerin büyülU ilim veya felsefe dah. Du yu o rga nl a nrruz aracih gry la al-
dilini ve srrrnu ögreten nitelikleri bunyesinde tasimahdrr. giladrgmuz verilere -açikçasi duyu ve duygul ara- da ya-
Bu özellikleri haiz olan yap rtlara sanat eseri denir, (Bkz. nan karmasik. soyut bir bilginin " m e nt iksa l çöz üm leme-
5A NAT.)
ler"le. "zihi nsel açrkl ámalar'Ta ifade edilmesidir. "Gü-
EsiN. Bkz. iLHAM. zelle sanatin özde s oldugunu düsünen anlayrsm bir ü rü-
nü " olan estetik, güzeli bulmak için duyulannuza krla-
ESKi. Yeni karsin. Sanat/ edebiyat ala r nnd a, öncckilerd en
vuzluk yapar, yol gösteri r.
farkh olarak ortaya çrkan veya farkh göriinmek isteyen-
lerin bir öncekiler ya da geçm is dönemdekiler lçin kul- Estenk "gerek dogamn, gerekse sanat eserinin seyrinden
Iandrklan bir tab irdir. Eskimis, miadr dolmus. modasr dogen duygulanInceleyen bir felsefe dl siplini" olarak
geçmis, degerini kaymetmis anlamlannda degil de, önce- tarumlanabilecegi gibi "v arhkta gizH olan gü zellig i aras-
ki, etmetki, geçmi9 dönemdeki manasmda bir terimdir eski. tiran bi r felsefe etk inligi" seklinde dahi tammlanabilir.
Edebî tartrsmalarda, edebiyat inceleme ve arasnrmala- (AH Dölek: "Estetigin Sirurlan." ) Bu kavranu ilk defa
nnda kullarnlan; yeni bir sanat kirruldarusmda, edebî bir kullanan ve estetik'! bagimsiz bir disiplin ola rak kuran
harekette gündeme gelen, konusulan bir edebiyat teri- A. G. Baumgarten'dir 0714-1762).
midir.
Estetik tabiri, güzel olan, güzellik duygusu uyend rran,
ESKi TüRK EDEBiVATI. Bkz. D!VAN EDEBiVATI. gü zellik duygusuyla bir sekilde ilgisi olan ya da este-
E5Ki VAZJ. Türklerin Islanu kabulünden soma basla yrp tik'in ilkelerin e uygun görünen "seyler" e sifat olarak da
1928 yilmdaki alfabe degisikligine kadar yaklasik bin yil kulIamhr. "Cüz el'd en anlayan, gü zel seyleri kendisine i~
yazl olarak kullandrklan Arap alfabesi için zaman za- edinen kisiye estet denir. Edebi yatta estetik'in önernli (
man ve özelli kle haik ara smda kullamlan bir tabir. bir yer i vard ir, (Bkz. GÜZEL.)
E5Kiz. .Tasarlama. Sanatsal ilhamm vey a tasavvurun iJkel Estetik tenmine karsthk olarak, Edebiyat-i Ced ideciler
hali. Sanat eserinin kursun kalem, frrça veya çamur He "b edî" ve yi ne aym kelimenin çogulu olan "b edê yi"!
ya ptlan iJk tese rlamasr. Eserin ilk yapihs halinden çok, kullanrrusn r.
sanatçm m ortaya ko ymayi d üsünd ûgü eserin içerigine
ESTETis izM. Sanan ve san at eserini, he rhangi b ir fikri se -
ve biçimine dair tasanmlandir, Eskiz"i taslak veya krokiy-
killendirmek. savunmak, dillendirmek. an lat m ak ara ci
Ie kansnrmam ak gerekir,
olmaktan u zak tutup her tü rlü düsün ceden armdirarak
ESPRi. Bkz. NÜKTE. bu nlan , salt güzellik / est etik yolu yla d uygul an, zevkl eri
E5TETiK. Güzelli k bilimi. Sanat felsefesi di yenler d e vardir. tatmi n et me vesiles i sayan tutu rn.
Sana ttaki güze lltgi, gûzelligin insan ûzerindeki etkileri- ETÏMOLOJi. Kelimelerin k ökenini ve han gi d ild en geld igi-
ni inceleyen feIsefî di siplin. Estetik, farkh bir deyisle ni arasuran d ilbilim kolu. Etimo Iojik arastirmalar ülke-
"güzel" üzerine düs ünme ugrasisr. Daha genls bir Ifa- mizde yaygm degildi r. Bu tür arastir malan n am aci, keli-
IJ, I 13
1

h _
I
EZGI

menin ilk seklini, basl an gtçta ve sonrak i dö nem lerde oe


sekild e ve hangi anlamlarda kul la r nld igiru ortaya çrkar-
m aknr.

EZGÎ. Nagme, melodi. Manzum eserierde, kul ega hos gele-


eek tarz da olusturulrnu s ses düzeni . (Bkz . AHENK
RiTM .) Makamla söy lenen türkülere de, ezgi dendigf
olur.

FABL. Konu edindigi ola y, daha çok insanm fonksiyonunu


o
üstlenmis hayvanlar arasmda ge çen. insanlara ibretli bir
ders, bir ögüt, bir ahlak dersi vermeyi amaçlayan ögre -
tici küçük manzum masal. Fabl , teshis ve intak sanatr
üzerine kurulmustur denebilir. Türün ilk ustesi Yunanlt
Ezop'tur. Yazdiklan dilimize de Ezop Masal/an adryla
çevrilen'Ezop (Aisop os: to , 620-560), La Fontaine'le bir-
likte kendisinden soma gelen bir çok masalcryr da etki-
lemistir. Dogu'nun en güzel fabl öm ekleri meshur bir
eser olan Kelile ve Dimne'de toplanrmstu. Edebiyatirrnz-
da çok fazla örnegi olmayan bu türün en güzel ör nekle-
rini Fransrz [eand de La Fontaine (1621-1695) yazml~hr.
Büyük Türk seiri Mevlana'nm (1207-1273) Mesnevj'sin-
deki bazt b ölûmler, fabHn niteliklertni tasrr . Seyhi'nin
(1371-1431 ) Harname'si de bir yönüyle fabl sayilabilir. Si-
nasi de, yan ad ap tas yon. bir kaç fabl yaz rrustrr, Fabl ör-
nekleri:
FACIA
FA~l

HOROZLA iNCi Bu heves böy le kahrsa dil -I tab ' rmda ege r
Horoz çelebi bir gün Isitilmezse sözüm sine-i sêd-ç êk im den
Bir inci çika rrms çöplü kten .
H emen kuyumcuya gitmis. Ben ölürsem yine ä~üfte olur halk-t cihan
- Iyt bir ~eye benziyor, demis: H üsn-i tabir-i zebán-i çemen-i häkimden
Cel, al sunu da,
Bir rrusir tanesi ver ban a.
Cahilin birine babasr, FALNÄME. Falla ilgili kitaplann genel adi. "Fat bakrnaya
Bir kitap brra krrns ölûrken, ya rayan, mistik folklorun geregi olarak anlas rlmasr ka-
Eski bi r el yazmasl. lay bir dille yazrlrms resiml i ve res irns iz, nbbl folklo ra ait
Hemen gi tm i~ kitapçrya: tellkine dayah kitap lar." Esk i Fa!nà me lerin basmda
- Bak, dem is, ka pagr mesi nden . "Caybr ancak Allah bilir" hü km ü yer ahr. Fa] bakma isi-
Cel, al su nu d e,
Bir liraeik olsu n ver ba na .
nin, 'o laylan hayra yormak' tan ibaret oldugu özellikle
vurgularur bu tü r ki tapla nn baslangtcmda. Ço kluk man-
zu m olara k kale me ahna n fal nàmelerin nesir häli nde
G
Ui Fcntaine
olanlan d a va rd rr,
lil kin in biri bir heykel ka fast g örm üs,
Kocaman bir kafa , FANTASTÎK. Kisi ni n hay al gücü nü se rbestçe islete rek hatta
Am a bakmis içi bos: zo rlay ara k, d ah asr hayalgü cünün kaprisl er ine kaptlarak
- Afe rin yapana, dernis tilki .
kurguladrgt ve gerçe kle bagd asmast zo r ola n durumla n ,
sesrmcr olay lan anla tan edeb tya t me tinlerin in sifa ti.
Öyle güzel bir kafa yeprrus kil
Kelle kulak yerinde, Fantastik metinler, çag n~ lm m doga l a krsma u ygunluk
gös terse d e, muhayyile nin bile zor kab ul edebileceg t ast-
Bir beyni eksik,
n hatta "m arazî" duygul anmalara, ü to p ik d ûs üncelere
Nice egalar beyler
yer verir, Bu tür ese rlerZmetinler; old uk ça ha vaî ve süs -
Ttpanp bu heykele benzer.
lüdür; masahmsr un surlar da tasirl ar. Bilim-kurgu ro-
. Ui Fontaine
manlarmda, de stanl ard a, kork u film senaryolan nd a fan-
tazilerin agrrhkh old ug u gö rü lür.
FACiA. Dram ve tragedya gibi acrkh tiyatro eserl erine Tan-
zima t ve Mesrutiyet dönemlerinde ve rilen isirn. FASIL. Kisim, bölüm. Geçm is döneml erd e, kitabm her bir
bölümüne verilen isim. Fasil, 19. asrr tiyatro eserlerin de
FAHRiVYe. Kadîrn sairlerin kendilerini yüc eltm ek, ûstûn- "bölü m", "perde" anlammda ku llarulrrustrr.
lükl erinden bahsetmek, bir takim rneziyetl erini anlatarak
övü nç d uy ma k am acryla yazd ïklan bir kas ide türü veya Baglama eda tlanru ku llan madan duygu ve düsü ncele-
1alsidenin aym mahiy etteki krsrrurun ad r. Edeb iyatmuzda, rin krsa cümlelerle ifadc ed ilmc sine de fasil veya fasl
med hiye ve hicviye türünd e old ugu gtbi, en güzel fahri - denmistin "A limsin ilmine gayet yok, Kadtrsin kudretine ni-
ye örn eklerini d e yine Nefi 0572-1635) s öylemis tir, lIayet yok." (Sina n Pasa )
Nefi'nin bu yolda yazd lgl bir manzûmeden iki beyit:
FECR-i ATi FETiHNAME

FECR-j ÄTÎ. Îkinci Mesrutiyetin ilarundan so nr a, 1909 (20 rak "ed ebiya t felsefesi" diye bir d üsüncenin dogmasim
Ma rt ) yilm d a bir araya gel erek gözde n d üse n ed ebiya nn saglanusn r. Daha som a felsefenin içeri gi, baslan giçta-
gelismesi n e hizrnet ed eceklerin i, iti barnu yükseltecekle- kinden farkhlasrms: konusu 'nihaî ve en yüksek seyl er':
rini açiklay a n, "sana t sa hsî ve muhteremdir" ilkes ini be- genelolarak verlik. bir bütün olarak e vren ve insa ni et-
nimseyen edebi toplulugun adi . 0 günkü sanat ve ede- kileyen seyler olmustur. Felsefe, çogu kez edebî anlatirru
biya t orta m m d a ki sevi yesizligc tepki gost ere n daha çok bir vasita olarak kul lanrrus, edebiyat da felse feden bir
genç edebiyat çilarm ortak heyecar u ve hareketiyle ve metod olara k yararlanrrusti r, Felsefenin tarurrn konus u n-
büyük idd iala rla edebiyat me yd amna çikan toplulu k, da, filozo flar arasmda bir d ûs ûnce birl igi söz konusu d e-
söyled ikleri nin hemen hiçbirini gerçeklcs tirem ed en, bir gildir. Ne kadar felsefî g örüs varsa 0 kadar da farkh ta-
önc eki neslin (Ed ebiya t-r Cedîd e) estetik begenilerini de- rum var d ir denebili r. Mesela; "H akika ti arama yolunda
vam etti rmis, ke ndine öz gü bir yenilik getirem e mistir. ûretilen bilgiler bütünü" de , bir felsefe tarunudir,
Yan resmî bir h üviyet tasryan ve reis ligin i baslangiçta en
yash üye Faik ÀIi 'nin (34) (sonra d an Celal Sahir reis 01-
mus tu r) ya p trgr Peer-i Àtr nin (gelecegin aydmhgr) ku -
FENQMEN. C ör üngü. Varhgr/ va rolusu a ncak duyula rla id -
rak edilebilen ve bilince ya nslyan :;;ey. G
rulusund an en cak bir y il soma ya yrmla yabildigi 'beyan - FERD. Bkz . MÜFRED.
nä me' (ede bîbild irge/ m an ifesto) öne ml idi r. Toplarusm-
FESÄHAT. Söylenen sözde, yazi lan metinde anlam , sö yle-
dan üçbuçuk yil soma (1912 ) dagrla n topl uluktan geriye
yis, yazrm, ahenk vb . bakrmlarden ku sur bulunmamasi-
. "Peer-i Àtî Kütüphane ve Nesriy a n vndan 5 kitap ka l-
d rr. Kusursuz s öylenmis s özlere de fasîh denir. Sözü n
rrusnr. Toplulugun ön d e gelen isim leri su nla rd ir: Ahmet
fasîh sayrlabilmesi için lafza ve manaya ai t bazi kusur-
Hasim, Emin Bulend (Serdaroglu ) '(1886-1942), Tahsin
lardan uzak olmast gerekir. Fesáhata engel olan bu kusur-
N ahi t (1887-1919), Celal Sa hir (Eroz a n), Ce m il Sü leyman
iann belli ba~hlan suntardir:
(Alya nakog lu) (1886-194 0), Hamdulla h Suphi (Tann -
över) (l 885 -196 6), Refik Halid (Karay) (l 888--1965), Seha- Lafza ait olanlar: Sözün kulega ho s gelmemesi (b kz. ten ê-
bettin Sül eyman, izze t Melih (Dev rim) (188 7-1966), Ah fûr ), kelimenin morfolojik yap lslnm ku ra ldisihgr (kryasa
Canip (Yönt e m) 0 887 -1967 ), Faik Ali (Oz a nsoy), Fazt1 muhalefet), kelimenin veya cümlenin kulak tirmal ay ici
Ahmct (Ayka ç) O HR4- 1(67), Mchmct Bchçet (Yazar ) bir sö yleyisten uzak olrnamasr. kelimelerin u zunlugu.
(1890-1980 ), Kû p rülüz ûdc Mehmet Fua d (Kö p rü lü ), Ya- cümleyi olusturan ögelerin srrala ms m d a sözd iztm i ku -
kup Kadri (Ka raosma noglu ). rallanna aykmlrk bulunmasi (za'f -r te' Iîf, bkz.), gere ksiz
FELSEFÎ ESER. Için d e felsefî mûlaha za lara, dü sü ncelere tekra rlar, zincirleme tamlamalar. Manaya tut olanlar: Ca-
yer vere n edebiyat eser leri için ku llamlan bir tabirdir. rêbe t lbkz .I, sözün an lammm hatali olmasr ve sözü n çok
Esasmda, söz lü k a nla rru "hikmer sevgisi" demek olan kapalt söylenmesi. Söz fasîh olunca, duygu ve d üsün ce-
felsefenin ed ebi yatla yakmh gi epevee faz lad rr, Baslan - lerin anlatmu kol aylasr r, söylenen sö zü n tesir gücü artar .
gtçtaki özgün a n la m l, lier tiirden bili,n,o,e/ a ra~ t lrm ay', tlim FETiHNÁME. Feth edilen sehir ve böl geleri, zafer lcri ha ber
bilim ve disip/inleri ireren bir d ii~iince faä/iyeti demek olan veren, mu~tulaya n mektup ve fermanl a r. Bu türden ta ri-
felse fe, bu a nla m ty la ed ebiya tl da , bir baklma, içine ala - hi es erlerin genel adj . Edebiyahmlzda 16. as mi an itiba-
"KRA FiLOÎ$(KULE

ren edebî bir tür olarak g örü len fetihn êmeler, s öz konu- Tanzimat edebiyun d öneminde ya z rla n piyeslerde,
su fe tihleri anlatan; "s efe rin ba slangremden sonuna ka - "m eclis" , "sahne" yerine frkra s özû kullamlrmstrr,
da r geçen olaylan, bir kalenin, bir sehrin ahrusuu, bir za-
Edebiyat-r Ce di d e (Serv et-i Fünu n edebiyatr) d önemin-
ferin kazer ulm asuu konu alan" eserlere verilen addrr.
de "küç ü k hikaye" anlammda fikr a kelimesinin ku llar nl-
Manzum veya mensur olabilen, edebî ktymet bakmun- dl g. g örül ür.
dan fazla bir degen olmayan fetihn êmeler konu ve üs-
lûp bakirrundan gazavatndme, zatemûme, seferntîmelere " Ben d" ve "mad d e" sözleriyle esanlamh olmak ûzere,
benzerler, zaman zaman paragra f yerine frkra tabiri kullarulrrusnr.
FIKRA. Fikra , kültür ve edebiyatnruzda bil' kaç anlamda FiHRisT. Içind ekiler, di zin, indeks. Bir kitabm basmda veya
kullamlmis bil' terimdir, Asagid a izah edecegimiz an- sonunda ye r alan ve içerdigi konulan, içindekileri g öste-
lam lann Bk ikisi önemli ve yaygmdrr. Digerlert bugün ren eetvel anlammda geçmis yûlarda kullarulan bir te-
unutulmustur arttk. rim . (Bkz. içiNDEKiLER.) Kelime, son yrllard a bu an la-
rrundan çok, bir kitaptaki özel adlan, eser ve y eT ad lan- (
Gazete ve dergilerin belli k öselerinde çikan ve daha çok
ru, bu isimlerin hangi sayfalarda geçtigini gösteren liste .
günlük olaylardan s öz eden, onlan çesitli y önlerden in-
anlanunda kullamlmaktadir, (Bkz. DiziN ,)
celeyen, yoru m lay an kisa d ûzyazr türüne frkra denir. Bu
türün Batr'daki adi "kronikvtir. Fikralarde öne sürülen FiKiR. Bkz. DÜ~ÜNCE.
kisis el g örü s ve d üsüncelerin birtakim de lillerle kamt. FiKTiF. Bkz. KURMACA.
.la nmas r gerekrnez . Fikrade islenen g örüs ve d ûsüncele-
rin do grulu gu, daha çok okurun kabulüne brrakihr, FiLoi~i KULE. 'ïasarula ny gündelik hayattan uzak duran sa-
Türk edebiyatmda tarunnus fikra yazarla n rruzm basm- natçrrun, kendine özgü d ün yasr . Sadece kendi duygu,
d a Ahme t Rasim, Ahmet Hasim , Falih Rrfki Atay, Yusuf d üs ünce ve hayal dünyasma itibar ettigi; içinde var ol-
Z iya Ortaç, Peyami Safa, Burhan Pelek, Necip Fazil Krsa- dugu, içinde yes ad rgr toplumun meselele riyl e Ilgilen-
kürek ve Sezai Karakoç gelmektedlr, medigi iddia edilen sana tká rm için e gömülüp kaldigi
tek kist lik dünya . Kendisi de fildi si kuleye çekilm ekle
Bir olayi ya da g örüsü . dûsünceyl, espriyi kisace anlatan suçlan an Cemil Meri ç, söz konusu dünyamn iki farkh
nükteli söz birligine de frkra d enir. Daha çok sözlü edebi- cep hesine isaret ede r: " Fild isi kule, d a vasrz sanat me e- ,
yatm malt olan bu tür frkralar: ya bir ders veri r, ya bir zu p la n m banndiran mi skinler tekkesi . Ama her mücahit
dünya g örü s ü bèlirfir; ya da insani güldürür. Bu tür fikra- o tekkede sllah ku sarur. Bir zind a n degil , bir liman." (Ru
la n , kah ramanlan bel li olan ve olmayanlar diye ikiye aYIT· Ülke. e. 276)
mak m ümk ûnd ür, Kah ramarn belli olan frkr alar, Na srettin
Ho ca, incili Çav u s, Bekri Mus tafa, Bektast frkralandir. in· Necip Fazil ise konuyla ilgili kal eme al dl gl m üstakil bir
sa nla r; g ûldü rm ek, d ers verm ek, ta:?l ged igine koyrnak , bi r yazid a, m eseleye kendi (sa na tká r) zaviyesin d en ba ka ra k
olayr anla mlan dirmak lçin . bu tür nkralar anlanrlar. Bu fildisi kulede kalmayi olu m lu bir eyl em , ad e ta sanat m
tür fIkralarm a ras ma, son ytlla rd a "Ternel flkr ala n" d a ka· vazgeçilmcz bir safhas t, sa ne tk ên n çilesi olarak a nlatIr:
ttlm l~ ve insanla rd a n bü yük begeni görmektedir. "Fil d i~i kule, içinde y a~ad l~ cem iye tle bü ru n aläk alan·
1 14 ;

lItn _
....
FiLOLOJI FÜTÜRiZM

ru kesmis sa nat ká n n, ferdi ye ti etrafmd a ördû gû kozadrr. na. gelen filoloji, d ille birlikte ede biy at ve kültürü d e
0, bu kdzar un içinde, halka yas ak edilmis bir sarayin arastm p inceler. Bu isle ugrasan kisilere [i/olog den ir. Fi-
bekçisi halinde, sahsî serv etlerine mu hahz hk ed er ve bu loloji ara sti rm alarmd a tarih, sosyoloji, felsefe ve hukuk
servetlerin tek ah ci ve taruyrcisi sifatile, di sart ûlemin bû- gibi ilim dallanndan büyük ölçüde yara rla mr.
run krymet hû kû mleri ne rakip, fakat disan álemi kendi
kiym et hû kûmlerine fethet ttnpek ga yretin d en de mûs- Fiz iKÖTESi. Bkz. METAFiZiK.
tagni, mermer duvariar ve eau fes perdeler arasmda, FOLKLOR. Bkz. HALKBiLiMi.
dogrruyacak bir yanm bekler. H l di si kulede oturan sa -
FORM. Bkz. BiçiM .
natkêrm her edasmdan srzan sika yet su d ur: Ben anlasr-
larruy orurn . C..) . fORUM. Güncel veya gündemdeki bir konunun, daha ev -
vel haztrhk yapmaml~ b ir grup konusm acr arasmda tar -
"Sana tkän fil di si kul eye çeken benlik ve sahstyet hum-
tistlmasi. Foruma kanlan herkes, konu hakkmda söz
ma st, bü yük çapteki insaru , maskarasmdan aytran en
esa sh çizgidir ama hiçbir mesele hl dis i kulede fasledile-
sö yleme hakkina sahiptir. Ancak, konusmalan, ta rh~mka . I-
la n yönlendiren, gerektiginde sorular soran yö n etici 0- "
mez. Fil di si kulede dogan hayat, tohumun kebugunu
numunda biri bulunur forumda. Televizyonda sikça
çetlatisi gibi , fil disi kuleyi yikma kla ise baslayacak ve
basvurulan irt icalî tartrsma biçimlerinden biridir forum .
bu dis arden içeri ye giris ve içerden d rsarrya çrkis, her
parçasi irtibath bir tekevv ün halinde kendisint tamamla- FÜTÜRizM. Gelecekçilik. Celenegin. ge çmistn deger yargt -
rms ola caknr. Sanatkär, álim, pe ygamber, fiIOO!of, tek bir la n na karst eikarak çagm getirdiklerini yücelten, tekn o-
üstün yaratihs g österilernez ki kendi iç älem inin zind a- lojiyi daha da özel de makinalasmayr öven, bakisuu ge-
nma kapanmadan mevcut ha yah kabul etmis ve soma lecege çeviren sanat akmu. F ütüristler, m üz e, k ütûpha-
da 0 zindanda sonuna kadar ka lmis olsu n . ne, akademi gibi geçmisin rnirasuu bugüne tas ryan ku -
rul uslara da ilgi duymazlar. Yeni an let nn bi çim leri dene-
"Pil disi kule ulvî hastahklarm tedavi görd ûg û hastaha-
nedir. (...) yer ek çagda.'? yasannnm basd öndurûcû hrzrm, luzh ya·
~amaYl konu edinen fütürizm, sanat çevrelerinde faz la
"Dogdugurnuz zem e n bizi sardiklan kundak bir fil disi ilgi g örmemis, kaliet olamarrus: y erin i sonradan ortaya
ku le, öldü gü mûz zaman bizi ya n rd ikla n tabut bi r fil d i- çrke n dadaizm ve gerçeküsW cülük akimlarma brraknusnr.
~i ku ledir. Yalruzhklarrrmzm fi1 dtsi kul eleri sa Ylslz ve
Söz konusu a kirrun kurucusu ve önc üsü Îtalyan sair Pi-
her yikrleca k fil di si kul enin altmd a bekleyen fi1 d içi ku -
Iippo Tommaso Marinetti'dir (1876-1944). Avru p a sana-
Ieler namütenahidir. Buna ragmen en mübarek gaye fil
tmda ve d üsüncesinde degisimin basle ngtç ye ri olan
disi kul eyi yrkm ak ve içim izin rsiklan m bir sinema per-
italya'da, Marinetti ve arkadaslannm 22 Su bat 1909'da
d esi gibi sokega ve p iyasaya aksettirmek n r." ("Fil Disi
Kule ") Figaro gazetesinde yayrmladikl an sana t bildirgesi, ade-
ta, sanat ve edebiyat tarihinde bir ihtilal saydm l-?ttr. Adl
FiLOLOJi. Bir mill etin; daha geni.'? anlamlyla bir medeniye- geçen grubun 1912 ytlmda ya ytmladlkl an ikin ci bild ir-
tin d il ve edebiyat verimi olan metinll!ri incelemeye ya- gede ise ye ni bir d il anlaYl:;;ma ye r ver ilmi :;;tir: Kelimete r
-rayan bü tü n bilgilere verilen ad . Esa sen dilbilim an laml- hürdür, cü m le düzeni ve bü tün no ktalama i-?aretieri ter-
jl47
FÜTÜRÎ.ZM

kedilmistir, sûrekliligi ifade edebilmek için fiiller mas-


dar halinde kullamlmahdir, ifadeyi çarp itan srfatlar ve
cümleye hantalhk veren zarflar terk edilmelidir, kelime-
Ier tek baslanna yani çrplak olarak kullarulmahdirlar, si-
irde gelenege bagh ne varsa (vezin, kafiye, nazrm biçim-
leri vb.) hepsi atrlmah, serbest nazrm kullarulmahd ir,
Fütürizm, en çok Bolsevik ihtilali'nden (917) sonra
Rus ya ' da ragbet görmüs, uzun müddet yasarrustir. Rus
edebiyetmda en önemli temsilcisi Vladimir Mayakovs-
ki' dir 0893-1930) . Adr geçen sairin tesiri altmda kalan ve
geleneksel degerlere, geçmisin mirasma bir sünger çek-
meyi amaç edinen Türk sairi Nazrm Hikmet 0902~1963),
fütürizmin edebiyatrrmzdakt en atesli temsilcisi sayrhr,

GALAT-I ME~HUR . Yaygm yanhs. Galat, çogu baska diller-


den dilimize geçmis, biçim veya anlem degisikliglne
ugrayarek kullarulan kelime veya kelime grubuna ven-
len isirndir, Dil içinde yaygm olarak kullammda olanla-
nna da galaH meshut denir. Baska bir ifadeyle, yanhs
kullarnrru, haIk arasmda ragbet görmüs.. bu sekliyle
yaygmlasrrus kelimeler, bu terimle aruhr. Cal átlarm an-
lammda ya da yazihsmda.. orijinaline göre yanhshklar
bulunur. Farsça'da "merduban" olan kelimenin T ürk-
çe'de "merdiven" hä1ini almasu Arapça "nêmehrem"
[haram olmayan] kelimesinin, yine T ürkçe'de "haram"
anlarrunda kullarulmasr bu duruma iki yaygm ömektir.
Eskiler, "galat-r meshur; lügat-i fasîhden evlädir" diye-
rek, meshur olan yanhslann kullarulmasma, olumlu
bakrmslar; bir nevi "cevaz" vermislerdir. Hiçbir sekilde
kullarurm uygun görülmeyen kelimelere "galat-t fähis"
denmistir.
Türkçemiz galat olarak kullamlan bir çok kelimeyi bün -
yesinde banndrrmaktadrr. Arapça ve Farsça'dan ahnan
kelimelerde rneydana gelen/ getirilen sekil d egi~iklikle-

GARÀSET GARipAKIMI

ri ya da söz konusu kelimeler in telaffuzunda Türk han- 4- nim terimlerine fazla yer t eriimesi suretiyle:
çerisine uygun bir söyleyisin terdh edilmis olmast di li-
Bu adam oturu~uyla bir dikkenarIl üçgeni andinvo rdu.
mizd eki galat saytslm artrrrrustir. Son yillarda Bah dille-
rin d en ahnan bazr kelimelerde d e aym yol takip edildigi 5- Ah~tlmaml~ benzetmeier yapmak surefiyle:
için Tûrkçe' deki gala t ve galat-i meshut sayisi her geçen E$k-i çesmim durmasnp çaglar iki maslak gibi (Ekrem)
gün art maktad rr,
6- E$anlamll (m ûteradii) kelime/erden yerine uygun olmaya-
GARÄSET. Anlarrn bir çoklarmca bilinmeyen, gelenekte nJ kullanmak suretiyle:
yer etmemis, ahsrlmarms bir ke limenin söy lenen s özde,
yaztla n yazrda kullamlmasi durumu . Carêbet, fesdhati Kn.fam üstünde yerin var. KJ1.fan sag olsun.
bozan hállerdendir. Yani, s öz ün g ûzelligini olumsuz 7- Teknik terimler dtsmáa, yabanCl kelimeve terkibtere yer ue-
y önde etkiler. Günlük d ilin, ya da "yazi dili "nin içinde rilmesi suretiyle. .
yer almayan/bulunmaya n, baska dillerdeki kimi keli-
me ler in ya da ancak ba zr s özl ûklerde bulunabilen unu- 8- Benimsenmeyen yeni (uyduruIrnu$) kelimeleri kullamnak
tulmug / ku lIamlmayan kelimelerin söze tas mm as iyla suretiyle.
garäbet ortaya çikar, Sair ve yazarlar, zaman zaman h ü- GARip AKIMI. 1930'lu YII1ann ikinci yansmda siir leri dergi -
ner sergilemek için ya d a bazi bi çimsel da yatmalar (ka- lerd e görünmeye baslayan Orhan Veli Kamk (1914-
fiye d üs ürmek, rrusrar aruz ka hbma uydurma k gibi) se- 1950), Oktay Rifat HOTOZCU (1914-1988) ve Melih Cevdet
bebiyle hiç duyulmarrus, bilinmeyen kelimelere manzu- Anday'm (1915) ortak yayunledrklan Garip (1 , bs o 1941)
me lerinde yer verrrdslerdir. N êbî, sair ve yazarlann bu isimli kitapta bulunan si irlerden ve siir tutumlanndan
tavnru kmayarak s öyle der : dolayr söz konusu üçlüye ve onlann siir anlayrslanna
Ey ~iir miyámnda satan lafz-r garibi verilmis isim . Birinci Yeni diye de am lan Carip Akuru ,
Divan-i gazel ruisha-r kêmus degildir. da ha çok Orhan Veli'nin adiyla b üt ünlesmistir ve onun
siirini hatrra getirir. Bu durum, hem adr geçen kitabm
Prof. Dr. Kaya Bilgegil . Edebiyat Bi/gi ve Teo rileri adh kita- ikinci baskrsmda sadece Orhan Veli' nin siirlerinin yer al-
bmda garäbetin nevilerini, görünûs biçimlerini aynnn- masmdan hem de grupta yer alan Oktay Rifat'm -h atta
Ianyla izah eder. Bunlardan bir kaçr s öyledir: Melih Cevdet' in bile- sonraki yillarda siirini baska bir
1- Vaktiyle kullam1dlgl halde, zamanlatereeditmis clan bir ke- çizgide devam ettirmesinden kaynaklamr. Aynca, Or-
1imeyi (aYltml?, geliser, gözgii, emds...) ifadede kullanmak: su- han Veli im zasr yla yayunlanan ve siir anlayrsûarurun
retiyle. (poetikasuun) açrklandrgr "Gari p Mukaddimesi" baslik-
h ya zl da, Carip aknnuvux Orhan Veli'nin adryla özdesles-
2- Bau anlamlanyla háIa ya?amakta otan bir sözcügü, terke- mesinde büy ük "pay sahibidir.
dilmi$/ un.utulmu~ anlamlyla kullanmak suretîyle:
Basitin ve küçük ~eylerin ~iirini; i~ çi sm!flnm zevkine hi-
Odunllzu verir misiniz sigaraml yako.Yl1n.
tap edeeek bir ~iiri yazmaYl amaçlayan, ~ ii rd e espriyi
J- Bir kaç edîb, ~a ir Ve1Ja yazardan ba~ka f?imsen in ragbet ef- önemseyen ve ~iiri anlamda ara yan , gele nekse l ~iiri n bi-
medigi kelimeleri kul/a"mak surefiy/e. çimsel öz elliklerini (ölçü , kafi ye, ahenk) gö za rd l eden
I-
GAZAVATNÁME GAZEL

Orhan Veli ve arkadeslan, kendiler ini taklit edenIerin lanyla anletnklan için tarihî kaynak olerak da kullamla-
ortaya ko yduklan kö t ü örnekler yüzünden, stirin "ar bilirler. Dil tarthi açismdan dahi belli bir önem arzeder-
daman"m çatlatnuslar ve dönemin edebiyat mahfille- Ier. jçlerinde edebî krymet tasiya nlan çok azdrr,
rinde alay konusu olan ~iir adma bi r YIgm kötü öm ek bi-
GAZEL. Klasi k siirimizd e en çok itib ar editen, sev ilen, kul-
rakïlmasma sebebiyet vermislerdir, Ahmet Hamdi Tan-
laml an bir naz rm biçimidir. Beyit sayisi é-f S aras md a de-
pmar bir yazismda, bu ü ç sairin yapngi i~i su sekilde
gi~ ir. Dört be yitli ve on bes be yti geçen gazellerin saYlst
öze tler: "Bilhassa edebiyanrruzr sa ir áne modalardan
azdrr, Böyle 15 be yitten u zun ga zellere mr'izeyyef veya-
kurtarmak ve bir de ilk arûz denemelerinden irtbaren
mutavvel (uza nlrms) gazel denir. Ga zelIer çogunlu kla 5,
Türk siirinin hakim vasfi g örûnen müzikaliteyi sarsmak
olm ustu r, denebilir," 7, 9, 11 gibi tek sayth beyitlerle yazilnus, en çok d a S, 7
be yitli gazeller tercih edilmistir. Gazelin kafiye düzeni aa
Garip akirrurun modem siirimize yeni bir soluk getirdi- ba ca ... seklindedir,
gi de inkar edilemez gerçeklerdendir. Bu grup içinden Divanlan olusturan siirlerin basmda ga zelIer gelir, Tam
Orhan Veli'nin hemen her siir okurunun ve elestirmeni- bir divan tertip etmek için Arap alfabesinin her harfiyle
nin begenisini kazanrrns siirleri vardrr, Modern Türk si- en az bir gazel yazmak gerekirdi. Divan ed eb iyatma
i~inin gü zel örneklerinlerinden olan "Anlaterruyoru m", "gazel edebiyati" dahi denmistir ki, yanhs b ir adlandrr-
"Istanbul'u Dinliyorum" gibi siirler Orhan Veli'nin kale- ma sayrlmaz. Suar á tezkirelerinde çok kere, siir kelimesi
minden çikrrnsnr,
gazel manasmda kullarulrrustir, Edebiyaturuzm en güzel
GAZAVATNÀME. pin yolunda edilen gazalan, cenkleri, gazellerinden çogunda imzast bulunan büyük. ~air. Fu-
d usmen ordulanyla yaprlan savesjan konu alan, Os- zûlî 0495-1556), T ürk çe Divan'mm mukaddimesinde
manh döneminde yazrlrrns kitaplann genel adi . Nazrm gazeli övgü dolu ~u rrusralarla anlahr:
ve nesir seklinde ya ztlabilen bu türden eserlere gazênê- Gazeldi r seta-bahs-i ehl-i nazar
me dendigt de olur. Halbuki, gazän êmeler genellikle tek Gazeldir gül-i bûsitan-I hüner
sa vasi , ga zavatnämeler de birden fazla savasr ya da d üs - Cazêl-i ga zel sa ydi êsên degtl
man üzerine yaptlan akiru anlatir, Fetihnáme ve zafernä- Gazel münkiri ehl-i irfán degil
meIer d e içerik itibariyle gazavamämelere benzerler. Ga- Gazel bildirir sa irin kudretin
zavatnêmelerin digerlerinden farkr , bir savasr veya sefe- Gazel artmr názurun söhretin
ri aynnhlanyla anlatmasi, bir gazayr ger çeklestiren sah- Gönûl, gerçi es'êra çok resm var
SI (komutam) öne çikarmasrdir, Bir bakrma, eser bir salus Gazel resmin et cümleden ihtiyar
etrafmda sekillendirilir. Ga zavatnámeler konu lan bakr - Ki her mahfelin zînetidir ga zel
rrundan padisah gazalanm, vezi r vey a ünlü kumandan Hrred-mendler sanatidrr ga zel
ga za lan m , belli bir yerin veya kalenin almmasnu anla- Gazel de ki meshûr-r devrän ola
tanlar d iye smrflendmlabilir. Türk ed ebiyatlnda 25O'den Oku mak da ya zrnak d a êsên DIa.
faz la gaza vatn äme tespit ed ilm istir. Bunlann 40'1 man- Gaze lin öz ünü as k ve güzellik d oldurur. Deneb ilir ki,
zu md ur ve rnesnevi na zrm sekli yle kalem e elmnusnr, hemen çogu gazel bu iki tem'I ve bunlann sü regt olan
SÖZ konusu ola n kitaplar, bir dönemin savasl anru detay- (sevgtli , sev gilinin gû zelligi, on a d u yulan hasret, aynhk

I'
GAZEL
GAZEL

aCISl, kavu sma özlem i vb .) bir eysel duygulan dile ge ti- . Ie ge tire n, beyitleri arasm da anlam ba gl /birligi olan ga -
rit . Ne var ki, eskiler; bu yüce sevginin , ask olgusu nun zellere yek -ii henk gazel; tü m beyit ler i ay m gü ze llik te
biraz içli, ya mk d ile ge tirilmesini tercih ede rIerdi. Gözü ku sursuz sa yrlabilece k gazellere de yek -iivii z gazel d e-
ya sh, bagn ya r uk olmalrydi gazel s öyleyen sair ve onu n nir; Arapça, Far sça, T ürkçe dill erini n ik isi veya üçüyle
siiriyle çizdigi ásik tipinin. Sen sakrak, neseli gazeller kansik yazrlan gaz ellere mülemmii gazel, ik i sairin bir-
hos karsilanmazdr. ~üphesiz bu yüzde n Nedim ve En- likte söyledikleri gazele tnü?terek gazel den misfit. Ortala-
derunlu Vasifm zaman zemen elestirilere m aruz kaldigi nndan iki esit parçaya aynlabilen aru z kahplanyla yazt-
kaynaklard a ka yitbdir. lan ve nusra ortalan nd a iç kafiye tasry an gazellere mu-
sammat gazel d enir. Fuzûlî'nin çok güzel, çok da mes-
Gazelin edasi, meziyeti ve özüyle ilgili olarak Muallirn
hur bir musammat ga zelini asa grya ahyoruz:
Naci (1850- 1893) su nlan ka ydeder: "Gazel es asen gûzel -
lik ve ask He alák ah mazmunlar ile s üslenir ki hu vad ide Beni eén dan usan drrdr cef ád a n y êr u sanmaz mi .
ya zrlan gazellor ~iirin garamiyàt tab ir olu na n ve suf á~l­ Felek ler ya nd r àhr rnd an murädrm ~em'i yan m az nu
käne hislerin tasvirleri nd en ibaret buluna n kisramdan Kamu bîm ánna cênà n devá -yr derd eder ih sän
saYI~tr. (...) 'Á§ikáne bir beyit yüz kaaideden daha iyid ir.' N için ktlma z bana d erman beni bîm àr sanmaz m i
(...) Ifad e tar zmm gayet ciddi olmasr bu vadinin ternel
sartlannd andrr, Velev pek cüzt olsun hezl cihetine meyl Gamun p in h än dutardrm be n d ed iler yä re kil rûsen
ed.i1digi nd e ga rá m iyatm /a§lkhgm en büyük man evî Desem 01 bîvefä bilmem inarn r rm inanmaz rru
meziyet i olan sûzis (as k atesinin yak lcll1g1 ve tesirin jd en
uzaklasrhr, (...)
Seb-i hicr än yanar cä rnrn d öke r kan çesm-i gi ry äru m
Uya d ur halkr efgä rum kara ba h trm uyanma z mi
G
"Yu kanda ifad e olundugu üzere gazelin esas olarak gü- Gü1-i ruhs ênna karsu g özürnden kanh akar su
zellik ve eskla alàkah ma zmunlarl a süs lenrnesi tablate Habîbim fasl-r gü ld ü r bu akarsular bula nm az mi
uygun oldugu hald e sa irlerin çogo bu yo Ju benimsemi-
Degildim ben sa na mail sen ettin akhrm záil
yerek gaze l ile hiçbir münasebeti olmam asi lazrm gelen
Beni ta'n eyleyen gáfil seni g örgeç ut anmaz mi
~i~asî rneselelere vanncaya kadar her türl ü fikre gazel
içinde yer vermisler, Meselê sekiz beyitli bir gazele bakt - Fuzûli rind -i se ydä d u hemîse halka rû sv êdir
hr; içind e sekiz türlü fikir g örül ür," (IstJ1áh4t-1 Edebiyye, Sorun kim bu ne sevd êd rr bu sevd àda n usanmaz mi
ay m .)
Cazellerin ba§hgl, ad! yoktu r. Ga zelIer "filan kafi yeli ga -
Ana d olu 'da geli§en Îslamî Türk ed ebi yah sa hasmda ya - zel " ya d a "filan redifli gazel" di ye ad land m h r, bö yle
zl1an ilk gazel ö rnekJeri ise daha çok d ini, tasavvufi, ah- amhr, bilinir. Za ten gazelIer kafi yelerinin so n harfine gö-
lakî bi r içerige sahip tirler. re di vanlarda ye r ahrd l. Gazelin ilk beytin e matla', son
beytine d e makta' d enir. ikinci beyte hüst1-; matla', son-
Her bey it, ay n bi r tem a etrafmda §ekill enebilir ama, ga- dan bir önceki bey te de hüst1-i makta' d enmi§tir. Bu nIann
zel1erin bir ktsmmda, az ya da çok, anlam balummdan ma tla' ve makta' beyitlerinden gü zel olmas m a gazel jia-
bit bÜhinlük göze çarpat. Usta ~airler; ga zelde anlam iri öz en gö sterme lid ir. Gazellerin en güzel beytine de
-bir ligine öze n gös term ijilerdi r. Bütünün de bir temaYI di- beyt'ü l-gazel veya $'lhbeyit ad l veril mi~ ti r.
155
1
GAZETE GELENEK
- - - - - - - - -- - -
Gazel, modem siirimizde dahi, itibar edilen bir form 01- Ülkemizde gazeteciligm tarihi, Ban'dakine nazaran 01-
musrun Bazr biçirnsel özellikleri ihmal edilse de, son dö- dukça yeni sayihê, iJk Türkçe gazete Misir'da Mehmed
nem siirimiz içinde bir çok sairin gazel yazdiguu, kalemi- AH Pasa yönetiminde çrkan Vake-r Mrsriye'dir (828). Fa-
ni bu nazun seklinde tecrübe ettigini görüyoruz. Çagda~ kat, adr geçen gazete Osmanh'mn baskenti istanbul'da
gazel ~~iri olarak adnu duyuran Osman San'rnn (dog. çrkmadrgr için ülkemizde gazeteciligin gelistmi ve tarih-
1946) bir gazel denemesinden bazr beyitlert ahyoruz: sel macerasi bakrrrnndan bir öneme sahip degûdir. istan-
bul'daki ilk Türkçe gazete resmîdir: Takvim-i Vakayî
KIRGIN GÖNüL GAZELi
(1831). Daha sonra çïkan Cerîde-i Havadis (1841) yan
Yitirdirn mevsimleri yaz kl~ erismez bana resmî bir nitelik tasrr, Bu iki gazete de haftahktrr, Bug ün-
Ara öyle uzak ki bakis erismez bana kü özellikleri de nisbeten tasryan ilk bagrmsrz gazete
Gökten sagnak bosamr sel ahr bir yerleri 1860'da haftada 5 gün olmak üzere eikmaya baslayan
Yananm kavrulururn bir damla düsmez bana Tercüman-r Ahväl'dir. Bu tarihten itibaren giderek gaze-
telerin saYlsl artrrus ve nitelikleri degismistir. Îstanbul'da
Benden yana ne denli dönseniz bile daglar çikan ilk Türkçe gazetenin yayma basladigi tarih olan 11
o yüce basrmzdan bir yoldur asmaz bana . Kasim 1831'den bugüne kadar Türk basm/ gazetecilik ta-
Dûsüvermisim bir kez ortasma bu kentin rihi, sahamn arastirmacilannca bes d öneme aynlarak in-
Basuu kaldmp da kirnseler bakmaz bana celenir: 'l-Baslangrç dönemi (1831-1864), 2-Ge1i~me döne- I$..
mi (1864-1908), 3~ Ceçis dönemi (1908-1923),4-Güdümlü ~
Bir savasçrdrr kalbim böyle siirler yazrnak basm dönemi (1923-1946), 5· Çok parti dönemi (1946-).
Çok iyi bilirim ki hiç de yakismaz bana Gazeteler, baslangiçtan itibaren uzun yillar, Türk düsün-
ce hayatirnn boy athgl, fikir üreten merkezier olmuslar-
GAZETE. Ceride. Daha çok günlük olarak çikan ve haber dtr, Daha da önemlisi gazeteler, özellikle ülkemizde yay-
vermeyi amaçlayan resimli, süreli yaym orgam. GünceI gmhk kazandrgt ilk dönemlerde (19. asnn sonlan ve 20.
haberle birlikte çesitli konulardaki yorumlara, bilgilen- yûzyrhn baslan), edebiyatm gelismesine. edebî türlerin
dirici yazrlara, bir meseleyi enine boyuna inceleyen dizi yaygmhk kazanmasma büyük hizmet etmistir, Tanzimat
yazilara ve röportajlara da yer veren gazetelerin hafta- yazar ve sairlerinin hemen hepsi gazetecidir. Bugün, he-
da iki defa, haftahk, onbes günlük veya ayhk olarak Ç1_ men çogu gazetenin kültür-sanat sayfasi bulunsa da, ak-
kanlan da vardir, Cazeteler; genellikle bir toplumdaki mei sanat haberlerinden öte ciddî edebî ürünlere yer
bütün insanlar için; onlan ülkenin gündemindeki konu- vermezler,
Iardan haberdar etmek, yurdun çesitli yerlerinde mey- GELEN EK. Anlam itibariyle çok kapsamh bu terimin ede-
dana gelen vakralan duyurmak, toplumun çesitli sorun- biyatdaki anlarru sudur: Ön ceki nesil sanat adamlann-
laruu irdelemek üzere çikanhr. Buna karsihk, bazan çe- dan miras kalan eserlerin genel özellikleri; sonrakilerce
sitli gruplar. meslekler için çikanlan özel gazeteler de de devam ettirllen kuramlar ve sanat tu tumu.
vardrr, Gazetelere, geçmts dönemlerde ceride, ruzname ve
jurnal dendigi de olmustur, Çagdas sanatk ánn eseri, "geçmisteki sair ve sanatçrlarm
lS'l 157

hr 1

_
....

GENÇ KAl EMl ER GERÇEKÛSTÛCÛlÛK

g örüsleriyle iliskl si bakr mmdan degerlendirilebllecegi" ginin Uk sayismda Ömer Seyfettin (1884-1920) ta rafm-
için, gelenek. genç sanatçuun dikkate almast gereken dan yazt1dlgl bilinert imzastz "Yeni Lisan " bashkh rnaka-
önemli bir unsurdur. Eliot, sanatçi, "kendisinden sonra- Ie, edebi yat çevrelerinde genis yankdar uyandrrrrusnr.
kilere iletmek istedigi bütün bir d ünya görüsünü tek ba - Yeni Lisa rt Hareketi diye de amlan bu edebi olusum,
sma veremez" der ve devamla "içinde yasadigumz çaga baska dillerden alman dil kurallanru atmak, yazt dili He
kadar yaranlrrus bütün sanat abideleri, kendi aralannda konusma dili arasmdaki aynml kaldrrmak, Türkçe asrlli
tdeal bir düzen ve bütün olustururlar, i~te bu b ütü n ve kelimelerin kullarurmrn özendirmek vb . gibi ilkeleri sa-
ideal düzen, yeni bir eserin kendilenne kanlmasiyla de- vunmus ve uygulamaya koymus: böylece sade Tûrk-
~ikJige ugrar." teebitinde bulunur. Söz konusu "bü-
çe'ye ve ulusal kaynakJara itibar eden bir edebiyat anla-
tün'tden ve "id eal düzen"den yani gelenekten habersiz
yismm dogmasma zemin hazrrlarrusttr.
olan, onu n mahiyetini bilmeyen bir sanatçuun, eseriyle 0
"bütün'te katkrda bulunmasi, ona eklemlenmesi mürn- GERÇEKÇiLiK. Bkz. REALill.-1.
kün görünmez.
GEAÇEKÛSTÜCÜlÛK. Sürrealizm. insan zihninin ö nü n-
Öte yand an, geler.ekten haberdar olmak sanatçrya büyü k deki bütün engelleri ve suurlamalan kaldnarak m uhay-
sorumluluk yükler. "Kendisinin de geçmisin ölçüleriyle yel dünyayr alabil d igine gentsleten ve d üsüncenln tama-
d egerlendirilecegi " kaygism r tas rmaktan öte, ortaya koy - men özgü rlesmesine zem in hazrrlayan edebi akrm . 20.
d ugu ese rin, geçmistekilerden iyi veya k ötü: 0 büyûk
"bütün"ü yeniIeyip ye nilemeyecegi bilincini kazarur ge-
lenek le bul usan sana tçr. Bir benzetmeyle s öylersek, gele-
yüz ytlm ikinci çeyregind e ortaya çikan sü rrealizmde,
sanat eserinin temeline ins an ve insan gerçeklig! konur.
Gerçeküstücüler su u ra ltnu sanatm gerçek ka ynagt 01,1-
C
n ek yaman bi r muharebe meydarudrr, O raya kor kakiar,
rak kabul ede rIer; sanat eserinin yarattm mda akhn ve
kötü d övüsçüler ad tm ata maz. Orada kaza mlacak zafe-
manngm ko ntrolü nü red d ederler.
rin / basan run kendi sini ebedtyete tasiyacagn u bilmelidir
sanatçi. Kaçan lar, güncel/ popüler, yalanct bi r söh retin Akimin kuramcisi An dré Breton "gerçeküstücü lûg ün en
tu za gma düserler. Dünyadan ay nlrslanna kalmadan, ad - kesin davrarusi, kaçamak gerçeklerin d evamh ak isim or-
lan, sanIan; yazdrklan, yaplp ettikleri unutulu p gid er. taya koyma k olmustur" d er. Breton , Cerçekûst ûciüüg iin
Sözd e yeni ese rin, "ye nilik get inneden eskiye benzeme- Manifestosu'nda su nlan yazar: "Gerçeküs tüc ü!ük, ist er
si" , bir ba kima eskiyi ta klitt ir. Gelenegin dis mda bir ~ ey­ sözle, ister yaz tyla, ister baska bir biçiml e olsu n düsün-
di r buoBöyle bi r benzeyis, 0 sanat eserinin kryme ti konu- cenin gerçek isley isini gerçeklestirmek isteyen ka tk rsrz
su nda bir kargasaya da hi neden olabilir. Bir eser, sa lt ge- bir ruhsal özd evinim d ir (otomatizrnd ir). Gerçekûstücû-
leneksel u nsu rlan tas tyor diye husn-i kabûl gö remez, lük, baz i çagn~ lm biçimlerini n ~imd iye kadar (kend isine
dogru su gönnemelidir. Yeni sanatçl, "geçmi~ in ~ uu ru" n u kada r) ihma l ed il m i~ olan üs tün gerçegine , d ü~ün gücü-
bilmeli ve ye n geldiginee onu benimsemelidir.
ne ve dü~üncenin çlk arslZ oyu nu na olan ina nca daya n·
GENÇ KAl EMl ER. 1911 ytltnda Selanik'te çlkmaya ba~la ­ maktad lr. 0 , bürun öteki ruhsal i ~leyi~l e ri kesinlikle Ylk-
yan aym adh dcrginin etrafmda toplanan ve d ilin sade- ma YI ve ya ~amm temel sorunlanmn çözümünde onlann
le~mesini, edcbiyatm mi lli deger lere yönclmes ini/bu n- yerini almaYI amaçlam aktad lr." (Aktaran: Ö . in ce: $iir Vt'
-lan ön emsemesÎni savunan topluluga ver ilen isim . Oer- Gerçeklik, s. 26.)

I'"
GERÇEKÜSTÜCÜLÜK oen VAZlSI
Cerçeküstücül ügün mantigi yadsunasuu elestiren Yan- ASILADALET
nis Ritsos, bu yüzden, akirrnn büyük ve özgün bir yapit
insanlarda tek sicak kanun
yeratamadigrrn söyler ve der ki: "Mantrk'r yadsrdr gerçe-
Üzümden ~arap yapmalan
küstücülük. Ve manngr yadsirken daha kan bir mantik
Kömürden ates yapmalan
yarath; mannksal olmamarun manngirn yarattr, suurh
Öpücüklerden tnsan yapmalandrr,
bir mantik yaratn. Bununla birlikte ve bu nedenle, ger-
çeküstücül ük dünya sûrtne bir çok kapt açn, büyük bir insanlarda tek zorlu kanun
anlahm (ifade) alam açtr, büyük olanakler sagladi: ama Savaslara yoksulluga karsi
gerçek bir yapit, büyük ve özgün bir yaptt yaratamadr. Kendilerini ayakta tutmalart
Çünkü ya~amm önemli bir yetisini, manngr bir kenara Ölüme karsr yasamelandu.
brrakrrusn. Sadece düs gördü. Ama baskalaruun büyük insanlarda tek güzel kanun
yapm için gerekli hazirhgi yaph. Bu yaprtler gerçek üstü- Suyu 1~lk yapmalan
cûlûgün deneyim ve birikimlerinin üzerine kuruldu.' Düsü gerçek yapmalan
(Aktaran: Ö . ince: Siir ve Gerçeklik, s. 31.) Düsmaru kardes yapmalandrr.
Suut Kemal Yetkin, ye ni siirin tarumuu ve özelliklerini Hep varolan kanunlardrr bunlar
stralarken bir bakima gerçekûstücülügün siir anlayrsrru Bir çocukcagtzm ta yüreginden baslar
Yayihr genieler uzar gider
da ortaya kor: "Artrk siiri mantik ve iradeyle açiklama-
ya çahsmak bosunadir, Siir denilen cevher; iç hayatnru- Ta akla kadar.
(
zin derin tabakalannda gizlidir; 0 karanhk tabakalardan Palll Eluard (Çeo. A. Kadir)
bilince dogru srzan ve sebnem halinde ruh panlnlanru
tasiyan duygular ve düsünceler kelimelesip siralandikça GEzi YAZISI. Seyahat, seyahatnáme. Gezilip görülen yer-
siir aktsnu bize duyururlar. Sanat eseri aklm ürünü 01- lerle ilgili bilgi , gözlem ve hatiralan yansitan yazilardrr.
maktan çok tesadüfün ve otomatizmin ürünüd ür," Gezi yazilan: tarih, cografya, sosyoloji ve diger ilim dal-
lanna kaynak olabilecek niteliktedirler; bu bakrmdan,
Cerçekûstücüler, iç akisa mani oldugu için, bir bakima eskidikçe önem kazarurlar,
sanatkárm (hassaten sairin) özgür1ügünü kïsrtladrgr ge-
rekçesiyle noktalarna isaretlerine itibar etmezler, Büyük Seyahat edebiyan: insanlarm çok eski çaglardan beri me-
küçük harf ayrmuru/Rullarurruru önernsemezler. rak1a izledikleri bir türdür. Uygarhklarm anlasullmasm-
da, ülkenin cäger bir ülkeyi tammasmda büyük rol oynar.
Aragon, Eluard, Prevert akmun önde gelen diger isimle- Aynca bu yazrlar, konu edinilen yerleri, görmeyenlere ta-
ridir. Türk siirinde de benimsenen gerçeküstücûlûgün runr, Gezi yazilanru okurken, yazlYl kalerne alan gezginin
izleri Caripçilerin. Attila iIhan'm ve Ikinci Yeni sairleri- gözlem ve diis dünyasmda ya~anz, metin boyunca.
nin eserlerinde g örûlmektedir,
Seyahat yazan, gezdigi yerlerin tabiat güzelliklerinden
Gerçekü stüc ü siire örnek saytlan bir manzumeyi buraya baska 0 yerlerin insanlanna, bu insanlarm àdet ve gele-
ahyoruz: neklerine, dinlerine, yeeeme tar zlanna dair çesitli bilgi-

l"
h
GEZMECE
GÖSTERGEB iLiM

Ier de verjr, Aynca, ya zar sad ece ve sad cce, gördügü ve gundan ~iirin de dogus yeridi r. Eskiler, gönlü "gam ve
duydugu seyleri anlanr/ anlatmehdrr, Uydurma ve ha- kederle" beslenen bir kusa benzetirler. Yahya Bey'in
yal mahsu lü seylere itibar etmez/etmemelidir. "Neler çeker bu gönül söy lesem sikayet olur" deyisi
Ülkelerin essiz tabiat ve meden iyet güzellikleri, dûnya - bundandir.
run her yamnda çahsan, d idi nen, savasan insanlarm ha- Gönle tasavvufi bir zaviyeden bakarak yüce bir mana
yah; ör fler, gelenekler; gûnlü k yasayrslar, seh irler, nehir- yükleyen Mus tafa Nihat Özön, dikkate deger ifadeler
Ier, çöller ve seraplar, ku tuplan n buzlan , vahsllerin ga- kaydeder: "Gönü l, Kêbe He esit hatt a enden daha önem -
rip adetleri daha nice olus ve durumlar, gez i yazrlan na lidir; çûnkü Kêbe, insan yapls1, gönül ise Hak yaprsrd ir.
kon u cla bilir, kaynakhk edebilir.
Kábe'n in putl u zama nlan nda krble sayrlma d igr gib i, in-
Gezi, edebiyanrruzdaki en eski nesir tü rlerinden birid ir, san gönlü d e dünya ile hatt a ahiretle ilgil i olsun bazl. ka-
XVII. yûzytld a yazilan Evliya Çe lebi (1611-1682) Seyahal- ytt lar bulun ursa yönelicek bir yer sayrlam az. Gerçek Ars
name'si, bu turûn edebiyanrruzdaki en önemli eseri ola- ve Tann evi gönüldür." (ETS, ay. m.)
rak kabul ed ilmektedir. Yirmisekiz Çeleb i MehmetEfen-
Kadir kty me t bilen, d ostluga önem veren, nefsine hákim
d i' nin (öl. 1732) Paris Seîaretnûmesi d e, bir yönüyle,
olan, sevgiyle d olu , ástk, hevê ve hevesine uymayan
önernli bir seyahat eseri d ir. (Bkz. SEFARETNÁME.)
kimseye, göniil sahibi, göniil derdinden anlayan ma nasma
GEZMECE. Äsrklann seyahatlan esnas mda gÖTÜp gezdik- 'ehl-i d il' d enilmistir. Gönül, dil imiz ve kûltürûm ûzd e 0 ~
leri, daha ziyade bege nd ikleri yerleri anlatan manzume- kad ar d erin lemesine ve ge nis bir sekild e yer tutar ki, ~
lere verilen ad . Gezmecelerde g örülen diya r daha çok, onunla ilgili Türkçemizde bir çok te rki p ve de yim var-
güzellikleriyle, ásïk m begenisini kazanan özellikleriyle drr : Gönlü akmak, gönl a bol, gönlü bulanmak, gönlü çekmek,
dikkatlere sunulu r, övûlür. Taslama türünde gezmeceler gönlü çelinmek, gönlü kalmak, gönlü kara, gönlünden geçir-
de va rdu- mek, gönlünden kopmak. gönlüne göre, gönlünü etmek, gön-
GiRi~. Metha l. Bazr kitaplard a ana bölümlere geçmeden tünü ho? etmek, gönliinü pazara pkannak, gönlü a/mak, gön-
önce konuyu genelolarak tammlayan, açtkl ay rc besla- lü takxlmak, gönlü yanml?, gönül aClSI, gönül açmak, gämïl
ma yazrsr, bas langrç krsrru. alçakltgl, gönül aldatan, gönü l almak, gönül aydmllgl, gönül
baglamak, gönül belast, gönül çekici, göniil darllgl, göniilden
GiRiZGÄH. Söze, aS11 maksada gtns. Baska bir deyisle, "sa- pkannak, gönül eglencesi, gönül eglendinnek, gönül eri, gö-
ded" egelmek için yapr len ön konu sma. Aynca, kaside- nü l ferahllgl, göniil gezdinnek, göni{l ho?lugu, göniil indir-
nin esasim teskil eden methiye krsrruna geçisi saglayan mek, gönül kapttrmak, gönül kmnak/y,kmak, göniil koymak ,
beyit veya beyitlere de bu ad verilir. gönü l ok~amak, gönül pazarllgl, gönül rahatlzgl, gönii l ver~
GÖNÜL . içimizd e old ugunu bildigimiz, daha dogru~;u söy- mek, gönül yapmak, gönül yarasl...
ledigimiz; nerede ve nasI! durdugunu pek bilemedigi- GÖSTERGEBiLiM. Semiyoloji, semiyotik. Bir ede biyat
miz; edebiyahn ne~v ü nemasmda büyük rol oynayan metnini, bi1diri~imi saglayan çe~itli göst ergeler aracl h-
soyut bir yer. Dil, kalb, yiirek, fuad, cári dahi gönle kar~l­ gly la incelemeyi amaçlayan çagda§ inceleme ve deger-
hk kullandan kavram lardtr. Gönül, a~km mekam ol d u~ lend inne metodu .
163
1
GÜZEl
GÓZlE M

Ier, asltnda "b en" in en samimi ve en gerçek ta rihid ir.


GÖZLEM. Diger sanat alanlan nd a da kullamlan bir terim
Ama yasamlarun 'bir "zab it ke tibi" tavnyla anlanlmasi
olan gözlern, "b ir nes nenin. olaym veya bir gerçegin, ni-
degil, olaylann arka planlanmn eçiklanmasidrr,
teliklerini bilmek amacryla, dikkatli ve p1anh olarak ele
ahmp incelenmesi" seklinde tamrnlamr. Içinde yasam- Öte yend a n. gü n1ü kler, bir sanatkänn, d üsünce adarru-
lan dünyanm dikkatIi bir g özle (ibret nazan yla) seyre- run hayanru, sa nanru, eser ve düsünceler ini anlamlan -
dilmesine, bu müsahede sonunda elde edilenlere de dtrmada, dahasi aydmlatma ve açiklamada saghkh ve
gözlern denir. Edebiyatta g özlem, özelikle yazarlann bil- yararh bilgiler içeren önemli birer kaynaknr.
gisini ar nran, anlatnklanna sahidlik/ sahihlik kazandr- Bah edebiyatlannda dogmus. özellikl e son bir asrr için-
ran kaynaklardan biridir. Bir sanat eseri için gerekli ma l- de §air ve yazar1anmtzm ilgisiru çeken bir yazl türü 01-
zerninin bi r krsrru dahasr çogu gözlem yo luyla elde ed i- mustur. Ömer Seyfe ttin'in ölü mü nd en sonra ba zr krsrm-
lebilir; Tabiah, e~yaYl ve d~ dünyadaki diger yaranlrrus- 1an yaymlanan Rûzndme'si (926) bizd e ilk ciddî günlük
lan dikkatli bir nazarla izleyen sanatkêr, üzerinde ka lan - öm egid ir. Deha evvel yazrldrgr bilinen aneak ki taplas-
Ian ese rine yansitarak gözlemden yararlanabilir. Sanat rnayen Niger Binti Osma n'm (1862-1918) günlükleri d e
adarru kend isini yani iç dünyasiru, 'ben'inden ha reketle bu baglamde zi kredilmelidir. Sonraki yrllarda Salah Bir-
baska ihsan1arm iç dünyalanm da göz1emleyebilir. Göz- se l'In G ûntuk: (1955), Nurulla h Ataç' m Gûnce (1960), Ok-
lemlerden yola çikarak ortaya kon mus bh çok edebiya t tay Akbal'm (d og. 1923) G ûnterde (1968), Tomris Uyar' m
eseri vardir, (dog. 1941) Gündökiimü (1977) ve Ca hit Zartfoglu' nun I:
GRAMER. Bkz. DiL sttctst. (194Q..1 987)Ya$amak (980) ad h kitaplan dikkaf çeken ~
günce ömekleridir. Son yillarda günlüklerin luzla kit ap-
GÜLDESTE. Bkz. ANTOLOJi. la§hg.m ve okurun huzuruna çrktigirn g örüyoruz.
GÜLMECE. Bkz. MiZAH. (Bu madde hazirlamrken Necip Tosu n' u n TarkDvski'nin
GÜNLÜK. Günee, jurnal, rûzn äme. Bir bakrma hanrarun günWkIeri: 'Zaman Zaman Ïçinde' , beshkh yazrsmdan ya-
günü gününe; sleagl s icagma yazrlrrns ve tarih konmus rarlarnlrmstrr.)
seklid ir, GÜZEL. San atl arm tüm ünü ilgilendiren ve se nat eserinin
en önemli yö nü nü olusturan 'güzel'i n kesin, herkesin
Günlük1erin "steak" bir yam vardrr. Bu da "sansü rsüz
kabul edebilecegi bir tarunur u yapmak mümkün degil-
bir ruh bosahrru" eeklinde olusm asmdan kaynaklamr.
dir. Söz1üklerde "este tik his uyandtran; hosa giden, sev-
Gü nlü kte, insan ru hunun bü tün ini~ ve çikisnu olanca
gi ve hayranhk u yandrran sey" scklind e tarif edilen 'gû-
sam imi yetiyle bulmak mümkündür. Bir bakima günlük-
zel'In nesneler in biçim ve yaprsmdan, hareketlerin (ed á,
Ier, "insamn yasadrgi acilann, sevinçlerin, kmklrklann,
hal, eylem) sekil ve içeriginden, metafizik boyuttan, bü-
umutIann yazih tutanak1ara geçirilmesidir." insanm
run bunlann birbirleriyle etkilesiminden ya da insan
çevresiyle kurdugu iliskilerdeki çarp ikhk lan , yanhs an-
ü zerindeki etkisinden hareketle b ir çok tamrru yapilrrus-
lasilmalan ve in sanlarla paylastrgr ya da paylasmadigi
trr. Estetik'in konu edindigi so yu t ve görece ka vramlar-
her ~ey i kagltl ar a d ökmesidir. Bu anlamlyla gü nlü kler,
dan biri olan güzcll güze llik, SmUlt Ansiklopedisi' nde
ko skoca bir ins an hayatmm grafigidi r, nabzldlr. Günlü k-
165
I" I 1

b
GÜZEl GUZELLEME

söyl e tarumlarur: "Kud ret-i i1ahiyede meknûz olan ve nun , anla yis ve alg tsmm c lus masmd a sadece bir araçtrr,
me vcûd átta tecelli eden vah detin nisbet ve ah engid ir." ilham kaynag rd u. Gü zellik nesn elerden d egil, tam amen
Bu bakrs açrsryla bakngrrruzd a, gü zel/ güzellik su sekil- insarun ruhundan ka ynaklamr. Yani güze l, güzel clusu-
de d ahi algrlanabilir: Giiullik , 'cemal' slfatmm bir yansl- nu tamamen süjenin ruhuna borçludur.
maSl, tecellisi olarak dil gäriilebilir. Bütiin güzellikler, illlhi
giizellikten yanslyan Tannsal bir nitelik: tasuraktadir. Asd
llginç bir tesadüf, Á~lk veysertn "Güzelligin On Para.Et-
mez" siiri, sa nki Croce'nin gö rü sü nü d esteklem ek rçm
giizellikgllyb diemindedir tie giizelligi 0 dlemde aramak gere-
kir. yazrlrmsur:
Güzelligin on pa r'etrnez
Filozoflann çogu, güzel'in "iyi", "dogru (hakika t)" ve
Bu bendeki ask olmasa
"Iay da" He iliskisine d eginmisler, kavrarrn bu y oUa açik-
Eglenecek yer bulama m
lamaya gayret etmi slerd ir, Gü zeli "iyi"yle irtiba tlandr-
Gönlümdeki k ösk olmasa.
ran kim i filozofla r, "Güzel iyi cland rr, iyi de güzel c lan-
d rr" derler, Aris to ise, "iyi ve güzel farkh seylerd ir: iyi Tabirin srgrn az kaleme
daima ey lem içinde ortaya çrka r, gü zel ise eyIem halin - Derd in d ermandrr ya reme
d e olmayan seylerde d e bul un ur" g örüsün ü savunur. lsmin ya ytlmaz áleme
Á~Ik1arda mesk olmasa .
Gü zel ile dogruyu metafizik düzlemde birbirtne özdes
sayan baz r filozo flar, gü zelligi d ogrulu gu n bir yans rma- Cüzel yüzü n 'g öru lmezd i
SI olarak d egerlendtrerek "gûzelltk, d ogrulugun va rel us
Bu es k bend e d iri lm ez d i
çesitlerinden b iridi r" de rler; Kant tse bunu n aksine bit Cüle krymet verilmezd i
À~l k ve ma s ûk olmasa.
d üsün ceyi sa vu nu r: "Oü zel, genel bit hazzm objesi ola-
rak tasav vur ed iten bir seyd tr, kavrama da yanmaz. Bir Senden ald im bu Ieryadi
bilgisel-mennksal deger olan d ogruluk, bilgi yetimiz Bu imi ~ dünyamn tad r
olan zihinlc ilg ilid ir. Bilgi eld c ctmek, soyu tlam alar, ge- Ar ulmazd i Veysel edi
nellemeler yapmakla olur. Bu yold a zihin, bir kavramlar o sana êsrk olmasa.
d ûnyasi clusturur. Buna kers ihk gü zc llik, duyularla ve
bir eysel ola nlarl a ilgilidi r." Krsacasi, Kan t' a g öre, dogru- Güzellik ha kkmda buraya kadar anl ahl anl an, sa han e b ir
luk , zlhinsel, kavramsal bit d ege rdi r, Cüzel ise duyusal- di zeyle özetlemek mürnkündüt. Seir d er ki:
dir, bireysel objele rle ilgiJidir. Ayn ayn d egerlerdir, Bir- HiJsn odur kim seyrederken ihtiydr etden gider.
biriyle itgileri yo kt ur . C üz el-fayd a ills kisi ba glarrunda
da "yararh ve ku llarnsh olan Iyidir: iyi olan d a güzeld ir"
tezin i sav un anl ar va rd rr. GÜZELlEME. Haik ~ iiri na zrm sek illeri nd en olan ko~mam n
biT türüdür. insamn ve tabiatm g üzelliklerini konu ala n
Croce' ye g öre, gû zelligin kay nagr ve yu rd u eylemsiz bit kosmalara de nir, Sevgi linin evsaf r, güzellikleri ve özellik-
var hk olan tab iat ve maddi dü ny a d egi l, ru h dünyasld lr. leri güzellemelerin ba~hca kon usunu t e~kil eder. Edebi-
- Doga ve madde dünyasl, insand a (süje) güz ellik olgus u- yah mlzd a güze lleme tü ründe en güzel örne kleri Karaca-

I"
GUZEL SANAT·

ogla n (1606-1679/ 1689) yaz rrns nr.Bir güzelleme ömegi:


Keklik gibi tastan tasa sekerek
Gerdan açlp gelisini sevdigim
Saga soJa taksim etmis ö rgüsün
Onar onar b ölüsûnü sevdigim
On alnya karar verdi m ya~ mt
Yenice sevdaya salrrus ba suu
El ya runda yikar gid er kas tru
Tenha larda gü lüsün ü se vd igim
Sara rd r gü l benzim soldu diyerek
Vuslat ktyame te kaldr diyerek
Ha n i Ruhsátî d e no ld u diyerek
Ara yip da bu lusunu se vdigim
Ruhsátî HABNÄME. Rüya. Sanki rü yada g örülmüs bir konuyu an -
Ianyormus gibi kurgulanan, manzum ve ya mensur ola -
GÜZEL SANATLAR. Sanayi-i nefise. insanda güzellik duy- bilen eserlerin genel adr . Edebiyaturnzda Veys t'nin Hab-
gusu, bediî heyacan uyand rran, daha çok ru ha ve duy- náme'si bu türün en önemli öm cgi sa yrhr. Ziya Pasa ve
gulara hitap eden sa natlar. Edebiyat, mûsikî, mim arî, re- Na rruk Kemal'in aym tü rde kaleme aldrklan Rüya'lan
sim, heykel. Bu baglam de a kla gelebilecek tiya tro, ope- d a m esh urdur,
ra, bale ve si nema gtbi diger sanat dalJan ya bunlann bi- HAAZ·I KÜTÜP. "Ki tapla n ko ruyan" anla mma gelen bu ta-
rer koludur ya da hu bes sanat subesinden birkaçmm bir eskiden kütüpha neciler için kulla rulrrusnr, Evvela, (
birlesmesiyle meyd ana gelrnistir. Bu bes a na sanat ko- Osma nh d öneminde 16. yüzyddan itib a ren kuru lan va -
lu ndan m alzem esi maddeye dayanan üçü (mima rî, hey- kif kütüphanelerini n yö ne ticileri ne verilen bu isim gi-
kel, resim) plastik sanatiar d iye de adlandm hr, Mûzik ve derek bütü n kû tüphane çalisanlanna ad olm us tu r. H a-
edebiya t ise fonetîk sanatlar olarak bilinir, Güzel sanatlar fiz-t kütüple r, çalrsn klan kütüphan ede sa dece han gi ki-
deyince, Tûrk çe' de nered eyse "sa nat" anlas ihr ve bu te- ta plarm bulund u gunu d egil onlarm mu htev alanm da
rim le kar srlarur. (Bkz. SANAT) Prof. Dr. Orhan Oka y, bu bilirlermis.
bes sa nattan b iri için , hizim de a la rurruz olan edehiyat için
HALK BiLiMi. Halkiyat, haIk bi lgisi, folklor. Bir ülkede ya-
~u kayda deger tespiti yapar: "Edebiyat, sa natkä nn iç
~yan halkin êdet, gelenek ve inaruslanru, müzigini,
dünyasmda dogen ve orada ifadesini bulan mutlak zih -
oyun ve dan slanru, el sanat lanrn, anonimle smis türkü ,
nî ve d erûnî bir sana tnr, Bu bakr mdan güzel sanatlar
hikaye, efsane, masal, mêni, bilmece vb . gtbi edebi ve -
içinde maddî mal zemeye, göz ve kulak gibi duyu organ-
rimlerini be lli bir di siplin alnnda in celeyen bil irn dah .
lan na, faydaya , fizik dünyasmm kanunIanna bagh ol-
ma yan tek sanatn r," tSanat ve Edebiyat Yaulan, 5.16) Sedat Veyi s Ömek 0 927-1980), konuyla ilgili en öne m li

11&'
HALKÇ!UK HALK HiKAYEsi

ve kap samh yay m olan Tûrk Halkbilimi ad h kitabm da, grs-ka rgrs. teke rleme vd.) birllkte a~lk ve tekke ed ebiya -
sö z kon usu bili m in tammint s öyle yap ar: "Halkbilim, bir hna mensup haik ozanlannca ortaya konan sii rleri (kos-
ülke ya da belirli bir böl ge ha lkina tliskin maddi ve ma. ma, varsagr, kalenderî, nefes vb.) kapsayan ed ebiyat ko-
nevi alan lardaki kül türel ürünleri konu ed inen, bunlan lu ve söz konusu û rü nleri inceleyen bilim d ah.
kendine özgü yöntemleriyle derleyen, snuflandrran, çö-
O. Mehmet Dogen, haik ed ebiyanrun sadece anonim
zümleyen , yorumlayan ve son asamada da bir biresi me ürünlerd en olu stu gunu, bu nun dismda kalart yani orta-
vard rrm ay r amaçlayan b ir bilimdir.... (s.15) Sedat Veyis,
ya kcya ru belli clan eserlerin baska bir bashk alnnda in-
aym kitabmda, haik biliminin kapsenurn ve toplu m lar, celenmesi gerektigini savunur. Bu fikir, ilk önce biraz
top luluklar için rolünü, ön emini d e su sekilde ifade farkh sekilde de olsa, Fu at Köprülü tarafmdan ileri s ü-
eder: "Bir ü lken in, bi r y öre halkuun, bir etnik grubu n rûlmüstür, Pertev Na ili Boratav, haIk edebiyan çerçev esi
yesarmrun bütûn ün ü kapsayan ve ternelinde 0 halkr içine anonim ürünl erle birlikte á~lk edebiyanrn da ahr.
olusturan insan lann ortak ve yaygm davrarns kaltp lan - Nihat Sami Bana rh, çerçeveyi biraz daha genisleterek
ru, yasama biçimi ni, belirli olaylar ve durumlar karsrsm- Tekke edebiyanm da haIk edebiyan içinde dege rlen d irir,
da ki tavn r u, çev resi ni ve d û nyayr alg tlay rsmr açrklama- Bugûn ge line rt noktad a, Türk haik edebiya n , ûni versite-
da ; ge leneksel ve törensel ya~arr.: dû ze nley en, zengi n- lerd e ve sa ha ile ilgtli ki taplartn çogunda ü ç an~ kola ay -
lestiren, ren kJendiren bir dizi beceriyi , begen iyi, yara n- nlarak ele ahrur : l- An oni m ha ik edebiyan, 2- A~lk ede-
YI, t örey i, ku ru m u, kurumlasm ayr gö z önüne sermed e. biy ah (bkz.), 3- Tekke edebiyah (bkz.) .
bir u cuyla ge çm ise, bir ucu yla da za ma rurruza uzanan
gelenekle r; g örenekler, êdetler zinci rini sa p tamad a; bu Prof. Dr. Saim Sekaog lu , D. Mehmet Dogan 'm tasnifi ni
bira z genisleterek, sahamn asil üriinleri olan dno ni m
zindrin k östekleyicl ya d a destekleyici halka larrm tek
eserterin su sekilde in celenmesi gere ktigini söyler:
tek belirlem ed e; haik kü ltürü nü n ata r da marlan ru yaka-
lavarak bunlardan özgü n ve çagda~ ya rat m alar çikarma-
da halkbilimi rol ü ve öne m i birinci dereced ed ir," (s.16)
Türk folkloru ar astrrrnalan ya p mak ûz ere 1928 y ilmda,
A ) Anfa tma esasi ûzeri ne kurulan tar: 1- Masal, 2- Frkra, 3·
Efsan e.
BJ Ma llz um a/arak kur ulan lar: 1· T ürk ü, 2- Mán i, 3· N inn i,
c
Ziyae ttin Fah ri Fmd rkoglu (1901-1974), Me hmet Ha lit 4- Aglt, 5· Tekerlem e.
Bayn (1896-1958) ve Yusuf Ziya O rtaç' m d e ku ruculan C) Ma nzu ~ ve mensu r ~ekjfleri olanlar: j , Bilmece, 2- Ata-
arasmda yer ald lg l, Haik Bilgi si D emegi kurulmu~tur. s özü. 3-Deyim, 4· Algis, 5· Kargis. 6· Haik hikayeleri (Sa-
Derne k, faaHyetl erini ve bu alanda yapllan ara~hrrnal an kaog lu , haik hika yelerini ayn bir grup olarak zikred er ki
Haik Bilgi si Ha be rled ism iyle çlka rd lg, d ergide y aYlm. dog ru degildir.l.
laml~ tlr. 1933'te Ha lkevleri' nin kurulm aslyla sö z konusu
de mek kapanml~t1r. Ç) Seyirlik oyunlar: 1· Köy sey irlik oyunlan, 2- ~h ir se-
yirlik oyunlan: (a. Karagöz, b. .Ortaoyunu, c. kukla, ç.
HALKÇILlK Bkz. POPÜLiZM. med d ah .)
HALK EDEBiVATI. An on im ed ebiyat ürünleriy le (m asa l, HALK HiKAYESi. Köy odalan nda , kahveha ne lerd e bi r anla·
- màni, bilmece , ha ik hi kayesi , efsane, hkra, atasözü , al. hel tarahndan anlatdan ; bir tak lm tarihi ~ hsiyet l e ri n ,
171
1
HAl K ~A i R i
HAREKET

äsrkla rm, haIk arasmda meshur olmus kahramanlann


gm d egildir: öm eklert simrhdrr (N ergi st'nin mensur
ma ceralanru, ask öy kü lerîn i di le getiren anonim hikaye-
hamsesi oldugu bilinmektedir).
Ier. Haik hik ayeleri kesin bir tarihî olaya dayanmayisi,
naznn-ne sir kansik olusu, gerçekçi bir tutumIa anlanhsi iJk hams e sahibi iran 'm me shur sair i Ni zamî' d ir, Ham-
gibi özellikleriyle destanlardan aynhr, Usta hikaye anIa- senin, Türk edebiyatma iran'd an geçtigi m alûmdur. Ça -
ticilanna meddah (bkz.) d enir. Mensur oIan haIk hikaye- gatay edebiyan sahasmda eser veren Ali Sîr Nevaî,
lerinin arasma saz esligind e sö ylenen siirler / tü rkü Ier de Hamdullah Hamd i (1449·1 503 ), Tashcah Yahya (öl.
yerlestirilir. Haik hika yeleri konulan bakrrrundan "as k" 1582), Ne viz ád e A taî (1583·1 635) hamse sa hibi olarak bu
ve "kahrarnenhk" di ye iki gruba aynlabilir. Kahraman- vadide en meshur sairlerimizdir.
hk lan konu alan haIk hikayeleri azdir, Bir zam anlar ül-
kemizin köy, kasaba ve sebirlerinde ya ygm olan haIk hi- HAMZANÄME. Peygamberimizin am cast H z. Hamza'run
kayesi anlatma gelenegi, arhk ka yboImaya yüz tutmus- savaslardaki kahraman hgr, yigitli gi ve cengêverligtyle
tu r. 8aHal Gazi, A?lk Garip ite Saheanem, Arzlt ile kamoer. efsanelesmis ha yatim an latan, çogu anonim eserler.
Kerem ile AS/I, Köroglu en bilinen haIk hika ye lerimizdir. Hamzanämeler, geçmis asrrla rd a, Türk halkr arasmd a
sevilerek okuna n, gecel erimize televizyonun egemen 01-
HAlK $AiRi. HaIk ozaru, sazsairi, äsrk. HaIk edebiyan ala- madigi döne mlerde yüzlerce ev e ko nuk olan, "mûb a -
runde manzum eser veren lerin genel adidir, ama genel- . rek /muazzez" kitaplarda ndi. Bugün bahsi geçen kitap-
likIe " ásik" olarak bilin ir ve bö yle ad landmhr, (Bkz. larm okundugunu söylemek mümkün de gildir. (Dr. Lüt-
À~IK.) Azerî Tü rkIeri arasmda, irticälen (do gaçlam a, bil- fi Sezen' in ko nu yla ilgili çahsmasi Halk Edebiyatmda
bedá he) siir söy led ikleri için haIk sairi yerin e bediheci,
Hamzanàme1er adiyla kitaplasrrusnr , Kûltür Bakanligi Y,
Türkmenler'de de aym an larm karsilamak üzere bahsi
Ank. 1991.)
tabi ri kul laruhr.
HAMÄSET. Milli u nsurlara , kahramanhk ve yigitlik söyle-
HANE. Haik siirind e d örtlük an larnmda kullamlan bir te- Ii
mine fazlasryla yer veren siir ve yaz ûan n vasfi. H amasî
rirn. (Bkz. DÖRTLÜK.) 'I;
yazl ve manzumeIerin amacr, dinleyende ya da okuyu- HAREKET. Topluluk. San at , edebiyat dünyasmda edebî
cu d a mi1lî bir he yecan, cosku nluk yaratmadir, zevk ve deg erler bakurundan ortakhklan az olen birlik-
HÄMi~. Kitaplarm sayfa lanrun kenanna yazrlan açrklayrcr telikler. Etkileri bazan, "akrm"dan da güçlü olabili r.
no t. (Bkz. DERKEN AR.) Öte ya ndan, eskiden, m ektup (Ikinci Yeni örnegtnde oldugu gibi .) Top lul uk içind e yer
bittikten soma akla gelen ve mektubun sonuna yazrlan elan sa nat çilarm ed ebî ve este nk zev k paylasirru far kh-
hatrrlatma notuna da h ámis denirdi. hklar ar zedebilir. Topluluga yön ve hrz veren ortak bir
sanat ma nifestosundan s öz edilemez. Edebî to plul u klar,
HAMSE. Aym sairin kaleminden çrkrrns mesnevi biçiminde- daha çok bir ed ebiya t dergisi etrafmda bir araya gelen
ki bes esere verilen isim . Böyle bir "takim eser" meyda - sah siyetlerden olus u r, Bu birliktelikten ortak bir sanat ve
na getirmek ya ni hamse sah ibi olm ak, di van ede biyatm- edebiyat zevki dogabili r ve beUi bir döneme damgasrm
da öneml i bir niteliktir. Böylel erine "hamsenüvi s" de n- vurabili r, Sonraki kusakla n n, ba zr ede bî topluluklan ör-
m istir. Mensur eserler de n olusa n hamseler olsa da y ay~ nek aldl gl, onlard an etkilen d igi göz Ienm i~ ti r.
17~ I 173
1
HARF HATlRA

HARF. Bkz. ALFABE. Allah ki mûcid -i cihêndrr


Bin türlü nikabdan iyê nd rr
HA$iVE. Bkz. DERKENAR. Muall im Naci
HA$V. Hasiv, Doldu nna. BiT anlat im ku su rn dur. lfadeyi bir Ha?V-Î mutavassJt. ismind en d e a nla~lla ca&t gibi, kabîh
talum ge reksiz sözlerle d oldunna demektir. Bir cümlede hastvle melîh hasiv arasr (söze gü zellik ve rmedigi gibi
ya d a söz kümesi içind e aym anlama gelen kelimeleri kul- çirkinlik d e vermeyen) bit fazlahktir.
lanmak, gereksiz sözcüklere yer vermek. aym dûsünceyi
degi;;ik ifade veya söz gruplanyla tekrar etmek hasivdir; Muallim Naci'nin hatrrlatmasr s öyledir: "Admdan da
anlasilacagr üzere hasiv dedigimiz sey her halde asrl
Hesvin iki çestdi va rd tr. Anlattrm anlasilmaz hele sokan maksadm disinde bulunur. Öyle ki aradan çkenlacak
fazlahkJara "has v-i m üfsid ", anlahmt an lasdmaz hale olsa esas ifad eye kesinlikle hal el getirmez. Kald rnldrgr
sokmayan OOZ fazl altkl anna da "hasv-i ga yt-i mûfsid " takdirde açsklanmak istenen fikre her ne suretle olursa
d enmistir. olsun bir noksanhk ge liyo rsa 0 seye hasi v denilemez .
Bir yä r var yàr olacak yfu: bizlere Mese lä: 'Efend i gûlerek geld i' ibaresind eki 'gülerek' ta-
Imüfsid ha svl biri hasiv saytlmaz. (...)
Var mi hele sö yl enilmed.ik s öz "Denilebilir ki: Sözü lüzumu kadar söylemelidir. Fazlasr
Kalmis nu meger denilmedik SÖZ hasiv olur." (lstlltihAt·, Edebiyye, ay. rn.)
(müfsid olma yan hasvl
Se n söz, hasivi tekrirle kansnrmamak lazirnd ir,
~eyh Galib
HAT. H üs n-i hat . islam Medeni yeti dairesinde yer alan Sel-
Müfsid olmaya n hasiv de ü ç e aynhr: Kabih, mtlih, mu ta- çuklu, Os manh ve d iger bazr Türk uygarhkla n nd a, yazl-
Harv- i kabih, sözün anlarrur ub ózmayan fakat çir-
vaSS lt . yt sanat haline ge tiren güzel sanat kolu. Ara p alfabesin- ~
kinlik ve ren fazlah khr. Tu mturakh laf kaleba hgmda gü- de ki harflerin sekilli ve sanath kullarurru yla ortaya çrka n ' "
zellik aramak ya d a seci ya p mak, vezni tamamlama k ha t sana n, yüzytllar boy unca insanlanrrnz tarafmd an iti-
ka ygtlanndan d cger çoklu k. Eski nazrm ve nesir öm ek- bar edil en, iltifat gören bir ugra~ olmustu r. Hat sananru n
lerinde, bugünkü metinlerde kullamla kullamla artik bu derece önemsenmesinin sebebi, Kuren-i Kerim'in çe-
klisele sm is olan ahd ij peyman, ceng ij harp, deniz derya, de- ~i tl i ha t çesitleriyle yaz tlrrus olm asidir, Yine Osm anh d ö-
U divane, ferrd ü yekta. kadd ii kàmet. ka tJ ü idam . mahv u pe- neminin yazma ese rleri, ha tn n çes itli ne vileri yle kaleme
risan , mtram ij maksllt . naie vii feryat, $ád iJ hurrem, tek iJ almrrusn r, (Bu konuda gents bilgi için bkz . DiA, ay. m.)
tenha, vakt ij ZIlman, zîyb ij ziynet vb. ikilemelerin bir SÖZ- HAllRA. Hahrêt, aru . Çesitli alanla rda ün yap mlll, s öhret 01-
d e/ yanda yer almas t çok lu k hasv-i kabîh saythr. mus kisileri n, bilhassa baslanndan geçenlert ya da dö-
Ha~·i mdm , çogu za ma n duygu ve dü ~ ün cen i n kuvvet- nemlerinde olu p bit en oIaylarla ilgili bilgi ve gözlem le-
lice ifad e ed ilmes i için kull am lan fakat fazIahk gibi gö- rini anl atan yazl1ara, eserlere veri ten isim . Am. ya gü nü
TÜIen kelimelerdir. Bu çe~it bit h a~vin' yaptlma sl te-?vik gününe yaz I1an notl ata dayamlarak, ya da so nr adan ha-
bile g örm ü~ tü r : hrlantlarak yaz lh r.
175
1
HAYAl
HATIRA

Arular, terunrrus bilim, sanat ve politika ada m la n gibi ze alarak olaylara bakar; durum d egerlendirmesini ken-
ünlü kisilerin hayatlanna isik tutarlar. Onlann ba sart ka- di zaviyesinde n yapar. Etrafmd aki insanlan, kendi kry-
zanmak için verdikleri mücadeleyi aydmlahrlar. Kültür met ölçüleriyle degerlendirir. Kendi ya nhsla n rn, olum-
tarihinin ve edebiyahn zengin kaynaklanndan biri sayt- suzluklanm gönnek ve göstermek istemez çogu kez .
lan (roman, hikaye, oyun, deneme gibi türlere zengin Kelime, terim olarak ilk kez Lügat-i Ndcrnin 1902 basi-
malzemeler sunan) amlar, yasarulan devrin özellikl erini mmda "hanrat" seklinde karsumza çika r. Önceki dö-
de yansmrlar. Bu özellikleriyle bir çok arasnrmalara nemlerde bu türden yazrlar, hatta eserler ortaya konmus
kaynakhk ederier; beIge degen tasrr, tarihin karanhkla- olsa da "hatira" veya "hanrat" olarak adlendmlmanus-
nnda kalan bazi ilginç olaylann da gün l~lgma çrkm asi- nr, Terimin "am" kelimesiyle karsi lanmesr ise son 15-20
na yardim ederler, An dr é Gide, "hanra yazmak, ölümün )'11 içinde yaygmhk kazanrrustir. Keçecizêde lzzet Mol-
elinden bir sey kurtarmaknr" derken, hanratlann ne ka- la'mn 0785-1 829) Mihnet-i Ke~n'l O SS3) d öneminin sos -
dar önemli oldugunu vurgulamaktadrr, yal yaplslm, Ákif Pasa'nm (1787-1845) TabslTa'Sl (1883)
Hatrra yazanm böylesine zor, böylesine zahmetli ve devrinin siyasî hayahm ve entrikalanm yensrtan ilk
önem li hatira kitaplandrr. Yirminci yüzyilda bir çok sair
"n eta meli" bir ise sevkeden sebep nedir? Simdiye kader,
böyle bir soruya genellikle su türden cevaplar verilmis- ve yazann, devlet ve siyas et ad am:mn hanralarr kitap-
tir : Hanra sahipleri, hayat tecrübelerini beskalarme ak- lasrms, bu aJanda gözle göriil ür bir yaym artisi gerçek-
ta racak, genç nesillere yesad rkla n run usaresini sunecek- lesmistir.
lardrr. Böylece hem tarihe yön vermis olacaklar, hem de HAYAL. Imaj. Edebî eserde büyük bir yer tuten, onun yara-
milletlerinin k ült ûrel mirasma katkrda bulunacaklard ir, nhsmda önemli b ir rol oyna yan unsurlardan biridir.
Kimi za man, hanra yazan, yazd rklan yla söhret olmak, Herhangi bir seyin, d ûs ünme ve hahrlama yoluyla zi-
para kazanmak am acr da güdebilir, Bu kebil gerekçeleri hinde canlandmlan, göz önü ne getirilen yan gölge , yan ifft..
kabul etmeyen Ah Çolak, ha tiralann baskä bir kaygryla seffaf görün üsü . Varm is ya da vuku bulmus gibi zihind e . . ,
yaz rldigiru belirt ir ve yazann hattrasmi kaleme almakta- tasavvur edilip canland m lan sey Nesnelerin sudaki ve
ki srrnr u su cümlelerle anlanr: "Benim hayranhkla ve aynadaki aksi de hayaldir bir bakrma.
gtpta ederek okudugum 0 güzelim hanralar, 0 ballandt-
Mustafa Nihat Özön, edebiyattaki hayali "bir seyi dàha
ra ballandtra anlanlan dostluklar; edebiyat ve ~ii r mu-
canh, daha duyulur bir halde artlatmak için onu baska
habbetleri, renkli ve asude hayat manzaralan s öhret ya-
seylerle ilgilendirerek yeni sekiller tasarlamak" seklind e
hut para için, tecrübeleri aktarmak için yazrlrrus öyle
tammlar. Bazen bir hayalin bir sürü ifade lerin, saytp
mi? Hayrr; hayrr... Hahrat yazmada bizim bilmedigimiz
dökmelerin yerini tu tabilecegini: üslupta, yahn bir fikre
bir SIr, harikul ade bir lezzet olmah... Ha yalen 0 günlere
d uyulur, hissedilir bic eda verm enin hayal ile mümkün
git menin ve onla n tekrar yasamarun dayamlmaz hazzr
olma h yazan n p armaklanru daktiloya g ötüren." olab ilecegi ni belirtir.
Süleyman Feh mi Edehiyat adh kitabmda bu kon ud a me-
Hanra kitaplanndan yararlamrken ansnrmacilann çok
alen sunl an söyler: -"Hayal, en çok ~ii rde ve ra manda
di kka tli olmasl gerekir. Çü nkü, anI yazarl, sübjektiftir.
hükrn ünü sürdü rü r, DenilebiHr kj, ~iir ve ram an da hayal
Hep kendi hayatinI, dünya görü~ü n ü, zevklerini merke-
177
1
HAZ _
HEeE VEZNI
her sey d ir; Düsünce ve duygu yönünden Of ta halIi fakat
tesairlerin i~i oldugunu öne s ürerek Pasa'mn bu tevnru
hayali orijinal ve güç lü olan bir sair; kola yhkIa dähi de-
elestirmislerdir,
reces inde bit mü ellif olabilir. Sairl erin bebasr saydan
Homer, d uygu cihe tiy le pek gûçl ü olma d rgr ha lde, ya ra- HECE. En az bir ün1üden olusan ve çogunlukla bit anlam
ho. hayali sayesinde kalter esé rler ortaya koymustur," ifade etmeyen, bir solukta çika nlan ses toplulugu . Hece,
söz söylenirken ag zm ha reketine g öre..belitle~it. ~iitd.e
HAZ.'Iat, zevk, keyif edebi ha z. Edebi eserden ahnan keyif,
kullarulan ölçüler, hecelerin yap15ma gore sekillen ir, 01-
duyu1an zev k. Bit siiri, y.azlyt okurken ald ïguruz tat,
limizdeki kelimelerde ünlü yle biten hecelere epk , ünsüz-
"h az " duygusudur. Bir hoslanma halidir. Okura haz ver-
Ie bitenlere de kapalt hece denir,
meyen eserin eksik bit tara fr var demektir. Aym sanat
eserinin, her çagda her insana ayruha zzt vermest müm- Yer- li- le-rin tis-tûn-Hlk -ler-le a-çrk -lan-ma-trus
kü n degildir. Ahskanhklann, mizacm, k~i1igm, içinde (Siyah yaz rlanlar kapah, digerleri açik heeedir.)
bulunulan ortarrnn, zamanm, almrun Içinde bulundugu
ru h durumunun, ahnan hazda büyük katkist vardtr. Tûr kçe'd e yaplSl baktmindan alti çesit h ece vardir: B ~ r.
ünlüd en olusaru 0 , bir ünlü bir ünsüzden olusan. er, bit
Ali Dölek, bir yaz rsmda ha z kavranum su sekilde tarum- ünsûz brr ünlüden olusan: k a, b ir ünlü iki ünsüzden olu-
lamaya çahs m "Estetik haz, etik ha z da oldugu gibi, ins a-
san : uk, bit ünsüz bir ü nlü bir ünsüzden olusan: ka l, bit
na mutl u lu k ve se vinç veren bir ha z tûrü deg il'd ir. Üstelik
ünsüz bir ünIü iki üns ûzd en olusaru Tü rk .
bu kavramlar, etik içerikll birer kavramd rrl.... Esteti k haz,
sevincin ya nmda tasayr, mu tlulugu n yarunda ac duygu- Tûrkçe'de uzun hece yoktur. Arapça ve Farsçadan dili-
su nu da yasatabilen ancak bu karsit du ygu lara ragmen. mize geçen bazr kelimelerdeki u zun hece ler d e kapah
sanat eserinden bir zevk ve hoslanma d uygu su almarruza sayrhr, Aruzda açrk hece, kisa hece : kapah hece de uzun
engel olmayan bir duygu türûd ür." ("insanda Esteti k Be- hece degerindedir.
geni Duygu su ve Begeniyi Hazirlayrcr Etmenler")
HECENiN BE~ ~AiRi. Bkz . BE~ HE CECiL ER.
HAlF. Hazif. Osmanlt d öneminde kulland rgumz alfabenin
HECE VEZNi. Tü rk diline özgü bir nazrm ölçüsüdür. Eski-
(Arap alfab esinin ) noktasiz ha rfle rinden olus mus keIi-
de n pannak heeabi, tezn-i benánî d en mis tir. Dize lerdeki
melerle yaz r ve rnan zume kaleme alm ak d em ektir. Bu
hece saYlSlnl esas alan basit bir ölçü sis temi d ir. Buna g ö-
yolla ortaya kona n manzu me ya da yazrlara "m ahz ûf"
ad r vertlmistir. Tahir'ül Me vlevî'nin kay dettigtne g öre, re, bir s lirin ilk di zesi kaç he ce liyse b üt ün d ize leri nin ay -
hazf a, tecr id dahi d iyenle r olmu~tur. Böyle külfetli ve r u ölçûd e olmast gerekir, 2 heceliden 20 heceliye kada t
gereksiz bir i~le ugra~mak, insanl arm birikimleri ni dl~a­ bir çok kahbl va rdl r. $iirimizde en fazla T H, 8'li ve 11'li
n VUtrna arzusundan ya da yeni bir ~ey kat etme kaYgI- kahp lar kullam lml~hr. Hece ölç üsü, esere ahenk katmak
smdan dogmu~ olmahd lr. Noktaslz harfle rden ibaret ke- baklmmdan aru z gibi zengin liklere sa hip degildir. He-
lime lerle b ir divan olu~turacak ve Kura n tefsiri yazacak ceyle yaztla n ~iirleri n bir klSmlOln birbirin i hahrlatma .
kadar bu i~i i1erigötüren ler olmu~tur. Ziya Pa~a da, mer sl / çag n~tlml aSI da bu ndandit.
hur eseri Hatabät'a bu ~kilde ya zdl1J ~ iki kasidesini Tür klerin, ilk manzum eserlerinden ba~layarak bu ölçü -
koymu~tur. Naml k Kemal ve Mu allim Naci , hazf in mü-
yü ku lland lklan biiinmektedir. islami yetin kabûlü yle
Im
HECE VEZNI
HEZL

bi rlikte bir çok sa ir, hece ölçüs ü yerin e aruz ölçü s ün ü merak edenier ve bu ko nu da genis bilgi arayanlar için
terci h eder olmustu r. Haik sa irleri Ise bu ölçü y ü, hemen bkz. H asan Kolcu: Tiirk Edebiya tmda Hece-Aruz
hem en hiç terketmemistir. TartJ$malan , Kültü r Bakanhgr Y., Ank. t993.)
Hece vezn in ln Tanzimat'tan sonr a tekrar ragbet bulma- $iirimizd e çok yay gm olarak kull amlmayan S' li hece öl-
smd a, Akif Pasa'run k üçük yasta ölen torunun arkasin- çüs ûyle yaz rlan bir siir örnegi:
d an kos ma tarzmda yazdlgt mer siyenin büyük rol û 01-
du gu söylenebilir. Özellikle Ahmet Hamdi Tanpmar bu BEKLENEN
g örüstedir. 1894'de Hazine-i Fünûn mecmuasi yaytmla- Ne ha st a beklet sabehl,
dlgl yazûarla hece vezninin savunmasuu yapar; sayfala- Ne taze ölü yü mezar,
nnd a yer verdigi hece ölçüsü yle kaleme almmis siirlerle Ne de sey tan, bir günalu,
s öz konusu ölçün ün yaygmlasmasma, genç sairlerce be- Seni bekled igim kadar.
nims enmesine hizmet eder, Mehmet Emin Yurdakul'un
(1869-1944) siirleri nin 1897'den itibaren ya yunlanmaya Geçti, istem em gelm eni,
basla mas md an ve T ürkçe $iirler Üst. 1900) adi yla kitap- 'ïoklugu nda bu ld um seni:
Iasmasmdan so ma, hece tartismalan luz ka zamr. Birak vehmimde g ölgeni,
Yirm inci yüzyilm baslannda milliyetçilik fikriy le birlik- Gelme, arn k neye yar ar?
te, Türk sairlerinin çogu yen id en hece veznine d önmüs- Necip Fazd Klsakürek
lerdi r. Bu tutumda, Ziya Gökalp'in (1876-1924) fikirleri-
nin, mi1li edebiy at cereyarurun ve Riza Tevfik Bölükba- HE5ÄB-I CÜMEL Bkz. EBCEO HESÀBI.
sr' nm 0869-1949} siirlerinin önemli rolü va rdir. Birinci
Dü nya Savasr ydlan n da varhguu iyice kabul ettiren he-
ce vezni, hemen hemen 1940' a kadar ya yg m olarak kul-
HEZL Hez1iya t, hezel. Latif e ve n ükt e ya pmaYI esa s alan;
kim seyi asagrlama, incitme, yerme amacr tasnnayan
manzumelerin genel adr . Hezli yatta, zariflik esastir. Bu
C
Iarnl an bir ölçü olmustur. Cumhuriyetin ilk yrllannda, bakrrrtdan hicivd en ay n hr, Ama hez lde, in celige her za -
hece ölçüsü yle siir yazmak neredeyse moda olmustur. man yeterince dikkat edilmemis, alay ederek küçük d ü-
Be$ Hececiler (bk.), Yen; Hececiler (bkz.) adryla edebî olu- sürm eyi am açlayan örnekler de kaleme almrrustrr. Eski
sumlarm ortaya çikmasi bunun göstergesidir. edebiyatmuzda çok kullamlau bir türdür, h atta bu vad i-
Cid erek hece vezninde de ara ytslar baslarrus. bir siirde de yazrlan manzumeleri topla yan he zliyat mecmualan
iki kahp ku llarnlmasi ve uzun kïsa di zelerin aym siirde tertip ed ilmis tir. Söz konusu mecmualarda çok nezih,
yer almas t gibi ye ni denemel er yepûnusn r, Ahmet Ham- zerafet dolu, n ük teli bey itlerin yanmda s rradan ve açrk-
d i Tanpma r 0 901-1962), Ahmet Muhi p Diranas 0 908- saçrk manzumelerl e dahi karsilasrhr.
1980} hece veznini d aha özgür bir biçimde ku lla narak Manttki'nin ( öl. 1635) Sam 'daki müderr islik görevinden
yeni durak anlaYl~l gelisti rmisler ya da d uraksrz siirler azledilince Haleb'e gîderek Serdar Ök üz Mehmed Pa-
yaz rmslardrr, Hece ölçü sü, ki mi sairlerce hälä kullarulan sa'ya slgmmaSt ü zerine söyled igi k1ta, güzel bi r hezi ör-
bir ölçüd ür. (Tü rk ~iiri nd e hece ölçüsünü n maceraSlnl negi olarak bu günc nakledilm i~tir:
180 I
....
Hiciv HICIV

Sam' da bilmediIer kiyme tirni Prof. Dr. M. Orhan Ok ay, bunlan söyle öz etler: "Hi civ
Hic ret etti m Haleb û's- seh b áya tûründe bir eserin edebî degen olmasi için zeká ve ruik -
Harlarm çifte-i iz/êcm d an te unsuru tasrmasr, zarif ve ince çagrrsrmlara açrlma si,
ilti ca eyledim Ö kü z Pasa'ya meca z, tesbih, Istiare, m übalaga , h üsn -i ta'Iîl, tecáhûl-i
Zaman zaman zern, setm, ta'rtz ve latife (b kz.) He kansh- êrif gibi edebî sanatlan ihtiva etmesi gerekir. Bununla
nlan he zl için iskender Pala biraz farkh bir izah getirir: beraber özellikle kis ileri hedef alan hicivlerde sempati
"Biri ni yermek ve ona hak etmedigt bir scyi yakisnrmak ve sake ile takrlmaktan baslayarak tenkit ve muaheze
üzere genel ahlak kurallaruu zorlayicr tarzda soylenmis [çikisma, azarlamaJ He siddetini ertrran ve giderek aIay,
sözlere denir. Bu bakimdan lati fe He hiciv arasmda bir tahkir ve küfre kadar varan ifad elere rastlaru r. Bu 50-
konumda bulunur. Belli bir amaca yönelik olmast ve ki - nunculann çogunda da cinsellige da yanan galiz sözler
sileri hedef alara k onlan gülü nç duru m a dü sû rrn esi aç r- yer ahr. Bu sözler hedef aldIgI kiside gül üp geçmeden
sindan latifeden daha aglr, sö vme ve müstehcenlikten baslayarak incinme, kmlma, hakarete ugrama gibi etki-
annrrus oldugu için de hicivden daha ha fif bir mizah tû - Ier brrakrr." (DiA, ay. m. ) Dozu iyi ayarlandigi ve için de
rüd ûr." (DIA, ay. m.) dogruluk paY1 bulundugu sürece, hiciv çok tesirli bir an-
lanm tarzrdrr. Buna karsrhk denir ki "hi civ, mesut ada-
Bir mi zah çesidi olan hezI daha çok tetn it (bkz.) biçimin-
rrun silehi degildir. Isorep. kin , ne fret ve öfke ile dolu
de , Cumhuriyet d öneminde de basvuru lan bir tarz 01-
mustur. oIanlann silahrdir."
Bir hazêkatzedeyim, midemi nb tepti benim
Hiciv. Yergi, kar n mizah, taslama . Çokluk, bir kisi yi, kurum
Kirk keur tepse yik ûm azd r bu aciz bedenîm
ya da topl ul ugu /toplumu ala y ederek eles tirm ek, yer-
mek, asagilamak ve gülünç duruma düsürmek kesdryla Kapladr her yamml sanci, elem, agn, bere
yaz tlan, genellikle rnanzum mettnlerc verilen isim . Hi- Bir mezar oldu cihan sanki etibba hesere. #ft
civde, hedef ahnan kisi ya da kururnu, toplumu acima- Neyzen Tevfik W
sizca elestirme, bunu yaparken güIünç olam da öne Çl- Mizah ve hiciv zaman zaman birbirine kanstmlsa d a,
karma duygusu hakimdir. Hiciv yazan (he ccav) , yazdrk- mizahta biricik amaç güldürmektir, Miza hm kon usu ya·
lannda egosunu öne çikarma kaygisi tasisa da asil ama- sanan hayata tekabül etmeyebilir; ya ni uy d u rulmus,
Cl, toplumsal hayattaki çarpikhklan, kötü gidisên: ku- kurgulannus bir çok olay mizaha konu olab ilir, Hiciv ise
rum ve kurulusla rdaki a ksakhklan: yöneticileri n hak- bir tarafryla gerçegi yansmr, yasanan ha yattan ilham
sizhklanru, kisilerin hosa gitmeyen ve gene! ahlaka ay- ahr. Tenkit ve u yanYI öncüleyen hiciv didaktik bir ka-
km tavrr ve davraruslanm yermek ve ala ya almaknr. Hi- rakter ar zeder. Bu yapmm dtsma çikan, "Hrizm rrma gr-
civde mizah, m übalaga ve elestiri öIçüsüz bir sekilde yer mn coskun bir kolu" olan hiciv ömekleri çok ezdir.
ahr çokluk. Kara mizah ifadesi, hicvi oldukça iyi açikla-
yan bir tabirdir. Eski Türk edebiyatmda, bir kimseyi yermek, olu m suz
bir gidisan elestirmek amacryla yaztlan manzumelere
Ala ya alarak yeren her m etin hiciv degen ta~lmaz . Bu hicviyye adl verilird i. Bu rur metinlerde, ab arhh bir dil
tûrden bir metnin bazi nit elikl eri hai z olm as l gerekir. kullamhr ve hicvedilen k i ~ i ye rin d ib ine battnlmaya ça-
"' I 1
183
HIKAYE .HILYE

hsrhr. Seyhî'nin Hamäme'si , Fuz ûlî'nin $ikayetndme'si, nin öncüsû Ömer Seyfettin, modern hikayenin öncü sü
Nefî'nin Siham-s Knza'SI bu vadideki meshur eserlerd ir. de Sait Faik Abasr yaruk'hr 0906~ 1 954) . Refik Ha lit K a ~
HaIk siirinde ise hiciv türündeki eserlere ta,lama (bkz.) ra y, Memduh Sevk et Esend al 0 883-1952), Sebahattin A1i
denir, (1907-1948), Orhan Kem al (1914-1970), Tank Bugra
HiKAYE. Öykü. insan hayattnda oIan veya olma ihtimaIi 091 8-1994), Haldun Taner (l9 15~1986), Füruzan (dog.
bul unan, olaca k kamsr uyandtran olaylan beUi bir hacim 1935), Rasim Özdenören (d og. 1940), Sevi nç Çokum
için de anl at an metinlere hikaye denir, Ancak, bu tarnm, (dog. 1943), Selim iIeri (do g. 1946), Mustafa Ku tlu (dog .
daha çok, Mau passan t (Guy de Maup assa n t: 1850-1893) 1947) hikayeciligimizde öne çrkan isimlerd ir.
tarzr dedigimiz klasik hikaye için geçerlidir. Çehov tan l Ya~adlgunlZ su sen yrllarda, hikaye yerine daha çok " öy-
(Anton Pevloviç 1860-19(4) da denilen modem hikaye- k ü" kelimesin in kullamldrguu görmekteyiz. Aynca, son
d e, ola ym fazla bir ehemmiyeti yoktur. Klasik hikayede on ytldrr hikayeciligimizin büyük bir asa m a kaydettigi
esas olan olaydrr, modem h ikayede ise olayd an çok, in- söylenebilir. Özellikle kadm öykücülerimizin seviyeli,
sarunbelli bir zaman di limindeki durumu ön plana çika- edebî ktymeti haiz metinier ortaya koyduguna sa hit olu -
rtlrr. yo ru z . Hüseyin Su (dog. 1952), Ramazan Dikmen 0956-
Hikaye kisa old ugu için, kolay okunan ve sevilen bir 1997), Nazan Bekiroglu (dog . 1957), Cihan Aktas (d og .
türd ür, Daha çok hareketten hoslanan insanlara hit ap 1960), Fatma Karabrytk Barbarosoglu (d og. 1962), Ash
eder. Hikayenin en öne mli maJzemesi insa nd rr, Insarun Erdog an genç hikayemizin ilk akla gelen isimlerid ir.
oldugu her yerde hika ye va rd ir, insani olan her ~ey hika- HiKMET. Tabian n, ~yanm ve dünyamn haki katl erini if~a
ye konusu olabilir, Az d a olsa , baska varliklar da hika ye- etmek yolunda ögü tleyen, ögreten. d üs ü ndüren özlü
nin konusunu teskil ed ebilir.
söz. (Bkz. VECiZE. ) H ikm etler ahlakî bi r ka ygr da ta§lr-
Hikayeyi, bir bekuna, roma nm kisa bir bölümü ola rak lar. Na zrm biçimind e söylenm ts hikmetl er de çoktu r. Es-
d a d üs ünebiliri z, Roman ço k kath bi r apartrna nsa, hika- kiden bu yo ld a sö yle ne n ve yezrlanlara "hikemî ,Hr"
ye tek kath mü stakil bir ev gibidir, Her ik i tü r de , arm denmlstir. Bu tarzm tem silcisi ve üs ta d i da N äbî'dir
teknigi kull am r. Ancak, hikayede derin ruh tah lillerine (1642-1712).
gidilmez. Hayattan alma rt bir kesit yogunlastmhr, Batrh
Çemende gezmek He zag andelib olmaz
bir yazann d eyisiyle hikaye hefif olmahdu; ama tü y gi-
Tablb nicesin öldünnese tabîb olmaz
bi degil, kus gib i... Hika yede söz konusu edil en kisiler
Neeatî
azdrr. Btr tek insan btle, hikayenin varhgl için yeterlid ir,
insanlar aras md aki anla srna zhk ve çansma, hika yenin Ahmed Yesevî'nin (öl. 1166) Divan-, Hikmet ad r veril en
teme l unsu rlarm d an b irid ir. siir d efteri nde daha ztya d e, d ini muhtevah manzumeler
ye r ahr. Ancak, hikm etli söz baska bir seydir,
H ikaye, Türk edebiy annda , 19. as nn ikin ci yansmd an
itib aren g örühneye baslar. iIk hika ye öm eklerini Halid HiLYE. Peygamberim iz H z. Muh ammed ' in d l§ g örü n üs ü-
Ziya Usakhgi l, Semip asaz áde Seza i 0 860·1936), Meh- nü, srfatlarr rn tasvir ed en , an latmaya çahsa n manzum ya
met Rau f, Öme r 5ey fettin ve rm istir, Bizde klasik hikaye- da men sur ese rlere ver ilen ad . Hilyeler, Peygamb erin

1'85
His HOVA AT

bo yunun uzu nlugu, gözünü n ren gi, saçirun bi çim i, ko- ya pml~ olduklan bilimsel konusm alara ak ademik hita-
nu sma ter zr, sesini n tonu gibi fizi ki/mad dî özelliklerini bet· mahkeme sa lon lannda savci ve avukatla n n yapml?
ihtiva ed en kitaplard rr. Ona olan baghh gm göstergesi old~klan konusmalara ise hukukî hitabet adr verilir,
olarak Pey gamber se vgisi yle ka1eme almen hilyeler, Îsla-
Pey gamber irnizin Veda Hutbesi, hi tab etin en gü zel ör-
mi Türk edebiyatma ha s bir nazrm türüdür. Bu tür kitap-
neklerinden biridir, Türk diliyle söylerien il.k hitabet ör-
lar, müslüman halkrrrnz tarafmdan, m ûbarek gün ve ge-
celerde okunmus, oku tu lm us tu r. negt, Orhun Abideleri' nd e kar~ll:.u za çika r. Ittihat ve Te-
rakki'nin hatibi olarek tanman Omer N aci (1878-1916),
His. Bkz. DUYGU. Hamdullah Suphi Tannöver 0885-1966) meshur hatipl:4
HÎTABET. Sözü gü ze1 ve etkileyici söyleme sanati. Bir ko- rimizdendir. Seyit Kemal Karaalioglu "hatip, inandrgt
nu smecr tarafmdan, açik meydanlarda ya da kapah yer- gerçege kamuyu inandirabilen: bunun için ses, poz, jest,
lerde, bir amaçla top lananlara heyec anh ve edebî bir dil- mimik, krrruldanma, durma ve su sma He bütün benligt-
le söylenen sözIerdir. Hi tabet bir sö zlü an lanm türüdür. ni, kisiligini kullanabilen kimsedir" der. (An siklopedik
Ne vat ki, ed ebî de ger tasiyan hit abetlcrin yazlya geçiri- Edebiyat SözfügU, ay. m .)
lip bit eser niteli gi kazandrgr unutulmamahdir, HOVRAT. Kendine özgü bit ezgiyle söylenen ve dört dize-
iyi bir hitabette ~u gibi özelfikler aramr: Konusmacr, s öyle- den olusan halk edebiyah naztm biçimi. Cinash m änile-
yecegi söz1erin ta~tdlgt fikr e önce kendisi inanrrus olma- re benzer. Içeriginde daha ziyad e askm ve kahramanh-
hd ïr, Konusmacmn söz leri, din1ey en lerin duygu1anm gtn öne çlktIgl hoyratlar; biçim olarak ahenkli, cinas h ke -
kabartabilmelidir. Söz ler kesin ve açrk olmah, gereksiz Iime lerden ve genellikIe yed i heceli d izelereden kuruIur.
edebî sanatlarla uzanlmamahdir, Hitabetin en önemli Hoyrat, Kerk ük, Diyarbakir, Erzurum, Elazrg, Urfa , Ka~s
yam, anlahmdrr. Söylenen s özden geri d önmek imkam y öreleriride yaygmdtr. Kafiye düzeni ea xa seklindedir.
bulunmadrgmdan, söyIenecek sözlerin önceden iyi tarn- Hoyratlann ilk dizesi digerlerinden kisadir: bu dize, bit ~
IIp d üsünülmesi gerekir. anlarru oIsa de , sonraki dizelere ayak veren cinash bir . . .
kelimeden olusur, Misra sa yrsr 6 veya 8 olan hoyratlar
Bit kaç çestt hitabet va rd it. Devlet bü yüklerinin, milli da vardrr.
kahrarnanlann, milletçe sevilen ünIü klsilerin millî bay-
ram ve törenlerde söyledikleri sözler ve yap nklan yapl- Hoyrat ömekleri:
Cl, bi rlestiricl konusmalara milli hitabet; din adamlan ta- Güle naz
rafmdan ibadet yerlerind e s öylenen, Allah'm emirlerini, Bülb ül eyIer güIe na z
Peygamberimizin düs ün ce ve hadislerini dile getiren Gez dim gönül baguu
sözlere dinî hitabet; askerlere moral ü stû nlü gü saglamak AgIayan çok gûlen az.
amacryla, daha çok sa ves srrasmda komutanlarca yapl-
lan konusmalara askeri hitabet; siyaset adamIannm se- Yüz aya deger
çim meydanlannda ya da baska mekanlarda yapnklan Hüsnün yüz aya deger
konusmalera siyasî hitabet; bilim adam lan nm belli bit Ay var bir güne degmez
kültür seviyesi olan ve konu He ilgisi bulunan ki~i1ere Gün var yüz aya deget.
186
1 18 7
1
HûSK-i TA"Ul.

Düste gör Gök masmavi bu sabah


Hayalde gör d üste g ör Güzel seyler d üsünelim diye
Düsentn d ostu olmaz Cahit Slfb Tarana
inan mazsan düs de gö r.
o kad ar çald r ki yürekten
HULÄSA. Bkz . ÖZET.
Türkü ler asmdrrdr kavah.
HUMOR. Bkz. iRONi. Cahit Külebî
HÜMANiz M. H ümanizma, insaniyetçilik, insancihk. Avru-
pa'd a ort aya çika n, oradan dünyamn d ört bit yanma ya- Yakandaki bey itlerde halkin gözlerinin do lmas i, su yun
yrlan soyut bir insan(hk) sev gis ini esas alen, insam yü- basuu tasten tasa vu rup gezmesi, krrda nergisleri n sai re
celtmeyi amaç layan g örüs . insanperestlik ya d a beserp e- (mecazen) bakmasr, gö kyüzünü n masmavi olusu, kave-
restl ik diye d e bilinen bu gö rüs edebiyat ese rlerinde sik- bn esm m asr ge rçek ned enlerinden baska ned enlere, gü-
ça karsrmaza çikar, Çün kü edebiyann özünde, yaratil- zei, za rif ve nükteli bir sebebe baglanml~t1r.
ml?lan n en mukemmdi olarak tammlana n insan ve ona
Nazan Bekiroglu, bir askmhk sanan ded.igi hüsn-i ta'Iile
duyulan muhabbet va rd rr,
ahsrlnusm d rsmda farkh bir izah getirir ve "u ç" yorum-
HÜSN-i TA'ÛL Cüzel nedenleme. H ûsn-i tevcih diyenler de lar yapar: "EsaSI bir inkardan ibaret clan Hüsn-i Ta'Iil,
olmustur. Anlama incelik, hoslu k ve güzellik katmak zekärun gerçek üzerindeki degistirici kabiliyetinden vü-
arnacryla siird eki b ir olayi. bir espriyi tabiî, gerçek sebe- cut buluyor çünkü. Kisacasr bir kabullenmeyis, bir içe
binden baska sairäne, hayali bir nedene baglama sanan- sin diremeyis. Läkin bu degtstirme, bu inkar, bu kaçs.
dIT. Sairce ve "zarif ve güzel b ir niikteye" dayanan bir kaçmak için degil, bu lmak için yapilrrusa benziyor.
cosku yla ö ne sü rd ügû sebebe sa na tçr kend isi d e inan- H üsn-i Ta'lil bir yalan, ama dahe yüksek bir gerçegt isa -
mahdir ki, söylenen sözün okur ü zerinde tesiri olsu n. ret etmek için söy lene n bir yalan. (...)
Hüsn-i ta'liI, Klasik Türk siiri örneklerinde srkça karsrla-
sila n ed ebî sana tlarda n biridir. "H üsn-i Ta'lil güzel sebebe baglama degil as û seb eb i
fark etme sa na n belki. Sarka mah su s bir adese." ("Bir
Hursîd e baksa göz leri halkm dola gelür Askmhk Sana n: Hûsn-i Ta'lil" )
Zîra görû nce h ên ra ol mehlikä gelür
Baki
H äk-i pä yine ye tem der örnrlerd ir m u ttastl
Basuu tastan tasa vurup gezer ava re su
Fuzûli
Olmadr tenhaca bir isret çemende yàr ile
Üstüme göz dikti nergisler nigehbàn oldu hep
Nedîm

'I 1'89
...
..,

ISllLAH. Bkz. TERiM.


ITNÁB . Dolaylama. Söz ü gerektiginden fazla, lüzumsuz
yere uzatmak, Qeregmden fazla tafsilat ve rmek. l'cazm
zrddrdir. (Bkz. I'CAZ.) Itnêbm konuyu iyice an latmak
maksadryla yapil aru makbal saytlm tekrîrler gibi. Okuru
btktiran . usandrran tekrarlar, çirkinlik arzed en d oldur-
ma s özler, hiçbir faydasr olmayan söz arnklan makbûl
saydmayan mümil ltnàbdu. Nefî der ki:
Dua He sözû hatmedelim, zira hakikatte
Sözü n gevher olursa yegdir rtn ábmd an i'cazr .

lyolvVE. Baslangicmda bayramdan bahis açan, bir bakt ma,


bayr arru vesile ederek konuya giren, kasidelere verilen
isimd ir. ~ir, kasidesinin basmda medhini yapacagr kisi-
nin bayranuru tebrik eder; hu vesile yle kendisine bir ka-
sid e yaz mak arzusu duydugunu belirtir. Ha yali Bey'ln
bir ryd iyyesind en bir ka ç beyit :
Iyd -r kurban erdi ha lkt yine s ädên ey led i
Gort ee-leb dilberleri gül gib i hand än ey ledi
iADE
iBTiOÁ

Sanmamz gülgûn safak oldu ufuktan êsikê r at'i birer ibd ê örp.egid ir. Omegt, benzeri olmayan ori ji-
Iyd için çarh-r felek sevrini kurbên eyledi nal es er ortaya koyan sana tkê ra da "m ûbdî" veya "ibd a-
kar" denir. (Bkz. YARATMA.)
Kêb e-ves mestûr clan dilberler oldu äsikêr
N u r görmüs haci -ves u~~äkl nälän eyledi iBHÁM. Sanat eserindeki yan kapahhk, gölgemsilik hali . Sa-
natkänn bilerek, iste yerek yapngr ibhê m, bir eserdeki
anlamm okurun an lamayacagr dereced e kapah , karm a-
sik olmast d egil, okura d a "hay al etme" , "fikir yûrü tme"
iADE. Bir nusra veya be ytin son kelimesiyle bir sonraki rrus- payt btrakacak sekilde derinlikli ol masidtr, "Daha açik-
ra ya da bey ti baslatma sanan. Muallim Naci, iade sana- çast ifadesi düzgün bir s özün zun rund eki ince bir hissin,
h ustaca yap rlmazsa, m ûnasebetsiz tekrarlarm okuyana y êhut yüksek ,?ir hayalin birdenbire anlasilmamasr, te-
sikmn verecegini, yani sözün hosa gttmeyecegini s öyler. fehhümü bir parça Hkir yormaga muhtaç olmasidrr," Bu
Divan siirinde faz laca kullamlan edebî sanatlardan biri yûzden, eskiler, açikhgm "göz alter' çrplakhgme, ibbärru
d egild ir, Yeni siirde de tek tük karsmuza çikmaktadir, tercih ederler. Tehirü'l-Me vlevî, bu konuda, Cenab Seha- ' "
beddin'in su görüsün ü aktarrr: "Karanhk ve derin bir ~
Kuslar gelir konar pencereme
fikrin ince sirlan vu zûh ve sarähatle söylenm emeli, an-
Penceremden kuslar uçar gider.
cak telk.în yoluyla anlanlmahdrr. Kelime ve cüml e, ru-
Cahit Sitkl Tarancl
hun s rmru çmlçiplak ortaya atmamah, belki bir seffaf,
bir sanat nikêbiyle bürünmüs birakmahdrr." (Edebiyat
iBARE. Bir d ûstlnceyi ya da duyguyu anlatan bir veya bir Lügati, ay. m.)
ka ç kelimelik söz/söz toplulugu. Birden fazla sözü veya
cümleyi içeren, içine alan terkip. Tharenin beska bir tam- Ahmet Hasim'In (1887-1933) bir çok siirinde isteyerek
rru da " ifad eni n kelime kahplanna dökülmüs sekli" ola- yaprlrrns bir kapahhk yani ibhàm vardrr,
rak yapihr, BiRYAZ GECESi HÁTIRAS!
iBDÀ. "Yaratma". Daha ön ce ben zeri gö rülmem is gûzellik- .
te, orijinal bir eser orta ya koyma becerisi. Ortaya konu- Isveyle, frsrlny le, gülü sle,
lan ese rin , kelimenin tam anlarruyla 'y eni' olmasr gere- Olmus seb-i sevdê yine bî-häb:
kir. Ah met Ha mdi Tanpmar'm "Sanattaki bulus ile mis- Oklar gib i saplanmada kalbe,
tiklerin vecd leri arasmda bir benzerlik hatta bir mûnase- Düstükçe semad an yere mehtêb...
bet vardrr. Bu, bir aydmlatma amdrr,' tespittnden, ibdä-
run ne kadar Z OT ve önemli oldugunu anlanz. Ed ebi ya- Bûseyle kilitlenmis ag1Zlar,
nrruz, eskiden "bedîa" di ye ad land m lan, ibdà ürünü Gö zler neler eyler, ne ler isr êb:
eserlerle d olud u r. Fuzûlî 'nin Leyla ile Mecnûn'u, Seyh Uçmakta bu átesli hav äd a,
Ga lib'in Hüsn ü A$k'l, Halit Ziya'r un Mai ve Siyah'l, Ne- Vuslat demi bir kus gibi bîtäb.
cip Faz I1 Kisakûrek'i n Bi, Adam Yara tmak'l, Ahmet Ham- Ahmet Hasim
di Tan pmar'm Huzu r'u, Seza i Karakoç'un Hmrta Kirk Sa- iBTiOÀ. Bkz. BERÁAT-i iSTiHLÁL.

b
ieTizÁL
IÇINDEKiLER

iBTiZÀL. Ag1Zdan aglZa dola sa dolasa umumîle smis, kiy- ir söz konus u old ugunda içerikten ziyade "öz" tabiri
metini kaybetmis, kalrplesrrua /beyl ik, bayagr sözler için. kullaruhr. (Bkz. ÖZ .)
eskiden kullarulan bir tabirdir. Bu tür s özlere häyîde
[agtzda çignenmis] de denir. Seçkin sanatçilar, s öz usta- "Içerigi, sanat eserindeki tema veya ko nuyu olusturan,
lan bu käbil m üb tezel/beyagr s özlere tenezzül etmezler. eserin d ûsünsel çansr" ve "s ana tçuun dis dünyaya yö ne-
Ibtiz êl, miimtaziyetin zrd d rdir. lik estetik bak rs açrsmm esere yanslyan y önû olarak" ele
alan AH Dölek, su tesbitler i yap ar: "Çagdas estetik, bi-
ic AD: Bulus . Zihnen yëni bi r dûsûnce, konu veya hayal
çim-içerik sorunuyla ilgili büyük ta rnsmalarm sahnelen-
üretme faal tye ti. Söz söylemenin, eser ortaya koymamn
digi bir dönemdir. (...) Ancak yirm inci yû zyildaki biçim -
ilk safhasr clan icêd , bir eserin konusunu /femasmi bu-
içerik kon usundaki g örüsleri, özetle ele alacak olursak
lup onun gelisimlerini zihinde tasarlamak tir bir bakrma. ü ç grupta toplamak mûkündür.
.1 Sanatçmm öncekilerin ya da baskalannm etkisinde kal-
madan yeni bir tarz gelistirmesi icäddir. Edebiyatta, ye- 1- San at eserinin " ne" liginden, diger bir deyisle onun
ni ~ir sö z, yeni bir deyis, orijinal bir nükte de, icäd saYI~ neden b ahsettigind en SÖZ edi ldigtnde, eserin içerigi
hr, Icêd edilen -?ey, büyük bir eser bütûnlügûnde ve çok gündeme gelir. Oysa, bahsedilen konunun nasrl dile ge-
gûzclse "ibdá " olur . Her "ibdê' ay m zamanda 'Icêd'drr tiri ldigi veya ifade edildigt soruldugunda ise biçim sö z
a ma. her 'icäd ' ibd á olamaz . kon usu olmaktadtr, C..)
i'CAZ: Az säzle çok scy ifade ede eek. dinleyen , duyan veya 2- Sanat eserinin "ne"ligi ya da içerigi, renk, çizgi, sekil .
okuyanlan etkile yecek SÖZ sä ylemektir. Maksadr kisace ton vb. kadar insana benzer dramatik varhklan da içere-
ve tesirli bir biçimde ifad e etmek, bir bakima. Veciz s öz, bilen ögeleri karsilamaktadir. Biçim ise uzamsal, neden-
vecize tabirleri de buradan t ûremistir. Kur'an-i Kerim, en sel, mad d esel gibi ögeler arasmdaki rum iliskile ri dile
gûzel t'caz öm egidi r. Edebiyanrruzdakt bir çok güzel siir- getirmektedir, Bu g örüsün idd iasuu dilseisanat yapitla-
de, ed ebî eserde i' caz denecek kisrmlar mevcuttur. Ata n söz ko nusu oldugu zaman, su sekilde lfade etmek de
sözleri ve vecizelerin bir çogu , áriflerin hikmetli s özleri mümkündür: Içerik, kavramlar; biçim ise onlar arasin-
de birer i'caz örnegid ir, i'ca z'm tersine olarak, bir an la- daki d üzen ve iliskidir.
hmda s öz ü bos yere uzatmaya da rtnêb denmistir. (Bkz.
ITNÀB .) Asagrdaki rr usralar, birer icaz örnegi sayrlm 3- Içerik veya sa nat eserinin "ne"ligi, fikir veya tema dir.
Biçim ise eserde sunulan bu fikrin veya temarun sunul u s
Olmaymca has ta kedrin bilmez adem s ihhatin tarzr, sunulus yo lu d ur." ( "Biçim~içerik Sorunu ya da Sa-
Fitnat Hamm nat Eserinin Diyalektik Yaprsr")

Malûm olur ah v áli nehêrm seherinden iÇÎNDEKiLER. Bir kitabm ya da derginin çokluk ba s tarafi-
Nabi na, ba ze n da sonuna konan ve 0 ya ymm içindeki kon u
bashklanru sayfa nu ma ralanyla birlikte gösteren bölüm .
Içindekiler krsrru, okurun kitap veya dergiden yararla n-
iÇERiK. Muhteva . Bir edebiyat eserinin fmetnin in bize du- masmda büyük kalayhk sa glar. Geçrni~ yJ11arda, içind e-
·yurm a k, an latmak isted igi dü ~ ü nce, d uygu kapsaml. $i- kiler a nlammd a fihrist tabiri d e kullamlml~tt r. Bugü n Hh-

i'"
iÇKO~ 'OMAC

ris t kelimesinin daha ziyade dizin anlammda kullarnldr- oloji: bagh bulunulan dünya gö rüsüyle birhkte onun te-
glnJ g örü yoruz. zahürü clan bir ya~ma biçim in in sosyal, politik bir hal
alrsrdrr,
iÇKONU~MA. An lah (roman, hika ye, tiyatro, masal, efsane)
kahra ma nla n n m içinden geçtigi farze d ilen s özlerin oku- Edebiyatt a id eol oji, çok luk olumsuz bir anlarrn çagn,h-
ra aktan lmasr. lçkonu s maler; çok düzenli ve edebt ola- n r. ideolojik eserler, sanahn aynk otla n olarak nitele nir.
maz, çü nk ü bu gerç ek lik d uygu su na aykm düser, Îçko- ideolojinin öne çlkttgl, d ayatilm aya çalt~11d l~ eserler,
nus ma, çokluk bilinçakisr rom anl annda ku llarulan nad i- angaje edebiya t d enilen olu msuz bi r to pl arrun içinde yer
ren di ger anlan tü rle rinde d e besvurulan çagnsunlera ahrla r ve u zun sü re yes eme sans ma sahip degtllerd ir.
d ayah bir an latma b içirru/fekni gt olarak karsmuza çikar,
Idealle ideolojiyi birbi rinden ayirmak ge rekir. "ideal da-
içsEllE~TiRME. Yeni ortaya konan bir bilgiyi, dü sü ncey i, ima olgul ara bagh kalrr ve haml e gücünü ondan ah r ve
degen veya hûkm ü, normu benimseyerek kendine mal gelecege d ogru h äl-i ha zm b iteviye asa n bir ina rns, bir
etme. Daha çok felsefî blr terim olan içse lles tirme, bir ha mle, bi r ha yat tar zrdrr. (...) Halb uki ideoloji vas ttalen- . .
edebî eserin benimsenmesi ya da ooda d ile getirilen te- m keyfi ve indî olarak seçer. Çogu za man bu vasrtalar •
ma yr, d üs ünceyt, tezi alrcmm kendisine ait kilmast ve gay ri mesru ve gayri ahlakid ir. Bu yü zden 0 , çogu h ald e
içine sin dirmesi anla mla nnda da kulla mhr.
hakikatin yerine kOIUJ\ak ve gerçeklestirilmek ietenen
iÇTENLÎK. Bkz. sAMiMiYET. sakat anlayisur, bir azgtIl heves ve ya istiyaknr." (Prof.
Dr. Bolay, FD S, s. 114)
iDEAL Ü1kü, mefkure. "Vanlmak istenen gaye" d iye tarum-
lana n id eal, insanoglu nun dünya g örüsü nü, hayata b a- Cemil Me riç, ideolojiyi farkh bir zaviyeden ele ahr ve her
kisnu, ya~ama biçirnini, ileriye d ön ük planl anm, onla n za ma nki keskin belirlemesi , fantastik üslûbuyla su nla n
gerçeklestir mek için takip ettïgi yönte mi içine alan dü- söyler: "Idec lojiler, uçuru mla n aydmlatan hrrsrz fenerle-
ze nli kurallar b ütün üd ür. Îdeal, insara anlam h yasamak rio Istemesek de onla ra muhtacrz. Kaos u kosmos yapan
yolunda uyamk tu tan bir cart da mandir. Edebiyat eser- insa n zekas r, tecrübelerini ideolojilerde sergtlemis. Ide-
Ierinde saglam, tutarh bi r idealizm in hissettiri lmes i, olojiye d ûsmanhk, tek izm'e teslimiyettir: obskiiran tiz me.
hem ese rin hem de okuru n gelecege yürümesini dü zen - Ideolojiler siya se t d ünyasmm haritalarr. Haritasrz denize
li M ie ge tirir. a çihrur rru? Ama harit a tehlikeli bir yolculuk ta tek kilavuz
iOEAl izM. Mefku recilik, ûlkûcü lük, fikir cilik, fikriyye , fik- olamaz. Pusulaya da ihtiyaç var. Pusuia: su u r. Tarih ~u­
riyy ûn . Varolusu ve va d~l dü~ünceye baglayan, fikirsiz uru, mill iyet suuru, kisilik suuru . Ideolojilerin pesine ta-
objektif ge rçegîn olamayaca~m savunan felsef e disipli - ktlan lar pusulaslZd trlar." (Bu Ülke, S. 93)
ni. Bu iddiadan dogan ve sanatta ge rçeg i degil d e ideali iOMAC. Övgü içinde övgü, yerme içinde yerme bannduan;
esas alan aktm. Bu sa nat akJmmm ilkelerine bagh kalan, veya sözün onlomlnadiger bir onlnmdahakatacak ~kilde i/o-
id eali zmi benimsey en yaz arlara idealist denir. de edilmesi olao bir ç~it edebî sanat. Zor olmasmdan ola·
iOEOLOJi. Ç~îtli anlamlard a kull aml an ve farkh tammlan cak , çok ragbet edilmem~ ve örn egi çok yo ktu r. A~~­
ola n bir toplumbilim terimîdir. Ço k ge ne t anlamlyla ide- daki bey ti, Mua llim Naci id maca örnek gösterir.

...
iFADE iKiNCi YE Ni

Sad n nda seni eyleye Hak d aim b ákl


ü
den, aynntlya gitmeden bir konunun basitçe anlatirrn -
H ep álernin ett ikler i si mdi bu duadtr drr, Konunun izalu için yeter-sart olan sözlerd en gaynsl-
Beyi tte sa ir, bir ya ndan sadrazam a dua ed er ken öte ta- na anlatrmda yer verm emek de denebilir. Az sözle anla-
raftan bütun álem in dahi ona dua etti gini sö yleyere k tirrun terci h edilmesi bakrmmdan i'cêza benzer. N e var
onu ikinci kez övmû s olu yor. ki , ihtisar sanath bir s öyleyie degildlr, ihtisar edilerek
anlanlan, yazrlan seylere muhtasar denir.
iFADE. Bkz. ANLATIM.
ihtisar'm zrddina iksár denir. Bir düsûncenin gereksiz
ÎHÄM. Andms. Siirde, çok anlamh bir kelimeyi, bûtûn an- sözlerle uzahlarak an latrlmasi durumudur. Böyle lu-
Iamlanru kas d ed erek kullanma ve bu sayed e okuyucu- zumsuz tekr arlarla sözün uzatrlmasr bir ku su rd u r. Iks är,
yu "vehme düsür me" sanatidir, hai'ivle yakm anlamhdir,
Îhám, edebiyat eserlerinde çokça ka rsrlasilan bir edebî iKFA. Sesleri, s öylenisleri birbirine yakm harflerle kafiye
sanat degild ir: seyrek ol arak kull arulrrustir. Bazen ten ê- ku rm a demektir. Daha çok b-p, c-c, d-t . harfleriyle yapl- l
süb ya da tezat s ana tlanyla birlikte yapild rgr da görûlür. Ian bu tûr kafi yelër, eski stirde kusur sayûnushr. Çünkü, ~
Pek uçurma bildigtrn kustur benim ey ba gbán Klasik Türk siirinde kafiye kul ak için degü, g öz için ya-
Bülbülün gûlzär-r álemde hez änn görmûs üz p rlrrdr. Yeni siirde v e özellikle haIk siirinde, Latin harfle-
N ábî rini ku llandrgmuzdan bed ikfá , artik kafiye kusuru 01-
maktan çrkmis, neredeyse bir kafiye çesidi olmustur.
(Beyitteki "u çurma" kelimesinin hem gerçek anlerrn
Asagrdaki beyitte, sonu yumusak ge (g) ve aym (')'la bi -
hem de u zak /mecaz anlarru olan "öv m ek, gök1ere çikar-
ten iki kelime kafiye olusturmustur:
ma k" kasdedildigi için îham sanah ya prlrrusnr.)
Birdenbire siynldi gözümden çözülen bag
Muhatabmdan at istcyen sat rin :
Bir hênranm dagdekt y êdrydi bu menba'
Kitma red kir atlVerya al bagl?la bir kula Faruk N afi z
misral da bu sana ta örnek olarak gösterilir. Asagidaki iki dizenin kafi yelenisi de bir ikfa ömegidir:
Tevr iye, tev cîh ve kinaye 'ayr nkelimenin farkh anlamla- Ve dag dag
nm kasdetrnek' bakmundan îhêma benzeyen hatta bir Elveda!
çok kitapta birb irine kanstmlan edebi sanatlardrr. Tevri - Necip Faul Kieakiirek:
yede kelimenin uzak anla rr u im ê / Isaret edildigi için
îhámdan aynhr. (Bkz. TEVRiYE). Tevcih de sözün sad e-
ce iki anlarru kasdedilir. (Bkz. TEVCîH.) Kinayede ise
iKiNCi VENi. 1950'li yrllard a çesitli dergilerde ama hass àten
gerçek ve mecaz an lamlara sahip bir ke lime nin sadece Pazar Postasi'nde ürünlerini yayunlayerak yeni bir -,? iir
meeaai anlarru kasd ed ilir. (Bkz. KiNAYE). ortaya ko ymaya çah sen topluluga, ed ebi harekete ver!-
len isim. Orhan Veli siirine tepki olarak ortaya çlk hg 1
iHTiSAR. An lahlmak istenen bir d ü s üncenin az sözle ifade s öylen se de, Ikinc! Yeni'nin olusumunda en etkili ka y-
ed ilm esi. Aç ikle m ala ra, tasvir ve tahlillere yer ve rm e- nak degtsen ve gelisen dünya siiridir, Dünya siirine pa-
19Q
1
iJ(lNCI YEN! IKMÁL

relel bir çl kl~hr Ikinci Yeni. Daha çok "tasrahvlan n yer AN NElER VE ÇOCUKLAR
ald lgl toplulugun belIi bash sai rleri: Okt ay Rifat 0914-
1988), ilhan Berk (dog. 1916), Turgut Uya r 0927-1985), Anne öldü mü çocuk
Cemal Süreya (1931·1989), Ece Ayha n (dog. 1931), Sezai Behçerun en ya lmz k ösesinde
Karak oç (dog. 1933), Edip Ca nsever 0928-1986), Gü lten Elinde siya h bir çubuk
Akm (dog. 1933), Kema l Özer (dog. 1935) ve Ü1kü Tamer Agzmda kü çük bir leke
(dog. 1937)' di r, Kapa h söylemeyi, imgeye aguhk verme-
yi, soy utlamayr, çagt'1~ lmla ra yaslanmayt, insa na itibar Çocuk öldü mü günes
etmeyi , u çtahkI ara yelken açmaYI, konusma dilinden Simsi yah görünür gözüne
uza k du rm ayr ilke ed inen, en az mdan seve n Îkinci 'ïeni Elinde bir ip nereye
sairleri, 1965' ten soma farkh ala nlara y önelseler de, Bilmez bag hyacagrm an ne
1955-65 arasi ortaya koyduklan ürü nler ve teorik yazl-
larJa olusturduklan siir este tigiy le sonraki ydlann siirini Kaçar herk esten
oldukça etk il emisl erd ir, Îkinci Yeniciler Için, bazr kay- Du rmaz bir ye rd e
na kla rda ki ya ygm yenlis gibi, siirde önce biçim gelmez; Anne ölü nce çocuk
biçim ve öz, ikinci Yeni sairinin aym d erecede önemse- Çocuk ölü nce ann e
digi ve titizlend igi iki önemli unsurdur.
iKMÄL Eskiden itibar edilen, seyrek de olsa kullarul an: bu-
ikinci Yeni sairlerinden Sezai Karakoç'un bu dönemde
gün dahi belki bilmeden bir çok sair ve ya zann basvut -
kaleme aJdlgI iki siirini, bir fikir vermesi baktmmdan
dugu bir edebî sanattrr. Bir misradaki anlarru bir so nr aki
buraya ahyoruz..
rmsra He ya da bir cûm ledeki ma naYl arkaamdan gele n
cümle ile tamamlama sanand rr,
FESTivAL
Rahm et ki garîb ü d erd-mendi m
Bî-mûnis ü yä r u müstemend im
Ölüler ve fareler ar tar
Fuzûli
Evlerin kahverengi sevtn çleri nde
Mahallen in alt ya n md a
Merd olan kizbe tenezzül etmez
Tannyi yitirm is bir çiroz sergi
Zillet-i kizbe ta hammül etmez
Nabî
Ne actmak ne sevme k
Bildigi insanlan n
Yukandaki b eyitlerin birin ci rrusralannda dile getirilen
Gidelim b ulmaya ge rçek insanhgm
duygu ya da d üsünceler ikinci rrnsr alar He tamamlan-
Çocuklugun se rgilerind e ölü leri ve fareleri
rrus, mana bakimmdan eksiksiz h ále ge tirilmistir.
"jnsan ktndi çQb$mQSI ile ya~mah d, r ki ZJlmQnln k1ymetini
bilsin. HQyatJnm lezutini duysun." (Narmk Kemal)
'I
...
iKTIBAS
ÎLHAM

ikmál ile ha svi kanstrrmama hd tr. Tahir'ül Mevlev î d er Diva n siirindek i tevhid ve mun ácaûte b en zer ilahiler, Ta·
ki, "" ikmál s özün lev êzmundan, ha sv ise zevài dinden- rikatl ann bir kisrru, i1ähî na zim türüne "n efes", "ä yin " ,
dir." Yani ikmäl gere kte hasv faz lahk nr. "durak", "tapug", "cum hur" gibi farkh ad lar verm istir.
iKTIBAS. Ahn h, öd ü nçlem e, aktarma. Söylen en söze güç ve Hece vezniyIe yaztlan iláhîlerde çokluk 7, 8, 11, 14 ve
güzellik katrnak için baskasma ait veya anonim me shur 16'h kahplar kullamlnusnr. Hecenin 7'li ve B'li kahpla-
bir ibareyi, bir sözü yahut tam bir cümleyi ahp naklet- n yla yazrlan ilêhîlerde d örtlük, digerlerinde ise beyit bi-
medir. Klasik siirimizde daha çok, ayet ve hadislere, ki- rimi tercih edilmistir. Dörtlükler hälinde yaztlan ilähîler
bann kel êmma ve ün lü sairlerin sözlerine iltifat edilmis, koçmo gibi, beyit birimi ile ka leme ahnanlar da g~zel gibi
dogrusu iktibas bu tür ka ynaklardan yap rlan almtilara kafi yelenirler. Edebiyatmuzda, Yunus Emre ve Asik Yu-
denmistir. Iktibas-i nakie ve iktibas-i tam olmak ûzere iki nus'un ilêhîleri çok meshutdur.
biçimi vard ir. Sensin benim cêrum cêru, sensiz karanm yokdurur
Uçmakta sen olmaz isen, va llah nazanm yokdurur
Ve yolu çelinseyd t
"Da ge tasa inseydi, Baksam seni g örür gözüm, söyler isem sensin sözüm
Hasyetinden d ag ve tas pa ramparça olurdu." Sen i gözetmekten dahi yegrek sik änm yokdurur
Da glar pamuk yrgnu, taslar srr çe olurdu.
Necip Fazü Kisakûrek Çün ben beni unutmusam, s öyle ki san a gitm isem
Ne kêlde ne hälde isem bir dem karanm yokd u ru r
(Tsrnak içindeki ifade Kur'an ayetidir.)
Eger beni Cercis'leyin yetmis kez öldürür isen
Renkleri ince ince ne anlatrrsm k öre Dö nem geri sana va ram zîrä ki ánm yokd u ru r
"Konusun insanlarla akrllanna g öre."
Yunus dahi ä§lk sana, göster dtdänru ona
"Affed in, affedilirsiniz!" Yärim dahi sensin benim, aynk nigànm yokdurur
Yoksa rahmetten kesilirsiniz. Yunus Emre
Necip Faztl Ks sakûrek
iLGi. Bkz. ALÁKA.
(Timak: içindeki ifadeler hadistirJ
ÎLHAM. Esin . Sanat eserinin ortaya çikismda, sa natkä ra b ah -
sedilen Tann vergisi §ey. Gaipierd en insanm yüregine
iLÄHî. Tekke edebiyatr nazrm türlerinden olan iláhî, Allah'r duyurulan/üflenen "yaraticr" soluk, güç. Içe dogan ve-
övm ek, onun yüceligin i kutsamak ve ona srgmm ak ve ya insarun öyle zannettigt, eser ortay a ko ym ada kisiog-
ya lvarmak kasdiyla yaztlan ; kendtne özgü bir ezgiyle luna krlavuzluk eden tçgü ç. Banh bir sanatk êr "ilk dize
dinî törenlerde, d er g ähla rda oku na n ve s öylen en man- Tann vergisi, gerisi sai re kalrrus" mealinde bir ifad eyle
zu medir. Ilähîler, 'ïa rati cr'ya duyulan sami mi sevgt, ba g- ilhamm m ahiyetini belirl em ey e ça hsir. Behçet Necatigi l
hh k ve ku lluk bilincinin drsa vurumud ur. Bu bakimdan de , bir benzetmeyl e açrklamaya çahsir: "ilham ... evet, bir
02
' 1 203
1
iLHAM
illM

sey vurdu olta ya, ümide kapilmz. Ama igneye takrlan iLiM. iIm , bilim . Üsründ e yas adrgr rruz d ü nya da
ve onu ku -
an lmahk bir fasarya da olabilir. Önemli olan s özcûklerin satan ev rende meydana gelen her tü rlü ola ym nedenini,
birbirini çekmes i, dizelerin dizi dizi agda birikmesidir," sonucunu, etki lerini akil yoluyla, aklm srr urlan için d e,
Ed ebiyat d ün yasmda, içten kopup gelen seyleri samimi arasnrmayla, denemeyIe aulamaya. ögrenmeye, çözme-
bir dille aktaran sairl ere "ilh am h sairler", bu tür siirlere ye ve sonuçlar çrkarmaya çahsan: bü tün bu olu p bite n-
d e "s p on tanev.siirler, daha ziyade sairin gayretleri ve lerden insanlann yaran na olacak ve onlarm kullanabile-
çahs masiyla, isçiligtyle ortaya çikan, "yap rlrrus" hissi ve- cegi 'd ogru' Iar belirl eyen sistemli u gra s.
ren siirlere de "yapma" siirler d enmektedir.
"M etodl u süphenin, bilme ihtirastrun, kurala ba glama
ilhamm (esinin) siirde tuttugu yeri farkh bir açidan, ge- fikrinin, hükmetrne arzusunun bir sis tem için d e canh ve
nisçe irdeleyen bir yazida su sanrlan okuyoruz: "Siirin cansrz varhklara yansrmasma ilim di yoruz. ilme saygt
tarife sigmazhgryla esinin a çrklanamazhgi arasmda el. duymak, neticeterinden faydalanmak vaz ife; ilmin iman
bette bir bag vard ir ve eger esin açiklanabilir veya ç ö- edilmesi gereken nas (dogmallar koyduguna inanmak
zü mlen ebilir bir sey olsaydr siir olmaz, en azmdan siir bir eins putperestliktir. (
sairlerin kann agnsi olmazdr . C..)
"Dünyênm ve káinátm gerçeklerini parça p arça yakala-
"Siirin imgeler evrenindeki ve s öyleyis tarzmdaki b üyü- yan ilim, d egismez ölçüler koymaya çahs ïr. Cihandaki
sü nü esinden aldrgma süphe yok. En bi çimci kaygdar niz êrrun varhguu kabul eden ilim , snu fland irmalar, seç-
içinde bile olsa siir katma yükselebilmis duygu ve d ü- meIer, g özlemler, deneyler, prensib e yakm tahminler He
sünce bulutlan esin adnu verdigimiz bir füzyona ugra- bu nizárrun srrlartru çözmeye çahs ir. Ilim, perçaladikça
mahdrr, Aksi halde ölü bir sözcük kümesi ve duyu kûl- rahatlayan , analizlerin getirdigt cevaplar dogrultusunda
çesi halinde ortahkta yüzerler, C..) tatmin olan çabalar sonunda, hem insana hu zur verme-
yi, hem de parça parça hükme bagladl~ biiy ük gerçegi
"Bazr karsrlasma anlannm esinlenmeye neden olmasr
yaka lamayi hedef ah r." (Dr. Sadik K. Tural: Zamamn
sairin duyarhh gmm hazrr olmasma baghdrr, yoksa ben-
Elinden Tutmak, s. 56 .)
zer .karsrlasma hall erinde sair de baskelan gibi ba kar-
kör va ziyette yasay ebilir, (...) Esinsiz siire nasrl ~iir d iye- Îlmin tasa vvuf erbabmca algrlamsr farkhdir, Cönü l ehli ,
rruyorsek, siirsel tecrübeden ve siirsel hakikatten yok- büyük Türk 'eren' I ve sairi Yunus Enne, bir siirind e s öy-
su n bir esin de esin sayrlmaz. Ie söyler:
"Esin sairin yaratrcr muhayyilesinin ürû nüdü r; bu yüz den ilim ilim bilmektir
yaratma çabasr ve yeteneg! ister. (...) Bu nedenle sanat es€- Îlim kendin bilmektir
rinin bûyûklûgü esinin dogurdugu siirsel hakikatin heya - Sen kendini bilmezsin
ti kusatma ve degistirebilme gü cüyle orannhdm Sair; mu- Ya nice okumaknr
hayyil esinin gücüyle öyle dahslar yapar ki, bu dahslar es- O ku maktan m ên ê n e
nasi nda çakan esin krvrlcimlan siirin kand illerin i bir anda Kisi H akk'i bilm ektir
yakabi lir. esini n d ogusu siirsel imgenin ve hakikatin d o- Çün ok udun bilmezsin
g u~ u de me ktir," (AH K. Metin: "Esin ve Sair") Ha bir kuru emektir
lO'l 1
20

">------------------------- - - - - - - - - -
ilKElCiLiK iMGE

O kud um bildim dem e mam, adi 'm ecnû n' a çrkan Kays, çölde dolasrrken bir av-
Çok táat kildim deme cmm tuzagma dü smüs cey lam görür ve durumuna aCI-
Eger hak bilmez isen dtktan soma, s özlerini avclya yö neltir:
Abes yere ye lm ektir Ahvä line rahm krldr Me cn ûn
Bakn ana d ökdü esk-i gül-gûn
D ört kitabm m ánásr
Bellid ir bir elifd e Sayyêd bu nä -tûvêne kiyma
Sen elif bilmezsin Kt! camna rahm cáne kt.yma
Bu nice okumaktrr
Dûzyaztyla anlanmlarda, yüklemin kipindeki degisik -
Yigirmi dokuz heee liklere de iltifat denir.
Okusan ucdan uea iMÄ. Edebî eser ortaya koyan sanatkêrm besvurdugu ifade
Sen elif dersin hoea etme, dile getirme biçimlerindedn biri Oljan Ij'ma, jaçtkça . .
M ên äsi ne de m ektir sö ylemeksizin duyurma ve sez irme yo u i e an atma- _
dir, Üstü kapah olarak bildirme; Isaretle, imge ile d olay-
Yunus Emre der hoea bolarak ifade etmedir.
Gerekse var bin hacca
iMÄLE. Aruz ölçüs ünde, vezin geregt bir kisa hece yi uzata-
Hepisinden eyice
ra k okuma. Aruz hatasr sa yihr ama yerind e yaprlan bazr
Bir gö nü le girmektir
im áleler kulega hos gelebilir. T ürkçe' de uzun ünlü 01-
madrgr için Türkçe kelimelerle yaz rlan sfirlerin bi r krs-
iLKELCiLÎK. Pri mi tivi zm . Fü türizme (g elecekcilik) karsr bt r mmda bu kusura fazlasiyla rastlamr.
tepki olarak Fransa'da (1911) do gen ve ins arun ilkell igi-
ne, çocukluga, basitlige, ibtidailige duyulan saygt ve A~lk-l sádlk menem Mecnû n'lIn ancakgdl var
seygiyi emaç edinen, bunu yücelten fazla yaygmlasma - Fuzûlî'nin yukan d aki d izesinde alti çizili kisa hcce u zun
rrus ve tar aftar bul am errus bir edebiyat akum. okunmak sûretiyle imêle yaprlrrusnr. im ale ni n ziddi zi-
iLTiFAT. Dah a çok hcyccan d an ka ynaklanan a rtlama bagh hafttr (bkz.).
sanatlard an biridir. Bir duyguy u, dûsû nceyi, ha yali ifa- iMGE. Imaj, ha yal, görüntü d iye nler de vardi r. Yeni s iirin
de ed erken. ya da bir durum u, olay i a nla nrken, an i bir poetikast ve estetigi içinde sïk ça karsmuza çik an bir te-
he ye canla sözü yine tem a veya konuyla ilgili ba ska bir rimdir im ge. Bir kelimenin, sözlük anlarrurun drsm -
seye yy öne çevirmek tir. O rha n Soysal' m ta r urruyla iltifa t, da /üstünde, söz cü gün belirtme, gösterme ve adlaruurrna
"Duygular ifade edilirken söz ü n, bahsedil en varhk tan özelligin e / yetenegin e "çagr tsrm" : d a ekley erek ku llen-
çev iri lip baska bir varli ga yö nelti lm esi veya muhatab- ma be eeri si. imgesel kullammda kelimenin anl arru geni~­
da n ga ibe d ön dürülm es i, ya ni hi tabm rön ünün degtsti- ter derintesir ve çogallr. Imgenin ilk, islenmemis hal i d iye-
rilmesi sa nandrr." (Edebî Sanatlar ve Taïnnmaei, a y. m.) bile cegim iz im aj'i Nu rullah Çe tin söyle tam mlar: "lmaj.
Fu zûl î'n in saheseri Ley lá ife Meen/Î1l' da hikayenin kahra - d is d ü nyad an ahnan m alzemelerden yola eik ar ak. onla-
206 207
1 1

J
IMGE
iMGE

rtn çagrrsnrdigr izlenimler ve algûarla iç dünyada, zihin- bir duzyazr özelligi tasryor, çü nkü tek ve degismez bir
de yani süjede olusturulan göriintünün adrdir, C..) Bas- anlarru var tek bdsme : 'Dogus tan k ör.' Ikinein in yaz d rgi,
ka bir biçimde ifade edersek imaj, varhklarm ve olayle- stir tammmm kapsarrune girtyor, ç ünk ü bir kez de oku-
nn bes duyuyla algrlanan g örünümlerinin ötesinde On- yan kisi tarafmdan yazrhy or ve bir tü r 'bule sicrhk' ka za -
lan fizikî niteliklerinin çagn~hrdlgt soyut biçirnleriyle ruyor." ($iir ve Gerçeklik, s. 12)
sunma ve bu yolla onlara sanatsal bir kahcrhk sag lama "Bahar geliyoT, ama ben göremeyecegim" c ümlesinin okur
kaygismm bir yansrmasi olabilir,' zihninde yap ng r çok yö nlü çagrtsrmd an hareketle im -
Özdemir Ince, Roger Caillois'nun ~iir Sanah adh kitabm- ge'nin, hey ecan yaratan ve "iki nci kisiler" (okur) tarafm-
dan bir öykü aktarir: New York'un Brooklyn k öprüsün- d an ye nide n üretilen bir ~i ir un suru oldugu sonu cu na
de dilenen bir kör varmis. Köpriiden gelip geçenlerden vanyor yazar .
biri, adamcagtza günlük kazancmm ne kadar oldugunu imgeyi "nesnel gerçekligin insan zihn indeki yansimasr"
sermus. Dile nci, iki dolara zar zor ulasngrrn söylemis. ya da "n esnel d ünyanm öznel yansrsi' olara k tarumla- ~
Yabanci, bunun üzerine kör dileneînin g ögsünde tasrdr- ma ya çahsan Înce, imgenin biri som u t di geri soyu t en ~
[;1 ve sakathgrm belirten tabelaye ëlrrus, tersini çevirip azmdan iki kelime arasmda yap ilan analoji (öm ekseme)
üzerine birseyler ya zdiktan soma"'tekr ar dileneinin boy- yoluyla ü re tildig ini ileri sü rer. im ge "ya tam aç ik bir kar-
nuna asnus ve s öyle d emis: "I abelay a gelirinizi arttra- stlasttrma (kiyas), ya egretileme, ya da bas it bir yan ya-
eak bir yazl yazdun. Bir ay soma ugradigimda sonucu
na gelisle olu sur" d er. im ge ku ru lu rk en / olusturulurken
söylersiniz bana.' Dedigt gibi bir ay sonra gelmis. "Ba-
en çok mecaz, tesbih , istiare, glb t ed ebî sana tlar dan ya-
Ylrn size nasil tesekk ür etsem acaba" derrus dilenci.
rarlamhr. Mecaz-i m ür sel, kinaye, ta'riz, m üb al aga , te-
"Simdi günde on-on bes dolar kadar topluyorum . Ola- zat, tec äh ül-i árif h üsn-i ta'Iil, ten ás üb, îhê m, tevriye,
ganü stü bir sey . Tabelaya ne yazdiru z da bu kadar sada-
tes his ve intak gib i anlam san atlartrun da bir derecey e
ka vermelerini sagladrruz?" "Çok basit" diye yamtlarms
ka da r imge etkisi ya ratabilecegiru savu nu r Özd emir În-
adam, "tabelaruzda 'dogu~ta n kör' yazryordu, onun yeri-
ce, adr geçen cserinde.
ne 'Bahar geliyor, ama bengäremeyecegim' diye yazdrm.'
Konusm a d ilind e. atasözleri ve deyimlerde d ahi img eye
Bu kü çük öyk üden sonra, Özdemir inee su yoru mu ya -
basvuruld ugu nu belirten, d ogrusu id di a eden Ince, ed e-
Pty or: "' Dog u~ ta n kör' cû rnlesi, bir durum belirten açik
bî imgeler i yapihs ve olu su rn bakmund an üçe aymr:
seçik, kesin bir tarum, ama imgelem gücünden ve duyar-
hktan yoksun. Buna karsm, yabancmm yazdlgl cümle- 1. Sornut'tan somut'a: En yaygm, en yalm olan bu imge-
nin bula~let ve tedirgin edici yü kü, imgelem gücünü ve Ier, varhk ve ne snelerin biçim, de vinim, renk ve ko kula- .
ins an duyarh~m ha rekete geçiriyor; kör diIencinin yitir- nOl çagn~hra n tasv irî (betimley iei) imgelerdir:
mi~ old ugu ~eyl eri arums ahy or, bu ammsatmayla birli k-
Gö zlerin göz lerin gözleri n,
te b ir evrensel1ik, gen ellik kaza my or : 'oku r' onun trajik
so nbaharda öy ledi r i~ te kestaneleri Bursa 'n m
gerçeginin içine giri yor ve onunla yer degi~ tiriyor. (...)
Kör adamla yabanemm yaz d lklan cümleler~ ba~ka bir
Nnzlm Hikmet
gö rü ng ed.en bakaeak olursak: birincinin yazd lgl eümle
208 209
1
1

........_---------.;...------------- - -
ÎMGE
IMGE

Duvarda mavi bi r hançer gib i Küt ah ya çinileri "Îmgelerin arka p lanla nmn zengin olmast ve oku ru n
Naum Hikmet irngelem gü cü nü uyarmasl gerekir; çünkü imge gen el-
likl e uyan drrd rgr duyunun gerisinde heyecan lar ve dü-
2. Somut'tan soyut'a: Soyut .duygu ve dusüncelere, abar- sünceler ha rekete geçirmek için kullaruhr, Bir imge sade-
h1malan kosuluyla, som u tlu k kazandrran en özgün, en
ce duyusal, betimsel planda ka lmayrp dii$ünce .ve heye-
iletici, en anlamh img elerd ir:
canlan harekete geti rdigi zemen simgesel olur. lmgenin
Senin biçimi ne girdi uyku ve gözlerinin rengine s imgesel kullarurm egritelemede en yüksek noktasma
Eluard ulasir," (Ag.e., s. 21-22)
Uygun d üsen bir yüz olsaydr bütün adla nna d ün yanm "Imge ilk anda ve hemen bütün zenginligini teslim et-
Eluard mese bile ilk karstlasmada çerpicr bir ilgi uyandtrmah,
okurun cosku ve zihnine ses lenmelidir. Iyi bir imgenin
3. Soyut'tan somut'a: End er yapdan, arna basanh olun ca en belirgin özelligi somutluk ve ekonomik olu stu r. Etki- If!t
e tkili olan, altüst edici bir imgedir: li b ir imge, canh, somut bir aynnh halind e okurun imge- W
Amlardan yrkanrrus gözJerinle lem ini harekete geçirir; ama bu ayrm tmm uyand lrd lgl
AraZfln çagn~l msa l d üsü ncelen ye nid en ü retmek okurun imge-
lem gücüne baghdr r:
Imgelerin y öneld ik leri d uyul ara gö re ses, gönn e (renk ve
biçim), tat, koku, dokunma, hareket imgeleri sek linde d e 51- Esmer ayaklan Ç1plak bir yagmur
mflan dmlabileceglni savunan Özdemir lnce, Ed ip Can- Nazim Hikmet
sever'in "Om egin rakiiçiyoruz, içimize bir karanfildüp gi-
bi" dizesini, tat imgelerine bir örnek ola rak zikreder. D. $arkdar bilirim pg tutmus
Thomas'm "Sûtûktitr yapl ~lr çesmeve Z/llnamn dudaklan " A. Arif
dizesi de dokunma imgeleri ne bir örnektir.
j~te tam bu saatte bir yara gibidir su
imgeleri, islev bak irrunda n "b etimleyici" ve "simgeleyi-
ei" olarak ikiye ay mr Özdemir Ince. "Betimleyici imge- C. Siireya
Ier, ne snel gerçegt tarnmlama, anla tma ya d a ima yoluy-
la aktanrlar. Bu nun sonuc u olarak, sadece b itirnledikleri "i yi bir imge, oku ru n zihnind e çegnsrm zinci rleri kuran
nesn eyi algtla ttrla r, çagn~tmsa l güç leri azdir: ya lmzca imged ir. Yaprlan bü tün çag nsrmlar b irbi riyle iliskilidir;
duyu lan harekete geçirirler ve heyecan yaratm azlar. bir cosku bü tü nl ü gü yaratacak sekil de bi rbirine bag lau-
Çag rrsrmsal güçten yo ksu n old uklan zaman, ne kad ar rmsn r, Bütün b un lardan d ola yr, iyi bi r ~ iir coskularden
görkemli s özc ük lerl e ve imge kurma yön temleriy le ya - ve d üs ü nce lerden yola çikrp nesn el gerçeklere varmaz,
prhrsa yapdsmla r derinliksiz, y üzeysel ve ttkboyutlu kahr- aksine, nesn el gerçeklerden yola çikarak duyu, cosku ve
lar. Sözcü k oyu n ve cam baz hklan , çarplCI kurgular da d üs ü nce yarahr." (Ince, a.g.e. , s. 23)
ye trn ez bu im gel erin duyu d ûzey ind ef heyeca n ve d ü- imge ku rul u rken, "b irbiri ne yaklas tmla n iki gerç egin
~ü nce düzeyin e çlkma lanna.
arasmdaki iliski ne kadar uzak ve d ogru olursa imgenin
210
1 211
1


iMGELEM
iN~A
o oranda güçlü olecegmr, 0 oranda coskusal güç ve siir-
sel gerçek ' esahip olacagim" da Pierre Reverdy söyl üyor, ~a g öre yaz rlir. Krsacasi, ülkemizde her kelimenin bir rek
do g ru yazlm sekli vardir. Yörelerde s öyle ne n se killer, sa-
Bû tûn bu anlanlanlara ilave olarak, sair Melih Cevdet dece konusma dili içinde geçerlidir.
A nd ay'm imgeyi siirsel ve siirsel olmayan eeklinde yo-
rumladigi su ilginç ve önem li yaklasmurn da almnlaya- iNCELEME. Bir tahlil ve elestirme çesidi. Bir edebiyat eserini
lim : "Su anda önü nd e oturmakta oldugumuz masarun bilimsel yöntemler1e ele ahp çesitli öze lliklerini belir terek,
üz eri nde bulunan seyleri gözlerimi kapatarak tasavvur aynnnlara inerek bazr un surlanru ortaya koyma ~i.
edebilirim . Bu bir imgedir, Orada bu1unmayan seylerin iNCELiK. Bir üslûp özelligid ir. Söylenecek sözün ustahkla
tasavvur edilmesi ise siirsel imgedir. Eu imgeler arasm- yani sanatkárene ifade edilip özü nd eki anlarrun okura
da iliski kurmak ise sairin becerisine baghdir," birakilmasrdir, Titizlik ve ustahk ister incelik. Çokluk,
iMGELEM. Muhayyile, tasavvurät . Sanatkänn hayal gü cû nükteli söz söyleme, i'ca z yapma durumlannda bas vu -
sayesind e sekillendirdigi, çizdigi, resimledigi muhayyel ruiur. Dikkat edilmezse incelik yerine yapmacïkhk gib i
d ünya. Insanoglu, imgelem saye sinde. arzu ettig i, sahip olumsuz bir anl atim özelligi ortaya çikabilir. Banh bir
d üs ün ûrün "hafrzasmdan sikayet eden çoktur da. mu -
olma k istedigi seyleri gözünün önünde canlandirabilme
kabiliyetine sahiptir. hakemesinden sika yet ed ene pek rastlanmaz" sözünde
bir incelik vardrr,
iMLÄ. Bir dili n bütün kelimelerini dogru yazmak bilg ist.
Baska bir tamm1a; bir dildeki bütün kelimelerin, çesitli kul- iNDEKS. Bk z. Dizi N.
[am;; sekitlerivle beraber, dogru olarak yazlya geçirilmesini iNSic AM. Ifadenin, söy1enen sözün birb irin e bagfanarak.
gösteren kutallarm bütünü . Dilbilimci Prof. Dr. Zeyriep tutarh bir biçirnde, düzgünce olmast. insicamh s özde
Korkmaz ise, iml äya söyle bir tamm getirir: "Bir diiin söz mantikî bir silsile sarttir. Kelimelerin titizlikle seçilmesi ,
varllgml o dilde y ürürlükte olan ses, sekii, köken vb. kuralla- edebî sanatlann ve kelimelerin yerli yerinde kullarulma-
ra uygun olamk yazlya geçirme; dildeki kelimeleri kuralianna 51 söz veya ya zida bir düzenlilik /insicam olusturu r. Bir
uygun vlarak yazma. " yazrda ki kelime, cümle veya paragraflarm tutarsizhgi
insicamsizhk olarak isimlendirilir.
{mlá meselesi. di ger dillerde oldugu gibi , Türkçemi zde
de bü yük bir öneme sahiptir. Çünkü, bir dildeki kelime- Ziya Pasa-run bir beytinde tab ir su sekilde geçer :
lerin nasil ve hangt harflerle yazü acagr, imlê sayesinde Manast látif lêfzi bt-gis
ögrenilir. Her ne kadar Tûrkçe, diger dillerden farkh ola- Mazmu nu nev, insicanu dil -kes.
rak yazild igi gibi okunuyorsa da , dilimizdeki bir çok
kelirnenin yazrhsmda dikkat edilmesi ve u yulmasr gere-
ken kurallar vardïr. Bu kurallara da imiû kurallan denir. iN$Á. Güzel nesir yazma ugra~l ve ortaya konan güzel ne-
Bir yaz an mlzm tespitiyle, imläYl aydm kesimin meyda- sir. Eskiden, nesir biçiminde iyi eser orta ya koyanlara
na getird igi ed ebiyat yani yazllt eserlerin tamaml te~ek­ 'mü n~î', bu yaztlan toplayan kitaplara, me cmualara d a

kül eHirir. Böylece kelim eler, mah allî aglzlara ve ~ivelere 'mü n~eä t' d enird i. Kadîm ?airler, ~iir dururken nesir He
göre degil d e, en kuvvetli kültür merkezindeki kullamh- ugra ~m a Y I tenezzül sayarlard l. Ne f î, bir beytinde bu
durumu d ile getiri r:

I'
b
I,
iNTiHÀL

Tenezzûl eyleyemem ins áya, eylesem belk i siir fena okunabilir, lêkin sahte bir siir iyi okunamaz . (...)
Müs ebbihán-r felek vird ederdi insêrru
"H alls bir siiri anlamarrus, daha açik bir tarifle, 0 siiri n
Tanzimattan soma, okul1arda okutulan ve bugünkü bestesini ruhuna ve dudaklarma nakletmemis bir insan
kompozisyona (yazma ugrai?t) tekabül eden yazl dersle- onu fena okuyabilir. Hatta siir insàd etmekte, umumi-
rine de "insê" ad r verilmistir. $JÏr veinsa, bir d önem, ede- yetle mahareti olan büyük sahne sanatkärlanrun halis
hiyat yerine kullarulan bir tab irdir, Ziya Pasa'run aym bir siiri kötü okuduklan g örülmüstür, (...) Halîs bir siiri
bas hkh makalesi meshurdur. okumak demek ona sairinin verdigi mûsiki ayanyla faz -
la ve eksik bir ses ilave etmeksizin, m ûsïkiden anlayan-
iN~ÄO. Herhangi bir siiri, bir manzûmeyi dinleyenleri etki-
lann tabiriyle, falsosuz okurnak demektir. Okuyabilrnek
leyecek sekilde ähengiyle okumakdrr. Hemen her siirin,
için de ona tam bir vukuf hasrl etmek ondan sonra onu
biçimsel özelliklerine ve özü nü n ni teligin e göre bir oku-
hançere ve dudaklann tarn bir hakimiyetiyle ifade et-
ma sekli vardir, Mesel ê, hamasî (vaten, millet, kahra-
manhk temah) siirler yüksek sesle, duygusal siirler ise
daha yu musak ve alçak bir ses tonuyla oku nu r. Siirin
mektir. Halis bir siire, onu söylemis olan sair, rrusra mIS-
ra ifade dantelesinin eksiksiz bir seklini vermistir: artrk
ona onu ok uyacak kimse bir aksan ilave edemez. zaten
C
özü ve biçimi, oku nmasma tesir eder. Ins áda önem veril-
hal is bir siir i çok iyi anlarru s b ir okuyan onu, mükemmel
mes i gerektigini vu rgulayan Tahir' ül Mevlevî, bu husus-
ve tam olarak, okumaktan ha z duyar. Onu bo zmaktan
ta su tavsiyelerde bulunur: "Insä da ehemmiyet ver ilmek
korkar,
lazrmdir, Bun u n için ne tektî" edereesine rrusralan parça-
lamah, ne de belágat-i bedeniye g östermek emeliyle ace- "Siir okumak melekesine azami derecede rnalik olan bir
mi akt örler gibi çirpmmahdir. lnsàdm ru hu , manzume- sahne sanatkän bile , sahte bir siire bütün ma rifet iyle bir
nin hem mevz ûn, hem de me vzua uygun bir tarzda siir vehmi veremez. Çünkü 0 manzumede, haddi zatmda
okunmnsrdrr, Bunun için vezinler-i, onla n n durulacak me vcut olmayan siir cevh erini 0 ins êd cr ilav e ed emez.
yerlerini ve çckilmesi, yahut krsa kesilmesi ikti za eden Ols a olsa mevzun cü m lelerd en mürekkep bi r parçaYI iyt
{gereken] noktala n m bilmek. manzum bir eseri nesir gi- krraat etmis olur," (Edebiyata Dair, s. 3-4)
bi dümdüz okumarnak, bil ákis rrnsra ve beyitleri taktî' iNTAK. Bkz. TE~His VE iNTAK.
edereesine parçalamamak, bir cü mlenin bi tip digerinin
basladrgtm insä d ahengini bozmaksrzm anlatmak, teac- iNTiHA.L. Ah z sirkat, çalmn, esirma. Daha ziyad e, 'sair ge-
ü

cüb lsasma] , istifh êm [soru], rikkat lyumusakhk/tnce- çinen'Ierin, baskasma ait bir siiri, bir be yit vey a di zeyi
lik] ve cezälet lsert lik] gibi seylere dikka t ve riayet la- kendisinin gibi gösterme 'hastahgi'na bu ad verilir. Sûn-
zimdir." (Edeb iyat Lugati, ay. m .) bülzêde Vehbî, bu kötü i~i yap anlar a "dil kesme" cesazi-
ru uygun görmüstür.
~iir okumak hususunde, bir çok sai rin g örüsü farkhdrr,
Hemen her siirin kendine özgü bir okuma tarzr olabile- Sirkat-i si'r ed ene kat' - 1 zeb än lazimdrr
cegi kanaati ya ygmdrr, Bugünün siir he veslilerini de ya- Böyledir ser-I beIägatta fet êv ä-yr sü han
kmdan ilgilendiren bu konuyla i1gili olarak Yahya Ke~ intiMI, daha ziyade, bir çoklanmn bilmed igi, ede bi yat
'm al Beyath'nm dikkate d eger tespitleri vardir: "H aUs bir ortamlannda me;>hur olm am l§, fazl a duyulmaml~ ese r·
21 5
1
ÎHTiHAL iNTiHÀL

lerin çalmrnas r, sa hipJenilmes i su retiy le ya prhr. Baskale- dlgl manalar -kes ln olara k bilinse d ahi- arnk inrihàl d e-
nrun ese rlerinde n kaynak belirtilmed en bölümler, cü m- gil 'selh'veya 'tev árü d' diye tarif edilirdi. Bir intihá lin
Ieler ahrup sahi plenilmesi de bir çesit inti häl dir, ma zur görülmesi için mana güzeline en yakisan elbiseyi
Baskasind an ahnan dogrusu çahna n siirde, metinde ba- giydirmek, yam en u ygun bir vez inde en güzel kelime
ZI deg~ikhkler yaprhr veya sa dece bir krsrru, bazr söz le- ve de yim lerle onu ifade et mek gerekliydi ."
ri "a~ lnhr."sa bu d uruma eskiler "Igar e" veya "m esh" Cemil Çiftçi, edebiya nrmzda geçmiste yani ma tbaa mn
de r. Baskasuun eserind en yara rlana rak, bir bakrma onu olma d rgr, her seyi n çabuk ve kolayea yazlya geçiri leme-
taklit sûretiyle ortaya kona n ~ey, ashndan iyi olu rsa digi ve aneak kaynlann elle yaptlabildigi bir dön emde
makbul görü lür. An cak, bu tü r örneklere edebiyat rrruz- intihalin ne sekil lerde yap ïldrgrru konuyla i1gili olarak
d a sik rastlanmaz. Bu d uruma, Riza Tevfik'in "0 geet ne kaleme ald lgl bir yazrda eni -konu anlattr. "Iezkire ya-
kadar güuldi kdindt!/ Havada bir safd eereydm vardl./ Dag- zarlanyla sairler, taklitçilige ve siir lursrzh gma müsama-
lardan taslardan tai 'yordu hayat/ Cûybdr·J aikm feyezänJ
iard t" dörtlügünden yararlanarak yazd rgr açrkça belli
olan Nihal Atsïz' m bir d örtlügü örnek gösterilir:
ha göstermezler; bu tür saire pek itibar etmez ler. Hangi
sairtn haksrzh ga ugradlgml , han gi si irin çalmd sgrrn açik-
larlar, ayrplanru yüz lerine vururlar.
C
Dün geee ne kadar gûzeld! álem, "Siir lurslZhgl d e~ik biçimlerde yapthrdr. Kimi ~air.
GökJerin sanh bir mehtábr vardr. baska birisinin siir ini d egistirmek suretiyle kendisine
Sevda mn topraktan ta~hgt bu dem rnaleder, kimi si de siirin aymsma sa hrp çikardr. Bazrlan,
Cü nah-r askm da sevabr vardr. yüzsüzlük yaparak bask astrun siirini kendi divarune
Eski Türk Edeb iyan arasnrmalanna büyük katkrsr bulu- ahr; yapngr hlrslZhgl makul göstennek için ugrasrrdr.
nan merhum Mehmed Çavusoglu Divanlar Arasrnda ad - Kendisine hakbhk pa YI çikarabilmek için savunmaya
h kitabmda intihálin iki çesidine daha d eginir: "intihalin geçerdi. Siiri yazan sairln dl varurun olmayrsr lursrzi güç-
manaYl bira z degi~tirerek yaprlaruna 'tlmam', man aya lendirirdi. Sairin divarumn bulunmayrsnu öne sürerek ~
do ku nm ad an kelimeleri degistirerek yaprlanma da biraz da saire koltuk çikarak- güzel bir siirin kaybolma-
'se lh' d enilirdi. 'Selh' kelimesi lügatte 'de ri yü zm ek' an- srru engellernek için kendi d tvaruna aktardrklanru, bunu
larr une geldigine g öre, yap rlan isin eskileree nas il telek- hrrsizhk amacryla d egil de güzel siire duyulan ilgi nede-
kl edildiglnl anlamak güç olmasa gerek." (s. 81) (Musts- niyle yapnklanru söylemekten çekinmezlerdi. Bunlar
fa Nihat Ö zön , lafzm degtl de yalmz anlamm " a~1T11­ arasmda, güçlü bir sairtn ~iirini çalmak gibi bir hakka sa-
ma"sm a ilmam veya selh dendigini belirtir.) hip oldugunu belirten oldu kça pi~kin ~airlere rastiamak
da mümkündü." ("~ii r Hlr slzmm Dilini mi Kesmeli ")
Bir sözü n 'intihäl' veya 'teväriid' (birbirinden habersiz
olarak, iki ~airin aym mlsra veya bey ti sëylemesi [hkz.» Aym yazldan, Cemil Çiftçi'nin ~ u kaydedecegim cümle-
old uguna nasd karar verilecektir? Bu soru ya Mehmed leri. geçmi~te ve bugün, 'in tihal tutkunlan'nm hazin
Çavu~glu ~yle eevap verir: "Eger bir ~air zamamnm sonlanm ve aemacak hallerini göz ler önüne seriyo r:
Ve mü teakip zamanlan n zevk ve tenkid ölçüle rine vuru- "Eger ~iir hlrslZIbir ~airin dil ine d ü~er, oltasma takthrsa
lup büyük d iye kabul edilmi~e, onu n ba~kalanndan al- ya ph ~ hlrslzltk kara bir leke olarak aln ma i~l en ir. Miras-

'" I 1
217

" " - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -- - - - - - - - - -
..
IHTlKAO
iSl AM iYETTEN ÖNCEKi TÜRK EOEBiVATI

çïlan da bu kara lekenin etkisind en ku rtulamazlar." iRSÀL-i MESEL. irád· , mesel de denir, Bir çok kimsenin bil-
"Eski hrrsizla rm en azmdan siirle iIgisi va rd r. Simdikt di gi atas özleri ni, çok meshu t vecizeleri ve hikmetli söz-
hirsrzlarda 0 ilgi de yok." leri, siirde kullanma sanatid tr, Fikrin agu- basngi hikemt
man zumelerde görûlür. Dü sün cenin güçl enmes ine yar-
iNTiKAD. Bkz. ELE~Ti Ri.
dim eder. Bu sanan man zumelerjnde çokça ku lla na n
iRÀD-1 MESEL Bkz. iR5ÀL-i ME5EL. Nê bt, bu hususta s öyle der: Sözde àarb-, mesel iritdmn söz
yok ammaf Söz odur áleme senden kala bir darb-i mese/.
iRFAN. "H akikat bilg isi" an lamma gelen "irfan'm tasavvuf-
ta önemli bir yeri verdrr. Mutasavvïflara g öre kitapla, Alla h' a sigm sahs-r halîmin ga zabmdan
med rese-mektep tahsiliyle elde edilen zahirt bilgi, itibar Zir ê yumu~ak huylu atm çijtesi pektir.
ed ilecek önem li bir nit elik d egi ldir, Aslolan insarun nef- 2iya Pasa
sini ve Rabbin i bilmesidir, Ask ve sez gi yol uyla Allah'a
ulasmak, en degerli bilgidir; irian da bud ur . Mu tasavvif- Gün d e dogar gün de dogar
~~r, irfamn Allah vergisi olduguna inamrlar ; bu sebeple, Bir gün mu tlaka gün dogar
ilimden üstün görürler. Askla, zevkle, istidatla, bi r m ûr- Gün dogmadan ne/er dogar
sidin kdavuzluguyla elde edilir. Maddî ve manrot bülün Gün dogmadan Sehzadebasmda
birikimler sayesinde elde edilen olgunluk da netice itibariyle Sezai Karakoç
' irfa n'd rr.

iRONi. in ce alay. Bir d üs ünce veya duygu, öyl e s öylenir ki, iRTiCÀL. Irtic älen, bed äheten, bilbed áhe , bil irt icäl, do gaçl e-
okur, tam tersirtin kastedildigini an lar. "Cid dî bir tavirla ma . Fazla dûsünmeksizin, "zihn e dogdugu, akla geld i-
söy le ndigt halde alay oldugu belli olan /sczilen acrmasi z gi" gibi begenilebilecek söz ve ya siir s öyleme. "C önle
SÖz." Daha kapsayicr ve açiklayrci bir ifadeyle ironi, "Ya- birden bire dogen bir duygu ve d üs üncenin en güzel ~ e­
sanan sa çmahklarm, karsithklarm daha e tkili ve vurucu kilde ifad e" edilmesi. irticälen s öylenmis güzel siirlerde
bir sekilde enlasilma srm saglamak a macryl a, as rl anla - siir bilgisi ve tecrübesi, 0 anki h álet-i ruhiye büyük rol
rrun giz lenerek bütün bunlarm dogal bir olayrrus gibi oynar. Daha çok haIk siirinde kul larulan bir terimdir. Saz
anlanlmasidrr." Yazar, ashnd a gerçegi, d ah a dogrusu ne sairleri, bir ön hazrrhk yapmadan irti cälen ~ii r söyl eme-
s öylemek istedigini, ne söyled igin i b ilir, ama, bilinçli yi neredeyse gelenek h êline getirmislerdir, Tahirü'l -
olarak bilrniyormus gibi. ciddî davramr. ironide nükte Mevlevî der ki: "irticälen bir rrusra, bir be yt, nihayet bi r
yerîn~ ala y ve acrmestz bir elestiri vardir, lroni, ustahk kt.ta yazilabilecegini kabul ederim. (...) Lakin bir gazel,
ister, Ip uçla n hemen verilmezse, s öz maksadnu asabilir yahut bir kaside yazilabileceg mi akltm kesm ez." (Edebi-
ve yazann arna çlamedigr bir hedefe yönelir. "ironi He, yat Lügati , ay. m.)
m izah gihi yü zeysel kornikligt yakela m akta n ziyad e, in- iSLÀMivETTEN ÖNCEKi TÜRK EDEBivATI. Tûrklerin islä-
sam! okuyucuyu sarsma k hedefleni r ve insa n m gerçek miyeti kabul etmeden önceki dönemde or tay a koyduk~
kar~lsmdaki ka Yltslzhgma vurgu yaptl;r. " ironiye, kina- lan edebî ver im leri n olu~turdu gu toplama verîlen ad.
ye di yenler de vard ir.
Bu d e vred e da ha çok sözlü olan ürünlerin çok az t gün ü-
21 8
1 219
1
ISTIARE
iSTiARE

iki kaplll bir hand a


müze ulas nusnr. Kopu z esligtnde sö ylenen siirler, d es- Gid iyoru m gti ndü z geee.
tan lar; sagular, kos u klar ve atasözleri hu devrenin belli
A/ Ik Veyse/
bash ürünleridir. Üç arut ta~ û zerine Göktü rk alfabesiy le
yazrlrms olan O rhun Abideleri, söz kon usu d önemin en
Denizin bir gütüi iinü anyor çocuklar ellerind e oltalan .
ön emli yazrh ürünü sayrhr. Uygurla r'da n kalan uygur al- Erdem Beyazd
fabesiy le ya zrlan metinler de bu d evrenin ü rünlerinden-
di r. Islá miyette n önce ortaya konan eserlerin , bugünkü
Beyitle rdeki 'se rv-i hrr ám án' ve 'gonce-I ha ndän' sev gi-
estetik za viyeden bakild rgmda, ed ebi b ir krymet ta~ldt~
liyi: 'gamh hazá n' insanoglunun ö1üme daha yakm ol-
söylene mez. Ne var ki, tarihe ve dil tarihine l~lk tutma-
du gu zamarn /yashhk halini; "iki kapih han' d ünyayi:
lan ba kmund an önem lid irl er.
'd enizi n gülüs ü ' bah~ imà ve isaret etmek suretiyle, on-
iSTiARE. Egretilem e. Yayg m olara k "b ir kelimenin manast- larm yer ine kul lamtarak açrk is tiare yaprlrrusnr.
ru geçici olarak bir d iger kelime ha kkmd a ku llanmak"
Kapall istiarede ise be nzeyen söylenmez; sad ece benzeti- ~
sekhnde tam mla mr. Da ha basit b rr ifad eyle is tiare, ben -
len ile yaprhr. Kapa h ist iarede benzet me yö nü de kularu-
zeyen veya benzetilend en biri eksik olan tesb ihti r. Bu se-
labi lir.
bepl e istia renin hareket noktasr tesbihtir. Ya d a bi r ben-
zerlik ilgis iyle gerçek anlarrundan baska bir anlamda Bahçed e güller kan aghyo rd u tekm il
kullamlau "Iafrz" d ir: bu bakrmda n mecazla benzer ligt Ahmet Mulrip DImt/as
va rd rr; Recaiz äde Mahmud Ekrem istiareyi söyte tarum- Yuka ndaki d izede 'kan ag hyor' diyerek kamn ren gind en
lar: "Bir kelimeye, ge rçek artlarrum bir tarafa brrak arak yararlar up gü Uerin klr mlz1hg l hanrlan hyor.
ilgisi c lan veya be nzer ligi bu lunan baska bir an lam ve r-
mek." Neef "Is tiared e, lafzm hakiki man astrun anlasrl- Mua llim Naci kapah isti areye su örnegi verir: "Allahü
masma engel bir karine bulunur" der. Bön, serse m bir Teala Kur en-i Kerim'd e 'Onlara (ana babana ) actyara k
adama "kaz" deme k basit bir istiar e öm egidi r. tevazu ka nadrm yerlere kada r in di r ve: Ya Rab! onlar be-
ni çoeukken nesil terb iye eu ilerse sen d e kendilerini öy-
Edebiyatirruzda çok kullamlan ve itibar ed ilen edebî sa- Ieee estrge. de : (Isra 17/ 24) b uyu rma ktad rr. Bu ayette,
nat larda n biridir. "Açtk" , "kapalr" ve "temsilî" olmak teva zu kusa be nze tilmis ama ku s (mû sebbihü n bih ) zik-
üzere çok bilinen üç çesidi vardrr;
redilmeyerek onu n levazrrrundan olan ' kana t' kullarula-
Apk istiared e sa d ece benz even s öyl en ir, rak istiare-i mekniyye (kap ah istiare] yapilrrusnr." (Islilá-
hdt -l Edebiyye, ay. m .)
Áh eyledigim serv-i hlrdmdnm içindir
Kan agladtglm gonce-i handdnm içind ir Temsili is tiare, benzeyen veya ben zetilenden biriyle bir-
Fuzalr likte bird en faz la benzetme yönü kul larul arak ya p ihr,
Faru k N afiz 'i n a~ag lya ald lglmlz "At" ~ii ri , temsilî isti-
Bir gQm lt hazd n m se herind e areye örnek gösterilir.
Isrära n e ha cet yine bülbül?
Ahmet Ha# m
'"I I'"
b
q

iSTlORAK
i$TiKAK

Bir gemle baglanan yag lz at s êha kalkiyor, bir sanatnr, Asm duygulan (kin, nefret, öfke, krskançhk,
Gittikçe yüks elen basi Allaha kalktyor! üzüntü, act, rznrap, saskinhk, hayret, acz~yet vb.) bu sa -
nat vasrtasryla ifade etmek mümkündür. Istifham sanah
Se n mê ceräyr dinlememi~ varsa anlatm; yoluyla sorulan sorulara cevap bekl~~me~. Sanatkár ç.o-
Ram etmek isteyenler 0 magrûr, asil atm. gu kez sordugu sorunun cevabiru .~tl.lT; ~oyle olunca . ~.
tifham sanan, zaman zaman tecah ûl-i anfe benzer. Siir-
Beyhûdedir, her UZVuna bir halka bulsa da; lerde sikça karsuruza çrkar,
Bostur köpûkl û agZtna gemier vurulsa da ...
Nedir bu handeler bu isveler bu náz u istignê
Costukça b öyle sel gib i bagrindan hisleri Nedir bu cilveler bu sîveler bu kamet-i bêlá
Bir gün basmda kalmayacakttr seyisleri! Bdkî

Son sanh mêcerêsim tanhe anlatm: Sana kimisi cärum kimi cánêmm deyü s öyler ..
Zincir içinde bagh duran kahraman atm. Nesin sen dogru söyle cän rrusm cênên rrusm kafir? .al
Nedîm
Gittikçe yükselen basi Allaha kalkryor:
Asrm bas egdi sandlgl at säha kalkiyor! Kimdir bu kêr-gäha çeken perde-i hafä
Kimdir veren tasavvur-r teftîs ädeme
Siirde, 'kurtulus mücadelesi'nden zaferle çrkip bagim- Ziya Pasa
srzhguu ve vataruru yad ellere brrakmayan Türk milleti,
sahlannus yaglz bir atrn özellikleri kullantlarak istiare Sakaklanma kar rru yagdl ne var?
yoluyla anlanlmak isteniyor. Bénim mi Allah'rm bu çizgili yüz?
Ya gözler altmdaki mor halkalar?
iSTiORAK. Birisini övüyor gibi yaplp yermek ya da kötülü-
Neden böyle düsman görünürsünüz,
yor gibi görünüp övmek sanan. Över görünerek yerrnek
Yillar yih dost bildigim aynalar?
seklinds yaptlan istidrak, tarize (bkz .) benzer, Bu tür is-
Cahit Slikt TaranCl
tidrake su di ze örnek gösterilir: Fahr-itûemein veldkin fa'sl
yok. Tembel bir ögrenci için söylenen "intizama 0 kadar
iSTiNSAH. Matbaarnn bulunmadrgr, baskr ve fotokapi ma-
merakh kt eskimesin diye kitaplanru eçp okumuyor"
kinelerinin olmadtgr dönemlerde, el yazmasl bir eseri,
sözü ve bir saire hitaben söylenen "Öyle yüksek bir ~iir
yazryor ki kendisinden baska anlayarn yoktur" sözü de yine elle yazarak kopya etme, çogaltma isi. Bu isi yapa-
över gibi görünüp yeren istidrake ömektir. Istidrak sa. na da müstensih denir. Bir eserin orijinalinden el yazl-
natr , eskiden pek itibar görmedtgt gibi bu gün de nere- styla kopye edilmis nüshasma "mûstensth n üshasr" adi
deyse kullarulmaz. verilir.

iSTiFHAM. Sorma. llgi çekme k ve söy l énen sö zü farkh, çar - iSTiTRÄD. Bkz. ARA SÖZ.
piel kilmak için yapilan, he yecan ve d uygu d an dogan i~TiKAK. Aym kelime k ökünden türeyen sözcükleri bir
"'I 1
223
iTHAF
iZLENtMciLiK

rrusra veya beyitte kullanma sanandtr. Siirin ahengini iliLAF. Bkz. UYGUNLUK.
güzelles tirip güçlendiren sözle ilgili bir edebî sanathr.
iZLENiMCiLiK. Em p resyoniz m . Sana tçrd a uyanan /kalan
Sen Ahmed ü Mahmud u Muhammed'sin efendim
dl:;; àlem intibalannm eserde aktanlmasrrn esas alan /be-
Hak'dan bi ze su ltan -i müeyyedsin efendim
nimseyen sa nat akrrru . izlenim cilikte as lola n, d is dünya
~eyh Gàlib
gerçeklerinin old ugu gibi nakledilmesi degil, s öz konu-
Hál á 0 cehálet, 0 tecdhül ve 0 techîl su d ûnyarun uyarmasryla sanatkänn iç dünya smda ~e­
killenen izlenimlerin aktanlmasrdir. Resim alanmda da-
Tevfik Fikret
ha etkili olan izlenimcilik, edebiyatta ilk önce Baudela-
Ölmek degildir ömrümüzün en feci i~i ire, Verlaine, Mallarme, Va lery gibi Fransr z sairlerin siir-
M üsk ül budur ki ölmeden evvel ölür kisi lerinde dikkati çekmistir, Türk si irinde de, izlenimciligin
izleri Cenab Sehabeddin, Ahmet Hasim, Ahmet Hamdi
Yahya Kemal Beyath
ve Ahmet Muhip'ln eserlerinde görülebilir. Ayru sanat
akimmm ilkelerini benimseyen bir de elestirt anlaytsi or-
*'
~
Yazrlrslan veya söylenislerindeki benzerlikten dolayi ay-
rn k ökten tûredig! samlan ancak ashnda farkh köklere ait taya çiknus nr ve en ünIü tem silcisi Anatole France'dir,
olan kelimelerin bir beyitte kullamlmasryla olusan sana-
ta da çibh-i istikak: denir. Asagrda verilen örnekteki egik
yazrlan kelimeler (hikmet, h êkim) farkh köklere ait olma-
larma karsihk bir çibh-i istikak: meydana getirirler :
Hükûmet hikmet ile müsterektir
Vezir olan hàkim olmak gerektir
Fuad Pasa

ITHAF. Tevsîh , sunu. Herhangt bir eseri, birine adamak. Bu-


nu belirten bir ibare, eserin bas tarafmda bir yerde zikre-
d ilir. Eskiden, ilirn adamlan veya sanatçrlar, yazd rklan
eser le ri bir devlet büyûgûne ithaf ederler, bu sayede
onun maddî destegini saglarrns olurlardi. Buna tevsîh
d eni rdi. Seir ve ya yazar, hem eserini adadrgi devlet ada-
mmm "ihsa run a nail olmak", hem de onun yardirruyla
ese rinin nü shalanm çogaltmak imkanma ka vusurdu .
Bugün yazilan es erIe r, devlet büyüklerinden çok, yaza-
ti n ü zerind e manevî bir etkisi, hakki, saygmhgr ve nüfû-
zu olan insanl a ra, ya da mü ellifin çok s evdigi, d eger ver-
digi birine itha f edilmektedir.

'" 1
I'"
q

I
I

I
I

KAFÎVE. Uyak. ~ürde, nusra sonlanndaki ses benzesmest-


ne verilen ad . Benzerlik arzeden seslerin farkh yapt, gö-
rev ve an lamlarda olmasi gere kir. Aym fonksiyona sa-
hip sesler kafiye olusturmaz:
G
.
Pas tuttu bu aksam sulann rengi havuz~
Anlat, degisen biz miyiz, esya nu cihanda?
Yukanda benzerlik arzeden alti çizili sesler, islevi bakt-
mmdan ayru old ugu için kafiye teskil etmez. Eskiden,
özelli kle Farsça'dan ahnan s öyley is ve g örevleri aym
eklerle yaprlan ses benzerllgi kafiye kabu l edilmezdL
A~agldaki örnekte aln çizili ses ler ( -ke~) , Farsça'da aym
anlarru ve ren bir so n ek oldugu için kaftye sayilmarms-
tir, Ne var ki, bugün, Farsça ve Arapça dillerine êsinah-
girruz kalmadrgr için, adr geçen dillerden ahrup Türk-
çe' de kullamlan asagidakine benzer ek ve kelimeleri ka-
fiye saymaktaytz.
C ä nill her dilberin meftunu olmaz hayli ser~tir
v-n ol gamzesi fettarn bilmezsin ne dil~tir
Akif Pa$a
....
KA F1YE KAA YE

Kafiye olusturan seslerin sonuncusuna reoi, kafiyed en benzesmesinin r.an m kafiye olusturacagr belirtilmistir,
(rev i harfind en) so ma gelen ve bi çim ve anlam olarak Asagtdaki örnekte oldugu gibi :
ay m c lan ses lerin tekranna redil denir (Bkz. RED iF ). Öldürüp ka m ma girm e
Or han Veli'ye gö re, ilk ins anlar, ikinct d izenin hanrda Gaynlara g ön ül ve rme
kalrnasuu temi n için icad etmis olsalar da, kafi ye, siirde Elá göze siya h sü rme
ah en gi tem in ed en öne mli unsurlardan biridir, Edgar Al- Çekme beni öld ü rü rsün
len Poe "Silrdeki müzik, ölçü, ritm ve kafiye ile saglaru r. Á;;lk Oma
Bunlard an yararlanmamak budalahknr;" der. Ancak, tek ü nlû benzesmesinin de yanm kafi ye olustur-
"Sair Banville'in yerd en gö ge ka da r hakkr varrrns: 0 sa- mast gerektig! kanaatindeyiz .
mimi ka fiye-pe rdê z, siir e dogrud an dcgruya kaftye sana- Kur' an mes'a lesini
tI , kendi ne de, satr di yecek yerde kaftYeci derdi. Bu saire Dikmek için ka ra nhk da glara
g öre siir denilen aga cin kökü ka fiyed tr," cümleleri yle I~Ik saç mak için d ört yana
kafiyenin siirdeki yerini oldukça önemli bir se kilde VUT-
gulayan Yahya Kemal, arkas mda n hemen sun lan ka yd e- -Bize g öre, son iki dizedeki a ses leri ya n m kafiye olustur-
der: "Însan, bizim, Arab'm ve Acem'i n d ivanlanna ka r- makta dt r. Gen eUikie ha Ik sii rinde kullarulan yanm kafi-
sida n baksa bu d üsü nce nin dogrul uguna ~~r: Bu d i-
van larda manzu melerin tasnifi bile kafiyeleri n srrastyle-
ve, m ah reçleri bi rbirine yakm ünsüzlerin (c-ç, ç-~, s-~, l-
r; g-y, d-t, a-s) benzerligiyle de yaprhr: C
di r; eh! har finden yä ha rfine ka da r öyle gider, (...) Sürle- Askm sarabind an içem
ri kafiyeli ola rak tecellî ermis olan milietierin siir leri n - Meenun olu p da ga dü se m
den kafiye kalkmaz . ... sari n uzviyetinde kafi ye kus te YtHlUS Emre
kanat gibid ir. Yani bashca bi r uz u vdur." (Edebiyata Dair,
Tam kafiye: Îki ses b en zesmesiyle olusan ka fiyedi r.
s. 128, 135)
H em klasik , hem d e mod ern siirde s ikça kull aml an bir
Ustaca kurulmus kafiyelerden d ogen ahengin belli ölçü - kafiye çesididir.
de oku ru etkiled igi görûlür, Eski ler, siiri "mevzû n ve
Gün b itti . Agaçta nes'e sönd ü.
mukaffa s öz" (ölçülü ve uyakh söz) diye tarif ed er ler-
Yaprak äte~ oId u, kus da yäkut :
mis. Bu tamm, bu gün d ahe ziyade nazrm veya manzu-
Yaprakl a kus un panlttsmdan
me için geçe rlid ir. Çü nkü , bir sözün siir olmasr için, öl-
Havzm suy u erg üvä na d önd ü.
çü lü ve kafiyeli olmastrun gerekmedigi, her "mevzûn ve
Ahmet Ha~ im
mukaffa" sözün siir olma d rgr anlas tlrrusnr,
'ïaprlan bakrrrund an yartm, t~!7" ungin, tunç ve cinasu "Allah nedir?" d eymee gafil
kafiye olmak üze re çesitleri vardu; Allah! d eyip hamûs olur d il
Muafiim Naci
Yanm kafiy e:Tek ses benz~mesiyle olu~ n kafiyeye de-
nir. ~imdiye kadar yapdan tariE ve tasniflerde, tek ünsûz Eskiler, Arapça ve Farsça 'dan dilimize geçen kelimeler -
'''I 1
229
KAFiYE
KAFiYE
,
d e bulun an uzun ü nlülerin d e (a, i, 11) tek baslann a tam
Ay asar kandilin i
ka ftye teskil ed ecekle rini söy lemislerdi r.
Suya sarkan dilin i...
Dokunm a keyfin e, yalruz tetik bulun zîra Cina sh kafiye: Söylenisi hatta yazrbsr aym, anlarru lark-
Deniz kad m gibidi r; hiç inanma k olm az hä! h ses veya kelimel erle yaptlan kafiyeye de.~ir. Bu, as lm-
Tevfik Fikret da söz sanatlan ndan olan cinas sanandr r, Ozellikte ano-
Zengin kafiye: [kid en fazla ses ben zerli giyle (en az üç nim edebiya t ürünü olan mäniler de, ä~lk edebiyah mah-
ses le) olu sa n kafiyeye d enir. sûllerinde çckça kullamlan cinasm bir kafiye çesidi 01-
maktart çok, bir s öz sanah sayrlma sr daha d ogrudu r.
Gül gülseru terk eyledi sohbet sa na kaldi
Bülbül, yine me yd ên-t muhabb et sana ka ld r (Bkz. CiNAS)
Ndbr Biçim bakmun dan kafiy e düz, çapraz, sanna d iye adlar
Uzu n bir ü nlü (a, î, û ) ile bir ünsüvde n meydan a gelen ahr.
kafiyele r de zengin say rhr: Düz kafiye: Birbirini taki p eden diz elerde görü len kafi-
Dön sek mi bu askm safagmd an? yedir.
Gitsek mi ek álim-i leyàle? Istemem artrk ~ Ik, r êyiha, renk álem ini: a
Bizd en d aha evv cl erisenl er; Koklam am yosm a karanfille, gü zel yas emin i.
Aglar bugün evvelki hayàle... a

Dönmek mi? Ne müm kün geri dön mek


....
Her saba h baska bir bahar olsa da ben uslandu n z
Ugrame m bahçele rin semtine gülden ya n dim.
G
Düstü yse gönüller bu melàl e? z
Yahya Kemal Beyath
Bir eld ir ufuklarda n uzanrru s
Zu lmet bizi çekrnek te vis êle...
Aydan en drr y üzlert a
Ahmet Hasim Misk anbe rd ir sö zleri
ü
a
Tllnç kafiye: Bir kelime veya kelime lerin tamarm run di- Cennett e huri krzlan a
ger kelime ya d a kelimele rde tekran biçimind e yaptlan Gezer Allah de yü deyü x
kafiyedi r. Kimi ed ebtyatçi lar, tun ç kafiyeyi zengin kafi-
yenin içind e gösteri rler ki yanhs sayilm az. Çü nkü söz Miskin Yunus var yêrma z
konusu kafiye çesid t, zengin kafiy eni n bir altküme si ve- Koma bugünü yan na z
ya degi~i k bir seklid ir. Yan n Hakk'm d idänna z
Fikrim bir hül yaya bazr dalar da Vanr Allah deyü deyü x
Dü sünür, derim ki: "Bu odalard a Yunus Emre
Kim bilir kaç kisi orurm us, ya trms." Çaprax kafiye: He r be ndi n vey a dörtIügü n ya birinci ile
Yusllf Ziya Ortnç üçüncü ya da ikinci He d ördüncü d izeleri arasmda kuru-
lan kafiyedi r.
!30 I

KAF ÎVE KALE N

Bu nast! bit dünya hikayesi ZOt; a KAHRAMAN. Anlatma esasine bagh metinlerde (roman, hi-
Mekám bir sanh, za ma m ve hi m . b kaye, tiya tro, destan) olaym üzeri nd e cereyan ettigi, ba-
Bütün bir kainat m us am ba dekor, a sind en önemli vaka lar, meee ralar geçen ki mse. Kah ra-
Bütün bir insanhk yalana teslim . b manlan, as rl ve ikinci d ereced ekiler diye iki ye ay irmak
Necip Fazd Kseak ürek: mümkündür. Astl kahramanla r, eserin basmdan so nu na
kadar va r olan ve olaylann biri nci derecede içinde clan
Sa rma k afiye: Dörtlüklerde birinci ile d ördüncü, ikinci
kisilerdir, Esasmda "kahraman" ad rr uhak eden de bun-
He üçü ncü dizenin kafîyeli olmast biçimine verilen isim-
lardtr, Astl kahramanlann yan mda yer alan veya eserin
d ir.
belli bir ktsm mda bulunan insanla ra de ikinci d erecekt
Açsa m rüzg ára yelkenimi; a saluslar denir. Bütün bu karak terle rin olusturd ug u top.
Dolassem ben d e d eniz , deniz b luluga "s alu s kadrosu" ad r verilir. (Bkz. ROMAN) As-
Ve bir sabah vakti, kims esiz . b lmd a, bu kadronun öne çrkan salu slanna "kahraman"
Bir limanda bulsam kendimi. a dern ek. dogru olarud rr.
Orhan Veli Kamk
KAKAFONi. Bkz. TENÁfÜR.
Kafiye, misradaki yeri ne g öre de farkh isimler ahr. Mrsra
KALB. Anagram . Bir kelimenin tersinden okunusuyla, he-
ba smda ise 'b a ~ k afiye ", rrusra run ortesmda ise 'o rt al iç
kafi ye"; rrusra sonund a ise 'son kaf iye' olarak ad lan dm-
hr. Siirimtzde en çok son kafiye kullarulrrnsnr d en ebil ir,
celerini n degistirilmesiyle ortaya an lamh baska bir ke li-
me çika rma oyun u. Esk i siirtmtzde, benzer har f ya da
hecelerd en olu san söz konusu iki kelimenin ay m rrusra-
G
iç kafiye, da ha çok diva n siirinde karsumza çikar. da kullamlm asi su retiyle yapilan ed ebî sa na tin ad t.
Kafiye, klasik siirimiz için önemli bir unsu rd ur. Üstelik, Belin nisáruru sord um le binden eydür kim
eski siirde kafiye göz için yap rhrdr. 19. aSTIn son çegre- Dilin tut eyleme kali ki bunda slgmaz kil
gind e, Servet-i Fünûn sai rlerince bu tutumun yanhs 01-
~eyhi
dugu dile getirtlrnis. kafiyenin ku lak için olmas t gerekti-
gi tezi savunulmustur, 0 tarih ten sonra da , d aha çok, Mûr gibi em rine kilrrns Haat halk-t Rûm
"kulak için kafiye "ye itiba r ed ilir olmustur. Ldmf
Haik siirinde kafiyeye ay ak d a de nir. Muhtemelen bu
terim, "uyak " kelimesinin bozu lmus seklidir, HaIk sai r- KALEM. Ashnd a yazl yazma vasttast olan kalem (h äme,
leri , divan sairleri kadar; kafiyeyi önemsemezler ve çok- kilk ) sö zü. edebiyatta yaz i mesl egt ile ug rasan insanl an
lu k yan m kafiye ile yetinirler. Saz sairlerince, kulak için (ed ibleri) isare t eden bir tabirdir. Ebi-i kalem, kalem ke~, Tm·
ka fiye de muteberdir. (Kafiye konusunda da ha genis bil- lem~ör, sáhib·kalem aym anlam da kullarnlrrnstir, Bir kale-
gi ve hassaten eski siirimizde kafiye anlayisr mesalesin- mimiz, hu tabirin gelenegimizdeki yerine ve önem ine
de ay nnttlar lçin bkz. Mu allim Nad: lstlláhdt-l Edebiyye, da ir yeni ve ilginç yoru mlar get irir: "Bu topraklarda ka ~
ay. m.) lem in arkeo lojisine gi ri~tigi m izde onu önce Kutsal Ki-
tap'ta bi r sûre ad l olar"k bulu yoru z. Yine bu toprakIara
233
1

JCAlEM KAVGAst KAPAUUK

ruh vermis ge lenek içerisinde kalem, yazl, b ilmek gibi söz konusu tarikatm tekkelerinde ve se m ai kahvelerinde
hu susl ar he r zaman önemsen m is ve ken d ilerine saygt okund ugunu ve ayru tarikate mensup sa z sairlerince iti-
beslenil mistir, Ca zeteIer sokakIa ra d ü smeden önce bu bar ed ildigini beli rtirler,
toprakl ard e agaç ha m uru ile bugd ey hamuru esit ku tsa l-
Yärab beni ol äfet-i devrêrum unutmus
hkta Idiler, Eger tü r külerin ken diJerini d illendiren ba lk-
Ol n1hlan gü l, lebleri mercár um unutmus
lann duygusal ve d ü sünsel orta mlanna tercü man olmak
gibi b ir özelligi va rsa bu to pr aklarda yesayan insa nlann Agy ár He y är olmu s 0 mehpàre tsittim
'kalem tutan ellere kul olmak ' diye bir hassasiyetlerinin Bu bende-i me ftû nunu cánárum u nu tm us
old u gunu da söyleyebi ltriz . (...) Kalem in krhçtan keskin
bir yö nü vardt r ve insa nlan baska bir ka hba dö kme ye- Ya noldu bize ey ledigi ahd ü ámanlar
tenegtne sahip tir. Özellî kle d ünyam n geçi rdigi modern- Cüm lesini ol d ilbet-i fettárum unutmus
Iik tecrû besi g östermls tir ki kalern sa hipleri topIumsai Mediste so ra r remz ile ahbába bu kimdir
d ön ûsümlerin mot or kuvveti olmuslardrr," (Esver Ö lüç: Zühre ku lun u ya ne acep càrum u nutmus
"Kalem ve Kir")
Zühre
Arz-r hà lin neyIe tahrir eylesin gö nlü m sana
Kalenderil erin M urabba, m uhamm es, meseddes na ztm b i-
Bu meseldir kim kaiern d ivän ey e bîgänedir
çimleriyle söy lenen leri, yazlianlan d a vardrr, Misralart- I'i
Necatî na birer ziy ade eklenerek söylenen " ay ak h /ye de k li" ka- 1j
Ceçmls d önemlerde üslup anla mmd a, bi r yaza n n yaz~ landen d enilen bir çesidi dahi mevcuttur.
biçerni için d e knlem terimi kul larulrru strr,
KAUP. Aruz ya da hece vezniyle yazrlan eiirlerde bi r rrusra-
KALEM KAVGASI. Bkz. POLEMiK. run ölçü sün e tekabül eden birimin adi . " Bu siir aruz u n
'fáilá tü n fäil átün fäilátûn fäilûn ' kahbiyla, su siir hece-
KALEM i?UARÄSI. Az çok okuma yazma bijen hatta belli
nin 11'Ii kalrb ryla yrzrlrrustir" derken bahsi geçen kallp
bir eg itim ve ög renim g örmûs. aruz ve he ce ölçülerinin
terimi yle kasdedilen budur.
her ikistyle d e siir yazabilen, ama saz çalmasrrn bilme-
yen ba lk sair i. Kalem sueräs mm ba z r eserlerindeki dil KÄMUS. Büyük lügat ys özlûk . (Bkz. SÖZLÜK.)
tutumu ve ûsl ûbu di van sairlerinin kine benzer. Bayburt-
KAPAlIUK. Bir edebî eserde, ifade edilmek istenen m era-
- Iu Zihn i (1795 /1 800-1859), en tarunrrns kalem suarásrdrr,
min kola yca, hemen anlasrlamayacak d ereced e kap ah
(Bkz. HALK ~A i R i.)
olmast (Bkz. iBHÁM). Ahmet Hasim'in "Bir Gü n ürt 50-
KALENDERÎ. H aIk edebiya n alarunda ese r veren sa z sairle- nunda Ar zu " ~i.iri yayimland ïgr d önemd e, kap alt bulu-
rinin a ruz vezni nin "rne f' ûl û mefäîlü m efätl ü feû l ün" nup elestirilm istir. Hasim d e bunun üzeh ne , meshur
ka hb ryla ya zd rkla n rnan zumele re verile n ad d rr, Kalen- "Siirde Man a ve Vuzuh laçrkhk]" bashkh yaz lYI yaarms -
den, çogu nlu kla gazel se klind e tertib edilir ve özel bir nr. Kapahhktan ne anladrgumz ve eserin kim e g öre ka-
ezgtyle okunur. Baar a ras nrm ecila r, bu nazrm biçim in in pah oldugu h êlä tartrsrlan ko nul ard andtr. lste, Hasim' tn
Kalend er ilik tarikahyla ilgisi o ld ug u nu, bu tür ~iirleri n tartl.~mala ra ka nu olan ~ii ri :

"'I
KARAGOZ KAAGI~

Yorgun g öz üm ün halkalarmda mast olmayan, issi z, fakir ama nüktedàn ve zekî bir
Güller gibi feer oldu n üm êy ên . adamdir, Diger baskahraman Hacivat ise bilgiç geçinen,
GülIer gibi... sonsu z, iri güUer, göstertsi seven, oku m a yaz m asl olrnasma karsrhk bazr
Güller ki karrustart daha n êlän: kelimeleri iyi telaffuz edemeyen ya n aydm biridir. Kara -
Gün dogdu yazik arkalannda! g öz, bir bakima halkt temsil eder; Hacivat da üst kesimi.
Oyunun esasr , Haciva t'm söyledikI erinin Karagöz tara -
Altm ku lelerden yine kuslar. fmdan yanhs anla srlmasi û zerine kuruludur. Tiplerin
Tekranru ÖmtÜTI eder ilên . perdeye yansinlmasi sirasmda müzikten de istifade edi-
Kuslar rrudrr onlar ki her aksam, Iir. Karag öz. 14. asrrdan beri va r oldugu bilinen, 0 gün-
Älemlerimizden sefer eyIer? ... den bu güne halkirruzm tiyatro ihtiyaciru karsrlayen bir
haIk ve sahne oyunudur.
Aksarn, yine aksam, yine aksem,
KARAKTER. Hikaye, roman, tiyatro ve destan gibi anlatma
Bir su-ma kemerdir suya baksam;
esasma bagh eserlerde diger kisilere g öre "orijinal, belir-
Üstümde sema kavs-i mutalsam.
tili, ayrrt edilmis" olan saluslar için kullamlan bir terim-
d ir, (Bkz. rtro
Aksam, yine aksam, yine aksam,
Göllerde bu dem bit karrus olsam!

KARAGÖZ. Hay äl, Zll1-1 hayêl, hayäl-i zrll, hayál-i sitare.


KARALAMA. Bkz. MÜSVEDDE.
KARGI!? Beddua, lanet, ilenç. Bir kimseye, bir nesneye, bit
topluma y öneltilmis k ötü dilek ve niyet ifade eden s öz-
c
Bit çesit ha lk tiyatrosu sayrlan tarunmis Türk göIge oyu- Ier. Kargism hem söyIeyeni hem de s öyleneni etkiledigi-
nu. Bu oyunda yer aIan iki aS11 kahramandan birinin adr. ne inaruhr. Kargtslann yedi ytl etkili olduguna ina nan
Deve derisinden yapilrrus boyah kahramanlann renkli topluluklar dahi verdir, islam dini, insanlara, kargis s öy-
gö lgele ri, arkedan vuran bir isrkla Karag özcülerin 'ayna' lemekten s a km m a y i tav siye ed er. Ins an-l kämile (olgun
d edikleri beyaz perdeye yansitihr. Hayalî veya haydlbaz insa na), iyi ins ana, yakisan da bu dur, Halk arasmda çok
d enilen bir kis i tarafmdan oynatrlan renkli seki llerin kullamlan bir ka ç kargis öm egi: Adm kam yerden gele, ag·
pe rdey e yanslyan hareketleri ve yine oynanci tarafmdan zma su döken in bulunmaya, Allah beiani oersin. Allah dert
oy u nu n iki asil kahramamna (H acivat ve Karag öz) özgü vere dermanuermiqe, Allah'tan buiasin. Azrail'in okuna gele-
ko nusm ala r, izleyicileri eglendirir, Oynatrcmm bir de sin, boynunaltmdakala , delirip daglara dü;esin, elierin yam-
ya rd rm crsr va rd rr, Kesintisiz bir oyun olan Karagöz'ün na uzana,ettigini bulasl/1, gözün kör ola, iki gözden ikidizáen
m ukadd ime , muhavere, fasrl ve bitis olm ak ü zere dört oiassn, kapma kara kilit asûa, mumdm gözünde ka/a, sabaha
b ölü m ü vardrr. ik i as il kahramarundan ba ska Kara göz sagÇlkmayasm, uyuz alup tlrnak bulamayasm, vurucun güç-
oyunu nda su tipI er de yer ahr: Çelebi, Zenne, Tiryaki, ia gele, yuvanda bayku$laröte, ukk nn yiyesin...
Beberu hl, Ma tiz (sarhos), Külha nbeyi, Tuzsuz Deli Bekir,
Mani biçiminde sä yle nen iki kargl~ örnegi:
80 Iu lu, Tatar, Arap, Arnavut, Yahudi, Erm eni... O yu nun
birinci d ere ceki kahramam olan Karagöz, ok u m aSl yaz·
I

..-._-------------------------
lJ, 237
1
KARGI~ KAR$ll.A~nRMAU EDEBivAT

Kara dut parmak gibi KÀRi. Bkz. OKUR.


KJz yüzün kaymak gibi
KAR~LA~RMAU EDEBivAT. Mukayeseli edebiyat. Ara-
Seni alan yigïtJer
lannda tarih in belli bir d öneminde yakmhk, komsuluk
Kurusu n yaprak gibi.
iliskiler i: kü1tür ahs-verisi bulunan mille tierin edebiya t-
lan üzerinde "mukayese" esasma u ygun olarak yapilan
Köpriinün alh diken
arasnrmalar; incel em eler, çah smalar için kull amlan b ir
'ïaktm beni gül iken
terimdir. Henry Remak, kars rlastmnah edebiyan s öyle
~Ilah da seni ya ksm
tarumlar : "Bir edebiyahn bir baskast veya baskalanyla
Uç günlük gelin iken.
mukayesesi ve edebtyann insan ifad esinin di ger alan la-
n yla lfelsefe, tarih, siyase t, iktisat, sosyo lojil ka rsrlas tml-
Ca ru had di nden faz la yanan insa n, bazan kargts söy le- ma srdr r,"
mek!en kendini alamaz. "Aggeltn" tar afmdan terked i-
Milletlerin, top lumlann birbirlerini tammalannda ede-
len A~lk Min haci, sevdigine su sekil d e "kargrs ed er":
biyat ürii nlerinin yads mamaz bir rolü vardi r, Bu taruma
Kaptrun önü nde kangallar bitsin sûrecinde, sanatsal etkilerin, edebî etki lesi m in olmast
Bacamn üstünde beykuslar ötsûn, kaçirulmazdir. Bir millete ait estetik hatta etik de gerlerin
Aln ay yedi ytl rsitma tutsun, bu yolla yaytlma buldugu ve baska mi lletlerin edebiy-
Dah a derdim az di yesin Aggelin . atmda d ah asr toplumsal hayatmda kendine alan açh gt ~
bilinmektedir. lste, karsrlasnrmah edebiyat bu etkilesi m- ~
Gittigin yer boran olsun, k~ 015u n,
leri, be nzetlikleri ya d a tam aksine far khhkla n , her mil-
Basngm yer demir olsun, t~ olsun,
lete özgü ola m orta ya koymak için yaprlan çahs malann
Koyn un dolu, kucakl an n bos olsu n,
tümünü kapsamak tad tr,
Daha de rd im az d iyesin Aggel~.
Alma n ~a iri Goethe'nin or taya athgt "dü nya edebiyan"
Isttmadan tetik olsu n ellerin , .
fikrind en sonr a bu tûr çahsmalar baslarrustrr. Terim ilk
Dögünmekten çolak olsun kollann,
Läl olasm s öylem eye dil lerin, önce Fransa'da orta ya çrkrrnstir: Lü erature compare. 0
günden beri epeyce mesafe kateden karsr lastrrmah ede-
Daha derdim az d iyesin Aggeltn .
biyat arasnrmalan, "genis bir malzeme" ye kavustugu
Yeni Tür k siirinde de kargrs sayrlabilecek öm ekler var. çagmuzda, "k ûres ellesme " tem ayüllerinden soma iyice
drr, Faruk Nafiz Çamhbel'in "K rskanç" siirini n ikinci luz kazanrmsnr, '
d örtlügünü, karm sayabiliriz:
Karsrlastrrmah çahsma lann öne mi elbett e bü yü ktür, an-
Dilerirn Tann'da n ki, sa na açrk kucaklar cak, hu ugra!i1, edebiyan evren sel boyu ta ulasnran tek yol
Bir da ha ka pe nmaden ka ra top ra kla dolsun, olarak görmek dogru d egtldir, Dr. Melik Bülbü l, konuyla
Kan tükürsün ad mi cartda n anan ku ca klar, ilgili bir aras hrmasmda, karsrlasnrmah çahs malann, öz-
San a benim göz ü mle bak an göz ler kor olsun! gün ve yabancr kültür dünyalan aresmd a köprüler kura -
rak bir çok olumlu yapilanmala ra ned en olabilecegini:
'''1 I'"
KASiDE
KAr
kendt edebiya trrruza farkh bir g özle bekmaya saglayacagr-
atm güzelliklerinden ba hsedebilir; ince, güzel tasvirler
ru: bu sayed e, baska edebiyatlan da ha iyi teruyrp onla r-
yapar. Saded e gelrnek için oku ru hazrrlamadrr nesib ve
dan ya ra rla nabilecegimtzt s öyler. Dr. Bülbül' ün "Kerst-
manzumenin ~iiriyet bakrrrundan en yogun bö lü müdür.
lasnrmalr Edebtyat" bashkh incelemesinde konuyla tlgtli
Nesîbden soma srrasiyla gi ri zgá h, medhiye, f ahriye,
önemli tespitler va rdtr: "Karsûastirma h edebiyat bilimi,
dua kasidenin d iger kïsrm land ir.
ko nus u ve konumunun genisligi sayesinde d üsün ce tari-
hini, yazIn sosyolojisini, karstlasnrmah psikolcjiyi, genel Konularma veya neslb ktsrrumn içerigi ne göre kasideler
anlamda edebiyat ve estetik kesitlerini de kap samaktad ir, teohid, m ûnäcoût, na's, medhiyye. bahariye. ramaumive. iydi .
Karsrla snrmah edebiyat inceleytcisi de ele aldlgl konu- ye. cülûsÎye, ra h ~ iye vb. gibi türlere ay nhrlar. Red iflerine
nun sekil ve ya plsma bagh ola rak, çesitli inceleme alanla- g öre de, g ül. sünbül , sühan kasi desi vb . isimler ah rlar, Es-
n agmda genis bir 'yoru m dünyasr' He ilgilid ir," ki Türk edebiyannda, kasi denin en güzel örneklerini
Bahse mevzu incelemede, karsrlasnrmah edebiyat aras - Nefi yazmrsnr. Kaside, gazel kadar sevilmez ve sairlerin
nrmast -ya p aca k kis inin uzlasmacr, mod em d ün yadan çok ra gbet ett igi bir nazrm sekli degildi r, Yeni Türk si-
haberdar, olaylar aras mdaki iliskileri degerlendirebilme irin de ise klas ik an lamda kasid e ömekleri n e ras tlanmaz;
ye tenegine sahip, geleneksel olanla ye niyi birles tirici, ancak, övgü esasr üzeri ne kurulmus , bir yö nüyle kaside
felsefeden , güzel sanatla rd an ve sos yo lojiden anlayan saytlabilecek manzumeler yok d egildir,
bir yaprd a olmast gere ktigi vurgulamyor. Birden çok d i-
li b ilmek. ner edeyse iyi bir di lbilimci olmak da, "k arsr-
lasnrmacrv lann özellikleri aras md a sa yih yor. (Konuy la
KASR. Aruz vez niy le yaz ûa n manz umelerin kimi nusrala -
nm kahplar a uydurabilmek Için, özellikle Fars ça bir ke-
limedeki uzu n heceyi 'm uhaffeh' (hafif olarak/uzatma-
C
ilgili d aha genis bilgi için bkz. Dr. Me lik Bülb ül : "Kerst- dan) yazlp ok u maya d enir. Mä h' r meh , pad isäh'r padi-
lasnrmah Edebiyat" ) seh yaz mak ve oku ma k gibi.
KASiOE. Yarattcr'y r, din ululanm, devlet büyüklerini ve KAr. Kesme. Sözün etkisini ar hrma k için, su srnarun söyle-
önemli insanlan övmek am aciyla, bey itler halind e ve ga- mekten daha etkili olacagr uygun bir yerde, ifadeyi yan -
ze lin kafiye düzeniyle (aa, ba, ca, ...) yaztlan bir na ztm da kesmektir. Söz ü n d evarru, oku ru n anlayrsma birakrla-
biçimidir. Kasidenin uzunlugu 9-100 be yit aras mda de - rak bir çagnsrm zenginligi meydana getirilmeye çahsihr,
gi ~ebilir ve bütün beyitler aym aruz kahbryla yaz rhr. Divan siirinde hemen hiç kullarulmayan, modem Tü rk
Kasidenin mukaffa olan ilk beytine mat/a', son beyfin e siirinde itib ar edil en edebi sana tlard an b iridir. Nesirde
ma kta', en gü zel beytine 1ah-beyt veya beytii'l-kasîd , de basvurulan sanatlard an biridir kat' .
kasi de nin so nu nd a sa irin mahlasuu söyl edigi bey te ise Ey kimsesiz êväre çocu klar... hele sizler,
' t a ç ~ b ey t' ad l verilir. Kaside, Ara p ed ebi yatmda do g· Hele 'sizier...
mu~, iran ed eb iy ah yoluyla bizim edeb iya h mLZa geçmi~ Trofik Fikret
d ivan ~iirine has bir na Zllll ~ekl id i r.
Hiç ~a~mayan bir saal gibi i~l er d u ru r kader,
Kasidenin gi ri~ i ol an nesîb kJsmmda ~air kend is ind en, Bir gü n saat çalar... Çok uzaktan ge lir haber...
d ünyam n fan iliginden, felegin aClmaslzhgt ndan, tabi-
Yahya Kema! BeyatIJ
'''I
I'"
KAVRAM KETEBEHU

Derdim öyle büyük ki.; eden söz " diye tammlanabili r. "Ön ce kel ám vardr" feh-
Hayat öyle bir yük kt... vastnca, edebiyahn esasim 'söz'ü n teskil ettigi ittifakla
Yusuf Z!Yf .Ortaç kab u l edilmistir. Kelámm ku tsalla olan iliskisi, ay " bir
Gari bim; ba his mevzuudur. Burada su ka d an söyleneb ilir: "Yaraf-
m r~tJr onsekizbin lilemi! Cebrail indirdi ar~tan keläml/ D ört
Ne bir güz el var avutacak gönlümü,
kito bm yal-ddlg l kalemi! Diyen bilmez bilen demez ne sey-
Bu se hirde
Ne de bir tamdik çehre; ran." (Dervis Mehmet)
Bir tren sesi duymaya göreyim Hdsd-I keldm (eözun krSQsr), hüldsa -yr kellim (söl-ün ëzûlöze-
iki gözüm, ti) , mîr-i ke14m (söz ustasl) , netice-i kelám (sözün krsasr),
Îki çesme... redd-i kellim (ceuapï. Keldmulw h (Tan rr SÖl-Ü, ayet, Kura n),
Orhan Veli Kamk Keltlm-t resül (hadïs), keldm-l kibar (yüce söz ) gibi tabir ve
tamlam alar dilimize yerlesnus ve gen is kullarurn alan la-
KAVRAM. Me fhum . Herh angi bir ~y (nesne) ya da 0 seyin
n bulmustu t.
Kainattaki bütün va rhklann her birinin ayn ,yn
nilelikJeri hakkm d a sahip olunan genel d üs ünce (idea).

mizdeki ka~dl~, beynim izdeki ya nsrma biçimleri. Ayn-


zihni- KELÁM-I KiBAR. U1u SÖz. Din yolunda, ilimde ve sanatta
söhret kaza nrms "büyük" insa nla nn vecize niteligindeki
vscizm
ca, bir söz veya kelimeden anlas tlan , çrka n lén anlama da
kavr am denmis tir. "Metni el-berlemege gerek yok tur, mefh u-
mun u anlaym veier." cû m les i, kavrarru n bu anlamda kul-
özlü sözleri. (Bkz. Söz lü kü ltürün vazgeç ilmez
unsurlan olan keläm-r kiba rlann en önemli özelligi ögü t
ve rlei ve ahlaki oluslandir. "Kel êm-i kib ar, kibä n n kel á-
Ct
I lamldigrru g östercn bir örnek tir. rrndi r" hükmü gereg ince, bu tür sözlerde za rafet ve in-
celik de ih ma l ed ilrne z niteliklerdi r. Türk-is lam kül tü-
KAVU~AK. Bkz. NAKARAT.
ründe, k~lam-l kibar d eyince. akla hemen Hz. AH gelir .
KAYNAKÇA. Bkz. BiBLiYOGRAFYA.
KELiME. Sözcük. Tek basma bir artlam ifade eden, bir veya
KEBiKEC. Bütü n hasara t ve zarar h b öceklerin hareketini d aha faz la heceden/ ses ya da sesler öbegind en meyd a-
düzenl eyen melegin adrdr r. Bu yü zd en , adi geçen mele- na gelen dilin anlamh en kü çük birirni. Dilhilimei Prof.
gin , kitaplan güved en ve kitap kurdu ndan koruduguna Dr. Zey nep Korkrnaz s öyle tammlar kelim eyi: "Ayru di -
inam h r. Eskiden, kitaplan n cilt kap agma tugra biçi min- li ko nusan kisiler arasmd a zihinde tek b asm a kullamld r-
d e "Ya Kebtkec" yazrlarak bir nevi korumaya ahrurrrns. ~nda belli bir kavrama karsihk olan somut veya belli bir
Kapagmda, yahut cild inin herhangi b ir yerind e arnlan duygu ve d ûsünceyi yansltan so yut yahu t da somu t ve
ifade yer ala n bir kitaba haserat zarar veremezrnis. Kisa- soyut kavramla r aras mda iliski kuran dil biri mi, Somut
casr, "Yê Keblk ec", kit aplan hasaratta n koru yan esrarh kelirn e: agaç, ta ~, ked i vb. Soyut kelime: sevinç, üzü ntü,
bir "Ilaçrrus" eskiden. çahskanhk vb."
KELÁM. Söz, Iakrrdr, iba re, fik ra, cümle. cümlecik. söyleyi~, KETEBEHU. Yazma eserle rin sonund a, levh alar m altmd a
nu tu k. lehçe, di l. Dilim izd ek i anlam l v ~ çagn~l m l zen - b u lunan "b unu 0 ya zdl" anlammda hatta1:, mÜ8tcn ~ ilt .
gin kelimelerdcn biridi r. " i ~ ite ne tam bi r mana ifad e yaz an ki~i imzasl yerine kullamlan bi. ta'!; > i•.

"I
KIYAFETNÀME
~RAAT

KITA . Edebiyatirruzda, d aha çok dort dizeli ~ iir bölü.kleri, iki


KIRAAT. Dü zya zr eeklind e kaleme almmis bir metni hassa-
beyitten me ydana gelmis na zrm pa rça lan için kullaml-
ten sesl i okumaya eskiden bu isim verilirdi. Kisi, bir ya-
ml~ /kullam lan bir ter imdir. Son dönemlerde bu anlam-
zlyt ya kendi kendisine veya baskasma dinletmek kas-
da kit 'a yerine daha çok dörtliik tabiri kullamhr olmus-
diyla oku r, Her iki okuyusta de , özellikle ikincisinde
okuyucunun bazr kurallara dikkat etm esi gerekir, Ta- tur. Millî vezinle ya ni hece vezniyle söy lenmis/yazrlnus
hir'ül Mevlevî, krraatin "mi hanikî", "mannkî' ve "be- siirimizin nazt m sekillerin de nered ey se tem el birim
diî" olmak üzere ü çe aynldiguu belirtip sun lan ka yde- d örtlüktür. Yahya Kem al, çok eskiden beri kit' anm ( dö~ t ­
der: "Mih an ik î krraat: Kelimeleri, terkipleri dogru telaf- lük'ün) àdeta milli na zrm birimimiz old ugunu belirtmek
fu z etmekle beraber ezber ders d lnletiyormus gibi cku - için der ki: "Turk ikili , üçlü , be sli sekil bilrnez, ona göre
maktrr. Böyle okuyus, dinleyene bir ~ey anlatmaz. (...) m anzûme sekli dört nusrah ka 'adlr; kosmalan ktt'ayla
Manhki krraat: Acele etmeyerek, noktalama isaretleri- baslar sonuna kadar krt'eyla örü lû r."
nin h ükm üne ri äyet ederek C..) okumeknr, Bedii karaat:
Divan siirinde, yalmzca ikinci ve dördüncü rrusralan
Mann kî ku-aat sartlanna ri äyetten fazla olarak sesini rik-
birbiriyle kafiyel i (xaxa ) ve anlam bütü~l~gü .~ a !jl.y a ~
kat me vkiinde indirmek, sidder makarrunda yükselt-
dört rrusrah nazim seklin e d e klf 'a d enm is tir. Rûbei bi-
mek, acemi aktör tavn takmmaksrzm mevzûu, sa vtî ve
bedenî belágatle tecessüm ettirmektir," (Edebiyat Lügatt, çiminde (aaxa) ka fiyelenmis krtal ar a nazI!.""; bey~t saYI~1
ikiden faz1a olan kit'alara da klf 'a-I kebrre den ir, KIt a
ay. m .) Bediî bir okuyus daha ziyad e siirlerin okunma-
smda s öz konusudur ki, buna da insäd (bkz.) denir. na zim sekl ini n rübaiden farki , rübainin aruz vezninin
özel kah plan yla ya zrlrrus olmasrdrr, Kit' a vb . nazam :;;e-
C'
Okuma kitaplan anlammda da eskiden çok luk 'kiraar' kiUerinde mahlas ku llamlmarrustrr. Ku'a-i kebî relerde
tabiri kullaruh rdr . mahlas kullamlabilir. Krt'alarda her çesit konu /tema di-
KISSA. Olaganüst û durumlan, d in kaynakh fevkä lêd e Ie geti rilir.
ola ylan anlatarak insanlara ahlakî ögûtler; dersier ver- Kalern olsu n eli ol k átib-i bed-tahrîrin
meyi amaçlayan hika ye, masal, frkra, rivayet ve menkr- Ki fesäd-i ra karru sû ru m uz u sû r eyler
beIerin genel adr . Kur' an-r Kerîm'de anlattlan ibretli öy- Gáh bir harf su k ûtiyle eder n ädiri nár
külere de krssa denmistir. Kur'an-r Kerim'deki Yusuf SÛ- Gäh bir no kta ku sû riyle g öz ü k ör eyl er
resi'nde anlanlan Yusu f kissasma ahsenü'l-kasas (krssa- Fuz ûlt
larm/hikayelerin en güzeli) denmis ve adr geçen krssa,
edebiyanrruzda onlarca Yusuf u Züleyha mesnevisi nin / Yä Rab ne eksilirdi de ryä-yi izzetinden
hikayesinin yazl1m asmd a ilham kaynagi olmustur. Pe ym äne-i vücud a zehr-áb dolmasaydi
Eski d en kissa an lata n kisilere krssahán veya krssag û d e- Äz äde-se r olurdu m ásîb-i derd ü gam dan
nilirmi s. Ksssa-perdaz sözü ise, daha çok kendi kurgula - Ya dehre gelmeseydim ya akhm olmasaydr .
dl gt bi r hikaye veya masah anlatan kisi ler için kullaml- Ziya Pasa
ml~hr. KIssal ardan çokl uk ahnacak bir hisse old u gu için
KIYAFETNÀME. Bir çesit fal kitabl. Insanlann fizikî yaptla·
"klssadan hisse " d eyimi burad an türem i ~ ve dili mi ze
rma, d l~ görünü~lerine, organla nna bakarak karakterle-
yerle!?mi!?tir.
124 ;;
'''I
ët ----.:.. _
KiN AYE KITAP

ri, ahl akî durumlan hak kmda çrka nmlarda bulunan Sevip ol go ncaYl agyêra hez är olrruya hm
eserlerin adrdir, Kisinin zahirine (boyu na. saçma, eline, Álem in bir gül için çesm ine har olrruyahm
ay agma, ku legma) bak ar ak ba n rum (iç dü nya suu) kav - En áerunlu Vaslf
ra may a çahsan, ka ra kten. mi zaci ve ahlaki hakkmda tes-
pitler yapan bu ilmin ad ma "ilrn-i kiyafet" veya "ilm-i Ki$iLiK. Bkz. $AHSiYET.
me n êfi'û l-áz ä" den ir, Kiya fetnä mel erd e yer alan bu çesit
KiTÁBE. Yazit. Mezar taslannda, tûrbe, çesme vb . tarihî ya-
tecrübeler, tahm inler yoluyla yaptlan çrkanmlar, her za-
prla rda bulunan yazdar. Tarih î eserlerd eki kitab eler; 0
man dogru son u çlar vermez. Edebiyannuzda manzum
yapmm kim tarafmdan, ne za man, nastl, ne amaçla ya-
mensur bi r ~o k kiyafet nêrne ya zilnu strr. En ünlü örnegi,
Erzurumlu Ibrahim Hakki 'nm Marifetnáme'sinin içinde- p ildrgi vb. gfbi açiklayicr ve eseri tar nhei bilgiler içerir.
I1 ki manzum "kryafetn ême" dir. Söz kon usu eserden k ü- Batrhlar; tarihî eserlerin kimlik bil gileri mes äbesinde
I
çük bir örnek: olan bu yazl parçalanna epigraf (bkz.) derler. Türk me -
zar ta~l kit ábeleri, bash basma bir kültür hazinesidir.
BOY Mezar tasma ölenin kimligi, ki~ iligi, ha yat ma cera sr, ne
Kim ki boyudur tavîl zaman öldü gü, kahramanhgr, kiyrneti, ölü s bi çimi ve
Sêde dil olur cemîl daha bir çok özelligi yazihr . Nesir ya da nazrm seklinde
Kim ki bo yudur kasîr
Hîlesi va rdir kesîr
olan bu yazrtlann bir kisrrn sanat eseri katina y ûkselmis-
tir . Türkçe'nin ilk yazih be lgeleri clan C ökt ürk mezar ta-
~l kitabeleri ise, bash basma bir edebiyat eserid ir.
G
Kim ki vasat bo yIudur
Äkll u h0 1 huyludur KITABiVYAT. Bkz. BiBLiYOGRAFYA.
KiNAYE. Dokundurma, d eginmece. Merarru, mecaz vasita- KiTAP. Ell ~ yazilan ya da matbaa makineleriyle basrlan sa y-
I sryla dolayh, kapah ve dokunak h sekilde anlatma sana- falann belli bir düzen dahilinde bir araya getirilmesiyle
"I ndrr. Bu Çe1Ît b ir s öyleyiste, sözJ'n gerçek anlarrn kasde- olusturulan bütünün ad i. ilk kitaplann deri ûzerine ya -
dilmis olsa dahi, ifibar edilen d aha ziyade mecazî anla- Ztldlgl bilinse de bunlann ilkel öm ekler oldugu, bugün-
I
rrud rr, Sözü n açrkça söylen mesinin uygun olmadrgr du- kü anlamda kitabm, kagrdm bul u nmasryla insanhk kü! -
rumlarda, daha çok alay, sak a ve sitem için ku llamhr. Ki- türüne girip yerlestigi êsikêrd ir.
naye, bir mecaz çesidi d ir. Bu bakrmdan mecaz-i mürsele
UNESCO tarafmdan kitabm tarurru "En az 49 sayfayi
benzer; farkr, kina yede söz ü n ge rçek anlarru run da his-
içeren v e d önüsümû olmayan ya ym " seklinde yaprhr,
settirilmesidir. Deyiml erin bir çogu kinayeli söz lerdir.
Ne var ki, Finlandiya ve Norveç'te UNESCO'nun tam-
"Açrk g öz" deyimi , kina yey e gü zel bir örnektir, A~a~­
mmdaki sayfa saYlsl benimsenirken diger bazi ülkelerde
daki beyitlerde d e kina ye sena n yaprlrmsnr.
bu rakam farkhhk g österir, Mesela, Dani ma rka 'da 60,
Bákî yin e me y içmege and iç t i demisler italya ve Irlanda"da 100 sa yfahk yay m lar 'kitap' olarak
Div án e midir bilde d ururken tçe en dr kabül edilir. Ancak, ü lkemizde, henüz kaç sa yfahk yaYI-
Bäkî mn kitap saytlacagl ta rh~mahdIr.
"I
KITA' KrTAP

Kü ltürü ze nginles tiren ve senraki kuseklara tasryan/ak- kitap sa y üan söyled tr: 1939'da 2831, 1945 'te 2621,
ta ran; m ilIetie rin ha hzalan m esàbesin de olan kitaplar 1973'te 7479, 19SO'de 4318, 1996' d a 8207.
hakkmda Cemil Meriç su bilgt leri aktanr: "Ruskin kitap-
Bir sair, çocugun dünyasmdan bak arak kitabm rnahiye-
lan ikiye aymr: G eçici ola nlar; ka lrei c la nla r. C eçici le r
tini ve ona duyulan yakmhgr su sekild e dile geti rir:
fayd ah veya ta th birer konus ma : Seya hatna meler, hanra-
lar. Bunlar kitapta n çok bir nevi mektup, bir nevi gazete. KiTAP
Kalier kitap , sohbet degil, ya zid ir. Birkaç sayfaya 51gdl- Seni çok seviyorum
n lm ak ist enen bütün bir hayat. Ebediyete yolla nan m e- Kapagr solgun kitap
saj. Kimsertin söylemed igt ve s öyleyeme yecegi gerçek. Baskasma yaptigm gib i
Yazar, 0 birkaç sayfay r kaleme alma k için gelmistir dün- Beni m de bil gi ku lü be mi
yaya." (Bu Ülke, s. 107) Yazann, ad! geçen kitabmda ye T Güzel sözc ük.lerle ya p
alan su cü mleleri d e kitabm rnah iyeti için tlginç belirle-
meierdi r. "H er kitap, nlsunh bir saray. Kaptlan ilk gele- Bir d e fidan di k n'olu r
oe açtlmaz. (...) Kita plar, kad mla ra: kad mla r se hirlere Kulübemin ön tarafma
benzer. (...) Her kita p ta ken d imi zi okuruz." N u rullah Su ve reyim kendi elimie
A taç, "Bir ya za n n bir d egeri va r m i, ed ebiyat alaruna, fi - Ve agaç oldugu zaman
kir alamna bir ~y geti rebilmis m i, bu ancak kita pla nn- Sahncak ku rayrm dahna
dan anlasrhr," diyerek daha somut krymetler ortaya kor Abdülkndir Butut
kitap için.
Sen ytllarda kitap okumayan bir toplum oldugumuz
Bizde bugûnkû anlamda ka pag l, sayfa düzeni dûzgün
sik ça vurgulamr oldu. Bir milletin kitabt hayatmdan
matbu ilk kitaplar ondokuzuneu as n n so n çeyreginde
kovmast. tehlikeli b ir gidisatnr ve sonuç lan da oldukça
bas rlrnaya baslan trushr, C azete basrmevlerinde çahsrp
va himdir. Bu bagla mda, su satrrla r manid ardrr : "Kitab r
tecrü be kaza nan Arakel, Kaspar ve Karabet adh salus lar,
ha yat rrr uzd an çiker tah be ri zevklerimiz git gide s lgla~ l ­
1877'den soma kitapç ihga soyu nmuslar ve "kita p çibk "
yor ve slg sula rde bü yük cosku lar yüzdürmeye çahs ryo-
rnesleg tnin ü lke mizd eki ilk tem silcileri olmuslardrr.
ru z. H albu ki büyük dalgalar, d eri n deniz lerin ha kki drr
1886'dan sonra Ebüzzrya Tevfik (1848-1913), "Kü tü p ha-
ve derinlik yar ubasmuzdad rr: kü tüphan emizde. Küt üp-
ne-i Ebüzzrya" ser isiyle kaliteli kitaplar basmaya besla-
haneler imiz, ne kadar çok kit ab rrruz oldugunu göst er-
rrusnr. Servet-i Fünû n dergisi sahibi Ahmet Ihsan Tok-
mek için degi l, oe kadar d erinlesebilecegimizi gös ter-
göz (1868-1942), ü lkemizde kitap basrrrundaki kalit enin
mek için ayakta duruyorlar, Kitaplanrruz isimleri ni ok u -
artmasmda büyük pay sahibidi r.
yabilme miz için degtl. yüz yüze ge lene kadar küs olduk-
Cumhuriyet'ten so m a kurulan Türki ye Bibliyogra fya - lanm göstermek için sirtlanru bize dönüyorlar. Çünkü
SI, ü lkemi zde basrlan kitaplann saYlJTl döküm ü nü yapa- kitaplar futbolcu lar gibi çahm anp , topu filelere gönder-
rak önem li bir hizmeti ger çekles tirmektedir, Bir baska mez ler ve trihünlerden coskulu bir tezahürat isitemez-
kurum olan Basma Yazi ve Resimleti Derieme Müdürlü- Ier. Kitaplar bize dokunduklannda hayat bulurlar, biz
g ii'nü n verilerine g öre, ülkemizde ba zr yrllarda basdan kitaplanrrnza dokundugumu zda hay at buluruz.

...
l
I~ KÎTAPKURDU KLASlSl2M

"Christ opher Morley, 'Bir ada ma bir kitap sattrgm za- Iestirerek onlann birbirini sevmesi ne, ortak de gerlerde
man ona yalmz yan m kilo ka git, mü rekkep ve tutkal sat- bul usmasma da vesil e olur,

I
rrus degtlsin, sen ona tamanuyla yeni bir ya~am satrrus Dr. Arsla n Tekin, nesild en nesile geçen, benzeri yazrla-
olu yors un . Sevgi , dostluk, mizah ve gece leyin denizd e mayaeek de recede ed ebî krym e ti haiz eserleri "saheser"
dolasan gemiler. Eger 0 kitap gerçekten ben im anladi- olarak adla ndmr, Ashnda, Dr. Tekin' in zikrettigi bu va-
gtm an lamda bir kitapsa onun içinde bûtûn gökler ve s ïf ve a~aglda siralayacagimrz diger êzellikler, sa heser-
yeT vardrr' di yor." ("Kîtap ve Cosk u"} d en ziyade klasik esere aittir: "Zengm bir kültür biriki-
KiTAP KURDU. Kitaplara kar". özel bir ilgisi olan , çok kitap mi so nu cu yaz shr, her devrin okuyuc usu tar afmdan ara -
okuyan ve genfs bir 'kitap bilgisi'ne seb ip olan kimseler rur; okun ur ve takdir edi lir: zamanla yaytlma sa hast ge-
için ku llamlan bir tabir. Eskilerden AU Emiri Efendi nisler: millî ve beserî u nsurlan birl ikt e ve iç içe isler: pek
(1857-1923), Seyfettin Ozege 0 901-1981); simdilerde de çok yabancr dile çevrilir; sad ece za ma mmn degil yüzyrl-
Ah 8irinci bilinen 'kitap kurtlan'rr uz. "Yà Kebîkec" ya- la nn estetik idea llerine hitap eder: türünd e kaleme ah-
ZISI bile, kitapl an hu kabil 'ku rtlar'd an koruyamaz. nan ye ni eser lere örn e k olur," (Edebiyatl1mzda isimler ve
Terimler, "Saheser' m .)
KLASiK EDEBivAT. Bkz. DiVAN EDEBiVATI.
~aheseri n klasik ese rden eksigi, baza n yüzyrllar öres ine
KLASiK ES ER. Zamana dayanan, di renen, tarih içinde sü- uzan amama srdrr, Bask a bir ifad eyle nesi lden nesile gE'.
zül e süzüle yü zyillar sonrasma ka1an, sonrakilerce ör- çerek her de m taze kalamaya bilir saheser. Kend i çagm- ......
nek ahna n; belli bir esten k begeniye sah ip insanl ann ka- d a saheser sa yrlan ki mi ya p ttlan n bugü nkü insa- ~
bulünü kazanrrus, türünü en iyi temsil ettigi yolu nd a ka- nm/okurun ilgisini çekmedigi hat ta onu n meçhu1ü 01-
naat birligi olusmus sa nat ese rleri. Üzerinden asi rlar d ugu bilinmektedir. Mese la, N äbl'nin Hayriyye ad h ese-
geçse de, kJasik eser, günün insam için bir deger ifade ri kendi döneminde saheser kabul edilirken günü müz de
edet; bir krymeti vardir, Klasik eserler, kültürün de ternel siredan bir edebiyat yaptn özelligtne sahiptir. Buna ila-
taslarmd and rr. Nihat Sami Banarh, kJasik eseri söy le ta- ve ten saheser, b rr sa natkän n bütûn yaprtlart için de en
rif eder: "Bir takrrrt beli rli sa nat kaide ve gelenekleri ne öne çkarnd rr. Ne var k i, tabir uyguns a ken di kerdesleri-
gör e yaz tlarak, ke ndi nde n sonra kilere tirnek olacak ka- nin en yücesind e duran ay m yapit. ken di tü rünün önde
dar genis ve sü rekli tesir b rra ken birinci simt sanat eseri ." Kelen eserleri arasma giremeyebilir. (Bkz. $Á HESER.)
Tahsin Yücel, kla sik eser için "b ir ed ebiyatm ta rihi sey ri
KLASisizM. Fransa'da 17. yüzytlda ortaya çikan, eski Vu-
içinde geli~mesi için k~ ta~lanm olu~ tu ra n yap ltlan h r"
nan ve ta tin edebiyatlanm örnek alan sanat akimmm
dedikten sonra hu tür eserlerin özelliklerini de ; "yaItn-
ad I . Klasisizmin d ogu ~u nd a ve ilkelerinin belirlenme-
hklan, evrensel bir nite lik ta~lma la n. tan hsel biT köke
sinde H lristi yan hk ve Desca rtes ' m "akdctllk" felsefesi-
sahip olma lan , insa mn ve d ü nya nm genel soru n lan na
nin bü yük rolü olmu~tur. François de Ma lhe rbe ile ba!?-
çözüm aramala n" ~k 1i nde özetler. insanlan n zihi nlm-
tayan klasisizm tar aftarlanna göre san atm üç tcml'! lln -
nin ve gönü llerini n aydmlan mas ma d a bir ~ekilde kat kl-
su m va rd n: Akt.l,sagduyu ve tabiat .
d a bul unan klasik ese rler. ins an lan aym zevk . aym duy-
gu t aym dü ~ün ce, ay m sevinç ya d a hü zûn etrafmda biT- Klasisizmde üs lûba büyük önem verilÎr. Eserde icattan
251
"°l 1


KoÇAKLAMA
KONU$MA oiLi
çok , orijinal bir üslûbun bulunmasr önemlidir. Klasik
KOMEOi. Kom edy a. Ha yatm, olay larm, insa nla n n gü lü nç
eser lerin en ön em li nit eliklerinden biri de ahlakî olus la-
ndrr. Klasiklere gö re, duygu ve hayal, akil ve manngm yanlanm isleyen tiyatro tü rü . Komedi yazan, insanlan
gülünç duruma d üsürmeden, onlarm zayif yön lerin i,
için de erim is old u gu nd an onlann eserlerinde "Iirizm"
ha yatm komik du ru mlan m bu larak sergiler, Tûrkçe'de
aramak bosunadm Ruhçu b ir yönleri de bu lunan klasik
sa na tçrlar, insamn dismdan çok içiyle yani ruh dünya- bu terime kars ihk baslan grçta Arapça' dan ahnan "m u d-
hike" kelimesi kul la r ulrrus ancak sürekli olamanusnr.
siyla mesgul olurlar. Klasisizmin tutumunu begenen Ce-
Komediler eski, yeni, karakter, t öre, entrika, tarihseJ, Sin /i, li -
mil Meriç, konuyla ilgili olarak der ki: "Klasisizm müed-
rik, romantik. pastoral gibi çesitlere aynltr. Türk temasa
de p d ir, 'ben'i teshir etmez. Günah rahip önünde çrkan-
sanatlanndan olan Karag öz ve Ortaoyunu bir çesl t kome-
hr, okuy u cu yatak odalarma sokulmaz. Edebiyat pazan,
didir. Banh tar zda Uk komedi öm egi Sinasî'nin kaleme
Rous seau'dan beri kirli çamasirlarla dolu." (Bu Ülke, s.
aldl~ ~air EvJenmesi adh oyundur. (Bkz. TiYATRO.)
290-291) Klasikler kusursuz, kurallara uyan, seçk inlerin
kon us tugu ancak anlasrhr; sade bir dil anlayisnu ve an - KOMPOziSYON. Bkz. YAZMA U(;RA~I.
la tmu benimsemislerdir, Klasisizmin ilkelerine bagh ka-
KONFERANS. Uzman bir kisi tarafmdan, d inleyicileri belli
lan d ûnye ca ü nl ü edebiyatçrler sunlardrr: La 'Fontaine
bir konuda bilgilendirmek amaciyla yep rlan konusmala-
(1621-1695), Jean Racine (1630-1699), Moliére (1625-
ra verilen isim. Hitabetten farkr, konusmacuun özel en-
1673), Fénelon (1651-1715).
KOÇAKLAMA. Bir kosma tûrüdûr, Yigïtlik, sav as ve kahra-
ma nhk üzerine söylenmis koemalara koçaklama deni r.
larmyla bir hatip olmamasrdrr. Konferanslar, gene llikle
kapalt mekan larda verilir ve çesitli alanlarda (sanat, ede-
biyat, ihm, siyaset vb .) olabilir. Konlerensin konusu, kim
G .
Edebiyatmuz da koçaklama türündeki en güz el örnekleri tarafmdan venleeegt. yeri , tarih ve saati önced en ilan
Köroglu ve Dadaloglu söylemistir, Bir koçaklama öm egi: edilir. Bazr ilmî toplantrlara ve milletlerarasr meseleleri
konu alan top lannlara d a konferans denir.
Benden selam olsun Bolu Beyi'ne
Çrkrp su da glara yaslan mahd rr KONU. Mevzu. Düzyazr türlerinin içerigini olusturan d u y-
Ok gtcirnsmdan kalkan sesinden gu, düsünce, olay veya durum gib i anlahlan temel sey .
Daglar sada verip seslenmelidir Anlanlmasi amaçlanan her sey konudur. Her ya zl, bir
konuyu artlatmak üzere kaleme almir, Bir metnin temel
Du sman geldi tabur tabur dizildi
unsurlan arasmda gelse de, konu yaplhn krymetini be-
Alnmuza kara yaz i yaz ûd r
lirleyici bir role sahip degildir. Çünkü, meshur bir ifa-
Tüfek icat oldu mer tlik bozuldu
deyle "büyü k konu yoktu r, büyük yazar vardrr."
Egri krh ç kmda paslanmalrdrr
KONU~MA oiLi. Bir ülkede geçerli olan dilin yörelere göre
Köroglu dûser mi yine sênmdan
çesitlilik gösteren ve günlük ha yatta insanlann birbirle-
Aym r çogunu er meydanmdan
riyle aula sm ak üzere kullandrklan söz lü dilin ad I . Ka-
Kir at köpügünd en dusman kanmdan
nusma dili , yazl dilindeki ba zr kurallara u ymaz ama da-
Çevrem d olup salvar rslan mahd rr
ha dogaldr r, Yazt dilinin temeli ni, hu d il olus tu ru r, Yeni
KörogJu
üretilen ya da yazl d ili vasitasryla baska dill erd en ahnan
'5, I
I'"
KONU$M AK K~E YAZAAI

yeb anci sözcûkler, konus ma dili nd e ragbet görürse, ana- leri cinash), ayaklt ko~ ma (genellikle bes heceli ma di ze-
dilin ma lt olur. Aksi halde, belli bir zama n so nra kulla- Ierin eklenmesiyle olusur), dedim-dedili kosma gib i isiml er
mmdan kalkip ka ybolur gider. ahrlar,
KONU$MAK. Bir duygu ya da d üs ûncenin, bi r arzunun, Düz bir kosma öm egi:
söylen mek istenen bir seyin s öz aracthgryla sesli olarak
Döndüm daldan kopan kuru yapraga
ifade edilmesi. Dinleyicinin huzurunda s öz söylemek ki,
Seher yeli, daË;tt beni, kir berri:
hitabet (bkz .) de denir. Gü zel konusmak, insartlar için
Götür tozlanrm burdan uzaga
ön emli bir meziyettir. Muhavere etmek, mukaleme etmek,
Yärin çrplak ayagma sür beni...
sohbet etmek, söyfe~mek tabirleri karsthkh ko nusmak enla-
mmda kulamhr. Abuk sabuk ko nu~mak, act konuçmak, haua-
Aldtm sazi, çiktrm gurbet görmeye,
dan sudan konusmak; ileri geri konusmak, kanun gibi konur-
Dönüp yäre geldim yüzüm sürmeye
mak, kitap gibi konu?mak, $undan bundan ksmusmok, tatlt
Ne lüzum var suna, buna sonnaya
tarfl konusmak, yerli yersiz konu?mak d tlimizd e çok kularu-
Senden ayn ne hál oldum, gör beni.
lan deyimlerdir,
KOPUZ. Saz sairlerimizin, çok eski d önemlerd e, siir s öyler- Aym savkr vurur sazrm üstüne,
ken çaldiklan miIlî Türk sazi. Bugünkü saz sairleri, bagla -
ma adr verilen bir "sa z" e~liginde "söz"lerini icra ederler.
Söz söyleyen yoktur sözüm üstüne
Gel ey hilál kashm, dizim ûstü ne,
Ay bir yandan, sen bir yendan sar beni.
Ct
KO$MA. Halk ~iiri biçimlerindendtr. Onbirli h ece ölçüsüyle
söylenip yazrhr. Uzunluklan ü ç ilá bes dörtlük erasmda
degtsebütr. Kafiye d üzeru : ebeb, cccb, dddb ... eeklinde- Sekiz yrldrr ugramadrm yurduma,
di r. iJk d örtl üg ü xaxa veya aaab seklinde kaft yelt kosma- Dert ortagl ararnadim derdime,
Geleeeksen bir d üsüp ardrma,
lar da vardir. HaIk edebiyan nazrm biçimleri içinde en
Kula degil, yüregine sor benî.
çok sevilen ve ragbet editen bir sekll olan kosmalar duy-
gu yük1ü, içtenlikli, lirik siirlerdir. Sabahattin AU

Yaktp yand ïran asklar, üzüntüler, eerlar. ölüm, kaderden


KO$UK. Siir, manzume. Türklerin Islamiyeti kabul etme-
sikayet ardr arkasr gelmez aynhklar, sevgilinin tsve ve
den önce olusturduklan edebiyat içerisinde, çesitli kc-
cilveleri kosmalarda en ço~ dile getirilen temalardandir,
nularda (ask, yigitlik, tabiat) s öylenen ölçü lü ve uyakh
Kosmalar, içeriklerine /femalanna göre koçaklama (b kz.), sözlere siir anlammda verilen isimdir. Daha sonraki d ö-
güzelleme (bkz .) gibi isimler ahrlar. Ta$lamalar (bkz.) da nemlerde "beyitler", "serkr", "kosma" anlammda kulla-
bir kosma türü sayrhr. rnldrgr da olmustur. (Bkz. $iiR.)
Biçims el özellikleri bakrrrundan kosmalar áitz, yedekli KÖ$E YAZARI. Herhangi bir gazeted e. kendisine aynlan ve
ko~ m a(araya maniler konarak s öylen ir), mustnnmat ko~ma genellikle bir adr olan sütunda yazilanru yay tmlayan ya-
(d izeler i ortasindan kafi yeli ), cinasli kasma (büt ün kafiye- za r. Çokluk güncel ola ylar ü zerine yoru m yapan kÖi'e
255
1
söv TlVATROSU KULTUR

yazan mn yazd rklan , her gün ya da iki günde bir ve ya KURULUK. Olum suz bir üsl ûp özelligi d ir. Açik, sade yaz-
haftad a bi r ga ze tesind e yayrmla m r, Köse yazarhgi, son ma k istey en sair ya d a yaza nn b u tutumunda ileri gid e-
yillarda ül kem izd e öneml i b ir meslek halin e gelmis tir, rek veya ölçü yü kaçirarak hayalgücünü , söz hün erlerini
drslayip yazd iklannda çagnsun zenginligini, derinligi
KÖV TIVATROSU. K öy seyirlik oyu nlan . Köyde, kasabada
hissettirem emesidi r. Böyle yaz ûrms metinl ere kuru denir.
yasayen insan larm özellikl e dügiinlerde, u zun kis gece-
lerinde eg fen mek ve vaki t geçirrnek üz ere amatö rce ser- KU$AK. Nesil. Aym za man dilintind e y a ~ a yan, belli bi r d ö-
giled ikleri oyunlar. Köy seyirlik cy u nlan rnn yazih me- n em e sahit olan insanlara veri len ge nel ad. Baska bir de-
tin leri yoktu r, önced en bu türden izlen ilen oyunlarda n yis le, aym zaman dilimini paylasm akt an öte baskaca or-
duyulan s özlere veya dogaçlamaya dayamr. Özel b ir takbklan olmayan bir toplulugun adi dir, Bu sebeple
sahnesi ve d ekoru olmayan köy tems illerinde özel krya - "k us ak" ifad esi genis kapsamh, ay m za ma nda Izalu güç
fetler giyil ebilir. Kömür tczu, kül , un yerine göre makyaj bir kavram d tr. Aym ku~aga mensup sa na tçila r arasmda
malzemest olarak kullamlrr. Kon ulan genellikle kabadir, estetik h içbir paylasun olmayabilir. 80' ku~agl sairlerinin
ortak es tetik ilkelerini ve ka ygtl anru belirlem eye çahs-
KRiTiK. Bkz. ELE~iRi.
mak oldukça karmasik ve gü ç bi r ~tir.
KRONiK. Bkz. A KRA.
KÜÇÜK HiKAYE. Bkz. HiKAYE.
KUPÜR. Kesik . Gaze te ve d ergi gib i süreli yaymla rd an ke-
silip ileri d e bir ya zrda, haberde veya bir kitap hazrrlan -
mas mda ku Ilanllmak üzere sa klana n, bir konu yla ilgili
yaz l, resim parçalan. Kupür sa kla ma k, kupür arsivi yap-
KÜLLivAT. Ortak öz elli kl eri sebebiyle birden çok eserin
olus tu rd ugu to plam. Bir sair veya yazann. bütün eserle-
ri aym kistye ait olduklan için bir külliyat olus tururlar,
Necip Fez ü KülUyah, adr geçen sa hs m bütün ese rlerini içi-
c
mak ga ze tecilikte önemli bir ugra~tlT.
ne alan bir toplanun adr dir, Aym tür veya konu etrafm-
KURMACA. Fiktif, itibari. Gerçek olmayan ancak gerçek- da topl anan eserler de kill liyat olu sturur. Hikaye külli-
mis gibi, ya~a n m ~ gibi versayihp ytasavvur edilip üre- yan, nükte killliyah gibi .
tilerek oku ra sunu lan olay ve olgu lar, Genellikle hikaye,
KÜLTÜR. Hars, umran, maarif, ekinç . Son ytllarda dilimiz-
roman ve d es ta nda karsirruz a çikan kurgulamada, yasa-
d e degi~ ik anlaml ar ka zanan , toplumun farklr kesimle-
nan hayatt an alma n malzemeler islenerek, degistiri lip
rinde d e gi~ik an lamlar çagnsuran kûltûr, en genel tam-
ay iklanara k bir bakJma "d üssel bir g erçeklige dönüerü-
rruyla , bi r milletin bütün bireylerinin sa hip oldugu olay -
rül er ek " ya d a zihinde tasavvur editen sekilleriyle ku l-
Ian ve problemleri karstlayan: duygu, d üsü nce sekille-
Iam hrlar. Edebiyat ve diger alanla rda yazûan kitaplar,
riyle, tarih içinde me ydana ge len fikir ve sanat ve rimle-
içerikleri bakrmmdan smLflandmhrken iki büyük kû-
ti ve deger yargl1annm bûtûnûdûr. Cemil Meriç' in ifa-
meye ay n h rla r: l -Kurmaca olanlar Wkti f}, 2- Kurmaca
d esiyle kül tü r, "çok netameli ve hiçbir za man berra k bir
olma yanlar (no n-fiktiO. Roman, hikay e, masal, ha ik hi ~
ta rife kavu ~tu rul ma m~" bir terimdir.
ka yesi, d estan tüTÜnden ese rler biri nci gru pta yer ahr-
ken, ha hra, tari h, biyogra fi, ge zi yazlsl, vd . mrl er ikinci Kültür kelimesinin bugün yaygm olan iki anlaml vardtr.
gru pta yer ah r. Bunlardan birisi: "HalkJn gelenekl erinden, yapag~Idigi
lS'l J257
b
KOTûPHAN E
KUlTÜR

seylerd en, örflerind en, sözlü ve yaz rh ed ebiyatmdan, di- Sosyal akra b ahk baglannm bütününü içine alan kûltûr,
linden, mu sikîsind en, dininden, ah lakmd an, estetik ve dil, din, gelenek-görenek, dünya görüsü, sana t, ed ebiyat
ekonomik m ahsullerînd en ibaret" her sey i karsûar ki, bu ve tarih gibi unsurlardan olusmaktadir, Hatta bu çerçe-
da Ziya Gökalp'in adlandrrmasryla "hars" ya da "milli veyi biraz daha geni~letip/açarak ahskan hklar, deger
kültÜ r"dür. Dige r kü ltü r ise; "iyi btr terb iye g örmüs 01- ya rgilan , zevkl er, u sû ller, giyim~ku~am, äle t-edevat, or-
m ak , ak li ilimleri, güzel sa na tlan, edebiyati , felse fey i, il- tak d av raru slan da kül türün içine alabi lir lz.
m i ve dini , gösteriss iz ve sam imi bir askla sevmek" de- Kûltürün öne çikan belli bash özellikleri söyle srralana-
m ektir. Bu tam mlard an birincisi "mill î" bir karakte r ar- b ilir: Millîlik, orijina llik, dogalh k ve canhhk , sü reklilik,
zed en esas kü ltü rü , di geri ise genel anlamda belli bir ter- toplum un ortak ma h olusu, b ütûnlestirici lik.
biyeden geçmey i ifad e eder. Bu sonu ncus u da ha çok
KÜTÜPHANE. He r çes it kitabm (el yazmas i, matbu ), s üreli
fertleri ilgile nd irir ve kisinin seviyes ini belirl emede, ni-
telemede ku llamhr Ikü ltü rlü adam vb. glbi ). yaymlann (dergi, gazete vb .) belli bir düze n dahilin~e
içinde sa kland rgr ve isteklilerin istifadesine su nuld u gu
Kültürün yü zlerce tarummdan bir kaçrru buraya ahyo- yer. insanlann evlerinde ya da isye rlerind e olus turd u k-
ruz: "Kûl tür ya d a u yg arhk, bir toplumun üy esi olarak, lan daha dar hacimlilerine k itaphk den ir. Devlet eliyle
insanog lu n u n ög rcndig i (kaza nd rgr) bil gi, sanat, gele-
nek-gören ek ve be nzen yetenek, beceri ve ahskenhklan
içine alan karmasik bir bütündür" (Tylor' dan nakleden
kurulan ve olusturulan kütûphanelcr. ed ebiyat eserleri
müzesidir bir bakrma . Büyük bir med en iyet ve k ültürün
u zun bi r zaman dilimi içinde vücuda getirdigi kitap vb .
0
Bozkurt Gü ve nç) "Kültü r; semadaki prolog'Ia l önkonus- eserleri bünyesinde bannd rran kütüphaneler, edebiyat
maylal ba slarrnsnr ve dolayisiyla semadan gelen insamn ve diger bilim arasnrrnactlan için geni s imkanlar su nan
sema ile olan rnüna sebetiyle daima ugrasacaknr. C.') nadide mekanlardrr. Öte ya ndan, üniversitelerin olrnaz-
Kül türd e her sey insa m n semavî menseint ya teyi t ya in- sa olma z unsurlan ndan bi ri de yi ne zeng in b ir kü tüpha-
ka r etmek; ya s üpbeyle ka rsrlamak ya da onu het u-lam ak ned ir, Kü tüpha nes iz bir bilim yuvasmm, ünive rsiter rin
demektir." (Aliya Izzetbegoviç) "Kû ltûr, tar ih boyunca kal itelt insan ye tistirmes i beklenem ez.
bi r top lu md a meyde na gelen b ûtün madd i ve ma nevî
de gerl erd cn ibarettir." (AH Ser tat i) "Kültür, bir cemiye-
tin sa hip old u gu madd l, manevî kryrnetlerden tese kk ül
eden bir bütündür ve her nev i bilgiyi, alakelan , itiya d la-
n , krym et ölçül e rini, umumi tavrr, g örüs ve zihniye t He,
her nevi d avr arus se killerini Içine ahr." (Mümtaz Tur-
han) "Kü1tü r, toplum, insan oglu. egitim sü red ve kü ltü-
rel muhteva gibi d egi ~kenl erin ve bunlar arasmdaki ka r-
m a~lk ili ~kil crin bir i~lcvidir." (Bozkurt Gü venç) "Kül-
tü r, insan ihtiyaçlannm gid erilm es i için g.ene insamn kat
ettigi 'b ir taktm' araç lar, bi r ya~a ma tarzl, insanlann ta-
vu ve d a vram ~l annm bü tü nüd ür:' <Rasim Özdenören)

'I I'"
.

LÄ·EDRÎ. Kim in tarafmdan söylend igi/ yaz rldigr bilinme-


yen na zrm parçalanrun altma yaz ilan ibare. Söz konusu
rrusra veya beyitle rin altma ibarenin krsalnlrrusr olan la-
melif konurdu d ah a çok. As hnda, her s özün bir s öyle-
ye ni mutlaka vardir, Ne var ki, asi rlar boyu d ild en dile
dolasa dolasa, bazr sözler in, m anzumelerin söyle yeni
unutulur ve anonimlesir, Iste bu gib i rrusralar, beyitler
"lê-edrtvye m äled ilir. Bezen, bir sair, söy led igt siirin •
kendisin e ait oldugunun b ilinme mesi maksadtyla bu ..
"mahlas"; kullanabilir.
LAFIZ. Lafz, söz . Esas itiba riyle agrzdan çrkan manah ma-
na siz her SÖZ anlammda olan bu tabir; ba zan da "ma-
na"mn ka rs in olarak kelimelerin säyleni$ biçimi anlamm-
da ku llarul rrusn r. Bu ikin ci anlarrundan hareketle telaf-
iuz etrnek ifad esi, "k elimelerin seslerin in çikan lm as r" an-
larrunda kul larnhr olmustur.
Eski belêgat kitaplannda, agtzd an çrkan fakat bir anla-
rru olmaya n seslere lafz-l muhmel, az çok bir anlam ifade
ed enlere de lafz-, muteber denmistir. Aynca kelime ler,
s öylenislerindeki kahnhk, kabahk, ser tlik (elftiz-, cezele)

...
LATiFE LEFF Ü NE~R

veya yumusa khk. hosluk. incelik (e1fáz-1 rakîka) göz Bu sekilde terti p ed ilmis iki ma nzumeden almmis örne k
önü nd e tu tui arak iki gruba aynlrrusnr, Ede bî sa natlarm b azr beyit ve dörtlükler:
bir kisrru kelimel erin lafizla rmdan (söylenislerind en) ha- Sakm izhärdan agy êre h álin
reketle ortay a çik rrus ti r, Yine sen derdine çare-resê ol
LATiFE. Ünlü kisile rin beslanndan geçen ilgi nç olaylari an - Çe kil izzetle uzlet g ûsesine
Iatan kisa , etkile yici, bazan güldürücü, çogu nlu kla de rs Azîz ol derd-i s öhretten cü dê 01
ve ibret verlei küç ük frkralar; sözler. Manzurn latifeler 01- Remzi Dede
makla berab er, latifelerd e manzum ktsimlar da epeyce
fazladir. Eski ed ebi yaturuzdaki Letaifname1erde, hem Dikkat et, arastir, gözlerini aç
bu özelli kleri testyen sözler, hem de mesh or kisilerin, SI- Sanat her yigidin kat! degildir
radisi insanlarm ilgi nç yönlerini, öz el1iklerini an latan hi- Eser yazanmn serindeki ta ç
kayeler yer ah r. Eskiler "latife, larîf gerek" di yerek bu Altm d and rr, sogan zan degildir.
söz lerin en önemli vasfuu dile getirrnislerdir. Latife, za- Adm zikredilsin, duyan s ád olsun
man zaman, nükteyle kanstmlrrus: nuktelere latife, lab - Senden toru nu na yadig är kalsm
felere mi kte dendigi olmustur, Latifeler; daha çok, ya ya- Ád etler, t öreler lisana gelsin
santrus hayatlardan çtkan lrrus ya da gö zlem, tecrûbe so- Gelenek yüz aki , kiri degtldir.
nucunde olusmustur. Nukteler ise, bul gucu, zeki insan-
Iarca "uydurulmustur", denebilir. (Bkz . NÜK TE.) Örnekleri iyi geçir elekten
Zihin zeh irlenir g özden kulaktan
LEB DEGMEZ. Dudakdegmez. b, m, p, t, v ünsüzlerini için- Çahsan kárhdrr kuru d ilekten
d e bulundurmayan kelimelerle yaztlan siirlere verilen Yatan lar ölûdü r, diri degildir. 11
ad. F ve v ünsüz leri , diger üçü (b, m, p ) gibi dudak ûn- Setil Selimî ~
süzü olmayrp dudakla disin birbirine de gmesiyle çrkan
ünsüzler oldu gu için , ba zr leb degmez öm ekle rind e g ö- Yeni siirimizden, dudeklan birbirine degdlrmeden oku-
rü lebill r, Ne var ki leb degrnezin makbûl olar u, bu bes nabilen iki di ze:
sesten hiçbirini içind e bulundurmayamdlr. Haik siiri ge- Her sey ne sicakn, her sey ne iyi
leneginde sa z sat rleri ar asmda söylenmesi gü ç saytlan Hatta 0 karanhk, ayslz gece ler,
ve her ä~lgm basanh olamadigi bir tü r olan leb degme- Faruk Nafiz Çamltbel
zin iki bûyük ustasi Á\,lk Senlik (1853-1914) ve Sefil Seli-
mî' dir. Äsiklar erasmda yaptlan yansmalarda itibar gö- LEFF Ü NE~R. Bir beytin Bk rrusramda zikredilen iki ve ya
renlerinden bi ri de leb d egmez yansmasidrr, Böyle bir debe faz la seyle ilgisi olan kelime ve ka vramlarm ik inei
yan smad a, ä~lgm iki dudagmm ortasma igne veya kib- dizede yer almast sanan. Divan ~iirind.e çok itibar edil-
rit çöpü konur. Yu kan d a adr geçen seslerd en birini söy- m is ve kullarnlrrus bir ed ebî sana tn r. Iki çe~.idi va.rdl.~:
leyen ya nsma cm m dudaklanna Igne b àtmca basansiz Lef! ü neer-i mürettep (d üze nli leff ü ne sr), lef! ti ne$r-l mll-
oldugu a nlesr hr. $evve~ (kan srk leff ü neer ).

"I 1
263
LEHÇE LEYl.A

Biri nci di zede söylenenlere iki nci d ize de düzenli ola rak lEVL.Á. Leyli de ndig i d e olur. LeyM ile Mecnun isimli mesbu r
tek ab ül eden ilgil i kelimeler va rsa leff ü nest-I m ürettep ask öyk üsü nd ekl kad m kahram ar.m isrni. Mecnun'un
olu r, Örn ek: sevgilisi. Anca k, Leylá'nm ede biya nrruzd a bundan öte,
ÀnzU\ yäd ryla nemnäk olsa müjgtJmm nola da ha derin, daha genis bir anlam kazandiguu gö rüy oruz .
Zayi olmaz gül temannastyla virmek hár e SU Leylä, temiz bir askla sevilen masûkadrr: cá nê ndir; sevgi-
Fuzüli lidir, yàrd ir. Her gencin yüregine taht kuran mu hayyel
prenses bira z Leylä'dr r, Her güzel siire ku vvet veren , ese-
Birinci di zed e zikred ilenlerin ilgili karsilrklart ikin ci di- rin yüzü nü agartan gü ç, 'Leylä' dan gelir. Bir sair in deyi-
zed e d üzensiz bir sekild e yeTalrrussa lef! ü nesr-i mûseu- ~i y le, sanatkär kalemini eline ald lgl zaman, kap isma da-
~ (leff Ü nesr-i gayr-i müre ttep d e de nir) yaptlmis olur. yamp ilham d ilend igi d ar vakitIerin melegidir Leyl ê.
ämek: Leylä sairin elind en tut ar, ona özel kelimelerden olus-
Aks-i rûyun suya salrrus sáye zülfün toprage mus gizli bir di l ögretir. Bu ask d ili, sa nah n d ili olma hdrr.
A nber etm is topragm ism in suyun adm güláb Ya da askm kavuru culugun u b ürü nen siirin dili .
Fuz ûlt Büyük ust a Nizami (1150-1214 ), Leylá ile M ecnu n ad h
(Bey tin ilk dizesi ndeki "rûy" kelim esinin ikinci d izedeki ölümsüz es eri nd e, güzellik ayetinin serlevhasr, güzellik
"güláb": "zul f" kelimesinin de "anber" le bir ilgisi va rd rr.) mülkü nün sebin sälu, yed i gök gû zelliginin hul äsa si, ye--
di yer g üzelligm in b ütû n cazibele rini kendinde tophyan
LEHÇE. Bir d ilin bilinen ve izlenebilen tari hind en önce, ka- Leyl á'yt su ifad elerle takdim ve tasvir eder: " Leylê, sa·
ranhk bir d ön eminde kend isind en aynlrms c lan ve ana- bah gibi ayd mhk. Sonbaha r g örme mis bir beyaz gül. 0
d ilde n çok büyük farkhh klar g österen kollarma denir. Ley lê ki, ya nagmm perlekhgi g öky üz ünde ki aYI kiska n-
Lehçeler: ses, sekil ve kelime aynhklan g österirler. Ya-
d m r. End armru n gü zelligt bostandaki serv inin yü regini . .
kutça ve Çu vasça, Türkçenin bilinert lehçe leridir, Bazr ya ralar. lsve ve cilvesiyle äsrklan yeis ve ü mide d üs ür en , . .
Türk d ili a ra stirma crla n , siv e yert ne lehçe tabirini ku l- ay ve günesln mirasçrsi Ley tä. Putperestl erin mihrab;
lanrmslard rr, Zaman zama n ko nus u la n dilde d e leh çe ve
od u r. 0 , sa raym kandili ve bostarnn se rv id ir, As km d a
sive terimleri biribirinin yerine kull amlmakt adir.
esidi r, na zin da esid ir. Binlerce incinin gönül bagi, bin-
LENGÜisTiK. Bkz. DiLBiLiM. lerce Mecnun'un zincirini sürüyen odur. Leyl á, gûzellik-
te i1ahî bir mucize idi .
l EYT· MOTiF. Bir düsünceyi vu rgu lamak, bir duygu yu yo--
gu n la ~h rmak amacryla bir ese rd e (srk ça) tekrarlanan "Ay gibi am a ne ay; günes an cak onu n yü züne keten bir
motiflere verilen ad. Edebi eserler çokJu k bazl motiflerin örtü olabili rdi. Bir servi; fak at bahçed eki serviler gibi
terkibiyle olu~u r. Bir bütün olan ese ri çözü mlemeye meyvaslz d egil, bir bag; fakat cennet bahç esi gibi kap ls1z
kaJktIglmlzd a kü çük birirnl erle ve motiflerl e kar~d a ~tr1 z . d egil. Bir tath söz söyley i~i var ki konu ~ma ya ba~l a dlgl
Her moti f bir gö rev üstlenir. Bazan kimi motifler eserde zama n onun su gibi akan sözlerine akar suJar duru r. Bir
slk.ça tekrarlamr. i~te hu kabil moti flere leyt. motif ad t ahu gözlü ki ah uya benziyen göz ü aslanl an alda hr, bü-
\'e ri J rn i~ti r. YÜler. Kara zü lfü cim, boyu elif, agzi mim ."
'''I 265
hn~ _
1
LEYLÀ LIRIKlllRIZM

Leylá, bir görüntüdür çagirruzda, güzellikleri d evsi - LiRiKlLÎRizM. Lyre, eski Yunan sa irlerinin siirlerini okurken
rip Zkusar np yûregimize tastyen. Bir sanatkárm dünya- çaldrklan bir sazdir, Lirik ve lirizm sözü de buradan W·
smda Leyla'nm nasrl, ne sekil bir yer tuttugunu anl amak remistir. Duygulann çoskun, etkileyici ve akrci bir bi-
için asagrdaki örn eg i okumak gerekir: çimde söylenip yazilmasma lirizm; daha z iyade bu tar z-
Taslann ortasmda Leylä'run gözleri deki manzum eserlerin genel vasfma da brik denir. Lirik
Leylá köse k öse göz göz siirin ortasmda eser, öylesine çoskun olm ki, b ir bestenin nagmesini, bir
Ben Leyl äyr bu ldugumdan yahut kaybettigimden beri kusun büyüleyici ötüsü nü , insani deli edeeek kadar gü-
Leylá ya 0 adarrun bardagmda ya 0 dagm ortasmda zel olan bir suyun akrsrru duyurabilir; kalbî duygulan-
rruza tercüman olur. Isnlahm manasiru daha özellestire-
Ben Leylä gib i günes dogarken uyanamam rek Hegel'in dilinden s öylersek "lirik siir, müzik gibi
Sehir gece günd ûz benim içimde uyur sernbolist bir ifade tarzr He insan ruhunun derinliklerine
Leyláyi götürüp Londrarun ortasma biraksam ve bilinmeyen köselerine nüfüz eder."
Bir bülb ül gibi yasamasrru degtstirmez çocuktur
Yerli bir bakrs açisry la. Yahya Kemallirizmi söyle anlatir:
Leylä diyorsam kesik yanaklanyla Leylê "Lirizrn, daha dürüst bir Fransrz teläffuzuyle lyrisme kc-
Üç k öseli dünyasiyla limesini bazr êlimlerimiz gmáiyyet bazt álim leri miz rebá-
Okuyla yayryla yaylasryla acrmasryla biyyet kel irneleriyle tercüme ettiler. Link siire de grnáï ~i~
Leylê diyorsam su bizim gerçek Leylá ir yahut da rebdbî siir dediler; da ha müverrihce düsünen-
Ierse: saz ~iiri ifadesiyle anlatm aga kalkrsnlar.
Biz seni iste b öyle seviyoruz Leylê
"Es ki gazelserälar lirizm'v a$k ke limesiyle tarif ederlerdi.
o gitti bize aglamak kal d r ka la ka la Onlar asktan bizim bugün anladigmuz a läka ve sevgi •
Sezai Knrakoç
manasiru anlamazlardi. $eyh Gdlib'in:
Bir sarkrda dile geldig! gibi ; " Leyfa bir özge condtr] Kam
Bir $u'lesi var kj ~em'-i cànm
gözlü ceylandlr/ Doyulmaz h ûsn-i dndlr/ Ele geçmez 0 ahû ."
Fdnûsuna 5lgmaz ásmánm
Belki de, sarin ' tash ih' edip tasavvur ettigi gibi:
rrusra lan lirizm'uv en mükemmel bir tarifidir. Eskilerden
leyIa bir özge can nudtr Fuzûlî " êsrk" bir sairdi. C..)
can içinde can rrudrr
bir adam an la ttilar leylayi avuçlarmda gizliyormus "Lirik siir tekämül ede ede sazrm b rrakir; ya lruz nagme
bir ada m koynunda tasryormus onu kesilir; Fuzûli'"nin siiri gibi. Bir milletin her ha ssasi za-
onlan kis kanmak rmdir ley laya giden yol manla ka yboldugu gibi lirizrninin menba' Ian kurursa
aglasak bag-slar rm "sahte liri zm" meydan ahr, Her nev'in sahtesi gibi bu da
nasil ölünür u grunda tahamm ülfersädrr,
i/hami Çiçek "Lirik siir en halis sairlerin elinde gaa yet sadedir; Ilimden,
sanattan àzàdedir. Ne dimaga hitab eder, ne de zevkc . (...)
'I 1
267
LlSAN l ÛKNET

"Bu nev î ~iir, siirin yegäne ne v'idir ki fikirde, mazmu n- Gö rdü bulmus her birisi yer lerin
da , sanatta yenilige asla muhtac olmaz ," (Edebiyata Dair Biri d ähi eyl ed i hêki mekän
s. 35, 38.) Serle ri ü ç, pälan bes an lann
LiSAN. Bkz. DiL. KIl tefekkür ey led im sa na bey ên.
LiSÁNivAT. Bkz. DiLBiLiM.
LÜGAT. Bkz. SÖZLÜK.
LisÀN-I HÁL H à1d ili; sü kû tu n dm. Bir insamn durusu yla ,
tav irlanyla im á etmeye çalL?h& mana. Insanlarm, biri LÜKNET. Söy leyisteki maharetsizIik. Fesê hati bozan du-
"k äl" (söz), d igeri "h al" olma k üzere iki çesit dt li old ugu rumlard an biri olan lüknet, kelime ve ke1ime gruplan-
söylenir. "H ál d ili" , daha çok, "g önül ehl i" d e d enilen om ses lerind eki d üz ens izlikten d ogen ve dinleyince an-
"tasa vvuf erbêbrtrnn tercih ettigi bir duyu rma, sezdirme, las rlan b ir kusurdu r. Bir ç~it kekemelik, pelreklik veya
telkin etme vasttasrd ir, Son yûl arda, "beden d ili" ad r veri- dil tutuklu gu nu andm r. A~a &daki beyitte gö rü len söy-
len bir anlatma aracmdan d a söz edilmektedi r. leyis kusuru lüknettir.
Ga mzen suá le baslasa uss äka, he r m üjen Gözüm nern hem-d emim hem,
Gûyà lisê n-r hàl ile bi r tercem án olu r Merhemim ga m, háhnm d erh em
N<fî Hämi

LÎTERATÜR. Bir konu veya alanda ka leme ah nan yazl ve


eserlerin bütünü. Mes ela; Felseie literaturii, siir literalürü,
larih literatürü, I Ip literatür ü vb . gibi. (Bkz. EDEBÎVAT.)
LÛGAZ. Bi~ çes it SÖZ oy un undan ibaret olan ma nzum bil-
meceler. He rhan gt b ir seyin, bir takrrn özellikleri s öyje-
n i le~ek ne oldugu soru lu r. Lûgazin ano n lm bilrnecele r-
de n aynlan en önem li özelligi, söyle yen inin belli olmast
ve aruz vezniy le yazrlmasidrr, FItnat H ar um'm "cemre-
Ier"! sord ugu bir lûgazi:
Ol nedir kim ûç birader her za ma n
Birbiri ard inca olmustur rev ên
Yïlda bir kerre ge lirler áleme
Makd erniyle kesb-i feyzeyler cih án
~mseler g örmüs degildi r yûzlerin
Ismi va rd rr cismi amma ki nih ên
Birisi old u havaya m ûnkalib
Biris i êb içre tu ttu äsiyê n

"" I'"
........_---------------------------
MAHLAS. Takma ad , la kap. Divan ve sa z sa irlerinin s öyle-
d ikleri, yazd rklan ese rle rd e ku lla ndrk lan. so nra dan uy-
d u rulmus takma ad lar. Na diren, m ahl as yeri ne ge rçek
adlanru kullanan la r da olmustu r, Kadirn sai rler, seçt ik-

leri ma hlasm iki ve ya ü ç heceden olu sa n àhenkli ve an-
lamh, m izacma uygu n bi r kelime olmasma d ikkat roer-
lerdi. Divan sai rleri, ge rçek isimleriyle d egil, m ahl as la-
n yla bilinir, tammrla r. Ge nç sa ir, m ahl asuu kendisi seçe-
bilecegi gibi, ta nm nus Zusta sairler ta ra fmdan da mah-
las verilirdi.
Arashrmaci Mehmet Kalpakh, mahlas kull anmanm se-
bebini , div an sa irinin eserini sunacagi padi saha Zsulta-
na ya da ona yakm bir kisiye du ydugu büyü k saygmm
ifad esi ola rak, gerçek ad rru zikret me kten kaçmmasma
baglar. Kalpa kh, kon uy la ilgili ola ra k ka lem e ald lgi
di kkate d eger ma kal esinde ma hlasa dair su tesbitleri ni
d e akt a nr: "$a irligin Uk sarn kendisine uygun bir m ah -
las seçmekti. ~ iir s öylem eye baslayan ki~i genellikle iki ,
bazan da ü ç heceli kelimelerden kendi ki ~ ili gi ne u ygun
bir mahlas seçerdi. Bu , çogu kez Arapça ve ya Fars ça bir
MAHLAS
MAKALE

kelimenin nisbet i'si denilen ve aitlik ifade eden 'î' eki - yazrlanm ba sk asma mäledilme tehlikesi verdr. Nedîm,
run eklenmesiyle olusurdu. C..) sö yleyis tarz uun herkesçe malurn oldugunu, siirlerin e
"Mahlas hemen hemen her zaman sairin k.i~iligini, d ün- mahlas koyma sa da tamnacag uu, biraz da övünerek
ya g örüsünü, psikolojik ya da bedensel özelliklerini, egi- s öyle dile getirir:
timini veya meslegini aksettirirdi. C..) Malûmd u r be ni m sü harum mahlas is tem ez
"Böylece Divan siirinde mahlas, bir takma ad oIarak de- Fark eyler aru seh rimizin nü kte danla n
gil gerçek ismin yerine geçen, sairin topIum Içinde ta- Klasik siird e mahlasm geç tigi be yte mahlas bey fi, t ûc beyi! I

nmdrgr bir isim olarak kullarulnusnr, mahlashäne denk


"Osmanlr'da sairlerin çesitli sebeplerle mahlaslanm de- 19. asrrdan bugüne kimi sai r ve yaza rlar tarafmdan kuI -
gï~tirdik.lerîne de rastlanz. Á~lk Çelebi Hasbî'nin mahla- lamlan takma adlar; mahlastan farkhhk arzeder. (Bkz.
suu Ibrahim Pasa tarafmdan hapse atilmasr üzerine MÜSTEAR)
Habsî'ye degi~tirdigini de yazar. Bahêrî'nin de önceleri
Kemálî olan mahlasuu, arkadaslan tarafmdan .Kern Ali' MAHLASNÄME. Eskid en , siir ve disine yeni adim atrrus, he -
diye alaya almmast üzerine Bahärî'ye degi{;tird igini ya- n üz tem ay ü z etmeye bastanus olan genç sai re m ahlasim
zlyor. verrnek üzere usta bir sair tara fmdan yaztla n manzume.
Bu manzumede mahlas verilecek genç sair övülür ve
"18. y üzyil Divan sairlerinden Surûrî (sevinçli, mutlu) kendisine ver ilen mahlas ve niçin ven ld igi açrklarur, Ge-
bu mahlasmdan önce Hüznî (hüzünlü) mahlasuu ku l- libolulu Alî'nin Ne fî için yazd igr ma h las näm e ünlüdür.
lar unaktayd i. Sairin siirlerinln içerigine uygun olaru
sonradan aldigt Surûrî mahlasrdir, (...) MAKALE. Bir d üs ün ceyi tarntmak ve bir gerçegt s avu nm ak
amacryla yaztlan gazete ve dergi yazilan. Makalenin te-
"Sair gerçek adr He ya~adltt Osmanh toplumunda bir ki- meli fikre dayarur. Herhangi bir fikri ele ahp islemeyen
~i idi . Ancak, yalruzca onun siiriyle var oIan dünyanm bir yazl makale olamaz.
yam siirin dünyasmdaki kismin ismi, gerçek hayattakin-
den farkh olmahydi. Böylece mahlas kurgusal bir älemin Makale he r alanda ve her konu üzerinde ya zilabi lir. Ya-
kurgusal öznesini yansittï. Böylelikle sair ~iirindeki ~a­ km zaman için de olm us bitmis siyasal , ekonornik ve sos-
hls kadrosuna, kendi istedigi gibi davranacak, kendi is- yal davramstar üz erind e ma kale yazrlabi lecegi gib i geç-
tedlgi özelliklere sahip ola cak, hepsinden önemlisi 'fah- mise ait inc elemeIeri ve b ilims el a rast irm a sonuçlanru
riye' denen sairinin kendisini övme islevini yükleyebile- haber veren ma kaleIer de kal eme almabilir,
cegï kurmaca bir kisi eklemis olur." ("Divan Siirinde Makale, bir d üsün ce yaz isidi r. Yazar, herhangi bir kon u-
Mahlas Üzerine") da, kend i gö rüs, duyu s ve d ûs ûn celerini , okuyu cuya be-
Kadîm sairler, bir ka ç istisna drsmda, her m énzumenin nimsetmek am ectyla ma ke lesint yaz a r; amaç, bir so n uca
so nu na mahlaslanru kor lardt. Mahlasm geçtigi bu bey te ul es m akttr.
de m ahlas beyti d enirdi. (Kadi Burhaneddin, ga zelleri- Diger nesir tü rlcri gibi ma ka le de Türk edcbiyattna Ba-
ne mahlas koymarrusn r.) Aksi takdirde, söyle nen veya n'd a n ge lmisti r. Bizd e ilk rnak alcyi. Terc üma n-i Ahva l
"lI 1
273
MANlR:STO
MAKTA

ga zetesi nin tlk sayïs mda Sinas! yazrrusbr, C azeteciligin man i; içerikleri ve söylendikleri yer itibari yle de sevda,
ge hs mesiyle maka le de yaygmlasrrustrr. Sinasi, Zi.ya Pa- niyet-fal. ;~' bekçi-davu!cu, hikaye ve mektup manileri d iye
sa, Narruk Kem el, AH Suavi (1839-1879), Ahmel Mithat kû me lenirle r, Bugün, ye r yer unu tu lsa da, Türk halkr
Efendi, Ebuz ziya Tevfik , Semsettin Sarni, Hüs eyin Cahit aras md a màni söyleme k ge lenegi özellikle An adolu'da
Yalçm, Süleyman Nazif, Ziya Cökalp, Falih Rifkr Ata y ya~ayan genç krzlar; kadmlar arasmda h álê varhgrru ko-
(1894-1971), Ahmel Hamdi Tanpmar, Mehmet Kapl an rumaktadir. Öte yandan, mênilerin bir ktsrru türkülese-
(1915-1986), Erol Gimgör (1938-1983), Nad ir Nad i (dog. rek haik müztginin sevilen güfteleri arasmd a ye r almak-
1908), akla ilk gel en makale yaza rlan rruzdrr, tadrr.

MAKTA. Klasik Türk siirind e, bir rnanzumenin sonundaki A benim bahn yá rim
beyite verilen addrr; ancak neredeyse gazelin sen beyti Gönlümün tahtr yärim
için kullarulan bir terimd ir. Makta'dan önce ki beytte Yüz ünde göz izi var
h üen-i makta' d enir. Kad im sairler, bir man zumedeki, Sana kim bahn yàrim.
özellikle ga zeldeki mat/a, husn-i matla, makta ve hüsn-i
makta adr ve rilen beyrtlerin güzel olmasma öze n göster - Bahçelerde saz olur
mislerdir. Gül açrhr yaz olur
Ben yarime gül demem
MAKTEL Son Peygamber H z. Muhammed'in torunu, Hz.
Gülün öm rii az olur.
Ali'nin og lu H z. Hüsey in' in se hi t edild ig l Kerbela
Vak 'est'ru hüzünlü b ir d ille öykü lestfrip anlatan man-
Bu da ~lar oimasaydt
zum ve ya rnensur eserlerin genel ismi . Makteller, akrcr
Cül benzin solmasaydr
bir üslûp ve yürek daglayict bir içerik arzett iklerin d en
Ölüm All ab 'm em ri
Klasik Türk Edebiyan d öaeminde çokça yazrhp okunan
Aynhk olm asayd r
eserler ara smdadrr.
MANA. Bkz. ANLAM . Portakal dilim dilim
MÁNi. Ananim haIk siirinin en küçük nazim biçimi. Genel- Danlrrus benim gülüm
likle yedi heceli d izelerden kurulmus tek dörtlükten Ben gülüme ne dedim
ibarettir; Kafiye d üzen i, aaxa biçim ind edir. Na dire n bu Kurusun agzrm dilim
düzeni n d e~tigi olur . Màninin ilk iki d izesi, bi r bakuna
sekli tamamlamak için s öylenm is doldurma s özlerdir, MANiFESTO. Sanat bildirgesi, beyann äm e. Yeni bir sanat-
Asrl d üs ün ceye pek katkid a bulunmazlar. Üçüncü dize, edebiyat anlaytsr getirmek ve 0 yolda eserle r verip bir
temet düsün ceye bir ha zrrhknr, Asil duygu ve d üs ûn ce ak tm olusturmak, çlgu açmak iddiasmda olan ed ebl ha-
d örd ün cü d ized e söy leni r. Màniler in bi ricik konusu as k- reketlerin ilkel eri nin yer ald lg1 ve ka mu oyu na duyuru-
tir dense yeri di r. Baska konulard a da m àni s öyle nm isti r, lan bildirge. Edebi yattrruzda, bu anlamda ilk manifes te
Mantler sekilleri bektmi nd an düz . cinasu, kesik, yedekti Fecr-i Áti toplulugu tar afmdan yay imla nrms nr.
74
275
1
1
MANZUME MATL A

MANZUME. Vezinll ve kafiy eli s öyle nm is söz. $iir yer in e ri /okurlan daha çokçocukl a r old ugu için masalla rda ba-
ku llaruhr ancak, her ma nzu me siir de gildir, Her siirin reketli klSlmla; (aksiyo n) ve ka rsihkli konusmala r büyü k
manzum olmast gerekmed igi gibi. Ögren ci, yan i bil gi bir ye r tutar. Tasv ir ve tah li1lere çok az ye r verilir, Kah ra-
vermek maksad ryla kaleme a hnan eserler, akrlda kol ay mam insan olan Tü rk ma sallannda belli tiple rle karsrla-
kals m diye çoklu k manzum olarak tert ip edilmistir. Bu smz: Padisah, vezir, kizir, yöriikbeyi ve Keloglan . Bir çok
tûr eserlerd e es te nk bir ka ygr ö n p landa degildlr. Hatta masal kah ramanm d aadr sa nt zikred ilme z.
çoklanrnn d üzyazrdan farki , ölçü lü ve kafi yeli rrusralar-
dan kurulmus olmasid rr, (Bkz. NAZIM.) Basla ngrçta sözlü a nl ahm ge le negt içinde yer alan ve
asrrlar boyunca ma sal crlar ta rafmdan anl anla rak aglz-
MASAL Ina nçlan , bazr örf-ad etleri ve genet ahlak r genellik- dan ag17.a, nesilden nesile ulasrrus olan masatlar, giderek
Ie çocuklara as rla ma k, ders vermek; onlan eglendirmek yazlya geçeri lmisti r. Baslangiçta sözlü c ld ugu için, ay m
emacryla u yd urulan ve olmast hemen hem en dünya ge r- m asa hn bölgeden b ölgeye, yöreden yöreye degisen se- .
çekfiginde mümkün olmayan ola ylan konu edinen il- killerini gö rmek m ümkündür. Farkh ülkeler veya mill et-
ginç anla nlar, Masallann çogu anonim bir ka rak ter ka -
lerd e da hi benz erlik tasiyan ma sa llara rastla nabilir.
zen rrush r. Bazi masallar, gerçekle ba gmtï sr olduklan iz-
lenim i ve rebilirler. Masal kahra ma n lan çok luk tabiatûs- Dünya run en eski ve en meshut masalla n Dogu d ünya -
tü / olaganü s tü güçlerle donanrrus olurlar. Sah am n ünl ü sm a ait "Binb ir Geee Ma sallan vdrr. Ban'run ve m odern
ara surmacrlanndan Pertev Naili Bora tav ma sall ar içi n d ünyanm meshur mesaleer Fransrz La Fonta in' di r.
su nla n söy ler: "Masallard a ge nellik le iyilik-kötülük, Masalunsi unsurlar ve bizzat masahn ke ndisi, basta Bü-
d ogruluk-haksi zhk, ad älet -zul üm, al çakg önüll ük -kib ir
yük Mutasavvu Mevlana'run "Mesnevi'tsi olma k üzere,
gibi Zit d urumlan n temsi1cisi ola n kisilerin mü cad elele-
bizim edebiya tmu zd a ortaya konan bir çok ese rd e kulla-
rind en veya insa nlan n ul asrlmasr g üç hedefle re va nna
rnlnustrr. Masallar, her ne kadar çoçuklar için u yd u ru l-
is teg mden d oga n hayaller islenir, Bunla r tarih ve cog raf-
mu s olsa da , büyüklerin d e büyüsünden kurtu lamad rgr
ya ile suu rla nd ml am azl a r. Ceçtikleri yer ve za ma n bilin-
bir anlatt tü rüdür. Sair Cahit Za rifoglu'nun bu ba gla m -
mez."
da "b üyûk çocu kla r" için kalem e ald lgl b ir kaç eseri
Dü ny adaki masalla n n büyük bir krsnurn, hayva n masal- (Agaçkakanlar, Serçe KUi, Yiirek Dede ile PadiiaJr, Kanrare-
lan teskil ed er. Anca k, m asall ard aki hayvanlar, neredey- lan), masa hn m odem edebiyaturuzdaki Ilginç ve kayd a
se kendilenne has özellikleri yitirip insan katma yü kse- d eger örneklerid ir.
lirle r; insanlarm yeteneklerine sahip olurlar. Masa llan
MATlA. Bir ma nz u menin iki misrat da kafiyeli ilk beyt in e
"hayvan masallan", "olaganüstü masa llar", "gerçekçi
verilen isim. Daha çok gazel ve ka sid en in itk beyitle ri
ma sal1ar ", "zincirIem e masallar" gibi çe~itlere aYlrm ak
için kul1antlm l~ bir terimdir. Matlad an so nraki güzel ve
mümkündür. Hatta güldü rü cü hika yeleri, nükteli h kra-
parlak beyte de hüsn· j matla ad l veri lm i~ t i r. Muallim Na-
lan da masal sayan ara" ttrmactiar vardir.
d , bi r man zumenin mu sarra olma yan (m lsralan bi rbiri y-
Masallann çog u bir tekerlemeyle ba ~la r. Bu tek erl em enin Ie kafi yeli olmayan) ijk bey itine de ma tla d en eb ileeegini
ilk cümlesi de "Bir va nnJ~, bi r yokl)lwt olur. Dinleyic ile-- kayded e r.
"'1 I"
MAZMUN MECNUN

MAZMUN . Kavram, mefhum, mana. Gerçek anlarrurun dl- Ne bu çatlayan topraktan


smda. dolayh olarak kahplasrrus belli bir manaYl çagn~. Ne de yamk gönüllerden susuzluk gitmez.
tiran s öz. Niikteli, sanatu, aniarm erbabtnca anlasilan sözler Cahit Kulebi
diye de tarumlanabilen mazmunlar, Divan siirimizin
(Yukandaki misralarde siyah yazilan ke limeler, mecaz
anahtar kelimeleridir. Onlann anlarrn kavranmadan, bi-
anlamlanyla kullarulrrustir.)
Immed en siire nüfûz edilmesi, silrden tad ahnmasi gûç-
tûr, Mazmunun gûzel ligi, sairin hayalinin genisligini MECAZ-I MÜRSEL. Bir kellmeyi/ibareyi, gerçek anlarrurun
gösterir. Yeni, zengin çagrisrmh, kimsenin kolay kolay drsmda, benzetme kast! olmaksrzm, baska bir anlamda,
bulur söyleyemedigt mazmunlara da bikr-i mazmun, de- baska bir söz yerine kullanma sanatidïr. Edebiyanrruzda
ni r. Oskender Pala/run hazrrladigi Divan Siiri Söz/ü- itibar edilen edebî sanatlardan biridir. Gazeteci-yazar
gii'nde, klasik siirimizin hemen bir çok mazmunu ör- Yavuz Gökmen'in ölümü kasdedilerek yazr lan "basmi-
neklerle açiklanrrnsnr.) Yeni siirimizde mazmunun yeri- rruzm aykm kalemini yitirdik" ifadesindeki 'aykm ka-
ni tutmak üzere, daha özgür ve genis çegnsrmlara sahip lem ' sözü Yavuz Gökmen yerine kullarulrrus ve mecaz-i
imge (bkz.) bulunmustur,
mürsel sanan yapi lrrustrr. Yine Peyami Safa için söyle-
MEÀNt Bedi ve bcyan' dan baska belägatm üç bölümünden nen "0, ka lemiyle geçinirdi" sözünde mecaz-, mtirsel sa-
biridir. Cûmle yapismdaki incellkleri: rnuhtevaya uy- nati verdir. "Kalem" sözü , gerçek manasmm dismda, Pe-
gun, kusursuz bir cümlenin nasil söylenmesi gerektigi- yarm Safa'rnn meslegi anlam m da kullerulnusnr. T ürkçe-
nin kurallarnu, yol lamu ögreten disiplindir. Bugün ar- deki deyimlerin bir ktsrru, bu sanat esasi üzerine kurul-
tik, bah is mevzuu olan meselelerle kompozisyon veya mus ve ke hplasrrusnr.
yazma ugra~1 derdlen disiplinler ugrasmaktadrr. (Bkz.
MECMUA. Klasik edebiyatirruz d öneminde, içinde seçme si -
YAZMA UGRA$I.)
ir ve yazilann yer aldigi, elle yazrlrrus bi r nevi defterlere
MECAZ. Bit kelimeyi gerçek anlarrurun drsmda çokluk bir verilen isimdir. Mecmualar, bir bakrma, edebiyatirmzda-
ilgi dolayisryla baska bir anlamda söyleme, kullanma sa - ki ilk antolojiler (seçki kitaplan) dir. Eski edebiyatmuz-
natr. Meeazen s öylenen sözün hakiki rnanasirun anlasil- da "nazire mecmualan" , "mecmûa-i esär " adi verilen
masma bir karine (ipucu) engel olur. Mecaza, hem siirde seçrne siir mecmualan oldukça ragbet kazannustrr.
hem de düzyazrda sikça basvurulur. Söze güzellik ve ce-
kiellik kattlgl gibi çagrtsrm zenginligi de seglar rnecaz. Kelime, Tanzim at' tan sonra edebiyatrruzda daha çok ~u­
Bash basma bir edebî sanat oImaktan çok, mecaz, baska günkü "dergi" anlarrunda kul larulrrustrr. (Bkz. DERGI.)
edebî sanatlann ortaya çikmasma yardim eder. Te?bih, is- MECNUN. Leylá de Mecnun mesnevisinin erkek kah ramarn
tiare, mecaz-, miirsel, kinaye, ta'r îz, teshis ve inlak meca z Kays'm aldigi isim. Askr, çilgmhgi ve derbederligiyle
vasrtasryla, ondan faydalarulerak yeprlan sanatlardrr. meshardur. Edebiyetmuzda, çogu kez, á~lkl temsil eder.
Tûrkçemiz, mecaz bakimmdan zengin bir dildir, Her sêdtk äsrk, biraz Mecnun'dur. Fuzûlî'nin meshur
Kandilli yüzerken uykularda "Bende Mecnûn'dan füzûn {i? ,khk istj'dádl var! A?,k~t eûdtk
Mehtêbi sürükledik sularda. menem Mecnûn'un ancak: ad, var" dize leri, bu d üs üncenin
Yahya Kemal Beyatfl tezáhürü olsa gerektir. Kadim ~ a i rlerin slkç a xu H, "'d :\ -
I-lEDOA H
MEKTUP
lan ma zmunlardan birid ir Meerur n. "Dehánm mim z ülfün d evlet y öne timind e önemli gör ev ü stlenen kisileri, din
cim kasin mm olmustur} Seni ey zülf-i Leyld her gören M ee- büyük1erini övrnek amacryla yezt lan manzumelerdîr.
mm olmll$tur" (Bakî)
Medhiyeler, ge nellikle kasid e nazrm se khyle ya zilrmsn r,
MEDDAH. Halkm ragbet ettigi mekan larda, halkm mah Divan siirimizd e revaçt a c la n bir s iir türüdür. Medhiye
olan hikayeleri, kendine özgü üslûbu, jest ve mimikie- yazan, çogunlu kla kislsel bir çrkar saglamak amacryla
riyle anlatan, anlatnguu canlandrran kisilere verilen ad . manzumesini kale rne ahr. Hüner gos term ek isted igi de
Med da h, anlattIgt hikayede bulunan olaganüsrü unsur- olur, Medhiye, m übalaga sa nahnm en çok kullaruldrgr
lan ay rklayarak, öykünün yasanan hayata benzemesine bir türdür. Kasid eler, gen eihkie övgü siirleri old ugu için,
özen g österi r. medhiye d en digi d e olrnu stu r, Za ten, kasidenin bi r 00-
lümünün adr d a 'medhi y e'd ir,
(1980' fj y illa rd a Atatürk Üniversitesi'nin Türk Oili ve
Ed ebiya t Böl ürnü'nde arada bir Haik Edebiyan dersleri- MEKTEB. Edebîyat okul la n , aktrnfan için eskiden kullam-
la n bir terirndi. (Bh . AKIM .)
ne girip haIk hika yelerinden küçük örnekler sunan me r-
hum Behçet Mahir, bir keresinde "K öroglu ziJe basn,
otomofil kaprya eg lendi " deyince bütün snuf ~a~lrml~­
MEKTUP. Eskiden , ins an lar arasmd a haberlesmeyi sagla-
ya n en ön ernli araçn . Birbi rinden u zakta bulunan kisi le-
C
n k. Du rumumuzu farkeden "Behçet Emmi' "Ogullan rn rin d uygu, düsünce, istek ve dileklerini: olay lan duyu r-
'zil' diyorsam, anlaym ki Köroglu' nun el saklatmasrdin rnad a basvurduklan bi r habe rlesm e arac i. Ne va r ki ,
'otomofil' dediysem biline ki kasdim KIr At'nr" diyerek hassaten telefonun ve di ger ilitesim araçlan n m k ad i ve
~a ~ k m h gl m lzl gidermisti.) yay gm lasmasmda n son ra, mektubun haber verme özel-
ligi gid erek kaybol mus: su so n ytllarda ise, adeta, mek-
Medda h, hikaye anla n rken mend il ve bas ton (veya deg -
tu p yazrnak b ir hobi ya da fan tazi durumuna gelmis tir.
nek) ku llanarak figü rlerini, jest ve mim ikleri ni zengin-
lcstirir, Meddah lar, taklit yetenegi üs tün insanla rdrr. Bu Mektupiar m gene l özellikleri s öyle siralanabilir: Bir ha -
sebeple, drama tize ettikleri rolü veya canland rrdrklan ber alm ak, haber ve rme k. bi r isin son u çland mlmasiru is-
kisiyi ku sursu z taklit ederIer. Medd ahl ar, aym za ma nda, temek; sevinçlerl, ûzü n tülerl bildi rmek; ya rd rm istemek
seytrcinin na bziru iyi tuten, anlattrklanru zam an zama n vaya ya rd imd a bulun mak; b ir meseleyi tartr sm a konusu
seyi rcilerin beklentileri dogrultusunda d egist irebllen ir- yapmak. .. vb . Islevle ri geregi mektu p lan JIUSllSî, j~, resmî
ticál kabiliye ti olan kisilerdir. Meddahhk geleneg i, ya km ve siyasîmektuplar eeklinde suuflara ayrrmak mümkün-
dö nemlere kadar Anad olu' da devam etmis tir. Televi zyo- d ûr, Edebiyahn ilgi alan ma gire ni husu sî (özel) mektup-
nun yaygmlasmas ryla, bir çok güzel ge lene k gibi, med- lardir, Tabîi, bu nlar m içinde de sai r, ed ib ve yaz arlarm
dahhk da topl u msal hay atmuzdan çekilip gitmistir. yazd rklan .

MEDHAL. Esk iden, kita p lard a "giri~", "ba~langlç" an lam la- Mus ta fa N iha t Özön, mektup ç~ît1eriyle ilgili olarak
n nd a ve bir bilim da hnd a en evvel okunmasl gereken "iki çe~it mektu p va rd n : biri , bir sanat eseri gib i oku n-
önem li ve öz lü kitaplar için kull aml an bir tab ird i. mak ü zer e yazllrn l~ ola nla r, ikinc isi de böyle bir ~y d ü -
~ün ü1meden olan yazl~ma lardlr. Bun lann birinci çe~ it­
MEOHiVE. Padi~ah, sadrazam, vezi r, ~eyhülislam vb. gibi ten olanlan 'açlk mektu p ' ~k lindedir. Bunlann edebi-
''''I 281
1
MEKTUP MENKIBE

yatça degen ne olursa olsu~ mektup tü rü nü n ternel ni - yor," ("Mektu bu n ucu yaruk") Tahir Abaci 'run "Eski d ö-
teligi olan tabiilikleri yok tu r. Ikinci çesit mektuplar iki ki- nem lerde özellikle güzel mektu pla r elden ele dolasrrdr."
~i aras mda yazrsilan ' özel mektuplar'dir, içten gelme, d ed igi bu tü r mektuplann ok u r tarfmdan ilg inç bulun-
canh olma gibi özellikleri bunlann edebiyat d egerleriru m asmda, herh alde ~u zikre d ilen husus önemli bir etk en -
sag lar," der. dir: "Baskalanrun m ektu plan bir çok ne d enl e i1g imi zi
groklar. hatta bir çesit rö ntg encilik duygusu verir. Çün-
Öte ya ndan, son ytllarda stkça tesa düf edilen açrk mek-
kü onlarda kisileri, en yalm, en çrp lak halleriyle degilse
tup ad t verilen yaz dar, bazr gerçeklerin kamuoyuna du-
bile , sadece bir kisiye , özel bi r kisiye kendilerini g öster -
yurulmas i, toplumsal bit p rob lemin yetkililere iletilm e-
d ikleri halleriy1e bulabiliyoruz. Cünlük ya da aru yazar-
si, ilgilile rce bili n mes i ve takip ed ilmesi amacryla bas m-
ken b ile isletilen kisis el sa ns ürün onla rda d elinmis oldu-
d a yer a la n m etin lerdir. Cum hurbaskaru'na Apk M ektu p,
gunu umuyoruz."
Ba~baka n ' a AÇlk M ektup , Aziz Türk Mmeti'ne Mek tup gibi
bashklarla yaytmlam rlar, Mektuplan, kitap bütünlügü içind e oku ra su nm ak Tan-
zimat' tan so ma ortaya çrkan "Yeni edebiyat" tu tu rnu yla ~
Mektubu n dili , ü slûbu , biçim ve konu su . yaztlan kisiyle
bitlikte görülü r. Ózellikle , Muallim Nacî'nin, hayattay- . . . ,
ilgi ve yakmhk d erecesine g öre degi~ir. Fake t, mektubun
ken rnektuplanm d er leyip kitap ha lind e basnrmasuu
içeri gi ne olursa olsun, anlast hr olrnasr gerekir. Çekici bir
kaydetmek ge rekir. Bir çok ü nlü edebiyatçrrruzm mek-
nezak etl e be slamali ve bitmelidir. Mektup yaza rken sü s- tu p lan da so n y ûla rda kitap bü tü nlügü içinde okuru n
l ü, an la silmaz ve kapah u zun cü ml eler kurmaktan, yazl-
huzuruna çrkrr us Zçikmaktad rr, Ca h it Srtkr Tarancr'run
lan kimsenin sam im iyet d erecesine uym ayan hitaptan; Ziyaya Mek tuplar'l, Kemal Tah ir'in, Nazrm H ikm et' In, Sa-
ku rs u n kal emle, çizi ntili, o kunaksrz, yanhs , öfkeli yaz-
b ahattin Ali' nin, Ahmet H amdi Tan pmar'm Mektuplan ,
mak ta n, saygrda, se lamda a~tn hga kaçmakta n sa kir ul- 'ïasar Nabi'ye yazrlan Dost M ektuplan, Mehmet Kap-
ma hd rr, 1an'1O Aliye M ektuplar' 1hu baglamde ztkredilecek önern-
Sana tkà r ve yazarlan n, çesitli ko nu lardaki duygu ve d ü- ti ki ta pla rd rr.
s ünce lermi anl atmak üzere birbirlerine yazd rklan edeb i MENKIBE. Özellikle din ululanmn (velilerin, ermisleri nl,
mekruplar, y az l~ ma vas ttast olm aktan çok bir ede bî tür mühim tarihî sahsiyetlerin basmdan geçti gine inamlan
özelligi tesirlar. Tahir Abac i, edebt m ektup lar ü zerine önemli hadiselerin öyk üsüne verilen ad . Menkrbelerd e
kal eme ald lgl bir yazrd a, sanatçila n n özellikle de ed eb i- masahmsr ve m itolojik unsurlara da yer verilir, Bu eser-
yat çrlann m ek tuplanmn, on larm kisilikleri hakkmda ya- lerde "fevkaláde't nin yani olaganûstünün varhgl ve haki-
pilacak arasnrmalarm ternel kaynaklanndan, dolaysiz miyeti sezilir, Menktbe kahra manlan "ad alet, fazile t, sev-
araçlanndan biri olabilecegini belirtip ~u tes pitleri ni gi , fedaká rhk" gibi kon ul ard a id eal davra m~ sergileyerek
kayded er: "Sana tçllan n m ektuplan, bazen on lan n sa na t to pluma örne k olu rlar. Menklbelerd e ibret vere n, ögü t ve -
a n l aYl~la nm d ogmdan açlklayan en önemli kaynak ola - re n, insanlan d ogruluga se vkeden bir yön da ima dikkati
bili yor. Ed ebiyatç llarm m ektuplan d a, gö rü~le ri ni yaZI- çeker. Menkibe1erin anl atlldlgl, to pland lgl dinî·t asav vu fî
lan yla açI kl a m l~ d a olsalar, hem ki ~iil k.l et in i , he m sanat ese rlere mmäkrbnam e adl verilir. Ceçmi-1 dönemlerd e
anlay) ~l anm kavramak baklmmdan, hayli önem ta~l - halkm okumas l için, hal lon an laya cagl dille yu zle rce me-

"I 1
283
MENSUR MESAJ

nákibnáme yazr lrrustir, SÖZ konusu eserler, yaz ildigi dö - senin c ömert bûselerinle yatagllna girdim ve outaria
nemi n diline, kült ürüne, inançlan na d air ilgtnç örnekler, uvandnn, Öp1Ï$lerini ietedigim zaman,
bilgiler de içerdigi için kaynak r dteligi tasr rla r, . istegim yerdearmaöan ettin.
MEN5 UR. Bkz. NES iR. Zehir de clean, insanlann ilumeti knda r act áegiiein!
M . Kaya Bi/gegil
MENSUR ~iiR. Me nsû re, düzyazr siir. Seklen nesri andira n
yani vez ins iz, ka fiyesiz olarak, d ûzyazr gibi yaz tlan an- MEN5ÛRE. Bkz . MENSUR $iiR .
cak diger siirsel un surlarla (iç ka fiye / seci, iç ah enk, 7a-
MERSivE. Klasik siirirnizde ku llarulan ag it türü . Bir kismin
iráne be nzetmeler, duygu y ü klû ifad eler vb.) beslenen;
ölü mü üzerine yaz ilan vc 0 k imscnin rnezi yctlcri ni, k iy -
çiirle nesir arasmda neeirden ziyade siireyakzn d u ran metin-
me tini. sairin 0 ölü mden d uydugu ü zü n tü yü dile gen-
lere verilen isim. 19. yüzyi lm ikinci yansmda Fransa 'da
ren manzumelere ve rile n isim. Mersiyeler, sa m im i duy-
dogan ve Bau d elaire'in ya ygmlasnrdrgi mensur siirin
gularIa örülmü s içli sii rle rd ir. Klasi k ed ebiyattmlZ.da.
edebiyaturnzdaki ilk güzel örnekleri ni Halit Ziya ve
Meh met Rau f en gü zel örneklerini de Yakup Kadr i
kullamlan m er siye nazrm türünün genellik le terkib-i
bend b içim in de yazilmasi b en im se n mi st ir. Gazel, kasid e,
4
Ercnlerin Bagtndan isimli eseri yle vermistir, Senraki yI1-
m u ha m mes, müsedd es, ter ei-i bend ve ki ra nazrm sekil-
lard a b u yo ld a yazrlan es erlerin çogu tü rün ge nel nite-
ler iyl e yaz ilan m ersiye örnekleri de vardir. (Prof. Dr.
likle rin d en uzaklasar ak anlams iz, duygusuz, etkisiz söz
Must a ta ise n AClYl Bal Eylemek adh kitabm da d iva n ed e-
yrgmlan na d ön ü smûs tür. H alit Ziy a, söz kon usu tü r için biyati dönemind e yaz rlrrus bu türden eserleri bi r ara ya
s öyle d er: "Mensu r siirler kisa, kû ç ük, h emen zi hne dog- ge tir mis , aynca kitab m giris kisrrundn türün özelliklcri-
d uklan glbi kagIt üze rine ra sgele anhvermis d uygu lar- ne ve mahiyet ine dair genis bilgi.verm ii'tir.)
dan, yo l üs tûnde to plan di klan gibi teklifsiz, tasnifsiz çi-
ziltvermis çizgüerden ibar et olacak tr." Sey h Galib'in Esrar Dedc'nin ölümü üzcrine yazd rgi
mer siyesini n ilk bend i s öyledlr:
Bir mensur siir ömegi:
Kan ag las m bu dîde-i d ürb ánm agl as m
SiCARA Ans m benim 0 yá r-i vefädê n m ag las m
tvîerókmu tütünüyle dürdügüm, vefá olup kágldma Çesm dehá n u änz u ruhsênm ag tas m
ü

girdigim, hasretimlebeleyip de sardlglm sigaram. Bast art ba sa bu cism-i siyehkánm ag fasm


Pürsek bir iplik gibi çözülür dÜ$ünceJerim Agyênm aglasm bana he m yä rim aglasm
boz áumanmda... Gûseyleyen bikáyet-i Esrêr'rm aglasm.
Dudak dlldaga emisiriz: Ben illetini sen hiddetimi...
At esinde eriyen öfkem, lácivertbir ipek hvamlyla N ádîde bir gü he r telef ettim d ir ig u áh
yüzünden akar: Dudaklanmdan can slkmtJml abr; H ák içre defnedüp ge rü gittim d irîg u áh
kW edip aVllçlanma dökersin ...
Bazan efkäm m sanp, yáre sundugllm da aJur. MESAJ. Edebiyat cserlerinde, sanatçmm okura verrnek,
Efkärydr göksünden geçer: DÜ$üm duman duman uçar... ula~hrmak isted igi tern el dü~ü n cc . (Bkz. T EZ J Her eser -
Hakktm neye inkiiredeyim: Annemden sonra, de mesaj olmaz; ya da kolayca ?;ÖfÜnmez.
"'I

MESfL M1SAA
,
ME5EL Darb-i mese\. Bkz. ATA5ÖZÜ. METiN. Eskiden bit kitabm veya ya zmm ashna; müeUif ta-
Ögren ci. ah laki küçük hikayelere ve ba zr krssalara da es- rafmdan yazrlrrus, derkenarlar, serhler eklenmemis ast!
kiden mesei denmistir. Tevr at ve incil'deki krssalar d ah i nü sh asm a meti n d enirdi. Bugün, yazl hal ine gelmis. da-
bu Isimle aruhr, hasr yayrmlaeup okur hu zuru.na çrkrrus edebi ese rler için
kull amlan bir tabird ir, Kelirnen in bu anlamdaki ku llam-
MESNEVÏ. Her bey ti kend i arasmda kafiyel i, aruzun krsa rm, ingi lizce 'deki "tekst" kelimesine karsrhk c larak d ü-
ka hplanyla yaztlan Eski Tür k edebiyan na zrm biçirni . s ün ülm üstü r, Özellikle ün iv ersitelerimizin Bah filoloji-
Mevlana'mn 25 bin 700 beyitlik m eshur eseri de bu isim- leri nd e ve onlann ortaya koyd ugu edebiy at ar asnrtna ve
Ie aruhr, Mesnevi, dtger naztm sekillerine nazaran yazr l-
incelemelerinde, m etin terimi sikça kul larulmaktadr r.
masr kolay oldugundan, uzun as k m acer alan run, nasi-
hatlerin , insanogluna d ers veren hikm etli öykü lerin, da- METiNTAMiRÎ. Eski bir ese rin, özellikle el yazmasl kitapla-
ha nice ko nulann a ula nrrunda tercih edilmistir, Bu yö- o n eksi k kïsrmlaruu b ir takrm bilimsel yö n tem leri kulla-
nüyle, mesnevilere, edebiya n rmzm ilk roman öm ekleri narak tamamlama i ~ i. Bu i~, ancak sa ha nm uzmanlann-
d eneb ilir. Mes ne vin in dil i, kendi d ön em in in eserlerine ca ya ptlabilir. Aksi takdird e, tamir edilecek metne yanhs •
g öre nisp eten sadedir. bilgiler ekle nebilir.
Mesn evinin kendi içinde bir d üzen i vardtr, Önce mensur METOT. Bkz. usûL.
veya m an zum dibdce Iöns öz), so nra srrasryla su krsrmlar
bulunur: Tevhid, mûnacät, na'i, mirociqe, dört halifeiçin ya- MEVÛD. Divan edeb iyah na ztm türlerindendir. Peygambe-
ztlan övgii, eserin takdim edildigi ki?iyeövgü, sebeb-i te'lif ya rimizin hassaten dogumunu, ha yahmn diger sa fha la n -
da sebeb-i nazm-I kitap (ese rin yazrhs sebebi), àgdz-l dastdn ru, mucizelerini, m ûcadelelerini, m izacrru ve ahlakuu,
(asil kon u ), hatime (sons öz). Aym sairin yazdrgr bes mes- dünyadan ayn hsnu hikaye eden, övgüyle an latan m an -
nevjye hamse (bkz.) denir. zu m eserler. Mesnevi nazim sekliyle yazihr lar, Ede biya -
nrru zde 'me vlid'in üs tadi Süleyman Çeleb i' dir (öl . 1422).
Mesneviler; siiriye t bakirr undan nisbet en zayif eserler- Adi geçe n ~a irimi zin Ves îletü' n-" Necfit isimli mevlîd i, yrl-
dir. Zaten, di van ede biy atm d a, salt mesn evi yazanlara
lardir b egeni yle okunmakta ve gönül1eri feth etrn ekt edir.
iyi sair g öz üy le bakrlrnarrusnr, Bäkt, N ed im gibi s öhretli
Edebiyaurrnzda 'birinci snuf sairlerin mevlîd yazm adr-
sairlerimiz d e mesneviye iltifat etmeyenlerd end ir.
gl dikkati çekmektedir, Kültürümüzde, m evlidin ayn bir
METAFiziK. Fiziköte si. Varhgm ve bilgin in ötesini/m avera- yeri v e önem i vardrr, Bu maksatla ya ztlan eserler, özel-
snu, daha d ogrusu ' öz' ü nü: insan üstünü ve d ogaüstünû likle manevî krym eti olan gecelerde kendine ha s b ir ezg t
kavrama cehdi, çabas r, "Duyu lar aracih gtyla kavrana- He c kunu rlar,
m ayan seylerin alam ya da 0 alam n bilgtsi ." Daha genis
anlarruyla: "esya nm mahiyetine ait d erinli g ine bilgi üze-
MEVZU. Bkz. KONU.
rind e d üzenli, m etodlu her türlü dü~ ünce demektir." MISRA. Dize. Ölçü lü ve çogu zarnan kendî içinde anl amh
Meta fizik, sana t ese rinin, özellikle ~ ii ri n ma lze me d ev- bir sa tlrhk na zlrn parçasl. Klasik ~iirimiz in en küç ük bi-
~i rdigi bir aland lr. Bü tün iyi ~a i rle ri n met afizige yabana rimi olan misr a, modem Türk ~iirinde de tem el birim 01-
kalmadl klan bilinen bi r gerçektir. mu ~tu r. Misramn ~iirde ne ka da r mü hi m bir unsu r oldu-

1'87
MiLLi EDEBiYAT MiRÁCÎVE

gunu belirtmek için Abd ü lhak Sinasi Hisar der ki: "Ek- mizce ye rinde bir e d la nd irm a de gildir, Bu ta bir, degi~ik
ser manzumeler, içlerind e, canh bir kus gibi, bi r tek ha- yorumlara açiknr, Mî1lî edebiyat meselesine , Prof. Dr.
lis misram öttü gû irili ufakh, boyah ve yaldrzh kafeslere Orhan Okay farkh ve ön emsenmesi gereken bir yorum
benzer. Bütün bu manzume 0 tek misram hahn için söy - getiri r: " 'Bir edebî eser, hangi milletin dilinde m eydan a
lenmis gfbidir," gelmisse, 0 milletin ed ebiy a h çer çevesi içine girer. Yani
Hiçbir manzumede yer almayan, ölçû lü tek misralara bir dilde yazrlrrus olan ve yüksek bir deger tas ryan her
iháde (bkz.) denir. Klasik siirimizde saglam kuruluslu, eser, konusu ne olursa olsun millîdir. Bu balcimdan ayru
gerek anlam gerekse ahenk bakmundan güzel olan ve dilde m eydana gelmis eserleri mi1lî olan ve olma ya n di-
tek basma bile büyük bir kiymeti olan misralara mtsra-t . ye ikiye ayrrmak mümkün degildir,' C.') Tarihimizin her
berceste (bkz.) denmistir. Klasik sairler arasmda, berces- devrinde, dilimizin her gelisme safhasmd a, her çesi t ko-
te rrnsra söylemek, önernli bir meziyetti. nuda, resmî smmrruzm içinde veya drsmda, en güzel
Türkçe ile yaz ûm is ve ed.ebî deger tasryan her eser millî
Halk siirind e ve kimi zaman da serbest siirde rrusra ye- edebiyanrruzm çerçevesi içine gir er. Bu eser, ta~ ld l iP
rine sahr kelimesinin kullaruldigi olur. edebî degerin üstü nlügü ve ifade ettigi fikir ve duygula-
MiLLÎ EDEBivAT. Ulusal un su rlara fazlaca yer vere n, on lan nn yüceli gi nisbetinde millî suurlan asar ve besert olur."
öne çika ran, sade Türkçe'yle kalem e almart edebiyat (Sanat ve Edebiyat Yazilart, s. 42, 43 .)
eser lerinin ço klug u nda n dolayr 1911-1923 yillan arasin- MiLÛ MAR$. Bagimsr z ve hür bir mill etin miUî unsurlann-
dak i edebî tutuma / döneme verilen isirn. Millî edebiyat dan biri olan ve resmi t örenlerde, millî bayramlarda özel
döneminde ya zrlan siirlerd e heee vezni ve u lusal kay- makarruyla çahrup söylenen mars olarak bes telenmis siir.
naklara yö nelm e egilimi benimsenmistir. Zaten dönemin Millî marslar öze l gûnlerde, halkin millî duygulanm cos-
kera kteri, dilin sade lesmesi ve he ce veznine itiba r edil-
turmak, bagimsizhk hissini duyurmak amaciyla okunur.
mesi scklinde öz etlenebilir. Mehmed Emin 'rurdakul'un
0869-1944) 1899'da söyledigt "Ben bir Türk'üm dinim, Türk milletinin millî marsr, Mehmed Ákif Ersoy'un
cins im ul udu r" dizesi, bir bakima, bu harekefin edebtya- (1873-1936) kaleme aldrgr istiklàl Mar;;l'du. 12 Mart 1921
tl~tzdaki habercisidir. Mi1Iî ed ebiyat fikrini n esas ternel- tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce mil1î mars
leri ise Öm er Sey fettin' in Genç Katemier dergis inde çrkan olarak kabül edilen istikläl Marsi, Zeki Üngör (1880-
yaz ilanyla anlrrusn r. Bu baglamda, adi geçen ya zan n söz 1958) tar afmdan bestelenmistir,
konusu d ergide çikan "Yeni Lisan" makalesi arulmasi ge- MiRÄcivE. Peygamberimizin mirae mucizesin i konu alan
reken önem li bir yazrdrr. Millî Edebiyat d ûsüncesini, manzum eserlere verilen isim. Genellikle kaside nazrm
yaz dlg l ba zi hikayel erd e de öne çikaran Öm er Seyfettin biçimiyle yazrhr, Eski edebiyatirruzda bir çok sairin m i-
0884-1920) akmun en öne ml i temsikisidir. Fikrî pl anda rá eiyesi mevcuttur. Bu türün örnekl eri si' riye t bakrmm-
öncülük Ziy a Gökal p' e 0876-1924) aittir.
dan zayrftrr. Müstakil kita p bütünlûgünde olan mi ra ci-
Sadece yu ka nda zikret tigim iz d önemde ortaya konen yelere m iracnême d enmistir. Eskiden, dinî gü n ve ge ee-
eserl eri m illî, d igerl erini gay n m illî say mak d ogru degtl - lerde trpkr m evlid ve hil ye gibi, miracn ámeler d e evler-
d ir. Bu yüzd en 'm illî ed ebiyaf adla nd trm asi kanaati- d e ve bilhassa ca milerde ok unm us tu r.
'ssI
I"
MiR--iK ElÁM

MiR-i KELÀM. 5öz söyleme us tas t, sözü güzel s ëy ley en, et- ginç çesnilerinden olan ve da ha ziyade güldürmeyi
kili ve beIig konusan söz efe ndisi. Mîr-i kel äm tab iri, es - a maçlay an miza hi üriinler, zeka ese ridir. Yasa rulan d ü n-
ki ed ebiya tmu zd a za ma n za ma n usta sai rleri nitelemek ya da ki her sey mi zaha kon u olab ilir, Türk edebiyan mi-
için kullarnlrrusnr, Seyh G älib'tn "çald tmsa min ma h çal- za hî eserler bakmundan zengin öm eklere sahiptir. Miza-
dim" misramd e bu anl errnyla ka rsrrruza çrkar, hm d ozu kaçar, kûçûmseyici. asa gtla ytcr b ir hál ..h rsa,
kara rnizah /hiciv olur. (Bkz. Hiciv.)
MisTisizM. Srmye, gizemcilik. Dogaüs tü , as km bir àlemle
irtiba t ku rarak " üs tu n b ilgi"yi a rasnran : akrlla degil sez- MODERN TÜRK EDEBiVAll. Bkz. YENi TüRK EDEBiYATI.
giyle, dünye vi pr ari klerle d egil vecd haliyle esyanm MONOGRAFi. Bir sanatçmm, özellikle edebiya t ala nm d a
kü nh üne (özü ne) ai t bilg tye ve Allah'a u lasacaguu ileri ünlenm is bir sair veya yazan n hayan, mi zaci , eserleri
sü ren tasa vvu fî, felsef i d isiplin . Mistikler, insa n ru hu - üzerine yapdan oylum lu çahsma larm genel adi . (Bkz.
nun Tann'yla bulusacagma, birlesecegine ina rur tar, Ta- BiYOGRAFi.)
sa vvu f, b ir çes it isla m mist isizmidir. Mist isizm, sa na tkä - Bir kon u üzerinde, bir y önteme bagh kalm a ra k ya p ilan ~
nn solukland rgr özgü r ve g izemli bir böl gedir. Mistisiz- incelerne lere d e monogra fi denir. O megin Fua d Köp rü - . . . ,
min "kanld rgi " ed cb tyat eserle rinde, özelltkle siirlerd e, lü'nü n Türk Edebiyatmda ijk M utasaumflllr ad h incelem e-
esr ärengi z bi r deri nlik di kkat i çeker. si seçk in b ir mono grafi örnegidir. Ce nis bi r alam n özel
MITOS. Mit, ustûre, efsa ne . "T ari hi d egeri olm ay a n, güve- bir kolu, bir par ças l üzeri ne yapt lan ka p samh çahsmalar
nilmez söyle nti." (He rod o t) "Cerçe klerle iliskis iz, u y- d a m onograf olara k ad land m hr.
durma, bos ve g ülünc bir m asal ." (Platen) "Çok tannh MONOLOG. T iyatr o es erinde, kah raman lardan birinin ken-
bir di nin ta nn la n ûstû nc anl a ttlan efsane." (Azra Erhat) d i ken d ine yaptIgl u zun ko nu smaya vertlen ad .
Tarihin ka ra nlt k d öneml er ind e yasaye n ins artlar arasm- Aynca, tek kisinin, kon usur gibi takdim ve dra m atize et-
da ken dili gtnde n, bclki inanma ihtiya cmdan d og mus tigi kü çük manzum komedilere de bu isim verilir.
masahmsi "a nla nv la r, Bir çok sa ir ve yaz an n malzeme
ola ra k kull andrgr ze ng in bir kaynaktrr mitoslar. Edebi- Bugün mo no log tekniginden yani "içkonusm a" veya
ya tta srkça konu edinilen mit oslar, islend tkçe degi~mi~, "içd il" d e denebilecek yöntemden yararlamlar ak gûz el
çesi tli biçimler alrm sur, hika ye ve roman örnekleri ortaya konmaktadir. Bask a
bir d eyisle, içko n u ~ ma (monolog), gûn üm üzd e roman ve
MITOLOJi. Efsaneler bil im i. Hir mill ete ait efsane lerin tümü- hikayed e basvuru la n bir anlatma teknigidir,
nü için e alan ve on lan bir d üzen içinde, s istem li btr bi-
MONTAJ. Bir sirtema ter imi olmasm a kar~lhk roma n sa na -
çim de ince leye n b ilim. Yaygm ve ya n h ~ bilindigi gibi,
hnd a ve roman in celem esin de de kull amhr. " Bir yazann,
m itoloji sadecc Yuna n mitl er ini d egil, bütün toplumlann
b a ~ka sm a aH olan -anonim, ilahi veya ferdi- h er han gi b ir
efsanele rini konu edi ne n bir bi lim da hd lr.
sö z yahut yazlYl, 'kahp halinde' ese rinin terkib ind e, be-
MizAH. Alay, ~aka, gü lmece. içind e h.; yah n herhangi b ir yö- lirl i bir ma ksat dogrul tusu nda kull anmasi dem ek lir."
nü ne veya bi r insan a da ir za rif bir n ükt ~ bir :laka, ince Mont aj te kn igi, edehiya ttmlzda kök lü bir gelenegi oliln
bir alay bu lu nd u ra n, tarzly la okuyana lebessüm ettiren ve d aha çok ~ ii rd e ba~vu rul il n "ikti h as" (b kz .) sa nilh nt
yazl ve ma nz umelere mi zahi eser d enir. Edeb iya hn il- ha hrl ahr.
'I
_0<"'" MUKAVESEli EOESivAT

MoTiF. Edebi ese rin en küçük ögesine denir. Motif, aym MUHAMMES. Bend ier halind e ku ru lan ve he r bendi bes
eser içinde ye r alan digerlertnden "biçim" ya da "an- rrusrad an meydanà ge len bir n azrm seklidir. Muha mme-
la m" gibi özelliklerd en biriyle baskalrk arzede r, Edebi sin bütün bend leri, aruzu n aym kahbtyla yazthr. Farkh
ese rdeki bi r ses, bir SÖZ ya da bag unssz bir iba re ba zan kafi ye düzenl eri verd rr (aaaaa bbbba cccca ... veya aa aaa
bir motif olmaya ye ter. Mo tiflerin bit düzen dahilinde bbbaa cccaa ...). Bazan ilk ben dt n d örd ün cü ve bes tnet
biles kesln de n ede bi eser olus u r, Bazr motiner, eser için rrusralan, ya da sadece besmei misra l diger bü tün bend-
vazgeçilmez unsurlardrr ki, bunlara temet motifler denir. lerde yinelenebilir. Böylelerine muhammes-i mütekerrir
denir. Bendlerinin besinci nusrelan ay m olma yan mu-
MUAMMA. Cev abr bir isim yani bir insan adr ~laçak sekilde
hammeslere d e müuievic adr verilir.
ku rul mus manzurn bilmece. Lûgazdan insan ismi sor-
mas iyla aynhr. Divan sairleri, muamm a söylemeyi bü- Recaizäde Mahmud Ekrem'i n bir muh ammesinin ilk
yü k bir meziyet sayrruslard ir, Fuzûli'nin biri Türkçe, di- bendi söyled ir:
ge n Farsça olmak üzere, mu amm aya dair Iki risalesi Gül hazin bû lbûl perîsa n bagzá n n sevki yok
va rd rr, Ed imeli Emrullah Çelebi (Emrî: Ölm . 1574) a lti Derd-n äk olmus hez är-r nagmekän n sevkf yok
yüzü askm mu amma yaz rmsnr, Áh eder inler nestm-i bika rárm sevki yok
Bende yok sa br u sükün sende vefàdan zerre Beske bir h àletle çaglar cûyb änn sevki yok
iki yoktan oe çika r fikr edelim bir kerre Geldi amma neyleyim sensiz bah änn sevki yok.
(Cevap: Nêbf)
Nábî MUHARRiR. Bkz. YAZAR. MÜN$1.
Sefine nin bast girse lîmana MUHIT. Ortam, çevre. Sana tká n n içinde "y a~a d tgl moral ve
o mahdumun ad r çikar meydan a entelektüel kû re" . Ed ebî mektepi er (akt mlar), top luluk-
(Ceva p: Süleyman) lar, ha reke tler; edebiyat dergi ve gazete leri, sü rekli de.
LA-edrî va m ed ilen mekanlar birer sanatsal/ edebî muhittir. H.
Taine, rnuhiti sana tká nn dehasuu meydana ge tiren ü ç
Bir katre ma d ûs ünce gülün kalb-i p êkine etkid en/u ns ur da n (d iger ikisi: án ve " k) biri kabul eder.
Nä rm m ya zrldr her verak-i têb-n êkine . Edebî ortaml ann, sa na tçmm salt d ehasirun belirlenmesi-
(Ceva p: Na rruk Kemel) ne degil, ese r vermes ine, dahasr ese rine b ir sekild e etki
Namlk KemaI ettigi bilinmektedi r. 'ïenilese n edebiyatrrruz d öneminde
kull arnlan bu teri me karsrhk, giderek ay m anla rru lfad e
Aynca, sazsairleri a ras md a mu amma söyleyip ç özüm ü - etmek ûzere bugün "ortam" kelim esi tercih edilir ol-
nü ya ni cevabrru istemek de edebiyabrruzda yaygm bir mu stu r,
gelenek h álini alrrusttr, Bugün de, bazr senliklerda ya da MUHTEVA. Bkz. iÇERiK, ÖZ.
telev izy o n p rogramlannda . ásrklar arasmda muarnma
MUKADDiME. Bkz, ÖNSÖZ, OÎBÁCE.
sermak ve çözmek seklinde bir nevi ahsmalar, yensma-
lar ya p ilma ktad ir. MUKAYESELi EDEBiYAT. Bkz. KAJl$Il.A$TlRMALl EDEBiYAT.
'''I 1
293
MURABBA MUVÀFAKAT

MURABBA. Divan slirinde kullarulan ve d örder rrusrehk MUSAMMAT. KIasik edebiyanrruzda, bendierden kurulmus
be nd ierden olusa n bi r nazrm biçimidir. Kafiye düzeni nazrm sekillerinin genel ad i. Murabba , muhammes. mûsed-
geneIlikle s öyled ir: aaa a bbba ccca ... Bend saYlsl 4 ilä 7 des, müsebba, musemmen, mütessa, mua$~r ; terbi, tahmis,
ar asmda d egi~ir. Murabba, dl nî, ahlakî kcnulann anl an- tastir, tesdis, tesbi, tesmin, tes'i, ta$'ir, terkib-i bend, terci-i
mmm ya m s ira, övgü, man zum mektu p, mersiye vb . tü r- bend na ztm sekill eri bu basl ik alnnda in celenir. Bendleri-
lerin ifadesinde d e s ikça bas vurulan bi r naztm biçimidir. nin so n misral veya so n be yitleri, ilk bendde geçtigi gibi
Bazr sekilsel özellikleri inbariyle rnu hammese benze r. tek ra r edilen musammatlara m ûtekerrir; aym rrusra vey e
Murabbalar da, bendlerindeki son rmsrarnn tekrarlarnp beyitler ilk bendie sadece kafiye b akrrrnn d an uygunluk
tekrarl anm am as ma g öre mûtekerrir ve /ya müzdetnc diye gös teriyorsa müzdevic musamm at d enir.
nit elenir. Fuzûl î'nin a~ttya ald rguruz murabbasr m üt e-
kerrirdir, MUSARRA. Misralart birbiriyle kafiyeli b eyit demektir. Bu

H êsihm ber k-i ha v ädi sd en melàmet d ägldlr


Mesnedi m kû y-r melê me tde fenä topragrd tr
sekilde beyit ya zmaya tasri denir, Bütün nusralan birbi-
riyle ka fiyeli manzumelere d e musarra ad! verilir. (Bkz .
MÜSElSEL.) ~
*
Zär gönlüm tend e zi ndan-i belá tutsagld lr
Çagda~ sairlerimizden Sezaî Kara koç'un "Sürgün Ölke-
Rahm kil devletlü su lta r um mûrûvvet çagtdlr
d en Bask en tler Baskentine" siirinin IV. bölümünd e yer
Devr-t cevrtnden ten ü cär umd a rah at kalmadr álau a~gtdaki 14 di~elik k151m, birbiriyle ka fiyeli olma-
Sû ret-i hálimde êsä r-r ferágat kalmad i SI bakïrrundan musarraya ömek gösteril ebilir:
Mihne t Ü ga m çekrnege min-ba'd tákat ka lmadr
Rahm krl d evletl ü s u ltarn m m ûrüvvet çagrdi r
Ülkendeki kusla rda n ne hab er verd rr
Cör Fu zûlî'nin rûh-r zerdinde esk -i ilahî Mezarlard an bile yükselen bir bahar vardrr
Perde-i idb ár tutmus sûret-i ikbälîni Ask celládmdan ne çrka r madem ki y êr va rdtr
Derd mend gider inêyetle r ed ip sor hälini Yokta n da va rda n da öted e bi r Var va rdir
Rahm kt! devletlü su lfa rum mü rû vvet çag ldtr Hep suç bend e d egil beni yak ïp ytkan bir nazar vard rr
osarkrya öz enip s öylenecek nu sr alar vardir
Sakm kader d em e kad erin ûs tû nde bir kader va rd rr
MUSAHABE. Bkz. SO HBET.
N e yapsalar bos gök.lerden gelen bit kara r vard rr
MUSAHHiH. Düzeltmen. Basrmevlerinds ve gazete idareha- Gü n batsa ne olur geceyi ona ran bi r mimar va rdrr
nelerinde yazl baskiya verilmeden, ga zetedeki yerini al- Yanrrussam külümden yaptlan bit hisar vard rr
mad an önce yazlm yanhslanm bulan ve düzelten, bunu Yenilgi yenilgi bü yü yen bir zafer vard ir
~esle.k ed inen kisi . Cazetelerde bu isi ya pa n tashih se r- Srrlann srmna erm ek için sende ana htar va rd rr
vIslen olurdu . $im d ilerde, bilgisayarm icad ly la musah . Gö gsü nde sü rgünü nü geri çagtran bir damar va rd Ir
hi hlik meslegi yok olmaya yü z tu!mu:;;tu r. Çünkü , he- Senden umut kesmem kalbinde merhametadh bir çmarvardir
men ~.erkes kend i kend ine yazma ve ya zdlklanm gö r-
me, duzeltme ~a ns lna sahiptir. MUVÀFAKAT. Bkz. UYGUNLUK.
"'1 I'·'
p,1UVA~A H MÜLÀKÁT

MUYA~~AH. Bkz. AKROSTi~. Bir ka z a ldim ben kandan


"",ÜBALAGA. Abartma . Sözün etki sini artu-mak için, anlah - Boyunu uzun bÖrud an
lan, tas vir olu n an herhangi bir ~yi; duygu ve düsün ce- Kirk abdal kamn kurutan
yi old u gun dan çok farkh ya da olamayacagr bir biçimde Ktrk gün old u kaynannm ka ynamaz
anlatma knr, Bir seyi oldugundan çok büyük ra
da kû- Sekizimiz odun çeke r
çük gösterm e esasma d ayan an mûbalaga sanannda, Dokuz umuz ates yakar
vap rnac rk hg r hissettirmeme k, inee ve z arif olrnak önem- Ka z ka ld rrrrus basm ba ka r
lid ir. Bir sa natk än n ha yal gücün ü gostermest bakmun- Krrk gün old u kayna tm m ka ynam az.
dan rnübal aga önemlidir.
Asm hk dereces ine g öre üç çesid i va rdu- Teblig, igr/lk. gulüv. Kaygusuz AbdaJ

AkJa, örfe ve ádetlere uygun olamna teblig denir, Kad m gözIerini koydu ortaya
Bir mavi, bir gökyüzü aldr çevrelerini. 6'fIt
Kim bu eennet vatanm u gruna olmaz ki feda Cemal Süreya W
Sühed ê frskiracak top ragt siksart sühedê
Mehmed Aki! E"oy Müba lagayt, her za man böyle kesin bir aynma tabi tu t-
ma k rnümkün d egtld ir.
Ö lü m ind irmed e g ökler, ölü pusk ürmede yer;
MÜCERRED. Bkz . SOYUT.
o ne m üt his tipid ir: Savrulur enkaz-i beser,
MehmedAki! Ersoy MÜElliF. Bilg i, biriki m, arasn rma ve ineeleme sonueu mey-
dana getirilen bir ese rin or taya koy am . Sanat, edebiya t,
Akla u ygun an eak , g örenekçe muhal olanma Îgrak denir. ilim ve kültür alamnda ortaya koydugu ürü nlerle admi
duyuran insanlara n a, müellif d enmistir, (Bkz . TE'LiF. )
Áh eylerim sad ä-yr bülend ile her seher
Sen otuz ktrk yrldu, ed ebi ya t alamnda, bu terimin yen-
Haik uyamp sa r ur ki rn üez zin ez an verir
Sürûri ne yazar kel imest te rcih edil mis ve kulla rulmr s Zkullarul-
maktad rr. (Bkz. YAZAR l
Bin yrldan uzun bir gec enin bestesidi r bu MÜFRED. Ferd d e denir. Klasik si iri mi zd e iki rru sr asi birbi-
Bin yt! süreeek zannedilen kar sesidir bu riyIe kafiyeli olmayan beyi tlere venfen addir. Çogulu
Yahya Kemal Beyath müfreddthr. Kimi divan sai rlerinin, hiçbir manzumenin
içind e yer almayan bu tarzda yazd tklan beyltler, d ivan-
Gulüv, akla da görenege d e uy gun olmayan, manngm lanmn sonunda "mûfredä t" ba ~hgl alnnd a ayn bir bö-
kab ûllenem eyeceg l bir m üba laga çesldidir, lûmde toplan rrusnr,
Öyle u it lal ten imi firkatind e kim MÜLÀKÁT. Söylesi . Ünlü kisilerin çesitli y önle rini tamtrnak
Vashna mümkün ola yet ürmek sabä beni ve toplumu ilgilendiren önemli bir konuyu aydmletmak
Fuzali için meshu t kisilerle veya uz manl arl a yapilan karsrhkh

I'"
1 MOLÁTAFA

konusm alan aktaran ve bir ede bi d eger tasrya n yaz tlara


denir. Bu yazt tü rünün, gaze teciligtn gelis mesiyle birlik -
MUNAcAÁT

MÜLEMMA. BaZI rmsrala n Tûrkç e, d igeTleri d e d aha ztyáde


Arapç a, Farsç a ya d a di ger dill erden olmak üzere i~ ya
te ortaya çlkhgtnl g örû yo ruz . da ü ç dilin kansimi yla söylenm is manzumelere verilen
Mül êkän yapacak kisi, önce, g örûseceg i kisid en uygu n isim . Divan siirinde mülemm a öm ekle rine az ra stlarur.
bir bu lus rna yen ve zamam almahd ir, Konusulacak konu
Bir kelbini bir kelbine mahvet tirir Allah
hakkmd a bilgi vermelid ir, Sorular, her kesin anlayab ilece-
La havle ve la kuvvete ma billêh
gi tarzd a açk olmah, ahnan ceva plar ayne n aktanlm ah-
Làedri
drr, Sorulan n orijinal ve oku ru n ilgisini çekecek nit elikte
olma sma da özen g österi lme lid ir, Mümkü n oldugu kadar
Yeni siirde de mülemm a di yebilecegimiz örnekler vard ir:
kisisel d uygu ve dü süncele re yer verilme melid ir.
Mesele falan degildi öyle,
Sen yrllarda ga zete ve d erg ilerd e çikan müläkä t türün-
de n yazilan n söylef i, röportaj gibi d egi ~ ik isim lerle yay m- To be or not to be , kendisi için .
landrgu u g örüyoru z. Çogunl u kla ternel espris i karsrhkh Orhan Veti Kamk
g örüsüp konu sma esasma bagh ola n söz konusu yazt lar-
dan söylesi, mûl ák àtm yeni adidir, Röport aj, mûláká ta MÜMTÄZivET. Ifadenin seçkin ve gü zel olmasr , bask a s öz-
b~~zeye n y önle ri olsa d a, farkh bir yaz i türüdür. (Bkz lerden farkh olmast anlarrnn da eskid en kullarul an bir ta -
.
R,)PORTAJ.) bir. Ibtiz êlin zid d id ir, (bkz. ASALET)
MÜLÀTAFA. Latifeles rne, sakalasm a, taslama . Bir nevi , siirle MÜNÀCAÁT. Klasik siirimiz içinde genelhk le kaaide biç i-
ya ptlan "s öz d üellosu ". Divan ve haik siirinde, sairlerin minde kaleme a lma rt ve konusu Allah'a ya ka n s, af dile-
man zu meler vasttas iyla birbirlerin i taslama lan. Okundu - m e, ya1va nna olan ma nzu melere verilen isirndir. M_ü~á­
gu nda muhata br kmnaya n, m ee bir alay sezilen m ûl átafa- caê t. bir naznn türüdür . Eger Tann'ya yakan s, maghre t
lar, keskin , sanat kä r bir zekan m ü rünüdü r. Seyh ûlislam dil eme, kulun acziy etini dile getirip Yarattci sm a srgm ma
Yahya Be Nefî arasmda geçe n mü lätafa ün lüdür. tema 'sr nesir seklind e yazlya d ök ülmü sse b una 'tazarru -
Sirnd i hayl- i sü ha nveran içre name' d enm ist ir, Mesnevi1erin basmda da, bir m ünáea-
Nefî ma nendi var mi bir sai r at yer ahr, Yeni siirirniz içinde de güzel m ün áca ät örnek-
Sözleri seb'a-yi .nuallêk adrr leri vard rr. Bir m ünêcaát öm egi:
îmrülka ys ken d üdür kefir. Ey ilàh-t kainat, ey m asdar-r su n' -I kemàl,
~eyhiiJjs lam Yahya Varlrgtn dir var ol an , yo ktu r 0 varhkta zevê l.;

Bi ze ka fir dernis m üfti efendi Ey Cenä b-t kibriy ä, bi zler gib i acizlere ,
Tutahm be n di yem ana m üselm an Kibriyê- yt zätrru mümkü n müdür etmek hayal?
Van ld lkta yan n ru Z-1 cezaya
îk imi z de çlka nz anda ya lan . Daima Allah' h r kalbimd e tesb ih ettigi m,
Nefi Bàrgàh-t lütfuna çlkma z mt bu fer yäd-t bál?
MÛSEDDES
MÛNÁZARA

Pür-günahrm, p ür-günah olmakla magrurum buna rur; derlemeciligi meslek ed in mis kimi insanlar ta~afm­
$evk~iaffmdtr sebe p, afv isterim, ey Zü' l-Celál! dan bir deftere yazahrd r. Böyle bir toplam. bazan birden
çok ya unn yazd ikl an rn d egil de, sadece bir kisiye ai t
Rahmetinden kat' ·1 ümmid etrneyi men' etmesen olan yaztlan içerird i. Seyb Gà1ib'in:
Fart-r isyarumla b ulmazd im m ûn êcaêta mec ál.
indinde muazz am-t rnat álib
Väk lf-i her-h älsin , yoksa n'olurdu hälimiz, Ezbe rlene m ünseät-r Rägrb
Çaresizlikte bize kalsaydr ge r ta rif-i hal?
beytinden ve diger kaynaklardan , m ünse ät meç~ual art -
Sabr Be m e'l ûf kildm, ey Azim'ü~-~án beni run eskiden ders kitabt gibi okuruldugunu ve blr krsrru -
Etmedim älemde Sen'den gayre ben arz-r m el êl. run ezberlendigini anhyoruz. Eski ad ebiyaturuzda Veysi
(1561-1628) ve Ne rgisi (1592-1635)'nin m ünse ätlan ~e~·
Derdinin derma rnru Sen ver N igê r-r bî-kesin
Ey ll áh' ül-halk, ey Rabb-i ker îm -i zü'l-celäll..
hurdur. 19. asrrda ya~ayan "Adem Kasid esi" ~airi Akif
Pasa'run rn ünseàn da be gen ilrnistir,
C
NigäTHarum
MÜN~î. Edib, násir, muharrir, yazar. Sanatkêrane nesir ya -
zan usta yazarlar için daha çok eskiden kullan~lan ~ir ta -
MÜNÁZARA. iki uçlu bir konu ü zerinde, bellt kural ve yön- birdir, Baska bir tarumla, d ûzyazryr sanat sevlyesme çr-
tem lere u yul ar ak iki gru p arasmd a yapilan seviyeli ko- karan yaza rlara veril en isimd ir. Edebiy anmszm ~n dö-
nusma ytartisma. Mûnä zarada ternel am aç, konusufan nemlerinde bu tabirin yerini "edib" kelimest alrrusnr,
konuyu aydmlatmak ve taraflann kendi dogrulanm Násir, muharrir, yazar terimleri, d aha çck, ne sir yazrnak-
karsr tarafa kabul ettirmesidir. Münàzaraya kat ûan la birlikte, onu sanat seviyesine çrkaramayan ortalama
gru plard an birinin g örüs ve d üsüncelerini belli bir man- yazarlar için kullamhr. Yine d e, n ásir tabirt, m ûnsîye ya·
tik d ah ilind e karsr tarafa su nmasma da cedel denir, Bu km bir anlarru ifade ed er .
tabi r fikrî tarnsrna anla minda dahi ku llaruhr; Mantik b i- .
Iiminin fikrî ta msm alarm yol ve yö ntemlerind en bahse-
MÜNTEHABÀT. Bkz. ANTOLOJi.
den krsrruna da miindzara adr verilmistir, MÜRÀAT-I NAZÎR. Bkz. TENÀSÜB.
Div an ed ebiyatmd a, Zit varhklar ve kavram lar arasmd a- MÜSEODES. Alti rrusrahk bend ierde n olus ani di van ~i~rin·
k.i zlt h~ an latan yazrlara da mün~zara de nmistir, d e fazla itibar ed ilmese d e seyrek olarak ku llamlan bir
nazun biç irni. Gene llik le su sekilde ka fiyele ni r: aaaaaa
MÜNEKKiD. Elestirmen. (Bkz. ELE$TiRi.)
bbbbba ccccca ... Îlk bendin s on iki misral di ger bendler-
MÜN$EÄT. Küçük d ûzyazrlarm, mektuplann vb. ne sir par- de tekrar edilirse müseddes-i mütekerrir ad rru ahr.
çalan run bir araya getirild igi m ecmualara verile n isim .
Seyh Gälib'in bir mûsed d es-i mûtekerririni n iki bendini
Münseát mecrnu alannda toplana n yaz dann aym ko nu-
a~ag1ya ahyoruz:
da yaztlrrns olmast sart degildir. G eçmi ~ döne rnlerde,
özetli kle ba Zi mek tu pl ar ve d iger nesir pa rçalan topla -
' 00 I 30 1
1

....
MÜSé:LSEl MÜSlUAT

Tedbirini terkeyle takdir Hud á'nmdrr MOSTEAR. Näm-r müs tear, takma ad . Bazrsair ve yazarla-
Sen yoksu n 0 benlikler hep vehm ü gü màmnd tr nn, gerçek isimlerinin drsmda eserlerinde imza olarak
Birden bire bul askr bu tuhfe bu lanmdrr kul land rklan ad . Müstearla r, çogu zaman geçici ola rak
Devràn 01a1l d ev ràn erbêb-r safêrundir kullaruhr. Ondokuzuncu asnn sonlanna dogru, mahl a-
Ä~tkta kede r neyler gam ha lk-t cihärundrr sm ye rini alan mûs tear; mahlas tan farkhd tr. Eserlerinde,
Koyma kad ehi elde n s öz pîr-i mugárundrr çesitli sebeplerle gerçe k isminin yer almasnu istemeyen
sair ve yaza rlar müs tear kullanma yo luna gitm islerd ir,
Ey dil sen 0 dildàra láyrk mi d egtlsin ya Bu ta vtr, ya siyasî bir ba skidan, çekinceden ya da or taya
l?a va' YI muhabbette sàdrk mi d egtlstn ya kon an ürü n ün zayif olmasmd an kayn aklanabilir. Para
Ozru ned ir Azra'run Värmk mi degilsin ya kaza n mak amacryla yazrla n kitaplarm da müstea r isi m -
~u gam ne gezer send e ä~lk mi d egilsin ya Ie yaztld rgr olur. Peyami Safa' mn bu yold a ya zd rgt ki-
Asrkta keder neyler gam halk-r cihá rund rr tap lara Server Bedi imzasrrn koymasr gibi. Yeni edebiya -
Koym a kadehi elden söz plr-i mug êr undrr nrruzda, bazr müstearlann, npkr Divan siirind eki mah- ~
las lar gib i, ge rçek isirnleri n önüne çlkltgmt g örüyoruz . 'iJ
Klasik ed ebiyanrru zda müsebba' (yed ili), miisemme n (se- Aka Gündüz (Enis Avni), Orhan Kemal {Mehmet Rasit
kizh), mütessa' (dokuzlu), mua~fer {onl u) gibi, bendle- Ögü rçü), Hüseyin Su <ibrahim Çelik). Klasik siirimizd e
rindeki rrusra say rlan farkh olsa d a, yapi sal bakimdan g örülen mahlas, geleneksel bir tav rrdrr. !;Iair için olm az-
mu rabba, muhammes ve müseddesle ben zerlik gös teren sa olmazdrr, müstear ise bi raz keyfî ve ihti yarid ir. Ayn-
nazun se kille ri va rdi r, ama seyrek kull arulrruslardrr, ca, mahlas daha çok iki veya üç he celi bir kelimed en iba -
rettir; mü stear ise, ena z iki kelimelik bir takma ad d rr
MÜSELSEl. Bütün rmsralan bi rbiriyle kafi yeli olan ma nz u-
ama, ba skast tarafmd a n taktlmaz. (Bkz . MAHLA5.)
mele re ve rilen ad . Bunlara musarra (bk z.) d a d - nir. Re-
caiz êde Ekrcmi n asagid aki manzumesi rnüsels ele yahu t MÜSTEZAT. Gaz eld en tûretilm is bir nazim sekli . Ga zel in
musarr aya örn ek göstcrilir: uzun rrusrala nna birer kisa rrusra ek lernck su retiyle ya-
ztlrr. Eklenen bu kisa d izelere ziydde d enir. Ziya de lerin,
Hiç bir dem sensiz olmak istemez cárnm benim
Oldu gûy á táb -r hüsnün nûr-r im áru m ben im ast! di zen in anlarruru ta ma mlar nitelikte olm ast ge rekir.
Cevrin olma z k ásir-i sevk-i firávárum ben im Müstezatm u zu n dizesi mefû/ii mefdî/ii mefdîUi faû/iin, ki-
Rahat etmez mihnetin g örme zse vicd ûmm ben im sa dizesi de mefûlü !aûliin ka hbryla yazrlrr.
Mu ttasrl ále mde etsin girye ç~má mm benim Divan sairlerince az kullarula n mûstezat, haik sairlerin-
RazlYlm yan sm müebbed kalb-i sûzä mm benim ce d aha bir benimsenm i~ yedekl i, ayakll isimleriyle yay-
Mevt tut sun dámenim, hüsràn g iribämm benim gm olar ak ku Jlamlml~ltr.
Terk edersem a ~kml ey mihr-i täbámm bcnim
Yeni ~ii ri mi zi n ilk d önemlerinde, Ede biyaH Ced id e ve
Saz ~ Îi r inde, her diz edeki kafi yeli scn kelimenin, bir scn- fecr-i Äti ~airlerince müstezahn slntrla n ge ni~le tili p ser-
raki di zenin ilk kelimesi ola cak ~ekil de yaztldlgl k~ma ­ be st müstezat ad ml alml~hr. Bu biçimd e yaztlan en iyi
lara da mlÏscl!it'1 dl'n ir. örn ekJer, Ah met Ha ~i m 'e aittir. $airin "0 Beld e" isimli
IlIZI 3 03
1
MÜSVEDDE MOziKALlTE

m eshur siiri, serbest müstezat na zrm sekl iyle yazilrrusnr, Kend isint sair zannedi p kötü siirler yaza n siir bezirgam.
Mütesa irler; g éçmi s te n gelen siir mirasuu ta r nma d en. bir
Asagrya ald rgmuz örnek, N ed im' in bir m üstezatnun ilk
kaç siir kitab md a görd ü kleri öm eklere he veslenerek
iki beytidtr,
yazd iklan r u siir za nne derler, Yazm akla ka lma yrp , bun-
Ey sûh-i sitem-pîse dil -i zêr senind ir lan siir s icakhg m m ul asm adigi yerle rde okurlar. Malze-
Yok mihnetin asla mesi her gün ku lland rguruz kelimeler oldugu için, siirin
Ey k án-r güher anda ne kim var senindir srradan ve u cuz bir i~ old ug u nu sa nan m ütesair, daha zi-
Pinh án u hûveyd ä yade kült ür mahfillerine uzak, "i~" ten anlayanlann ayak
basmadrgr tenha k ösel erd e, izbe mekanlarda "s anan m
Sen kim gelesin meclise bir yer mi bulunmaz icra" eder.
Bas üzre yerin vardïr
Söz konusu dururndan rah atsrz olan Sümbül êde Vehbi
Gü l goncasrsm gûse-i destêr senindir
Gel ey gül-i ränä su anlemh beyiti s öyler:
N ice sai r de yü ta'bir olu nur anlara kim (
Seb-i ömrün de henüz g örme ye rü'ya-yr sü han
MÜSVEOOE. Karalama. Bir yazmm, bir edebiyat eserinin
ilk taslagn sonradan tem ize çekilmek üzere yazûan met- Böyle bir tutuma eskiler tesê ür etmek d erletmis. Mual-
nin ilk ha li. "Karalama", dendigi de olu r, lim Nä ci d er ki:
MüTEFEKKiR. Düs ünce adanu, münevver, aydm. Bilgtsiy- Erb áb-r tes äur çogahp sair azald i
Ie, g örgûs ûyle, tecriibesi ve irfamyla, ufkunun genisli- Yok öyle degil, sä irin anc ak a d r keldr.
gïyle düsünce alamnda yeni fikirler üreten, bu sayede
insanlann d ûs üncelerine sihhat kazandiran, yasannlan- $imdi dahi, dururn bundan fa rkh d egil.
na rsrk tuten, ufkunu açan; onJara yol g österen, çareler
su nan aydm, bilgin kisi. Medeniyet tarihimiz bu vasrfla- Müzi KAUTE. Áhenk, armoni. Müzi kse l u nsurlara yer ver-
n haiz bir çok sima ile doludur, Mevlana, Ibn-i Kemal, mek sureti yle siird e te m in edilen ahen k (bkz.) . Eskiden
Seyh Galip, Ahmet Cevdet Pasa, Mehmed Äkif Ersoy, beri kimi sairler, saf siir avcilan, siirde m üzi ka liteyi seg-
Bediüzzaman Said-i N ursî, Semsettin Günaltay, Cernil lamak için bi r çok yollar a basvu rm us tur. Siir ve müzik ,
Meriç, idris Küçük ömer, Sezai Karakoç bu sahsiyetler- birbirind en he p istifade etmis, ediyor ve edeeek olan ik i
den sadece bir kaçrdrr, sanat kolu d ur . Ahmet Hasim , b ir bak ima sib-i "sö z He
MÜTEKERRiR. Bendier halinde yazrlan na zun sekillerinde musiki a rasmd a sözden ziyadc musikiy e yak m muta-
her bendin sonunda nakarat gibi tekrar edilen beyit. vassrt bir lisan" ola ra k g ör ûr. Andre C id e, sii rde ki mü zi-
Özelli kle murabba, muhammes ve mûseddeslerde kaliteyi söyle degerlendirir: "Bir misram mus iki dege n-
bendIerin sonu nda tekrarlanan kisrmlara bu isim verilir. nin, bir srra ses pe rdeleri üzerine kurulm us asrl musiki
ile bir ilgis i, teganni He m ûsterek bi r tara f yo ktur. Ben
MÜTERÀoiF. Bkz. ANLAMDA~. burada, vezin le áhe ngin, heyecanla dûsünc enin 0 gizli
MÜTE~AiR. $air geçine n, ~airlige yeltenen, ~airlik tasla yan. anlasma sma musiki diyorum."
304 30
1 1

b _
...

Abdül hak ~ina s i H isar da der ki: "Güzellige uiasmak is-


tey en her cü mle, hak iki bir sana t ese rinin her cûml esi,
fikrin vuzuhiy le musikinin ipharru arasmd a bir tevazûn
ld enklik] notu ve noktasrdir, Her cü mlede bu iki unsu-
run dereceleri ilänihaye aza hp çogal abiJir. Ve cumlelerin
käfilesini käh bir, kêh öteki ta ra fa ge tirip götü ren med-
d ücezirler vardir, Ukin bu tevazünde her iki unsurdan
da birer parça bulunmasr láztmgeliyor." ("Edebiyata Da-
ir Küçük No tlar")

NAKARAT. Manzumelerin her bendinin sonunda yinelenen


rrusralara verilen ad . Özellikle sarkrlarda tekrarlanan
rrusralar için kullamhr. Haik siirlerinde bilhassa türkü-
lerde, dörtlükler arasmda yinelenen rrusralara, daha çok
kavu~tak denir. Yine haik siirinde, nakarat yerine za -
man za man baglama tabiri de kullamhr.
NAKD. EskidÊm, siir vadisinde yazrlan eserlerin kusurlanm
belirten bilim dah. N azrnen söylenen bir sözün eksigini,
kusurunu ya da gü zel yönlerini gösteren bir disiplindi.
~imdi bu i~, elestirinin görevleri arasmdadrr. (Bkz.
ELE~TiRi .)
NAME. Mektup; kitap; yazrlrrus ~ey. Eskiden, sevgtye dair
sevgiliye hitaben yazrlan mektupiara nême denirmis.
Kelime, divan ve haik siirinin bazr öm eklerinde bu an -
larmyla karsuruza çtkar, Sonradan, belli bir konuda ya-
zilrruslara kitap, risale anlarru vermek için, bu kelime
kullarularak birlesik isimler yapilrrusnr, Hamzan ëme, K,-
ya{et n4me, Letdifndme, Pendnàme. Sdkin4me vb . gibi.
Öte yanda n, Osmanh d öneminde resm î niteJigi olan
mektup vb. metinl ere d e näme d endigi olmus tur.
06
1
NAsiHATNÁME
NA T

NASiHATNÀME. Pen d náme. Ögtit kitabt . Însanlan dogru ünlüdü r. Naztmlin nered.ey se k üçu k brr d ivam dold ura-
yo la se vke trne k, ahla kh yasamalanrn saglamak için eek kader na 't leri vardrr. Dört halife, Pey ga mberimizin
ögü tler ve re n, bu yo ld a ib retli hi kayeler içeren m anzum ya km lan hakkmda ya ztlan ba zr manzumelere de na't
veya men sur ese rlerin gene l ad I. Müstakil kitaplan n ya- dendtgt olm ustu r. T ürün ün ve ed ebt ya nnuzm sahese rle-
runde ögü t ve nasihet içe re n m ü nferit man zumeler d e rinden sa yrlan "Su Kas idesivnden bazr be yitler:
ya zrlrr usnr. H aik siiri örn ekleri arasmda bu nitelikleri ta-
~l ya n m anzumelere nasihat ad r verilir, Günü mü zd eki
Saçm a ey göz eskt en gö nlü mdeki od lare su
edcbiya t iirünleri içinde dahi bu kabil örneklere tesad üf Kim bu d enlü dutusan odlarc krlmaz çare s u
ederiz:
Su ya versin bagb án gülzän zah met çekmesin
ilaç ols a içme dü srnan tasmda n, Bir gül açilm az yüzün tek verse min gü lzá re su
Sakm ta ~ attlrma dost arkasm d an
Kim iki yüzlüyse tut ya kas mda n Änzu n y äd iyla nemnák olsa m üjg äru m no la
Bir y üz üne, bir de caruna tü kür Zêyi olrnaz gü l tem ann äsryl a ve rme k h áre su
Abdurrahim Karalwç
Des t-bûs t arzûsryla ger ölü rse m d ostlar
NÁs iR. Mün sî, edîb, m uharrir, yazar. Nes ir tü rii nd e ya zdrk-
Kû ze eylen topragurn sunun anunla y êre su
Ia nyla belli bir se viye tuttutmus yazar. M üns t te rim ini n
Dostu ger zehr-i m är içse olur äb- r hayat
ye rine kull am lan fakat on u ta m olarak karsüa yama yan
Hasrm su içse d öner elbette zehr-i mare su
bi r ta bird ir. (Bh. MÜN~i.)
NÁ$iR. Kita p ve m ecmualan ba s ip yay an, yaym ev i sahibi H äk-i pá yine yetem der ömrlerd ir rnu ttasrl
an lam md a geç mis dön emler d e edebtya t ve ma tbuat äle- Basnu tasd an tasa urnp gezer êv êre su
minde çok kull arnlrrus bir tabi rdir. Ahme t ihsan Tokg öz,
Tü r~ matbuat älem in in m esh ur n êsirle rinden birid ir. Urndugu m old u r ki rû z-r hasr mah rûm olmayam
Çesme-I vas lm vere ben tesn e-i d îd êre su .
NA'T. Alla h'm son elçisi Hz. Muhamme d Mustafa'yi (sav.)
FuzûIi
yüceltmek, on u n ü stün va srflanru, m ud zelerini anlat-
mak için yazilan manzurnelerdir. Na' tlerde Peygarnbere
Na't, klasi k siirimize has bir naztm tü rü olsa da , Yeni Siiri-
d u yu lan saygl, se vgi, hü rm et hisleri d e bir sekilde d ile
rniz içinde mode rn fonnlarla na't yazan sair ler d e va rd rr.
ge ti rilir. Cen ellikle ka side nazrm se kliyle yazrlan na'tler, Sezai Karakoç'un "Kü çü k Na' t" isimli siirinin ilk dörtlü-
düzenli divanlarda tevh id ve m ün acáttan hem en soma giinü, bir [ikir verm esi ba kmundan asag rya ahyo ru z:
yer ahr, Miraciye ler (mi racná m ele r) d e bir yö nüyle na ' t
sayrhr. Göz se nl gö rm eli agtz seni söy lemeli
Hafrza seni an m ak öd ev in de mi
Edebi yatumzda e n mes hut na' t öm egi Fuzûlî' nin "Su Bü tün deniz kty tlan nd a se ni beklemeli
Kasid esi"di r. Nábî' nin 137 beyit u zunlugundaki na 'ti de Sen eskimola n n Is mmasl sevgililer ma h~e ri
»'1 1'09
!Ir:,
N.ATORALiZM NAZlM ~LLER i

NATÜRALizM. Tabiiyye, dogalcrhk . Reali zrnin bir devarrn ("Näyîler -Yeni Bir Genç lik Karsrsmda-", Safahat-I Siir ve
ve bir bakr m a gelistirilmis bi r sekli olarak 19. asirda or- Fikir, S. 5, 1 Mart 1914). Hal it Fahri [Ozansoy} (1891-
ta ya çrkan Na tü ralizm, sarrat eserin de dile getirilen ger- 197]), Orhan 5eyfi [Orhonl (l 89G-1972), Selabattin Enis
çekligm gözlem d en çok bilirn sel d en eye da yanmasr ge- (1892-1942), Hrfzr Tevfik [C önensay] (1892-1949), H akI"
rektigi temel ilkesi üzerine kurulmus bir sanat akmudir, Tahsin, AH Nad [Karacan] (1896-1955), Yaku p Salih, Säf
N atü r alist ler, realizmi de geçere k, gerçegt taruma , bilme N ecip gibi bugün bir krsrru unutulan isimlerden olusan
ve anlatma yolunda asm bir tutum sergilerler. Tabiatm topluluk, 0 dönemin is1amiyet öncesi Türk kültürüne mey-
bütün güz elliklerini ve gerçekliklerini sanata tastma ga- letme, onu yeniden ihya etme seklindeki mi llî unsurlanru
yesind e olan na tûralizm , g özlemlerden, bilimse1 deney- öne çrkaran tutumuna karsrhk, 13. y ûzyt lm iki mutasav-
lerden yararlanmayr, sanat adma m ûbah hatta gerekli vif sairine Mevlana ve Yunus'a baglanmak, onlann yo·
görmüstür. Yasanan hayati, insanm macerasuu, söz ko- lunda /tarzmda siirler s öylemek arnaoyla ortaya çikrrus-
nusu gözlem1er ve ilmin elde ettigi sonuçIar yardmuyla tir. Mistik lirizmi yeniden siirde hakim unsur haline ge-
anlatm ay a, gös termeye çahsan na tü ralizm d e, tab iati tirmek, içten bir s öyleyts yakalamak (aheng-i derûnî)
sevmek ve sev d irme k önemli bir i1kedir. Naturalist bir N àyîler'in bashes hedefidir. Siirde yalm bir söyleyi-
yazer, hayatm bütün yü zlerini, en çrpla k, güzel veya çir- ~i / edayi hakim kilmak, estetik coskuyu di lin, u slûbun
kin tar aflanyla gözler önü ne serrnekten ka çmmaz. içinde eritmek gibi çok iddiah d üs üncelerle ortaya çikan
Daha çok, roman sanatmda etkili olan natüralizm, deter- topluluk, söylediklerinin hemen hiçbirini gerçeklestire- Ift
minizme da yarur fakat materyalizmden de etkilenmistir. meden dagilmistir. ...
Bu se beple, natüralist eserlerde, genellik1e karamsar; k ö- NAZIM. Nazrn, kosuk. Ölçü1ü ve kafiyeli rrusralardan me y·
tûmser bir hava hissedilir. Akmun Bah' dakl ee -tanttmn dana gelen sözlere verilen genel isim . Manzume ya d a
temsilcisi Em ile Zola' d rr (1840-1902). Zola bagh bulun- manzum, ö1çü1ü ve uyakh hatta ahenkli söylenmis söz
dugu mektebin tutumun daki hekhhgr isp at için su cüm- demektir. Eskiden, daha çok siir yerine ku llam hrdi. Hal-
leleri kaydeder: "Natü ralizm, ya sad rgmu z bilim çaguun buki, bi r na ztm veya manzume, her zam an siir katma
edebiyandir. Metafi zik kuklayi d egil de, çevrenin istek- yükselmez. An cak, bazr siirler manzum olab ilir. " An-
lerine bagh olan, organl anmn etkisinde olan fizyolojik lamca ve diger özellikleri bakmundan güzel olan man-
insani incelemek ger ekiyo r." Klasik hikayenin "babasr" zumeler siirdir," Nazim sahibine, nàzrm denir. Bu terim,
sayrlan Gu y de Maupassa nt da natüralisttir, Edebi yan- sair yerine kullamlsa de, her nêzim sair olamaz.
rruzd a, N abiz êde N aztm 0 862-1893) ve H üseyin Rahmi
Gü rp mar 0 864-1844), natilralizmi benimseyen isimlerin Manzume1erin kuruluslanndaki biçimsel farklar gözeti-
basmd a gehr. lerek farklt "nazun biçimleri" ortaya çikrrustir. Konu
(içerik) bakrrrundan manzume1erin snuflandmlmasryla
NAYiLER. Peer-i ÁU'n in dag ilmasmdan som a 1914 yrlmda
da "n... zrm tûrleri " d ogmustur,
Rübab d ergisind e top lanarak yeni bir siir akrrru baslat-
mak isteyen edebî top lulu~n adr . Tcplulugu edebiyat NAZIM ~EKiLLERi. Misra ve kafi yenin durumuna göre or-
kamuoyune tamtan, Fecr-i Atî'nin teorisyeni, tenkitçisi taya çrkan sitr formlan. Misralarm belli bir düzen dahi-
ve m üt ercimi olan ~ehabetti n Süle ym an 0 88S-1921)'dtr linde tertip edilmesiyle (beyitle r hálinde, üç1ü, d ört!ü ,
[311
~ "' TÜRLE Ri NAZiAE

besli, aln h, yed tli...) nazrm sekillert orta ya çika r, Hemen nin yanmda ço k z~Y l f kalan nazîre öm ekleri d e çoktur.
her nazrm seklinin kendi ne öz gü b ir de kafiye d üz eni
Ceçmis d önemlerd e. bu tü r siirlert toplayan nazire mee-
va rd ar. Gazel, kasuu, rübai, ~ rkl, mesneoi klasik Türk ~i ·
m ualan tertip ed ilm istir, Egirdirf Haci Kem al' In de rled i-
Irinde en çok kullarulan nazrm se killerid ir. Tuyug, ku:a,
gi ve va r olan tek nush asr British Muzeum'da bu luna n
murabba, m uhammes, tardiye, tahm is, tastir, m ûseddes, ter-
Mecmuat' ün- N ezAir isirnli öne mli esen, kad im sairle rimi -
kib-i bend, terci'»! bend ise d aha az görülen nazrm sekille-
zin yazd tklan güzel nazire örne kleri ne ye r ve rm ek tedir.
ridir. HaIk siirinde nazrm sekli olara k 1w?ma, türkü, máni,
semai, varsagl tercih edilirke n, modem Türk giirinde de Nedim'in bit ga ze li
sone, terzarima, serbest müstezad, triyole gibi na ztm sekille-
ri kul lar ulrrusnr. Bir söz dedi canê n ki ker ämet var içind e
Dün gecey e d air bir Isêret var içinde
NAZIM TüRLERi. Manzurnelerin içerikleri, isledi lderi konu-
lar yan i ternalan baktrnmdan srr ufland m lmasryla ortaya
Mey hêne mukassî görii nü r tasrad en amm ä
çika n tü rler. Eski Tü rk edebiyahnda tevh id, münaca4t,
BiT baska ferah baska letáfet var içinde
na't, mersiye, medhîye, hiC7Jiye en çok görülen naztm tü rle-
ridir. HaIk edebiyatmda gü zelieme, ta?lama, koçaklama,
Eyvah 0 ü ç çifte kayrk aId I ka r ánm
ag!! gibi tü rler vard rr. tut« nefes, nut uk, devriye, iO- thiye ise
Sark r oku yu p geçti blr Met var içinde
Tekke siirinde dikkati çeken nazrm türleridir. Çagdas ~i­
ird e, yaz rlan örnekleri türI ere ay rrm ak simd ilik imk an
Olmakd a derûnunda bav ä ätes -i s ûzä n
da hilind e görii nrnüyor. Gerçi bazr aynmlar yaprlnus nr
Näyin diyebilmem ki ne h êlet var içind e
ama yeni siirde her örn ek rnünferit konulara tahsis edi l-
medigi için türlerd en bahsetmek, d ogrusu mümkün d e-
Ey s ûh Nedlmà ile bir sey rin isittik
gildir.
Tenh áca vanp Göksu'ya isre t va r içinde
NAZfRE. Bir sitre, btçim i (ölçü, ka ûye, redif) aym olmak sa r-
n yla, benzer baska bir siir yazmakn r; Tan zir edilen siirle
naz'îre arasmd a tematik bir yakmbk d a bulu nabilir / bu- Nazîre
lu nmahd rr. Divan ede biyatmd a önem li bir gelenek hali-
oe gelen tanzir etme yani nazîre yazma, begentten bir ~i ­ Hostur biz e meyhàne ki isre t var içind e
ire duyulan saygm m ifadesid ir; bir id d iaya göre de bir 0\ gözleri mahmûr ile sohbet va r içind e
meydan oku madrr, Nazîrelerin d aha çok gazellere yaz rl-
dlgt göriilür. Sairler, hoslandrklan güzel siirlere naz îre Kimd ir 0 haru m-ignesi kayrkla geçenler
yaza rlar, Naz îre taldit degil, belki bir öncekini geçrne ça- Alnus ele yelpäze bir Met var içind e
basrd tr, Hatt a bir tü r boy gös terisi, me ydan okuyustur,
Nazî re yazan sair, begent kazanan, sevilen herh angi bir Bir yerde idik dü n gece d ilbe r ille amma
~i i ri n benzerini ken d isinin d e yaz abilecegini kamtIam ak Na k1ede mem ol medisi vuslat var içind e
am aclyla böyle bir i ~ e gi ri~ i r en çok. Ancak, bir önceki ·
lil 1

I'"
~----------------
...,
NEFES NESiR

Lü tf eyle su al ey leme eyyêm -r firàkt Ölümden ürker mi tez ölen kimse?


Bin d erd ile sad gOne feláket var içind e Çoktan ma zhar oldum ben hak nefese,
Bu demi sürerken ecel gelirse,
Ol áfeti kil h äl-i lur ämmda temá sê Isim i biraktp kaçamam hocam.
Bin sive vü bin türlü nezêket var içinde
Sarabt men' etme, 0 degil hûner,
Düsnêm ile Izzet lebin öprnek 0 nigänn Á~lklm bädesiz pek basim d öner,
Bir bádeye benzer ki heräret var içinde Cönlümde muhabbet atesi s öner,
izzet AU Paça Özriim var, sêde su içemem hocam.

Feylesof R1Zil'YIrn dinsiz anlarna,


NEFES. rekke edebiyati nazrm türlerinden biri. Daha çok
Dini ben ögr ettim kendi babama,
Bektasî-Alevî haik sairlerinin inarus, duyus ve dünya
Her ipte oynadrm camb az un amma,
g örûsl erini dile getirdikleri manzum eserlere nefes de-
Sirat köpriisünü geçemem hocam .
nir. Hece ölçüsüyle s öylenir. Sekil ba krm m d an ko$ma'ya
benzer. Bunl ann bir kis rru, Bektast tekkelerindeki t ören-
lerde, ayinlerde ve top lantilard a, ilahî gibi saz e~ligïnde, NEHiR ROMAN. Innak roman . Bir rom an ya zannm bir d ö-
makam He oku nur, Tarm'yi bul mak yolunda söylenen nemi, bir olayr, bir aileyi tarihsel olarak anlatan bi rden ~
nefesler, coskun bir eda tasir, Mustafa Nihat Öz ön "Ne- çok romaruna verilen ad . Edebiyatirruzda Yakup Kadri ~
fes denilrnesi, bu nlann sadece siir olmayrp iç bilgisin- Karaosmanoglu (1889-1974) ve Attila iIhan' m (dog.
den, gerçekten sö z edilmis ve kutsal bir ilham ile s öylen- 1925) bazr romanlan nehir roman örnegt özellikleri tasir.
mis seyler oldu gun u an latmak içindir" d iyerek terim in NE()"KLASisizM. Yeni klasikçilik. Sembolizrnin as m m üp-
mahiyeti yle ilgili farkh bir yoru m getirir. hemiyetçiligi ve serbestligine tepki olarak 20. yü zyrlm
Rrza Tevfik Bölükbasi'nm bir nefe sinden ahnan bir kaç baslermda ortaya çikrrus bir sanat akmudrr. Yeniden ak-
d örtlü k: lm üstûnlü gûnü benimsemek/kabullenmek, klasik bi-
çimlerden ve Yunan mitolojisinden yararlanm ak neo-
Bana sual sorm a, cev ap rnüsk ildi r, k1asizmin belli bash ilkelerini olusturur, Óze tle, bu ak rm,
H er sim ben s ana açam am hocam. klasik begeniyi ve üslûbu ye niden ihya etmek emacrm
H akk'm ha zinesi d an d egildir glider. Fazla etkili olan bir sanat akmu d egild ir. Ed ebiya-
Cêm i av lus u nda saç am am hocarn . tnruzda, Yah ya Kemal'in bazi eserl eri (Eski Siinn Rûzgä-
riyle) bu yold a verilm is ürünler olarak sayrlabilir.
Mirêc'r anlatma ese k degilim ,
Bildigtn kadar da melek d egi lim. NESiL. Bkz. KU~AK.
C ünahk är insa rum, ördek d egtlim , NESiR. Dü zya zi . Duygu ve dü sü ncelerin si irde k i biçimsel
Bu agrr gö vdcyle u çamam hocam. özelliklere ba gh kalmmad an düz ve serbes t bir sekilde
enlanlmasidir, "Dog al konusma tarzmdaki sözlere" de
31' 1 1
3 15


NE V-YUNANÎLiK
f'\lESlR

ancak, bir mantik silsilesi dahilinde. N esir örnekle ri ede-


nesir d endigi olur. Seklt smulamalar olmedigmden ne-
biyanrruzde Tanzimattan sonra, özellikle gazetenin ha-
sir, çesi tli bilim dallannm ve alanlarm bilgi ak tanrrunda
kulland lgl en ön em li vasitadrr, Aym zamanda "d üzenli ya tmuza girmes iyle gelismis, çog alrrus ve çesitlilik g ös-
dü~ünme eg zersizi" olan düzyazr, d üs üncelerin an latil-
termistir. Yirrninci yüzytlla birlik nesrin, siirin 0 görkem -
masma oldukça elverislid ir, Tarih, felsefe, fen, elestiri, li saltanatma ortak oldugu, yasad rgmuz günlerde ise
de neme, edebiyat tarihi vb . dallarda nesir, daha ziyade nesir türündeki yazilarm daha ra gbet g ördü g ü g özlen-
bil gi aktarmek, izah etmek, açiklamak, yorum yapmak mektedir.
ama cryla kullaruhr. Hikaye, roman ve tiyatro gtbi edebî NE$ÎOE. Ed ebiyat-r Cedide d öneminde daha sik oimak
türlerde nesir, hikaye etme vasttasid rr. Mektup ve hatira üzere s onraki dönemlerde d e nadiren siir, manzume an-
t ürûnde ise duygulann sergi lenmesine hizmet eder. Iammda, onun yeri ne, ku llamlml~ bir tabir.
Nesirdeki temel birirn cümledir. Aym d ûsüncenin aç I11- NE$RivAT. Yaym . Basrmevlerinds, büyük baskr tesislerinde
mma, açiklanmasma, anlatmuna dair cümleIer birlese- okunmak û zere basihp yayunlanan kitap, dergr, gazetc
rek paragrafr, paragraflar da metni meydana getirir. Ne- vb . yaymlarm tümüne verilen isim .
sir biçiminde yazr lan yezrye mensur ve ya mensure ; ya-
za na da "nêsir" (bk z.) denmistir, NEV-VUNANÎLiK. Yahya Kema l ve Yakup Kadri'nin genelik
yillannda heves ettikleri edebiyat olusumuna verîlen ad.
C emi l Meriç, nazrm He nesir arasmdaki Ilisldyi , kendine Eski Yunan edehiyatmm iishib an/aYl~1 bcnimecnerek yeni bir lfI
özgü üslûbu ve bulgula n yIa söyle or taya kor: dil ve miliî bir edebiyat ortaya konma/I g örüsu n ü iler i sü ren ~
"ilk kitap: hahze . Saman veya Rahip, yazmm icadmdan adr geçen iki ed îb, konulanru eski Yunan ve Roma mito -
soma da imtiyazlanm titizce korur, fetih lerini u zu n za- lojilerinden se çtnce , arzu edi len yerli edebiya t ge rçek le-
man yazlya d ökmez, nesilden nesile sözIe aktanr: Sözle, sem em is tir. Bir edebî ha reket bil e olmayan Nev-Yunanî-
yan i na zrmla . SIrla r harflere tevdi edildigi zaman bile lik, çok kisa süren bir hevesin dillendirilmesinden öte
soka gm dili ku llar ulm az. iIahîler ma nzum, büyüler bir eey degildir. Yahy a Kemel "Biblos Kadmlan" siirin i,
m anz u m , destanlar manzum. C..) Nazim en olgun mey- bu tavir ve heyecanla kaleme alrrusnr. Yaku p Kadri'nin
veler ini verd ikten som a nesir dogmus . (...) "Siyah Saçh Yabanci ' a dh m ensuresi d e aym tutkunun
ürü nü dû r.
"NaZIm imkanlaruu arasnran d üs ünce : hataIanm bagl~­
lat m ak için mûsikînin yardmuna muhtaç; mûsikînin ya- Yahya Kemel, bu ye ni hevesle ilgili olarak . yillar soma
ni veznin, kafiyenin. N azm : ifadenin çocuklugu: sev im- su nlan ka yd eder: "Yirmi ü ç sene evvel gerek siiri ve ge-
li ve serkes Nesir, bütün nazrmlan kucaklryan bir or- rek nesri bir türlü an lam akta Yakup kadri ile anl asrrus.
kestra : girift ve kêmil. Kur'an mensurdur : Yedi Aski :?a- yash ve genç bazi arkad aslara g örûsleri mizi artlatmaya
irlerini secdeye kapandiran bir nesir." (Bu Ülke, s. 82.) koyulmus ve ken dimize göre ye ni b ir çtg lr açmaga he -
vesle nmi !?tik. 0 va kit net'-Yllnani/cr ve nev-Yllnalli/ik ta v ~
"H ay al" ve "du ya rhk" dili sa ydan, öyle kabuI edilen
sifleri ortada bir müddet dola!?ml~, baza n iyi ve bazan
na zmm h;iirin aksine ne sir daha ziyade akhn kontrolün-
kötü tela kk ilere sebep ol mu~tu. (...)
de d ir. Dü z yazlda elbe tte duygulara d a yer verildigi olur,
'1
NiOA NOKTALAMA i~ARETlERi

"Zannederim ki ye niles mis ed ebiyatmuzm, nu m û ne NiNNi


olarak görd ügü en yakm Fransrz eserlerin d en kur tu la-
rak, Avrupamn ta menbalarma, yani esk i Roma' ya ve es- Sana Tann armagaru
ki Atina'ya ka dar u za ndrgr ilk tecrübe bu devrededir." Desem u yur musun yav ru m
(Edebiyata Dair, s. 20) Gelecegin kahramam
Desem uyur musun yavrom
NiOA. Haykm, ünlem. Asm duygu ve heyecan arunda biri-
ne ve ya bi r varliga seslenmek, onunla ko nusup dertles- Gözün g ögün siyahmdan
mek emacryla "ey, yê, eyä , he y, behey, va y" gibi ünlem- Cö gsün günes kadehinden
Ier kullandarak yap rlan bir edebî sanattir, Bu sanat yapl- Yüzüne nur saçrrus Kur'an
hrken bazan ünlem ku llarulmadrgr da olur. Nida, insan Desem uyur musun yavrom
ruhunun olaganüsrü durumlardaki hálini: korku, se- Sezai Karakoç
vinç , saskmhk; aCI, lZtIrap, öfke , yalvarma gibi teskin
edilmemis du ygulan yansrtmak ve gerilim i artrrmak NOBEL EOEBivAT ÖOÜLÜ. Çe~itli alanlarda oldugu gibi ,
amaoyla yaptlan bir sanattrr. edebiyat alarunda da Alfred N obel'in (1833-1896) adma
Bülbül yetisir bagrum hûn etti figêrun 1901 yihndan beri her yrl düzenli clarak dünya çapmda
Zabteyle dehêrun verilen ödü l. Nobel, en b üyük edebiyat ödülü saytlmak-
Îzzet Molla tadrr, $imdiye kadar, Türk ~air ve yazarlanndan hiçbiri •
bu ödüle layi k g örülmemistir.
Ey cevf-i esátîre dûsen hatrra, nämûs; NOKTALAMA i~ARETLERi. Bir dilde yaz rlan herhangi bir
Ey kible-i ikbále çrkan yol : Reh-i pê -bûs söz grubunu, bir ibareyi dogru anlamak ve eksiksiz an -
T"'fik Fikret lamlandrrabilmek için ku llamlan isaretler, Yazmm vaz ge-
çilmez unsurlanndan biridir, Eline kalem alen her insan,
iIähî! KimsesizIikten bunaldrm, ásina yok mu? merenuru tam anlatabilmek için, noktalama isertlerinin
Vatanstz, hanümanstz bir garîbim ... Mültec ê 90k mu? mahiyetini bilmek. onlan dikkate almak zorundadir. Ko-
Mehmed Aki! Ersoy nusurken sesimizi yükseltir alçaItrr; tonunu, ahengini de -
mtirir; bazt seslerin ü zerinde dura dura s öyleyisimizi ~e­
NiNNi. Çocuklar emz iriIir ya d a uyutulurken annelerince kilden sekile sokanz. Hatta kimi zaman, jest ve mimik de -
söylenen sözlerden olusan kisa man zumeler, N adiren, nilen el ve yüz hareketlerinden yararlamnz. Bütün bu ça-
mensur ninniler de s öylenmistir, Çogu nlu kla bir d ört- balar, dü süncelerimizin dogru anlasilmas r ve etki brrak-
lü kten ibaret olan ninniler, m áni biçimli tûrkülere ben- masr içindir. lste bunun gibi , noktalama isaretleri de yazl-
zerler. Anonim ve taklidî ninnilerin yarunda. onlan n ilha - da okumayr kolaylasnrmak ve anl anlmak ietenen seyin
rruyla kalem e almrrns yazam belli olan ni nniler de vard ir. eksiksiz anlasilmasuu saglamak içindir.
Nin niler, çocu k se vgisini içtenl ikle d ile genren steak, et- Bir yazanmlzm benzetmestyle, noktalama isa retlerinin
kil eyici siirlerdi r, g örevt, yol kav saklanndaki tra fik polislerinin gö rev i gi-

"I 1
3 19
NQSTA W i
NUKTE

bidir. A. Kanevski'nin nok talam a isaretleri ni n önemin i


NUTUK. Söylev. Birtopluluk karsr smda, herhan gi bir konu -
vurgulayan asagrda ki cü m leleleri old u kça an la mhdrr:
d a bi raz usturupluca yapilan konusrnala rm ge nel adi.
"Bir gun insan virgülü kaybetti; 0 zaman zor cumielerden
Edebî nutuklann belli bash özelli gi inand mo. etkileyi ci
korkar oldu ve basit ifadeler kullanmaya ba~ladl. Cumtelen ba-
ve costurucu ol masid ir. (Bkz. Hi TABET.)
stûeçince, dûsünceleri de basitle~ti. Bir ba~ka gün ise, nida
isaretini kaybetti. Alçak bir sesle ve ses tonunie degi?tinneden Aynca, bir tarikata yeni girmis müride 0 yolu n edeb ve
konu~maga ba?ladl. Artlk ne bir?eye huvor, ne de bir ~eye se- er ka mm ögretmek gayesiyle seyh veya pîr (mürsid) ta-
viniyordu. Üstelik hiçbir ~ey, onda en ujak bir heyecan uyan- rafmda n yaz rlan ma nzumelere de nI/f li k ad t vcrtlmistir.
di rmworáu , Bir sûre sonra soru isaretini kaybettive SOTU sor-
NÜANS. Esa nlamh old u gu s öylenen, öyle zannedilen keli -
maz oldu. Hiçbir ~ey, ama hiçbir ~ey onu ilgilendinniyordu.
meIer arasmdaki çok k üçü k. ince anlam farkr. N üa ns, ki-
Ne kainat, ne dünya, ne de kendisi umurundaqdi. Bir kaç se-
mi za man önem li bir an lam furki dogurabilir,
ne sonra iki nokta üstüste isaretinikaybetti ve davranl? sebep-
lerini, baskakmna açikiamaktan vazgeçti. OmTÜnün sonuna NÜKTE . Anla rru kolayca ve he rkes tarafmdan anl asilama-
dogru elinde yalmz umak: isaretleri kalmt?tl. Kendine has tek yac ak d ereced e giz lenmis sanath, hosa giden sözler .
d ûçûncesi yoktu, yalmz baskalannm dü?üneelerini tekram- Nüktelerde bi r fikir s öyle necekse , bu kinayeli bir biç im-
yordu. Son noktayageldiginde, dü?ünmeyi ve okumaYI un ut- de ifad e edilir. Böylcce rnuhatabr incitme, krrma tehlike-
!nU? vaziyetteydi." si or tadan kalknus olur. Sanatk är ruhlu insan lardan sä-
Eski edebiya tmuzm edebî mahsûl lerl nde rioktalama isa-
drr olan nuk telerin çogu , tuhaf, komik bir d ururn karst-
sm da ki tavirahstan ya da hazircevaptan dogar. Sikça
C
retl eri kulla r ulm arm stir. Ond okuzuncu asnn ikin ci yan-
nü kte s öyleyene " nü kteci" veya "nü kt edá n " denir, Bir
sindan itiba ren , Stnasi' nin 0 826-1871) iIk uygulamasm-
nü kte örn egi:
da n so ma nok talam a isa re tleri yazuruz içind eki ye rin i
alrrusnr. Bashcalan: Nokta (.), virgül (,), iki nok ta (s), Enver Pasa'nin babasi olan A ll/ lief Pa;;a'YI tnr top/antlda, $1/
noktalt virgüI (;), üç nokta (...), soru isa reti (n ün lem isa- yolda eözterie öviiyorlaYIIll?: 'Çok iyi adenuur. Çok teniizdir.
reti m, çizgi (-), timak isareti (""t parantez (), kö§eli pa- Çok namllsilldllr, hl/nar 0y"amaz, rakI içmez, hamma el siir-
rantez [ ]. mez, kadmdagüzlÏ yoklllr...' Omda bU/lllum Siileyman Nazij,
'All, der. Bil kadar lIamlls/u adam ke;;ke kendi kans ma da e/
NOSTALJi. ASll anIaml slIa hastahgl (d aü ssI1a). vat an özle-
slÏrmeseiJdi de $11 Enver'i p kanp ba?lmlza bela elmeseydi.
mi, dahasl bu hasretin hastahk ve ka rasevda haline ge li-
)ii demek olan nosta lji, son ytllarda fark h anlam lar ka- Abdülhak ~inasi H isar, geçmi~ zamanm bir nüktesini,
zanml§hr. Geçmi§in güzelliklerine dönü~; insan oglu - bir niikleyle na kIede r:
nun, hayatmm geçmi§ evrelerinde ya;;adlgt olayIan öz-
Güliinç bllldllgUlnllZ$eyler de degi?iyor. Vaktiyle bir pa$a,
lemesi anIammda kullamlan nostalji, bazan "geç m i;> /za-
bir ?arkl llllsrm11l zikr ile ya11lndaki hlll1lllla:
man ha stahg;l" derekesine indirgen mekted ir. Kimi ~a ir
" Bil gazûblllle 11ÎgäJml aeep esbabl nedt'll?"
ve yaz arla nn, eserlerinde sik sik çocukluk amla rma m ü -
demi$, kadUl da: "Hereke kUII/II$l lldan e[clIltilJl!" diye
racaat ed i~ i de , nostaljik bir tavlr olara k izah edilmeye
cevap Verl Il Î$. Evve/dm klldl11l11 /Ill alflamaY'$' glïfiinçtii .
çal l~lhr.
$ilmfi Jwdlll haklldtr. Pa $llll lll ljadf's i giiliillç.l
320 I
NÜSHA. El yazmast bir eserin yine elle yaztlarak çogal nlan
her b ir sû reti ykopyas r. Bizzat edîbin kaleminden çrkan
orijinal / asil rnetne "m ü ellif n üshasr": bir ese rin istinsah
yoluyla çogalnlrms nüshalannda görüIen farkhhklara
da "nüsha farkr" denir. Matbaarun icadmdan sonra ba.
srlan eser/ kitap lan n tek tek her birine de n üsha denir.
~ynca, n üsha, belli arahklarla çrkan dergilerin her bir
sa)'lsl için geçmiste kullarulnus bu gün dahi müstagmel
olan bir terimdir. (Bkz. 5AYI.)

OKUL Mektep, ekol . (Bkz. AKIM.)


OKUMA UGRA~I . Bilgilenmek, b ilgi sa hibi olmak, hikmet-
Ie bezenmek, bu sayede dünyevî ve uhrevî olam kavra-
mak; fizik ve metafizigin ku~attlgl alanlara kanat aç-
mak, orada nefeslenir MIe gelmek için yaprlan hayatî
derecede önem li bir ugras. Okumak; ögrenmek, bilmek,
tarumak, hakikati arasnrmak, tefekkür etmek, g örülme-
yeni farketrnek, basiret gözü ile görmek, anlamak, an - ~ •.
latmak, talim ve teblig etmek.gibi pek çok insanî eylemi . . .
içeren ya da beraberinde getiren kapsamb bir isdir.
"Oku m a, içimizdeki meçh ûl álem in kapilanrn açan bir
anahtardrr" der Proust. Demek ki, 'insan denen meç-
hûl'ü okumak sayesinde kesfeder ädemoglu. insan bü-
tün gerçekligiyle kendini tamymca, nefsiyIe yahu t
"be nviyle hesaplasabilecek bir yürekliligi de kaz ar ur.
Istersek, Descartes'in deyisiyle geçmis asirlann en na-
muslu adamlanyla bir hasbihêl yapanz okuma sayesin-
de . Bu dostea häl lesmeden, dertlesmeden, söylesmeden
insanca bir keytf de ahrur, Ömrünü okumaya vakfeden
Cemil Meriç haksiz degildir: "Eglencelerin en asi lidir
okume, daha dogrusu en asillestiricisidir." derken ...
OKUMAUGRA!?I OKUMA UGRA$I

Okumak "zekayr kibarlastrrmak", "zekarun tavirlaruu okur. Bizce ideaJ okuma biçimi, sonuncusudur. Büyük
efendilestirmek", bilgi dagarciguu doldurmak. d üsünce bir sabir gerekt1ren bu okuma biçiminde OkUT, büyük ka -
ufkunu genisletmek, görgü ve tecrübeyi arnrmak. kül- zammlar saglar. Buna, 'clddî okuma' demek yanhs 01-
türl ü olmak: toplum u , milleti ve millî olaru tarutmak, maz. Bizdeki derkenar ve serh gelenegi, bu derin oku-
içinde nefes ahp verdigimiz d ünyayt, onu çevreleyen malarm birer tezahür üd ür denebilir. Okunan kimi yerle-
êlemi, tabiati ve oradaki bütün nesneleri ve onlann ri tekrar okumak, alti çizilen sanrlan bir ta kun Hslere ve -
özü nd eki ilahl kudreti, nesveyi VE' y a ~ a ma SITnm açikla- ya bir deftere yazmak, ya da okuma eyleminden soma
mak gibi degeri hiçbir seyle ölçülemeyecek bir kiymeti kanaatlori yazmak, en ideal okuma biçimidir vc daha
haizdir. çok yazmaYl kendisins amaç ve i~ edinen insaniarm me-
todudur.
Insanoglunun hayatma isik tutan, ya~ama serüvenini
anlamli kilan okumak, akh besleyen önemli gidalarden Öte yandan, baz r kitaplar vardrr ki, okunmadan evvel
biridir. Bu durumda, "kalbi aç clanlarvla birlikte hatta bir hazirbk ister okurundan . Zihnî bir donarurn. Belli bir
onlardan ziyade akh eç tnsanlara actmak gerekir! sûre okuma ugrasryla hasrr nesir olmanus. az çok bir bi -
rikime ulasmarms, 'oku m a'run dayarulmaz tadnu haz-
Okumak. sadece insanogluna layik gör ülmûstûr: upkr zetmernis. içine sindirememis okuyucular, bu tür eserlc-
kulluk gibi. insani olusuyla birlikte kutsal bir boyutu da ri, 'agn' veya 'srkrci' bulabilirler. Bos bir zihinle ciddî ki-
vardar. itahi buyrugun ilkinin "Oku" olmasi, manidar- taplarm karsrsma çrkilmaz.
dir, Okumak bir insanhk ödevidir. Yüce Yaranci'mn
"oku" emri, bu ödevi daha bir an lamh krlar. Bir insan bütün ömrûn ü okumaya adasa, yaymlanan ki-
taplann yine de büyük bir krsrruru okuyamaz. Óyleyse,
"O ku rnavnm, her ugra~ gibi , bir metodu olmalidir, Eger bilinçli okur seçici olmak zorundadir. André Maurois.
okumalaruruz bir usûl dahilinde gerçeklesmezse yarar b ütün ugraslar gibi, okumanm da kendine mahsus ku-
yerine zarar getirebilir. Evvela , kisi, okumamn cid dî bir rallan oldugunu söyler ve bunlann kirrunt zikreder. Ön - (
ugrai' oldugu yolunda bilinçlenmelidir. Bir yazida, bi- celikle bir çok muharriri sathî olarak tammak yerme, bir
linçli okur zümrcsinin kitabm karsrsma yatak ya da ev kaç muharriri bir kaç konuyu derinlemesine tamrnarun
kiyafctiyle çikamayacagi ifade ediliyordu. iJk baktsta tercih edllmesi gerektigini söyler. Soma, büyük metinle-
ehernmiyetsiz bir beli rleme gibi g ör üuse de , meeazen re öncelik ve öncm verilmelidir. "Kendlmizi küçük kitap-
dahi s öylenmis 01s3 da l kanaatimizce bu, yértnde bir tes- lann seli altmda bogulmaya birakmayahm." der. Büyük
pittir. Uzanarak, bagdas kurarak, masa basinde ya da metinlerden kaslt, ~aheserlerdir. Bir ba»ka husus, akhn
diz çökerek okunan kitaplar vardir. Her kitabm oir oku- ve rohun gldasml iyi seçmektir. Her akhn ve ruhun ken-
ma l'ekli vardir I olmahdlr dense yeridir. dine uygun dü~en bir gldasl vardlf. Bize ait yazarIar, sa -
OkumaYI ugral' edinenlerin bazl okuma usûlleri vardir. natkärlar olmahdlr. Dostlanmlz gibi. To1klm tutar gibi ya-
Kimi , önemli buldugu satmn altml çizmek, kimisi sa yfa zar tutmak degil, kendisiyle gönül dostlugu, I ..:hi yakm-
yahu t sahr kenanna özel i~aretler (som i~aretleri, ün- hk kurabilecegimiz sanatçtlar belirlemekl i:' dngru olan.
lemIer, mimier) koymak, kimisi de açlklaYlcl notl ar, dü- Önyargmm tuzagma dül'ÜP , doyumsuz kaynaklardan
zeltm ele r, itiraz cümleleri , ~erhler dü ~mek sûret ~yle yüz çevirml'k ~cklinde anla~i1mamail söylediklerimiz.
OKUMA UGRA$l

Aynca, okumalar sonrasmd a bilip ögrend tklen rmz, yani dir, Bu amaçla yola çikan kisinin hedefe varm amasr, ha-
kazarumlanrrnz, sü zgeçten ge çirildikten sonra bizce ~e­ yahnt anlamh kilmamast mümkün degtldtr, Kitap , suur-
killenip hayatmuza, yasama pratiklerimize kanlmazsa 1u okur için vardir,
fayda yerine za rar getirebilir. Gereken titizJik gösteril- OKUR. Kêrî, okuyucu; erb äb-r mütà1aa. Bir gaye ile bilin çli
meyince, oku ma tehlikeli ve za rarh boyutlar kazanabilir. bir sektld e okuyan kimse. Kdri;n-i gûün veya ledriin-i ki-
Valery, böyle bir oku ma için kullarmus olmahdt r "ceza- ram, eskiden seçkin okuyucu anlammda kullamlan ta-
landtnhnayan kabehat" ifadesini. Bu hu su sta ilk söylen- birlerd i. Bu gün d e oku r deyince, oku ma eylemini "srra-
mesi gereken ~ey; asm ve düzensiz okumaru n, hafrzeyr
ve d üs ûnc e mekanizmasrru bozdugu du r,
d an b ir *'gibi, rutin b ir ehska nhk gib i gerçekles tiren or-
talama insa nlar anlasrlmaz. Okumayr ciddî bir i~, ugra~
Eline geçen her seyi okuya nlar, bunlan yorum1a111Jl, haz- edinen kisiler okur zü mresini olusturur. (Bkz. OKUMA
metme, mod a tabirle içsel1e~tirme geregi duymayanlar, UGRA~I.)
okuduklanm kendilerine temsil etmeyenler bosuna oku- OLAY. Vak'a , hadise. Anlatt türlerinin teme1 unsurlanndan
yorlar d em ektir, Böyleleri, kendi d ûsüncelerine güven biridir, Roman, hik aye ve destan gibi hu tiir eserlerd e
duymaz, ehemmiyet de vermezler. ' anlatdan olay, gerç ek hayattan aynen almmaz; yazar ta-
Okumayi "hastahk" h äline getirmek, b öyle bir derekeye rafmdan tasarlamp kurgulamr. D1~ êlemin kaba ve ola-
v~rchrmak tehlikelidir. Çü nkü böyle bir d erde d üsenler, gan seyri, roman yazanmn muhayyilesinden süz ülüp
bilgilenmek, ögre nm ek, incelemek, d ûsûnmek, keyif al- adeta kristallestikten sonra esere konu r. (Bkz. ROMAN .)
ma~ ~a tta eglenmek için biIe ok umazlar; Cemil MeriÇ'in ONTOLOJi. Varhk bilgtsf Var ola n her seyi, salt var olma1a-
deyistyle 'oku mak' için oku rlar. Yasa k savma k kabiIin- n bakmundan inceJeyen felsefe kcl u. "Çag d as sanat fel-
d en okurlar. Her çrkan matbuata sa ld m rlar, Sunu da sefesinin .belki de en önemlisi olan ontoloji, sanat ese ri
okud u m, bu nu da okud um demek için . Hatta bunlann d edigimiz varhgr, bütün ve somut ola rak ele ahp, çö- . .
öyleleri vard rr ki, bas tart sona bir kitabt bitirdikleri na- zü mlemek amactru güder. Ontolojiye g öre sanat insan ~
dirdir. Bazan bir eserin ba suu, kimi zaman sonu nu, ya içindir, Kendiliginden var olrnanus, yaranlrrus, yaptl-
da ortasinda n bir yerini okurlar. mis, meydana getirilmistir. Sanat eserinin estetik degen,
Tek yönd e, tek görü se bagh kalarak okumarun cahilles- onu n güzelligï anlamma gelir, degerli bir ~iir, gü zel bir
mek için harcanan hazin bir çaba oldugunu belirten ün- . siir d emektir. insarun bu degerli, bu güzel eser karsrsm-
lü rcmancrrruz Tank Bugra, ka~l anlayrslara ve d üsûnce da du ydugu temel duygu da estetik hazdir. Önemli olan
t~rzJanna pencerel erini stmsrkr kapata n, altematifleri estetik obje, yani sanat eseri degildir; tersine, öne mh
bilmeyen 'oku ma oburu' insa nlarm Afri ka'nm baJta gir- olan bizim aktivitemiz, duygulanrmz ve duydugumuz
mernis orma nlan nda ya~ayan zavalhla rdan farkr olma- hazd rr, Ontolojik met ot bir sanat ese rinî d eger1end irir-
dlgtm söyler. ken kIlt krrk yaran ana lizlerde n titizIikle kaÇlmr." <L. Sa-
mi Ak alm: Edebiyat Terimleri Sözlügü, ay. m .)
And ré Maurois' in ifades ini biraz d egi~tirerek ooylersek,
okumo. ugra~f . ya$Qrnak ugra~ldlr. O ku malanmlz, ~ayet în- OPERA. Nazun halinde kaleme a h n m l~ ve bes telenip mü-
sa nt anl amak ve kav ramak gayesin e mah..dsa manidar- zik ~Hginde sahnelenen tîyatro tü TÜ . 17. yüzYllda ltal·
327
1
ORlJI NAl OZAN

ya' d a d ogan opera tü ründ e, s öz ve m üzigtn tü m im kan- küsünü yanp bi r kitap hali nd e okura sun an Mitat Enç
lannd an yarar lar uhr. d e ay m çekinceleri, kitabmm önsözünde dile getirir: "Ne
ORiJiNAL. ilk öm ek, özgü n öm ek. Dah a ö nce ömegi bulu n- kadar ba sanh ve öneml i kisi olu rsa olsu n insanm, ke nd i-
ma yan , tak lit ve çahntid a n a rmm is essi z güzelli kte eser- ni old ug u gibi kamuoyu önü n de se rgilemesi ola naksiz.
lerin en önem li vasfr. (Bkz. YEN i.) O rtay a konulusu n- Sanmm hem en herkes bas kalan mn ka rstsm n çikar ken,
da n sertra yaztlan ay m tü rd eki baska yapitla ra örneklik aynayt önü ne ah p ken di n o çeki düzen ve rm oge koyul ur.
ed en es erlere de orijinal deni r. H ep imi zin için de tecrü beli ispor tac r kumazbg r var. Ken-
d im izi piyasa ya süre rkc n, g östc ris li yü zlül cri öne di zlp
ORTAM. Bkz. MUHiT. ham ve ezikleri onlarm ar kasma g lzlcmege özeniriz. Bu
ORTAOYUNU. Seyircil erle çev rili b ir alanda , her hangi bir tür bir gt risi min ürünü ise, yasa m öy küsü nden çok al-
yazrli metne bagh kalmma da n canh oy uncular la se rgile-- d atmacaya benzer. Sonra, farkm da olm ada n bellegimi-
ne n d ogm aca bir oyu n . Türk haIk tiyatrosunu n bi r türü zin bize oynayacagi oy u nlar da va rd rr. Yasad ikla n rmz m
olan o rtaoy u nu belli bir olay / konu çev restnd e sekillen lr hi çbir d eg i ~ik li ge ug ra m adan bell eg in ra flarmdn d izi d i-
ve çalg r. sa rkr, dans ve taklit gib i çes itll u nsurlarl a zen- zi bilinçten d ave r bekled igt söyle nc mez . Onlan n act ve -
ginl es tir ilir. Bashes arnacr, insanlan eglend irmek oldu - ren , hosa gi tmeyen ve isimi ze de gelmeyen yanlan üs -
gundan ortaoyunu gü lmeceye agir hk ve rir. Bu yo lda , tünde bellegimi z tü rlü oyunlara gin sir. Pila vhk p irinç
n üktelcr, hazr rcevapla r, st ve takli tleri ve ya nhs artlama - ay rkla rcasi na , onla n tcmi zleyip bilinçalh nm g örül m eye-
lar oy u na re nk ka tar. 19. as rrda bu adi almad an önce eek ye rlerine nkam ak on u n marif etidir. Eline ftrça ve çe-
"kol oyunu", "ta klit oy unu ", "meyd an oy u nu " ad lan y- kid ale ra k amlanrru zm çü rü k çank ve çar prk yanlan ru
la ar ulnus nr, tamir ve ba d an a yup arak gözahcr d uru ma ge tirme k d e
onu n g örevi . Bu y üzden ammsad rklan rmz, gerçekt cn
OSMANLI TÜRKÇESi. Bkz . TÜRKÇE. yasad iklaruruz olmaktan çok yesanus olma yr dil ed ikle-
OTOSiVOGRAFi. Ózyasamö y küs ü . Sa na t, ed ebiya t, bilim, r im izin biçimine sokulur," (Bitmeym Cere, s. lO.) ~
siyaset vb . alan larda ün e kavusmus kisileri n ken di ha- OYUN. Bkz. T iYATRO.
ya t hikayele rin i anlatttklan metinlere/ eserler e veril en
OZ~N. Tür klerin, he seat en Og uz boyuna mensup Tûrkleri n
ad. Bir kitap bü tü nlü gü içind e oIan ot obiyografi om ek-
Islamiyeti kabu l etmed en önceki d önemdc, hec e ölçû-
led çok az d ir, Anca k, yaza r, yas an nsindan aldl gl otobi-
yografik kes itleri, hikaye ve rom arn nda malzeme olara k sü yle siir s öyleye n ve sii rlerini "kopu z" ad i verilcn saz -
la tcrennüm eden kimselere vc rd iklort isim . Eski Tü rk
kullanabilir. Peya mi Safa, 9. Hariciye Kogu$1l ro ma mm
boylan ~ai rl cre farkh isim ler vermi ~le rd i r. Alti'l ylar ka m,
ha yatmda geçen bir olay üzerine kurm u~tur. Cemil Me-
Tu ngu zlar ~a m a n , Ktrglzlar ball$' derlerdi . ~ii r söyle-
riç, otob iyo grafilerde ak tanlan bilgilere pek güvenilm e--
mekten öte oz anlar, haik aras mda hü rmet gören hak îm
yec egin i im á ed er: "O tobiyog ra fileri he p ~ ü p h eyle ka r~l­
ki ~ i l erd i. Çü nkü ba~ta d inî bir vi'ls lfla n olan bu insa nla-
lan m . En m as um lan, ihtiyar nazenîn ler gibi a ~lT1 bir tu-
nn sih irbazl lk, mu sîki.,inas hk, hckim lik, si'lVa~ç il l k gib i
valetIe çlkar tarih kar ~lsm a . "
tü rlü marifet leri vard t. Tahi r'ü l Mev lev î yazd lgl bir m an-
Cem il Meriç'in kay glSt yerinded ir. Çü nkü , öz ya.,amöy- zumede, oz anm üstün özelliklerini ~y l e d ile get irir:
'" I I'"
OZAN

Tü rkçed e sa lre "ozan" denirdi


Bu manada "Baks!", "Oyun't d a birdi .
Ozan kelimesi: bilgiç demekti
Ozam olmayan boy, hiç dem ekti.
Doktordu, káhi ndi, sàhirdi ozan
Çalg rci, oyuncu, s äirdi ozan.
Ozanda her türlü m êrifet yard!
Her seyi bilirdi, her sey yapardï.
Dûgünde, ölûmde, orduda, cenkte
Duyulurdu sesi baska ähenkte
Güld ürûr, aglatlr, costururdu hep
Yigtdi savasa kostururdu hep
Neseye, mêteme, dögüse, aska
Sazryla , s özüyle hizmetten baska .

ÖOÜL Armagan, m ükêfat. Bazr edebiyat eserlerine ya da


Ondördüncü asra kadar ya~adlgt tahmin edilen ozan ta- edebiyat adamlarma, özgünlükleri, gösterdikleri üstün
birini.~ yerini bu tarihten itibaren sair kelimest alrrusnr.
basen sebebiyle belli kurumlar tarafmdan veri len para,
20. yüzyilda, kelime, sair yerine yeniden kullarulrrussa
silt vb. gibi maddî veya manevt kiymeti olan sey- Edebi-
da yaygmlasmarrus: ozan, eski Türk siirine ait bir terim yanrruzda geçmiste ve bugün, her ytl belli öd üller veril-
olarak ~alml:;;hr. Zaman zemen "haik sai ri", " ás ïk" yeri- mts. verilmektedir. Bunlann belli bashlan sunlardrr: Or-
ne bugun ozan kelimesinin kullernldrgrru d a g örü yoruz. han Kemal Roman Armagam, Sait Faik Hikaye Annagam,
Sedat Simavi Edebiyat Ödül1eri, TUrk Dil Kurumu Ödülleri ,
Türkiye Yazarlar Birligi Ödülleri, Yeditepe Siir Armagam,
Yunus Nadi"Armagam.
ÖLÇÛ. Bkz. VEziN.
ÖNDEvi$. Bkz. PROLOG.
ÖN SÖz. Mukaddime, takdim. sunus, birkaç s öz. Edebiya-
ttrru zm yeni dönemlerinde basrlan kitaplann bas tarafi-
na konan ve eserin ni çin, nasrl yazrldrgrm, mahiyetini
belirten takdirn yazlSl. Ön sö z veya mukaddimenin es-
kilerin "sebeb-i telif-i eser" (eserin yazrhs nedeni) tabiri-
ne denk düsen bir islevi d e vardrr. Tanzimat'tan sonra
yaz rlan yeni biçimli ve muhtevah eserlerin besmda yer
alan mukaddimelerde sair ve yaza rla r sanat görü~lerini
[331
,
O'VGU

dahi dil e gc tirmislerd ir. N arruk Kemal'in Cetaleddin Har-


zemsah M ukkaddim f'si, Abdülhák Hä m id 'in M akber Muk-
kaddimesi bu baglamde zikredilecek önem li metinlerdir.
Cumhuriyetten senraki d önemde, ~ii r kita p lanm n bas t-
na , genelliklc ön s öz kon madrgr d ikkati çekm ckted ir.
ÖVGÜ. Bkz. MEDHivE.
ÖYKÜ. Bkz. Hi KAVE.
ÖZ. Içe rlk, muhteva; tema, konu. Ede biya t eserin in özellik-
Ie siirin biçimsel öz elliklerinin (ölçü, kafiye, ah enk, ed e,
vb .) d is m da kal an ya ni eserin için i / ö zünü dold u ran ~ey.
Sitrde te ma; roman, hi kaye, masal vb . gibi d iger ede bî
ürü nlerd e de konu eserin özünü teskil eder. (Bkz . iÇE-
RiK. KONU. TEMA.)
ÖZDEYi~. Bkz. vsctzs, PANDOMiMA. Sözsüz oyun . Anlatrlmak iste nenle rin vücut
diliyle anla nldrg r, yan i salt ha reketl er in ve jestlerin im á-
ÖZELSAYI. Bkz. SAVI.
sma, isaret ine dayanan ve rnü zik e~ ligi n de sa hneye ko-
ÖZET. Hul ása. BiT yaz mm vey a eserin en can ah cr kisunlan- nan sözsüz tiya tro oyu nu.
run , öne çik an özelltklerinin ktsa ca anlanlmasr. Bu ü1i
PANEL Bkz. AÇIKOTURUM.
yapmaya da özetleme denir, Bir romandaki olaylan kisa-
ca anlat rna k, kisileri en belirgin öze llikleriyle ta r ntmak PARADOKS. Köklü inarusla ra , gelenekse l d üsün üs b içim -
sû re nyle ortaya konan ya z r, 0 rom eru n öze tidir. leri ne a ykm olarak ilen s ürülcn d ü sünce. Paradoksal
d üs ün üs b içimindc ön yargrlara ye r ve rilmez: önceki
ÖZYA~AMÖYKÜSÜ. Bkz. OTOBivOGRAFi.
inaruslar, do grular, top lumsal kabuJler irdeleni r, so rgu-
larur. Aykmhk, par adoksal d üsüncen in ternel özellig i-
d ir. Felsofed e kullaml an bu terirnin edcbiyat cserlerinde
dûsü ncc yle ilgili olara k kar sumza çlktl gl g örül ür,
Bir yaz rd a a rd ard a siralana n birbirin c a yk m fikirlcrin
hangis inin seçüecegi, bir saskinlik halinde oku ru n anl a-
yrsma birakihr, "Alça kgö nülJü gö rünme rniz, kendimizi
büyü k gösterme çabas m d e n iler i gel ir." cu mlesinde bir
pa rad oks va rdir.
PARAGRAF. Yazmm bir sa n r basmdan öteki sanr ba sm a
kad ar olan kisrru. Dûzyazrda , anlanlan konunun k ûç ük

I'"
------------.---------..,
PARÇA POETiKA

b ölûm lerini , açihm laruu gost ermek için yaZlYl yenide n kayma i§Î. N azî red en farkhd ir, Pasriste amaç, taklitçilik
sanr basmdan baslatmak sû retiy le ya prlan biçirns el d ü- : ya p m ak degil, taklit etmek su retiy le 0 me shu r esert ve
zenieme. Konuyu açiklayrcr her d ûsünce, ayn bir p rag- sentkê nru alaya ahp kusurlanru açlga vu rara k komik
rafla gö sterilir. Paragrafm uzunlu gu-krsahgr konusunda duruma d üs ûrmek, s üphesiz olumsuz yönde elestir-
bir ölçû yoktur; bir veya birden çok cürnleden meydana mektir. Bütünüyle bir siirin pastisi yapl1d lgr gibi, bir d i-
gelebilir. ze ve ya bir kaç cümlelik pastieler d e olabilir, Orhan Ve-
Ii'nin "Raki sisesinde bahk olsam" dizesi, Ahmet Ha -
PARÇA. Pasaj. Bir yazida, konusmada.. bir kitapta vb. bir
sim'In "O öllerde bu dem bi r karnis olsam" di zesinin
yerde kullamlmak üzere bir ed ebiyat metninden (siir,
pastisidir. Pastis örn ekleri, tehzilin (bkz. ) ba zi nitelikleri-
roman, hikaye, vd. ) ahnan belli bir krsim.
ni hattrlatir. N e ki, nüktelerindeki zerêfet , incelik ve ku-
PARMAK HESABI. Bkz. HECE VEZNi. rulusurum saglamhgl bakrrrundan tehzilden aynhr.
PARNASizM. Realizmin siird eki g örünü mû olan sanat aki- PENDNÄME. Bkz: NASiHATNÁME.
mi. 19. yüzyilda Fran sa'da rom antizme tepki olarak or ta- PERDE. Bkz. TiYATRO.
ya çikan akrm aduu 1866'da çrkmaya ba slayan "La Par-
PERSPEKTiF. Bkz' BAKI$ AÇISI.
nasse Con tem porain" dergisinden ald I. Pamasyenlerin
belirgin ilkeleri söy le özetlenebilir. Reali st ve naturalist- piTORESK. Seyredilmeye deger güzellik. Yazr ve resim sa-
Ier gib i po zitivizm e inandrlar, "gözlem?e önem verd iler.
Kisisel duygular, fanta ziler yerine tabiah ve felsefî dü-
natlanyla tasvir edilmesi, g österilmesi bakimmdan bir
krymeti clan, "zihinde resim gib i ha yal u yandiran" gü-
zellik. Pitoresk, daha ziyade resimde, plastik sa natlar d a
0
sûnceleri anlatmayr tercih ettiler, Biçimde kusursuzlugu
ve mimarîde kullamlan bir terimdir, Edebiyat eserlerin-
benimsediler. Bu yü zden kafiye ve ölçüye srkr srkiya bag-
de özellikle siird e, sözcüklerle resim gib i tablolar kur-
la nd ilar, Hatta bu konuda, "biz, nazrm sa na tr deyince ve-
m ak ve sunmak an lammda kullaruhr.
zin ve kaf iyeden baska bir sey an larmyoruz" diyecek ka-
dar ileri gît tiler. "Sanat sanat içindir" ilkesine bagh kal- pjYES. Bkz. TiYATRO.
diklan için d e toplumsal mes elel erin uzagmda durdular. poETiKA. Siir sanati ü zerine s öylenmis yyazilrrus derli topl u
Ahlakî bir en dis e tas rma mala n, plastik gü zelligi önemse- g örüsleri, teorileri içeren ya n Aris to' nun siir sa na tnu ka -
me leri, egz otik seylere merak du ymalan, pamasyenlerin nu edindigi Poetika adh eserinden ahnan Poetika terimi,
vurgu la nm asi gere ken d iger öze lliklerid ir. bir sairin kendi siiri ve genelolarak siir sanan üzerine d ü-
Edebiyatmuzd a ki etki si Serv et-i Funûn mektebi d öne- sûncelerini içeren yaz i. veya yazrla r bütünüd ür. Edebiya-
minde gö rü ld ü . Ede biyat-r Cedîde sairleri, pamasyenle- tumzda, bugünkü manasryla poetika yazma gelenegt Ah -
rin etkisind e kalarak tabiatt di le getiren siirler yazd ila r. met Hasim'Ie baslarrustir d enebilir, Daha önceki dönem-
Yine a ym dönemde, resim /fablo alnri a si ir yaz m a heve - lerde, divan dîbacelerinde ve 19. esirde basi lan siir kitap-
si d e, s öz konusu akimm etkisiyledir. larrrun basma konan takrizlerde siire d air k üçük mulaha-
zalara yer veri lmisse de, bunlar belli bir düze nd en yok -
PASTi~. Mes hur bir sanatçm m ü slûbunu, bir ese rin de dil e sun, da gnuk d üsünce parçaland ir. Abdülhak H ámid'm
getirdt gt dü s ünce veya esp riy i ta kli t ed erek yap lt ortaya M akber Mu kaddimesi, 19. asirda poetika ba g la rrunde gö z
335
1
pOEn.~K,,--A _ POLEMI K

önü nde bulundurulmasr gereken öne~~i bir met,indi r. POlEMÎK. Kalem ka vgasi. Bir fikir; bir mcsel~ etrafmd a,
Ahmet Hastm' in "Siir Hakkmda Bazr Mulahazalar' bas- karsit g ör üse sahip insa nlarJn yaz r vasitasryl a birbirlc-
hkh ya zisi (diger ed ryla "Piyale Mukaddimesi'.') "s iird e riyle, biraz heyecanh ve sert bir üslûpla tartismalan, mû -
mana ve vu zuh" (yaz mm ilk adr bu) konusunu irdeleyen nakasa etmeleri. Polemiklcr ekildan çok duyguyla, süb-
mühim bir yazrdu. Sonraki d önemlerde poetik yaz~!ar ç~­ jek rif kanaa tlcrle, kisisel fantazil erlc yogrulur gcnellikle.
ga lm l~tlr. Orha n Veli'nin dokuz k~slmda~ olu~an . ?ar: p
Muk addi m esi" daha derli toplu bir poetika metnidir. 11k Polcmiklcr; çcvrelerindr- bir hcyc ca n firnnasi koparan,
d efa. Necip FazI1 Kisak ûrek siir üzeri ne düs ûncelerini di - gerek okuyanlara , gercksc içindo dogup fjliz vcrd ikle ri
Je geti rdigi bir dizi yazlya "poetika"..admi.. ~?~rrn~~tu r. kü ltür ve d üs ûnce ortamma çogu kez yarar saglaya n
Son eUi yil içinde, poetika yazl.~annm g~z~e g.orul~r b~r ar~ 'hayrrh' faaliyetlerdir. Dü~üncenin açrhrn bulacagi ufuk-
ti? kaydettigi göriilmektedir. Ozelli~~e Ikinci Yem sairleri lardan biri de polemiklerdir. Cüzel sana tlara -daha özel
(Ilhan Berk, Sezai Karakoç, Ce~~l S ûreya, Ece A~ha~) ve bir ifadeyle- siire nis peten agu seyred en, sogukkanh d ü-
Attila Ilhan. Salah Birscl. ismet Ozel po~tika mah~yetmde sünce nehrini, berraklrgmi kaybettirmedcn costuran de-
-mctinler ortaya koyan sairlerimizdir, Ozd:m~r I.nee de , li saganaklar olarak da dü~ünebiliriz polemikleri.
öne m li poetik yaz rla rda imzasr olan bir sairirnizd ir, Edebiyat tarihirru z. çogu renkl i, seviyeli; kimisi de krz-
Bir yazrd a, ilhamla (esinle) münasebe~i .kuru~a~ ,:e ~ai.~­ gmhga kurban ~i df'n, aIay, hakaret ve s övgüye varacak
d e mutlak var olmast gereken poetik bilinçle ilgili su d ü- derecede basitlesen seviyesiz polemiklerle d oludur. 6'!i
sû ncelerc rastlanz: "Her poetika es~i~ p~ri~eriyle a.z çok Bunlann birincileri ne kad ar faydah ise, ikincileri de o . . .
bclir len mi s bir konusma biçimi degil mldlr? Po~tI.ka~'~ derece zararhdir. ~deta, dü~ünce ve edebiyat tarihinin
siir yaz ilabi leceginl dü~ünse~ de, aslmda her ~urm IYI 'aynk otu'dur, bu seviyesiz ternsrnalar, Tam de bu nok-
k öt ü bir poetik temeli vardir, Insam n duygula~\lmlan ~e tada, sözü Tahir Abacr'ya blrakmak gerektyor: " Polemi k,
bü tû nüyle ruh d ünyasr bilineinde.n .ayn, bagrmsrz blr takmnh bi r ki~iligin ona buna satasmasi rrud rr, yoksa il-
~cy degildir çü nkü . Poetik b ilinç esml hem be~ler ~~ ~.o­ keler ad ma mI dile gelir? Her ikisine de tamk olmu~uz-
gur ur, hem de bir yere kadar ku~a.hr onu. P~ehka ~I.m I~ ­ dur, çogu kez birbirlerine kan~hgma da . Daha dogrusu,
l evselle~tirmedi gi takdirde esin bl r taklm myet ve Istek- ki~isel itkilerlc polem ige girdi gini kimsedklcr kab ul et-
lere yem olma z; tersine poetik bilinç ~sini gü~rahla~h­ mez, biriler inin ::;öz ünü çürütmeye çah~an herhsin h'n-
ran , csine kanat çlrpacagl havaYI temm ed~:,. bl~ uns~r­ dince bir ilkes i va rd ir ama pek çok polemik de 'h ora z
du r. Poetika 'a ym zamanda esinin döllend lgl blr rahlm dövü~ü'nden ya da ' uzaga i~eme yan~masl 'ndan öteye
gibid ir, onu hayatm seHne ve kumuna karl~maktan kur- geçmez. Beri yanda isc, ba~tan sa na bir polemik olarak
tanr." (AH K. Metin: " Esin Ve $air") kaleme almmI~ ve etkili sonuçlar dogurmu~ pek çok si-
yasal ve bil imsel eser var." ("Klhç ve Kalem" )
Ta raftmlzdan ha zlrlanan "$iir Bibliyografyasl" -$iir
Üz erine Ya zl1anlar~, Heee dergisinin MaYls 2001'de Z ekalar birbiriyle sava~mnz; onun için polemik "zekalan n
yaym lanan $iir Ö zel SaYIsI'nda ilgiIi!erin huzuru~a sava~l degildir" diyen Cemil Meriç, bu hu sus ta ilginç
çlktt. Bu aland a ki önem li bir bo~lugu dolduraeagt belirlemeler ya pa r: "Kinlerin, p~in hükümlerin, gizli Çl-
inanCindavlz . karlann sava~l, pol emik. Esk i bir ina nCi yo k ct m(.'k ist e-
,I
/337
b
POPÜLiZM
POSTMODERNiZM
,
roman içeri sinde kahramanlann fizikî yah u t ruhî öz el-
yen yeni bi r düsüncenin sevas i. (...) liklerini sergileyen / dil e getiren metin par çalan d a port -
"Polem îgin ru hu samim iyet, dürüsUük. Müb alaga tersine re olarak adlandm hr.
tepen bir silah. Çatilan adam m meziyetleri d e belirtilmeli. Hakkt. Süha Gezgin' in adr geçen kitabmda yer alan Ya-
Önce en kesin , en kaI1'1konulma z del ille beslamali yazlya . kup Kadri portresinden bir b ölûm:
llk da rbe öld ü rücü olmah. Kavgada iltima sa yer yok.
"A hmet Hasim, onunla daha dostken, sanntkánmlzm ba~lnl
"Polemigin tu zu biberi: küfü r... N arruk Kemal'i okurken ha~ha~a benzetmisti. ln ce boynu üstünde çok büyük duren 00-
(bilhassa Mektuplar'rru) sik sik yüzümüz ktzanr. Saves- ~l böyle bir te~bihe hak vair mi bi/mem. Fa/alt onda açdan fi-
çrda 'nez ähet-i lisaniyye' aranmaz. 'ïumusak kalplili k de kir ve his çiçeklerinin afyon gibi ba~ döndürdügilne, gözlere
olmaz polemi kte." (Bu Ülke , s. 126-128)
afyon rüyalarl gibi zengin dekorlnr serdigine ~üphe yok. (...)
POPÜLizM. Halkçrhk. HaIk ara smdan tipier ahp ed ebi yat
eserine koymak; 'sirad an' insanlar m ya sannsmi, ha lkin "Ben, onu yinni dört sene euvel Türk Ocagt'nda tansmuum.
ra gbet ettigi konulan islernek: bu say ed e halktn duygu Davos'tan yeni gelmi~ti. Yanaklarmda mat bir allik tardi. Sim-
ve düsüncelerine ye r vermek, onlara tercûmen olmak siyah iri gözleri, sanki ba?ka bir cihanda aÇllml? gibiydi. içleri
demektir, Halkm seviyesine ve zevkine göre kitap yaz- derin hayretlerle dolu, güzel gözler. Ta tepeye kadar UZ/W IP ge-
mak da halkçrhktir. Popülizm, sanatt a itibar edilen ni?leyen ve inscru fikir dagfarma Ç1karan dimdik bir a/lil yama- .
olumlu bir tavir de gildir, Çünkü sanat, gents kitlelerin, Cl, ince yüz çizgileri üsfiinde anSlzm kahnla?an kallak ka?lar. I!l
ytgmlann ugra~ alam de gildir . Natüralizmin basitlesti- Gözlere 0 derin 1uJyranllgl vennekte galiba bu mütehayyir ka?- •
rilmis sekli de di yebilecegimiz halkçihgm edebiyanrruz- farm da paYl var. BüWn yüzünü kapllyan maslIm hüzün, iç/i ve
daki ilk kayd a d eger öm ekleri. Hüseyin Rahmi'nin ro- femizçizgilerinde anSlZIn degi~iyor . Uçurumlarla bifendiizliik·
manlandrr. Populist ka ygi, eser sahibine gelip geçlci bir Ier gibi... Duygulu dudaklar... Açdmadan konusan, bükülü§leri
s öhret knzandu-abilir, belig h"utbeli dudaklar. Orta boyorra yap/. lnce ve ZI1rif äurus
Konu§urken aydmhgl yüze vuran bembeyaz disler." (s. 318)
PORTRE. insam konu alarak onun dl~ g örünüsünü, ruhî
yapls1nl anlatan, tasvirin büyük ye r tuttugu yazûar, POSTMODERNïzM. Modemizm senrast ve ya ötes i. Moder-
Portreye , yaz! He resim yapmakttr da d enebilir. Portreler. nizme karsr dogan, onun elestirisi üzerin e kurulan ve
kelim enin tam anlarruy la insan s ûretirun ve ruhunun fo- ona alternarif ürünler ortaya ko ymaya ugras an bir sanat
tografidrr adeta . Portre yaz arken gözün/ gözlemin reh- ve d üs ûnce akmu. Aydmlanmayla birlikte insani m erke-
betliginden u zak kahnmadan , saglam bi r dil, akrcr bit ze alarak sanata da hakim olan modernizmi /modemligi
ü slûp kullamhr. Bir insam sadece d!~ görünü~üyIe tasvir ve onun ilkeleriyle ortaya konan sanat eser1erini sorgu -
edenlerine fizikî portre, insa'nm iç dünya sma, karakterine, layan, reddeden, ele~tiren bit anlay~t1T postmodernizm.
tutum ve da vtant~lanna I~!k tutanlanna da ruhf portre
Wirginia Woolf , James }oyee, Cabrera infante gibi yazar-
d en ir. Hakkt Süha Gezgin' in 0 895-1963) Edebf Portreler
lann öneütügünde dünya edebiyatlarma ya ytlan, taraf-
ve Yusu f Ziya Ortaç'm Portreler isimli kitaplan bu rurün
tar bulan bu yeni sanat anlaYI~mm özellkl eri ~u ~ekilde
ed eb iyatIm lzda ki en iyi örn eklerin i ihtiva eder. Ayn ca,
öz etleneb ilir: BelirsizIik, aynn tlya önem vermek, realite d l§l-
sözü nü etti gimiz mü stakil yaz ila nn dt~m da, hikaye ve
339

"'I 1
...
PRIMITlVl ZM

na kaymak, tasartdan uZilk äurmak, alegori ve ironive yer ter-


mek, de/arme et mek/~1dlsjzl~ tirmek ; meleztestirmek, ymi
tiirlerin pe sinde olmak...
PRiMmvizM. Bh . iLKELCiLi K.
PROLOG. Önd eyts . Bir es erd e anl at ilacak olan ola ylarm ön-
cesini özetleyen krs ïm. Edebiyat Bilimi ad h kitabinda G.
N. Pospelov Prol og'u söy le taru ml ar: "Epik bit eserd e
veya (d a ha çok da) d ramlard a, yazan n, ni yet ve görev-
lerinin bildi rildig i veya ardmdan geleeek olan olaylan n
kisaca belirti ldi gi ilk bölü me ya da zaman olarak esas
akslyond an uzak kalen, aksiyond an çok önce geçmis
olu p d a on u ay d m lat acak olan belli bit olaym gösterild i-
gi ilk böl üm e d enir." Ba ZI romanla rd a da p rolog krs nu-
na rastla rur, Peya mi Safa'rn n Yalmzlz roma ni run Bk bas-
krsmda ye r alan pr olog, yazann istegtyle ese rin se nr ak i RADYO OVU NU. Red yofo ruk vyun /piyes d e denir. Rad -
baskilan ndan çrka n lrmstrr. yoda oyna nmak ü zere kaleme alman ya da uyarlanara k
rad yo oy u nu haline geti rtlebil ecek pi yes ler, öyk üler vb .
PROMETE. Gökten / Zeu s' tan atesi çahp insa nlara verd igi
kurmaca metinler için kull a ntl an bir terimdir. Behçet
için tau rtla rm gaza bma u grayarak zincire vurulmus mi- Neca tigtl'm 0 916-1979) önem sed igi, ragbe t ettigi bi r
tolojik va rhk ; ya n -tann. Prom ete, romantik eserlerde, tü rd ür. Adi geçen sai rimizin d ört a yn kit abmda 17 rad -
d üze ne ka rsr ge len, tannlara isy an eden bir "kah raman" yo oy u nu va rd it. Yasar Nabi Nayrr 0908-1981) da b u
olara k ka rst rruza çrkar. lnsa nltga med en iyet a tes ini ge ur- türde örnekler or ta ya koymustur. (
di gi id dia sryla bir çok siirde yüce ltilmistir, Fikret'In aym
isiml i b lr ?iiri va rd ir, "Akrl He özgür dü sü ncey e ve rilen RAPOR . Bir ola yr, konuyu ya d a aras nnle n, incelenen her -
dege n simgcle ycn" Prome te, Marx'm d a en çok sevdi gt hangi bi r durumu , bütün dctayla n yla ve özellikleriylc
kahram a nlardan biridir. ye tkililere, d iger sa lusl a ra duyu rm ak ama ciyla yazrl an
ya z r. Etk ili bir rapor yaza bilm ek için, iyi g özlemc , ko -
PROPAGANDA. Bir d üs ünceyi, bir ina r usi yay m a k, bi r kisi- nu yla ilgi li tecrûbe ve bi1giye ihtiya ç vardrr.
yi ya da kurulu su taru tmak, benimsetmek için alenen
ya pilan her tü rlü reklam faa ltye ti. Ed ebiya t escr len yo·
REALizM. Cerçekçilik. Roma nti zm e tepkl olarak dogen ve
edebiy at d ünyasmda genis yankdar uyand rran önemli
luy la p rop agand a ya p mak , olu mlu karstlanmaz. Bunu
sa na t ak rmlan nd an biri . 'ïa sa na n ha yan, tab ian, hayale
ya pa n cdebiya t vadisind eki kit aplara d a "gü dü m lü" SI·
bulasnrmad an , mu ha yyel unsurlarla s üslemeden objek -
fah ya krstm hr,
tif olarak, neyse 0 sekild e a nlat ma , gösterrn e iddiasmd a
PROVA. Kitap, d er gi ve gaze teler basrhrken asrl baskrya ge- olan realizm in ortay a çikrsmda August e Comte'un
çilmeden önce, kontröl a ma cryla ya prlan d ene me ba skr. (1798-1857) ku rdugu , Hippol yte Taine'In (1828-1893)

'''I
REDlf
REDo.l lUTU'
d en ) som a gelen, sekil ve anlam bakimmdan birbiri n,e
devam etti rd igi pozitivizmin (biIimciJik) etkisi büyük- ben zeyen ses ya da seslere redif deni r, Redife , haIk ~l­
tür, Daha çok roman sanatmda görülen realizm akrrm-
irinde dönerayak da denir,
run özellikleri s öyle özetlenebilir: Çevreye ve d l~ tasvire,
anket ve belgelere önem ve rm ek; objek tif olmak; tabiah Kafiye nin olma d lgt yerd e rooi! olmaz. Redi f bir tek ses-
oldugu gibi aktarmak; olaylan nakled erken göz leme bü-' ten iba ret olabilecegi gibi. bir rrusrarun tamamma yaknu
yü k yer ve önem verm ek; güzellige/ estetige d egilIlmî d a olabilir.
olana itibar etmek; ahl ak ka ygisr gütmeme k ama t örele- Hayre t ey büt sû retin gördükde lil eyler beni
re bagh olmak... Realizm in Avru pa'da ki bilinen ilk tem- Sûret-i há1im gören sûret hayil eyler boti
silcileri Honore de Balzac, Gus tave Flaubert, Goncourt Fuzûli
Kard esler, Alphonse Daud e, Gu y d e Mau passanrnr,
Türk ed ebiyannda, Bk dönem lerde Ahmet Mithat Efen- Safä-y' a~kl kim anlar kiminle söyle~l im
di , Samipasazád e Sezai, Recaiz êde Mah mud Ekrem, Ha- Vefä-y' a ~ kl kim anlar kiminl e söyle~elîm
lit Ziya, Örne r Seyfettin, Refik Halit eserlerinde realizm e Lûedri
bagh kalan yaz arlardi r,
REOO-i MATLA'. Ga zelin matla' beyttnd eki nusralarda n Vardim yêrin yay lasma
herhan gi birin in, makta beytinin son misral olarak yine- Cezdigt yer çime n olmu$
lenm esi. Ben gideli d evran d önmüs
Za man ba ska zaman olmu$
Re dd-i nusra . Gazelin matla' beynndeki d izelerd en ba s- Erzurum lu Emrah
ka herh angi bir diz esinin makt a beytinde tekrar edilme-
sine verilen ad drr, Tu~ak için ko~tum aY'$Jklanna
Ger ek red d-i ma tla'da, ge rekse redd -i rmsr ada, yinele- Dagi hp kan~tlm Qy,~,klarlna
Ahmet Muhip Dlranas
nen mis ram makta beytindekt dt ger rrusra ile söz ve an-
lam bakirrund an bir ilgi içind e bulunm asr ger ekmekte-
dir. Aks i takdirde, bu d u rum, sairin zaafiyeti say rhr, Beni beklemeyin 0 bir hevesti
Gelemem. aynalar yolu mu kesti
Yen i siird e de yu ka n d akine benzer bir sekil gönnekte- Necip Fazd KJ sakürek
yiz : Silrin baslangrcind akf/baslanndaki bir dizeninydi -
zeleri n se nrak i krsrmlar da tekrar ed ildigine sah it oluru z,
(Yuka n d aki öm eklerde, koyu yaz ûan harfler kafiye olus-
Sair, basan h bir d ize yi ya da di zeleri, so nraki krsimlarda
turan sesleri, italik yaz ûanlar da red ifi gös term ekted ir.I
da yineliyerek edeta , oku ru n 0 d izen in / d izelerin güzel -
ligine doymasrr u veya siirin t 0 gü zel. basa nh d izey- Muallim N aci, Isnl êh êt-r Edebiyye adh eserind e, gazeli
le/ d izelerle yer yer süs lemeyi arzu ed er. Böyle bir tutu- anlanr ken bir vesileyle red.ife tem as ede r ve klasik ~iir ~ n~
ma, ege r bir isim veri lecekse, dize yihe lemest d enebil ir, layismda redifin bir baktma mahiy etin i belirt ir: "Red l,fh
siir söylemek hu susu da bize Acem sairlerinde n ge çnuê-
REOiF. Misralard e kafiye olu sturan seslerden (revi harfin-
342
1'43
1
REOiF
RiKKAT
tir. Arap edebiyatçilannm siirinde redif görülmez. Bu-
"DllYguSUZ ~airll!r redife npki can kurtarena sanhr gibi
nunla beraber rcdifli siirin kendine mahsus bir let äfeti 01- '
san hr, duygululan ise sevkin en yuksek zirvcs ine fir-
dugu inkar edilemez. Meselê red ifli belîg bir gazelin mat -
lamak lçin basarl a r." (s . 133-134 )
lal okundugu vakit onu takip eden beyitlerde redifin na -
srl bir maharetle tekrar edildigini görmeye tabiet arzu ve REKA.KET. Bel ägat kitaplannda, ifadenin za yrf naarrun
sevk duyar. Redif tekrar ettikçe bu sevki artar. Redifsiz ~i­ ahenksiz ve kuru olmast anlammda kullar ula n b ir terim -
irde ise bu durum bulunmaz. Onda yalmz kafiye zevki dir. "Sel êsetvin zrd d id ir, ~iiriyet bakrmmd an zay if s özle-
vardu. Halbuki tabiate redifli siir s öylemek redifsiz siir re de "re kîk" denir. Tahirü'I-Mevl evi, Refi-i Kê lál î'nin
soylemc kren kolay gebr. Çünk ü mazmunlan redif cezb ramazana dair bir kasidesindon aldl gl asagidaki dö rtlü-
eder. Iabiat da onun cazibesine kaprbp gider." gu, rekákete örnek olarak verir:
Yahya Kemal, kafiye gibi 1 cdif de önem seyen, dilimizin Nola aytl sa görünce 0, imambayI1dl
yaplslm gerekçe göstererek neredeyse redi.fi T~r~ ~.iiri~­ Nakd-i akhru tater börcgi etmis gê ret
de vazgeçilmez bir unsur olarak gören bir sairimizd ir. Paçaya tirnek ilis tirs e elinden alsa
Edebiyata Dair isi rnli kitabmdaki "Kafiye" bashkh yaz r- Alarnaz yaka paça olsa de ehl-i h izme t.
smda, redifle ilgili olarak sunlan kaydeder: "T ûrkçe'de
Ziya Pasa, na zrru güçlü olmayan, siirlcrini begenmedigi
bilákis redif za rûrîdir, çünkü fiiI cümlenin sonunda ge- biris ini s öyle anlatir:
lir, fiillerdense kafiye olmaz, diger kelimelerden olur; bi-
n áenaleyh rediften önce kafiyeye de ihtiyaç vardrr. Elfêzi rek îk ü pür-tenäf ür
Arab'm siirinde redif us lud u r, fakat Acem 'Ie. Türk' ün si- He r tab-I selîrn eder teneffür
rinde azgmdir, taskmdrr, coskundur. Tûrk'ûn ve REMiz. Bkz. 5EMBüL.
Acem 'in sairleri kefiyeden ziyade redife basarlar. Bilhes-
sa Türk'ün ma nzumeleri denilebilir ki êdet á rediften do-
ga r; Türk redifi buldu mu, siirinin asrl özü~ü ~öylemi~
demektir. Meselä redi f: Olsak da olmasakda blr'dlr; bu re-
RESMÎDil. Devlct dili. Bir devletin mill î sirurlan içinde ko-
nusulup yazrlmasr, devlet tarafmdan yasalarla belirle-
nen ana dil .
G '" >/
dif arnk muayyen bir felsefedir, fen á fillahi, fedak ärhgr, , , ""1 4"'
RETORiK. Malzemesi söz olan, söz le yaprlan sanatûar)r in- \ yvC l» .........
kayttsrzhg r söyletir; kosma böyle baslar.
~eleyen, merarm en güzel biçimde anlatmanm yollanru
Ylkllnu;; , yaplllm;; háne-ha rûlnz arayan, gösteren bilim dah. (Bkz. BELÀGAT.)
Abád olsak da bir olmasak da bir!
REVi. Kafîyenin son harfine verilen ad . ilm -i kafiye kitapla-
Kafiye àbàd'dIr, artIk ~air diger kltalarda kendini kafiye- rmda , kafiyenin her harfine bir ad verilirdi. Redif, revi
nin kanatlanna blraklr: harfinden soma ba~lar. (Bh. KAFIVE.)
- Diliàd olsak da bir olmasak da bir RÎKKAT. incelik. Söyleni~i kula ga ho~ gelen, ins an a keyif
- Ferhtid olsak da bir olmasak da bir veren kelimelerin telaffuz keyfiyeti . Cezàletin zIddldlr.
- Biinyàd olsak da bir olmasak da bir, Konuya uygun kelimelerden kurulu inee bh söyleyi)i,
ifadeye güç kat ar, sözün tesirini artlrlr. (Daha geni~ bilgi
d iye ...öy Jt.'tir. C..)
için CEZÁLET madd esin e bilkmlz.)
1"1
345
1
• ...
RiND
RiTiMLi
RiND. Dünyamn parasmda pulunda g özû olma yan , olgun-
luguyla, kalender davrarnslanyla öne çrkan ve eski siiri -
iç bild e güzel sev var ise akI u suurun
Di'nya var imis ya ki yok olmus ne umûrun
mizde sikça görülen bir insan tipi. Hiçbir seyde taassup
Ziya Pasa
göstermeyen rind için iyi de, k ötû de birdir. Eskilerin "et-
van sêde, mu'tadr bäde, her türlü reng riyadan azêde"
ü

Banh bir tip olan "bohem", hayatm dl~ görünüsüne, pa-


diye tarif ettigi rindi, Mehmet Kaplan ~u olumlu/iyimser
cümlelerle anlahr: "Rind, tçi sevgi dolu, anlayrsb, mûsa- raya, mevkiye deger vermeyisi, içkiyi sevrnesi itibariyle
mahah ve günahkär olsa da dindar, kendisini Tann'ya ya- rinde benzer ancak, "Sark'm yetistirdigi bir insan tipi"
km hisseden bir insandrr, Rind aslmda, dünyanm maddî olan rindde, bunlan asan 'derin' bir taraf vardrr, Kendi-
sartlanna uymayan bir ruh adarrndir, lçindeki eek, güzel- si de bir rind olan Yahya Kemal, rind' in bu özelligini
lik ve yücelik duygusu, onu alelêde insanlardan aymr. 0, "Her rind, bu bezmin nedir encêrrn bilir" dizesiyle dt le
e, ,) kendi sehsiyetinde iki ZIt unsuru birlestirir, Maddî de- getirir. (Bkz. BOHEM.)
gerlen reddedisi dolaytsiyla 0, zarurî olarak fakir kalma- RisALE. Küçük kitap veya brosür; mektup; dergi anlamla-
ya mahkurn, bütün ruhu He sevdigi güzellikler ile de zen- nnda kullarulan bir terim. Hacmi bir iki formayi geçme-
gindir. Rindin hayatta önem vermis oldugu degerlen söy- yen, sayfa saY1St az olan kitapciklar, genellikle bu isimle
Ie özetlemek mümkündür: Ask ve dostluk, tabiet ve sanat arnlrrnstrr. Eski Türk Edebiyahnda, bazan "name" yerine
sevgisi, mis tik din duygusu . lçkf rindi günlük alelêde ha- kitap adr olarak da kullarnlrrnsnr. Eskiden daha çok dinî
yattan kurtaran bir vasrta olarak vazgeçilmez bir unsur- muhtevah, küçük hacimli yazmalar bu adla aruhrdr.
dur. " ("Ruh Zenginligi") Sonradan Urne ve sanata dair küçük kitaplara da risale
lçki, rindierin en bilinen sembolüdür ama, hayatmda ag- denrrdstir,
zma içki koymayan kimi sairler de rindlik davasmda bu- RiTM. Ahenk, uyurn, ölçü, düzenlilik, ittirad. Daha çok mü-
lunabilirler. Çünkü her sair biraz rinddir. Eski siirimiz- zikte kullarulan bir terimdir, Bir ~iir veya düzyazida tek- I!f
de, rindin -d ogru su sairin- rakîbi "zahidvdir, Rind, 'za- rar edilen seyin düzenliliginden kaynaklanan: okuma W
hid'i zühd/takva sahibi oimaktan çok "keba softe, ham veya dinleme esnasmda hissedilebilen ahenktir. Degi~ik
yobaz" olarak görür, Divan sairlerinin dünyaya krymet bir ifadeyle, bir siirin misralarmdaki vurgu ve durak,
vermeyisleri, derbeder göriinrneleri, meyhaneden, ~a.
uzunluk-krsahk, yükseklik, incelik-kalmhk ve benzeri
rapten, kadehten, sakiden bahsetmelerinin bir sebebi de
ses özelliklerinin düzenli bir seldlde yinelenmesinden
rind oluslandrr. i~te bu yolda söylenmis bir kaç beyit:
dogen ses düzenliligidir. Bir edebî eserden du):'ulan ses
Biz rind-i fenämesreb-I cênêne-perestiz güzelligidir de diyebiliriz. (Bkz. AHENK.)
Kaalû belêda cur'a-kes-i cám-l elestiz.
RiTiMLi. Ahenkli, ritmik, dizemli, tartrmh, ritmi olan edebî
Nábî
eserler için kullamlan bir sifat. Bünyesindeki kelime ya
da kelime gruplarmin özellikle ses bakrrrundan benzes-
iç bêde güzel sev de ne derlerse desinler
mesiyle ortaya çikan ve okuyanda, dinleyende bir güzel-
Meyhênede yat evde ne derlerse d êsinler
lik duygusu uyandiran eserlerin vasfrdir. Bu rur eserle-
izzet Molla
rin ~kunu~u slrasmda kulaga ho~ gelen bir ses düzenli-
34 6
1 347
1
ROM AN
RlV AYET

man diye bilinen örnek lerd e vaka ihmal cdil mi s olsa d a,


ligi ve ses guzelligi, bir ah enk dikkati çeker, 'Ritmi k" ke- .
olay, rom amn s ürü kleyici si durumundad tr.
lim esi nin T ürkçc'deki kull a m m biçim i olan ritimli, da ha
ziyadc sii r va di sin de yaz üan eserler için söz ko nusu edi- Gc rçek haya ua n a lm nus unsu rla rm muhayyilcdc yog ru-
lir. Nesîmî'nin "Cûm mest a bilde mest ü sdkf vii ebrdr mest" Ju p yeni bir sekil almas t. tasanmlarl a zeng inles mesi su-
di zesi, ritim lidir. Fu zûl î' nin ; reti yle ro ma nda her kon u a nlanlabilir, Roma n; ya~a nan
mace rala n , tu tkulan, in sanhk ta rihinin büyük olaylan-
Be ni cändan u sa ndrrdr ce fêdan yä r usanmaz mi ,
ru, insarn i1gilendiren her tü rlü konuyu islcyebilecek ni-
Felekler yandt ähtmdan muradrm sem'I yanmaz mi?
telikted.ir. Karakterlerir. d erin ruh tahlilleri, hayat safha-
matla'h meshut gazeli de konuya örn ek teskil eder. la n rnn ge nisç e a nla trlmasi rorn amn özelliklerindendir.
Ritmik d e ritimli gib i, ahe nkli, ölçülü olan siirlere srfat Ya~ad lgtmlZ d ünyad aki he r ~ey, roman a ko nu olabilir.

clan bi r tabirdir. N ered eyse "ritirnli' kelimesiyle a ym an - Rom an , olaylan anlamak ve anlatmak ibtiya cmdan dog-
lamd ad rr, Bir baska söyleyisle, rit m ik ve ritimli birbiri- mustur de nebi lir.
nin yerine kul laru labi len , Ba h oriji nli iki edebiya t te rirni- Roma nda anlan lanlar, clmus ya da olmast mümkün
di r. Ritmik eserler o kundugunda, kulega hos bir müzi- olaylard rr, Romandaki itibarî (ku rgusal) älem, her ne ka-
loc dl armo ni gelir. Bu tür edebî eserler, güzelliklerini ve da r yazann muhayyilesinde kurulmus 015.1 da, ya~ad lg l­
güçlerini biraz da seslerindeki zenginlige borçludurla r, rruz dünya ile örtü sen birçok özellige sa hip tir, yani insan-
RiVAY ET. Daha ev velce ola n bir seyi, bi r haberi, söylene n da ger çeklik duygu su uya ndmr. Hikayeyc g öre, romand a
bir s özü na kletme, ak tarma dem ektir. Hz. Ali'detl rivayet- yer alan keh ram anlar saYlca daha çok. oIay lar da ha içiçe
Ie äenil ir ki : "Ka /bier, kabfara benzer. Hay,rll olan , haYlrla do- ve karmasiknr. Romand e, her aynnnya yer verilcbilir.
Iu olandsr. Daha çok hadis ilm inde kull aml an bi r rstrla h-
N
Romanr olusturan tem el uns urlan $öy le sl ralaya bi liri z:
nr . Söylent i. s öylence an lamlannda kullamldig r da olur:
Öyle bir rivayetin dola~tlgl dogru dur. Bir rivayet isiüim. Roman türü, yaptS l geregi, herbiri bir çekirdek olay du-
rumunda olan metin ha lkalanndan olusu r. Romandaki
G
Edebiya tta , bi r eserd e, daha evvelkilerce söylenmis, ya - sürûkleyici ligi sag taya n, oku ru n i1gi ve di kkat ini s üre k-
zrlrrus ola n sözlerd en yaptlan nakile, ak tarmaya denir. Ii u yam k tu ten bu m etin hal kala n topla m me ola y ya da
Bu tür ri vayetlere çogu kez, s özü yahu t haberi akta rarun olay örgüsü denir,
yorumu ve gö rü~ü d e ka n~ tr. Bu sebe pl e rivayet, ahn tt
<iktibas)dan farkhd lr. Çünkü. ahnnya yo rum kahlmaz; Romandaki ola ylann ge li?mesine ve yürumesine katkt-
ahnanlar old ugu gibi aktanhr. da bulunan, roman içind e bir rol üstlenen ki!iilerin /kah-
ramanlann tümüne birden $a/ns kadroslt adl verilir.
ROMAN. "Roman, bir larifin dar sUlIrlarll1a slgrnayacak kndar
ge " j~ ve kompfeks bir sanal dahdlr." Anlat m a esasma bagh Romanda a nlati lanla nn ba~langlClyla biti~i ar aslnda ge-
m e tin lerin en olgu n örnegi say tlan ve edebî tü rlcr içinde çen süre olay ve olay lann zaman mt gösterir.
en u zun solu klusu diye nitelendirilen roman için , hika· Romand a anl atilan olay ya da olaylarm geç ligi çev reyc
ye nin d aha ka psa mh bi çim id ir denebilir. Romanda vaka mekan denir.
<o la y) temel unsurla rdan biridir. Her ne kadar ye ni ro-
''' [ I'"
4

ROMAN ROMANTlZM

Romand a olup biten her sey f gö rüneni, düsü nülent vel- Sezai , Recaiz áde Mahmud Ekrem ve Nabiz áde Názrm' m
hasil olay ve kahramanlarl a ilgili bütün ayn ntilan: ruh ro ma n denemeleri nd en soma, asil roman hüviyetindeki
tahlillerin i, seagt leri oku ra sunan kisi anlatia ad uu ahr. eserlerin müellifi Halit Ziya' dir, 0 , Türk romararun be-
Romanlar, ya 3. teki l kisi agzmdan ya da bir ka hr ama m n bast sa}'1hr.Mai ve5iyah (1897) adh rom aru, teknik ola rak
agzmdan an latthrlar. Batr'daki ömekleri ne oldukça yakmdtr, Daha so ma,
Romanlar, mektup ve günlük bi çimind e de yazrlabilirler, Tür k edebiya tmda bu sa ha da öne mli ese rler ortaya ko-
Yazar kendi basmda n geçen bir ma ceraYl anla nyo rsa, yan yazarlannuzr söyle sualayabiliriz: Mehmet Rauf
otobiyografik roman denir. Hüseyin Rahmi Gürpmar, Yak u p Kadri Karaosma noglu,
Refik Halit Karay, H alide Edip Ad rvar, Res at Nuri Gün-
Romanl an, mu htevalannm yogun la~hgl konular bakt- tekin , Peyami Safe, Ahmet Hamdi Tanpmar, Kemal Ta-
mmd an macera romanian, tariht romanlar. örf ve àdet (töre) hir, Tank Bugra, Orhan Kemal, Oguz Atay, Yasar Kem al,
romantan, psikolojik romanlar. ideolojik roman lar, dinî ro-
Orhan Pamuk...
man/ar vb. gibi gru p lara ayirmak mü mkün dür. Esasin -
da, ro m anlar arasmda böyl e kesin bir aynma gitmek ya- ROMANTizM. 19. asnn bas lannda klasisizrne tepki olarak
rultiet olabilir. Çünkü psi kolojik bi r rom anda tarihî bir ortay a çikan, duygu ve ha yale fazl a ye r veren önemli bi r
yan, töre rom an lannda d inî motifler bu lma k mümkün- sa na t akrrru. Dogusund an kisa s üre so ma sa nat orta m la-
dür. Bagh oldu klan edebi a krrnlar bakrm mdan romanla- nnd a yay gm ltk kazana n ve çokça teraft ar bulan roman-
n roman tik, realist ve nat ûmlist roman/ar d iye snuflend rr- tizmde, klas isiz m in aksine aklm yeri ni hayal , rnanngtn
mak da mümkü ndür. Romantik ro man, his ve hayali; re- ye ri ni savrukluk, d üzenliligtn yerini cos ku. ölçünün ye-
alist roman, gözlem, tecrübe ve aresnrmayu natüralis t rini de m übalaga ahr, 19. asnn büyü k romantik sairi A\f-
~man da ilmi dikkat ve deneysel bilgileri yedegtne ahr. red d e Musset (1810-1857) "ro m antizm ned ir" sekl inde-
Ozellikle Ban'd a ye ni ro m an form lan deneyen, alterna- ki bir so ruya su cevebr verir: "Roma ntizm, muhakkak ki,
tif ro ma n arayrslan d a vardtr. (Bkz. ANTiRüMAN. ) ne ölçüleri k üçümsemek , ne komikle tra jigi birles tirmek , ~
ne d e söyleyebileceginiz baska bir seydir. Kelebegin ka- ~
Roman türü, bizim ed ebiyatmuza Tanzimat'l a bi rlikte, nadrru nafi le yer e tutarsiruz . Parmaklaruuzm arasmd a
diger bazi edebi ttirler g ibi, Ban'dan gelmis tin Bu d ö- onu renklen d iren toz kahr, Romantizm, ag layan yrldrz-
nernde, Türk edebiyatmda daha çok çeviri ve adaptas- lar, inleyen rû zgêrdir, ür pere n gecedir, uçan kus ve ko-
yon romanl ar dikkati çekmekted ir, Telif eser lerin ort aya ku veren çiçektir; umulmadrk ft~km~hr, ge vsem is vecd
çrkm es r, bu çeviril erd en so n rad ir, Baslang rçta, roman halid ir, palmiyeleri n altmdaki sa rru ç, (...) melek ve inci,
için "hi kaye": h ikaye için de "k üçü k hikaye" ismi ku lla~ sögütleri n beyaz elbisesi, sonsuzluk ve ytldlZlar, s leak ,
mlml~hr. kesi k, aytk, aym za rnan da d olgun ve yuvarla k, çm lç1p-
Bizd e ilk ro ma n ömegi ola rak $emseddin Sami' nin Taa~­ lak kaVTanan, kucaklanan, f1rtma la~ n, girdapla~an her
~uk-r Ta/at ve Ftfnal OSn-1973) isimli cscri kabu l edil- ~ydi r."
mektedir. Anea k, bu eser, gerek tekn ik yaplsl ve gerekse Musset'nin görü~lerinden hareketle denebilir kj, roman·
ka ra kter tahlilleri baklmmd an old ukç.a ba sit ve zaYlf bir tiz m, dünya ya d ah a renkli bak m ak isteyen ru hl ard aki
roma nd ir. Ahme t Mitha t, Na m lk Kema !, Sa mipa~azá de eo~ku n un d1~avurumu , klasik aktm m getirdigi kurall a;
35°1 ( 351
RO NDEL
RÖPO RTAJ

rm kahhgm c1 baskald m d rr. Rom antikier eserlerinde, KORE $ EHiTLERi


d u ygu. d üs ve rut ku larma, iç áleml erine genisçe yer ve r- Git tiler, dü~tü"Ier, gömülmediler...
mislerdi r, Dil vc an la hmda özgü rlügü n esas a hnd rgr ro- Çin Maçû n Içinde be lli yere,
ü

ma ntizmd c sa na tçnun sahsiy eti esere samimi bir sekil d e Kalbimiz her se hide oldu Kore,
yansmlrrus ur. Óld ü ler, yurt içln, ü zü lrnedil er.
Bu an lahlanlardan soma romantizm in Ilkeleri sö yle srra- Canh zincir olu p çözülmedi ler;
Ianabilir: Tiyat roda trajediyi bu-akrp dr ama agirhk ve r- Asnlar d ag, geçit, tuzakh d ere.
mek; Yun an ve Roma sanatlanna, rnitolojtye yüz çevir- Gittil er, d ûstüler, g ömülmediler...
mek; sa na tta a khn egemenligine son verm ek; dinden ya Çin ü Maçûn lçinde belli ye re.
da panteizmden ilham alma k; lirizm e ilgi du ymak; ha- Sarahm her se hidi, sevgililer
yat ve tabia tta gö rülen z rthkla n sana t eserind e ya n yana Gib i, g özden d ökülmtls incile re
ge tirmek; biçim müke m melh gtn i hedeflemek; ha yal ve Hepsi eennette ön makama ere,
fantaziye gc nis yer vermek. d ild e sav ru klu gu, bü tün kc- o yigitler kj Iezla gülmed iler,
Iime leri kullanmayr tercih etmek; her türde eser ve rme- Cittiler; d üstüler, gömülmediler...
ye ga yret et me k; her çesi t tasvire önem vennek; halk a
Edip Ayel
dcgil, or ta ve üst seviyedeki insanlara hita p etmek; me-
lankolik kon ula ra ilgi du ym ak... RONDO. Pransa'd a 15. asnn sonlannda orta ya çïkan bir na.
zun biçimidir. Birinci ve üçü ncüs ü bes d lze, ikincisi de ü ç
Dü nya edebiya hn d a belli bash rom antikler sunlard rr: J. diaeden ibaret üç ben dd en olus u r, lkinci ve üçû ncû ben-
J. Rau sseau , Lord Byron , Coethe. Sch iller, Madam de din sonuna ayru yanrn d ize eklenir. Bu, bir kelimel ik
Stael , Victor Hu go, Lamartine, Alfred d e Vigny, Alfred müstezatnr. Böylece, ron do nun rrusra saytsr 15'e çikrrus
de Musset. Alexandre Dumas Pere. Tü rk edebiy atmda,
öze llikle Tan zimat d önemind e es er ve ren sair ve yazar-
olur; Buna göre bend ierin kafiye dûzeni su sekild edir:
aabba, aaba, aabb aa. Rondonun rrusralan sekiz ya da on
.,
lar romantizmi n etkisi nde kalnuslard rr, Se nraki yrllard a hecelidir. Rond o, mod:.m Türk siirinde raghet gören bir
da , romantizm Türk edebiyatm d a etkili olan bir akrm 01- nazrm biçimi degildir, Orneklerine nadiren tesadüf edilir.
rnu stu r.
RÖPORTAJ. Bir yazann, herhangt bir yeri, bir ülkeyi, bir
RONDEL. Fransiz ve lngtltz ede biya tla nnd a ku llarulan, bölgeyi, b ir kuru m u gezerek, orada gö rd ü k.lerini ken-
ed ebiya n rmzda denen se de ragbel gö rme ye n bir naztm dince anlatngr gaz ete yaztlan . Anlatdanl ann do grulugu-
biçimi . Üç bon dden olu sur, Bend ierin ilk ikisi dört, so- nu karntlamak için, yazrlanlar çok d efa fotog raflarla , re.
nu ncus u bes di zeden ibarettir. Siirin tü mü iki kafiye simlerle zengi nlestirilip renkli, dikkat çekici bir hale ge-
üzerine ku ru lud ur: abba ab ab ab baa. (Siyah ha rflerle tirilir. Röport aja ha berin bûyütülmüs sekli de denebilir,
i ~aret ed ilen dizeler yinelenme kted ir. Yani ilk be ndi n ilk Ancak, TÖportajda yo ru m öne Ç1kar. Yazar, kendi görü~,
d izesi, ikinci ben di n üçü n("ii rlizesi, ü çüneü bendin d e bilgi ve d ü~üncelerini d e kattI gl için haberd en aynhr.
he~ind di zesi olarak yi nclenir. ijk bendin ikind dizesi ise Röportajd a en öne mli özellik; ögretme, tamtma ve tasvir
ikin ci bend de son d ize olar<lk tekrar edilir.) etmedi r. Bir sa nat d eger i ta§lmayan ve bi r edebî rur 53-
3',I
I'"
q
ROZNAME
ROsAI

yilm ayan röportaj, son yrllarda gazeteyle birlikte yay- rübai nazrm seklinde kalemIerini tecriibe etmislerd ir.
gmlasrrusnr. Görüntülü ilet isim araçlan run hayaturuza
gir mesiy le beraber röp ortaj da ayn bir mah iyet kazana- Înce duygulanma lan n, kûçû k ruiktelerin söy lenmesine
rak televizyon ve sinem ay a tasmrrustrr. Kon usunun ge- rnüsait oldugu için rûbáî, günümüze kadar varhg uu sûr-
ni~li gi, bi rde n çok kisiyle konusabilme im karu, fotogra f- dürm üstûr. Modem siirimiz içinde de riibai örn ekl erine
larla adeta ya zm m süslenmesi röportaji, mûl êkat veya ras tlarnak rnûmkûndür. Yahya Kemal Beyath (1884-
söylesid en farkh kilan özelliklerd ir. Ne var ki, r öportaj, 1958), Fuat Bayramoglu, Arif N ihat Asya (1904-1 975) rü -
p ek d ogru olm asa da , m û lákat ve söyles i yerine de kul- b äîye ay n bir ragbet gosteren 20. yûzyrl sairleridir.
larulmaktadrr. Dedim, artrk bilgiden yana eksigim yok:
RÛZNÀME Tanz ima ttan soma [urnal kar\,lh~ olarak ga zete Her sirnna su d ünyarun ermisim az çok :
(bkz.) ve günlük (bkz.) anlarrnnda kullamlan bir tabir. Derken akhm geld i basim a, bir de baktim:
. Ömrüm gelip geçmis, hiçb ir sey bildigtm yok.
RÜSÀÎ. Dü beyt. terêne. Dört rrusr ad an me ydana gelen ve Ö1ner Hayyam
aruzu n ahreb ve ahrem bahirlerinin öz el kah planyla yazi-
lan b ir na zrm se kli. Rübaide kullam lan 12 ahreb, 12 de Esr änru dil zam an zam an söyler imis
ahrem kahbi va rdi r. Ahrebin en çok bilinen ve kullantlan Hengême-i gamda d äst än söyler imis
kahbi Mef û/ü, mefáîlii, mefáîliin fa'dlr. Rübainin kafiye Ask ehli a.Iup da mihnet-i hi crêna
düzeni aax a biçimindedir, Az da olsa bütü n nusralan Ben sab r iderim di yen ya lan söyler imis
kafiy eli (aaaa) veya birinci ve üç ü ncû misral serbest, Azmizàde Háletî
ik in ci ve d ördüncü rrusralan kafiyeli (xa xa ) olan rübáîler
d e ya z rlrrusnr. Rüb êî yerine g eç mi ste teráne, dübeyt, çdr-
mlsm , çehármtsra isimler i de kullarnlrrns tir. Ter ên e, bütün
rrusr alan ka fiyeli rübäîler için söy lene n bir Isimdir, Rü-
Ey dil hele älemde bir adem yog imis
Var ise de ehl-i dile mahrem yag imis
Gam çekm e hakikatte eger êrif isen
0
b ûî-i musarra da aym anlamda kul arulnusnr. Farz eyle ki el' an yin e Mem yog imi~
Hacim bakrmmd an k üçük olsa de rubáî ya zmak seruldr- Nefî
gl gibi ko lay d eglldlr. Çünkü rûb êtde, az söz le çok se yi
etkili, çarplCl ve kahci bir biçimde s öyleme k esashr. Ha- Her rind bu bezmin nedir enc ênu bilir,
yan kuseten her .<;> ey, rüb êînin kon u su olabilir. Rûbä înin Dünyarru zi nê g êh zalám örtebilir;
ilk iki d izesi, s öylenecek d üsünceye zcmin hazular. Bir bitm eyecek zevk verir ken beste
Üçü ncü ve dördü ncü d izeler aS11 maksadm o rtay a çrkti - Bir tel kopar, êhenk ebed iyyen kes ilir.
gl di zelerdir, Rüb áîlerde, genellikle mahlas ku llarulmaz.
Dü n yada ne ikbàl ne servet dileriz
iran edebiya tmda n Ömer Hayyam 0044-1123,113S?), rû bê - Hatta ne d e ukbêda sa êd et di leriz
în in ûs t ädi kabul ed ilir, Kles ik ed ebiyat muzd a Azmîzàde Askm gül açan bülbül öten vaktinde
Há/etî (öl. 1630), en çok ve g üz el ru bai s öyleyen bir sai r Yêrênla tar ab yä r He vuslat dileriz
ola ra k tammr. Diger Os manh {ia irlerinin he me n hep si de , Yahya Kemal

lstek dolu, mana dolu sümbül gibiyiz;


Cü lsende açnus ye ni bir gül gibiyiz
Árif Hoca' dan bes on rübai okuduk
Dostlar arasmda simdi bülbül gibiyiz.
Aydil Eral

RÜCÛ'. An lamla ilgili edebî sanatlardan biridir. ifade edilen


dusünceyi etkili kilmak için söyleni len sözden ceyrrue gi-
bi g örûnûp evvelki fikri kuvvetlendirmektir. -?air ve ya-
zarlar, keder; sevinç , sas km lrk, dehset gibi olaganûstü du-
rutrtlart ifad e eden sözü etkili kilmak için rücû' sananna
basvururlar, Nesirde daha çok ku llaruld rgt söylenebilir.
Abd ülhä k H ámid Makber Mulalddimesi'nde bu sanatm en
gü zel örn egini sergiler: "Makber, makber degil bir tûrbe,
tü rbe degil bir mábed, mêbed degil bir küre, küre degil 5ADeD. Bir yazl ve öze llikle kon usmarun ana konusu. Ko-
bir fezê-yi bî-intihá olmahydi." nu dl;>l söz leri brrakip aS11 konuya gelmege sadede gelmek
d enir ki, edebiya t ortamlanndaki sohbetlerde çok kulla-
Al yanaktan bû se alsam
rulan bir tabirdir.
Yanak olmaz, d ud ak olsun.
Emrah SADeLiK. Yahn hk, gösterissizlik . Bir fikri, he rkesin an laya-
bilecegi bir seki lde an latma; bir duyguyu hemen herke-
Çesm-i iman ile baktikça vücûd-r ademe sin hissedecegi sekilde söyleme . Bir eserde anlanlan d ü-
Sahn-r een net görünür ádeme sahrä-yr adem süncenin ya da söy lenen seyln kolayca anlasilacak, algr -
lanacak ve d uyu msanabilecek derecede açik olmasidir.
Ga lat etti m ne revä cennete tesbih etmek
Sade söz; süssüz, krsa, anlarru kuvvetli ve etkileyici s öz-
Baskadir n imet-i äsêyis-i me'vê-yt adem
dür. Hiçbir özentiye yer vermeyen, süslerden ve anlarru
Aki! Pal" iy i bilmmeyen kelimelerden armmis eserler sad edi r.
Oman gözüyle bakmca yokluk sahrast insanogluna eennet Unutmarnak gerekir ki, sadelik, hiçbir zaman "basitlik"
sahnesigibi görünür, dedikten sonra satr birden fikrinden an lam ma gelmez. Orhan Veli'nin "Anlatarmyoru m" ~i­
cay tp cennete benzetmekdogru olmaz, yokluk yurdunun ra- iri, sadelik için güzel bir örn ektir:
hntt, huzuru birba?1mdlr diyerek rücû' sanati yaplp sözün Aglasam sesimi duyar rrusrruz,
anlamuu güçlendirir.) Mrsralanmda:
Erbê b- r tes ä ür çog alrp sair aza ldi Dok unabilir misiniz,
Yok öyle degil sairin ancak ad i kaldi C özyaslanma, elleriniz le?
MuallimNaci
"'1
b... I'" _
~--------"1
SADeDiLANELiK
SAlTÇtUK

Bilmezd im sa rkrlan n hu kadar gijzel, bir tab irdir; özellikle Osmanh Devleti' nde hükümd arhk
Kelimel erinse kifayetsi z old u gu nu yapma kla beraber sair cla n, di varu bulunan padi sahl ar
Bu d erd e dusmede n önce. için kullaml rmsur, Osrnanh sultanla nnm hemen çogu
Bir yer var, bili yorum; "sah ib -i seyf ü kalem" dir,
Her se yi s öyl emek mümkü n; SAHNE. Bkz . TiYATRO.
Epiyce yaklasrrusrm. duyuyo mm;
Anla tarru yorum. sÀKiNÀME. Eski sdebtya nrruzda, içkini n, içki äleml erinin
övü lerek anlattld rgt man zumelere ya da kitap harmin-
SADEDiLÄNELiK. Içind e çocu kça hal ler ve duygula r bu - deki rnüstaki l eserlere verilen ad . Içki ye, ozellikle sa raba
lundura n, Iç safll gma yer veren edebî eserlerin bir özel- dai r çesitli duygu ve d ûs üncelere yer verilen säkî.~~~ :
ligidir. Yapmacrkh ktan u zak , sanat özen ns ind en / kaygr- lerde meca za ve alego riye stkça basvuru ldugu gor uiur.
smdan kurtulm us, do galhgt esas alan ese rler; bu sifatla Bu yolla tasavvufi d ûsiinceler anlanhr, Bu d~~~a:
nitelend irili r, La Font aine'nin masalla nnd a sadedilá ne- mey (içki) ilah î aski, me yhane tekkeyi, saki de m ûrsidi IJ.
likten bahsedi lir. Recaiz áde Mahmu d Ekrem, Taiîm-i temsil eder. Çokluk, mesnevi naz im b içimiyle yazr h r, ~
Edebiyat isim li kitabmd a d uy gulan , hissiy êt-r sadedilê - Konusu ~arap ola n kastdele r de bu isim le amhr. 16. yüz~
ne, hissi y êt-r rakika, hissi y ät-r müheyy ice, hisstyêt-r êli- yrlda ya~yan Revani'n in iiretnáme'si, edebiya umlZdaki
ye di ye d ör t çeside ayrrrrusnr, Bu srmû and irm a 0 za- en ü nlü sakiname öm egid ir.
manl ar epeyce tarnsm alara yo l açrrusnr,
Divan siirimiz de çokç a karsrrmza çtka n s äkl . i~ret ~~cli­
SAF ~iiR. 19. yû zyihn son lannda Fransrz sai r Baudlai re'm sinde içki sunan, içki da gnan, içki veren ve güzelligt yle
benimse digi siiri m ûzige yaklas trran, rcmanti zmden dikkatleri üzeri nde topla yan kisi ye denir. Hoca Dehh ä-
uzak duran siir anleyrsi . Yîrm in ci yü zytlm baslarm da da ni'nin ' " BiT kadehle sáki biti gamdan azdd eyledi/~á d olsun
yine Fransiz rahip Abb e Brernond 'u n LiJ Poesie Pure adh
gänlil anm gönlümü ~dd eyledi" rrusralan yla a~dlgl ~~~!,
eserin de saf siiri savu nd u gu nu gö rüyoruz . Türk edebi- bezrn älemine nes e ve canhhk verir. 0, m ecliste go ru-
yannd a Ahmet Hastm ve Yahya Kemal gib i iki öncû sa-
ruin ee gönülle r açihr, zihinler bularur. Çünkü, .~airi~ g?-
irin beni rnsed igi. saf siir, ~iir olmayan her tür lü unsurdan
zünde, sev gili aym zamand a bir säkîd ir. Meclisteki sarr,
a n nml~ iiir olara k tarnrnlar ur.
içkiden degil säkinin güzelligiyle sarhos olu r çokluk.
SAGU. Bkz . AGIT.
SALNAME. Bkz . YlLLlK.
SAHAF. Sahhaf. Eski kitaplan ahp sa tan; bununla birlik ki-
SALTÇILlK. Absolut izm . Temadan. öz de n . (muhtevada~)
tap bilgisi cl an, kitap tan anlaya n, hangt kitabm kiymeti-
yoksu n, salt kelimele rin ritmine. ah en gin uy andirdig r,
nin ne oldugun u bilen , kitap merakl1Sl, kitabl seven kim -
se. Eski kitaplan n ahmp sa ttldl& dükk.anlar için d e aym çagn~hrdl~ d uygul ara önem veren ~iir akunl:. Bah'd~,
terim kullamh r. 20. YÜZYlhn ba~mda resimde görü len saltçlhk, ~ure ~.e ~~~
rayet etmi~tir. Ed ebiyatunlZda, saltçlhk anIaYl~lyla ortu~
SAHis-i SEYF Ü KALEM. Kalern ve kthç sa hibi. Hem de vlet ~ebi1ecek bazt ilk dü~ünce ler, Ahmet Ha~im'i~ me~hur
ad am l hem de ede biya tçl olan insa nlar için kull arul an "$iir H akktnda Bazt Mülä haza lar " yaz lsmda d lkka tl çe·
35'1 1'"
SAMiMivET
SANAT

ker. Bugün yazila n özden mahrum bir çok siirde, bilirek "Sanat, bir kansjkhga niza m ve rmektir,
veya bilmeyerek, sairlenmizin saltçr bir tav ir sergiledik-
lerini görüyoruz. "Sanat, duygu, zeka ve irade ile ha yata màna vere n ve
bu m ánarun idr äkiyle zevki me yd ana getire n bir aksi-
SAMiMivET. Içtenlik. Edebiyat metnindeki, okuru saran 51-
yo nd u r.
cakhk ve içtenlik. "Însan ruhunun en gizIi köselerini ve
sirlan ru anlatmayr amaçlayan" ya zrlar için de bu ad ysr- "Sanat b ir oy un d ur.
fat ku llarnhr, Senatçm m samimi olmasi , diline her gele-
"Sanat, id eal ve ku sursuz gü zefligin ar anm asidi r.
ni d üs ünmedsn söy lemesi demek de gildir; tam aksine
sözünü tartarak. sonuçlanru hes ap ed erek söylemesid ir. "Sana t, beserî mefkûrenin uykusu ve yan ölgü n bir h älidir.
Sanat eserindeki içtenlik, d rsandan g örûldügû ve sarul-
"Sanat, d inleyen ve görende estetik b ir zevk ve heyecan
dlg-lgibi kolay kolay olusturulamaz: emek ister; Samimi
yaratan, gerçekligt sembolik olarak ifad e eden es er ve
olan yazar; yapmacikhktan uzak durur. içtenlikli yazrlar,
sevilerek oku nan yazrlard rr, hareketlerdir.

SANAT. Sanay i-i nefîse , güzel sanatIar. Insarun , yaratihsm- "Sanat, hey ecan ve ihtiraslann ya sanmas rdir, (
da kendisine bahsedilen yetenege egtttm, uygulama ve "Sanat, insan ruhunun serbestçe, yan i muayyen kaid ele-
özel deneyim yoluy la kazamlan beceriyi de katarak, do - re tabi olmaksizm güzeli ara yan hareketidir. (...)
gada g örülenleri kismen degi stirerek , çogaltarak, yen i
boyutlar kazandrrarak 'taklit' yoluyla yap hgl özel bir "Sanat, srrf bi r ihtiras olm aktan ziya de bi r tesir ve i~; bir
"û retim". Çok bilinen bi r ifadeyle s öylersek sanat, "in- hüner ve oy u n olmaktan ziyade hakiki bir ihtiya cur.
sanda estetik duygular, güzellik zev kini uya ndrran gü- "Sana t, muhayyile için bir fantezi degildir.
zel eserler" ortaya koyma faaliyetidir.
"Sanat, ve himle r sistemt d egildir, C..)
Prof. Dr. Orh an Okay, eiradnn cámi. agyarrnJ mêni bir ta-
rurruru yapamad igumz sanatm "b irb irme benzeyen, bir- "Sa nat , ha stahk degild ir."
birine ZIt, b irbirini tamamlayan, objektif sübjektif meta- (Sanat ve Edebiyat Yazdan, s. 17· 18.)
fizik , sos yalist, marksist, pragmatist, vitalist" yüzlerce "Bir d uygu veya bir d ûs üncenin maddî bir mal zem eden
tarifi içinden bir ka çnu srralar:
veya sesten vey a sözd en faydalanmak suretiyle heyecan
"Zihind eki bir tas avvuru ortaya koymak için gösterilen ve hayranhk uyandrracak sekilde ifadesi" olan sanat, sa-
bir maharettir, dece insan içind ir ve insanîdi r. lnsam degi~tiren, olgun-
lashran, u fkunu açan en tesirli etk en lerden biri, belki de
"Sana t, zekar un malzemeyi kullanmasrdrr.
birincisi s ana ttrr, Deg i~tiren, güzellesttren sa na tm degi ~­
"Sanat, insa run tabiate in zimarrndrr, ka nlmasrdir. tirle iligt bazan yûlar, yü z yrlla r alab ilir. A ma, temeld en
"Sa nat, tabiatin taklididir. ve derindendir. Bir çok insamn akhna ve hayaline geI-
meyen bir çok seyi, hayahn binb ir yüzü n ü, yine bir in-
"Sanat, mad deye giren ve onu kendi sekline sokan flkirdir. san "y ara nm" r olan sanat du yurur.
3" I
- --- - - - - - - - - - - - - - -:-- - - - - - - - - - - -qq
SANATE5ERÎ SANSÜR

5ANAT E5ERi. "Bir top lumun sosyal gerçekle rini ve ideal si, Duyduklanru duyurmasr bakimmdan sana tkär diger
edindig i degerle ri di d a ktik olmaksra m yarancisnun insa nlara benzem ez; 0 evvela bir m isyen ve ruh ada rru-
perspektifind en suna n, içinde yased igumz kargasaye d ir, On a bagrslana n özel ye tene k ve seç kin ruh s anat ese-
bir d üzen geti ren [hiç de gt lse ge tirmeyi am açlay an ], bu rini yaranr, Sanatkär sifanm hakeden kisi, älem in ve
dûzen duygusunu Içimi zd e de uyandirerak bi zi önce cümle yarattlnusm özüne vakif olabilicek derecede bilgt
kendimizle, sonra da toplumla ba nsnran organik bir bü- ve irfan sahibidir, Bu donamm ve tecnizatla, bu bilgi ve
tûn." IT, S. Eliot) Sonsuza ve sonrasizhga kalan hakiki sezgi ile hayahn ve ma verarun srrnru arar, Temizleyen
sanat eserleri, bazan insan için bir yasama rehberidir. Bu ve yücelten biridir o. Sanatçi, ideolojilerin ve gruplann
kabil eserler, insana kendini astmp hayatirruzr zengin- kölesi degildir, Kelimenin tam an larruyla hür olan sanat-
Iestirir. kêr, bütün dünyevî menfaatlerin ragrruna eser vermeli-
Gerçek sanat eserinin özelllklerini, Sezai Karakoç'un dir. "Sanatçi, çizgilerin, renk1erin ve biçimlerin büyülü
düsüncelerinden yara rlanarak s öyle siralayabiliriz: dilini bize ögre terek tabiati gûzellestirir," Nàmrm, sarn-
insam degtstirmeli, çarp lp büyûlemelidir,
01, s öhretini bilhassa yasadigr dönemde genis kalabahk- a
lara duyurmasiyla kosut degildir sanatçmin b ûyükl ügü. ~.
Dis d ünyayr, yasa d rgtrruz hay ah oldugu gibi aktarma-
Sanat Aksiklopedisi'nin aym maddesinde su satirlar ka yrt-
mahdir,
hdrr: "Sanatkêr olmak için b üyük bit sanat duygusuna
Yara nl arun degil, yara trsm takJidi olmahdir. ve 0 duyguyu baskalarme in tikal e ttir ebllecek bit ifad e
Ne hissin, ne de fikrin baskrsr altmda bulunmahdrr, Her kabiliyetine ve iktidara rnalik olmak icabeder, (...) Bir
ikisine de, "altm" oranda bünyesinde yer vermeIidir. mimer, bir ressam veya heykelnras sanattaki kabiIiyet ve
hassasiyetine bakilmaksizm sanatkêr sa yrhrsa da buna
Ne to plum, ne de sanat için; hem her ikisi için hem de lêyik olmayanlara sanatkár dememek daha dogru olur,
sanatkêr için orta ya konm us olm ahd rr. Bu gün bizde biraz malumatr olan herkese üst ad denil-
Insarun kalb iyle yakmdan ilgili olmahd tr. mesi gibi sanatla u grasan her sahsa da sanatkär d eniI-
mesi manasizdrr,"
Fazlahk ve eksiklikten uzak bulunmahdir,
GüzeI sanatlann disinde kalan diger mesleklerle/sanat-
Okuru, her hal ükêrd e, kend ine baknrabilmeli/ çekebil-
larla ugrasanlara ve onlarda kabiliyeti, becerisi olanlara
melidir.
zanaatkêr (bkz.) denir.
Bu srraladrgmu z özellikler, halis sanat kaygtsryla yarati-
SANSÜR. Basm ve ya ym faaliyetlerinde bi r kurum ya da
lan "pür sanat " eserlerinde bulunur. Bit fikre angaje, bir
otorite tarafmdan, dinî, ahlakî, politik ka ygtlarla yap tlan
fikrin esiri olmus, salt ideolojilere hizmet etmek üzere
ön denetleme, kontrol. Her ne sebeple olursa olsun, san-
ortaya konan an gaje sanat üriinlerinde bu gib i özellikle-
sür, çokluk bir baskr unsuru olarak algilarur, Çü nkü, de-
re ras tla rnak mümkün degildir.
netimin obje ktif bit ölçüsü ve terazisinin olmadrgmdan
SANATKÀR. San atçr. sanat adami. Güzel s an atlan n herhen- yakmrhr; Yönetenlerin d ün ya görûsü , zihn iyeti dönem -
gi bi r d ahnda basan gö sterip admt kayrtlera geçiren ki- den d öneme farkhhk arzedecegine g öre, sans ûrün ölçe-
362 363
1
1
SANTiMENTALiZM SEBEB-l raiF-l ESER

gi de degisecektir. Ne olursa olsun, sansürün ana gerek- verilen isim. Öze] bir makam ile söylenen satrançlarm
çesi halki zararh fikirlerden, ah lakr ifsa t edici duygular- her misrat ortad an ikiye bölünüp (rnusammat gazel gt-
dan korum a kn r, Bu y ön üyle olumlu bir yönü vardir sen- bi) beyit leri d örtl ükler haline gelebi lir, Aym zamand a
sürün. $u anda radyo televizyon yaymlanm denetleyen her rrusrar iç kafiye de tasrya n bu nazrm sekli , hece nin
RTÜK'ün (Radyo-Televizyon Üst Kurulu) olumlu fonk- S'Ii kahbma da uyar. Emrah'a ait olan bi r satrançm ü ç
siyonu oldugunu söyleyebiliriz. Basm ve edebiyat tari - bey ti s öyledir:
him iz, akillara ziyan sansür hikayeleriyle d olu du r.
Düstü gönül çaresine kasl anrun karesine
SANliMENTALizM. Asm duygusalhk. Yasentrda duyguyu Çehr e-i mehpäresine yandr derûnum göreli
esas ve ölçü alan ögretüerin genel adr. Edebï eserde duy-
guyu ve duygusalhgr öne çikaran ve bunu ölçû kabul Vardt ellerim eline tutuldu dilim diline
eden sanat anlayrsr. Eserde içe kapanma, edilgenlik, yuf- Käkülünün bir teline bagladr bu cên u dili
ka yüreklilik, gözü yash bir duygululuk hali santimenta-
lizmin gös tergesidir. Kendi güzel nêrru güzel gönlüme êr êrru gü zel I!
SARÁHAT. Bkz. AÇIKLIK. Lehçe-i gûlfêrru güzel dinle bu rengin ga zeli ..

SATIR. Helk siirinde, rrusra /' dize anlam md a, bazan 0 alerun


SAYI. Nüsha. Belli ara hklerla (haftahk, onbes günlük, ayhk,
kim i mensuplannca, arasnrmacilannca dize yerine kul-
laru lan bir tabir. iki ayhk, mevsimlik ) çikan de rgilerin her bir saYlsl için
kullamlan bir terimdir, Va r11k dergisinin Subat 1999 saY'SI
Metinlerin yatay olarak dizilmis her bir sirast. Bir sira denir, Oeçmts yillarda, edebiyaturuzda, bu tenmin yeri -
yaz l. Üç satirhk: bir cümle. Kagldm burasl be~ sattr daha ahr. ne nüsha kullaruhrdr. Bu gün dahi, nüsha tabirinin kul-
Bir yazida, diger satrrlara göre biraz daha içeriden bas- laruldiguu g örmekteyiz.
layan ve paragraf basnu gösteren yere de satr rbasr denir.
Edebiyat dergilerinin bir konu ya da kisiye tah sis ettigi
SATÎR. Bah kûltür ve edebiyatmd a hicve ve hezIe veri len nü shalanna özel sayt denir. Ceçmisteki bazi dergi ve ga-
isim . Toplumdaki bir olumsuzlugu igneIeyici bir dille zetelerin bu sekild e çikardrklan sayilara n üslul-Yl mahsu -
an latan ya da bir kisinin k ötû yön lerini, olumsuz tavtr sa denirdi. Dergi özel sayilan, konu edindikleri konula-
ve davraruslanru hicved erek gözler önüne seren metin- rr/kisileri bütün aynnnlanyla ele aldiklan için önemli
lerdir. Bu sayIlan özellikleri tastyan metinlere satirik de- kaynaklardir, Geçmls donemde Servet-i Fünûn dergisi-
~ ~ i r. Sahrde s ögme ve küfür yoktur, ince bir alay vardrr, nin nüsha-yr mahsusalan, Tü rk Dili de rgis inin stir özel
Ogretid bir yö n ü de bulunan bu tûr metinlerd è, ironik sayrlan, Hece d erg isinin 'öykü özel sayisr' ve 'siir özel
bir özellik de dikkati çeker. Ziya Pasa'run Zafername'si, sayrs:' bu baglamde akla ilk gelen örneklerdir.
ede biyatirruzd aki en güzel satir öm egi sayilabilir.
SAZ ~AiRi : Bkz. Á$IK.
SATRANÇ. Satranç da d enir. Saz sairlerinin aruz vezninin
SAZ ~iiRi. Bkz . Á$IK EDEBi YATI.
"mü fteilû n müfteilün müfteilün müfteilün" kahbryl a
yazarak gazel biçim inde tertip ettikleri ma nzumelere SEBEB-i TELiF-j ESER. Eski d önemlerde yaz rlrrus eserlerin
''' I I'"
ltn.... ..;.... _
...
SEBK-i HiNDi SEHL-i MÜMTENi

bas tarafmda yer alen bir bölümdür. Müellif burada, ese- sebilir, Secili nesird e, bazan konuyla ilgisiz düsünceler,
rinin yazrhs macera siru, niç in ve hangi sehep lerle ve ki- srrf biçimsel dayatmadan dolayr yazlya katilabillr.
me yazildignu anlanr. Sebeb-i telif-i eser kisrru, bir yö-
"Eta göz1erinde haft! bir miyop siizülü~ , agzmda kibar. aydm-
nüyle , bugünkü kitaplann bas tarafmda yer alan ön söz
11k bir galü~ vardl. " (Hakki Süha Cezgin) Cümlede yer
ya da sunu~ yazilanna benzer. Bu eski terimin, günü-
alan "süzülüs" ve "gûlûs" kelimelerindeki koyu yazrlan
müzde yeniden diriltilmeye çahsrldiguu, bazr kitaplann
benzer seslerle seci sanati yapilrrusnr. (Cenis bilgi için
basmda yer alan takdim mahiyetindeki yaztlara bu is-
bkz. Tahir'ül Mevlevî: Edebiyat Lügatl, ay. m.)
min verildigini görüyoruz.
SEÇKi. Bkz.ANTOLOJi.
SEBK-i HiNDi. iran'da dogart ve Hindistan'da Farsça siir
söyleyen sairlerce gelistlrilen oradan da Türk edebiyah- SEFÁRETNÄME. Osmanh devletinln yabancr ülkelere gön-
na êccen bir siir ü slûbu . 17. asrr divan sairlerinden NA- derdigt elçilerin, gittikleri ülkeyle ilgili izlenimlerini,
m, Ismetî, Nesätî ve Fehim'i etkileyen, siirlerine yansl-
yan Sebk-i Hindi üslûbunun belli bash özellikleri söyle
özetlenebilir: Söyleyisten çok anlama önem vermek. an-
orada yapnklan isleri anlatan eserlerin genel adr. Sefá-
retnämeler mensurdur ve bir kisrrn edebî deger tasrr. Se-
firin bilgi birikimi, yetenegl ve edebiyata olan ä~inaltgt
C
lam derinligini elde etmek için hayallere çokça basvur- yazdrgr kitabm kiymetini arhnr. Yirmisekiz Mehmet çe-
mak; isnraba itibar etmek; mübalaga ve tezat sanatrru lebi'nin (ÖL 1732) 18. asnn baslannda kaleme aldlgl ve
çckça kullanmak; yeni mazmunlar ortaya çrkarmak: ta- ilkin 1841'de kitap olarak basrlan Fransa Seiäretnûmesi,
savvufa vareste kal ma mak; inee ve nazik bir dili tercih söz konusu eserlerin en tamnam ve edebî kiymet bakt-
etmek; yeni kelimeter araYlp bulmak; az sözle çok ~ey mmdan en degerli olarudrr, Adr geçen eseri, Sevket Ra-
anlatmaya özen göstermek.; do sadelestirerek yeniden yaymlarmsnr (1970). Faik Re-
set Unat'm Osmanh Sefirleri ve Sefáretnámeleri (1968) adh
sect Daha çok eski nesrimizde görûlen kafiyeye verilen
kitabi, konuyla ilgili daha genis bilgi vermektedir.
ad. Muallirn Neci, s öyle tarumlar. "Nesirde fasrlalann
y~hut fas.tla yerlne geçen birbirine atfedilmis ve ekseriya SEHL-i MÜMTENi. iIk baktsta basit. s öylenmesi ve yazrlma-
bir edat tie rabtolunmug terkib ve cümle sonlanmn bir St kolay zannedilen, taklit edilmeye kalkildigmda benze-
had üzerinde ittifakrdrr. C..) Kafiyede oldugu gibi secide rini yazrnamn güç oldugu kavramlan edebî eser. Sehl -i
de aynen tekrarlanan unsurlar seci olusturmaz," (Ishlä - mümteni, daha çok, kendiligmden, birden bire yazrlrrus
luit-l Edebiytje, ay. m.) etkisi uyanduan, susten, tasannudan uzak edebiyat
eserlerinin bir özelligidir. Yunus Ernre'nin hemen bûtûn
Cümlede bulundugu yere göre "bagh", "yahn", "ayn";
~iirleri, Süleyman Çelebi'nin Mevlîd'inin biT çok klsml
seslerin uyumuna göre de "mutarraf" (yanm), "müteva-
seht-i mümteninin güzel örneklerindendir.
zi" (tam) , "murassa" gibi isimler alml~hr. Nesirde ustah-
gm bir göstergesi saYllan seci, klasik nesrimizde önemli Ete kemige büründüm
bir yere sahiptir. Seeili yaztlara siislii nesir de denmi~tîr. Yunus diye göründüm.
Seeili nesirde, anlatilmak istenen dü~tineeler, çogunlukla, Yunus Emre
süsün ve ~eklin gölgesinde kaldlgl için anla~l1masl güçle-

I'"
SéKT-iMELiH
SEMBOL

Biliyorum, ko lay degil yasam a k: özellikle yu ka n d a ki ka hpla ya zrlan mesnev ilerde tekd ü-
Ama iste zeligi kirma k için sekt -i m elîh yap m aYl bir hüner say-
Bir ölünün hälä ya tagi srcak, nuslardrr. Fu zûlî, asagida ki beyitlerde se kt-i m elîh yap-
Birinin saati isliyor ko lunda. rrusnr:
Yasamak kolay degiI ya kardesler,
Ölmek de d egil; Sayyäd sakm, cefä ya m and rr
Bilme zs in m i ki k äne kandir
Kolay degfl bu d ü nyad an aynlmak.
Orhan Veli Kamk: Sensin hä lä tenimde c árum
Gö zd e nûrum cigerd e kárum .
N eylers in ölüm herkesin basmda
Uyudun u yanamadm olacak SELÄSET. Bkz. AKICILIK.
Kimbilir nerede nastl kaç yasmda?
Bir namazhk saltanatm olacak SELÎS. Aruz ölçüsü nü n "feilätü n feilêtün feilätün feilûn" ka- ~
Taht misali 0 musalla ta sm d a hbi yla gazel biçim ind e yazrlan ha lk siiri na zun sekli. Az , . ;
Cahit Sitta Tarancl da olsa murabba, muhammes, müseddes biçimind e s öylen-
mis selisler de vard rr. Kafiye d üzeni bakmundan divan, se-
Muallim Naci bu konuda güzel seyler kaydeder: "Sehl-i mat ve kalendcri naz rm sekilleriyle benzerlik gös terir,
mümteni 'in en bûyûk zineti kû lfetsi zlig idir, Gayet tabiî
ve akicr oldugundan onu isiten 'Ben de bö yle söz söyle- SEMAÎ. Haik edebiyatr nazrm s ekillerind en olan semaîn in
yeb ilirim.' der. Iste 0 zaman ona yine sehl-i mümteni ka - en belirgin özelligi, aruz vez nin in " mefáilü n m efäil ûn
bilind en olan ve onu imtihana çekeru mef êil ün mefêil ün" kahbiyla yaz tlrrus olmasrdir. Ötçu-
sü n ün aruz olma st ba kirrundan äsrk ed ebiya trrun di ger
Zann etme ki s öyle böyle bir söz ba zr nazrm bi çimle riyle (d ivan , se lis, kalenderî, sa tranç)
Gel sen dahi söyle böyle bir s öz ortak bir özelli k tasir. Kendilerine özgü b ir makam ile
hit abr gelir. Çahs rr; çahsrr, killfetli bir söz söyler. Bu s û- oku na n semaîler, ga zel, murabba, m u hammes ve m ü-
retle sehl-i mümteni'in ziddiru me ydana getirmis olur, se d des biç irninde yazilabi lir ler, Musammat semaîler 01-
dugu gibi ayakh (yedekli) ola nJa n da va rd rr. Semaîler,
"Seh l-i mümteni'e kaprlmayacak bir tab iat yoktur. Fakat hecenin 8+8=16 kahbma da u yar.
onu meydana getirecek tabiat az bulunur." (1stl1áhéJt-l
Edebiyye, ay. m.) SEMBOL. Simge, rem z, timsal. Esya álemin d en ya d a tab i-
attan almarak bir toplumun veya ka vmin ha frza sr mesa-
SEKT-i MELÎH. Güzel ähenk dureklamast. Aruz vez ni nin besinde olan ta rihî akis ve birikim içind e özel bi r an lam
"mefûlü mefäilün feûlûn " kahbiyla ya zilan bazr man- kazanan ve bir d u ygu ve dusü ncenin a nlatirrund a ku lla-
zu melerd e kimi rrnsralann bi r he ces ini a zalnp rulan isa re t yahu t söz ler, Simgese l a nl atimda, soy u t var-
"mefû lû n fäilün feû lû n" ölçüsüne uyacak sekilde tertip hklari , bir gerçekte n hareketl e so m u t ola nlarla kar srlama
edilerek ähe ngi d uraklatma ya deni r, Divan sairleri , s öz söz konusudur. Ed ebî m etind e kullarulan bir öge, bi r çok
ko nusu duraklatmad a bi r güzellik bulduklannd an , ahc rrun zih ninde aym du ru m u, d üs ün ceyl veya duygu -
36
1 '
• 4

SEMBOL1ZM SENTEZ

yu çagn-?hrabiliyorsa sem bolles ir, Sözgelimi Tûrkçe'd e se memek; siirde sa lt gerçegi "a nlatmak" yeri ne, telkin .
bay rak , vataru. kaz, ahmakhgu tilki, kumazhgt hanrl at- telrnih ve imayr ku llauara k hissettirmeyi, d u yurmayr,
h~ için serabol degen kazanrrusnr, Ahmet Hasim' in sezdirmeyi hed eflem ek.
"Merdiven" siiri ndeki merditen kelimesi, blr çok okurda
Dünya siirinde Charles Baudelaire, Stephane Mallarme,
"ha yat'ta tekabül ettigi için simge degen kazanrrusnr,
Paul Verlaine, Arthur Rimbaud gibi güçlü temsilcileri
Söz kan usu -?iiri a~8tya ahyoruz :
bulunan sembclizm, edebiyatrrruzda Cenab Sehabed-
AgtT 3gu çikacaksm hu merdivenlerden, din , Ahmed Hasim, Ahmet Hamdi Tanpmar; Ahmet
Eteklerind e günes rengi bir Ylgm yap rak, Muhip Dtra nas gibi sairler tarafmdan benimsenmis tir.
Ve bir zaman bakacaksm semaya aghyarak ...
Cahit Sitkr Teranci, konu yla ilgili bi r yazrsmda. sembo-
lizmin ban mahzurlan m da b elirtmekle birli kt e, bu aki-
Sula r sarardr... yüzün perd e perde solma kta,
rrun edebiyata geti rdigt yeniligi söyle a nlanr: "Se mboliz-
Kizrl havê lan seyret ki aksarn olma kta ...
ma tabiahn objektif, gayri sabsî, soguk ve ruhsu z tasviri f t
yerine bir hass asiyeti n m en surundan geç mis oynak ve . .
Egilm i ~ arza, kanar; mu ttastl kan ar gü ller,
panlt.h b ir hayal getird i, pe yzajm bir h aleti ruhiye olrn a-
Durur alev gibi daJlarda ka n h bülbüller...
Si nt istedi. (...) Sembolizma sayesinde siir m anzum hik a-
Sular m i ya nd r? Neden tunca benziyor mermer?
ye edasmdan ve bel êgatten kurtuldu, telkin kuvveti ka-
zandt. {...) N e olu rs a olsu n, sembolizma ruhlann 'm uay-
Bu bir Iisên- r hafid ir ki rû ha dolma kta ,
yen 'e, 'm ahd u d'a, 'vaz rh'a karsi bir isyam ve 'gay" rnu -
Krzrl ba válan seyret ki aksam olma kta...
ayyen'e, 'sons uz'a, 'sisli' ye, 'gtz li'ye ka rsr bi r i ~ ti yaki ha-
lin d e tezahür ettigi için 'izm' li tabi rlerin be lki de e n gü -
SEMBOLizM. Simgecilik. Ge rçek lik bilgisine ve sonsuza zeli ve en sevimlisidir," ("1886 Mu cizesi: Sembolizma")
sem bo llerle vanl abil ecegint , biline n d ünyayr asmarun
yani 'askm êlem'e ad rm at manm ancak simg esel düsün- SEMPOZVUM. Bilgi s öleni . Bir konu nun, uzmanl an tarahn-
d an bi r veya bir kaç oturumda çesitl i yön leriyle ele ah-
mey le ve sim geler yard mu yla mümkün olabileceg lni sa-
Olp inc elenmesi ve dinley icilere sunu lmasi. Sempozyum
vunan ve bunu amaç ed ine n sana t akmu. Sembolizm,
özellikle siird e etkili olrnustu r. Gerçek lige, daha dogru- bir ya da bir kaç gün degi~ik oturumlar halinde sû rebi-
lir. Her oturumun bir baskarn vardrr, Oturumda birden
su reali zmin siird ek i ya nslmasl olan parnasçihga tepki
çok kisi konusma ya par ve sonunda oturum baskarn ya-
olara k d ogmus olan sernbolizm, 1 8~-19 00 yrllan arasin -
da gelisme g österm istir, Kaina n "es tetik 'bir bütün" ola- pilan konusmalan özetleyerek bir so nuca va n r, Sernpoz -
rak algtla diklan söylenen sembolist lerin belli bash tu- yum, son yrllard a özellikle üniver sitel erde çok ra gbet
tumlan ~öyle slra lanabilir: ~ekilcilikten kaçmmak; anla- ed iten bir bil gilendirme seklid ir.
hmda kapahh ~ ter cih etmek; ~iîrde m us ikîye çok önem SENTEZ. Terkip . An ali z /tahlil kar~lh bir tabir. Ana liz ya-
vermek; se mbo ller ve imgeler ya rd lmly la gen i~ çagr t- luyla a yn~ml~ elem anlan b ir ar aya getirerek b ir bü tünü
~ lml a r uya nd lrmaYI amaçla mak; me ram l d iJe getirmede yeniden kurmak, buradan yola çlka rak ele~ tircJ bir sa-
mecaZl terne l yapl ta~1 kabul etmek; an laml fazla önem- nu ca va rmak. Dah a geni~ bir ifadeyle, bi rb iriyle u yu~a-
371
1
SE RBEST UÛSTEZAT SEVG ÎLi

bilecek parçalan, belli bir düzlerndeki unsurlan bir ar a- ir için ymi bir oezindir. Yani sair. her $iir için tiezin yaratmak
ya getirip bir bütün olustu rmak da sen tez di r. zorunäadsr-") Serbest siirde, vezin ve kafiyeden dogart
SERBEST MÜsTEZAT. Bkz. M ÜSTEZAT
a he ngin yen, kelimele rin seçimi ve tertibi He saglanan iç
ah enkle doldurulmaya çahsrhr. Ne kt, se rbes t siir örne k-
SERBEST NAZIM. Bkz . SERBEST$iiR. lertnde, ah srlrmsm drsm d a da olsa, ka fiye bir ahenk un-
SERBEST ~iiR. Ölçûye ve ka fiyeye bagh ka lmmedan yaZl- suru olar ak kullamlrrusnr.
lan siirlerin genel adr. Ed ebi yan rruzd a, önceleri bu terim YOLCU YOLUNDA GEREK
yenne, kanaatimizce yan hs kurulmasma karsrhk, gala t-i Hastalar,
meshut olara k yaygm bir ku llarurn alaru bulan serbes t Kar iste rler
na ZJm tab iri kullaruhyo rd u . Sonralan, serbes t siir tabiri Kafdagmin ard mda n,
yaygmhk kazan dr ki , serbest na zrma göre d aha do gru Ve buluttan d ösek,
bir terimdir. (Çü nkü, "serbest ölçü lü SÖz " olm az; s öz ya On lar,
ölçü lü yani naztm biçim in d e ya da ölçüsüz söy leni r. Ta- Yaramaz çocu klardu;
hir'ül Mev levî der ki: "Nazrm demek, áhe nk demek 01- Sallamr durur, •
duguna g öre serbest naztm diye yazrlrrus uzunlu kisalt Dünyamn balkcnundan,
yaztlara manzûm denmemek lazun geliyor, Çünkü h er Düstü d üsecek !
kul ak onlarda n áhenk duyanuyor, On u n için yazanlar, Gölgen kaçryorsa senden.
êdet ä terenn üm su re tiyle Ins êd ed erek onlar a áhen k ver- Düsmüsse gö kte yild rzm,
meye çahsryorlar. Nazund a intizam ararur; 0 ise teka y- Kavga baslar can la ten arasmda,
yüd lu gra ~mal ile husûl e ge lir. 0 halde serbest kelim e- Ne bilelim;
siyle -mukayyed olmast laztm ge len- naz m lafzmm bi r Han gi pmann suyu,
araya gelmest bence Iki zrddm birlesmesi kadar garip 01- Ya da çiçegin özü nde derman.
sa gerektir." Edebiyat L:ïgati, ay. m.) Büyü k yerden geldt ferman
Serbe st siirin ilk örn ekle ri, Nazun Hikmet'in siirleriyle Yolcu yolunda gere k.
edebiya turuzda g örü lmüs, Or han Veli'y le birlik te yay- A li Akba$
gm hk kaz anrrusnr. (Naz rrn' m siirleri her ne kadar se r-
best olsa d e, siinn beklenrnedik bir yeri nde kafiyeyle SERMUHARRiR. Basyazar, (Bkz . BA$ YAZI.)
karsi lasmz. Diger serbest siir örneklerinde de ay m seyt
go rm ek mümkündür. Buradan ha reketle 'serbest ~iir' ta-
SERVET~ FÜNÜN EDEBivAll. Bkz. EDEBÎYAT-I CEDîDE.
birinin dahi pek saghkh bir adlandrrma olmad rgr söyle- SEVGiLi. Masûka, cänän, yár, Edebiyat eserinin hassaten ~i-
nebili r. Attila iIha n ken d isiyle yaprla n bi r s öyles tde, me- irin özü nd eki en önemli insa n tip i. Dene bili r ki, nere-
seleye bi raz d a ken di siiri nin zaviyesinden bak arak , bu d eyse bütün ede bî ese rler, bir "sevgili" ni n "yüzü suyu
bag la md a ilginç sey ler söyle r: "Serbest siir konueunda h ürm etin e" vücut b ulrnus tu r. Eski siirimizde, istiare yo-
genç nes/in çok blÏyiik bir yam lgls1 var. Serbest siiri genç »e- lu yla sevgili yi isaretleyen onlarca kelime vardtr. Bun la-
si/ vainsiz/ik sayar. Serbest uezin, uezinsiilik degi/dir. Her $;- rm en bilinenleri sunlardrr: Äfitab, bÎlJefa, büt , cdndn, diM-
373
1

SEVAHAT
S1YASET'NAME

ra, dilber, dildár, dilrûba, gü lenddm, güzel, Ja1fir, mûh, mehli- SINIFLAMA. Tasnif. Bûtün bilimlerde oldugu gibi, edebiyat-
Ja1, melek, n ëzenin, nigar, peri, säki, sultan , :;äh, ?ûh, tabîb, ta da, biçim ve tü rlerin, d önem ve olusu mlan n ortak
yár... Kadim sevgi lilerin en bilinert özelligi, "cev r ü cefa- özellikleri g öz önünde tutularak yapilan kümelendinne.
5 1" ve ä§lga müstagni durusudur. Modern silrimizde, Sirnflama daha ziyade ögretrnek ve bir bütünü kolay an-
sevgili, daha bir d ün ye vtlesmls, evsa fr, daha karmasik lasihr lulmak kaygisiyla yaprhr. Ed eb iyat alamnda yapt-
bir hal alrrusnr, (Bkz. YÀR. ) Attila iIhan 'm "Böyle Bir lan srruflandirmalarda ihtiyah elden buakmamak ge re-
Sevmek" siiri, bu duruma açtkhk geti rir mahiyettedir: kir. Bilimse l suuflamamn bilinen çesitleri sunla rdr r: Alfa -
ne kadmlar sevdim zaten yoktular betik, kronolojik, ma nnksal, sistematik. tasvirî.
yagmur gi yerl erdi sonbaharla bir SiHR-.i HELÁL ~ürde, bir sözün hem öneesi hem de son ra-
azteik oksasam sanki çocuktula r .smdaki sözlerle irtibatlandmlacak sekil de söylenmesi
biraksam korkudan g özleri silenir sanan. GenelIikIe bir dizenin sonunda yer alan ve he-
ne kadmlar sevdim zaten yoktular
böyle bir sevmek g örül memis tie
men arkas indan gelen d izenin basma da tasavvuran ko-
nup okundugunda aym sekilde anlama katkr saglayan
ve fazlahk gibi g örûnmeyen bir keli meyle yapilrr.
G
hayrr sanmaym ki beni un u ttular
hä l á a rasrra mektuplan gelir 5ihr-i h elêl, son d ön em Türk siirinde de stkça basvuru-
gerçek degildi ler birer u muttular lan s öz oyunla nndan birid ir. Her edebi sana t gibi, si hr-i
es ki bir ~ rkJ belki bir ~ii r hel êl d e us tahkla yapihrsa siire anlam zengi nligt ve gü -
ne kadmlar sevdim zaten yoktular zellik kater.
böy le bir sevmek g örû lmemistir Gizlice arasan agzm lebin em sem sorsam
H iç bir çêre bilir mi dil -i bîm är a aeeb
yalruzhkla nmda elimden tuttular Ned im
uzak fisrlnl ari içimi ürpertir
sanki gö kyüzünde bir bu luttular Beyitteki "sorsam" sözcügu, hem ilk misradaki kelime -
nereye ka yboldular sim d i kimbilir lerle hem d e sonraki rrusrada yer alan kelim elerle bitlik-
ne kadmlar sevdim za te n yo ktular te, anlamh bir bütûn olustu ru r.
b öyle bir sevmek görü lmemistir
SiMGE. Bkz. SEMBOL.
SiMGECiLiK. Bkz. SEMBOLiZM.
SEYÀHAT. Bkz. GEZi YAZISI.
.SiRKAT. Bkz. iNTiHÁL.
SIHH~T. "Ya nh~ ve ekslk olmayan bir SÖZÜn keyfiyeti" biçi-
mind e tammlanan bu ta bi r biraz d ah a genis ol arak SÖZ ve sivAK ü siaAK. Sözün gelisi, söylents biçimi beknmndan
yazlda ifadenin ya nl11SJZ, eksiksiz ve puruzs üz olmasi; ifadenin öneekin i tutmeer. Baska bir d eyisle, söz ün sonunun bas
s.:zgla",: oe dognl almaSJ eeklind e eçrklan u' Sözün seglamn- ta rafry la tutarh olmast.
gI yerme eskiden "si hha t-i ifad e" tabiri kullarulnusnr, SiVAS ETNÀME. Geçmis d önemlerde ya zrlrrns olan; d evl et

I'"
SOHBET
SQNE

yö ne ticilerine, siyesetçilere devletin nasil idare edilecegt SONDEVi~. Bkz. E.piLOG.


konusunda yöneticilik bilgisi vererek bir takrrrt tavsiye-
lerde bulunan, adil olmayr ögü tleye n, ögre tici, ahlakî SONE. Sonnet. italyan edebiya n nd a dogen, oradan bütün
eserlere verilen isim. Siyas etnámeler, devle t adamlarma Avrupa edebiyatlanna yayilan ve 19. asnn sonlan nda
yol gösterici nitelikte krla vuz kitaplardrr, H ük ümdarla- Edebiyat-r Cedîde sairlerince edebiyanrruza sokulan blr
nn ve diger yöneticilerin hangi vasiflara sahip olmalan na zrm biçimi. ikisi dörtlük, ikis i üçlü k dört bendden ku-
rulu, toplam 14 dized en olu sa n sonenin kafi ye d üzeni
ve ne gibi davrarus biçimleri sergilemeleri ge rektigi
abba abba ccd eedfedd seklind ed ir, son üçlügün kafiyesi ede
ü zerinde durur. Yusuf Has Hacib'in Kutadgu Bilig (069)
biçiminde de olabilir, Bu sekilde kafiyelenen sonelcre
adh ale gorik eseri ve Nizamûlmûlk' ûn Fars ça Siyasetnd-
"klasik sone" denmistir. Sone, Edebiyat-r Cedîde döne-
me'si (092) bu tûrün en meshur öm eklerid ir, (Konu yla
minden bu güne kadar p ek srk olmasa da salrlerim izin
ilgili genis bilgi için Agah Sirn Levend'in Siyasetnameler,
zaman zaman kullandtklan bi r siirsel formdur. Bir sone
[TDK Y., Ank. 1963, Belleten 1962 nüshasmdan aynba-
ömegi:
sim ] adh incelemeslne bakrlabilir. )
SOH8 ëT. Musahabe. Bir konu hakkmdeki duygu ve düsün-
KAL (
Gün soldu, vakit geç, gitme birak, kal
celerin fazla derinlestirilmedsn, muhatapla konusuyor-
Omuzlarmda sal , ba stnda örtü,
mus hissini verecek sekilde anlatilmasma yarayan dû z-
Odamda hülyah bir aksam üstü
yazl tûrû.
Gölgeler içinde renk ve dudak kal.
Sohbette samimi bir konusma havasr sezilir. Yazar, d ü-
sû ncelerini anlanrken okuyucuya birtakrm sorular y önel- Cidersen sana da kmlacak, kal
tir: an cak cevap beklemez. Bu sorulara okuyucu adma yi- -Gönlüm ki, böyle her gid ene k üstü-
Ve d eme "buradan bir eks am üstü
ne kendisi cevap verir. Sohbetteki anlanmda içtenlik bas-
"Giderken ardrmda luçkrrarak, kal!"
ta gelir. Konunun derinligine fazla inilmez. Okurun srkil-
mamasma özen gösterir sohbet ya zan. Yazarla okuyucu Mad em, gü nlerimi z, se vgilim, kisa,
arasmda en kolay diyalog, sohbet yazilanyla kurulur. Ya- Madem , dudaklarm yan d lgl lahza
zar okuyucus unun dûsüncelerini sezmis, okuyucu da ya- Îçin ruhurnuzda bir özleyis var,
za n anla yisla karsilarrus g örûnüm ündedtr,
Kat çizsin hûlyarruz mat ufkumuza
Sohbe tte üslûp çok önem lidir, Bu tür ya zilarda konu 01- Cü m üsl û sabehlar, altm aksamlar,
d u kça genistir ama, daha çok güncel konular seçil ir, Söz Soluk bir gül rtn gibiyken bahar...
ar asm a, yeri geld ikçe, haIk de yisleri, fikralar, baskelan- Hûmit Maeit Selekler
r un konuyla ilgil i hos ve etkileyici sözleri serpistirillr,
Anlatim, mümkün cld ugu kadar ko nusma diline yakm Sairlerimizin, yukanda sözünü ettigimiz kafiye düze-
olur. Ahmet Rasim (1864-1932), Nurullah Ataç, Suut Ke- ninde bazi degisiklikler yap ara k yazdrklan soneler d e
mal Yetkin ve Sevket Rad o (1913-1988) taru nrrus sohbet va rd rr. Kafiye örgüsü abba baab ede eed bi çiminde olan bir
yaz arlanrrnzd and ir. sone öm egi:
37'1
h ...:.... _
SONSÖZ
SÖl

H êl-i bî-reng-i ihtizê rmda dünyevi "tozvlarmd en, "kir" lerind en annd mlma i~~emi.
Sonbahann bu solgu n elv älu Sanatin önemli ilke ve asemalarmdan biridir. Sezai Ka-
Ra's ed êr etti kalb-i esbêhr
rakoçun deyisiyl e "çûrüyecek olam asmd m p da yam kh
Kuru yapraklan n kenarmdal olaru orta ya koyma denemesi, hilkatin sirlan ru oku ma
, ve onlan yeni bir aIfabeye ve dile baglama ka ~~l:'~u
Ey tuyûrun se hê b-r seyy êhi
soyutlama. Karakoç, "soy u tlama, dogamn kemlg~m ,. IS-
Bád-r z êrm cen êh-i zê rmda
keletini g örmek, geometrisine ermek ve matemah~ rm-
Sen u çarken, bütün civannda
kanlanru kurcalarnak, yeni ese rin ûzeri ne oturacagr ~e­
Soluyor kêinatm erválu.
matizmi yakalamak çabasidir" diyerek, soyutlamamn
soyut mahiyetini, soyut olarak ortaya koymaya çal~~lr.
Bu zaman hissi istid êd eyler,
(Bu konuda gems bilgi için, adi geçen yazann Edeblyat
Her gönül kendi gizli derdinde
Yaztlan I adh kitabma bakilabilir: s. 9-17)
Gel... gel y ár-r d em'a- rîz-I ked er!

Ey gül-i n ev-bahá rî-i em elim


GeJecek nev-bah än bekle yelim,
SÖVLE!?i: Bkz. MüLÄKÀT.
SÖVLEV. Bkz. NUTUK.
e
Sonbeh êrm ziläl-r zerelinde. SÖVLEVi!? Bkz. TELAFFUZ.
Cena b $ehiibeddin
SÖz. Laf, lafrz, kel êm, lakrrdr. Söz , dilimizde onlarca anla-
rru ifade eden, genis çagnsrmh bir kelimedir. Söyl~nen,
$ON SÖZ. Ne tice, sonuç..Bir kitabm sonunda yer elan ve ki- bir ya da daha çok heceden olusan, kendi içinde bir an -
tapte anlatdanlan bir bakrma özetleyen, okura gen el bir lamt olan kelim e veya kelime toplulugu. (Söz o!a kese sa-
degerlendirme sunan b ölüm . Son sö z, arasnrme / fncele- va~ll Söz olakestire ba~l Yunus Emre) (Bkz. KELAM) Ede-
me türü yapitlard a bulunur. biyatm malzemesi, temeli sözdür. Baska bir deyi~~e, bi~
SORU~URMA. Bkz. ANKET.
s öz sanatidrr edebiyat . Bu bakimdan edebiyat venmlen
içi.n de söz tabiri kullamlabilir.
SO VUT. Mücerred, abstre. Gündelik hayatta yasananlan,
Prof. Dr. Orhan Okay'm asagidaki cümleleri, 'sö z'û n
olaylan, nesnel eri taklit ve tasvir etmeksizin belki sade-
macerasnu anlatmasi ve edebiyat için önemini g öster-
ce ammsatarak baska bir d üzlemde gerçeklesen sey. Sa-
natta özellikJe si irde bir duyurma a racr olan soyutun bi- mesi baktmmdan manidardir: "Güzel sanatlardan hiçbi-
rind aymci vasfr telkin edi ci olrnasidrr. Allah' m ya ra tn- rinin kullandrgr ma lzeme, edebiyatm ifade vasitasr olan
g,. seyl erin /eekillerin tak lit edilmesinin yasaklanmasr, s öz kadar degisiklik geçirmemistir, Söz ün, lengüistik bir
mü slüman s anatç ila n soyu t eser ortaya koymaya tesvik, kavram olara k dil hä line gelisi, dilden dillerin dogmasr,
dahasr mecbur etm istir. daha soma lehçelerin, sivelerin, agrzlann ortaya çikisi,
bütün bu gruplann birbiriyle ahs-verisleri: kendi iç ya-
SOVUTLAMAK. Teerit . Tabiattan, yesa nari dünyadan ahna- prsmda bir d ilin bütün ha yetiyeti. Kelimelerin ~ ~~~u,
rak sanat eseri ne konac ak "m alze mentn" , sanetkärca, ölü s ü, m êna degistirmesi, kel im en in de ken di içinde
379
1
SÖZCÜK sUs
beska kelimelerle birleserek yeni kavramlara yol açmasi, Türkçe'de, on do kuz u nc u asnn sonlan na dogru (879 )
lüg atlere giren rsnleh, terim, t äbir, argo ve me cazlarla sözlük tirrunden eserler ya ymlanmaga ba slanrrusnr, Bu
ye ni m ênalann kazarulmasi: sanatkärlarm, filozoflarm, alanda akla Bk gelen eserler sunlardir: Ah met Vefik Pa-
ilim adamlanmn, lügatlere girmeyen ~ahsî tasarruflan. .. sa: Lehçe-i Os manÎ, Semseddin Sami: Kamû S-1 Tii rki
h ásih d egisen, zenginlesan, tazelenen, canlanan, bü yû- (899), Muallim N eci: Lügat-i Naci ( 890), Musta ta N ihat
yen d il. Onun için güzel sanatlardan hiçbirinin kullandr- Özön: Osmanllca-Tiirkçe Sözliik (952), Ferit Devell ioglu:
gt mal zeme, edebiyatmkf kadar zenginlesmemistir," (Sa- OSl1Ulnhca~ Türkçe Ansiklopedik Uigat (5. bso 1982 ), Türk
nat ve Edebiyat Youlan, s. 21.) Dil Kururnu: T iirkçe Söziiik (2 C , 8. bs . 1988), D. Mehmet
SÖZCÜK. Bkz. K ELi M E. Dogare Biiyiik Tiirkçe Söz /iik (Tl . bs o1996 ).

SÖZ DAGARCIGI. Kelime haznesi. Sözlü anlatunda, özel- SÖZ SANATLARI. Bkz. EDEB! SANATLAR.
likle yazid a yer alan kelimelerin azhk ya da çokluk bakt- STRÜKTÜRALizM. Bkz . BÜTÜ NCÜLÜK.
mindan çe~itliligi. Bir edîbin söz d agarcrgirun zenginligt,
yas ma. içinde ya~adlgl çaga , u ygarhga, çevreye- aldlgt SORNÁME. Osmanh seh zêdelerinin sûnnet törenlerini, d ü-
gtinlerini, padisah eslerin in dogurn me rasimlerin i an la-
G
eg itim sekl ine gö re çesit lilik arzeder. Söz dagerctgmm
gcnis olmasi, önemli bir meziyettir. tan manzum ve ya mensur eserlerin adi. Gene llikle dev-
let adamlannd an caize (bahs is) almak amactyla yazilan
SÖZLÜ EDEBÎVAT. Yazmm ya ygm olarak kul larulmadrgr
hu tür eserlerde, sanat ka ygrsr ikinci plandadir. Kendi
dönemlerd e orta ya konen, nesilden nesile sifahen akta-
dönemlerinin örf, ädet ve y a~a m a biçimlerine yer ve rdi-
n larak varhguu sürdüren edebiyat ü rünleri için kullam-
gi için sûrn ámeler, tarih çilere, toplum bilimci lere kay -
lan b ir tabir, HaIk ed ebi yan alerundaki kimi ûrünler
naklik edeb ilir.
(a tas öz û, bilmece, rnêni , masal) için de bu terim kullam-
Iir. Sözlü edebiyat ürünlerinin genellikle söyleyeni bel li SÜHAN. Bkz. 5ÖZ.
d egild ir. (Bkz. ANONiM.) .
SÜRREALizM . Bkz. GERÇEKÜ STÜC ÜLÜK.
SÖZLÜK. Lûgat, käm us . Bir dilin kullarumda olan veya belli
S ÜS. Tezyin etme k, gûz ellestir mek ve zen ginlestirmek
bir d önemd e kullarulrms bü tü n kelimelerini, deyimlerini
amacr yla bütün san at eser lerine katrlan her tür be zek,
alfabetik slra ya göre alarak tarumlanru veren, açiklayan:
dekorasyon . Sair ve/ya yazar, eserine estetik bir güç kat -
bazan örn ek kullanrmuu ve k ökenini, hangi ditden geldi-
mak, bi r etki ve hos a gid ecek bir özellik kazen d irmak
gtni, baska dillerdeki kar sihguu gösteren kitap. Sözlükle-
amacr yla söz ü süsleyere k güzel säylem eye/yaz maya
rin, di l ve kûlrür içinde önem li bir yeri vard ir, Cemil Me-
riç, bu önemi haiz sözlûkleri, sairêne bir edê He tavsif gayret ed er. Edebiyat ese rlerinde karsmuza çrkan söz ve
eder: "Kamûs, bir umman . A'makmda inciler gülümser. mana san at lan , birer süs unsuru olarak kull amlrrushr.
Kimi bir sevg ili g ögsü nd e parlaya cak, kimi bir tácidar al-
runda, klmi sede f ma hfazas mda unutulacak. Kamû s bir
vmman, du alar uguldar derinliklerinde, destanlar cosar.
$air bu ses leri d uyan ve duy ur an." (811 Glke, s. 280)
"0I
$ÄHESER. Basyaptt. Sanat veya edebî krymet bakmundan
gü zelligin/ mü kemmelligin zirvesine u lasrrus , kendi tü-
riinün en iyi ömegi olmus ese r. Bir sanatkän n ortaya
koydugu en güzel eser, $a heser için Yakup Kad ri "usta
i~i" tabi rini ku lla mr. Huzu r, hem Ah me t H am di Tanpr-
na r'm sa heseri, hem de Türk romarnmn saheserlerind en
biridir, (Daha gents bilgi ve ka rst lastirma için KLA siK
ESER maddesine bakuuz.)
$AHSivET. Kisilik. Bir sa natkän n kendine özgu m izaç/ ke-
rakter. duy us, d üsünü s özelliklerinin t ümü . Sahsiyet,
sa natçrrun ese rlerine yanslyan ve onu diger sa natç ila r-
da n aYlran belirgin vasrflar toplamt için d e kul laruhr.
$ AiR. Ozan. Siir söy leyen/ yazan kimse. Sairin evsa fma da-
ir hayli söz söy lenm istir, Iyi sai rde, beh sedilmis bir ye -
ten ek, geç m isin siir birikiminden devsirilmis siir bilgisi
mevcut ve "im tiz ac etmis" olmahdrr, Sarin, sirad isi ve
marjinal bir durusa sa h ip olmast da , ond an beklen en ta -
virlerdan b iridir.
Bir öncû, bir ktlavu z, millet nezdinde b ir "Iider" olmast
beklene n satri , insanüs tü bir me vk.iye Iaytk g ören Necip
Fazrl, "Poetika "smd a su cü rnleyle tammlar: "Satr, besla-
n Ars' e degen nebîlerin se mavî mu cizeleri yanm d a,
ayakla n top rage rruhh, azat kab ul etmez bi r táb i olarek,
madd e üstü s lçraY1!l ve m äverêyr kurcala yrs cehd inde n,
383
1
mu cize as k ve hasretinden en dokunakh bir sözcü ..." iyi Her ~y send ed ir; sende; büyük mahkeme sensin;
~a ir,
yasad rgnrnz älemi da ha derinden ve daha renkli Eserine, eld en çok, ktymet biçeb ilens in,
duyurabilèn, hayah koyulasnran ve anlam h kilan, insa- Söyle ey titiz ~ir, sen ondan memnun m us un ?
na yasamak sevinci astlayan fevka läde bir insa ndr r.
Memnunsa n, ka laba hk varsin küfrets in sans,
Sezai Karakoç ise, §U cümle lerle taru mlamaya çah srr ~a­
Tü kü rsün , etesini ya kan, ulu mih raba
iri: "~a i r, geleeegt bugüne çeker. Bizd en bir kaç yüzytl
~arn da mm, çocu kça öfkeyle, sarsadursu n.
ilerde yü rür. (...) Sair rstirapla kazand iguu sons uz bir iç
A. Puskin (Çeviren: Se/er Aytekin)
aydmhgr ve nesesiyle çevresin e d agitmektadir," ~air, ha-
ya tta n ve tabiat tan daha güçlü bir hayan olan kelimeter-
deki hayatl bula n ada m dir. Yine Kar akoç'un ifadeleriyle !i)AiR.j mM. "En büyük sa ir" anlam md aki bu söz, edebl-
"Biçim pesinde iken, ruhunu yitirmemek, geo me trinin, yah rruzda baslan gtçta Süleyman Názif tarafmdan Mak -
semanm tutsagr ve kurbaru olma mak d u ru m un d a ve zo- her sairi Abdülhak Hámid için söyl enmistir. Sonraki d ö-
runda" olan sa ir: "savas m ve bansrn, yas m ve sevincin, ne m lerde siirde öne çikan kimi sairleri yüceltmek için d e
matemin ve bayra rrnn, as km ve ölümün g özdestz olan bu srfann kullaruldrguu gÖTÜyOTUZ.
sair", "zu lü m alkisçr sr, yurduna g öz koyanlann çagmci-
SI ya d a günün adanu old u gu gün" ölmö stü r arnk. Hem
Seir-i äzamla benzer bir anlama gelen S ultan' ü~-$ u a ra
d e, "top ragm bile kabul etm eyecegi bir ölü mle" ölmûs-
tür. "Sair 0 kisidir ki, bütün umutIann kayboldugu ve
yo klugu n bü tün siddetiyle kendini duyurdugu bir anda,
(sairlerin sultaru) tabiri de Noop Faz il Ktskürek için kul-
larulrr usn r.
!i)AiR.j MÄDERZÄD. "Ana d an dogma sa ir" anlammda b lr
e
toplumun bir gün bu ölü noktayr asacagma dair bir il- tab ir, Kolayca ~i ir yazabilen, siirinde yap m an kltk, zorla-
ham ve ina ncm etkisiyle d ogrulu r ve sesini yükseltir," ma bulunm ayan; bir içtenlikle ya zdtkla n oku ru saran
(Edebiyat Yazl /an J, s. 61-62) sai rlere de bu srfat yakistmhr. Bir krsrm sai rlere siir yaz-
Puskin de , bir siirle, takmmes r gereken tav n ögü tler saire: ma kabiliyeti bol bol ba hsedilmistir. Su gibi öze l ye te-
nek1erin siiri çok da ar amasma gerek yok tur. Çün kü sii r
~Ai RE onlar a gel ir. Bilgi ve bi rikim le, tecrübeyle, çah smayla
s öz konusu "bagt~la n ml~", "bahsedilmis" yetenek gel is-
Ey sair! ku lak asma , sevgisin e se n halkin tirilir. Edebiyat muzd a Yunu s Em re, Fuzûlî, Cä lib, Ab-
o c ärum rneth Ü sena, anltk gürültü geçer; d ülhak H êmid, Nazim Hikmet, Nedp Fazil Kisakürek,
Kuru kala bahgm gülüsünü duyarsm, Fazrl Hüsnü Dagl arca , Cahit Srtkr Tar anci, Atti la itha n,
Ve aptahn hü km ü nü; fakat meUn ol, bo~ver. ilh an Berk, Sezai Karakoç, Ha yd ar Ergül en , Hüseyin At-
lansoy bu slfah hak eden ~irlerdir den ebili r.
Sen çarsm; ya lmz ya ~a, yolunda yalmz yürü ,
Yü rii, hür vicda Olnt n seni çektig i yere, Bu tabir ba~langtçta 5ervet-i Fünûn ~airlerinden Îsmail
Olgunla~tlr, se vgili me yve y i, tefekkü TÜ; Safa için kullamlm~hr. Peyami Safa 'mn babasl olan is-
Hizmetine ka~ il l k bir mükäfat bekieme . mail Safa, "~a i r- i Mäderzäd" olarak amlrnas ma ragmen ,
bizim yukan da slralad lgtffilz özellik1ere sa hi p degild ir.
Q

r ~AiALER DERNEGi

$ AiRLER DERNEGi. Dijde sad ele smeyi, hece ölçüsü nün si- Köroglu daglarda krhç savurur,
$ARKl

irde hakim ölç ü olm asmr, millî un su rlann edebiyat ve- Girdigi meydaru kasar kavurur,
rimle rinde sikça yet almas nu arzu eden ve savunan ede- Pmarlarda sevdigini çtgmr,
biyat çtlar rarafindan 1917 yrlmd a kurulan dernek. Türk Ha ym kiz kalbimi çelmasm dernis.
Ocagi çansr altmda bit araya gel en Sairler De rnegi'ne Krvnm krvnm Anadolu yollan,
mensup Faruk Nafiz, Hasan Zeki, Orhan Seyfi, Ömer Emrah bilir, öyle ulu ye llen,
Sey fettin, Selahattin Enis, Yahya Saim, Yusuf Ziya gibi bit Äsrkl ar Mevlê'run garip kullan,
kisrru edebiyatirrn zm tanmrms simelan olan sair ve ya- Yüzytllar boyunca ölm esin dernis.
za rlar, eserlerini Servet-i Fünûn dergisinde yayimladilar. Seyrani'dir haksizlara gürleyen,
$AiRNÄME. Äsrkn ême, êsrklar destam, ozanlar siiri, êsiklar o asil ruhudur, Hakki birleyen,
sere ncämt . Genellikle saz sairlerinin bit takrrrt özellikle- -Yoksulu-garibi kimmis horlayan,
rin den bahseden, ya da belli bit bölgenin sairlerini taru- Zêlim olan murat almasm dernis.
tan , konu ed ine n manzumelere verilen isim. Hecenin on. Turnalar turnalar, gitmeyin durun!
birli veya seki zli ölçüleriyle dörtlükler halinde söyle- Bir sözüm var, n' olur yêre duyurun.
nen /yazJ.1an säirnämeler, çoklu k sübjektif kanaatleri dile Ruhsati on gündür hasta ... Du yunm,
getir se de, ya~adlgl çegda meshur olmus, yahu t haik siiri Vefêsiz ya~ma gelmesin dernis.
alamnda adiru du yurmus kimi äsrklann bazt vasiflan m Sümmani, gurbette dert çeke çeke,
ortaya koyma sr bakrmmdan saz sairleri üstü ne ye pilacak Yär için gözünden ya~ döke d öke,
arasnrmalarda göz ardi edilemeyecek bir ka ynak duru- Açrlan yaraya tuz eke eke,
rnundadir, Günümüz haIk sairlerinden A. Sahin Canczan Zahm, bildiginden kalmasm dernis.
tarafmdan kaleme ahnan bir saimäme öm egf: Dertsizsin, derdimi anlatmam sana,
Ä$IKLAR KERVANI Girernezsin CAN'tm sen bu kervana,
Var yard rm et bir yereyt sarana,
Yunus Emre'm bulmus ballar bahru,
Veriptir yagmaya dünya mahru, Mevlam, insan kalpsiz olmasm dernis.
Yalrruz Rabbi'ne açrms elini,
Kalbimde kin-güman kalmasin derni s. ~AR KI. 18. asirda Türk edebiyahnda ortaya çikngi bilinert
Kerem, gu tbet gurbet kimi izliyor ? bir nazrm biçirni. Dörtlüklerden olusur. Kafiye düzeni
Alti yrld rr Han Ash'YI özlüyor. çcgu nlukla s öyledir: aaaa bbba ccca ... Bestelenmek ûze-
Belki gelir di ye yolu n göz lü yor, re yazildiklan için fazla uzun olmaz sarkilar (û ç Ha bes
Ö lümüz da glard a bulrnasin d ernis. bend) ve d önemine göre dilleri nisbeten sade olur. $arkt-
run ilk d örtlügündeki ikinci rrusra , aym bendin ve diger
Dadalcglu, yay la yay la dolasir,
bendlerin sonunda yinelenir. Bu kurala uymayan sar ki-
Korku bilmez, okla yay la d olasu;
lar olsa da , azdrr,
Saha kal knus b ir kir tay la d olasir,
H ünk êr, bize ferm an salmasm de rnis. Sarkrlarda neredeyse sade ce ask v e sevgilid e-; ::5;: ed:
386
1
!?AT'HiVE ~ERH

lçki ve eglenceye de yer veril digt olur. Edebiyannuzda, $EHRENGiz. Bir sehri tabi an yla mimarisiyle tarn tmak. ora -
en güzel sarkrlan Nedim, en çok sarkryr da Endenmlu da ya~ayan "seçilmis" insanlan anlatmak rnaksad ryla
Väsrf (öl. 1824 ) ya zrrusnr, Yeni sairlerimizin d e, az da 01- klasik ede biyatmuz döneminde yaz tlrrus eserlere verile n
sa, sark i denemeleri vard rr, Klasik siirimizde ragbet edi- isirn. Türk edebiyatma has bir tü r olan sehrengizlerin ço-
Ien sarkr form u, kirni modern sai rler tarafmdan da kul- gunda toplumsal hayatm yansrmasr görü lü r. Sanat kay-
larulrrustir, Îste onla rdan bir örne k: gtsmdan ziyade, samimiyet dikkati çek er. Baslangrçta,
Dem bezm-i visä lind e heb ê oimak içindir daha çok, bir sehrin gü zel lerini ve g üzelliklerini anla tan
Cêrum senin ugrunda fed ê olmak içindir sehrengizler, genellikle mesn evi na zun sekliyle yazilnus -
Nabzrm helecêrumda sedê olmak içind ir nr, Mesnev ilerde oldugu gibi sehrengizler de münêcêtla
Cärum senin ugrunda fedá olmak içindi r baslar. sehrt anlatan asrl b ölüme geçme den bahar tasviri
yapihr, Bunu firsat bilen rnüellif anlatngr sehrin baharda
Bardak bosahr bencileyin dolmayr bilmez g örûn ûs ûne, gü zelliklerine deginir asil . Soma asil bölü -
Benzirn gibi yaprak saranp solmayi bilrne z me geçilir ve bir "hátime" ile son bulur sehreng iz .
Hi çbir :?ey cêrumca fed ê olmayr bilmez Yeni edebiyat döneminde d üzyazr vad is in de kaleme ah-
Cä rum senin ugrunda fedä olmak içindir nan ve bu türün bazr özelliklerini tasr yan kirni eserleri
Orhan Veli Kanik de bir bakima "modem sehrengtzvler sayabiliriz. Bu
baglamde Ahmet Hamdi Tanpmar'm lstanbul, Ankara, ,
$ATHiv E. "Dudaklarda bir tebessüm uyandirmak rnaksa- Bursa, Konya ve Erzurum'u anIatttgt Be~ ~ehjr'i, Ahmet ,
d iyla s öylenen manzume" di ye tammIanan sathiyelerde Turan Alkan'm Sivas'r anlatan Altm ei $ehir'i kayda deger
dinî, tasa vvufî, felsefî olrnak û zere çok ciddi konular, ig- ömeklerdir. 50n yillarda sehir yazrlannda gözle görülür
neleyici bir eda He, alaycr bir üslupla dile getirilir. Sath i- bir artis d ikka ti çekmektedir. Özellikle Mustafa Arma-
ye türünden manzumeleri, d aha çok Alevî-Bektasî sair- gan'm es ki sehrengtzlerin kimi özellikleri ni hanrlatan
Ier kalern e alrrustrr. Yüce Yaratrci He ala y eder ta rzda sa t- metinler/ eserler or ta ya koydugunu g örüyoruz.
hiyeler dahi yazilmrsnr ki, bunlar küfür addedilmistir.
\>EKiL Bkz. BiçiM.
\>ATRANÇ. Bkz. SATRANÇ.
$ ERH. Yorumlama. Bir metrun ZOT anlasrlan, enlasrlmasi
$EC ERE TESSm. Yazma bir eserin müellifinin ka leminden kolay olmayan krsimlanru açklamak, çöz üp anlasrhr ha-
çikan asl1/orijinal nüshadan istinsah edilerek sonraki Ie getinnek; onu geni sleterek anlatmak. Esk i edebiyan-
d önemlerde çogaltrlan n ûshalan tarihî bir sueya koya- rmzda çok basvurulmus bir yöntemdi r. ~erh etmekleyle-
rak asil nüshaya varan bir silsile kurma isi. Secere tesbi- mek, bu ugrasm fiili olarak ku llarulnustir, Bir eseri yo--
ti, müellifin kaleminden çrkan orijinal nûshayi tespit et- ruml am ak, açïklamak maksadiyla kitap çapmda eserler
mek ve bundan yola çikarak mü stensih nûshalan nda ki me ydana getirilmis ve adma ierh denmistir. Mevlana
(kopy a etmek sû retiyle çog altrlan nü sh alar) Iarkhhklan Mesnevisi $erhi gibi. Bu gün ar tik edebiya tirruzda, serh
gostermek bakmundan ede biya t ar aetrrmacilan açism - ge lenegt kaybolma ya yüz tu trnus: ser hin ye rini açrklama
dan öneml i bir me tod d ur. (bkz.) ve tahlil (bkz.) alml:?h r.
38, I
I'"
$""
,
SUR

ye çahsrlmah. Sanat tabian zorlamaktan bütünüyle uzak


~iiR. Söz senetlanrun en eskisi olan ve edebi türler içinde
bir sekilde gerçeklestirilmeli- C..)
özel bir yeri bu lunan s iirin , stmdtye kadar yû zler ce, bin-
lerce tarumt yapilrmsnr. Hatta, neredeyse, her güzel ~i­ 5~ Áhenkli, tumturakh lahzlar seçilmeli. Fak at 0 lafrzlar
irin kendine göre bir tarurru vardrr, "Kurallar siirden çr- ifade edilecek mana He mütenasib olrnah . Bazen güze l
kar; ne kadar güzel ~iir versa, 0 kadar dcgru kural var- bir §iÎr b ir kelime He çirkinl~bilir. Laft zla r áhe nkli,
d rr" sözü, bu d üs ün cern izi d est eklemektedir. Bu sebep- tumtura kh olu p da ma nalar pek srrad a n olu rsa g ûlü nç
le,ortaya kesin b ir siir tarifi koymak çok iddiah olu r ve olmaya dogru gid er,
zaten bu, oldukça gu çtü r, 6-Yazmadan d ûs ünmeli, d üs ünmeden yazm a m ah . Dü-
Ölç\itü ve kafiyeli olan siirl erin gene] adr manzumedir. s ünmeksizin ya zdan seylertn basr sonu olmaz. N e kadar
Her manzume siir degildir, Eskiden bûtün sitrler; ölçül ü iyi d üs ünülûrse 0 kadar iyi yazrhr,
ve uyakh oldu gu için , 1Ulzm veya manzume d enmest uy-
7. Laf kalabahgmdan, çok sey söylemekten sakmmah.
gund u. Giderek, "mevzun ve m ukaffa" her s öz ün ~iir 01- Az s öylemeli, güzel s öz söylemeli. Çok söy leyen güzel
ma d lgl, siirin de "mevzu n ve mu kaffa" olmast gerekme-
sö yleyemez.
d igi görüsü benimsenip bu yo lda örnekler ortaya çrkm-
ca naztm veya manzume s özü, stiri ka rsrlamaz oldu . Na - g, ln san kendi siiri hakkmda amansiz bir tenkitçi olmah
zrm bir söyl em e /anlahna biçimidir; siirle kanstrrmamak ki di ger tenkitçilere be gendirebilecek söz sö ylemeye
gerekir. (Bkz . NAZIM, MANZUME.) muvaffak olab ilsin. Cehalet adama, kendi es erlerini gü- ~
"Söz belig ol mad ikça siir ola ma z" d iyen Mu allim Naei ,
zeI gösterir. Siirden anlamayanlann takdirlerine kapt- ~
lanlar ortlard an da cahil sayih r,
IstdáM t-I Edehiyye isimli kitabmda, usta sairler ya da siir
vadisinin ü stadlannca ortaya konulan ~iir tanzim etmeye 9. Insart kendinde hissetmedi gi bir fikri iyi yaza maz.
dair ilkel erden ba zdanru maddeler halinde srralar. 0 gü - Mes elê bir m ersiye an cak 0 kisinin htssiyauyla tesir li bir
nün ~iir telakkistne dair ilgi lilere bir fikir verir ve bugü- sekilde yaz ûebilir, Ismarlama mezar ta ~l ya zmak ba sk a-
nûn ~iir heveslilerine de yol g österir umuduyla ktsalta- drr.
rak buraya ahyorum: 10~ Mümkün oldugu kadar tabiilikten aynlmam ah. He r
" 1~ Manalar kafîyeler He aym ahengi gözetmeli. Kafiye letafeti tabiilik te bulmali... (5. 160-161)
hatm için manalann pesisira akrsmdeki gü zelligine ha- Siirin, d ûzyazrdan en belirgi n farkt, okundugunda an-
lel verecek ifade sekillerine iltifat edilmemeli, daima la- lamla birlikte bir á he nk, bir ritm duyurmasrdrr, Blçim
ftzlar manalara tabi ki lmmah. olarak da, si ir düzye zrd an ilk baktsta ay n ltr. Cerçi so n
2- Maksat hariei lü zumsuz ~yIeri yazmaktan sa kt nm ak- yrllerda, seklen d üzya zrya be nzeye n ve ~iir oldu gu iddia
la beraber m aksat ne ise tamamen ifade olu nm a h. (.,,) editen m elinIer yaztlm l~ hr am a, onlann ~ iir ola ra k kahp
kalmayacagtm zaman gö sterece ktir. Do grusu, ~iirin bi ~
3~ ifade tarz1 m ümküil oldugu .ilf:iar ç~itlendirilme1i:
çimsel olara k da nesirden farkll olm as l ge rektigid ir.
Aym tarz s üre n ifadeler usandtn~olur. (...)
$iir a nlayt~1 aSlrdan aSlra, milletten millete, ~a i rden ~a i re
4- Sadelik içinde sanat, sanat içind e sadelik göst erilme-
39
1 '
$I'" ~IIR

hatta oku rdan okura farkhbklar arzedebilir. Buna kar- ilke bir coskunlu kte. bir ruh taskmhgmd a kendini gös te-
sm, ç~};lmlzm elestirmenleri su n oktada birles m ekted ir- ri r." (Baudelaire) •
Ier: "Obü r edebiyat türleri olagan seyleri anl atirlar, siir
"$iir, çlghklann, gözyaslaruun, oksayislarm , iç çekis lertn
öbür lü rlerin enlate m adtgtru: olega nüstü olaru anla nr
beli rsiz olarak an latmaga ugrasnkla n ~eyi veya seyleri
ls öyler], siir diger türlerin sustugu yerde bal/lar." Ahmet konusuten dilin gerçekleriyle anla tmak ve bir yeni varh-
Hamdi Tanpma r, "Siir" isimli eserind e, bir bakïma siir- ga sa hip kilmak çabasidrr." (Paul Valéry)
den oe anladrgnu, stirin oe oldugunu d ile getirir.
~iir, kelimelerin sarkisr, kelimelerin nesesi, kelimelerin
Sartsin bugdayi rüyalanrruzm, raksrdir," (Ahmet Hasim)
Seni bagrtrrnzda eke r, biçeriz,
Actlar kardestn, teselli kizm, H$iir, kalbden geçen bir hadisenin lisan hälind e tecelli
ed~idiJ'i hissin birden bire lisa rt olusu ve lisan hálind e
Zengin pa nlnnla dolar gecemiz.
kahsrdir. Düsündüklerimizi vezinle ve lisanla üade edi -
simiz ~iir degi ldir, Bir misram ~ii r olup olmad rgr gayet
Sü kû tun bahçesi nhsim ve pmar
ásikêrdrr. Derû n Î áhenk ile ifad e edilmisse siirdi r, Fakat
Yild izd an cümlesi kar anhklann;
d uyulmaksrzm yalruz vezi n ve Iisan rnürnä reses iyle lbe-
îklimler drsmd a ezeli bah ar, cerisiy le/nhs kanhgrylal s öylenen söz ~iir olmaz."
Mevsirnler içinde tük enm ez yann.

Içimizde sonsuz ça lka nan d eniz,


-su- bir nagmedir, Lakin Fren klerin kugu nagmesi de-
di kleri çok nad ir ve halis bir cevherdir, Bu nagmeyt ifa-
G
Cü lümseyen yüzü kaderin bize, de etmek için vezi n ve lisan ancak ve ancak bir ale tfir;"
Yrldizlarm altm bahçesindeyiz, IYahya Kem al Beyath )
Ebed.iyetinle geldik dizdize!.. "$iir, karanhk tabiatm kokulu, mmlnh, csra rh orm am
Siirin tarurru gibi g örünen her së z, ashnda, onun bir ta- içind e öten bir bü lbüldür. Kus, yani ~a i r, nesild en nesile
de~i r. Bizler on un sesind e, ruhumu zu mes t eden bir Ik-
rahn a l~lk tutmaktad rr. Yani, her tarum, ~iirin bir özelli-
sir buluruz." (Abdülhak $in asi Hisar)
gini dile getirir; bir bütün olarak ~iiri kucaklamaz. Bütün
bunlar g österiyor ki, siirin gerçek bir tanmu olma rmsn r "Siir özetlenemez... Çü nkü ~iir ne bir tari h sayfasrru, ne
ve olam az d a. A~a ~ya aldrguruz tarum niteligfnd eki günlük bir olay i, ne bir hikayeyi anlatm akta, ne bir dü-
sözler d e, yine siiri n birer yönüyle ilgilid ir. Bunlan n sünceyi savunma kta, ne d e bir siyaset ve ah lak inarusuu
hepsi birde n dogru old ugu gibi, hiçbiri tek basma siiri yaymaktadrr," "Siir denenmez ve aran maz. Ancak yeee-
tammlayamaz. mr." (Suut Kema l Yetkin)

"$iir öyle bir dildir lei baska hiçbir dile çevrilemez, hatla $üre dair dogru, gü zel, sayen-r dikkat tespitler ve d ü-
yazilrrus göründügü dile bile . Bir ~iirde önemli olan ne sünceler içerdi gi, siirin bazr meselelerini izah etti gi ve bu
söylenend ir, ne söyley* tir, ne anlamldu, ne de musiki. günün genç ve heveslilerin e ,iir bahsind e önemli nokta·
lan î~ re t edecegini varsa yarak, Musta fa $e kip Tu nç'un
Ba~ka bir ~eydir, anlahlamaz." Qean Cocteau)
"~iir ve Fikir" ba ~ h kI l yazlSmm büyük bir klSmml bura·
"$iirin ilkesi, insa nm üstiin bir gijzeUigï özlem esid ir. Bu ya ahyo rom :
"'I I'"
a

$tiR

"iJk baktsta siirde üç ~y görünür: Madde, sekil, mevzu . "$Ur, felsefe ve ilim gibi m ücerret fikirlerle degil, hayal
$iirin maddesini ma nah sesler ola n kelî meler teskil ed er, ve sembo llerle ya pthr, Fekat bunlan sadece srra lama kla
$iirin sekline "nazrm" d enir ve bundan kelimelerin da ~iir olmaz. Çünkü siir o e bir tesbih kum~.ara.sl, ne ~e
äh enkli ve vahdetli bir d üzene konulmasi yan i "vezin" brr isti áre kaleydoskopudur [eskälnûma] . ~ll r hl~lere Sl~­
anl as rhr, Siirin an l a ttt~ seye d e onu n mevzuu d iyoruz: mj~ biT dünya ve hayat gÖTü~ünün, realiteler üzenne at.t1?'
Yalruz ne kelimeler; oe vezin, ne de mevzu da pratik ihti- agla mü~hhas hayallerde toplad,gJ biTcihand tr, Bunun ~.Ç1~
yaç lann zoruyla ya ranlan ke limelerin ses ve manalarm - de, seirin içinde ternasê ed iten b ir álem plastik ~e mUZI-
d a siir aramak abestir. Aksi takdird e her dilde "siirli ke- ka l bir h ava, bütün varhklar a siraye t edeeek b ir ruh ve
lirneler diksiyoneri " buIunmak laztm gelirdi. Kelimele- bu ruhun tercürnaru olan semboller olmast l äzim dir, (...)
rin bir manzume halinde düzen e sokulmasryla da siir H er sairin öteye beriye serpi~tirdigi b ir çok notlan :a~­
vücut bulrnaz. Çü nkü her manzum eser bir siir degildir. dir. Bunlar sairin siire va n nciya kadar ru hunun geçird i-
Enteres ari bir fikir söy lemek .veya bir ~ ey anlatmak ~iir gi sergüzestlerin görünü r izlerini a~ettirir. $ekil~ ses ve
olabilseydi bütün fikir ve hik ayeler birer siir olurd u. $i· fikrin birbirleriyle kaynasarak tek brr cev he r hahne ge l-
ir, bunla n n hiçbiri olmadrgt gibi üçünün bir araya gel-
mesi d emek olan ~ür, vücude gelinceye kad ar da bu es-
mesi de degildir, 0 h alde siir, bu ü ç unsurdan baska ve
rarh çahs ma devam eder.
fazla bir seydir, Çünkü bütün bu u nsurla r ~ii ri n alet le-
rind en baska bir ~ey d egtld irler, Siirde yalmz ses gûzel- "Siiri musikîye irca etm ek isteyenler siirin rnan ast ile
lig;. aramak siird en çrkarak öz m ûzi ge geçmek, siiri sade- äh engi arasmd aki münasebeti dü~ünmelidir1er: $iiri~ ~
ce muayyen vezin kahplannda görmek, klasik siirimiz- manasiru hiç anlamadrgtrmz h ald e onu ge ne áhenkli ~
d e görüldügü gibi siiri degi ~ mez kahplara hapsetmek bulmak kabil d egildir."
olur, Her seyden çok mevzu a ehemmiyet vermek. süre
Yeni liirimizden bir kaç güzel ömek:
nesirin vazifesini yüklemek, siiri kaybetmiye götürmek
olu r. Sadece hayallerin pa rlakhgr, kull arulan dili n inceli-
gi, kom pozisyonu n kusu rsu zlu gu , fikir lerin degen , ifa- RiNDLEitrN ÖLÜM Ü
denin çekicili gi gib i kiym etler nesir için káfi ise d e siir
için d egtldir. Siir krvilctrrurun çakmast bunlard an ba~kn Hahz'm kab ri olan bah çede bir gü l varrrus :
ve {azla bir un surun ar aya girmesiyle olu r, Hiç bir Hkir Yeniden her gü n aça rrrus kan ayan ren gi yle,
veya mevzu un kend i ba~ma bir ~ii r olamamasl ve her fi· Oece, bülbü1 agaran v akte kadar a glamu ~
kirden bir ~ii r çlkabilmesi bunu gösterir. $iirin Hdeha" ve Eski $iraz'l hayal ettiren ahengiyle.
"itham" gibi esrarh '>ir vergiye bagianmasi edebi neviler
arasmdaki hususiligini gösterir. Aristo'n un "Rethori- Ötü m asûde bahar ü lkes id ir bir rinde;
que" i "Poetique" d en aYlrmasl ve bu nu daha sonr a yaz- Gönlü her yerde buhurdan gibi Ylllarca tü ter.
ma si da bunu teyit eder. $irin ne oldu ~tnu anlatmak bu Ve serin serviler alh nda kalan kabrinde
gü n için mümkün olmasa bil e ne olmadlgml gös termek Her seher b ir gül açar; he r gece bir bü1bül öter.
käbildi r. $iir estetikçileri d e bilh assa bu· nokta üzerinde Yahya Kemal Beyath
durmu~lardlr.
~iR
~iiR

ÖLÜM DEN SONRA A$K


Öldük, öl üm den bir seyler umarak. Sen varken kötü di ye bir sey bilmiyorduk
Bir bü yük boslukte bozuldu b üyü . Mu tsuzluk lar, bu karalar yas emada yoktu.
Na sil hatirlamazsm 0 türküyü, Sensi z karanhgm çizgisi ne koymuslar umudu
Gök Per çasi. dal demeti, kus tüyti, Sensiz esenligimizin üs tü nü çizmisler
Ahsng rrruz bir seydi yasemak. Ni ced ir bir pencered en d en iz güzel degil
Nicedlr rsrmayen insanhgumz sensizligimizden.
Simd i 0 dünyadan hiçbir haber yok;
Yok bizi anyan, soran kimsemiz. Sen gel bizi yeni vakitlere çrka r,
Öylesine karenlik ki gecemiz, ilhan Berk
Ha olmus ha olmamis penceremiz;
Akan suda aksimizden eser yok. BALZAMiN
Cahit Sitk/ TaranCi
Sen el kadar bir kadmsmdrr
KARADUT Sabahlara kadar beyaz ve kir pikli.
Bazr agaçl ara kapi komsu,
Karadutum, çatal karam, çingenem Bazr çiçeklerin andirdrgi.
Nar tanem, nur tanem, bir tanem
Agaç isem dalrmsm salkim saçak i~ bu kadarla bitse iyi;
Petek isem bahmsm agulum Bir insan ed inmissindi r kend ine,
Günahrmsin, vebêlimsin. Bir sa rk i ed inmissind ir, bir um ut
Güzelsindir de oldukça, çocu ksun du r da
Dili mercan, dizi mercan, disi mereen Saçlannla beraber penceredeyken
Yoluna bir can koyd ugum Besbelli arandigmdan haberli
Gökte ararken yerde buld ugum Gemiler eskirken, d eniz eskirken limand a
Karadutum, çatal karam, çingenem Sevgili .
Daha nem olacaktm bir tanem Cemal Siireya
Gülen ayvam, aglay an nanmsm
Kaduum, kisragim, kanmsm. SUCUqiiR
Bedri Rahmi Eyüboglu
Saçlan n h an gi ülkenin m naklannda islarur
Deli eder insani hu dünya; ikind i gölgesi oralarda d a u zu n mu
Bu gece, hu yrldizlar, bu koku, oralar da da seven horlamr
Bu reped en tirn aga çiçek açrrus agaç . sev ilen vu ru lur mu?
Orhan Veli Kamk: Arif Ay
"~' I
I'"
Siirleri epik, pastoral, lirik, didaktik, dramatik vb . tür-
lere/kümelere aymnak pek dogru degildir. H ele mo-
dem siirde bu , iyice ZO T bir ~tir. Çünk ü, bir sürde hem
lirik, hem pas toral, hem de d ramatik bir yön bulunabiIir.
~iirleri, çerçeves i çizilmis gruplara so km ak , siirin doga-
sma da aykmd ir, $iirin gayesi ög retmek olmad rgr için,
"didaktik siir" tab iri ise tamame n ya nhsnr, 0 1sa olsa
"didaktik ma nzume" olabilir.
~iRAZE. Deriyle c iltlene n kitaplard a yap rakla n, formalan
cilde baglamak için srrtlan nd eki d ikis ve ipli kle re tuttu-
rulan ve kitabm dattlmastnl önleyen ince se rit seklinde
ibrisim örgü. Siraze, ciltlemed.e çok önemli bir unsurdur.
Sirazenin düzensiz olmest kitabm çabucak dagrlma sma
sebep olabilir. Deg ilmak, bozulmak, yolda n çikmak an-
Iamlanna gelen simzeden çlkmak d eyimi , tabirin bu anla- TABiR. "Ierim, deyim ; ifade, söz; deyis, anlattm; bir mana
mmdan yola çika ra k söylenmis ve Tûrk çe' de yerlesmistir, tesiyan söz" gibi bir çok anlamlara gelen, çesitli anlam-
~iVE. Bir dilln, bilinert tarihi seyri içinde aynlan ve bazr ses larda kuUamlan, ba zr kuUammlanyla terim seviyesine
ve sekil farkhhk lan g östere n kollan; bir kavmin ayn ka - yükselmis bir kelime.
bilelerinin birbirmden farkh konusm alandrr. Kirgrzca, TABiîLiK. Dogalhk. Bir yazlOm biçiminde de, rnuhtevasm -
Kazakça, Özbe kçe, Aze ri ve Osmanh Türkçeleri, Türk- d a da d ogalhga aykm (tasannu, öze n ti, yap maa kh k,
çe'nin sivelerind endir. Çogu nluk la. attz, sive, lehçe bir- gerçekdrsrhk gibi) bir tarafm, bir unsurun bulunmama- ~
biri yerine (yanlrs olarak ) kullamlan ve kanstmlan te- SI. "Fikirde tabiîlik, d üsüncenin hakikate; h isde tabiîlik, W
rimlerdir. du ygunun samimiyete; hayalde tabiîlik, kuruntunun ol-
~iVEYE MUGÄYERET. Siveye uymazhk, dil aykmhgt . Dilin dukça tabiate; edada tabiîlik ise üslûbun ifade tar zm a
kurallanna aldms etmeksizin; gcçerll olan, bilinen yapl- u ygun c lmas rd rr." (Tahir'ül Mevlevî, EL., ay, m.)
run aksine dilin bünyesin e uym ayan bir kullemrru tercih TAHLiL. Çözû mleme, analiz, serh etme. Edebî bir ese-
etmek. Siveye rnug äyeret, d ah a çok yaba ncr dlllerde ge- ri /metni (~iir, hikaye, roman) meydana getiren un surla-
çerli cl an bazr dil kurall aruu Türkçe' ye tastmak sonucu n , belli metodlara bagh kalarak, söz konusu metinle il-
ortaya çikar, Türkçe'd e çay içilir, ban yo yap ihr, Îngiliz- gis in i kopa rmad an aynsnrarak, açtml ayarak , izah ede-
ce'nin tesiriyle so n ytlla rda srkça "çay almak", "b any o rek daha kola y anle srhr hale getirmektir, Metin, büt ün
alm~k" gibi kurulus u 'saka t' ifadeler kullamhr olmus- bir ya p id tr, Tahlil, parça-bütün iliskisi içinde viicut bu -
tur. Iste bu du ru mu n edebî dildeki adr siv eye mugaye- lan bir anlama, algtlama anl astlaru yoru mlayip baskale-
rettir. nna da an latma u grasidir, Bu i~ yaprh rke n, çözüm lenen
metnin içind en ah nd lg. eserin bü tünü hakkmd a bilgi
TAHM IS TANI"

sa hibi olrnak, içinde geçen terim ve tabirlerin an lamla n- öne ahp s öylemek, yazmak. Ya da bi r cümled e önce gel-
na vakif olmak, an latmak istedigt ana tem ayr ya da te- mes t gereken bir û nsu ru sona atmak, sondakini öne al-
meI düsünceyt/ duyguyu iyi kavramak gerekir. Çözüm- mak anlarrunda bir tabir.
Ieme yapao kisinin söz konusu ugras alaruna da ir biri- TA'KÎD. Bir s özde ne an lan ldigmm kolayca an lasilmayacak
kim sahibi olmas r da sartnr, Tahlil edilen rnetnin sahibi d ere ced e d üg üml ü olmasi: sözün merarru ru ifade e trne-
olan senatkänn diger eserlerine dair bilgi edi nme k de ge muktedir olamarnas;. Bir a nlat m a kusuru sayi lan
çogu zaman Ise yarayabilir. Anlatma esasma bagh bir ta'kid (dügümlenme) ya söyleyiste (laftzda) ya da mana-
eserin (roman, htka ye, tiyatro vb .) kaynaklanm a rastrr- da olur. Mual lim Naci, ta'kîdi "ya cümle unsurlanrun
ma k, aksiyonunu belirlemek, üslûbunu ve sa his kadro- yerli yerinde bulunrnamasr veya ifadenin düz anlamm-
su nu incele mek de bir ta hlildir. da n ifade sahi binin maksadma inti kalde dogen güçlük
TAHMis. Herhangi bir gazelin beyitlerinin önüne ayru ö lçû- do layisryla mariarun kapahhgt" eekli nde taru ml ar,
de ve uyakta üçer rrusra eklenerek yazr lnus siirlere veri- TAKMAAD. Bkz. MAHLAS, MÜSTEAR.
Ien ad . Kafiye düzeni aaaaa bbbba cccca ... biçiminded ir.
Basan h tahmis ler, eklenen rrusra lann gazelin asrl beyit- TAKRiz. Baskast tarafmdan yazrhp, daha dogrusu sahanm
leriyle hem seklen hem de anlam bakirrundan uyum uzmaru yüstadi bir dosta yazdmhp kitabm bas tarafma
içinde görünmesi ve kay nasrp bütünlük arzetmesiyle di- konan ve 0 eserin olumlu yanlanru ortaya koya n, öven
gerlerinden aynhr, Mu hammesd en d aha çok ragbet gö- yazl veya ma nzumelere verilen isim . Takrizin birinci
ren ta hmis, modern Türk siiri nde, az d a olsa, gelene kçi özelligi övgü dolu olm asi drr, Bir nevi , "ustalara srgm-
sairlerin kalemlerini tecrübe ett ikleri bir biçim olmustur. ma " de mek olan takriz yazma /yazdrrma gelenegi, ede-
Asagrya. Yahya Kemal'in "Nesêtî'nin Gazelini Tahmis" biyatrrruzd a Tanzimat'tan soma baslarrus ve Cumhun-
bashkh siirinin ilk bendini aliyoruz: yer in ilk yrllarma kader devam etmistir, Bugün basilan
kitaplarda, takrizlere sey rek rastlanmaktad rr, MualHm
Ye'se garketti felek kûlbe -i ahz êru bile Na ci'nin takrizler için kanaati olumlu degi ldir . "Ekser
Ätesim geçti cehennemdeki nîräm bile takrizät, kitap g örûlmeksizin yazilir," de r. Recaizêde
Cûs ed ûp söndüremez gözyasr tû fáru bile Mah mud Ekrem'in takrizlerini içeren Takrizdt isimli bir
Gittin ammûki kodun hasret ilecám bile kitabi vardir,
lstemem sensiz olan sohbet-i yárám bile
TAKTI'. Aruz vezniyle yazilrrus bir manzumenin rrusralann-
d aki bölü nmeleri, durma yerlerini g österme.
(italik olan son iki dize Nesêtî'ye ait, digerlerini Yahya
Kemal eklemistir.) Merhabd ey derde derman / merhabd
TAHRÎR. Bkz. YAZMA UèRA~1. Fáilátün fäilätün fäilün
TAKDiM. Bkz. ÖN SÖZ.
iAKDiM-TEHiR. Sözde ve yazrda önce söy lenmesi gereken TANIM. Tarif. Herhangt bir seyi krsaca açrklamak: ne old ugu-
bir ifade yi som a, soma zikredilme si ger eken ibareyi de nu ya da ne olmadrgnu belirtmek. Yahu t 0 seyi, mahiye-
10
01 401
1
-
TANITMA YAZlSI TARDiVE

tini ve özelliklerini ortaya koyarak tarntmak. Eskiler tarit Aslmda, her iki dönemin edebi mahsulleri öz ve biçim
için "efrädnu cämt, agyànm mênî" olmah dermts. Yani, özel1ikleri bakmundan epeyce farklthk arzeder. Birinci
bir seyt tammlayan ifadenin, SÖZ konusu seyle ilgili her nes il daha çok top lu m cu siyasi bir amaca yöne lik eserler
seyi vermesi, ilgisizleri de disarde birakmasi gerekir. ortaya korken, ikinci nes lin ilgisi daha çok ferdi ko nule -
ra ve felsefî düsüncelere olmustur, Bu sebeple, Tanzi-
TANITMA YAZJSI. Yeni basdan bir edebiyat eser ini okurlara mat'm ikinci neslini (Hêmid -Ekrem-Seza i mektebi) Ede-
tarntmak amacryle kaleme almen, gazete veya dergilerde biyat-r Cedide ile b irlik te düsünüp he r iki d öne me bir-
yaynnlanan kisa yazt. Tamtma yaztlannda küçük elesti- den Il. Abdülhamid Dönemi Türk Edebivau diyen Prof. Dr.
riler de bul unabil ir. Bu ttir yazrlan, çok luk bir öznellik ta- Orhan Okay'm adlandrrmast yanhs sa yilm az .
stdtk lan için, elestiri yazisr saymak dogru degildir,
Abdülhák Hêmid 0852-1937), hakikaten yeni diyebile-
TANZiMAT EDEBÎVATI. Bah edehiyatlannm özellikle Fran- cegimiz slirler yazrrusnr, bu yüzden de y erulesen siirin
5IZ edebiyatuun tesiriyle 19. asnn ikinci yansmda Türk öncüsü sayrlrrusnr. Rom an, hikaye, tiyatro ve tenk it gibi
edebiyatmda olusan yeni dö neme ve rilen ad. Ómer Fa- edebiyat türlerind e ;;inasi (1826-1871), Narruk Kemal
ruk Akün'e göre, bu ad landrrma dogru degildir, 1839'da (1840-1888), Ahmet Mith at Efendi 0844-1912), Recaiza-
yürürlüge giren "Tanzimat Fermaru" dolayrsry la bu isirn d e Mahm u d Ekrem 0 847-1914), Sam ipa saz áde Seza i
verilmis olsa da, dönemin karakteristik edebi m ahsülle- (1860-1936) gibi ed ibler bazr örnekler ortay a koymus 01-
ti 1870-1885 yrllan arasmda ortay a ko nmu stur. Hatta salar d a, söz ko nusu eserIer teknik açidan zay rftrr ilk 01-
1876'dan ya ni Birinci Mesrutiyet'in i1anm dan sonra, asd m anm kusurlanrn tasrrle r,
yeni ürünler edebiyat ortammda g örû lmeye ba slarur.
Böyle olunca, Tanzi mat d iye bilinen siyasi dönem fiilen TANZÎR. Tanzir etme. Bir sa irin gaze line, aym vezin ve kafi-
sona ermistir, Söz ko nusu yrllan, hálê Tanzimat'm etki- yede (versa redifte) bi r baska sair tarafmdan na zîre ya-
zrlmasr. (Bkz . NAZtRE.)
TAP~IRMA. Türk ha ik siiri nde, m ahla s yerine kul lamlam- 0
sinde bir dönem saymarun dogru olmadrgi görûsünde-
di r Akün Hoca .
Edebiyatirruz m yenilesmesi bi rd enbire olmarrusnr. On- Ian tabir, Diva n siirinde oldugu gtbi, haIk si iri örnekle-
dokuzuncu asnn basmdan ortasma kadar geçen 50 ytlhk rinde d e, rnanzumenin son dörtlügünde äsik ma hlasiru
süre içinde ortaya konan edebi mahsû lleri, yeni edebiya- söyler; buna tapsirma denir. Ha ik siirinde, sa irinin/eöy-
tm hazrrhk dönemi sayma k yanhs olmaz. Söz ko nusu leyeninin mahlasuunyadmm tapsm lmadi gr/ zik red il-
zaman zarfinda eski Ile .yeni yapyana devam etmis: medigi örnek yok gibidir.
1860'da yaymlanmaya baslayan ilk öael Zsivi l gazeteyle TAROivE. Bes nusrahk bendierden olusan mu hammesin
birlikte yeni türlerin edebiyanrmza girmesiyle ed ebi ye- mefalü meîrüün fa'ûlün kahbryla yazrlan özel bir biçimi.
nilik isaretleri artrrusnr. Muhammesten aynlan baska bir tarah, bend lerinin sa-
Tanzimat edebiyatr diye bilinert d önemi iki krsma aYlr- dece besinci dizelerinin birbiriyle kafiyeli olusudur, Ka-
mak neredeyse êd et olmustur. Birinci dönem (1860- fiye düzeni tekdir ve söyl edir: aaaab ccccb ddddb ... Faz-
1876) Sinasi, Ziya Pass. Narruk Kemal; ikinci dönem ise la ragbet ed ilen bir nazrm seklt degtldir, Uzun ask öyk ü-
0876-1895) Hámid, Ekrem, Sezai mektebi diye bili nir. lerin i anlatan mesnevilerde, sözün ak rsrru degistirmek
1'03
TARDIYE TARÎZ

için, genellikle hikaye kahremanlanrun agzmdan, arada TARD Ü AKS. Bkz. !,Kis.
bir gazel yahut murabba söylenir; bunlara da tardiye
denmistir. Seyh Oälib'In meshur eseri Hüsn ü A;:;k'ta yer TARiF. Bkz.TANIM.
alen bir tardiye: TARiH OÜ:;;ÜRME. Önemli bit olaym (saves, bans, dogum,
Hos geldin eyä berîd-i cênan ölüm, evlilik), yapdan bir eserin (cami , han, hamam, çes-
Bahset bi ze bit nüvîd-i cênan me vb.) ytl olarak tarihini göstermek ûzere, Osmanh
Cän ola fedê -yr iyd-i cänan Tûrkçesi'nde kullamlau Arap alfebesindeki harflere veri-
Bî-sûr oia mi ümmîd-i cánan len sayt degerlerini esas alan ebced hesahlyla bir rrusra ve-
Yárin bize bit selêrru yok mu ya bit beyit söyleme. Önee iran edebiyatmda göriilen ora-
Ey Hlir-l fûtädegên söyle dan edebiyaturnza geçen tarih düsûrme, eski edebiyah-
Bu sirn edip iyên söyle mizda çok yaygmdir. 17. asirdan itibaren imkanlan genis-
Ol sen bana tercemên söyle leyip çesitleri çogalm~ ve bir sanat özelligi kazanrrnstrr,
Ketmetme yegên yegên söyle "Tarih rrusralanrun bütün harfleri tam olarak tarihi g ös-
Cam defterinin tamärrn yok rnu terdig! zaman tarih-i tam; yalmz noktalt harfler sayrla-
Yàrabbi ne intiz ärdir bu eaksa tarih-i mücevher; yalmz noktasrz harfler sayrlacak-
Geçmez nice rûzgärdrr bu sa tarih-i mühmel; içinden bir kaç saymm çikanlmasr ve-
Hep gussa vu har härdrr bu ya üstiine bir kaç sàymm kanlmasr gerekligt s öylenmis
Duysam ki ne sîve-gêrdir bu ise tamiyeli tarih; tarih misramdan istenen tarih iki kere
Vuslat gibi bir merämi yok rou çikanhrsa tarih-i düta; çrkmasr istenen tarih rakam olarak
da söylenmis ise /äfzan ve mûnen tarih söylenmis olur,"
Çlkhm ser-i dêra hemçü Mansûr
(Mustafa Nihat Özön: ETS , ay. m.)
Avêzrm ezên-i nefha-I sûr
Cam kildr gülûmu sêh-r mansûr
Oldum sipeh-i beläya mahsûr
Bugün dahi, zaman zaman, önemli olaylara tarih düsü-
rülür. 1990'dan ben yaymlanmakta olan Dergah dergisi-
t
Ol pêdsehin peyêrrn yok mu nin Haziran 1998'de çtkan 100. saYISI rnünasebetiyle
Kam eldr bu çerhten gedêlar Mustafa Kara su tarihi düsürmüstür.
Ferdälara kaldr êsinêlar ilk muharrik ûstadirruz, Nurettin Topçu olmustur
Durmaz mi 0 ahdler vefêlar Dergäh'uruz, Hareket'in bereketiyle dolmustur
Ceçmez mi bu ettigim duälar
Çikrp iki äd il sahit tarihimizi söylerken
Hêl-i dilin intizêmi yok mu
"Zarif Dergêh" ifadesi, mûsemmarruz bu olmustur
Dil hayret-i gamla lal kaldl (1418)
Gàlib gibi bî-mecál kaldi
C önderdigim ar z-r hal kaldi TARiz. Söylenen sözle bir yön gösterilip onun tam tersinin
EI'an bir ihtim êl kaldi kasdedilmesi. "Dokunakh söz s öyleme" sanan diyebile-
Însêfm 0 yerde nênu yok mu cegimiz tarizde muhatabr küçük düsürme. igneleme,

1'05
TASAVVUF
TARiz
Keyfin bozma alti için bes için
alay etme ve onunla "eglenme" gayesi vardtr, Sözün et-
Korku çekme olur olmaz i~ için
kisin i arnran bir sanathr. Çok tembel bir ögrenciye "s uu-
Camn fedä eyle bir sarhos için
fm me.~a.~~l iftihansm" demek gibi. Tarizin kin áyed en
Kuru sofulann sözüne kanma
f~.r~ sozun gerçek. ve mecazî anlammm kasded.ilmeyip
sozun zrdd r olan bir mananm vurgulanmasidir, Tariz sa~
Yanmda saklama nàmus gayret ar
nanna güzel bir örn ek olan Huzurî'nin "Iers ägtit Des-
Bilcûmle mekruhu eyle ihtiyar
tam"dan aldiguruz bir ka ç dörtlük:
Meyhane dibine seccêdeyi ser
~er nere gidersen eyle talani Safêsr olmayan yerde dolanma
Oyle yap ki aglatasm güleni
Bir saatte s öyle yü zbin yalaru Hakikattir sözüm eylerim tefhim
El bir dogru söz söylerse inanma Ne kimseden ögren ne eyle tàlim
Emaneti geri eyleme teslim
Kime iyi desen danhr s öger öte beri geçin sakm evlenme
Merhamet zamaru degildir meger
Yamnda birini kesseler eger
Bir hançer de sen vur soma utanma TASAVVUF. Kaynaguu Kur'an'dan ve Peygamberimizin ha -
dislerinden alan islam mistisizmi. VÜCÛd-l Mutlak ve
Üç parmak noksan ölç ölçersen kile Kemàl-i Mutlak olan Allah'a kayrtsiz sartsrz teslimiyeti
Tath SÖZ konusma bir kims e He ve son noktada O'na ulasmayr, varhgt O'nda yok etme-
Dört kuruse seki z kurus et hile yi telkin eden ögreti. Tasavvvuf, b ûtûn yaratnklarmda
Hilekêrhk hos sanatnr usanma kendini görmek ve göstermek isteyen Allah'a giden y<r
lun adtdir, Bu yola giren her "yolcu"nun "seyahat" i bo- ~
Eger ister isen efk är g örmemek
yunca su on hálle hällenip nefsini terbiye etmesi gerekir: Wo
Asla gönül yapma çekme bos emek Tevbe, zUhd, tevekkül, kanaat, uzlet , zikir, Allah 'a teveccüh,
Babamn hay nna verm e bir ekmek
eabn, muráknbe ve nza .
Aç kahp da kapi kapt dilenme
Însan dört makamdan geçerek bu tecrûbeleri tamamlar:
J:lediye narru yla bir ~ey g önderme 1- Tá1ib; tasavvuf yolunu isteyen kimsedir. Uzun ve cid-
Adet edi p hiç rnisafir kondurma di bit sma vdan geçer. 2- MUnd; Îmtiharu kazanarak ta-
Komsun evi yanar iken sö nd ürme savvufi hayatm pratiklerini benimseyip onlan nefsinde
El k án yçin bir adrm da uzanma uygulayan kisi. 3- Sdlik; Tasavvufi hayata girdikten son-
ra "seyr ü sülük" denilen kurallardan ve asamalardan
Bir yetim g örû n ce döktür disint
geçen insan. 4- Vdsd ; Allah'm birligine ulasan tasavvuf
Bozma ga çabala halkin isini
ehli demektir. Sàlikin hedefe ulasabilmesi için d erece de-
Günde yüz aderrun vur kir distui
rece bir takrrrt dünyevî ve nefsanî arzu lan n d an vaz geç-
Bir yarah sarm ak için yelt enme
mesi gerekir. Bunlar eöyle siralarur: ~ahsf emel ve diIekler,
40 7
1
TASAVVUF TA$LAMA

b ûtûn göriilrn ler, biuûn uarhk lar. Bü tün bunlardan vazge- TASLAK. Bkz. ESKiz, .MÜSVEDDE.
çerek herseyi Allah'd an ibaret g ören kimse, Allah'm var-
TA5Ri. Bkz. MUSARRA.
hgt nda fani olmus, ya ni "fena Hllah" mertebesine ulas-
ml ~ olur. TASviR . Betiml em e. Herhangi bir seyin (bir insan, bir nes-
ne, bir yer vb.) ni telik, nicelik. gö rü nü m gibi bütü n özel-
Tasavvufta am aç, nefsin terb iy esi, ruhun teakiyesi ve liklerinin, ya ni "ka rakteristik g örün üslerinin" aynnttla-
kalbin temizlenmesidir. Tasavvuf d isiplinind e, insa mn nyla okuy anm/ d inleyenin göz üönü nde ya d a zih nind e
"se riat", "tarikat", "marifet" ve "h akika t" mertebelerini canlan acak sekilde "0 sey in halin e münasip " ifadelerl e
yasayarak netsinde içsellestirmesi gerekir, Bu yola giren- anlanlmasi. Tasvit etm ek, di yor Mustaf a N iha t, ''b ir seyi
lere "sû fî" veya mutasavvif d enir; Mutasavv1flar çok çe- ay m einsten benzerl eri arasmda tekles tirere k ötektle r-
jóitli isimlerle a ruhrla r: Ziihid, drif, derui~, fakir, ä~ lk, vel;' den ayn hguu belirtrnek demektir" . Tasviri , yazl ile resim
eren Ier, ehlullah, miskin , seyyah, garip, mistik... yapmakhr d iye tammlay anlar da vardrr, Tasvir, d aha çok
Sü leyman Uludag, buraya kadar çesitli yön lerini ve êda- hikaye ve rom anda srkça basvurulan anl atma yollan n-
buu anlatmaya ça h~ hgllruz tasa vvufun man a ve mahi- d an biridir,
ye tini su sekilde özetler: "Tasauv uf ba?tan ba~ edebtir. Kb- Eskiler tasvire tavs îf d e de rler ve "bir seyt n s áde old u gu
tii huy lan terk edip güul huyl ar edin mektir. Kimseden incin- gib i degi l, bira z da sairce g örü ld ügü ve d uyuld ugu gibi
memek kimseyi incitmemektir. Nefse kar?l girii ilen ve bart~l anlanlmesidrr" di ye tarumlarlar, Tavsîf, an letmay i ö.ncü-
olmayan bir savaitlr. Herkesin yü kü nü çekm ek kimseye yük leyen man zumelerde gö rü lü r daha çok. Keçecizêde Izzet
olma makttr. B ütün mensu ptanmn IJirbirini dost ve karde~ ta- Molla'nm d okt or geçinen birisi hakkmda söyled igi ~u
md lgl bir birliktir. Hak ile birlikte VI? O'nun huzuru nda olma dörtlü gü , Mualli m Naci tavsife örnek gösteri r:
hdlidir. Hakk'm eeni sende öldü nn esi ve kendisiyle yaia tmasl·
dtr. Kei f ve lemdid hûiidir. Temiz bi, kalb, pak bir göniil sahi-
o sikletle çökd ü gelip mindere
Marîzr ya n rd r hemàn kan tere
G
bi olmakt" . Nafs illden fäni, Hak de bdkî olmaknr. KAmi! insan Cörüp onu met firar eyledi
olmaktlT. Hakk'a ermektir (enni? o!makt".>." (Tasauvuf Te- Savusdu d iyü iftiha~ ey led i
rim teri Söz!ügii ay. m .)
Tasavvuf, edebiyanrmzr, hassaten sfirimlzi besleyen TA'$iR. Divan ed ebiyan nd a fazla kullamlmayan, ömekleri-
öne mli kay nakla rdan birid ir. Astrlardir Türk sai rlerini ne tek tük rastlanan bir nazrm sekli. Bir ga zelin bir bey-
etkile yen, onlan n ilha mlanm tazeleyen , genis leten ve tinin ya da he r beytin in üstüne sekiz rrusra Have etmek
ufu klanm açan önemli bir unsur olmu~tur. Bu sebeple sûretiyle ona r rrusrah bendierden ku rul ur; Kaftye düze-
öz ellikle Divan ~iirine à ~ina olmak, ondan zevk almak ni aaaaaaaaa a bbbbbbbbba ... ~ ekl i nd ed i r.
için tasavvuf ögretisinin hiç degilse kaba hatlanyla bilin-
TA$LAMA. Ha Ik ed ebiyatt naZlm tü rlerinden c lan ta~l ama,
mesi gerekmekted ir. top lu mun aksayan yönleri ni, ~ile rin olumsu z hàl ve
(Tasavvuf konusunda ge n i~ bilgi için Abdülbaki GÖ!pl- hareketlerini ele~tiren , yeren ~iirlerin genel ad ld lr. Divan
narh'mn 100 Soruda Tasauvuf ad h eserine baktl abilir.) edebiyahndaki hicviyenin kar~lhgl olarak or taya çl knl1 ~-
\'1 I'"
,
4

TA$T1R n:CÁHÜL.j ÁRiF

trr denebilir, Yezdrklan daha çok h aIk siiri vadisinde ele arasma yerlestirillr. Kafiye düzeni su sekildedir: aaaaa
ahnabilecek olan ve tas lama tûrûnde ortaya koydugu bbbba cccca ... (Koyu yazrlan harfler; eklenen rrusralan
örnek lerle tamnan günümüz sairlerinden Abdurrahim göstermektedir.) Yahya Kemal'In, Bakî'nin bir gazeline
Karakoç 'un bir taslamasi: yapngt tastirin son bendi söyledir:
EMMoGLU Minnet Hüdd'ya devlet-i dünya {end bulur
Elhak gazelde nesve-i Bak.î beká bulur
Su berbat dünyada delicesine Ahlêf 0 nazma gû~ tutarken safä bulur
Gülmememiz kötü seydir emmoglu Tastirimiz bu sêyede az çok beha bulur
Kaç vicdan egtlmez para sesine, Baki knhr sahfje-i àlemde adtmtz
Bilmememiz kötü seydir emmcglu
(ilk ve son rrnsra, Baki'ye aittir. Digerlerini Yahya Kemal
Cerçek eskm zaran var kabmar eklemistir.)
Degdirmeden s öyle, su ya-sabuna, TAT. Bkz. HAZ.
Bir gönülü bes güzelin cebine
Bölmememiz kötü seydir emmoglu
TAVIR. Bkz. TUTUM.
TAVsiF. Bkz. TASViR.
Boya, saksak. kalay, davul ve para... TAZMiN. Baskasma ait manzum bir sözün, bir dize veya
Çalan kazaruyor yerine göre bey tin, baska bir siirde kullarulmasr. Bir çesit iktibastir
Çalmah madem ki böyledir töre,
ama, daha ziyade, manzum bir sözün yine bir siir içinde
Çalmamarmz kötü seydir emmoglu ahnttlanmasidrr, Atasözleri veya deyimleri ahnnlamak
Almadiktan soma hayatm tadm,
Brrakahm gel ya~ama inadm
sûretiyle yapilan "irsêl-i mesel" sanatmdan farkhdir,
Tazmin editen sözün sahibinin söylenmesi gereklidir.
Herkesçe bilinen çok ünlü bir dize ya da dizeler ahrursa,
Ci .
Dirlikte dirlik brrakmaz kadm ~airi zikredilmeyebilir.
Ölmememiz k ötü seydir emmoglu
Nefrnin mlsralnl tazmin:
Düsünüp bos yere eskitme kafa, Askm irsädiyla girdik manevî bir gülsene
Senin akhn ermez igneli Iafa Dolmasm bihûde sêgar açrnasm bîhûde gül
Ölmeden dünyaya ikinci defa Cêm-r Cem bir láhza devretmez bu zevk êbadda
Celmememiz kötü seydir ernmoglu "Hem kndeh hem bàde hem bir ?ûh sàkfdirgöniJf"
Yahya Kemaf Beyatlt

TA~1iR. Tahmis gtbi, daha önce yazrlrrus bir gazelin her


bey tine aym ölçü ve uyakta üç nusra ilavesiyle yazrlen, TEBLiG. Bkz. BiLDiRi.
bes rrusrahk bendierden olusan bir nazrm biçimi. Tastir- TECÄHÜLMi ÄRiF. Tecähut-i drifdne de denir. Bilirbilmezlik.
de, eklenen rrusrala r, ga zelin beyitlerindeki misralarm Bilerek bilmezlikten gelme. (ok bilinen bir seyi , bir ger-
• 10 1 411
1
TECRIO

çegi, bir nükteye, bir espnye dayand irarak bilmezmi s gi- H êk-i p àyine rev àn ol, yürü hätîm arz et
bi söy lemektir. Anlama incelik ka ta r. Bu sanat yaprhrken Ey d il-i zä r: ed eyim esk ile hem -r äh seni
çogunlukla îstifham ve m übel egedan ye rerlam hr. A~agt­ Hoca Ne?'et
da ki öm eklerd e tecêh ül-i êri f sanah vard tr: TECRio ETME. Bkz. SOYUTLAMA.
Äb-gûnd u r günbed-i d evv är rengi bilmezem TEORic. Söy leyis te, a nlan md a büyüyen veya k üçülen, ço-
Yá muhît olm us gözümden günbed -I devv êre su galan yahut azalen, yükselen ya d a alçalan bir derecel e-
FuzQrr me yapmak. Recaiz êde Mahmud Ekrem Ta'lîm-i Edebi -
yat isimli kitabmda bu sanan s öyle açikla r: "Bu bir nevi
Cöz g ördü gönül sevdi sen i ey yüzü m álum meca zd rr ki onu nla müellif hay ald en hayale, fikirden fi-
Kurb anm olam var mi bunda benim günahun. kire d erece derece çikarak veya ine rek istedigi noktaya
Nahifi vasil olu r."
"Makber, makber degil bir türbe, türbe degil bir ma'bed,
Ned îm-i zä n bir kafir esîr etrnis isitm isim ma'bed degil bir kure. küre degil bir feui-y, bî· ;ntihá olma-
Sen ol cellád -r dtn ol d üsmen-i iman nusm ka fir hydl."
Nedfm Abdül1u2k Hàmid

Ceçen gü n akhm a geld i "Taraflardan top ve tüfek sesi m ildi. Iki asker m,zrak »nz-
Kad mlar da güzeldir dedim Taga, h llÇ kJllca, Jumçer hançere, bogaz bogaza ugra?maga
Cahit Kiilebi balladr."
Namtk Kemal
Seyh Gälib'in "Gel ärif ol ki marifet olsu n tec êhül ün " sö-
zünü tec4Jrül-i árifin bir tarif-i êrifánesi sayan Muallim Na- TEFRiKA. Blr romamn veya uzunca bir yazmm, bir gaze te (
ei, "Iecêhül-i ärifde neselend irme, azarlama, saskmhk, ya da dergide kisrm kisrrrt yayrmlanrnasr. 19. asnn sou-
ask dolayrsryla kendini kayb etme (tedellüh), medihte lanndan 1950'lere kadar geçen süre içinde, neredeyse
mübalaga, zemd e mübalaga gibi nukteler g özetilir" der. her rom an, ön ce bir gazete vey a derglde tefrika edilir
TECRÎO. Daha ziyad e divan edebiyan örneklerind e, sairle- sonra kitap olarak yaymlamrdt . Gid erek tefrika edilen
rin kendi kendini, gönl ünü, ayn bir salus, bir baska var- rom anl ar. sanat degerinden uzaklastp oku ru n merakrm
hk yerine koyup "ey" , "ya" edatlanru kulanarak ona hi- diri tut an ma cera yaz rlanna d önüsrn üstür. Bugünkü ga·
taben söz söylemesi sanah. Bu sanat çokluk mahlas bey- zetelerde, roma n denebilecek seviyede yaprtlar tefrika
linde yapilu, bazan d iger bey tlerde de görüIür. ed ilmiyor arnk . Bugiin gazetelerimizd e, d ah a çok, kimi
ünlü simalan n arularuun, yahut gezi no tlannm tefrika
Ey Nedi m! Ey bûlbül-i seyd ä niçin hámussun edildigi görülme ktedir.
Sende n evvel çok nev álar gii ft ü gûIar var idi.
Nedim
TEGAZZÜL Yahut tegazzül etmek; gazel yaz mak anlammda
eskiden kullamlm~ bit tabirdir.

I"
TEHALLOS
TEHZiL

Uzun kasidelerde, yeknesakhgr gidermek için, sairin ka- Yelkenin kopusu direkten degil,
sid en in herhangi bit yeri ne yerlestirdigi gaz ele de bu ad Kayigm bansi kûrekten degtl.
verilir,
Ah eden çok amma, y ûrekten degil
TEHAL LÜS. Mahlas alma . (Bkz . MAHLAS. ) Virêne ü lkenin akar saçagr.
TEHZiL Hezl'in yaygm olarak kullam lan sekillerindendir,
Nargile misali çok etme gutgur
Meshur bit siire, ciddi bit esere, aym ölçü de ve uyakta,
istanbul Tûrkçesi d egild ir uygut
saka ve alay yollu yazrlan benzer bir siir; bit çesit nazire.
Pirincin yerini tutar rru bulgut
Bu tür rnanzumelerin ternel esprisi yasarulan zamandan
Kavun olur rou hi ç çerkes kabagi.
ve k öt û gidisattan sikayettir. Dünyamn degi~tigi, insanla-
nn vefas rzlast igr zarif nüktelerle, zengin çagrtsrmh ifade-
Sairin kalemi degilse olgun
lerle d ile getirilir. Tehzîl, lçerik ba krrrundan, nazîre ya zr-
Her kafiye böyle d user mi dolgun.
lan sitre benzemek zoru nda degtldi r. Nedîm'in;
Zannetme sevgilim bu dehr-i dûnun
Haddeden geçmis nezêket yê l bal olm us sana
û Tavsan blytgtm kuzu kulegt .
Mey sûzûlm üs stseden ruhsêr-r al olmu s sana
matla' h gazeline s öyle bit teh zîl yap ilrrustrr: Son d ön emde, Ümit 'ïasar Oguzcan (1926-1984), mes hur
Kirrruzr a~l boyast rûy-i al olmus sana siirleri esas alarak bu tarzda "tom istan" ded igideneme-
let yapnustir, Bit örnek:
Eksiylp bakkalda pekmez soma bal olmus sana
Aganp kab r, d ökülm üs zagra sanma Hátifà H er aksam yapilan zamlan d inle ,
Sen bir uncu be ygiri, kürkün çuval olmus sane.
Faz rl Ahmet Aykaç, Halil Nihat Boztepe (1882-1949) ve
Dinle de sasmp ka live r gitsin.
Yoklu ktan kas tlan bos ellertnle,
Saçuu, basuu yoluver gitsin.
*'.
"
Yusuf Ziya Ortaç, meshur clan bit çok Divan siiri öme-
gin i tehzîl etmislerdir, Bayburtlu Zihni'nin "Sákîler mee- Çild irmaya çeyrek kalsa ne y~.za t?
listen çekmis ayagi" diz esiyle baslayan rnes hur siirini, Zamlara d evam et se n Saym Ozal.
Faztl Ahmet su seki lde tehz îl etmistir: Nasrl oIsa çoktan dagild r pazar,
Çiftlikte ka lmerrus srgrrla manda Bari filelerimizi saltver gitsin!
Mer'ad an ka ldirrrus kurtlar buzagr.
Kurnalar bosalrms yrkrk hamamda Mees farkr, ve rgi seline d üstü,
Us talar toplarrus tasr taragr. Siyasetçilerin diline d üstü ,
KUN yaprak gibi önüme düstü,
Drsmuz ka layh , içimiz tavsrz
Lazimsa onu da allver gtts in!
Ates dediklcri yan ar rru kavstz
T ürk' ûn ad iru se n yaz ma "v av'tsr z •
(Ümit 'ïasar Oguzcan'm notu: "Üs tad Necip Faztl Kisa-
Tathsrz yen ilmez d ilber dudagi. kürek'in "Ayn hk Vakti" isimli siirin in tornistarudrr. Ru-
1 4t ~
TEKERLEME
TE KRiR

hu sadolsun ." Söz konu su siirin ad r sonradan "Veda" 01- Ahmed Yesevî (öl. 1166), Yu nus Emre (1240-1320), Hacr
mustur, T.K )
Bektas-i Yelî (1 21 0~'1 270), He er Beyram-i Yeli (1352-1429),
TEKERlEME. Çesit li ses ta klit leri nden, ölçü ve kafiyeden, Esrefoglu Rum i (öl. 1470), Ka ygus~ z Abdal (15. yy.) Tek-
ikileme ve tekr arlard an yararlam larak olus turulan s öz ke edebiyatmm öncülerindendir. llaht, netee, devriye, ~t·
kümesi. H alk edebiyatirun anonim ürünlerinden olan te- hiye vb . türler, Tekke ed ebiyan sairlerin ce ortaya kon -
kerlemeler; da ha çok çocuklan eglendirmek amacryla mus edebî ürünlerd ir.
u yd urulmustu r. Tekerle mede yer alan sözlerin ustaca TEKNiK. Daha ziyad e özel bir kabiliyetlc ortaya konan sana t
söylenisi, ~a~lrhcI bu luslar; hayal zenginligt çocuklara ve edebiyat eserlerinin ugras krsrruna, "us tahk g österme"
büyü k keyi f verir, Tekerlemeler "masal", "oyun" ve "tö- yönüne teknik denir. Teknik, ögreniml~ ve tecrübeyle ka-
ren" tekerlemeleri d iye gruplar a aynbrlar. zaruhr; Kimi sairler, içinden geldigt gib i, zihnine dogdu-
Masa llar çogu zaman, bir tekerlemeylebaslar: Evvel za- go gibi yazar; kimisi de gönlûnde ya da zihn ind e dogen
man içinde] Kalbursaman içinde/ deve telläliken] Pire berber seylere ernek /ugras vererek güzellik kazandmr. Ne ka-
iken] Ben de ninemin be$igini/ Tmglr mmgtr sallariken... Di - dar yetenekli olursa olsun, sanatm, siirin tekniklerini bil-
lin kaide lerine pek uymayan , mantigi geri plana atan; meye n sanaterrun sanahnda bir yer hep eksik kahr; Yahya
zrthklan, abarnyr, sasrrt ma yr ve eglend irmeyi öncüleyen Kemal, stir teknigmi çok iyt bilen ve bunu siirlerine uygu-
tekerlemeler, çocuk oyunlannda ön emli bir yer tutar: layan bir sair olarak edebiyat kayitlanna geçmistir. Necip
Elim eiim epenekt Elden pkan kepenek/ Kepenegin yansl / Yu- Pazrl'm ifad esiyle siirin "nakis" krsrrn iste bu teknik ugra ~
murtamn eansü Bitli davmm kansi. sayesinde ortaya çrkar, Anla nm tekni kleri, son yillarda
yazma ugrasmda önemli bir yer tu tmakta d rr.
~I1dann söyledikleri tekerlem eli siirler de vardr r. Lev-
nî' nin bu tarzda söyledigi bir siirinin bir dörtl ügü söyledir: TEKRÎR. Yine leme, tekrar enne. Aym kelim e veya kelime
gruplanrnn, anlarnt gü çlendirrnesi maksadryla aym siir
Kavuga sank, san ga sümb ü l, içinde tekrar edilmesi sanandrr. Yinelenen sözler; edebî
Köçege yanak, yanaga kak ûl,
bir güzellik gayesi tasunaz, anlama kuvvet katmaz d a
Bahçeye güllük, güllüge bûlb ül,
eserin etkisini azalnrsa tew degil tekrar olur ki hu tas-
Bülbü le efgên, ne güzel uymus.
vip edilen b ir ezellik degildir, Tahir' ül Mevlevt'nln deyi-
siyle "tekrar sözün fesêhatini bozdu gu hald e tekrîr, bilê-
TEKKE $iiRUEDEBiVATJ. Dinî ve tasavv u fî içeri kte söyle- kis manaya kuvvet ve söze krymet verir," A~agldaki ör-
nen /yaztlan haIk siiri örneklerinin olusturdugu bü tü n. neklerde tek rîr sa nan vardrr:
Baska bir d eyisle; onbirinci asirdan bugüne, özellikle Gücenme, rnuztaribim, näsekîb-i hicrärum,
Anadolu'da yas aya n mutasavvif Türk haik sairlerinin, Gücenme, mûnkesirû'l-hátmrn, perisárum:
hal kin kullandrgi dile yakm sade bir Türkçe He or taya Gücenme, rnerhamet et, bînasîbim vuslatma,
koyduklan eserlerinden olusan edebiyata verilen ad . Gücenme, yáreliyim esl-r istiyäkmla,
Tekke edebiyah, kimi arasnrmacilarca HaIk edebiyatmm Gücenrne, asl-i haräbrm senin firakmla.
içinde, onun bir ko lu olarak degerlendirilmlstir, Hoca Nigar Han im
"I

TEHAFÜR
- -- - - - -- - - -
Sen bir rü ya gece Ieyin gü nd üzün Hayret Hen barmagm d isler kim etse istima'
Sen bir yagm ur ince bazin Barmagmdan verd igi sidder günü Ensdr't' su
Sen sarkilarea büy ük u zun FuzQlf
Sen yolu nu kaybeden yolcu lan n üs tû ne
Bir örnü r boyu yagan bir örnü r boyu karsin Garibim n ánuma Kerem diyorlar
AsIl 'nu el alrms ha rem d iyorlar
Sen rnerharn et sen rü zgar sen tiril tiril kadm Ha sta yun d erd ime verern di yorlar
Sen bi r mahser içinde en aziz yalruzhgr yasad m Maras h Seyhoglu Sanlrrus' un be n
Sen basuu çevire n cellatbasuun güne Faruk Naftz Çaml.be'
Sen öyle ki sen d iye d iye seni anhyamayiz
Sehra za t ah ~hra zat Seh razat
TEMA. Tem. Siirde dile getirilen bir çesit ko nu; siire hakim
Sen se vgili se n cä n se n yärsm
olan ve ok u ra duyuru1 mak ietenen duygu; ~iiri olustu-
Saai Karakoç
ran öz, ~iird eki içsel motiflerin bir ar aya ge lmesiyle sez-
d irileri ternel d üsünce. Siirdeki b ir bulus, bir g örü s, bir
TELAFFUZ. Söyleyis . Bir sesi, heceyi, kelimeyt ya da ciimle-
d üsün üs ve belli bash bir motif d e tem uia rak algrla-
yi, söy lenmesi gerektigi gibi sesle nd irme. Söyleme tarzr-
rur /nitelenir. Tem, konudan farkhdtr, Konu d üzy azrd a
na da telaffu z derur,
söz ko nusu olur, Siirde ise konu olmaz, tem a verdrr.
TELiF. insanm kendisin de var olan yetenegt ve bilgi biriki- Ölüm ü n fizyolojik olarak anlanlmest, konudur. Ancak,
mini kulla nar ak kendi d iliy le nes ir va disinde eser orta- 'ölü m d üsüncesi'pin bir siirde sezdirilmesi, hetirlanlma-
ya koy masi. Kitap yaz mak yerine "te'Hf etm ek" tabiri de 51, zihi nd e uyendmlrnasr ternadir.
kullamhr. Bu isi yap an kisiye d e "m ü ellif" denir Ibkz .). .
TENAFOR. Kakafoni. Bazr kelime ve kelime gru p lan m n ~
TELMiH. Arnstirma. Tarihteki mühim bir olaya, duruma; kullarulmast srrasmda, yan yana gelen seslerin ya d a ar- . .
meshur bir nükte, frkra veya hikayeye; yahud gelenekte d arda gelen kelimelerin söyleyis guçlugüne yol açmasr,
var olan ve bilin en öne mli bir êd ete, bir siir veya nesir- oku yamn hosuna gitmeyecek bir dururn arzetmesi . Bu
de münasip bir biçim d e Isaret etme, onu imá etme, hahr- sikm n h durum, daha çok, kelimeleri yerli yerinde kulla-
latma sanan. Telrniht e, b ahs e mev cu olan ~ey, uzun uza- namayan sair ve yazarlann yeteneksizligtnden kayn ak-
diya anlatrlmayip bir ik i kelim eyle hanrlahhr. Bu saye- larur. Ashnda "h içbir kelimenin kendisinde b öyle bir ku-
de, esere çegn sun zenginligi kazand m hr. A~agldak.i ör- sur yo kt ur" . Ahenksizlik , ses çirkinligi, söz cüklerin kul -
neklerd e iralik ya ztla n kelimelerl e, meshur sahsiyetler larurm es nas md a ortay a çikar.
ve öne mli blr tarih i olay hanrlanlarak telmih sanati ya-
Letäfet kat kat olmus änzmd a nesterenlenmis
prlrrusn r:
Nä bi'nin bu d izesinde yer alan "n este renlen mis" kelime-
Verseyd i áh-r M een/m feryád rrr un sad äs m
sind e ha rflerde n d ogan bir tenäfür (tenafür·j hurü[> vard rr,
Kus mu ka ra r ede rd i basmdaki yuva d a
Fuzûli Ey a ndelib, 0 ~l u yumusmus ses istern ez
TENÁK UZ TER BI

Àmidli Hämid 'i n bu dizesinde d e, ardard a gelen keli- TENKÎH. Hasivsiz (do ld u rmasrz) söz söylemek; ifadeyi ge-
me ierin söy leyis güç lügüne ried en olmasiyla tenAft, r-i ke- reksiz kelimelerden armdira rak d emek. Divan sairle rin-
limát ve rd ir, Tenäfür, ahengi bozan h ällerd en b iridjr. de n Nái lî' rtin sii rle rtnde bu özelligt göre n Zi ya Pasa, Ha-
rabat Mukad d imesi'nde sai r için su nlan ka yd eder:
TENÄKUZ. Çeliski. Bir metin halkast içind e ya da bir prag-
raf ta yer alan iki sözü n anlam bakmundan birbirine u y- Elfázt selis ü m üntehab dir
rnam ast. birbirinin zrd d r olmast. Bir yazann, kendi söy - Mazmunlan bál s-i tarabdtr
lediklerini hüküms üz krlmasma, yazd rklan mn çeliski li Tenkih ile der sözü dánä
olmasma tenakuza d üsmek d en ir, Bereestedit anda läfz u m án ê
TENÄ-SÜB. Güzel orenlama. Anla mlan birbirine yakIn ya TENSÎK. Bir söz kümesi içinde, bir cü mlede ztkred ilece k
da anl am ca aralannda bir ilgt kurulabilecek kelim e, te- bitden çok seyi bir srraya koyarak söy lemek.
rirn veya d eyirnlerin bir beyt yahut nu srada düzenli bir
sekilde bir ara ya get irilmesi sa nand ir, Tenêsüb , klasik ~i­
tb gözüm, efendim, cämm, devletli sultanun.
irim izde srkça kars rlasnguruz edebî sanatlard an birid ir, " ~jr-hàrlar be$igini, focuklar eglendigi yeri, genç/er ma-
Bu sanata müra'dl-l nazir, cmJ';yyet, te/fik, trofik, itiláf, mu- ~tgähJnI , ihtiyarlar 1oÎ~·; ferdgati, roläd txüideeini, pe~
vahar d a denil mistir. der aiieeini ne tÜTW hissiyat ite sererse insan do vatamiu
o türlü hissiyat iie sever.H
Öyk ünd igiçü n kä k ül-i reyluinma sünbül Nmnlk Kemal
Bag içre sabá sa çrru arun yola yazdr
Ahmet Pasa
TERÄNE. Bkz. RÜBAi.
Lile haddin göricek ah ed üb en ag ladlgtIn TERSi. Herhan gi bir gazeli n her bey tinin önüne ikiser rrusra
Bu ki gül rneusimidir bád He bárdn dökülür eklemek sûretiyle d örder dizeli bendlerden olus tu rulan
Ahmet Pa~Q naztm biçimine verilen ad. Tahm is ve tesdisde old ugu gi-
bi, eklenen misra larm ölçü, u yak ve içerik bakmu ndan
Bu haräbátta sAbit olarna m cán êrnm terbi edile n gaze lle uygunluk arzetmesi ve bu sekild e bir
Dil-i virdnemi yapsan da Ylkl1sam gttsem bütünlügün ~aèl a nmasl gerekir. Kafiye d üzeni su sekild e-
Sdbit dir: aaaa bbba ccca ... (Koy u YilZ.b" harfler eklenen rrus-
ralart isa ret etmektedir.) Oört lükleri bir bur u n ui...., 101~ ­
Her sabah baska bahar olsa da ben uslandrm rabba ile terbii birbirine kanstirmamak gerekir. Sairler
Ugra ma m bahçelerin semtine zülde n yand un kend i gazell erini dahi terbi etmislerdir, Tahir'ül-Mevle-
Yahya Kemal Beyath vî' nin kendi gazeline ya phgl terbiin ilk bend i s öyledin
Ne nergis, ne /eyldk, ne III/e, ne gül; Yêd eyledikçe vashru cêrum gari psed im
Hepsiyle d olu bir selesin, gü zel. Hecrin ile tükendi tüvárum garipsed im
Fazü Hüsnü Daglarca "Geçtikçe ah ayn za ma mm garipsed irn
TENKiD. Bkz. ELE~TlRi. Sikh beni mu hit mekamm garipsedi m"
ü

uo I
""'---
TERCi-i BEND TERCÜME

TERCi..j BEND. Genellikle aa ba ca ... kafiye düzeniyle yaztl- TERCÜME. Çeviri. Herhangt bir s özûn veya metnin bir dil-
rrus be yttlerd cu kurulu bendierden olusan nazim sekli . den baska bir dile aktanlma isi. Bu isi yap an kisiye m ü-
Terei-i bendierin kafiye düzeni bazan aa aa aa ... seklinde tercim veya çevirm en denir, Bir Arap atasözünde "kü l-
de olabilir. Bend sayisr 5 Ha 7'dir; nadiren fazla olabilir. lü mütercimin kezzäb", ya ni "b ûtû n çevirmenler yalan-
Bu bendierin her biline tercîháne denmistir. Bendlerdeki crdi r" denir. Bir italyan atasözü de "çeviti kadma ben -
beyit sayisi ise 5-10 arasmda degislr, ilk bendin son bey - zer; güzel olursa sêdik olmaz, sädrk olursa güzel olmaz"
ti, diger bend lerde de tekrar edilir. Aym vaslta beytiyle mealinded ir. Bu sözler, tereümenin ne kad ar zor bir ug-
bi rbirine baglanen bendlerin b ir anlam etrafmda sekil- ras oldugunu anlatmak için söylenmis olma hdrr. Hatta
len mesi gerekir. Söyle de denebilir, her bendin, vasr ta edebiyat çev relerinde, siirin çevirisinin yaprhp yaprla-
beytiy le bütünlük arzeden bir an larru içermesi, terei-i mayacagr he p tar ns ma ko nusu olmustur, Cemil Meriç,
bendde ara nan önemli bir öze llikti r. söz konusu ugrasm çok zor ve önemli bir i~ oldugunu su
eümlelerle anlanr: "Iercüme ya soluk bir fotogra f diyor
Tercî-i be nd formunda yazilan manzumelerde, daha çok, kitap, yahut sadakatsiz ama renk li ve eanh bir taklit. Ter-
Allah'm eze lî ve ebedî olup yaratnklan ru kusaten gücü. eüme bir yaratis, benèe... Siir gibi, deneme gtbi . (...) Evet,
her seytn üstünde olan yüceligi ve kainatm esrá n gibi tercüme sanatlann en gücü: baska bir iklimde, baska bir
derin düsü ncelere: ak h zo rlaya n, güç durumda b iraka n çagd a d ogen d ûsüncenin kendi topraguruzd a dirilmesi.
karmasik du ygulara yer verilir. Eski Türk siirinde görû- Yalruz d üsüncenin mi? 'Iercümede lafza teslimiyet iha-
len bu nazrm sekl inin en güzel örnegi, Tanzimat sairi Zi- netlerin en bûyügû. (...) Volta ire, mü tercimi usaga ben-
ya Pasa' run kaleminden çikan "Terci-i bend"d ir. zetir; kendini efendisirtin ye rine koyan u~a ga . Yanhs.
Mualllm Naci , d ah a ziyade Ziya Pasa'run kaleme aldlgl Üstat, mütercimle tercü mam kanstmyor, c..) Tercü me
Tercî-i bendi göz önünde bulund urarak s öyle der: "Ter- bir fetih d ir, yalmz d ili degil, d üsünce ve hassasiyetin gi-
cî-i bend söylemek terk îb-i bend söylemekten güçtür, rift d ûnyasiru da zenginlestiren bi r fetih." (Bu Ülk e, s. e
Çünkü terct-i bendde ortaya ko nulan fikirle r daima bir 117-118) V
nokta ü zerine gider. Yüz yirmi bey it s öyleyip de he r on Bir dili b ilmek. 0 dilden çeviri yapmak için yete t sart de-
beyitte pek güzel bir münasebetle gildir. 0 dili n bütün incelikl erine, çeviri yapilan me trun
Subhäne men taha yye re fi sun'ih'il u kû l içinde yer ald igr alamn bilgt birikimine ve terimlerine
Subhäne men bikudretihî ya'ciz'tl fu hû l asina olmak, dogrusu vêkrf olmak gerekir. Su da var ki,
bazr tercü rneler as tllanndan bile güzel olabilirler.
[Sanahyla/var edisiyle ak ûlan hayrete d ûs ûren: kudre-
tiyle deha sahibi kisileri acz içindebirakan O'nu tesbih Bazi yaymevlerinin, sözde h alki 0 eserden mahrum bi-
ve tenzih ederim. l rakmarnak id d iasiyla, dünya klasiklerini b it çok krsim la-
ruu çrkararak, kendilerince bir sansürden geçirerek çe-
demekteki zorlugu sair ola nlar takd ir ederler. Terkib-i virtip yaymlamalan neticesind e, ortaya garip Zilkel edp ··
be nd 'de ise fikirler yine münasebet dairesinde olmakla biyat eserleri çikngrm görüyoruz. Bu tavnn. tamamen ti-
be raber muhtelif noktalara yöneleceginden tanziminde earl bir kaygr ta~ld lgl a~ikärd1r. Bu ~ekil de tereüme etti -
o kadar zorluk çekilmez." (lsttldhát-I Edeb;yye, ay. m .) rilen kitaplara itibar etmemek gerekir.
"1 I'"
TERCÜME·i HAL
TERKiB-i eEND

TERC ÜME-i HÀL. Bk.z. BiYOGRAFi. TEAKiB. Tarnlama. Bird en çok kelimed en m eydan a gelen
TER DÎD. Beklenmezlik. Edebî es erde d ile geti rilen d ûsü nce- ve daha çok Arapç a ve Farsça'dan dil im ize geçen taml a-
yi, oku ru n beklentisinin aksin e bir sek ilde sonuç la ndir- mal ara ver ilen ad . Türkçe'deki tamlamalarm ter sin e bir
ma sana n d rr, Baska bir ifade yle "sö z ü, muhatabm bekle- yap rd adrr: Önce tamlanan, soma ta rnlay an gebr. Bu se-
medigt bir sûretd e bitirmektir." Terd îd , fikre b agh sanat- beple, ter kipleri Tûr kçe'ye çeviri rken tersin de n besla-
lardand tr, mak gerekir. Där' ûl-fün ûn (bilim ler evi: ûniversite), Ede-
biyat-r Ced îde (yeni ed ebiya t), leyäl-i girîz ên (kaçan ge-
Disin mi agriyor? celer) , seb-i yeld ä ( u zun gecc) .
Çek kurtul.
Basm rru agnyor? TERKiB-i BEND. Biçim olarak, hem en he men terei-i bendin
Bir çeyre ge iki aspirin. (bkz.) ayru srd rr. ik i na ztm sekli arasmdaki fark; terei- i
Verem misin? bendde her bendin sonunda yine lenen vaSlta beyti nin
Üzü lme, onun da çaresi var, terkib-i b endde d egismesidir, Bu se beple, ter kib-i ben-
Ölür gidersin... din her bendind e ayn bir d üs ünce veya duygu yuma gi
Sabri Soran dile getirilebili r. Her bir bende terkibhane denir. Terklb-i
bendlerd e felsefî, dinî g örûsler ya da sosya I aksakhklar
TERiM. Istrlah. Bir keIimenin veya kelime grubum-n, hp- sunulabilir. Divan siirindeki m ersiy eler de, çokluk ter-
men herk esçe bilinen gen el (s özl ûk) au lammm d rsmda, kib-i bend biçiminde yazrlnustir, Ed ebiya tmuzdakl en
kullarnldrgi alan içerisinde (ed ebivat, sanat, felscfe, si- ünlü terkib-i bend Begdath Ruhi 'ye ve on a nazî re yazan
yaset veya herhangi bir bilim /meslek dahnda) özel bir Ziya Pas a' ya aittir.
anlam kazanarak kullaruhs biçimi. Baska bir ifadeyle te-
15. bend
rim , genel, "adî" kelimelenn, f<l.1..11 anlamlarla bilim d al-
larma ve ya sanat/meslek kollanna ait özel kelimeler ha-
lin i almastdrr. Konusma d ilinde, haik agzmda srkça kul- Yu f h êrma dehrin güI-i gü1zänn a he m yuf _
Agy ênne yuf y ár-i cef ák änna h em yuf
larulan bir kelimenin zam enla , ikinci ve farkh bir an lam
kazanarak terirn olarak kullarulmasi mümkündür. Te-'
riml erin anlamlan , içind c bulunduklan alana g öre, de - H er eys ki me vkû f olan keyfiyyet-I hamra
gii'ken d egildir, karsrladiklan kavrarru açrkça, kesine ya- Ayyêsma yuf h amnna hamm árma hem yu f
km bir bi çimde ifade ederler, Cümledeki kullaruhsma
bakarak, karine yoluyla, tahminle terimin anlarrum Ç'I_ Çün ehl-i vücûd u n yeri sahrê- yr ademd ir
Yu f kêfile vü k áfile-s älêrma hem yuf
karmak güçtür. Terimlerin "sirurh ve özel" olu p yoru ma
açrk olmayan anlamlan, ancak içinde yer aldrklan "özel
kitaplar" dan ögrenilebtltr. Zî-kr ymet olunca nidelim cáh u celá li
Yuf am satan dûne hu îdànna hem yu f
Bir b ilim veya sana t dalmdak i terim ve tabirlerin tümü-
ne tenninoloji d enir. Terirn bilgist anl ammda d a bu ta- Álemde ki bengîler ola váktf-r esrä r
bir ku llaruhr, Seyr ànma yu f anla nn esrä n na hem yu f

.. I'"
TERZARiMA
TE$BIH

Àrif ki Dia müdbir ü nêdán ola mukbil dizeleri g östermektedir.) Eski Tûrk siirinde ömeklerine
Ikb äline yuf álemin Idbênna hem yuf rastlansa de, kadîm sairlerce fazla tercih edilen bir na-
zun sekli degildir. Tahmîs, ta~tîr, terbî ve tesdîs eklenerek
Çarh-t felegin sa'dine vü nahsine sad hayf olusturulmalan bakurundan birbirlerine benzerler. Cev-
Kevkeblerinin sêbit ü seyyänna hem yuf rî'ye ait bir tesdisin bir bendi:

Çün ola haram ehl-i dile dünyi vü ukbá Deste deste gül derenier bu fenà gülzàrdan
Cehd eyle ne ukbá ola hêtirda ne dünyä Hisse vermezler kemäl eh line gülden hêrden
Gerçi bî-berkûm velî asûde-há lüm rüzgärdan
BagdatIl Ruhi
Hasb-i hálümdür bu nûkte gulsen-i esrärdan
"Àrife bir gül yeter derler meseldür gerçi bu
TERZARiMA. Daha çok italyan edebiyatmda göriilen ve üç Bulmedrm ben ol gülü gezdim bu bagl sû-be-sû"
dizeli bendierden (üçl ük) olusan, bazan son ûçlûgûnden
somaki tek dize ile tamamlanan bir nazim biçimi. Kefi-
TEi?ÁÜR ETMEK.Sairlik taslayrp sair geçinmek. (Bkz. MÜ-
ye düzeni aba bebede '" yzy z seklindedir, Ûçlü klerin sa -
TE$AiR.)
YISI snurh degildir. Edebiyatmuzda ilkin Edebiyat-r Ce-
didecilerce denenmis olsa da ikinci Mesrutiyet'ten soma TE$SiH. Benzetme. Aralannda gerçek veya mecaz bakirrun-
yaygmhk kazenrmsnr, dan benzerlik bulunan iki varlikten zayrf olaru güçlü
olamna benzererek söze güç katma, etkili kilma sana n.
$EHiR ÜSTüNDEN YÜKSELEN AY Belägatçiler söyle tarumlarruslerdrr: "Iesbih, keyfiye tte
kuvvet ve zaafça muhtelif iki seyde mevcut bir sifann i~­
Karanhk sokakiara kansn bir yarasa,
Bir kedi srrtt gibi niçin kabardr daglar?
Sirtlannda rsiktan bir el mi gezdi yoksa?
tiraki cihetiyle ednêsirn aläsma benzetmektir," Tesbihte
iki temel unsur vardir: Benzetiten ve benzegen. Bun lardan
birisi olmadan tesbih olmaz. Tesbihte, iki de yan unsu r
0
bulunur: Benzetme yönü ve benzetme eáatt. "Benzetme yö-
Ey sehir! lsyanlarm nasi l yanstr yer yer,
nü, b irbirine benzetilen seyler arasmda ekli, hissî, haya-
Sen simdi kaybolurken gecelerin sisinde. lî ve vehraî ilgi kurar," Yardrmcr unsurlann biri veya iki-
Bütün çighklanm Allah'a götürürle-.
si olm ádan da tesbih yaprlabilir. Tolmt , Bursa kadar ye?i/-
dir cümlesinde "Iokat" benzetilen, " Bursa" benzeyen,
Cöge yükselen aym kan dolu tepsisinde...
"ye~i1" be nzetme yönü, "kadar" ise benzetme edah~U:,
2iya Osman Saba Benzetme yapihrken geçmisten bugüne Tûrkçe'de bigi,
tek, -oes, -dsd,-var, çün, mdnend, gûyá, slfat, misal, mist, mi-
TESOÎS. Daha evvel yazrlrrus bir gazelin her beytinin ön ü- sillü, nitekim, sanki, ûdeta, gibi, andmr, benzer edatlan kul-
ne aym ölçü ve uyakta d örder dize eklemek suretiyle larulrrusnr.
meydana getirilen naztm biçimi. Kafiye düzèni s öyledir: Her edebî türde stkça kullamlan tesbihin birden fazla çe-
eaaaaa bbbbba ccccce ... (Koyu yazrlen barfler, eklenen stdi vardrr, Tesbihin eskiden ben en çok kullaralen ve bi-

l'"
TE~BIH TE!;)His VE iNTAK

linen d ört sekli sunlardir: 1- Tesbih-i muf assai (aynnnh RP.n ya~a m l yor gtbi yasarruyor gibi ya~lyorum
be nze tme): Rlfkt, laZI gibi çetnktir, 2- Tesbih -i mü cmel (kr- Ben askr g ögsïl mde ku rsun gibi ta sryorum
sal nl rms benzetme): Rlfkr tazl gibidi r, 3· Tesbih-I m üekked Sezai KilTakoç
( peki~tîril m~ benzetme): Rlfkt çeviklikte taudir , 4- Tesbih-
i heiig Iaçik benzetme): Tall RtfkJ ya da Rt/kl tazuitr. Benzetmenin bir edebiyat metnindeki önem in e, özel-
likle ~iird e söze kattI gl güce dair ~u te sb itleri ka yda d e-
A}a ~d a ki siir parçalannda tesbih sa nah ya prlrmsnr;
ger bulu yorum: "insan ilahlanru bile 'benzeter ek' ta-
~u d ünya d a û ç nesneye sarlarrusnr. Benzetmek s iirin en öz ih tiy acrdrr, C..) Ben-
Yanar içim gö g nür özü m zetilen ~ ey, ister is temez, ruhun süz geci n d en geçe r ve
Genç yas md a ölenlere berdmsenir, Ruh kain an benzeterek benimser ve be-
Gök ekini biçmis gibi nimseyerek sever. Zat en s iirin en derin rnanast da ka-
Yunus Emre inah ben ims em ek, äleme tesahup etmek [sahip çïkmak l
degil mid ir?" (Saba hattin Rahmi Eyiboglu: "Bilmecele-
Gü l hasretinle yoJlara dutsun kulaguu rin Cennetinde" )
Nergis gibi kryamete dek çeksin inti z är
TE~His VEiNTAK. Kisilest irm e ve ko nusturma . Ruhsuz, ki -
Báki
silikten yoksun clan, konusamayan varhklara sahsiy et
verme, bir insan ki~iliginde g österme sa natma teshis; on -
Sinede bir lahza àrêm eyle gel cärum gibi
lan konusturmaya da intak denir, int ak sanannda, tek
Ceçme ey rû h-r reven öm r-t sit êbêrnm gibi
ko nusan varhk insan olduguna g öre, tabianyla teshis de
Nedîm vardrr, Ama, her teshiste intak olmaz. Tesh is ve in tak sa-
na ti, daha çok, masal ve fabllarda kulleruhr, Dige r siir
Durmus saat gibiydi d u m p geçmeyen zama n
öm ekle rinde d e kullarulrrusnr.
Yahya Kemal Beyath
Dinle neyd en d uy neler s öyler sana
Krz vücûd un san gü ller gibi ter! Derd i vardtr aynhk larda n ya na
Çrk su da n kendini üryan g öster !
"Beni karrushktan kestiler keseli
Yahya Kemal BeyatiJ
Ben ag lanm ag lahnm herk esi"
görû nmez bir mezarh kn r zaman
Mevlana
sair ler do las rr sêf sêf
ten hala nnda siir söy leyerek
KUYRUKLU ~iiR
Attila11hun Uyusamayiz, yollarumz ayn;
Sen cigercin in kedisi , ben sokak kedisf
Ben çiçek gibi tas urnyorum g ögsümde a~kl Seni n yiyecegin, ka lay h kapte:
Ben askr gögsümde ku rsun gibi tas ryorum Benimki aslan agzmda;
Celmi s dayanrrus rm d em ir ka pisme sevdanm Sen ask rü yasr g örü rsü n. be n kemik.

I'"
TE,..D

Ama se ni nki de kol ay d egil, ka rdesi m. tevclh için "Bir sözün iki tarafh, ya ni hem rnedhe, hem
Kolay d egiI hani, zem rne sumûllü olabilecek tarzda söylenilmesi d ir" d er
Böyle kuyruk salla ma k Tannnm gü nü . ve su öm egi verir:
Orhan Veli Kamk Äb-l hayv ëndrr efend im, arngm

KiTAPLARIN KORKUSU Buradaki "êb-r hayvan" sözü hem "ha yat suyu" hem de
Naylon torbalarda tasmmaktan "hayvan suyu" anlarruna gelebilir. '
Hiç mi hiç korkrnam Zêhid ê s ägan çekmek eger olduysa günah
Arna çantalar için öyle mi Sen sevap içre bulun, biz bu gûnahi çekelim
Ya anahtan yit er de Hayali
Içinde tutsak kahrsam
Yukandaki beyitin ikinci rrnsrasmdakr " gün alu çeke lim"
Abdiilkadir Bulut
söz ü, 'iç ki içm e günahmm cezasrru çeke lim' ve 'içkiyi
içelim' anlamlanna geleee k sekild e kullanl1ar ak yine
Örnekl erde g örüld ügü gibi, sairler; cansrz olan nesneteri
tevcîh san att yapihrusnr,
(ney ve kitap) hem canh gibi göstermis hem de kisilesrir-
mi~/konu~tunnu ~la r; bir hayvaru da (kooi), insa n gibi duy- TEVHio. Allah'm varhguu, birligini, bûyüklügün û ve d iger
gu ve d üsüncelere sa hip krhp yine konusturmuslardi r, üstün1ük1erini konu alan manzumeler e veril en ad . Di-
van edebiyah nazrm türlerinden olan tevhid, gene llikle
TE~RiH" Ariatomi. Bir rneseleyi, b ir kon uyu tüm yö nleriyle kaside nazun biçimiyle yazïhr. Bu türün örneklerine ba-
inceleyerek, bü tü n ay n nt tla nyla, özellikleriyle ortaya zan "tevhidnême" dendigi de olm. Tevhidl er, divanlann
koyrna i ~i. Bir ko nuy u, detaylanyla gü n l~lg tna çrkarma
faaliyeti . Bir edeb iya t meselesinin in ced en inceye arasn-
nlarak çok aynnnh bir biçimde elden geçirtlmesi .
bas taraftnda yer ahr. Uzun mesnevilerde, asrl konuya
geçilmeden bir tevhid yazdmast da gelenek h äline gel-
mistir. Klasik tevhid ömekleri "za hirî" ve "tasavvufî" 01-
G
TEvARÜO. Birbirinden habersiz olarak, farkh salrlerin ay- mak üzere iki çeside aynhr. Birinci gruba giren ömekle-
ru rrusra veya bey ti s öylemeleridir. Edebiyat êleminde rinde Allah'm zát ve sifatlan açrkça anlatihr, Tasavvufî
nadiren görülen bir dururndur. Tev ärüd, daha çok, aym tevhid ömeklerinde bir askmhk, çoskunluk häli dikkati
nesie mensup sa na tkê rlarm, birlikte sahit oldu klan, ya- çeker: söylenmek istenenler ûstü kapah olarak ifade
sadrklan önemli olaylard an soma yaz d rklan eserlerde edilmeye ça hsibr.
g örûlebilir. C en ellikle, eski sairl erin, aym olaya "tarih Klasik ed.ebiyahnuzda, mbar edilen türlerden biridir
d üs ûrme'Terinde bu d u ru mla karsrla sihr. Tev árüd ma- tevhid. Bir çok Türk sairi bu türde kalemini tecrübe et-
zur görülen bir dururndur. Degi~ik za ma nlard a ya ~ya n mis , ortaya güzel tevhid örnekleri çtkrrusnr, Yeni T ürk
sairle r aym d izeleri söylemisse bunda bir kas u arenebi- siirinde de, b içimsel özellikleri zaman za ma n farkh da
lir; (Bkz. iNTiHÁL. ) olsa, bir çok tevh id öm egine rastlamr. Modern bi r tevhid
öm egi:
TEVCÎH. Brr keli meyi /sözü bir rrusra içind etk! anlama d a
gelebi lecek sekilde kullanm a sa nan . Tahir'ül Mevle vî
TEVRivE T<ZAT

BiRLiK Nice krlsm nal]laZl sûfi kim


Ikilik yok . birlik var. Abdestin yerinde yeller eser
Yalmz bunda dirlik var. 8eh j~ti
Yalmz bundadrr fel êh ,
Lá-il êh e illállah! Koyup kaldrrmada ikid e birde
Kazan devrild i sö ndürdü ocagl
Bir ask için g ön ülle r Îzut M olla
Çrrpuurken beraber, _
lkiy e tapmak günah, Önemli not: Çogu zaman ço k ye rd e lham, te vcîh , tevri·
Lá-il êhe illál lah! ye, kinaye ve hatta ta'riz birb irine kanstmhr. Bu sanat-
lar, Iki veya daha çok anlam a gelebilen bir ke lime n ln
$u münahk karanhk far kh anla mlanndan ya rarlarularak yap rldigmdan ortak
Sona ereeek amk. bir öz el1ik tasrrlar ancak aym sey degtllerdt r, Zikrettigi-
Sabah olaca k, sab ah, mi z ortak ve önemli özelliklerini göz önü nd e bulundu-
Là-iláhe ilIällah! rarak Tahirü'I Mev levî, bu sanatlarm hepsini "t elvih ar"
ba ~ h gl altmda topl errusnr.
Her tür1ü nime t bunda,
Beklenen eennet bunda, TEZ. Toplu msal bir meseleyi anlatma kaygrsr tasryan ro-
Yalmz bir din, bir Il äh, man, hika ye ve tiyatro ese rlerinde savu nula n esas d ü-
Lá-ilähe ilIàllah! sün ce. Böyle bi r eserle oku ra ver ilmek ietenen rnesaj . As-
Orhan Seyfi Orhon hnda, an la trlann hemen çogu nda açik vey a gi zli bi r tez
va rd ir. Bu, bir ge rçeg in ifad esi, bi r meselen in ha lli, bir
TEVRivE. Bird en çok anlama geleb ilen bir kelimenin, b ir hükmün ortaya konmast seklinde olabili r. Makbûl olan,
be yit ve ya rrusra içinde, yakm anlarrnru söyleyip en uzak tezin eserin bünyesinde, me yved eki su gibi , eritilmis,
anlarrnru kasdetme sa na trdïr, Merarm gtzh tu tm ak ve sindirilmis olma srd rr. H erhangi bir ideolojinin g üd ü-
nükte yapmak amacryla basvurula n bir edebî sanatnr, mü nd eki ese rle, tezli eseri birbirinden ayrrm ak gereki r.
Îha m sana nyla kansnrmamak gerekir, Çü n k ü tha m sa- TEZAT. Birbirinin ka rsin olan d uygu, d üsünce, ha yal ve du-
na tmda birden çok anlarrn olan kelime nin bü tü n artlam- ru mlan b ir ilgi kurarak bir arada (aym cümled e/rmsra-
lan kasdedilir. da /beyitte) s öyleme sanan. Yaygm olan edebî sarratlar-
Sakm Mecnûn'u sariman ehl-i askm ihtiydndu dan biridir. Eski edebiyaturuzda 'teza d'a tlbak, mutába-
Gü zel sevmekte zîrá kimseye hi ç ihtiyàr olrnaz kJlt, tatbik, tekdfu isimleri de verilmistir,
Bdkf Ask de rdiyle hosem el çek Ilácrm dan tabîb
Krlrna denmin ki m helàkim u hri derrnánmdad ïr
Bir bû se mi bir gül mü verirsin dooi gönlüm Fuzûlt
Bir nim tebessümle 0 Met gülü terdi
Lä-edrf
433
1
....
TEZXJRE
TEZAT

Ben sairim 0 käme t-i rnevzunu dogrusu Mukad di mesi" nd e gü ze1tezat örneklerine rastl amr:
Sevmem desem d e yalan söylerim sana . "M akber ki êsêr-i mevcûdemin en ahiridir, [end bul-
Nedim mus bir vücûd un bekAsl için yap ild i."

Kam ol gül gülerek geld igi dernIer simdi "Makb er umûmîyeti itibariyle pek çok nazarlar için
AgJanm h ätrra geldikçe güIa~tüklerimiz. soguk bir eserdir. Bu soguklu k yalruz be nim kalbirni
Mdhir ihrak eder,"
"Makber'den evve1 yazd igim se ylerin pek çogunu
Esir-i askm olduk gerçi kurtu lduk esaretten begenmem. ba zrsmi pek az begenirim: Makber'I ise
Nan uk Kemal hiç begenmiyor, çok seviyorum."

Yagsm nesi varsa ká inatm TEZKiRE. Suarä tezkiresi: tezkiretûs-suarê . Belli bir dönem-
Lákin bu derin sü kût dinsin. de yetisen sairlerin ma hal tercüme1erini ve siirlerinden
Abdülhak Hdmid bazi ömekleri içeren mecmualara, kitap1ara verilen isim.
Eski Türk Edebiyatmm en ön em li kaynaklanndan biri
Bana düsmez can oermek. yumu~k bir kucakta; olan tezkirelere, simdiki antolojilerin, edebiyat tarihleri-
Ben bu kaldmmlann em zirdigi çocu gu m! nin, Uk/el örnekleri denebilir.
Aman, sabah olmasm, bu karanltk: sokakta;
"Iezkireler sadece sairlerin hayat hikayeleri özetlenen
Bu karanhk sokakta bitmesin yolculugum!
ve siirlerinden ömekler verilen srradan kaynak1ar degil,
N e sabaht g öreyim, ne sab ah görüneyim;
Gûnd ûziet size kalsm, verin karanhklan!
Osmanh kültürü, edebiyan ve sosyal hayatma dair essiz
hilgiler içeren, hatta devrin edebiyat elestirisi örnekleri-
ni de bulabilecegimiz çok özgün eserlerdir, (Mehmet
0
I.~lak bir yorgan gibi, simsïkr bürüneyim;
Ortün, üstüme örttin, serin karanltklan . Kalpakl n "Divan Siirinde Mahlas Üzerine")
Sehî, Latifi, Ahdî, Á~lk Çelebi, Kmahzáde Hasan Çelebi,
Uzamverse gövd em, tas lara bo ydan boya; Beyänî, Riyêzî, Kafzäde Palzt, Yümni, Mûcib, Safäyi, Sálim
Alsa buz gibi taslar almmdan bu ate~f. kendi isimlerini verdikleri birer tezkire kaleme alrmslardrr,
1?ahp, sokaklar kadar esrar h bir uyku ya, Äsrm, Belîg, Rämiz, Safvet, Ari f Hikmet, Fatin , Ibn ûlemin
Ols e, kaldmmlann kara sevda h e~i... Mahmud Kema1 bilinen diger tezkire yazarlan d ir.
Necip Faul Kisakûrek:
Öte yand an, eskiden çesitli mesleklere mensup kisileri
Çm çm ötüy or sesialik b ir araya getiren mecmualara /kitaplara da "t ezkire"
Melih Cevdet Anday denmis ya d a bu kelime He baslayan bir isim verilmistir:
Tezkiretü'l -evliyá (veliler tezkiresi ), tezk iretü' l-ha tt atîn
Tezat, sa d ece siirde basvurula n sa na tlardan degild ir. (hatt atlar tezkiresi) gibi. Se[ine, hadîlm gib i Isim lerle ar u-
Dü zya zid a da ku llaruhr . Abdü1hak Hämid ' in "M akber lan eserl er de , bu bag la md e tezkire özelligine sa h iptir.

'I
TlBAK
TRAJEi:>t

TlBAK. Bkz. TEZAT.


Eserdeki olaym gelismesine göre yapilan büyük bölûm-
Tip. Karakter. Hikave veya romanlardaki kimi kahramanla- lemeye sahne, daha kisa olaruna perde denir. Tiyatro
nn, aYlrt edici vasiflanyla toplumsal bellekte yasayanla- eserleri sahnelenirken perdeler arasmda duraklama ya-
n. Ahmet Hamdi Tanpmar tip'i, "hayann umumî vasif- prhr ve bu boslukten yararlarulerak yeni perdenin deko-
Ianyla bize benzeyen, fakat ferdiyetinin hususî çizgtle- ru düzenlenir.
riyle bizden aynlan salus" seklinde tarumlar. Kahraman-
dan farkh clan tip, öykü, roman, tiyatro ve destan gibi Bir oyun sahnelenirken anlanlan olayi gerçege uygun
eserlerde, eserin niteligiru belirleyen, temellendiren ana bir sekilde yansrtabilmek için áekar, kostüm, müzik: gibi
unsurlardan biridir. Anlanlarda yaranlan tipIer, ne ka- unsurlardan yararlaruhr. Oyundaki konusmalar birden
dar ayrrt edici özellikler tasrr ve ne kadar canh olursa çok ki~i arasmda geçiyorsa diyalog, tek ktsi üzerinde ka-
okuru 0 derecede etkiler. Yakup Kadri, Nur Baba romam- hyorsa mono log diye nitelenir, Romantik tiyatro eserle-
run basma kcydugu "Bir izah" bashkh açrklamada söyle rindeki uzun konugmalara da tirad denir,
der: "Herhangi bir romancmin ilk endisesi yaratugi Tanzimat'a kader, edebiyatmuzda tiyatro türüne rasflan-
'tip'Iere kuvvetli bir hakikat çesnisi verebilmektir, Bazr maz. Ama, bir bakrrna, tiyatronun yerini tutan; toplu-
kudretli hikayeciler öyle kahramanlar yaranrlar ki in-
mun tiyatro ihtiyacrru karsûayan Karagöz, Kukla, Crta
san, bunlara hayatta tamdrgt kimseIerden daha ziyade
Oyunu gibi seyirlik oyunler vardrr.
äsina çrkar." Meshur romancmm bu sözleri, adr geçen
romandaki 'Nur Baba' tipirii vurgulamakta, imä etmek- Tiyatro eserleri baslangrçta trajedi (bkz.) ve komedi
tedir. Çünkü, bir çok hikaye ve roman bir tek karakteri (bkz.) olarak iki gruba aynhr; seçkin bir üslûpla ve man-
sayesinde yasayabilir. Dostoyevski'nin Suç ve Ceza'si zum olarak yazihrdï. 19. asirdan soma tiyatro vadisinde
Raskolnikov, Halit Ziya'ninMai Ve Siyah'I Ahmet Cemil, yazrlan eserler, daha ziyade dram (bkz.) olarak bilinir
Yakup Kadri'nin Kirultk Konak'l Seniha, Halide Edip'in oldu.
Handan'v Handan, Peyami Safa'nm Dokuzuncu Hariciye
Kogu$u, Hasta Çocuk tipleri sayesinde hatrrlarurlar ve $inasi'nin SairEvlenmesi (1860)adh oyunu, edebiyanrruz- C
bilinirler daha çok. daki ilk tiyatro ömegi ya da denemesidir. 0 tarihten bu-
güne, Ahmet Vefik Pasa (1828-1891), Äli Bey (1844-1899),
TiVATRO. Ptyes, oyun. lnsen hayanrnn çesitli cephelerinin Narruk Kemal, Abdülhak Hêmid, Müsahipzade Celal
sahnede canlandmlmasr amacryla kaleme ahnan eserle- (1868-1959), Resat Nuri Cüntekin (1889-1956), Ahmet
re ve bu eserlerin sahnelenisi eylemine denir. Tiyatro tü- Kutsi Tecer (1901-1967), Necip Fazrl Kisakürek (1905-
ründe eser ler, her zaman, sahneye konulmak için yaz rl- 1983), Cevat Fehmi Baskurt (1905-1971), 5ebahattin Kud-
maz; suf okunmak için de bu türden eserler yazrlrrusnr. ret Aksal (1920-1993), Necati Cumalt (1921·2001), Orhan
Abdülhak Hêmid'In tiyatrolan böyledir. Asena (dog , 1922), A. Turan Oflazoglu (dog.1932) bu tûr-
Bir tiyatro eseri olay ve salus kadrosu olmak üzere iki den yazdiklan eserlerle Türk edebiyannda tiyatronun ge-
ana unsurdan olusur. Tiyatro eserinde anlanlan olayla- Iismesine hizmet etmis öncü tiyatro yazarlanrruzdrr.
nn bol aksiyonlu olmast ve mantikaal bir silsile takip et- TRAJEOi. Tragedya. Konusunu genellikle tarihî olaylardan,
mesi de gerekir, geçmts zaman söylencelerinden (mitolojiden) alen, insa-
436
1 437
1
TRANSAfC>ANTAL

run merak duygulanm harekete geçi rerek düsünmeye yüzyd sairlerinden Kadi Bu rhaneddin (1344-1398) ya z-
sevk eden ve çoklu k actkh bir sonla b iten tiyatro ese ri. nu snr, 16. yüzytld an so nra, edebiyanrruzd a tuyug öm e-
Ma nzurn olan ilk örn ekleri eski Yu nan 'da görülmüs ve gine rastl an marrusnr. Rübai yle biçimsel benzerlikleri
bu dönem û rü n lerine tragedya d enmistir. Fran sa'da, kla- yüzünden gittikçe u nutulm us ve ye rini rübaiye birak-
sisizm dö ne minde yeniden canhhk kaza nrrus ve d üz ya- rrusnr,
zryla d a yazihr olmus tur. Ktasikle rin trejedi vadisinde Dilbe rin i~i itábt u n êz olur
verdigi ese rler, ku rallara srkr srkrya bagh d rr. Aristo, tra- Çesm i cádû gamzesi gam maz olur
jedi için "insan da ko rku ve actma duygu lan uyand ira- Ey gö nü l sab r et tah ammül kil ana
rak ru hu tu tku Jard an annd trma gayesi güder" d er. TI-
Yär e eris mek i:?i az az olur
yat ro türünün gebsip yaygmhk kazan d tgi 19. asrrdan iti- KD.dJBurhaneddin
baren trajedinin yerini dram alnusnr, Tan zimat'l a birlik-
te bizim edebiyanrrnza d a gi rmi stir. Bugûn, trajed i b il'
Dalrmsam ~I bahre kim pá yám yo k
rul' ad r olarak degil, çok acrkh olay lan nitele me k için
Batnusam ~l gence kim hüsràm yo k
ku llamhr.
Bulmusara ~I bedri kim noksêru yok
TRANSANDANTAL Bkz. A$K INLI K. Cirmisem ol sehre kim vîr êru yo k
Nesi m î
TRivOLE. Bali ed eb iya tJannda n ed ebiyanrruza geçen ve
fazla ku lJamlmaya n bir nazrm sekli. ilk i iki, d igerlerl
d örder rrusra d an ibaret ü ç bendd en olusur, Tarnarm 10 TÜR. Bkz. EDEBI TÜRLER.
rrusra oIan triyolenin ka fiye d üze ni ah aaaa bbbb seklin-
dedir. Birinci bendin ilk d izesi Ikin ci bendin sonu nd a,
TüRKçe . Türk Dili. Ural-Altay dil grubunun Altay koluna
ikinci dizesi de üçüncü bendin so nu nd a tekrer edilir. bagh, Tü rklerin tarih boyunca konusup ya zdl gl dil. I:
Tü rkçe yap1 bakurundan eklemeli brr dildir. Tûrkçe'nln W
TUTUM. TaV1r. Bir sair veya yaza n n eserini ortaya koyarken ilk yez rh belgeleri Yenisey yazrtlandrr. Orhun Ábidelel'i
yeteneginden, d ü nya g örû s ünden, ilkelerinden, bakis (8. yy.) Türkçe'nin ilk ciddi metinlerid ir.
açrsmden yeneryen ortak tavir.
Bugün ülkem izde konusup yazdigmuz Türkçe'nin ya zl
TUVUG. Tuyug, tuyuk, du yu g, tOYIk, toyuk da denir. Türk vasttasryla takip edilebilen tarihi, dil tarihçi1eri tarafm-
edebiyanna has bir nazrm sekli olan tuy ug, haIk siiri bi- d an su sathalara aynhr: Eski Turkçe, Eski Anadolu Turkç e-
çimlerinden olan 'máni' nin di va n edebiyatmda kullaru- si, Osmanh Türkçesi, Türkiye Turkçesi.
lan seklidir d enebilir. D ört d izeden otu sur ve kafi ye dü -
zeni çogunlukla aaxa se klinded ir. Az da olsa xaxa ve aa- lÜRKI-i BASh: Basit Türkçe . Eski Türk Ed ebiyah d önemin-
aa seklinde kaftyelenmis tu yu g örne kleri de vardrr, Tu - d e, ya zdtklan ~iirl erd e Arapça ve Farsça kelimeler e faz-
yugun öne mli bir biçimsel özeIligi, cinas h kelimelerle la yel' verm ey en, yahn T ürkçe ile yaz maya gayret eden
kurulmus kafi yeler in kullarulmasrd rr. Gene llikle aruzu n bir grup sairin tuttuklan yol. 16. as tr sairlerinde n 'Iat av-
[äifátiin [aiMtiin [aiUin ka bb tyla yaz dan tu yu g. ed ebiyah - lah Mahremi ve Edirneli Na zmi bu h are ketin öncüsü sa-
rruzd a faz la ragbet g örme mis tir. En güzel tuyuglan, 14. yrlnusnr, Türki-i basit hareketi, 0 zamarun stir ine (Diva n

I'"
TÜRKOLOJi
TÜRKÜ

siirine) bir tepki degtl, yeni bir tarz ara ma, siire yenilik Evlerinin ön ü ü ç agaç çmar
getirme aray isidir, Bu yolda ve rilen örn eklerin basanh Dillerim tutusur yüregim yanar
oldugu ve edebiyanrmzda önemli bir yer teskil ettigi Esinden ay nlan b öyle mi yapar
s öylenemez. Sêde Türkçe'yle yazrlnus gazel1ere "baait- Anam anam hangi d erd im e yanam.
name" dahi denm istir. (Çorum yöresi)
TÜRKOLOJi. Tûrkiyêt, Tü rklük bilgisi. Tü rk dilini, edebi-
yanru, tarihini ve kültürünü inceleyen bilim d ah. Söz ko- Bayram Bilge Take l, türkülere tahsis ettigi bir yaz rsmda
nusu bilimle ugrasanlara, Türk dili ve edebiyan alarun- türkûler üzerine ilginç, kayda deger belirlemelerde bu-
da u zma n olu p arasnrma yapanlara da Türkolog denir. lu nur: "Türküler bizi säyler asirtardir, biz türküleri söyleriz.
Türkü 'biz'iz aslrnda; a$klanmlz, gurbetlerimiz, aynhk ve act-
TÜRKÜ. Daha çok söyleyeni be lli olmayan ve çesi tli ezgiler-
lanmtzla biz... Setapianmtz da türkülerimizde mákes bulur.
Ie, degisik maka ml ar la icra edilen ha ik siiri tû rû . Hece
gûnahlanmtz da. Her $eyimiz ve her yanlmJZla türkü lerdebiz
ölçüsünün yaygm olan kahplanyla (7, 8, 11) söylenir.
van z; en sade, en yahn , en insan hálimizle... Onun için tiir-
Toplu m hayatin d a karsrh gi ola n her ~ey, tü rkülere konu
külerimiz buram buram inean, inearunnz da burcu burcu tûr-
ola bilir, Ahmet Ha mdi Tampmar. "Tûrk insan irun yazrl-
kü kokar. C.,)
mayan romaru türkü lerde sakhdrr" der. Tü rküleri d inle-
yen her insa run "s teak ekm ek gibi ins an rsnrabryla, az- "Musikîmizin ana sûtunu da türkülerimizdir. Bir eenebi. slr{
miyle, hasr etle, ölûm le" bas basa kaldrguu vurgular. Se- türkülerimizden hareketle bizim nasit bir millet otdugumuza
vilen ve yaygm olan türkü nü n diger haIk siiri tü rlerin- dair oldukça saglam ve objekti{ bilgilet edinebiiir. Sadece ruh
den farki , ezgisidir. Bir kosm a ya da màni ezgiyle s öyle- ve dü~ün ee dûnvamula ilgili saglam ipuçian eldeetmekle kal-
nirse türkü olur. maz, tarihî maeeramlZI da ana hatlanyla türkülerden ögrene-
bilir. Nerdeyse kendimizden bilegizledigimiz $ahsÎmaeerala-
Türkü yakmak deyimi, Ana do lu'da, henüz olmu s bir
olay için türkü söylemek anlammda kullaruhr, Ana do lu nmlZ da en çarplCl çizgiterte tûrkûlerdedile gelir çogu zaman. E
insam mn dertlerini, kederlerini, se vinçlerini, kisac asr "Asimda 'tü rkii' dedigimiz zaman, olm u ~ bitmj~ bir müzikal
yeegrsim tûrkûlerde bu lmak mümkündür. durumdan, dondurulmus bir tarih veya zaman diliminden de-
$u uzun gecenin gecesi olsam gil, her an yeniden yaratdan ve ya~atdan, her an kendini yeni-
Srlada bir evin bacasr olsam den ureten son derece canu ve dinamik bir yapldan söz ediyo·
Dediler ki nazit yärin pek hasta ruz. Her söyleni~te yeni anlamlar kauman, söyleyeni ve dinle-
Basmda okuyan hocast olsam yeni herseferinde yeni bit yoleulugadatiet eden tûrkiiler; haya ~
t,mlzm heranml kucaklayan çe$itliligi ve zenginligi iledogum-
Kätipler oturmu~ yazlya bakmaz dan ölüme (ninniden/aglta) uzun ineebir çizgiyi ifade eder. (...>
He rkes sevdigini dilden btrakmaz "Yani türkülerdebugün oIdugu gibi dün de aerlan, çileleri, se-
Hey Allah'tan korkmaz ku ldan utanmaz vinçferi, nedämetleri, dualan ve günahlan ile insammlz , bi-
Gönül defterinden sildin mi beni zim insammlz var. Ve mili/tarihî maeeramlz var en rajine bir
dil ve üslupla anfatrlan. " ("Türkü anadlr, yardlr...")
<40 [
TÜRKÜ TÜRKU

Türküler ezgilerine g öre "u sulsüz" ve "usullü" di ye iki Türküler son zamanlarda bir takrrrt degismelere ybozul-
gruba aynhr. Konularma göre de çocuk türküleri, tablat malara ugranus: kimileri türküleri bir 'meta' olarak ku l-
üstüne tûrkûler, ask ve se vda türküleri, gurbet türküle- lanmak yolunu tutmustut. Türküleri kardes. bee r, ana
ri, kahramanhk türküleri, askerlik türküleri, tören tür-
belleyen bir siir sevdahsi Ahmet Cansiz Güllü, bu tahri-
kûleri, i~ türküleri, eskrya türküleri, hapishane türküle-
fattart duydugu kaygryi dile getirirken türkülerin güzel-
ri, mizahî türküler, d ügün ve kma tûrk üleri, terikat tûr-
küleri, oyun türk ülert gibi kümelere aynhrlar. Agltlar liklerini ve özelliklerini de siirle dile getirmistir:
(acrkh tûrkûle r) ve rurmilerin (besik tüküleri) bir kisrrn Her yörede ayn ayn süslenir
da türkü seklinde söylenmektedir. Asrrlardrr g önl ümüze seslenir
T ürkûler yaprlarma göre ise mani bendIerinden kurulu Sevgilidir sevgimizle beslenir
türk üler, dörtlüklerle kurulu türküler (kavustakh, ka- Aman dostlar türk ülere kiymaym
vustaksrz), üçlüklerden kurulu türküler ve ikiliklerden
kurulu türkûler seklinde tasnif edilebilir. Bunlann da Dagda sümbül, bahçelerde gül olur
kendi içlerinde farkhhklar ta~ldlgl göriilür. Turnalann kanadmda telolur
Yapi bakrrrundan farkhhk arzeden bir türkü ömegi: Bizi bize kavusturan el olur
Aman dostlar türkülere krymaym
Havada bulut yok bu ne dumandrr
Mahlede ölüm yok bu ne Hgandir
$u Vemen elleri ne de yarnand ïr Çamhbel'de kervan bozer, yol .keser
Dertlerle dost olur, dermana küser
Adi Yemen'dir gül ü çemendir
Giden gelmiyor acep nedendir
Dijden dile kaltrus ölmez bir eser
Aman dostlar türkillere krymaym G
Burasi Hus'tur yolu yokustur Eginli'nin terkisinde hasrettir
Giden gelmiyor acep ne istir Dagarcrkta tükenmeyen krsmettir
Sevdadn; sevgidir, asknr, hikmettir
Kislarun önünde redif sesi var
Aman dostlar tü rkülere krymaym
Açm çantasrm acep nesi var
Bir çift kundurayla bir de fesi var
Uzun hava, bozlak, hoyrat mayad ïr
Ad r Yemen'dir gülû çemendir Bazen hakikattir, bazen rûyadrr
Giden gelmiyor acep nedendir Kimi bedduadir, kimi duadrr
Aman dostlar türkülere kiymaym
Burasi Hus'tur yolu yokustur
Giden gelmiyor acep ne tstir

"I
.

ULAMA. Vasl. BaZI rrusralan kahba uy durabilrnek için


(uzun clan {kapa h ] bir heceyi kisaltmak [açrk yapmakl
için), bir kelimenin sonundaki ünsüzü, bir sonraki keli-
menin açik olan Bk hecesine eklemek scklinde tarumla-
mr. Da ha ztyade, hecelerin ses degerine g öre d üzenle-
nen aruz vezninde görülen bi r ses olayrdrr,
Bir al.ko lu ver di ä ~i nä 11k
(Yukandaki a~k kelimesinin siyah yaz rlan son sesi, m15-
ral kahba uydurmak için oluverdi kelimesinin ilk hecesi-
ne ulanarak okunur.)
USÛL. Metod, yöntem, yol, yordarn, tarz . Bir isin nasil ya-
prlacaguu gostermek/belirtmek için ortaya konulmus
yöntem. ilmî, edebî, sanatsal bi r çahsmarun, inceleme-
nin gerçeklesme asamasmda tekip edi len, uyulan me-
tod. Bu tü r bir faaliyet içine giren kisinin yani "insa" ve
"icra'tda bulunan insamn belli bir disipline uymasl, "in-
tizam ve sira takip etmesi" ger êkir. Metodsuz, usûlsüz
yaprlan çahsmalarm iyi/olumlu neticeler vermesi zor-
d ur. Usûl , plandan farkhd rr: bir yöntemi benimseyip, 0
istikamet üze re faaliyeti sürdürmek demektir. Edebiyat

I'
UVAK
OSLOP

arashrma ve incelemelerinde, elestirtde bir yönteme metindeki cümlelerin uzunlugu ktsahgl, kelimelerin se-
bagh kalmanm say tsiz fayda lan vard ir. çili~ i , eda ve áhenkteki fark hhklar, üslûbunun özellikle-
UYAK. Bkz. KAFiYE. rindendir. Eserin olusumunda, üslûbu n beli rleyici bir
katkist vardtr, Esere krymet kazandtran ve ya onun dege-
UYARLAMA. Bkz . ADAPTASYON .
fini eksilten bir özelliktir üslûp. Recaizêde Ekrem 'in
UYGUNLUK. îtiláf. Bir sa na t-edebiyat eserindeki her u nsu- Buffon'dan aktardrgr "ÜSlÜb-1 beyan ay n iyle insandrr"
run, çesitli kisrmla rm bütünlük arz ed ecek, ahe nk ve hükmün ce, her büyük sanatçmm ken di ne öz gü bir üslû -
uyum saglayaca k se kilde d ü zenl ilik içinde olmest. M e- bu olmast gerekir, "Herkes ya z1yazar am a her yazar üs-
sel a, bir siirdeki kelimeni n kasdettigt anla mla, vezlnle lûp sahibi degildir,' tesp iti d ogrudur. Buffon , üslubun
ve diger kelimelerle uyum halinde olmast gib i. Muallim önemini ve eserdeki ye rini su sekilde anlattr: "Y alruz iyi
Naci, ma nzum bir edebiyat eserin d e dö rt bakrrrtdan uy- yazrlnus eserler sonradan gelenlere ka hr, Bilgi çok lugu,
gunluk ara r: Lnp," anlam ite uygunlugu,' lafzrnoezin ile uy- aigu garipligi, b u luelard aki yenilik ölmealigi n ge rantile-
gunlugu; manamn vezin ile uyglm/ugu; manamn maMa iie ri de degildir: eger bunla n n bu lunduklan eserIer zevk- Iff'i
uygunlugu. siz, soy luluktan yoksun, dehasrz ya zilrruslarsa silinip gi- ...
derler; çü nkü bilgiler, olgular, buluslar kolayca uçar, de-
Bir d üzya zidaki herhangi bir cümlenin yer aldlgt pa rag-
gi~ir; böyle olmasa bile, d aha usta kimselerin kalemiyle
rafm di ger cümleleriyle anl amca bütünlük ar zetmesi; bir
tekrar eser ha line getirilir. Bunlar insarun d rsmdadrr: üs-
roma n veya hikayedeki konuyla üslûb, sa h islerla konus- lûp insanm ta ke ndisidir. ÜslOp; ne uçan, ne kaçan, ne
malan ya d a psikolojileri ar asm d a bir Iikteligin /uyumun d e bozulan bir seydir,"
bulunmasr ge rekir.
Üsl ûbu n olusmasmda, etkinlik derecesine g öre sanat kä-
Fikir ma hsûlü he rhang i bir yazr d e, ileri sürülen d üsün- nn mizact, trkr, egttimi, ya~dlgl d önem , bagh old ugu
ce He gës terilen öm e k arasmdakt uyuma d a mu väfakat ekol, kullandrgr dilin özellikleri, anlatdan konunun ma-
d enir.
hiyeti rol oynar. Bu saytlan etkenlerle bh-likte sanatkê -
UYUM. Bkz . RiTM . nn /safrin /yezan n duyus ve kavrayrsma da bag h oldu-
go için, deneb ilir ki, ne kadar sanatk ár / edîp versa, 0 ka-
UZUN HiKAYE. Anla thgl olaym yalmkathgr, yin e olaym i~­ da r da ûslûp va rd rr.
lenis biçimi ve salus kadrosunun az h{;1 vb . gib i hikaye
özellikleri tasryan anc ak uzunlugu bakmund an romana Ekrem , Ta 'lîm-i Edebiyat adh kitabmda üslab-I säde (yap-
benz eyen öykü. macrksrz, dogal üs lûp), üslûb-r mauyyen (s üslü Ûs lû p),
ustûb-I dli (yüksek üslûp) olmak üzere ü ç çesit üslûp tan
ÜSlOP. Ede, biçem , stil , ifade ta rzr, anlans yol u. H er sa nat- bahseder. Modem eles tiride ise, üslû bu biçimlendiren
Ç1 veya edîbin duygu ve dü§üncelerini ifade etm e biçimi, nedenler göz önüne ahnarak; yazann adryla amlan uslûp
anlah~ yolu. Ba~ka bir ifadeyle, zihinde d ogan bulU;;un
ITanpmar üsIObu ), çllga ball own aslûp (Ortaçag üslûbu ),
düzenlendikten soma ortay a konulrna tar zld lr üslûp. konuya bagll üslûp (filozofik), okurabagh olan uslûp (po pü-
Bir ya zann duyu~ ve dü~ünü~ünün dil e yanslmasma, list>, eserin amllClna bagh uslûp (alayh) gibi SlOlfiam alar
dili kendine öz gü kunam~ biçimine de üslû p d enir. Bir yap l lml~hr.
"I I'"
OSTAD

Çesitli kay nakJard a, üslû p çesidi olarak ya da üslû b u n


bir niteligt olarak su ibar elere d e rastlarur: AkI el, bayagl,
canti, çoeuksu , estetik , hoy rat, içli, özensiz, özentili, ressamá-
ne, renkli, samimi, sü rükleyici, sûs lû. yahn , yapmaok , zarif.
ÜSTAD. Usta, öncü, avantgarde. Sanatta /edebiyatta kendi-
ne özgü bir tar z gellstirmts, sanatin ve sana tuurt bütün
inceliklerini bilen; alanmda çlgtr açrrus ve üst ün bir yer
ed inmis sanatkêr, Bir bakuna, önemli bir haber ci, bir
mu stucu olan üstad , sananm en iyi sekilde icra ed en, bu
hususta üs tüne d üsen görev lerini yerine getiren sc ru m-
luluk sahibi bir insa ndrr. Sanat ve edebiyatt a ibdä , Icát,
kesif Ç"lglr açma , yeni seyler ortaya koyma gibi nadir fa-
aliyet ler, üstad lann üs tesinden gelebilecegi islerdi r, Ede-
biyatrrruzda Mevla na, Yunus Emre, Bakî, Gálip, Fikre t,
Ákif, Yahya Kema l, Nazr m Hikmet. Noop Fazrl, Seza i VAHDET. Bkz. BiRLiK.
Karakoç gibi, bir düsünce ak umru ysanat anlayrsuu bas- VAHDET-i VÜCÛD. Kainatm yarancisr Allah'm gerçek va r-
latan; kendisinden soma gelenlere yol g österen, ömek hk olup b ürün yeranlnuslann (älem-i rnevcûd ann ) (
ve öncü olan bir çck sanatç r vardar. O' nu n teecellist old ug u g örüs ü. Tasavvu fun hareket
ÛSTÛRE. Bkz. Ef'SANE. nokta si, ternel d inamigt olan bu felsefi dûsü nüsü n
Hlnd tstan'da d ogdugu söy lenir; ora d an Yunanistan' a,
ÜTOPYA. Gerçeklesmes i mümkün olm ayan hayal ve tasa- so m a da bü tü n d ünyaya yayr lrmsnr, islam mistisizmi
runla r. Ütopya, bir haya l û rü nü d û r. Kisinin özledigi ku - saytlan Tasavvuf dolastyla tahdet-i uûcûd, T ürk edebi-
su rsuz bir dünyada ya~ma istegi, ütopyalann tasa rlan- yan numunelerinde yayglO ola rak karsrrmza çrkan bir
mas ma sebep olur. Bu rut" ideal ve muhayyel tasan la nn tabirdi r.
anlahld lgI eserlere ü topfk eser d enir. Ahrnet Hasim'In 0
Beldesiiri, ütopik bir àlem in tasvirinden ibarettir. "0 Bel- VAK'A, Bkz. OLAY.
d e", Hasim'in ütopyasrd ir. Peyam i Safa, Yalmz lz' d a ro- VAK'ANÜvis. Os ma nh d evletlnd e, tari hi olay larm kaydr ve
rnarun baskah ramarn Sami m'in tasarladrgr "Simerenya" yazrlma st için onsekizinci asrrdan itibaren görev lend iri-
adh ütopik ü1kesine yer verir. Ien resmi me mu rlara verilen ad . Bu kisile r tarafmd an
kaleme ahnan ve gü nlük olayIa n n kayrth old ugu d ef-
ter / kitaplara vakáy ináme d enmi s ve bunlar sonraki
ku saklan n geç misi birin ci el kay na klardan ögrenmestn-
d e önem li rol oyna ml~ vesikala rd tr. Önemli vakanüv is-
Ier (krono lojik olarak) sunla rdir : N àima, RA$id, Sup"i, /z-
ü. VtîSlj, Cetdet, À SU1I , $ä,lizAde, Liitfi.

.
VARAK VARYANT

Vakan üvislerin yazd rkla n, Osmanh Türkçesi nesir ör- di gi saskm hk acisuu, hu durumda d u ydugu sonsuz ya l-
neklerinden oldugu ndan, Türk nesrinin gelismesine d e mzh ~ çok gü zel dile getiriyor," (L. Sarni Akalm : Edebiyat
bir bak rma katkrda bulunmus, nesir tarihimizin izlen- Terimleri Sözlügü , ay. m.) Varolusçulugu hazrrlayan se-
mesinde basvuru m etinleri olmustur. beplerin baçmda "saves", yani çagm sa rtlan vardrr, Bi-
rin ci Dünya Savasi'nda varhklanm kavrayan söz konu-
VARAK. El yazmasl eserlerin her b ir yap ragr. Bu tür kitap-
su nesil, Ikinci Cihan Harbi'nde insa na yeni bir gözle
lann sa yfa numarasi degtl varak numarasi esas almir,
bakrnarun ve çagm sartlanna göre insani konumlandrr-
Çeviriy az r nesi rlerinde varakm ön yüzüne "a" , a rka yü-
manm geregtne ina nrrus lardrr. Bu düs ünceyi, ünl ü Fran-
züne "b" kodu verilerek sayfalar gösterilir. Varak tabiri-
SIZ filozof ve romener Sartre 0905-1980) edebiyata uygu-
nin sayfa, yaztll kagtt anlamlannda kull amldïgr da olur,
larrus: dogrusu eserleri nin özüne varolusçulugu koy-
Aynca, varak di va n siirind e bir mazmundur:
mustut. Varolu sçular Allah'a inananlar (Gabriel Marcel,
Gü l y Ü7.Ü me cm ûasm hallin ne bêb He bilcm [aspers, Ma rtin Bube r...) ve inanmayanlar (Ma rtin He-
Yüz varakd an gonce defter bagladr gülzärda idegger', jean-Peul Sartre, Albert Camus gibi) olmak
Ahmed Pasa ûzere iki gruptur.
VARSAGI. HaI k edebiyan nazrm biçiml eri nd en biri olan
VAROLU~ÇU LUK. Egzistansiyaliz m. Alma n Filozof Martin kosmar un ke ndine has ezgisiyl e söylenen türü. Daha
Heidegger'in (1889-1977) bast çektigt bir grup tarafmda n çok, hece ölçüsü nü n sekizli kahbryla yazihr. Durakh ve- 6f
yirmlnci yûzyilm ilk çeyre gt tamamlamrken or taya an- ya d uraksrz dizelerden olu~a~ versegm m kafiye d üzeru , .
lan bi r felsef î s istem. Orhan Hançerlioglu Felsefe S özlü- xaxa bbba ccca seklindedir. Için d e bre, hey, hey hey, hey
gü'nde varolusçulugu s öyle tarumlar: "Insarun kendi gidi gibi ü nlemlere srkça yer verilen vars aguun yigitçe,
kendisini varettigini ileri süren bi lim disi burjuva ögre ü- merdêne bir edasr va rd rr ve öyle okunur.
si..." Ben'le va ro l ll ~ ' u n aynlmazhgr d üs üncesinden yola VARYANT. Bir sözlü edebiyat ürünü nün birbir inden far kh -
çrkan varolusçuluk. Danimarkah gizemci filozof Kierke- hk lar tastyen biçimlerinden her birin e ya da el yazmasl
gaa rd 'm d üs ûnces.ni tem el ahr. Insana büyük ktyrnet eserleri n farkh kisilerce istinsah edilen ve aralarmda k ü-
veren varolusçu lu k, dünyada kisioghma kendisinden çük degtsiklikler bul unan nüshalanndan her birine ve ri-
beska yo l ve y ön gös terecek hiçbir se yin ykimsenin 01- Ien isim . Agrzdan ag rza dolasa n s özlü ese rler (m asal,
madiguu: insarun krymetinin kendisfyle veroldugunu destan, türkü, mani vb.), degisik zamanlarda akilda kal -
iddia eder. "Egzis tansiyalizm e göre dagismeyen gerçek digl sekliyle yazlya geçirilmistir. Farkh insanlar tarafm-
sudur: Insan vard rr, hü rd ü r, çevresini saran d ûnyayr bir dan yazlya geçirilen söz konusu eserlerde bazr degisik-
türlü anla yamaz: bu yüzden umutsuzdur, karamsardu; Iikler olmustur. Motifler ya da s öz dizimi seklinde ola n
körumserdir; y a~ a ma YI tatslz ve anlamslz bulur. ~gzis­ bu fark hhk lar, varyant diye isimlendirilir. El yazmasl
tansiyalistler bir çe~it bunaltt içindedirler. Yarattlklan eserlerin ya zIyla kopya (istinsah) ed ilmesi slr asmda da
ed ebiyata bunaltt ed ebiyatt denmesi bu~dandlr. (...) Eg- benzer bi r durum ya~amr. Kimi müsten sih ler (yazlyIa
zistansiyali zm, insamn sonsuz hürriyet içinde bulunup çog altanlar), istinsah ettikIeri eserde kendilerince bazl
da, iki yald an birini seçm esi gerektigi d u rumIarda geçir- küçük degi~jkler yapml~lardlr. Bazan , d algmhk sonucu
451
1
VECD VER SlYON

ya p tlan ya nhs hkla r da eser nüs halannd a farkhhklar Acrma c lmaymca, erdem bir kelime olarak ka hr,
meyd an a getirebili r, • Newton
VECO. Istigrak, hayranhk hall. "Büyü k bir manevi ve ruhl
Me rhemet, ona Iayrk olanla r içindir.
duygunun tesiri altmda insamn ken d inden geçmesi ve
Sddi
bihus bi r h êle gel rnesi." Bir güzelligin kar~lsrnda insarun
kmdini kaybedecek dereceyegelmesi diye de tarumlanabilir.
Adalet ka inabn ru hudur.
Vecd h áli, sanatkänn eser ortaya koymasmda önemli bir
Oma Hayyam
rol oyna r. Büyü k sa nat ese rleri, insaru kendisine hayra n
eder, vecd içinde birakrr; en azmdan kendisine r äm eder.
Insa n akrlla pir olur; sa çr sakah aga rtmakja d egi l.
VECÎZe. Özd eyis: hi kmet. ke lêm -t kibar; aforizm a; maksim. Mevlana
Az sözle çok sey an latan, imá eden hikm etli, veciz söz.
Ya da me rhu m Tah ir OIgun'un veciz deyisiyle "elfäzr az, Tev azu, gururu n p erh izid ir.
rnanast çok kelám," Vecizeleri n söy leyeni bellid ir. Bu ta- Voltaire
raftyla atasözlerin den aynhr. Süp hes iz atasözlerin in d e
baslan giçta söy leye ni belliyd i, en azm dan bir söy leye ni Hanralar, kocayan beyinlerin koltuk d egnekle rid ir,
va rd r. Zama nla söyleye ni unutulan vecizelerin atasözü Cenab ~ha beddin
sayl1d lgl yads m mamahd u .
Ask, evr enin mimandir.
Vecizelerin çogu yazarlann eserlerinde d agnuk ola ra k
Heredot
bulunur. Zama n zaman bu tür söz lerle m üstakil kitaplar
olus turuld ugu g örûlür: Tiryaki Sözleri (Cenab Sehabed -
Okumak hevesini, Hlndistan'm bütün hazinelerine
din), ilmin Hayatm Bencesi (Biçakçizêde Ism ail Hakki) gt-
de gtsm em .
bi. Eskid en "cü m el-i hikemiye" ad ryla toplanan vecize
Gibbon
ka tm a yükselm is güzel s özler, günümüzd e de bazr ki-
taplarda bir araya 'getirilmistir, Bu baglernda. $e rif Ok-
Insan özgü r olma d an mutlu olamaz.
tü rk' ün derledigt 2 ciltlik Konusma Sanati ve Gazel Sözler
Dunte
Antolojisi (ist. 1983), her millete mensup yüzl erce sair,
yaza r; d üsü n ür; devlet ve siyaset ada rrurun binl er ce öz lü
Ça gda~ dünyada, vecize lerin ye rini aforiz malar, mak -
sözü ne ye r vermektedir.
simIer ve duvar yaztlan alrrustir. (Bkz. AFORÏZMA.)
Vecize öm ekleri:
VERSivON. Ayru eserin farkh biçimlerd e baska bir di le çe-
Însan lar; akrlsrzhkla n yüzünden "almlan nda yaz rh virilmesine ya hu t d egi ~ik sekil lerd c su nu m u n a d en ir,
olandan" daha çok aCI çekerler, ikinci kull ammmda va ry an t' e (bkz.) yakm b ir anlamda-
Eflatun drr; Sefilleri' n Tür kçe versiyonu; Hamlet' in ye ni ver siyo-
nu gibi. Özellikle, bazr tiyatro ese rlerinin vey a roman se-
mi
...
--------------:------------q
VEZiN ve:zH.l ÀHEA

naryo lannm de gtsik za manlard a farkh insart lar tarafm- . , nm 1iltifat ettièi
lem ~uarasl O·
bir na zrm. biçimidir.
. ...
Tokath
. .
d an filme almmast ya Ja sahneye konulmasi anlarru nda N u ri'ye ait olan bir vezn -i êherin ilk iki bendi s öyledir:
kullamlan bir terimdir.
Ey vash eennet
VeziN. Ölçü. Naznn d a ölçü. Siirde ahengi saglayan önemli krl cêna minnet
biçimsel unsurlardan biri. Kimileri, ölçüyü siirde sairin vay serv-i kêmet
cên içre eensin
ufkunu daraltan bir unsur olarak görse de, yaygm g örüs
bunun tersinedir. Siir dilinde seslerin uyurnu çokluk ve- KIl cêna minnet
zin sayesinde gerçeklesir, Vezin, kafiye He birlikte siirin va y serv-i kêmet
temel taslanndan biri, onun iskeleti sa ytlnusnr. Vezinl i cên içre cansm
olarak kötü siirler daha dogrusu nazrm örnek1eri yazan- nev-res fidansm
lar, ölçü nün siirdeki önemi ni azaltnuslar ya da ölçüye
Vay serv- i kámèt
kersr olanlarm eline koz vermislerdtr, Hakh olarak, vez- cän içre cansm
run bir alet oldugunu savunan Yahya Kemel, vezinlerin nev-res Hdansm
duygulan anlatmakta bir vastta oldugunu da belirtir ve ~Ûh-1 cihansm
"Vezinler madem ki vard irlar; êhenge muhakkak elve-


rislidirler" der. Edebiyat tarihimiz in celend igind e görü- Cên içre cansm
lür ki, ölçülü yazan sairlerimiz vezni siirin olmazsa 01- ne v-res fida nsm
sûh-t cihansm
ma zi, yahut çok lüzumlu bir unsuru g örm ûsler, karsr ta- gözden nihansm
raftakiler ise, veznin gereksizligi üzerinde durmuslardïr.
Vezin konusunda en tarafsrz g örüs ve belk i de isabetli Üftáde oldum
olaru Cahit Sitki'nmdrr. ''Vezîn nîhayet kelim elerin arzu gül gibi soldum
edilen sesi çrkarabilmesi için su veya bu sekilde tertibin- sor bana n'oldum
den baska bir sey degtldir, bu tertip aruz ve heced.e 01- cevrinle cäna n
dugu gibi sairi bir tak rm kayitlarla baglar. yahut serbest Gül gibi soldum
vezinde oldugu gibi ka yrtlannr sairin kendisinden ahr." sor bana n'oldum
Türk siirinde, baslangtcmdan bu güne, aruz ve heee 01- cevrinle cênen
mak üzere iki ayn ölçû kullarulrrustrr. (Bkz. ARUZ, HE- oldum perîsan
CEÖLÇÜSÜ).
Sor bana n'oldum
VEZN-i ÁHER. Aruz ölçüsünün müstefildtün müste{ildtün cevrinle cênan
müste{ iltitün müste{ildtün kahbryla murabba seklinde oldum perîsan
söylenen /yazilan haIk siiri na zim biçimidir. Her dizesi, ey fitne devran
ilk üçü birbirtyle kafiyeli d ört esit parçaya b ölün ür, Her
Cevrinle cênan
parça srrasiyla takip eden dizelerin besmda .tekrarlam r. oldum perîsan
Kaftye düzeni divan, selts, sernat ve kalenderîde oldugu ey fitne devran
gibidir. Bir çok êsrk tarafmdan kullamlmayan ancak 'ka- ähir zam end rr

I'"
VOOV IL

VODviL Sadece gü ldünnek amacryla ka1eme a1man komik


tiyatro eseri. Vodville rde anlatdan olaylar, çogu kez kar-
mak an srknr ve " yan hs hk la r" üzerine kurulmustur. Ol ay
örgüsü, sebep-sonuç iliskisine dayanmaz; "b eklenme-
dik" bir son1a bit er, Hatta vo dv ild e za man zam an man-
tiksrzh gm denend igi d e olur. "H afif, eglendt rtct, ustah k-
h entrika lan bul u nan, ah lak ve p sikcl oji iddias r olmayan
komedilere vodvil denilmektedir ki, bunlarda karakte r-
lerin ye rini daha çok biraz kaba ve uy du rma olan bir ko-
miklik tutar." (Mustafa N iha t Özö n: ETS, ay. m.I
VURGU. Aks an, ton . Bir kelime veya kelime grubundaki ba-
Zl he celeri, d igerlerine na zar an daha bir farkedilir sekil-
d e, daha ku vvetlice söyleme . Vurgu lann derecesi, dil -
den dile degi~ ir. Türkçe hafif vurgulu bi r dil saythr,
Tü rkçe kelimelerde, bazan degisse de, vurgu genellikle YAUNUK. Bkz. 5ÁDELiK.
son hecededi r, Bir SÖZ birimin in (di ze, cü mle) söylen tstn-
VAPISALCIUK. He r eseri tek basme bir sistem kabul ed en
d e en önemli kelim e vu rgu yla söy leni r. Bazr cü mlelerde ve öncesind en-son ra smd a n ve d tge r yapitlarda n bag rrn-
vurgunun yerini d egistirmek, an1am kaymalanna, yen- SIZ olara k kendi ögeleri arasmd aki ilisk üenn /baglann
h!l anl asilmalar a yol açar . Hitabette ve siir okurken vur- ka vr anmas iyla m ahi yetinin anl asilacaguu sav u nan el~-
gunun önemi b üyü ktü r. Vurgu lara d ikkat edilmeden ya - tiri anlayrsr. 'ïapisalcrhgm bir açrklama metod u olarak
ptlan bir kon usm a et kisini kay be der, Vurgusuz ok un an edebiyata, bir bak rma elestiriye uygulanmasmda dilbi-
bir siirin, ahengi ve güzelligi hissettirilem ez. limci Ferdinand d e Saussure'ün (1857-1913) bu konuda I.
gel~tirdigi ögreüd en har eket edilmis ve dilbilim y önte- ~
VUZUH. Bkz. AÇIKLIK. minden fayd alarul rrusn r.
YAPIT. Bkz. E5ER.
YAPMACIKLIK. Asm tasannu '. Du ygu ve dûsûncelerin diJe
ge tirilmes inde, tasvi t ve tahJillerd e samimiyetten, tabi-
ilikten uzak bir tutum se rgilenmesi. An lanmdaki bos-
luk lan "parlak", albenili bir takim sözlerlc ört meye ug·
ra~m agl. merarm ya pmacrk bir eda ile s öylemegi edebi-
yat ese rin de kus ur olarak algtlayan lar çok tu r. Sözü, ede-
bi sanatla rIa süslerken ölçüyü kaçmnca , yap macrkhk
ortaya çrkar, H er seyin as m sr hos olmad igr için, had din -
den fazla bir tasannu' gayretkesligi, ya ni zoraki sanat
yapmaya özenme, sözü tesirsiz hálc geti rir.
IS, I
yAR YA~OESTANI

YÀR. 'Sevgili' anlammda kullamlan bir tabir olsa da, daha anlatan haIk edebiyan nazrm türü. Ya:? destanlannda in-
çok, dünyevî bir yam verdir. Yani sevgilinin sernutlas- sarun dünyadaki serüveninden, dünyarun faniliginden
rrus, ete kemige bürünmüs hálmi temsil eder. Yär, haIk söz açrhr: insanogluna bahsedilen bu ktsacik ömriin iyi,
siiri örneklerinde çokça karsimaz çikar. Cemal Süreya, güzel ve yararh bir biçimde geçirilmesi ögtitlenir. Bazr
yêr'in zihnimizde ça~hrdlgt anlamlan su sekilde izah yes destanlannda sevgilinin yas yas guzelligi, görünü-
eden "Kimi zaman sevgili, kimi zaman herhangi bir gü- mü; yaslandikça eski teravetinin, çekiciliginin ve cazibe-
zeI krz, ya da bir 'm ürii vv etsiz gelin.' Tek sevgili, hatta 0 sinin kelmadigr/kalmayacagr dile getirilir: bu sebeple
andaki sevgili de degil, sevgililerden biri. 'Karsidan bir gençlige kanmarnasi anlatihr. Bu içerige denk d ûsen,
yär geliyor'daki kadmla, kizla, 'Bu sabah ugradrm ben Deliktash Ä~lk Ruhsatî'ye ait bir ya~ destaruru asagrya
bir güzele' dizesindeki insanlar aym kisilerdir, Kimi za- ahyoruz:
man da tam bir köy s özcügü olan yêr, kasabadaki dil-
On birinde bir güzele hizmetim
berin, kent yerindeki yosma'run yerini tutar: genç, gö-
Yeni açnus bas bahçede gül gibi
nül çelen, güzel ve fettan kadm. Bu yö nüyle yêr, sevgili
On ikide henüz gelmie bahan
olrnaktan çikar; çogahr, küçük tatlarla trkabasa bir sira-
Akar gider boz bulamk sel gibi
danhk kazarur, C..) Yár'm çok küçük bi> kiz oldugunu da
ekleyelim: 'Ydr sevmedim senden baikn giiçiicek' Kolayca
On üçûnde ebru zülfü top durur
baskasma gidebilir yär, Birakïr. Kaçar." ("Yar Kavrarru
Akh fikri temelinden kopturur
Ûzerine") Cemal Süreya'nm son cûmleleri, yär'in sevgi-
On dördünde yanagmdan öptürür
lideki vefa duygusundan mahrum oldugunu, cismanî
Dili seker dudaklan bal gibi
arzulann peeinde oldugunu imá ediyor. Halbukî, sevgi-
li metafizik bir gerçeklige de bürünebilen, askm vesifla-
n da haiz olabilen ve masumiyetine hälel getirmeyen bir
varhknr, (Bkz. SEVGiLi.)
On besinde çilesini doldurur
On alnda kendisini bildirir
On yedide ma 'sûkunu öldü rü r
0
YARATMA. Ïbdä . 'ïapmak, kurmak, dogurmek. Sanatta ve Göz ucuyla bakar gider yel gibi
edebiyatta bahis konusu editen ve insana özgü bir fiil ola-
runa izo.fî yaratma denir. Yani, mevcut malzemeyi kullana- On seki zde gördügünü sasirmaz
rak, Yaratan'r degil de 'yaratrs' r taklit ederek daha önce On dokuzda döktûgün ü devsirmez
örnegi olmayan yeni bir ~ey ortaya koymak faaliyeti. Yigirmide aklm derer tasrrmaz
(Bkz. iBDÄ) Sahip olur her yamna mal gibi
VA~AMÖVKÜSÜ. Bkz. BivOGRAFi.
Yinni beste döner yüceden gider
YA~ DESTANI. Vücudnäme de denir. Bir insamn dogumun- Otuzunda dört etrafm denk eder
dan ölümû ne kadar, dünyadaki bilinen ömrü içinde ge- Otuz beste yaves yeves kan gider
çirdigi devreleri, her yasta kersrlasrlan d urumlan ve 0 Krrk yasmda geçmez olur pul gibi
ya:?m ken dine özgü özellik lerini kronolojik bir dikkatle

'I 1'59
YAYIN YAZJ.lA

Krrk besinde kizil d üser gülüne YA2J. Seslerin, bir takim se kille rle, isa retl erl e herhangi bir
Ellisinde yo ku s gelir yolu na nesn e ü zerinde 'g österi lmes i. Tarih boyunca ag aç kabu-
Elli best e bak dünyamn h áline gu, kemik, tahta , yap ra k, ta s, tugla , deri , ipek, maden ve
Tozar gayri serm ayesiz kül gibi ka gtt ü zeri ne yaz da n yazmm, ilk defa ne zama n ve kim
ta rafmd an bu lund ugu bili nmemektedir. Sagd an so la,
Altrrusmda duvarlara yan gelir so ldan saga ve yu kan d an asagrya olma k üzere çes itli bi -
Altrrus be st e gözlerinden kan gelir çimlerde yazihr, Yazmm sistem lesm is sekli alfah edir
Yetmisinde umut etme can gelir (bkz.). Yazmm kesfi, med eniyet yolunun en önem li d ö-
Tekne tasrr tenesirde sal gibi nüm noktalarmdan biridir. Çünkü, kültürün gerçek tasr-
flOSl yazrdrr. "Bir dilin verhgtna Isarer eden, bir dille
Yetmi~ beste söyler söyler usanmaz kültür birimkiminin ortay a konulmasrru saglaya n, onu
Sekseninde her ne etse utanmaz koruyan ve geleeek nesillere aktaracak en önemli unsur
Seksen beste yatar gay ri uyanmaz yazrd rr," (DÎA, ELiFBA m .) "Söz uçar yazl kahr" özd ey i-
Ne söylersen haber vermez lal gibi ~i de, bu önemi vurgulamak için söylen mis olm ahdrr, ~u
cümle d e yaz mm öne mi ü zerined.ir: "Yazr, duygulann,
Doksamnda hazrr eyle bezini d üsüncelerin, bilgilerin, z eka run fotografi : d üsünen ka -
Doksan beste kimse çekmez nazrm falann göl gesi; insanoglunun ölü me karsi bulebildigi
Yüz yasmda toprak bürür gözünü tek çaredir,"
Ey Ruh satî felek yine dul gibi YAZI oïu Yazm m bulunusund an sonra, konusma diline
ba gh olarak ortaya çikan, duygu ve d üs üncelertn yaz l ile
YAYlN. Bkz. N~RiYAT. anlanlmasmda ku llam lan yaz ih dildit. "Ed ebî d il" den-
d igi de olur. Bir ülkede çesi rli sive ve agular olmas ma
YAZAR. Muharrir, müe llif kalern sahibi, 'ïazdiklanyla, ka le-
karsrhk tek yaz t d ili va rdïr. YaZ1d ilini n suu rlan (kelime ,
minin gü cüyle tanman hatta onlard an elde ettikleriyle ge-
ifade imkaru vb.) konu sma dilinden d aha genistir. Daha
çinen kimse. Bugün daha ziyade, bu terim, gazete ve der-
çok dü sün ceye dayah bir dil olan yaz l d ilind e, anadilin
gilerde günlük ya da haftahk, ayhk yazl yazan, yaym or-
bütün kurallanna uyulmak zo ru nlu lu gu vardrr. T ûrkiye
ganlan nda kendilerine bir sü tu n/yer ayn lmis kisiler için
Türkçesi'nin yaz l dili, Îsta nbul agz nu esas alrrusttr. Türk
kullaruhr, Kö?t yaulTl da, hemen hemen bu anlamdadtr;
yazl d ilinin geç misi, 8. as rrd a yaz tld1g1 b iline n Orhun
Yazmam n bûyûk brr soru mlulugu vard u, Kalemi eline Abideleri' nd eki metinlere ka d ar uzamr. Bu tarihten bir
alan kisi her isted igin i, keyfi olar ak yazm amab. onun kaç yüzyd öncesine götürerek yaz1 di limiz in tari hini, Ye-
"dagdan ag u hg l"m hissetm elid ir. Sezai Karakoç'un de- nisey YazJtlan' ndaki küçük tuetin parçalanyla baslaten-
yisiyle, "kalem, çagm sorumlu sahidi" olduguna göre, lar da va rd tr,
yaz ar da, çagm sorunlan ü zerine dûsünmek, düsündür-
YAZIT. Bkz. KiTÄBE.
mek ve soru mlulugu nu bilmek zorundadrr, Yazar, yaz sa
yazsa, hakikatin isted igini yazmahdrr. YAZMA. Bkz. EL YAZMASI.
460 I
YAZMA UGR A$l YEDI ME$ALECILE R

YAZMA UGRA$1. Kom poz isyon. Dü s ûnce ve d uygulann sün celerin kapahhktan kurtulabilmesi için ömek verme
dogru, ~zel ve etkileyici bir sekild e ifade ed ilebilmesi yolun a gidilmelidir. Özellikle bilimsel yazrlarda ömek-
ugra~l. Insarun kendi duygu ve d üsünce dünyasma bir Ier d üs üncelerin taruklan durumundadtr. Paragraflar
çeki d üzen verdikten so nra bask alanna aktarabilmesi ve arasmda düsûnce birligt saglanarak bir düzenleme ya-
yazr vasitasryla onla rla pa ylasabilmesi, ya zma ugrasrrun pilmahdu. Dûs ûncelerin stra larusr plana u ygun olmah,
basta gelen amacidir, d ûsûnceler degistikçe yeni paragraflara geçilmelidir.
"Okunabilir" bir yaz r kaleme almak çagu zam an birta- Her yazrda fikte , anlatmaya ve açiklamaya yön veren bit
lam güçlükleri de ber aberinde getirit. Bu güçlük, daha ana düsünce {ana fikir) v ard rr, Yazi bu d üsünce etrafm-
çok, yazrd a "okunabilirlik sartr" aranmasmdan kaynak- da gelisir. Bit yazrda kelimelerin yerli yerind e kullarul-
larur, 'ïelruz, su da bilinen bir ge rçek ki, yazmak ciddî ve malanna son derece özen g österilmelidir, 'ïazrlarm an-
ZOt bir eylemdir, Mee m et Kaplan, ya zmamn mühendis- lam zen ginligine kavusmasi, ya zannm titizligtyle, keli-
likten, heykel trashktan daha ZOt bit ugta~ oldugunu me dagercrgryla ve dili kullanabilme ustahgryla dogru
s öyler, orantihdir. Tekrarlardan ka çnulmahdrr. Hitap edilen
okurun düzeyi bilinmelidir, Deyimler ve atasözlerinin
Yazmamn ön sarti düzenli bir okur olmaktir, Güzel bir
ya z! dilindeki yaygm biçimleri tercih edilmelidir. N okta-
yazl ortaya koymak için notlat alarak, fisler çrkararak,
öze tleye rek cid d iyetle okumak gerekir. Ruhumuzla ay~ lama isaretlerini yerli yerinde ve özenli bir b içimde kul-
nîlesen, suurumuzda simselder çaktrra n, bilincimizi alt laumak gerekir. Yazrlar yazrldiktan soma yeniden göz-
den geçirilmeli, yaptlan yanhshklar d üzelti lmelidir, Fi-
üst edip suuraltrru amansrz darbelerle uy arusa geçiren
ese rleri tekrar tekrar oku m ak, hatta kimi b ölümlerini ez- kirlerin birbirlerine tezat teekil etmemesine öze n göste-
berlemek, oku m a k ba~lammda tutulacak en dogru yol- rilmelidir.
dur. (Bkz. OKUMA UGRA$I.) Bu sayede genieleyen ke-
Iime dagarcigr, yazmaYI kola ylastmr. Kullamlan dilin te-
Yazmada ifade birimi cûmle olduguna g öre, yazm a ug-
rastria y önelen kisinin önce cümle üzerin de d üsünmesi
G
mei kurallanm hatta inceliklerini bilmek. baska bir de- ve iyi cûmle mantrgrm ka vramasr gerekir. Bu bakrrndan,
yis le dile hakim olmak da , yaz m an m temel sartlanndan iyi bit cüm lede dilbilgisi baknnmdan dogruluk, mantik ve
biridir. bilgi yänünden dog,uluk, anlammda apk11k, ahenk ve akscüik
Yazma ugra~mda , özetle ~u hueuslann bilinmesindefayda oardir: ararnr.

Düs üncelerin bir d ûzen içinde verilebilmesi için önce bir YEOEKLi. HaIk siirinde "müstezêd " yerine kul1amlan bir
te rtmdir,
plarun ya prlm as r gere kir. Konuya baslarken, na srl bitiri-
~~cegi de planlenmahdir, Plan, konunun türüne göre YEoi ME$ALECiLER. 1928 yrlmda çikardrklan ortak kit aba
onem ka zamr, Yazrya, konuyla ilgili , uy gun ve çeki ci bir "Yedi Mesale" adirn verd ikleri için bu adla amlan yedi
b ashk bulmak da önem lid ir. Konuyu suurlandrrmak, il- kislnin olu stu rdu gu edebî hareket. Sabri Esat 0907-
gi çekici noktelan bul ara k bu nok talar etrafmd a derinli- 1968), Yasar Nabi, Muammer Lütfi , Vas f Mah ir 0 907-
ge inmck gereki r. An lahm m pürüzsüz ~lu~u yazlya 1961), Ziya Osman (191 0~1 957), Cevdet Kudtet 0 907-
açlkhk getirecegi gibi okuyucu nu n ilgisini de çeker. Dü- 1992), Kenan Hulusi 0906-1943Yden ol u ~ a n top lulu k,
'I 1'63
YEK-ÁHENK
YETENEK
edr geçen kitabin mukaddimesinde, kendi dönemlerinin
edebiyahm kasdederek "sen zam anlan n renksiz ve dar ydabilecek bir görûs ileri sürer ve edebiya tta yeniligtn
Ayse. Fatma terennümü"ne tepki olarak ortaya çrknkla- adeta m ü rnkün olmadigiru sö yler: "En ta ze d algalar bin-
rrru ifad e ederIer. Sanat askryla çahsn kla n r niddia ed en leree asirlardan gelir. He r kelime b ir aksi seda, her yaz r,
adr geçe n genç ler, "canhhk. samimiyet ve daima yeru - bilerek veya bil m eyer ek, bi r gizli taklittir. H er his ve her
lik " ilk esiyle yola çiknustrr. Taklitten u zak, uzun yrllar fikrin btr 'incuba tio n' d evri [kulu çka d e vr esil , her kit a-
yasayaca k, samimi, sa nat degeri yü ksek eserIer .orta ya bm ecdadi olan bir küt ü phane va rd it. H er cü m le eskiden
ko ym ak gibi büyük iddialarla ortaya çrkan yedi genç, duyulmus ve tarnlnus bir cüml eye, hayrrh veya hayirsrz,
ed ebi yat adma yenilik olarak bir sey getlrememistir. Se- bi r nazireye benzer." ("Edebiyata Dai r K üçuk N otlar")
kiz sayihk öm rü ola n "Mes ále" isim li bir edebiyat dergt- VENi HECECiLER. Cumhuriyet'le birlikte yaymtlanrnaya
si çika ra bilmis, topluluktan geriye iyi bir sair (Ziya Os- baslayan Yeni Meemua'da 0923-1928) sifrler iyle gö rü len
man) ikinci srruf bir hikayeci (Ken an Hulusi) kalmisnr. ve hece ölçüsünü kendilerinden bir öneeki kusaktan (Be?
Muammer Lütfi hepten unutulup gitmis. digerleri de Hececiter, bkz.) daha ustaea ve yeni bi r anlayis la kullana-
(Sabri Esat , Vasf Mahir, Cevdet Ku d ret) daha çok edebi- bilen sai rle re verilen isim. Bu grup içind e Halide N usret
yat tarihi ve ineelem esi alamnda ve rdikleri eserlerIe ya- (Zorlutuna), Neernettin Halil (Onan), Ahmet Kutsi (Te-
sam a ktad n-lar. Yasar Nabi ise uzun yrllar çrkardïgr dergi, eer ), Necip Fazrl (Kisak ürek ) ve Ömer Bedrettin (Usakh-
kurdugu yaym evi sayesinde adnu duyurmus, edebiyan- gil) gibi edebiyatirmzm önemli sairleri vard rr. Bir tek bi-
rrnza Var11k gibi öne mli bi r dergiyi miras brrakrrusnr, çims e l ortakhktan ha reketle yapilan bu adlandmna, ede-
biyat tarih imi ze rnalolmarrns ve yaygm olarak benim-
VEK· ÄHENK. Bkz . GAZEL. senmemistir;
VEK-ÄvAz. Bkz. GAZEL.
VENi TÜRK EDESiVATI. Tanzimat'tan sonr a ki dönemde ~e­
VENi. Orijinal, eskimemis, m od ern . Sana t, edebiyat ala nm- killenmeye, ü rü nle ri gö riinm eye baslayan Avru paî tar z (
d a ortay a kon an bir ese rin , kendisind en önc e var olan Türk edebiya n ru karsrlamak için kul larulan bir isim . .
aym türden es erl erden farkma yeni derur. Bu fark, en çok 1860'lardan bu gün e kader olusan ed ebî ver irnlerim izi
biçim. içerik ve ü sIupta görülmelidir. Yenilik getirmeyen karsrl a rnak ü zer e Yeni TUrk Edebiuan, Modern Tiirk Edebi-
eserin etki si olmadrgt gibi. yas am a sansr da çok az d ir. yatl, Ban Tesirinde Tiirk Edebivatt, AurupaîTarz Tiirk Edebi-
Ed eb iya t tarih i boy unea, bir çok d önemde "eskiler"l e yall gibi özel isimler kullar nlrrnsnr. Bu adlandrrmalan n
"yeniler"tn ternsma lan görü lü r. en dogrusu ilki di r. Bu dönemin edebi yah Tanzimai edebi-
yall, Servet-i Fun ûn edebivah, Tl. Me?rutiyet sonraSI Tiirk
Yeni ortaya a nl a n sanat an laytslan ve sanat-edeb iyat or-
edebiyall ve Cumhuriyet dënemiTürkedebivati gibi isimler -
ta rruna henüz ad rm atrrus ge nçler için de "ye ni " dendigi Ie b ölüner ek, dö neml ere aynlar a k, bugün ü niv ersitele-
olur. Asil ye ni, her asird a ye ni kalabilen, hi ç eskimeyen, rimizd e Yen; TUrk Edebiyall ad r altmda okutu lmaktadir,
her dem taze ola n dir. Ce m il Meriç'in de yisiyle, "h er ke-
m ál yeni, her b ayagl fersûde" dir. VERGi. Bkz. ntct v

Abdü lhak ~inasi Hisar, yen ilik bahsinde ilgin ç, ay km sa- VETENEK. Kabili yet, istida t. in sa noglu na ya ratlh~mda "Ya-
464 ratlet" tarafmdan b ah~ed ilen /bagl~l ana n özellik. Yete-
1
) 465

h
YIlUK

nek. sanat eserinin ortaya konmasmda, sa na tkärda va r-


hgt sart olan , olm azsa olmaz bit unsurdur. Sanatkár (~­
ir}dogu!ur, sonradanolunmaz, sözü bunun için söylenmis-
tiro Ne var ki, gelistirt lip tam am lanmayan bir yetenek ,
iyi bir sa nat eseri için yetmez.

YILlIK. Salnàrne, nevs äl, a lmana k. He rha ngt b ir alan da ki bir


ytlhk ed ebi çahs ma lan d erli toplu anlanp d ikkatlere su-
nan kitap . Bir nevi antoloji karakteri tastyen ede biyat yil-
hklan, oku ru genis bir tarama zahmetinden kurtarabilir.
Ed ebiya t birlik ve veki flan, de rgiler, çesitli yaymevleri, ~i ­
ir ve hikaye ytlhkla n yayrmlayarak geçen bit ytlm deger-


lendinnesini yapar, b it yrlhk ürünlerden yaptlan seçmele-
ri bit arada su na rla r. Yrlhklardaki degerlendirme ya zrla n .
geçe n bir yihn edebl panoramaslm ortaya kor. Varhk der-
gisinin, geçrnis ytllarda Ç1kardll9ytlhklar, Tü rkiye Yazar- ZA'F-I TE'LÎF. Yazmanm genel geçer ilkelerine riayet etme-
lar Birligi'nin ytlhklan, Adam-Sanat dergisinin 1994 yihn - yen yazarla nn kalem mahsüllerinde g örülen zaafiyet,
dan beri hazrrlayrp oku ru na sundugu Siir YJlhklan bu kusur. Muallim Naci' nin deyisiyle za'f-I te'Hf "kel ärrun
bag lamda zikred ilecek önemli öm eklerd ir, dil kaidelerine ve edibler arasmda cari usûl e mugayir
d ûsmesi'tdir, Za'f-r te'Iifin bash ca sebepleri, euvel söyle-
ViNELEME. Bkz. TEKR1R. TEKRAR.
nilmesi gereken kelimelerin soma, sonra säylenilecekluin de
YORUMLAM A Tefsir etme, tabi r etme . Bir ed ebiyat metrun- evvel siiylenilmesi; zikredilmemesi taum olan sözcuklerin
deki herhangi bir anlam halkasuu "bi raz sübjektif ve fer- säylenmesi, i[adede yu almasl gerekenierin ise gizlenmesi
di anlay rs'Ta izah etme, bir man aya yorma . Yahu t bir se- seklinde özetlen ir,
bebe d ayan ar ak yine öz nel bir biçimde metin hakkmda ZÁHio. Ed ebi ya nrruzd a rind in ve êsikm karsismda yer alan
açrk hy icr bilgi ve rmek. ve kaba sofulugu temsiI eden mü him bir tip. Daha çok di-
van siiri öm eklerinde g örü lü r, iskend er Pala s öyle tarum-
lar záhidi: Dini konularda anlaY'~ 1 su, her isin ancukdl~ kabu-
gunda kalabilen, derintereinmesini beceremeyen, ilim Ut' imam
dl~ görünü?üyle anlayan, bunu da tsraria ba?/aJlanna anlatan
ve dunnadan ögütler verip topluma diaen verdigini sana11 fci-
?i. Dar kahpll bilgilert OOglldlr ve dataeik dünya görü~ ü içine
slkl?,p kalml?hr. Hayahn acemisi oldugu için çok zamall gü-
lünç duruma dü?er. Samimiyeti yoktur. Îmandan hokikate ula-
?Qmaz. A~.b inkar edet. Dünyadaki güzellikleri göremez. Tek
emeli cennete /aJvu~maktlr. (Diu11l ~ iiri Siizlügii, ay. m.)
ZiKR VE HAZf

Zevk hus usu nd e. az da olsa , öz nellik söz konusudur ve


Perhiz ögr edtr bana zä hid kist lenir Abd ülhak ~i~si Hisar'm bira z aba rta ra k söyledigi "Ne
Miskin gam· l nigan ne bilsin ye nir sarur yapsa k da, hepim iz, günü n birinde, kend i zevkimize
Nee/ut räm olu ruz. Zira zih nimizde n ve hes aburuzd en daha
ZANAATKÁR. Kend isine bahsedilen ye tene k ve ed ind igi kuvvetli olan 0, üstad uruz ve efend imi z, odur." b elirle-
bilgi ve birikimle degil d e meleke ve el ustahgiyla gü zel mesi bir yön üy le d ogru dur,
sanatlan n d isiud aki herhangi bir aland a 'eser"o rtaya ko- Estetigtn çok tartrsmah soru ve sorunlanndan biri olan
yan kisi. Za naa tkêr; hak iki sanat ala ru d ed igimiz gü zel "b egeni" kavra rrunm, s üphesiz edebi zev kle çok yekm
sanatlard a mah ir olan ve öne çrkan sa na tkä rd an far kh- bir ilgisi vard ir, Çü nkü, "sa nat eserlenni ve d oga l olgu-
d tr; Onun gibi "b ed il kryrneri" olan bir eser ortaya koya- lan, güze llik açismdan degerlendlrme ve bir dege r yar-
.maz. El ile yap hgt isi meslek ve geçim vasrtasr edinmis gtSt olu sturrna yetisi olarak tammlanan begeni", son
kist ve "usta" d emektir. Marangoz, duvar ustasr, ayak - noktada 'zevkler tartisûmaz' yargtsma kapr aralayahilir.
kabi cr, kalaycr vb . birer zanaatkä rd rr,
ZEYL Z eyil, ek. Edebiyatta, bir eseri (ya zr ya d a kitabr) ta-
Sanatkära has özelliklerde n yoksun ama kendisini öyle mamlar ma hiy ett e son rada n yazdan ek. Daha özel bir
za nned en ve güz el sanatlar vedis ind e kötü eser vücûda ifadeyle hal tercemes i ve edebt ya t tarihi ya d a tarih
ge tirenlere de "za naa tká r" dendigt olu r ki, kanaatimizce aleru nd e ya zrlan kitapla n n tama m la yrcisr olma k üz ere
dogru bir adla nd rrmad rr, sonr ad an bas kalart ta rah nd an kaleme ah nan ese rlerin
ZEVK. Sanatm, sana t eserininin krym et ini anlayabilme duy- vasfr / udt .
gu ve kabiliyeti. Daha öze l ve ge ms an larruyla herhangt ziHAF. Bir aru z ku suru. Uzun olan ve u zu n okunmasr
bir ed ebiyat ese rinin güzelligini, eksigi ni, kusurunu ya- gereke n bir heceyi, a ru z ka hb ma u yd u rabil mek için krsa
ni olumIu ve olu msuz yönlerini ay trt edebilme v e onun oku maktu . Aruz vezniy le yazrlrrus bir siirin rmsra lann-
edebi d egerini belirleyebilecek bir birikime ve zev ke sa- da ziha f bulunmasi, ~il irin zay ifhgma ya da dikkatsiz-
hip olma yetisi. ligine isaret eder.
Tahitül Mevlevi, bu terimi "e d ebî zevk" tabiriyle kerst- Btr mi safir gibiyiz dünyada biz
lar ve der ki: "Bir eserin edebiyattan saythp sayrlamaya- Ahmet Aymutlu
cagl ancak ed ebî zevk ile t êyin olu nur. Zevkin dere cesi
oldug u gibi zevk -i edebinin d e d erecesi vardrr. Hasta bir Yuka n daki rrusrada yer alan dünya kelimesinin ya hece -
ad am , yiyip içtigi seylerin lezzetini tamarrnyla duya- si u zu n okun mas r gereki rke n vezin icab r krsa okunur.
maz. Edebiya tta saglam anlayis r olmayan da ed.ebi bir ziKR VE HAZF. trad ve ihmal . Eskiden m e än îd e kull antlan
eserin m ähiyyeti ni l äyrkiyle takdir edemez. Maddi sey- iki tabird i. Zikr, söylenmesi luzûmlu olan sözü n s öylen-
leri anlayabilmek için 'sel ámet-i his = d uygu sälimligi' ; mes ine: hazf de , söylenmesi gere kmeyen bir sözü n söy-
läztm oldugu gibi ed ebî eserleri tam yabilm ek için d e 'se- I
lenm em esine denir. KIsaca zikr, ger ekini söy lemek; hazf
lämet-i zevk' = zev k sä lîmligi' kab ed er. Binäer,ale yh ° i d e gerekmeyeni söylememektir. Bu iki tabir, neredeyse
hassaya 'zevk-i selim' tabir olunu r ki, edebî sözleri n astl Î bugü n un u tul mu~tur.
mümeyyizi olacak odur." (EL, ay., m.)

"'I I I"
ZiRVECtLiK
GENEL SÎSLÎVOGRAFVA ve KAVNAKÇA
ZiRVECiLiK. 20. yüzyrlm baslannda bi, grup Rus sairi nin
sir~gecilige kars i baslatng i akim. Bu akrma bag h ola n
A .KiTAPLAR
sairler; sembolistlerin aksine berrakhgm, netligin ve
kesinligin agJr bastrgi bir üslûp tan ya nadrrlar. Derin an-
J~~ara ve yogun imajlara itibar etmeyen zirveci ler, Ahmed Cevdet Pesa: B~14gat·1 Osn1imiy~, 2. bs., ist. 1881.
yüzeysel olaru tercih etmislerdir, Üslû p ta olgunluk zir- AKALlN, Or. L. Sami: Edtbiyal Ttrimltri Söz1ügü, 6. bs., Ist. 1984.
vesine bu- :sekil de van lacag m a inarurlar, Dünya AKSAN,Prof. Dr. Dogan: Her Yön üyl~ Dil, 3 C , TDK Y., Ank. 1982.
edebiyatlannda pek ragbet gönney en ve etkili oIamayan
ANO, Meti n·TANER, Haldun·NUTKU, Özdemir: Tîyatro Ttrimltr i
bu akmu n, Tü rk edebiyatnu da etkiledigi söylenemez.
Södügü, TDK Y., Ank. 1%6.
Anca k, zirvecileri n benimsedigi ilkelere be nzer ilke leri
benim seyen sairler bulu nabilir. (Îhtiyatla de ne bilir ki,
AYEL, Edip: ~îir SanJlll, Îst. 1955.
Me hm et Em ih Yu rdakul, belki Behçet Kem al Çaglar ve AYMUTLU, Ahmet: Aruz, ist. 1976.
Cu m huriyetin ilk yillannda ~iir yazan kimi isiml erde bu AYVAZoëLU, Besir : A~k Esietigi, Ank. 1982.
özellikleri gönnek rnümkündür.) BANARLI, Niha t Sami: EdeN Bilgiler, ist. 1944.
zivÄDE. Artrk dize. Eski ve yeni ~îirimizde kul larulan _ __ : Resimli Türk Ed~biyatl Tanni, 2 C , ist . 1983.
naztm sekillerinden biri o lan müstezattaki ma rrus- BEYATU, Yah ya Kema l: Ed~biyata Dair, [stan b ul Fetih Cemîyeti Y.,
ralara verilen ad . IBkz. MÜSfEZAT.) 2. bs., lst, 1984.
BilGEGil Kaya : Cenennem M~SI , lst. 1944.
_ _ _ : Eddnyat Bilgi vt' T~oriltri, Ank . t oj80.
BxRiNd, Yrd.Doç.Dr, Necat- TEKiN , A. ~ BULUT, M. A.; Turk
Edt biyah Ansikloptdisi, lst . 1985.
BOLAY, Prof. Dr. S. H ayri: FtfStfi Doktrinltr Sözlügu, 5. bs ., Ank.
1990.
BO RATAV, Pertev N a llb Folklor ve Edebiyat, 2 C; ·ist. 1983.
Büyük lArousSt SOzlük ee Ansikloptdisi, 20 C., Gelisl m Y., ist. 198f>.
1989.
Büyük TUrkKlasiklm, Ötüken-Sögüt Y., 12 C , Ist . 1993.
Cevdet Kudret. ÖnukltTl~ Edttriyat BilgiJm, 2 C , ist. 1980.
ÇAUSLAR, Aziz: Coçekp Tryatro SözIügü, ist. 1980.
ÇAVU$OCLU, Mehmet: Divan/ar Arasmda. Ank. 1981.
ÇOTUKSÖKEN, Yusuf: Di l ve Ed~biyQt 'îerinûeri Sözlügü, ist. 1992.
DEMiRAY, Kemal : Ed~biyatta TurltT, ist. 1971.
GE NEl. BIBl.lYOG RAFYA VE KAYNAKÇA
G ENEl. BiBUYOGR AFYA VE KAYNAKÇ A
DEVELL loGLU, Feri l: Osmanhea-Türkçe Ansiklopedik Lugat, ist.
îPEKTE N , Pr of. Dr. Haluk: Eski Türk Edebiyall Naum $ekilleri
1995. t~·
Aruz , Derg äh Y., lst . 1994.
- - - : Türk Argosu, 7. bsoAnk . 1990.
Is/am Ansik1opedisi, MEB Y., 13 C , ist . 1965-1986.
DiLÇiN , Cem : ÖrnekIerleTürk ~iir Bilgisi, Ank. 1983.
Islam An siklopedisi, Tü rk iye Diya net Vakfl Y., 1-21 ciltler, 1988-2000 .
DizDAR OCLU, Hikmet . HaIk ~iirinde Turler, Ank. 1969.
KAPLAN , Pr of. Dr. Mehmet: Edebiyat -lise 3 ders kltabr, ist . 1971.
[)()è;AN , D. Mehmet: Biiyiik TürkçeSözliik, lst. 1996.
KARAAL ioGLU, 5eyit Kem al : Türk $iir Sallatl, Is l. 1966.
DEMiR, Ömer & ACAR. Musta fa: Sosyal Bilimier Sözlügü, Ank.
- -- ; Türkçe vt Edebiyaf Söz1ügü, 2. baskr, isl. 1967.
1997.
- - - : Edebiyal Terimieri KI1JlVUZU , lst. 1975.
DÜZGÜN, Yrd. Doç. Dr. Dilaver : GelentkselTürk Tiyatrosu {Ansik·
lopedik SözJiikJ, Erzu rum 1997. - - - : An siklopedik EdebiyatSözlügü, 3. bs., is t. 1983 .
Edebiyat VI' Söz Sal1Jltl Terimteri Sözlügü, Tü rk Dil Kurumu Y. ist. - -- :KDmpozisyon SarnJfl , lst . 1985.
1948. KARACA , Kemal: tzahll Edebi Sanat1Jlr Antotojîsi, 2 . bs., let. 1966.
ELÇiN, Prof. Dr. $ukrü: HaIk Edebiyatlna Giri~, 2. bs ., Ank. 1986. KARAK oç, Sezai: Edtbiyat Ya% lla" I, 2. bs., iSI. 1988.
El .iOT. Thomas Steams: Edebiyat Uurine Dü~üncelo, Çeviren: Doç. KAYA, Dogen : $lJirnámeler, Ankara 1990.
Dr. Sevim Kantarcio glu, Ankara 1983. KOCAKA PLAN, isa : AÇlk!amall Edebi Sanaf1Jlr, Îsl. 1992 .
EMiR, Sabahat: Kornpozisyon Yazma Smw.h, lst. 1983, KORKM AZ, Pro f. Dr. Zeynep: GramerTerimlt'ri Sözlügü, Ank. 1992.
ENÇ, Milat : Bilmeyen Cece, Ötüken Nesrtyat, t!'t. 1997. KÖK lÜciLlE R, Ahrne t: Türkçe/Edebiyat Sözlügü, Ist . 1974.
ERGIN , Pr of. Dr. Muharre m: Türk Dil Bilgisi, 6. bs ., ist . 1981- KÖPRÜl Ü . Ord Prof . Dr. Fuat: Turk SOZ$ilirleri, 5 c., Ankara 1962-
GA Ri BOGLU, Kemal: Örneklerle KDmpozisyon Bilgileri, ist . 1977. 1965.
GENC AN, Tahir Necat -EOiSKUN , Hayd ar- DÜRD ER, Ba ha -GÖK- KÜLEKÇ i, Yard . Doç . Dr. N u ma n: Açzk/ama/ar oe Ornekterle Edebi
$E N, Enver N aci : Yazm Terimieri Söz1ügü, Turk Dil Ku ru m u Sal1Jltlar, Ank. 1995.
Y., Ank. 1974. LEVEND, Agah Sim: Divan E.debiyatl. lst. 1943.
GÖ LPIN ARLl, Abdülba ki: 100 Soruda TasfWVU!, Ge rçek Y., ist. Me hmed Celal: Osmanli Edt'biyall Numûneieri, is!. 1894.
1985.
MERiÇ, Cemil: Bu UlkL, 6. bs., ist. 1992
GÖRSEL Büyük Gmd KülWr An siklopedisi, C örsel Y., 15 c., ist. Mrydan Larousse Büyük Lûgat ve An sîk1o~i, 14 C , lst. 1%9· 1973.
1984-1987 .
Mualli m Naci : IStlldhát-J Edebiyye, H z!.: Doç.Dr. M. A. Yekta Saraç,
CÖ ZLER, H . Fethi: Edebiyat Aklmlan , 3 c., Ist . 19;6) . ist. 1996.
- -- :Türkçe ~ Edebiyal Bilgilui, ist. 1984.
MtITLUA Y, Rauf: 100 Soruda Edebiyat Bitgileri, Ist. 1972.
Ibn-t H aldun: M ukRddime, 3 C , MEB Y., ist. 1989.
NUTK U, ÖZd emir: Gasluim Terimleri Sözlügü, Ank. 1983.
ILAYDlN , Hikmet: Türk fdebiyatlnda Naum, Ïst. 1958.
'O KAY, (ProC. Dr.l Orha n: Sanat Vt Edt'biyat Yazilan ist . 1990.
IN CE, Özd em ir: ~;i r re Cerçekiik, Broy Y, ist. 19&5. ONAN, Neemetti n Halil: tzahll Divan ~iiri A ntolojis;, ist. 1943.
"' I
I'
GENEL eieUVOGRAFYA VE KAVNA KÇA GENEL BÎeLlvOGRAFYA VE KAYNAKÇA

ONAY, Ahmet Tala t: Eski Türk Edebiyatmda Mazmunlar, Hzl.: TEKîN, Dr. Arslan: Edtbiyattmtzda lsimler ve Terimler, ist. 1995.
Doç.Dr. Cem al Kurnaz, Ank. 1992. 'Ievfik Fikret: Dil vt Edebiyat Yazllan, Hzl .: Doç . Dr. ismail Parlahr,
- - - : Türk Haik $iirlerinin $ekil ve Na/i, Hz!. : Doç.Dr. Cemal An k. 1987.
Kumaz, An k. 1996. TOPALoëlU, Prof. Dr. Ahmet: Dilbilgisi Terimltri Sözliigü, ist.
Ö RN EK, Sedat Vey is: Halkbilimi, 12. baskil Ank . 1995. 1991.
OZDEM lR, Emin: Yazi ue YazmSllI TiMo , ist. 1981. TOPARU, Prof. Dr. Recep, - KARATA$, Dr. Turan, - VURAL, A~
- -- : Ornekli-Apk wTmJlI Edt biyat Bilgileri Sözlügü, lst. 1990. Cör. Hanifi: Tiirk Dili, 3. bs., 5 ivas 1996.

ÖZDEN ÖREN , Rasirn: Kil/a Kilrl~ t1ran Ktlimtler, Iz Y., 2. bs ., jst. TUNAU, is mail: Estdik , lst. 1989.
1988. TURAL , Dr. Sadrk K.: Zamanm Elinden Tutmak -Ed eb iyat
ÖZKI RlM U , Atilla: Türk Edtbiyatl A nsikloptdisi, Cern Y., 5 C, ist. Naza riyê tr' Edebl Tenkit Örnekleri-, is t. 1982
1982. Türkçt Sözlük, Türk Dil Kurumu Y., 2 C, An k. 1988.
- - - : AÇlklamall Edebiyat Terim1eri Sözlügü, ist. 1991. Tilrk Dili VI! Edebiyafl Ansiklopedisi, [DERCAH YAYINLARII, 8 C,
ÖZÖN, Mustafa Nihat: Edebiyat Vt Tenkit Sözlügü, ist . 1954. ist. 1976-1998.
PAKALIN, Zeki : Osmanlz Tarih Deyimleri ve Terimlo i Sözlügü, 3 c; ULUDAG, Süleyman: TasawufTerimleri Sózlügü, ist. 1991.
ist. 1993. VARD AR, Berke Iy öneti minde): AÇlktJlma11 Dilbilim Terimieri Söz-
PALA, Doç .Dr. Iskend er; fln sikloptdik Divan $iiri Sözlügü, Ank. lügü, Îst. 1988 .
1995 .
YAVUZ, Prof. Dr. Kemal -vd .: Dini Ttrimler Sözliigü, 2 c., ltarihs iz ].
PAR, A. Hi km et. Planll Yazma Sanatt, ist. 1977, s. 246.
YETI~, Prof. Dr. Kazrm : Talim-i Edtbiyat'm Rdon"k VI! Edtbiyat
rosxou.oocui AH: Edtbiyat Slizlügü, ist. 1996. NaZJlriydh Sdhasmda Getirdigi Yeniiikier, Ank. 1996.
Reca izá de Ma h mu d Ekrem: Ta'Um· i Edtbiyat, Îst. 1882. YÖRÜK, Ya~ar: Tureçe. Kompozisyon VI! Dilbilgisi Terimleri Sözlügü,
RlFAT, Meh met-RlFAT, $erna-BOYAT, Taçlan-GÜRPI NAR, Yür- 2. bs., Ank. 1979.
dagül: Dilbilim VI! Göstergtbilim Terimieri, ist. 1988.
YÜC EL, Tahsin: Ele~tirinin ABCsi, ist. 1991.
SEVÜ K, lsmail Habip: Edebiyat Bi/gift ri, ist. 1942.
WELLEK, René- WARREN, Austin: Edtbiyat Biliminin Temelleri,
SO YSA L, M . Orhan: Edtbi Sanatlar oe TanlnmaSl , let . 1992. . Çeviren: Prof. Dr. Ahmet Edip Uysel, Ankara 1983.
Sems ed d in Sami, KamûS-J Tûrki, Ist. 1978;
Tä h ir-ü l Mevlevt IO lCUN, Tahir] : Edebiyat Lügati, Nesr e hzI .:
Kemal Edip Kürkçüo glu.fst. 1973.
TANPIN AR, Ahmet Hamdi: Edebiyat Qurint MakJlle/o , 2. bs ., HzI.:
Dr. Zeynep Ke rmen, ist. 1977.
TAN SEL, Fev aiye Abd ullah: tyi VI! Dogru Yazma Usûlleri 1II, ist.
. 1978. •
TARL AN, Ali N ihat : Edtbiyat Mt'st'ltleri, ist. 1981.

'I •

You might also like