You are on page 1of 48

Aziz Nesin imdi Avrupa

BU KTABIN TELF HAKKI NESN VAKFI'NINDIR Aziz Nesin, yaptlarnn telif haklarn tmyle NESN VAKFI'na balamtr. NESN VAKFI'nn amac, kimsesiz, yoksul ve eitime muhta ocuklar, ilkretimden balatarak bir yksekokul bitirinceye ya da bir meslek edininceye dek her trl gereksinimlerini salayarak barndrmaktr. NESN VAKFI'nn senedi gereince, vakfn amacna uygun olmas kouluyla, her dileyen her trl yardm, katk ve bata bulunabilir. steyenlere u adreslerden bror gnderilir: NESN VAKFI, PK 5 atalca 34540 stanbul e-posta: nesinvakfi@tnn.net www.nesinvakfi.org Nesin Vakf Ba Hesaplar Vakf Bank, atalca ubesi, 237 4348459 Ziraat Bankas, atalca ubesi, 130 48907 Posta eki, 164 0009 Ebook Dzenleme: Nirvana13

Nesin Yaynclk LTD. T. Kayahatun Sokak Oktay Bey Apt. No: 11/1 Harbiye ili/stanbul Tel: 0212 291 49 89 Faks: 0212 234 17 77 nesin@nesinyayinevi.com www.nesinyayinevi.com 2006 ubat Genel Ynetmen Ali Nesin Yayn Ynetmeni Atay Eri Yayn Ynetmeni Yardmcs Sleyman Cihangirolu Kapak Sleyman Cihangirolu 001 01 02 002-42 ISBN 975-9038-77-3 Bask ve Cilt MMP Bask Tesisleri Tel: (0212) 886 52 13 Datm Hrriyet Gazetecilik ve Matbaaclk A.. Hrriyet Medya Towers, Gneli 34 212, stanbul Tel: (0212) 677 00 00 Aziz Nesin imdi Avrupa yk Derleyen Atay Eri NESN YAYINEV

Mr. Fier Geliyor O? Mdr bey, - Havalar soudu. Sobalar neden yakmyorsunuz? diye sordu. dare memuru, - Efendim, dedi, sobalar bir bir elden geirttim. Borular ok eskimi, kullanlacak gibi deil. Sobalar yakarsak hep dumana boulacaz. Mdr kzd: -Canm, bunu neden zamannda sylemiyorsunuz? Borular delik deik diye bu k donacak myz? abuk yazn! dare memuru, not defterine, mdrn syledii msveddeyi yazmaya balad. Mdr ayakta sylyordu: -"Daire Mdrl'ne. Kn gelmesi mnasebetiyle..." Yazdn m? -Yazdm efendim. - "Mnasabeti ile soba borularnn tamiri ciheti..." Yazdn m? - Yazdm beyim. "Tamiri ciheti..." - "ktiza ettiinden, eski soba borularnn terkin-i kayd ile..." -"Ter-kin-i kay-d ile..." Evet? - Tamam. "htiya grlecek miktarda..." Yazdn m? -"Mik-tar-da..." Yazdm beyim. - "Miktarda soba borusunun mubayaas iin..." - Evet beyim. - "Gereken ilemin icras rica olunur." Bunu hemen daktilo edin, imzalayaym da gnderin. - Bastne beyim. dare memuru, mdrn odasndan kt. Zmbal not defterinden yazl yapra koparp daktilo kza verdi: - unu abuk daktilo et kzm. Mdr bey imzalayacak. Kz, daktilo makinesine kd geirdi. nndeki kargack burgack msvedde kdn okumaya alt. Ktta, soba borularndan baka notlar da vard. dare memuru, daktilo kzn yazd btn yazlar alp akamzeri mdre imzalatmaya gtrd. Her kd uzattka, kttaki yaznn zetini sylyordu:

- Soba borular iin, efendim. - Haa, peki. Mdr imzay bast. Daire mdr o sabah, masasnn stndeki ktlar okurken, bunlar arasndaki u yazdan biey anlayamad: "Daire Mdrl'ne, K gelmesi mnasebetiyle, su borularnn tamiri ciheti iktiza ettiinden eski su borularnn terkin-i kayd ile ihtiya grlecek miktarda su borusunun mubayaas iin gereken ilemin icras rica olunur." Daire mdr, o daireye yeni atanmt. Zile basp eski memurlardan birini ard. Ona, - Su borularyla biz mi urarz? diye sordu. Memur ard: - Hangi su borular efendim? -Baya su borular... Memur dnd. Sonra bilgi bilgi, - Su borularyla levazm urar, dedi. Daire mdr kd uzatt. Memur dar kt. Mdrn verdii kd okudu. Sonra bu yazya gre bir msvedde yapt. Makinede yazmas iin ktibe verdi. Levazm mdrnn nne gelen ktta yle yazyordu: "Levazm Md.ne, K gelmesi mnasebetiyle su brolarnn miri cihetine iki zat ettiinden eski su brolarnn terk ve hini kayd ile ihtiya grlecek miktarda su brosunun mubayaas iin gereken ilemin icras sayg ile arzolunur." Levazm mdr okudu, bir daha okudu. Sonra dofonun dmesini evirip, - Alattin Bey, Su Brosu neresidir, biliyor musunuz? diye sordu. Dofondaki ses cevap verdi: - Su Brosu mu? Valla beyefendi, aklmda yanl kalmamsa, Su Brosu Fen leri'nde olacak. -Bir yaz geldi. Size gndereyim de ne yapmak lazmsa yazn ltfen. Levazm mdr, gelen yazy odacyla Alattin Beye gnderdi. Fen ileri mdr, masasnda yl ktlar okurken yle bir yazyla karlat: "Fen leri Mdrl'ne, Fi gelmesi mnasabetiyle su brolarnn miri cihetine iki zat tayin edildiinden, eski su brolarnn terk ve hini hacette kayd ile ihtiya grlecek miktarda su brosunun mu, boyas iin gereken ilemin ifas, Levazm Mdrl'nden alnan yazya atfen saygyla arzolunur."

Fen ileri mdr yazy okudu, bir daha, bir daha okudu. inden kamaynca, yaznn altna "Aidiyeti cihetiyle Sular Idaresi'ne sunulur" diye bir not dt. Sular idaresi mdr muavini bign yle bir yaz ald: "Sular daresi U. Md.ne, Fiin gelmesi mnasebetiyle su brolarnn miri cihetine iki zat tayin edildiinden eski su brolarnn terk ve lav ile modern cihazlarla yeniden su brolar tekili hakknda, makamdan alnan emre tevfikan, su brolarnn m, yoksa eski su brolarnn m boyanmas gerektii zerinde, tekilatnzn mtehassslar tarafndan bir rapor tanzimi ile, yksek makama sunulmak zere mdrlmze gnderilmesini..." Sular idaresi mdr muavini yazy bika kez okudu. inden kamaynca mdre gtrd. Mdr bir okuyuta anlad. Sevinle, -Tamam, diye bard, ka senedir biz de bunu sylyorduk. Bitrl anlatamamtk. ok kr, ge de olsa, sonunda anlayabildiler. Muavin, - Ben de anladm ama, dedi, fii anlamadm. Fiin gelmesi mnasebetiyle, diye yazyor. -Mister Fi, canm... - Mister Fi mi? - Canm biz geen yl, yabanc bir mtehasss istemitik de, o zaman Mister Fier adnda bir Amerikal gelecekti ya... - Bir de iki zatn tayini meselesi var. - Yetimez. Bu i, iki kiinin altndan kalkaca i deil. Siz, efendim hemen belediyeye bir yaz yazn. On kiilik kadro isteyin bir, boyamakla olmaz deyin, tesisat deimeli iki... Ertesi gn gazetelerin ikinci sayfalarnda, kimsenin anlamad yle bir haber kt: "Bu yl su sknts ekilmeyecek. lgililerden rendiimize gre, artk kullanlmaz hale gelen, ehrimizin su tesisat, yeni bir plana gre deitirilecek, bylece ehrin su sknts tamamen nlenecektir. Bu maksat iin Amerika'nn Federal Su leri Mtehasss Mister Fier de memleketimize davet edilmi bulunmaktadr." Belediye bakanlna yle bir yaz geldi: "Belediye Riyaseti Yksek Kat'na z: Mister Fier'in gelmesi mnasabetiyle.

Mister Fier'in gelmesi mnasabetiyle, kadromuzun yirmi mhendisle takviyesi ve hazrlklarn tamamlanmas iin gereke iliikte sunulmutur. Sayg ile arzolunur." Bu yazy belediye bakan yardmclarndan biri okuyunca doru belediye bakanna kotu: -Beyefendi, Mister Fier geliyormu. - Mister Fier mi? -Evet... Mister Fier... - Hemen hazrla balansn... Soba borularnn tamirini isteyen mdrn masasna yle bir yaz gelmiti: "Protokol Mdrl'ne, Mister Fier bakanlnda bir Amerikan heyetinin memleketimizi pek yaknda ziyaret edecei haber alnmtr. Karlama programnn hazrlanarak hemen gnderilmesini rica ederim." Mdr, memuru ard, - Mister Fier bakanlnda bir heyet geliyor, dedi. Karlama program hazrlanacak. -Bastne! Taksim Meydannda geceleyin renkli sular... -Evet, evet... Bir de Yeni Camiyi aydnlatsnlar, diye yazn. Mdr durdu. Biraz sonra, - Soba borular ne oldu? diye sordu. - Yazdk beyefendi... -Yahu, bizde de hibir i kmaz. Bir daha yazn. -Bastne!..

Aferin adl kitaptan Garba Alan Pencere Biz artk buna altk; tannm bir gazeteci, bir yazar, bir politikacyla, bir ynetmenle birlikte bir geziye kmsa, uradklar yerlerde o politikac, o ynetmen nutuk ekmise, gezi dnnde yazar herkese yle der: -O nutku ben hazrlamtm. yle nutuklar dinlemiizdir ki, sonradan sylenilenlere inanmak gerekirse, o nutku, be kii, on kii yazm olduklarn iddia etmilerdir. Hi deilse, yazlm olan nutku dzeltmilerdir. Bylece, bizdeki siyasi nutuklarn ounun neden sama sapan olduu daha iyi anlalr. Onun iin politikaclar geziye karlarken, en iyisi, dalkavuklarna gvenseler bile, yanlarna gazeteci yazarlardan hibirini almamaldrlar. nk bunlar, onbinlerce kii nnde politikacnn cokuyla orackta ezbere syleyiverdii nutku bile, - Ben yazmtm! diye sonradan vnrler. Orada bulunanlardan daha krkna varmam bir gazeteci, - Ben de ok nutuk yazmtm zamannda, dedi, yazdm nutuklarla milletvekili setirdiklerim bile vardr. lk nutkumu ondokuz yamdayken Mft iin yazmtm. Bu giriten sonra nutuk hikyesini anlatmaya balad: -Bizim oras kk yer, tara ili... Kk yerde byk grnmek kolay oluyor. Ben de daha lisenin onuncu snfndayken, ilin tek gazetesine bayazlar yazmaya balamtm. Herkes, "Kalemi kuvvetli maallah," diyordu. Liseyi bitirdiim yld. Bizim ile demiryolu ulat. lk tiren gelecek. Herkeste bir hazrlk, bir hazrlk... Mft Efendi bizim uzaktan akrabamz olur. Bana bir haber gnderdi: "Aman bir nutuk yazsn, tirenin geldii gn okuyacam..." Mft Efendi ok saylan bir bilgin kii. ocuklu-umuzdanberi byk, kk hep byle duymuuz. Bize gre, Mft Efendinin bilmedii hibiey yok. Gencimiz, yalmz buna inanmz. Sanrm, Mft Efendi o zaman yetmiini gekindi. Bembeyaz uzun sakal vard. Evinden pek

seyrek kard. Taa uzaklardan ziyaretine gelirlerdi. Hemen hemen hi konumazd. Konutuu zaman da dudaklar kprdar, sesi fsltyla kard. Bylece azndan dklen her hece, ayr bir deer kazanrd. Biz onun ok derin bilgisini, bu susuundan karyorduk. Enok bildii tarih, bizim ilin tarihiydi. Btn il snrlar iinde gemi olaylar bilirdi. u evde kimler yaam, neler yapmlar, eski yangnlar, Bizansllar zamann, slam ordusunun bu kenti zaptn, hereyi, hereyi bilirdi. Btn kent halk Mft Efendiyle ovunurduk. Vali, Belediye Bakan filan, bunlarn hepsi Mft Efendiden ok sonra gelirdi. Byklerden biri ehrimize gelse, hemen ziyaretine gider, Mft Efendinin elini perdi. te bu denli nemli kii olan Mft Efendinin, ehrimize ilk tirenin gelii gn yaplacak trende bir nutuk sylemesi gerekiyordu. O da bu ok nemli nutku yazma grevini bana vermiti. Bu iin arl altnda ezildim. O yata, istanbul, Ankara gibi byk ehirleri bile daha grmemiim. lk tirenin geliinde neler sylemenin gerekli olduunu bilmiyordum. Btn bilgim, okuduum bika kitaptan, gazete ve dergi yazlarndan geliyor. ok sk alarak gnde, bir nutuk hazrladm. Mft Efendiye amcamla gnderdim. Tirenin ilk gelii gn byk tren yapld. Btn ehir halk istasyona yld. Lokomotif geldi. Kurbanlar kesildi. nce Vali bir nutuk syledi, arkadan Mft Efendi... Ben, Mft Efendiden daha heyecanlydm. Nutkun hl aklmda kalan paralan aa yukar unlar: "Tiren, garba alan bir penceredir. Bu pencereden ziya girecek, yalnz ziya deil baka eyler de girecek. Medeniyet, tekerleklerin stne binerek bize kadar geldi. Tekerlek ne demektir? Tekerlek, medeniyetin ayadr. Tekerlek olmasayd, dnyada hibirimiz olamazdk. Biz bugn tekerleklerin sayesinde ilerliyoruz. u tnele, u dalarn iine alm deliklere baknz. u grdnz delikten neler doacak neler. Nurlu istikbal bizimdir. Bu bir hazinedir. Eline geirdiin bu hazineyi iyi kullan hemeri! yi kullanrsan, ok para kazanrsn, zengin olursun, itibarn artar. Tekerlekler, raylar zerinde kayacak. ler eskisi gibi zor deil. Her seferi seni zengin edecek hemeri! Ka sefer olursa o kadar krlsn.

yol alncaya kadard. Bir kere yol ald ya, artk btn hemerilerimiz bu yolun stnden kolaylkla gidip gelecektir. Mallarmzn deeri artacaktr. Sen de malnn deerini, kadrini bil!.. Cumhuriyet sayesinde nmze gelen bu maln kymetini bilelim; binerken, stne basarken, iine girerken titremeliyiz. Dikkatli binmezsek bozulur, sonra bizden bakalar kullanamaz. Elin, yabancnn mal deil ki hor kullanalm. Kendi malmz, btn hem-erilerimizin. Hepimizin ortak malmz.. Ondokuz yanda, tara lisesini yeni bitirmi bir gen baka ne yazabilir, ite byle eyler... Mft Efendinin nutku, umulandan da ok alkland. br nutuklarn hibiri, Mft'nn nutkunun etkisini yapmad. Alk kyamet... Herkes, "Bizim Mft gerekten derin hoca..." demeye balad. Dorusu, Mft Efendi de nutku hem iyi ezberlemi, hem de gzel, heyecanl syledi. O gnden sonra, nerede bir tren, bir toplant olsa, Mft Efendiyi nutuk sylemeye ardlar. Mft Efendi de her gittii yerde hep o nutku tekrarlayp durdu. Yalnz nutkun iinden "tiren" kelimesini karyor, geri kalanlarn olduu gibi sylyordu. Nutuk herkese o denli gzel geldi ki, hibirimiz nutku tekrar tekrar dinlemekten bkp usanmyorduk. Cumhuriyet Bayramnda, bir kereste fabrikasnn alnda, byklerden birinin ehre geliinde, hep bu nutuk sylendi. Ziya adnda bir akrabamz var, babas ok zengin. Bunlar istanbul'dan bir gelin getirdiler. Grlmemi, duyulmam bir dn yapld. Dn ziyafetine ehrin btn ileri gelenleri arld. Biz de gittik. Aile ok mutaassp, ama son derece mutaassp... Kadnlarla erkekler ayr odalarda yemek yiyoruz. Ne de olsa gelin istanbullu olduundan, yemekten sonra kadn erkek hep biaraya toplanld. Mft Efendiye konumas iin rica edildi. Dorusu, Mft Efendi konumak istemedi. Ama yle zorladlar ki, adamcaz konumak zorunda kald. Ayaa kalkt, balad konumaya: "Muhterem hemerilerim! Yeni kurulan bu yuva, garba alan bir penceredir." Daha nutkun banda bir honutsuzluk mrlts balad. Ailenin pencereye, hele garba alan pencereye benzetilmesi, bizim mutaassp evremizin insanlarn sinirlendirdi. Mft Efendi gelini gstererek devam etti:

"Bu pencereden ziya girecek, yalnz ziya deil, baka eyler de girecek..." Zaten istanbul'dan kz ald iin yaylan dedikodulardan sinirli olan damat Ziya'nn ka, gz oynamaya balad. Ziya'nn elleri titriyordu. Mft Efendi devam etti: "Medeniyet, nur gibi medeniyet, tekerleklerin stne binerek bize kadar geldi. Onu hepimiz kucaklayp barmza basacaz. nk o hepimizindir." Sinirli, kzgn ksrklerle nutuk kesiliyordu. "te karnzda tekerlek! Tekerlek ne demektir? Tekerlek olmasayd, dnyada hibirimiz olamazdk. Tekerlek medeniyettir. Biz bugn tekerlee, medeniyetin tekerleine kavutuk." Damat Ziya elini arka cebine att. Bir cinayet olabilirdi. Bu gergin havada Mft Efendi, nutkuna devam etti: "u tnele baknz! Bu delikten neler doacak, neler! Nurlu istikbal bizimdir." Yer yer ykselen mrltlar, herzamanki gibi baarsnn sesli gsterisi sanan Mft Efendi, damat Ziya'ya dnerek yle dedi: "Bu bir hazinedir! Eline geirdiin bu hazineyi iyi kullan hemeri! yi kullanrsan ok para kazanrsn, zengin olursun, memlekette itibarn artar. ler eskisi gibi zor deil artk. Her seferi seni zengin edecek. Ka sefer olursa o kadar krlsn gen hemeri!.." Arkadalar, damadn elini tutmasalar, kan dklecekti. Kaynpeder, Mft Efendinin kulana bieyler syledi. Mft Efendi, ban sallad, nutkuna devam etti: ", bir kere yol alncaya kadardr. Yol ald ya, herkes rahat rahat gidip gelecek. Arkada, Cumhuriyetimizin sayesinde sahip olduumuz bu kymetli maln deerini bilelim; binerken, stne basarken, iine girerken titremeliyiz. Dikkatli binmezsek, abucak bozulur, bakalar istifade edemez. Yabancnn mal deil ki, hor kullanalm. Kendi malmz!.. Arkadalar dar kardklar iin, damat Mft Efendinin szlerinin sonunu duymamt. Nutuktan sonra bir souk hava esti. Mft Efendi, neden alklanmadna ok at. Ziyafet dald. gn sonra da Ziya, istanbul'dan getirdii gzel gelini geri gnderdi. Boandlar.

Ah Biz Eekler adl kitaptan En Gzel Sermaye zel Sermaye Yayn dinleyiciler! Radyolarmz, halkmz ekonomi bilimi alannda aydnlatmak amacyla, "En gzel sermaye, zel sermayedir" adl yeni bir kltr program dizisinin yaynna balam bulunuyor. Bu bilimsel yayn programn, milli bankalarmzn ynetim kurulu yeliklerinde grevli bir profesr kurulu hazrlamtr. lgiyle dinleyeceinizi umduumuz bu program dizisinin ilkini sunuyoruz. Sayn dinleyiciler! Bilindii gibi, iki yl nce, yurdumuzda bitakm reformlar yaplmas iin karar alnmt. Ancak bu kararn alnmasndan iki yl sonra, reform tasarlarna balanmas yolunda almalara giriilmesi iin ortamn hazrlanmasnn gerekli olup olmad zerinde tartmalarn yrtlmesinin dnlmesine balanmtr. Byle bir dnemde, iktisat bilimi asndan soruna k tutmak yararl olacaktr. Bu konumamzda, zel sermayenin, memleketin kalknmasndaki rol zerinde durmak istiyoruz. Bat medeniyetinin temsilcileri olan Avrupa lkeleri ve Amerika, bugnk seviyelerine ancak zel sermayenin desteiyle ulaabilmilerdir. Amerika'da hayat seviyesinin, neden, gkdelenlerin seviyeleriyle doru orantl olduunu anlamamz gerekir. zel sermaye, kendine en uygun ortam olarak serbest ticaret alannda geliebilir. Tarihimizde ve geleneimizde serbest ticaretin ok eski ve nemli biyeri vardr. Dounun byk bilgini ve iktisatlarn en derini olan bni Keramet Derun, daha Adam Smith'den yz yl nce, Arapa olarak kaleme ald "Mafi Grgr, lla Mangr" adl eserinde "Ahz it carcar ve elksibi tccar" buyurmutur. Tabii ne demek istedii aka anlalyor. Adam Smith'in, bni Derun'nin bu eserinden yararlanarak ve onun etkisinde kalarak "Hertrl ticaret, serbesttir rezalet!" diye zetlenebilecek olan ekonomik sistemini kurduu bilinmektedir. Adam Smith yle demitir: "Lesse passe lesse fer, tre joli transfer!" Yani Trk-esi "Brak ziftlensin, bo ver zkkmlansn!" demektir. 18. yzyl sonlarnda, 1723-1790 tarihlerinde yaam olan Adam Smith skoya'da domutur. skoyahlarn dnyann en mh etti insanlar

olduu bilinir. te bu nedenle skoyah Adam Smith'in de bir iktisat olmas gayet tabiidir. Nasl Bolu'dan nl alar yetiirse, skoya'dan da byk iktisatlar yetiir. skoya'da doan Adam Smith, yurdumuzda ili ve Maka'da doan yksek sosyetenin zel sermayelerini ok etkilemitir. Yurdumuzu ynetenlerse, her balar sktka, cankurtaran simidine sarlr gibi, Adam Smith'e sarlmlardr. Glasgow ve Oxford niversitelerinde renimini bitirdikten sonra, Edinburg niversitesinde hocalk eden Adam Smith, krk yandayken hocal brakp bir asilzade ocuunun arkasna taklarak onunla birlikte Fransa ve svire'de turneye kmtr. Dklerle, kontlarla, lordlarla aray dzen Adam Smith 1746'da yurduna dnnce liberalizmin temel kitab olan "L Rer sr la natr e la koz d la patakoz" adl kitabn yazmtr. "Milletlerin mangr bulma ve kp doldurma yollar" adl bu kitabyla klasik liberalizmin babas olan Adam Smith, bugnk zel sermayenin de aile dostu, gen zel sermayecilerin de beybabas saylr. "Brak yapsn! Tutma gesin! Koyver olsun!" demek olan liberalizmin esaslarn yle zetleyebiliriz: 1 - blm: Yorgann ayana gre deil, ayan yorganna gre uzat. izmeden yukarya kma! 2 - Rekabet: lerlemenin tek yolu rekabettir. Rekabetle Karabet'i birbirine kartrma! 3 - Her koyun kendi bacandan aslr. Her kz kendi boynuzundan ekilir. Herkes kendi paasn kurtarsn. 4 - Kl kuanann, i becerenindir. Becerebilene akolsun. 5 - Gemisini kurtaran kaptan. Kr eline geirdiini sever. 6 - Zengin, arabasn dadan arr, yoksul dz ovada yolu arr. 7 - Paray seven dd alar. Arkasna gvenen borazanc ba olur. 8 - Hak deirmende bulunur. Altta kalann can ksn! Adam Smith, ortaya koyduu bu ilkelerle, en gzel sermayenin zel sermaye olduunu ispat etmi bulunuyor. Biz bugn, zel sermayenin yerlisini, yabancsn ayrt etmemeliyiz. nk yabanc sermayenin desteine de ihtiyacmz vardr. Yabanc sermaye ile dzelebiliriz ve bat medeniyeti yoluna dzlebiliriz. zel sermaye dmanlar, yabanc sermayeyi yalnzca barlardaki, pavyonlardaki yabanc uyruklu konsomatrisler, striptizciler, danszler

olarak gstermeye almaktadrlar. Ekonomi bilimindeki sermaye ile o biim sermayeyi birbirine kartrmamaldr. Bat dillerinde sermayeye kapital denilir. Kapitalist, elindeki sermayesini ileten, yani iadam demektir. Sermayeyi iletmenin en kazanl yolu ise, ticarettir. te bu nedenle tccarlar, bir lkenin kalknmasnda stlerine byk grevler almlardr. Bir airimiz bu konuda yle demitir ; "Tccarlar almayan memleket, Nehirleri kurutulmu gibidir. Krediler kesilirse felaket... Daa kmak, adam soymak tabiidir." Bu deerli airimizin de dedii gibi, memleketin nehirleri kurumu orak bir topraa, bir le dnmemesi iin, devlet kesesinin almas, tccarlarmza kredi verilmesi gerekir. Yalnz burada unu da belirtmemiz gerekir ki, bankalara enaz bika milyon liralk bor takarak piyasadaki itibarlarn henz ispat etmemi ve bankalarn alacaklarn kurtarmak iin daha ok kredi amaya rpndklar insanlar dnda kalanlarn konumuzla bir ilikisi yoktur. Ellerindeki kck sermayeyle alp, zorlukla geinmeye uraanlarn kendilerini tccardan sayp vnmeleri hi doru olmaz. Dnyada yaplan istatistikler gstermitir ki, her-hangibir lkede devlet, tccarlara bol kredi amazsa, o lkede soygunculuk, dolandrclk, hrszlk, yankesicilik artmaktadr. Bir devlet, bu gibi ktlklerin nlenmesini istiyorsa, tccarlarna bol krediler aarak onlarn kanun d yollara srklenmesine engel olmaldr. nk, kredi ve sermaye bulmak yznden daa kanlar, yol kesenler, bu gibi kt yollara sapmak zorunda kalanlar bulunmaktadr. Bu gibi kimseler, devletten bol bol krediler salayabilselerdi, o zaman hi de daa kp yol kesmez, soygunculuk, ekyalk yapmak zorunda kalmaz, kanun dairesinde ehirde ticaret yaparlard. zel sermayenin havasnda geliebilecei liberalizm, zgrlk demektir. Fiyat kontrol, sat snrlandrlmas, servet bildirisi gibi tedbirler ise, zgrl snrlayan etkenlerdir. Bunlar, bir lkenin ticaret hayatn ldrr. Gmrk duvarlarysa, bir lkeyi cezaevine evirir. Ticarete kar gmrk duvarlar yerine, oktan eskimi, modas gemi yabanc dncelere kar duvarlar ekilmelidir. ngiliz Adam Smith'in ikiyzelli yl nceki liberalizm dnceleriyse, bizim ulusal bnyemize son derece uygundur.

Reformlar yaplmas iin karar alnmasndan iki yl sonra, reform tasarlarna balanmas yolunda almalara giriilmesi iin ortamn hazrlanmasnn gerekli olup olmad zerinde tartmalarn yrtlmesinin dnlmesine baland bugnlerde, reformlara yardmc olmak amacyla dncelerimizi aklam bulunuyoruz.

Ah Biz Eekler adl kitaptan Biz Adam Olmayz!.. ^alabaln iinden birisi, "Biz adam olmayz birader!" dedi mi brleri de, "Eveeet, ok doruuu, olmayz," diye ba sallarlar. Biri de kp, "O nasl sz efendi... Sen sayyla kendine gel bakalm!" demez. Yirmibe yalarnda, kanmn fokur fokur kaynad gnlerde ben bunu deneyecek oldum. Ada'ya giden vapurda neye kzdn anlayamadm yal bir adam, -Biz adam olmayz!., diye barp duruyor, salon-dakiler de, ba sallayarak onu onaylyorlard. Delikanllk, kanm tepeme srayp, - Neden adam olmazmz, bal gibi de adam oluruz... yle bir adam oluruz ki herkes de aar kalr... diye bardm. Salondaki yolcular szlemiler gibi yaygaray bastlar: - Adam olmayz... -Adamlk bize ok uzak... - Biz adam olmayz... Bu yaygara karsnda kzgn ihtiyarn yz yumuad da, bana, -Bak olum, dedi, duyuyorsun ya, hep birden "Adam olmayz!" diye bar bar baryoruz. Demek ki adam olmayacaz, zorla deil ya... -Oluruz, biz adam oluruz... dedim. - Biz adam oluruz, demek, biz imdi adam deiliz demektir, yle deil mi? dedi. Hi sesimi karmadm, ama o gndenberi yllardr hep dnr dururum: Biz neden adam olmayz? Son hapse giriim benim iin byk bir ans oldu, nk yllardr aratrdm nedeni cezaevinde rendim. Cezaevindeki elli kiilik siyasi tutuklular kouunda yurdumuzun sekin aydnlaryla, tannm iadamlarmzla, nl kiiler, valiler, genel mdrler, dk milletvekilleri, ileri gelen politikaclar, yksek memurlar, mhendisler, doktorlarla birarada yaadm. Kou arkadalarmn ou Avrupa'da, Amerika'da okumu, yabanc lkeleri gezip dolam, bika dil bilen kiilerdi. Dncelerimiz birbirine kartt ama, yine de onlardan ok

eyler rendim. rendiklerimin banda da, neden adam olmadmz geliyor. Ziyaret gnleri hi de iyi haberler almyordum; evin kirasn verememiiz, bakkala borlanmz, daha bunlar gibi bisr tatsz haberler... Ne yapacam armtm, hibir umarm yoktu. Hemen bir roman yazaym da, dedim, belki gazetelerden birine satar, biraz para alrm. oktanberi yazmay tasarladm bir roman konusu vard kafamda. te bu kararla kalemi kd elime aldm, ranzadaki yatama ktm. Vakit yitirmek, lafla, bo eylerle zaman geirmek istemiyordum. Daha bika satr ancak yaza-bilmitim, kou arkadalarmdan sekin bir aydn geldi, yatamn ucuna oturdu. lk sz, - Biz adam olmayz, adam olmayz... demek oldu. Kendisine biey sormadm. - Baknz, neden adam olmayz, diye kendiliinden aklamaya giriti: - Ben svire'de okudum. Belika'da alt yl altm. svire'deki, Belika'daki yaayn uzun uzun anlatt. imden alkonulduum iin ok canm sklyordu ama ne diyebilirdim!.. Arada srada nmdeki ktlara bakarak kalemi kt stnde gezdirerek iim olduunu, konumasn ksa kesmesini istediimi sezdirmeye alyordum. Ama oral olmuyor boyuna anlatyordu: - Oralarda elinde kitap olmayan insan gremezsiniz. ki dakika bo kalsalar hemen kitaplarn aar, okumaya balarlar. Otobste, tirende, heryerde durmadan okurlar. Hele evlerinde grseniz, aarsnz, herkes kendine gre eline bir kitap alr, boyuna okur. Belki anlar da gevezelii keser diye, - Aman ne iyi, ne iyi... dedim. - Tabii, dedi, bir de bize baksanza; burada bu kadar szde entelektel toplanm, bitek kitap okuyan var m? Biz adam olmayz beyim, olmayz. -Doru... dedim. Ben, "doru" deyince yeniden hzland, Belikallarn, svirelilerin durmadan kitap okuduklarn anlatt da anlatt. Yemek zaman geldii iin ikimiz de kalktk. -imdi anladnz m biz neden adam olmayz?., dedi. -Evet... dedim...

Yarm gnm svirelilerin, Belikallarn dur-mamasya nasl kitap okuduklarn dinlemekle geirmitim. le yemeini abucak yiyerek, yatama geldim, hemen romana baladm. Ktlar dizimde, kalem elimde dnyorum, daha biey yazmaya kalmadan kou arkadalarmdan birisi geldi, yataa oturdu. - Ne yapyorsunuz? - Bir roman yazmaya alyorum... -Burada yazamazsnz ki, u grltye baksanza... Siz hi Avrupa'ya gittiniz mi? - Hayr, Trkiye'den dar kmadm. -Aaaa, yazk! Ben sizin Avrupa'ya gitmenizi ok isterdim; grmek, yaamak baka ey, grnz genilerdi. Hemen hemen btn Avrupa'y dolatm, gitmediim yer kalmad. Enok Danimarka'da, Hollanda'da, sve'te bulundum. Baknz oralarda nasldr. Bikez insanlarn birbirine saygs vardr, birbirlerini rahatsz edecek gibi yksek sesle konumazlar. Bir de bizim uradaki halimize baksanza, nedir bu grlt patrt... yle ya efendim, belki ben uyuyacam, belki yazacam, okuyacam, belki bir iim var... Siz bu grltde patrtda dnyada roman yazamazsnz, brakmazlar ki... - Grltde yazarm da, yalnz yan bamda birisi konuursa yazamyorum. - Canm efendim, grlt olmasa daha iyi deil mi? Ne haklar var sizi rahatsz etmeye, yava da konuabilirler. te Danimarka'da, sve'te, Hollanda'da katiyen byle biey olmaz. Onun iin de adamlar ilerliyorlar. nk onlarda insann insana saygs vardr. Bu sayg stne trl rnekler de gstererek konutu da konutu. Terbiyesizlikti ama ne yapaym, o anlatrken bam ktlara eip yazmaya baladm; yazmyordum, yazarm gibi yapyordum. - Hi bouna uramayn, yazamazsnz, sinirleriniz bozulur, dedi; Avrupa baka... Avrupal insan demek, insann insana sayg duymas demek. Bizde nerdeee... Biz ite bunun iin adam olamayz beyim, biz adam olamayz! Daha ok anlatacakt ama, iyi ki avukat gelmi, ardlar da kurtuldum. O gider gitmez altm grp de kimse yanma gelmesin diye, bam ktlara bsbtn edim. Daha iki satr yazmtm ki, baka bir kou arkada geldi, - Kolay gelsin, dedi.

- Saolun, dedim. Yatama oturdu: - Adamlk bize ok uzak... dedi. Konuma almasn da abucak gitsin diye sesimi karmadm. -Amerika'da bulundunuz mu? diye sordu. - Hayr... -Yazk... Amerika'da bika ay bulunsaydnz, neden bizim geri kaldmz anlardnz. Efendim, Amerika'da bizde olduu gibi bou bouna konumazlar, gevezelik yok; vakit nakit, herifler "taym iz mani" demiler. Amerikal, bir ii varsa ancak o zaman konuur, syleyeceini en ksa biimde syler, sonra herkes kendi iine gcne... Bizde yle mi? Mesela surdaki halimize bakn, aylardanberi gevezelikten baka yaptmz biey var m? Hep ipe sapa gelmez laflar. te Amerika'da bu yok. Buyzden de adamlar ilerliyor. im olduunu anlar da susar, kalkar gider, diye ofladm, pufladm; hi oral olmadan anlatt durdu. Akam yemei zaman gelmiti. Giderken, - Biz adam olmayz, dedi; bizde bu gevezelik varken biz adam olamayz. - ok doru sylyorsunuz... dedim. Akam yemeini yer yemez roman yazmak iin kda kaleme sarldm. - almaynca olmaz, ne yapsak bo... diye yan bamda bir ses duydum. Bam kaldrnca, kou arkadalarmdan birini grdm. Yanmdaki yataa oturmutu. - Siz ne dersiniz? dedi. -Tabii almal... dedim. - Ben Alman terbiyesi aldm. Nerdeyse patlayacaktm hani... Durmadan anlatyordu. -Burada Alman Lisesini bitirdim, yksekrenimimi Almanya'da yaptm, uzun yllar da orada altm. Siz Almanya'da, almayan tek kii bulamazsnz. Bizde yle mi? Mesela surdaki halimize bakn. Yok, yok, biz adam olmayz; adamlk bize daha ok uzak... Anladm ki ne yapsam, roman yazamayacam, bouna sinirlerim bozulacak; imdi brakp, kou-takiler uyuduktan sonra yazmaya karar verdim. O hl Almanya'y anlatyordu: - Almanya'da almamak ayptr. Nerde olursa olsunlar, Almanlar hi bo durmazlar; kendilerine bir i icat eder, mutlaka alrlar. Aylardanberi surdayz mesela, iimizde bitek alan var m? Sylesen, hapiste ne alalm, derler. Alman aydn byle demez. Anlarn yazar, kendi ii stne biey kaleme alr, kitap evirir, ksacas bo durmaz. Ya biz? Hayr, ne desek bo, biz adam olmayz...

Yanmdan gittii zaman geceyars olmutu. Artk kimse gelip, neden adam olmadmz stne konferans vermez diye umutla romana balamken, birisi geldi. Bu da uzun yllar Fransa'da bulunmu. Uyuyanlar uyanmasn diye alak sesle konuuyordu. Onun anlattna gre de Franszlar, zamannda almasn, zamannda da elenmesini bilirlermi, i ve dinlenme saatlerini birbirlerinden ayrrlarm. Ben bu geceyarsndan sonra almamalymm. - imdi uyuyun ki, sabah erkenden kalknca din kafayla alasmz, diyordu; bizde ile dinlenme, elenme, hep birbirine kartrlmtr, dinlenilecek zaman alr, allacak zamanlarda da dinlenmeye kalkarz. Onun iin de verimli olamayz. Bizim adam olamaymzn sebebi ite budur. Biz adam olmayz. O yanmdan gittii zaman, bende de roman yazacak hal kalmamt; gzlerim kapanyordu. Uyudum. Sabahleyin onlar uyanmadan kalkp roman yazmaya baladm. Sayg duyduum bir kou arkadam, heladan dnnde yanma geldi: - ngiltere bakadr; siz ngiltere'de bulundunuz mu hi? - Hayr... -Vah vah!.. Mesela ngiltere'de bir tirene bindiniz. Saatlerce bir kompartmanda yolculuk ettiiniz adam sizinle bitek kelime konumaz. Bizde olsa, ne souk, ne kendini beenmi derler. Soukluundan, kendini beenmiliinden deil, nezaketinden, terbiyesinden... Belki siz onunla konumak istemiyor-sunuzdur, yle ya, ne diye sizi rahatsz etsin. Bizde olsa, tansn, tanmasn; karsndakinin ii var m, yok mu, hi dnmez, balar an ana... Onun iin de biz adam olmayz ite... Dizimin stndeki ktlar drdm, yatan altna, kalemi de cebime soktum, roman yazmaktan vazgetim. Orada roman yazamadm ama, yazacam romandan ok daha deerli olan bir gerei rendim: Neden adam olamadmz!.. imdi birisi kzp da, - Biz adam olmayz! derse ben hemen parmam kaldrp, -Ben onun nedenini biliyorum! diye bariyorum. Son hapisliimin kazanc da ite bu oldu.

Biz Adam Olmayz adl kitaptan Ne Gzel Memleket Lki komu memleket arasnda bir ticaret anlamas yaplacakt. Bunun iin komu memleketlerin birinden bir ticaret heyeti br memlekete gelmiti. Konuk ticaret heyetinin bakan kendi memleketine gn gnne rapor gnderiyordu. Aada bu gnlk raporlarn evirisini bulacaksnz. Havaalannda uaktan indiimiz zaman bizi gmrk memurlarndan baka karlayan olmad. Memurlar bavullarmz, valizlerimizi didik didik arayp taramaya baladlar. Biz, bu hareketin protokole aykr olduunu, ticaret heyeti olduumuzu, eyalarmz arayamayacaklarn syledikse de, gmrk memurlarna sz anlatamadk. Belgelerimizi gsterdik, para etmedi. Muayeneden sonra iki saat kadar bekletildik. Gelen giden olmad iin ne yapacamz bilemiyorduk. Gece iin kendimize bir otel aramaya karar verdiimiz srada bizi beyz kiiye yakn bir kalabalk karlamaya geldi. Karlayclarn banda bulunan zat, - Biz sizi denizyolu ile geleceksiniz diye sabahtan-beri iskelede bekliyorduk, dedi. - Pek akacsnz, diye cevap verdim. Bu zatn bizim memlekete denizden yol olmadn bilmemesi elbette olanakszd. Gmrk memurlarndan ikyet ettik. Pek nazik biimde zr diledi: - Sizi, bizden sanmlar. Bir kaak etesi geliyor diye ihbar olmu da... Sonra glerek ekledi: - Sizi yabanc yerine koymamlar, bizden saylrsnz. - Teekkr ederiz. Karlayclarn banda gelen zat, - Sizi ancak be altyz kiiyle karlayabildik, dedi. "Neden bu kadar kalabalk?" diye sormama vakit brakmadan, - nk, dedi, gazeteciler Amerika'dan gelen bir artisti karlamaya gitmiler. Sayn Bakan da propaganda gezisinde, Mstear Bey al treninde, Genel Mdr de yaplacak barajda. Vali, pazar teftie kt. Protokol Mdr garda Babakan' uurluyor. Mek-tupu ile Hukuk leri Mdr'n bu sabah emekliye ayrdlar. zel Kalem Mdr grlen lzum zerine izinli gnderildi. Genel Mdr Yardmcs salk

nedenleriyle istifa etti. Kala kala bir ben kaldm. Onun iin bu kadar az kii geldik. Yoksa onbe yirmibin kii ile sizi karlardk. - Zatliniz kimsiniz? diye sordum. -Ben, bakanln mstear muavininin birinci ube mdr vekilinin sekreter yardmcsna veklet ediyorum. Eer bakanlk emrine alnmazsam, salk nedeniyle istifa ettirilmezsem, mecburi izne gnderil-mezsem, grlen lzum zerine iten karlmazsam, grevden affedilmezsem, u dakikada bu ile megulm. Otomobillere binerken, - Karlama trenini denizde hazrlamtk, dedi. imdi hep birlikte sahile gidelim. Orada tren yapldktan sonra istirahat edersiniz. Sahilde arabalardan indik. Kayklara binerek akta duran yata ktk. Yat, iskeleye yanaamad iin, biz kayklarla yata yanatk. Yat kalknca, bizi bayraklarla donatlm gemiler karlad. Sahilden krk-bir pare top atld. Sahile dndk. Rhtm zerinde yirmi ile yirmibe ya arasndaki kk kz ocuklar (!) bize buketler verdiler. zerlerinde "Hogeldiniz!" yazl, mee dallar ve al sprgesi otlaryla ssl taklarn altndan geerken kurbanlar kesildi. Bandonun nnden geerken fotoraflarmz ekildi. Alklar arasnda konuk kalacamz otele geldik. 4 MART 19.... Otelde, gazetecilerin basknna uradk. Fotoraflarmz ektiler. - Memleketimizi nasl buldunuz? diye sordular. Biz de her gittiimiz geri kalm lkede, herzaman, heryerde olduu gibi, -Fevkalade... Harikulade... Cennet gibi... Kalknmalarnza hayran olduk. Bizim iin sizden alnacak pekok dersler var... gibi pohpohlayc szler syledik. Gazetecilerden biri bana, - Enok hounuza giden ne oldu? diye sordu. Ben, nasl cevap verilirse holarna gideceini nceden rendiim iin, -i kebaplarnzla, dolmalarnza, bir de baklavanza bayldk, dedim. Gazeteciler tam ayrlaca srada ilerinden biri, - Siz ne oynuyorsunuz? diye sordu. - Oyun sevmem, dedim. Yzme tuhaf tuhaf bakt. - Ciddi sylyorum, hayatmda hi oyun oynamadm, dedim.

Bizim heyetteki arkadalardan birine dnd, - Siz nerede oynuyorsunuz? dedi. O da oynamadn syleyince, baka birine sordu: -Mata kimler oynayacak? -Ne ma? dedik. - Siz Magsonar futbol takm deil misiniz? Hayatmda bu denli akac insanlar grmedim, ilerinden biri, -Yok canm, bunlar futbolcu falan deil, dedi, bunlar Monako'dan gelen gre takm... Baka bir gazeteci de, - Yok yahu, dedi, grmyor musunuz heriflerin suratlarn, bunlar besbelli Honolulu'dan gelen operet artistleri... Biz, gazetecilere ticaret heyeti olduumuzu anlatnca, - yleyse sabahtanberi ne diye bizi megul ediyorsunuz? diye ktlar. Kendilerinden zr diledik. 5 MART 19.... Geceki ziyafet pek neeli geti. Ziyafet sofrasnda bir zat ayaa kalkarak, iki memleket arasndaki kltr, ticaret, tarih, kozmografya, kimya ve hesap ilikilerinden ve kader birliinden sz etti. Ve kadehini erefimize kaldrd. Btn kadehler havaya kalkt srada, birdenbire elektrikler snd. Ksa bir aknlktan sonra, herkes dar frlad. Biz neye uradmz armtk. -Kontak!.. Kontak!., diye baryorlard. nce bize bu yaplan, bu memleketin bir gelenei, akas, srprizi sandm. Bisre sonra elektrikler yand. Nazik bir zat, - ok affedersiniz, dedi. Biz elektrik kontak yapt sanmtk. nk arasra byle kontak olur. Halbuki kontak deilmi. -Neymi? diye sordum. - Bu kez sigorta atm, dedi... Yeniden yemeye imeye baladk. Yine lambalar snd. Bir kama, koumaca daha oldu. Karanlkta yakaladm birine, - Kontak m, yoksa sigorta m att? diye sordum. - Deil, dedi, bu kez cereyan kesildi. - Ne kadar srer? - Belli olmaz. Bazen uzun srer ama, bazen de bi-riki saat iinde onarrlar. yi ki, ok ihtiyatl insanlar olduklarndan hemen gaz lambalarn, mumlar getirdiler. Fakat lambalarn gaz yoktu. Bu kez amdanlardaki mumlar yakarlarken cereyan geldi.

6 MART 19.... Bu gece onurumuza sabaha kadar sanat gsterisi yapld. arklar sylendi, sazlar alnd. Dorusu pek gzel elendik. 11 MART 19.... Dn, mzeleri, antlar gsterdiler. Bugn de yeni alan fabrikalar dolatrdlar. Yarn da kenti gezdirecekler. Henz ticaret konumalarndan laf yok. Ayp olur diye biz de biey sylemiyoruz. Herhalde bir programlar vardr. 16 MART 19.... Buraya ticaret anlamas iin geldiimizi hatrlatmamzn doru olup olmadna bitrl karar veremiyorum. Bu hususta emirlerinizi beklerim. Dn gece sabaha kadar erefimize ok byk bir ziyafet daha verildi. Bugn okullar gezdirecekler, akama baka bir ziyafetteyiz. 19 MART 19.... Dn geceyarsndan sonra yirmialt otomobille Sulukule denilen yere gittik. Sabaha kadar elendik. Size bu raporu uyku sersemi yazyorum. 20 MART 19.... ki gndr bizi elencelerle, balolarla, ziyafetlerle, ikilerle iyice serseme evirip ylece mzakere masasna oturtmak, kazklamak istiyorlar, diye kuku-lanmtm. Yanlmm. haftadr buradayz. Mzakerenin lafn bile eden yok. 25 MART 19.... Bugn Genel Mdre anlamay ne zaman yapacamz sordum. ararak, - Ne anlamas? dedi. -Ticaret anlamas, dedim. Bsbtn arnca, kendilerine akladm. O zaman, -Yaaa, siz ticaret heyeti miydiniz? dedi, biz sizi baka bir memleketin yardm heyetiyle kartrmz. Akama yine erefimize bir ziyafet var. 1 NSAN 19.... Dn gece bizim heyetten kii sarho oldu. Biz de onlar gibi zeybek, iftetelli oynamasn rendik. Ziyafetlerde hopluyor, zplyor, gbek atyoruz. Ticaret iini bikez daha hatrlattm. - Kolay canm. Biz size palamut, ttn, pamuk, fndk satarz, siz de bize kahve satarsnz, dediler. - Bizde kahve yok, yetimez, dedik.

- yleyse buday satn! dediler. -Biz buday alt ay nce sizden satn almtk, dedik. - Zarar yok, artann bize satarsnz, dediler. ok akac insanlar. Ertesi gn gazetelerde resimlerimiz kt. Altnda yle yazyordu: "Dost komu memleketle ticaret anlamas yapld. Yeniden 500 milyon dolarlk kredi atlar. Zaruri ihtiyalarmzdan dudak boyas, zpzp, nal mh, sapan lastii gnderecekler." 20 NSAN 19.... Geri dnmemiz iin yksek buyruunuzu aldk. Fakat ticaret heyetimiz bu memleketin havasna o kadar alt ki, artk dnmemize olanak yoktur. Yiyoruz, iiyoruz, eleniyoruz, oynuyoruz. Bu nedenle toptan uyrukluk deitirerek bu gzel memlekette kalmak kararn verdiimizi sayglarmla arz ederiz!

Damda Deli Var adl kitaptan Apona Fuar , arihimiz boyunca btn kt, yanl, gln ilerin eski dnemde yaplm olduunu sylemek gelenektir. Biz bu geleneimizi bozmak istemediimizden, bu hikyede anlatlan olaylarn da eski gnlerde gemi olduunu aklarz. Apona kenti uluslararas fuar, imdiye kadarkile-rin hepsinden stn olacakt. Bundan iyi propaganda frsat ele geemezdi. Btn ticaret ataeliklerine, fuarda kendilerine yer ayrtabilmeleri iin, en ge iki ay iinde cevap verilmesi istenen mektuplar yazld. Mektuplar alan devletlerin ticaret ataelikleri, arya teekkrle, fuara katlmak istediklerini bildirdiler. Yalnz biyerden ne "evet", ne "hayr" diye cevap geldi. Cevap vermeyen bu memleketle fuar aacak memleketin ticaret heyetleri arasnda o srada bir anlama yaplmaktayd. Anlamann imzalanmasndan sonra verilen ziyafette heyet bakan, Ticaret Bakanna, -Apona Fuarna katlsaydnz, memleketinizin propagandas bakmndan ok yararl olacakt... dedi. Ticaret Bakan hayretle sordu: -Apona m? Fuar m? Apona'da fuar m alyor? Ticaret heyeti bakan, iki yldr btn uluslarn bu fuar iin hazrlandklarn, btn ajanslarn gazete ve radyolarla durmadan Apona Fuaryla ilgili haberler verdiini syledi. Ticaret Bakan, ertesi gn hemen mstearn ard: -Apona Fuarndan neden bana sz etmediniz? Gelen mektubu neden bana gstermediniz? Mstear, byk bir iyi niyetle, her ne kadar Avrupa ktasnda Apona diye bir kent olduunu hatrlyorsa da, orada bir fuar alacandan, bir ar mektubu gnderildiinden haberi olmadn syledi. Ticaret Bakanl altst oldu. Bakan, iddetle mektubun bulunmasn emretti. Bakanlk daireleri, genel mdrlkler, ubeler birbirine girdi. Ortalk o kadar kart ki, bu kargaalkta aknlktan Msr'a pamuk, Kanada'ya buday, Irak'a petrol, svire'ye saat ihrac iin teklifler

yaplrken, ngiltere'den fndk, ran'dan atom bombas, Habeistan'dan tepkili uak ithali iin teebbslere de geildi. Bitrl mektup bulunamyor, stelik kaybolan mektup aranrken, daha nceleri kaybolmu mektuplar bulunuyor, bulunan bu mektuplar da yeniden kayboluyordu. ar mektubu Apona'daki Ticaret Ataeliine soruldu. Ataelik, Apona'da fuar alaca hakknda her ne kadar bilgisi yoksa da, byle bir haber duyulur duyulmaz, hemen arz olunacan bildiriyordu. Uzun arama taramalardan sonra, Bakanlk Evrak Kalemindeki kaytlardan, on ay nce Apona Ticaret Ataeliinden resmi bir mektup gnderildii kefedildi. Bu srada ataelik de, on ay nce Apona Fuarna ar mektubunu gnderdiini, tarih ve saysyla bildirmiti. Artk ipucu bulunmu demekti. imdi i, mektubun nerelere havale edildii, en sonra nerede taklp kald, kimin hangi sepete attn renmeye kalmt. Bakanln en i bilir, zeki, enerjik memurlar bu resmi mektubun aratrlmasyla grevlendirildi. Evrak kalemindeki kayt defterinin incelenmesinden, Apona Fuar iin gelen mektubun D Ticaret Dairesine sevk edildiini kefeden memur, fevkalade mesaisinden dolay iki derece birden terfi ettirildi. D Ticaret Dairesi Mdrne Apona'dan gelen mektup sorulunca, - Apona m? dedi, gzleri bisre gemiin anlarna dald. Sonra o anlarn iinden biey karmak ister gibi, salarn kartrd: -Haa, evvv... vet, yle bir mektup hatrlyorum. Uzun bir aratrmadan sonra, mektup bulunamad ama, kayd bulundu. nc ubeye havale edilmiti. nc ube Mdr, - Hm... dedi, byle biey olacakt... "aidiyeti cihe-tiyle" galiba kinci Ksma gnderilmiti. kinci Ksm efi ban iki elinin arasna alp derin derin dndkten sonra, Arimet Kanununu ikinci kez kefetmi gibi, -Buldum!., diye bard. Apona, deil mi? Tamam... Bakn bakalm u kayt defterine! Kayda gre Ticaret Ataesinden gelen mektup Msteara verilmiti. Mstear Bey sisler ardndan biey semeye alan kaptan gibi gzlerini ufka dikti,

-Apona... Apona... Apona!.. diye biriki dakika kadar tekrarladktan sonra, imdi hatrladm, diye bard, una Apona Fuar iin gelen mektup desenize! Ben o mektubu Bakan'a arz etmitim. Mstear, Bakan'a hatrlatmak iin, - Beyefendi, dedi, hani geen yazd... Tatl bir akamd. Zat devletlerini tiren istasyonundan uurlu-yorduk. Siz Florya'ya nemli bir i grmeye gidecektiniz... Bendeniz size o srada aceledir diye Apona'dan gelen mektubu... Bakan, Mstear'n szn kesti: - Eveeeeett... canm una Apona Fuar iin gelen ar mektubu desenize! imdi hatrladm. Bakan masasnn gzlerini, dolaplar kartrd. - Buralarda olmadna gre cebimdedir, dedi. Ceplerini kartrd, bulamad. Sonra Mstear'a dnd: -Benim stmde o gn hangi elbisem vard? Gzlerini tavana diken Mstear'n dnmekten aln krt. Skntdan parmaklarn tlatt. Epiyce ter dktkten sonra: - Bugnk gibi gzmn nne geldi, dedi. Beyefendi, stnzde bej renkli spor ceketiniz, altnzda daha ak bej pantolonunuz vard. Evet, evet... Ayanzda pantolon olduunu iyi hatrlyorum. Hatta, stl ikolata rengi iskarpin giymitiniz... Ayan beyan gzmn nne geldi beyefendi. Hatta orabnz ak kahverengi naylondu. ok ktnz beyefendi o gn, ok... Bakan hemen evine telefon etti, - Bej rengi ne kadar spor ceketim varsa hepsinin ceplerini arayn!.. inde ok nemli bir evrak olacak... Biraz sonra telefonda cevap verdiler. Cevab alnca Bakan'n surat asld: -Th!.. Elbiseyi lekeciye gndermiler!.. Hemen lekeciden elbise getirildi. Ceplerine baktlar... tamam... Oh, ok kr, i cepten drt evrak kt. Bitanesinin basl balnda "Apona Ticaret Ataelii" yazlyd. Fakat yaz?.. Yok... Lekeci elbiseyi o kadar dikkatle, kuru buhar sistemiyle temizlemiti ki, mektup kdndaki yazlar da elbise lekeleriyle birlikte km, silinmiti. Bo bir kt halindeki ar mektubunda neler yazl olduu bilinmemekle birlikte, her ne olursa olsun fuara katlacamz, Ticaret

Ataeliine bildirildi. Gelen cevapta, ar mektubuna ok ge karlk verildii iin, fuardaki btn yerlerin kapatld, hi bo yerin kalmad bildiriliyordu. Ne olursa olsun, memleketi tantmak iin iyi bir propaganda frsat olan bu fuara katlmak gerekti. Hemen politik giriimlere baland. ki ulus arasndaki tarihi dostluk ve kardelik balar gibi kuvvetli torpiller kullanmak suretiyle Apona Fuarnda biyer saland. Ama bu yer, hem kenar kede, hem de kkt. Her ne kadar Apona Fuarna katlan milletlerden sekizinin pavyonlar daha kk, daha darsa da, yine de iyi biyer gerekirdi. Telgraflar, telefonlar, mektuplar, araclarla nce geni bir dostluk ve kardelik ilikileri, sonra mektup, rica, para, kira, binbir zorlukla Apona Fuarnn en geni yerlerinden biri saland. Pavyon yeri bulunana kadar, baka milletlerin pavyonlar kurulmu, sslenmelerine balanmt. Bu ilerden ve btn ilerden ok iyi anladklarn syleyenlerden bir heyet seildi. Heyet Bakan, parti iktidara gemeden, daha partinin muhalefet zamannda byk hizmetlerde bulunmutu. Taltif edilmesi gerekirdi. Elli yandan sonra, gzkapaklarnn altlar ien karsna gzellik ameliyat yaptrmak istiyordu. Bu hayati ameliyat iin, Apona Fuar Heyetinin bakanl iyi bir frsatt. Heyetin ikinci bakan, bir hafta nce ana muhalefet partisinden dare Heyetine seilmedii iin, bu prensip meselesi yznden istifa ederek, iktidar partisi saflarnda tarafsz kalm, tecrbeli, yetmi yanda bir memleket ocuu idi. yelerden biri de, muhalif parti lideri mitingde konuurken ehrin elektrik cereyann kestirerek, mikrofonda liderin gr sesinin sinek vzltsna dnmesine sebep olan ok alkan bir memurdu. oktanberi taltif edilmek istenen bu memur da fuar bahanesiyle bu geziye katlacakt. br ye daha yeni evlenmi olduu iin, fuar iiyle balaym da bir rpda karacakt. Beinci ye, yldr izin diye tutturmutu. Nasl olsa bu heyete adam gerekli olduuna gre, o memurun izni de aradan kacakt. Altnc ye, zaten hibir ie yaramyordu. Aylakt... nemli bir politikacnn bezik arkada olduu iin almaya vakit bulamyordu. Burada kalmasyla fuara gitmesi arasnda hibir fark yoktu. Yani onu da fuara gndermekte hibir saknca grlmedi.

Yedinci ye, sz reddedilmeyecek birinin damadyd. Ksaca bu heyete, hakszlk edilerek, iyice dnlp tanlmadan, ince elenip sk dokunmadan hikimse seilmemi, kayrlmamt. Herbirinin ye oluunda bir gereke vard. Ama btn bunlarn arasna, gerekten bu ilerden anlayan birinin de katlmas gerekirdi. te buyzden, bir de uzman, heyet arasna sokulmutu. Heyet Apona'ya gittii zaman, fuardaki btn pavyonlar kurulmu, sergilenecek mallar da gelmeye balamt. Fuar Heyetinden yalnz uzman olan kalm, brleri kendi zel ilerini grmek iin dalmlard. Uzman ok acele bir pavyon plan yaplmasn Bakanla bildirdi. Hemen pavyon plan yarmaya kondu. Birincilii kazanan plana onbin, ikinciye bebin, ncye de ikibin lira verildi. Bakan planlarn hibirini beenmedi. Cgara paketinin arkasna kendisi dakikada bir pavyon plan izdi. imdi bu plan uygulayacak mimar, dekoratr gerekliydi. Pavyonu kuracak sanatlar Apona'ya gittikleri zaman, br pavyonlarn hepsi tamamlanm, sergilenecek eyalar da yerlerine konulmutu. Fuarn almasna on gn kalmt. Biyandan pavyon yaplrken, biyandan da Apona Fuar iin bir komisyon kurulmutu. Komisyon ilk toplantsnda, Apona Fuarnda nelerin sergileneceini kararlatracakt. Komisyon yesi Ticaret Odasndan bir ye, fuara gnderilecek mallar sayd. - Fndk, ttn, incir, zm, pamuk, pancar, palamut... Sanayi Odasndan bir ye, - Bu saydklarnz, dedi, milattan nce de bu topraklarda yetiiyordu. Biz asl endstriyel rnlerimizi gndermeliyiz. -Evet, evet... -Ne gnderelim? -Kibrit... tuz... - Uygundur. - Konserve... lokum... akide ekeri... - Baka? -Kuma... orap... -ok gzel... -ie... kt... Komisyondan tarihi bir ye kar koydu: - Btn bu saydklarnz, biz yabanc memleketlerden de satn alyoruz. Fuarda sergilenince ya alc karsa? Madem bunlar siz yapyorsunuz, ne diye bizden alyorsunuz derlerse... Tarihi haklyd. - Biz, dedi, ancak tarihi eserlerimizle kendimizi tantabiliriz. -Doru... -Doru...

-Mehter takmmz gnderelim, pavyonumuzun kapsnda durmadan ks vurup zil alsnlar. - Baka? - Sultan Mahmud'un incili kaftann gnderelim, kaftan grsnler... Yavuz'un klc. Sultan Selim'in kavuu... - Bugnk sanatmz gstermeydim mi? -Evet... Bir ince saz takm, tannm iki ses sanats... rakkase... Apona Fuarna gnderilecek mallar saptanmt. Apona Fuar ald. Yalnz pavyonlardan biri tamamlanamad iin, kurulmakta olan o pavyonun yresi tahta perdelerle evriliydi. Gerilen bezlerin zerindeki yazlarda, "Pek yaknda burada pavyon alaca" ilan ediliyordu. Apona Fuar Heyetinden ortada bir kii vard. brleri kimi tedaviye, kimi balay gezisine gitmi, kimi geziye kmt. Fuarn alnn onuncu gn sergilenecek mallar geldi. Sandklar ald. Apona Fuarndaki mmessille Ticaret Bakan arasnda telgraflar ekilmeye baland. Ticaret Bakanlna, Apona Fuarna gnderilen incirlerin kurtlu, zmlerin bozuk, fndklarn rk olduu arz olunur. Apona Fuarnda Ticaret Mmessilliine, Baka memlekete ihra edilecekken, bozuk maddelerin yanllkla fuara gnderildii anlalmtr. Fuarda sergilenmek zere Tekel maddelerinin yola karld... Ticaret Bakanlna, Fuarn kapanmasna onbe gn kald. Tekel maddesi olarak gnderilen likr, arap gibi iki ielerinin yolda krlm olduunu, yalnz bir likr, bir de arap iesinin salam kaldn ve pavyonu ap amamak hususunda yksek emirlerinizi beklemekte olduumu arz ederim. Ticaret Mmessilliine, Yola kardmz tarihi eserler, Sultan Murad'n klc, Sultan Sleyman'n kemeri, yenieri ve milli kyafetimizden mrekkep elbise koleksiyonunu alr almaz hemen, vakit kaybetmeden pavyonun bir an nce almasn rica ederim. Fuarn kapan gn, pavyonun da al gn treni yaplyordu. Fuarn en byk ziyafeti, bu pavyonun alnda verilmiti. ki aylk fuar sresince bitrl alamayan pavyonu halk merak ettii iin her taraf tklm tklmd. Kapdan daha girmeden: "La kukaraa" plann sesi

duyuluyordu. Mehter ve ince saz takmlar gelmediinden mmessil, kendi zevkine uygun, oradan ele geirebildii plaklar alyordu. Mavi Tuna valsiyle La kukaraa'nn, mmessilin dnnde alnd iin, onda deerli ans vard. Alt metre yksekliinde, on metre geniliindeki duvarda fndk retimini gsteren grafikler, fndn besleme deeri zerine seme szler: "Fndk ye, fndk gibi ol" trnden szme szler yazlyd. Btn bu rakamlarn, izgilerin, laflarn altnda bir avu fndk vard. Mmessil, rk fndklardan ancak bu kadar salam fndk ayrabilmiti. Ttn, cgara hi gelmemiti. Bir salon batan baa ttn, cgara retiminin artn gsteren izelgelerle, resimlerle doluydu. Laflarn, boyalarn, renklerin, klarn iinde, bir paket cgara paketi duruyordu. Mmessil, gelirken getirdii cgarasn burda sergiliyordu. Baka bir byk salonda bir ie arapla bir ie likr vard. Ziyaretilerin asl ilgisini eken baka bir salondu. Burada caml dolaplar iinde bir kaftan, bir kavuk, bir malah ve bir kl vard. Pavyonun ald gnn akam fuar kapanmt. Tarihi eya geriye getirilince kyametler koptu. Sultan Mahmud'un kaftan, yolunmu kaza dnmt. zerindeki btn inciler alnmt. Tarihi klcn kabzasndaki deerli talar arlmt. Kavuun altn srmalar yoktu. Gazeteler veryansn ediyordu. Muhalefet, yine herzamanki gibi pireyi deve yapmt: - Tarihimizi aldlar, imdi ne yapacaz? iyi ki Bakan, gazetelere, "Kaybolanlarn elmas, inci, prlanta olmayp, deersiz boncuklar olduunu" aklad da bu i de bylece kapanp gitti.

Damda Deli Var adl kitaptan Amerikan Eya Artrmas Feen sabah eve geldi. - Hl yataktan kmadn m? dedi. -Hava souk, soba da yok... dedim. - Scak bir ay i! -Havagazn kestiler, ay da yok, eker de yok... -Anlald, senin adam olacan yok. ster misin seni bir anda zengin edeyim... -Zaten canm burnuma gelmi, git iine... - Ciddi sylyorum. Seni on gnde zengin edeceim. Bana dua et... Hikyenin bundan sonrasn rahat rahat anlatabilirim. Kemal'in szne uyduk. Babamn evine gittik, bir bahane ile evdekileri sokaa kardk. Kemal kapya bir kamyon dayad. Babamn evinde ne kadar eski psk, hurda, dknt eya varsa hepsini doldurduk kamyona, bizim eve tadk. Babam gelince, eve hrsz girmi, diye telaa dm, kimin umurunda... Ertesi gn gazetelerde, Kemal'in verdii u ilan kt: AIK ARTIRMAYLA AMERKAN EYA SATII 31 Ekim 1954 Pazar saat W da, ..........da, Amerika'ya dnecek olan Amerikal mtehasss gedikli avuu Mr. Arnold Pay'in Amerikan mal nadide ve ok kymetli eyalar artrmayla satlacaktr. Sat gn bizim evdeki kalabal, hibir sinemada, tiyatroda, konserde grmedim. zel arabalar soka doldurdu. Ev doldu tat da sokak adam almyor. Ne hanmlar, ne beyler... Artrmaya gelen hanmlardan yalnz birinin krk, ben de dahil, bizim btn eyalardan daha pahal... Byle olacan ummamtm. Kemal'e, - Rezil oldum, dedim. - Bak bakalm, kim rezil olacak, dedi. Artrma balad. Tellall da Kemal yapyor. Orta yerde bard: -Kroehler imzal iki para kanepe ve alt para koltuk!.. Gerekte, babamn evinden getirdii koltuklar alt para deil, para para idi.

Kemal devam etti: -Sayn bayanlar, baylar!.. Kroehler imzal oda takm... Amerikan avuu Mister Arnold Pay'in zarif takmlar... Onbebin... Etraftan bir kahkaha kopacak sandm. -Onbebin beyz!.. diye ince bir ses kt. - Onaltbin... - Onyedi... -Yirmi... Kemal yan gzle bana bakt, - Hani efendim, var m isteklisi? Yirmibin, Amerikan mtehasssnn bunlar. Satyorum, saattim!.. Yirmibine gitti bizim eski koltuklar. Eskiciye satsan yirmi lira vermez. Sultan Read'n taht'a clusunda alnm, yaylar prtlam, yama yama stne, ivi ivi stne, iler tutar yeri yok. Kemal sylyor: - Serjent Arnold'un plastik dine yemek odas takm... Var m bu esiz Amerikan takmna talip olan? Dokuzbin... - Onbin... -Onbir bende!.. Bir aya krk tahta kahve masasyla iki hasr, bir hezaren ve tahta iskemle biner biner artarken, gayet mkellef, muhteem, mcella, mualla bir hanmefendi, soluk solua ieri girdi. Az nce satlan koltuklar sordu. -Satld, dediler. -Vah, vah, vah... Yazk oldu takma... Kimin stnde kald? - Sena Hamfendinin. - Grdnz m? Bunu bana inat yapt. u yemek takmn da ben alaym da, atlasn... Birdenbire "Yangn var! mdaaatL" der gibi, -Yirmibin!.. diye bard. Bunu duyan Sena Hamfendi, - Yirmibirbin, bende... dedi. Sena Hamfendinin yanndaki erkek, korkarak, -Etmez karcm... dedi. - Ne? Etmez mi? Aman Galip, senin de hi zevkin yoktur. Ayol Amerikal mtehasss kullanm bunlar... Yirmibin. - Yirmibe... Kemal, herhalde acm olacak... -Yirmibebin... Satyorum, saat-tm!.. diye ksa kesti. Yoksa bizim krk masa, sandalyeler yzbine kadar ykselecekti. -Sayn bayanlar, baylar!.. Ultramatik ayakl lamba!.. Bin!..

Bizim evde byle eya yoktu. Baktm, Kemal babamn kaln bastonunun ucunu da bir saksya geirmi!.. Ultramatik lamba diye binsekizyze gitti. Lambay alan hanm, - Aman bizim salona pek gidecek! diyordu. Asl rezalet yataklarda balad. iltenin yrtklarndan frlam kirli pamuklar grnce, bam duvara evirdim. Kemal, bizim yamal ilteleri sata karmt: - Sayn bayanlar! Mister Arnold'un yataklar... Yayl Holivut yataklar, kauuk ilteler... kibinbeyz... -bin... -binikiyz... Yataklar bebin liraya gitti. Babamn evinden getirdiimiz eyalardan sonra, bizim evin krk dkk eyalar da satld. Yalnz eyalar deil, amarlar bile satld. Hl evi boaltmyorlard. Kemal birara yanma geldi. Kolumdan ekip beni banyoya soktu: -Soyun!., dedi. - Ne olacak? -abuk soyun! Elbiselerini, amarlarn da satacam. Sonra gider yenisini alrz. stmde ne varsa kardm. rplak kaldm. Kemal, stme, banyonun kapsn kilitledi. Ben ierden onun sesini duyuyordum: - Muhterem hamfendiler, beyfendiler... Mtehasss Amerikan avuu Mister Arnold'un pantolonu... Halis lastikotin, diz kapaklar ve k, zarif garnitrlerle sslenmitir. Beyz lira... - Altyz... - Yediyz... Arkadan sra amarlara geldi: -Arnold avuun naylon klotu... Yalnz iki defa kullanlmtr. Elli lira... Bir kadn sesi duydum... - Dorusu elli lira etmez. Hi olmazsa be on kere giymi olsayd, beyz de verirdim. - Sayn bayanlar, baylar... Mister Arnold Pay'in keten mendilleri... lira -Be... -Yedi... -On lira efendim. Satyorum. Saat-tm. Ak artrma bitmitir efendim.

Darda bir uultu, bir grlt oldu. Herkes eyalarn alyor, tatyordu. Yarm saat sonra bir sessizlik oldu. Kemal'in kap arkasnda sesini duydum: -Tam yzkrkyedibin lira kazandk!., dedi. -Yaa Kemal!., diye bardm, abuk a kapy, burada dondum. -Biraz bekle!.. Gidip sana amar, elbise alp geleyim. Kemal gitti. Bir saat, iki saat bekledim. Tir tir titriyorum. Ellerimi bacaklarmn arasna soktum. Zpladm. Karanlk bast, Kemal yok... imdi iki gndr banyoda donmak zereyim. Kapy krp dar ksam deli diye yakalayacaklar, rezil olacam. Havagaz ak olsa intihar edeceim. Bu yazy banyoda yazyorum. Acaba Kemal'e ne oldu? Tramvay, otobs altnda m kald, yoksa bana bir kaza m geldi? yi arkadat dorusu...

Deliler Boand adl kitaptan Ddkl Tencere Fabrikas erli endstriyi korumak hepimizin grevidir. Ddkl tencere fabrikas basna bir ar yapnca ok sevindim. Biok gazeteci oradaydk. Gelenleri daha kapdan karlyorlard. Mdr gler yzl bir adamd. Yerinden kalkyor, salonun kapsnda gazetecilerin elini skyor, koluna giriyor, onlar rahat koltuklara oturtuyordu. Memleketimizde milli sanayinin ddkl tencere yapacak kadar ilerlemi olmasndan ok sevinliydim. Mdr hepimize ayr ayr cgaralar sunduktan sonra, zile bast, ieri giren temiz kyafetli adamna, - Beylere bak, ne emrediyorlar... dedi. Sonra bizlere dnd, - Gayet gzel, nefis ilek urubumuz var, dedi. Otuz kadar gazeteciydik. Kimimize ay kahve, kimimize ilek uruplar geldi. nce havalardan konutuk. Oradan yerli filmciliimize geldik, sonra balklmz kalkndrmak iin yaplmas gerekli ilere atladk. Arada, bika mstehcen fkra anlatlp glld. imizde son derece espri yapmaya merakl souk adamlar olduundan salon tuluat sahnesine dnmt. Birara basur memelerinden ikyet eden bir gazeteciye, fabrika mhendisi bir ila salk verdi. Mdr nazik bir ekilde hepimizi le yemeine davet etti. Uzun masada koyumurtasndan tutun, balkyu-murtasna kadar, kustnden deve stne, av etinden deve etine kadar herey vard. Yemek o kadar glmelerle, akalamalarla geti ki, azkalsn arkadalardan biri tavuk budu aznda glerken boulacakt. Yemekten sonra kahveler iildi, cgaralar tellendirildi. Gazetelerin iktisat yazarlarndan ou, baka ileri olduu iin, - Malum ya, gazetecilik, diye mdrden zr dileyerek fabrikadan ayrldlar. Hepimiz hereyi bildiimiz iin musikiden atom bombasna, tiyatrodan jet uaklarna kadar her konuda yetkiyle konutuk. Saat onyedi olmutu. Mdr, - Bfeye buyurun, dedi.

Bfe o kadar mkemmeldi ki, leyin yediimiz yemeklerin henz hazmolmadna hepimiz zldk. tahmz amas iin ikiye kuvvet verdik. Souk mezelerle votka, taze meyvelerle arap, ekerlemelerle likr, kuru meyvelerle rak, peynir eitleriyle bira ve mezesiz olarak da viski, cin gibi yabanc uyruklu ikiler itik. Arkadalarn bir ksm daha gitti. Ben kendi hesabma, milli sanayimize fazla nem verdiim iin, ddkl tencere fabrikamz hakknda ne zaman bilgi edineceiz diye bekliyordum. Saat yirmiye doru kii kalmtk. Bir spor yazar, biri de gazetelerden birinde apraz bulmaca yapan bir arkada, bir de ben mizah yazar. Mdr, "Yedirdik, iirdik ite, daha ne bekler bu herifler..." der gibi yzmze baknca, spor yazarna yavaa sordum: -Ne olacak? - Beni mdr bey otomobiliyle gtrecek, onu bekliyorum. brnn de mdr eski arkadaym. Konuacak laf da bitmiti. Utanarak, - Fabrikanz hakknda biraz bilgi edinebilir miyim? diye mdr beye sordum. Mdr biraz akn, kurunkalemini dilerinin arasnda ezerek, - Haaa, dedi, fabrika m? Biliyorsunuz bu fabrika... ddk... yani... ddkl tencere fabrikasdr. Fabrikamzda gnde yirmiyedi tane ddkl tencere yaplr. Ben geldiim zaman, gnlk randman be tencereydi. Yaknda bu miktar krk tencereye kadar karabileceimizi umuyorum. Biliyorsunuz hkmet her vatanda ev sahibi yapmak gibi, yine her vatanda eya sahibi yapmay da programna almtr. Bu sebeple fabrikamzn randmann artracaz. Ancak, baz zorluklarla karlayoruz. Bu zorluklar rica ederim gazetenize yazmayn, hususi olarak size sylyorum. Ddkl tencere fabrikas iin lazm olan malzeme, yani tencere, tencerenin kapa, vidalar, ddk ve-sair paralar hep Amerika'dan gelir. Ama biz burada monte eder, ddkl tencere yaparz. Yani Trk iisinin aln teriyle olur. zerine "Yerli Mal" diye de madeni bir etiket koyarz. Bu etiketler de Amerika'dan gelir. Fabrika, Trk ve Amerikan sermayesiyle ortak kurulmutur. Paras bizden, akl vermek onlardan! Fakat son zamanlarda paralar gelmedii iin ddkl tencere yapmakta zorluk ekiyoruz. Bizim ddkl tencerelerimiz, Avrupa'nn

ve Amerika'nn ddkl tencerelerinden her bakmdan stn. Bir kere, bizim ddklerin sesi gayet tatldr. Mesela tencerenize fasulye koydunuz da piti, deil mi? Ddk yle tatl, yle ahenkli ter ki, radyoda saz takm alyor sanrsnz. Halbuki Amerika ve Avrupa'nn ddkl tencereleri, birdenbire, tiz bir sesle terler. Buyz-den ka gebe kadn korkarak ocuunu drmtr. Sonra bizim ddkler daha uzun mddet terler. Yani her bakmdan yabanc mallarna stndr. Yalnz dediim gibi malzeme bulamyoruz. ok kr memleketimizde ddk ok, fakat tencere yok. imdi biz buna kar bir are dndk. Yalnz ddk yapp piyasaya karyoruz. steyen tenceresini kendi alr, yemeini piirir. Arasra gider bakar, yemek pimi-se dd ttrr, yemek piti diye haber verir. Bu suretle ddkl tencere sahibi olur. Hem bunun baka faydalar da var: steyen ddk yerine, boru, keman, davul kullanr. O zaman keman-l tencere, davullu tencere olur ki, bu bulu yalnz bize mahsustur. Davullu tencere olursa, evde ve mahallede yemein pitiini duymayan kalmaz. Mdre verdii bilgiden tr teekkr ederek fabrikadan ayrldm. Ertesi gn gazetelerde, gezdiimiz fabrika hakknda, ziyafetteki gazeteciler yle yazlar yazmlard: "Kalknan sanayimiz" "Yerli ddkl tencerelerimiz, her bakmdan Av-rupa'nnkine stn." "Ylda yirmibe milyon ddkl tencere yapyoruz." ve daha neler...

Fil Hamdi adl kitaptan Yeni Dnya Dzeninde Trkiye'nin Yeri yldzl otellerden birinde deildi bu toplant. Basl arlkta yazldna gre, demokratik rgtlerden birinin byke bir salonunda yaplacakt. arlkta, yeni bir giriimin balayacandan ve bu giriimin lkemiz iin byk neminden sz ediliyordu. arlkta, giriimcilerin adlar ve ileri yazlyd. Hepsi de lkemizin ilerici, demokrat ve ou da -gnahlarn alyorum ama- solcu olarak tannm aydnlaryd. Bunlarn ounluunu, niversite retim yeleri, yazarlar, gazeteciler oluturuyordu. Giriimcilerin aralarnda biriki tiyatro sanats, ressam, mimar, mziki de vard. Bu adlardan, giriimin ne denli ciddi olduu anlalyordu. vnmek gibi olmasn ama, giriimcilerin arasnda benim adm da bulunuyordu. Konuulup tartlacak olan konu ok akt: "Sosyolojik Disiplinler Asndan Bakldnda deolojik Akmlarn Yeni Dnya Dzenindeki Rol ve Bu Balamda Trkiye'nin Yeri". te konu bu denli ak seikti. Ama benim bir geri zekl olduumu benden bakas bilmediinden -nk bu kaltmsal hastalm kimselere syleyemiyordum- bu denli ak seik konunun bile ne demek olduunu anlayamyordum. Postacnn arl evime braktmdanberi, tartlacak konuyu boyuna yineleyip duruyordum: Sosyolojik disiplinler iinde... Ne iinde, ne iinde? Sosyolojik iinde... Sosyolojik disiplinler iinde... dnldnde... ideolojik akmlarn... yeni dnya dzenindeki... Bu "Yeni Dnya Dzeni" lafn son aylarda gazete ve dergilerde ok okuyup duyuyordum ama, ne olduunu pek anlayamamtm. Gazete ve dergilerin ounda Yeni Dnya Dzeni yerine ksaltlm olarak YDD yazldn, konuurken yedede denildiini renmitim. Nasl Posta

Telefon Telgraf yerine PTT, Trkiye Byk Millet Meclisi yerine TBMM, rnein Devlet Su leri yerine DS diyorsak ite yle. Yeni Dnya Dzeni yerine konumalarnda yedede diyenler, dinleyenlerin gznde daha aydn saylyordu. nk bu ksaltmalar yeni bir dil saylmaktayd, kudili gibi bir dil... "Abbreviation" da denilen bu ksaltma dilini bilmeleri ve halkn kendilerini anlayamamalar bir stnlk saylyordu ki, bana gre doru olan da buydu. rnein, ben imdi bu cahil halka gazetelerimizin yazd gibi, DPT'nin, MGK'nn isteklerine uygun olarak AHK'ya gnderilen... desem, bu ak seik szmden cahil halkmz ne anlar? Hi... Neyi anlyor ki bunu anlasn... Oysa benim "Devlet Planlama Tekilatnn, Milli Gvenlik Kurulunun isteklerine uygun olarak Avrupa nsan Haklar Komisyonuna gnderilen..." dediimi, daha dorusu byle demek istediimi, sizin gibi aydnlar elbet p diye anlamsnzdr. Ne de olsa anlayl insanlarn hali baka... Ben bu ksaltmal dili bile anlyorum da, burada yaplacak tartmann ak seik konusunu anlayamamtm. Babam rahmetli, "Olum, bilmemek ayp deil, renmemek ayp!" derdi. Ben de bu toplantnn konusunu birilerine sorar, renirim diye dndm. istanbul'da 199... ylnn gzel bir nisan gnnde yaplacak olan bu toplant, arla ekli izlencesine gre, sabah 10'da alacak, saat 13.30'da le yemei iin krkbe dakikalk aradan sonra, 19.30'a dek srecekti. Dinleyicilerden isteyenler de konuma ve tartmalara katlabilecekti. Yeni Dnya Dzeni ortalkta ok geen bir laft. Ama neydi? kinci Dnya Sava ncesinde ve srasnda Nazilerin "Yeni Nizam" diye bir laf vard. Yeni Nizam denilen bu modas gemi ve eskimi kavram, imdi yamanp boyanp, allanp pullanp, Yeni Dnya Dzeni diye yeniden nmze mi srlmt? Yeni Dnya Dzeni'nin ne olduunu bilmediim gibi, bu Yeni Dnya Dzeni'nde Trkiye'nin yerinin nerede olduunu da bilmiyordum. Ama heryerde olduu gibi en sonlarda biyerlerde biyerimiz olabileceini kestiriyordum. Salt "Yeni Dnya Dzeni'nde Trkiye'nin Yeri" denilmi olsa, belki bir anlam karabilirdim. Ama tartma konusu "Sosyolojik Disiplinler Asndan Bakldnda deolojik Akmlarn Yeni Dnya Dzeni'ndeki Rol ve Bu Balamda Trkiye'nin Yeri" gibi etrefil, anlam anlalmaz, adal, iinden klmaz bir yarg olunca anlamak benim iin olas deildi. Trkiye'de aydn geinenlerden biri sayldma gre, Yeni Dnya

Dzeni'nin ne olduunu bilmem, bilmesem bile sanki biliyormuum gibi grnmem, sonra da ona buna bilgilik taslamam gerekiyordu. Toplantya gelmeden nce, "Sosyolojik Disiplinler... deolojik Akmlar... Yeni Dnya Dzeni'ndeki Rol..."nn ne olduunu anlamak iin szlkleri, ansiklopedileri aram aratrm, pek de biey renememitim, kimi dergilerde, kimi yazlar bulmutum bu konuda. Ama bu yazlardaki anlatm birbirini tutmuyordu. Kimisine gre Yeni Dnya Dzeni, dnyann ve bu arada elbet Trkiye'nin kurtuluu, kimisine gre de dnyann ve bu arada elbet Trkiye'nin de batyd. Bu durumda toplantya erkenden gidip ondan bundan, sadan soldan ve benden nce konuacaklardan azdan kapma, kulaktan dolma bieyler renmeli, sonra da bu rendiklerimi bakalarna satmalydm. zlenceye gre toplant saat 10'da balayacakt ama ben 9.30'da salondaydm. Kimseler yoktu. Ancak saat 10'a doru biriki kii grnd. Ne olduunu bilmediim bu denli nemli bir konuya ilgi gsterilmemi olmasna ok canm skld. "Bitrl zamannda toplanmasn, zamann deerini renemedik..." diye sylendim. Benden sonra gelmi olanlardan biri kol saatine bakp, - Saat onu on geiyor, daha erken... dedi. -Toplant 10'da balayacakt beyefendi... dedim. - Ama Avrupa'da onbe dakika akademik gecikme hakk tannr. Bizimkiler de akademisyen olduklarndan, olmasalar da kendilerini yle saydklarndan... Baka biri de, - Grrsnz, onu eyrek gee salon dolar... dedi. Gerekten onu eyrek gee, tek tk gelenler oldu. Hl al yaplmamt. -Akademik gecikme de tamam, ama hl balamad... dedim. O adam, -Onbe dakika da Trki gecikmeye sayn... dedi. Gerekten de 10.30'da salon tklm tklm doldu. Hl da gelenler vard. Yine o adam, - Dua edin ki, dedi, bakan makan, bakan makan arlmam. Yoksa akademik gecikme, Trki gecikme derken, bir de demokratik gecikme yznden bir saat daha onlarn gelmesini beklerdik... Gelmekte olan yeni dinleyiciler biyandan geledur-sun, toplantnn artk balamas iin salondan sesler ykselmeye balad. Ksack boylu, beyaz

sal, tombalak yzl, bana benzeyen, ama benden daha suratsz -kimbilir belki de bendim- bir adam krsye kp akademik, Trki, brokratik ve demokratik gecikmelerden baka bir de istanbul'un trafik gecikmesi dolaysyla saat onbirbuua dek beklememiz gerektiini syledi. Salondan biri, - Hangi onbirbuuk, diye bard, u anda saat on-biri krk geiyor. Krsdeki adam, -Onbirbuuk normal bir gecikmedir, heryerde olur... diye yapt espriye kimse glmeyince, gbeini hoplata hoplata kendisi glmek zorunda kald. Yeni gelen dinleyiciler iin koltuklar yetmediinden, salona ek sandalyeler konuldu. Derken, kalabalk salondan da tat. Dinleyicilerden biri elini kaldrp, - Usul hakknda sz istiyorum... dedi. nde oturan ve yneticilerden biri olduunu sandm bir adam, -Ne usul birader, daha toplant bile almad, divan olumad... dedi. -Gndem nceden belli: "Sosyolojik Disiplinler Asndan Bakldnda ideolojik Akmlarn Yeni Dnya Dzeni'ndeki Rol ve Bu Balamda Trkiye'nin Yeri" Salonda kimin ne dedii anlalmayan, gndemden nce usul hakknda konuulabilir mi, konuulamaz m diye amata biiminde bir tartma balad. Bu amatay susturmak iin yneticilerden biri krsye kp azn mikrofona yaklatrarak mikrofonun alp almadn anlamak istedi. nce ksrd ama biz, salondakiler, ksrk sesini duymadk. Aznn ksrme biimi almasndan ksrm olabileceini sezinledik. Mikrofon hi de almyor deildi. almasna alyordu ama, insan sesini ykseltmek iin bulgulanm olan mikrofonun hoparlrnden hi de insan sesine benzemeyen ok alas sesler kyordu: Boru sesleri, hertrl ddk sesi, deliinden basnl hava karan musluk sesleri, pasl demir kap gcrtlar, kineme ve anrt gibi sesler, slklar, frtnada esen rzgrlar ve daha doada olan ve olmayan nice sesler... Mikrofonsuz konumay denediler. Salon bykt. Konuann sesi salonda bouluyor, duyulmuyordu. Mikrofonun sesini ayarlayacak biri arand. Bilenlerin sylediine gre, byle bir grevli vard ama, mikrofon dzenini kurduktan sonra ekip evine gitmiti. Evi nerdeydi? Bilen var myd? Mikrofonun bu yabanl sesini evcilletirmek

iin, adamn evini bilen birisini yollayp armalydk. Evine gidecek birisi arand. Byle birisi bulunmasna bulundu ama, mikrofonu ayarlayacak olan adamn evine gidip onu armas yarm gnden uzun srerdi: istanbul'un bu trafik kargaasnda belki de daha uzun... Ondan umut kesilince, salondan, "Recai Bey, Recai Beeey..." diye sesler ykseldi. Merak edip arlan Recai Beyin kim olduunu yanmdakilere sordum. Recai Beyin ok iyi akmak onardn sylediler. akmakla mikrofonun ne gibi bir ilikisi olduunu sordum. Salt akmak deil, gzlk, dolmakalem gibi eyleri de onardn sylediler. Bsbtn zihnim kart. akmak, gzlk, dolmakalem onarmyla mikrofon onarm arasnda nasl bir iliki olduunu sordum. Yant veren adam beni tersledi: -Beyefendi niin anlamyorsunuz, bu Recai Bey salt akmak, gzlk, dolmakalem deil, buzdolab, elektrikli sprge, yaz makinesi, hatta bilgisayar gibi biok teknolojik aralar onarr. Elinden her i gelir. Bunca hneri olan bir adam elbet bir mikrofonu onarmasn da bilir. nk eskiden pilotmu. Ben "Sosyolojik Disiplinler Asndan Bakldnda deolojik Akmlarn Yeni Dnya Dzeni'nde Rol ve Bu Balamda Trkiye'nin Yeri"ni filan unutmu, bunca hneri olan Recai Beyin nasl btn bu ileri becerdiini merak ediyordum. Bunu yanmdakilere sordum: - Recai Bey bunca marifeti nasl beceriyor? Sorduum adam, -Allah vergisi... dedi. Bylece Recai Beyin mikrofonu da onarabileceine beni de inandrmlard. Ben de onlar gibi, -Recai Bey, Recai Beeey, diye seslenmeye baladm. Recai Beyin sesi bouka geldi: - Burdaym. Adamcaz heladaym. Zavall adama oradayken durumu anlattlar. Heladan kan Recai Bey yaam boyunca mikrofon hoparlr gibi eyleri hi onarma-dn, ama pense, tornavida, ingilizanahtar, matkap, cvata, somun, eki, deiik boylarda ivi ve kablo bulunabilirse mikrofonun onarm iin elinden geleni yapacan syledi. Toplantya katlanlardan birisi, - Vin de gerekir mi Recai Bey? diye alay etti. Ordan birisi de, - O kadar alet edevat olunca onu babam da yapar... dedi.

Recai Bey de ok dik bir sesle, - yleyse babanz arn da o yapsn, ben yapmyorum... diye kestirip att ve kenara ekildi. yi ki o srada, evine gittii sanlan ustann bitiikteki meyhanede olduu anlald. Adam geldi, bika dakika iinde mikrofonun ses ayarn dzenledi. Saat onikiyi yirmi geiyordu. Mikrofonu onaran usta, mikrofon alcsn parmaklaryla tklatarak, "birki", "sess, sess" diye mikrofondan seslenerek ses ayarn yapyordu. Oturuma katlanlardan biri, yanndakilere bizdeki teknoloji zerine aklamalarda bulunuyordu: - Bunun hikmeti, sebebi nedir, bitrl anlayamadm gitti. - Ne nedir? diye sordular. - Bu cenabetler Trkiye'ye gelince niin bozulur? - Hangi cenabetler? -te bu mikrofon falan gibi teknik... Bu cenabetler yapld memlekette doru dzgn iler. Sonra bunlar alr geliriz memleketimize... Daha snr geer gemez, ne olursa olur, snrn te yannda tkr tkr ileyen bu cenabet snrn bu yanna geince bozulur ne hikmetse. Bu bozukluk, acaba bizden mi geliyor, memleketimizin havasndan m, suyundan m? niversitelerimizden birinde botanik profesr olduunu rendiim birisi, - Olabilir, bakn bu hi aklma gelmemiti, dedi, dorusu hi dnmemitim. Nasl kimi bitkiler, rnein kahve filan gibi, nasl topraklarmzda yetimezse, teknoloji de ite yle... Hangi dalda altn bilmediim, ama zoolog olduunu sandm bir bilimci de, - Bakn, bu olabilir, dedi, nasl lkemizin havasnda, rnein fil gibi biok hayvan yetiemiyorsa, buyzden bizim havamzda da teknoloji ilemiyor, mikrofon almyor olabilir. Bu yolda deiik yorumlar yaplrken, usta da mikrofonu onarm bulunuyordu. Ordakilerden kimilerinin cenabet diye adlandrd teknolojik aygtlardan mikrofonda, Trkiye'de hi grlmemi biimde szler ok net olarak duyuluyor, hatta konumac gzel konumasa, yanl konusa bile mikrofon bunlar dzelterek dinleyenlere iletiyordu. Ancak mikrofonda yine de bir kck tekleme vard. Konumalar

iletirken aradabir, slk yada ddk sesine benzer, ama doada olmayan alas bir ses karyordu. Ksa bi-sre sonra kendiliinden yine dzeliyordu. Usta, bu bozukluun mikrofondan deil, konumacdan ileri geldiini syledi. Konumaclar, konumalarnn kimi yerlerinde cokulanp cierlerini ske ske birden baryorlar ve o zaman mikrofon insan sesi yerine ddk sesi karyordu. Dinleyicilerden biri, - nsan deil ki bu bunca barp armaya dayansn, alt yan nazik bir mikrofon bu... yorumunda bulundu. Toplantya katlanlardan, -Brakn, ylece kalsn yahu... O kadarck ddk sesinin bir zarar olmaz. Zaten ge kaldk. Hadi artk balayalm... gibi sesler ykselmeye balaynca, mikrofonu onaran usta da, umarszlk iinde ellerini iki yana aarak "elimden bu kadar geliyor" gibilerden iaretle krsden ekildi. Saat 13 olmutu. zlenceye gre nce divan kurulu seilecekti. Divan kurulu bakann ve yeleri semek ok zaman ald. Partilerin genel kurul toplantlarnda bile divan kurulunu semek bu denli ekimeli, atmak olmaz ve bu denli uzun srmezdi. Divan kurulu bakanlna orda bulunan herkesin en layk grd zat, yaamn divan bakanlklarnda geirerek ok yalanm ve buyzden artk duyulamaz olmu sesini hoparlrlerin bile ykseltemedii biriydi. lle de bu zatn hl divan bakanlna getirilmesini isteyenler vard. stemeyenler, - Arkadalar, sesi bile duyulmuyor, nasl bakanlk yapar? diyenlere ille de bakan olmasn isteyenler, bu zatn tarihsel deeri olduunu savlayarak u karl veriyorlard: - Bir bakann ne dediinin duyulmas hi de gerekmez. Bakan, usulen krsde olsun yeter. Onun bakanlna kar koyanlardan biri, - Ama birader, diyordu, salt ne dedii anlalmaz deil, bu adamcaz denilenleri de duymaz... -Ah, ah... Hey gidi gnler hey... Siz onu kula duyarken, sesi de duyulurken nasl divan bakanlklar yaptn grecektiniz ki... Dnyann en iyi divan bakanyd o... - Ben de onun iin divan bakan yapalm diyorum ya... Adamcaz alm, imdi bakan yaplmaynca zlecek.

Sonunda baka biri divan bakan seildi. Divan yeleri de seildikten sonra iki divan yazmannn seimine geildi. Hikimse divan yazman olmak istemiyordu. Adamn birini zorla ve zorlayarak, nerdeyse grtlana basarak divan yazman yaptlar. Ama br, divan yazman olmam diye -affedersiniz- katr gibi direniyordu. En sonunda adam bararak kar koydu: -Yahu arkadalar, ben divan yazman olamam ki... nk divan yazman hep yerinde oturarak tutanak yazmak zorundadr. Oysa ben on dakika bile kmn stne oturamam. nk prostatm var. Her iki , enok be dakikada bir, affedersiniz ie giderim. Siz beni nasl divan yazman yaparsnz? Neyse ki, baka bir yazman bulunarak divan kurulunu oluturmay baardk. Usul hakknda konumak isteyen biri parmak kaldrarak, toplant konusunun yanl seildiini sylyordu. Ona gre, Yeni Dnya Dzeni'nde Trkiye'nin Yeri diye biyer olamazd. nk herzaman olduu gibi dnya nerdeyse Trkiye de o yerde olurdu. Trkiye'nin ayr biyeri olamazd ki... Bu dnceden yana olanlar da, olmayanlar da oktu. Hangi yann daha ok olduu bar rlardan anlalamyordu. Tam bu srada gzm divan bakanna iliti. Adamcaz ban, kundakta bir bebek gibi, yanndaki divan yesinin omzuna dayam, uyukluyordu. O ye omzunu geri ektike, o da steleyerek adamn vcudunda uyuklamak iin ban koyacak biyer aryordu. - Usul hakknda konumak istiyorum! diye bir ses ykseldi. Divan bakann hafife drterek uyandrdlar. Usul hakknda konumak isteyen adam, ar adlarla yryerek krsye kp yelek cebinden kard kstekli saatini salondakilere gsterip, - ok deerli ve saygdeer arkadalarm, dedi, saat u anda 14.35... Bizim bundan bir saat nce yemee oturup, imdiye dek yemeklerimizi yemi olup, leden sonraki oturuma gememiz gerekirdi. Oysa biz, daha konunun tartmasna bile geemediimiz gibi, hl konunun doru mu yanl m olduunu tartyoruz. Bizden daha ok zveri beklemeyiniz. Biz nce una karar vermeliyiz. Neye karar vermeliyiz arkadalar? le yemei iin ara verelim mi, yoksa konumalarmz a karnna srdrelim mi?

Bylece toplantnn en can alc tartmas balam oluyordu. ok laf kargaas olduu iin, divan bakan bu neriyi oylamaya sundu: Yemek aras verilsin de sonra m toplant alsn, yoksa toplant srsn de sonra m yemek aras verilsin? Bakan bu tartmaya katlanlarn oy vermek iin ellerini kaldrmasn istedi. - Efendim, nce hemen yemee gidilmesini isteyenler... O kalabalk salonda elini kaldrmayanlar grlmyordu bile... El kaldranlarn okluu karsnda divan bakan, -Buyurun yemee! dedi. -Usul hakknda, usul hakknda... diyenler duyuldu. Bakan, - Nedir? diye sordu. - Kar oylar almadnz. Bakan sz isteyenlerin adlarnn yazlmasn nerdi. Yazmanlarn adlar yazmas uzun srd. Saat 15'te adlarn yazlmas sona erdi. Konuma srasn almak iin dinleyiciler hep birden ellerini kaldrmlard. Yazlma srasna kar koyanlar yeni bir tartma balatyorlard. Herkes en nce konumak istediine gre, adil bir konuma sras nasl olmalyd? nce bunun akla kavumas gerekiyordu. Dinleyici tartmaclardan biri, aramzda eker hastalarnn bulunabileceini, bunlarn bunca zaman yemek yemezlerse eker komasna girebileceklerini, bu nedenle nce eker hastalarnn, yani kendisinin konumas gerektiini savlad. Bakan her neriyi ayr ayr oyluyordu. Oylamada eker hastalar ounluu kazanamad. Sinirli bir eker hastas, -Ben byle demokrasinin... diye ar bir svg sallad. Bir dinleyici tartmac da saatin 15.30 olduunu, hl "Sosyolojik Disiplinler Asndan Bakldnda deolojik Akmlarn Yeni Dnya Dzeni'ndeki Rol ve Bu Balamda Trkiye'nin Yeri" konusunda konuamam olduklarn, yemein herzaman yenilebileceini, ama byle nemli bir konunun herzaman tartlamayacan, buyzden biraz daha zveride bulunup yemek yemeden bu ok nemli yurt sorununu tartmamz gerektiini ve iimizde yurt sevgisi varsa yle yapmamz gerektiini syledi. Bylece bakanla o adam arasnda bir tartmadr balam oldu. - Efendim, usule gre olumsuz neriyi de oylamanz gerekir. Yemei daha sonra yiyelim diyenlerin oylarn almadnz ki...

- Efendim, hemen herkes nce yemek yiyelim diyor, ellerini havaya kaldrdlar. - Olsun efendim, usul byledir. Siz de tze gre usul yerine getirmek zorundasnz. - Peki efendim, tzkte yleyse onu da oylarnza sunuyorum. Konuma ve tartmalarn yemekten nce yaplmasn isteyenler ltfen ellerini kaldrsnlar. Bir ses ykseldi: - Yahu alktan el kaldracak mecal mi kald? Baka biri de, - Daha konumalar balamad ki, yemekten sonra srdrelim... dedi. Herkes salonun k kapsna koutu. Yemek salonuna gidiyorlard. natla ve srekli olarak "usul hakknda" sz isteyen bey en nde kouyordu. Yemek masalarna oturduumuzda saat 16 idi. Yemeklerimizi smarlamaya kalmadan, a kurtlar gibi sepetlerdeki ekmeklere saldrdk. Saat 17 olduunda, yemeini yiyenlerin yarsndan ou svmt. Salonda pekaz konumac ve tartmac kalmt. ndeki koltuklar bsbtn botu. Toplant bakan hastalandndan evine gitmiti. Yerine bir bakas bakanlk yapyordu. Yemek sonras hepimiz uykulu olduumuzdan bu kez bakann seilmesi ksa zamanda ok kolay olmutu. Esneyip duruyorduk. Esnemekten ene kemiklerim nerdeyse yuvalarndan kacakt. yle esniyorduk ki, salondakilerin yars esnemek iin azlarn aarken, esnemi olan br yars da azlarn kapyordu. Esnemek bulac olduundan, bakan ve divan yeleri de esnemekteydi. Bu bulac esnemenin onlardan m bize, bizden mi onlara getiini anlayamadm. Salt benim deil, btn oradakilerin, divan yelerinin ve bakann gzleri kayyor, baygn baygn szlyor, arada gzkapaklar kapanyordu. Dalp dalp gidiyordum. Aradabir "usul hakknda" diye bir ses duyuyordum. Bakann a konumas olacakt. Kulama devrim ehitlerine sayg duruu diye sesler arpyordu. Yine birara konumac bir hanm krsye karak evrecilerden olduunu, salonda cgara iilmemesi gerektiini, cgara ienlerin kendilerini dnmyorlarsa, bizleri dnmeleri gerektiini syleyerek cgarann zararlar zerine konutu. Sonra yine dalmm, hatta rya bile grdm. nsan ryasnda geen zamann biriki saniye mi, bir saat mi olduunu kestiremiyor. ok iddetli alk sesleriyle yerimden

sradm. Uyku sersemliiyle ne olduunu anlayamadmdan yanmdakine, - Ne oluyor? diye sordum. Gzlerini ap ovuturan adam, - Bilmem, dedi... kimiz birden, onlardan daha ok alklamaya baladk. Toplant dalyordu. Ben de ktm salondan. Saatime baktm, sekize yani yirmiye eyrek var. Katlanlarn bu toplantdan ne anladklarn bilmiyorum ama, ben "Sosyolojik Disiplinler Asndan Bakldnda deolojik Akmlarn Yeni Dnya Dze-ni'ndeki Rol ve Bu Balamda Trkiye'nin Yeri"nin neresi olduunu iyice anlamtm.

Gdgd adl kitaptan lle de Zengin Evin Glgesi Olacak Komusunun olu Bill'in Almanya'ya ii olarak gideceini duyunca, Mustuva Emmi, - rn onu bana, telessin gelsin! dedi. Mustuva Emmi, seksenini aknd. Kyn en yalsyd. Btn oralarda Deli Mustuva diye nlyd. Bill soluk solua geldi. - Beni armsn Mustuva Emmi, dedi. -He ya, seni rdm... Alamanya'ya gidiciymi-sin, he mi? dedi. - yle oldu Mustuva Emmi. -Eyi. Eyi olmasna eyi de, yaban illerde gzn, kulan aacaksn. nk neden, oralarda anas belli, babas yzelli insanlar oktur. Bizim bura insanlarna benzemez onlar. Alamanya'ya giderkene sana biriki t vereyim, dedim. Sen benim canbirlik arkadamn torunusun. Senin dedenle birlikte askerden katk. Biz bu kyden seferberlikte krk kii askere gittiydik. Altmz sa dndk, gerimiz ehit dt. Sa kalan biz altmz da, be yl askerlikten sonra katydk. Askerlikten kamasaydk, biz de ehitlik erbetini iecekmiiz, ksmetimiz yokmu. Zati ben ksmetsizin biriyim, ehitlik erbetini bile iemedim. Yaa, dedenle biz askerden katk, geldik kye... Sonra buban ld, ben srnyorum ite... imdi sen Ala-manya'ya neden gidiyorsun? - ilie Mustuva Emmi. - Ulan, elbet iilie. Koca Alaman iine banka amaya gidecek deildin ya... Benim sorduum o deil... Neden iilik iin, Alamanya'ya gidiyorsun? - E buralarda i yok Mustuva Emmi, gidip oralarda bika kuru kazanrm da... - Hah, ite benim demem de o... imdi kulan a, beni iyi dinle. Bak olum Bill, yaban illerde zengin olmak kolaydr; yeter ki yolunu bulasn ve yolunu bilesin. Sen benim canbirlik asker kaakl

arkadamn olu olduundan, ben imdi yaban illerde zengin olmann yolunu gstereceim. tlerimi eyi dinle. - Aman nedir yolu Mustuva Emmi, can kulayla seni dinlemekteyim. - Aferim... Bunun yolu olum, yestehleyecein zaman, bir zengin evinin glgesini arayp bulacaksn. Yook, senin benim gibi bir yoksulun damnn glgesine yestehlersen, bedavadan kendi pisliini yediinle kalrsn... Sen ne dersen de, denenmitir, snanmtr da ondan biliyorum. - He anlayamadm Mustuva Emmi... -Dur hele... Telesme! imdi anlatrm. Hani bizim ilde bir Ylmaz Bey var, bildin mi? - Bilemedim Mustuva Emmi. -Ne demek? Ulan Bill, Alaman iine deil, Capon iine gitsen, gene adam olamazsn. Ylmaz Beyi tanmamak olmaz. Herifin n dnyay tutmu. lin giriindeki byk gara kimin. Ylmaz Beyin. lin heykelli alanndaki byk oteli bildin mi? - Bildim. -Kimin? - Bilemedim. - Bileceksin. O da bu Ylmaz Beyin. Peki, ildeki en byk, aynal sinemay bildin mi? -Bildim. -O sinema kimin? - Bilemedim. -Bileceksin hey olum, o da Ylmaz Beyin. Peki ulan, ildeki koca frn bildin mi? - Bildim. -Kimin o frn? -Bilemedim. - Tuh sana... Bileceksin. O da Ylmaz Beyin. Anlald, senin hebieyi bilecein yok. Ylmaz Beyi bilmeyen mi var? Herifin yle maazalar var ki, iine nah bu bizim ky alr da, daha da iki kylk bo yeri kalr. te bu Ylmaz Beyin dedesi de bizim kydendi. - Bizim kyden? -He ya... Ad da Cinli Memet'ti. Bubanla benim ok iyi arkadamzd. Bir itiimiz su ayr giderdi. Bign bana, "Deli Mustuva kardam," dedi, "ben Amerika'ya gideceim," dedi. Bu anlattm, Birinci Dnya Savandan nce oluyor. "Aman Cinli Memet, Amerika nere, bura nere yahu... Oralarda n'eyleyece-ksin?" dedim. "Amerika'ya gidip zengin olacam," dedi. Hani sen imdi Alamanya'ya gidip nasl para

toplayacaksn, Cinli Memet de yle... O zamanlar, Amerika denildi mi, snrndan ieri admn attn m, heryan, heryeri tepeleme altn dolu bir lke bilmekteyiz. Bize Amerika'y yle anlatmlar. Altn dedimse, ham altn, kle altn belleme; hani yanlar trtll, zerinde de ora padiahnn resmi basl, bildiin halis altn para. Snrndan ieri admn attn m, altnlarn yanmasndan, masndan gzlerin kamarm. Artk doldur ceplerini, doldur heybeni, torban... Tayabildiin kadar. Bu namussuz altn da ar olduundan tanmas zordur. - Ar mdr Mustuva Emmi? -Ben hi tamadm ama, bakalarn tarken grenler, ardr, derler. Herneyse, doldur altnlar, dn gel. Orda kalmak gerekmez. nk neden dersen, orda herkes altndan bkm da, altn grnce midesi dnp rp kusuyormu. Herkese altndan irenlik gelmi. Aman dardan gelenler olsa, alp alp tasalar da, biraz yollarmz alsa, diyorlarm. te bize o zamann Amerika'sn byle anlatrlard. - Kim anlatrd Mustuva Emmi? - Bizim bura kylerinden Amerika'ya gidenler vard o zamanlar. Gider, dnmezlerdi. Dnmeyince, biz de burda, demek oras bir iyi yer, bir altn bol yer ki, giden dnmyor, derdik. - Tpk cennet gibi mi Mustuva Emmi? -He ya, duvarlar altn, inci olan cennetten nasl kimse geri dnmyorsa, ite yle... Cehenneme gideni zaten geri brakmazlar. Neyse... Biz bu Cinli Me-met'e, gitme, etme, dedikse de dinletemedik. Kalkt, gitti. Gemi zaman, yalan demeyeyim, aradan alt ay m, yoksa bir yl m ne geti, bu Cinli Memet dnd geldi. "Ulan Cinli Memet, altnlar nerde?" Cinli Memet, "Altn toplayamadksa da, khat para aldk, zengin olduk Deli Mustuva kardam," dedi. "Ulan Cinli Memet, Amerika'nn da, bayr altn dolu dedikleri doru mu?" diye sordum. Deilmi. "yleyse nasl zengin oldun Cinli Memet kardam?" dedim. yle anlatt: "Oralarda zengin olmann iki yolu var; bakalarnn pisliini yemeyeceksin, yalnz kendi pisliini yiyeceksin, bu bir... Pislik de olsa kendi pislii olacak. kincisi de sktn da yestehleyecek biyer mi aryorsun, bir zengin evinin glgesi olacak, oraya yestehleyeceksin, bu da iki... Bu ikisini denk drdn m, kolayndan zengin oldun gitti." Anlatt Cinli Memet. Amerika'y bizim buralar gibi biyer bilirmi. Vapurdan inince, oralarda bizim hem-erilerin toplat kahveyi bulup onlardan i isterim, diye dnm. Bir de vapurdan inmi ki, amann,

bir kalaba, bir kalaba... Ne ortalarda kahve var, ne grnrlerde hemeri var... Yollarda insanlar, arabalar, kamyonlar vzr vzr... Cinli Memet'in ba dnm. Dil bilmez, yol bilmez, sz bilmez, iz bilmez... Bizim hemerilerimizin bulunmad dnyada hibir yer olmaz, gide gide hemerilerin toplat kahveyi nasl olsa bulurum diye dm yollara. Bizim kylmz ok kurnazdr. Bill olum; bizim Cinli Memet de, gvur iinde yolunu yitirmesin diye, biyerden bulduu biriki kiremidi para para edip ceplerine doldurmu ki, yolda giderken, duvarlara, elektrik direklerine kiremit paralaryla birer krmz izik koysun da, dnnde bu iaretlere baka baka, yolunu yitirmesin. Sen u bizim kylmzdeki akla bak... Krmz kiremitle, yol boyu orasn burasn ize ize gidermi. O kent de iine girdike kalabalklarm. Derken... Sen u rezillie bak bre Bill olum, bizim Cinli Memet'in byk aptesi gelmi. Evet terslik ki, ite o kadar olur... O yana komu, bu yana dnm, hacetini grecek uygun biyer bulamam. te ben buyzden bizim memleketi severim. nk neden? Nereye gitsen, sknca rahatlayacak bir yangn yeri, bir tenha arsa, bir yknt, bir ukur, bir al dibi, bir uygun yer bulursun. Gvur lkesi yle mi ya... Zavall Cinli Memet azkala altna karacakm. te o zaman temelli rezillik olacak, yrse yryemez, dursa duramaz. Bunun zerine uygun biyer aramaya balam. Bir de bakm ki, duvarla evrili koskoca bahe iinde saray gibi bir kk m, yoksa konak m, ite yle biyer... Orann bahesi, cennet bahesi gibi biyermi; heryan imenler, ayrlar, ieklerle bezeliymi. Dalm ieri ki, bir kuytu yer bulsun da, boalp rahatlasn. Bir ulu aacn altna kendini zor atm. "Oh Allahma bin kr, bizim gibi yoksulun rahatlamas da anca byle olur," diyerek kalkp ukurunu balar, pantolu toplar toparlanrken, bir ses duymu. Bir de bakm, o saray gibi konan penceresinden bir herif baryor; barmakla da kalsa iyi, tfeinin namlusunu bu bizim Cinli Memet'e dorultmu. Cinli Memet, herifin ne dediini anlamyor. Kasa, herif Cinli Memet'i ardndan mhlayacak. Herif, tfek elinde, pencereden barp arrken, oralardaki baka konaklardan, kklerden, saraylardan adamlar km, yoldan gelip geenler ylm. Hep birden birbirlerine bararak bieyler sylerlermi. Ama penceredeki adamn elinde tfek olduundan, bitrl Cinli Memet'in yanna varam-yorlarm.

Bu bizim Cinli Memet'in bahesine girdii konak, orann en byk zengininin konaym. Her lkenin kral bir dene olur, bu Amerikan lkesinin bin deneden ok kral varm da zenginlii de ondanm. te o konan sahibi de bir Amerikan kralym, hem de en byklerindenmi. Gzelim bezeli, iekli, bakml, temiz bahesinde yestehledii iin Cinli Memet'e ok kzm. Pencereden Memet'e eliyle iaretler ederek, pislii yemesini sylyormu. Eyvaaah! imdi ne olacak? Cinli Memet, ettiini yemese, Amerika kral Cinli Memet'i kuruna dizecek! Yese, ulan yenir ey deil. Can tatldr Bill olum. Cinli Memet, bu ii yaparken de, dardaki kalabalk kzm, o penceredeki herife baryormu. Cinli Memet'in anladna gre, herife, "Bu yaptn insanla smaz!" gibilerden kyorlarm. Gelgeldim, Amerikan kral kyc ki, hi iman yok. Orasn iyice temizletmeden Cinli Memet'i brakmam. Cinli Memet cann baheden dar atnca, orda toplanan kiiler bunu yakalamlar. Bieyler derlermi, Cinli Memet anlamaz. Sonunda, orda bizim dilimizi bilir bir Ermeni bulmular. Ermeni bizim Cinli Memet'e demi ki: - Senin bu kraln bahesine yaptn bir belediye suudur, ama onun sana yaptrd ise insan haklarna aykrdr, ar bir sutur. Onun iin burda toplaanlar, senin bu kral mahkemeye vermeni istiyorlar. Kendileri sana avukat tutacaklar. Gayet yksek tazminat davas aacaklar. Dava yryene dek de, sana yatacak yer gsterecekler, yiyecek paras verecekler... Cinli Memet bir iyilik kurumunun verdii parayla bir otele yerlemi. O kurum, insan haklarna aykr davranp kendi pisliini yedirdi diye o Amerikan kraln mahkemeye vermi. nsan haklar diyerekten ayr bir hak varm, orda yazarm ki, kimse kimseye zorla kendi pislii olsa bile yediremez... Amerikan kral, tazminat parasn dememek iin, "Bu adam kara derilidir. Kara deriliye, insan saylmayacandan, ne olsa yediririm," diye kendini savunmusa da, Cinli Memet'in kara derili deil, koyu esmer derili olduu ispatlanp kral ne dese sk-trememi. u Amerika, nasl bir memleket ki, anla artk, kendi kraln bile tazminat demeye mahkm etmi. Bizim Cinli Memet'e kendi yestehledii eyi yedi diye, bidolu para vermiler. Cinli Memet'tir bu, Amerika'nn daha baka kentlerini dolap grd her gzel baheye dalp yestehlemi de, ilki gibi talihi yzne glp kraln bir titizine rastlamadndan, baka bir

tazminat alamam. Sonunda, bu paralar bana yeter, deyip paralar cebine, kuana doldurunca kye gelmi. te Bill olum, Alamanya'ya para kazanmaya giderken, bizim Ylmaz Beyin dedesi Cinli Memet'in bandan geenleri hi unutma. Yollarda skrsan sakn bizler gibi bir yoksul damnn glgesine yestehleyeyim deme, nk gvur sana hem ettiini yedirir, hem de yoksul olduundan tazminat paras vermez. Onun iin sen sen ol, yestehlemek iin ille de bir zengin evinin glgesini se ki, herif de insan haklarn inemek zorunda kalp sana para versin... Bill yle bir dnp, -Mustuva Emmi, dedi, bunca zengin adam var, bunlarn hepsi de kendi ettiklerini yemediler ya... Deli Mustafa, - Helbet yle, dedi, ben, bizdeki byk zenginlikleri sylemiyorum, onlar bakalarnn ettiklerini de yerler.

Gdgd adl kitaptan Neden Azgelimi Amerikan Cart Vakfndan denen paralarla, Amerika'nn tannm bika iktisats, azgelimi lkelere gittiler. Bu gezinin erei, o lkelerde incelemeler yapp neden az gelitiklerini anlamakt. nce bunun adn "Gelimemi lkeler nceleme Gezisi" koymulard. Ama "gelimemi" sznden, gelimemi olanlarn alnp kzacaklar dnlerek, uluslararas incelik kurallarna uyarak "gelimemi" yerine, gelimeyenlerin gnllerini almak iin "azgelimi" demeyi daha uygun buldular. "Azgelimi lkeler nceleme Gezisi" kurulundan Mr. Charles Whithy adnda iktisat profesr bir ye de Trkiye'ye gelmiti. Kendisine kolaylk olmak zere, bilgi almak iin Trkiye'de kiminle konuaca nceden sylenmiti. Mr. Charles, Trkiye'de nce Bay Stk ile konuacakt. Bay Stk bu konuda bilgi verecek en yetkili kiilerden biriydi. "Cart Fondation" fonundan, inceleme iin azgelimi lkelere giden Amerikal profesrler, uzmanlar, ilerini bitirip iki ay sonra hepsi de Amerika'ya dnmlerdi. Yalnz Prof. Charles Whithy, Trkiye'den dnmemiti. Dnmedikten baka kendisinden uzun zamandr hibir haber de alnamyordu. "Cart Fondation" ynetmenleri telaa dmt. Charles'in salk durumu zerine endieye kaplan kurul, Trkiye'deki Amerikan resmi makamlarna bavurarak, Mr. Charles'in adresini bulmular ve ona 24 Nisan gn bir mektup yollamlard. Mr. Charles, bu mektuba hemen bir cevap yazp gnderdi. Cart Fondation bir mektup daha yollad. Mr. Charles ona da gerekli cevab verdi. Artk ondan sonra Cart Fondation ile Mr. Charles hi durmadan mektuplamaya baladlar. Pek yaknda ciltlik bir kitap halinde yaymlanacak olan bu mektuplarn, yalnz Amerika'da deil, btn dnyada yln enok satan kitab, "The Best Seller" olaca imdiden sylenmektedir.

Bu kitab basacak olan Amerikan editr, dostum olduundan, dncemi renmek, iin kitabn msveddelerini bana gnderdi. Ben de o mektuplardan bi-kan yaymlayarak sizlere okutmay yararl buldum. te o mektuplardan bika... 24 Nisan 1958 Dear Mr. Charles Whithy, Cart Fondation'dan azgelimi lkelerde inceleme gezisine gitmi olan, sizden baka, kurulumuzun btn yeleri dnmlerdir. Drt aydanberi sizden hibir haber alamadmzdan merak iindeyiz. Cevabnz bekliyoruz. Sayglarmzla 28 Nisan 1958 Centilmen, 24 Nisan tarihli mektubunuz iin teekkr ederim. imdiye kadar sizlere bir haber veremediim iin ok mteessirim. Grmem ve bilgi almam iin bana adresleri verilen kiileri, buradaki srekli bayramlardan dolay drt aydanberi bitrl bulup konuamyorum. Cart Fondation tarafndan bana verilen devi yapamadan dnmek istemediim iin, bugne kadar kaldm. Pek yaknda Bay Stk ve brleriyle grebileceimi umuyorum. Faithfully yours Charles Whithy 1 Mays 1958 Kymetli mektubunuzdan bizimle aka ettiiniz anlalyor. Hibir memlekette drt ay sren bayram olamayacana gre, hi olmazsa mays ay iinde Bay Stk ve brleriyle konuarak incelemelere devam edeceinizi ve Trkiye'nin neden az gelitiini bildiren raporla birlikte ksa zamanda dneceinizi umuyoruz. Your Sincerely 5 Mays 1958 Sayn Baylar, Son mektubunuzun yazld 1 Mays gn, ben de burada Bay Stk'y aramaktaydm. Ancak 1 Mays tarihi Trkiye'de Bahar Bayram olduundan, Bay Stk ile grmek de mmkn olmad. Bununla beraber, Bay Stk'nn arkasn hi brakmyorum. Bayram olmayan bignde kendisiyle grmemin mmkn olacan umarm.

Ben size geen mektubumda, burda bayramlar drt ay sryor diye biey yazmadm. Bayramlar mnasebetiyle, drt aydanberi Bay Stk Sarl ile gre-mediimi yazdm. Bu iki sz arasndaki byk farka zellikle dikkatinizi rica ederim. Henz umudumu kesmi deilim, 6 Mays gn Bay Stk yada brleriyle konuabileceimi umuyorum. Sincerely yours C. Whithy 18 Mays 1958 Dear C. Whithy, 6 mays gn Bay Stk ile grebileceinizi bildiren mektubunuzu alnca buradaki btn arkadalar ok sevinmitik. Fakat bugne kadar sizden yeni bir cevap alamaymz, bizi yeniden d krklna uratt. Cevabnz merakla bekliyoruz. Cart Fondation 2 Haziran 1958 Sayn Baylar, Evet, 6 Mays gn Bay Stk ile grmeyi umduumu sizlere yazmtm. Ancak o gn Bay Stk'nn evine gidince, kendilerinin evde bulunmadn rendim. nk 6 Mays "Hdrellez" denilen bigndr. Byle bignde burda hikimse evinde ve iinde bulunmaz. Bir kart brakarak, 15 Mays gn ziyaretlerine geleceimi bildirdim. 15 Mays gn "Hava ehitleri htifali" olduundan, Bay Stk'nn o gn nutuk vereceini telefonla syleyerek randevuyu iptal ettiler. 19 Mays sabah, randevu almak iin telefon ettim. 19 Mays da "Spor ve Genlik Bayram" olduundan grmemiz baka bigne kald. devimi ihmal ettiimi sanmamanz rica ederim. Bay Stk'y iddetle takip ediyorum. Haziran ay iinde bayram olmayan bign kendisiyle mutlaka greceimi umuyorum. Sincerely Charles Whithy 27 Haziran 1958 Dear Mr. Whithy, Haziran ay iinde Bay Stk ve brleriyle mutlaka greceinizi bildiren mektubu alm ve btn arkadalar bu mjdenizden dolay, sevinmitik. Haziran ay getii halde, sizden yeni bir mektup alamaynca yeniden umutsuzlua dtk. ok rica ederiz, Bay Stk yada arkadalaryla grmeniz mmkn olmayacaksa, bakalaryla grp bilgi alnz. Cevabnz bekliyoruz. Sayglarmzla

18 Temmuz 1958 Baylar, Size mutlaka iyi bir haber verebilmek iin, cevabm geciktirdim. Size hemen mjdeyi vereyim ki, bika gn iinde Bay Stk Sarl ve arkadalaryla grebileceim. in arkasn braktm sanmaynz. 14 Haziran gn kendilerine gittimse de, 14 Haziran "Toprak Bayram" olduundan, maalesef gremedik. ki gn sonra bir daha gittimse de arife olduunu renip geri dndm. Daha ertesi gn bayramd. Kurban Bayramnda rahatsz etmek olmazd. 20 Haziran'a kadar, drt gn sren Kurban Bayramnda da gremedik. Mektubunuzun geldii 1 Temmuz gn azkalsm Bay Stk ile grmemiz mmkn olacakt. Fakat 1 Temmuz gn Kabotaj Bayram olduu iin maalesef yine gremedik. Arkasn braktm sanmaynz. Dn yine gittim. Fakat 17 Temmuz gn "Aure Gn" denilen dini bign olduunu renince rahatsz etmeyi doru bulmadm. Bay Skt ve arkadalaryla grmem mmkn olmazsa bakalaryla grmemi tavsiye ediyorsunuz. Bu benim de aklma gelmedi deil. Fakat, sekiz aydanberi Bay Stk'nn peindeyim. Hemen hemen, btn bayramlar bitmi saylacandan kendisiyle konumaktan vazgeersem, btn bu emeklerim bouna gidecektir. Bundan baka, yeniden konumak istediklerimi bulmak iin de bir sekiz ayn daha geeceini unutmaynz. Buyzden her ne pahasna olursa olsun, bayramsz bigne rast getirip Bay Stk ile konumaya azmetmi bulunuyorum. Temmuz ay kmadan sizlere ok iyi haberler vereceimi ummaktaym. Charles Whithy 2 Eyll 1958 Mr. Charles Whithy, Temmuz ve austos aylar da getii halde sizden yine bir haber alamadk. ok acele mektubunuzu bekliyoruz. 10 Eyll 1958 Centlemen, Sizlere ksaca, son iki ay iinde burdaki almalarm anlataym. nceki mektubumda da yazdm gibi, 23 Temmuzda Bay Stk'ya gittim. 23 Temmuz, Merutiyetin ilannn yldnm olduu iin, leden nce kendisini bulamadm. Vakit kaybetmemek iin, ertesi gn yine

leden nce telefonla aradm. 24 Temmuz, Lozan Gn olduu iin trene gittiini rendim. Hi umudumu yitirmedim. En iyisi evinde bulabilmek iin geceleyin gitmekti. Austosun ilk haftasnda bir gece evine gittimse de bulamadm. Fstk Gecesi varm, oraya gitmiler. Bay Stk'nn doduu ilde bol fstk yetitiinden ylda bir gece Fstk Gecesi yaplrm. Ertesi gn de einin ya gn olduundan gremedik. Hi ylmadan gn sonra bir daha gittim. O gn Bay Stk'nn babasnn ruhuna mevlit okutulduundan camiye gitmi, konuamadk. Ondan sonra da 30 Austos geldi. Zafer Bayram idi. Kendisini bulamadm. Dn yine gittim. 9 Eyll de zmir'in Kurtulu Bayram olduu iin trene gittiini rendim. ok iddetle takip ettiime ltfen inannz. Sayglarmla 8 Ekim 1958 Mr. Whithy, Cart Fondation, bulunduunuz lkenin neden azgelimi olduunu incelemekten vazgemi bulunuyor. Zahmetleriniz iin teekkr eder, buradaki devinizin bana dnmenizi rica ederiz. Cart Fondation 6 Kasm 1958 Gentlemen, Son mektubunuzdan, burada inceleme yapmam iin Cart Fondation'un vermekte olduu parann bundan sonra kesildiini anlyorum. Ancak bir yllk emeimin boa gitmemesi iin, masrafm kendim deyerek almalarma devam edeceim ve kanmn son damlasna kadar Bay Stk ve arkadalaryla konumak iin uraacam. nk, bu lkenin neden azgelimi olduunu ben de iddetle merak etmeye baladm. Bunu mutlaka renmeliyim. Son mektubunuza ramen burada bo durmayp nasl altm anlatmak iin ksa bir rapor veriyorum. 15 Eyll Barbaros Gn olduundan Bay Stk'yla gremedimse de en sonunda 27 Eyll gn alt yerde bulunacan rendim. 27 Eyll de Dil Bayramym. Umudum ekim ayna kalmt. 6 Ekim, istanbul'un Kurtulu Bayram olduu iin yine gremedik. gn sonra gittim. Bay Stk'nn evliliklerinin yldnmym. 28 Ekim'den sonra da gn Cumhuriyet Bayram olduundan bayram gn rahatsz etmek olmazd. ster istemez kasm aynn gelmesini bekledim.

Bu bika gn iinde Bay Stk'y, iki bayram aras kstrp konuabileceimi, lkesinin neden azgelimi olduunu reneceimi umuyorum. Sayglarmla 2 Aralk 1958 Dear Mr. C. Whithy, Her ne kadar Cart Fondation'un azgelimi lkeleri inceleme fonu oktan kapanmsa da, bulunduunuz lkenin neden azgelimi olduunu bizler de ok meraka baladmzdan, almalarnzdan bizi de haberdar ederseniz ok memnun kalrz. Sayglarmla 18 Aralk 1958 Baylar, Buradaki almalarm ksaca unlardr: 10 Kasm byk matem gn idi. gn bu byk acnn gemesini bekleyip 13 Kasm gn Bay Stk'y aradm. Ankara'da hkmet merkezinin kurulu yldnm iin Ankara'ya gittiini rendim. Bir hafta sonra dndyse de, maa gittiinden yine buluamadk. gn sonra da ocuunun doum gnyd. Byle bignde kendisini megul etmeyi doru bulmadm. Aralk ayn bekledim. 17 Aralk Mevlana Gn iin Konya'ya gittiinden, dnn bekledim. Ondan sonra da nsan Haklar Evrensel Bildirisinin yldnm bayram vard. O bayram da bitince havalar soumu olduundan sineklerle mcadele balad. 1958 yl almalarm bundan ibarettir. Yeni yla byk bir umutla giriyorum. Nasl olsa, bayramsz, trensiz, yldnmsz, masz bignde Bay Stk'y biyerde kstrp neden az gelitiklerini kendisinden reneceim. Sincerely Yours Charles Whithy 28 ubat 1959 Sayn Mr. C. Whithy, Bizi ok merakta brakan son mektubunuzdan sonra uzun zamandr sizden hibir haber alamadk. Merak ve endie iindeyiz. Cart Fondation 10 Mart 1959 Sayn Baylar, 1959 yl bana ok umutlu grnyor. Bu yl iinde nasl olsa, Allahn izniyle, Bay Stk ile grebileceime inanyorum. Son almalarm

ksaca anlatrsam, siz de artk nerdeyse Bay Stk ile konuabileceime inanrsnz. 1 Ocak ylba olduu iin gitmedim. Ondan sonra Regaip Kandili geldiinden rahatsz etmedim. Ondan sonra Birinci nn Zaferinin yldnmyd. Gitmeyi uygun bulmadm. Btn umudumu ubat ayna baladm. 4 ubat'ta gittimse de o gn Mira Kandili olduundan Stk Beyin propagandaya ktn rendim. yice aratrp 10 ubat gnnde hibir bayram olmadn renince sevindim. Hemen gittimse de, o gn de Pilav Gnym. Stk Beyin yetitii okul, 10 ubat gnn Pilav Gn yapm. Stk Bey de oraya gitmi. 22 ubat Berat Kandiliydi. Gitmedim. Yarn gidecektim. 11 Mart gn de Ramazann baladn rendim. Bundan sonraki almalarm yine bildiririm. Sayglarmla C. Whithy, Sayn Baylar, ki yldanberi burda ne Bay Stk ile, ne de bakalaryla, bayram olmayan bign bulup da konuabilmek benim iin mmkn olmad. Ramazan geti, gn eker Bayram balad. 12 Nisan'da bayram bitince, bika gn de bayram yorgunluu gesin diye bekleyip gittim. "Bugn 23 Nisan ocuk Bayram, Stk Bey bulunmaz," dediler. Yarn burdan ayrlyorum. C. Whithy ktisat Profesr Charles Whithy, Amerika'ya dnd. Cart Fondation kurulu, incelemeleri hakknda bir konferans vermesini istedi. Mr. Charles Whithy, onlara, - Centlemen, dedi, ok altm, ok uratm. Ama bayramlardan vakit bulup da kimseyle konuamadm ki, o lkenin neden azgelimi olduunu renebileyim. Onun iin hibiey bilmiyorum. Ve neden azgelimi olduklarn son derecede merak ediyorum. NOT : Bana bu kitabn, yukarda bika parasn okuduunuz msveddesini gnderen Amerikan editrne, bir mektup yazarak, bu kitab yaymlamamasn rica ettim. Bakalm, sayn editr, bu ricam yerine getirecek mi?

Gzne Gzlk adl kitaptan Karakoldan Kurtulamadk trettin nce bir otomobil ald. Otomobille Avrupa gezisine kacakt. Enok grmek istedii yer de svire idi. oktanberi byle bir geziye kmak istiyor, ama bitrl iki ucunu biraraya getiremiyordu. Sonunda istedii oldu. Hem bir spor araba ald, hem de dviz buldu. Yaz banda kt yola. Gezisi enok bir birbuuk ay srecekti. Giderken, - Belki mektup gnderemem, kusura bakmayn. Ama her gittiim yerden kart atarm, dedi. Mektup da gndermedi, kart da... nsan Avrupa'ya geziye kar da her gittii yerden, eine dostuna orann renkli kartpostallarndan gndermez mi? nsan bunu da yapmazsa, Avrupa'ya gitmenin tad m olur? Avrupa'ya gideceksin. Giderken istanbul'un, Ankara'nn, zmir'in telefon rehberini de beraber gtreceksin. Sonra, her gittiin yerde orann bisr renkli kartpostaln alacaksn. Otele gidince, telefon rehberini aacaksn. ster tan, ister tanma, rehberde ne kadar adres varsa hepsine her gittiin yerden birer ikier renkli kartpostal yollayacaksn ki, herkes de senin Avrupa'ya gittiini anlasn. Kartn arkasna da "Venedik'ten selamlar...", "Zrih'ten sevgiler...", "Paris'ten bir hatra..." diye yazacaksn. nsann Avrupa'ya gittiini bilmeyen kalmamaldr. Ancak bu kadar zahmete desin... Ondan sonra da dnnce, mrn olduka Avrupa gezisinin anlarn anlatrsn... -Neydi o gnler... Hey hey... - Ben Avrupa'da iken... - Avrupa'dan yeni geldiim sra idi... - Efendim, Avrupa baka... - Biz adam olmayz kardeim. Adam olmasna oluruz ama, on frn ekmek ister. Avrupa'nn...

Nurettin, bunlarn hibirini yapmad. Salak olan... Ben Avrupa'ya gitmeliyim ki grsnler. Grsnler nasl Avrupa'ya gidilirmi. Burnumun ucunu kvrp da, yle bir evremdekilere bakaym, grenler, -Ne derseniz deyin, bu adam Avrupa'ya gitmi! desinler. Nurettin yirmi gn sonra dnd. - Hani birbuuk ay kalacaktn, neye dndn? dedim. - Sus, sorma, canm zor kurtardm, dedi. - Yahu, bir kart bile gndermedin. - Kart gnderecek zaman m buldum? - Demek iyi elendin... -Ne elenmesi... Karakoldan karakola srttm. Karakollardan kurtulamadm ki kardeim... Gzm aamadm. - Neden? Yoksa seni interpol, milletleraras bir sabkalya m benzetti? -Deil kardeim, kimseye benzetmedi. Bak nasl oldu... Arabayla yola ktm. Snr getik... Balkanlar atk. ler yolunda, Avusturya'dan svire'ye girince herey deiti. Neye uradm ardm. Snrdan giriim ok skntsz oldu. Ama daha bir kilometre gittim gitmedim, trafik polisi yolumu kesti. - Ltfen karakola, dedi. Gidi o gidi, bir daha karakollardan kurtulamadm. Arabann far lambalarndan biri yanmyormu. - Bitanesi yanyor ya, daha ne istiyorsunuz, dedim. kisi de yanmasa daha m iyi idi? Komiser, -Bakn, arabaya iki far lambas koymular. Bitanesi yetse, bitane yaparlard, dedi. Suratma bakt. -Yabancsnz galiba... dedi. - Evet, dedim. -Belli... dedi. Lambalar tamir ettirdim, ktm yola. Bir ayak nce Zrih'i tutmaya alyorum. Zrih'e girerken polisler yine durdurdu: - Buyrun karakola! ehre girerken yavalamak gerekirmi. -Yol geni. Dmdz de... Hzl girsek ne olur? Adam ezmedik ya... Komiser suratma bakt, - Siz yabancsnz, dedi. -Yabancym, dedim. -Belli, dedi. Hogeldiniz. - Hobulduk. ehre girdim. Girmemle arabay durdurmalar bir oldu. - Buyrun karakola!

- Yahu ne yaptk? -Viraj alrken sinyal vermediniz! u Zrih'ten canm atmazsam, karakollardan da kurtulamayacam. Aman Bern, diye bastm gaza. Bern'e girdim. ehre yle bir bakmaya kalmad, -Buyrun karakola... Bu sefer de soldan gitmiim. Yani nmdeki otobs sollamm. - nm akt, ne kar... Komiser suratma bakt, -Yabancsnz sanrm, dedi. - Nereden bildiniz? -Belli... Hogeldiniz. Baktm, arabada rahat edemeyeceim. Park yaplmayacak yerde park yaptn, diyorlar. Haydi karakola... Trafik iaretine bo verdin, diyorlar... Haydi karakola, iaret lambasna aldr etmedin, karakol. Hzl srdn, karakol... Bam dertte. u arabay satp da kurtulaym, dedim. Araba belasndan, Avrupa diye karakoldan baka biyer gremeyeceim. Ucuz pahal demeden arabay sattm. - Haydi karakola... Bizim arabada motor makine adna hibiey yokmu. - Bu nasl alyor, dediler. - alr evvelallahn izni ile... dedim. ofr yerindeki kaplumbaa kabuunu, maallah levhasn, karnca duasn, mavi gzboncuunu gsterdim. Ne desem inanmazlar. -Yahu, aln unu bedava... Kurtarn beni... Arabay braktm bir bo yere yrdm gittim. svire'yi gremeden mi dneceim bu araba derdinden. - Buyrun karakola... Yaya kaldrmndan gitmemiim, araba yoluna inmiim... Anladm ki, bana bu Bern ehrinde de rahat yok. Otobse binip Lozan'a gideceim. - Buyrun karakola... Komiser, - Siz yabancsnz, belli... dedi. Otobse binerken, benden nceki adamn nne gemiim. Komisere yalvardm, - N'olur, beni surdan Lozan'a atn, st yanna karmayn. Lozan'a geldim. ehri dolamaya kalmad, - Buyrun karakola!

Allah inandrsn, hibiey yapmadm. Ne olmu, bo cgara paketini sokaa atmm. Yahu, adam m ldrdk, gz gre gre ehir ortasnda kz m kardk, ne yaptk... Lozan'da da tutunamayacam anladm. Ver elini Cenevre. Hi olmazsa, u Cenevre denilen yeri bir greyim. Brakyorlar m?.. -Haydi karakola! Yola tkrmm. Canm, tkrdmse birinin suratna m geldi. Ortada bir davac, bir ikyeti mi var?.. Komiser, -Hmmm... anladm, dedi. -Ne var anladmsa, yabancym ite... dedim. Koca svire'yi dndk dolatk, karakoldan baka biyer gremedim. Artk yollarda gezerken, aman bir pot krmayaym derken... nsanlk hali kardeim, eyim geldi. yle tenha bir ke ba aradm. Duvara baktm "eeklere mahsus" diye de yazmyor. Eh, anlalan serbest... Buyrun karakola! Birader svireliler insann suratna baktlar m, yabanc m deil mi p diye anlyorlar. Olur ey deil... - Aman, beni insaniyet namna svire snrndan dar atn! diye yalvardm. te byle birader, sana kart atmaya vakit mi oldu? svire'yi dndm, dolatm da karakoldan baka bi-ey mi grdm?.. Gznz Aydn Efendim adl kitaptan nce Vatan m Ak m? n bilmiyor imdi ne yapacak? dedi. Alman sarnn hoa giden krma bir Trkesi vard. Tiren, bizim snrdan geip Yunanistan toprana girinceye kadar konumamt. Trkiye snrn anca dili zld. Bir daha karlamayaca bir yabancya tiren yolculuunda iini dkerek rahatlamak istediini anladm. kinci Dnya Sava sona erdikten yl sonra, babas talya'daki esir kampndan dnd zaman, aabeysi Klepzig bir tekstil fabrikasnda muhasebede alan memurmu. Babas, savan kan ve ate denizinden yaralanmadan, burnu bile kanamadan kmakla vnrm. Brigitte'nin azyla, babas yle diyormu:

- Harpten kim dnd, hep eksik dnd, azalm dnd, bir ayak yok dnd, kol yok dnd. Benim baba geldi yok eksik; var biraz fazla arlk, altm kilo gitmi, geldi yetmi kilo iman... odal evde oturuyorlarm; odann birini, tedavi iin Almanya'ya gelen bir Trk kzna kiralamlar. Brigitte'nin dediine gre, kz doktorlar deil, aabeyi Klepzig tedavi etmi, tedavi sonunda da kz gebe kalm. Evlenmek iin istanbul'a gelmiler. Klepzig, babasna mektup yazm: "Hristiyan olduum iin, ocuumun annesiyle evlenmeme, karmn babas raz olmuyor; nikh kylmas iin Mslman olmam istiyorlar." Brigitte anlatyor: - Benim baba yazd Klepzig: "ocuk var, sen evleniyor; sen evleniyor, olacak Mslman!" Klepzig Mslman olmu, bu kez de kzn babas, "Trk olacaksn!" demi. Brigitte anlatyor: - Benim baba yazd Klepzig: "ocuk var, sen evleniyor; sen evleniyor, Mslman olacak, Trk olacak, ne isterlerse olacak!" Klepzig Trk uyruuna giriyor. Bu sefer de kzn babas, "Snnet olacaksn!" diyor. Brigitte'nin babas, snnetin nasl bir i olduunu anlaynca kplere biniyor. "Sa kalabilenlerin bile ancak azalarak, eksilerek dndkleri savatan ben tastamam kaym da, sen nasl olur, isteinle kendini eksiltirsin? " diye oluna kzyor. Brigitte'nin azyla babas yle diyormu: -Evlenecek, var... Mslman olacak var... Trk olacak, var... Ama snnet olacak, yok... Klepzig, snnet olup evlenince de, "Yok, sen benim ucuk..." diye z olunu reddediyor. Demek bu Alman ailesinin ans Trklerden alm ki, boalan oday bu sefer baka bir Trk renci kiralyor, yakkl bir Trk delikanls. Olunun snnet olmasna baba o kadar kzm ki, Brigitte Trk delikanlsyla evlenmeye kalknca, acsn ondan karmaya kalkm. "Snnetli mi?" diye sormu kzna. Brigitte de, - Evet, snnetli, dedim. "Bilseydim, snnetsiz derdim," diyor. Ama zavall kz ne bilsin babasnn niyetini... nat Alman bu sefer tutturuyor: "Trkler evlenmesi iin benim olumu snnet edip

azalttlar. Bu snnetli Trk de eksik olann taktrsn, kendini tamamlatsn gelsin, yle alsn kzm!" Yalvarmlar, yakarmlar, snnetin salk bakmndan yararlarn anlatmlar, Yahudilerin de snnet olduunu sylemiler, kesilen snnetlik parann eklenemeyeceini aklamlar; ama inat Alman'a ne denilse bo... O, bunlarn hepsini pek gzel biliyor ama, oluna yaplann acsn karacak; "Estetik ameliyatla tamamlansn!" diyormu. "Tamam, istediin oldu," diye yutturulacak adam da deil, ya "Greceim..." derse... Brigitte, babasnn bu uygulanamayacak sama nerisini dinlemeyip delikanlyla istanbul'a gelmeye kalknca, bu sefer babas yalvarmaya balyor: - Gitme kzm, etme kzm... Trkiye'de harem var. Orada her erkein hareminde krk tane kars var. Kimbilir sen bu adamn kanc kars olacaksn... Sana orada ok ktlk yaparlar. Sen kafes arkasna hapsederler, dverler, ikence ederler. Trk delikanls bunlar duyunca, Trkiye'den resimli kitaplar, dergiler getirtip, Brigitte'nin babasna uzun uzun Atatrk Trkiye'sini, Cumhuriyet Trkiye'sini, demokrasi Trkiye'sini anlatyor; kadnlarn erkeklerle eit haklara sahip olduklarn, yarglk, savclk, mhendislik, doktorluk ettiklerini sylyor. Adam da ister istemez raz oluyor. Brigitte'yle delikanl istanbul'a gelince, delikanlnn babas, "Evlenmeniz iin kzn ad Bedriye olacak," demi. Brigitte Bedriye olmu. Sonra, "Trk olacak," demi, daha sonra da, "Mslman olacak!" demi. Brigitte'nin babas mektup yazm; "Snnet var, ka gel... Snnet yok, baka herey var. Tek snnet olma da, ne olursan ol..." Evlenmiler. ok mutlu imiler... Bedriye ilk ocuunu dourmadan bir ay kadar nce bir gece kocas, -Bedriye sevgilim, demi, ok zor durumdaym. Bitrl karar veremiyorum. Karar sen vereceksin. Sen ne dersen yle yapacam. Sana bir sorum var, syle bana: nce ak m, vatan m? Brigitte, vatan aknn btn aklardan ok stn olduunu anlatan filmler grerek, konferanslar okuyarak yetimi olduu iin, hemen cevab yaptrm: - Vatan elbette hereyden stndr sevgilim... Kocas,

-Ben de senden byle bir cevap beklerdim sevgilim, demi, mademki vatan aktan nce gelir, yleyse seni boamak zorundaym, ayrlacaz... Vatanla boanmann ilgisini anlayamayan Bedriye ok kt bozulmu. Kocas aklam: - Ben yedek subay okuluna gidip yedek subay olarak "vatani vazife "mi yapacam. Bizim kanunlara gre, Trk ordusunun subaylar yabanc kadnla evli olamazlar. -Ama ben yabanc deil, ben Bedriye... -Olsun... imdi Bedriye ama eskiden Brigitte... -Ama ben Mslman.. -Olsun... imdi Mslman ama eskiden Hristiyan... -Ama ben Trk... - Olsun... imdi Trk ama eskiden Alman... Kanun msaade etmiyor, ya boanacaz, ya subay olamayacam. imdi boanalm, "vatani vazife "mi bitirince yeniden evleniriz. Boanacaklar ama, mahkemeye ne gereke gstermeli? iddetli geimsizlik... Karkoca alaya alaya deil, gle oynaya mahkeme kararyla birbirlerinden ayrlm oluyorlar; gerekteyse yine bir evde, birara-da, birlikte yayorlar. ocuklar oluyor. Kocas, yedek subayln bitirip terhis olunca, ikinci kez nikh kydrp evleniyorlar. Aradan bika yl geiyor. Bir gece kocas, - Bedriye, diyor, ok zor bir durumdaym. Karar sen yereceksin. Sen ne dersen yle yapacam. imdi syle bana: nce vatan m, ak m? Bedriye soluk almadan, - nce vatan! diyor. - Ben de senden bunu beklerdim karcm... Mademki nce vatan, yleyse boanacaz. Beni ihtiyat hizmeti iin askere ardlar. Yedek subaylk yapabilmem iin ayrlmalyz. kinci kez "iddetli geimsizlik" yznden mahkeme kararyla boanyorlar. Kocas terhis olunca bir daha nikh kydryorlar. -Bedriye sevgilim! -Syle canm... - Vatan m stn, ak m? ocuk anas Bedriye, sabrl kadn... -Vatan stn, vatan... - yleyse boanacaz... kez boanp evlendikten sonra kocas yine soruyor: - Bedriye...

- Syle ekerim... - Vatan m stn, ak m?.. Bedriye aryor, - Yine ne var? Bu kanc vatan hizmeti? -Bu sefer askere gitmiyorum Bedriye... Hariciye memuru olacam da... Hariciye memurlar, bizim kanuna gre yabanc kadnla evli olamazlar. Ya sen, ya istikbalim?.. Ya ak, ya vatan?.. "iddetli geimsizlik" yznden mahkeme kararyla bikez daha boanyorlar, ama ayrlmyorlar, bir evde, birlikte yayorlar. Aradan bika yl daha geince, kocas bign, -Bedriye! diyor. - Syle canm? - Zor bir durumdaym. Karar sen vereceksin: nce ak m, vatan m?.. -Ama sevgilim... Biz seninle karkoca deiliz ki... - Asl zorluk da buradan kyor ya... Biz seninle karkoca deiliz. yleyse biz seninle metres hayat yayoruz. - Kanunda yasak m? - Hayr, kanunda yeri yok ama, bir yabancyla nikhsz yaadm iin beni terfi ettirmiyorlar. imdi karar senin... Syle Bedriye: Ak m, vatan m?.. Zavall Bedriye, -Vatan... Vatan... Vatan... diye inliyor. Bsbtn ayrlyorlar. Kocas, daha dorusu, kocas deil de, drt ocuunun babas drt ayda bir eve urar, biraz para brakr, gidermi. Bika yl da byle getikten sonra bign eve urayan adam; - Bedriye, zor durumdaym! diyor. Bedriye iyice kzm, - Bana ne? diye baryor. - Sana ne olur mu Bedriye? Karar sen vereceksin. Ne dersen yle yapacam?.. Syle: nce ak m, vatan m?.. Bedriye'nin can burnuna gelmi artk, -Ak be!.. nce de ak, sonra da ak!., diye baryor. Adam sevin iinde, - Hah, diyor, senin byle syleyeceini biliyordum. Sen ne dersen ben onu yaparm: Tabii nce ak... Bedriye umutlanyor: - Yeniden mi nikh?..

- Evet Bedriye... Yeniden nikh. Ben k oldum Bedriye, evleneceim. Terfi de ettim, konsolos oldum. Evlenip Almanya'ya gidiyorum. Artk birbirimizden bsbtn ayrlacaz... Tiren yolculuunda, krma, tatl bir Trkeyle bunlar anlatan Brigitte; - Ben bilmiyor, ne yapacak? dedi, benim baba ld... Koca gitti Almanya... Ben de gidiyor imdi Almanyaya... Ama ben Trk... Ben Mslman... Ne yapacak ben imdi Almanya'da bilmiyor. - ocuklarnz nerde? diye sordum. - Byk olum yedek subay... Kzlar evlendi... Bilmiyor ben ne yapacak Almanya'da...

Herkesin i Gc Var adl kitaptan Muasr Medeniyet Seviyesi Sevgili vatandalarm!.. ("Efendim" sesleri.) Size biey daha syleyeceim. ("Buyur" sesleri.) Dilimizi, yani lisanmz da bozdular. "Muasr medeniyet seviyesi" gibi konuulan dilimizi "ada uygarlk dzeyi" yaptlar. Siz bundan biey anlyor musunuz? ("Anlamyoruz" sesleri.) Anlamazsnz elbet, nk ben de anlamyorum. Size biey daha syleyeceim. Nedense, insanlarmz tepki gstermesini bilmiyorlar. Ben buna ok ayorum. Muasr medeniyet seviyesindeki memleketlerde toplumlar tepki gsterir. Bizim toplumumuz neden tepki gstermiyor? Bakn, Avrupa'da byle deil. Bat toplumlarnn insanlar, beenmedikleri bir hareket olursa veyahut birisi kanunlara, nizamlara, talimatnamelere filan aykr bir harekette bulunursa, hemen ona kar tepki gsteriyorlar. Bakn size kendi hayatmda ahit olduum biriki misal vereyim. Bundan otuz, belki de otuzbe yl nce bir vazifeyle ngiltere'de bulunuyordum. Bir parktaym. Ama o bilinen mehur Haytpark deil, baka bir Haytpark oras. Hem parkta geziniyorum, hem de fstk yiyorum ve hem de cgara iiyorum. Fstk yerken ne yaplr? Ben de herkes gibi fstn iini yiyip kabuunu atyorum. Yal bir erkekle bir kadn yanma sokuldu. Ben orda vazifeyle bulunduumdan benim yanmda bizim dilimizi bilen bir rehberim de var. O karkoca ngilizler rehberime benim ne yaptm sormular. Ben de fstk yediimi syledim. Niin iini yiyip de kabuklarn yere attm sormular. Ben de, "Ne yapaym yani," dedim, "kabuunu yiyip iini mi atsaydm?" Bunun zerine rehber dedi ki, "Ekiskiyzmi" yani, "affedersiniz" dedi, "ngiltere'de kabuklar atlmaz." Vallahi anlamadm nce. Ben sandm ki, ngilizler fst kabuuyla yiyorlar. Halbuki onlar bana, kabuklan yere atyorum da, p kutularna atmyorum diye kzyorlarm. O yal ngiliz kadnla erkek bana p kutularn gsterdiler. O srada cgaramn izmaritini yere attm. Ben ihtiyatl adammdr. zmariti yere attm m, yle brakmam.

Ne olur, ne olmaz, yangn filan kabilir. Yanan izmariti ayamla iyice ezdim. O yal ngiliz kadnla erkek, ben izmariti ezerken, ne yapyorum diye akn akn bakyorlar. "Ne yapyorsunuz?" diye bard ngilizler. Rehber, ngiltere'de izmaritler yere atlmaz, dedi. E, ne yaplr? Cebime mi atacam? "Sndrlp kutuya atlr," dedi. Bakn vatandalar, adamlar, belediyenin emirlerine uymayanlara nasl tepki gsteriyorlar. Bizde olsa, izmariti ister yere at, ister havaya frlat, kimse aldrmaz. Neden? nk biz tepki gstermesini bilmiyoruz. Bir tarihte de yine vazifeyle Avusturya'daym. Yine rehber vermiler bana. Rehberimle Viyana'da bir caddede yryoruz. Biliyorsunuz, Viyana yenieriler zamannda azkalsn bizim olacakm. Neyse orasn geelim... Yrrken, vallahi hi farkna varmamm, naslsa yere tkrmm. Bu sefer rehber, "Bakas tepki gstermeden sizi uyaryorum efendim, burda yerlere tkrlmez," dedi. Tabii bozuldum... O bozuntuyla, "yi ama, buralarda hibir yerde 'Yerlere tkrmek yasaktr' yazl levha asl deil ki..." dedim. yle ya, yasak levhas konulmaynca insanlar nerden bilsin yere tkrmenin yasaklandn? yle deil mi? Bizim memleketimizde, biliyorsunuz, nasldr? Heryerde yasak levhalar vardr: "Yerlere tkrmek yasaktr!" "Buraya ieyen eektir!", "Eeklere mahsus heladr!", "Yerlere p ve izmarit atmak yasaktr!", "Pencereden sarkmak yasaktr!", "Kpek var, ieri girmek yasaktr!", "Bu deniz yalya aittir, yzmek yasaktr!", "naata girmek yasaktr!", "iekleri koparmak yasaktr!" Peki, bu kadar ok yasak levhas var da, neden hl vatandalar yasaklar iner? nk vatanda okuryazar deil ki, levhada yasak yazl olduunu anlayabilsin. Ama imdi biliyorsunuz, okuma yazma seferberlii atk ve okuryazar nispetini yzde yetmie kardk. Demek ki, "Buras eeklere mahsus heladr," diye badana frasyla kirelenerek yazlm duvarn dibine vatandalarmzn yzde yetmii artk iemeyecek. ("Saol" sesleri ve srekli alklar.) Bakn, yle bir vaka olmu hatta. Trkiye'de bir mddet yaayan bir Alman, evinin sokak duvarna yazl "Eeklere mahsus" yazsn sokan ad sanm da Almanya'ya dnnce komusuna gnderdii mektubun zarfna adres diye "Eeklere mahsus Str" diye yazm. Yani yasak levhas olmaynca insan nasl anlar neyin nerde yasak olduunu? Hatta, bakn, bir hatram daha anlataym. Bign tirende gidiyorum. Tirenin pencere sesine madeni bir plakaya "Dar

sarkmaynz!" diye yazmlar. Ne demek bu? Yani pencereden sarkmak yasak... Yolcular ne yapmlar, biliyor musunuz? "Sarkmaynz" kelimesindeki "m" harfiyle sondaki "nz" kazyp silmiler. O zaman ne olmu: "Dar sarkmaynz!" olmu "Dar sark ay!" Olur mu, ne ayp, bir onlara bakn, bir de bize... Onlar belediyenin emrine itaat etmeyene tepki gsteriyor, biz ne yapyoruz. "Dar sark ay!" diyoruz. Aradaki farka bakn. Bu kadar byk fark olunca "Muasr medeniyet seviyesi"ni nasl geeceiz? Bat toplumlarnda kanunlar, emirleri ineyenlere halkn nasl tepki gsterdiini anlatyordum. Yine bir tarihte, yirmi yldan ok oldu, Almanya'nn bir kentinde grevliyim, gemi gn, imdi hatrlayamyorum; ya Hamburger, ya Berlinger, ite yle biyer... Yanma yine Trke bilen bir rehber vermiler. Acele iim olduundan dalmm, bu yandan kar kaldrma geerken yal bir Alman kadn koluma yapp gei lambasn gsterdi. Krmz lamba yanyormu. Rehberin dediine gre bana ok ar bir laf sylemi. Bakn Avrupalnn tepkisine... Belediyenin nizamna, hkmetin emrine, devletin kanununa uymadn m, hemen tepkisini gsteriyor. Araba maraba yok ki, krmz yanarken gesem ne olur... Hayr, olmaz! Ben tabii kadna "ok pardon madam" dedim. te o gn bugn ben, krmz lamba yanarken karya gemem. Biz de tepki gstermeye almalyz, tepki gsteren bir toplum olmalyz. Kanunlara, nizamlara, emirlere, talimatlara ve talimnamelere uymayanlara kar hemen tepki gstermeliyiz ki, nk biz baka trl hibir zaman bu muasr medeniyet seviyesini geemeyeceiz. Bakn vatandalarm, baka bir misal daha vereyim. Yine grevli olarak bir tarihte Paris'te bulunuyordum. Biliyorsunuz, Fransa'nn bakenti olan Paris... Bu seferki rehberim bir kadn. Kadn bana Paris'in nerelerini grmek istediimi sordu. Hay Allah... Sylenmez ki kadna. Gitmi olanlar bilirler, Paris'in bir mehur anzelize caddesi vardr, benzetmek gibi olmasn, bizim istanbul'un stiklal caddesi gibi bir cadde... O cadde stndeki bir sinemada baktm afilerine, ilanlarna, Emanel filmi oynuyor. Bu Ema-nel filminin methini ok duymuluum var. Kadna, Emanel'i greceim, denmez ya... Sinemann nne gelince, biriki saat yalnz gezmek istediimi syledim. Kadn anlad benim niyetimi. "Bu film Franszcadr," dedi. Nece olursa olsun, ne fark eder? Ben filmi dinlemeyeceim, seyredeceim. Neyse sinemadan vazgetim.

renciliimdenberi benim aklm Napolyon'dadr. Kendisini grmek ksmet olmad, bari sarayn grelim, dedim. Bindik bir arabaya, gidiyoruz. nsanlk hali bu ya, ben gayetle sktm. Terslik ite. N'olacak imdi? atlayacam. atlamaya da razym da, ya arabann iinde ve rehber kadnn yannda arrr diye desturun... ofre, "Aman stop olum, van moment..." dedim. Arabann durmasyla kendimi arabadan attm. Bir kou bende... O yana, bu yana. Bir ssz yer yok ki... Derken, buldum bir ke... Yahu, onca insan nerden kt? Toplandlar bama. Baran, aran... Sanrsn, terrist avna kmlar. Kadn yetiti de kurtard. "emek yasaktr" yazs yok, una mahsus hela yazl deil... Hemen yanda genel hela yok muymu. Neyse ben o genel helaya da girdim. Yani demek istiyorum ki adamlar tepki gsteriyorlar. Bizde kanunlara, nizamlara, emirlere uymayanlara, ieyenlere, tkrenlere filan tepki gsterilmez. E byle olunca da, nasl geeriz muasr medeniyet seviyesini vatandalarm? ("Yaa, varol..." sesleri.) Bakn, vatandalarm, bizzat bamdan gemi bir misal daha vereyim. Brksel'deyim bign. zerinize afiyet nevazil olmuum. ("Gemi olsun" sesleri.) imdi deil, o zaman... Boyuna hapryorum. ("ok yaa!" sesleri.) Siz de grn... Sonra efendim, aksrp tksrp haprp ksrp duruyorum. O durumda yataktan kmamam gerekir ama, vazife hereyden mukaddestir, deyip, o gece bizim iin verilecek ziyafete gittim. Bu seferki rehberim erkek... Tam ziyafette... Masada... Haprmam gelmez mi! Mendili karmak iin elimi cebime attmsa da hapra yetitireme-dim. Bu haprk, padiah ferman olsa dinlemez... Elimi mendile attmdan azm da kapayamadm... Bir tepki, bir tepki bana... Bakn vatandalar, bikez de ne oldu. talya'daym. Bizim lahmacuna bu talyanlar piza diyorlar. Bu talyanlar ok tuhaf millet, piza'y bir kentin ad yapmlar. Bizde olsa, bir kentin adn lahmacun koysak herkes gler. talyanlar kentin adn piza koymular ama glmyorlar. Orda hereyin ad piza... kenti, Piza kulesi, ver bir piza... Bana o Piza kentinde Piza mzesini gezdirecekler. Bu seferki rehberimle ngilizce konuuyoruz, ama adamn ngilizcesi zayf... Ner-den anladm derseniz, kendisi syledi. Neyse, mzeye giriyoruz. Daha admm attm atmadm bunlar bana bir ksnlar... Anladm ki, yine kanunlar, nizamlar

inedim ama hangisini... Bastm yerleri gsteriyorlar. Bir de ne bakaym, paspasa silmeden ayakkabmn amuruyla ieri girmiim... "amurlu ayakkabyla girmek yasaktr!" diye bir yaz yok ki... Yani diyeceim, adamlar tepki gstermesini biliyor. Nedense biz tepki gstermesini bilmiyoruz. Bakn vatandalar, yine bizzat yaadm bir vakay anlataym. sve'te mi, svire'de mi, ikisinden birindeyim bir tarihte, yine vazife ile tabii. Tirene bineceim. Bilet alacam ama, gienin n kalabalk, benim de iim acele. nmdekileri yle nezaketle iteleyip nlerine geeyim dedim, vay efendim, bir tepki, bir tepki... Ne bileyim ben, orda dirseklemenin, ndekinin nne gemenin yasak olduunu... (Srekli olarak "En byk sensin, senden byk yok... Kimse senin nne geemez!" sesleri.) Biz olsak, dirsekle-sek de, dirseklensek de aldrmayz, tepki gstermeyiz. Ama vatandalar, byle gidersek, nah ite buraya yazyorum, zor geeriz muasr medeniyet seviyesini... Hereyin ba, kanunlara, emirlere, nizamlara, talimatlara uymayanlara tepki gstermekle balar. Yoksa vatandalarm, biz bu muasr medeniyet seviyesini nah geeriz... (Anlam anlalmayan srekli barmalar.)

Nah Kalknrz adl kitaptan Yiyin Allakna Bizim bir yeenimiz var. Daha dorusu bizde yeen ok da, ite bu onlardan biri... Hani insann ss termometreyle llr ya, ite bunun gibi insanlarn akgzlnn bir lei olsa da akgzlk llse, bizim bu yeen dnyada birinci gelir. Kyn snfl ilkokulunu bitirdikten sonra bir daha okula mokula gitmeyen yeen, krk niversite bitirmii cebinden karr. Kurban olduum Allahm bu bizim yeene yle bir akl vermi, hem de sonradan sokma deil, anadan doma bir akl... Trkiye'nin isizler ordusu ekmek kaps olaraktan daha Alamanya'y kefetmeden ok nceleri, bu bizim yeen Alamanya'ya gitti. On yl kadar sonra Alamanya'dan dnd ki, yle bir deimi, yle bir deimi, biz bunu tanyamadk da, halis Ala-man sandk. Alamancann en kibarcasm renmi ve Trkesi az biey bozulmu. Kimi Trke szleri unutmu. "Aaaa, nasl derler?.." diye kekeleye kekeleye konuuyor. Kendi demesine baklrsa yeenin o kibar Alamancasn Alamann ayaktakmndan olanlar bile anlayamazlarm. Alamancasna akolsun da, bir de bir huy edinmi, her szn banda, ortasnda ve sonunda "Ah zooo..." deyip duruyor. Bizim yeen "Ah Zooo!"suz konuamyor. Dayanamadm sordum: -Yeen, ikidebir "Ah zoo, ah zooo..." demektesin. Bu "Ah zoo" ne demeye gelir? Bu "Ah zooo"nun ne demeye geldiini Alamanlar da bilmezmi, nk hibiey demeye gelmezmi. Ama Alamanlar "Ah zooo"suz konuamazlarm. Ala-man, "Ah zoo" demezse dili kilitlenir,

konuamazm. Bir insann halis Alaman olup olmad "Ah zoo..." ekip ekmemesinden bilinirmi. Bizim yeen "Ah zooo"dan baka ikidebir "Yaah yaah..." da ekiyor. Yeen, o ilk geliinden sonra, iki ylda bir, Trkiye'ye gelir, bizim evde konuk kalr. Alamanya'da yaayal yirmibe yl geti. Alamanya'dan her geliinde, bizim ok kalabalk olan akrabalara trl armaanlar yadrdna baklrsa ok kazanl bir i yapyor olmal. Ne i yaptn sordum. Alamanya'ya daha yeni gittii zamanlarda, bir i bulup almas gerekirmi. Ama sonralar, Trkler ii olaraktan Alamanya'ya dolumaya balaynca artk bir i bulup almas gerekmiyormu. - Yani yeen, senin hibir iin yok mu orada? -Ah zooo... Yok gibi biey ite... Yah! - Biz burda bunca alp gene zorla yayoruz da, sen orda isiz nasl geinip yayorsun? -Ah zooo... Alamanya'da alan o kadar ok Trk var ki, benim almama hi gerek kalmyor. Yaah!.. Anlamadm ya, sz uzatmak da istemedim. Benim anlamadm grnce, - Ah zoo, alarak para kazanmaya kalksaydm, bu kadar param olur muydu? dedi. Bak, bu da doru. Gnn birinde bizim Alamanya'daki yeenden bir mektup aldm. Trkiye'de Alamanlarla ortak bir i kurmak istiyormu. ok kazanl, milyarlk bir imi. Bana bir iyilik yapmak istediinden, beni de bu ie ortak yapacakm. Soruyordu mektubunda: "Sen de byle kazanl bir ie ortak olmak ister misin?" Yantladm mektubunu: "lkin i nasl bir itir? Sonra benim gibi zor geinen biri byle milyarlk ie neyle ortak olacak ki?" Alamanya'dan geldi yeen. Dediine gre, ok byk Alaman iadamlaryla anlam. O iadamlar yaknda istanbul'a gelecekmi. Onlar benimle tantracakm. Kuracamz iin nasl bir i olduuna gelince, iadamlar iin u i yada bu i nemli deilmi. adamlar iin para kazanlacak biey olsun da, n'olursa olsunmu; nasl ve nerden kazandrsa ka-zanlsnm. Arada "Ah zoo"lar ve "yah!"lar ekerek anlatyor bizim yeen. Bunlar yle yaman iadamla-rym ki, hayvan fksndan insan dksna dek, kar pazarlamasndan tut, aksakallara

erkeklik gc veren macuna, tohumla gl bal yetitirmekten turizme, karga etinden yaplma keklik konservesine dek akla gelen gelmeyen saysz i yaparlarm. Bunlar l ortasnda anadan doma cbl be kii grse, o donsuzlardan bile para kazanmann bir yolunu bulurlarm. Dnyann heryerinde de kollar varm. Yeenin dedikleri bana azbiraz kark geldiinden, sordum: - yi dedin de yeen, dz ilere bile ket vuran bu bizim hkmet, bu kark ilere ne der? Yeen anlatyor. Bunlarn hneri uymu ki, en kt, en pis ii bile yle allar pullar, yle ambalajlar, yle yaldzlar, yle pazarlarlarm, yle sunarlarm ki, biz bu hnerleri bilmediimizden inciyi akla ve altn boka dnderirken, bunlar boku altna ve akl inciye evirir, ilkin hkmetin gzn boyarlarm. Hner sunu biiminde, ambalajda, reklamda, pazar-lamadaym. Yeen szn yle balyor: - Neden onlarda hibiey yokken herbiey var da, bizde herbiey varken hibiey yok... Ah zooo... te bundan. Yah! Benim de aklm yatrd bu ie. Hem para koymayacama gre benim ne zararm olur ki... imdi sra geldi, Alaman iadamlarn burda arlamaya. -Ah zooo... Bu Alamanlara yemekten yana kulak asma. Alaman mutfandan domuz etiyle patatesi kardn m, geriye tencere tabaktan, atal baktan baka biey kalnazm. te buyzden bu iadamlarn bizim eve yemee armalymz. nk iadamlar, en nemli, en byk ileri bile yemekte ko-nuurlarm. Buna i yemei derlermi. Bunlara bizim evde bir akam i yemei vermeliymiiz ki, bizim dolmalar, sarmalar, mantlar, brekleri, baklavalar yiyince akllar asn... "Yah!" diye szn balyor bizim yeen. Yeenin nerisine anamla karm dnden gnll. nk, kendi demelerine gre, ikisi de yemek piirmede birinciye geliyor. Hem de dorudur, karm oklavayla bir yufka aar, yufkann biyanndan baktn m, tl perdeden bakar gibi, te yan grrsn. Bu yufkayla subrei yapnca, iki kilo subrei yersin de, ikiyz gram yedim sanrsn; yle hafif... Hele baklava aznda erir, yedin mi yemedin mi anlayamazsn. Anamn safranl ve tavuk suyuna pilav zerine pilav olamaz. Neyse efendim, ortak olacamz Alaman iadamlarndan telgraf geldi bizim yeene. Uakla kii geleceklermi. Baka yerde de ileri

olduundan burda bir gece iki gn kalp uacaklarm gene. Otelde yerlerini de ayrtmlar. Bize kalyor, bizim evde bir akam i yemei vermek. Bu yemek de enok bir, bilemedin, iki saat srmeliymi. Bu zaman iinde biz Alamanlara ekici gelecek iler nerecekmiiz. - Ne gibi iler yeen? -Ah zoo... Sen orasn bana brak. yle iler nereceim ki, akllar duracak. Yah! Azndan laf almak iin kaamakl biimde ne iler nereceini sordum. Vay bu bizim yeendeki akl... Efendim, bu bizim kentimizde sokak iti okmu. Belediye ldrtmekle ba edemiyormu. Alamanlara bir fabrika kurdurtabilirse, toplanacak sokak itlerinin derisinden, kadn eldiveni, manto yakas, krk, kuyruklarndan da kadnlar iin krkl apka, anahtarlk, ss eyalar yaplrm ve sokak itlerinin etleri ve kemikleri de atlmaz, bunlar da kurulacak yem fabrikasnda makineden geirilip kurutulur, kmes hayvanlar yemi olurmu. Sokak kedilerinden de ayn biimde yararlandrm. "Yaah!" Daha ne neriler var bizim yeende. Bildii biyerde bir kaplca varm, o kaplcann amuru egzamaya, yaraya, deri hastalklarna birebirmi. Bu Alamanlara kadnlara gzellik kremi olarak bu amuru nere -cekmi, bunlar amurun iine gzel kokular koyup yle ambalajlarlarm ki, amurun gramn bin liradan satarmz. Belediyeyle anlap kentin plerini bedavadan toplayp bu plerle denizin ortasnda zel bir ada kurmak da nerilerinin arasnda. Bu zel adada kumarhane ve baka haneler gibi kr getiren turistik iler yapmak... 'Yaaah...' Karmla anam, daha telgrafn geldii gn kollar svadlar. Gzel yemekler piirmekte birbiriyle ya-rtalar. Piirecekleri yemekleri de aralarnda blmler. orbay anam, kfteyi karm, manty karm, zeytinyal sarmay karm, brei anam, baklavay karm yapacak... Aralarnda iblm yapmlar. Yeen diyor ki: - Mesariften yana hi ekinme. A kesenin azn. Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez, demiler. Yaah... Her ne olacaksa, bu biriki saatlik i yemei srasnda olacakm. Bana ortaklk hissesi yzde bir verilse, gene milyonlar tutarm. Bizim kese ne ki, azn asak ne kar... Atk azn, boalttk keseyi. Yetmedi. Borca da girdik. Daha dorusu borca battk. Bakkalna,

kasabna, manavna, stsne, btn mahalle esnafna borlandk. Hi nemi yok, milyonlar gelecek ya... Sonunda gn geldi att. Yeen, Alaman iadamn havaalannda karlamaya gitti. Onlar ilkin otele yerletirecek. Biraz gezdirecek. Akam da bizim eve i yemeine getirecek. Ben evde beklemekteyim. Anamla karm hl mutfaktan kamyorlar. Bunlar deli yahu! Bunca yemek bir blk askere yeter be! Kendileri yetmezmi gibi komu kadnlardan da yardmclar armlar. Sanrsn ki, dn sofralar kurulacak. Evimiz Alaman iadamlarna gre deilse de gene de kt saylmaz. Ne var ki, sofra takmndan eksiklerimiz varm. O eksikleri de konu komudan toparlayp tamamladk. Akam saat yedide gelecekler. Yediyi be gee araba kapnn nnde durdu. Ben koup kapdan karladm konuklar. Buyrun, buy-run, buyrun... Yeen, benim dediklerimi onlara eviriyor. "Ah zoo, sofraya oturalm da hemen i konumasna geelim..." dedi yeen. Yemek odasna getik. Alamanlar sofraya yerletirdik. Anam, tabaklara orbalar datrken yeen i konumasna balam bile. Diyormu ki Alamanlara, "Bizim burda daha insan eli dememi ok zengin i kaynaklar var, nce dediim gibi..." Yeen, sonradan bana dediine gre, bunlar demesine dedi de, anamn ikramndan sznn arkasn getiremedi ki... Benim anam herzaman byledir. Anam tabaklara kepe kepe orba dolduruyor. Alamanlar elleriyle ve Alamanca olaraktan dilleriyle, "Aman yeter" diyorlarsa da, anamn dinledii yok. Yeenin szn azna tkp balad bizim Trk usul ikrama: -Yiyin yiyin... Afiyet olsun... Buna dnorbas derler, bildin mi? Bizim memleketin orbas dedin mi, yayla orbas bir, bu iki... Yiyin allakna... Di buyrun... Konuurken ikidebir yeene dnp, -Dediklerimi eksiksiz evir ki anlasnlar... diye onu uyaryor. Zavall yeen, biriki evirip sonra anama, - Teyze, hele azbiraz izin ver ki, biz de iten konualm... diyorsa da, anam susturmak olas deil. Alamanlarla Trke konumaya da balad: - Beendin, he mi? Dedim sana gzeldir diye... Dur hele, bir kepe daha koyaym...

Alamanlar iki elleriyle tabaklarn korumaya alyorlarsa da, anam aradan yol bulup orba dolu kepeyi tabaklarna boaltyor. Tam bizim yeen sz alyor, anam balyor: - Buyrun allakna... Yabanc yabanc durmayn yle... ekinmeyin, yiyin, yiyin... (Yeene) Syle de yesinler... Bura yabanc yer deil, kendi eviniz bilin... Alamanlar gerekten mi beendiler, anamn stelemelerine mi dayanamadlar, herneyse, orbalar bitirdiler. Anam, -Az daha isterler mi sor hele... dedi yeene. O zaman ben, - Ana, bu yemek ahbaplk yemei deil, burda i konuacaz. Brak ki iten konualm... derken bu kez nbeti karm ald. Deitirdii tabaklara kendi yapt salal kfteleri koymaya balad, enesi de ald: -Buyrun allasen... Tuzu azsa koyun, aha tuzluk surda... biberlik de ite... Surda da krmz toz biberle pul biber var... Buna biz basma kfte deriz... Kimyonu azsa koyun... Herhal sizin yemeklere benzemez ama, gayet lezzetli gelir bize... nsan besler... Yabanc yabanc durmayn yle... Karmn enesi hi durmuyor ki, u i konusunda iki sz konualm. Hay Allah belan vere kar... Karm soluk alacak olsa, anam kapyor laf: -Salatadan da buyrun... Tabanza m koyaym... Burda s domates, burda da oban salatas... Kark salata da burda... Yiyin canm, yiyin... Su mu, ayran m? Skma meyve suyu da var... Alamanlar kfteleri beenmi olacaklar ki, tabak-larndakileri silip sprdler. Anamla karm hamle edip bo tabaklara yeniden kfte doldurmaya kalktlar. Alaman, kfte koydurtmamak iin tabaklarnn stne yatar gibi eildiler. -Tabaklarnz deitireyim... Vallahi siz biey yemediniz. Yazk, a kaldnz... Ekmek buyrun... u ksedekine biz sumak deriz... Serpin serpin yemee... tah aar... Mideye de gayet iyi gelir. Ben artk Alaman konuklar da unutup, - Sus ulan kar, sus! Sus ki, iki ift sz edelim. Herifler yarn gidiyor... diye bardm. Karm,

- O nasl ey, konua ikram gerekmez mi? Sustum sustum ite... dediyse de bu kez anam tabaklara karnyarklar doldururken ald sz: -O kadarck olur muymu... Daha neler.. Aman dur, bir karnyark daha koyaym... Yooo, vallahi olmaz. Yemezseniz gcenirim. Krk ylda bir, evimize konuk geldiniz... Yiyin allakna... (Yeene) Syle dediklerimi de yesinler... Baa kamayacaklarn anlayan Alamanlar, sonunda teslim oldular. Tabaklar karnyarkla doldu. - Tabanza biraz salata koyaym... Hangisinden?.. Bu turp rendesi, ok ifaldr... Bu da krmz turp... Buras sizin eviniz saylr. ekinmeyin... Yemekten baka hibiey konumaya frsat vermiyorlar. - Ana, sus ki biraz iten konualm. Bu herifler buraya i konumasna geldiler, yemek de bahanesi... Anam susturmann olana yok. Soluklanmak iin susacak olsa, sz karm kapyor. Ama Alamanlar iyice aptallamlar. Avurtlar yemekle dolu doluyken kendilerine uzatlan ayranlar, meyve sularn iiyorlar. - i... Bastrr. Bir karnyark daha ister misin? ekinme... Karm subreini ortadaki tepsiden alarak datmaya balad. Tabaklar yle dolduruyor ki "ksz doyuran" dediklerinden... Biyandan da anlatyor: -ardan alma deil haa, kendi elimle yaptm... ok hafiftir. Bak byle ite... nsann aznda erir. Hi dokunmaz... Bitane daha almazsanz vallahi darlrm... Sizin iin zel yaptm... Alamanlar sanki ok anlarlarm gibi, subreini ok yemenin yntemini anlatyor: - ki lokma subrei yemeli, stne yudum ayran imeli. te o zaman btn gn durmadan subrei yesen, yedin mi yemedin mi anlamazsn. Ama siz almadnz... Ltfen... Biraz daha... Bakn u kenarndan da koyaym biraz, daha pikindir. Bu kez gelin kaynana birbirlerini vmeye baladlar: - Gelinimin subrei stne subrei yoktur. Yeen dayanamayp, - Yemekten baka biey konuamayacak myz yahu? diye bard. Karm, sanki yeenin sorusuna yantm gibi, - Daha arkada mant var... dedi. Saate baktm, sofraya otural birbuuk saat olmu. Anamla karmn konuklara yemek ikramndan zaman bulup da bizim daha iten misten konutuumuz yok. Yemek lafndan frsat vermiyorlar ki...

-N'olur, biraz da pilakiden aln... A vallahi olmaz, iki kak olsun pilakiden yedirmeden brakmam... - Aaa, ayol ku kadar biey yediniz... - Dolmadan almayacak msnz... Buyrun, buyrun... Limon da burda... Yiyin, yiyin allasen... - Vallahi a kaldnz... Hi olmazsa safranl pilavdan buyrun... ki kak daha? Ne yeen, ne ben, ne de Alamanlar azmz aabiliyoruz. Anam biyandan, karm biyandan ikramlar ederek Alamam tka basa doyuruyorlar. Evet, tastamam yle; tka basa... Nerdeyse Alamanlar srtst yere yatrp azlarna zorla dolmalar tkacaklar. -Tabanz deitireyim... Ltfen... -Vallahi a kaldnz... - Ne olur, misafir gibi durmayn yle... Ah, btn eeklik bende... Yahu ben nasl bilmem, bizim geleneimize gre konuk arlamann byle olduunu da, bu Alamanlar i konumas iin eve arrm. Karlarn yemek ikramndan bizim sofralarmzda kim ne zaman, ne konuabilmi ki, Alamanlar konusun... Ondan al, bundan da buyur, vallahi a kaldnz, Allaknza yiyin yiyin, yabanc gibi durmayn, ekinmeyin, bura kendi eviniz, biber ister misiniz, az daha pilav... filan derken, sra geldi tatllara. Karm diyor ki Alamanlara: - Bunun ad sarburmadr, ii cevizli... Tatllarn ah saylr. Herkes yapamaz... Buyrun buyrun... O Alamann en iman olan, ii dvlm ceviz dolu sarburmay srrken boncuk boncuk terler dkmeye balad. Benim grme kalrsa, Alamanlar yememekte direnirlerse, bizim kadnlar dve dve bunlara yedirecekler; iyisi mi yemeyi kazanl bulmular. Artk bedenlerinde yemek alacak bo yer kalmam olmal ki, azlarna aldklar lokmay yermi, inermi gibi yaparak geveliyorlar. Saate baktm, yemee otural ikibuuk saat olmu. Bundan sonra Alamanlar isteseler de konuamazlar. YYN ALI.AKINA Konumay brak, soluduklar ne nimet... Kolan gevetir gibi, Alamanlarn biri, deliini nc kez ap pantolon kemerini

gevetiyor. Alamanlardan birinin gzleri kaym gitmi. Yemein arlndan uyudu uyuyacak... Anam hl, -Elimle yaptm... Baklavadan yemeden dnyada brakmam... Buyrun, yeyin, yeyin... deyip duruyor. - Hey yeen, dedim, bu yemek boa gitti. Herifler de yarn burdan ayrlyor. N'eyleyeceiz imdi? Yeen, -Ah zooo, dedi, bunlar yarn akam ge saatte uaa binecekler. Yarn le yemeini bir restoranda birlikte yeriz de, o zaman konuuruz i konusunu... Yah! Yeen byle derken, o boncuk boncuk ter dken iman Alamann ba, oturduu sandalyede saa kay-kld. Surat da patlcan moruna dnd. Ben, -Eyvah, Alamann biri elden gidiyor... derken, anam bir bardak skma vine suyunu, - i, devadr, iyi gelir... diyerek, herifin kitli dilerinin arasndan azna boaltmyor mu! Alaman, artk kmldayamadndan m, yoksa azna dayanan bardaktakini ila m sandndan, yazgsna raz olup o bir bardak vine suyunu itiyse de, artk iinde bo yer kalmadndan olacak, bardan sonuna doru pskrd ve pskrmesiyle gk grler gibi geirince anam, -Afiyet, eker, bal olsun... Bak, yarad yarad... dedi. Karm, - Kahveleriniz nasl olsun? diye sorarken Alaman-lardan biri kalkt. Yeene bieyler syledi. O geiren surat morarm Alaman terlerini siliyor. nc Ala-man vitrinlerdeki mankenler gibi donuk duruyor, sanrsn cansz. Yeenle ben, bu Alamam kollarndan tutup kaldrdksa da, belli ki adam yedii yemeklerin arln tayamadndan yryemiyor. ki yandan kollarna girip yrttk. Merdivenden inmeleri kolay olmad. Giderlerken, yeen Alamanlardan sz ald ki, yarn bir restorandaki le yemeinde i zerine konualm. Alamanlar kapdan uurlarken bile anamla karm hl diller dkyor: -Bunu saymayz... Gene buyrun, yemee bekleriz... -Vallahi a kaldnz... -Ne yediniz ki... Hi... Yeen, otellerine gtrmek iin Alamanlar bir arabaya bindirdi; kendi de onlarla gitti. Ben de evde atm azm yumdum gzm. Anamla

karma demediimi brakmadm. Ama onlar yaptklarnn hi de ayrdnda deiller. Anam, - N'olmu ki, diyor, konuk dediniz getirdiniz. Elin garip yabanclarn arlamam olur mu? Sonra bizim iin arkamzdan ne demezler... Karm da, - Biz tremiz neyse onu yaptk, diyor, onca urap didinip yemekler, tatllar yaptk da, teekkr edip bir elinize salk bile demediniz. Bir de afur tafur edip duruyorsun... Alamanlar krk ylda bir, Trk evine konuk gelmiler, adamlar a m gnderseydik. Buyzden anamla, karmla kstk. Ertesi gn yeenle le yemei iin bir restorana gtrmek zere kaldklar otele gittiimizde Alamanlar bulamadk. Alamanlardan birini geceyarsndan sonra cankurtaran arabasyla ilkyardm hastanesine zor yetitirmiler. Birinin de, hastaneye gidecek mecali bile yokmu da, acil servisten ekip gelip otelde midesini ykamlar. nc Alaman ortalarda yok. Onun nerde ve ne olduu hi belli deil. Yeen, -Ah zoo, bu i yatt... Yah! dedi. Ben de ondan alm olacam, onun gibi, -Yah! dedim. Dnya aklls yeen de Alamanya'ya dnm olmal ki, o gnden sonra onu da gremedim. Evet, milyonlar kazanacamz i yatt ama, biz de hi olmazsa Alamana, Trk geleneine uygun konukseverliin nasl olduunu gsterdik. Ne olduysa bana oldu. Alamanlara ziyafet iin girdiim borlar alt ayda zor dedim.

Nah Kalknrz adl kitaptan ikinci Mektup "lm Eek'in cankurtaran arabasyla tanmasn anlatr. Sevgili Dostum Eekars, Geen mektubumda nasl ldm, daha dorusu yol hendeine ldm diye nasl yan gelip yattm anlatmtm. Asl zorluk ondan sonra balad. Or-dan gelip geen btn yolcular bama toplandlar. Bamda ylp kalan yurttalardan biri, -Yahu, biz nasl insanlarz be! diye bard, adam gzmzn nnde lyor da, hikimsenin kl kprdamyor. Baka birisi, - Doru, dedi, memlekette insan kalmam namussuzum. Surda u kadar kii var da, ilerinden bir insanolu kp yardm etmiyor. Kalabalktan biri sordu: - Sen niye yardm etmiyorsun, sen insan deil misin? - Sen onu bana soracana kendine sorsan daha iyi deil mi? - Benim iim var, yoksa... Olmasa ne olacak, surdan bir kou eczaneye gider haber verirdim... -i varm... Hangi i be, yarm saattir burda dikilmi bakyorsun. Ondan sonra sesler bir grlt-uultu olarak srd. - Bir doktor yok mu, doktor? Bu kadar insan iinde bir doktor yok mu yahu? - Bu sabah gazetede okudum: Beyin g varm... Doktorlarmz Amerika'ya, Almanya'ya g etmiler. Memlekette doktor da kalmad kardeim. - En iyisi surdan biyerden telefon etmek...

- Bizim telefonlar bilmez misin kardeim, telefondan ses gelene kadar adam oktan lr... - lmekle kalsa iyi, telefonla konumay beklersen, adam, kurt-ku yer de paras bile kalmaz. imdiki zamanda telefonla konumak kolay m!.. -Vah vah... Adam gzmzn nnde lyor be!.. -Kardeim insaf yok ki, insaf... -Ne demi air: "nsaf kalmam benidemde Anam alad Acbadem'de..." Bir delikanl yanndakine, -Avrupa'da, Amerika'da olsa, ite byle biey olmaz, dedi, oralar medeni memleket... - Yani imdi sen ne demek istiyorsun, bizim memleketimiz medeni deil mi demek istedin? Ha? Erkeksen bir daha syle bakalm bu kadar tank nnde! -Ben yle demek istemedim... -Yahu, brakn tartmay da biey yapn, adam lyor be... -Avrupa'da olsa, sosyal yardm servisleri var heriflerin; diyelim bir kpek bile sokak ortasna dp debelense, hemen koarlar, arabaya atar, doru hayvan hastanesine gtrrler. Yanndaki ona kar kt: -Yama yok... Hi de yle deil ite. Avrupa'da, Amerika'da kimse kimsenin iine karmaz. Orda herkesin kendi ii var. Yan bandaki, "lyorum, Allah rzas iin bir yudum su verin!" diye yalvarsa kimseler su vermez. Anladn m sen? - Baym, siz Avrupa'ya gittiniz de mi byle konuuyorsunuz? - Ben kendim gitmedim... -Eee? - Gitmedikse de gidenlerden duyduk. stelik gazetelerde okuyorum da... Sanki siz gittiniz mi? -Tabii... Geen yl bizim kurumun yardmlama dernei vapurla onbe gnlk Akdeniz gezisi dzenlemiti. Batan baa Yunanistan', talya'y, spanya'y, sonra efendiceizime syleyeyim, neydi adn syle-yiver, ite orasn, hep gezip dolatk. -Avrupa grm insann hali bir baka oluyor... - Avrupa'daki gezilerimin sonunda unu rendim ki... - Yahu, bir vicdanl insan yok mu iinizde be? - Var, ne olacak? - yi ite, gidip biyerden telefon et de, cankurtaran ar...

-Avrupa'da olsun, Amerika'da olsun, lene kalana hikimse karmaz. Neden karmaz? nk oralar medeni memleketler olduundan, her ie karacak adam ayrdr. Yolda denleri, yol hendeine denleri, dp de lenleri, dp de lmeyenleri kaldrmak iin hep ayr ayr rgt vardr. Byle bizdeki gibi adam lrken, banda durup da nasl lyor diye seyretmezler, geip giderler. - Demek, onlarda da hi insanlk kalmam yani... nsan nasl geer gider, hi olmazsa dner de bakar yahu... -Yani o ile kimler ilgiliyse, onlar alr, gtrr, artk ne yapacaklarsa yaparlar. -Gsn barn amal zavallnn... - Efendim, bu durumlarda en iyisi, masaj yapmaktr... Birisi masaj yapsa herif kurtulacak. - Kollarn, ayaklarn oynatsalar, gsne de bas-trsalar biraz, belki kendine gelir. - Ne masaj, ne mesaj be kardeim, adam lm, sen hl konuuyorsun... -lm m!.. Vay anasn... - Neye atn yle? - Az nce yayordu. - Ne var aacak bunda? Az sonra da ld. lenlerin hepsi de, lmeden nce yaar. -Can dediin bir kutur, imdi var imdi yok... -Hepimizin sonu ite bu!.. - Biz adam olmayz kardeim... Yani u kadar adam u zavallnn bana toplanm da hibirinin yardm etmemesi insanlk m? Dostum Eekars, dorusu bamda toplananlarn bu konumalar ok houma gidiyordu. Bu iin bu denli elenceli olduunu bilseydim, canm skld zamanlar, kentin kalabalk alanlarnda ikidebir dp lme numaras yapardm. Ama imdi bu hendekte numara yapamazdm; nk leceim diye sz vermitim, hem de kalabalkta sz verdiimden, dneklik edemezdim. Bamda toplananlardan telesik ii olanlar, yarm saat kadar sorup soruturuyor, benim iin szde bilgi aldktan sonra yollarna gidiyorlard. Uzun incelemeden sonra artk bkp sklanlar da gidiyor, ama her gidenin yerini drt be kii aldndan kalabalk gittike artyordu. lm grmek iin itiip kakyorlar, barp aryorlard. Bir kadn nndeki ocuu iterek,

- Bacak kadar ocuklarn byle yerlerde ne ii var! diye barnca, arkasndan kavrad kadn kollarnn arasna alp korumaya alan bir erkek, - Terbiye kalmam, dedi, szde vatana ocuk yetitiriyorlar. "Saldm bayra, mevlam kayra!.." -Ne anababalar var u dnyada!.. stmdekileri, giysimi, kam gzm inceleyenlerden biri, - Ayakkablarna bakn, dedi, ban biri siyah, biri kahverengi... Bu sz zerine glmeler oldu. yle utandm ki, ayamn birini altma alp ayr renkte potin ba kullandm gizlemek istedim ama, lm olduum iin kprdamam hem ayp kaar, hem de kurala aykr derdi. te o zaman anladm, bir ii yapmadan nce iyice dnp danmak gerekiyor. lecek misin, lmeden nce, yerde nasl poz alacan hesaplamal, ona gre yere uzanmalsn. Oysa ben, ldm diye yol hendeine geliigzel uzanrken, dikkatli yurttalarmn potin balarmn ayr renkte olduunu bile inceleyeceklerini hi dnmemitim. stm bam inceleyenlerden biri, - Bahse girerim, ayakkablar enaz kere pene-lenmi... dedi. Bana enok acyan, yal bir kadnd, yal ama "mihrab yerinde", boyas badanas kat kat bir kadn, -Vah vah... Ne de uzun, kvr kvr kirpikleri varm maallah, yazk olmu gence... dedi. u insanlar birbirine hi benzemiyor, kimisi saa, kimisi de kirpie merakl. u yal kadnn uzun kirpikli erkek merakls olduu kimin aklna gelir! -Pantolonunun paalar lime lime... -Ceket kollar da iyice tirfillenmi... - Pantolonunun dizkapaklar eprimi. -Yahu, ne duruyorsunuz? - Ya ne yapalm? - Birisine haber verin. Doktor filan gelsin... - Gz gre gre lyor. - Bakalm yayor mu ki... - Dostum, o yaasn yaamasn, biz insanlmz gsterelim de... - Ka yanda var dersiniz? - Eh, krk krkbe...

-Sanmam... Olsun olsun da otuz olsun. - Ben insan sarrafymdr. Bir baktm m suratna, p diye ne mal olduunu anlarm insann... Bu adam yzde yz bir kk memur ve ok dar gelirli. -Bence de yle... Hem de hep masada oturup alan biri... -Nerden anladnz? - Baksanza ceket dirseklerinin hav dklm... -Boyu da pek ksa... -Ondan yan gstermiyor ya... - Ben sana biey syleyeyim mi, byle eceliyle lm olan seyir hibieye benzemiyor, bunun hi heyecan yok, herif aslacak ki, ite o zaman seyret, ne zevk... Sevgili Eekars, alt saatten ok o hendekte kaldm sanyorum, nk artk gne batmak zereydi. Yurttalar blk blk gelip lm seyrettiler. Hepsi de zld, acd. Birbirimize yardm etmeyen kt insanlar oluumuzdan yakndlar. Daha da ileri gidip yardm elini uzatmayanlara, ilenenler, ovenler bile oldu. Tam beni ordan kaldracaklar srada, retmen olduunu sandm biri, - Haberim olsayd, rencilerimi getirir de gsterirdim, uygulama yaparlar, insann nasl ldn grrlerdi... dedi. Bir yurtta, - Yahu hayatnzda hi l grmediniz mi, ne ylp duruyorsunuz! diye barp kalabal datmaya alrken baka biri de, -Kuyrua girelim yurttalar, srayla... tiip kakmayalm... Kuyrua girersek hepimiz grrz... diye seslenerek dzen kurmaya alyordu. Beni cankurtaran arabasna atarlarken merakl bir yurtta da, -Bir dakika durun, ne olur, ta nerden koup grmeye geldim... diyerek beni grmek iin kalabal yarmaya alyordu. Adama, - Tandnz, akrabanz filan m yoksa? diye sordular. - Yok canm, haber verdiler de merak edip geldim... dedi. ok yazk, merakl yurttalarn hepsi lm gremedi. Araba kalkt. ocuklarla bika da delikanl, bir zaman arabann arkasndan kotular. Sonra herhalde, insan gcnn makine gcyle yanamayacan anlam olacaklar ki, bu yartan caydlar.

Sevgili Eekars, cankurtaran arabasndaki gezimi de -evet, bu bir geziydi- gelecek mektubumda anlatrm. Selamlar eder, inenden ve gzlerinden perim. Dostun lm Eek lm Eek adl kitaptan

indekiler Mr. Fier Geliyor.........................................................5 Garba Alan Pencere...............................................13 En Gzel Sermaye zel Sermaye.............................20 Biz Adam Olmayz!..................................................26 Ne Gzel Memleket..................................................35 Apona Fuar...............................................................44 Amerikan Eya Artrmas........................................56 Ddkl Tencere Fabrikas......................................62 Yeni Dnya Dzeninde Trkiye'nin Yeri...............67 lle de Zengin Evin Glgesi Olacak........................85 Neden Azgelimi......................................................95 Karakoldan Kurtulamadk.....................................109 nce Vatan m Ak m?.........................................115 Muasr Medeniyet Seviyesi.....................................124 Yiyin Allakna........................................................132 kinci Mektup..........................................................148

Aziz Nesin (Mehmet Nusret Nesin) (20 Aralk 1915, Heybeliada, stanbul. 6 Temmuz 1995, eme, zmir) BTN YK KTAPLARI Parti Kurmak Parti Vurmak (1946), Geriye Kalan (1953), t Kuyruu (1955), Yedek Para (1955), Fil Hamdi (1956), Damda Deli Var (1956), Koltuk (1957), Kazan Treni (1957), Deliler Boand (1957), Mahallenin Ksmeti (1957), lm Eek (1957), Hangi Parti Kazanacak (1957), Toros Canavar (1957), Memleketin Birinde (1958), Havadan Sudan (1958), Bay Ddk (1958), Nazik Alet (1958), Gdgd (1958), Aferin (1959), Krd (1959), Mahmut ile Nigr (1959), Hoptirinam (1960), Gzne Gzlk (I960), Ah Biz Eekler (I960), Yz Liraya Bir Deli (1961), Bir Koltuk Nasl Devrilir (1961), Biz Adam Olmayz (1962), Yeil Renkli Namus Gaz (1964), Sosyalizm Geliyor Savulun (1965), htilali Nasl Yaptk (1965), Rfat Bey Neden Kanyor (1965), Vatan Saolsun (1968), nsanlar Uyanyor (1972), Hayvan Deyip de Geme (1973), Seyyahatname (Duyduk Duymadk Demeyin) (1976), Byk Grev (1978), 70 Yam Merhaba (1984), Kalpazanlk Bile Yaplamyor (1984), Mainli Kz in Ev (1987), Nah Kalknrz (1988), Ryalarm Ziyan Olmasn (1990), Akm Dinimdir (1991), Gznz Aydn Efendim (1997), Herkesin i Gc Var (2005).

You might also like